Fethi GedikliFethiGedikli.com
  • Twitter
  • Facebook

E...

...

e bebek e!








e doldurma ses | E peki ne oldu da tırnaklarını geçirdiği gazeteden ayrılıverdi yaşlı kedi? , | BAltuğ, T, 26.8.2012








e hadi artık bıkmışlık ifade eden bir söz, yeter, tamam. | On yıldan beri iktidarda olan AKP'yi | e hadi diye boşuna iteklemiyoruz, AKP sistemin hoşuna giden yanlarını değiştirmeye yanaşmıyor çünkü., | AAltan, T, 15.2.2012 | Independent gazetesine göre, 2020'de 50 milyon ton e-atık çöpe atıldı. 4








e-bülten | Bizim e-bültenden bir iki yazı orada yayınlanabilir. Kadın mühendisler grubu çok önemli, öğrencilerle okullarda toplantılar yapabilirsiniz., | | https://sites.google.com/site/kadinmuhendisler/gonul1, 17.7.2022

a.






e-deri | Geçen haftalarda ilk sınavını geçen e-deriyi, farklı amaçlarla kullanmak mümkün. Cihazın sağlıktan, oyun sektörüne kadar kullanımının mümkün olduğu ifade ediliyor., | H, 25.8.2013








e-grup | Özel alan/kamusal alan birlikte ele alınabiliyor... Şu anki çok çeşitli örgütlerden oluşan ama e-gruplarla, konu bazlı toplantılarla iletişim ve işbirliği içinde olan kadın hareketini doğru ve etkili buluyorum., | | https://sites.google.com/site/kadinmuhendisler/gonul1, 17.7.2022

a.






e-haciz Vergide e-haciz dönemi başlıyor. T. 8.2.10








e-kitap a elektronik kitap | Türkiye'de nisanda satışa çıkan ve satışa çıktığı günden bu yana yaklaşık 5 bin satış rakamına ulaşan e-kitaplar, yüzde 18 KDV uygulanarak satılıyor., | T, 8.12.2010








e-kitap okuyucu a yeni | Diyelim ki yeterince paranız var, e-kitap okuyucu denen şu elektronik tabletlerden satın aldınız, Amazon'a abone oldunuz, kitap saniyede elinizde., | N. Kuyaş, T, 18.2.2011








e-leştirme | elektronikleştirme BinaliYıldırım, Aralık 2011

a.






e-muhtıra | Herhalde bu yüzden Birgül Hanım için e-muhtıranın Genelkurmay internet sitesinden kalktığı bugünler pek bayram gibi geçmiyor (...), | RamazanRasim, T, 1.9.2011

a.






e-name | E-posta. | Değerli Moderatör arkadaşımız. Aşağıdaki e-namenin sahibini ölçüp biçmek bize yakışmaz zaten sözümüz de ona değildir. Sözümüzün e-namelerinin akabinde vukubulması tesadüftür. Lakin bu güzide mütalaa, münazara ve teavun iklimini tebâh etmek isteyen ve yukarıda sayılan akademisyene yakışan bazı hususiyetleri namündemiç ve bilaayar zevatın alemi ilmde mahalli olmasa gerek., | MuhsinHalis, 6.2.2012 eposta

a.






e-okuyucu | Google Play'de Kitap Satın Alın / Dünyanıın en büyük e-Kitap Mağazasına göz atın ve web'de, tablette, telefonda veya e-okuyucuda hemen okumaya başlayın., | 9.6.2021 | | Dünyanıın en büyük e-Kitap Mağazasına göz atın ve web'de, tablette, telefonda veya e-okuyucuda hemen okumaya başlayın., | Google play, 2.11.2021+

a.






e-parola | Elektronik paralo 21.4.2011

a.






e-posta

b.a.
genel ağ üzerinden gönderilen ileti. e-mail (imeyıl)

ing. e- : electronical + posta
27.8.2019+



e-rehber | Vapurda e-rehber dönemi başlıyor., | T, 16.12.2011

a.






e-spor | Oyunun alt yapısını da e-spora daha uygun hale getirmek için de oldukça çaba sarfettik., | S Kazar, T, 23.12.2014

a.






e-sporsever | Bu şirketlerden biri olan InGame tarafından geliştirilen Zula isimli oyun 100'den fazla ülkede, 11 dilde 10 milyonun üzerinde e-sporsever tarafından oynanarak bir başarı öyküsüne dönüştü., | 12.6.2018, | https://anadoludabugun.com.tr/ekonomi/turk-oyunlari-dunyayi-sardi-58501h, 26.5.2021

a.






e-tarikat

a.



"... cep telefonu tarikatine, internet tarikatine veya televizyon partisine intisap ederken, babasının mensubiyetlerine gösterdiği direnci gösteremedi | teknolojik cemaatlerin sanal sohbetlerine ve e-tarikatlerin e-zikir halkalarına dadandı | günlerini bu 'yolda' seyr ü sülûk ile geçirmeye başladı: fenâ fi'l-internet | fena fi't-telefon, fena fi't-televizyon gibi makamlara ulaştı, kat-ı meratip eyledi.", Ö F Dönmez,"



e-tuğra | e-imza aygıtı, tokın. | ...bu reçeteleri genellikle doktorların mesai saatleri dışında odalarına girerekbilgisayarlarında takılı halde duran e-tuğra cihazından onay vererek yaptığı ... doktorların e-tuğra şifrelerini ise sistem üzerinden reçete ve rapor yazılması için doktorlaran tarafından kendisine verilerek elde ettiği, e-tuğra ile doktorların isteği üzerineyasal reçeteler de düzenlediği ... 01.06.2023 günü kamera saati 16.11'de ve 22.05.2023 günü kamera sati Sağlık BakanlığıTeftiş kurulu Başkanlığı, 24.08.2023, Sayı: 135/06 Konu Sakarya Fizyobel FTR Tıp Merkezinde Lyrica 300 mg İlacın Usulsüz/Sahte Olarak Reçete Edilmesi Hk. İnceleme Raporu

a.

tıp tıp




e-twinning

a.
AB ülkeleri dahilinde bilgi ve iletişim teknolojileri yoluyla, okullar arası proje temelli iş birliği oluşturulmasını mümkün kılan ve maddi ve teknolojik destek sağlayan oluşum. numayis 23.10.2009 00:17, EkşiS

ing.
"Seydişehir Şehit Muhsin Kiremitçi Fen Lisesi, 'Beyond The Borders' (Sınırların Ötesi) isimli uluslararası e-twinning projesini yürütüyor.", https://www.toroslargazetesi.com.tr/infinite-haber-devam-15497-haberi, 25.02.2024"



e-vize

a.
elektranik vize.


"Schengen vizesinin çileye dönüştüğü şu günlerde, pek çok gezgin dünyanın vize gerektirmeyen ya da kolayca e-vize alınabilen destinasyonlarına çevirmeye başladı yüzünü.", Bahar Akıncı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 9"



EASA

a.


ing.
"Yenilikçi kokpitin yanı sıra ASELSAN bu proje kapsamında geliştireceği Avrupa Havacılık Emniyet Ajansı (EASA) ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) sivil havacılık standartlarına tamamen uyumlu Uçuş Yönetim Sistemi Yazılımı sayesinde ÖZGÜN helikopterin hem sivil hem de askeri konfigürasyonunun dünya üzerindeki tüm sivil hava sahalarında RNP 0.3 (Required Navigation Performance 0.3) seviyesine kadar Performansa Dayalı Seysüsefer (Performance Based Navigation) yapabilmesine olanak sağlayacaktır.", MilAselsan, 5.5.2017"



ebatmınt | diş h. (ing. Abutment'dan) destek. Diş ekiminde dişin altına konan destek. 2010

a.






ebe

a.
ayn. m. ebe, kocaana

tr.
H Taşkömür



ebe | babaanne. | Kuşluk yemeğinden sonra arka kapıdan oğlunu, ebesine yardıma gönderir. Ebesi çocuğun bir yardımı olmayacağını düşünür, ama güneşin altında pişen bir-bir buçuk yaşlarındaki torunu Sezai'yi eve götürmesini ister. / Ebe, torun; öküz arabası ile ikindinden sonra ovanın yolunu tuttular. / Çocuklar, ebeleri (babaanne) ile birlikte kiralanacak uygun bir evde kalmalarına karar verilir., | asicaldan, 3.3.2017

a.






ebe durma bana vurma bir iki üç | bir çocuk oyunu. | az önce senelerce | ebe davul zurna bir iki üç diyerek oynadığım oyunun | ebe durma bana vurma bir iki üç olarak oynandığını öğrendim. bu bilgi bana 10 yaş atlattı, | @gurfa, 15.10.2022, twitter

a.






ebecilik –ği | Hasan 'ebecilik oynayalım' dedi. Fadiş sek sek diye diretti., | G Dayıoğlu, Fadiş, 113

a.






ebedîleşmek

f.
ebedi niteliği kazanmak.


"Sadece kötü dilekler değil, bazen kitaptan alınan zevkin de etkisiyle güzel dilekler de yazılıyordu. Mesela, bir yerde "İlahi bu kitâba sâhib yüz yıl yaşasın. Elli yıl safâ kesb idesün. Elli yıl zevk sürsün." denilerek alınan zevk ebedîleşirken, bir başka nüshanın başında yazan "Sevme canım pek beyâzı üç günde kirlenir / Sever isen esmeri sev emdikçe cilvelenir." diye başlayan şiir bu tür meclislerdeki yetenekli şairleri işitmemize olanak veriyordu.", Tülün Değirmenci, "Söz bir nesnedir ki zâil olmaz": Osmanlı İstanbul'unda Hamzanâme... , Antik Çağ'dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi, 2016"



ebedîleşmek | Elli yıl zevk sürsün.' denilerek alınan zevk ebedîleşirken, bir başka nüshanın başında yazan 'Sevme canım pek beyâzı üç günde kirlenir / Sever isen

f.






ebedileştirilmek | Ebedî duruma getirilmek, sonsuzlaştırılmak, ölümsüzleştirilmek. | Bunlar hep taşta ebedileştirilmiştir. Kitabede ifade edilen fikirlerin doğruluğuna asla halel gelmesin diye, Kağanın recası üzerine Çin imparatoru tarafından bu iş için mahsus saray sanatkârları gönderilmiştir., | Ülkü, Halkevleri ve halkodaları D, 1937, C 9, 356

f.






Ebele gübele | aynı manada ebere gübere, hebele hübele | ebele gübele sebebi nedir inceleyip yardımcı olurmusunuz şu anda admin girişide yapılmıyor Anasayfayı açtıgınızda giriş bölümüne basın..., | | https://www.r10.net/wordpress/206363-kok-dizin-anasayfaya-yonlendiremiyorum.html, 29.07.2008 | ... şöyle bir dokunuyor, ufacık, minik, sen başlıyorsun ebele gübele demeye. Neden ebele gübele diyorsun? Deli ile veli arasındaki fark bu. Deli bilgiyi sistematik hale getiremiyor, veli getiriyor, frenliyor. Nerede duracağını biliyor, kiminle ne konuşacağını biliyor, şekil şemal veriyor., | Mustafa Karnas / R S Yiğit, Sohbetlerim (9) - Paradoks Varsa Aşk Vardır, 2015, 50 | Benim hassasiyetimi takipçilerim bilir' diyor. Senin takipçilerinin yüzde 70'i hassasiyet falan umursamaz. Sen kamera karşısına geçip 'ebele gübele' desen zaten seni alkışlarlar. Bu açıklamada en önemli şeyi eksik bırakmış Orkun Işıtmak: Özür dilemeyi. Öyle uzun açıklamalara hiç gerek yoktu. Paylaş bir mesaj ve koca koca harflerle 'özür diliyorum, hata yaptım' de., | Orkun Ün, HrKlbk, 11.11.2021

a.






ebelenmek

f.


tr. ebe-len-
"Ebe olunan yer kale gibidir. Saklanan kişi, ebeden önce kaleye vardığında ebelenmekten kurtulur.", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 7"



ebelenmek | Eğer bir savcıya ebelenirsen ne sen bizi tanıyorsun, ne de biz seni..., | DOral, T, 8.4.2013

f.






ebemgümeci | ebegümeci, molosa/moloşa. | T. Kısa ebemgümeci, Mülkek İng. Dwarf mallow, Round dock. Al. Kâsemalve. Fr. Mauve, Petite mauve, Fromagere. Hulbah (Hülbe) Helbah. L. Trigonella Foenum-graecum L., | Fâtih Sultan Mehmed devrinde tıb eserleri ile ilâçlar (te'lif, erceme ve istinsah edilen), Naşid Baylav, 1953, 70

a.


fr.ing.



ebenin örekesiİTC ve İttihadçıları tekrar tebrik ederiz. Çanakkale ve Kutulamâre'de İngilizleri it döver gibi perişan eden Osmanlı-Türk Ordusunu kısa sürede 7 cephede aynı anda savaşacak kıvama getirmişlerdi. Çanakkale'de ebesinin örekesini gören İngiliz-Fransız armadası Boğaz'ı harple geçemezdi. İsmail Küçükkılınç @ismailkkilinc 25.10.2022

dey.






Ebere gübere | aynı manada: ebele gübele, hebele hübele. | Deli belki de veliden daha çok biliyor. Kanallar açık. Sistematik hale getiremiyor. Ebere gübere diyor. Ebere güberenin toplumda karşılığı yok. Şimdi adam profesör, 498 sene eğitim görmüş adam, sonra sapıtmış, çıkıyor TVye ebere gübere diyor. Sen diyorsun bu mu profesör. Sana geçmiyor enerjisi ama o yaşadığı sürece sürekli biliyorum biliyorum ayağı yapıyor, yaşadığı sürece altına ben profesörüm sen bilmem nesin diye işte taciz ediyor asistansın kılsın tüysün. Bir dokunuyorlar buna 65-70 yaşına gelince herif ebere gübere diyor ben öyle çok prof gördüm. Bilgiyi sistematik hale getiremiyor kusur burada., | Mustafa Karnas / R S Yiğit, Sohbetlerim (9) - Paradoks Varsa Aşk Vardır, 2015, 50 | O kişinin son söylediği kanaat cümlesini onun yetersizlik alanına taşıdığınızda ...adam ...ebere gübere demeye başlar. İşte bir insanı ya da sistemi... kendi iddiasını bir sonraki pozisyona ggetirdiğinizde... onun peşinden gitmek zorunda kalır ve boşluğa düşer... Yani herkesi bilmediği alanda sopalamak kolaydır., | Mustafa Karnas, Metafizik Sorulara Metafizik Cevaplar 8, 2019, ?

a.






ebeveynce | ...evlilik kurumuna duyduğumuz saygı ve inancı, mücahit ve mücahide yetiştirmeye yönelik ebeveynce duygularımızı, parasızlıktan simitle geçiştirilen o öğle akşam öğünlerimizi hatırlatsam..., | N A Gökduman, 71

s.






ebişmek BTS+ | Küçük çocuğu sırtına almak. ASavaş 28.12.2014* Birinin sırtına binmek.

f.




bts+



eblehleştirici | Kemalizmin | eblehleştirici etkisini kimse dikkate almıyor. bu seçim bu etki ile ilgili çok sayıda örneği gözlerimizin önüne serdi. işte en parlak örneklerden biri:, | D Mehmet Doğan, 16.5.2023, twitter

s.






ebola (virüsü hastalığı) | BTS+ kıs EVH İnsanlarda ve insandışı primatlarda viral hemorajik ateş şeklinde ciddi hastalık formlarına yol açan virüstür. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 4. Risk Grubu Patojen olarak kabul edilmektedir. Tanımlanabilen Ebola Reston ve Ebola Fildişi Kıyısı diye iki türü vardır. | Ebola virus hastalığı (EVH); viral kanamalı ateşlerden bir tanesidir, vücutta akut başlangıçlı yüksek ateş ve gastrointestinal kanamalarla seyreden bir enfeksiyon hastalığı şeklinde karşımıza çıkar., | 23.10.2013, Hür, | http://www.hurriyet.com.tr/cagin-yeni-salgini-ebola-nedir-nasil-bulasir-27419729 ,1.1.2015g

a.

tıp


bts+



ebrû far. | kaş.** | Siyah perçemlerin hatem yüzlerin / Garip bülbül gibi zareyler beni / Hilal ebruların ahu gözlerin / Tiğ-i sevda gibi yaralar beni., Sıdkı, ? | Bir güzel kız gördüm tutmuş yolunu / Uzatmış gerdana ebru telini / Geldi geçti bilmem kimin gelini / Sorsam öldürürler sormasam öldüm., Said (Kırşehir)

a.






Ebrulenmek | Kavimlerden ebrulenen Gülbahar anlatıyor; | Ağlama duvarında gezinen mistik meltem olurken Yahudi, Ninova'nın yakarışında Surma Xanem'den felsefe öğrenen talebeyken Süryani olduğunu... | Tokat kumaş çarşısında Dikran Usta'nın çırağıyken Ermeni, Soy Mührünün ve yüzünün yarısını Karadeniz'in hırçın dalgalarında yitiren Satenay Guaşı'yken Çerkez olduğunu... | Marika'nın taş avluda bıraktığı bez bebeğim ben diyor mübadele sayfalarına girmeyen; ya da sevdiğini | so ore diye arayan bir Laz aşık oluyor birden, Arap çölleri yıldızlar keserken Habibiyim diyor Irbabi'nin (sic) tellerinde inleyen... | Ve ben diyor Gülbahar; | Değişik kanatları binbir kavmin rengiyle ebrulenen ve yalnız uçarken, rüzgarın soluğu ile şarkılar söyleyen Musikar'ım... Musikâr Anadolu semalarında, 18.3.2004, | https://www.evrensel.net/haber/148995/musik-r-anadolu-semalarinda | ve ben değiş kanatları binbir kavimin rengiyle ebrulenen ve yalnız uçarken rüzgârın soluğuyla şarkılar söyleyen musikar'ım..., | 8.1.2019, EkşiS

f.






ebruli

s.
ebrulu, ebruyu andırır, ebru gibi. Üzerinde açıklı koyulu değişik renkler bulunan

Farsça ebr: bulut -î + tr. -li
"Gözlerinizin bahçelerinde / Bir ebruli karanfil açar sıcak / Dağılmaz hoyrat fırtınalarla / Gözleriniz karanfillerce yumuşak", İlhan Geçer, 1986, 64"



Ebruli | Büyük bir şaşaadır ölüm , / ebruli nurlarla gelir... / Nasıl doğmakla başlarsa ölüm, / ölmekle başlar öyle hayat..., | Attila İlhan, ? | Yunus Emre'den önce: Bozkırda, karamuk çalıları arasında; yakasız, düğmesiz işlikli bir yörük çoban derdest edildi sakallı keçileriyle. Fistanları ebruli, kargıları şimşir, atları kostak derebeyleri tarafından., H Çetinkaya, 2010, 60

s.






ebrulili | ... ihanet eden doktorun öyküsü çözümlenirken şu gizli alıntıdan yararlanılıyor: | – Kadının hayali bir evdi. – Bahçesinde ebrulili hanımeli olan bir ev. –Bizim mavi gözlü dev., | G Aytaç/Nejat Gülen (Leylak Kokusu), Edebiyat yazıları 2, 1991, 252 | tietze, I, 456

s.






ebrûzen | Bir başka yazarım Manyaslı Osman Şimşek'in istikbalin Ebrûzen'i olacağını nerden bilebilirdim? , | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 28

s.a.






ebsem Nâtık u ebsem. Der: Allah! Allah! Yerler, felekler. Cümle melekler. Suda semekler ... nâtık u ebsem Dilli ve dilsiz. Suda semekler: Suda balıklar. ...







ebter | kısır, güdük, nesilsiz. | Dilimizin 'ebter tohumlar' gibi 'devamsızlığa' her seferinde yeniden başlamasına ve hep 'kısır' kalmasına niçin boyun eğelim., | RSoysal, T, 9.7.2011




ar.



ebu ced

a.
cömert?


"Aşk olmazsa meşk olmazdı insana / Ebu ced âdem gelmezdi lisana / Aşk imiş okutan harfi Hicran'a / Aşk imiş hançer-i Hak fasıklara.", San, Hicranî, 85"



ebu cehil | Ey sağır Ebû Cehil! Senin kulakları işiten ağabeyin de, Yahudilerle işbirliği ederek, İslamiyeti ortadan kaldırmak için muahede yaptırmıştı. Fakat, muvaffak olamadı. Sen ise, bütün iblisçe hile ve desiselerle bu işi başardın. Bakalım sonu nereye varacaktır? Bir gün, bu asil, temiz millet bu hıyanetini anlayınca, seni, çiğ çiğ yer. Bunu böyle bil paşa!, | İ Arvas, TH, 103

a.






ebûcehil karpuzu | kabakgiller familyasındandır. Latincesi Citrullus colocynthis, Türkçe'de acı hıyar, it hıyarı, acı elma | Meselâ sırtı, kolları, bacakları, dizleri ağrıyanlara ille ebûcehil karpuzu salık verilirdi. | , | Sİleri, ZCumartesi, 27.10.2012.

a.






ebussuud efendi gibi deyim şeyhülislam Ebussuud'dan | ... diye korkutsak, hepsi Ebussuud efendi gibi başını secdeden kaldırmayan dindar, kamil insanlar olurlar., | RNGüntekin, 1927, | 62/Tietze, II, 323

s.






Ebülhevi bk. Ebülhevl. | Sevincinden belki de ölecekti. Fakat, hayır. Hekimler, ebülhevi gibi asık suratlarile tekrar görünüyorlar., | Saliha Öz, 62

a.






ebülhevl | İmgeler bildiğiniz gibi iki boyutludur. O yüzden de sfenks (metinde ebülhevl diye geçiyor) imgeleri, örneğin eski Mısır'da tasarlandığı türden değil, ama bizim iskambil kağıtlarındaki resimler türünden imgelerdi: İskambil kağıtlarındaki papazlar, dam'lar, vale'ler gibi..., | H Yavuz, Toarmina, 32




ar.



ecash | Ecash sistemini geliştirerek Chaum aslında 1980'li yıllardan beri çözüm aradığı güvenlik, gizlilik ve takip edilebilirlik sorunlarını çözmeyi hedeflemiştir., Batuhan Demirtaş, dr tezi, 2025

a.






Eccük | azıcık | Eccük de siz çalışın demek istedim birilerine., | Ş Abak, 9.6.2019, rindan vatsapı

s.






ecdatçı | Bu yol, İslami ve ecdatçı hamasetle yürünebilecek yol değildi. Demokrasi, millet iradesi, insan hakları kavramları merkeze yerleşti., | GÖzaltınlı, T, 8.12.2012

s.






ece

a.
kıraliçe, sultaniçe.

tr.
"Yel olup varam sana / Çalıyor ecem beni yerden yere", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 15"



ece | 1. Kıraliçe. | O yaralı ece, çıldırmış gündüz,, S Erözçelik, 1991, 12 | İlk atamdan bu günece / Zengin, fakir, hakan, Ece/ Doğru yolda gündüz gece / Koşanlara, seme diyor., | NTektaş, 1999, 61 2. en güzel kadın. | Nahit Hanım salonun ecesi olarak bir anı artık., | S İleri, ZCumartesi, 1.9.2012 3. Kadın, hanım. | Çekilir dert değil yalnızlık / Hele, uzun gecelerde / Gözler bir şeylerle olansa da / Akıl huzur arar Ecelerde // Dinlediğimiz masallardan taşıp / Koynumuza gelirdi eceler, | Nazım Tektaş, 1999, 43//80

a.






ecek -e dek, -e kadar | Yediden yetmişecek ruh verirsen gelene, / Sensin bugün Türklüğün sonsuz bahtiyarlığı., | V C Aşkun, 48








ecel oku

b.a.
ölüm.

ar. ecel tr. ok-u
Ecel oku urdu deldi sinemi / Kimlere emanet edem anamı 63



eceli Büyük-ece-li. | 1 - İçel Vilâyeti Gülnar Kazasına bağlı Büyükeceli Köyü ile, Kony a Vilâyeti Ermenak Kazasına bağlı Kopukoluğu Köyü bölgesindeki ik i vilâyet arası sınır, ilişik krokisinde gösterildiği veçhile, , Dahiliye vekaletinden, RG 18 eylül 1954, sayı 8806, 10281








Eceli gelmek-Ne gitmesi be? diye bağırdı. Herhalde o olacak... eceli gelen köpek!..., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 19

dey.






Ecelsiz





"Ecelsiz günler oldu yağmur uzağa vurdu", Haydar Oğur, 1994, 47"



Ecelsiz | ecel gelmeden | 41 yagı?a yaluç teg eren teg uruş / 42. ecelsiz ölüm bolmaz özke bolup, | Y Has Hacib, Kutadgu Bilig, 13. yy. | 69 ?aste'i sensin ecelsiz öldüren / 70. Meyyite ?od diri gaydürdüñ kefen., | (Deh-murg, 16. yy. ?EM KERDEN-İ KERKES ?U?ÎRA) | Canım alırlar ecelsiz., | Ahmet Arif | Diyarbekir ocaktır (Balam) / Mardin hoş bir bucaktır (Vuy nereye) / Şu Mardin'in kızları (balam) / Ecelsiz ölecektir (vuy nereye ağam nereye), | Diyarbekir ocaktır, | http://www.turkuler.com/sozler/turku_diyarbekir_ocaktir.html, 4.8.2017g | Zalimliği kadar, özel hayatındaki gurur ve kibriyle de ün salan bu adamın geçmişi de belli: Talihsiz yengesi Prenses Louise'i beş yıl –sebebini araştırınız- hapsedilmiş (sic), keza birinci karısı Prenses Marie Louise du Parme'ı ecelsiz öldürtmüştür ki, onun kederli hayalini çağırmak mümkün olsaydı, bize bu konuda esaslı bilgi verebilirdi., | Loti, CCT, 91

s.






ecen –e kadar, -e değin | ...herşeyimizi bogüneçen yaşattık ... bundan sonra da en güzel şekilde yaşatalım., | Maksut İzzat, Kırgızistan Ahıskalı türkü, 169








echo/ eko | Echo. | Onlar sesleri, duruşları, hayata bakışlarıyla birer efsaneler ve öyle kalacaklar. Ben ise sadece onların echo[su]yum., | SemaMoritz/SGTeltik, T, 27.7.2011

a.


ing.



ecicik | bkz. Icıcık. | Fink atar sallabaşlar sıkmabaşlar... / Kalmadı akıtalım gözden yaşlar... / En boy bir oldu, azıcık yavaşlar... / Üç paket makarna, ecicik kömür... / Baktı Hasan emmi geçiyor ömür..., | Alp Aldatmaz, 3.12.2014, | https://hunturk.net/forum/selcuk-atalar-askina-6608-s40.html, 27.3.2022g

s.






ecinnilik –ği | Buyur buradan yak / Yak da üfür efkârını arsız suratlara / Nasıl olsa bir şey fark etmez / Ecdadına ecinnîlik edenlerin yüzüne / Vagonlar dolusu tükürük yetmez, | NTektaş, 1999, 65

a.




GTS-



ecir | İşçi. | Başbakandan şunu da rica etsek, dedi... Biz gazeteciler hakkında hükümet herhangi bir şey düşünüyor mu? ... Bilhassa bizim gibi ecirlerin istikballeri pek meşkuk... Patronlar istedikleri kadar para veriyor, istedikleri zaman da kapının önüne koyuyorlar... Gelirimiz az, giderimiz çok!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 43




ar.



Ecirlenmek | De'cûr İşlediği sevab veya iyiliğin mükâfâtını gören, ecirlenen., | A H Akseki, İslam dini, itikat, ibadet ve ahlak, 1958, 311

f.






ecirlik -ği | ... yeniden ücretten ve ecirlikten bahsetmeğe mecbur olmasına rağmen, halâ pek yoksul kalmaktadır, -fazla olarak kara iştiraki de buna ilave eedince bu, daha ziyade bir istihsal rejimi mahiyetini almaktadır.), Sosyoloji D, 1946, S 3, 123

a.






eciş bücüş

s.



"Tersine çevirdi sigara paketini / Eciş bücüş resimler çizdi.", Ş Belli, 1962, 58"



ECMO | Yapay kalp akciğer cihazı | Yapay kalp akciğer cihazı ECMO'ya bağlanan Pelit'in bebeğini kurtarabilmek için müthiş bir çaba sarf eden Koşuyolu ekibi, 10 gün sonra Türkiye'de ilk kez yapay kalp akciğere bağlı bir anneye ECMO altında sezaryenle doğum yaptırdı., | Hürriyet, 3.2.2023

a.

tıp




ecnebicilik -ği


Ecnebi, ecnebicilik... sümsükçe dilenmeler mi sanıyorsunuz bu suskunluğu? 75





ecosid

a.
çevrekırımı.

ing. ecosid: çevrekırım
"Başka bir şey daha var, halkların, kişilerin özgürlüğünden başka, o da toprağın, doğanın özgürlüğü. Dünyamız korkunç bir ecosidle karşı karşıya bugün! Endüstriyel toplumlar başka türlü öldürüyor doğayı, agelişmiş toplumlar başka türlü.", Ayşe Baban Yaşar Kemal, 5 eki 2024, Cum Kitap, 8"



ecstacy? / ecstasya. | kendinden geçme, mest olma'dan bu özellikleri veren uyuşturucu bir hapın adı | İzmir'de yapılan operasyonlarda ise piyasaya sürmek üzere İstanbuldan 10 bin ecstacy hap getiren şebekenin elemanları yakalandı., | T, 10.9.2011




ing.



ects | European Credit Transfer and Accumulation System (ECTS) 'in kıs.Avrupa Kredi Aktarma ve Toplama Sistemi Ölçme ve Değerlendirme 2011




ing.



ecurufya | Ahmet Kabaklı, 1980 (kitap adı) | Ecurufya hayâli bir ülkedir. Hayâli olduğu belirtilmek için de , vaktiyle mevcut olduğu farzedilen Atlantis'e komşu bir memleket olarak tarif edilmiştir. Fakat olaylarda ve tiplerde, Türkiye'nin hakikî meselelerinden ve ..., B Ercilasun, Yeni Türk edebiyatı üzerine incelemeler, 1997, 691

a.






ecvef-i yâi

s.
kof, içi boş.


"Bir bakıma doğru | azıcık sabret, Lale evlenince pek kof -eskiden "ecvef-i yâi" tabirini kullanırdık- bir kaympeder olmadığını ona anlatmak için böyle bahisler açarsm, sana izah eder.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 69"



Edâ | Edana Edana edana / Mail oldum sedana / Güzel neye darıldın / Gelmiyorsun odama? , | A Ş Esen, Anadolu Türküleri, 1986, 151

a.






edalı | Bir balığın su sathına çıkması gibi havaya bir sıçrayışla kedi siyah çizgili bir kelebeği yakaladı. Onu yedi, öksürdü, bir kanadını tükürdü, edalı edalı yalandı., | Colette, Dişi kedi, 1954, 21 | Edalı | Adın gibi tavırların edalı, gülüşün iç açıcı / Sen herkesin hem dostusun her arkadaşı., | N Ö Arpacı, 2006, 25

s.z.






Edalıca | Yürü güzel yürü / Saçlarını sürü / Dostun geçmiş karşıma / Biraz edalıca yürü, | Ordu Kumru türküsü

z.






Edamame | 20 gram edamame (yeşil soya fasulyesi), 5 gram dereotu, .../ Bebek ıspanak, edamame ve dereotunu balzamik sos ile harmanlayın., | F Makasçı, Raillife, ekim 2019, S 133, 44








Ede

a.
büyük erkek kardeş.


