a bir | A1 oku: a bir diş hekimliğinde bir renk... 16.07.2019 M Saytekin
b.a.
a grubu
b.a.
En önde gelen, birinci sınıf.
A gelir grubu gibi giyinmek isteyenler outlete geliyor... ', TAlkan, R, 15.5.2010
a piriori | Kablî, önsel. | Halbuki meselenin ilmî ve dinî nezaketini takdir edebildiğine güvenilecek bir kimsenin, böyle pervasızca, a priori, ifadelerden önce ilmî bir hassasiyet ve tahlile tevessül etmesi beklenirdi., Okiç, Bir tenkidin tenkidi, 220
lat.
a plus
b.a.
a artı
"Öztürk, A Plus yolcu hizmeti veren Varan Turizm'e sahil bölgelerine odaklı olacak şekilde yatırım yapacak.", "Varan'ın karayolu ile yolcu taşımacılığında A ve A Plus segmentindeki yolculara hitap ettiğini hatırlatan Hatipoğlu, şunları kaydetti." T, 24.6.2011"
A plus | A artı. | Öztürk, A Plus yolcu hizmeti veren Varan Turizm'e sahil bölgelerine odaklı olacak şekilde yatırım yapacak., | Varan'ın karayolu ile yolcu taşımacılığında A ve A Plus segmentindeki yolculara hitap ettiğini hatırlatan Hatipoğlu, şunları kaydetti. T, 24.6.2011
a.
a sınıfı
birinci sınıf, en nitelikli bölük.
"A sınıfı yumurta". 27.8.2011"
a takımı
b.a.
Bir partinin, bir kurumun en seçkin üyeleri, kurmayları.
"Bahçeli'nin A takımını da bu misyona göre seçtiğini belirterek şöyle dediler.", M, 29.5.2011"
a üç kağıt | A3 kâğıt büyüklüğü birimi. A4'den daha büyük.
b.a.
a vitamini
b.a.
"Vitaminler Neden Harflerle İsimlendirilir? A, C, B, D, E ve K vitaminleri... En sık duyduğumuz vitaminler isimlerini harflerden alıyor. Peki bu vitaminler isimlerini nasıl aldı?", Tübitak GençBilim, tem 2024"
A'dan Z'ye | Refik Saydam ise hercümerc (karmaşa) üzerine gelmiş, devlet teşkilatının ıslahına (düzeltilmesine) kani olarak (inanarak) A'dan Z'ye kadar hepsinin bozuk olduğunu söylediği halde maalesef müsbet (olumlu) ve elle tutulur bir eser bırakmamıştır., | İ Arvas, TH, 86
z.
a'lâlanmak | a'lâ en iyi+ tr –lanmak. Bk. Âlâlanmak. | Bu âlem-i fânîde ne mîr ü ne gedâyız / A'lâlara a'lâlanuruz, pest ile pestiz, | Bağdadlı Ruhi, EGŞA, 199
f.
ar.
A'meş | 1. Gözünün yaşı durmayıp akan 2. Tomlaç gözlü.
s.
aa | 1. Nida ve taaccüb harfidir. | Bana baksan aa, | Aa ne söylüyorsun! gibi. | İyi ki İstanbul'dan Ünye'ye göç ettiniz efendim, iki dakikada oturdunuz postuna göçebeliğin, oradan veryansın yerleşiklere... aaa iyi valla... M İdris, 24.2.2010 eposta | aaa olmak | çok şaşırmak; şok/şoke olmak.
argo
AA pekiyi. Notlar AA BA BB ... ++
AAA | Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği en yüksek kredi notu. | ABD'nin kredi notu AAA'dır. | Aaa! Varlık içinde yokluk mu çekeceğiz be!, | NGüreli, 39
a.
AB | Avrupa Birliği.
kıs.a.
Ab crack | Düz bir mide üzerinden göbeğe kadar inen dikey yarık görüntüsündeki kas yani 'Ab crack' Kadın dergisi Elle, ünlü isimlerin başlatmış olduğu 'ab crack' trendinin, erkeklerdeki 'six pack' (baklava görünümlü karın kası) hikâyesinin yeni versiyonu olduğunu iddia ediyor. Ancak 'ab crack' yapabilmek için uğraşmak uzmanlara göre son derece tehlikeli., | M, 11.7.2016
a.
ing.
Âb I | sür. Ağustos ayı. | Hicretün tokuz yüz altıncı yıl kim, Muharrem ayınun on üçünci güniydi Yekşenbih Âb yani Rum ayınun Agustos'un on sekizinde sa'd-ı Müşterî ve Merrîh saatinde hisara yürüdiler., | Oruç Beğ Tarihi, 202 ŞS KT
a.
Âb II far. | su. | Anasırdan bir libasa büründüm / Nar u bad ü ab ü haktan göründüm / Hayrü'l-beşer ile dünyaya geldim / Âdem ile bir yaş idim ben, | Şîrî, 18. Yy. | Köprüsü yok bir sila yanaştım / Geçidi yok bir aba yanaştım / Yar yolunda ben hesaba yanaştım / Yar şehrine girmeden mi gideyim., | Türkmen/Cemiloğlu Sümmani, M İhsanî, 140
a.
ab-ı rahmet saçılmak -e | m. rahmet suyu saçılmak. | Kemalî der cennette Kevser içilir / Üstümüze âb-ı rahmet saçılır./ Bahar eyyamında güller açılır / Bülbül gibi gez kıvranı kıvranı., | Borlu Kemalî Baba, 23
a.
aba | bk. Apa. abla. | Niye alamamayım, başlık parasını bastırır alırım, gerekirse kefenin bir gözüne kızı koyar, diğer gözüne de kızın ağırlığı kadar altın koyarım. İstanbullu: hayır alamazsın, çünkü onu ben yeğenime sözledim diyerek noktayı koyar. Bekir çavuş: o zaman akan sular durur diyerek konuyu kapatır. Böyle bir kararın olmadığını İstanbullu çok iyi bilmektedir. Ama topluluk da söylediği sözün arkasında durmak zorundadır. Sabah kalkar kalkmaz karısı Dudu'ya 'abana söyle Höranım'ı abamın oğlu Hasan'a sözledim.' der., | asicaldan, 3.3.2017 | Fotinimin tabani / Yabanidir yabani / Ya verırsın abani ? ya vururum babani., | Sabri Gencer, halk türküsü, 31.5.2023+
a.
âbâd olmakÂbâd ola dersin olur ol dahi perîşân / Ol çeşm ile kim bu dil-i vîrâna bakarsın., | EGŞA, 374
dey.
abajurlu | abajuru olan. | Konsolun üzerinde bir cam fanusun altına konulmuş eski usul bir saat, kırmızı gaz bezleriyle örtülü, abajurlu iki petrol lambası, sarı yaldız çerçeveli büyükçe bir ayna ve aynanın üst tarafında duvarda, kılıflarıyla asılmış bir çift çakmaklı tabanca duruyordu. Karşıda, perdeleri tamamen inik olan pencerelerin önünde, bütün duvar boyunca uzanan, üzerine halı döşeli alçak bir sedir ve sedirin köşelerinde pazen yüzlü minderlerle yastıklar, yastıkların üzerinde ise fiyonk yapılmış sırma işlemeli yağlıklar vardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 14-15
s.
abaküslü | abaküsü olan. 2. Abaküs ile. | Galibiyet sonrası Galatasaraydan Şenol Güneş'e abaküslü gönderme, | Hr, 6.11.2022
s.
abalı
s.
aba giyinmiş olan.
"Bu gelen abalıdır, ağzı merhabalıdır / Herkeslen güler oynar bir bizimlen tövbelidir.", Kerkük türküsü"
abalı | 1. aba giyinmiş. 2. abası olan. | Orada ipek entarili, abalı bir adamla Halid Bey hiçbir şey görüşmedi mi?, | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 371
s.
abanıvermek | bir abanıverdi / üstüme çıktı / sıyrılıp gügümü / kaptı da kaçtı, | Y Miraç, 1981, 23
bf.
abani
a. / s.
1. a. Üzeri turuncu iplikle işlenmiş, daha çok sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapılan sarımtırak bir kumaş. 2. s. bu kumaştan yapılmış.
"Dursun'a dedesinin giyimini şöyle anlatırlardı: Ayağında limon küfü şalvar, sırtında sırma kaytanlı cepken, belinde bir değirmi şal kuşak, boynunda aşağı sarkan gümüş kakmalı köstek, ucunda kuşağının arasına sokulmuş üç yüz dirhem çeker, çift kapaklı bir Priyol saat | saat gümüştendir ve kapağının üzerine papatya ve boru çiçeklerini andıran motifler işlenmiştir. Başındaki fese de abani sarmak âdet.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 50"
abanoz | Avludan geçip abanoz tahtasından yapılmış kapıya dayandım., | V Sevim, 125
a.
abartık | Abartılmış. | Böyle abartık, acıh, yergili, tatlı bir dil... Babam buralardan değil ama, o da buranın komşusu illerden birinin kasabasındanmış. Küçük yaşta şehire gelmiş. Evet, evet babam da bura insanları gibi konuşuyordu., | A Nesin, Kağnı Gölgesinde İt, 1961, 143
s.
TDK++
abartılı
s.
"Bazı kişiler ve olayların abartılı [olduğu] veya tarafgirlik sebebiyle çarpıtıldığı ortaya çıkıyordu.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 17"
abartmalı | abartılı. | Cemal öfke ve çaresizlik gösteren abartmalı el kol hareketleriyle: 'Orada karnımızı kim doyuracak be Eleni?' dedi., | A Özakın, KB, 39
s.
abartmasız | Abartısız, mübalağasız. | Abartmasız söylüyorum bir şiiri en az yirmi kez yeniden yazmadan bitirmiş saymam... Şiir, kolay kolay bitirilmez benim için..., | Hilmi Yavuz, | Şair adayı meraklı olmalıdır, ?, 55
s.
abaru/abaruh | (Niğde) hayret ve şaşkınlık ünlemi. | -Hadi hamama gidelim. | -Abaruh! Bu havada hamama mı gidilir..!, | lairocse, EkşiS | Bastım asmanın dalına / Dal kırılıverdi abaruh / Girdim yârin bahçesine / Yâr sarılıverdi abaruh, | NiğdeTürküsü Kadınlar tarafından söylenileni amauuu! EmreSoyer, 23.6.2015
a.
abasız | aba giymemiş, yoksul. | Abasızların Ahmeti neden vurdurdun?, | N Hoca, Dost Kitaplar, 1967, 7
s.
BTS++
Abaya | Ayrıca kadın turistler, ülkeyi ziyaret ederken 'abaya' diye anılan siyah ferace giymek zorunda kalmayacak., | Hr, 28.9.2019, 10
ar.
abaza çekmekArgo. otuzbir çekmek. | Abaza çeken oğlan ve kızların belaları, çareleri (3 kitap) 190 kuruş. 2, | Lokman Hekim D,
dey.
abazan | kimimiz abazan kimimiz unutulmuş / ben de gülerdim hem ne çok / şaraplı masalarda, | TPamir, (1955) 1957, 43 | Abazan Erol'e kezzap davası, | VatanG, 23.03.2013
s.
abbara | Mardinin birbirine paralel uzanan sokaklarını bağlayan geçit. | Abbaralarda sevecen bir serinlikte / aydınlık loşluk / birbirini kovalarken / kesme taştan evlerin ayvanlarında / soluklanıyordu yaşam, | ÜKardaş, BirYaşamYetmez, İstanbul 1998, 64
a.
ABci | kıs AB Avrupa Birliği+ci Avrupa Birliği yanlısı olan kimse | ABciler elbette vatansever olamaz/ Türkiyeyi ABciler mi AB karşıtları mı yönetecek?, | GökçeFırat, TürkSolu, 17.6.2002
a.
abdal | Çingene. | Bizim orada çingene demezler, abdal derler. Herkes korkardı bu insanlardan. Bense geleneklerini, hayatlarını merak ederdim. Evlerine gider, onlarla yemek yerdim. Sonraki senelerde Adana Tekir Yaylası'nda ekmek sattım. Boynumda bir heybe; ön ve arka cepleri ekmek dolu..., M Dağdeviren, Nisan 2017, | https://www.nadirkitap.com/musa-dagdeviren-roportaji-blog5.html
a.
abdallar | Kırşehir'in yerleşik Türkmenleri, abdalları hep aşağıladılar. Gezgin abdallar yerleşik hayata geçtiklerinde bu defa onlar göçebe abdalları aşağıladılar. Anadolu bozkırında bu acımasız döngü asırlar boyu devam etti., | Alper Aksoy, 25.9.2022, facebook | Yazın, bizim komumuzun çocuğunu abdallar sünnet etmişlerdi., | B T Salihoğlu, 2014, 94
a.
abdessiz
abdesti olmaksızın.
Farsça abdest: el suyundan + tr. -siz
"Gösteriş için kurban, / Abdessiz namaz kılan,.", F Telatar, Onlar, 13"
abdest bardağı (kupa, ibrik) gibi dizilmekKonya sebilhane bardakları gibi dizilmek. A Savaş, 2016dan önce. | adı ile adı/ismi abi
dey.
GTS+
abdest kaçırmayan | küçücük | Abdest kaçırmayan çatlaklar elbet olmuş, ama aslolan sinema salonundan çıkarken yüzün doğal hali ise, doğru sinemaya:), | STunalı, T, 14.12.2001
s.
abdestlenmek | kişi abdest almak | Sabahın seher vaktinde, evimizden / Abdestlenip çıkacağız / Bizansın surlara gömüldüğü yerde / Yeni surlar yıkacağız, | NTektaş, 1999, 72
f.
GTS-
abdestli namazlı | Söyle bakayım kızım, abdestli namazlı mısın? Safoğlan atılmış: Abdestli namazlı ya, demiş., | H Aycın, Esrarname, 121
s.
abdestlik –ği | Al bunu, abdestliğin yanındaki pencereden aşağıya silkele., | G Dayıoğlu, Fadiş, 92
a.
ABDli | Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı. | Irak Harbinin cameş modundaki ABDli kumandanı 'Çöl Ayısı' Norman Şıvarzkof da cartayı çekmiş! Cafcaf, Bahar2013/54, 4
s.
abduhcu
s.
Muhammed Abduh yanlısı.
Mısırlı Muhammed Abduh'un soyadından + tr. -cu
"@afyonblog hikmet neşriyat bastı toptan tùm kùlliyatı ! Abduhçu diye okumazlar zaten !!", @oozerrr, 19 Tem 2012, Twitter"
abdulcanbaz / abdülcanbaz imgeleri | Onları görünmez kılan filtre fildişi kulelerden plazalara aktarılmış olmalı. Abdülcanbaz imgeleri iflah olmaz yobazın arkasında | paytak paytak yürüyen dört çarşaflı kadınla hâlâ gerçek sahneleri bastırmaya devam ediyor., | CAktaş, T, 11.7.2011 | Serginin sürprizi ise Turhan Selçuk'un meşhur çizgi roman karakteri Abdülcanbaz'ın hayal ülkesi Foncistan'a Seyahat macerasını anlatan çizimler..., | P Cengiz, T, 22.1.2014
a.
abdülhamide uğramak | helaya gitmek | Müsaadenizle ben bir dakika Abdülhamide uğrayacağım; diyerek istasyonun ayakyoluna gidişi yok mu; doktor Hikmet'e, adeta bir kıyamın, bir ihtilal hareketinin ilk adımı gibi geldi., | YKK, 1945, 25
argo
abdülhamidperest
En azılı Abdülhamidperest hatta Vahdeddinperest bile bunların eline su dökemez.
abedan
a.
âbidler, ibadetle meşgul kullar.
ar. abidan?
İsmail Efendiye misafir olduk, / Abedanımızı (sic) arayıp da bulduk. / Hak bereket versün mahsulü aldık, / Allahaısmarladık burda kalanı 49
abem halk. ağabeyim, abim. | Çakır Fato neyler bilmem, hayat herkeşe başka the end'ler yazıyo be abem., | A Kilimci, S, 7.4.2013
aberration
a.
sapma.
fr.
"Hâlâ, şu yaşımda kadm peşinde koşmanın, kadın iptilâsının, kötü hovardalığın sebep olduğu seksüel bir "aberration", bir beyin sapıklığı! Yine Inansiz doğru söylüyordu: Kendime kadm haricinde, yaşıma, başıma uygun bir meşguliyet bulmalıyım, pul, bakır kap, çesmibülbül, eski kaşık, yazı takımı filân gibi bir kolleksiyonculuk!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 98"
abertzale | isp. Yurtsever. | Zira kendi tabanı abertzale (yurtsever) sol bile son tahlilde siyaset yapamadığından örgüte isyan bayrağını açmıştı., | AkınÖzçer, T, 25.10.2011 keza yine Özçer, T, 23.6.2012
s.
abeslik –ği | Saçmalık. | Abesliğin daniskası!... dedi Kamil Bey amca hırsla., | S Dölek, Kirpi, 37
a.
abey | ağabey'den kısalma. | Oradan çıktıktan sonra, Boğaz vapurlarını bekleyecekler için konulmuş sıralardan birine otururdum. Ellerinde kutular, karamela satan birkaç küçük çocuk, çok kere etrafımı sarar, bana | abey derlerdi., | Z O Saba, Köprü, Mesut insanlar fotoğrafhanesi, 138 MReşit
a.
âbıhayat | âb-ı hayât. ölümsüzlük suyu içip ölümsüz olmak. | Şol Hızır'ıla İlyâs âb-ı hayât içdiler / Bu bir kaç yıl içinde bunlar ölesi değil., | Y Emre, 13. yy | Bingöl dağı çiğdem çiğdem yeşerir / Belli olur abıhayat içtiği., | C Külebi, Bizim dağlar, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 122
a.
âbî | sucul. | Kurbağanın aklı kurbağaya dedi ki: (Ey kurbağa, doğru sen âbîsin, suya mensupsun, fare ise, turabidir toprağa mensuptur, amma cinsiyetsizlik bu değildir. Sen eğer fare ile bir cinsiyetin olmasaydı, onunla ülfet edip ona musahib olmaz ve sohbetler eylemezdin, çünkü cin-..., | Kenan Rifaî, Mesnevi hatıraları, 1968, 107
s.
abideleşmek | Anıtlaşmak. | İşte bu da insan sevgisinin, yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevmenin abideleşmiş bir örneği idi., | Y Akengin, Oğuz Dede, 1990, 124 | Çiğil'in kalbindeki güven Tuyu-Kun'un kuvvetli şahsiyetinde abideleşerek bu iki genci mutlu kıldı., | A Ergenekon, 68 | şu göğü delmeye azmetmiş gökdelenlere bir bak, şu tüketim köleliğinin abideleştiği alışveriş tapınaklarına bir bak, şu unutuşun anıtları gibi yükselen eğlence merkezlerine bir nazar et... göreceksin ki mutluluk vaadiyle birlikte sana dünyanın anlamını düşünmemen, bir ötedünya olduğunu unutman, sanki bir rabbin yokmuş gibi yaşaman karşılığında sahte cennetler vadediyorlar., | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 108-109
f.
abidik gubidik | Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın 'abidik gubidik bir sistem var ve bu sistemde bazı belli olmayan isimler bile başbakan olabiliyor' sözlerine ilişkin, | Binali Bey'in böyle bir ifadeyi kullanmasını emin olun çok yadırgadım dedi., | Hür, 6.3.2017
s.
abilik -ği | hamilik, ağabeylik. | Etek boyu tartışması Osman'ın camia içindeki rolünü büyüttü, Osman, etek boyu kavgasıyla dini hassasiyetlerini radikalleştirip abiliği etrafındaki taraftarlarının sayısını sempatisini hızla arttırdı., | NGenç, isenç, 91 | Yani Amerikan Başkanı El-Thani'ye 5 Haziran'da ona yaptırım ilan eden Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleriyle Beyaz Saray'da buluşturmayı, kabul ederse bu toplantıya ev sahipliği, abilik yapacağını söylüyordu./ Yok, rest çekmez de Trump'ın abiliğini kabul ederse, koltuğunu korumak için bedel ödeyeceği, şimdiye dek izlediği siyasi çizgiyi değiştirmek zorunda kalacağı ortada., | MYetkin, H, 8.6.2017
a.
TDK-
abişko | sevgili abi, sevgili ağabey. | abi demek yerine daha şirin kılmak maksadlı söylenmiş cümle., | 17.08.2012 01:41, hasmet ibriktaroglu, UludağS
a.
ablacağız
s.
sevimli ablacağım.
tr. abla-cağız
"Ablacağızım vardı. Bana bir piyano verdi. Tahsin Felek, 16.01.2022 Kitapçık"
Ablak | Giydiği entarisi basmadan üç peşlidir, / Yağız çehresi ablak, gözleri güneşlidir,, | Otaman, 44, 1936
s.
Ablak ovası | ...Hakkari Sancağının merkezi Başkalenin bütün kaza ve nahiye ve köy halkını düşmanala baş başa bıraktı. Ablak ovasını insan ve hayvanatiyle dolduran muazzam kütlelerin hali bu esnada halkı inkisara (hayal kırıklığına) uğratarak şaşkın bir vaziyette ne yapacağını bilmez hale geldiler ve uğradıkları akıbet çok feci oldu. (...) Ruslar Ablak ovasıyla Yüksekovayı tamamiyle işgal etmişlerdi., | İ Arvas, TH, 24
a.
ablak taşı yer adı. | Evladım, bugün sen al bu nahırı Ablak taşına taraf götür., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 131
Ablalık –ğı | Dalgalar geri döner. İçimin duvarlarını yırtan her güzel hatıramın başında günlerce ağlasam, saçlarıma dokundukları yerleri doğdukları gün gibi kundaklanan iki küçük ayak sesi gelir mi darmadağın olmuş ablalığıma..., | E Elönü, 2009, 2009, 12
a.
ablişko | baba= babişko anne= annişko abla= ablişko abi= abişko aşk= aşkitom koca= kocişko bunlari kullanan ne malsa, onu kullanan da o neslin parçasıdır., | bahtsiz bedevi benim, 23.3.2013, EkşiS
Abluka | Abluka dolayısıyla, her şeyden mahrum, akla gelmeyen mahrumiyetlere maruz kalan bu ırk, buna rağmen mubarek vatan topraklarını müdafaadan fariğ olmamaktadır., | KH, MAM, 1987, 35
a.
abone | Bütün meyhanelere oldum abone / Aşkınla sarhoşum içki bahane / Yıkılmaz derlerdi dostlarım bana / Yerlerde paspasım yıkılmakta ne?, | Elmas Yıldırım, Yıkılan adam, ?
a.
abonet | Abonet vasıtasıyla dergi almak: Postaneye gidilir, sıra beklenir, Abonet'in posta çeki hesabına derginin ederi yatırılır, eve gelinir, Abonet'e telefonla ulaşılır, dergi bir hafta içinde gelir., | Onur Çalı, 52
abonman | Tarhan Kitabevi Yurt Sokak No. 6 P.K. 82, Ankara. Yabancı dillerdeki bütünkitap ve mecmua abonmanlarının en ucuz ve en kolay temin edilebileceği yerdir, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953 (Sonundaki reklamlarda)
a.
Abooo | Tabutagirmez: Abooo! Bu adam kütük değilmiş. İnsanmış. Duydunuz ya, şarap içmek istiyor., | Tecer, 1969, 43 | Aboooooov!... Bu kim, bu ne böyle? / Bu mu birlikte Beri'ye gittiğimiz gonca? / Bana süt sağan eller bu mu? / Dağda bağda yemlik, yonca. / Topladığımız / Kız / Bu mu?, | Ş Belli, Ağa kapısı, 21
ünl.
aborda olmakBilirsin işte, aküsü dolu bir araba boşalmış olanın yanına aborda olur, motor kapakları kaldırılır, ara kablosuyla vın vın vınnnn, motor çalışır, akü yavaş yavaş 'şarz' olur., | NecdetŞen, 2.9.2009
dey.
Abov | Şaşma ve hayret ünlemi. | Abooov, bizim evdeki su küpü kadar var, dedi. Kök, su küpü kadar yoktu ama bir gaz tenekesi büyüklüğünde vardı., | M İzgü, ÖK, 9
ünl.
Abraka dabra / abra kadabra. | Örtüyü kaldırıyor kıvılcım sihirbazı / Ömür boyu öldürüyoruz abraka dabra. / Abraka dabra şapkadan başörtüsü çıkardı iyi yürekli tavşan. / Abraka dabra dokuz cüppe yırtılıyor içinden fışkırıyor elyaf kan., | E Elönü, 2009, 49
ABS | Motosiklet tutkunları için maksimum sürüş konforu sunan model, elektrikli arka süspansiyon ayarı, çift ABS ve ASR sistemi, arkadan aydınlatmalı kumandalar, geniş ön cam, üçlü torpido gözü, 4 inç LCD ekrana sahip yol bilgisayarı gibi birçok yeni özellik sunuyor., | T, 7.5.2012
kıs.a.
absent | Bu namdaki nebat ile kokutulmuş bir nevi içki Yeni Türkçe Lügat, | 4 | Davet gecesi, Bekir Hâmit, içkiler konusunda fikir yürütür: Cin, absent, vermut, hepsini içtim; hepsinin ayrı neşesi var. Yalnız şampanyanın neşesi, birinde yok... (s. 163)., | Ş Toker, Romancı yönüyle Mahmut Yesari, 1996, 137
s.a.
fr.
abstre
a.
soyut
"Sever sevdalı konuşmaz / Küfreder çil parasız / dinletir meraklı ispiyon / Resim yapar abstre.", E K Gökkaya, 1988, 78"
absürd | saçma. | Absürd mapsürd demeyin. Okey mokey demeyin. Jenerasyon menerasyon demeyin. Tam ve öz Türkçe konuşun., | Can Ataklı, 20.8.2023, Hoşuma giden şeyler
a.
absürdite | absürtlük, saçmalık. | Şanar dostum dayanağın 301 olacağını söyleyerek bana yardımcı olduğunda daha da şaşırdım, çünkü 301'e bu yeni absürditenin yüklenebileceği gerçekten aklıma gelmemişti., | MBelge, T, 1.12.2012
a.
absürtlük –ğü | saçmalık, tuhaflık. | İlkokul öğretmeniydi ya da yeni deyişle sınıf öğretmeni. Sınıf öğretmeni absürdlüğüne güldü güldü; yine kendi kendine., | Onur Çalı, 54 | Batı karşıtlığıyla; Tanzimat, modernleşme, çağdaşlaşma, demokrasi vb. gereksizliğini kabulle Osmanlı'daki isyanları, padişah ve başka devlet adamlarının öldürülmelerini görmezden gelenlerin geçmişin 'sütliman' oluşu absürtlükleri olabilir, olsun. Ziya Paşa'nın, | Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm / Dolaştım mülk-i İslâmı bütün vîrâneler gördüm dizeleri, yaşanan ve bilmemiz gerekenleri gösterir., | Hasan Öztürk, Garplılaşmanın neresindeyiz?, | Hasan Öztürk, Garplılaşmanın neresindeyiz?, T24, 6.11.2022
a.
absürtük | 2008 yılında Cinius Yayınlarından çıkan Absürtük Metinler adlı kitabı mizah-felsefenin iç içe sunulduğu bir eserdir., | M Altunbay, teis.yesevi.edu.tr
s.
abukluk –ğu | [T]ürkiyenin siyasal oluşum tarihindeki abuklukların, bugünkü toplumsal yaşamımıza sürükleyerek taşdığı millerin ve molozların belasını mı çekeceğiz, yoksa şimdi de?, | NÇınar, T, 17.10.2011
a.
Abuksabuk –ğu | O tertip bir insandı. Zaten hayatının boşu boşuna harcandığına, sonunda mes'ut olma ihtimalini de yokeden ehemmiyetsiz ve abuksabuk şeyler yüzünden ziyan olduğuna inanmağa başlamıştı., | Bromfield, 1956, 430
a.
abur cubur | Abur cubur seyrettiğimiz filmler ve yerli yersiz dinlediğimiz hikayelerin bizde bıraktığı korkular vardır., | NGenç, İsenç, 12 | Abur cubur tavşan, | 24.1.2018 afiş
z.
abusluk –ğu | BTS- | Mevzuat denen o abusluklar topluluğunda normalleşmeye karşı sayısız mayınlar, tuzaklar olduğu, şapkadan çıkabilecek tavşanların sonsuzca bulunduğu,., | GÖzaltınlı, T, 28.6.2011
a.
bts-
Abuzero | uzamış sakalını sıvazladı / kurumuştu / | haydi can / yağmur gelip yetmeden / koşmaya başladı abuzero / yapılacak bir yığın işi düşünüp / o hızla gömleği şişti / bayıra vurdu kendini., | Halûk Aker, Terman'da Yağmur zamanı, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 230
a.
abuzittin | Kısa süre duraksayan Bakan Kılıç, | Ne oldu, hayırdır? diye soru sordu. Yazar Kaplan bunun üzerine, | Adam gelir dinler. Dolaşıyorsunuz, Yusuf Kaplan konuşuyor. Abuzittinin birisi değil ki. Adam 5 dakika dinler, 10 dakika dinler dedi., | Hür, 2.4.2017
a.
acab
z.
acaba.
ar. aceb
Kimi yalın ayak, kimi açık baş, / Kimisi yalanız kimi arkadaş / Kimisi gözünden döker kanlı yaş / Acap görer mi yüz sılamı Yarab? 27
Acaipleşmek | Bayan Ogilvie son günlerde pek iyi değildi; Julia Hala ise günden güne acaipleşiyordu., | Bromfield, 1956, 185 | Gözlerinin etrafında mor halkalar peyda olmuştu. Saçları da bir acaipleşmişti, | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 64
f.
acap | Denizleri yarattın sen kapaksız / Suları yürüttün elsiz ayaksız / Yerleri temelsiz göğü dayaksız / Durdurursun acap iskancı mısın?, | Azmi, ? | Aşık az çok döker derdini sazıyla, / Acap senin dertlerin kime hükümdür oldu;, | Latife Çelebi, 1966, 43
z.
Acar | Bir tarih kül olup yandı avcunda, / Acar bir dirimle Türklük acunda. | , | V C Aşkun, 105 | Köprüyü alttan geçmiştik / Bir yol serildi önümüzde / Tüketim araçları satan işyerleri / Ayaklarımız kıvrak ve acar, daha / Geçiyoruz önlerini nasıl da, baştan / Sona tükeniyor yol ve sokak / tükeniyor kar-şı-la-ma ve u-ğur-la-ma., | Tekin Sönmez, Yeryüzü sevdiğim, 30 | 2. | yepyeni. | Bayram duymuyordu bile... Ökkeş, yolu gözlediği için koştu, geldi, kazmaları omzuna vurdu. Vurmadan önce kazmalara baktı. Kazmalar acardı, ağızları pırıl pırıl parlıyordu., | M İzgü, ÖB, 28
s.
acayip | Çok, ziyade, aşırı | O ceylan gözleri, o ipeksi saçları, o narin vücuduyla acaip güzel., | R Erer, Tehlikeli ilişkiler, 2000 | Özal'ın 'Ben zenginleri severim' lafına da acayip bayılmışlardı., | S Tuna, YŞ, 17.5.2014 | Bizim Alpay anlatmıştı, ben ilk dinlediğimde gebermiştim gülmekten. Gece acayip acıkmış bu., Alper Ocak, Gırgır, 5-12 may 2020, 4
z.
accountability | hesap edilebilirlik. | Yani yazıda iktisat yapmak lazım iyi de, bunu nasıl yapalım, önümüzü göremiyoruz ki. Başbakan eleştirisinde ciddi bir hesap edilemezlik sorunu var. (Aman küçümsemeyin. Bu hukuki accountability öyle bir ciddi meseledir ki uğruna burjuvazi devrim yapmıştır.), | YOğur, T, 29.1.2012
a.
ing.
aceb | Acaba. | Ahde vefâ kılmadı yar-ı vefâ-dârımız / Yâr ile gör kim neçe düştü aceb kârımız Ns.G.190-1
z.
aceblemek | ve bir kimse bu dünyanın niçe mekân ve nice idügin ve nice yüz bin / kimseden arta kalduğın bile de dünyalık al[ı]virdigine sevine. İşte bu minval üzere olan kimseleri acebleyecekdir ve bu hayvanları* bu aziz altun tahta üzerine yazup saklamışdur saklamak gerekdür temmet. 28b-29a
f.
acele kamulaştırma kararı | m+
a.
huk.
aceleci
z.
aceleyle, çabucak.
ar. acele + tr. -ci
"Pürosunu ağzına götürdü. Bol duman çıkaran bir nefes çekti. Ağzındaki dumanları da aceleci boşalttı. Konuşmasını sürdürdü.", 24"
Aceleden | acele etmek yüzünden. | Türkiye'nin geçmişte iyiniyete ve ilgiye dayanan kaliteli bir hizmet sektörü vardı. Şimdi durum bu. Özellikle etiket hatası Migros'ta da çok başıma geliyordu ama aceleden ve üşengeçlikten üstüne gitmiyordum., | @mmkubilay, 31.08.2024, X
z.
acelelik –ği | ... izah edilmesinden ve eski harfle tabetmek niyeti müellifine verdiği acelelik hatasından burada izahsız ve o kıymettar hazineler kapalı kaldılar., | B S Nursî, Sözler: Risale-i Nur, ? ? | Tramvay yoktu görünürde | İblis aracı!... gerektiği zaman görünmez hiç! diye düşündüm. Hoş, görünmesindi. Hem bu acelelik niyeydi? Nereye gidiyordum?, | C Dağcı, Üşüyen sokak, ? ? | Yazının acelelik derecesi varsa, zarfın sağ üst köşesi kırmızı mürekkeple damgalanır., | H Pilancı, Resmi yazışma kuralları... 2001, 33
a.
acem dili | farsça. | Şeyh bana hayır dua ettikten sonra ellerini birbirine vurdu ve kapıda bekleyen bir bekçiye Acem dilince bir iki söz söyledikten sonra bizi yanına kattı, gönderdi., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 317-318 | Arap lisanında Arap olmayan her kavmin künyesi Acem'dir., | M N Ak, Hac Yolunda, 51
a.
acem işi | Acem imali, acem malı. | At o yüzünü örten ipekli peştemalı / Beline bağladığın o Acem işi şalı., | Otaman, 31 (1926)
a.
acem kuşağı | Mardinkapısından indim aşağı / Belime bağladım acem kuşağı / İmdada yetişti emmim uşağı / Vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam / El alem al giymiş ben karalıyam., Mardinkapı
b.a.
acem şalı | Belinde âlâsından, zemini beyaz çiçekli bir acem şalı görülür., | M Naci, 1969, 14 | Bu gelen ben olaydım, / Atına nal olaydım. / Belinde acem şalı, / Saçağı ben olaydım., | F Yükselmiş, Urfa halk Türküleri, 1963, 19
b.a.
acemce | Şarkılar Acemce okunduğundan hiçbir şey anlamıyordum., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 288
z.
acemi | | Acemi tosun ineğe kafadan atlar atasözü. | İşi bilmeyen, tor-torlak kimse yapması gerekenin aksini yapar. Volkan Konak, KanalD, 1.1.2014
s.
acemice z./s. Acemiye yaraşır bir biçimde, aceminin yaptığı biçimde, beceriksizce. | Acemice bir eserdir. Vezin, kafiye kusurlarından başka bir de henüz o vakit daha nazım dilimizde hüküm süren mananın en nihayet bir beyitte tamamlanması mecburiyeti bu eserlere garip bir çeşni veriyordu., | Ahmet Refik/R A Sevengil, Türk tiyatrosu tarihi, 1934, C 1, 30 | Kadınların böyle vaziyetler karşısında alacakları acemice tavır bütün mahiyetlerini, duygu ve düşüncelerini, derhal meydana koyabilir. Halbuki kadının sihri, bu sırri birden vermemek hususunda gösterecegi maharettedir. Ne red, ne kabul, ..., | R H Karay, Yezidin kızı, 1939, 87
acenta | Müsaadenizle kendimi takdim edeyim, dedi. Ben, Jeune Turc neşriyat acentası Cemal!, | YKK, 1945, 21
a.
Acerlenmek | Acer-len-mek. Yenilenmek. | Beytullah tahminen altı arşın murabbaa ve sekiz arşın yükseklikte muntazam yapılmış bir bina olup her sene acerlenen siyah halis ipekten mamul ve baştan başa 'Allah, Muhammed, La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah' kelimeleri ile dokunmuş ve ortasında çevreli altın tellerle ayetler yazılı bir kemer taşıyan kara örtü ile üstü örtülmüştür., | M N Ak, Hac Yolunda, 44 krş. Acel yeni: yepyeni
f.
acı | 1. ... | İlahi, ne günlere kaldık!... Tanrı misafirine bu iş edilir mi? Hacı değil o, acı... Körolası papaz!..., | R N G, Tanrı Misafiri, 23 | 2. | sert, şiddetli. | Di yörü yörü de zalımın kızı / Esti acı poyraz ayırdı bizi / Di yörü yörü de muhannet gelin / Ok vurdun sineme yarem çok derin., | Ender Balkır türküsü | Acı patlıcanı kırağı çalmaz., | 3. | mec. Ziyade, fazla. | Ne acı kuvvet var adamda! | acı elma | Çocukken o kadar sık kırlarda, bahçelerde rastladığım ebûcehil karpuzu kabakgiller familyasındandır. Latincesi Citrullus colocynthis, Türkçe'de acı hıyar, it hıyarı, acı elma da deniyor., | S İleri, ZCumartesi, 27.10.2012 | Acı, acı, acı... Yazarken acılanmak..., | Sİleri, T, 9.4.2012 | Başkasının acısıyla acılanmak, dertleriyle dertlenmek..., | BTSalihoğlu, 2014, 151
s.b.a. mec.
acı ağaç
b.a.
cevizin altında oturulmaz. Acı ağaç zakkum ev kıyısına dikilmez uğursuzluk getirir. Andız, ardıç, mazı
Acı bucu | ... eninde sonunda, etliye sütlüye, önünde sonunda AMV1-KUMV2 (6) acı bucu, edi büdü, efi küfü, eğri büğrü ... eme seme, ikla- / sıkla-, imi timi, ismi cismi, itli bitli, öcü böcü, öyle böyle, özü sözü, ufla- pufla- ..., | Türk dili araştırmaları yıllığı: belleten 1943, 1943, 193
Acı cehre | Beyaz çay (%15), mate (%10), yeşilçay (%10), kayısı, biberiye, elma, funda yaprağı, rezene, defne yaprağı, anason, kekik, papatya, ardıç tohumu, kiraz sapı, mısır püskülü, acı cehre, çoban çökerten, mersin yaprağı, tarçın., | Mercan Itriyat Bon tea tanıtmalığı, 6.6.2019
a.
acı duymadık
b.s.
acı hissetmemiş, acı duymamış.
tr.
"İstediğiniz kadar gürültü yapabilirsiniz fakat ben içinizde mezalim ve işkencelerden acı duymadık bir adam düşünemem.", A N Ölçen, 132 (1982, 2000)"
acı etmekacı çekmek, üzülmek. | Babamın, anamın öpem elini, / Gözlerim görmesin Ayşe gelini. / Koynumda saklarım saçın telini, / Ömrünce ağlayıp acı edecem., | İHınçer, 1946, 9
dey.
acı filiz | Bitk. | Vezirköprü ve Havza'da derlenen, ne botanikle ilgili sözlüklerde ne de Derleme Sözlüğü'nde bulunan yabani bitki adları şunlardır: acı filiz, badik otu, covata, dananı, dilġanatacā, fünuk, ġovanlık, ġarayük, ġalın ġabuħ, ġara çayır, ġararuħ, ġovanlık (Derleme Sözlüğü'nde Sivas'ta govan adıyla, Ege ve Akdeniz de ise kovalık adıyla geçen yabani bitki ile biçimsel bir benzerlik gösteriyor; ama bu yöredeki ġovanlık yabani bitkisi yemeklerde kullanılan bir ot iken diğerleri hasır örgüsünde kullanılan saz türünde bir ottur.) , gelin süpürgesi, gelin çarşafı, ġıcırdayuħ, guyöv süpürgesi, ġara erişte, ġıvşılık, ġaba pancar, ġuşmadımā, kaldırayuħ, karacaoğlan, keloğlan, kiğniç, meceref, ovanlık, sürük otu, tikence, kavruk (Derleme Sözlüğü'nde bir yabani bitki adı olarak geçmiyor. Kavruk kahve tavası ve patlamış mısır anlamında geçiyor) , siğirlibey, süpürke teli, solaħ, sümsülük, tavukġursā, yüzükġaşı, yülālen, zıbıdık, vb., | Nuh Doğan, VezirköprüveHavzaAğızlarındaBitkiAdları, sayı. 2, 2011, s.7-13, | http://www.diyalektolog.com/Makaleler/1823418669_7-13.pdf, 1.1.2016g
a.
acı ilaç | Mustafa'ya sorsam söylemez herhalde. Söyler de yazmaz. Yazmayı sevmiyor. Seviyor da erteliyor. Ertelemek de demez o buna. Ne der peki? Demlensin diye beklemek diyebilir. Mustafa demlenmek istiyor. Ona diyoruz ki: Demlendin be dostum. Tam kıvamını bulmuş ilme ve kelimelere sahipsin. Gel yaz bize. Yaz bizi. Anlattığın gibi yaz da. Yaz çünkü yazmak acı ilaçtır. Bazı şeylere devadır. Önce yazan sonra okuyana dokunur kelimeler., | M N Pesen, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 28
a.
acı jelibon | bir tür biber. 3.10.2022 */
a.
Acı su | Kaymakam'a: | Yoruldun bey! dedi. | Biraz acı su getireyim mi?, | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 145
a.
acıağaç
acıağaç, acıbadem, acıbakla, acıbalık, acıçiğdem acıdaş < acıdaştan, acıhıyar, acımarul, acıyonca, acırak acımtırak
acıdan para alınmaz.
acıdaş
s.
hemdert, derttaş, dert ortağı, N Özön, Özleştirme Kılavuzu, 1978, 103
tr. acı+daş
"... Acıdaş olan bu üç mahalle... 'Terörist' diye damga yiyen ama en çok ölenler... Kentsel Dönüşüm'le ilk 'yok edilmesi,' 'temizlenmesi' gereken mahalleler... İçinde yaşamazsanız bu mahalleleri anlamak çok zordur.", Gülşen İşeri, Ateşin ve Sürgünün Gölgesinde: Kentsel Dönüşüm, 2014, ?"
N Özön, Özleştirme Kılavuzu, 1978, 103
Acık | konuşma dili | azacık, azıcık. | Acık versen e!, | 4.12.2021 acık: | 1. azıcık; krş. âcıK, aciK, aÇÇıK, azÇıK (16.9) Anıl çelik, Yalova ili yerli ağzı, 2020
s.z.
acıklı
s.
1. Acındıracak, acı verecek nitelikte olan | elim, koygun, dramatik. 2. Acı görmüş, yaslı, kederli olan:
tr. acı-k-lı
"İbrahim: -Ah yazıııık! Bu atmaca ağlıyor, dedi.", A Cılga, 1980, 55"
Acıklı | Hudutsuz bir kederin uçuştuğu o güzel, fakat ıslak yüzü, sanki bütün mustarip kadınların ebedi ve acıklı hikayesiyle doluydu. , O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 124
s.
acılanmak | 1. bir şey acı olmak, özgün tadını kaybedip acılaşmak 2. yeni Üzülmek, kederlenmek, dert etmek | Bir sır gibi saklarım seni / Bir yemin bir gizli düş gibi / Ben bu yükü taşırım sen git, / Git acılanma..., | SezenAksu, Sen Ağlama
f.
acılaştırmak BTS+ | acı bir hale getirmek | Sonra da sesini acılaştırarak ilave etti., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 152
f.
bts+
acılatmak | İşte bizim iki genç bîçâreyi (çaresizi) izdivâclarının (evlenmelerinin) ilk mes'ut günlerini meş'ûm (uğursuz) bir keyfiyyet (husus) ile acılatmak ister., | K D, E Ülgen, 67
f.
acılı | acılı sloganları ile geldikleri ya da gelemedikleri yeri kendilerince değerlendirmek yerine başkasına karşı böyle | black ops. tadlarda tavır takınmak da bu kişilerin vizyonunu çok net gösteriyor :) tercih sizin tabi memnunsanız ne ala ben değildim deniyorum. A4 kâğıt büyüklüğü birimi | Acılının ağlamaktaki en ufak kusurunu bile gözden kaçırmazlar ve mateme fiilen iştirakle hiçbir zaman tekasül göstermezlerdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 169
s.
acılı kıyma kebabı | Adana kebap. | Aynı şey Adana/Urfa kebabı için de geçerli. O şehirlerde bunların adı acılı kıyma kebabı ve acısız kıyma kebabıdır. Büyük şehirde Adanalı kebapçının yaptığı kebap Adana kebabı oluveriyor. Bu yanlış tanımlamanın üzerine bir de coğrafi tescil eklendiğinde iyice komik hale geliyor., | M Dağdeviren, Nisan 2017, | https://www.nadirkitap.com/musa-dagdeviren-roportaji-blog5.html
a.
acılık –ğı | Bazı güzel çiçeklerden hoş koku yerine zehir sızar; bazı güzel kadınlardan da muhabbet ve şefkat yerine kötülük ve acılık gelir., | Felix Houel, N İçsel, 6
a.
acımacılık –ğı | Yan etkiler: Lokalize ruhani reaksiyonlar meydana gelebilir! Uzaklara dalma, algıda azalma, karşılaşma anında kızarma, abartıp ürtiker dökme olabilir... Hayvanlara acımacılık, çocuklara sevgi besleyicilik, gelecekle ilgili hayallere boğulmacılık gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları görülebilir. Retina önüne pembe bir perde inebilir. Hayat tozpembedir... Bir başına kalındığında şiirler, denemeler döktürüp edebi yönden coşma, kimi zaman şizofreniye bağlayıp kendi kendine konuşma, duvarları öpme, aynalara göz kırpma, her şeyde sevdiceğin kokusunu arama gelişebilir..., | Halime Gürbüz, Aşk, Türkiye G, 1.7.2010
a.
acımak (–i) | Ben çektiğim horluğu, yoksuzluğu, haksızlığı, zulmü, hepsini hepsini unutabilir, o matemli yaşayışımı tamamile ömrümden silip atabilir; her şeye, her zorluğa katlanabilirdim. Eğer beni acısaydılar, benim kadınlığımı hörmetle karalasaydılar bana hiç olmazsa sıcak gözle baksaydılar, dünyalar benim olurdu., | Kırımer, 1967, 113
f.
acımaksız | O kapalı, o konuşmayan, o kötü, o topal, o Qupo, o Qıngil, o acımaksız CEZAEVİ., | Y Erdoğan, 41
s.
acımasız | Sanki, o eski sevecen, özverili, herkeslerin yardımına koşmağa hazır, yufka yürekli çocuk gitmiş, yerine hoyrat, bencil, acımasız, sevgisiz biri gelmiş kurulmuştu., | D Ceyhun, 90 | Bilen bilir ki bugün iman ile küfür arasında, müminler ile gayrimüslimler mabeyninde amansız ve acımasız bir mücadele sürüyor., | M E Coşan, Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri: Başmakaleler -2, 2008, ?
s.
acımaz
s.
"Sıkı, sert, ve acımaz bir yağmur başlamıştı. Orman, yanan kucağına inen serinlikle ferahlamış gibi, çatırtıları, haykırışları, ağlayışları din[l]iyor, susuyor, büyük soluklar alarak dinleniyor sanki... ", C Uçuk, DŞ, 1971?, 121"
Acımsı | ... güzel hazırlanmış domates suyu içerler veyahut kahvaltılarında Grape Fruit denilen biraz acımsı portakalla turunç arası bir meyvayı şekerle yerler., | T A Beler, Yıldızlar arasında: Holivuda giden ilk Türk gazeteci, 1938, 60 | ... ekşi, acımsı ve çekirdeksizdir., | C Seciloğlu, Türkiye sebze ve meyve ticareti, 1960, 20 | acılamaa: 1) Acımsı tad vermek, acılaştırmak., | G A Gaidarchi, Gagauz Türkçesinin Sözlüğü, 1991, 3 | Hiçbir konuda uyuşamıyoruz... İçtiğimiz çayın bile rengi farklı. Ben açık Seylan çayını seviyorum; kocam acımsı buruk Kamelyayı., | N A Gökduman, 61 | Acımsı acımsı güldü. Elini uzattı ben de ona elimi uzattım. Birşeyler söylemek istedim, böyle zamanlarda söylenen şeylerden birşey., | Yeni ufuklar, 1957, C 6, 80 | Deniz o günlerde böyle acımsı acımsı kokmazdı., | Ayla Kutlu, Hüsnüyusuf güzellemesi, 1984, 51
s.z.
acımtırak | Diktiği bardağı ağzına, nasıl da acımtrak bir tatmış bizim ki, öyle doldu, kalakaldı ağzında., | Emine Atasay, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 34
s.
acınaklı | acınacak olan, acıklı. | Gel gör ki, Mualla'nın ertesi gün onu on dakikalığına ziyaret etmesi ile, acınaklı, heyecansız ve eğlencesiz hayaller kurmaya başladı: Elden ne gelir ki?, | İOAnar, GK, 157
s.
GTS-
acındırıcı | Aptullah Rahmi, İzmir şehri içindeki cuma gezintilerimizde cemiyetin, tabiatın | zevahirini | bâtınî bir gözle görüp zapetmesini ve bu zaptedilen şeylerden kâh güldürücü, kâh acındırıcı , kâh düşündürücü sentezler yapmasını da pek severdi., YKK, EK, 1953, 21
s.
Acındırmak | Benim sözlerim karşımdaki yüce kişiyi acındırmış olmalı ki; yine tatlılıkla cevap verdi: -Allaha bin şükür ki, eşkıyanın elinden kurtulmuşsunuz., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 265 | ... ve İsmet hanımın bir ana olmak itibarile duyduğu elemi ve alaka gösterilen hastanın çektiği ıstırabı bir kapıcı uslubile acındırarak anlatırdı., | Saliha Öz, 66 | Böyle konuşup da beni acındıracağını mı sanıyorsan, aldanıyorsun..., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 26 | Hoca Efendi'ye sesini duyurabilmek için biraz daha yaklaşıp boyun bükerek, acındıran duruşu ve yalvaran sesi ile gözünün damarına bakarak bir ricada bulunan Songül Anne'nin ne demek istediğini anlamıştım., | BTSalihoğlu
f.
GTS++
Acınılası | Burayı terk etmekle ihtiyarlamaktan kurtulacağımı sanıyordum... İnsanoğlunun böyle acınılası halleri vardır., | Çokum, R Ana, 32
s.
Acınma | Ben sevdiğim kadar olsun sevilmek, yahut da ondan da ziyade sayılmamı, acınmamı aradım., | Kırımer, 1967, 114
a.
acınmak / açınmak I | üzülmek. | Bu sevinçli duygular yanında selefim Birinci Reis İhsan Ezgü'nün aramızdan uzaklaşması ile ne kadar açındığımızı (acındığımızı?) söylemeden geçemiyeceğim., | H İ Özyörük, 1943 AK | –e | Üzülmek. Merhamet duymak. | Demek, çekerlerken darağacına, / Ona yalnız kurtlar kuşlar acına! / Demek, can verirken o aşkı için, / Peşinde koşayım şu dünkü piçin!, | Ortaç, BRE, Binnaz, 116 (1918) | Bilginler bir ağızdan acındılar. –Çok yazık. Senin için ne büyük kayıp bir bilsen!... Bunları söyledikten sonra koşarak düşünce evine doğru uzaklaştılar. / Başkan, dayanılmaz korkular içinde kıvranarak, acınıp dururken, uydu atmosfere girdi., | Dayıoğlu, 1987, 60/79 | Medine, öyle bir acınmış ki hemen koyunu oradan çıkarmış., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 49 | Bedbaht olduğu günden beri daha az mağrur olan bu kadın, duyduğu ıztıraba acındığını, dostça elini sıkan ellerin temasını, samimi bir arkadaşının omuzuna alnını terketmenin kıymetini takdir etti., | Saliha Öz, 71 | Ama oturup acınacak halimiz yok., | Mahçupyan, Z, 26.9.2012 | Hiç acınmadan, zerre çekinmeden bastılar tutuklamayı Yiğit'e... Kim bilir ne zaman, nasıl çıkacak, bilinmez!, | A H Coşkun, Hr, 22.11.2018 | Acınmak | yürek yanar / üç tel daha koptu gönül sazımdan / acınırım uğunurum sızımdan / ne yaş gelir ne kan gelir gözümden 51 (R Durbaş, Türk yazınından seçilmiş cezaevi şiirleri, 1993, 184 | Bu kitabın 124. sayfasında var!) | Kadının yol parasını da yollamış, deyince, Zehra Kadın acındı: -Alışmıştık kızcağıza. Üstelik işe de yarıyordu., | G Dayıoğlu, Fadiş, 157 | yürek yanar / üç tel daha koptu gönül sazımdan / acınırım uğunurum sızımdan / ne yaş gelir ne kan gelir gözümden / dosta düşmana karşı / bundan buram buram terler ağlarım / kara kapıları zorlar ağlarım, | Ozan Telli, Şahince, 51 | acınmak | Hiç acınmadan, zerre çekinmeden bastılar tutuklamayı Yiğit'e... Kim bilir ne zaman, nasıl çıkacak, bilinmez!, | A H Coşkun, Hr, 22.11.2018
s.f.
acır | acıyan, üzülen, yanılıp yakılan kimse | Acırım yok!, | Asiye Hacere Gedikli, 2017+
a.
acısız | Geç kalma telaşına sokulmuş yüzün / Sararmış tenlere renksiz nöbetler kavuşmuş / Acısız bir selama gidilir / İşgali (sic) harabede kararmış yüzün / Solan çiçekler göğsünde / Uyan vakti gelmiş geçmiş / Ölü dar bir yüzyılda ölü bedenler sokulmuş / fotoğraflara., | Ferhat Nitin, Mavi yeşil, 21 | O an rahmetli babasının meşhur bir sözünü hatırladı: 'Olmuşla ölmüşe çare yoktur.' Sanırım en acısızı kabullenmekti., | A Özalp, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019, 27 | O an rahmetli babasının meşhur bir sözünü hatırladı: 'Olmuşla ölmüşe çare yoktur.' Sanırım en acısızı kabullenmekti., | A Özalp, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019,27
s.
acısız kıyma kebabı | Urfa kebap. | Aynı şey Adana/Urfa kebabı için de geçerli. O şehirlerde bunların adı acılı kıyma kebabı ve acısız kıyma kebabıdır. Büyük şehirde Adanalı kebapçının yaptığı kebap Adana kebabı oluveriyor. Bu yanlış tanımlamanın üzerine bir de coğrafi tescil eklendiğinde iyice komik hale geliyor., | M Dağdeviren, Nisan 2017, | https://www.nadirkitap.com/musa-dagdeviren-roportaji-blog5.html
b.a.
Acısso | Oğlan kıza göz kırpar. Kız odadan çıkar ve elinde Acısso şişesiyle geri döner. Babaanneyi yere yatırıp, | Bir daha yalan söyleyecek misin sen? diyerek, ağzına Acısso sürerler., | Y Ural, Temel Reis, 70
a.
acışmak | Üzülmek. | Yaşar Nuri Öztürk ölmüş, acıştım., | H Taşkömür, 24.06.2016
f.
Acıtılmak | Hayatımız da çoğu kez, verdiğimiz kararlar veya hayat şartları nedeniyle hırpalanır, canımız acıtılır, yerden yere vuruluruz, kendimizi kötü hissedereiz. O Tuncay, BÖ, 151
f.
acıtkan BTS+ | bk. TS acıtgan çok acıtan, çok ıstırap veren | +İyi bir dilekten boşalmış / Saldırgan o acıtkan karanlık..., | AslıhanTüylüoğlu, CazKedisi, 2015, Sayı 2, 17
s.
bts+
acıverenler | ol düşenler-düşüverenler / ol düşenler-acıverenler / kim gülünü baharın / ol düşenler-gülüverenler / kim sızısını yazın / ol düşenler-sızıverenler /kim düşünü güzün. / ol düş/ince / kim gizini sözün., S Erözçelik, 1991, 23
çoğ.a.
acız | Âciz? | Senelerdir Çataloba kepezi diye anılan oldukça büyük bir alana Belediye Reisi Mehmet Gökçe (Acız Memet)'nin organizasyonu Ali Yağcı (Yacı Ali)'nın gayretleri ile çam dikmeye karar verildi., | asicaldan, 3.3.2017
s.
acil | Acil singerci reşmeci overlokçu ortacı alınacak dolgun ücret SGK+yemek cumartesi yoktur, | Zeytinburnu, Sümer mahallesi, 17.6.2023
s.
acil durum | İşyerinin tamamında veya bir kısmında meydana gelebilecek yangın, patlama, tehlikeli kimyasal maddelerden kaynaklanan yayılım, doğal afet gibi acil müdahale, mücadele, ilkyardım veya tahliye gerektiren olayları, İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik, 18Haziran2013, RG acil durum planı | Acil durum planı, tüm işyerleri için tasarım veya kuruluş aşamasından başlamak üzere acil durumların belirlenmesi, bunların olumsuz etkilerini önleyici ve sınırlandırıcı tedbirlerin alınması, görevlendirilecek kişilerin belirlenmesi, acil durum müdahale ve tahliye yöntemlerinin oluşturulması, dokümantasyon, tatbikat ve acil durum planının yenilenmesi aşamaları izlenerek hazırlanır., İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik, 18Haziran2013, RG
a.
Acil servis | Nasıl geldiğini asla çözemediği bu kentin de kendine yardım edebilecek bir acil servisi olmalıydı., | T Polikar, 1997, 130
a.
aciliyetle | İvedilikle. | Mermiler 5-10 dakika içersinde tükenince, plana sadık kalınarak 20 kahraman genç aciliyetle geri çekilmeye başladı., | M H Alşan, 18
z.
acillik | 1. acil olma hali 2. | acil servise gitme durumunda olan hasta/nesne Bazılarının tebliğciliği pedagoji bekleyemez acilliktedir., | RamazanRasim, T, 31.8.2011
s.a.
acinus | Ürünün içeriği galaktofor ve acinus'un tekrar yapılandırılmasında ve genişlemesinde östreojeni taklit ederek yardımcı olur., | NadideMemdik 12.7.2011 eposta
a.
acite yapmak kon. dili ajite etmek. | Tamam be! Acite yapma. Valla çok çok yoğunum! Lakin elbette dertleşiriz, ayıpsın., | Cafcaf, AhmetAltay, Bahar2013/54, 15
aciz | Aciz: aciz. güçsüzlük. | aciz vesikası | Borç ödemeden aciz vesikası. Borçlusu aleyhine takibe geçen alacaklı, borçlusunun borcu ödeyecek malı bulunmadığını tesbit ettiğinde, icra müdürlüğünden aldığı ödeme güçsüzlüğü vesikası.+ | ... aciz vesikası verilir. Borçlunun haciz edilen malları satıldıktan sonra, tutarı alacağı karşılamazsa karşılanmıyan miktarı için de alacaklıya kezalik kat'î aciz vesikası verilir I 807 . Borçlunun , takdir edilen kıymetine göre ..., İİK Şerhi, 1950, C 2, 154 +
huk.
ar.
acizlenmek | 1. Şikayet etmek | -Ne var ne yok? | -Acizlenecek bir durum yok., | FGedikli/ARPijli, 15.12.2015 | Evet acizlendi ama seni istedi hep onun olmanı istedi onun düşüncesi tek buydu. bence hala seviyorsan eğer onu bunu yap herkes sizin aşkınızı görsün. Aşk yok ortada kim görcek aşkı o zaman acizlenen şimdi koşa koşa gelmez., | 2013?, | https://ask.fm/Sinemala99/answers/109298924587, 18.12.2015g | 2. Aciz olmak | ...askerdeyken bile kendi hakkı olan parayı göndermeye acizlendi çok üzdü askerimi şimdi ben o yaptıklarını unutamıyorum., | 9.11.2010, www.kadinlarkulubu.com/archive/index.php/t-400420-p-97.html, 18.12.2015g | Nefsim acizlendi ruhum yoruldu... Nefsi şeytanları küstür Allah'ım. Can feda eyledik senin yoluna. Çarkı çevirenin güç ver koluna. Galip gelinir mi kâmil kuluna, | | https://www.facebook.com/grupanka?__tn__=~,18.12.2015g | Bulutlarnı körgeninen eyecanğa keldi. | Bare, yağmur yağmasa edi! Yağmur yağmasa edi!-dep acizlendi. Dersten çıqqanda siyrek-sepelek tüşmekte olğan tamçılar, birazdan soñ küçlü yağmur olıp, şuvuldan yağmağa başladılar., | | http://nogai.blogspot.com.tr/2008/06/emsiye-ikaye.html, Naciye Ametova, 18.12.2015g |Sayın Levent, bu hükumet o kadar acizlendi ki TC'den para koparamayınca tefecilerin eline kaldı., | Olgun, 4.2.2011, | http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/1/col/147/art/10526/PageName/KIBRIS_POSTASI, 18.12.2015g | Herif körpe karıdan acizlendi, çoktandır alta düştü. Debelenmekte ki yılan zehirinden destek ummacasına..., | KTahir, www.academia.edu/4292180/Kemal_Tahir_Buyuk_Mal, 18.12.2015g
f.
Acizlik –ği | Şefaatine giden otuz günlük bir kervanın içinde acizliğimle sana yetişmeye çalışıyorum., | E Elönü, 2009, 82
a.
acquiescence | İyi niyet ilkesiyle, uluslararası hukukun kabul edilegelmiş ahde vefa, estoppel, acquiescence, hakkaniyet ve iyi niyetli müzakereler gibi görünümlerinin yanı sıra hakkın kötüye kullanılması yasağının tezahürü olarak da karşılaşılabilir., Aleyna Kaplan, ULUSLARARASI HUKUKTA HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI, İstanbul 2024, ylt, İÜSBE, 83
a.
huk.
ing.
action | aksiyon, hareket, eylem. | Kalemdar action istiyor hemen, bu arada Hurşit Tolon acaba ne yapıyor?, | 15.9.2007 M Yenice/S Akkurt/Y Oğur, T, 19.1.2012
a.
ing.
acuka
a.
Acuka, Kafkas halklarına özgü, kahvaltılık ve yemeklik olarak iki çeşidi olan, biber, ceviz ve çeşitli baharatların karışımından yapılan tuzlu meze. İçine konan biberin rengine bağlı olarak kırmızıdan turuncuya kadar değişen renklerde olabilir.
Abh. Acuka: tuz
"... acuka sürüp getirdi. İlk dilimi alıp ısırdım, acukanın o hiçbir şeye benzemez kokusu genzimi gıdıkladı. Birden hatırladım, kapıyı açıp dışarı koştum, annem de peşimden. Kar sinsice, rüzgârla tozuyarak yağıyordu.", Y Balku, Tayfanın seyir defteri: bitmemiş külliyat, 2005, 129"
Acun | dünya. | Talih gibi acun da bildi ölüm yok Türk'e, / Sonsuz saygı, bugünü yaratan Atatürk'e., | V C Aşkun, 70
a.
aç acına | Aç olarak, aç olduğu halde, bir şey yemeden. | Aç acına bizi dolaştırıyrsun., | F Gedikli, 26.11.2022
z.
aç ayı oynamaz
atasözü.
"Davut derin düşüncelere dalmıştı birden. Anadoluda aç ayı oynamaz, derlerdi. Tam bu demekti aslında. 'Maslow hiç bizim topraklara gelmiş mi idi acaba?' diye düşündü.", Ersin Bulun, 2023, 57"
aç ayı oynamaz atasözü. | Hiç aç ayı oynar mı? Eşeğin takati yok, / Bir iş görmesi için olmalıdır karnı tok., Gonca Yayınevi, EGÇM, ?, 58 (30.05.2025)
aç bî-ilaç
Kale önlerinde / Aç bî-ilâç günler geçer / Çaresiz akşamlarda / Hey cânım / Erlik yiğitlik tüter 34
aç köpek fırın (fırın damı, duvar) yıkar atasözü. Aç kimse, karnını doyurmak için, gücünün yetmeyeceği sanılan engellerle çarpışır ve istediğini elde eder. ++
aç kurt gibi
s.
dey.
"millet aç kurt gibi / çakmağa sigaraya saldırdı / aspiratörler fayda etmiyor / camlar boydan boya buğulanıyor",
V Çiçekli, 1991, 67
aç tavuk kendini darı anbarında sanır atasözü. | Bu düşüncelerini karısına açmaya cesaretlendiğinde, karısının ona aç tavuk rüyasında kendini darı ambarında sanırmış diye cevap vermesinden korktuğu için cesareti kırılır, bir türlü bu fikrini söyleyemez., | asicaldan, 3.3.2017
aç-aç | ask. [B]izim zamanımızın en muazzam sanatsal etkinlikleri sayılan | aç-aç'ları inşallah şimdilerde kaldırmışlardır-., | NÇınar, 13.1.2012
a.
açacak –ğı | 1. Anahtar. Kapı imdat açacağı. 2. Oklava 3. kurşunkalem ucunu sivrilten alet. | Ver şunu da gör, kutu nasıl açılırmış, dedi. Amerikan icadı kutu açacağı da işe yaramadı. Aleti o yana çevirdi olmadı, bu yandan sokmak istedi, girmedi. Vay anasını be... Keser var mı, keser ? Dolmalar ezilir yahu... Kemal'in karısı, En iyisi çivi, dedi, bana büyük bir çivi..., | A Nesin, Koltuk, 1968, 117
a.
açagörmek
b.f.
"Miftahın bul bab-ı kudret bahçesni açagör / Mutu en temut camını hayat üzre içegör / Vetesimu Billah eşiğin bir hitaptan geçegör / Düşüp Nemrud'un narına sadık Halilullah ol.", San, Hicranî, 200"
açalımcılar | Muhafazakâr Cihangir'den On İki Müdavim Portresi ONEDİO internet sitesi At Pazarı müdavimlerinden 13 portre çıkarmış. ...-Bir dergi, gazete kuralım bir internet sitesi açalımcılar., | E Özkök, Hr, 4.10.2020
a.
açalya | ayn. m. açelya. | O yerde; ırmağın denize döküldüğü, / Bildik bir çiçeğin koparılmadığı, bir /Açalyanın varlığından habersiz,., S Erözçelik, 1991, 84
a.
Açelya | Bu ülkeye gelirken bir süre durakladığım adsız ülkenin açelyalarla donanmış kıyı kasabasında rastlamıştım sana., | F Ulay, 1988, 71
a.
açgöz | bk. Kemgöz, paragöz. açgözlü. | Dolmaz 'açgöz kimse'nin göz destisi, / Pek kanâatkâr sedef: Var incisi., A Ö Hacıtahiroğlu, Mesnevi Mevlana Kendi Vezni ile Manzum Tercüme, 1972, ?
s.
açıcı | İfşa edici. | Dinle sana bir nasihat edeyim / Hatırdan gönülden geçici olma / Yiğidin başına bir iş gelince / Onu yad ellere açıcı olma., | Karacaoğlan
s.
açığa satış yapmak | +**/ açığa satış yasağı | Avrupa'da açığa satış yasağı, | T, 13.8.2011 ++
a.f.
açığma-kün | Açığma-kün şeytandı, sen ona köle oldun / Tanrıyı unutup da onda teselli buldun., | Burkay Hazaryalı, Baykuş, S 17, tem-ağu 2022, Antalya, 5 | Deli kurt Çakır alsın, Gökçen'i terkisine, / Açığma-kün kul olsun, Burkay'ın kargısına, / İ-çing katun delirsin, Kürşad'ın korkusuna / | Hayat çelik kollarla atılan bir zar olsun, | / | Vaktiyle bir Atsız varmış, | var olsun! | , | Genç Atsız, ? ?
açık | Açık bir nisan sabahıydı. Doktor Kudret Paşa ile erkenden Kayışdağı yoluna çıkmış, iki mektep kaçağı gibi saatlerce serserilik etmiştik. Paşa, o gün âdeta çocuk olmuştu. Kuş kaldırmak için tarla kenarlarındaki çitleri taşlıyor, kayalara tırmanarak kır çiçekleri koparıyor, ıslıkla çapkın türküler çalıyordu., | R N Güntekin, SY, 66 | Sık sık tesadüf ediyorduk. Bu saf, temiz genç kıza öyle derin bir hürmetim vardı ki, ağızımdan açık, münasebetsiz bir söz kaçıracağım diye, ruhunun saffetini inciteceğim diye yüreğim titriyordu. Handan ile evleneceğimi sana yazmış, hatta yaşayacağımız yeri bile intihap etmiştim. Fakat..., | Güntekin, SY, 35-36 | açık-saçık | Yüzünde açık-saçık bir gülümsemeyle yanımızdan ayrılıyor. Yüzü kızardı teğmenin, susuyor., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 70 | açık saçık | Birçok dünya ülkelerinde rahatça oynayan açık saçık filmler, temsilleri bizde göremezsiniz, toplum bunu kabul etmez., | M Gezen, 1982, 98 | açık ara | örneksiz | aradaki fark çok açarak. açık ara | çok farklı. | Medyamızın, savunma avukatlarını açık ara yendikleri bu şartlar altında bütün avukatların ayrıca birer basın kartı alma zorunluluğu doğmuş bulunmaktadır, AYıldırım, R, 7.7.2011 | arabağlantı ücreti | Arabağlantı ücreti abonelerin diğer operatöre doğru yaptıkları aramalarda ödedikleri bedel. | Arabağlantı ücreti sıfıra indirilsin., | M, 25.7.2011 | ara malı | ticaret. Üretilecek malı elde etmek için üretim sırasında kullanılan yarı işlenmiş mal. GTS-de ara mal. | Arayı soğutmakTDK+ | 1. eski yakınlık, dostluk kalmamak. | 2+. Araya başka lafın girmesine, zaman geçmesine imkan vermek. | Keramet arayı soğutmadı: -Vay! Vay! Vay şimdi iş anlaşıldı, dedi, tevekkeli bizim amca telgra direği meraklısı değildir., | KTahir, AşkÇetesi, 55| açık ekonomi | küresel ekonominin parçası olan ekonomi. | Artık dünya genelinde ekonomiler açık ekonomi halini aldılar ve Türkiyenin ekonomisi de oldukça açık., | Stiglitz, T, 20.8.2014 | (birini) açığa çıkarmakişten çıkarmak. | (birinin) açığı çıkmakaçık hesabında açık vermek. | Yeni arkadaşlarımdan biri açığı çıkmış bir maliye tahsildarı idi., | RNGüntekin, Damga, 50
dey.s.b.a.a.z.
GTS+
açık | örtülü, tesettürlü karşıtı.Her evresinde, mutlu bir çocuktuk. Evet, babam sinirli bir adamdı ama diyorum ya biz bir tokadını yemedik. Biz mesela açıktık, bize kapanacaksınız diye hiçbir baskıda bulunmadı, annem de tesettürlü bir kadındı., Neslihan Ünsal, Betül Oflaz, YŞ, 11.05.2025
s.
açık cezaevi | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'a göre açık cezaevleri, | hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen cezaevleri olarak tanımlanıyor. Bu cezaevlerinde firara karşı engel ve dış güvenlik görevlisi bulunmuyor, güvenlik sadece kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yürütülüyor. 35 ile 485 kişi arasında değişen kapasiteleri olan açık cezaevleri, kanundaki amaç doğrultusunda | iş esası üzerine kurulmuş cezaevleri olarak biliniyor. Bu nedenle bu cezaevlerinde hükümlüler genellikle iş atölyelerinde çalışıyor. Bu cezaevlerinde kalanların gündüz dışarda kalması, izin hakları gibi kapalı cezaevinde olmayan birçok hakları bulunuyor. Türkiye'de 35 açık cezaevi bulunuyor. açık tamamlamak deyim açık kapatmak | Arasıra hırsızlığa çıkarak açık tamamlıyorlardı., | Güntekin, Damga, 87
a.
huk.
açık emar
b.a.
tr. açık + ing. MR7dan em-ar
"eMaR'da iki ya da daha fazla plak + omurilik sıvısında pozitif Oligoklonal bant veya Farklı bir yerleşim gösteren ... açık eMaR çekilebilir . Ancak , görüntü kalitesi bu durumlarda daha düşüktür. İlaçlı eMaR çekildiğinde , MS ... ", Sultan Tarlacı, MS nedir? Multiple Sklerozda A'dan Z'ye Beslenme Tamamlayıcı ... , 2022, 16"
açık erişimli b.s. | Zorunlu makale işleme ücreti bulunan açık erişimli dergilerin makale değerlendirme süreçleri yapısal olarak bir çıkar çatışması içermektedir., M Ak, A Atalar, E İbiş, H Karaman, M Özkan, Yağmacı/şaibeli açık erişimli dergilerde yapılan yayınların değerlendirilmesi, 26.11.2018
Açık etmekİçerdeyken de dikkatimi çekmiştiniz... Benim kadar sakil bir tek siz vardınız masada. Sakil mi? Dedim telaşla. Bu kadar mı açık ediyordum kendimi?, | B Çelik, 2007, 117
dey.
açık götle gezme koyarlar fincana ++
Açık gözlülük –ğü | açık gözlülüğü sonradan olma değil / anadan doğma gibi., | H N Erer, HM, 1962, 62
a.
açık hücre | Açık hücre teknolojisi ile üretildiği için mükemmel hava geçirgenliğine sahiptir., | Yataş Ortopedik yastık, 8.1.2022+
b.a.
açık hücreli b.s. | Açık hücreli malzeme sadece basınca dağil, sıcaklığa da duyarlı olduğu için vücudun ağırlığı ve sıcaklığına göre şekil alarak tam bir uyku konforu yaşatır., | Yataş Ortopedik yastık, 8.1.2022+
açık kalplilik -ği
b.a.
samimilik, açıklık.
ar. kabul + tr. len-
"O gözlerin sahibi asla yalansöyleyemez, Selim'in gözleri de benimki gibi açık kalplilik, doğruluk gösteriyor.", Kaptan Paşa, 1954, 87"
açık kaynak | 1. V. Açık kaynak halindedir. Gölcüklerden istifade olunur., | Konya D, 1944, S 63-101, 20 | IV. Müshildir, bağırsak tufeylatını düşürtmek için kullanılır. V. Açık kaynak halindedir., | Rıza Reman, Şifalı su kullanmak ilmi, balneologi ve şifalı kaynaklarımız, 1942, 417 | Açık kaynak No 1 Asri çamurluklar arasında –Sandıklı-., | M S Aygen, Afyonkarahisar kaplıcaları ve madensuları, 1979, 123 2. Bilg. Herkese açık Açık kaynak, bir bilgisayar yazılımının makine diline dönüştürülüp kullanımından önceki, programcılar tarafından okunur, anlaşılır, yeni amaçlara uygun değiştirilebilir hâlinin gizli tutulmayıp açık, yani okunabilir hâlde kamuyla paylaşılıyor olmasına verilen isimdir. Vikipedi (7.9.2021) | Açık kaynak ve görüntülemenin kullanılması açısından, DS&T, sıra ile Yabancı Yayınlar Enformasyon Servisi (FBIS) ve Ulusal Fotoğraf Yorumlama Merkezi ..., | Teşkilat-ı Mahsusa'dan günümüze gizli servisler, Emin Demirel, 2002, 367 | Etkin tak-çalıştır için açık kaynak kodlu -AB tarafından yürütülen bu alanda faaliyet TTGV Fonları, TBV, TBD, yazılım güvenliği ortamının ..., | Özgür Uçkan, E-devlet, e-demokrasi, ve Türkiye: kamu yönetiminin yeniden ..., 2003, 238 | Çok şeyi açıklayan yeni bir terim, çok önemli bir kavram, açık kaynak kavramı. Bunun örnekleri çok. Hepinizin bildiği | Wikipedia diye bir ansiklopedi var, ..., | Zülfü Dicleli, Yeniden düşünürken, 2012, ? | Ayrıca birçok CMS sistemi Açık Kaynak kodludur ve ücretsizdir. Bunun birçok yararı ve zararı olabilir fakat CMS'lerin açık kaynak olması sürekli gelişime ve ..., | Web sitesi hazırlama -uCOZ CMS: Baştan sona web sitesi..., 2013, ? 3. | Diğer bir açık kaynak veri tabanı Maryland Üniversitesi tarafından oluşturulan ve 1970'ten 2017'ye kadar gerçekleşmiş terör eylemlerini içeren | Global ..., | PKK terörünün analizi, H B Yalçın, A Erboğa, T Köse, 2019, ? | 3) Açık Kaynak İstihbaratı (OSINT) Açık kaynak istihbaratı; internet, gazete, televizyon gibi açık kaynaklarda yer alan ve herkes tarafından temin ..., | Sait Yılmaz, 21. yüzyılda güvenlik ve istihbarat, 2006, 169 | Sanal ortamda kitlesel işbirliği ile inovasyon yapılması, açık kaynak yazılımlar ve wiki gibi araçlarla çok sayıda İnternet kullanıcısının kolektif ..., | Gamze Er, Sanal Ortamda İtibar Yönetimi-Kurumsal İtibar Yönetimi ve ..., 2008, ? | Halen piyasada, farklı çıkarma yöntemlerini kullanan açık kaynak kodlu ve ticari çok çeşitli üst veri üretme araçları bulunmaktadır., | Mustafa Bayter, Web sitelerinin kimliklenmesi: üst veri (metadata), 2009, 52
a.
açık oturum | tr. Bir salonda izleyici önünde ya da televizyon ve radyoda seçilmiş bir konuşmacı grubunca bir idareci yönetiminde güncel, siyasal, sosyal ve bilimsel konuların veya sorunların herkesin izleyebileceği ve bazı sorular sorabileceği bir biçimde açık olarak tartışıldığı toplantı, panel. | Açık Oturumlar Dizisinde, Türk Dil Kurumu'nun çeşitli illerimizde düzenlediği ve düzenliyeceği | Açık Oturumlarda konuşulanlarla, çeşitli Kurumların dil ile ilgili olarak düzenliyecekleri | Açık Oturumlarda konuşulanları bulacaksınız. Türk Dil Kurumu'nun ilk | Açık Oturumu 19 Mayıs 1962 günü İstanbul'da yapılmış, bu | Dilde özleşmenin Sınırı Ne Olmalıdır? adıyla dizinin ilk kitabı olarak yayımlanmıştı. Bu dizinin ikinci kitabı olarak da Ankara Radyosu'nun düzenlediği bir | Açık Oturum ..., | Dilimizin özleşmesinde aşırı davranılmış mıdır?, 1963, 34 | Esas olan, her tarafın üstün temsilcilerini ve tezlerini kıyaslandıracak şekilde hakka erdirici bir açık oturum değil, bizim veya 'Bizim Radyo'nun dünya görüşüdür., | NFK, Çerçeve 5, 23.2.1967 | Bizim Tepecikli Safinaz Teyze o gece televizyonda açık oturuma katılanları görünce bir böbürlendi, bir böbürlendi, sormayın., | N Güreli, SO, 109
b.a.
GTS+
Açık saçıklık –ğı | Fisagur'un meşhur cemaatini derlediği Crotone şehrinde de açık saçıklık nam vermişti. Başta kadınlar olduğu halde, tam böyle bir öbekte, bu ilk tasavvuf taslağı etrafında bir kısım halkın ne hararetle toplandığını bilirsiniz., | Ülkü, 1934, C 3, 35
b.a.
Açık sözlü b.s. | Diyor ki, Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi sadece açık sözlü olmak adına açıksözlü olsaymış, o vakit bana neden bu eseri okuması için ona verdiğimi sorarmış. Sorardın öyle mi? Ne entelektüel bir hanım., | J Joyce, 2014, 36
açık sözlülük -ğü | Ortamın kötü gidişatından, | günah keçisi sayılarak sorumlu tutulan edebiyat okuruna yöneltilecek her tür eleştiride Hoca'nın, | sen de haklısın açık sözlülüğünü göz ardı etmemek gerekir., | 2022 Edebiyat Soruşturması: Hasan Öztürk, 20.12.2022, | https://parsomenedebiyat.com/
b.a.
Açık uçlu soru | **
a.
açık-saçıksal | porrnografik | ...politik, dinsel, sosyal açıdan sakıncalı veya fazla açık-saçıksal bulunan kitaplar belli dönemlerde yasaklanmış veya sansüre uğramıştır...
s.
açıkçana | Açıkça, açıkçası | Bunu bildiğimden pek aldırdığım yok ama benimle dalga geçmesine bozuluyorum açıkçana., | İpşiroğlu, 102
z.
açıkçası | Uzun bir süre hiç yazmadı. Açıkçası yazmaya ihtiyaç da duymadı. Bizimkisi sanıldığından vefasız çıkmıştı., | A Özalp, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019, 26
z.
açıkhava sineması
b.a.
"Sokakta yeni giysilerle dolaşmak ya da açıkhava sinemalarında kikirdemek, anneyle geçirilecek duygusal dakikalardan daha çekici gelmişti ona.", T Kiremitçi, 2005, 98"
açıklamak | Açmak. | Kimler çeker böyle derin yarayı / Düşmanlarım açıkladı arayı /Gence Gürcistanı hem Buharayı / Verseler kıymazdım teline yarin. // Ben açarsam saran olmaz yaremi / Düşmanlarım açıkladı aramı / Bir zaman da Sinan oldu harami / Yavru sen düşürdün dillere beni., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 96//108
f.
açıklamalı | İzahlı, anlatmalı. | Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü – AFAD, | ++
s.
açıklamasız | Gallaghere büyü yapıldığına inanmak saçmaydı tabii, böyle şey olmazdı. Bununla beraber her biri açıklamasız kalan olaylar anlatıyordu., S Maugham, 1959, 21
s.
Açıklandırıcı | Pekin ve açıklandırıcı bir bilgi ülküsü feylesofun daima gözü önündedir. Ancak özünleyin birinci derecede bir bilgi olmıya devam etmek istemesinden dolayı felsefe ilk istidadına göre çıplak bilimi aşmak, bilgeliğe ulaşmak ister., | AÜDTCFDergisi, 1942, C 1, 8
s.
açıklayıcılık -ğı | Edebiyattan anlamıyan metin açıklayıcılığı ile, metne dayanmıyan edebiyat teoriciliği aynı derecede kusurlu sayılır; verimsiz olurlar. Sanat bakımından dil, üslûp demek olduğundan, dili edebiyata bağlıyan köprü üslûptur., | Birinci dil kongresi, 1949, 125 | Bu fırsatçılık içinde, bu bölümde geliştirilen görüşlerin açıklayıcılığında, ikinci sonuç yazılabilir; günlük gazetelerden Vatan'ın tanıklığına başvurulabilir. Bir günde tipik bir aydın yıkımı yaşanıyor., | Y Küçük, Aydın üzerine tezler, 1830-1980, 1984, C 3, 102 | Soru bugün de önümüzde; Türk milletini birinci sırada ne ile tanımlayacaksınız? Anayasal vatandaşlık diye başlarsanız bir doğruyu belki ifade etmiş olursunuz ama bu, kesinlikle fikri ve felsefi bakımdan yeterli açıklayıcılıkta bir cevap olmayacaktır., | M Gemici, İ Kara, 2.11.2021
a.
açıklı | Uzmanlar Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo'nun IMF'ye verdiği 'hedefleri tutturma' ve 'sıfır açıklı bütçe' sözünün bu yıl ülkede daha büyük bir durgunluk ve daha çok işsizlik anlamına geldiğini ifade etti., | | http://www.radikal.com.tr/ekonomi/2001-yilinda-hedefleri-tutturacagiz-608065/, 10.10.2019g
s.
açıklık –ğı | Çimenli bir açklıktayız. Hikmet'in adamları benimle beraber birkaç dakika yürüdükten sonra, veda edip ayrılıyorlar... Boğaziçi önünde..., | Kaptan Paşa, 1954, 197
a.
açıklıklı | Bu nedenle, [ortotropik çelik tabliyeler] Japonya'da çoğunlukla sadece büyük açıklıklı köprülerde değil, kentiçi yüksek karayolu viyadük köprülerinde de kullanılırlar., | K Yamada, TMH-471-2012/1, | http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/3ad1726a317fcb4_ek.pdf?dergi=260, 3.1.2016g
s.
açıksözlülük –ğü | Yine kesik kesik öksürerek ilave etti: | Bu sefer sevdiğinin peşinden koşacak yerde, ondan kaçıyor. Demek mesele ciddi. Yaşlı kadının açıksözlülüğü Ellen'ı korkutmuştu., | Bromfield, 1956, 191
a.
açılı | açılmış. | Sonbaharda açılı goncaların kırağı yeme mevsimidir. Pencerenin arkasındasınız, elinizden ne gelir. Nice çiçeklerin sonbaharında kırağı yediği âlemdir bu âlem. Nereden bilirdiniz? Çocuktunuz en başlarda., | @erginekim, 25.11.2021, twitter | Üçgeni, aynı bir düzlemle birbirini kesen 3 çizgiden müteşekkil olan bir şekil diye tarif edersem ve böyle bir şeklin hepsi birden 180°eden 3 açısı olacağını kat'i olarak bilirsem, bundan hemen, kenarları eşit olan ve eşit olmayan üçgenlerin veya 3 dar açılı, 1 dik ve 2 dar açılı, 1 geniş ve 2 dar açılı üçgenlerin olabileceğini çıkarabilirim., | E v Aster, Bilgi teorisi ve mantık, 1945, 84 | Mustafa Gedikli, Renkler Karışması I-II, 2022
s.
açılık
s.
açık, açılmış.
tr. açıl-ık
"Yıldız Teknik halka açılık!", 24.02.2024, Batuhan Keskin"
açılık | açılmış. | Kapı mapı açılık değil!";;;;;;;;;;;;;
;;açılımcı | açılım isteyen, açılım taraftarı. | Tekir, TÜBİTAK'taki yapı değişikliği çalışmasının ardında bu gerekçenin mı yattığı sorusu üzerine de TÜBİTAK'ın açılımcı olmadığını, kapalı devre çalıştığını vurgulayarak, TÜBİTAK'ın yapısını | demokratik, katılımcı ve açılımcı yapma gayretinde, | Haftaya bakış, 1996, C 5, S 23-34, 11 | Öcalan'la masaya oturarak ya da açılımcıları dinleyerek 3 ay içinde gerçekleşecek dehşet eylemleri durdurulamaz., | YenerDönmez, YeniAkit, 11.8.2011 | Açılımcı First Lady, Kim'e taziyeye gitti., | T, 27.12.2011
s.
açılımlamak | Bundan olacak, Platon, | İnsanın kendi kendisine meydan okuması olarak açılımlıyor şiddeti., | Seçil Özcan, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 49
f.
açılınmak | Edilgen. Gidilmek. | Bu alanlara açılındı! Dünyada en çok temsil edilen 6. devletiz. Somaliland İngiliz bölgesine bağımsızlık verelim., | 17.04.2018+
f.
açılır kapanır | Katlanır. | Odayı kiralarken, Hatça Teyze, bu sediri, üstünde kitap okuduğum, yemek yediğim, yazı yazdığım açılır kapanır masayı, yerde serili iki parka kilimi bıraktı., | S Şengil, 1983, 32 | Sağ yanda üç dört iskemle. Hepsi açılır, kapanır, taşınır biçimde., | VK, 5 | -Gecenin bir yarısı sizi kovmuş gibi oluyorum. Rica ederim, kalın: açılır kapanır bir yatak vardı., | N Berberova, Mozart'ın dirilişi, 1994, 57 | Arsayı alırsak, delik yerine açılır kapanır pencere yaparız. Ayrıca hayırsız biri arsayı alırsa pencere için huzurumuz kaçabilir der., | asicaldan, 3.3.2017
s.
açılıvermek | O vapurlar, hep böyle bütün gün, çocukların o mayna dedikleri oyunun oynuyorlarmış gibi, Köprüye bir değdikten sonra bir düdük sesiyle tekrardan Boğaz'a açılıverirler; derken Boğaz iskelesinin birinde akıllarına birdenbire bir Köprü gelmiş; Köprüde bir şey unutmuşlar da, onu almak içinmiş gibi, yine dönerler, bu seferde Boğazın hasretine dayanamazlar mi nedir, yine kalkarlar, bu iki, ikisinden de vazgeçilmez sevgili arasında şaşkına dönmüş, ta gece oluncaya, (...)., | Z O Saba, Köprü, Mesut insanlar fotoğrafhanesi, 138 MReşit | Ne var, dedim, söyle bakalım. O zaman cesaret aldı, açılıverdi çenesi. Benimle yaşayacak genç bir yerli kadın istersem, mükemmel birini tanıyormuş, ondan daha iyisi bulunamazmış., | S Maugham, 1959, 106 | Dördü bir oldular, öyle bir yükleniş yüklendiler ki, kapı çatırtıyla açılıverdi., | V Sevim, 53
bf.
açılmamazlık –ğı | Ertesi gün, daha ertesi günler kapı hiç açılmamazlık etmedi., | V Sevim, 54
a.
açılmaz | ifşa edilmez, çözülmez. | Güzel kız, güzel kız! Bırak da geçeyim. Güller içinden bir gül seçeyim. Annenin açılmaz büyüsünü açayım., | Sihirli Gül, 17
s.
açım | açma, açılış, küşat. | 1 — Taban 4 — Açım sıraları 2 — Kapak 5 — Üst kapak altı 3 — Kapak altı 6 — Üst kapak 7 — Yüzleme adı verilir. Şu halde en altda taban, en üstte yüzleme, tabanın üstünde ve yüzlemenin altında kapaklar, ortada da açım sıraları bulunur., AÜZF, 1957, S 122-125, 158 | Morfolojik ayrım zamanından çiçek açım zamanına kadar yürütülen bu çalışmada, çiçek açım zamanında yumurtalık, tohum taslağı ve..., Türk Tarım ve Ormancılık Dergisi?, 1997, 76 | Kalemin içinde | nâl denilen eğri saçaklar bulunur. Nâl, kamış kalemin ortasındaki ince uzun liftir ve ilk açımda bunun çıkartılması gerekir. Kalemin içinin yazılacak birçok hadiseyle dolu olması bu liflerle bağlantı kurularak da anlatılabilir., M Melis Özgeriş, TEKE D, Sayı: 3/2 2014 | 171
s.a.
TDK++
açım açım açılmak | İki aydın, ateşlerin yukarlardan yansıdığı, açım açım açıldığı iki su damlası; görmüyorlardı., | TarıkDursunK, 1961/1991, 30
b.f.
açımlamak | (-i) Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktasına kadar gözden geçirerek anlatmak, şerh etmek, teşrih etmek. GTS | Şanlı tarih, 'hatalı idareciler'in hüküm sürdüğü dönemlerde de şanlı mıdır, açımlayınız., | ÜmitKıvanç, T, 26.11.2011
f.
açımlayıcı
"açımlayıcı Bu araştırmanın amacı, üniversitelerde görev yapan akademisyenlerin maruz kaldığı mobbingi saptayan ölçek geliştirmektir. Ölçeğin "Doğrulayıcı Faktör Analizi" ve "Açımlayıcı Faktör Analizi"nin yapılabilmesi için, sizden gelecek verilere ihtiyaç vardır. Lütfen seçeneklerde geçen durumları, hangi düzeyde yaşadığınızı belirtiniz. M E Önder, 22.12.2023"
açımlayıcı | Gülhane Hatt'ından sonra bu fermanı açımlayıcı nitelikte olan iki ayrı risalenin yazılması herhâlde tesadüf değildi., | H Y Erdem, KararG, 7.7.2019
s.
açın biri | Üstüne denizi çizdi / derken / akşam oluverdi / herif açın biri / güzelliği yedi., | E Uçarı, Sanatlar, C1, S 1, 11
açınlanmak
f.
vahyolunmak. ifşa olunmak.
tr. açınlan-
"... merkezinde yer aldığı ve bu güven daima tanrı hakkında bilebileceklerimizin kesinliğinin ötesine geçmeyi gerektirdiği halde, bu güvenin kendisinin sonu belirsiz bir iş olmadığını da söylemek gerekir. O, bir bakıma, olumsuz bir biçimde değil, bulanık bir biçimde güvenilir olarak bilinen Bir'e güvenmektir. Bu güvenilirlik, bize çok çeşitli biçimlerde açınlanır . Başta o , bizce , bize açık olan tarihsel olanaklar biçiminde bilinir . Bu , hem Yahudi hem de Hristiyan için , başta , İsrail'in tarihinde bizce henüz harekete geçmemiş olan tarihsel açınlamalarda anlam ifade eder.", AÜ İlâhiyat Fakültesi D, 1983, C 26, 322 | "... -lumen naturale - varoluş yolu, ya da varoluşcular diye adlandırılıan temel durumlarla kendini aydınlatır ya da açınlar. Yani olan Burada olan'da açınlanır ortaya serilir . Çünkü buradalık ( Da ) olanın açınlanmasının temel koşuludur . Buradalık'ta olan olan olarak ortaya çıkar . Dasein'nın varlaşması ( Existenz ) olanın olma olanağını ortaya çıkarır.", Seminer, 1988, C 6-7, 269 | "Ama bir şeye azimle, korkusuzca atılırsanız yalnız olmadığınızı görürsünüz. Eylemin güçlü araçlarını yavaş yavaş keşfedersiniz. Eylem, eyleme geçmeyi bilenler için meyve verecek düzeyde açınlanır ve uygun araçlarını sunar.", Jules Payot, ?, ?, 14"
açınmak II | Açılmak. | Kapkara kızgınların / Şımarık kazıntılarda / Kara kara bağıran / Yoğuntusunca / Sonuçsuz çabalarının üzerine / Çökmüş / Açınıp kapanan denizanası, | Tektaş Ağaoğlu/Rİmrahor, UŞA, 38
f.
açısal | | Bates - Jackson, normal şeker çözeltisinin ( deney yanlışlarının sınırı içinde ) spektrumun D çizgisindeki açısal rotasionunun ( 34,617 ° ) normal kuars plâkasınınkine ( 34,620 ° ) eşit ..., Türkiye Şeker Fabrikaları Nesriyatindan, 1961, C 50, 204
s.
açıverme | derhal açma. | O doyumsuz gecenin sabahı, genç sevgilisini uğurlarken karşı komşunun kapıyı açıvermesi sadece bir rastlantı mıydı?, | T Polikar, 1997, 70 | ...o sesin ritminde, kapı çaldığında açıvermenin, misafire çay verivermenin düşünülmemiş hazırlığıyla ağlayıverdikleri bir dünya... | , | CihanCamcı, Radikal, 15.2.2013, 2.4.2016g
a.
açıvermek | Açıver yelkeni, aşkın moraran ufkuna dal, / Sen uyurken üzülürsün, beni rüyana da al... // Sana cansın da desem az oluyor cân güzelim, Açıver kalbini, sevdayı da birlik sezelim,, | S Bumin, Vuslat Şarkıları, 40//58 | Sıkıntısını açıverdi çay içimi sırasında dükkandaki tadilat için biraz borçlanmış., | Çokum, R Ana, 115 | Bir patlama duymuş çiçek. | Aaaaahhhh! demiş Mavi Kuş. Gagasını açıvermiş. Çiçeğin köklerinden bir bölümü yere saçılmış., | Ç Öner, 2007, 90
açlıktan nefesi kokmak deyim | Ayten'le konuşmasa açlıktan nefesi kokacaktı be., | OKemal, 1969, 31
açma | Kadınlar ve çocuklar evde boş durmaz, topladıkları eriklerden açma, armutlardan kak, ahlatlardan furunç yaparlar., | RDede, 34 2. | kazıbilim arkeolojik bir yapıyı ortaya çıkarmak üzere belli biçimde yapılan kazı | 11 Nike (Bronz Zafer Tanrıçası) bir tanesi açmanın kuzeybatı kısmında, sütunların bulunduğu yerde ele geçen kaideli Nike ... 12 Bronz Serapis Büstü Enez Kasabasının doğu tarafında bulunan ve 'Kral Kızı' denilen mevkide görülen mermer ..., | NezihBaşgelen, ArkeolojiveSanat, 1978, S 1-35, 8
a.
açmak | Kederini gidermek, neşelendirmek. | Fakat bu oyunlar ve minimini kız, Yusuf'u açmaya, neşelendirmeye kâfi gelmiyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 22 | geliştirmek. | Hazar Ergüçlü, | İnci Tanelerinin setine dönmek için heyecanlı olduğunu belirtti: | Çok sevdiğim bir set orası; oyunculuğumu açtı. Yılmaz Erdoğan'la karşılıklı oynadığım için oyunculuğa dair de kısa yollar öğreniyorum. Uzun sürede ulaşacağım iki kelimelik cümleye o beni tak diye getiriyor., | HrKlbk, 29.09.2024
f.
açmak | Söz açmak, bahsetmek. | Camille şimdi gene otomobilden açmıştı: -Hayır, baba, hayır! İsviçreyi geçerken, direksiyonu Alaine bırakmam mevzubahs bile olamaz. Fazla dalgındır o –hem aslına bakansanız, otomobil kullanmaktan da hoşlanmaz- bilirim ben onu!, | Dişi kedi, 4
f.
açmaz | Bütün açmazlar onun başının altından çıkıyor. Üç yüz yirmi lirayı nereden denkleştirdi, bilemedim, gitti?, | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 74
a.
açtırma kutuyu söyletme kötüyü kalıp söz. Bazı insanları kızdırmaya hiç gelmez. Bu tür insanları asabi olarak niteleyebiliriz. Asabi insanları kızdırdığınızda onlardan hiç beklemediğiniz sözler duyabilir, tepkiler alabilirsiniz. Bardağın taşma noktası vardır derler, o noktaya kadar her şey normal görülür ama taştığında farklı ve beklemediğiniz bir manzarayla karşılaşabilirsiniz.
açtırmak | Açma işini yaptırmak. | Gözleri görüp elleri tutanların cehenneme çevirdiği bu dünyadan, karanlık dünyasında rengarenk çiçekler açtırıp sazını derdine ortak eden, / Ardında yüzlerce türkü, şiir bırakan; / Büyük ustayı ölüm yıl dönümünde saygıyla anıyoruz, | @mavism1907, 21.3.2022, twitter
f.
ad | ad eylemekAldayup aldı Dehhani yok bahaya canumi / Sorana bir buseye aldım diye ad eyledi., | Hoca Dehhani
dey.a.
ad çekmek | Kur'a çekmek. | Ya sendedir ya bende diyerek ad çektiler., | İzgü, Güldüren U, 1983, 66
bf.
ad günü | Az T. doğum günü. | Fikir babamız Hüseyin Nihal Atsız'ı ad gününde saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz., | KTÜ TÜRK DÜNYASI VE ARAŞTIRMALARI KULÜBÜ @ktuturkdunyasi, 12.1.2020, twitter
a.
ad hoc | Çünkü halk iradesinin yönetime güçlü bir şekilde yansıma ihtimalinin ortaya çıkması uzun yıllardır iktidarı elinde tutan etnik, dini, mezhebi, ideolojik tüm azınlık gurupları ad hoc ititfaklar yapmaya sevketti., | M Şahin, Ortadoğunun ortaçağı mı, Açık Görüş, 3.1.2016, S 432, 1 | Pixley, Elvan Fakih'in tayinini | ad hoc (amaca özel, geçici) ve atipik olarak değerlendirmektedir., | Serhan Yıldırım, tez, 26.8.2023
lat.
ad hominem | Yeryüzünde hangi bilimsel gerçekler, böyle ad hominem hücumlarla, işi şahsiyata dökmekle bastıralabilmiş?, | HBerktay, T, 29.12.2012
lat.
Ad san | Sildi adı sanımı, yıktı hânemanımı, / Pervane-veş canımı, odlara yaktı bu aşk., | Borlu Kemalî Baba, 58
a.
ad volarem | Değere göre. | Gümrük kıymeti ise ithalatta ad valorem esasa göre alınan gümrük vergilerinin tutarını tespit ederken kullanılan bir kavramdır.
lat.
ada hikayeleri | Burada İlahi Komedi ile İngiliz edebiyatındaki ada hikayelerini (robinsonadları) da hatırlamak, kimi ütopyaların felsefi romanla benzerliğini belirtmek gerekir., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 167
a.
adabı muaşeret | Yabancı bir kadının kendisine hitap ettiği yetmiyormuş gibi, bir de üstüne adabı muaşereti hiçe sayıp rahatsız olup olmadığını sormasını havsalası almıyordu., | Bromfield, 1956, 53
a.
adabınca
22.4.2024
adacı | adada kalan/seven kimse | Daha uzun soluklu adacılar için bir de cam atölyesi: İster özel ders alın ister cam tasarımlarından., | AynurTartan, HürCmrts, 3.9.2016
s.
adacık –ğı | Suların içinde, henüz ıslak kum birikintisinden bir adacık vardı., | E B Koryürek, | Gurub vakti kargalar, | Özelden köşeler, 114 MReşit | Doktor, soğuk şarap şişelerini alıp o adacığı geçer, seccademsi kırmızı halısını serer, taşralı bir babacanlıkla bağdaş kurup oturur, orada şarabını içerdi., | H Yavuz, Toarmina, 64
a.
adaiku | adada yazılan haiku | Büyüyor Üzümler Bağlarda: Bozcaada Haikuları: Adaikular, | Haluk Şahin, Yitik Ülke Yay. [2014 ağustosu12.8.2014g]
a.
adakarası | Bir tür şarap. Avşa, 27.7.2011 Yalnızca Avşa adasında yetişen bir üzüm ve bu üzümden yapılan şarap. (brownie, 06.08.2001 Ekşi S)
a.
adaklı | Annemle babamın ilk çocukları yaşamamış. Bu sebepten Eyüp Sultan'a adaklılarmış., Neslihan Ünsal, Betül Oflaz, YŞ, 11.05.2025
s.
adaklı | nişanlı. | Bolu Beyi: (Kâhya'yı bir kenara iterek:) Buraya gel asker! Sen de gel. İkiniz de güvendiğim yiğitlersiniz. Şimdi atlarınıza binin. Doğru Drahşan Beylerine! Benden selam edin ona. Oğuzu dağıtmak için askerle buraya gelsin, Benli Nigar'ın elini elinde bilsin. Haydi yolunuza! Dizdar: Ama Benli Nigâr adaklı., | Tecer, 1969, 70
s.
adaklık –ğı | Votif. Adaklık, nezirlik. Votive ( Église — ). Adak kilise, nezir kilise. (Nezir olarak yapılmış kilise.)., | C E Arseven, Sanat ansiklopedisi, 1943, C 4, 2643 | Adaklık kurbanlık koç koyun kesimi yapılır., | ilan
a.
adalaşmak | tecrit edilmek, tecrit olmak | Felaket, zelzeleyle değil, fıtrattan uzağa düşen nesillerin çıldırmasıyla -içki tüketimi artışı, şiddet, aşırı tüketim, cinsiyet bozulmaları, kuşak çatışmaları, devasa psikiyatrik ilaç tüketimi, ücretli kölelikler, siteleşmiş-adalaşmış sosyal keskinlikler, kimyasal yiyecekler... vb- daha uzun dönemde ve büyük tahribatla gelecek..., | TBozkurt, 13.3.2013 eposta
f.
GTS-
adale gevşetici | Akşam işten dönen Şevkete adale gevşetici bir pomatla ovdurdu uzun uzun. Ağrı biraz hafifler gibi olduysa da tam geçmedi. Diğer günlerde de kâh şiddetli, kâh ince bir sızıyla kendini hatırlatıp durdu., | N A Gökduman, 169
s.
adaleli | Şahsiyetsiz bir gençlik adaleli kalçaları çirkin olmaktan kurtarıyor, memeler ise çıkıntılı kaburga kemiklerinin üstünde pek hafif duruyordu., | Colette, Dişi kedi, 1954, 27 | Adaleli olmakla beraber yumuşak, hem vahşi hem de ürkek, şahane bir vücuttu bu. / | Erkeğin esmer yüzü ve bıyığını okşamak için kaldırdığı adaleli, güzel eli bütün aklındakileri silip süpürmüştü., | Bromfield, 1956, 139 / 272
s.
adalet | Oğlumun cezası ne ise hiç tereddüt etmeden veriniz. Adalet, kainatın ruhu, insanların en büyük gıdasıdır, | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 61 | geçiş döneminde adalet | "Geçiş döneminde adalet (transitional justice) kavramı ile ilgili yazılar yazardım bir dönem... Türkiye'de geçmişte yaşanan insan hakları ihlalleri ile hesaplaşmak için, nasıl bir yöntem izlenebileceği üzerine kafa yorardım., | S Öney, T, 28.6.2014
a.
adalet dairesi | 'Adalet dairesi' metaforu, devletin şekli ve maddi tüm eylemselliğini kuşatan küllî bir mükemmellik ilkesini deyimlemektedir., | M Kılıç*, 21.01.2014
a.
adalet kulesi | tar. | 1. Divan-ı Hümayunu gösteren kuleli yapı 2. Vialandda bir tür oyuncak | Meydanın ortasında bir Adalet Kulesi var. İçindeki oyuncak 50 metre yükseklikten 5.6 g kuvvetiyle düşüyor., | SÖzbey, Hürr, 27.4.2013
a.
adaletçi | 1. adalet isteyen, adalete üstünlük veren 2. adalet teşkilatında çalışan 3. Adalet Partisi taraftarı | Dillidüdük raziyenin verdiği son haber üzerine Adaletçi Atiye çığlık atarcasına heyecanla sordu: Düşecek mi? Sahiden düşecek mi?, | NGüreli, SO, 95
adalethane | yeni adalet yeri, evi | hüsamettin hasçelik @hhascelik 23 Eki [2015] adalethaneleri kirletme suçu niye yok?, | 30.12.2015g
a.
Adaletin kılıcı | Bu iki silahın tebarüz ettirdiği siyah işlemede şu mısra okunmakta: 'Adaletin kılıcı zulmün kılıcını daima parçalar.', | KH, MAM, 1987, 28
adâletseverlik –ği | İşte adaletseverliğin ve cihangirce hükümet sürmenin icaplarından biri de budur. Zalimlik yapan bir kimseyi, başkalarına da ibret olacak bir surette cezalandırmak gerekir., | Ş Kutlu, Süheyli (Ahmet bin Hemdem), Türk İslam Tarihinden (Nevâdir-i Süheyli), ? C 1, 120 (Tercüman 1001 Temel Eser) | N. Kemal, gerek âilesine, devletin en ileri gelenlerine, gerek, resmî ve hususî işlerindeki hareketlerinde, düşündüğünü -kendisi için zararlı da olsa- olduğu gibi söylemekte pervasızdır; adâletseverliği de bu pervasızlığın bir netiycesi gibidir. Onun bu vasfı, kendisini anlayanlarda sonsuz bir hürmet uyandırmış; onu, ahlâken zayıf şahsiyetler arasında korkulan, çekinilen bir şahsiyet olarak tanıtmışdır., F Abdullah, Nâmık Kemal'in Ahlakî Hususiyetlerine Dâir Notlar, Ülkü, 1940, C 16, 308
a.
adaletsizlik –ği | CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Hakkı, hukuku ve adaleti korumakla görevli olan YSK, haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, vicdansızlığın adresi oldu. (...)' açıklamasında bulundu., | 8.5.2019 basın
a.
Adalgı | term. | Adalgı Sıklığı (Term Frequency) Bir yazı çözümlendikten sonra adalgı (term) adı verilen, önemli ve kök durumundaki sözcükler bulunur. Bunların bir belgede kaç kez geçtiklerine adalgı sıklığı (term frequence) adı verilir., | Önder Teker, Derinlemesine NoSQL, 2018, 309 | Derim derim de dinletemem, şu adalgıları derleyip toplayalım da bir çatı, kapsayan terim/derim koyalım ortaya desem de demem boşa, boşa olmasın... Küçüğüne, büyüğüne, yanındakinin ne olduğuna, sana göre mi, ona göre mi devinildiğine göre değişmeyen ana terim koymalı ortaya, emme sesimi işiten, işitip duyan, duygulanan, yok, yok olmasın..., | Hani Astolin, Güneşin Dili, 2018, 241
a.
ing.
adalı | 1. Herhangi bir ada halkından olan veya herhangi bir adada oturan (kimse) adalı | Arada üstada selam göndererek adalılarla aramızda tartıştık., H Şahin, Oksijen, Sanat, 2-8.07.2021, 10 2. Marmara Denizi'nin İstanbul'a yakın adalarından birinde oturan (kimse): Onun için adayı ve adalıları o kadar sevmeme rağmen... (Burhan Felek) 3. Ege Denizi'ndeki adalardan birinden olup Türkiye'ye göçmen olarak gelip yerleşmiş (kimse) 4+. Adaya has | En adalısından enginarlı ahtapot, sakızlı enginar..., | Aynur Tartan, Hür Cmrts, 3.9.2016 | Gece, geç vakitlere kadar Fahri Bey'in candan ve hoşsohbet insanlar olan ailesiyle beraber, İstanbul Rumlarının Türkçe telaffuzlarını andırır şivesinden Adalı olduğu anlaşılan eşi, o sırada henüz lisede okuyan kendisi gibi uzun boylu oğlu Aydın, sarışın lüle saçlarıyla ortalıkta dolaşan kızı Aygen'le birlikte gece geç vakitlere kadar oturduk., | Orhan Okay, İflah olmaz kitap hastaları, Yedi İklim D, Nisan 2002S 145 (1999)
s.a.
Adalılar | Baltaoğlu Süleyman bey, 30 kadırga ve bir miktar küçük gemi ile İstanbul adalarını (Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada) zapetti. Halkı balıkçı ve keşişlerden ibaretti, hemen teslim oldular. Adalılara can ve mal emniyeti ile din ve mezhep hürriyeti ilan edildi., | M Nalbantoğlu, 50
a.
adalî | kasla ilgili (bulmaca) */
s.
adam | adam gibi | iyice, düzgünce. | Üniforma uygulamasının kaldırılmasına neden karşı olduğunu adam gibi dile getirebilir misin?', İpşiroğlu, 54
a.z.
adam boyu Ortalama normal bir insanın boyu olan yükseklik kadar. uzunluğu aşağı yukarı bir adamın boyu kadar olan. | Bir kısmı bu bir adam boyu yeri atlayarak çıkarlar ve beyti şerife girerler. Ama nice adamlar helâk olur. -Yetmiş bin hacı birbirlerini çiğnerler. Hele hakir bu sene korkumdan beyti şerifi ziyaret edemedim., | Evliya Çelebi, 1971, C 14, 38 | Halbuki duvarın üstüne adam boyu harflerle: | Eşeklere Mahsus Kenef yazmışlar. Köpeklere mahsus, diye düzeltmeli., | A İlhan, Sokaktaki adam, 1953, 140
adam bozması | suphinin kayınpederi umum müdür / hakkıyı bilirsin hakkıyı / şimdi bizi görmemezlikten geliyor / sen ne oldun bakalım adam bozması / ben mi / ben beş kapıya gele atıyorum / hey, | T Pamir, (1956) 1957, 37
b.a.
adam bulmacılık -ğı
b.a.
"Problem insanların kurumlara olan güvensizliği ve adam bulmacılık yoksa illa ki önem sıralaması vardır.", @akaymurat282, 11.06.2024, X"
adam eksiltmek futb. | Çünkü ikisi de çok iyi şut atıyorlar, ikisi de çok iyi adam eksiltiyorlar, ikisi de çok iyi orta yapıyorlar, pas yapıyorlar., | HUluç, Fotomaç, 6.3.2013
adam kayırmacılık -ğı | Demokrasi ölçütleri açısından geriliyoruz. Adam kayırmacılık, akrabacılık Osmanlının son dönemini anımsatıyor., | Sertaç Eş, Cum, 26.7.2020, 5
a.
adam koşturulması | Elini oğlunun alnına götürüp de ateşler gibi yandığını anlayınca derhal hekime adam koşturulmasını emretti., | R M Ekrem, Araba sevdası, 1898, ?
a.
adam kurtarmaca | bk. adam asmaca. bir tür çocuk oyunu | Daha bunun gibi bir sürü şey, kukalı saklambaçlar, adam kurtarmacalar, seksekler falan da var., | N Güngörmüş, 1999, 24
a.
adam mısın cudam mısın | Adam mısın cudam mısın derler bizde, | 27.12.2019
adam olmak (birşeyin, birinin)Bu memleketin adam olmayacağını, köftecilerin baharattan çalmasına bağlamayı da en güzel o bilirdi., | N Tuncer, Trafalgar, 170
dey.
adam yıkılmayınca yeri belli olmaz! Ata sözü. ++
adama | adayış, vakfediş. | Nasıl hünerli, nasıl sabırlı, nasıl tahammüllü, nasıl müşfik bir adamadır bu?, | H Uluç, Sbh, 11.8.2015
a.
GTS++
adamadık | Evleneli beş yıl oldu, gelinin bir türlü çocuğu olmuyor' diyordu. 'Mal mülk dersen yerinde, şükür Allaha. Bir topan etten başka hiçbir eksiğimiz yok. Gitmedik yer, adamadık adak bırakmadık. Bir de Hacıefendi'ye gidelim dedik. Belki hacet kapıları burada açılmıştır. Hacıefendi'nin başında bir oğlak kestik. Taşları kaldırıp altında bulabildiğimiz karıncaları şu çaputa düğümledik. İşimiz bitti. Gitmeden bir de sizi yoklayalım dedik., Naciye Poyraz, 1979, 54
s.
adamak | Vaad etmek. | Fatih, daha önce askerlere surlarda açılan gediklere ilk olarak çıkacaklara dirlik, timar, subaşılığı, sancakbeyliği, beylerbeyliği adadı., | M Nalbantoğlu, 71
f.
adamca | insanca, insana yakışır. | O başını salladı, çok adamca bir tebessümle, neredeyse neşeli, 'Yolunda,' dedi., | RehaMaden, 2005, 70
s.
adamcağız
s.
sevimli ve zavallı adam.
"Otelci: 'Gel bakalım Ahmet.' diyerek karşıladı. Ahmet otelciye: 'Bu amca burda kalacak Metin abi.' dedikten sonra adamcağıza da izahatta bulunmayı ihmal etmemiş.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 37"
Adamcağız | Pencereden Azize Ziya Hanımı tarassut ediyorum. Kadıncağız, pokerde mütemadiyen kaybediyor. Üç defa kocasından yirmi beş lira aldı. Adamcağız nihayet isyan etti., | R N G, Tanrı Misafiri, 27 |Uysal tabiatlı adamcağız peronun uzak ucunda bir an durup karısıyla babasını, kendisine yabancıymışlar gibi, seyre daldı., | Bromfield, 1956, 262
a.
adamcılık –ğı | Geçmişi bırakalım artık. Onlar iktidardayken bunları yaptılar, şunları yaptılar. Diğerleri iktidarken işte onlar şunları yaptı bunları yaptı diye konuşulmasın artık. Bunların devri geçti. Önüne bakacaksın adamcılığı, particiliği bırakalım. Partiler tüm halkı kucaklasın..., | Oğuz Güleryüz @guleryuzoguz, 27.11.2021, twitter | Şüphesiz ki AFAD'ın başında Nasuh Mahruki ya da o klasmanda biri olsaydı bugünkü tablo hiç bu kadar vahim olmayacaktı. Liyakat terkedilip adamcılığın çamuruna saplandık ülkece., | @KaanSekbann, 8.2.2023, twitter
a.
adamlamak (birini) –i | Yaş kiremitten su damlar / Bir kız beni adamlar / Bir kız bize çok muydu / Mahlenizde yok muydu?, | İbrahim Gültekin, Ankara Yöresi Müzik Folklorundaki Değişimin İncelenmesi, Sakarya Ü SBE, 2019
adamlık -ğı
Vakt-i halin hallerini söyleyin, / Kulak verin bir güzelce dinleyin. / Cümle dalalette kaldı neyleyin, / Ne adamlık belli, ne kıymet belli 35
adamlık | adam oluş, adam olma. | meyhaneden yaka paça alınıp / çıkarılırsak, huzuru mahşerde, / adamlığı tartan teraziye,, | C Koytak, T, 9.7.2012 | | Bir ıssız adamlıktır yürümüş gidiyor. Erkek türevini gencinden yaşlısına, moderninden batılısına yahut yüksek ihtisasını yapmış olanına değin geniş bir skalada ele alırsak; sonuç olarak erkek cinsinin bireysel ve dahi zihinsel gelişiminde ne yazık ki mükemmelin belli bir kısmına dahi ulaşamadığını, yeni bilgilere, görgü kurallarını vs öğrenmeye kapalı şahıslar olduklarını görüyoruz., | overdose, 14.6.2015, EkşiS | Ben bugüne kadar kendi şahsi meselelerimi adamlığa yakışır bir şekilde çözdüm, gene de çözerim, bedeli de neyse öderim., | İ Hacıosmanoğlu, M, 29.10.2015 | adamlık –ğı | Bulancak, GR, babadan adamlık değil, miras kalır., | Bölge ağızlarında atasözleri ve deyimler, 1969, C 1, 55
a.
adamlıklı | İzzetli, hürmetli, hakikatli, adamlıklı, şefkatli, hatırlı, gönüllü, asilli, usullü, akıllı, iz'anlı, hünerli, marifetli, üsluplu, yakışıklı, güzel huylu, tatlı dilli, uzun boylu, ince belli, kıl ayıpsız hatunum, helalim Firdevs Hatun huzuruna, | Erzurumlu İ Hakkı | Adamlıklıdır / Açık ellidir / Paylaşımı sever Giresunlu / Bir türküsünde dediği / Bir fındığın içini ayrı yemez / Bölüşür sevdiği ile, Bahtiyar Dayımoğlu, ?, 20.05.2025 | | yabancıysa rahat ol hocam senlik bi durum yok. orada kurumsal siteleri geçtim, en kötü ergeni bile haberini kopyalamaz. kopyalasa bile source yazıp sana bir link verir oranın ergen bebesi bile buranın gazete sitelerinden daha adamlıklıdır., | https://www.r10.net/google-optimizasyon/1451950-dusus-yasiyorsaniz-sabah-gazetesi-komple-kopyaliyor-3.html, 23.05.2025g
s.
adamoğlu | Dillendi Aksu: / -Adamoğlu, adamoğlu / Nem bana yakışır, gam sana / Nemi bana ver / Taşsın yatağımdan suyum., | G Akın, Maraş'ın ve Ökkeş'in destanı, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 205
adamsız | Mazot nefesli, floresans dudaklı, kül rengi gökkuşağı kubbeli betondan sirk çadırlarının en büyüğünden içeriye girdin. Ardından adamsız girdin. İçeride bula bula çığlıksız kadınlar buldun., | F Ulay, 1988, 65
s.
adanalı | Caz çalıyor Adanalı tümtek / Göbek atıyor ortada fingirdek / Göğsü kalçası mavi kolyelik / Gözü süzük ağzı açık / Atıyor portakalcı kulüp tek / Oynuyor oynak keklik gibi sekerek / Göğsünden giriyor iki binlik tek, E K Gökkaya, Hasan Baba, 1988, 31
s.
adanış | adanma işi. | ... ummama bağımsızlığı, klasik biçimlerden uzaklaşma dileği, samimi olma koşulu, günlük dille günlük olay ve çatışmalan söyleme yönü, eski ve alışılmış görüşlerden uzaklaşma bilinci, insan sevgisi, toplumsal bir ülküye adanış., | R Mutluay, 50 yılın türk edebiyatı, 1976, 203 | +O gücünü imanından, adanışından, hedefinin kutsallığından alıyordu., | Yüce Yılmazoğlu, genchukukcular, 13.7.2015
a.
GTS+
adanmış | kendini bütün varlığıyla bir işe vermiş. | Korkmaz hiperaktif ve süper adanmış bir bürokrattır., | 12.3.2011 eposta
s.
adanmışlık –ğı | [Onda] merhameti, mücadeleyi, adanmışlığı, direnişi iyiliği gördüm., | L İpekçi, T, 11.3.2011 | Pes etme düşüncelerini terk edip adanmışlığına olan taahhüdünü tutmaya karar verdi., | KB, PİG, 89 | Az çabayla çok fazla başarıya ulaşmak isteyen varlıklarız. Teknolojinin bu kadar gelişmesini de buna bağlıyorum. Gençliğimde sağcılar da solcular da adanmışlık içindeydi. Che Guevara, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan idollerimizdi., | Nurhak Kaya/Ahmet Ümit, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 32 | Onun adına yapılabilecek tek savunma, fanatizmin ateşiyle körleşen Cyril'in Hypatia'yı İblis'le aynı kefede görmüş olmasıdır. Oysa bütün tarihsel referanslar hiç istisnasız bu bakire filozofun erdeminden, edebinin yüceliğinden ve hakikat ve doğruluk ilkelerine tam bir bağlanışla adanmışlığından bahseder. | , | F Ünlü, Sbh, 10.3.2019
a.
adapsız | Adab+ -sIz | Haremağası: -Sus adapsız herif, ağzını topla, sen kım oluyorsun da bana hacı marsık diyorsun? Mabeyinci gayet sert: -Peki, sen kimsin, burada ne arıyorsun bakayım? Mustafa, yan gözle Kaptanpaşaya bakarak: - Ben, Allahın ..., | O C Kaygılı, Bekri Mustafa, 1944, 151
ar.
adaptif BTS- | adaptive uyarlanabilir. | Adaptif hız sabitleme, | 2017
s.
ing.
bts-
adasız | geleceği seçmeye çalışıyordu kısılmış gözlerimiz / adasız denizlerin ufkunda., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 53
s.
adaşık
Adaşık, aydaşık, odaşık, bileşik, birleşik, bulaşık
adaşık, aydaşık, odaşık, bileşik, birleşik, bulaşık */
aday | namzet. | Koşmasına koşmuştu ama, kendinden önce aynı şeyi yapmaya gelenler tuvalet kabinelerini doldurduktan başka, yaşlı, genç, çocuk bir sürü aday da kuyruğa girmişlerdi., | O Kemal, 1966, 16
a.
adaylama | aday bulma | boga adaylama i dop. durulmuş spermaları imba edilmesi KAYNAKLAR Pekel, E. 1995., | Keşan Sempozyumu: 15-16 Mayıs 2003: bildiri tam metinleri, 2006, 458 | Bugüne bugün hala aktif prospecting, adaylama yapan birisiyim. Günlük yaşamımda tanıştığım her insan, sahip olduğum ürün ve/veya fırsatın potansiyel adayıdır. Dolayısı ile asla klasik, konvansiyonel (old school) teknikleri bırakmış değilim. Belki de tam aksine, bu tekniklerin ciddi bir savunucusu ve uygulayıcısıyım. Aktif prostecting (aktif adaylama) yapmak durumundasınız. Kendinizden daha akıllı, daha zeki, daha vizyon sahibi, daha çalışkan insanlarla adaylama yapın., | Yavuz Bağcı, yavuz bağcı.com, 13.5.2015 | adaylamayı öncelemeler, | 8.1.2021
a.
adaylaşma | aday olma, adaylığını koyma. | Kişisel gelişime yönelik eğitimlere paralel olarak adaylaşma, seçim kampanyaları, TBMM ve Yerel Yönetimler, Kadın Erkek Eşitliği konulu 6 ay sürecek eğitim programına başlangıçta 180 kişinin katılımının sağlanması hedefleniyor., | 2.2.2007, test.kurumsalhaberler.com/kader/bultenler/kader-kadikoy-basin-bildirisi-ayak-seslerimiz, 22.2.2018g | Ben Canan Kaftancıoğlu İstanbul İl Başkanı olarak genel başkanımızın adaylaşmasını doğru buluyorum., | C Kaftancıoğlu, 22.2.2018, basın | Bu adaylaşma süreci hakkaniyetle tamamlanacak ve Silivrimize huzur, umut, barış ve refah dolu geleceği yaşatmaya devam edeceğiz, dedi., | Ö Işıklar, | https://www.durumgazetesi.com.tr/haber/4608/adayligi-pmye-takilan-isiklardan-aciklama.html, 31.1.2019
a.
adaylaşmak | PM'de adaylaştı ama... CHP Bursa'da istifa. CHP Parti Meclisi'nin Orhangazi ilçesinde belediye başkanı adayı gösterdiği, ancak ittifak görüşmelerinde seçime İYİ Parti adayıyla girilmesine karar verilmesi üzerine adaylığını ..., | | http://www.yurtgazetesi.com.tr/politika/pm-de-adaylasti-ama-chp-bursa-da-istifa-h117483.html, 30.1.2019
f.
adcağız | Nasıl olduysa oldu, kendini bebekle mesul buldu, adcağızı da Dâdu oldu., | Nazik Erik, 29
a.
adcıl dönüşlülük dilb. | Nominal Reflexivity, ÖzgünKoşaner, 2005
a.
ing.
adem | Yokluk. | O kanalları yok sayın, ademe mahkum edin., | ABeki, R, 28.11.2012
ar.
adem âbâd | ölüm. | Bu sözler Safâ'yı ikaz etti (uyardı). Cefa yalan söylüyordu. O seyahate değil, belki bir daha gelmemek üzere adem âbâda (ölüme) gidiyor. Hem de gülerek gidiyor, hem de kendisiyle helalleşerek gidiyordu., | K D, E Ülgen, 118
a.
adem babalar | mahpuslar. | Naci, yol parası için ayırdığı iki buçuk liradan maada bütün parasını, koğuştaki | adem babalara dağıttıktan sonra: -Hoşçakalın arkadaşlar! dedi, | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 72
a.
adem elması | bk. Ademelması. | -İşte, şurada! İsmail'in boynundaki adam elması çıktı indi., | Z Selimoğlu, Aramızdaydı o gün, 27 ademelması bk. Adem elması. | gırtlaktaki çıkıntı | Bu konuyu anlatmaya kalkışacağı zaman, sanki ünlü bir tirada geçecekmiş edasıyla ve kimseye de fırsat vermeye niyeti yokmuşçasına, gırtlağındaki 'ademelması'nı bir aşağı bir yukarı oynata oynata, 'bak şimdi, oğlum! Bu, işin esası...' filan diyerek lafın tıpasını açardı., | NÇınar, T, 4.7.2011
a.
adem oğlu | insan oğlu | Allah, âdem oğlunu diğer varlıklardan seçip ayırmayı murad etti ve ona akıl nimetini bahsederek, bununla onu güçlü yaptı., | Gelin tacı, 112 | âdem pijaması | adem pijaması çırılçıplak olma vaziyetinin edepli ve şiirsel hali. nickini vermek istemeyen yazar 25.03.2011 15:17, EkşiS | Peki Vesamet Hanımın mektuplarından birinde Fatin Rüştü Zorlu'ya bu mektubu ''Adem Pijaması'' giyinmiş vaziyette yazıyorum dediğini bilir misin? Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun da cevaben ''keşke bu mektubu adem pijaması ile kendin verebilseydin'' dediğini bilir misin? Bilmezsin. Okumazsın. Okusan da anlamazsın. Peki bu adem pijaması ne? Çırılçıplak olmak., Av. Ekrem Erdoğan, Karma yayın, 02.02.2025, Facebook
b.a.a.
adem-i iktidar | iktidarsızlık. | Ademi iktidar ve bel gevşekliği ilaçları çıktı., | Lokman Hekim D,
a.
adembabalı/adem babalı | Mozaik betonlu zeminleri, hortumlarla yıkana yıkana kurumaya bir türlü fırsat bulamadığı kocaman ve loş mutfakların, her bir yanında kaynayan devasa kazanlardaki 'adem baba'lı pilakiler, çamur gibi pırasa yemekleri, şerbetini tam emmemiş yassı ekmekkadayıfları ve üzerlerini ağır bakır kepçelerin sırtlarıyla vura vura kırarak üleşeceğimiz, seferî bakraçlardaki donmuş yoğurtlar..., | NÇınar, T, 4.7.2011Eğer ordudan mecburî hizmet bitmeden ya da henüz askerî okulda öğrenciyken ayrılmak durumunda kalındığında, tahtakurusu kaynayan kıtık bir yatağın, yahut | adembabalı mercimek çorbasının parası nasıl tazminat olarak geri isteniyorsa;-., | NÇınar, T, 16.4.2012
s.
ademî
s.
yoklukla ilgili. varlıksal karşıtı.
"Ölümün ne'liği hakkında da çeşitli görüşler vardır. Ölümün vücûdî mi, ademî mi (varlık mı yokluk mu) olduğunda ihtilaf edilmiştir.", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?"
âdemî | insana ait, insani. | Selim âdemî bir mutlulukla, başını eğip saçlarını kokluyor., | Mehmet Kanat, Vaveyla, S 4, 15
s.
ademimerkeziyetçi | siy. | +Yasakları kaldırılarak insanların kimliklerini ve özlemlerini ifade etmelerinin sağlanması ve bir de ademimerkeziyetçi bir yapıda devletin yeniden örgütlenmesi., | BOran, TarafKitap, Ağu2011, 15
s.
GTS+
ademiyet | Yokluk | Beni ademiyetten sizler kurtarıyorsunuz., | MYÖztürk, Şarkı, 2017, S 1, 22
ar.
ademlik –ği x | Sözün özü insanlık adına bir şeyler yapabildikçe insan olunuyor. Ademlik ve Havvalık kazanmak gibi! Hiçbir şey yapamıyorsa insan güzel konuşur, bildiğini öğretir bu da yeter., | Orhan Karagöl, 6.2.2021, rindan vatsapı
a.
âdemsiz | Zîra Âdem'siz âlem silinmemiş bir ayna mesâbesindedir ve kezâ insân-ı kâmilsiz insâniyet dahi öylece paslı bir ayna mesâbesindedir (Ahmet | Konuk). Kubbealtı
s.a.
Adenovirüs | Acillerde adenovirüs vaka sayıları artıyor! '2-14 gün sonra belirtileri başlıyor' Hangi önlemleri almalı? Ölümcül olabilir mi?, | Hr, 30.08.2024
a.
tıp
adetci | Örf ve adetcilere göre Alman kanun-ı medeni layihası pek nazari ve ameli noktadan kıymetsiz telakki olundu., | MedeniKanun EMM, 1926
s.
adetleşme | bir davranışın asıl anlamından koparak alışkanlıkla yürüyen sıradan bir hal alması | İbâdetlerin âdetleşmesi, ya da modern seküler hayatın bir parçası, kapitalizmin işleyen bir çarkı konumuna girmesi, insanı da yozlaştıracak ve yobazlaştıracaktır., | AhmetKalkan, Şub2007, | http://www.risaleforum.com/tesettur/5688-siz-basortulu-kizlar-ahmet-kalkan.html, 12.9.2016g
a.
adetleşmek | Mustafa İslamoğlu -Adetleşen Ramazan-Hilal Medresesi-İbadet ve İnsan., | 9.7.2013, | https://www.youtube.com/watch?v=tTTMv0-vxOI, 12.9.2016g
f.
adetullah | Allah'ın kanunu | Doğadaki milyar kere milyar sayıdaki sırlardan biri. Başka bir deyişle Allah'ın tekvini (yaratılış) ayetlerinden biri; diğer adı ile adetullah. Bir sanatkârı, eserinin tetkik edilmesinden daha memnun ne edebilir. Sani-i Azam'ı da en çok memnun eden şeylerden biri. Allah rızasını sadece mistik ritüellerde arayanlara gelsin. Okuyup, çözümleyip, anlayana ne mutlu., | K Beşirli, 27.11.2021, töl vatsapı
a.
Adı manyağa çıkmak | ...kişiden kişiye değişen bu yaşam biçiminin bendeki özelliklerini anlatacaktım ama vazgeçtim. Şimdi bunu da yazarsam adım iyice manyağa çıkacak. O yüzden en iyisi susmak. Bir, ki, üç | diyor ve susuyorum... :), | İlayda Çokuluslu, 03.11.2004, | https://www.internethaber.com/ilaydanin-kaleminden-nudistlik-1094783h.htm, www.ixtanbul.com, 19.7.2019
tıp
adıl | Neden kimse yola çıktığı gibi dönmez geriye / Zaman nerde adılın? / Kimbilir kaç yüz / kulaç derininde kalmış yüzüm / Şimdi ezberini unutmuş kapalı bir ırmak gibi / önümde bomboş akan bu aynanın / Zaman nerde adılın / Beni de mırıldansın., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 77
a.
adım | merhale, safha. | Sayın yolcumuz. Uçuşunuzda kablosuz eğlence sistemimizi kullanmak isterseniz aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz. *Cihazınız uçuş modunda iken WİFİ özelliğini açın ve WİFİENTERTAİNMENT ağına bağlanın. ... Safari ya da Google Chromedan planet.thy.com adresine gidin., | THY, 26.10.2022+
a.
adım ayarlayıcı asker | Adım ayarlayıcı, | yol almakta olan o devasa gövdenin, istenen hedefe vaktinde ulaşmasını sağlamayı kendisine iş edinerek, | zamanı ve hızı denetimi altında tutan kişidir., | N Çınar, T, 4.10.2010
adım ayarlayıcılığı | Üniversitelerde olsun, bireysel araştırmalarda olsun, ortalık dinginleştikçe ve taşlar yerlerine oturdukça, bu düzenin değişmesi konusundaki | adım ayarlayıcılığı daha iyi anlaşılacaktır., | NÇınar, T, 4.10.2010 adımlarını açmak deyim daha hızlı yürümeye başlamak | Adımlarını o da açtı. Ayten bir ara genç adamın sıcak nefesini kulağında duydu., | O Kemal, 1969, 57
a.
Adım çıktı dokuza inmez sekizeBen Feride... / Kristal pelerinli kızların kıyısına çekiliyoruz. / Adları dokuza çıkmışların / İnmeyecekleri sekiz ıslık çalıyoruz... / Islık çalarken çok güzel oluyoruz..., | E Elönü, 2009, 51
dey.
adımını tetik atmak| | Pek doğru, adımını tetik atmalı. Bu çocuk oyuncağı değil. Hata yapıldı mı artık tamiri kolay olmaz., Moliere, Oktay Rifat, Sevda hekim, 1943, 19
dey.
adımlarını açmakHızlı hızlı acele acele yürümek. | Gerçi Bayram köylünün alaylarına, taş atmalarına aldırmıyordu, ama hiç olmazsa böyle bir sabahta önlerine böyle insanlar çıkmamalıydı. Onun için ikisi de adımlarını açıyorlar, bir an önce köy dışına çıkmaya çalışıyorlardı., | M İzgü, ÖB, 31 | Adımlarımı açtım. Ne olur ne olmaz, eski bir hayalin gerçekleşeceği tutar. Kızın –bugünlük- bir şey sormamış olması, buna izin vermemiş olmam, bir şeyi değiştirmedi. Geceden beri kımıltısını hissettiğim boy vermeye başladı. Bazen küt diye çarpar, bazen böyle., | B Çelik, 2007, 37
dey.
adımsayar | adımları sayan bir alet. | Onun dışında yürüyüş yaparım. Adımsayar aldım., | Zihni Göktay, Kelebek, 18.8.2014 | Bir gün içerisinde kaç adım attğınızı saymak için Android destekleyen cep telefonunuza Adımsayar uygulamasını kurabilirsiniz., | www.tamindir.com › Mobil › Sağlık, 5.7.2016g | Sabit Bey, her sabah saat tam altıda apartman kapısında oluyordu. Esneme hareketlerinden sonra küçük adımsayarını çalıştırıyor ve | Hadi bakalım, diyordu. Başlıyorduk yürümeye., | Yekta Kopan, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 46
a.
adını koymak | Mesut geldiğinde babası elini gönülsüz verir. Yaptığı sorumsuzluğun farkında olan oğlan, anasına-babasına şu müjdeli haberi verir: Teyzesinin kızı Fatma ile evlenmeye karar vermişlerdir. Bir anda üzüntüleri sona eren ana-baba sevinçten havalara uçarlar. Hemen ertesi günü Höranım dünürü Kiraz teyzeyle adını koymaya giderler., | asicaldan, 3.3.2017
adiamycin | Limon ağacından elde edilen bileşiklerin, bütün dünyada kemoterapide kullanılan Adiamycin ürününden 10 000 kat daha iyi olduğu saptanmış-., | İsaDemir'den ep, 3.11.2012
a.
tıp
âdice | Salona, genç, ihtiyar, şişman, şık, saygı telkin eden, hatta bir, iki tanesi âdice bir sürü misafir akın edip duruyordu., | Bromfield, 1956, 134
s.
adige | Her yerde işte şu işittiğin garip şive ile 'Adige' propagandası yapmağa başladı., | ÖSeyfettin, Bir Kayışın Tesiri, ZamanG, 13.2.1335/1919
a.
adil hafıza a.Ahmet Davutoğlu getirdi. Davutoğlu, | Acı hatıralarla dolu göç hikâyelerimiz var. Ama, biz bunları nakletmemişiz, başka birçok millet bunları nakletmiş, bize dönük tek taraflı hafızalar oluşmuş. Hedefimiz adil bir hafıza oluşturmak diye konuştu. Milliyet, 22.10.2009 ve | Eğer protokolleri imzaladığımız gün Sayın Nalbantyan kabul etseydi, bir konuşma hazırlamıştım. O konuşmayı bir tek kavram üzerine oturtmuştum: Adil hafıza! Kilit kavram bu. Yani bütün o tarihe tek taraflı bir hafızayla bakmamak. Biz, Ermenilerin neler yaşadığını, neler hissettiğini anlamak için empati yapmalıyız ama onlar da bizim hafızamıza saygı göstermeliler. Kendi hafızalarına saygı beklerken, tek taraflı hafıza kurmamalılar. 1915 yılı bir tehcir yılı olabilir ama bizim için aynı zamanda bir Çanakkale'dir. Çanakkale'yi özellikle vurguladım. Sadece Çanakkale'yi değil aynı zamanda İstanbul'u savunuyorlardı. Varoluş mücadelesi yürüten bir ülkeden söz ediyoruz. O cephede sadece Türkler yoktu. Balkanlar'dan, Irak'ın değişik bölgelerinden gelenler vardı. Hatta Hıristiyan vatandaşlarımız ve Ermeniler de vardı... | Vicdan mekânlarının 'canlı' olması, öncelikle 'adil hafıza'yla, suçluların yargılanabilmesiyle, hakikatin tanımlanabilmesiyle mümkün., | Lİpekçi, T, 7.12.2010 adil kullanım noktası | AKN | Önümüzde uzunca bir yol daha varmış gibi görünse de, AKN'nin (Adil Kullanım Noktası) kaldırılması için ciddi bir çalışma başlatılıyor., | Hür, 10.9.2016 adil yargılama | ... yararlanan ve gizli ve yasa dışı faaliyetlerde bulunan gizli bir araştırma ünitesinin teşkili ile yürütülmesine müsaade ederken, kişilerin mahkemelerde âdil yargılama görmesi Anayasal haklarının kullanımını etkilemeğe teşebbüs etmiştir., | OnarArmağanı, 1977, 372 | Türkiye İşkence Raporu 1985 Uluslararası Af Örgütü. Çev: Serhat Bucak, Roza Yayınları, 82 | Uluslararası Af Örgütü, düşünce mahkümlarının serbest bırakılması, siyasi tutuklular için adil yargılama yapılması, işkence ve idamların ..., | YeniGündem, 1987, S 48-60, 55 adil yargılanma hakkı
s.a.
âdilâne
s.
"Padişah, geminin ve malın bedelini tazmin etti ve bu âdilâne hareketi ile Galatalıları tamamen teshir etti.", M Nalbantoğlu, 55"
âdilâne | 1. hakça | Padişah, geminin ve malın bedelini tazmin etti ve bu âdilâne hareketi ile Galatalıları tamamen teshir etti., | M Nalbantoğlu, 55 | Bayan Tolliver, adilane davrandığına kızını inandırmak için sakin bir tavır takındı., | Bromfield, 1956, 24 | 2. | Bu bir çıkmaz; insanlığın en büyük açmazı. Dünya kaynaklarının âdilâne dağıtılmasını ve vahşice tüketilmesini de işte bu çıkmaz engelliyor., | ATA, Z, 27.12.2015, 4 | Padişah, geminin ve malın bedelini tazmin etti ve bu âdilâne hareketi ile Galatalıları tamamen teshir etti., | M Nalbantoğlu, 55
s.z.
GTS+
adilânelik -ği
a.
adaletli olma hali.
adilanelik –ği | Metin Lokumcu'yu ya da çevresini, olmadı çevresinin çevresini Ergenekoncu ilan etmek nasıl bir komünistliktir? En temel masuniyet ve adilanelik kurallarını yok saymak bahsinde iktidardan daha istekli davranma hırsını hangi temel öğretiyle açıklarsınız?, | MuratBelge, R, 6.7.2011
a.
adilce | İlginç olan şuydu ki; Katalanların en sadık silah arkadaşları ve dostları, ganimetleri adilce paylaştıkları Türkler oldu., | A E Öktem, Katalanlar İstanbulda, Atlas TarihD, Aralık 2017, 95
z.
TDK-
adilhane | aslı: adilane h türemesi var | Nazım Hikmet adalet ve adilhane paylaşımın olduğu bir toplum özlemekteydi., | AliekberPektaş, 4.6.2012, | https://aliseydisevim.wordpress.com/2012/06/04/aliekber-pektasnazim-hikmet-memleket-memleket-n-hikmet/, 10.9.2016g
z.
adilik –ği | Ne çare ki o, bu hususiyetin ne olduğunu anlayamayacak derecede gençti; fakat orta yaşı çoktan geçen babası, bunun, paha biçilmez bir nimet: insanı, ahmak bir dünyanın adiliklerine karşı koruyan bir müdafaa silahı olduğunu pek iyi biliyordu., | Bromfield, 1956, 207
a.
adillik –ği | Adilliğiyle, dürüstlüğüyle idarecilere örnek olmuştu., S Maugham, 1959, 43
a.
adires
a.
adres, bulunak.
ing. Address
Vücut bir koğadır ruh adiresi / Zağ yapar içinde bal sesi gelir / Kıbal bir şem'adır iman ziyası / Yanar pervaneye bal sesi gelir., San, Hicranî, 185
adires | address adres, bulunak | Adiresin belli değil bildirim / Hakikatsiz zannedersin yar beni / Ben kendimi zehirleyim, öldürim / Bu dert ile kabul etmez yar beni., | Türkmen/Cemiloğlu, M İhsanî, 107
a.
ing.
adiyattan | sıradan | [B]inlerce polis memerunun yer değiştirmesinin adiyattan sayıldığı-., | T İskit, T, 11.2.2014
z.
adiyö
allahaısmarladık.
fr.
yalnız bir dostunun hanesine gittiğinde bonjur [bonjour] sabah hayır olsun diyip içeri girse ve adiyö [à Dieu] A[llah]a emanet deyip dışarı çıksa 14
adiyö
ünl.
allahaısmarladık.
"Adiyö Lizbon | Adiyö Lizbonu söylerdin her akşam / Kadehimi doldururdun / Kahkalarını meze yapar / İçerdim, fitil olurdum.", Ş Belli, 1962, 75"
adl | Yokdur zulme rızâmız, adle biz mâilleriz / Gözleriz Hakkın rızâsın emrine kâilleriz, | III.Murad, EGŞA, 163 | Bu zamanın devletiyle kimse mağrur olmasın / Kâm alırsan adl ile ol dem becâdır saltanat, | SultanIII.Selim, EGŞA, 175 | Sanılmaya zulmet pâyidâr olur / Gün gelir haç düşer Hilâl şahlanır / Zulmün her çeşidi tarumâr olur / Kâinat İslamın adlini tanır, | N Tektaş, 1999, 71
a.
adlama
a.
ad verme, adlandırma.
tr. ad-la-ma
"Bu yetersizlik, aynı zamanda Türklerin kadim zamanlarda ve yeni zamanlarda yönetim yapıları bakımından türlü adlamalar altında anılmalarıdır.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 14"
adlılık –ğı | adlı olma hali. | Bu benzerliği ortadan kaldırmak için Fuzuli adını aldım. Kötü adlılık beni başkalarıyla karıştırılmaktan korudu., | Reha Maden, 2005, 73
a.
adli tıpçı | Dinçer, Dr. Mehmet: Adli tıpçı gözü ile baş travmaları. < Post mortem >. İstanbul 1954 İsmail Akgün Matbaası . 76 + [ 1 ] | 8 ° resimli Bibliyogafya [ 1 ] S., Türkiye bibliyografyası, 1954, C 21, 136 | Ancak Chris Long'un durumunda adli tıpçıları hayretler içinde bırakacak yeni bir şey vardı., | E Özkök, Hr, 10.12.2019
s.a.
adlileştirmek | 8. İdari yargının biriktirdiği bu sermaye akademik alandaki verimsizlik, idari yargıdaki büyük dönüşüm ve yürütme erkindeki reformlarla hızla erimektedir. İdari yargıyı adlileştiren bu nedenlere tek tek bakmakta yarar var., | @idariyargi_org, 29.3.2022, twitter
f.
adliye sarayı | Bir adliye sarayı, sonra türbeler ve harp ölüleri için bir anıt var., | F R Atay, | Paravana, | Hind, 91 MReşit | Adliye sarayı vazifesini gören bir barakayı gezdikten sonra kokteyller getirildi., | S Maugham, 1959, 75
a.
adliyeleşme | adliyeleşme süreci tamamlanmış,, | 27.01.2021?
a.
admin | administrator'dan (idareci) kısaltma. ağ yöneticisi. | Admin'in bizden istediği cevap | Yayımlamak sözcüğü ama her ikisi de anlam bakımından farklı cümlelerde kullanılabilir sanıyorum., | @DeiArkKnt, 26.5.2021, twitter
a.
ing.
Adonis | mit. yenilenmenin sembolü Fenike tanrısı. 2. Ünlü Suriyeli şair Ali Ahmed Said Eşber'in takma adı. | [Genç kıralı] Uzun bir araştırmadan sonra sarayın kuzey kulelerinden birindeki küçük bir odada, kendinden geçmiş bir halde, üstüne Adonis'in figürü kazınmış bir mücevhere dalmışken bulmuşlar., | Wilde, Abamor, tsz, Mutlu Prens, 32-33 | Adonis yenilenmenin sembolü Fenike tanrısına gönderme yapan bir takma ad aslında, ama sıradan bir takma ad da değil kuşkusuz., | O Miroğlu, T, 10.10.2011 | Fransız düşünürü Yves Bonnefoy'nın yönetiminde hazırlanmış | Dinler ve Mitolojiler Sözlüğü... Hemen ilk maddesine baktım... Adonis... | Öfkeli bir yaban domuzunun Aphrodite'ten ayırdığı yakışıklı sevgili ya da doğmadan önce dünya nimetleri ortasında ölmüş delikanlı tanrı..., | E Özkök, Hr, 24.6.2018, 17
a.
gr.
adonist | Her homoseksüel bize göre biraz da adonisttir zaten., | Y Karaahmet, T, 28.6.2014
s.
ADR
a. kıs.
"İçerisinde ADR kapsamındakiler başta olmak üzere tehlikeli maddeler bulunan gönderiler (sayılanlarla sınırlı olmaksızın her türlü yanıcı, patlayıcı, zehirli ve radyoaktif madde-gaz-oksitleyici-aşındırıcı)", Aras Kargo, 11.03.2024+"
Adrenalin | Vapurdaki Japon meslektaşım adrenalinden bahsediyor. Okyanusun ortasında adrenalin bulmak mümkünmüş gibi..., S Maugham, 1959, 21
a.
adrenalinli | adrenalin veren şey veya hal; adrenalini olan | hareketli, hızlı, adrenalinli parçalar, | 17.7.2003, | http://forum.paticik.com/read.php?12,128693, 30.3.2015g
s.
adrenalinsiz | Sığırlarda adrenalinsiz ve adrenalin ile kombine edilen lokal anesteziklerin olumsuz etkilerinin araştırılması, | BOzba/VBaran/MCihan, KafkasÜVetFDergisi, 1998, 4(1-2): 87-90
s.
adrenokrom
a.
vücutta salgılanan adrenalinin oksitlenmiş hali yani kimyasal bir uyuşturucu. Vücut bu kimyasalı korku veya heyecan sırasında gerçekleşen adrenalin patlaması ile salgılar.
lat. adrenochrome
"... oksid'lenmiş bir basamağı, yâni adrenokrom yapmakdadır diye düşünülüyor.", AÜ Ziraat Fakültesi yayınları, 1949, S 13-16, 329* | "Aynı şekilde çocuk kanından üretildiği belirtilen Adrenochrom'un da genç ve güzel kalmak isteyen ünlü ve zenginlere enjekte edildiği biliniyor. Söz konusu yöntemin, seansının 650 dolar olduğu belirtiliyor. Adrenochrome vücutta salgılanan adrenalinin (epinefrin olarak da biliyor) oksitlenmiş halidir.Çocuk vücudu bu kimyasalı sadece korku veya heyecan sırasında salgılayabiliyor.", 13.01.2024, watsapp"
Adres | Ülkemizdeki kış tatilinin önemli adreslerinden biri olan Uludağ'ın diğer kayak merkezlerinden ayrılan birçok özelliği var ama renkli gece hayatı da bir başka..., | Y Aytuğ, Günaydın, 14.1.2020, 6 | adrese teslim | tic. Malın/işin/ hizmetin alıcının verdiği adrese götürülmesi | Adrese teslim bir basın kartı''nın fiyatı | KDV'si içinde 165 bin lira, | 2. Mec. Taşı gediğine koyma
a. mec.
adrese | halk adres. | Yerin, yurdun adresesin bilmirem / Angarada: Anayaso! / Ellerinden öpiy Hasso / Yap bize bir iltimaso / Bu işin mümkini yoh mu hooy babooov?, | Şemsi Belli, Anayaso, | Ş Belli, Mil, 3.4.1968 Ş Belli, Savaş G, 15.3.1968???+
a.
adreslemek | Bir makine komutunda, bir indeks sayacını adresleyerek bir indeksin kullanılması, bir çizelgenin elemanlarını bir çevrim içinde art arda adresleme olanağı verir; bunun için bir indeks sayacında bulunan değer, çevrim içinden her ..., | Safa Kılıçlıoğlu, Büyük lügat ve ansiklopedi, 1976, C 1, 400
f.
adresli | adresi bulunan | Adresli t'e ika inetgâhlı poliçe :-:Madde 586 -Poliçenin üçüncü şahsın ikametgâhında ödenmesi şart koşulabilir. Bu üçüncü şahsın ikametgâhı muhatabın ikametgâhının bulunduğu yerde Adresli poliçe) veya başka bir yerde [kanı etgâhlı ..., Düstur, 1956, 1680
s.
adressiz | Adressiz mektup, | Kemal OR, şiirin başlığı | adressizdim her kentte başka biriydim şifreli kağıtlar yutardım., | Alişan Ata, 2000, 40
s.
Adriyatik | Başkent Ljubljanadan çıkınız / Dalınız çocuklar Slovenyanın içlerine / Adriyatikin kuzey dalgaları bile duyulmasın., | Dağlarca, Serçe parmak, 17
a.
Adsız | adı olmayan. | Oturduğum oda adsız, bilinmiyor, beni aşan her şeyi yok ediyorum, bütün kaküllerimi kesiyorum, dolap gibi bir bavula tıkıyorum bütün eşyalarımı., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 63 | Bu ülkeye gelirken bir süre durakladığım adsız ülkenin açelyalarla donanmış kıyı kasabasında rastlamıştım sana., | F Ulay, 1988, 71 | Ama adsız köpeğin aldırdığı yok. Eski bir dostunu görmüş gibi mutlu., | Y Ural, Temel Reis, 29
s.
adû | Düşman, yağı. | Adûdan intikam almak gibi dünyada kâm olmaz. / Adûdan intikam almak gibi nadan işi olmaz. / Af gibi adûya intikam olmaz., | ??
ar.
adünnebi | kertenkele. Nebi düşmanı. (Siirt) Hilal Saytekin, 15.5.2022
a.
adüv | Düşman, yağı, hasım | Cümle adüvlerin bağrı delindi / Sen gül gibi açıl hey pâdişâhım, | GiritliAşık, EGŞA, 47
ar.
advent | İng. geliş | Aralık ayının başı, Avrupa'nın birçok yerinde, Latince Adventus'tan gelen İngilizcesiyle, | Advent yani | Geliş, | bir nevi geri sayım. Advent'in Hıristiyanlıktaki anlam ve ehemmiyeti değil, özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki geleneksel, sosyal manası bence önemli olan. Daha önce de, yılın bu zamanları bahsetmiştim Advent'ten; çünkü bu mevsimde, | o taraflara yolu düşüp de, Noel'e yönelik bu tarz âdetlerden uzak kalabilmenin imkânı yok., | S Öney, T, 26.11.2010
a.
ing.lat.
aero | BTS- çevresel | Çocuklarda ve tabii ki erişkinlerde de alerjiye neden olan temel alerjenler 5 ana gurupta toplanabilir: * çevresel (aero) alerjenler (...),., | MedicanaBülten, Mart2015, Sayı75
s.
bts-
aerobalistik | Kaynaklara göre saldırı Kiev saatiyle 09.00'da (TSİ 10.00) gerçekleşti. Kiev kaynakları bunlar arasında kıtalararası balistik füze (ICBM), Kinzhal aerobalistik füzesi ve yedi Kh-101 seyir füzesi olduğunu duyurdu., Mil, 21.11.2024
a.
Aeronotik | Canlıların çoğunluğu için, Bourget aeronotik sergisine Concorde uçağını görmeye koşanlar, maçlara gidenler için, kayak yapan, yüzen sürüler için, konserlerde ve müzikholde kendinden geçenler için, sinemaların önünde kuyruk olan, merdivenlerden çıkan, otoyolları, plajları, trenleri dolduran, lokantalarda yemek yiyen ve buralarda çok ender zehirlenen, nemli otlara uzanan, dondurma yalayan, pasta, çörek yutan, içki içen, çocuk yapan, grev yapan, barikatlar kuran, ayaklanan genç ölenler için., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 77
s.
aerosel | Maske türü üzerine. Tbc ve varisella aerosol ile bulaştığından cerrahi maske bunların bulaşmasını önlemiyor (<3-5 mikron) Covid, neisseria, influenza, boğmaca, mikoplazma ve RSV gibileri ise damlacık yolu ile bulaştığı için bunlarda cerrahi maske kullanılması yeterlidir (genellikle >5 mikron) covid 1 mikron fakat genellikle 3-30 mikronluk damlacıklara yapışarak bulaşıyor. Aerosol ile damlacık arasındaki fark 3 veya 5 mikronun üzeri veya altı olmasına göre ayrılıyor. Fakat CDC dahil bazı prosedürler için covidden korunmada N95 öneriyor: | CDC recommends that specially labeled | surgical N95 respirators-a special subtype of N95 respirators that provide additional protection against hazards present during medical procedures, such as blood splatter — should be reserved for use by healthcare personnel. neticede anladığım kadarıyla n95 de covidden koruyor, fakat genel manada covidden korunmak için n95 kullanmak lüks kaçıyor. yalnız prosedürler sırasında yoğun bir damlacık saçılması olabildiği için biraz tedbir amaçlı kullanılması önerilebiliyor. Bir ek bilgi de valfli n95 maskelerin kullanan kişiyi koruduğu halde valften çıkışta filtre olmadığı için maske takanın bulaştırmasını önlemiyorlar. bu nedenle valfli n95 (veya başka maske) kullananların ikinci bir cerrahi maske de kullanması gerekli görünüyor., | K Beşirli, TÖL vatsapı, 22.2.2022
a.
af | af olmak | Tevbe istiğfar ederiz, af olur günâhımız, / Koç kuzu kurban kesip de erenlerden geliriz!, | Borlu Kemalî Baba, 57
bf.a.
af buyurmak
dey.
affetmek, bağışlamak.
"Söze karıştığım için beni af buyurun. Ama sizi bu hususta şüphelendiren kim acaba?", Kaptan Paşa, 1954, 138"
afacancasına | Ben İstanbul'un, eski İstanbul'un, o şahsiyetli ve güzel İstanbul'un içyüzünü afacancasına tanıyan bir evladıydım; onu ben ne iyi anlardım., | R H Karay, İstanbulun İçyüzü, 1334, son sayfa
z.
afakan | hatıralardan kalma dilimde yarım bir öykü / baktığım her yerde gözlerinin afakan şiiri / günlerden yokluğunun güncesi, | Salih Mir Ataca, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 24
s.
afakan basmak hafakanlar basmak. | Juan Mata ile ilginç anısını anlattı: Afakanlar bastı uzaklara baktı., | Hakan Gence, Sıkı muhabbet, Hür, 31.8.2022
afakanlı | Hafakan+ tr. lı'dan ön h sesinin düşmesi | Hem çifte çifte evlat evlendireceğim, hem de bir odaya tıkılıp afakanlı olacağım ha, avcunuzu yalayın, diyordu., | K Tahir, Aşk Çetesi, 121
ar.
afarlanmak | Celallenmek. | Adam yerinden afarlandı., | 26.4.2016g
f.
afat | âfet, büyük felaket | Aldığım haberlere göre köyde çoluk çocuk genç ihtiyar herkes yataklara düşmüş, Allah afatından korusun., | RahmiDede, 29
a.
afazik | Bu gibi toplumlarda bilinç bir hard diskin ikiye bölünmesi gibi birbirine zıt iki düzlemdedir. Tespitler tahliller tutarsız çelişkili, söylemler afaziktir. Beynin bir tarafının iyi, dost dediğine öbür tarafı kötü, düşman der, özetle bir cinnet hali., | DaryüşŞayegan/HaldunBayrı, YaralıBilinç, Metis 1991, KÜçüncü, odatv, 27.12.2004
s.
afçı | 1. Af ile okula dönen 2. Çok af edici olan kimse | bugün ifadesine başvurduğumuz öğrenci işlerinde çalışan memurlar: Afçılar şöyle e afçılar böyle, dediler./Afçılar eskilere gidiyor, bize gelmiyorlar., | FGedikli/NafiyeKüçükgülmez, 19.10.2016
a.
aferim | m. Aferin | -Aferim... Bunun yolu oğlum, yestehleyeceğin zaman, bir zengin evinin gölgesini arayıp bulacaksın. Yook, senin benim gibi bir yoksulun damının gölgesine yestehlersen, bedavadan kendi pisliğini yediğinle kalırsın..., | ANesin, ŞAvrupa, 86
a.
aferin | m. aferim
a.
Affan Dede / Efendi | özelünlü oyuncakçı | Kadınlar, erkekler fenerlerin ışığında Oyuncakçı Affan efendiyi tanıdılar. Zenbilini bir karyolanın ayak ucuna koydu, içinden karagözler, kapsül tabancaları, aynalı yaldızlı Eyyüp beşikleri, gursak düdükler çıkardı./ Bunlar da size Affan dededen yadigar kalsın olsun evlatlar!' diye dükkanının son sermayesini sünnet çocuklarına dağıttı., | REKoçu, İstA, Affan efendi maddesi
a.
Affedersiniz | Affedersiniz, Mavi kuşu gören var mı?, | Ç Öner, 2007, 44
affedici | affeden, bağışlayan | Eğer Allah yüzünüze lütuf ve merhamet nazarıyla bakmasaydı, size affedici ve esirgeyici davranmasaydı hâliniz nice olurdu?!, | MÖztürkMeali, NurSuresi21-23
s.
GTS-
affedilir
s.
bağışlanır.
"'Hophop ailesi, benim ve yavrularımın yiyeceklerini çaldılar. Bu affedilir bir şey değil. Onları asla affetmeyeceğim.' diye söylemiş.", İsmihan Arslan, Kopkop, 15"
affinite | Yeni bir antibiotik Leocillin Penicillin Diethylaminoethyl esterinin hidriodidi / Kuvvetli ve uzun antibakteriyel tesiri ile akciğer nesiçleri için yüksek affinite kabiliyetini birleştiren yeni bir penicillin deriatıdır, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953 (Sonundaki reklamlarda)
a.
tıp
affreuse | korkunç | Muhit'teki resim affreuse (korkunç) değil mi?, | Sİleri, Z, 1.1.2012
s.
fr.
Afganlı | Afganistanlı, Afgan | Afganlı müslümanlardaki şuurun, hakimiyeti altındaki müslümanlara geçeceğinden ürkmektedir., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 15 | ...ama bazen 'Dinin hükmüdür belki o Afganlı haklıydı' diyor, ünlü kilise babası Aziz Augustinus gibi 'Anlamak için inanıyorum' şeklinde, kendince havalı bir iman açıklaması yapıyor., | NGenç, İsenç, 22 | Afganlıların bu gibi milli hareketleri, İslam dünyasının selametini ve kurtuluşunu temin edecek mahiyette telakki eylediği..., | KH, MAM, 1998, 6
a.
Afganlılar | Afganlılar kara öküzü öldürdü, savaşa gidiyorlar. Mızraklarını kalkanlarına vurmuşlar, demir miğferlerini giymişler., | Wilde, Abamor, tsz, Mutlu Prens, 40
a.
afı (afi) küfü yemek deyim | Meselâ şu aç gözlü Gülsüm afi küfü yediği halde karnı bile ağrımıyor. İyi bakılmamadan desek o da değil. Gene meselâ Gülsüm serserisi zaman oluyor ki gömleğini yıkayıp ıslak ıslak arkasına giydiği halde bir kere öksürüp aksırmıyor., | Güntekin, KızılcıkDalları, 1932, 202 | afi kafi yutmak [afi küfü yemek] Pisboğazlık etmek, silip süpürürcesine yemek. (*Zara -Sv.) [afi küfü yemek]: (Tepeköy *Tor- bah -Iz.) afikan [— > afakan-1] afikan olmak Bunalmak, yüreği oynamak, sinirlenmek. (-Isp.) afi küfü yemek [— > afi ...-, | TürkiyedeHalkAğzındanDerlemeS, C 1, 72 | af arayıp küfürümek afarozman kesilmek afi kafi yutmak afi küfü yemek afıkan olmak afıl afıl afıl uful afıroz etmek afkanı kalkmak afur küfür etmek ağa çıkmak ağız tüfeği agurt etmek ağaç kabardan ağaç kulak ağ açmak-., | TürkFolklorAraştırmaları, C 12, S 235-252, 5350 | açlık tokluk aç susuz adım adım adı sanı adlı adınca ad san afal afal afi küfü (yemek vb.) afiyet şeker (olmak) afur tafur ağır ağır ağır aksak ağız ağıza (vermek ve/ya doldurmak) ağızdan ağıza ağlamak sızlamak ağladı da ağladı ağlaya ağlaya-., | VHatipoğlu, İkileme, TDK, Ankara 1971, 87 | Biliyorsunuz, bizim başkan yardımcısı Allah iştahını arttırsın, bir oturuşta afı küfü yiyir., | NGüreli, SO, 9 | Ben öyle yemek ayrımı yapan birisi değilim afı küfü yerim midem de maşallah sağlam., | NAkyalçın, 2007, 47
AFIS | 1978 Otomatik parmak izi teşhis sistemi | AFIS ülkemizle birlikte Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya, ABD, Japonya gibi gelişmiş ülkelerde etkin olarak kullanılmaktadır., | EsraSezer, 2014 ödev
kıs.a.
afi sallamak deyim bkz. afi satmak, kesmek, yapmak birine karşı gösteriş yapmak | [N]amusundan mesul olduğu mahallesinin yampiri ve yılankâvi sokaklarında kol gezerken racon kesip afi sallayan, safkan ve asîl bir çeyrek çıyandı., | İOAnar, 10
âfil
s.
uful eden, sönen, tulunan.
ar.
"Eğer necm ü hilâl olsaydı âfil, muzmahil, Türksüz, / Kalırdı bizce yıldızlar kamerler kimsesiz öksüz.", S Nazif, İlahi, ?"
Âfil | 1. Batan, gurûb eden, dulunan | Eğer necm ü hilâl olsaydı âfil, muzmahil, Türksüz, / Kalırdı bizce yıldızlar kamerler kimsesiz öksüz., | S Nazif, Türk İlahisi, 19.8.1926 2. Yiten, görünmez olan
ar.
Afilenmek | Afillenmeye gerek yok germeyelim lütfen.!!, Ö L Lermizade, 14.5.2019, vatsap
afili | gösterişli, çalımlı | Bu ikisi arasında olan biteni sadece sıralamaya kalksam, yazının dörtte üçü biter geriye en fazla afili bir final paragrafı yazmak kalır., | DOral, T, 14.1.2012 | Oturduğu yerden, arabasının altından akıp giden parke taşlarına afili bir tükürük attıktan sonra-., | OKemal, 1966, 20
s.
Afiliasyon | İşbirliği | Afiliasyon (işbirliği) konusunda düşünceler: Bir model denemesi, | S Aydın, Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, 2011; 18: 52-53 | Afiliasyon Yönetmeliği Resmi Gazetede Yayımlandı-OHSAD, | https://ohsad.org/afiliasyon-yonetmeligi-resmi-gazetede-yayimlandi/5.3.2020, 15.11.2021g
a.
tıp tıp
ing.
afiliye olmak
b.f.
ing. afiliye + tr. -ol-
afiliye olmak | Afiliye hastanelerde döner sermaye nasıl dağıtılacak? Sağlık Bakanlığı 2014'te yayımladığı afiliasyon yönetmeliğinin tamamını iptal ederek yeni bir yönetmelik yayımladı. Yönetmelikte ek ödemeyle ilgili hükümler konusunda şu maddelere yer verildi., | https://www.kbb.org.tr/haber/saglik-bakanligi-ve-universitehastanelerinin-6700, 04.10.2024g | ...afiliye olan hastanelerde ..., 07.01.2024
b.f.
afilli
s.
"Stop-yoksulluk sâlimen geldi. Ellerinizden öper. Afilli kalkış yapan bir taksi.", Nuri Pakdil, Arap saati, 16"
afilli | Sağımda oturan genç 'Ulan, namus düşkünü kahveci! Hocaya afilli bir kahve yap!' diye seslendi., | MYağmur, 1957, 32
s.
afinité | yakınlık. | Muharrirler arasında en beğendiklerimiz böyle müphem bir takım | afinitélerle en çok birleştiklerimiz, dinleştiklerimizdir., A Ş Hisar, EK, 1953, 30
a.
fr.
Afişli | Bu orijinal afişliyi mecmuayı merak ettik., | GugukG, 10.5.1947 | Kapılarında kuyruk olunup bilet alınan o koca koca afişli sinemalar., | A Özyalçıner, Sur, 54 |
s.
Afkurmak | Havlamak. | Kılıçdaroğlunu destekleyenlere afkurmaktan başka birşey düşmez., | Y Nuhoğlu, 17.5.2023, TÖL watsapı
f.
aflatoksin | aflatoxin Aspergillus flavus tarafından meydana getirilen kanser yapıcı ve karaciğere zararlı bir mikotoksin. | Pul biberleri bir çeşit küf (Aspergillus) tarafından üretilen aflatoksin açısından değrlendirdiklerini belirten Alpsoy-., | Z, 19.5.2012 | Diğer bir kimyasal faktör de Türkiyede çok yaygın olan aflatoksindir., | Medicana, Şub2015, sayı75
a.
tıp
ing.
aflatoksinli | Açıkta satılan pul biberin yarısı aflatoksinli çıktı., | Z, 19.5.2012
s.
tıp
Aflı | afdan yararlanmış kimse. | Aflı öğrencilere imtiyaz değil, müsamaha gösterilmesini talep ediyorum!!! / Ben kaç defa dersle ilgili sorumu soramadan döndüm bu aflı öğrenciler yüzünden., | 10.2.2020 İÜHF öğrenci anketi
s.
Aflık | ḥabḭb oğlun ḥayḳırmasun beni bugün / Aflık senden Meryem u betūl olsun her gün, | Türkmen ve Asur Kiliselerinde Okunan Türkçe İlâhî Metinleri, 13. yy. Zenginler İçin Umumḭ Madraş
Aforizma | Slogancı bir anlayışı benimseyen edebiyat çevreleri ise, bir takım aforizmalarla, kendilerine özgü bir estetik oluşturduklarını ve yazıp çizdiklerinin mutlaka edebiyat olduğunu, hatta herkesin kendileri gibi konuşması gerektiğini söylerler., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 135
a.
aforizmatik | Marx'ın 'gerici' Balzac'ı 'ilerici' Zola'ya, Lenin'in ise Puşkin'i Mayakoski'ye tercih ettiğini 'kör değneğin beller gibi' belleyip bu tür aforizmatik anekdot zerreciklerinden sanatta biçim-içerik hakkında sonuçlar çıkarmaya çalışmak da dahil-, HBerktay, T, 19.1.2012 | Gündeme yahut | kendi gündemine ilişkin bir fotoğraf/resim seçerek onu bir ifade, bir cümle veya bir mısrayla konuşturan çalışmaları da Mevlâna İdris'in özgün yanlarından biri olarak hatırlanacak. Aforizmatik üslup ve düşünüşe yatkınlığı burada da belirgindir., | E Akyıldız, Mevlâna İdris'e dair, İnsicam D, 3.7.2022
s.
aforizmik | nietzsche'nin aforizmik üslubu., | edebiedebteinsan.blogcu.com/nietzsche-nin-aforizmik-uslubu/3660729, 21.6.2014g
s.
Aformak | yeni. Özdeyiş üretmek | Ağacın meyvelerini toplamazsan çürüyorlar. Meyve üretmek önemli, onu değerli kılabilmek daha da önemli. Bu kadar aformamın nedeni güneş altında biraz vişne toplamak:) Çorum usulü semizotu yemeğinin malzemesi de çıktı., | Bekir Cantemir, 12.7.2021, twitter
a.
Aforoz yemek | aforoz edilmek. | Elburz dağlarını sordular bana, yanlışlıkla Melendiz dağlarını gösterdim. Çok kızdılar, durup dururken aforoz yedim. Şerafettin dağlarının, bir kolunda yürümekte idim, şaşırdım. İsa'nın çarmıhını çizdiler yol haritamın başına, iyice şaşırdım. Bir dörtyol ağzıydı İsa'nın çarmıhı çünkü., H Çetinkaya, 2010, 25
bf.
Aforozlama | aforozlama işi | Milletvekili aforozlama, HDP'yi kapatma AKP'ye kaça patlar? Orhan Bursalı, Cum, 15.3.2021
a.
aforozlamak | Aforoz etmek, kovmak. | (aforoz etmek), afarozlamak, | Ahmet Vahit, Türkçe-İngilizce S, 1945, 13
f.
aforozlanmak | 1. Kiliseden dışlanmak, hırıstiyanlıktan dışlanmak 2. Dışlanmak | Galiba bizim nâm-ı müstear da aforozlanmış. Zararı yok. Yalnız (C) Celâl'i de ihtar edebileceğinden nefret ederim., Mektuplarla Tevfik Fikret ve çevresi, 1999, 355 | Bu üç olaydaki metodu, bugünkü bizler, kolaylıkla düşünebiliyorsak, sırf konuyu okullarda öğrendiğimizden dolayıdır. Bu sırları açıklıyanları çağdaşları anlıyamamış, kimisi aforozlanmış, kimisi de alaya alınmıştır. Metodu dedüktif ve endüktif ..., | B S Oransay, Teknik ve Endüstri: ilimde, ideolojide ve sosyal dirimde, 1965, 45 | Zemzem bacı , 'Garip'lere iş yaptığı için yerlilerce aforozlanmış. İlk geldiğim günlerde, 'Zemzem hanım' derdim. Pek bozulurmuş. Nihayet dayanamadı: 'Bana, bacı de. Garipler, hizmetçilere hanim derler, ben hizmetçi değilim., | Emine Işınsu, Küçük Dünya, 1978, 7 | Belediye onlara bu iş için gerekli olan salonu vermiyor. Mülkiyeti şahıslarına ait lokal sahipleri de aforozlanmış olan bu gençleri reddediyorlar., | Max Frisch, Günce, 1990, 162
f.
aforozlu | aforoz edilmiş, kovulmuş. | aforoz aforozlamak aforozlu, | Feridun Narin, Türkçe Yazım Kılavuzu, 1984, 17 | Düşünce insanların ve kaderin gözünden / Aforozlular gibi, yapayalnız ağlarım; / İrkilir sağır gökler çığlıklarım yüzünden, / Bahtıma lanet okur, yüreğimi dağlarım;, W Shakespeare, T S Halman, 31,10,2024+
s.
afrika örümceği | Herbirinin tılsımı mavi gözlü Afrika örümceklerinin ördüğü tül ağlar gibi fark ettirmeden sarıyordu güne yabancı olanları., | F Ulay, 1998, 37
a.
afrikalaşmak
afrikalılaşma
a.
"Olsun | biraz Afrikalaşarak -Afrikalılaşmayı, Tarık'ın yaman atılımından beri, o sınırda koruyarak-, kahverengi bardaklara kahverengi kahveler boşaltarak yürürüm." dedim gecede 63 "
afrikamenekşesi | sahilyolu afrikamenekşesi iskele caddesi / yeni oldumlara gelseler, | S Koçak 2001, 11
a.
afrikanizm
a.
afrikacılık.
ing.
"Edebi tahayyülde Afrikanizmin neye dönüştüğü ve nasıl işlev gördüğü en önemli konudur çünkü edebi 'siyahlığa' dikkatli bir bakışla edebi 'beyazlığın' doğasını ve kaynağını keşfetmek mümkün olabilir." T Morrison, M B Gümüşbaş, F Andaç, 6.7.2023, 4"
afro | ame. Afrikalı. | Arkadaşım Burcu'ya gelince 'Arap olayım' demesine pek gerek yok, Afro saçlı kara kuru bir kız çünkü./Afro saçları da eskisi gibi karmaşık bir yün yumağına benzemiyor., | İpşiroğlu, 12/115
s.
afrobeat | Bu mirası kutlamak için, James Brown müziğinin en önemli figürlerinden Pee Wee Ellis'le birlikte yaptıkları unutulmaz Say It Loud – I'm Black and I'm Proud'dan yola çıkarak adını koyduğu Still Black, Still Proud projesi ile şimdi funk ve afrobeati dünyanın en önemli Afrikalı müzisyenleri aracacılığı ile bir araya getirmeye hazırlanıyor., | T, 12.05.2010
afrodit | Selamlarım seni Ey kadın oyası / bir halk şenliği için işlenmiş / Giyinik bir Afrodit gibi kendinden geçiyor / Ve saçıyorsun vücudunun köpüğünü / Selamlarım seni Ey kadın oyası., | Nezval, T Fişekçi, E Canberk, 60 | Eros ve Afrodit'i kim diriltecek? / Geleceğin atalarını kim yaratacak?, | Mercan Dede, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 39
a.
aftat
aftat ekmek kadayıfı
16.02.2024
after | –den sonra | Uzun bir after'ın ardından parti gerçekten sona erdi., | YKaraahmet, T, 7.6.2014
edat
ing.
after hour partisi | Galerist'te sezonun açılış sergisi olan 7 Curtains'ın after hour partisi de Lucca'da veriliyordu., | BAltuğ, T, 16.9.2012
a.
after parti | Türkiye'deki galasını Nişantaşı Citys'de ön gösterimi ve after partisini ise Osman Kavala'ya ait Cezayir isimli iş merkezinde yapmaya karar aldık., Ayşe Barım, Ahmet Arslan, 27.01.2025, Facebook
b.a.
ing.
aftershave | tıraş sonrası | Ben de de sık sık olur bu: bir aftershave losyonu kokusu, beni çocukluğumun taşra evlerindeki o her zaman serin sandık odalarına götürebiliyor,- ya da bir şarkı..., | H Yavuz, Toarmina, 19
a.
aftır partiler | 'Kuartetler, aftır partiler, atölye ve performanslar' diyemeyeceğim için 'sıkı eğlence, müzik, sabaha kadar dans' dedim., | DOral, T, 12.9.2011
aftos | Olmasın. Aftosun değil mi? ., | OKemal, 1969, 36
a.
aful toful | ve toza toprağa karışıp doğaya dönmeye /sıra gelince de, / kurt değil, solucan değil, /mezarlık faresi değil, değil de, /boz renkli, aful toful /ve alt dudağı yarık mavi bir tavşancığa /dönüşmeyi hayal ediyor, filozofumuz., | CKoytak, 26.07.2010
afyon kaymağı | ... ve yumurtalı yufkadan açılmış iki katlı hamur işleri, Kırklarelinden getirtilmiş hardaliye, pekmezli cevizli pelteler, Afyon kaymağı, kabıza karşı sütlü incir tatlısı, demiri bol sebzelerden ıspanakla yapılmış börek, satır kıymasından ısgara köfte, süzme bal, üzeri hindistan cevizli badem ezmesi, meyvalı lokum, elma rendesi, portakal ve havuç..., | M C Anday, | Aylaklar, | Yeni ufuklar, 1965, C 14, 34
a.
afyonlamak | Bizdeki alafranga kabul salonları, Mısır'da 'mandarah' denilen yerler, hep aynı özentiyi yayan, genç ve dinç beyinleri afyonlayan bir çeşit 'ocak başı' fonksiyonu görmüştür., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 81 | Bu kavramı, yığınları afyonlamak için kullanan şarlatanlar her devirde vardı., | Abbas Yolcu, İtaat etmenin faydaları, 27.9.2016
f.
afyonlanma | Umuma karşı tasasız, biribirinden çekintisiz, afyonlanmış gibi uyuyorlar. Bunların arasında kendinizi Buharalı hacıların gemisinde, Rus mujikleriyle Kudüs seferinde sanacak kadar bu lâübaliliğin kurbanı bulursunuz., | Ayın tarihi, 1938, S 56-57, 343
a.
afyonu patlatmak
dey.
