cafcaflandırmak
cafcaflı hale getirmek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Katılmak ve katılım sağlamak. Katılım sağlamak işi cafcaflandırmadan, renklendirmeden başka bir şey değil. Ayrıca her ne kadar tekil gibi görünse de çoğulluk da barındırıyor. Organize etmek gibi. "Katılım olmasını sağladı.", Orhan Karagöl, Rindan Kültür Sanat, 14.3.2024, whatsapp" )
cağistan
cağ kebabı evi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Cağistan (dükkan adı), 2.2.2024+ )
caka satmak
hava atmak, çalım satmak, cakalanmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Karagöz, biraz ilerde oturup çeşitli yemekler yiyen gençlere caka satmak maksadiyle yüksek sesle Hacivata çıkışmaya başladı: -Ben sana hindi dolmasını, siyah havyarı sevmem, dememiş miydim, niye getirdin. Bütün bunları kim yiyecek? Bu kadar baklava, börek getirilir mi?", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 18" )
camlaşma
bazı cisimlerin cam gibi züccaci bir hal alması. Sert, şeffaf ve parlak bir hale gelmesi
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Billûrlanma - (Osm. tebellür). Her hangi bir cismin zerrelerinin bazı fizik ve kimyevi değişmelerle geometrik (hendesî) şekiller alması. Billûrlaşma tabiri ise bir cismin cam gibi bir hal alması (fr. vitrification, devenir cristalin) demektir ki buna camlaşma da denebelir. Fakat billûrlanma ile billûrlaşma arasında fark vardır. Camlaşma bazı cisimlerin cam gibi züccaci bir hal alması. Sert, şeffaf ve parlak bir hale gelmesi C E Arseven, Sanat Ans. 1943, C 1, 328" )
can alıcı
1. can alan, kâtil, öldüren. 2. Azrail
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "bizim düşmanımız atmacalar. atmacalar için geldik. can alıcının canını alacağız. fakat saksağanlara dokunmayacağız.", A Cılga, 1980, 47" )
canlanıvermek
birdenbire canlanmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İlkay Kara Açık yaranın sesinde bir politik anlatı olarak Ahmet Kaya şarkılarını sayfa sayfa önüme açınca belleğimdeki görüntüler yeniden canlanıvermişti.", S Alkar Doster, Cm Kitap, 23.5.2019, 14" )
canlı para
nakit para.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: canlı para, 8 Nisan 2019 )
cansız
zayıf.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yatakhanelere çıkmak üzereydik. Elektirikler cansızdı.", Ü Kaftancıoğlu, ÇG, 4" )
capcanlı
s. / z. çok canlı, çok diri, dipdiri, çok canlı bir biçimde.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Çocuk korkularım capcanlı hortladı. Yıllar var, duymamıştım. Şaban soyundu: Kimse yoksa yok. Sahibi olacak deyyus malının başında dursun. Asılı peştemallardan birine sarındı. Havuza atladı. Açık kurnalardan sular, gürül gürül akıyordu... ", Varlık Yıllığı, 1959, 340" )
caşırmay
gizleme.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Çöp caşırmay (çöp gizleme) yöntemiyle kura çekilir. Böylece, takımların hangisinin saklanacağı, hangisinin de onları arayacağı tespit edilir.", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 6" )
caziplik -ği
cazip olma hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Tam da öyle bir kelime ile uğraşırken başka kelimelerin cazipliğine aldanmamak lazım.", https://www.on5yirmi5.com/yazar/bilal-can/55237/bir-kelimenin-pesinden-styks.html, 1.03.2024+" )
cebel
dağ
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ah edende cebelleri yakardım / Haykıranda meydanları yıkardım / Çelikten set çeksen söker çıkardım / Şimdi ipek bendin çözemez oldum.", San, Hicranî, 144" )
cebi dolu
varlıklı, zengin, paralı.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Istanbulun işsiz güçsüz çocukları Cafer gibi cebi dolu turistlerin peşinden koşmayı tercih ediyorlardı.", Kaptan Paşa, 1954, 131" )
cedelî
cedelle ilgili.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Eş'arî, yaşadığı entelektüel dönüşümün ardından Mu'tezile karşısında cedelî açıdan zayıf duran Ehl-i sünnet düşüncesini kelâmî metotla savunma görevini üstlenir.", */" )