"Ede şaşarken / Öyle yumuşaktı ki / Tüyleri kuzumun / Ellerine inanamıyordu", Dağlarca, Kuş Ayak, 1971, 210"



Ede | büyük erkek kardeş. | Ede şaşarken / Öyle yumuşaktı ki / Tüyleri kuzumun / Ellerine inanamıyordu, | Dağlarca, Kuş Ayak, 1971, 210

a.






edeb/edep –bi |

a.






edeben | 1 Haziran 2017'de Ayasofya'da sahur vakti canlı yayında sohbet etme teklifi Diyanet İşleri Başkanı'ndan gelince edeben reddedemedim., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 26

s.z.






edebilemez | O elinde tuttuğu şey zaten anahtar değil mi? Kapının kilidine sokup açmayı da mı akıl edememiş? | Ah birader sen bilmezsin benim kızı! Edebilemez. Gelsin babası açsın diye bekler saatlerce. NecdetŞen, 2.9.2009

f.






edebileşmek f | Türkler, Kürtlerle eşit olduklarını kabul etmedikçe, bu sığ, sıkıcı, belanın monotonlaştığı, 'edebileşmeyen' bunaltıcı hayatı sürdürüp götürecekler.; | Altan, T, 30.12.2010

a.






edebileştirmek | Sıradan gibi olanın, önemsiz gibi gözükenin, aslında ne kadar yoğun bir hayat derinliğine sahip olabileceğinin en mütevazı haliyle edebileştirilmiş anlatımı var Hisar'dan Ahmet'te., | PBarışta, T, 25.3.2012

f.






edebini toplamak: deyim. terbiyeli olmak, saygılı olmak. | Edebini topla, akıllı ol, hayvan herif; inanmıyosan sana zorla iman et diye yalvaran yok. Ama itlik yapma kimsnein inancına hakaret etme hele ki küfür etme. | http://www.youtube.com/all_comments? threaded=1&v=fMIxp6QGG0A, 17.6.2011de girildi.








Edebiyat | *

a.






edebiyatlık | edebiyat olma keyfiyeti. | Oysa böyle durumlarda edebiyatın kendi edebiyatlığını sorgulaması gerekiyor., | BirgülOğuz, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 12

a.




GTS-



ededurmak | O her başmalalesini şu meselelere tahsis ededurdu: -Hayvancılığımız!... -Sürüngenler!... -Et yiyen hayvanların iç güdümü!...'Başmuharrir' Ankarada değilse, Samih Tiryakioğlu bunları sepete atar, burada ise, içinden söylene söylene, bunları koyar... Meta-zoo!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 66 | Aktüel siyasi ve ideolojik tartışmalar bir taraftan devam ededursun, ilim ve fikir adamlarının kademe ve kronoloji gözeterek bu kavramların hiç değilse yakın tarihimizdeki hikâyesini, tarif ve anlamlarındaki genişleme ve daralmaları, hiyerarşi bozulmalarını, bunların yakın ve uzak sebeplerini ortaya koymaları lazım., | İ Kara, www.dunyabizim.com, 10.11.2018

bf.






edememek | 6. dayanamamak, kendini tutamamak. | Edemedim yine yazdım., | Ali Koca, 15.2.2020

f.






Eden bulur kalıp söz. | eden bulur demiştin / kısıp gözlerini / bir çay saatinde geçmişin / dost muhabbetinin orta sahasında / masadaki yan hakemlerin desteğinde / bayağı puan toplamıştın / beni sensiz eden / seni başkasının / dünyamı zindan eden / sensin / buldun mu ettiğini / ne dersin, | Koçlu, 49








edepkâr


edepli.


"Hey Hocam sorma halimden ben haberdar değilem / Ehl-i Arif gördüm amma pek namuskar değilem / Bütün halka rüsvay oldum düşeli sevdaya ben / Terk-i haya oldu bizden hem edepkar değilem.", San, Hicranî, 204"



edeplenmek | Bil ki, âdemoğlu velayet katında da edeplendiği gibi; yer ile gök de ona karşı edebini takınır., | Gelin tacı, 58

f.






Edeplice | Onların şu can çekişme anlarında, hiç olmazsa sessiz durmak, daha namuslu ve edeplice olmaz mıydı? , | Loti, CCT, 85

z.






Edepsizleşmek | Gittikçe daha edepsizleşen, haya sınırlarını aşan başkalarına geçti. Moap dayanamadı... Bağırdı sofradan kalkarken: | Yeter!... Tevrat'ı kirleten bu müstehcen sapıklıkları yasaklayacağımıza, hattâ içinden çıkaracağımıza, kendimiz ..., | Ahmet Cemil Akıncı, Son mucize, 1967, 76

f.






edi bese: k. Artık yeter. | Artık yeter! Edi bese! Sahiplerimizin oyununu bozalım., | M Metiner, Star, 20.12.09








edifice complex | siyasetçilerin kendi 'miras'larını somut olarak hatırlatacak büyük binalar ve stadyumlar inşa etme eğilimi | Nitekim bir yanıyla, 'edifice complex'le de bağlantısı var bu kibrin; geride büyük eserler silsilesi (dev, mega, çılgın), bizatihi kendi ismi ya da dönemiyle anılacak bir modern miras bırakma tutkusu diye açıklanabilir bu kompleks., | ErdalGüven, T, 4.8.2013




ing.



Edik –ği | Adamın su gibi akanıdır Maraşlı / Biberde çeltikte pamukta elleri / Sim işler, oyma yapar, edik diker gibidir / Sinsin oynar, halay çeker, diz kırar gibidir., | G Akın, Maraş'ın ve Ökkeş'in destanı, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 204

a.






edilebilite | edilebilirlik. | an itibariyle borusan grubu'nda çalışan, on parmağında on marifet diye tabir edilebilitesi yüksek fevkalbeşer, | senorita, 18.11.2008, EkşiS

a.






edilgenleştirme | Edilginleştirmek işi. | ... edilgenleştirme gibi, bir üyenin atıldığı sözdizimsel süreçte atılan da eyleme en dışta yerleşen dışsal üye olmalıdır. İçsel üyenin atılması, etken yapıdaki ilişkiler korunacaksa, dilbilgisidışılık ile sonuçlanır:, | Kamile Imer, ?Leylâ Subaşı Uzun, Doğan Aksan armağanı, 1998, 187

a.






Edilgenleştirme a.

a.
www


x



edilgi | Sessizliğin hallerini tek tek denedimse de biliyorum kıyısızlığın beni vardıracağı bir olgunluk yok. Ben zaten aklı uykularda, yorgun bir sermestten başka, gönlünün dağlanmış korkusunu dindiren bertelenmiş bertaraf değil miydim? Hislerin tamusunda yumsuz bir edilgi olmaktan başka kendi batgın vaziyetime hayıflanageldim hep., | Mustafa Gazi, Kent Vaizi, 2024

a.






edilginleştirmek | Edilgin hale gelmek, devimsiz olmak. | Hatırlamak iyi gelmiyor bana, hatırlamak içimdeki hırçın yerleri edilginleştiriyor. Her şey bir matem gibi çınlıyor, ben maruz kalmaktan başka bir şey yapamıyorum., | Mustafa Gazi, Kent Vaizi, 2024

f.






edilmedik

s.
edilmemiş.


"Ekmek parasının peşindeki kardeşimiz Abdülkadir'e, sırf Anadolu Ajansında çalışıyor diye sosyal medyada edilmedik beddua, edilmedik hakaret kalmadı.", Hr, 12.5.2019, 4"



edilmedik | edilmemiş | Ekmek parasının peşindeki kardeşimiz Abdülkadir'e, sırf Anadolu Ajansında çalışıyor diye sosyal medyada edilmedik beddua, edilmedik hakaret kalmadı., | 12.5.2019, Hr, 4

s.






edim | Dünya'da nesneler vardır, dilde adlar; dünya'da nitelikler vardır, dilde sıfatlar; dünyada edimler vardır, dilde fiiller..., | H Yavuz, Toarmina, 13 | [M]evcut yasalara göre suç sayılan bazı edimlere bulaşmış. | , | STunalı, T, 15.2.2012

a.






edimsel

s.



"Bu bilim ve teknik, edimsel olmalıdır | dolaysız olarak üretkenliği artırmalıdır.", O B Kula, CumKitap, 23.5.2019, 6"



edimsel | Edimsel | Bu bilim ve teknik, edimsel olmalıdır; dolaysız olarak üretkenliği artırmalıdır., | O B Kula, CumKitap, 23.5.2019, 6 | Bu eseri yazan yazarlar, gelecek günlerde bu metodun diğer metinlere uygulanmasına, edimsel dil yapılarında sebep oldukları değişimle insanların düşünce yapılarının değişmesine, onların daha etkili düşünmelerine katkıda bulunduklarına, iletişimlerinin güçlendiğine, daha hızlı ve etkili öğrendiklerine şahit olacaklardır., Burak Eke, Dil ve Sistem Belleten, Y 1, S 3, aralık 2024

s.






edinç | Türkçe Sözlük'te edinç sözcüğü ile karşılaşılıyor. Burada bu sözcük Osmanlıcadaki müktesebat karşılığı olarak veriliyor. Nedense bu güzel sözcük pek yaygınlaşmamışa benziyor. Oysa, böyle bir sözcüğe ihtiyacımız oldukça büyüktür., | A Sayılı, Bilim kültür ve öğrenim dili olarak Türkçe, 1978, 447 | Yani genelde mantıksal bir sistem vardır, diğer türlü dilin görünümleri de bu sisteme dahil olan bireysel edimlerdir. Yani dil edinç; söz edimdir. Dil, konuşma edimlerinden kendini koruyan fakat bireylere de soyut bir düzlem sunan bir sistemdir; | Dil, sözün hem aracı, hem de ürünü. Dil, herkesin ortak malı ve kişisel istenç dışı her bireyde ayrı ayrı bulunur... N Aka Erdem, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019,S 116, Mart-Nisan 2019, 9

a.






edinim

a.
edinme, kazanma.


"Ve ben biliyorum ki bize kalan bu isyancı ahlak bilinci ya da hakkı savunma fikriyatı, bir edinimdir ve diri tutulması gerekir.", İ Efe, 23.6.2011 eposta"



edinimsel / edimsel | Kişinin içinde bulunduğu psişik durum ve sosyal yapı sebebiyle senkop eğilimli hale gelmesi sonrasında görülen senkoplar bildiğimiz gibi edinimsel senkop olarak adlandırılır. Senkop sürecinin kapanma süreci birinci faz, açılma süreci ise ikinci faz olarak tanımlanmıştır. İkinci fazın genel özelliği, hayatsal fonksiyonların normale dönüş süreci olmasıdır. İşte kişinin edinimsel senkop geçirebilmesi için daha önceden başka bir vakada ikinci fazı görmüş olması gerekmektedir. Senkoptan çıkabilmek için bu hayati bir olgudur. Hastamız izlediği fazı transkript eder ve farkında olmadan bilinçaltına iter. Zamanı geldiğinde su yüzüne çıkan bu bilgi hasta için senkoptan kurtulup hayata dönmek konusunda en gerekli bilgidir., | 19.10.2002, spinapubica, EkşiS, 6.2.2015g

s.




GTS-



Edinsel | sonradanedinilen şey | Edinsel arter hastalıkları genel olarak iki ana gurupta toplanabilir. l- Tıkayıcı niteliklte olan arter hastalıkları 2— Tıkayıcı olmayan arter hastalıkları Tıkayıcı nitelikte olan arter hastalıkları; ? -Kronik gidişli arter hastalıkları b- Fonksiyonel arter..., | AÜ 1975, C 318, 612

s.






edires

a.
adres.

ing. address
"İki çeşme yanyana / Su içsem kana kana / Bana ediresini ver / Mektup yazayım sana.", http://www.yenice.gov.tr/yoresel-mani-muzik-turku, 1.02.2024"



Edirne rafı | Edirne rafları, çeşmibülbül gülabdanlar, kakmalı rahleler, Süleymaniye mangalları*, sevaî* kaplı döşemeler, el yazması kitaplar, çini tabak takımları, saksonyalar*, bohemler*, kesme nargileler, elmas başlıklı çubuklar, Gördes halıları*., | Ulunay, MKS, 14

a.






Edirnekârî | CÖMERT, Mehtap (2002). ... | Türk Süsleme Sanatında Bir Ekol: Edirnekâri, | Antik Dekor Dergisi, | 56, s:70-77

s.a.






edisoncu Edison yanlısı. | Edisoncu musun Teslacı mı acidçi misin metalci mi türünden bir soru. cevabı tabi ki | aslanlar gibi teslacıyım olmalıdır. edison gibi sadece ismi ediz hun'a benzediği için sempati duyulabilinecek, tesla'nın karizması altında ezim ezim ezilmiş çakma bir iş adamı için başka türlüsü düşünülemez zaten. sevmiyorum seni edison. sevmeyeceğim., | 20.01.2008 18:41 mortifera








edisonculuk –ğu | Birisi edisonculuk taslıyor diğeri en son 2013 te çıkmış araca garantisi vardır diyor... Hahaha.,5.1.2017, | https://www.kontrolkalemi.com/forum/konu/astra-h-gere%C4%9E%C4%B0nden-uzun-s%C3%9Cre-%C3%87ali%C5%9Ean-hava-sirkulasyon-motoru.110969/, 31.7.2021g | Yani tam bir Edisonculuk Ama burada önemli olan Tesla olmak! Yani Howard ve Leonard gibi... Kendilerini Tesla ilan ettikten sonra boş ..., | 22.11.2017, | https://neizledik.com/the-big-bang-theory-11-sezon-8-bolum-tesla-misin-edison-mu/, 31.7.2021g

a.






edisyon kritikli

s.
tenkitli basımlı.


"F. A. Salimzyanoviç'in 1976 Basımı Kitabındaki Edisyon Kritikli Metnin Başı ve Sonu", M Altun, Habname-i Veysi, 6-7, http:/www.dilbilimi.net/mustafa_altun_habname_i_veysi-kitap.pdf, 9.5.2019"



edisyon-kritikli | tenkitli basımlı | F.A. Salimzyanoviç'in 1976 Basımı Kitabındaki Edisyon-Kritikli Metnin Başı ve Sonu, | M Altun, Hâb-nâme-i Veysi, 6-7 | http://www.dilbilimi.net/mustafa_altun_habname_i_veysi-kitap.pdf, 9.5.2019

s.






ediş | et- fiilinden ed-iş: etme. Burada. dışkılama. | Eşeğin elması çıkarması yani 'ediş'i resmen bir 'olay'dı., | M Gezen, 1982, 105

a.






edit büdüt ikileme* edit medit? | edit büdüt: burdaymış hala. ancak entrylerini silmiş. edit iki: entrylerini de silmemiş. hepsi geri geldi. ekşide boyle bir ozellik mi var lan ? !, | evilinecloset, 24.4.2015, EkşiS








editing | to edit'den: editleme. | Yazı bitirildikten sonra okunmalı, okunmalı, tekrar okunmalı ve gereksiz kelimeler, cümleler, paragraflar, sayfalar atılmalıdır. Editing denilen şey budur. Münir, M, 27.6.2011

a.


ing.



editoryal | 1. editörlük. 2. | Editörlükle ilgili. | Ve beni, editoryal çizgileriyle bağdaşmadığım için işten atan hükümet yanlısı gazetenin köşe yazarları, bir anda Türkiye'nin, kendi çıkarları yerine gözükara duygularla yönetildiğine kanaat getirince, satır aralarını okumaya çalışıyorum., | A Finkel, T, 13.09.2011 | En ufak bir editoryal çalışma yok gönderdiğimiz bülteni olduğu gibi sayfaya koyuyor., Cavit Erkılınç, 30.05.2025

s.


ing.



Editörlü | Şu anda Türkiye'deki en pahalı kartpostallar Ermeni temalı, özellikle de Ermeni editörlü kartpostallar. Basit bir Eskişehir kartı 15-20 milyonken, Ermeni editörlü olanı 100 dolardan başlıyor. Mayda Saris, İzi kalır hatıraların: 30 söyleşi, 30 hayat hikâyesi, 2007, 130

s.






Edivermek | Salahattin Bey, böyle şeylere hacet kalmayacağını, hem artık ikide birde bu pılıyı pırtıyı toplamak tehdidinden vazgeçmesini, eğer canı pek gitmek istiyorsa, işte kapının açık olduğunu, fakat Nazilli'nin reji ambar memuru olan babasının kendisini dört gözle beklemediğini biraz sertçe bir lisanla onu izah ediverir ve bunun arkasından, yarım saatten fazla süren bir ağlama ve çırpınma nöbetini yatıştırmakla uğraşırdı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 24 | | -Hey zavallı adam... demişti, bu Allahın sıcağında niye böyle uğraşır, didinir, tatlı canını yorarsın. Şu dağların ardında sihirli bir balta vardır, kocamış bir perinin yatağının altında durur, hele ona benden bir selam ulaştır, baltayı sana vermesini söyle. O balta gün doğarken kendiliğinden işe koyulur, gün batmadan ormandaki bütün ağaçları tertemiz ediverir., | O Hançerlioğlu, 1956, 76

bf.






Ediz | sevinçli; kutlu | Benliğimize Türklüğün verip asıl süsünü, / Berkitti yüreklere Atatürk ülküsünü, / Ne mutlu bizlere ki gördük bu ediz günü, / Sevinelim yurttaşlar gelin şenlik yapalım!, V C Aşkun, 104

a.






Edremitliler | Ne çetin bir devirde yaşadıklarını anlamak için Edremitliler bu dakikayı beklememeli, şimdiden gözlerini açıp hükümetle el birliği etmeli idiler., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 170

a.






EDS | Elektronik Denetleme Sistemi | EDS cihazları artık park ihlaline de göz açtırmıyor//Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) kural ihlal eden şoförlerin korkulu rüyası oldu., | Z, 10.2.2012

kıs.






educated guess | Deneyime dayalı tahmin | Sadece sorunu uzun süredir takip eden biri olarak altıncı hislerimin beni yönlendirmesini yazacağım. Bir anlamda | educated guess yani | deneyime dayalı tahmin olarak okunmalı., | EUslu, T, 27.8.2011




ing.



edükatif

s.
eğitici.


"Mimari geleneklerimizin verdiği eserlerin konu olarak seçildiği sulu boyalarda, yurdun değişik köşelerine serpilmiş bu günü var eden dünün estetik kuralalariyle bezenmiş eserlerin bütün mimari donelerini belirten, edükatif bir yönde (b) var", Ses D, 9"



ee / eee | Baktım medreseleri lağv ettiler ama müderrislere yine maaş veriyorlar. Ee. Daha. Şeriata muhalif ne var dedim. | , | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 427 | Güya iki çocuk annesiydi bu işleri yaşayıp öğrenmişti. Ee hani! İçindeki can kapırdamaya başladıktan sonra akledebilmişti sağlık ocağına koşup test yaptırmaıyı. / Şevketin yüzünde karmakarışık çizgiler belirdi. Üzüldü mü, sevindi mi anlayamadı Pembe... Sadece 'Ee' diye sorgulayan bir nida. 'Eesi hamileyim işte' diye diklendi., | N A Gökduman, 159/166 | Bu olaydan da anlaşıldığı gibi biz daha doğar doğmaz bize öğretilen hatta genimize işlemiş kodlar ve değerlerle aslında biz kendimiz olamamışız. Ee kolay değil, bunlardan sıyrılmak!, | Esmeray, T, 26.9.2012 | Metaforuna ters takla attırıp 'Eee şimdi ne oldu? der., | FilizGazi, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 65 | Yüzü duymak isteyeceği en son şeyi duymuşçasına asıldı ve: 'Bunlara ne gerek var ki' dedi, bütün inanmışlığıyla: 'İngilizce öğrenip İngiltereye mi gideceksin? Ya da bilgisayar öğrenip programcı mı olacaksın? Ee ikinci bir arabaya ihtiyacımız olmadığına göre neden vaktini ve paranı boşa harcayasın? , | N A Gökduman, 67








Ee üüü | Bak bilim kurulundaki kadına videoda, kem küm ee üüü politika. Ne politikası? Kaç milyon insan aldı ve hala alıyor. Bunun yaşlısı var genci var, altta yatan hastalığı olanı var. Var oğlu var., | O Karagöl, 19.11.2021, vatsap

ünl.






eeelemek | Açıklama istemek, yani deyip izahat beklemek. Konuşurken eee demek. | Ya bilmiyormuş gibi konuşma anne ya, annesi kızın başında bekliyormuş biz telefonla konuşurken, konuşamıyoruz ki doğru dürüst!' 'Eee...' 'Hiç eeeleme anne, sen buldun bu kızı bana, annesiyle de çok iyi anlaşıyordunuz. Ne oldu şimdi!'

f.






EEG | sanki karşısındaki doktoru ilk kez görüyormuş gibi öylece bakıyordu adama. ... Devam ederken elinde tuttuğu beyin EEGsine de tekrar bir göç atadak konuşmasını sürdürmüştü., | T Polikar, 1997, 72

a.






efe | tesir, etki. | Sanatkâr; kurnaz adammış... Hemen bir tabak yakalayıp benden para istemeğe geldi. Her halde bir sekiz, on kuruş umuyordu. Çantamdan bir lira çıkararak uzattım. Bu cömertlik mühim bir (efe) yapacaktı. Bu esnada Hüseyin, pantolonunun cebinden beş liralık bir kâğıt çıkararak cambaza uzatmaz mı? , | Güntekin, SY, 45

a.


fr.



efektör | efektçi | [Tiyatroda] efektörler yerini aldı., | Bloomberg TV, 5.7.2021

a.






Efem | FM'den konuşma dilinde 9.10.2021

kıs.a.






efemeralaşmak

f.
efemera niteliği kazanmak.


"Bir vakitler kaset vardı, kaset üreten firmalar vardı. Biri de RAKS idi! Kaset gitti, teyp gitti. Raks gitti! Raksın "Kullanım ve Koruma Kılavuzu" efemeralaştı!", @fethigedikli, 19.03.2024, X"



efemine | efféminé kadınsı | +Öylesine makyaj yapıp kadın giysileri giydirdiği, azıcık efemine kocasının içindeki (Lili adını taktıkları) gizli kadının bölece açığa çıkmasına sebep oluyor Gerda istemeden., | SÇapan, C, 12.2.2016

s.


fr.

GTS+



efendi gibi | Demleye demleye konuşuyor, seviyorduk... Hemen sevişmiyorduk... Karpuz yemek için efendi gibi temmuz ayını bekliyordum., Yılmaz Erdoğan, Hijyenik aşklar, mart 2003, 27








efendice | 1. 1. | sıfat Efendi gibi. | Onlar gerçekten efendice hareket etmişler, bildiklerini bize öğretmek için çok çaba göstermişlerdi., | G Alagöz, 1979, 97 | 2. | Efendice bir hikaye yazmak varken neden bir bulmaca bıraksın ki aklı başında biri? , | Katakofti, Dergah, 2017, tanıtımdan | Her hâli ile insancıl, sevecen, efendice bir tavırdır. - H. Taner | 2. | Bu hayatta ne yaptımsa efendice yaptım., | IYücesoy, 27.12.2015, HürKelebek, 14

s.z.






efendiden | terbiyeli, kibar ve ağırbaşlı kimse. | Bizim sabık Hisar külhanbeyleri şimdikilerin yanında akademi âzası kadar efendiden adamlardı, dünyayı birbirine katan Şehriban'a bile zor kullanmamışlardı., | R F Karay, Sonuncu kadeh, 108 | ... Bunların birini rahmetle anmak isterim. Bu: Kenan Hulûsi adlı çok efendiden bir arkadaştı., | NBerkes, UnutulanYıllar/Sİleri, ZCumartesi, 11.8.2012

s.






efendimiz | Hz. Muhammed. Tazimle söz ederken kullanılır. | [E]fendimiz, Allah'ın Resulü Hz. Muhammed'e (SA) ve onun âl ve ashabına salat ü selam ederim., | BedirY, İst 1970, 3

a.






eferlik -ği | Aradan uzun süre geçer, Koca Fatma, her zaman olduğu gibi sadece arka bahçesine çıkar doğal olarak yetişmiş çiçekleri, otları, çok güzel olan eferlikleri koklar, tek oda olan evine geri döner, bir daha dışarıya çıkmaz. Bu davranışı bilen komşular sarma sarmak için eferlik toplamaya çocukları gizlice onun bahçesine gönderirler. O gün Sultan teyze, kızı Fikriye'yi bu iş için görevlendirir., | asicaldan, 3.3.2017

a.






efervesan MUCOVİT-C 1200/400 mg efervesan tablet Ağızdan alınır. ? Etkin maddeler: Her bir efervesan tablet 1200 mg asetilsistein ve 400 mg askorbik asit içerir. ? Yardımcı maddeler: Peg 6000, povidon K-30, sukraloz (E 955), sodyum klorür, mono sodyum sitrat, sodyum hidrojen karbonat ve limon aroması.16.03.2025








efevarî | Göğsünü ileriye getirdi, olanca kuvvetiyle ayaklarını yere vurarak efevarî yürümeye başladı., | K D, E Ülgen, 252

s.






efganici C Efgani/Afgani yanlısı. | Lâşekk, köşelerine ayet, hadis iliştirilmiş, altında İlahiyat, Diyanet vesair 'resmi' mühürleri havi hatta âlem-i İslamın dört bir tarafından emsali müctehid müsveddesi Efganici güruhun tasdiki ile öyle ilmi(!) bir fetva tertip ederler ki 'suali sorduk diye iman mı tazelesek' diyenler olur. Muhammed Reşad, Cemaleddin Efgani Etrafında Makaleler, İstanbul, 1966: 288-299+A15230








efil efil sallanmak

dey.



"Efil efil sallan nazlım yelde sen / Zafer de sen mehter de sen el de sen.", Develili, 42 | "Âşık Çatak olsun uğruna köle / İstediğin yere dikem sen dile / Başımızda tarih boyu efilde / Namusumsun şerefimsin bayrağım", Develili, 42"



Efil efil salnmak | Efil efil sallan nazlım yelde sen / Zafer de sen mehter de sen el de sen., | Develili, 42 | Aşık çatak olsun uğruna köle / İstediğin yere dikem sen dile / Başımız da tarih boyu efilde / Namusumsun şerefimsin bayrağım., | Develili, 42








efildemek

f.



"Âşık Çatak olsun uğruna köle / İstediğin yere dikem sen dile / Başımızda tarih boyu efilde / Namusumsun şerefimsin bayrağım", Develili, 42"



Efim efim | Efil efil'den bulaşma? | Hele söyle kurban olduğum hele söyle, / Efim efim donarken gecenin ayazında. / Nefesin buhar olup çıkarken son defa, / Çıkmamış bıyıklarından buz sarkarken yiğidim, / Elin mi önce dondu, yoksa ayakların mı? Bedirhan Gökçe, 8.1.2013, Sarıkamış destanı, | https://bboadasi.blogspot.com/2013/01/? m=0, 26.12.2021g

z.






efin tefin etmekMusto Kivre'ye rasladım Dedenin Çayırında / Dedenin çayırında Dede yok / Yıldızları harman ettim savurdum / Efin tefin ettim su başlarını / Girip çıkmadığım çadır kalmadı / Kimliğimi, kişiliğimi aradım, yok..., | C Yalçınkaya/Ş Belli, 1968, 20

dey.






efir püfür | kıvır zıvır, ufak tefek | İki dakika nefes alın gözünüzü seviyim ya. sevdiniz , sevmediniz orası önemli değil de, efir püfür şeyleri de abartıp saçmalamayın., | (yaz oykusu, 26.02.2011 EkşiS

s.






Efkâr almak –iKalk ne yatın, değirmene su geldi, / Düşündükçe beni bir efkâr aldı, / Galiba yarısı boğazda kaldı, / Allah şerrinizden emin eylesin!, | Borlu Kemalî Baba, 32

dey.






efkarıumumiye | kamuoyu | Cümle alemin bildiği üzere ülkemizde küçük hrsızlarla yaptığı büyük hulahopları örtbas etmeyi başaramayanlar efkarıumumiyede horlanır, aşağılanır., | FUraz, T, 2.8.2011

a.






efkârî

s.
efkarlı, düşünceli ve kaygılı.

ar.
"efkârî", 26-27 Kitap bölümü ve şiir adı"



eflatunvari | Namık Kemalin verdiği bu nihai tarife ait mütemmim izahata bakılırsa onun evvelâ Müslüman Türkiyeyi bir tarafa bırakarak daha ziyade umumi bir tarif vermeğe çalıştığı ve bunda yukarıda işaret ettiğimiz veçhile Eflâtunvari bir tarifi benimsediği anlaşılıyor., | Fındıkoğlu Z F, Türk Hukuk Tarihinde Namık Kemal, İÜHFM, 1941, C 7, S 1, 200

s.






efori | Seçildiği, hatta adaylığını koyduğu günden itibaren, kişiliği ve söylemi itibarıyla handiyse tüm dünya çapında 'efori' dalgaları yayan Obama, bu açıdan, kaydadeğer bir moral avantaja sahip., | E.Güven, R, 9.3.09, 12

a.






eforlu | Askaritlerin mideye gelmesi şiddetli eforlu, ağrılı kusmalar yapar. Mide - barsak kanalında aşağı yukarı hareket eden olgun asalaklar yemek borusuna, yutağa, hava yoluna, burun ve burun boşluklarına geçer., | Türk ans, 1949, C 3, 461

s.






eforlu egk | Anamnez, tam fiziki muayene, istirahatte ve eforlu EKG. kan lipidleri dozajı etütte kullanılan şeylerdir . Başan- gıçta kalb işemisi gösteren hasta nisbeti binde 27 idi . Bu 27 nin de yarısı eski miyokard infarktüslü idi. Ancak bir çeyreğinde angina pectoris vardı., | Hastane, 1960, C 14, 51

b.a.

tıp




eforlu ekg

b.a.
Yürüyüş şeriti üzerinde bir protokol eşliğinde yapılan ve kalbin baskı altındayken verdiği tepkileri ölçen test.


"Etüt başladığı zaman ortalama yaş 48 idi. Anamnez, tam fizik muayene, istirahatte ve... eforlu EKG . Kan lipidleri dozajı etütte kullanılan şeylerdir . Başlangıçta kalb işemisi gösteren hasta nisbeti binde 27 idi. Bu 27 nin de yarısı eski miyokard infarktüslü idi. Ancak bir çeyreğinde angina pectoris vardı.", Hastane, 1960, C 14, 51"



efsane | Asrın liderimizin 'milletin değerlerine karşı' dediği köy enstitülerinde, klasik müziği, Ankara Konservatuvarının saygın ustaları öğretiyordu. Halk müziği derslerini Aşık Veysel, Ruhi Su gibi efsaneler veriyordu. / Atatürk'ün vizyonuyla, efsane eğitimcimiz İsmail Hakkı Tonguç'la birlikte Köy Enstitülerini kuran milli eğitim bakanımız Hasan Ali Yücel, 'vatanın dağlarında bayırlarında kırlarında, hatta en ücra yerlerinde kendi başına açıp solan çiçek bırakmayacağız' diyordu., | Sözcü G, 13.1.2022, 20, | Efsane indirimler, | 1.11.2022

s.






efsaneleştirilmek | Bu efsaneleştirilmiş insanların menkıbelerini dilden dile, nesilden nesile aktarıyorsanız; bunların da gerçeklik karşısında hiçbir kıymeti harbiyesi yok demektir. Bunlar gerçekliğe karşı savaş veriyor olsalardı, zaten bu tür bir şeye ihtiyaç duymayacaklardı. Bu rüyalarla, menkıbelerle, efsanelerle kendilerine bir zemin açmaya çalışmayacaklardı. Bunlar çok sayılara hitap ettikleri için iftihar ediyorlar., | Yaman ADAM, Komik Yürüyüş, Konya Hakimiyet Gazetesi, 2.7.2012, | http://www.hakimiyet.com › Yazarlar › Yaman ADAM | Nevşin Mengü: Yeni bir aşırı milliyetçilik, hatta ırkçılık yükseliyor. İttihatçı figürler efsaneleştiriliyor., | @GenclikMuhalif, 5.8.2023, x

f.






efsaneleştirmek | f. | +Çünkü tarih, insanları kimi zaman isteyerek, kimi zaman da istemeden yüceltip kahramanlaştırır, efsaneleştirip erişilmez yapar., | YusufÇopur, Tarafkitap, Ağu2011, 12 | +Ama bu efsâneleştirmenin Atatürk'ün hayatının çocukluk dönemiyle sınırlı kalmadığını belirtmek gerekir., | ŞHanioğlu, S, 8.8.2011






GTS+



Efsaneli masallı | Başladı bir sessizlik tarihe doğru, / Efsaneli masallı. / ölülerimiz toplanmada, üç büyük çukurda / hey song my benim güzel köyüm., | VK, 95

s.