"Daha afyonum patlamadı biraz daha yatayım.", 13.08.2019"
AG | artırılmış gerçeklik.
kıs.a.
aga a | 1. ağabeyin kısa söylenişi, büyük erkek kardeş. 2. Saygı ifadesi olarak hitap sözü. Mustafa Aga! 3. Kardeş? | dedi görür agam / oynama benle / sokuldum tomurcuk göğünslerine, | YMiraç, 1981, 23 | Seyirci veya okuyucu neyin ne olduğunu bildiği için, hele bazı durumlarda yönetmen veya yazardan çok daha iyi bildiği için | bu dolmaları yutmaz. Yazarın veya yönetmenin ideolojisini, bu ideolojinin şablonlarını anlar ve filmin-kitabın şematik kurgusundan sıkılır. Baydı bunlar aga., | MKutlu, YŞ, 9.4.2011
agadlar | Türlü türlü taşlar, inci gerdanlıklar, pırlantalı sorguçlar, mücevherli hançerler, zümrütler, agadlar ve jadlarla, bu hazne odaları, kadın rüyalarının cenneti idi., | F R Atay, | Paravana, | Hind, 91 MReşit
a.
agahlık –ğı | Ağacın ve taşın ağahlığına dair söz söylemiştim., | TahirülMevlevi, | 1039
s.a.
agamemnon | Aynı şekilde, Agamemnon'un kızı İfigenya'yı mevzu alan trajedyanın müellifi Rasin'den ilham alan bir çadır tiyatrosu kumpanyası, Nemesis'in muhtemel mukabili olan o putun, yani Menat'ın baş rolde olduğu bir piyesle perde açtıklarında, sahneye taşlar yağdırılmıştı., | İOAnar, GK, 162
a.
agatoman
a.
"Cinsî İştiyak // Karı / Yarı / Belden / Yukarı / Bir ateş parçası / Saçları başında / Dumandı. / Koca: / Hoooop hop / Gözleri hipermetrop / Bir agatomandı." (... ) / Hipermetrop gözlerini / Hizmetçiye açıp / Karısına yuman / Agatoman / Коса, / Gece: gözlük / Gündüz suspansuar takardı / Daha başka / Taktıkları da vardı. / Köpeğe sorarsan: memnun hayatından / Hizmetçiye göre herşey - / Kıyak mı kıyak! / Hanıma sorarsan bütün mesele: "Cinsî iştiyak!... " , Ş Belli, 1962, 35-36"
agave | Benim agave şurubunu seçmemin nedeni: Bir, lezzeti değiştirmiyor; iki, rafine şeker yediğim andaki gibi kendimi hastanelik hissetmiyorum; üç, bağımlılık yapmıyor., | AÜstkanat, StarPazar, 3.1.2016
a.
agedeş k.dili arkadaş'ın özel söylenişi. | Agedeş senin gezin hikaye bir benim gezime takip et., | TAvcı, 1.6.2011 eposta
Agga: Abi demektir. Özellikle Anadolu'da Kayseri gibi vilayetlerin köylerinde 1920 sene civarında doğumlular sık kullanmaktadır. Halen de kullanımı mevcuttur. 19.04.2022+
aggregator | Birden fazla kaynaktan belli tipte içerikleri toplayan site ya da yazılım. Rakibin de içeriğine yer verilecekse, 'Ama aggregator olacağız' diyerek yüreklere su serpmeye yarar., | PÖzdemiroğlu, H, 31.1.2015
a.
ing.
agitation
teheyyüç, heyecanlanma, coşma.
fr. agitation
"Hakikatteki benzerlerine bakılarak uydurulmuş masallar, adetâ tıp edebiyatından ciddi örnekler, bu masallardaki iki tipe göre iki şekilde âşık vardır: Biri Ferhad gibi — Frenkçe "agitation", Osmanlıca "teheyyüc", Türkçe "heyecanlanma — coşma — halindeki azgın deli. Öbürü Kerem misali "depresion - inhitat" halindeki çökkün deli!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 66"
agnostik | Her tanrı aşkın anlamıyla sömürür agnostik yüreklerimizi., | Y Erdoğan, 51
s.
agoni | Bunun için de bu müddetten sonra her 48 saatte agoni haline gelen fareler öldürülür ve dikkatlice tüyleri yolunur. Pire gaitalarının yapışmış olduğu kıllar chlorure de calcium anhydre muvacehesinde havası boşaltılmış desikatöre konulur., | Tıp Fakültesi M, 1940, C 3, 1745 | Bu arada laboratuvarda sun'i olarak enteritis gaertner bakterilerile enfekte edildikten sonra, agoni devrinde kesilen hayvanların etlerini, pastırma usulünde tuzladıktan sonra bu etlerde bulunan gaertner bakterilerinin 240., | AÜYZE Çalışmalar D, 1947, S 15-16, 240
a.
tıp tıp
agonist | Tartışmacı | Bienal kitabında | antagonist(çatışmacı)değil agonist(tartışmacı) kamusal alan sözleri yer alıyordu., | KGümüş, T, 20.9.2013
s.
agora | Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı | Agorası olmayan şehrin sanatı olamaz., | TSerttaş, T, 29.6.2012
a.
GTS+
agorafobi | Türkiye'nin Müslüman ahalisi en az elli yıl süren | imanını korumaya yoğunlaşmış bir agorafobinin etkilerinden, dolayısıyla da Turhan Selçuk'un Abdülcanbaz tipinden yayılan ceberut imgelerin tasallutundan daha yeni yeni kurtulmakta., | CAktaş, T, 11.7.2011
a.
agorafobik | İmanını korumaya dönük içe kapanmaların sebep olduğu agorafobik algılar, iyilik ve kötülük kavrayışlarını da etkiliyor., | CAktaş, T, 28.1.2013
s.
agraf | agrafe kopça. | broş, agraf, | 5.8.2015, Güngören-Çeşme'de tabelada. | spange agraf veya çengelli iğne, | A C Denker, Almanca-Türkçe büyük lûgat: Grosses deutsch-türkisches, 1947, 295 | İki müteakip eleman 3 agraf ile birleştirili- yor , ve birleşme yerini yaylanarak sıkışan bir gizleyici irtibat parçası kapıtıyor . Bu sa- yede bölmelerin montaj ve demontajı vidasız ve perçinsiz , pek kısa bir zamanda yapı- labiliyor .Nezih Eldem, İdari ve ticari büro binaları, 1950, 53 | Muhtelif tip kriko, agraf, bugata ve ray bükme presi teklif verme, | RG, 1953, 6861 | 2. | Asitin boşaltılmasından sonra trokar geri çekilir , deri kesiti bir tek dikiş veya agraf ile kapatılır , üzeri steril bir şekilde örtülür . Böylece karındaki asitin boşaltılması ile jinekolojik muayenede doğru bir teşhis koyma imkânı ..., | AÜTFM, 1971, C 245, 221 | agraf kanca / kanca agraf, | TDK, Özleştirme Kılavuzu, 1978, 12/149 | Ciltleri çoğunlukla üçlü yaprak ( seberg ) , gonca , ıtır yaprağı , bulut , tepelik , penç , hatâyî , ortabağ ( agraf ) , tığ , nilüfer , gül ve rûmî geçmeler süsler ; manzara , girift tezyinat ve canlı motifleri pek bulunmaz., | DİA, C 7, 1993, 556 | Şişede oluşacak basınca dayanıklılığı arttırmak için mantarlar şişelere bir agraf ile tespit edilir. Bu şekilde hazırlanan şişeler dinlendirme mahzenine alınarak istif edilirler ve fermentas- yona bırakılırlar., | Mehmet Kesim (ed), Gıda teknolojisi, 1995, 56
a.
fr.
agrandisör/agrandizör | GTS | 1. büyüteç | Bir de kızın dudağındaki çilek tadından söz edelim ki zamanın agrandisör ışığı altında gitgide solan bu öyküde eksik gedik kalmasın., | T Kiremitçi, 2005, 46 | Nitekim İdris Amil Hazretleri, fotoğrafı Brodvey Fotoğrafhanesi'nden teslim aldıktan sonra, tâ Yeşilçam Sokağı'na giderken, agrandisörden nur misali akıp kağıtta tespit edilen çehresinden, daha doğrusu hilyesinden gözlerini ayıramadığı için birkaç kişiye çarpmış ve hayli küfür yemişti., | İOAnar, 2013, 45 | ... antropolog o güne kadar 10.000 kişinin fotoğraflarını tek tek çekmiş, sonra de negatifleri üst üste koyarak hepsini aynı anda, agrandizörde bir fotoğraf kağıdına basmıştı., | İ O Anar, GK, 180
a.
agrandizör
"Eski agrandizörün kullanım zorlukları, gümüş solusyonun formülünü tam tutturmayı beceremezlerse kol başkanından fırça yeme riskini de yaşamak istememişlerdi.", Ersin Bulun, 2023, 19"
agrega
a.
dolgu malzemesi
fr.
"... Agrega: Şehre mesafesi Cinsi Evsafi (km.) Rezervi (m3) Agrega 1/2 ve 3/8'lik 13 eleklerden geçen 1500x80x3 Düşünceler Her mevsim işler malzeme % 20 azaltılarak kullanılır Agrega Elenerek kullanılır Erzincan (ada) ... ", Erzincan 1973 İl Yıllığı, 1973, 174 "
agreje | agrégé özel bir sınavla lise öğretmenliği veya üniversite öğretim üyeliğine hak kazanan kimse'den müderris muavini, profesör yardımcısı, bir nevi doçent | İstanbul-Fransa Tıp Fakülteleri Cerrahi Agreje Profesörü Hayri Seylan, | 25.8.1960 (AOAtak, İstanbulDestanı, 1963, 14)
a.
tıp tıp
fr.
agresif | Bundan maada suda tamamiyle serbest olarak bulunan bir üçüncü kısım Co2 vardır ki buna da (Co2 agresif) denir. Suda ifade edilen serbest Co2 bu soniki mikdarın mecmuundan ibarettir. Bazan suda Co2 agresif bulunmaz ve karboniyetleri ..., | Bayındırlık İşleri D, 1942, C 9, S 3, 20
s.
agresifleşmek | agressive + tr. –leşmek. Saldırganlaşmak, saldırgan bir tutum almak. | ...ve agresifleşen milliyetçilik; Cumhuriyet ideolojisinin simgesel unsurlarının ikonlaştırılması; toplumsal cinsiyet konusundaki mevcut hiyerarşiler; bunun toplumsal mekânın algılanması ve ayrıştırılması üzerindeki' etkileri; uzun dönemdir-., | ErdenKosova, | DışarıÇıkmaCesareti, | Varlık, 2007, C 1192-1197, 109 | Daha önceki kibar davranışını bırakıp, ani değişimi ile agresifleşen Seyit Ağa'ya şaşkınlıkla bakıyor, onun yeni bilgilendirmelerini dikkatle dinliyordu, | H Taşkın, Tayyibe, İstanbul 2013, 58 | Ben de: | Bir beyin cerrahi doktoruna kaydınızı yaptırın der demez hasta birden agresifleşti: | Benim beynim değil belim ağrıyor. Biz de o yüzden yardımcı oluyoruz ya abicim..., | E Başak, F Kırmızıgöz / A Çetin, Hastanede Bir Gariplik Var, 2014, 37
f.
ing.
TDK-
agresiflik –ği | saldırganlık. | Bu iki tip arasındaki mutavassit tip , yani agresiflik ile pathos'u birleştiren tip bayan F.F. vakasında görülür. Burada son derecede dindar ve müteassip bir kadınla karşılaşıyoruz., | Ankara Üniversitesi...?, 1952, C 26, 45 | Örneğin erkeklik hormonu testestoronun agresiflik ile bağlantılı olduğu ve (çocuğa) bakım davranışını yasakladığı öne sürülmüştür. Bu görüşe katılmayan yazarlar ise, bio-evrimsel ve hormonaliteye ilişkin bu iddiaların, söylenildiği gibi ..., | Sosyoloji D, 1987, C 1-5, 128
a.
agresör | Agressor: saldırgan, tecavüzcü. | Böyle agresör bir devlet karşı..., | Nagehan Alçı, tv, 28.2.2022
s.a.
ing.
agresyon | Agression: saldırganlık. | [E]rdoğan'ın sorunlarla tek başa çıkma yöntemi agresyon seviyesini artırmak., | T, 18.6.2013
a.
ing.
agroekoloji | Tarımsal çevre bilimi. | Akın, 1978 yılında Agroekoloji ve Genel Bitki Islahı Kürsüsünde proje şefi olarak başladığı üniversite yaşamında, önemli görevler üstlenmiş, deneyimli bir ziraat mühendisi idi., | Güney Dinç, 73
a.
agu | Neticede al takke ver külah, infaz yasasıydı, içerde yattığı süreydi, kıldı tüydü aguydu filan derken cezası kılçıksız 10,5 sene sonra dolacaktı., | D Oral, 30.7.2011
a.
agucu bugucu | - hanimiş benim agucu bugucu, erkek oğluşum benim, hanimiş bidi bidi... - hüseyin abi bebekle bebek oldun sen de be., | 20.03.2003, journeyman, EkşiS
s.
agucuk | İşte agucukar çıkararak ona doğru yaklaşıyor, sevimli gülücükler atıyor, dizinin dibinde şimdi, eteğinden tutunarak ayağa kalkmaya çalışıyor..., | N A Gökduman, 165
a.
ağ bağdaştırıcısı | Yeni Alıcı Bağdaştırıcısı oluşturmak Önceki sayfalarda bahsettiğim varsayılan alıcı bağdaştırıcıları ihtiyacınızı karşılamazsa EAC'de aşağıdaki adımları uygulayarak yeni bir bağdaştırıcı oluşturabilirsiniz. (...) Ağ bağdaştırıcılarının sahip YÖNETİM ..., | Nedim Şahin, EXCHANGE SERVER 2013: Dünyanın En Çok Kullanılan E-posta ..., 2014, 437
a.
ağ çantası | Elinde madeni ağ çantası ve şemsiyesiyle realist bir üslupla tasvir edilmiş Kraliçe Victoria heykelinin az yukarısındaydı., | Bromfield, 1956, 237
a.
ağ I | serpme ağ torba ağ. | Alçakgönüllü gümüşle hamsi Kuzguncuk'ta, Beylerbeyi'nde, özellikle Nakkaş Camii önünde tutulurmuş. Bunların ağına 'torba ağ' deniyor. Torik, kefal için uygun ağ 'serpme ağ'. Balık geçerken, Arnavutköyü'nde, Kandilli, Kanlıca ve Sarayburnu'nda serpmeciler telâş içinde ağlarını atıyorlar. Şimdi aynı yerlerden bizler trafik keşmekeşi içinde geçiyoruz. | , | Sİleri, ZCumartesi, 27.10.2012.
a.
ağ II bilişim ağ toplumu. | Teorisyen Manuel Castells'in başlıca savunucularından biri olduğu | ağ toplumu tezi, iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle, dünyanın | sanallaşması ve | dijitalleşmesiyle ortaya çıkan, ekonomik, kültürel ve sosyal değişimlere yönelik tahayyüllerden oluşuyor., | SÖney, T, 11.2.2011 | ağ pazarlaması (network marketing) paz.
ağ III ak, beyaz. | Kemalî'yem gezem kendi bağımda / Arzum kaldı gerdanının ağında., | Borlu Kemalî Baba, 16 | Bir çift ağ öküzü kağnısıyla / Bir gün bir gecelik yoldan / Çavdar getiren buğday ve arpa., | Hasan Şimşek, Merhaba, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 128 | Bir de gökteki kuşu ağ kanadından, daldaki arıyı da patlak gözünden vururmuş., | Y Kemal, T, 22.9.2012
ağa | 1. Saygı ifadesi olarak hitap sözü | Hasan Ağa, Hüseyin ağa | -Buyrun ağalar! | Ağalar içinde en kalınları, lokantanın baş köşesindeki masaya kurulmuş kendi kendine demlenirkenoradakiler zerrece adam yerine koymadığını belirtmek istermişe benzeyen | Kodaman üzerine bilgialmak istedi: -Neyin nesi, kimin fesi bu, oğlum? Şef garson kısa kesmek için: -Valla ağa, çok gizli tutuyor, amma, biz yerinden öğrendik, bu şehirde Vali'den çöpçüye kadar herkesi teftiş edecek, yukarıya rapor verecekmiş!, | OKemal, 1966, 31
a.
ağa | ağabeyi, büyük erkek kardeşi., | asicaldan, 3.3.2017
a.
ağa başı/ağabaşı | Mektebin karşısındaki konağın alt katında bir pencereden iri bıyıklı bir ağabaşı göründü., | MNaci, ÖÇ, 6
ağababa | 1. Dede 2. Daha umumi manada, kıskançlıkla bakılan ihtiyar ve zengin biri (bk. Tietze) | Sonra, balıkları deredeki sepetlerden aldıklarını, ağababasıyla beraber tarlalarında yaptıkları gezintiyi anlattı., | CUçuk, CB, 122
a.
Ağabeyice | bir ağabeyi gibi. | Seviyorum onu da, ama işte böyle... Babaca, hiç değilse ağabeyice... Mutluluğunu gerçekten istiyorum., | O Hançerlioğlu, 1956, 60
s.
ağabeysiz | ağabeyi olmayan. | Her seferinde ağabeyleri onlara ihanet eder ama Lübnanlılar aralarındaki derin ihtilaflar ve çıkar farklılıkları sebebiyle ağabeysiz yapamazlar., Zahide Tuba Kor, 06.10.2024, HaberTürkTv, saat 06.25
s.
ağabeysizlik –ği | Bu duygusu, babasızlığıyla, ağabeysizliğinden mi kaynaklanıyordu, yoksa ruhunun derinliklerinde gizlenmiş apayrı bir kişiliğin belirtileri miydi, bilemezdi. Kimdi, neyin nesiydi o yakışıklı delikanlı?, | O Şahin, Bütün Öyküleri II, Bayan Ali, 38
a.
Ağaca | Ağacasına. | Nasıl içmemiştik! Silip süpürmüştük bile! Fakat renk vermedim. Ağaca cevap verdim: -Hiç o sular içilir mi? Onları döktük! / Biz odaya girince, ağacasına bir yastığa yaslanmış oturuyordu., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 280/314
z.
Ağacasına | Timur Melik yine ağacasına cevap verdi: '-Eğer istersen ben de sana yoldaşlık edeyim. Düşmana birlikte karşı koyalım!' dedi., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 202
z.
ağacımsı | ağaca benzer, ağaç gibi | Bu yenen bir mantar türü değil, ağacımsı bir mantardır., | M, 10.11.2016g
s.
ağacın kurdu kendi içindedir/ ağacın kurdu kendi içinde olur atasözüTDK+ bir topluluğu çökertecek olan şey yine kendi içinden çıkar.Dışarıdan belli olmasa da bir atasözümüzün de belirttiği gibi 'ağacın kurdu kendi içindedir.' Bazen önemsenmeyen kurtçuklar koca çınarı devirir., | ŞahanÇoker, DirilişP, 6.10.2015
ağaç –cı | Düşündükdükçe benim merakım pek çok, / Boş eşek, boş çuval, üstünde yük yok, / Şimdi gel ağacı al suyuna sok, / Allah şerrinizden emin eylesin!, | Borlu Kemalî Baba, 32
a.
ağaç at
b.a.
aynı. m. tahta at. tabut.
"Her evin önüne gelür sancak / Analar duyacak dört değil ancak (Analar döyecek dert değil ancak) / Ağaç ata binüp evden çıkıncak / Gitdügüm yollardan gelemem gayrı.", Cönkten"
ağaç bilgisi | (Dendrologie), botanik'in bir kolu. Ağaç ve ağaççıklarla uğraşır, ağaçları morfoloji, fizyoloji, ökoloji, bitki coğrafyası ve sistematik bakımından inceler., | Türk Ans., 1946, C 1, 222
a.
Ağaç dikici | a./s. | Ben ağaç dikiciyim. Uzun zaman sabahın beşinde kalkmak zorunda kaldım. Hiç kurtulamayacağım galiba bu alışkanlıktan., S Maugham, 1959, 5-6
Ağaç oymacısı | Göztepe'de | Mehtap Sokak, Barış Apartmanı, No.2, D.5 adresindeyse Güney dergisini çıkaran hikâyeci ve ağaç oymacısı Âtıf Özbilen oturuyordu., | Tamer Ay, Karar G, 1.4.2023
a.
Ağaçanne | Fidan, çocuğu yaslanmış. | Annemi, annemi özledim, demiş. | Anneni mi? | Evet. Ağaçannemi. ., | Ç Öner, 2007, 32
a.
Ağaçcağız | Düşünsenize koskocaman dertlerden bir sürü mineral... Hayat bulurdu başka bir çiçekceğiz, ağaçcağız, otcağız!, | Emine Atasay, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 34
s.
ağaççılık –ğı | [Köy enstitülerinde] bağcılık, seracılık, ağaççılık, sütçülük, konservecilik, hayvancılık, arıcılık, tavukçuluk, balıkçılık, ipekböcekciliği, inşaat, demircilik, marangozluk, dokumacalık, biçki dikiş, ev idaresi, yemek dersleri vardı. Meslek dersleri uygulamalıydı., | Sözcü G, 13.1.2022, 20., | Sözcü G, 13.1.2022, 20
a.
ağaçlaşmak | Kamışlıklarda yetişen ağaçlaşmış sazlar, çatıları örtmek için kullandıkları gibi, yakılarak küllerinden de çamaşır yıkamağa mahsus sodalı su yapılıyordu. Sinear'ın yumşak topraklarında necliye fasilesi nebatlarının teşkil ettikleri ..., | Ş Günaltay, Yakın Şark: Elam ve Mezopotamya, 1937, 393 | ... martı kanadı gibi beyaz yelkenler sarıldı. Bir kızın etekleri gibi şiştiler rüzgârla. Derken teknenin demiri ağaçlaştı. Gıcırdadı, zift zift koktu. Burma bıyıklı, bellerinden yukarısı çıplak leventler güverteye fırladı. Kalın, boğum boğum kollarını bir kız kucaklayacaklarmış gibi sis içinde, mercan mercan ..., | Faik Baysal, Perşembe adası, 1955, 4 | ... Döndürmeli bir çağlayana / İçinde mermer ekili yaz tarlasını / Kanatlarında doğuyu karartan yarasasını / Duvarlara yazan gecenin anayasasını / Ağaçlaşan ve ağaçkakanların yediği hastasını / Gel de bir alacakaranlık gibi yanaştırma yanına., | S Karakoç, Sesler: şiirler, 1968, 63
f.
ağaçlık | koru, küçücük orman. | Bahçesinde dalı olmayan bize ağaçlık satıyor!";;;;;;;;;;;;;
;;ağaçlıklı | Gülizarla birlikte caddenin kalabalığından sıyrılıp kanal boyunca uzanan ağaçlıklı yola girdik., | A Özakın, KB, 73
s.a.
Ağaçsız | ağacı olmayan. | Burada, önlerinde ağaçsız bir saha bulunduğu için, bakışları hiçbir şeye takılmadan ufka kadar uzanabiliyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 135 | Çevreyi gözden geçirdim. Dalgalı, ağaçsız tepeler vardı çevremizde., | A Cılga, Sıpanın, 43
s.
ağalı
s.
içinde ağa olan.
tr. aga + lı
"Elle harekete geçirilen değirmen feodal ağalı toplum, buharlı un fabrikası sanayi kapitalistli bir toplum doğurur. " (Karl Marks, Felsefenin Sefaleti) b ) " Üretim güçlerinin gelişmesinde , sosyal ilişkilerin yıkımında , fikirlerin oluşumunda sürekli bir hareket ... J, J Stalin, Diyalektik ve tarihi materyalizm, 1967, 48"
ağalık –ğı | 1. Ağa olma hali. 2. cömertlik | 783500 km kare alana sıkışan Türk milletinin misafirperverliğini, nezaketini, kadirşinaslığını, ağalığını küçümseyen kişilerin düşünce dünyalarının ne kadar hastalıklı olduğunu ortaya koymaktadır (sic)., | Nuh Mehmet Deniz, YazarG, 3.1.2022, 7 3. Cezaevinde koğuş mümessilliği | Çocuk koğuşunda 'ağalık' kavgası, | HT, 3.1.2013
a.
ağarık
s.
"..ağarık kara önlükleri, kömürün is atarak köze döndüğünü, tek korla ısınmayı, göçmenin garipliğini, temizliğin ayrıcalığını, derin uyumanın imkansızlığını, hep bir tedirginliği, yoksunluğu, yokluğu, buna rağmen büyüdükçe acıtan arzuyu anlatan Füruzan'dı..", @KaygusuzSema, 11.02.2024, X"
Ağarlaşmak | Bir sürgün gözüyle Saha'nın süt kabının yanında duran yaldız arabeskli fincana, sonra da anasının vakitsizce ağarlaşmış, kalın, kıvırcık saçlarla çevrili hantallaşmış, sevimli yüzüne baktı., | Colette, Dişi kedi, 1954, 36
f.
ağarmadık | ağarmamış. | 'Siz daha ne gördünüz kızanım' diyordu.Başımda ağarmadık bir tel saç kalmadı . Sağlığımda ot bitti kafamda ot ... Yokluk yoksulluk bir yandan , dert sıkıntı bir yandan ... Hepsinden baskını Yunan zamanı ..., Yeni Ufuklar, 1966, C 15, 44
s.
ağartı | Gecenin zifiri karanlığı, ufuklardaki ağartının kucağında damla damla erirken... Yataklarında mışıl mııl uyuyabilme mutluluğuna sahip insanlar karmakarışık rüyalar içinde sabaha doğru yol alrken... siz hala sorunun cevabını bulamamışsanız, üzülmeyin..., | Ş Belli, Bir Yangının, 110
a.
Ağartıcılı | Ana Yıkama Deterjanı Clax Super 3ZP6 – DURALLAR...Otomatik veya manuel olarak dozajlanabilen, tüm su sertliklerinde kullanılabilen ağartıcılı atomize toz çamaşır deterjanıdır. | https://www.durallar.com/agarticili-ana-yikama-deterjani-clax-super-3zp6_9-7257, 10.3.2022g
s.
ağazade | Ömer ağazadeymiş, eşrafmış, benim neme? / Fakat yalnız evladın olmasına gelince / Bunu düşünmelisin, baba, inceden ince, | Çamlıbel, Canavar, 45 (1926) | Ya Allah bu ağaları ve ağazadeleri de fıkara yaratsaydı?, | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 33
a.
ağbaba
a.
Ağbi | ağabey'den. Ağabey. | Şehrin en kalabalık yerlerinde, sokak sakinlerinden birini görünce ona gülerek bakar, | Merhaba ağbi diye selam verirler. O zaman, o adam bir gazete alır, parayı öder. Uzaklaşırken, çocuk onu gözleri ile izler, içinden | işte bizden biri der. Yanında başka çocuk varsa ona ağbiyi gösterir., | Oktay Akbal, Garipler Sokağı, 1971, 10 | -Ben bir şey yapmadım. Ağbim, dünyalıların heykelleriyle oynadı. Orada gece olunca. / Bütün bunları sana niye anlattım, biliyor musun? Bizim Mustafa Ağbi var, tanırsın., | N Tuncer, Trafalgar, 32/57
a.
Ağbilik -ği | Ellerimi iki yana açtım –ne anladıysa bundan? Ağbimiz mahcup... Ağbimiz'in ağbiliği kalmamış –soytarı. Akın, sen şanslısın yavrucuğum. Seni anlatmadım kimseye, böyle uzun uzun. Bir gün birileri seni anlatmayacak bana. Dinledikçe utanmayacağım – umarım., | B Çelik, 2007, 47
a.
ağdalılık -ğı
"Dilin kullanım şekli asırlar önce ağdalılığın ölçüsünce değer bulurken son iki asırda sadeciliğe evrilmesi birden bire ortaya çıkan bir hadise değil, önceki asırlarda şair tutumlarına bağlı olarak gelişmiş anlaşılan. İshak Çelebi, devrinden 200 yıl sonra Şah Kasım'a galip gelmiş.", @dil_hekimi, 23.5.2024, X"
ağdaş | bilgisayar netdaş | Toplumsallığı, kendisini ister istemez siyasal/kamusal da yapan insan, yüzyüze ilişkiler ortamında olsa olsa yurttaş (citizen) boyutuna sıçrarken, teknoloji aracılığıyla artık ağdaş (netizen) noktasına gelmiştir., | B Çotuksöken, M, 12.6.2013 ağdaş toplum | net ile birbiriyle ilişki kuran toplum.
a.
ağdaşlık | ağ ile ilişki kuranların durumu | Ağdaş olmanın sorumluluğu hepimizin omuzlarındadır, omuzlarında olması gerekir. Son günlerde yaşadıklarımız, ağdaşlığın, toplumsal, tarihsel, kültürel varlıklar olarak hepimizi etkilediğinin en somut göstergesidir., | BÇotuksöken, M, 12.6.2013
a.
ağı / ağu | zehir.
a.
ağılı
s.
ağı-lı
"İstiyorum ki iyi bir dünyada / Salıverelim yağız taylar gibi / Çayırlara, sonsuz çayırlara / Ağılı binlerce yüreği", M Taner, Sunak, 34"
ağılı / ağulu | zehirli. | ACI KAVRAMA [İs], Ağılı ot yemeden ileri gelen bir çeşit hayvan hastalığı (Sandıklı, Işıklı | Afyon; Çivril | Denizli, Türkiyede halk ağzından SDD, 1939, C 1, 1709 | Küçümserler her şeyi ve her emeği. Her kelimeleri ağılı., | Elif Şafak, HT, 20.5.2012 | Yaz mevsimlerinde hastalıkları sinsi bir serinlikle şehre getiren sular, ağulu yüklerinin çirkinliğini kimseye göstermezlerdi. / Erkek, gözlerinin ağulu bir sıcaklıkla yandığını hissetti., | C Uçuk, CB, 156/182 | Sulak ağulu ve uzak soframızdan / Yoksul tuzuyla yağ acısıyla... birden, | C A Kansu, Yansıma35/1974, 277
s.
ağır abi/ler | Aday yoksa oy da yok' çıkışı İslamcı cenahta tepkiyle karşılanmış, hatta o kesimin ağır abileri bu kampanyanın 'derin devlet tarafından tezgahlandığını' iddia etmişlerdi., | A Aktar, T, 17.10.2011 | Szabo'nun siyah deri ceketi ile sert bir imaj çizdiği ve bu 'ağır abi' görüntüsüyle, birçok Yahudiyi ölümden kurtardığı anlatılıyor., | SÖney, T, 31.1.2013
ağır almak | Daha doğrusu Semiha, Macide'nin kendini pek beğendiğini zannediyor ve ona karşı küçük mevkide kalmamak için kendini ağır almak icap ettiğini sanarak lüzumsuz bir soğukluk yaratıyordu., | S Ali, İçimizdeki şeytan, 24
ağır azem | ağır a'zamdan. biraz daha az. Müstağni gibi. Evlenme maksadıyla ağır azem bir kız veya oğlan. 18.2.2014 | ağır azem: oturmasını kalkmasını konuşmasını bilen, oturaklı. müstahak kelimesi çekkin ile daha yakın alakalı belki., | A Savaş, 18.08.2024
s.
ağır cezacı | ağır ceza mahkemesi başkanı veya hakim üyelerinden biri | bir kardeşimiz felsefeci öbürü yedek parçacı / ağır cezacı bile var / ve habeşi bir kumaş tüccarı, | MGürpınar, GN, 58
a.
ağır cezalı
s.
"ağır cezalı s. "Bu insanlar artık Grafschaft yargısı dışında kalmışlardı | yalmz bazı ağır cezalı dâvalar bakımından Grafschaft mahkemesine uyrukdular.", C Üçok, Alman Hukukunun Tarihi Gelişmesine Bir Bakış, 302-303"
ağır cezalı | Bu insanlar artık Grafschaft yargısı dışında kalmışlardı; yalmz bazı ağır cezalı dâvalar bakımından Grafschaft mahkemesine uyrukdular.302-303
s.
ağır cezalı b.s. | Bu insanlar artık Grafschaft yargısı dışında kalmışlardı; yalmz bazı ağır cezalı dâvalar bakımından Grafschaft mahkemesine uyrukdular., | Coşkun Üçok,302-303
Ağır elli | yavaş. | Çoktan beri 'Gençlere öğütler yahut izdivaca hazırlık' isimli bir kitapçık yazmayı tasarlıyordu., | O Hançerlioğlu, 1959, 36
s.
ağır hoca | Üç elin duası, üç elin hocası' demek, Kur'anı Kerim'i ezbere, eksiksiz bilen, yorumlayan 'ağır hoca' demekti., | O Şahin, 1999, 64
a.
ağır metalci | Özlem ağır metalci oldu. Teneffüslerde ya kulaklarında walkman ile dolaşıyor ya da üst sınıflardan birtakım deri ceketli deri pantolonlu tiplerle geziyor., | İpşiroğlu, 114
a.
ağır ol batman gel derler | Fakat öbür yandan da şunu söylemeliyim: Eleştiri de eleştiri olmalı, sokak dilini kullanmamalı, -ağır ol batman gel derler-, sözün ağırlığını, ciddiyetini azaltmamalı..., | F Gedikli, 24.1.2022, watsap
ağır s mecaz ciddi, önemli, büyük | Neticede, ilk parlamento da, Esterházy'den Károly'ye, Zichy'den Dessefwy'ye, Macaristan'ın | ağır asilleri ve | şampanya kralı Törley ve Doktor Tauffer gibi endüstri ve bilim devrimiyle baş döndürücü hızla yükselen burjuvazinin sarayları arasına sıkışmış, âdeta onların ihtişamı içinde ezilen bir bina., | SÖney, 21.1.2011 | Köle tüccarından padişah, Mahperi'yi çok ağır bir fiyata satın aldı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 105
ağırbar | Sofranın kaldırılmasıyla eller yıkandı, mızıka eşliğinde oyunlara, ağırbarla başlandı., | RahmiDede, Tutkun, 25
a.
Ağırbaşlı | Yoksa kaçak sözlere sığınan bu kalp, farkında değil midir ki gerçek ağırbaşlıdır ve kendini yavaş yavaş belli eder., | Ömer Say, 2010, 46
s.
Ağırca | O mizan, o tartı o kadar ağırca, ihtiyatla oynuyor, onun etrafında o kadar dikkatle o kadar söz, fikir, his titriyordu ki, orada her şeyden ziyade namus ve şerefin hakim olduğu ilk bakışta hisseliyordu..., | Kırımer, 1967, 90 | Ne yalan söyleyeyim, iş biraz ağırcaydı ama, karnımız tok, sırtımız pekti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 48 | 2. | Ev sahibi yine ağırca cevap verdi: -Semerkantta anlarsın! Yola çıkmaya hazır mısın? , | C Emiroğlu, Gökbayrak, 302 | Yürüyüşü yorgun, adımları ağırcaydı., | A Cılga, 1980, 25
s.z.
ağırlamak | ağır olmak, ağırlaşmak | kar indi çam evlerin / ağırladı damları, | Y Miraç, 1981, 47
f.
Ağırlaşıvermek | Birçok kereler Campion`u yola çıkmıya zorladım ama, bilirsiniz ya, birkaç kokteyl devirdi mi ağırlaşıverir insan., | S Maugham, 1959, 88
bf.
Ağırlayış | Bu, bir evin, eski ve mahrem aşinasını, kapı tokmaklarına varıncaya dek parlatarak ve çeyiz eşyasma kadar yere sererek ağırlayışıdır., | NFK, Çerveve, Son Posta G, 4.3.1939
a.
ağırlıklandırma | Bir matematiksel modelin yahut farklı unsurların değerini, önemini, önceliğini veya etkililiğini belirtmek için uygulanan bir işlem. | Bu ağırlıklandırma , diğer öncelikli amaçları etkilemez . 43-47 Bu sütunlar sadece sütun 25'de B » ve « G » olup , pozitif sapmalı değişkenin enküçüklenmesinde kullanılır. Bu sütunlar, enküçüklendirmede öncelik düzeyini içermelidir ..., Teknik bülten serisi, 1954, S 161-176, 39
a.
ağırlıklandırmak | Şimdi not ortalamasını yazacak. Yani 2 yıllık meslek yüksek okulundaki notunu yazacak. Fakat bu not direk olarak kullanılmıyor. Çünkü ÖSYM puanları hesaplarken bunu ağırlıklandırıyor, yani 2 yıllık meslek yüksekokulundaki başarı notu mesleki ağırlıklı orta öğretim başarı puanına dönüştürülüyor., | SGültekin, 20.04.2006, NTV. | Arrighi boyut, nüfus vb sayısal verileri biraz fazla ağırlıklandırıyor bence ama, | Doğu Asya'daki iktisadi rönesansta Japonya'yı pek kaale almamakta haklı olabilir; Japonya 'batı'dan sayılıyor artık., | NAlpay, R, 19.02.2009
f.
ağırlıklı | 1. sıfat Ağırlığı olan. 2. sıfat Değerlendirmelerde üzerinde fazlaca durulan. 3. sıfat Çoğunluğu oluşturan. | Ortada: Demiryolunun kentsel strüktür üzerindeki etkisine en iyi örnek istasyon caddeleridir. ... Bunun nedeni, o yıllarda uygulanan ve Geç Osmanlı dönemindekinden radikal biçimde farklı olan demiryolu ağırlıklı ulaşım planlamasıdır., | Üç kuşak cumhuriyet, 1998, 104 4. Önemli, önde gelen, mühim. | Mavi tiren Ekspres Yataklı / Ağırlıklı kişiler kurulur koltuklara / Katarlar düğüm düğüm katarlar kırkayaklı / Kampana hazin hazin yürekte vurur., | İlhan Geçer, 1986, 16
ağırlıksız | İsa ve Meryem resimde, heykelde, şiirde ana oğul olarak gösteriliyorlardı, ama ikisi de bizim üç boyutlu, yer çekimli, ışıklı gölgeli dünyamızdan değillerdi. Zaman ve mekân dışı, hacımsız ve ağırlıksız varlıklardı., | S Eyuboğlu, Sanat üzerine denemeler, 1974, 30
s.
ağırmadık | ağrımadık, ağrımamış. | Kaza zannettiklerinden daha feciydi. Ağırmadık yerleri kalmamıştı . Üstelik Adnan'ın sol ayak bileği de de fena halde şişmişti., İlhan Engin, Allah | seviniz dedi, 1961, 189
s.
ağırşaklanmak | Ergenlik döneminde çıbanda veya memede ağırşak biçiminde bir tümsek oluşmak | Ka'ıb'ın cemi ki memeleri kübik, yani yeni ağırşaklanmış, turunç memeli denilen taze kızlara denir., | Yazır, 8, 5545
f.
GTS+
ağırtı | ağrı. | Kaç gündür sol akciğerde ağırtı var. Biraz öksürük var. Kızımda kaç gün ateş ve dünden öksürük. Eşim de, ben de halsızlık, kas ağırtısı ve biraz ateşle. Covid olabilirmi acaba? Ya da yeni virusmı? Ne içilir bu durumda? Kimlerde boyle oldu nasıl devalandınız? Tavsiye edin., @NailNabiulla, 13.01.2025, X | 2. | | Süt, yoğurt, ayran v.b. ürünler.
a.
DS
ağırtmak | bkz. ağartmak belertmek Gözlerini ağırtma öyle. Düşman düşman bakma öyle., | BYıldız, DünyadanBirAtlıGeçti, 74
f.
TDK-
ağıt | ağıda oturmak deyim | ölünün ağıt yakmaya başlamak | Ağıda oturmuş ölü sahipleri, ölüye canlarını katmak istedikleri zaman susardı ansızın., | B Yıldız, Dünyadan Bir Atlı Geçti, 53
a.
TDK-
ağıtçı | Bu ağıtçı toplum, [sanatçı] öldükten sonra hep ağlar. | , | MusaEroğlu, M, 25.9.2012
s.
ağıtımsı
s.
ağıta benzer, ağıt gibi.
tr. ağıt-ımsı
"Telaşlı konuşmalar, deyinmeler, "Güvercin'im hâlâ dönmedi!" gibisinden ağıtımsı sesler geldi kulağına. Ölgün ışığın altında Güvercin'in anası Teslime, düşünceli, kederli gözlerle önüne bakıyor, bir köşede, siyah benekli kedileri kıvrılmış uyuyordu.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 86"
ağıtlı | aldı dicle: / oba oymak nice aslan yiğitli / türkü yakar dostlar bize ağıtlı / kıyımız saz salkım salkım söğütlü / koşuyoruz birleşmeye yanyana, | Ozan Telli, Şahince, 50
ağıtlık –ğı | çolak cevizin kabuğu çatlar kadın şekil almaz / kıyafetinden önce çürür insan ağıtlık, | M Tuğrul, Palto, 13*
a.
ağıtsı | Karacaoğlan kuşağından gelmeydi; ezgili, derin, ağıtsı, yumuşak kokan üzünçlü sesiyle çok uzun, renkli, yanık türküler söylerdi., | O Şahin, 1999, 56
s.
ağıtsız
Ağız | Ak Düşen Gözün İlacı / Bir âdemin gözüne ağ düşse ber vech-i âtî muâlece ile bi-iznillah mündefi olur (aşağıdaki gibi ilaçlanırsa Allahın izniyle savar). Şöyle ki üç-dört günlük tavşan yavrusunun eşekçesi içinde ağız tabir olunan sarı bir şey olur, onu alursun bir de tüysüz fındık faresini ayru ayru âteşde yakarsun., | F Gedikli, Ufuk Ötesi, Kasım 2008
a.
ağız bozma | Kalabalık birdenbire ağzını bozan karıyla aralarına girmese, yarınki gazetelerde 'Delikanlıya ağız bozmanın ne demek olduğunu' okuturlardı Dünya'ya., | O Kemal, 1969, 41
a.
ağız dil bilmemekAğız dil bilmez, gitmez gelemez. İçinde bir devlete vatandaş olmanın sıcak hissini duyamaz., | A Kabaklı, 8.4.1968
dey.
ağız dil vermek | Ağız dil vermeyen köylüler / Odun mu, tuz mu, hasta mı götürürler? , | C Külebi, Sıvas yollarında, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 120
ağız dolusu | Ali saatine baktı: Beşe çeyrek var. bir nefeste ağız dolusu sövdükten sonra telefonu kapattı., | O Hançerlioğlu, 1959, 54
a.
ağız I | 1. Trabzon ve Rize'nin türkülerdeki ağız, okuma tarzı çok güçlü; bu söyleyiş tarzı her yerde etkili olmuş. TRT radyolarındaki eski kayıtlarda türküyü okuyan kişilerin ağız özellikleri sonraki nesilde etkili olmuş. Mehmet Akif Korkmaz, 13.2.2022, facebook | 2. | söylem. | [Kemal Kerinçsiz] 'Bizim bizden başka dostumuz yoktur, devşirilmiş hainimiz çoktur, üç tarafımız deniz ama dört tarafımız düşmanla çevrilidir' ağızlarıyla içe kapanmacılığı savunuyordu., | Akif Beki, Hr, 8.7.2017 | ağız-dil vermemek Köylüler bu konuda kesinlikle ağız-dil vermiyorlardı., | Alper Özbek, 19 | ağız bozmak deyim hakaret etmek | Kalabalık birdenbire ağzını bozan karıyla aralarına girmese, yarınki gazetelerde «Delikanlıya ağız bozmanın ne demek olduğunu» okuturlardı Dünya'-ya.OKemal, 1969, 41 ağzı burnu çarşambaya dönmek dey.ağzından girip burnundan çıkmak (birinin) deyim | Ee, kırk yıldır patriğin eşeğini... ha? Ağzından girdim, burnundan çıktım..., | OKemal, 1966, 31 ağzından almak (birisinin) deyim birinin gizlediği bir şeyi onu ustalıkla konuşturarak öğrenmek | -Ağzından aldım bütün bunları. Ona kalsa, ben müfettiş filan değilim diyor., | OKemal, 1966, 51 | ağzından yel alsın | Cumhuriyetçi cevriye: 'Ağzından yel alsın kız' diye çıkıştı., | NGüreli, SO, 97 | Buraya rüzgarın ağzına durma., | ? , 31.3.2024+
dey.a.
ağız II | Ak Düşen Gözün İlacı / Bir âdemin gözüne ağ düşse ber vech-i âtî muâlece ile bi-iznillah mündefi olur (aşağıdaki gibi ilaçlanırsa Allahın izniyle savar). Şöyle ki üç-dört günlük tavşan yavrusunun eşekçesi içinde ağız tabir olunan sarı bir şey olur, onu alursun bir de tüysüz fındık faresini ayru ayru âteşde yakarsun., | F Gedikli, Ufuk Ötesi, Kasım 2008
a.
ağız kalabalığı
b.a.
laf kalabalığı.
" Cemşit beyi herkese ve her zaman yaptığı gibi ağız kalabalığiyle karşıladı | Erdoğan da onun mağazasına alış veriş için geldiğini tahmin edememişti.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 65"
ağız yapmakBana bak İnayet... Ağız yapma... Senin bu gece bir domuzluğun var... Yoksa boş yere av bekliyen örümcek gibi buraya yapışıp kalmazsın!, | R N G, Tanrı Misafiri, 26
dey.
ağızcık –ğı | Onaltıncı bab hunnak, ağız, diş ve ağızcık ve dılcık devalarını bildirir., | Ş Sabuncuoğlu / İ Uzel, Mücerreb-nâme: ilk türkçe deneysel | eseri, 1468, 1999, 49
a.
tıp
ağızda eritamatoz tabanlı ufak veziküller ve ağrılı ülserler görülür. bu ağız lezyonları 5-10 günde iyileşirken,deri lezyonları ancak 2 haftada iyilesir. Bk. ocean86, 13.8.2008, EkşiS | Çinde el ayak hastalığı salgını / Salgında ölenlerin sayısı 30'a çıktı. Rahatsızlığı 20 bin kişinin taşıdığı sanılıyor., | 8.5.2008 | http://www.internethaber.com/cinde-el-ayak-hastaligi-salgini-140035h.htm, 4.11.2015g
ağızdan | Sözlü olarak, şifahen. | Ve bu tenbihnameden bir kıtası, müdürler merkez-i kazaya celb olunarak kaymakamlar vasıtasıyla kendilerine verilecek ve ağızdan dahi etrafıyla anlatılacaktır., | Halil Rifat Paşa, Tenbihnameler, 66 [1882? ] ağzı beş karış açık olmak deyim | Kadın hiç şaşırmış gibi durmuyordu, ama kızın ağzı beş karış açıktı, | MKıranoğlu, | Ereksiyonist, | DuyguÇağıD, 1, 2016, 58
z.
ağızdan kaçıvermek | Orasını ne sen sor ne de ben söyleyim. Laf gelimi ağzımdan kaçıverdi de öyle dedim işte., | N Sökmen, Hayalonya, 36
ağızdolusu | martı seviyorum çünkü / kabaran toprağa basıp / gerinen tomurcuğu öpüp / yüreğimin üstüne koyup elimi / şöyle ağızdolusu (sic) / maaaaaaaart demeye bayılıyorum. / inşallah suç değildir / martı sevmek., | Metin Eloğlu, Mart, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 182
s.
ağızlı
s.
ağzı olan
"En hareketli en heyecanlı yaşım / Oğlanlarla oynadığım çekişmeli / Tektel amca / Odamda, bazen bir ağacın altında / Evcik, evcik oynadığım / Mavi gözlü siyah kaşlı / Kırmızı ağızlı yattıkça uyuyan / Kalktıkça ağlayan içi talaş dolu bebeğim.", E K Gökkaya, 1988, 74"
ağızlı | Üstat elinden çıkma sanemlerden mütenasip yapılı, siyaha mail samurî saçlı, incerek düz kaşlı, noktalı yeşil gözlü, siyah ve uzun kirpikli, hafif sarı üzerine mevçli koyu al yanaklı, irice çekme burunlu, ufak ağızlı, (şiddet-i şehveti gösterir surette) ateşî kırmızı kalınca dudaklı, her karşısına geleni kucaklayacak gibi önüne mail yürür, insanın kalbine girecek gibi karşısındakine dikkatle bakar bir afet, | Namık Kemal, İntibah, 1876, ?
s.
ağızlık etmek deyim Bir lokma edip ağzına atmak | Ey yiğit eğer bu başörtüsünü göstermeseydin seni bir ağızlık ederdim... Hıbeyir Kızları
ağızlıklı | ve yeşil zeytin tanelerine pay ettiğim ömrüm / işler kendini / ha babam de babam işler kendini / bakır ağızlıklı bir mengenede / eskişehirde., | Alişan Ata, 2000, 67
s.
ağkurdu
b.a.
"Van Çarşıları // (... ) Kayısıya tırtıl dadanmış, ağkurdu sarmış elmayı, kabartmış toprağı / kör fare", M Taner, Sunak, 55"
ağlaç –cı | Bunlar: -Ağlayan çocukları ağlaç kalığına atarlar. -Ağlayan çocuğa kaşık atarlar. Kaşık açık düşerse bir kere daha atarlar, kapalı düşerse susacaklarına inanırlar., | Bursa arastırmaları: kent tarihi ve kültürü dergisi, 2003, S 1-7, 61
s.
ağlak s.Çok ağlayan, ağlagan. | Sizde Yusuf Atılgan cesameti (kumaşı demiyorum, haddimi aşmak istemem) görmüştüm. Siz ağlak duyarlıkların Tuna Kiremitçi'si olmaya karar verdiniz. Keyfiniz bilir..., | AKekeç, S,7.12.09
ağlam | Siyasi bağlam ve ağlam haline girersem, bir çıkmazda zamklanacağım., | SezinÖney, T, 10.5.2012
a.
ağlamadık | Fesım var püskülüm yok / ... / Kız senden ayrilali / Ağlamadık günüm yok., | Hasan Sözeri
s.
ağlamak
f.
"Kahrını çeken bilir, bu yalan dünyanın, / Kime yar olmuştur hazzı, elemi sanki, / Çile derler buna biter mi hiç? / Gülmek de, ağlamak da boş, / Derde deva arasan bile. / Ölüm habersiz geldi işte | / Başına, taşına, ocağına, yaşına.", Celâl Beykal, 1956, 64"
ağlamak | ağlarsa anam ağlar gayrisi yalan ağlar atasözü | Kadıncağız 'Ağlarsa anam ağlar, gayrisi yalan ağlar' sözünün doğruluğunu ispat etti., | M Yağmur, 1957, 48
f.
ağlamaklı | Musiki ağlamaklı olmuş, korkak adama fazlasıyla tesir etmiş demekti., | Bromfield, 1956, 328 | Nermin de gözyaşlarını tutamamıştı. Ağlamaklı bir sesle: -Demek beni affettin? ... diye mırıldandı., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 136 | bebek sesini andıran bir ses sokaktan yankılanıyordu, ağlamaklı, dokunaklı ve yalvarırcasına., | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 52
s.
ağlamalık
s.
"... borcun olan 6500 liranın ödeme şeklin mektubunda anlattığın Nasreddin Hocanın koyun hikâyesine benzemiyor da değil. Yalnız ben o hikâyedeki gibi maalesef gülemeyeceğim. Çünkü halim ağlamalık. Malumun olduğu üzere bu para dört senedir çalışıp çabalayarak ve elâlemin milyonlar kazandığı bir devirde benim ancak gümrük işleri takibi ufak ayak işleri, komisyonlar mukabilinde, alınteri ile kazandığım bir para... ", Sabahattin Ali, S Sönmez, Hep genç kalacağım: mektup, 2008, 458"
ağlamış | Gözleri ağlamışa, yanakları çimdiklenmişe benziyordu., | Tez, TTE, 44
s.
ağlamsıl | Ali, ağlamsıl Ömer'e baktı: | -Sıkı tutun, ölmeni istemiyorum. / Ömer'in ağlamsıl dudakları girip çıkarken Petranka geldi., | H Kıyafet, Almanya Afacanları, Nisan 1981 İstanbul, 5/18
s.
ağlanılmak | Eğer aklın varsa sana ağlanılmadan önce sen kendi haline ağla., | Gelin Tacı, 33
f.
ağlanmak | Ağlamak | Biz buraya ağlanmağa gelmedik. 2010? | ... ağlanmamak mümkün olamazdı . Arkadaşımın göz yaşı dökmeğe başladığını görünce ben de dayanamayıp oradan savuştum . Kimbilir terk-i vatana mecbur olan bîkudretlerin hâli nasıldır bilinemez ., Basiretçi Ali, İstanbul Mektupları, 2001, 595
f.
ağlantı | ağlama hali? | Dün gibiydi / Ağlantı gelirdi dingin düşerdim, | Beytullah Kılıç, Gelgeç İşçiliği, Caz Kedisi, 2015, Sayı 2, 37 | Hafif hafif ağlama: | Şehrin dar sokaklarında günlerce ağlantı, inilti işitiliyor-M Ş Esendal GTS
a.
ağlararası | internet, genel ağ | Yapısı gereği, durumu gereği, ihtiyaçlarıyla olan ilişkilerinin gereği, başkalarıyla birlikte olmak, başkalarıyla şu ya da bu şekilde birlikte yaşamak zorunda olan insan, yeniden, özne, özgürlük, özerklik, eşitlik, dayanışma, işbirliği, sorumluluk, aydınlanma, sekülerleşme/dünyevileşme, adalet, güven, kavramları üzerinde düşünmek durumundadır. Teknolojinin olanaklarıyla yaşamın akışını neredeyse kısıtsız olarak yönlendiren, yaşamı ertelemeyen insan, artık ağlararasında (internet) yaşamaktadır., | B Çotuksöken, M, 12.6.2013 | Yapısı gereği, durumu gereği, ihtiyaçlarıyla olan ilişkilerinin gereği, başkalarıyla birlikte olmak, başkalarıyla şu ya da bu şekilde birlikte yaşamak zorunda olan insan, yeniden, özne, özgürlük, özerklik, eşitlik, dayanışma, işbirliği, sorumluluk, aydınlanma, sekülerleşme/dünyevileşme, adalet, güven, kavramları üzerinde düşünmek durumundadır., | B Çotuksöken, 12.6.2013, Milliyet
a.
ağlargüler | Seneler evvel evden kaçıp sır olan bu ağlargüler adam, omuzuna kayışla, radyoya benzer bir tahta kutuyu çaprazlama asmıştı., | İOAnar, 2013, 22 | Çünkü o, bu memleket, Lort Bayron, Nikelanj, ağlargüler Şarlz Dikınz, yine onun gibi terelelli olan Biridelik Niçe ve İshak Nefton gibi delilere değil, esnafın alaya aldığı türden mahalle delilerine aşinaydı., | İOAnar, GK, 96
s.
ağlaşma | Kosova | itiraz MünciÖzmen'den, 9.10.2015, Çanakkale | Ağlaşma süresi 15 gündür.
a.
ağlaşmak | Sen de kucağında bebelerle televizyonların sabah programlarını dolaşıp | Karımı istiyorum... Devlet bana karı bulsun... diye ağlaşırsın..., | Duman, Vatan, 15.11.08.
s.f.
ağlatı | Ağlatı: Dursun Atılgan'a mektuplar, | Mahmut Makal, 1989, 146 | AĞLATIı / |Bu kar hep böyle ipince bir yolda mı yağar / Bir aşk bütün gıdasını bir gülden mi sağar / Siz yürürken biz kalırken gül solarken / Kim nerde nasıl ağlar // Aslında her gidiş orta yerde ne bırakır biliyor musunuz / Bir kadının ve bir erkeğin yazgısında düğümlenen o büyük ağlatıyı / Ağlatı dediğimiz incirin incire yaprağın yaprağa sarkmasıdır elbette / Sonra gözler büyür biliyorsunuz cümle uçurumlar sevişmek için sahne alır, | Haydar Oğur, 1994, 69//115
a.
Ağlatıcı | Ahmet Efendinin ruhunu hiçbir şey Emine yengenin ağırlığıyla zahmetle dökülen gözyaşları kadar incitmemiş, onun edebiyatını seven fikrini hiçbir zamanın ağlatıcı sayfası bu kadar sarsmamıştı., | Kırımer, 1967, 97 | Ağlatıcı durumların en büyüğü bizimki Numa!, | S Feyyaz, 2003, 14 | Feride'nin boyu bir bayrama yetişti | Ağlatıcı muhallebiciler çarşısına... Bakın şu kapı nasıl açılacak bugün,, | E Elönü, 2009, 60
s.
Ağlatmak | Arınıyorum ve geceleri ışığa bakamayan uykulu gözlerimi ağlatıyorum. Onlar ağlayarak kazıdılar ruhumun kuyularını ve asıl geceye ulaşana kadar ağladılar., | E Elönü, 2009, 76
f.
ağlayangelin | bot. fritillaria Michailovskiy, Ters lale | Hollanda'ya kaçırılmak istenirken son anda ele geçirilen ve dünyada sadece Erzurum'un Karayazı İlçesi'nde yetiştiği belirtilen ters lale ya da halk arasındaki adıyla 'ağlayan gelin' türünün 57 soğanı anavatanına getirildi..., | T, 19.2.2012
a.
ağlayış
a.
ağalama hali.
"Sıkı, sert, ve acımaz bir yağmur başlamıştı. Orman, yanan kucağına inen serinlikle ferahlamış gibi, çatırtıları, haykırışları, ağlayışları din[l]iyor, susuyor, büyük soluklar alarak dinleniyor sanki... ", C Uçuk, DŞ, 1971?, 121"
ağlayış | Dalga, bir kahkahadır, dalga, bir ağlayıştır / Dalga, bir tesellidir, dalga, bir sert bakıştır., | MEsat, 1934, 28
a.
GTS++
ağlayıvermek | Başka gazetelerdeki meslektaşlarımın sürekli yazdıkları rüşvet ve yolsuzluk haberlerinden bıkmış olacak ki, beni görünce hemen ağlayıverdi garip., | N Tuncer, Trafalgar, 107 | Canan bu iki sözcük arasında ağladı birden. Kısacık ve telaş içinde ağlayıverdi., | A Özakın, KB, 82 | ...o sesin ritminde, kapı çaldığında açıvermenin, misafire çay verivermenin düşünülmemiş hazırlığıyla ağlayıverdikleri bir dünya..., | Cihan Camcı, Radikal, 15.2.2013, 2.4.2016g
bf.
ağmak | Yükselmek. | Çocuklu Kadın: Ben düşümde gördüm: Çamlıbel'de bir ulu ağaç... şöyle, göklere kadar ağmış..., | Tecer, 1969, 15 | 2. | Aşağı sarkmak. | Denge de sağlanmış olur, semer bir yana ağmazdı yol boyunca., Naciye Poyraz, 1979, 2
f.
ağnamak I | Eşek yolun ortasına yatmış keyifli keyifli ağnamaktadır., | asicaldan, 3.3.2017
f.
ağnamak II | Anlamak'ın bir değişkesi. | Nişledik de darılttık ağnamıyom., | Hacıhasanoğlu, 1954, 73 | Çamaşır, bulaşık tarih yaptı / Kadınım ben bu işlerden ne ağnarım., | B, 19.8.2021, whatsapp
f.
ağrı
"ağrı ed. "Saksılardan artan su da duvardan ağrı süzülüp akmıştır.", H Aktunç, Gidenler dönmeyenler, 1976 | "Fırtınalı ve kapalı havalarda, hele ki bir de yapraklar da dökülüyorsa, maziyi düşüne düşüne camdan bakan ev kedileri ne güzeldir. Dışardanağrı huzur verirler insana.", AyçaŞen, T, 9.11.2011 "Kafayı kaldırdığında sana gölge yapacak tependen ağrı bakan yapılar olmasın da.", AŞen, T, 20.6.2012"
Ağrı / Ağrı dağı dağ | Gülhani akıttı gözden yaşını / Ağrı gibi duman sarmış başını / Göreyim yeterdi mezar taşını / Zalim Çoruh nehri geldi götürdü., Artvinli Aşık Gülhanî, Torununa ağıt, 2001
a.
ağrı | Ya ben yetim, nice kaçtım Dicleden ağrı / Kilimler ne yangındı. Hey Bektaş! Ne ateş, kulağımın dibinde öten, çın çın, M Taner, Sunak, 40 | Fırtınalı ve kapalı havalarda, hele ki bir de yapraklar da dökülüyorsa, maziyi düşüne düşüne camdan bakan ev kedileri ne güzeldir. Dışardanağrı huzur verirler insana., | Ayça Şen, T, 9.11.2011 | Kafayı kaldırdığında sana gölge yapacak tependen ağrı bakan yapılar olmasın da., | A Şen, T, 20.6.2012
edat
Ağrı dağı
dağ a.
"Çağlamış gönlümüz Nuh tufanıyam / Kesilmez dumanım Ağrı dağıyam / Hicran kalemiyem, katl evrakiyem / Yol verip el ayak üşütenler var.", San, Hicranî, 133 "
ağrı dindirici | ağrı kesici, analjezik. | Ben ise verilen ağrı dindirici hapları günde üç kez yuttuktan ve kokusu burnumun direğini sızlatan ilacı ağrılı bacaklarıma sürdükten sonra odayı biraz havalandırır, yatağımda battaniyeyi belime kadar çekmiş durumda, sırtım yastığa dayalı yeniden okumaya ya da yazmaya başlardım., | S Şengil, 1983, 42
s.
ağrı kesici / ağrıkesici | A.m. ağrı dindirici. | Küçük bir hap daha, yeniden mucizeler yaratan ağrı kesici ve hafif bir uyku, düşü sürdürmek için., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 36 | Yıldırım Akbulut, şiddetli grip olmuş. Doktor kendisine antibiyotik, ağrı kesici ve vitamin haplarıyla birlikte bir de pastil vermiş., | Cem Ozan, Pirzola 1990, 33 | Kaç yıldır başucundaydı bu kitap? Rastgele bir sayfa açıp okumaya başladı. Okuduğundan bir şey anlamıyordu. Kitabı bırakıp ışığı kapattı. Başı zonkluyordu. Kalkıp bir ağrıkesici alsa mıydı? Üşendi., | B Çelik, 2007, 77
a.
ağrılı | Bunu her an duyabilirdi ve onun için yüreği uykuda ve uyanıkken hep tetikte, hep ağrılı bir bekleyiş içindeydi., | Çokum, R Ana, 48 | Başım... Ah benim şu ağrılı başım, dayanamıyorum., | N Sökmen, Hayalonya, 8
s.
Ağrısız | 1. Ağrısı olmayan. 2. s, mecaz Dertsiz, tasasız. 3. | Ağrısız kulak delinir., | Kilis, 15.11.2021 | Burun ve kulak ağrısız delinir., | Kilis, 15.11.2021
s.z.
ağriya **
ağşam halk dili akşam. | Ağşam ağşam dalıma basma..., | Hacıhasanoğlu, 1954, 109
Ağu | Bu, namustur / Künyemize kazılmış, / Bu da sabır, / Ağulardan süzülmüş., | Ahmed Arif, Adiloş bebenin ninnisi, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 179 | Her ölüm ağuludur., | N Çınar, T, 23.3.2012 | sarı ağu | Sarı ağuların üstünden öyle hopluyorum ki! Ben burada cuharlanırım. Zehirlenirim., | 4.10.2020, Bıçkıdere
a.
Ağu çiçekleri | Şimdi bu evde Bahar Gelin'den kalma izler buluyor, içine iğne dallarının, ağu çiçeklerinin, günlük kokularının ağırlığı çöküyor, işlemeli etamin yastıklar, gölgelere sokulmuş kanaviçeler, sandık kokulu çeyizler kaybolmuş kadından arta kalan ölüm renkleri ve solgunlukları içinde görünüyorlardı., | Çokum, R Ana, 90
a.
ağulamak | Zehirlemek. | [B]u hırçın, inatçı, huysuz ve bir o kadar da çocuksu ve cömert kadının hastalığının ruhunu nasıl ağuladığını biliyordu., | S Kamuran, T, 25.7.2012
f.
ağulanmak | Zehirlenmek. | Sevdiğinizden ayrıldığınızda, terk eden kim olursa olsun ve ayrılık anı sulu göz hatıra defterlerinden çalıntı harcıâlem cümlelerle ağulansın ya da ağulanmasın, aylarca sahte bir ilgisizlikle onu izlersiniz: ne yapıyor, kiminle beraber, evlendi mi? Ben de sevgili arkadaşımı aylarca uzaktan takip ettim. Ama işlerin onun adına iyi gittiği söylenemezdi., | Y Balku, Tayfanın seyir defteri: bitmemiş külliyat, 2005, 129
f.
ağulaşmak | Zehir halini almak. | Sonra bu ağulaşmış düşünceler arasında biri | Dön... derdi., | Çokum, R Ana, 42
f.
ağulu | ağu+lu zehirli. | Ağulu pişmiş kuzu ana söyledi / Yeme benden yâ Resûl-Allah dedi / Ağuluyam bana ağu katdılar / O l münâfıklar sana mekr etdiler, S Çelebi, Mevlid, ? , 41 | Yok başka kadınlarda sendeki dişi koku / Bırak da elindeki ağulu yayla oku / İçleri sevda dolu bana türküler oku, / Sen yine Aslıhan ol, ben yine Âşık Kerem., | Otaman, 50 | Tahtarevallideki dil, gösterişli ve süslü değil, aksine ağulu ve dikenli., | MKoçakKurt, TarafKitap, Ağu2011, 27 | Bu gece uyumadan önce üstüne dantelli örtü örtüp vazo koyduğumuz iç bilgisayarımızı açalım kendimize mesaj gönderelim ey azîzan, çevremizi saran ağulu gaasıkın delinmesi ve rahmet oksijeninin gönlümüze erişmesi için:-Yâ Huuu!yâ men lâ Huve illâ Huuu,salâvat şirin yuhular şev baş, | Hüseyin Hatemi @Elifhevav 23.5.2022, twitter
s.
ağustos | ağustosta çaya girse balta kesmez buz olur | Ağustosta çaya girseler balta kesmez buz tutuyor sular., | MahmutYağmur, 1957, 10
a.
Ağustos böceği | Çekirgeler artık uyuyacak, tavşanlar, atmacalar kurkusuz yıldızlara bakacak, bütün çıtırtılar dinecek. Susmayan yalnız Ağustos böcekleri., | Tecer, 1969, 18
a.
ağustos sıcağı | Kütahya'da yine çok zengin yazma koleksiyonu bulunan Vahid Paşa Kütüphanesi'nde çalıştık. Önündeki asırdîde çınarlar ve gürül gürül akan çeşmesiyle pitoresk bir şark dekoru içine yerleşmiş olan kütüphane o ağustos sıcağında serin ve loş bir çalışma mekânı oluşturuyordu., | Orhan Okay, İflah olmaz kitap hastaları, Yedi İklim D, Nisan 2002S 145 (1999)
a.
ağza abdestle alınmakSaygın ve yüce bir kimse olmak. | Yoksa Kasımpaşa'da ismi ve lâkabı ağza abdestle alınan o kişiye, yani müstemlekeci ve istilacı gayelerle-., | İOAnar, 14 | (büyük/küçük) abdest bozası gelmek/tutmakdışkılama/idrar dökme ihtiyacı hissetmek. | Gerçi tekniği buydu ama, gene de güldü kendi kendine: Tren istasyona tam girerken abdest bozası tutmuştu. / Bir sefer de gene böyle, Doğu Anadolu'da | teftiş ve tahsilat'a çıktığı sıra, tren tam istasyona mı, gara mı girerken büyük abdest bozması gelmiş, koşmuş, kondüktörün tuvaleti kilitlemekte olduğunu görmüştü., | OKemal, 1966, 16 | Ağzı dualı | Ağzı dualı bir kadındı anası Fatma Hanım... Zübeyde'nin babası öldükten sonra okumalara vermişti kendisini., | Çokum, R Ana, 50 | Ağzı gözü beşOmuz silkti. | Güzel ellerdi onunkiler, öpülecek ellerdi, ama ağzı gözü beş değildi herhalde! Hadi bismillah! dedi., | T Yücel, Büyük Sarhoşluk, 46 | ağzı olanın yememesi gayrikabilDert etme acıkınca mutlaka yiyecektir manasında. | Sakını makını yok. Madem ağzı var, korkma. Ağzı olanın yememesi gayrikaabil! Çökük avurtları, içerlere gömülmüş kara, ışıltılı, sarhoş gözleriyle lokanta sahibine dikkatle baktı: -Amma, tabi ağızdan ağıza fark var!, | OKemal, 1966, 52 | ağız yapmakbirini kandırmak, yanıltmak amacıyla duygularını, düşüncelerini olduğundan başka türlü gösterecek biçimde konuşmak | Şaşkınlığımı korkuya atfediyordu. Omzuma dokunarak: -Yabancı değiliz canım, dedi, ne ağız yapıyorsun? / A benim beyim efendim. Neye tatlı canını skıntıya koyup ağız yaparsın..., | Güntekin, Damga, 74/123 | ağzı bağlı | Oruçlu. | Şu mubarek günde ağzı bağlı (Ramazandı) güneşin altında sen bu meşehhetları çekenni bah bahalım. (meşakkatleri çeker misin bak bakalım FG), | FAtabek, DK, 135 | Ağzı sulanmakhürriyet sözcüğünü söylerken sulanıyor ağızları Kübalıların / balkutusu bir karpuzu kesiyorlarmış gibi / ve gözleri parlıyor erkeklerinin / ve kızlarının eziliyor içi dokununca dudakları hürriyet sözcüğüne, | NH, 90 | Ağzı üstüne gitmemekHayat devam ediyor her şeye rağmen; kime güvendiysem güvendiğim kadar çıktı, kimi sevdiysem sevgiyle baktı. Bir hayal kurdum yanlışmış, bir yol adımladım uzakmış, Eylüllerin biri iyi biri kötü çıktı. Ben o adam değilim aslında, ben o adam değilim. Sahi bir sokak arasında üzerindeki battaniyeyle soğuktan korunmaya çalışırken görseniz beni şaşırır mısınız? Ya da ben öldüm diyelim, hoca sordu | nasıl bilirdiniz? sittir edin ibneyi ağzı üstüne gitmez kendini akıllı bir bok sanırdı der misiniz? Hiç mi cesur olamadınız, hep mi sakladınız aklınızdan geçeni, hep B planıyla mı yaşadınız? , | | http://www.xlargeworld.com/guncem-arsiv/2013/1/, 7.3.2013, B Sarımehmetoğlu, 9.12.2021g | Çok yaygaracı bir köpek ağzı üstüne gitmez kolay kolay ısırmaz., | 01.12.2018, G İslamoğlu, CNNTürk, | https://mnrock.info/fund/hqKdrp2TpLjXaMY/do-u-karadeniz-in-nadide-k-pek-rk-zerdeva-ya-dair-her-ey-ye-il-do-a-01-12-2018-cumartesi.html, 9.12.2021g | ... mutlu olmuşlardı ki haftalardır konuşmayan Hasan bile ağzı üstüne gitmeyen kuşlar gibi cıvıldaşıp durdu., | N Bekiroğlu, Nar Ağacı, 316 | Ağzı var dili yokYalnız Batur'un anası çekingendir. Ağzı var, dili yok..., | Çokum, R Ana, 21 | ağzı var dili yok/lar | hayvan/lar | Ağzı var dili yok'ların hakları, | DHızlan, Hür, 8.1.2016 | ağzı yumuş dolu olmakBirinden sürekli iş istemek. Afşın, Esra Çetinkaya, 3.5.2023 | Ağzım burnumdan daha yakındır... atasözü. Yakının yakını vardır, en yakına bakarım. ||ağzım kurusun beddua. | Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhî? / Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!, M Akif Ersoy, ? | Ağzına sıçmak (birinisin)Ağzına sıçıcam senin, Boab Coyle! İkimiz de istiyoruz bunu! İnkar etme! ., | Irvine Welsh, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 38 | Ağzının tadını vermekağzının payını vermek. | İmam, o gün, Hafızın ağzının tadını vermişti. Fakat misafir, bir türlü evin kızından ümidini kesmiyordu. Allah'ın bütün günü çardağın altında tuhaf tuhaf gazeller, Arzu ile Kamber, Köroğlu ile Ayvaz masallarından alınmış beyitler okuyordu. Hatta bazen: | Ey elif kaşlı, ela gözlü dilber / Hacıyağları süreyim gerdanına... yolunda şiirler yazı okumaya kadar varıyordu., | R N G, Tanrı Misafiri, 17-18 | ağzının suyu akmakHele Suriye kumandanı Cemal Paşadan bahsettikçe ağzının suyu akar ve bâlâ-pervazâne atup (yüksekten atıp tutarak, böbürlenerek) tutardı., | İ Arvas, TH, 74
dey.s.a.
ağzı dili söylemez b.s. dilsiz, lal, konuşamaz. | Katırın yularını Hacer'e uzattı: | Biraz gezdiriver kızım, ağzı dili söylemez hayvanı, hasta falan olmasın dedi., Naciye Poyraz, 1979, 63
ağzı karalar
s./a.
tr.
"Ağır, buharlı sıcaklar, çöküp bunaltmaya başlar ortalığı sonra. Çatlayan toprağın yüzünde derin yarıklar, ağzı karalar oluşur", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 74 "
ağzı kilitlisır taşıyan. Sır saklar. SIR: gizli tutulması gereken şeyler Ağzı kilitli (Ondan laf alamazsın. Ağzı kilitli), N Muallimoğlu, Deyimler, atasözleri, beyitler ve anlamdaş kelimeler, 1983, 250 | Hilmi Oflaz'ın dikkat çekici başka özellikleri nelerdi? Mesela babam asla dedikodu yapmazdı, gıybeti sevmezdi. İdama götürsen senin verdiğin sırrı kimseye vermezdi. Akrabalar arasında da söylenirdi, Hilmi'nin ağzı kilitli derlerdi. O denli hani, kesinlikle söylemezmiş kimsenin sırrını. Kimseyle de alıp veremediği olmadı, para hırsı yoktu., Neslihan Ünsal, Betül Oflaz, YŞ Pazar, 11.05.2025
dey.
Ağzım burnumdan daha yakındır...
17.11.2018
Ağzım burnumdan daha yakındır... Yakının yakını vardır, en yakına bakarım ++
ağzın kan dolu olsa da bazılarının yanında kusmayacaksınEsra Çetinkaya, 30.05.2025 | Ağzı kan dolu olsa tükürmez., Uluslararası Folklor ve Halk Edebiyatı Semineri bildirileri:, 1976, 110 | Ağzin kan bilen tolsimu düşmen aldida tükürme. Ağzın kanla dolu olsa bile düşmanın önünde tükürme., Kurtuluş Öztopçu, Uygur atasözleri ve deyimleri, 1992, 79
dey.
ağzından kaçırıvermekbir şeyi niyet etmeden veya istemeden söylemek. | Anası: | Ya iskonto? dedi. | Üç-dört denk iskontoya çıkarsa? Herkes susuyor, düşünüyordu. Belki de babalarının söyleyemediğini anaları dilinden kaçırıvermişti., Naciye Poyraz, 1979, 58
dey.
ah | / | Bir iki Sözde beyan ettiğimiz gibi, her insan geçmiş hayatınını düşünse, kalbine ve lisanına ya ah! veya oh gelir. Yani ya teessüf eder, ya elhamdülillah der., | S Nursi, Hastalar risalesi, 77 | Bir-iki defa kesik kesik öksürdükten sonra, | Ahım gibi ah var mı acep ahlar içinde şarkısını söylemeğe başladı., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 91
a.ünl.
ah ü zar almak (birini) üzülmek, ağlamak. | Laleyi sünbülü gülü har almış/ zevk u şavk ehlini ah ü zar almış, | B Zihni, EGŞA, 55
aha
z.
işte, az kaldı. önümüzde.
"Al bir kalpak giymişti, al, / Al bir ata binmişti al. / Zafer ırak mı dedim, / Aha diyordu." Dağlarca, ÜŞD, 38"
Aha | Şu; işte. | Soru: Yönümüzü nasıl buluruz? Yolda gidiyoruum bir adama rastladım aha bu yoldan gideceksin dedi giderim. Sora sora Bağdat bulunur. Recep / Ortaokul-2., | Y Ural, Temel Reis, 109-110
ünl.
aha ü. (Şaşkınlık ve hayretle) bakın. İşte. | Aha, Erdal İnönü de listede. Ankara Gazi Lisesinde 1123 nolu talebeymiş. Kız kardeşi Özden İnönü de Ankara Kız Lisesinden listeye girmiş.; İKüçükkılınç, 16.3.2011 epostası | Bu kitap vali Alâeddin H. Özkiper isimli bir vali tarafından yine bir vali olan Baha Kargın'a imzalanmış. İmzalı olduğunu aha bu satırları yazarken gördüm., | İKüçükkılınç, 13.10.2011 epostası | -Aha, aha... defterini çıkardı, kalemini de... Demedim mi ben size müfettişler müfettişi diye? ,OKemal, 1966, 27 | Nice ormanlarda aha / Kızarıyordu nar bak., | F H Dağlarca, 1971, 18
Aha-deha | Haydi dedim oğlana... Ver ettik tarlaya... aha-deha derken, çat, dedi, pat dedi traktör durdu., | A Nesin, Medeniyetin yedek parçası, 14
ahacık | aha+cık. Aha. Şimdi. | Babam; -Ah anne ah, neredeydin? diye sorunca, bize ne dese beğenirsiniz? -Sakız almaya gitmiştim... Ahacık... demez mi? , M İzgü, AAG, 2007 (1994), 17 | 2. işte. | Hem de anneannem asker kaçağıymış, şu yaşa gelmiş, | Ahacık ben buradayım, ne zaman askere gideceğim? diye ilgili yerlere sormamış. / | -Ben de hazırım ya Metin, ahacık şuramda biraz sızı var, şuramda da birazcık ağrı. Ama o güne dek hiçbir şeyim kalmaz., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 19/87
ünl.
ahalar | pers? Akhalar? | Aha komutanı ne denli mağrursa ötekiler o denli şaşkın ve kederli. / Ne Pers ordusundaki hırs vardı gözlerinde, ne de Ahalardaki kibir., | T Kiremitçi, 2005, 158/159
a.
ahalı sa. | O güne dek Anadoluyu tıpkı Ahalı ataları gibi ara sıra yağmalanacak düşman bir ülke olarak gören askerler, haftalar süren dönüş yolculuğu sırasında yaşamın gerçekleriyle tanışma olanağı bulurlar., | T Kiremitçi, 2005, 201
ahan
şimdi, hemen.
"Ahan kopacak kızılca kıyamet, / Bir seyir kaplamıştıı düzü. / Vardı üçüncü tabur hücum uzaklığına dek, / Görülüyordu kâfirin eli yüzü." Dağlarca, ÜŞD, 12"
Ahan işte. | Naylona sarılı çuvallar var ya / Ahan şu meşenin üst tarafında / Üç çuvalı 15 bine verdiler, / Çok para döktüler Gülağa., | Ş Belli, Ağa kapısı, 36
ahanda ahan da'dan kalıplaşma. | Ahanda size fırsat sevgili siyasi partiler! Muhtemelen sandıktan yine tek başına bir iktidar çıkmayacak. Ve yine koalisyon görüşmeleri başlayacak., | GülseBirsel, Hür, 28.10.2015 | ahana da | Beyazıt Han, bu sözleriyle Gürcüler kadar, Türk ve Müslüman diye bildiğimiz Kıpçakların, Tatarların, Irak'ın, Şam'ın, Memluk ile Horasan'ın, bu arada Hint topluluklarının da ne mal olduklarını ahana da dank diye, ortaya çıkarmıştır., ÜAslanbay. T, 7.8.2014
ahbap –bı | ahbap çavuş | Bizim üç ahbap çavuşlara da bu kadarı yetip de artardı bile./İşte böylece bizim üç ahbap çavuşlar bir baba sahibi oldular., | NGüreli, SO, 88/90
b.a.a.
Ahbapça | Kahvede bulunup, bu manzarayı görünce tavlalarını bırakıp o tarafa sokulanlar, ağızlarının kenarında ahbapça sırıtmalarla Hacı Etem'e bakıyorlar ve o, liraları avuçlayıp cebine doldururken aptal bir bakışla dudaklarını yalıyorlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 72 | Sonra köprüde onlarla ahbapça konuşup giderken gördüm, arkanızdan geldim. 22 kız galiba o yolun yolcusu? Ha? Şişman karıda da tam esanaf kılığı var ya!..., | S Ali, İçimizdeki şeytan, 22 | Kilometrelerin toplamını yaptılar, otomobillerine kusur buldular, birbirlerine ahbapça küfürler ettiler ve varlığını unuttukları arkadaşlıklarının farkına vararak, adeta canlanıp, rahatladılar., | Colette, Dişi kedi, 1954, 55
s.
ahça | akça, para. | Garip Kemalî der, çözülür bohçam / Meydana dökülür altınım, ahçam / Açılır goncalar, şen olur bahçam / Bülbüller gülünde öter hay gelin., | Borlu Kemalî Baba, 17
a.
Ahçılık –ğı | Aşçılık. | Meğer vaktiyle Bayan Mallinson'un bir kuzinin evinde ahçılık yapıyormuş, diye fısıldadı., | Bromfield, 1956, 426
a.
ahd ü peyman etmekantlaşmak. | Gel seninle ahd ü peyman edelim / Bağlanalım bir ikrara varalım / Söylediğin sözde hemen duralım / Ne sen beni unut ne de ben seni, Yeşil ördek, Sivas
dey.
ahdına durmaksözüne sadık kalmak, ahde vefa eylemek. | Hey dini kara münafık durmadın sen ahdına, | AşıkÖmer, EGŞA, 54
dey.
Ahenk –gi | Dışarıda erkeklerin yaptığı ahenk ise hiç bu kadar sakin ve ağır değildi. / | Yahu, haberin yok mu? Bizim Hacı Rıfat'ın İhsan da evleniyor, iki haftaya kadar düğünü var. Çoruk'tan gelin getiriyor. Dehşetli ahenk yapacakmış! dedi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 88/94
a.
ahenkleşmek | Ahenkli hale gelmek. | Manzaralar birleşir, dünya ahenkleşir. Ruhlara gizli bir lezzet gelir. Ağaçların gölgeleri yerlere koyu ve titrek danteller nakşeder., | A Ş Hisar, Boğaziçi yalıları, 1968, 196 | Solculukta hürriyet, adalet, ilim; bu üç unsur birbirlerinden ayrılmaz, aynı kıymet içinde ahenkleşirler., | Taray, 119
f.
ahenktar | ahenkli, uyumlu. | Lösemili düşüncelerin, şiir okumayı bırakışın ve bir evliya servi ağacı büyütüşün, ahenktar hikayen. Şimdi bu kağıtta çünkü doktorun tanısı Alzheimer. Ve sen unutmamak için yazıyorsun., | Zehra Yenen, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 18
s.
aheste adımlı | Yavaş adımlara sahip olan. | Nedense, çok sık rastladığımız şu siyah renkli, aheste adımlı, ot tohumu toplayan masum karıncalar ilgimi çekmemiş., | İ E Şumnu, Hatıralar, 62
a.
aheste beste | Boş bir okul servisi aheste beste köşeden döndü., | B Çelik, 2007, 36
s.
âhesteleşmek | Ay açar tüller içinden, gönül âhesteleşir, / Gül açar, renk ile sevdâ dil olur besteleşir,/ Zülfü bir ân ile pejmürdeleşir, desteleşir, / Gül açar, renk ile sevdâ dil olur besteleşir..; S Bumin, Vuslat Şarkıları, 5
f.
ahestelik –ği | O saba makamı ahesteliğindeki namaz vakti hutbelerden neredeyse bir jet sesleri yükselmedi., | Ramazan Rasim, T, 31.8.2011
a.
ahesterû +*/
ahfa | Kalp, ruh, sır, hafi, ahfa. Latifeler ve yerleri. Aklı, zihni, eneyi, egoyu terk edince sırasıyla açılacak latifeler @Mssglory1, 5.11.2021, twitter ++
a.
ahhghh!... Ya Tüpçüleer!... Girip çıkmadıkları ev yoktur. başka bir kadının tüpünü takarken seni unuturlar uuvaaa!..., | R Erer, Tehlikeli ilişkiler, 2000
ahı gitmiş vahı kalmışs. | Böyle kazanmaya devam ederse bir yıla kalmaz gelin olduğunda aldıkları ahı gitmiş vahı kalmış yatak odası takımını bile değiştirebilirlerdi., | N A Gökduman, 163
dey.
ahım şahım | Ama aynı anda da, adamın yaptığı sıvanın pek de ahım şahım bir şey olmadığının ayrımına vardı ustalığın obilinçdışı dikkatiyle., | D Ceyhun, 33 | Sanki öbür geceler çok mu ahım şahımdı., | S Karakoç, Hikayeler II –Portreler, 18 | Gerçekte Dingo'nun kitabı hiçbir ahim şahım sözcüğü içermiyordu . Dingo'nun kitabının lamı ve cimi yoktu. Kitabı ahım-şahım sözcükleri içermediğinden kendi halinde, kimseye zararı dokunmayan, tehlikesiz, sakıncasız, alçakgönüllü, samanlar arasına sıkışmış bir kitaptı., | F Ulay, 1998, 19
ahırlaşmak
f.
son çatmak.
"Zaman ahırlaştı tarihler tamam / Dahi mihrabını beklemez imam / Müezzin camaatin yediği haram / Yenilecek temiz bir nan mı kaldı", San, Hicranî, 130"
ahıska | yer adı | ahıska tozluğu | Dizlerinden bir parça aşağı inmekte olan çuha şalvarın alt tarflarını beyaz Ahıska tozlukları örtmüştür., | MNaci/OSevim, 15 | Ahıska hançeri | İsyanım, bilmem varır mı ilân-ı hürriyete / Bizler amentü gibi iman ettik Meşrutiyete / Ölsek de ismimiz ulaşır mutlak ebediyete / Ahıska hançerleri kadar güzelsin sen., | @fedaiteskilati, 19.3.2023, twitter
a.
ahi ahi | Bağlanmıştı çayırda kalın bir urgan ile, / Ahi... Ahi... diyerek gelmişti eşek dile..., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 63 (30.05.2025)
ahir ömrümde | ömrümün sonunda, ihtiyarlık çağımda | İçinizde | Tolunay Kafkas'ın menajeri oldu herhal diye düşünenleriniz de oldu biliyorum, ama kendisini ahir ömrümde sadece bir kez canlı olarak gördüm, o da ayaküstüydü ve herhangi bir | ilişki için yeterli bir süre alamadık hayattan., | STunalı, T, 19.11.2011
z.
ahir zaman | kıyamet öncesi, kıyametin kopma arefesi. | Fındık attım harmana / Hep garıştı samana / Senin ile ikimiz / Galdık ahır zamana, | Giresun türküsü
a.
ahiret ehli | zıddı: dünya ehli Ahiret için çalışan kimse/ler ++
a.
ahiryan
"Ayrıca ben Arap kültürüne son yüzyıla kadar kahramanca direnmiş Çepni boyuna mensubum. Annelerden gelen ahiryan koyu Arap kültürü biraz sendelememe neden olmadı değil. Titreyince kendime geldim.", K Beşirli, G! whatsapp, 8.7.2021"
ahistorik | Türk milliyetçiliğinin birinci ve ikinci kuşakları, 20. yüzyılın ilk yarısında (Garp) | medeniyeti(ni) yakalamayı amaçlayan hamleler yaptılar ve bir dizi yeni kurum yarattılar. | Ancak böyle olabilirdi demek ne kadar yanlışsa, | ah keşke böyle olmasaydı demek de o kadar yanlış. Ahistorik., | HBerktay, T, 9.2.2013
s.
ing.
Ahitleşmek | ...Şikârî'nin bulduğu çözüm ise, yenişemeyen iki devletin ahitleştikleri ve aralarında muhabbet olduğu görüşünü işlemek olmuştur., H Erdem, KararG, 9.12.2018
f.
Ahkam | Ama bu sorumluluk haddini aşmaya, yetersiz bilgilerle ahkam kesmeye, tarihi hakikatleri çarpıtmaya yeter sebep olamaz. İlle bir kez ileri sürmek sevdasına kapılmadan, dizini kırıp siyer okursa daha iyi yapar günümüz müslümanı..., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 63
a.
ahkâmlar
"Sermet Muhtar Alus "seyyar varyete numaraları"nı tanıttığı bir yazısında5 hac mevsimi öncesinde ortaya çıkan "akkâm"lardan söz eder. Akkâmlar devenin üzerindeki tahtırevanla her yıl Hicaz'a hediyeler götüren bir kafilenin hizmetkârlarıdır. Çoğu esnaf, Suriyeli, Iraklı, Arabistanlı otuz kırk kadar ak Arap (aralarında ipsiz sapsızlar da vardır) ellerinde bir sancak, sırayla her evin önünde durur ya da bahçeye girer, "evvela Amerikanvari fokstrota benzeyen bir ahenk, arkasından ağır aksak bir tempo" ile ortalığı inletir. Evden bahşiş alınınca gürültü durur, kafile kapıdan çıkar | fakat sancağa refakat eden kudümzen "fakirin sadakası" diye tutturdukça tutturur, elindeki kayışla tek kudümüne vurarak bir türlü gitmez. Ona da bir kuruş verilerek susturulabilir."
Ahlakça | ahlak yönünden. | Bu kız da ahlakça anasından pek de farklı değildi., | K D, E Ülgen, 244
s.
ahlakı çağırmak | Bu ise yeni bir ahlakı çağırmak, daha doğrusu eski ahlaksızlığı terk etmekle mümkün., | MEsayan, T, 22.4.2013
f.
Ahlakıyat | Bir çakal ürür ormanda, köpekleri ürkütür. Mukaddesatımıza, ahlakıyatımıza, inamusumuza ve de ürüyalarımıza girüp, bizleri ve bizleri yaşatan sizleri irahatsız ederler., | T Bahar, 1977, 17
a.
Ahlaki borç. Ve suriye muhaberatı, stö ne yapıyorlar 3.7.2019da gönderildi
ahlâklanmak | İnsanın ilk öğreneceği şeyler inanmakla, yapmakla ve ahlaklanmakla yükümlü olduğu bilgiler olduğundan-., | HBurkay, HF, 1984? , 3
f.
GTS-
ahlaksızlaşmak | Yanlış bulduğunuzu izlemeyin, beğenmediğinize sırtınızı dönün, ahlaksızlaşanı kapatın, yozlaşanı karartın, kumanda aletinin ileri geri tuşlarına basarak istediğiniz yere zaplayın durun., | ABeki, R, 28.11.2012
f.
ahlaksızlaştırma
a.
ahlaksız hale getirme, ahlaksız kılma.
" ... ahlâksızlaştırma müteşebbislerinin bilmecbûriyye ortadan kalkmasıyla umûmî ahlâk yükselecektir.","
Z Gökalp, Felsefe dersleri, 2006, 378
ahlâksızlaştırmak
f.
ahlaksız hale getirmek, ahlaksız etmek.
ar. ahlak + tr. -laş-tır-
"O sermayedarlık nehci, büyük bir mikyasta cemiyyetin bütün sınıflarında tantananın ve oyun ihtirasının, ispirtonun, temaşaların ve bilhassa hayvanlaştıran ve ahlaksızlaştıran temaşaların gittikçe artmakta olan inkişafından mes'uldür. | ... ahlâksızlaştırma müteşebbislerinin bilmecbûriyye ortadan kalkmasıyla umûmî ahlâk yükselecektir. Bu Nâm İçtimâ'îleştirmenin Husûle Getirilmesi Vâsıtaları: Tekâmül ve İnkılâb: Mâlların ve fa'âliyyetlerin bu içtimâ'îleştirilmesinin ... ", "
Z Gökalp, Felsefe dersleri, 2006, 378
ahlaksızlık –ğı | Gazetede bir lale resmi, çok yağlı yemek gibi ne kadar tiksindirici, lale resminin tam üstüne tükürdü, dünyanın bütün ahlaksızlarını örten lale, köpeği sıçmış, ayağıyla kazıyıp kaldırım taşından temizledi., | NGenç, isenç, 121
a.
Ahlanıp vahlanmak
ahlanıp vahlanmak | Kızgın eki: Dokunmayacak, diye kestirip attı, şimdi ahlanıp vahlanıp şuradan gider gitmez de keyfimize bakacağız. Ne ayağı kırık eşek kalacak aklımızda, ne de bir şey... Oğlum, ayağını kırmamağa bakacaksın bu dünyada., | Varlık – 1955, S 414-425, 19 | Artık suya giderken ahlayıp vahlamaya başladı. Meğer gözüne ocak başında bir yer kestirmiş. Nihayet istediği oldu. Bir paşa gibi baş köşeye kuruldu., | B R Eyupoğlu, Dördü birden, 1956, 95
bf.
ahlanmak | ah çekmek, ah demek, üzülmek. | Vatan garip ellik garip kim tanır / Gamlı gönlüm kederlenir, ahlanır / Arap atlar nara vurup şahlanır / Gelen ellik hangi beyin elliği? , | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 97 | Neşet Ertaş'ın vefat haberini ilk duyduğunuzda yüreğinizin ucunda hissettiğiniz sızının sebebi var; yaylalarımızın serin havası, göllerimizin duru ve berrak suları, nân-ı azîzimizin mübârek kokusu gibi hepimize ait, müşterek bir şey aramızdan ayrıldığı için ahlandık, yüreğimiz cız etti., | ATA, Z, 26.9.2012
f.
Ahlat | ahlat ağacının meyvesi. | Bize gelen ahlat olur; biz onu armut yapardık!, | 8.4.2019?
a.
ahlat | Bize gelen ahlat olur biz onu armut yapardık! | ham ahlat | tecrübesiz, olgunlaşmamış kimse. | Bu müfettiş şayet olgun, tecrübelerle pişmiş biri değil de, ham ahlatsa, cahil halktan dinlediği şeyleri gerekli makama rapor eder, günün birinde de bir tepeden inme... -Aloo... sen misin Ferit? , | OKemal, MM, 1966, 66
b.a.a.
ahlat ağacı | bitk. | ahlat ağacı vardı ahlat taşı vardı şimdi bir de ahlat mezar taşları var
b.a.
ahlat taşı | akıl taşı. Güya insanın kafası bu taşa değince akıllanıp hatalarını düzeltmeye başlar., | H Kerimli, Ahlat Taşı, 2019, ? (şiir ve kitap adı) | El arasında | ?hl?t daşı (ağıl daşı) deyil?n bir ifad? var. El? ki adamın qafası bu daşa d?yir, başlayır bu s?hvl?rin aradan qaldırılması uğrunda çalışmağa., | F?xr?ddin Yusifov: | ... t?l?b?min ayağına toxunan daş m?nim q?lbim? d?y?ydi..., | http://zim.az/adpu/1035-fxrddin-yusifov-tlbmin-ayana-toxunan-da-mnim-qlbim-dyydi.html, 29 Şubat 2019? , 24.3.2019
a.
ahlatça | Ahlat gibi güçlü biçimde. | Ahlatça direnerek en kızgın güneşlere / Susuzluğu içmişim yaz boyu sır tasından., | Yetik Ozan, 1973, 7
z.
ahlı vahlı ahlı-vahlı | Fakat onlarda da süslü başlıklar altında ahlı-vahlı şiirlere, hassas mensûrelere, makasla cam nasıl kesilir kabilinden fennî eğlencelere, gür saçlı muharrirlerinin fotoğraflariyle süslü yerli roman tefrikalarına rasgelinir., | S E Siyavuşgil, Eski Mecmualar, Salon, 124 MReşit | Size binbir güçlükle geldiğim üniversite son sınıftan atılışımı, baba ocağında horlanışımı, komşularımızın ahlı vahlı ziyaretlerini, sobada tek tek yakılan kitaplarımı, her aradığımda bir dolap dibinden bulup çıkarabildiğim başörtümü, yasaklanan arkadaş görüşmelerimi ve günde yüz kere başıma kakılan inatçılığımı anlatmayacağım., | N A Gökduman, 28
s.
ahmak | Ahmak adam avcı, ahmak hayvan tazı olur, N Cimillioğlu, 28.3.2014
s.
ahmak ıslatan | akşam / ince bir ahmak ıslatanla/ Arnavut kaldırımlarının pırıl pırıl olduğu / hergele meydanına / altmış yıl onu sabırla taşıyan / emektar ayaklarını sürüye sürüye geldi... / boş bir çuval gibi yığıldı katibin odasına., | H N Erer, HM, 1962, 83
a.
ahmak otu | sigara, tütün | Reva mıdır efendiler; bırakıp terkedenlerin ve hiç tadını bilmeyenlerin | ahmak otu, Sait Baba rahmetlinin | gözü ateş, başı dumanlı yarim tabir ettiği bir şırfıntı, aşüftenin yüzünden çekilen bu kadar rezillik..., | MSAdalı, 13.12.2013 eposta
a.
ahmak tilki | Kendini kurnaz sanan aptal kimse. | Rahmetli amcamın, içinde, paradoks da barındıran, iki kelimelik sözü geldi aklıma: AHMAK TİLKİ..., | Lokman ihtiyar / 04 Mart 2023 01:19
a.
ahmakça | Bu hususiyet aynı zamanda, hayatın yalnız ahmakça zevklerini değil, tehlikesini ve üzüntüsü ve trajedisiyle birlikte tekmilini massetme hevesi, ağlanacak derecede kısa olduğu herkesin bildiği bir ömürden azami istifade etmek hırsı idi., | Bromfield, 1956, 357
s.
ahmaklaştırma
a.
ahmaklaştırmak işi.
ar. ahmak + tr. laş-tır-ma
"Mikronezya adasının en çok sevdiğim özelliği , tüm dinlerin insan toplulukları üzerindeki ahmaklaştırma etkisini bir çırpıda açıklıyor olması.", M G Kırıkkanat, 6.7.2023, 6 "
ahmaklaştırma | Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt), | Taylan Kara / BULUT YAYINLARI, 2020
a.
ahmedî I
Hz. Peygambere has olan.
s.
ar. Ahmed: Hz. Peygamberin sıfatı + nisbet î'si.
"Talîm ve tedrîs eyledin, teblîğinle İslâmı, / Sünnetinle hayır olur ümmetinin encâmı. / Takvâ ile tevâzudur, Ahmedî serencâmı, / Salât ve selâm sana ey Allahın Rasûlü", Mustafa Küçük, 28.04.2009 / 01.07.2025, Facebook
ahmedîler
s.
Ahmedîlik veya resmî olarak Müslüman Ahmediye Cemaati, Mirza Gulâm Ahmed tarafından Hindistan'ın Pencap eyâleti sınırlarında kalan Kadıyan kasabasında kurulan dinî hareketin mensubu olanlar.
s.
ar. Ahmed + nisbet î. din.
"Müslümanlar pek farkında olmasalar da, İslam dininin de ardılları var. Lewis, bu noktada spesifik olarak Bahaileri ve Ahmedileri zikrediyor ve Müslümanların da bu dini grupları doğru dini bozucu olan sapkın inançlar olarak gördüklerini belirtiyor."
S Kaya, T, 03.02.2013
Ahmediye | Hilmi Bey: Eskiden ahmediye bağlardı efendim., | Şeyh Said, 212
a.
ahmerlenmek
f.
Yâkût-ı ahmerdür ruhuñ ahmerlenenlerden misin / Mislüñ senüñ deryâdadur cevherlenenlerden misin 'İzzetî-i Adanavî, (Oğuz Ergeç Koleksiyonu Mecmû'ası. vr. 12a)
ahmetçe
Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesine bağlı bir köy
Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesine bağlı bir köy, 24.06.2024
Ahmetli yer adı. | Ahmetli köyü Söğüt ve Bilecikten gelenlerce kuruldu ben gelenlerle* (Şile? )
Ahparik / ahparig | erm. | Ama 'Ahparik' dediği bu geçmiş zaman dostunu kırmak istemiyor, zarar görmesini engellemeye çalışıyordu., | MEsayan, T, 9.9.2012
a.
ahrarane | Bu veçhile Osmanlı lisanına dair söz söylemeğe cesaret edişim, bir türk olduğumdandır., | M Naci/ Levend, 1934, 341 (İnkitadat) ++
z.
ahraz | 1. dilsiz (kimse) 2. Sağır ve dilsiz (kimse). | Su gelir millendirir aman, / Çayırı çillendirir, / Senin şu bakışların, / Ahrazı dillendirir... #NesetErtas, | Türk UFO Kurumu ™ @TurkUfoKurumu 25 Eyl 2017, twitter 3. | kirpikleri dökülmüş, çipil gözlü. | Nerde olursa olsun, ne oynuyor olursa olsun, akşam ezanını duyunca, komşularının oğlu 'Ahraz'la birlikte koşa koşa dönerlerdi eve. / Böylece 'Pis Kürt', 'Kürt Çocuğu', 'Ahraz', 'Dilsiz' filan gibi lakaplar unutuldu gitti kendiliğinden ve yeniden adına kavuştu., | D Ceyhun, 76/90
s.
ahrazlık -ğı | 1. sağır ve dilsizlik. 2. | dilsizlik. | Bir oluşuma sallıyorsun da neye göre sallıyorsun, kanıtın nerde veya ne yapmışlar. Siyasi ahrazlığın köpeği olmuşsun, köpeği. Efendim ne derse o. Havla da it olduğunu cümle alem duysun ahlaksız herif., @asimoynan, 13.10.2024, X
a.
ahretlik oğul | besleme kız/oğlan, beslek. GTS | Nahit Sırrı hakarete uğradığı kanısındadır: 'Üç saat bilâ-fasıla beni tahkir etmiş olduğunu ve tarafımdan sanki bir ahretlik oğlu imişim gibi tahammül gösterdiğimi..., | Sileri, Z, 1.1.2012
a.
ahriyan | 1. Şalpazarı Çepnilerinin komşuları Tonyalıları (özellikle İskenderlileri) tanımlarken kullandıkları söz. Genellikle hakaretvari ya da küçümseme maksatlıdır. Büyük ihtimalle Çepniler Türkmen olmayan komşularını ki sadece Tonyalıları değil genelde tüm Trabzonluları kastederler kendilerinden olmadıkları için bu isimle adlandırmış olmalıdır. 2. Ahriyan eski ikici Zerdüşt inanışında kötülük tanrısının adı ve iblislerin lideridir (bugünkü anlayışımzda şeytan). 3. Ana dili Bulgarca olan Müslüman Bulgarlar (Pomaklar)'ın bir adı da Ahriyan/lardır. 4. Selanik'in bir mahallesinin adı.
a.
âhsız s. | Zabt-ı âh eylemedir âşıka evvel çâre / Ben ise âhsız ârâm edemem âh meded! | , | Nedim, EGŞA, 373
Ahşaplık –ğı | Pitkin'in yoğurduğu kapıyı, ahşaplığın geçiciliğinden kurtarmak, içime yazmak, mayasını içimde yaşatmak diye bir ödev vardı. | , | F Kayacan, SONY, 20
a.
Aht –di | Ahd. | Her Türk gibi, Vatan'ıma lâyık olmaktır ahtım. | , | Ali Bozdağ, Üç Mevsim, 31
a.
Ahtarmak / aktarmak | Nakletmek, devretmek ekmek ahtaracağı ekmek çevirmeğe yarayan alet (Sivas 2011)
f.
ahterân | far. yıldızlar. | Âsumândır kubbesi hep ahterân âvîzesi / En ziyâ-bahşâ kanâdîli güneşle mâhdır / Sedd olunmakla tekâyâ kaldırılmaz zikr-i Hak / Cümle mevcûdât zâkir kâinât dergâhdır., Ö T İnançer, M Tatçı, 05.01.2025, FB
a.
ahzata
a.
"Dedim ahzatayla mal kazanayım / Şehirlere, beldelere varayım / Çarşılarda varıp dükkan kurayım / Altun koydum bakır madene çıktı.// Medreseye girmez mescit tanımaz / Dinler meyhanede sazı muhtarlar / Her kim ile bir ahzata yaparsa / Pek sağlam konuşur sözü muhtarlar.", San, Hicranî, 112//159 | Hayaline yele yele Nazilli, / Gelmiş sana bir ahzata menzili / Üzerinde tasavvurlar çizili: / Öpmek, koçmak gibi, türlü basmalar.", Z Ö Defne, Basmalar bahçesi, DÇÜ, 31*"
ahzı asker | kelimeler arapça tamlama farsçadır: ahz-ı asker. Askere alma. | Sizi ahzı asker şubesinden istiyorlar, dedi. | , | Güntekin, Damga, 72
b.a.
Ai ai yans. Eşek sesi. | Ahırın açık kapısından içeri dolan güneş, Sürmegözün susuzluğunu akla getirmiş olacak ki kaba kaba anırmaya başladı. | A-iii! Aaa-iiii! A-iiiii! | , | 9
AİC Ateş Idare Cihazı. | MAR; halen KORKUT, Ateş İdare Cihazı (AİC) ve HİSAR-A Sistemlerinde birincil sensor olarak görev yapmaktadır. | , | MilAselsan, 5.5.2017, 5
Aidiyetsizlik -ği | bir dini/etnik varlığa ait olmama hali. | [B]urası ile orası arasında, ikili ötekiliği, ve çifte aidiyetsizliği arasında bir köprü kurmanın başka türlü bir yolunu bulduğuna inanır., | H Soyşekerci, Taraf Kitap, Ağu2011, 23
a.
GTS-
Aids | (Acquired Immune Deficiency Syndrome | kazanılmış bağışıklığın yetersizliği hastalığı kelimelerinin baş harflerinden) Kandaki lenfositlere girip çoğalan ve lenfositleri yok ettiği için vücûdu enfeksiyonlara karşı korumasız duruma getiren virüslerin yol açtığı, irsiyetle alâkası olmayan bulaşıcı hastalık, eydis [İlk defa 1981 yılında tespit ve târif edilmiştir; özellikle kan yoluyle bulaşmakta ve homoseksüel erkeklerde görülmektedir]: Aids'in dalâlete dalmış kişilere bir cezâ-yı ilâhî olup olmadığı meselesini incelemeden önce frenginin dahi böyle bir cezâ olduğunu söyleyelim (Ergun Göze*).
a.
ing.
Aidsli / eyidsli | aids hastalığına yakalanmış. | Yarın Avrupadaki AİDSliler dahi bizden davacı olacak., | Aids, 131 | Akbulut'a sormuşlar: 'Çocuğunuz AİDSli olsa ne yaparsınız? ' Yanıt vermiş: 'Derhal kütüğünü AİDSten Erzincana alırım!, | Cem Ozan, Pirzola 1990, 105
s.
AİHM | Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ++
kıs.
AİHS | Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. | Bu açıklamaya göre, DKAB dersi konusunda uygulama AİHS'nin belirlediği kriterlere uygun hale getirilmiş durumda., | MYıldırım, T, 22.9.2011
kıs.a.
aikido / aykido | İlkokul beşinci sınıftan sonra hentbola başladım, ardından voleybol ve aikido geldi., | Bilge Öztürk, MCumartesi, 23.7.2011
a.
aikidocu | Profesör, Buluşçu, Anne, Aikidocu, Paraşütçü, daha neler neler, | @NesrinOzoren, 30.6.2023, twitter
a.
aile | ön aile | Yeni evlenen karı kocaya ön aile desin devlet mesela, 'henüz tam bir aile olmadığının' vurgusu olarak., | M Karakartal, HrKelebek, 25.2.2014
a.
aile fotoğraflı | Benim öykülerimde; aile fotoğraflı büyüklere, dünyayı turlayan ama gönlünü eğlendirmekten başka bir şeye yaramayan siyasilere, her gün bilmem ne kadar borçlu doğan bebelere, gelir daılımındaki dengesizliğe, adaletsizliğe, kul hakkı diye diye bir şeye de Rastlamayacaktınız., | N A Gökduman, 12
s.
aile hekimi | Nihayet, bir çeyrek saat sonra, Ayşe arkasında aile hekimi olduğu halde göründü. Ayşe, iyi bir tesadüf olarak hastaneye gitmek üzere tam otomobiline bineceği sırada doktora rastlamıştı., | Saliha Öz, 60
a.
aile kızı | iffetli, namuslu kız. | Artık jikletler her genç kızın, aile kızlarının ağzında., | Nazik Erik, 24
a.
aile kurmak deyim evlenmek aile olmak deyim başarılı, geçimli bir aile hayatı olmak Aile kurmak kadar aile olmak da önemlidir. Aile olmak, sadece aynı çatı altında barınmak, aynı sofraya oturmak değildir. Aile olmak, her şeyden önce gönülleri birbirine bağlı eşler olmaktır; sevgi, şefkat ve merhametle bir bütünü tamamlamaktır. Aile olmak, zihinler ve gönüller arasına örülen duvarları muhabbet, saygı, sevgi ve sadakatle kaldırmaktır., | Cuma hutbesi, 8.5.2015
aile yurdu | Bir kişinin kendisi ya da ailesinin işletmesi veya oturması şartı ile aile bireylerinin geçimini ve mesken ihtiyacını karşılamak için bir konutu; tarıma ya da sanayiye uygun gayrimenkulleri eklentileriyle beraber ailesine tahsis etmesi. | Konutlar, tarıma veya sanayiye elverişli taşınmazlar, eklentileriyle birlikte aile yurdu haline getirilebilir., | MK, md. 386
a.
huk.
ailece
ailecek, bütün aile, maaile.
"Yaz döneminde ailece tarlada çalıştılar. Yağış azalmış ama şükür yine de buğday çıkmıştı.", Ersin Bulun, 2023, 58"
Ailecek | Akbulutlar ailecek Bodruma gidip bir tatil yapmaya karar vermişler., | Cem Ozan, Pirzola 1990, 59
z.
aileci | 6284 sayılı iftira ve fuhuş kanunuyla azgınlaşan sosyâl terör Feminizm'e karşı Zehirli Hançer İhanet adlı kısa filmimiz yerli ve millî çizgide Aileci bakış açısıyla Türkiye'de ve dünyada bir ilktir!, | Cem Kanıbir, 20.4.2022, Türk Dili Sözvarlığı (TDS), facebook
s.
ailelik | Ailevi. | Ben Adsız'ım, evet benim ailelik adım yok, | Z Gökalp, Kızılelma, Karakurum, 99
s.
ailesel
s.
aile ile ilgili.
"Aşk, intikam, kin, nefret, heyecan / gerekirse biraz kan / okus pokus, alavere dalavere / ailesel belgesel / 332 kısım tekmili birden", G Aylan, DCD, 11"
ailesel | Sosyo-Ekonomik Durum Değişkenleriyle Ailesel Değişkenler Arasındaki İlişkiler Sosyo-ekonomik değişkenlerle ailesel değişkenler arasındaki ilişki hem kendi başına, hem de bu araştırmada üzerinde çalışılan diğer ilişkileri etkilemesi ..., | Ç Kağıtçıbaşı, Sosyal değişmenin psikolojik boyutları, 1972, 118 | Sadece ailesel riskin yükek olduğu kişiler gerekli testleri yaptırmalı., | Ekmel Tezel, T, 15.5.2013
s.
ailesiz | ailesi olmayan kimse. | Zira, aldığımız misal, ailesiz, sabit mesleksiz, iptidaî bir insandır. Bu noktada, kazanmanın tabiî kanunlarını arıyacak olursak, yalnız tek bir esas görülür. Çalışmak... Bundan başka çare yoktur., | Vatandaş için medenî bilgiler, 1930, C 1, 136 | Bay Murdock hazır cevaptı. | Öyleyse orada görüşelim, diye atıldı, | Ailesiz ve arkadaşsız bir genç kız New York'ta kendini pek yalnız hisseder., | Bromfield, 1956, 34
s.
airbag
a.
hava yastığı.
ing. oku: eirbeg: hava yastığı
"Devletimiz öyle uygun görmüş der susarsın TOGG bu kazada airbag açmadı", @kizilufuklar, 13.5.2024, X"
airfryer
"Bu köfteyi elbet derin yağda kızartmak mümkün ama ben klasik usül tavada cızbız seviyorum. Son zamanlarda ise hep airfryer'da yapıyorum.", Şemsa Denizsel, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 8"
airobin | Hafif, mevsimlik, ferace, gömlek, tunik için uygun bir tür kumaş. | Airobin bulunur., | 27.11.2021, Zeytinburnu, Seyitnizam, vitrin
s.
ajancılık -ğı | ... asla unutmuyor ve öykünün başlangıcında paniğe neden olan, kucağına zoraki düşülen uykuya inat burada rahat mi rahat, kendiliğinden mi kendiliğinden bir uykuyu gerçekleştiriyor. Bu arada, Hatice Gülfam Hanım'ın ajancılık oyunlar ..., | Ö Lekesiz, Yeni Türk edebiyatında öykü, 1997 | Yahu İbrahim ajancılık oynatıyorsun bana!, 19.5.2021, Emanet dizisi, Kara
ajanda
a.
niyet.
Kemal Kılıçtaroğlu'nun bırakma gibi bir ajandası yok mahalli seçimlere değin
ajandalı | Ajandalı Ankara kılavuzu, Ankara: Örkçüoğlu, 1992 ..., | VEKAM Kütüphanesi Kataloğu, 2006, 327
s.
ajanlaştırma BTS- | ajan olmaya yönlendirme, ajan yapma. | Uzun süredir ajanlık faaliyeti yürüten ve Van/Muradiye nüfusuna kayıtlı Feyzullah Tunç devletin Kürt gençlerine dönük ajanlaştırma faaliyetleri-, | 14.4.2011, www.dostunsayfasi.com › Güncel Olaylar › Köse Yazilari, 3.1.2016g
a.
bts-
ajanlaştırmak | Ajan haline getirmek, ajan yapmak. | İsrail ajanlaştırmada bu kadar başarılı mı? Nevzat çiçek, HaberTürk Tv, 06.10.2024, 06.09
f.
Ajans | 1. radyo / tvde haber bülteni. | Ajansın Sevr muahedesi (anlaşması) haberini vermesi Vanda hiçbir zaman görülmemiş şekilde galeyan ve heyecana sebebiyet verdi., | İ Arvas, TH, 36 | 2. | Acente, şube. | T.C. Ziraat Bankası Kuruluş Tarihi 1863 Yurt içinde 563 şube ve ajansı. Dünyanın her tarafındaki muhabirleriyle sayın müşterilerinin emrindedir.Vadeli vadesiz tasarruf hesapları, 1959 iramiye planında mühim değişiklikler yapmıştır. Şube ve ajansları emrinizdedir. Her 100 liraya bir kura numarası verilir., Çorum G, 18.05.1959, Yıl 37, S 2464, 2 | ... Sümerbank, Etibankın birbirlerine mevduat toplamada rekabet etmek maksadı ile yan yana açtıkları şubeler, ajanslar insanı hem acındırır, hem güldürür., | Taray, 136
a.
Ajanvari | Malın ırkını merak edip maldan ajanvari kuşkulanmaya başladık. Bu sorular milliyetçi reflekslerdi. Malın ırkının sorgulanması milli devletlerin milli ırklarını aradığı döneme rastladı. Ve Mal herkesindir, malın yabancısı yerlisi ..., | LeMan: krönik hastalığınız, 1991, C 39, ?
s.
ajanzade | Ajan oğlu. Eleştiri için. | Mesela yerli araba üretsinler maça varsa, mesela yerli cep telefonu üretsinler. Sahibinin sesi ajanzadeler., | ŞAbak, 4.3.2014 rindan
a.
Ajda ? | ... konservelerin konservecilik sanayii içindedeki hıristiyanlar için geçerlidir. Özetlenen Bayınd. Bir kemer - bc: ajda, yapı hesabı ki yeri ... Konsile ilk mürit nu orta veya hattâ daimi faiz sağlayacak veya kanun adı verilir ..., | Büyük lûgat ve ansiklopedi, 1985, C 7, 454 | Ajda | Ajda | Delik deşik olan şey; çentik çentik; diş diş olanlar. Şarkılarla, şiirlerle, türkülerle ve tarihı^ örneklerle ..., | Aydil Erol · 1989, 5 | Ajda | ajda: Üzeri çentik çentik, diş diş olan şey, | M K Çalık, Türk adı ve soyadı sözlüğü, 1989, 17
a.f.
ajda bardağı | İnce belli biraz kadın vücudu gibi yapılmış çay bardağı. | İşsiz kahvelerine dalar, kahırlarına ortak olurum, | ajda bardağında çay içerken., | R. Tahiroğlu, T, 28.9.2010
b.a.
Ajin | Ajin: Yarı İnsan 6. Cilt, | İ Güntan/G Sakurai, İstanbul 2017 (kitap adı)
a.
ajit-prop
b.a.
kışkırtıcı propaganda.
ing. ajitative propaganda'dan yontma.
"Arada Yorumsuz adı altında fotoğraflar geçiyor siyah beyaz... yoksulluğun siyah beyaz fotoğrafları... yoksul, çamur içinde çocuklar bakıyor ekrandan, endirekt ajit-prop yapılıyor... sonra yeni bir konuk geliyor.", T, 6.5.2010, 20"
ajitatif
s.
ajitleyici.
ing.
Bu tarz ajitatif terör unsurlarını dışarda tutmak için, hangi ülke sınırına 30 km girmemiz lazım..?? Hacı Bayram çiçek, 16.01.2024, Rindan whatsapp
Ajitatif / ajitativ | kışkırtıcı, tahrikçi kimse veya durum. | O hâlde neden bu kadar üzgün, böyle kindar, alabildiğine ajitatifti sık sık | beyzade diyen vatandaş? , | M Altınok, T, 20.11.2012 | Bu cümle tek başına yazının ne kadar gerçekten uzak, ajitativ amaçlı yazıldığını göstermiyor mu? Tam bir Acem abartması :-)) sayılacak cinsten., | Alper Kanca, 9.6.2012 eposta ||-daha sonra ajitativ haberler ve medya gazı ile FB taraftarlarının Aziz Yıldırım'ı savunmak için geçen sene köprüye yürümeleri gibi, yollara dökülenler de mi? , | A Kanca, 19.6.2013eposta
s.
GTS-
Ajite | Hastahane yeşil bir sahada ve paviyonlar halindedir. Bu paviyonlar ruh hastalarının çeşitlerine göre 'ajiteler', 'saralılar', 'sakinler', 'mücrimler', 'toksikomanlar' ..., İnönüA, 1967, C 19, 78
a.
ajur
a.
"Bedeli altınla ödenodi" diye belirtilen bu köşkün mimari ayrıntıları, bülbül zezli bahçelerin betimlemeleri, yemek takımlarının, Fransız keteninden pikelerin ajurları, Venedik aynalarının yansıttığı, ıhlamur ağacı mobilyalar ve "art nouveu" tarzındaki zengin dekor, içeride yaşayanlar hakkında bilgi verir.", K Gündüzalp, CumKitap, 6.7.2023, 8 "
ajur | Fr. Ajour. | Beni kucağına aldığında onlara giderdi elim, sallanan ince ajur işlemeli birer altın topun dibinde minik birer incinin yer aldığı küpeler., | S İleri, Z, 13.10.2012
a.
fr.
Ak | göze ak düşmek bkz. göze ak inmek göz lekelenmek | Diğer taraftan, göze ak düşmek Trabzon ilimizin Akçaabat ilçesine bağlı Kuruçam Köyünde gözüne ak inmek veya gözündekini getirmek biçiminde büyük baş hayvanların uzun süre aç kalmak ve yem beklemekten ötürü gözlerinin hastalanmalarını anlatır. Halk hekimliğinde hastalığı sağaltmak için gözün şişlikleri kesilip tuz vurulur. Burada bahsedilen hastalığın tıbben nasıl tanımlandığı ve tedavi edildiği ise tabii uzmanlarının bilebileceği bir şeydir., | F Gedikli, Ufuk Ötesi, Kasım 2008 | akla karayı seçmek deyim | Gene de Yunus'un bal sıcak süt, sıcak limonata ile sesini açana kadar akla karayı seçtik., | İpşiroğlu, 84
Ak ağası | Nihayet Hind Padişahının kızı, yanındakinin kim olduğunu, Dadısının nerede kaldığını ve arkadaki Ak Ağasını nerede bulduklarını sordu., | K D, E Ülgen, 148
a.
ak bıyıklı | Çocuğum dediği garson ferah ferah babası olacak yaşta ak bıyıklı, çarpık boyunlu, yıprak bîr Rumdu., | R N G, Tanrı Misafiri, 155
s.
ak çini / akçini | Seramik sanatçısı Ahmet Nejat Birdevrim, akçini (beyaz pişmiş çamur) tasarımın bilinen tek temsilcisi. 23 senedir akçiniyi çalışan Birdevrim, üniversite yıllarına denk gelen 7 sene sualtı dünyasıyla ilgilenir., | Z, 29.7.2012
a.
ak sakız | mezeki. | -Bunca sınavım arasında sana ak sakız alamam, dedi. Hem ak sakızın da ne olduğunu bilmiyorum. Anneannem; -Tuuu, dedi, mezeki sakızının ne olduğunu bilmiyor. Yani, damla sakızı., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 14-15
b.a.
aka aka | Yoksa, bütün kafelerindeki garsonların, bütün dükkânlarındaki tezgâhtarların, kalkıp da aka aka, o sinekli ve çamurlu mahallelerdeki evlerden koparak geldiklerini biliyorlar, hepsi de bal gibi., | RTahiroğlu, 13.11.2010
z.
akabi
z.
ar.
"Anında felaket / Akabi saadet / Ne güzel memleket | / Bir çiçek, bir böcek / İki savaşçı / Biri yaşayacak, biri ölecek | / İki kapılı bir geçiş, / Her ölüm bir diriliş, / Tatlı acı ard arda / ve devamlı yükseliş", S Seyidanlı, 17"
akacak kan damarda durmaz | Ta kalbime geçirmek istiyor dişlerini, / Arayor kardeşinin can alacak yerini. / Fakat yine Ömeri çarpacak el bu eldir, / Akacak kan damarda durmaz derler, meseldir., | Çamlıbel, Canavar, 44
akademi | Salisen: Arabi ve Farisi'den aldığımız kelimeleri tahdit ve bunların manalarıyla suret-i istimallerini tespit eylemek üzere bir lisan tensik ve tasfiye komisyonunun teşekkülü iktiza eyler ki bu komisyon bittabi erbab-ı ihtisastan müntahap bir akademiden başka bir şey olamaz.İbrahim Alaettin, | Tasfiye-i Lisan, Sırat-ı Müstakim, 1910, 3(54), 28-29
a.
akademi âzası | Bizim sabık Hisar külhanbeyleri şimdikilerin yanında akademi âzası kadar efendiden adamlardı, dünyayı birbirine katan Şehriban'a bile zor kullanmamışlardı., | R F Karay, Sonuncu kadeh, 108
b.a.
akademik | Akademi ile ilgili olan 2. Bilimsel niteliği olan 3+. | akademi, üniversite mensubu, akademik kariyer yapmış kimse | Şu bildiri imzalayan akademikler hakkında kullandığı kelimeleri ben hayatımda hiç kimse için kullanmadım., | MBelge, 14.2.2016
s.a.
akademikleşme | ...Grubu'nun kuruluşuna kadar (1933) doğaya bağlanmış, onu yansıtmış, hiçbir soyut denemeye girişmemiştir, 1930'lardan sonra Türkiye'de uygulanan yeni sanat akımlarının bir bölümü gibi, soyut eğilimler de 1950'lerde akademikleşme dönemine girmiştir denebilir., | K Özsezgin, Başlangıcından bugüne çağdaş Türk resim sanatı tarihi: 1940, 1980, 137
a.
akademikleşmek | On dokuzuncu yüzyılın son çeyreğine damgasını basan empresyonizm, zamanla hâkim resim tarzı haline gelince akademikleşmişti. / Ortada tuhaf bir durum vardı: D Grubu ressamları, kurucusunun, yani Picasso'nun çoktan terk ettiği kübizmi kendi içinde bütünlük taşıyan bir sanat görüşü ve yaygın bir ekol haline getiren, yani bir bakıma akademikleştiren ressamların atölyelerinde eğitim görmüşlerdi., | B Ayvazoğlu, Z, 22.11.2012
f.
akademileşme | Yeni yeni siyasi akademileşme başladı., | İ Ortaylı, www.tarihimiz.net 7.2.2010
a.
akademisyence
s.
"... akademisyence" yönelmesi, kuşkusuz ne mümkün ne de kendi başına istenir bir durumdur. Yine de, aşağıda özetlemeye çalışacağımız nedenlerle, Türkiye solunun özellikle 1920-60 dönemine belki bir parça "üstten", daha doğrusu veri ... ", Türkiye solunun tarihi üzerine, 1989, 27 | "Sanki dünya tarihindeki soykırımların ardında yahudi zihniyeti yokmuş da yahudi tarihi şimdiye kadar pir u pakmış gibi yapmanın akademisyencesi... ", @Bnymn_Korucu, 29.04.2024"
akademya | Üniversite dünyası. Üniversiteler ve onların temsil ettiği akedemisyenler topluluğu ve bunların ürettiği bilgi birikimi. | Ama edebiyat bu oyunu bozar hep; ayrıca onun bu direnişi içinde kendini özgürleştirmek de vardır tabii. Bunun için dil en iyi araçtır; akademyanın koyduğu kurallardan uzakta bir dil yaratarak yapar bunu. | , PBarışta, T, 29.8.2010
a.
Akak –ğı | Herkes pürdikkat, kendilerini ezgilerin taşları atlayarak şarıldayan akağına bırakmışlardı. Yer yer bildik mısralara hep bir ağızdan katılıyorlardı., | Aydın Öztürk, Bilirim dayanır yürek, 1990, 16 | Kulübenin yanında bir akak varmış., | H Aycın, Esrarname, S.21
a.
Akakalmak | Sarây üstüne çıkdı bakakaldı / Gözinden yaş yüzine akakaldı., | Siret-i Nebi
bf.
akalazya | İng. achalasia gevşeme kusuru BSTS / Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü BTS | Akalazyası vardı mesela. Doktoru hastalığı teşhis edemedi ve Zerdeşt'in yediği her şeyi çıkarmasını, psikolojik sebeplere bağladı., | OMiroğlu, 7.7.2013
a.
tıp
ing.
akamanit | Akemenit devletinin teşkilâtı, bu devlette ahalinin vaziyeti mahkûm milletlerin durumu., | KFikretArık, | Bibliyografya: Sadri Maksudi Arsal: Umumî Hukuk Tarihi, Adliye Ceridesi, S 5, 1943, | 59-60
s.a.
akan hücre ölçer | Bilgiç Gazioğlu | (2014). Akan Hücre Ölçer Genel Bilgiler, Günnur Deniz, Gülderen Yanıkkaya-Demirel (Ed.). Akan Hücre Ölçer Kitabı, (Birinci baskı, s.9-13).Yelken Yayıncılık, İstanbul | Aziz Sancar Deneysel Tıp Araştırmaları Enstitüsünün Anabilim dallarına vakıf üniversitelerinden staj yapmak için başvuran öğrencilerden günlük 250-TL tahsis edilmesine ve adı geçen Enstitünün İmmünoloji Anabilim dalı tarafından 23-27 Haziran 2025 tarihlerinde düzenleyeceği XXIX. Uygulamalı Akan Hücre Ölçer Kursuna katılım bedelinin 10.000-TL öğrenci kursiyerler için 7.500-TL olarak güncellenmesine dair teklif,, İÜ YK, 13.03.2025
s.b.a.
tıp tıp tıp
akapella (it. Acapella) İtalyanca'dan dilimize girmiş bir müzik terimi olan Acapella, enstrüman kullanılmadan sadece vokal müzik yapmak anlamında kullanılıyor. www.caz.anadolu.edu.tr
akar I | dere. | Koca Akar, Küçük Akar diye isimlendirdiğimiz derede çoğu zaman mevsimine göre havuç; patates, pancar yıkanır; topraktan arındırılırdı., | B T Salihoğlu, 2014, 109
a.
akar II | acare Halı, koltuk, yatak vb. yerlerde ve nemli ortamlarda yaşayan, astıma yol açabilen, insan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenen bir canlı türü. GTS mite.
a.
fr.
akar su | Şehzade ber-minvâli telkînât o gece şehirden hareket etti. Ata bindi, uzun bir mesafe katedildikten sonra ma'hûd şehre geldiler. Otu koyuna, eti köpeğe verdi. Durgun suyu boşalttı, akarını durdurttu. Açık kapıları kapadı, kapalı olanları açtı. Hulâsa bahçeye geldi ve gülü koparıp firâra muvaffak oldu., | K D, E Ülgen, 46 | Çemenzar arıyorum, çünkü dünyada karın doyurmak için yeşil ve taze çimenden ve harareti kesmek için billur gibi akar sudan daha âlâ bir şey olur mu? , | Ahmet Midhat E/E Ülgen, KH, 1296/1879, 69 | Akar sular | Senelerce şehirlerde bunaldıktan sonra bir güzel sahraya giden, akar suları dinleyen, mavi göklere bakan bir adam ne duyarsa ben de onu duyuyordum, | Güntekin, Sönmüş Yıldızlar, 35
a.
akara kokara bakmamak-Avukatlık böyle mi icra edilir oldu? | Akara kokara bakma, çuvala girene bak..., | ? ? ? ++
dey.
akarına | akış yönü. | Su akar akarına / Dalinda mandalina, | Halk türküsü
a.
akarlık -ğı | akıcılık. | O yazıda yalnız Türkçenin özlüğü, temizliği yoktu, aynı zamanda yumuşaklığı, berraklığı, akarlığı, şakraklığı ve yazarına mahsus, yeretmiş bir uslûbu vardı, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 31
a.
Akasya çiçeği | Güldü. Eskiden mahalleden Çingeneler geçerdi. Akasya çiçeği satarlardı. Akasyaakasya –sen ye teyze- torununa da yedir., | Nilüfer Güngörmüş, 113
a.
Akasya tozu | Akasya ağacının kabuğunda bulunan ve baharat gibi kullanılan lifce zengin zayıflama tedavilerinde kullanılan bir madde. | Zayıflama formülleriyle yakından ilgilenenler akasya tozunu mutlaka duymuşlardır., | GündemSaros, 1.4.2016, 11
a.
akasyalı | İçinde akasya çeşnisi olan. | akasyalı el kremi ve firkete ve saç filesi, | MG, 57
s.
Akasyalık –ğı | Yaylalarda, obalarda, akasyalıklarda gezer, bir taraftan kemençesini çalar bir taraftan da çobanlık ederdi., | M H Alşan, 7
a.
akay | Fakat şimdi sözüm Tanrılar adına. / Dinleyiniz beni, Akay büyükleri,, S Batu, Güzel Helena, 1959, 18
a.
akbaba | Onun, yandan akbabayı andıran çehresiyle, sarkmış derileri arasında burguyla delinmiş sanılan ufacık gözlerinin parıltısı meşhurdur., | Loti, 91 | akbaba fonu | vulture fond Ticari şirketler veya devletlerin sıkıntılı borcunu ucuza alıp sonra genellikle borcun tüm değeri için alacaklılara dava açan bir fon. Bufonlar, başarısız şirketler veya yoksul ülkelerin borcu üzerinden kâr elde etmesi sebebiyle akbabalara benzetilmiştir.++
a.
ing.
akbabalı | akbaba resmi, kurutulmuşu, sembolü olan. | Akbabalı [Meyhane] / Tünel geçidinin sonunda yer alan, frankofon k v'nin alaturka kardeşi., | bustrofedon, 26.04.2006 17:44, EkşiS (bk. Ayşe Şasa, Yeşilçam Günlüğü, 1993)
s.
Akbelen yer adı. | son dakika! Akbelen ormanın daki [sic] ağaç kesimini engellemeye çalışan ikizköylülere biber gazlı, kalkanlı jandarma müdahalesi oldu. Gözaltılar var., | @hakantosunn, 24.7.2023
akborsa | akborsa karaborsa ve bobstil modası / ve Cemal Nadir dolaşıyor dilden dile, | MG, 69
a.
Akbudunbaşı | ne kızıl ne de ulu değilmiş, sadece ince zevkleri, ilginç huyları olan bir akbudunbaşı, | Turan Bozkurt, 29.8.2023, rindan
a.
Akça | beyazca. | Yatak odası hep uyur / Akca perdeleri inik, / Tembel demez ona kimse // Ayva der ki armuda git / Akçası var, gökçesi var, / Ürkek bir koku uzakta, / Armut benim en sevdiğim., | Dağlarca, Kuş Ayak, 1971, 228/275 | Akdeniz'den kalkan bir akça bulut / Ahır dağlarına vurup kendini / Bin parça oldu., | G Akın, Maraş'ın ve Ökkeş'in destanı, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 205
s.
Akça | Karun gibi akçam olsa / Türlü libas bohçam olsa / Yalan dünya bahçam olsa / Benden bir gül alan olmaz., | halk türküsü | akpa pakça | Balık baktı da imrendi kavağa, / Akça pakça parıldayan dallarına / Uzun kavak ne uzarsın böyle boyuna!... / Ya bir gün uzanırsam koynuna..., | Latife çelebi, 1966, 19
a.z.
Akça armut | Ayva der ki armuda git / Akçası var, gökçesi var, / Ürkek bir koku uzakta, / Armut benim en sevdiğim., | Dağlarca, Kuş Ayak, 1971, 275
a.
akça bardak / akçabardak | bitkib. BTS+ | 1. Karçiçeği, kardelen, çiğdem 2. Bir çeşit saplı, beyaz kabak | Hanım abla, dedi. Bak sana çiçek getirdim... Akça bardak... Kar çiçeği... Kırlardan topladım..., | C Uçuk, CB, 122 | geçer akçe | herkesçe aranan, muteber, güvenilen | O zaman Cağaloğlunda çok geçer akçe bi' adamdım., | M Saraçoğlu, 20.8.2015
a.
bts+ GTS+
Akçaağaç şekeri | Yarış haftası zarfında, otellerin bar ve hollerinde atlar üzerinde bir daha bahislere giremeyecek, akçaağaç şekeri mevsiminde ağaçların özünün akışını bir daha seyredemiyecek, ihtiyar Bayliss ve Hakim Wilkins'le cins ineklerini bir daha konuşamayacaktı., | Bromfield, 1956, 262
a.
akçakavak / akça kavak –ğı | Orda, derenin içinde / İki üç akçakavak., | C Külebi, Tokat'a doğru, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 116 | Orda, derenin içinde / İki üç akçakavak., | A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 116 | ey serin selvim / akça kavağım / okşasın bizi / gölgeniz sizin / yel estikçe / el değdikçe / bir zaman, | Ozan Telli, Şahince, 38
a.
Akçalı / akçalu | zengin. | Akça ile hâsıl olur her murâd / Gussalu cânlar olur anu?la şâd / Akça ile sayd olur mahbûblar / A?a gâyet mâyil olur hûblar / Akçalu âdem sanasın beg-dürür / Akçasız âdemden it de yeg-dürür., Deli Birader, 16. Yy.
s.
Akçasız | parasız, yoksul, fakir. | Akça ile hâsıl olur her murâd / Gussalu cânlar olur anu?la şâd / Akça ile sayd olur mahbûblar / A?a gâyet mâyil olur hûblar / Akçalu âdem sanasın beg-dürür / Akçasız âdemden it de yeg-dürür., Deli Birader, 16. Yy.
s.
Akçasız pulsuz | yoksul, fakir | Selam verdim selam almaz / Selamıma salam seni / Akçasız pulsuz aşıkım / Nasıl benim kılam seni., | ?
s.
akçasız pulsuz | yoksul, fakir. | Selam verdim selam almaz / Selamıma salam seni / Akçasız pulsuz âşıkım / Nasıl benim kılam seni., | ?
s.
Akçay yer adı. | Akçay gezintisi öğleden sonraya kalıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 35
akçeçe/akçaca
akça bakımından.
tr. akça-ca
Lakin Paris'te akçece hayli darlık çektiğini dahi beyana borçlu olurlar. 11
akçıl | Serkildoryan'ın tuvana tıramvaylara bakan akçıl kırlenti / Niye biz geleli eflâtuna çalıyor, a müsü, a madama? / Ama dosdoğru, ama yalan, döve/döve anlattırırlar adama; / Yoksa zavallı Necdet de veremi gammazlamaya mı gitti? , | E Cansever, Ninelere dedelere şiirler, ? | Amerika'nın gülüşü göğsümde saklı yatar; Afrika'nın gülüşü, bu akçıl, kırmızı, sarı gülüş de öyle., | H Böll'den çev. M Sancar, T, 25.5.2011
s.
akdarı | Akdarı fakat içinde buğday arasında olan muzır ot tohumlarından İrez (delice) var. Canım akdarıda hiç delice olur mu? dedi. Ha... Ekmeği yumuşak düşsün diye biraz arpa karıştırmıştım., | H M Selekler, Yarımasrın arkasından: Antalyada Kemer melli -İbradı Serik, 1960, 154
a.
akdeniz bozgerdanlısı
b.a.
"Akdeniz bozgerdanlısı (greydewlap). Midesi mineroksit bazlı taşları öğütmek üzere evrimleşmiştir çünkü yüzdüğü derinlikte daha ziyade toksikonitlerle beslenir. Mineroksit bazlı taşlar toksikonitlerin balığı öldürmesini önler. Bu yüzden avlandıklarında kursaklarından taş çıkar.", @Akhilleusperest, 26.01.2024, X"
Akdenizlerce | Akdenizler gibi. | İşte Akdeniz dediler / Gülümsedi düşü Akdenizlerce mavi / Bir çocuk., | Dağlarca, Serçe parmak, 63
z.
akdenizli | Akdenize sınırdaş ülkelerde oturanlardan biri. | Okyanus kıyısında, kumsalda oturuyorlardı. Temmuz için oldukça serin, Akdenizlilerde kesinlikle ıslanma arzusu uyandırmayan bir gündü., | T Kiremitçi, 2005, 37 | Pide isminin kullanıldığı belli bölgeler var mesela. Güneydoğulu, Doğu Anadolulu, Akdenizli pideyi bilmiyor., | M Dağdeviren, Nisan 2017, | https://www.nadirkitap.com/musa-dagdeviren-roportaji-blog5.html
a.
akdenizlilik -ği | Bundan hareketle diyoruz ki, fi tarihinden, İngilizleri bugünkü rollerine taşıyan süreçleri doğru okumadan ve illa ki, bir büyük vatan telakkisiyle, Doğu Akdenizlilik bağıyla Akdeniz'in sevdalısı olmadan 'Akdeniz'de sular ne zaman soğumuştu ki, şimdi ısınsın? ' sorusunu sormak ve yeni(lenen) konuları doğru anlamak da mümkün değildir. | , | Ö Lekesiz, YŞ, 14.7.2019
a.
akdiken ağacı | Hoşça kal, ey çiçekli akdiken ağacının altındaki ölü., | Nezval, T Fişekçi, 38
a.
akemi | iki elemanlı mermer yapıştırıcısı (bulmaca)
a.
akerdeon-kapı | Akerdeon gibi açılıp kapanır kapı. 13.4.2012 ++ | amerikan demir kapı 13.4.2012
b.a.
akgünlük –ğü bitk. | Intra type Akgünlük ekstresi, metilsülfonilmetan ve tip II kolajen, | 2018+
a.
akhilleus | Aşil. ayn. ad: Ahilleus. | Tam kalkar ayağa, düşer Akhilleus / Bügun var yarın yokuz destan., | B Necatigil, Arada, 25
a.
akıl | Us | aklını yemekdelirmek, çıldırmak. kr. Aklını peynir ekmekle yemek. | Ben, ona kimsesizlerin, yalnızların, âşıkların, aklını yiyenlerin, ölümden korkup kendinden kaçanların yeraltına indiğini söylemiştim., | İşigüzel, EDK, 1996, 115 | akla gelmeyen başa gelmekHiç beklenmeyen şeyle karşılaşmak. | Aklıma gelmeyen başıma geldi / Feryal Gülman, Kemal Gülman boşanma davasıyla ilgili konuştu: 'Bu şekilde sonlanmasını arzu etmezdim'., | D Dirgen, H Türk, 22.5.2016 | aklını almak (birinin)Doğaçlar'ın bi ara sinirlenip masadaki bir kitabı fırlatması izleyicilerin aklını aldı., | Cafcaf, Cımbızcı Cafer, Bahar 2013/54, 14 | aklı bir karış havada olmakdeğişik sebeplerden ötürü dengeli düşünemez halde olmak | aklı bir karış havadalık | dengeli düşünemezlik. | dikkatsizlik, şaşkınlık, aklı bir karış havadalık, basireti bağlanmışlık ve benzerinden ziyade, bence, gemiyle kaptan arasında | bedensel bir bütünlük olduğu varsayımıyla ortaya çıkan söylem. nedir, kaptan için gemi beden'in ta kendisidir; o yüzden kaptanın bilinci gemiyi yutar, hazmeder, içselleştirir: gemi, kaptan için artık | fark edilecek dışsal, yabancı, öteki bir nesne olmaktan çıkar; tam aksine, fark edilmeden, handiyse tümüyle refleksif bir süreç içerisinde yönetilen, katışıksız bir öznelliğin belirimi olur., | 04.05.2006, geri yinekel, EkşiS | aklına sarmak (birini)Aklıma sardım seni, | Göksel, Ağustos 2012? | aklı gitmekBTS++ çok korkmak, ödü kopmak. | Bu arada hafif bir grip geçirdim. Memo'ya da geçireğim diye aklım gitti., | C Süreya, Onüç Günün, 117 (10.6.1977) | 2. Çok beğenmek, çok hoşuna gitmek, aklı kalmak, hayran kalmak. | Aynı sırayla yeniden gevşemeye başlayacak bütün kâinat, eriyecek. Ter olacak boyunlarımızda, saç diplerimizde. Saçlarını toplayacak elleriyle, bir iki saniye sonra geri bırakacak –aklım gidecek., | B Çelik, 2007, 61 | akıl buyurmakf. | akıl öğretmek.Kimseyi hedef göstermek haddimiz olamayacağı gibi, kimseye akıl buyurmak da edebimize aykırıdır., | Haydar Çoruh, 17.03.2010 eposta | akıl yürütmekHer konuda bir akıl yürütücülük etmezse uykusu kaçar besbelli., | A Cılga, Sıpanın, 27 | Aklın dabanı (tabanı) | aklın gerisi, gerçek meramı. | Aklının dabanında ne var bilmiyoruz ki! İradenin altındaki-temelindeki saik ne? Esas gerekçesi ne? , | A Savaş, 31.1.2022 | akıllara zayakıllara durgunluk verecek kadar şaşırtıcı şey. akla zarar. | Karanlığa ay olur / Akıllara zay olur / Sevenlere yâr olur / Bir adım da aşktır benim, | Bir adım da aşktır benim, Şiir Sevdası, Şiir Sevdası'in (sic) Gönderisi, 26.10.2018, Facebook
ar.
akıl akçası | Sayda eyaleti müşiri atıfetlü Esad Paşa hazretlerinin mukaddemce Halep müşirliği hengâmında Urfa havalisinde bulunan Berazi aşiretinin icra-yı tedip ve terbiyeleri zımnında havali-yi merkûmeye azimet ve avdetlerinde vuku bulan yetmiş beş bin kuruş masarıfını Haleb'den infisal ve Sayda'ya azimetlerinde sened itasıyla Haleb Emval Sandığından almış ve bu makule masarıfat-ı zuhuriyyenin muhassas olan maaşlarıyla tesviyesi mümkün olamayacağından meblağ-ı masarıf-ı mezkûrun mahsubiyetine müsaade buyurulması inha ve istida olunmuş ve müşarunileyh hazretlerinin ol vakit aşiret-i merkûmeye taahhüt ettirmiş olduğu akıl akçası ve daire masarıfının istihsali..., | M E Kalıpçı'dan | KOSTAKI (Kendi kendine)-Durup dururken bes lira ver... akil akçesi, Mehmet Âli Bey, Kekona yatıyor, 1961, 43 | Bu bize akıl akçası olacak. Bundan sonra akıllanırız...' Dönüp köye geldiler. İçlerinde kolay kolay dağıtılmaz bir sıkıntı vardı., F Baykurt, Irazcanın dirliği, 1966, 122 | Akıl akçası saysınlar. Daha bu topraklar, pompalar, ocaklar da gider, açsınlar gözlerini..., | F Baykurt, Sınırdaki ölü, 1979, 163
a.
akıl almalık | bkz. Ders almalık. | Gerçekten tecrübe edilmiş mi bilemem ama gerçekten akıl/ders almalık..., | 14.1.2020+
s.
Akıl almaz / akılalmaz | Bu gidişin sonunda ortaya çıkan, uluslararası üstünlük çekişmeleri, akıl almaz boyutlara ulaşıyordu., | Dayıoğlu, 1987, 29
s.
akıl dışılık / akıldışılık -ğı | Ülkelerin | batması öncelikle yoksullaşma ile olur. Bütün bu akıl dışılıkların henüz tam anlamıyla başla(ya)mamış olduğu 2013 yılında, kişi başına düşen milli gelirin bugünkü USD fiyatları ile karşılığı $15.700 idi. TÜİK 2022 yılı için kişi başına $10.655 olarak açıkladı., | 19.4.2023, twitter
a.
Akıl etmekDüşünmek. | Bu kuşlar iyi ki insanlara saldırmayı akıl etmiyorlar. Eğer öyle bir şey yapsalar, yandık ki ne yandık!... Bu düşünce içime öyle bir korku salıyor ki!., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 73
dey.
Akıl fukarası | fikir fukarası. | Köpek damadın, akıl fukarası cici oğlun, zindanların kapısını açtı. Sayesinde 10 yıl hüküm giydiğim zindandan gene damadının yardımiyle kurtuldum. Eliyle sizi bana teslim etti., | A Z Kozanoğlu, Kızıl Kadırga, 1963, 207 | ... ile l ligu per mend (Akıl fukarası) adlı iki komedisi vardır., | Türk Ans. 1949, C 3, 367
a.
akıl hocası | Hergele meydanının akıl hocası, / tütüncünün al topuklu kızının sünnetli kocası / kara kaşlı otel kâtibi / 5 numaralı otel müşterisi evkaf müfettişinin iltimasiyle / kel Durmuşu camiye imam yaptı. ., | H N Erer, HM, 1962, 71 | Öbür taraftan Temuçin'in akıl hocası olan Gökçe'nin düşüncelerini ve onların yapacakları işleri de az çok biliyordum., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 226
a.
akıl kârı | Richard'la evlenmesinin bir sebebi de hiçbir erkeğe delice aşık olamayıcağını keşfetmesiydi; bu durumda can sıkıcı bir koca yerine enteresan olanını seçmek daha akıl kârıydı., | Bromfield, 1956, 267
a.
akıl topu b.a.çok akıllı. | Biz akıl topiyiz onlar salak!
dey.
akıl tutulması | Sol cenahta 'sivil vesayet geliyor' mottosuyla özetleyebileceğimiz bu akıl tutulmasından yakasını bir nebze de olsa sıyırabilmiş bazı isimlerse son günlerde hükümeti ağırkanlı olmakla eleştiriyorlar., | MAltınok, T, 5.8.2011
a.
Akıl üstü | Karar vermek için ise ortada inandığımız bir doğrunun varlığı kaçınılmaz olur. Yoksa dağdaki tavşanların güzel tüyleri uğruna yaşamaya karar verip, bunun için zaman denilen ve dostumuz mu düşmanımız mı olduğu henüz kestirilemeyen akıl üstü ahenkle yanyana yıllarca süren konuşma, kimseye bir şey kazandırmaz., | M İdris, Doğru Denince, 16.8.2022
a.
akıl yürütücülük -ğü
b.a.
ortaya fikir atma işi.
tr. yürüt-ü-cü
"Her konuda bir akıl yürütücülük etmezse uykusu kaçar besbelli.", A Cılga, Sıpanın, 27"
akılalmaz | bk. Akıl almaz. | The Telegraph'ta yer alan haberde, Kremlin'de görev yapan üst düzey yetkililer Rusya'nın savaştaki durumu ve Putin'in içinde bulunduğu duruma dair akılalmaz sözler sarf ediyor..., | Hürriyet, 3.10.2022
s.
akılcı | fel. | 1. Akılcılıktan yana olan, usçu, rasyonalist (kimse)2. Akılcılıkla ilgili. | +Düşünürken, konuşurken, bir iş yapmaya kalkışırken akılcı olmalı insan, akılcı!..., | ACılga, Sıpanın, 12
s.
GTS+
akılcık –ğı | Ömür adamdır. Ama akılcığı ticarete ermez. Meşru kâr diye bir şey tuturmuş, söyler de söyler., | O Hançerlioğlu, 1959, 73
a.
Akılcılık –ğı | Laik eğilimleri kültür fonu olsun diye diriltilmeye çalışılan Yunan ve Latin mirasları, hümanizm adıyla yaygınlaşan bir duyarlık geliştirmiş ve bu duyarlık da akılcılık ve ferdiyetçilikle desteklenerek, yeni zamanlara milliyet şuurunu armağan etmiştir., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 72
a.
akılcuk -ğu | Halk dili. Akılcık. | Bak, sayı saymayi biliymiş akılcuğu kıt da olsa! Mugalliiiit!., | S Kuruçelik, 26.12.2021, facebook / Rabia Gedikli Maltaş
a.
Akıldan geçivermek (birinin)Gitmek. | Gideyim yanına, kartvizitimi vereyim, yolun düşerse bir uğra diyeyim dedim, sonra aklımdan geçivermiş. Niyetim bir palto almaktı ona. Titreyip durduğuna göre herhalde üşüyordu adamcağız. Demek ki kısmet değilmiş. Sarı boya eski iyattan değil mi? , | N Tuncer, Trafalgar, 169
dey.
Akıldan yaya | Şimdi hâlâ akıldan yaya, akıl hastahanelerinden birinde, iki taşı birbirine vurarak ve «Aliiii, Ali» diye inler durur. Kadın akıl hastahanesinde inleyedursun, Hasibe de kendini Ali'ye fena kaptırmıştı., | Orhan Kemal, Tersine dünya 1986, 33 | Yoksa akıldan yaya, kafadan üşütük filân mı? Sana o zaman anlattım. Gerçekten anlamadın mı? | Gerçekten anlamadım, bavuldan kitaplarımı neden aldınız? Belki ne kadar yararlı kitaplar diye incelediniz. Epey süre geçti., | F Baykurt, Özyaşam: Köy Enstitülü delikanlı, 1998, 301
a.
Akılist | akılcı. | Hattâ biz dört yıl önce özel olarak 15 günde faşist İspanyada kalmış, bu konuları biraz incelemek imkanını bulmuş, Bulgaristana nazaran çok eskiden turizm konusunu ele almış olan faşist İspanyanın ne derece muvaffak olduğuna tanıklık etmiştik. Demek, sosyalist, kapitalist, faşist olmadan önce | Akılist olmak gerekiyor., | Bedii Güray, Akşam, 3.7.1969
s.
akılizm | Akşam'ın yeni doktrini: Akılizm! Yani, oturup şimdi, bu anlattığımız şeyler yalnız sosyalist rejimlerde sağlanabilir, turizm işini halletmek için mutlaka devlet-amannamusluca- el atmalıdır, filan gibi iddialarda bulunmayacağız., | Bedii Güray, Akşam, 3.7.1969 /Ant D, 8.7.1969
a.
akıllatmak 18/02/1931 | akıllı hale getirmek | +Fakat bir gün / Hayalimin yakışıklı köyünü / Akıllatmış tarlasını, / Motorlatmış harmanını / Ve hasılı:/ Yeniletmiş dört yanını /Görmek için yaşıyorum..., | BHakkı, YürüyüşD, Sayı9, Sene1, Mayıs 1931, Samsun, 5
f.
GTS-
akıllı | aklı olan. | akıllı bomba | hedef odaklı bomba. | [K]i bilebildiğimiz kadarıyla akıllı bomba dediğimiz bu tarz hedef odaklı bombalar bizde yok., | EmreUslu, T, 3.9.2011 | akıllı fırın | akıllı telefon | Evinizin ruh hali, akıllı telefon marifetiyle parmaklarınızın ucunda., | Ahmet Bülent, Taraf Etraf, 17.11.2012 akıllı tahta | Proje kapsamında sınıflara akıllı tahta yerleştirilirken öğrencilere tablet bilgisayar dağıtılıyor., | T, 7.2.2012 | akıllı ev, | Tablet bilgisayarlarla yerinizden bile kalkmadan bir evi nasıl kontrol edilip yönetilebileceğinin (sic) deneyimlendiği Akıllı Ev'de-., | T, 11.2.2012 | akıllı şehir | Turnikelerde akbilin yerini NFC telefonları alırken, duraklardan geçen toplu taşıma araçlarının hangileri olduğunu (sic), kaç dakikada durağa geleceği görülebiliyor., | T, 11.2.2012 | Akıllı sözleşmeler | Akıllı sözleşmeler isimsiz taraflar arasındaki işlemleri ve anlaşmaları güvenilir ve tutarlı bir şekilde yürütülebilen, geriye dönük değişimin mümkün olmadığı bilgisayar programları. | Ethereum ile birlikte 2014 yılında çıkan, bir bilgisayar kodu olan akıllı sözleşme'yi ise bu teknolojinin 2.0'ı olarak ele almak mümkündür. 2.6. Akıllı Sözleşme Blok zincirde talimat içeren işlemlere Akıllı Sözleşme denilmektedir., | V Alptekin, İ Metin, A T Akcan, Kripto para ekonomisi, 2018, 51 | akıllı test | Blok test akıllı defter 7. Fen, | 16.2.2018+
s.a.
Akıllı bir bok sanmakYa da ben öldüm diyelim, hoca sordu | nasıl bilirdiniz? sittir edin ibneyi ağzı üstüne gitmez kendini akıllı bir bok sanırdı der misiniz? Hiç mi cesur olamadınız, hep mi sakladınız aklınızdan geçeni, hep B planıyla mı yaşadınız? , | | http://www.xlargeworld.com/guncem-arsiv/2013/1/, 7.3.2013, B Sarımehmetoğlu, 9.12.2021g
dey.
akıllı olan katar katar yer, akılsız olan satar satar yer | Akıllı olan katar katar yer / Akıllı oğlun var malı nidersin / Akılsız olan satar satar yer / Akılsız oğlun var malı nidersin., | Molulu Âşık Revaî
akıllı uslu | Onun istediği sadece Murat'ı tahta geçirmekti; bunun için de akıllı uslu gününü ve saatini bekliyordu., | Kaptan Paşa, 1954, 196
akıllıca | 1. | akla yatkın, doğru, makul. | Bir süre için bütün akıllıca ve aptalca konuşmalara ara verildi, herkes gözlerini yırtmaca dikti., | Kavga, 108 | 2. | (akıllı'ca) Akla yakın, doğru bir biçimde, akıllıcasına, âkilâne. | Ne yaparsanız yapın, yeter ki akıllıca olsun, demiş, çıkmış işin içinden!-Bedri Rahmi Eyüboğlu | 3. | Oldukça Akıllı (kimse). | Be kadın çocuğu neden incitiyorsun, oğlan akıllıcadır, bilse de olur., | H Burkay, 64
s.z.
GTS++
akılsallık -ğı | Bu nedenle ne idüğü belirsiz cadılar sahnededir (yeri gelmişken, usta tiyatro yönetmeni Kemal Aydoğan uzun zaman önce bir sohbetimizde cadıları Walter Benjamin'in tarih meleğiyle eşleyerek düşünmeye çabaladığını söylemişti. Kuramsal aklımla itiraz etmiştim, neden olamayacağı konusunda. Şimdilerde kavrıyorum kendi kuramsal konumumun akılsallığıyla bir sanatçının imgelemi arasında paradigmadan da öte bir farkın olabileceğini., | Abdurrahman Aydın, | https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2019/06/12/tiran-kisilik-uzerine, 2.3.2022g
a.
Akılsız | Aşırı hassas, akılsız ve zayıf karakterli olduğu için bu adamı ezmek istiyordu; bir zamanlar zavallı May Seton'a karşı aynı hissi duymamış mıydı? , | Bromfield, 1956, 222
s.
Akımlaşmak | Türki-i Basit (TB) yani yalın söyleyiş ve yazış, dil genetiğimizin yansıması olarak 16. asırda su yüzüne çıkmış bir dil davranışıdır. Lakin bir disiplin çerçevesinde akımlaşamamıştır. Bununla beraber Tanzimat'ta Türkçeyi sadeleştirme gayretleri bu dil davranışının yansımasıdır., | @dil_hekimi, 15.5.2022, twitter
f.
akımsılık –ğı | Aksıllık, beyazımsılık.++
a.
akıncılaştırmak | | Koruculuğu kaldırıp jandarmayı lağv ederek gayrinizami polis unsurlarını akıncılaştırmak., | Turan Bozkurt, 29.9.2012 eposta
f.
Akınış mekaniği | Akınış mekaniği: altı yarıq tïgin: ïsiz oyıbız qul bitidim ıtım, | Kâzım Mirşan, 1978, 139
a.
akınmak | tr. ak+ın+mak | Âlemin sözünden yandım yakıldım / Şükür aşkın katarına takıldım / Katre idim göl ummana akındım / Kem gözü zehirmiş içemiyorum. (DavudSulari) | http://www.asikremzani.net/ozanlar/Ozan_Davud_Sulari.html, 20.1.2014g |Gış geldi gayığa safarı vurdum.../ Gızlar gayasından akındım durdum, / Buydum da soğuktan, dondum ha dondum / Evde gaku yemenin gorkusuyum ben., | | http://www.basciftlik.com/siiroku.asp? id=48, 20.1.2014 | mec. | birine ilgi, cinsi alaka duymak | Ben ne dediğimi çok iyi biliyorum, sana akındım., | sekshikayelerisex31.com/page/839/, 20.1.2014g
f. mec.
Akıntılı | akıntısı olan. | Çok akıntılı yerlerden geçtim ben eskiden. –Akıntılarınıza güleceğim geliyor. Kabarmadan bahsediyoruz biz. Cehennem gibi bir şey bu. Burada her yıl en az bir düzine yerli boğulduğunu biliyor musunuz? , | S Maugham, 1959, 75
s.
Akış | Uzun tarihimizde devam etmiş idare etmek ve emir vermek milletimizde memur ve âmir olmaya doğru hususi bir kabiliyet ve akış yaratmıştır., | A H Başar, Türkiyede köy-şehir tezadı, Cm, 8.9.1942, 2 | bilgiseli, tivit dizisi, flood | İnşallah, bir iki gün içinde Suriye'de El Kaidenin dönüşümü üzerine kaynakları da içeren bir akış yapacağım. Daha sonra bu akış makaleye de dönüşecek. İlgililer takipte kalsın., | Berker Yaldız, 5.6.2021, twitter
a.
akışkan | Etrafımı tümüyle saran akışkan hayatın sonsuz sayıdaki yollarını görüyorum., | Nilüfer Güngörmüş, 85
s.
akışkanlı | Rastgele Yol Arızalarının Etkisi Altındaki Vasıtaların Ana Askı Sistemlerindeki Doğrusal Olmayan Özelliklerin Eşdeğer Doğrusallaştırılması Doğrusal olmayan esneklik ve amortisör özelliklerine sahip mekanik ve akışkanlı askı sistemleri incelendi., | Temel ve Uygulamali Bilimler D, ODTÜ, 1975, C 8-9, 178
s.
akışlı | akışı olan. | Bu tefsire göre filozof Euphrates 'iyi söz akıtan, fesahat ve belagatla söz söyliyen' nehir Euphrates ise 'iyi su akıtan, güzel akışlı nehir' demek olur, ve greklerin kabul ettiği etimoloji de bu merkezdedir., | Türk dili, 1938, S 27-33, 176 | Zamanın en modern silahlarıyla donatılmış ordularımız... Repertuvarı bol ve içli, şarkı türkü oyunlarımız. Mevsimlik giysilerli dilberlerimiz. Sülün akışlı, ceylan bakışlı bakirelerimiz. Heeeey gidi heey..., | T Bahar, 1977, 12
s.
akışmak | Hisarlı Ahmet bu! 'Kütahya'nın pınarları akışır'daki, 'Elif dedim be dedim' deki Hisarlı Ahmet., | Y Z Cömert, KararG, 2.6.2019
f.
akıt | akan şey. | Suyun geçtiği açıklıkların büyük olmasından dolayı hayvan idrarı (şerbet), pis sular, tortulu ve her türlü koyu akıtların tulumbalanmasına pek ziyade uyğun gelir., AÜ Ziraat Fakültesi Yayınları, 1950, S 16-18, 195
a.
akıtıcı | Böylece akıtıcı kanalları kapanan kesede şekillenen sekretin dışarıya atılması engellenir. | , | ESamsar/FAkm/NCüzel, 1978? | http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/11/572/7142.pdf, 21.6.2015g
s.
GTS-
akıtma
Akıtma tekniği bezemeli tabak
akıtma | Fida: Kaynamış tel şehriye. - Akıtma: Bir çeşit gözleme. Oladyi olarak da anılmaktadır. - Lalangi, Oladyi: Bir çeşit gözleme. - Gevrek: İnce açılıp yağda pişirilen hamur (şeker veya pudra şekeriyle)., | F Halıcı, Dördüncü Milletlerarası Yemek Kongresi: Türkiye, 3-6 Eylül 1992, 1993, 175
a.
akıtmak
f.
işemek.
tr.
"Akıttı geldi.", H Taşkömür, 2019"
akıtmak | Birine/bir şeye Meyl etmek. | Gözümüzü bakıdan / Kalbimizi akıdan / Bülbül gibi şakıdan / Allah Muhammed ya hu., | Borlu Kemalî Baba, 53 | 2. | İşemek. A Savaş, 14.07.2023
f.
Akıtmalı | Alın akıtmalı atımız eğerli, / Önümüzde taze çayırlar serili, / Öz toprağımıza yol alıp uzandık., | C A Kansu, Kırık desti, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 136 | Yakındaki ahırdan sıra ile kır, doğu, yağız, akıtmalı demir kır; doru, yağız, akıtmalı demir kır; al..., | Kırımer, 1967, 73 | Güya Sen Gelmişsin... Seni müjdelemiş bir ulak. Alnı akıtmalı bir atla gelmişsin firuze göklerden. Alnı akıtmalı bir atla Semerkant'tan..., | Muaz Ergü, dibace.net, 6.11.2022 | Akıtmalı | kumaş. | ... Eğrimli samur kürk, Akıtmalı; vakti zamanında bu elbiseler yüzlerce altın'a çıkarmış! böylece akşam edildikten sonra ve ezandan evvel çocuklar dağılarak terbiyeli halde evlerine dönerler. | Kızlariçi toplantılarını aile büyükleri ..., | F Arsunar, Türk çocuk oyunlarından örnekler, 1955, 11
s.a.
akıvermek
b.a.
derhal akmak.
"Solan, incelen yüzümde gözlerim olduğundan daha iri görünüyor, ve tuhaf değil mi, şikayetsiz, bu yaşamak onlara daimi bir hafiflik verdi. Dokunsalar akıverecek yaş bulutları, gözlerimin mesut yeşil rengini örttü.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 105"
akıvermek | Ne ki... Yılan mı bir şeyler sezmiş de, birazcık akıvermişti? Yoksa kendisi mi iyi hesaplayamamıştı? İki ayağı da yılanın üstüne gelmişti ya, tam başına basamamıştı., | DCeyhun, 94 | Bir anda düşüncelerim, anılarımın üstünden atlayarak gerilere, eskimiş günlerime doğru akıverdi., | S Şengil, 1983, 31
bf.
Akide şekeri | Bir kuş gibi donuyor ıslık akide şekerinden bir baston gibi., | Nezval, T Fişekçi, E Alova, 85
a.
akidece | Akide bakımından. | Zaten o devirde Şeyyatlar, Camiler, Şemsîler, Kalenderîler, Hayderîler, Abdallar, Edhemîler diye meşhur olan ve hepsi de bâtınî olup erkân ve akidece aralarında ehemmiyetli farklar bulunmadığı, tavsiflerinden anlaşılan bir çok zümreler var., | A Gölpınarlı, Yunus ile Aşık Paşa ve Yunus Emre'nin Bâtınîliği, 1940
z.
akigolar | Manisa Akhisarspor takımıAkigolar direniyor, | T, 22.4.2013
a.
akik –ği | Telekleri gergince kandan / Kaç bin vişne dalı / Kaç bin akikle elmas / Geliyorsa alnının ortasına bir kuş., | Tekin Sönmez, Yeryüzü sevdiğim, 57
a.
akika | Haneye kızım girdi, bereket geldi / Akikalar kesildi, dua edildi / Çifte bayram yapıldı, hane şenlendi / Mutluluk kaynağıdır, can kızım benim., | Tacettin Akkuş, 01.09.2024, facebook
ar.
akisli | yankılı, aksisedalı. | Sultanın bu yakarmalarına tok ve akisli bir sesle mukabele eder., | Cafcaf, Bahar2013/54, 16
s.
GTS-
akkan | Burada tatbik edilen usul bütün üreme rahim ağzı tıkanıklığı (sténose du col) ada C. müdahale, organlarını, akkan (lymphe) bezleri ile birlikte çıkarmak kanalı genişletmek suretiyle, hem kadının anne olmasını ve hem de âdetlerin sancısız ve düzenli kanamasını sağlar., | Türk Ans, 1960, C 10, 236
a.
Akkanatlı | Başını korka korka gökyüzüne kaldırmış. Uzun süre akkanatlı bir kuş, ufacık bir serçe, bir kırlangıç geçer belki diye boşuna beklemiş., | Ç Öner, 2007, 27
s.
akkase | Dünyaca ünlü ebru sanatçısı Hikmet Barutçugil tarafından önce saten kumaş üzerine akkase ve barut ebru uygulaması yapıldı., | SabahG, 17.12.2014, 2
a.
akkız
a.
şevketibostan (Ayvalık)
Nazlı Çakın, TRT Türkü, 16.02.2024, 22.25
Akkor | 1. Haliç'in suları, gök gibi kırmızı akkor rengindeydi!, | Loti, CCT, 215 | 2. | Tüketicilerin enerji tasarrufu sağlayan ışıklandırmaya teşvik edilmesi bağlamında, 100 ve 75 wattlık akkor ampuller daha önce piyasadan çekilmişti., | T, 2.9.2011 | İngiltere'deki evlerde kullanılan 600 milyon ampülün büyük çoğunluğu, akkor telle (tungsten) aydınlatan türden ve birçokları hâlâ bu ampulleri almaya devam ediyor., | ibid.
s.a.
akkuyruklu kartal | Bu türler arasında göllerde üreyen kuğu ve akkuyruklu kartal, ilgi çekici kuşlar olarak ön plana çıkıyor., | 2023 Türkçe Öğretmenliği ÖABT sınavı
a.
Akla hayale gelmedik | İnan. Akla hayale gelmedik bin bir şeyle. Yani anlayacağın hep hile hep desise... Sonuç olarak da ya vurup göz şişirmeler, ya da kaçıp gidivermeler... Yani inek hanım, şimdi sana teklifim şudur. Aramızda döğüş kavga etmeyelim ve işimizi tatlılıkla bitirelim, bun udiyorum., | N Sökmen, Hayalonya, 36
s.
akla vurum | uslamlama. Akıl yürütme. Krş. Dışavurum, dışa vurum. | Epistemoloji / Akla-Vurum Ne Değildir? Bilgi felsefesi olarak da adlandırabileceğimiz kavram, beşeri bilginin yapısını ve geçerliliğini inceler. Nakil bilgisinin yani ilahi bilginin öz anlamında sorgulamasını yapmaz, yapsa yapsa bu bilgiyi orijinalinden tanrısal varsayım olarak kabul edip bu bilginin veya bilgiler bütününün etkisini ve sonuçlarını irdeler. / Bu anlamda çoğu zaman bilen bir kişi/suje, bilinen bir özneyi, nesneyi veya olguyu irdeler. Akla vurum süreçlerinde, daha çok nesneye ağırlık veren yaklaşımlar gerçekçi (realist) özneye ağırlık verenler ise idealist olarak değerlendirilmiştir., | Güneş Gazetesi, Fatsa, 2.10.2009 | Doğru düşünebilme ve kurallı akla vurum için mantık hatalarının (safsata) ne olduğunu bilmek gerekir. Biraz faydam olur diye zaman zaman bazı örnekler ile bu hataları göstereceğim. Düşünmeyi bilemeyen ne yazık ki kouşmayı da, tartışmayı da bilemez., | Hüseyin Oylupınar (PhD) @oylupinar, 15.10.2022, twitter
a.
akla zarar
akla ziyan.
"Bir yiğit ki güzel arar / O güzeli toprak sarar / Şu hâllerin akla zarar / Ne diyeyim dünya sana", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 36"
Aklama | ibra. | Kuruma üye olunabilir, yalnız Tüzükte engelleyici bir madde olmalı, | aklama oylaması sırasında bu arkadaşlar oylarını kullanmasınlar. Zaten bütün dernekler de şöyle ayrı bir yerde durur. Yönetim Kurulu üyeleri, aklama oyu tamamlandıktan ve aklandıktan sonra diğer üyelere karışır ve oy kullanırlar. Birinci Türk dili kurultayı: tezler müzakere zabıtları, 1933*, 60 | Dolaylı bir evetleme ve aklama, nifakı evetleme ve aklamadır. Münafıklara alet olmaktır. Düşerse nifakın zerresi bir kişiye, onmak olmaz o kişiye. Hakikat Kitap'dadır, sünnettedir. Sünneti kitaptan ayrı düşünmek olmaz., | Yakın tarih şehidler albümü, 1992, 154
a.
Aklamak | 1. Ak renge bürümek, beyazlaştırmak. | Bembeyazdı uyandığımda / Evler, ağaçlar, bahçeler, yollar / Benim dilediğim değildi, bu kar / Sahte bir örtüydü etrafı aklayan., | N Ö Arpacı, 2006, 70 2. Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek
f.
aklanıp paklanmak | Temizlenmek | Gelelim kıza... Herkes güle oynaya aklanıp, paklanırken kız ağlayıp dururmuş., Nesrin Tağızade, Bir Erzurum Masalı: Derviş, TFA, Mart 1979, S 356, 8606-7
b.f.
aklanmak | Aklaşmak, ak olmak, ağarmak. | bizimdir evlerin dışında / gün ırgalayan umut / unut deseler nasıl unuturuz / yüreğimizin ağacında / hergün yeniden aklanırken dut., | Ruşen Hakkı, 1980, 25 | O sırma saçın aklanır / Unutursun Mihribanım., | A Karakoç, ? ? | Kıyıda bulduğum şeytan minarelerini büyükbabamın tuzdan aklanmış ellerine bırakırken kulağına fısıldamışım; | Kaptan olacağımı sakın babama söylemeyin, demişim. F Ulay, 1988, 48
f.
aklaşmak | ak hale gelmek, beyazlaşmak. | Nemli avuçlarının altında, sarı tüycüklerle örtülü, yumuşak derinin ılıklığını duydu. Bir zaman, kılları aklaşmış parmaklarını para sayar gibi oynatarak çıplak omuzun üstünde dolaştırdı., | O Hançerlioğlu, 1959, 81 | Gidiyorlar... Karanlık yutuyor onları... Göğün aklaşmış grisinde belirmiş bir yıldız gülümsüyor., | Çokum, R Ana, 18 | saçlarında asılmışların aklaşan ömrüyle /buhura sızan bu kan uğultusu içindeki, | Mehmet Çetin, Kunduz D, ıı, 12 | Yakında İstanbul'dan taşınıyorum. Ama İstanbul kazandı. Direksiyon başında sinirlerine hakim olamayan, bağırıp çağıran, kaldırımda yürürken yüksek sesle kendi kendine konuşup beddua eden, saçı sakalı bir anda aklaşan, dökülen bir adama çevirdi beni ve tükürdü. Lanet., | Mahmut Çınar @mahmutcinarbey, 4.3.2023, twitter
f.
GTS+
aklaşmış | Alnına düşen aklaşmış bir saç tutamı, yarı açık kapıdan giren kıştan kalma esintiyle hırçın bir kızın saç telleri gibi silkelenip savruldu..., | Çokum, R Ana, 22
s.
aklatmak
f.
İstismarcı sucu hakim karşısına çıktı: Avukatlara engel! çocuk istismarını aklatmayacağız hesap soracağız. Kadın Meclisleri, Cum, 7.5.2024
aklayıcı | temize çıkarıcı, beraat ettirici. | Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır.-N Cumalı (TDK)
s.
Aklı | akı olan, beyazlı. | Şu giden ben olaydım / Atına nal olaydım / Aklı işlik giyinmiş / Düğmesi ben olaydım., | İ İmamoğlu, TFA D, 1949, C 1, S 1-24, 189
s.
aklı beş karış havada | Havai, hercai, hoppa. | -Aklı beş karış havada! Yıldızların âşığı! Tevekkeli değil, müşteri bulamıyor. Böyle avukata kim itimat eder!..., | V Nureddin, Seni satan aldım, 1938, 97
s.
Aklı çıkmak
sonucun kötü olacağını düşünerek korkuya kapılmak:
aklı çıkmakçirkinsin dedim, üzerine yürüdüm, yüzüne tükürdüm. Bunda çıt yok. Sonra de oldu biliyor musun? Bu bana gülümsedi. Aklım çıktı, inanamadım! Yuhalandık! Linç ediyorlardı bizi az daha! Paralar geri verildi. Bir iki gösteri daha denedik, gerisi de malum, kovulduk., | L Kazak, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 23
dey.
aklı ererlik | Kabul-ü kahhar cevap, aklı ererliği şüpheden hali (!) zevatca şöyledir biliyorsunuz., | TahsinYılmaz, 11.2.2012 e posta
a.
aklı gidik | deli. | Uzun zamandır aklımda olan bir fikir vardı: Türkiye'de sadece bilimkurgu öykülerinden oluşan bir dergi neden olmasın? Öykü Gazetesi'nin bir tür bilimkurgu versiyonu gibi. Çok başarılı bilimkurgu öyküleri kaleme alan birçok yazar var zaten. Tek eksiklik, biraz aklı gidik birinin (bu ben oluyorum) elini taşının altına koymasıydı. Çünkü ülkemizde dergicilik deli işidir., | R D Nar, Roket Bilimkurgu öykü seçkisi, 21.12.2022
s.
Aklı gitmekTop oynayan çocukları anlatırken, toplarını kesen asabi bir ihtiyar çıkacak diye aklım gidecekti., | NAG, 11
dey.
aklı karalı | İki turnam gelir aklı karalı / Birin şahin vurmuş biri yaralı., Halk türküsü | Mor dağların ardından güneş ya doğuyor, ya batıyordu. Güneşe doğru aklı karalı bir kuş uçmaktaydı., | T Yücel, BS, 44 | Levhanın gösterdiği yamaçta yayılan aklı karalı keçi sürüsünü de parmağıyla işaret etti., | N Tuncer, Trafalgar, 7
s.
Aklı kesmekAncak, anlatacaklarıma, okumuş yazmış, gün görmüş bir adam olarak, senden başka birinin inanacağına aklım kesmediği için bu mektubu yazmaya karar verdim., | M Gezen, 1982, 9
dey.
Aklı sıra | Alay yollu. Aklınca. | Adam bana niye maaşını söyledi, durup dururken. Anlasana annem! Bana kur yapıyor işte. Aklı sıra beni kandıracak kız, gözümü üç aylığıyla boyayacak., | N Tuncer, Trafalgar, 121 | Kimi insanlar başkalarını küçümsemek için | kuş beyinli deyimini kullanırlar. Akılları sıra, kuşların aptal yaratıklar olduğunu vurgulamak isterler., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 67
z.
Aklı suya ermekAklı iyice suya eren Süleyman dayının elleri, ayakları titremeğe başladı., | Çalıkoparan, 53
dey.
aklı yatmak
dey.
doğru olduğuna inanmak.
"Deli Bekirin buna aklı yattı ve Kara Hüsam Efendinin kaybolduğunun haftasında hayvanı Topkapıdaki menzil ahırlarında buldu . Altmışını aşkın, kara yağız, zinde, temiz yüzlü, üstü başı eskice ulemâdan bir efendi bırakmıştı ve: "Yarın sabah ... ", R E Koçu, Forsa halil, 1962, 19"
Aklı yetmez | Bostancı Hafaya çekilip seyrana durdun / Aklı yetmezlerin aklını vurdun / Kıldan ince köprü yaptın da kurdun / Akar suyun mu var bostancı mısın? , | Azmi, ?
s.
aklı yılıkaklı başında tercihler yapamayan kimse Mehmet Maden, Yeşilhisar, 27.3.2019
dey.
aklı yılıkaklı başında tercihler yapamayan kimse. Mehmet Maden, Yeşilhisar, Anarye, Osmaniye, Düziçi, 27.3.2019
dey.
aklı zay olmak
aklı yitmek, usu gitmek.
dey.
"Gündoğdu′yum aklım başta zay oldu / Şu cihanda dertler bana pay oldu / Gözyaşlarım yanağımda çay oldu / Düştüm azgın sellerime ne dersin?"
Vedat Gündoğdu, Ne dersin, 2013, Facebook
Aklı zayi / zay etmek
aklı yitirmek, delirmek.
dey.
"Kirpiklerin oktur yar yar kaşın yay gibi / Gözlerin aklımı etti zay gibi / Cemalin güneşe benzer yüzün ay gibi / Değmesin zülüfler yar yar teller incitir."
Halk Türküsü
Aklıbaşındalık –ğı | bk. Aklı başındalık. | Siz ne yaptığını bilen birisine benziyordunuz beyefendi ; her yolcuda olmayan bir aklıbaşındalık okunuyordu yüzünüzde . Kaybolmayacağınızdan emindim ama o iki kişiyi inandırmak mümkün olmadı ., | F Ulay, 1998, 13
a.
aklık -ğı
a.
"Gelin hep birlikte arsız ateşler yakalım / Dağlaır şölene katalım", Haydar Oğur, 1994, 17"
aklık –ğı | 1. Oysa işte, içinden –umduğum, beklediğim, gerekli gördüğüm üzere- bilmediğim birtakım kağıtlar çıktı. Katlı. Aklıkları ile yabancı..., | B Karasu, 58 | Annesinin o beyaz boyalı –karyolanın demirleri beyazdı- karyolanın baş ucundaki durgun ve kederli bir aklıkla odaya yakışan yüzü de, hastalık bozkırını tamamlıyordu., | H Yavuz, Toarmina, 59 | 2. Mec. | Anneannem çarşıdan aldığı buğdayları pencere kenarına serdiğinde başlıyor kuşluk vaktinin duaları iyiliği aklığı ve saflığı., | E Elönü, 2009, 2009, 15
a. mec.