cefacı
cefa çektiren.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bir cefacı yâra gönül düşürdüm / Ne sevaptan anlar ne günah bilir.", Hengamî, 22" )
celecty
seçkin, seçilmiş.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Kerestecibaşı şimdi herşeyden memnun. Asıl memnunluğu bu yaşta hâlâ yanında bütün müşterilerin başını çevirtip fısıltılar ve göz kaş işaretleriyle dikkatini çektiği anlaşılan bir kadınla - kendi tabirince- 'celecty' bir yere girebilmesi.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 49" )
cengel
cangıl.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "KOBRALARA KARŞI Kipling'in meşhur Cengel hikayelerinden biri: Bir farenin kobralarla savaşı. 56 sahife, resimli, 50 kuruş", Kaptan Paşa, 1954, arka kapakta" )
cengizli
İçinde Cengiz Han olan, Cengiz Han gibi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Gök yeleli bir öçle dört akında koşarım | / Yönleri birleştirir Cengiz'li emellerim.", Yetik Ozan, 1973, 10" )
cennetleşmek
Cennete benzemek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bizim Trabzonun on iki çeşit gülü var. Evliya Çelebiye göre Trabzon kışın bile gül açan şehirdir. Fakat, gül yerine demirlere itibar var. Dileriz Trabzon yine eskisi gibi gül adamlar devri şehrine dönüşür. Demirleşmez. Cennetleşir.", " )
ceran
ceren, ceylan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Gözünü sevdiğim Karacaoğlan / Ahu gözlü "ceran" değil / Yeni açmış gonca değil / Turna değil şimdi kadın.", Ş Belli, 1962, 39" )
cevherlenmek
cevher gibi değerlenmek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Güzel sana kim öğretti usulü | / Meşreb-i gönlümce hünerlenirsin / Böyle m'olur güzellerin mahsulü (mahbubu) / Bahada sevdiğim cevherlenirsin.", Hengamî, 21" )
cevherli
cevheri olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "[Rüyasında] başında cevherli taç görse, saadet bula.", Tuhfetü'l-mülûk tercümesi" )
ceyaristan
ceyar ülkesi. Dallas dizisinin baş rol oyuncusu Ceyara atfen.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Ceyaristan", ", G Aylan, DCD, 13" )
ceylanlık -ğı
ceylan olma hali.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Damarımda ceylanlık var | duramam / İnsanlıktan çıktım | bağdaş kuramam. / Boru sesi ceylanları coşturur | / At önünde, it önünde koşturur.", Z Gökalp, Kızıl Elma" )
cezacı
ceza hukukçusu.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
cheving gum
sakız.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Çiğnemesini yasak etiğimiz cheving gum'umunu onunla bölüşmesi gerekeceğini de sezinliyordu. 123" )
cıbarmak
darbe sebebiyle morarmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Öyle bir dövdüm ki cıbardı her yeri!", Esra Seçkin, 25.01.2024" )
cıbıl
1. çıplak. 2. yoksul, hiçbir şeyi olmayan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yetmiş bin bahçeli yüz bin bağbanlı / Doksan bin sunalı yüz bin mercanlı / Altmış bin bakire yüz bin nişanlı / Demhanede bir cıbıla kar olmaz.", San, Hicranî, 198" )
cıbılın kabadayısı
Cıbılın kabadayısı : Kendini bilmez , ya da kendini çok üstün gö- ren .İ C Atılcan, Erzurum Ağzı ... , 1977, 32
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Cıbırın (cıbılın) kabadıyısı bol ikramda bulunur. 18.11.2018 )
cılıbıt
yağmurcunlar familyasından büyük ve halkalı küçük kuşlar.ı
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Oğuzhan Murat Öztürk'ün 'Borazan Tevfik' yazısı arşivlik. Nilgün Özebeoğlu'nun 'Şevki Bolbol, Doğu Cılıbıtları ve Mukadderat' hikâyesi şeker şurubu lezzetinde, Said Coşar'ın 'Mebusluk Yolu Gözleyen Muharrirler' yazısını da çok sevdim.", Taner Ay, Karar G, 2.6.2024" )
cıncık boncuk
inci boncuk
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Gözler dolaşmıyor gölde-gölekte / Altın küpe şan vermiyor kulakta / Cıncık-boncuk sallanıyor bilekte / Göz değmedik bir parça et kalmadı / Devridevran miyop devri... ", Ş Belli, 1962, 39" )
