a grubu
En önde gelen, birinci sınıf.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: A gelir grubu gibi giyinmek isteyenler outlete geliyor... ', TAlkan, R, 15.5.2010 )
a plus
a artı
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Öztürk, A Plus yolcu hizmeti veren Varan Turizm'e sahil bölgelerine odaklı olacak şekilde yatırım yapacak.", "Varan'ın karayolu ile yolcu taşımacılığında A ve A Plus segmentindeki yolculara hitap ettiğini hatırlatan Hatipoğlu, şunları kaydetti." T, 24.6.2011" )
a sınıfı
birinci sınıf, en nitelikli bölük.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "A sınıfı yumurta". 27.8.2011" )
a takımı
Bir partinin, bir kurumun en seçkin üyeleri, kurmayları.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bahçeli'nin A takımını da bu misyona göre seçtiğini belirterek şöyle dediler.", M, 29.5.2011" )
abalı
aba giyinmiş olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bu gelen abalıdır, ağzı merhabalıdır / Herkeslen güler oynar bir bizimlen tövbelidir.", Kerkük türküsü" )
abani
1. a. Üzeri turuncu iplikle işlenmiş, daha çok sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapılan sarımtırak bir kumaş. 2. s. bu kumaştan yapılmış.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Dursun'a dedesinin giyimini şöyle anlatırlardı: Ayağında limon küfü şalvar, sırtında sırma kaytanlı cepken, belinde bir değirmi şal kuşak, boynunda aşağı sarkan gümüş kakmalı köstek, ucunda kuşağının arasına sokulmuş üç yüz dirhem çeker, çift kapaklı bir Priyol saat | saat gümüştendir ve kapağının üzerine papatya ve boru çiçeklerini andıran motifler işlenmiştir. Başındaki fese de abani sarmak âdet.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 50" )
abdessiz
abdesti olmaksızın.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Gösteriş için kurban, / Abdessiz namaz kılan,.", F Telatar, Onlar, 13" )
abduhcu
Muhammed Abduh yanlısı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "@afyonblog hikmet neşriyat bastı toptan tùm kùlliyatı ! Abduhçu diye okumazlar zaten !!", @oozerrr, 19 Tem 2012, Twitter" )
abedan
âbidler, ibadetle meşgul kullar.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: İsmail Efendiye misafir olduk, / Abedanımızı (sic) arayıp da bulduk. / Hak bereket versün mahsulü aldık, / Allahaısmarladık burda kalanı 49 )
aberration
sapma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Hâlâ, şu yaşımda kadm peşinde koşmanın, kadın iptilâsının, kötü hovardalığın sebep olduğu seksüel bir "aberration", bir beyin sapıklığı! Yine Inansiz doğru söylüyordu: Kendime kadm haricinde, yaşıma, başıma uygun bir meşguliyet bulmalıyım, pul, bakır kap, çesmibülbül, eski kaşık, yazı takımı filân gibi bir kolleksiyonculuk!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 98" )
ablacağız
sevimli ablacağım.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ablacağızım vardı. Bana bir piyano verdi. Tahsin Felek, 16.01.2022 Kitapçık" )
abstre
soyut
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Sever sevdalı konuşmaz / Küfreder çil parasız / dinletir meraklı ispiyon / Resim yapar abstre.", E K Gökkaya, 1988, 78" )
acab
acaba.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Kimi yalın ayak, kimi açık baş, / Kimisi yalanız kimi arkadaş / Kimisi gözünden döker kanlı yaş / Acap görer mi yüz sılamı Yarab? 27 )
aceleci
aceleyle, çabucak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Pürosunu ağzına götürdü. Bol duman çıkaran bir nefes çekti. Ağzındaki dumanları da aceleci boşalttı. Konuşmasını sürdürdü.", 24" )
acı duymadık
acı hissetmemiş, acı duymamış.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İstediğiniz kadar gürültü yapabilirsiniz fakat ben içinizde mezalim ve işkencelerden acı duymadık bir adam düşünemem.", A N Ölçen, 132 (1982, 2000)" )
acıağaç
acıağaç, acıbadem, acıbakla, acıbalık, acıçiğdem acıdaş < acıdaştan, acıhıyar, acımarul, acıyonca, acırak acımtırak
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
acıdaş
hemdert, derttaş, dert ortağı, N Özön, Özleştirme Kılavuzu, 1978, 103
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... Acıdaş olan bu üç mahalle... 'Terörist' diye damga yiyen ama en çok ölenler... Kentsel Dönüşüm'le ilk 'yok edilmesi,' 'temizlenmesi' gereken mahalleler... İçinde yaşamazsanız bu mahalleleri anlamak çok zordur.", Gülşen İşeri, Ateşin ve Sürgünün Gölgesinde: Kentsel Dönüşüm, 2014, ?" )
acıklı
1. Acındıracak, acı verecek nitelikte olan | elim, koygun, dramatik. 2. Acı görmüş, yaslı, kederli olan:
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İbrahim: -Ah yazıııık! Bu atmaca ağlıyor, dedi.", A Cılga, 1980, 55" )
acuka
Acuka, Kafkas halklarına özgü, kahvaltılık ve yemeklik olarak iki çeşidi olan, biber, ceviz ve çeşitli baharatların karışımından yapılan tuzlu meze. İçine konan biberin rengine bağlı olarak kırmızıdan turuncuya kadar değişen renklerde olabilir.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... acuka sürüp getirdi. İlk dilimi alıp ısırdım, acukanın o hiçbir şeye benzemez kokusu genzimi gıdıkladı. Birden hatırladım, kapıyı açıp dışarı koştum, annem de peşimden. Kar sinsice, rüzgârla tozuyarak yağıyordu.", Y Balku, Tayfanın seyir defteri: bitmemiş külliyat, 2005, 129" )
açık kalplilik -ği
samimilik, açıklık.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "O gözlerin sahibi asla yalansöyleyemez, Selim'in gözleri de benimki gibi açık kalplilik, doğruluk gösteriyor.", Kaptan Paşa, 1954, 87" )
açılık
açık, açılmış.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yıldız Teknik halka açılık!", 24.02.2024, Batuhan Keskin" )
açınlanmak
vahyolunmak. ifşa olunmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... merkezinde yer aldığı ve bu güven daima tanrı hakkında bilebileceklerimizin kesinliğinin ötesine geçmeyi gerektirdiği halde, bu güvenin kendisinin sonu belirsiz bir iş olmadığını da söylemek gerekir. O, bir bakıma, olumsuz bir biçimde değil, bulanık bir biçimde güvenilir olarak bilinen Bir'e güvenmektir. Bu güvenilirlik, bize çok çeşitli biçimlerde açınlanır . Başta o , bizce , bize açık olan tarihsel olanaklar biçiminde bilinir . Bu , hem Yahudi hem de Hristiyan için , başta , İsrail'in tarihinde bizce henüz harekete geçmemiş olan tarihsel açınlamalarda anlam ifade eder.", AÜ İlâhiyat Fakültesi D, 1983, C 26, 322 | "... -lumen naturale - varoluş yolu, ya da varoluşcular diye adlandırılıan temel durumlarla kendini aydınlatır ya da açınlar. Yani olan Burada olan'da açınlanır ortaya serilir . Çünkü buradalık ( Da ) olanın açınlanmasının temel koşuludur . Buradalık'ta olan olan olarak ortaya çıkar . Dasein'nın varlaşması ( Existenz ) olanın olma olanağını ortaya çıkarır.", Seminer, 1988, C 6-7, 269 | "Ama bir şeye azimle, korkusuzca atılırsanız yalnız olmadığınızı görürsünüz. Eylemin güçlü araçlarını yavaş yavaş keşfedersiniz. Eylem, eyleme geçmeyi bilenler için meyve verecek düzeyde açınlanır ve uygun araçlarını sunar.", Jules Payot, ?, ?, 14" )
adamcağız
sevimli ve zavallı adam.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Otelci: 'Gel bakalım Ahmet.' diyerek karşıladı. Ahmet otelciye: 'Bu amca burda kalacak Metin abi.' dedikten sonra adamcağıza da izahatta bulunmayı ihmal etmemiş.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 37" )
adaşık
Adaşık, aydaşık, odaşık, bileşik, birleşik, bulaşık
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
ademî
yoklukla ilgili. varlıksal karşıtı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ölümün ne'liği hakkında da çeşitli görüşler vardır. Ölümün vücûdî mi, ademî mi (varlık mı yokluk mu) olduğunda ihtilaf edilmiştir.", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?" )
adilânelik -ği
adaletli olma hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
adires
adres, bulunak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Vücut bir koğadır ruh adiresi / Zağ yapar içinde bal sesi gelir / Kıbal bir şem'adır iman ziyası / Yanar pervaneye bal sesi gelir., San, Hicranî, 185 )
adiyö
allahaısmarladık.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: yalnız bir dostunun hanesine gittiğinde bonjur [bonjour] sabah hayır olsun diyip içeri girse ve adiyö [à Dieu] A[llah]a emanet deyip dışarı çıksa 14 )
adiyö
allahaısmarladık.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Adiyö Lizbon | Adiyö Lizbonu söylerdin her akşam / Kadehimi doldururdun / Kahkalarını meze yapar / İçerdim, fitil olurdum.", Ş Belli, 1962, 75" )
adlama
ad verme, adlandırma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bu yetersizlik, aynı zamanda Türklerin kadim zamanlarda ve yeni zamanlarda yönetim yapıları bakımından türlü adlamalar altında anılmalarıdır.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 14" )
adrenokrom