Efsaneli masallı | Başladı bir sessizlik tarihe doğru,/ Efsaneli masallı./ ölülerimiz toplanmada, üç büyük çukurda/ hey song my benim güzel köyüm., | VK, 95

s.






Efsanevileştirilmek | Çünkü biz, hangisi olursa olsun bu efsanevîleştirilmiş isimleri takip etmeye başladığımız andan itibaren dünyada ne olup bittiğini takip etme ihtiyacı duymuyoruz.Tek akıla mahkûm oluyoruz. Tek akıla kapanan ve tek akıla mahkûm olanların akıbetinden daha beter bir akıbet düşünülemez. Bu takip edilen ve taklit edilen tek akıl, kimin aklı olursa olsun fark etmez. Çünkü tek akıla mahkûm olmak, istişareyi ve içtihadı reddetmek anlamına gelir., | Yaman ADAM, Konya Hakimiyet Gazetesi, 2.7.2012, | http://www.hakimiyet.com › Yazarlar › Yaman ADAM

f.






Efso | Dilek İmamoğlu'nun dergiye kapak olması / Estetik açıdan: Süper başarılı! Çok efso! Muhteşem ötesi!, | A H Coşkun, Hr, 18.10.2019, 4








Efsunlu | Kanatlarından bile ses çıkarmaksızın tepemde bir teviye çevirdikleri daireyi, kendi kendine çekilen efsunlu bir teşbih zannettim., | E B Koryürek, | Gurub vakti kargalar, | Özelden köşeler, 114 M Reşit

s.






Eft / efete yapmak | Temel Başkan merhaba, benim hesabıma gelen miktarı vermiş olduğun hesaba eft yaptım, dekont aşağıdadır., | YSaltık, 12.8.2011 eposta

f.






EFT | Gece 05.00-06.00 saatleri ve EFT havale sisteminin işlemediği saatler arasında para çekme-yatırma işlemi gerçekleştirilemeyecektir., TEB buroşürü, 2017

a.






eften püften | Birkaç kutu fayansı kardeşinden esirgemezdi herhalde. Eğer istediği gibi türkuaz ve fümeden oluşan iki ayrı renk seramik gönderirse evin dış cephesini villaya benzetebilir, ağabeyiyle eften püften sebeplerden yaptıkları tartışmayı da unutuverirdi., | N A Gökduman, 163

s.






Ege | Esasen Meclisin teşekkülünden evvel de Garb cephesinde, Egede, Çukurovada ve karadeniz sahillerinde çete harbi başlamıştı ve şeditle (sic) devam ediyordu., | İ Arvas, TH, 37

a.






Egemen | Yıllardır hayatımın sade egemeni o, / Bahçemin taze kalan tek yeşil çemeni o, / Sürükler arkasından, bu yaşımda beni o. / Amansızın elinde köleden ayırdım yok., | Otaman, 55

a.






egemenlikçi | İslamcı kadroların savaşta veya terör yoluyla uğradığı can ve kan kaybı, bugünkü 'muhafazakar' olarak adlandırılan egemenlikçi kesimi kilit noktalarına yerleştiren ilk sebep., | CAktaş, 22.8.2011

s.






egindeş | 1. aynı boyda, 2. mcz. birlikte ehendeş | aynı, benzer ahenkte olan gabatdaş gardaş garşıdaş | rakip gılıkdaş | aynı huyda olan goşdaş | birbirine yakın yerlerde yaşayan gövündeş | gönüldaş, fikirdaş günüdeş | kuma hatardaş, Himmet Biray, Batı grubu Türk yazı dillerinde isim, 1999, 47








ego centrisme

b.a.
benmerkezcilik.

fr.
"Bu felsefenin mihveri 'ego centrisme' denilen sırf kendini düşünürlük ve kendini bütün varlıkların merkezi halinde ve her şeyin üstünde görürlüktür.", Başgil, 19"



Ego centrisme | Ben-merkezcilik. | Bu felsefenin mihveri 'ego centrisme' denilen sırf kendini düşünürlük ve kendini bütün varlıkların merkezi halinde ve her şeyin üstünde görürlüktür., | Başgil, 19

a.


fr.



Ego yapmak | Kendini önemseyen ve gereksiz ego yapan hiçbir insana maydanı bırakmak istemeyeceksiniz. Ne olursa olsun egosal çatışmalara girmemelisiniz., | Aygül Aydın, Astroloji, Hürriyet Kelebek, 2.4.2023

dey.






egocentriste

s.
benmerkezci.

fr.
"Bizim kadına anlaşılmaz yaratık sıfatını vermemiz yapılışının bu özelliğine dayanmaktadır | erkek egocentriste olması , kendi ben- liğini kâinatın merkezi sayması itibariyle kadının zıddıdır | ka- dın erkeğin aksine başka bir merkezin etrafında döner . Cinsî arzu araya girmese bağdaşmalarına imkân yoktur.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 18-19"



Egoistçe | bencilce, benmerkezli | Yalnız özgürlüklere yaklaşım, hala egoistcedir; Nazlı Hanımın genel bir özgürlük savunuculuğu iddiası gerçekleri yansıtmaktan çok uzak olmakla birlikte, geleceğe yönelik bir niyeti gösterdiği ölçüde sevindiricidir. Egoizm ise her zaman miyobi* ile birliktedir ve benim selamlarım sizinledir., | Y Küçük/T Kıvanç, YŞ, 10.10.1999

z.






egolu | Bir insan ne kadar mütevazı ise o kadar yücedir. Ne kadar kibirli ve egolu ise o kadar alçaktır. Öyle horozlar vardır ki öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar., | @Eyupyildizlar 2.3.2023, twitter

s.






egomorfik | Bu okuyucu Yahovanın bizzat kendisi olarak kitapçıya gittiğinde, onun teomorfik yahut egomorfik kulları olması gereken romancılar, önünde el pençe divan durmuş vaziyette bekler olurlardı., | İOAnar, GK,

s.






Egosal | Ay, Aslan burcunda ilerliyor ve saat 13.58de Başak burcuna geçiyor. İş ve projeleriniz ile ilgili kafanıza takılan soru işaretleri varsa bunlarla ilgili bazı görüşmeler yapmak zorunda kalabilirsiniz. Kendini önemseyen ve gereksiz ego yapan hiçbir insana maydanı bırakmak istemeyeceksiniz. Ne olursa olsun egosal çatışmalara girmemelisiniz., | Aygül Aydın, Astroloji, HrKelebek, 2.4.2023

s.






egzajere / egzejere etmekBkz. Egzejere etmek. | exagere abartmak, mübalağa etmek | ... gate etmek, | sempatize etmek, ekzantriklik, egzajere etmek, centlmen, pliyan, nettete, janti, distraksiyon, galanteri, surprise, paddle ..., | Ş Toker, Romancı Yönüyle Mahmut Yesari, 1996, 216 | Bu bahis üzerinde açılan münazarada reaksiyonun kıymetini kabul eden Lazarof gibileriyle bu kıymetin biraz egzajere edildiğini ileri süren Antipas gibi ..., | Türk Tıp Cemiyeti M, 1948, c 14-15, 222| (Murat Uraz, Kadın şair ve muharrirlerimiz: resimli, 1941'de de var.) | Mow quan ordan önüg öndört anahtarı versene ... ne diyorsun anlamıyorum, bu gün de sen abartıyorsun, senin deyminle egzejere ediyor ..., | LeMan: Krönik hastalığınız, 1991, C 35, ? | egzajere etmek | Tıpkı Bir Demet Tiyatro'da Zabıta İrfan karakteriyle çok inandırıcı bir oyunculuk sergileyen Engin Günaydın'ın Avrupa Yakası'nda, egzajere ettiği Burhan tiplemesiyle daha fazla benimsenmesi gibi., | RSoysal, T, 1.1.2011

dey.f.

tıp tıp
ing.



egzibisyonizm | Harbiden. | egzibisyonizmin eski tadı yok diyen (varsa yani öyle bi Oscar Wilde) Türkler'den Antartikalar kadar uzakmış– Öyle bir teşhirci şiddetine maruz kaldık ki yaz başlarında., | PMağden, T, 6.9.2011

a.






egzorsist | hris. | Vatikan'ın baş egzorsisti Rahip Gabriele Amorth, İtalya'nın otuz yıldır aydınlatılamayan en esrarengiz kaçırma olayıyla ilgili-., | T, 24.5.2012

s.






eğdi /eydi

a.


tr. eğ-di
Şubat 1. 19. yüzyıl Anadolu, şimşir kaşık, sap eğdisi-eydi 2. 19. yüzyıl Anodulu, şimşir kaşık kepçe eğdisi



Eğemenlik –ği | Ali hızlı hızlı soludu. Gözleri, parlamış, bürosunda oturup eğemenliği altındaki insanlarla konuşurken olduğu gibi, yanakları kızarmıştı., | O Hançerlioğlu, Ali, 1959, 82

a.






Eğer | (doğru kullanımı: eyer) Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarayan nesne. | Ata eğersiz binermiş... Şişmanca ama çok çevik imiş..., | İ E Şumnu, Hatıralar, s.54

a.






eğer | eyer, | Eski bir eğerden kesilmiş bir deri parçasına benzeyen elini küfeye doğru uzattı, dilenecek miydi? , Tapınar, EK, 1953, 57

a.






eğertutmaz deresi ++








eğgin

s.


tr. eğ-gin
"Acıyorum sende solgun / Açıyorum sende eğgin", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 58"



Eğikleşmek | Sonra güneşin biraz daha eğikleştiği saatlerde güvercinlerin çağlar boyu gelip dinlendikleri kutsal havuzun bulunduğu meydana Haliç'ten gelen dar yoldan bir otobüs indi., | T Polikar, 1997, 41

f.






Eğili | eğilmiş. | Yaşı otuz beşten fazla olmamasına rağmen kalpağının kenarından bembeyaz saçları görünen kaymakam en ileride, başı önüne eğili ve gözleri atının ıslak ıslak sivrilen kulaklarında, gidiyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 13-4

s.






eğilim

a.
eğim.


"O ara bir alçalıp bir yükselen kum tepeciklerinin eğiliminde bir süre yoluna devam eden Ayşe, kamışların, otların fışkırdığı tepeciklerden birinin üstüne çıktı", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 80"



eğilim | meyil. | Bence insanlar gerçeği söylemiyorlarsa, bir kötü niyetlilik veya budalalık yüzünden değil, sadece yalana karşı tabii bir eğilimleri olduğundandır., | K Çapek/ E Gürol, Kontes, ÇHA, 20 | Ağacın uçlarıyla, dallarının yönleri bile esen kuzey rüzgarlarının eğilimine göre güneye dönüktü., | O Şahin, Bütün Öyküleri II, Değişim, 69

a.






Eğilimli | mail, meyilli, eğilimi olan. | Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte / Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel / O başkası yok mu bir yanındakine veriyor / Derken karanfil elden ele., | E Cansever, Yerçekimli Karanfil, 1956 | Eau Thermale Avene Laboratoire dermatalogique Yağlı ve akneye eğilimli ciltler için dermatologlar tarafından önerilen bakım markası, 17.12.2022+ 2. Eğilimi olan, eğimli. | Bahar selleri Kuruderenin göğsünde açar, patlar ilkin. Yeleleri dalgalı vahşi atlara benzeyen mor çamurlu sel suları, çürümüş otları, yaprakları, molozları, yağma malı gibi önüne katarak, dik eğilimli uçurumlardan tepetaklak düşerek, ok hızında akarlar., | O Şahin, Bütün Öyküleri II, Güverçin artık dönmeyecek, 73 | Tektip dayatmaların karşısında çalışanın, kadının, çocuğun, doğanın, hayvanın, farklı cinsel eğilimlinin, etnik ve dinî farkların hakkını arayan kavgalar şimdi başlayacak demek., | CAktar, T, 17.11.2015

s.






Eğiliş | Kadında uzun etek, erkekte katı gömlek, anlaşılan mekanik olarak insanı nezaketli tavırlar ve şekiller almıya icbar ediyor. Bakıyordum, bayan geçerken smokinli bay vakarlı, zarif bir eğilişle yol veriyor; tuvaletli bayan da yol açtırmak istedimi dudaklarına tatlı bir tebüssüm konduruyor., | R H Karay, Aktif terbiye idmanı, Tan G, 5.1.1941, 1

a.






Eğilmez | Eğilmez, yenilmez bir inatçılıkla karşıkarşıyaydı. Gitmekten başka çare kalmamıştı artık. Ve bugün, düşündüğünü gerçekleştirmek, boşanmak için İngiltereye dönüyordu., S Maugham, 1959, 13

s.






eğiltmek | belini bükmek. | Bâr-ı piri (ihtiyarlık yükü) ve meşakk-ı hayât (hayatın sıkıntıları) onun demir kadar metîn (sağlam) omuzlarına yüklenmiş, onu eğiltmiş (belini bükmüş), iki kat yapmış idi., | K D, E Ülgen, 17

f.






eğimli

s.
eğimi olan.


"Füzenin özelliği ise düşman hedeflerine doğrudan değil eğimli bir saldırıda bulunması. Yani füze önce havalanıyor daha sonra da hedefine bir dalış gerçekleştirerek patlıyor.", Milliyet, 26.01.2024"



eğimli

s.



"Eğimli bir araziye yapılmış olan değirmenin üst girişinde buğday torbalarını indirdiler.", Ersin Bulun, 2023, 47"



Eğimli | Buraya getir kuyucuları, kazdır bir kuyu, bilmem artık on metrede mi çıkar, on beş metrede mi çıkar? Çünkü burası az eğimli..., | M İzgü, ÖK, 67

s.






Eğin | bk. Eyin. egin – eyin < eg-mek | eğmek. Sırt, arka: | Koçyiğit gömleğini giydim eğnime., | Tecer, 1969, 24

a.






eğinti | sözlüğü, tûbâl 207 eğinti (t. S.) Eğeden çıkan ince talaş, borada. [limaille.], Ali Seydi, Resimli yeni Türkçe lûgat. Türkçe lûgatlerin fransizca mukabillerini havi 1929, 281 | Bu şekilde isimlerden de türetilmiş az miktarda isimlerimiz vardır: Eğinti (eğelemekten çıkan kırıntılar), selinti (sel eseri olan ark); v.s. Lâhikanın başka şekilleri: ilti, -irdi, -irti; -ti (44, 45)..., | A C Emre, Türkçede kelime teşkili hakkında bir anket*, 1933, 54 | Menekşe renginde prizmalardan ibaret olan bu cisim Demir eğintisinin Küherçile ile ısıtmak suretile veyahut Demir (3) hidroksit'in Potaskostik içinde Bromla oksidasyonu yolu ile elde edilir., | AÜZF Yayınları, 1950, S 16-18, 278

a.

tıp




eğircek -ği

a.
kirman.


ağustos 1. Rumi 1340 (miladi 1924) tarihli, osmanlıca mehmed-ısparta damgalı halı makası. 2. 19. yüzyıl bıçak oymalı el dokuma mekiği. 3. yörük tarzı kirman (eğircek).



eğirici a.Abla, ölgün soluklanışıyla ayakçılık yapacak, taranan yün demetlerini eğiricilere aktaracak, doldurulan iğleri boşlarıyla değiştirecekti., | RahmiDede, 23








Eğirtmeç –ci | Çocuk tahı emme; şimdiden öğrensin eğirtmeç eğirmesini. Ana der, eğirtmecin ucu yere değer der. Ben de a gızım dedim, çık şura mastapaya ayaklarını da salla, emme eğirtmeci garer çevir hızlı döndürüsen ip kıvranır, gevşek ..., | Ali Yıldız, Dünden bugüne Gazipaşa tarihi: Selene, Sallune, selinus, 2008, 300 | Sonra da aldatıp elinde avucunda ne kadar eğirtmeç parası varsa alıp gidiyor. Parası ne zaman biterse, o zaman yine geliyor yanına. Zavallı Durdu hala da onun kendine dolandığını sanıyor. -Milletin ağzına dedikodu verdiğinden haberi yok ... Halil Erdem, Göl Hikayeleri: Gahbe Gençlik, 2015, ?

a.






Eğit donat | Eğit-donatla kirli oyun!... Abdülkadir Özkan | http://milligazete.com.tr/koseyazisi/Egit-donatla_kirli_oyun/24964#.VW6TftLtmko AKP ÜMMETİN SELAMETİ İÇİN BİR AN ÖNCE DEVRİLMELİ, | @LiderSaadet, 3.6.2015, twitter | Kobaniye geçişlerde lahmacun ısmarlattın Eğit donatla eşkiyayı silahlandırttın Şimdi de Suriye'deyiz Ulan Amerika bize neler yaptırdın neler, | Abdullah Akçay @AkcayAbdullah75 29.8.2016, twitter | Kardeşim Esaddan katil Esada ne yaşadı bu hale geldi bilmiyorum. Esadın teröristini eğit donatla besledi silahlandırdı Esada karşı kullandı. Sonra o silah kendine dönünce Harekatlar düzenledi... Amerikaya kafa tuttu Savaşın eşiğine getirdi... Stratejimizin derinliği, | @armin_dila, 9.2.2018, twitter








Eğitici | Hem sonra bu yaptığım işin, hiç mi eğitici tarafı yok. Ben inanıyorum ki, gecekondulular birkaç gün bekleyecekler ve belediyeye gidecekler., | N Tuncer, Trafalgar, 130-131

s.






eğitilmezlik –ği | Tolstoy bile, Mustafa Kutlu bile batıyorsa ortada bir eğitilmezlik durumu vardır Olric., | M İdris, 26.3.2020, twitter

a.






eğitimhane | [G]üven seviyeyi çok yükseltti yemin ederim çok yükseltti, ötesi yok bitti ya bitti! Ne yapacaksın artık? Nokta!, | Mevlana'dan Güzellikler Sayfa-525 - Egitimhane.Com, 13.6.2013T, 19.6.2013

a.






eğitimlenme | Eğitilme (eğitimlenme) kelimesi ise bir insanın duygusunda, düşüncesinde, hayâlinde ve tefekküründe yeni kazançlar sağlayarak davranışlarında değişimler oluşmasını sağlayıcı etkilendirmelerdir., S K Tural, 14.05.2025, | https://www.akcakocakulturplatformu.org/yazi/4364/egitim-ve-milli-egitim-uzerine-2

f.






eğitimlenmek | eğitilmek, terbiye edilmek, kuş/hayvan ehlileştirilmek. | Son aşama ise sınıflandırmadır. Sınıflandırma sonucunda, biri girdi olarak sadece spektral bantları kullanmış ve spektral bilgi ile eğitimlenmiş, diğeri ise girdi olarak bant ve topoğrafik veri kullanmış ve hem spektral hem topoğrafik veri ile eğitimlenmiş iki ürün elde edilmiştir., Deniz Gerçek, | Topografik veri entegrasyonu ile arazi örtüsü sınıflandırma hassasiyetinin artırılması, Deniz Gerçek, ODTÜ FBE, 2002, ylt, Türkçe özet kısmı.

f.






Eğitimsiz | Eğitimsiz bir kedi ya da köpek, terbiyesiz, arsız bir çocuk gibi itici olur., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 84 | Cipolla'ya göre aptal insanların nüfustaki oranı, bütün nüfus grupları için de geçerli. Yani aptal insanların sadece eğitimsizler arasında olduğunu düşünmek yanlış; bütün etnik gruplarda, bütün cinsiyetlerde, bütün meslek gruplarında aptal insanların oranı nüfustaki oran kadar., | İ Berkan, 29.12.2022, Karar G

s.






eğitimsizlik –ği | Eğitimsiz olma durumu: | Bu eğitimsizlik, bu başıbozukluk, bu kendini bilmezlik daha nerelere varacak? - Nezihe Meriç

a.






eğitmek bk. Eyitmek, ayıtmak: söylemek, demek. | Eğitti kim bir hatun kişi, | Kuş mu kaldı Şehremini'de, bulut mu kaldı, gökyüzü mü kaldı. Bana göre üç yılda bir gelen kuşlara hemşerilik beratı verilmeli. Bu daha yararlı., H Çetinkaya, 2010, 34








eğitmen | eğitici | Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Araştırmalar ve Verimlilik Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülen Uygulamalı KOBİ Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezi (Model Fabrika) Projesi dahilinde kurulan Model Fabrikalarda, imalatçı KOBİ'ler başta olmak üzere işletmelere yalın ve dijital dönüşüm alanlarında eğitim ve danışmanlık hizmetleri sağlanmaktadır. İlgili hizmetler, tam ve yarı zamanlı eğitmen ve danışmanlar aracılığıyla yürütülmektedir. Bu kapsamda, Model Fabrika Eğitmen havuzunun genişletilmesi önem arz etmekte olup Bakanlığımız koordinasyonunda ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE) iş birliğinde Model Fabrika Eğitmeni Yetiştirme Programı hayata geçirilmiştir. Eğitim programını başarıyla tamamlayan eğitmenler; Ankara, Bursa, Konya, Kayseri, Gaziantep, İzmir, Mersin ve Adana illerinde yer alan sekiz Model Fabrikanın faaliyetlerinde görev almak üzere eğitmen havuzunda yer alacaktır., | TÜBİTAK DUYURUSU, 18.1.2022

a.






eğlence sever b.s. | [P]ek da yakışıklı olmayan realty show kahramanlarına ve diğer tüm sıradan eğlence severlere müjdem var., | B Altuğ, T, 12.2.2012








eğlenceli

s.



"Vedat beyin farkına varmadığı bu hassas zamanımda eğlenceli bir sahne geçiyor.", Kaptan Paşa, 1954, 142"



eğlenceli siyaset

b.a.



"POLITAINMENT (EĞLENCELİ SİYASET) KAVRAMI BAĞLAMINDA TÜRKİYE'DE SİYASAL SEÇİM KAMPANYALARININ ANALİZİ, M D Acarlı, Maltepe Üni, dr. tezi, 2014, 38"



Eğlencelik –ği | 1. Korkunçluklarını yumuşatıp eğlencelik durumuna düşürdüğü engeller., | A Özyalçıner, Sur, 51 | 2. | Şekerleme, badem, fıstık, kabak çekirdeği vb. şeyler | Tekel, milli piyango, pul bayiliğini de alarak değişik eğlencelik yiyecekler koydum., | ZMısırlı, Dilenci, 76

a.




GTS+



eğlenmelik | İzleyiciyse | Tamam, işte tam eğlenmelik bir film diye geçiriyor o sırada içinden., | ÖmürGedik, HPKeyf, 25.8.2013

s.






eğlenti | Dün gece beş, altı arkadaş beş, altı kadın misafirle beraber Hayrettin'in evinde eğlenti yaptık., | R N G, Tanrı Misafiri, 115 | İkinci odada bir eğlenti vardı. Nişan ya da kına gecesiydi., | S Dölek, Yarı saydam, 52

a.






eğleştirmek | Gönlünüzü, enerjinizi, dikkatinizi, bu küçük kulübe ile bu evcik'le fazla eğleştirmeyin demek istiyor., | C Zarifoğlu, ? ?

f.






eğlim eğlim | Cezayirin menekşesi topbiter/Arasında da eğlim eğlim ot biter/Bu ayrılık annem bize çok gider, | Anonim








eğme | Eğme işi. | Karacaoğlan eğmelerin / Gönül sevmez değmelerin, / İliklenmiş düğmelerin, / Çözer Elif Elif diye., | Karacaoğlan | 1. Yazın ağaç dallarıyle yapılan ve üstü çul ile örtülen kulübe. | Nine, keçiyi sağmak için evin arkasındaki eğmeye gitti., | M İzgü, ÖK, 71

a.






eğmeçlenmek

f.
kavislenmek.

tr. eğ-meç-len-
"Çınarlar arasından, taşlar, kayacıklar üzerinden sıçrayarak akan, duyulmayan çağıltısı ele avuca sığmaz görüntüsünde gizli olan şu çay, üstünde eğmeçlenen eski taş köprü gene yerli yerindeydi. Koyunlarına, kuzularına çaydan su içirten şu küçük çoban bile sanki bunca yıldan beridir orada, Lamia gene trenle geçsin diye beklemekteydi.", N Yeğinobalı, Mazi kalbimde bir yaradır, 2009, ?"



eğn bkz. Eğin.








eğredilug | Bkz. İğretilik. yerleşmemişlik, geçicilik.

a.






eğrelti | iğreti. | Zarfı eğrelti bir nesneye dokunur gibi evirip çeviriyorum. Bu hafta kardeşimin sırasıydı., | N A Gökduman, 140

a.






Eğreltilemeli | Hayır, öyle değil, eğretilemeli konuşmuyorum; -hani | o ramanda ben kendi hayatımı buldum gibi bayağı bir şey söylemiyorum!, | H Yavuz, Toarmina, 81

s.






Eğreltiotu | İlkin hafif bir rüzgar çıktı / Eğreltiotları, mersinler, defne dalları / Kıyıda kadın çamaşırları üstünden / Hafif hafif esti durdu., | N Cumalı, Geminin gelişi, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 153

a.






Eğreti | Bastığın yerin ayaklarının altında sıkı durduğunu hissedememek, hemen yola çıkılacakmış kadar eğreti bir hayat yaşamak ne azaplı şeydi? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 153

a.






eğri bacanın doğru dumanı olmaz Kandile bayrak dikeceğiz ya çıldırıyorlar Bahçeli. Eğri bacanın doğru dumanı olmaz.








eğri büğrülük –ğü | Bahçeye giderken geçtiğimiz muhteşem deniz kıyısındaki yolun eğri büğrülüğünü bize unutturan hikayeler, askerlik hatıraları bir şeyler anlatırdı., | CUçuk, CB, 35

a.






Eğri oturup (oturmak) doğru konuşmakEğri otur, doğru konuş. Öyle değil mi? Ama içimizdeki bir takım kişiler, bizi ihbar ediyor demişler; Avrupalı bir hayat sürüyor demişler; kendi kaybetti demişler; iktidarın oyuncağı oldu demişler; belki duydun, daha neler neler..., | N Tuncer, Trafalgar, 62

dey.






Eğricek | Sordu gözleri büyürken / Ne bu? / Yeşil kabukları oyulu eğricek? / Yazı dedi annesi, gelen geçenlerden kalmış, | Dağlarca, Serçe parmak, 41

s.






Eğriltilmek | Burada trafik zarureti olmadığı halde dıvarının istikameti eğriltilmiş (1957), muvakkithane geri çekilmiştir., | Türk sanat tarihi: araştırma ve incelemeleri, 1969, 42 | Hayretten eğriltilmiş sözlerim nerede diyorum çünkü hepsi kayıp!, | Ömer Say, 2010, 42

f.






eğrim eğrim | Katar katar olmuş gelir turnalar / Eğrim eğrim ne hoş gelir turnalar., Halk türküsü

z.






Eğrimli | 1. sırmalı gelin elbisesi. | Tefebaşı, pullu, kadife sarka, eğrimli, dizbağlı, bindallı, çatkılı, çapraz nevilerinden sırmalı, işlemeli elbiselerden birinin adını söyler., | H K Erdem, Kütahya mesireleri: gezmeler, oyunlar, türküler, 1937, 41 2. | Kolayca eğrilen yün ya da pamuk. 3. | Eğrimli kayıt - (mi.) Cornice plane, Ogee plane, moulding plane, | N Özbalkan, Türkçe-İngilizce teknik terimler S, 1984, 306

s.






eğrisiz

s.
düzgün.


"Hilafsız | Onlar mı / Eğrsiz bir hayatı yaşarlar hâlâ / Bir elinde delirmiş bir şiir / Bir elinde napnazlı bir lir", Haydar Oğur, 1994, 45"



eh

ünl.
bezginlik anlatan sözcük.





Eh | 1. Olur, peki veya fena değil anlamlarında kullanılan bir söz: | Eh! Bize gerekli olan da o; bütçemizi doğrultur, pansiyoner olmaktan vazgeçeriz.- | İlhan. | 2. Bezginlik anlatan bir söz: | Eh, dün geceki kafayla bu kadarı olacaktı elbet!- N. Cumalı. | Ne yapalım anlamında bir söz. | Çocukken Korkut ilindeydim. Eh gençliğin ilk yılları bu. / Eh üst ister,, baş ister, göğüslüktü, yakaydı, pabuçtu hepsi lazım, | CUçuk, CB, 35/57 | Çünkü bunlar, bölgede ve giderek dünyada bütün barış çözümlerinin önünü tıkamak için yemin ettiler; eh, çıkarları da bu yönde tabii; silah, petro-kimya, petrol ve faiz lobisi bir yerde bunlar., | C Ertem, T, 8.9.2010 | eh işte | Benim gibi işi olup 'eh işte' yaşayanları da, işsiz onlarca dostumu da, sizi de, Ankara ayazında çöplerden kağıt toplayan Mardinli çocukları da Esenyurt'ta cayır cayır yanan işçiler gibi aşağılıyor bu sistem., | M Altınok, T, 13.3.2012 | eh o zaman? | Uyuyamıyorum bir türlü yahu! Kafamı yastığa gömdüm. Belki sesimden rahatsız olurum da uyuyamam diye horuldamıyorum bile. Gözlerim yavaş yavaş ağırlaştı. –Eh! dedim neyse uyuyorum artık..., | Gürman 79 | Eh, dedi. Bu kadarcık gülüşmeler bir şey değil. Ara sıra karşılaşırsak, seni okşaması için duruverirsin. Fadiş, geçirdiği korku ve heyecanın etkisiyle titriyordu., | G Dayıoğlu, Fadiş, 56 | Eh demek evet demek. | Çocuksuz olanları: 'Yaşımızı aldık, unu eleyip eleği duvara astık. Gayri bundan sonra çocukla uğraşamayız. Biz eh dersek, sen bırakmamalısın. Yaşlıyız. Çocuğun başına bir iş gelirse, üstesinden gelemeyiz,' diye Cemile'yi baştan savdılar., | G Dayıoğlu, Fadiş, 48 | eh deyince dövmek | ... Safoğlan, Keloğlan'ı yana itmiş de Yaradana sığınıp tekme tokat Çobana girişmiş. Eh deyince dövmüş., | H Aycın, Esrarname, 54 |

a.ünl.






ehek | enterohaemorrhagic escherichia coli'nin baş harflerinden | ehec | yeni. EHEC'in hayvan ve insan dışkısıyla kirlenmiş su ve gıda ile bulaşan bir bakteri olduğu, kanlı ishal ile seyreden bir hastalığa sebep olduğu belirtildi. | Almanya'da, kanamalı ağır bağırsak enfeksiyonuna neden olan EHEC (enterohemorajik escherichia coli) bakterisinden ölenlerin sayısı artıyor., | M, 27.5.2011

kıs.

tıp
lat.



ehem mühim | Ehem mühim kem küm, derken, -Altın üleşiyoruz, demişler., | H Aycın, Esrarname, 24








Ehemm | En hoş olan da... Ehemm... dekorun tuhaf albenisiydi. Yani şu 'happening' tarzı falan olmalı. Sen bir bienale katılmalısın anne. Dedi çekinerek Kerem. Sanatçı ruhludur. O., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 42

s.






ehemmiyetleştirmek | -Edebiyatı putlaştırmayınız! diyenler vardır. Bilâkis, herkes kendi sanatını asaletleştirmeli, ehemmiyetleştirmelidir. Bugün bâzı muharrirlerin edebiyat aleyhtarlıkları bir yanlış anlama, bir | suitefehhümden ibarettir., A Ş Hisar, EK, 1953, 31

f.






ehey çalmakParkeleri bozuk, tenha caddede çamurlara bata çıka, arada diz verip kalkarak koşarlarken, arkalarındaki kalabalık kahkahalarla gülüyor, ehey çalıyorlardı., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 12

dey.






ehi ehi | Yansıma. gülme ünlemi. | [S]ırtlan gibi sırıta sırıta evlerine gidip ertesi gün işyerinde, kaavede, tolk şovlarda 'abi ne biçim karılardı ehi ehi' diye moron moron gülecekler., | Ayça Şen, T, 29.2.2012 | ...falandı. Sık sık | bütün kararları biz veriyoruz, bi de buna (ben) maaş veriyoruz ehi ehi espirileri yapılırdı. İmzam için işe alınmıştım. Başkanı ikna edip, uzman bir ekip bulup sürdürülebilir/dayanıklı Bolu kent planını yaptık. Renklerini beğendiler, seçim propagandası olarak, | Merve Özkorkmaz @cobanodeccaltes, 24.2.2023, twitter

a.