cırcır
x
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Sütçü yoğurtçu gibi ezan saatinin cırcırları gibi / Bir yaşam boyu görmediğim özlem sokağı", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 42" )
cırılmak
çatlayıncaya kadar yemek yemek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Cırılana kadar yedim.", C Kaya, 3.3.2024" )
cırnak -ğı
pençe.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Dağlıyor yalnızlık pençeleriyle / Kartal gagasıyla şahin cırnaklarıyla", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, " )
cırttan
küçücük, cüce, liliput.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Birgün Kamber adındaki vergi memuru pazara gelmiş. Cırttandan bir dolça süt alıp içmiş. Sütün tadı damağında kalmış: -A yetim bu camış sütü müdür nedir? Ne kadar lezzetlidir?", Y Feyzioğlu, Cırttan ile Sihirli Topuz, 11" )
cıvrak
cavrak. BORÇALI cıvrak: tez, çevik. divrek. acele eden, durmadan sağa sola yelen kimse.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
cıvramak
Borçalı. cavramak. Aydın Novruzoğlu, 25.4.2024
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
cibilmek
şımarmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Esra Çetinkaya, 25.01.2024 )
cibinliksiz
cibinlik olmaksızın.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Sıtmalık yerlerde, yaz geceleri, cibinliksiz yatmamayı da âdet edinmelidir.", H Dilevurgun, Sıtma Savaşı, Ülkü, 1947, C 28, 20" )
cibremek
xxx
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "İzlerin, cibreyen yara, sarmış gövdemi / Kahır kuşları dikiyor gagalarıyla", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 11" )
cicik
insan veya hayvan memesi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Doktor sonrasında "Tüylenme var mı? Bakayım" diyerek kadının boynunu okşadı. Daha sonra tişörtünü kaldırıp büstiyerinin altından elini sokup saniyeler içinde memelerini sıkarak "Bu ciciklerin ileride böyle güzel kalması için böyle sutyen kullanmamalısın" dedi. Hızla muayene masasından kalkan kadın sesini yükselterek sert bir şekilde tepki verdi.", Ayşegül Usta, Hr, 18.5.2024 " )
cicikler
1. + 2. Çanakkale ilinin Çan ilçesine bağlı bir köy.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Platform yine birkaç metre alçaldı. Şimdi ise yerin hemen üzerindeydi. Kitty buna gücünün neden olduğunu anladı. Ne kadar çok kazanırsa, platform o kadar alçaldı. Aniden son iki siyahi savaşçıoan biri "Cicikler!" diye seslendi. Bu sırada kervanın geri kalanı perona yanaştı. Ama yine de üzerine basmak için çok yüksekti. Kitty tek siyah savaşçıya kaşlarını çatarak, "Lider sensin," dedi. Kara savaşçı hemen geri çekildi ve kılıcını Kitty'ye doğru savurdu.", Elias J Connor, Naytnal - Fallen dreams (turkish edition), 2023, ?" )
cille
İyice işin içine girmek anlamına gelmektedir. Pekiştirme amaçlı Kayserinin İncesu ilçesinin Kızılören köyünde kullanılmaktadır. 1.3.2024+
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
cilsiz
saz otsuz. Cil semerlerin içine konan kuru saz otudur.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yularsız gezenler sivâ elini / Cilsiz semer vurur ezer belini / Hakikat bâbına atıp elini / Açanlar insandır açmayana ne.", San, Hicranî, 130" )
cilve satmak
cilvelenmek., cilve gyapmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Her aşıkına cilve satarsan, / Adına kahpe derler, seni anmadan, / Bir gülüşüne, bin yalan katarsan, / İçin ağlar, yüzün gülerken kazım.", Celâl Beykal, 1956, 75" )
cinnetistan
cinnet yeri, cinnet eli.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Haberleri seyretmek korku filminden daha korkutucu ve sinir bozucu artık. Dünya büyük bir "Cinnetistan"... ", @dil_hekimi, 19.06.2024, X" )
cinsdaş
hemcins, aynı cinsten olan. Aynı cinsten olanların her biri .