vücutta salgılanan adrenalinin oksitlenmiş hali yani kimyasal bir uyuşturucu. Vücut bu kimyasalı korku veya heyecan sırasında gerçekleşen adrenalin patlaması ile salgılar.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... oksid'lenmiş bir basamağı, yâni adrenokrom yapmakdadır diye düşünülüyor.", AÜ Ziraat Fakültesi yayınları, 1949, S 13-16, 329* | "Aynı şekilde çocuk kanından üretildiği belirtilen Adrenochrom'un da genç ve güzel kalmak isteyen ünlü ve zenginlere enjekte edildiği biliniyor. Söz konusu yöntemin, seansının 650 dolar olduğu belirtiliyor. Adrenochrome vücutta salgılanan adrenalinin (epinefrin olarak da biliyor) oksitlenmiş halidir.Çocuk vücudu bu kimyasalı sadece korku veya heyecan sırasında salgılayabiliyor.", 13.01.2024, watsapp" )
af buyurmak
affetmek, bağışlamak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Söze karıştığım için beni af buyurun. Ama sizi bu hususta şüphelendiren kim acaba?", Kaptan Paşa, 1954, 138" )
affedilir
bağışlanır.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "'Hophop ailesi, benim ve yavrularımın yiyeceklerini çaldılar. Bu affedilir bir şey değil. Onları asla affetmeyeceğim.' diye söylemiş.", İsmihan Arslan, Kopkop, 15" )
âfil
uful eden, sönen, tulunan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Eğer necm ü hilâl olsaydı âfil, muzmahil, Türksüz, / Kalırdı bizce yıldızlar kamerler kimsesiz öksüz.", S Nazif, İlahi, ?" )
afrikanizm
afrikacılık.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Edebi tahayyülde Afrikanizmin neye dönüştüğü ve nasıl işlev gördüğü en önemli konudur çünkü edebi 'siyahlığa' dikkatli bir bakışla edebi 'beyazlığın' doğasını ve kaynağını keşfetmek mümkün olabilir." T Morrison, M B Gümüşbaş, F Andaç, 6.7.2023, 4" )
aftat
aftat ekmek kadayıfı
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: 16.02.2024 )
agitation
teheyyüç, heyecanlanma, coşma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Hakikatteki benzerlerine bakılarak uydurulmuş masallar, adetâ tıp edebiyatından ciddi örnekler, bu masallardaki iki tipe göre iki şekilde âşık vardır: Biri Ferhad gibi — Frenkçe "agitation", Osmanlıca "teheyyüc", Türkçe "heyecanlanma — coşma — halindeki azgın deli. Öbürü Kerem misali "depresion - inhitat" halindeki çökkün deli!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 66" )
agrega
dolgu malzemesi
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... Agrega: Şehre mesafesi Cinsi Evsafi (km.) Rezervi (m3) Agrega 1/2 ve 3/8'lik 13 eleklerden geçen 1500x80x3 Düşünceler Her mevsim işler malzeme % 20 azaltılarak kullanılır Agrega Elenerek kullanılır Erzincan (ada) ... ", Erzincan 1973 İl Yıllığı, 1973, 174 " )
ağaç at
aynı. m. tahta at. tabut.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Her evin önüne gelür sancak / Analar duyacak dört değil ancak (Analar döyecek dert değil ancak) / Ağaç ata binüp evden çıkıncak / Gitdügüm yollardan gelemem gayrı.", Cönkten" )
ağalı
içinde ağa olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Elle harekete geçirilen değirmen feodal ağalı toplum, buharlı un fabrikası sanayi kapitalistli bir toplum doğurur. " (Karl Marks, Felsefenin Sefaleti) b ) " Üretim güçlerinin gelişmesinde , sosyal ilişkilerin yıkımında , fikirlerin oluşumunda sürekli bir hareket ... J, J Stalin, Diyalektik ve tarihi materyalizm, 1967, 48" )
ağıtımsı
ağıta benzer, ağıt gibi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Telaşlı konuşmalar, deyinmeler, "Güvercin'im hâlâ dönmedi!" gibisinden ağıtımsı sesler geldi kulağına. Ölgün ışığın altında Güvercin'in anası Teslime, düşünceli, kederli gözlerle önüne bakıyor, bir köşede, siyah benekli kedileri kıvrılmış uyuyordu.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 86" )
ağız kalabalığı
laf kalabalığı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: " Cemşit beyi herkese ve her zaman yaptığı gibi ağız kalabalığiyle karşıladı | Erdoğan da onun mağazasına alış veriş için geldiğini tahmin edememişti.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 65" )
ağızlı
ağzı olan
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "En hareketli en heyecanlı yaşım / Oğlanlarla oynadığım çekişmeli / Tektel amca / Odamda, bazen bir ağacın altında / Evcik, evcik oynadığım / Mavi gözlü siyah kaşlı / Kırmızı ağızlı yattıkça uyuyan / Kalktıkça ağlayan içi talaş dolu bebeğim.", E K Gökkaya, 1988, 74" )
ağlayış
ağalama hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Sıkı, sert, ve acımaz bir yağmur başlamıştı. Orman, yanan kucağına inen serinlikle ferahlamış gibi, çatırtıları, haykırışları, ağlayışları din[l]iyor, susuyor, büyük soluklar alarak dinleniyor sanki... ", C Uçuk, DŞ, 1971?, 121" )
aha
işte, az kaldı. önümüzde.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Al bir kalpak giymişti, al, / Al bir ata binmişti al. / Zafer ırak mı dedim, / Aha diyordu." Dağlarca, ÜŞD, 38" )
ahan
şimdi, hemen.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ahan kopacak kızılca kıyamet, / Bir seyir kaplamıştıı düzü. / Vardı üçüncü tabur hücum uzaklığına dek, / Görülüyordu kâfirin eli yüzü." Dağlarca, ÜŞD, 12" )
ahırlaşmak
son çatmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Zaman ahırlaştı tarihler tamam / Dahi mihrabını beklemez imam / Müezzin camaatin yediği haram / Yenilecek temiz bir nan mı kaldı", San, Hicranî, 130" )
ahlaksızlaştırma
ahlaksız hale getirme, ahlaksız kılma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: " ... ahlâksızlaştırma müteşebbislerinin bilmecbûriyye ortadan kalkmasıyla umûmî ahlâk yükselecektir."," )
ahlâksızlaştırmak
ahlaksız hale getirmek, ahlaksız etmek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "O sermayedarlık nehci, büyük bir mikyasta cemiyyetin bütün sınıflarında tantananın ve oyun ihtirasının, ispirtonun, temaşaların ve bilhassa hayvanlaştıran ve ahlaksızlaştıran temaşaların gittikçe artmakta olan inkişafından mes'uldür. | ... ahlâksızlaştırma müteşebbislerinin bilmecbûriyye ortadan kalkmasıyla umûmî ahlâk yükselecektir. Bu Nâm İçtimâ'îleştirmenin Husûle Getirilmesi Vâsıtaları: Tekâmül ve İnkılâb: Mâlların ve fa'âliyyetlerin bu içtimâ'îleştirilmesinin ... ", " )
ahmaklaştırma
ahmaklaştırmak işi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Mikronezya adasının en çok sevdiğim özelliği , tüm dinlerin insan toplulukları üzerindeki ahmaklaştırma etkisini bir çırpıda açıklıyor olması.", M G Kırıkkanat, 6.7.2023, 6 " )
ahmetçe
Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesine bağlı bir köy
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesine bağlı bir köy, 24.06.2024 )
ailece
ailecek, bütün aile, maaile.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yaz döneminde ailece tarlada çalıştılar. Yağış azalmış ama şükür yine de buğday çıkmıştı.", Ersin Bulun, 2023, 58" )
ailesel
aile ile ilgili.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Aşk, intikam, kin, nefret, heyecan / gerekirse biraz kan / okus pokus, alavere dalavere / ailesel belgesel / 332 kısım tekmili birden", G Aylan, DCD, 11" )
airbag
hava yastığı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Devletimiz öyle uygun görmüş der susarsın TOGG bu kazada airbag açmadı", @kizilufuklar, 13.5.2024, X" )
ajanda
niyet.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Kemal Kılıçtaroğlu'nun bırakma gibi bir ajandası yok mahalli seçimlere değin )
ajit-prop
kışkırtıcı propaganda.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Arada Yorumsuz adı altında fotoğraflar geçiyor siyah beyaz... yoksulluğun siyah beyaz fotoğrafları... yoksul, çamur içinde çocuklar bakıyor ekrandan, endirekt ajit-prop yapılıyor... sonra yeni bir konuk geliyor.", T, 6.5.2010, 20" )
ajitatif
ajitleyici.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Bu tarz ajitatif terör unsurlarını dışarda tutmak için, hangi ülke sınırına 30 km girmemiz lazım..?? Hacı Bayram çiçek, 16.01.2024, Rindan whatsapp )
akçeçe/akçaca
akça bakımından.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Lakin Paris'te akçece hayli darlık çektiğini dahi beyana borçlu olurlar. 11 )
akıl yürütücülük -ğü
ortaya fikir atma işi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Her konuda bir akıl yürütücülük etmezse uykusu kaçar besbelli.", A Cılga, Sıpanın, 27" )
akıtmak
işemek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Akıttı geldi.", H Taşkömür, 2019" )
akıvermek
derhal akmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Solan, incelen yüzümde gözlerim olduğundan daha iri görünüyor, ve tuhaf değil mi, şikayetsiz, bu yaşamak onlara daimi bir hafiflik verdi. Dokunsalar akıverecek yaş bulutları, gözlerimin mesut yeşil rengini örttü.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 105" )
akkız
şevketibostan (Ayvalık)
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Nazlı Çakın, TRT Türkü, 16.02.2024, 22.25 )
akla zarar
akla ziyan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bir yiğit ki güzel arar / O güzeli toprak sarar / Şu hâllerin akla zarar / Ne diyeyim dünya sana", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 36" )
Aklı çıkmak