Aklım hep sende., | Grup Tomakinler [9.8.2011]
Aklına turp sıkmakZemane yemekleri / TURP- Sevmiyenlerin akıllarına turp sıkmak lazım., | GugukG, 17.5.1947, 3
dey.
aklını almak (birinin)Doğaçlar'ın bi ara sinirlenip masadaki bir kitabı fırlatması izleyicilerin aklını aldı., | Cafcaf, CımbızcıCafer,Bahar2013/54, 14
dey.
aklını bozmakEve avdet edince (geri dönünce) kocasına der ki: -Artık ben hamama gittim sen de Müneccimbaşılıktan çık. -Aman hanım hiç olur mu? Sen aklını mı bozdun? –Ne yaparsan yap mutlak çıkmalısın!, | K D, E Ülgen, 92
dey.
aklîleştirme
a.
ussallaştırma.
"... (bu fikirher ne kadar mistikçe akıl dışı ise de) ancak böyle bir fikir sayesinde gönlünce aklîleştirilebilir. Bu türlü aklîleştirme, amelî olarak düşünülünce, bizden öncekilerin akıl üstü kuvvetlere göre aklîleştirme usullerinden daha mı iyidir, bilmiyorum. Toptan düşününce pek değildir sanıyorum. Ama bana kalırsa bugünkü şartlara göre ... ", Yücel, 1944, C 18, S 101, C 21, S 124, 45"
aklîleştirmek
f.
akla uygun hale getirmek, ussallaştırmak.
"... (bu fikirher ne kadar mistikçe akıl dışı ise de) ancak böyle bir fikir sayesinde gönlünce aklîleştirilebilir. Bu türlü aklîleştirme, amelî olarak düşünülünce, bizden öncekilerin akıl üstü kuvvetlere göre aklîleştirme usullerinden daha mı iyidir, bilmiyorum. Toptan düşününce pek değildir sanıyorum. Ama bana kalırsa bugünkü şartlara göre ... ", Yücel, 1944, C 18, S 101, C 21, S 124, 45"
aklileştirmek | Bunun altını çizdikten sonra İslamcıların İslamcı olmayan siyasetle yol almayı nasıl aklileştirdiklerine bakalım: Hedefe ulaşmak için ara zamannlar-ara aşamaların katedilmesi lazım; AK Parti ara zaman ve aşamalar için araçtır..., | A Bulaç, Z, 11.8.2014
f.
akmak | elbise/kumaş erimek, yıpranmak. | Bu sıcak havada ceket çıkaramaz oldum. Gömleklerin göğsü akmış, koltuk altları parçalanmış, kolları, omuzları yürümüş., | KTahir, AşkÇetesi, 29
f.
akmakçasına | Yarın, öbür gün aç olacağım, susuz olacağım diye bugün mütemadiyen su içmek, ekmek yemek ne kadar ahmakçasına bir divaneliktir., | S Nursi, Hastalar risalesi,79-80
s.
akmasa (akmazsa) da damlamakfazla değilse bile az çok fayda verir anlamına. TS, 1955 Pek fazla olmasa da gene de bir gelirdir. | Akmasa da damlar. Nukûd-ı sîm-i eşki devletinden / Değil eksük hele akmazsa damlar Bâlî Çelebi | O bir altun olukdur pir-i erbab-ı harabate / Yine akmazsa damlar nâvedân-ı hum-i feyv-âsâr Sâbit | Eğerçi faizi akmazsa da damlar Nâbî / Devâtdır kalemin mâlikânesin bilüriz Nabi ...? | Kesâdı yok hele kış günleri akar-ı gamın / Harâb hâneler akmazsa da hele damlar., | Nedim, E K Eyüboğlu, On üçüncü yüzyıldan günümüze kadar şiirde ve halk dilinde ..., 1973, 8 | Akmasa da damlar. Alacağına şahin vereceğine karga Alem gider Mersine biz gideriz tersine. Alışık olmayan götte don durmaz. Alışmış kudurmuştan beterdir Allah dağına göre kış verir. Allah deldiği boğazı aç komaz., | İ Hınçer, Türk folklor araştırmaları, 1953, C 3, S 49-72, 1147
dey.
Akması kokması yokTertemiz, sağlıklı. | kimi taş taşır böbreğinde / sarsıntıya gelemez / beladır ağrısı / çeken bilir / kalbinde pil taşır kimi / akması kokması yoktur / yeri güneş görmez, | Uğur Koçlu, 26
dey.
akmaz kokmaz | Dayanıklı. | Bu hafta akmaz, kokmaz cinsten şeyler satmaya başlamış., | BTSalihoğlu, 2014, 8
s.
Akne | Keçi sütlü sabun geldi. Düzenli kullanımda kesin çözüm! Akne, yanık, kepek, iltihaplı yaralar, sedef, egzama, güneş lekeleri, rose, vitilogo, beyaz ve siyah noktalar. instagram/aslihanxaydin., | 17.7.2021, sokak el ilanı
a.
Akor | Değneğini kaldırmasıyla Lilli Barr'ın barbar sesli konçertonun ilk akorlarına basması bir oldu., | Bromfield, 1956, 468
a.
Akord edilmek | Hep Ferahfezaya akord edilmiş teller, | İlhan Geçer, 1986, 41
bf.
akordiyon
a.
akerdeon
"Tabii çalarım, akordiyonumu verir misin?", C Uçuk, DŞ, 1971?, 120"
akortlama
a.
"Aralarındaki fark lavtanın alt tellerinin oktav olarak, vihuelanınkilerin ise unison akortlanması idi. / Böylece modern standart gitar akortlaması E, A, D, G, B, E (Mi-La-Re-Sol-Si-Mi) olarak kesinleşmiş oldu. Günümüzde kullanılan akortlama da budur. Çift tellere nazaran, tek tellerin akortlanması büyük bir rahatlık getirmiştir.", Sanat tarihi araştırmaları D, 1987, S 1-4, 59/61"
akortlama | - tuning / (rad) çok hassas ayarlama, berrak akortlama, | F N Alaçam, İngilizce-Türkçe Yeni Teknik Lûgat, 1962, 295 | Bazen akortlama işleminin çalınan parçadan uzun sürdüğü belirtilmektedir. Bunun farkına varanlar gitara yöneldiler, böylece gitaristlerin ve gitar için beste yapan kompozitörlerin sayısı da artmış oldu., | Sanat tarihi araştırmaları dergisi, 1987, S 1-4, 60
a.
akortlanma
a.
"Aralarındaki fark lavtanın alt tellerinin oktav olarak, vihuelanınkilerin ise unison akortlanması idi. / Böylece modern standart gitar akortlaması E, A, D, G, B, E (Mi-La-Re-Sol-Si-Mi) olarak kesinleşmiş oldu. Günümüzde kullanılan akortlama da budur. Çift tellere nazaran, tek tellerin akortlanması büyük bir rahatlık getirmiştir.", Sanat tarihi araştırmaları D, 1987, S 1-4, 59/61 "
akortlanmak | Akortlama işi yapılmak. | ... akortlanmış olur. b ) A noktasında bilgi sinyalini ihtiva eden yüksek frekanslı bir gerilim vardır ve bilgi sinyalini yüksek frekanstan ayırmak gerekir. Bu işlem bir kristal diyod ve bir kondensatör aracılığı ile yapılabilir., | AÜ Tıp Fakültesi M, 1975, C 322-323, 160
f.
tıp tıp
akortlu | Sakın, fazla aykırı gözükmeyeyim; sakın, onların akortlu seslerinden çıkan ahengi bozmayayım diye bazı tereddütlere düşerek arzunuzu bir türlü yerine getiremedim., YKK, EK, 1953, 17
s.
akortsuz
s.
"Ve işte arkadaşlarını ürkütüp kaçıran enînler Mehmet'in akortsuz sadâsı idi. Bu ses yalnız hırsızları kaçırmadı. Bütün hane halkını da ayaklandırdı.", K D, E Ülgen, 259 | "Miyasmaların buharlaştığı gömüt kentin üzerine / ve ruhumun üzerine, ey akortsuz gitar, onun üzerine.", Nezval, T Fişekçi, 37"
AKP /Ak Parti Adalet ve Kalkınma Partisinin kısaltması
akrabacılık -ğı | Demokrasi ölçütleri açısından geriliyoruz. Adam kayırmacılık, akrabacılık Osmanlının son dönemini anımsatıyor., | Sertaç Eş, Cum, 26.7.2020, 5
a.
akran zorbalığı
b.a.
"Ancak ailenin yanındayken sadece onların can güvenliğini sağlamakla kalmaz, her türlü bakımlarını üstlenip karşılaştıkları akran zorbalıkları ya da kişisel bazı problemlerini de çözmeye gayret eder. Çocuklara öz güvenli bireyler olmayı tavsiye edip öğretmeye çalışır.", Defne Akman, Oksijen Ekran, 9-15 haz 2023, 17"
akranlar arası
"Kadınlar ve kız çocukları bu uygulamayı kullanarak şiddet durumlarında acil yardım almanın yanı sıra ücretsiz tıbbi, hukuki ve akranlar arası tartışma yoluyla sosyal ve toplumsal destek alabiliyor.", Derya Gürsel, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 7"
Akransız | Bundan ötürü Cennet arkadaşsız ve akransız bir dağ kızı olarak büyüyordu. Dayısı seyrek uğrardı. Cennet'in çocukluk arkadaşları birkaç davar, bir eşek, dağlar ve dağların yamaçlarında çiçekler ve kuşlardı., | H Balıkçısı, Deniz gurbetçileri, 1969, 174
s.
Akransızlık –ğı | Cheddar bu akransızlık vs durumu kafamı çok kurcalıyor. Birkaç gündür parkta çocuklarla oynamaya başladı. Çığlık atarak parka yöneliyor., | 26.4.2021, | https://forum.mutlubebekleriz.com/d/583549-bebeklerimizle-yaz-etkinligi-neler-yapabiliriz, 10.7.2023g
a.
akreditasyon | Accreditation | 1. Denklik, Denk olma durumu.2. | İtibar, güvenilir olma | helal akreditasyon kurumu 18.11.2018*
a.
fr.
akredite | kredite; yetki verilmiş, resmen tanınmış, kabul edilmiş belirli bir hizmet standardı ve sistem bütünlüğü oluşturmak için, belli ölçütleri sağlayan kurumlara; bağımsız, tarafsız ve bilirkişi niteliğindeki başka bir kurumca akreditasyon verilmesi ile, verilen kurum akredite edilmiş olur. Aietes, 27.5.2003, EkşiS TDK YSKK Fr. Accréditif | 1. ekon. güven yazısı, 2. ekon. kredi mektubu.
s.
fr.
akredite olmakTDK-güven duyulmak, yetki verilmek, resmen tanınmak, bir kuruma/birliğe kabul edilmek. | fransızca'da | yetkinleştirilmiş anlamında kullanılan kelime. İngilizce'si accredittir. organizasyonlardan önce kayıt yaptırıp giriş sırasında zaman kazanmaya yarar. misal yurtdışı fuarlarda ve konferanslarda akredite şartı var. daha doğrusu | yaparsan güzel olur abi diyorlar. (bkz: akredite olmak), | mir, 7.9.2004, EkşiS | Uluslararası Olimpiyat Komitesince akredite olmuş dünya yüzünde sadece 24 kontrol merkezi bulunmaktadır., | Ali Gümüş, YŞ, 24.3.1999* | 1. Belirli bir nicelikteki para için, bir bankanın yükümlülüğü altında, üçüncü bir kişi yararına bir başka bankada veya aracısında açtırılan hesap. 2. Bankaların veya mali kuruluşların müşterilerine ticari işlemlerle ilgili kredi hesabı açtırmak için şubelerine veya muhabirlerine gönderdikleri yazı.**
dey.
akrep a.TDK-Hücum ve savunma aracı. Otokar tarafından üretilmektedir. Boyutlarınını küçüklüğü aracın nakliye uçaklarında ve helikopterlerinde taşınmasını kolaylaştırır. land rover defender 110 araçları ile yakın mekanik aksama sahip olan araç, özel zırh korumasına sahiptir. Ekşi sözlük 02.10.2003 | [T]ank, BTR, akrep gibi 'ileri' savaş araçları bulunmuyor., | EMahçupyan, T, 9.5.2010
Akrep burcu | Güneş akrep burcundayken de olmaz. Akrep burcu uğursuzdur zaten. Kışın başlangıcıdır. Padişahlar da bu sırada sefere çıkmaz. Hatta Fuzûlî de bundan korkulması gerektiğini söyler: Akrep meh-i münîre vatandur didüm dedi / Vehm eyle kim hatarlu kırânundurur senün. Ozan kolbaş 24/5/2021 twitter
a.
Akrep Lokman olmuş, çıkmış devaya., | ŞTaşlıova, HayalŞehri 3. Lokman Hekim*
akrilamid acrylamide | Akrilamid; kahve, çikolata, badem, patates kızartması, bisküviler, patates cipsi, tahıl, ekmek ve hatta bazı meyve ve sebzeler gibi çok farklı yiyeceklerde pişirme sonucunda doğal biçimde oluşan kimyasal bir bileşendir., | EkşiSde 12.12.2010 rasyonel kupaj 145'nce girilmiş. Gıdada akrilamid riski., ekşiS
akrobat BTS+ | Acrobate | acrobat | 1. Canbaz | +Arkasında iki akrobat duruyordu., | Oğuz Özdeş, DağBDA, 1964, 154 | Ah dalmak senin göçebe sürülerinin içine / Senin akrobat trapezinin üstünde sallanmak / Selamlarım seni havadan yapılma sütun dizisi., | Nezval, T Fişekçi, E Canberk, 59 | 2. Önceleri cambaz için kullanılırken, sonradan gövdesel esnekliğe ve gözüpekliğe dayanan bütün beceriler için kullanılmaya başlanmıştır.
a.
fr.ing.
bts+
akrobatik uçuş | akrobatik uçuş, | Türk kültürü araştırmaları I, 1964, 13 | Göklerde yaptığı akrobatik uçuşlarla herkesi olduğu gibi, karıncaya da kendini beğendirmiş olan güvercin, o gün de havalarda türlü taklalar atarak uçuyormuş., | Lafonten Masalları, İstanbul 1969, 14 | Uçuşa geçer geçmez kısa bir sürede hızlanabilir ve giderek saatte 10 kilometre gibi bir hıza ulaşabilir. Onun için rahatlıkla | akrobatik uçuş ustası tanımı kullanılabilir. Havada olağanüstü zig zağlar çizerek uçabilir. Beklenmedik, ani ve sert dönüşler yapabilir. Bulunduğu noktadandikey olarak bile havalanabilir... Ne kadar elverişsiz ve kaygan olursa olsun, her türülü yüzeye rahatlıkla konabilir., | Harun Yahya, Doğadaki tasarım, 1999, 38
a.
akromatik | Pozitivizm (Olguculuk) tarafından üretilen dogmaları, havarilerinin uygulamalı örnekleriyle kıyaslandığında, onun dibinde olan, çok akromatik (renkleri değişmeyen) bir doktrin ihtimalini itiraf etmemiz gerekir. | , | F Ünlü, Sbh, 10.3.2019
s.
aks
a.
ters, tersine, aksine
ar. aks
Bu kez derunum pek yanar / Kahi felek akse döner /Gelmemek biz emukarrer / Seni allahaısmarladık 55
aks
ulaşım aksları5.10.2023 levent şahin
aks | Ana aksı oluşturan ressam hoca ve öğrenci buluşması, sergi boyunca sürüyor., | N Pektaş, Oksijen G, Sanat, 2-8.07.2021, 10
a.
aksaçlılar | Şuradan anlayın ki, mütedeyyin Müslümanların imzalarını da alarak Rejim'e karşı yazılmış en anlamlı ve ciddi muhalefet metnini yayınlayan Aksaçlılar'a Saray değil, bu ulusalcı tayfa saldırmıştı, | YAEci diye! | , | B Oran, Serbestiyet, 9.10.2021 | Ateş, söz konusu fotoğrafı | Ülkücüyüm demenin zor olduğu günlerde ülkücülük davası uğruna mücae veren davamızın aksaçlılarıyla notuyla paylaşmıştı., | Cumhuriyet, 30.12.2022
a.
aksakal | 1. Sakalı ağarmış. 2. | Yaşlı, koca, ihtiyar. 3. | mec. bir ailenin, elin, toplumun en iyi ve saygın adamı, başçısı | aksakala varmakİhtiyarlamak. | Biraz usu erenler, biraz okumuş, ya da aksakala varmış olanlar beğenmiyorlardı bu düzenin sonunu..., | ŞerefTipi,Tavuk, 1942 Diyarbakır, | http://forum.memurlar.net/konu/1239421/, 16.3.2014
dey.s.a. mec.
aksakallı | bilgili tecrübeli, güngörmüş, saygın adam | Aksakallı ihtiyarlar, altın saçlı genç kızlar, / Yayı, oku omzunda mert çehreli Kırgızlar, | Otaman, 10 (1920) | Lakin tam da yeni ve bilinmez bir iklime kucak açmışken bir aksakallıyı yitirmek Türk Dünyası için büyük kayıptır.,YKTaştan, 12.10.2013 eposta
s.
aksaksız | Görünürde Fransız adli ve idari sistemi aksaksız işliyordu ve Fransızlar bu sistemden şikayetçi değildi., EmelÇora, Osmanlıdan cumhuriyete danıştayın gelişim süreci, 32, İstanbul2015
s.
aksansız | Nerdeyse aksansız yani | Bravo, Bravo! Nerdeyse aksansız. Bu, yıllarca Almanya'da da böyleydi. Dikkat çekmemek için, bir yerli gibi konuşmaya çalışırken, birkaç kelime konuştuktan sonra biri bana soruyor: | Nasıl bir hemşehrisiniz böyle? Fakat hemen ardından beni teselli etmek için ikinci bir yorum geliyor: Çok mükemmel Almanca konuşuyorsunuz. Nerdeyse aksansız., G Aytaç, Gezi notları seçkisi, 1994, 11
s.
Aksaray | Anadoluda bir il. 2. İstanbulda eski bir semt. | Aksaray'da siyahî bir fahişe / Kardan beyaz bir adamı dövüyor, | Alper Özbek, 104 | Gel!... Taksimlerden, Aksaraylardan kopup... Gel!... Kızıl saçların omuzlarında dalga ralga... Kızıl saçların alnında tel tel... Gel!..., Ş Belli, Bir Yangının, 91 | Biz bir grup arkadaş, hafta sonları Aksaray'daki Atlas Sineması'na gider sezonun en yeni filmlerini seyrederdik. 1968 yılına kadar okulun konferans salonunda cumartesi akşamı bir film gösterilirdi., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 28
s.a.
aksaraylı
"Oğlum, inşallah sen de / bir gün / Ceyar amcan gibi / büyük adam olursun" / diyordu oğluna / Aksaraylı Leman Hanım.", G Aylan, DCD, 31 "
aksata | Bunca yıllık esnafım, amir, memurlarla bunca aksatamız oldu, şükür bugüne kadar ne kimsenin başını ağrıttım, ne de kendi başım ağrıdı. Rahmetli babamdan nasihatlıyım: Hıfzillisan, selametilinsan, derdi..., | OKemal, 1966, 14
a.
aksedivermek | Ezeldeki topu bulma ihtiyacı varlığını sarınca ATEŞ AĞACI'ndan Rabbin Hz. Musa'ya tecelli etmesi gibi 'aşk' nimetinin, o ilahi çağrının da bir 'insan'da aksedivereceğini nasıl anlatabilir? , | NazikErik, 26
bf.
aksesuarlı | aksesuvar. | Görüyorsun dedi yolun ortasına yakın bir yerine gelişigüzel bırakılmış aksesuarlı bir yerli arabayı göstererek: | Arabam yolun ortasında duruyor, seninki ise benim yerimde. Sen şimdi fazla laf etme de yerimden kaldır arabanı, anladın mı? , | Sohtorik, 1995, 17 | ...diğer yanda bir kaset kapağında somurtmuş, malum bıyık aksesuarlı bir ülkücü, | svrn, 15.06.2005, EkşiS
s.
aksesuvar | aksesuar. | Bana bu haliyle inceden Celine Dion'un Met Galada giydiği kostümü anımsattı. O da püskül ve dramatik bir saç aksesuvarı kullanmıştı. Tabii çok daha farklı tarzda..., | Aslı Barış, HrKlbk, 26.8.2019
a.
aksırıklı | Ben yazdım mı Kırmızı Bahar Çiçeği'ne aksırıklı tıksırıklı hastalıklı, yaşlı anneli koca gerekli diye, aaa., | Mİzgü, 78
s.
aksice | aksi, ters, huysuzca. | Hamza Usta, elli küsur yaşlarında, biraz aksice, ama işinde çok ciddi bir Karadenizliydi., | TAral, SÖ, 79
s.
Aksilenmek | Oya aksilendi: -Orası benim bilicem iş., | Nezihe Meriç, Keklik türküsü, 30
f.
Aksisedalı | Bu aksisedalı mağaranın içinde Hattie için, dağlar gibi bagajın arasında durmuş konuşan o üç kişiden başka hiç kimse mevcut değildi., | Bromfield, 1956, 409
s.
aksiyasa | Oysa dün karşı olduğumuz şeyler bugün dimdik ayaktaydı. | Karasiyasa birden | aksiyasa olacaktı*. Sanki düzenden bir taş düşürüldü., Arif Ay, | Elveda, Edep D, ? ? ++
b.a.
aksiyon | eylem, hareket, tavır. | Aralık ayının son haftasında para piyasasında yaşanan dalgalanma sonrasında özellikle döviz kurlarındaki ani yükseliş karşısında Ortaklığımız, kısa dönemli döviz ve TL yükümlülüklerinin ifa edilebilmesi için likiditeye yönelik gerekli aksiyonları almaktadır. / Geçmişte olduğu gibi Ortaklığımız hem yurtiçinde hem de yurtdışında para piyasasındaki gelişmeler ışığında çalıştığı tüm bankaların kredilibitesini, çalışma esaslarını gözden geçirerek gerekli aksiyonları almaktadır., | T, 16.01.2014 | Merkez Bankası iki aksiyon aldı!, | basın, 06.08.2019 | Emin Beyin bugün bir başkalığı var. Kimbilir ne. Zengin herif belki borsada aksiyon kapatacak., Aka Gündüz, Üvey ana, 1974, 170
a.
aksiyonlu | aksiyon sahibi, hareketli, dinamik. | Beşiktaş bu filmin en cengaveri, en aksiyonlusu., | BKılıç, T, 29.4.2015
s.
Aksu –yu II | halk ağzı. Katarakt. | Gözüne beyaz su indi!, | Asiye Hacere Gedikli, 2018+
a.
Aksu I | Narlı yöresinden Maraş'a doğru / Akan suyun adı Aksu., | G Akın, Maraş'ın ve Ökkeş'in destanı, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 205
a.
Akşam aşı | Konuşmalar, kavgaya dönmek üzereyken, Zehra Kadın seslendi: Haydi çocuklar. Akşam aşı hazır! Sofrada, bir süre birbirlerine hiç bakmadılar. / Fadiş eve gir gayrı! Akşam aşı yiyeceğiz! diye bağırdı, | G Dayıoğlu, Fadiş, 114 /158
a.
akşam azadı | eski Akşam paydosu. | O gün akşam azadında hoca efendi beni yanına çağırdı., | RNGüntekin, Damga, 9
a.
akşam sefası | Akşam sefaları | Akşam sefası, hem bir güzel çiçek adı, hem de insan yaşamından, serin gün bitimlerinden anlamlı bir kesit, bir narin simge., H Çetinkaya, 2010, 48
a.
akşam yemeği | yalnızken burada mı yerler akşam yemeklerini? Ben olsam burada yerim. Altan da, Sırma da masa donatmayı severler ya, bu misafirlere özel bir şey midir, bilmem., | B Çelik, 2007, 51
a.
akşamcıl | Sabahçıl ve akşamcıl uyku kronotipi, günlük tercihlerdeki bireysel farklılıkları, aktivite için uyku-uyanıklık modelini ve sabah ve akşam uyanıklığı ifade eder., | Z F Dinç, Spor Bilimleri IV, 2022, 189
s.
akşamleyin | Uzun zaman böyle yattı kaldı; akşamleyin gördüklerinin hatırası kalbine ok gibi saplanıyordu: Kalabalığın | Bravo! haykırışları ve çılgınca alkışları..., | Bromfield, 1956, 330
z.
akşamlık –ğı | -Bak, bu akşamlık ben bağlayayım. Ama düğüm sen bağlamışsın gibi biraz beceriksizce olsun. Yarın akşam birlikte deneriz, öğrenirsin., | T Uyar, Akşam Alacası, 1997, 99
a.
Akşamüstü z./a. Güneşin battığı sıralarda, akşama doğru, akşam yaklaşırken, akşamüzeri. | Ne kadar çoktular. Üstelik sabahlar, gün ortaları, akşamüstüler vardı burada, kirli boz tavanda., | E Öz, Güvercin, 66
Akşehirli | Akşehir ilçesinde doğan veya orada yaşayan kimse. | Akşehirliler Nasrettin Hoca'yı Konya'ya göndermişler., | NHoca, 1967, 35
s.
aktab-ı erbaa | Hiç evlenmeyen Yahya Kemal'e Allah üç hayırlı evlat verdi: Tanpınar, Banarlı, Ayverdi. 1934-1956 tarihleri arasında Yahya Kemal'in bütün sohbetlerini takip ederek tuttuğu notları Yahya Kemal'in Dünyası adıyla neşreden Süheyl Ünver'i de unutmamak lazım diyorsanız haklısınız. O zaman | aktâb-ı erbaa zuhur eder. Bu soy kütüğüne göre torunları kimlerdir diye sorarsanız ben Beşir Ayvazoğlu diyeyim siz de devamını getirin., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 30
s.a.
aktarı | aktarma, aktarım. | Eşsiz aktarılar bitince, derin bir sessizlik oldu., | T Polikar, 1997, 90 | Kaldı ki bu tarz aktarılarda yabancı dilden çevirilerde olduğu gibi kaçınılmaz biçimde anlam kayıpları söz konusudur. Elimizden geldiğince söz sanatlarını yansıtıcı bir aktarı dili oluşturmaya gayret ettik., | M Altun, Hâb-nâme-i Veysi, 7, | http://www.dilbilimi.net/mustafa_altun_habname_i_veysi-kitap.pdf, 9.5.2019
a.
aktarıcılık –ğı | Çevirmen, her şeyden önce bir anlam aktarıcısıdır. Bununla beraber böyle bir aktarıcılığın şiiri çevirmeye yetmeyeceği açıktır., | Meriçelli, 2002, 7
a.
aktarılabilirlik –ği | ... transducer güç çevirici transferability aktarılabilirlik transference transfer transferred transfer transfix mıhlamak transform dönüştürmek transformation dönüşüm transformed transforme transformer transformatör transfuse aşılamak transfusion ..., | Gilad Soffer, h-Turkish Turkish-English Vocabulary, 1964 ? | Çünkü, büyük kentlerden gelenlerin yüklü olduğu toplumsal-ekonomik nitelikler ve nicelikler, turizme özgü koşullar içinde kırsal topluluklara aktarılabilirlik kazanmıştır., | Z Eralp, Turizmin toplumsal değişime sosyal-ekonomik etkisi, 1974, V
a.
aktarımcı | 2645 vazgeçen (Fr. cédant] [ ing . transferor, grantor ] [ es . t . fariğ ] : Buyrukçu ya da aktarımcı olarak tecimsel bir belgiti arkasını imzalayarak dönüştüren ve haklarından vazgeçen kişi., | M Uyguner, H Tuner, Tecim, maliye, sayışmanlık ve güvence terimleri S, 1972, 271 | Oysa Türkiye Cumhuriyeti | ulusçuluk, | halkçılık, | layiklik ilkeleri üzerine kurulmuştu. Osmanlının ümmetçi, aktarımcı uygarlığı yıkılmış, Batı uygarlığına geçilmişti., | Türk dili, 1977, C 35, 375
s.
aktarıvermek | Şairler işin kolayını ararlar, yolun kestirmesini, sözünü ettiği dergiden bir şiir aktarıvermekle bulduklarını sanırlar., | M N Öngay, Ülkü, 1948, 43
bf.
Aktarma etmekaktarmak. | Öküzünü koşan tarya gider / Tarihi toprağı aktarma eder / Çiftçilik sanatı sanatsa eğer / Biçilmez ismine kıymet köyümün., | K B Kavaklıoğlu, 1958, 16
dey.
aktarmak | İletmek. | Saat gecenin üçüymüş. Birden aşağıda kapının önünde iki karaltı görmüş. Kapıcıyı hemen tanımış, Kendisi, sırtındaki çuvalı öteki adamın sırtına aktarmaya çabalıyormuş., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 86 | Sabah erken de devam edecekmişiz yola. Ben de arkamdaki arabayı süren dedeye aktardım haberi., | 63 | 2. Aramak. | Kuru dava ile olmaz bu, fakat ilm ister; / Ben o kudrette adam görmüyorum, sen göster? / Koca ilmiyeyi aktar da bul üç tane fakih: / Zevk-ı fıkhisi bütün, fikri açık, ruhu nezih? / Sayısız hadise var ortada tatbik edecek; / Hani bir tane | usul alimi, yahu, bir tek? M. Akif, 91 | Höranım yaba ile samanlığa samanı aktarır. Deliğin önü dolduğu için samanlığa inerek odanın içerisinde de aktarma yapak zorundadır., | asicaldan, 3.3.2017
f.
aktarmasız | Bu doğru [ aktarmasız ] yolculuklarda uygulanacak ücretler, aynı hız ve ra- hatlık koşulları altında, Osmanlı yurtiçi yolculuklarında aynı yol için alınan ücretten, hiçbir zaman, yüksek olmayacaktır., S L Meray, O Olcay, Oİnun çöküş belgeleri: Mondros, 1977, 162
s.
Aktepe | 1. y.a. Ankarada bir semt. | aktepe yanıyor bir yandan / sonra balgat yanıyor, | Alper Özbek, 105 | 2. y.a. Hatay Hassada bir köy. | Gelineli uşurat ısbatanı kazınca / Baharatlı otu yağlı hamura sürünce / Pişen hamuru dilim dilim kesince / Ne güzel yenilir kömbemiz bizim., | | http://www.antoloji.com/aktepe-hassa-hatay-siiri, HüseyinKurt, Aktepe Hassa Hatay, 1.1.2016g
aktif vatandaşlık | Mısır'ın geçişinin ne kadar demokratik bir sonuç vereceği sorusu, yine organize ve aktif vatandaşlığın onun yönetiminden uzakken, generalleri demokrasiye zorlamak için ne kadar bir araya gelebileceğine bağlı., | TKaron, Star, 7.10.2011
a.
aktiflemek | Faal kılmak, çalıştırmak, faal hale getirmek. | Balkan devletleriyle ilişkiler birinci görevlerdir; aktiflememiz lazım. Japonyayı gündemimize almalıyız., O B Zülfikar, 05.09.2024, İÜ YK
f.
aktiflenmek | Faal hale getirilmek, etkin hale getirilmek, işlerlik kazandırılmak. | 1600 dakikalık ücretsiz konuşma hakkınızın bu aylık 300 dakikası aktiflenmiştir., | Turkcell, 22.12.2011
f.
aktifleştirici | Faalleştirici, etkinleştirici. | Aktifleştirici davranış sonuç, | KB, PİG, 23
s.
aktifleştirilmek | İşler hale getirilmek. | Böylece solunum neticesinde bir taraftan CO2 çıkarken, diğer taraftan dehidraz anzimi ile alınmış olan hidrojen, prostetik grupu laktoflavin-fosforasidi olan sarı ferment tarafından aktifleştirilir. Sonra aktifleştirilmiş bu ..., | İnönü Ans, 1943, C 20, 425 (Türk Ans, C 7)
f.
aktifleştirme | İşler hale getirme. | Kitabın basılı kopyasına sahip olanlar, kitabın arka kapağında yer alan aktifleştirme kodunu kullanarak, Lexpera (www.lexpera.com.tr) üzerinden kitabın online haline erişebilirler., | www.lexpera.com.tr, 3.10.2019g
a.
aktifleştirmek | aktif duruma getirmek, faal olmasını sağlamak, işler duruma getirmek. | +Çiçeği burnunda yeni rektör, adı geçen merkezi aktifleştirmek için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getireceklerini ve bundan ötürü kendilerine sunulacak her türlü projeyi destekleyeceklerini ifade etti., | YalçınÇakmak, T, 6.8.2015
GTS+
aktiflik –ği | Faallik, işlerlik, etkinlik. | ...olarak daima kısır kalmasına karşılık, nazariye ile beslenen rüyanın aktiflik, iradîlik ve disiplinlilik vasfı yükselticilik ve kurtarıcılığın müeyyidesidir. Bu yaratıcılık rüyanın ilmî, hukukî, ahlâkî, estetik tarzda nazarî, yahut siyasî, askerî konularda olduğu gibi, amelî keyfiyetlerini müşterek bir temele, faydalılık prensibine irca eder. Öyleyse felsefenin aksiyon değerini faydalılık mihengine vurarak tayin etmekliğimiz gerekmez mi? , | DTCF D, 1946, 546
a.
aktiniyum | 1907 ve 1908 yıllarında aktiniyumun, aktiniyum emansyondan husule gelen ve | aktiv çökelek, denilen, transmütasyon mahsullerinde türlü araştırıcılar tarafından, menşei ve tabiatı tesbit edilemiyen, son derecede az bir kalıntı aktivite görülmüştü., | Ankara Yüksek ziraat enstitüsü D, 1946, S 11-12, 215
a.
aktivasyon | Activation. aktifleşme, faalleşme, etkinleşme, işlerlik kazanma. | Örneğin Moskova [Rusya] ve Türkiye ilişkileri ne kadar da iyi komşuluk ilişkileri olsa da, Rusya Türkiye'nin bu süreçte aktivasyonuna izin vermez şeklinde yanıtlayarak sözlerini özetledi., | AVİM, 3.2.2011 | Aktivasyon çilesi bitti, sağlığa erişim kolaylaşıyor., | Z, 14.2.2012
a.
ing.
aktivist | etkinci, faalci. | İstanbul'da ilk seçim bürosu Baskın Oran kampanyası için açıldı, yine ilk seçim standını kampanya aktivistleri açtı., | 23.06.2007, www.sosyalistisci.org.
s.
GTS+
aktiviteli | faaliyetli, etkinlikli. | A. a pek derinlerden gelen bu kaynaktan sodyum sülfattı, klorürlü, radyo-aktiviteli kıymetli sular çıkar., | İnönü A, 1950, C 18, 369 | Orada da hava ne kadar soğuk olursa olsun mutlaka sokağa çıkarır, aktiviteli oyunlar oynatırlar., | Ayça Şen, T, 25.9.2011
s.
aktivizm | Büyük Veri Işığında Dijital Aktivizm Üzerine Bir İnceleme:İstanbul Üniversitesi Örneği, T Çelik, G Uyanık, Egemia, 2020; 7: 4-30, 5-6
a.
aktör | 1. Eyleyen. 2. | Sinema veya tiyatro oyuncusu. | O bir oyuncu idi. Her gece tekerrür eden (tekrarlanan) bir hâilenin (trajedinin) daimi bir aktörü idi., | K D, E Ülgen, 209
a.
aktörleşme | Özneleşme, faalleşme. | Yalnız 88'de, yine de, parlamentoda | aktörleşme emareleri gördük. Vuralhan hakkında verilen gensoru ve genel görüşme önergeleri bir tarafa, Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin reddedilmesi (15 Aralık 1988) bunun bir örneği sayılabilir., | Yazarlar Birliği, Türkiye kültür ve sanat yıllığı, 1989, 19 | Ama daha önemlisi, 'Ortadoğu'da kitlelerin aktörleşmesi' ile dünkü yazıda dikkat çekmek istediğim 'Kürt sorununun kitleselleşmesi' arasındaki tarihsel çakışma..., | K Gürsel, M, 11.4.2011
a.
aktörleşmek | Oyunculaşmak. | Demokrasiyi kurtaracak halk eğitimidir. Nusret Köymen. ...-liştirmekte kendinizi zorlamamanız lâzımdır. Zorlarsanız sun'îliğe sapmak, aktörleşmek tehlikesi vardır. Halk bu samimiyetsizliği derhal sezer. Samimiyetsizlik hataların en fenasıdır., | NusretKöymen, Demokrasiya kurtaralım: Demokrasiyi kurtaracak halk eğitimidir, 1952, 55 | Uzun ve zor mücadeleler sonunda aktörleştiler., | CAktar, T, 12.3.2013
f.
aktörleştirmek | Özneleştirmek, faalleştirilmek. | Öte yandan, 17 Aralık'ta ortaya çıkan yolsuzluk/rüşvet skandalının baş aktörü durumundaki Reza Zarrab, uluslararası finansal yaptırımlar altında olduğu dönemde İran devletinin araçsallaştırıp aktörleştirerek para transferlerinde kullandığı 40'a yakın şahıstan sadece biridir., | B Keneş, Z, 29.12.2013
f.
aktörlü
s.
Çok aktörlü
aktörlü | + tr. –lü aktörü olan, oyunculu. | ... aktörlü bir temsildi. Yalnız bu temsilin tarzı onu hikâyeye bağlıyordu., | Yücel D, 1940, C 10, S 60, C 14, S 79, 129 | çok aktörlü | birden fazla oyuncusu olan
s.a.
fr.
akts | Avrupa Kredi Transfer Sistemi etiketleri? 2011
kıs.a.
aktüalite | Güncellik.* | Polis böylece ilk aktüalite filmini görmüş oldu. Selüloid üzerine tesbit edilmiş ilk sinema resimleri, aynı günün sabahı ilk sinema makinesi ile satın alınmıştı., | Sanatlar, C 1, S 1, 15.2.1955, 41
a.
aktüatör | aktüatör ya da eyleyici, bir mekanizmayı veya sistemi kontrol eden veya hareket ettiren bir tür motordur. Bir enerji kaynağı tarafından çalıştırılır. Vikipedi, 4.9.2022g
a.
aktüel | günlük, güncel. | Fakat bazılarını da haberim olmadan şaşılacak derecede işlenmiş ve daha garip bugünkü atüel duygular ve görüşlerimin tonunu tutacak derecede değişik tazelemişbulurum., R N Güntekin, EK, 1953, 38
s.
aktüelleştirmek | Güncelleştirilmek. | Şiiliğin bir | mezhep olarak yaygınlaştığını ve İslam'ın tarihsel bölünmesinin bir kez daha aktüelleştirilmek istendiğini ifade eden Görmez-, Z, 3.1.2012
f.
aktüer | Aktüer finansal riskleri değerlendirebilen, çözümler öneren, ve her çözümün uzun dönemdeki sonuçlarını irdeleyebilen bir profesyoneldir., | wikipedia, 17.5.2014
aktüerlik –ği | Sigortacılık tekniğiyle buna ilişkin yatırım, finansman ve nüfus hareketleri konularında çalışmalar yapıp risk ölçme ve yönetme konularında uzman yetiştirme bölümü. | Aktüerlik Türkiyede yeni tanınsa da yurt dışında ücret, prestij ve iş tatmini açısından en çok istenen onmeslek arasında yer alıyor., | MilliyetAkademi, 22.7.2011 | Aktüerlik sınavlarında İstatistik ve Matematik mezunu varken Aktüerya mezununa bakmıyorlar, | | http://forum.donanimhaber.com/m_22189291/tm.htm, 12.12.2013
a.
aktüerya | Bkz. Aktüerlik | Hayat tablosu | c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2'yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,, | İcra ve İflâs Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Kanun No. 7327, Kabul Tarihi: 9/6/2021
a.
akustikhane
b.a.
akustik evi.
fr.akustik + Farsça xane
"... Akustikhane'nin Youtube kanalında da yankı uyandıran serinin albüm versiyonları, dinleyenler tarafından uzun süredir bekleniyordu. Akustikhane Across serisinden ilk olarak, Emiran ve İzzet Kızıl'ın ortaya koyduğu eserler bir albümde bir ... ", M Ş Sağıroğlu, Makam Music Magazine, 2021, 12"
akustikhane
*bbb
akustikhane | TRTde bir program adı. | Akustikhane akustik performans evi, kekibec 12.08.2010 01:10, EkşiS | perşembeleri skyturk'te yayinlanan şahane akustik müzik programı. sanatcilar hem kendi şarkılarını canlı çalıyolar hem de hiç akla gelmicek şarkıları coverlıyolar. bazen öyle birini görüyosun, aa ne kadar da güzel şarkı söylüyomuş meğersem diyosun, yüzde bi gülümseme bırakıyo işte. mtv unpluggedin turkiyede biraz daha gelistirilmis bir formatla yapılmışı gibi., gerogerogero 19.09.2010 01:22 ~ 20.09.2010 13:33, EkşiS
a.
akut
s.
Ani başlayan ve birden şiddetlenen (hastalık) | akut.
ing.
akut | Şifalı suları kullanma bakımından, bunları, akut (had) ve kronik (müzmin) oluşlarına göre ikiye ayırmamız lâzımdır. Akut ve ateşli vakalar. Balneoterapiden zarar görürler. Bu sebepten akut ve subakut vakalarla ateşi olan ..., | Rıza Reman, Şifalı su kullanmak ilmi, balneologi ve şifali kaynaklarımız, 1942, 137 | subakut | Sub-akut. | Balneoterapiden zarar görürler. Bu sebepten akut ve subakut vakalarla ateşi olan ..., | Rıza Reman, Şifalı su kullanmak ilmi, balneologi ve şifali kaynaklarımız, 1942, 137
s.a.
akutçu | AKUT adlı acil kurtarma derneği adından –çu ile. Kuratarıcı, imdat edici. | Vehbi onlar da okeyin akutçuları oyunda bir arıza çıkarsa müdahele edecekler, bina daha sonra..., | A Çetiner, 13.12.2013eposta
s.
akülü | Akümülatörü olan. | Lisanslı akülü arabalar, | 9.5.2023, ambalaj üstünden
s.
aküpresür | Dünyann en gözde masajlarından biri herhalde Tay masajı. Tay masajı benim de dünyada en sevdiğim masaj. Aküpresür, yoga, zen, shiatsu ile benzerlik gösterir. Budist öğretilerinden esinlenmiştir. Vücudun enerji hattı boyunca yavaş, ritmik basınç ve germe ile yapılır. Tay masajını, otellerden çok lokal yerlerdeki halk masaj salonlarında yaptırmayı tercih ederim., | S Türkeş, Sabah Tatil, 10.3.2019, 4
a.
akvarel | bir de akvareller bir de incecik koltuklar kanapeler bebek / evlerindeki gibi, | NH, 71
a.
akvaryum | ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini / sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin, | NH, 89
a.
akvaryumcu | akvaryumcular kaçak olarak taş mercanları alıyorlar., | Bayram Öztürk, 2.1.2023, tv
a.
akvuatik
Akyazılı | rakı | Alevi-Bektaşi vatandaşların folklorunu seviyorum. Rakıyı tarikata Akyazılı'nın soktuğuna (Akyazılı Sultan yani İbrahim-i Sânî Bulgaristan'da tekkesi vardı) inandıklarından rakıya 'Akyazılı' şaraba | Kızıldeli ismini takmışlar. (Kızıldeli yani Seyyid Ali Sultan tekkesi Dimetoka), M Olgay Söyler, 17.2.2020, twitter
a.
akyel
b.a.
tr. ak+yel
Nevruzdan sonra dört karış kar idi / Hak ile akyel esip eridi. / Urumşahta büyük seller yürüdü, / Damların içine su dolmuş idi 45
al | al düşmekTDK- cin/şeytan çarpmak. | Seni, aldığımda el kadardın, koçlar gibi edip de vermedim mi, ala düşmüş anana? , | B Yıldız, Dünyadan Bir Atlı Geçti, 29
dey.
Al al olmakKızarmak. | Yumuşak siyah saçları Cleo de Merode tarzında taranmıştı. Yanakları heyecandan al aldı. / Yüzü hala al aldı; mahcubiyetini örtmek için bir sigara yakışı Fergus'u gayri ihtiyari güldürdü., | Bromfield, 1956, 140/366 | Güneşte yanakları al al olmuştu., | V Sevim, 45
dey.
al aşağı edilmekKur'anın müstazaflara yüklediği misyon unutturulmak için her yol deneniyor, hunharca al aşağı ediliyordu tevhidi ilkeler. Öte yandan dünyanın bir ucunda toplumsal patlamalar olurken, diğer ucunda kardeş kanı üzerine gölge devletler kuruluyor, adına da işte özgürlük bu deniyordu., | N A Gökduman, 58
dey.
al dente
it.
"Ağızda püreleşip dağılmaz. Bir anlamda İtalyanların makarna için dediği gibi, al dente kalır. Bu nedenle erişteli mercimek çorbasında, mercimek salatalarında, etli mercimek yemeklerinde tercih edilir, tane tane kaldığı için.", Oğul Türkkan, Oksijen, 31.05.2024"
al dente | Makarnayı az pişmiş 'al dente' tercih edin., | OMüftüoğlu, HKelebek, 25.2.2014
s.
al eline kalemi yaz başına geleni kalıp söz. Nusret Cimillioğlu, 30, 7.2021 | Al eline kalemi yaz başına geleni, | E K Eyüboğlu, On üçüncü yüzyıldan günümüze kadar şiirde ve halk dilinde ..., 1973, 9
al forno it. | Sahil [aşevi] bütün balıkları, balık pişirmede bizden çok üstün İtalyada sık sık gördüğüm 'al forno' (fırın) pişiriyor., | VMilör, HürCmrts, 3.9.2016
Al gülüm ver gülüm | rabbin bıçkın bir tüccar değildir, Onun sözlüğünde 'al gülüm ver gülüm' diye bir deyim oktur. aranızda bir alış veriş vardır, bu doğru ama bil ki bu ticarette senin elindekiler de Onun verdikleridir., | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 80
Al karısı | Nöbetlerim sıklaştı. Yuvanın ağzında ikide bir allar giymiş al karısı beliriyor..., | Çokum, R Ana, 132
a.
al takke ver külahGene Aşağıköylüler ver takke al külah, birbirlerine olmadık şakalar yapıyorlardı., | V Sevim, 90 alı al moru mor | Önce, pek ayrımına varmamıştı ya, hiç huyu değilken, daha öğle ezanı okunmadan alı al moru mor, kan ter içinde koştu geldi eve., | DCeyhun, 46 |Bugün bakıyoruz, devlet içinde ve dışındaki diğer cemaat örgütleriyle al takke ver külah işbirliği alabildiğine sürüyor., | O Bursalı, Cum, 26.7.2020, 6
dey.
al yuvar / alyuvar
b.a.
Kana al rengini veren, çekirdeksiz, yuvarlak, küçük hücre.
tr. yeni
"Küskün gibi açıyor yaz bahçelerinde çiçek / Sülükler emiyor al yuvarları.", İlhan Geçer, 1986, 13"
al-satçı
a.
aynı m. alsatçı. 1. Bir malı alıp kısa zamanda satan kimse. 2. Hisse senedi, vadeli işlemler ve döviz piyasasında yoğun olarak alım satım yaparak para kazanan kimse.
"Aslında bunu herkes biliyor. Gar binasının dışına belki dokunamayacaklar, ama onu da öyle bırakmayacakları kesin! Türkiyenin başına musallat olan al-satçı, tefeci, rantçı, aracı, tüccar yönetim anlayışı, o binayı tarihsel bir anıt olarak görebilir mi?", Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi, Mimarlara Mektuplar, 2006, ?"
al-ver | alışveriş. | Görünen o ki devlet ve Kürtler arasında al-ver değil, tek taraflı dayatma söz konusu., | A Zaman, T, 17.10.2014
a.
ala
s.
"İçki içen ala keyfin çağıdır / Yükselince sanki Ağrı dağıdır / Gizli toplar eşkereden dağıtır / Çok gözetir sohbet sazı yaltakçı.", San, Hicranî, 162"
ala | Hep aşağıdan alan, alçak gönüllü, sessiz biri olduğu için, kimseye açılmaz, içinin alasını vurmazdı dışına., | O Şahin, 1999, 56 | Ama insan, içindeki alasını, en karşı konulmaz durumlarda saklasa bile, kimsenin önemsemeyeceğini sandığı bir ayrıntı karşısında dışarı vuruyordu., | Hüseyin Su, Gülşefdeli, ?
a.
âlâ | iyi, pek iyi. | -İlâçtan fayda beklemeyin, demişti, mümkün olduğu kadar çok güneş aldırırsınız, Allah'ın âlâ olduğu kadar da bol ve bedava bir ilâcı...Fakat belâya bakın ki, bu fakir mahallede bu ilâç da, doktorun zannettiği kadar bol ve bedava değildi., | R N G, Tanrı Misafiri, 167
s.
ala açık | bk. Alaaçık alaçık? Tamamen açık? | Hasan karısına neden radyo aldığını açıklamaya çalışırken karısı sözünü keser, İki üç yıl önce alacağın karşılığında amcaoğlun Osman'dan aldığın radyoyu sana geri verdirmiştim. Çünkü o zaman evimiz ala açıktı., | asicaldan, 1.2022+
a.
ala ala hey –e gidenler | Toplu olarak yapılan işlerde bağrışarak söylenen bir söz. | Filmi seyrederken, Samim Kocagöz'ün aynı adlı romanından beyazperdeye aktarıldığını bilmeme imkân yok. Yine Saray sinemasında seyrettiğimizi sanıyorum. Ala ala hey İstanbul'dan Anadolu'ya, Millî Mücadele'ye gidenler., | S İleri, Z Cumartesi, 15.9.2012 | Hâlâ eski bir görkemi yaşamak isteyen, ala ala hey bey soylular., S İleri, | http://nedir.help/ala%20ala%20hey-ne-demek-2120, 6.12.2015g | Şayet o ala ala hey olmasaydı, hesabı ödemez, otuz liradan çıkmazdı., | O Kemal, 1966, 44 (ilk: Cum 9.8.1965, 6)
ünl.
ala ala hey | Sevinç nidası. | Odayı aydınlatır mum. / Ala ala heylerle olur doğum. / Daha vakit kalmadan sevinmeye / Başlar bir yavru daha görünmeye. / Hoca hemen | püf der, söndürür mumu. / Hepsi | Aman, Hoca derler, oldu mu? , Kanık, NH, 126
ünl.
Ala gün | GÂVURUN NASUHU Hava yarı bulutlu; ala gün sıcağı Üzümlü çukuruna vurmuş, tarlaların üstünde balkıyor. Köyün kiremitleri tiril tiril... Tavuklar ağızlarını açmışlar, koval koval ediyorlar, kımıldamaya vakitleri yok., | Cahit Beğenç, Sarı Çamın Hikayesi, 1986, 142 | Sual olundu kelâm ve kalemdeki irade / Hani irade dedim hangi aşka dokunduk / Ey doğudan batıya sürüklenen ala gün / Biz yezitlerle değil yazıtlarla okunduk., | M Tuğrul Çolak, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 39
a.
alâ melei'n-nas Herkesin içinde, açık açık. | Ertesi gün orduya getirilip alâ melei'n-nâs cümlesi birden kuşte-i şemşîr-i istişal ve ruûs-ı menhûse-i maktuaları İstanbul'a irsal olundu. ... 1767? , www.kibris1974.com | Bundan mâadâ, müderris-i merkumun, kendünün emsal ve akranlarından nicelerinin Kurûn-ı Vustâ medreselerinden her kangı birinde, müderrislik değil, talim ve teallüm ile külliyyen alâkası bulunmayan ve ednâ hidmetlerden sayduğu hademelik bile yapamayacak kertelerde kimselerden olduğu ve kifâyet-i ilmiyyesinin mefkudiyyeti, tevâtür hudûdını aşup alâ melei'n-nâs (11) ikrar ve itirâfı ile sübut bulsa, ol müderrisin, medrese-i mezkûrede işgal eylediği talim ve tedris makamında ibkası caiz olur mu? Cevap buyurup sevâba giresiz., | jazetta'dan 5.7.2006 | Okuldaki birkaç ahlaksız zirzopa kafayı takmış. Mezûniyet gecesinde duymuş ki: Kadın erkek birbirine sarılmak sûretiyle, alâ melei'n-nâs icrâ'-i lu'bîyât yapılacaktır., | H Kırkıl, 26.06.2008, www.kalbimecruh.com.
alaaçık | bk. Ala açık ve alaçık. | Sun, sulak bir tabloda, bir alaaçıkta / balıkçı olmalısın, | Bünyamin K, 29**
a.
alabalık | dağ alası, göl alası 23.1.2022, tv | Gökkuşağı alabalığı | Çelikbaş* (Oncorhynchus mykiss), 1882 yılında Kuzey Amerika'dan Avrupa'ya getirilmiş olan bir alabalık türü. Balık üretimi için Avrupalı alabalık türlerinden çok daha uygundur (25 derece su sıcaklığı bile sorunu olmaz) ve lezzetli ve az kılçıklı etinden dolayı yemek balığı olarak çok sevilir. Gökkuşağı alabalığı 80 cm uzunluğa ve 10 kilo ağırlığa varabilir. Karanlık bir manzaranın önünde durursa yan tarafındaki kızıl çizgisi ile göze çarpar, ama aydınlık bir manzaranın önünde neredeyse hiç görülmez. Dere alabalığına çok benzer ama kızıl noktaları onunkinden daha belirgindir, kafası daha kısadır ve çenesinin alt kısmı daha öne çıkıktır., wikipedia, 1.6.2014g
a.
alabaş | korabi. akbaş da denen turpgillerden yumrulu bir sebze. Merter pazarı, 3.10.2022
a.
alabilmek | ...bir taraftan Çatalca ve diğer taraftan İzmit sancaklarını içine alabilerek bu ise pek vasi olduğundan..., | Düstur, I. Tertip, C 5, | 467
s.f.
alabora etmekDevriyeler her dem alt üst ediyordu sokakları... Hoyratça esiyorlardı caddelerde; gece demeden, gündüz demeden alabora ediyordu toprağı. Vakarsızca debeleniyordu arzın üzerinde; babalarının bostan tarlasını çiğner gibi., | N A Gökduman, 34
dey.
Alabula alaşan | Bugün bizim elhambuhur dediğimiz eyyamı buhur başladı. Aşırı sıcakların olduğu bu günlerde Alanya ve çevresinde açık sularda denizde yıkanılmaması gerektiğine inanılır. Aksi durumda vücudun alabula alaşan olacağına inanılır. İlla yıkanılacaksa boyna bir demir parçası, çivi takılır., | @nuri_mehmet07, 1.8.2023, twitter | sayın hocam alabula da alaşan da aynı anlamda kullanılır.deride yer yer açık koyu lekelerin oluşmasıdır.ya genetik ya da mantari bir rahatsızlık olabilir. Muhtemelen tıpbi bir açıklaması vardır. Bilmiyorum.hocam bendeniz bu konulara halk inançları açısından bakıyorum.size bir örnek daha yazayım evlerde su kapları ( eskiden su küpleri vb.) Açık bırakılmaz.ıcine gökkeler dediğimiz küçük ev keleri düşerse ve o sudan içilirse yine içen alaşan olurmus. Böylelikle suyun muhafazasinada önem verilmiş oluyor.hayırlı cumalar saygılar hocam., | @nuri_mehmet07, 4.8.2023, twitter (özel ileti)*
a.
Alaca | Düzensiz, ara ara. | Alaca kılan alaca yanacak. Ebussuud Ef. Fetvaları ++
s.
Alaca akşam | Köylüler: Hepimiz! (Sahne 5) (Alaca akşam. Köroğlu ormanda yalnız başına murâkabeye dalar. Orman kendi hayatını yaşamaktadır: Su sesleri, yaprak sesi, kuş, böcek sesleri...)., | Tecer, 1969, 17
b.a.
alaca bulacalık –ğı | Bu espri biçiminde yazılan fıkracık, yine ilk Türkçe yazılarından itibaren, Türk dilini alaca bulacalıktan kurtarmak istediğini gösteriyor. Bu ana fikri, İsmail Bey hayatınca yayacak ve savunacaktır., | Yusuf Akçura, Türkçülük, 1990, ?
a.
alaca karanlık –ğı | Kasanın içinde birçok elmaslar ve mücevherat var idi. Mükerrem'e: -İşte istediğini içinden al. Yarın alaca karanlıkta bu şehirden bir daha gelmemek üzere çıkar gidersin. Gözlerim bir daha seni görmesin., | K D, E Ülgen, 103
a.
alaca mescid
Alaca Mescidin bülbülü idi, / Ananın babanın hem gülü idi. / Cümlenin yanında sevgili idi, / Kendisinden hoşnut kılan oğullar 22
alacakörü | tan vakti çok erken | sabahın alacakörü / davrandım suya vurdum yüzümü., | Ruşen Hakkı, 1980, 36
s.
alacalı | Meğer bunlar, edebî eserin bozulmağa ve çürümeğe en müsait zinetleriymiş! Daha dünkü şair, üslubuna sürdüğü alacalı renklerle bir hafta içinde, soluk bir eski elbise zavallılığına düşerken, sıfatsız, teşbihsiz, istiaresiz | Homiros, | saf bir billur ehramı gibi, hâlâ güneşin ışıklarını güneşe aksettirip duruyor., | Ahmet Haşim, Bize göre, 43 MReşit | Yazeka Arama sonuçlarına dayanarak oluşturuldu Karnıyarık nasıl yapılır: | 1. Patlıcanları alacalı soyup ortalarına boydan boya çizik atın. (Acısını almak için tuzlu suda 15 dakika bekletin.), Yandex.com.tr ilanı, 30.12.2024
s.
alacalı bulacalı | Marketin rafları arasında görür görmez tanıdım. Telaşsız, ağır hareketlerle dolanıyor, raflara bakıyor, ama görmüyor gibiydi alacalı bulacalı paketleri., | B Çelik, 2007, 31 | Orta boyda, alacalı bulacalı bir köpek oldu., | V Sevim, 93 | Bozuk boyalar yüzünden aylarca alacalı bulacalı kafalarla dolaşmıştık., Deprem yardımı, 31
s.
Alacalık –ğı | Kıyıya indim. Biraz yürüdüm. Kumda ters çevrili yatan bir tane buldum. Güçlükle de olsa döndürüp, hemen sürdüm denize. Kendim de atladım içine. Açıldıktan sonra kızı görürsem el edip çağırabilirdim. Alacalık gitgide koyuluyordu ama., | A Özyalçıner, Sur, 61
a.
Alacanı karacanı | Senin alacanı karacanı yefalleyeyim.? ? Ebussuud Ef. Fetvaları
Alacık | bk. Alaçık, ala açık. | + Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak. | Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar, koza çekiyorlardı., | YaşarKemal 2. Keçeden yapılan çadır | Bir kıştır hasretini çektiği yaylasına, alacığına kavuşmanın sevincile, yüreği çarpıyordu./Alacıklar kurulmuş, herkes yerli yerine kavuşmuştu., | CUçuk, CB, 150/151
a.
GTS+
Aladurbi | kirezin 20sinde Hıdırellez*
a.
alaf | alev, yalım.* Özkubat/Tan. | Alman benim alafımı, ahımı, / Bu iş esas mıdır, ciddi, sahi mi? / Aman koyuvermen Kör İbrahim'i! / Allah şerrinizden emin eylesin!, | Borlu Kemalî Baba, 33 | Söyle görem Müstişar Beg, bu lafları duydun mu / Kerme nedir / Gebre nedir / Belleme ne / Alaf ne? , | Ş Belli, Ağa kapısı, 69
a.
alafortanfuni | alev örten huni'den. saçmalama? | Kumandan, Vanlı bir mehmetçiğin önünde durarak tüfeğin ucundakini gösterip: -Buna ne derler oğlum? Er, bilgisinden emin, cevap verir. Alafortanfoni paşam! Paşa aldığı cevaptan memnun, yanındaki bölük kumandanına döner: Bunun Türkçesi dururken niçin Fransızcasını öğretiyorsunuz, der. BERBER Zengin, mevki sahibi birine sormuşlar: Sevil Berberi'ne gittiniz mi? , | En güzel halk fıkraları, 1964, 16 | Haluk Şahin askerlik anısı olarak anlatır. Tüfeğin parçaları sökülürken komutan erlerden birine soruyor: -Bunun adı nedir? / -Alafortanfuni, komutanım... / -O da ne? Alafortanfuni işte.../ Meğer 'Alev örten huni' demeye dili dönmüyormuş garibin..., | M Aşık, M, 12.7.2012
a.
alafrangalaşmak
f.
Sonra o insanlar da hocaları ve saatleriyle birlikte alafrangalaştı.31
Alafrangalaşmak | İslamiyetle Hristiyanlık arasında pek bir fark görmeyenler, hatta öteki kavimlere benzemekten çekinmeyerek alafrangalaşmaya kalkışanlar çoğaldı., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 81
f.
alafrangalık -ğı
a.
"Mevsim kışa rastlamıştı. Okmeydanı'nı sıyırıp tepelerine çöken karayel altında hemen hemen gözgözü görmez derecede ışıksız ve yine hemen hemen ayak basılmaz halde delik deşik bulunan bu izbe köprü —şakrak, sürükleyici operet havalarını en yüksek sesle tekrarlamağa elverişli bir yer olduğundan — alafrangalık meraklısı genç rnekteplilere bir iç bahçe kadar kuytu, ılık, rahat görünürdü.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 101"
Alaftar | lakap? | Naci'nin babası Alaftar Osman Efendi, çocukların paralı oyun oynadıkları kahveyi buldu., | 24
a.
alagelmek | 1579'da bir gün, Atmeydanında, Sultanahmet camisinin bulunduğu yerdeki zam sarayında ikindi divanından kendi, kendisinin daima sadakasını alagelen derviş kılıklı bir dilenci tarafından hançerlenerek şehid edildi., | Resimli tarih mecmuası, 1951, S 18-40, 1082
bf.
alagörmek
b.f.
"Hak ehlini bulagör / Hayır dua alagör / Hüdaverdi diyegör / Akıbetin hayrola.", H Burkay, Hüdaverdi Divanı, 13"
Alaheyyy | Hep beraber: Alaheyyy!... (Bu aralık tuhaf kılıklı bir adam da ortaya çıkar, komik oyunlar yapar.), | Tecer, 1969, 45
ünl.
alaimisema
a.
gökkuşağı, eleğimsağma.
"Açıver duvağını güzel gelin, / Cenubun yağmurlu bahçelerinden / Sana alaimisemalar getirdim.", Ş E Regü, Yağmur, 22"
alaimisema | Açıver duvağını güzel gelin, / Cenubun yağmurlu bahçelerinden / Sana alaimisemalar getirdim., | Ş E Regü, Yağmur, 22
a.
alaka | ilişik, taalluk, münasebet; aşk ve sevda; muhabbet, gönül bağlantısı kel alaka ilişkisiz, alakasız | Aslında 1 ocak kel alaka bir gündür. Ne toprağa cemre düşer, ne de havaya., | S Genç, T, 30.12.2010
ar.
Alaka çekici | ilginç. | Harvey Seton'un muvaffakıyeti, Orta Batı'nın herhangi zengin bir imalatçısınınkinden daha alaka çekici değildi., | Bromfield, 1956, 26| | Belediyedeki ziyafet bilhassa alaka çekici oldu., | KM, MAM, 1987, 18
s.
alakalanmak | f.GTS+ ile, –le ilgilenmek. | Küçük salondan geçerken Bülent de tıpkı annesi gibi kendisini selamlamak için yavaşça işinin üzerine eğilmiş bu zarif profil ile alâkalanıyordu., | Saliha Öz, 23 | Madem ki evli, niçin bir kızla alakalanıyor? , | C Uçuk, CB, 75 | Vaziyet böyle iken nasıl olur da servet sahibi insanlar bu çok tehlikeli işe (sic) alâkalanmamasın? | , | İ Arvas, TH, 82
f.
alâkasızlık -ğı | ilgisizlik. Lakaydilik. | Bence genç istidatların çoğunu daha başlangıçta kırıp gücendiren işte bu inatçı -ve hattâ mürettep diyebileceğim- alâkasızlıktır., Haldun Taner, EK, 1953, 133
a.
alakaya çay demlemek
kalıplaşmış söz.
alakaya çay demlemek
dey.
Özellikle tutarsız , konuyla ilgisiz sözlerle alay etmek
"... yıllarda argodan ölçünlü dile giren yeni sözcükler arasında herıld yani (herhalde), maganda, zonta, entel, entel takılmak, kopiş (kopya, kopya çekme), beşten yemek (apışarasından gol yemek), alakaya çay demle (ne alakası var?), sen morken de güzelsin... anılabilir . Özellikle köy romanı ve öyküsü türünde yapıtlar ortaya koyan ede- biyatçılarımız kimi yöresel sözcükleri ve deyimleri sıkça kullanarak ölçünlü dile katmaya... ", Yusuf Atılgan, Turan Yüksel, Yusuf Atılgan'a armağan, 1992, 461"
alakaya çay demlemek Türkçede | Dam üstünde saksağan , vur beline kazmayı | ya da | Alakaya çay demle | türünden deyişler pek bağıntılı bulunmayan sözcelere tepki olarak söylenmektedir . Ama bağıntılı bulunmayan ya da saçma olarak değerlendirilen sözceleri ...Dilbilim araştırmaları, 1994, 205 | alakaya maydanoz / (doğramak) deyim | Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı demekten daha kısa olup aynı anlamı öz biçimde verir. Çok fazla kullanılmadığı için bazı insanlar için ayrı bir çekiciliği vardır. (raptor skeleg, 20.05.2004 Ekşi S.ğe 21.02.2003'te girdi.
dey.argo
alakok | á la coque Rafadan yumurta. | Bu küçük şer feylesofu tavuğu vakitsiz yumurtlatıp sabahleyin bir alakok ziyafeti çekecekti., | HRGürpınar, UtanmazAdam-dan Mehmet Güreli, T, 8.9.2011
fr.
alala | Allah Allah'ın konuşma dilinde aldığı biçim. | 1,25 mi? Yahu her yerde 75 kuruşa satılıyor. Sizde neden böyle? Kafana silah mı dayadık alala! Alma o zaman, | Cafcaf, AhmetAltay, Bahar2013/54, 15
ünl.
alalama | Kamuflaja tabi tutma. | Söylemler gerçekleri gizlemeye yönelik alalamalardır./Demokrasi, terörü önleme alalaması, altında talimatın nereden kaynaklandığını görmek gerekir., | ÖAkgüç, C, 10.3.2013
a.
alalamak | kamufle etmek. | CHP'nin hisseleri, bedelsiz Hazine'ye aktarılıyor alalamasıyla, toplumun bir kesiminin CHP'ye alerjisinden de yararlanarak, aktarmaya kamu desteği sağlanabilecekti., | Öztin Akgüç, Cum, 20.02.2019
f.
âlâlanmak | Yükseklenmek, büyüklenmek. | Bu âlem-i fânîde ne mîr ü ne gedâyız / Âlâlara âlâlanırız pest ile pestiz., Bağdatlı Ruhî
f.
alama | yumruk büyüklüğünde taş. | Kuşluk yemeğinde konunun açılması ile zaten çok sinirlenmiş olan Ali, eline geçirdiği alama (yumruk büyüklüğünde) gibi taşları Mesut'a fırlatır. Vurasıya atmadığı için herhangi bir yaralanma olmaz. İş çıkışı Ali'nin dükkana uğramamasından Ali'nin kırıldığını anlayan Hasan, akşam yemeğinde karısından, Ali'lere gitmesini ister ve kendisinin de Yatsı namazından sonra uğrayacağını söyler., | asicaldan, 1.2022+
a.
alaman | 1. Alman. | Alaman dağından beri geçmiştir / Engeros ilinden yollar açmıştır / Analar ağlatıp kanlar içmiştir / Söylemeğe yoktur dili Tunanın, | Öksüz Ali, EGŞA, 44 | Şol tarih-i hicret varmadan yüze / Alaman düşmanı kastetti bize, | Nakdî, EGŞA, 61 | 2. Cermenlerin insan ve köpek eti yiyen en vahşi iki kabilesinden biri. | Cermenlerin en vahşi iki kabilesinden biri olan Alamanların -ki, | yamyamlıklarıyla, yâni, insan eti yemek konusundaki bol iştahlı tutkuları/alışkanlıklarıyla nâm ve de korku salmışlardı Avrupa'ya; daha sonra, kimilerine göre kıtlıktan kimilerine göre de yalnızca damak zevklerine uygun düştüğünden, köpek eti yemeye yöneldiler., | A Nurko, DirilişP, 11.9.2015
a.
alamanca | Alamancasına aşk olsun da, bir de bir huy edinmiş, her sözün başında, ortasında ve sonunda 'Ah zooo...' deyip duruyor. Bizim yeğen ah zoosuz konuşamıyor., | ANesin, ŞAvrupa, 133
a.
alamancı | bk. Almancı. | 1. Almanya ynlısı kimse. 2. Almanyada çalışan türk vatandaşı. | Alamancı çocuklarının türlü oyuncakları vardı., | Kıyafet, 1981, 40
a.
alamancık | Alamanyanın dünyaca ünlü Münih şehrinde ve onun yanı sıra Chemnitz ve Breslau şehirlerinde, 1904-1924 yılları arasında resmî ruhsatlı köpek kasapları tarafından sofralık olarak kesilen köpek sayısı, resmî kayıtlara göre 42.400. 1986 (yazıyla: bin dokuz yüz seksen altı) yılında çıkartılan bir kanunla zavallı Alamancıklar yasal olarak köpek eti yemekten mahrum bırakıldılar- böyle bir kavramı üretebilmiş olmalarının yadırganacak bir tarafı yok..., | A Nurko, DirilişP, 11.9.2015, 15
a.
alamanya | Almanya. | Rusya, Alamanya ile Avusturya'dan ayrıldı. Dedi ki: Çık çık eden nalçadır, is beceren akçadır!, | Ahmed Rasim, Eşkâl-i zaman, O Ş Gökyay, 1969, 49
a.
Alamerikan | Şayed elân Berlin'de elektrik tahsilinde değilse işte birahaneden çıkan şu alamerikan yağmurluklu, kırmızı iskarpinli, ipek çoraplı, ağzı sigaralı ..., | R H Karay, Guguklu saat, 1940, 157
s.
alamet-i farika | 1. Ayırıcı özellik, ayırıcı nitelik. | Edirne'nin her yerinden Selimiye'nin görünüşü gibi, Süleymaniye camii de Alaiye'nin her yerinden görünen bir alamet-i farika., | D M Doğan, KararG, 10.2.2019 | İktidar bürokratlarının yüzlerindeki perdenin tamamen atılmasının taze bir örneğini de en ilkelliğin alametifarikası olan kılıç kuşanarak kürsüye çıkan ve Atatürk'e lanet okuyanlarda gördük., | O Bursalı, Cum, 26.7.2020, 6
a.
alaminüt / alâminüte | hemen yapılan, anında yapılan, şipşak.Bizim nesil ve bizden sonrakiler pek sıkıntıya gelemiyoruz: Kısa kısa şiirler, kısa kısa hikayeler, işte o kadar. Bu, devrimizin inkar götürmez ve kaçınılmaz bir hakikatidir. Her şey alâmünite ve komprimeye doğru gidiyor. Uzun uzun romanlar, saatlerce süren tiyatro eserleri yazmak kimsenin işine gelmiyor. Çünkü günümüzün insanı yüzlerce sahife tutan ağır, fikir hamulesi çok kesif romanları okumak, tiyatroları seyretmek tahammülünü çoktan kaybetmiştir., B S Ediboğlu, EK, 1953, 125 | Yerel kıyafetleri içerisinde genç kız; duvar dibinde alaminüte fotoğraf 85,25 TL, Nadir Kitap, 16.02.2025g | Küçük odanın tavanı insan boyundan yüksek olmasına rağmen, insanı eğilmeye mecbur bırakan bir karanlık; kilise önlerinde, deniz kenarlarında, balık ağlarının arasında, sandalın içinde çıkmış sarı alaminüt fotoğrafları hayal meyal fark ettirirdi., | Abasıyanık, Stelyanos Hrisopulos Gemisi, Semaver, Türkiye İş Bankası, ? , 10 | O da oldu, yarım saat kadar istirahat ettiler, Ankara'nın şurasını burasını gezdirdik, Büyük Ata'nın Muvakkat Kabrine çelenk koydular, ihtiram duruşu belki çeyrek saat sürdü. ... Sonra alaminüt bir takım resmi ziyaretler... En sonunda Anadolu Ajansı Umum Müdürü Muvaffak Sunal'ı, makamında ziyaret..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 33
;;alan | yeşil alan | Hastahanede yeşil alan normal hastalar için soğuk algınlığı ayakta tedavi için | sarı alan | serum vs. gibi orta düzeydeki hastalıklar için | kırmızı alarm | hayati tehlike taşıyan hastalar için ayrılmış bölümlerin adı olarak kullanıyor Akçaabat Haçkalı Devlet Hastanesinde, 21.7.2018;;;;;;;;;;;;;
;;alan adı | Buna göre barındırdığınız alan adlarında İlgili kanun ve yönetmeliğe aykırı içeriklerin bulunmaması gerekmektedir., | SerhanAyan, M, 27.42011
b.a.a.
fr.
alan almış satan satmışSahi bu adamlar haklı mı? Kafa yormamız, rahatsızlığımız boşuna mı; alan almış, satan satmış mı? , | M Altınok, T, 20.12.2011
dey.
alanlı | Alanı bulunan, alanı olan, sahalı. | Fakat bu röle bozuk rejimlerde devrede dolaşan denkleştirme cereyanlarına ve hattın kapasitesinden ileri gelen şarj cereyanlarına karşı hassas olduğundan terkedilmiş ve bunun yerine empedans ölçen ve dönen alanlı röleler kaim olmuştur., | Bayındırlık İşleri D, 1944, C 11, S 4, 45 |Beşik ve Farklı Yüzey Alanlı Beşik Çatılarda Doğal Taşınımın Sayısal Çözümü, | Tesisat Mühendisliği D, 2007, S 99, 57-65 | Telefonun 64 GB ve 128 GB depolama alanlı sürümlerinde 6 GB RAM bulunurken, 512 GB depolama alanına sahip sürümünde 8 GB RAM yer alıyor., Hr, 10.8.2018
s.
alansal | Türkçede batı âlemini ve batı kültürünün sahasını ifade için kullanılan Rumeli (= Roma ili) teriminin kapsamındaki gelişmeler de E-W yönündeki deplâsmanları ve alansal binmeleri göstermek bakımından çok ilginçtir., | Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları D, 1972, C 1-3, 171 | Lojistik merkezler yerel ekonomiye yaptıkları katkılar ve ulas¸tıkları alansal ve hacimsel bu¨yu¨klu¨k bakımından bo¨lgesel gelis¸im planlarının o¨nemli birer parc¸alarıdır., | MuratTurfan, 2.11.2013eposta | Alansal tehdit, alansal bütünlük, | Fuat Keyman, 13.1.2018
s.
alanyazın | alan edebiyatı, alan literatürü, saha kaynakları. | Eğitim yönetimi ile ilgili alanyazın: Eğitim yönetimi alanında yazılan bilimsel yapıtlarda konu ile ilgili bölümlerden yararlanılmıştır., | H Erçelebi, Köy enstitülerinin çağdaş eğitim yönetimine katkıları, 1993, 13
a.
alarga olmak| Sandalda yine eskisi gibi sekiz kişi kalmıştık. Ama yanımız sıra yirmi zira' boyunda bir arşın eninde bir çam tahtası sandalımıza musallat olup, dokunmaya başladı. Zaman zaman alarga oluyorduk., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 58
dey.
Alarm | İng. bir tehlike karşısında kişileri uyanık bulunmaya , tetik durmaya yapılan çağrı. | beyaz alarm | saldırı ihtimali düşük. | sarı alarm | saldırı olasılığı var. | turuncu alarm | her an çatışma olabilir, savunma ve taarruza hazır. | kırmızı alarm | Muhtemel bir çatışma veya savaş durumu ihtimali yüksek. | Türk Hava Kuvvetleri'nde bu sistemin yanı sıra bununla bağlantılı dışarıdan gelecek saldırılara karşı hazırlık durumunda olma, hem savunma hem de aynı zamanda taarruz kabiliyetine sahip bir alarm sistemi daha bulunuyor. Bu sistemin 4 aşaması var. Beyaz, sarı, turuncu ve kırmızı. | turuncu alarm | Turuncu alarm durumu; her an çatışma olabilir, savunma ve taarruza hazır olur anlamını içeriyor., | M, 31.1.2016g
b.a.a.
ing.
Alarm işareti | alârm işareti. Signal d'alarme davran işmarı Türk dili, 1934, S 6-11, 40
a.
alarmak | Türk ala+rmak | kızıllaşmak, kızarmak. | Alarmış yanağı bahar yaz gibi., | Dadaloğlu | Hem al hem de ala renkle ilgili imiş. Bizde ala renkle ilgili kullanılır. Üzümün tatlanmaya başlaması da alarmaktır., | C Kurnaz, 15.5.2022, twitter
f.
alarme etmek | 1. Teyakkuza, alarma geçirmek. | İnsana insanlığını göstermiyen ve onu beşeriyete bir dert kılan başıboş bırakılmış heves ve meyillerimizi sınırlamak, hiç değilse alarme etmek için, seciyeleri teftiş edici, egoizmle çarpışıcı bir iç terbiyesi, iç kontrolü ..., | S Ayverdi, İstanbul geceleri, 1952, 98 | Üs Komutanı hem bataryaları alarme etti; hem de Torpidobotları karakol mevkilerine çıkardı. Böylelikle Osmanlı Filosunun Varna'ya baskın yapmak ihtimali ortadan kalkmış oldu., | Türk silahlı kuvvetleri tarihi: cilt. Osmanlı deniz harekatı, 1993, 76 | İstanbul tarafını da alarme etmiştim. Hazırdık, esasen Selimiye'yi de haberdar etmiştim. Bir taraftan da Karargahımdaki arkadaşları, 8. ve 66. Tümen Kumandanları'nı ve Merkez Kumandanı'nı celp ettim., | M A Demirer, 6 eylül 1955 Yassıada 6/7 eylül davası: dezinformatsıya, | 1995, 258 | Bundan korktuğumu sanma. Ben bir yıl sonra nasıl olsa emekli olacağım. Ama böyle bir olay onları öylesine alarme eder ki; önlerinde hiç bir güç duramaz., | M S Koçaş, Atatürkten 12 marta... cilt. Atatürkten 27 mayısa, 1977, 452 2. ürkütmek. | Ben şahsen Türkiye'de uzunca bir zamandır yaşadığım için bundan pek fazla alarme olmuş sayılmam. Ancak, korkarım ki Türkiye'nin hacı tek Başbakan'ı olmak, Batı Avrupa'da ters yorumlara yol açacaktır. Başbakan Turgut Özal'ın hacılığı ..., | Türkiye kültür ve sanat yıllığı, 1989, 193 | Alarme n. | Korku, telâş. Pl. Endige. Alarmer v. | Korkutmak, telâşa vermek. Endişeye düşürmek, | İ H Danişmend, Fransızca-Türkçe resimli büyük dil kılavuzu, 1959, C 1, 32
bf.a.f.
alarme olmakÜrkmek. | ... özellikle Devlet Sektörü alarme olmuşlardır. İKV'nin yaptığı çalışmalarda görülmektedir ki Türk sanayii, eğer mamülleri 12 yılda ise yarınını tehlikede görmektedir. Büyük sanayi (ki adet bakımından %30 diyebiliriz.) ..., | Türkiye-AET ilişkileri: seminer: (tebliğler, tartışmalar ve...), 1977, 8 | Cumhurbaşkanı, şimdiye kadar, etkinliklerimizden alarme olmamışsa bile bu muhtıra ile alarme olacak ve uygun mütalaa edeceği önlemleri alacaktır kuşkusuz., | Celil Gürkan, 12 marta beş kala, 1986, 107
dey.
alarmist | alarmcı, alarm veren, alarm çalan. | Halklar arasında sadece düşmanlığı körükleyen bu sisli ortamda, DTK.nın, kapsamı ve içeriği belli olmayan, 'kendilerinin çalıp kendilerinin oynadığı' 'demokratik özerklik' ilanı ise ortamı daha da provoke eden alarmist bir karardı., | NizamuettinBarış, T, 5.8.2011
s.
ing.
alaşağı etme | devirme, bulunduğu yerden uzaklaştırma. | Menşei belirsiz odaklar tarafından, suikastlere varıncaya kadar ilerleyen bir alaşağı etme süreci., | EErgüder, Gztmn, 14.12.2013
a.
alaşağı etmek
"1. yetkilerini elinden alıp birini yerinden uzaklaştırmak, atmak, kovmak. 2. kapıp yere vurmak. 3. bir şeyi veya bir kimseyi güç kullanarak devirmek: "Bu zincirlerin biri pruva direğine çarptı, topuzlar direğe dolandı, direği alaşağı etti." - Halikarnas Balıkçısı 4. mecaz kötülemek, değersiz göstermek: "Her on yılda bir, geçmişten bu yana süregelen edebiyatı alaşağı ediyoruz." - Tomris Uyar"
"Tabii, biliyoruz hepimiz örneklerini, krizler, savaşlar birbirini kovalarken insanlık tapayı atar ve kapitalist düzenini alaşağı eder yer yer.", Kıvılcımlı, FK ve T, 14-15"
alaşım | Türk-İslam medeniyetinin taşıyıcısı ve güç merkezlerinden biri olan Türkiye için bu vizyon yerel, bölgesel ve küresel bir alaşımdır., | U T Yücel, YŞ, 9.6.2023
a.
alatarçın | alaca, alacalı bulacalı, renkli? | dağdikeni bodur çamları / ayırır alatarçın bir yılan / tepeden aşağı tomruklar / iner dereye tozduman, | YMiraç, 1981, 33
s.
alaturkacı | alaturka müzik icracısı. | Orkestra devamlı provalar yapardı. Okulun bir de alaturka grubu vardı. Bunlar da çok kıymetli ve tanınmış alaturkacılardan kurulmuştu., | G Alagöz, 1979, 96
a.
alaturkalaşmış | Şekispiyer müthiş yerlileştirilmiş, kötü anlamıyla alaturkalaşmış bir dünyada yaşatılmıştı., | S İleri, Z, 22.7.2012
s.
alavere | hafif bir alaverede / dal kırılıp başımıza düşecek / kızı haklı bluduk / ayrılmalarına izin verdik neticede / verilmiş sadakamız varmış, | Koçlu, 64
a.
alavere dalavere Kürt Memet nöbeteBir işin bütün yükünü hileyle, yalanla, dolanla saf, bilgisiz ve kimsesiz kişinin/kişilerin sırana yükleyerek görevden kaçma. Bir işi ya da bir sorumluluğu gürültüye getirerek hep aynı kişi ya da kimselere yaptırma. Macit Gökberk armağanı, 1983, 165 | https://books.google.com.tr/books? id=fO0YAAAAIAAJ | Çingenenin çocuğu olmuş, çekip bilmemnesini koparmış Çingene çalar Kürt oynar Alavere dalavere, Kürt Mehmet nöbete Acem aslanı Acem kılıcı Yahudi pazarlığı Çıfıt çarşısı Acem Havra gibi Türk-Osmanlı toplumunun İslamlık ile olan, | Biz yine alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete faslındayız. Birden, kalemi mahsus müdürünün kapısı açıldı, Vekil Bey göründü: Şık, vakur, o pek hoşa giden ses tonuyla: -Ben Meclise gidiyorum. Görüşemiyeceğim beylerle, söyleyin Nusret ..., | Muhtar Körükçü, Yeni HikayelerD, 1952, 35 | Alavere dalavere, Kürt Mehmet nöbete. Aman sıkı dur! Bunu neden yazıyorum sana? Cami vaızlarına bu kitaptan birer tane dağıtıldığını duydum. Köyün teli ışığı olan enstitülü öğretmenin karşısına şimdiye kadar çıkardıkları güçlükler, fırlattıkları ..., | M Makal, Kalkınma masalı, 1960, 96 | Nitekim kendilerine sorun: | Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete veya | Çingene çalar, Kürt oynar deyişlerinin varlığı dahi farklılık algısına mum diken faktörler arasındadır., | Uluengin, T, 18.8.2012
dey.
alay I | kara alay | kara mizah | Demin Macbeth dedim ama, geri alıyorum; son yıllarda en gözde Shakespeare oyunum III. Richard. Olağanüstü bir oyun. Bir kara alay anıtı., | Sİleri, Z, 22.7.2012
a.
alay II | bütün, tüm kütle. | alay ile | ... kapusuna alay ile varup haber almak ( --- ) ( --- ) berü kânûn olmuşdur . ... başı beraber subaşıyla köslerin çalarak alay ile Azebler kapusundan içeri ..., | Evliya Çelebi, S A Kahraman, R Dankoff, Seyahatname, 1996, C 10, 191 | Ben de ağlamağa başladım. Biz ileride. Validesiyle Nail geride. Valideler söylenir. Biz ağlarız. Öyle bir alay ile merdivenden aşağa indik., | M Naci, 1969, 22 | hepsi. | Alayınızı ... sevgi ve saygıyla selamlıyorum., | Devlet Bahçeli, 7.3.2014, basın
a.
alay-başlık –ğı | liderlik, başkanlık, başçılık. | Otağdan ayrılırken geceleyin ateş yakmamızı söyledikten sonra kendisi dönünceye kadar alay-başlık vazifesini Cebeye verdi., | CEmiroğlu, Gökbayrak, 134
a.
Alaycı | Dansöz kılığına girmiş alaycı konsülü kahkahalarla karşıladılar., S Maugham, 1959, 31 | alaycı (alay I) Alaycı mertliği | Bu konuşma, Sabine'nin alelacaip dünyeviliğinin ve bütün görüşlerine renk katan alaycı mertliğinin bir sembolü olarak Ellen'in zihnine saplanıp kalacaktı., | Bromfield, 1956, 165
s.a.
Alaycılık –ğı | Birdenbire kulağıma kahkaha sesleri geldi. Başımı çevirdim. Neşe ve alaycılıklarıyle meşhur üç arkadaşım kapının önünden bana gülüyorlardı., | Güntekin, SY, 66
a.
alayla
z.
alaycı biçimde.
tr. alay-la
"Çalâk'tan korktukları için uzakta bekliyen çoluk çocuk, işin memnunluk verici olduğunu anlatmak istediler. Ben de alayla sordum: -Peki, senin işin tam olarak nedir?", Kaptan Paşa, 1954, 66"
alayla valayla | Kimsenin toz kondurmadığı gençlerin alayla valayla ayağa kalkıp yarı bellerine kadar eğilerek saygı sunduğu Bahri Abiye hiç ısınamamıştı-., | NGenç, isenç, 69
z.
Alaylı | Ellen alaylı bir kahkaha savurdu., | Bromfield, 1956, 96 | Muhatabın korktuğunu anlayan bu gizli siluhet (sic); yarı kahkahalı, yarı alaylı gümrah bir ses tonu ile Değnek Hüseyine şöyle seslendi., | M H Alşan, 15 | 2. | alaycı. | Sütleri, yoğurtları çökelekleri hepsi bu keçiydi. Onu da Zeynel'e verirlerse yağsız, çökeleksiz ve yoğurtsuz kalacaklardı. Nereden bu alaylı, kendini beğenmiş adama uyup da, böyle bir bahse girişmişti., | M İzgü, ÖK, 83 | alaylı alaylı | Keloğlan da onun gözlerine baktı, alaylı alaylı güldü, koskoca padişah kızına dilini çıkardı., | T Yücel, AM, 1964, 54
s.
Alaylıca | Küçük Emrah'ın Konseri / Bir arkadaşı, 'Yıldırım, haydi Emrah'ın konserine gidelim' demiş. Akbulut, alaylıca gülmüş: 'Cahil n'olacak... Erzurumlu Emrah öleli seneler oldu be!', | Cem Ozan, Pirzola 1990, 42
z.
alaysamalı BTS- | Alaysamalı bir uslûpla cinsel özgürlüğün önünde engel olarak gördüğü ve kilisenin de hararetle desteklediği şehvetten uzak bir yaşamın sakıncaları üzerinde duruluyor., | HACinozoğlu, Anti Ulysses, CazKedisi, 2015, Sayı 2, 38
s.
bts-
alaysanma BTS- | Soyluluğun, kendilerine yeni bir geçmiş yaratan insanların alaysanması öykünün başka bir yönü., | Hülya Soyşekerci, Taraf Kitap, Ağu2011, 23
a.
bts-
alaysı | Binaen aleyh buna ters hareketleri alaysı bir dille ele alması bakımından bu sözler kötü de olsa atasözü diye geçiyor., | M Kızılca, 10.7. | http://www.rasyonelhaber.com/makale/2981/atasoezue-ve-hatasoezue, 11.7.2018
s.
Alaz | -Nerelisin bey, nerden gelir nereye gidersin? -İstanbulluyum. Adamın gözlerinde bir alaz yandı söndü. -Ben askerliği orda yapmışdım. Bahriyeli olarak. Hey gidi..., | Çokum, R Ana, 81 | İnsanlar ona bakar içlenirdi. Dili laldı çünkü. Ateşlerden korkardı çünkü. Bir yerde bir alaz görse oturur ağlardı çünkü., | Haydar Oğur, 1994, 131
a.
alazlandırmak | Yandırmak, tutuşturmak. | O yıllarda ocak başkanlarımız her yeni eseri, hatta dergilerdeki her hikayeyi bile takip eder, o eserlerden ülkü aşkını alazlandırır, azmini biler, ufkunu genişletirdi... O yılların başkanları kitap ülkücüleri idi., Alper Aksoy, | Bir Çaklı Hatırası, 3.11.2024, FB
f.
Alazlanmak | 1. Aleve maruz kalmak, aleve tutulmak 2. mec. Sızlanmak, yanmak, acı duymak 3. İnsan derisinin üstünde kızıllık veya kızıl lekeler belirmek. | ... dokudum lugatını harf harf, böylece alazlandım., | Aynur Dilber, Muhit D, 2020, 61
f. mec.
Albaştan etmekBir şeyi tekrar baştan anlatmak, silbaştan almak. | Öğretmen emeklisi piç olan hikâyenin namusunu temizlemek için albaştan etti: «Adamın birini köye göndermişler...» «Hocanın birini demiştin...» «Evet. Hocanın birini köye göndermişler... Bir gün akşam namazından sonra..., | Rıfat Ilgaz, Meşrutiyet kıraathanesi, 1974, 20
dey.
albatros | Boz renkli çam: Kıyıda kanatlarını germiş dinlenen albatros., | R E Ünaydın, | Koru, | Boğaziçi Yakından, 75 MReşit | Albatros kuşu ise genç yaşta bir eş edinir, çocukları birlikte büyütürler, öldükleri güne kadar bir daha da ayrılmazlar., | R Margulies, T, 22.6.2011
a.
albeni
cazibe,
"-Havası var, acaip bir cazibesi... Henüz "seksapel,, kelimesi icad edilmemişti, "albeni" nevinden tutmamış Türkçesi de. Fransızcasını aradı, "attrayante" mi, "attirante" mi? Kâfi görmedi, sempatik de yetmiyordu, argo bir söz lâzımdı. Bulamadı, aklına şu tabir geldi: — ''Elle a du charme"* dedi, işte tam karşılığı, yani kızın kendisine mahsus çekici bir tavru, edası var | erkeği şimdiden alâkadar eden bir dişilik, bir tahrik hali!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 73"
albenili | Nakış bölümünde, istek üzerine kanaviçe verdik; lalelerle bezenen güzel bir örtü... Kırkyama örtü işleriyle daha albenili., | 14-20 haz 2004, S 118
s.
albenisiz | İki katlı, albenisiz küçük bir konak görünümündeki telgrafhane, alelacele yıkılıyor adeta. Ali İnandım, Ankara Telgrafhanesi, 26.12.2014, | http://aliinandim.blogspot.com/2014/12/ankara-telgrafhanesi.html
s.
albéniz | Isaac Albéniz, İspanyol besteci ve piyanist 29 Mayıs 1860, İspanya-Ölüm 18 Mayıs 1909, Fransa. | Paganini, Tárrega ve Albéniz'i cesaretle seslendiriyor, her keresinde daha az falso çalıyordu., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 88
a.
albız | Albız götüresi uğru ne istersin? , | A Ergenekon, 21 | Hay canını albızlar alası!,FDoğan, T, 4.8.2010
a.
Albinizm | İnsan vücudunu güneşten koruyan renk tonunun üretilmemesi. | Bugün 13 Haziran Dünya Albinizm farkındalık günü. Hadi bir bilgisel oluşturalım. #Albinism: İnsan vücudunu güneşten koruyan renk tonunun üretilmemesine denir. Anne ve babada ya da bu genin olması gerekir., | Erol Öztamur @eroloztamur 13 Haz 2021, twitter
a.
Albino | ABD'li araştırmacılar, Wuhan Viroloji Enstitüsü'ndeki araştırmacıların, daha sonra albino fareleri enfekte etmek için kullanılan yüksek derecede bulaşıcı mutant suşlar oluşturmak için ölümcül koronavirüsleri birleştirdiklerini iddia ediyor., | Hr, 12.6.2023
s.
albümsüz | Bir önceki albümünden bugüne geçen dört yılda, bir firmanın reklam filmleri için 'Yeniden', 'Benimki', 'Aşk Diye', 'Keyfi Yolunda Aşkı Sonunda' gibi dillere pelesenk hitler üreten; aynı firma için Güliz Ayla'nın okuduğu 'İlk Öpücük Benden Olsun'u da yazan Yalın'ın, aynı dönemde çıkardığı teklisi 'Bir Bahar Akşamı'nı da katarak o albümsüz dönemde yokluğunu hissettirmediğini söyleyebiliriz..., | Tolga Akyıldız, HrCmts, 3.9.2016
s.
Alcado | El-qadî'dan hakim, yargıç. | Gene de o kahrolası düşünceyi savamıyorum aklımdan. Her gece hep o rüya ile sıçrayarak uyanıyorum. Pazar meydanındaymışım, dizlerimin dibinde gözleri bağlı, elleri bağlı bir delikanlı dua ediyormuş. Alcado bana baltayı uzatıp vur diyormuş..., | P Merimée, Sabiha Yağızlar, 1944, 3
ar.
alcıklar | İkinci olay, Alcıklar mahallesinde karayolları şantiyesi olarak kullanılan Hacı Yusufların Mehmet İnan'ın evinde kalan iri kıyım bir damperli kamyon şoförünün, Karaağac'ın pazarı günü elinde yalandan bir sepetle pazara çıktığı, alışveriş bahanesi ile köylerinden getirdikleri kandi mahsullerini satmaya çalışan bayanlarla sohbet etmeğe yeltendiği, kalabalıktan istifade ile sürtündüğü söylentisi ortaya çıkar. (sic) | , | İsmail Gümüş, 19.4.2016 HFDekanlığına mektubu
a.
alçacık
s.
Boyu pek kısa, yerden yüksekliği çok az.
tr. alça(k)-cık
"Alçacık dallı, yemesi ballı (Çilek)", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 21"
alçacık | Farecik karganın konduğu alçacık dalın iyice altına sokuldu., | V Sevim, 183
s.
alçak | alçak çalıdan kimse söz etmez (bahsetmez) (geçmez). kalıp söz. Herkes yüksekten atıp tutar İ Coşkun, 9.2.2017
s.
alçakçasına | Onun alçakçasına bir kışkırtmanın kurbanı olduğuna emin, bununla beraber kimseye zarar vermek, yahut da cinayet işlemek istemiyor., | Küçük Paşa, 1954, 123
z.
Alçakistan | alçak yurt. | dünya, kelime anlamı yönüyle 'alçakistan' demektir. düşülen yerdir dünya ve ancak yüksek yerden bir yerden düşülebilir., | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 112
a.
alçaklaşmak | Nasıl bu kadar alçaklaştık, hainleştik, canileştik? ... İnanın bilemiyorum..., | M Baransu, T, 11.7.2011
f.
alçaktan | 1. yüksekten karşıtı. 2. Sessiz. | Onu aşikare, yumuşak, ince, alçaktan ve açık okumaladır., | Bir Tecvid Kitabından, 22.5.2017+
Alçalan burç | Kıskanç herif tuttu boşadı, koskoca Fahriye ablayı. Zaten boğa burcu çok kıskanç olur. Fahriye ablaya söyledim. Çiçekçinin alçalan burcuyla, Fahriye ablanının burcu uyuşuyordu. Mahkemeden döndüğü gün Fahriye ablaya söyledim kız. Bak annem, dedim. Burç araştırması yaptın mı? , | N Tuncer, Trafalgar, 122
a.
alçalıcı | gitgide alçalan, alçalma eğilimi gösteren. | YÜKSEK BASINÇLAR 1) Sibirya Termik Y.B : 60° enlemlerinde oluşmuştur. Türkiye'de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemlerde kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçer. Türkiye'ye Kuzeydoğudan sokulur. 2) Asor Dinamik Y.B : 30° enlemlerinden kaynağını alır. Türkiye'de bütün yıl etkilidir. En fazla yazın etkilidir. Etkili olduğu yaz mevsiminin kurak olmasının başlıca sebebidir (Alçalıcı hava hareketinden dolayı). Bu basıncın etkisiyle Ege Kıyıları boyunca kuzeyden esen Etezyen rüzgarı oluşur. Yurdumuza kuzeybatıdan sokulur., | 29.11.2007, | http://www.cografya.biz/forum/index.php? action=printpage;topic=7367.0, 8.1.2017g
s.
alçalış | ... her kıvrılışta kollarını, omuzlarını acıtan kocaman bir kambur, o yapma büyüklük, o gösteriş, yakıştırma üstünlüğünü her an başa kakan çalım, bütün bunlara karşı yararı uğruna kendisini önüne gelene itişindeki o alçalış... Tiksinmesine tiksiniyordu ama alışmıştı bir kere., | O Hançerlioğlu, 1959, 83
a.
alçı | a./s. | alçıdan yapılmış. | Koca kumsalların ortasına, sanki yer azmış, arsa pahalıymış gibi onar katlı alçı evler kurmuşlar. Bir nevi bembeyaz, fağfur apartmanlar... Balkonları, terasları, cumbaları ile sipsivri, göz kamaştırıcı, baş döndürücü eğreti sinema kuleleri!, | R H karay, Gurbet hikayeleri, ? 66 | alçıya almak | (birini) lafa tutup geciktirmek. şubat 2015, AliÇakman
argo
Alçıdan dondurma | kartonpiyer | ...duvarındaki kağıdın bilakis zemini pembe, çiçekleri yaldızla karışık beyaz olarak, tavanı ise alçıdan dondurma gayet musanna, güldesteler, papağanlarla tezyin edilmiş idi., | N Kemal, İntibah, 114
a.
alçık balçık | Alçık balçık Yalvaç Ural, sen bu sayfadan çık. Unutmayın fıııııssss yok, kimselere tııııısss yok!, | Y Ural, Temel Reis, 138
alçıpan | Mimarlık, Alçıpan tescilli marka adından. Alçı levha. Ortası alçıdan ve iki yüzü de özel bir kartondan oluşan yapı malzemesi. 1989 yılında Türkiyeye alçıpan markası ile girdiği için bu adla tanınmıştır. (bk. Çizgilerle deprem albümü 1999, 16) | Sponsorlar aydınlatma sistemi ve alçıpanla ilgili maddi desteği verdi. Katalogla ilgili katkılar da var her seferinde., | L Çalıkoğlu, Çağdaş sanat konuşmaları 2, 2007, 36 | alçıpan kağıdı | Normalde aylık 16 bin, 17 bin ton mamul kağıt ürettiklerini belirten Öngel, | Üretim yelpazemizin içerisinde alçıpan kağıdı adı altında ürettiğimiz 'Gypsum Board' mamul kağıdımız da var., | Hr, 25.7.2017
b.a.a.
aldanı | aldanma. | Aldanı Aldatı | I Benim düşlerimin içinde / O uyuyordu, duyuyordum. / Ben bir uykusunda onun, / Bir düş'ünde bulundum... / Uyuyordu, duyuyordu, / Avundum. / II Benim düşlerimin içinde / O uyumuyordu, biliyordum. / Ben ne bir uykusunda onun, / Ne de bir düş'ünde bulundum... / Bulunsaydım, / Vururdum..., Özdemir Asaf, ?
a.
aldanır
s.
"Bu kadar şişman adamlar ekseriya gamsız, kasavetsiz, güler yüzlü, kolay aldanır, filozof kişiler olurlar. Onlara fakirlik de, mesela sıska bir adama olduğu kadar yaraşmaz! Ben sakın bu hale gelmeyeyim?... ", K Tahir, C Yazoğlu, Notlar, 23.10.1947, s. 238"
aldanış | aldanma hali. | Dışarda kar dönüyor, içerde insanlar / Birer umut ve aldanışla geçti Nisanlar, | Çınarlı, 30
a.
GTS++
aldanmışlık -ğı | 'İki günü eşit olan aldanmıştır! Bu aldanmışlıktan kendimizi koruyarak, eski çalışma düzenimizi, dostluklarımızı ve faaliyetlerimizi muhâfaza eyleyip, daima yeni, doğru ve güzel şeyler ile meşgul olarak mesâimizi, tekaüdlüğümüzü, hâsılı ömrümüzü en güzel hâliyle değerlendirmeye Hak Teâlâ bizi muvaffak eylesin. Âmin yâ Muîn., M Küçük, 01.05.2025, Facebook
a.
aldanmışlık –ğı | Biz hiç aldanmışlık duygusu yaşamadık., | Taner Yıldız, M, 25.1.2014
a.
aldatı | aldatma. | Aldanı Aldatı | I Benim düşlerimin içinde / O uyuyordu, duyuyordum. / Ben bir uykusunda onun, / Bir düş'ünde bulundum... / Uyuyordu, duyuyordu, / Avundum. / II Benim düşlerimin içinde / O uyumuyordu, biliyordum. / Ben ne bir uykusunda onun, / Ne de bir düş'ünde bulundum... / Bulunsaydım, / Vururdum..., Özdemir Asaf, ?
a.
Aldatılmışlık –ğı | Bu yüzden eşeğin davranışı hepsinden zor gelmiş ona. Görelim bakalım bu kurt onun için ne diyor? İki gözü iki çeşme nasıl dile getiriyor bu aldatılmışlığın acısını? , | N Sökmen, Hayalonya, 45 | Her türlü şekle giren, nerede eğri büğrü iş varsa orada olan, alın terine muhalif insan bozuntularının oyununa geldiğimizi anladığımızda, aldatılmışlığın verdiği hüzün ile ayağa kalmaya çalışırız. Hadd-i zatında bizim hatamız, herkesi insan sanmamız., | Ü Z Kayabaş, Diriliş Postası, 10.9.2021
a.
aldatmaca
a.
Bu savaş hep böyle sürüyor bu yumruk hep böyle / Tanrısal aldatmacanın son kozunu oynuyoruz / Ölü bir el karanlıkta gevşiyor / Çömçe gelin pis kentlerde çarmıha geriliyor.A A Hatipoğlu, Çömçe Gelin, 1966, 9
aldım verdim usulü | Her gün lise çağındaki okuyanlar ve köydeki yaşdaşları aldım verdim usulü ile iki takıma ayrılır maç yaparlar., | asicaldan, 1.2022+
a.
aldırıcı | Aldıran. | Yüksekten düşmek daha can acıtıcı, daha ağır yaralar aldırıcı olacağını düşünmüyor musun? demiştim., | ACılga, Sıpanın, 17
s.
GTS-
Aldırış etmemek | umursamamak. | Kompostalarını karşılıklı içerlerken, oksijenli saçlı kasyerin bakışları altında Clarence'ye, Ellen'ın bu mevzu ile zannettiğinden daha yakinen alakadar olabileceğini çıtlattı; fakat Clarence ya imaları anlıyamıyacak kadar ahmak olduğu yahut da karısına sadakatinden aleyhinde sarfedilen sözleri dinlememeyi münasip gördüğü için aldırış etmedi. / Bunlar, üzerlerine dikilen bakışlara aldırış etmeden yollarına devam ediyorlar; bu arada, kibarların Havarisi, Bayan Champion ile bakireleri, ahlaki durumu şüphe götürür Bayan Sigourney (...)., | Bromfield, 1956, 214/215
b.f.
aldırışsızlık –ğı | Sonra kendini toparlayıp bir aldırışsızlık bir tevekkül görüntüsü verecekti ki, Leman, daha önce yapmadığı bir şeyi yaptı; Sait'in koluna girdi., | Reha Mağden, 2005, 92
a.
aldırmak
"Çıkmış gam kervanım yük tutmuş Leylâ / Gözüne aldırmış pek ırakları / Vardım ki oturmuş hicran köşküne / Dağıtmış başından hep çırakları.", San, Hicranî, Celâlî, 230"
aldırmak | Kaptırmak. | Rumlar her şeyi göze aldılar. İstanbulu Türklere aldırmamaya çalıştılar. Bir taraftan Türkler hücum ediyordu. Öbür taraftan da Rumlar kaleden dışarı uğruyorlar, Türklerle kıyasıya çarpışıyorlardı., | M Nalbantoğlu, 25 | Ben Kerem'im, Kerem gibi bildirdim / Dost ağlattım düşmanımı güldürdüm / Uzun boylu Aslı Han'ı aldırdım / Arsız arsız gülüşüme ne dersin..., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 120 | aklını aldırmak deyim delirmek, çıldırmak, aklını kaçırmak | Ömer Efendi oldu âşık. Dediler ki: -Ömer Efendi aklını aldırmış. Deli olmuş., | Türkmen/Cemiloğlu, M İhsanî, 152
f.
Aldırmak | Şu karşıki dağda yanar bir ışık / Aldırmış sevdiğin ağlar bir âşık / Bir ceylan bakışlı zülfü dolaşık / Sende gümanım kaldı Çiçekdağı, | Dadaloğlu | Kalenin ardında ekerler darı, / Ekerler, biçerler, ederler kârı, / Elimden aldırdım gül yüzlü yâri. / Yâr bana yâreler açtı nideyim? / Yolum bir yolsuza düştü, nideyim? , | Kalenin ardında
f.
aldırmamak | Yollarına araba park edildiği için, araba yolunda yürüyen yayaları, şoförler nazikçe uyarıp, kibarca korkutmaya çalışacaklar! Tabii yayalar aldırmayacak bile., | Sohtorik, 1995,, 27
f.
aldırmasız | umursamaz | Aldırmasız oyalanmalarca koştuğum uyku şenliklerinde kendimizi hiç ettiğinin sevincine sığınmayı hangi yortulardan devşirdim ki boyanmış yüzleri ayna bilip sordum: Ayna ayna, söyle bana aşk ve kin hangi nehrin suyunu taşır? , | Ömer Say, 2010, 77
s.
Alegarson | Koyu kumral saçları, zamane modasına uyulup biraz kısa kesilmişti. Ama, gecekonduların | Alegarson dedikleri kadar kısa değildi., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 14
s.
alel usul | Gelişigüzel. | Ama kardeşi, alel usul yemeyi bitirip uyumaya devam eder., | asicaldan, 3.3.2017
z.
Alelacaip | Tolliver Dedenin alelacaip hareket tarzı yetmiyormuş gibi, bir de Ellen, Shane konağından tasavvurun fevkinde değişmiş olarak dönmüştü., | Bromfield, 1956, 89
s.
alelâdelik –ği | Geçmişte yaşanmış, sıradan, alelâde bir an, Bergson'un memoire involontaire yoluyla, istençsiz anımsanma yoluyla anımsanınca, alelâdelikten sıyrılıp büyü'lü bir an'a dönüşüyor. | , | H Yavuz, Toarmina, 19-20
a.
aleller | Pazar günü Yıldırım'lara giden Mesut, kafası karışmış olarak eve döner. Oğlunun canının neden sıkkın olduğunu soran Hasan oğlundan şu yanı[tı] alır: Baba ben her ne zaman bu Aleller (Yıldırım'ın ana tarafından sülalesinin lakabı) ile ilgili bir konuşmaya tanık olsam, onlar hakkında hiç de iyi bir söz duymam!!! Hatta Çingene olduklarını bile söylerler., | asicaldan, 3.3.2017
a.
âlem | halk, millet, insanlar. | Alem ne der? | alemü't-temsil | temsil alemi / his âlemi. | Yoksa Gazalinin Mişkatülenvarında bahsettiği 'âlemü't-temsil' ile âlemü'l-hiss' arasındaki metaforik bağlantıya mı işaret ediyorsunuz., | Sakine Korkmaz, Taraf Kitap, Ağu 2011, 25 | Gençler de bir ayrı âlem o günlerde. Hepsinin bankayla bir hatırası var anlatacak., | N Tuncer, Trafalgar, 16 | Âlem olmakŞimdi iyice âlem olduk. Herkes birbirinin yakasının tutturmaya çalışıyor., | N Tuncer, Trafalgar, 21
dey.a.
âlem-i cemâl | Numara sırasına göre İstanbul İmam Hatip Okulu 1969/70 Mezunları. Bir kısmı âlem-i cemâlde bizi bekliyor. Rahmetullahi aleyhim... ., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 31
s.a.
âlem-i ervah | ruhlar âlemi. | Bunlara göre her ferdin hayâtının nasıl başlayıp biteceği, herkesin hayatta neler görüp geçireceği, ilâhî irâde muktezâsınca âlem-i ervahda önceden tespit edilmiş ve levh-i mahfuzda yazılmıştır., | Başgil, 40-41
a.
âlem-i kübrâ
"Âlem-i suğrâ, yanında hiç denecek bir nesne | / Âlem-i kübrâ vücudun, ya Muhammed Mustafa!.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 42"
âlem-i suğrâ
"Âlem-i suğrâ, yanında hiç denecek bir nesne | / Âlem-i kübrâ vücudun, ya Muhammed Mustafa!.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 42"
alemci | alemci-Minare ve kubbe tepelerine alem takan kimseye denir. A Turani, Sanat terimleri S, 1966, 10
s.
Âlemci | Kolera sokağında, alemci kadınların, bir omuz darbesiyle yıkılacakmış gibi duran evlerinin önünde oto tamircileriyle, marangozlarla, tornacılarla aslanlar gibi muhabbet etmeleri olağan bir görüntüdür., | Kuram D, 1995, S 7-12, 75
Alemdağı yağı | Yani adı köyde oturuyoruz, paketler içinde canım Alemdağı yağını, kapı önünden alabileceğiniz Silivri yoğurdunu hasretle anıyoruz., | M Körükçü, Köyden Haber, 1950, 45
a.
alemi cihan | [E]li kolu sapasağlam, nurtopu gibi, ay parçası gibi bembeyaz iki kız doğuran karı görmemiştir alemi cihan o güne kadar; ondan çatlardı orta yerinden konu komşu., | HMeryem, 2002, 67
z.
Alengirli | Fakat adam, Suriye gömleklerinin ne alengirli gömlek olduğunu bilmediği için, karısının yeminlerini bile dinlemedi., | Çalıkoparan, 50
| s.
alengirli | Fakat adam, Suriye gömleklerinin ne alengirli gömlek olduğunu bilmediği için, karısının yeminlerini bile dinlemedi., | Çalıkoparan, 50 | Her şeye kafaları çalışır, her işi alengirli çözümlerlerdi de bir sevmeyi bilmezlerdi, bir aşka inanmazlardı, bir de hep banacılığı söküp atamazlardı kalplerinden., | N A Gökduman, 33 | BİRİNCİ EYT'Lİ: Biriktirdiği millerle her yılbaşına dünyanın alengirli şehirlerinden birinde girmek! Hedefi buymuş. Detaylarda macera var, tehlike var, sauna var, kirpik var, duvar var., | Ahmet Hakan, Hürriyet, 1.1.2023
s.
alenileşme | Yarışmalara, festivallere, internet sitelerine göndererek, arkadaşlarınıza okutarak senaryonuzun alenileşmesi[ni] sağlayın., | 12.12.2007, | http://www.genbilim.com/content/view/2513/88/ 8.6.2012g
a.
alenileşmek | Genel olarak Madde 20 Henüz alenileşmemiş bir eserden her ne şekil ve tarzda olursa olsun faydalanma hakkı munhasıran eser sahibine aittir. Alenileşmiş bir eserden eser sahibine munhasıran tanınan faydalanma hakkı, bu kanunda mali ..., | Resmî ceride, 2. bölüm, 1951, 2399
f.
alenileştirilmek | Aleni hale getirilmek | Alenilik düşüncesi, ayni hakların herkese karşı ileri sürülebilme yetkisiyle donatılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Yani, herkese karşı ileri sürülebilmesi ayni hakkın alenileştirilmiş olmasına bağlıdır., AÜ SBE tez kataloğu, 1990, 75
f.
alenileştirmek | Yarışmalara, festivallere, internet sitelerine göndererek, arkadaşlarınıza okutarak senaryonuzun alenileşmesi sağlayın., | 12.12.2007, | http://www.genbilim.com/content/view/2513/88/ 8.6.2012g | Yüzüne maskeyi takıp kendine sosyal medyada bir köşe beğenen, her tür öfkesini, kızgınlığını, gündelik hayatta biriktirdiği tüm hınçları elindeki kanlı kılıcıyla alenileştirebiliyor., | NBostancı, Z, 24.1.2012
f.
alerjen a.fr. Allergene. Alerjiye sebep olan herhangi bir madde; alerji yapıcı. | Çevremizde bulunan ve vücudumuzda alerjik yanıt oluşturan maddelere 'alerjen' denir., | MedicanaBülten, Mart 2015, S 75
alerjist | Önce 'Tayyip'in yerine Arınç'ı getirecekler' derken birkaç gün sonra, 'Arınç'a kızdılar AKP'yi sildiler.' şeklinde yazabilecek kadar akıldan ve vicdandan yoksun ve yoksullar var bu memlekette. Bu güruh iflah olmaz alerjistler ile birleşince ortaya hoş bir kontrast çıkmaya başladı., | NedimHazar, Z, 2.1.2012
s.
alert | alarm halinde, tetikte | evet,laikler kudurmak üzere,kinlerini biliyorlar...ama hükümete düşen,sosyo-psikolojik olarak onların mağduriyet üretmelerini ve irrasyonel argümanlarla lobi yapıp, her daim tahribat için alert halde kalmalarını temelsiz bırakacak yaklaşımlarda bulunmak..nefes alanları açmak..., | MülteciTB, 23.6.2013
s.
ales / ALS hastalığı | Açılımı Amiyotrofik Lateral Skleroz (ALS ) olan sinir hastalığı. Sinirlerin bağlantı yerlerinde glutamat denen bir nörotransmitterin aşırı miktarda bulunması normal iletiyi engelliyor. Nörotransmitterin hangi sebeple arttığı henüz bilinmiyor. Çevresel faktörler ve bazı tarım ilaçlarının hastalığı tetiklediği düşünülse de henüz bu konuda kesin bir bilgi yok. ALS hastalığı pek çok kas ve sinir hastalığı ile karıştırılabileceği için teşhisi uzun zaman alabilir. Teşhis edilirken manyetik rezonans görüntüleme ve elektromiyogram denen yöntemlerden, kastan parça alınarak değerlendirilmesinden ve kanın incelenmesinden yararlanılabilir. Hastalık her kesim insanda görülebilir ancak erkeklerde ve yaşlılarda daha sık görülmektedir. Ortalama 55 yaş grubunda görüldüğü gibi son zamanlarda genç kişilerde de görülmektedir. Bulaşıcı değildir ama bazı kişilerde kalıtsal özellik gösterebilir. | Bizler, tüm hayallerimizi, yapacaklarımızı, yaptıklarımızı (sic) bir süre ertelemiş olan ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz) motor nöron hastalarıyız., | İsmailGökçek, | http://www.yoremizden.com 13.8.2011g (6.2.2010 da obaya gönderilmiş.) | Bilimciler, yakalananların yaklaşık yarısının üç yıl içinde hayatını kaybettiği, tedavi edilemeyen sinir hücreleri hastalığı Amyotrofik Lateral Skleroz'un (ALS) nedenini buldu., | 22.8.2011, basın
a.
Alessabah | sabahla, sabahleyin. | Ben yarın, alessabah Bandırmaya hareket ediyorum., | R N G, Tanrı Misafiri, 24
z.
alesta | ...hayvanın barsaklarını filan alesta bekleşen kedilere atıp dilimleri kanlı elleriyle ızgaraya dizince günün alaca karanlığına kuvvetli, sıcak bir cızırtı yayıldı., | O Kemal, 1969, 37-8 | Bu tiplere tavsiyemiz, efendilerinin ayak uçlarında alesta halde beklemeye devam etmeleri ve çanaklarını kimseye kaptırmamalarıdır. Bu ülkenin vicdanı sizin gibilere son sözünü henüz söylemedi., | S Tunalı, T, 18.8.2012 | alesta olmakhazır olmak. | Birkaç duble bira, iki, üç otomobil parası her zaman cebinde alesta olmalı., | K Tahir, Aşk Çetesi, 30 | Yollar sefere hazır, / Yollar alesta. / Gel gidelim., | Kemal Or, Tan ağaran çağda III | alesta bekleşmek. | Yağlı boya resimler yer yer dökülmüş, kocaman bir Turyağ kutusundan yarı canlı çıkardığı semiz bir Çingene palamudunu alışkın ellerle kesip biçtikten sonra hayvanın barsaklarını filan alesta bekleşen kedilere atıp dilimleri kanlı elleriyle ızgaraya dizince günün alaca karanlığına kuvvetli, sıcak bir cızırtı yayıldı., | O Kemal, 1969, 37-38
dey.
alet-i suud | asansör. 1330 yılında yayınlanan bir roman çevirisinde (Altun Gölü) asansör kelimesi yanında parantez içinde yazılan açıklama! 1316 (1900) yılında Mehmed Ali Ayni'nin Nicola[s] Meyra'dan çevirdiği | Fakir romanında da geçiyor; ilkine göre 14 sene daha evvel...
a.
aletli jimnastik | Yürüyeyim, uzun süredir gemideyim, performansımı kaybetmeyeyim derseniz, sizi 800 metrelik parkura götürebilirim. Ayrıca spor salonu, aletli jimnastik alanı, voleybol, basketbol, minigolf, (boulder) kaya tırmanışı, masa tenisi gibi aktiviteler mevcut..., Reha Arar, MlCadde, 8.7.2022, 23
a.
alev örten honi | tüfek namlusunun ucundaki delikli yer | Çocuğum bunun adı ne? diye... Müslim, tek bildiği yer sorulduğundan sevincin şaşkınlığıyla bağırmış: alefontenfonidir komutanım. Komutan duralamış, astına dönerek: Bunun Türkçesini öğretsenize! demiş. Meğer Müslim, alev örten honi demek istemiş., | S Şengil, 1983, 54
a.
alevlemek | harlamak, tutuşturmak, yakmak. | Resûl-i Ekrem, muâsırlarını aynı heyecanla alevlemiş, bu sıfatlarla teçhiz etmiştir., | Said Nursi, İşârâtü'l-İ'câz-Ecnebi Feylesofların Kur'an-ı Kerim Hakkındaki ..., ? ? | Bunlar ne yaparlarsa yapsınlar; davayı merkezinden ve ruhundan vuramazlar! Ne yapsalar ancak davayı merkezinden ve ruhundan alevlemiş olurlar. Ben yalnız gönüldaşlarımızın idraksizliğinden ve davaya liyakatsizliğinden korkarım., | N F Kısakürek, | Necip Fazıl'ın bir sözü, | [1950], ? ? | ve sesim yalnızdı / geceyi alevleyen sirenler / tenimizi ayaklandıran / ölümleri / çoğaltırken // yaşıyorsun / bir atardamar gibi / kanımı alevliyorsun // bu kent tanıklık ediyor hayatıma / kanımı alevleyen sevdiğim, | Ahmet Özer, 1990, 32/43/47
f.
Alevlendirme | ...beyin remad-ı sükunet (sakinlik külü) altında mestur olan ateş-i tehevvürünü alevlendirmeye kalkışacak sadedillerden olmadığıyçın..., | N Kemal, İntibah, 102
a.
alevlenme | Hiç hatırıma gelmemiş bu alevlenme beni şaşırttı., | M Naci, ÖÇ, 13
a.
Alevli | köy adı. | Mahalledeki manevi halka bir kısım Çingene vatandaşı ve Alevli'yi de içine alarak kısa zamanda bütün Osmaniye'ye yayılır., | M N Ak, Hac Yolunda, 16
a.
alevlik | Ve kapı yüzüne kapanıyor kızların. Sınav kağıtları tek tek dağıtılıyor. Hocanın vicdanında bir alevlik yangın yok. Gözbebeklerini saran şeytani huzmeden belli, yaptığını ne kadar çok beğendiği., | N A Gökduman, 18
s.
Alevsiz | alevi olmaksızın. | Kömür içeride bir yerde alevsiz, içten içe yanıyordu., | Conrad/Çakmak, Gençlik, 35
s.
alexandrin
a.
"Yahya Kemal aruzla alexandrin-i birleştirmiştir. Bu aruz o kadar yenidir ki Divan şairleri dinleseler tanımazlar.", İnsan, 1938, 181"
alez | Fr. ~ Fr à laise | 1. rahat, gönlü ferah, 2. yatak çarşafının altına serilen koruyucu örtü < Fr aise hareket alanı, ferahlık, rahat << OLat *adiaces çevre, etraf < Lat adiacere etrafında olmak, bitişmek. çarşafsız yatağın üstüne yatağı koruma amacıyla serilen koruyucu bez | Altına alez serdim. -Yahu alez de neymiş? , | H A Keskin, F Gedikli, 4.7.2021
a.
fr.
alfa erkeği | alfa erkeği ataerkil ve otoriter erkek. | Kâh ayı avcısı kâh skorer buz hokeyci kılığında karşımıza çıkan, her fırsatta kameralar önünde soyunan, adının | alfa erkek ve | çelik tebessüm gibi klişeler eşliğinde magazinleştirilmesinden memnuniyet duyan Rusya Başbakanı'nın şovmenlik reytingi son aylarda ciddi bir düşüş yaşadı., | YÇongar, T, 6.12.2011 | Yani iki türlü de kadınlıktan çıkmak zorunda olan ara formlar; tıpkı otorite baskısı altında cinsiyetlerini kaybeden, alfa erkeğinin haremine giren 'erkekler' gibi./Oysa bizim saydıklarımız bizim değil, alfa erkeğinin. Alfa erkeği de bir kişi değil, bir sistem, hepimizi haremine kapatmış ataerkil ve otoriter düzen. , MEsayan, T, 21.10.2012
a.
Alfabesiz | kim bilir ışığın gölgesinde bırakılan hissiz dolunayı / ve deniz fenerlerinde alfabesiz kalmış harflerin açtığı / hangi veda dönebilir tekrar ölümle ölüm arasına, ben / soluk bir fotoğraf, eksik bir şarkı diye tekrarlarken rüzgarı, | Vural Uzundağ, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 16
s.
Alfabetik | 1. Abece ile ilgili 2. | Abece sırasıyla. | Bin dört yüz ilaç tanımı bulunuyor efendim. Hepsi de alfabetik sıraya göre dizildi., | S Feyyaz, 2003, 43
s.
Alfalık –ğı | alfa erkeğinden? Ataerkillik, otoriterlik. | Arkadaşlar Ekrem Bey'e elden ele sorabilir miyiz bu kadar alfalık bu ülkeye fazla değil mi? , | Naz Tarım, 28.6.2019 twitter
a.
alfuzosin | Etkin madde: Her bir denetimli tablet 10 mg alfuzosin hidroklorür içerir., | Xatral, 27.1.2020+
a.
alg | bitki | Su yosunu. GTS | Küçükçekmece gölünde alg patlaması su sporlarına engel, | Z, 19.8.2012
a.
lat.
algarna | Algarna: giriş yeri demir çemberli, torba şeklinde bir ağdır., | İnönü Ans. 1967, C 18, 134 Balıkçı Metin Çokgezenler, | Şubatta açılan balık sezonunda, algarna isimli balık avında, algarna kafesine takılan 2 metre ve 20 kilo ağırlığındaki müren balığıdır bu. Bu balığın diğer bir adı da denizin yılanıdır., | M, 11.2.2015
a.
algı | Arı besle | az emekle çok kazanırsın (...) Çünki tarla istemez tohum istemez at istemez araba istemez vergisi yok algısı çok, | Arı Besle Az Emekle Çok Kazanırsın, Ziraat Vekaleti T.E.S Ç 72, ? , 2 | Ayda sağlam bir binlik, temiz. Ne vergi, ne algı. Oooh... Nikâhlı karım değil ya! Sonra daha olmazsa, semti de değiştiririz. Bitti gitti... , O Kemal, 1969, 67 | algıda seçicilik | algılamada uyaranlar alanından kimilerinin seçilip kimilerinin ise görmezlikten, duymazlıktan gelinmesi; aynı şeye bakıp farklı şeyler görmek. (bkz: algi ve dusunce farkliliklari) 05.10.1999 horseraser EkşiS | Bu kolaycı saplantımızın, algıda seçiciliğimizi, endişe veya umutlarımızı güçlü biçimde etkilediğini düşünüyorum., | G Özaltınlı, T, 16.3.2013 | algı operasyonu/operasyonları | Türkiye aleyhinde yapılan yorumlar, yurtdışından belirlenen ve medya üzerinden yapılan algı operasyonları, Almanya, Fransa, İngiltere, ABDnin yanı sıra İsrail, İran, Rusya gibi ülkelerin medyasında-., | S Nuriyeva, Star, 31.8.2015 | ...medya ve basın ağı oluşturan İranın bu araçlarla algı operasyonu yürüttüğünü görüyoruz., | S Nuriyeva, Star, 31.8.2015
b.a.a.
algıcı a./ | 1. tahsildar (Muğla, Balıkesir, Niğde) Dil Dergisi, 1994, S 16-17, 74 | O yalabındıkça köyde itibarı artıyordu. Biraz sonra şehirden gelen algıcı gibi mühendis gibi, tütün eksperi gibi, insanların koşup atlarının başını tutar: Safa geldiniz beyefendi! diye elini sıkar, sonra kahvenin ..., | Cahit Beğenç, Sarı Çamın hikayesi, 1986, 74 | 2. Algıcılık öğretisi yandaşı (görüş, kimse). | Bu savların tersine algıcılık öğretisi, nesnelerin nesnel gerçekliklerini tanır ve onları oldukları gibi araçsız olarak algıladığımızı savunur. Reid, Hamilton, Cousin, Schopenhauer, Spencer, Bergson bu anlamda algıcı'dırlar., | O Hançerlioğlu, Felsefe Ans. C 1, 1976, 42 | kan algıçı | kan alıcı, kan alan. İbn Mühenna Lügati, A B Taymas, 1934, 37 | can algıçı | Azrail, canalıcı. | ARTIP BARADIR Gardaşlar, ne derman alaç kılayın, Yıl-yıldan usyanım artıp baradır; Can algıcı ulug Ezrayıl biziñ, Tutup yakamızdan, dartıp baradır., | G Geldiyew, Türkmen şiiri antolojisi, 1995, 306
s.a.
algıç –cı | Algı; bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir. Algı, duyu organlarının fiziksel uyarılması ile oluşan sinir sistemindeki sinyallerden oluşur. Duyu organlarımız sadece belli aralıktaki ışığı, sesi, kokuları, tatları alabilir. Daha ötesi için algıçlara ihtiyaç duyarız. / İLK ALGIÇLAR En Eski Algıç: Göz Fotonlara duyarlı;120 dereceyle baktığımıza 576 megapiksel çözünürlük sağlayan muhteşem bir organ, Geniş parlaklık, Veri akışı yaklaşık 10mbps...Ancak; veriler dijital bir ortama kaydedilemiyor. Dolayısıyla veri transferi günümüz teknolojisi ile mümkün değil..., | Ali Temiz, Algıç Fiziği, Samsun, 2021? (11.9.2021)
a.
algılandırılmak | Fanatik CHP'liler, rahmetli Teşkilat Refik abimizin tabiriyle | Halk Partililer her yere her gerekçeyle oy verebilir! Onların derdini biliyoruz zaten. -:)) | Algılandırılanlar kazaya uğramış ve uğratmıştır. | Algılandırılamayanların ba'zısı şuraya, ba'zısı buraya oy vermiştir netekim.:)), | EAyyıldız, 9.6.2015rindan
f.
algılanmak | Algılanan Riskin Önemine İlişkin Bir Araştırma başlıklı proje kapsamında öğrencilere tat testi ve anket çalışması Meslek Yüksekokulumuz öğrencilerinde yapılması uygun görülmüştür., | FGedikli, 21.1.2016
f.
algılayıcı | fel. Algı yetisi olan (kimse) 2. | Dedektör. | +Görüntüleme ve algılayıcı teknolojileri, | ORDMİL | Dikkat!!! Kapının açılması için elinizi algılayıcıya yaklaştırınız., | İÜ SBE kapısında, 23.8.2023+
s.a.
algın | 1. Cılız, zayıf, hastalıklı olan. 2. Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun (kimse). | Oğlun da pek küçük yerini tutmaz / Oğlun da pek küçük yerini tutmaz / Cemalım Cemalım algın Cemalım / Al kanlar içinde kaldın Cemalım., | Erkin Koray, Cemalım, ? | Toprağın / Nasıl ayrıldığını / Nasıl, bir kayalık dağ yarığından doğup ayrıldığını / Algın türkülerin, dağkeçilerinin / Acıların, sevdanın. Ölümün ve paranın. / Avuçlardaki terden / Çeker çekmez, tiksintiyle, başka avuçların, M Taner, Sunak, 63
s.
algınlık -ğı | Sıcak algınlığı yoktur derdi Safer Efendi soğukalgınlığı vardır. Soğuktan korunun., M Küçükkural, 02.04.2025
a.
algısal | algıyla ilgili, algıya ilişkin. | Bu bakımdan; mesela odamda yalnız otururken hiç bir gürültü duymadığım ve hiç bir kimseyi görmediğim halde, odama birisinin girdiğini sezersem, bu tür bir sezgi çıkarımsal değil, algısal bir sezgi olur., | İslam ve modernizm: Fazlur Rahman tecrübesi: 22-23 Şubat 1997, 196 | Simgesel ve algısal olarak ülkenin, Erdoğan'a, Erdoğan'ın ülkenin kendisine dönüşmesi için daha çok çaba gösterilecek; bu kez Çankaya tarafından... | , S Öney. T, 7.8.2014 | Uyanıklık, dikkat, algı ve duygular, algısal-devinimsel ilişkilendirme, kendine farkındalık, güdüleme sistemleri ve belliğin toplamıdır., | S Tarlacı, Bilinç ve beyin hakkında hemen her şey, 2022, 286 | algısal psikomotor testi geliştirme 16 ocak 2025, İÜYK
s.
Algısı vergisi olmamakBir derdi masarıfı, algısı vergisi felân varsa kapatsın. Üstünü de harçlık etsin!... Sonra bindi atına. Sürdü Veligilin evin önünden. | Dürücüğümü görüm belki! diye çok yavaş sürdü. Çok bakındı. Ama göremedi., | F Baykurt, Tırpan, 1970, 75
dey.
algoritma | algorithme er. Algoritma, horzumlu yolu, T Saraç, Fransızca-Türkçe büyük sözlük, 1976, C 1, 44
a.
algoritmasal | Şikayet defterleri ve belgeleri çözümlenmesine algoritmasal bir yaklaşım, | Murat Polat, makale adı, 17.6.2022+
s.
algoritmik
s.
Ömer Faruk Erol, Algoritmik Regülasyon: Yapay Zeka ve İdarenin Regülasyon Faaliyeti, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2023 (Kitap adı)
Algoritmik | 1. algoritma ile ilgili. | Her şeyden önce biyolojik olarak olmasa dahi algoritmik olarak o cihaz | insana eşdeğerdir., | A Altınok, | Chatbot ve Yapay Zekalı Asistanlara Hukuksal Yaklaşım, | İstanbul Barosu D, 2019/3 | 2. | Ardından sistem, belirlenen bu kategorilere göre algoritmik olarak videoları buluyor ve bu videolara reklam yerleştiriliyor., | T, 26.02.2014
s.
Alı kıran baş kesen | Ama tekfurun kızını almak için önce nam yapmalıydı. Çapulcu olarak, Ali (sic) kıran baş kesen haydut olarak değil bir kahraman olarak ün yapmalıydı., | Haşim Albayrak, 18
s.
alıcı | 1. müşteri. | Ben bir çok şeyler alır, bir çok şeyler satarım. Bu benim hakkım, işim, mutluluğum, yaşamamın amacıdır. Bu benim özgürlüğümdür. Evet, işte şimdi de satıyorum, var mı alıcısı? , | O Hançerlioğlu, 1959, 75 | 2. almak üzere olan, alma taraflısı. | Neuzubillah beş avratı vardı, şimdi de altıncıyı alıcıymış., | İKüçükkılınç, 17.10.2011 | alıcı gözle bakmakBir gazetede staj yapan bir çocuk vardı –polis olduğu söylentisi çıkmıştı sonraları- fotoğrafımızı çekip siyah beyaz bastırmıştı gazetenin laboratuvarında. O fotoğraftaki halimi beğenirdim. Bazen alıcı gözle bakardım. Kız olsam, hangimizi beğenirdim diye? Bıyıklarım çok afilliydi. Altan'ınsa saçları., | B Çelik, 2007, 53
dey.a.
alıcı | ahize. | Alinin kızgınlığından dili dolaşmaya başlamıştı. Alıcıyı ağzına iyice yaklaştırarak: -Nasıl anlamazsınız? diye bağırdı., | O Hançerlioğlu, 1959, 53
a.
alıcılı / satıcılı piyasa | uydu alıcılı led tv, 21.7.2016 reklam
alıç –cı | Şu derenin alıcından burcundan / Bana gelsen ölür müydün acından / Şalvarlı gelin aman / Fistanlı gelin aman / Öldürdün beni, | halk türküsü, 17.7.2021+
a.
Alık –ğı | Ne bakıyorsun alık! Haydi soyun da arkana bir hizmet esvabı tak!, | N Kemal, İntibah, 189
a.
Alık –ğı | Oturacak evi, yiyecek ekmeği, giyecek alığı varmış. Ekmeği, alığı, yakışıklılığı orda dursun. Er dediğin çekince kucağa, erkekliğini göstermeli. | Size bir şey diyeyim mi? Aslında eksiklik kızımızda değil, o kıçı düğmeli Ali'de., | O Şahin, Bütün Öyküleri II, Bayan Ali, 48
a.
Alık alık | Murad'ın ne düşündüğünü Ahmet ile Veli de bilmedikleri için, alık alık Murad'ın yüzüne bakıyorlardı., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 20
z.
Alık I | Ne bakıyorsun alık! Haydi soyun da arkana bir hizmet esvabı tak!, | N Kemal, İntibah, 189
a.
alık II | al-ık Adana. almış. | Her halde bunu 3-4'e alıktır; 4'ten aşağı veresi yoktur., | ARPijli, 14.8.2017 |Her halde bunu üçe dörde alıktır, dörtten aşağı veresi yoktur. Işın Hoca Kastamonulu, 2022+
s.
Alıklaşmak | Fakat ev sahibi, benim böyle alıklaşmamı gençliğime ve göçebeliğime veriyordu., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 266
f.
alıklaştırılmak | İrtica korkusuyla siyaseten alıklaştırılmış kalabalıkların 'demokratik' eylemini kendi otoriter amaçlarının doğrultusunda kullanma becerisi: 28 Şubatçıların asıl başarısı budur., | AGörmüş, T, 15.4.2011
f.
alıklaştırmak | alık duruma getirmek | +deolojik bir bilinçlilik hali ile yaşamı ve yaşanmışlıkları böylesi bir amneziye mahkûm eden modernlik, yaşam öznelerini kaçınılmaz biçimde alıklaştırıyor., | MKılıç, TürkiyeG, 27.8.2015
f.
GTS+
Alıklık –ğı | oltaya vuran alık balık alıklığı / gibi geçtiyse de üstümüzden yaz / yapma çiçeklerle kandırdığımız kırağı / biliriz bir daha adımızı anmaz / semtimize uğramaz pustluğun daniskası, | Ruşen Hakkı, 1980, 17 (1973)
a.
alıkzadeler alıkgiller, alıklar topluluğu | Misal Genel Y[ayın] Y[önetmeni]nin sizin sayfalarınıza 'yazar' diye sokuşturduğu bir 'eleman' üzerinden gelen istihbaratı, ya da alıkzadeler tarafından iştahla okunacak kimi 'yorum haberleri' sayfanıza koymama lüksünüz olamaz., | STunalı, T, 23.6.2012
Alım | alma, alış. | Bütün bunlar: Tabancanın çıkıp, havaya sıkılması ve sonra Ali'ye doğru uzanması bir nefes alımı kadar bir zamanda olmuştu ve birçokları ancak silah sesi üzerine başlarını o tarafa çevirdiler., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 97
a.
alım gücü
b.a.
satın alma iktidarı.
tr.
"Ne yapsınlar? Bayrama çocukları sevinçli girsin istiyorlar. Mağazalara gitmeye de alım güçleri yok, diye konuştu babam.", A Cılga, 1980, 16-18"
Alımcı | ... kendisinin kurduğu işlerlikli modelde, ve O'nu izleyenlerin yazılarında gönderimci ve alımcı taraflar biraz daha farklı şekilde gösterilmişlerdir: B Mesaj Szücü B Hedef (Kitle) Bu diyagram elektronikteki olgulardan esinlenmiştir ..., | AÜSBFD, 1968, C 23, S 1-2, 443
s.
alımı çalımı yerinde | göşterişli, azametli, karizmatik. | Polis, cenderme, çarşı ağası, esnaf, amirin etli butlu, göbekli, alımı çalımı yerindesinden ürker. / Alımından, çalımından, kadeh bardak, çatal bıçak tutuşundan, lokmayı koparışı, çatalına takışı, salatanın, yemeğin suyuna batırışı, zıt zııt zııt yürüyüşü, masaya oturuşu, konuşuşu, hatta sekize katlı beyaz, kar gibi mendiline sümkürüşüne kadar belliydi bu., | OKemal, 1966, 20/44 | Süsü püsü, alımı çalımı, havası bir başkaydı., | HKıyafet, 1984, 7
s.
alımını almak deyim | Kalk, namussuz seni! Gece gündüz boğasınıp duruyorsun? Şimdi aldın mı alımını? , | O Şahin, 1999, 55
alımkar olmakalacak olmak | İlk önce alımkâr oldular., | Orhan Kemal, Sarhoşlar, 90 | Sen Höranım'la bu konuyu bir konuş ama hemen alımkâr olup, ortaya çıkıp, fiyatın yükselmesine neden olma der., | asicaldan, 3.3.2017
dey.
alımlama yeni | algılama. | [Tenekeci] Gözardı edilen ya da yüzeysel bir alımlamayla bilinen türlü hayatları ince dokunuşlarla, çapraz örgülerle birbirinin içinden geçirerek, bir cümleyle bir anıştırmayla ortak bir zemine çekerken, hayatın hızlı çarkının içinde bir kez daha unutuluşa terk edilmekten alıkoyuyor., | CAktaş, T, 10.1.2011
a.
alımlamak | algılamak İktibas etmek, alıntı yapmak. | Taormina'da hüzünle sevinç, iki eldiven eki gibi alımlanıyordu., | H Yavuz, Toarmina, 39 | Yakışıklılık dediğimiz onu alımlayanların tepkisine göre değerlendirilecek bir özellikse Othello'nun hala formda olduğunu anlamak için birlikte çalıştığı hemşirelere bakmak yeterliydi-., | T Kiremitçi, 2005, 193 | Ayverdi'den alımladığımı yanlış bulanlar, beni, muhafazakâr Ayverdi'nin sözlerini 'çarpıtmak'la itham edenler bile olabilir., | Selim İleri, ZCtesi, 7.12.2013
f.
alımlanış | Müthiş bir kitap daha @albarakayayin dan.Teşekkürler ama insan keşke bu edisyon kitabı Müslüman düşünürler akıl etseydi demeden edemiyor.Aynı şekilde Zeynep Direk hocanın kitaptaki | Türkiye'de Heidegger alımlanışları makalesi de müthiş ama keşke psikolojik bilimlere de baksaydı:, | @erolgoka, 24.4.2023, twitter
a.
alımlayış | idrak etme, algılama | Muhterem Abdülhak Şinasi'yle edebiyatları, dünyayı alımlayış açısından değil ama, üslûpta, biçimde benzeşse de, mektupların saptadığı gibi, Ankara'da, istanbul'dan uzakken, bir gece adamakıllı kavga ederler., | Sİleri, Z, 1.1.2012
a.
alımlı
s.
cazip.
tr. al-ım-lı
"Alımlı çağrılara direnmeden / Issızlığın erincini can sıkıntısı gösteren / Uyudum kaç sürem bilmeden", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 19"
Alımlı | -Enteresan bir kadın! Kim bu? -Çok alımlı değil mi? ... Annem nerede keşfetmiş hiç bilmiyorum. / Matem elbiselerinin içinde solgun, fakat alımlı görünen Ellen, kendisini gizlice takbih eden bu kadınları sakin sakin dinliyordu. / | Şimdi kendini, ışığa arkasını vermiş, alımlı genç kadının dengi hissediyordu; kendini, onun karşısında basit gördüğü günler çoktan geçmişti.141/223/293 | Sanki Gülsüm, o eski, gösterişli, alımlı Gülsüm değildi..., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 48
s.
alın yazısını birbirine okumakSöylemek. | O da kendi hissesine düşen ekmeği yiyordu. Bu esnada (sırada) hasbihale (sohbete) başladılar. Her ikisi de alınlarının yazılarını birbirine okudular., | K D, E Ülgen, 161
dey.
alınabilir | Kapitalizm denince aklımıza Amerika Birleşik Devletleri geliyor ve böyle olunca bir sonraki adımda ABD de her şeyin alınabilir ve satılabilir olduğunu düşünüyoruz., | A Kanca, 6.8.2019, rindan eposta
s.
alındı verildi listesi | Fevâid kayıtlarına da değinen yazar, bu kayıtlarda genel olarak Arapça dualar, alındı-verildi listeleri, adresler, beyitler vb. bilgilerin olduğunu söyleyip bu bilgilerden bazı örnekler verir., | Sadık Yazar, Turkish Studies, 2/4 Güz 2007, 25.3.2016g
a.
alındı verildi tutanağı | Poşetini teslim eden salon başkanına 'Salon sınav evrakı alındı-verildi tutanağı' imzalatılmalıdır., | AÖFSınavYönergesi, 25.9.2016
a.
alındı-verildi
teslim-tesellüm kağıdı.
"Binaya ait sınav evrakının, sınav evrakı alındı-verildi tutanağını emzalayarak teslilm edilmesi.", AtatürkÜ Sınavı, 18.02.2024"
alınganlaşmak | Hem alıngan... hem saldırgan. Tek saldırgan olduğu kişi de Tomris... Önce alınganlaşıyor, kırılıyor, sonra saldırıp, kırıyor... Neden Tomris peki? , | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 36
f.
alınım | 8633 NİŞLİ, Necla: Asetil salisilik asid (aspirin-ASA)'in erken etkisinin araştırılmasında aspirin esteraz (ASA esteraz) ve salisilat (SA) düzeyi üzerinde çalışma: İki tablet alınımından 20,40,60 dakika sonraki davranışları. E.Ü Tıp Fakültesi Dergisi, 28(2), 1989, 597-604 Türkçe ve İng. Özet. Bibliyografya, | Türkiye makaleler bibliyografyası, 1989, 945
a.
tıp tıp
ing.
Alınır-satılır | bu yüzden sana da ekonomi çarkının bir dişlisi olduğun oranda, herşeyi ama herşeyi bolca tükettiğin oranda, herşeyi alınır-satılır bir nesneye indirgediğin oranda bir değer biçiyor., | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 80-81
s.
Alınlı | O anda kalabalığın gerisinden ilerliyen ince, uzun boylu, zayıf vücutlu, münis bakışlı, beyaz tenli, siyah gözlü, geniş alınlı bir köylü delikanlı, meydanı sarmış olan ölüm sessizliğini yırttı, herkesi canlandırdı., | Kırımer, 1967, 88 | Kendine anlatamadığı, sığındığı o benzersiz yüz, köpeğin yüzü ne kadar güzel, kemikli, kaşlı alınlı, nasıl kadınsı bakıyor., | N Genç, isenç, 120 | Osmanlı'nın 2. padişahı Orhan Gazi, kaynaklarda | uzun ince boylu, mavi gözlü, kumral saçlı, sarıya yakın kumral sakallı, yüksek alınlı, geniş göğüslü ve beyaz tenli olarak tasvir edilmektedir., | Akademik Tarih @AkademikTarihTR, 23.6.2026, twitter
s.
alınmak basılmak, çıkarılmak | Tez çıktısı alınır., | Fotokopi Dükkanından, 3.12.2016 2. Gözaltına alınmak | Kendisini Abdullah Çatlı, Aslan Tayfun Özkök, MİT ve Emniyet İstihbarat elemanı olarak tanıtan ve insanları bu kimliklerle kandırıp tehdit ve şantaj yolu ile soyan, dolandıran Aykın, bu yönü ile devletin kayıtlarına girmiş biri. Tam iki kere dolandırıcılıktan kolluk kuvvetleri tarafından alınmış., | ErdalŞimşek, 20.4.2016, MilatG, 23.4.2017
alıntılamak GTS | Bu ve benzeri yazıları alıntılayıp hemen altına 'kocam yaşasaydı kesin Silivri'de olurdu' başlıklı mülakatlar yerleştirenlerin kör gözüm parmağına 'operasyonları' da cabası., | MAltınok, T, 23.1.2013
f.
alıntılılaşma | birbirinin sözlerinden ve yazılarından karşılıklı alıntı, iktibas yapma | Aynı işi yaptıklarından –bıktırıcı yıllardır– yani vijdan kuaförlüğünden geçimlerini temin ettiklerinden; aralarında da büyük bir dayanışma-hayranlaşma-alıntılılaşma söz konusudur., | PMağden, T, 16.8.2011
a.
alıp başını gitmek (bir şey/kimse)krş. başını alıp gitmek: izin almadan ve gideceği yeri bildirmeden gitmek, savuşmak. denetimden çıkmak, sürüp gitmek. | Derken; ülkede bir Altkimlik-Üstkimlik kavgası almış başını gitmiş. Yani garibistandaki her şey alt üst olmuş. / | ... bir kısmı 'hayır hiçbiri olmaz, solumuza bakalım' diye bir kavga, bir gürültü, bir kıyamet almış başını gitmiiiş., S Düzgün Bakır, 2007, 107/109
dey.
alırlık, -ğı a., felsefe Duygusal uyarımları alabilme yeteneği, idrak kabiliyeti., | TDK GTS
alış | alma işi. götürüş yudumlayış bırakış koparış bastırış takış | Hele üzeri kıllı tombul eliyle sulandırılmış rakı kadehini alışı, kadehi ağzına götürüşü, yudumlayışı, sonra kadehi yerine bırakışı, ekmeği koparış, önce dudaklarına bastırış, daha sonra da çatalına takışı..., | OKemal, 1966, 28 | Böyle alış, böyle satış, / Bu nasıl gaflete yatış? / Pervane-veş farfar tutuş, / Aşk oduna yan dediler., | Borlu Kemalî Baba, 55
a.
alışıkça zf. | mutad üzere | Sirkeci tren istasyonu, her zamanki gibi ana baba günüydü. Ali, alışıkça çevreyi süzdü., | Kıyafet, 1981, 46
GTS-
Alışıklık –ğı | Her ne kadar, eğlenceden maksat kalabalık seyretmek ise, İstanbul ve Beyoğlu sokakları dururken Çamlıca'ya gitmeye hiç lüzum olmadığını anlatmak isterse de, alışıklığa karşı gösterilen delâil -velev bedihi olsun- ne kadar tesir ederse, beyin behhaslığı [çok söz söylemesi] dahi o kadar netice verebilir., | N Kemal, İntibah, 46
a.
alışıksızlık -ğı
a.
"... Hususî Hukuk alanında yetişenler içinden bu vadiye girenler, alışıksızlık dolayısiyle iş çıkarmakta güçlük çekmişlerdir. Hatta üyeler içinde bile bu hal görülmüştür." (s. 30)", Mimaroğlu, 13, akt. L Duran, Atatürk Döneminde Danıştay, ? "
alışılageldik | BDP'ye alışageldik ve bilinen çağrı (ya da davet) yapılıyor; | terörü kına, | PKK'ya karşı tavır al, eleştir... Spesifik PKK eylemlerini, örneğin Tunceli'de bir polis ile eşinin hayatını kaybettikleri, düpedüz cinayet kategorisine giren eylemi, herhangi bir genellemeye başvurmadan kınaması isteniyor., | C Çandar, R, 10.9.2011
s.
alışılagelmiş | alışılmış, bildik | Gündüz Vassaf, alışılagelmiş tarihçilerden değil. O, tarih üzerine düşünen bir düşünür., | AhmetCemal, C, 12.9.2016
s.
GTS-
Alışılagelmişlik –ği | Okuduğum anıların bir bölümünde aşırı edebi ve renkli olma veya alışılagelmişliğin dışında olma kaygısı galebe çaldığı için o yaşam öyküsünün en yapısal parçası olması gereken aile, anlaşılması güç bir ilişkiler yumağına dönüştürülüyor., | Suna Kıraç / R Akar, 14
a.
alışıldık | Ancak neredeyse gece olmuştu ve yüzler artık zorlukla seçilebiliyordu. Buna karşın, şimdi gökyüzündeki bütün yıldızlar görülebiliyordu, gök alışıldık şekline bürünmüştü., | N Berberova, Mozart'ın dirilişi, 1994, 13 | Albayrak'ın önümüzdeki haftalarda Londra ve New York'a gelerek kayınpederinin yaptığının tam tersini yapması, yani yatırımcılara alışıldık bir politika yaklaşımı izleyeceği konusunda güven vermesi gerekecek. T Ash, Cm, 12.7.2018
s.
Alışılmışlık –ğı | Şu son sözün biraz cılız, biraz titrek çıkması alışılmışlığın ötesindeydi değil mi? , | Çokum, R Ana, 62
a.
Alışıvermek | ...askerdi, gider komşu şehirde birlikte dans ederdik cumartesileri, hep votka getirtirdi, ben de beğendim bunu, alışıverdim, iyi buldum ... 139
bf.
Alışıvermek | Bir hafta sonra buna alışıverdi ve hâlinden memnun olmağa başladı. Geceleri ekseriya sahura kadar oturur, dersleriyle meşgul olur, sahur yemeğini yer, hareme girer yatar. Gündüz saat beşe kadar uyur., | Recaizade M. Ekrem: Bütün eserleri, İ Parlatır / N Çetin, C 3, 425 | Bektaşi, gülmüş: -Efendim!... Anlaşılıyor ki bu zat, (pezevenk) sözüne ilk defa hedef oluyor. Demek ki henüz, alışamamış... Ben eğildim. Kulağına kırk defa pezevenk, dedim. Derhal kelimeyi hazmetti. Alışıverdi. Gördünüz ya? ... Memnun oldu., | Bektaşi fıkraları, 1943, 100
bf.
Alışıvermek | Bir hafta sonra buna alışıverdi ve hâlinden memnun olmağa başladı. Geceleri ekseriya sahura kadar oturur, dersleriyle meşgul olur, sahur yemeğini yer, hareme girer yatar. Gündüz saat beşe kadar uyur., | Recaizade M. Ekrem: Bütün eserleri, İ Parlatır / N Çetin, C 3, 425 | Bektaşi, gülmüş: -Efendim!... Anlaşılıyor ki bu zat, (pezevenk) sözüne ilk defa hedef oluyor. Demek ki henüz, alışamamış... Ben eğildim. Kulağına kırk defa pezevenk, dedim. Derhal kelimeyi hazmetti. Alışıverdi. Gördünüz ya? ... Memnun oldu., | Bektaşi fıkraları, 1943, 100 | Buraya her gelişimde o, evden bozma otelde kalıyordum, alışıvermiştim., | S Şengil, 1983, 40Alışkan | alışkın | Alışkan olmayan için sigara, içki, kumar asla ihtiyaç asla ihtiyaç ifade etmez., | Başgil, 29
s.bf.
Alışıvermek | Buraya her gelişimde o, evden bozma otelde kalıyordum, alışıvermiştim., | S Şengil, 1983, 40
bf.
Alışkan | alışkın | Alışkan olmayan için sigara, içki, kumar asla ihtiyaç asla ihtiyaç ifade etmez., | Başgil, 29
s.
alışkın | ehil | Anamın da bir alışkın kuşu var, / O da 'cik cik' diye etmez mi havar, / Misafir mi gelir, bir haber mi var, / Derdini derdine katar erkenden., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 250
s.
Alışkın alışkın | Sokağın birini bitirip soluklanmadan, hiçbir şey düşünmeksizin, gözündeki partal çuval çıkarılsa da, çevresini görmeyecek olan, anadan doğma kör bir dolap beygiri gibi, alışkın alışkın ikincisini sürüyor, sonra da, en küçük bir kuşkum olmaksızın, üçüncüsüne dalıyordum., | A Özyalçıner, Sur, 58
z.
Alışmış kudurmuştan beterdir atasözü. | Gerçi 'alışmış kudurmuştan beterdir' amma, kötü alışkanlıklara saplanıp da kudurmuş bir hal almaktan ise, iyiliğe götüren ve muvaffakiyete yarayan iyi itiyatlar elde etmemiz daima mümkündür., | Başgil, 30
alışverişkolik | Mini Alışverişkolik Sophie Kinsella'nın Artemis yay.ndan çıkan kitabı. 2011 | Alışverişkoliklere müjde, | T, 1.6.2012 haber başlığı
s.
alıverme | ...yüpürgen ellerin kapı önlerindeki çocukları kapıp içeri alıvermesini, karanlığa kalanların önlerine bakarak koşar adım evlere dalmasını..., | BKarasu, 46
a.
Alıvermek | Halbuki Şakir, olmuş bitmiş saydığı emellerini suya düşüren, her şeyi bırakıp peşinde koştuğu kızı, birkaç yüz sarı lira sayınca, elinden alıveren rakibini görür görmez, köpürmüştü., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 96 | İnsan babamın güçlü eli yuvanın arka kapısını açıp Gökbatur'u yanımdan alıverdi. İnsan anamın ağladığını duyuyordum., | Çokum, R Ana, 135 | Talat Bey siz de karakola gelin ama, daha önce eve uğrayıp bunların getirdiği tahtaların şöyle en kalınlarından birkaç tane alıverin. Lazım olacak., | TAral, SÖ, 121 | ...göbekli bir işadamını ense kulak şapşal bir oğlan olarak gözünüzün önüne getirdiğiniz anda, kısa bir süre bile olsa rahat bir soluk alıveriyorsunuz., | İpşiroğlu, 9 | Kara sevda bu, kolay mı? İnsanın aklını başından alıverir işte., | N Tuncer, Trafalgar, 151
bf.
ali kıran baş kesenlik / alikıran başkesenlik -ği | zorba. | Bunlar ev basarlar, tehdit ile şundan bundan para alırlar, jurnal verirler, istediklerini tevkif ettirirler, istediklerine sopa çekerler, hülâsa payitaht içinde Ali kıranlık, baş kesenlik ederlerdi., | S S Berkem, Unutulmuş günler, 1960, 20
a.
Alibofut: içi toz olan mantar. Papatya Gedikli, 27.8.2021
âlicenabâne | ...kıskançlıktan doğan manasız tarizlere karşı âlicenabâne vakur mukabeleleri hitabelerinin her fıkrasında olgunluktan nişane olan nükteleri ve daha bir çok merhuma ait şüun yekdiğerini velyederek muhayyeleme hücum ediyor., | E Mardin, Ordinaryüs profesör dr. Cemil Bilsel merhumu anma merasimi, ? , 23
z.
âlîcenâbâne | Ben fenalıkların hamisi değilim. Lakin bir sefalet-i âlîcenâbânenin nerede dest-i tazarruu kaldırdığını görür isem anın sadasını ismâ ederim., | A Dumas, A Midhat E, La dam O Kamelya, 1297 (1880)
s.
alicengiz | -Neler okudum? Bunlar arasında beni en çok sarsan hangisi oldu? Bazan biri, bazan öteki. Gün oldu, Cervantes'ten ötesi yalan dedim. Gün oldu Gogol dedim. Gün oldu Balzac, dedim. Sonra Amerikada alicengiz romancılar peyda oldu., B R Eyüboğlu, EK, 1953, 103
s.
alien | Ecnebi, yabancı, el | Böyle bir camiada standartların dışına çıkmayı, 'alien' görünmeyi kimse göze alamaz., | RamazanRasim, T, 16.8.2011
s.
ing.
alikıran başkesen / ali kıran baş kesen | zorba. | Bir bebek kadar dünya bilgisi olmayanlar internetten ayetleri okuyup alikıran başkesen fetva vermeye hükmetmeye köy kasaba taşra kalabalıklaşmaya başladılar./ Sönmüş susmuş iki büklüm Erol'un çalı çırpı gibi incelmiş karanlık gölgesinden bir anda alikıran başkesen sokak belası bir kabadayı çıkmıştı., | NGenç, isenç, 85
s.
Alimallah | Kör müydün be kadın? Bahçeye sığır girer de senin haberin olmaz mı? Hele o sığırı ben bir yakalayım. Alimallah sopa ile birer birer dişlerini sökeceğim!..., | R N G, Tanrı Misafiri, 14 | DON ESTEBAN- Bir de öyle bir terbiyesizliğe kalkışırsanız, yok mu alimallah! Daha iki gündür asillik bağışlanmış bir soysuzun İspanya eşrafından birine hakaret etmesi ne demekmiş, anlarsınız., | P Merimée, Sabiha Yağızlar, 1944, 59 | -Bunu bir daha yap seni alimallah yemeksiz yatırırım!, | Bromfield, 1956, 74 | -Tanımaz hale geldi... Bana deselerdi ki, eskiden bölme bölme evler olur, inanmazdım, alimallah... Hem bu farklı da üstelik... Bir evin içinde ikinci bir ev... çok hoş olacak, vallahi..., | Colette, Dişi kedi, 1954, 39
âlimâne | Bu kitabı daha mükemmel bir surette çıkarmak için beklemek ve daha ziyade çalışmak arzu ettim fakat tasavvur eylediğim plan dairesinde yazmak için birçok kitaplar okumak ve not almak gibi tetebbu-i âlimâneye ne zamanım ne de ahval-i ruhiyem müsaade etti. Ankara Ticaret Mahkemesi Reisi Abdullah, ? , Ahmed Sâki Matbaası, ? , | 3 | Acaba Yörükan'ın naklettiği bu Fetvaları isteyenler ile mevzu arasındaki münasebeti neye izah etmediği sorulamaz mı? İki ihtimalden biri: ya Yörükan'ın kendisi de izah edememek durumundadır, o halde âliâne eda ile çıkışmaktan ise asıl ilim adamına yaraşan tevazu ile araştırmağı denemelidir; yahut izahına lüzum duymayacak derecede onu bedihi telakki etmiş bulunmalıdır; fakat o zaman da bu çeşit suallerle sözde işkâllere yeltenmemelidir., | M T Okiç, Bir tenkidin tenkidi, AÜİFD, 1953, C 2, S 2-3, 224 | Bu birikiminin mahsulü olan beş ciltlik Eski Harflerle Basılmış Türkçe Eserler Katalogu ise Türkiye'de hiçbir bibliyofilin yapamayacağı, hatta akademik bir ekibin bile kolay başaramayacağı âlimane ve muazzam bir çalışmadır., | Orhan Okay, İflah olmaz kitap hastaları, Yedi İklim D, Nisan 2002S 145 (1999)
s.
alize | Kim bilir kaç hünerde / Musondan alizeye kadar / Kaç dilde deliren aşkı., | M Oruçoğlu, 1995, 8
a.
alkalilik -ği
a.
alkali kıvamının ölçüsü.
alkaloit | Goji meyvelerinde de eser mikdarda zehirli bir alkaloit olan atropin bulunmuştur., | EYeşilada, 2001
a.
alkım
a.
gökkuşağı.
"Ki unutma / Şairin söylediğidir / 'Her ölüm erken ölümdür' / Söğüt dallarına yağmur düşerse / Bilmem nerde alkım açar", Haydar Oğur, 1994, 21"
alkış
a.
dua.
tr.
"Başardım, zaman yolcularına eriştim, vardım | Görklü Tanrıya çokça alkışlar -dualar- ediyordum.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 14"
alkış | 1. eski dua 2. alkışa durmak deyim alkışlamak | Emeğe saygı gösteren herkesin alkışa duracağı bir yapıt var karşımızda., | EGöka, YŞ, 11.9.2014
a.
alkışlamak | mutlu olunca el çırpmak +
f.
alkışlatmak | -Doğrudur. Ben geçenlerde bir hokkabazın da bir kibrit kutusundan bir kuş çıkardığını gözümle gördüm. Fakat inanmadım. Hokkabaza bunun hilesini sormayışımın sebebini, onu senin gibi tanımayışımdır. Gel şu işin sırrını anlat... Yeni bir icadın getirdiği üç, beş liralık kâr seni doyurmaz. Her artist gibi hünerini başkalarına alkışlatmak ihtiyacını da mutlaka duyarsın. Beni bir kere daha hayran etmek elbette hoşuna gidecektir. Zaten gülüşünden da anlıyorum ki, söylemek niyetindesin. Yalnız yine her artist gibi kendini biraz naza çekmek istiyorsun., | R N G, Tanrı Misafiri, 159
f.
Alkışlayıcı | Takdir edilmek hangi insanı sevindirmez. Lakin benden başka hiç kimse bilmiyordu alkışlayıcıların tarafımdan tutulmuş ve ücreti ödenmiş insanlar olduklarını. Diyeceksiniz ki, herkes mi? , | N Tuncer, Trafalgar, 74 | Diğer darbelerin alkışlayıcısı olarak 12 eylülün şakşakçıları da medyaydı., | Emine Dolmacı, DirilişP, 11.9.2015, 15
a.
alkışlayıcılık –ğı | Oktar Babuna da hala turp gibi sağlıklı ve Adnan Hocanın alkışlayıcılığını yapıyor Tv9 da., | EErgüder, 17.6.2015rindan
a.
alkışlı | Alkışlayarak, alkış ile. | Muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin dayatmanın çaresizliği içerisinde, sözün bittiği yerde alkışlı ve sloganlı protestoya yönelmiş, görüşmeleri ellerinden geldiğince aksatmaya ve yavaşlatmaya çalışıyor., | U D Eralp, T, 25.2.2015g | Başkentlerin sürekli 'alkış' sesleri ile inlemesi, sürekli bol akışlı toplantılar düzenlenmesi bu temel psikolojik ihtiyaçtandır., | C Tunçdemir, 26.4.2016
s.
GTS-
alkol almakAlkollü içki içmek. | Yemekten önce, zannederim, Cherry idi, epey alkol aldık. İçim, dışım hararetlenmişti. Hanım bizi yemeğe çağırdı. Başka bir odaya geçtik. Burası dondurma kutusu gibi. Yemekler o kadar güzel, ev sahiplerinin ikramı o kadar ..., | Hasan Âli Yücel, İngiltere mektupları, 1958, 20
dey.
alkolizm | alkole bağımlılık. | Alkolizm üzerinde düşündüren öyküler barındırıyor Tahtarevalli., | MKoçakKurt, TarafKitap, Ağu2011, 27
a.
alkolizm tedavisi | Sayın meslektaşım, biliyorsunuz 12.5 yıldır alkolizm tedavisi üzerine yeni araştırmalarla uğraşıyorum. Epey olumlu sonuçlar da aldım., | M Gezen, 1982, 66
a.
alkollemek
f.
alkol almak.
"piano çalar kendi kendini/alkollerse bulanık tamamlar resmi / tuşlara iner denizcil sevdam / yargılarını yükler sırtıma ... "T.V. dizileriyle büyüyen çocuklarımız ve dandy gençlerimiz yalnız, videolu köylerimiz ücradır | kendikendilerinin sılası olduklarından habersizlerdir | ... ", Ö İskender Özturanlı, Geceden, Sözcükler, Eki 1983, S 3, 72 "
alkolleşme | Çam kavanoz. İlk 21 gün havasız ortam, alkolleşme aşaması: Kavanozda 4 parmak boşluk kalacak şekilde; 1/2 alıç 1/2 klorsuz su. Kavanoz litre miktarı kadar şeker (örneğin 8 lt kavanoza 8 litre şeker, tercihen nöbet şekeri, bal) Ağzı kapatılacak, sadece günde bir defa sıkışan havayı boşaltmak için kapak gevşetilecek. Günde bir defa ağzı açılmadan içerideki alıç karışsın diye hafifçe çalkalanacak. Kavanoz içine mümkünse kaşık vs. herhangi bir yabancı madde değdirilmeyecek, bakteri üreyebilir. İlk 21 günün sonunda alıç dibe çökecektir. İkinci 21 gün hava ile temas ve alkolün asitleşme aşaması: Kapak açılıp 1 çay bardağı kadar sirke anası veya herhangi bir doğal sirke kavanoza dökülerek mayalama yapılacak. Kavanoz ağzı hem hava alması, hem de sirke sineği girmemesi için temiz bir bezle kapatılacak. Kavanozda sıvı asetik asiye döndükçe üzerinde sirke anası denilen şeffaf bir tabaka oluşacak. Sirke anası çökünce süzülüp şişelenecek ve ağzı kapatılacak. Şişelerde 3 ay kadar olgunlaştırıldıktan sonra tüketilebilir. Not; Sirke oluşum süreci oda sıcaklığını sever. Kavanoz olabildiğince sarsılmamalı, loş ortamda bulunmalı, kavanoz içine yabancı madde sokulmamalıdır. Sirke yapımı önemli oranda sevgi, sabır ve gözlem işidir. Kolay gelsin. Özkan Sarıer, facebook, 8.02.2023
a.
alkollü | 1. alkolden yapılmış. 2. | mec. sarhoş, içki içmiş (kimAile fse) 3. | içinde alkol olan şey
s. mec.
Alkolmetre | alkolölçer. | Reuters'in haberine göre, | Belirli kategorideki araçlar ve sürücüleri için alkolmetre ve kontak kilidi kullanımının zorunlu hale getirilmesini isteyen firma, karşılığında 10 yıllık ticari münhasırlık anlaşması talep etti.
a.
alkolölçer x | Alkol ölçere üflemedi., | CNN Türk, 6.2.2021, 20.40
a.
alkolsüzlük | Hemen bir masaya yazılıp şu mayıştırılası ve tahtakurusu alkolsüzlüğe son verme isteği işin duygusal yanıydı., | YErdoğan, 11 1989
a.
allaben | Yeşeren Allebene baktım. topraktan birşeyler fışkırıyordu; hayattır, dedim. Yine herkesi etrafında toplayacak; yine çiğ köfteler yuğrulacak. Alleben kenarları söğüt ağaçları ile süslü bir deredir., Hacıhasanoğlu, 1954, 73
a.
allah / allahın adı vermek| Allah adını verdim anne, 31.12.2024, saat. 23.24, Uzak Şehir, Kanal D
dey.
Allah | ... Allah ... iki fiilin arasına Allah sözü gelerek o işin sürekli oluşunu belirtir. vermez Allah vermez: Asla vermemek. | Ama Hitchcock, filminde kuşların şiddetinin nedenini seyirciye vermez Allah vermez., | M Altınok, T, 13.9.2011 | Burada tuvalet sorunu bitmedi Allah bitmedi., | 2015 | Allahın evi | Kabe, beytullah; Müslümanların hacı olmak amacıyla Mekkede ziyaret ettikleri mukaddes mabed | Bir defa hacca giderken çölde karşısına yalın kılıç bir zenci çıkarak nereye gittiğini sormuş ve (Allahın evini – Kabeyi ziyarete gidiyorum) cevabını alınca; nee... Allahı Bistanda bıraktın da onu Mekkede aramıya mı gidiyorsun? Dön geri diye onu tehdit etmiştir., | C Bardakçı, Sohbet, Haz 1952, S.7, 7 | allah allahla tay öğretmek deyim Ortada topaç misali dönen çocuklar için anne babaların cinnet evresine gelmeden biraz önceki sözleridir.,onedio, 12.8.2015g | Allah versin kalıp söz dilencilere karşı söylenir | Kartımı alıp benim kim olduğumu okumadan, ellerinin tersiyle iterek 'Hadi git işine, Allah versin.' diyorlardı., | BTSalihoğlu, 2014, 97 | allahına kadar | Sonuna kadar, en üst derecede. | Nesnellik, başka birçok şeyin yanı sıra siyasal bir olaydır da; Allahına kadar çürümüş bir toplumda (şişik egolu adamların şişik egosuna kanca atıp zavallıca ve bir sahte şişik ego edinen ikinci tür adamlar) kendini iyi hisseden, Bertolt Brecht'in dediği gibi 'kalplerini ısıtmak isteyen pisliklerin' esaslı bir eleştirisidir de., | AFIşık, T, 2.8.2011
z.
ar.
GTS+
Allah | |
a.
Allah | Allahına gitmek Allahına kurban olmak (teşvik, cesaretlendirme maksadıyla söylenir) | Allahına gideyim vur bakalım., | 3.8.2018
a.
Allah | bir şeyin en büyüğü. | Üstelik tehlikelerin Allahı olan ıssız dağ yollarında kendilerini denetleyecek kimse olmadığına kanaat getirince iyice küstahlaşırlardı., | T Polikar, 1997, 146
a.
Allah | Nasıl keyifliyim anlatamam. Âdeta at sırtında uçuyor gibiyim. Çal Allah çal... üfle Allah üfle!..., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 59
Allah adamı | Hacı Allahını tanır / Allah adamıdır. ., | H N Erer, HM, 1962, 76
Allah Allah Allah / allahallah şaşkınlık sözüdemek sen de busun bay nazar diyorum allahallah, | NBüyüm, 1968, 38
allah aşkına
"Hoş, sayalım ki benziyor, tıpkı eşi. Neye yarar? Yirmi bir, yirmi iki yaşındaki kızla âşıkdaşlık mı oynayacaksın? Onunla evlenecek misin? Mesele bunlar değil | bir merak. Acaba sahici Polinka ile akrabalığı var mı? Uzak bir ihtimal ya... Diyelim ki kızı çıktı, daha doğrusu torunu. Sana ne? Dünyanın arşınlamadık yerini bırakmamış âdi bir kafeşantan artığı, döl de yetiştiremez, geçirmediği hastalık kalmamıştır. Bırak şu bahsi Allahaşkına!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 31"
allah azze ve celle | Ekmeği bölüşen insan yanımız / Tükendi doğrusu vaktinden önce / Yeter ki büyüsün itibarımız / Ölye ya | Allah Azze ve Celle, Yaşar Keskin, Neden bu korku,
allah bir avazda kurtarsın kalıp söz. Doğuracak kadınlara dua olarak. Gül Gedikli 14.9.2022
allah çırası
b.a.
mec. yıldız, ay.
"Halaya "bibi" derler bu dağlarda hemşehrim / Bu dağların üstü çıplak. / Allah çırası yanar geceleri / Tatlı şeydir dam başında oturmak", Ş Belli, 1962, 94"
Allah dağına göre rüzgarını verir. Erdin Kılıç,, 13.05.2019 ++
Allah derdine dert eklesin dua sözü M Esad Kalıpçı, 24.7.2019 (babasından) ++
Allah derimYapılan bir iş için sorulan | ne dersin? sorusuna karşı memnuniyetten | söyleyecek başka söz bulamıyorum anlamında kullanılan bir söz. | Ben şimdi, personellerin için sana, anlaşmasını yaptığım yiyecek içecek noktalarında geçerli olan, karınlarını doyurabilecekleri 6 bin liralık | yemek çeki kuponları vereyim. Sen de bana, hem de ödemesini bir ay sonra yapacağın 5 bin 700 lira ver, bunun karşılığında. Ne dersin? | Allah, derim, | RTahiroğlu, T, 24.8.2010 allahın günü her gün | Magazincilere de üzülmüyor değilim. Kolay değil hani, Allahın günü magazin şeflerine haber sallamak., | Telesiyej, T, 27.2.2012
dey.
Allah evi | mescit, cami. | Bu sebeple o, artık tenhalaşmış olan Allah evinde namazını kıldıktan sonra mutlaka, 'Allah'ım, sen Müslümanı koru'... diye dua ederdi., | Kırımer, 1967, 35
a.
Allah hakkı üçtür kalıp söz. | bir, bir daha, sonra bir daha / Allah hakkı üçtür derler amma / Allahın da hakkını yiyor burda insanlar..., | H N Erer, HM, 1962, 22
Allah hatırınızı yapsın dua. | Konyalıların deyimiyle Allah hatırınızı yapsın!, | M Kızılkaya, 31.8.2022
Allah I allahcık sevgili Allah | Kimisi 'Vallahi benim kabahatim yok' diye ağlıyor, kimisi 'anneciğim, Allahcığım' diye haykırıyordu., | R N Güntekin, Damga, 9
Allah II | özel, mecaz Herhangi bir işte başarılı olmuş, en üst dereceye ulaşmış kimse | Dahi, her şeyi doğurur, en kısa bir zamanda, bütün işler yoluna girebilirdi. Çünkü o, son asrın heyecanla beklediği bir musiki Allahı olacaktı., | C Uçuk, CB, 11
a.
Allah iki gözümü kör etsin
and içmekte kullanılır.
"Eğer sana yalan söylersem Allah iki gözümü kör etsin.", Kaptan Paşa, 1954, 88"
Allah iki taş arasında yaşatır insanı | Allah iki taş arasında yaşatır insanı., | Günnur Deniz, 13.2.2023
Allah insanı açlıkla terbiye etmesin.
Allah insanı açlıkla terbiye etmesin.
Allah kahretsin, kahretsindi bu biraz kaçırınca gırtlağına yapışan | Hık hıkları!, | OKemal, 1966, 23
allah lillah aşkına
Allah aşkına, Allah için söyleyin derken vurguyu kuvvetlendirmek için söylenir.
dey.
ar.
Ne kadar dikkatli bir şekilde dile ve üsluba zarar vermeyecek şekilde yapılırsa yapılsın bir tür sadeleştirme, öztürkçeleştirme, arıdilleştirme veya günümüz Türkçesine aktarma çalışmalarını zararlı buluyoruz. Bunlar zamanla metinlerin veya eserlerin asıllarını unutturacaklardır. Allah Lillah aşkına bana söyler misiniz, kaç kişi bu metinlerin veya eserlerin ...
Türk Edebiyatı, 2001, S 333-338, 69
allah vere de
dey.
bahtımıza, inşallah, bolayki.
ar. allah + tr. vere de
"Arkada küçük bir kapı var, Allah vere de nöbetçi olmasa. Kimse yok. Dar bir merdiven geliyor karşıma dörder dörder çıkıyorum... Hâlâ görünürde kimseler yok.", Kaptan Paşa, 1954, 52"
Allah vere de | Zavallı yavrucak! Artık öğrenecek işin aslını; param parça eedeceğim yüreciğini... ama daha da beklesem, tehlikeli olacak... Onun için bir manastıra kapanıp rahibe olmaktan başka çare olmadığını anlıyacak. Geldi işte; Allah vere de cesaret edebilsem!, | P Merimée, Sabiha Yağızlar, 1944, 18
allah yazdıysa bozsunAsla olmaz, kesinlikle hayır. | O da sevgilisi miydi? Allah yazdıysa bozsun. Hacı ağaydı o be, bal gibi hacı ağa., | O Kemal, 1969, 25
dey.
Allah yedide verdiğini sekizde almaz kalıp söz. Allah sekizde (yedide) verdiğini dokuzda (sekizde) almaz: | Allah'ın takdîri ne ise o olacaktır anlamında özellikle ecelin değişmeyeceğini belirtmek için kullanılır: | Allah yedide verdiğini sekizde almaz. Niyazi, beş gün sonra zatürreeden vefat etti. Anasının kucağında ölürken zavallı buruşuk elini uzatmış: «Babacığım... Vurma bana... Getirdim... Getir-dim saatini! kelimeleri son sözü olmuştu., | Güntekin, SY, 93
Allaha ağız açtırmamak | Ohooo sen de tammışsın ha. Ben diyorum bayram haftası, sen diyorsun mangal tahtası! Kızım ondan sana hayır yok. Dinle beni, unut onu. Ben onun yerinde olsam değil anneme, Allaha ağız açtırmazdım sana. Annesine fiti o verdi asıl!., | OKemal, 1969, 61 allahın günü deyim TDK+ her gün, daima, devamlı surette | Bir Başbakan ya da bir Cumhurbaşkanı böyle Allah'ın günü bir yazıdan | Bana hakaret ediyor diye alınırsa, arkasından, | Yahu, niçin bana bu kadar çok insan hakaret ediyor? diye düşünmesini beklersiniz., | MBelge, T, 14.2.2016
allaha salmakHakkına almaktan imtina eden veya alamayan kimse hasmını/davalısını Allaha havale etmek
dey.
allahaısmarladığa gelmekveda etmek için uğramak. | Hele bakkal Mustafa; -Aman Metin, anneannen askere giderken bana allahaısmarladığa gelirse, ona iki paket filtreli sigara vereceğim, diyordu. Söyle anneannene, unutma., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 30
dey.