Ehil | Bir müddet evvel oraya kadar gidip bir kadeh atan, sonra meze dolu ağzıyla tekrar masa başına gelerek oyuna iştirak eden keyif ehillerinde pek yerlerinden kımıldayacak hal kalmamıştı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 53

a.






Ehillik –ği | Mimardan, ressamdan, müzikçiden istediğimiz ehilliği, maddeye hakimliği şairden niçin istemiyelim? , | S Eyüboğlu, Gerçek yenilik, Varlık, 134 MReşit

a.






Ehl-i aşk | sevenler, Allah âşıkları. | Ehli aşk olmak vefaya hubdürür.**, | Yûnus Emre, 13.yy.

a.






ehl-i kisâ | ayn m. Âl-i abâ. Abaya bürünenler. | ehlü'l-kisâya ve sâdisuhum Cebrâil'e(? ) ez-cân u dil tevessülen, | Ali Rıfkı, ? ? (el yazması) 17.01.2025g

b.a.






Ehl-i kitap | Ehl-i kitabın müstesna yerini anladım; mutlak inkârcılara karşı onlarla yaptığımız ittifakın mânâsını da elle tutar gibi gördüm..., | İ E Şumnu, Hatıralar, s.68








ehl-i salâhat | Başta Hazret-i Eyyub aleyhisselâm, enbiyalar, sonra evliyalar ve sonra ehl-i salâhat, çektikleri hastalıklara birer ibadet-i hâlisa, birer hediye-i rahmaniye nazarıyla bakmışlar; sabır içinde şükretmişler., | S Nursi, Hastalar risalesi, 35

a.






ehlen ve sehlen


hoş geldiniz.

ar.
"Ey enbiyalar serveri / Ev evliyalar rehberi / Ey insü cin peygamberi / Ehlen ve sehlen merhaba", H Burkay, Hüdaverdi Divanı, 9"



ehlen ve sehlen / ahlen ve sahlen Ortadoğu'nun en ilginç gruplarından olan Maruni hiristiyan köylerinin o güzelim kiliselerini gezmek istiyorsanız, ahlen ve sahlen, Ermeni diyasporasının en 'Ortadoğu halini' merak ediyorsanız buyurunuz eski mülteci kampı, yeni Ermeni gettosu olan mahallelere., | EYalazan, T, 9.4.2012








ehlidil | gönül adamı, halden anlar | Rumelili tahsildar mihneti kendine zevk etmeği bilen ehlidillerdendi., | RNGüntekin, Damga, 50

a.






ehlidillik -ği | gönül ehli olma, halden anlar olma hali | Kümenin birinde ehlidilliğinden, hoşgörüsünden bahsedilirken, bir diğerinde yardımseverliği, dini bütünlüğü ve hocalığından söz ediliyordu., | RahmiDede, 32

a.






Ehlileştirici | Hepsi bu kadar. Orada bir levha var. Krystal köpek ehlileştiricisi. Orada oturuyor., | Robbins/Arpat, 95

a.






ehliyetsiz

s.
1. sürücü belgesi olmayan. 2. yetersiz.

ar. ehliyyet + tr. -siz
"Ehliyetsiz kasksız plakasız yakalandı.", 25.11.2023, basın"



ehlullah | Hem ehlullahın bir kısmının ölümden korkmaları, ölümün dehşetinden değildir., | S Nursi, Hastalar risalesi, 24

a.






ehnezemek | rüzgâr (belki yağmur) ehnezedi, yavaşladı, gücünü yitirdi. Ayşe Nal 1932, İskenderun, Arsuz, Ada köyü (06.07.2023)

f.






ehram

a.






Ehram | Yamçılar atların kasıklarına kadar uzandığı ve tüylü, siyah bir ehram halinde süvarisi ile hayvanını birleştirdiği için bir tek mahluk gibi görünüyorlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 14

a.






Ehramlar | Ehramların üzerinden gökyüzü geçiyordu ya / Uyanmıştı gözleri uyku uyku / Bir çocuk., | Dağlarca, Serçe parmak, 62

a.






ehrimen | Ruhum ne Ehrimen tanıdı ne Ahura Mazda ne de bir Ispartalı bildi., | Ömer Say, 2010, 72

a.






ehu ehu Kolay cevap verilemeyecek bir durumda ve soruyla karşılaşıldığında zaman kazanmak için boğazı temizler gibi çıkarılan yansıma ses. | Bizim ülkede pekala bir sosyologun, bir gazetecinin, bir akademisyenin, ağzında küçümseyen bir sırıtmayla 'ehu ehu ben bu din konularından hiç anlamam, neydi yahu halife Cebrail'in bir ayeti mi hadisi mi var: Mühim olan kalp temizliği' dediğine şahit olabilirsiniz., | SGenç, T, 28.4.2011








ein Führer/ein Reich / ein Volk | Sırf ein Volk, ein Reich değil aynı zamanda ein Führer rejimleridir, ya da yalnız Tek Parti değil aynı zamanda Tek Adam rejimleridir ki, muhaliflikten geçtim, biraz farklı olmayı bile imkânsız kılıyor., | HBerktay, T, 6.8.2011








ejansör | Buhar değiştirici. | Bir ısıtma-soğutma sistemi., | (larden loughness, 6.9.2001, EkşiS | Halk dilimizde | eşanjör olarak bilinen bu aletin ismi, aslen | exchanger kelimesinin Fransızca okunması sebebiyledir. Kelimenin tamamı | heat exchangerdir. EkşiS (lord aragorn, 23.9.2001

a.






Ejder meyvesi | Dışı pembe, içi kiviye benzeyen beyaz ve çekirdekli pithaya (ejder meyvesi) çok güzel., | M M Kılıç/İ Sarı, HrSeyahat, 24.6.2018, 3

a.






ejderhalaştırmak | Kötücül yanlarımızı ortaya çıkaran, onlara güç veren ve ejderhalaştıran tutumlarımızı önce fark etmeliyiz. Bu konularda ciddi tespitlerimiz olabilmeli. Ardından ise onları yargılayabilecek bir güce ve dirayete sahip olmamız gerekiyor., | | https://www.habername.com/yazi-icimizdeki-makaslar-10113.htm, 12.11.2013 | Oysa Hakan Bıçakcı, kullandığı edebi fantezi içinde korkuyu ejderhalaştırmak yerine, insanileştirmeyi başarmış bir yazar bence., | 28.11.2017, Hakan Bıçakcı, | https://www.hakanbicakci.com/kitaplar/ben-tek-siz-hepiniz/, 31.12.2022g | Görünmese de ancak kendisinin bildiği bir güce sahip olmak, sağlığa hükmetmek, insanların parasına ve zamanına hükmetmek, devletler üstü bir iktidara ve güce sahip olmak gibi hâller, büyütmek için sürekli reel sektörde ticaret yapacağın sermayenin derdini çekmekten çok daha fazla haz verici ve nefsi ejderhalaştıran eylemlerdir., | Şeyma çiçek, Görünmezlik iksiri, Minber-i Aksa, 2022, S 46, 64-65 | Şehvetini ejderhalaştırmış olur. Ama kişi iradeli bir kararlılıkla davranırsa Kalp beyin hepsi kişinin meşguliyetini faydasızdan çevirmesiyle onlara ..., | | https://www.kizlarsoruyor.com › Diğer › Sorular, 31.12.2022+g,

f.






ejekülasyon | Chicago Üniversitesi'nden sosyoloji profesörü Edward Laumann'a göre erkekler, ortalama olarak, giriş halinden ejekülasyona kadar dört dakika içinde orgazma ulaşıyor, kadınların orgazm olmaları içinse 10-11 dakika gerekiyor., | R, 14.11.2010

a.






ejiptolog

a.
mısırbilimci.

fr. ...
ejiptolog Mısırbilimci ejiptoloji Mısırbilim Nijat Özön, Dil kılavuzu, 1985, 378



ejiptoloji

a.
mısırbilimi.

fr. ... *
ejiptolog Mısırbilimci ejiptoloji Mısırbilim Nijat Özön, Dil kılavuzu, 1985, 378



ek

a.
yama.

tr.
"Ekten ipten yapısı, üstündedir kapısı (Çuval).", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 22"



ek bük

a.



"Ertesi gün başlama manisi: İşte geldim ekim büküm / Sırtımda davulum yüküm / İşte geldik kapınıza / Es-Selâmualeyküm... Dan dan da dan dan.İstanbul, 22.6.2015", Gürbüz Yılmaz, 11.3.2024, facebook"



ek pük ek mek gibi ikileme.Ekleri pükleriyle her gün gözden geçirmeniz gereken gazete sayfa sayısı 600'ü geçer., | HDevrim, R 26.05.09








ekdi I | Anası ölmüş kuzu. 2. | mec. Tek başına kalmış şey, kimse. 4. Oğlak Tokat 1770*. | Ekdi yapraklardan biri daha! Yukarıda ezanın metni, ortada ilmimi artır duası, altta yine dua var., | @fethigedikli 25 Eyl 2021, Twitter

a. mec.






eke

s.
yaşlı, kart.





Eke | yaşlı, kart.

s.






ekenek | BTS+ Ekenek –ği | tarla, ektiğim yer. | Çolak yazısı, Otluk pınarı, benim ekeneğim., | Tecer, 1969, 40 | Hasan Aktaş'ın | Çağdaş Türk Şiirinde Bitkiler Âlemi Mecmuası ve Tezkiresi 2015 yılında Yort Savul Yayınlarından çıktı. Yedi bölümden oluşuyor kitap: | Bitkiler'', | Ağaçlar'', | Meyveler'', | Sebzeler'', | Bitki, Hububat ve Tahıllar'', | Çiçekler'', | Ekenekler ve İlgili Unsurlar, | MaksutKoto, TürkDili, Ağustos2015

a.




bts+ GTS-



ekersin herki, giyersin kürkü atasözü. emek verirsen karşılığını alırsın. | İşte buna | herk-etme ve ekine hazır dinlenmiş tarlaya da (herk/herik denir. Atalarsözü: | Ya herk et, ya terk et (çiftçiliği bırak), | ekersin herki, giyersin kürkü; bunun tersi, yaz-sonu ve güz-başında biçilmiş tarlayı / | hozanı üstüste üç-dört ilkbaharda ekmektir ki, verimi az olur. Buna da: | Ekersin hozan, olursun hizan (yoksul) atalarsözü söylenerek, | herkin değeri ve gerekliliği belirtilir. Herk edilen tarla bir yıl ekilince ertesi yıl, ''herk-ayağı diye anılır)., Mustafa Çetin Baydar, 11.19.2013'de g | http://erzurumluyum.net/? q=node/5745, 21.8.2017g








ekfrasis

a.


ing. ekphrasis
"Ekphrasis kelimesi, Yunancadan, genellikle ekphrastik sıfat biçiminde kullanılan bir retorik alıştırma olarak üretilmiş bir sanat eserinin tanımı için gelir. Gerçek veya hayal edilmiş bir görsel sanat eserinin canlı, çoğu zaman dramatik, sözlü açıklamasıdır. "Ayasofya // ekfrasis I / Berisinde mi ötesinde miyiz dünyanın?", Emre Özdoğan, may 2019, Rindan, 27.5.2019"



Ekfrasis | ekphrasis Ekphrasis kelimesi, Yunancadan, genellikle ekphrastik sıfat biçiminde kullanılan bir retorik alıştırma olarak üretilmiş bir sanat eserinin tanımı için gelir. Gerçek veya hayal edilmiş bir görsel sanat eserinin canlı, çoğu zaman dramatik, sözlü bir açıklamasıdır. | Ayasofya // ekfrasis I / Berisinde mi ötesinde miyiz dünyanın? , Emre Özdoğan, Mayıs 2019, rindan, 27.5.2019

a.


ing.



EKG

a. tıp.






EKG | Elektrokardiyografi. Kalp kasının ve sinirsel iletim sisteminin çalışmasını incelemek üzere kalpte meydana gelen elektriksel faaliyetin kaydedilmesi işlemi. | ... E. K. G. tetkikleri gerekli görülebilir. Alınan neticeler dikkatle tefsir olunmalıdır. Demek oluyor ki komalı hasta karşısında doğru bir tanıya varmak Komalar Hakkında 195., | AÜTFM, 1952, C ? , S ? , 195

kıs.a.

tıp




ekili

s.
ekilmiş.

tr.ekil-i
"Keziban'ın alt odası sekili / Sekisinde gül ekili / Kimler olsun Keziban'ın vekili / Biri lale biri sümbül Keziban."
Ankara türküsü



Ekilmedik | Bu yıl mezruatın verimli olacağına hükmedilmektedir. Ekilmedik bir karış toprak kalmamıştır. Tan G, 5.1.1941, 3

s.






Ekin | İşim günlük bir gazetede ekin, sanat ve yazın duyuruları, söyleşiler hazırlamaktı benim., | T Polikar, 1997, 96

a.






Ekinci | Miskîn âdem oğlanını benzetmişler ekinciye / Kimi biter kimi yiter yere tohum saçmış gibi., | Yûnus Emre, 13.yy.

a.






ekini belli etmemek

dey.
"1. eksik, bozuk, yanlış, kusurlu bir işi sağlam ve doğru gibi göstermek: "Ben doğrusu beğeniyorum, dedi, kadın yağ satıyor, yumurta satıyor ekini belli etmiyor ya!", M Ş Esendal 2. Sevmeyişi, hoşnutsuzluğu, düşmanlığı açığa vurmamak. "Düşmanım geldi, güler yüzüm maske / Ekini belli etme / Biraz garip belki.", B Necatigil, 25"





Ekini belli etmemek1. | eksik, bozuk, yanlış, kusurlu bir işi sağlam ve doğru gibi göstermek: | Ben doğrusu beğeniyorum, dedi, kadın yağ satıyor, yumurta satıyor, ekini belli etmiyor ya! - M Ş Esendal 2. Sevmeyişi, hoşnutsuzluğu, düşmanlığı açığa vurmamak | Düşmanım mı geldi, güler yüzüm maske / Ekini belli etme / Biraz garip belki., | B Necatigil, 25

dey.






Ekinlik -ği | tarla, ekin yeri. | Bu fenaya kim ?onan göçer revan / Bir ekinlikdür eken biçer heman. Deh-murg, 16. yy. ?EM-KERDEN-İ KEKLİK ?AVUS-RA) 2. y.a. Ekinlik adası

a.






ekinsel | ekinle ilgili, kültürsel, harsî. | Savladığı gibi derlenen sözcükler bir ekinsel (kültürel) etki amacıyla alınmışsa bunların işlenip Türkçeleştirilmemesi gerekirdi., | E Özdemir, dil ve yazar, 1973, 309 | Genel tarih, ekonomi, sanat, toplumbilim, teknolojik evrim, ekinsel değerler, hepsi içe içe geçmiş., | Güney Dinç, 52

s.






ekip başı | ekibi idare eden kimse | Eşim teneden düşünce ekip başı yanıma geldi., | T, 2.9.2011

a.






ekipçe


ekip olarak.


Z Paşa 1. Ordu komutanı tüm ekipçe kararlıyız!20.4.2024+



Ekipçe. | ... Karaisalı, Viranşehir, Akçakale ve Bornova İlce'lerine ekipçe; Çanakkale, Edirne, İstanbul, İzmir (tekrar), Ağrı, Mardin, Mersin ve Manisa İl'leriyle Turgutlu İlçe'sine ve ayrıca 4 bucakla 8 köye münferiden gitmişler ve ..., | İçişleri Bakanlığında yeniden düzenleme çalışmaları, 1968, 33








Ekipleşme | Ancak devlet içinde her türlü paralel yapılaşma ve ekipleşme aynı mahiyettedir, | YasinDoğan, YŞ, 30.1.2014

a.






Ekipleşmek | (mantık felsefe tayfaya karşı ekipleşeceğimiz zaman kaç kişi olduğumuzu bilelim), | @ebulbeka M K Gültekin, 30.6.2021, twitter

f.






ekipman

a.
techizat, donanım.





Ekipman | équipment techizat, takım, alet | Sayın yolcularımız bu ekipman arızalıdır., | Metro, HastaneAdliye, 3.1.2013

a.


fr.



ekipsel | ekipli | MHP Akçaabat belediye başkanı adayı ve Söğütlü Belediye Başkanı Metin Gedikli, seçimi kazandıkları takdirde ekipsel anlamda bir belediyecilik yapacaklarını belirterek-., | AkçaabatYH, 27.8.2013

s.






Ekispires | Burası Çetinkaya / Dağ başında istasyon / Posta gelir / Marşandiz gelir / Ekispires gelir / Tirenler gelir dört bir yandan / Malatya'dan, Sivas'dan, Erzincan'dan., | Ş Belli, Ağa kapısı, 57

a.






ekispres | Genç olduğundan dolayı, yirmi kuruş fazladan verip ekispres istediği fotoğrafı iki saat sonra teslim alacaktı., | İOAnar, 2013, 44








ekivermek 21.8.2015 | A engin gök, a ruhumun sahanlığı, / Hayal yerine, umut yerine, / Nutuk yerine, vaaz yerine / Buğday eksem, mısır eksem, / Patates ekiversem / Uçsuz bucaksız tarlalarına senin;, | CKoytak, | http://serbestiyet.com/Yazarlar/gok-ekini-164258, 25.8.2015g

f.






ekivokasyon | Equivocation: Takiyye | Bir cizvit, gerektiği yerde, sıkıştığı anda hemen ekivokasyona, yani takiyyeye başvurur., | EArdıç, Sabah, 25.12.2013

a.


ing.



eklampsi BTS+ | 1. Küçük boy köpek ırklarında doğum öncesi veya doğumdan sonra laktasyonun ilk 2-4. haftasında, kanda kalsiyum seviyesinin düşmesine bağlı olarak biçimlenen, vücut sıcaklığının yükselmesi, hızlı nabız ve tetani semptomlarıyla seyreden hastalık, puerperal tetani. 2. Kısraklarda tipik olmayan laktasyon tetanisi. Kan kalsiyum ve magnezyum seviyelerinin düşmesine bağlı olarak erken doğum sonrası veya sütten kesilme dönemlerinde; daha çok aşırı yorulma ve uzun süren nakiller sonucu biçimlenen akut seyirli, tedavi edilmezse 24 saatte ölüme neden olabilen metabolik bir hastalık. | +Annede eklampsi ve preeklampsi dediğimiz tansiyon yükselmesi ve ödemle giden anne hayatını tehlikeye sokabilecek durumlar daha sık karşımıza çıkar., | MYılmaz, MBursa, 31.7.2015






bts+



Eklem | ekleme, ilave. | ...hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemler tutarının ve vergi ..., | H Ş Ünver, Gerekçeleriyle birlikte İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu 1967, 70 | ... ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemler tutarının ve vergi , sigorta primi , avans mahsubu , nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gös- terilmesi gerekir . 99 ) . Bu işlemler her türlü resimden muaftır..., Halûk Şinasi Birol, Uyanan denizcilerin ve işçilerin temel meseleleri: hür ..., 1968, 64

a.






Eklem yeri | İşte bir eklem yeri daha, | E Cansever, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 192 (şiirin adı)

a.






ekleme

a.
ekleyerek yapılmış.

tr. tr. ek-le-me
"Haççe de gelin etme de bana bu nazı (Bu nazı aman) / Al eline çifte telli vur sazı da vur sazı (Vur sazı da sürmelim sazı) / Haççe de gelin ekleme şalvar dikiyor (Dikiyor aman) / Bu ayrılık bellerimi büküyor da (Büküyor da sürmelim büküyor)","
Eşme halk türküsü



Ekleme | Eklemedir koca konak ekleme (aman aman) / Nazlı da yârim yine yine geldi aklıma, | Halk türküsü, 3.2.2023+

a.






eklemlemek | Muhalefet' bunları da bilinen muhalefet biçimiyle eklemledi., | MBelge, T, 18.10.2011

f.






eklemleşmek | [A]ynı tercihle mutlaka bütünleşen ve eklemleşen dış siyaset stratejileri de öz olarak değişmez!, | HUluengin, T, 29.6.2012

f.






eklemleyici | Bu yeni kamuoyunu belirleyen karakter artık ne cumhuriyetçilik ne de laikçiliktir*, bunlar bir öge olarak elbette vardır ama öne çıkan eklemleyici yani hegemonik karakter Türkçülüktür., | NYağcı, T, 1.9.2011

s.






Eklemsiz | Esinin parmaklarından / Uzun eklemsiz parmaklarından / Bu şiiri yazdığım parmaklardan., | Nezval, T Fişekçi, E Alova, 82

s.






Eklentilik –ği | Bu hal kapı kulu olmaktan veya burjuva eklentiliğine yeltenmekten, ve bu suretle de çözülüp gitmekten başka bir netice vermedi. Burjuva eklentiliği diyorum, çünkü bizde iş ve ticaret hayatı uzak mıntıkalara kadar asıl memleketin burjuvası, çorbacısı olan ecnebi ve gayritürk elemanın kumandası altında olup, oraya bizden katılanların çoğu sadece bu kumanda heyetine eklenti olarak girmektedirler., | A H Başar, Türkiyede köy-şehir tezadı, Cm, 8.9.1942, 2

a.






Eklentisiz | Dram yazarının dramatik hiçbir yanı yok, yüzünün kenarında bir çizgi ve eklentisiz, parlak, aynasız, gözlükler., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 46

s.






ekler | Ekler'in, bildiğimiz 'ek' sözcüğüyle ilgisi yok. Fransızca éclair | şimşek, kıvılcım kelimesinden gelen ekler, hızlı yapıldığı ve tüketildiği için böyle adlandırılmıştır.

a.


fr.



ekleristan | ekler+istan. dükkan adı. Ekler dükkanı. Fatih, 11.08.2024+

a.






Ekleştirmek | Yusuf onların bu incelmiş alaylarından da bir şey anlayamadı, fakat bir gün, kendisi hakkında yine manasını anlamadığı bir şeyler söyleyen ve bu pek de Yusuf'un lehine olmayan sözlerle etrafındakileri güldüren Karabaşın Mehmet ismindeki bir çocuğa Yusuf birdenbire iki kuvvetli yumruk ekleştirdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 27 | Zira önce cevap yazılmış, altına soru ekleştirilmiştir., | Nedim Hazar, Z, 2.1.2012

f.






ekleyivermek

b.f.
çabucak eklemek.





ekli

s.
eklenmiş, ilave edilmiş, melfuf.

tr. ek-li
"Ekli olarak bakanlık huzuruna ve bir kopyası Başbakanlığa sunulan ayrıntılı protesto yazısında ... ", A N Ölçen, 150 (1982, 2000)"



Ekluz / eklüz | kanal veya nehirdeki suyu kesmek için yapılan açılır kapanır yapılar, kesecek* phone number, 25.5.2004, EkşiS | Göl yakmış gül yakmaz mı, demişse ayıbediyor / Noporhip eklüzünde debim döl kaybediyor, | MMTuzcu, Pohipo cin 21, CazKedisi, 2015, Sayı 2, 7

a.






ekmeğin henüz ağzındayken sana vurmak için elinde taşla bekliyor Arapların Kürtler için söylediği. 31.05.2025








Ekmek –ği | Odun ekmeği, sarı buğday ekmeği, tava ekmeği, çiçek ekmeği, baget ekmeği, balina ekmeği, tandır ekmeği, çavdar ekmeği, mısır ekmeği, kepek ekmeği, t. Buğday ekmeği, Trabzon ekmeği, tuzsuz ekmek, örgü ekmeği, sandviç ekmeği, simit ekmeği, pide, simit, poğaça, açma, kuru yufka, kurabiye, galeta. Zeytinburnu, Sümer mahallesi, 17.6.2023

a.






ekmek | Argo. Söz verdiği halde sözünü tutmamak. | Seni çok seviyoruz Şafak. ... Sana, Milliyet Çocuk Kulübü üyelerinin sevgilerini gönderiyor, dönüşünü özlemle bekliyoruz. Ha bu arada, son buluşmamızda bizi ekmiş olduğunu sana hatırlatmakta yarar görüyorum., | Y Ural, Temel Reis, 12

f.






ekmek arası | Hatta mesaiye geç kaldığı için ekmek arası yiyemeyen bir zabıta-., | İOAnar, GK, 125

a.






ekmek aşı | Et suyuna kuru ekmek doğramakla yapılan bir yemek. 11.8.2103'te Gelibolu Karainebeyli köyünden Müşerref Akarçay'dan. 2 adet bayat ekmek, 300 gr kavurma, 3 adet soğan, 2 adet patates, 3 adet yeşil biber, 2 adet kırmızı biber, 2 adet domates, yarım demet maydanoz, yarım demet dereotu, 6 yemek kaşığı pirinç, 1 tatlı kaşığı domates salçası, 1 tatlı kaşığı biber salçası, 2 çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı kırmızı toz biber, 1 çay kaşığı pul biber, 1 çay kaşığı kimyon, 1 çay kaşığı kekik, 1 çay kaşığı nane ile yapılan yemek. | http://haber.kanald.com.tr/Haber/Yemek-Tarifleri-31/Ekmek-Asi-tarifi-Sivas-46636.aspx, 12.8.2013de girildi | ekmek bıçağı | Kadın eline ekmek bıçağını alarak ekmeğin ucundan çeyrek parçasını keserken ekmeğin kesilip kullanılmayacak çeyrek bölümü bayatlıktan un ufak oldu., | SBHacil, | MutsuzKadın, | Mağaradakiler, Oca-Şub 2015, S.5,2

a.




GTS-



Ekmek aştan kesilmekNameler yaza yaza / İnciler dize dize / Ekmek aştan kesildim de / Derdinle geze geze, | halk türküsü | Ekmek elden su göldenNaci, askerlikten dönünce bir işe gireceğine, kendisini kumara verdi. Ekmek elden, su gölden..., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 11 | ekmek aslanın ağzındahayatını kazanmak çok güç anlamında bir deyim | Ekmek aslanın ağzındaymış / Memlekette ne de çok aslan varmış / En son 'iş yok' diyen de aslan gibiydi / Öyle şeyler anlattı ki / İşlerin ahvalinden / Kamil memnun kalayazdı halinden, | NTektaş, 1999, 91 | ekmek su hatırı olmak deyim | Benimki hemşerilerime hizmet. Maksat ne? Arada rakınızı içiyoruz, yemeğinizi yiyoruz. Ekmek, su hatırı var. Sizin canınızın yanması benim canımın, ciğerimin yanması demektir., | OKemal, 1966, 55

dey.






ekmek çarpsın

and sözü.
benzer s. Kuran çarpsın! Doğru söylediğine inandırmak maksadıyla söylenen and sözü.


"Ekmek çarpsın kimseye söylemem dedim.", S Dölek, kirpi, 88"



ekmek çarpsın doğru söylediğine inandırmak maksadıyla söylenen and sözü | Ekmek çarpsın kimseye söylemem dedim., | S Dölek, Kirpi, 88








ekmek evi | Yapmak istediğin evin şeklini kafanda oluştur. Karınla ve Mehmet amca gibi aklı erenlerle tartış, bende zaman zaman sana fikirler veririm, yapacak olduğun evin tam şekline karar verdikten sonra ölçer biçer, ana evi en geniş olacak şekilde kâğıt üzerine yerleştiririz. Ekmek evi, ahır ve samanlık olarak kullanacağın yerleri arazi üzerinde saptarız., | asicaldan, 3.3.2017

a.






ekmek kadayıfı | Nizamettin Nazif'in Metaksas'la olan şahsî dostluğu gibi değil, hakikaten can ciğer kuzu sarması, iki katlı ekmek kadayıfı idik, bu Fulconis denilen adamla!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 61

b.a.






ekmek kadayıfı | Yuvarlak küçük pide biçiminde yapılıp kurutulduktan sonra yumurtaya bulanıp yağda kızartılan bir tür kadayıfa, ateş üzerinde koyu şeker şerbeti çektirilerek hazırlanan tatlı. | Yani bir gün Emine Hanım dadıyı muhallebicide ekmek kadayıfı atıştırırken yakalayıp da oyunu anladığı güne kadar., P Safa, Matmazel Noraliya'nın Koltuğu, 1972, ?

b.a.






ekmek kırıntısı | japon üretimi olan bir ürün. 6.2.2022, Carrefoursa

a.






ekmek teknesi


geçim sağlanan iş, meslek.
b.a.

Balığın nasılını istemezsin, hem de hepsi iri! Elimden yalnız haramiler kaçıp kurtuluyordu... Yanımda küçük bir ekmek teknesi vardı, doldu. Balığı doğrudan doğruya kayığa boşaltmaya başladım. Kendi kendime, insan gözü doymuyor, bir daha atayım da, evime gideyim, dedim. Bir daha attım ve yavaş yavaş çekmeğe başladım.", G Karaslavov, Hikayeler, 1969, 128 | "... uydurmuş; insanların cehlinden ve toyluğundan faydalanarak, bunu kendileri için bir ekmek teknesi ve bir menfaat kazanı yapmışlardır. Fakat, durmadan ilerleyen ilmin meş'alesi, insanları aydınlatıp, bu sâyede tabiatın sırları ve tılsımları çözüldükçe, ortada Tanrı diye bir vâhime ve din diye karanlık bir efsâne kalmayacaktır.", Başgil, Din ve Laiklik, 1998, 28 | "Bir 'Köy-Kent' takışması gidiyordu aralarında. Emin Sağlamer yoruluyordu. "Tamam baba, haklısın!" diyordu. "Köyler ulusun milletin kaynağı, beşiği, ekmek teknesi... Anası...Millet köylerden üreyip çoğalıyor. Kabul...", Fakir Baykurt, Kaplumbağalar, 1967, 267 |"Anlardı. Bu işi yapacak başkaları da vardı. Bunu bilirdi. Ama o, kendisini böyle 'yakaladığımda', çok beylik, esnaflığa yakışacak sözcüklerle, kendisine özgü vurguları biraz daha abartarak "Ne yapacaksın, ekmek teknesi... Bakacaksın, küstürmeyeceksin," derdi ısrarla. Nedenini bilmiyorum ama, Kirkor Amca'nın dilinde, çok daha farklı, çok daha derin bir anlam kazanırdı sanki bu cümle. O küçük törenin bana göre, görülmeye değer...", Mario Levi, İstanbul bir masaldı, 1999, 79



Ekmekçik –ği | Elif abla; gözünü seveyim... Şu benim heybeyi getir. İçinde kuru ekmekçiğim var!., | R N G, Tanrı Misafiri, 13

a.






ekmeksiz | Koltuğun ekmeksiz eve gelmezdin / Ne dersen karşında suçluyum baba., | K B Kavaklıoğlu, 1958, 5

s.






eko I | eco yankı, aksiseda. | Ben ise sadece onların ekhoyum [ekosuyum] diyen Sema Moritz ile Efsane Hanımları konuştuk., | SGTeltik, T, 27.7.2011




fr.



eko II | çevre | eco. ekoturist | Doğa meraklılarının ve ekoturistlerin takip ettiği Audubon Magazine, eylülde kapsamlı bir haber çalışması yapmış. Aras Kuş Cenneti konusunda Ramsar Genel Sekreterliği, hükümete yakında bir mektup gönderecek., | PCengiz, T, 18.12.2013 | eko şehir | Abu Dabi'deki Masdar City olarak adlandırılan, karbon üretmeyen ve sıfır atık özellikleri olan örnek bir yaşam merkezi ve eko şehir yükseliyor. Çin'in Dongstan Projesi'nin askıya alınmasından sonra Masdar City dünyadaki tek karbonsuz şehir projesi kabul ediliyor. 2016 yılında tamamlanması bekleniyor. Acaba saklı tutulan proje Mastar City gibi bir eko şehir mi? | , | FikriTürkel, T, 3.11.2010

a.


ing.

GTS-



eko-örgütleyici | Avrupa, Avrupa haline eko-örgütleyici bir anarşi içinde gelmiş ve hiçbir zaman, onu oluşturan öğelere göre ütün konumda bir örgüt anlamında varolmamıştır., | Hakan Arslan, KararG, 28.6.2016

s.






ekokardiyografi

a.