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Hatta içlerinden biri bir fen ile bütün cinsdaşlarına üstün olur da, geriye kalanları âciz kalırlar. Buna göre insanlardan birinin kalbine cinsdaşlarının mislinden âciz kaldıkları bir şeyin vahy edilmesine dayanabilmesi mümkün olabilir.", H Z Ülken, Türk feylesofları antolojisi, 1935, C 1, 29 | "... cinsdaşına yardım etmek büyük bir mutluluk değil midir insan için? DALKAVUK.— Öyledir, varolun. - REYBİ. Bu adam hükümün bir zandan başka birşey olmadığını bilmiyor galiba ... ", İ H Baltacıoğlu, Ölüler, 1939, 64 | Eğildiler. Kırk beş sene evvelki o kız katmerli etekliklerden ve boynuna kadar yüksek elbisesinin yükünden kurtulunca -şimdi anlıyor- 1956 siluhetli (sic) bir cinsdaşına benzetmiştir, bugünkü kızlardan biri olmuştur | ince, ufak tefek ve giyimli iken gösterdiği yaştan çok küçük bir şey. Delikanlı, dadıdan dolayı telâşlı ama yine de bu, yaşça küçülmüş, yarı çıplak kızı omuzlarından ... öpüyor ve kulağına bir şeyler fısıldıyor, söz vermeler, yeminler ve yalvarmalar: -Bir daha ne zaman buluşacağız? Hafta içinde gelebilir misin?", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 100" )
cinsel içerikli
içeriğinde cinsellik, şehvet olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: " "... cinsel içerikli serüvenler, cinsel motifler İslam dininin, İslâm değer yargılarının türlü izlerini, baskılarını taşımıştır. Şaman Göçebe uygarlığından ve dinsel inançlarından gelen etkilerin yaşadığı alanlarda İslâm dininden ... ", Konur Ertop, Türk edebiyatında seks, 1977, 48" )
cinsiyetli
erkek kadın diye cinsiyeti olan.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: cinsiyetli s. Descartes özellikle zihin/beden ayrımını öne çıkarır. Ona göre beden, doğuştan cinsiyetlidir, yekparedir, aklın altında sıralanmıştır ve aklın müdahalelerine muhtaç bilinçsiz bir mekanizmadır. )
cirim
1. a. cisim. 2. a. büyük, hacim.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bununla bilinir bu cirim, / Bismillahirrahmanirrahim / 'İkra' fermanında ilk isim, / Bismillahirrahmanirrahim.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 47" )
ciritci/ciritçi
cirit oyuncusu.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
citable document
atıf yapılabilir belge.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Önce, SJR sitesinde, "citable document" denilen bilimsel makale, eleştiri ve konferans metinlerini yansıtan grafiği görelim:", T Akyol, Bilimde İran türkiyeyi geçti, Hr, 25.7.2014" )
cizb
cizb
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Türki (türli?) mühimmat ile Cizbe kaçtı / Mal-u emlakini meydana saçtı / Atılan kollar ... aştı / Aman padişahım izin ver bize 58 )
Corporation sole
a. huk. Tek terkip, bireysel makam.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Cumhurbaşkanlığı veya bakanlık gibi makamlar birer 'bireysel makam'dırlar. Bunlar 'corporation sole' niteliğinde makamlardır. Yani cumhurbaşkanlığı makamı ile cumhurbaşkanı arasında, bakanlık makamı ile bakan arasında fonksiyon fark yoktur.", Kemal Gözler,**" )
coşan
çökelek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Tuttum çatalımı aldım elime / Hiç bakan olmadı benim halime / Dedim ki getirin yoğurtlu dolma / Baktım aslı yağsız coşana çıktı.", San, Hicranî, 113" )
coşuntu
coşma hali. coşku, heyecanlı davranış.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Atay'ın 'ağarık, alaysı, arıtım, banculaşma, cinsdaş, coşuntu , erişim , kötüm , oydaş , övüntü , seçimseli , uçum , yayıntı' gibi sözcükleri türetip bol bol kullandığına yazıları tanıktır . Bu yönden Atay Türkçeleştirmeci mi , sadeleştirmeci mi , yoksa özleştirmeci mi ... ", Türk dili: dil ve edebiyat dergisi, 1966, C 16, bölüm 1, 397" )
cotturuk
cotturuk Kocamış, çirkinleşmiş (kimse).