Allahaısmarladık | Sonra çantasını aldı. Mes'ut bir sesle: -Allahaısmarladık, anne! dedi. , O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 100
Allahaşkına | Ne diyorsun sen allahaşkına? Açık konuşsana biraz., | Ç Öner, 2007, 34 | Sen bu sabah niye Halleches Tor'dan bindin allahaşkına? diye soruyor., | A Özakın, KB, 68
allahaşkına | Sen bu sabah niye Halleches Tor'dan bindin allahaşkına? diye soruyor., | A Özakın, KB, 68
allahın adını vermek Allaha yemin etmek. */
Allahın altında bir şah tut ola
allahın belası | işin kakası çıkmadan / sabık köfteci imam / bu Allahın belası damadına / hakkı sükut misali / vitrinindeki şiş köftelerin üstünde sinekler oynaşan / eski dükkanı açtı / köfteci imamla imam köfteci can ciğer oldular. ., | H N Erer, HM, 1962, 79 | Çıldıran bir aktör. Bir şey yapmağa niyeti olmayan bir tiyatro müdürü. Birbirini ezen halk... Allahın belası yağmur..., | A Özyalçıner, Sanatlar, C1, S 1, 16
a.
allahın hakkı üçtür kalıp söz
Allahın siktir ettiği yer | çok uzak, değersiz, yaşanmaya değmez | allahın siktir ettiği yer, | 09.08.1999 elmyra, EkşiS
s.
allahlar | ilahlar. | Bu bir ideal krizidir. Freud can çekişen allahların yerine yeni bir allah koymadıkça, 'raté' bir peygamber, ruhun kimyevî ilâcını bulmadıkça muvaffakiyetsiz bir doktordur., | P S, Kral Oedipe masalı, Kültür Haftası, ? ?
a.
allahlaştırmak -i | tanrılaştırmak, tanrı gibi görmek, tanrı sıfatı izafe etmek | Hurufi inancının esası, insanı Allah'laştırmaktır., | AGölpınarlı, 19
f.
allahsız | 1. Büyük şehirlerde dinsizler cemiyetleri (bunlara Allahsız cemiyeti ismini vermişlerdi) kuruldu., | S M Arsal, | Dünyada İki Türlü Hayat Telâkkisi Karşı Karşıya, | Tasvir, sy. 201, 21 Ekim 1945, | 3, 7 2. | Acımasız, insafsız, vicdansız. | Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa / Böcekler gibi başlamalı yeniden / Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta / Yan garipliğine yürek yan / Gitti giden., | Gülten Akın, deli kızın türküsü, ? | Bize de bulaşmıştı, vicdanları yakıcı, Allahsız dönemlerden kalma bu çirkin gelenek., | R Şardağ, Milliyet, 1994
s.
allahtan
çok şükür.
"Fakat Allahtan, insanı çileden çıkaran bu adam, kendi bildiğini okuduğundan o herşeye muktedir varlığı işine karıştırmadı.", Kaptan Paşa, 1954, 27 | Bütün kapılar kapalı. Arkama baktım. Allahtan olacak, iki adım ötede bir fıçı var. Pekâlâ içine girebilirim, saçaktan akan suları toplamak için konmuş, iyi ki, on gündenberi yağmur yağmadı.", Kaptan Paşa, 1954, 47"
Allahtan bereket versin ki. Çok şükür anlamında bir kelime. | İşte bu dut kuşları da aynı çekirge sürüleri gibi, dutlukları sararlardı. Allahtan bu saldırı üç beş yılda bir olurdu. O yıkım yıllarında, pek çok aile, yıllık yiygisini doğrultamaz, gurbete çalışmaya giderlerdi., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 71 | Salonda gülüşmeler. 'Aaa' ve 'hiii' sesleri. Bu sırada annesiyle birlikte gelen bir veletin 'Aaa ne kocaman' demesiyle kıkırdamalar kahkaha halini aldı. Allahtan annesi, 'sus körolası, ağzına biber sürerim' dedi de oğlan sustu., | M Gezen, 1982, 98 | Çocuk tutmuş, şikâyet etmiş. Polisler, Allahtan, gece evden almışlardı beni. Okuldan alsalar, babam geç haber alır; Hâkim amca emniyeti arayana kadar yerdik sopayı., | B Çelik, 2007, 83
Allahtan bulmak, Allahından bulmak beddua. | Allahı da, peygamberi de, melekleri de, şeytanları da, cümle ecinnileri de indirirler yere. Baş edebilirsen et galan.' Rebiş hırsla başını salladı: 'Hay sen Allahından bulasın herif. Allahından bulasın., | Y Güney, Boynu bükükler, C 1, 1966, 24 |
allahtan da mı korkmuyorsun/uz| Yetkililerin çocuklara 'Ulan hepiniz 186 kilosunuz! Ulan yediğiniz ekmekleri de sayarsak 50 ton mal yemişsiniz! Ulan, Allah'tan da mı korkmuyorsunuz, ulan hadi beni de yiyin de siz de kurtulun, ben de kurtulayım!' diyerek çocuklara çok kızıp bağırdığı ahlatılan rivayetler arasındadır., S Düzgün Bakır, 2007, 106
dey.
allahualem / Allahuâlem / allahu alem / allahü alem / allahüalem | Doğrusunu Allah bilir anlamında Arapça kalıp söz. | İki gün evvel sokakta çocuklarla oynarken kar yemiş, Allahualem üşümüş olacak., | Hacıhasanoğlu, 1954, 104 | Allahüalem üç beş gün burada misafiriz., | Güntekin, Damga, 97 | Allahuâlem, o hadiselerden elbette o mes'ul tutulacaktı. Kumandanlık nargile keyfi yapmaktan ibaret olsaydı, her şey ne kadar güzel olurdu!, Aren, 2013, 191
ar.
allahü ekber | Allah uludur. | Ayşe'yle beraber elinde mavzer / Tuttuğu düşmanın başını ezer / Yegâne silahı Allahü ekber / Aksini düşünen nankördür nankör., | K B Kavaklıoğlu, 1958, 20
ar.
Allahümme sâbiriin | Allahım sabır ver anlamında | Nedir bu müşteriye karşı saygısızlık? Nedir bu laubalilik? Bir saattir hesap istiyorum, hala hesap gelecek! Allahümme sâbiriiin!, | OKemal, 1966, 38
ar.
allak bullak | Ellen, zihni türlü karışık düşüncelerin tesiriyle allak bullak halde, Babil Apartımanının aslanlarının arasından geçti ve asansöre atladı., | Bromfield, 1956, 217 | Talat Bey girişteki müdüriyet odasında oturuyordu. Suratı allak bullaktı, kara kara düşünüyordu., | TAral, SÖ, 108
s.
Allak bullaklık –ğı | Richard Callendar'ın ablasının aşığı olabileceğini aklından bile geçirmiyordu; zira genç kadının bütün allak bullaklığına rağmen, böyle bir şeyin imkansız olduğunu biliyordu., | Bromfield, 1956, 367
a.
Allâmelik –ği | Kanunların sayısını azaltmak, hükümlerinde fazla tafsilata girme allâmeliğini bir tarafa bırakmak, millet işlerinin daha çabuk ve daha yararlı bir halde yürümesine büyük yardımcı olacaktır., | Taray, 104
a.
Allâmelik | Kaunnların sayısını azaltmak, hükümlerinde fazla tafsilata girme allâmeliğini bir tarafa bırakmak, millet işlerinin daha çabuk ve daha yararlı bir halde yürümesine büyük yardımcı olacaktır., | Taray, 104
a.
allanmak | kızarmak, al al olmak. | Yanaklar allanmış eller gınalı / Acep kimlerdendir bu allı gelin? , | Narman Kazasında Bir Gelin
f.
allâsen | Allah aşkına, Allahını seversen. | Allâsen, bu Fikri Bey neci, ne iş yapar? Diye sordum., | A Nesin, Gözüne Gözlük, İstanbul1974, 10 | Allasen avrat, dedi. | Dur azıcık, nolursun. Şu kardasın işini görelim. Kadın sertçe:Sen de!... dedi., | YKemal, İnceMemed, s.? | Bu bir | Yav bir gidin Allasen, şaka mısınız? yazısıdır. Ha derseniz ki, koskoca sultana bıdı bıdı yapan sen kimsin? Hemen söyleyeyim efenim., | Gülse Birsel, Hr, 5.2.2017 | -Buyrun allasen... Tuzu azsa koyun, aha tuzluk şurda... biberlik de işte..., | A Nesin, Ş Avrupa, 140
ünl.
allaşmak | nsz. al duruma gelmek. | Bayrak mı tuğlar mı uzak / Allaşır allaşır daha / Uyku değildir geceme / Giren çıkan dolan taşan-., | Dağlarca, 1971, 62
f.
TDK++
allek | Konya uyanık, kavrayıcı, gözü açık | Bu çocuk çok allek, çok allektir hemen kavrar!, | ASavaş, 31.3.2014
s.
Allem ettim kalem etmek kallem etmek / allem etmek gallem/kallem/kullem etmek deyim | Allem etmiş kullem etmiş bu kenar mahallede on bin liraya bi' daire bulmuş., | AdnanGündüz, KüçükFahişe, 9 | Allem ettim, kallem ettim, musluğu açamadım,, | F Ulay, 1988, 109 | ...neyse dayı, allem etti gallem etti, gecenin bir vakti bağırdı, hastaneyi yıktı, üç beş kuruş parayı yan odalardan gelenler yardım olsun diye verdi-, | NGenç, BuÇağınSoylusu, 24 | Allem ettim kallem ettim zor razı ettim bir-iki saatliğine teybi vermeye... / Ve bu arada Piç Yavuz, allem etmiş, kallem etmiş, semtin kalantoru Kasap Hüsnü'yü Balabanspora başkan yapmıştı., | TAral, SÖ, 24/40
âllem kullem / allem kallem
allem kullem etmek: şöyle böyle demek, Allahu aˁlem, kil ü kal [Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876] (Nişanyan)
"Bazı davalar var ki çözümü bir bilmece / Bir hakim üç yüz dava sonuçlamış bir günde / Bir günde üç yüz dava nasıl görüür bilmem? / Usul yetki, ret kabul, hasılı âllem kullem.", F Telatar, Onlar, 28"
allerjen | Fr. allergène Bkz. alerjen. alerjiye sebep olan herhangi bir madde |
a.
fr.
GTS+
allı
a.
al renkli (elbise).
tr. al-lı
"Mavileri giyersin / Allıları översin / Benim yüzüme gülüp / Başkasını seversin", Halk türküsü"
Allı | Mesela, bakirelerin annesi ve asiller asili Bayan Champion'un Allı Mary diye anılan bir büyük annesi olduğunu biliyordu., | Bromfield, 1956, 136
s.
allı allı | mec. kanlı kanlı. | Kemalî'nin neler geçer özünden / Allı allı yaş dökülür gözünden / Bakamadım ortalığın tozundan / Bu ayda yetişir günün turnalar!, | Borlu Kemalî Baba, 24
s. mec.
Allı güllü | Allı güllü çiçekler / Elimle dikilmiş bahçesine., | C Külebi, Yurt, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 123 | O zaman bu hergünkü kalın kaba kumaşları, yelekleri atıp iyi günlere sakladıkları yıllanmış mantolarını giyerler, yenice allı güllü eşarplarını veya yün başlıklarını takarlardı., | Çokum, R Ana, 13
s.
Allı pullu | Yenge çalsa kız oynasa allı da pulluya / (aman aman allı da pulluya), | Halk türküsü
allı yeşilli | Ertesi gün üçe doğru Mahmutpaşa esnafının allı, yeşilli, sarılı, morlu ses kalabalığı içinden Tahtakaleye indi., | O Kemal, 1969, 18
s.
allı yeşilli morlu | Anlatılamaz görmeyene, işitmeyene hiç./ ama ne seslerdi onlar/allı, morlu, yeşilli. / zencilere boyunbağı, desene!, | VK, 58
s.
Allı'yı everiyoz, Güllü'yü çıkarıyoz
"Allı'yı everiyoz, Güllü'yü çıkarıyoz.", Cemil Kaya, 15.6.2024"
allıklı | ölüm elmaları gibi allıklı yanaklarıyla gülerek / yasak bir cenneti gezdiren yüzünde, | MG, 14
s.
Allısı morlusu | Bunların beyazlısı sarılısı, allısı morlusu hep aynı şeyi yapıyor gibiymiş., | N Sökmen, Hayalonya, 10
allıturna / allı turna | Türkiyede allıturna adıyla bilinen flamingolar için Tuzgölü ve Gediz deltası, Akdeniz havzasındaki en önemli üreme alanları.- S İsfendiyaroğlu, R, 20.7.2011
a.
Allianoi | Aşağıdaki örneklerde karşılaşacağımız Allianoi, yâni Alliana'lılar adı, bir halk adıdır ve görünüşe bakılırsa aslı Ali-wana ögelerinden türetilmiştir, Ali (burada | Kayatuzu olmalı; bkz. Ali) Halkı demektir., | Bilge Umar, Türkiyede tarihsel adlar, 1993, 53 | Sanat yapıları 'ucube' olarak niteleniyor; Kültür Mirası olan Allianoi sular altında bırakılıyor, teknolojinin gönüllü kölesi toplumlar, şiiri ütopik ve ayakları yere basmayan bir alan olarak yaşamın dışına atmaya çalışıyor ve yarattığı bu bataklığın içinde daha fazla tepkisizleşiyor, duyarsızlaşıyor, batıyor., | Seçil Özcan, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 49
a.
allo | alo; telefonda açış sözü. | Pinkerton telefon makinesini eline alarak mükalemeyi açtı: -Allo. Allo. Kimsiniz? , | Şoför Jimi, çev. ElifSsin, 1335, 14 | Allo, allo burası Ç. Burası Ç., | VK, 57
a.
Allo alo | Allo, allo burası Ç. Burası Ç., | VK, 57
allosentrik s.ing. diğerkam, sen merkezcil, ben merkezli karşıtı. | Her şey egosantrik ve allosentrik arasındaki dengeyi kurmakla ilgili., | HGeviş, T, 5.9.2010
Alma | elma bk. Alımla, almıla, almila | Atası açığ [ekşi] alımla yese oğlunun dişi kanar. / Atası anası açığ almıla yese oğlu kızı dişi kamaşır., | Divanü Lugati't-Türk, A Gültekin, KararG, 2.6.2018
a.
Alma-ata | Almatı. Elmalı. | İşte yazıyorum, anneleri babaları bilsin / Bir çocuk nereye gider yalnız kalınca / Alma-ataya gider, | Dağlarca, Serçe parmak, 15 | SSCB üyesi Kazakistanın başkenti olan Almatı'nın adı. | Ben oralarda doğmuş büyümüş idiysem de, ne Alma Ata ve ne de Almalıka ayak basmamıştım., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 241
a.
Almaca | Kara Osman'ların piri Hacı Ömer Çöğür şairi zannedermiş meğer İzzet Molla 'Çalıp almaca mazmun satmanın hazarı germ olmuş Çöğür şairleri tutmuş makamı nüktesincanı., | Seyyid Vehbi
a.
almaç -cı
alnaç.
"Artık her giden öyle erken gider / Bir pusunun almacına gider", Haydar Oğur, 52"
almaç –cı | ahize. | Ahmet telefonun almacını hızla vurdu. 'Nisanda nişan mı olur ya, nasıl izin alayım ben şimdi? Okullar tatil olunca yapacaktık işte..', | Onur Çalı, 53 | ... modüler sistem yapısı, çok huzmeli ve faz dizili elektronik taramalı anteni, gelişmiş ssayısal sinyal işleme mimarisi, darbe sıkıştırma özelliği, sayısal darbe üreteci ve sayısal almaç birimleri yer almaktadır. | , | MilAselsan, 5.5.2017, 5
a.
almak
bakmak, kabul etmek.
"Almak f. Bakmak, kabul etmek. "Tolga artık eskisi gibi çalışmıyordu. Daha az hasta alıyordu. Çünkü artık hastanede değil, kendi muayenesini açmıştı (sic).", Kazancıoğlu, 42"
almak / alınmak | Çektirmek. | Kamplarda, kalp damarlarıyla kalbin düzgün çalışıp çalışmadığını belirlemek için her on günde bir kez 'elekrokardiyografi' alınması gerekir., | AliGümüş, YŞ, 24.3.1999 | O geniş alın, saçlar geriye doğru taralı, şakaklarda hafif kabartı, o gür kaşlar, nâfiz bakışlar, ince dudak kıvrımları. Hele bir yuvarlak gözlükleriyle alınmış bir başka fotografisi var ki, Atatürk'ün gözlüklü tek fotoğrafındaki, ufkun ötesini tarayan bakışlarla tıpatıp aynı. Buyrunuz Auster'e peşinen hayran olmak için sıkı bir gerekçe daha. ATuranAlkan, Z, 6.2.2011 | 2. Basmak | Tez çıktısı alınır., | Fotokopi dükkanı camekanında, 5.12.2016 | 3. Gözaltına almak. | Gülse Hanım, İstanbul İl Emniyet Müdürü çok acil sizinle görüşmek istiyor! –Dedim ki, 'Tamam, alıyorlar beni!, | Gülse Birsel, Hr, 28.10.2015 | 3. sarmak, çevrelemek, kuşatmak. | Sevmeler cins cinstir: Bir var ki kalbini değil sade, vücudunu, her yeri alır., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 121 al takke ver külah. | Sonunda al takke ver külah anlaştılar. Yavuz bir de adamdan, sudan çıkması için götürdüğü mayonun kirasını aldı. İş kapandı., | TAral, SÖ, 45
f.
almak | setre | Üsküdara gider iken aldı da bir yağmur / Katibimin setresi uzun eteği çamur., Halk türküsü | Bu suretle açlığa dayanamayan askerler Yüksekovaya gitmek üzere Bembo gediğine vurdular, çoğunun ayak parmaklarını soğuk aldı ve düştü., | İ Arvas, TH, 40 | Sonra minibüs, rampayı alacak. Ben boynumu zorlayıp köyün yamacındaki ak sıvalı sağlık evine bakacağım son kez., | N A Gökduman, 151 | Almak | Söylerim söylerim sözümden almaz!, | 31.3.2021 | Bakmak, kabul etmek. | Tolga artık eskisi gibi çalışmıyordu. Daha az hasta alıyordu. Çünkü artık hastanede değil, kendi muayenesini açmıştı (sic)., | Kazancıoğlu, 42
f.
ar.
Almalık –ğı | elmalık, elma bahçesi. | Bilmiyorum. Dediler ki; önce Kâşgara gidersin. Orada papazlar varmış. Bana yolu öğretirlermiş. Demek ki; şimdi doğruca Kumula; oradan Almalıka oradan da Kâşgara gideceğim., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 224
a.
almamazlık –ğı | almama hali | Kudret'in telaşlı hali onu biraz kuşkulandırmıştı ama, daha iki saat önce kendilerine büyük bir itimat veren Kudret'i içeri almamazlık edemezdi., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 29
a.
alman usulü | bir arkadaş topluluğundaki her bireyin kendi masraflarını ödemesi. Lokantada veya kahvede birçok arkadaşla yenen veya içilen şeylerde her bireyin kendi tükettiğinin parasını vermesi; geleneksel usul olan birinin tüm hesabı ödemesinin zıddı durum. 4.9.2011. | Masrafları bazen mezunlardan bir kişi (Aziz Torun gibi) karşılıyor, Bazan MÜİF Vakfı, bazen de | Alman usulü uygulanıyor./ bir taşla iki kuş vurmak Cumartesi sabahı Ayasofya'da TRT Diyanet için yapılacak sahur programı ile bu geleneksel toplantımızı bir araya getirdim.Bir taşla iki kuş da diyebilirsiniz., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 29 |
s.a.
almanak -ğı | Edebiyatçıların birbiri hakkında yazdıkları eserler, eski ve yeni şairler ve muharrirlere dair yazılar, edebiyat mecmuaları, gazeteleri, münakaşalar ve ilk gençlik zamanımızın hâtıralariyle karışan hadiseler, edebiyat tarihleri, edebî hatıralar, muharrirlerin jurnalleri, kitap halinde neşredilen mektupları, almanaklar bizi pek ziyade alâkadar ediyor..., A Ş Hisar, EK, 1953, 29
a.
almancı | bk. Alamancı. | Almancı' bir ailenin kızı olarak doğmuştu... Bir filmle hayatı değişti... Hollywood rüyası bile gerçek oldu, HrKlbk, 08.01.2025
a.
almancılar | Bütün almancılar niye birbirine benziyor özellikle sivaslı olanlar, | @kadiravccii. 10.7.2021, twitter
almanlaşmak | Birkaç memur kadın arkadaşı vardı ama onlar da biraz almanlaşmışlardı., | A Özakın, KB, 61
f.
almanlaşmak | Birkaç memur kadın arkadaşı vardı ama onlar da biraz almanlaşmışlardı., | A Özakın, KB, 61
f.
almanlaştırılmak | Prusya da Rusya örneğini izlemekte gecikmedi. 1872den itibaren, Prusya işgali altındaki Polonya topraklarındaki bütün okullar almanlaştırıldı., | Ümit Şimsek, UÜ, 22
f.
Almanlaştırma | Nitekim Avusturya işgali altındaki Polonyada ve Pariste böyle oldu. Ancak Ruslaştırma ve almanlaştırma operasyonlarının kimseye göz açtırmadığı yerlerde Organik Çalışma türünden faaliyetleri örgütleyip yürütmek kolay olmadığı gibi, bütün zorlukların ötesinde, bir de işgalcilere boyun eğmek, yerine göre onlarla birlikte çalışmak gibi zorunlukları da beraberinde getiriyordu., | Ümit Şimsek, UÜ, 37
a.
almanlaştırmak | Yüzyıllar boyunca yavaş yavaş Alman hukukuna girip yerleşen ve Almanlarca benimsenen hukuk kural ve kavramlarına ilişkin Latince terimlerden çoğunu Almancanın ses kurallarına ve söyleyiş biçimine uydurarak benimsediler; deyim caizse, Almanlaştırdılar., | H V Velidedeoğlu, 1961AD, 25
f.
Almanyalı | Bir Almanyalının yaptırdığı evin altındaki dükkânı da belirlemişler., | N Tuncer, Trafalgar, 15
almaşekeri | Uygun adım marş gidiyor, elindeki almaşekeri bandocubaşının püsküllü sopası gibi havaya doğrultmuş... | , | A Kilimci, S, 7.4.2013
a.
almaşık –ğı | halita, karışık | Yapabilecekken yapmamayı veya yapmayabilecekken yapmayı seçmek ve seçtiği almaşığı gerçekleştirmek onun elindedir., | RÖzdenören, YŞ, 24.12.09, 10.
a.
almaz-verir | Metrobüste mevcut aktarma almaz-verir uygulaması, İETT duyurusu, 29.6.2015g (14.11.2009, narsilist, EKşiS)
almışlık -ğı
a.
"Türkiye'de taş plak olarak adlandırılan 78 devirli plaklardan Sahaflar Çarşısı'ndan ve Topkapı Bit Pazarı'ndan almışlığımız vardır.", Ayhan Yüksel, facebook, 11.3.2024"
almışlık –ğı | almış olma | Aslında imkansızdı® tabii, çünkü Konstantinopolis'i almışlığın prestiji ve karizmasına karşın, İslamiyetten vazgeçmek olanca meşruiyetini derhal yitirmesi anlamına gelir(di)., | HBerktay, T, 28.3.2012 | Hatta bir gün kadının eline testere almışlığı bile vardı., | MKıranoğlu, , | Ereksiyonist, | DuyguÇağıD, 1, 2016, 56-7
a.
almina | ne bir hatır soruyorsun almina. EkşiS 2004. | Bombalı saldırıda 1 yaşındaki torunu Almina'yı kaybeden Nursen Aker, Taraf'a konuştu: 'Adının anlamı yağmur damlasıydı, şimdi yüreğime düşen ateş oldu.', | T, 24.8.2012 | almina | a-lmi-na, al-mina\ as a girl's name is a variant of Elmina (Old German), and the meaning of Almina is | will helmet, protection. | http://www.thinkbabynames.com/meaning/0/Almina, 26.8.2012g Kız ismi. Orhan Gencebay'ın Gönül Dostu albümünde yer verdiği bir şarkı. | Son günlerde ne yüzüme bakıyor / ne bir selam veriyorsun Almina. / zahmet edip ne elimi sıkıyor.*
a.
alnaç a.bkz. annaç TDK+ halk dili cephe | şaşırt beni / gözüpek bir çenginin uzun kaşıklarını / getirerek dolayıp atlas bir kordelaya / mavi perdeleri düş kapılar boya / uslu yalnızlığımın / küf yeşil alnacına, | Ayten Mutlu, Kül İzi, 7 | Kuşları salmıştır çatılar / Ve hasatçı bir gökyüzü ki / Eğilip üstüne düşecek kadar / Taştan ağzıyla öpmüştür seni / Kan revan içinde alnaçlar., | Cemal Süreya, Mardin, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 203
Alnak –ğı | Bu sözcük, TDH Türk Birliği - Türk Lehçeleri Sözlüğümüzde yer almaktadır. > Anlamı-Açıklaması: Ufka bakma (elini alnında), | https://www.turkcenindirilisi.com/sozluk/alnak-ne-demektir-alnak-nedir-s191182.html, 8.5.2023g
a.
Alnı secdeli | Alnı secdeli | 19.5.2023 cami | Alnı secdeli Hundi Hatun, rüyasında Sevgili Peygamber'imizi görür, kendisine Sultanü'l-Enbiya tarafından Emir Sultan'la nikâhlanıp evlenmesi tavsiye olunmaktadır., | H Algül, Bursada medfun Osmanlı sultanları ve Emir sultan, 1981, 238
s.
Alnını karışlamakRECEP – Kaçmak mı? Alnını karışlarım senin, Doktor., | Ediskun / Dürder, Dostum Şey, 34
dey.
alo demek -e
dey.
telefon etmek.
ing. hello'dan alo + tr. de-
"Ben sana alo derim. bıraktın mı çayırı alttan postluyor biçilmiyor! O Sarıtaş, 22.07.2018"
alo demek | telefon etmek. | Gelmeden alo derim., | 19.7.2018+
f.
Alolu hat | Hatta dergiyi bulamayanlara, röpartaj sayfaları faksla geçiliyordu. Telefonlarda normal hatların, Alo'lu hatları ilk defa geçtiği, bu ay olarak tespit edilecekti PTT yetkilerince., | N Tuncer, Trafalgar, 168
a.
Alot | kil. Erdin Kılıç, 22.10.2021
a.
alovera | sarısabır çiçeği
a.
alp kara kuş | Fars mitolojisinde Simurg, Türk mitolojisinde ise Tuğrul Kuşu-Alp Kara Kuş. En bilinen hali ise Zümrüdü Anka., | BKılıç, T, 10.12.2014
a.
alpaka I | Alpaca hay. bil. | 1. Çift parmaklılar takımının devegiller sınıfından, Güney Amerika'da yaşayan, uzun tüylü, memeli bir hayvan (Lama glama pacos) 2. Bu hayvanın yumuşak, hafif, dayanıklı ve parlak olan yünü 3. Bu yünden dokunan kumaş
a.
fr.
alpaka II | it. alpacca Alman gümüşü | L şeklindeki atölyenin o kısmına çekilmiş ağır alpakadan perdeyi kaldırdığımda tüm acarlığıma rağmen ürperdiğimi bugün de hatırlarım., | MEsayan, T, 9.9.2012
a.
alplı I | alpları olan. | Uzaklarda yurdum! burdan çok uzak / Her mevsim güneşli, masmavi göklü / Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü / Ozanlı, garipli, kervansaraylı / Hele insanları: Alpli, Giraylı / Yok haber onlardan, baba evinden / Bu yüzdendir hâlim, kopuk bir yaprak / Her şey çok uzakta benden çok uzak., Buğra Alpgiray, Paris akşamları, 1972
s.
alplı II | Bu zamanda Roma halkı, Fransada olduğu gibi ekseriyet itibarile Alplı tiptendi. Baltıklıların bu boşanışı önünde Alplılar muvakkaten geri çekilmişlerdi. Fakat bu uzun sürmedi. Bir kaç asır zarfında Bavyera ile Alsas mintıkasındaki ..., | Birinci Türk tarih kongresi, 1932, 113
s.
ALS MNH | tıp, | Alese menehe hastalığı. | ALS MNH Derneği | ... 28 Temmuz 2016, Haberler Sağlık 2 ALS MNH DERNEĞİ, 7-8. Kısım villalar karşısı Afet yönetim İyilşmeye Giden Yol 91., | Y Avanoğlu Aydoğan, Nevi'i Şahsına Münhasır, 2019, 91
kıs.a.
alsaslı | Alaca karanlıkta akan su; akan suyun üstünde bir kayık; saldığı oltasının başında taştan bir heykel gibi duran bir Alsaslının gölgesi ve havada çan sesleri., | Samet Ağaoğlu, Rhin, Strazburg Hatıraları, 126 MReşit
a.
alsatçılık –ğı | Sıfır otomobil alıp stokçuluk alsatçılık yapıp piyasa yükselten keranacılara iyi olur. Beter olsunlar ceza bile yesinler. Bu ülkenin akıllıları bi onlar., | Yiğitcan Türkmen, @ygt_trk, 8.8.2022, twitter
a.
alşimizm | Simyacılık. | Aşının bulunmasıyla Alşimizm (Simyacılık) bir zafer kazanmış durumda Okült ilimler arasında ne dersiniz? Yoksa bilimin zaferi mi? ... Hiç sanmam!..., | Ali Sözüer, 10.6.2021, twitter
a.
alt | altından almak hasta kimsenin altını temizlemek | Yalnız olduğunuz için el ne kadar bakar baksın, icap eder ben altınızdan alırım. İcap eder ben götürür sizin her türlü derdinizi çekerim., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 167 altta kalanın canı çıksın kalıp söz | 8- Halk değirmende bulunur. Altta kalanın canı çıksın!, | A Nesin, Ş Avrupa, 23
a.
alt kiralama
b.a.
kiracının kiralananı başkasına kiraya vermesi.
tr.
"'Kiracım evi başkasına kiraya vermiş, o da günlük olarak kiralıyormuş... ' Alt kiralama yasal mı? Ev sahibi bu durumda ne yapabilir? | 5 SORU 5 YANIT"
Hürriyet, 06.11.2023
alt kiralama
b.a.
kiracının kiraladığı yeri bir başkasına kiralaması işlemi.
tr. alt+ar. kira + tr. -la-ma
"'Kiracım evi başkasına kiraya vermiş o da günlük olarak kiralıyormuş' Alt kiralama yasal mı? 5 soru 5 yanıt", "
Hürriyet, 6.11.2023
Alt limitsiz | ...bonus card ile vade farksız, alt limitsiz ..., Zaman, Zamana not düşen tasarımlar, 2005, 161 | Vade farksız alt limitsiz!, | 24.5.2022
s.
Alt yazı | sessiz bakışlarımızın alt yazısı / aynı çıkardı kelimelere dökülünce, | Koçlu, 43
a.
altanlamlılık -ğı | alt anlamlılık -ğı | | Alt Anlamlılık Açısından Eyüb Bin Musa'nın Kitâb-ı Melhame'sinde Fiil, | N Kara Kütükçü | çokanlamlılık –ğı | Biz, İkinci Yeni şairlerinin Garip şiirlerine kıyasla çokanlamlılığı ve mecazları daha yoğun biçimde kullandıklarını teslim etmekle birlikte, Garip şairlerinin yazınsal sanatlardan arıtılmış, mecazsız şiirler yazdıkları yönündeki görüşe katılmıyoruz. / Burada çokanlamlılıktan söz ederken, William Empson'un tanımını kullanıyoruz: Empson, ilk kez 1930'da yayımlanan Seven Types of Ambiguity (Çokanlamlılığın Yedi Tipi) adlı kitabında, | Çokanlamlılık', ifade etmek istenen konusunda bir kararsızlığa, pekçok şeyi birden ifade etme niyetine, bir şeyin, bir başka şeyin ya da her iki şeyin birden ifade edildiğine ve nihayetinde bir ifadenin pek çok anlamı olduğu olgusuna (ilişkin bir kavramdır) der (5-6).,Fırat Caner, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 38
a.
altaylı | Altay+lı Altay bölgesinden olan. | Sadık kaldı yasasına, sancağına Altaylı., | Otaman, 10 | Modern öncesi dönemde mitlerin, efsanelerin, gezici ozanların nasıl bir | millet yarattığına en güzel örnek belki de Oğuz Türkleridir. Oğuzlar, Ebulgazi Bahadır Han ve diğer kaynaklardan öğrendiğimize göre, diğer Türk yahut Altaylı unsurlarla akrabalıklarını kendi mitolojileri ile açıklarlar., | M B Dinçaslan, Karar, Görüşler, 12.5.2018, 11
a.
altbiçimlilik | dilbilgisi AÜAÖFGenelbilimAraSınavı, 7.12.2014 alt metin | Hatta bendeniz son zamanlarda direkt yapılmayan fakat alt metin olarak içten içe sinir eden ima, mimik, tavır ve bilumum maddeye derhal karşılık vermeye başladım., | AyçaŞen, T, 9.9.2012
a.
alternan hemipleji | Hartman ikinci bir doktordan daha görüş aldı ve çeşitli genetik testler sonucunda küçük kızda alternan hemipleji adı verilen ve milyonda 1 çocukta görülen bir genetik bozukluk olduğuna karar verildi. Bu hastalık zamanla ilerliyordu ve tedavisi de yoktu. | , | Hürriyet, 4.6.2021
a.
alternatifli | şıklı, seçenekli. | Körükörüne cevap veren bir kimse 5 alternatifli seçmeli sorularda yaklaşık olarak % 20 , 4 alternatiflilerde % 25, 3 alternatiflilerde $ 33,3 doğru –yanlış testinde ise % 50 isabet kayedebilir., | A Ş Sanay, Eğitimde ölçme ve değerlendirmeye bir giriş: araçlar ve metotlar, 1958, 43
s.
alternatifsiz | Seçeneksiz | AB'nin alternatifsiz olmadığını söyleyen Schulz, milliyetçilik, sınırlar ve duvarların yayıldığı bir başka alternatifsizlik –ği | seçeneksizlik | +Ak Parti bugüne kadar halkın gözünde alternatifsizliğinin nimetlerini fazlasıyla yedi., | Ş Kaluç, KararG, 11.1.2017
s.a.
GTS+
altero centriste
s.
özgemerkezci.
fr.
"O yaratığın başlıca kusuru yahut meziyeti o yazarlardan bazısına göre, "altero centriste" oluşuna yani hislilik merkezinin kendinden başkası çevresinde çalışmasındadır. Kadın fizik ve entelektüel tatlarla acıları erkeklerden az hissederler | fakat sevilmek, beğenilmek, sevecek birine erişmek başkalarından gelen ve başkalarına vereceği heyecanlarda erkekten daha duygulu, daha coşkundur.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 18"
altetmek | Bu şehevi cazibenin kendisine korku ve korku veya nefret vermesinin icap ettiğini fakat vermediğini düşündükçe gülümsemekten kendini alamıyordu. Richard onu bir bakıma altetmişti. Zalim ve ihtiraslı bir âşıktı., | Bromfield, 1956, 268
bf.
altev a.Yarından tezi yok, şu Hediye'nin kiracısına git, itleri kunnadı, alteve giriver, o değilden, al birini, boğazla, yüz, temizle, kızart..., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 37 alter ego | psi. | Alter egosu şair bir romancı., | T, 6.8.2011
a.
altı dokuzluk | a benim sıtma görmemiş sesim / çıkılan bir merdiveni güzelle / çalışan eli, yürüyen ayağı, bakan gözü / topla ve çektir altı dokuzluk bir resim / altında salkımsöğütlerin., | Ruşen Hakkı, 1980, 28
a.
altı üstü hepi topu, bütünü | Ne yapacağımı tümden şaşırdım. Ben altı üstü bir kapıcıyım. Bunca azgına karşı ne gelir gelimden? , S Dölek, Tıpkı anlattığım gibi oldu, 78
altılama | 1. Bu vesikada 1728-1729 senesinde vakıfa ait bina tamiratı ve bakımı için sarfedilen her kuruşun hesabı bulunmaktadır. Alçı, altılama, asma zırh, bedavra, çerçevelik, depe camı, divar camı, dörtleme, döşeme, düver, elma tahtası, halka, horasan.../ altılama araba 1 baha 24, | Tarih İncelemeleri D, 1996, C 11-13, 159/173 | 2. | Müseddes, altı dizeden oluşan manzum biçimi*
a.
altın çağ | Fikrî ve mezhebi farklar devam etmekle birlikte Selçuklu ile başlayıp Osmanoğulları ile devam eden Türk egemenliği dönemi, İslam geleneği açısından aslında altın bir çağ olmuştur., S Eryiğit, 21
a.
altın çilek | cape gooseberry: kazyemişi (lat. physalis peruviana) altın çilek | physalis, ground cherry. yeni. Yeni moda her derde deva bir meyve. Yer kirazı, güney/güvey feneri. saatgeceninonikisi, Ekşi S, 18.07.2009'de girilmiş. | Hem zayıflatır, hem de gripten korurmuş. Kuru tüketilmesi taze tüketilmesinden daha faydalıymış. Günde iki çorba kaşığı diyor uzmanlar. (sine qua non, Ekşi, 17.06.2010 | Peru ve Kolombiyada halk arasında ekşimsi lezzetli meyveleri daha çok taze tükeltilmekte ya da tatlandırılarak meyve suyu halinde veya şurup, marmlat yapımında, kurutulmuş halde ise pastalarda ve et/balık yemklerinde sos hazırlanmasında kullanılıyor. Birçok rahatsızlığa ve arıklatmaya iyi geldiği iddia ediliyor. EYeşilada, StarPazar, 1.5.2011 | Erdoğan sayesinde ünlü olan altın çilek fiyat artışında gerçek altını soladı., | Mine Tuduk, R, 19.10.2010
a.
ing.
Altın Oluk | Makam-ı İsmail ise bizim şimal tarafında olup içinde Yeşil Taş ismindeki namazlık gibi bir taş vardır ki, tam Altın Oluğun altındadır., | M N Ak, Hac Yolunda, 45
a.
altın orana. resim | Bu kimya olaylar kelimelerin içinden geçirilirken nasıl oluşuyor? Bu belki de resimde altın oran diyebileceğimiz durum., | YRamazanoğlu, Z, 15.8.2012
Altın otu | Çoban çantası (%20), üzerlik tohumu (%20), kara helile (%215), çörekotu, at kestanesi, kayısı, altın otu, papatya, defne tohumu, zulumba, | Mercan Itriyat Bon tea tanıtmalığı, 6.6.2019
a.
altın rayiç | a.m. altın oran. | Şiir şüphesiz büyük zeka ve hassasiyet işidir velakin henüz pazar münasebetlerinde altın rayici bulamadı., | KTahir, AşkÇetesi, 87
b.a.
altın sülün (kuşu)
b.a.
bir tür kuş.
"K Steuerwald, fasan m zo. altın sülün Almanca-Türkçe Sözlük, 1974, 263 altın sülün Chrysolophus pictus, Büyük lûgat ve ansiklopedi, 1985, C 11, 653 "Bunlardan altın sülün (Golden pheasant) özellikle Çin sanatında çok önemli bir yer almış ve dünyanın dört bir yanına dağılmıştır.", Tarım Orman ve Köyi̇şleri̇ BakanlıǧıD, 1988, 18"
altın topu / altıntopu | nurtopu. | Ahmet efendi – Evet, fakat gitmeyeceğim. İşime gelmiyor. Mahdum bey maşallah altın topu gibi çocuk. Nadir - Evet, ama yaramaz., | R N G, Tanrı Misafiri, 94
a.
altın yaprak | Bu minvalde gelen cevabî telgrafları halka okuyan mümessil Derviş bey birkaç defa yüksek sesle masa üstünde okudu ve herkese kanaat geldikten sonra yavaş yavaş halk dağılmaya başladı. Ve bu ulvî ve kudsî şahlanma da bu suretle tarih sayfasına bir altın yaprak ilave ederek hitam-pezir oldu (Nihayete erme, son bulma)., | İ Arvas, TH, 36-37
altın yere düşmekle kıymetini kaybetmez atasözü. | Altın yere düşmekle kıymetini kaybetmez, / Asil olanlar asla kimseyle alay etmez., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 78 (30.05.2025)
altına kaçırmakNe ağlamaya, ne huysuzluk etmeye, ne de altıma kaçırmaya zamanım olmadığının farkındaydım., | F Ulay, 1998, 26
dey.
altınboynuz
yer a.
Haliç.
tr. altın-boynuz
"Yaldızı dökülmüş Altınboynuzun / Eyüp Camiinin eski kuşları uçmuş", İlhan Geçer, 1986, 81"
altıncı | Kimi altıncı kimi kitapçı, | 13.8.2019
a.
altınlanmak | Güney Kore, 13 yıl sonra altınladı. Güney Kore Merkez Bankası, 13 yıldır ilk kez altın altın aldı., | T, 3.8.2011
f.
altınlaşmak | Bu böğürtlenleri en yüksek kayalardan senin / için topladım, söylenmiş birer sözdüler, işit / hepsini. Dönerken dalgalar bir kadırgaya / vardılar, gökte, altınlaşan denizde gidebilen, / onlarca hayvanın çektiği , bu acı, balıklar / inziva mağralarından okumuş bunu, dalgalar / duymuş, ilk bana anlatmışlar -böğürtlenli / bir adam da yazılıymış bu mağralarda,, S Erözçelik, 1991, 93
f.
altınlaştırmak | Güneşin çam korularını altınlaştırdığı / Uzak vatanını düşünür / Ve çamurlu ayaklarının altında / Prag'ın renkli kartpostalı uzanır., | Nezval, T Fişekçi, 33
f.
Altınlı | altını olan, zengin. | İbadet için mumlar, ekmekler, şarap kaseleri, süslü giyimler, altınlı taçlar, hoş kokulu tütünler falan yok. Y Akçura, Suriye ve Filistin Mektupları, 32 | Alçık balçık Yalvaç Ural, sen bu sayfadan çık. Unutmayın fıııııssss yok, kimselere tııııısss yok!, | Y Ural, Temel Reis, 138 | Altınlının Osman derler. Paralı bir deyyus vardı, boyuna yolunu bulur askere gitmezdi, bir gece sakallı jandarma ile birlik olurlar, Hacer Gelinin odasına dalarlar. Köyün biraz uzağındaki bir göz odada tek başına oturan ..., | Aka Gündüz, A?kin temizi, 1937, 25 | 1940 Karanlığında TKP Yeniden Kuruluyor! / Örgütün parasal gücüne destek olarak Merih, ailesinden aldığı, altınlı, pırlantalı, kolye, yüzük, küpe türünden takılarını koydu ortaya. Bu takılar gerektikçe örgüt için birer ikişer satıldı. Gülünesi acı olay, Parti adına bir kolyeyi isteyen birinin, adını vermeyeceğim, onu Rum metresine armağan ettiğini öğrenmemiz oldu., | Vedat Türkali, Komünizm, ? 46 | İnsanları altınlının yanına giderken gördüm mala meylederken altını yoksa uzaklaşır.** | ... altın pırlantalı iğne, Mısır Kolyon iğnesi, altın pırlantalı kolye, bir zümrüt pırlantalı karışık kolye, bir çift altın pırlanta yakut karışığı küpe..., | V Bürün, Kansız ihtilal, 1960, 134 | 15 ve 16 ncı yüzyılda büyük bir rağbet bulan (Altınlı kumaş) dokumacılığı, fazla altın ve gümüş sarfedilmesinden ..., F Dalsar, Türk sanayi ve ticaret tarihinde Bursa'da ipekçilik, 1960, 294 | altınlı kadife yastık, | Dalsar, 84 (bk. | 27) | Altınlı dansözün, çingenelerin vahşi müziğine uyarak vücudunu kıvırıp durduğu ufak platformu daha iyi görebilmek için ayağa kalkmıştı., | Bromfield, 1956, 139
s.
altınlı | İbadet için mumlar, ekmekler, şarap kaseleri, süslü giyimler, altınlı taçlar, hoş kokulu tütünler falan yok. 32
s.
Altınlı gümüşlü | Dolapların gözü, altınlı gümüşlü pamuk, limon heykelleriyle dolu. Fakat o senaryo başkaydı., | N Tuncer, Trafalgar, 34
s.
Altınordu | Yağmur, çamur, kış demedi Altınordu nihayet / Gitti İran ovasına şanlı büyük bir rayet., | Otaman, 10
a.
Altınotu | Altınotu (erkurtaran, koyungözü, ölmezotu da denir), | @Nuri_Mehmet07, 28.3.2023, Twitter
a.
altınsı | Güneşin altınsı batışının keyfini aynı anda solurlar onlar., | Reddy/İslam, 2000, 59
s.
Altıntop çiçeği | Benim güllerim sarıdır. Kehribar bir tahtta oturan deniz kızının saçları kadar sarı, biçiciler orakları ile gelene kadar çayırlıkta açılan altıntop çiçeğinden de daha sarıdır., | Wilde, Abamor, tsz, Mutlu Prens, 23
a.
altıpas | spor Ceza sahası içinde kale direklerine 5,5 metre uzaklıkta, kale çizgisine dik çizilen çizgi ile kale çizgisi arasında kalan bölüm. | Legia kalecisi Skaba'ysa, ilk maçta olduğu gibi çok önde değildiyse de hemen her pozisyonda altıpas çizgisinin üzerindeydi; yani eşape vuruşlar için ideal ortamı sunmayı sürdürüyordu., | FUraz, T, 6.8.2011
a.
altıpatlar | Zamankaybetmeden sağ elimde tuttuğum altıpatlarımı dört kez patlattım. Kurşunlardan üçü karpuza, biri kafasına isabet etti., | F Ulay, 1998, 33
a.
altısını tutmak Ramazan bayramından sonra şevval ayında peşpeşe tutulan 6 günlük oruç tutmak.
altius | Daha hızlı (citius), daha yüksek (altius), daha güçlü (fortius), | olimpiyatların evrensel slogan mesajıdır ve bütün ülkelerin sporcuları için aynı kültürü, aynı duyguyu, aynı heyecanı ve aynı yarışma kültürünü ifade eder., | Telesiyej, T, 20.8.2012
lat.
altkimlik -ği | Derken; ülkede bir Altkimlik-Üstkimlik kavgası almış başını gitmiş. Yani garibistandaki her şey alt üst olmuş., S Düzgün Bakır, 2007, 107
a.
altlama | Hukukçunun akıl yürütme (çıkarım) sürecinde, özellikle tasımlama ve altlama sürecinde vazgeçemeyeceği güzergah, genel ve tümel öncülden (praemissa major'dan) yani soyut kuraldan, özel ve tikel öncüle (praemissa minor'a) inerek vargıya/yargıya ulaşma yoludur., | RSerozan, file:///C:/Users/user/Downloads/5000066311-5000084743-1-PB.pdf, 19.7.2015g
a.
altlama | Yorumun amacı yasanın, yasal düzenlemenin (yasal unsurların) açıklığa kavuşturulmasıdır. Yorum önce çıkarım (altlama) yapılarak olaya göz atmakla başlar./ İkinci olarak yasaları okumak, anlamak ve uygulamak sadece yeniden üretim değil, aynı zamanda ve özellikle de özgün bir üretim faaliyeti olup; yasaların uygulanmasında, bir normun bir olaya uygulanmasında altlama ile sadece basit bir yeniden üretim yapılmamaktadır; tersine, normun somut uygulanmasında yeni bir üretim faaliyeti söz konusudur., | AltanHeper, | http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2012-1/2012-1-3.pdf, 19.7.2015g
a.
huk.
altlamak | f. mantıkÖzel diye alınan bir şeye, genel bir kavramın altında yer vermek
GTS+
altlı üstlü | Başta Celâl bîçaresi olduğu hâlde Nâcî'nin bir beyiti altlı üstlü tağyîr edilerek bütün tarafdâran: | Bir çakış çakdık ki Şeyhim aşkına bizler bu şeb / Berke döndük neşr-i envâr eyledik meyhânede fahriyesini günlerce okuyup çaktılar., | A Rasim/Kolcu, Muharrir, Şair, Edib, 93 | O gece beni büyük bir koğuşa sokarak ranzalı bir yatak verdiler. Koğuşta 150 kişiden fazlaydık. Yataklarımız altlı-üstlü yan yana dizilmişti., | G Alagöz, 1979, 91| | İsmail Kara ile aynı ranzada altlı üstlü yatıyoruz., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 26
s.z.
Altlık –ğı | Elinde küllenen sigarayı sobanın önündeki teneke altlığa fırlattı. ., | S Şengil, 1983, 17
a.
altlık –ğı | heykelde kaide 7.12.2014 AÖF Sınavı | 2. zemin, temel. | Yıkarak Yapmak / Anarşist Bir Mimarlık Kuramı İçin Altlık, | Uğur Tanyeli, Metis Yayınları, 2017 | Elinde küllenen sigarayı sobanın önündeki teneke altlığa fırlattı., | S Şengil, 1983, 17 | Odasına geçince bardağı masaya bıraktı. Altlıksız. Oturdu dönerli kırmızı sandalyesine, rulosundan bir peçete kopardı. Altlık olsun bardağına diye. Altına koymak yerine gitti burnunu sildi. Kafa yine geçmişe gitti ya doldu gözler, burun ise şelale., | Emine Atasay, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 34 | | ... takımı «pamuk yüzü Yay «demir: nakil vasıtaları için Yazı altlığı hokkası «bakır», demir kâğıdı kalemi demir makinesi mantari sakızı Yılan derisi Yoğurt mayası Yohimbin kloridrat Yol çantası deri ve kösele silindiri Yolcu ..., | Haricî ticaret için yıllık istatistik, 1929, XLIX | Makina kayışı, hortum ve makinalarda müstamel sair deri ve kösele mamulâtı (mevaddı saire ile müretteb veya gayri müretteb) ... Ticaret defterleri, çek defterleri ve sair defterler, karneler, bloknot albümler, buvarlar yazı altlığı..., | Milletler Birliği / League of Nations, Recueil Des Traités, 1936, C 167, 101 | Altlık derilerde. (F. Stather-H. Herfeld usulü) Muayene olunacak deriden özel keski ile..., | AÜZF Yayınları, 1949, S 13-16, 145 | Altlık köseleler çinko tencerelerdeki kirli yağmur sularına atıldı., | A Özyalçıner, Sanatlar, C1, S 1, 13 | Ecza dolabına satılan ilaçlar yerleştirilecektir, mavi sehpa ise lüks lambası eve geldiğinde altlık olarak kullanılacak. Höranım kocasına Allah akıl fikir versin diyerek konuyu kapatır., | asicaldan, 1.2022+ | 3. | bardak altı.
a.
altlık üstlük | silsile-i meratib: mertebelenme, hiyerarşi, kademelenme. | ... (altlık-üstlük) münasebeti bulunup bulunmadığı akla gelebilir. Biraz evvel zikrettiğimiz gerekçede İdare Komitesinin, | İdare Meclisinin haiz olduğu selâhiyetleri ve maruz bulunduğu mesuliyet..., | AÜ Batıder, 1966, S 55, 27 | Bizde altlık üstlük ilişkisi yok!, | 11.11.2023, Konuşmadan | hiyerarşi - Altlık üstlük ilişkisi; silsilei merâtip; örneğin, Anayasa ile yasalar arasında, memur ile amir arasında hiyerarşik ilişki vardır., | E Yılmaz, Hukuk sözlüğü, 1992, 353
a.
altlıksız | altlığı olmayan. | Odasına geçince bardağı masaya bıraktı. Altlıksız. Oturdu dönerli kırmızı sandalyesine, rulosundan bir peçete kopardı. Altlık olsun bardağına diye. Altına koymak yerine gitti burnunu sildi. Kafa yine geçmişe gitti ya doldu gözler, burun ise şelale., | Emine Atasay, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 34
s.
altmetin | Fakat birkaç yerde bana sordukları için şunu söyleyeyim isterim; orada gizli bir altmetin falan yok., | MÜEriş, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 26
a.
GTS-
altmış iki | Diklendi; atmış iki (sic) şeklini aldı; gözlerini kırpıştırmaya, ıslattığı elleriyle yüzüne su çalarak abdest almaya, Razzak'ın mektubunu abdestli dinlemeye başladı., | BTSalihoğlu, 2014, 140
a.
altmışaltı | Bütün gayretine rağmen, rakıyı içip avaz avaz bağırmakta ve arkadaşlarına bıçak çekmekte bir zevk bulamamış, altmışaltı ve tavla oynamayı bir türlü öğrenememişti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 152 | ve kahvede 'altmışaltı' oynuyor mu hâlâ ihtiyarları ve -., | N Genç, Ortancalar, 2.1.2022 | altmışaltıya bağlamak1. | birini kandırarak istediğini elde etmek 2. Bir işin üstesinden gelmek | Şikeyle suçlananlar yürüyüş yapıyor, bağırıp çağırıyor, meseleyi altmışaltıya bağlamak için olmadık atraksiyonlara giriyor., | B Şirin, T, 25.8.2011 3. Allaha havale etmek
dey.a.
altmışlı | 1. Ülkemizde sağ sol tartışmalarının, sosyalizm, komünizm münakaşalarının çok yoğun olduğu altmışlı yıllardayız. | , | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 2 | İyisi mi bugüne / Şükr edelim evvela / Altmışlı yolculuğa / Hazırım çıktım yola, | Süleyman Şenel, 22.8.2022, facebook
s.
alto
a. müz.
büyük keman.
alttan alıcı | En ağır laflarla cevap verici, birdenbire alttan alıcı durumuna dönüşmek zorunda kalmıştı., | AHCoşkun, Hr, 2.10.2016
s.
altunî | Güzelliği garip bir karışımdan ibaretti: badem gözleri mavi idi, adeta altunî bir cilt, fakat hafif penbe yanaklar ve simsiyah saçlar elmacık kemiklerinden boynuna dökülüyordu., | Robbins/Arpat, 101
s.
altüst | 25 Nisan... Tam bir altüst oluş döneminde geri dönmüş oldunuz., | Erkek Sesi/NH, 93
altüst oluş | Fakat bu kavramlar; büyük değişmelerin, altüst oluşların yaşandığı bir dönemin içinden akıp geçtikleri için Âkif'in metinlerinde bile zaman içinde yeni anlamlar kazanarak genişliyor veya daralıyorlar, | M Gemici, İ Kara, 2.11.2021
a.
altüstlük –ğü | Umarım bir dahaki sefere geldiğimde yine bir altüst oluş yaşanır, ama biraz bizim tarzımızda bir altüstlük olur bu., | NH, 93 | Paul Krugman'ın da vurguladığı gibi, öncelikle Asya merkez bankalarının (kendi paralarının değerlenmesini önlemek amacıyla) dolar alması sayesinde ve kısa vadeli sermaye girişleriyle finanse edilen dış açığın bir noktadan sonra doların değerinde önemli bir düşüşe sebep olması olası. ABD'den kaynaklanan bu durum nedeniyle döviz piyasalarında bütün dünya ekonomilerini etkileyecek bir altüstlük yaşanması riski giderek artıyor., | O Ulagay, M, 3.11.2003, | 13
s.a.
altyapı | Mahmut Orhan'la yaptığınız şarkınız sadece Youtubeda 400 milyon üzerinde dinlenmiş. Nasıl oldu bu? -Bana bir altyapı gönderdi. Ben bunun üzerine 'Feel'i yazdım. Hatta vokali kaydederken anneannemin evindeydim ve herkesi susturuyordum., | A Bahçekapılı / Sena Şener, Oksijen G Müzik, 2-8.7.2021, 3
a.
altyapıcı / alt yapıcı | Bir altına [alt sıraya] daha sağlam olsun diye alt yapıcı eski Büyükşehir Belediye Başkanı gerçek hemşeriyi ilave etmişler., | TurgayAlp, www.beyazakdeniz.com/koseyazisi-591-Turgay-Alp-CHP-MURATP, 19.4.2011
s.
altyapısal | altyapı ile ilgili. | ... altyapısal tesisler üzerindeki yönetim ve denetim fonksiyonunu da kaybetmiş ve tamamiyle Meşihat makamına bağlı bir yargı organı haline çevrilmiştir., | Amme idaresi bülteni, 1973, C 6, 17 | ... deyimle bitki bölgesinin nasıl oluştuğunu ortaya koymak olacaktır. Bu nedenledir ki, söz konusu metodu uygulamak için aşağıda Güney Anadolu bölgesi altyapısal ünitelere ayrılacak ve her bir ünitenin vejetasyon ..., | N Tunçdilek, Bölgesel coğrafyanın prensipleri: tabiî bölgeler, 1973, 163 |
s.
altyapısız | Önce1950'den sonra seçmen kandırmak için altyapısız lise ve ortaokulları çoğalttık, sonra hızlandırılmış eğitim safsatasıyla Gazi Eğitim ve Çapa gibi öğretmen okullarının canına okududuk., | İ Ortaylı, Hür, 11.12.2016
s.
altyapısızlık –ğı | Güzel olan şu ki; bu altyapısızlığın karşısına altyapıyla parlayan bir değerle çıkıyoruz., | Hayri Beşer, Z, 2.1.2012
a.
alükobant kaplama | Cam balkon sistemleri alükobant kaplama. (Tanıtmalık)
a.
alüviyal
s.
alüvyonla ilgili.
?
"Alüviyal toprak grubu , Kargın köyüne kadar Tokat- Sivas karayolunun doğusunda ... Micoz deresine kadar olan bölümü ile ayrıca Kızık köyünün kuzey- batısında yer alan alüviyal I sinif topraklar ise ... "
D Taraklı, Otuzbeş yıl sonra Tokat ilinin Kızık köyü, 1994, 45
Alüvyonlu | Dicle ve Fırat nehirlerinin Türkiye, Suriye ve Iraktan geçerek, Şattülarabda birleşip Basra körfezine dökülmeden önce oluşturduğu alüvyonlu havzadır., | Raillife, Ekim 2019, 21
s.
alveol | Ah aldığım her nefeste katre katre umutsuzluk dağılıyor alveollerime..., | N A Gökduman, 130
a.
alyanak | bir üzüm türü. | Evin inşaatına başladıkları ilk gün Pembe kendi elleriyle dikmişti; Yediveren, Alyanak ve Çekirdeksiz asma fidelerini., | N A Gökduman, 161
a.
alyanaklı | karacavirandan aldığı / alyanaklı, / altopuklu / üzüm gözlü ikinci karısının / nasıl orospu olduğunu anlattı bana., | H N Erer, HM, 1962, 24
s.
alyans | Baba alynas nedir? diyor bir çocuk... Alyans mı... Şey... Alyans, birbirlerine yabancı iki insanı parmaklarıyla bağlayan mini mini bir kelepçeoir çocuğum!., | Ş Belli, Bir Yangının, 50
a.
alyuvar | Düş, insan denen varlık için dirimlik bir şeyse, eh, kendisi pek yoksun değildi bundan! Onda bulunmayan alyuvarlardı., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 55
a.
alzaymır | Ayrıca, Alüminyum Chlorohydrate içeren ter önleyici deodorantların düzenli kullanımının on yıllar sonra göğüs kanseri ve alzaymıra yol açabileceği, 6 Titanyum Dioksit nanokristali içeren ürünlerin kullanımının yaygınlaşmasının da gelecekte benzer sağlık problemlerini beraberinde getirebileceği, dolayısıyla maddi ve manevi tazminat davalarına konu olabileceği bilimsel metinlerde olduğu kadar popüler yayınlarda da dile getirilmektedir., | 494 | Yeni bilimsel çalışma Alzaymır hastalarına umut olacak... Zihinsel kaybı yüzde 60'a kadar iyileştiriyor!, | Hürriyet, 14.9.2022
a.
alzaymırvari | Nuray Erken: Haber Tv, 7.43 5/1/2021 ++
s.
am | amhane | Benim favorim, sonradan genelev şeklinde yaygınlaşan kelimeye karşılık aranırken umumihane mi umumhane mi demeli tartışmasında ammhane önerisiydi. (Sanırım bu saatte sansürcüler horluyordur.), Kamil Can Serdaroğlu @mutehayyilin , 08.01.2025, X
a.
am | tabu söz. dişilik uzvu. | İnsan bu saatte evin erkeği evdeyken amından çıkardığı kanlı bezleri suya tutar mı? , | Ş İşigüzel, EDK, 22 | Alayınızın amına koyayım, amına koduğumun adamları... Bu mu lan sizin Müslümanlığınız amına koduğumun çakalları!, | N Genç, isenç, 96 | Yüzünüze tükürülmüş ya da boya atılmış, acilen beklemeden ani bir refleksle siler, temizlersiniz, bu arada birkaç tane amına koduğumun çamuru deyiverirsiniz., | N Genç, isenç, 99 | tam olarak: | am yarıktır hem sarık / sike çektirir cefa / göt derindir hem serin / sike çektirir sefa. bu dörtlük padişahlardan birine atfedilir. yamuluyorsam düzeltin, herhalde ikinci selim idi..., | arsenelupin, 26.03.2005 08:57, EkşiS | amına koymak (bir yerin, birinin) mahvetmek. | Amerika Libya'nın amına koydu... Kaddafi'yi deviremese de eli kulağındadır..., | fatih altayli, EkşiS, 15.07.2011 | Bir bakış daha yalan dursun diye sahte güldün fotoğrafta / Aşkın amına koyanlar kervanına çığlık oldu kahkahalar., | Cihan Oğuz, taşaklışiir, Cazkedisi3 | Uzat şu amına koduğumu..., | N Genç, isenç, 35 | Senin amına koyarım pezevenk, besmeleyle alacaksın lan yengenin adını ağzına, yavşak!, | Onur Çalı, 42 | Kes sesini amın evladı, | @feyzaltun, 19.8.2023, X
a.
am biti | 1. 62 am biti: bkz. kasık biti., | M T Yarar, Asalakbilim terimleri S, 1970, 18 | Sehî Bey, Sücûdî [ö. 1520den sonra? ] için; | ilme kûşiş itmiş hoş tab' pâk-nihâd (İpekten vd, 2017: 143) demek suretiyle onun karakteri hakkında bazı ipuçları vermektedir. Âşık Çelebi'nin ifadelerine göre Sücûdî, içkiye oldukça düşkün bir kimsedir. Bu sebeple etrafındaki bazı kimseler Sücûdî olan mahlasını | Süci iti şeklinde telaffuz etmiştir. Ona | Süci iti diyenlere mukabil Sücûdî, müstehcen bir cevapla karşılık vermiştir: | ... Mey-hârlığından yârân Sücûdì'yi tahrîf idüp Süci iti dirler imiş. Ol dahı ıssına benzemeyen ugurlık ve mürebbimüz Ca'fer Çelebi'dür ana am biti dirler bana Süci iti diseler 'aceb midür dir imiş... (Kılıç, 2009: 944), | İ Kayaokay, 15. Asır şâirlerinden Sücûdî ve şiirleri, ESTAD Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları D, C 1, S 1, Ağustos 2018, 208 | 2. | kısa boylu, bücür (kimse). 3. orospu parası yiyen (erkek). 4. pezevenk am budalası a ve s.e kadın düşkünü, kadınlara düşkünlüğü nedeniyle başka işlere ilgisi az olan Yeni Argo S, B Sezgin, 2013, 40 | ambiti kasıkbiti 24** | Ambiti, phthirus pubis. Bk. KILBITI. Fransızcanın bütün dünyaya yayılmasına ve zamanlarda komisyonculukta öyle para ka (M) yaşamasına çalışmaktır. Tihamını iki dü- zandı, öyle para kazandı ki «alyon»a döndü AM sıf. Büyük lügat ve ansiklopedi, 1985, C 1, 394 | Am biti olmak. (d): Cinsel ilişkiyi iş güç edinmek ve kadınların yanından hiç ayrılmamak. M Gökçeoğlu, Kıbrıs türk atasözleri ve deyimleri S, 1991, 33
a.argo argo argo
ama ... ama
ya ... ya da
"Son ABD askeri yaklaşık dört yıl once öldürülmüştü şimdi üç ölü 25 ciddi yaralı var... Biden ama Suriye de ama Irakta belki İranda bazı hedefleri vurmak zorunda ... ", Aydın Çetiner, rindan sohbet, whatsapp, 28.01.2024"
ama | 1. ister ... ister | Ama mutlaka dönerli olarak, herkes, ama bir yıl ama iki yıl, bu görevi yapmalı., | R T Erdoğan, Star, 7.10.2011
edat
ama bağlaç fakat, lakin (a'ma) | 1. Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin: | Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu. NCumalı. 2. Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz: | İnanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam. KTahir. 3. Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz: | Gerçi Miralay bey bu suretle tekrar hatıralarına dalıp derdini unutur ama onu gece yarılarına kadar dinlemek fedakârlığı da yine bize düşer. HTaner. 4. Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz: Güzel ama güzel bir söz söyledi. 5. Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz: | Gerçi, vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama! Y K Karaosmanoğlu. GTS | Ne maçtı ama! 6. ya ya da | Komisyon başkanı yüzlerce sayfalık kağıtları gönderdiğindeyse görmüştük ki havanda su dövülmüş; ama 'yol yordam bilmemekten' ama 'olur da iş dallanır budaklanır ve biz de altında kalırsak' korkusundan!, | FUraz, T, 7.7.2011 (6. benim eklemem) | ama öyle ama böyle1. | Şu veya bu şekilde, öyle ya da böyle. 2. bir şekilde. | AMA ÖYLE AMA BÖYLE | Dünyaya gelenler döner, / Ama öyle ama böyle... / İnsanoğlu yaşar gider, / Ama öyle ama böyle..., | İsmail Sağır, 24.5.2021 17:25:00, | https://www.antoloji.com/ama-oyle-ama-boyle-2-siiri/, 13.8.2023g
dey.
Ama-mama | Bu işin aması - maması hatta lamı ve cimi yoktu. Dingo lam ve cimin ne anlama geldiğini bir türlü bulamamıştı. Herkesin sık sık kullandığı bu sözcüklerin anlamini bilmediğini dostlarına söylemeye utanıyor, birgün anlamlarını keşfeder umuduyla hiç bıkmadan yineliyordu bunları., | F Ulay, 1998, 16
amaç –cı | Amaç etmek | Akıbet Mehpeyker beyi gafleten bir bezm-i işrette görüp de kendine mahsus olan şive-i hatırfiribine amaç ederse sefahat altında ezilmiş bir gönülde o kadar müessir bir hüsn-i şehvetengizin cazibe-i naz ü niyazına mukavemet edecek kadar mekânet mevcut olabilmesini katiyen memul etmezdi., | N Kemal, İntibah, 199 | Amaç etmekAkıbet Mehpeyker beyi gafleten bir bezm-i işrette görüp de kendine mahsus olan şive-i hatırfiribine amaç ederse sefahat altında ezilmiş bir gönülde o kadar müessir bir hüsn-i şehvetengizin cazibe-i naz ü niyazına mukavemet edecek kadar mekânet mevcut olabilmesini katiyen memul etmezdi., | N Kemal, İntibah, 199
dey.a.
Amaçlanılmak | Amaçlanmak, hedeflenmek. | Fakat 'çarpık' sanayileşme görüşüyle azgelişmiş ekonomilerdeki gelişmeyi azımsayanlara karşı en önemli eleştiri amaçlanılan bir düzenle varolan olguyu karşılaştırıp varolanı yerdikleri. Bu devamlı yerme eğilimi gerçekleşen bazı şeyleri göremeyecek şekilde etkiliyor bakışları., | Çağlar Keyder, Emperyalizm azgelişmişlik ve Türkiye, 1976, 33| | Müzede amaçlanılan şey, bu tecrübelerden sonra toplumda engelli vatandaşlara yönelik olan farkındalığın artmasıdır., | Semih Özçelik, Karanlık turizm, 1.7.2022+
f.
Amaçlaşmak | Amaçlaşan bu tüketim isteğinin karşılanması, daha üst gelir toplulukları düzeyine erişildiği izlenimini verdiği için tüketiciye, doyum sağlar., | Ö Şenyapılı, Kentlileşen köylüler, 1978, 48
f.
amaçlı | 1. maksatlı, gayeli. 2. Bir amaca yönelik, amacı olan. | İsmail bey (devamla) – O gizli derneğin ortaya çıkışında bütün Osmanlı ülkesi kötü amaçlıların eli altında titredikleri bir zamanda, hatta mebus tutuklandığı bir sırada kim cesaret ederek böyle bir cezalandırılmış kişiye bakar., | A N Ölçen, 138 (1982 2000) | Bu tür fon yönetimlerinde temel hareket noktası varlıkları risk ve getiri dengesini gözeterek kazanç amaçlı kullanmaktır., | 2006 yılında yaşanan subprime mortgage ve 2008 yılında yaşanan Lehman Brothers krizlerinin ardından ABD başta olmak üzere bu fonların bir bölümünün finansal sektör kuruluşlarını kurtarmakta kullanılması bunların uluslararası tartışma ve eleştirilerin hedefi haline gelmelerine neden olmuştur. / 1940'ların sonunda ve 1950'lerde Amerikalı ünlü karikatürist ve çizgi romancı Al Capp'ın yarattığı ve Shmoo adını verdiği bowling oyunundaki kukalara benzer hayali bir hayvan vardı. Müthiş sevimli bir tipti Shmoo. Siz ne hayal ederseniz o oluyordu. Örneğin tavuk olarak yemek isteseniz tavuk, et olarak yemek isteseniz et oluyordu. Kendi kendine çoğalabiliyordu. Türkiye Varlık Fonundan beklentileri okuyunca da aklıma Shmoo geldi., | M Eğilmez, 25.8.2016, Kendime Yazılar / Varlık Fonu, | http://www.mahfiegilmez.com/2016/08/varlk-fonu.html, 7.2.2017 | Bilerek, isteyerek, kasıtlı olarak. | Tolstoy'un aydın çiftçi kahramanı Levin'e göre bedene (ve aynı zamanda ruha da) iyi gelen hareket, amaçlı, sonuçta iyi bir üretime dönük olarak gerçekleşen faaliyette aranmalıdır., | C Aktaş, T, 13.8.2012 | 8 raflı çok amaçlı dolap taksitli fiyatı 219,00TL, | 10.2.2019 reklam
s.z.
GTS+
amaçsal | Anayasadaki 120. maddenin özel yüksek okullar konusunda kısıtlayıcı bir nitelik taşıdığını ispat için hükmün kendisi dışına çıkılarak Temsilciler Meclisi görüşmelerine dayanan bir | amaçsal ya da « tarihsel » yorum yoluna gidilmiş olması , aslında çok daha temelli bir başka noktanın tartışılmasını gerekli kılmaktadır . O da , 1961 Anayasasının yorumlanmasında izlenmesi gereken yöntem konusu ., AÜSBFD, 1968, C 23, S 1-2, 171 | Olumsuzlamanın dayanılmaz hafifliğine teslimiyetle amaçsal bir serkeşliğe savruluyoruz!, | M Kılıç, TürkiyeG, 20.8.2015
s.
amaçsallaştırmak | Anlam duygusunu oluşturamayanlar, kendilerini emniyette de hissedemezler. Veyahut emniyeti yanlış araçlarla temine yönelirler. Böyleleri, kendisine bir dünya kurması için sunulan araçları 'amaçsallaştırır' ve böylece esiri ..., | Yeni Sakarya, 20.3.2014 | Çok önemlidir; birtakım öğrenciler, adaletin düşünsel sorgusunu taşımaz, düşünsel değerleri amaçsallaştırır, hayata yabancıdır. M C Dolğun, Bir hukuka uygunluk nedeni olarak edebiyat, EtkiD, S 2, 2016 Eki/Kas, 6
f.
amaçsız | Daha doğrusu, sonsuza yakın, o akşamüzeri amaçsız bir yürüyüşe çıkmıştım. / Yolculuk tutkularım, belki de PTT'nin önündeki kaldırımdan gelen geçeni, yolun iki yanından akan yeşilli kırmızılı tramvayları, amaçsızca ve tembelce, çoğu kez yarı-uykulu seyrederken değil de, tam tersine, gözümün sanki beyaz yelkenliye takılıyor imişcesine Kıztaşı'na takılıvermesi dolayısıyla başlamıştır., | H Yavuz, Toarmina, 68/88-89 | ama yokoluş çözüm değil dünyada / amaçsız bilgisizce / o halde / yokoluşun bilinciyle / aş kendini, | M Eryılmaz, 1986, 10
s.
amaçsızca | Daha doğrusu, sonsuza yakın, o akşamüzeri amaçsız bir yürüyüşe çıkmıştım. / Yolculuk tutkularım, belki de PTT'nin önündeki kaldırımdan gelen geçeni, yolun iki yanından akan yeşilli kırmızılı tramvayları, amaçsızca ve tembelce, çoğu kez yarı-uykulu seyrederken değil de, tam tersine, gözümün sanki beyaz yelkenliye takılıyor imişcesine Kıztaşı'na takılıvermesi dolayısıyla başlamıştır., | H Yavuz, Toarmina, 68/88-89 | Akşama kadar kentin sokaklarını amaçsızca arşınlayıp durdum., | Zoşçenko, A Behramoğlu, Lastik Pabuçlar, 2. bs., 2005, 69
z.
amaçsızlık –ğı | +Henri Lefebvre, Gündelik Hayatın Eleştirisi I'de, 'Basmakalıp Şeyler Üzerine Kısa Notlar' bölümünde gerçeküstücü, varoluşçu yazarlarla dalgasının geçip amaçsızıklarını ve anlamsızlıklarını anlatır., | Filiz Gazi, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 65
a.
GTS+
amal-i mande | Far. İşgöremez. Burada. Kocamış, elden ayaktan kalmış. | Bir taze nazenin hatunsun. ibrahim paşa amal-i mande bir koca kişidir. sencileyin peri peyker ve melek manzar ol makule nâtuvana şikar olmak layık mıdır? İmdi İbrahim Paşaya neylersen eyleyüp bir tarikile zehir verüp helak edesiz. sonra ben seni nikah ile alayım., | C Öztelli, Mah[m]ut Paşa Menakıbı -II-, TFA, Ağu 1964, C 9,3543
s.
amame | bk. İmame. Sarık. | Yer yer sis parçaları minimini bulutlar halinde otlara takılıyor, küçük fidanları örümcekliyor, solgun yapraklı dalları tülbentliyor, her iliştiğine hafif bir amame-i rüya sarıyordu., | C Şahabettin, Berlin-Viyana, Avrupa Mektupları, 18 MReşit
a.
aman Allah /amanallah | biz akşam olunca yatıyoruz işte böyle / önce karnını seviyorum en çok bozkırda amanallah, | NBüyüm, 1968, 38
aman aman | önemli, dişe dokunur: | Öyle aman-aman bir şeyler elde edebileceklerini de ummuyorum doğrusu, onların., | NÇınar, T, 18.10.20 | 2. Çok yakın, samimi. | Nicedir birbirlerinden uzaklaştıklarını, belki de hiçbir zaman öyle aman aman yakın olmadıklarını düşünüp üzülüyordu., | B Çelik, 2007, 73
s.
Aman bilmez | Birtakım bedevi Arapların aman bilmez taassupları ayrı bir mesele., | M N Ak, Hac Yolunda, 29
s.
aman kesmek (birinden) deyim amanı esirgemek, aman vermemek | Aman dileyenden kesmen amanı / Dertli olanların derdine bakın, | Köroğlu, EGŞA, 139 amanı zamanı yok | -Amaaan bre Yasin emmi sen de... / -Amanı zamanı yok.', OKemal, HÇ, 15
Aman zaman | Aman, zaman ne oluyor!... demeye vakit kalmadan bir de ne göreyim, kalabalık bir polis kordonu içinde değil miyim., | GugukG, 17.5.1947, 4
ünl.
amanda?
"Zamanı tutamam hayat geçiyor / Dünyanın zehrini kullar içiyor / Eynine insanlar neler biçiyor / Sükûtum amanda n'eylerim bilmem", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 80"
amanın | Anneannem aynaya gitti, baktı, amanın!... Bağırıyordu. -Ay ben ne olmuşum, vay saçını boyatanlara kızarken, ben mavi kelle olmuşum!... / | Anneannem, kaşınır gibi sandığının anahtarını aranmaya başladı. Elini koynuna atıyor, | Ayyy diyordu. Sırtına atıyor, | Vaaay diyordu. Kuşağına atıyor, | Amanın diyordu., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 52/78
ünl.
amanın | Bk. Amanin. | Bir de vapurdan inmiş ki, amanın, bir kalaba bir kalaba... Ne ortalarda kahve var, ne görünürlerde hemşeri var..., | ANesin, ŞAvrupa, 90
ünl.
Amanin | bk. amanın. | Ökkeş, sevinçten oynamaya başlamıştı. | Koç, koç, amanin de koç, diye bağırıyordu., | M İzgü, ÖK, 84 | Vay amanin!... Yoksa biz ahirete mi geldik? !. demiş. / Amanin, siz her şeyi bilirsiniz de ben hiçbir şeyi bilmem tüh bana! demiş., | H Aycın, Esrarname, 77/86
ünl.
amanlı
s.
güvende., güvenliği güvencede.
ar. emân + tr. -lı
"Büyük beylerden amanlı / Erciyes başın dumanlı / Veli'm der gönlüm gümanlı / Binboğadır eşin Pirut", Dadaloğlu/Albayrak, 12"
amansız | çok çetin, güç. | Bu amansız savaşta / Cephaneler bitmişti, / Demirciler askere / Süngüler yetiştirdi.// Bu amansız boğuşma / yirmi iki gün sürdü / kuvvetlerdağıtıldı / cepheler düşürüldü., | 26//28 | Amansız bir hastalık / Onu sımsıkı sardı / Milletine doymadan / Ardından milyarları / Matemlere gark etti., | T Aydın, Atatürk'üm, 1964, 32 | Ruslara karşı 1854 yılında Türkler onbin kişiyle düşmanın birkaç kat kuvvetine karşı amansız bir biçimde direnmişlerdir... Metin And, | 1855 Yılında İstanbul'da Oynanmış Bir Opera: Silistre Operası, | Millî Kültür, C 3, S 2, Temmuz 1981, 38 | Çok çetin, güç. | Yürü bre Bolu Beyi bu cenk amansız olacak., | Sinan ATEŞ @sinanates16, 29.12.2022, Twitter | amansız takip | Şu 5-8 milyon liralık kaçak kambiyo sahiplerine dair bildikleri, isim olarak bildikleri, vesika olarak bildikleri herhangi bir şey varsa çok rica ediyorum ortaya koysunlar, hükümete versinler amansız takip edelim, tecziye edelim., | Ayin Tarihi, 1949, S 183-186, 42 | Ulu çam ormanları içinde amansız takip bir ay sürdü. Türlü mihnetler çekildi, fakat nihayet bir akşam, alaca karanlıkta Rebia Hâtun kafilesini bir derbendin içinde sarmağa muvaffak oldular., | R E Koçu, Erkek kızlar, 1962, 12
s.a.z.
amansızca | 1. Tabiat ve iklimin amansızlığı, türkleri bedenen sağlam ve tabiaten kahraman yapan, onlara yorulmak bilmez bir azim ve sebat veren ve bu sıfatları haiz olmıyanları amansızca imha eden bir âmil idi., | Y H Bayur, 'Şarkta İnhitat Sebepleri', Birinci Türk Tarih Kongresi Konferanslar Müzakere Zabıtları, 490 | 2. | Geçit vermez ormanlı uçurumların, yalnızca bir atın geçebileceği daracık yolların, birdenbire beliriveren karanlık, aşılmaz kaya duvarlarının içinde amansızca bir kovalamacadır başladı., | O Şahin, Bütün Öyküleri II, Selam Ateşleri, 25
s.z.
amansızlık -ğı | Tabiat ve iklimin amansızlığı, türkleri bedenen sağlam ve tabiaten kahraman yapan, onlara yorulmak bilmez bir azim ve sebat veren ve bu sıfatları haiz olmıyanları amansızca imha eden bir âmil idi., | Y H Bayur, 'Şarkta İnhitat Sebepleri', Birinci Türk Tarih Kongresi Konferanslar Müzakere Zabıtları, 490
a.
AMAP | Afrika, Ortadoğu ve Asya Pasifik. | Vodafone Grubunun Afrika, Ortadoğu ve Asya Pasifik (AMAP) bölge ceosu Serpil timuray, Fortune dergisi tarafından 2016 yılında dünyanın en güçlü 23'üncü kadını seçildi., | HT, 15.9.2016, 9
a.
amarant | Amarant sözü bizim yerl?rd? | xanımsallandı adlandırılan, ancaq elmi adı | qarat?r? olan, ?sas?n, b?növş?yi r?ngli bir çiç?yin adıdır., | ATahirzade, 525, 21.12.2012
amarilis
a. bitk.
güzelhatun çiçeği. nergis zambağı, çoban çiçeği.
amaryllis
"Çoban Kızı // Güneşin saçtığı ışıklarla renklenen yanık yüzünde / Amarilisin alevli ısısı var / Ruhunun temiz berrak aydınlığı / Çoban yıldızına aksediyor", E K Gökkaya, 1988, 81 "
aması-maması | Bu işin aması - maması hatta lamı ve cimi yoktu. Dingo lam ve cimin ne anlama geldiğini bir türlü bulamamıştı. Herkesin sık sık kullandığı bu sözcüklerin anlamini bilmediğini dostlarına söylemeye utanıyor, birgün anlamlarını keşfeder umuduyla hiç bıkmadan yineliyordu bunları., | F Ulay, 1998, 16
amasız | ama+ türk -sızyeni | İki dönemdir iktidarda olan, iki yerel seçimden ve iki referandumdan başarıyla çıkan bir siyasal parti, üçüncü döneminde oylarını beş milyon arttırıyorsa ve halkın yüzde ellisinin onayını alıyorsa dünyanın tüm demokrasilerinde zafer ama'sız onundur., | MAltınok, T, 14.6.2111 | Şu amalar hep puttan duvarlar ördü insanlarla arana. Zaman zaman acaba ben mi fazla amasız yaşıyorum diye düşündün., | N A Gökduman, 50
ar.
Amasya bamyası gibi küçük, ince, zayıf— Bir tarihte, diye başladı, zatınız gibi bir müfettiş beyi istasyondan aldımdı ama, o, zatınız gibi maşallah yüz yirmi kiloluk değil, Amasya bamyası gibi kupkuruydu./ Müfettiş amir mamir dedin mi, yüz kiloyu aşmalı. Amasya bamyası gibi oldu mu, seni kimsenin gözü tutmaz, | OKemal, 1966, 20
Amasya Elması | Al yanakları mis kokan Amasya elması, / Zeytin / İncir / Kavun / ve renk renk / salkım salkım üzümler / ve sonra kara sapan / ve sonra kara sığır / ve sonra: ileri, güzel, iyi / her şeyi / hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır / çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım., | N Hikmet, Memleketimi seviyorum, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 30 | Amasya elması | Yuvasız kuşlar gibi Amasyanın elmasını
a.
amasya'nın bardağı biri olmazsa biri dahi /Amasyanın bir dağı biri olmazsa bir dahi:
Amatist | Şafakta amorfik, amatist ve tenoral arabalar dolaşmaktadır. Nükleer savaşlara gelindi. Kitap icad oldu, tüfek geçildi, ama mavi gezegende bir metal yorgunluğu ve ana rahmine dönüş hazırlığı var., | T Şefika/ T Polikar, 1997, 10-11
s.
Amatörce | Camille amatörce bir hevesle: -Neden? Ben hiç de nefret etmem fırtınadan, dedi.herhalde korkmam., | Colette, Dişi kedi, 1954, 49
s.
amazon
a.
"Seni, hanım hanım örgü örerken hayal etmek epi müşkül... Sen benim için daima beli tabancalı amazonsun... Halbuki eskiden incecik, güler yüzlü, bir nazik kadındın.", K Tahir, C Yazoğlu, Notlar, 23.10.1947, s.237"
Amazon | Büyüleyici güzelliğiyle kalkıp bir Amazon savaşçısı gibi dikildi karşıma., | S Dölek, Kirpi, 127
amazon lalesi | **/
a.
amazonit taşı | ayn. Anl. Amazon taşı. | Bunun yeşil bir renkteki çeşidine Amazon taşı (Amazonit ) adı verilir. Büyük kısmı mikroklinden ve nadir hallerde ortoklasdan ibaret olan amazon taşının rengi, bazı defa yeşilimsi mavidir. Yontularak ziynet taşı olarak kullanılır., | AÜ Ziraat Fakültesi D, 1949, S 11-15, 336
a.
Amazonkent | Amazon ormanlarının çeşitli yörelerinde yer alan derme çatma ağaç evlere benzerlik açısından kullanılan derme çatma inşaat. (Yazarın niyeti, hikayedeki yeri ve Amazon evleri araştırmasından edinilen sonuçtur, herhangi bir kaynakta tanımı söz konusu değildir). | Modern 'amazonkent' hazır olunca, iş, bütün bir yuva halkını buraya nakletmeye kalıyordu. Ne yazık ki, bunun da tek çaresi, bir yuvayı tamamen yerle bir etmekti., | İ E Şumnu, Hatıralar, 58
a.
amazonluk –ğu | amazon lalesi -n.stein m min. amazonit -n. tum n amazonluk, | Karl Steuerwald, Almanca-Türkçe Sözlük, 1974, 25
a.
ambalaj | SOĞUK ALMA Yatarken bir iki dane Aspirin BAYER komprimesinden alındıkda az zaman zarfında tedavi ve faideli bir suretde terleterek umum ihtilatâtı teb'îd eylemiş olur. En muannid ve vahim soğuk almalar Aspirin BAYER komprimeleri ile zail olur. Hakiki olduklarını temin eden kırmızı bandrollu (BAYER) ambalajına dikkat ediniz. Resimli Gazete, Sene 3, Numara 124, | 7, Cumartesi 16 Kânûnisâni 1926
s.a.
ambalajlı | mahalle arasında bir hastahane açmış / ayağiyle tıpış tıpış gelen / arka kapıdan ambalajlı çıkarmış., | H N Erer, HM, 1962, 88 | Ambalajlı | Sağlıklı ve güvenli gıda tüketmek istiyorsanız, ambalajlı gıda maddelerini tercih edin. O Müftüoğlu, Hr, 7.8.2018
s.
ambalajsız | Sargısı olmayan | Açıkta tutulan gıdalardan, özellikle ambalajsız satılan ve dolayısıyla kirlenme olasılığı yüksek et, süt, tavuk eti gibi yiyeceklerden uzak durun., | O Müftüoğlu, Hr, 7.8.2018 | Ambalajsız gıda, kimliksiz ve kalkansız gıdadır., | | https://www.yasamicingida.com › gida › gida-guvenligi, 10.3.2021
s.
ambale | Bitmek tükenmek bilmez bir hızla müşteriyi ambale etmeli, sıkılmasına izin vermeden event manyağı haline getirmeli., | SavaşÖzbey, HürCmrts, 3.9.2016
Ambar | Kamu görevlilerinin kullanımına verilen dayanıklı taşınırlar, kullanıcıları tarafından başkasına devredilemez. Kullanıcılarının görevden ayrılması halinde söz konusu taşınırların ambara iade edilmesi zorunludur. Bu şekilde teslim yapılmadan personelin kurumla ilişiği kesilmez., | Taşınır Mal yönetmeliği, 18.12007, RG 26407, md. 5, | 4 | sanal ambar | i) Sanal ambar: Tesis kapsamındaki taşınırların yalnızca elektronik ortamda takip edilebilmesi amacıyla oluşturulan ambarı, | Taşınır Mal yönetmeliği, 18.12007, RG 26407, md. 4, 1 | İ | Yaratmak yoktan var etmektir. En akıllımızın kafası bile bizden evvelkilerin depo ettiği bir sürü bilgi ve tecrübenin ambarı olmaktan ileri geçemez., | S Ali, İçimizdeki şeytan, 14
a.f.
Ambar ağzı | Surat asıp Mahon'la birlikte ambar ağzıyla manikaların etrafında, havayı koklaya koklaya gezip durdular., | Conrad/Çakmak, Gençlik, 37
a.
ambarcı | bir iki kirli işten sonra son olarak şansını dışarlarda denemek istiyor ve bir gemiyle Afrikaya kaçarken Akdeniz açıklarında ambarcı tarafından yakalanıyor., | M Gezen, 1982, 54
a.
ambargo koymak | Ödüllerin tümünü almak, kazanmak. | 24 yıl sonra bir ilki başardık... Ödüllere ambargo koydu. Filenin 'Altın' Sultanları namağlup Avrupa şampiyonu! Zafer Türkiyenin, | Hürriyet, 4.9.2023
bf.
ambargolamak | Papadopulos'un KKTC'ye yardımı, ticari ilişkileri AB içinde ambargolayarak; AİHM ile arazi / mülk ihtilaflarında tazminat taleplerinde bulunarak yapmaya çalıştığı bu değil midir? , | MKÖke, 13.7.2006, | http://www.usakgundem.com/haber/5865/ayriliga-dogru.html
f.
ambarlama | depolama. | Denizcilik Bankası T.A. Ortalığından: 1- 1 Şubat 1953 tarihine kadar İstanbul, İzmir ve Trabzon liman ambarlama sahalarına alınmış ve bu tarihten sonra alınacak olan tekerlekli vasıtalarla diğer bütün eşyaya ait ambarla tarife rejimi değiştirilmiştir., Resmî ceride, Böl 1, 1953, 5432
a.
ambarlamak | ... [ ambarladı ] etti. Badehu [sonra] kaht u galâ [kıtlık ve pahalılık] seneleri geldi. Yedi yıl sürdü. İklim-i Mısır'dan başka Şam tarafında dahi kaht u galâ vardı. Mısır'ın mîrî anbarlarından başka bir yerde zahire bulunmaz ..., A Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hülafa, 1966, 23
f.
Ambarlanmak | BİR TOHUM GEREK, diyoruz. / İnsanın içine düşmeli. Orada yeşermeli. / Orada göğermeli. / Orada başak tutmalı. / Harmanı hasadı insanın içinde olmalı. / İnsanın içinde savrulup, içinde ambarlanmalı... / İnsan ona değirmen kesilmeli. / Bu değirmen bizde çağıldamalı., | Fethi Gemuhluoğlu, ? ?
f.
amber
a.
"Tecelli eyledi nur ile envar / Ol kandil üstüne geldi bir amber / Onda ruh ayrıldı hep birer birer / Doksan bir çarkının perinde idim.", San, Hicranî, 154"
Amber | Çin toprağından yoğrulmuş ufak şirin çömlekler içinde yanan ateşler, amberler ortalığı güzel güzel tütsülüyor, yerlere avuç avuç atılan güller ve daha adlarını bilmediğim birçok çiçekler mis gibi kokuyorlardı., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 283 | sarışın hurmalar, gümüş paralar / uzak otlar, ipek topları, amber kokularıyla., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 55
a.
amber tesbih | kehribar tesbih. | Saçlarımı, alnımı okşuyor; elinden hiç düşmeyen amber tesbihi yüzüme sürünüyordu., | RNGüntekin, Damga, 11
a.
Amberiye | Bahçelerde biberiye / Şişe dolu amberiye / Sen benimsin gel beriye, | Rumeli türküsü
a.
amberlenmek
f.
Bûyuñ işidür murg-ı cân ey dil-rübâ vakt-i seher / Râhat virür bâd-ı nesîm 'anberlenenlerden misin 'İzzetî-i Adanavî, (Oğuz Ergeç Koleksiyonu Mecmû'ası. vr. 12a)
ambiyanslı | En son Civan adlı markanın defilesine sahne olan antika ambiyanslı Sivuple, sessiz ve derinden çok konuşulanlar arasına girdi bile..., | O Baştürk, HKelebek, 20.9.2014 | Pek ambiyanslı bir yer değil!, | Bir Demet Tiyatro? . StarTV 31/03/2021 18.00
s.
amblem | Beyler ben politikaya girmem. Size ille de bir eşek gerekliyse memlekette tonla eşek var. Birini alın 'amblem' olarak kullanıverin. Benim eşek mi, başkası mı kim anlayacak? , | M Gezen, 1982, 93
a.
amblematik | çift anlamlı. | Amblematik sözcük / (...) Anne, elinde torbalarla çarşıdan dönüyor. Çocuk, önce kendine ne getirdiğini soruyor ve sonra hızla torbaları karıştırmaya başlıyor. Ve birden eline kocaman bir sprey tüpü geçiyor. Annesine dönüp, bunun ne olduğunu soruyor. Dolaşmaktan ayaklarına kara sular inmiş anne, kendini koltuğun üzerine bırakıp çocuğu başından savmak için, | Koltukaltı spreyi yavrum diyor. Kadıncağız dinlenirken kulağına bir tıss sesi, daha sonra da burnuna bir parfüm kokusu geliyor. Usulca yerinden kalkıyor ve çocuğu aramaya başlıyor. Küçük adam spreyi iki eliyle tutmuş, salondaki koltukların altına sıkarken yakalanıyor. BU TÜR SÖZCÜKLERE AMBLEMATİK SÖZCÜK DENİR. YANİ ÇİFT ANLAMLI SÖZCÜK. Bunu öğrenmek bizi bu tür komik yanlışlara düşmekten koruyabilir., | Y Ural, Temel Reis, 112-113
s.
amboli | Bir atardamarın dolaşımla gelen bir madde ile tıkanması hali.
a.
tıp
ambulans havası | ambulans havasında gidelim havası ama sanırım ya yoruldular ya da hesabı kullanan arkadaş sıkıldı bilemiyorum. bir de meslek adına bir sözleri olmayınca ülke gündemi fazla ekonomiye kayınca ister istemez paylaşamaz oldular. ciddi anlamda ülkede bir hukuksuzluk olsun da ambulans arkasından gelelim havasındalar.
a.
ambulansçı | 1. cankurtaranı süren kimse 2. Cankurtaranda hizmet veren kimse | ...ambulansçı duruma bir bakmış, kaşla göz arası sen kapıdan bir adam bul, battaniyesinin iki ucundan tut, bizim hastaneden bir sedyeye at, kaybol-, | NGenç, BuÇağınSoylusu, 25
a.
amca | Google amca | Yağ lekesi nasıl çıkar? sorusu Google amcaya sorulan en popüler sorulardan birisi olsa gerek.16.10.2022+
a.
amca oğlu bk. Emmioğlu | Amca oğlu Osman'la kahvede sohbet ederken onun ahırının boş olduğunu, öküzleri oraya koyabileceğini öğrenir., | asicaldan, 3.3.2017
Amcık amcık konuşmak argo. | Şimdi amcık amcık konuşan herkesten yıllarımı istiyorum. Sebebi meçhul bir şekilde Kılıçdar'a aşık olanlar, foncu medya çalışanları, kanaat önderi Nevşin olanlar, davarın teki olmasına rağmen üst perdeden konuşanlar, political science phd (evlerden ırak) tayfa, hayattaki tek özelliği | Akp'li olmamak olduğu için aptal Chp ezberinden bir gram sapan herkese | Akp'li! yaftası yapıştırıp laf anlatmayı imkânsız kılan moronlar, kaybettiğim yıllarımı geri verin. Çünkü benim bu kayıpta hiçbir suçum yok. Hatta size laf anlatacağım diye sinir krizi geçirdim. Gücümün yettiğince kıçımı yırttım, en zayıf adayla seçime girilmez dedim, Tayyip denen adam küçümsenemez dedim. Şimdi yıllarca sizin salaklığınızın kahrını çekmeyi reddediyorum. Yıllarımı verin., | Cemre Demirel @msikkofield 29.5.2023, twitter
amcıklama | Lan oğlum adam beyin amcıklaması geçirdi.?? Karpuz paramparça oldu aq., | @Wysbdk, 1.7.2022, twitter
a.
amcişko | amcacığım. | Yeğenim babasına babişko dediği için bana da böyle hitap etmeyi uygun görmüştü. bi ara da babasına babacık bana amcacık diyordu., | 01.12.2012, midesiz, EkşiS
a.
amed / amid | 1. Diyarbakır'ın eski ismi. 2. Kürt milliyetçilerinin Diyarbakır'a verdiği isim. | İş dünyası Amed'e çıkarma yaptı, | T, 21.6.2013
a.
amel | Duvarlarda iki kılıcın gümüş çaprazı, / Sene 1053 amel-i Şahin Usta / Üstündeki talik yazı..., | Ortaç, BRE, Denemeler, 68
a.
amel defteri | Türkiye'de Amerika'da olduğu gibi Meclis üyelerinin amel defterini tutan sivil kurumlar maalesef yok., | EUslu, T, 22.6.2011
a.
amele | amele yanığı | Amele Yanığı: Yok yaa, adam çalışırken krem sürsün de kaysınlar tuğlaların arkasında demi ..., LeMan: krönik hastalığınız, 1991, C 46, ?
ar.
amelelik | işçilik, gündelikçilik. | Elif'in babası işsizdi. Aradığı halde iş bulamıyor, arara sırada tarlalarda amelelik yaparak evin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyordu., | Sümeyye Şentürk, Elif, 65
a.
ameli manda | Pek ameli mandayız! Atinadan kalkan bir uçak iki küsur saatte, İstanbula muvasalat etmektedir. Buna mukabil, uçaktan inen ve Beyoğlunda oturan bir yolcu, Yeşilköyden Tepebaşına iki buçuk saatte gidebilmektedir., | GugukG, 17.5.1947, 2 | Bu gece sokakda bir erkek arkadaşımın danslı çayına davetliyim. Pek ameli mandayız!, | R N G, Tanrı Misafiri, 75
amelîleştirmek | Uygulama haline getirmek. | Üniversitelerin yanında, tecrübeler yapılacak, nazari bilgileri amelîleştirecek zengin laboratuvarların da bulunması şarttır., | Taray, 114
f.
Ameliyatlı | ameliyat geçirmiş olan kimse. | Geçende / otele / Hacının ameliyatlı emmisinin oğlu geldi., | H N Erer, HM, 1962, 90
s.
ameliyatsız | ameliyat yapılmaksızın. | Tebliğimizin baş tarafında da belirttiğimiz gibi, vagina atrezisi vak'aları çok değişik metodlarla (ameliyatsız veya ameliyatla) tedavi edilmiştir. Neo-vagina, hastayı psişik ve sosyal yönleri ile topluma kazandıracak ve hastanın kendine güvenini arttıracaktır. Başarısız veya yetersiz bir ameliyat bu hastaları demoralize ..., Türk Tıp Cemiyeti mecmuası, 1969, C 35, 627 | -Ben vâdediyorum ki , derdin ameliyatsız geçecek ve bir daha da nüksetmiyecek . - İnanmam , Füruzan bey ! Bakın , bu sözüm için de ben şimdi sizden af diliyorum ! Gözlerinize , muhakemenize nasıl hâkim olacaksınız ? , | E E Talu, Beyaz ?emsiyeli, 1939, 387 | 206. D. 80 model kamyonlar için bakım kitabı. 206. Dağ çocuğu 221. Dağların bekçisi. 222. Daimî mide ve duodenum aspirasionu, cerrahideki değeri, perfore ülserlerin daimî aspirasion ile ameliyatsız tedavisi. 315, | Türkiye bibliyoğrafyası, 1952, C 19, 488 | Oysa ki, böyle bir röflünün ameliyatsız , diskinetik hastalarda ve kariayı hedef tutan ameliyatlı hastalarda hiç de nadir görülmeyen bir keyfiyet olduğu malumdur. Ameliyatsız hastaların bir kısmında röflü, müstakilen bulunabilmekte ..., | Türk Tıp Cemiyeti M, 1966, C 32, 145
s.
tıp tıp
ameliyevî | Bir sembolle bir | kuvve sayısı, daha umumi olarak mücerret sayı ile ameliye sayısı arasında değiştirilebilme, muadillik vardır. Bütün tabiî sayı problemi bu muadilliğin esası ve kanunlarını izah etmekten ibarettir. Bu problemin bir hal şekli, tabiî sayıların ameliyevî olan müşahhas sayıları temsil temsil ettiğini söylemekten ibarettir., | H Z Ülken, Mantık tarihi, 1942, 292
s.
amelli | uygulaması olan. | İnanışlar. Nazara sebep olabilecek insanları kötü amelli olarak, tanımlarlar./ | Kötü amelli Nazar değdiren, Göz erdiren insanların dış görünüşleri inanışlarca tasvir edilmezler. Dişilik, erkeklik bakımından da ayrılmazlar. Çünkü kadının kötü amelli olabileceği gibi, erkek de en azından onun kadar kötü amelli olabilir., A Tacemen, Türk kimliği: Halkbilimi verileri zemininde Türk kimliği, 1998, 386 | Allah amelli ilim nasip etsin., M E Kalıpçı, (Kütahya) 24.05.2025
s.
amelsiz | Bildiğiyle amel etmek farzdır, çünkü ilimsiz amel ve amelsiz ilim sahibi, tek kanatlı kuşa benzer., | V A Tok, Alış veriş kitabı, 50*
s.
amennâ
Tamam. Dediğin gibi.
"-Belki de gerçekten öyledir. -Amennâ! Neden olmasın? Polinka'nın ışığı altında sihirli bir dünya kurulacak.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 39"
amentü | Bir oluş, düşünce veya ideolojinin temelini oluşturan değer yargıları. | Rençperlik çetin bir iştir. Uyanık davranmak bu mesleğin amentüsüdür., | MYağmur, 73 | -Men Rabbüke? (...) –Yahu evladım amentüyü oku işte. -Ha onu diyosunuz, İsmet Özelinkini mi yoksa diriliş neslinin amentüsünü mü? , | karikatür, 10.11.2015g
ar.
Americano | Filtre kahveler, americanolar, latteler, mochalar artık soya / badem / fındık sütleriyle tercih ediliyor., | M, ÇağdaşErtuna, 10.5.2016
a.
Amerikalı | 1. Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı | Vahşi bir Amerikalının bir saatlik eğlencesi onun beş gecelik ziyafetinden daha pahalıdır., | Y K K, | Erenlerin bağından, | Okun ucundan, 51 MReşit | Derken Amerikalılar, önce kusmaya başladılar, sonrar da yerlerde yuvarlanmaya..., | T Aral, SÖ, 99 2. | Amerikanın bulunduğu toplantı, yer. | Amerikalı veya Amerikasız, konferans nasıl olsa yürüyecekse de, Amerikasız yürüyen konferansın neticesi afâkî olmaktan ibaret kalabilir. Amerika birçok Avrupa devletlerini o kadar alâkadar etmezse ..., | F R Atay, Londra konferansı mektupları, 1933, 26
s.a.
Amerikalılık –ğı | Amerikalıkla alakası olmıyan Richard'ın pervasızca kullandığı otomobil geldi, önlerinde durdu., | Bromfield, 1956, 411
a.
Amerikan elması | İki bisküi arasına sıkıştırılmış ince bir dilim jambonu ve bir Amerikan elmasını ısırır., | Colette, Dişi kedi, 1954, 19
a.
Amerikan fıstığı | balık etli kadın | Balık etli, büyük göğüslü kadınlar neden daha çok ilgi çekiyor? Amerikan fıstığı, altın oran vücut, kum saati, armut ve 8 sayısı tipi gibi isimler de verilen bu forma dünya çapında sahip olanların oranı sadece yüzde 8., | M, 23.12.2015
a.
Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalığı vet. | Hastalıkla mücadelede; HSZ Yönetmeliği'nin 129. maddesi ve bu Yönetmelik çerçevesinde hazırlanan | Bal Arılarının Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalığına Karşı Korunma ve Mücadele Talimatına titizlikle uyulacaktır. 26.3.2011
a.
amerikanca | Amerika İngilizcesi | Ve muhabbet devam etti... Rakının biri gidip biri geliyor. Amerikanca-Türkçe karışımı şarkılar ortalığı çınlatıyordu., | TAral, SÖ, 99
a.
Amerikancı | Amerika yanlısı. | Hele hele Kennedy'den daha fazla Amerikancı bir tavır ortaya koyan yetkililerle İran'ın karşısında yer almamız, onlarla ağız birliği etmeden Afganistan'ın işgaline karşı tavşır alamamamız, aklın alacağı şey mi? , | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 37 | Yedi sekiz dokuz Rusya domuz on on bir on iki İngiltere tilki on üç on dört on beş Amerika kan kankardeş.Amerikancıyız elhamdülillah çocukluğumuzdan beri., | B karagül, 30.6.2019, rindan vatsapı
s.
amerikancılık -ğı
a.
amerikan taraftarlığı.
it. özel ad America'dan + tr. -cılık
Bildiride kavga, Amerikancılıkta ittifak M A Güller, Cumhuriyet, 28.12.2023
Amerikancılık –ğı | Polonyalıları en güç anlarında birleştirdikten sonra en rahat zamanlarında terk edip gitmiş olan ideallerinin arkada bıraktığı yeri, Amerikancılılık hemen dolduruverdi., | Ümit Şimsek, UÜ, 106
a.
Amerikanomanyaklık | bir tür hastalık | Serge Rezvani, Amerikanomanyaklar'ı 1970 yılında yani 68 isyanından hemen sonra yazmış. Romanda anlatılan hikâye ise, 30 yıl sonrasında, yani 2000 yılında Cannes'da geçiyor. 50 yıldır birbirlerine aşık iki çöplük ihtiyarı olan Cypriuche ve Loupiote'un ortak noktası, bir tür hastalık olan Amerikanomanyaklık. Yani Amerikalı denizcileri, Cannes'ın arka sokaklarında bir bir temizlemek!, | P. Barışta, T, 29.08.2010
a.
Amerikanvâri | Ettikleri kötülüğü düşünemeyen yenilikçiler, yangınların boş bıraktığı bu yerlerde, bugün Amerikanvâri geniş, dümdüz caddeler açmayı ve aynı biçimde evler yapmayı tasarlıyorlar., | Loti, CCT, 36 | Bu fikrinin Amerikanvari ve taşra zihniyetli olduğunu ileri sürerek kendi kendini tashih etmeğe çalıştı., | Bromfield, 1956, 273
s.
Amerikasız | Amerika olmaksızın. | Amerikalı veya Amerikasız, konferans nasıl olsa yürüyecekse de, Amerikasız yürüyen konferansın neticesi afâkî olmaktan ibaret kalabilir. Amerika birçok Avrupa devletlerini o kadar alâkadar etmezse ..., | F R Atay, Londra konferansı mektupları, 1933, 26
s.
Ameş | 1. Gözü zayıf olan, gözünün yaşı durmayıp akan 2. Tomlaç gözlü.
s.
Ametistler | Abanoz bastonuna dayanan ve siyah elbisesinin üzerine ametistler takmış olan ihtiyar kadın, sert bir hareketle Ellen'ın elini sıktıktan sonra, saçlarının biçimini tenkit etti., | Bromfield, 1956, 73
amfibi
a.
suculkaracıl
"Amfibi hücum gemisi", 30.5.2023"
amfibi | Örneğin sebzelerin yanı başına inşa edilecek küçük bir suni gölcük, pek çok faydalı böcek ya da amfibiyi kendine çeker., | 22.7.2016, Ev Yapımı Sebzeler, 4
a.
amfibyum TDK-da yok ama deniz kızı açıklamasında geçiyor.
AMH | Özellikle ailesinde erken menopoz şikayeti olan kadınların yumurta kapasitesini ölçen FSH, AMH ve 'antral folikül sayısı' gibi ölçümleri yaptırarak çocuk sahibi olmak için zamanlama yapmalarını öneririm., | HKelebek2, 19.7.2016
kıs.a.
tıp
amık I (Rize yöresi) suda yaşayan çok ince uzun ve beyaz renkli kurtçuk gemici 49, 29.10.2008, Ekşi
amık II | 'sikik'e benzetmeyle am-mak'tan (krş. s.k-mek) amılmış biçiminin –İk ekiyle türetilmişi. | amık küfür olarak kullanışı zor ve rahatsız olan am kelimesinin abuk bir türevi..., | 28.1.2002, issue, EkşiS
s.
amidî | Amidli, Amid'den olan kimse/şey
s.
amigdala | 156 milime 66 milim, neyleyim / doların enini boyunu. / Bazı şairler amigdalayı, / ben ayna nöronları., | Ahmet Güntan, mahkeme kitap, 2006,39 | Hepimizin kafasında zımni kabuller var. Buna göre herkes birbirine ne kadar benzerse o kadar iyi olur diye düşünüyoruz. Beynimizin amigdala bölgesinin istediği şey bu. Ama böyle birşey mümkün değil. S Erener, 13.6.2011 VatanG
a.
tıp
Amigo | Önceden de hissederdim. Bilirdim, sezerdim. Bir keresinde en yakın arkadaşım gelip anlattı ağlayarak. Bir kadınla görmüş Erkan'ı. İnandım. Tabii arkadaşıma renk vermedim. Yanlış görmüşsündür, benzetmişsindir dedim. Erkan'a da bir şey belli etmedim. Söylesem, ima etsem... üste çıkardı kesin. Amigo ne de olsa., | Onur Çalı, Geçen sene doğanlar, 2013, 15
amigoluk –ğu | Amigoluk modeli, siyasetin kitlenin tümünü 'fıtraten' kucaklayan 'organik' lider tarafından yapıldığı, takipçilerin de lideri tekrarlayarak makbul hale gelmeleri 'ilkesine' dayanıyor., | EMahçupyan, KararG, 31.7.2016
a.
amigovari | Amigo gibi davranan | Bu ülkede bilip bilmeden sallayan insanlar, yorumcuların bilgiye dayalı olmayıp amigovari ve Federasyonu yıpratmaya yönelik söylemleri, ne yazık ki gerçeklerin üzerine bıçak gibi saplanıyor., | | http://www.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a428884.aspx, 30.12.2009
s.
amigurimi | Amigurimi bebekler 5.00 TL -100 TL Akçaabat YHG, 3.7.2018, 2
a.
âmil | çalışan | Harpten sonra İngilterede filim âmilleri ile sinemacılar anlaşmazlık halinde idiler., | Sanatlar, C 1, S 1, 15.2.1955, 43
a.
amin alayı | Baştatıldı Mustafa / Mahalle mektebine / Amin alaylariyle/ Okula gelmişlerdi., | T Aydın, Atatürk'üm, 1964, 5
a.
amin ünlem, din b. | Öyle olsun, Allah kabul etsin anlamlarında, duaların arasında ve sonunda kullanılan bir söz amin alayıa. Eskiden çocukların okula başlarken yapılan ilahili, aminli, hediye vermeli tören | Bir gün mektep amin alayına gidecekti., | RNGüntekin, Damga, 7
TDK-
Aminlemek | Aminleyen herkese hediyemiz 3 ihlas 1 fatihayla aminleyelim. Önce Peygamberimize ve tüm peygamberlere ve alimlere ve salihlere ve şehitlerimize ve annelermize ve babalarımıza ve hocama ve gurup bacılarıma tüm Muhammet ümmetine hediyemdir., | Edip Yağmurlu, 26.11.2021, vatsap
f.
amip | amip karada yürümek denizlerde yüzmek kurbağı ve sülük gibi bataklıklarda yaşamak istidadına malik bir hayvandır). Cevabile karşılaşır ve nihayetülemir (amip) yani (tek hücreli bir ilk hayvandır) cevabını alırız., A Korunan, Basair, 1941, 83++ | Evrenin yaradılışından bu yana / Amiplerden sonra memeliler / Rüzgar ağaç su., | Ö Yaşın, Mehmetçik Kıbrısta, 1960, 47
a.
amipler gibi çoğalmakİçimdeki isteksizlik, karamsarlık ve kuşku, amipler gibi çoğalıyordu., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 67
dey.
amiplik –ği | İşler Barış'ın amipliklerine rağmen bir süre için Kemal'in planladığı gibi gitse de Cazibe'nin hamilelik olayını en son öğrenmesi gereken kişi, Simge öğreniverir., | HT, 16.4.2011
a.
amiral gemisi | Bentley'in amiral gemisi yıl sonu yollarda.
a.
amiralbattı / amiral battı | En az iki kişiyle oynanan, karelerden oluşan zemin üzerine yerleştirilmiş karşılıklı on geminin kurallara dayalı hamlelerle isabet ettirilmesine dayalı zekâ ve strateji oyunu. | Hâlâ bugün olmuş, bu güvercin gübresinin nasıl tüketildiğine hiç kimse akıl sır ERDİLememiş. Tabi bu durum bu garbAMİRAL'ı batırmış. Garibistanda oynanan AMİRAL BATTI oyununa esin kaynağının bu olay olduğu rivayet edilmektedir., S Düzgün Bakır, 2007, 81
a.
amirallik | Osmanlı donanmasını incelemeye gelen 'İngiliz amirallik birinci lordu William Palmer' çok şaşırmış, raporunda 'Donanma diye bir şey yoktu' yazmıştır., | ASicimoğlu, Hür, 2.10.2016
a.
Amirane | Ablasının zaferlerini uzaktan takip ediyor, fakat amirane tavırları ve yolunun üzerinde duranları çiğneyip geçmesinin karşısında başkaları gibi huşu duymuyordu., | Bromfield, 1956, 357
s.
âmirâne | Fakat genç kızlığından beri ailenin içinde herkesten ziyade kendisine hürmet ettiren ağır, haşmetli ve âmirâne bir hali vardı., | YKK, KiralıkKonak, 25 | İsmet hanım, korkunç bir hareket ifade eden bir kahkaha attı. Sonra, azametle ayağa kalkarak amirane fena ve korkunç bir bakışla: -Buna dair fazla bir kelime daha istimem, dedi, işitiyor musunuz oğlum? , | Saliha Öz, 47
z.
Amişler | Nasıl Protestanlık içinde dogmatik ve ılımlı ekoller varsa ve günümüzde Hıristiyanlığın en muhafazakâr yorumlarından (sic) olan Amişler Protestansa, Selefilik içinde de benzer bir ayrışma vardır., | CKenar, T, 22.4.2013
âmiyanelik –ği |
a.
amk / .mına koyum / koyayım sözünün kısaltılmışı 15.2.2016g
amlamak | Yeni. | bir erkeği amlamak (...) öncelikle, biliyorum senin o minicik uzvunu kapladığım gerçeği hoşuna gitmiyor. porno filmlerde öğrendiğin ve hayatına tatbik etmek için uğraştığın şu, kadının cinsel uzvunu yırtarcasına ilişkiye girme ritüeli hiç bir zaman gerçekleşmedi. beni orgazm edemediğin zaman* nasıl zevk alıyorum biliyor musun? seni amlayarak. ne oldu, bir an annenin güvenli, sıcacık kucağına geri kaçmak istedin değil mi? evet, biliyorum şimdi toplumun sana verdiği görevi en iyi şelilde kullanıp | amlayarak kelimesini farklı biçimlere çekeceksin. sana birşey söyleyeyim mi? çekeceğin tek şey bu olmayacak., thats the way aha aha i like it 29.11.2011 14:37, EkşiS | doğru diye düşünüyorum. meme atmakla kalmayıp birbirimizi amlayarak mutluluga kanat aciyoruz, peach @imgoingtosueyou 7 May 2019, Twitter
f.
ammizade | amcaoğlu | Muhbirlik meselesinde gelince; bu haberler Hamdi Bey'in kardeşi oğlu ve damadı ve ammizadeleridir., | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 488
a.
amnezi | Birgün gazetesi, Genelkurmay Karargâhı'nın boşaldığı gün, Mehmet Baransu'yu manşete taşıyabilecek, ÖDP, TKP ve Halkevleri ile ortaklaşa olarak bu krizin AK Parti'nin orduyu ele geçirme operasyonu olduğunu iddia edecek denli amnezi halinde., | MEsayan, T, 1.8.2011
a.
amniyosentez | anne karnından sıvı alınarak ceninin down sendromlu olup olmadığının tespiti işlemi | Down sendromu riskine, anne karnında tespit için 'amniyosentez' yerine anne adayından alınan kar örneğinden de tanı konulabiliyor., | T, 22.5.2013
a.
tıp
amniyotik | amniotic band syndrom Amniyotik band hamile bayanlarda bebek kesesi içinde görülen iplenme durumudur., Diğer adlandırmaları ADAM kompleksi (amniyotik deformite, adhezyon, mutilasyon. 19.3.2009, blogyorum.com/amniyotik-band-nedir/ -
s.
ing.
amofta
amofta | Trabzon deyince aklıma bir salkım kareymiş gelir / Bahçeler dolusu zindan yeşili / İçin için kandil kandil ballanır / Kandiller içinde bir kandil yanar / Bir kız deli gibi koşmaya başlar / Yanaklarında amoftaların alı / Dudaklarında kareymişlerin moru / Göğsünde... elinin körü, | B R Eyupoğlu, ?
a.
amok | önüne çıkan her şeyi parçalayarak, öldürerek çılgınca koşmak, koşmak ve sonunda acı içinde ölmek amok koşucusu | Amok koşucusu yorulmuştu... Oysa onu daha ne acılar bekliyordu., | SKamuran, T, 25.7.2012
a.
Amon | Eskiden sıcak aynası üstünde dünya haşmetinin en büyüğünü yansıtan, Amon'un altın büyük gemisi ardında alay halinde bunca tanrı ve tanrıça kayıkları taşıyan ve çağların fecrinde insan şekillerinde olduğu kadar mimari buluşlarda kusursuz saflıktan başka bir şey bilmemiş olan zavallı, zavallı Nil!, | Loti, CCT, 219
a.
Amonculuk –ğu | Sözde insanlar için sözde uğraşlar ve sözde inançlar. Samarilik, pağanizm, ra'cılık, amon'cuculuk (sic). Kendileri için sözde bir nizam kurdular, gerçek insanların akıllarını, maddi ve manevi birikimlerine el koymak ve köle yapmak için yaradıcıya karşı bilim (metaryalist (sic)) ürettiler. boşuna gürültü çıkaran kalabalık, | @kitapcieren, 9.4.2023. twitter
a.
amonyaklı | içinde amanyok bulunan | Tomas unu, bütün amonyaklı ve amonyağı ihtiva eden gübrelerle karıştırılmaz. Bundan başka süperfosfatla, pero-guano ve ekseri organik gübrelerle de (kan, boynuz tozu gibi) karıştırılmaz., | Çiftçi, 1952, S 76-96, 90
s.
amoral | Hangi dürtüler, bir kısım eski sosyalisti, (Alper Görmüş'ün eşsiz tarifiyle) | hazcı bedende militarist ruh sahibi bir kısım kinik-inançsız sözde-Ergenekoncuyu ve nereye çarpacağı belirsiz serseri mayını andıran bir kısım marazî, amoral nihilisti, Murat Belge'ye düşmanlıkta birleştiriyor? , | HBerktay, T, 8.9.2011
amoralite | ahlak dışılık | Neden yazıp çiziyor, okunuyor –ve bizim ahlâk dışılığımıza, 'amoralite'mize kâh alternatif, kâh ayna olabiliyorsunuz? , | HBerktay, T, 29.10.2011
a.
fr.
Amore | Birden bir müzik çalmaya başladı, İspanyolca ya da İtalyanca bir şarkı, bir gitarın şehvetli ve ağır titreyişi. Ancak amore sözcğü çınlayınca Maria Leonidovna cihazı kapattı ve pencereye yaklaştı., | N Berberova, Mozart'ın dirilişi, 1994, 24
a.
Amorfik | Şafakta amorfik, amatist ve tenoral arabalar dolaşmaktadır. Nükleer savaşlara gelindi. Kitap icad oldu, tüfek geçildi, ama mavi gezegende bir metal yorgunluğu ve ana rahmine dönüş hazırlığı var., | T Şefika/ T Polikar, 1997, 10-11
s.
amorflaşma | Burada bir de | şeyleşme diye tanımlanan niteliğini yitirme, amorflaşma, içerikten ziyade görsellikle öne çıkma hallerine vurgu yapan eleştiriyi de hatırlamakta fayda var., | MNBostancı, Z, 20.5.2012
a.
amorti
amorti: MP biletinin her çekilişte son rakamına göre biletlere verilmekte olan ikramiye. değeri biletin değeri kadardır.
Ampir | mim. | Ahmet Esat Efendi için İsviçreli mimar Fosatti'ye, Eyüp Sultan'da günümüzde de ziyarete açık olan Ampir üslubunda bir türbe yaptırır., | tarih, eyl 2014, ? | Evet Necip Fazıl Üstadımız piç mimari tabirini kullanır. Ondan önce kullananlar da var zannediyorum... (...) Yani biraz barok, biraz rokoko olmadı biraz ampir enstrümanları taşıyan yapılar için kullanılır..., | YZBaşbay, 16.1.2012 eposta | Hattie artık zengin olduğu ve masrafa aldırmadığı için istediği kadar kitabı vardı; salıncaklı koltuğu da Lily'nin kendisine verdiği odanın Ampir stili mobilyasının arasına yerleştirilmişti., Bromfield, 419 | Tiyatro tarihimiz açısından da önemli olan bu ampir yapı Saray kompleksinin vazgeçilmez bir parçası olması bir yana, türünün en dikkate değer örneklerinden biriydi., | BAyvazoğlu, Z, 12.1.2012
a.
ampirisizm | Tarihçinin mutlaka | yarar (ama millî yarar, ama | solun yararı) gözeterek konuşması gerektiğini savunan ampirisizm ve pozitivizm eleştirilmesinden bunu | anlamış metodoloji cahili çoluk çocuğun kulakları çınlasın., | HBerktay, T, 6.9.2012
a.
amplikatör | Sahnenin arkasında, amplikatörlerin, sigortaların falan olduğu yerde Piç Yavuz elinde bir mikrofon, bir takım kordonları falan fişe sokup takıyor, Tilt Mahmut da ona yardım ediyordu..., | TAral, SÖ, 150
a.
amprütasyon | uzuv kesme (Burada yanlışlıkla araya bir r harfi girmiş.) | Bugün pek azsınız. Neden acaba? Havalar düzliyor, dışarısı dershaneden güzel de ondan mı dersiniz? Ama, ben bugün amprütasyon yapacağım, demişti., | Hacıhasanoğlu, 1954, 57
a.
tıp
Ampul | Ampullerimizin hayatları pek kısadır, tabii sürümleri de ona göre fazladır., | Taray, 88/158 | kafasında ampul yanmak / ampulü yanmakjetonu düşmek, birden fark etmek, idrak etmek. | Tam aralarından biri çocuğun evine gidecek, Üsküdar esnafı birer ikişer hediye vermek üzere gelmeye başlıyor mu sana. Sırayla çocukları dolaşıp Yavuzların karyolaya doğru ilerliyorlar. İşte o zaman Yavuz'un kafasında ampul yanıyor., | T Aral, SÖ, 37
dey.a.
Ampullenmek | Ampulle ısınmak | En sevdikleri yer ise ampulun altında güneşlenmek, pardon ampullenmek. Ampulun yaydigi isi ile vucutlarini isitiyorlar., | 12.1.2006, | https://www.akvaryum.com/Forum/terrarium--12012006_k8763_sn2.asp | Yanal yarı dairesel kanalın ampullenmiş ucunun kabarması fenestra ... Dışbükeyliği geriye doğru yönlendirilir ve antero-lateral ucu ampullenir., | | https://tr.triangleinnovationhub.com/ear-useful-notes-human-ear, 9.1.2022g | Kimyasal olarak en kararlı yakıt çifti, AT + UDMH'dir, çünkü alüminyum tanklarda neredeyse sınırsız bir süre boyunca hafif bir azot azot basıncı altında ampullenmiş depolama için benzersiz bir yerli teknoloji geliştirmiştir., | 4.10.2019, | https://tr.topwar.ru/163161-raketnye-topliva-voennogo-naznachenija.html
f.
amputation | amputasyon | Buradaki ise bir 'ameliyat', daha doğrusu bir amputation'du., | MBelge, T, 24.3.2012
a.
ing.
ampute | Kesikli | Ampute atlet Pistorius Olimpiyat'a katılacak., | 5.7.2012, | http://www.cnnturk.com/video/spor/olimpiyatlar/2012/07/05/ampute.atlet.pistorius.olimpiyata.katilacak/45475.614275/index.html, 5.3.2017g
s.
fr.
Amsız | çok ince, kalçasız kadın. | Amsız Fatma, | Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, ? ?
s.
Amsterdamlı | Hollandanın başşehri olan Amsterdamda doğan veya sakin olan kimseİçinde roller coaster'ın olduğu ülkenin en eski temalı parkını ziyaret edeceğimizi söylediğimizde Amsterdamlı bir kadının resmen gözleri yaşarmıştı., | SÖzbey, Hürr, 27.4.2013
a.
amuled | Denizli'de polis tarafından gerçekleştirilen operasyonda, 6. yüzyıl dönemine ait olan ve Hz. İsa'dan koruma dilenmesi için hazırlanmış, genellikle hastalık ve çeşitli hastalıklardan korunma sağladığına inanıldığı ve 'Amuled' ismi verilen Mısır menşeli 2 adet el yazması kitap ele geçirildi., | Hr, 9.4.2019
a.
An'anât | tafsilatıyla. | İşi an'anâtıyla tamamen onlara nakl ve hikaye eyledi., | K D, E Ülgen, 194
a.
Ana | ana arı, arı beyi. | Fennî kovan alacaksanız: -Arısı ve balı çok bulunmalı, -Petekleri küflü olmamalı, -3 Anası mevcut ve büyük olmalıdır., | Arı Besle, Ziraat Vekaleti T.E.S., Ç72, 3
a.
ana akım / anaakım | James Fonda, Michael Douglas ve Jack Lemnon gibi oyuncuları kadrosunda barındıran James Bridges'in bu 1979 tarihli filmi anaakım sinema içinde çevre felaketlerine dikkat çeken ilk yapımlardan biridir., | U Vardan, Hr Ctesi, 5.6.2021, 2
s.
ana avrat dümdüz gitmek/geçmek d. Birisinin anasına-karısına küfretmek. eş. ana avrat düz gitmek | Ağadan gorhirsin gardaşım / Ağa döver / Ağa söver / Ana avrat düz gider, | C Yalçınkaya/Ş Belli, Anayaso D, | 1/19 | anam avradım olsun galiz bir yemin biçimi | Boşver beyefendi. Herkes kurt be... Anam avradım olsun, yedisinden yetmişine kadar herkes biliyor seni!, | OKemal, 1966, 43 ana avrat dümdüz gitmekdeyim | sövmek | Allahımızı karıştırma arkadaş, bak ana avrat dümdüz giderim!, | OKemal, BereketliTopraklarÜzerinde,
s.argo
Ana baba günü | Ellerinde kalan zahirelerini dağdaki mağara ve kovuklara sakladılar. Ana baba günü başlamıştı. Teşrini sani (Kasım ayı) 1333den Mayıs 1334e kadar bu sıkıntı ve elîm (acı verici) vaziyet devam etti gitti., | İ Arvas, TH, 26
a.
ana baba günü deyim | Özellikle yaz geceleri ana baba günü olurdu Şemsipaşa... Çünkü Şemsipaşada büyük bir de lunapark vardı., | TAral, SÖ, 69
Ana bacı | Günü gecesi birbirine karışmış, içi dışı hafiflemiş, kadınların ana bacı deyip eteğine, dizi dibine sığındıkları bir dert anası..., | Çokum, R Ana, 50-51
a.
Ana çocuğu | üç yaşına kadar olan çocuk. | Fadiş de herkes gibi, yanına yönüne bakındı, ana çocuğu göremedi (üç yaşına kadar olan çocuklara ana çocuğu deniliyordu)., | G Dayıoğlu, Fadiş, 127
a.
ana I | tr. anne anasını satmakdeyim | Bu böyle ve ben mi değiştireceğim anasını satayım! Altı üstü bir kendini ifade etme, bir kendini yaşama özgürlüğü., | AyçaŞen, www.radikal.com.tr/Radikal.aspx? aType, 13.2.2010
a.
ana II | Büyük şaşkınlık ifade eden ünlem. | Hiçbir yere gidemiyorum. Hava durumunu sunan spiker bu gece 25 santim daha kar yağacağını söyledi! Yuh ! Ana! 21.3.2011 eposta. | Anaa, dur Ali ağabey, ödüm koptu., | H Kıyafet, 1981,10 | ...tutuyorsa kocana kan verirsin, sen mi bunu diyen, anaaa, kadın bir oturdu bir kalktı, ben korkuyorum, öyle olur mu, koca devletin, hastanenin kanı yok mu-, | N Genç, Bu Çağın Soylusu, 23
ünl.
Ana kanun | teşkilat-ı esasi, anayasa | Bu kadar da değil... Türk milliyetçiliği prensibi, ana kanunumuzun ikinci maddesinde yer almış: Türkiye devleti milliyetçidir' prensibini benimsemiştir., | M E Bozkurt, Türklük davası, yeni sabah, 10.7.1943 / eğer milliyetçilikte ileri gidiliyor, diye hükümete soru sormak, hükümet de bunu bize izah etmek zorunda ise, ihtilal yapan büyük partinin programile, hükümetin politikasile ve nihayet ana kanunumuzla, kanunlarımızla taban tabana zıt olan bu yazılar için neden susuyoruz.
a.
ana konuşma | Keynote. Bir toplantıda ana konuşma; önemli konuşma.
a.
ing.
Ana konuşmacı | Bir konferans, sempozyum v.de ana konuşmayı yapan kimse.
s.
Ana kucağı / anakucağı | 1. Annenin şefkati, sevecenliği | +İşte memleketin tüm hallerinin ve zamanlarının bir araya toplaştığı, anakucağı kadar rahat, sıcak, güven dolu bu sokaklarda turalamak olurdu işimiz en çok., | HMeryem, 2002, 67 | 2. Bebeği yatırmak veya uyutmak için kullanılan, kendiliğinden sallanan bir tür araç. | ABDli bebek ürünleri firması Fisher Price, en az 32 bebeğin ölümüne neden olan ana kucağını piyasadan çekti., | Hr, 15.4.2019, 26
a.
GTS+
Ana kucağı | ABDli bebek ürünleri firması Fisher Price, en az 32 bebeğin ölümüne neden olan ana kucağını piyasadan çekti., | Hr, 15.4.2019, 26
a.
Ana yol I | ulu yol, esas yol. | Ve ana yol da Büyük Karamandaki maslağa iner. Burada sağda bir çeşmeye su verir. Çörekci kapısından Fatih meydanına girince kapı yanındaki maslaktan bir kol Akdeniz ayak Kurşunlu Medresesi karşısında Nakip hanına akar. Su artık Muvakkithane önündeki maslağa gelmiştir., | A S Ünver, Fatih'in oğlu Bayezid'in su yolu haritası dolayısiyle 140 sene önceki İstanbul, 1945, 35 | Diğer taraftan, bugün olduğu gibi, Kumkapı'ya doğru bir ana yol uzanıyor. Sarayburnu'nda geniş bir meydan ve bir zafer tâkı var. Tâ Söğüt gaazîlerinden başlıyarak, Anadolu ve Rumeli'deki bütün zaferlerimizin, zafer alaylarımızın, milli kahramanlarımızın heykelleri sıralanıyor. Öte yandan tertemiz yollar kalabalık fakat trafik mükemmeldir. İnsanlar evlerine tayyarelerle gidiyorlar., | N S Banarlı, Yahya Kemal Yaşarken, 1997, 189
a.
Ana yol II | usul, yöntem. | Elitlerin iktidara gelmelerinde iki ana yol vardır: (1) Kooptasyon (gelecek yönetcinin iş başında olan yönetici tarafından atanması), özümleme süreci ve elitlerin devşirilme kıstaslarındaki değişikliklerle aşamalı olarak (yani kerte kerte); (2) ayaklanma, devrim ve iktidarın zorla elde edilmesi çeşitlerinde olduğu gibi ani olarak (burda iktidar ansızın ve birden el değiştirmektedir.) Çoğunlukla iktidarın ani olarak el değiştirmesi aşamalı olarak elit olma yolları tıkanırsa ortaya çıkar... M Turhan, Siyaset ve Anayasa, 1995, 74
a.
Anaakım / ana akım | genel kabul görmüş, makbul (hafif bir eleştiri içerir.) | Batılı olmayan ana akım yazarların, Batıda kendi ülkelerinin birer temsilcisi olarak görülmesi, kuşkusuz hiçbirimize yabancı gelen bir hikâye değil., | EBereketli, T, 9.3.2011 | anaakım bk. ana akım | Şimdilerde rahatsızlığımın odağı milletten daha dar bir kapsama, ulus ölçeğine dek indi: Doğan grubunun satılması beni tedirgin ediyor. Bütün medya düzlemlerinin hükumet yanlısı patronlarca elde edildiği bir Türkiye'de, muhalif kesimler gitgide kendi | gettolarına hapsedilirse, bu muhaliflerin iyice ayrıksılaşmasına, | milletten kopmasına neden olacaktır. | Anaakım denen, aslında | ulusal sahne olan medyada kendi düzlemini bulamayan muhalifler için ilk sorun anaakımı ele geçirmiş olan temsil ve zihniyete büsbütün yabancılaşarak adeta bambaşka bir milletin mensubu olmaları ihtimali., | M B Dinçaslan, Karar, Görüşler, 12.5.2018, 11
s.a.
anabolik | Anabolic. | Gördüğümüz her | six packli bazal metabolizması kuvvetli ya da kuvvet antrenmanıyla o hale gelmiş değil. Çoğu anabolik steroidle yapıyor bunu., | GSevinçSelvi, HaberTürk, 21.11.2015
s.
ing.
TDK-
anaca anaca | anacasına. | ölmekten başka yol yoktu / bakıp bebeğinin gözlerine / anaca / anaca / ağlıyordu / alimin kızı, | T Pamir, (1950) 1957, 26
z.
anaca GTs+ +z. | ölmekten başka yol yoktu / bakıp bebeğinin gözlerine / anaca / anaca/ ağlıyordu / alimin kızı, | T Pamir, (1950) 1957, 26
GTS+ GTS+
anacağız | Odaya girdiğimde anam daha canlı idi. Debeleniyordu. Hemen eşkıyanın üzerine atıldım, azıcık boğuştuk, ama anacağızım depreşmez oldu, ben de yakasını bıraktım., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 16
s.
anacık –ğı | sevimli ve zavallı ana. | İnanmaz ilkin anacık / Sorar sorar nerde. / Mumca yanar gözleri / Anacık deli düşüncelerde, | Dağlarca, Kuş Ayak, 1971, 216 | Ama Bayram'a kalsa anasını hiç çalıştırmayacaktı. Çünkü anası yıllar yılı çalışmış, görevini yapmıştı. Bu anacık, nice kazmaya gitmiş, nice ekin yolmaya gitmişti. Hayatı boyunca hep çalışmıştı., | M İzgü, ÖK, 75
a.
anacıl | Yağmurcul biriyim kuşkusuz / içime sindiriyorum kırkikindilerde / taze ekmek kokusu gibi anacıl bir söz gibi., | Ahmet Oktay, Konuşmalar, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 210
a.
anaç I | 1. Karşı, ön, cephe | Anacına almış koca ardıcı / Başına yağar da boranla gıcı / Gittin Kâbe'ye de oldun mu hacı / Ol Beyt-Şerif'e yüz sürdün mü meşe? , | ?
a.
anaç II | Adana İlk civciğini çıkaran tavuk A R Piçli, 29.9.2016
a.
anaçlık –ğı | anaç olma hali. | biraz da mutluyum / ensesinden tutup yavrusunu taşıyan kedinin / anaçlığından, | A Uğur Olgar, 25.10.2015 facebook
a.
anaçlıkla | Omuzlarını büzerek, kadehinin içine gömülürcesine içen genç bir erkeğe anaçlıkla soruyordu., | A Özakın, KB, 35
z.
anadal I | Osm. imtidat dalı. BSTS / Tarım Terimleri 1949. Biçilen ekini harman yerine taşımakta kullanılan üç uzun dişli ağaç araç. (Yenikent *Aksaray -Niğde) [bk.anadut] BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü 1976
a.
anadal II | Ben Köy Enstitüsünde çift anadal yaparak bu dalda uzman oldum., | S Genç, T, 17.06.2010
a.
Anadolu çocuğu / insanı | saf, temiz, mert, delikanlı | İspanya'nın 'Anadolu çocuğu' Güiza, | STunalı, T, 20.8.2011 | Anadolu edebiyatı | Örneğin Anadolu edebiyatı kavramını, edebiyatımızın kültürel ve uygarlık zenginliğini kapsayacağı için dilimize ve yazımıza yerleştirmemiz gerekiyor bence., | Telesiyej, T, 21.5.2012 | Anadolu Kalvenizmi | Asıl sorun, Türkiye'nin kapitalist ideolojisinin bu gibi anakronik ögeler içermesi değil. Kaldı ki, bunlar Amerika'nın neo-con zihniyetinde de | yabancı madde sayılmaz –Anadolu Kalvenizmi boş bir laf değil. MBelge, T, 6.8.2011
a.
Anadolu Kaplanları | ikt. | Anadolu'da girişimciliğin teşvik edilmesi için Asya Kaplanlarından ilhamla Anadolu Kaplanları diye adlandırılan şirketler bu ismi alalı 30 yıl oldu., | Ö Çelik, T, 30.7.2012
a.
anadolulaştırılma | Bugün yaşadığımız sosyo ekonomik yıkım yani Anadolulaştırılma süreci, sadece toplumun alt kesimini, emekçileri değil, Kıbrıslı Türk elitlerini de etkilemiş durumdadır. İsterseniz onlara biz Beyaz Kıbrıslı Türkler diyelim... Çünkü bugüne dek, kendi yarattıkları ve açıkça sömürdükleri sistem devam ettiği sürece keskin devletçi, şükrancı, milliyetçi v.b olan bu tabaka, 'denizin bittiği gün', ne olacak halimiz diye söylenmeye başlamıştır!, | Asım Akansoy, | https://www.akansoy.org/? p=498, 20.11.2021g
a.
anadolulaştırma | DSP'nin sosyal demokrasiyi yerlileştirme-ulusallaştırma tezi bir dönem seçmene cazip gelirken, aynı başarıyı solu Anadolulaştırma projesine yönelen Baykal yakalayamamıştı., | | http://www.gercekhayat.com.tr/kapak/karanlik-yuruyus/, 26.6.2017 | Bugün, AKP-UBP ikilisinin Kuzey Kıbrıs'ı 'Anadolulaştırma' projesi kapsamında attığı adımların özü, sonuç itibarıyla Kıbrıslı Türk kimliğinin asimilasyonunu amaçlar., | Asım Akansoy, | https://www.akansoy.org/? p=498, 20.11.2021g | Kadınlar üzerinden yapılan ideal kimliklendirme, Cumhuriyet döneminin kurucu ideallerinden olan Anadolulaştırma aracılığıyla yapılır. Yukarıda görüldüğü üzere Batı hayranı, şehirli, şımarık kadın alçaltılırken, Anadolulu fedakâr kadın idealize edilerek yüceltilmiştir. Bu doğrultuda idealize edilen kadın karakterleri; Milli Mücadele'ye dolaylı yoldan destek verenler, ona doğrudan katılanlar ve sonradan bilinçlenenler gruplarına ayırabiliriz., E D Alpan, | https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1123773, İBAD Sosyal Bilimler D, 2020, S 7, 442
a.
Anadolulu | Kırmızı kadife yaldızlı cepkenli, muslin şalvarlı Anadolulu mükemmel bir kavas, davetlileri içeri alıyordu., | A Ş Hisar/Loti, CCT, 128 | ...üstüne biraz da anneli, anadolulu şeyler serperim, n'apiyim güzelim-., | N Genç; Bu Çağın Soylusu, 5
anaerop
a. tıp
anabilim dalında açık bulunan (Bakteriyemilerde ve anaerop bakterilerde antibiyotik direnci ile ilgili bilimsel çalışmalar yapmış olmak şartı ile ilan edilen) profesör kadrosuna atanmak için... İÜYK 14.2.2024
anafilaktik
s.
"'Öldürücü anafilaktik şok oluşabilir' Sosyal medyada popüler oldu: Kepçe kulak bantları tehlike saçıyor!", Hr, 24.4.2024"
anaflaksi | fr., fizik, (l ince okunur), anaphylaxie Aşırı duyarlık. | Bu mühim bahis hakkında türkçe neşr olunmuş müfid bir eserdir. 75 guruştur., | İkbal Kütübhanesinin kitab fihristi 8 | Çocuk alerjisi, yeni doğan döneminden 18 yaşına kadar olan bebek, çocuk ve ergenlerde görülen; astım, alerjik nezle, hışıltılı çocuk (wheezing infact), egzema, ürtiker (kurdeşen), kontakt dematit, göz alerjisi, gıda alerjisi, ilaç alerjileri, böcek alerjileri, mesleki alerjiler, anaflaksi (alerjik şok), herditer anjioödem gibi hastalık durumlarıdır., | MedicanaBülten, Mart2015, Sayı75
a.
TDK-
anaflaktik s.Bütün bu reel-politik süreç, maruz kaldığı sosyolojik çatlama ve olumsuzlayıcı politik ve apolitik kuşatmadan ötürü toplumsal bünyede ciddi bir refleks anaflaktik reaksiyon oluşturmuştur., | MKılıç, TürkiyeG, 20.8.2015
Anafor | Kayıkçı oldum ben açtım yelkeni / Anafor dalgaya tuttum dümeni. | Cenab-ı Hak mekândan nasıl münezzehse, o da para ihtiyacından öyle münezzeh... On paraya el sürmeden anaforla yaşıyabilen dünyada yegâne adam... Fırsat//tan istifade etmeyi gayet iyi bilir... Yedi, sekiz sene evvel Roçildin bir gençlik resmine benzediğini söylemiştim, resmi karşısına aldı. Giyinişini, saçlarını bir aktör gibi taklid etti. Sonra biz de ötede beride bu müşabehetten bahsediyorduk. Adı Beyoğlunda Roçilt kaldı. O kadar ki kartları bile böyle yazıldı. Herifte öyle bir tılsım var ki, İstanbul sanki onun hisse-i şayialı malı. İstediği saatte istediği evde veya lokantada yemeğini yer, istediği evde yatar. Elbise, çamaşır değiştirmek ihtiyacım duyduğu gibi hesapsız, arkadaşlarından birinin dolabını açar, istediği gibi giyinir, tiyatrolar, sinemalar ona açıktır. Hattâ tramvay, vapur parası vermez. Jest var efendim herifte... Biletçiler yanına yaklaşmaktan âdeta sıkılır... ., | R N G, Tanrı Misafiri, 114-115 | Ayhan, anaforun ortasına düştüğünün farkında değil hâlâ. Birazdan susarlar diye bekliyor. Lakin ne mümkün..., | N Tuncer, Trafalgar, 112
a.
Anafora kaptırmakbaşkasının emeksiz ve karşılıksız olarak yararlanmasına sebep olmak. | Hiçbir şeyi anafora kaptırmaz ve evinde yenilen dutun acısını, cumaları yapılan gezintilere hiçbir şey götürmeyip diğerlerinden geçinerek çıkarırdı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 29
dey.
anaforcu | Anaforculara, anaforladıkları serveti teslim edecekleri emin elleri aratık Panamada bile bulamayacaklarını göstermek mi? , | Akif Beki, Hür, 8.4.2016
s.
anaforlamak | Anaforculara, anaforladıkları serveti teslim edecekleri emin elleri aratık Panamada bile bulamayacaklarını göstermek mi? , | Akif Beki, Hür, 8.4.2016
f.
anaforlanma
a.
"Sözcükleri, onların tarihini, sözün kıvrılma, bükülme, akma, anaforlanma biçimlerini, yazının salt yazı olarak görsel varoluş "hal"lerini bir çınarı, bir insan yüzünü sevdiğim gibi seviyorum.", H Aktunç, Gergedan, S 7, Eyl 1987, 83 | "... oluk akışı ve yukarı çıkmadan önce beden üzerinde anaforlanması, bedenin her yanının ani kasılması, göğe yükseliş ve sekanslar arasında duraksamasız ... ", Jean-Marie Laclavetine, Adsız Yazarlar Kulübü, ? ?"
anaforlaşmak | Günler geçip vapur özgürlüğüne ve bağımsızlığına eriştikten sonra bir güz başı, birkaç gün öncesinde göçebe kuşların gökte anaforlaştığını gördüğümüz, bir güz başı, kocamış ve gözleri hep sulanan bir balıkçı gecenin bir saatlerinde yirmi iki yıllık sandalının dipten dibe kara bir gıcırtıyla titrediğini, neredeyse alabora olacağını, canını suya dar attığını, yüzerek karaya vardığını ve tam o anda sandalının gözlerinin önünde sulara gömüldüğünü söyler oldu., | MehmetGüreli, T, 8.9.2011
f.
anagram | Bir kelimedeki harflerin yerleri değiştirilerek elde edilen kelime | Bakla kelimesinin anagramı ablaktır. KorkusuzG, 5.8.2015
a.
GTS++
anahtar çektirmek deyim Anahtarın bir eşini daha yaptırmak | Kendine bir anahtar çektir. 13.10.2013
anahtarcılık –ğı | Kesif zamanların postmodem rüyaları / olabildiğince lümpen olabildiğince anahtarcılık oynadım / kendi sesimin fabrika sesiydi göğe inlediğim gerçeklik, | BilalCan, Vaveyla, 9
a.
TDK-
anahtarlık –ğı | 1. 2. Anahtar olma hali; anahtarın işi | Mühim olanı kritik zamanlarda ortaya konan tavırdır. Anahtarlık, bir bakıma kapı açmak, kapı açmak da, bir bakıma farklı manaya alınmalı. Yani kucaklayıcı, birleştirici, anahtarla kapı açarken zorlukların nasıl üstesinden gelinir manası da var., | Temel Karamollaoğlu; 14.9.2019, basın
a.
anahtarlıksız | anahtarlığı olmayan. | sınav yeri evime 40 km, yasaklarda her türlü araba anahtarı yazıyor ama anahtarlıksız basit anahtarı da serbest bırakmışlar. bir arkadaşımın torosunu ödünç alıp onunla gitmeyi planlamıştım ama basit, anahtarlıksız, kumandasız, metal bir araba anahtarıyla ev anahtarı arasındaki farkı çözemediğim için bu sınava girebilecek düzeyde biri olmadığıma kanaat getirdim., | heavyfeather 05.09.2020 13:39, Ekşi S | Anahtarlıksız basit ev anahtarı bulunabilir., 17.05.2025, Gazi Üniversitesi İş Yeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı sınavı talimatı.
s.
anak | yeni cami, mabed, ibadet yeri | Kahkahayı bastım; aklıma Sivas'ta çocukluğumun geçtiği mahallenin ismi gelmişti: Uluanak. Bu ismin ne anlama geldiğini çok sonraları öğrenmişimdir. Mahallemizin eski ismi Camiikebir imiş, kebir'i | uluya, cami'yi de | anaka çevirmişler, olmuş Uluanak..., | BAyvazoğlu, Z, 26.1.2012
a.
anakara
b.a.
kıt'a.
"İşte size farklı anakaralardan dünyanın üç büyük yazarı | Marquez, Yaşar Kemal, Mo Ran.", M S Aslankara, 5 eki 2024, Cum Kitap, 6 | "İşte Yaşar Kemal'in anlatı dünyasının "anakara"sını var eden gerçekliğinin tüm boyutlarını ele alan "Yaşar Kemal ile Binbir Çiçekli Bahçe" adlı sempozyum bu bakışla oluştu diyebilirim.", F Andaç, 5 eki 2024, Cum Kitap, 9 "
anakıronik
s.
tarih-dışı.
"Uşbu çözümleme anakıronik. EFa k-a-r "savaşçılar | ordu" ve OFa kārawān "ordu birliği." Bu, kâr "iş" ile ilgili görülmüyor.", @JustAliKara, 15.04.2024, X"
Anakonda | hayvan bilimi Brezilya yerli dilinden. Boğagillerden, tropikal Güney Amerika'da yaşayan, 8-10 metre uzunluğunda, avını sararak ve sıkarak öldüren bir tür yılan (Eunectes murinus). | Anakonda // sevgilisi bölüğün en iyisi / tüfekli hareketlerde / yüz üzerinden yüz almış / bir de bu sabah piyadecilik dersinde / çatık kaşlı komutanından / aferin, | Uğur Koçlu, 25 | Bakırköy Florya'da yeni açılan dev akvaryuma Türkiye'nin ilk anakonda yılanı getirildi., | T, 15.9.2011 | sarı anakonda | Sarı Anakonda Güney Amerika, Paraguay, Brezilya, Kuzeydoğu Arjantin, Bolivya ve Uruguay'da yayılış gösterir., | | http://www.izmirdogalyasamparki.org.tr/Pages/Animals.aspx? id=66&cid=3&mid=31, 26.8.2015g
a.
Anakronizma | 1. Kişi, nesne veya olayların kendi gerçek zaman ve mekanlarından kopartılıp farklı bir çerçeveye oturtulması. Anakronizm edebiyatta kasıtlı olarak abartı, propaganda, komedi veya şok amacıyla da kullanılabilir. 2. Değişik çağları birbirine karıştırma, bir olayın çağıyla ilgili yanılma; örneğin Fatih'in Papa'yla telefonla görüştürülmesi bir anakronizmdir. 3. Çağdaşlığa, çağdaş yaşama ayak uyduramama, günü geçmiş törelere bağlılık. | Eserde Köroğlu, Kır At, Kaman kelimeleri gibi Çamlıbel, Bolu kelimeleri de birer motif olarak kullanılmıştır. Burada bir anakronizma töhmeti savunulamaz., | Tecer, 1969, 111
a.
anaktar? , Şevket Köroğlu | https://www.youtube.com/watch? v=RIexHQtZm5I, 28.5.2017g
Anal 65**/
Analı kuzu kınalı kuzuKırsal kesim insanları, geçmişte, kendi kendilerinin hekimleri oldukları için, kınaya öyle inanmışlar ki, onunla ilgili atasözleri ve deyimler üretmişler: Analı kuzu kınalı kuzu; | Annesi temiz olanın, çocuğu da temiz ve bakımlı olur anlamında. Bir de kötülük eden ve çevresine kötülük saçana, yaptığı kötülükten sonra, | Öyle bir iş yaptın ki, git şimdi eline değil, mikrop saçan, kıçına kına yak! dendiği gibi. İnsanımız için kına faydalı bir bitki. Ben inanıyorum, Batı dünyası da inanıyor olmalı ki kınalı şampuanlar çıkarıyor, | Y Ural, 1997, 21
dey.
analık -ğı | Analığı Perestiş kadının yanına giderek elini öpmeğe eğildi: -Gidelim valide. -Yarın akşam yemeğe gelebilir miydin kaplanım? , | Ayhan, Türk Demokrasisinin ikinci şehidi Süleyman Paşa, 10.11.1946, Tasvir G
a.
analitik | 1. (fr. analytique) Analizle ilgili, tahlîlî, tahlilli, tahlilci, çözümlemeli, çözümlemeci | Analitik düşünce, analitik çözümler ve kullanım gibi kelimeler üzerinden değerlendirilebilmektedir., | | https://www.hurriyet.com.tr/gundem/analitik-ne-demek-analitik-nedir-analitik-tdk-kelime-anlami-41480922, 20.3.20202 2. | Felsefi bir kökene sahip olan analitik kelimesi, günümüzde geometri içerisindeki bir bölüm adına da kullanılmaktadır. Burada herhangi bir sorunsalı çözüme kavuşturmak için ele alınan yollar olarak öne çıkmaktadır.
s.a.
analitikçi | ...olsa'lar'ın bittiği yerde 'siz de tanrı olabilirsiniz' açıklamalarıyla bağışlananlar, açıklanamayan analitikçilerin bıkkın tilmizleri, bir daha düşünsün., | NGenç, Bu Çağın Soylusu, 28
a.
analiz | Bana bu cümlenin analizini de öğretti., H R Gürpınar, Mürebbiye, 1315/1899, 36* | analiz patlatmakbilmeden tahlillere girişmek, çözümlemeler yapmak. | Onlar bilinmeyeni bilenler olarak analizleri patlatıyorlar., | DOral, T, 4.8.2012
dey.a.
analizan | analiz-an bkz. Analizci | Fatma Mefkure Budak, analizan., | Taraf Etraf, 17.11.2012
s.
analizci | analist tahlil, çözümleme yapan kimse; tahlilci; çözümlemeci. | Topu topu iki saniyedir latin amerika analizcisisin., | T, 29.2.2012
a.
ing.
analizcilik | Yani adamlar, gözümüzün içine baka baka | Afrika'ya sokmayız sizi, bizden borç almadan adım attırmayız, darbe yapacağız, başbakanlığı basıp dünyaya naklen izleteceğiz, başbakanınızı öldüreceğiz, başörtüyle sokağa çıkamaz edeceğiz, Tunus'tan uzak durun, sizi Tunus'tan beter yaparız vb. vb. diyor, biz ise ısrarla | yok yok, bunlar masum çevreci hareketler olmalı diye analizcilik oynamakta ısrar ediyoruz! , ŞAbak, 24.6.2013eposta
a.
analizör
enerji analizörü RES, 4.7.2021
Analog | Analog diller, dillerin, genel karakterlere göre ve fikrin yapı ögelerini sunma sırasına göre yapılan sınıflamasında bir tip. Bu tipte olan diller, cümleyi düşüncenin seyrine göre teşkil eden, özne (fail) ile nesne (meful)yi de buna göre sıralayan, 'yapıları sabit' (a construction fixe) ve 'değişmez sıralı' dillerdir. Karşıt nitelikte olan dillere 'serbest yapılı' (a construction libre) veya 'değişir yapılı' ... / Lâtince, Türkçe, bir dereceye yardımiyle (Liebig metodu) veyahut plâtin katalizörü karşı kadar da Almanca birer analog dildir., | İnönü A, 1966, C 15, 265/425
analog plak –ğı | Müzik tutkusuyla geçen 48 yıl Ahmet Sert, Türkiyenin en önemli analog plak, taş plak arşivlerinden birine sahip, | TRT, 11.8.2024 1960da üretilmiş analog plaktan eserler çalıyor
b.a.
analoji benzerlik | CHP ve Hürriyet, Baykal ve Özkök analojisi üzerinden olan biteni bu kadar net ve duru bir biçimde tarif etmesine çok bozulmuş Mahçupyan'ın, belli., | M. Esayan, T, 15.11.2010 | II. Meşrutiyetin ilan edildiği 23 Temmuz devrimi, Resneli Niyazi'nin 22 Temmuz gecesi 2000, hadi analoji için kolaylık olsun, gerillasıyla, Manastır'a inip Tatar Osman Paşayı dağa kaldırmasıyla başlamıştı., | YOğur, T, 14.7.2011
Anam avradım olsun | Şakir, bayram günü Yusuf'la kavga ettikten sonra, sarhoşlukla: | O kızı, karı diye alıp evime götürmezsem, anam avradım olsun. Şakir'in kim olduğunu belletmeli o yabancının Yusuf'una! diye yemin etmişti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 61
anam babam tekellüfsüz konuşma sözü | Şahsen çevreme bir yere kadar direnip şakaya alabilirim de, bir şeyleri yönetiyor olmak, dengeleri sağlıyor olmak; anam babam, bu çok zor bir iş., | AyçaŞen, T, 31.8.2011
Anam olsun ağzı olmasın babam olsun eve gelmesin | anam olsun ağzı olmasın kumam olsun amı olsun. **
Anam vay olsun beni kalıp söz. | Anam vay olsun beni / Eldim (öldüm) ben yar diye diye / Benden selam söyleyin / Şalvarlı Fadime'ye., | Piçoğli, 1930? (İbrahim Can)
Anama sicim örken toxutdurardıq ki sarımcaq asıb yelleneceyik..., | RamileQurbanlı, facebook, 28.1.2017
anamalcı | kapitalist, sermayeci. | On sekizinci yüzyıldan sonra anamalcı dizgenin gelişmesi, sanayileşme, kentleşme, toplumsal hoşgörüsüzlüğün yaygınlaşması ve nihayet yabancılaşma, şairin eski toplumlardaki konumunu radikal biçimde değiştirmiştir., | Abdullah Şevki, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 54 | En az yüz elli yıldır Dünya Savaşı, Soğuk Savaş gibi başlıklarla altüst oluşların formüle edildiği bozgunları gerçekleştiren stratejik akıl, açgözlü anamalcı küresel güçlerin siyasal projeleri, bu coğrafyanın insanının kanı ve emeği pahasına yaldızlı ve sanal değerler adına pratiğe geçirilirken bin yıllık tecrübeyi hatırlatmak zordur., | AkifEmre, YŞ, 11.8.2015
s.
Anamın başı için | Anamın başı için söylüyorum Yusuf, artık sen benim için babamdan, kardeşimden ilerisin., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 87
a.
Anamleyin | Yeşilim solmuş, papatya sarısı yüzüm, uçuk sarıyla yer değiştirmiş. Karnımın tüyleri kocamış anamleyin çuluzlanmış dökülmüş. Gövdemin kanat altlarına gelen yerlerinden pembemsi etim belirmiş., | Çokum, R Ana, 129
s.
anan gitsin sana
anan yahşi baban yahşi 47 Karşısındakine işini yaptırabilmek için göstermelik hoş sözler söylemek, onu ikna için hoşlanacağı şekilde ifadelerde bulunmak, pohpohlamak. | İki dedi. Anan yahşi, baban yahşi, etmeyin eylemeyin beyim dedim, dörde razı oldu., | F Celalettin, Salgın: Seçilmiş hikayeler, 1953, 33
anan/nenen kesilsin sağa
"Kız gelin oldun yeni / Saril kucakla beni / Korkma ben adam yemem / Anan kesilsin sağa, nenen kesilsin sağa.", Karadeniz halk türküsü"
ananaslı | içinde ananas parçası, sosu, vs. bulunan şey. | İzlandanın derdi ananaslı pizza, | 23.2.2017, KararG | Pompi: Bir tiramisu cenneti! Ananaslıdan, çileklisine kadar birçok farklı çeşidini bulmak mümkün. Roma'nın en iyisi olarak bilenen klasik tiramisuyu mutlaka tatmanızı tavsiye ederim., MlCadde, İdil Yazar, 01.01.2019, 22
;;ananat | Yolunmuş veya biçilmiş ekin saplarını; kağnı ve/veya arabaya aktarmak için kullanılır. Bir metre civarında çatal ağaç dalına aynı uzunlukta tekli bir ağaç dalı ilavesi ile üç üçgen oluşturulan yapının bir buçuk iki metre sapı vardır., | Hiç bir kardeşinden yardım istememek için gecesini gündüzüne katarak çalışıp, sadece çocuklarının yardımı ile bu yaşam savaşını kazanacaktır. Yeri geldiğinde; çift sürecek, ekin biçecek, ananat alıp, harman dövecek., | asicaldan, 1.2022+
s.a.
ananat
a.
dirgen gibi şey, üçlü çatal.
?
"Kadının elinde var ya, o ananat, diren gibi şey, üçlü çatal."
Cemil Kaya, 23.11.2023
Ananda | Beni benden dinlemeyin / Beni sorun Buda'dan / Ananda ile Kasyapa arasından / Kaldırdım sille tokat susturdum., | M Oruçoğlu, 1995, 63
a.
anane | anneanne | Ananesinin küçük oğlu Mustafa ile arasının limoni olması,, | asicaldan, 3.3.2017
a.
ananeci | Gelenekçi, gleneği sürdüren | ... ve zamanımızın ilmî tarih usullerine göre gerî, ve kör körüne ananeci gözükmektedirler., | Ö Z Barkan, Kolonizatör, VD, 1942, S 2, 279-304
s.
ananeleşme | gelenek halini alma | [M]uasır T-ürk hukuk ilminin ananeleşmesi ve inkişafı üzerinde önemli ve müsbet tesirler icra edeceği, | HKaraman, MukayeseliİslamHukuku, 1973 (İz, 2003, 1/7-8
a.
Ananeli X | anane + tr. –li gelenekli | ... Buharî'de görmek, aynı Sahabeden işitmek gibidir.[1109] An'aneli sened ile gösteriliyor ki an'anede dâhil olan mevsuk ve hüccetli ve sadık ehl-i hadîsin bir nevi icmâını irae eder ve o senette dâhil olan ehl-i tahkikin bir nevi ittifakını gösterir.Risale-i Nur'un Tariflerine Göre Istılahlar ve Anahtar KelimelerMehmet Fırıncı (Mehmet Nuri Güleç), ?Kenan Demirtaş, ?İkram Arslan-2017 -? | Alttan alta kaynardı, eski idare, o mahfuz ve ananeli konak Şadiye'yi sağlam bir şişe gibi, içinde sımsıkı zaptediyordu; bu mühürlü tıpayı, bu dar mahfazayı bir türlü atıp paralıyamıyordu. R H Karay, İstanbulun bir yüzü, 1949, 64 | | Öyle ki İbn Cerîr et-Taberî, Kur'ân-ı Kerîm'in bütün manalarını ananeli senetler ile müteselsil bir şekilde menba'-ı Risâlet'e isâl etmiş ve O tarzda mühim ve büyük tefsiri olan Câmi'u'l-Beyân an Te'vîli Âyi'l-Kur'ân'ı yazmıştır., | Siyer İlim Tarih ve Kültür Dergisi; 2017, S 3
ar.
ananı eşek tepsin / s.ksin | Ananı eşek teptikten sonra babanın hayrını gör. +
ananı s.ken / öpen kadı ise kimi kime şikayet edeceksin atasözü. | Demirel bu öyküyü anlattıktan sonra şunu eklemişti: Adalet herkese lâzım ama ananı öpen kadı ise yapacak fazla bir şey yoktur! En tehlikelisi de budur. Bir ülke adaletle yükselir, adaletsizlikle yıkılır!, | R Turan, ?
ananın amına sokmak | Babasının sinirliliği ile bir anısını anlatır. Bir bahar ekinler tam başaklandığı sıra felaket bir dolu yağar. Ovanın yarısı mavh [mahv] olmuştur. Babam o sene büyük verim alacağını ümit ettiği tarlaya bakmaya gider. Koca tarlada bir tek ayakta ekin kalmamış tırpanla biçilmiş gibi ekinler yerde. Sadece halaza armut ağacının altında birkaç ekin sağlam. Koşarak oraya gider o birkaç ekini kökler armut ağacını üstüne fırlatır, al bunları da ananın amına sok diye Allah'a küfreder. Doktorun ailesi hariç herkesin bildiği bu hikayeye tüm topluluk kahkaha ile güler., | asicaldan, 1.2022+
Ananın ilki olacağına dağda tilki ol atasözü urfa **
Ananın örekesini görmekTürkiye'de fiyatlar kolay inmiyor, seçime doğru yapılacakların da tesiri kâfi olmayabilir. Meyve-sebze başta gıda ihracaatı yasaklanıp gıda taşımacılığında da ciddî bir akaryakıt desteği sağlanmalı.Aksi halde | Ebemin de örekesi çamdan / Yuvarlanıp düşüverdim damdan türküsü çığrılır., | İsmail Küçükkılınç @ismailkkilinc, 9.4.2022
dey.
Anapara | Çocuk erkek olduğu takdirde, annesinin ölümünden sonra, anaparaya o sahip olacaktı; çocuk kız olduğu takdirde anapara terekeye iade edilecekti., | Bromfield, 1956, 456
a.
ANAPlaşmış | Yeni Cumhurbaşkanı, | ANAP'laşmış bir parti istemiyor. Aynı kadroların belirli yerlere demir atarak partiyi köhneleştirmesine izin vermeyecek gibi görünüyor., | EMahçupyan, | http://www.aljazeera.com.tr/gorus/gul-beklenirken-erdogan-yeni-akpyi-kuruyor, 13.8.2014
s.
anarko | Anarşizm ile ilgili, anarşist | Sözkonusu boykotçu kitlenin Ekmeleddin Bey'i içine sindiremeyen CHP'lilerden ve ulusalcılarda bile sempati uyandıran sol söylemine rağmen Demirtaş'la arasına mesafe koyan Anarko-sosyalist ve bazı komünizan grup ve partilerden oluştuğu görülüyor., | Murat Utkucu, T, 10.8.2014
s.
anarko-Marksist | O masada bir anarko-Marksiste yer yok muydu diye soruyor. Ben olsam | O masada seviyeli bir magazinciye yer yok mu diye sorardım. Kesin sıkışıp yer açarlardı., | E Özkök, Hr, 26.1.2020
s.
anarşi [ı] Hükümetin her türlü murakabesinden uzak olarak ferdin serbestçe inkişafını kabul eden meslek. hükümetsizlik. hükümet nüfuzunun hiçe inmesi. kargaşalık. İ A Gövsa, Yeni türk lûgatı, 1930, 32
anarşik | Anarchique: kargaşalı. | Üç ilkokul çağındaki türk çocuğu koskoca bir Almanya trenini kaçırdılar! Büyük anarşik olay!, | Kıyafet, 1981, 74
f.
fr.
GTS++
anarşilik –ği | Anarşi. | [K]ati hüccetlerle ispat ederim ki... dehşetli bir nefret ve kahraman kardeşi ve kumandanı olan Türk milletine bir adavet... küfr-ü mutlak altındaki anarşiliğe mağlup olup, âlem-i İslâm'ın kal'ası ve şanlı ordusu olan bu Türk milletinin parça parça olmasına ve şark-ı şimaliden çıkan dehşetli ejderhanın istila etmesine sebebiyet vereceksiniz... | , | SaidNursi/İsmailÇolak, Z, 31.10.2012
a.
anarşizan | Bu, sol sapma eğilimleri üzerine yapılan eleştirileri kasıtlı bir tarzda tahrif etmektir. Şehitlerimize ve militanlarımıza asıl hakaret, onları bölücü amaçlar için kullanmağa kalkmaktır. Saflarımızda terörist ve anarşizan, sol sapma eğilimleri olduğu ...; Türk Solu, 1969, S 105-126 | Kollar nasıl da kavrayışlı / Memeler anarşizan., | M Oruçoğlu, 1995, 42
s.
anarya | vites kolu* | Anaryaya tam basmıştı ki, müthiş bir çobanköpeği yanında havlayınca-., | Orhan Kemal, Sarhoşlar, 73 | Anarya gitmek geri geri gitmek; araba ile kullanılır kıçın kıçın gitmek. Mehmet Maden, Yeşilhisar anarye Osmaniye Düziçi, 27.3.2019 | anarye Osmaniye Düziçi, 27.3.2019
a.
Anarya gitmek geri geri gitmek araba ile kullanılır kıçın kıçın gitmek mehmet maden, Yeşilhisar anarye osmaniye Düziçi, 27.3.2019
Anasını s.kmek argo. | Neyse fazla uzatmadı. Bir... iki... üç... fotoğraf daha çekip gitti. Halbuki iki dakika sonra bekleseydi, aynı çocukların | Ananı sikeyim, orospu çocuğu! Penaltıydı lan o! diye birbirine girdiğini, ardından benim kanırta kanırta pencereyi açıp | Gidin lan, başka yerde oynayın! Başlatmayın topunuza! diye bağırdığımı duyabilirdi., | Ömür İklim Demir, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 41
anasının .mı | ankara cincin çocuğu emin ustaoğlu bütlere girip anasının amına kavuştu Allah rahmet eylesin cümlemize hayırlı olsun, | 22.8.2022, twitter
anasının gözü | işin doğrusu / gencecik havalı kızsın / gözlerin anasının gözü / bilmiş biriktirmiş tasarruflusun / elimde tutamam / düşürürüm alabalıkta seni / etraftan bağırırlar sonra / üç kere öpüp bir duvara bıraksam / uçuşurlar üstüne / güvercinler gagalar sonra., | Uğur Koçlu, 29
a.
Anasız | ana arısız. | Kovanın ilkbahar bakımı: (...) –Petekler küflü ve güveli değilse, kovanın vaziyeti iyi demektir. Aksi halde zayıf ve anasız kovanların birleştirilmesi lazımdır, | Arı Besle, Ziraat Vekaleti T.E.S., Ç72, 5
s.
Anasız | Seyfi otobüsten indikten sonra lokantalardan birine gitti. Galiba anasız bir eve yük olmamak için..., | Çokum, R Ana, 138
s.
anasızlık –ğı | Biz iki kardeş anasızlığımızın ıstırabını derin derin duyarken, onun çocuklarını odasında yatırmasını bir türlü hazmedemezdik., | FAtabek, DK, 157 | İçini çektiği zamanlar, babası da, ninesi de onun anasızlık çektiğini biliyorlar, başını okşuyorlardı., | M İzgü, ÖB, 110
a.
anasonlu | anasonu olan şey | Anasonlu peksimet/paxsimadi Beyaz Fırın, mercimek genetiği değişmemiş Antep mercimeği, yaprak helva/gastris Safranbolu Safrantat'tan alındı' diye anlatıyor Aylin Öney tan., | NÇintay, 17.7.2016, SabahPzr, 5
s.
anasonumsu | Özellikle Ege ve bilhassa Ayvalık mutfağında kuşbaşı kuzu eti ile pişirilen rezene görünüş olarak dereotuna benzer ama kokusu anasonumsu ve dereotununki kadar sert değildir. | , | Engin Akın, VatanG, 29.4.2007
s.
Anavata | En çok uygulanan teknikler ise, ajur, aplike, anavata, atma işi, balık sırtı, ciğer deldi, civan kaşı kaz ayağı, çin iğnesi, çöp işi, etemin iğnesi, hesap işi, maraş işi, muşabak, mürver, pesent, rokoko, sap işi, sarma ..., | IV. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu bildirileri: ... 1995, 37
a.
anayasa
b.a.
tr. ana-yasa
"Tanrım, gülzara açmış bahtımı o zaman, emin ve gafur bir goncenin koynunda saklıyordu beni... ve celâlin tek timsâli olan o sonsuz satvet: "İnan ve bağışla, çünkü mağfiret benim Anayasamdır" diyordu 17"
anayasa | 1. kanun-ı esasi, temel kanun, teşkilat-ı esasiye kanunu. 2. Bir işin esas kuralı. | Şaka yapmıyoruz, futbol çarkının yazılı olmayan anayasası yıllardır | Ne yaparsan yap, yeter ki gizli yap ve ispiyonculuk yapma! esaslarıyla yürüdü., | FUraz, T, 2.8.2011 | Her kente özel kentsel dönüşüm anayasası geliyor. Her belediye kendi il ve ilçesi için kentsel dönüşüm strateji belgesi hazırlayacak., | Murat Kurum, Hr, 6.2.2019 | Kitap zihnin besinidir. Bu yargı benim adeta anayasamdır. Çocuklara yazarken, çocuk gerçekliği ilkesini kitabın omurgası olarak değerlendiririm., | G Dayıoğlu, Oksijen G Kitap, 2-8.7.2021, 6
huk.
Anayasa | Her kente özel kentsel dönüşüm anayasası geliyor. Her belediye kendi il ve ilçesi için kentsel dönüşüm strateji belgesi hazırlayacak., | Murat Kurum, Hr, 6.2.2019
a.
Anayasa bilimi | | Genel gerekçe olarak ve Anayasa bilimi kurallarına uymayan bir biçimde sunulan, yukarıda değindiğimiz sözlerdir; hürriyetlerin hürriyet rejimini yıkmak amacıyla kullanılmasını önlemektir. Peki, memurların sendika kurması, hürriyet ..., | İsmail Cem, 12 Mart: cilt. Yazılar 1973, 179 | Anayasa Bilimi: bir çalışma taslağı, | Bakır Çağlar, 1989 (Kitap adı)
a.
anayasabilimi
Anayasabilimi Bakır Çağlar
Anayasacı | 1. Anayasayı savunan, anayasadan yana olan (kimse). | ... Anayasacı papazlar da bu vaazı andıran sözleri yankı gibi tekrarlamaktaydılar. İcra Meclisinin komiserleri de buna katıldılar. 10 Ağustos civarında bu hareket üzerinde istediğimiz kadar bilgiye hiç de sahip bulunmamaktayız., | P Gaxotte, Fransız ihtilali tarihi, 1961, 193 | Bundan başka, Anayasacı hareket, bundan böyle bağımsız devetler halinde kurulmuş olan eski koloniler arasında hızla gelişti., | AÜSBF D, 1970, C 25, 112 2. | Anayasa dersi veren öğretim üyesi. 3. | Anayasa konularını araştırma nesnesi yapan kimse. | ... Anayasa'da da «Kurucu meclis» ko- nusunda, bir şey söylenmiyor. Belki de konu henüz, Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin kafalarının içinde... Bir Anayasacı arkadaşımla konuşuyordum. Geçici Anayasayı şöyle yorumladı o da: Bir kez, kendi meşruiyet temelini getiriyor., | Cumhuriyet: Yıllık, 1983, 62
s.a.
anayasacılık -ğı | Batı hukukunun kuvvetler ayrılığı, anayasacılık ve normlar hiyerarşisi teorileriyle çözdüğü sorunları çözmeden, İslâm hukuku, devlet iktidarının kötüye kullanılması, devlet iktidarının sınırlanması, devlet karşısında vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin korunması sorunlarını çözemez., | K Gözler, İslâm Hukukunun Değeri: İslâm Hukuku, Batı Hukukuna Alternatif Olabilir mi? , | http://www.anayasa.gen.tr/islam-hukuku.htm, 18.12.2019
a.
Anayasalandırma | ... Anayasalandırma akımları doğmuştur. Anayasacılık ya da anayasalandırma (constitutionalisation), iktidarın açık ve değişmez (ya da güç değişen) kurallara bağlanması, siyasal temsil (seçim) mekanizmasının kurulmasıdır., | T Z Tunaya, Siyasal kurumlar ve anayasa hukuku, 1982, 196
a.
anayasalaşma
anayasalcılık –ğı | Anayasalcılık, kötüye kullanılmaya müsait kamu gücünün, iktidarın çokluğu ve çoğulluğu çerçevesinde parçalanması; bu parçaların birbirlerini frenlemesi, kontrol etmesi ve dengelemesi esasına dayanır., | T Şirin, T, 25.9.2015
a.
GTS-
Anayasallaşma | Bugün gündemde olan AB anayasasının varmak istediği hedef ise anayasallaşma sürecini Avrupa halklarının katkısıyla tamamlamaktır. AB anayasası Avrupa halklarının iradesiyle bütünleşen bir metin olarak anayasal prensipler olarak hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, temel hakları, özgürlükleri..., | Uluslararası İlişkiler D, 2005, C 2, S 5-8, 25
a.
Anayasallaşmak | 12 Eylül ZAMANIında, | İktisadi Aktörler TİSK-TÜSİAD'ın Siyasi-Ekonomik projesi anayasallaşmıştı. O günlerde Türk-İş'in bir danışmanı anayasallaşan bu projeyi incelemiş ve yayınlamıştı., | Bakır Çağlar, Bir anayasacının seyir defteri, 2000, 167
f.
anayasallaştırılma | Mesela Tunus ve Mısır'da anayasal reformlar açısından şeriatın hem demokratikleştirilmesi hem de anayasallaştırılması ile ilgili sorunların varlığı., | ÜmitKardaş, T, 5.11.2013
a.
anayasallaştırılmak | Mal, mülk güvenliği anayasallaştırılmış, kamu yararı gerektirmedikçe ve parası peşin ödenmedikçe kimsenin mülkünün elinden alınmaması prensibi benimsenmiş (21. madde)-., | COKarahasanoğlu, Haziran 2012
f.
anayasasızlaşma | 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından fiili bir başkanlık rejiminin kuruluşuna kadar devam eden bu | anayasasızlaşma sürecinin yarattığı kuralsız-kontrolsüz iktidar dönemi, AKP'nin sınıf eklemlenmelerinin bozularak hegemonik siyasetinin devre dışı kaldığı önemli bir tarihsel kırılma momenti olması açısından önemlidir. 2013 Mayısında patlak veren Gezi Direnişi belki de bunun en somut göstergesidir.Musa Arslan, AyrıntıD, 15.10.2016, | https://ayrintidergi.com.tr/darbe-ne-zaman-basladi-ohal-ne-zaman-biter/
a.
anayasasızlaştırma | 1982 anayasası hala yürürlükte mi? Anayasasızlaştırma üzerine bir deneme, | KGözler, 18.4.2016g
a.
anayasasızlık –ğı | Anayasa askıya alınmış durumda. Anayasasızlık şu anda fiili durumdur., | S Demirtaş, Cum, 17.7.2019
a.
anayaso | halk. Anayasa. anayaso | halk. Anayasa. | Aşağıdaki şiir [Anayaso], Trabzon Devrim Ocağının 6. kuruluş yıldönümü gecesinde Attila Aşut tarafından okunmuş ve büyük ilgi uyandırmıştır. 3 (Yankılarıyla birlikte günün şiiri Anayaso ve şairi Şemsi Belli, hz. C Yalçınkaya, Kültür Kitabevi, 1968 İstanbul, 3 (ilk kez Anayaso D'nin 20 ocak 1968 günlü 2. sayfasında çıktı)
a.
Anayol | Onu bulmak için de sabah ezanı sırasında, anayola çıkmak gerekti., | G Dayıoğlu, Fadiş, 50
a.
anber
a.
amber.
ar.
"Bu nefs-i hevadan gönlünü indir / Anber deryasında kalbini yudur / Dil ile ikrarın Mevlâ'ya döndür / Açtırma harama göz kapısını.", San, Hicranî, 184"
anberiye | amberiye BTS- | Bahçelerde biberiye / Şişe dolu anberiye / Sen benimsin gel beriye, | Kırklareli- Aşık Ali Tanburacı/Nida Tüfekçi
a.
bts-
Ancak bu kutlu kitabın kudsî anlamları (medlûlâtı) Arapça sözlerin örtüsü altında kapalı olup âşinâsından başkasına yüz göstermediğinden herkesin yararlanması kasdıyla bu bab, bir önsöz iki kısım ve bir sonuç halinde düzenlenerek tercüme olunmuştur. Aşağıda bu tercümenin bir kısmı sunulmuştur: F Gedikli, Şeyhülekber ve Kıyafetnamesi, ufukötesi, Kasım 2008
ancak, kazara ya da serbest bırakıldığında büyük bir felakete yol açabilecek bir virüsü yeniden yaratmanın gerekçesi yoktur görüşünde. | https://www.evrensel.net/haber/144471/biyosavunma-virus-yaratti, ekim 2003,
ancaklar | Ancaklar vardır., 14.02.2025
a.