"Kalp hastalıklarını erken teşhis eden tüm işlemleri: EKG, eforlu EKG, renkli Doppler, ekokardiyografi, lipid paneli, total kolestrol, total lipid, trigliserid, HDL, LDL, VLDL ücretsiz sunmayı kararlaştırmıştır.", Özel İstanbul Kardiyoloji Hastanesi, .", Sbhİstanbul, 7.8.2000, 3"



ekokırım


bkz. çevrekırım


Haziran ayında beşinci uluslararası suç kategorisi olarak tanımlanan ekokırım üzerine tasarlanan yasa tasarısı Haklar ve Araştırmalar Derneği tarafından Türkçe'ye çevrildi. 17.09.2021, https://www.ekoiq.com/ekokirim-yasasi-turkcede/, 16.02.2024g



ekolleşmek | Fr. Ecole + tr. –leş- Bir düşünce akımı, görüş ekol, okul haline gelmek, takipçileri olmak. | Sahabenin içtihat faaliyetleriyle birlikte sonraki dönemlerde daha iyi ekolleşecek iki temel meyil de ortaya çıkmaya başlamıştır., | MAAydın, THT, 1996, 52

f.


fr.



ekonomi | Hasılı roman yazarken eski ekonomileriyle geçinen ufak tefek eski gelir kırıntılarıyla faizlerini yiyen küçük irat sahiplerine benzer bir durumum vardır., R N Güntekin, 1953, 39

a.






ekonomici | iktisatçı, iktisat bilimci. | Çinli milli ekonomici Dr. Franklin L. Ho'nun geçenlerde bir Çin mecmuasında neşrettiği rakamlar bir gözönüne getirilsin: Çinin 450 milyon nüfusu vardır; beş şimal vilâyetine, yani, Hopei, Cahar, Suijyuan, Sanfi, ve Şantung ..., | Ayın tarihi, 1937, S 38-39, 550

a.






ekonomik boy | O günlerde ekonomik boy dediğimiz, 50 bin iğlik iplik fabrikası. İş Bankası'na teklifte bulunduk. | İş-Sa' diye bir firma kuralım, bu işi beraber yapalım dedik, İş Bankası'nın genel müdürü Ferit Basmacı'ydı., | S Sabancı, ...Bıraktığım yerden hayatım, 2004, 199 | Dev ekonomik boy, | 26.5.2023+

a.






ekonomik sıkıntısız | Ekonomik sıkıntısız, huzurlu bir ortam yaşantısı içerisinde zaman zaman ilk evlendikleri o kıtlık günlerindeki zorlukları yad ederek mutlu yaşamları devam ediyordu., | asicaldan, 3.3.2017

s.






ekonomiklik –ği | Honda'nın manuel hibridi (...) CR-2 modeli ekonomikliği ile dikkat çekiyor., | T, 22.8.2011

a.






ekonomikman | [H]oca Ahrar, ekonomikman gittikçe daha özerk, muhtar olurken, siyasi olarak da daha çok nüfuz sahibi olmuştur., | İTogan,TÇ, 1994

z.






ekonomiksel

s.
ekonomi ile ilgili.


"Türkiye bibliyoğrafyası, 1958, S 1-4, 12 (ekonomiksel) | Son birşey, Atilla İlhanın son çıkan "Hangi Sol" isimli kitabında Moskovadan gelen "Ekonomiksel" kişilerin de nasıl Paris gecelerine düşkün olduklarına dair işaretler var... Kulağınızda bulunsun. E Göze, Köşebaşı, 1972, 209"



ekonomist | İktisatçı. | Kondorse ile Turgo ekonomistlerin fikrini tevsi ve ta'mîk ederek Russo'nun muvaffak olamadığı esası buldular., | MEsad, TİH, Hukuk Fikri, n.

a.


fr.



Ekonomizer | Buna ekonomizer denir. Amaç ısıtma yüzeyini artırmaktır., | H İ Pehlivan, 19.11.2021, vatsap

a.






ekonomsal

s.
"Somut bir 'ekonomsal çıkar çelişkisi'nin hukuksal düzeyde çözümlenişinden başkaca birşey olmayan 'hukuksal yargı'da, somut ekonomsol 'öz'ü bırakıp soyut hukuksal 'biçim'e kapanış! Yargıç önündeki somut - güncel ekonomsal çıkar (benim - senin) çatışması yerine, soyut - gizil hukuksal ilişkiyi (norm'u) ön plana alış!", R Serozan, 91"





ekoseli | Écossais'den ekose + tr. –li. | Her sefere çıkarken aldığın / ekoseli valizin., | N Kavukçuoğlu, 1967, 28

s.


fr.



ekosistem | Belirli bir alanda bulunan canlılar ile bunları saran çevrenin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik gösteren ekolojik sistem | Avrupada ulusal ekosistemlerin korunması yönündeki çalışmalar eskiden beri devam ettirilmekte, yapım ve dolaşım şartlarının iyileştirilmesi üzerine sürekli kafa yorulmaktadır., | İKabil, Star, 31.8.2015

a.






ekran koruyucu

b.a.
bilgisayarın veya cep telefonunun ekranını korumak amacıyla kaplanan malzeme.


"Özellikleri seçtiğinizde açılanmenüde Arka Plan, Ekran Koruyucu, Görünüm, Web, Efektler ve Ayarlar seçenekleri bulunur. Kısayol ve özellikler menüsü. Arka Plan seçeneği, Masaüstünün zeminini dilediğiniz şlekilde görüntülemenizi sağlar.", Temel Bilgi Teknolojileri , 2002, 66"



ekran koruyucu | Kullanıcısını ekran yaydığı ışıktan koruyan şey. | Özellikleri seçtiğinizde açılan menüde Arka Plan, Ekran Koruyucu, Görünüm, Web, Efektler ve Ayarlar seçenekleri bulunur. Kısayol ve özellikler menüsü., | Temel Bilgi Teknolojileri, 2002, 66

b.a.






ekran koruyuculu | ekran koruyucu olan. | İnternetten sıfır aldigim telefon ekran koruyuculu geldi, | | https://www.technopat.net/sosyal/konu/internetten-sifir-aldigim-telefon-ekran-koruyuculu-geldi.1645915/, 20 Ağu 2021, 11.08.2024g

s.






ekran yüzü | 1. ekran. | Bir başka ülkede olsak, bu kadar kaba yapana bir daha ekran yüzü göstermezler., | Haftaya bakış, 1994, C 2-3, 35 | 2. | Aynı şekilde kanalın neredeyse demirbaşlarından olan (14 yıldır NTV'deydi) ekran yüzü Banu Güven'in işine seçimden son verilir ki (sic), o da erken tatile çıkmıştır. Ümit Alan, Saray'dan Saray'a Türkiye'de Gazetecilik Masalı, 2015. bk. marka yüzü.

a.






ekranlı | ekranı, görüntülüğü olan. | Bu gerek ekranlı gerekse ekransız kitle iletişim araçlarıdır., | Türk Edebiyatı, 1988, S 177-182, 60

s.






ekransız | ekranı, görüntülüğü olmayan. | Bu gerek ekranlı gerekse ekransız kitle iletişim araçlarıdır., | Türk edebiyatı, 1988, S 177-182, 60 | Pet şişeden serum sağan ve ekransız TV aleti. Ya altındaki direğe bağlanan renkli çaputlar? ... Tıpkı ziyaretgah, yatır başlarına iliştirilen bez parçaları... Umutsuzca bir itikatın TV yayıncılığına biçtiği bir misyonun işareti olsa..., | Tarım ve köyişleri bakanlığı dergisi, 1991, 5

s.






eks / ex | extazy'den | Ekstazi | Yolu en azından bir kere Tarlabaşı'na düşmüş ve bir torbacıyla karşılaşmış herhangi biri şekerin ekstaziye verilen ad olduğunu bilir. Ex, hap, pıt, şeker... Ama esrar değil tatlım., | YKaraahmet, T, 3.1.2015

kıs.a.argo






eksedra | mim. | Ancak kısa bir süre sonra mihrap tarafındaki yarım kubbenin solundaki eksedrada / çeyrek kubbede sıva dökülmesi ve akma başladı., | EAyyıldız, 23.6.2015rindan

a.






eksekütif | icracı, yürütmeci. | Eksekütif komite konseyin bu teklifi prensip olarak kabul etmesini tavsiye etmiş ve Almanya'da , Belçika'da eskiden neşrolunmakta olan bu gibi referat mecmualarının tekrar intişarı meselesini ve bu hususta teşebbüsatta bulunulmasını ..., Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, 1947, C 1-2, 57

s.






eksenel | Betonarme yapılar veya elemanlar servis ömürleri boyunca gerek kendi ağırlıklarından gerek dış yüklerden dolayı moment, eksenel, kesme ve burulma kuvvetleri gibi etkileri (sic) birlikte maruz kalabilmektedir., | İBedirhanoğlu, | BileşikEğilme...DicleÜ, 10/04/2011

s.






eksenleşme | (Şekil 8) 1232 - Meydanın biçimi: geometrik / kuralsız; -eksenleşme / merkezleşme (eksen köşegen olabilir ve bu konumlar tek, yinelenmiş, olabilir. Bunlar aynı zamanda da gerçekleşebilir); -tek oylum baskın oylum + eklentiler ..., | Arkeoloji sanat, 1978, S 1-35, 37 | Bahsin açılması gerekir. Ana hukuki eksenleşme şudur: Sİİ, 26.12.2008 | Esad'ın kalıcılığı; ülke sınır yetenekleri, güzergâh etkinlikleri ve İran-Irak eklemli eksenleşmesiyle tüm olumsuz seçenekleri Türkiye üstüne tevcih hatta faş ettirtecektir., | foveaoberaza, 30.1.2013

a.






eksenli | Böylece, yapısal dönüşüme uğramış ekonomimiz ihracat eksenli büyürken işsizlik azalacak, verimlilik artacak ve toplam refah kalıcı hale gelebilecektir., | M A Verçin, Türkiye Ekonomisinin Değişen Paradigması, eposta, 12.9.2018

s.






ekser TDK+ | büyük çivi, enser. Kr. enser: Döğme ya da köşeli büyük çivi. DS. | Hicivler / İstemezsem de vakayı görmeyi / Gözden ekser kaçsa gözlük gösterir / Hadisatın bendeki tesirini / Tepkiler adlı bu sözlük gösterir / Tepkiler, | Abidin Uyar, 1960, kapak

a.






ekserhahlık –ğı | Bulgar Ekserhahlığının görüşlerine yer veren Novini Gazetesinin siyasî bir mesele olarak görülen Anayasanın tadili konusunda | teşviş-i efkârı mucip yayın yapması sakıncalı görülüp Bulgar yöneticiler nezdinde bu tür yayınlara son vermesi aksi halde mevcut Ekserhah'ın değiştirilebileceği ikazında bulunulmuştur (BOA, A.MTZ.(04). 4/6, -47, 1894). Ekserhahlığın bu konuya ilişkin fikirlerini beyan etmeyi sürdürdüğü daha sonraki tarihli belgelerden anlaşılmaktadır (BOA, A.MTZ.(04). 4/6, -54, 1894)., | Ayhan Ceylan, Bulgar Anayasası, 2022

a.






eksik püksük –ğü | Aynı tutum gazetelerin, dergilerin görüş alışları için de geçerli. Kimin aklına neden geliyorsa, pek seyrek arıyorlar, iki çift sözü bile eksik püksük yayımlıyorlar., | Sİleri, Z, 5.2.2012

s.






eksik pürçük –ğü | bölük pörçük, yarım yamalak, tam değil. | Not tutmaya çalışıyorum ama tam olarak kavrayamadığım için, eksik pürçük oluyor notlarım., | FErbulak, 1991, 41

s.






Eksiklenmek | En fazla ilgimi çeken, telefon konuşması bitip, masaya geri dönenin NEŞEsinden bir E harfinin eksiklenmesiydi., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 91

f.






eksikli | BTS+ | 1. kendisine bir şey gerekli olan, muhtaç, aciz, kemter, kusurlu 2. Kadın. 3. BTS- eksiği olan. | Şikago Üniversitesi'nde doktorasını yapmakta olan Yaşar Tolga Cora, sunuşunda bu eksikli tarihe uzanıp, on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı taşrasında yaşanan sosyal ve iktisadi gelişmeler bağlamında Ermeni toplumunun lideri konumundaki ailelerin yaşadığı değişimleri mercek altına alacak., | 13.3.2014, turktarihciler | Fakat tepemizdeki rejimi eleştirmek yanında bu eleştiriyi kendimize dönük yapmada eksikliyiz., | NYağcı, T, 29.9.2011 | Ablalarım da kaç kardeşiz sorusunun bir eksikli cevabını söylerken elbise içinde dondurulmuş bir feride haylazlığı arıyorlardı., | E Elönü, 2009, 2009, 47 | İnsan gözü, insan hafızası eksikli. Tıbben! Onun için şayet ben karar vereceksem, kendim incelemeliyim., Aren, 2013, 95

s.




bts+ bts-



eksiklik duygusu | ruhb. | Sanırım, bu parlak örnekler bende bir nevi edebî | eksiklik duygusuna yol açmış olacak., YKK, EK, 1953, 23

b.a.






eksiksizlik –ği | Tamlık, kamil olma. | Yani samedin eksiksizliğine mukabil bu [felak] eksikli ve ona muhtaç olur., | MHYazır, KuranDili, 6369 | Ben demiyorum yüzyıllar öncesinden Platon fısıldıyor kulağıma: 'Andra agathon genesthai kahelepon'; iyi insan olmak zordur. İyi ile güzel kardeşti eski Yunanda. İkisi de özürsüzlük, eksiksizlik gerektirir. Bu anlamda tam iyi, tam güzel yoktur. Az güzel vardır. Biraz güzel. Öyleyse çirkinlikten tam kurtulamıyoruz, kötülükten de, | Ahmet İnam, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 20

a.






eksilemek | [C]HP birinci oluvermiş. Bak sen şu işe. Yahu buna chpliler dahil kimse vicdanında inanmıyor ki toplum mühendisliği yapıyor olasınız. Yani şimdi bu girdiyi eksileyecek olan solcu sözlük yazarı bu anketin bol kepçe mamülü olduğunu bilmiyor mu? biliyor., | paraklitos, 22.07.2010, İTÜ.S

f.






eksiltici

s.



Her ölüm insanı eksilticidir. ve kaçınılmaz sonu hatırlartıcı!



Eksiltici | Çeng nağmesine bedel nale ve ah dinlerken, sâkinin ayrılığı bize can eksiltici bir dert olarak yetişirken (yani: sâkinin ayrılığı bizim zaten canımızı alan bir dert iken), ey taş gönüllü! ey kara baht! bir taraftan da sırça kabımı bu gece duvara acaba sen mi vurdun ? , | Nedim, Türk klasikleri, Varlık, 1953, 97 | zehir eksilticisinin uzaklaşmaktadır teni / ince ince gelişen sonbahar gibi 15

s.






eksiltili

s.
noksan.


"Türk dilbilgisi: Türkçenin bugünkü ve geçmişteki gelişimleri .., Ahmet Cevat Emre, 1945, ? | "-Hasan. (Yüklem belirtilmemiştir. Hasan kırdı.) -Onlar da seninle mi geldi? -Hayır. (Hem özne, hem de yüklem belirtilmemiştir: Onlar benimle gelmedi.) Bu tür cümlelere eksiltili cümleler diyoruz . Eksiltili Cümlelerin Kullanılışı Eksiltili cümleleri zaman zaman kullanırız. Bu tür cümleler, hem tekrarı önler, hem de gereksiz kelimelerden yazıyı kurtarır:", Emin Özdemir, Örnekli ve uygulamlı yazma tekniği, 1969, 72 | "Türkçede eksiltili yapıdan sözlükselleşme", Ş H Akalın, EFD/ JFL C 31, S 2, Aralık 2014"



Eksiltili | Geçici, bütünlükten yoksun, yamalı bir kültür oluşumunun eksiltili hukukçuyu meydana getirmesi muhakkaktır. ... Eksiltili hukukçunun belirgin bir diğer özelliği, kendi yaptığı işten başka işe saygı duymamasıdır., | M C Dolğun, Bir hukuka uygunluk nedeni olarak edebiyat, EtkiD, S 2, 2016 Eki/Kas, 5

s.






eksiz

s.
eki olmayan,


"Akşam, alçak tavanlı odanın penceresi dışında başlıyordu. Eksiz camın ar gittikçe değişiyor, renkler koyulaşıyor, karanlığa gömülen karşı kıyılarda, sırma benekler pırıldamağa başlıyordu", C Uçuk, DŞ, 1971?, 100"



ekskalibur | Excalibur aslında bir güdümlü top mermisidir. Yaklaşık 45 km mesafeye nokta atışı yapabilen 155 mm çapında teknik özellikleri yüksek bir silah sistemidir kanada bu top mermilerini m 109 paladin topları ile kullanmaktadır., | AÇetiner, 10.2.2015g

a.






ekslusif | Bize ekslusif bayilik versinler, biz de mallarını satmak için iyi bir gayret sarf edelim., | MMünir, M, 23.7.2011

s.






ekslusivist | dışlamacı. | İnklusivist teoriye göre ekslusivist yaklaşım, kurtuluş ve hakikat konusunda toptancı davranmakta; belirli bir dini | Tanrının geçerli olan tek vahyi ve bu dinsel geleneğe bağlanan azınlığı kurtulanlar olarak görürken, diğer dinleri sapkın ve bunların bağlılarını oluşturan büyük çoğunluğu helak olanlar olarak değerlendirmektedir., | dinler-tarihi.blogspot.com/2008/12/inklusivist-teorinin-dier-nerilere.html, 5.2.2016g

s.






eksodüs | çıkış*. | Sadece sırtlarındaki kıyafetlerle, evlerini, köylerini, her şeylerini bırakıp kaçtılar, bu bir 'eksodüs'dür, gerçek bir 'via crucis'dir., | LouisSako, T, 10.8.2014

a.






eksoterik | Maniyersiz, yüklemesiz, didaktik olmayan, kendini ortaya sürmeyen yazarlara ait bir edebiyat, insanın, toplumun özünden, hatta tözünden yola çıkar; içeriklerden ve biçimlerden dolaşarak, içli dışlı (esoterik ve eksoterik) turlar atarak dönüp dolaşıp yine bu özlerde tamamlar serüvenini. PBarışta, T, 28.8.2011

s.






Ekspires | bkz. Ekspres. | Pırağ-Moskova ekspiresinde genç bir kadın uyuyor / alacakaranlıkta alt ranzada, | Nazım Hikmet, Bİ KSŞ, 74

a.






ekspres | ekpres tiren | Tolstoy bir gün istasyonda dolaşırken, duran ekspresten bir adam indi. Tirenin penceresinden bir kadın, erkeğin arkasından seslendi., UsturaD, S 69, 12 | En iptidai ve ağır kervan yürüyüşlerinden en süslü ekspres ve en mutantan vapur seyahatlerine kadar yolculuğun bütün çeşitlerini tecrübe ettim; hepsinde de aynı gizli acının içimi ısırdığını duydum., | Ahmet Haşim, FS, 43 M Reşit

a.






Ekspresyon | Lâkin bu tercümeyi muvaffak saymaya imkân olmadığını kaydetmek zorundayız. Siyâsetnâme gibi, baştan başa, kelimeleri lügat mânalarından farklı mefhumlar ifâde eden, ıstılah ve ekspresyonlarla dolu bir eserin değil, herhangi bir tarih kitabının tercümesinde dahi, eğer vekayi bilinmez, bahis mevzuu devrin içtimaî hususiyetlerine nüfuz edilmez ve ibarelerin o zamanlarda, delâlet ettiği mânalarına vakıf olunmazsa, meydana gelen tercüme her türlü değerini kaybeder., | Kafesoğlu, 238

a.






eksremite | ekstremite. aşırılık. | Üst eksremite cerrahisi polikliniği, | ÇapaTıpF 2.8.2012

a.






ekstaz | Bizim kaderlerimiz gibi, / Ritmle, ekstazla senin de dalgaların!, | CKoytak, T, 20.8.2012

a.






ekstern öğrenci | Bekliyorduk... Kantinde, durakta, evde... Bir sevda enstitüsünün ekstern öğrencileriydik. devam mecburiyetimiz yoktu. Yılmaz Erdoğan, Hijyenik aşklar, mart 2003, 27








ekstraksiyon | Propolis damla takviye edici gıda ml bileşenler: Saf propolis (%30) ekstraksiyon çözücüsü: Su, etanol (Gıda sınıfı) Bu ürün propolisin su ve etanol çözeltisi içerisinde ekstrakte edilmesi ile hazırlanmıştır. Menşei Türkiye, BEEO UP, Mart 2021

a.






ekstraya gider gibiAsıl işin dışındaki bir işe gitme gibi, ilave olarak | Önce başka bir şeysin, önce memursun, önce siyasetçisin. Ekstraya gider gibi, yan iş gibi akademisyenlik yapıyorsun, bildiğin yan iş bu., | LÜnsaldı, 12.2.2016

dey.






ekstrem/extrem | aşırı. | Bu durumda Sirkeci Konyalı, Beyoğlu Hacı Abdullah, Üsküdar Kanaat, Beyoğlu Borsa (self servis) gibi extrem alternatifler kalıyor; zaten Beyoğlu ve Üsküdar'a geçemeyiz., | EAyyıldız, 5.8.2011 eposta

s.


ing.



ekstremist | Aşırıcı. | Gelelim şu her gündem sıkışmasında günah keçisi ilan edilen ve liberal ve demokrat aydınlar diye isimlendirilen kesimlerin ekstremist talepleri konusuna... | , | Mesayan, T, 26.3.2012

s.


ing.



ekstremite | Aşırılık. | Var ol doktor. O hırsı iyi bilirim. İyi doktor olacaksın. Tek koltuk değneği ile dağda ayı avına gittim. Hakim olabilir raporu alamadım. Silah ruhsatı alabilmem için avukatlara hakkın tanınması yönetmenliğin üst ekstremite ile sınırlı olması gerekti. Neyse olması gerekene geldik., | Atif Senel @atifsenel, 3 Ara 2022, twitter

a.


ing.



ekstrüzyon | Enine kesitsel bir profil nesneleri oluşturmak için kullanılan bir süreç. | Ekstrüzyon Teknolojisine Giriş, Hasan Turaçlı, 1999 (kitap adı)

a.






Ekstübe etmek | Bu hastayı biz kabul ettik. Ertesi gün ekstübe ettik. Anne de bebek de sağ sağlıklı. Biz de helikoptere teşekkür ederiz hasta transportunu hızlı ve güvenli bir şekilde yaptığı için, | @ZgrklcICUIM, 27.8.2023, X








ekşın | hareket. İng. Action. Oku: ekşın. | Şimdi prova alalım... Hera sen uyuyorsun... Zeytin koltuktan komik bi şekilde Hera'nın üstüne uçuyorsun... Ekşıın!..., | Latif Demirci, Hr, 6.6.2022

a.


ing.



Ekşi karadut | Hele kocaman bir ekşi karadut ağacı bir mıknatıs gibi mahallenin çocuklarını çekerdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 29

a.






ekşi ot | bir ekşice olan ve yenen otlardan biri* ekşice | Çoğumuz, her zamanki gibi , çayırların arasında, ayrı ayrı tanıdığımız otların içinden ekşi otlar topluyor ve yiyoruz., | Tez, TTE, 84

a.






ekşice Tr. | yarım metre kadar yükseklikte dil gibi uzun yaprakları ekşi olan yenir bir ot; kuzukulağı

a.






ekşili ot

b.a.






ekşili ot | kuzukulağı. | Erdem Garden Doğal Ekşili Ot Kuzukulağı 1000 Ad. Tohum, | | https://www.amazon.com.tr/Erdem-Garden-Do%C4%9Fal-Ek%C5%9Fili-Kuzukula%C4%9F%C4%B1/dp/B09MBLQ4N7, 11.08.2024

b.a.






Ekşimsi | Yaşamamış olanlar, yaşlılık yıllarında hep bunun için didinirler ama geç kalanlar için gençliğin taze coşkusu artık ekşimsi, kekrek, bayat ve hüzünlüdür., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 102

s.






ekümenizm | AVİM'in çeşitli yazılarında dikkat çektiği Hristiyan ekümenizm süreci, yakın zamanda ortaya çıkan önemli bir gelişme sebebiyle sekteye uğrama tehlikesiyle karşı karşıyadır: / ... Kısaca ifade edecek olursak, bu terimi [ekümenizm], II. Vatikan Konsili'nde kullanılan ve resmi olarak Katolik teoloji diline kazandıranların kullandığı anlamda, salt Hıristiyanlık bağlamında ve tamamen teolojik anlamda kullanıyoruz., | M O Tulun, Hristiyan dünyasında ekümenizm sekteye mi uğruyor? , AVİM, 2018/26, 21.9.2018

a.






eküri Fr. écurie | 1. At yarısında aynı ahırdan gelen at demek. Ahırdaş. 2. mec. Sürekli bir arada bulunan, ortak iş yapan kişiler. GTS | Şimdi biliyorsunuz ekürisi Ahmet Hakan'la umreye de gitmişti., | PMağden, T, 21.06.2011

a. mec.


fr.



eküvyon BTS+ | vet. | swab. ilaç sürme. | Etikan, İbrahim, | Dişhekimliği endodonti tedavilerinden kök kanallarından eküvyon alma ve idantifiye etme teknikleri [Türkçe ve ingilizce özet] İstanbul Üniv. Dişhek. Fak., Derg., 3 (4), 12.69, 436-443, | Türkiye makaleler bibliyografyasi: Bibliographie des ... - Sayfa 91books.google.com.tr › books 1970 · ?Snippet görünümü İçinde bulundu – 91. sayfa

a.


ing.

bts+



eküvyon çubuğu | ilaç sürme çubuğu. | Yanak duvarına eküvyon (swab) çubuğu sürterek alınan örnek posta ile gönderilir ve hastanın gerçek genleri hakkında rapor verir., | Kerri Rivera, Otizm Olarak Bilinen Belirtilerden Kurtulmak, 2021, 691

a.






ekvatoral | Ekvator ile ilgili | Ekvatoral güneş saatinin

s.






el | | el arabasına binmekargo otuzbir çekmek, istimna yapmak 25.3.2014 | El almakCânlular benden el alur cânsuzlar eri ne bilür / Hem virürler hem alurlar ben bir ulu dîvân oldum., | Yûnus Emre, 13. yy. | El atmakYardım etmek. | Hoş geldin, bir el at da, bir an önce kurtulalım şu dalgalardan., | Ara Güler, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 28 | El etmekel sallamak, el işaretiyle çağırmak. | Turna gelir yüce dağı yol eder, / Ördek gelir, çayır çimen göl eder, / Üç güzel oturmuş bana el eder, / / Biri şems ü biri kamer ill'Elif, | Karacaoğlan | el mahkum ayak gardiyanargo. Mecbursun anlamında bir deyim. | elleri yanına düşmekmaneviyatı bozulmak, moral olarak yıkılmak | Dönmedi dilim / Düştü yanıma ellerim / Kararıverdi içimde / Ağıtlara giden yollarım / Ağıtlardan gelen yollarım., | İZB, 1959, 14 | eller yukarı etmek ellerinizi yukarı kaldırın demek; teslim olmalarını istemek | Kocaman adamlar önünde eller yukarı etmişti., | Kıyafet, 1981, 75 | el sallatmak | el sallama işini yaptırmak, el sallamaya müsaade etmek | Maymunu göstermesi için iki saat dil döktüm, pencereden el sallatmakla yetindi., | PTuran, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 92 | El sürdürtmek | Al bunu Fadiş. En iyi kaydırak taşımı sana veriyorum. Hep ister dururdun da el sürdürtmezdim. Bununla orada, seksekte ve longuzda herkesi yenersin, dedi., | G Dayıoğlu, Fadiş, 159-160 | El üstünde tutulmakSevgi ve saygı görmek. | Erenlerin sohbetine katıldı / Nere gitse el üstünde tutuldu., G A Gülhani, 34 | elde tutmakMuhafaza etmek | işin doğrusu / gencecik havalı kızsın / gözlerin anasının gözü / bilmiş biriktirmiş tasarruflusun / elimde tutamam / düşürürüm alabalıkta seni / etraftan bağırırlar sonra / üç kere öpüp bir duvara bıraksam / uçuşurlar üstüne / güvercinler gagalar sonra., | Uğur Koçlu, 29 | ele almakKandırmak. | bu nankörler bu haml (gebelik) keyfiyyeti (durumu) üzerine her şeyin doğru çıktığını ve bir oğlan ve bir kızın da dünyaya gelmek ihtimalini düşündüler. Ellerine, avuçlarına geçen paraları feda ederek sarayın ebesi olan acûze (kocakarı) bir karıyı ele aldılar., | K D, E Ülgen, 37 | elden ayaktan düşmek| Düşmüşem elden ayaktan / Kaldır beni kaldır beni, Ahmet Aslan, Seher Yeli Nazlı Yare, 2020

dey.a.b.f. f.






el | İl | elin atı ile savaşa gidilmez atasözü

a.






el | kez, defa. | Arabanın içinde silah patladı; düz, keskin, çatırtılı patlamalar halinde; peş peşe üç, dört, beş el ateş edildi; çılgınca, baş döndürücü bir hızla., | T Mann, Doktor Faustus, 2013, ?

a.






el adamı | ayn. m. el oğlu, elin oğlu, elin adamı. krş. El kızı, elin kızı. | 1. Yabancı kimse; elin adamı. | Bir ev kurdu ki, adamın parmağı ağzında kalır. Siz burada bir yük kömür için, aylarca hapsi göze alın, el adamı bir çırpıda binlerle para vursun. Neden? Halkçı da ondan. Doğrusu dayanılır iş değil sizinki. Yine de göçük düşünüyorsunuz ..., Erol Toy, Doruktaki öfke, 1977, 261 | 2. | koca. | El adamı var sever , er adamı sağ sever., Karaman 1997, 1997, 38

b.a.a.






El âlemsiz | El âlemsiz alem | Feride: Şeytan Nuh'un bütün gemilerine binmiştir. El âlem: Ne zamandan beri gözlük kullanıyorsunuz? Feride: Ve bindiği bütün gemilerdeki zürafalar şeytanın işlettiği günah boyuna erişemiştir. El âlem: sizi gözlüklü görmeye alışmıştık., | E Elönü, 2009, 53-54

s.






el ayak / ağız hastalığı | a.ing. hand foot and mouth disease 8.5.2008 Koxsackie virüslerin özellikle grup a, tip 16nin neden olduğu deri ve mukozayı etkileyen veziküler bir hastalıktır. 10 yas altındaki (özellikle 1-5 yaş) çocuklardı etkiler. inkubasyon periyodu 2-6 gündür.



tıp




el bandı | Metrolarda ve yürüyen merdivenlerde bulunan küpeşte. | Dengenizi kaybetmemek için el bandını tutunuz., | 19.9.2022, metro

a.






el birliği | Burada, önemli olan Keşandaki tüm kurum ve kuruluşların el birliği ve fikir birliği içerisinde olmasıdır., | Gündem Saros G, 1.4.2016, 7

a.






el değmedik | Yayla el değmedik bir top çiçektir., | V C Aşkun, 46 | Yapıştırma bıyık tebessümleri kadar eğreti duran, üzerlerine baş numara büyük gelen, değil el, göz bile değmedik evde kalmış kızkurusu çıtkırıldımlığındaki buram buram riyâ kokan o itici ve tiksindirici nezâketleriyle..., | ANurko, DirilişP, 11.9.2015, 15

s.






el dönmekelden bu kadarı gelmek, bu kadarını yapmak | Benim elim bu kadarına döndü, eminim danışmanları araya yeni felsefi kavramlar filan da serpiştirerek çok daha şahane bir metin attırırlar artık., | DOral, T, 4.7.2011

dey.






el elden üstündür atasözü. | El elden üstün derler karıncayı hasım bil, / Kimseyi küçük görmek hiç doğru bir iş değil., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 108 (30.05.2025)








el falı | Herkese cennet vadedip / eşek cennetine mihman olan hoca / içerde el falına bakar / yine ekmeğini çıkarırdı., | H N Erer, HM, 1962, 79

a.






el genişliğindeki | Karşı apartmanın beşinci katında bir kadın, bir kapıcı karısı, el genişliğindeki çıkıntının üstünde durmuş, bir eliyle çerçeveye tutunmuş, öbür elindeki bezle cam siliyordu., | Gündelik Karabasanlarım, 111-112

s.






el hekmü lillah


hüküm allahıdır ayet.