sonucun kötü olacağını düşünerek korkuya kapılmak:
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
aklı yatmak
doğru olduğuna inanmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Deli Bekirin buna aklı yattı ve Kara Hüsam Efendinin kaybolduğunun haftasında hayvanı Topkapıdaki menzil ahırlarında buldu . Altmışını aşkın, kara yağız, zinde, temiz yüzlü, üstü başı eskice ulemâdan bir efendi bırakmıştı ve: "Yarın sabah ... ", R E Koçu, Forsa halil, 1962, 19" )
aklîleştirme
ussallaştırma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... (bu fikirher ne kadar mistikçe akıl dışı ise de) ancak böyle bir fikir sayesinde gönlünce aklîleştirilebilir. Bu türlü aklîleştirme, amelî olarak düşünülünce, bizden öncekilerin akıl üstü kuvvetlere göre aklîleştirme usullerinden daha mı iyidir, bilmiyorum. Toptan düşününce pek değildir sanıyorum. Ama bana kalırsa bugünkü şartlara göre ... ", Yücel, 1944, C 18, S 101, C 21, S 124, 45" )
aklîleştirmek
akla uygun hale getirmek, ussallaştırmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... (bu fikirher ne kadar mistikçe akıl dışı ise de) ancak böyle bir fikir sayesinde gönlünce aklîleştirilebilir. Bu türlü aklîleştirme, amelî olarak düşünülünce, bizden öncekilerin akıl üstü kuvvetlere göre aklîleştirme usullerinden daha mı iyidir, bilmiyorum. Toptan düşününce pek değildir sanıyorum. Ama bana kalırsa bugünkü şartlara göre ... ", Yücel, 1944, C 18, S 101, C 21, S 124, 45" )
akordiyon
akerdeon
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Tabii çalarım, akordiyonumu verir misin?", C Uçuk, DŞ, 1971?, 120" )
aks
ters, tersine, aksine
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Bu kez derunum pek yanar / Kahi felek akse döner /Gelmemek biz emukarrer / Seni allahaısmarladık 55 )
aktörlü
Çok aktörlü
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
akustikhane
akustik evi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... Akustikhane'nin Youtube kanalında da yankı uyandıran serinin albüm versiyonları, dinleyenler tarafından uzun süredir bekleniyordu. Akustikhane Across serisinden ilk olarak, Emiran ve İzzet Kızıl'ın ortaya koyduğu eserler bir albümde bir ... ", M Ş Sağıroğlu, Makam Music Magazine, 2021, 12" )
akut
Ani başlayan ve birden şiddetlenen (hastalık) | akut.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
al yuvar / alyuvar
Kana al rengini veren, çekirdeksiz, yuvarlak, küçük hücre.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Küskün gibi açıyor yaz bahçelerinde çiçek / Sülükler emiyor al yuvarları.", İlhan Geçer, 1986, 13" )
al-satçı
aynı m. alsatçı. 1. Bir malı alıp kısa zamanda satan kimse. 2. Hisse senedi, vadeli işlemler ve döviz piyasasında yoğun olarak alım satım yaparak para kazanan kimse.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Aslında bunu herkes biliyor. Gar binasının dışına belki dokunamayacaklar, ama onu da öyle bırakmayacakları kesin! Türkiyenin başına musallat olan al-satçı, tefeci, rantçı, aracı, tüccar yönetim anlayışı, o binayı tarihsel bir anıt olarak görebilir mi?", Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi, Mimarlara Mektuplar, 2006, ?" )
alaimisema
gökkuşağı, eleğimsağma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Açıver duvağını güzel gelin, / Cenubun yağmurlu bahçelerinden / Sana alaimisemalar getirdim.", Ş E Regü, Yağmur, 22" )
alakaya çay demlemek
Özellikle tutarsız , konuyla ilgisiz sözlerle alay etmek
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... yıllarda argodan ölçünlü dile giren yeni sözcükler arasında herıld yani (herhalde), maganda, zonta, entel, entel takılmak, kopiş (kopya, kopya çekme), beşten yemek (apışarasından gol yemek), alakaya çay demle (ne alakası var?), sen morken de güzelsin... anılabilir . Özellikle köy romanı ve öyküsü türünde yapıtlar ortaya koyan ede- biyatçılarımız kimi yöresel sözcükleri ve deyimleri sıkça kullanarak ölçünlü dile katmaya... ", Yusuf Atılgan, Turan Yüksel, Yusuf Atılgan'a armağan, 1992, 461" )
alaşağı etmek
"1. yetkilerini elinden alıp birini yerinden uzaklaştırmak, atmak, kovmak. 2. kapıp yere vurmak. 3. bir şeyi veya bir kimseyi güç kullanarak devirmek: "Bu zincirlerin biri pruva direğine çarptı, topuzlar direğe dolandı, direği alaşağı etti." - Halikarnas Balıkçısı 4. mecaz kötülemek, değersiz göstermek: "Her on yılda bir, geçmişten bu yana süregelen edebiyatı alaşağı ediyoruz." - Tomris Uyar"
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Tabii, biliyoruz hepimiz örneklerini, krizler, savaşlar birbirini kovalarken insanlık tapayı atar ve kapitalist düzenini alaşağı eder yer yer.", Kıvılcımlı, FK ve T, 14-15" )
alayla
alaycı biçimde.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Çalâk'tan korktukları için uzakta bekliyen çoluk çocuk, işin memnunluk verici olduğunu anlatmak istediler. Ben de alayla sordum: -Peki, senin işin tam olarak nedir?", Kaptan Paşa, 1954, 66" )
albeni
cazibe,
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "-Havası var, acaip bir cazibesi... Henüz "seksapel,, kelimesi icad edilmemişti, "albeni" nevinden tutmamış Türkçesi de. Fransızcasını aradı, "attrayante" mi, "attirante" mi? Kâfi görmedi, sempatik de yetmiyordu, argo bir söz lâzımdı. Bulamadı, aklına şu tabir geldi: — ''Elle a du charme"* dedi, işte tam karşılığı, yani kızın kendisine mahsus çekici bir tavru, edası var | erkeği şimdiden alâkadar eden bir dişilik, bir tahrik hali!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 73" )
alçacık
Boyu pek kısa, yerden yüksekliği çok az.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Alçacık dallı, yemesi ballı (Çilek)", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 21" )
alım gücü
satın alma iktidarı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ne yapsınlar? Bayrama çocukları sevinçli girsin istiyorlar. Mağazalara gitmeye de alım güçleri yok, diye konuştu babam.", A Cılga, 1980, 16-18" )
alımlı
cazip.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Alımlı çağrılara direnmeden / Issızlığın erincini can sıkıntısı gösteren / Uyudum kaç sürem bilmeden", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 19" )
alındı-verildi
teslim-tesellüm kağıdı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Binaya ait sınav evrakının, sınav evrakı alındı-verildi tutanağını emzalayarak teslilm edilmesi.", AtatürkÜ Sınavı, 18.02.2024" )
alkalilik -ği
alkali kıvamının ölçüsü.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
alkım
gökkuşağı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ki unutma / Şairin söylediğidir / 'Her ölüm erken ölümdür' / Söğüt dallarına yağmur düşerse / Bilmem nerde alkım açar", Haydar Oğur, 1994, 21" )
alkış
dua.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Başardım, zaman yolcularına eriştim, vardım | Görklü Tanrıya çokça alkışlar -dualar- ediyordum.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 14" )
alkollemek
alkol almak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "piano çalar kendi kendini/alkollerse bulanık tamamlar resmi / tuşlara iner denizcil sevdam / yargılarını yükler sırtıma ... "T.V. dizileriyle büyüyen çocuklarımız ve dandy gençlerimiz yalnız, videolu köylerimiz ücradır | kendikendilerinin sılası olduklarından habersizlerdir | ... ", Ö İskender Özturanlı, Geceden, Sözcükler, Eki 1983, S 3, 72 " )
allah çırası
mec. yıldız, ay.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Halaya "bibi" derler bu dağlarda hemşehrim / Bu dağların üstü çıplak. / Allah çırası yanar geceleri / Tatlı şeydir dam başında oturmak", Ş Belli, 1962, 94" )
Allah iki gözümü kör etsin
and içmekte kullanılır.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Eğer sana yalan söylersem Allah iki gözümü kör etsin.", Kaptan Paşa, 1954, 88" )
allah vere de
bahtımıza, inşallah, bolayki.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Arkada küçük bir kapı var, Allah vere de nöbetçi olmasa. Kimse yok. Dar bir merdiven geliyor karşıma dörder dörder çıkıyorum... Hâlâ görünürde kimseler yok.", Kaptan Paşa, 1954, 52" )
allahtan
çok şükür.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Fakat Allahtan, insanı çileden çıkaran bu adam, kendi bildiğini okuduğundan o herşeye muktedir varlığı işine karıştırmadı.", Kaptan Paşa, 1954, 27 | Bütün kapılar kapalı. Arkama baktım. Allahtan olacak, iki adım ötede bir fıçı var. Pekâlâ içine girebilirim, saçaktan akan suları toplamak için konmuş, iyi ki, on gündenberi yağmur yağmadı.", Kaptan Paşa, 1954, 47" )
âllem kullem / allem kallem
allem kullem etmek: şöyle böyle demek, Allahu aˁlem, kil ü kal [Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876] (Nişanyan)
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bazı davalar var ki çözümü bir bilmece / Bir hakim üç yüz dava sonuçlamış bir günde / Bir günde üç yüz dava nasıl görüür bilmem? / Usul yetki, ret kabul, hasılı âllem kullem.", F Telatar, Onlar, 28" )
allı
al renkli (elbise).