Ancaksız | Herhangi bir şart koşmadan, olumsuzluk belirtmeden. | Özlü, sade, aydınlık, devlet-yurttaş ilişkisini çağdaş evrensel kavramlarla belirleyecek 'ancak'sız düzenlemeler., | Hürriyet, Haber, 29 Ocak 2000 / Soruşturma, Halim Ağaoğlu. Herkes kendi kitabının içini tanır: Adalet Ağaoğlu yazarlığının 55. yılı onuruna 2003, 166 | O, kabul etmese de bir öyküsü var. Bu realite amasız, ancaksız, çünküsüz değil. Nüfus idaresinden başka hiçbir şebekeye dahil değil., | Hece, 2005, C 9, S 106-108
s.
anchor | Demir | Anchorman/woman'dan ana haber sunucusu. | Bana önerilen, Kanal 1 Ana Haber'in Anchor'u olmamdı., | ÖzlemGürses, SözcüPzr, 21.8.2016
kıs.a.
ing.
anchor-vali | Grubun kanalı 24 ise söz konusu Pravdanın televizyon versiyonu. Oranın başında atanmış bir anchor-vali var., | HGeviş, T, 21.6.2013
anchormanlik -ği | ana haber sunuculuğu. | 2005'te üstlendiği anchormanlik mesaisini anlatırken (Hürriyet, Hakan Gence, 6 Eylül 2012), Kanal Dhaberleri için nasıl bir sınır çizdiğini hatırlıyor musunuz? , | DoğanAkın, T, 24.1.2013
a.
anchorwoman | Kadın ana haber sunucusu. | Sağdan soldan trollerin, felaket tellalığından, korkudan prim yapan Youtuber'ların, anchorwoman'ların gazıyla işini layıkıyla gören, dürüst sağlık personelini tümden gömmeyelim., M Altınok, Sabah, 20.10.2024
a.
ing.
ancien regime | eski düzen | Türkiye'nin | ancien regimeinden gelenler, bu olup bitenleri yazık ki anlayamamakta, ya da anlamak istememektedirler., | NÇınar, T, 11.7.2011
fr.
ançuez/ançüez | anchois hamsi ezmesi | Kalamata zeytini, ançuez, fıçı sardalyesi, balık yumurtası, sığır dili, çiroz, kuru balıkların çeşidi, turşular, peynirler vesaire onun kilerinde saklanırdı., | RHK, 107-8
a.
fr.
ançüezli | Dudağının iki yanındaki yukarı doğru küstahça kıvrılan çigilerle, 'Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyoruz hayatım, Mozambikde değil' diye başlayan o muteber ifadelerini sıralasaydı peş peşe. İşe giderken ançüezli börek tarifi için elime upuzun bir liste tutuştursaydı... Bayat ekmekleri robottan geçirip fırınladıktan sonra binbir çeşit malzemeyle yoğurup nasıl kremşantili pasta haline getirildiğini, ekmek israfından asla hoşlanmadığını anlatsaydı alay eder gibi..., | N A Gökduman, 83
s.
Ançüvez | Biri kokteylleri getiriyordu, öbürü zeytin ve ançüvez dolu bir tepsi taşıyordu., S Maugham, 1959, 37
a.
And kerdeşi | '-And kardeşim, herhalde bir yanlışlık olmuş! Kılavuzlar yanılmışlar. Kusura bakma!' Ben böyle söylenince kılavuzlardan biri yanıma gelerek: -'Tuğcu! Sen bizim onbaşımız, ağamızsın. Biz esiri ona dilediğini yapasın diye getiriyoruz!' dedi., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 215
a.
And verdirmek | Bunu bana 'kimseciklere söyleme, beni asarlar ha!' diye and verdirip öyle anlatmıştı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 45
Andaç –cı | yadigar, hatıra. | Yanında andaç diye bir kase dolusu dağ çileği yahut badem sunarlardı., | Ayla Kutlu, Gülperi, 76 | . | Altın ışınlarla, gümüş ışınları depoladığı tüplerin yanına gitti, onları gizemli topaktan kalan, paha biçilmez andaçlar olarak, sevgi ve saygıyla kucakladı., | Dayıoğlu, 1987, 64 | Biliyor musun, Jane, şu anda senin o inci gerdanlığın benim şu kalın, kara boynumda, kravatımın altında duruyor? Ömrümün tek hazinesini yitirdiğim günden beri andaç diye hep takıyorum onu., | C Bronte/N Yeğinobalı, Jane Eyre, 2007, 618 | Nezihe Becerikli bir akşam, yemekte eski filmlerinden, bir zamanlar baş rolünü canlandırdığı Deniz Kızı'ndan söz açmış, sonra da kaldığımız pansiyondaki odasına giderek, Deniz Kızı'nın afişini getirmişti. Çok şaşırmıştım; demek eski günlerden andaçlarla birlikte yaşıyor, onları yanından ayırmıyordu... | , | S İleri, ZCumartesi, 15.9.2012
a.
Andan saniya X X Ondan sonra. | ... bundan böyle evâmir-i aliye ile zuhûr eden tekâliflerin edasında inad ve muhalefet üzere olurlar ise padişahî penâh-ı alem [padişah-ı alem-penâh] hazretlerinin matbah-ı âmirelerine yirmi beş bin kuruş nezir kabul ve andan saniya Devlet-i aliyede başmuhasebeye kayd ve andan saniya hilaf-ı taahhüdleri zuhur eder ise tahsili ile iktifa etmeyip..., BOA, C.DH., 12/565:4, tt. 21 Cemaziyelevvel 1187/10 Ağustos 1773
andansaniye
z.
ondan sonra.
"... bundan böyle evâmir-i aliye ile zuhûr eden tekâliflerin edasında inad ve muhalefet üzere olurlar ise padişahî penâh-ı alem [padişah-ı alem-penâh] hazretlerinin matbah-ı âmirelerine yirmi beş bin kuruş nezir kabul ve andan saniya Devlet-i aliyede başmuhasebeye kayd ve andan saniya hilaf-ı taahhüdleri zuhur eder ise tahsili ile iktifa etmeyip... ", BOA, C.DH., 12/565:4, tt. 21 Cemaziyelevvel 1187/10 Ağustos 1773"
andante | mühürlü mektuplarım çat kapı hep sana / belki varamaz belki yasaklı / illegal ellerimde andante kemanlar / kırmızı şapkamla yayından yürüyorum, Şafak Kanca, Temrin, 2025, S 141, 10
a.
andelip
a.
bülbül.
"Beni matlubumda eyleme sâkıt / Sailim kapında mezun kıl nakıt / Bir servi ki çiçek açtığı vakıt / Andelip çığrışır gülzare karşı.", San, Hicranî, 175"
Ander | 1. Ölüden kalan eşya, sahipsiz kalan eşya, soyka. 2. | Olumsuz. İşe yaramaz, değersiz. | Kartol yahnısı da boynunu burar / Mercimek galoçoş sofraya sürer / Ander lobiya da kendini kurar / Nice kişileri tulhan eyledik., | Türk halk kültüründen derlemeler, 1991, 27 | ander behtemal kalsın ilenme sözü. Kadınlar bunaldığında söylerler.
s.a.
Andetkemen = Andetmişim. | Halkın toplandığı meydana ulaştıkları sırada, çocuklar, öğretmenin kendilerine milli marşımız diye öğrettiği (Andetkemen = Andetmişim)'i söylemeğe başladılar., | Kırımer, 1967, 41-42
andıç | Uyarı ya da hatırlatma için yazılan not. (Andıç sözcüğü gündemimize Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yürütülen faaliyetler nedeniyle girdi. 28 Şubat döneminde ilk kez kamuoyuna yansıyan bu kavram, önce | bilgilendirme notu, | daha sonra | dezenformasyon çalışması olarak algılanmaya başladı. Son olarak | İnternet Andıcı soruşturması yeniden gündeme geldi. Andıç, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde üst makamın | oluruna sunulan belge anlamına geliyor. Belgenin içeriği, yetkili komutanın onay vermesinden sonra uygulamaya konulabiliyor. 28 Şubat döneminde Şemdin Sakık'ın ifadeleri olduğu belirtilerek bazı gazetecilerin PKK'yla işbirliği içinde olduklarını içeren andıç kamuoyuna yansımıştı. Gazetecilerden bazıları işlerini kaybetmiş, andıcın gerçeği yansıtmadığı da anlaşılmıştı. | Bu olaydan sonra birkaç kez daha olumsuz faaliyetler bağlamında | andıç, | kamuoyunun gündemine gelmiş ve olumsuz bir algılama yaratmıştı. Koşaner kaldırdı. Genelkurmay Başkanlığı'nın son 1 yıldır | andıç ifadesini kaldırdığı ve yerine | onay sözcüğünü kullanmaya başladığı öğrenildi., | Fikret Bila, M, 13.8.2011)
a.
andıççılık –ğı | Birçok insan gibi ben de 28 Şubat'ın rezilane operasyonlarına aşinayım, şimdi görüyorum ki panik duygusu 28 Şubat sürecinin o andıççılığını yeniden hortlatıyor., | AAltan, T, 7.9.2012
a.
andıçlamak | uyarı ve hatırlamaya dönük kişi veya kişiler hakkında olumsuz amaçla yazılan notlar. Suçlayıcı, karalayıcı notlar. | Genelkurmay 30 Ağustos'ta halkı da andıçladı., | 31.08.2007, Bianet.
f.
andıçlanmak | Bunun bedelini önce andıçlanıp ardından vurularak ödedi., | EBabahan, Star, 17.3.2012
f.
andıçlatmak | Sakık'ın ifadeleriyle gazetecileri andıçlatan askerlerin yine onun ifadeleriyle kodese girmelerine | vehamet değil | ilahi adalet denir., | MetinBaykan, 6.8.2013 twitter
f.
Andıra | ... hayvanlar acıkmasın ve susamasın diye de onlara Guduna kayalıklarından 'Andıra' adlı yabani yemişten yedirmesi gerektiğini vurgulamış., | M H Alşan, 12
a.
Andırın (Kahramanmaraş) derlenen Ağıtlar, yl tezi, Mehmet Temiz, FıratÜ SBE, 2005,
andırma
a.
telamih.
"-Ses çok değişik | tavurlar, bakışlar, hele gülümseyiş bambaşka. Yanaktaki çukur sağ taraf yerine solda ve ayrı şekilde. Bir şey var, bir andırma, o muhakkak! Lâkin bu kadarcığı çok kişide olur sanırım.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 98"
andiroyit | android | İtiraf ediyom! Benim hiç andiroyit telefonum olmadı..., | Cafcaf, Bahar2013/54, 9
a.
androjen | BTS+ VeterinerHekimliğiSözlüğünde: Vücudun gelişimi, kılların çıkışı, sesin kalınlaşması gibi erkeğe erkeklik özellikleri kazandıran, testislerden veya adrenal korteksten salgılanan hormonlar veya bunların benzeri bazı sentetik madde. Bazen testosteronla eş anlamda kullanılır. | Aynı gece bir eşcinsel bana androjen olduğunu söyledi. Androjen, kadın ve erkek kimliklerinin ikisini birden reddeden kişiymiş, | FErbulak, 1991, 59. | Bu süreç o kadar şehvetle yaşandı ki, Teoman bütün androjen güzelliğini kıyasıya gösterdi., | AyçaŞen, T, 4.9.2011
a.
bts+
aneka | ana+ka babaanne Y Nuhoğlu, Of 31.1.2015
a.
anekdotlu
s.
anektodlar barındıran.
Egenin Türk Kalma Savaşı Cemal Kutay/Resimli, belgeli, anekdotlu 450 sayfa, İstanbul 1980
anensefal
s.
beyinsiz.
"Bu tanımı kabul edenlere göre anensefal (beyinsiz) olarak dünyaya gelen bir bebek, kalbi çalışsa ve nefes alsa dahi ölü kabul edilmektedir. Bu tanım etik pek çok problem barındırdığı için genel kabul görmemektedir.", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?"
anensefali
a.
beyin olmaksızın dünyaya gelen çocuk.
"Anensefali yani beyin olmadan dünyaya gelen bebeklerde kalp çalışmakta ve solunum bulunmaktadır..", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?"
anensefalik
s.
beyinsiz olmakla ilgili.
"Temel husus eğer beyin faaliyetleri ise anensefalik bebeklerin de solunumlarının ve kalplerinin durmasını beklemeden doğdukları anda ölü kabul edilmeleri gerekmektedir.", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?"
anestetik | Calvi'nin cansız bedeninden alınan örnekleri inceleyen toksikoloji uzmanı ise merhuma solunum yoluyla herhangi bir anestetik verildiğine ilişkin bir kanıt bulamadı ancak bu olasılığı tamamen yadsımadı., | Hürriyet, 19.6.2022
a.
anestetik | estetik değil. | Ülkemizin yapı stoğunun çok kalitesiz olduğu, kentlerimizin çok fena olduğu; her ikisinin de çağdaş bilgi birikiminden nasibini hiç almamış, an-estetik, non-fonksiyonel, gayri insani olduğu doğruydu. Hem de çok çok doğru idi. Ve birşeyler yapılması mutlaka gerekiyordu şüphesiz.,
K Beşirli, 24.04.2025, TÖL whatsapp
s.
anevrizma | şişlik, bolancuk, kabarma. | İzmir Adli Tıp Kurumu'na getirilen Burçin Bildik'e bu sabah yapılan otopside, beyin anevrizması geçirdiği ve beyin kanaması sonucu öldüğü belirlendi., | M, 14.7.2011
a.
tıp tıp
aney | Anam, annem. | Aman aney o da bana ar geliyor. Türkü'den
ünl.
Anfiteatr | Boğaziçi'nin ve Marmara'nın üzerinde anfiteatr biçiminde yükselmiş bu çok eski kentin eşsiz tabiatı, manzaralarının güzelliği, minarelerin ve camilerin gri siluetleri, İstanbul'un hem fakir hem Müslüman, hem tehlikeli, hem arınmış havası, Boğaziçi'nin insanı mest eden manzarası, muhayyilesi üzerinde pek büyük etkiler yaptı., | Loti, CCT, 202
a.
angaje
s.
fr.
"İçerisi kalabalık değil | numaralar bitmiş, yalnız artistlerle oturan üç beş müşteri kalmış. Kızların hepsi de angaje. Yalınz köşede, boş masa önünde bir tek kız var, dalgın ve dertli bir halde, dokunsalar ağlayacak.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 21"
Angaje etmek | Bayan Callendar, angaje ettiği büyük piyanistin ansızın hastalanıvermesine, ilk önce çok üzülmüştü. 126
b.f.
Angaje olmak | Çünkü bütün gece için arkadaşıma angaje oldum. Gelirsen fırsat buldukça üç beş laf ederiz., | GugukG, 17.5.1947, 4
Angaje olmak | Çünkü bütün gece için arkadaşıma angaje oldum. Gelirsen fırsat buldukça üç beş laf ederiz., | GugukG, 17.5.1947, 4
b.f.
angajman
a.
fr.
"Dur hele, düşünürüz. sen önce şu kızı çağır, hoşuma gitti. -Gelmez o! Angajmanı bitti, son gecesiydi. başka beyler de çağırdı, kabul etmedi. - Bir kere söyle sen | belki inatçılığı geçmiştir.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 21"
angajman | Engagement Bağlantı. | Bayan Callendar hâlâ konuşuyordu: | Sana başka angajmanlar da bulabilirim. / Zaten Bayan Schönberg -menecerimdir- bana bir sürü angajman hazırladı., | Bromfield, 1956, 151/335 | Bunun da en önemli nedeni üniversitenin içinde bulunduğu ideolojik angajmandır., | EUslu, T, 14.12.2011 | TSK'nın angajmanı değişmiştir., | Z, 27.6.2012 | angajman kuralları | ask. Her devletin her operasyona karşı belirlediği talimatlar. | Modern anlamda angajman kurallarının doğuşu, Kore Savaşı zamanında ABD Genelkurmayının General MacArthur'a ilettiği talimatlara dayanır., | ÖMumcu, R, 27.6.2012
b.a.a.
fr.
angazlık –ğı | Bu gene bir angazlık yaptı ama ne bilmezlik., | İsmail Bayram, 31.1.2023
a.
angelos | Rumca melek. | ve Angelos telakkı edilen bu zavallı mahlûkun boğazındaki altunlar gürültülü du'alarla alınarak yine denize koyuverilir., | İlkul 29
a.
angil dingil | eğer bu filtre getirilirse sözlük gerçekten çağ atlayacak. düşünsene angil dingil tiplerin açtığı başlıkları bir daha görmediğini, hatta kelime bazlı filtreleme yaparak sonsuza kadar tüm bu saçmalıklardan kurtulabildiğini!, yaptim ama bi sor niye yaptim 09.05.2024 23:19, EkşiS
s.
anglofonluk –ğu | İngiliz dillilik, ingilizce konuşma hali | Protestanlık ve Anglofonluk denizinde Katolik ve Frankofon ada kalmak da 'incitmişmiş'... Yesinler!, | Uluengin, 7.9.2012
a.
Angona | Adeta hayvanlarla barışıktı. Halk arasında 'angona' adıyla bilinen ufak yılanlarla bile oynamaktan çekinmez, hatta onlardan bir-ikisini cebinde taşır ve de beslerdi., | M H Alşan, 7
a.
angora | Dütliyör ayaklanırken sırtı çamurlanmış angora kazağını çıkarıp bir yana attı, sütyeninin askılarını çekiştirerek masaya oturdu, yedilileri çıkarırsak oyuna üç kişi devam edebileceğimizi hatırlattı., | F Ulay, 1988, 108
a.
angus | 1. İskoçya menşeli sığır türü | [S]tarhaber muhabiri İskoç kökenli, koca kafalı Angus sığırlarının yetiştirildiği çiftlikte canlı sığırların arasında geziniyor., | T, 6.5.2010, 20 | Bugünkü kalabalık, gürültülü halimizse, açık büfeden yiye yiye perişan olmuş bir adamın burnuna dayanan koca bir angus pirzolası gibi... Y Z Cömert, KararG, 10.6.2018 ||2. mec.Hakaret. Angut ile ses benzeşmesine dikkat ediniz. Angus sığırı | Adamın açıklamasına bak ya angus!, | BY, Z, 17.8.2012
a.
angut
a.
argo. salak.
"-Verir! Daha neler de yapar, ne aşiftelikler, ne düzenbazlıklar! Hele benim gibi angutu bulursa anasından emdiği sütü burnundan getirir, böyle inansız, septik, münkir eder adamı!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 85"
angut | Ova boyunca yaban ördekleri, angut sürüleri dolaşır., | V Sevim, 100
a.
angutça
z.
salakça, aptalca.
"Yok bre!... Deniz için yukarıda kullandığım "salak" ifademi geri alıyorum asıl salaklar bu şehir efsanesini uyduran yazarlar, yorumcular, bakanlar, dekanlardır ve bu kadar angutça yazılan bu efsaneye inananlardır.", Alper Aksoy, facebook"
Anık mevcut, hazır | Çü Şiraz u Kirman ilinden yana / Çıka bir çeri kim adet yok ana / Beğ ü padişahlar anıklarınu? / Ola hali müşkil kamu varınun, | camas. D. XV. 151 TD
anıklanma | hazırlık. | Hıdrellez, ülkemizde etkin bir biçimde kutlanmaktadır. Köylerde Hıdrellez için önceden evin temizliği, üst-baş temizliği, yiyecek-içeceklerle ilgili anıklanma yapılır., | Trabzon geçit köyü Mağmat, 6 Mayıs 2020
a.
anıklık -ğı | Türklerin süsleme sanatları alanında ulusumuzun eriştiği anıklığı başka hiçbir ulus gösterememiştir, diyordu. Bu durum, değişik ülkelerle ve doğanın güzellikleriyle yüzyüze getiren aralıksız göçlerin, yalın ve kendi iç dünyasına dönük bir yaşamın oluşturduğu bir güzellik duygusunun sonucuydu., | Türk dili, Turan Erol, Yitirdiklerimiz, 1971, C 25, 301
a.
anılarca | Aydınlığa bayılırım ben de / Ama açmayın ne olur perdeleri / Bırakın görmeyim güvercinlerde / Anılarca uzak sevişmeleri, | Atâ Karatay, 1964, 15
s.
anılaşmak
f.
hatıraya dönmek, anı halini almak.
tr. an-ı-laş-
"İnsanlar sevgiyi biraz zor taşır / En çok sevenler bile yabancılaşır / Ne çıkar kişiler unutulsa da / Aşk unutulmaz, anılaşır.", C Tümerkan, 1985, 113"
Anılaştırma | Yorum herşeyi bir çırpıda anılaştıran ve sükuneti ancak bu anılaştırmada bulan bir davranışla işliyor. Hırçınlığın gizli kaldığı, mizah postuna bürünmüş saldırı, yüzeyin yer yer ağır, battal biçimlenişine tiz, keskin etkiler sağlıyor., | S Tansuğ, Beş gerçekçi Türk ressamı: Turgut Zaim, Nuri İyem, Cihat..., 1976, 100
a.
Anılaştırmak | Tarihlerimiz de bilimsel bir yöntemle ele alınmadan önce birer | vakayiname yani olayları anılaştıran yapıtlardı. Zamana ya da yere büyük ölçüde önem vermeden belgeleri arayıp karşılaştırmak gibi tarihin baş vuracağı yollara hiç bakmaksızın görgü ve duygu araçlarını değerlendiren tarihçi-..., | Türk Dili, 1971, C 25, 404 |Dolu yaşantıları anılaştıran görünümlerin her biri, kendine yeten biçimsel oluşumların tümünde aydın bir kişinin memleketin tabiat ve insanına yönelişini simgeliyor., | S Tansuğ, Beş gerçekçi Türk ressamı: Turgut Zaim, Nuri İyem, Cihat..., 1976, 51
f.
anılı
s.
anılmış, yâd edilmiş.
"Bu çalışma içinde birçok menfi-müspet tecrübeyi barındırmaktadır. Bu nedenle bu kısımda teşekkür ettiğim kimseler adı anılı olanlar ile sınırlı değildir.", Renas Yıldırım, dr tezi, İÜSBE, ++ "
anılı | 1. anılmış, sözü geçen. | Anılı Kanun ve Yönetmelik ile bu tür uygulamalar disiplin altına alınmak istenmektedir., | H Topbaş/F Üçışık/M Aydoğdu, 5. Tüketici Hukuku Kongresi Makale, Bildiri ve Ses Çözümleri: Sektörel Bazda Tüketici Hukuku ve Uygulamaları 2015-2016, Ankara 2016, 248 | 2. | anısı olan, hatırası olan. | Anılı Kitaplar Dizisi (5 Kitap), | Altan Öymen, 13.7.2020 (Kitap adı)
s.
anılık –ğı | Birçok anılık aldım,, Ö S Gedikli, 8.7.2014
a.
anım | Anma. | Ermenilerin Arjantin'de düzenlenen Hocalı Soykırımı'nı anım törenini engelleme çabaları sonuçsuz kaldı, | AVİM, 26.2.2014
a.
anımak | Burada gücümüzün yettiği kadar, buyuruk rejiminin kurgularını bir yandan özgüç kuralına uymaları dolayısile araştıracaksak, öbür yandan da genel olarak, Türkün yahut Türkelinin anıdığı kurgu biçimlerinin evrensel buyuruk rejimindeki yerlerini belirtmeğe çalışacağız., E. Serdengeçti, Kamusal türesinde özgüç kuralı, İÜHFM 1935 (1), 325 | Bununla beraber artık örnekler çoğalmağa başlamıştır, gözlerimizin önünde koca bir kaanlık, ucu kurultay törüsüne çıkan bir yola anımıştır., | E. Serdengeçti, Kamusal türesinde özgüç kuralı, İÜHFM, 1935 (1), 328
f.
anımsamışçasına | hatırlamış gibi | Sonra birden anımsamışçasına sevinçle: 'Ha, sahi! Su akmıyor ki... Kuyunun motoru iyi ki yanmış. Yoksa evi su basacaktı' deyip coşkuyla yürüdü., | NGüreli, 41
z.
Anımsanış | Gelgelelim, basınçlı su, belirsizliklerin daha da koyulmasına yarıyordu ancak. İlk indirilişinde verdiği somut acı, son anımsanışındaki soyut acıya oranla solda sıfır kalan bir şamar., | T Uyar, Fal, 1992, 96
a.
Anımsatıcı | Bu tür uygulama olasılıklarının bulunduğu, algılamanın göstergesel yanlarıyla tek tek, soyutlanmış gibi duran çeşitli, anımsatıcı (belleğe yardımcı) ve işaret verici araçlarla ortaya konmuştur., | D Aksan, Dilbilim seçkisi, 1982, 148 | Yazının kökeni üstünde de duran bilgin 110 mağarada yaptığı incelemeler sonunda yorumlanabilir ilk çizimlerin (-50.000, hiç değilse -30.000) görüntüsel yazı sayılamayacağını, soyut birtakım çizgilerden oluştuğunu, sözlü bir bağlamı anımsatıcı işlev yerine getirdiğini, bu nedenle de çizimlerin dilin varlığının kanıtı olduğunu öne ..., | B Vardar, Dilbilimin temel kavram ve ilkeleri, 1982, 51
anımsatma | Haritayı sağa yatık anımsatmalarla dolduran, hiç kuşku yok ki Halil'in elyazısıydı., | T Kiremitçi, 2005, 21
a.
anımsatmak | Hatırlatmak | Ben bunu bildim bunu söylerim / kötü bir davranıştır üşütmek anıları / kar bindirmeden aktarmalı hüzünlü çatıları., | Ruşen Hakkı, 1980, 44
f.
anımsayıcı | Demek, fotoğraf, anımsayıcı imgelemin yerine geçiyor., | H Yavuz, Toarmina, 26
s.
anımsayıvermek | Ahmet hem Devrim'e, hem de Mıstık'a birer tane yapıştırmak üzereydi ki, nerede olduğunu birden anımsayıverdi., | İpşiroğlu, 35
bf.
anırış | Rahatsız ediyorsun anırışınla beni, / Zaten kimse sevmiyor huysuzluğundan seni., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 66 (30.05.2025)
a.
anırıvermek | Turşuuuu! diye bağırmak tam isteyince / Eşek anırıvermiş Hocadan önce., | Y A Ayçiçek, Nasrettin Hoca, İstanbul 2009, 33
bf.
anırma | Şapkasını alnına indirdi. Doğan güneşe baktı. Uzakta, köyden horoz sesleri, inek böğürtüleri, eşek anırmaları geliyordu..., | M İzgü, ÖB, 31
a.
anırtı | BTS+ | +Boru sesleri, her türlü düdük sesi, deliğinden basınçlı hava çıkaran musluk sesleri, paslı demir kapı gıcırtıları, kişneme ve anırtı gibi sesler, ıslıklar, fırtınada esen rüzgarlar ve daha doğada olan ve olmayan nice sesler..., | ANesin, ŞAvrupa, 73 |Ama ne bu mektubun anarşistlerin eline geçmesine, ne de polisin aramasına gerek kaldı. Bir gün şirketin kalorifer dairesinden acaip bir 'anırtı' işitildi. Kapıcı ve asansörcü aşağı indiklerinde eşeği iki tane 'veletle' boğuşurken buldular., | M Gezen, 1982, 51
a.
bts+
anısal | 1. Hatıralık. | 21 Ekim tarihinde 'Mason Derneği İktisadi İşletmesi'ni kuran Özgür Masonlar 'işletmenin restoran, bar işletmeciliği, kitap ve anısal eşya toptan ve perakende satışı, sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlenmesi' faaliyetlerinde bulunacağını belirtiyor., | Serkan Arman, M, 29.10.2011 | 2. | Anılarla ilgili. anıya değgin , anıyla ilgili , anıya özgü. | -den ne mektup, ne günlük, ne de anısal ürünler kalmıştır. Biyografyacılar ona bir başka hayat yakıştırmışlar , onun kimisi Bacon , kimisi Earl of Oxford olduğunu iddia etmişlerdir . Onun yapıtlarına bakarak nasıl bir kişi olduğunu çıkarmak mümkün olamamaktadır., Memet Fuat, Türk edebiyatı, 1965, 240 | Çünkü ortada kaldırılması gereken çok ağır bir yük var ve anısal bellek bu kadar ağır bir y??kü kaldıramıyor., | F Kentel, T, 12.5.2012
s.
Anısız | KAFDAĞI Bir uzak yankıda özlemin / Duyuların harıl harıl / Ve umut içinde düşüncelerin / Beklersin / Ararsin / Bir ılık renk gözlerinde / Kulakların dolusu bir canlı türkü / Bulamazsın / Düşsüz uykuların olur / Anısız sevilerin / Küfredersin yıldızına yüzyıllar boyu / Duyuramazsın..., | Yaşar Nabi, Yeni şiirler, 1949, 67
s.
anış
a.
anma hali.
tr.
"Ne zaman / Masmavi giyinse gökyüzü / Bir garip anışım olur sizleri / Utançla", A Karatay, seni var saymak, 18"
anış | anma, hatırlama işi. | Şiirdeki anlatılanları yaşlı kadınların yaşayıp yaşamadıkları da meçhuldür aslında. Başkaları üstünden ölümü anış gibidir bu şiir., | Eyyup Yıldırmış, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019,12
a.
anıştırma | 1. Anıştırmak işi, ima. 2. | Edeb. Telmih. | XVI. Yüzyıldan önce rastlanan bir iki şiirde geçen hayal sözcüğünün anıştırma yapan Türk şair ve yazarları da bu türlü anıştırmalarında Arap ve Fars yazarlarına öykünmüş olabilirler. XVI. yüzyılda gölge oyununu söz konusu eden kaynakların birden, hem de daha sonraki yüzyıllara oranla bile daha ..., | Metin And, Geleneksel türk tiyatrosu, 1985, 279
a.
anıştırmak | Bir şeyi açıkça söylemeyip üstü kapalı anlatmak, dolaylı anlatmak, ima etmek, ihsas etmek. | [B]ölge diye kısalttığımız ve içine koyduğumuz menfi ne kadar anıştırma, ima ve gönderme varsa, hepsi..., | S Yusuf, Star, 16.5.2010 | Neymiş lan Werder Bremen'in değerleri? Tele 1'in anıştırdığı gibi Mesut Özil'in AK Partili olması mı? , Salih Tuna, 18.03.2025, Sbh
f.
anıştırmalı | Gene kendisiyle ilgili bir espri yapacağımı sezmiş, ama anıştırmalı bir şeyler söylersem de hemen-., | D Ceyyhun, Çağımızın Nasrettin Hocası, Aziz Nesin, 1984, 65
s.
anıtsal | Dökülen Türk kanının / Bu anıtsal destanı./ Türke ulu Tanrı'nın / Kutsal bir armağanı, | V C Aşkun, 32
s.
anıtsallık –ğı | 1. Anıtsal olma durumu. 2. Görkemlilik. | Bu sanatçılar kuvvetli ve parlak renklerin yanında, biçimlerin anıtsallığı, çizgi ve şekil sertliği ile anlamlı bir çizgiye yönelme gösterişiyle illüstrasyon tekniklerinin ve gravürün sadeleştirilmiş örneklerini vermişlerdir., | İnönü Ans., 1966, C 14, 477 | Sivil mimarinin çok değişik çağ örneklerinde aynı ifadenin varlığı, bu büyük ölçü, sadelik ve anıtsallık ifadesini, Adana'nın çok eskiden beri sahip olduğu bir kültür temelinin ve şekillendirme iradesinin mahsulü olduğunu ..., | Adana 1967 il yıllığı, 1968, 101
a.
ani çocuk ölüm sendromu | Bir Amerikan dizisinde 'ani çocuk ölüm sendromu' denen hastalıktan söz edildiği için kendi bebek oğlumun başında sabaha kadar oturup onun nefes alıp almadığını kontrol ettiğimi bilirim; çocuklarımız söz konusu olduğunda endişelenmenin sonu yok., | İ Berkan, Hr, 25.12.2015
a.
tıp
anilin | Ayaklarının altındaki yosunu göremiyordum, ama ayaklarımın altında yeşil, anilin yeşili, zehir yeşili – bir yosun olduğunu biliyordum ve bu boş eve varmak istemiyordum., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 22
a.
animal | İng. hayvan. | Sen görüyorsun, bir yerden hizmet almak için sıra oluşmuş, üç-dört kişi beklerken her zamanki uyanıklığının peşine düşüp, ön sıralara geçmek istediğini görünce bunu bir insan yapamayacağına göre herhalde gelişimini tamamlayamamış bir animal deyip, sana karşı tavır alıyor. Bir kere şunu kabul edelim, onun davranışı sana değil, senin animal davranışına... / Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, yağmacı kültürünü aramızda yaşatan kurnazlar hiçbir zaman toplumda hoş karşılanmazlar. Bencillikleri, hep kendilerini düşünmeleri, animal düşünceleri akla getiriyor. kendini aşamayan kimselere nasıl insan denir? Bu animalallara nasıl saygı duyulur? , | Adnan Tasar, 11.8.2020, | http://blog.milliyet.com.tr/animal-huminal/Blog/? BlogNo=623112, 14.6.2021
a.
ing.
animallık –ğı | Hayvanlık. | İnsanca davranan kimseler ise animallıktan hüminal seviyesine çıkmış oluyorlar. İnsanlığını henüz keşfedememiş ülkelerde kurnazlar yüceltilirken, gelişmiş ülkelerde akılla övünülmesi konumuza güzel bir örnektir. Bencillikten uzaklaşmış, hüminallik seviyesine ulaşmış insanlardan oluşan milletimiz giriştiği işlerde daha başarılı olacaktır., | Adnan Tasar, 11.8.2020, | http://blog.milliyet.com.tr/animal-huminal/Blog/? BlogNo=623112, 14.6.2021
a.
animasyoncu | İstanbul'un animasyoncuları geri sayımda, | T, 4.8.2014
s.
animasyonlu | Canlandırmalı. | Sürücü belgesini almak için animasyonlu sınav yapılacak., | basın, 15.11.2021
s.
animatör | dekor / tatil köyü / baş aktris / bir animatör kız / çikolota sosuna batırılmış / yuvarlakları ürpermiş denizde / belinde gamzeler, | Koçlu, 30
a.
anime
"Tiyatroda gösterilebilen her şeyi sinemada da göstermek mümkündür. Bunun gibi sinemada gösterilen her şey, eserin yazılışını ve tekniğini değiştirmek şartı ile tiyatroda yapılabilir. Desen anime... Miki Mavs bile! Yalnız ne var ki tiyatroya göre değiştirilebileceği için sinemadaki gene kendi güzelliğini saklar, tiyatrodaki de ayrı bir güzellik olur.", Esendal, Kızıma mektuplar, 2001, 113 (12.3.1937)"
anime | İyi okullarda yetişmiş zeki çocuklar, anime tasarlıyor devrime destek için. Defol git Bekir anime nedir ne bileceksin., | Abdullah Kibritçi, 26.7.2013 eposta | Pokémon Go çılgınlığı yeni bir trend olarak hızla hayatlarımıza girerken, bu dalgayı paraya dönüştürmek isteyen birçok markanın Pokémon Company'nin izni olmaksızın anime karakterlerinin hukuka aykırı şekilde kullanımını gerçekleştirecekleri ve lisans savaşlarının başlayacağı tahmin etmekteyiz., | modahukukakademisi, eposta, 30.7.2016g
a.
anine çocuk, (peltek) anneanne. | Ay benim adım da o zaman anneanne olur... Hele bir de peltek peltek konuşur anine derse bana, oh oh uçarım... Aninesi sevmiş onu, hiç yanımdan ayırmam., | M İzgü, 22
Anişabur erm. Aşure.* | Türk, Kürt, Çerkez ve Ermeni öğrenciler, modern zaman bireylerinin bir arada yaşama kültürünü öğrenmeleri için bir yıldır Aşure/Anişabur adını verdikleri bir proje üzerinde çalışıyor., | Z, 29.4.2012
Anjin | Fakat tam bu sırada İzzet Bey şiddetli bir anjin oldu., | FAtabek, DK, 148 | İhtiyar yavaş yavaş kendisine gelmiş, bizimle konuşmaya başlamıştı. Göğüs anjini varmış, arasıra tutarmış böyle., | O Hançerlioğlu, 1959, 33
a.
anjiografi | 22.8.2011 | O ise sevimsiz | kitaplarındaki binlerce terimi; Diabetüs Mellitusları, Progresi Buber Paralizini, Sisternal Ponksiyonu, Anjiografiyi, Lateral Ventrikül Koraid Pleksususunu ve daha nicelerini bilmek, beyin kıvrımları arasına hiç unutmamacasına yerleştirmek ve yılda iki kez girdiği TUSta doğru seçenekleri işaretlemek zorundaydı., | N A Gökduman, 66
a.
tıp
anka
a.
"Halimin haldariyim / Bir altın kantarıyım / Kanadım yoktur felek, / Ankadan yukarıyım.", San, Hicranî, 227"
Anka | Birden Anka'nın külüdür ki zaman / yakalıyorum kızgın Ağustos öğlesinde / saatlerdir bir kelebekle konuşan / ve görüp de incirin gölgeliğinde / sonsuz kıpırtısını kaplumbağanın / bir kar sabahına uyanmış gibi şaşıran / ezberci çocukluğumu., | Ahmet Oktay, Konuşmalar, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 210
a.
anka kuşu gibi | Hele hem kitaba ve hem de okumaya gönül verenlerin yani kitabın iç âlemine seyahatin çetin uğraşına talip olanlar yani Necmettin Bey'in yoldaşları, büsbütün anka kuşu gibiydiler diyordu., | İ Kara, Dergâh, S 340, Haz 2018, | 30
s.
ankara | 1. Ankara şehri. 2. Türkiye'nin baş şehri. 3. Mec. Türkiye. 4. Türk hükümeti. 20.10.2016
a. mec.
Ankara kedisi | Elbisem, özellikle fotinlerim onu iyiden iyiye ilgilendirir görünürdü. Nazlı haller, Ankara kedisi görünüşleri ile gerinir ve inci kadar parlak iki sıra küçük dişlerini göstere göstere esnerdi... / Okşayıcı hareketlerle, Ankara kedileri gibi geziniyor ve küçük inciler kadar parlak dişlerini göstererek esniyordu., | Loti, CCT, 195/252 | Camille: -Neden bir Ankara kedisi almadınız? diye sormuştu., | Colette, Dişi kedi, 1954, 23
a.
Ankara'yla yetinmemiş, İstanbul'da da türkülerini dinlemek isteyen hayranlarını aynı yerden gazlamaya devam etmiş türkücü. Detaya gerek yok. Aynı hede-hödö., | ETokgöz, R, 17.5.2010
ankaralı a.Olayın olduğu yıl, hemen plajın yan tarafındaki yalıya Ankaralı bir aile geldi., | TAral, SÖ, 12 | Ben sudan çıkmış bir Ankaralı / Sen doğma büyüme güzeldin, | AhmetErhan, Yaşlılık, Şiirli Çıkın Dergisi Nisan 2002 sayısı
ankaralılaşma | Bakan Ergün, | Ankaralılaşma tartışmaları için ise şöyle konuştu:, | NihatErgün, T, 3.2.2012
a.
ankaralılaşmak | Anakaradaki bürokratik ve egemen devlete uyum sağlamak, devlet aygıtınca kendisine benzetilmek | Bize nasıl Ankaralılaşıyorsunuz diye itham edilebilir, gerçekten haksızlık oluyor., | NihatErgün, T, 3.2.2012
f.
ankastre fırın/ocak: Genelde mutfak için ankastre mutfak. Saklanmış, dolap içine gizlenmiş
ankesör | Fr. Kumbara. A Püsküllüoğlu, Arkadaş TS, 1994, 72 | ankesörlü | Ankesörlü telefon, | ankesörlü telefon | kumbarasına para ya da jeton atılınca konuşmaya açılan telefon. A Püsküllüoğlu, Arkadaş TS, 1994, 72
s.b.a.a.
fr.
anket | soruşturma | online anket | IPTV üzerinden online anket yapar duruma geleceğiz., | T, 8.9.2011
a.
anket parlamenter
a.
"Meclis araştırması, Meclis incelemesi. Osmanlı Parlamentosunda "Meclis araştırması", "Meclis soruşturması" ve "gensoru" kavramları genellikle birbirinin içine girdiği için bu kavram "Meclis araştırması" olarak tanımlanabilir. "
fr.
"Bunun fevkinde, daha doğrusu bunun haricinde bir tek murakabe usûlü daha vardır, o da tahkik-ı teşrî. 'Anket parlmanter' usulüdür. Meclis-i Mebusan her ne vakit arzu ederse, Heyet-i Teşrîiyye namına bir 'anket parlamenter' yapar. Bir komisyon intihab eder ve komisyon, herhangi bir mesele hakkında tetkikatını ve bu tetkikatının neticesini Meclise arzeder. İşte Meclis-i Mebusanın Hükümet, yani Kuvve-i İcraiyye üzerinde hâiz olduğu tetkik ve murakabe hakkı, ancak bu şekilde yapılabilir." Meclis-i Mebusan 30 Mart 1334 (1918) tarihli 78'inci Birleşim Tutanak Dergisi, C. 1, S. 454. https://cdn.tbmm.gov.tr/TbmmWeb/Yayinlar/Dosya/81ea23fa-a825-48c2-ad65-454dba982794.pdf"
anketçi | anket yapan kimse, soruşturmacı | Sonra gazeteciler, anketçiler, adaylar, dinî gruplar, dernekler, yemekler, düğünler, genel başkana ulaşmak için türlü takla atmalar vs..., | A Karaca, KararG, 4.6.2018
a.
anketi. Oy verme günü oy verenler üzerinde hangi partiye oy verdiklerini sorguayarak seçim sonuçları açıklanmadan yapılan seçim sonuçları tahmini. 7.5.2010
anketörlük | anketçilik | İş İmkanı! Not: Anketörlük pazarlama, satış işi değildir. İş görüşmesi için lütfen randevu alınız., | el ilanı, Merter, 30.4.2017
a.
GTS-
ankilozan | romatizmanın çok daha ağır hali | Lisede romatizma, ankilozana (romatizmanın çok daha ağır hali) çevirmişti., | MuammerYıldız, ZCumartesi, 7.1.2012 | Ankilozan Spondilit Kalıcı Kamburluğa Neden Olabilir, | FETHİYE ADSM @FethiyeAdsm, 11 Eki 2018, twitter
a.
tıp
ankilozan splondit
a. Tıp
Halk arasında omurga ya da bel romatizması olarak bilinen Ankilozan Spondilit, genellikle genç yaşlarda ortaya çıkan | omurgayı ve omurga ile kalça kemiği arasındaki eklemi etkileyen ağrılı, iltihaplı bir romatizma türü, iltihaplanma sonucu omurga ile kalça kemiğinin birleşerek tek bir kemik hâlini alması.
lat.*
ankilozan spondilit*
b.a.
lat. tıp.
"... hareketlerini önemli ölçüde bozan ve kısan artriti (Omuz veya dirsek veya kalça veyahut dizde büyük ankilozan tümör blanș).","
Resmî ceride - 2. bölüm, 1953, 6964
anksiyete | ruhb. | psi. endişe | Bu açıklamanın yarattığı etkiyi, önemli felsefeci Kiekegard'ın kulandığı terminoloji ile şöyle özetleyebiliriz: Anksiyete. Anksiyete var çünkü korktuğumuz durumun ana kaynağı ve çözümü hakkında fikrimiz yok., | GKarabulut, T, 26.9.2011 | Ancak limon otunun anksiyete/gerginlik üzerinde etkisi çok zayıf[tır], [o] genellikle sindirim sorunlarında yardımcı oluyor., | E Yeşilada, StarPazar, 3.1.2016 | mutsuzluğu biz büyütüyoruz / ve başkalarının ne düşündüğünü düşünmeden edemiyoruz bir türlü / sonra süreklilik arz ediyor anksiyete / bozukluk gittikçe derinleşiyor ruh bunalımının deviniminde., | M E Mertoğlu, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 38
a.
ing.
Anladığım kadarıyla hükümet bunu takvimlendirdi. , AAydıntaşbaş/SDemirtaş, M, 6.2.1012
anlak -ğı
a.
x
tr. an-lak
"Sen ışımayınca / Sen ışımayınca bungunluk çiçekleri / Sen ışımayınca sıla düşkünü / Gönül düşkünü, anlak düşkünü / Senle içerikle, biçimle beni senle / Dinsin özlem dinsin bu ikilem / Senim derken, birden ikileniyorum", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 37"
anlam aktarması
b.a.
Anlam aktarması. **/
anlam verilmedik
s.
"Anlam verilmedik rüyalar geliyor beni buluyor, çok ilginç rüyalar görüyorum.", Aşık Bekir Doğan, Değer, Y 7, Mar 2021, S 87, 46"
Anlamadığım nokta, manevi bakımdan ortaya hiçbir mesele koymayan birinin nasıl olup da değerleri ikame etmeye kalkışacağıdır. Andı da, Sami Efendi'nin, Avrupa'nın başarısının arka planını sorgulamaksızın ancak | küçük kısmî mukayeseler yaptığını söylüyor. Onu, Avrupa'yı, | Avrupa Risalesi'nde olduğu gibi yazılı yahut katıldığı meclislerde dost ve ahbabına sözlü olarak hayranlık ve hasretle anlatmış, risalesinde söylediği gibi 'avam-ı millet'ine Avrupa'nın erdemlerinden bahsetmiş biri olarak tarif ediyor. | Hatta bu Avrupa hayranlığını, anlaşılan o ki, zaman zaman devrin Osmanlı'sının örf ve geleneklerini, geleneksel hayatını ve kurumlarını kötülemeye kadar vardırmıştır diyor ve Sami'yi | heyecanının ve hayranlığının dozunu ayarlayamamış | bir Avrupalılaşma taraftarı olarak görüyor.
anlamamazlık –ğı | Kızcağız kızgınlığımın nedenini anlamamazlığa gelmiş, tek söz söylemeden öyle bakmıştı suratıma., | F Ulay, 1998, 23
a.
anlamayagörmek
b.f.
anlamamak.
tr.
"Bir kez anlamayagör yaşamı / Ne fark eder / Yaz olmuş, güz olmuş!.", C Tümerkan, 1985, 59"
anlamayıvermek | -Niçin oyun olsun? Yanlışlık yanlışlıktır. –Anlayamıyorum. –Anlamayıver o zaman. Francine... Francine diye birini tanıyor musun sen? , | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 61
bf.
anlamazlık -ğı | Bu blar, sadece ajitasyona ayarlanmış bir medyatik dili ifşa etmez, aynı zamanda 'bu defa' Doğu Akdeniz'de keşfedilen enerji kaynaklarına bağlı olarak yükselen uluslararası anlamazlık tansiyonuna dikkat çekerler., | Ö Lekesiz, YŞ, 14.7.2019
a.
anlamazlık | –ğı Bir şeyi anlamamış, kavrayamamış gibi davranma GTS | ve artık terkedilmiş / binlerce mahalle / binlerce sevgi-bilinç / yine de sen okurken manasız bir şiiri / melamin kompleksinden anlamazlığın / ezilip zoraki zevk aldınmı hiç, | M Eryılmaz,1986, 8 | 'Kürtlerin demokrasi bilincinin küçümsenmesi kırıcı oluyor' diyen Fırat Anlı, bir 'duyarsızlığa' ve 'anlamazlığa' net bir tepki gösterdi., | OÇalışlar, T, 2.4.2013 | Bu başlıklar, sadece ajitasyona ayarlanmış bir medyatik dili ifşa etmez, aynı zamanda 'bu defa' Doğu Akdeniz'de keşfedilen enerji kaynaklarına bağlı olarak yükselen uluslararası anlamazlık tansiyonuna dikkat çekerler., | Ö Lekesiz, YŞ, 14.7.2019
a.
anlambilimsel |
s.
Anlamdaş | Anlamdaş olamayan bireyler, vatandaş, yurttaş, hatta dildaş olsalar bile millet olamazlar., | İ Fazlıoğlu, 9.11.2017 twitter
anlamlanmak | Ruhun ölmeyeceğini, sonra, günü gelince ruhunun tekrar vücut zerrelerini çağırarak bir araya getireceğini, yeniden var olacağını da bilir. Böylece, dünyaya gelişi bir anlam kazanacaktır, anlamlanacaktır., | S Karakoç, Diriliş, S 1, 1968, 6
f.
anlamlaşmak | Yaşlı görünmesine karşın, geçmiş yaşamının tüm izleri yüzündeki çizgilerde anlamlaşıyor. ., | S Şengil, 1983, 24
f.
anlamlaşmak | Yaşlı görünmesine karşın, geçmiş yaşamının tüm izleri yüzündeki çizgilerde anlamlaşıyor. ., | S Şengil, 1983, 24
f.
anlamlıca zf. Manalı bir tarzda | Veli anlamlıca: -Mine'ye de rezil oluruz, değil mi? , | Kıyafet, 1981, 62
anlamsız zf. Her ne kadar anlamsız sıfatsa da yazar burada zarf görevinde kullanmıştır: anlamsızca, anlamadan | Ali bir süre çevresini anlamsız süzdü., | Kıyafet, 1981, 59
anlamsızlaşma | ... Cemal Seniha açısından) ile insana ilişkin alımlamanın şöyle yapılandığı söylenebilir: Doğa İnsan Yıkılma Yaşlanma Çözülme-Duyarsızlaşma ve Donma Toplumdışılaşma Çürüme Anlamsızlaşma Bu söylediklerimizi, yaşam, yaşam 215., | A Oktay, Yazılanla okunan, 1983, 215
a.
anlamsızlaştırmak | anlamsız duruma getirmek | İkinci Yeni şairlerinin birbirinden farklılıkları uzun süre görmezden gelindi. Bu şairler, şiiri anlamsızlaştırmakla, içini boşaltmakla ve toplumsal meselelerle ilgilenmemekle suçlandılar., | Fırat Caner, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 41 | Heyetin yaptığı ziyareti küçümsediğim, anlamsızlaştırdığım sakın düşünülmesin., | MBaransu, T, 22.4.2013 | Bu sevgisizliktir ki insanı anlatmak varken hayvanlara yer açmayı anlamsızlaştırmıştır., | A Ö Türkeş, HrKitapsanat, 8.6.2018, 8
f.
GTS+
anlamsızlık –ğı | +Henri Lefebvre, Gündelik Hayatın Eleştirisi I'de, 'Basmakalıp Şeyler Üzerine Kısa Notlar' bölümünde gerçeküstücü, varoluşçu yazarlarla dalgasının geçip amaçsızıklarını ve anlamsızlıklarını anlatır., | FilizGazi, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 65
a.
GTS+
anlanmak | Sevgili Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) şu uyarısının iyi anlanması gerekir., | HüseyinDal, 12.2.2012 eposta | Meşâyihün bu mahalde tahkîki budur ammâ ehl-i zâhir bu âyete bir niçe i'tirâz iderler. Evvel bu ki | innâ 'araznâ'l-emânete âle's-semâvâti ve'l-arzi ve'l-cibâlu didüginden câyiz olmak Hakk Te'âlâ'nun teklîfi ma-lâ yutâk anlanur., | FKılıç/AYıldız, Tezkire-i Şeyh Safiyyüddin, | http://www.sahibrahimveli.com, 18.3.2013de girildi
f.
anlaşamazlık –ğı | Gerçekten, en ana mefhumları üzerinde bile anlaşamazlıkların hüküm sürdüğü hukuk felsefesi alanında, temel mefhumları tesbit eden, muhtelif cereyanların aynı terimlere verdiği muhtelif mânaları belirten, mâkul ve isabetli hükümler veren emin bir kılavuza ihtiyaç vardır., | KFikretArık, | Bibliyografya: Sadri Maksudi Arsal: Hukukun Umumi Esasları (hukukun pozitif felsefesi), Adliye Ceridesi, S 5, 1943, | 60-61
s.a.
anlaşgan | Anlaşgan diye bir kelime çıktı ağzımdan geçende., | F Gedikli, 25.10.2020+
s.
Anlaşı | anlaşma, mutabakat. | Bir anlaşı, bir yandan inanır ki tarih anlamsız rastlantıların yığını değildir; öte yandan da insana, tarihin bir faktörü ve tarihin bir amacı olarak bir rol de tanımaktadır., | SiyasalBFD, 1970, 134 | Uzlaşıya anlaşıya varmalısınız., | Serhat Erkmen, 01.03.2020,
a.
anlaşılabilemez | İstanbul takımlarından özellikle birine yönelik 'anlaşılabilemez' sevgi ve sempati ortamına doğmuş, çocukken sorgulamadığı bu garabetin büyüdükçe farkına varmış ve hesapsız devrimci ruhu devreye girince de, bu ülkenin en büyük ihtilalcı takımına gönül düşürmüştü., | STunalı, T, 29.6.2011
s.
Anlaşılabilir | Bunlar ortaya çıktıkları vakit bizzat halk için anlaşılabilir mahiyette idiler., | M N Çankı, Cumhuriyet, 3.7.1942, 2
s.
anlaşılabilirlik –ği | İşte Gaspıralı, bu dilin yalnızca Osmanlı Devleti sınırları içerisinde değil bütün Türk dünyasında anlaşılabilirliğini ifade ediyordu.,ŞHAkalın, | http://www.tofiq-haciyev.com/1.htm, 5.12.2015g
a.
TDK-
anlaşılır | Böyle olmasa ve yaygın kitapçılıkla divanların tümü el altında bulunabilse, bu kitaplar da kelime ve kavram açıklamalarıyla sunulmuş olsa, yine de divan şiiri tam olarak anlaşılır ve sürdürülebilir bir şiir dili olmayacaktır., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 160 | Daha anlaşılır bir izahı deneyelim., | ATuranAlkan, Z, 18.2.2012 | Cümleler hayal | alemimde uçuşarak, beynimdeki nöronlarda gerekli etkiyi yapmadan havada asılı kalıyor sanki... Bunun anlaşılırı ruh gibiyim olsa gerek. Televizyon ekranlarından evimin ortasına damlayan kan sinir sistemimi felce uğratıyor; katleden ve katledilenlerle aynı galakside yaşadığımı bilmek en dayanılmazı..., | N A Gökduman, 77
a.
anlaşılırlık –ğı | Bu noktada, kimi sembolik, hatta kapalı anlatımlarla yazılan ve klasik nitelik kazanan eserlerle, bunlar arasındaki farkı açıklamaya çalışalım. Çünkü güç anlaşılırlığıyla pek çok yorumdan sonra kavranabilmiş, tadına varılabilmiş kimi eserler, bugün geniş okuyucu çevrelerinde okunuyor, seviliyor., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 133 | Dolayısıyla meseleye BDP'nin daha özgürce bakabilmesinin sebepleri de anlaşılırlık kazanıyor., | C Aktaş, T, 14.10.2011
a.
anlaşılmadık | Duydunuz, dinlediniz görev kesin. / anlaşılmadık yanı yok ki., | VK, 50
s.
anlaşılmamışlık –ğı | Ben senin heykellerini niye seviyorum? Anadolu kadınını bütün inceliği, bütün anlaşılmamışlığıyla yakalıyorsun da ondan., | A Özakın, KB, 44
a.
anlaşılmaz | O anlaşılmaz yerli diliyle: 'Sen, gitmek, dedi, amma sen memleketini hiç görmeyecek. Ne vakit toprağın kaybolduğunu görecek, ölüm üstüne çökecek. Seninle gidenler kıyıyı görmeden önce sen ölecek...' Beni çok şaşırtmıştı bu söz., S Maugham, 1959, 18
s.
anlaşılmazcı | Yok o öyle değildir, inceleyelim, mutlaka başka sebepler ve unsurları da vardır, ya da külliyen yalandır demeyi başardığımızda, yukarıda bahsettiğim dizinin hayranlarının düştüğü duruma düşmemiş olacağız. Çünkü anlaşılmazcılar bizim kabul alışkanlıklarımızı biliyor ve kullanıyorlar..., E Ergüder, | Anlaşılmazcı, 12.10.2024, Facebook
s.
anlaşılmazcılık -ğı | Şöyle veya böyle bilinmesi istenen, kitleden saklanan gerçekler elbette sıradan olaylarla ilgili değil. Ülkelerin, insanlığın geleceğine dair önemli hadiselerde parmağı olanlar, kendilerinin müdahalelelerini saklamak için gerçeği örtme çalışmaları yapıyorlar. İnsanların ne olup bittiğini anlamaması için çaba gösterenler, çok farklı senaryolar üreterek kitlenin ilgisini ve algısını farklı yönlere kaydırıyorlar. Bu bir meslek. Kısaca | anlaşılmazcılık olarak adlandırılıyor. İngilizce karşılığı | unintelligible., E Ergüder, | Anlaşılmazcı, 12.10.2024, Facebook
a.
anlaşılmışlık | Ben senin heykellerini niye seviyorum? Anadolu kadınını bütün inceliği, bütün anlaşılmamışlığıyla yakalıyorsun da ondan., | A Özakın, KB, 44
a.
anlaşmalı | 1. Anlaşmaya dayanan | Anlaşmalı boşanma 2. Anlaşması bulunan | Derginin bu sayısının ederi 10.000 TL.dir. Anlaşmalı kurum ve kütüphanelere ücretsiz gönderilir. Öğrencilere % 50 indirimlidir., | Su Ürünleri D, 1993, C 5, S 1-2 5.5.2021 | Anlaşmalı kurumlar; anlaşmalı eczane | mec. | anlaşmaya dayanan, muvazaalı | Anlaşmalı iflas.
mec.
GTS+ GTS+
anlaşmasız | İngiliz parlamentosu hükümetin Avrupa Birliği'nden (AB) anlaşmasız olarak ayrılmasının önüne geçmeye dönük bir yasa değişikliğini kabul etti., | Hürr, 08.01.2019
s.
anlaşmaz | Sabine, bu ikisinin arasında anlaşmaz bağın özünün büyük bir ihtimalle bu olduğunu düşünüyordu., | Bromfield, 1956, 424
s.
anlaştırmak | 1. Açık açık anlatarak dediğini karşıdakine iletmek. 2. Araları açık olanları bir araya getirip barıştırmak. | Ama şimdilerde her anlaşmazlığı gideriyor, birbirleriyle kırıcı tartışmaya giren arkadaşlarını, kısa sürede yatıştırıp anlaştırıyorlardı., | Dayıoğlu, 1987, 61 | Mehmet amca kendisini vekil tutmak isteyen hemşerilerin, (bilhassa köyden gelen hemşerilerin) meselelerini önce dinler, kendi tecrübesi ve daha önce verilmiş kararlardan örnekler vererek işi mahkemeye aksettirmeden halletmeye; maddi davaları anlaştırarak, uzlaştırarak sonuçlandırma yoluna giderdi., | İsmail Gümüş, 19.4.2016 HF Dekanlığına mektubu
f.
anlatıbilim | Anlatıbilim; Manfred Jahn, Bahar Dervişcemaloğlu; Dergah Yayınları, 2012? anlatıbilimci | Edebiyat teorisyeni ve anlatıbilimci Prof. Dr. John Holmes Pier,TÜBİTAK'ın Konuk Bilim İnsanı Destekleme Programı (2221) kapsamında, 07.09.2012-13.09.2012 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi–Edebiyat Fakültesinde | Edebiyat Teorisi ve Anlatıbilim konulu seminerler verecektir., | Murat Elmalı, 3.9.2012 eposta
s.a.
anlatıcılık -ğı | 1. Anlatıcı olma durumu. 2. | Anlatıcının yaptığı iş. | Anlatıcılık, açıklayıcılık da yok. Karşınızda birtakım kişiler konuşuyor, öteden beri bilinen sözleri söylüyor, bunların biri bile o kişilerin içlerini, duygularını, düşüncelerini aydınlatmıyor, sevdiremiyor size., | N Ataç, Günce, 1953-1955, 1972, C 1-2, 518 | [E]nerjilerinin ancak küçük bir bölümünü ayırmışlar bu hakikat anlatıcılığına..., | AGörmüş, T, 13.9.2011
a.
anlatılabilir | Oyunlar oynanmıştı, herşey olduğu gibiydi, yaşamöyküleri bitmiş, olgunlaşmış, anlatılabilir duruma gelmiş., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 13
s.
Anlatılabilirlik –ği | Senin politikalarının anlatılabilirliği yok., | Mehmet Şahin 15.1.2018, CNN Türk TV
a.
Anlatılagelmek | Fareli Köyün Kavalcısı' 696 yıldır, yani sizin anlayacağınız 1300 yılından beri gerçek öyküsünü saklayarak, anlatılagelen bir çocuk masalı., | Y Ural, Temel Reis, 45
bf.
anlatılamaz | Onu ellerinle tutar gibi kavrarsın düşüncenin elleriyle. O, odur ve besbellidir. Ve fakat anlatılamazdır işte mecazın hiçbir şekliyle. Mecnun mecaza yazgılıdır ve sözle hakikat arasında durmaktadır., | M N Bostancı, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 13
s.
anlatılan | hikaye edilen, | Jerusalem'i okumaya başlarken, ilkokuldan sonra aileden uzak geçirdiğim altı yılın kendi içimde tekrarlanan cümlelerine yeniden saplanacağım endişesini taşıyordum, anlatılanın bir tür yatılı okul hikâyesi olduğunu bildiğim için., | CAktaş, T, 17.10.2011
s.
anlatım | ifade İfade | Ramiz Yarat. SÖZ VE YAZI İLE ANLATIM AMAÇ: Çocuğa gördüğünü, yaşadığını, duyduğunu, zihninde canlandırdığını, okuduğunu ve düşündüğünü söz ve yazı ile doğru, amaca uygun ve güzel olarak anlatma yeteneğini kazandırmaktır., | R Yarat, Öğretmen ve velilere açıklamalı ilkokul programı, 1965, 90 | Halil'in yüzünde o akşama özgü, adını henüz koyamadığımız bir anlatım var., | T Kiremitçi, 2005, 179
a.
Anlatım-iletim | Nasıl ki daha önce bütün sosyal müesseseler, sanat ve edebiyat hayatıyla birlikte toplumu ifade eden hemen bütün anlatım-iletim araçları hakim dünya görüşünü yansıtıyorsa, sokaktaki insanı da kahveler öylece şekillendiriyordu., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 112
a.
anlatımcı | edeb. Yalnızca hikaye etmeye ağırlık veren eser 2. Dışa vurumcu | Konuk şiiri insana ait derin bir cevhere hitap ettiğinden anlaşılan bir şiirdir, ama anlatan ya da anlatımcı bir şiir değildir., | ATözeren, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 42
a.
GTS+
anlatımlı | 1. Düşünce ve duyguyu güçlü ve canlı bir biçimde anlatan 2+. Anlatımı, açıklaması, izahı olan | +Mutfaklara ve bölgelere ayrılmış mekanların görselli, sembollü, Türkçe ve İngilizce anlatımlı halinden oluşan rehberi tüm kitabevlerinde bulabilirsiniz., | HRKelebek, 21.11.2015
s.
GTS+
anlatısal | anlatı özelliği taşıyan, anlatı yönünden, anlatıya değgin, anlatıyla ilgili. | Ne ki şiirlerin çoğu, sınırları belirli bir evren bile sunmazlar bize. Bu yüzden şiirin anlam boyutunu, izleksel yapısını tartışmanın boşunalığını savlayanlar az değildir. Kemal Özer'in şiiri anlatısal bir yapı taşıyor., | Varlık yıllığı, 1982, C 23, 42
s.
anlatışım | B?yan türl?rind?n bir sistem olaraq dil, beş mehv?r üz?rind? sür?kliliyini sürdür?r: 1- Dilin qaynaqlandığı danışan mehv?r. 2- Dilin yön?ldiyi adres olaraq dinl?y?n mehv?r. 3- Dilin yatağı olan m?tn mehv?ri. 4- Ortaq il?tişim v? anlatışım m?kanı olaraq xalq mehv?ri. 5- Dilin b?yan etdiyi iç?rik mehv?ri.GGencalp, 23.12.2011
a.
Anlatıvermek | Bu masum kızcağız, (siz ne derseniz deyin, o masumdur, onun yüreği masumdur, yüreciği temizdir) ya, bu kızcağız bana ne büyük günaha girdiğimi anlatıverdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 49| | Ah, keşke haklı olsaydınız da bir çırpıda anlatıverseydim bekleyen hikayeyi., | M Y Öztürk, Şarkı, 2017, S 1, 25
bf.
anlatmak | anlat anlat heyecanlı oluyor kalıp söz | Devrim de, 'Anlat anlat heyecanlı oluyor!' yüzüyle bana baktı., | İpşiroğlu, 17
f.
anlatmışlık –ğı | İyi bilirim. Anlatmışlığım da vardır., | YakupYıldırım, genchukukcular, 16.6.2015
a.
anlayamayış | Oğlan anlayamayışını bile anlatamayınca haso Kürt olduğunu düşündüm., | Ayça Şen, T, 1.2.2012
a.
anlayışlı | Tıb ve hayatiyyat mesâiline temas etmiş ve bunların izahında en yeni, en anlayışlı bir tarz tercih edilerek yazılmıştır. 8* bk. hayatiyyat
s.
anlayışsız | Bayan Tolliver yerine göre pek anlayışsız olduğunun farkında değildi., | Bromfield, 1956, 68 | Eğer kütüphanesi Atatürk Üniversitesi'ne alınmış olsaydı bu dağılmanın önüne geçilmiş olacağı gibi, Seyfettin Özeğe kitaplarıyla beraber Erzurum Türkiye'nin büyük bir kitap merkezi haline gelmiş olacaktı. Çok defa olduğu gibi o zaman da ilmin önüne dikilen anlayışsız zihniyet üniversitenin kaybı kadar bu hâzinenin dağılmasına da sebep olmuştu., | Orhan Okay, İflah olmaz kitap hastaları, Yedi İklim D, Nisan 2002S 145 (1999)
s.
anlayışsızlık –ğı | Beş altı yılda gelişen ve yeniliğin ağır toplarından Namık Kemal'le esteliğe özenen Recaizade'yi bile içine alan, kendini en çok gazel formunda ortaya koyan bu şiirin hayranlığı, | Mithat Efendi'nin anlayışsızlığıyla karşılaşmasaydı, belki şiirimiz çok başka bir durumdaydı bugün., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 223
a.
anlayıvermek –i | Çabucak anlamak. | Ellen, Sabine ile genç Callander'ın arasındaki münasebetin rastgele bir arkadaşlıktan daha ileri gittiğini o an anlayıvermişti. 168 / Hakikati anide anlayıverdi; Clarence'yi mahveden, onu uçuruma sürükleyen oydu. / Şezlongun rengarenk yastıklarının arasında yalnız kalınca, genç kadın, evlenmelerinin husule getirdiği değişikliği ilk defa anlayıverdi., | Bromfield, 1956, 168/219/275 | Anlayıver işte canım, içinde ben de vardım!, | NHoca, 1967, 52 | Ölür müsün öldürür müsün demeye kalmadan, çevrenin sipsivri dağlarla çevrili olduğunu anlayıverdim. M Makal, Kalkınma Masalı, 1960, 25 | Hasan hemen anlayıverdi. Küreklerden biri yanlarındaydı, efendisine itti. Izzart küreğe tutundu., | S Maugham, 1959, 78 | Hoca diyor ki: 'Veremem. Çünkü ipe un serdim' (...) Yani Hoca, adamın bir şey isteyeceği sırada, şunu isterse şunu bahane ederim vermem, bunu isterse bunu bahane ederim vermem diye düşündüğünden, adama öyle bir cevap vermiştir ve bu cevap da günümüze kadar fıkra diye gelmiştir, senin anlayacağın., | N Tuncer, Trafalgar, 54 | Bu öyküyü okuyunca, yıllardır düşlerimizi süsleyen bir masalın, aslında hiç de düşündüğümüz gibi bir masal olmadığını anlayıveriyorsunuz., | Y Ural, Temel Reis, 43
bf.
BTS++
Anlayıvermek | Bir gün baharın geldiğini anlayıverdik. 79
bf.
anlı şanlı
s.
"Vanda Hakkâride Uluderede / Sulara karışan soda / Tifo ve kolera / Kirece buladı 'anlı şanlı' yüreğini | / Gördün nasıl ayrıldığını ustaca/ Serin, yalıtılmış bir yel boşluğuyla / Dünyanın, bu dünyadan.", M Taner, Sunak, 62"
anlık –ğı I | ân | 1. Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane: | vehle-i nazar: bir anlık bakış. M Yüzbaşıoğlu, Edebiyatımız, 1961, 66 | Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu? - T. Buğra. 2. Bir anda oluşan, gelişen, spontane. | Bunun yanıtı önemli, çünkü bizim meslekteki insanların, bütün verilere sahip olmasalar da olaylarla ilgili anlık analizler yapması beklenir., | AFinkel, T, 2.8.2011 | ... anlık bildirim her türlü iletişim adreslerine kurumunuzca SMS/kısa mesaj, whatsapp mesajı anlık bildirim, otomatik arama, telefonla arama, bilgisayar, telefon, internet, sosyal medya ile online reklam ağları, bluetooth-beacon dahil kablosuz bağlantılar, faks, e-posta/mail ve diğer elektronik iletişim araçları/kanalları ile tarafıma diğer her türlü ticari elektronik iletiler gönderilmesine onay veriyorum., | Nazmi Arıkan, FB Eğitim Kurumları ticari eletronik iletilere ilişkin onay metni 2021, 11.eyül | bir üzüm tanesi yedirip de kaffana tokmak indirmek gibi anlık zevklerin vahim sonuçlarını bir görebilsen, farkedeceksin kurulan kumpası..., | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 109
ar.
anlık –ğı II | türk anğ | 1. Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme yetisi. 2. ruh bilimi. Anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt. | Taormina'ya, bir kentte değil de, bir imgeye girer gibi girersiniz. Öteki imgeler gibi sadece onu görenin anlığında olmayan, öteki anlıkların da görebildiği görebildikleri bir imgeydi bu- dolayısıyla, gerçekte göz kamaştıran özelliği buydu 'Taormina'nın. / Kısaca söylemek gerekirse anlıklarında, hayalhanelerinde tasarladıkları imgeleri, gerçekliğe dönüştürmesini bilmiyorlardı daha., | H Yavuz, Toarmina, 8/32
a.
Anlıksal | yani eskiden sanıldığı gibi, bunlar, normallerdeki anlıksal görevlerinin bir kısmından yoksun bulunan, buna karşılık da, onlarda olmayan ber takım sezgilerin sahibi sayılan kimseler değildir. normallerle aralarındaki en önemli fark, onların sahip bulundukları anlıksal güçlere daha az sahip olmalarıdır., | Türk Ans., 1949, C 3, 185 | Rational anlıksal benliğimiz. Freud'e göre anlıksal yâni zihni hayatımız veya benliğimiz, kişiliğimizin parçalarından biridir. Ego, mütemadiyen id'in Libido'yu doyurma çabalarını önliyerek bilinç altına itmeye uğraşır., | B Canatan, Ansiklopedik Terimler S, 1966, 73 | Taormina'lılar, imgelerinde ürettikleri gerçeklikte de üretebileceklerini henüz bilmiyordular- ya da bu doğrultuda bir anlıksal dönüşüm geçirmemişlerdi., | H Yavuz, Toarmina, 32 | Ayrıca, anlıksal olarak da geliştirilmemesi, donanımlı kılınmaması gerekli bu kitlenin!..., | Abdullah Şevki, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 53
s.
anma
a.
hatırlama, yâd etme, anımsama.
"Hayatın her devresinde daima hata, gaf, beceriksizlik yaptığımız ve fırsatlardan gereği kadar faydalanamadığımız için bu anmalar çok defa üzücüdür, pişmanlık duyguları verir.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 42"
anma | Yunanistan'da resmi açılışı yapılan ilk cem evi, Irak'ta dini özgürlüklerin konuşulduğu bir toplantı, Hacı Bektaş ve Abdal Musa anmalarına değinen yazılarımız da ADİP bültende yerini aldı., | 5.7.2021, adip.anadolu@gmail.com, e-posta
a.
anmaç –cı | bergüzar | Bergüzar = Andaç, anmaç = Souvenir., | R N Güntekin, Fransızca-Türkçe: Resimli büyük dil kılavuzu, 1935, 1457
a.
anmalık –ğı | Sözlediği her cümle, tarihe anmalıktı, / Bir ara heyecana düşerek yumruk sıktı., | Ülkü, 1939, C 14, 361
a.
Annac | a. m. Anaç. cephe, karşı, ön Eskişehir bk. Alnaç güneşin annacında. Eren Gündoğan, 28.1.2014 | Elçi: Elimde bayrak, kaleden çıktım. Hemen üstüme çullandılar. Köroğlu'ya haber ettiler. Onun sayvanı kalenin tam annacında..., | Tecer, 1969, 60 | Annacına almış koca Berid'i / Farıdı da deli gönlüm farıdı / Hazret Nuh'tan beri kimler var idi /Nuh'un tufanını bilin mi meşe / Anacına almış koca ardıcı / Başına yağar da boranla gıcı / Gittin Kâbe'ye de oldun mu hacı / Ol Beyt-Şerif'e yüz sürdün mü meşe Şu meşenin bin incecik yolu var / Sayamadım yüz bin türlü dalı var / Şu dünyanın yüz bin türlü hali var / Şu dünyanın halinden bilin mi meşe? Karac'oğlan der, bu da böyle olsun / Başındaki kuru dalın göğersin / Senin bahşışını Bertiz'li versin / Ol Bertiz'in halini da bilin mi meşe
a.
annaç –cı | alnaç. | Annacımdan gelen güzel / Dur Muhammed'i seversen / Seni bana dargın derler / Gel Muhammed'i seversen, | Erzurumlu Emrah, ?
a.
annaklamak | Halk dilinde ''gözetlemek'' anlamına gelen ve genelde Giresun'da kullanılan kelime. Röntgenlemek yerine kullanılsa belki de amacına daha uygun bir kelime olur., onedio, 12.8.2015g
f.
annamak | halk TTAS+ anlamak. | Bah ki diyem Ali Kivre / Ben annamam Hacı, Hoca / Gocaaaa / Köyün ortasında zoppa çeken oğluna / Oğlun bilem dikelir., | Ş Belli, Ağa kapısı, 62 | Bizim sülalede nazırlık yapmış kafalar da vardır... Annadın mı? , | ArapAbdo, 15
f.
annane | anneanne | Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, | Aman annane be, boş versene deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya..? , | Y Özdil, Hr, 6.11.2016
a.
anne | ana. | biyolojik anne | Genç biyolojik anne ve Suriye asıllı baba Steve'i Jobs'lara evlatlık vermeye üniversite okuması şartıyla razı oldu., | T, 26.8.2011 kız annesi kuş annesi yavrusu uçar gider, 24.12.2015, Kanal D Hayat nelere gebe?
a.
ing.
Anne içdenliği | ana samimiyeti. | İnci yeniden sırtını köşe yastığına dayadı, bacaklarını uzattı. Çocuğuna bakarmışçasına, bir anne içdenliğiyle Doğana baktı: -Pekiy... diye fısıldadı., | O Hançerlioğlu, 1956, 71
a.
Annece | Süt / Sütte sımsıcak varız / Aktır, ak eder bizi, / Daha iyi duyarız / İçince kendimizi./ Bir ev sevinci verir / Sanki annece bir su. / Bize ondan gelmiştir / Bu yaşama duygusu, | Dağlarca, Kuş Ayak, 1971, 226
s.
anneci | anneye düşkün, bağlı çocuk | Görünüşte annecisin amma / Biliyoruz, bizler de varız, kalbinin tahtında., | N Ö Arpacı, 2006, 26 | Üstelik vaktinde nasıl 'anneci' büyüdüğünü turne dokümanterlerinden çok iyi biliyoruz., | CenkErdem, T, 14.2.2016 | Anneci' olan çoğu şairlere rağmen o hep 'babacı' oldu; bundan olacak babası Ahmet İzzet7in yaşında ölmek istedi., | HAlemdar, Cazkedisi3, 2015
s.
GTS-
Anneci | Görünüşte annecisin amma / Biliyoruz, bizler de varız, kalbinin tahtında., | N Ö Arpacı, 2006, 26
s.
annecik –ği | Üstlerine başlarına bakacak, karınlarını doyuracak, dertlerini dinleyecek, geceleri masal anlatacak bir annecikleri de yoktu., | T Yücel, AM, 1964, 34
a.
anneli | analı, anası olan | ...üstüne biraz da anneli, anadolulu şeyler serperim, n'apiyim güzelim-., | N Genç; Bu Çağın Soylusu, 5
s.
Annem hitap sözü. | Yok be annem! Sen inanma! Mahallelinin, evde kalmış kız kurusu dediklerine bakma. Ben isteseydim çoktan evlenirdim kız., | N Tuncer, Trafalgar, 119
Annemizin Sözleri (Anamın Şorları) – wowTURKEY wowturkey.com › forum › viewtopic
Annemsiz | Karanlıkta, Janey'in on yedi yaşında bir kız gibi (Kırk yaşını çoktan gerilerde bırakmış biçare Janey!) utana sıkıla bir şeyler gevelediğini duydu: | Çok teşekkür ederim, Sabine. Ah, ne fevkalade. Paris'e annemsiz hiç gitmemiştim... orada yalnız başıma ne yapacağımı düşünüyordum. Mutlaka gelirim. ., | Bromfield, 428
s.
Annesiz | Vaktiyle Hattie'nin büyüttüğü annesiz küçük çocukları kadar çocuklaştı., | Bromfield, 118
s.
annesizlik –ği | Öyle ki, hazır triko giymemin bana annesizliği çağrıştıracağını düşünerek, rengarenk el örgüleri sardı o kış boynuma., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 62
a.
anniş ç. dili anne, anneciğim. annoş.*
annoş ç. dili anne, anneciğim. anniş. *
annus horribilisa. | Dehşet yılı | Sabahleyin Yasemin Çongardan iki kelimelik bir mesaj geldi: 'Annus horribilis'. 'Dehşet yılı'., | AAltan, T, 7.9.2012
lat.
Ano | Sonra içeriye kaçtı: / -Tanrı misafiri Anoooo!... Şeherli biri geldi!, | Ş Belli, Ağa kapısı, 21 | Ano Yemendir, gülü çemendir, / Giden gelmiyor acep nedendir? , | yemen türküsü
ünl.
anoksin | Ekte isimleri yazılı Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsünde görevli Öğretim Üye ve Elemanlarının, İstanbul Teknoloji Transfer Ofisi, İstanbul Proje Geliştirme ve Yatırım A.Ş.'de | Atık Kalsiyum Sülfatın Denizde (Anoksik basende) Bertarafı için Arıtım Metotlarının Geliştirilmesi ve Deneysel Sistem Tasarımıyla Kalsiyum Sülfatın Denize Etkisinin Modellenerek Parametrik Etki Analizlerinin Yapılması başlıklı proje kapsamında araştırma ve geliştirme yapmak üzere asli görevlerini aksatmamak kaydıyla..., İÜ YK, 02.02.2025
s.
Anomali | Kuşkusuz, taşraya ve taşra sorunlarına da açılmıştır romancılarımız ama çelişkilerin, daha da ötesinde toplumsal anomalinin ve gündelik patolojilerin daha görünür biçimde hissedilebildiği büyük kent, yani İstanbul merkezi konumdadır., | Sabahattin Ali/Ahmet Oktay, Kuyucaklı Yusuf, 6
a.
anonimleşme | Kuşkusuz bilginin 'güvenilir' ve 'saygın' olmaktan çıkarak anonimleşmesi ve sübjektifleşmesi eskiden hakir görülen 'tarafgir bilgi'nin artık makbul görülür, hatta tercih edilir olması sonucunu doğuracaktır., | Doğan Gürpınar, T, 8.8.2011
a.
anonimleşmek | Aralarında halk edebiyatı eserlerinin şekil değiştirmiş, kırılıp dökülmüş anonimleşmiş parçaları da vardır. Fakat artık hepsi, herkesin malı olmuştur. -Dil folklor mahsulleri her dilde, her millette vardır. AÜ DTCF, Ankara üniversitesi haftası, 1942, 105 | Hatta çoğu zaman yargıç hapishanenin, ıslah, iş yahut tecrit evinin ne olduğunu; oturduğu kürsünün önünden, sonu gelmiyen defilenin herhangi bir gününde geçtikten sonra anonimleşen kimselere böylece tatbik ettiği ağır hapis yahut ..., | AÜSBF D*, 1955, 114 | | ... sözleri değiştirip bir silah haline getirdiği gibi kendi yaratımını da bu yönde kullanarak daha önce de varolduğunu düşündüğümüz cümleler, şiirler oluşturdu. Bu sözler, espriler öyle bir tuttu ki kısa zamanda anonimleşti., | Varlık, 1990, S 988-999, 26 | Mimarlar anonimleşemiyorsa..., | Ömer Erdem, Hr, Kitap Sanat, 5.5.2017
f.
anonimleştirilmek | Her bir tekil deneyimde anlamını yani özerkliğini bulması icap eden yaşamlar, kolektif akıllar ve beğeniler üzerinden anonimleştiriliyor., | M Kılıç, Türkiye, 27.8.2015
f.
anonimlik –ği | ... karakteri anonimlik olan türkü sözleri zamanın akışı içerisinde ilk orjinalini kaybetmektedir. Kâmil TOYGAR Özellikle halk ozanlarının türküleşmiş şiirlerinde metnin hangi ozana ait olduğunu belirleyen tapşırma kısımları cönk ..., | Milli Kültür, 1980, C 2-3, 38 | Bu arkadaşlar anonimliğin rahatlığından ve siyasi fantezilerin hayalciliğinden sıyrılıp şöyle bir etraflarına bakabilirler mi acaba? , | FÖzkan, Star, 24.9.2013 | Mimarlar vasıtasıyla bir kölelik zinciri kurulurcasına yeryüzü yapılarla şişip ve onlardan olsa olsa birisi önemli oluyor, milyonlarca mimar yetişmesine rağmen onlardan binde biri anonimliğin ötesine geçemiyorsa, mimarlık, asıl böyle bir 'mucizeyi' gerçekleştirmektedir dünyada., | Ömer Erdem, Hr, KitapSanat, 5.5.2017 | Türkçe Şiirde arkadaşçılık, eksikli, ülvileştirdiğimiz, anonimliği tercih, yazarsız, verbatim denecek şekilde, cehele-i küttâb elinde, | | http://t24.com.tr/k24/yazi/turkce-siirde-arkadascilik,267, | K24@kitapkritik24, 9.7.2016, twitter
a.
anonimlik hakkı | ismini açıklamama, gizli tutma hakkı. | Eyleme maskesiyle gelen Assange, polis diğer göstericiler gibi onun da anonimlik hakkına saygı göstermeyince kürsüye çıkıp şöyle demiş., | Y Oğur, T, 18.10.2011
a.
anonslamak | anons etmek, duyurmak; yüksek sesle/ses yükselticiyle duyurmak. | Taraf, olayla ilgili kuşkulu noktaları sevag'ın cenaze törenini duyurduğu birinci sayfa haberinin yanında anonsladığı Markar Esayanın yazısı üzerinden sıralıyordu., | A Görmüş, T, 31.1.2012 | Yeni program hazırlığı yaptığı açıklanan Ayşenur Arslan'ın CNN Türk'teki programında reklam arası verilmesini 'basın özgürlüğüne darbe' diye anonslayan Anberin Zaman'ın da katkısı vardır bu havada., | M Altınok, T, 29.6.2012
f.
anonslanmak | ilan edilmek, duyurulmak | Star Gazetesi'nin birinci sayfasından iki gün boyunca anonslanan teröristim... Şimdi bu iddialara teker teker cevap verme zamanı., | Murat Seçkin, T, 30.10.2015
f.
anoplophorasppa. biy. | İstanbul'da geçen yıl ortaya çıkan ve yüzlerce ağacı kurutan | Anoplophora spp adlı böcek Zeytinburnu, Fatih ve Bakırköy'ün ardından bu kez Kartal'da görüldü., | Sbh, 19.8.2015
anorak –ğı | Birinde berbat bir elbise giymişim ve bir hediye paketini açıyorum, bir başkasında ikimiz de birörnek su geçirmez anoraklar giymişiz, bir şelalenin önündeyiz, küçük bir köpek ayaklarımızı kokluyor., | S J Watson/ Şen Süer, Uyuyana kadar, 2011, 7
a.
anoreksi | İştahsızlık. Kilo verme sırasında iştahsızlıktan ötürü aşırı zayıflama ve yiyememe hastalığı. | Anoreksi, konstipasyon, poliüri, hipotoni gibi hiç spesifik olmayan semtomlar ve birçok defa bunlarla birlikte nefrolitiyaz yahut böbrek yetersizliği veya bir patolojik fraktür veyahut da bir başka komplikasyonla bu gibi vakalar ..., | İÜTFM, 1959, C 22, 216
a.
anoreksiya | Anoreksiya, manoreksiya, bigoreksiya, ortoreksiya: organik yemezsem çürürüm korkusu, | Hürriyet Pazar, 12.10.2008, 10.
a.
anoreksiya nevroza (yeme bozukluğu)
yeme bozukluğu
anorektal | obstetric anal sfinkter hasarına multidisipliner yaklaşım ve anorektal ultrasonografi kursunun organizasyon komitesinde görevli olması nedeniyle doçentlik jüri üyeliğinden muaf tutulmasına dair teklif,, | İÜYK
s.
tıp
anorganik kimya | Anorganik (inorganik) kimya, karbon dışındaki elementlerin ve bileşiklerin yapılarını, kimyasal ve fiziksel özelliklerini, tepkime verme eğilimlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Son yıllarda anorganik kimya alanındaki önemli gelişmeler, anorganik kimyanın, sadece kimyanın analitik, organik ve fizikokimya gibi geleneksel alanları ile değil, aynı zamanda biyoloji, fizik ve jeoloji gibi bilim alanları ile de örtüştüğünü göstermektedir., | http://fef.mehmetakif.edu.tr/kimya/Anorganik%20Kimya.html, 8.12.2015g | ANORGANIK farmasötik kimya ANORGANIK kalitatif analiz ANORGANIK kimya ANORGANİK kimya praktikumu ANORGANIK kimyanın esasları ANORGANIK kimyaya başlangıç laboratuvarı ANORGANIK preparatlar ANORGANIK ..., | L Bakla, L Şenalp, İÜ Yayınları Bibliyografyası (eserler ve...), 1933*, 292
a.
anormalite | anormallikNormalite ve anormalite diye bir şey var. Bazı solcular dışarıdan nasıl görüldüklerinin farkında değil., | HBerktay, T, 24.5.2012
a.
ing.
anormallik –ği | normalin dışında bir hal | Ve çevredeki kahkahaları duyan, ortalıkta bir anormallik olduğunu gören Katır Seyfi durumun farkına vardı sonunda., | TAral, SÖ, 145
a.
anot | Sürekli oturdukları odaya çocukların yetişemeyecekleri bir yüksekliğe yerleştirirler. Köyde elektrik olmadığı için radyo dikdörtgen prizması ve silindir şeklindeki iki adet katot ve anottan oluşan pillerle çalışmaktadır., | asicaldan, 1.2022+
a.
Ansambl **
ansımak | anımsamak, hatırlamak. | Uzakları ansıdı Kelo / Aklına Selim Ağa geldi. Canocân geldi., | Ş Belli, Ağa kapısı, 91 | İlçenin kiraz ağaçlarıyla kaplı küçük bir köyü vardı. Köyü ansıdı., | H Yavuz, Toarmina, 64 | Ansıyın aşkla yağdı da sular / Ondan kokulandı ıtır çiçeklendi elma, | M Eloğlu, Aşklama, Düdüklü tencere, 1952 | İstanbulda; köyde geçirdiğim günleri, arkadaşları, koyunları, kuzuları ansımışımdır hep., | A Cılga, Sıpanın, 6 | İçi öylesine tatlı tatlı ezildi ki eski günleri özlemle ansıyınca... Esrikleşti., | D Ceyhun, 76
f.
Ansımak | Hatırlamak. | Ansıyın aşkla yağdı da sular / Ondan kokulandı ıtır çiçeklendi elma, | M Eloğlu, Aşklama, Düdüklü tencere, 1952
f.
ansıtmak
ansıtmak | Ve fısıldarlar o mutluluğu bir ağızdan / Bana Kuzey Çin'deki güz günlerini / ansıtırlar, hani, sürü çıngıraklarının / o güzelim havayı soğuk bir süsle / karştırdığı günleri, Yang Huan, İ Özel, 'Anahtarlar', Yelken D, 1963?
f.
ansız apansız
"Biz ortada kalmıştık öyle ansız apansız", Haydar Oğur, 1994, 74"
ansiklopedi | Evvelemirde | ansiklopedi denilen o muhteşem muhitü'l-maarifte, ba'dehu tabiiyyûndan Bufon'un [Buffon, 1707-1788], feylesof Volter [Voltaire, 1694-1778] ile feylesof Jan Jak Russonun, nekre-gû Dideronun [Diderot, 1713-1784] âsârında görülüyor., | MEsad, TİH.
a.
fr.
ansiklopediciler | Voltaire ile mektuplaşır; Ansiklopediciler ikide birde, ufak parka ve daha ötedeki mer'alara nazır odalarda çalışmağa gelirlerdi., | Bromfield, 226
a.
ansiklopedimsi
s.
"Derginin her sayısının içine yerleştirilen "Yedinci Sanat'a ilişkin oylumlu bir ansiklopedimsi ek | ayrıca, belirli dosya konularını oluşturan özel yaklaşımlar, sözgelimi on bir kişinin katıldığı 'Edebiyat Ödülleri Tartışması.', Kitap-lık, 2001, S 50-51, 236 | "Şimdi diyeceksiniz ki "Bu kadın ne diyor?" Az durun, hemen anlatıyorum ve ansiklopedimsi bilgiye geçiyorum.", İlayda Çokuluslu, https://www.internethaber.com/ilaydanin-kaleminden-nudistlik-1094783h.htm, www.ixtanbul.com, 03.11.2004, 19.7.2019"
antagonist | Fr. Düşmanca, uzlaşmaz. | Bu düşünsel evren; altyapı/üstyapı, üretim ilişkilerinin üretici güçlerin gelişimine uyumu, antagonist sınıf çelişkileri, tarihin kaçınılmaz seyri, devlet/sınıf ilişkileri, artı değer gibi öylesine ayrıcalıklı bir avadanlık barındırmaktadır ki, buna sahip olanlar gerçeğin şaşmaz bilgisine ulaşırlar-., | G Özaltınlı, T, 10.4.2012 | burjuva ile proletarya iki karşıt sınıftır ve çıkarları birbirinin karşıtıdır. Dolayısıyla bu ikisi arasındaki çelişki | antagonist çelişkidir. Öyleyse bunu gidermek, ertelemek, yumuşatmak mümkün deği+A2018ldir. Yani, devrim zorunludur., | MBelge, T, 12.2.2013 | antagonist çelişki | giderilemez bir çıkar karşıtlığı, uzlaşmaz zıtlık | Antagonist Çelişki', | MBelge, T, 17.9.2011
s.a.
fr.
antagonistik | Toplumu | A'dan Z'ye değiştirmekten yavaş yavaş umudu kesen bürokrasi, bu durumda, kendini korumaya almaya başladı. Yani, mecazî bir biçimde söylersek, | saldırı savaşından | savunma savaşına geçti. Bürokrasinin toplumla ilişkisinin | antagonistik karakteri hiç değişmemişti ama ilişkinin mahiyeti, | modalitesi değişmişti. | , | MBelge, T, 16.3.2012
s.
antagonizm a.Bu | diskurun sonunda | antagonizm kavramına gelmek istiyorum., | MBelge, T, 10.2.2013 | Antagonizma | Ancak hiç makul bir davranışı olmayan benden bağımsız kendimin, bu makul sebepler araması da paradoksal bir ruh hali. Tam bir antagonizma., | Halkın Düşmanları S 1, 2 ( Barbar D, Mart 2019, S XXXII eki) | antagonizma | bkz. antagonizm | Altmışlardan 1980'in eylül ayına kadar Türkiye'nin entelektüel hayatında Marksizm'in önemli bir yeri vardı. | Baş çelişki, | temel çelişki, | diyalektik, | antagonizma gibi kavramlar bütün söylemlerde bolca geçerdi., | MBelge, T, 12.2.2013
a.
antant | Ve biraz daha aşağıda şu sözleri okuyoruz : | Tahrikâtçı ve tehditçi eski kurumlar, mânalarını kaybetmiştir. Nasıl eski Çekoslovakya ve Küçük Antantin modası geçmişse, Bulgaristan aleyhindeki bir Balkan Antanti da eskimiştir., | Ayın tarihi, 1939, S 64-65, 150 | antant kalmakMutabık kalmak | Ayrıca bu bütçeler sürpriz değil ki kanallar için; işin en başında bütün bütçeler görülüp onaylanıyor ve bir rakam üzerinde antant kalınıyor., | Telesiyej, T, 11.2.2010
dey.a.
anten | mec. Algı*. | Değişik yaz işleri bulup, yurt dışına çıktığı yıllarda bir yol yaratıp, film setlerine gidiyor, yönetmenlerle söyleşiler yapıyor, dergilerde sinema yazıları yazıyor, nerede, ne iş yaparsa yapsın, bütün antenleri sinemaya dönük yaşıyordu., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 85-86
a. mec.
Antep çıbanı | ... kocaman kafasının tam çatındaki parmak boyu ince uzun yarık iziyle, sağ yanağındaki kocaman Antep çıbanının çukuru, tıpkı ayna kırığı gibi, kaymak tutmuş süt renginde ışıyıveriyordu arada bir., | D Ceyhun, 81
a.
Antep fıstıklı / antepfıstıklı | içinde antepfıstığı olan şey. | Meydanın duvarları arkasındaki Büyük Çarşı'yı gezdirdi, yerel bir tatlı olan Antep fıstıklı 'Gaz' aldı., | R Graesboell, HrSeyahat, 24.6.2018, 10
s.
antepfıstıklı | içinde antepfıstığı olan şey | Meydanın duvarları arkasındaki Büyük Çarşı'yı gezdirdi, yerel bir tatlı olan Antep fıstıklı 'Gaz' aldı., | R Graesboell, HrSeyahat, 24.6.2018, 10
s.
Antepliler | Antep halkı. | Karayılan der ki, harbe oturak, / Kilis yollarından kelle getirek, / Nerde düşman varsa orda bitirek. / Vurun Antepliler namus günüdür / Vurun kürt uşağı namus günüdür., | G Altıntaş, Türkülerden seçmeler, 41
a.
antetli
s.
anteti, başlığı olan.
"Kandır bu kitaplar, bu kalem uçlu kanatlar / Kandır bu filigranlı, bu antetli kâatlar", M C Kuntay, Kongre eğleniyor"
antetli
a.
antet devlet dairelerinin veya ticaret evlerinin kağıtlarının üst tarafına basılmış başlık.
x
antetli | anteti olan antet devlet dairelerinin veya ticaret evlerinin kağıtlarının üst tarafına basılmış başlık. Filigran bazı kağıtların dokusunda bulunan ve ışığa tutulunca görünen yazı veya çizgi
s.
anti | Kara Kefali'nde ise bir bilim insanının bilimsel ve anti değerler manzumesi içinde oluşturduğu fikirleri, bir edebi dil içinde harmanlaması, enerjisinin başka bir midyumda savrulup harcanması değil, tam aksine mevcut edebi yapıların da altüst edilmeleriyle ortaya çıkan değerli bir edebi biçimlendirme olmuş bence., | PBarışta, T, 17.7.2011
anti fit | Fit olmayan | Göbeğinizi içinize çekmeyi unutup lönk diye salıverdiğiniz bir anda yakalanmış anti fit bedeniniz..., | O Baştürk, HKlbk, 8.6.2018
s.
anti hukuk | hukuk karşıtı. | ...bu ortak paydanın yerleşik bir anti hukuk anlayışını pekiştirecek mahiyette olacağını | belirtmekte bireye ana dilinde eğitim yapma özgürlüğü bir hak olarak tanınmadıkça ne tür sonuç vereceğini? sorgulamaktadır. Bu konulardaki açılım önerileri sürmektedir., Pulat Tacar, Küresel Haklar: 1996, 19
b.a.
anti madde kuşağı | Dünya'yı sarmalayan antiproton adı verilen ince anti madde kuşağı ilk kez tesbit edildi., | T, 8.8.2011 | ANTİ MADDE KUŞAĞI BULUNDU Dünya'yı sarmalayan antiproton adı verilen ince anti madde kuşağı ilk kez tespit edildi. Astrophysical Journal Letters dergisinde yayımlanan bilimsel makalede, bu bulguların, dünyanın manyetik alanının anti maddeyi kapana kıstırabileceği teorisini teyit ettiği vurgulandı. Gözlemi yapan İtalyan ekip, geleceğin uzay araçlarının yakıtı olarak anti maddenin kullanılabileceğini belirtti. Antiprotonlar, güneşten ve güneş sisteminin ötesinden gelen ve kozmik ışın adı verilen yüksek enerji parçacıklarının doğasını incelemek üzere 2006'da uzaya gönderilen Pamela (Payload for Antimatter Matter Exploration and Light-nuclei Astrophysics) uydusu ile tespit edildi.Bu kozmik ışın parçacıkları dünyanın atmosferini oluşturan moleküllere çarpıp parçacık yağmuruna yol açabiliyor. Kozmik ışın parçacıklarının çoğu veya çarpışma sonucu oluşan bu parçacıklar, dünyayı zararlı ışınlardan koruyan simit biçimli manyetik alanlar olan Van Allen kuşakları tarafından yakalanıyor. Pamela uydusunun hedefleri arasında, çokça bulunan normal madde arasındaki proton ve helyum atomunun çekirdeği gibi az sayıdaki anti madde parçacıklarını tespit etmek bulunuyor. Makaleye göre, Pamela uydusu Güney Atlantik bölgesinden geçerken, anormal bir şekilde, normal parçacık veya kozmosun bir başka yerinden geldiği sanılan onbinlerce kat daha fazla antiproton tespit etti. Bunun Van Allen kuşaklarına benzer antiproton kuşaklarının kanıtı olduğunu belirten İtalyan bilim adamları, bu kuşağın dünyanın yakınındaki en büyük antiproton kaynağı olduğunu kaydettiler. Araştırmada yer alan Bari Üniversitesi'nden Alessandro Bruno, kıstırılan antiprotonların, atmosferin bileşenleriyle etkileşime girdiğinde özellikle alt tabakalarda ortadan kaybolduklarını belirterek, birkaç yüz kilometre irtifanın üzerinde bu kaybın belirgin şekilde azaldığını, üst tabakalarda çok daha fazla miktarda antiprotona rastlandığına işaret etti.
a.
anti semitik | yahudi karşıtı. | Maksadımız ne bu milletin itikadına tarîz ve ne de medeniyetteki kemâlleriyle beraber Almanya ve Fransada (anti semitik) ünvaniyle zuhur eden muhalifin Beni İsraili naklidir. Belki yahudilerin zehab-ı avamını tasvirdir., Ebuzziya Tevfik, Millet-i İsrailiye, 1305/1886, 51-52 |
s.
anti sosyallik | Mesleği oyunculuk olan biri için bu kadar anti sosyallik garip değil mi? , | İÇapa, HKelebek, 14.9.2015
a.
anti tank bkz. Tanksavar.
anti toz | toz karşıtı | Anti toz filtresiyle ortamdaki toz ve partikülleri tutan, sessiz çalışma teknolojisi ile bulunduğu ortama serinlikle birlikte taze hava ve konforu bir arada sunan DemirDöküm A5 Inverter klima, çevre dostu özellikleriyle de ön plana çıkıyor., | YŞ, 1.7.2018, 5
s.
anti türk | anti-türk. türk karşıtı. | Dehşetli bir anti-Türk propaganda, bütün Avrupa'yı sardı. Kuzey Amerika basınına sıçradı. 6 Mayıs'ta ( 1876 ) Selânik'teki Almanya konsolosu Abbott ile Fransa konsolosu Moulin'in, Türk halkınca linç edilmeleri, durumu büsbütün gerginleştirdi., Yılmaz Öztuna, Bir darbenin anatomisi, 1984, ?
b.a.
anti-aging | yaşlanma karşıtı | yaban iğdesi ile zenginleştirilmiş yaşlanma karşıtı gece kremi, | 3.9.2016, Klbk, 9
a.
ing.
anti-bağımsızlık | Harry Potter'in yazarı JK Rowling'de anti-bağımsızlık kampanyasına 1 milyon dolar bağışladığını bildirdi., | AUysal, 11.6.2014, Rindan
anti-bahar | Cânâ, güyâ saman alevin teg yanar ahh. / sancırmışın bir anti-baharda. Yani kim / bir acayip Venüs, öyle, tahta! Dermişim, S Erözçelik, 1991, 67
anti-efsane | Dinci tefekkür için bir tür 'nostalji' olan bu 'Mustafa Kemal hakkında anti-efsaneler' konusu ne oldu da yeniden, gizlendiği temellerden gün yüzüne çıktı ve yine ne oldu da böyle görülmemiş bir tepkiyle bastırılıverdi? , | HakkıÖzdal, HrKitapSanat, 26.5.2017g
s.
anti-elitist | [E]ntelektüel değerleri hiç umursamayan, anti-elitist olan Murdoch tarzı gazetecilik, bütün bu konular şimdi tartışma masasına yatırılmış durumda., | M, Hasan Cemal, 23.7.2011
s.
Anti-entelektüalist | ABD'de siyasetle bağlantılı, Deep Image, New Formalism ve Neo-Narrative gibi şiir akımları, şiirde biçime karşı, sembolist, psikolog Carl Gustav Jung'un mistik kuramını destekleyen, | anti-entelektüalist şiir akımlarıdır., | Abdullah Şevki, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 55
s.
anti-füze füzesavar | ABD anti-füze radarının ülkemize yerleştirilmesini veya Suriye muhalefetinin omuzlanmasını batıyla bütünleşmenin sürdüğüne dair deliller olarak algılamak gerekiyordu., | HUluengin, T, 29.6.2012
anti-globalleşme | ÇağlarKeyder, UlusalKalkınmacılığınİflası, Metis 1993, 125 (kitaba bkz.)
a.
anti-kahraman | İlk olarak bir karakol mekanı yaratılıyor, sonra 'amirim' diye hitap edilen en berbatından bir komiser (bir anti-kahraman) bulunuyor., | O Tekelioğlu, Rİki, 24.7.2011
a.
anti-kanser b.s. kanser-savar, kanser karşıtı. | Havuçta anti-kanser özelliği tespit edildi., Cum, 29.07.2024
anti-kent | şehir karşıtı | Şehir karşıtı söylemin işe yaradığı yıllarda solla bir çıkış aradı kendine, şimdi yine anti-kent söyleminin peşinde Müslümanlarla yürüyor, hep iktidarın yanında yani./ [Turgut] Uyar da bir modernist ve anti-kent şairiydi., | CemalAslan, Ocak2005, BiriD, S 1, 17/18
s.
Anti-oksidanlar ve lipitlerle beko 30/6/2019
anti-parti klik | Her | anti-parti kliğin tasfiyesinden, her | hainler grubuna yönelik düzmece mahkemeden, her lider değişiminden sonra, parti tarihi buna göre revize edilir(...), | HBerktay, T, 13.8.2011
a.
Anti-periyodik | Yayın yönetmenliğini Levent Karataş'ın, editörlüğünü ise Barış Yıldırım'ın yaptığı anti-periyodik dijital fanzin Pelerin'in dokuzuncu sayısı çıktı., | | https://mail.google.com/mail/u/0/? tab=rm&ogbl#inbox/FMfcgzGrblXbBBhCscVmBpkJLfvSlzst, 25.12.2022
s.
anti-postmodernist b.s. | Bu kanısından hareketle bir anti-postmodernist manifesto niteliğine bürünmüş yazısında bir yandan epeydir sarsıntı içinde olan | bilim iktidarını rehabilete etmeyi amaçlayan, öte yandan da, | Memleket'te bunca mesele dururken sırası mı şimdi postmodernizmden söz etmenin demeye getiren Aydın, bunu yaparken hem ele aldığı bildirileri hak etmedikleri yönden ağır eleştiriye tabi tutuyor hem de bu bildirileri sunanlara yönelik hoş olmayan sözler sarfetmekten geri durmuyor., | Tayfun Atay, Bir Kongre tanıtım yazısı üzerine, Kebikeç, 1996, S 3, 83
Anti-roman | Buna birinci dünya savaşı yıllarından sonra da diyebiliriz. Yeni roman, bilinç akımı, anti-roman ve sine-roman tabirlerini durduk yerde ortaya çıkmamıştır., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 172
a.
anti-semitizma. | Peki komutanlar için | Damatları Yahudi diye haber yazmak antisemitizm değil mi? , | CanDündar, M, 11.8.2011
anti-sol | anti+ türk sol | 1. Sağ yerine alay için. | Bir de subayların askere kabaca muamele etmelerine müsaade edemem! 'Sola bak, antisola bak' ne demek? Atsız, Z Vitamini, 99 2. sol karşıtı.
a.
fr.
anti-tank, antitank, anti tank.
a.
tanksavar
Anti-totaliter | Buna karşın, Macar şair György Faludy, Yannis Ritsos, Gottfried Benn (1933) ve Takamura Kataro (1942) anti-faşist, anti-totaliter içerikli güzel şiirler yazmışlardır., | Abdullah Şevki, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 56
s.
Anti-woke | Anti-woke dalga, wokizmin konuşma özgürlüğünü sınırladığını iddia ediyor. Çünkü faşist hareket, ırkçı, cinsiyetçi, homofobik bir dili, etnik azınlıkları yabancıları hedef alan şakaları, bir eleştiriyle, içeriğinin teşhir edilmesi riskiyle karşılaşmadan rahatça yayabilmek istiyor. Sol hareketin bir kısmı da kimlik siyasetinden bıkmış olarak | Ama bu wokizm de çok ileri gitti diyerek sağcı söyleme katılıyorlar., Ergin Yıldızoğlu, Cum, 21.11.2024
a.
ing.
antiaforizma | Yüklemsiz cümleleri, metin içinde yerleştikleri yerde gülle gibi ağır, metin dışında unutulasıdır. Bir çeşit antiaforizma., | AysuÖnen, C, 27.1.2012
a.
antiağıl/antiakıl | Y?ni Orta Çağın qaranlıq v? antiağıl x?st? düşünc?l?rini beyin adlanan s?b?dd?n boşaltmadan orada göz?l düşünc?l?r ür?tm?k olmaz., | GGencalp, Xalq C?bh?si İrançı t?şkilat idi, | http://gencalpguntay.blogspot.fi/2015/07/xalq-cbhsi-iranc-tskilat-idi.html,18.7.2015
a.
antialerjik | Dar uzun dolabında belki on on beş kutu bulaşık deterjanı var. mutfak tarafında. Pek bulaşık çıkmıyor. Çoğunun yarısı kullanılmış. Antialerjik., | N Güngörmüş, 44
s.
Antiamerikancılık / anti-amerikancılık | Dünya anti-Amerikancılık piyasasında kapış kapış gitmezdi bu popülist propaganda., | AkifBeki, Hür, 8.4.2016 | AKP'nin bu tür pazarlık oyunlarından | antiamerikancılık öyküleri üretenler umarım ders çıkarmıştır., | Barış Doster, Erol Bilbilik'in ardından, Cumhuriyet, 1.4.2023
a.
antibakteriyel | bakteri karşıtı olan. | Yeni bir antibiotik Leocillin Penicillin Diethylaminoethyl esterinin hidriodidi / Kuvvetli ve uzun antibakteriyel tesiri ile akciğer nesiçleri için yüksek affinite kabiliyetini birleştiren yeni bir penicillin deriatıdır, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953 (Sonundaki reklamlarda) | Bu ruh haliyle uzandı Aloe Verah, bahar meltemi esanslı bir kutu ıslak mendile. ... seferinde aslında almaya hiç mi hiç niyetli olmadığı halde şimdi almamak için sebep göremediği yeni bir ürün buluyordu: üç şişe antibakteriyel pişik losyonu, ..., | E Şafak, Baba ve Piç, 2006, 48 | Antibakteriyel ıslak mendil, | 29.1.2020
s.
antibakteriyellik -ği
a.
bakteriyele karşı olma hali.
"Antibakteriyellik bir boyada ne ararsınız permolit", @M_UfukTekin, 4.2.2021, twitter"
antibiyotikli | antibiyotik içeren | Sonra oluşabilecek problemleri önlemek için sık suni gözyaşları, antibiyotikli damla kullanılabilir.MedicanaBülten, Mart2015, sayı 75
s.
GTS-
antibiyotiksiz | antibiyotik olmaksızın. | Çünkü ayni bir insanda hem antibiyotik tedavisi ile ve hem de antibiyotiksiz tedavi ile Widal safhalarını takip etmek mümkün olamaz. Bu hususta belki ancak çok geniş istatistikler yapılabilirse, yâni bir çok hastalarda antibiyotik tatbik etmeden ve bir çoklarında da antibiyotik tatbik ederek iki ..., Türk Tıp Cemiyeti mecmuası, 1957, C 23, 112
s.
tıp tıp
antidamping / Anti-damping | damping karşıtı. | Böyle bir dampingi etkisiz kılmak ya da önlemek için « her sözleşme tarafı, damping konusu her ürün için; miktarı, söz konusu üründeki damping farkını aşmayacak bir anti damping gümrüğü koyabilir ( GATT m.VI/2 ) ( 39 )., | A S Yüksel, Türkiye ilişkileri açısından AET, 1975, 179
s.
Antidampinğ
a.
antidarwinist | Anti Darwinist, anti materyalist antikomünist propaganda şarttır., | AbbasYolcu, AYH, 13.10.2015
s.
antidepresan | Antidepresanlar gerçekten de olur olmaz her şeye gülme etkisi yaratıyor insanda., | ÇağdaşErtuna, MCadde, 15.10.2014
a.
antidepresan | Sen vallahi delisin. Böyle devam edersen doktorun olarak sana antidepresan yazacağım. ... Yenileceksiniz, çünkü yaptıklarınız artık Gayretullah'a dokundu., | S Peker, Cum, 16.6.2021
a.
tıp
antiecdat | Ecdat karşıtı, dedelerinize muhalifi | Üsküdar Meydanı'na dikilecek en güzel anıt, orada yapılacak en iyi çevre düzenlemesi, orayı güzelleştirecek en anlamlı hareket; oraya yeni bir şey daha yapmamak, yapmamak, yapmamaktır. Hiç ibret alınmamış gibi antiecdat betoncusunuz., | Mevlana İdris, 10.6.2018 twitter
s.
antifeminist/ anti feminist /anti-feminist | Feminizme karşı olan | Feministler Bausch eserlerini değerlendirirken kendi içlerinde ikiye bölünmüş durumdalar. Bazılarına göre Bausch gösterileri feminist veya anti-feminist değildir sadece cinsel ümitsizlik dramatize edilmektedir., | SedaSaral, 2.5.2004, | http://www.feminisite.net/news.php? act=details&nid=178, 14.2.2015g | Son süreçte güçlenen muhafazakâr neoliberal iktidarların, ekonomik ve toplumsal krizlerden bunalan kitlelere geleneksel aile ve eril değerleri kurtuluş olarak sunarken kullandıkları antifeminist söylemin neden olduğu çalkantılı siyasal süreç bir yana bırakıldığında toplumsal değişme sağlamada hukukun bir araç olarak kullanılmasının hala imkan dahilinde olduğu söylenebilir., | F C Akçabay, | Feminist Stratejik Davalama, Okan Hukuk Bülteni, 20022 | https://okan.edu.tr/hukuk/sayfa/8030/feminist-stratejik-davalama/ (e. t. 22.11.2022)
s.
antifeminizm/anti feminizm/ anti-feminizm | 30.10.2010 tarihinde isvicrenin Zurih sehrinde yapilacak olan uluslararasi Antifeminizm kongresi devletin en büyük rkci partisi SVP tarafindan desteklenerek organize edildi., | 26.10.2010, | http://efendisizler.blogsport.de/2010/10/26/zurih-antifeminist-kongreye-tepkiler/, 14.2.2015g
a.
antifiravunist | Firavun karşıtı Nuri Pakdilin dediği gibi 'Sizi antiemperyalist, anti kapitalist, anti faşist ve anti firavunuist duygularımla selamlıyorum'., | ABÇiçek/EÇetin, DirilişP, 6.10.2015
s.
antihistaminik |
s.
tıp
antijen | Yöntem antijen deriye damlatıldıktn sonra, lansetle hafifçe kaldırılıp bırakılması temeline dayanır. Testin değerlendirilmesi 15 dakika sonra yapılır. Hastane ortamında, hekim tarafından özel hazırlanmış test materyalleri ve aplikatörler ile uygulanır., | Medicana Hastanesi, 5.8.2019. | PCR testi için hemşireyle görüştüğümde bana şöyle ilginç bir soru yöneltti: PCR mı istiyorsunuz yoksa antijen mi? | Farkı ne ki? Biri daha hızlı sonuç veriyor, sadece varyantı göstermez dedim. | Yok dedi; | PCR olursanız bakanlığın sayfasına düşer, antijende sonucu sadece siz bilirsiniz!, Orhan Karagöl, 21.11.2021, vatsap
a.
antikahraman | Taytlı bir antikahraman, | Cmh, 12.2.2016
s.
antikalık –ğı | Oğlum, sen dünyada ne kadar antikalık yapmak istersen hayat da önüne o kadar günlük hadiseler çıkarıyor., | S Ali, İçimizdeki şeytan, 23
antiklerikal
antikomünist | Sonra hükümetin delaletiyle (yol göstemesiyle) ve tüccarlarımızın muavenet (daanışma) ve himmetile (yardımıyla) bir de antikomünist teşkilat yapmak da mümkündür., | İ Arvas, TH, 83
s.
antikütüphane | Antikütüphane ne demek -Umberto Eco'nun bir tabiri. Okuduğunuz kitaplardan daha çok okumadıklarınızdan oluşuyor bu kütüphane. Böylelikle size hiçbir şey bilmediğinizi hatırlatıyor ve okumanız üzerinde baskı yaratıyor., | @kalifornikeysin, 10.4. 2020, twitter
a.
Antil(ler) | Antil Mavişleri // Biz Antil çocukları / Biz maviş çocuklar / kimi ada der bizlere / Kimi denizle oynayan., | Dağlarca, Serçe parmak, 31
a.
antilik –ği | (ayrıyım başkayım bir taneyim ben / gücümü alırım antiliğimden / başkaldırma başka, devrim başkaymış bilmem / antiliğim anca yaşar 'düzenin sürmesinden'), | M Eryılmaz,1986, 8
a.
antimikrobiyal
a.
Bakteri veya küf gibi mikroorganizmaları öldüren veya bunların büyümelerini ve hastalığa neden olmalarını durduran madde.
tıp.
ing. anti-microbial
"Yeditepe Üniversitesi, Genetik ve Biyomühendislik Bölümü'nde benim Ar-Ge grubum tarafından çok geniş kullanım alanı olan insan ve bitki sağlığı üzerinde risk oluşturmayan antimikrobiyal özellik kazandırılmış doğal veya sentetik polimerler, kompozitler ve mineral içerikli malzemeler geliştirilmiş ve üretim süreçleri tamamlanmıştır.", | Fikrettin Şahin, A Güçlü, Ml, 03.04.2016
antimuan | Çekildi bakır, gümüş, kalay, antimuan bulutların ardına., | ., | Tez, TTE, 105
a.
antin kuntin | 1. Antin kuntin gereksiz değersiz falan, antin kuntin işte bazıları antini kuntini de diyo o yanlış (cle, 19.8.1999)EkşiS siktiriboktan, amdan götten, yarrak kürek, entel dantel, zart zurt, yarak börek, boş beleş, s.k sok, abidik gubidik Ekşi S'den | Bana böyle antin kuntin şeylerle gelmeyin., | EkşiS 2. Hile-hurda | Antini kuntini yok, temiz adamlar., | AMSaytekin, 6.4.2012
antinomi | Bu, bir antinomi gibi görünüyor. Oysa 'Taormina'nın bir yanıyla imge, bir yanıyla da sözcük, yani Dil olduğunu düşünürsek, ortada bir antinomi falan olmadığını görürüz./ Bu antinomiyi çözmeden önce, şunu düşündüm: en iyisi, felsefeci olmayı bir yana bırakmak,-ve roman yazmayı denemekti!, | H Yavuz, Toarmina, 13/56-57
a.
antinomi | çatışkı. | Nitekim başlangıçta sadece bir aile intikamı kaygısiyle mücadeleye atılan Köroğlu, neticesiz çabaların sonunda bu antinomi ile karşılaşır., | Tecer, 1969, 108
a.
antioksidan | antioxydant | 1. Kimya. Genellikle yağların, yağlı besinlerin uzun süre saklanabilmesi, beyaz renkli sebze ve meyvelerin kararmasının önlenmesi için kullanılan madde 2. Canlı organizmalardaki toksinleri atmaya yarayan madde. | Türk kahvesine göre daha yumuşak bir tada sahip olan menengiç kahvesinin, antioksidan ve fenolik bileşenleri sayesinde vücudu kansere ve yaşlanmaya karşı koruyucu etkiye sahip olduğu bildirildi., | T, 18.7.2011 | anti-oksidanlar ve lipitlerle, | Beko, 30.6.2019
a.
fr.
antioksidanlı | antioksidan barındıran. | Antioksidanlı mor patates, | Bugün G, 7.10.2010, 24 | Akıllı alışverin yapın! Daha alışverişe çıkarken nelerin size kilo aldırabileceği, hangi besinlerin daha sağlıklı, bol vitamin, mineral, antioksidanlı ve düşük kalorili olduğu, hangi yiyeceklerin mutfağınıza girmemesi gerektiği aklınızda olsun., | OMüftüoğlu, Hr, 8.7.2017
s.
antiparaziter | asalaksavar anlamda | Hayvanları Koruma Kanunu'na uygun şekilde, sokak hayvanlarını kısırlaştırma, aşılama, antiparaziter uygulama ve dijital kimliklendirme işlemleri sonrasında alındıkları yere geri bırakıyor ve düzenli kontrollerini sağlıyoruz., | Ekrem İmamoğlu/ M Ongun, 4.1.2022, twitter
a.
antipati | Mualla Efendi ikisinin arasındaki bu antipatiden şüphelenerek Rabia'dan sorardı: -Kız bu hayvanla aranızdaki geçimsizlik nedir? H R Gürpınar, İnsanlan maymun muydu? , 1968, 150
a.
antipatikleştirmek | Büyük bir zevksizlikle ortalığı 'Yüz Yaşında'larla donattılar. Kahramanlarını antipatikleştirdiler., | MBelge, T, 19.8.2014
f.
antipatiklik –ği | sevimsizlik | Tamer Karadağlı antipatikliğini konuşturdu yine, saygısız, kıl tip. Nihal Yalçın yanıtını yapıştırdı tabii. Helal., | Twitter, 9.10.2021
a.
antipersonel
a.
insan-savar*
ing. anti-personel
"Öte yandan Kassam Tugayları'ndan konuya ilişkin yazılı açıklama geldi. Açıklamada, "Megazi Kampı'nın doğusunda, İsrail güçlerinin bulunduğu bir ev antipersonel füzesi ile hedef alındı. Füze saldırısı sonucu evin içinde bulunan cephane de patladı ve ev havaya uçuruldu. Aynı zamanda İsrail güçlerine ait bir tank da 105 milimetrelik Yasin tanksavar roketleriyle imha edildi" denildi.", Hürriyet, 24.01.2024"
antipozitivist | Antipozitivist bir entelektüel tutumu yansıtan Epistemik Cemaat, son kertede bir giriş, bir başlangıç ve bir hazırlıktır. Cevabını vermek istediği temel sorular şunlardır: Bilim ve bilimsel bilgi nedir; bilimsel bilgi nasıl inşa edilmekte ve nasıl meşrulaştırılmaktadır? Kim nerede, ne zaman, hangi epistemik cemaate bağlı? Kitap, entelektüel tarihimizi açıklamakta bize kılavuzluk edebilecek bu soruları bihakkın düşünmek açısından önemli bir çalışma., | H Arslan, Epistemik Cemaat, ?
s.
antiproton | Gözlemlerinin en önemli bölümlerinden birinin antiprotonların harika bir enerji kaynağı olduğuna dikkat çeken İtalyan bilim adamları, bunların, benzinin yanmasıyla ortaya çıkan bir kimyasal tepkimeden 10 milyar kat daha fazla enerji ürettiklerini kaydetti., | 8.8.2011, www.haberpan.com
a.
Antiseptik | mikrop kırıcı, mikropsavar, mikrop kovucu. +++
a.
antispasmatik
s.
"Daturadan sağlanan hammaddelerden, antispasmatik niteliğiyle astımın, damar genişletici ve güçlendirici etkileriyle kalp hastalıklarının sağaltılmasında, göz incelemelerinde yararlanılan çok önemli ilaçlar üretmekteydi.", Güney Dinç, 76-77"
antispasmatik
s.
"Daturadan sağlanan hammaddelerden, antispasmatik niteliğiyle astımın, damar genişletici ve güçlendirici etkileriyle kalp hastalıklarının sağaltılmasında, göz incelemelerinde yararlanılan çok önemli ilaçlar üretmekteydi.", Güney dinç, 76-77"
antispasmatik | Daturadan sağlanan hammaddelerden, antispasmatik niteliğiyle astımın, damar genişletici ve güçlendirici etkileriyle kalp hastalıklarının sağaltılmasında, göz incelemelerinde yararlanılan çok önemli ilaçlar üretmekteydi., | Güney Dinç, 76-77
s.
antistatik | Antistatik, Statik elektriğin oluşmasını ve elektronik devre elemanlarının zarar görmesini önleyen dağıtkan, iletken malzemelerden oluşan ekipmanlar ve tedbirlerdir., | 31.5.2010, | http://www.forumalew.org/elektrik-bolumu/411222-antisitatik-nedir-antisitatik-tanimi-antisitatik-malzemeler-antisitatik-kimyasallar-hakkinda-bilgiler.html, 4.7.2016. | Bakan Çelik, işletmede 2012-2013'de yapılan incelemelerde | Acil toplanma yerinin belirlenmediği, ateşçilerin için antistatik elbisenin eksik olduğu gibi eksiklikler tespit edildiğini belirtti, | M, 13.5.2014
a.
antitank | tanksavar | Zonguldak Limanı''nda iki antitank füzesi ele geçirildi. Limanda yapılan operasyonda bir İranlı tutuklandı., | Mil, 30.4.2017
a.
antitröst bk. Antitrüst. | Şimdi müteredditti. 'Hükümet için çalıştığınız bir dava. Con Steel. Bir antitröst meselesi.' Bir sigara yaktım ve kendisine dikkatle baktım. 'Bildiğim kadarıyla o zaman araştırmaları siz sürdürmüş ve dava açmışsınız.' Şüphelendi yine. 'Bununla sizin ne ilginiz var? ', | Robbins/Arpat, 98
antitrüst bk. Antitröst. | Belki kendisini tanırsınız,' diye ekledim. 'Firmanız aleyhine antitrüst davasını savunan avukattır.', | Robbins/Arpat, 132
antolog | Antolog (herhangi bir sosyal alan mezunu için yüksek lisans programı), | FıratCaner, 7.8.2013eposta
Antosiyanin | Dr. Catherine Tsang, beyaz patateste bulunmayan antosiyanin adlı doğal renge sahip mor patatesin pişirildikten sonra bile kaybolmayan antioksidan özellikler taşıdığını söyledi., | Bugün G, 7.10.2010, 17
a.
Antrakt | ara. | Burada küçük bir antrakt var. Teessür sesimi kesecek, gözlerim yaşla dolacak..., | R N G, Tanrı Misafiri, 28
a.
antral | Özellikle ailesinde erken menopoz şikayeti olan kadınların yumurta kapasitesini ölçen FSH, AMH ve 'antral folikül sayısı' gibi ölçümleri yaptırarak çocuk sahibi olmak için zamanlama yapmalarını öneririm., | HKelebek2, 19.7.2016
s.
Antranik 22 yıl imam Türkiyede? *
antrasit | Antrasit düz örme regular fit casual pantolon, genel ağ reklamı, 20.02.2025, 14.15 | Karşılıklı konumlandırılmış siyah ve antrasit tonlarında iki koltuk, ortalarında aynalı bir sehpa bulunuyor., HrKlbk, 21.04.2025
a.
Antrasit | Bütün bu mülâhazalara istinaden mezkûr vergi 1935te ilga edilmiştir. bb ) İmalâta doğrudan doğruya mevzu diğer vergiler de, sarfedilen antrasit tozu ..., | İÜİF M, 1941, C 2, 255 | Sizinle bazı filmlerde ve Halong koyunda antrasit işletmesinde de işbirliği yaptık; ayakkabı fabrikaları, hastaneler, daha neler neler kurduk sizin için..., | Josef Nesvadba / E Gürol, Çekoslavakya Hikayeleri++, 100.
a.
Antrasit | Sizinle bazı filmlerde ve Halong koyunda antrasit işletmesinde de işbirliği yaptık; ayakkabı fabrikaları, hastaneler, daha neler neler kurduk sizin için..., | 100
a.
antre
a.
methal. giriş.
"İsmail hiç birşey söyleyemeden Sıddık Abi kayboldu kapıdan. Antreden Zehra teyzenin sesi geliyordu.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 59"
Antre | Bir an öyle bakakaldım. 'Paul, ne işin var burada? ' 'Seninle konuşmalıyım' diyerek antreye girdi., | Robbins/Arpat, 61
a.
antre yapmakgirmek, dahil olmak | O da Atinaya antresini yapıp yıkımı haber verdiği vakit kendisiyle beraber savaşa gitmiş olanların eşleri, tüm erkeklerin ölüp sadece onun kurtulmuş olmasına iyisinden kızarlar., | Salah Birsel, Bitliler, NisanKitapDört, 6
dey.
antrenman topçusu | Antrenmanlarda psikolojik olarak, maç esnasında karşılaşacakları duruma hazırlamaz iseniz, maçta sanki başka futbolcuları seyrettiğinizi zannedebilirsiniz. Antrenman topçusu deyimi de buradan çıkmıştır., | NumanTürker, T, 9.9.2011
Antrenmanlı | alışkın, hazırlıklı | Seçim konuşmalarını, 'Hüseyin Efendiden antrenmanlıyız nasıl olsa? ' diyerek sonuna kadar, virgülünü bile kaçırmadan dinliyebilirsin., | Çalıkoparan, 99
s.
antresini yaptırmak
b.f.
dahil etmek, girdirmek.
fr. + -sini yaptır-
"Şöyle düşünün: Belkıs Akkale'yi beyaz taşlarla işli mosmor giysisiyle"Entarisi murmuş / Yar sevmesi zormuş" türküsünü çığırırken, elinden tutup, bir kitabın sayfalarına antresini yaptırırsak geriye ne onun yanık sesi, ne de fırışkalı görünümü kalır.", Salah Birsel, Aynalar Günlüğü, Ada Yayınları, 7"
antrometri | osm. mesâha-i ebdân 1898 İnsan bedeni ölçüsü S Bingöl*
a.
fr.
antropojen | [Ahlat] Kurak yerlerde, orman açıklıklarında, antropojen bozkırlarda özellikle ormandan açılmış tarla içlerinde çeşitli alıç (Crataegus) türleriyle birlikte meyvesi ve gölgesi için bırakıldığı yerlerde yaygın olarak bulunur., | | https://tr.wikipedia.org/wiki/Ahlat_(bitki), 7.7.2015g
s.
antropometri 1898 | Mesâha-i ebdân. | Kriminalistiğe dair ilk yayın ya da (antropometri) mesâha-i ebdân'a dair bir risale, Musa Çadırcı'ya Armağan Yazılar, Ankara, 2012 | Antropometri (antropos=insan, metron=ölçü ) 19. yüzyıl Avrupasında yaygınlık kazanan bir 'bilim'., | R Margulies, T, 18.8.2012 | Mayakovskinin Moskova emniyetindeki antropometrik fişi 1908, | Vladimir Mayakoski, Trajedi, Eleştiri Yayınları
a.
antropomorfik | Hayır, antropomorfik egemenliğin, hayvanlar âlemi lehine kırılmasının yolunu açacak örneklemelere itirazım yok., | M Altınok, T, 13.9.2011 | Kadim Yunanların ilahları antropomorfik idi, yani kendilerine benzer, yiyip içip sefa sürer, zina yapar ve bazen de acı çekerdi., | İ O Anar, GK, 159
s.
antropomorfist | Uzun yıllar okullarda asılı olan bu fotoğraf, Kemalist ideolojinin Atatürk'ü antropomorfist bir zihniyetle hafızalara nasıl kazıdığının tarihsel bir belgesidir., | A Y Ocak, Arı kovanına çomak sokmak, 2018, 80
s.
antroposen | insan merkezli | Hayatlarını şehirlerde veya nüfusu yoğun kırsal yerleşim yerlerinde geçiren insanların çoğu için dünyanın tümüyle insanlara bahşedilmiş olduğunu düşünmek kolaydır. Aşırı antroposen dünya görüşünde, doğadan geriye ne kalmışsa onu, insanlara hizmet etmek için yeniden düzenlemek., | M Alp Dağıstanlı, | https://www.diken.com.tr/yarim-turkiye/, 3.7.2020
s.
ing.
Antroposentrik | erkek merkezli olan | Antroposentrik yaklaşım; insanı dünyanın merkezinde konumlandırarak, doğayı yararlanılacak, dönüştürülecek, ehilleştirilecek bir kaynak deposuna indirger. Doğa ancak insanın amaçları için kullanıldığında anlamlı olduğu için doğayı araçsallaştıran bir bakış açısıdır #iklimkrizi, | 8.10.2021
s.
antrönörlük –ğü | Futbol akademisine kayıtlar başlamıştır. Tüm hocalarımız antrönörlük (sic) belgelerine sahiptir., | Ağustos, 2021, Manavgat Çolaklı sapağı
a.
antuziyazim | Hele, Acenta Cemalin teklifi üzerine bir arabaya yerleşip şehri dolaşmağa başladıkları vakit bu duygu onda adeta ir antuziyazim derecesine çıktı., | YKK, 1945, 24
a.
anuk | nane kokulu bir ot. | içtik eriklerin suyunu / yedi çeşmeli oluktan / renkli gömlekleri çimen / çekip banardı anuktan, | Y Miraç, 1981, 64 | Ya şu, elsine-i Türkîden, Arabîden, Fârisîden, Ermeniceden kamança edilmiş sözcüklerden kurulu adlara ne demeli? ... Anuk otu, çemiç, sohanç, oğmaç, sırım, baduç, tırhıt, ince erişte aşı, yoğun erişte aşı, cilveli tirit, pastigen aşı, gendime pilovu, omurga pilovu, evelik sarması, kazankarası sarması, gök baldıran, pancar kavurması, yemlik çorbası, pürpürüm ..., | ToplumsalTarihD, 2002, S 98-108, 63 | Derenın kenarında / Anuk toplarım anuk / Çıksam issiz dağlara / Ağlasam yanuk yanuk., Ercan Polat, 29.01.2025+
a.
Anul anul inilemek | Anul anul inilerdi gönülsüz / Figân iderdi bülbül gibi gülsüz. (1254-1257), Siret-i Nebi
anut | anud inatçı | Bütün bu güzel sözlere anut, hissiz bir sükut ile mukabele ettim.,RNGüntekin, Damga, 20
ar.
anüite | ... zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2'yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,, | İcra ve İflâs Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Kanun No. 7327, Kabul Tarihi: 9/6/2021
a.
anüite | Bunu uzun senelere bağlıyarak, faizlerini de üzerine ilâve ederek bir anuite esasına varmak istemedik. İlk teklifte bize böyle vaki olmuştu. Bu teklifin terkedilmesi lâzımgeleceğini kendilerine söyliyerek vasıl olduğumuz bu neticeyi ..., | Ayın tarihi, 1937, S 39-40, 48
a.
anüri
a. tıp.
İdrar oluşturamama biçiminde ağır bir böbrek rahatsızlığı belirtisi.
fr. anurie
anüri | Fr anurie. İdrar oluşturamama biçiminde ağır bir böbrek rahatsızlığı belirtisi.
a.
tıp
anxiety | Anksiyete kaynağı bilinmeyen sıkıntı, kaygı durumu | Williams'ın eşi Susan Schneider de yaptığı açıklamada eşinin depresyon ve anxiety (kaynağı bilinmeyen sıkıntı, kaygı durumudur) ile savaştığını ve Parkinson hastalığının ilk evresinde olduğunu dile getirdi., | BErtan, T, 18.8.2014
a.
ing.
anya manya krş tu manya/tumanya tietze, 185
Anzaklar | ... Anzaklar Gelibolu Harp Malülleri binasında, Türk Gazilerine, istisnasız olarak teker teker tanıştırıldık. Çanakkale destanını yazan bu kahramanlar karşısında duymuş olduğum heyecanı sizlere ifade edemem., Türk kültürü, 1971, ? , 39
a.
Anzavur | Kapadık kapıları pusulara / Hızır Paşalara, Anzavurlara / Çelik yelekli, ödüllü, muhbirlere kapadık / Merdivenleri çıkıyoruz: tak, tak, taka tak., | Tekin Sönmez, Yeryüzü sevdiğim, 36
a.
anzer | 1. Rizede yer adı 2. Rizede horon çeşidi. Anzer balı Anzer yaylasında üretilen ve çok pahalıya satılan çok nitelikli bir bal türü. | Anzer balı olanlar ise, değmeyin keyiflerine, onlar ya birer tanedirler | ana kraliçe gibi, ya da her caddede aramayın böylelerini, yokturlar çünkü., | RTahiroğlu, T, 8.9.2010
anzorot | bkz. anzarot | Anzorot tohumu hayvanı saklar / Yükü tebdil edip merkebe yükler., | AşıkMısdılı, 43
a.
aort | Benim bedenime ait bir organsan rahat dursana yerinde. Vallahi söküp fırlatırım. Herkes üzerine basar haberin olsun; Ne aort kalır, ne koroner arter, ne de ventriküler basınç... Sen temiz kanı pompala hücrelere. Üzerine erzan olmayana da karışma... Hadi hadi kes şu lüzumsuz çırpınışları... ., | N A Gökduman, 136
a.
ap? | Kürtçe amca | Ap? Musanın acısını unutmadık., | OMiroğlu, T, 19.9.2011
a.
apaçak
s.
korumasız, tamamen açık.
ap-açık
"Bir sürü ağır makineli biçiyordu Kanlı sırt'tan, / Apaçık böğrümüzü alev alev. / Bizim bir avuç er, iki makineli, / Yaralanmış birer dev." Dağlarca, ÜŞD, 40"
apaçi | ...dudaklarınız iri ve vahşi, nedense apaçileri, nedense Cengizin ordularını-., | NGenç; BuÇağınSoylusu, 5Jöleli saçlı, disko müzik seven, gece eğlenmeye gitmek isteyen fakat parası olmayan, eğitim düzeyi düşük, hevesli genç | Apaçi parası olmayan ciks kişi demekti aslında. Ve bu, Türklerin bulduğu kelimedir. Ancak bizde 'kıro' ile karıştırıldı., | AyçaŞen, T, 11.9.2011 | Apaçi: Yüzde 100 Türkiye'ye has bir tanım... Yok edilen Kızılderili kabilesi gibi mazlum, mağrur genç erkekleri simgeler. Ekşisözlük'te hasbelicab'ın tanımıyla | yarı aç yarı tok, kültür şokuna girmiş, varolabilmek için kendince bir şekillere giren gencecik insanlardır., | MEvin, M, 6.6.2013
a.
Apak | Deste deste apak ve açık vermemiş kâğıtlar alıyorum., | F Kayacan, SONY, 22
s.
apak kesilmekbembeyaz olmak | Karanfilleri gören zambaklar da gerindiler. Gerine gerine apak kesildiler., | V Sevim, 44
dey.
Apal | pek. | Mustafa Kemal'in evi kocaman olmuştu, apal olmuştu., | Dağlarca, DA19MD, (1969), 1998, 95
s.
Apalak –ğı | 1. Tombul, gürbüz, iri (bebek veya küçük çocuk). | Karşısında bizi bekleyen yılı temsil eden apalak bir bebek, ihtiyardan el almak için beklemektedir. Yıldırım Türker, Aile Albümü | Gerçi Kafir işi, fakat ne çare, | R, 31.12.2001 | Kel Osman'ın apalak ikizleri debeleniyor., | 2. Tüyleri tam çıkmamış palaz. (TS)
a.
Apalamak (İç Anadolu) | savuşmak | -Ağa bana biraz para gerek. -Ne parasi? Ağanda para mı var? Apala Mısta [Mustafa] apala!, | Ali Tezcan, 22.10.2021
f.
apandisit ameliyatı | Büyük Muharebe esnasında iki arkadaş Almanyada | tahsiline gitmişlerdi. İstanbula dönecekleri sene Sabih, apandisit ameliyatı neticesinde ölmüş, arkadaşının yüreğinde hiç kapanmıyacak bir yara bırakmıştı., | R N G, Tanrı Misafiri, 147
a.
tıp
apar topar
z.
telaşla, aceleyle.
"Dur amca, böyle apar topar yola girersen sana araba çarpar, trafik düzenini de bozarsın.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 36"
apar topar | alelacele, telaşla, aceleyle. | Şaşkınlığı yerini korkuya bırakmaya başladığı vakit apar topar odadan çıkmaya çalıştı ancak bu duruma bir de telaşlı insanlara özgü körlük eklenince ayağı, ayaklı elbise askılığına takıldı ve odanın ortasına yüzüstü kapaklandı., | A Özalp, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019, 27 | Saatin biri geçtiğini öğrenen müşteriler apar topar dükkânı terk ederken, hiç bu kadar geç kalmayan kocasını merak edip, dışarıda bekleyen Horanım, merakla kocasına bir olumsuzluk mu oldu? diye sorarak dükkana girer., | asicaldan, 1.2022+ | Apar topar işlem yapmadan bıkmadınız mı? , | 27.9.2023, ilan-reklam, Fatih
z.
aparatçik a.Gerçi fraksiyon lider ve aparatçikleri çok çalıştılar, 'parti' dışında kanal ve hayat bırakmamak için.,HBerktay, T, 25.11.2010 | Dönemin lise edebiyat öğretmenliğinden çok yukarılara zıplatılan arrivist aparatçiklerinden Necmi Dilmen'in, İstanbul Üniversitesi'nde vermekte olduğu GDT derslerine hemen son verdiği ve açıklama olarak da | Güneş öldü, bundan sonra teori mi olur gibi bir şey dediği söylenir., | H Berktay, T, 27.8.2011
aparatif / aperetif | atıştırmalık. | Aparatif Çay Evi, | 11.4.2023, Çeşme Durağı
s.
aparatlık -ğı
a.
aparat olma hali.
"TÜSİAD'ın OHAL karşıtlığı terör aparatlığından! Ortaya ilk atılan TÜSİAD oldu tabii... Ne alakaysa, TÜSİAD Başkanı Cansen Symes, üstüne vazifeymiş gibi terörle mücadeleyi dizayn etmeye kalktı ve "OHAL kaldırılsın" dedi! Ardından Neo-proje Selin Sayek Böke "OHAL kaldırılsın" diyerek, aynı uluslararası "network"un "aparatı" olduğunu betimledi.", Mehtap Yılmaz, 12.12.2016, http://www.medyagundem.com/tusiadin-ohal-karsitligi-teror-aparatligindan/"
aparkat | uppercutspor Boksta bükük kolla aşağıdan yukarıya doğru çeneye atılan yumruk. | Adından herkesin 'şimdi ne olacak? ' diye birbirinin yüzüne baktığı bir anda da çeneye aparkatını çıkarttı., | MAltınok, T, 22.11.2012
a.
ing.
aparmak | Geçme muhannet köprüsünden koy aparsın su seni / Minnetli gül koklamadan al eline süseni // Minnet ile gül koklama al eline bir tutam susamı, / Geçme namert köprüsünden su alıp götürse de seni., | ? | ... Geçme nâmerd köprüsünü ki akarsun su seni»nin doğrusu «Minnet ile kokma gülü, al eline suseni Geçme namert köprüsünden ko aparsın su seni»dir. Bu küçük noktalar bir yana, kitap, Cantemir'in Osmanlı Tarihini tanımak ve ..., | İÜ Tarih Enstitüsü dergisi, 1978, S 9, 478 | Taylandda yaşlı filin biri / Yavru aslanın birini kaptı apardı sırtına / Çocuğun biri görürken..., | Dağlarca, Serçe parmak, 37 | Götürmek, almak, koparmak. | Aparın meni yara / Düşmüşem ahuzara / Oy bir gün yüzün görüm / Çeksinler meni dara / Apar meni bende vur / Zülfüne kemende vur / Meni felek vurupdu / Esirgeme sen de vur., | KerkükTürküsü | Mihnet ile gül koklama, al eline süseni / Geçme nâmerd köprüsünden, ko aparsın su seni., | Yavuz Sultan Selim, EGŞA, 349 | Artık hiçbir tepki ve maliyet, bu coşku ve ruh karşısında, kayadan bir şey aparamayacaktır., | Adnan Küçük, | https://hyetert.org/2020/06/09/ayasofyaya-danistay-karariyla-cami-statusu-kazandirilmasi/, 9.6.2020 | Yel kayadan ne aparır., | 2. öncülük etmek | 3. Sunmak
f.
Apart | apart otel | Birçok apart, otel, lokanta ve müzikholler kurulmuş., | S Soysal, Kelebek, 24.6.2018, 7
a.
apartheid | [B]oerlerin halefleri, siyah halkı tam anlamıyla bir 'iç sömürge' konumunda tutmak için apartheid rejimini kurdu., | HBerktay, T, 29.2.2012
a.
apartı | çalıntı | Hatta ve hatta, matbaayı kullanmaları yasak olduğu için, belediyeden yürüttükleri bir teksir makinasıyla, APARTI isimli bir edebiyat mecmuası çıkarıp bunu iki sayı sürdürmeyi muvaffak olarak, adamın canına okumaya bile çalışacaklardı., | İOAnar, GK, 160
a.
apartımancılık –ğı | Bu apartımancılığı kim getirdi memlekete bilmem ki? Son yıllarda bizim Çorumda da çoğalmaya başladı apartıman., | A Cılga, 1980, 29
a.
apartımanlanmak | Kulübeden çıkanlar hep apartımanlandı / Dün cılız gördüklerin semizlendi, kanlandı / Her birisi ün aldı; gururlandı, şanlandı / Onları yetiştiren bilmem hangi bostandı., | N R Karatay, Dam Üstünde Saksağan, ? (ö. 1953)
f.
Apartman görevlisi | eski: kapıcı. | On gün kadar evden çıkmadım. Kuzenleri boşaltmış evi, apartman görevlisi anlattı. | Çok kitap vardı, dedi, | onları da okullara bağışlamışlar, taşı taşı bitmedi., | Yekta Kopan, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 47
a.
apartman topuk | abartılı yüksek topuk | Kimi gençler apartman topuktan vazgeçmiyor., | Sabah Cmrts, 20.9.2016
a.
apartmanlaşma | Apartmanlaşma ve Modern Orta Tabakalar, M Kıray, Çevre: Mimarlık ve Görsel Sanatlar D, 1979, S 4 | ...çok katlı kârgir apartmanlaşma da bu çevreden başlayarak yaygınlaşmış, batılı görünümlü binalar, sıkışık alanlarda, batılı planları ve rönesans düzenini yansıtan alınlıklı pencere dizileri ile benimsenmişti., | Selim Denel, Batılılışama sürecinde İstanbulda tasarım ve dış mekanlarda, 1982, 48 | Yenişehir'deki yapılaşmada yıllar geçtikçe arsa değerlerinin artmasına paralel olarak bir apartmanlaşma eğilimi ortaya çıktıysa da hakim olan yapı biçimi tek parsel içinde tek evler ve Yakup Kadri'nin Ankara'sından aktararak ..., | İ Tekeli, S İlkin, Bahçeli evlerin öyküsü, 1984, 22
a.
apartta beklemek | Tetikte durmak. | Basitleştirerek anlatayım ki, küfretmek için apartta bekleyen serseri takımı da anlasın:, | AKekeç, Star, 20.08.09.
f.
apaş | Bereket versin ki kahramanımızın yanında birçok Şark asarı bulunduğu için Gustave Aimard'ın Hint apaşlarının lehcesi hakkındaki kitabının ve Lamartine'in 'Şarka Seyahat' adındaki eserinin usluplarını ve Hz. Süleyman'ın Ağniyetü'l-egani'sinden müphem surette hatırında kalan bazı parçaları yekdiğerine mezcederek görülmeğe lâyik bir Şark mektubu vücuda getirdi., | ADaudet, HNBoztepe, 1938, 64
a.
Apatik | duygusuz, ilgisiz, donuk, kayıtsız | Bâzısı faal, realist ve alabildiğine faydacıdır; bâzısı da apatik ve hantaldır., | Başgil, 36
s.
APC | Açık erişimli dergilerin, makaleleri kabul ettikten sonra yayımlamak için zorunlu ...makale işleme ücreti (Article Processing Charge - APC) veya diğer adlar altında para istemeleri durumunda, bir çıkar çelişkisi oIduğu için bu derginin yağmacı/şaibeli dergi olarak kabul edilmesi ve Üniversitelerarası Kurulun bu dergilerdeki yayınları akademik performans ölçütü olarak kabuI etmemesi önerilmektedir., | M Ak, A Atalar, E İbiş, H Karaman, M Özkan, Yağmacı/şaibeli açık erişimli dergilerde yapılan yayınların değerlendirilmesi, 26.11.2018
kıs.a.
ing.
aperetif | Karardadın zehirli satırlarında yer bulan istiklal ve temamiyet-i milkiye kelimeleri her istila sofrasında konan aperitifden başka bir şey değildir., | Ruşeni, İİY,+
a.
Apır sapır konuşmakBirkaç hafta önce apır sapır konuşan Dilruba isimli bayan bir sonraki seçim CHP'den milletvekili aday adayı olursa hiç şaşırmam. Muhalefette böyle saçma sapan işler çoktur., | Zafer Duran, 3.09.2024, facebook
dey.
apış | butların iç tarafı | Yüzünden karnına, bacaklarına inen kan lekeleri, karnının altında, apışlarına dek yayılan koca bir değirmi oluşturuyordu., | B Karasu, 111 | apış arası | iki butun/bacağın arasında kalan yer; tenasül uzvunun bulunduğu yer | doktor kolarıma, bacaklarıma, apış arama, koltuk altlarıma bakıyor., | İşigüzel, EDK, 1996, 77
a.
GTS++
Apış arası | hoşuma gitmese de toprak kokan acemi köylüler / tek sermayem / apış aram / başka n'apam, | Alişan Ata, 2000, 73 | apışarası | Yaşadım apışaralarında, sutyenlerinde, kulak memelerinde, sütdişlerinde. Yaşadım fasılalarla, fısıltılarla. Bir de alkışı duysam., H Çetinkaya, 2010, 18
a.
Apışmak | Bayan Seton ağzı açık vaziyette apıştı., | Bromfield, 76
f.
Apiterapi | bal tedavisi. | Altı farklı bölgeden toplanan çam balları iki çözücü ile özütlendi. Ham ballar ve bal özütlerinin antioksidan aktiviteleri beş farklı test yöntemiyle araştırıldı., | E Akçiçek, B Yücel, Arı Ürünleri ve Sağlık: Apiterapi, ? , 56
a.
Apiterapik | Apiterapik amaçlı kullanılmak üzere ve balların antioksidan maddelerinin arttırılması için Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Organik Kimya Araştırma Laboruvarında, 2013 yılında farklı bir çalışma yapıldı., | E Akçiçek, B Yücel, Arı Ürünleri ve Sağlık: Apiterapi, ? , 56
s.
apiteropi ne mene
Aplik | Yalnız kalınca, buruşmuş çarşafı ve ipekli yorganı üstüne çeker, öfke ve üzüntü ile işaret parmağını ısırır ve yatağın üzerine dar bir beyaz ışık huzmesi saçan kromlu madenden apliki bir vuruşta kapatırdı., | Colette, Dişi kedi, 1954, 74 | Geniş divanda kızıl ışıklı bir aplikin ışığında yan yana oturuyoruz., | FAtabek, DK, 145
aplikasyon | aplication: kabul'den* İngilizce kısaltması apps (oku: eps) de kullanılır. GTS | 1. Tatbikat, uygulama | ... yapımı biten ve işletmeye açılan yolların kamulaştırma işlerinde çalıştırılacak işçi gündelikleri ve proje ihzarı giderleri ... etüd, aplikasyon, kamulaştırma ve proje giderleri: 2 Yapı ve işletme gereçleri karşılıklarile bu işlere ilişkin her türlü ..., | Bayındırlık İşleri D, C 13, S 1, 68, Nafia Vekaleti, 1947 2. Bir kumaş üzerine başka bir kumaş parçası veya bir dantel dikilerek yapılan süs. 3. Eldeki haritaya göre arazi üzerinde bir parseli kazıklarla belirtme. | Ben Afyon 5'i bekliyorum. Onda ele ele gezenleri taşlama aplikasyonu da varmış., | Hakan Köksal, Hürriyet, 29.4.2012 | Akıllı telefonlar için hazırlanan aplikasyonlar da iyi çalışmıyormuş-., | K Yılmaz, R, 2.4.2013 | Bu tip yeni oluşumların gündeme gelmesi, yakın gelecekte dünyanın farklı noktalarında artırılmış gerçekliğe yönelik uygulama ve aplikasyonların sağlık ve fitness sektöründe daha hızlı bir şekilde yaygınlaşabileceğinin en önemli göstergesi..., | Selin Akgün, Raillife, ekim 2019, S 133, 54
a.
fr.
Aplikasyon | uygulama | Bu tip yeni oluşumların gündeme gelmesi, yakın gelecekte dünyanın farklı noktalarında artırılmış gerçekliğe* yönelik uygulama ve aplikasyonların sağlık ve fitness sektöründe daha hızlı bir şekilde yaygınlaşabileceğinin en önemli göstergesi..., | Selin Akgün, Raillife, ekim 2019, S 133, 54
a.
Aplikatör | uygulayıcı. Testin değerlendirilmesi 15 dakika sonra yapılır. Hastane ortamında, hekim tarafından özel hazırlanmış test materyalleri ve aplikatörler ile uygulanır., | Medicana Hastanesi, 5.8.2019
a.
Aplike | Leyla Vural'ın tasarımıyla evde bulunan dantellerinizi nakış ile birleştirerek yatak örtüsünü siz de yapabilirsiniz. Dantelleri keserek aplike yapın. İstediğiniz dantelleri kullanın., | 14-20 haz 2004, S 118
a.
apocu | Ben gülerdim, sen bana Apocu derdin., | Serkan Torun, | http://www.saityakut.com/? m=200803, 18.3.2008 7.6.2014g
apoculuk –ğu
a.
PKK kurucusu Abdullah Öcalan taraftarlığı.
Abdullah Öcalan özel adının ilk bölüğünün halk arasındaki kısa söylenişi Apodan Apo-cu-luk.
"... veren Apoculuk polpotçu eğilimlerle malüldür. Fakat olaylar öyle bir gelişmektedir ki Kürt insanı ya bu örgütten olma ya da devletten yana olma gibi bir seçenekle baş başa bırakılmakla adeta, kaderine terk edilmektedir., | Kurultay Belgeleri: Sosyalistlerin Birlik Partisi Girişimi, 1990, 67 | Hergün karşımıza çıkan anarşik olaylar ki bunlar "PKK veya Apoculuk adları altında sosyal tedirginliğin odak noktasını teşkil ediyorlar. Günümüzdeki bu olaylardan ve akımlardan söz etmeden önce konuya bakış açımızı belirtmek istiyorum., | Cahit Tanyol, Türkler ile Kürtler, 1993, 7 | 1977 yılının ikinci yarısından itibaren karşılaşılan bütün sorunlara rağmen, 19 bölgede Apoculuk yaygınlaşmıştı. Önce, hızla bölgeden Türk solu uzaklaştırıldı. Daha sonra hain, işbirlikçi, ajan ve pasifist olarak nitelendirilen diğer ayrılıkçı ..., | İsmet G İmset, PKK: ayrılıkçı şiddetin 20 yılı, 1973-1992, 1993, 46
apoizm bk. apoculuk
a.
bk. apoculuk.
Abdullah özel adının halkça kısaltılmışı apo + ing. ism'den izm: apoculuk.
"Macho romantizmi, Apoizm ve sol Kemalizm",
UğurKömeçoğlu, Z, 12.03.2012
apokaliptik
s.
" "Buna karşılık aşağıda, yeryüzünde, anî bir ateş ve ölüm yağmuruna maruz kalan insanlar arasında, tanrının gazabına uğramışlık gibi apokaliptik bir durum yaratır.", HBerktay, T, 27.1.2011"
apokaliptik | Buna karşılık aşağıda, yeryüzünde, anî bir ateş ve ölüm yağmuruna maruz kalan insanlar arasında, tanrının gazabına uğramışlık gibi apokaliptik bir durum yaratır., | H Berktay, T, 27.1.2011
s.
Apokrif | Hristiyanlıkta apokrif, kanonik dini metinlerin ve kitapların parçası olmayan metin. Dini metinlerin doğruluğunun şüpheli olduğu durumları tanımlamak amacıyla kullanılır. Kitab-ı Mukaddes'e eklenmemiş metinler apokrif kabul edilir. | Şimdi şunu da kaydedelim ki, Bay Evrenoszade'nin naklettiği hikayeyi ve bu Fetvanın böyle bir hüküm ihtiva etmesi sebebini, ileride izah ederken, onun apokrif bir mahiyet taşımadığı meydana çıkacak ve Yörükan'ın, keyfiyet bakımından, bunu çürütebilecek hiç bir delil ortaya koyamadığı daha iyi anlaşılacaktır. / Zira Yörükan'ın keyfi tasnifine göre, klişesini sunmuş olduğumuz fetvası bakımından, Ebussuudd | kaba bir softa (s. 145) olmak durumundadır. Kaba softalıktan kurtulmasının tek çaresi de, zikri geçen fetvanın muhakkak apokrif ilan edilmesi olabilir., | Tayyib Okiç, Bir tenkidin tenkidi, 1953, 223-224/241
s.
apoletsiz subay üniformalı öğretmen, namaz ve son duadan önce, yüksekçe bir yere çıkar ve kalabalık cemaate karşı ilk konuşmasını yapar... söylevin içinde geçen, özellikle pek duyulmamış, alışıksız şu iri cümleler belirgincedir: -Biz evvela türküz, sonra müslümanız. 59
apolitik | Ve şimdiye kadar hangi imparatorluk, hükmetmek metodunu böyle bu kadar apolitik gözüken vasıtalara istinat ettirmiştir. Kapitalizm ve liberalizm! Hani burada kılıç? Hani kan? ! Ayın tarihi, 1935, S 22-23, 377
s.
apolitikleşme | Ama bütün bu süreci mümkün kılmak için, öncelikle gerek devletin gerek PKK'nın 'şiddet' tercihine ve bunun doğurduğu apolitikleşmeye direnebilmeliyiz., | YÇongar, T, 13.9.2011
a.
apolitikleştirme | Özellikle 12 Eylül'ün apolitikleştirme projesi sonucu neredeyse şuurunu kaybetmiş bir toplum dönemi yaşandı uzun süre., | Telesiyej, T, 8.11.2011
a.
apolitiklik –ği | Siyasi görüş ve olaylardan habersiz veya onlara kayıtsız kalma | Apolitiklikle suçlanma tarihlerini sıfırlayan bir meydan okumanın parçası oldular ve bunu da çok sevdiler., | YükselTaşkın, T, 4.6.2013
a.
Apollo | Apollo programı ve insanın aya ayak basması, o dönemin iyimserliğinin, sınır tanımazlık duygusunun, her şeyin mümkün olduğu inancının simgesi. Apollo Yılları kitap adı. RMargulies, T, 27.3.10
a.
Apollon | Bu suretle genç adam, kendisine tapınıldığını ve kendisinin bir Apollon gibi beklenildiğini farketmeksizin günler geçti., | Saliha Öz, 25
a.
apollonca
s.
apollona yakışır biçimde.
*
"... Türkçe Eğitimi tezli yüksek lisans programımızda "Türkçe Öğretiminde Yaratıcı Drama Yönteminin Anlatma Becerilerinde Apollonca ve Dionysosça Gelişimine ve Alımlamaya Etkisi" başlıklı tezini başarıyla savunarak bilim uzmanı oldular.", @ozgurksmaydemir, 28.12.2023, X"
Apollonsu | Doğruyu söylemek gerekirse o, hakikaten de rafine bir adamdı; tıpkı yıllanmış şarabın imbikten geçirilmesiyle elde edilen ve meşe fıçıda dinlenmeye bırakılan konyak, yahut, kanının canının tamamından ve ruhundan arınmış haliyle meşe tabutunda istirahate çekilen Apollonsu bir upir gibi., | İ O Anar, GK, 69
s.
apolog | Apologue: hisseli fıkra, ahlakî öykü. | Yunan'a doğudan geliyor apolog. Son durak Küçük-Asya. Eski uygarlıkların bu en bahtiyar mirasçısı hem Mısır'ın masallarını benimsemiş, hem Suriye'nin. Masalların kaynağı ve yayılışı hakkında ilk değerli inceleme Grimm kardeşlerin., | F R Atay, Hind edebiyatı, 1964, 97
a.
fr.
apologKompanzasyon | Meslek Yüksekokulumuz adına 2019 yılında yapılacak olan 03.7 Menkul Mal, Gayrimaddi Hak Alım, Bakım ve Onarım Giderleri (Asansör, Jeneratör, Kesintisiz Güç Kaynağı, Yangın Algılama Sistemleri, Yangın Pompaları, Hassas Kontrollü Klima Sistemleri, Kompanzasyon, Kombi Bakımı) ihalesinde 03.7. tertibini bloke edilmiş olup; harcama yetkiliği ve gerçekleştirme görevliliğinin ilgili harcama biriminin uhdesinde kalmak kaydıyla ihale yetkiliğine münhasıran Rektörlük Destek Birimi Harcama Yetkililiğine devir edilmesi..., | F Gedikli, 12.9.2018 resmi evrak sistemleştirici | Bilindiği gibi Milliyetçilik-Türkçülük düşüncesinin asıl sistemleştiricisi Gökalp'tır., | Kazım Yetiş, Milli edebiyat anlayışı, İlmi Araştırmalar, S 8, 1999
s.a.
apolojetik | özür dileyici | 1983'te yazdığım apolojetik cümlelerden hayli farklı olarak, bugün, evet, Cumhuriyet'in tarihe de devlet eliyle örgütlenecek ve kontrol edilecek bir alan gözüyle bakmasının (olumlu değil) gayet olumsuz sonuçlarını çok daha iyi gördüğümüz kanısındayım., | HBerktay, T, 4.8.2011
s.
apoloji | Türkiye'nin müzakere sürecine en büyük takozu koyanın Sarkozy olduğunu da mı söyleyemediler apoloji yapmaktan vakit bulup? (VOA haberi dışında bilgim yok, onu da söylemeliyim)., | B Oran, Serbestiyet, 9.10.2021
a.
apolojist | Özür dileyen | özür dileyici | 14 yıldır 12 metrekare odada yaşayan 35 yıllık silahlı isyanın lideri helalleşemeye hazır ama o isyanın demagogları, apolojistleri hazır değil., | YOğur, T, 2.4.2013
s.
ing.
apoptosis
a.
"Toplumsal autoimmunite, toplumsal autodestruction, toplumun apoptosis'i, İctimai manevi intihar muzaffer özdağ söylemedi mi diyorum. Söylemedi diyor. Özdağ ise söyleyecektim ama şöyle oldu söylemedim diyor.", @h_hatemi, 27.06.2021, Twitter"
aporia | Aporia, çözümsüzlük, çıkışsızlık, ya da içinden çıkılmaz bir durum karşısında ne yapacağını bilememek tanımlarına denk geldiği gibi, çelişkili bir birlikteliğin oluşturduğu ... Sonuç: çözümsüz, çaresiz ve çıkışsız kalmak., | Efendime söyleyeyim: Hasan Ali Toptaş Kitabı, 2010, 346
aportta beklemek | Ne zaman bu ülkede ekonomik bir rahatlama, bir refah dönemi, şöyle tomurcuklanıp da baş verecek olsa, | inşaat sektörü hemencecik palazlanmakta ve her daim aportta bekleyen ve baskın gelen | territorial heveslenmelerle, bütün enerjiler bütün kazanımlar, hemencecik taşa toprağa, kuma çakıla, harca betona yatırılı-yatırılıverilmektedirler.R. Tahiroğlu, T, 9.11.2010
aportta bekletmek deyim | Sırf duyguyu yükseltmek için ara ara kiloyla döşenmiş, aniden giren ve sanki yan salondan gelen lüzumsuz, yersiz müzikler, komiklik olsun diye çırak çocuğun köyünü anlatması, Hümeyra'nın yoldan gelen adamı beklerken delirmesi, çocuğa hiç | gâvur demediği halde | arkadaşlarım bana gâvur diyor diye tribe giren küçük çocuk (insan hiç değilse iki kez arkadaşlarına gâvur dedirtir) hepimizi her an aportta bekletti., | AŞen, T, 30.11.2011
apostil | TR universitetl?rind?n m?zun olanların diqq?tin?! Tanınma üçün t?qdim olunan, xarici ölk?l?rin müvafiq r?smi strukturları t?r?find?n verilmiş diplomlar v? transkriptl?r s?n?di ver?n ölk?nin s?lahiyy?tli qurumu t?r?find?n 'apostil' möhürü/sertifikatı il? leqallaşdırılmalıdır., | Elnur Khalilov @elnur_x, 25.6.2021, twitter
a.
apostillemek |
f.
apostolos | havari. | Onun böyle bir gayesi bulunduğunu kabul etmek icabeder mi? Bu takdirde, bu eşsiz Türk misyoneri Slavlar nezdinde, Hıristiyanlıktaki tâbiri ile, bir nevi İslâm apostolosu (apôtre) gibi telâkki olunabilir, daha sarih bir ifade ile ..., | M T Okiç, Bir Fetva..., AÜİF M, 1952, ?
a.
apoş | menfi. Apo yani Abdullah Öcalan. | ömer çelik veya ona sözculuk görevini verenlerin karin agrisi belli, cumhurbaşkanligi için DEM partinin oylarini almak. iç siyaset, kuçuk oyunlar. Apoş cagri yapsa ne olacak. sen bitiremedin apoş mu bitirecek., İsmail Bayram, Rindan (Sohbet), 28.01.2025
a.
apotr | İsa ve havarilerine atıfta bulunarak | Apotr yaratmaya kalkmayalım ve | biz tarih yazarken Apotr değil; bizzat fiiller ve hadiseler sahibi arayan adamlarız diyor (elle ve hızla yazılmış, redaksiyon görmemiş bir mektuptaki ilginç ifade bozukluklarına dokunmuyorum)., | HBerktay, T, 11.8.2011 (Kelime Atatürk'ün 16-17.8.1931'de TTK-ya yazdığı mektupta geçiyor.)
apotres | Fr. Arkadaşlar, yakınlar | Büyük Zaferden sonra Ali Fuat Cebesoy paşa Atatürk'ten soruyor: Şimdi apotreslarınız (sehabeleriniz, yakınlarınız) kimlerdir? Atatürk'ün cevabı benim apotreslarım yoktur. Memlekete ve millete kimler hizmet eder ve hizmet liyakatı ve kudretini gösterirlerse apotreslarım onlardır., | Taray, 24
a.
fr.
apotres | Fr. Arkadaşlar, yakınlar. | Büyük Zaferden sonra Ali Fuat Cebesoy paşa Atatürk'ten soruyor: Şimdi apotreslarınız (sehabeleriniz, yakınlarınız) kimlerdir? Atatürk'ün cevabı benim apotreslarım yoktur. Memlekete ve millete kimler hizmet eder ve hizmet liyakatı ve kudretini gösterirlerse apotreslarım onlardır., | Taray, 24
a.
fr.
app kuşağı | uygu kuşağı denebilir. | App kuşağı kim, ne yaşıyor, ne istiyor? Neden onları anlamak zorundayız? , Erol Göka, | https://erolgoka.net/app-kusagi-kim-ne-yasiyor-ne-istiyor-neden-onlari-anlamak-zorundayiz/, 12.07.2024
b.a.
app/s | oku. Ep veya eps Application uygulama/lar | Sonbaharda app başkadır, | HürrCumartesi, 20.9.2014 | Sevgilinizle aranızı yapan app'ler, | PÖzdemiroğlu., | HürCmts, 3.9.2016
kıs.a.
ing.
apranti | Meral Aybek, erkeklerin egemen olduğu at yarışı dünyasında yarışabilmek için yıllarca çapalamıştı. Üniversitede jokey bölümünde okudu, hipodromda 'jokey adayı' anlamına gelen 'apranti' okuluna gitti. Ama sadece atları çalıştırmasına, yarışa hazırlamasına izin verildi, onun çalıştırdığı atlarla başka jokeyler yarış kazandı. Dün uzun süredir sakat olan, antremansız bir atla, 11 erkek rakibinin arasında piste çıktı. Radikal, 27.09.2007.
apre | Apre midi çayı, suvare, gala / Selam söyle Hasan Hüseyine,, | C Yalçınkaya/Ş Belli, 1968, 17
a.
april | Rumi takvimde nisan ayı | Daha deli april var geride, mayıs var. Hele haziran desin bakalım., | D Ceyhun, 120
a.
apriorist | apriorcu | Jale Parla, 'Babalar ve Oğullar'da Tanzimat'ın 'Kur'an'a ve Aristo mantığına dayanan mutlakçı ve apriorist bir epistemoljisi' olduğunu bildirir ve 'eğer bu sav doğruysa, Tanzimat yazarlarının çevirdikleri metinler de, çevrilen dilin, yani o günün Türkçesinin kültürel bağlamına uyarlanmamalıydı.(sic) Uyarlanamayan kavramlar, uygun kavramlarla yer değiştirmeliydi', der., | HilmiYavuz, Z, 18.1.2012
s.
ing.
apse fr abces çıban apse yapmak bir doku içinde iltihap oluşmak apse açma iltihabı boşaltmak (Bu sn veri 30.12.2010-da bir | merkezi reklamından alındı FG)
tıp
apseleşme | Ancak intrapulmoner projektilin septisitesinden şüphe ediliyorsa veya böyle bir projektil retansiyonu bir apseleşme ile birlikte ise, bu takdirde serbest plevra boşluğuna yapılacak müdahalenin ağır plevra infeksiyonuna yol açması tehlikesi baş göstermektedir., | Tıp Fakültesi M, 1938, C 8, 4299 | Çünkü bebeklerde görülen isilik, pişik, konak, deride küçük apseleşmelerin en önemli nedeni bebeklerin sık sık yıkanmamasıdır., | Milli kültür, 1986, C 45-49, 75
a.
tıp tıp
apseleşmek | yara irin bağlamak, apse yapmak | Artık biliyoruz ki bastırılmış, ertelenmiş, ötelenmiş hiçbir duygu yok olup gitmiyor; içimizde birikip birikip apseleşiyor ya da kan çökeltisi hâline geliyor, bulabildiği ilk fırsatta da bir yanardağ lavı gibi içimizden dışa doğru taşıyor, yayılıyor., | Erol Göka, Hoşça kal, Melike Bucak, 13.2.2020 , twitter
f.
apsent | (Fr. absinthe < Yun.) pelinli sert içki Kubbealtı
a.
apsidal | Peron 2 olarak adlandırılan bölümde apsidal planlı bir yapı kalıntısı ortaya çıkarıldı., | Hr, 31.7.2019, 10
apsidiyol | mim. | Çoğunlukla kiliselerin yan neflerinden, yan şapellerinden veya apsislerinden açılan küçük apsislere ise, mimarlıkta apsidiyol denir., | | http://www.wikiwand.com/tr/Apsis_(mimari_%C3%B6%C4%9Fe), 9.7.2017g
a.
apsis | mim. | abscisse | apse Kiliselerde koronun arkasındaki yarım çember tasarlı bölüm. bk. Koro. Apsis (Yunan dilinde | kavis, | yay anlamında), Hristiyanlığın dini mabetleri olan kiliselerin sunak odasını kapsayan, çoğunlukla yarım daire ya da çokgen, çok nadir durumlarda dikdörtgen planlı bir yapı unsurudur. Apsisler antik döneme ait bazilikalarda yaygın olarak da mimari öğe olarak kullanılmıştır. Apsisler, yapının cephesinde dışa doğru göbekli bir yapı olabildiği gibi, bina içlerinde ya da dikdörtgen planlı duvarlarla da sarılı olabilir. Apsislerin çatısı çoğunlukla yarım kubbe biçiminde olur, ancak düz çatılı apsisler de mümkündür. | Dışarıya çıkıntılı apsisli ve bir narteksli kilisesi Herakleia'nın eski malzemesinden istifade edilerek yapılmıştır., | AAkarca/Takarca, Milas: Coğrafyası, tarihi ve arkeolojisi, İstanbul Matbaası, 1954, 146
a.
fr.ing.
apsisli | mim apsisi olan | Kale içinde tam tepede, şimalde bir yan bölümü olan tek apsisli küçük bir kilise harabesi görülür. Akropol tepesinin yamacında da, apsisi dış tarafa taşkın olmayan. başka bir kilise ile bu kilisenin yukarısında yine bu çağa ait bina kalıntıları vardır., | AAkarca/Takarca, Milas: Coğrafyası, tarihi ve arkeolojisi, İstanbul Matbaası, 1954, 174
s.
aptal kullanışlı aptal deyim | usufel idiot araç veya maşa olarak kullanılabilecek/faydalı durumda olan aptal kimse. | Biz kullanışlı aptallardık, | 3.1.2014, T
ing.
aptal insanı bile zekâlandırır. Atabey Kılıç, 346
aptal kuş ökseye dört ayağıyla yakanırmış atasözü. | Tamtürk: -Bak Eşref bey... diyordu. Millet beğendiği yemi arıyorsa suç benim mi? Aptal kuş ökseye dört ayağıyla yakalanırmış. Güçsüzler temizlenir, güçlüler ayakta kalır. Bu, evren kuralıdır. Güçlüler akıllıdır. Toplumu elbet güçlüler, akıllılar çekip çevirecek..., | O Hançerlioğlu, 1959, 75
aptal kutusu halk. televizyon. 'Aptal kutusu'daki aptal diziler. | Samancı, T, 9.4.2010
s.
aptal saptal
saçmasapan.
"Çok doğruluk payı var bir sürü aptal saptal programlar millet sabahtan akşama onları izliyo bu insanlarımız tv deki bir dizideki aktöre cenaze töreni düzenlemiş dizide öldü diye diğer bir tanesinin anma töreni varmış güleriz ağlanacak halimize", Sunay Yavuz, 20.7.2018, TÖL"
aptala yatmak / aptal ayağına yakmakAptal numarası yapmak.? | Ve acısıyla yaşamak zorunda olan her hasta gibi Lütfi Kırdar'ı dolduran 2500 Beyaz Türk Recep İvedik'le o an orada kendilerini buluşturan şeyin ne olduğunu, nereden geçip oraya geldiklerini, ne hale düştüklerini düşünmeden aptala yatıp aslında hallerine güldü., | ETokgöz, R, 16.02.09.
dey.
aptallama | sersemleme, şaşalama, aptallaşma | Yine de içini kemirmiyor bir gram... ve sancısını çekmiyor aptallama sendromunun. Ya bunu korkudan yapıyor ya kukla olan zalimlerin kuklası ..., 19.7.2004, | http://www.vaybee.de/ff9f9a20425a666c19ca16aac3068d30/forum/showthread.php? t=4272&page=610, 28.10.2018
a.
aptallama | sersemleme, şaşalama, aptallaşma. | Yine de içini kemirmiyor bir gram... ve sancısını çekmiyor aptallama sendromunun. Ya bunu korkudan yapıyor ya kukla olan zalimlerin kuklası ..., 19.7.2004, | http://www.vaybee.de/ff9f9a20425a666c19ca16aac3068d30/forum/showthread.php? t=4272&page=610, 28.10.2018
a.
aptallamak | Aptallaşmak | Ayarını hiç değiştirmiyorum, sadece 1 defa uzaktan kumandası elimdeyken on/off butonuna dokundum ondan araba aptalladı ve tekrar ...,, | 9.3.2008, | http://forum.grandepuntotr.com/motor-ve-yuruyen-aksam-modifikasyonu/7054-dizel-araclarda-performans-arttirma-yollari.html, 28.10.2018
f.
aptes | abdest. Namaz veya belli dinî işlerden önce usulüne göre elini yüzünü, ve diğer azalarını yıkama. | Önlerindeki meydanda büyük bir şadırvan vardı. Camiye gidecek ihtiyarlar burada aptes alırlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 31
a.
apukurya YuisimEt kesimi manasına olup elyevm hırıstiyanların perhize girmeden evvel türlü türlü maskara kıyafetlerine girerek icra-i ayin ve şadmani etmelerine denilir.
apuş
a.
iki bacak arası: apış.
"Vaaay hoşgeldin Rasim emmi!... İbram nerde?..' Rasim'a (b) sırıtarak şapkasını düzeltti. Tarlasının kenarında duran İbrahim'in arabasına bindi, apuş kurarak çömeldi.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 72-73"
Aq | Amına koyum/koyayım. | Dijital yerli gencin yalnızlığı 2 gündür kimse sms atmıyo aq., | Onur Çalı, 79
kıs.
aqinolu | Mamafih Aquinolu Tommaso'nun bütün gayretlerine ve Kilisenin bütün baskılarına rağmen Avrupa üniversitelerinde İbn Rüşdçülüğün yaygınlaşması Skolastik anlayışa ve Kilise egemenliğine başkaldırının araçlarından biri olarak işlev görüyordu. , İ Kiras, KararG, 18.2.2017
a.
aquafilling | Su doldurma. | Ünlü isimlerle gündeme geldi, mağdur sayısı artıyor: Aquafilling dolgu çılgınlığı! 'Vücuttan tamamen temizlemek oldukça zor, çünkü...' Estetik dolgu uygulamalarında yaşanan skandallar artıyor! 'Aquafilling' uygulaması ise birçok kişinin hayatını kabusa çevirdi. Ünlü fenomen Danla Bilic'in de bu işlem sonrası vücudunda problemler ortaya çıktı. Peki, Aquafilling dolgu hangi sağlık sorunlarına neden oluyor? Nasıl bir işlem uygulanıyor? Neden sıklıkla tercih ediliyor? Doç. Dr. Can İlker Demir ile mercek altına aldık. / Son günlerde halk arasında 'Aquafilling' olarak bilinen 'poliakrilamid dolguların' neden olduğu komplikasyonlar, birçok insanın hayatında derin izler bıraktı. Özellikle kalça ve göğüs büyütmek için enjekte edilen madde 'vücutta yer değiştirince' onlarca kişi mağdur oldu. Bu durumu yaşayanlardan biri de internet fenomeni Danla Bilic oldu. Aquafilling uygulamasının su kristallerinin teknolojik işlemlerden geçirilerek jel haline getirilmiş hali olduğunu söyleyen Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Can İlker Demir, | Dolgu olarak vücudun farklı bölgelerinde kullanılıyor. Kalça ve göğüs en sık kullanım alanı olarak söylenebilir. Genel anestezi ihtiyacı olmaması, etkinin anında görülmesi nedeniyle tercih ediliyor. Yine yüz bölgesinde, vücudun çökük olan bölgelerinin düzeltilmesinde de kullanılıyor. İşlem ameliyatsız kalça ve göğüs büyütme olarak piyasada oldukça popüler hale geldi ifadelerini kullandı., İsmail Sarı, Hr, 16.02.2025
a.
ing.
ar (âr) yılı değil kâr yılı | kalıp söz. | Malum ya, ar yılı değil kâr yılı... Burada muhatabımızın AR kelimesini sanat manasında mı, yoksa diger anlamında mı kullandığını bilmiyoruz. Dünya nerede dönüyor... Çapkın kadınlara göre: erkeklerin gözleri içinde..., | R N G, Tanrı Misafiri, 75* | Düşünüldü. Fakat, her zaman olduğu gibi, mali ve ticari endişeler bunlara tefavvuk etti. Malum ya, âr yılı değil, kâr yılı., | GugukG, 17.5.1947, 2 | Bu sene ar yılıdır kâr yılı değil ayakta kalmalıyız., | 20.4.2024 (Rindan kahveden)
a.
ar | Art. Sanat. | Burada muhatabımızın AR kelimesini sanat manasında mı, yoksa diğer anlamında mı kullandığını bilmiyoruz., | Guguk G, 17.5.1947, 2 | D Grupu'nun 5'inci sergisi / D Grupu 5'inci plâstik ar sergisini 20 temmuz cumartesi günü açtı., */
a.
fr.
Ar | Sanat | Burada muhatabımızın AR kelimesini sanat manasında mı, yoksa diğer anlamında mı kullandığını bilmiyoruz., | GugukG, 17.5.1947, 2
a.
fr.
ar etmekutanmak. | Dertliyim derdime ilaç kar etmez / Âşıklar derdini söyler ar etmez / Beni başka kadın bahtiyar etmez / Mecuna Leyladan özge yar olmaz., | Otaman, 55
dey.
ar perdesi | Ar perdesi yırtılmasın bir kere: / Sonradan, ahlar vahlar edilir boş yere. / Faydasız artık, dizler boşa dövülür..., | Ali Bozdağ, Üç Mevsim, 59
a.
Âr yılı değil kâr yılı kalıpsöz | Düşünüldü. Fakat, her zaman olduğu gibi, mali ve ticari endişeler bunlara tefavvuk etti. Malum ya, ar yılı değil, kâr yılı., | GugukG, 17.5.1947, 2
ar-geci tr. araştırma geliştirme'den yontma biçimiyle +-ci | araştırma geliştirme faaliyeti yapan kimse veya kurum | Fatih Sultan Mehmet döneminin en büyük AR-GE'cisidir. Milliyet, 28.12.2017
a.
ar'arlanmak
f.