"Arzederim yedi yıldır geldim tavafa seni / Hicrani'yem bilmem niçin harabat gördüm beni / Senin değil veren ister bir gün alır bu canı / Elhükmülillah'tır hocam istersen padişah ol.", San, Hicranî, 200"



el hükmü lillah | El-hükmü lillah' demeli. O verdi, O aldı. | Elhamdüllahi âlâ külli hal deyip sabır ile şükretmeli., | S Nursi, Hastalar risalesi, 66




ar.



el II vücudun malum azası (-ın) elini tutmakelinden tutmak; destek olmak, yardım etmek. | Ömerin bir ağabeysi varmış. Harbiye mektebinden zabit çıkacak, onların elini tutacakmış., | RNGüntekin, Damga, 10

dey.






El için yanma nâre yak çubuğunu safan[ı] ara kalıpsöz | O halde, ortada halimize uygun bir tek yol kalıyor: yan geldizm!... Evet, En doğrusu bu... Yan geldizim politikası... Zaten meşhur meselimiz de var: El için yanma nâre, yak çubuğunu, safan[ı] ara demişler., | GugukG, 17.5.1947, 1








El ile üzen gözde der izak / kasabayı Arif Efendi nu bu yazık








El kaideleşme | Türkiye'de | savaş tehlikesi, | Dikta tehlikesi, | El Kaideleşme ihtimali mevcut..., | @beranasor, 4 May 2015, Twitter

a.






el kızı | krş el adamı. aynı m. elin kızı. | 1. Yabancı kadın, elin kızı, kadını. 2. zevce, karı, evin hanımı. | Selvinin dalına yaslanmayasın / Yağan yağmur ilen ıslanmayasın / El kızı dediğin Azrail dostu / Yalan sözlerine aldanmayasın., Halk türküsü | Sessizse munis ise evdeki el kızı / Öfkemizin ceremesi ona çıkar / Kendimiz piripak oluruz, | NTektaş, 1999, 111

b.a.a.






el koyma

a.
müsadere, zoralım.





el mahkum | Üstüne bir de uzatmalar oynanırken Arda'nın golü gelince el mahkum maç sonrası yayını izlemek için televizyon başına geçtik., | DOral, 5.9.2011








el mecbur el mahkumKuşkusuz ta İttihat Terakki'den beri tüm siyasal iktidarların kimi zaman seve seve kimi zaman da el mecbur amentüsü haline gelen bu milliyetçi perspektifin gözdesi de Kıbrıs meselesidir. MAltınok, T, 12.7.2011. | Hayır, Fenerbahçe TVden çuvalla para alan tipleri el mecbur anladık da, diğerlerini nasıl açıklayacağız, şu zavallı aklımıza ve vicdanımıza..., | STunalı, T, 13.7.2011

dey.






El memleketi | Başımızda babamız olsa da, hattâ İsmail dede her gün halimizi hatırımızı sormak için uğrasa da, artık bu el memleketini sevmiyorduk., | M İleli, Muhacir, 35

a.






El öpmelik | Nedense bu iki çocuk, sıkıntılı günlerde birbirlerine yaklaşırlar, iyi günlerde ise birbirlerini çekemezlerdi. Bayram günü de böyle olmuştu. Hasan, Fadiş'in giyim kuşam bakımından üstünlüğünü kıskanmıştı. Fadiş de onun, çarşıda el öpmelik bayram parası olmasını (sic) çekemiyordu., | G Dayıoğlu, Fadiş, 133

s.






el öpümü | el öpmesi. | Bu seremoniden sonra gelin damat yalnız bırakılır. Ertesi günü el öpümü geleneği vardır., | asicaldan, 3.3.2017

a.






El sıktırmak | ettirgen toka ettirmek, musafaha ettirmek | ...ne de gösteriş olarak başlarını örttürdüğünüz*, yüzleri gözleri boyalı eşlerinizi gavur ülkelerine götürüp, gavurların ellerini sıktırabilirdiniz., | M İ Çığ, 31.8.2012, | https://www.ulusal.com.tr/basbakan-recep-tayyip-erdogan-hazretlerine-makale,417.html, 24.2.2020

f.






El tutma | İsmail kardeşimin defnini güç bela da olsa, İsmail dedemizin el tutmasıyla gerçekleştirdik., | M İleli, Muhacir, 34

a.






el ulağı | yardımcı. | Yaz kış kıyafetleri aynıdır. Sırtında çok kalın kumaşdan yapılmış palto, ayağında lastik çizme vardır. Dünyanın parasını teklif etsen bunları ne satmaya ne de değiştirmeye razı edemezsin. Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz patronunun çok sadık bir elulağı (yardımcısı)dır., | asicaldan, | 1. 1.2022+

a.






el yağlığı | mendil. | Neyse, daha yazmıyorum. Sonra kendimi çenesek hissediyorum. Demin kutsal şehir Sivas'tan bir sözcük gördüm << el yağlığı >> | mendil déyi. Dün Sûdî'de de << yağlık >> geçiyordu. Merak eden araştırsın. :), @BilalEBaltaci, 28.09.2024, X

b.a.






el-mek | elektronik mektup, e-posta, eposta. | Kitabı edinmek isteyenler, Kömen Yayınları'na aşağıdaki el-mek adresi ile telefon numarasından ulaşabilirler., | MehmetAca, 21.3.2012 eposta

a.






el-mukadder lâ yugayyerar. | Mukadder olan değişmez | Karga, suyundan bir yudum daha içtikten sonra gülümsedi, | Araplar bu durumu şöyle niteliyorlar dedi: | El mukadder lâ yugayyer!, | ATAlkan, Z, 30.7.2012

dey.






elaeus | Aslında Çanakkale Savaşları dünyada antik alanların içinde geçen tek savaştır. Savaşın bu yüzü genellikle bilinmez. 1915'de savaşlar sırasında Fransız askerleri arkeolojik kazılar da yapmıştır. Şimdi Şehitler Abidesinin bulunduğu yerde antik çağlarda Elaeus kenti yer almaktaydı. Fransızlar bu kentin mezarlık alanında savaş devam ederken kazı yapmıştır. Günümüzde halen siperler ile kazı çukurları iç içedir. Bu antik kentte yaptığımız araştırmalarda yerleşimin sınırları ile sur duvarlarını da tespit ettik. / Biliyorsunuz, Yarımadanın bu ucunda İngiliz Fransız mezarlıkları ve anıtları ile Türklere ait | İlk Şehitler anıtı vardır. Yani Çanakkale Savaşlarının ilk kayıplarının mezarları burada yer alır. Fakat aynı zamanda Troia Savaşının ilk kaybının da anıtı gene aynı yerdedir. Troia Savaşlarında karaya ilk ayak basan ve Troia'lı Hektor tarafından öldürülen Akha kahramanı Protesilaos'un mezarı şimdi Karaağaçlı tepenin olduğu yerdedir. Büyük İskender bu mezarı ziyaret etmiş. Bu anıtlar şimdi yaklaşık bir kilometrelik alan içindedirler., | ReyhanKörpe, | http://www.comu.edu.tr/icerik-13526.html, 11.10.2015g

a.






elaman





"El'aman | "Gösteriş için kurban, / Abdessiz namaz kılan, / Gereği yokken yalan, / Evet deyip boyun kıran, / Fırsatları kollyan, / Kimselerden el'aman.", F Telatar, Onlar, 13"



elaman | imdat. | Bu çarhın elinden el-aman deyi / Gedâ ağlar sultan ağlar kul ağlar., | Gevheri, EGŞA, 46

a.






Elatından | 1875te Hersekte Hükümeti Osmaniye aleyhine vaki olan kıyamı Prens Nikola ancak elatından himaye ve teşvik edebildi. 1876da Türk - Karadağ Harbi başladı. Bu harp ayrı bir bahiste mütalea edilecektir., | Abdurrahman Nafiz, Kiramettin, 1912-1913 Balkan Harbinde İşkodra müdafaası, 1933, 22 | mahkemede bin dereden su getirdi, / olan olmuştu zaten / hemen / elatından kızın rızası alındı., | ? , ? , ? , 78

z.






Elbeyli yer adı. | Dadaloğlu söylenmiyor boradan / Yıkılsın şu dağlar kalksın aradan / Elbeyliden geldim kurtar yaradan / Sende gümanım kaldı Çiçekdağı., | Dadaloğlu








elbezi | fincanları elbezlerini tepsileri / vapur düdüklerini / sevmem dedi Kifayet kedisine, | MG, 93

a.






Elbirliğiyle | Dut silkimi, tadına doyulmaz bir şenliktir. Çünkü, elbirliğiyle yapılır. Herkes evinden yaygı getirir. Bu yaygılar birleştirilerek ağaçların altına serilir. Genç ağaçlar, gövdeden silkelenir. Yaşlıların dallarına uzun sırıklarla ulaşılır., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 69-70

z.






Elbirlik | Aralarındaki bağın güçlülüğü, beni şaşırttı. Hele ele elbirlik olup benim kediyi cezalandırmaya kalkışmaları, bizim yörede dillere destan oldu., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 77

z.






Elbirlikçilik –ği | ...kuramcısı | Bogdanov'un görüşünce, tüm geçmiş kültürün yadsınması temelinde oluşturulacak olan 'arı proleterya kültürü'nün kaynakları, emek ülküsü, emeksel övünç ve elbirlikçiliktir (collektivisme). Devrim sonrası yıllarda bir bölümü Pravda çevresinde kümelenen işçi ozanlarca sürdürülen proletkult anlayışının özellikle geçmiş kültürü yadsıması, Lenin ve | Lunaçarski tarafından eleştirilmiş,..., | Türk dili, 1981, C 42, 390

a.






elbiselik -ği | Teşekkül halinde kaçakçılık yapmaktan suçlu ve mevkuf bulunan Kayserili Ahmed oğlu Bahri. Kayseride Kasab Hacı Ahmed, Kayserili Nuh Mehmed oğlu Hasan, Kayserili Sabit isminde dört kişinin Adana Adli f htisas mahkemesince yapılan duruşmaları sonunda, suçlulardan Bahrinin idaresi altında teşekkül eden şebeke, Suriyeye geçerek 15,200 aded çakmak taşı, 68,587 defter sigara kağıdı, muhtelif cins de kumaş ve elbiselik aldıktan son·ra memleketimize sokarken hudud kapılarında yakalandıkları sabit olmuştur., Türk Sözü, 22 Mayıs 1936, 2

s./a.






Elburz bk. Elbruz. | Elburz dağlarını sordular bana, yanlışlıkla Melendiz dağlarını gösterdim. Çok kızdılar, durup dururken aforoz yedim. Şerafettin dağlarının, bir kolunda yürümekte idim, şaşırdım. İsa'nın çarmıhını çizdiler yol haritamın başına, iyice şaşırdım. Bir dörtyol ağzıydı İsa'nın çarmıhı çünkü., H Çetinkaya, 2010, 25








elcağız | elceğiz. | Gelin görün Bowie'nin elcağızı ile yazdığı şarkı sözleri, dudak uçuklatan kostümleri, fotoğrafları-., | CÖzdemir, R, 2.4.2013

a.






elceğiz | Bir babası olsundu da, zararı yok, günlerden bir gün ölsündü. Gözlerini elceğiziyle kapatır, kefenine elceğiziyle sarardı., | O Hançerlioğlu, Ali, 1959, 11

a.






elcil

s.



Elcil, soyadı



elçabukluğuyla | Konuyu olağanüstü bir elçabukluğuyla derleyip toparlamaya koyuldu., | O Hançerlioğlu, Ali, 1959, 52

z.






elçi taşı | dünürcü taşı. krş. dilenci taşı. Masallarda kız istemeye gelenilerin evin kapısında üzerine oturdukları taş. | Bir pedişahın ğapısına oturur. Bahır bir elçi taşı, bir dilenci taşı. Gız bilmeden elçi taşının üzerine oturur. Onunla pedişahın gızı gelir deyir ki bacı, d?yı orda otu mu, ora ?lçi taşıdı dilenci taşında gine, neyse bunu içeri alır, buna yemeh falan verirler bir gün ..., Olcay, Ercilâsun, Aslan, Arpaçay köylerinden derlemeler, 1976, 365

b.a.






Elçimlenmek f.








eldeleme | Devlet ricali elbette ülkesinin menfaatlerini eldeleme peşinde olacaktır!, | @fethigedikli, 24.6.2026, twitter

a.






eldeleme | öz eldeleme | ekstraksiyon: çekip çıkarma; öz eldeleme, | 24.4.2018, | https://www.ftrsaglik.com/ekstraksiyon-nedir/, 29.6.2026g | EKSTRAKSİYON = | 1. Çekip çıkarma, çıkarma, özütleme. 2. Yem maddesindeki yağın organik çözücüler yardımıyla çıkarılması. ekstraksiyon = çekçıkar, çekçıkarım, çekip çıkarma, çıkarım, öz eldeleme; özütleme, | | https://www.okyanusingilizce.com/turkce-ingilizce/ekstraksiyon, 29.6.2023g

a.

tıp




eldelemek | elde etmek, kazanmak, iktisap etmek. | Bu solukluk, resminde eldelemek istediği 'dinginlik'i sağlıyor. Ve bu 'dinginlik'i sarılar, kırmızılar, yeşillerle sarsıyor. Bu sarsıntı, aynı zamanda, gerek sanatçının, gerekse izleyicisinin, 'çevre' ile ilişkilerindeki ..., | Ö Şenyapılı, Benim sanatçılarım, 1989, 227

f.






elden düşme

a.



"Arabayı zaten elden düşme almıştım. Yıllarca kahrımızı çekti, İstanbulun trafiğinde büsbütün yıprandı, örselendi.", S Dölek, Kirpi, 55"



elden düşme | Arabayı zaten elden düşme almıştım. Yıllarca kahrımızı çekti, İstanbulun trafiğinde büsbütün yıprandı, örselendi., | S Dölek, Kirpi, 55

z.






elden vermek–ıBu iki kesim içinde de savaşı ısrarla talep edenler, kan üzerinden oluşmuş bir iktidarı elden vermek istemeyen güçler..., | CAktaş, T, 27.9.2011

dey.






eldenberi / -eldenberi | Bu can bu cesede girelden beri / Aldık başımıza türlü kaderi / Çaresiz çekeriz ileri geri / Vakit gelir tamam olur sıralar., Aşık Veysel, ?








Eldivenli | 1. eline eldiven giymiş olan. 2. | eldiveni olan. | Alain gözleri ile beyaz güvercini, pembemsi salkımlı fidanların ve çiçekleri alev saçan fundanın arkasında eldivenli eli aradı. Dünkü 'törenin' güzel bahçelerini koruyarak, yalnız Camille'nin evini alt üst ettiğine seviniyordu., | Colette, Dişi kedi, 1954, 35 | O, kırmızı başörtüsü çiçekli işlemeli entarisi, yün eldivenli elleriyle, bir melek gibi kollarımın arasında uyuyuordu., | CUçuk, CB, 170

s.






Eldivensiz | eldivensiz parmaklardan / Bir arının konduğu parmaklardan., | Nezval, T Fişekçi, E Alova, 81

s.






Ele geçirici | Şiirleriyle topluma iletiler gönderir. Bu bakımdan öncü, uyandırıcı, ve eyleme geçiricidir siyasal içerikli şiir., | Abdullah Şevki, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 59

s.






electro synth | Şarkıya baharatlar eklediğin, dans ritmleri ve electro synth'lerle kopardığın zaman, çok seviliyor., | HüseyinKaradayı, HrKelebek, 21.11.2015

a.






elefetsiz kr. Elevetsiz. | önemsiz. Ayşe Nal 1932, İskenderun, Arsuz, Ada köyü, 11.08.2024+

s.






eleji | rus. Elegiya. | Kış elejisi (Zimniyaya elegiya 1843). (M.E.Saltıkov'un eseri),, | PTuran, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 86

a.






elek | Hocam elek çeşitlerinin ismini yazıyorum sözlük için, gözenekleri en açıktan en dar olanına doğru sıralıyorum: Sarat (gözeneği en açık olan), Gözer, Halbur, Elek. Hocam sözlükte bu kelimeler yoksa, daha fazla açıklama için not alabilirim. Bunların her birinde farklı şeyler eleniyormuş mesela., Esra Çetinkaya, 16.04.2025

a.






elekrifikasyon a.








elektiriklenmek | Bir bakışla elektriklenecek kadar güçlü, bir bakışla indifa edecek kadar yanardağ..., | Ş Belli, Bir Yangının, 97

f.






elektra kompleksi | çocuklarını yiyen Satürn | Çocuklarını Yiyen Satürn ya da kısaca Satürn (İspanyolca Saturno devorando a un hijo), İspanyol ressam Goya'nın,Sağırın Beşi (Quinta del Sordo) adıyla bilinen evinin iki katındaki duvar sıvasına, dekorasyon amacıyla yağlı boya ile çizdiği 14 tablodan oluşan ve Kara Resimler olarak adlandırılan duvar resmi serisine ait bir tablodur. Serinin geri kalanıyla birlikte 1819-1823 yılları arasında çizilmiştir. Resimde Yunan tanrısı Kronos'un (başlıkta Roma karşılığı olan Satürn ismi kullanılmıştır), kendi yerine geçmelerinden korktuğu çocuklarını doğumlarının hemen ardından yiyerek öldürmesi anlatılır. Goya'nın ölümünden sonra tuvale aktarılan resim, Madrid'deki Prado Müzesi'nde sergilenmektedir., | | http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ocuklar%C4%B1n%C4%B1_Yiyen_Sat%C3%BCrn, 14.2.2015g

b.a.a.






elektra kompleksi | kız çocukların anneden nefret etmesi ve babaya aşık olması. | Aslında CHP'nin şu an içinde bulunduğu durum iki psikolojik travma ile özdeşleştirilebilir. Bunun ilki Oedipus/Elektra Kompleksi, ikincisi ise 'Çocuklarını Yiyen Satürn' olayıdır., | APalabıyık, 17.7.2011

a.






elektrik | O da ağlıyor iki hâr girye (kızgın gözyaşı) birbirine karıştı. Müspet ve menfî (olumlu ve olumsuz) elektrik cereyanın tesâdümüyle (çarpışmasıyla) hâsıl (meydana gelen) bir tesir gibi bu iki katre-i sirişkin (gözyaşı damlasının) yekdiğeriyle (birbiriyle) tahallutu (karışması) Yusufcuk'un üzerine icâzkârâne (kendisini âciz bırakacak) bir tesir hâsıl etmiş ve onu bulunduğu dalgınlık ve baygınlık hâlinden kurtarmış idi., | K D, E Ülgen, 278 | elektrik çektirmek | Nihayet elektrik Elbistan'a da gelmiş ve gücü yeten evler çektirmeye başlamıştı., | Arif Bilgin, Melekler annemi kıskanıyordur, 29.11.2022, dibace.net | elektrik/ler gitmek | Elektrik akımı kesilmek. | Bu konuşmalar sürerken, dışarıda şiddetli bir fırtına kopmuş ve elektrikler gitmişti. Tabii bilgisayarlar da kapanmıştı bu kesintiyle beraber., | Kazancıoğlu, 50

bf.a.






Elektrik kontağı | Babasından çok Naci'nin güvendiği bakkal dükkânı, bir gece yarısı, elektrik kontağı neticesinde. Bir saat içinde kül olmuştu., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 11

a.






elektrik mavisi | Yangınların paletinden bir avuç sarı, bir tutam elektrik mavisi, bir deste kırmızı, bir dilim turuncu çekiver yavaş yavaş..., | Ş Belli, Bir Yangının, 83

a.






elektrikî | elektrik ile ilgili. | ...elektrikî cihazlardan geçen bu seda gürleşip salonu inletiyor-, İOAnar, GK, 57

s.






Elektrikli beyin | Bilgisayar. | Neyse ki elektrikli beyinler yardımcımız./ elektrikli beyinler ha. /aıklanmada /aydınlatılmada /gözle görülmekte /şimdi düşünceler iz iz., | Dağlarca, VK, 47

a.






Elektrikli tren | Biletini aldıktan sonra, perona girdi. Peronda elektrikli tren bekliyordu, | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 73

a.






elektriksel

s.
elekrikle ilgili.

ing. electric + tr. -sel
"Microlife tescilli bir markadır. / Elektriksel Güvenlik kriteri: ... Standartlarına uygundur.", Microlife BP 3 BTO-2, 2010+ (Otomatik koldan ölçen tansiyon aleti)"



Elektriksel | Herhangi aynı madde kısımcıklarının temasa gelmesinde bu elektriksel çifttabaka rol oynar. Mesela elektroforöz, elektroosmoz olaylarındaki katod ve anoda doğru cisimlerin hareketine yalınız ve ..., | Ankara YZE D, 1947, S 17-18, 698 | Burada, tetrahedralara ait mustakil oksijenler bulunmadığından, silisyumun oksijene oranı 1:2dir ve elektriksel denge için başka iyonlara ihtiyaç yoktur., | Atatürk Ü Ziraat Fakültesi Ders kitapları, 1963, S 6-9, 31 | ... dayanıklı gereçlerin yuvalarına yerleştirilmiş sarmal dirençlerden oluşan ve elektrik erkesinin ısıya dönüşümü ile yüksek sıcaklık sağlayan aygıt. Elektriksel ağırlıkölçüm (es. t. elektrogramvimetri] [Alm. Elektrogravimetri] ..., | Saadet Üneri, ?Ömer Kuleli, ?Osman Gürel Kimya terimleri S, 1981, 48 | Elektriksel stimuluslarla elde edilen monosinaptik reflekslerin başlıcası H-refleksi ve refleks özelliğinde olup olmadığı tartışma konusu olan F cevabıdır. H-refleksi: H-refleksi ilk defa Hoffmann tarafından 1919'da tarif ..., | AÜ Tıp Fakültesi M, 1970, 257 | Bu sonuca nazaran Marplan'ın ventrikül elektriksel aktivitesini arttırdığı ve ayni zamanda depolarizasyon ve repolarizasyon sürelerini ve QT intervalini uzattığı kanaatını vermiştir. (3) MARSİLİD DENEYLERİ., | AÜ Tıp Fakültesi M, 1967, 19 | kendisinin temsil ettiği toplumsal kesimlere devletin reva gördüğü eski zorbalıkları olsun anımsayarak, beyninin kıvrımları arasında elektriksel bir şelaleye yol açmak dururken..., | NÇınar, T, 14.7.2014

s.

tıp tıp




elektro-kardiyografi

b.a.



Başıma gelenleri sorma. Elektro-kardiyografımı çaldılar. Sabahleyin



elektroakustik | [E]lektroakustik müzik alanında üretim yapan isimlerden biri de İpek Görgün., | T, 22.12.2014

s.






elektrojen | 1. Elektrik üreten (sistem) 2. ABD'de elektogen 12.7.2015g

s.






elektromobil | elektrikli otomobil | Elektrikli araç yarışları elektromobil, hidromobil 1-6 Eylül 2020 Körfez Yarış Pisti, 4.3.2020, tübitak

a.






Elektronik | / | Her çeşit ticari banka muameleniz AKBANK IBM Elektronik makinalarında emniyetle sonuçlandırılmaktadır, | Kemal OR, Yaz Yağmuru, Akbank reklamı, Ankara 1967

s.a.






elektronik ajan | elektronic agent | Tanıma göre, 'elektronic agent', kendi başına bir fiili başlatan veya elektronik kayıtlara veya edimlere cevap vermede kısmen veya tamamen bir insanın gözetimi veya katkısı olmaksızın kullanılan bilgisayar programı veya elektronik ya da başka otomatikleştirilmiş araçlardır., | A Altınok, | Chatbot ve Yapay Zekalı Asistanlara Hukuksal Yaklaşım, | İstanbul Barosu Dergisi, 2019/3

a.


ing.



elektronik güçlendirici | hoparlör | Yakınımızdaki üç ayrı caminin müezzinlerinin elektronik güçlendiricilerden geçen sesleri birbirine karışarak uyumsuz bir koro oluşturuyordu., | S Dölek, Gündelik Karabasanlarım, 112-113

a.






elektronik kelepçe | Uluslararası Para Fonu (IMF) eski başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın avukatı müvekkilinin, 1 milyon dolar kefalet karşılığında, 24 saat ev hapsi ve elektronik kelepçe şartıyla serbest bırakılmasını istiyor., | R, 19.5.2011 | Sadullah Ergin bu meseleyi (de) önemli ölçüde çözebilecek 'elektronik kelepçe' önerisini 2010 ortalarında dillendirdi-., | AGümüş, T, 16.12.2011








elektronikleşme | Elektronikleşme sayesinde artık çok daha fazla şeyden haberdarız., | MSKuzuloğlu, R, 28.11.2012

a.






elektronikleşmek | Sevgili Sivilay Abla, her şey elektronikleşiyor. Kitaplar tablet oldu. Kütüphaneler online oldu., | SGenç, T, 19.1.2012

f.






elektrooptik | Asıl vurucu gücü oluşturacak cirit omtas umtas* gibi tov* ve hellfire* gibi füze sistemlerinin entegrasyonu ile elektrooptik sistemlerin üretimleri konusunda biraz daha çalışmamız gerekmektedir., | AÇetiner, 11.6.2014, rindan | Taarruz ve taktik keşif görevleri için çok amaçlı tasarlanmış olan yeni nesil T129 ATAK Helikopteri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarına uygun şekilde, motor, aktarma organları ve kuyruk pallerinin değiştirilmesine ilave olarak, milli aviyonik, elektro-optik ve silah sistemleri ile donatıldı., | Sbh, 19.8.2015

s.






elektroşok

a.
tıp.


"H. S., 15 yaşında, ev kızı. 951/1941) Hasta bir katatoni sendromile 14.5-951 de kliniğimize dahil olmuş, yapılan elektroşok tedavilerinden istifade etmemiş, bu sırada hebefrenik araz göstermiş ve 3.K.951 de ensülin tatbikine başlanmışsa... ", AnkaraÜni, 1952, C 6, 44"



elektroşok | Ya da klinikte çalışan bir arkadaşın olacak, alıp seni arada beleş elektroşoka götürecek., | AyçaŞen, T, 2.10.2011

a.






elektroşoker | Elektro şok veren cihaz. | Biyoçeşitlilik Bölümü Öğretim Üyesi Ali Celal Hoş, 'elektroşoker' cihazıyla balık avlamaya çalıştığı sırada, cihazda bulunan elektrik yüklü iki kablonun suyla temas etmesi sırasında akıma kapıldı., | M, 24.6.2015

a.






elektroşoklu

b.a.
tıp.


elektroşoklu trol - Dünyanın en son teknolojisi- Bir kıyım, www.gelbalder.org/showthread.php?t=5003&p=13592, 8.11.2013



Elektroşoklu Trol - Dünyanın en son teknolojisi- Bir kıyım, www.gelbalder.org/showthread.php? t=5003&p=13592, 8.11.2013








elel

s.
peşin.


"Dünya vü ahireti hiçe dahi almamışam / Can u gönül verüben aşkını elel alalı.", Kadı Burhaneddin/M Ergin, 1980, 302"



elel | peşin | Dünya vü ahireti hiçe dahi almamışam / Can u gönül verüben aşkını elel alalı., | Kadı Burhaneddin/ M Ergin, 1980, 302

s.






elele mitingleri | Her gün saatlerce oturma eylemi yapıyor, elele mitingleri düzenliyor, bir yığın kurum-kuruluş ziyaret ediyor, imza kampanyaları başlatıyorduk ama kimseye anlatamıyorduk derdimizi., | N A Gökduman, 63

a.






elelelik –ği | sevgililerin el ele hali. | Sokaklarda elelelikler sahil yolu nil sineması, | NBüyüm, 1968,

a.






elem çekmeküzülmek. 'Evliya Çelebi! Elem çekme! Malın helal ise yabana gitmez, sen hemen cenkedip malını aldıkları yeri göster. Biz onları izinden tozundan biliriz.' deyip ılgar ile giderken gördük ki karşı tarafımızdan yokuş aşağı üç yiğit geliyor., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 62

dey.






Elem elem ekmekBunun üzerine conguluşla gezenler onun başına birikerek ağlaşırlar: | Elem elem ektiğim / Çayır çimen söktüğüm / Ne yatıyon burada / Başına su döktüğüm. Bunun üzerine ev sahibi canbuluş'a töre olarak para, yağ, bulgur gibi şeyler verir., | | http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php? t=21042, 18.6.2018g

dey.






elem verici | Anadoluda istiklal için sürdürülmekte olan mücadelenin elem verici kabusunun gittikçe çetinleşip vehamet kesbettiği.../...bütün bir aleme elem verici heyecanının titreştiği mukaddes bir ilticagah olan bu uzak ve ebedi şehrin üstündeki esrar perdesini, biraz olsun, kaldırmış olduğumu zannetmekteyim., | KH, MAM, 1998, xx

s.






Elem-zede | Ooh, seherin beyaz nuru! Onu elem-zedeler ne iştiyak ile teneffüs ve nüş ederler. Onunla ruhları ve ümitleri serinler ve kuvvetlenir., | C Şahabettin, Elem şiirleri, 14 (Serveti Fünün), 16 MReşit

s.






eleman | adam, insan, kimse. | Kendisi çocuk sahibi olmadığı için çocuklara karşı son derece şefkatli olan yaşlı şair yatağından kalkar, zar zor yürüyerek cimrilik eden elemanların peşine düşer., | Cafcaf, Bahar2013/54, 16

a.






Elemanlama | Burası proganda ocağı /örgüt kampı / militan yetiştirme yurdu / örgüte elemanlama tesisi hiç değil. Lütfen tartışma yaratacak müdahele ve katkılar yaparak topluluğun sabrını taşırmayınız., | | https://tr.wikipedia.org/wiki/Kullanıcı_mesaj:Relax~trwiki, 12.11.2018

a.






elemanter | elemantary basit, temel | Bir referandumda oy vermek, önerilen şeye karşı 'evet' ya da 'hayır' demek de, bunun mümkün olan en basit, en 'elemanter' biçimlerinden biridir., | MBelge, T, 5.9.2010




ing.



Eleme | Geleneksel Kültürümüzden: | Eleme. İpek dokumacılığında kullanılır., | @Nuri_Mehmet07, 26.6.2023, twitter

a.






element

a.
unsur, öge.


"Sinematik evrenlerine aşina olduğum bu isimlerden çıkacak mekana özgü anlatıları merak edip hayal etmek son derece heyecan vericiydi. İki yönetmen, bir görüntü yönetmeni, bir kurgucu derken, ses elementini de ekleyip üçüncü bir grubu dahil ettim.", Esin Hamamcı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 15"



elementsel | elementle ilgili. | Yani suda çözünen Kıbrıs taşı (zaç-ı Kıbrıs) denilen bakır sülfat (milh-i nühâs) basit cisim/element durumundaki demirin yardımıyla çözünmüş olmakla buna yol açıp neden olan güce tercih ettiren basit/elementsel çekim gücü (kuvve-i câzibe-i müreccihe-i basît) denilir., | İbrahim Edhem Paşa, Jeolojiye giriş: Medhal-i 'İlm-i Jeoloji, 2020, ?

s.






elemsiz

s.
elem olmadan.


"Allah elemsiz, kedersiz, dirlik ve düzen içinde oturtmak (b) nasip etsin,' dedi.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 61"



elemsiz

s.
kederi olmayan.

ar. elem: üzüntü + tr. -sız
"Hem dünyada on senelik kısa bir zamanda teellümatla karışık evlât sevmesine ve okşamasına bedel, sâfi, elemsiz, milyonlar sene ebedî evlât sevmesini ve okşamasını kazanmak, ehl-i imanın en büyük bir medar-ı saadeti olduğunu şu ayet-i kerime 'vildanu muhalledun' cümlesiyle işaret ediyor ve müjde veriyor., | S Nursi, Hastalar risalesi, 61 | ... üç etekli, dar yelekli, ela gözlü köylü kızlarını; gıcırtılı kağnılar ardında türkü çağırarak onar, yirmişer gün yol giden gözleri elemsiz, kalbleri hevessiz köy gençlerini; mescidin duvarlarına sırtlarını dayayarak peri hikayeleri anlatan, esrarlı seslerle maziyi anan, -ellerinde kiraz çubuklar, göğüslerinde alacalı kıllar- çömelmiş köy ihtiyarlarını tanıdım;, | R H Karay, Anadoluyu gördüm, Guguklu saat, 59 M Reşit



elemtere keyfe, hoca girdi kümese, tavukları yemese


tekerleme.