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Mavileri giyersin / Allıları översin / Benim yüzüme gülüp / Başkasını seversin", Halk türküsü" )
almaç -cı
alnaç.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Artık her giden öyle erken gider / Bir pusunun almacına gider", Haydar Oğur, 52" )
almak
bakmak, kabul etmek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Almak f. Bakmak, kabul etmek. "Tolga artık eskisi gibi çalışmıyordu. Daha az hasta alıyordu. Çünkü artık hastanede değil, kendi muayenesini açmıştı (sic).", Kazancıoğlu, 42" )
alo demek -e
telefon etmek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ben sana alo derim. bıraktın mı çayırı alttan postluyor biçilmiyor! O Sarıtaş, 22.07.2018" )
alt kiralama
kiracının kiralananı başkasına kiraya vermesi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "'Kiracım evi başkasına kiraya vermiş, o da günlük olarak kiralıyormuş... ' Alt kiralama yasal mı? Ev sahibi bu durumda ne yapabilir? | 5 SORU 5 YANIT" )
alt kiralama
kiracının kiraladığı yeri bir başkasına kiralaması işlemi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "'Kiracım evi başkasına kiraya vermiş o da günlük olarak kiralıyormuş' Alt kiralama yasal mı? 5 soru 5 yanıt", " )
altero centriste
özgemerkezci.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "O yaratığın başlıca kusuru yahut meziyeti o yazarlardan bazısına göre, "altero centriste" oluşuna yani hislilik merkezinin kendinden başkası çevresinde çalışmasındadır. Kadın fizik ve entelektüel tatlarla acıları erkeklerden az hissederler | fakat sevilmek, beğenilmek, sevecek birine erişmek başkalarından gelen ve başkalarına vereceği heyecanlarda erkekten daha duygulu, daha coşkundur.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 18" )
altın sülün (kuşu)
bir tür kuş.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "K Steuerwald, fasan m zo. altın sülün Almanca-Türkçe Sözlük, 1974, 263 altın sülün Chrysolophus pictus, Büyük lûgat ve ansiklopedi, 1985, C 11, 653 "Bunlardan altın sülün (Golden pheasant) özellikle Çin sanatında çok önemli bir yer almış ve dünyanın dört bir yanına dağılmıştır.", Tarım Orman ve Köyi̇şleri̇ BakanlıǧıD, 1988, 18" )
altınboynuz
Haliç.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yaldızı dökülmüş Altınboynuzun / Eyüp Camiinin eski kuşları uçmuş", İlhan Geçer, 1986, 81" )
alto
büyük keman.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
alüviyal
alüvyonla ilgili.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Alüviyal toprak grubu , Kargın köyüne kadar Tokat- Sivas karayolunun doğusunda ... Micoz deresine kadar olan bölümü ile ayrıca Kızık köyünün kuzey- batısında yer alan alüviyal I sinif topraklar ise ... " )
ama ... ama
ya ... ya da
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Son ABD askeri yaklaşık dört yıl once öldürülmüştü şimdi üç ölü 25 ciddi yaralı var... Biden ama Suriye de ama Irakta belki İranda bazı hedefleri vurmak zorunda ... ", Aydın Çetiner, rindan sohbet, whatsapp, 28.01.2024" )
amanlı
güvende., güvenliği güvencede.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Büyük beylerden amanlı / Erciyes başın dumanlı / Veli'm der gönlüm gümanlı / Binboğadır eşin Pirut", Dadaloğlu/Albayrak, 12" )
amarilis
güzelhatun çiçeği. nergis zambağı, çoban çiçeği.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Çoban Kızı // Güneşin saçtığı ışıklarla renklenen yanık yüzünde / Amarilisin alevli ısısı var / Ruhunun temiz berrak aydınlığı / Çoban yıldızına aksediyor", E K Gökkaya, 1988, 81 " )
amennâ
Tamam. Dediğin gibi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "-Belki de gerçekten öyledir. -Amennâ! Neden olmasın? Polinka'nın ışığı altında sihirli bir dünya kurulacak.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 39" )
amerikancılık -ğı
amerikan taraftarlığı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Bildiride kavga, Amerikancılıkta ittifak M A Güller, Cumhuriyet, 28.12.2023 )
amfibi
suculkaracıl
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Amfibi hücum gemisi", 30.5.2023" )
amorti
amorti: MP biletinin her çekilişte son rakamına göre biletlere verilmekte olan ikramiye. değeri biletin değeri kadardır.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
anakara
kıt'a.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İşte size farklı anakaralardan dünyanın üç büyük yazarı | Marquez, Yaşar Kemal, Mo Ran.", M S Aslankara, 5 eki 2024, Cum Kitap, 6 | "İşte Yaşar Kemal'in anlatı dünyasının "anakara"sını var eden gerçekliğinin tüm boyutlarını ele alan "Yaşar Kemal ile Binbir Çiçekli Bahçe" adlı sempozyum bu bakışla oluştu diyebilirim.", F Andaç, 5 eki 2024, Cum Kitap, 9 " )
anakıronik
tarih-dışı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Uşbu çözümleme anakıronik. EFa k-a-r "savaşçılar | ordu" ve OFa kārawān "ordu birliği." Bu, kâr "iş" ile ilgili görülmüyor.", @JustAliKara, 15.04.2024, X" )
analizör
enerji analizörü RES, 4.7.2021
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
ananat
dirgen gibi şey, üçlü çatal.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Kadının elinde var ya, o ananat, diren gibi şey, üçlü çatal." )
anber
amber.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bu nefs-i hevadan gönlünü indir / Anber deryasında kalbini yudur / Dil ile ikrarın Mevlâ'ya döndür / Açtırma harama göz kapısını.", San, Hicranî, 184" )
andansaniye
ondan sonra.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... bundan böyle evâmir-i aliye ile zuhûr eden tekâliflerin edasında inad ve muhalefet üzere olurlar ise padişahî penâh-ı alem [padişah-ı alem-penâh] hazretlerinin matbah-ı âmirelerine yirmi beş bin kuruş nezir kabul ve andan saniya Devlet-i aliyede başmuhasebeye kayd ve andan saniya hilaf-ı taahhüdleri zuhur eder ise tahsili ile iktifa etmeyip... ", BOA, C.DH., 12/565:4, tt. 21 Cemaziyelevvel 1187/10 Ağustos 1773" )
andelip
bülbül.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Beni matlubumda eyleme sâkıt / Sailim kapında mezun kıl nakıt / Bir servi ki çiçek açtığı vakıt / Andelip çığrışır gülzare karşı.", San, Hicranî, 175" )
andırma
telamih.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "-Ses çok değişik | tavurlar, bakışlar, hele gülümseyiş bambaşka. Yanaktaki çukur sağ taraf yerine solda ve ayrı şekilde. Bir şey var, bir andırma, o muhakkak! Lâkin bu kadarcığı çok kişide olur sanırım.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 98" )
anekdotlu
anektodlar barındıran.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Egenin Türk Kalma Savaşı Cemal Kutay/Resimli, belgeli, anekdotlu 450 sayfa, İstanbul 1980 )
anensefal
beyinsiz.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bu tanımı kabul edenlere göre anensefal (beyinsiz) olarak dünyaya gelen bir bebek, kalbi çalışsa ve nefes alsa dahi ölü kabul edilmektedir. Bu tanım etik pek çok problem barındırdığı için genel kabul görmemektedir.", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?" )
anensefali
beyin olmaksızın dünyaya gelen çocuk.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Anensefali yani beyin olmadan dünyaya gelen bebeklerde kalp çalışmakta ve solunum bulunmaktadır..", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?" )
anensefalik
beyinsiz olmakla ilgili.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Temel husus eğer beyin faaliyetleri ise anensefalik bebeklerin de solunumlarının ve kalplerinin durmasını beklemeden doğdukları anda ölü kabul edilmeleri gerekmektedir.", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?" )
angut
argo. salak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "-Verir! Daha neler de yapar, ne aşiftelikler, ne düzenbazlıklar! Hele benim gibi angutu bulursa anasından emdiği sütü burnundan getirir, böyle inansız, septik, münkir eder adamı!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 85" )
angutça
salakça, aptalca.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yok bre!... Deniz için yukarıda kullandığım "salak" ifademi geri alıyorum asıl salaklar bu şehir efsanesini uyduran yazarlar, yorumcular, bakanlar, dekanlardır ve bu kadar angutça yazılan bu efsaneye inananlardır.", Alper Aksoy, facebook" )
anılaşmak
hatıraya dönmek, anı halini almak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İnsanlar sevgiyi biraz zor taşır / En çok sevenler bile yabancılaşır / Ne çıkar kişiler unutulsa da / Aşk unutulmaz, anılaşır.", C Tümerkan, 1985, 113" )
anılı
anılmış, yâd edilmiş.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bu çalışma içinde birçok menfi-müspet tecrübeyi barındırmaktadır. Bu nedenle bu kısımda teşekkür ettiğim kimseler adı anılı olanlar ile sınırlı değildir.", Renas Yıldırım, dr tezi, İÜSBE, ++ " )
anış
anma hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ne zaman / Masmavi giyinse gökyüzü / Bir garip anışım olur sizleri / Utançla", A Karatay, seni var saymak, 18" )
anket parlamenter
"Meclis araştırması, Meclis incelemesi. Osmanlı Parlamentosunda "Meclis araştırması", "Meclis soruşturması" ve "gensoru" kavramları genellikle birbirinin içine girdiği için bu kavram "Meclis araştırması" olarak tanımlanabilir. "