Reftâruñı seyr eyleyen hayrân u ser-gerdân olur / Tûbâya beñzer kâmetüñ 'ar'arlananlardan mısın 'İzzetî-i Adanavî, (Oğuz Ergeç Koleksiyonu Mecmû'ası. vr. 12a)
ara | ++
a.
ara bozucu | Efendim, bunlar gafil idi. Müzevirin, ara bozucunun arayı bozduğundan ne haberleri var ki., | Türkmen/Cemiloğlu, M İhsanî, 211
a.
ara bul | Ara buldan arat!, | 7.11.2023, İÜ YK
a.
bilg.
ara bul bilgis. Metin içindeki bulmaya yarayan işlev. | Ara buldan arat!, 07.11.2023
ara müziği | Sözlerden önce ve sözlerden sonra sözsüz çalınan kısım.
a.
ara sınav | Üniversite öğrencilerinin derslerinden başka şeylerle uğraşmasını önlemek için, askerlikteki 'mintika temizliği' uygulamasına benzer bir 'ara sınav' uygulaması getirildi ... Bu örnekler uzatılabilir., | Türker Alkan, 12 Eylül ve demokrasi, 1986, 33
a.
ara sıra | Hem ara sıra vali bile ziyaretinize gelir. Haritalarda bir noktalık yerimiz olur., | N Tuncer, Trafalgar, 14
z.
ara soğutmasız | Laik Eğitimin Mimarı: Vasıf ÇınarGökte Aranırken Yerde Bulunan Eğitimbilimci: İsmail Hakkı TonguçSelahattin Şanbaşoğlu'nun Çetin Mücadelelerle Dolu Ara Soğutmasız Yaşam ÖyküsüZihni DerinBir Aydınlanma Devrimcisi : Hasan Âli YücelJosef İgerscheimerOnun İçin Söyledile
s.
ara sokak | Hem ipuçları neden böyle yerlerde olsun ki. Yine de ara sokaklara karşı duramıyordum., | F Ulay, 1988, 97
a.
ara yüz | Taraflar birbirlerini yeterince tanımamalarının yanı sıra karşılıklı ara yüzler de geliştirilememiştir. Ara yüzlerin geliştirilmesi ise mevcut sorunları hafifletecektir., | VB/SAytaç, 2016, 66
araba devrilmesin araba devrilmeden önce araba devrildikten sonra | Ennahda, Mısır'da İhvan'ın hatalarını ve bunun sonucunda askerin iktidarı gasp etmesini iyi analiz etmiş görünüyor. | Araba devrilmesin diye zamanında verilmiş bazı tavizler, anayasayı da kurtarmış oldu., | YTaşkın, T, 1.2.2014 | arabanın tekerine taş koymakmani olmak, engel çıkarmak. | Kahpe dölünün biri işimizi bozdu, arabamızın tekerine taş koydu! diyecek, lokantacıdan aldığı beş yüzü geri verecekti., | OKemal, 1966, 54
dey.
arabacılık –ğı | arabacının işi | +Arabacılık der geçerler... Bir arabacıda, ama aklı başında, siyasi bir arabacıda çok iş vardır., | OKemal, 1966, 18 | Arabacılığımı İzzet Bey yapıyordu. Yolun yarısını geçmiştik ki yağmur yine başlamıştı., | FAtabek, DK, 136
a.
GTS+
arabalı vapur | Sekiz-on saatlik bir yolculuktan sonra Harem'e ulaştık. İlk defa arabalı vapur gördüm., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 26
s.a.
arabalık –ğı | 1. garaj. | CORREGİDOR- Yavaş konuşalım, rica ederim; öfkelenmeyin öyle. Arabasını sizin arabalığa çekmişler, orada gördüm., | P Merimée, Sabiha Yağızlar, 1944, 58 | 2. | İnsanlar azalmıştı da sanki arabalar çoğalmıştı, dolaştık sokakları, arabayı bırakacak tek arabalık bir yer bulamadık. Müzayedenin yapılacağı dükkândan bir hayli uzak bir yer bulduk, yürümeye başladık mezadın yapılacağı dükkâna., | M Kızılkaya, HaberTürk, 29.1.2023
s.a.
arabasızlık –ğı | O zaman oldukça her taraf bozuk. Arabasızlık. Halkın perişan zamanı. Ve milletin birbirlerini yedikleri devirdi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 233
a.
arabaş
b.a.
gecenin yatmadan önceki ara dilimi.
tr. ara+baş
"Türklerde gece bubaş, arabaş ve obaş diye üçe ayrılır. Bubaş, çay içilip çerez yenen akşam vakti | arabaş, kabaca yatmadan önceki zaman dilimi ki meşhur çorbanın adı aslında "arabaşı" değil "arabaş" çorbasıdır. Obaş ise gecenin sabaha yakın olan kısmı yani sahur vaktidir.", @dil_hekimi, 19.12.2021, twitter"
arabaş | Türklerde gece bubaş, arabaş ve obaş diye üçe ayrılır. Bubaş, çay içilip çerez yenen akşam vakti; arabaş, kabaca yatmadan önceki zaman dilimi ki meşhur çorbanın adı aslında | arabaşı değil | arabaş çorbasıdır. Obaş ise gecenin sabaha yakın olan kısmı yani sahur vaktidir., | @dil_hekimi, 19.12.2021, twitter
a.
arabesk | Ekmeğin bütün 'gözlerini' istediği kadar yağla kör edebilir ve sütlü kahvenin sathı fincanda belli bir arabeskle belirli bir yükselme derecesini aştı mı, kaşlarını çatabilirdi., | Colette, Dişi kedi, 1954, 18 | Şiirde Vuzuh' başlıklı yazıda, konuyu Ahmet Haşim'i andıran bir tarzda ele alır ve bu arada şöyle bir ifade kullanır: '...şiir denilen bu kelime arabeski...' 'Saf Şiir' başlıklı yazıda da şu dikkate değer cümleye rastlıyoruz: 'Çünkü şiir, kelimelerin bir araya gelmesinden hasıl olan büyük bir kelimeden başka bir şey değildir., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 241
a.
ing.
arabeskçi | arabesk müzik sanatçısı 2. Arabesk müzikten hoşlanan GTS[B]ir tür kültürel diktatörlük özlemini dile getiriyorsa bırakalım arabeskçilere | vatan haini demeyi; asıl, bunun için sözümona özür dilemek adına Taraf'a yazdığı o korkunç ötesi yazıyla, Fazıl Say da artık iyice aşikâr ki bir başka tür kültürel diktatörlük özlemini temsil ediyor., | HBerktay, T, 1.12.2012
a.
arabeskleşmek | Toplumumuz o kadar arabeskleşmiş ki yirmi iki yıldır ülke elden gitmiş gıkını çıkarmamışlar neymiş efendim köpekler katl ediliyormuş sokağa dökülmüşler. Zavallısınız olum siz..., | Ali Can Gedikli, facebook, 18.07.2024
f.
arabeskli | Anasının bu çekingen halini anlayışla, minnetle karşıladı, kendisi de biraz sıkılarak olduğu yerde kaldı. Bir sürgün gözüyle Saha'nın süt kabının yanında duran yaldız arabeskli fincana, sonra da anasının vakitsizce ağarlaşmış, kalın, kıvırcık saçlarla çevrili hantallaşmış, sevimli yüzüne baktı., | Colette, Dişi kedi, 1954, 36
s.
arabın yağı bol olursa kah borusuna kah gerisine sürermişvarlıklı ama akılsız ve hesapsız kişi malını gereksiz yerlere harcar, telef eder | -Turp sıkayım aklına teresin. Arabın yağı bol olursa kâh borusuna kâh gerisine sürermiş., | Hacıhasanoğlu, 1954, 19 krş. TDK abdalın yağı çok olursa gâh borusuna çalar, gâh gerisine
dey.
arabî | arap; Arapçı. | Çünkü aynı IŞİD Taner Akçam'ın da son derece isabetle saptadığı gibi tabii ki terörün en çirkefini uygulayan, fakat yukarıdaki Sünnî ve Arabî kimliğiyle Irak ve Suriyedeki bir damara şırınga verdiği için klasik 'terör örgütü' olmanın ötesine taşan bir yapılanmadır., | Uluengin, T, 8.10.2014 | Arabî milyarder, Rus mafiozi, İspanyol sosyetik buyursun ama kapağı daha dün atıp bugün sosyal sigortadan ulûfe alan veya hastanenin diyalizine bağlanan parazitlere yer yok!, | Uluengin, T, 15.2.2014 | 2. | Kur'ân-ı Kerîm 'arabî' bir kitaptır. Arabî kelimesi sadece Arapça anlamına gelmez. Arabî kelimesi aynı zamanda 'meramını apaçık ifade eden' demektir. Bunun zıddı 'a'cemî'dir. Hayvanlara da meramını iyi ifade edemediği için Arapça'da 'acmâ' denir., | Ali Bardakoğlu, KararG, 28.7.2016
s.
arabica | Türk kahvesi, arabica türü, yüksek kaliteli tanelerden üretilir., | Kurukahveci Mehmet Efendi, 2014
a.
Arabist | Arapçı, arap taraftarı. | Bunu çözümlemek ve cevaplamak için, mektubun bütünsel bağlamını hatırda tutmak gerek. Atatürk burda gerek, Türk İslam tarihinin İslamist-Arabist yorumlarıyla kavga ediyor... HBerktay, T, 11.8.2015, 12.
s.
Arablık –ğı | Arablık Türklüğün nesi varsa yıkıyordu. Bu arada, tabiatiyle, şiirine de el uzatmıştı. Deve kini ise üstüne çöküp onu da ezip bitirmeğe başladı. Yerine arablığın, çölün milli, dini, fikri nesi varsa onları koyuyordu. İşte bu hadise ise Türk şiirinde ulu bir inkılab oldu., | Rıza Nur, Türk Bilik Revüsü, C 2, no. 6, Şubat 1936, Paris
a.
arabozuculuk / ara bozuculuk –ğu | Şayet bir arkadaşım arabozuculuk, bir münasebetsizlik yapsa katlanır, beni kaynar suya da atsa, ondan yine sevgimi kesmem., | Makamat, 45 | Oysa bunun aksine, hiçbir şeyden kesinlikle vazgeçmeyen, bir büyük devlet tarafından korunan ve desteklenen, bunların yanı sıra, arabozuculuktan, gurur ve azametten geri kalmayan Bulgarlara karşı, Avrupa hiç de böyle davranmıyor., | Loti, CCT, 114
a.
aracı | iki veya daha çok kişiler arasında ilişkiler kuran geliştiren kimse. | İtfaiyeden 'aracı' ile alınan bando var gücüyle çalıyor ve bir örnek giydirilmiş on iki kız çocuğu gara giren treni çiçek yağmuruna tutuyordu., | M Gezen, 1982, 86
a.
aracısız | doğrudan, aracı olmaksızın, araya birini/lerini koymadan. | ... adliye memurları Brezilyalıların mesken ve ikametgahına aracısız girebileceklerdir., | Belleten, 1937, S 251-252, 146 | Hâfız, gerçi dünya çapında büyük bir şairdir, bazı hakikatleri aracısız bulabilir, gerçeğin derinliğine ulaşabilir; böyle de olsa Hâmit'in, bu şaire müneccimlik yaptırması, güzel kaçmıyor., | G Akıncı, Abdülhak Hamit Tarhan, hayatı: eserleri ve sanatı, 1954, 189 | İnsan, aracısız Tanrı'yı bulsun. 6-Eser, herhangi bir din, mezheb ve tarikati öğme veya yerme gayesiyle hazırlanmamış, yüzyıllar içinde yürünülmüş, yazılı belgelerle karşılaşılmış ve konuya dokundukça ilgilenilmiştir., | T Sohtaoğlu, Mezhepler ve tarikatler: anayasamız gerisindeki sosyal... 1964, 9 | Sanayiciler, mallarının dışsatımını aracısız yürütebilecek, ihtiyaçlarını dışardan aracısız getirebilecek yönde örgütlenmelidirler. Sanayi Odaları, Ticaret Odalarından ayrılmalıdır., | B Ecevit, Ortanın solu, 1966, 110 | (Immediato) Aracısız gerçekleşen... Aracıyla gerçekleşen anlamındaki araçlı terimine karşı araçsız terimi, aracısız gerçekleşeni dilegetirir. Araçsız bilgi, düşünmesiz ve uslamlamasız bilgi'dir. Görgül bilgiler, araçsız bilgilerdir. Araçsız bilgi'de bilen'le bilinen arasında hiç bir aracı yoktur., | Felsefe Ansiklopedisi: Kavramlar ve akımlar, 1976, C 1, 89
s.
araç altı inceleme cihazı | 8.4.2013 beşiktaş'ta tabela.
a.
araç giydirme | araç kaplama Reklam veya tanıtma amacıyla araçların üzerini donatma işi | Araç Giydirme İçin Yasal İzinler Araç Giydirme işlemini yapmadan önce, baskıyı yaptıracağınız firmadan Aracın Taslak çalışmasını isteyiniz., | www.grafikerler.org/arac-giydirme/7182-arac-giydir...27.9. 2008 | Ankara'da araç giydirme işi yapmayı düşünüyorum
a.
araç giydirme | fakat konu ile ilgili çok fazla bir bilgi ve birikim sahibi degilim-, | | http://www.koniks.com/topic.asp? TOPIC_ID=51560, 10.5.2011
a.
araç giydirmek | araç kaplamak Reklam veya tanıtma amacıyla araçların üzerini donatmak. | Bu dersimizde Create Clipping Mask yöntemiyle Araç giydirmeyi göreceğiz, | www.web7-24.com/showthread.php? ,18.12.2012
f.
araç kaplama |
a.
araç tutucu | ++
b.a.
araçlı | araç ile, araç kullanılarak. | Ersin Tatar, Lefkoşa'da Rum tarafıyla araçlı geçişlerin yapıldığı Metehan sınır kapısını ziyaret etti., | Hr, 5.6.2021, 15
s.
Araçlık | Neden biz? (...) 20 araçlık kamyon filosu (...) İstanbul Trans'da mevcuttur., | İstanbul Trans Evden Eve Nakliyat, Nisan 2022+
araçsal | Ancak geçmişteki hakikat ve acıyı, bugünkü siyasal hesapların aracı olarak kullanmanın da bir sınırı olmalı! Salt araçsal bir yaklaşım, hesaplaşma kültürünün daha gelişim aşamasındayken boğulmasına yol açabilir., | MSancar, T, 23.11.2011 | Eleştirilerin bastırılması, hukukun siyaset elinde araçsal hale getirilmesi ve bu yüzden yanlışların düzeltilememesi sonucu yaşadığımız iktisadi kriz, bizi on yıl geriye götürdü., | T Akyol, YŞ, 29.11.2020
s.
araçsallaşmak | Böylece Halk Sektörü, araçsallaşmış bir halkçılık ideolojisi olarak ortaya çıkıyordu. Bu nedenle her ideolojik öge gibi halk sektörü de, toplumda yeni bir bölüşümü ya da yeni bir çıkarlar dengesinin kurulmasını öngörmektedir., | Demokratik sol düşünce forumu, 1976: 9-10-11 ocak 1976, 1976, 108 | (Vurgulamalar benim) iç mekânlar, gelişme ve teknoloji mitosunun etkisiyle giderek hem araçsallaşıyor, hem işitsel-görsel (audiovisual) kimlik kazanıyor hem de kitsch ürünleriyle doluyor., | Ahmet Oktay, Zamanı sorgulamak, 1991, 24
f.
araçsallaştırılmak | Devletin katı Batılılaşma politikası tarafından araçsallaştırılan bir sanatın hakikatle ilişkisinin baştan koptuğu yolundaki argümanlarıyla DGSA'ya muhalif bir grup sanatçının arasında yer alıyordu Ömer Uluç, meslek hayatının başlarında bile., | C Aktaş, T, 11.7.2011
f.
araçsallaştırma | Ne zaman ve nerede iktidar olacak, olur mu olamaz mı sorularını geçelim, ama bu yaklaşım acaba demokrasiyi araçsallaştırma yanlışını ima etmiyor mu? , | N Yağcı, T, 5.12.2011
a.
araçsallaştırmak | ABD gibi gelişmiş metropollerde üniversite gençliği, henüz deklase edici yönleri açığa çıkmayan bu | proleterleşme nin, bilgiyle donanan özne olarak kendilerini ve bilgiyi / bilimi (kapitalist) sanayi emrinde araçsallaştıran ..., | Sosyalizm ve toplumsal mücadeleler ansiklopedisi: cilt. 1960-1980, 1988, 1506 | Milliyetçiliği İslam lehine araçsallaştıran tavra bir başka örnek, Yazıcıoğlu ile birlikte davranan ekibin çıkardığı Bizim Ocak dergisinde, Türk-İslam ülküsünün İslami tarafının ağır basmasını kınayan bir okuyucu mektubuna ..., | T Bora, K can, Devlet, ocak, dergah: 12 eylülden 1990lara ülkücü hareket, 1991, 309
f.
araçsallık | Elbette o 11 elemanı bu 'olguya içkin' hale getirmek için, onlara ihtiyaç duydukları tüm araçsallıkları kazandırıyoruz; ki bu durum bir sır olmaktan çıkmıştır artık., | A F Işık, 19.1.2012
a.
araçsız | 1. aletsiz | Araçsız çocuk, araçsız uçurtma yapılışını şaşkınlıkla izliyordu., | İzgü, Güldüren U..., 1983, 44 2. | vasıtasız. 3. | arabasız. | Yazın araçsız kalmayın!, | reklam sözü, 20.5.2022+, tvler
s.a.
arada kalmışlık -ğı | Pek bir şey söylemeyen bu yazının yazgısını da arada kalmışlık belirlemiş gibi görünüyor., | CGariper, | http://ucuncutaraf.com/2014/10/07/izlenimci-elestirinin-uclarindan-persona-ve-golgeye-ahmet-hamdi-tanpinarin-bakisiyla-yunus-kazim-koni/, 22.7.2017g
a.
aradalık –ğı | ... zıt kutuptan, yani baba'nın makamından kaçma (babakaçlık=patrifugalite) ile birlikte olabilir ya da aradalığın bilinmezliğinden, mutlak kaybolmuşluktan, kendi başına kalmışlıktan / referanssızlıktan kaçma ile olabilir., | M Bilgin Saydam, Deli Dumrulun Bilinci, 1997, 82 | On yedinci yüzyıl sonuna kadar Avrupalıyla Türk, dünyanın farklı alanlarında yaşadılar ve aralarındaki ilişki, savaşı sürdürmek, barış yapmak ve ticaretle sınırlıydı. Bu aslında basit bir diyalogsuz | bir aradalık meselesiydi, çünkü her iki taraf da-., | M Armağan, İstanbul Armağanı, C 4, 42 | Ayrılma hakkının olmadığı biraradalıklar esarettir., | M Bilici, T, 28.6.2014
a.
Aradan çıkarmakKırk beş dakika yeter de artardı bile. Çamaşır aradan çıkardı., | T Uyar, Fal, 1992, 95
dey.
Aragon | Fransız şair | Aragon komünistmiş de hürmüş aklınız niye almıyor yani, | NBüyüm, 1968, 26
a.
aragonslık kerem alkin
arak -ğı | Aranan yer veya şey. | Turgut helecanla yaklaştı, baktı; / Gözünden meserret yaşları aktı./ Lozan civarında imiş arağı: / Oraya dökülmüş cennet toprağı..., | / | Oğuz Handan beri mühmel / Kalmış idi büyük emel, / Yüce dilek uzattı el, / Ele geçti arağımız!, | Kızılelma, Ergenekon, 25/116
a.
arakan | coğ. Myanmarda Rohingya Müslümanların yaşadığı eyalet. | [M]yanmar'ın batısındaki Arakan (Rakhine) eyaletindeki Rohingya Müslümanlarını hedef alan şiddet olayları azalmasına rağmen sürüyor., | Z, 17.7.2012
a.
arakçılık -ğı | araklama, çalma | Yavuz ve takımı, oldum olası bahçelerden meyva arakçılığı yaparlardı., | TAral, SÖ, 81
a.
arakesme | Onlar bizd?n arak?sm? il? ayrılaraq bizim ruhumuzla qaynayıb-qarışa bilmirl?r!, | SHelilov, 525, 1.7.2012
a.
araklama | tavlama. | Vergi dairelerinin duvarlarından araklama: Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır., NGüreli, SO, 18 | Yavuz partide Banu'yu araklama fırsatını bulacak, Camgöz Taci de Seval'le tanışacaktı. / Özellikle Camgöz Taci kız araklama uğruna Şemsipaşayı mekan bellemişti., | TAral, SÖ, 24/69
a.
araklamacı | intihalci. | Türkiyemizdeki Rektör ve Prof-lara gıcığım. | bazı hocalarımız hariç yarısı eğitimden, öğretmenlikten, kitap okumaktan aciz; bunlar üniversiteleri, amfileri, bilim sıfatlarını işgal ediyor. İlk mücadelemi bu araklamacı tipler ile yapıyorum., @nihalsezai, 18 Oca 2022, Twitter
s.
araklamak | 1. çalmak | Piç Yavuz, Taci ve Tilt Mahmut'un ünlü bir numaraları vardı. Pazardan küfe araklarlardı., | T Aral, SÖ, 32 2. kurtarmak*. | Gazeteleri almak üzere yola düştüğümde ise, 'flaş' haberleri annemden duymanın hafif mahcubiyetiyle, 'gündem' denen canavardan kendimi nihayet araklamış olmanın tarifsiz neşesi arasında gidip geliyordum., | D Oral, T, 27.8.2011 3. kız tavlamak. | Yavuz Neslihan'ı araklayamadı ama Camgöz'e de yar etmedi., | TAral, SÖ, 129
f.
Araklamak | Böylece, Harmancık altındaki koruya saklanmış olan diğer 20 kişilik guruba cephaneleri araklama için yeterli zaman ve imkan sağlayabileceklerdi., | M H Alşan, 19
f.
Arakonda | Sen arakonda kadar sinsi / Arakonda kadar renkli / Arakonda kadar aç... / Ben renge, korkunca, kana tutkun..., | İskender Fikret Akdora, Sanatlar, C 1, S 1, 15.2.1955, 48
a.
aralamak –i | İki şey arasında açıklık oluşturmak, az açmak. | Kasada oturan patron, başının çok karışık olmasına rağmen, bizim taraftaki yanık kokusunu sezmişti. Ellerinde puslalarla kasanın önünü kaplıyan müşterileri aralıyarak: -Kosti... Ne oluyor? diye seslendi. Garson, kasaya koştu, bir şeyler anlatmaya başladı., | R N G, Tanrı Misafiri, 156
f.
Aralanıvermek | Genç kadın tek tük Fransızca anlamağa başlayınca, heyecanlı konuşmaları örten esrar perdesi aralanıverdi ve heyecanlı konuşmalarını örten esrar perdesi aralanıverdi ve heyecanlarının ne kadar yersiz olduğu meydana çıktı., | Bromfield, 248
bf.
Aralanıvermek | Küçük yumurtalarımın içindeki yavrularıma ayrılık şarkıları okudum usul usul. Bir ara kâğıttan perde aralanıverdi de Gökbatur'un rengi mumlaşmış gagası göründü., | Çokum, R Ana, 132
bf.
Aralanmak | uzaklaşmak | Bağlandı yollarım kaldım çaresiz oy / Gayri dünya bana aralandı gel gel / Derildi dertlerim artsız arasız oy / Üst üste dizildi sıralandı gel gel..., | Karacaoğlan
f.
aralanmak | Uzaklaşmak. | Gam elinden benim zülfü siyahım / Peykân değdi sinem yaralandı gel / Hüdâ hakkı için ağlatma beni / Bugün sevda candan aralandı gel., | P S Abdal | Bağlandı yollarım kaldım çaresiz oy / Gayri dünya bana aralandı gel gel / Derildi dertlerim artsız arasız oy / Üst üste dizildi sıralandı gel gel..., | Karacaoğlan
f.
aralayıvermek | Yüreği titreye titreye, kuşkulu, ikircimli, şöyle üstten aralayıverdi biraz., | DCeyhun, 9
bf.
aralık | Ahmet'lerin evine dönen aralığa saptı: Aralığa sapınca iddialı adımlarını değiştirdi., | Abbassayar, Çelo, 2014, ? | Uç noktalarının her ikisini de bulundurmayan aralık tipine açık aralık denir. • Uç noktalarının her ikisini de bulunduran aralığa kapalı aralık denir. • Uç noktalarından sadece birini bulunduran aralık tipine yarı-açık aralık denir. Bunlar iki tiptir. Alt ucunu bulundurmayı üst ucunu bulundurana soldan açık sağdan kapalı aralık veya alttan üstten kapalı aralık denir.Üst ucunu bulundurmayıp alt ucunu bulunduran aralığa da soldan kapalı sağdan açık aralık ya da alttan kapalı üstten açık aralık denir, | GenelMatematik, 2001, 11 sefer aralığı | headway 1) Bir hatta bağlı iki aracın aynı başlangıçtan çıkışları arasındaki süre. 2) Belli bir hatta aynı yönde iki aracın hareketleri arasındaki zaman aralığı. (ZZKırmızı, Kentiçi Ulaşım Terimleri Sözlüğü, 2012, 124)
a.
ing.
Aralık aralık | İskenderun'dan bu memlekete kadar yolumuz daima kıbleyi müteveccih bulunup Lübnan hududundan Beyrut şehrine kadar yüksek bir dağ uzanmış ve aralık aralık bağlı bahçeli küçük kasaba ve köyler göze çarpıyordu, | M N Ak, Hac Yolunda, 28
z.
aralıklı | 1. Birbirine bitişik olmayan, aralarında açıklık bulunan, aralı, fasılalı. Aralıklı kalalım! Mesafeyi koruyalım. | Bir kere esas olarak aralıklı ve aralıksız diye satürasyonu ikiye ayırmak lâzımdır. Aralıklı satürasyonda her kazan kendi başına timolftalin veya titrasyon ile kontrol edilerek optimal koagulasyona kadar satüre edilir., | Türkiye Şeker Fabrikaları Neşriyatından, 1961, C 69, 304 2. | Dizgide kelimeler, harfler veya satırlar arasında açıklık olan, espaslı. 3. | Kesik kesik.
s.z.
aralıklı | SONDAKİ ARALIKLI g FONEMİ 11, a- Orta Türkçede, kelime (veya hece) sonundaki aralıklı damaksıl ğ fonemi, Kumancanın büyük anıtı K K.ta, başlıca iki fonetik muameleye uğrar: | Değişerek aralıklı dudaksıl v olur. B. Düşer., | ACEmre, Türk lehçelerinin mukayeseli grameri: kitap. Fonetik, 1949, 168
s.a.
Aralıklı kalalım! 26.5.2023+
aralıksız
s.
ara vermeden.
Ayrım yapmadan mücadelemiz aralıksız devam ediyor.
aralıksız | Bir kere esas olarak aralıklı ve aralıksız diye satürasyonu ikiye ayırmak lâzımdır. Aralıklı satürasyonda her kazan kendi başına timolftalin veya titrasyon ile kontrol edilerek optimal koagulasyona kadar satüre edilir., | Türkiye Şeker Fabrikaları Neşriyatından, 1961, C 69, 304 | / | ara vermeden, devamlı | Yıllar sonra da cezaevinden karıma yazdığım aralıksız mektuplar geliyor aklıma., | E Öz / Cemal Süreya, Onüç günün mektupları, 2.bs., 2000 (ilk bs. 1990), 6
s.z.
Aralıkta | Ara yerde. | Vallahi zor iş. Aralıkta benim başım da nare yanacak. Bana kalırsa kızı buralardan aşırmaya bakmalı, kaçırmalı? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 73
z.
aram aram | Menekşe dermeye dağlara vardım, / O çiçekten o çiçeğe koşardım, / Aram aram sevdim, tek tek kopardım, / Dile gönül sevmez her menekşeyi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 229
z.
Arama geçmişi | Polisin baskın yapmasında Hartman'ın cep telefonu ve tabletindeki arama geçmişleri de etkili oldu., | Hürriyet, 4.6.2021
a.
arama hikayeleri | search stories | Google'ın 2009'da başlattığı 'arama hikayaleri search stories' adlı reklam kampanyasında da bu elinde bilginin ticari değerinin ne kadar yüksek olduğuna şahit olmuştuk., | GKarabulut, T, 13.2.2012
a.
ing.
arama konferansı
b.a.
ayn. m. arama toplantısı. Ortak akıl yaratmayı amaçlayan katılımlı bir planlama usulü.
"Pamuk arama konferansı", İzmir Ticaret Odası, 1994 (kitap adı)"
Arama kontrol noktası | bk. Yol kontrol ve arama noktası | Yol kontrol ve arama noktasının özellikleri ise şu şekilde sıralanabilir: • Yol kontrol ve arama noktası birbirleri ile irtibatlı yolların kesiştiği noktalarda ve ana kavşakların yakınında olmalıdır., | Jandarmanın Görev ve Yetkileri, ? , 231
a.
arama motoru
b.a.
x
arama motoru | Site içi arama motoru gibi site içinde çok önemli yeri olan bu aracın birkaç soruyu cevaplaması gerekiyor: arama motorunun ürettiği sonuçlar kullanıcının aradığı kelimeler ile ilişkili mi? Eğer bir kelime yanlış yazılırsa, arama motoru ilişkili olabilecek sonuçlar veriyor mu? Bir kelimenin birden fazla söylemi varsa, arama motoru bunları anlıyor mu? Eğer, arama motoru bir sonuç ile geri dönmüyorsa, kullanıcıya yardım edecek tavsiyeler veriliyor mu? , | Mehmet Doğan, Teknoloji Kimin Umurunda, 2006, 39
b.a.
arama toplantısı
b.a.
ayn. m. arama konferansı.
tr.
"... arama toplantısı haberini 60 milyon frank'a İtal- yanlara satma notu monte edilmiş böylece İttihatcılardan şüphelen- me havası sürdürülmüş oluyordu . Haberin böylesine tahrif edilmesine Jeune Turc gazetesi karşı çıktı.", O Koloğlu, İttihatçılar ve Masonlar, 1991, 295 | "... arama toplantısı" niteliği taşıyordu. Kongrede yer alan Sayın Prof. Doğan Kuban, Sayın Prof. Ruhi Kafesçioğlu-And Akman ve Sayın Cengiz Bektaş'ın sunumlarının bant çözümlerinden hazırladığımız yazıları devam eden sayfalarımızda ... ", Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Mimarlıkta Malzeme, 2017, 18"
aramacılık -ğı | TPAO ile ABD devi arasında imzalar atıldı Bakan Bayraktar duyurdu: | Türkiyede petrol aramacılığında yeni bir dönem, Hr, 13.03.2025
a.
aramadık | Arnammış | Ama bu sırada kuzu yok oldu. Aramadık köşe bucak bırakmadılar, bulamadılar., | T Yücel, AM, 1964, 47
s.
aramak | arayan bulur inleyen ölürmüş atasözü. | Arayan bulur inleyen ölürmüş' / Bu sabah da, erkenden / Yola düştü Kamilim, | NTektaş, 1999, 90
f.
aramayagörmek / aramaya görmek | Oldukça meraklandı. Simge hiç böyle yapmazdı, hatta Barkın onu aramaya görsün ilk çağrıda telefonu açardı., | Kazancıoğlu, 165
aramışlık –ğı | aramış olma hali | Bölgeye' seyahatleri olduğunda, ne kaldığı oteli aramışlığım vardır ne yemek yediği sofralara oturmuşluğum., | OMiroğlu, T, 20.10.2011
a.
aramîleşmek | Tarihi bir gerçektir ki İran ve Roma devirlerinde, Hicaz-Suriye sınırında, Aramîlerle çevrilmiş bazı Arap toplulukları, meselâ Nabatiler, Aramileşmiş; komşu Aramî (Süryanî v.b.) diller de, biri eski öbürü yeni tabakaya ait ..., | İnönü Ans, 1949, C 23, 231 | Geç Hitit sanatının en önemli yapıtlarından olan anıt 4.20x4.20 m ölçülerinde olup, aynı zamanda Aramî, Asur ve Frig etkilerinin görüldüğü Tuwana Kırallığından günümüze gelebilmiş önemli bir eserdir. İvriz Kaya Kabartması, R Memişoğlu, Facebook, 13.07.2020
f.
aran | oöa, düzlük | Sinan yaylaya mı yoksa arana / Gelen ellik hangi beyin elliği? , | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 97
a.
arangolis | Adım Arangolis! 1000 yıldır bu topraklardayım. Kıral Süleymandan sonra, yaptığımız büyük tapınak yıkılınca, oradaki hazinemi de yanıma alarak buraya geldim ve Karadağın en derin ormanına yerleştim. Zamanla insanlara alıştığım için zahil (sic), sonra bu topraklardaki zalim putperest Argoli'[n]in arkadaşı oldum., | M H Alşan, 15
a.
aranıp/aranmak taranmak her tarafa bakıp aramak, etraflıca aramak. | Bir gün nasılsa Padişahın gayet kıymettar (değerli) musanna (usta elinden çıkmış) ve aileden kalma yüzüğünü hırsız çalmış idi. Arandı tarandı yok yok. Padişah me'yûs (ümitsiz), hatta hayatından bezgin bir halde bir köşeye çekildi., | K D, E Ülgen, 87
Aranış | aranma. | Önümdeki, ezilişimin tadını çıkarmak istermişçesine bekliyor, aranışımın sonucunu pek iyi bildiği halde yerinden kıpırdamıyor, defolup gitmiyordu., | O Hançerlioğlu, 1956, 42
a.
aranje | Şarkının aranjesini yapan arkadaşım Can Alper, | Yeniköy'deki evime geldi., | FDüzağaç, www.frmtr.com, 24.8.2007
a.
Aranje | Tatlıöz sözü, müziği ve aranjesi kendisine ait 'Sancı' adlı şarkısını Süer'le birlikte seslendirdi., | HrKlbk, 26.8.2019, 1
s.
Aranje tatlıöz sözü, müziği ve aranjesi kendisine ait 'Sancı' adlı şarkısını Süerle birlikte seslendirdi., | HrKlbk, 26.8.2019, 1
Aranjman | Fakat bu, Hattie'nin, babasının evindeki orgda çaldığı basit vals olmaktan çıkmış, genç kadının kuvvetli beyaz parmaklarının altında tarifi gayrı kabil bir güzelliğe bürünen, alelacaip bir aranjman oluvermişti., | Bromfield, 325
a.
aranjman | Fr. Arrangement | 1. Şarkı 2. düzenleme | Eskiden şarkılara aranjman denirdi., | NGüngörmüş, 1999, 30
a.
müz.
fr.
aranjörlük –ü | düzenleyicilik | Duri (Gurbet)' isimli albümüyle dünyanın evrensel müziğine, yorumuyla, aranjörlüğü ile Batılı müzisyenlere kendi kültürünü hissettirmeyi başarır ve onlarla güzel bir çalışma yapar., | AkınOk, 12 Eylül şiddeti ve arabesk: unutulmayacak konuşmalar, 2004, 18
a.
müz.
TDK-
aranmadık | Kalmadı koca köyde aranmadık bir taraf., | F N Çamlıbel, Canavar, 62 | Alır mı bir korku handakileri; / Tararlar yükü, ahırı, kileri. / Aranmadık yer kalmaz. / Hocaysa haykırmada avaz avaz: / -'Heybem çıkmalı hemen; / Yoksa bilirim yapacağımı ben.', Kanık, NH, 54
s.
aranmak | Görüyorsun ki, dostum, buhran içindeyim ve tutunacak bir şey aranıyorum..., | Cahit Sıtkı / A E Özyıldırım, 68 (1935) | Keloğlan Azraili aranmış. Yanağında bir serinlik hissetmiş., | H Aycın, Esrarname, 70 | ir kaçırdım elimden, bir tuttum / Yaşam boyunca... / Öyle çok arandım ki, sonunda / Ne aradığımı unuttum!, | C Tümerkan, 1985, 101
f.
arap aşı | arabaşı / Arap aşı: un, suyla karıştırılarak yoğun bir sıvı kıvamına gelinceye kadar yoğrulur. Hafif ateşte pelteleşinceye kadar pişirilip, kalınlığı yüksek orta boy tepsiye düzgün bir şekilde boşaltılır. Bol acı biberli un çorbası pişirilir. Kır tavşanı veya yıllanmış horoz eti, kemiğinden ayrılıp, minik minik parçalara ayrılır. Davetliler yer sofrasına halka halinde oturur. Hamur tepsisi üzerine; pinciklenmiş etle karıştırılmış büyük un çorbası kâsesi yerleştirilir. Boyalı, süslü şimşir tahta kaşıkla, önce biraz hamur alınır sonra kaşık çorba ile doldurularak yenir., | asicaldan, 3.3.2017
a.
arap atı
b.a.
"Bu gidişlerinden birinde, yanlarına çok sayıda arap atı aldılar ve satmak üzere İrana doğru yola çıktılar.", Hz. Musanın Güvercinleri, Meydan'ın okurlarına armağanıdır, 13.03.2024+, 24"
arap bebekler
b.a.
"Handan'ın çocukluğundan kalma hatıralarla dolu... Solmaz'ın karyolası, sofra tabak takımları, toplar, bilyeler, çemberler, arap bebekler, tahtadan kırmızı yumurtalar, civcivler, kuzular, tek gözlü bir sarı ayı, kuyruksuz bir köpek... Bir çocuğu oyalayabilecek bir sürü oyuncak, hepsi camın ardındaki raflarda uykuya dalmış | köşede geniş bir divan, arkasında ve kenarlarındaki kitaplıklar mavi cilitlerle dolu", C Uçuk, DŞ, 1971?, 98"
arap kızı | bir tür elma. | Arap kızı 89,75TL, 29.12.2024, manav, Merter, Zeki sok.
b.a.
arap kızı I | Bir Arap kızı da bunları duydu, tepenin yolunu tuttu. Atlı saraya varmadan Arap kızı tepeye vardı., | T Yücel, AM, 1964, 43
a.
arap kızı II | bir elma türü | Elma var, elma var, Ereğli elması var. Tatlı sulu Amasya, starkin, golden, Arap kızı... Elmalar..., | BTSalihoğlu, 2014, 104 arap kızı kremi Eczane'de ilan 25.10.2011 arap olayım kalıp söz söylediğim doğrusu değilse yüzüm kara olsun anlamında söylenir. Buradaki | arap: zenci kara demektir. Genelleşip kara rengini ifade etmiştir. Nitekim Anadoluda Arap adlı hayvan adları (köpek, erkek sığır) ve hatta insan isimleri vardır. Kesinlikle hakaret kasdı taşımaz, renge bir vurgudur. arap olmak deyim söylenen sözün kesinliğini vurgulamak için kullanılan pekiştirme sözü; mutlaka böyledir | Burcu kıkırdamaya başladı, kulağıma doğru eğilerek 'Bu çocuk sana sırılsıklam âşık değilse Arap olayım' diye fısıldadı., | İpşiroğlu, 12
a.
Arap saçına (arapsaçına) dönmekişler çok karışıp çözümlenmesi güç bir duruma gelmek. | Ellen, hakir gördüğü bu harbe, tesadüflere, hayat denilen Arap saçına dönmüş muammaya kızıyordu., | Bromfield, 372 | Hoca hemen 'püf!' der söndürür mumu. / Hepsi 'Aman, Hoca derler, oldu mu? / Şimdi Arap saçına dönecek bütün işler. / Hani tam da ışığı söndürmenin sırası!' / O zaman bizim Hoca, kızgın kızgın, şöyle der: / -'Mumu gören geliyor. İmaret mi burası? ', Kanık, NH, 126
dey.
Arapçacı | Arapça öğreten hoca. | Onun yerine Dîvân'a, | Bu bir tercüme, tercümeden ilim olmaz gibi bir yaklaşım vardı. Oysa ben öğrenciyken biri Arapçacı, biri Türkçeci olan Robert Dankoff ve James Kelly doktora tezleri için Türkiye'ye gelmişlerdi., | M S Kaçalin, YŞ, 23.7.2023
a.
arapçı
a. / s.
Arap taraftarı.
ar.arab + tr. -çı
"... yerine Antakyalı Arapçı eşraftan bir zatı tayin ettiler. Gerek kaymakamlık ve gerekse, kazadaki büyük memuriyetler hep Arapçı eşrafın eline geçmişti. Bunlar tam mânasiyle bir müddet- tenberi hasret kaldıkları mütegallibe hayatını ihya edip şehirde saltanat sürmeğe başladılar.", A F Türkmen, Mufassal Hatay, 1939, 933"
arapçılık -ğı
a.
Arap taraftarlığı.
ar.arab + tr. -çı-lık
"... Arapçılık"tan "İslâm" bir tarafa bırakan ırkçı bir görüşün olmasını kastediyorlardı: Arapçılık siyasetinin İslâmla bir ilişkisi olmayacak ve Arapların dışında kalan müslümanların ise Arapçılıkla bir ilgisi kalmayacaktı.", M H̲alīdī, ʻU Farrūkh, Misyonerler, sosyal hayat ve Siyonizm, 1991, 61"
Araplaşma | Çocuk mektebe girince Araplaşmaya başlıyor, Araplık tarafından temsil ediliyor, Müslüman mektep ve medreseleri canlı zamanlarında, ihtimal bugünkü Rus mekteplerinden fazla güçlü bir asimilasyon vasıtası idiler. Y Akçura, Suriye ve Filistin Mektupları, 46
a.
Araplaştırma | Daha evvelki yazılarımda üzerinde fazla durmuş olduğum bu kabile ve kavim adları araplaştırma gayreti ile yeni lûgatlere yeni mana ve medlullerle geçmiş olmakla beraber asliyetlerini kaybetmediler., Türk dili, 1938, S 27-33, 109
a.
Araplaştırmak | Masdarı irab olan a'rakillere ircâ edilir ve bunlar gibi (her ba ilk önce araplaştırmak, bir kelimeye arapça kadar cârî sistemin tâbirlerine göre... O hâlde t'rab, aslında kalması raf alâmeti, düşmesi de cazm yahut araplaştırma, rat'éboxúv'dır., | İA, 1950, C 5, S 2, 1012 | Sonra işte Selçuklu, Osmanlı falan geldi ve tekrar İranlaştırdı, Araplaştırdı., | @budalamodern, 5.1.2023, twitter
f.
Araplık | hepsi arap, Araplık, yani milliyet fikri, din ve mezhep ayrılığını unutmuş... 42
a.
arapsaçı / arap saçı | Bir de sen çözüm yolu göstermeye kalkacaktın, o zaman hepten arap saçına dönecekti işler, | NGüreli, SO, 122 | iş/ler arap saçına / arapsaçına dönmek deyim 'Annesi gelince iş meydana çıktı, oğlan daha gelemiyor.' diyorlardı. Velhasıl işler arap saçına dönmüştü., | FAtabek, DK, 1972, 60 | Her şeyin her şeyle iç içe geçip, arapsaçına dönmesini kimse engellemeyecektir artık., | S Dölek, Kirpi, 132
arapsaçı ege yabani rezene | Yerel olarak arapsaçı da denilen rezene aslında birçok yemeğe yakışır. | , | Engin Akın, VatanG, 29.4.2007
arapsaçı I | bit. bil. Ege. yabani rezene | Yerel olarak arapsaçı da denilen rezene aslında birçok yemeğe yakışır. | , | Engin Akın, VatanG, 29.4.2007 | Şevketibostandan enginara, bakladan çağlaya, ebegümecinden arapsaçına, yeşillere doyma fırsatı demek bu. Her adımda bir lokma tekniğiyle tezgâhlar arasında kaybolmak, sonra yüzünü güneşe çevirip kahvelerde yayılmak..., | NurÇintay, S, 9.4.2016
a.
Arapsaçına dönmek | Her şeyin her şeyle iç içe geçip, arapsaçına dönmesini kimse engellemeyecektir artık., | S Dölek, Kirpi, 132
arapsılaştırılmak | +++
f.
arar | arayan, arayacak kimse | Rahmeyleyin benim garip halime / Kalmışım gurbette ararım yoktur / Terkeyledi bülbül konmaz dalıma / Gezerim çöllerde kararım yoktur., | M H Bayrı, Halk şiiri XIX. Yüzyıl, 1956, 29, 2.3/8/2019g
a.
arar | Türkiye'nin ilk deniz araştırma gemisi 'Arar' hurdaya çıkarıldı. Bilim insanları, geminin diğer araştırma gemileri 'Bulur', 'Görür' ve 'Gezer' gibi parçalanmasını istemiyor., G Karakş, | Arar' jilet olmasın!, | https://www.milliyet.com.tr/gundem/arar-jilet-olmasin-191096913.07.2014
a.
arar gemisi | Söz konusu enstitü deniz araştırmalarında Curt Kosswig' inde araştırmalarında kullandığı R/V ARAR Araştırma Gemisini kullanmaktadır., | | https://tr.wikipedia.org/wiki/Curt_Kosswig, 10.2.2017g (EErolSarı)
a.
arar olmak | Devamlı aramak. | Sorar oldum sorar oldum / Dost düşmana sorar oldum / Seni sensiz yaşamaktan / 0 günleri arar oldum, | Bahoz, | http://www.akormerkezi.com/bahoz-sorar-oldum-sarki-sozu_sarki-pljlhf.html, 27.10.2008
b.f.
Arasız | Kara surlarına karşı şiddetli top ateşi arasız devam ediyordu., | M Nalbantoğlu, 55 | uzun metrajlı yanık filmim / aynı heyecanlı avantür / iki asırdır on dakika arasız / hala sürüyor olacak, | Koçlu, 73
z.
arasokak –ğı | ara sokak. | Yine de arasokaklara karşı duramıyordum. Düş'ü buralarda bulacağıma kendimi inandırmıştım., | F Ulay, 1998, 97
a.
araşmak | karşılıklı birbirini aramak. | S. Tanışıyor musunuz Naz Elmas'la? C. Hiç! Hayatta canlı görmedim. Hiç araşmadık da... Şu anda kendisiyle kitle iletişim araçlarıyla ilişki kuruyorum!, | A Özyılmazel, Sabah, 27.02.2005
f.
araştırıcı
s./a.
1. s. meraklı, mütecessis. 2. bir konuyu derinliğine araştıran kimse.
"EKBER'in, kendini hiristiyanlığın tesirine kaptırmak üzere olduğunu sanmak, Jezvitlere has bir safdillikti ve bu safdilliğin, asıl hakikatle, uzaktan yakından alâkası yoktu. EKBER, meraklı, mütecessis ve araştırıcı bir a- (... ) (... ) olduğunu takdir edemiyen kimse de hayal inkisarına uğrardı. Kabahat EKBER'de mi, yoksa o nun meraklı bir araştırıcı olduğunu anlamayanda mı? Bu da apayrı bir meseledir. Fakat EKBER'in araştırıcı bir adam olduğunu kendi ... ", Ö R Doğrul, Ekber: bir Türk dâhîsi, 1944, 90 | "Hayrullah Efendi korkaktı | fakat hem dinç, hem de çok meraklı, araştırıcı bir adamdı.", R H Karay, Memleket Hikayeleri, 168,19"
araştırılabilir | Açıklamalarım, Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak her gün karşılaştığım, araştırılabilir, kanıtlanabilir bilimsel gerçeklerdir., | A Ç / Güney Dinç, 93
s.
araştırış | Teorik araştırışlar böyle bir dilin tükellik (mükemmellik) şartlarını; pratik araştırışlar ise ortada bulunan tabiî ... | , | Yücel, 1935, C 1, S 1, C 4, S 19, 5
a.
araştırıvermek | N'olur araştırıverin. Komiser muavininin iyimserliği sürüyordu., | ÖFToprak, 1979,77
f.
Araştırma görevlisi | Daha sonra, bir anne çocuğuyla geldi. Kendini ve çocuğunu tanıttı. Mersin Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalıştığını söyledi., | Y Ural, Temel Reis, 95
a.
araştırmak | Üzerinde bir şey var mı yok mu diye bakmak. | Böyle yola düzülmeden ölüleri araştırdık. Ne bulduksa develere yüklettik. Fakat Susor'un gözü doymamıştı., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 259
f.
araştırmışlık –ğı | Nedir diye çok araştırmışlığım var., | 28.11.2021+
a.
araya kara kedi girmek
– Çocuklarıyla aralarına kara kediler girdiğinde bu durumun vakit geçirmeden telafi edilmesinin gerekliliğine,
araya parça atmak deyim Sonradan üretilmiş, sahte belge. | Darbe teşebbüslerini, askeriye içindeki hukuksuzlukları araya parça da atarak teşhir etmek.(...) Hatta bunun için ellerindeki her şeyi riske atıp malzeme de bu kadar bolken araya parça belge [mi] atıyorlar? , | YOğur, T, 26.8.2010 | Unutmamak için araya parça atıyorum: GS'deki gelişmeleri mi takip etmek daha zor yoksa YGS'dekileri mi? , | T, DOral, 2.5.201
araya vermekNiğde. harcamak 23.6.2015 | araya kan girmekarada cinayet işlenmiş olmak.
dey.
arayadurmak | Beş münâdî çıkarak tarih arayadursun / | Şefik Aşıkoğlu ah isme müsemmâ idi., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 30 (1997)
s.bf.
Arayadurmak | Sütçü birdenbire yok olan eşeğini, bakkalın kızı keçisini arayadursun, Huriye, ardında ağır bir leylak kokusu bırakarak geçip giderdi., | O Hançerlioğlu, 1959, 79
bf.
Arayı açmak | O güzel dudaklardan, düzgün bacaklardan faydalanmak dururken böyle saçma sebepler yüzünden arayı açmak budalalıktı doğrusu., | O Hançerlioğlu, 1959, 44
Arayı arayı | Araya araya, arayarak. | Arayı arayı bulsam izini / Hak nasip ederse görsem yüzünü / Ey Muhammed gönül gönül arzular seni., | Yûnus | Her şey arada oluyor arada bir, bir arada. / Aralarda akla kara, bulmak arayı arayı., | B Necatigil, 59 | Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim / Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü / Yitik ceren arayı arayı anasını buldu / Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek / Soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı Ağustos dindi / Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi., Gülten Akın, | Seni Sevdim, ?
z.
arayıcı
"arama işini iş edinmiş. "Gümrük arayıcısı."
Arayıcı | (3. Subay, 1., 2. Çavuşlar, 1., 2., er ellerinde bir taşınır arayıcı, makineliler girerler. Arayıcıyı okşarken ) Dedim, şaşmaz bu. / (Arayıcıyı | 1. Ere verir). Bunun görmesi gözümüzün görmesinden kolay. /işte buldu, çıkardı mikropla dolu çukuru., | VK, 97
a.
arayıcı fişeği | 1. bir donanma fişeği. 2. işaret vermek için atılan fişek, işaret fişeği. | On beş bin liralık piyango ... durmasını arayıcı fişeği gibi bir patırdıyla ortaya salıverdikte sonra bu havadisin doğuracağı bu gibi mahzurları düşünmemiş olduğundan dolayı şimdi McFerlan'ı biraz kınamaya başladı., | H R Gürpınar, Şıpsevdi, 1971, 258 [1911] | Öyle bir yaman, öyle bir haşarı ki gem dinlemez küheylânlardan farksız; arayıcı fişeği gibi sokakları dört dönüyor, haftada iki gece, ya eve geliyor, ya gelmiyor; ömrünü, gününü, seyirlerde, seyranlarda, Galatada, Beyoğlunda, Aksarayda geçiriyor., | Sermet Muhtar, Sülün Beyin Hatıraları, Akşam G, 26.8.1933den sonra
a.
arayıcı I | a./s. | Güneşin altında söylenmedik söz yok' / Böyle dermiş Japon atasözü / Define arayıcı şairlerin / Yılacak değil ya gözü, | N Tektaş, 1999, 73 | Sabah oldu. Her yer aydınlandı. Arayıcılar fenerlerini söndürdüler., | V Sevim, 69
Arayıcı II | (3. Subay, 1., 2. Çavuşlar, 1., 2., er ellerinde bir taşınır arayıcı, makineliler girerler. Arayıcıyı okşarken ) Dedim, şaşmaz bu. / (Arayıcıyı | 1. Ere verir). Bunun görmesi gözümüzün görmesinden kolay. / İşte buldu, çıkardı mikropla dolu çukuru., | VK, 97
a.
arazi | Arazi araçları, | 19.11.2022, tabeladan, Tozkoparan
a.
arazi olmakbelli etmeden ortadan kaybolmak, kaçmak, gitmek. | Zaten herkes ya içerde ya da arazi oldu. Balyoz Harekâtı sırasında yayımlanan arananlar listelerinden birinde adı vardı; ama anlaşılan fazla üstünde durmamış, ciddiye almamışlardı ki, Zeytinburnu'ndaki gecekonduya bir kez gelmişler, | Burada kalmıyor uzun zamandır, evi terk etti, cevabıyla yetinmişlerdi., | Oya Baydar, Sıcak külleri kaldı, 2000, ? | Çocuk arazi oldu., | 18.08.2024
dey.
Arazi toplulaştırması | Bazı Yerlerde Arazi Toplulaştırması ve Tarla İçi Geliştirme Hizmetleri Yapılması Hakkında Karar (1417), | RG, 15.08.2019/30859
a.
Arazöz | Yolun sonunda bir çöp kamyonu beliriyor sanki beni utandırmak istermiş gibi. Arkasından bir arazöz, ardından çocuklar geliyor bu yana doğru., | F Ulay, 1988, 79
a.
arb | Arabulucu | Av. ARB. Ayşe dilek Ergüler, | 25.11.2018, Fakülte panosundaki afişten
kıs.a.
arb | Arabulucu | Av. ARB. Ayşe Dilek Ergüler, | 25.11.2018, Fakülte panosundaki afişten
kıs.a.
arbalet | tatar yayı (arbalet). yaylı bir kısa mesafe silahı. C E Arseven, D Yelkenci, Eski İstanbul, 1989, 49 | ... antrenman, antropomorfizm, ambale olmak, abandone etmek, afişaj, aktivizm, antoloji, antrasit, antre, antifading, antrepo, apoloji, apostrof, apse, apotr, arbalet, arkeolog, ayisberg, balotaj, barfiks, basketbol ..., | Yücel, 1941, C 14, S 80, C 17, S 100, 60 | Atanak: Ok atan alet (arbalet). (Çocukların ok attığı oyuncak), | Türk Folkloru, 1981, S 25-36, 15 | Ortaçağın ehemmiyetli bir silâhı olan arbalete bizde «Tatar oku» denirdi ki basit çeşitleri hâlâ oyuncak olarak yapılmaktadır., | İ A Gövsa, S R İskit, Resimli lûgat ve ansiklopedi, 1947, 115 | arbaletiyle daya ateş edince..., | Mustafa Gedikli, Renkler Karışması I-II, 2022
a.
arboretum | ağaç bahçesi, parkı, ağaç bölümü | Son zamanlarda bitki bahçelerinde ağaçlar için bir ağaç bölümü (arboretum) kurulmaktadır., | Türk Ans., 1946, C 1, 222
a.
arbutin BTS- | Kremler içeriğinde, vitamin C, vitamin E, glutadyon, lipoik asit, silisalik asit, buğday ve soya özleri, koenzim Q 10 veya renk açıcı alpha arbutin gibi maddeler içermelidir., | EÖzüntürk, VatanG, 14.7.2015
a.
tıp
bts-
arch nemesis | En esaslı düşman, baş düşman. | arch nemesis fiktif bir oluşumda iyiligi temsil eden karakterin en esaslı düşmanına verilen isim. bu iki karakterin uzun suredir tanışıyor ve fikren farklı kanatları temsil ediyor olmaları gerekir., usagi yojimbo, 16.07.2007 01:14, EkşiS
lat.
arctic balon ablasyon | Yeni yöntem, sadece Hacettepe ve İstanbul Üniversitelerinin | fakültelerinde uygulanıyor. ''Artic balon ablasyon'' tedavisiyle söz konusu alanlar eksi 60 derece soğutuluyor., | | http://www.ntvmsnbc.com/id/25161918, 18.12.2010
a.
tıp
Ard arda | Peşpeşe. | Titrek ellerinin becerebildiği kadar düzgün tutmaya çalıştığı kâğıdı ard arda birkaç kere okumuş sonra, emektar masasının çekmecelerini kilitliyerek ayağa kalkmıştı., | O Hançerlioğlu, 1959, 37
z.
Ard/art –dı | kaba et. Kalça. | Ökkeş bunu bildiği için kazmaya yüklenmeden önce, gider oturacağı yere ya taze toprak taşırdı, yumuşak olsun diye ya da taze otlardan koparır gelirdi... Ama bunları yapmazsan, bir de lap! diye oturduğun yerde diken olursa, havaya zıplardın, Ökkeş kaç kez böyle havaya zıplamıştı: | Uy anam! diye ardını tuta tuta gezmişti., | M İzgü, ÖK, 7
a.
Ardak –ğı | Ardak, içten dışa doğru çürüyen ağaç demektir. Koskoca sıtma ağacı bataklığı kurutur da mantara yenik düşüp çürüyüverir. Mantar da mantarcık ha, öyle şirinler köyünün geleneksel evlerine benzer yanı yok. Keyifsiz, solgun yüzlü cânım anayurdum... Ümitsiz olamayız., | M C Dolğun, Etki D, S 2, Eki-Kas 2016, 3
a.
Ardalanma | peş peşe gelme, birbirini izleme, ard arda düşme | Olaylar oluşum sırasına göre listelenince, zamana göre bir ardalanma bulunmuş olur., | MTAE Yayınlarından, 1958, S 161, 349 | Hava fotoğraflarından elde edilmiş verilere göre çizilmiş fay 5 ve 1.5 mm lik çizgiler ardalanması, aralar 0.5 mm Çeşitli jeofizik ölçmeler vb . ile çizilmiş olan faylar da bu veya benzeri simgelerle gösterilmelidir. | , MTAE yayınlarından, 1958, 29 | şeyl ardalanması (Sandstone-shale intercl.) Birinci uluslararası geçmişten günümüze selçuk sempozyumu, 1998, 70
a.
ardalanmak I | Yahyalı | ardalanmak: boğuşmak, | V Türkmenoğlu, Her Yönüyle Yahyalı, 1992, 39
f.
ardalanmak II | alternate, jeoloji birbirini takip etmek, izlemek, art arda gelmek | Ardalanmak, bir jeoloji terimi olup; kayaçlarla ilgili kullanılır. Jeolojik oluşumların temeli kayaçlar olduğu için, kayaç oluşum süreçleri birbirini takip eder ve bu süreçte ardalanma, yani kayaç oluşumu evrelerinin art arda gelişi gözlenir.2.1.2016, | https://eodev.com/gorev/7295765, 2.6.2021g
f.
ardı sıra | Ardından, peşinden. | Hemen o yedi kişi, birer iri piliç olup çu çu demeğe başladı. Yaşlı kadın külden birazını kendi başına saçınca da, kendisi bir büyük kuluçka tavuk olup gark gark diyerek kapıdan dışarı çıktı. Ardı sıra da o yedi piliç çıktı., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 34
z.
ardıcıl | birbirini takip eden şey 2011 BKYS-nde AzT.nden?
s.
Ardıçkuşu | mutluydu ardıçkuşu / orman yeşil bir uğultu / mutluydu ardıçkuşu., | Metin Eloğlu, Ardıçkuşu, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 183
a.
ardıçlı
s.
ardıç ağaçlı.
"Karşıda görünür ardıçlı dağlar / Gönlüme vururlar ateşten dağlar / Kalbim parçalanır gönlüm kan ağlar / Neyleyim yaylayı yârim uzakta.", Âşık Mehmet, Ülkü, 1947, C 28, 22"
ardıl | Şehir şehir dolanacağım, istediğim yerde istediğim kadar, bazı yerlerde diğer yerler için doğru zamanı beklemek için kalacağım. Sonra zamana kızacağım bazen gideceğim bazen geleceğim. Eylemlerim makul olsa da ardıl olmayacak, sıralama öyle diye değil ben öyle istedim diye olacak, @sahradadivane, 3.01.2025, X | ardıl tercüme | Seminer dili Farsçadır. Ardıl tercüme yapılacaktır., | İSAM, 30.7.2012 eposta
s.
ardınca | Keloğlan da ardınca koşmuş. Koşa koşa bir meydana dalmışlar., | H Aycın, Esrarname, 80
z.
ardından | Orhan Pamuk Nobel ödülünü almadan on ay önce 19 Aralık 2005 Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan Erol Manisalı'nın | Orhan Pamuk Nobel'i Garantiledi başlıklı yazısı Pamuk'un ödülü almasının ardından popülerleşti ve Orhan Pamuk'un Nobeli hakkındaki olumsuz eleştiriler bu yönde gelişti., | M, | http://www.milliyet.com.tr/orhan-pamuk/, 15.09.2016g | Olumsuz eleştirilerdeyse akıllara durgunluk verici horgörü alıp başını gider., | Sİleri, ZCumartesi, 21.07.2012 | Safoğlan selameti kaçmakta bulmuş, tabanları yağlamış. Keloğlan da ardından fırlamış., | H Aycın, Esrarname, 82
z.
GTS-
ardışık | Ardışık yangınlar sonrası hatıra gelen mevsim soğuğu / Koştukça peşinden tüm dünyasını getiren ve hep delirten., | M E Mertoğlu, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 36
s.
arduaz | bk. Arduvaz. | ardoise kayağan taşı, karataş; taş tahta; arduaz | ardoise,e | arduaz renginde, | R N Güntekin, Fransızca-Türkçe: resimli büyük dil kılavuzu ...1935, 70
s.a.
fr.
arduazımsı s.**/
arduazlı | 23 AĞUSTOS: Aşağıda marketin arduazlı kırmızı çatısını, sağ tarafta da Saint Sulpice Kilisesi'nin kulelerini görebildiğim penceremin üzerindeki çatıya güvercinler yuva yaptı. Öğleden hemen sonra güneş parlayınca çatıdan uçmaya başlayan ..., Paul Auster, İç dünyamdan notlar, ? ?
s.
arduvaz | arduaz. mineraloji, Fr. ardoise kayağan taş 2. Mim. Bu taştan yapılma kiremitimsi çatı örtüsü. | Arduvaz taşından çatı kaplaması, Haydarpaşa Garı. #detail #schiefer F: Cenk Üstündağ, | Seda Özen Bilgili, 13.03.2018, Twitter
a.
fr.
areola | lat.* meme ucu etrafındaki kahverengi yuvarlak alan | meme başının etrafındaki halka, hipnotizma aracı...15.01.2001 02:14 cyrano, | EkşiS
a.
ares | o susuz savaşçılar / ve yalvardıkları yok ares, | EvinSander/Rİmrahor, UŞA, 81
a.
arese
Seyit ali efeden arese Aparatif çay evi Taşova gazetesialirıza günaydın
argali
a.
Argali a., hayvan bilimi. Yaban koyunu.
argan a | Fas'ın sıvı altını: Argan yağı. Sadece Fas'ta geleneksel yöntemlerle üretilir. Zeytinyağından 3 kat daha fazla e vitamini içerir. Doğal antioksidandır. Cildi güzelleştirici etkisi ile bilinir., | 9.4.2011 HT, ilan | Pantene argan özlü
arge / ARGE araştırma geliştirme'den yontma şeklinde | Bunu yaparken bir katılımcının da dediği gibi 'içinde arge kelimesi geçmeyen kanun ve yönetmeliğe sahip bir serbest bölge anlayışı bizi ne kadar ileriye taşır' tespitini de göz önünde bulundurmak gerekiyor., | MÇetin, T, 12.12.2011
argın | yorgun. | babaları gitmiş yerine argın, yüzü kırışık içinde bir adam gelmiş oturmuş. (ÇDÇA, ...hayırlı kuş, mal kadın gibi güzel adlandırmalar kullanılmaktadır., | Yaşar Kemal'in romanlarında Çukurova ağzına ait sözcükler ve... pdf, ? | Bundandır beraat etti elçiler, yalnız perdeler kımıldadı / Argın idi, dineldi geceyi boy aynasında geçiren tanrı, Kemal S Sayar, Uç küçük facia uç, Dergah, S 382, 1 | ben özümde ney'i buldum / argın akan suyu buldum / ve esridim bir ezeli / yorgun şarabın tadıyla, | Ozan Telli, Şahince, 54
s.
arginin | Yer fıstığı, kabak, ayçiçeği çekirdekleri ise arginin kaynıyor., | O Müftüoğlu, | HKelebek, 15.12.2015
a.
TDK-
argolaşma | ... argolaşma ile etkili bir şekilde mücadele etmek. Kurulması düşünülen DİL AKADEMİSİ bunları yapabilirse yeter de artar bile..., Türk edebiyatı, 1982, S 99-110, 55 ++
a.
argoluk –ğu | olma hali. | Yaşar hocam bunun argoluğu kalmamıştır. Bizim yörede dillere pelesenk olmuştur. Yaşı 90lara dayanan komşumuz Ahmet dayı siyasi konuşmalarında hep bunu söylerdi. Belki ilkokul yıllarımdan beri duyduğum sözdür., | H İ Pehlivan, 15.10.2018 TÖL vatsapı
a.argo
argomsu | Argoya benzer, argoyu andırır söz, | olabilir şey | Deyimler: zemheri zürafası, canlı cenaze, sarı çizmeli Mehmet ağa, anan yahşi baban yahşi. Argomsular : ıska, mangır, teklik, köşeyi dönmek, vay anasını, o biçim. Atasözleri : ak akçe kara gün içindir, aşk olmayınca meşk olmaz., | TürkDiliD, 1983, C 47, 143 | Ağızdan ve parmaklardan düşmeyen, her ikisine de lak diye oturan, garip bir şekilde söylendiğinde rahatlatan argomsu kelime., | dunyanınenmutevaziadamı, 31.5.2008, Ekşi
s.argo
argon | kimya Atom numarası 18, atom ağırlığı 39,9 olan, havada % 1 oranında bulunan, rengi, kokusu ve tadı olmayan bir element (simgesi Ar) | +İçinde yüzde yirmi bir oksijen, yüzde yetmiş sekiz azot, yüzde bir argon ve diğer gazlar var., | N Güngörmüş, 1999, 86
a.
fr.
GTS+
argoslular | Birliktir acınızda, hepinizle Helena... / Susamışlar demek Argoslular zulme., S Batu, Güzel Helena, 1959, 34
çoğ.a.
argular | Arguların, Notenlerin, Kemçenlerin kendilerine özgü dilleri vardı, şimdi yok., | AGüçlü, M, 15.10.2014
argümanist
s.
argümancı, argüman ileri süren, tezci.
ing.
"Argümanist bir adam.", 28.11.2023"
arhontluk | Oklidis'in arhontluğu zamanına yani kable'l-milâd 403 tarihine kadar mücrimlerin bütün emvâlini müsadere etmek her mahkumiyetin netice-i zaruriyesi idi., | MahmudEsad, TİH
a.
arhunlağıla | Ey yuyucı güsümi* arhunlağıla söykün melekülmevt pençesinden şimdi
z.
arı | işçi arı | ana arı. Arı beyi. | Ana arının petek gözüne yumurtlaması, | Arı Besle, Ziraat Vekaleti T.E.S., Ç72, 5 | erkek arı
a.
arı ekmeği | Petek gözlerine yerleştirdikleri arı ekmeği diyebileceğimiz bir maddeyi husule getirmek için kovan içerisindeki arılar çiçek tozları ile balı karıştırırlar. Pollensiz arı sürfelerinin yetişmesi imkânsızdır; çünkü bu onların gıdasının ..., | Arı maya: teknik-pratik arıcılık mecmuası, 1953, S 1-24, 6
a.
arı kovanına çomak sokmakO gün bugündür orta yollu olmalarını tavsiye eodiyorum yazmaya gönül vermiş herkese', dedi, kararlı bir sesle. 'Fincancı katırlarını ürkütmeden... Arı kovanına çomak sokmadan yani..., | N A Gökduman, 108
dey.
Arı olmak | Gönlün ar' olur / Namaz kılarsan. / Yüzün nur olur / Namaz kılarsan., | G A Gülhani, 25
arı sili | güzel. | Begenecek hali tarif ederken / | Arı sili, gökçek, peh'' derler bizde... / Unutma emi der şehre giderken, / Unutmam demezler | eh'' derler bizde..., H V Taşyürek, Lügakçemiz şiiri, 30.07.2002 02:57:00
s.
arı var uru var her şeyin bir yeri var
"Arı var, uru var, her şeyin bir yeri var" herkesi seveceksin insanlarla anlaşacaksın kaynaşacaksın.", Aşık Bekir Doğan, Değer, Y 7, Mar 2021, S 87, 45"
arıdıcı | Üçüncü bap zekat vermenin ve sadaka vermenin faziletlerini bildirir. Bilgil ki zekât ve sadaka mâlı hubusdan arıdıcıdur ve nefsini buhldan ve dünyâ sevgisinden saklayıcıdur., | Ak Ali Efendi, Fezail
s.
arıdilleştirme
bir dildeki farklı dil köklerinden kelimeleri atarak onu arı dil haline getirme işi.
a.
arı dil-leş-tir-me
Ne kadar dikkatli bir şekilde dile ve üsluba zarar vermeyecek şekilde yapılırsa yapılsın bir tür sadeleştirme, öztürkçeleştirme, arıdilleştirme veya günümüz Türkçesine aktarma çalışmalarını zararlı buluyoruz. Bunlar zamanla metinlerin veya eserlerin asıllarını unutturacaklardır. Allah Lillah aşkına bana söyler misiniz, kaç kişi bu metinlerin veya eserlerin ...
Türk Edebiyatı, 2001, S 333-338, 69
arık -ğı | ark. Kanal. | Omar Ali'dir adı, 'makiniiist' diye bağırırız / film yandıkça... / arıklarda akan su sesi / makaranın gürültüsüne karşır, Hakan Savlı, 1998, 56
a.
arık –ğı | ark, kanal | Anası; dört-beş salaş odalarda on iki-on üç öğrencinin kaldığı ortasından arık geçen küçücük bir avluda bir çeşme ve bir tuvaletin bulunduğu yeri görünce içi burkuldu ama konu kalınan yer değildi., | asicaldan, 3.3.2017 | Çevrelerinde çukurlar, suların akacağı arıklar da olsa, yağmurlu havalarda halimiz nasıl olurdu. Bilinmez..., | S Şengil, 1983, 52
a.
arık –ğı II | zayıf, cılız, kuru, sıska, eti/yağı erimiş. | Arık, zayıf bir buzağı kuyruğunu sallayarak gidiyordu., | Esendal/Uyguner, Buğday almaya köye gitmiştik, Bir kucak çiçek, 1984, 176 | | Bir zamanlar reddetmiştik onları / Onlardan diye atmıştık / Üstümüzden cübbeyi başımızdan sarığı / Esefle görüyoruz, en yiğidimizden / Yiğitti onların arığı, | NTektaş, 1999, 83
s.
GTS++
arıklamak BTS+ | Zayıflamak. | +Arıklarım derin bir yas içinde, | Nazım Tektaş, 1999, 53
f.
bts+
arıklanmak | arıklamak, zayıflamak. | Uzun kışa dayanamayan hayvanların bir kısmı ölmüş, geri kalanlar da arıklanmıştı., | AErgenekon, 95 |
f.
arılık -ğı II | Kovanların konulduğu yer, kovanlık. | Arılık yerini iyi seçmeliyiz: Fazla bal almak için: 1- Kovanı, sabah güneşini alacak ve öğleyin üzerine gölge düşecek şekilde bir ağaç altına koymalı,, | Arı Besle, Ziraat Vekaleti T.E.S., Ç72, 2
a.
arına gitmekUtanmak | Gülüm, iki gözümün bebeği / ölmekten korkmuyorum, / ölmek arıma gidiyor, / onuruma yediremiyorum ölmeği. | , | NH, 30 (15.8.1959)
dey.
arınç -cı
a.
temizlik, arınış, arınma.
tr. arın-ç
"Abdestli olacaksın her daim. Suyu seveceksin toprağı sevdiğin gibi. İkisinin de insanı temizlediğini bileceksin. Suyu bulandırmayacaksın. Toprağı ve tohumu koruyacaksın. Fıtratı koruyacaksın.Temiz olacak elin yüzün ve kalbin. Günde beş kez arınç ırmağında yunacaksın | fakat nefsini temize çıkarmayacaksın. Suyu israf etmeyeceksin. Suyun kaynağına ulaşmak için akıntıya kendini kaptırmayacaksın.", M Ö Evren, Edebi Müdahale D, Kış 2011, Y 1, S 1, 6"
arındırılmak | 1. Temizlenmek. | Evler, baharları, badana edilir, örümcek ağlarından arındırılırdı., | S Karakoç, Hikayeler II –Portreler, 1986, 24 | 2. | Tecrit edilmiş, yalıtılmış. | Arındırılmış salon girişlerine yetkisiz ve izinsiz geçişler yasaktır her zaman güvenliği muhafaza ediniz., | Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmî Gazete, S 187 24.8.2021, 553
f.
arındırılmak | Evler, baharları, badana edilir, örümcek ağlarından arındırılırdı., | S Karakoç, Hikayeler II –Portreler, 1986, 24 | Arındırılmış salon girişlerine yetkisiz ve izinsiz geçişler yasaktır her zaman güvenliği muhafaza ediniz., | Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmî Gazete, S 187 24.8.2021, 553
f.
Arınık | 1. enenmiş, burulmuş (hayvan) 2. temiz, saf; şeffaf: | Bu gözenin arınık suyu var. Bu gözlük arınık gösteriyor., | TDK, Türkiyede halk agzindan söz derleme dergisi, 1939, C 1, 113 | Bırakın onu, Yahya Kemal'in kolissal fakat kaba yapılı, arınık fakat yalınkat şiiri yanında Hamdi'nin küçük fakat dengeli, kibirsiz fakat mesafeli şiiri, kuytulukta gizlenmiş bir kadim Yunan harabesi gibi, her göze görünmemiş ..., | A M Dıranas, Yazılar, 1994, 476 | 3. | Ârî. Her çeşit mikroptan arınmış. GTSHiçbir meslek grubu kendiliğinden kötü uygulamalardan arınık değildir., | 8.1.2011, www.yoret.org/index.php? mact=News,cntnt01...0..., 4.1.2012de girildi.
s.
Arınmak | Temizlenmek. | Arınıp temizlendikten sonra heybemi açtım. İçindeki güzel elbisemi çıkarıp giyindim., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 274
f.
Arınmış | temiz. | Boğaziçi'nin ve Marmara'nın üzerinde anfiteatr biçiminde yükselmiş bu çok eski kentin eşsiz tabiatı, manzaralarının güzelliği, minarelerin ve camilerin gri siluetleri, İstanbul'un hem fakir hem Müslüman, hem tehlikeli, hem arınmış havası, Boğaziçi'nin insanı mest eden manzarası, muhayyilesi üzerinde pek büyük etkiler yaptı., | Loti, CCT, 202
s.
arınmışlık –ğı | O hassasiseyitn getirdiği bir şiir olunca insan büyük bir arınmışlık duygusuyla şiir masasından kalkıyor., | KSayar, Z, 21.6.2012
a.
arısama
"Enkazın yıkıntıları hafriyat kamyonlarına yükleniyordu. Hayriye Hanım, bu bizim el dokuması Arısama halısı diye enkaza doğru bir hamle yaptı ama jandarma ablukasını geçemedi.", Ersin Bulun, 2023, 89"
arısuzluk –ğu | arısızlık, kirlilik, temiz olmama hali. | Sakımın* didigüm arısuz olmak / arısuzluk kamu iblisden olur., | A Gölpınarlı, Yunus ile Aşık Paşa ve Yunus Emre'nin Bâtınîliği, 1940
a.
Arıtıcı | Makinanın ısısı 50 derece düşmeden su değmemelidir. Tamburdaki is, makine soğukken arıtıcı su ile temizlenir. (Arıtıcı olmayan çeşme suyu kullanabilir.) | , | Tuğba, Bakırköy, 17.12.2022+
s.
Arıtılmak | Biz, İkinci Yeni şairlerinin Garip şiirlerine kıyasla çokanlamlılığı ve mecazları daha yoğun biçimde kullandıklarını teslim etmekle birlikte, Garip şairlerinin yazınsal sanatlardan arıtılmış, mecazsız şiirler yazdıkları yönündeki görüşe katılmıyoruz., | Fırat Caner, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 38
f.
arıtım | Petrol, yağ vb. maddeleri arıtma işi, rafinaj. */
a.
arıtmak
f.
temizlemek.
"Mâl, evlâdın çoğaltır, darlık kalmaz dağıtır | / Gâm gussadan arıtır, hatm-i hâce meclisi.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 36"
arıtmak | Çabucak bezleri arıt, tokaçla, patpatla; sıkabildiğin kadar sık., | G Dayıoğlu, Fadiş, 70
f.
arıtmasız | arıtma olmaksızın, arıtma işleminden geçmemiş. | Arıtmasız ev kalmasın., 26.10.2024, Şirinevler, dükkan camı.
s.
arızalamak | İranda bilhassa Elbruz silsilesi uzanarak yaylayı arızalar ve en mürtefi noktası da 7000 metre ile Demanid dağıdır., | Ruşeni, YeniMecmua,
f.
arızalanmak | G[azi]ayıntab vilayeti başlıca Kızıldağ, Karadağ, Bozdağ, Sof dağı, Kefir, Sakaltutan dağlarıyla arızalanmıştır., | H İ Yakar, Osmanlı Türkçesi Metinleri, Konya 2013, 129 (1928+)
f.
ari -den –den doğru, -den yana Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü -den sonra? | [Söndüren kimse] üstten-ari sıkacak bu noktayı kesiyor, | Aralık2016, YangınSöndürmeEğitimi
arianizma | Arius 366'da İskenderiye'de ölmüş olan bir Papastır. Arius, İsa'nın Tanrıyla bir olduğunu kabul etmemiştir. Ona göre İsa, ilâhî irade ile hiçten yaratılmış bir yaratıktır. Ahlâkî kıymetinden ötürü Tanrı ona, kendi oğlu payesini vermistir. Arius'un bu fikri uzun zaman Hristiyanlık dünyasına hâkim olan bir tartışmaya sebep olmuş, 320' de azledilmiş, 325' de İznik'de ve 381'de İstanbul'da toplanan konsüllerde Arius'un kurduğu mezhep, | Arianizma afaroz edilmiş, buna rağmen Arianizma VII. Yüzyıla kadar Cermenler ve en çok Langobardalar arasında tutunmuştur., | C Üçok, Alman Hukukunun Tarihi Gelişmesine Bir Bakış, 302
a.
arid | . | ... arid ve yarı arid mintıkalarda, yağışın buharlaşmadan az olduğu yerlerde, bu tuzlar uzak mesafelere ve hatta profilin alt tabakalarına kadar bile taşınamaz ve böylece düz topoğrafyaya sahip düşük kodlu arazilerde toplanırlar., | AtatürkÜ ZFD, C 5, 1974, 136
s.
Arif abi epeyi rahatsızladı yaşar parlak ++
arifane | Ben de onu üzmemek için tecahülü arifane takılıyorum. Ama bir bilse içimi, ne volkanlar kaynıyor orada..., | A N Gökduman, 24
arifane | Halkın cenknameler okunan eski kahvelerini, Ramazan gecelerini, Cuma arifanelerini, çocukların her sene sabırsızlıkla bekledikleri coşkun bayramlarını yeniden diriltmek, canlandırmak lazım., | Z Gökalp, TE, 1923 Halka Doğru
a.
arifçe | Mehmed Ali doğduğunda beşiğinden iri badem gözleriyle bir büyük insan gibi bakınırdı. İnsanlara bakar, arifçe gülümserdi., | Çokum, R Ana, 51
z.
arife tarif olmaz| Haldan anlamak gerek arife tarif olmaz, / Gökten bir yıldız düşse gökler yıldızsız kalmaz., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? 10 (30.05.2025)
dey.
Aristoteles'ci | Taormina'lı, dolayısıyla Aristoteles'ci olmayan biri için, inanılır olmayan bu argümanın, belli tutamakları vardır elbette., | H Yavuz, Toarmina, 84
s.
Aritmi | çarpıntı | Tıp eğitiminde son nokta! Kalp cerrahisi ekibi ile paylaştım hemen. Kimse EKG veya monitörde aritmi (çarpıntı) atlamasın diye!..., | K Beşirli, 9.1.2020, Töl
a.
tıp tıp
ariyalılar | Bu suretle anlaşıldı ki Ariyalılara has olmak üzere gösterilen ictimai müesseselerin bünyevî hususiyetlerine diğer ırklarda tesadüf olunmaktadır. Irk ne olursa olsun kavim aynı noktadan başlıyor ve aynı devirleri inkişaf ettikçe geçiriyor., | Ağaoğlu A, | Tarihte sosyal inkişaf, Kültür haftası, 1933*, ? , 337
a.
ariyet | Âriyettir saltanat, servet, beden; cümle fenâ / Şimdiden geldi Huda bilür bu devletten gınâ., | Sultan I. Ahmed, EGŞA, 357 | Yemin etdim âriyet kimseye vermem kitâb / Her kim olsa söylerim doğrusunu etmem hicâb., | Lâ edri | Ve kullandığımız ariyet salonun duvarında bir Atatürk resmi., | H Berktay, 8.4.2010 |
ar.
Âriyet vermek | ödünç vermek. | Her kim olsa söylerim doğrusunu etmem hicâb / Yemin etdim âriyet kimseye vermem kitâb., ? ? ?
b.f.
ariyeten | ariyet olarak, iğreti olarak | Kaput üzerimde bol, sanki benim değilmiş, ariyeten verilmiş gibi duruyordu., | S Şengil, 1983, 49
z.
arjantin karıncası | eski adıyla Iridomyrmex humilis, Kuzey Arjantin, Uruguay, Paraguay, Bolivya ve Güney Brezilya'ya özgü bir karınca.
a.
arjantin tangosu | Alevden bir yılandır şu Arjantin tangosu..., | Ortaç, BRE, 32
a.
Arjantinli | Mevlâna Arjantinli olsaydı ne olurdu? Bu ırkî yaklaşımlar İslâm dünyasının maalesef çok önemli bir takıntısı haline geldi., | M E Kılıç, | http://www.tyb.org.tr, 15.1.2019
s.
arjantinli | Mevlâna Arjantinli olsaydı ne olurdu? Bu ırkî yaklaşımlar İslâm dünyasının maalesef çok önemli bir takıntısı haline geldi., | M E Kılıç, | http://www.tyb.org.tr, 15.1.2019
s.
ark I | İçinden su akıtmak için toprak kazılarak yapılan açık oluk, arık, dren, karık
a.
ark II | Komşu bahçelerdeki çılgın begonvillere özenip kapının üstündeki demir arka sarılsın diye kaç tane satın aldım bilemiyorum, bahar gelince hevesle diktiğim fidanların hiçbiri bir sonraki baharı göremedi., | S Kamuran, T, 28.3.2012
a.
arka
a.
bir arka yükü.
"Üç bağ ot beş arka odun ederdik / Zemheri ayında tükendi derdik / Düşüp kapılara ele giderdik / Kalmamışdı bizde namus ar göster.", San, Hicranî, 99"
arka kapı diplomasisi
b.a.
krş. kapalı kapı diplomasisi.
"Açık ki, bu buluşma Başkan Carter'ın gücünü ve etkinliğini gösteren bir diplomasi denemesi. ... Bununla birlikte, soruna ilişkin olarak arka arkaya gelen bir dizi diplomatik 'temas'ın asıl anlamı, yapılan girişimin sorunu NATO çerçevesi içinde çözme amacı... Bu da, bir çeşit kapalı kapı diplomasisi değil de nedir?", Uğur Kökden, Türkiyede Batı bunalımı, 1978, 184"
arka zemin
Arkad | Üstü cam bir pasaj, ya da bir arkad'dan daha az ne vardır bu kentte., | H Yavuz, Toarmina, 82
a.
arkadan atlı mı kovalıyorçok hızlı, nefes nefese gelene söylenir. | Anan duyar baban duyar / Arkamızdan atlı (kovar) koyar / Gelen atlı cana kıyar / Ben gidemem Türkmen kızı, Halk türküsü
dey.
arkadaş | erkek arkadaş | kız arkadaş
a.
arkadaşçı | Fakat farklı estetik görüşlerde olan iki birey, A toplumcu gerçekçi, B kapalı şiir akımına tabi olsun, birbirlerinin kitapları hakkında övgü yazıları yazıyorlarsa arkadaş değillerdir, arkadaşçılardır. Cihat Duman, Tecelliden ziyade arayış: Adalet, 07.05.2015, | https://t24.com.tr/k24/yazi/tecelliden-ziyade-arayis-adalet,172 | Cihat Duman: Arkadaşçı, Ben de Kürtleri Seviyorum Derneği'ne katılır, Gezi'de Şöyle Yaptım Limited Şirketi'ne uğrar..., | K24@kitapkritik24, 02.07.2015, twitter
arkadaşçılık –ğı | Bu kısa giriş ve nasihatlerden sonra eğer kafanız biraz açıldı ise mevzua ehemmiyet verelim derim. Arkadaşçılık nedir sanatta? En basit haliyle arkadaşçılık, arkadaş olduğun kişiyle geliştirdiğin rabıtanın menfaat, karşılıklı menfaat üzerine kurulmuş olmasıdır. Bir diğer ve sağlam deyişle: Şiir içi münasebette estetiğin göz ardı edilerek karşılıklı ego tatmini gözetmek, muhafaza ve müdafaa etmektir., | C Duman, 'Türkçe Şiir'de arkadaşçılık, 2.7.2015, | https://t24.com.tr/k24/yazi/turkce-siirde-arkadascilik
a.
Arkadaşsız | Ellen'in arkadaşsız yaşıyabilmesi şayanı hayretti. / Ellen Tolliver bir vakitler hür, görgüsüz, arkadaşsız ve yapayalnız bir macera kadınıydı (kötü manada değil tabii); fakat hiç bir engelle karşılaşmadan yoluna devam etmiş ve hedefine ulaşabilmişti., | Bromfield, 153/430
s.
Arkadaşsızlık –ğı | Clarence, yağlı masanın karşı ucunda oturan Wyck'e | Herhalde fazla meşgul de ondan, diye fikir yürüttü. | Ekseri kadınlardan daha müstakil ruhludur ama, gene de arkadaşsızlığa nasıl tahammül ettiğini anlıyamıyorum. ., | Bromfield, 153
a.
arkadeş | arkadaş'tan alay için | Ama bizim arkadeş itiraz kabul etmiyor.
a.
arkadya
", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983,"
arkaik | archaïque sf. | 1. Güzel sanatlarda klasik çağ öncesinden kalan. 2. ed. Konuşulan ve yazılan dilde, kullanımdan düşmüş olan (eski söz veya deyim). 3. Eskide kalmış kimse | Rejimin adeta ideolojik bir aygıtı olarak misyonunu yerine getiren yılların muhalefetine, kum havuzunun dışında bir mücadelenin mümkün olduğunu söyleyerek alternatif oluşturanlar, yoğun psikolojik saldırılardan olsa gerek, bu arkaiklerle benzer söylemler kurmaya başladılar., | M Altınok, T, 9.9.2011
fr.
arkalamak | bir şeyi sırta/arkaya almak, yüklenmek | değirmen taşları guruldanıyor / ak torbacığımı arkalıyorum, | Y Miraç, 1981, 12
f.
arkalaşladılar **
arkalı önlü
bs.
"Her dairede üç oda, bir salon, mutfak, tuvalet, banyo, arkalı önlü balkon bulunacaktı.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 53"
arkalıç –cı | hamal semeri. | Dişinden tırnağından artırdığı bu para ile en a'lâ, en faydalı olarak yapacağı bir iş yeni, güzel, o ihtiyar omuzlarını, o kadîdi (iskeleti) çıkmış belkemiğini zedelemeden te'mîn-i maîşetine (geçimini sağlamaya) yarayacak bir arkalıç (hamal semeri) lâzımdı., | K D, E Ülgen, 17
a.
arkalık –ğı | Başını koltuğun arkalığına yaslamıştı. Elleriyle şakaklarını bastırıyor, yemek odasından gelen o bitmez tükenmez gürültüyü duymamak için kulaklarını tıkıyordu., | O Hançerlioğlu, 1959, 95
a.
arkalıklı | arkalığı, sırt dayayacak yeri olan | Kadın, pencerenin yanındaki yüksek arkalıklı koltuğa oturmuştu., | CUçuk, CB, 180
s.
GTS+
arkalıksız | Mektebi bitirdikten sonra babasının işini eline alan Ali ile bayramyerindeki dükkanın önünde iki alçak ve arkalıksız iskemle atarlar, saatlerce hiç konuşmadan yan yana otururlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 31 | Deniz azdığı zamanlarda dalgaların yıkadığı pencereleri, budak yerlerinden zümrüt gibi bir su parçasının göründüğü köhne taban tahtaları, çepeçevre peykeleri, arkalıksız iskemleleri ile hatırlı müşterilere mahsus sandalyeleri vardı., | S E Siyavuşgil, Şişedeki Gemi, Varlık, 121 MReşit | Ellen şairane bir edayla Chopin'den de bir, iki parça çaldıktan sonra, arkalıksız piyano iskemlesinde dönerek hocasının tenkidini bekledi., | Bromfield, 16
s.
Arkar | İrbiç, bir arkar'ı avlamak üzere. irbiç: pençelilerden yabani bir hayvan arkar: yabanî / dağ keçisi türlerinden, | @mehmetolmeztr, 12.7.2023, twitter
a.
arkasını toplamak (birisinin) deyim işini düzgün yapmayan, dağınık, beceriksiz birinin yanlış veya kötü yaptığı işleri düzeltmek | Geleneksel aile eğitimi erkek çocukları atak, dışa dönük, kavgacı, dağınık (nasıl olsa arkasını toplayan biri çıkacaktır), hattâ'küfürbaz (haydi oğlum, bir küfür et de amcalar da' duysun), hovarda (aslan oğlum benim, çek bakalım şu rakıdan bir ..., | Sibel Özbudun, 8 marttan 8 marta mı? , 1995, 313
arkayı destekleyelim. 23.3.2014
arkebüz | bk. Arköbüz. | Ben arkebüzümün fitilini üfledim, birdenbire gözlerimin önünde bir insan belirdi: tepeden tırnağa silahlar kuşanmıştı, başında tacı vardı, içini çekerek benim ta yanımdan geçti..., | P Merimée, Sabiha Yağızlar, 1944, 71
a.
arkeofili | arkeofili.com 2 Quoted at | http://arkeofili.com/? p=2600, story by Erman Ertug ˆrul, 16 March 2015. My translation., | Douglas | Howard, A history of the ottoman Empire, 2017, 7
a.
arkeopark | arkeoloji parkı | Yenikapı'da tarihî kimliğin yansıtılacağı en önemli çalışma da 'arkeopark' olacak., | ErtanAltan, T, 5.12.2011
a.
arköbüz | bk. Arkebüz. | ... ve bazı yerlerde ateşli silah olarak Arköbüz kullanan Türkleri nispeten kolaylıkla yenmişlerdir., | Türk Tarih Kongresi: Kongrenin çalışmaları, kongreye sunulan tebliğler, 1932, 523
a.
arktik
s.
kuzey kutbuyla ilgili*.
arktik | kuzey kutbuyla ilgili
s.
arkun | Duta nazük tenin arkuncuk ile / İne çâh içine anunla bile (Yusuf ve züleyha) XVI-178 | Ey yuyucı güsümi arhunlağıla söykün melekülmevt pençesinden şimdi
arkuncuk | Yumuşacık. | Duta nazük tenin arkuncuk ile / İne çâh içine anunla bile (Yusuf ve Züleyha) XVI-178
z.
arlanış
a.
utanış, utanma hali.
"Gururlu ve masum davranışınla, / Hayran bakışlara arlanışınla, / Kudretin sunduğu can yakışınla, / Fuat'ı büyüle sana kim dedi?", F Telatar, Onlar, 18"
Arlanmak | Tr. Ar(ı)+lan- temizlenmek, arılanmak. | Öyle bir ses ve nefes ki bu, / Sürekli akarmış, çekermiş | Hu, / Lezzet-i Hak sarıyor ruhu, / Baştan aşağı arlandım., Sezai Düşmez, 11.08.2017, Emet, Kütahya
f.
arlı | Demek benim arlı namuslu oğlumda gözü varmış. Oğlum peki dedi mi? Başını salladı mı? Sallasın sallamasın. Karıma bu cesareti verdi ya! Benim on parmağında on hüner oğluma çamur sıçratamazsın!, | Orhan Kemal, Tersine dünya, 1986, 17 | Namuslu insanlar birtakım dünyevi makam ve menfaat endişeler[in]den dolayı namussuzlar kadar cesur olamayacaklarsa; ya da arlılar, arından utanıp görmezden gelirken arsızlara meydan verilecekse; nesillerimizi bu ifsat şebekelerine peşkeş çekmek isteyenlerin festival adı altında popülist, siyasi rant girişimlerine karşı bizden başka kim dur diyecek? , | Malatya Müslüman Gençliği bildirisi, 24.8.2022, twitter | Ne de olsa arlı çocuk. Birez kızardı. Emme açık konuştu gine: «Ben çok sever onu, ama çok zor onunla evlenmek.» «Demek sen çok seviyor onu? » «Yes Temeloş, ben çok seviyor onu.» «Pekey, zorluk neresinde? , | F Baykurt, Amerikan sargısı, 1967, 289 | Arlı, arsız, iffetli, iffetsiz kızlarla konuştu. Terbiye zıvanasını değiştirdi. Şimdi erkek evlâtla kız evlâdın farkı yok ki ..., | H R Gürpınar, Tutuşmuş gönüller, 1968, 73 | Namuslu insanlar birtakım dünyevi makam ve menfaat endişeler[in]den dolayı namussuzlar kadar cesur olamayacaklarsa; ya da arlılar, arından utanıp görmezden gelirken arsızlara meydan verilecekse; nesillerimizi bu ifsat şebekelerine peşkeş çekmek isteyenlerin festival adı altında popülist, siyasi rant girişimlerine karşı bizden başka kim dur diyecek? , | Malatya Müslüman Gençliği bildirisi, 24.08.2022, Twitter | Arlı Gömlekleri, Kadıköy, Efes çarşısı, 13.03.2025
s.
arlı arlı | Uzaktan bir motor geçmekte... Kalkıyor. Tuvalete geçiyor. Kapıyı kapamaya gerek görmeden, yüzü bana dönük, yıkanıyor. Hatta küçük işini yapıyor. Kibar aile kızları birleşme sonrası yıkanırlarken arlı arlı sırtlarını dönerler., | Haldun Taner, Yalıda sabah, 1986, 171 | O Arlıdır, o usludur varmaz yalınız Arlı olsun, nazlı olsun, alır, geliriz. Bu son deyişle obir sıraya ilerliyen birinci sıra adı söyleneni kendi tarafına alır. Oyun böylece devam eder., | H K Erdem, Kütahya mesireleri: gezmeler, oyunlar, türküler, 1937, 46
z.
arlı namuslu | Demek benim arlı namuslu oğlumda gözü varmış. Oğlum peki dedi mi? Başını salladı mı? Sallasın sallamasın. Karıma bu cesareti verdi ya! Benim on parmağ??nda on hüner oğluma çamur sıçratamazsın!, | Orhan Kemal, Tersine dünya, 1986, 17
s.
arma
a.
ongun.
arma
a.
"Yine doldu gemimizin arması, / Bizim gemi, martı gibi pek oynak! / Ne hoş olur şimdi yelken açarsak / Ufukları dumanların sarması!", E B Koryürek, Gemiciler, ?"
armada | Kalyonlar kalyonlar yine kalyonlar / Nehir ağızlarında kumsala yakın / Yaldızı dökülmüş armadaların / Yoksa bir gelgit mi bekliyorlar? , | Hilmi Yavuz, Kalyon, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 220
a.
armağan | Aşağıdan cıvıl cıvıl kuş gelir / Armağanlar dolu gider, boş gelir., | Sivas türküsü, 5.11.2021+
a.
armağanlandırılmak | Deha çalıştıkça bu CEO armağanlandırılır., | MBelge, T, 27.3.2012
f.
armalı | Armalı ve yıkamalı olanlar oldukça dinamik duracaktır., | BaşakDizer, HrCtesi, 8.7.2017, 10
s.
armoni
1. müz. uyum, ahenk.
2.İki veya daha çok sesin aynı anda kulağa hoş gelecek bir biçimdeki uygunluğu; uyum, harmoni.
a. müz.
fr. harmonie
"Nota sonradan çıktı. Ama ruh vardı! Hissedilen her zaman tanımlıdan daha iyidir. Mesela şimdi Karadeniz müziği adıyla ya da türkülerde önde acı arkada romantik akorlar duyuyoruz. Armoni yazan arkadaşların Anadolu müziğini tanıması lazım. Makamların 4'lü, 5'li güçlü seslerini, kemençe, sipsi, tulumun atlamalı seslerini, bağlamanın, kemençe in akord seslerini... Genç müzisyen kardeşlerime Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli besteci müzisyenlerden Atilla Özdemiroğlu'nu kaybetmeden önce "Anadolu Müzikali" Projemin müzik çalışmaları sırasında bana söylediği şu cümleyi not olarak bırakmak isterim: "Sümer [Ezgü] biz üçlü armoni ile çok güzel eserler yazdık. Ama Türk müziği için doğru olan 2 li armonidir" (yani SAS akorlar)"
Bünyamin Aksungur, 04.06.2025, Facebook
armonik -ği
a.
armonika.
"Seyyar varyeteciler arasında bir de "tek kişilik orkestra" vardır. Âmâ bir Rum olan bu tek kişilik orkestranın yanındakiler ona yardım edip aletlerini de taşır. "Başında çıngırak, boynunun bir tarafında sırayla delikli düdük, öbür tarafında boru, elinde armonik, dirseğinde davulun tokmağı, sırtında davul, bir ayağının altında zil, ötekinin altında darbuka. Arap havasından, Rum polkasından tutunuz da 'Flodü Danüp'e [Mavi Tuna valsi?] kadar her havayı çalardı. Kartpostalları da vardı."9"
armonik | Armonik yapıyı özgür bırakmak adına her türlü enstrümantasyona kapı açar. Açtığı o kapılarda tınısal açıdan kimi zaman oda müziğine bile yaklaşır. . ErayAytimur, HrKitapSanat, 26.5.2017
s.
Armud alma getirmez/bitirmez. Alma da armud getirmez her bir şey kendine uyanı getirir. 2011+
armut | Osmanoğlu armudu | Kış armudu Cemil Kaya, 8.4.2019 Satmazlı | armut argo. aptal, salak. | -Ben olsam, İtalyada bir görev isterdim, dedi. –Haydi be sen de armut, New-York ne güne duruyor..., | O Hançerlioğlu, 1959, 57
a.
armut koltuk | içi pufla doldurulmuş, armut biçimini andırır oturması rahat bir koltuk. 22.2.2003 lilly marlene, EkşiS
a.
armutbaş
s.
armut başlıya benzer.
"Ben en çok ağacın altında oturmuş, ne yapıyor bu armutbaş, diyen gözlerle fotoğrafçıya bakanlara imreniyorum. Ayaktaki (eli ağzında/burnunda dikilen) umarım çekirdek çitliyordur... Bakkalın sattığı en önemli şey süpürge gibi görünüyor.", Pınar Erkan @pinar__erkan, 21.04.2024 , X"
armutlaşmak | Argo salaklaşmak? | Nedir; bu | sıkıcı, | çemkiren, | ileriki safhalarda armutlaşan insanları yazarımızdan ayıran geniş geniş bir deniz vardır. | Onların ideolojileri var, benim yok., | YMEroğlu, T, 3.4.2012
f. argo argo argo
Armuz | Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi | Zavallı şey, o fırtınada öyle bir harap olmuştu ki, sanki iğrendi, alt armuzlarındaki bütün kıtığı kustu., | Conrad/Çakmak, Gençlik, 30
a.
Arnavut | On kere Çingene olurum bir kere Arnavut olmam, | EvladıFatihandan, SNal, 18.4.2016g
a.
Arnavut biberi | Eğer söylemleri sâhiciyse onların / Sürülmüyorsa ağızlarına Arnavut biberi, | NTektaş, 1999, 64
a.
Arnavut ciğerci | sokaktan geçen Arnavut ciğercinin / Bulgar sütçünün kantaron satan Çingenenin / kaycının ve simitçinin yengesiydi, | MG, 78 | Arnavut ciğeri de böyle bir yanlış kullanımdır! Doğru olan ne? Arnavut adam tezgâhında ya da dükkânında ciğer tava satıyor. Zamanla bunun adı Arnavut'un sattığı ciğerden Arnavut ciğerine dönüyor! Bunu nasıl tespit ettiniz? 1950'lerden geriye gittiğinizde kaynaklarda öyle bir yemeğe rastlamıyorsunuz çünkü. Ciğer tava var, Arnavut satıyor! Aynı şey Adana/Urfa kebabı için de geçerli. O şehirlerde bunların adı acılı kıyma kebabı ve acısız kıyma kebabıdır. Büyük şehirde Adanalı kebapçının yaptığı kebap Adana kebabı oluveriyor. Bu yanlış tanımlamanın üzerine bir de coğrafi tescil eklendiğinde iyice komik hale geliyor., | M Dağdeviren, Nisan 2017, | https://www.nadirkitap.com/musa-dagdeviren-roportaji-blog5.html
a.
Arnavut kaldırımı | Bıçkın Hasan kendini Arnavut kaldırımlarının üstüne atar, sarası tutmuş gibi dakikalarca tepinir, kafasına üç kova su boşaltılmadan ayılmazdı., | O Hançerlioğlu, 1959, 79
a.
Arnavut taşları | Daracık bir sokağın başındayım şimdi. Arnavut taşları döşenmiş kaldırımlar az ileride pembe mozaiklerle kaplanmış olarak uzanıyor., | F Ulay, 1998, 75
a.
Arnost Lustig/ O Akbal, Stepan ile anna +*
Arnost lustig/o akbal, stepan ile anna
arnuvo | mim. | Arnuvo ve rokoko akımlarının bizdeki yansıları, yaşayışı, düşünüşü, ahlâkı etkiler. Kuşaklar arasında önemli zihniyet ayrılıklarına yol açar., | Sİleri, Z, 23.8.2014
a.
Aroganlık –ğı | Ben zannederdim ki, duruşunuzda çevreye bakışınızda bir aroganlık var. Anılarınızı okudukça gördüm ki, kendisiyle acımasızca dalga geçen hatta kendine ''Salak'' diyebilen birisiniz., | Gülriz Sururi, Hürriyet Kelebek, 1.2.2003
a.
arogans/ arrogans ing arrogance Kibir, gurur | Yüksek yargı oligarşisi, badireyi atlatmanın arrogansıyla, Ergenekon savcılarını bertaraf edip, darbecileri serbest bırakmanın bir yolunu bulamaz mıydı? , | H Berktay, T, 13.11.2010Barbaros Altuğ'un yazısında anlattığı Elif Şafak'ın kapalı devre roman okuma ritüeli, bana biraz arogansın dekadansı gibi geldi., | Telesiyej, 26.9.2011
aroganslık –ğı | Kerem Alkin, tv, 22.4.2018+
a.
arogant | Bu tutum; siyasete, demokrasiye, hukuka, parti liderlerine karşı ben-merkezci arogant (kibirli) bir tutumu yansıttığı kadar, koalisyona bir şans vermeme, seçim dışında bir seçenek bırakmama telaşını da yansıtmıştır., | Deniz Baykal, Hür, 28.8.2015
s.
ing.
Arom | Çimento parmaklık üzerinde iyi niyetli kimselerin düğüne getirdikleri beyaz güller, aromlar, tozlarının akıp pislettiği zambaklarla dolu beş altı tane vazo duruyordu., | Colette, Dişi kedi, 1954, 34
a.
aroma artırıcı
s.
aroma artıran.
ing. aroma + tr. artır-ı-cı
"Daha önceleri özellikle koruyucu ve lezzet-aroma artırıcı etkileri nedeniyle gıdalara katılan baharatın kullanımı gıda teknolojisinin ve koruyucu amaçlı yeni katkı maddelerinin geliştirilmesiyle daha sınırlı hale gelmiş , sadece lezzet ve aromayı güzelleştirmek ve gıdanın görünümünü zenginleştirmek amacıyla kullanılmıştır.", Veteriner Fakültesi Di, 2000, C 26-27, 52"
aroma verici
Tarçın aroma vericisi.
Aromalandırılmak | edilgen aromalı hale getirmek. | Gaziantep'te baharda etli bulgurlu dolma içi doğranmış körpe ıtır yaprakları ile aromalandırılır. | , | Engin Akın, VatanG, 29.4.2007
f.
aromalı | Ölüm kokusundan arınmış, nane aromalı bir mevsim serinlik., | B Uzuner, Karayel hüznü, 1993, 84 | Kışın sap kısmı kurur. Çiçek açmaz ve sapından çıkan ince yaprakları sıcak aromalıdır. | , | Engin Akın, VatanG, 29.4.2007 | Kefen Aromalı Melek, | E Elönü, 2009, 2009, 43
s.
Aromatik | Bahar denilince akla gelen ilk aromatik otlardan biri de yabani rezene olmalı. | , | Engin Akın, VatanG, 29.4.2007
s.
aronguliz | argontalar? | Değnek Hüseyin'in, elbette ki başka şansı yoktu ve bu anlaşmayı gözüpek bir şekilde kabul etti. Aronguliz adlı Dışarışerli onu beraberindeki hayvanlarla birlikte Kudunanın kayalıklarındaki mağaradan çıkarttı., | / | Son çare olarak yüzüğü avuçlarının arasında alıp (sic) Aronguliz'in tarif ettiği Altın kapıyı hayal etmeye ve bir anda ortadan kaybolup oraya vasıl olmaya karar vermişti ki, düşman askerleri nedense birden ateş etmeyi kestiler ve ardından da güçlü bir top ateşi sesi duyuldu., | M H Alşan, 17/20
a.
aronya | Vitamin, mineral ve lif bakımından son derece zengin, antioksidan içeriği en yüksek kültür meyvelerinden biri. Bağışıklık sistemini güçlendirerek soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlara karşı metabolizmanın direncini artırır. | Deneme üretimi sonuç verdi, 'aronya' meyvesi Karadeniz'e yayılıyor., | Cumhuriyet, 18.5.2021 | Kastamonu'nun Şenpazar ilçesinde yarım asırdan fazla süredir kullanılmayan araziler aronya ile tarıma kazandırıldı., | aa.com.tr, Bilal Kahyaoğlu, 27.07.2022 | Coğrafi işaretli ürünümüz Yalova Aronyası'nın ilk hasadına katılım sağladık. Faydaları ve kullanım alanları saymakla bitmeyen bu organik | süper meyvemizin hem ulusalda hem de uluslararasında tanıtımı ve ihracatı konusunda çiftçilerimize elimizden gelen tüm desteği vereceğiz., | Hülya Kaya, 5.9.2023, X
a.
arora | Açtım kollarımı, sevgiyle gülümsedim ve aroram tavan yapış, çakra köküne kadar açık, karmanın dibine vurmuş bir halde hepinizi seviyorum, hayatı seviyorum, sizi kucaklıyorum diye haykırdım sevgi ve coşkuyla. ., | Cafcaf, Güray Süngü, Bahar 2013/54, 11
a.
arpa
a.
argo. para.
tr.
"-Demek merkebe arpa veriyorsun, arpa alıyorsun... -Arpa değil, para alıyorum. Hacıvat lafa karışır: -Şimdi İstanbulda, bazıları paraya da arpa diyorlar... Ne ise sen şimdi bize şöyle kuvvetli, dayanıklı bir merkep kirala da ikimiz nöbetleşe nöbetleşe üzerine binip adayı gezelim.", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 8"
arpacı | Adadan 1980lerin başında ayrılan meydandaki üç arpacıdan biri olan Arpacı Tekinin oğlu Ahmet, 37 yıl sonra döndüğünde bambaşka bir ada ile karşılaşmıştır., | 4.11.2021+ Büyükada iskelesi sergisi
a.
arpacı kumrusu gibi düşünmekGülüverdi zevzek zevzek / Sağ ayağımın baş parmağı / Çok şükür yine biz iyiyiz, dedi. / Bir hücrede beş kişiyiz / Baksanıza tek başına kalmış / Arpacı kumrusu gibi düşünüyor sahibimiz., | M Oruçoğlu, 1995, 32A | Olur a, benim kariyer sanat dalımla yakından ilgilidir falan diye., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 103
dey.
Arpacık | 1. itdirseği. 2. | Kşo'ya sevinçli haberi vermek üzere eve vardığımda paspastaki «HOŞGELDİNİZ» yazısı ilk kez dikkatimi çekti, ayaklarımı sildim, karafatmadan kalanları tabancanın arpacığıyla kazıdım ve içeri girdim., | F Ulay, 1998, 33
a.
arpacılık -ğı | Babamın dükkanında arpacılığa başladığımda tüm faytoncuları tanırdım. Samimiyetimiz vardı. Günümüz onlarla geçerdi. Kılık kıyafetleri temiz, terbiyeli ve yardımseverdiler., | 4.11.2021+ Büyükada iskelesi sergisi
a.
arpalamak / arpalayazmak | öleyazmak. | Babamdan işittim bu hikâyeyi dün. Kahveden çok iyi anlayan bir adam varmış. Bir gün bu adamı test etmişler. Kahve dövülürken içine bir tane arpa tanesi atmışlar, daha sonra sonra adama kahveyi takdim etmişler. Nasıl olduğunu sorduklarında | Az kalsın arpalayayazdım demiş., | İ E Onat, 29.07.2024 Atın ölümü arpadan olsun. Koyunlar...
b.f.
arpist | arp sanatçısı | Bu durum İzmirli lutiye Levent Güleç'in, 2013'te arpist Şirin Pancaroğlu'na yaptığı çeng için de geçerli. | , | ÖErtan, T, 14.7.2014
s.
arrière-pensée | Gizli sebep. İma. | Fransız elçisi Saint-Hardouin'in kokteylinde kendisile karşılaştık... En ufak bir x dahi olmadan kendisine dedim ki: -Hanımefendi Tac-Mahala pek yakışmıştınız!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 55
b.a.
fr.
arrivists. | Dönemin lise edebiyat öğretmenliğinden çok yukarılara zıplatılan arrivist aparatçiklerinden Necmi Dilmen'in, İstanbul Üniversitesi'nde vermekte olduğu GDT derslerine hemen son verdiği ve açıklama olarak da | Güneş öldü, bundan sonra teori mi olur gibi bir şey dediği söylenir., | HBerktay, T, 27.8.2011
ing.
Ars | kümes hayvanlarına dadanan fare büyüklüğünde bir hayvan. H Onur, 30.6.2022
a.
arsa-i kübra | mahşer. | Yani; arsa-i kübrâda kâfirlerin perişan hallerini gören ehl-i îman derler ki «Muhakkak zarar şol kimseler ki onlar zulm ü dalâletle kendi nefislerini, iğfal ve idlâl etmekle de evlâd ü iyallerini, etbâ ve a'vanlarını yevm-i kıyamette zarara uğratanlardır. Agâh olun ki zalimler zulümleri sebebiyle ebedi azap içinde bulunacaklardır», | https://www.islamiokul.com/kutuphane/kuran/v2/konlayli-vehbimehmet-tefsiri/042.htm
a.
arsalık | Balkonlarına ulu orta kıyafetleriyle çıkmakta bir beis görmeyen karşı apartman sakinleriyle bir arsalık da olsa mesafe kalmıştı aralarında., | N A Gökduman, 57
s.
arsenal | İlgili resim Tokat Niksar bölgesinde bulunan dev Roma arsenalleri tünelidir., | HaleTorun, 14.3.2012 eposta
a.
arsıulusal | yeni. uluslar arası, milletlerarası, beynelmilel. | Bu yeni durumun, iktisatça, arsıulusal büyük bir ehemmiyeti vardır. Yalnız bugünkü arsıulusal alış verişin temelini teşkil eden kliring TM anlaşmaları bakımından değil, ayni zamanda yeni istihsal ve mal dağıtılımı bakımından da iş muhtevası temelli bir öz..., | Ayın tarihi, S 54-55, 1938, 404
s.
arsız
s.
utanmazca.
"Gelin hep birlikte arsız ateşler yakalım / Dağlaır şölene katalım", Haydar Oğur, 1994, 17"
arsız | Salonun uzak ucunda, Richard Callendar ile çirkin Sabine duvara yaslanmışlar, adamcağızla, arsız çocuklar gibi eğlenip duruyorlardı. 138
s.
arsız arsız | Ben Kerem'im, Kerem gibi bildirdim / Dost ağlattım düşmanımı güldürdüm / Uzun boylu Aslı Han'ı aldırdım / Arsız arsız gülüşüme ne dersin..., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 120
z.
arsinojik | Sakarya ırmağından İstanbula akıtılan su kanserojen ve arsinojik ağır metaller içerdiğinden kullanmamanızı tavsiye ederim., | MFilinte, 23.7.2014 rindan
s.
arslan terbiyecisi | Sonra bir gün, herkesin uzak durduğu, bakışlarıyla koca koca kedilerin aklını alan bir arslan terbiyecisi vardı, işte bu geldi, gösteriyi bir televizyon formatı haline getirelim dedi!, | L Kazak, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 22/23
a.
Arslanağzı | Geldiği zaman ev de, bahçe de uyuyordu, küçük demir kapı gıcırdamadı. Fazla olgun güller, kırmızı haşhaşlar, yakut gagalı kana çiçekleri, koyu renkte arslanağızları çimenlerin üzerinde tek tük buketler halinde yatıyordu., | Colette, Dişi kedi, 1954, 59
a.
Arslanca | Bk. Aslanca. | Arslanca öldüler bütün ecdadımız bizim / Sarmakda sermediyeti, feryadımız bizim., | A Ş Kılıç, Kırklar, ts, 92 / A U Kurucu, Gayemiz
z.
Arslanhane | 1608 yılında İstanbul'a gelen seyyah Simeon, Arslanhane'yi oldukça etraflı bir şekilde anlatmakta, fakat nakkaşhaneden hiç bahsetmemektedir., | DİA, 1991, 404
a.
arslanlı | arslanı olan | +Arslanlı yol/Arslanlı yalı, | 2. sim, tarih Osmanlı Devleti'nde kullanılan arslan baskılı gümüş sikke
s.
GTS+
arslanlık -ğı
a.
arslan olma hali.
tr. arslan-lık
"Âlâ, ednâ hep kürk giymiş sırtına, / Gezerken zannedersin eser fırtına. / Tilki postu geçmiş arslan postuna / Ne tilkilik belli, ne arslanlık belli 36"
arslanlık -ğı | Artık herkes onun başına toplanmış, onun bu cesurluğunu, arslanlığını takdir ediyor, hepsi de arkadaşlarından Baldırıçıplak Hüsnü, Kılkuyruk Mehmet'i, Keçekülâh Feyzi'yi, Çalçene Kamil'i görüp görmediğini veyahut Kırkyalan Nazmi'nin, Zincirkıran Cemal'in kendisi ile beraber firar edip etmediğini soruyordu., | K D, E Ülgen, 263
a.
arş nida | Polis tekrar emretti: -Lakırdıya lüzum yok haydi arş..., | Güntekin, Damga, 124
arş ü kürs | Arş ü kürsü durudan / Ayaksızı yürüden / Bizi yoktan var eden / Allah Muhammed ya hu., | Borlu Kemalî Baba, 53
ar.
arşa çıkmak
dey.
(fiyat/lar) aşırı ölçüde yükselmek.
"sosyetik hanımların reformer pilatese talepleri yüzünden fiyatların arşa çıkması hakkında konuşalım biraz da... siz 3 5 story atacaksınız diye erişimimiz engellendi resmen FİBROMİYALJİ HASTALARI VARDIR!!", @gulceegun, 18 Ara 2023, X"
arşeniz | Şöyle bir göz attı: Evet, dedi, atletikten dejenere astenik bir tip. Zekî ve enerjik. Başka birşey söylemedi. Ben elinden aldığım resme tekrar bakarken dedim ki: Astenik veya arseniz, yakışıklı, güzel delikanlı değil mi? , | P Safa, Yalnızız, 1964, 64
arşınlamadık
s.
arşınlanmamış.
"Hoş, sayalım ki benziyor, tıpkı eşi. Neye yarar? Yirmi bir, yirmi iki yaşındaki kızla âşıkdaşlık mı oynayacaksın? Onunla evlenecek misin? Mesele bunlar değil | bir merak. Acaba sahici Polinka ile akrabalığı var mı? Uzak bir ihtimal ya... Diyelim ki kızı çıktı, daha doğrusu torunu. Sana ne? Dünyanın arşınlamadık yerini bırakmamış âdi bir kafeşantan artığı, döl de yetiştiremez, geçirmediği hastalık kalmamıştır. Bırak şu bahsi Allahaşkına!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 31"
arşınlamadık | Dünyanın arşınlamadık yerini bırakmamış âdi bir kafeşantan artığı esasta zürriyet de yetiştiremez, geçirmediği hastalık kalmamıştır. Bırak şu bahsi Allah aşkına! Kendine kadınlar haricinde bir meşguliyet bul; pul, para, saat ..., | R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 26
s.
arşınlanabilmek | Yapılan kumaş değildir: arşınlanabilen bir buğu, kesilip biçilen bir bulut, istediğiniz biçime giren bir ziya hamuru, raflara ve camekânlara dizebileceğiniz bir gök parçası, paketlere ve sandıklara sokabileceğiniz bir nur topudur., | R H Karay, Bir içim su, 57 MReşit
f.
arşidük | Meydan hâlâ futbolun ham bilgisine sahip fakat fikrî derinlik ve felsefeye uzak tabela arşidüklerine emanet., | HayriBeşer, Z, 2.1.2012
a.
arşimet noktası | Arşimet'in | Bana bir dayanak noktası verin, dünyayı yerinden oynatayım. sözüne istinaden kullanılan, çürütülemeyecek kadar kesin konular hakkında konuşurken dayanak noktası anlamında kullanılan bir söz. | Bütün gerçeklik, bu duyumların , bu basit ve en son elemanların çeşitli konstruktion'larından ... Archimedes noktası olarak | duyum'u alır; ve duyum , bize hiç bir zaman değişmeyeni , daima kendi kendisi ile ... / Zira, Mach monizmi, hiç bir zaman bir transcendent Arcimedes noktası aramaz., İ Tunalı, Felsefenin ışığında modern resim: İmpressionizm, 1960, 10/23 | Aydınlarımız arasında veya aydınlarımızın bir Arşimet noktası yok., S Nal, 06.03.2025
b.a.
Arşipel | Ege denizi, Adalar denizi | Bu denize Ege yahut Arşipel denir., | H Balıkçısı, MA, 1962, 9
a.
Arşitrav | ark. | Postamentler üzerinde yer alan pylonların üst kısmında Dor düzeninde arşitrav ve metoptriglif frizi olmasına karşın, attika kısmı, yanlarda İyon düzeninde yivli sütunlar, üstte arşitrav, friz, saçaklık ile sınırlanmaktadır., | IX. Türk Tarih Kongresi, 1932, 515
a.
arşivci | Seçkin bir subay, yetkin bir denizci, üretken bir yazar olan Erol ağabeyle tanışıklığımız 90'lı yıllarda başlamıştı. Gözü pek, yiğit, çelebi bir insandı. Titiz ve dakikti. Sıkı bir arşivciydi. Bilgisayar kullanmaz, isim ve konu zarfları içinde yazılar, makaleler, gazete kupürleri, notlar biriktirirdi. İlgi alanına giren bir kitap çıktı mı, hemen alıp okurdu., | Barış Doster, Erol Bilbilik'in ardından, Cumhuriyet, 1.4.2023
a.
arşivlik | Kemal Dinç ve Ahmet Aslan'ın uzun yıllara dayanan müzikal birlikteliğinden süzülegelen arşivlik bir albüm, | Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 47 (Duo albümünün tanıtımından) | Oğuzhan Murat Öztürk'ün 'Borazan Tevfik' yazısı arşivlik. Nilgün Özebeoğlu'nun 'Şevki Bolbol, Doğu Cılıbıtları ve Mukadderat' hikâyesi şeker şurubu lezzetinde, Said Coşar'ın 'Mebusluk Yolu Gözleyen Muharrirler' yazısını da çok sevdim., | Taner Ay, 2.6.2024, Karar G
s.
arşivolt | ark. | Şu halde orta kısmın üzerinde düz arşitrav yerine kavisli bir arşivolt kabul etmek mecburiyeti hasıl olur. Böyle bir parça hafriyat esnasında bulunmuş (res. 41) ve arşivolt'un gerisinde tonoz şeklinde kasetli tavan parçalarının ..., | A M Mansel, E Bosch, J İnan, 1947 senesi Side kazılarına dair önrapor, 1951, 10
a.
art deco | İstanbul Tahmis sokaktaki dükkânın yerine, dönemin ünlü mimarı Zühtü Başar'a günümüzde de kullanılmakta olan | art deco tarzında bir bina inşa ettirdi., | 11.4.2016g
a.
art niyet | Bir düşüncenin arkasında gizli tutulan kötü niyet; art düşünce. | ... art niyet ve bir soru vardır. 1 Yunanistan'ın ve Kıbrıs'da özellik-- le sağ cenahın, tam bağımsızlığı ENOSİS'le sonuçlandırmak niyeti 2 - Zürih ve Londra Anlaşmalarının değişmesi ile Kıbrıs Anayasasındaki haklarını kaybedecek Türk ..., İbrahim Çamlı, Dünya, Amerika, Türkiye ve diğer dış politika yazıları, 1966, 40
b.a.
art niyetsiz | Bu kanlı gidişin, bir ölçüde olsun durdurulması için CHP, MSP, bağımsızlar ve Milli Birlik Grubunun, art niyetsiz bir dayanışmaya girmeleri gerekir ama, böyle olsa bile, kanserin aspirinle tedavisi olası görülmediğine göre, bu dilenci ekonomisinin, yoksul halk çocuklarını birbirine kırdıran bu kanlı düzenin faturalarını er geç hep birlikte ödeyeceğiz demektir., Uğur Mumcu, Bağımsızlık Gülü, 1965, 347
s.
art süremli zaman |
a.
art video
ba.
sanat videosu*
"Bir rüyanın verdiği ilhamla, bir define bulma ihtimaliyle evinin salonuna kuyu kazmak, kardeşinin intiharını "konu komşuya rezil olmamak" için engellemek, bir gül ağacına bütün dileklerini fısıldamak, sümsük kuşunun hakkını savunmak uğruna cinayet işlemek, hayatın akıp giden hızına yetişmenin çaresini bulamamak... ", Ayça Erol, Yüze kadar say, 1 Haz 2023, tanıtması"
art-deco
b.a.
"Ardından Tanca'nın labirent gibi sokaklarını gezip Marakeş trenine bindiğinizde, başkent Rabat ve art-deco beyaz şehir Kazablanka'dan geçerek Marakeş'in büyülü eski medina'sına ulaşabilirsiniz.", Bahar Akıncı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 9"
art(t)ırım BTS- art(t)ır-mak | 1. Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf. 2. | artırma, çoğaltma. | Yeni bir arttırım ile bu cezanın 4 milyar liraya yükselebileceği iddia edilmişti., | T, 16.11.2010 | Küresel faiz arttırım süreci henüz başlangıç aşamasında ve gelişmekte olan piyasalar hariç, bu sürecin hızlı seyretmesini beklemiyoruz., | T, 2.5.2011
a.
bts-
artçı | Asker yürüyüşlerinde yanları korumak üzere çıkarılan küçük birlikler. | Yürümekte olan birliğin ana gövdesini oluşturan 'büyük kısım'ın güven içinde yol alabilmesi için o birliğin bir bölümü 'öncü, yancı ve artçı' olarak görevlendirilir. N. Çınar, T, 4.10.2010
a.
artçıl s./ | deprem gibi, terör gibi esas birşeyin ikincil hali [H]erkes merak içinde birgün kendisine de vurabilecek artçılların içten içe bilinçli korkusu ve kendisine hiç vurmayacakmış gibi egoistliğinin vurdumduymaz hipnotik sertliğinde., | AyçaŞen, T, 22.8.2012
a.
arteryovenöz | Bu makalede sağ renal damarlarında posttravmatik arteryovenöz fistül gösteren bir vak'a takdim edildi. Hasta 43 yaşında bir erkek olup , çarpıntı , nefes darlığı ve eforla karnına gelen ağrılardan şikâyetle kliniğe yatırıldı . 1956 yılında karnının sağ tarafına bir ..., AÜTF M, 1960, 78
a.
tıp
artes-ler nedir 10.9.2019 Gül Gedikli ++
arteziyen | Kuyu sularının bağçeleri irva ve iskaya adem-i kifayetinden dolayı müteaddid mahallerde arteziyen kuyuları kazılmış olduğundan, bu sularla ahalinin ihtiyacatı maziyadeten tehvin olunmuşdur., | İlkul, 39
a.
artful living | sanatlı/la yaşam | kafeler / restoranlar / artmaslak / artful living / spormerkezi / spor giyim ekipmanları (...), | 2.10.2016, BayİnşaatMaslak
a.
ing.
artı | Köseleyle top oynamama izin yok, oniki yaşında da jübile çok erken olacağına göre, artı mahalle takımının ben olmayınca düşeceği trajik durum..., | YErdoğan, 43
a.
artı on sekiz | erginliğini kazanmış. | Artı on sekiz konuşalım., | Zekariya Çelik, 10.08.2024
b.a.
artı-değer | ikt. | Yalnızca diyalektiğin ilkelerini ya da artı-değer kuramını değil, sürgün yıllarında kocasını bunaltan şeyleri de hemen kavrayıp gerçek bir can yoldaşı olmuştu., | T Kiremitçi, 2005, 182
a.
artık
z.
fazla, ziyade
tr.
"Giderim buradan artık / Giderim buradan artık / Baş açık yaka yırtık, ölürüm yar ölürüm / İstedim gamsız gidem / istedim gamsız gidem / Gam gelir gamdan artık / ölürem yar ölürem", Giderim burdan artık, ", Darülelhan Anadolu Şarkıları, &. Defter, 1"
artık | ...artık'ını yiyen insanlık, artık zafersiz, -siz., | N Genç, Bu Çağın Soylusu, 28 | artık otlar | ayrık otları. | Hani su ekmeği elden suyu gölden. / Durup dururken yorulan / Kibrit çöpü gibi kırılan / Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan / Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan / Sen benim mihnet icinde yanmış kavrulmuşum., | B R Eyupoğlu, Karadutum, ?
b.a.a.
Artık yaşam | Survivance. | Avlanmak, hikaye anlatmak, yazmak tehlikelidir. Aynı zamanda bu, 'artık yaşam'dır (survivance)./ -'Artık yaşam' sözcüğünü, 'hayatta kalma'nın (survival) Fransızca eş anlamlısı olmasının yanı sıra diğer anlamları olan icat edilmiş bir sözcük olarak mı algılamalıyım? -Evet., | Gerald Vizenor / Y Ertuğrul, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 63
a.
ing.
artıkın argo. Artık. | Bak; | keh keh, bayat espiri diyorsun ama (Kim diyorsa artıkın) sen de yapsana.
Artılamak | artı işareti yapmak, artı işareti koyarak beğendiğini göstermek | uçurulmaya sebep olabilir, zira, kişinin kendi entrylerini artılayabilmesi için başkasının kullanıcı adını kullanması gerekmektedir, bu da yanlış bilmiyorsam sözlük kurallarına aykırıdır., | colorwind, 11.9.2010, EkşiS | Zırhlarını artılamak için 'Artılama taşları' kullanman gerekiyorve şu an oyunda kullanabileceğin 5 çesit artılama taşı mevcut: güçtaşı, şanstaşı, göktaşı ve chaos güçtaşı ve demircevheri. Bu sayfada hangi taşın nasıl etkisi olduğu ve işleme şansları hakkında bilgi verilecektir..., | 10.11.2010, | http://delibas-lctr.wikifoundry.com/page/Art%C4%B1lama, 8.10.2019g
f.
artımlı | bereketli. Artan. | Örneğin, scrum, yinelemeli ve artımlı geliştirme döngülerine odaklanan bir yöntemdir., | E E Cihan, Türk Dili, Ağu 2023, Y 72, S 860, 8
s.
artırıcı
artırıcı | Zekât dimek artırıcıdur dimekdür dahi arıdıcı dimekdür., | Ak Ali Efendi, Fezail | Tabii Türkiyede de 16 Nisan referandumunun sonucu da bu gerginliği artırıcı ve azaltıcı bir rol oynayacaktır., | Hüseyin Bağcı, Karar G, 4.3.2017
s.
GTS-
Artırılmış gerçeklik –ği | bilg. Gerçek dünyadaki çevrenin ve içindekilerin, bilgisayar tarafından üretilen; ses, görüntü, grafik ve GPS verileriyle zenginleştirilerek meydana getirilen canlı veya dolaylı fiziksel görünümü. Bu kavram kısaca gerçekliğin bilgisayar tarafından değiştirilmesi ve artırılmasıdır. Vikipedi, 31.5.2021 | Augmenting spatial perception with digital media space [Dijital medya alanı ile mekânsal algıyı artırmak] başlıklı bir ... reality , 'Artırılmış gerçeklik', içinde bulunduğunuz ve beş duyuyla algıladığınız fiziksel gerçekliğin üzerine bindirilmiş bir virtual gerçeklik., | L Çalıkoğlu, Çağdaş sanat konuşmaları, 2005, C 1, 19 | Bu tip yeni oluşumların gündeme gelmesi, yakın gelecekte dünyanın farklı noktalarında artırılmış gerçekliğe yönelik uygulama ve aplikasyonların sağlık ve fitness sektöründe daha hızlı bir şekilde yaygınlaşabileceğinin en önemli göstergesi..., | Selin Akgün, Raillife, ekim 2019, S 133, 54
a.
artırımcılık -ğı
a.
artırma işi.
tr.
"Artırımcılık Son yirmi yıl içersinde, genel olarak bütçe kararlarının bir çoğunun tanımlayıcı artırımcılık niteliğini taşıdığı kabul edilmektedir.", Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Bilimler D, 1990, 321"
artırımlı
s.
"Kaplıcamıza şair gelse, şairliği artar, âlim gelse, âlimliği artar | resssam gelse, ressamlığı... Bu verimli ve artırımlı sözlere ben de şunları kattım: Evet öyle... Arık gelse, arıklığı artar, sapık gelse , sapıklığı artar , kaçık gelse , kaçıklığı ... ", İ Hammazade, Lâf olsun diye , 1949, 60"
Artıvermek | Otuz yaşından beri kendini azar azar hissettiren ve onu git gide uzun yol yürümekten, merdiven çıkmaktan menetmeye başlayan ve bazen, rakıyı fazla içtiği zamanlar, ona sıkıntılı bir gece geçirten bu hastalık, birdenbire artıvermişti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 106
bf.
artikel harf-i tarif, tanımlık. | Ayrıca Hintçe isimlerde artikel vardır. Türkçede ise artikel yoktur. Dolayısıyla Hintçe kelimenin artikelini gösteren ek kelime Türkçeye geçerken ya düşer, ya da değişir., | OFSertkaya, TD, Ekim 2010
artislik yapmak deyim | Artislik yapmak deyim felsefe adı altında beş saat yan gözlerle velileri keserek güzel annelere artislik yapıp yem atacaklar (...)., | AyçaŞen, T, 25.3.2012
artist | Her artist gibi hünerini başkalarına alkışlatmak ihtiyacını da mutlaka duyarsın. Beni bir kere daha hayran etmek elbette hoşuna gidecektir. Zaten gülüşünden da anlıyorum ki, söylemek niyetindesin. Yalnız yine her artist gibi kendini biraz naza çekmek istiyorsun., | R N G, Tanrı Misafiri, 159
a.
Artist | sanatçı | En büyük Türk artisti, ey ünlü Koca Sinan, / Topraklarda değilsin, kalbimizdesin inan!, | V C Aşkun, Merzifon 1936, 88
a.
artistik | sanatsal. | Yavrucuklar da ancak üç, beş yaş büyük kardeşlerini terbiye için yapılmış olan bu filimlerden kurtularak temiz ruhlarını bozmıyacak, nazik zihinlerini üzmiyecek, yüzlerini, gözlerini açmıyacak nezih, ahlâki, terbiyevi, artistik... Neye öyle yüzüme bakıyorsunuz? İnanmıyor musunuz? , | R N G, Tanrı Misafiri, 142 | Eserini okuyun, göreceksiniz ki Loti, İslam ruhu ile Türk ruhunun o içten karışımına, çekici güzelliklerini onun aşk ve hayret gözleri önüne yığan tabii ve artistik manzaralardan daha çok vurgundur. Güzel eserlerin aşığı olduğu kadar, manevi vasıflara tutkun bir şairdir., | S Nazif/Loti, CCT, 184 | Şiirde, hikaye ve romanda, hatta öteki türlerden eser veren sanatçılardan bir kısmı, ortaya koydukları eserlerde özel tavırlarını birer artistik gösteri haline getirirken, bir kısmı da ideolojik tavırları çok belli biçimde yansıtan, slogancı ve propogandist bir tutum sergilemekten çekinmiyorlar. / Aslında zamana karşı direnen, çağına tanıklık edebilen eserlerin çoğu, ne sadece artistik gösterilere, ne de sloganlara bel bağlamadan ortaya konan eserlerdir., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 131-132 | Kim ne derse desin, başarı derecesi tartışılabilir bir husus oluştursa da, bu satırların yazarı, şiir çevirisinin artistik bir uğraş olduğunu ve bu bakımdan da | yaratıya değgin bazı özellikler taşıyabileceğini düşünmektedir., | Meriçelli, 2002, 9
s.
artistiko Garda yan yana otururlarken arkadan çekilmiş artistiko planlar... ultra maniyerist hallerler seyirciyi hayran bırakma ucuzluğu.,Telesiyej, 16.9.2010
artizlik | Hatta doğal artizliğinden bıkıp başka biri haline de gelmedi; bir dönem alkolü malkolüyle de onca uğraşmasına rağmen lümpen medyamızın., | AŞen, 4.9.2011
a.
artma | Nadir Şahın yağmasından artma kılıçlar, sıra sıra tahtlar, gümüş fil mahfeleri ve gümüş merdivenler, sonra büyük bir silah haznesi ile, bir yazmalar, minyatürler odasında bir saat kadar dolaştık., | F R Atay, | Paravana, | Hind, 91 MReşit
a.
artmaklık | BTS- | Eğer tennur görse saray ehlinin artmaklığı için devlet ve saadet ola., | Tuhfetülmüluk, 1331, 19
a.
bts-
artnouveau | mim. | Kentin her iki yanında ağaçların gölgelediği bulvarları, klasik ve artnouveau yapılarıyla Paris'i çağrıştırıyor., | skylife ekim 2011, 46
a.
artrit | iltihaplı romatizma.* | Hastanemizde Ebe Özgül Toku tarafından | Bel Sağlığı Demek Kaliteli Yaşam Demek, | Ankilozan Spondilit Kalıcı Kamburluğa Neden Olabilir temalarıyla toplum farkındalığının arttırılması ve bilgilendirilmesi amacıyla 12 Ekim 2018 tarihinde Dünya Artrit Günü faaliyetleri düzenlendi, | Vize Devlet Hastanesi @vizedevlet 12 Eki 2018, twitter
a.
artroplasti | Artroplasti Polikliniği ÇapaTıpFOrtopedi 2.8.2012
a.
tıp
artroskopi | (sakarninja, 28.09.2001 Eklem içinin optik bir aletle görüntülenerek ekranda yansıtılması yoluyla yapılan cerrahi bir ameliyat. Her yaş grubuna başarıyla uygulanan artroskopik tedavi, eklem hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanılıyor. En çok diz eklemine uygulanan artroskopik yöntemle, sıklıkla menisküs yırtıkları ve kıkırdak lezyonları tedavi edilir. (leprekan, 28.02.2005 , EkşiS kalça artroskopisi | kalça eklem içinin görüntülenmesi ve sağaltılması
a.
tıp tıp
artroskopik | artroskopi ile ilgili | Her yaş grubuna başarıyla uygulanan artroskopik tedavi, eklem hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanılıyor., | (leprekan, 28.02.2005 , EkşiS
s.
artroskopisi
a. tıp
lat.
İstanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri bölümü Ortopedi ve Travmatoloji analim dalında açık bulunan (Spor cerrahisi ve kalça artroskopisi alanında bilmsel çalışmalar yapmış olmak şartı ile ilan edilen) profesör kadrosuna atanmak için başvuran aday hakkında beş kişilik jüri tarafından ayrı ayrı düzenlenen raporlar, (Aday Doç. Dr. Gökhan Polat), İÜYK, 4.1.2024
Artsız arasız | Durmaksızın | Bağlandı yollarım kaldım çaresiz oy / Gayri dünya bana aralandı gel gel / Derildi dertlerim artsız arasız oy / Üst üste dizildi sıralandı gel gel..., | Karacaoğlan | yüreğim de yorgun mu yorgun duracak nerdeyse / bir de alnıma bir su damlıyor aynı yere artsız arasız // korkularından ateş etmeğe de başladılar artsız arasız, | NH, 64//71
z.
Artsüremli | artzamanlı | Fakat artsüremli dilbilim çalışmaları değerli olmakla birlikte bazı sorunlar yaşandığını, konuşan bireyin bakış açısını ortadan kaldırdığı için bunun bir kenara bırakılıp eşzamanlı dilbilim çalışmalarının yapılmasının çağdaş dilbilimde daha verimli olacağını ifade eder., | N Aka Erdem, Mavi Yeşil 116, mart-nisan 2019, 9
s.
arttırıcılar | Ruffles Ketçap Aromalı Patates Cipsi İçindekiler: Patates, palm oleik yağı, ketçap aromalı çeşni [şeker, galeta unu (buğday(gluten içerir), tuz, maya) , tuz, aroma verici preperatlar(kırmızı biber tozu, soğan tozu), aroma arttırıcılar (monosodyum glutamat, disodyum guanilat, disodyum inosinat), asitlik düzenleyiciler (sitrik asit, sodyum diasetat), potasyum klorür, ..., google, 17.04.2025
çoğ.a.
artyetişim | background artyeşim hatalı bir kullanım olsa gerek | Metin And'ın: 'Güçlü bir ağa düzeni karşısında onların kötülükleriyle savaşacak genç kaymakamın ne ölçüde dürüst, ülkücü olursa olsun, artyeşimindeki (sic) yanlışlık ve eksiklik yüzünden yenilgiye uğrayışının öyküsüdür.' sözleriyle de kısaca romanın üzerinden geçmiştir., | 5.2.2014, | http://www.bilgiler.gen.tr/yasar-kemal-teneke.html, 6.11.2016g
a.
ing.
aruç –cu | Aruç ince geçilmez vey vey zalım zalım / Su bulanık içilmez ley ley zalım zalım / Bana derler yârdan geç vey vey zalım zalım / Yâr şirindir geçilmez ley ley zalım zalım,, | Halk türküsü, İzzet Yıldızhan, 1.1.2023+
a.
aruzcu | aruz vezni taraftarı, aruzla şiir yazan kimse. | Böyle örneksiz iddialarla aruzu batırmağa kalkmanın da ilmi bir mukabele olmıyacağını anlıyoruz (sic). Türk vezni, | parmak hesabı değildir. Hece saymakla nazım yapılacağını ancak aruzcular kabul eder, Kazım Nami, Bir kitap ve bir mülahaza, Ülkü, Eylül 1933, 146
a.
Aruzlu | Aruz vezinli şiir veya manzume | Nuri, aruzlu şiirlerine nazaran heceli şiirlerinde daha rahat bir söyleyişe sahiptir. / Çoğunluğu aruzlu şiirlerinde olmak üzere, şiirlerinde klasik şiirin mecaz ve mazmunlarına rastlarmaktadır. / Yukarıda verdiğimiz aruzlu şiirlerde pek çok aruz hatası yer almaktadır., | E Akman, | Aşık Tokatlı Nüri'nin Yeni Şiirleri ve Şiir Dili, | IX. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri 26-27 Eylül 2014 Ankara, 280 / 281 / 285
s.
arxası qatda* | arka üstü. | O [Firuze Memmedli], m?nim g?ncliyimin şairidi, onun iyirmi il ?vv?l | Az?rbaycan jurnalında çap olunmuş şeirl?rini k?ndd?ki zoğalın dibind? arxası qatda uzanıb oxuduğum yadımdadır, n?m ç?kmiş kür?yimin ağrıları kimi doğmadı bu şeirl?r m?n?. Firuz? M?mm?dlinin indiki şeirl?rini oturub oxuyuram. Bilmir?m, n? vaxtsa m?ni ayağa qaldıracaqmı? ! Qulu AĞS?S, 525-ci, 15.5.10
z.
arya
a.
opera parçası.
Aryalar |
a.
Arz meşgul etmekAh yarabbi, ne yapsa da, o da onların adasına katılabilse! Onu şimdi yalnız bu düşünce ve arz meşgul ediyor, o okuldan uzak kalmış olması kederlendiriyordu!..., | Kırımer, 1967, 58**
dey.
Arz-ı mev'ud | Zavallı Edebiyat-i Cedide azaları da, Pierre Loti'nin İstanbul'da bulunduğunu, Fransız Sefaretinin maiyetinde bulunan ve kâh Beykoz, kâh Tarabya koyunda yatan vapurda kaldığını ve onunla görüşmek kendileri için bir arzı- mev'ud olacağını bilirlerdi.
a.
arzî | yeryüzünde yaşayan kimse | Arzîler, | AbdülhakHamid, sahibvenaşiriHalkKitabhanesi sahibi Abdülaziz, 1925
a.
arziyat | Nebatat, arziyat ve kimya, nefret ettiğim derslerin başında gelirdi. Bununla beraber sonraları, kaymakamlık stajı yaparken, bana bir ilim merakı geldi., O Hançerlioğlu, EK, 1953, 135-136
a.
arziyat | Tabii coğrafyadan arziyata ve arziyattan tabii coğrafyaya nasıl ve hangi metotlarla geçilirse, biz de toplumbilimden tarihe ve tarihten toplumbilime geçmek denemelerine malzeme hazırlamış olmak için işe girişmiş bulunuyoruz., | K Demiray, Canlı tarihler II Profesör Mehmet Ali Ayni Hatıraları, 1945, 3
a.
arzu | İnsan gelir bu dünyaya, / Gâhi atlı gâhi yaya, / Günlerini saya saya, / Yaş biter de arzu bitmez., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 205
a.
arzu edilir | Bunu sağlamak için Türkiye Ortadoğu'nun arzu edilir üyesi statüsünü yeniden elde edecek, Sisi ve Esad ile kardeşliğini pekiştirecek, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da iki yıldır kıskacına almış ekonomik krizden Türkiye'nin kurtulmasına katkıda bulunacak. Erdoğan da Türk lirasının değer kaybıyla kamuoyu yoklamalarında dibe vuran oylarını artırabilecek., | Fehmi Koru, 16.4.2022
s.
arzu kuşu | bkz. gönül kuşu | Lakin bir çok ruhu karartmış olan ve arzu kuşunun binde birini dahi istediği dala kondurmıyan 'kader', Cin Mambet'in küçük kalbinin o büyük aşkını da merhametsiz bir vuruşla kökünden devirdi., | Kırımer, 1967, 63
a.
arzu-keş | arzulu, istekli | Çünkü Şeyh Efendi'nin askeri Diyarbekir'e yürümeye arzu-keşti. | , | Şeyh Said Mahkemesi, 349
a.
arzuhal eylemekarzuhal eylesem deftere sığmaz
dey.
arzuhalci
a.
dilekçeci, istidacı, dilekçe yazan.
"Her halde sesimi iyi ayarlayamamıştım, adam da müthiş kuvvetliydi. Hem on iki yaşındaki bir arzuhalci parçasına yenilecek değil ya. Birden bakışları sertleşti ve ... ", Kaptan Paşa, 1954, 107"
arzuhalcilik –ği | Benim vazifem nasıl arzuhalcilikse, onların vazifesi de cellatlıktı., | Küçük Paşa, 1954, 185
a.
arzukeş
s.
arzulu, istekli.
ar. arzu + Farsça -keş
"... böyle bir medeniyetle meluf olan zatı görmeğe arzukeş olduğumdan rast geldiğime de ziyadesiyle memnun olarak... ", Atatürk Kitaplığında Bel_Osm_K.03373 demirbaş nolu, H1284, M1867/1868 tarihli risale "
arzulama | isteme, arzu etme. | Gerçi dört beş yıldır onu düşünür ve arzu ederdim, ama 19 ben 20 yaşına basınca onu isteme, arzulama derecesi de had safhaya çıktı., | G Alagöz, 1979, 51
a.
arzulanır BTS- | Washington'daki istişarelerin ardından da 14 Ocak'ta Dışişleri Bakanı Cyrus Vance Paris ve Tahran'daki elçiliklerine | Humeyni'nin ekibiyle doğrudan Amerikan kanalı tesis edilmesinin arzulanır olduğuna karar verdik mesajını geçer.
s.
bts-
arzulanış | Arzulanma durumu. | Gözlerinde, aşkın yalımlarını izliyebilirdim her saniye... En azından on kez dudaklarımız birleşebilirdi canavarca arzulanışlar içinde..., | Ş Belli, Bir Yangının, 88
a.
arzulayan | Kadının arzu nesnesi, erkeğin arzulayan olarak konumlandırıldığı geleneksel bakışı tersine çevirmesiyle bile bu iki öykünün yenilikçi olduğunu söyleyebiliriz. | İncik Boncuk öyküsünde hem arzulayan hem de arzu nesnesi kadındır., Aysun Kara, Çaprast Okumalar: Arzunun İzi, Parşömen, 06.01.2025
s./a.
arzulu | Neyleyim başkaları senden daha arzuluysa... Hiç kimse senin kadar duygulu, senin kadar vefalı, senin kadar güzel değil., | Ş Belli, Bir Yangının, 14 | Nerde o, arzulu öpüşmelerimiz, tutkulu sevişmelerimiz..., | R Erer, Tehlikeli ilişkiler, 2000
s.
arzuman | far. ârzû-mend şiddetli istek, arzu, iştiyak. | Keten gömlek giymiş beyaz dizinde / Arzumânım kaldı elâ gözünde / Kimi gerdanında kimi yüzünde / Sayılmaz benleri binden ziyade., | Gevheri, N Albayrak, 27 | Mevlüd'em o dostun arzumanında, / Sefinem dolanır dert ummanında, / Dert beni öğüttü değirmanında, / İster unum çıksın, ister çıkmasın., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 68
a.
arzusuz | Evet bilmeden, hissiz, arzusuz yine o mağaraya gelmiş idi ve hırsızlar onun etrafını sarmış, kendisini alkışlıyordu., | K D, E Ülgen, 262 | Evet ama, galiba arzusuz bir insanım., | F Atabek, DK, 127
s.
As | Gözü cadde boyu takip ederek arabama takıldı, sonra yine bana baktı. 'Memurlukta bu adda bir avukat yok. Fakat Bob Levi adında biri var. Harp sıralarında uçucuydu. Astı! On bir Japon düşürdü. Harpten sonra Wasingtonda olduğunu duydum. Belki de odur.', | Robbins/Arpat, 95
a.
as oynamak | Fenerbahçedeyken bütün sezon as oynadı tatil yapmadan milli takıma geldi orada da as oynadı. Tüm kritik maçlarda takımı sırtladı. 35 yaşında kariyerinin son demlerinde bu kadın. O kadar yükleniyor ki sakatlanmaması mucize. Eda Erdem'in çabalarına yazık #FileninSultanları, | @jessicaroot09, 17.7.2022, twitter
ASA
a. fot.
film duyarlık ölçü birimi.
ASA | ASA, İSO veya DİN fotoğraçılıkta filmin ışığa karşı hasassiyetini ifade eder 125, 400 asa film her ortamda işe yarar. İçerde ve dışarda resim çekme imkanı verir. Grenlenme sorunu artar. Grenli mrenli daha asortik! Bazı fotoğrafçılar da grenlileri severler. alan derinliği, ASAya İSO ve DİN de denir., | İsmail Bayram, 31.1.2023 | Film 280 ASA idi ki dünya ölçülerinin hiçbirisine uymuyordu. İçindeki tarifnamelerin hepsini çıkartıp attım. Hayretle bakıyorlardı ... Ola ki sonunda «Rusyadan yurda sokulması yasak beyanname getirdi» falan işlemine tutarlar., | F Otyam, Ne biçim Amerika, ne biçim Rusya, İran, Afganistan, Pakistan, 1970, 124 | Alacağınız filimlerin hızını üzerindeki DİN, ASA, Şayner sayılarına bakarak anlıyabilirsiniz. Bu sayılar ne kadar yüksekse filim de o kadar hızlı demektir. ASA, Şayner, DİN, filim hızını göstermek için kullanılan çeşitli ..., | Ş Rado, Hayat aile ans. 1964, C 1, 445 | Asa-diyafram, enstantane
a.
asa | değnek. | Ancak davul yerine asa, ya da | yölge denilen küçük bir yay kullanır. Bu konu, Alevi dedelerinin yetişmesinde de aynen vardır. Kaldı ki asa konusu kimi Alevi bölgelerinde bugün bile geçerlidir., | N Birdoğan, Anadolunun gizli kültürü: Alevilik, 1990, 465
a.
asa | Fotoğraf çekmeden önce makinanızı iyi ayar edin resim çekmek zorunda kalırsanız, iki tane 300 vatlık ampulle ... Alacağınız filimlerin hızını üzerin deki DİN, ASA, Şayner sayılarına bakarak anlıyabilirsiniz., | Ş Rado, Hayat aile ansiklopedisi: kadın, ev, sağlık, 1964, C 1, 445
a.
Asa | Secistan ahalisi bütün yemeklerinin içine asa foetida koyarlardı ki ..., | Ülkü, 1940, C 15, 345
a.
Asa bağlaç. | BAĞLAÇLI (adversatif) TÜMCELER) Burada, bu ağzı nitelendiren ve sıkça kullanılan üç bağlaç üzerinde duracağız: Asa, a, se. Asa: Bu ağzın kendi ürünü olan ve çok sık karşıtlama tümcesinde (phrase adversative) kullanılan bu ..., | Çevren, 1977, S 13, 66
ASA esteraz | 8633 NİŞLİ, Necla: Asetil salisilik asid (aspirin-ASA)'in erken etkisinin araştırılmasında aspirin esteraz (ASA esteraz) ve salisilat (SA) düzeyi üzerinde çalışma: İki tablet alınımından 20,40,60 dakika sonraki davranışları. E.Ü Tıp Fakültesi Dergisi, 28(2), 1989, 597-604 Türkçe ve İng. Özet. Bibliyografya, | Türkiye makaleler bibliyografyası, 1989, 945
a.
tıp tıp
ing.
Asabileşmek | sinirlenmek, öfkeye kapılmak. | Esası değilse de tarz-ı cereyanı itibarıyla o bahislerden farkı olmayan bir ukde bugünlerde yine eydî-i (sic*) matbuatın asabileşen parmaklarında büsbütün düğümleniyor: lisan meselesi; bundan bihakkın bahse salahiyet o kadar şeraiti istilzam eder ki tadat edilse mubahis mahcup ve mütehayyir çekilmeye mecburdur., İbrahim Alaettin, | Tasfiye-i Lisan, Sırat-ı Müstakim, 1910, 3(54), 28-29 | Reşit Hüseyin, teminat verdi: -Hasta olduğuna inanmağa başladım, Leman... Garip bir titizliğin var., asabileşme..., ders nasıl olsa yandı..., | R N G, Tanrı Misafiri, 148 | O ana kadar sükutu tercih eden Muzaffer, birden asabileşti: (...)., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 46
f.
Asabileştirmek | Ya tanıştığımız muhterem hanımefendilerden biri, ki kadıncağızımı asabileştirerek bana azizlik etmek istiyor... Ya Pakize'yi yuvarlamaya azmetmiş bir çapkın... Vaktinde gözümü açtığım iyi oldu..., | R N G, Tanrı Misafiri, 52-53
f.
asabiyeci | sinir hekimi. | Asabiyeci Doktor Fahrettin Kerim psikolojik meselelerin halledilmemiş ve edilemez olduğu şeklinde tebliğ sahibinin iddiasını şiddetle reddederek gerek ..., | Sosyoloji D, 1943, C 2-3, 391 | Belediye reisi Fahrettin Kerim Gökay, ruh doktoru, asabiyeci, kendisine güvenim var; ileride bu eşsiz şehri korumak, yolunu sapıtmışları yola getirmek için gerekli tedbirleri alacağına inanıyorum., | G Duhamel, Yeni Türkiye, Bir Garb Devleti, 1956, 56
a.
asacak | havlu asacağı | havlu asacağı ayarlanabilir,13.9.2014, Tedy, Merter
a.
asakomak | Mustafa Çelebiyi Edirneye getirdiler. 'Hisarın burcundan aşağı asakodular.', | M Nalbantoğlu, 25
bf.
ASALA | Türk diplomatları katleden Ermeni tedhiş örgütü. | Asala alçağı kudurdu azgın / İnsanlık üstüne ediyor dizgin / Cani can almaya oluyor gezgin / Bakın hiç uğruna nice yanan var., | Develili, 80
kıs.a.
asalaklık -ğı
a.
asalak olma hali | parazitlik.
"İşte bu asalak tip haline gelir bu yoldan tekelci kapitalist. ve tabii asalaklığı ilerledikçe göze çarpar. Yahu bu adam oturuyor, hiç fonksiyonu yok.", Kıvılcımlı, FK ve T, 14"
asalaksal | Tufeyli | Ayrıca, dirimselciliğin yaratıcıları ve okurlarının aralarından derlendiği emperyalist asalaksal aydın sınıfı bu görevi sürdürmeye fazlasıyla ..., | GLukacs/AdnanTekşen, AklınYıkımı, 7.8.2014
s.
asaletleştirmek | -Edebiyatı putlaştırmayınız! diyenler vardır. Bilâkis, herkes kendi sanatını asaletleştirmeli, ehemmiyetleştirmelidir. Bugün bâzı muharrirlerin edebiyat aleyhtarlıkları bir yanlış anlama, bir | suitefehhümden ibarettir., A Ş Hisar, EK, 1953, 31
f.
Asaletmeab | Meşhur Middlebottom Dükünün yeğeni Emma Hawksby'nin meteliksiz olduğu ve kışları, asaletmeabın kuziniyle görüşmekten şeref duyanların sırtından geçindiği de malumuydu., | Bromfield, 136
a.
asaletname | İçinde şoförden başka, efendimize göz kulak olacak ve onun asaletnamesini imzalama salahiyetine sahip kıdemli vardı ve gözleri onun üzerindeydi., | İOAnar, GK, 98
a.
asalı | asası olan kimse, değnekli, bastonlu. | Bazen yurtlarından ayrılıp uzak diyarlara giden sırtları torbalı, elleri asalı, yürekleri düğümlü insanlara karışarak; -., | R H Karay, Anadoluyu gördüm, Guguklu saat, 58 MReşit
s.
asamblaj | 'assemblage İlk defa Jean Dubuffet tarafından 1953'te doğal veya hazır malzemelerin parçalarından oluşturulan sanat eserlerini tanımlamak için kullanılmıştır. Bazı eleştirmenler bu terimin, iki boyutlu olan kolajdan ayrı olarak sadece üç boyutlu nesneler için kullanılması gerektiğini ifade etseler de konuda ulaşılmış bir fikir birliği yoktur. Genel anlamıyla asamblajın, fotomontajlardan mekân düzenlemelerine kadar geniş bir yelpazede yer alan sanat eserlerini kapsadığı söylenebilir. wikipedia | Siemens Sanat'ta başlayacak Yaratıcı Asamblajlar: Estetik Ekonomiyle Buluşursa ya da Ortak Noktalarının İncelenmesi sergisi, imgenin temsili ve yeniden üretiminin arasında kalan kalıntılardan oluşan, sosyal üretimin değişen yapısının dil bilgisi ve pratik anlamları arasında bulunanları ele alıyor, | T, 3.2.2013
a.
ing.
Asamble | Assemblée. kurul. */
a.
fr.
asambria? | Kaptan dedi uşaklar, çikayiruz hamsiye / yağlandi ki felekler*, kaysun takalar suya / toplayin kalamari gidelim / siya siya / Yoroz açiklarinda edelim asambria, | FuatSaka
asana | Paris, İstanbul, New York fark etmez, yoga iletişim ağı sayesinde yabancılık çekmezler, aralarında Sanskritçe mantralar, Yoga asana pratikleri, Ayurvedik sağlık ve vejetaryen yeme içme ritüellerini paylaşır, birbiriyle anlaşırlar., | NGöle,T24, 4.11.2013
a.
asansiyon | Yüce dağ başında gerçekleştirdiğimiz bu şiirsel yazımızda zaman zaman bazı duygusal dekadanslar yaşayacak olsak da, önemli olan bir an sonra yaşayacağımız ani asansiyonlardır., | AyçaŞen, T, 11.4.2012
a.
asansör | [Ahmed İhsan, Avrupa'da Ne Gördüm, 1891, Nişanyan] âlet-i su'ûd. Yüksek katlı binalara inip çıkmak için kullanılan yürüyen oda.
a.
fr.
Asansörcü | Havadis apartımanda pek çabuk duyuldu; aradan çok geçmeden asamsörcü ile beyaz köpekli mütekait aktris kapıya gelerek başsağlığında bulundular., | Bromfield, 218 | Olay, 7 Aralık günü, saat 12.35'de cereyan etti. 12.25'te bütün şirket personelinin öğle tatili için dışarı çıktığını ve şirkette sadece iki polis görevlisi, bir asansörcü ve bir de bokçubaşının kaldığını önceden tesbit eden şakiler, saat 12.36'da şirkete yangın merdiveninden girdiler., | M Gezen, 1982, 47
a.
Asansörlü | asansörü olan, asansörü olan | Yalovanın Altınova ilçesinde, Marmara denizi kıyısında doğal güzelliklere sahip Hersek lagününün yüksek bir noktadan görülebilmesi için engelli bireyler de düşünülerek asansörlü inşa edilen gözlem kulesi tamamlanma aşamasına geldi., | YŞ, 16.8.2019, 17
s.
asansörlü | asansörü olan, asansörü olan, asansörü bulunan bina | Asansörlü apartmanlarda otursam, lağım kokmayan sokaklarda yürüsem, ablama bin tane ipek çarşaf alacak param olsa ben yine yoksulumdur., | Ş İşigüzel, EDK, 1996, 55 | Yalovanın Altınova ilçesinde, Marmara denizi kıyısında doğal güzelliklere sahip Hersek lagününün yüksek bir noktadan görülebilmesi için engelli bireyler de düşünülerek asansörlü inşa edilen gözlem kulesi tamamlanma aşamasına geldi., | YŞ, 16.8.2019, 17
s.
Asap bozucu | sinirlendirici. | Asap bozucu aynaları hemen ertesi günü indirtmeğe karar verdi., | Bromfield, 432
s.
asar-i atika
b.a.
eski eserler.
"Oysa ihtilal yalansız bir gökyüzü değil midir / Kötülükler Asar-i atika müzesine kalkar / Her şey bir kadının bembeyaz yüzüne benzer", Haydar Oğur, 1994, 82 "
asayişsizlik –ği | Öğretmenlerin, asayişsizliği ileri sürerek birkaç gün için de olsa, üniversiteyi kapatmaya kalkmaları öğrencilerin boykotu kadar zararlıdır., | Taray, 111 | Öte yandan Osmanlı Devleti'nde özellikle 19. yüzyılın sonlarında | her suça hapis cezası verme düşüncesi mahkûmların sayısını arttırmış, bu durum ise hapishanelerin kapasitelerinin yetersiz kalmasına neden olmuştur. Hiç kuşkusuz bunda son dönemde yaşanan savaşlar ve bunun neticesinde ortaya çıkan asayişsizlik oldukça etkili olmuştur., | Tüzün, Akçaabad hapishanesi, Özeti
a.
asayişsizlik | Öğretmenlerin, asayişsizliği ileri sürerek birkaç gün için de olsa, üniversiteyi kapatmaya kalkmaları öğrencilerin boykotu kadar zararlıdır., | Taray, 111
a.
Asbest | mineraloji. Fr. Asbeste. Tremolitin bozulmasından oluşan, lifli, kırılmadan bükülebilen ve ateşte niteliği değişmeyen bir mineral, taş pamuğu, kaya lifi.
a.
fr.
Asbestli | Asbest içeren. | Rüsup asbestli bir Goock tigeline nakledilir, kurutulur, hava banyosunda heyeti umumimiyesi sarı renkte görülünceye kadar yakılır, tartılan baryum kromatın her 1 miligramı 0,542 milgram baryum iyonuna tekabül..., | MTAE Mecmuası, 1946, 159 | Ankara'da asbestli boruların değişimi için ilk adım atıldı. Ankara'nın ve çevre illerin temiz suya kavuşması ile asbestli borulardan kurtulmasını önceleyen, toplum sağlığı açısından kritik olan yatırımların acil yapılması için istenen kredi talebi 2019 yılında AKP'li ve MHP'li üyelerin çoğunlukta olduğu Plan ve Bütçe Komisyonu'nda uygun görülmüştü., | Cumhuriyet, 12.5.2020
s.
fr.
asdvadzaşunç | erm. Allahın soluğu | Kitabı elime aldım. Eskimiş, Ermenice bir Asdvadzaşunçtu bu. Tam çevirisi 'Allahın Soluğu' yani Kutsal Kitap., | MEsayan, T, 9.9.2012
a.
ASEAN | ASEAN (Association of Southeast Asian Nations) Güneydoğu Asya Uluslar Birliği, 8 Ağustos 1967'de Vietnam Savaşı'ndan kaynaklanan komünist genişlemeye karşı olarak, Bangkok'ta, Filipinler, Malezya, Tayland, Endonezya ve Singapur arasında kurulan uluslararası örgüt. 8 Ocak 1984'te Brunei Darussalam, 28 Temmuz 1995'te Vietnam, 23 Temmuz 1997'de Lao PDR ve Birmanya ve 30 Nisan 1999'da Kamboçya da örgüte katılmıştır. | Türkiye, burnunun dibinde olan AB ile ilişkilerini askıya alarak, Müslüman oldukları gerekçesiyle, 10 bin km. uzaklıktaki ASEAN'la ilişki kurmaya kalkarsa, bu ilişkiden elle tutulur bir yarar sağlayamaz., | FAkçay, T, 17.8.2015
kıs.a.
asefi gül
"Hicrân yelkeniyle bahre dalarım / Asefi gülll gibi açıp solarım / Çalgıcıyam meyle davul çalarım / Gelen muhabbete meydanımız var.", San, Hicran3i, 142"
aseksüel | Döpiyesleriyle, saç modelleriyle Ankara'da bürokratlar, bürokratların eşleri, Anadolu'ya yayılan öğretmenler, çok erkeksiler ve tümüyle aseksüeller. Davranışlarıyla, konuşmalarıyla tamamen aseksüel, robotik bir Kemalist kadın var., | ., | | http://t24.com.tr/k24/yazi/ceberut-devlet-kaybolmadi,235, 8.5.2017
s.
Asemptomatik | Tıpta, bir hasta hastalık mikrobunun taşıyıcısıysa ya da hastalıkla ilgili belirtiler göstermiyorsa, hastalık asemptomatik hastalık olarak kabul edilir. Asemptomatik enfeksiyonlara, subklinik* enfeksiyonlar da denir. Wikipedia, 27.3.2020 | Sorun asemptomatikler ile kuluçka döneminde tanı almadan bulaştırıcı olanlar gibi duruyor..., | K Beşirli, 26.3.2020, Töl vatsapı
s.
asena | 1. özel isim. 2. Göktürklerde hakan ailesi? 3. Milliyetçi, ülkücü /(MHPli) kız veya kadın. | MHP'yi taşıyan dalga çekilince geriye sarkık bıyıklılar, bozkurtlar, Asenalardan ibaret olan iç cemaat kalmıştı., | YOğur, T, 24.5.2011 | Ama şimdi, mum ışığında duvara yansıyan elinin gölgesiyle neredeyse bir kurt yapıyor. Hatta, artık, Asena ya da Börte Çene., | LeventYılmaz, T, 3.8.2011
Asena | Kadınlar da vardı o zamanlar bacıları, asenaları, gökçeleri vardı. İftira edilmeyen, çamur atılmayan, herkesin arkadaşlarını, bacılarını, gökçelerini başlarının üstünde Tanrı dağının doruklarında tuttukları zamanlar., | Hilal Göktepe, 14.8.2021 watsapp, milliyetçi akademisyenler
a.
Asenkron ders
aset
a.
ing. asset
Asetat | Oysa hiç kimse, bir sigara filtresinin (selüloz ve asetattan üretilen bu atığın); iki yıldan önce çürümediğini düşünmüyor., | Y Ural, Temel Reis, 14
a.
asetilsalisilik | Formülü: Her bir enterik kaplı tablet etkin madde olarak 81 mg asetilsalisilik asit içerir., | Ecopirin Pro, 01.06.2017
s.
asfail k.a. | ...şahlarından Asfail nam hükümdarım. Her defa bu höcreye gelip kalanlara evlâdımı emanet verir giderim. Anlar Allah emanetine hiyanet edip oğluma el uzadırlar. Ben dahi onları katlederim. Şimdiden sonra var, sana bütün ilimler açık olsun' diye dua edip evladını alır kaybolur., Evliya C?lebi Seyahatnamesi, 1944, C 3-5, 113
asfalya | sigorta | Sen sigorta dersin biz asfalya deriz, | YÖzdil, H, 11.8.2012 | Anneanne şimdi konuşturma beni, siz çok iyi evlilikler yaptınız sanki. | Edepsizleşme, attırma benim asfalyalarımı. Lafımı dinle., | Ş Burcuoğlu, Kocan Kadar Konuş, İstanbul2014, 10
a.
Asgari ücretli | Zonguldak'taki kömür amelesi sola karşıdır da, bu kömürlerin yandığı lüks apartımanlarda oturan hotsosyete mensupları solculuğa özenmektedir. Solculuk, asgari ücretli ameleler arasında değil de, bin lira gündelikli bazı mühendisler ..., | N Kirişçioğlu, 12 mart (İnönü-Ecevit) ve 1960 tahkikat encümeni raporum, 1973, 241 | Solculuk asgari ücretli işçiler arasında değil de 1000 TL. gündelikli bazı mühendisler arasında rağbet bulmaktadır. PARTİNİN ADI Türkiye İşçi Partisinin ismi gelişi güzel verilmiş değildir., | N Kirişçioğlu, Partilerimiz ve liderleri, 1975, 192
s.
asgarileştirmek | Tarihin yönü' ve 'insanlığın geleceği' uğruna, sol da ahlâkı görelileştiren, asgarîleştiren, önemsizleştiren bir tür Makyavelizmi benimsemedi mi? | , | HBerktay, T, 29.10.2011
f.
asgın | Nedîmin deveyi yederek konağın kapısından meyus ve asgın bir suratla girdiğini gördü., | Hikaye-i Şâbûr Çelebi, ikinci tabı, İstanbul 1341-1925; çevriyazı MehmetAsaf, İstanbul 1996, 21
s.
ashab-ı kehf
b.a.
yedi uyurlar
ar.
Ashab-ı Kehf uykusundan uyandır bizi /Ölümsüz sevdalarla donandır bizi 18
ashab-ı suffâ
Bir yanda Hücre-i Saadet / Bir yanda Ashab-ı Suffâ yatar / Gece gündüz ilim ibadet / Ashab-ı Suffâdan hazır kıtalar 53
ası çal | Türkler Anadolu'ya geldiklerinde göçebe hayatı yaşıyorlardı. Yani yürüktüler. Çal isimli biri, gurubu ile obadan ayrılıp; suyu bol, çok geniş otlakları ve ormanı olan bu yöreye yerleşir. Geleneklerine aykırı hareket ettiği için obanın diğer üyeler tarafından yerleştikleri yöreye Asi Çal adını takarlar. Yıllar ilerledikçe yerleşik düzene geçmenin çok iyi bir yaşam şekli olduğu anlaşılmaya başlayınca, obanın diğer üyeleri de pey der pey buraya yerleşmeye başlarlar. İlk hareketi başlatan Çal'a övgü olarak köyün adı Çalkebir (büyük Çal) olarak değiştirilir. Yüzlerce yıl bu isimle anılan, birçok anıyı barındıran köyün adı yerleşim alanlarının isimlerinin Türkçeleştirilmesi zorunluluğu nedeni ile belediye meclisi tarafından bu dönemde Boğaziçi olarak değiştirilir. Ayrıca yine bu dönemde hayli kitabı olan bir kütüphane, mezbelelik olan bir alana çamlık parkı ve köyün çok ihtiyacı olan genel bir tuvalet yapılır., | asicaldan, 1.2022+
a.
asıca / -esice | Hay şişecise kız, hay! / Oğlanın başına getirdiklerine bak o kara topraklara giresicenin. // Hiç mi can acısı öğrenmemiş canına kurtlar düşesice Şemsettin? , | ACılga, Sıpanın, 11/40
asığlanma-Asılıvadı İnönü Ans, 1949, C 23, 447
asık surat | asık suratlı, neşesiz, keyifsiz | Eşeklerin güler yüzlüsünü görmemiştim, bilmiyordum ya, dayımın eşeğinin asık surat durduğunu düşündüm., | ACılga, Sıpanın, 7
z.
asıkça | İlla velakin, adamın suratı asıkçaydı., | İOAnar, GK, 144
s.
GTS-
asıla asıla | Yeter ki Zap suyunun, o şimdi bir tel çekilip, karşıdan karşıya asıla asıla geçmeğe çabalanan noktasına bir köprü oturtulsun..., | Mukbil Özyörük / H Pulur Mil, 11.4.1968, 30
z.
asılabilir | Masa saati asılabilir 20.99 tl, | 31.12.2018+
s.
asılakalmak | Ortalık ağarmaya başladı. Dolun ay batamaz bir türlü, asılakaldı bir dağın doruğuna., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 26
b.f.
asılı | Salt dümbeleğin derin düm-dümleri asılı kaldı havada bir süre daha. Uzak ve boğuk., Yarı saydam, 52 | Yaşlı çınarlara asılı / Ağların ardından / Kızıl güneşler batarken / Tüm sıcaklığın / Çiçek kokulu vücudun / Benim olacak., | İ A Çakan, 7 | Elimde karanfiller rengarenk durur / Şarkılar sıralıdır her yaprağında / Boynumuzda asılı ümitler korur / Sen de bu ümitlere dalıver kardeş, | Latife Çelebi, 1966, 96
s.
asılış | Omuzuna attığı çantasıylabisikletine binişini, ardına bakmadan, ban veda etmeden, fotoğrafımı bile çekmeden pedallara asılışını, kayısı ağaçlarıyla dolu tarlada kendini kaybedişini üzüntüyle izledim., | F Ulay, 1988, 95
a.
asılıvermek | Hayat, / Bir ışık dizini, / Zamana asılıveren / Doğum-ölüm arası,-., | Reddy/İslam, 2000, 29
bf.
asılıvermek | ve sucu görmeden at arabasının ardına asılıveren / el örgüsü koyu renk kazaklar giyen, | MG, 84
b.f.
asılmadık | asılmamış | Asılmadık bayraktan ümit kesilmez, | M, 26.6.2016
s.
asılmak –e | Çekmek | Boğazıma sarılmış bir el var, demiş kısık bir sesle Keloğlan; beni başka diyarlara asılır. / Gizli el boğazına sımsıkı sarılmış da Keloğlan'ı başka diyarlara asılırmış. / El, birden boğazını sıkmış da Keloğlan'ı çadırın dışına çekmeye başlamış. Nefesi daralmış, gözleri kararmış, bastığı yeri görmez olmuş Keloğlan. Bir enkaza varmış da altına girmeye çalışırmış. Meğer, el onu aşağıya asılırmış., | H Aycın, Esrarname, 112 / 123 | Israr etmek. | Oğlan cevap vermedi. Kız asıldı: -Etmiyeceksin değil mi? Söz veriyorsun, kavga etmiyeceksin Hasan âbiyle değil mi? , | O Kemal, 1969, 16 2. Şut çekmek. | -İki metreden topu sokamadı kaleye be!. – Beş yaşındaki çocuk sokardı... –Bırak beş yaşındakini, kör olsa sokardı şerefsizim... - Hayvan. Boş kaleye şut asılıyor., | O Kemal, 1969, 34
f.
asılmak | 6. Bir şey isterken karşısındakini tedirgin edecek derecede üstelemek, ısrar etmek, ileri gitmek | +Kız asıldı: -Etmiyeceksin değil mi? Söz veriyorsun, kavga etmeyeceksin Hasan abiyle değil mi? , | O Kemal, 1969, 16
GTS+
asım | Asma işi | [T]ürkçe ve İngilizce yazılı tabelaların asımı tamamlandı., | Fatih, yıl 7, | 41, Ocak2012
s.a.
Asırdide | asır-dîde | asır görmüş, çok yaşlı. | Hisarda eski bir yalının küçük bir ormana benzeyen bahçesi. Ali Feridun kendi kendine asırdîde ağaçların arasında dolaşıyor., | Güntekin, SY, 150 | Yabancı bir şehirde, kayınpederi olan asırdide ihtiyarla yapayalnız; oğlunun cesedine sahip olmanın vereceği acı teselliden bile mahrumdu. / Asırdide salıncaklı koltuğunun yokluğunda, devrilmiş bir taş seçmişti; kucağında kitabını açmış, Akdenize bakıyordu., | Bromfield, 393/471 | Öğle yemeği, her zaman olduğu gibi, etrafı mükemmel surette teçhiz edilmiş yiğit askerlerle çevrili, asır-dîde bir handa yenildi., | KH, MAM, 1998, 11
s.
Asırlık | Ellen'ın bu hususiyetlerinin müsebbibi olsa olsa, bulanık camlı gözlüğünün arkasından onları sıçan gibi gözleyen asırlık ihtiyardı. 410
asıvermek | Bu ne iman, bu ne güçlü iman idi ki bedeni, aklı, nefsi çengele asıveriyordu da şuurunun tâ derinine, varlığında ne varsa hepsinin temeline yerleştirdiği, terkedilemez kıldıkları ortaya çıkıveriyordu..., | Nazik Erik, 34 | Sonra da, sırtındaki ceket eskisini çıkardı. O giysilerin arasına asıverdi., | O Şahin, 1999, 63
bf.
asıya / -esiye ek | oraya varasıysa: oraya varıncaya kadar 2.5.2016 | Söylendiğine göre bu atışlar, sağ, sağlam, ayakta duran tek bir kişi kalasıya sürüp gidiyormuş., | B Karasu, 89
âsî Fıtnat rahmete olmaz mı şayân ey Hüdâ? */
Asîde | Fahire asîde pişir diye bağırırdı // asîde tam dişine göreydi, | MG, 78-79
a.
asifinik | Kurtların ölmesi için asifinik döktüm yaraların üstüne., | M Yağmur, 1957, 29
a.
asil | asl | Asil azmaz bal kokmaz yün bulaşmaz ipek yanmaz ördek ıslanmaz altın paslanmaz., | Ahmet Remzi Pijli, 7.10.2016
ar.
Asilce | ...İsteklerimizi değiştiriyor ve azaltıyoruz. Yeter ki bu kâbus geçsin!' diyebilseler şereflerini yeniden kazanmış olurlardı. Hem de, ne kadar görülmemiş şekilde ne kadar asilce!, | Loti, CCT, 49
s.
asileşmek | Duyacağım sözler ya da önereceğim adımlar yaşamın bencil çarkını bizim lehimize döndürecek mi? Ya da dindirebilecek mi birbirimize iyice asileşen ruhumuzun çığlığını? , | N A Gökduman, 55
f.
asileştirmek | İsyancı kılmak, isyan edici hale getirmek | Suyu asileştiren */
f.
asilleştirmek | O da söylüyor; asil bir erkek, soyu ünlü olmıyan bir kızı da alabilirmiş, karısını kendi asilleştirirmiş, soya bir zarar gelmezmiş bundan., | P Merimée, Sabiha Yağızlar, 1944, 7 | Camille yalnız olunca, günaydın demek istemiyen küçük kıza benziyor, yüzü çocuk çehrelerini asilleştiren insandışı bir saflık ifadesi, bir melek sertliği ile çocukluk haline dönüveriyordu., | Colette, Dişi kedi, 1954, 77
f.
asillik –ği | Milli asillik ve alaturka, | Cemil Seno, Cm, 23.10.1942 | Kelimenin asillik kazanması veya düşkünleşmesi Dilde birtakım kelimeler bayağılaşıp düşgünleşir, birtakımı da asillik kazanabilir; bu oluş ya benzetme veya eğreti alma yoliyle başlar; (kaltak) ve (kıç) gibi., | B Atalay, Türkçede kelime yapma yolları, 1946, 67
a.
asillik | Milli asillik ve alaturka, | Cemil Seno, Cm, 23.10.1942 | KELİMENİN ASİLLİK KAZANMASI veya DÜŞKÜNLEŞMESİ* Dilde birtakım kelimeler bayağılaşıp düşgünleşir, birtakımı da asillik kazanabilir; bu oluş ya benzetme veya eğreti alma yoliyle başlar; (kaltak) ve (kıç) gibi., | B Atalay, Türkçede kelime yapma yolları, 1946, 67
a.
asilzadegân
a.
asil soylular.