" "Mustafa Öztürk kişisel hikayesinden kinlendi bu iktidara... Siyaset yapıyor. Dinliyorum bazı konuşmalarını, derdi iktidara çakmak... Sosyolojiyi anlamak değil... Çocukken Kur'an mektebine giderdik. İlk öğrendiğimiz tekerleme "elemtere keyfe, hoca girdi kümese, tavukları yemese." şeklindeydi... Toplum böyledir. Efendim Diyanete güveniyor musunuz? Bu sorunun mesela hiçbir anlamı yok... Efendim dindar insanların dürüst olacağını da kabul eder misiniz? Bu soruların anlamı ne? Ne çıkar ki bunlardan... Hiç... Bu tür anket tarzı araştırmaları hemen her sahaya uyguluyorlar... ve bunlar üzerinden her şeyi açıkladıklarını zannediyorlar... 21.11.2023"



elemye | Omuzdan omuza dekolte giyinmiş dantelalara mücevherlere müstağrık olmuş bir kontes ile lordzâdemiz valse başladığında bir aralık bu ibrişim ucu uzanmaya başlamaz mı? Meğer ibirişim ucu balmumulanmış döşeme tahtalarının bir çentiğine ilişmiş. Kontes ile lordzâde çarh-ı felek gibi döne döne vals ettikçe ibrişim boşanmaya ve eski zamân kadınlarının elemyeye pamuk sardıkları gibi oyunculara sarılmaya başlar., | file:///C:/Users/Fethi/Downloads/591315.pdf I. MEŞRUTİYET'TEN CUMHURİYET'E KADAR TÜRK EDEBİYATINDA LETÂİFNÂMELER (İNCELEME-METİNLER) Bülent BAYRAM, Doktora Tezi Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Halk Bilimi (Folklor) Bilim Dalı Prof. Dr. Dilaver DÜZGÜN, 2020

a.






elemyeci | kharrât | çıkrıkçı ve elemyeci, | Lugat-i Remzi, ? , 488

a.






elengerus | Yürü ey sen çeriye / Bakmasunlar geriye / Çaldırıp tabl ile kûs / Titresin Elengerus., 222

a.






eleştirellik -ği | Ama hepsinde, bağımsız ve dolayısıyla özgür bir eleştirellik değil, kendi dâvâsı ve ütopyasına bağlı bir angajman ön plandaydı., | HBerktay, T, 10.9.2011

a.






Eleştirgen | 1. çok eleştiren. Aşırı eleştiren kimse. | Çok eleştirgen bi insan olmuşum ben. Ya da eleştirici, eleştirgeç eleştirisever. Üf amaan eleştirinin suyunu çıkarmak anlamında yani., | D.@lalobadilo 26.8.2011, twitter | 2. Ali, N-A. C. (1996): Boztorgay. Folklor toplamı II. (Eleştirgen, tamamlagan, tertiplegen, tüzetken: - .) Bucharest, Kriterion Kitap Üyi.

s.






eleştirici

s. / a.
eleştirmeyi seven. eleştiriyi meslek edinen.


"Pek de o kadar ortodoks olmayan bir eyilim değil mi? Hafifçe kaymış, her türlü dogmatizme karşı eleştirici", Lefevre'e sorarsanız, Yelken D, S 141, kas 1968, 12"



eleştirilmezlik –ği | tenkit edilmekten masun olma hali | Endazesiz uslup sahibi biri bir ifade hürriyeti mağduru dokunulmazlık isteyebiliyor, eleştirilmezlik talebinde daha cüretkar olabiliyir., | Ayayla, T, 30.4.2013

a.






eleştirme

a.



"Çok gerektiği halde, bir türlü silkip atamadığımız kötü huylarımızdan birisi de eleştirme kırıcılığımızdır. Hele sanat konularında. Ünlü Batı eleştirmecilerinden biri "Eleştirme dost tokadını andırmalıdır, vururken okşamasını bilmelidir" der.", Ses, Y 5, S 119, 5 "



eleştirtmek | Eleştirilerinin arkasında yatan esas sebep İngilizlerin açıktan yapamadığı düşmanlığı din kisvesi adı altında dini özgürleştiren yapıyı eleştirtmek, böylece de cumhuriyetin temellerini sarsmaktır., | Hasan Oktay, Yazar G, 11.4.2022

f.






Elevator | asansör, lift, iner çıkar. | Kil ufalanması: I beher postada 8 ton kapasitelik taş ayırma tertibatı kaba kil silindiri, 1 beher postada 8 ton kapasitelik desentegratör, 1 şeritli transportör, 1 elevatör, 2 beheri 25 tonluk anbar, 1 otomatik terazi, II.) Şist kili ve şamot ..., | MTAE Mecmuası, 1939, 123 | Kaldırıcı kovalı elevatör. Ayırıcı perdeli bant. Götürücü kovalı elevatör. Yaprakları ayırma ve temizleme vantilatörü külen* üzümler makinanın alt kısmındaki götürücü ve toplayıcı elevatörle havalı temizleme sistemine ve oradan toplama tankına ..., | Ziraat D, 1978, C 9, 90

a.






elevetsiz bk. Elefetsiz. | Hatay | 1. gereksiz, lüzumsuz | Elevetsiz şey için para harcıyorsun., | S Nal, 16.3.2015 2. BTS+ tıynetsiz, sözünü bilmez.

a.




bts+



Eleyivermek | Rukiye Molla'ya un eleyivermiş de geç kalmış., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 46

bf.






elf

a.



"Hilda çeşitli farklı trol'lerle ya da görünmeyen minik elf'lerle iletişim kurabilen bir kızdır.", Defne Akman, Oksijen Ekran, 9-15 haz 2023, 17"



elf | Noel Babanın cüce yardımcısı. | Özellikle resort işletmecisi elflerle kitap boyunca eğlence neredeyse garantili., | FUludere, T, 24.12.2013

a.






elgil


el


"Ay dıl kalk gidelim yar gile / Yar darılmış bugün gider el gile / Kaderime çoktan beri yanarım / Her güzel de düşmez kendi dengine", Diyarbakır türküsü"



elgin





"Açıyorum sende bungun / Açıyorum sende belgin / Açıyorum sende selgin / Açıyorum sende elgin / Açıyorum sende sevginle", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 58"



Elham | fatiha suresi. | Üç kulhuvallahu bir elham okumalıydı sonra... Hocanın dediklerinin fazlasını yapsa bir şey olmazdı ama öyle geçiştiriverirse..., | N A Gökduman, 171




ar.



elham | Fatiha suresi. | Yatarken üç kulhü ile bir elham okumayı unutma. Kalbini de temiz tut., Naciye Poyraz, 1979, 51

a.






Elhambuhur | Eyyam-ı bahur. | Bugün bizim elhambuhur dediğimiz eyyamı buhur başladı. Aşırı sıcakların olduğu bu günlerde Alanya ve çevresinde açık sularda denizde yıkanılmaması gerektiğine inanılır. Aksi durumda vücudun alabula alaşan olacağına inanılır. İlla yıkanılacaksa boyna bir demir parçası, çivi takılır., | @nuri_mehmet07, 1.8.2023, twitter




ar.



elhap


?

?
"-Bırak eskimiş yavelerini | dinlemekten gına geldi. Sözümü kesme, rica ederim. -Elhap! Kesmem artık. Murad Naci önce 1 numaralı Polinka macerasına İzmir vapurundaki kızı arkadaşına hatırlatmak için kısaca dokunduktan sonra o günkü gezintisine geçti | iki kızın birbirine tıpatıp benzemeleri noktasında özellikle durarak ne gördü, ne duydu, ne düşündü ve ne yaptıysa hepsini, hem de heyecanla anlattı | Cemşit'e sordu:", R H Karay, Sonuncu kadeh, 30-31"



elhayâü mineliman | Haya imandandır. | elhayâü mineliman ... hani, biz medresede okumuş adamlarız, dedi., | R N G, Tanrı Misafiri, 7 | Yanında el pençe tek kalçasının üstünde oturan sünepe, sinsi şahsa al-hayâ minel iman, ne din kaldı, ne iman! Arabaların böyle yan yana gelip durması âdabı İslâmiyeye ve şer'i şerife mugayirdir., | R H Karay, Üç nesil üç hayat, 1997, 106




ar.



elhed taşı | ahlat | Onu uduzunca ömrünü uduz / O elhed taşıdır gerek diyesen / Onu eğri yolla kazanma ki dost / Sonra da düz yolda büdremeyesen., | Siyavuş Serhanlı, 174

a.






Eli ayağı dolaşmakTam aklımdan geçiyordun ki / O anda telefonum çaldı / Kalp kalbe karşıymış meğer / Elim ayağıma dolandı., | B, 19.8.2021, whatsapp

dey.






eli bakraçlı | Bir uzak bozkır köyündeki / Uzun saçlı / Eli bakraçlı sevgili / Sen hiç mi hiç ama hiç beni bilmeyeceksin., | Sanatlar, C 1, S 1, 15.2.1955, 29

s.






eli bıçaklı | Yazık, Ahmet, gözümden düştün artık bu gece, / Seni eli bıçaklı sanacağım gördükçe. / Eşraf oğludur diye diş bileyip Ömere / Doğru mudur sarılman belindeki hançere, | Çamlıbel, Canavar, 44

s.






eli boş | işsiz. | Eli boş adamın işi bunlar!, | 7.9.2021+

s.






eli böğründe | birl. i. mîmar. Binâlarda, özellikle eski ahşap evlerde çıkmaların altına aralıklı olarak konan ve cepheye ayrı bir güzellik veren eğik desteklerden her biri, payanda. Kubbealtı L

a.






eli dar olmak

dey.
elinde az veya ihtiyaçlarına yetersiz parası olmak.


Elim de dar paramı al 31.3.2024+



eli dar olmakparası olmamak. | Elim de dar paramı al.

dey.






eli daralmak





"Eli daralmış resim isteyen bölümler de iyice azalmıştı. Okulu bırakıp köye dönmeyi artık ciddi ciddi düşünüyordu. İki ders arasında keyifsizce amfide otururken beyaz önlüklü biri yanına geldi.", Ersin Bulun, 2023, 65"



Eli ekmek tutmakHele gücün kuvvetin yerindeyse / Elin ekmek tutmuşsa bir de., | M C Anday, Çok güzel şey, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 98

dey.






eli eli lama şabaktani Baba baba beni niye terk ettin? | Haç'ta İsa'nın 'Eli eli lama şabaktani' yani 'Baba baba beni niye terk ettin? ' diye haykırması da., | MEsayan, T, 9.7.011








eli kalemli

b.s.
1. okumuş, aydın. 2. yazar.

tr. el-i kalem + tr. -lİ
"Ey cam karınları / sarı / nargileler gibi horuldayan, / Ey üç atlı yaylısının içinde / sağır / burunsuz / kör / köylülere / Pierre Loti ahını çekip geçen / ağzı gemli / eli / kalemli / efendiler! / Tatlı masal dinlemekten gayrı usandık. / Artık / Hepinizin kafasına / Şu / daaaaaank / desin: / Köylünün toprağa hasreti var, / toprağın hasreti...", Nazım Hikmet, O S Orhon, Nazım Hikmet Hayatı ve Eserleri, 1937, 25 || "Nihat Genç aslında Topal Osman, İpsiz Recep, Sandıkçı Şükrü’nün eli kalemli haliydi.", Harun Yöndem, Nihat7a veda, 06.07.2025, Facebook



eli rahatlamakEvin inşaatı bittiğinde arsanın dükkân tarafındaki boşluk terslik olarak kullanılmakta idi. Elleri rahatlayınca, avluyu ve tersliği kol duvarı içine alma çalışmaları başlar., | asicaldan, 3.3.2017

dey.






eli tesbihli

bs.
elinde tesbihiyle zikir yapan dindar kimse.


"Tatlı, şirin bir insandı. Beyaz sakallı, namaz takkeli, eli tesbihliydi. Yemekten sonra babam ona sordu: 'Efendi baba, ne iş yaparsınız?'.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 42"



eli tesbihli

s.
mec. dindar.





Elibazlıoğlu | Obabaşı: Elibazlıoğlu derler, beni bildin mi? , | Tecer, 1969, 13

a.






elibelinde / eli belinde | 1. Kavgaya hazır olduğunu belirten (kimse). 2. | Bir çeşit kilim motifi. 3. | Ahşap evlerde direk üzerindeki ağaçların kaymasını önlemek için sonradan konulan parça. | Artık manzara ve tabiat tam oldukları gibi değiller (o çok sevdiği ahşap evler, cihannümalar, elibelindeler, çıkmaz sokaklar ve diğer unsurlar bu resimde yok) İ Kara, | Süheyl Ünver'in Resimlerinde Tarihî Bir Semtin Temsili, | Üsküdar Kültür, Sanat ve Medeniyet D, S 14, [Eyl] 2022, 20-21

s.a.






elif elif okunmak


tek tek hakkını vererek.


"Bir an ki dört yön titredi kırmızı kırmızı, / Bir an ki herkes gördüğü büyüden emin | / Havada, yerde. / Elif elif okundu, şehitler üstüne yemin." Dağlarca, ÜŞD, 59"



Elif elif uzamakdik ve uzun olmak | Elif elif uzuyordu.

dey.






elif kameti | kadında uzun ve düz boy. | Elif kametine hayran olduğum / Gece gündüz hayaline döndüğüm / Hep senin içindir boyun eğdiğim / Yoksa zaptedemez buralar beni. Pertek türküsü

b.a.






Elifbe | elifba, Arap abecesi. | Torununun şaşılacak bir kolaylıkla (elifbe)yi öğrenmesi, heceleri sökmesi, sureleri yanlışsız okuması, hatta ezberlenmesi onun dindar ruhunu ne kadar, ne kadar sevindiriyordu., | Kırımer, 1967, 53

a.






Elifi elifine | Nereye gittiğini, neler yaptığını kimseler bilmezdi ama dönüş saati elifi elifine kestirilirdi., | O Hançerlioğlu, Ali, 1959, 80

z.






eliften yeye kadar | İnsan elif'ten ye'ye bir tutukluğu yaşayabilir, kim içindeki şeytanı kolaylıkla susturabilmiş ki zaten, fakat uzun soluklu susuşlarının altında yatan şeyin ne olduğunu kesinkes bilmesi gerekir., Mustafa Gazi, kent vaizi, 2024








Elik –ği | Ne Zındarlar geçmiş, ne uçurumlar aşmışlardı, yürümüyor, sekiyorlardı; birer keklik, birer elikti onlar., | Ş Baytemur, M Baytimur, D D Bilgiç, Aluçlu Hikayeleri, 2014, 63

a.






elikmek | 1. Bunalmak, bizar olmak. 2. Utanmak, sıkılmak, mahzun olmak. 3. İhtiraz etmek, çekinmek. Elikmek II | Elikmek: Sözcüğün | Muhtaç olmak manası | Eline bakmak veya | Eline düşmek deyimlerinin içeriği ile de benzeşmektedir. | İstihza (alay) etmek içeriği ise başka bir söyleniş biçimi olan ilikmek fiilinde verilmiştir., | D Karakurt, Türkçe sözcük incelemeleri, 2019, 151

f.






Elim de dar paramı al.








elim sende / elimsende | Barışı sever bütün çocuklar / beştaş, saklambaç, elim sende / bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez / barış sözcüğünün halkların dilinde., | Refik Durbaş, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 249 | Beş yakın arkadaş çocukluklarından beri yılda bir kez 'elim sende' oynar. Bu durum onlar için artık bir gelenek haline gelmiştir. YŞ Pazar, 1.7.2018, 3 | Bence en güzel besin oyun. / Üstüm başım çamur olsa da, / Yine de kedilerle koşturacak, / Bisiklete bineceğim sevinçle. / Çünkü içimdeki mutluluk / Elim sende derken, / Her şeye değer., | B Tarıman, 2020, 47 | elimsende oyun | Lu'b, düpedüz oyun demek, yani çocukların | Elimsendesi gibi, futbol gibi, hatta tavla gibi vesaire. Lehv ise insanı oyalayıp dikkatini dağıtan ve asıl mevzudan uzaklaştıran, meşgul edici vesileler, hani | oyuna dalmışım, eve gecikmişim der ya çocuklar bazen, işte o., | ATA, Z, 30.1.2012

a.






Elim üstünde | bir çocuk oyunu. | Çocuklar elim üstünde kaldı oynuyorlardı., | O Hançerlioğlu, 1956, 58

a.






elimi sallasam ellisi





"– Komşusuyla kavga ettiğinde, ortamı yumuşatmayı, aralarını düzeltmeyi, barışabilmeyi düşünemediğinden, beceremediğinden onları "değiştirmeyi" seçmek gibi stratejik bir hatanın içine düşebiliyor. Söz gelimi | – Bana arkadaş mı yok? – Başka komşu mu yok sanki. – Hiç dert değil, elimi sallasam ellisi."



Elimsel | Nihayet bütün bu vesilelerle özdeksel ve teknik anlamda olduğu kadar tinsel anlamda arkadaşça bir yardım da en güzel şekilde sağlanır ve devam ettirilebilir. Bunlar münhasıran elimsel olan kazançların dışında kalan önemli faydalardır. Bu sayede talebenin kendi aralarında olduğu gibi öğretmen ile talebe arasında da devamlı değerde şahsî bağların yer alması sağlanmış olur., | AÜDTCFD, 1942, C 1, 96

s.






elin alıcı b.s. el tutan, yardımcı. | Sensin cümle gayipleri bilici / Sensin müminlere yardım kılıcı / Kamu düşmüşlerin elin alıcı. / Allahan arslanı Alim gel yetiş Er Abdal, ?








elinden geleni on kaba koymak

dey.
elinden geleni eksik etmemek, birşeyi elde etmek için bütün imkanlarını kullanmak

tr.
"Cırttan itiraz etmiş: - Niçin satacak mışım? Kamber üstelemiş: -Gönüllü satmazsan zorla alacağım. Cırttan kızmış: -Elinden geleni on kaba koy!", Y Feyzioğlu, Cırttan ile Sihirli Topuz, 11"



elini almak elini alıp öpmek. | Sade mahcup bir tavırla Hacı Ali Efendinin elini alıp iki kere öptü, başına koydu., | R N G, Tanrı Misafiri, 6

dey.






Elini kana bulayıp karşı tarafın yüzüne sürmekbirisine iftira atmak. | B. elini kana sürüp karşı tarafın yüzüne sürüyor., | Hıdır Erdemir, 14.5.2018

dey.






elinoz | Bugün Elen denilen, eskiden Olemp dağının güneyinde kalan sitelerin halkına verilen ad. | 1-Elinoz lisanında Rodos adasının ismi gül manasına olan «noden» sözünden gelmedir. Elinoz dili eski Yunanlıların, bugün Elen dediğimiz ve Olemp dağının güneyinde kalan sitelerin halkına verilen isimdir. Bir Yunan mitorolojisinde ..., Ebuzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar tarihi, 1973, C 2, 293 | ... Elinoz hükûmetine iltihâk etmek emelinde bulunduklarından, bu vak'a, devlet-i müşârünileyhânın o taraflarca fevka'l-gâye nazar-ı dikkatini celbedeceği bedihîdir; hattâ bundan bir iki ay evvel Yunanistan'da zuhûra gelen heyecân-ı ezhân arasında, İngiltere Hariciye Nâzırı tarafından, | Yunanlılar, hem-civârları aleyhinde bir hareket-i tecâvüziyye îkâ ederler ise, İ Şinasî, Şinasî Bütün eserleri, 2005, 143 | Hulâsa bu Türk diyarının incü adalarını bütün Yunan efkâr-ı batılası sarmış, Elinozun karanlık bölükleri kaplamışdır., İlkul, 30 | Halbuki | Yunan milleti İskender'in zuhuriyle münkariz olmuştu. Mülk-i Elinoz o zamandan beri elden ele geçerek | şimdi mevcut olan ahalisinin her biri bir, ve belki, birkaç milletin sulbundan gelmişti . Ve Yunan devleti kendi mülkünü müzayedeye çıkarmadıkça Girid'i satın almak için ..., M C Kuntay, Namık Kemal devrinin insanları ve olayları arasında, 1944, 68

a.






elişi kağıtlı

b.s.
elişi kağıdından yapılmış.


"Divanda pufla yastıklar / Kaysı sarısı gök mavisi / Elişi kâğıtlı plâkta / Tatyos'un saz semaisi", İlhan Geçer, 1986, 21"



elişmek | ? | Konuşan Çavuşooon Ömer ise bırakacaksın kendi haline. O da eğlensin kendince, elişmeyin..., | S Tunalı, T, 15.10.2011

f.






elit elit | elitçe, elite yakşır şekilde. | Ve | Burada İstanbul'un 400 elit bayanı bulunuyor. 5 kere düzenledik, 5'inde de elit elit yoluştular diyen PR guruları..., | DuyguDemirdağ, .M, 4.11.2015

z.






elitizm | seçkincilik. | Amerikan şairleri genellikle burjuva sübjektivizmine ve elitizmine muhalefet etmişlerdir., | Abdullah Şevki, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 55 | Türkiye'de örtük bir elitizm var., | ElifŞafak, T, 20.8.2011

a.






elitlik –ği | | Birbirine çok benzeyen, ancak elitlik yönünden çift yumurta ikizi kadar da farklı iki ayrı yaşayış biçimi. Nudistler, çıplaklıklarını ev, otel, kamp gibi yerlerde yaşarlar. Natürizmlerse her yerde... Bir nudistle bir natüristin arasındaki tek ortak nokta çıplaklık. Benzer olmayan yönleriyse, bir natürist asla sigara ve alkol kullanmaz. Doğal olmayan hiçbir yiyeceği tüketmez, vejetaryen hayat biçimini özümser., | İlayda Çokuluslu, 03.11.2004, | https://www.internethaber.com/ilaydanin-kaleminden-nudistlik-1094783h.htm, www.ixtanbul.com, 19.7.2019

a.






Ellalem | Allahu alem: Allahen iyisini bilir. | Öyle ya... Bir daha dönmeye niyetleri yok ellalem!, | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 138




ar.



Elle tutulabilir | Zira son derece somutlar. Bu hem tutuklu ve hükümlüler bakımından, hem aileleri bakımından hem de devlet bakımından elle tutulabilir ve gözle görülebilir bir sorun alanı., | A Sözüer, Hür, 3.6.2019

s.






elle tutulur | Refik Saydam ise hercümerc (karmaşa) üzerine gelmiş, devlet teşkilatının ıslahına (düzeltilmesine) kani olarak (inananarak) A'dan Z'ye kadar hepsinin bozuk olduğunu söylediği halde maalesef müsbet (olumlu) ve elle tutulur bir eser bırakmamıştır., | İ Arvas, TH, 86

s.






elleçleme | Limanda 13 geminin elleçlenmesi yapılabilecek... Liman, yıllık şu kadar ton elleçleme kapasitesine sahip... İngilizce 'handling' kelimesine karşılık olarak bulunmuş 'elleçleme' kelimesi./ Sanırsın Bodruma 13 geminin elleçlenmesini yapabilecek bir liman açıyor., | A H Coşkun, Hr, 5.6.2021, 4 | Tüketicinin Dikkatine: (...) Koruyucu eldiven/koruyucu kıyafet/göz koruyucu/yüz koruyucu kullanınız. Elleçlemeden sonra su ile iyice yıkayınız. İçeriği/kabı ulusal yönetmeliklere göre bertaraf ediniz. Ciddi cilt yanıklarına ve göz hasarına yol açar., | Porçöz Granül Lavabo Açıcı, 30.6.2022+

a.






elleem | Allahu alem : Allah bilir. allahu alem'in başka bir söylenişi. | Hemen kızına seslendi 'Fadime gızım somatı serme dur, boban elleem müsafir alıp gelir dedi., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018

a.






elleme kömürü | Sokakta her zamankine benzemiyen bir gece hayatı... Kapının önünde fenerler, bayraklar, renkli kağıtlar üzerinde elleme kömürü iriliğinde yazılardan bir ilan: | Komik-i şehir filan tarafından beş perdelik (Sefaletin encamı) nam komedi dram ayrıca aktris-i şehire Katina, Marika, Eleni Hanımlar tarafından kantolar, düetolar..., | R N Güntekin, Tulûat tiyatroları, 81-82 MReşit | elleme kömürü ve nohutlu işkembeyi severdi, | MG, 34

a.






ellemel esma

b.a.



"Kendi kudretinden emrim duyurdun / Kaf (kef) i nun sırrından bir bina kurdun / Ellemel esmaya türlü renk verdin / Sarıda yeşilde alda sensin sen.", San, Hicranî, 178"



ellenmek -e

f.
el ile dokunulmak.


"Adamcağız soyguncularla alay edercesine, her şeyden habersiz, sağına soluna ellendikçe gülümseyerek anlaşılmaz birtakım sözler mırıldanıyormuş.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 31"



elleri çatlak | ...bereketli topraklar üstünde elleri çatlak bir rençber kişiliğine girebilmek için gardrobumdaki bütün elbiselerimi, masamın gözündeki bütün diplomaları yakmaya razı olurdum... Ş Belli, 23








elleşmek

f.
kavga etmek.


"Felekle bir nidâ kıldım varıp bir vâfir elleştim.", Hengamî, 36"



elleşmek | kavga etmek | Felekle bir nidâ kıldım varıp bir vâfir elleştim., | Hengamî, 36 | Saddam'ı kim sünnet etti? | Savaş senaryoları ve ipe sapa gelmez varsayımların daniskaları Siirtte üretiliyor. Bu palavraların sonuncusuna göre Saddam'ı bir Tillolu sünnet etmiş te o da bunun hatırına bize elleşmeyecekmiş., (Siirt) Mücadele G, 14.01.1991

f.






elli

s.
eli olan.

tr. el-li
beyaz elli dilberler, / Göğüsleri ufukta / Dile getirir gibi | 75



elli

s.
eli olan.


"Ateş mi gelirmiş, yel mi esermiş, / Akıyoruz, yaşamamız nerde pek belli değil. / Kurtulmuşuz bedenden artık, / Kimse ayaklı, elli değil." Dağlarca, ÜŞD, 56"



ellibir | Eldeki dizili kâğıtların sayısal toplamı elli bir olduğunda açılmasına ve geri kalan kâğıtların elden çıkarılmasına dayalı bir tür iskambil oyunu

a.






elliiki / elli iki | Eldeki dizili kâğıtların sayısal toplamı elli iki olduğunda açılmasına ve geri kalan kâğıtların elden çıkarılmasına dayalı bir tür iskambil oyunu* | Nihayet kapyı itip buram buram tütünkokan kıraathaneye girdiler ve boş ir masaya oturup bir elli iki ile dört çay söylediler., | İOAnar, GK, 76

a.






ellik -ği

a.
eldeş, aynı elden olan.?

tr. el+lik
"Vatan garip ellik garip kim tanır / Gamlı gönlüm kederlenir, ahlanır / Arap atlar nara vurup şahlanır / Gelen ellik hangi beyin elliği?", Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 97"



ellik -ği

a.


tr. el-lik
Mart 1. Ahşap ve meşinden, dört parmaklı ellik. 2. 20. yüzyıl başı Anadolu bağ bıçakları



ellik –ği | Lafıma kulak ver Mahmudo / Mudo'yu sen öldürdün bir kırat arpa için / Bu arpa bugün biçilecek / İşte ellikler / İşte orak / Taşlı tarlaya geçilecek / Bu arpa bugün biçilecek., | Ş Belli, Ağa kapısı, 1975, 13

a.






ellili | Ellili yıllarda Nureddin Topçu ve gönüldaşlarının sohbetleriyle şenlenen Milliyetçiler Derneği'nin önünden hüzünle geçerek | yedi tepeli şehir turumuza devam edelim., | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 30

s.






ellilik | elli yaşında/yaşlarında. | Hangi odaya girdiysem karşıma ellilik, altmışlık kadınlar çıkmıştı., | G Alagöz, 1979, 32 | Kız dediğime bakmayın. Hiç evlenmemiş olduğu için öyle söylüyorum. Yoksa boynunun ellilik çizgileri çoktan yerini almıştı., | N Tuncer, Trafalgar, 37

s.






elma | 1. Malum mevyesi olan ağaç ve meyvesi. 2. Elma çayı. | Elma armut kel mahmut kalıp söz. | 1. Tekerleme. 2. anaokulunda kâğıdın katlanması ile yapılan bir oyun. Üstte elma olurdu, katlayınca armut olurdu, açınca da Kel Mahmut çıkardı., | Kirazsekeri 10.11.2007/ 29.10.2009, EkşiS | ilgi çeken ve bugünden kalan | Elma armut Kel Mahmut, facebook, 26.6.2019 | Elma, Armut ve Kel Mahmut 3ü bir arada... Bu zâtlar 27. dönem Almanyalı TBMM milletvekilleri. Oy almaya gelince laf çok bunlarda ama icraata gelince sıfır Almancılar için., | Almanci, 20.7.2019, facebook








elma baharı | kız kaçırmaya gelen bir köy delikanlısı gibi / yüzünde şimşeğin aydınlığı / ve elinde elma baharıyla / ölümün pencereden sızıp / Bedri Beyin koynuna girdiğini / kimseler duymadı, | MG, 122

a.






elma kompostosu, ama senin sevdiğin gibi, ağdalı değil... Ühüüü yemeğe daha çok, hadi ye kuzum., M İzgü, 13








elma kurdu | 1. Elmanın içinde olan bir kurtçuk. 2. Eğlence yerlerinde şekli elma kurduna benzeyen tirenvari bir oyuncağın adı.








elmalı | 1. y. | Muhtelif yerlerdeki yerleşmelerin adı. 2. | içinde elma olan. | Bir omlet, bir soğuk et, bir salata, peynir ve elmalı turta bir anda masanın üstünde beliriverirdi, iştahla yemeğe başladılar, her şeyden tadıyorlardı, çünkü bu evde buldukları bolluğu bir daha bulamayacaklarını anlamışlardı., | N Berberova, Mozart'ın dirilişi, 1994, 54

s.a.






elmasiye | (elma:siye), | elmasiyye Dondurulmuş meyve suyundan yapılan bir pelte türü. | Bir ramazan akşamı, İzzet Molla'nın da çağrılı bulundğu iftar sofrasında, bir obur kaşığını hırsla elmasiye tatlısının bulunduğu tabağa daldırınca, koca bir parça sıçrayıp İzzet Molla'nın göğsüne yapışır. Molla göğsündeki tatlı parçasına bakarak, Bana değil, Allah'a sığın, belki kurtulursun şu herifin elinden! der., UsturaD, S 69, 13




ar.



elmaslaşmak | Ve uzaklaşıp karpuzlaşır, elmaslaşırken dünyamız, / Atmosferde savaş füzelerine mi rastgelecekler? , | NazımHikmet/VSayar, 'YineİyimserlikÜstüne', T, 3.6.2013

f.






elmaslı

s.
elması olan.