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bunun fevkinde, daha doğrusu bunun haricinde bir tek murakabe usûlü daha vardır, o da tahkik-ı teşrî. 'Anket parlmanter' usulüdür. Meclis-i Mebusan her ne vakit arzu ederse, Heyet-i Teşrîiyye namına bir 'anket parlamenter' yapar. Bir komisyon intihab eder ve komisyon, herhangi bir mesele hakkında tetkikatını ve bu tetkikatının neticesini Meclise arzeder. İşte Meclis-i Mebusanın Hükümet, yani Kuvve-i İcraiyye üzerinde hâiz olduğu tetkik ve murakabe hakkı, ancak bu şekilde yapılabilir." Meclis-i Mebusan 30 Mart 1334 (1918) tarihli 78'inci Birleşim Tutanak Dergisi, C. 1, S. 454. https://cdn.tbmm.gov.tr/TbmmWeb/Yayinlar/Dosya/81ea23fa-a825-48c2-ad65-454dba982794.pdf" )
ankilozan splondit
Halk arasında omurga ya da bel romatizması olarak bilinen Ankilozan Spondilit, genellikle genç yaşlarda ortaya çıkan | omurgayı ve omurga ile kalça kemiği arasındaki eklemi etkileyen ağrılı, iltihaplı bir romatizma türü, iltihaplanma sonucu omurga ile kalça kemiğinin birleşerek tek bir kemik hâlini alması.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
anlak -ğı
x
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Sen ışımayınca / Sen ışımayınca bungunluk çiçekleri / Sen ışımayınca sıla düşkünü / Gönül düşkünü, anlak düşkünü / Senle içerikle, biçimle beni senle / Dinsin özlem dinsin bu ikilem / Senim derken, birden ikileniyorum", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 37" )
anlamayagörmek
anlamamak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bir kez anlamayagör yaşamı / Ne fark eder / Yaz olmuş, güz olmuş!.", C Tümerkan, 1985, 59" )
anma
hatırlama, yâd etme, anımsama.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Hayatın her devresinde daima hata, gaf, beceriksizlik yaptığımız ve fırsatlardan gereği kadar faydalanamadığımız için bu anmalar çok defa üzücüdür, pişmanlık duyguları verir.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 42" )
anoreksiya nevroza (yeme bozukluğu)
yeme bozukluğu
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
antetli
anteti, başlığı olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Kandır bu kitaplar, bu kalem uçlu kanatlar / Kandır bu filigranlı, bu antetli kâatlar", M C Kuntay, Kongre eğleniyor" )
antetli
antet devlet dairelerinin veya ticaret evlerinin kağıtlarının üst tarafına basılmış başlık.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: x )
anti-tank, antitank, anti tank.
tanksavar
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
antibakteriyellik -ği
bakteriyele karşı olma hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Antibakteriyellik bir boyada ne ararsınız permolit", @M_UfukTekin, 4.2.2021, twitter" )
antipersonel
insan-savar*
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Öte yandan Kassam Tugayları'ndan konuya ilişkin yazılı açıklama geldi. Açıklamada, "Megazi Kampı'nın doğusunda, İsrail güçlerinin bulunduğu bir ev antipersonel füzesi ile hedef alındı. Füze saldırısı sonucu evin içinde bulunan cephane de patladı ve ev havaya uçuruldu. Aynı zamanda İsrail güçlerine ait bir tank da 105 milimetrelik Yasin tanksavar roketleriyle imha edildi" denildi.", Hürriyet, 24.01.2024" )
antre
methal. giriş.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İsmail hiç birşey söyleyemeden Sıddık Abi kayboldu kapıdan. Antreden Zehra teyzenin sesi geliyordu.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 59" )
antresini yaptırmak
dahil etmek, girdirmek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Şöyle düşünün: Belkıs Akkale'yi beyaz taşlarla işli mosmor giysisiyle"Entarisi murmuş / Yar sevmesi zormuş" türküsünü çığırırken, elinden tutup, bir kitabın sayfalarına antresini yaptırırsak geriye ne onun yanık sesi, ne de fırışkalı görünümü kalır.", Salah Birsel, Aynalar Günlüğü, Ada Yayınları, 7" )
anüri
İdrar oluşturamama biçiminde ağır bir böbrek rahatsızlığı belirtisi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
apaçak
korumasız, tamamen açık.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bir sürü ağır makineli biçiyordu Kanlı sırt'tan, / Apaçık böğrümüzü alev alev. / Bizim bir avuç er, iki makineli, / Yaralanmış birer dev." Dağlarca, ÜŞD, 40" )
apar topar
telaşla, aceleyle.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Dur amca, böyle apar topar yola girersen sana araba çarpar, trafik düzenini de bozarsın.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 36" )
aparatlık -ğı
aparat olma hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "TÜSİAD'ın OHAL karşıtlığı terör aparatlığından! Ortaya ilk atılan TÜSİAD oldu tabii... Ne alakaysa, TÜSİAD Başkanı Cansen Symes, üstüne vazifeymiş gibi terörle mücadeleyi dizayn etmeye kalktı ve "OHAL kaldırılsın" dedi! Ardından Neo-proje Selin Sayek Böke "OHAL kaldırılsın" diyerek, aynı uluslararası "network"un "aparatı" olduğunu betimledi.", Mehtap Yılmaz, 12.12.2016, http://www.medyagundem.com/tusiadin-ohal-karsitligi-teror-aparatligindan/" )
apollonca
apollona yakışır biçimde.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... Türkçe Eğitimi tezli yüksek lisans programımızda "Türkçe Öğretiminde Yaratıcı Drama Yönteminin Anlatma Becerilerinde Apollonca ve Dionysosça Gelişimine ve Alımlamaya Etkisi" başlıklı tezini başarıyla savunarak bilim uzmanı oldular.", @ozgurksmaydemir, 28.12.2023, X" )
aptal saptal
saçmasapan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Çok doğruluk payı var bir sürü aptal saptal programlar millet sabahtan akşama onları izliyo bu insanlarımız tv deki bir dizideki aktöre cenaze töreni düzenlemiş dizide öldü diye diğer bir tanesinin anma töreni varmış güleriz ağlanacak halimize", Sunay Yavuz, 20.7.2018, TÖL" )
apuş
iki bacak arası: apış.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Vaaay hoşgeldin Rasim emmi!... İbram nerde?..' Rasim'a (b) sırıtarak şapkasını düzeltti. Tarlasının kenarında duran İbrahim'in arabasına bindi, apuş kurarak çömeldi.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 72-73" )
arabaş
gecenin yatmadan önceki ara dilimi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Türklerde gece bubaş, arabaş ve obaş diye üçe ayrılır. Bubaş, çay içilip çerez yenen akşam vakti | arabaş, kabaca yatmadan önceki zaman dilimi ki meşhur çorbanın adı aslında "arabaşı" değil "arabaş" çorbasıdır. Obaş ise gecenin sabaha yakın olan kısmı yani sahur vaktidir.", @dil_hekimi, 19.12.2021, twitter" )
aralıksız
ara vermeden.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Ayrım yapmadan mücadelemiz aralıksız devam ediyor. )
arama konferansı
ayn. m. arama toplantısı. Ortak akıl yaratmayı amaçlayan katılımlı bir planlama usulü.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Pamuk arama konferansı", İzmir Ticaret Odası, 1994 (kitap adı)" )
arama toplantısı
ayn. m. arama konferansı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... arama toplantısı haberini 60 milyon frank'a İtal- yanlara satma notu monte edilmiş böylece İttihatcılardan şüphelen- me havası sürdürülmüş oluyordu . Haberin böylesine tahrif edilmesine Jeune Turc gazetesi karşı çıktı.", O Koloğlu, İttihatçılar ve Masonlar, 1991, 295 | "... arama toplantısı" niteliği taşıyordu. Kongrede yer alan Sayın Prof. Doğan Kuban, Sayın Prof. Ruhi Kafesçioğlu-And Akman ve Sayın Cengiz Bektaş'ın sunumlarının bant çözümlerinden hazırladığımız yazıları devam eden sayfalarımızda ... ", Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Mimarlıkta Malzeme, 2017, 18" )
arapçı
Arap taraftarı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... yerine Antakyalı Arapçı eşraftan bir zatı tayin ettiler. Gerek kaymakamlık ve gerekse, kazadaki büyük memuriyetler hep Arapçı eşrafın eline geçmişti. Bunlar tam mânasiyle bir müddet- tenberi hasret kaldıkları mütegallibe hayatını ihya edip şehirde saltanat sürmeğe başladılar.", A F Türkmen, Mufassal Hatay, 1939, 933" )
arapçılık -ğı
Arap taraftarlığı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... Arapçılık"tan "İslâm" bir tarafa bırakan ırkçı bir görüşün olmasını kastediyorlardı: Arapçılık siyasetinin İslâmla bir ilişkisi olmayacak ve Arapların dışında kalan müslümanların ise Arapçılıkla bir ilgisi kalmayacaktı.", M H̲alīdī, ʻU Farrūkh, Misyonerler, sosyal hayat ve Siyonizm, 1991, 61" )
araştırıcı
1. s. meraklı, mütecessis. 2. bir konuyu derinliğine araştıran kimse.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "EKBER'in, kendini hiristiyanlığın tesirine kaptırmak üzere olduğunu sanmak, Jezvitlere has bir safdillikti ve bu safdilliğin, asıl hakikatle, uzaktan yakından alâkası yoktu. EKBER, meraklı, mütecessis ve araştırıcı bir a- (... ) (... ) olduğunu takdir edemiyen kimse de hayal inkisarına uğrardı. Kabahat EKBER'de mi, yoksa o nun meraklı bir araştırıcı olduğunu anlamayanda mı? Bu da apayrı bir meseledir. Fakat EKBER'in araştırıcı bir adam olduğunu kendi ... ", Ö R Doğrul, Ekber: bir Türk dâhîsi, 1944, 90 | "Hayrullah Efendi korkaktı | fakat hem dinç, hem de çok meraklı, araştırıcı bir adamdı.", R H Karay, Memleket Hikayeleri, 168,19" )
arayıcı
"arama işini iş edinmiş. "Gümrük arayıcısı."