"Kıyafeti: Bosna asilzadegânı gibi sırmalı çuha esvap, başında ipek sarık, belinde ipek kuşak, silâhlık, mücevherli piştov ve hançer.", M Celâl, Demirbaş Şarl, 3"
asimetrik | mat. asymétrique | 1. Bakışımsız 2. Eşitsizlik, ölçü uygunsuzluğu | Asimetrik tehdidin, en azından terörist gruplardan geldiğini biliyoruz. | , | Lale Kemal, T, 3.11.2010 | asimetrik savaş | savaşan tarafların güç, silah vs. bakımından birbirinden farklılığı, eşitsizliği.
s.a.
fr.
asimilasyoncu
1. a. biyo. özümlemeci. 2. a. dilb. benzeşmeci. 3. a. Farklı kökenden gelen azınlıkları veya etnik grupları, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etmeci.
s.
ing.assimilation: özümseme + tr. -cu
Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu demokratlaştırılmalıdır. Bu yasanın, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine ve Helsinki Belgesine aykırı olan şoven-asimilasyoncu 89 cu maddesi ilga edilmelidir.", Nail Güreli, İki 1 Mayıs, 1979, 81 || Asimilasyoncu model, bazı modern Rus liberalleri tarafından savunulmaktadır. Batı'da popüler olan Ernest Gellner ya da Benedict Anderson kuramları gibi kurgucu (constructivist) milliyetçilik kuramlarını benimseyerek, bu kuramcılar, milliyeti vatandaşlıkla özdeşleştirmekte, Rusyada mevcut olan federalizm sistemini şiddetli bir şekilde eleştirmekte ve bu sistemin toplumu ve ülkeyi parçalamaya (sic) sürükleyeceğini ileri sürmektedirler.", TUBA, 1977, 401
asimilasyoncu | Bu anlayış bizde, sağ olsun sol olsun siyaset anlayışına sinmiş, bir bakıma asimilasyoncu denebilecek bir anlayıştır. | , | N Yağcı, T, 3.9.2011
s.
asimilasyonist | İng. Bk. Asimilasyoncu | Bir dilin öğrenilmesinin, bir başka dilin öğrenilmesini güçleştireceğine, çocuğun kafasını karıştıracağına ilişkin yaygın olarak kabul gören kanı, asimilasyonist devlet politikalarının ürünü olan ve tek dilli eğitimi meşrulaştırmak üzere kullanılan bir mit olmaktan öteye gitmez., | Müge Ayan Ceylan, T, 17.3.2012
s.
ing.
asimptotik | Doğru/yanlış gibi epistemolojik ayrımları bilime bırakıp etik (felsefe), yani iyi/kötü ve estetik (edebiyat, sanat), yani güzel/çirkin alanlarına gelirsek yine nihai bir kesinlik beklenmese bile, tasarım ve planda olduğu gibi performatif ölçütler de işe yaramayacaktır; kesinlik aramadan asimptotik eğilimleri saptamakla yetinilse bile yaşama biçiminin, sanat eserinin ya da bilim kuramının yerindeliği ve elverişliliği sözkonusu olamaz, bilim insanı, filozof ve sanatçının yaptığının anlaşılması ve anlatılmasıyla yetinilebilir ancak. İhsanBilgin, T, 8.8.2012
s.
asimülatif | Cumhuriyetin asimülatif yorumlarıyla oluşmuş, 80 yıldır görünme ihtimalinin tamamen biçilip yok edildiği simülatif bir dindarlık olarak., | BKarakaş / DCündioğlu, R, 8.12.2012
s.
asimülatif | Şu anda Türkiye'de yaşanan dindarlığı nasıl tanımlıyorsunuz?
s.
asist | futbol yardım | Guti'nin asistleri, Querasma'nın driplingleri -şutları aklınızı başınızdan mı aldı yoksa? , | FUraz, T, 6.10.2010 asist etmek | assist türk etmek | Herkesin heyecanla beklediği Yeni Anayasa'yı, umulan radikalliklerden budamak üzere CHP'yi, MHP'yi ve BDPyi asist ederek, 330'un altında kalmayı yeğliyorlardır belki de, böyle mahsus yaparak., | NÇınar, T, 18.4.2011
ing.
asit önleyici
asit önleyici */
Asit pikrik | Hakikaten de rutubetli gece havasını, hafif bir asit pikrik kokusu doldurmuştu., | Bromfield, 380
a.
âsitanî | Onun asitani çevresinden asla ayrılmazdı., | İ Alanka, 41
s.
asitçi | / | asit kullanan kimse | Asitçi enişteye 9 yıl hapis, | 2.12.2016 basın
s.a.
Asitfenikli | Pireleri olduğu için onu asitfenikli sabunla yıkamıştık., | Bromfield, 296
s.
asitfinik –ği | Ağlama hâlâ devam etmektedir, neden bu kadar ağladığını çocuk kafasıyla anlamaya çalışan Höranım; birden, ana bunun kulağında bir şeyler kımıldıyor diye bağırır. Çocuğunu kucaklayan Emine durumu anlar: çocuğun kulağına kurt atmış. Koyunların kuyruklarına kurt attığındaki çözümü Mustafa'nın kulağına da uygular, yani kulağa asi[t]finik (naftalin) basar. Bir an için feryadı daha da yükselen Mustafa'nın sesi kesilir ve uykuya dalar., | asicaldan, 3.3.2017
a.
Asitlik | Közlenmiş patlıcan konservesi içindekiler: Közlenmiş patlıcan (%91), su, deniz tuzu, sarımsak, şeker, asitlik düzenleyici (sitrik, asit), antioksidan (askorbik asit)., | Yurdum Közlenmiş Patlıcan ambalajı, 16.12.2021+ | salatalık turşusu içindekiler: Salatalık (%55), su, sirke, tuz, stabilizör (kalsiyum klorür), kırmızı kapya biber şeritleri, asitlik düzenleyici (sitrik asit), sarımsak (%3), acı biber, sarımsak aroması. Ambalajından, 19.12.2021+
s.
asker kıyafetli s.
s.
askeran
"Her dağda askeran onlarca Behzat yakar", Haydar Oğur, 52"
askerce | 1. Asker gibi 2. Z. Askere yakışır biçimde, askercesine | Kezban da atına bindikten sonra, ikisi birden Zeynep Kadını askerce selamladılar., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 73
s.z.
BTS++
Askercesine | Ben bunu bazı kere 'Kadın ninemin değneği!' diye oradan alarak omzlar, askercesine oynardım., | M Naci, 1969, 21
z.
askercik –ği | Ve kızgın ellerine düşen zavallı askerciklere de bütün yüreğimle acırım. Fakat, kin ve öfkelerinin bütün yıkıcılığını ve umutsuzluğa bulanan intikam isteklerini de çok iyi anlıyorum., | Loti, CCT, 47
a.
askercilik –ği | 1. askerci olma hali 2. Bir tür çocuk oyunu | Aslında ben daha güzel ölürdüm / arka bahçede askercilik oynarken / tahta tüfeğimle toprağa uzanır / annemin sesiyle doğrulurdum hemen / -Çabuk kalk üstün kirlenecek hınzır!, | Sunay Akın, | Cephede, | Makiler, 1989, 46 | 3. | askerlik. | Ben dokuz yıl askercilik ettim. Tam dokuz yıl. Galiçyadan Yemene kadar dünyayı dolaştım. İnsan gördüm. Şehirler, vatanlar gördüm. Böyük, akıllı adamlarla görüştüm. Bu sebepten çavuşluk aldım., | Yaşar Kemal, Denizler kurudu, 1985, 50
a.
askerlendirmek | Nato askerlendirdi., | Gürsel Tokmakoğlu, HaberTürk TV, 9.8.2023, 22.27
f.
askerleşmek | asker tavrı geliştirmek | 1990'lar ve 2000'lerde, Türkiye'de ve dünyada, askerlerin sivilleşmesini tartışırken, belki de artık, tartışma konusunun değiştiğini, yeni tartışma alanının | sivillerin askerleşmesi olduğunu gözönüne almak durumdayız., | SezinÖney, | AskerleşenSiviller/SivilleşenAskerler, | T, 12/13.1.2012
f.
askerlik | dövizli askerlik | ask. Belli mikdar döviz ödeyerek askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılma. | Parası olanlar dövizliden yararlansın diye okulu bitince yurtdışına yollamanın planını yapıyor daha şimdiden 17-18 yaşındaki oğullarının., | DOral, T, 27.8.2012
a.
askerlikçi | 1. Askerlik dersine gelen öğretmen | Askerlikçi yüzlerimize bakarak numara verdi., | Hikmet Uluca, | Günlük, | 5.5.1948 2. | ...askercil yani militarist değildi. Askerlikçi hiç değildi; bu görevin hafif alınmasını istemezdi. Buyruları kanı verici, kesin; zaman zaman alışılmamış deyişleri kapsayan türdeydi. Çok buyru çıkaracağına «yerinde gördüğü eksiklikleri anımsatıp komutanlara yapacaklarını telkin ..., | Celal Erikan, Atatürkçülük: (Kemalizm), 1974, 103 | Fakat bu sefer de başka kurnazlıklar getirildi: Birinci sayfasından başlayarak yeni insan tipini özel girişimci, askerlikçi, 'bize düşen ödevler'i titizlikle yerine getirici bir biçime sokmakta, yurttaşın devlete karşı ödevlerini ayrıntılarıyla ele almakta,-, | F Baykurt, Şamar oğlanları, 1976, 149 | İkisi de 19'unda, ikisi de yakışıklı. İkisi de aynı sınıfta. Buralarda | ergen denen kızılcıkların arasına giderlermiş. İnsana sevi basar da gitmez mi? Ama nerde bunu anlayacak çevre? Askerlikçi Fuat Tekin kızıyormuş. Basılacakları söyleniyor., | F Baykurt, Özyaşam: Köy enstitülü delikanlı, 1998, 127
a.
askersel | Askersel yapıyı kırmaya girişmiş birinin, bu noktaya gelindikteki yaklaşımı bu tarzda olamaz., | NÇınar, T, 13.1.2012
s.
askersever | Başta Cumhuriyet, sivilsavar ve askersever basın Et-Balık Kurumu'nun makinelerinde | kıyma haline getirilmiş üniversite öğrencilerinden söz ediyordu., | MBelge, T, 15.4.2012
s.
askı | askıya çıkarma bk. askıya alma, askıda bırakma, oyalama. | AB Bakanı Volkan Bozkır'ın izlediğim Viyana temaslarına da yansıdığı gibi, iki taraf da 2012'den sonra ortaya çıkan ilişkileri askıya çıkarma sürecini bir daha yaşamak istemiyor./Şunu belirtmeliyim ki, eğer algıyı düzeltecek adımlar atılmaz ise bu kez ilişkiler askıya da çıkamaz noktaya gelir; zayıflayan bağlar dolayısıyla kopar., | M Sarıkaya, HTürkG, 17.4.2016 | askıda ekmek/iyilik deyim | ücretsiz, meçhul birince ücreti ödenmiş. | İhtiyaç sahiplerine 'askıda iyilik' var projesi, | DrilişP, 28.5.2016 | Askıda tatlı, askıda ekmek, askıda simit!, | 5.3.2022 Üsküdar
s.a.
askı olmak
"Biz de burda uğraşalım küfür yiyelim askı olalım milletin diline düşelim hey yavrum hey", @Efsun02277170XX, 21.4.2024, X"
Askılı | 1. Dar sofaya açılan kapıdan da başı sargılı, kolu askılı, koltuk değnekli, peştamala sarılı beyaz sakallı ihtiyarlar, siyah bıyıklı delikanlılar, yüzleri örtülü kadınlar görünüyor, kapanıyordu., | H E Adıvar, Dağa çıkan kurt, 1963, ? | 2. | Hizmetlerimiz (...) Askılı tekstil taşımacılığı (...) Ambalaj, paket, montaj ve demontajı, | İstanbul Trans Evden Eve Nakliyat, Nisan 2022+
s.
Askılık –ğı | 1. portmanto | Kabanımı askılığa astım, çantamı yere bıraktım. Aynadaki yansıma takıldı gözüm. Böyle bir ayna almalı eve. Hatta üzerine | Kıyafetini düzelt yazmalı., | B Çelik, 2007, 49 2. | 4+. Avukat ve noter vs. yazıhanelerinde numaratör ve kaşelerin asıldığı 15-20 santim uzunluğunda ağaçcık | Askılık Numaratör ve kaşe askılığı, | KemalMatbaacılık ilanı, Nisan 2015 | Şaşkınlığı yerini korkuya bırakmaya başladığı vakit apar topar odadan çıkmaya çalıştı ancak bu duruma bir de telaşlı insanlara özgü körlük eklenince ayağı, ayaklı elbise askılığına takıldı ve odanın ortasına yüzüstü kapaklandı., | A Özalp, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019, 27
a.
GTS+
Askıntı | Fakültede okunanlar ne kadar teorik ve ne kadar askıntıdaydı!, | S Karakoç, Hikayeler II –Portreler, 22
a.
askıntıda | askıda, muallakta, belirsiz. | Güneydoğu meselesinde bayram yapılıyor, bitti çözüldü şeklinde. O kadar ki muhalefet yapmanız ihanet ediyormuşsunuz tepkisine muhatap oluyor. Fakat işin gerçeği henüz askıntıdadır., | 30.3.2013, | http://www.habervaktim.com/haber/320121/karakoctan-bomba-aciklamalar.html, 3.8.2015g
z.
Askısız | 1. Yine gençler genellikle, işlenmiş olan askılı veya askısız kombinezon altına fanilâ da giyerler., | N Görgünay Kırzıoğlu, Erzurum merkez ilçesi ile civar köylerinde kadın giyimi, 1973, 100 | Strapless gown = askısız elbise anlamını taşır . Strap (1) askı (2) saman sapı anlamlarını taşıdığı için strapful gown = (1) askılı elbise, (2) saman dolu elbise şeklinde kelime oyunu yapılmakta., | Dil D, 1996, C 45-50, 70 | 2. | askılı ve askısız tekstil taşımacılığı, | 2.6.2022, araba üstünde
s.
askısızlık –ğı | partmantonun, askılığın bulunmaması hali | +Yoktu ama, yıllar yılı kış, yaz, bahar, şaraphanenin sıvaları dökük bu kirli duvarları, ayıp resimlerle yazılar dolu pis duvarları, yağlı peykeler arasında kendilerini yerli filmlerin ünlü jönleri, ya da İstanbulun büyük kulüplerinin yüzbinlik forvetleri sanıp, şaraphanenin sigara dumanı yüklü havasında salladıkları palavralarla, tepe saçları dökülmüş, çoluk çocuğa karışmış orta yaşlı esnaf müşterileri sinirlendirdiklerinden habersiz müşterileri ona, duvarların badanasızlığı, peykelerin kirliliği, hele hele şaraphanenin askısızlığını hatırlatmamışlardı ki!, | OKemal, 1966, 52
a.
TDK-
askıya doldurmak | On bardak tavşan kanı çayı askıya dolduran / bizim kara oğlan / yine omuz başından / arkasına bakıyordu, / ama artık / toslayacak kart akasya ağacı aramıyordu., | H N Erer, HM, 1962, 46
asklepios | Sağlık ilahı | Çok çalışmıştım, ama işte buraya kadarmış. Benim Asklepios'a bir horoz borcum da yok (tam tersine)., | HBerktay, T, 1.5.2013
a.
yun.
Asklepios | sağlık tanrısı | 1981 yılında Perge Antik Kenti'nde gövdesi bulunan sağlık tanrısı Asklepios'un oğlu Telesphoros heykelinin kayıp başı 34 yıl sonra bulundu. / MS. 2. Yüzyıla tarihlenen sağlık tanrısı Asklepios'un heykeli bulunduğunda, ayak ve gövdeye yakın iki parça ve bunlara ekli küçük bir çocuk vücudundan oluşan heykeldeki çocuğun kafası yoktu. | , | Arkeofili, 17.12.2015
a.
askorbik | MUCOVİT-C etkin madde olarak asetilsistein ve askorbik asit içerir. MUCOVİT-C yoğun kıvamlı balgamın atılması, azaltılması, yoğunluğunun düzenlenmesi ekspektorasyonun kolaylaştırılması gereken bronkopulmoner hastalıklarda, bronşiyal sekresyon bozukluklarının tedavisinde kullanılan mukolitik bir ilaçtır.26 Şub 2013
s.
Asla bağımsız koğuşta değil, 105 gündür tekli hücredeydim. ., | Y Bayer/Pınar Aydınlar, Hr, 29.8.2018
aslan ağzı II birl. | Kaplıcalarda ve havuzlarda içinden havuza su akan aslan başı şeklindeki delikli taş. | Aslanağzı hiç boş kalmıyor / ...Havuzun en sonunda 'aslanağzı' denilen küçük bir havuz var. İki aslan kafası heykelinden şifalı su geliyor. Hamamın en gözde ve sıcak yeri orası. O yüzden hiç boş kalmıyor., | Sabah Tatil, 10.3.2019, 3
a.
aslan I | kedigillerden ormanların kıralı. | Aslandır kuyruğu noksandır... | Oğlum aslandır / kuyruğu noksandır., | 26.03.08, Hilal Saytekin, Merter. 64 yaş
a.
aslan II Galatasaray futbol takımı | Aslan yolunu çizdi., | M, 23.8.2011
Aslan parçası | çok güçlü kimse, çok cesur, aslan gibi, çok cesur. | Gelelim bizim aslan parçalarına., | Arda Alan, T, 14.10.2011 | Hasan da: 'Allah senin gibi aslan parçalarını aziz milletimize bağışlasın...' dedikten sonra Ali herkesle vedalaşıp Trabzona doğru yol almaya başladı., | Kadir Aydoğan, Son Çare, Kurtuluş, 60
a.
aslanağzı
a. bitk.
aslanağızları eskileşti
Aslanağzı / aslan ağzı birl. | 1. İki çenekliler sınıfından, renk renk kokusuz çiçekler açan bir bitki. Anthirrhinum. 2. | Bu bitkinin, iki dudak biçimindeki şeklinden dolayı halk arasında | anasına babasına pay veren diye anılan çiçeği.
a.
aslanca | aslan gibi. | Türkün yüzünü, kuvvetli endamını, pırıltılı kostümünü, zarif tavırlarını, kibar gülüşünü, aslanca kükreyişini fırçayla göstermek mümkündür. Fakat pek güç olan, Türkün özünü göstermektir. Bu öz, ayışığı gibi görülür fakat gösterilemez, Fransız Ressam Alexandre G. Decamps-1830 | Atını sürdü suya / Aslanca ulu başbuğ., | V C Aşkun, 36 | Türkün yüzünü, kuvvetli endamını, pırıltılı kostümünü, zarif tavırlarını, kibar gülüşünü, aslanca kükreyişini fırçayla göstermek mümkündür. Fakat pek güç olan, Türkün özünü göstermektir. Bu öz, ayışığı gibi görülür fakat gösterilemez, Fransız Ressam Alexandre G. Decamps – 1830
s.
aslanlaşmak | yiğitleşmek, korkusuz duruma gelmek. | +Kabarır kabarır, taşar hırsın / Aslanlaşırsın, kartallaşırsın, / Karşına kim çıksa savaşırsın / Aklına ne cihan, ne can gelir., | M Çınarlı, 62
f.
GTS+
Aslanlı | aslan figürlü. | Divan görüşmeleri ile arz odasından kurtulur kurtulmaz yaldızlı, tunç aslanlı, parlak mermer basamaklı koca merdivenden aşağı koşarmış., | Wilde, Abamor, tsz, Mutlu Prens, 32 | Ulu Camii'nin avlusunda insana sanki zamanla birlikte gelmiş duygusun veren güneş saati, ağzından billur bir su akıtan İç Kale kapısındaki aslanlı çeşme, ilk çağ, orta çağ ve yeni çağlardan toprağın üzerine demirine su verilmiş çelik bir zamanı yerleştirilmiş bir kent..., | Ş Diclehan, 31.8.2019 feysbuk | Birçok araştırmacının ilgisini çeken Aslanlı Horoskopta yer alan tarihin, tümülüsün kesin inşa tarihi üzerine bir ipucu olabileceği öne sürülürken, uzmanlar astronomi alanından destek alarak bu konuda çeşitli sonuçlara ulaşmaya çalışmışlar., | Raillife, Ekim 2019, S 133, 29
s.
Aslanlı | aslan figürlü. | Ulu Camii'nin avlusunda insana sanki zamanla birlikte gelmiş duygusun veren güneş saati, ağzından billur bir su akıtan İç Kale kapısındaki aslanlı çeşme, ilk çağ, orta çağ ve yeni çağlardan toprağın üzerine demirine su verilmiş çelik bir zamanı yerleştirilmiş bir kent..., | Ş Diclehan, 31.8.2019 feysbuk | Birçok araştırmacının ilgisini çeken Aslanlı Horoskopta yer alan tarihin, tümülüsün kesin inşa tarihi üzerine bir ipucu olabileceği öne sürülürken, uzmanlar astronomi alanından destek alarak bu konuda çeşitli sonuçlara ulaşmaya çalışmışlar., | Raillife, ekim 2019, S 133, 29
s.
aslanlık
a.
"Aşk külüngün vur çelikten delsin yedi mermeri / Vur hancer-i sevdaya sen çekme giruben geri / İşte mertlik merdanelik geldi aslanlık yeri / Delip yetmiş bin hicaptan gecip fenafillah ol.", San, Hicranî, 200"
aslansız | 1. Aslanı olmayan kimse/yer 2. Mec. Sahipsiz yer | Aslansız diyarın kıralı çakal / Huzur aranır mı gariban kuşta, | NTektaş, 1999, 102
s. mec.
aslansütü / aslan sütü | rakı | anzarot ar., İmam suyu | Aslan sütü ar., rakı / Aslan sütü B. Sarhoşluk, | M A Ağakay, Türkçede mecazlar sözlüğü: 700 sınıfa ayrılmış 5000 madde, 1949, 105/163 | Erdek Rakısı anasonlu 'Düz Rakı' idi, halk ağzında 'Erdek Düzü' diye meşhurdu: Gel Eşbehim dinle âşık sözünü / Meygede de aslan sütü içelim / Dolu dolu çakıp Erdek Düzüne / Mest olarak kendimizden geçelim., | R E Koçu, İstanbul Ans., 1958, C 9, 5142
ar.
aslı | as+lı. | Köşebaşındaki dört aslı tabelanın altında durdular, patlıcan kızartmalı geğirtilerini içlerinde tutmadan, sarımsak kokusunu duymadan, çakmaktaşı gözlü bir köpeğin kendilerine bakmasına aldırmadan uzun uzun öpüştüler. Kent, lambaların söndürerek selamladı onları., | F Ulay, 1988, 69
s.
aslı faslı var mı? ++ Gerçek mi? | Kudsiye Hanım: -Durun ayol, anlayalım, bakalım. Aslı faslı var mı? diye söyleniyordu., | R N G, Tanrı Misafiri, 16
aslıyok yayalası | Ertesi gün erkenden uyandırdı beni. Sürüleri önüme kattı: -Aslıyok Yaylasına git, koyunları bir bir doyur, Kuruderede sula, Karaderede boya, bir tulum süt, bir tulum peynir et, öyle gel, dedi., Ahmet Uysal, Köyün Ortak Malı, 2001, 42
b.a.
asli kurucu iktidar | ana. Huk. | Üstelik sorun, yalnızca asli kurucu iktidar yetkisinin serbestçe kullanılabilmesi ilkesinin zedelenmesinden de ibaret değil., | B tanör, T.C.K. 142. madde: düşünce özgürlüğü ve uygulama, 1979, 26
a.
huk.
aslihu neslihu | Soyu sopu. İnsanın soyuna çekeceğini belirtir. | E... dedi, aslıhu, neslihu. Nesil azmaz. İnsan nesline çeker..., | OKemal, 1969, 33
ar.
asliyyet | Aşka gelen gönülde nişan ola / Aşk ile asliyyeti âyan ola / Kimse begenmeye âşık işini / Gören cümle delidür diyen ola // Geçe kamu din ü milletten heman / Birden cümle milletden hayran ola., | ? *
ar.
aslut | bk. Asvat, Asvalt, asfalt. | Sekiz saat kaldıktan sonra harekete geçerek geceyi sabaha kadar süratle kanaldan yürüyerek ortalık aydınlanınca gemimizin Dalce isminde küçük, fakat etrafı ağaçlarla bezenmiş güzel bir şehrin tren istasyonu karşısında olduğumuzu görerek mükemmel şosanın aslut (asvalt) üzerinde otomobiller de saf saf gelip geçmekte idi., | M N Ak, Hac Yolunda, 31
a.
asma kilit | asma kilitli | Kapıcı söylene söylene okulun asma kilitli demir kapısını açtı., | İpşiroğlu, 22 asma saat | duvar saati | Duvardaki asma saatta teneffüse yedi dakika kaldığını hesap ettiğim bir sırada kapı açıldı; ihtiyar sermubassırımız muallime: -322 İffet efendiyi istiyorlar, dedi., | RNGüntekin, Damga, 18 | Bir akşam yemeğinin temini için her zaman duvarda görülmeğe alışılmış olan asma saat rehine konulmuştu ve şimdi de vadesi gelmişti., | Saliha Öz, 32
s.a.
asma saat | Kim bilir belki de her gece, olduğu yerden ellerini uzatarak, tıpkı üç yıl önce Sinop'ta iptidai mektebine giderken her sabah önünden geçtiğim Muvakkithanenin penceresinden, şevkle büyük asma saatlerini kurduğunu gördüğüm ihtiyar gibi, yıldızların saatini kuruyor, Kervankıran'la Çobanyıldızı'nı, Yedikandil'i, kiminin mesafeler içindeki yalnızlığına hüzün duyduğum (...), | A H Tanpınar, | Erzurum, | Beş Şehir, 108 MReşit
a.
asmakat / asma kat | Bu yaştan sonra sokak ortasında ağlayacağım. Birilerini aramış mıdır dertleşmek için? Keçi sakallıyı aram sevgilim, bak kendimi inkar edip | m ekliyorum gene bunun hatırına arama o herifi, yiyecek gibi bakıyordu, sen görmedin ben gördüm. Sen aşağı inerken birahanenin asmakatından., | B Çelik, 2007, 103
a.
asmalı | asılacak olan. | Bulaşık süngerliği silikon asmalı, | 7,99 TL, | 03.04.2022+
s.
Asmalı | Kuşluk vakti, çaya davet ettiler. Bunun bir görüşme olacağını biliyorum. Oturduğumuz asmalı kahvede birkaç kişi vardı., | N Tuncer, Trafalgar, 128
s.
asmalık | (İçinde kıymetli kitaplar vardır) kısmını ayetin meali olarak verdiyseniz, yanlışlık olmuş sanırım hocam. | O sayfalarda, en doğru hükümler vardır. şeklinde bir mana verilmeli. Evimizdeki kütüphane odasında uygun yere asmalık, çok güzel bir tablo bulmak lazım şimdi., Salih Kartal, @kartalsalih, 31.07.2022, Twitter
s.
asosiye / asosye BTS- | TÜBA Asosiye Üyesi Prof. Dr. Halit Keskin ve Prof. Dr. Ali Ekber Akgün'den | Takımlarda Kollektif Empati Ölçeği, | TUBA, 5.2.2015
s.
bts-
asosyal | Sosyalleşmelerini sağlayacak tüm aktiviteleri destekleyerek yalnızlaşmalarının, asosyal bir birey olarak yetişmelerinin önüne geçebiliriz., | T D Oktay, Hr, Klbk, 8.7.2017
s.
asosyalleşmek | zıddı sosyalleşmek | Son zamanlarda biraz asosyalleşdim anlaşılan., | StarG, 17.5.2013
f.
asosyalleştirmek | Ekran ve sosyal medya asosyalleştiriyor mu? , | AGüçlü, M, 14.12.2013
f.
asosye bk. Asosiye | TÜBA Asosye Üyesi Prof. Dr. Kadir Mutlu Hayran, 'Dünya Sağlık Örgütü Bilimsel Konseyi'ne Seçildi, | TUBAdanHaberler, 18.6.2015G
Asovalı | Orta Asyalı. | Şimdi konumuza dönelim: Yer yüzünde bir çok el, ayrı ayrı yerlerde bir çok kaanlık kuran Asovalı (demek ki orta Asyalı) alplıların en son ulusal bir kultur kurarak yurd edindikleri dört geniş yüre vardır., | E Serdengeçti, İÜHFM, Türk kamusal türesinde özgüç kuralı, ? , 326
s.
Asovalı | Orta Asyalı. | Şimdi konumuza dönelim: Yer yüzünde bir çok el, ayrı ayrı yerlerde bir çok kaanlık kuran Asovalı (demek ki orta Asyalı) alptıtarm en son ulusal bir kuttur kurarak yurd edindikleri dört geniş yüre vardır., | E. Serdengeçti, Kamusal türesinde özgüç kuralı, İst. H. | M. 1935 (1), 326
s.f.
aspar | asparagas, uydurma haber | Aspar haber: Pegasusus'un, uçaklardaki WCleri özelleştirip, Sivaslı bir şirkete peşkeş çekmesi 'oha lan!' şeklinde karşılandı;) Cafcaf, Bahar2013/54, 4
a.argo
aspartam | Dünyada en yaygın kullanılan tatlandrıcı DSÖ'den aspartam kararı, | Hürriyet, 14.7.2023
a.
aspartam | İçinde glukoz ve aspartam olan ürünler tükettin., | TanerAkman, 18.9.2016eposta
a.
aspasya 1922 | Aspasya, Kleopatra, Yuesecia, İzabella neden öldü? Ulvi Sokrat, ilahi Eflatun, mahzun Senek neden öldü? ., | YKKaraosmanoğlu, EB, 42
a.
aspava | Allah sağlık para versin amin dileğinin kısaltması Temmuz 2012
kıs.a.
asperger sendromu | yaşıtlarıyla iletişim kuramama | Hans Asperger'in 1944'lerde keşfettiği ve kendi adını taşıyan Asperger Sendromu, bir türlü sosyalleşemeyen çocukların psikolojilerini anlamayı sağladı. Bu çocuklar aşırı ölçülerde kuşkulu davranıyorlar, son derece zeki olmalarına rağmen, yaratıcılıklarını engelleyen davranışlar gösteriyor, | Nasılsın diye sorulduğunda, çocuk bu soruya, | Bunu neden öğrenmek istiyorsun? diye cevap veriyordu., | OMiroğlu, T, 29.9.2011 | Asperger sendromlu çocuk, iletişimde zorlanır., | Z, 1.7.2012
a.
aspergerli | asperger sendromu olan kimse | Uzmanlar, erken müdahale ile aspergerli bireylerin toplumla uyumlu yaşayabileceklerini söylüyor., | Z, 1.7.2012Aspergerli Nazım okullu olamıyor, | T, 4.9.2012
s.
aspergillus a.Pul biberleri bir çeşit küf (Aspergillus) tarafından üretilen aflatoksin açısından değrlendirdiklerini belirten Alpsoy-., | Z, 19.5.2012
aspir | bk. Haspir, haspur. Aspir, papatyagiller familyasından 50–100 cm boyunda, yaz sonuna doğru sarı, krem, beyaz, kırmızı veya turuncu çiçekler açan bir bitki türü. Ayrıca kır safranı, papağan yemi, boyacı aspiri, haspir gibi isimlerle de anılır. Anavatanı Arabistan yarımadası olup İran, Hindistan, Pakistan gibi ülkelere yayılmıştır. | Aspir diye bir bitki var ton başına 350 kg yağ veriyor, yağı da zeytin yağı ayarında. Bir kez az miktarda sulama istiyor, sıcaktan soğuktan etkilenmiyor. Küspesi hayvan yemi, sütü artırıyor. Dün bir sürü makale okudum bununla ilgili. 39-39 yılları arası devlet tohum ıslahı çalışmaları yapmış, sonra unutulup gitmiş., | B Karagöl, 7.3.2002, rindan watsapı
a.
aspiratör | emmeç. | millet aç kurt gibi / çakmağa sigaraya saldırdı / aspiratörler fayda etmiyor / camlar boydan boya buğulanıyor, | V Çiçekli, 1991, 67
a.
aspirin-ASA | 8633 NİŞLİ, Necla: Asetil salisilik asid (aspirin-ASA)'in erken etkisinin araştırılmasında aspirin esteraz (ASA esteraz) ve salisilat (SA) düzeyi üzerinde çalışma: İki tablet alınımından 20,40,60 dakika sonraki davranışları. E.Ü Tıp Fakültesi Dergisi, 28(2), 1989, 597-604 Türkçe ve İng. Özet. Bibliyografya, | Türkiye makaleler bibliyografyası, 1989, 945
a.
tıp tıp
ing.
ASR | Motosiklet tutkunları için maksimum sürüş konforu sunan model, elektrikli arka süspansiyon ayarı, çift ABS ve ASR sistemi, arkadan aydınlatmalı kumandalar, geniş ön cam, üçlü torpido gözü, 4 inç LCD ekrana sahip yol bilgisayarı gibi birçok yeni özellik sunuyor., | T, 7.5.2012
kıs.a.
asr-ı saadet / asrısaadet | mutlu devir | Oysa bu örgüt ve yapılar 'Asr-ı Saadet' romantizmi etrafında ürettikleri bir algıyla, dünyanın tüm coğrafyalarında rahatsız ve muteriz Müslümanlar için birer cazibe ve/veya sempati halesini de yaratmaktadırlar., | S Eryiğit, 21 | Bu kaygıyı ifade eden, dünün cehennemini asrısaadet devri gibi sunan, iyileşmeleri örtüleyen, gelecekten korkutan cümle ise şu: | Türkiye'nin geleceğinden hiç bu kadar kaygılanmamıştım!, | MAltınok, T, 3.8.2012 | Asr-ı saadette 'ehl-i beyt ve âl-i beyt' tabirlerinin her ikisi de kullanılmıştır., | Guyar, T, 3.8.2012 | Osmanlı İmparatorluğunun asrısaadeti..., | Coşkun Çakır, 10.7.2017 İÜ Konuşması
a.
Asral seyahat 25.6.2022+
Asrilik –ği | Hatemi bey, salyasına rağmen, asriliğinden bir şey kaybetmez., | N Tuncer, Trafalgar, 101
a.
ast başkan | O yıl üniversitenin son sınıfında olan Mehmet Acar'ın liderliğinde; diğer liseli, üniversiteli gençler ve köyden bazı kişilerin katılımı ile köylünün yetiştirdiği ürünlerin daha iyi değerlendireceği ve modern tarım uygulamalarının yapılmasına öncülük edecek bir kooperatif kurulur. Tüzük hazırlanıp gerekli prosedürler tamamlanıp ilçe emniyetine verilir. Gelişmeleri takip etmesi için ast başkan Mesut'a görev verilir., | asicaldan, 3.3.2017
a.
Astar | Ponje astar | 11.4.2023 | vual astar | 11.4.2023**
a.
Astarabadlı | Astarabad şehrinden olan veya orada yaşayan | Fadl, Habnâmede yazıldığına göre Tebrizde, Kemâlüddin-i Hâşîmî adlı halifesinin delaletiyle 'Astarabadlı bir kız' almıştır., | A Gölpınarlı, 9
a.
astarlama
astarlama işleminden sonra
astarsız | Düz pantul giyer astarsız ceket / Farz olsa ömründe vermez hiç zekat / Kulüp iyidir içmez hiç paket / Köylü sigarası içsen olmaz mı? , | Geycekli, 1977, 5
s.
astenik | Umumiyetle zayıf, astenik, uykuya meyil, agşiyelerde ikterik tezahur, burun kuru, ağızdan fena kokulu ve kirli esmer renkte muhati bir seyelan mevcuttu. Ağız gışayı muhatisi umumiyetle koyu kırmızı siyahımtrak renkte ve diş ..., | Askerî tıbbî baytarî mecmuası, 1934, S 120-123, 201 | asthénique | kuvvet düşüklüğüne ait ve müşabih, mübtelâ, astenik, | R N Güntekin, Fransızca Türkçe, 1935, 82 | Kretschmer, bu yapılışlarla muayyen bir takım ruh hastalıkları arasında yakınlık bulmuş, beden yapılarını (piknik, astenik, atletik) namlarile tasnif etmiştir. Bunlardan piknik yapılı bünyelerde devrî cinnetlerin, astenik ..., | CHP Konferanslar Serisi, 1939, S 2, 67 | Atletik, astenik, piknik ve karışımı tiplerde küllü bilisizden ilk okul ve üniversite aşamasına kadar kültür katları vardır. Dabağ, furuncu cevahirci, tüccar, işyar yığılışması bir toplum sokak başlarında sık sık görünür., | S Güzeldere, Gerçek Bediüzzeman Saidi Nursi ve doktrinleri, 1966, 42 | Astenik tip. Temel eğilim kuramına göre; ince, uzun, acik tenli ve soguk insanlar bu gruba girer., | berenice 10.05.2001 19:42, EkşiS | Ay konuşacak: astenik ve çok düzgün bir soba borusu hepimize egemen olacak., | T Polikar, 1997, 11
s.
Asteriks | Yüzüne çarpan her alay dalgasının ardından yazılı kitaplara ara verip resimli kitaplara dadanır, bu kez, önemsediğin karelerin köşelerine koyduğun kırmızı asterikslerin yararından söz ederdim., | F Ulay, 1988, 103
a.
asteroit | Dinozorları yok eden asteroit insana nasıl yaradı? , | JFox-Skelly, BuzullardaSaklıHastalıklarYenidenCanlanıyor-BBCTürkçe, 16.5.2017
a.
Astım bronşit | Kuş suskundu. Akif Baba Uğur'u sattıktan sonra hastalanmıştı. Üzüntüyle, astım bronşit sıkıştırması bir araya gelmiş. Onu hastanede ziyaret ettiğimde hala Uğur'u nasıl sattığını anlatıyordu., | Çokum, R Ana, 118
astımlı | astım hastalığı olan. | Çilekeş Cemalettin Ünlü. Hasta astımlı ozan. Yeni Gün omuzlarında, cezaevinde düpedüz aç. Gökten gelmiş bir kuşaktan mıdır? Şark baştakileri çılgınca alkışlama alışkanlığındadır. Ümitlerin gerçek demek olmadığını görmezlikten ..., | Yeni Ufuklar, 1960, C 9, 381 | Yazmak dostlara neye yarar / Elinde hançerden bir yelpaze / Uzakta genç ve lacivert dağlar / Gözlerinin siyahı gitmiştir / Telgraf çiçekleri astımlı kamyonlar., | Cemal Süreya, Mardin, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 203
s.
astlaştırmak | Emir komuta zinciri içinde piramidin altında konumlandırmak | Ama Cumhuriyet kendi milliyetçi/ modernleşmeci ideolojisini en tepeye yerleştirmişti. İslâm'ın devletlûsunu da, halkçısını da, kendi kumandası altında | astlaştırıyordu., | MBelge, T, 29.6.2014
f.
Astragan | Barr Dede; arkadan, astragan ceketi giymiş ve başına, senelerin soldurduğu devekuşu tüylü bir şapka geçirmiş, iri yarı ve kudretli Bayan Tolliver; hafifçe eskimiş elbiselerinin içinde, pek yakışıklı ve uysal görünen Charles Tolliver; çekingenliğine rağmen, güzelliği ve çehresindeki kuvvetli ifade ile gözü alan Ellen; en nihayet iki kardeş, babası gibi uysal Fergus ve herkesten çok, bastonlu ihtiyar İskoçyalı'ya benziyen Robert..., | Bromfield,70
a.
astrağan | Çizmeler geçirmeliydin ayaklarına. Ve başına astrağan (sic) kalpaklar... Kalpağının kenarından saçlarından bir demet taşmalıydı sol kaşının üstüne doğru., | Ş Belli, Bir Yangının, 64
a.
astral | Ses verebilir miyiz... dar katılımlı bir miting gibi... bir yayın belki de... yarınlara astral bir seyahat denemesi..., | H B Çiçek, Rindan, 20.08.09 | Ruh dediğimiz bu astral oyuncak / Gökten yere inmiş en ilginç, en parlak / Projeymiş aynı zamanda., | C Koytak, T, 16.8.2010 | astral seyahat | Önceki yaşamlarla iletişim kuranlar, dünya dışı canlılar tarafından kaçırılma, geleceği görmek, psişik ameliyat, hayaletler, cadılar, astroloji, astral seyahat, transandal meditasyonla yerden yükselme, çubukla su kaynağı aramak, ruh çağıranlar, mucizeler, ölüm sonrası deneyimler, I Ching, Feng Shui, melekler, tedavi eden kristaller, el falı, aura okumak, psikokinesis, kötü ruhlar, şeytan çıkarma, tarot kartları, gaipten gelen haberler ve daha kim bilir neler., | Erdal Atabek, C, 24.12.2012
s.a.
astrid
a.
"Astrid'e // ne kutup çizgisinde başlayan / bitimsiz karla / ne buz dağları / ne ormanlar / ne fiyorlarla / hiç biriyle değil / seninle / seninle düşüneceğim kuzeyi / bundan böyle", A Karatay, seni var saymak, 12"
astrobiyoloji / astro-biyoloji | Varlıklardaki hayat kuvveti ile riyazî kanunu birbiriyle karıştırarak kâinattaki bütün olayları açıklamağa kalkışan astro-biyoloji'den de astroloji meydana gelmiş ve riyazî temellere dayanılarak takvimler yapılmışsa da yine de bu..., | AÜİF Yayınlarından, İslam felsefesinin yeni*, 1973, 7 | Astrobiyoloji Çelik Balcı, çalışmaların heyecan verici olduğunu belirterek, | Perseverance ana misyonu astrobiyoloji, yani yaşamın izlerini aramak. */
a.
astroloji levhası | Her yıl güncelleştirilen astroloji levhalarımız var., | S Dölek, Kirpi, 89
a.
Astrolojik | Yıldızlarının barışmaması sözün gelişi değil, katı ve bilimsel bir gerçekti. Ya da dilerseniz, astrolojik bir gerçek diyelim., | S Dölek, Kirpi, 120
s.
astrolojik | Yıldızlarının barışmaması sözün gelişi değil, katı ve bilimsel bir gerçekti. Ya da dilerseniz, astrolojik bir gerçek diyelim., | S Dölek, Kirpi, 120
s.
astronom | gök bilimci | Kepler astronomu Christopher Burke, ABD'nin California eyaletindeki Long Beach kentinde düzenlenen Amerikan Gökbilimsel Topluluğu konferansında-., | T, 9.1.2013
a.
Astronomluk –ğu | Gerçekten de, bugün bile astronomluk, karın doyurmayan iş olarak değerlendirilir. Oysa o, büyükbabası gibi düşünmediği için dünyamızın büyükleri arasına girmiş, uzaya imzasını atmıştır., | Y Ural, Temel Reis, 54
a.
astronot | gökmen, gökeri. | Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirecek not; / Bizdedir ve bizdedir Arş'a giden astronot / Ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde / Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde, NFK, 1972*
a.
astrosit | Beyindeki kan damarlarına komşu olarak yerleşen astrosit hücrelerindeki su kanallarına karşı antikor oluşumuyla ortaya çıkan hastalık-., | T, 5.11.2013
a.
tıp
Astsolist | assolist. | Ahmet: | Bence her kanal bir şeye benziyor. Yani, bir gazinoya. Bir şarkıcı çıkıyor. Sonra başka bir şarkıcı. Sonra bir komik. Sonra astsolist. Hiç durmadan şarkı, türkü., | Y Ural, Temel Reis, 52
a.
asude
"Bu sabah ne güzel, ne güzel Rabbim / Asude ırmak, tozpembe ufuk. / ve bir rüya bahçesinde gezinen / Yaramaz çocuk.", Ş E Regü, Yağmur, 30"
Asudelik –ği | Rüzgarın mırıltılı sesleri... İnsani ne kadar dinlendiriyor... Bilmem, siz de asudeliği, sessizliği sever misiniz? , | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 97
a.
Asuri | Onu, ilk defa Meclisin önünde ve kürsüde görüyorum. Eski Anadolu, onun davetine, her şekilde, her kıyafette birtakım adamlar göndermişti. Bektaşi şeyhleri, Konya çelebileri, medrese uleması, ayaklarında Hitit çarıkları, Ninova duvarlarından imiş, Asuri şeklinde şarklı ağalar, iç Anadolu'nun dört bin senelik kerpiç evi, koynunda ne varsa orada teşhir ediyordu., | H S Tanrıöver, Dağyolu, 45 MReşit
s.
asurlu | Terk ettiğim coğrafyaya bir Asurlu haberci gibi geri dönemedim kucağımda birikmiş tövbelerimle., | Ömer Say, 2010, 36
a.
Asurlular | Asurlular, Babilliler, eski Mısır ve eski Yunanlıların İran hükümdarlarının ve Osmanlı padişahlarının başvurdukları bu hadım etme -affedersiniz- büllüğü ve bütün erkekliği ortadan kaldırma eylemleri, tarihi lekelemiyor mu? , | R Şardağ, Mil, 1994
a.
Asvalt | asfalt. Bk. Asvat. | Port Said ile Süveyş'in arası on iki saatten fazla yol almış bulunduğu halde daima Filistin tarafı kumluk, susuz ve kapkara tepelerden ibaret olup Mısır ciheti ise mükemmel asvalt şoseler, askeri garnizonlar ve tayyare üsleri ve kalabalık asker bulunurdu., | M N Ak, Hac Yolunda, 32
a.
Asvat | asfalt. | Artık yolumuz asvata düştü., | M N Ak, Hac Yolunda, 107
a.
asyalaştırıcı | Gazi Türkiye'yi ve Türk milletini Avrupalılaştırmak istiyor, Prof. | M. ise bizi Orta Asya ve Volga Türklerini kurtarmak için ırkçı ve Asyalaştırıcı bir ilim ve edebiyat dili yaratmağa sevk etmek hülyasiyle çalışıyor...(Emre 1960: 328-329) Ercilasın
s.
Asyalı | Asyaya ait olan, Asyalılar gibi | güzelliğin gülsuyu / asyalı gülümseyiş yüzünde güzelliğin / genişçe güneşçe gülce gönlüme / şavkın vurur şafak gibi alnıma / alıp başımı giderim., | Ozan Telli, Şahince, 66
s.
asye | bk. Ezye ve azya. | Beyaz gül kırmızı gül / Güller arasından gelir / Yarım geymiş beyaz ezye / Sabbah namazından gelir., | Kerkük Halk türküsü, (türkünün öbür değişkeleri)
a.
aş
a.
yemek.
"Gözle daldaki elmayı / Unutma sakın gülmeyi / Hem de gönüller almayı / Yediğim aşa günaydın", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 41"
Aş | yemek. | Bayram da, ocağı odunları çattı, üzerine tencereye su doldurarak koydu. Belli ki, aş için kaynamış su gerekliydi., | M İzgü, ÖK, 71
a.
Aş otu bk. Aşotu.
aşağı almak deyim horon oynarken yukarıda olan ellerin yana indirmek | Oyuncuların elleri yukarıdayken horonbaşının ya da kemençecinin 'şimula' ya da 'alaşağı' komutuyla horoncular adım atarak omuz titretme hareketini içeren aşağı alma hareketini yaparlar., | wikipedia.org
Aşağı gelmemek –den | Hattie, | Üç buçuk kilo, diye mukabele etti. | Benim çocuklarımın hiçbiri beş kilodan aşağı gelmemişti ama, bu da fena bebek değil..., | Bromfield, 465
aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık| İyi, güzel... Lakin cihan harbi içindeyiz... Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!... Postane tutuyor bu havadisi... Churchill ve Eden gelip gidiyor, neden sonra telgraf elimize varıyor., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 47
dey.
aşağıdancılık –ğı | Öldükten sonra kitapları yasaklandı, çünkü mutlak | aşağıdancılığı Stalin'in kişi kültüne; sert bir proleter enternasyonalisti kimliğiyle Büyük Rus milliyetçiliğine karşıtlığı ise, | tek ülkede sosyalizmin yeniden (Anamız Rusya coşkusunun canlandırılması gibi) bir | millî ideoloji ihtiyacı peydahlamasına ters düşüyordu., | H Berktay, 29.3.2012
a.
Aşağılanmışlık –ğı | Dağların arasına sıkışmış, yeşillikleri, derinlikleri ve yükseklikleri sislenen köyde uzak tarlalardan birine kaldırılmış kızı gördü: Hızlı boy atmış orman ağaçları gibiydi: Genç ve gevrek. Yarasını, beresini, utancını, aşağılanmışlığını, ağrılarını, onur kırgınlığını geçirmesine izin vermediler, yardım etmediler., | Ayla Kutlu, Gülperi, 73
a.
aşağılayıcı | Oysa o gün, çocukların seslenişinde aşağılayıcı bir saldırganlık vardı., | B Karasu, 84
s.
aşağılı yukarılı ikileme· | 1. hem aşağısı hem yukarısı olan. 2. Belirteç [ik.] aşağısı yukarısıyla birlikte olarak. | Aşağılı yukarılı iki katı tuttuk
s.
aşair
a.
aşiretler.
ar. çoğ.
"-Nerededir bu kasaba, paşa? -Irak diyarında, sahra hıttası. Ömrüm hep beyabanlarda geçti, aşair arasında gazvelere karışıp urbanı tenkil ederek. 72"
aşaklar | Anadolu da Atlak sözcüğü ırmak üzerine koyulmuş taşlardan oluşan geçit demek olduğu kadar köprü anlamını da ihtivâ eder. Atmak, Atamak gibi sözcüklerle aynı kökten gelir. Ayrıca Atak (gözüpek) kelimesi ile de bağlantılıdır. Yakutlarda Attuk, geçitleri ve aşakları (dağ bellerini) koruyan ruhları ifade eder., | D Karakurt, Türk Söylence Sözlüğü, 2011, 53
a.
aşamalandırılmak | edilgen | 1982 Anayasası 1961 Anayasası'ndaki her hak ve özgürlüğe göre ayarlanmış ve aşamalandırılmış sınırlama sistemi yani farklılaşmış kademeli sistem yerine haklar ve öğürlükler için geçerli bir sınırlama, sistemi getirmiştir. F Nurel Argun, Sendikal hak ve özgürlüklerin hukuki niteliği, Türkiye Barolar BirliğiD, 1995/1 (bk. Kaboğlu, Kollektif özgürlükler, Diyarbakır 1989, 220-21)
f.
Aşamalandırılmak | edilgen | 1982 Anayasası 1961 Anayasası'ndaki her hak ve özgürlüğe göre ayarlanmış ve aşamalandırılmış sınırlama sistemi yani farklılaşmış kademeli sistem yerine haklar ve öğürlükler için geçerli bir sınırlama, sistemi getirmiştir. F Nurel Argun, Sendikal hak ve özgürlüklerin hukuki niteliği, Türkiye Barolar BirliğiD, 1995/1 (bk. Kaboğlu, Kollektif özgürlükler, Diyarbakır 1989, 220-21)
f.
aşamalanma | Bu yerleşme biçiminde, yerleşme birimleri birbirlerine göre aşamalanmış bir düzende oluşurlar., | Cum, 12.4.1976, 2 | İkincil eşeysel ıraların aşamalanması, | C Darwin/Öner Ünalan, Ankara 1977, 293 | Benzeşme ile birlikte, dillerin tarihsel değişimlerine öncülük eder. | Ünsüz Aşamalanması (Consonant gradation): Çeşitli derecelerde ünsüz değişiminin olduğu ..., | www.dilbilimi.net › sesbilimi, 23.11.2019g
a.
aşamalı | aşaması olan, kademeli | Bu işi yeterince yavaş ve aşamalı olarak yaparsam, kimsenin dikkatini çekmeyebilirdi değişme., S Dölek, Masa, 24 | +G20 zirvesi sonrası Suriye diplomasisi hareketlendi. ABD ve Rusya liderlerinin zirvede | uzlaşamadıkları beyan edilmiş olunsa da sahada | husumetlerin aşamalı olarak durdurulmasına dayandırılan | askeri ve siyasi koordinasyon anlaşmasınihayet çıktı., | CeydaKaran, C, 12.9.2016
s.
GTS+
aşana / aşane | Aşhane, mutfak, köy evlerinde yemek pişirilen yer. | Kahvesini yudumlarken olanları anlatmayı düşünmüştü. Bir şey demeden aşaneye geçti., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018
a.
Aşçı matemi | Kırımlı, felaketini çabucak unuttursa da, o, birkaç dakika evvel yaşadığı aşçı matemini henüz ruhundan silememişti..., | Kırımer, 1967, 90
a.
Aşçıbaşı | Ben arzu ederim ki Padişah beni aşçıbaşısına nikâh etsin, o zaman yemeklerin a'lâsı, tatlıların türlüsünü yerim., | K D, E Ülgen, 227 | -Tuz yok... diye bağırdı. bunda da tuz yok... Aşçıbaşıya ne oluyor bilmem ki, âşık mı ne? , | O Hançerlioğlu, 1959, 86
a.
aşçılık -ğı | Cuisine sözünü | aşçılık diye çevirmişler, şimdi | mutfak diyoruz. Türk yemekleri aşçılığı Cuisine Tupque resimli ve dirhemle tarifi, @justalikara, 11.12.2024, X
a.
Aşerme | ...aşermelerinin ardı arkası kesilmeyen Lale'nin son siparişleri olan salamura koyun paçası ve taze ananası arayarak, dükkan dükkan dolaşmakla meşgul., | S Dölek, Kirpi, 130
a.
Aşerme | ...aşermelerinin ardı arkası kesilmeyen Lale'nin son siparişleri olan salamura koyun paçası ve taze ananası arayarak, dükkan dükkan dolaşmakla meşgul., | S Dölek, Kirpi, 130
a.
aşhane | türk aş+far. hane Köy evlerinde mutfak | Kurban'la Şükrü odada, Feride ile Hacer aşhanede konuşurlar.,YAkengin, Eski Çarıklar
a.
aşı boyalı
b.s.
aşı boyası renginde olan.
tr.
"Bir çocuk vardı eskiden / Aşı boyalı cumbalı evde", İlhan Geçer, 1986, 21"
aşı boyası
b.a.
1. İçine karışan maddelere göre kırmızı, koyu kahverengi ve pas sarısı renkte olabilen toprak boya: Bir aşı boyası fırçasına iki ayak takılmış da gezdiriyorlar sandım (Nâmık Kemal). 2. sıf. Donuk ve az koyu kırmızı: Evlerin yüzü aşı boyası (Orhan V. Kanık).
tr.
aşı kirazı | uşak | ardıç arasında biter budaklar / Aşı kirazına dönmüş dudaklar. İbilak Mehmet'ten, Enver Çatal izlencesi TRT Türkü radyosu, 22.8.2021
a.
aşı vurunmak | Neticede bilimsel verilere göre aşı vurunan vurunmayan ayrımı olmaksızın hastalığın bulaşıcılığı devam edecek. Aşı olmayanlardan PCR testi istenmesinin nedeni hastalığın bulaşıcılığını önlemek değil mi? Şayet öyleyse PCR testi uygulaması neden yalnızca aşı vurunmayanlar için? Ramazan Er @erramazan, 21.8.2021, twitter
aşıcılık –ğı | aşıcı/aşar olma hali | kayıklar bir elden çıkma kayıklar uzun coşkun / kayıklar aşıcılıklarını bildiler, | NBüyüm, 1968, 52
a.
aşığa bağdat yakındır ata sözü.
Âşığa ya sabır ya sefer | Ninem diyor ki: Âşığa ya sabır ya sefer gerekir., | Halime Gürbüz, Aşk, Türkiye G, 1.7.2010
aşığı gümüşletmek deyim | Biz bir adamı sadece soyadıyla zikretmeye başlamışsak, âmiyâne tabirle o kişi | Aşığı gümüşletmiş demektir-., | ATuranAlkan, Z, 6.2.2011
âşık Âşık maşukının sözün unutur mu?
Aşık atmak | Ama, Naci ile bu hususta aşık atamazdı., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 13
f.
aşık olmuşluk –ğu | Ne aşık olmuşluğu vardı, ne de hicran çekmişti.,Hacıhasanoğlu, 1954,54
a.
Aşıkane | Göz kamaştırıcı bir ışık, onun akabinde, pembe bir sisin ötesinden gelen ve gitgide uzaklaşan aşıkane bir kedi vaveylası, bu dünyada yeri olmıyan Bay Wyck'in ebediyete intikal edişiyle alay ediyor gibiydi., | Bromfield, 331
s.
aşıkçasına | Toteme taparcasına tapmıştım sana / Sevmiştim de aşıkçasına / Neden susuyorsun şimdi karşımda? , | N Kavukçuoğlu, 1967, 48
z.
âşıkdaş | Thomas Hobbes ve aşıkdaşları toplumu, devleti bir mahluktur [diye] kabul ediyorlar., | TahsinYılmaz, 12.8.2011 eposta
s.
aşıkdaşlık -ğı
a.
"Hoş, sayalım ki benziyor, tıpkı eşi. Neye yarar? Yirmi bir, yirmi iki yaşındaki kızla âşıkdaşlık mı oynayacaksın? Onunla evlenecek misin? Mesele bunlar değil | bir merak. Acaba sahici Polinka ile akrabalığı var mı? Uzak bir ihtimal ya... Diyelim ki kızı çıktı, daha doğrusu torunu. Sana ne? Dünyanın arşınlamadık yerini bırakmamış âdi bir kafeşantan artığı, döl de yetiştiremez, geçirmediği hastalık kalmamıştır. Bırak şu bahsi Allahaşkına!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 31"
âşıkdaşlık -ğı
"Altmış beşini aşmış bir adamın en körpe çağ âşıkdaşlıklarındaki ham hayallere kapılmasını gülünç buldu.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 35"
âşıkdaşlık etmek | Bir de Handancığım... Bu, gerçi daha nazik bir iş... Abla ağzıyle söylemek güç ama ne yapayım vazifem... Diyorlar ki bu Hikmet Bey gibi erkekler kadına başkaları üstünde yapacağı tesir derecesinde ehemmiyet verirlermiş... Başka erkeklerle âşıkdaşlık filân et demiyorum hâşa... Fakat öyle gibi görün... Hikmet bey, başkalarının senin etrafında dolaştıklarını görünce seni belki daha ziyade sever... Hâsılı, kızım, Hikmet beyin gönlünü çelmek için ne lazımsa yap!, | Güntekin, SY, 38-39 | | Sabine'ye epeyi bir müddettir hocalık ve aşıkdaşlık ettiği halde, genç kadın onu, annesinin verdiği o mahut suare gecesindekinden daha iyi tanıyamamıştı., | Bromfield, 268
âşıklama | Hatta, benim bildiğim, âşıklama bildiğim, belki tarihlerde başka yazar ya, Kağızmanda yaşamıştır., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 190
a.
aşıklı
Aşıklı Höyük, Aksaray
âşıklı | âşık | Ben cemal âşıklısıyım, başka şeye bakmazam., Aşık Mustafa/ Özkubat / Tan, Borlu Kemalî Baba, 9
a.
âşıksız | Âşık orada oturur, sazını çalar, türküsünü söylerdi. Hiç âşıksız düğün yapılmazdı., | Türkmen/Cemiloğlu, M İhsanî, 70 | Bizim memlekette bundan on beş sene önce, yirmi sene önce âşıksız düğün olmazdı., | Türkmen/Cemiloğlu, M İhsanî, 201
s.
Aşılatmak | Aşılama işini yaptırmak | Piliç çağında hayvanlarımızı kaza veterinerini veya bir veterineri çağırtarak aşılatmamız mutlaka lazımdır., | Tavukçuluk, 1962, 22
f.
aşılı
s.
aşı yapılmış olan.
tr. aşı-lı
Ey faziletini koruyan ve kollıyan insanoğlu. Sen, bu toprağın hamurusun. Varsın, süreklilik ve tükenmezlikle aşılısın 29
aşılı | Her önüme çıkan duruma kendimi kaptırıp, hüsran yaşamaya aşılı biri olarak derim ki size; ukala bulmayın lutfen, ama hep beraber cümbüş yaptığınız şu sırada, bırakın da kaygılarımı dile getireyim., | NÇınar, T, 22.4.2013
s.
Aşılmaz | Bu çelik rûhu giyen etle kemikten madde. / Bir aşılmaz granit kal'a çeker serhadde!, | Ortaç, BRE, 74 (haziran 1942) | Bu gemiler, zincir arkasında aşılmaz bir sed olmuştu., | M Nalbantoğlu, 48
s.
Aşılmazlık –ğı | Her şeye rağmen bir doğu-batı ikiliğinin mevcut olduğu, bin yıla yakın bir zamandır doğu ile batının, çoğunlukla batılılar tarafından oluşturulan kesin ve keskin kolay kolay anlaşılmazlığını bilmeyenler de gün geçtikçe artıyor., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 80
a.
aşım I | erkek hayvanın dişisiyle çiftleşmesi | İneklerin boğalara çekimi, evin altındaki tozlu alanda yapılırdı hep. Aşım günü, boğalarla ineklerin çiftleşmelerini izlemeye gelen kadın, erkek, her yaştan insanlarla dolar taşardı geniş alan., | O Şahin, 1999, 53
a.
aşım II BTS+ | aşma işi | Turkcell'den Aylık 3TL'ye Aşımsız İnternet paketi, Paket aşım korkusu olmadan ek bir ücret ödemeden İnternet keyfi!, | 18.4.2012, | http://www.teknofeed.com/turkcell-asimsiz-internet-paketi/, 3.2.2017g
a.
bts+
aşımsız I | Aşması olmayan, sona eren. | Kotası dolunca otomatik duran Aşımsız 5GB İnternet ve Jet modem 12 ay taahhütle ayda yalnızca 25 T, | | http://forum.donanimhaber.com/m_67325531/tm.htm, 26.10.2012, 21.12.2014gTurkcell aşımsız internet paketi, | 18.4.2012, | http://www.teknofeed.com/turkcell-asimsiz-internet-paketi/, 3.2.2017g
s.
aşındırıcı
s.
"İçerisinde ADR kapsamındakiler başta olmak üzere tehlikeli maddeler bulunan gönderiler (sayılanlarla sınırlı olmaksızın her türlü yanıcı, patlayıcı, zehirli ve radyoaktif madde-gaz-oksitleyici-aşındırıcı)", Aras Kargo, 11.03.2024+"
aşındırıcı | Aleti temizlemek için doğrayıcının alt kısmını ve bıçağın koruyucusunu çıkarın. / Aşındırıcı temizleyici kullanmayın., | Evoks doğrayıcı bilgisi, 15.7.2021+
s.
aşındırıcılık –ğı | aşındırıcı olma durumuGTS | İkincisi, yani Kürt sorunundaki tıkanmayı totalci bir AKP eleştirisini güçlendirmenin aracı haline getirmenin, onu bu eleştirinin aşındırıcılığından ürkerek inisiyatif almaya zorlayacağı ihtimali ise, doğrusu naif geliyor bana., | GÖzaltınlı, T, 18.8.2012
a.
aşınık –ğı | a-şı-nı-ğım su'lardan..., | Hülya Deniz Ünal, 2006, 48
a.
aşınmaz | ...bazı büyüklerde bulunan yanlış hareketlerden beride kalmış kaya gibi aşınmaz bir devdi., | Atsız, Kür Şad D, C 1, S 1, 1
Aşırı akımcı | Herkes başına sarar yeşili / Sen sarmışsın kıçına / Seni inanç bozguncusu / Seni aşırı akımcı seni!, | C A Kansu, Elazığlı bir halk öyküsü, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 133
aşırı s aşırı-teorize etmek | Bana göre bu, (çoğu zaman farkına varmadığımız) Marksist devrim teorisinin inşası ve alt-unsurları ya da devrimin nasıl aşırı-teorize edildiği için özellikle geçerli. | , | HBerktay, T, 16.3.2013
Aşırıcı | Aşırıcı kuşların yuvalarında bulunan renkli taşcağızlar gibi parlak ve değersiz olan bu ufak tefek hazinelerini Alain dalgınlıkla elliyordu., | Dişi kedi, 12
s.
aşırıcı | Beklenenin üstünde aşırı davranan, bir şeyin en önde gideni. 'Aşırıcılar' film adı. M, 22.7.2011
s.
aşırılaşmak | ABD'de son otuz yıl içinde gittikçe aşırılaşan sosyal eşitsizlik karşısında, endişeli ve çaresiz bir yaşam üzerinde kafa yoran bir nesli temsil ediyorlar., | TKaron, Star, 7.10.2011 | Çünkü gözü kaydırıcı faktör olan aşırı yoğun bakma o kadar aşırılaşıyor ki artık ortoptik yaklaşımınızı da aşan bu süreçte çocukların gözlük uyumu bozuluyor, gözlüğün üstünden bakıyor., | H Yetik, www.cumhuriyet.com.tr, 31.12023
f.
aşırılaştırmak | -i Aşırı duruma getirmek | +Erdoğansız ve Ak Partisiz bir çözüm sürecinin imkansızlığı aşikarken, HDPnin ısrarla aşırılaştırdığı Erdoğan ve Ak Parti düşmanlığına akıl erdirememiştim., | HakanArslan, KararG, 11.6.2016
f.
GTS+
aşırılıkçılık –ğı | 1. ultraïsme İzlenimcilik sonrasının İspanyadaki şekillerinden biri. 2. Siy. | Hırvat Başbakanı aşırılıkçılığın tehlikelerini vurguladı., | 28.12005, www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/tr/features/setimes/.../nb-04?
a.
fr.
Aşırım | Beydağından yol aşırım / Aman deli deli de dolaşırım / Çirkin ile bal yiyemem / Güzel ile taş taşırım., | Beydağı türküsü, 17.7.2022
a.
aşırma | Vallahi zor iş. Aralıkta benim başım da nare yanacak. Bana kalırsa kızı buralardan aşırmaya bakmalı, kaçırmalı? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 73
a.
aşırmak
f.
"Yazın bir nâme ki ehl-i âşıka / Her güzele meyil düşürmesinler / Tebliğ edin yahu bağrı yanığa / Her güzele bir gül aşırmasınlar.", San, Hicranî, 191"
aşırtma vuruş spor futbol[E]n sonunda da güzel bir aşırtma vuruşla topu filelere gönderiyordu., | Doğan, T, 26.1.2011
f.
aşırtmak | Ama, Soğanlı dağı nice savaş görmüş, nice padişah görmüş, nice devlet görmüş, nice kervan aşırtmış., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 55
f.
aşısız | Anadolu'nun dalları yerlere sarkan mütevazı söğütlerle boyları gökleri delmek istiyen mağrur kavakları altında, su beşaşetli, nağmeli dere içleri vardır; buralara yabani güller, aşısız iğdeler arasından aşifte edalarla kıvrıla kıvrıla dolaşan gölgeli, rayihalı yollardan inilir, şerbet tadlı pınarlara varılır., | R H Karay, Anadoluyu gördüm, Guguklu saat, 60 MReşit
s.
aşış | Özüne sımsıkı tutunuşun, engelleri bir bir aşışın, kapıları teker teker açışın takdire şayandı., | N A Gökduman, 124
a.
aşıvermek | çabucak aşmak | Başparmak'ın ayağında yılan derisi ayakkabıları hayal ediyorum. O aramızdaki uzaklığı aşıveriyor: 'Benzin istasyonundaki sarı kızı gördün mü? , | İşigüzel, EDK, 1996, 72
f.
GTS+
Aşikarca | Yazında 1940 ların faşizmin yükseldiği, komünizmin süper güç olduğu totaliter bir dönemde Sait Faik ve eserlerine yapılanların bize hissettirdiklerini, aynen hatta bir tık fazlasını, hala yaşıyor olmamız, bu yaşananlara muhalif olanların bile zihniyetinde aşikarca görülen otoriter mantalite, bu coğrafyanın asla adam olmayacağını, hatta her gün yevmül beter olacağını gösteriyor bence., | K Beşirli, 21.11.2021, töl vatsapı
z.
Aşil | Zavallı Palikarya kıvran, yan, çırpın, deşil / Masalda kaldı artık Venüs, Adonis, Aşil / O boş kafalı keçi inadı bırak ki / Pan'lara yem olacak çayır değil bu yeşil, | F Ersavaş, Hamasi Türk şiiri antolojisi, 1961, C 1, 172
a.
Aşil tendonluğu | Duyuyoruz; bazı il milli eğitim müdürleri üyelerimizi çağırıp, istifa ederek bir başka sendikaya geçmeleri yönünde telkinde bulunuyormuş. Sanırım, böylece vekaletle yürüttükleri görevde kadro alacaklarını hesap ediyorlar. Devletin emaneti olan makamın haysiyetini koruma vebali, öncelikle makamı işgal edenlerdedir. Sahip olduğunuz pozisyonları bir yerlere boçlu olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz; ancak, devletin makamı diyet ödeme aracı değildir. Son zamanlarda eğitim çalışanlarının Türk Eğitim Sen'e olan teveccühü sel oldu geliyor; anlıyoruz, bu da birilerini ürkütüyor! Fakat kimse aşil tendonluğuna heveslenmesin; artık buna müsaade etmeyiz! Kaynak: Talip Geylan'dan İl Müdürüne Uyarı: Kimse Aşil Tendonluğuna Heveslenmesin!, | @TalipGeylan06, 8.1.2022, twitter
a.
aşil topuğu | en zayıf nokta. | Türkiye ekonomisinin aşiltopuğunun (sic) cari açık olduğu konusunda içeride ve dışarıda çok geniş bir görüş birliği var., | Gürsel, R, 15.2.2011
s.a.
aşilin topuğu | Akhilleus'un topuğu. en zayıf nokta | Akhilleus'un topuğu., | S Dölek, Kirpi, 27
a.
aşilin topuğu | Akhilleus'un topuğu. en zayıf nokta | Akhilleus'un topuğu., | S Dölek, Kirpi, 27
a.
aşinalık –ğı | birbirini tanıma, bilme, tanışlık. | Bizi unuttu mu yoksa peyâm-ı sıhhat-ı yâr / Bu memlekette garîb diyâre değmez mi, | Naili Kadim, EGŞA, 189 | âşinalık eylemek | Nice bir hicrinle sinemi delem / Derdimi yazmaktan kan ağlar kalem / Eğer rakiplerden çekersen elem / Âşinalık eyle hâli buldukça, | Gevheri, N Albayrak, 26 | aşinalık/aşnalık etmek | aşinalık göstermek; ilgilenmek; tanıdığını belli etmek. | Bana evvela o aşnalık etti:-Geçmiş olsun efendi ağabey... Ne kadar? , | RNGüntekin, Damga, 50 | Yaklaşan garsonun aşinalık veren yüzünden iyi bir yer bulacağımız anlaşılıyordu., | F Atabek, DK, 1972, 35
dey.a.
GTS-
aşiret
a.
kabile, oymak, boy.
ar.
aşiretleştirilmek | Başörtülüler aşiretleştirilmek mi isteniyor? , | NBKaraca, HT, 13.4.2011
f.
aşitî | kürtçe barış* | Newroz û Aşitî pîroz be, | VCoşkun, T, 22.3.2013
a.
aşiyan
a.
1. Yuva. 2. Tevfik Fikret'in Bebekte yaptırdığı evine verdiği ad.
"Bir eski zamandı / Dağlar ki sonradan eşkiya için gizli bir aşiyandı", Haydar Oğur, 1994, 89"
aşk a.
aşk düğümü | 1. Çünkü kalbimde Bedia'ya karşı o aşk düğümü varken başka bir kadını sevemiyeceğimi bunun için o gelen kıza da yazık olacağını biliyordum. Özlemli bakışlarım Bedia'ya, hep o aşk siperine dikilmişti. O kuvvetli siperi fethetmekle şimdiye kadar tatmadığım sevgi-..., | H R Gürpınar, Aşk batağı (bir muadele-i sevda), 1972, 51 | Pearl | Buck: Aşk Düğümü. Çeviren: Vahdet Gültekin. İst. Hayat Romanları. 92 | 5 TL. (kitap adı) | Sonunda da, bu tek yanlı aşk düğümü çözüldükten sonra, kalan gücünü Murad'tan sıyrılmak için harcayarak dışarıya fırladı: Bir başkasını... hiç değilse, doktoru özler gibiydi. Seçimini yanlış yapan aşkın çılgınlıklara tohum olan..., | T Buğra, Yalnızlar, 1981, 92 | 2. | mec. Kazaziye işi.
s.a. mec.
aşk evliliği | Mete'yle aşk evliliği yaptım ben. Ama noldu? Evliliğimiz iki sene bile sürmedi. Yani aşk bitiyor canım. Sen akıllılık ettin, mantık evliliği yaptın. Yıllardır süren bir evliliğin var şimdi. Yaa... Evet... Mantık hiç bitmiyor!... Hiiçç... Hıçk., | R Erer, Tehlikeli ilişkiler, 2000
a.
Aşk közünde pişti özüm
aşk yaşamak (biriyle) Evlilik dışı ilişki içinde yaşamak. Aşk tazelemek deyyim | Ortaköy sokaklarında aşk tazeleyen çift, bir arkadaşları ile birlikte ortaköyde bulunan bir sinagoga girerek burada uzun zaman geçirdi., | 5.5.2017, Sabah Günaydın, 7
aşk yuvası | Uzaktan delikanlının ince silüetini tanıdı ve derhal kol kola girerek, ellerini birbirlerinin avuçlarına alarak mümkün olduğu kadar birbirlerine yaklaşarak rüyada imiş gibi hafif, uçar gibi, aşk yuvalarına doğru gittiler., | Saliha Öz, 40 | Aşk yuvası / Amazon'un kurucusu Jeff Bezos'un ABD'nin Los Angeles kentinin Beverly Hills semtinde bir malikane satın aldığı bildirildi., | Hr, 14.2.2020+
a.
aşk-ı gıyâbî | pilatonik, hayali aşk. | Ne olacak bir aşk-ı gıyâbî, bir sevda. Safâ Hindistan Padişahının kızını âlem-i manada sevmiş. Onun bu hâle gelmesine sebep de o imiş., | K D, E Ülgen,120
a.
aşkar | Bana bir Aşkar bulsan, / bana gayret yoldaşı olsan, / bir iki ettirgen daha ursak, / aşk ilahîye değgin / güneştir, haydi Battal., | Ahmet Güntan, mahkeme kitap, 2006,38
aşkar | Battal Gazi'nin atının adı. | Birden kurdun kuşun kesilmiş sesi / Aşkar'ın da kesik kesik nefesi. B K Çağlar, 1968
a.
aşkça | aşka benzer şekilde, aşk hali içinde? | Aşkça kalın, | 6.7.2016g
z.
aşkgüzar
"Aşkgüzar", "
aşkımsı | aşkı hatırlatır. | Süzüldü süt. / -Al, iç!... dedi. Afiyet şekker ossun! / Aldım, içtim, ılık ılık... aşkımsı..., | Ş Belli, Ağa kapısı, 20
s.
aşkın –den | Doktor -Vazgeç canım... Biz seninle şöyle böyle kırk senelik arkadaşız... Her zaman gelip görmek isterim ya... İşim başımdan aşkın yoksa... Fakültedeki dersler... Sonra hastadan hastaya koşmak... Yaşamak öyle güçleşti ki... (Yorgun yorgun yaslanarak) Bu yaşta bu terazi bu sıkleti çekmiyor vesselam..., | R N G, Tanrı Misafiri, 75
aşkınlaşma | Modernitenin son tahlilde yerel biçimlerin genel usullere doğru genellenmesi ya da aşkınlaşması olduğu şeklindeki karmaşık fenomeni karakterize etmekteki kuramsal zorlukları göz önüne almak modern uygulamaların içindeki gizli belirteci oluşturuyor gibi görünmektedir. 3.1.2023+
a.
aşkınlaşmak | hilmiseker ?@hilmiseker 28 Eki [2015] tedbirin yegane amacı soruşturmaya hizmettir. aşkınlaşmaması, başka amaca hizmet etmemesi için kısa tutulmalı prematür hükme dönüşmemelidir., | H Hasçelik, 9.11.2015g
f.
GTS-
aşkınlık -ğı
a.
aşkın olma hali.
tr. aş-kın-lık
Ruhumun dantelleriyle tüm karanlık sınıflara ışık götürüyorum, aşkınlığın savaşım gücünü götürüyorum. / Yazmak: ezen sınıfı ezmek için yazılır. Aşkınlığımı koyuyorum ortaya ben ırkkçılığı değil 17/84
aşkınsal | Özler dünyası yaşadığımız dünyadan ayrı tahayyül edilen, ulaşılması mümkün olmayan aşkınsal (transandantal) bir dünyadır., | ÖzgürÖzakın, 27.3.2006, | http://www.kaosgl.com/sayfa.phpid=21, 13.2.2015g
s.
aşkınsızlık –ğı | Şair Birhan Keskin'in metnin içindeki yeri –ki, aslında olmayan yeri-, bir ölçücü gibi; acıyı, karanlığı, körlüğü, duyarsızlığı, hayalkırıklığını, açlığı, zulmü, aşksızlığı, aşkınsızlığı... bizlerin pek göremediği bir ışık altında, bir ışık ehli gibi hissettiriyor bize., | PBarışta, T, 31.3.2012
a.
aşkî
s.
aşklı, sevgiye dayalı.
ar.
"Ticcanî zevcelenmeler, / İktisadi birleşmeler, / Mecburi eşlenmeler, / ve aşkî evlenmeler.", F Telatar, Onlar, 27"
aşkistan | aşk yurdu, sevgi yeri
a.
aşkito hitap sözü, aşkım 2011, ekşiS, 9.2.2002de var.
aşklama | AŞKLAMA Şaraptı rakıydı şuydu buydu / Kişi esrimeyi bir aşkta tatmalı ilkten / Dedim ya ondan gayri korkuluğa güvenmem / İçtiğim hep aşktı benim gerisi tortu., | M Eloğlu/B S Ediboğlu, Bizim kuşak ve ötekiler, 1968, 238
a.
aşklama | güzelleme vezninde aşkı anlatma, aşkı övme (şiiri). | AŞKLAMA Şaraptı rakıydı şuydu buydu / Kişi esrimeyi bir aşkta tatmalı ilkten / Dedim ya ondan gayri korkuluğa güvenmem / İçtiğim hep aşktı benim gerisi tortu., | M Eloğlu/B S Ediboğlu, Bizim kuşak ve ötekiler, 1968, 238
a.
aşklamak | yeni sevişmek. | Genç yorumcu bugünlerde yeni albümü 'Aşklayalım' ile yeniden pop müziğin gündemde, | 10.3.2011 gazeteler | Kanatlanmak yetmez, aşklamak lazım! 25.2.2011-de ekşi s.de | Bu işin önceden siparişi yok / Ne de adrese teslim canım / Suçüstü yakalandık / O zaman aşklayalım., | Meyra'nın şarkısı
f.
aşklı | aşkı, sevgisi olan. | Vaktiyle, mehtap gecelerinde, Boğaziçi'nin garip bir füsunla üstlerine ışıklar dökülmüş menekşe renkli sularında yüzen o parıltılı, ahenkli ve aşklı kafilenin bugün ancak kendisini görmüş olanların hafızalarında kaldığını, yoksa enkazının bile maddeten çürümüş ve dağılmış olacağını biliyorum. / ... ve o sihirli sazın, o coşan hânendelerin, o aşklı şarkıların, o vefalı aksisadaların, bütün o zamanın daüssılasını söyliyen o sevdalı seslerin hâlâ duyulduğuna inanıyorum., | A Ş Hisar, | Hatıralarımızın zaman içinde devamı, | Boğaziçi mehtapları, 68/70 MReşit | O zaman çıkan hangi kaset Samatyayı anlamlı ve aşklı kılıyorsa onu dinliyorduk. Biliyorduk ki o şarkıyı altı yıl sonra duyduğumuzda bir Samatya sevişmesini yeniden yaşayacaktık..., | Yılmaz Erdoğan, Hijyenik aşklar, mart 2003, 27
s.
aşko | Aşkım manasında hitap sözü | Aşko! Neredesin? Nereye gidiyorsun? , | 21.8.2021, Direklerarasında aş evinde bir kadının telefonu açınca muhatabına söylediği söz. (18.02.2012 03:34 01ginger, EkşiS) | Metro çıkışı otobüs beklerken iki tane köpek geldi yanıma oynaştık baya, aşkolar kuşkolar+ havada uçuştu. 3-5 dk sonra yanıma tipin biri geldi iyi akşamlar hanımefendi diye köpekler bi delirdi adamı öldürecek gibi havlayıp üzerine gitmeye başladılar...ağlıyorum duygusala bağladım., | Merve Bakdur, @mervelisoda, 16.10.2021
ünl.
aşko kuşko
14.4.2024, sokaktan
aşko kuşkoluk –ğu | Çünkü aşko kuşkoluk bunu gerektirir, | @MutINefertari, 19.3.2023
a.
aşkomatik | Ne kadar aşkomatik bir haldeyim anlayın artık., | | https://twitter.com/Meyvegiller, 4.12.2012
s.
aşkometik | Meselâ «Matematik» yerine «Aşkometik» okutsunlar. Aşkın senin gibi bir kadın ruhundaki yankılarını, seni sevmenin şartlarını ve özelliklerini öğretsinler. Bilinmeyen yönleri çok bir problem gibi insanı çılgına çeviren..., | Ş Belli, İpek kaplı defter: güzçiçeğine notlar, 1961, 55 | Elbette gözlerine anlamlı bakışlarla bakacaktı, aşkometik denklemleri bir çırpıda çözebilecek kadar duygulu ve zeki olan Lina..., | Ş Belli, Bir Yangının, 17
a.
aşkopat | aşktan psikopat olan kimse? Bir film adı | başrollerini doğuş ve yıldız asyalı'nın oynadığı 2015 yapımı filmimsi. tam film diyemiyorum., | plastic duck, 10.1.2017, EkşiS
s.
aşkoş sevgili. | Nefret ettiğiniz kelime nedir? –Aşkoş., | İ Ertuğrul, T, 29.6.2011 | Aşkoşum ve ben. Ekşi S: | Aşkım, canım anlamında kullanıldığına bugün şahit olduğum uydurmasyon kelime. Bunu söyleyenler akabinde şunu da söylediler: (bkz: şekoş) (saddle, 14.09.2005 Şu sıralar aşko diye kısaltıldığı da görülmektedir. (brewer, 31.07.2011)
aşksal | aşka ait veya dair | Aşksal itiraf, | I Kayserioğlu, Hey Girl, May 2013 | Bugün babaannem vefat etti. Kişisel olarak çok kötü bir sene geçiriyorum, sanki beni duvardan duvara vuruyor. Yılın başından beri en çok vaktimin geçtiği yer hastane, 7 bütüm var, Hulusi'nin vefatından bahsetmiyorum bile. Fiziksel, mental, akademik, aşksal bitiğim ya Şeyma xstayughlive, 18.8.2021, twitter
s.
aşksız
s.
aşkı olmayan.
ar. aşk tr. -sız
Dünya aşkla veya aşksız da aydınlıktır. Aşktan başka tutkular da vardır.
aşksız | Aşk olmadan, aşk olmaksızın. | Aşk ile tamuda olmak cennetidir âşık'ın, / Lik cennette olursa tamudur aşksız ona., Niyazi-i Misrî | | Yarın saat beşte, benim seyahatim müstesna olarak aşksız, macerasız, vapuru terk edeceğim. Şimdi bilinmez, karşı durulmaz bir hiddete mağlup oluyor, içinden:, Ö Seyfeddin, Mahcupluk İmtihanı, 1336/01.03.1920+ | Çalgı çalınırken koridorda sigara içmeye giden hissiz ve aşksız adamlar hakkında birkaç iğne. Onlarla beraber yaşamak mecburiyetinde bulunan biçare kırık kalpler için birkaç müphem tahassür..., | R N G, Tanrı Misafiri, 39 | Aşk kadınsız, kadın aşksız yaşayamaz., | Kırımer, 1967, 113 | Aşksız hiç bir şeyden hoşlanmıyorum, anlıyor musun? , | Ş Belli, Bir Yangının, 38 | Sevip te sevilmeyenin: şansı çürük. / Sevip te kaybedenin de, boynu bükük. / Aşksız bir hayatsa: bence ağır bir yük... / Aşkın manası anlayana çok büyük..., | Ali Bozdağ, Üç Mevsim, 11
s.
aşksızlık –ğı | Kızı dışarıdaki hayattan, aşksızlıktan bezgin eve geldiğinde hepsini ona anlatma heyecanında olurdu., | Ş İşigüzel, EDK, 13 | Aşksızlık nedeniyle şarkı yazamamaktan mustarip Halil Sezai'nin danışan olduğu terapide olduğu gibi., | B Tansel, T, 4.8.2014 | Edebiyat dürtüsü açlıktan ve aşksızlıktan daha tesirli bir şekilde sürekli dürtüp durdu., | S Ağbalık, Vaveyla, 2
a.
GTS-
aşkullah | Artık Tûr-ı Sina gözümüzden gaib ve denizin geniş yerlerinde hiç karadan eser görünmez ve korkunç yerlerinde gemimiz yoluna devam ede ede mikat, yani ihram giyilecek yerin yaklaştığını bilenlerden haber alınca aşkullah ile çoşan kalblerimizde gönül kuşu uyanarak başını kaldırmış ve avını aramaya, acele acele ileri doğru bakmaya başlamıştı., | M N Ak, Hac Yolunda, 33
a.
aşlama | Çabuk, ağaya bir aşlama şerbet getirin. Helecanı yatışsın./Hademenin getirdiği aşlama nar şerbetini, son damlasına kadar Sadullah'a içirdi., | Z Şakir, SadullahAğa,17/18
a.
aşlamak | Aşılamak. | Hep beraber başlayalım (helessa yalessa) / Ayva turunç aşlayalım (helessa yalessa) / Biz bu işi işleyelim (helessa yalessa), | Heyamol I
f.
aşlanmak | aşılanmak | Asla her adama denilmez yiğit / Beyni kaba adam alır mı ögüt / Yeniden aşlansa bademle söğüt / Aslı hariçtendir, tutlanmayınan., | Türkmen/Cemiloğlu, M İhsanî, 167
f.
aşlık -ğı
a.
"... Kırım'ın o güzel şirin yalıları, kayaları, parkları, sarayları, köşkleri, bağları, bahçeleri, altın aşlık yetiştiren tarlaları, çiftlikleri gözlerinde resmigeçit yapıyor ... Sedat Erdoğdu, Değer, Y 7, Mar 2021, S 87, 57 "
Aşma | Cinayet karşı kutbunda yer alır onun ama çift değerlidir: Bir yandan onuru kurtarır, öte yandan Ben'i zehirler. Cürüm içten içe kemirir insanı. Yani cinayet, son kertede bir çözüm sağlamaz, aşma'yı sağlamaz., | Sabahattin Ali/Ahmet Oktay, Kuyucaklı Yusuf, 7
a.
aşmak | çiftleşmek. | Kırşehirli cümle mebusana küfretmiş bugün / Guslü icabettirir ef'al değil denmiş: teres. / Geçmez Osman'ın alelade gıyaben sövmesi / Sırtlarında bir boğa olmuş aşarken Menderes. 13/7/1957, Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 91
f.
aşmak | Parkın arkasındaki Hükümet Konağının üstünden güneş aşmak üzere. Bahçeye bitişik boş alanda çocuklar oynuyorlar., | S Şengil, 1983, 34
f.
aşna fişne olmak | En önemlisi de o sıralar aşna fişne vaziyet durumunda olduğu bir kız varsa, ne yapar ne eder onu oraya getirir kızın hayranlığını kazanırdı., | T Aral, SÖ, 127
aşocağı | 1. Mutfak. | Onun on beş yirmi metre kadar ötesinde taburumuzun aşocağının dumanı tüter., | S Şengil, 1983, 51 2. Yemeğin pişirilip yoksullara dağıtıldığı yer.
a.
aşortman | Eşofman | İnsanlar aşortmanlarını giymiş sahil boyu geziyor, o kadar güzel ki!, | Hıdır Erdemir, 8.2.2019
a.
aşotu | / aş otu. salamura aşotu (küçük kavanoz) 7,90TL | aş otu çorbası | (murçalık, kuzu kulağı, çiğdem de olur) İlkbaharda Aşotu yarpız, tene katması İlkbaharda fakıbeyni İlkbaharda koyuca ... topaç yağına batırılmış yufka ekmek Kış sabahları: mercimekli, bol soğan ve tarhınlı alaca çorbası, yanında çir reçeli baz? , | Ö A Aksoy, Halkevi Konuşmaları, 1938, 29 | Kulağıma Fısıldananlarda Bugün Aş Otu Çorbası, Tiramisu, | S Kutucular, | http://www.selinkutucular.com/tag/as-otu-corbasi/, 30.7.2017g
a.
aşr-i şerif | Aşr-i şerif de biraz önce arkasında teravih kıldığımız Hocaefendi'den..., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 30
s.a.
aşrı aşrı | Uzak. | Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar / Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler / Annesinin bir tanesini hor görmesinler., | Yüksek yüksek tepelere türküsü, Edirne
z.
aşsız | Özgürlük, doya doya yaşanacak, tadı çıkarılacak ve insanlık onurunu hissettirecek en değerli erdeme kavuşulmuş. İsrailoğulları bunun değerini bilip şükrünü ifade edecek yerde Hz. Musa'ya yapmadıkları kaprisi bırakmıyorlar. Önce bu dağlarda susuz, aşsız ne yapacaklarını sorarlar.
s.
aşsız | yemeksiz, yiyeceksiz, azıksız. | Hacı Bayram say! / Saymazsan aç kalırsın Hacı Bayram / Ekmeksiz kalırsın / Aşsız kalırsın / Buraların yasası başka, töresi başka, | Ş Belli, Ağa kapısı, 78
s.
aşure ayı | Muharrem ayı. | Bu cihetle Muharreme halk aşure ayı ismini verir. İstanbulda Muharremde onundan sonra herhangi bir gününde pişirdikleri aşureyi komşularına, yakınlarına, civar fakirlerine taslar ve kaseler içinde hediye ederler., | A S Ünver, Korkambar, Ank. 1972, 108
a.
Aşureci | Afiyet Sokağı (155) Çankaya'da, | Aşureci Sokağı (607),
a.
aşureci | Bu cihetle Muharreme halk aşure ayı ismini verir. İstanbulda Muharremde onundan sonra herhangi bir gününde pişirdikleri aşureyi komşularına, yakınlarına, civar fakirlerine taslar ve kaseler içinde hediye ederler. Evlerine gelen misafirlere de bundan ikram ederler. Uzak yerlere testiler, güğümler içinde gönderirler. Ayrıca aşureciler vardır. Hâlâ muhallebicilerde her zaman için aşure bulunur. İşte ananesi de böyle., | A S Ünver, Korkambar, Ank. 1972, 108
a.
aşureci | Yalnız Aşureci Ethem Efendinin dükânında çırakları vardı. Yalnız Aşureci Ethem Efendinin dükânında çırakları vardı., | BMM Zabıt ceridesi, 1930, C 3, S 22-26, 39
aşurelik | aşure yapmada kullanılan. | döğülmüş aşurelik hınta: 441, | O N Ergin, Mecelle-i umûr-ı belediyye, 1995, C 9, 167 | AŞURE (Bu tarzda pişirilen aşure beyaz olur) 250 gram aşurelik döğülmüş buğday (1 1/4 bardak) 100 gram iç pirinç 1½ kah. fin.)..., | E M Yeğen, Alaturka tatlılar: komposto ve reçeller, 1945, 98
a.
at | atın yerine eşeği bağlamakHiç güleceği yokken bir kahkaha attı Gülizar. –Sen olsan, atın yerine eşşeği bağlar mısın? dedi Güllü., | O Kemal, HÇ, 28 | elektrikli at | asansör. | Ortalıkta çıt yok. Masalcı Baba; | evde yoklar sanısındayken kapı birden açılıverince dal olur içeri; elektrikli ata binip yukarıya çıkar., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 26
dey.b.a.a.
At arabacı | 1. at arabası sürücüsü. | Dar ve parke taşlı yollarda en çok at arabacılar görünüyordu., | Ömer Say, 2010, 13 | 2. | at arabası sahibi.
a.
at arabası | Eşyalar; at arabası ile garajdan eve Hasan'ın rehberliğinde taşınırken, diğerleri belediye otobüsü ile eve ulaşırlar., | asicaldan, 1.2022+
a.
at ata
tr. at-a
"Bu yabancılaşmışlık karşısında insanın içinden, "Kendisinde Türklük gurur ve şuuru, İslam inanç, ahlak ve fazileti bulunan bir kişi bu ismi içi ata ata işyerini nasıl verebilir?" demesi gerekiyor."
at ayağı yer | O dereler at ayağı yerler olsaydı Bizans süvarisi o yayaları ezip geçmez miydi? | , | Y H Erdem, KararG, 2.6.2019
s.
at değil deve değil | Para değil, pul değil... at değil... deve değil... köşk değil, villa değil; gönüllerimizi cömertçe verebilseydik birbirimize, herşey daha bir anlamlı, herşey daha bir güzel olurdu gözlerimizde..., | Ş Belli, Bir Yangının, 107
at edip binmek eşek edip sürmekAt oldum bindiler eşek oldum sürdüler kalıp söz ile krş. İşçiyi hiç önemsemeden her işte kullanmak, her işe sürmek.
dey.
at kestanesi | Balık biçimli yapraklarının altında dikenli fiske topları saklıyan at kestaneleri., | R E Ünaydın, | Koru, | Boğaziçi Yakından, 75 MReşit
a.
at kulağı sak olur! Atasözü. | Hanum at kulağı sak olur, çekübeni oğlanı oyardı. Oğlan gördi kim bir alay atlu gelür, sıçradı. Adı görklü Muhammede salavat getürdi. Atına bindi, kara tonlu kâfire kılıç urdı, basdı kal'aya koydı., | Dede Korkut Hikayeleri, ?
at oğlanı | bk. At uşağı. seyis, ata bakan kimse. | Zavallı at oğlanlarım, şaşkınlıklarından kendilerinden geçmişlerdi., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 302-303
a.
at oldum bindiler eşek oldum sürdülerHer işte kullandılar, her hizmeti gördüm anlamında bir söz.
dey.
at pisliği | Bu kentin sabahlarına alışamadım bir türlü. Donmuş balgamlar ve kusmuklara basmadan, köpek ve at pisliklerini ezmeden, çiş ve kana bulanmış elektrik direklerine değmeden yürümek için büyük bir çaba harcıyorum., | F Ulay, 1988,78
a.
at sinekliği yapmakElbette sorun yok. Vurgulamamın nedeni | ezberci kitapçılara at sinekligi yapmak:) Yani ilgilerini bilgilerindeki uyumsuzluk ve eksikliklere çekmek., | Turan Bozkurt, Rindan kültür sanat, 9.7.2023
dey.
at uşağı | bk. At oğlanı. seyis. | Kolu sarılı adam Alma Ata dövüşünde kılınçladığım herif idi. Yüzü yaralı ise Temur Melik'in at uşağı idi ki, bunu da geçen sene Camuka reisi kılınçlamıştı., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 305
a.
at yarışı | koşu atlarıyla yapılan yarışma. | Bunlar at yarışlarını ölüm merasiminde, ölünün çadırı etrafında at koşdurmak sûretiyle tamamlarlar. Burada da at yarışlarının pek eski çağ âdetinde söylendiği gibi, daha dinî bir mâhiyet taşıdığı görülür., | W Eberhard, Çin kaynaklarına göre Türkler ve Komşularında Spor, Ülkü, Mayıs 1940, C 15, 214
a.
GTS-
at yılı | ... sıra benim doğduğum yıla ve aya geldiğinde hayalinde Ayvaz ile birlikte bindiği kıratını durdurur ve bakışlarını gökyüzüne çevirirdi: | Kıştı, küçük çile olmalıydı... Biraz daha düşünür: | Yok yok, sanıyorum erikler çiçek açan vakitti. Hadi mevsimi, ayı neyse... Burçlara inandığım da yok... Peki yılı? | Hacı Hüseyin o yılın at yılını olduğunu söylemişti. At yılında göçler olurmuş. O yıl gerçekten de birçok insan İstanbul'a göç ettiler., | O Aras, Doğum günümüz, facebook, 10.6.2023
a.
ata | ET baba | Biz babamız ne söylerse onu yaptık. Sen ne edersin böyle? Ataya dil uzatılmaz., | İ Hınçer, 1946, 16 | Baba, atamsın, bugüne kadar sözünden çıkmadım ama şimdi beni zorlama., | YAkengin, Eski Çarıklar 2. dede | Ancak işçi sınıfının düzeni adına ana-ata ocağını terk etmeye zorlanan Sibirya sürgünleri için yazmadıkları nedeniyle de eksiktir bir yanıyla..., | CAktaş, T, 5.9.2011
a.
ata ata | Atarak. | Heyelan sonrası tepelerden aşağıya akan dereden çığlıklar ata ata korku içinde, çökmüş mezarlığın başına koşup gelenler... ., | N Genç, İsenç, 9
z.
ataerki / ata-erki | Ataerki, ata erki, ataerkil, M A Ağakay, Türkçede felsefe terimlerinin dil bakımından açıklanması dolayısiyle bazı kelime yapı yolları, 1943, 40
a.
ataerkilite | Türkçe ata+erk+il ile İngilizce –ite'nin (-ity) ekleşmesiyle bkz. olabilite. İngilizce ability, capability gibi sözlerin etkisiyle. Pederşahilik, ataerkillik. | Türk Dil Kurumu bu açıklamaya parantez içerisinde eklediği kadın ifadesiyle cinsiyetçi bir tutum sergilemekte ve kadına yönelik şiddet ve negatif ayrımcılığın temel nedeni olan ataerkiliteye hizmet etmektedir, | T, 11.3.2015
a.
ataerkillik –ği | Bilinmedik bir şey değil, adı da konmuş: | patriyarkalizm (ataerkillik)., | MBelge, T, 5.10.2013
a.
atak geçirtici | Yalan yok, bundan altı yıl önce, 'laik atak geçirticiler sayesinde' türbanın 'sinsi' bir planın parçası olduğuna inananlardandım., | Ali Atıf Bir, BugünG, 7.10.2010, 17
s.
atakça | Kolay sinirleniyorlar, konuşmaları sertçe, tutumları atakça. Adamı hemen paylayıveriyorlar., | Ş Dölek, Elimizden geleni yaptık, 101
s.
ataletsel | çoklu hedef takibi, ataletsel hedef takibi ve kızılötesi / gündüz kamera hedef takibi özelliklerine sahip ASELPOD, hava-kara muharebelerinin yanı sıra hava-hava gereçleri için de kullanılabiliyor. | , | 5.5.2017, MilAselsan, 5
s.
atalık -ğı | 1. Ataya yakışır davranış, babalık. 2. | Babadan kalma. | Atalık tohumları koruma çağrısı, | T, 12.2.2012 | İlk olarak Mezopotamyanın bilinen en eski atalık durum buğdayı tohumu Sorgülün hasadı bu ay içinde gerçekleşti., | YŞ Pazar, 1.7.2018, 9
s.a.
atamalı | atanmış; atamayla gelen. | Atamalı ya da temelli üyelerin yönetiminde kimlik ve kişilik değiştiren TDK'nın görevini yazarlar, ozanlar üstleniyor., Nesin Vakfı yıllığı, 1985, 250
s.
atanak –ğı | Atanak: Ok atan alet (arbalet). (Çocukların ok attığı oyuncak), | Türk Folkloru, 1981, S 25-36, 15
a.
ataput | ataput ataputçu şeklinde birtakım zevat tarafından aşağılama ve küfür niyetine kullanılır, kullanılırken illa ki ağızdan tükürükler saçılır. ağzına kürekle vurulasıcalar sizi., | paspasanahtarinustunde, 05.02.2013 14:12, EkşiS
a.
ataputçu | 1. Atatürkü put haline getiren. 2. | ataputçu şeklinde birtakım zevat tarafından aşağılama ve küfür niyetine kullanılır, kullanılırken illa ki ağızdan tükürükler saçılır. ağzına kürekle vurulasıcalar sizi., | paspasanahtarinustunde 05.02.2013 14:12, EkşiS | direkt | ata | bildiğine tapan, ya da | ata bildiğinin beşeri yasalarını ,allah ın yasalarının yerine koyan | allah vardır ve birdir, peygamber onun kulu ve elçisidir, lakin peygamberin getirdikleri o günün şartları içindi. bugünün şartlarını bağlamaz diyen putperest., | tövbe34#6407006 · 18-09-2018 11:56:13, | https://dunyasozluk.com/baslik/ataputcu-1255422 | Yerinizi bilin soysuzlar! Ermeni, Rum, Yahudi soysuzları! Laik, Kemalist ataputçu, putperest deyusları, dürzüleri, kefereleri! Laik, Kemalist ataputçu, putperest! Din, devlet, hükümet, Osmanlı düşmanı boynuzlu çapulcu. Ülkesini dışarıya şikayet eden, satan lanetli Lut kavminin soyu sopu belli olmayan soysuz beynemaz. Karaktersiz o çocukları., | Salih Kılıç [Ulusoy], **
s.
atar yapmak lise argosu trip yapmak, tribe girmek, tavır yapmak, tavra girmek, Birden bire sinirlenip karşısındakine çıkışmak. Ani hareket. Kavgalarda kullanılır. Ayrıca bir de tekerlemesi vardır: Atara atar kaç yazar? (mischievous, 05.02.2006) | Kıllı mevzu, veyahut | ani hareket veyahut | çok gaz anlamlarında kullanılan, genelde İzmirlilerden duyduğum kelime. (antisocial, 27.01.2007) 'Yürek' demek olsa gerek. ('zeker' veya 'büzük' olabilir mi? Yoksa 'tabanca' filan mı? ) Buradan da mecazen 'cesaret' vs... nuriş'in (nuri ergin) bugün gazetelere yansıyan beyanatından (tempo'ya | konuşmuş) örnek cümlemiz şöyle: | Bu âlemin içindeki delikanlılar, bir yerlere gelmek için önce kendi bileğine, gücüne ve atarına bakacak. Sonunda onlar ayakta kalacak. Biz kalacağız yani, zafer bizim olacak. Derleme sözlüğü'nde Eskişehir ve Antep'ten derlenmiş bir atar 'cesaret, cüret, kudret' varmış zaten. (acemkasiyan, 06.10.2009 EkşiS
atardamar | Atardamarda bir kitap / Aşk uğruna yaralanmış bir Karacadağlının kucağımıza / yıkılışı: Gül, | S Karakoç, Gül Muştusu
a.
atari 1993? a. | Oyuncaklar / Atariler / Reklamlar / kahramanlar / Kahkahalar..., | İGKafkas, Esintiler, 30
ing.
atarlanma | Kendisine yapılan, ancak twitterda follower sayısını arttırmaya yarayacak atarlanma önerilerinin de süreci daha başından tıkamaktan başka ne işe yarayacağı meçhul? , | MAltınok, T, 3.7.2012
a.
atarlanmak | Bu da, Twitterda 'MİT sorumlu diyenlere koduk mu' ya da 'Ah o Fidan yok mu Fidan' diye atarlanmakla falan olmuyor işte., | MAltınok, T, 18.5.2012 | -Sana atarlandım! Ağustos 2013
f.
atarlı giderli | Sıla şu ara ne yapsa, ne söylese, ne yazsa Ahmet Kural'a bağlanacak. Hele ki atarlı giderli olanlarda hiç kaçışı yok.; Ömür Gedik, HrKlbk, 15.4.2019
s.
atarlı s hareketli, cesur, atak. | Taraf'ın haber sıkıntısı çekeceği, atarlı manşet atamayacağı güzel bir dünyada yaşamasını dilerim., | SGenç, T, 28.6.2012 | atarlı giderli Ece, | KanalD, 2.4.2016, BeyazŞov
atası İbr??e eyitdi eger biz·ile bayram bile eylese biz· d?··i di?eseñ pes İbr?? bularuı?a ık?ı ka?n biraz yir vardı gend·in bırakdı ve eyitdi. ben sayruvan ve ayagum agrır pes anı koyup gitdiler ka?n so kalan koca korpı ve za'?ler İbr?? katından ge?iler, İbr??
Atasız | 1. Atadan yoksun, 2. Atatürk'ten yoksun | Nihayet işte derde, acıya biz de daldık, / Biz de mi onlar gibi, Atasız, öksüz kaldık? , | V C Aşkun, 83
s.
atasız | Babasız. | Hem atasız hem anasız. / Kuzularım kuzalarım., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 277 | Gözden ırak olan düşer gurbete, / İnsanı indirir kemikle ete, / Atasız kim varmış ulu devlete / Sevgi saygı baştan inerse yaman., | H Gülel, Baba bir güneştir, 20.2.2021, dibace.net
a.
atatmak | Tayin etttirmek, atama işlemini yaptırmak | Ali İhsan dil öğrenimini tamamlayıp, kendini öğretmen olarak atatıncaya kadar bu mutluluk devam etti., | asicaldan, 3.3.2017
f.
atattırmak | oldurgan atamak-tan | Ankara yine bir yolunu bulur, kendi işine gelen rektörleri ya kendi atar ya da atattırır., | YılmazSavaşçın, T, 18.12.2012
f.
Atatürk çiçeği | Kış, fırtına ve zulmeden soğuğu ile gelince yaprakları dökülürse de, gövdesinin tepesinde, hiç beklenmedik bir zamanda, kıpkırmızı rengiyle, varlığını haykırırcasına ATATÜRK ÇİÇEĞİ açılır. Öyle hoş, öyle hakim ve öyle mütevazı bir gururu vardır ki onun, ümitsizlere ümit olur. Tâ ki, yeniden yapraklar açsın ve ülkeye bahar gelsin., | N H Rustem, İnançlarım, 1958, 4 | Atatürk çiçeği Poinsettia 19,99 TL 19.4.2022+
a.
atatürkleşmek
f.
Atatürk gibi olmak.
tr. ata-türk-leş-
"Silemez mavi aydınlığını / Atatürkleşen gönüllerden / Ne yobazlaşan karanlık / Ne kızıl kefen", İlhan Geçer, 1986, 77"
Atatürksel | Bir de Başkanlık sistemini savunurken bir Atatürksel model görülüyor., | M Akyol, T, 14.7.2014
s.
atatürksüz | Atatürk olmadan. | Atatürksüz Türk Milliyetçiliği elekle su taşımaya benzer. Ülkücülerin Menzile, Fetöye, tarikat ve cemaatlere kapıkulu olmasındaki en büyük etken de Atatürk'e uzak duruşlarıdır. İşte o yüzden ülkücü ozanlar Atatürksüzdür. Yeni kuşakların | Türküz, Türkçüyüz, Atatürkçüyüz ilkeleri önünde saygı ile eğiliyorum., Alper Aksoy, 24.05.2025, Facebook
s.
atatürktaparlık | Oysa o ülkelere gidip gelenler, Batılıların, bizim Türkiyede ancak bugün eleştirmeye başladığımız Atatürktaparlıkla, yüzlerinde her zaman bir gülümsemeyle, hafif hafif dalga geçtiğini bilir., | CemSey, T, 9.4.2012
a.
Atavik s... | atavique < | atavus | dede, cet. Atalara benzemekle, atavizm ile ilgili. | Bir zamanlar, iptidaî diye terkedilmek tehlikesine uğrayan, bu güzel ve yaman spor, atavik bir tesir, ana ve babalarmızın teşviki ile bugüne kadar öncülüğünü kaybetmemiştir., | Ülkü, 1938, ? 5 | Şekil 22de gösterdiğimiz genç fide örnekleri, bu atavik meraklı gelişmelerin beliğ birer misalidir. Nitekim bu şekilde gösterilen fideciklerden; kadın tozluğu (Berberis vulgaris) bitkisinin, ilk yaprakları, geniş safihali iken sonradan çıkan-., | E M Oksal, Orman ve park ağaçlarımız, 1943, C 1, 129
fr.lat.
atavique | Diğer taraftan, belki yaradılışları veya daha doğrusu dünyada medeniyeti yapmış olanların torunları bulunmaları dolayisle türkler, türk kökü ile yapılmış fransızca bir tabirlek 'atavique, yani atadan gelen, bir zekaya ve büyük işlerde kavrayışa, aklı selime, ilim ve sanata karşı derin bir alakaya malik idiler., | Y H Bayur, 'Şarkta İnhitat Sebepleri', Birinci Türk Tarih Kongresi Konferanslar Müzakere Zabıtları, 490-1
atavistik | İçimizdeki atavistiğe karşı direniş notları, | AnılYıldız, Artshop Yay. 2017 (Kitap adı)
s.
ing.
atayist atay+ist Yazar Oğuz Atay'ın soyadından. Oğuz Atay'ı sevenler ve onun taraftarları | Atayistler ve ben ŞavkarAltınel, R, 20.7.2011
atbaşılık –ğı | Yani sizin şiir ve hiciv yazarlığınızın atbaşılığı ta o zamana dayanıyor., | LŞehsüvaroğlu, www.haberarz.com, 9.6.2012g
a.
atburgazı
Aydının Söke ilçesine bağlı bir mahalle.
yer adı.
ateistleşme | Ateistleşme tehlikesi var, | AliBulaç, Bugün, 15.6.2014
a.
ateistleşmek
f.
tanrıtanamaz olmak, tanrının varlığına inanmamak.
fr. athe + tr. -leş-
".Başlangıçtaki Katolik kimliği giderek zayıfladı | kendini bu dinî-ahlâkî bağlayıcılıktan koparıp hem ateistleşti, hem kısıtsız ve sınırsız bir devlet mutlakçılığını olabilecek en aşırı noktasına, Nazileşmeye vardırdı.."
Turan Bozkurt, Rindan Kültür, 22.11.2023
ateistlik –ği | Meselâ 1957 yılında bir grup Pakistanlı dinî liderlerle Sovyetler Birliği ve Türkistan'ı ziyarete giden mevlânâ Abdulhamid Kadirî Badayunî bu seyahâtle ilgili hâtıralarında kısaca şunları yazmaktadır: | Sovyet rejimi şüphesiz ateistlik (Allahsızlık) sistemi ..., | Türk Kültürü, 1977, 373 | Komünizmin en dehşetli iki hususiyeti vardır Biri: Allah'ı, maneviyatı, manevi değerleri ve ahlâkî esasları inkâr eden ateistliği ve materyalistliğidir., | Hekimoğlu İsmail, Yeni ansiklopedi, c., Hüdhüd-Osmanlı, 702
a.
ateizma | tanrıtanımazlık. Ateizm. | Tabii laik ateizmada (delîl olamıyacağı) içün, (tenâkuz ve iftirâk) kaçınılmazdır..., Mehemmed Saffet, B.Vekil'in, Tatar Kazanı'nda Heykel Pereştişi!..., | http://www.turkcesi.biz/muharrirler/mehemmed-saffet/b-vekilin-tatar-kazaninda-heykel-perestisi.html, 07.12.2016/18.06.2018
a.
atel
Kırılmış kemiklerin düzgün bir biçimde sarılabilmesi için kullanılan türlü malzemelerden yapılmış destek.
a.
fr. attelle
"...sargı bezi, koltuk değneği, atel, yürüteç, baston, boyunluk, korse, oturma simidi, alçı, bandaj, dizlik, göz damlası, astım ilacı/pompası/sprey ile Sınav Giriş belgesinde belirtilen bina ve salonda sınava girebileceklerdir."
ÖSYM Hizmete Özel 2024 görev talimatı
atel | Insider'ın ulaştığı savcılık belgelerine göre, 31 yaşındaki Hartman ayrıca doktorların aksi yöndeki tüm tavsiyelerine rağmen, küçük kıza bacak atelleri takıp yürümesine engel oldu ve tekerlekli sandalyeye mahkum olmasını sağladı., | Hürriyet, 4.6.2021
a.
atelye | işlik, iş yeri. | Güneş, battığı yerde açarak bir atelye / Bin renk sokar içine sulardaki her izin., R Ilgaz, Sularda Güneş, Türkçü Kopuz M, 15 Eyl 1939, S 6, ? | Elektrik elde edebilirsem köyler şakır şakır aydınlanır. Her köyde küçük çapta atelye falan açılmaya başlanır., | V Sevim, 57
a.
ateprin | Söyleyin komşular, dualı ipliklerle kurtulamadığımız sıtmadan, kinin, ateprin içerek kurtulmadık mı? , | MYağmur, 78
a.
ateroskleroz | Aşırı tuz tüketimi başta hipertansiyon, damar sertliği (ateroskleroz) ile bunlara bağlı gelişen kalp damar hastalıkları ve böbreklerde hasara yol açmaktadır., | NGTarakçı, AYH, 6.12.2016
a.
tıp
ateş | ateş etmeye durmak deyim ateş etmeye başlamak | Polisler düdüklerini sıklaştırıp havaya ateş etmeye durdular., | Kıyafet, 1981, 82 ateş gibi | zeki, çalışkan ve becerikli | +Güçlü kuvvetli, ateş gibi bir genç olduğu için şirket onun hizmetlerinden çok istifade ediyordu., | Güntekin, Damga, 95 | ateş pahası deyim Çok pahalı. | Biz sandöviçe simite talim ediyoruz. Lokantalar ateş pahası, ateş!., | NGüreli, SO, 82 | ateş bacayı sarmakŞimdi ateş bacayı sardıktan sonra dişlerin başına gelenleri anlatayım: Diş hafiften ağrımaya başladımı, bir parça tuz veya şap konur arasına., | MYağmur, 1957, 38 | ateşini söndürmek | cinsel tutku ve duyguları yatıştırmak, doyurmak. | Aklım başıma geldi, kadını bıraktım. -Kardeşim! Ateşini söndürüyorum dedim... -Yok canım, dedi. Onun ateşini ben bile söndüremiyorum, sen nerde söndüreceksin..., | Gürman, 77 | ateşin harlı körlü küllü zamanı | O belki de unutmamıştır da, ateş kalmamıştır... Ateşin harlı zamanı ayrı, körlü zamanı ayrı, küllü zamanı ayrıdır..., | AbdurrahimKarakoç, 18.10.2013, facebook | Ateş almağa geldin demek | -Ne düşünüyorsun? -Hiç... -Ateş almağa geldin demek. Bayramlar da olmasa, birbirimizi göremeyeceğiz... çocuklar gece gündü sayıklıyorlardu. | 29 Ekim'de amcamız gelecek. diye., | Çokum, R Ana, 146 | Okuyoruz bazen, bazen gizlice içiyoruz. Ateş pahası çünkü geminin barı. Bol bol lak lak. Muhabbet., | Onur Çalı, 49
dey.s.a.
GTS+ GTS-
ateş almaya gelmek
dey.
bir yere çok kısa bir süre için gelmek, bir yere uğrayıp çabucak ayrılmak.
"Babam: -Bunca aceleye ne gerek anne? Ateş almaya mı geldin? Tarlalarda ekinin mi kurudu? Her yıl böyle yapıyorsun. Gelmişken birkaç ay [kal], der.", 28"
ateş hattı | Huzur Sitesinde yer yerinden oynarken herkes gibi o da pencereye koşmuş ve sevgili karısıyla sevgili genç sevgilisinin ateş hattının tam ortasında, korkudan alıklaşmış yüzlerle durduklarını görmüştü., | S Dölek, Kirpi, 135
a.
ateş hırsızları | Tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto | Çe Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, | Erdal Eksert, 25.6.2022, twitter
a.
ateş kes emri | Demokrat cephesinde ateş kes emri verilmiştir. Birlikler şimdilik mevzilerinden çıkmamaktadır., | GugukG, 17.5.1947, 3
a.
ateş kızılı | Çünkü memlahaların üstünden yükselen ateş kızılı kayalar silsilesi, başka hiçbir yerde görülemeyen bir güzellik arzediyordu., | KM, MAM, 1987, 19
s.
ateş ölçer | Okul girişinde sürekli olarak ateş ölçerler ile kontrol ediliyoruz., | PostaG 25.1.2020
a.
ateş pahasıçok pahalı. | ... ateş pahası. MEDİHA Her şeyin ateş pahası olduğunu bana söyleme, babana söyle. Ne kadar? ha. YAVUZ On lira olsa yetişir. Ama babam duymıyacak bunu MEDİHA Neye? YAVUZ Haftalığımla idare etmediğimi öğrendiği zaman küplere biniyor., C F Başkut, C F Başkut külliyatı, 1972, C 21, 21
dey.
ateş topu / ateştopu | Toroslardan fışkırıp da sanki / Düşüyor ovaya yanarak / Bir ateş topu gibi, | İ Uyaroğlu, 1981, 47 | Evet, doğru dedi küçük ateştopu. | Neden çatmayalım? Eğlenmek içihnharika bir forsat. Ve ben, havaya çıktığımda bütün olanları yıldızlara anlatacağım. ., | Wilde, Abamor, tsz, Mutlu Prens, 77 | mec. | Geçen hafta TikTok CEOsu Shou Zi Chew sorgu sandalyesine oturdu, ABD Kongresi üyelerinin ateş topu gibi üzerine attığı soruları yanıtladı. Bakalım iş uygulamanın ülkede yasaklanmasına kadar varacak mı? , | U F Doğu, HrKelebek, 2.4.2023 | Al Jazeera'ya göre suikastın zamanlaması daha kötü olamazdı. İran'ın yeni cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan bu jeopolitik ateş topu kucağına atıldığında liderlik rolüne yeni yeni alışmaya çalışıyordu., | Hr, 22.08.2024
b.a.b.a. mec.
ateşböceği
b.a.
zambula.
Farsça ataş + tr. böcek-i
"Ruhumuzda nedir / Bir panlayıp bir sönen / Binlerce ve binlerce / Ateşböceği gibi?.", C Tümerkan, 1985, 50"
ateşböceği | Ateşböcekleri gibi, / Küçük avucunda / Yanıp yanıp sönseydim., | B Necatigil, Yıldızlar, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 107 | Ateşböceği / Öyle yalnızım ki, / Bir ateşböceği gördüğüm zaman / Bataklığın üzerinde... / Sanki ruhuma benziyor / Özlemle ayrılır gibi / Bedenimden., | İzumi Shikibu, Meriçelli, 2002, 47
a.
ateşçe | ateş gibi. | Yanaklarımdan öptü. Dudakları kuru, ateşçe sıcaktı. Öptüğü yerlere iki kav düşmüştü., | Tarık Dursun K, Eski babam, 43
s.
ateşçi | Bu cinayetleri icra eden katil şimendiferin şoforü, yani ateşçisi idi..., | Şoför Jimi, çev. ElifSin, 1335, 14 | Sigarayla ateşçisi biricik arkadaşı / Bir de telâkilerde düdük çalan meslektaş / Yazları beterdir baş belâsıdır kışı / Tünellerde hayallerle bakarsın sarmaş dolaş., | İlhan Geçer, 1986, 17
a.
Ateşî | ateşli. | Üstat elinden çıkma sanemlerden mütenasip yapılı, siyaha mail samurî saçlı, incerek düz kaşlı, noktalı yeşil gözlü, siyah ve uzun kirpikli, hafif sarı üzerine mevçli koyu al yanaklı, irice çekme burunlu, ufak ağızlı, (şiddet-i şehveti gösterir surette) ateşî kırmızı kalınca dudaklı, her karşısına geleni kucaklayacak gibi önüne mail yürür, insanın kalbine girecek gibi karşısındakine dikkatle bakar bir afet, | Namık Kemal, İntibah, 1876,
s.
ateşinde ısınamayıp dumanında boğulmakAteşinde ısınamayıp dumanından boğulmak... sözünü bilen var mı? Ya da, bilmeyen..., | M A Öner, 25.12.2019, twitter
dey.
ateşkessiz
s.
ateşkes olmadan.
Farsça ataş + tr. -kes-siz
"BMGK'dan 'ateşkessiz tasarı'ya onay: Gazze için acil adım atılmalı / Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK), Gazze'de genişletilmiş insani yardımların kesintisiz ve güvenli erişimi için "acil adım atılması" talep edilen karar tasarısı kabul edildi. Daimi üyeler, ABD ve Rusya insani yardım tasarısında çekimser kaldı.", Y Ş, 22.12.2023"
ateşlemek
f.
1. -i birşeyi tutuşturup yakmak. 2. -i Top, tüfek vb. patlayıcı maddeleri patlatmak. 3. -i mec. birini bir işi yapması için kışkırtmak. 4. -i mec. birini heyecanlı, coşkulu duruma getirmek.
Farsça ateş tr. -le-
"Tam sönmek üzereydim / Bir kıvılcım çakıldı karşıdan, / En kenarda idim... / Ateşlemeseydi Erosun gücü / Gidiyordum uçurumdan.", S Seyidanlı, 22"
Ateşlemek | 1. Kundaklamak, ateşe vermek. | Çünkü bize haber verdiler ki; bu düşmanlar Alma Ata yakınındaki karakollardan birisini basmışlar, içindekileri öldürüp, karakolu da ateşledikten sonra kaçmışlar., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 265 2. | Yakmak. | Veli, hemen çakmağını çıkarıp, Naci'nin sigarasını ateşledi., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 6
f.
ateşlemeli omuzdan ateşlemeli | Türk savaş uçaklar?? Irak ve Suriyeden yönelen teröre karşı bombardımanlarını sürdürürken daha fazlasını ülke içinde kurulmuş PKK kampları, doçka rpg ve belki de omuzdan ateşlemeli ısıya güdümlü SA 7 füzeleri (uçak helikopter ve diğer hava unsurlarını düşürür)'ni bulup yok etmek için çabalamıyorlar mı? , | AÇetiner, 12.8.2015rindan
GTS-
Ateşlenivermek | -Hayrola nesi var? -Nesi olduğunu bilsem kapına gelir miydim? Bir akşam ateşleniverdi..., | Çokum, R Ana, 100
bf.
ateşlenme | Bunlar ayrılık, nefret ve başkalarının talihsizliğinden zevk alma duygularının ateşlenmesine yol açar., | | http://eprints.sdu.edu.tr/299/1/TS00463.pdf
a.
ateşlenmek | 1. Ateşleme işine konu olmak. 2. Vücut ısısı artmak. 3. Coşmak. | Asıl büyük marifeti de ben söyleyeyim, laf buraya gelince bizim Zeki Çizer tekrar ateşlendi., | KTahir, AşkÇetesi, 90 | 1893 yazında Eniştesi Binbaşı Faik Bey'den hesap, hendese, Fransızca dersleri de almış, terbiye ve edep bilgileri de öğrenmiş ve son sınıfta ise arkadaşlarının telkiniyle Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa'nın şiirleriyle vatanî hisleri ateşlenmişti., | Ali Birinci, M. Reşat Mimaroğlu hayat hikâyesi ve hâtıraları, 2021? , C I, 12-13 | Nihayet top dolduruldu. Birdenbire ateşlendi. Öyle bir patlayış patladı ki, birçok evlerin camları şangır şungur kırıldı., | M Nalbantoğlu, 30
f.
GTS++
ateşlenmek | İstemem, keder benden uzak kalsın hınç gibi, / Sarılsın vücuduma neş'e bir kılınç gibi, / Ateşlensin bir daha bende yanan son ocak!, Nazım Kemal, 12
f.
Ateşletmek | Fitili İran'a ateşletme planı mı? , | 22.08.2024, CNNTürk
f.
ateşleyici | far. ateş + tr. –le-y-i-ci. | 1. Bir cihaz veya tesîsatta ateşlemeyi yapan parça. | 2. | Patlayıcı maddeleri ateşleyen âlet, fünye. | b) çakmaklar ve ateşleyici aletler için 300 santimetre küp veya daha az hacımdaki kablara konulmuş akar yakıtlar (Benzin ve saire); c) Ateş yakıcı maddeler, reçineli meşaleler ve benzerleri. Silâh barutu. Müstahzar patlayıcı maddeler..., | Düstur, 1961, 557 | 3. Ateşleyici (barutçu) İş Talimatı -259-++ | 4. | mec. Aşırı etkileyici. Ateşleyici bakışlar. | busein.tr Ateşleyici bakışlar, roket hızında! 8 kat daha hacimli kirpikler!, 19 oca 2024, | https://www.instagram.com/busein.tr/p/C2RwB-oIst1/, 18 08.2024g
s.a. mec.
ateşlik –ği | Köy evlerinde ocak: ateşin yandığı yer. | İki kapılı evin toprak zeminli yaşam alanını, duvara asılı bir şişeli lamba, tavandan inen zincire asılı herşeyin pişirildiği ateşlik ile kuzinenin gözlerinden sızan ışık aydınlatıyordu., | TuncerKöseoğlu, T, 30.12.2011
a.
ateşsiz | ateşi olmayan. | Bir ateştir, yel değildir ney sesi; / Kim ateşsizdir: Yok olsun böylesi., A Öztemiz Hacıtahiroğlu, 8 | Üç Köşe Kutunun ateşsiz mutfağında ise düdüklü otomatik kahve makinesi ile elektrikli çaydanlık birbirine çarpar, banyo odasının yuvarlak penceresinden Camille'nin parfüm kokusu ve esnerken çkardığı kükreme sesleri gelirdi..., | Colette, Dişi kedi, 1954, 76 | Ateşsiz seyreden idrar yolu enfeksiyonları, | HrKelebek, 19.7.2016
s.
BTS++
Ateşten gömlek | Bu hal-i esef istimal (kötüye kullanma hali) (sic) üç sene devam etti ve ateşten gömlek içinde cayır cayır yandılar., | İ Arvas, TH, 60
a.
ateşzar 1922 | ateş bahçesi | İhtiras, arzu, tamah ve hased rüzgarıdır ki, bizi o seziş, güzel kokulu gölgeliklerden bu ateşzara attı; bari sonuna kadar yansaydık-., | YKKaraosmanoğlu, EB, 47
a.
athleisure | Uzun süren evde kalma süreci sonunda hayatımıza giren Athleisure trendi hayatımızdan kolay kolay çıkacak mı zaman içinde göreceğiz., | Hande Can, Hr Klbk, 5.6.2021, 5
a.
atı alan Üsküdarı geçmek | Binlerce insan fırınların önünde toplanırdı. (Açım, Allah rızası için bir ekmek yok mu) diye bağıranlar çoktu. Başvekil Refik Saydam alelacele İstanbula koştu. Amma atı alan Üsküdarı geçmişti. Hey koca başvekil bey, iki ay evvel size Maliye Encümeninde bugünkü ahvali tasvir etmiş (durumu anlatmış) ve ancak şiddet yaparak birkaç muhtekiri (stokçuyu) asmakla bu halin önüne geçileceğini uzun uzadıya anlatmıştım., | İ Arvas, TH, 69-70
Atı diline bağlamak | Atı diline bağladım, | A Savaş, Konya, 6.9.2019 (Giden misafire nezaketen gitme biraz daha kal diyen adama misafir öyle mi atımı nereye bağlayayım diye sorması muhatabın dilime bağla demesinden)
atı geçilmekMağlup olmak, yenik düşmek, güçsüzleşmek | Onun içini çekmesine sebep olur ve | Evet zaten bunlar çıktıktan sonra bizim evimiz küçüldü, biz fakir düştük. Bunlardan sonra bizim atımız geçildi, toza dumana boğuldu. (...), | Kırımer, 1997, 30
dey.
atı işleten arpasıdır Ali Ak
atıcı
"Onların bu çabalarının "çaresizlikten", yokluktan, fakirlikten, cimrilikten ileri geldiğini düşünen 1965-2000 kuşağı olan "X" ve "Y" nesli, bu sinyali alamadı. "Z" jenerasyonu da bu atıcı, değiştirici, vazgeçmeye hazır, çabuk sıkılan neslin özeti olarak hayata girdiler."
atıcı | 1. iyi nişan alan, attığını vuran (kimse) | Türklerden atıcı bir asker onu surun üzerinde gördü. Kim olduğunu bilmiyordu. Fakat bir ok attı. Jüstinyani'yi derhal yaraladı., | M Nalbantoğlu, 35 | Seyirciler sabırsızlanıyor, günlerdir seyretmeye hazırlandıkları müsabakanın bir an önce başlamasını istiyor, naralar atarak kendi atıcılarının kazanması için ellerinden geleni yapıyorlardı. ... Kumral saçları omuzlarında, kuvvetli kollarıyla yaylarını geren atıcılar atışa başlamıyor. bir terslik olduğu besbelli. | , | A Ergenekon, 45 2. Yalancı, asılsız şeyler uydurup söyleyen (kimse) 3. Gideren, giderici | Ödem atıcı, | 24.7.2015, eczane vitrini, Bağlarbaşı | 4. | herhangi bir şeyi yere atan kimse. | Günde bir paket sigara içen biri, her gün sokağa on sigara atsa, bu ayda üç yüz, yılda da üç bin altı yüz filtre ediyor. Bu büyüklerimizin yaptıkları... Peki ya bir de sizler gibi çiklet atıcıları var, bunlara ne demeli!... ., | Y Ural, Temel Reis, 14-15
s.
Atıflanmak | Atıf yapılmak. | Burada bir parantez açalım ve hemen belirtelim: Özellikle geçmişte, girişimcilik zihniyetinin çözümlenmesi ve zihniyet tarihi alanında sayılı düşünür, yazar-çizerin eserleri oldukça tetikleyici olmuşsa da ben, burada bu yönlü tartışmaları, yazında en çok atıflanan Marks, Weber ve Sombart üzerinden gerçekleştirmeyi tercih ettim. Ancak şu kısıtı da zikretmekte yarar görüyorum: Girişimcilik alanında yaşanan ve yapılan çokboyutlu, çokdisiplinli ve çokyönlü tüm tartışma önerilerini burada ele almak, bu konu kapsamının ve çalışmanın çok ötesindedir., | B Güven, E Kaygın, Girişimcilik: Temel Kavramlar, Girişimcilik Türleri, 2015, 239
f.
atıflı | atıf almış. | ÜAK tezdeki; | Ne derseniz deyin, bugün rejimin otoriterliği inkâr edilemez. Kitlesel tutuklamalar, devlet bürokratlarının kitlesel tasfiyesine yol açan davalar ve muhaliflerin çoğunun bastırılması Türk siyasetini tanımlıyor. Nitekim rejiminin otoriter karakteri son 10 yıldır tartışmasız gibi 12 bilim insanının makalesine atıflı, 'otoriterleşme' analizlerlerini yasalara aykırı buldu., | yasin arslan | https://onedio.com/haber/turkiye-de-rejim-otoriterlesiyor-tezini-yazan-akademisyenin-yargilanmasi-istendi-1052497, 11.3.2022
s.
atık –ğı II | 1. Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık işlenemez veya çevre için zarar oluşturan her türlü madde. 2. | Üretimden tüketime kadar olan tüm aşamalarda ortaya çıkan ve kullanıcının artık işine yaramayan maddelerin tamamı. 3. | Atılmış, atılan. 4+. | vet. (hayvanda) düşük. | 1 - Bakteriyolojik teşhis: Hastalığın bu yönden teşhisi için atık yavru ve yavru zan taze ve bütün olarak sızıntı yapmayacak bir kap içerisinde laboratuvara gönderilmelidir. Bu mümkün olmadığı takdirde atık yavru aseptik..., | Tarım ve köyişleri bakanlığı D, 1991, 22
s.a.
Atık | atılmış. | Süratli ölüm | Tilki damardan girer kan kurnazlığına. / Şeytan margarin fabrikasının içine atık... / Bir sürü kafa kopması. / Bir sürü güçsüzlük., | E Elönü, 2009, 145
s.
atık ısı | TÜBİTAK termik santrallerde elektrik üretimi sırasında gökyüzünün ısınmasına yol açan atık ısılara çare buldu., | T, 12.4.2011
atıklaşmak | Atık gibi değersiz bir hale gelmek | Bir yanda hormonlu bir kalkınma, ve o kalkınma yaratılırken, 'atıklaşan', çöpe döndürülen, çöp gibi kabul edilen başka bir dünya., | F Kentel, T, 23.6.2012
f.
Atıksız | Sovyet tarafı, SSCB'de Maga şirketi ile deri işleme, Raks şirketi ile ses ve görüntü bantları ve çamaşır makinaları, Yaşar Holding ile atıksız teknoloji bazında süt mamülleri, Sabancı Holding ile kord bezi, Farhold şirketi ile sihhi tesisat armatürleri ve Türkiyede boksit alümina kompleksi, termik santral, suni gübre ve çimento fabrikaları gibi ortak ..., | Azerbaycan ülke raporu, 1993, 48 | ... yetebilmiş olsa onun eksikliğini tamamlayabilecek artı faktörlere gereksinmeyecek, kendini atıksız dile getirebilecektir. Oysa imgelere ve atıklara gereksinmesi aslın içindeki bir eksikliğe işaret etmekte, sanki aslın kendiyle özdeş olmadığını ele vermek istemektedir., | Zeynep Sayın, Mithat Şen ve beden yazısı, 2003, 92 | Perihan Meyhane: Göztepe Parkına karşı, atıksız mutfak konseptini belirlemiş bir restoran., | Ml Cadde, 08.07.2022, 30 | Atıksız yaşam pazarı, | 20.06.2023, Feneryolu
s.
atılgan | Madem bir gün Atılgan gibi uzay gemileri olacaktı, kapılar biz önüne gelince şıkır şıkır otomatik açılacaktı, cebimizde bayıltma ve öldürmeye ayarlanabilen tuhaf lazer tabancaları bulunacaktı.,T, DOral, 26.9.2011
s.
atılganlık –ğı | Evet! En yüksek rütbeli subaylarımızdan en küçük rütbeli erlerimize kadar, bandolar çaldıralım; sırmalar, nişanlar verelim; onların gençliğine has atılganlık ve heyecanlarını çoğaltacak, yiğitçe ölmeleri için onları daha iyi hazırlayacak her şeyi yapalım., | Loti, CCT, 81 | On yedi yaşındaki delikanlı fizik bakımından babasına benziyordu, fakat Charles Tolliver'in hiçbir zaman nasibi olmamış bir canlılık ve atılganlık derecesine sahipti., | Bromfield, 207
a.
atılgın | Atılgan. | Toplum bizden atılgın insanlar olmamızı bekliyor., | Fatih Belediyesi Başkanı Mustafa demir'e fahri doktora takdimi törenindeki konuşmadan, 16.9.2014 Atılgın soyadı olarak var. Belki de buradaki bir dilsürçmesi idi?
s.
atılı | Hâkim amcanın koltuğunun yanındaki sehpada atılı duran dergiler dikkatimi çekti o an., | B Çelik, 2007, 85 | Tenor, fıçı gibi gövdeye ve dizlerinin üzerinde birer sosis yığını gibi atılı duran ellere sahip iriyarı, sarışın bir erkekti. 127* | ... 24.5.1983 günü 1982/1 esas numarası ile görülmekte olan | 99 Kız Davası, | sanıkların işledikleri ileri sürülen suçun yasal koşulları oluşmadığından tüm sanıkların atılı suçtan beraatlerine kararı ile sonuçlandı., | Neyyire Özkan, Cezaevi-- cezaevi--: 1980-1986 Türkiye cezaevlerinden kesitler, 1986, 60
s.
atılış | Uluslar, bu merhalelerde, bu varış noktalarında aldıkları hızla yeni atılışlara hazırlanırlar., | Şemseddin Talip, İÜHFM, 249 | ...Yeniçeriler ... hepsi ateşîn şehbaz delikanlılardı ve padişahların gözü önünde cenge atılışın sonsuz kaynayışın içinde idiler., | M Nalbantoğlu, 63 | Size binbir güçlükle geldiğim üniversite son sınıftan atılışımı, baba ocağında horlanışımı, komşularımızın ahlı vahlı ziyaretlerini, sobada tek tek yakılan kitaplarımı, her aradığımda bir dolap dibinden bulup çıkarabildiğim başörtümü, yasaklanan arkadaş görüşmelerimi ve günde yüz kere başıma kakılan inatçılığımı anlatmayacağım., | N A Gökduman, 28
a.
atılıverme
a.
birdenbire atılma.
"Alayla, kahkahalarla / O sensiz, acılı yüreklerin arasına / Atılıverme korkusu!", M Taner, Sunak, 30"
atılıvermek | Açlık felaketine maruz bulunan bilhassa mülteci ve asker olarak günde Musul şehrinin sokaklarında üç yüz küsur insan açlıktan can veriyordu. Kazaları bulunan Zaho, Duhuk, Erbil, Akrada da vaziyet aynı idi. Ölüler defnedilmiyor, mezarlara atılıverir, köpeklere ikram edilirdi., | İ Arvas, Tarihi Hakikatler, 2010, 25 | Aman Allah korusun. Ya öyle biri olsaydım. Merkez olmak için atılıverip anında pişman olan biri., | B Çelik, 2007, 21 | O gelmeden edindiğim bilgiyle atılıveriyorum, 'Ama piyano henüz akort edilmemiş, dilediğiniz kadar bekleyebiliriz' diyorum., | Yekta Kopan, HrKitapSanat, 26.5.2017
bf.
atılmadık | atılmamış | Korktuğu başına geldi, Osman, sağda solda her yerde Erol'a atılmadık iğrenç iftira bırakmadı-., | NGenç, isenç, 108
s.
Atılmak | Hamle etmek, müracaat etmek. | Neye uğradığı bilemeyen çocuk, ağzı kan içinde iki kere yerde yuvarlandı. Kalkıp Yusuf'a atılmak istedi, daha doğrulmaya vakit bulamadan ikinci bir hücumla yere serildi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 27 | Evet, atıldığı bütün kapılar, rüyadaki gibi, hep yüzüne kapanmıştı..., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 36
f.
Atım | 1. tasfiye, atma. | Herkes için şifa kaynağı / ... Karbonatlı yapısı sayesinde mide asidini dengeliyor. Deri yüzeyini pürüzsüzleştiriyor. Gözeneklerin açılmasını sağlıyor. Ödem atımına yardımcı oluyor. Eklem ve kulunç ağrılarını azaltıyor., | Sabah Tatil, 10.3.2019, 3 | 2. | kalbin vurması, nabız. | Aleti taktılar. İki gün sonra kontrole gittiklerinde kayıtları inceleyen doktor 'Kalbinizde fazla atımlar oluyor. Eğer bu fazla atım dalgaları normal kalp atım dalgalarının üzerine gelirse oracıkta hemen ölebilirsiniz.' dedi., Ersin Bulun, 2023, 72
a.
Atım tepmez, itim kapmaz deme atasözü.
atım yatağı | silah mermi yatağı? | Sürgüyü çekip mermiyi atım yatağına sürdükten sonra da [tabancayı] beline yerleştirdi., | İ O Anar, GK, 128
a.
atımlı | Midilli Adası'nın kuzeyinde 5,1 ve 4,1 depremler oldu. Bu depremler körfezi kuzeyden sınırlayan Edremit Fay Zonunda. Bu fay doğrultu atımlı ve yaklaşık 100 km uzuluğunda. Körfezde 1944 yılında 6,8 deprem üretmiş. Sevgiyle, | Prof. Dr. Naci Görür @nacigorur, 7.1.2023, twitter
s.
atımlık -ğı | 1. Silâhı doldurabilecek veya en yapabilecek barut miktarı. | 2. | Mec . Harcanacak son kuvvet. Var iki atımlık canı kederin (F N Çamlıbel). | Bir atımlık barutu kalmak (olmak)kuvvetinin, imkânının en sonuna ...Büyük lûgat ve ansiklopedi, 1985, C 1, 825
dey.s.a.
atıntı döküntü | 28.04.2011 günü Serkan Tokuşoğlu | atıntı döküntü ikilemesini kullanarak | hoca adayları arasında giray bulak, ümit özat, samet aybaba ve hakan kutlu varmış... allah' ım kafayı yememek elde değil, atıntı döküntü takımına döndük ne diyeceğimi bilemiyorum yazıklar olsun demekten başka..., | demiştir ( | http://www.gencler.org/yorumlar.php? id=249&kullanici=118).
b.a.
atıntı I | 1. İki tarlanın sınırını belirten toprak yığını. 2. | Çift sürerken dönüm başında öküzlerin döndüğü yer. | Umumi bir bakışla üçüncü çağ yanardağlarının atıntı ve türlü türlü rüsubî hadiselerle yıllarca oynamış, karışmış ve bir çok değişiklere uğramış olan ülkemizin geniş toprakları kum, kil, ümüs gibi teressübat ve Bazalt Trakit gibi yanardağ atıntısı kayalardan mürekkeptir.
Basri Konyar, Diyarbekir, Ankara 1936, C 3, 9 | Küçük bahçede ne kadar boş saksı, ATINTI soba borusu, yıkık duvarın taşları, odun varsa kuyunun kapağı üzerine yığılmış, ortada kocaman bir yığın meydana gelmişti., | K Tuğcu, Eskici Baba, 1968 | akdi bozmak, anlaşmayı ihlal etmek. | Senin bizim ve bütün inanan kardeşlerimiz için alçalttığın kimselerin şerrinden beni emin kılman sebebiyle ve akdi bozan, kaldıran, değiştiren, kirleten, yere batıran, işe yaramaz hale getiren, atıntı durumuna düşürenin şerrinden sana sığınırım., A Turan, | Kitâbu'l-Mecmu'u'nun Tercümesi, Ondokuz Mayıs Üni. İlahiyat FD, 1996, S 8, 9 | Atıntıya dönersek X (Twitter)te birçok kez kullanıldığı dikkati çekiyor. | İşten atılmış kimse anlamında bir kullanımını (@kitapdoktoru17 15 Ara 2024, X) alıyorum buraya: | Nefes diye bi gazete kurmuşlar. Nerede kovulmuş, nerede atıntı iş vermişler. 5 kuruş kazandırmam bunlara. Şurada da (@flofypo 7 Şub 2024) | atıştırmalık gibi bir anlam yüklenmiş: | olum tatli bise diyince de atinti yiyoz sizo musunuz aw
a.
atıntı II Rüzgârla bir çukura yığılan kar.
atıntı III | 1. Gelin çeyizi kesilirken akrabalara alınan hediyelik giysiler. 2. | düğün alışverişi | | Daha önceden dünürlüğe gidilmiş, düğün kararı alınmış ise panayırda düğün alışverişi yapılırdı. Buna Boyabat'ta dürü ve atıntı isimleri verilir. Parası olanlar bu alışverişleri peşin olarak panayırdan olmayanlar ise veresiye olarak manifaturalardan yapmaktadır., | chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/ | https://www.cevdetyilmaz.com.tr/.../2020-SINOP..., | 21
s.a.
DS
atış | atma işi | Rakısını üzeri tüylü elinin biçimli parmaklarıyle kibarca aldı, zarif bir yudum, üstüne gene aynı zariflikte bir yudum su, şık bir çatalla salatadan alış, ağzına atış, asil çiğneyişler..., | OKemal, 1966, 37
a.
atışlı | Bir tatlı günaydın İzmir / Yollarımızda, / Tan atışlı bir söz savaş / Dillerimizde., | İZB, Atatürküm, 1959, 5 | Aselsan'ın 2010 yılında SSM'nin yönetimi altında başlattığı bu projeler kapsamında geliştirilen sistemler havadan karaya füzeler ve insansız hava araçları gibi güncel hava tehditlerine karşı etkinliklerini 2015 yılında yapılan atışlı testlerle kanıtlamıştı., | MilAselsan, 5.5.2017, 4
s.
atışmalı tutuşmalı | facebookta en sevdiğim şey, yeni ayrılmış sevgililerin birbirlerine itafen paylaştığı atışmalı tutuşmalı video ve iletileri takip etmektir., | selin diyon @selindemelisin, 8.4.2011 | Seçim geçen seferki gibi atışmalı tutuşmalı geçmeyecek, | Semih Biten, 20.10.2022
s.
atıvermek | Birden bire atmak. | Bihruz Bey çıkarken kayığın içine bir lira atıverdi. Kayıkçı Dursun hayatından memnun: | Pereçat versun! Safa çel dun! diyerek, beyefendiyi uğurladı., | R M Ekrem, Araba Sevdası, 1963, 175 | Doğan güçlükle yakaladığı rahatlığı üstünden silkip atıveren bir hamleyle yerinden fırladı, kapıya koştu., | O Hançerlioğlu, 1956, 12 | Hemen yere atıvermek gelir içinden kendini..., | S Şengil, 1983, 27 | İbrahim Ağa traktörü durdurmuş, | İlçeye ineceksen atıverelim öğretmen bey! diye seslenmişti., | Çokum, R Ana, 103
bf.
atıyorum bağlaç. söz gelişi, söz gelimi, mesela, farzımuhal, örneğin, örnek olarak. «Bu atıyorum sözünü insanlarımız kendini konuyla ilgili bir örnek vermek, açıklama yapmak durumunda hissettiğinde mesela, sözgelimi, sözgelişi, örneğin, farzımuhal, faraza, misal sözleri yerine ya da <Şöyle bir örnek verebilirim> gibi cümle-başı giriş sözleri yerine kullanmaya başladı., H Devrim, R, 22.08.09
atimi | İdam cezası gibi ibtidâî nefy-i ebed (atimi) cezası ile hukuk-ı siyasiyeden mahrumiyet derecesine tenzil edilenatimi cezası dahi çok vakitler efrâd-ı aileye sirâyet ederdi., | MahmudEsad, TİH,
a.
atinalı | Atina şehrinde doğan veya yaşayan kimse. | Sıkı durun, ilk öykü Atinalıların suçlu kadınlara uyguladıkları tıngır saç bir cezadır., | Salah Birsel, Bitliler, Nisan Kitap Dört, 6 | Sana bakınca Atinalılarla Ispartalıları, Yahudilerle Hıristiyanları, Haçlılarla Müslümanları, Kuzey Korelilerle Güney Korelileri, Hutularla Tutsileri görüyorum., | S Dölek, Kirpi, 66 | Atinalı üç yaramazdılar / Yarısı maviydi üçünün de / Yarısı ak., | Dağlarca, Serçe parmak, 56
a.
atisiz | geleceksiz. | Mademki ölüm ümitsizliğimizin tam bir aydınlığı içinde bize her inandığımızın hayal, her düşündüğümüzün boş ve her itikadımızın hayal, her düşündüğümüzün boş ve her itikadımızın saçma olduğunu cevap kabul etmez bir vuzuh ile gösteriyor, ölüm mademki bize varlığımızın tadı ancak duymaktan, hikmeti ancak yaşamaktan ibaret olduğunu tahammül edilmez bir şaşaa içinde gösteriyor, ve mademki hayat en çok ölümün karşısında buhranlı, aciz ve çaresiz görünüyor, demek ki yaşamanın en büyük, en mahrem, en samimi acısı telafisiz, tedavisiz ve atisiz ölümü temaşa etmek, anlamak ve duymak olacak ve, bu ateşle evvelinden yanmak olacaktır., | A Ş Hisar, | Ahmet Haşim'in Ölümü, | Varlık, 63 MReşit
s.
atkestaneleri | Kavaklar uçlarından sararmaya başladı / Sıra söğütlere, atkestanelerine gelecek., | N Cumalı, Açık pencereden, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 154 | Ve Atatürk bulvarı'nda acı atkestaneleri, | Alper Özbek, 56
a.
atkı
a.
"1. isim Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü | bürgü: "Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı." - Ahmet Hikmet Müftüoğlu 2. isim ► kaşkol. 3. isim Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça. 4. isim Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek | üst eşik. 5. isim Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik | argaç. 6. isim, ağızlardan Büyük yaba."
tr. at-kı
"İlmekleri bilgiden, / Atkıları sadakat, / Motifleri sevgiden | / Bir halı dokurum ben / Gergeftir geçtiğim yol / Geçer mekik atarım, / Hayatımdır dokumdur benim / Başka nasıl yaşarım.", S Seyidanlı, 23S"
atkısız | Kaptan Beard'i akşamları atkısız görürsen, benim için ona tembih etmeyi unutma, boynunu iyi sarsın., | Conrad/Çakmak, Gençlik, 22
s.
Atkuyruğu | atkuyruğu biçiminde saçtan eksiltmeli. | küçük kısa bir atkuyruğum var, siyah moda bir trençkotum / ve ben kendi kendimce uzak doğu'dan aranıza sürgün edilmiş bir patroniçeyim / gibi sözleri, gibilerin sesleri, gibilerinin tenleri / nasıl olmayabilir, | Şakir Özüdoğru, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 10
a.
atkuyruklu | 1. saçları at kuyruğu şeklinde olan kimse. | O sözü derken pencerenin kapakları açılır. İkisinin şaşkın bakışları altında o anlatılan atkuyruklu sarı saçları olan kız çıkar. Ellerinde çamaşırlar vardır. / İyi de keşke bunları da rüyanda görseydin. Gittin şu atkuyruklu kızı gördün sadece., | H Albayrak, Kanturalı, 28/33 | 2. | atkuyruğu şeklinde resim taşıyan şey. Carrefoursa, 1.5.2023
s.
atlaç (yamaç, eğik yer, bayır, tepe. İ Z Eyuboğlu, TDES, 1991, 46 | Öte yandan dil bilgisi terimi olarak önerilmiş, 'meful yerine tümleç vardır. Atlaç (‘yamaç, dağın yüzü' Ada.), ulaç (sınır' Sn.) gibi örnekleri halk ağzında bulunmaktadır. Ekin geniş ünlü ile kullanılan ve daha çok araç..., | H Zülfikar, Terim sorunları ve terim yapma yolları, 1991, 76
atlak | atlayıcı | Yaz bunu da Erdede / Çınar gövdesine yaz / Malazgirt Savaşı bu / At olur atlak olan., | Dağlarca, 1971, 89 | Anadolu da Atlak sözcüğü ırmak üzerine koyulmuş taşlardan oluşan geçit demek olduğu kadar köprü anlamını da ihtivâ eder. Atmak, Atamak gibi sözcüklerle aynı kökten gelir. Ayrıca Atak (gözüpek) kelimesi ile de bağlantılıdır. Yakutlarda Attuk, geçitleri ve aşakları (dağ bellerini) koruyan ruhları ifade eder., | D Karakurt, Türk Söylence Sözlüğü, 2011, 53 | Ark altında alaca / Kızın gözü karaca / Adamı gördüm atlak / Atlı gelir satlak / Biraz başı çatlak / Atlak, satlak çatlak / İki gözü patlak., | FArsunar, Türk çocuk oyunlarından örnekler, 1955, 39 ve ayrıca TFA, 1969, C 12, 5506 | Atlak diyorlar. Atlak değil bu Atlık'tır. (K) ile değil (H) ile Atlıh şeklinde de olabilir. Arap coğrafya membalannda vardır. Oraları da mümbit yerlerdir. Sera Nüzket şehrinden bahsediyor. Bu Tünkent olacak, Arap membalannda Nüzket yazılmışsa ..., | TürkTarihKongresi: Kongrenin çalışmaları, kongreye sunulan tebliğler, 1932, 374 | Br. ise, bunları atlak, tatlak, ıtlak şekillerinde yazarak, cemi mânaları vermiştir; hâlbuki -ak eki ile biten cemi şekli olamaz; olmuş olsa dahi bunun datif [yönelmeFG] şeklinin, o zaman lehçesine uygun olarak, atlak + ka, tatlak + ka, ıtlak .+. ka olması icap ., | İÜEF TürkiyatMecmuası, C 7-8, 224 | Atlak, Atbaş, Almalık, Balasagun, Talas, Kulan, Barshan, Sus, Suyap, Nüzket, Sütkent, İlibalık, Şelçi gibi Türk şehirlerinden bazılarının da yerleri bulunamamıştır.», | Birinci Türk Tarih Kongresi, 390 | Fazıl Hüsnü Dağlarca | Malazgirt Ululaması şiirinde | at olur atlak olan diye bir mısra kurar. At üstüne yazmak üzere yola düşüp, biz de bu konuda | atlak olduk ki, at olayazdık. Her kesimden atla tanıştık; insanlardan en çok duyduğumuz cümle, | KEmiroğlu/AYüksel, YoldaşımızAt, 2003, 11 | (İlhan Selçuk, Cumhuriyet, 10.11.2006 atlak putlak Seyrek, arasındaki uzaklık çok fazla, arada bir, tek tük. Ektiğimiz nohutlar atlak putlak bitti, anlaşılan bu sene verim düşük olacak. G.K.D. Lüleburgaz. /Ertuğrul Köyü. atlamak hoplamak ..., | NAkyalçın, 2007, 95 | Atlak — Köprü (Tirebolu «Giresun»). [Bak. : Aplangıc, atlangıç]. Atlambaç — Derelerden, çamurlardan geçmek için ortaya konan ağaç veya taş, küçük köprü (Eğridir «İsparta»). [Bak. : Aplantıc. atlangıç, atlak]. Atlama direği — Çatının oturduğu ..., | AnkaraÜ Türk ve İslam Sanatları Ens., Yıllık Araştırmalar Dergisi, 1957, C 1-3, 206
a.
atlamak | -Ben olsam senin yerinde, mangizleri cebe, küt, atlardım istanbula ilk iş kitap gibi bir avrat, sonra açardım bir dükkan..., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 45
f.
atlamalı
atlaması olan.
s.
atlama+lı
"Armoni yazan arkadaşların Anadolu müziğini tanıması lazım. Makamların 4'lü, 5'li güçlü seslerini, kemençe, sipsi, tulumun atlamalı seslerini, bağlamanın, kemençenin akord seslerini..."
Bünyamin Aksungur, 04.06.2025, Facebook
atlamışlık –ğı | Benim yazımdaki atlamışlığın derin bir sebebi yok tabii ki., | EKatırcıoğlu, T, 26.11.2011
a.
atlanca | çekirge. | Atlanca bir atlar iki atlar üçüncüde patlar!, | F Gedikli, Y Gedikli, Akçaabat yazıları I, 2004
a.
atlanmak | İhsanî sırrını gel eyle beyan / Öyle ahlakınan görürsün ziyan / Cahil atlı gezsin, kâmil de yayan / Cahil şöhret bulmaz atlanmayınan., | Türkmen/Cemiloğlu, M İhsanî, 167
f.
Atlantik -ği | Süslü püslü, enerjik ve şişman ihtiyar kadın bu endişesinin pençesinde Atlantiği aştı ve otomobille Le Havr'den Paris'e yollandı., | Bromfield, 451
a.
atlantikçi | 10: İşte Türk siyasetinin kirlenmişliği, sergilenen maskeli balonun resmi budur! Gerçek | şer ittifak; Cumhuriyete karşı oluşturulan etnikçi (Kürtçü), mezhepçi, neo-liberal, Atlantikçi, Nato'cu, ikinci cumhuriyetçi, siyasal islamcı, her daim kullanışlı liberal/küreselci ittifaktır!, | @umitkocasakal, 7.11.2022, twitter
s.
Atlantikçilik –ği | Atlantikçilik, Kuzey Amerika ve Avrupa arasındaki işbirliğinin gerekliliğine inanma düşüncesi. | ... Gürcistan politikasına ilişkin tartışmaları Atlantikçilik-Avrasyacılık tartışmalarıyla birlikte değerlendirmek gerekir., | Uluslararası mücadelenin yeni odağı Karadeniz, 2005, 198
a.
atlantis | o kozmonotsam döner miyim hiç / atlantisim yok artık yok o eski yurdum, | Mehmet Çetin, Kunduz D, II, 9 | Seni kim özgür bırakacak? / Meşaleyi yakıp, Atlantis'i kuracak? , | Mercan Dede, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 39
a.
GTS-
atlas
s.
atlastan biçilme.
"Eller atlas libas giyer / Şükür bize aba düştü", Kul Yusuf, ?"
atlas | Bütün dünya senin olsun / Bir dost bir dost yeter bana / Atlas libas senin olsun / Bir post bir post yeter bana., Halk türküsü
a.
atlas III | mit. | Sen ki, yıldırımlar hırsızı Promete'sin; sen ki, üstünde yaşadığımız bu uğursuz küreyi bir çamur yığını gibi omuzunda taşıyan Atlas'sın, söyle, hangi cehennemi iklimde ruhumu ihata eden bu ıstırap aleminden daha korkunç bir haile kaynağı bulabilirdi? , | YKKaraosmanoğlu, EB, 54-5
a.
atlaslı
s.
"Can Yücel'in, "Hayatta ben en çok babamı sevdim" şiirine düşürdüğü "Atlastan bakardım nereye gitti" dizesi de düştü değil mi aklınıza... O da durup dururken değil, o "atlaslı" yıllarımız için söylenmiştir.", Y B Yurdakul, 5 eki 2024, Cum Kitap, 14"
atlaşmak | BTS+ | 1. Ayırt etmek 2. İki kişi bir ata binmek 3+. İki kişi ip atlamak* | Çiğdem çiçek mor menekşe / İp atlaşır Zühal, Ayşe / Çocuklara gelir neşe / Düğün bayram gül baharda., | Develili, 28
f.
bts+
atlaşmak I | BTS+ | 1. Ayırt etmek.
f.
bts+
atlaşmak III İki kişi ip atlamak. | Çiğdem çiçek mor menekşe / İp atlaşır Zühal, Ayşe / Çocuklara gelir neşe / Düğün bayram gül baharda., | Develili, 28
atlatıvermek
b.f.
"... atlatıverdi. Kaymakam Bey fenâ hâlde bozuldu ama, birşey diyemedi. Çünki Haydar Efendi'yi herkes şiddetle alkışlamıştı. Bu işte kaymakamlık, yüzbaşılık yok, binicilik var!", A E Bolayır, M K Özgül, Ali Ekrem Bolayır'ın hâtıraları, 1991, 141"
atlatmaca
a.
"Günlük işlerin dağıtımını gösteren listeyi aldı Pavli. Karyola numaralarına baktı, yatakları açtı. Şemsettin'in atlatmaca işlerini yakaladı.", Ü Kaftancıoğlu, ÇG, 41"
atlatmak | –i mec. Savsaklamak. | Azize Ziya hanım, hafif hafif, | Ah!, | Oh! sesleri çıkarmaya başlayacak. Mamafih, hâlâ beni atlatmayı düşünecek..., | R N G, Tanrı Misafiri, 28
f. mec.
atlayışlı | Changement instantané, Atlayışlı değişme Changement par assimilation, Özümlemeli değişme Changement par complication, Karışımlı değişme Changement par substution, Orunlamalı değişme..., | TDK, Dilbilim terimleri S, 1949, 232
s.
atlayıvermek
"Belki sizin de böyle tasarılarınız olmuştur | bir gün düşüp yola nereye gittiğini bilmeden / dikkate almadan bir otobüse atlayıvermek ya da bir kompartımanda bulmak kendinizi... ", Y Bekir Yurdakul, CumKitap, 5.10.2023, 14"
Atlayıvermek | Sen hepsini bir solukta atlayıverdin., | Çalıkoparan, 41
bf.
atlayıvermek | Sen hepsini bir solukta atlayıverdin., | Çalıkoparan, 41 | -Hadi canım, dedi, batıl inanışın sırası değil şimdi çabuk atlayıver!, | GünaydınUstura65, 1970? , 14 | pencerelerden içeri / atlayıverdim mereğin / karmakudal denizine / kuru otların yeşillerin, | YMiraç, 1981, 67 | İnsanları bayağı çevik. Çukurları ve kaldırımlardaki yığılı toprakları atlayı atlayıveriyorlar. Hem sonra coplarına daireler çizdirerek gezen polislerin, coplarının tesir sahasına da girmiyordu hiç biri. Öyle bir süzülüşleri ve uzaklaşışları vardı ki, gayet yumuşakça., | N Tuncer, Trafalgar, 137 | Kızın hıncını benden almaya kalkışıyor gibiydi. Otobüs duraklarının oradaydık. İki omzumdan tutup, | Hayvan! dedi. İnsan bir 'Su' der ulan! Boş boş konuşuyorum senin yüzünden... Kalkmak üzere olan otobüse atlayıvermişti, yanıt vermemi beklemeden., | B Çelik, 2007, 66 | Ana kapıdan girmedik mezarlığa. Atlayıverdik boyumuzca olan duvardan., | B TSalihoğlu, 2014, 116
bf.
atlı
s.
1. atı olan. 2. at üstünde olan kimse. 3. suvari.
"Dağlardan atlılar inmiş, / Kapı önlerine uzanmış bahtiyarlık. / ve yağmurlu bir bayram günü / Sevgilim gelin olmuş.", Ş E Regü, Yağmur, 33"
Atlı | süvari. | İhsanî sırrını gel eyle beyan / Öyle ahlakınan görürsün ziyan / Cahil atlı gezsin, kâmil de yayan / Cahil şöhret bulmaz atlanmayınan., | Türkmen/Cemiloğlu, M İhsanî, 167 | Susor ise öteki atlının koluna bir ok yapıştırıverdi., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 257 | Toprak sürülmüş, güzelleşmiş ufuk; / Dağlardan atlılar inmiş, / Kapı önlerine uzanmış bahtiyarlık. / Ve yağmurlu bir bayram günü / Sevgilim gelin olmuş., | Ş E Regü, Yağmur, 33
a.
atlıkarınca
a.
*
tr. at-lı+karınca
"ben Umut'u çok seviyorum, çok! onu hep gezdireceğim. parka götüreceğim. atlıkarıncaya bindireceğim. çarpışan otomobillere bindireceğim. leblebi alacağım Umut'a. çekireksiz kuru üzüm de alacağım.", A Cılga, 1980, 90"
atlıkarınca | Bu yüzden çıktığı günden beri Taraf ve yazarları altı sıfırlı banka hesaplarını cukkalama hakaretleri eşliğinde, yaftalama atlıkarıncasının üstünde döndürülüp duruyor., | DOral, T, 10.3.2012
a.
atmaca gibi | çok süratle | Pakize abla atmaca gibi yetişti: | , | OKemal, 1969, 43
z.
GTS-
Atmaca kılıklı | Gözüne yabancı gelmiyen Aubusson halısı ise ona, atmaca kılıklı Julia Shane'nin, abanoz ve gümüşten mamul bastonuyla hayali çiçeklerin hatlarını takip edişini hatırlamıştı., | Bromfield, 415
s.
atmadık | Her yanaşma gibi, göze girmek için yapmadık yalakalık, yalamadık kemik, ona buna atmadık iftira bırakmıyor., | EÖzkök, Hürr, 25.7.2015
s.
atmak
f.
terketmek, bırakmak.
"Neden acaba? Aşığı ile kavga mı etmiş? İşten mi çıkarmışlar? Bu kadar güzel kızı kolay kolay atmazlar.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 21"
atmak | 1. Terk etmek, bırakmak. | Babamız yok! Bizi atmış, savuşmuş/ Evindeki yavrusuna kavuşmuş., | ZGökalp, Kızılelma, 32; 2 | Ömerim kuzum nerelerdesin? İnsan anasını atar gider mi? , | Kıyafet, 1981, 34
atmak | Elektrik voltajı düşmüştür, ampuller atar., | Taray, 158
f.
atmak | Elektrik voltajı düşmüştür, ampuller atar., | Taray,158
f.
atmalık | Bazı tweetler atmalık değildir ancak taslaklara kaydetmeliktir arkadaşlar, fazlasını yapamazsınız..., | @dilos_pd, 20.11.2021, twitter
s.
atmasyonculuk | uydurmacılık | Ala, başarı sağlandı ve tebrikler ama buradan hareketle zafer naraları atmak ancak ahmaklık olur ve kendin uydur, kendin yut atmasyonculuğundan başka hiçbir anlam taşımaz., | Uluengin, T, 25.9.2015
a.
atmık -ğı
a.
sperm. meni.
"İddia ediyorum: Türk yerine Türkiyeli diyenlerin %70'i bu haritayı sever, düz alçaktır. %20'si ne yaptığının farkında olmayan özenti atmığıdır. Kalanı da zevzek, denyo, şerefsiz, şarlatan kimi şahıslardır.", @OnurCaymaz, 17.06.2024, X "
atmos | Hele hastadaki alametler siyah ve kemirici bir buharın beyin zarını tırmaladığına delalet ettiği müddetçe. Yunancada Atmos tabir ettiğimiz bu buhar aşağı karında bulunan sıkıcı ve yapışkan gazlardan ileri gelir., Moliere, Oktay Rifat, Sevda hekim, 1943, 20
a.
tıp
atmosferik | atmosfer ile ilgili. | Kapalı kanal boyunca atmosferik basıncı sağlayabilmek için yer yer hava bacaları, kanal içindeki birikintileri temizlemek için dip-savak delikleri bulunmaktadır., | TTK 1932, 469 | Yer altı sularının atmosferik menşei hakkında iki teori vardır : 1 Sızma teorisi , 2-Yoğuşma teorisi., | Bayındırlık İşleri D, 1943, C 9, S 4, 1 | Mamafi Piery'ye göre atmosferik şiddetli tahavvüllerin tevlit ettiği mihrak reaksiyonları tüberkülozun tedavisinde tatbik edilen tüberkülinde ve krizoterapide aranılan mihrak mihrak reaksiyonları gibi iklim tesirinden husule gelen ..., | Türk Tıp Cemiyeti Mecmuası, 1948, C 14-15, 327
s.
tıp tıp
atom | Elin oğlu okur atomu böler / Bizimkiler okur milleti böler, | N F Kısakürek, 1950* | mec. | 1. pide arası döner/et | atom 3,5 tl, | 25.7.2015, Avşa | Samsun'da bezeye verilen ad... ramazanlarda yollarda | atooooooom atom diye bağırarak dolaşan çocuklar görürsünüz., | guru, 15.3.1999, EkşiS | askerin yaptığı soğuk sandviç çesitlerinden biridir de aynı zamanda atom...tereyağı sürer üstüne fındık fıstık ezmesi ve bal... sona da biraz kaşar... ne yapar adamı bilir misin? , | arzach, 19.3.1999, EkşiS 2. Pek acı, yuvarlak küçük biber. Bloody, 12.4.1999, EkşiS 2. Küçük top biçiminde tatlı | atom altı fiziği | Özellikle atom altı fziğin gösterdiği gelişme modern felsefe ve düşünceyi ciddi bir sarsıntıya soktu., | Yavuz Türkoğlu, Sirayet, mart2015, 14 | Deniz ürünleri aşığı. Kalamar tavasına, atomuna, kemik üstü dülgerine bayıldık. Bodrum tatilcileri Nilay şefin mutfağını ihmal etmeyin. Pişman olmazsınız., | Milliyet Cadde, 8.7.2022, 30
a. mec.
Atom gülü | Kardeşliğin, çalışmanın, / Beraberliğin, / Atom güllerinin katmer açtığı, / Şairlerin, bilginlerin dünyalarında, / Kalmışım bir başıma, / Bir başıma ve uzak. / Biliyor musun? , | Ahmed Arif, Anadolu, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 176
a.
Atom serumu | bk. doping serumu, sarı serum. Genel vücut ağrısı, halsizlik, grip ve yorgunluk gibi şikayeti olan hastalarımıza ağrı kesici ve vitamin desteği ile evinizde serum hizmeti sunuyoruz. Atom serumu içerisinde genellikle B vitamini, C vitamini ve diğer bazı vitaminler, ağrı kesiciler, anti alerjik ilaçlar vardır. Halk arasında sarı serum veya doping serumu olarak da bilinen atom serumu için ulaşabilirsiniz., | 24.2.2023+, el ilanı
a.
atomik | Atomique atomal | [Feyyaz] Yumuşak'ın öldürülmeden bir gün önce paylaştığı son fotoğraf, atomik bir desen içinde Türk bayrağı görüntüsü ve Türkiye yazısı oldu., | Hürr, 24.7.2015
s.
fr.
GTS+
atomize | atomlarına ayrılmış, parçalanmış | Öyle bir şeyi savunmuyorum; heterojen, parçalanmış, atomize olmuş bir dünya içerisinde belli ortaklıkları, örtüşmeleri yaratabilecek kapalı ve sabit olmayan bir kurum düşünmek istiyorum., | BurakDelier, Aralık2009, | http://burakdelier.files.wordpress.com
s.
atomizör | atomizer parfüm vb. sıvıları incecik incecik püskürten, püskürteç | ... üstelik zarflandıktan sonra üzerine bir de atomizörle tıraş losyonu sıkılan mektubu, Muallâ bizzat görmüş, ama pek ciddiye almamıştı., | İOAnar, GK, 172
a.
ing.
atomsal | Atom ve moleküller arası atomsal bağlar, | AkgünAlsaran, MalzemeBilgisi, | http://muhendis.kafkas.edu.tr/doc/personel-dosyalari/atomsal-bag-4589.pdf, 11.6.2016g
s.
atonal | Ben hiç ölü bütünü kucaklamış atonal kantolar düşünmediğim için / harmonie'lerde çivit fabrikalarının durduğu yere kantocu / peruz'u düşünüyorum. (Ayhan 2004: 52)*
s.
atopi | Atopik egzamanın en önemli belirtileri kaşıntı, ailede atopi hikayesi-, Z, 3.1.2012
a.
tıp
atopik dermatitli | [E]au Thermale Avene, geçtiğimiz yıl atopik dermatitli bir hastayı (...) tedaviye götürmüştü., | T, 4.7.2014 | Galisser bağ örgüsünün çok genç hücrelerinin hormonlar tesiri ile, atopik kemik yapma kabiliyeti kazandığını ileri sürmektedir. Ankara/İstanbul? Tıp Fakültesi M, 1946, C 9, 138 | Atopik cildiniz, | 14.2.2021
s.
tıp tıp
atopik egzama | Atopik egzamanın en önemli belirtileri kaşıntı, ailede atopi hikayesi (ailede astım, atopik egzama, alerjik rinit hikayesi) mevcut, bebeklerde yanaklarda, kol ve bacak dış yüzeylerinde egzama plakları mevcudiyeti, çocuklarda ve yetişkinlerde kol ve bacak iç yüzeylerinde egzama plağı saptanması.(sic), Z, 3.1.2012
a.
tıp
atraktif | Atractive. | Genç görünen atraktif orta yaşlı bir hanım bize gülümsüyordu., | Robbins/Arpat, 80
s.
ing.
Atribü | Atribü: (özle alâkalı) vasıf, karakteristik vasıf; alâmet; - Ekanim-i selâse: trinite, Hıristiyan dininin | 12, | O M Çağıl, Ruh ve mânâ (manevi nefs) metafiziği kontra | Nietzsche ve, 1978, 177 | Romalılar zamanında bir çok atribü'ler ilâvesiyle mahiyeti değiştirilen bu tip aslında bir Tykhe tasviri olarak M.Ö. 4 üncü asırda meydana getirilmiştir., | A M Mansel, Side agorası ve civarındaki binalar: 1948 yılı kazılarına... 1956, 52
a.f.
atrium | Sınıf ve konferans salonlarının çoğu atrium biçimli geniş alanlara açılıyor. Dolayısıyla içerdeki bitki örtüsü de zengin.Binaların orta yerleri hep atrium tarzı boş mekanlara açılıyor. Bunların birinde çok güzel bir hat sergisi vardı., | EÖzkök, Hür, 5.11.2003, | 27
s.
atriyal fibrilasyon | Halk arasında kalp ritm bozukluğu olarak bilinen ''atriyal fibrilasyon'' hastalığında kalbin dakikada normal seviyeden daha hızlı ölçüde attığını dile getiren Prof. Dr. Oto, atriyal fibrilasyonun klinik uygulamada en sık görülen ve hastaneye yatış nedenleri arasında da en başta yer alan önemli bir ritm bozukluğu olduğunu ifade etti., | | http://www.ntvmsnbc.com/id/25161918/, 18.12.2010
a.
tıp
atropin | zehirli bir alkaloitGoji meyvelerinde de eser mikdarda zehirli bir alkaloit olan atropin bulunmuştur., | EYeşilada, 2001
a.
tıp
atsız I | adsız, isimsiz. | Esasen Fuad Köprülü'ye göre, muhtelif unsurlardan teşekkül eden her büyük imparatorluk için sarayın bir müddet sonra atsızlar ve soysuzlardan mürekkeb bir Kapu Kulu yaratması ve kozmopolitleşmesi mukadder bir hâdisedir. | , | Ö Z Barkan, Kolonizatör, VD, 1942, S 2, 279-304
a.
atsız II | atı olmayan. | Böyle ıssız bir yerde tek başıma atsız kalmaktan son derece korktum. Ağlamaya ve öteye beriye koşmaya başladım., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 21-23 | Atları olmadığı veya Osmanlı ordusunda yeterli at bulunmadığı için değil, kırık ve bozuk bir arazi içinde bulundukları ve tabii ki arazinin o özelliğinden yararlanarak üstlendikleri görevleri öyle gerektirdiği için atsızdılar., | Y H Erdem, KararG, 2.6.2019
s.
atsızlık –ğı | adsızlık, isimsizlik. isimsiz olma hali. | Atsızlığı nam eden yiğitlerim atlansın; / Kor taşıyan avuçlar, pas çözsün, pusatlansın! / Yıkılsın Ergenekon; yurtlarım azatlansın! / Hainlere kargışlı, kahpe acun dar olsun! 'Vaktiyle bir Atsız varmış...', | Genç Atsız, 10.11.2016, youtube, Vaktiyle Bir Atsız Varmış Var Olsun - Türkçü Türkiye
a.
atsineği | Ayakkabıları, müziç bir atsineği halinde ayaklarımı sıkıyordu. Bağlarını çözmeden çıkarmaya çalıştı., | H Yavuz, Toarmina, 60 | Hani eve giren atsineğini terliğinizle öldürmeye bile çekinirsiniz ya, terliğiniz kirlenmesin, mideniz bulanmasın, diye, o hesap işte., | M Altınok, T, 8.2.2011
a.
attâ | Luna parka gitmek isterler, çocuk bahçesine gitmek isterler. Yaşları pek küçükse 'attâaaa!' gitmek isterler. Ama kızamık olunca, ama hasta olunca...31 | atta | çoc. Dışarı | Mesut, anası ve kızı sabah kahvaltısı için oturduklarında, normalde zor yemek yiyen Övül; babaannesinin hangi kahvaltılıklardan yiyeceğini sorması üzerine yemek yemeyeceğini, attaya gitmek istediğini söyleyince torununu sırtına alıp, oğlum sen kahvaltına devam et diyerek dışarıya çıkar., | asicaldan, 3.3.2017 | attâ gitmek | Öcü gelir tâ beşikte, bu ilk körpe yalandır / Attâ gider / Yatda gider / Bir küheylan atta gider / Hep ayni inatta gider ölüm yaşına kadar., | Ş Belli, Ağa kapısı, 116
a.
attachlenmek oku: eteçlenmek | attach + t. len- | eklemlenmek | On yıllarca bir halt beceremeyip, son varlık kırıntılarıyla PKK cinayetlerine attach'lenen, AK Parti'yi devirmenin son çaresinin PKK savaşı olduğunu düşünen sözüm ona | solcular var bu ülkede. MEsayan, T, 13.11.2011
f.
ing.
Attan düşen ölmez, eşekten düşen ölür! Atasözü. Küçük ve önemsiz görünen hatalar bazen büyük sorunlara yol açabilir. | Yokuşun başında merkeblere binerek, çıkmağa başladık. Ben, ne türlü bir tehlike üzerinde olduğumu biliyordum ya. Ne yapayım ki, bir kere uyduk. Tam yolun ortasında, bizim dermansız binek yuvarlanmasın mı? , | Attan düşen ölmez, eşekten düşen ölür! derler ama, bu mesel her vakit doğru çıkmıyor. Hayvanı oraya bıraktık. Hünkâr Suyu tıklım tıklım. Güç hâl ile, birer iskemle bulduk. Oturur oturmaz, elinde tepsi tutan seyyar garsonlardan biri buz gibi bir kahve verdi. Dumanı üstünde bir şişe su getirip fırladı., Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 1971, ?
Attan düşene yorgan (kaba) döşek, eşekten düşene kazma kürek. atasözü.
attırık
a.
1. bok. 2. değersiz, önemsiz şey.
tr. attır-ık
"-nolara kadar yığın yığın attırık şeylerle bu kadar alt alta , üst üste haşır neşir olunmasaydı acaba efendiliğin , alçakgönüllülüğün , hiç bir şeye minnet etmeyişin temsilcisi Orhan Kemal bu kadar çabuk mu ölürdü? Verem olur muydu? Kalbinden hasta olur muydu?", Ayhan Hünalp, Türk dili, 1970, C 22, 286 | "Bir sokak feneri. Bir kedi kuyruğu. Sonra senin attırık bir istiridye kabu- ğu için beni aptalca harcayışın . Kahveci , istihbarat odasının kapısından ka- fasını uzatıp , " Demli çayım var . İster misi- niz ? " diyor . Kaynamış karanfil suyunu yut- turacağını , duvara bir yerine iki... ", Varlık, 1958, S 469-491 | "Yalnız bu gazetenin istihbarat servisinde çalıştığı beş yıl içinde, bundan önceki attırık ve çırçır gazetelerde geçen iki yıl içinde böylesinden yüzlerce gelmişti . Fakat bu gelişlerin de bir yolu , bir usulü olurdu . Bir yordami bulunurdu . Bu herif kaşıntıdan uyuz olmuştu . Neredeyse kurdeşen olacaktı .Yeni Hikayeler, 1949, 44 | "... ultra attırık modern telefonları. Bir samuray borsacı olamaz! O ultratelefonlar Niyork ve Tokyo borsası için. Yalnızlığın karanlığında sayısal avuntu arayanlar için. Başını kaldırıp da bakmayanlar için. Daha da eğin, daha da eğin!", Cenk Taner, Özgür Olduğunda Marmara, 2016, 61"
attırmak Döktürmek. | En kralından | kiracı nasıl şutlanır ya da | nafaka nasıl kopartılır gibi sorular sorulur; pek pek adliye kapısında konuşlanmış arzuhalci kıvamında iki dilekçe attırmam istenirdi., | DOral, T, 12.4.2010 | Benim elim bu kadarına döndü, eminim danışmanları araya yeni felsefi kavramlar filan da serpiştirerek çok daha şahane bir metin attırırlar artık., | DOral, T, 4.7.2011 | -Buraya yılbaşında kar gelir? -Biraz evvel Dikmen taraflarında karla karışık yağmur attırıyordu., Fethi Gedikli, Mustafa (Bolu Gerede), 16.12.2024
Attika | Postamentler üzerinde yer alan pylonların üst kısmında Dor düzeninde arşitrav ve metoptriglif frizi olmasına karşın, attika kısmı, yanlarda İyon düzeninde yivli sütunlar, üstte arşitrav, friz, saçaklık ile sınırlanmaktadır., | IX. Türk Tarih Kongresi, 1932, 515*
a.
ATÜT | Asya tipi üretim tarzı. | Bu yıllarda Kemal Tahir'in 'gündemden düşmesi', sadece A.T.Ü.T. tartışmalarının gündemden düşmesiyle açıklanamaz. Bu duruma etki eden birinci husus, Türk aydınının Kemal Tahir'in çilesini çektiği fikirlerle 'uğraşma zahmetine katlanamaması'dır., SezaiCoşkun/Sİleri, Zcumartesi, 21.7.2012
kıs.a.