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Cotturuk defterleri", P Öğünç, 2019" )
cruzero
para birimi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Halbuki Kızılderililerin eline bir bebeğe karşılık üç cruzero ya geçiyor ya geçmiyordu."Jose Mauro de Vasconcelos, çev. Şehsuvar Adil, Kırmızı Papağan, Can y, İstanbul ts., ?" )
cuharlanmak
Sıtmaya benzer ateşli bir hastalığa tutulmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Sarı ağuların üstünden öyle kokluyorum ki! Ben burada cuharlanırım. Zehirlenirim.", 4.10.2020, Bıçkıdere, Şile, İstanbul" )
cumbalı
cumbası olan ev.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Bir çocuk vardı eskiden / Aşı boyalı cumbalı evde", İlhan Geçer, 1986, 21" )
cump
suya düşme veya atlama sesi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "GTS- "Biz düşmüşük. Tirenden cump atlamışık.", H Kıyafet, 1981, 14" )
cumuncu
Soyadı
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: )
cunul
yaban üzümü.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Yürü bre deli gönül / Benim derdim baştan aşkın / Avare gezersin cunul / Niye böyle oldun şaşkın?", Develili, 68" )
cuvarasız
sigarasız.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: Cuvarasız kahve imansız türke benzer. )
cücük -ğü
tavuk, kuş gibi kanatlı hayvanların yavrusu.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "-Balığa gidıymisiz gine Guco? / Keklük cücüğü bol muydu giden yazda?", Ş Belli, 1962, 91" )
cüda düşmek
ayrı kalmak, ayrı düşmek.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Herkes yari ile mihman / Ben yarimden cüda düştüm", Kul Yusuf, ?" )
cümlemsi
tümcemsi.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "cümlemsi a. Bileşik C., içinde bulunan hükümler, cümlemsi veya cümlecik (proposition) şekillerinde kurulmuş olabilir. Cümlecik, fiilimsi (b. bk.) denen ve fiilin isim görevinde kullanılan şekilleri, yani mastar (isim-fiil), ortaç (sıfat-fiil), ulaç (bağ-fiil)tan... ", İnönü A, 1943, C 11, 294 | "Bu gibi ögeler cümlemsi "terme coplexe", "clause", "razvyornutaya çast predlojeniya", Romence ise "parte de propozitie complexa" terimleri ile adlandırılmaktadır.", I. Türk Dil bilimsel Kurultyına Sunulan Bildiriler, 1975, 372" )
cünbüş
cümbüş
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Şu gelen vefalı mı / Cünbüşü sefalımı / Sorun bakın zalime / Acaba Urfalı mı?", Darülelhan Anadolu Şarkıları, 112" )
cünbüşlenmek
cümbüş yapmak.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Der piyade ne gezersin ikimiz eşlenelim. / Balı kaymağa katup gel beri cünbüşlenelim.", Hengamî, 52" )
cürümdaş
1. suç ortağı. 2. aynı suçu işleyen kimse.
( Örnek/Ek bilgi/Tarih: "Görevde selefim, ağabeyim, komutanım, cürümdaşım Hasan Atilla Uğur yeni kitabında anlatmış! Yazdıklarının, söylediklerinin altına imzamı atıyorum.", M Önsel, */" )