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
ardıçlı
ardıç ağaçlı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Karşıda görünür ardıçlı dağlar / Gönlüme vururlar ateşten dağlar / Kalbim parçalanır gönlüm kan ağlar / Neyleyim yaylayı yârim uzakta.", Âşık Mehmet, Ülkü, 1947, C 28, 22" )
argali
Argali a., hayvan bilimi. Yaban koyunu.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
argümanist
argümancı, argüman ileri süren, tezci.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Argümanist bir adam.", 28.11.2023" )
arınç -cı
temizlik, arınış, arınma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Abdestli olacaksın her daim. Suyu seveceksin toprağı sevdiğin gibi. İkisinin de insanı temizlediğini bileceksin. Suyu bulandırmayacaksın. Toprağı ve tohumu koruyacaksın. Fıtratı koruyacaksın.Temiz olacak elin yüzün ve kalbin. Günde beş kez arınç ırmağında yunacaksın | fakat nefsini temize çıkarmayacaksın. Suyu israf etmeyeceksin. Suyun kaynağına ulaşmak için akıntıya kendini kaptırmayacaksın.", M Ö Evren, Edebi Müdahale D, Kış 2011, Y 1, S 1, 6" )
arıtmak
temizlemek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Mâl, evlâdın çoğaltır, darlık kalmaz dağıtır | / Gâm gussadan arıtır, hatm-i hâce meclisi.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 36" )
arka
bir arka yükü.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Üç bağ ot beş arka odun ederdik / Zemheri ayında tükendi derdik / Düşüp kapılara ele giderdik / Kalmamışdı bizde namus ar göster.", San, Hicranî, 99" )
arka kapı diplomasisi
krş. kapalı kapı diplomasisi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Açık ki, bu buluşma Başkan Carter'ın gücünü ve etkinliğini gösteren bir diplomasi denemesi. ... Bununla birlikte, soruna ilişkin olarak arka arkaya gelen bir dizi diplomatik 'temas'ın asıl anlamı, yapılan girişimin sorunu NATO çerçevesi içinde çözme amacı... Bu da, bir çeşit kapalı kapı diplomasisi değil de nedir?", Uğur Kökden, Türkiyede Batı bunalımı, 1978, 184" )
arktik
kuzey kutbuyla ilgili*.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
arlanış
utanış, utanma hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Gururlu ve masum davranışınla, / Hayran bakışlara arlanışınla, / Kudretin sunduğu can yakışınla, / Fuat'ı büyüle sana kim dedi?", F Telatar, Onlar, 18" )
arma
ongun.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
armonik -ği
armonika.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Seyyar varyeteciler arasında bir de "tek kişilik orkestra" vardır. Âmâ bir Rum olan bu tek kişilik orkestranın yanındakiler ona yardım edip aletlerini de taşır. "Başında çıngırak, boynunun bir tarafında sırayla delikli düdük, öbür tarafında boru, elinde armonik, dirseğinde davulun tokmağı, sırtında davul, bir ayağının altında zil, ötekinin altında darbuka. Arap havasından, Rum polkasından tutunuz da 'Flodü Danüp'e [Mavi Tuna valsi?] kadar her havayı çalardı. Kartpostalları da vardı."9" )
armutbaş
armut başlıya benzer.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ben en çok ağacın altında oturmuş, ne yapıyor bu armutbaş, diyen gözlerle fotoğrafçıya bakanlara imreniyorum. Ayaktaki (eli ağzında/burnunda dikilen) umarım çekirdek çitliyordur... Bakkalın sattığı en önemli şey süpürge gibi görünüyor.", Pınar Erkan @pinar__erkan, 21.04.2024 , X" )
aroma artırıcı
aroma artıran.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Daha önceleri özellikle koruyucu ve lezzet-aroma artırıcı etkileri nedeniyle gıdalara katılan baharatın kullanımı gıda teknolojisinin ve koruyucu amaçlı yeni katkı maddelerinin geliştirilmesiyle daha sınırlı hale gelmiş , sadece lezzet ve aromayı güzelleştirmek ve gıdanın görünümünü zenginleştirmek amacıyla kullanılmıştır.", Veteriner Fakültesi Di, 2000, C 26-27, 52" )
arpa
argo. para.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "-Demek merkebe arpa veriyorsun, arpa alıyorsun... -Arpa değil, para alıyorum. Hacıvat lafa karışır: -Şimdi İstanbulda, bazıları paraya da arpa diyorlar... Ne ise sen şimdi bize şöyle kuvvetli, dayanıklı bir merkep kirala da ikimiz nöbetleşe nöbetleşe üzerine binip adayı gezelim.", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 8" )
arsız
utanmazca.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Gelin hep birlikte arsız ateşler yakalım / Dağlaır şölene katalım", Haydar Oğur, 1994, 17" )
arslanlık -ğı
arslan olma hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Âlâ, ednâ hep kürk giymiş sırtına, / Gezerken zannedersin eser fırtına. / Tilki postu geçmiş arslan postuna / Ne tilkilik belli, ne arslanlık belli 36" )
arşa çıkmak
(fiyat/lar) aşırı ölçüde yükselmek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "sosyetik hanımların reformer pilatese talepleri yüzünden fiyatların arşa çıkması hakkında konuşalım biraz da... siz 3 5 story atacaksınız diye erişimimiz engellendi resmen FİBROMİYALJİ HASTALARI VARDIR!!", @gulceegun, 18 Ara 2023, X" )
arşınlamadık
arşınlanmamış.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Hoş, sayalım ki benziyor, tıpkı eşi. Neye yarar? Yirmi bir, yirmi iki yaşındaki kızla âşıkdaşlık mı oynayacaksın? Onunla evlenecek misin? Mesele bunlar değil | bir merak. Acaba sahici Polinka ile akrabalığı var mı? Uzak bir ihtimal ya... Diyelim ki kızı çıktı, daha doğrusu torunu. Sana ne? Dünyanın arşınlamadık yerini bırakmamış âdi bir kafeşantan artığı, döl de yetiştiremez, geçirmediği hastalık kalmamıştır. Bırak şu bahsi Allahaşkına!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 31" )
art video
sanat videosu*
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bir rüyanın verdiği ilhamla, bir define bulma ihtimaliyle evinin salonuna kuyu kazmak, kardeşinin intiharını "konu komşuya rezil olmamak" için engellemek, bir gül ağacına bütün dileklerini fısıldamak, sümsük kuşunun hakkını savunmak uğruna cinayet işlemek, hayatın akıp giden hızına yetişmenin çaresini bulamamak... ", Ayça Erol, Yüze kadar say, 1 Haz 2023, tanıtması" )
artık
fazla, ziyade
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Giderim buradan artık / Giderim buradan artık / Baş açık yaka yırtık, ölürüm yar ölürüm / İstedim gamsız gidem / istedim gamsız gidem / Gam gelir gamdan artık / ölürem yar ölürem", Giderim burdan artık, ", Darülelhan Anadolu Şarkıları, &. Defter, 1" )
artırımcılık -ğı
artırma işi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Artırımcılık Son yirmi yıl içersinde, genel olarak bütçe kararlarının bir çoğunun tanımlayıcı artırımcılık niteliğini taşıdığı kabul edilmektedir.", Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Bilimler D, 1990, 321" )
arya
opera parçası.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
arzuhalci
dilekçeci, istidacı, dilekçe yazan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Her halde sesimi iyi ayarlayamamıştım, adam da müthiş kuvvetliydi. Hem on iki yaşındaki bir arzuhalci parçasına yenilecek değil ya. Birden bakışları sertleşti ve ... ", Kaptan Paşa, 1954, 107" )
arzukeş
arzulu, istekli.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... böyle bir medeniyetle meluf olan zatı görmeğe arzukeş olduğumdan rast geldiğime de ziyadesiyle memnun olarak... ", Atatürk Kitaplığında Bel_Osm_K.03373 demirbaş nolu, H1284, M1867/1868 tarihli risale " )
ASA
film duyarlık ölçü birimi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
asalaklık -ğı
asalak olma hali | parazitlik.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İşte bu asalak tip haline gelir bu yoldan tekelci kapitalist. ve tabii asalaklığı ilerledikçe göze çarpar. Yahu bu adam oturuyor, hiç fonksiyonu yok.", Kıvılcımlı, FK ve T, 14" )
asar-i atika
eski eserler.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Oysa ihtilal yalansız bir gökyüzü değil midir / Kötülükler Asar-i atika müzesine kalkar / Her şey bir kadının bembeyaz yüzüne benzer", Haydar Oğur, 1994, 82 " )
ashab-ı kehf
yedi uyurlar
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Ashab-ı Kehf uykusundan uyandır bizi /Ölümsüz sevdalarla donandır bizi 18 )
asilzadegân
asil soylular.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Kıyafeti: Bosna asilzadegânı gibi sırmalı çuha esvap, başında ipek sarık, belinde ipek kuşak, silâhlık, mücevherli piştov ve hançer.", M Celâl, Demirbaş Şarl, 3" )
aş
yemek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Gözle daldaki elmayı / Unutma sakın gülmeyi / Hem de gönüller almayı / Yediğim aşa günaydın", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 41" )
aşair
aşiretler.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "-Nerededir bu kasaba, paşa? -Irak diyarında, sahra hıttası. Ömrüm hep beyabanlarda geçti, aşair arasında gazvelere karışıp urbanı tenkil ederek. 72" )
aşı boyalı
aşı boyası renginde olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bir çocuk vardı eskiden / Aşı boyalı cumbalı evde", İlhan Geçer, 1986, 21" )
aşı boyası
1. İçine karışan maddelere göre kırmızı, koyu kahverengi ve pas sarısı renkte olabilen toprak boya: Bir aşı boyası fırçasına iki ayak takılmış da gezdiriyorlar sandım (Nâmık Kemal). 2. sıf. Donuk ve az koyu kırmızı: Evlerin yüzü aşı boyası (Orhan V. Kanık).