ATV | 1. bir tür motorsiklet | ATV, elektrikli bisiklet ve bisiklet kiralık, | 25.7.2015, Avşa, Şakar Otelin önü 2. Avmlerde yük taşımaya yarar hususi el arabası
a.
au revoir | Societe Generale, Türkiyede artık kredi vermeyecek Au revoir *Hoşça kalın., | H, 25.9.2014
audi alterem partem | Diğer taraf, öteki yan | Bir diğeri: 'Audi alterem partem' yani karşı tarafı da dinle yahut karşı tarafı dinlemek hükmü değiştirir., | İ Kara, Dergâh, S 340, Haz 2018, | 29
s.
lat.
audition | Sendika yayınladığı mesajda | Tanınmış cast* direktörlerinin ve menajerlerinin adı kullanılarak yapılan audition'larda bu ve benzeri talepler olduğu sendikaya bildirilmiştir. Sabah, Oyuncu seçmeleri mi taciz kucağı mı? , 20.10.2024
a.
ing.
aufklarung | Kasımpaşada bir Aufklarung devri almış başını gidiyordu., | İ O Anar, GK, 161
a.
aura | Yani, sanat yapıtı çoğaltılınca büyüsünü yitiriyor da, sıradan bir yaşam deneyimi (erfahrung), yeniden ve istençsiz anımsanınca bir büyüsellik, bir aura kazanıyor./ Nitekim daha sonra da kim bilir kaç kez, o filcikleri seyretmeye gittim, ve her keresinde bu filciklerdi imgelemi kışkırtan gizemli bir aura buldum., | H Yavuz, Toarmina, 20/93 |Hakikat, içinde barındırdığı bütün düzenli, düzensiz ve her an değişken savrulmalarıyla; edebiyatın her türlü ve manalı açılıma müsait kendi delifişek aurası içinde, hem uygun bir zuhur ortamı, hem de huzurlu bir liman bulur., | PBarışta, T, 17.7.2011
aura okumak | deyim | Önceki yaşamlarla iletişim kuranlar, dünya dışı canlılar tarafından kaçırılma, geleceği görmek, psişik ameliyat, hayaletler, cadılar, astroloji, astral seyahat, transandal meditasyonla yerden yükselme, çubukla su kaynağı aramak, ruh çağıranlar, mucizeler, ölüm sonrası deneyimler, I Ching, Feng Shui, melekler, tedavi eden kristaller, el falı, aura okumak, psikokinesis, kötü ruhlar, şeytan çıkarma, tarot kartları, gaipten gelen haberler ve daha kim bilir neler., | Erdal Atabek, C, 24.12.2012
f.
auteur | oão César Monteiro, Michel Tournier'nin romanı Robinson ve Cuma'yı sinemaya adapte edeceği duyulunca o zaman Paris'te ünü o kadar yayılmıştı ki; tüm auteur film yapımcıları ortak olup para yağdırmışlardı filmine. | , | MAYıldız, T, 10.11.2013
a.
fr.
auto-tune | Duble üstüne duble kaydedilmiş; auto-tune'la revizyon görmüş vokallerden kaçınıp şarkının ruhunu öne çıkarmış., | TolgaAkyıldız, HürCmts, 3.9.2016
a.
av tüfeği
Avcılıkta kullanılan tüfeklere verilen genel ad.
b.a.
"Av tüfeği ruhsatı alacakların dikkatine! Av tüfeği ruhsatı için gereken sağlık raporunu almak istiyorsanız, aile hekimine değil, hastaneye başvurunuz.", Merter Aile Merkezi, 02.06.2025+
Merter Aile Merkezi, 02.06.2025+
avadanlık | Babasının avadanlığını aradı buldu. (...) Avadanlıkla, bu kalas parçasını aldı, sesizce bahçenin dibindeki ağaçların kuytuluğuna gitti., | DCeyhun, 132 sıçan deliğine sığmaz çeker avadanlığı peşine atasözü ... | Şimdi, aynı probleme tarihsel olmaktan çok, teorik (veya kesitsel) açıdan yaklaşmak; Marksizmin demokrasi avadanlığında ne var (ve ne yok), ona bakmak istiyorum., | HBerktay, T, 22.04.2010 | Bu düşünsel evren; altyapı/üstyapı, üretim ilişkilerinin üretici güçlerin gelişimine uyumu, antagonist sınıf çelişkileri, tarihin kaçınılmaz seyri, devlet/sınıf ilişkileri, artı değer gibi öylesine ayrıcalıklı bir avadanlık barındırmaktadır ki, buna sahip olanlar gerçeğin şaşmaz bilgisine ulaşırlar-., | GÖzaltınlı, T, 10.4.2012
a.
avadanlıklı | Biz dragomanların cumhuriyetinden de öte, bir yetkinliğe doğru, temelin getireceği düzayak tertemiz çivit badanalı avadanlıklı bir cumhuriyete çalışırken, bu sefineye de ne oluyor? (Ayhan 2004: 149)*
s.
available | erişilebilir, elde edilebilir | Şimdi bu kadar 'available', bu kadar senin olmazlardı sanki? ,MAYıldız, T, 10.11.2013
ing.
avak | Ve Müslim esvâbına [giyim kuşamına] teşbih etmelerinden dahi men olunurlar. Giydikleri libasları haşin olup cepleri göğüslerinde avak [alık] gerektir. Ehl-i şeref ve ehl-i ilim ve ehl-i dine mahsus olan libaslardan men olunurlar. ., | İ Kara, Müslümanlar arasında zimmiler, Derin Tarih, 19.8.2022, 2-6
a.
aval | aptal | İki sözcüğü bile bir araya getirmeyen avallar, kendilerini tiyatro eleştirmeni sanıyorlar!/Yüzüne arınmış ya da aval bir anlam geldi, sanırım gene dini bütün havalarında., | İpşiroğlu, 15/118
s.
avalist
a.
avalcı, poliçe kefili.
fr.> it. avaliste?
"avaliste n. et adj. poliçe kefili, avalcı", İ H Danişmend, Fransızca-Türkçe resimli büyük dil kılavuzu, 1959, C 1, 91"
avalistler |
a.
avamca | Alain kaşlarını çattı, dilini 'ts... ts' yaparak damağına çarptı. Camille de çabucak yola gelip gururlu erkeğe avamca görünen açıklamaya girişti., | Colette, Dişi kedi, 1954, 48
z.
avamî | avam + nisbet i ile. | İslâmiyetten evelki kavmî edebiyatla pek sarih alâkaları bulunan bu avamî tasavvuf edebiyatını, acemlerin sofiyane eserlerini kuvvet ve maharetle taklit ve tercüme eden türk şairlerinin aruz vezniyle ve ekseriya tantanalı bir lisanla..., | M N Özön, Metinlerle Muasır Türk Edebiyatı Tarihi, 1934, 159
s.
avamilik –ği | vulgarizm, vülgerlik. | Korkarım değişen hiçbir şey olmayacak. Avamilik kol gezecek. Olsun, bizi söylemekle mükellefiz., | Celal Fedai, 22.6.2016
a.
Avamilik | vulgarizm | Korkarım değişen hiçbir şey olmayacak. Avamilik kol gezecek. Olsun, bizi söylemekle mükellefiz., | Celal Fedai, 22.6.2016
a.
avamlaşma | Fakat doğrusu, uçak yolculuklarının bu denli demokratikleşmesine; hadi daha dobra söyleyeyim, bu kadar avamlaşmasına içten içe bozulmuyor da değilim. | , | Uluengin, T, 1.2.2014
a.
avamlaşmak | Estetik algı bu dönemeçte tümüyle avamlaştı., | Mahçupyan, Akşam, 9.9.2014
f.
avamlık –ğı | Bilim ahlâkının | objektif ölçülerinin üniversitelerde temel ders olarak okutulması gerekirken bunu anlatanları da | hoş karşılamama avamlığı nereden kaynaklanabilir? Pek tabii ki bilimsizlikten, akademik nosyon eksikliğinden..., | | http://www.r-demir.com/makalelergsboncekilergoster.aspx? m=26, 7.5.2021
a.
avangardist | İki avangardist, müzisyen David Grubbs ile şair Susan Howe arasındaki işbirliği-., HalilTurhanlı, T, 6.8.2014
s.
ing.
avangardizm
a.
avangardcılık.
ing.
"Rus resmi, edebiyat ve müziğe nispetle biraz gölgede kalır fakat onlar kadar önemlidir. Görebildiğim kadarıyla üç ana ekole ayrılır. Romantizm, realizm/empresyonizm ve abstract/avangard. Birincide Ayvazovski en meşhuru. İkincide Repin, Volkov gibi büyükler var. Kandinsky ve Malevich'in yer aldığı üçüncü ekol Paris, Viyana, Madrid gibi merkezlerin avangardizmiyle iç içe anıldığı için ilk etapta Rus olarak algılanmaz. Müzikte Stravinsky'nin durumu gibi.", Ekre Ayyıldız, Rindan Kültür Sanat wahatsaap, 11.4.2024"
avans | önden ödeme, pek kısa vadeli kredi. | Paraya ihtiyacın varsa, patrona söyliyelim, sana biraz avans versin..., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 52
a.
avanta | Piç Yavuz ve Camgöz, Tilt'in bu plaj operasyonlarına karışmazlardı... Ama Tilt Mahmut'un o yılki hasılatına göre de avantalarını alırlardı. / Peki bizim avantamız ne olacak? ..., | TAral, SÖ, 72/151
a.
avantacılık –ğı BTS+ | avantacı olma hali | +Milletin karnı şu veya bu şekilde doyduktan sonra, kim takar inovatif yatırımı; üretim yerine avantacılığa, hap hap para kap zihniyetine alıştırılan toplum da böyle çürüyor işte., | OBursalı, C, 12.9.2016
a.
bts+
avantgartsal | Poetizm Çekoslovakya'da avangart bir sanatsal programdı, asla yurt dışına yayılmadı. Devetsil isimli avangartsal bir derneğin üyeleri, ağırlıklı olarak Vítezslav Nezval ve Karel Teige, tarafından icat edildi. Çoğunlukla literatür formunda bilinir, ancak aynı zamanda bir yaşam tarzı olarak da tasarlanmıştır., | Wikipedi, 5.8.2022
s.
avar | DS+ ekilen bostan. Her birinin bir avar biberi var. üç avar bostan. DS: Tarladaki sebze, sebze bahçesi, hıyar, Sebze dikmek için açılan ark. parsel, Bent ve set yapmaya yarıyan dallı budaklı ağaç.
a.
avara kasnak ba. | Avara kasnak makinalarda kayışı gerdirmek için kullanılır. Basit olarak şöyle tarif edebilirim inşaatlara tuğla filan kaldıran vinçler vardır; sistem aynı kayış gerdirilerek makaraya hareket verilir. Boşalttığı zaman geri dönerek vinç aşağı hareketi yapar. Avara kasnak terimi sarıgri tarafından 04.12.2004 tarihinde eklendi | http://nedir0.antoloji.com/avara-kasnak/ 3.6.2012de girildi | Zira feodal erkek, kadın üzerindeki sömürüsünü örtbas etmek ve sürdürebilmek için | karnından sıpayı, sırtından sopayı nasıl eksik etmez ise, faiz ve rant aristokrasisiyle gerici burjuvazi de | halkın en alt ve en büyük bölümü üzerindeki sömürüsünü örtbas etmek ve sürdürebilmek için, toplumun dayanılmaz sancılarla her daim bitmez tükenmez sosyal ve siyasal sorunlara gebe bir konumda kalmasını, enerjisini akıl almaz avara kasnak yorumlarla tüketmesini ve kendi kontrollerindeki iktidar ve sivil-asker bürokrasisinin de, dirlik düzenlik gerekçeleriyle | milli güvenlik konseptli politikalar güderek, bu kitlelerin sürekli denetimcisi olmalarını isterler., | N Çınar, T, 15.2.2010
Avare | çekirdek. | Kemerkayalılarla haşır neşir olduk. Bir çoklarına tütünü bıraktırdım. Dükkanlarına sigara yerine avare (çekirdek) getirttim. Bakkallar hâlâ dua ederler. Böylece zevkli bir ders yılı geçirdik., | Hafız İbrahim Köken, Kuran Kursu Hatıralarım, Eskişehir, 2001, 31
a.
avarelik –ği | işsiz güçsüzlük | Güz avareliğinde ne yapacaklarını bilmeyen köylüler, Hamza'nın tarlasını kazdığını işitince toplanıp yanına gittiler., | V Sevim, 87
a.
avatar
a.
sunak*
ing.
"Yaşayan her bir despotun avatarı, arşipelin bir adasını yönetiyor. Daha doğrusu sömürüyor, kemiriyor... / Onları tek tek keşfetmeyi ve kiminavatarı olduklarını çözmeyi değerli okurlarıma bırakıyorum.", M G Kırıkkanat, 6.7.2023, 6"
avatar | Örneğin zat-ı şahanelerinizin çevrenize ve henüz sizin olmayan çevrelere tanıtımı için de 'reklam' yapabilirsiniz. Evet abartı değil bu; profilinize koyduğunuz fotoşoplu resimleriniz, msn avatarlarınız, mesaj kaygılı yazılarınız çizileriniz, oturuş kalkış ve giyinişiniz gibi birçok 'mecra'da aslında reklam peşinde olabilirsiniz (no ofens)., | | http://www.1000dere.com/? cat=30, 6.6.2010 | Kullanıcıların avatarları aracılığıyla sanal gerçeklik evrenine giriş sağlaması ister istemez gerçek hayatın da sanala kaymasına sebep oldu ve bu durum gerçek hayatın sanal dünyaya taşınmasına kapı araladı., | | https://kisadalga.net/haber/detay/sanal-gerceklikte-suc-tartismasi-her-7-dakikada-bir-hak-ihlali-yasaniyor_22865, 10.1.2022
Avatar seçmen Esat Arslan
avatara | Bu gidişle onu bir daha anmayacağa benziyorum. Oysa ilk günler onu kendi | avâtaralarımdan biri diye düşünmüştüm., | B Karasu, 123
a.
avaz | ses bir avaza bağırmak deyim kuvvetle bağırmak | Derken o Pazar olay bir daha meydana geldi. Yine bir adam açıkta bir avaza bağırmaya başladı., | TAral, SÖ, 54 | avaza başlamak | Ben 'doktorlar men ettiler' diyerek kuyruklu yalanlara giriştikçe, kız büsbütün avaza başladı., | KTahir, Aşk Çetesi, 83
a.f.
avaz avaz haykırmakyüksek sesle haykırmak. | Alır mı bir korku handakileri; / Tararlar yükü, ahırı, kileri. / Aranmadık yer kalmaz. / Hocaysa haykırmada avaz avaz: / -'Heybem çıkmalı hemen; / Yoksa bilirim yapacağımı ben.', Kanık, NH, 54
dey.
avaze | Âvâzeyi bu âleme Davud gibi sal / Bâki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş., | Bâkî, EGŞA, 373
a.
Avazlama | türkü söyleme, avaz avaz şarkı okuma | h?r?k?ti sür'atlandirm?k yuxari qoyma (nefti); yuxarı qovaraq avazlama (nefti su il?), | Saftar Mekhti ogly Kuliev, ?Adrienna Alekseevna Mdivani, ?Anglo-azerbaidzhansko-russkii Slovar', 1995, 252 (Bakü? ) | Siz hiç, adam keserken yanık, yörük türküleri söyleyen / avazlayan hekim gördünüz mü? Ben gördüm, bizim koca yörük Yüksel doktor!... Sevgili Fikret Aylardan beri hasret kaldığım güzel sözlerle dolu mektubunu aldım., | Fikret Otyam, Dosttan gelen selâmsın, 2004, 406
a.
Avazlanmak | Çünki m?rasimd? avazlanan mahnı, n?ğm? ?slind? falın, daha doğrusu tutulmuş niyy?tin izahı, açarı dem?kdir. M?rasimd? oxunulan n?ğm?nin is? güman ki, «q?diml?rd? özün?m?xsus forması olmuş, sonrakı ?srl?rd? çox geniş yayılmış ..., | B Abdullayev, Azerbaycan merasim folkloru, 2005, 69 | Bakışlarınızdaki anlamın zenginleşmesini ister, içinizde avazlanan sese yanıt ararsanız yolunuzu bu kente düşürmenizi salık veririm. / Kapanmış gök, avazlanmış acı, unutulmuş söz... Kime ne... Kara zaman çağına fener tutmak ölümü seçmektir burada. Hat boylarında kırpışıp duran ışıklardaki hayatın varlığını düşünmek bile bir tasa olmaktan çıkıyor artık., | F Andaç, Erzurum: bir kentin solgun yüzü, 2010, 163/289
f.
avcarlamak | Terbiye etmek. | Eti avcarlarlar., C Çokyiğit, 29.03.2025
f.
avcı | İnsan, yapacağı işi göze alır. Avcı, saçması yetişen kuşa tüfek atar. Ümit kalmayınca heves de söner., | İHınçer, 1946, 6 Ahmak adam avcı, ahmak hayvan tazı olur, NCimillioğlu, 28.3.2014 avcı hikayesi mübalağalı hikayeler, anlatımlar. | Memleketin daha sonra solcu olacak tüm okumuşları Yassıada linçine alkış tutarken sesini çıkararak; 12 Mart'ta askercilik oynayanlarla birlikte işkenceden geçip, çıkınca işkence efsaneleriyle övünmektense iç muhasebesini yaparak; Mao'dan gerilla savaşı taktiklerini okuyanların devrim yoluna düştüğü günlerde Birikim'i çıkararak; 12 Eylül sessizliğini Aydınlar Bildirisi ve Yeni Gündem'le parçalayarak; sol, 12 Eylül olmasa şimdi | Türkiye Sovyetleriydik avcı hikâyeleri anlatırken sivil toplumun gücünü keşfederek; | işkencesiz ifade alma tekniği var mı diye tartışılan günlerde insan hakları mücadelesi başlatarak; faili meçhulün faillerinin belli olduğu günlerde Cumhuriyet'e Vedat Aydın cinayetini yazarak; Sivas Katliamı sırasında İstanbul'a semadan birlikte yaşama bildirileri attırarak; 90'lar boyunca askerî vesayeti birinci problem yapıp, | şeriatçılar geliyor farsına karşı | sosyolojiyle kavga edilemeze, demokratik meşruiyete herkesi uyandırarak; anti-emperyalizm körleşmesine karşı bizden iyi dünyalılarla irtibatı koparmayarak, başörtülü kızların yanında durarak., | YOğur, T, 7.7.2011
a.
avcı uçağı | avcı tayyaresi. | Avcı uçağı gibi, bütün kartallar geçti. / Peşlerinden binlerce kuşlar, serçeler uçtu., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 153 (30.05.2025)
b.a.
avcıbaşı | Fatihin avcıbaşısı Mehmed'in kabri de Eğrikapıda, harap olmuş ayni isimdeki camiin avlusunda, bir incir ağacının dibindedir., | M Nalbantoğlu, 74
a.
avcıl | 1. iyi av avlayan. | Ey kılıcı ile muharebe sahalarında padişahlar avlıyan avcıl ... Ey kahramanlar kahramanı ... Hükûmdarlar kaleleri ile korunurlarken ey kılıcı kendisine kale olan padişah! ... Onun eli daima açık idi., | Baybars tarihi: al-Melik al-Zahir (Baypars) hakkındaki, 1941, C 2, 127 | R N Güntekin, Fransızca-Türkçe: Resimli Büyük Dil Kılavuzu ..., 1935, XV, | Boyunda iyi tüfek, elde avcıl kartal, / Yürüdüğümüz dolaşıp, hey gidi zaman!, | H Altay, Anayurttan Anadoluya, 1981, 42 | Hep o sallantı, o devinim, o avcıl / Bayrak, bir az aş tenceresi, bir az / Küfür, karı kız öyküleri, sonra / Dipteki ölülerin fısıl fısıl / Konuşmalarını dinledim. M C Anday, Teknenin ölümü, 1975, 40 | Savaşdır, oyundan, yiğitin kasdi, / Göz avcıl, bakış ok, kaş keman olsun., | F Memişoğlu, Harput âhengi, 1966, ? | Bu bahis zebîha denilen kesim hayvanlarıyla av hayvanlarına dair hükümleri ve ava, avcıl kelp salıverilirken besmele çekilmesi vâcip olduğuna dair hadîs-i şerifleri muhtevidir., | Sahihi Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih, 2020, C 8, 1872 | 2. alıcı (kuş) | Aleviler, Kur'an'da yenmesinin haram olduğuna dair herhangi bir ayet bulunmamasına rağmen, tavşan ve avcıl kuşların etlerinin yenmesini haram kabul ederler., | T M Sözengil, Tarih Boyunca Alevilik, 1991, 196
s.
averaj | average | 1. ortalama 2. spor Sayı farkı | Sigara dumanı ve küfürle karışık gürültü içinde önemli konular tartışılmaktadır: puvan durumu, averaj ve şampiyonluk; angajman ve transfer ücretleriyle müşterek bahis kazancı; hakem kalleşliği, gol krallığı, spor aslığı, vesaire... İçeriye girmenizle çıkmanız bir olur., | Ahmet Bağışgil, Aydınlar ülkesi: gerçek dine doğru, 1960, 30 (ortalama [Cumhuriyet-gazete, 1938] Futbolun doğduğu memleket olan İngiltere'nin kullanmakta olduğu averaj şeklini | 'awar Nişanyan)
ar.fr.
averaj | vasat | Averaj bir adamın böylesine mahir oyunlarına, bu topraklarda izin var., | PMağden, T, 10.8.2014
a.
avereleşmek | İnsanın bir yuvası olmayınca, avareleşiyor..., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 55
f.
avgan kuşu | oyuncak kağıt uçak? | Biz Musayla avgan kuşu yaptık, uçurduk. Havaya bi dikildi ki... | , | Orhan Kemal, Sarhoşlar, 51
a.
aviyonik | Taarruz ve taktik keşif görevleri için çok amaçlı tasarlanmış olan yeni nesil T129 ATAK Helikopteri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarına uygun şekilde, motor, aktarma organları ve kuyruk pallerinin değiştirilmesine ilave olarak, milli aviyonik, elektro-optik ve silah sistemleri ile donatıldı., | Sbh, 19.8.2015 | ...askeri ve sivil hafif sınıf prototip helikopterler için aviyonik sistemlerin tasarımından ve entegrasyonundan ASELSAN sorumludur., | MilAselsan, 5.5.2017, 5
s.
avlagu | çit bk. Ulagu.
a.
avlanabilir | Bu nedenle bir balık stokundan verimli bir şekilde yararlanabilmek için balığın biyolojisinin ve avlanabilir en küçük boyunun bilinmesi gerekmektedir., | Su Ürünleri D, 1988, C 2-4, ? , 18 | GAP BÖLGESİ'NDE SU ÜRÜNLERİ AVLAK SAHALARI GAP Bölgesi'nde bulunan baraj göllerinde, avlanabilir su ürünleri stoğu oluşmuş, avlak bölgelerinde ..., | Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, 1998, 47
s.
Avlanıvermek | Yaptığı masraflara bir de korkunç kumar kayıpları ekleniyordu. Önce seferlerde, sonra da borsada vaziyeti kurtarmaya çalıştı. Saftı, kolayca avlanıveriyordu bu yüzden., S Maugham, 1959, 41
bf.
avlayıcı | [O]nlar, kadının zayıf anlarını avlayıcı bir tutum içindedir daima., | Telesiyej, T, 2.8.2012
s.
avlı II avlanmış | ben oradayım o kıyının martılı yunus balığı avlı kıyısında., | GüvenTuran, YarıgeceninSütü/Rİmrahor, UŞA, 67
avlıg | Her av dönüşünde büyük avlıg kabile halkını sevindirirken av esnasında ölen avcıların acısı da bütün kabileye yayılırdı./ Avcılar terkileri avlıgla dopdolu olduğu halde büyük bir gürültüyle ilerliyor, tozu dumana katıyordu., | AErgenekon, 13/14
a.
avlucuk –ğu | Gitgide fazlalaşan ışık, taraçalarda, balkonların kenarında, mahpus ağaçların kuruduğu avlucuklarda sıcak bir geceden kalma düzensizliğin belirtilerini, bir hasır şezlong üstünde unutulmuş bir elbiseyi, bir sac masacık üzerindeki boş bardakları, bir çift sandalı açığa vururdu., | Colette, Dişi kedi, 1954, 76
a.
Avluk yer adı Şimdi Koçlu. | Bu hükümet işlerine akıl sır ermez, ne diye Avluk ismi yerine Koçlu ismine resmiyet kazandırılır, anlaşılmaz., | İKüçükkılınç
avlulu
s.
tr. avlu-lu
avlulu
s.
AVM | kıs Alış veriş merkezi'nin kısaltması. Şehirlerin biraz kenarında içinde birçok şeyi barındıran (alış veriş, eğlence vs) çok dükkanlı modern alış veriş merkezi. | Simge en çok alışverişe çıktığında ya da babaannesi ile gittiği Nef Avm'de mutlu olurdu., | Kazancıoğlu, 66
a.
Avman: Lütfen, n'olur anlamlarında kullanılan ve Anadolu'da yaygın olan bir edattır.
AVMci
s. yeni.
büyük alış veriş merkezlerini yapan ve destekleyen.
"Yok eğer diyorsanız ki | elimizdeki tüm değerlerimizi ve varlığımızı ortadan kaldıran AVM'ci zihniyetin ya da modernleşme adı altında yerleştirilen tüm soysuzlaşmalara da ses çıkarmayan insanların sığındığı meczup konularda boğulacaksak bu başka şeydir... " İ Efe, 23.6.2011 eposta"
AVMci | yeni | Yok eğer diyorsanız ki; elimizdeki tüm değerlerimizi ve varlığımızı ortadan kaldıran AVM'ci zihniyetin ya da modernleşme adı altında yerleştirilen tüm soysuzlaşmalara da ses çıkarmayan insanların sığındığı meczup konularda boğulacaksak bu başka şeydir... İEfe, 23.6.2011 eposta
s.
Avmsever | Türkiyenin en avmsever kitlesinin | avm yaptırmayız diye bağırmasının bi benzeri Kayseri de zuhur etti!, | HamzaBayraktar, 25.5.2016 genchukukcular
s.
Avniye | Eskiden çatanaların, üç çifte piyadelerin sabah akşam yanaşıp avniye kaputlu, uzun sakallı paşa efendilerle atlas feraceli büyük hanımlar, tafta çarşaflı genç kadınlar beklendiği düzgün taşlı rıhtımların şimdi yenik ve düşük kenarlarında şilepler, sebze kayıkları, odun kömür çektirileri uyukluyor., | R E Ünaydın, | Yalılar, | Boğaziçi Yakından, 74 MReşit
a.
Avokado | ... 40 gram avokado, 40 gram kuşkonmaz, ... , F Makasçı, Raillife, ekim 2019, S 133, 44
a.
avoncu
a.
avon satan.
"Avoncu Yaşar Baba", 26.8.2019+"
Avrasya | 1. Asya ve Avrupanın birlikte adı 2. Coğrafi olarak Avrasya'dan kastedilen Avrupa'nın doğusuyla Asya'nın batısıdır.
a.
Avrasyacı | Kısacası Avrasyacı paradigma iki temel önermeden oluşuyor., | ÖzgürErdem, | http://www.turksolu.com.tr/ileri/21/erdem21.htm, 1.6.2014g
s.
Avrasyacılık –ğı | 1. Rusya'da Avrasyacılar Rusya'nın Ortodoksluğa dayanan bir medeniyet kurması gerektiğini savunurlar. Ayrıca, coğrafi olarak Avrupa ile Asya'yı birleştirecek gücün Rusya olduğunu düşünürler. Ancak Avrasyacılar bu terimi Asya'yı Avrupa'ya eklemlendirmenin ideolojisi haline getirmiştir. /Avrasyacılara göre bozkır halkları (yani Avrasya'daki Ruslar dışındaki başta Türkler olmak üzere diğer tüm halklar) Rus kimliğinin içinde yer almaktadır. Rusya da Avrupa'ya muhtaç olmayan ayrı bir güçtür. Bu nedenle hakimiyeti altındaki Avrasya topraklarını kullanarak büyük bir imparatorluk kurmalı, yarattığı medeniyetle Avrupa'ya kafa tutabilmelidir., | ÖzgürErdem, | http://www.turksolu.com.tr/ileri/21/erdem21.htm, 1.6.2014g
a.
avrat | avrat sesi. Kadın sesi. | Yirmi yaşına geldiği zaman, bir şey yitirenler kendisine sorsalar avrat sesi gibi bir sesle gülerdi., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 19
a.
avrat | karı, eş, hanım | Ben çok düşündüm, bir baba oğlunun iyi bir avrada düşmesini istemez mi? , | İHınçer, 1946, 12
a.
avrat oynatmak | Dillerde dolaşıyor, o savup sattıkların, / O yayla âlemlerin, avrat oynattıkların., | F N Çamlıbel, Canavar, 20 | Arasta'da pabuççu bir Yunus Ağa vardı, o haber verirdi: Havran'a, yahut Frenkköyü'ne gidip avrat oynatırlarmış., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 45
avratlık -ğı
a.
kadınlık, karılık.
ar. avret + tr. -lık
"Onun avratlığının avratlığı yıkılsın. Andırınlı mısın nesin! Kadının kızı Ayşe!", 2019"
avrocuk | Avrupa para birimi avro-dan küçültme ekiyle az burada çok | Kemer 60 milyar avrocuk sıkılacak., | T, 14.11.2011
a.
avroluk –ğu | herhangi bir avro değerinde olan | Avro Grubu, Yunanistana kurtarma paketinin 2 milyar avroluk kısmının serbest bırakılması için gerekli düzenlemeleri yapmak üzere bir hafta süre verdi., | Milat G, 11.11.2015
s.
avrupa
Avrupa Birliği | Anatole France, vaktile yazdığı Beyaz taş üzerinde romanında Sosyalist bir Avrupa Birliği» düşünür. Moskova-Paris-Madrid arasındaki fikir beraberliği bu düşüncenin gerçekleşmesine doğru bir adım olarak karşılanabilir mi? Fakat hadiseler bunun yerine Roma-Berlin-Madrid arasındaki siyasi telakki beraberliğinin kuvvetlendiğini gösteriyor. Dikkate değer nokta şu ki, Machiavel'den ilhamını alan Sosyalizm gibi, iyi, güzel ve cennnet olacak bir Avrupa Birliği düşünmektedir. Her iksi de, kendilerine göre, Tanrıyı aramaktadırlar., | Ziyaeddin Fahri, Ülkü, 1936, C 8, 396
a.
Avrupa merkezlilik –ği | Meselelere Avrupa merkezlilikten uzaklaşmadan bakan bir Avrupa'nın dünyada güçlü bir rol oynaması artık mümkün görünmüyor..., | D M Doğan, Batısızlaşan Batı!, KararG, 25.2.2020
a.
Avrupa'nın da seçenekler arasında olduğunu söyledi., | Z, 9.12.2015
Avrupacılık –ğı | Demokrasiyi, özgürlüğü, Avrupacılığı | Sevr ve | mütareke sözcükleriyle karalamaya girişti. | , | HBerktay, T, 8.9.2011
a.
Avrupai | Belki de Richard Callendar'ın Avrupai fikirlerini bildiği için, nihai zaferin kendisine ait olacağından şüpheye düşmedi., | Bromfield, 169
s.
avrupalılaşmacı | Hoş, herhangi bir Avrupa uygulamasından olumlar bir şekilde bahsetmek de Sami'yi bir 'Avrupalılaşmacı' yapmaz ki..., | H Y Erdem, KararG, 7.7.2019
s.
Avrupalılık | Avrupalılık, gelin kızın iyi bir koca bulması gibi bir saadet değildir., | İOrtaylı, www.tarihimiz.net 7.2.2010
a.
avrupavekili | Avrupa milletvekili. | Ulusal sorunların ağır bastığı, Avrupakuşkucuların bu fırsatla öne çıktığı, her krizde sorumluluğu AB'ye atan kolaycı söylemlerin prim yaptığı, liste usulü nisbî temsil sayesinde küçük partilerin Avrupavekili çıkartma şansının yüksek olduğu, katılımın umumiyetle son derece düşük olduğu bir tuhaf seçimlerdir.,CAktar, T, 27.5.2014
a.
avşarlık -ğı | Avşar olma hali. İnternette gözüme çarptı. Güya babası Bitlisli diye onu Avşar saymayanlar varmış. Mahmut Taşkaya, kendisinin Avşarlığını sorgulayanların cümlesinden daha Avşardır., İ Küçükkılınç, 25.09.2018, Bir Mahmut Taşkaya Vardı!, Facebook
a.
avuca sığmazlık | ele avuca sığmama durumu | Müjde Ar; hilafsız 45-50 yaşına kadar (yerden göğe kadar haklı olarak) bir nevi nefret ettiği, 'Bana NİYE bu anneyi yolladın Gökler Hakanı!' diye isyan ettiği, dona avuca sığmazlığı / pek de şirin telakki edilmesi imkansız çıkıntılıkları- müstehcenlikleri- manyaklıklarıyla ne yapacağını / edeceğini bilemediği / zapt edemediği annesi-, | PMağden, T, 27.11.2011
a.
avuç | avucunu yala | Hükümetin düşeceği filan yok. Onu söyleyen avucunu yalasın. Hükümet dimdik ayaktadır., | NGüreli, SO, 96
a.
avuç içi / avuçiçi | Kendine uymayan, kendininse hiç uyamadığı bir işte çalışmanın sıkıntısı çökmüş avuç içi çizgilerine., | B Uzuner, Karayel hüznü, 1993, 79-80 | Bir tanesi avuçiçleriyle omuzlarıma attığı ufak şaplaklarla beni çiş kokulu bir duvara doğru itelerken öteki gecenin bu vaktinde ne yaptığımı sormuş, başkalarının işine burnumu sokmanın bana yarardan çok zarar getireceğini söylemişti., | F Ulay, 1998, 23 | Avuç içi kadar | küçücük, dar | O akşamdan bir-iki güz sonra, yine sonyaz kavaklarının tozuduğu bir ağustos akşamında, şimdi Müze-Türbenin sol arka yanında kalan avuç içi kadar alanda sırtımızda battaniyeler, yüzlerce insan taşlara oturmuş türkü dinleyen fotoğrafımız düşüyor belleğimin raflarından., | Ü Sarıaslan / A Paksoy, 1992, 6
s.a.
avuçluk | bir avucun alacağı kadar | Bir avuçluk porselende en güzel rengiyle kırmızı mâyi, | NazımTektaş, 1999, 30
a.
avuçmak
f.
"Bugün yare kavuştum / Karyolası yer de yer / Busesinden avuçtum / Deli gönlüm yer de yer.", San, Hicrani, 223"
avukatımsı | avukata benzer, avukat gibi | Mezun oldum, stajyer avukatımsı bir şey de oldum ama hala | ee sen kaça geçtin bakalım sorusuna maruz kalıyorum. Çünkü miniklique, | Açina, twitter, 28.7.2016g
s.
avullu | avulda doğan veya yaşayan kimse. | Korkmuş kasabalılar! Çabuk söyleyin, adı sanı her tarafa yayılmış olan Bayan Avullular ne oldular? , | C Emiroğlu, Gökbayrak, 247-248
a.
avunca | teselli. | Hayır, gitmemiş kalmış evinde... O iki komşu, yine kendileri gibi gidemez durumda olan o iki komşu ile birlikte kalmış... Hani bir avuncası da yok değilmiş: Ne de olsa Türk paşası, Türk ilbayı, Türk saylavı, demiş komşusu, elbet biri gelir, biri görür, biri bulur. Ama boş... Ne biri gelmiş, ne biri görmüş, ne biri bulmuş..., | Şeref Tipi, Tavuk, 1942 Diyarbakır, | http://forum.memurlar.net/konu/1239421/, 16.03.2014 | Canı istediğimde ödül istediğimde ceza olarak görüyordur nasıl olsa ezan onların cami onların bayrak onların oyuncagı milleti avuncası, Elif @Elif44546621, 23 May 2020, Twitter | Ben buldum. ?Özdemir Asaf'la aynı günde doğmuşuz. Tabii o benden 78 yıl önce doğmuş. :) ?Neyse, avuncamız şu: (...), Bilal Erdoğan Baltacı, @BilalEBaltaci, 26.02.2025, X
a.
avunmak | yıllar yıllar evveli / erenlerin biri / hem de piri / dedi ki / hayat avunmaktır / avunmak / yiyip içmek / barınıp çoğalmaktır. , H Aycın, Esrarname, 93
f.
avur zavur kahvesi
"zamanın en bilinen yeniçeri kahvehanelerinden. kalabalık ve biraz da belalı bir yer olduğundan, bu tür mekanlara "burası avurzavur'un kahvehanesine döndü" denilegelmektedir. vanillatte, 28.10.2015 14:12 ~ 14:13, EkşiS"
"Avur Zavur Kahvesi", F Celalettin, 1948 (kitap adı)"
avurt -du
a.
yanağın ağız boşluğu
Avustralyalılık –ğı | Ama Avustralyalılığı o kadar sürmüştü işte, onun yerine, bu toprağın insanı olarak cam kenarında oturup salya sümük ağlamış, ağlamıştı., | SKamuran, T, 25.7.2012
a.
Avusturyalı | Avusturya Devletiyle münakid ticaret mukavelesi mucibince Ferecikten Selâniğe ve Yenipazar postasının Avusturyalının taht-ı işgalinde olan mevkie kadar 99 senesinde yapılan..., | Düstur, I. Tertip, C 5, | 390-391
s.
avutmaca | avutmaya dayanan davranış, avutucu oyun | Bizim içinse, hedef ve taktik gayet basit: Her türlü oyalamaca, avutmaca, aldatmaca var; hiçbir taviz yok..., | NFKısakürek, BenimGözümdeMenderes, 1970, s.?
a.
TDK-
avzıtmak | Kütahya, Kızılcaören. eğlemek, oyalamak; aldatmak. | Ne yapıyorsunuz? | Çocuk avzıdıyoruz., | M E Kalıpçı, 14.9.2022
f.
axesslemek | axcess + tr. le- axcess kredi kartını kullanarak alışveriş yapmak | 19 Hazirana kadar, Axess üyesi giyim, ayakkabı, kozmetik, aksesuar, saat/optik ve elektronik mağazalarında toplamda 300 TL Axessleyin, 30 TL chip-para kazanın!, | 2015? , 7.9.2016g
f.
ing.
ay | Ey. | Cırttan Ninesine yalvarmış: | Bırak ben de gideyim ay Nine? , Y Feyzioğlu, Cırttan ile sihirli topuz, 50
ünl.
ay | kamer, meh. | -Ay niye çıkmadı? -Yemeği balık! Kılçıklı balık! Onu ayıklıyor, işi çok..., ? ? , 16.03.2025+ | Ay hali | köftecinin keçi etinden / kaytanı tutmayandan tutun da, / ay hali geçen / otel hizmetçilerine kadar / eksik olmasın, bakardı, / az zamanda / yıkama yağlama istasyonu gibi işlemeye başladı / bizim doktorun dükkânı., | H N Erer, HM, 1962, 86
a.
Ay dolgu | Kalın sarmada olduğu gibi aş şeklinde doldurulur. Ciğerdeldi çalışmasında olduğu gibi ortası çıtlatılarak kalından inceye doğru sarma yapılır 13
a.
ay ışıklı
b.s.
mehtaplı.
"Nazan, balkona doğru yürüdü. Dışarıda ay ışıklı bir gece vardı. Balkonun kapısında mavi aydınlığın içinde, iki erkek silüeti görünüyordu", C Uçuk, DŞ, 1971?, 146"
ay kamer dünyanın uydusu Ay bacayı savuştu Sivas Kahraman bey. yarım ay | Yine bir gece yarısı, yarım ayın soluk ışıkları altında bahçemdeki ağaçlar arasında ansızın beliren ve bütün varlığımı pencereden aşağı çeken sevgili bir hayal., | FAtabek, DK, 172
a.
ay ünlem ey, çağırma ünlemi. Hayret, taacccüp, keder, teessüf, tehâşî ve ağrı beyan eder. | -Kaç, kaç! Geri dön, oradan gitme yahu! | -Ayy gitti vallahi! | -Nereye kaçsın? Öteki taraf da deniz!, | MEsayan, T, 13.3.2011
ay vay demek/etmek| Anneannem, kaşınır gibi sandığının anahtarını aranmaya başladı. Elini koynuna atıyor, | Ayyy diyordu. Sırtına atıyor, | Vaaay diyordu. Kuşağına atıyor, | Amanın diyordu., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 78
dey.
ayacık -ğı
a./s.*
sevimli veya küçücük ayak.
tr. aya(k)-cık
"akşamları ayacıklarım yalım yalım yanıyordu da tuzlu suya sokuyordum.", A Cılga, 1980, 91"
ayacık -ğı
s.
küçük ve sevimli ayak.
"Yaralarım köyceğizi düşünür, / Kanının boşa akası yok. / Düşmana malum ola, / Dipçiğim yüreğimdir çarpınca, şakası yok. / Ayacığıma düşmüş, / Acırım kellesine!" Dağlarca, ÜŞD, 62"
ayacık –ğı | ayn. m. Ayakçık. Küçük ve sevimli ayak. | Çocuğun kolları kanatlaşmış, ayacıkları kuş ayak olmuş. Ve çocuk küçüle küçüle mavi bir kuşa dönmüş., | Ç Öner, 2007, 100 | Gökbatur dinledi beni ve boylu boyunca durdu. Kanatları sönmüş, ayacıkları iki top halinde göğsünde düğümlü. Soluk soluğa yumurtalarımı karnımın ve göğsümün altına çektim., | Çokum, R Ana, 134
a.
ayağı taşa değmemekİndiye kadar ayağımız taşa değmedi., | Raşit bey Konyalı Camii imamı, 21.7.2019
dey.
ayağı tez/ayağıtez | Ayağıtez Akhilleus buna itiraz eder., | Doğan, T, 22.12.2010
s.f.
ayak bu ne ayak, ne ayak? Ne iş? | Zira WTF, aynı zamanda İngilizce argoda 'What the f.ckın da kısaltılmış hali. (Türkçede kibar haliyle | Bu ne ayak), | T, 23.12.2010 | Ayak hemşeri ayağından hemşehrilik münasebetiyle, sebebiyle, yüzünden | Hemşeri ayağından! | Türkiye'de @ekrem_imamoglunu destekleyenler, İstanbul'a MİTİL ATMALI. MHP ve teşkilatları sözde HEMŞERİ İŞİ ayağına İstanbul'a oy kullanmayacak oldukları halde, tehdit ve çökme için MİTİL atıyorsa, #HerŞeyÇokGüzelOlacak #herkeskonusacak İSTANBUL'A MİTİL atıyoruz. Trabzon hayde.!!, | @hhakkikahveci 10.5.2019, twitter
ayak -ğı | reddade. Ayaklardan, eserin (ilk varak hariç) tam olduğu görülüyor. Cildinin mukavvadan sonradan yapılmış olduğu anlaşılıyor., | V A Tok, Alış veriş kitabı, 40
a.
ayak -ğı giriş. | Pazarın ayağında Issız Dere derler bir dere varmış. Hovardameşrepler için kıyısına çengiler çadır kurarmış., | H Aycın, Esrarname, 46
ayak –ğı | Almanya'dan bürokrasi çok ağır ayağı ile İngiltere'ye kaçmalarının çok önemli nedeni soykırım suçu ile yargılanmaktan çıkış yolu aramak, Bu yazdığımı unutmayın., | @SavanGunay, 30.1.2023, twitter
a.
ayak –ğı | ölçü birimi. | Annem zamanın en ünlü Çarkıfeleğiydi ve zarif dansıyla ünlüydü. Büyük gösterisinde, fırlamadan önce kendi etrafında on dokuz kez dönmüş, her dönüşünde de havaya yedi pembe yıldız saçmış. Üç buçuk ayakmış ve en iyi borudan yapılmış., | Wilde, Abamor, tsz, Mutlu Prens, 74
a.
ayak | basamak. | Sait babasının arkasından dört beş ayak merdiveni çıktı., | Reha Maden, 2005, 80 | bir ayak önce | hemen, derhal. | Lambaları tamir ettirdim, çıktım yola. Bir ayak önce Zürihi tutmaya çalışıyorum., | A Nesin, ŞAvrupa, 111
a.z.
ayak | bu ayaklar koktu artık. Ne ayaksınız? | Sözün özü şu ki şekerciğim, bu ayaklar koktu artık. Necdet Şen, 2.9.2009
ayak atmadık | O fütuhata çıkan, koca denizler aşan, Akdeniz'i fetheden, Rumeli'ye yürüyen, dünyada girmedik, ayak atmadık yer bırakmayan atalarından geriye bu bir avuç gıdasız, et yüzü görmez, doktor kulağa sırtına eğilmemiş, benzi soluk, ciğeri kelebekli çocuklar kalmış ha? diye doğrusu gece uykuları kaçmış sabaha kadar bu insanlar rüyasında, iniltili kapıları açıp açıp o sinekli odaya girip durmuşlardı., | Çokum, R Ana, 97
s.
ayak basmadık | Uzun zun yürüdüm ve düşündüm. Sonra düşündüm ve yürüdüm uzun uzun... Ayak basmadık nokta bırakmadım kentte. Okul idaresinin ve senin çehren dans edip durdu belleğimde., | N A Gökduman, 126
s.
ayak divanı
b.a.
ayak göçürmek göçmek, bir yeri terk etmek. | Vardım ki yurdundan ayak göçürmüş / Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı, | BZihni, EGŞA, 55 ayak uydurmuşluk | Bu beklenmedik dış müdahaleden ötürü zamanı ölçüp biçmenin anlamıszılığıyla sarsılıp içinde bulunduğu çağa ayak uyduramamışlığıyla yüzleşebilir., | KeremIşık, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 14
a.
ayak ısıtıcı | Ayak ısıtıcı ürünümüzü tercih ettiğiniz için teşekkür eder, iyi günlerde kullanmanızı dileriz., | Fleet World sargı üstü, 28.11.2021+
ayak meyhanesi | Niyetim 'Cadde-i Kebir'e doğru çıkıp, bir ayak meyhanesinde iki tek atmaktı., | T Polikar, 1997, 22
a.
ayak/lar altına almak deyim | 1. (bir şeyi reddetmek, kınamak, kötülemek, kaldırmak. | [Romanlara ] devletin kadrolarında yer yok diyen ilkel zihniyeti ayaklar altına aldık ve alıyoruz., | R. T. Erdoğan, 15.3.2011 2. önem verilmesi gereken şeyleri hiçe saymak, çiğnemek: Şerefini, namusunu ayaklar altına aldı. 3. (birini) ayağının altına almak tekme ile dövmek. 4. ayıyı (maymunu) fırına (ateşe) atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış duygusuz insanlar, kendilerini kurtarmak için gerekiyorsa çocuklarını bile tehlikeye atmaktan çekinmezler.
ayakbağı olmakAaa! Çocuğu küçükmüş; hiçbir işe yaramaz. Üstelik, iş yaparken ayakbağı olur., | G Dayıoğlu, Fadiş, 48 | Birkaç köpek de etraflarına gelmiş yemek artıklarında gözleri vardı. Hatta yiğitlerden biri ayakları etrafında ayakbağı olan bir köpeği tekmeyle uzaklaştırmıştı., | Haşim Albayrak, 33
dey.
ayakcılık / ayakçılık -ğı | Pelikan yalısından video çekip aklınca laik kesimle dalga geçen Feyza Öznur Hilal Kaplan'ın ayakcılığını yapıyormuş, buradaki üç beş garibanda bu olan bitenin adına dava diyor. Açın gözünüzü be dava dedikleri şey tepeden tırnağa menfaat, hala mı görmüyorsunuz. Merve Terzioğlu, 5.6.2021, twitter | Abla, ölgün soluklanışıyla ayakçılık yapacak, taranan yün demetlerini eğiricilere aktaracak, doldurulan iğleri boşlarıyla değiştirecekti., | RahmiDede, 23
a.
ayakçak | meriven, merdiven basamağı | Ulan, ayakcağın başındaki it bize salmasın., | CUçuk, CB, 83 2. Dokuma tezgahı ayaklığı, ayaklık 3. Çocukların, cambazların ayaklarına takıp yürüdükleri çifte sırık.
a.
GTS+
ayakdaş / ayaktaş | omuzdaş, arkadaş, | Yoksa, Bay İsmet Özel ve ayakdaşlarının anladıklarını değil! / Bay Özel ve ayakdaşlarının Kadızadeli mantığına bundan daha iyi bir delil bulunabilir mi? , | HilmiYavuz, Z, 22.1.2012
a.
GTS+
ayakdolaştırıcı / ayak dolaştırıcı | İşsizler ordusunu sokaklarda dansetmekten alakoyan ayakdolaştırıcı umarsızlığı, çıplaklığını oyuklarına dek mumlu kâğıdından yeni çıkarılmış bir bir jiletin aynasında gören utangaç çığlıkları, kapıcı giysilerindeki kıralların ısmarlanan ekmeklerin kafalarını çimdiklerken yakalanıp sorgusuz sualsiz tutsakevlerine tıkılışlarını sevginin dokusunu maske yapmış tozlu çocukların egzoz dumanlarına boğuluşunu size tanıtacak alacakaranlığın, bilinmeyen bir ikinci ay tarafından eritilmesine göz yumabilir misiniz? , | F Ulay, 1988, 66
s.
ayakkabı | yürüyüş ayakkabısı | Yürüyüş ayakkabısı, sırt çantası, rahat kıyafetiyle salona girip bana doğru yürümeye başladığında heyecanlanıyorum., | YektaKopan, HrKitapSanat, 26.5.2017
a.
ayakkabılı | Heyecanlarından yerlerinden fırlayarak sahneye sokulan zenginler, varoş halkı ve eski püskü elbiseli ve altı delik ayakkabılı gençler, ancak Lilli Barr saten gibi parlıyan piyanonun önündeki iskemleye tekrar tekrar oturunca sakinleşebildiler., | Bromfield, 325
s.
Ayakkabılı | Trafikte ayakkabılı kavga ortalık karıştı., | Cum, 29.7.2019
s.
Ayakkabılık –ğı | Bugün ayakkabılığımda hiç açılmamış kitaplar kadar yeni duran ayakkabılar buldum. Benimdi bu ayakkabılar ama tanımıyordum onları., | E Elönü, 2009, 87
a.
ayakkabısızlık –ğı | ayakkabısızlığım, pantalonsuz bacaklarımla / içinizde aykırı bir yaşamım ben, | NÇelik, 9
a.
Ayaklandırmak | Harekete geçirmek, tahrik etmek. | Üstüne zihnin çok az emeği geçen bu gönülden doğma edebiyat, galip tarafiyle hep gönül mevzuu içinde kalarak, dünya tefekkürünü ayaklandıran diğer birçok meseleleri düşünmeğe hiç yanaşmadı. Kültürsüzlüğü de bundandır., | P Safa, | İşkembe-i Kübra Edebiyatı, | 104 MReşit | Allah hakkındaki düşüncesi pek ileri gitmiyor, onu her istediğini yapan korkunç bir şey olarak tasavvur ediyordu; ve şimdilik onun, pek dehşetli olduğu söylenen, gazabını ayaklandıracak bir şey yapmadığını bildiği için, kendisinden korkmak ihtiyacını da duymuyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 33
f.
ayaklanma | Gitme, ayrılma | Fazla zaman kaybetmeden ağam biz müsaade alsak diye ayaklanmaya kalkacaklardı ki kapı çalındı., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018
a.
ayaklı
s.
ayağı olan.
"Ateş mi gelirmiş, yel mi esermiş, / Akıyoruz, yaşamamız nerde pek belli değil. / Kurtulmuşuz bedenden artık, / Kimse ayaklı, elli değil." Dağlarca, ÜŞD, 56"
ayaklı | ayağı olan. | Karaca ayaklı barbekü., | 18.08.2024+
s.
ayaklı ansiklopedi | aynı m. ayaklı kütüphane. | Özel eğitmen, fiziksel gelişim ve zindelik, en gözde ve en güncel egzersiz yöntemleri, sağlıklı beslenme, ayrıca hamileler ve yaşlılar için özel programlar gibi konularda ayaklı ansiklopedi gibidir., | www.pureturkiye.com 2011 ayaklı borsa 22.12.2011
a.
Ayaklı lamba | Masanın kenarına konan ayaklı bir lamba sarı ışığını ancak oyuncuların halkasına veriyor ve odanın diğer taraflarını sessiz bir loşluğa dalıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 52-53
a.
ayaksız | ayağı olmayan. | Arş ü kürsü durudan / Ayaksızı yürüden / Bizi yoktan var eden / Allah Muhammed ya hu., | Borlu Kemalî Baba, 53 | ayaksız at | tabut. | Beyler tahtından inerler / Ayaksız ata binerler / Toprağa gömüp dönerler / Bir dost bir dost yeter bana., Halk türküsü
s.b.a.
ayakta işetmek deyim halk | Ha; bu arada hanımlar için | ayakta işetme tabirinin; / Anadolunun kimi bölgelerinde, | iki ayağı bir pabuca sokmak / manasında bir deyim olduğu da malumunuzdur değil mi efendim., | MSamiAdalı, 23.12.2012 eposta
ayaktan takip edilen hasta / yatan hasta 18.08.2024+
ayaktopu | futbol topu, top | Ayaktopu futbolun öyküsü, | Alfred Wahl, YKY, 2005 | [Ş]imdilerde yabancı hocalardan ve futbolculardan kendilerine futbol öğretmesini isteyen İngilizlerin, ayaktopunu iyi teptikleri dönemlerde litratüre hediye ettiği seçkin sözler vardır!, | F Uraz, T, 6.8.2011
a.
Ayakyolu | hela, tuvalet. | Arifiyeden beri kapalı dedikleri doğru ise trendeki ayakyolunu bir muvakkat buduvar haline getirmiş, tuvalet çantasındaki losyon şişelerini, çeşit çeşit tüpleri, kreyonları, saç, diş, rimel fırçalarını musluk taşındaki oyuklara sıralamıştır. Kollarını ve koltuk altlarından başlamak üzere vücudunun bütün görünür görünmez yerlerini tuvalet ispirtosiyle sildikten sonra briyantinle saçının permanatını tazelemiş, cımbızla kaşlarını düzeltmiştir. Sonra yanaklar, dudaklar, burun vesaire kim bilir kaç kat cila ve boyadan geçmiştir. Daha da kim bilir ne teferruat!, | R N G, Tanrı Misafiri, 140 | ve sonra doğurur / mutfakta ayakyolunda, | MG, 60
a.
Ayal | Nedime - Efendim, eşim, üstünüze iyilik sağlık, sancılandı... Bir doktora gösterdik... | Apandisit... Hemen ameliyat yapmak lâzım! dedi. Bir operatör sağlık (salık? ) verdi. Ayıp değil ya efendim, ayalimi pek severim... Öyle neyin nesi olduğunu bilmediğim operatörlere teslim edemem. Öyle ya can bu, ya yanlış bir yerini keserse..., | R N G, Tanrı Misafiri, 162
a.
ayan | aymaktan ayan ism-i fail fark eden, idrak eden | Teoman'ın hikayesi, insanı insan yapan hayatın artık başka bir hayat olduğuna ayanların hikayesine benziyor., | LYılmaz, T, 10.8.2011
a.
ayancı | Dut ağacının altında tek başıma otururken Yukarı Cami tarafından köyün kıdemli bekçisi Ahmet amca namı diğer Ayancı Ahmet geldi., | Halil Gülel,bir şiir bir hatıra: Alamadım ben de, | http://www.dibace.net/hepsi-hikaye/bir-siir-bir-hatira-alamadim-ben-de/, 26.12.2021
ayanda
ayan, açık.
Mübtelâyım deli gönül yâr ayanda pünhan değil., San, Hicranî, 205
ayar | 'iyâr denk. | Kayalardan kayarım / Bulamadım ayarım / Ben bu dertten ölürsem / Kaderime sayarım., Sarardım türküsü, Sivas
ar.
Ayar edilmek | Avrupa ve Amerika halkı, gıyaben bizim aleyhimizde ayar edilmişti. İşittiklerini tahkike ihtiyaç olmadan her tel'in propagandasına kapılarak inanıyorlardı., | A Ş Hisar/Loti, CCT, 137
f.
ayar evi
b.a.
Kuyumcu ayar evi, 14.3.2024, Çemberlitaş, tabeladan
ayar olmak –e | deyim. | Ayar oldum çocuğa!, | 27.11.2022 (genç kızdan, metrodan)
argo
ayar vermek (birine) deyim | Bu | Sen ne yapıyorsun? sorusu, ezici bir sorudur. Aslında bir soru değildir: | Boş boş konuş- ma!anlamına gelen bir çeşit ayar vermedir., | MGültekin, | http://islamianaliz.com/yazi/kandirilmanin-psikolojisi-abi-adamlarin-160-ulkede-okullari-var-3377, 28.7.2016g ayarı kaçmak deyim | Ancak alt düzey bürokrat, öğretmen, kültür ve din adamlarının, vs üç aşağı, beş yukarı benzer bir konumda olması dolayısıyla belki de çoğu zaman ayarı kaçan bir rüşvet mekanizmasının bütün toplumu sarıp sarmalamasından söz etmek daha doğru olacaktır., | Doğu-Batı:DüşünceDergisi, 2008, S 46-47, 164
Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni tartar
kalıp söz.
"Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni tartar' güzel bir söz. Ama kantarın ayarını bozanların bu sözü bilmiyor olmaları muhtemel",
Alper Kanca @KancaAlper, 04.09.2021, Twitter
ayarlanabilir | Atlama ipi -3 metre –ayarlanabilir uzunluk ..., | Sbh Cmrts, 20.8.2016 Migros ilanı | Ayarlanabilir kayışlar ile yüze tam uyum sağlar, geniş görüş açısı, basınca dayanıklı özellikleri olan dalış maskesi 19.95 TL, | BİM, 20.7.2018
s.
Ayarlanabilir | Ayarlanabilir kayışlar ile yüze tam uyum sağlar, geniş görüş açısı, basınca dayanıklı özellikleri olan dalış maskesi 19.95 TL, | BİM, 20.7.2018
s.
Ayarlandırılmak | Bk. Ayarlanmak. | Tavşankulağı tabir edilen şekilde özel ayarlandırılarak örülmüş topuğu sayesinde ayağa kan giden ana damarı sıkmayarak kanın bu damardaki akışını rahatlatır. Çorap topuğunun ayakta dönmesini ve bu sebepten oluşabilecek rahatsızlığı tamamen ortadan kaldırmış olur., | W Warmen çorapları, 31.8.2022+
f.
ayarlandırılmak | Bk. Ayarlanmak. Tavşankulağı tabir edilen şekilde özel ayarlandırılarak örülmüş topuğu sayesinde ayağa kan giden ana damarı sıkmayarak kanın bu damardaki akışını rahatlatır. Çorap topuğunun ayakta dönmesini ve bu sebepten oluşabilecek rahatsızlığı tamamen ortadan kaldırmış olur. | , | W Warmen çorapları, 31.8.2022+
f.
ayarlanmış ilgileşim dizeyi | adjusted correlation matrix, | http://www.buyukturkcesozluk.com/kelime/ayarlanm%C4%B1%C5%9F%20ilgile%C5%9Fim%20dizeyi, 15.2.2015g
a.
ayarlayıvermek | Esnaf başkanlığı da esnafça olur. Baş kırılmaz, göz çıkarılmaz esnaflıkta. Ne mi yapılır? 'Fiyatları ayarlayıverin!' diye göz kırpılır. | , | Çalıkoparan, 34
bf.
ayarlı | ayarlanmış. | Ben ki o vakitler / Bitimsiz yollara yürürdüm / Ellerim ceplerimde / Eyleme ayarlı adımlarla., Arif Yağmur, Hasat, Islahiyenin sesi gazetesi ekidir, 1992, S 4, 1 | Ama yine, yanıma batıyor kemikleşen görüntüsüyle aşk ve Romanın kalbini deliyor benim sözlerim içinden geçilen sehere ayarlı elit söylentisiyle., | Ömer Say, 2010, 74
s.
ayarsızlık –ğı | 1. Ayarsız olma hali. 2. a., mecaz. Tutarsız ve dengesiz olma durumu. | ... avaraya alındı. / Tezgâh tekrar işlemektedir. / Nuri Usta heyecan içinde. / Ahmet sinirden, telaştan ve dünyada en iyi yaptığı işi şimdi becerememek korkusuyla kıpkırmızıdır. Aynada bir ayarsızlık var. / Ahmet küfretti ve yine çırağa., N Hikmet, Kan konu?maz, 1990, 55 | Ana prensipler karşısındaki bu ayarsızlık da, bizim, millî terbiye, millî iktisat, millî san'at... işlerini başarmamıza müsaade eder mi? , | KadroD, 1933, C 13-24, 55 | 2. Ölçüsüzlük, düzensizlik. | Hayır, sadece ayarsızlık! Hatırımda kaldığına göre bu şiirin ilk şeklinde 'domuz çobanı' değil, 'Bulgar gâvuru' idi. Sonra Bulgarlarla dost olduk diye, siyasi nezaket mi yoksa 'gâvur' tâbirini vicdan hürriyetine mi bulmadı, ber nedense, ..., | H Yücebaş, Filozof Rıza Tevfik hayatı şiirleri hatıraları, 1958, 79 | Ayarsızlık etmek, (d),. (Türkiye-Ayarı bozuk) Düzensiz, doğruyu yapmayan kişi ya da doğru gitmeyen saat. M Gökçeoğlu/ H Fedai, Kıbrıs Türk atasözleri ve deyimleri sözlüğü, 1988, 38
a.
ayartı | Erdoğan'ın neoliberalizmiyle ivme kazanan niceliksel sıçramanın kaçınılmaz ürünü seküler, neopagan, hız, haz ve ayartının peşinde koşturan sarsak ve savruk kuşaklar da, Erdoğan'ın ve bu Müslüman toplumun sonunu getirebilirler! | , | YKaplan, YŞ, 13.12.2013
a.
ayartma
a.
baştan çıkarma.
ayartma
a.
Baştan çıkarma.
ayasofya | Sonra Ayasofya... Fetih camii. Fatih'in yadigârı... Ayasofya Kürsü Şeyhliği tabirini duymuşsunuzdur. Osmanlı döneminde en itibarlı en üst görevlerden biri de budur. İstanbul'un en meşhur mutasavvıfı/şeyh efendisi bu göreve Şeyhulislâm tarafından atanır o da her Cuma bu görevi ifa eder, Cuma namazından sonra vaaz ederdi. Ayasofya kürsü şeyhi olan zat devlet protokolünde de özel bir yere sahipti. Müstakimzâde Süleyman Sadeddin Efendi'nin bir eseri de konu ile ilgilidir. Fetihten sonra bu camide ilk Cuma namazını kıldıran; şehrin manevî fatihi Akşemseddin hazretleri de bu geleneğin oluşmasında en ön saftadır. Laf aramızda kalsın, çok kısa bir süreliğine de olsa kendimin bu göreve atandığını kabul ediyorum. Çok kısa da olsa sultanlık sultanlıktır!, | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 30
s.a.
ayasofyada dilenip sultanahmette sadaka vermekAyasofyada dilenip Sultanahmette sadaka vermek lafı o dönemde çıkmıştı. Kendisine Müslüman süsü veren işgal güçlerinin ajanları Ayasofyayı tercih ediyorlar., | Ahmet Tan, , Cum, 26.7.2020, 12
dey.
ayasta | Ne dedi Cenâb-ı Allah / -Hemi vallah, hemi billah- / Ayasta denilen yılana / 'Cehennemlerin cümlesini yut' dedi. / Yılanın garnı dohtu / Fazla bir aclığı yohtu. / Yohdu açlığı Haydar Kirve, dur ki diyem: / Bahtı ki bi sofra / Bahtı ki bi sini. / Oturdu sofranın başına Ayasta / Yuddu Cehennemin yeddisini., | Ş Belli, Ağa kapısı, 64-65
a.
ayastafonos yer adı. Yeşilköy. | Ertesi gün Saffet hakikat karar verdi. Ayastafanosdaki evimize muvakkat bir zaman için gidecektik., | H E Adıvar, KA, 41
ayastefanos anlaşması: -Bulgaristan Beyi (Prensi), ahâli tarafından serbestçe seçilecek ve düvel-i muazzamanın muvâfakatıyla Devlet-i Aliyye tarafından tasdik olunacaktır. Bey, düvel-i muazzamada hükümran olan hanedan üyesinden seçilemeyecektir. Bulgaristan'da Bey'in seçiminden evvel İdare-i Müstakbele Nizamnâmesi (Bulgaristan Anayasası) hazırlanacak, | , | Ayhan Ceylan, Bulgar Anayasası, 2022
ayaş | yer adı | Ayaş çayı boz bulanık geçiyor birden bire, | AlperÖzbek, 100
a.
Ayazda kalmak1. | soğukta kalmak 2. argo. boş yere beklemek 3. argo. Eline birşey geçmemek. | Dikkatlerini çekmemeye çalışarak öbür masalara bakınıyorum. Anlayamadım kimin ayazda kalacağını. Yanlarındayken aynı kattayken anlaşılmıyor. Buraya inince yalnız başına oturanları görür oldum, üç kişi var benden başka. Önlerindeki bardaklara taklıp kalmış gözleri, arada kaçamak bakabiliyorlar yan masalara. Daha önce dikkat etmemişim, asıl ayazda kalanlar benim gibi bir başına içenler. Ötekilerin çıkarken en azından kaçırdıkları fırsatları olacak –kederleri. Bense çıkınca hızla minibüse atlayıp eve varacağım, vurup kafayı sızacağım., | B Çelik, 2007, 111
dey.
ayazlanmak | Ayaz olmak, soğuk olmak. | Kar yağar (Ay doğar), ayazlanır / Gün doğar, beyazlanır / Ben yarimi görmezsem (Gelin olacak kızlar / Hem gider hem nazlanır) / Şu gönlüm marazlanır., | Ayazda bırakılıp soğumak: Su ayazlanmış. GTS | Dışarıda hava daha ayazlanmıştı. Mavi gecede pırıldayan yıldız kumcukları daha parlak ve canlıydı., | Ayhan, Türk Demokrasisinin ikinci şehidi Süleyman Paşa, Tasvir G, 10.11.1946
f.
ayazma | kutsal su. | salkımsöğüt ayazmasının şaşı papazı, | MG, 35
a.
Aybaşı pamuğu | -Aybaşı pamuğu var. Top top. Büyük. Na şurada. | , | T Uyar, Dön Geri Bak, 1997, 21
a.
aycağız
s.
sevimli ay.
"Bir görünür bir görünmez göklerde aycağızın, / Karanlıkla mutlu bembeyaz ağzın. / Gündüz olanları sanki unuttun hep, / Ne gülersin, Urfalı Recep?" Dağlarca, ÜŞD, 34"
Aycık –ğı | Zamanı gelen borcunu ödemek için üç aycık müsaade etmesi için dilinin döndüğü kadar yalvarmıştı., | O Hançerlioğlu, 1959, 36
a.
ayça | ay+ça. | ellerimle ayladım birer birer / en gizli en koytak yerlerini / ey ayça kemençeler deresi / içtikçe doyulmaz suyum çan, | YMiraç, 1981, 77 | Biçimsiz, şuncağız kağıt için aşırı büyük bir kafanın dörtte üç yuvarını, eğri büğrü bir ayça savurdum, çüş, tabelacı olamazmışım., | OTürkay-dan PBarışta, T, 19.6.2011
a.
ayçekirdekli / ay çekirdekli | içinde ay çekirdeği bulunan şey. | Köşedeki büfeden ay çekirdekli çıtır simitle su alıp, bir banka oturup çevreyi seyrediyorum., | Gönül İlhan, Bir çift kanat bütün istediğim, 2015, ? | Sabah 2 adet yumurta ile birlikte bol kaşarlı ve tereyağlı omlet Ay çekirdekli ekmek (3 dilim) Portakal suyu (1 bardak) Reçel (3 tatlı kaşığı) Maydanoz Ara Öğün Süt (1 bardak) Öğle Domatesli tavuk Tereyağlı pilav (1 tabak) Zeytinyağlı ..., | Eren Sarı, Sağlıklı Yaşam için Diyetler: Diyet yapmadan zayıflamaya hazır, 2016, 285
s.
ayçiçeği / ay çiçeği | Keşke Ayşe teyze de / Ahmet amca gibi olsa. / Gülümsese yüzü, / Ay çiçekleri göğe doğru / Başlarını kaldırdığında., | B Tarıman, 2020, 61
a.
Ayçiçek | Çıtır Ayçiçek | Çitlemeye uygun ayçiçek çekirdeği. | Yağlık Ayçiçek | yağı çıkarılmaya uygun ayçiçek çekirdeği.+
b.a.a.
ayçiçekyağlı | içinde ayçiçeği yağı bulunan. | Ayçiçekyağlı, | 01.05.2023 Carrefoursa
s.
ayda yılda bir | nadir, seyrek. | Ben, sakin, yumuşak başlı bir adamım. Fakat ayda, yılda bir hiç olmıyacak bir şey için damarım tutar. O vakit aksiliğin envaını icadederim, Nuh derim, peygamber demem. Tabiî, bu buhran zamanında pek çok zararlar, fenalıklar da yaparım. Maamafih, bu zararların, fenalıkların yüzde doksan beşi kendi nefsime olur. Nitekim geçen kış karımla aramızda çıkan kavga da böyle bir neticeye erdi., | R N G, Tanrı Misafiri, 90 | Ayda yılda bir yolum düştükçe mahallemize uğrarım., | R N Güntekin, Damga, 1944, 3
z.
TDK-
aydın | İyi öğrenim görmüş, kültür ve düşünce dünyasını takip eden biri olan aydınla, düşünceyi bizzat üreten, o dünyaya fikirleriyle yön veren entelektüelin aynı kelimeyle ifade edilmesi yanlış geliyor bana., | RSoysal, T, 18.9.2010
aydın despotizmi | 1. Bir toplumu denetimlerinde tutmak ve kendi egemenliklerinin devamını garantilemek isteyen bilim, kültür ve sanat erbabının her türlü alternatif düşünce ve karşıt oluşuma karşı takındıkları baskıcı, hoşgörüsüz ve acımasız tutum. bkz. çevre aydını, aydın. 2. Düşünce hayatının muhtelif köşe başlarında yerleşik entelektüellerin, yeniye geçit vermeyen tekellerini ısrarla koruma çabası içinde olmaları, müstebit bir tavırla düşünce ve sanat yaşamını vesayetleri altında tutmaya çalışmaları ve genç kuşakların üzerinde zihinsel denetim ve sosyal baskı oluşturma eğilimlerinin despotik bir nitelik kazanması. (A. Alatlı) bkz. sahte aydın. Ankara Sosyal Bilimler Vakfı, 01.01.2025
b.a.
Aydıncık –ğı | Bendim Aydıncık önünde suya seccâde salan, / Yakasın Rumelinin, pençe-i himmetle alan!, | Ortaç, BRE, 73
a.
aydınımsı | İrtikâbı itibar sanan bir hükümetten istikrar bekleyen bu pek 'ekonomi odaklı' aydınımsılara bir sözüm var, | Hakarete başkaldırana kızacağınıza buyurun yatırımcı bulun istikrar sağlansın. CKaran, T, 31.1.2014
a.
aydınlanıvermek | Birden bire aydınlanmak. | Sen gelirsin bahar dolar odama / Aydınlanıverir odamın dört köşesi, | Kemal Or, Ziyaret saati | Geçmişin esrarı bir anda aydınlanıvermişti., | Bromfiâyet-ield, 230 | Her şey birdenbire nasıl ferahlamış, nasıl aydınlanıvermişti. Kapılar rezelerine oturmuşlardı. Halı döşemeye, perdeler pencereye, örtü masaya sımsıkı sarılmıştı., | O Hançerlioğlu, 1956, 75
bf.
aydınlatıcı | Onlar seni yalanlarlarsa senden evvel nice Peygamberler, en açık burhanlarla, İlâhî kitaplarla ve aydınlatıcı kitapla gelerek yalanlanmışlardı.(86), | Kur'an-ı Kerim'in tercüme ve tefsir-i şerifi, 1955, C 1, 146
s.
aydınlatıcılık –ğı | Son on yılın aydınlatıcılığını, toplumun sağduyusuna eklediklerini hiçbirimizin küçümsemeye hakkı yok., | GÖzaltınlı, T, 29.12.2012
a.
Aydınlatıvermek | Bir ara bulutların arasından sıyrılan güneş, Bois Caddesindeki küçük bahçenin ağaçlarının soluk yeşilini aydınlatıverdi. 430
bf.
aydınlatmalı | aydınlatma işlevi/tertibatı olan. | Motosiklet tutkunları için maksimum sürüş konforu sunan model, elektrikli arka süspansiyon ayarı, çift ABS ve ASR sistemi, arkadan aydınlatmalı kumandalar, geniş ön cam, üçlü torpido gözü, 4 inç LCD ekrana sahip yol bilgisayarı gibi birçok yeni özellik sunuyor., | T, 7.5.2012
s.
aydınlık –ğı | ışık, elektrik | Yoooo, rica ederim mösyö, dedi. Aydınlığı açık bırakın; ben karanlıkta uyuyamam. Doktor Hikmet bir kabahat işlerken yakalanmış küçük bir çocuk utangaçlığiyle perişan, aydınlığı açtı., | YKK, 1945, 19
a.
aydınlıkçı | bk. perinçekçi | İşte size | FETÖ koğuşundaki bir Aydınlıkçının gözlemleri.../ Ama o, | Ben FETÖ'cü değil, Aydınlıkçıyım deyince durum değişmiş. Ancak aralarından biri şu analizi yapmış:, | EÖzkök, Hr, 27.7.2017 huş | Ben koğuşa gittiğimde televizyon yoktu. İmamlar, 'Huşumuz bozulur, dirayetimiz kırılır' diyerek televizyonu yasaklamıştı. Başyezit Bir seferinde imamlardan Ömer, Anıl Eren Yıldız'a | Aslında başyezit Doğu Perinçek'tir. Hizmete bu zulüm Erdoğan'ın aklına gelmez, bir tek onun aklına gelir. Erdoğan'ı nasıl kandırdınız diye sormuş.
s./a.
aydınlıksız | ışıksız | Mehtapsız gecelerde aydınlıksız uyumak elimden gelir şeylerden değil idi., | MNaci, 207
s.
Aydınlılık –ğı | Bak kerataya, diyordu. | Daha bu yaşta efelik yapmaya kalkıyor. Ne kadar olsa serde Aydınlılık var, değil mi? Ee, sen şu işin aslını bize ne zaman anlatacaksın? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 58
a.
Aydınoğlu Tekkesi | Önce şehrin | büyüğünden izin almak gerek... En yakın Osmanlı sultanı kim? Sirkeci'de arabalı vapurdan inerek, Konyalı'nın ve Vakıf Hanı'nın önünden geçerek sağa yöneldim. Bahçekapı'da türbesi bulunan Osmanlı Sultanına selam verdim: 1789'da vefat eden I. Abdülhamid Han. Sonra Posta Telgraf Nezâreti'nin önünden geçerek Alemdar ve Hüdâvendigâr caddelerinin kavşağında bulunan gönül sultanlarına selam vermek için Aydınoğlu tekkesine yöneldim. İstanbul'un en eski tekkelerinden biri olan bu mekânın diğer isimleri şunlar: Aydınzâde, İzzî Efendi, Saçlı Emir, Ünsî Hasan Efendi. Türk tasavvuf edebiyatının en büyük şahsiyetlerinden biri olan Osman Şems Efendi'nin tekkesi. Halifesi Mehmet Bedreddin İzzî, sonra Ispartalı Sıdkî Efendi, sonra Hüseyin Kudsî. Bu son zâtın oğlu kim: Bekir Sıdkı Sezgin. Şimdi size bir ev ödevi: Ali Fuat Başgil'in bu zatlarla bir ilişkisi var mı? Olabilir mi? ., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 29
s.a.
aydınsal | aydına has, aydınla ilgili. | Sürekli değişme ve yenileme hevesi (Divitçioğlu'na göre marksist okulun en belirgin sıfatı da burada: | Kendi dinamiği ile kendini aşıp yenileyebilmek! Alışılmışın ilersine, daha ilersine ve mümkün olduğu kadar ileri ucuna atılmayı marksist yazar «aydınsal» görünümün şartı sayar (tersi ise «aydınsal tenbellik»)!, Sabri F Ülgener, Bilim, İdeoloji ve Marksizm, İÜİF M, 1977, C 36, S 1-4, 54
s.
aydınsallar | alaylı. Güya aydınlar. | TBMM'de bugün neler olacak? İmralı arkasındaki 'organizasyon' 'Prens Sabahattinciler' –Tarihsel süreç ve aydınsallar..., | TaylanSorgun, Ortadoğu, 28.6.2011
a.argo
aydi | ID: | İdentitifier'ın ilk iki harfinin | Tanımlayıcı. Benzersiz bir nesneyi veya benzersiz bir nesne sınıfını tanımlayan bir ad; burada | nesne veya sınıf bir fikir, fiziken sayılabilir nesne veya fiziken sayılamayan madde olabilir. | Kimliği veya bir tanımlayıcıyı ifade eder. Wikipedia (İngilizce) İngilizce harflerinin okunuşundan ay-di. Kimlik kağıdı. Kimlik numarası. | Özelliyoruz aydi diyoruz ona. Fabrika seri numarası., | Sadettin Doğanyiğt, 9.11.2022
kıs.a.
ing.
aydi | ID. İngilizce harflerinin okunuşundan ay-di. Kimlik kağıdı. Kimlik numarası. | Özelliyoruz aydi diyoruz ona. Fabrika seri numarası., | Sadettin Doğanyiğit, 9.11.2022
kıs.a.
aydmak | Bkz. aytmak. Söylemek. | Yunus aydur a sultanım / kurban olsun sana canım / dolu dolu ışk kadehin dost elinden içmeyem mi? , | Yunus Emre, ? ?
f.
aydmak | Söylemek. | Yunus aydur a sultanım / kurban olsun sana canım / dolu dolu ışk kadehin dost elinden içmeyem mi?
f.
ayeser | kaşın üstünde yüksekte / ayeserde oturmuşturlar, | YMiraç, 1981, 69
a.
ayfon | bir tür bilgisayarlı telefon; i-phone, IP | O, IP'undan bakıp son kararı versin., | DOral, T, 24.10.2011
a.
aygın baygın | Aygın baygın mâniler, açık saçık resimler... / Uykuya varmak için bu hazîn günde, erken., | FNÇamlıbel, Han Duvarları, EGŞA, 255
z.
aygıt | Kilise, yukarda sözü geçtiği gibi özdeksel ve tinsel aygıtlarla kuvvetlenince maarif işlerini de eline almıştı. Yalnız Cermenler Romaya geldikten sonra bu etkinlik bir süre kesintiye uğramıştı., | Nevzat Ayas, Türkiye Cumhuriyeti millî eğitimi: kuruluşlar ve tarihçeler, 1948, 30
a.
aygıtlı
s.
aygıtı olan.
tr. aygıt+lı
"... aygıtlı kitaplarına yüksek topluluğumuzun dikkatlerini çekmek isterim. 1932de kurulmuş Türk Dil Kurumu yanlış kelimeler türetmiş, maarifi istilâ etmiş. Ne kadar fecî. Oraya -arpalık, çiftlik- dendiği doğru olsa gerektir.", "
F K Timurtaş, İkinci dil kongresi ve akademi, 1969, 174
aygucı
a.
vezir, sözcü.*
tr.
"Dolayısıyla benim için bunların içinden önemlisi onlardır: "Kül Tigin" ve ünlü "Çabış" ve "Aygucı" Bilge Tonyukuk adlarına dikilen "bengü taş" yazıtlarıdır.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 15"
ayguçılık -ğı
a.
"... nice kağana ayguçılık yapan, Tanrıdan ne dilese anında gerçek olan, Taş Oğuzda, Töz Oğuzda sözü saygı ile yerine getirilen Korkut Ata anlatılarını dinlemeye, söyleşilerine konuk olmaya varsam, nice şölenden yeğdir, diyorum.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 16"
Ayhancı Fatihte dükkan adı tabelası, 16.6.2023
ayı | ayı yağı bol bulunca bir yerine [s.kine/taşağına] sürer atasözü. | Ayı yağı bol [bu]unca bir yerine sürer misali, tencere bol, dibini dövüyorlar., | Zekeriya Çelik, 12.6.2013 eposta | Ayıya postu hasılla diye vermişler tutup yemiş onu atasözü. CKandemir, 9.10.2012 a.m. Kediye ciğeri emanet etmek
a.
ayı oynatıcısı
b.a.
ayıyı eğiterek eğlence amacıyla oynatan kimse.
tr. ayı oyna-t-ı-cı-s-ı
"Ülen şu çocuklara da ne oluyor? ayı oynatıcısı mı bizim Postacı Rahmi bey? dağılın ülen, dağılın.", A Cılga, 1980, 76"
ayı yemişi | Hıdır Erdemir, sivas çok güzel tadı var 4.2.2022
a.
ayıbımsı | Bu hikayemin biraz ayıbımsı bir yanı da var. Bilirsiniz çay müdrirdir., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 84
s.
ayıcıklı | küçücük ayı resmi bulunan | Ayıcıklı nota defteri., | Hür, 11.12.2015
s.
ayık | Eve gelmesiyle hepi topu iki saat ayık kalabildiğinden babadan saklanması hiç de zor değildi. Rakısı eşliğinde yemeğini yer, odun gibi sesiyle bir türkü tutturur, anneciğe günlük eziyetini ettikten sonra mutfaktaki sekinin üzerinde sızıp kalırdı., | Arzu Anlar Saraç, Hilkat garibesinin boşboğaz kulak cinleri, Parşömen Edebiyat, 9.5.2023
s.
Ayıkıvemek | Kim bilir ne düşüyordum, kimi, belki de kendimi deşiyordum, ayıkıvermiştim birden. Ne var ki böyle ayıktığımda he yaptığım gibi Altan'ı aramamıştım. Bu bana kalacak bir ayıkmaydı. Belki de sayıları azaldıkça kendine saklamayı yeğlediğim, artık eskisi gibi heyecanlanmadığım ayıkmaların ilkiydi., | B Çelik, 2007, 55
bf.
ayıklayıcı | O yüzden bugün yeni yeni ortaya çıkan adlar üzerinde yanılmaz bir yargıya varmak için biraz beklemek, biraz mesafe almak, zamanın ayıklayıcı rolünü oynamasına imkân vermek için ihtiyatlı davranmak yerinde olur., | YaşarNabi, EdebiyatDünyamız, İstanbul 1934, 26 | Bu olukların sağında ve solunda yer alan basamakların üzerine çıkmış ayıklayıcı kızlar, ellerindeki kürek | , | EZola, Vyalçıntoklu, Germinal, 2011, İstanbul
s.
ayıklayış
a.
ayıklama işi.
"Genç kadın, gözleri büyümüş | sesi kısılmış, şaşkın şaşkın, süpürgelerin ortalığı süpürüşüne, bıçakların zerzevat ayıklayışına, etlerin tencereye girerek, birdenbire parlıyan havagazı ocağına yerleşip pişmesine bakıyordu.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 82"
Ayıkma | Bu bana kalacak bir ayıkmaydı. Belki de sayıları azaldıkça kendine saklamayı yeğlediğim, artık eskisi gibi heyecanlanmadığım ayıkmaların ilkiydi., | B Çelik, 2007, 55
a.
ayıkmak
f.
uyanmak.
"Denizin sevgililerinden birisi Ankara'daki Amerikan üssünde sivil memurdu. Deniz sevgilisinin nerede çalıştığını da biliyordu ama yine ayıkmadı. CIA o bayanı Deniz'e sevgili olarak görevlendirmişti.", Alper Aksoy, 1.5.2019, facebook"
Ayıkmak | Ayıkın mü...der dumur olursun vallaha..., | @Murat68962916, 3 Tem 2022, twitter
f.
Ayıkmak | Eve döndüm erkenden. | Kal, dediler, içelim. Kalmak istemedim. Onu düşündüm: daha doğrusu o düştü aklıma. Mutlu muydu gerçekten? Kendini kandırıyor, deyip durdu bir yanım. Ama ya kandırabiliyorsa sahiden, kanıyorsa – ne vardı bunda? Bir zaman ayıkınca canı yanmaz mıydı? , | B Çelik, 2007, 43
f.
ayıktırmak TDK-da ayıkdırmak | Ayıltmak, birinin gözünü açmak, uyandırmak. | Asıl şimdi harb yok, zikrullah, ibadet zamanı, milleti, mü'minleri ayıktırmak zamanıdır!, | www.bilalnadir.com, 11.6.2011
f.
Ayıla bayıla | 1. Kendinden geçercesine severek. | Afrika, İngiltere, Amerika, Kanada'da yapılan meraklı seyahatin hikâyesi Ahmet Emin Yalman. Bu söz üzerine Hartum tayyare meydanında tayyareye pek de ayıla bayıla binmedik., | A E Yalman, Havalarda 5000 kilomometre seyahat notları, 1943, 27 2. Aşırı ölçüde sinir bunalımı geçirircesine | Bîçare Şekûre Hanım ne yaptı, nasıl hareket ettiyse kızını bu ecir sabırcıların derd-i tesliyetinden kurtaramadı. Behiye'nin her gün ayıla bayıla hali gittikçe vehamet peyda etti. Nihayet çocuğun vefatından bir buçuk ay kadar sonra o haneden bir ikinci tabut daha çıktı., | Aziz Nesin, Cumhuriyet döneminde Türk mizahı: 'düzyazı', 1973, 87
z.
Ayılı | ayısı olan şey vvyea kimse. | İki Ayılı Çocuk // İki ayı ormanı sevmezdiler, Tibette / Severken ağaçları / Aralarında ben., | Dağlarca, Serçe parmak, 51
s.
Ayılmak | Ayıla bayıla | 1. Kendinden geçercesine severek | Afrika, İngiltere, Amerika, Kanada'da yapılan meraklı seyahatin hikâyesi Ahmet Emin Yalman. Bu söz üzerine Hartum tayyare meydanında tayyareye pek de ayıla bayıla binmedik., | A E Yalman, Havalarda 5000 kilomometre seyahat notları, 1943, 27 2. Aşırı ölçüde sinir bunalımı geçirircesine | Bîçare Şekûre Hanım ne yaptı, nasıl hareket ettiyse kızını bu ecir sabırcıların derd-i tesliyetinden kurtaramadı. Behiye'nin her gün ayıla bayıla hali gittikçe vehamet peyda etti. Nihayet çocuğun vefatından bir buçuk ay kadar sonra o haneden bir ikinci tabut daha çıktı., | Aziz Nesin, Cumhuriyet döneminde Türk mizahı: 'düzyazı', 1973, 87
f. z.
Ayılmak | Ayıla bayıla | 1. Kendinden geçercesine severek. | Afrika, İngiltere, Amerika, Kanada'da yapılan meraklı seyahatin hikâyesi Ahmet Emin Yalman. Bu söz üzerine Hartum tayyare meydanında tayyareye pek de ayıla bayıla binmedik., | A E Yalman, Havalarda 5000 kilomometre seyahat notları, 1943, 27 | 2. Aşırı ölçüde sinir bunalımı geçirircesine. | Bîçare Şekûre Hanım ne yaptı, nasıl hareket ettiyse kızını bu ecir sabırcıların derd-i tesliyetinden kurtaramadı. Behiye'nin her gün ayıla bayıla hali gittikçe vehamet peyda etti. Nihayet çocuğun vefatından bir buçuk ay kadar sonra o haneden bir ikinci tabut daha çıktı., | Aziz Nesin, Cumhuriyet döneminde Türk mizahı: 'düzyazı', 1973, 87
f. z.
ayılsak da bayılsak da ne yaparsak yapalım netice değişmeyecek anlamında | Ayılsak da bayılsak da ortada bir gerçek vardı., | Z Mısırlı, Dilenci, 37
ayın uyun ayın oyun | -Tabi aramızda kalacak değil mi? –Çünkü ayın-uyun değil... -Allah sırrı oğlum, ayun uyun olur mu? , | Orhan Kemal, Sarhoşlar, 68
ayıngacılık -ğı
a.
"Çocukların oyuncakları türlü türlüdür. Benim de oyuncaklarım vardı, ama ötekilere benzemezdi. Yıl 1937 dama düştüm dört arkadaşla beraber ayıngacılıktan. O zaman oynadığım oyuncaklar bir düş perdesinden kalkıp dirilmeğe başladılar.", Balaban, İz, Ankara 1965, 3"
ayıngacılık -ğı | Çocukların oyuncakları türlü türlüdür. Benim de oyuncaklarım vardı, ama ötekilere benzemezdi. Yıl 1937 dama düştüm dört arkadaşla beraber aygıngacılıktan. O zaman oynadığım oyuncaklar bir düş perdesinden kalkıp dirilmeğe başladılar., Balaban, İz, Ankara, 1965, 3
a.
Ayıp fıkralar | Bunların içinde çok ilginç olanların yanı sıra, çocukların deyimiyle | ayıp fıkralar da vardır. Yıllardır bana gelen ve aralarında benzerlik olan bu fıkraları hep bir yerlere not etmişimdir. Her fırsatta da küçük arkadaşlarıma bazılarını anlatmışımdır., | Y Ural, Temel Reis, 82
a.
ayıp işler | erotik davranışlar. | ... imam hatip mektebine giden talebe Yergin Pazarol da müdürüne asi olup ayıp işler yapacaktı., | İ O Anar, GK, 151
a.
ayıp resimler | müstehcen, pornografik resimler | Haklıydı, çünkü gerçekten de pisti şaraphanesi; duvarların badanası döküktü, ayıp resimler çizilmişti kurşun, ya da boyalı kalemlerle, ayıp ayıp yazılar yazılmıştı;-., | Okemal, 1966, 5
a.
ayıp yeri | avret yeri. | Ayrıca fotoromanı yayınlayan gazetenin yazı işleri müdürüne de gelmişti aynı kâğıt. Fotoromanın bir karesinde 'eşeğin ayıp yeri' büyümüş şekilde açıkça görülüyordu., | M Gezen, 1982, 93
a.
ayıpcıl
s.
ayıp kaçan, ayıp sayılır.
ar. ayb + tr.-cıl
"bir daha senin böyle ayıpcıl ayıpcıl sövgüleri ağzına aldığını duyayım da gör. sana neler yapacağımı bir ben bilirim, bir de Allah bilir. Anladın mı? / Tümünüze öfkeleneceğini, ayıpcıl sövgüler sıralayacağını sandım. fakat öyle yapmadı. / Biz çocuklar bir sahoş görmeyelim sokakta. peşine takılırdık. ona ayıpcıl sözler söylerdik. çoğu zaman da taşlardık sarhoşu, taşlardık. (... ) Bakın benim peşime takılıp yüzlerce metre yol yürüdünüz. Fakat ne ayıpcıl sözler söylediniz, ne de taşladınız. / Rahmi amca ayıpcıl bir sövgü söyledi. sonra gene söyledi. "Ben öyle gelinin" dedikten sonra sövgüleri sıralıyordu.", A Cılga, 1980, 43/77/80/86"
ayıplı | Ayıbı, kusuru bulunan | Türkiye'de %93 çoğunluk, halkın onuruna saldırıyla elde edilen ayıplı bir çoğunluktur., | A Bulaç / S Selçuk, Z, 7.1.2016 | Basbayağı kötü, ayıplı bir iş belki de., | V Sevim, 37 | 2. Erotik | mırıl mırıl sohbetimiz / fısıltılı / ayıplı / kahkahalı / keyfimiz yeni yerinde / gıcır gıcır gıcırtılı / kurulmuşuz tahta iskemleye / falımız / kahveye kayıtlı, | Uğur Koçlu, 27
s.
GTS+
ayıpsanmak | Ayıplanmak, ayıp görülmek, ayıp bulunmak. | Armağan ekonomisi de denilen bu dönemler değiş-tokuşun dahi ayıpsandığı zamanlara tekabül etmektedir. Çünkü armağanda karşılık yoktur., | | https://guncelgercek.wordpress.com › 2010/06/23 › ter... | , 23.6.2010 |... fıkra anlatarak mahkemede aklanan Can Yücel geldi aklıma. Yaşayan dilde | göt ayıpsandığı için | kıç, | o da olmadığı için de | popo deniyor., | | http://turkcesivarken.com/yazismalik/viewtopic.php? t=8311, 4.11.2012
f.
ayırdedici | Belki de en ayıredici özelliği budur., | H Yavuz, Toarmina, 90
s.
Ayırdediliş | Ama bu ayırdedilişin altındaki tuzağı çabuk kavradım. El ele kaldırımları arşınlamak. Cazlı bir iki toplantı, ya da düğün., | A Özyalçıner, Sur, 57
a.
ayırdedilmez | Belki de burada, ayırdedilmezlerin özdeşliğinden bile (identity of indiscernibles) sözedilebilir., | H Yavuz, Toarmina, 39
s.
Ayırdetmek | Geri geri gittim. Bölmeyi kıvrıldığımda garsonu demlikteki eskimiş çayı çöp tenekesine dökerken gördüm. Beni ayırdedince yarım doğrularak: -Çay isteyeceğinizi ummuştum, dedi. Taze dem hazırlayacaktım. / Onca gürültü patırtılardan sonra, kendimi birdenbire uçsuzluğun yanı başında yapayalnız bulup, onunla birlikte duyduğumu, onunla birlikte soluduğumu ayırdetmenin verdiği o çeşit tanrısal çoşkunlukla, uzun bir süre, hiçbir şey düşünmeden çakıllarda yürüdüm., | A Özyalçıner, Sur, 60
bf.
ayırdı olmamak farkı olmamak | Yıllardır hayatımın sade egemeni o, / Bahçemin taze kalan tek yeşil çemeni o, / Sürükler arkasından, bu yaşımda beni o. / Amansızın elinde köleden ayırdım yok., | Otaman, 55
ayırdım | 1. ayırım, fasıl. | [O] günün muzaf olduğu fasıl, yani ayırdım ahkamı da şöyle tafsil olunuyor., | Yazır, 8, 5541 | 2. Fark. | Kurtuluş günlerindenberi kadınla erkeklerin siyasal haklar bakımından hiç bir [a]yardımı (-farkı) olmadığı kamumuzun (-hepimizin) onay (-muvafık) bulduğumuz bir gerçekliktir., Yeni Mersin G, 11 İkinci Kânun [Ocak] 1934, 2
a.
Ayıredivermek | Az ilerleyince, elli altmış metre ötemde, sokağın oporta yerinde, ışığın içinde kara bir leke gibi yürüyen bir kadınla duvarın kıyısındaki dar gölgelikten ayrılmayan kendimi ayırdediverdim., | A Özyalçıner, Sur, 53
bf.
ayırgaç | Bir dokuma tezgahı... /Resmi, geçen yıl Kırgızistan'da Altay Toplulukları Toplantısındaki bir sunumda çekmiştim. Bu tezgahın aynısı 30-40 yıl önce Sivas'ta da vardı ve tezgahın parçalarına ait terimler hemen hemen aynıydı: kılıç, küzü, ayırgaç, kazık, yükseltgeç... Ali Akar, 29.6.2020, twitter
a.
ayırgan | ... ayırgan ortam, saçıcı ortam, | | https://www.emo.org.tr/ekler/1ba099b22d65b39_ek.pdf? tipi=46&turu=X&sube=0 Elektrik Mühendisleri Dergisi Biyomedikal özel sayısı 1993, C 38, S 390, 104
s.
ayırganlık –ğı | Evet, biraz ayırganlığım vardır dedi. Sonra acaba ağzından çıkan bu sözcüğü başka kullanan olmuş mu diye malum amcasına sordu. O da 1934 yılı Türk Dili dergisinin bir sayısında hakem ayırgan, hakem hey'eti ayırgan derneği, hakem hizmeti ayırganlık diye gösterilmişti. 1935 veya 36 yılı İÜHFMında E. Serdengeçti, İ Yakşi'nin kitabını değerlendirirken ayırganlık –ğı | Sonra Yakşi, projesinde, yönetim adamlarına büyük bir yer ayırmıştır. Sanırım ki bakanların ayırganlığı hiç bir yerde onay görülmez. Bu ayırganlık Kamutay üyeleri ile Danıştay ve Yargutay arasından seçme bir kura verilmeli idi, daha doğru olurdu. / Yönetimde bakanlar ne denlü tecrübeli iseler ayırganlıkda yukarıda imlenenen kur üyeleri gibi özgür olamazlar. Türkelinde Kudun, Kamutayla onun doğrudan doğruya örgesi olan Cumur Başkanında olduğunu ututsaması her şeyden önce hukukçu olması gereken Yakşi'ye yakışmaz. Bakanlar, ancak Cumur başkanı ile Kamutayın, Egemen olan ulusun, Kurlundan her günlük işleri görmek üzere ayırdığı yönetim yüce Kurunun üyeleridir, bu san da onları yeter bir dereceye çıkarır..., | E Serdengeçti, İÜHFM, 1935*, 279 | Maddeler ve sınıflandırılmaları konulu 2. Bölüm, maddelerin farklı sınıflandırma sistemleri ve toksidite gibi farklı madde kategorilerini ele almaktadır. Çok miktarlardaki katılar için de ayırganlık sınıfına değinilmektedir., | AB Entegre Kirlilik Önlenme ve Kontrollü Depolomadan Kaynaklanan Emisyonlar ..., Tem. 2006 | Sonra TDK.nın İmla Kılavuzunda ayırgan ve ayırganlık var görülüyor. İngilizce dispersion curve için ayırganlık eğrisi olarak gösterildiğini söyledi. Karaçay-Malkar Sözlüğü de ayırğanlık ayırıcılık diye anlamlandırmış. Zaten ben de o anlamda kullanmıştım.
a.
ayırganlık eğrisi
ayırganlık eğrisi | dispersion curve ayırganlık eğrisi, | | https://k.ogren-sen.com/dogru/7549/index.html? page=9, 4.6.2021, (2019+)
a.
ayırıcı | fark. Alamet-i farika. | Elif Naci'nin en başarılı tabloları olarak 'Ev içi'ni ve 'Çocuk'u buluyoruz. Naci'nin en büyük ayırıcısı kendi görüş ve yapmak istediklerine göre çalışmasıdır.*/
a.
ayırıcı nokta | alametifarika. | Türklerin Anadolu'daki en son ayırıcı noktası da geldikleri bu yurtta eski Helenlerin aksine yoğun bir kabilecilik ve akraba ilişkileri içinde sadece şehir ve köyde değil, dağlık bölgelerdeki yarı göçebe ve göçer olarak yerleşmesidir., | İ Ortaylı, Hürriyet, 22.1.2023
s.
ayırıkcı yer adı. | Kütahya Afyonkarahisar karayolunun 30'ncu kilometresindeki Ayırıkcı mevkiinde iki otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında; ilk belirlemelere göre 2 kişi hayatını kaybederken, aralarında AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in de bulunduğu 4 kişi yaralandı., | M, 16.9.2015
ayırım | 1. ayırma, farklılık. | Babam daima şüpheli, aksi bir tipti. Hemen herkesten en kötü şeyleri beklerdi. Benim için bir ayırım yapmaması beni eğlendiriyordu., | Robbins/Arpat, 47 | 2. | mesafe. | Cemaatteki diğer kadınlarla olsun, komşularıyla olsun hep belli bir ayırımın eşiğinde durmuş; okumayı, sinema seyretmeyi, tiyatroya gitmeyi daha çok sevmişti her zaman., | T Polikar, 1997, 59-50
a.
Ayırımsız | ayırım yapmadan, fark gözetmeksizin. | -Benim ne istediğimi ve bunun her anlaşmayı yapanı ayırımsız kapsadığını anlamalısın. Ölüm var kalım var, bir iki satır yazı isterim., | T Polikar, 1997, 164 | ayırımsız | Dil yazılarına ilginin her geçen gün azaldığı, belki bir karşılığının olmadığı âlemin malumu. Bu, ayırımsız hemen her çevrede böyledir. | , | H Öztürk, İki ayrı 'dil bayramı' bir 'dil sevgisi' eder mi? , 26.9.2021, T24 | Ayırımsız, türlü güç çevrelerinin | yeminli mali müşavir kategorisinde olan | yazar personelleri var; onların İBAN numaraları kayıtlarda, kendileri göreve gönderiliyor uzak yakın salonlara. Eh, devir | para devri ise bu cazibe, başkalarını da ilgilendirmemiş, etkilememiş olamaz elbette., | 2022 Edebiyat Soruşturması: Hasan Öztürk, 20.12.2022, | https://parsomenedebiyat.com/
s.
ayırıvermek | Cebe hemen atını düşman başbuğu Büke Çilker'in üzerine sürerek kellesini gövdesinden ayırıvermiş., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 198
bf.
Ayırmacı | Elde kesin veriler olmamakla birlikte, şehzadelerin, çeşitli etnik toplulukları kullanma isteğinin, kendilerini bu ayırmacı yollara ittiğini sanıyoruz., | Attila Aşut, Sivas kitabı: bir topluöldürümün öyküsü, 1994, 72
s.
Ayırmaç –cı | ... olmasın ki insan varlığının baş ayırmacı olan dilde öz varlığa dönüş, öz varlığı buluş hareketinin ulusça başlangıcı bu kutlu gün olmuştur. Bütün dilseverler bayramınız kutlu olsun ..., | TDK Yıllık, 1944, 60 | Wilhelm'in dış politikasının da başlıca ayırmacı savsaklık, güvensizlik, plânsızlıktır., | E T Eliçin, Ansiklopedik tarih taraması, 1967, C 2, 473 | Bu ortak noktalar öteyandan iki sistem arasında derin ayrımlar bulunmasına engel değildi: Mani öğretisi açıkça ikicil (dualist) iken Yeni Eflatunculuğun başlıca ayırmacı TANRI kavramında tekçil, bircil (monist) oluşu idi., | F Altheim, tarihçi gözüyle asyanın avrupaya öğrettiği, 1967, 85
a.
ayırt –dı | fark. | Türkiye'de ezilmişlikten, yoksulluktan, baskıdan erkeğinin yanında kendi nasibine düşene birlikte boyun eğmekte olan kadın, kendi taleplerinin geri çevrilmesi üzerine uyanmakta ve çifte sömürünün ayırdına varmaktadır., | Ali Sirmen, Cumhuriyet, 28.3.2023
a.
ayırtlamak | ... yirmi araba taş ve lâzım oldukça değirmenin harkını ayırtlamak ve yine mezbûre kurbunda vâki çayırının hendeğini kaldırmak ..., | Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 3 Numaralı Sicil (H. 993-995 / M. 1585-1587), c. 22, | 112, hk.138, or. mt. 16b-4
s.f.
ayırtsan (1934) | yeni. | ...Encümenin genel müzakeresini kadınların saylav seçmesi ve saylav olması teklifi ulus ve ulusun (-devlet) en başlı ayırtsanlarından biri olan değişikçiliğin [değişimciliğin] (-inkılapçılık) bir parlayışı (-tecellisi) olmak üzere görüldü., | Yeni Mersin G, 11 İkinci Kânun 1934, 2 (Afet İnan, Atatürk ve Türk Kadın Haklarının Kazanılması-Tarih Boyunca Türk Kadının Hak ve Görevleri, MEB, İstanbul 1964, 142)
a.
ayısavar | [H]alk arasında 'ayısavar' olarak adlandırılan düzeneklerden satın alıyor., | T, 16.9.2011
a.
Ayışığı | Taş sıra sıcaktı bu kez, sağda bulunan her şeyi kapatıyordu karanlık, solda ise ayışığı yürek dolusu kavramıştı kışbahçesini, camları, sanki bir büyütecin ardından bakılıyordu., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 28
a.
Ayıt | bahis | Ayıt toprak, ayıt otunun yetiştiği topraktır, en verimli olan budur. Çay boyunda vardır ama azdır. Ayıt topraktan mada diğer topraklar hep gübre ile mahsul verir; sürülmeden önce tarlalara tezek atarlar. Hububat yalnız sonbaharda ekilir, ...
a.
ayıtmak | aytmak, söylemek, demek, eski eydmek | Kumaş gömleğimi hiç de giymedim / Uçup giderken sağ ol da diyemedim / Kara börkümü alıp kaytınız / Anneciğimi görünce selam aytınız., | AErgenekon, 108
f.
ayıya kürk giydirmekYav Kenan Bey, adam zaten kafayı yemeyle bozmuş, yok ayrana biber atmalar, yok has künefeler derken sen bir de şunu ye bunu ye diye iyice kışkırtıyorsun. Buna | ayıya kürk giydirmek derler. Adamın Türkiyede tanımadığı ciğerci, bilmediği kebapçı kalmadı yahu!, | ŞAbak, rindan, 6.10.2015 | ayı idi mayı idi ama eşim idi çalı idi çırpı idi ama evim idi kalıp söz. | Ah evim güzelmiş; geldim yatağımda rahat rahat uyudum yatağım ne kadar rahatmış. –Ne olursa olsun insanın kendi evi her şeyden güzeldir. -Doğru, ayı idi mayı idi ama eşim idi çalı idi çırpı idi ama evim idi, demişler., | M Akarçay / G Gedikli, 8.5.2016 konuşması
dey.
ayik -ği
a.
"Kavdan yaptırdığın toprak ayiğin / Tapası duvağı ağzına uygun / Alaca kediyi kuduz tayugun / Mihnet-i dünyadan kisb i kâr göster.", San, Hicranî, 99"
âyin-i şerif | Mevlevilerin 'mukabele' adını verdikleri sema törenleri sırasında çalınıp okunan musiki eseri. | Güfteleri Mevlana'nın şiirlerinden seçilen ve dört Selam'dan oluşan âyinler, eski musikimizin geniş soluklu ve en muhteşem eserleridir., | BAyvazoğlu, KararG, 22.12.2016
a.
müz.
ayine
ayna, gözgü.
Ayine tuttum yüzüme ali göründü gözüme
ayinei devran | vaktin aynası. Felek. | Ne edebiyat sahasında, ne başka sahada proje kurmak bana yaramıyor. Ne projelerim vardı. Hem de olmayacak şeyler değil... Hepsi iskambil kulesi gibi yıkıldı. Şimdiki halde şıarım, ayinei devran ne gösterirse onu görmekten ibarettir., Haldun Taner, EK, 1953, 131
b.a.
aykü | iq intelligence quotient'ın (entelektüel/bilişsel zeka) kısaltmasının yine İngilizce telaffuzu zeka. | OktayMayon(maksat eylence)1: KADİR = süleyman abi senin aykün kaç? SÜLEYMAN = 43 giyiyorum ama degişiyo tabi KADİR = hahaha... abi..., | tr.netlog.com/OktayMayon/blog,26.8.2007, 19.5.2015g
a.
ing.
Ayla | aile | ... saklamışlar, aylalarında konuşmuşlar, unutmamışlar..., | Maksut İzzat, Kırgızistan Ahıskalı Türkü, 168
a.
Aylak | Bazı meslekler kayboldu ama hiç olmazsa onlarla alakalı tabirler unutulmamalı.Aylak bakkal, terazinin kefelerini parlatır., H Amaç, @hayriaytac59, 4.3.2022, twitter
s.
Aylak bakkal, terazinin kefelerini parlatır atasözü | Bazı meslekler kayboldu ama hiç olmazsa onlarla alakalı tabirler unutulmamalı.Aylak bakkal, terazinin kefelerini parlatır., H Amaç, @hayriaytac59, 4.3.2022, twitter
aylak küsen aylak barışır atasözü. Sebepsiz, kendi kendine küsen yine öylecene barışır. M E kalıpçı, 10.08.2024
Aylakçı | Olan olmuştu ve sebep bu aylakçı herif, bu haddini bilmez edepsizdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 199
a.
aylaklık –ğı | Ebruli hayaller kuramamış küçükler / Uyur hâlâ kalabalıkla / Son yüzyılın aylaklığında / Geçmişi toplanmış bakımsızca / Güney kıtanın çocukları, oyuncaksız, aç, susuz., | Elif Gümüşler, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019,16
a.
aylamak | ellerimle ayladım birer birer / en gizli en koytak yerlerini / ey ayça kemençeler deresi / içtikçe doyulmaz suyum çan, | YMiraç, 1981, 77
f.
aylan köçök
b.a.
su böceği, delibaş kurtçuğu.
kır.
"Aylan Köçök.", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 14"
Aylandos | tâ uzaklardaki parlak bir ışık, duvarların rengi solmuş ve yağlanmış kâğıdının üzerine bir aylandos ağacının çarpık siluetini çiziyordu., | Bromfield, 330
a.
Aylandoslar | Testere yapraklı aylandoslar: Göğün berraklığında öbür ağaçların dallarına tutunmuş örümcek ağları sanılacak aylandoslar., | R E Ünaydın, | Koru, | Boğaziçi Yakından, 76
a.
aylanma
a.
döndürme, dolaşma.
tr. aylanma: döndürme | dolaşma
"Baş aylanma", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 12"
aylanmak I | Ay gibi olmak, ay gibi parlamak. | Ay vurur aylanırsın, / Sen kime nazlanırsın, / Hamama git hamama, / Yıkan beyazlanırsın., Mani
f.
Aylarca z.Bereket versin, evde kapalı kalan ve ehli bir hayvan halinde, fakat daha çok maksatsız büyüyen kızların hepsinde olduğu gibi, onda da, vücudunu ve kafasını hiçbir şeyle meşgul etmeden, hiçbir şey düşünmeden ve hiçbir şey yapmadan saatlerce, günlerce, belki aylarca, senelerce beklemek kabiliyeti vardı ve içini yakan düşüncelerden bitap bir hale gelince, bu mutlak hiçliğin kucağına atılıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 92
aylaynır | Eyeliner. Eye: göz liner: çizen, çizici. Göz kalemi. | Göz makyajınızda göz renginizin ve güzelliğinin ön plana çıkmasını sağlayan makyaj malzemesi ise aylaynırdır., | 4.9.2010, www.plastikcerrahi.net/aylaynir-surulmesi.html
ing.
aylemek | oldurgan. Ağlamak.Pir Sultan Abdalım (de) aylemeyelim / Aşığın verdiğin söylemeyelim / Ko gitsin durnalar (de) eylemeyelim / İnip gider (de) durnam dost diye diye, | P S Abdal, İki durna gelir bağdat elinden | Dün gece yâre uğradım (aman) / Ağzına şeker doğradım / Yâr söyledi ben ayledim (aman) / Şu yerlerin sitemleri / Şu yerlerin sitemleri (aman) / Yaktı kül eyledi beni., | Halk türküsü | Ayletme beni / Söyletme beni / Alçak yüksek tepede Fadimem bekletme beni, | Aliye Mutlu türküsü (gabircik 26.12.2009 06:24, Ekşi S)
f.
aylı
s.
mehtaplı, ay ışıklı.
"aylı s. "Aylı Geceler", 1958, B Vahabzade (Kitap adı) | "Karşılardan gelen bir radyo sesi onu iliklerine kadar ürpertti. Küçük kadınının sesi, aylı gece içine bir su çağlayışı gibi dökülüyordu... Delikanlının özleyişleri gözlerine yaşlarla yükseldi..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 15"
aylı günlü | üzerinde ay ve güneş biçimleri olan | ...elime üç yüz altın ve belime bir hoşkadem kılıç ve koynuma aylı günlü bir cevahir zarflı saat verdikte hakir dahi gaşyolup 'El-emrü emrüküma' deyip..., | Evliya Çelebi, Seyahatname, 1944
s.
Aylı s.
aylık yanmak | Hasan (Derin bir ah çekerek) - Hele bu para meselesinde Nezihe beni öyle müşkül vaziyete sokuyor ki, anlatılır şey değil... Aylık olmak üzere aşağı yukarı şöyle bir miktar kararlaştırdık. Bir gece eve gitmedim mi üç lira kesiyor... İki gece mi altı lira. Yani hiçbir kaideye, mantığa uymıyan bir garip kıstelyevm... Meselâ beş gece dışarıda kaldığım gibi aylık yanıyor, ya evde geçirdiğim yirmi beş gece... Onlar hiç hesaba dahil değil... Boğazı tokluğuna... Uşaktan berbat canım efendim. Maamafih, bu senin usule diyecek yok..., | R N G, Tanrı Misafiri, 130
ayli kadın | hamile kadın. | Bitlis'te hamile kadına | ayli kadın denilir. Hamileliğin ilk dönemleri aile fertlerinden gizlenir. Ancak fiziki değişiklikle hamilelikten hane halkının haberinin olmasından sonra gelin annesine, oğlan anne ve babasına ilk müjdeyi verenler para ve hediyelerle ödüllendirilirler, | https://eodev.com/gorev/10068107, 02.01.2017
b.a.
ayma | farkına varma; uyanma. | Türkiyede kendi müziğini yapmanın halihazırda zor olduğunu biliyordum ama 'Kadınlara nasıl müzik yaptıkları neredeyse hiç sorulmuyor' tespitleri bir şeyere aymama vesile oldu., | Deniz Koloğlu/İpek İzci, Hr Cmrtsi, 28.9.2019
a.
Ayma | Türkiyede kendi müziğini yapmanın halihazırda zor olduğunu biliyordum ama 'Kadınlara nasıl müzik yaptıkları neredeyse hiç sorulmuyor' tespitleri bir şeyere aymama vesile oldu., | Deniz Koloğlu/İpek İzci, Hr Cmrtsi, 28.9.2019
a.
aymak | nsz. uyanmak, farkına varmak. | Birden aymış çocuk. Elindeki çaydanlıkla onu sulamaya başlamış., | Ç Öner, 2007, 30 | Şimdi herhalde o göz kaymasından mustarip şaşılar da aymıştır, bin şükür ki Türkiyenin doğal ve tarihi rotasında bir değişiklik yoktur ve görünür gelecektede olmayacaktır., | H Uluengin, T, 29.6.2012 | Köprü altı düşlerim aymadan / Silmeliyim aynalardaki / Lekeli silüetleri / Görkemli düşler / Ve / Lekesiz şiirler hatrına..., | Nuray Gültekin, Barbar D, Mart 2019, S XXXII, 7 | aymak | Şeytan, | diye geçirdim içimden. | Satan, İblis!. Benliğimi saran dehşet ve irkilme umulmadık bir hızla aydı beni., | T Polikar, 1997, 29 | Hüzzam esti bahar bahcemize Gün döndü gün aydı firâkında ömür küllendi... Demiş meczup., Mehmet Ali, 08.05.2025, Facebook ++
f.
ayman | ay gibi ışıklı, güzel kimse TDK
s.
aymış | farkına varmış, uyanmış kimse. | Bu analizlerini ve Yeni Şafak'taki muhteşem yazılarını, tam da 'demokrasi' içindeki bu gönüllü kulluk durumuna ayalım, ister bu durumdan çıkmak isteyelim, ister istemeyelim, ama yeter ki ayalım, seçim yine de aymışların özgür seçimi olsun diyerek sürdürüyor., | LeventYılmaz, T, 14.12.2011
s.
Ayn | cevabı, karşılık. | Saçım sarı ben bu saçı satarım / Adapazarına mektup atarım (yar yar) / Eğer mektubumun aynı gelmese / Hasta olur hastaneye yatarım (yar yar)., | Halk türküsü
a.
ayn | göz. | Âlem güzel olsa girmez aynıma / Uzat kollarını dola boynuma / Eğer Said isen gel gir koynuma / Girsem öldüdürler girmesem öldüm., Said (Kırşehir)
ar.
Ayn | Namazını bitirince niçin beni tekdir ettiğini sordum ve yazdığım şiiri okuyunca af dilemiş ve kendine bir aynını vermemi rica etmiş ve almıştı., | M N Ak, Hac Yolunda, 70
a.
ayna | gıcır, çok güzel.Nabucco'nun Türkiye'ye bir yararı yokmuş! Ya ben 'ruh hastası mıyım? ' Ülkede 'işler' ayna!, | YBulut, HT, 6.6.2010
a.
aynaca | ayna kadar. | Bu göl denizce büyük, sanki dağların elinde aynaca küçüktü ya, kıyısını dolaşsam bitip tükenecek gibi görünmüyordu. Ben yürüdükçe o genişliyordu., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 30
s.
aynacı | Oto lastiğini tamir eden dükkanlar, tatlıcı atölyeleri, eski eşya satan izbe yerler, ucuz aş evleri, çorbacılar, tek tük gardı düşmüş bakkal dükkanları, kasalarda bekleye bekle[ye] helak olmuş meyveleriyle bir iki manav, depo, aynacı, çerçeveci falan derken sokaktan bir merdivenle inilen bir bodrum katının önünde durduk., | M Kızılkaya, HaberTürk, 29.1.2023
a.
aynak | Aynak ya da ibis, Threskiornithinae alt familyasını oluşturan uzun bacaklı ve çıplak kafalı kuş türlerinin ortak adı. İbis adı Yunanca Ibis kelimesinden gelmektedir. Antik Mısır'da kökü hb olan hîb kelimesinden türemiştir. Vikipedi, 14.0.2022
a.
aynakgiller | Aynakgiller, Pelecaniformes takımına ait, karada ve sulak alanlarda yaşayan kuşları kapsayan bir familya. Familya içinde 36 tür sınıflandırılmaktadır. Bunlardan Threskiornis solitarius türünün soyu tükenmiştir.14.0.2022
a.
aynakol | (ayna'kol) Bisiklette hareketi arka tekerleğe ulaştıran dişli takımı. Güncel Türkçe Sözlük | Belli ki ömrümüz | Bir elinde ruble/ bir elinde ayna kıvamında geçip gidecek (Ruble'nin arka tekerdeki dişliler, ayna ya da aynakolun ortadaki büyük dişliler olduğunu hatırlatayım.), | AÇelik, T, 13.5.2010
a.
aynalama | 1. Kendilik psikolojisi terimleriyle depresyona, kendilik-nesnelerinin kendilik'in aynalama, ikizlik veya idealizasyon gereksinimlerinin doyurulmasındaki yetersizlik sonucu oluşan bir çaresizlik olarak bakılabilir., | YusufAlper, Psikodinamik ac?ıdan Cemal Süreya ve ?iiri, 2008, 106 | Yazar bu mesafeyi farklı teknikler kullanarak somutlaştırmak istemiş olamaz mı? b) Çevrikleme (anagramme): Çevrikleme bir yandan aynalaştırma, bir yandan da doğurtma olarak çıkar karşımıza. Aynalama: Aynalama, sözcüğe ayna tutulması; sözcüğün koşutlanması ya da sözcüğün ters çevrilmesidir. Elbette bu akış duraksatıcıdır., | MustafaDurak, Opera (1-4004) odağında Enis Batur şiiri, 1997, 194 | Burada aidiyet kavramının karşısına aidiyetsizÜği yerleştirdiğimizde ve kavramdan kişilere geçtiğimizde romanda somut olarak karşımızda Haül Bey ve EB'yi buluruz. Ben romanda başka bir aidiyetsizi bakışımlı kılmak, aynalamak istiyorum., | Elma romanı (Enis Batur) üzerine bir deneme, MDurak, 2004, 34-5
a.
Aynalamak –i | Benden daha sakin, hatta bazen beni alttan aldığı bile oluyor. Ve her gün beni aynalıyor. 'Vay ruhumun (burnumun? FG) orasında sivilcem mi varmış, buram mı yanmış, şuna sabrım yok muymuş? ' diyorum. | , | N Karaibrahimgil, Klbk, 28.9.2019
f.
aynalamak | 1. aynalamak (at, eşek tökezliyerek diz kapaklarında yara açılmak),, | Türkiyede halk ağzından derlemeler D, 1957, C 5, 164 | onlara kırk bin hürmetler / kırık aynalasalar da beni / her biri can, / bu cam canıma, / her biri elmas kırat..., | T Bozkurt, 22.9.2014 | beş güneş doğuşu öncesinde, / Bu çağın gözde kızlarından birine his içlendim dış perdelerimi aralayarak: / -Betimi benzimi bir aynalar mısın çağdaş dilcenle metropol süzgecinden? , | T Bozkurt, 26.1.2019 vatsap | 2. aynen yansıtmak; karşımızdaki kişilerin beden dilini, aksanını, ses tonunu, hatta nefes alma temposunu farkında olmadan aynen tekrarlamak. | çocuk ev ortamını aynen aynalar, | Serap Duygulu, HaberTürkTV, 19.9.2016, 20.19 | aynı zamanda NLP eğitimlerinde üzerinde yoğunlaşılan bir konudur. şöyle ki; | eğer karşımızdaki kişiye benzer bir ses tonu ve ritmiyle konuşursak bu mutlaka ilişkilerimizi güçlendirecektir. daha sonra duruş şekli, bakışlar ve mimikler aynalanabilir. bu daha çok birebir konuşmalarda arkadaşlarımızla ilişkilerimizi güçlendirmek için kullanabileceğimiz bir yöntemdir., | bedwetter, 14.1.2011, EkşiS, 5.8.2017g | –i | Benden daha sakin, hatta bazen beni alttan aldığı bile oluyor. Ve her gün beni aynalıyor. 'Vay ruhumun orasında sivilcem mi varmış, buram mı yanmış, şuna sabrım yok muymuş? ' diyorum. | , | N Karaibrahimgil, Klbk, 28.9.2019
f.
Aynalamak | beş güneş doğuşu öncesinde, /Bu çağın gözde kızlarından birine his içlendim dış perdelerimi aralayarak: / -Betimi benzimi bir aynalar mısın çağdaş dilcenle metropol süzgecinden? , | Turan Bozkurt, 26.1.2019 vatsap
f.
aynalanmak | Aynanın yukarısında değerli görünen her şey aynalandığı zaman aynı gücü korumaz. / Aynanın yukarısında değerli görünen her şey, aynalandığı zaman aynı gücü korumaz., | H Yavuz, Toarmina, 14/51
f.
aynalaşmak | Hakikaten etraf zümrüt gibiydi. Her taraftan su fışkırıyordu. Akşamın son ışıkları ile aynalaşıyordu., | Hacıhasanoğlu, 1954, 11
f.
Aynalı | aynası olan. | Çavuş önündeki kâğıtlara, duvardan alıp masanın üstüne koyduğu aynalı, küçük lambanın ışığında, katilin ancak hüviyetini yazabildi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 99
a.
aynalı etek | Elli yaşında bile ergenlik çağı giysileri satan dükkanlara girip, renkli kazaklar, kadife pantolonlar, süet botlar satın alacak. Hintişi yelekler ve aynalı eteklerine rağmen pek yadırganmayacak o tılsımlı tiplerden., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 81
a.
aynalık -ğı | 1. Aynanın işi. | Senin yüzündeki ayva tüyleri, aynada kanadını gösteren yeşil başlı dudu kuşu yani papağandır ki güneş ona aynalık yapmaktadır, aynalık vazifesini görmektedir. (Şair, papağanın aynaya bakarak konuşmasından veya konuşturulmak için ..., | Ahmet Paşa/Ali Alpaslan, 1987, 39 2. | AYNALIK. (Transom): Filika, bot, patalya gibi ufak deniz araçlarında kıç bodoslama üzerine konulan düz satıhlardır. Dümenin üst iğneciği aynalık üzerinde bulunan yuvasına girer. AYNALIK TAHTASI. (Backboard): Ufak deniz araçlarının ..., | M Zaloğlu, Gemici dili, 1988, 17 3. Tam bir dik üçgen şeklindeki yan aynalık, normal yüzeyden kademelenerek derinleşen iç ve dış bükey yarım daire profilli üç sıra silmecikle diğer bölümleri (süpürgelik, korkuluk) kuşatan bordürlerden ayrılmıştır., | Uluslararası Dördüncü Türk Kültürü Kongresi Bildirileri: 4-7..., 1999, 148 4. | Süslemeler daha çok aynalık, yalak ve taslık üzerinde görülmektedir., | Kemalpaşa Kuşlu Çeşme aynalığı üzerinde karşılıklı iki kuş figürü mevcuttur. Kemalpaşa Çarşı Cami Çeşmenin aynalığı üzerinde de servi motifine yer verilmiştir., | Kemalpaşa Kültür ve Çevre Sempozyumu: 3-5 Haziran 1999, 1999, 230 | Minberin ahşap aynalık kısmının üzerine üç ayakların bodur olması, pandantiflerin daha aşağı adet değişik boyutlardaki şemse motifli kabartma dan başlamasına neden olmuştur., | Vakıflar D, 1997, C 26, 159 | ...korkuluk ve yan aynalık üstündeki kitabe arasında uzanan ince bordürde, birbiri ile ters istikamette hareket eden iki kıvrımdal ve bu harekete... / Minber aynalıklarının bu kompozisyonu tamamen Malatya Ulu Cami minberine uymaktadır., Türk Etnoğrafya D, 1976, C 15-16, 56
a.
aynam paslı diyeceğine gözüm hasta de | Kalbin nurlu hale gelmesi, aydınlanması; helal yemek, Allah'ı zikretmek, Kur'an okumak, mubah, mekruh ve haram olan bakışlardan onu korumakla gerçekleşir. Bu nedenle bakışlarını ancak ilim ve hikmetini artırmak için serbest bırak. 'Aynam paslı' diyeceğine 'gözüm hasta' de., | Gelin tacı, 74
aynasal | Taormina'nın aynasal bir bakışımı olduğunu bilmem daha önce söylemiş miydim? ., | H Yavuz, Toarmina, 13
s.
aynasız düşmek deyim yakışmamak | Böyle yapmayıp da, olur a, güzelliğe ve kabadayılığa gelir adlardan koysa idi pek aynasız düşecek, aynaya baktıkça ayna bana sırıtıyor gibi gelecekti., | RHKaray, BirAvuçSaçma, 96
aynasızlar | polis. | Uyanmazlar ama işte kader, aynasızlar bu iki avanağı izliyordur, alırlar ellerinden küpeleri, küpeler marş marş ilçe müzesine., | Onur Çalı, 43
a.
Aynen | 1. Olduğu gibi, hiçbir değişiklik olmadan, aynıyla 2. tasdik sözü. Kesinlikle öyle.
z.
ar.
Aynı anda 3-4 filmi birlikte seyrederim.
aynı bokun laciverdi kalıp söz. Mukayese edilen iki şey için birbirinden pek de farkları yok manasında. A Savaş, 21.3.2023
aynılaşma | bunca umutsuzluk, moralsizlik, aynılaşmaya rağmen, eleştirel/yaratıcı düşünceye sığınak oldu @KaraKargaDergi #MKPerker, @Elif_Safak, 4 May 2016, Twitter
a.
aynılaştırıcı | Belge'yi okurken, Türkiye'nin militarist düzeninin, hakim şiddet kültürünün ve bunların arkasındaki başlıca dayanak ve kaynak olan Kemalizmin içinden yetişmenin nasıl sığlaştırıcı, körleştirici ve aynılaştırıcı olduğunu bir kez dana anlıyor insan., | Y Çongar, T, 16.11.2011
s.
2. Tek. Disintegration
aynılaştırmak
f.
Çünkü beyaz her şeyi aynılaştıran nefis rengimizdir ve temizliği her yerde en güzel temsil etmiştir. Yılmaz Erdoğan, Hijyenik aşklar, mart 2003, 31
Ayntaşyn kızına mektubu sevgi hakkında mektubu munakkahiyetpowerpoint 35 slaytlık tek bir hafta
ayo nida hey | 1957 yılı Şubat ayı başında, Cağaloğlu'nda, Molla Fenârî Sokak'ta, 'Vatan' gazetesinin cümle kapısından içeri girerken, siyahî ve çok şişman kapıcı [Sunusî efendi], tam bir Arap bacı ağzıyla 'Ayo, nereye? ' diye sorduğunda, yanıtım 'İhsan Ada'yı göreceğim!' olmuştu..., | HYavuz, Z, 2.9.2015
ayol | -Ayol, olacak şey mi? Hem, bir kızı bin kişi ister... diyecek oldu. Ana-kız şiddetle büyük hanıma saldırdılar: -Senin, daha sesin mi çıkıyor? !... Hep sen sebep oldun! Bir paralık ettin bizi!..., | R N G, Tanrı Misafiri, 16-17 | | Ayol bir şey alayım sırtıma, donarım sabaha kadar., | F Atabek, DK, 1972, 34
ayraç -cı
a.
parantez.
"Cumhuriyetin çocuğu olarak doğan, yüzüncü yılında onu kendisine yoldaş kılan Yaşar Kemal, İnce Memed'le açtığı ayracı, Bir Ada Hikâyesi'yle tamamlayıp Cumhuriyet yazınımızın bu ilk yüzyılını bütün süreçleriyle geçerken, Cumhuriyetimiz için de hiç kuşku yok ki 'anıt yazar' nitelemesini hak eden 'simge yazarımız' oldu.", M S Aslankara/Gamze Akdemir, CumKitap, 5.10.2023, 3 "
ayraç –cı | çiçekler fundalar mor ve lâl. Ayların / ayracı dört mevsim, on iki ay zaten fazla / ne ki eksilir yıldan, ağustosu saymasak!, | Hülya Deniz Ünal, 2006, 7
a.
ayran | Ayran içtik ayrı mı düştük kalıp söz. Neden görüşemiyoruz, bir araya gelemiyoruz anlamında bir söz. | Görüşemiyoruz. Ayran içtik ayrı mı düştük? , | 29.6.2016 bir konuşmadan | ayranı kabarmakEyüp Nişancası'nda bir dergâh var. Şeyh Murad Dergâhı. Bundan 40-45 sene evvel Evkaf burayı imar edecekti. Olmadı. Şimdi mahv u perişan bir halde. Ben orasının 50-100 sene evvelki halini çizdim. Görseydiniz, hepinizin ayranı kabarır, [resmini] yapmak isterdiniz., | S Ünver'den İ Kara, | Süheyl Ünver'in Resimlerinde Tarihî Bir Semtin Temsili, | Üsküdar Kültür, Sanat ve Medeniyet D, S 14, [Eyl] 2022, 18 | ayranın olsun çibin Bağdattan gelir atasözü. Değerli bir şeyin alıcısının her zaman olacağı anlamı taşır. O B Zülfikar, 17.03.2025
dey.a.
ayran aşı BTS- 1 su bardağı buğday, yarım su bardağı tane mısır, yarım su bardağı haşlanmış nohut, 1 su bardağı yoğurt, 2 su bardağı su, tuz, yarım çay bardağı kıyılmış taze nane ile pişirilen bir çorba. | http://www.lezzet.com.tr/misirli-ayran-asi/tarif/6309c2.aspx#ixzz2bjo0hIdw, 12.8.2013de girildi.
bts-
ayrancı | Uzun da olur Ahlatlı'nın çalısı / Başındadır ayrancının yarası yarası amman / Deli de olmuş sandıkçının anası / Kanlıdı çaylar akıp gider enginan enginan amman, | Halk türküsü, 4.2.2023+
a.
ayranını kabartmak
dey.
"NASRETTİN HOCA'NIN HİKMETLİ ÖĞÜDÜ Akşehir gölüne giren adamın biri Hoca'yı görmüş ve ayranını kabartmak için laf ola beri gele sormuş: -Hocam gusül abdesti alırken hangi yöne döneyim? Hoca istifini bozmadan cevap vermiş: -Elbiselerinin bulunduğu yöne dön.", Sinan Çuluk, facebook, 20.3.2024"
ayransız
s.
1. ayranı olmayan. 2. yoksul.
"Ayransız aş pişer arpadan ekmek / Şükründen acizim vasfını etmek.", San, Hicrânî, 88"
ayransız | Bizleri tahıl tüccarlarına kul-köle eder. Çanaklarımızı ayransız bırakır., | Mahmut Yağmur, 1957, 13
s.
ayrı seçi olmakBoşanmak. | Birbirine ana baba olmuş kırk yıllık karı koca ayrı seçi oluyorlar... Değil ki böyle çerden çöpten yapılmış sözüm ona aile ocakları... Böyle dağa kar mı dayanır birader? ... (Tramvay sokak ağzında durmuştur... Eliyle içerlek evi göstererek) Misal mi istersin? ... Her adım başında... Fenerin üstündeki şu kırmızı evi görüyor musun? ... Orada iki çocuklu bir aile oturur... Arkadaşlardan biri söylüyordu. Bugün ayrılıyorlarmış..., Güntekin, 118-119
dey.
ayrıc | ayıraç. | Kitap ayrıcı, | 17.9.2014 İÜ Hukuk Fakültesi ilan tahtasından
a.
ayrıca | 1. ayrı olarak, başkaca. 2. | Ayrı bir önem verilerek. 3. | bundan başka. | 4. | istisna. | Ama her kuralın ayrıcası olduğu gibi, bu genel kuralın da ayrıcası vardır., | [A.zizNesin], Günaydın Ustura 77, [1970], 1
a.z.
ayrık -ğı
a.
ayrık otu.
"Bağçende biten ayrığın yolsam.", Celâl Beykal, 1956, 57"
ayrık –ğı | 1. ayrık –ğı | aralık. | Kapının ayrığından / Tanıram yağlığından / Günde yüz gelin geçer / Yüreğim yandığından, | KerkükTürküsü | 2. | ayrık otu. Buğdaygillerden, kökü hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan yabani bir bitki; ayrık (Agropyrum repens).Ne ki? Ağaç mı allı pullu / Yoksa ayrık mı, başak mı ki? / Kapalı Kutu / Ne ki? Ağaç mı allı pullu / Yoksa ayrık mı, başak mı ki? / Kim bilecek... kapalı kutu., | M C Anday, Tohum, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 93
a.
ayrıklaşma | 1. Bitişik iki sesbirim arasında bir ayrım oluşturmaya ya da ayrımı vurgulamaya yönelik sesbilgisel değişiklik. | https://tr.wiktionary.org/wiki/ayr%C4%B1kla%C5%9Fma, 6.2.2016g | 3. İnşaat segregation, | http://tureng.com/tr/turkce-ingilizce/ayr%C4%B1kla%C5%9Fma, 6.2.2016g | 4. Tıp. Sequestration ayrıklaşma | http://www.zargan.com/tr/q/sequestration-ceviri-nedir/sequestration-turkce-ne-demek, 6.2.2016g | 5. 2008/2014 Bunun yanında,. 'heterojenleşme' (ayrıklaşma) olarak anılan küreselleşme temasının olumlu ve olumsuz alımlanma biçimleri de söz konusudur:, | Taylan, Arklan: | Medya ve Kültür: Kültürün Medya Aracılığıyla Küreselleşmesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler D,10(1), 85-97/HUlaşGüdek, | http://earsiv.atauni.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/123456789/939/h%C3%BCseyin_ula%C5%9F_g%C3%BCdek_tez.pdf? sequence=1, Erzurum 2014, ylt, 117, 6.2.2016g
a.
tıp tıp tıp
GTS-
ayrıklık –ğı | Renk farkı, renk ayrıklığı. – d'hauteur. Yükseklik farkı, irtifa farkı, 'tefavüt-ü irtifa'. – de valeur. (Res.) Kıymet farkı, açıklık koyuluk farkı. Différent. Özel imge, özel tamga. - Sikke basılan şehir damgası. Diffus. Dağınık, yayılmış, yaygın, 'münteşir' ..., | C E Arseven, Sanat Ans., C 4, 2490 | Hz. Peygamber döneminden itibaren İslâm devlet yönetimi geleneğinde siyaset kurumu ile dinin iç içe geçtiğini, iki kurum arasında ayrıklığın söz konusu olmadığını gördük., | Serhan Yıldırım, tez, 26.8.2023
a.
ayrıksı | Bu açık bir | köylülük göstergesidir. Bir iki ayrıksı dışında çok sayıda şair başka, yakası açılmadık konularda da şiir yazılabileceği üzerinde düşünmemektedir., | Abdullah Şevki, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 58-59
s.
ayrıksılaşma | Şimdilerde rahatsızlığımın odağı milletten daha dar bir kapsama, ulus ölçeğine dek indi: Doğan grubunun satılması beni tedirgin ediyor. Bütün medya düzlemlerinin hükumet yanlısı patronlarca elde edildiği bir Türkiye'de, muhalif kesimler gitgide kendi | gettolarına hapsedilirse, bu muhaliflerin iyice ayrıksılaşmasına, | milletten kopmasına neden olacaktır. | Anaakım denen, aslında | ulusal sahne olan medyada kendi düzlemini bulamayan muhalifler için ilk sorun anaakımı ele geçirmiş olan temsil ve zihniyete büsbütün yabancılaşarak adeta bambaşka bir milletin mensubu olmaları ihtimali., | M B Dinçaslan, Karar, Görüşler, 12.5.2018, 11
a.
ayrıksılık -ğı | Düşündüklerini yazacağı arkadaşı bile yok artık! Hepsi birer birer çekilmiş, gittikçe ayrıksılığı artan filozofla ilişiği büsbütün kesmiştir . Büyük kültür Tarihçisi Jakob Burchardt onun kitaplarını gerçi okuyor, ama mektuplarından anlaşılıyor ki o kafaca ve gönülce kendisinden bambaşka bir adamdır , kendi ..., Emin Türk Eliçin, Ansiklopedik tarih taraması, 1967, C 2, 448
a.
ayrılabilir | Zira, ayrılabilir nitelikte görülen işlemler, başlı başına bir tek taraflı idarî işlemdir; bunlara karşı iptal davası açılmaması sonucu doğuracak bir şey yoktur., | Kemal Gözler, İdare Hukuku, 2003, C 2, 188 | Fakir kıyma makinesi ...kolay kullanım ve temizlik için ayrılabilir parçalar., | BİM, 9.7.2021
s.
ayrılayazmak | Sonra lazımmış gibi öyle esnedim ki, çene kemiklerim ayrılayazdı., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 141
f.
ayrılık –ğı | 1. fark. | Kızın adı Leyla imiş. Fotoğrafını gördüm. İnce, güzel bir kız. Bir yerde daktilo imiş. Anasını babasını sorup soruşturdum, namuslu kimselermiş. Aramızda oldukça ayrılık var ama, pek de aldırmadım. Ne ise, kızı birkaç güne kadar göreceğim. Bakalım nasıl? , | FA (çev.), | Ne söylemeli, | Vakit G, 10 Teşrinievvel, 10 | ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla limonatamın arasında / onu oraya sen koydun, | NH, 81
a.
ayrılık çeşmesi | çocuklar hünnap çalıyordu papazın bağından / ve su içiyorlardı Ayrılık Çeşmesinden, | MG, 43 | ayrılık çeşmesi vedası | Bu bir ayrılık çeşmesi vedası idi: Atatürk'ü bir daha geri gelinmeyen sefere yolcu ediyorduk., | FRAtay, MütarekeD, 99 | Öyle kolay değil unut demesi / Her köşede sensizliğin gölgesi / Gözyaşlarım bir ayrılık çeşmesi / Bir gün sana bir gün bana ağlıyor., Ferdi Tayfur,
a.
ayrılık gayrılık | Hiç ayrılık-gayrılık düşünmek doğru değil / Bu günden yarın daha güzel derler iyi bil., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 98 (30.05.2025)
ayrılıkçı | Bilinen bir şey varsa o da ayrılıkçıların gayretleri ve de sinsi faaliyetleri. Sinsi ve gizli. Bakın nasıl? , | N Sökmen, Hayalonya, 5
s.
ayrılıkçılık –ğı | Örneğin İskoç halkı sola epey yatkın (İskoç milliyetçiliğinde ve ayrılıkçılığında hep böyle bir 'sol damar' olmuştur)., | MBelge, T, 21.9.2014
a.
ayrılıksız | minnettarlığını, teşekkürünü, hayranlığını açık etmen karşılığında, sana daha çok varlık vaad ediyor. seni sonsuz ve kesintisiz bir varlığın orta yerinde, hiç ayrılıksız, hiç endişesiz lezzetlere çağırıyor., | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 103
s.
ayrılıvermek | Onlara nispet, beyaz Boğaz vapurları Köprünün öbür yamacından sık sık, acele acele ayrılı ayrılıverirlerdi., | Z O Saba, Köprü, Mesut insanlar fotoğrafhanesi, 137 MReşit | Fakat senden böyle ikide bir de ayrılıvermek hoş değil., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 180 | Ayakları tahtalardan ayrılıverdi birden, kendilerini nehrin içinde buldular., | S Maugham, 1959, 77 | Bu tüyler gözleri kamaştırıyordu, hemen ayrılıveriyordu ötekilerden., | T Yücel, AM, 1964, 26 | biz üçümüz ayrılıverdik / şeytanı sormaya yalnızlıktan / üç değirmen taşı dururdu / ta uzakta kalabalıktan, | YMiraç, 1981, 64 | kocasından ayrılıverdi Hayrünnisa sessizce, | M G, 114
bf.
ayrılmazlık –ğı | ayrılamama hali. | Hele hele batıcı sosyalistlerin arkadaşlarını suçlamak adına, divan şiirinin islam düşüncesinden ayrılmazlığını savunma çabalarına da görüşlerimizi doğrulamak için başvurmak gibi bir kaygı taşımıyoruz., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 157
a.
ayrım ayrım dilim dilim | Kardaşlarımız, dil, din, lehçe ve mezhep ayrılıkları içinde ayrım ayrım, dilim dilimdirler... Ümmet, cemaate benzer, kum topağı gibi tutarsız bir toplumdur., | H İ Göktürk, Bilinmeyen yönleriyle Şevket Süreyya Aydemir: yaşamı, 1977, 60
s.
ayrımlamak | Anayasa Mahkemesinin | kabulü gerekiri ile Danıştay'ın | kabulü zorunluduru mesajlaşmalarını ayrımlamak, hiyerarşik olarak nasıl dizmek gerekir? Sİİ, 26.12.08
a.
ayrımlı | farklı | Floreada iki türlü çöpleme oymağı vardır. Bunların morfolojileri de birbirinden oldukça ayrımlıdır. Bu iki büyük oymaktan birisi Şakayık ..., | Askeri Tıbbi Baytarî M, 1936, S 128-131,316 | Kızın durumu da ondan ayrımlı değildi. çünkü o da karşısındaki delikanlıya birden vurulmuş, ona aşık olmuştu., | 28 | Haziran sıcağının çökmüş olmasına karşın, çocuk aklıyla ötekilerden ayrımlı gözükebilmek için, tuttu, sabah sabah, babasının dişinden tırnağından artırarak daha birkaç ay önce aldığı altı kabaralı iri postallarını giydi., | DCeyhun, 92
s.
ayrımlık –ğı | Türkiyede tepeden tırnağa, ayrımlığa, ötekileştirmeye prim tanımamak lazım., | T, 9.8.2014
a.
ayrımsamak | Fark etmek. | Ekin bölgelerine birden fazla ağaç dikilmesine bozuluyorum. Bu arada yolumu yitirdiğimi de ayrımsıyorum. Bulunduğum yerden ne çalıları, ne çakıllı yolu, ne de nehri görebiliyorum., | F Ulay, 1988, 54 | Kendime geldiğimde, helaya dönük, esas duruşta dikilmekte olduğumu ayrımsadım, | Sinan Oza, EnUzunEylül, İstanbul? 1989, 55 | Bu gerçeği ayrımsayıp başkaldıranlar, en gelişmiş işkence aletlerinin soğuk demirini yüreklerinin şah damarına sokulmuş buluyorlar., | A Binyazar O Şahin, Ay bazen mavidir Bütün öyküleri II, Eylül 1999, 13
f.
ayrımsız | istisnasız. | Fransızların yabancılar karşısındaki üstünlük duygusu (yabancı düşmanlığı değil, ırkçılık olduğunu belirteyim) bir çok farklı günah keçisi seçti: 1890-1910 arası bunlar Yahudilerdi; 1930 yılında, kirpi gibi saçlı ve çekik gözlü olan herkes, hiç ayrımsız bütün Asyalılar; ..., Tahar Ben Jelloun -Jean Genet'le söyleşisinden- Jean Genet: Yüce Yalancı- Çev. Işık Ergüden- Sel Yayıncılık / M İdris, KararG, 20.8.2019
s.
ayrınlanmak | Materyalizm, eylemle birleşen düşüncenin gücüne sınırsız bir güven ilham eder. Marx'ın tezinin derin gerçeği böylede ayrınlanır. 'Filozoflar, dünyayı yalnızca değişik biçimlerde yorumladılar oysa sorun onu değiştirmektir.', | | https://www.insanokur.org/felsefenin-temel-ilkeleri-11-ders-materyalizmin-ucuncu-cizgisi-dunya-taninabilir-georges-politzer/, 3.12.2019g
f.
ayrıntıcı | Müelliflerin ayrıntıcı olduğunun kanıtlarından sayılan sıkça sıfat kullanımları Ferecde de mevcuttur. Müstehcen ibareler dışında toplumsal yapıdaki bazı bozuklukların (parafili bozukluklar, eşcinsellik vb.) hikâyeler içerisinde konu olarak seçilmesi bu ibarelerin kullanımını da beraberinde getirmiştir., | | https://www.al-monitor.com/originals/2022/08/armenia-clings-turkish-peace-talks-avert-war-azerbaijan#ixzz7b0NROE7e | Çağdaş Alman Edebiyatının Mann sayfaları çok ayrıntıcı bir tutumla yazılmıştır., | Sİleri, Z, 29.4.2012
s.
ayrıntılandırılmak | İddialara göre şubat ayı ortalarında operasyonun tüm noktaları ayrıntılandırılmış, hakimlerse, 'kamuoyunda çok tepki olur, hepsi tanınmış isimler, gerektiğinde ifadeye çağrılmalılar' diyerek havayı sakinleştirmiş., | MAltınok, T, 13.3.2012
f.
ayrıntılandırmak | Ayrıntılı bir duruma getirmek, detaylandırmak. | Anlaşılan Encümenin önerisi arada geçen bir gün içinde tamamiyle değişmiş ve ayrıntılandırılmıştır. Hacim Muhittin Beyin anılarına göre, bu ayrıntılı talimatnameyi kendisi hazırlamıştır., | ? , TTK, 1959, 193
f.
ayrıntılaştırmak | Büyük Türkiye' vizyonu, ister istemez diğer hemen her şeyi küçültüyor, önemsizleştiriyor, ayrıntılaştırıyor., | GüvenSak, Milliyet, 25.3.2010 ve SAkinan, Akşam, 5.3.2012
f.
ayrıntılı | parçalanmış. | Ne istiyorlar? Memleketi nereye götürmek niyetindedirler? Birbirini anlamayacak, birbirini öldürecek, ayrıntılı toplumun peşinde midirler? Bu, katilliğin tâ kendisidir., | Taray, 14
s.
ayrışgan | bk. Ayrışkan. çok ayrılan | Bu da onu daha ayrışgan hale getiriyor!, | Yusuf Gedikli, 13.01.2022
s.
ayrışık -ğı
s.
1. ayrışmış. 2. ayrı cinsten, çeşit çeşit. *muhtelif. Resimli TS, TDK, 1977, 1 bs. 3. muhalif.
" Bu müslüman saylavın ilimen (b.) bir değerden seçilmesi beni şiddetli bir öfkeye düşürdü, onun müslüman olduğuna değil radikal bir kabineye ayrışık olduğuna kızıyordum. Gençtim. Ah. "Doubs ilbayının aldığı telgraf (yazılmasını kimseye bırakmamıştım) ne kadar gücenik, kızgın ve korkunçtu. Bir bozguna engel olmadığını değil ancak bunun böyle olacağını anlamadığını yüzüne vuruyordum.", Süheyb Derbil, Özgenliğin Değeri, Ülkü, 1935, C 6, 106 | "Bu barış nizamının hazırlanma prensiplerinde Sovyetler ve Müttefikler ne ayrışık, ne de bütün noktalarda oydaşıktırlar. Fakat harp içindeki ve hemen sonrasındaki danışmalar ve konuşmalarla hepsinde anlaşmaya varacaklarından şüpheli de değildirler. Bunun pek ciddî ehemmiyeti inkâr edilemez: Moskova ... ", Ayın tarihi, 1944, C 120-122, 253"
ayrışıklık -ğı | di rolünü oynamasını bekliyeceğiz. Fakat bugünkü düşmanlık ruhunun halk arasında yarattığı ve yaratmakta olduğu ayrışıklığın, eğer durmadan derinleşmekte devam ederse, pek zararlı neticelerini zaman ...Ayın tarihi, 1947, S 158-163, 37
a.
ayrışım | ayrışma, fırkalaşma, | Türkiyedeki siyasi istikrarın birçok yatırımcıyı baştan çıkardığını belirten WSJ: Buna karşın Türkiyede hala çok derin siyasi ayrışımlar bulunuyor. | , | T, 10.5.2012 | Çünkü Şia'ya mensup vatandaşlarımız mollaların baskısından dolayı müftülüğe bağlı camilere gelmemektedirler. Gelecekte gençler arasında ideolojik ayrışımı hızlandıracak, Şia (Caferilik) adına özendirici söylem ve davranışlar toplumda devlet, millet ve bütünlüğümüz için olumsuz oluşumlara zemin hazırlayacak din adına ve dini alanlarda görülen bu çalışmaların dikkatle izlenmesi önemli görülmektedir., | SuatDeniz, M, 21.10.2013
a.
ayrışkan | TÜRKÇEMİZİN DİLLER ARASINDAKİ YERİ Dilleri, başlıca bükülgen (= tasrifî), bitişken (= iltisakî), ayrışkan (= hecaî) diye üçe ayırıyorlar; işbu ayırma..., | B Atalay, Türkçede kelime yapma yolları, 1946, 61
s.
ayrıştırıcı | Tam da bu anlamda TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nun, kendisi gibi düşünmeyen ve istifasını isteyen Antalya Barosu'nun bazı delegelerinin de içinde olduğu meslektaşlarımıza yönelik ayrıştırıcı, hedef gösterici ve suçlayıcı açıklamalarını asla kabul etmediğimizi tarihe not düşüyoruz., Antalya Barosu Başkanlığı, 2018-2021 Dönemi Çalışma Raporu VI. Bölüm Basın Açıklamaları, 6 | Amerikan bölücülüğü geçmişte olduğu gibi bugünde devam ediyor. Demokrasi zirvesi süreci diğer sistemleri, medeniyetleri, kültürleri ve farklı olanı hedef haline getirdi diyebiliriz. Bu yüzden demokrasi zirvesi ayrıştırıcı, ötekileştirici ve kutuplaştırıcı bir yapıya sahip., | | https://www.aydinlik.com.tr/haber/abdnin-demokrasi-oyununda-ukrayna-302818, umur tugay yücel, 25.2.2022
s.
ayrıştırma
"Ayrıştırmalara karşı olsa da kendisine yakıştırılan "siyahi kadın yazar" nitelemesine itiraz etmez | "siyah ruhun D.H. Lawrence"ı benzetmesi ise ona göreliği açıklar nitelikte bir tanım, bence!", F Andaç, 6.7.2023, 4"
ayrıtlanmak | Medeniyete başlangıç olan bezirgân üretimi konağı, ekonomik bakımdan şunların ortaya çıkmasıyla ayrıtlanır: 1 ) Mâdenî para ve onunla birlikte para sermaye, faiz ve tefecilik; 2) Bezirgânlar: Üretmenlerin arasında aracı sınıf haline gelirler; 3) Özel arazi mülkiyeti ve ipotek; 4) Kölelerin çalışması üretimin hâkim biçimi olur., | H Kıvılcımlı, Tarih-Devrim-Sosyalizm ikinci kitap-Emek ve Adalet Platformu | Bunun için yaş elde edilecek mineral manyetik ayırıcı, ağır sıvı sistemi, binoküler mikroskoplar kullanılarak ayrıtlanır., | İTÜ Maden Fakültesi Atık Yönetim Planı, N O Gökaşan, E İnal, 2017
f.
aysız
s.
mehtapsız.
aysız | Gece aysız olduğu halde, bahçenin dönemeçlerinde ayağı takılmıyordu., | Colette, Dişi kedi, 1954, 95 | Develerimizi aysız, kapkaranlık gecelerde sürüyorduk., | Harirî/S Sevsevil, Makamat, 44 | Rozalya Ana hemen her akşam, Batur Can'ın akordiyonunun sesiyle akşamı bulurdu. Akşam demek bu sesti. Ve kışın aysız yıldızsız solgun göklerini bu ses bezerdi., | Çokum, R Ana, 12
s.
ayşe arman | gazeteci ayşe arman etkisi | Bundan bir süre önce bizim aileye kız bir torun geldi. Adı 'Alya' oldu. O zaman kafama dank etti ki, bu ülkede 'Ayşe Arman Etkisi' bir şey var., | EgeCansen, Sözcü, 7.9.2014
a.
ayşearmanlaşmak | Pek çok kızımız ve kadınımız farkında olmadan belli oranda 'ayşe-arman-laşmış'tır., | EgeCansen, Sözcü, 7.9.2014
f.
ayşearmanlık | Bir gün bunlar Ayşe Arman'ı, 'ayşearmanlık'ta geçebilir., | EgeCansen, Sözcü, 7.9.2014
a.
Ayşekadın | ayşekadın fasulyesi. | Bizim ayşe on dakikada pişer, davul gibi şişer., | Tozkoparan pazarı, 16.7.2022, cumartesi
a.
aytar üyelik | Genel Merkez Kurulunca verilecek kararla üyeliğe alındıkları kendilerine bildirilir. Türk olan ve olmıyan dil bilginlerine onursal üyelik, yahud aytar üyelik verilmesi, Genel Merkez Kurulu kararına bağlıdır. Kurumun işlerine ve çalışmalarına Genel Merkez Kurulunca düzen verilir., Ülkü, 1936, 81
b.a.
aytmak | Dedem Korkut aydur: / oğul sabırdadır hayır,, | TBozkurt, 2.10.2014, rindan
f.
ayu fındığı | ayıfındığı. | Alan'da orman ağaçlarından biri de | ayufındığı idi. Bu ağacın gövdesinde kauçuk gibi damarlar olurdu. Ve fındık ağacı normalde maki gibi olmasına rağmen ayufındığı kocaman gövdesiyle herhangi bir ağaç gibiydi. Tabii yapraklar klasik fındık yaprağı..., | Yusuf Turan Günaydın, 31.3.2022, twitter
a.
ayurveda | Ezcümle İsanın doğumundan 600-800 sene evvel Brahman devrinde Hintli papaz Sussruta tarafından sanskrit dilinde yazılmış olan Ayurveda veya Yatcurveda adlı bir kitapta diğer ameliyeler yanında kastrasyon dahi tarif edilmiştir., | AÜ YZE Çalışmalar, 1948, S 157, 2
a.
ayurvedik | ayurveda ile ilgili. | Paris, İstanbul, New York fark etmez, yoga iletişim ağı sayesinde yabancılık çekmezler, aralarında Sanskritçe mantralar, Yoga asana pratikleri, Ayurvedik sağlık ve vejetaryen yeme içme ritüellerini paylaşır, birbiriyle anlaşırlar. N Göle, T24, 4.11.2013
s.
ayva I | ayva tüyü | vücuttaki ince sarı kıllar. | Kollarındaki ayva tüyleri ışık tozları içinde altın gibi parlıyordu., | T Kiremitçi, 2005, 173
a.
ayvâ II | Evet | Metreyi okuması için oradaki adamlarından birine gösterdi: -42! Bunda ense çok kalın yâ Hacı! –Ayvâ. Ayvâ., | Çalıkoparan, 56
ar.
ayvacı | evlenmeyin bekarlar naylon kızlar çıkacak / ayvacı geliyor ayvacı / ayvacı değil meyvacı / evlenmeyin bekarlar / şimdiki kızlar dalgacı / (...) ayva sarı olacak / evde darı olacak / evlenmeyin bekarlar / naylon kızlar çıkacak / ayva turunç narım var / ne derdim ne zarım var / evlenip ne yapayım / aklımdan ne zorum var, exper 25.01.2002 23:58 ~ 12.04.2002 23:33, EkşiS
s.
ayvalıbahçe | Ayvalıbahçe dedikleri, etrafı çit çevrili, büyük bir bahçeyi geçtikten sonra arkası tepeye dayanmış, kerpiç bir kulübeye geldiler., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 43
a.
ayvalık
a.
ayva bahçesi.
"Her ahbaba sadık diye sır versem / Yangın ciğerlere taze kar versem / Dost bağından gül döşürsem bar versem / Olur mu yabanda ayvalık derler.", San, Hicranî, 111"
ayvalık –ğı | 1. ayva bahçesi. | Girdim yarin bahçesine ayvalık narlık / Bir elinde dolu bade bir eli yağlık / Beni yardan ayıranlar bulmasın sağlık / Kaldır şişeyi doldur badeyi / Gül göğsünün üstüne tak menekşeyi, | Tanburi Mustafa Çavuş, Uşşak şarkı, ? | İndim yarin bahçesine ayvalık narlık / Verdim yarimin koynuna sırmalı yağlık / Beni yarden ayıranlar bulmasın sağlık., | Halk türküsü. | 2. Ayvalık Balıkesir'e bağlı ilçe. | 3. İlçe adından Ayvalık usulü tost.
a.
ayvalık | bk. Ayvalık tostu. İlçe adından Ayvalık usulü tost. | Bir de ayvalık tostu istedim. Biraz acıkmıştım. Ayvalık tostunu garson getirip masama koydu. Tostu elime aldım ki ısırayım. Birdenbire dört kedi karşımda. Çünkü oturduğum çiçekler için yapılmış ön duvarla masamın ön kısmı aynı seviyede ..., | Niyazi Özkan, Kitap Okumakla Alim Olunmaz: Kafana Sokmazsan İçindeki Bilinmez, 2010, 13
a.
ayvaz | uşak? | Artık Ahmet Efendi, çocuklar zengin, pek zengin olmuşlardı. Saraylara gıpta ettirecek (imrendirecek) bir köşk bina ettirdiler. Hizmetçiler, uşakların, ayvazların adedi saraydakilerden pek çok idi. / O mahud (bilinen) ev artık abadan (bakımlı) olmuş idi. Gayet zengin bir aile, içinde ikamet ediyordu. Atları, arabaları, seyisleri, aşçıları, ayvazları (uşakları) hulasa (kısacası) bir zengin konağına layık bilcümle (bütün) hademeleri (hizmetçileri) mevcut idi., | K D, E Ülgen, 42/168 | ayvaz kasap hep bir hesapAyvaz kasap hep bir hesap demişler atalarımız. Ele mi tweetdaşlarım Ele mi? Bilyorum herkes | Eledirdiye onaylir. Ama gözle görüp şâd olmak istedim-Üsin Çelebi, | H. Hüsrev Hatemi MD @h_hatemi, 22.11.2022, twitter
dey.a.
ayyuk | Ayyuk, kuzey yarım kürede bulunan Arabacı burcunun en parlak yıldızıdır. Keçi yıldızı olarak da bilinen Ayyuk'u eskiler göğün en yüksek noktası sayardı. Bu yüzden herkesin duyduğu, bildiği şeyler için | ayyuka çıktı denirdi. Ayyuk kelimesi dilimize Arapçadan girmiştir., | @etimoloji 17.6.2022
a.
ayzıt | Ayzıt yarenlik etsin, kurt doğursun Almıla, / Demir yığan, vade az, koşsun Atam Irkıl'a, / Kara Ozan söyleye, gök çöke yer yıkıla, / Bay kılınsın budunum, kalanı bizar olsun! / | Vaktiyle bir Atsız varmış; var olsun! | , | Genç Atsız, ? ?
a.
az
çok tersi.
"Azımızı çoğa say!", dua sözü, 11.06.2024+"
az | az kaldı maraz kaldı kalıp söz | az kala | neredeyse, az kalsın. | Zavallı Cinli Memet azkala altına kaçıracakmış., | A Nesin, ŞAvrupa, 90-91 | az buz olmamakküçümsenecek kadar az değil. | Bu az buz bir başarı değildi., | Işık, T, 12.11.2010 | Az çok | Öbür taraftan Temuçin'in akıl hocası olan Gökçe'nin düşüncelerini ve onların yapacakları işleri de az çok biliyordum., | C Emiroğlu, Gökbayrak, 226 | Az kaldı neredeyse. | Arkadaşlar, biliyorsunuz, son savaş, dünyamızı yaşanmaz duruma getirdi. Az kaldı, insanoğlunun yeryüzünden kökü kazınacaktı. Biz, doygu bulmasaydık, bu kötü son kaçınılmaz olacaktı., | Dayıoğlu, 1987, 46 | Az kalsın neredeyse. | Çünkü bizim Türkiyede yıllardan beri artan –az kalsın haddinden fazla artan diyecektim- iki buçuk milyona yakın sermayemiz var., | Loti, CCT, 90 | melekli bir kart seçtim sana / iyi olmanı istediğimden sanırım / kötü olduğum için değil // melekli kart bahaneydi biliyor musun / az kalsın / göndermeyecektim, | Uğur Koçlu, 9//9
dey.s.a.f. z.
az buçuk (azbuçuk)
s.
bir parça, biraz.
z.
"çarkçı Yusuf senelerin adamı / halden anlıyor azbuçuk",
V Çiçekli, 1991, 60
az şekerli | Müdüre hanım, o sırada her gün aynı saatte içtiği az şekerli Türk kahvesini yudumlamaktaydı. Başı ağrıyor gibiydi., | Kazancıoğlu, 109
s.
az tamah çok ziyan (zarar) getirir atasözü. | Az tamah çok ziyana sebep olur bunu bil, / Kimsenin rahatını kaçırmak doğru değil., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 139 (30.05.2025)
az yiyin de hizmetçi tutun MAltınok, T, 27.4.2010 (sadece başlıkta)
Aza | uzuv, üye | Rabbim, sen aklımı başımdan alma... Her azamı elimden al... Lakin aklımı, idrakimi alma. diye dua ediyordu., | Çokum, R Ana, 71
a.
aza | üye. Köy ihtiyar heyetinin üyesi. | Yenge yenge Kezban yenge / Muhtar m'oldun Kezban yenge / Yenge yenge Kezban yenge / Aza m'oldun Kezban yenge? , Halk türküsü
a.
azab-zede | azaba düçar kalmış, mağdur | ...-ki zaten gerek de yok ki- azade bir zadedir, yahut, bir, azab-zede..., | TuranBozkurt, 19.12.2014, Rindan
s.
Âzâde | Sıla kokar, arzu tüter / Ilgıt ılgıt buram buram / Ben beyzade, kişizade / Her türlü dertten topyekun azade, | B R Eyuboğlu, Karadut | Çocuk gönlüm kaygılardan âzâde / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket; / At üstünde mor kâküllü şehzade; / Unutmaya başladığım memleket..., | Orhan Veli, Masal, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 84
a.
azalım
a.
azalma.
"Geliş, birikiş ve gidiş şeklindeki yıllık büyük dönemde birtakım küçük dönemler vardır. Her fırtınanın ardından önce bir toprak nemi artımı, sonra da toprak nemi azalımı olur.", Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Yayınlarından, 1958, S 161, 197"
azalmışlık –ğı | O geldiğinde yaşadığınız işte bu azalmışlık duygusudur, bilirsiniz bunu... Galiba | incelmişlik derken bunu anlatmak istiyordum, ama gene de bu değildi söylemek istediğim., | H Yavuz, Toarmina, 24 | Biz, Yozgat'ı birlikte ve hep ölüyoruz; / Çoğalıyor azalmışlığımız, renklerimiz kimsesiz..., | Serhat Ünsal, 2.10.2010, | http://www.yozgat.org.tr, | 7.6.2019g
a.
azaltıcı | Tabii Türkiyede de 16 Nisan referandumunun sonucu da bu gerginliği artırıcı ve azaltıcı bir rol oynayacaktır., | HüseyinBağcı,KararG, 4.3.2017
s.
GTS-
azaltım | Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı belli açılardan kapsamlı ancak her yıl seragazı emisyonlarında rekor kıran Türkiye'nin herhangi bir azaltım hedefi ve resmî taahhüdü yok, iklim değişikliğiyle mücadelede yetersiz./ İstanbul ise sıfır veriyle C40 listesinde de rekor kırmış. Seragazı emisyon datası ve azaltım hedefini geçtik,-., | P Cengiz, T, 10.8.2014, | P Cengiz, T, 10.8.2014
a.
azamiyetçi | Azamiyetçi talepler makul bir orta yolda buluşmanın stratejik ve taktik varyantlarıydı., | Uluengin, T, 9.8.2014
s.
azaplanmak | Azaplanmış işlediği dil suçiyle / Geldi de özürler diledi benden, | BGocul, Mevlananın, 4
f.
azaplı | Erzurum'a üç defa, üçünde de ayrı yollardan gittim. Bu yolculukların birincisinde hemen hemen çocuk denecek bir yaştaydım. Balkan harbinin sonunda, iki felâketli muharebe arasındaki o kısa, azaplı soluk alma yılının başında, babamın memur bulunduğu bir şark sancağından dönüyorduk., | A H Tanpınar, | Erzurum, | Beş Şehir, 106 MReşit | Yalnız, bir müddet sonra, kafasının içinde yeniden azaplı düşünceler uyanır ve onu kıvrandırmaya başlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 201
s.
azar | azar yemek deyim azarlanmak | Gitmişti makâma arz-ı hâ için, / 'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını / Bir âzâr yedi ki, oldu o biçim... / 'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını, | AKarakoç, EGŞA, 285
a.
Azarlarcasına | Azarlar gibi. | -Sizi rahatsız etmiyeyim, dedim. Kalkmaya davrandım. Azarlarcasına: -Oturun... diye bağırdı., | O Hançerlioğlu, 1956, 8A sınıfı | Birinci sınıf, en kaliteli | A sınıfı yumurta. 27.8.2011. | Yani duyduğu ezan sesiyle ilahi çağrıya uyarak Allah'ın evine gelen kişiyi, Peygamber hitabına yakışmayacak bir hitap şekliyle azarlarcasına, cemaati nefret ettirmeye kimsenin hakkı yoktur., | M Savaş, A Esen, İlme adanan bir ömür, Konya Yenigün G, 10.4.2023
a.z.
azarlatmak
f.
"Sen niye çocuğunu elaleme azarlatıyorsun ki dedi.", 7.6.2024, saat. 9.42 metrodan"
Azarlatmak | Yoksa ondan çemindiğimden, korktuğumdan değil, yanlış anlamayın ha... Şimdiye kadar ona hiç azarlatmadım kendimi., | N Tuncer, Trafalgar, 90
f.
azatlanmak | Hürriyetine kavuşturulmak, özgür bırakılmak. Özgürleştirilmek. | Atsızlığı nam eden yiğitlerim atlansın; / Kor taşıyan avuçlar, pas çözsün, pusatlansın! / Yıkılsın Ergenekon; yurtlarım azatlansın!, | Genç Atsız, 2016+, ?
f.
azatlık –ğı | azat edilecek. | Gözümüzde beklentiler, sevgili ayaklarına hapsedilmiş azatlık kuşlardan kalma yaralı sancılarını seğirtiyor kara ve ak örtülerin düş bozumlarına., | Ömer Say, 2010, 77
s.
azatsız | Azatsız köle gibi peşinde gezmem için / Bana bakman, sadece, bir defa bakman yeter., | Köstekçi, 38, 26.2.1936
s.
azdeha | ejderha halk ağzındaki hali. | Yılanın kuyruğu kesilirse azdeha olurmuş., | FG, 3.10.2022
a.
azdırıcı | Aydınlanma bilgil?rinin ürünü olaraq Müsavatçılıq, dünyagörüşü v? dini t?fsirl?r açısından türk kimliyin?, çağdaşlığa v? Quran odaqlı t?fsir? dayanan bir sistem ortaya qoyark?n, Xalq C?bh?si sovet dön?mind? ür?til?n azdırıcı bilgil?r doğrultusunda irançı tarix anlayışına v? S?f?vi-Sasani mehv?rli dini t?fsirl?r? t?mayül göst?rmişdir., | GGencalp, Xalq C?bh?si İrançı t?şkilat idi, | http://gencalpguntay.blogspot.fi/2015/07/xalq-cbhsi-iranc-tskilat-idi.html,18.7.2015
s.
azdırmak | Yağmur eni konu azdırmış, kararmakta olan hava, bu basık tavanlı köy odasını büsbütün karanlığa boğmuştu., | FAtabek, DK, 130
f.
azerbaycancılık -ğı
Azerbaycan milliyetçiliği veya Azerbaycancılık, Azerbaycanlıların bir millet olma iddiası ve Azerbaycanlıların kültürel birliğini teşvik etme fikri.
a.
Azerbaycan tüm Azerbaycanlılarındır. Azerbaycancılık herkes içindir.
Dil ve Sistem Belleten Yıl 102, S 8, May 2025
azerlik –ği | Biz rahmete hazırız! Ancak isteyen yok / Kime yol gösterelim o yolda yürüyen yok / Kolunda güç tükendi yüreğini ilhad kapladı / Peygamber'in ümmetiyle övünecek neyi kaldı? / Put kırıcılar göçtü, etrafı put yontucular aldı / Baba İbrahim idi, oğulları Azerlikte nam saldı., | Y Z Cömert, Karar G, 29.11.2020
a.
azgınca | azgıncasına, azgın biçimde | ...ya da kayık salıncağında, salıncak ters yüz oluncaya kadar azgınca sallanıp seyredenlere hava basarlardı., | TAral, SÖ, 69
z.
Azıcak | azıcık. | Geliver geliver gel yanıma küçücek / Geliver geliver yanıma azıcak., | Halk türküsü
s.
Azık | (Tabutagirmez: (Atılır: ) Bu delikanlı ile biz kardaş olalım. (Tabutagirmez bıçağiyle kolunu kenter. Arslan da onu taklit eder. Kan yalaşırlar.) Tabutagirmez: (Arslan'la elele tutuşarak:) Azığın yazığın benim boynuma! Arslan: Öğüdün, yumuşun benim boynuma! Demircioğlu: (Kılıcını kınından sıyırarak:) Dosta dost, düşmana düşman! Arslan: (Tabugirmez'le beraber:) Dosta dost, düşmana düşman! (Hepsi de Arslan'la kucaklaşarak kutlarlar.), | Tecer, 1969, 82
a.
azıklanmak | Beslenmek | Yaşamlarımız esef verici biçimde vasatlık ve yüzeysellik ile azıklanan zihinler mezarlığına dönüşüyor. Yaşama zihinsel ve duygusal hayatiyetini veren biyo-ritmin bozulması ile duyarsızlaşıyoruz., | MKılıç, TürkiyeG, 27.8.2015
f.
GTS-
azıksız s.GTS+ azığı olmayan. | Siz yazın ne iş yaptınız da böyle azıksız kaldınız diye sordu., | H Burkay, HF, 1984? , 32
azılı | çıkardım süt dişlerimi / azı'lı her şeye vedâ, | Hülya Deniz Ünal, 2006, 56
s.
azılılar
"Leyla iradesiz bir kızcağızdır, Mecnun ise bütün a'razı ile bir melânkoliktir. Azılılar gurupuna girer, tıbbın 'inhitat' diye tarif ettiği ruh haleti içinde, saç sakal birbirine karışmış, kılık kıyafet sıçanlara ziyafet, dağlarda, sahralarda tek başına dolaşır, şiirler okur, hayvanlarla haşırneşir olur ve konuşur. Muhakkak ki tansiyonu düşük, kanında beyaz kürecikler eksik, bünyesi lenfavi idi biçarenin... ", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 65-66"
azımsamak | Bir şeyin umulduğundan az olduğu yargısına varmak, az görmek, az bulmak. | O halde Allahın senin hakkındaki takdirine razı olup, zühd ve takvaya sarıl, dünya zevklerini azımsa., | Gelin tacı, 13
f.
azımsanılmak | Zira, birçok örnekte gözlemlenen, nezir ile ilişkili çevrede nezrin işlerliği konusundaki bir hassasiyet ve iyiniyet halinin oluşumu bile, devlet için azımsanılmayacak bir kazanımdır., | M E Kalıpçı, dr. tezi, 2021, ?
f.
Azınlık –ğı | Aksanından azınlık olduğunun anlaşılacağını sezinliyor, okuduğu kitaplardan edindiği arı Türkçe'yi konuşmaya gayret ediyordu., | T Polikar, 1997, 66
a.
azimlenmek | hırslanmak, bilenmek, gayretlenmek | - selam kızlar deyin bakalım hayalete kim pes etme seviyesine geldi, kim daha çok azimlendi, diyetler nasıl gidiyor-., | www.kadinlarkulubu.com, 4.4.2007, 22.7.2015g
f.
GTS-
azimuşşan | Hatırladığım üçüncü kitap Alasonyalı Hacı Cemal Öğüt'ün Kılavuz isimli 30 sayfalık kitabının alt başlığı şöyle idi: İslâm ve tevhid dininin en büyük kitabı olan Kur'ân-ı azîmuşşâna göre maddi manevî Feza Âlemleri., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 2
s.a.
Aziz Nesinlik | @MetinUca mizahla 18 yasında tanışmak tam Aziz Nesinlik kara komedi :), | Kemal @yilmazke, 1.6.2011, twitter
s.
azizim öldü, boğazım devam ediyor. | Azizim öldü boğazım ölmedi! Armut toplarken kadın böyle dermiş., | Ölenle ölünmez, yaşamak zorundayız manasına bir kalıp söz. (deprem üzerine sağ kalanlar hayata devam edecek) Erdin Kılıç, 9.2.2023 */
azlı | Birisi azlıdır birisi çoklu, | Dertli, ?
s.
azlı çoklu | Dram, komedi, trajedi, azlı çoklu yaşanır / Oyuncuların alnında çizilidir kader., | N Ö Arpacı, 2006, 52
z.
azlık –ğı | Bu böyle mi şair, bu azlık böyle mi? | , | S Koçak, 2001, 74 | azlık -ğı | azınlık, ekalliyet. | azlık oyu | 3. Fransız örneğinde gördüğümüz, duruşmada cübbe giyilmemesi, kürsü gibi ritüelin olmaması, azlık oyu kullanılmaması, karar yazımında yürütülen hukuksal muhakeme farklığı ve idari mahkemelerin Danıştay tarafından yönetilmesi gibi örnekler adli yargıdan farkını ortaya koymaktadır. 8. İdari yargının biriktirdiği bu sermaye akademik alandaki verimsizlik, idari yargıdaki büyük dönüşüm ve yürütme erkindeki reformlarla hızla erimektedir. İdari yargıyı adlileştiren bu nedenlere tek tek bakmakta yarar var., | @idariyargi_org, 29.3.2022, twitter
a.
azmak -ğı II | dere ağzı, su başı, su kaynağı...
a.
azmak I | Böyle kabaklar gibi kim istemez azmayı / Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı., | N R Karatay, Dam Üstünde Saksağan, ? (ö. 1953)
f.
azmakbaşı -ğı | İzmirde suyun çıktığı yere azmak, azmakbaşı derler. Muğla Akyakanın en önemli yeri de azmak.
a.
azmanbüs
Adalara İBBnin koyduğu toplu taşıma araçlarına Adalıların koyduğu eleştirili ad.
"İETT'nin Prens Adaları için ulaşımda kullanılmasını planladığı elektrikli minibüsler 15 Haziran'da hizmet vermeye başladı. Adalıların, protestolarına rağmen kullanılan 'Azmanbüs' adını verdikleri minibüslere karşı eylemleri devam ediyor.", Mevlüt tezel, Sabah, 15.06.2024"
azmanlaşma | Problem modern meseleleri tartışmada kademe gözetilmeyişi, 'acil çözüm'ün, pratik ve pragmatik olanın bütün seviyeleri tayin edecek, sınırlayacak derecede azmanlaşmasıdır., | İ Kara, Dergâh, | 379, Eylül 2021, 28
s.a.
azmanlaşmak | Bu soruların metropollerde cevabı yoktur. Çünkü onlar, eski Yunan sitelerinin azmanlaşmış şeklidir., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 104
f.
azmanlaştırılmak | Şu hâlde, şunu sormak lâzım: Hangi tarihî vetirede hangi beşerî icâzet ile bu parti böylesine büyütüldü de azmanlaştırıldı? , | D Hocaoğlu, Yeniçağ G, 30.3.2008, | 3-5 çapulcuyla başlayan PKK terörü; önce başka devletlerin sayesinde, sonrasında da kendi devletimiz sayesinde azmanlaştırıldı. Teröristbaşı asılmamak kaydıyla teslim alındı. 2001-2002'lerde 'sıfır'a inen terör olayları 10 yıl içinde vaka-yı âdiyeden olmuştur., | S Pekin, 27.9.2012, | http://kocaeliaydinlarocagi.org.tr/Yazilar/YaziDetay/3924 | Ve bu ödünleri yüzünden 'Avrupa Birliği Valisi!' diye övüldü. Böylece PKK terörü azmanlaştırıldı. Onun yerine gelen Süleyman Soylu da aynı mutasyona uğradı., | 19.1.2017, | https://egazete.aydinlik.com.tr/sites/default/files/dergi-arsivi/2017/01/19_ocak_2017.pdf
f.
azmanlaştırmak | Okuduğu kitaplar akılcı yanını iyice azmanlaştırmıştı. Üstelik hikaye ve şiir de yazıyordu., | M Miyasoğlu, Muhacir, 1982, 108
f.
aznif | Aznif oynayan bir grubun yanına ilişmişti., | Hacıhasanoğlu, 1954, 95
a.
azraklı / azıraklı. | Kütahya. Şirret, yaramaz. | Kadın çok azraklı idi, burnundan geldi., | M E Kalıpçı, 14.09.2022 | azraklı kadın, eli maşalı kadın, Kalıpçı, 20.04.2025
s.
aztek | Azteklerin adamları pişirip pişirip salan tanrısını düşünelim ve sonradan artakalırsa kaçak savaşların attığını., | Güven Turan, Yarıgecenin Sütü / Rİmrahor, UŞA, 66
a.
azulejo | port. | Portekiz ve İspanya'ya özgü bir seramik işleme sanatı olan azulejoya adanan bu müzede büyüleyici eserlerle karşılaşacaksınız., | L Özçelik, HaberTMag, 1.8.2015
a.
azurit | Bakır yataklarında oluşan, azurit, kuprit ve bakırla birlikte bulunan, böbreğe benzer görünümü, gevrek yapılı, kolay kırılır bir çeşit mineral., | AÜZiraatF M, 1949, S 11-15, 272
a.