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
aşıklı
Aşıklı Höyük, Aksaray
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
aşılı
aşı yapılmış olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Ey faziletini koruyan ve kollıyan insanoğlu. Sen, bu toprağın hamurusun. Varsın, süreklilik ve tükenmezlikle aşılısın 29 )
aşiret
kabile, oymak, boy.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
aşiyan
1. Yuva. 2. Tevfik Fikret'in Bebekte yaptırdığı evine verdiği ad.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bir eski zamandı / Dağlar ki sonradan eşkiya için gizli bir aşiyandı", Haydar Oğur, 1994, 89" )
aşkınlık -ğı
aşkın olma hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Ruhumun dantelleriyle tüm karanlık sınıflara ışık götürüyorum, aşkınlığın savaşım gücünü götürüyorum. / Yazmak: ezen sınıfı ezmek için yazılır. Aşkınlığımı koyuyorum ortaya ben ırkkçılığı değil 17/84 )
aşkî
aşklı, sevgiye dayalı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ticcanî zevcelenmeler, / İktisadi birleşmeler, / Mecburi eşlenmeler, / ve aşkî evlenmeler.", F Telatar, Onlar, 27" )
aşksız
aşkı olmayan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Dünya aşkla veya aşksız da aydınlıktır. Aşktan başka tutkular da vardır. )
atatürkleşmek
Atatürk gibi olmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Silemez mavi aydınlığını / Atatürkleşen gönüllerden / Ne yobazlaşan karanlık / Ne kızıl kefen", İlhan Geçer, 1986, 77" )
atburgazı
Aydının Söke ilçesine bağlı bir mahalle.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
ateistleşmek
tanrıtanamaz olmak, tanrının varlığına inanmamak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: ".Başlangıçtaki Katolik kimliği giderek zayıfladı | kendini bu dinî-ahlâkî bağlayıcılıktan koparıp hem ateistleşti, hem kısıtsız ve sınırsız bir devlet mutlakçılığını olabilecek en aşırı noktasına, Nazileşmeye vardırdı.." )
ateş almaya gelmek
bir yere çok kısa bir süre için gelmek, bir yere uğrayıp çabucak ayrılmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Babam: -Bunca aceleye ne gerek anne? Ateş almaya mı geldin? Tarlalarda ekinin mi kurudu? Her yıl böyle yapıyorsun. Gelmişken birkaç ay [kal], der.", 28" )
ateşböceği
zambula.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ruhumuzda nedir / Bir panlayıp bir sönen / Binlerce ve binlerce / Ateşböceği gibi?.", C Tümerkan, 1985, 50" )
ateşkessiz
ateşkes olmadan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "BMGK'dan 'ateşkessiz tasarı'ya onay: Gazze için acil adım atılmalı / Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK), Gazze'de genişletilmiş insani yardımların kesintisiz ve güvenli erişimi için "acil adım atılması" talep edilen karar tasarısı kabul edildi. Daimi üyeler, ABD ve Rusya insani yardım tasarısında çekimser kaldı.", Y Ş, 22.12.2023" )
ateşlemek
1. -i birşeyi tutuşturup yakmak. 2. -i Top, tüfek vb. patlayıcı maddeleri patlatmak. 3. -i mec. birini bir işi yapması için kışkırtmak. 4. -i mec. birini heyecanlı, coşkulu duruma getirmek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Tam sönmek üzereydim / Bir kıvılcım çakıldı karşıdan, / En kenarda idim... / Ateşlemeseydi Erosun gücü / Gidiyordum uçurumdan.", S Seyidanlı, 22" )
atılıverme
birdenbire atılma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Alayla, kahkahalarla / O sensiz, acılı yüreklerin arasına / Atılıverme korkusu!", M Taner, Sunak, 30" )
atkı
"1. isim Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü | bürgü: "Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı." - Ahmet Hikmet Müftüoğlu 2. isim ► kaşkol. 3. isim Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça. 4. isim Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek | üst eşik. 5. isim Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik | argaç. 6. isim, ağızlardan Büyük yaba."
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İlmekleri bilgiden, / Atkıları sadakat, / Motifleri sevgiden | / Bir halı dokurum ben / Gergeftir geçtiğim yol / Geçer mekik atarım, / Hayatımdır dokumdur benim / Başka nasıl yaşarım.", S Seyidanlı, 23S" )
atlas
atlastan biçilme.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Eller atlas libas giyer / Şükür bize aba düştü", Kul Yusuf, ?" )
atlı
1. atı olan. 2. at üstünde olan kimse. 3. suvari.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Dağlardan atlılar inmiş, / Kapı önlerine uzanmış bahtiyarlık. / ve yağmurlu bir bayram günü / Sevgilim gelin olmuş.", Ş E Regü, Yağmur, 33" )
atlıkarınca
*
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "ben Umut'u çok seviyorum, çok! onu hep gezdireceğim. parka götüreceğim. atlıkarıncaya bindireceğim. çarpışan otomobillere bindireceğim. leblebi alacağım Umut'a. çekireksiz kuru üzüm de alacağım.", A Cılga, 1980, 90" )
atmak
terketmek, bırakmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Neden acaba? Aşığı ile kavga mı etmiş? İşten mi çıkarmışlar? Bu kadar güzel kızı kolay kolay atmazlar.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 21" )
atmık -ğı
sperm. meni.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İddia ediyorum: Türk yerine Türkiyeli diyenlerin %70'i bu haritayı sever, düz alçaktır. %20'si ne yaptığının farkında olmayan özenti atmığıdır. Kalanı da zevzek, denyo, şerefsiz, şarlatan kimi şahıslardır.", @OnurCaymaz, 17.06.2024, X " )
attırık
1. bok. 2. değersiz, önemsiz şey.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "-nolara kadar yığın yığın attırık şeylerle bu kadar alt alta , üst üste haşır neşir olunmasaydı acaba efendiliğin , alçakgönüllülüğün , hiç bir şeye minnet etmeyişin temsilcisi Orhan Kemal bu kadar çabuk mu ölürdü? Verem olur muydu? Kalbinden hasta olur muydu?", Ayhan Hünalp, Türk dili, 1970, C 22, 286 | "Bir sokak feneri. Bir kedi kuyruğu. Sonra senin attırık bir istiridye kabu- ğu için beni aptalca harcayışın . Kahveci , istihbarat odasının kapısından ka- fasını uzatıp , " Demli çayım var . İster misi- niz ? " diyor . Kaynamış karanfil suyunu yut- turacağını , duvara bir yerine iki... ", Varlık, 1958, S 469-491 | "Yalnız bu gazetenin istihbarat servisinde çalıştığı beş yıl içinde, bundan önceki attırık ve çırçır gazetelerde geçen iki yıl içinde böylesinden yüzlerce gelmişti . Fakat bu gelişlerin de bir yolu , bir usulü olurdu . Bir yordami bulunurdu . Bu herif kaşıntıdan uyuz olmuştu . Neredeyse kurdeşen olacaktı .Yeni Hikayeler, 1949, 44 | "... ultra attırık modern telefonları. Bir samuray borsacı olamaz! O ultratelefonlar Niyork ve Tokyo borsası için. Yalnızlığın karanlığında sayısal avuntu arayanlar için. Başını kaldırıp da bakmayanlar için. Daha da eğin, daha da eğin!", Cenk Taner, Özgür Olduğunda Marmara, 2016, 61" )
avalist
avalcı, poliçe kefili.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "avaliste n. et adj. poliçe kefili, avalcı", İ H Danişmend, Fransızca-Türkçe resimli büyük dil kılavuzu, 1959, C 1, 91" )
avangardizm
avangardcılık.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Rus resmi, edebiyat ve müziğe nispetle biraz gölgede kalır fakat onlar kadar önemlidir. Görebildiğim kadarıyla üç ana ekole ayrılır. Romantizm, realizm/empresyonizm ve abstract/avangard. Birincide Ayvazovski en meşhuru. İkincide Repin, Volkov gibi büyükler var. Kandinsky ve Malevich'in yer aldığı üçüncü ekol Paris, Viyana, Madrid gibi merkezlerin avangardizmiyle iç içe anıldığı için ilk etapta Rus olarak algılanmaz. Müzikte Stravinsky'nin durumu gibi.", Ekre Ayyıldız, Rindan Kültür Sanat wahatsaap, 11.4.2024" )
avatar
sunak*
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yaşayan her bir despotun avatarı, arşipelin bir adasını yönetiyor. Daha doğrusu sömürüyor, kemiriyor... / Onları tek tek keşfetmeyi ve kiminavatarı olduklarını çözmeyi değerli okurlarıma bırakıyorum.", M G Kırıkkanat, 6.7.2023, 6" )
AVMci
büyük alış veriş merkezlerini yapan ve destekleyen.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yok eğer diyorsanız ki | elimizdeki tüm değerlerimizi ve varlığımızı ortadan kaldıran AVM'ci zihniyetin ya da modernleşme adı altında yerleştirilen tüm soysuzlaşmalara da ses çıkarmayan insanların sığındığı meczup konularda boğulacaksak bu başka şeydir... " İ Efe, 23.6.2011 eposta" )
avoncu
avon satan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Avoncu Yaşar Baba", 26.8.2019+" )
avratlık -ğı
kadınlık, karılık.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Onun avratlığının avratlığı yıkılsın. Andırınlı mısın nesin! Kadının kızı Ayşe!", 2019" )
avur zavur kahvesi
"zamanın en bilinen yeniçeri kahvehanelerinden. kalabalık ve biraz da belalı bir yer olduğundan, bu tür mekanlara "burası avurzavur'un kahvehanesine döndü" denilegelmektedir. vanillatte, 28.10.2015 14:12 ~ 14:13, EkşiS"
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Avur Zavur Kahvesi", F Celalettin, 1948 (kitap adı)" )
avurt -du
yanağın ağız boşluğu
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
ay ışıklı
mehtaplı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Nazan, balkona doğru yürüdü. Dışarıda ay ışıklı bir gece vardı. Balkonun kapısında mavi aydınlığın içinde, iki erkek silüeti görünüyordu", C Uçuk, DŞ, 1971?, 146" )
ayacık -ğı
sevimli veya küçücük ayak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "akşamları ayacıklarım yalım yalım yanıyordu da tuzlu suya sokuyordum.", A Cılga, 1980, 91" )
ayacık -ğı
küçük ve sevimli ayak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yaralarım köyceğizi düşünür, / Kanının boşa akası yok. / Düşmana malum ola, / Dipçiğim yüreğimdir çarpınca, şakası yok. / Ayacığıma düşmüş, / Acırım kellesine!" Dağlarca, ÜŞD, 62" )
ayaklı
ayağı olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ateş mi gelirmiş, yel mi esermiş, / Akıyoruz, yaşamamız nerde pek belli değil. / Kurtulmuşuz bedenden artık, / Kimse ayaklı, elli değil." Dağlarca, ÜŞD, 56" )
ayanda
ayan, açık.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Mübtelâyım deli gönül yâr ayanda pünhan değil., San, Hicranî, 205 )
ayartma
baştan çıkarma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
ayartma
Baştan çıkarma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
aycağız
sevimli ay.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bir görünür bir görünmez göklerde aycağızın, / Karanlıkla mutlu bembeyaz ağzın. / Gündüz olanları sanki unuttun hep, / Ne gülersin, Urfalı Recep?" Dağlarca, ÜŞD, 34" )
aygıtlı
aygıtı olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "... aygıtlı kitaplarına yüksek topluluğumuzun dikkatlerini çekmek isterim. 1932de kurulmuş Türk Dil Kurumu yanlış kelimeler türetmiş, maarifi istilâ etmiş. Ne kadar fecî. Oraya -arpalık, çiftlik- dendiği doğru olsa gerektir.", " )
aygucı
vezir, sözcü.*
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Dolayısıyla benim için bunların içinden önemlisi onlardır: "Kül Tigin" ve ünlü "Çabış" ve "Aygucı" Bilge Tonyukuk adlarına dikilen "bengü taş" yazıtlarıdır.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 15" )
ayı oynatıcısı
ayıyı eğiterek eğlence amacıyla oynatan kimse.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ülen şu çocuklara da ne oluyor? ayı oynatıcısı mı bizim Postacı Rahmi bey? dağılın ülen, dağılın.", A Cılga, 1980, 76" )
ayıklayış
ayıklama işi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Genç kadın, gözleri büyümüş | sesi kısılmış, şaşkın şaşkın, süpürgelerin ortalığı süpürüşüne, bıçakların zerzevat ayıklayışına, etlerin tencereye girerek, birdenbire parlıyan havagazı ocağına yerleşip pişmesine bakıyordu.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 82" )
ayıkmak
uyanmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Denizin sevgililerinden birisi Ankara'daki Amerikan üssünde sivil memurdu. Deniz sevgilisinin nerede çalıştığını da biliyordu ama yine ayıkmadı. CIA o bayanı Deniz'e sevgili olarak görevlendirmişti.", Alper Aksoy, 1.5.2019, facebook" )
ayıpcıl
ayıp kaçan, ayıp sayılır.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "bir daha senin böyle ayıpcıl ayıpcıl sövgüleri ağzına aldığını duyayım da gör. sana neler yapacağımı bir ben bilirim, bir de Allah bilir. Anladın mı? / Tümünüze öfkeleneceğini, ayıpcıl sövgüler sıralayacağını sandım. fakat öyle yapmadı. / Biz çocuklar bir sahoş görmeyelim sokakta. peşine takılırdık. ona ayıpcıl sözler söylerdik. çoğu zaman da taşlardık sarhoşu, taşlardık. (... ) Bakın benim peşime takılıp yüzlerce metre yol yürüdünüz. Fakat ne ayıpcıl sözler söylediniz, ne de taşladınız. / Rahmi amca ayıpcıl bir sövgü söyledi. sonra gene söyledi. "Ben öyle gelinin" dedikten sonra sövgüleri sıralıyordu.", A Cılga, 1980, 43/77/80/86" )
ayine
ayna, gözgü.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Ayine tuttum yüzüme ali göründü gözüme )
aylan köçök
su böceği, delibaş kurtçuğu.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Aylan Köçök.", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 14" )
aylanma
döndürme, dolaşma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Baş aylanma", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 12" )
aylı
mehtaplı, ay ışıklı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "aylı s. "Aylı Geceler", 1958, B Vahabzade (Kitap adı) | "Karşılardan gelen bir radyo sesi onu iliklerine kadar ürpertti. Küçük kadınının sesi, aylı gece içine bir su çağlayışı gibi dökülüyordu... Delikanlının özleyişleri gözlerine yaşlarla yükseldi..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 15" )
ayraç -cı
parantez.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Cumhuriyetin çocuğu olarak doğan, yüzüncü yılında onu kendisine yoldaş kılan Yaşar Kemal, İnce Memed'le açtığı ayracı, Bir Ada Hikâyesi'yle tamamlayıp Cumhuriyet yazınımızın bu ilk yüzyılını bütün süreçleriyle geçerken, Cumhuriyetimiz için de hiç kuşku yok ki 'anıt yazar' nitelemesini hak eden 'simge yazarımız' oldu.", M S Aslankara/Gamze Akdemir, CumKitap, 5.10.2023, 3 " )
ayransız
1. ayranı olmayan. 2. yoksul.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ayransız aş pişer arpadan ekmek / Şükründen acizim vasfını etmek.", San, Hicrânî, 88" )
ayrık -ğı
ayrık otu.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bağçende biten ayrığın yolsam.", Celâl Beykal, 1956, 57" )
ayrışık -ğı
1. ayrışmış. 2. ayrı cinsten, çeşit çeşit. *muhtelif. Resimli TS, TDK, 1977, 1 bs. 3. muhalif.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: " Bu müslüman saylavın ilimen (b.) bir değerden seçilmesi beni şiddetli bir öfkeye düşürdü, onun müslüman olduğuna değil radikal bir kabineye ayrışık olduğuna kızıyordum. Gençtim. Ah. "Doubs ilbayının aldığı telgraf (yazılmasını kimseye bırakmamıştım) ne kadar gücenik, kızgın ve korkunçtu. Bir bozguna engel olmadığını değil ancak bunun böyle olacağını anlamadığını yüzüne vuruyordum.", Süheyb Derbil, Özgenliğin Değeri, Ülkü, 1935, C 6, 106 | "Bu barış nizamının hazırlanma prensiplerinde Sovyetler ve Müttefikler ne ayrışık, ne de bütün noktalarda oydaşıktırlar. Fakat harp içindeki ve hemen sonrasındaki danışmalar ve konuşmalarla hepsinde anlaşmaya varacaklarından şüpheli de değildirler. Bunun pek ciddî ehemmiyeti inkâr edilemez: Moskova ... ", Ayın tarihi, 1944, C 120-122, 253" )
aysız
mehtapsız.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
ayvalık
ayva bahçesi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Her ahbaba sadık diye sır versem / Yangın ciğerlere taze kar versem / Dost bağından gül döşürsem bar versem / Olur mu yabanda ayvalık derler.", San, Hicranî, 111" )
az
çok tersi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Azımızı çoğa say!", dua sözü, 11.06.2024+" )
azalım
azalma.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Geliş, birikiş ve gidiş şeklindeki yıllık büyük dönemde birtakım küçük dönemler vardır. Her fırtınanın ardından önce bir toprak nemi artımı, sonra da toprak nemi azalımı olur.", Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Yayınlarından, 1958, S 161, 197" )
azmanbüs
Adalara İBBnin koyduğu toplu taşıma araçlarına Adalıların koyduğu eleştirili ad.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İETT'nin Prens Adaları için ulaşımda kullanılmasını planladığı elektrikli minibüsler 15 Haziran'da hizmet vermeye başladı. Adalıların, protestolarına rağmen kullanılan 'Azmanbüs' adını verdikleri minibüslere karşı eylemleri devam ediyor.", Mevlüt tezel, Sabah, 15.06.2024" )