"Kıyafeti: Üç etek entari, şalvar, belinde elmaslı kemer, başında oyalı yemeniden hotoz, üzerinde elmaslar, kulağında uzun elmas küpeler.", M Celâl, Demirbaş Şarl, 3"



elmaslı | ...boynuna ortası elmaslı birkaç dizi inciden yapılma bir zarif gerdanlık takınmış; ..., | N Kemal, İntibah, 101 | elmaslı | Elmaslı kılıçlar kuşanıp sırma giyerler, / Mağrur, otururlar, koca bir milleti yerler, | M C Kuntay, Kongre eğleniyor

s.






elmenlik -ği








elpençe divan durmakAşklardan çektiğim çilelerin hepsi / Elpençe bekleyecek bir köşede, | NTektaş, 1999, 117

dey.






elpici | lpg. | sıvı petrol gazının İngilizce kısaltması olan LPG'nin yine İngilizce telaffuzu. | @mabirand32gun kırk yıllık LePeGe yi eLPiCi diye okudunuzya saygılarımı sunuyorum :), | @aokudan, 5 Nis 2011, Twitter | Ertuğrul Gazi gemisi hayırlı olsun! Yalnız Türkçe konuşmayı beceremeyen bakanların ve televizyoncuların LePeGe yerine | elpiciyi deyişleri de beni acayip gururlandırıyor!, | F Gedikli, 25.6.2020

a.






elpis | Gr. umut. | PandoraAçmayacağım sözünü verdiği kutuyu açarak kötülüklerin yayılmasına yol açmıştı Grek mitolojisine göre; buna sebep olduğu için üzüldüğü gibi sözünü dinlemediği Zeus'tan korkuyordu da.Korkma dedi Zeus ve kutunun altında takılı kalmış 'Elpis'i çıkarıp Pandora'ya uzattı. 'Elpis'i, yani'umut'u..., | FKoru, Star, 3.2.2013

a.


gr.



elseverlik –ği | altruizm. | Elseverlik (alturizm) ve benseverlik (egoizm) ölçeğiyle ilgili geçerlik ve güvenirlik çalışması, | GürsenTopses, International Journal of New Trends in Arts, Sports & Science Education - 2012, volume 1, Issue 2, 15.2.2015g

a.






elsiz

s.
eli olmayan.

tr. el-siz
"Kafa gözsüz neyler / Hava sevgisiz / Göz elsiz neyler", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 48"



elsiz | Gözüm bağlanmış olduğu halde bir âlem görürdüm, orada elsiz gül ve fesleğen toplardım!, | ? , Ankara Kütüphanesi: Türk İslam feylesofları, 1939, C 2, 110

s.






elvan şekeri | Kurumuş elvan şekeri, | Ş Belli, Ağa kapısı, 19 (şiir adı) | Öteki gözü dükkan yapmış / Yenisulu Çerçi Kadir. / Boşalmış sabun kutularında / kuru üzüm leblebi/ elvan şekeri / Kerpiç duvara çakılmış / çivilere / Tesbihler takılmış / allı-morlu* / kırmızılı-yeşilli / sarılı-mavili / kara püsküllü tesbihler-., | Ş Belli, Ağa kapısı, 98-99

b.a.






elvanlı

s.
renkli.


"Elvanlı renk giymiş şu karşı dağlar / Gene kadem basmış ovaya bülbül.", San, Hicranî, 124"



Elverir / elverir ki | yeter, kafi, yetişir. | Elverir ki, ona muavenet olsun ve elverir ki onun gözbebeği olan Osmanlıya dokunulmasın., | S Nazif/Loti, CCT, 245 | Dalgın nazarlarınla karıştırma, elverir / Sönmüş duran ocakta kıvılcımlı bir külü., | H S Özsever | Ahali için birkaç peyke, oyuncular için yerden bir kaç karış yüksek bir kerevet, delik deşik iki boyalı perde yeter de artar bile. Elverir ki gönüller şen olsun., | R N Güntekin, Bir ticaret kervanı, 81 MReşit

s.






elvermek –i | yetmek, kafi gelmek. | Malî durumumuz her şeyi elverir şimdi., | CSüreya, Onüç Günün, 27 (12.7.1972) BTS+: nsz. | 1. Yetmek, yetecek kadar olmak 2. Uygun gelmek | O her vakit, benim zaman elverirse pek çok çalışabileceğimi söyler., | Esendal

f.






elyaflanmak | Naylon jarse miydi neydi adı; insan tenine aykırı bir şey; elimi üzerinde gezdirince içim elyaflanırdı, üzerime geçirdiğimde cam kesikleri kaplardı sanki bedenimi., | YÇongar, T, 13.1.2012

f.






Elyapması / el yapması | el yapısı. | Çantam! İçinde füzenlerim ve elyapması kağıtlarımı tuttuğum deri çantamı evde unuttum., | F Ulay, 1988, 76

a.






elyatkınlığıyla

z.



"Bütün bunları üstün bir elyatkınlığıyla beceriyordu.", S Şengil, 1983, 58"



Elyatkınlığıyla | Bütün bunları üstün bir elyatkınlığıyla beceriyordu., | S Şengil, 1983, 58

z.






elzemlik –ği | kuvvetli gereklilik. | Kimin şahı, kimin padişahı olursa olsun üstüme elzemliği yoktur., | KTahir, AşkÇetesi, 48

a.






em | ilaç, derman. | Oldun ise Hakk'a yakın / Sırrını nadandan sakın / İrakipten değen okun / Yarasına em bulunur., | Şah Hatayi | Bu Sunkur karyesi darüşşifadır abı hem emdir / Acebdir tıfl-ı nevresler gözü pür-hun u pür-nemdir., | Cafcaf, Bahar2013/54, 16

a.






emanet | Emanet, İnci'nin çocukken düşen, şimdi kurumuş göbeğiydi ki, annesi onu bir beze sarıp çeke çeke dikmişti. İnci'nin annesi, 'bu emanet' diyordu, ve bu emaneti üzerinde taşıyan herkesin her işinin hemencecik olacağına inanıyordu. | , | OrhanKemal, Sarhoşlar, 91 | emaneti sahibine teslim etmekÖlmek. | -Oğlum, dedi. Ben artık emaneti sahibine teslim ediyorum. Dünyaya her gelen gider, nöbetini savar. Bundan müteessir (hüzünlü) değilim., | K D, E Ülgen, 40




ar.



Emanetçi | Emanet + tr. –çi. | sabah ezanlarına ortak / meyhanede vestiyeriydi dünyanın / tren garında emanetçisi, | Koçlu, 52




ar.



emansipe

s.
baba hakimiyetinden çıkarılmış.

fr.
"Daima kullanılan "emansipe" kelimesi necedir? Ya, "baba hâkimiyetinden çıkarılmış" veya "emancipattösu yapılmış" demek lâzımdı), bir ismi kâh lâtince, kâh fransızca telâffuz tarzı ile yazmak (sah. 549: evvelâ Iustinianus, sonra Justinyen | Antonin, gibi | sah. 575'te "Pegasien zamanında çıkan bir senatusconsultus" denmektedir | "bir" kelimesinden başka hepsi yanlış: "pegasien", Pegasus'un fransızca olarak yapılmış sıfatıdır | yaşadığı zaman imparatorluk eden Vespasianus'tu ve kendisi praefectus urbi'lik yapmış, belki de consul olmuş bir hukukçu idi | binaenaleyh "Vespasianus zamanında" demek lâzımdır | ısrarla her yerde söylenilen "senatusconsultus" ise "senatus consultum"'dur),", Z Umur, 501-502"



Emansyon | 1907 ve 1908 yıllarında aktiniyumun, aktiniyum emansyondan husule gelen ve | aktiv çökelek, denilen, transmütasyon mahsullerinde türlü araştırıcılar tarafından, menşei ve tabiatı tesbit edilemiyen, son derecede az bir kalıntı aktivite görülmüştü., | Ankara Yüksek ziraat enstitüsü D, 1946, S 11-12, 215

a.






Emar | Tıp. MR'ın İngilizce okunuşundan emar. | açık emar | tıp.

kıs.b.a.a.

tıp tıp tıp




emar I

y.a.
Hitit şehri, Meskene.

hit.
"Emar metinlerinde , Tanrı Anna için "Sahillerin tanrısı Anna" ifadesinden bu tanrının bağcılıkla alakalı olabileceği görülür.", A Aktan, A Öztürk, II. Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu bildirileri: (16-17... , 1998, 408"



emar II

a.
Manyetik rezonans görüntüleme, nükleer manyetik rezonans görüntüleme veya manyetik rezonans tomografi, canlıların iç yapısını görüntüleme amacıyla daha çok tıpta kullanılan bir yöntem

ing. MR kıs.dan ingilizce okuyuş.
"Allerji ve ilaçlı film (tomografi, EMAR=MR, vs.) çekimleri Başlıca ilaçlı film olarak bilgisayarlı tomografi, EMAR vekarın filmleri akla gelenlerdir.", Sami Öztürk, Allerji ve Astımdan Korunma ve Kurtulma Yollar, 2016, 116 "



emayeli | üzeri emaye kaplanmış olan. | Luxell Platinum 9+1 Programlı 88 litre pirolitik mavi emayeli Luxell'in en geniş iç hacme sahip ankastre fırınları, | Luxell, 21.07.2024, İstanbul Haznedar, Güngören Servisi+

s.






embedit | Embedded: oku. Embedit. İliştirilmiş, ilişik. | bir tutuklu bir de embedit gazeteciler., | MehmetKamış, Z, 4.2.2012

s.


ing.



embesil | İmbécile. Zekâ ve düşünceden tamamen yoksun. | Bedence ve zihince yorgun yaşlı kimselerden doğacak çocukların zekâca aşağı olmaları ve idiyo ve embesil olarak dünyaya dünyaya gelmeleri çok muhtemeldir. Dahilerin bir çoğu bedence ve dimağca yıpranmamış, orta aylelerden dünyaya geldikleri besbellidir., | H M Evrenol, Ülkü, 1935, C 6, 257

s.


fr.



embesillik –ği | aptallık, gerizekalılık. | Kaldı ki tedavi amaçlı da olsa, tüketimini engellediğiniz bir insanın gözlerindeki tavşansal bakış, gözbebeklerinin büyümüş hipnotik acıklı embesilliği, içinde bulunduğu korkunun büyüklüğünü (...) gösterir., | AyçaŞen, T, 1.4.2012 | Baktım Özgür Özel TT olmuş... Ne olmuş diye baktım... Yine trol embesilliği..., | @aykuterdogdu, 1.6.2021, twitter

a.






embléme | Amblem, alametifarika. | Demek kurt âdetâ bizim millî bir | alâmet-emblémemiz sayılır..., | Ömer Seyfeddin, | Türklerin milli bayramı, | TaninG, 18.3.1914

a.


fr.



embriyonik | Auden'ın şiirindeki Thukydides gibi ben de, hepsi birer embryonik diktatör olan bir yığın | solcunun ruhsuz ruhunu biliyorum, içlerinden geçeni biliyorum, akıl ve zekâ sandıkları küçük kurnazlıkları biliyorum, | siyaset adına nelere tevessül ettiklerini biliyorum, hiçbir gerçeklik tınısı taşımayan belâgat gösterilerini biliyorum., | HBerktay, T, 5.9.2012

s.






embryoscope | Tüp bebek tedavisinde embriyonların 24 saat izlenmesini mümkün hale getiren son teknolojik gelişme, devrim olarak nitelendiriliyor. 'Embryoscope adı verilen ve Türkiyede tek merkezde bulunan sistem, hastaların gebelik ve gebeliği sürdürme şanslarını artırıyor., | HT, 16.4.2011

a.


ing.



Emcüklenmek | Beyni emcüklenmiş gerizekalılar deyince protokolde yerin hazır. İşte | normalleşme tam da budur çünkü bu kafanın normali budur. Nasıl bir yangına körükle gittiklerinin farkındalar. O yüzden X dahil sosyal medya lağım mecralarını b.k götürüyor artık, | @nedimsener2010, 31.08.2024, X

f.






eme | Amme'den. Sivas. hala. H Taşkömür, 23.7.2015 | emme veya eme: Tokat tarafında hala anlamındaymış. ..., | gizucuk, 29.11.2012, EkşiS, 7.6.2019g




ar.



eme | cariye. | eme dişi hizmetkar, eme gibi; lakin emeye ıtlak olunduğu gibi hurreye de ıtlak olunur. (Ah. XVI. 256) | Nâkibüleşraf Muhammed Rıza Efendi (ö. 1169/1755), | Küfür söyleyen avrat ki zevcinden bâin olup kavl-i muhtâr kadı cebreder nikâha ve sağîreyi velîsi cebreder ve abd ve emeyi mevlâsı cebreder dediklerinden murâd nedir, nice cebreder? şeklindeki soruya | Hemân nikâh eder, rızası nafiz olur. şeklinde cevap verir.++

a.






emeç –ci | 1. bitkib. Su ve kara yosunlarının, kökü andıran tutunma organı. | 2. emeç? ++ | Şüphesiz bu emeçleri yeniden doldurmağa lüzum yoktur. Bunlar müfredat bölkülerile esasen doldurulmuştur. Ancak bu bölkünün karışık kısımları arasında dağnık bir vaziyette bulunan özleri, açık, belli bir halde göz önünde ..., | Zeynettin Akkök, Cumhuriyet Türkiyesine terbiyevî heyecanlarım, 1935, 111

a.






Emek yememekemeği, zahmeti yitirmemek, karşılığını vermek. | Yüz milyon gitsin ikiyüz milyon gitsin. Bu ova emek yemez. Ova sulanabilse koca bir diyar sefaletten, gerilikten kurtulacaktır.

dey.






emeklemek | Çaba sarfetmek, gayret göstermek, bir işi bitirmek için çalışmak.

f.






emekleşmek

f.
emek vermek.

tr. emek-leş-
"Ortadoğululaşmak çoğullaşmak sınırsızlaşmak AKDENİZLEŞMEK emekleşmek. Gümüşî ufuk: alınteri, al yeşil sancak.", N Pakdil, Arap saati, 53 | "Çok emekleşmiştim ama :(( Aylin, Rüzgar ve ben(Sado), hep beraber Ataşehir'deki yeni evimizde legolarla değişik yapılar yapmak için büyük uğraşlar verirken, bi anda Rüzgar benim yaptığım uzun kuleyi bi hamlede yıktı ve ardında zafer kazanmış komutan edasında kıkır kıkır güldü. :) Ama unuttuğu bir şey vardı ki Sado altta kalmazdı. Ne de olsa o da daha büyümemiş bi çocuktu. :) ve beklenen oldu, Rüzgar'ın kendi deyimiyle çok "emekleşerek" yaptığı şato'yu yıktı. :) Rüzgar: Ama ben çok emekleşmiştim bunu yapmak için. Bi daha nasıl yapıcam.Ühü ühüüüüü :(( Sado ve Aylin (gülerek): Ne, emekleşmek mi? :))) hahahaha :D Tabi lügatımıza artık emekleşmek kelimesi de bu olaydan sonra girmiş oldu. Bakalım daha neler yapıcaz emekleşerek ve bakalım daha hangi yeni kelimeler giricek lügatımıza. :))", 22.01.2010, https://ruzgarguclu.blogspot.com/, 11.02.2024g"



emekliye ayrılmak | Zaten genellikle yaş haddini aşmış ve her bakımdan emekliye ayrılmış kişiler bu tip işlere bakarlar ya., | M Gezen, 1982, 85-86

b.f.






emeksel | emekle ilgili. | ...kuramcısı | Bogdanov'un görüşünce, tüm geçmiş kültürün yadsınması temelinde oluşturulacak olan 'arı proleterya kültürü'nün kaynakları, emek ülküsü, emeksel övünç ve elbirlikçiliktir (collektivisme). Devrim sonrası yıllarda bir bölümü Pravda çevresinde kümelenen işçi ozanlarca sürdürülen proletkult anlayışının özellikle geçmiş kültürü yadsıması, Lenin ve | Lunaçarski tarafından eleştirilmiş,..., | Türk dili, 1981, C 42, 390 | Emeğin ve dayanışmanın sembolü olan 1 Mayıs'ı büyük bedeller ödeyerek bugünlere taşıyanları saygıyla anıyorum. Kuşatılmışlık çağında, ahlaki ve emeksel mücadele ederek günümüzü aydınlatan herkesi de selamlıyorum. Gökyüzünü hep birlikte boyayacağız., | A S Mızraklı @SelcukMizrakli, 1.5.2022, twitter

s.a.






emel

a.
arzu, dilek, istek.

ar.
"Dünya onun gözünde küçülür bazen, / Arzun, emelin, çaban gümüş telin | / Yaylalar geçersin toprağı sürerek, / Ulaşırsın emeline sen de bir gün gülerek!", Latife Çelebi, 1966, 60"



emelsiz

s.
amelsiz, uygulamasız.

ar. 'amel: iş,
"De ki ey Allahım bizi red etme / Settârülguyûbsun sırrım duyurma / Hicranî'den sual cevap söz etme / Emelsiz cürmüm çok günahkar göster", San, Hicranî, 99"



Emelsiz | Emeli olmaksızın | Uçarak bir meleğin kanadında emelsiz, / En rahat duyguları ruhumda bulacağım., | M K Köstekçi, 25. 19.3.1936

s.






Emendasyon | metin onarma. | Türkiye'de metin orijinalden ayrılmadan okumak esas kabul edilir, özellikle edebiyatçılar böyle okurlar. Ben emendasyonu yani metin onarmayı Hudad al-alam gibi eserleri okurken Minorsky'den öğrendim ... 5

a.






emeritus | lat* | Emeritus olduktan sonra bir yelkenli alacaktı, Süveyş kanalından geçip Babülmendepten sola kırıp artık Allah ve rüzgan nereye sürüklerse oralara gidecekti., | LYılmaz, T, 19.9.2012 | emeritüs profesör | konservatuvar eğitimi yarım kalmıştı ama o hepimizin gözünde emeritüs profesör olarak mezun oldu bu hayattan..., | E Özkök, Hr, 5.6.2021, 15

a.






emerte etmek





başımı emerte edərik Allah səni hər zaman qorusun üzün sağlıqlı ömür versin çox çox minnətdaram



emeti | teyze. | Teyze anlamında kullanılan yöresel sözcük. Emeti, | R, 8.1.2013 bulmaca

a.






emey | Çamlı beller bölük bölük bölünür / Yardan ayrılmışam bağrım delinir / Katip arzuhalım yaz yare böyle / Güzelim emey, birtanem emey, güzelim emey, hey., | Halk türküsü

ünl.






Emici | Emici bir geriye dönüşe gömüldü, geçmişin kuyusuna, onu uyandırmamak için elini hafifçe çektiğini fark etmedi zar-zor uyutulan bir çocuğun yanından ayrılır gibi., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 42 | Tatlı havaların ölümcül düşüşü, Kibirli Pavan dansı, emici dudaklarıyla balkonlarından kur yapan nazik hanımlar, frengiden kokuşmuş zamparalar ve tecavüzcülerine gamsızca teslim olan genç kadınlar., | J Joyce, 2014, 33

s.






emin etmek Tomayor İnançlamak, inan ver. Eğilim, egginlik Penmek, sağlamak, elde etmek, kollamak = cbant, inclination. Tomayol etmek = Eğilmek, eğinmek, Assurer, rassurer, garantir, persuader. Temkin yatmak = Gravité , digoité. R N Güntekin*, Fransızca-Türkçe resimli büyük dil kılavuzu, 1935, 1571








eminlemek | Emin olmak, kesinleştirmek. | Eminlemek istiyorum., Melek Uyar, 07.09.2024

f.






eminlikle | Tam bir eminlikle konuşamam ama bu dosyayı incelediğimde bu ihtimali çok çok kuvvetli görüyorum., | R. O. Kütahyalı, T, 29.9.10

z.






eminmek | Bu iki cümleyi her tekrar edişinde tatlı tatlı hüzünlenir, ağzında bir akide şekeri eziliyormuş gibi yanakları eminirdi., | HüseyinSu, Gülşefdeli yemeni.

f.






emirlemek | Buna göre Merkezden takibi emirlenen soruşturma, inceleme raporu vs.[ye] istinaden açılacak ceza davaları hariç..., | MAYılmaz, 4.4.2003

f.






emirli

s.
?

ar. emr + -li
"Anda gördüm bir çok eri / Yeşil emirli her biri / Zât-ı melek hüsn-ü hûri / Kalkıp durdum istikbala.", Bayburtlu Hicranî/San, 16"



emirli | İşten kovulmalar, hiçbir yerde kapı açmamalar, ufak bir iyilik karşısında işten atın emirli rütbeli telefonlar..., | Cafcaf, Bahar2013/54, 10

s.






emirlik -ği | Onlar, Buharaya geldikleri vakit, Buhara iç işlerinde serbest bir emirlik durumunda bulunuyordu., | A Bademci, 1917-1934 Türkistan millı^ istiklâl hareketi ve Enver Paşa, 1975, C 1, 54 | Örgütün amacı iki ülke arasında emirlik kurmak., | ? ? , 11.08.2024+

a.






Emiroğlu somandayı Maçka Rumcasına bağlar (Trab - Maç 209, 218). Somar ve tomara kökteş olup birbirlerinin çatalıdırlar. Sözcük Anadolu'nun ölü yerli dillerinden kalabilir.








emivermek | ansızın emmek | Hürriyeti emivermiş de ufuklar / Bana, benim olan güneşleri yaratıyor, | İZB, 1959, 26

f.




TDK-



emli | 1. Uygun, yerinde, yaraşık. DS2. | Emlik; Henüz daha süt emmekte olan ; süt emme çağında olan. | Sen benim kaderim alınyazımsın. / Hakkın huzurunda bana lazımsın. / Sevda çöllerinde emli kuzumsun / Ardım sıra dertli dertli melersin., | Mahzuni Şerif, Saçlarını yolarsın, ?

s.






Emlik –ği | 1. süt emer çağda kuzu. | Vergi diye her baharda ağıllarımızı basıp anaç, emlik, şişek, toklu, ne varsa alıp gittiler., | Tecer, 1969, 14 2. ağız. Zamanından daha geç doğan kuzu veya oğlak.

a.






Emlikli | süt emer çağda kuzulu. | Derken bir de bakmış ki uzaklarda bir koca koyun sürüsü. Hem de emlikli kuzulu ve de morlu beyazlı çeşit çeşit. Kurt bu durumu görünce ağıdı kesmiş ve ağzı sulanarak kalkmaya yeltenmiş amma şansızlıktan yakasını kurtaramamış., | N Sökmen, Hayalonya, 47

s.






emmoğlu | Bu kadeh senin şerefine emmoğlu! / O türküyü bir daha çal: / Karşı dağı duman aldı, pus aldı / uzun ömrüm / yâr yanında kısaldı., Karpuz dilimi, 72

a.






emniyet | Bağ bağ mermiler uyuyordu belinde / Elinde / emniyeti açık Parabellum / Önce / öncüler geçti. / Sonra koyunlar / koyunlar / koyunlar / koyunlar., | Ş Belli, Ağa kapısı, 79 | emniyet kartı | carte de securite, | safety instruction uçakla seyahatlarda güvenli uçuş kurallarını, tehlike halinde ise başvurulması gereken kuralları gösteren kağıt. | Emniyet kemeri | sevgilim, belime kilitlediğin kollarını / emniyet kemeri sandımsa, / geçtimse kırmızı ışıkta, / hatalı solladımsa / bağışla!, | İlyas Tunç, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 29 | Emniyet kilidi | ölümü anmayın bir şairin yanında ölüverir / ikinci günah: bir önceki vedayı unutmak olsun / | tarihin kapısına emniyet kilidi takıp / ardından ava çıkılan dünyayı / yaratmak yani dünyayı yeni baştan, | Türker Özşekerli, Papirüs, Yıl 1, Kitap 4, May-Haz 2011, 23

a.


fr.ing.

GTS-



Emniyet verici | Boyu pek kısaydı, fakat uyanık ve gürbüz bir adamdı. Sevimli, emniyet verici bir yüzü vardı., | S Maugham, 1959, 15

s.






Emniyetçi | Gezi'de insanları vahşice öldüren, gözünü çıkaran emniyetçiler kim? , | HBağdat, T, 28.6.2014 | Bir yandan | kenef karının beş yüzü iç edivermesi, öte yandan Emniyete bunca yardımı dokunmuş bir insanın gene bir Emniyetçi tarafından tanınmaması..., | OKemal, MM, 1966, 69

a.




TDK-



emniyete alınacaktır yaşamak., | TahsinYılmaz, 12.8.2011 eposta








Emo | O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular? Emo! Emo ne? Hani beşaltı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse'li, siyah ojeli ergenler var ya... Taksim'de kaldırımlarda filan oturuyorlar. Aha onlar Emo! Emo kelimesinin emotional'dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. | , | Gülse Birsel, 11.3.2010'dan önce

a.






emocu | Bu arada her ne kadar sunumu Bülent Ortaçgil'den de yapsa, baktım Vatoz'un saçları Emoculardan hallice yüzünü örtmekte, hemen Esmer'in yolunu tuttuk. D. Oral, T, 27.3.10 | Geçen hafta tiki oluyorsunuz sonraki hafta emocu, ilerleyen haftalarda münafık, hadi biraz daha ittir CHPli..., | EElönü, StarPazar, 4.4.2010

s.






emoculuk –ğu | Esmer, Vatoz'u berber koltuğuna oturtup Emoculuktan kurtarma operasyonu düzenlerken, benim eski varoş mahallesinin gençlerinin özellikle televizyonlardaki tartışmalar sayesinde anayasa hukuku donanımlarını ziyadesiyle geliştirdiklerini fark ettim. D. Oral, T, 27.3.10

a.






emoji | sosyal medyada ve sanal âlemde duygu ve düşüncelerin muhtelif resimciklerle ifade edilmesi; resimce. | Japon halkının smileylerle haberleşmesini göz önünde bulunduran apple'ın iphone için çıkardığı smiley paketi. karşı tarafın da iphone'u varsa kullanımı gayet keyifli oluyor. ayarlar bölümünde keyboard menüsüne girilir ve japanese kısmından emoji aktif edilir. yapmanız gereken tek şey mesaj yazarken sol alt kısımdaki dünya ikonuna tıklayarak emojileri aktif etmektir. bu özelliği yıllardır nasıl keşfedemedim diye kızıyorum kendime, | 13.11.2009, reykjaviku, | EkşiS | Emoji kullanılarak 16 farklı dilde yapılan komünikasyonlardan 1 milyar tanesinin incelenmesi sonucu, her ülkede farklı emojilerin revaçta olduğu sonucu ortaya çıkmış., | İnciTulpar, Posta, 25.4.2015 | Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg, sosyal paylaşım sitesindeki paylaşımlara ilişkin farklı tepkileri ifade etmek amacıyla, 'beğenme' butonu altında 6 yeni emoji (sanalda kişinin ifade yansıtması) üzerinde çalıştıklarını duyurdu., | Hürr, 10.10.2015

a.


jap.



emojili | Resimceli. Muhtelif resimciklerle ifade edilmiş olan. | Hani şu sosyal medyada dönen 'çok komik abiii' hashtagli, gülmekten gözünden yaş çıkan emojili videolar var ya., | AÖzyılmazel, SabahG, 17.12.2014, 2

s.






Emoluk –ğu | Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo'luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. | , | Gülse Birsel, 11.3.2010'dan önce

a.






empatik | Hem-derde şimdi ne diyoruz? Belki de | empatik! filân diyenler vardır da ben daha duymadım!, | H Hatemi, YŞ, 24.2.2008 | Üniversitemiz Personel Daire Başkanlığına bağlı Hizmet İçi Eğitim Şube Müdürlüğünce düzenlenen 2021 yılı eğitim planı çerçevesinde E-Hizmetiçi Eğitim portalının Eğitim Havuzu bölümünde bulunan ''Empati Becerisi ve Empatik İletişim konulu eğitimi tamamlayan personelimizin katılım belgeleri ekte sunulmuştur., | F Gedikli, İÜ Rektörlük, 18.6.2021

s.






empatileşme | [Ç]özüm sürecinde karşılıklı dil ve diyaloglardan 'empatileşmeyi denemeye devam' anlaşılıyorsa, Toplumsal Barış'a giden yol kısalıyor demektir., | MahmutŞimşek, T, 1.5.2013

a.






empatisiz | Mantığın değil güdülerinin yönetiminde olan insanlarca yönetilmek. Hele ki siz onların ilgi alanında yoksanız. Yok sayılarak yönetilmek. Empatisiz, acımasız..., | Atıf Şenel, 9.10.2022, twitter

s.






emperyal | Aklını ve vicdanını başka merkezler ya da akıllarca kurgulanan suni gündemlerin ya da emperyal çıkarların emrine amade kılanların hiç anlamayacağı bir durulukla-., | STunalı, T, 15.2.2012

s.






Emperyalistlik –ği | sömürgeci olma hali. | Bir taraftaki kapitalist sınıfında, milletler arasında kin, müsâvâtsızlık, müstemlekevî esâret, müfrit milliyet-perverlik, milletlere karşı tazyikat, pogromlar, emperyalistlik vahşetleri ve harbler hüküm sürmektedir., | Ayın Tarihi, C 1, | 1, Ankara, Eylül 1339 [1923], 98-106 | Tüm solcular gibi emperyalistliğinden sual etmediğim ABDnin her politikasına ve edimine koşulsuz karşı olduğum için o gün eylemcilerin içinde ben de vardım., | MAltınok, T, 9.8.2011

s.a.






Emperyalizm | alt emperyalist | Günümüz dünyasında Türkiye istese de Osmanlı olamaz, istese de alt emperyalist ülke gücüne varamaz., | NYağcı, T, 15.9.2011 | alt emperyalizm | Kimileri gibi bunu kolaycı biçimde 'yeni Osmanlıcılık hayali' ya da 'alt emperyalizm' olarak yorumlayıp bu açılıma önyargılı bakmıyorum., | NYağcı, T, 15.9.2011

s.a.






empirme





"Empirme jarseden eflatun elbisesini giydi.", A Özakın, KB, 62"



empirme | Empirme jarseden eflatun elbisesini giydi., | A Özakın, KB, 62

a.






emporsonel fr impersonnel? gayrişahsi, kişisel olmayan. | Türk Dışişleri Bakanlığının yazışma dili daha resmi, empersonel ve ağdalıdır., | AkınÖzçer, T, 4.12.2010








empotans | Sorunları, empotans kıskançlığından çok, varlığının en kritik noktasında, siyasi rekabet ve alternatif korkusundan kaynaklanıyor., | HBerktay, T, 19.3.2011

a.


ing.



empoze etmek | Albüm, elektronik tınıların dikkat çekmesi kadar, sert ve agresif rock altyapılarını da barındırıyor. Bu yönüyle de müzisyen Feridun Düzağaç'ı empoze eder mi dersiniz? FatihVural, www.frmtr.com, 24.8.2007

f.






emprenye

a.
ahşabı mantar, böcek, kurtçuk gibi zararlılardan koruyarak ahşabın hizmet ömrünü artırmak için ahşabın bünyesine farklı yöntemlerle çeşitli kimyasal maddeleri emdirme işlemi.


"Göknar Teldireklerinin Wolmanit-CB ve Tanalith-C İle Emprenye Edilmesine Dair Araştırmalar", Rifat İlhan, 1968 (Kitap adı) "



emprenye | İng. impregnation Alm. Imprägnieren, Tränken Fr. imprégnation Özel niteliklere sahip bir madde ile doyurma. Ör. Su geçirmez hale koymak gibi., | sozce.com›nedir/112012-emprenyeleme, 23.2.2015g. Ahşabın bünyesine farklı yöntemlerle çeşitli kimyasal maddeleri emdirme işlemi. | Bu işlem özel makinesinde ve basınç altında uygulandığında en başarılı sonuçlarını vermektedir. Daldırma yapılanlarından kaçınınız. aksi halde daldırma yöntemiyle belirli bir süre bu işleme tabi tutulan ağaç sanılanın aksine çok daha kısa sürede beklenileni veremeyecektir. bu işlemle aslen yapılmak istenen, organik bir malzeme olan ağacın yumuşak ve savunmasız bölümlerine ilacın tatbik edilmesi suretiyle mahvolmasını önlemektir. yani hali hazırda sert bir ağaç olan maun emprenye edilmeksizin doğal şartlara karşı bir dirence sahiptir fakat yumuşak diyerek seslendiğimiz çam ağacı bir pergole olabilmek için bu işlemle toplanılmalı, çıkartılmalı mümkünse çarpınız., | 27.10.2003 20:07carno EkşiS

a.


fr.ing.alm.



emprenye etmek ML 1969 | İmprégner | 1. Hamile bırakmak, 2. Doldurmak, dolgu yapmak, içine işlemek



fr.



emprenyeleme | emprenye+leme emprenye ahşabın bünyesine farklı yöntemlerle çeşitli kimyasal maddeleri emdirme işlemidir. Emprenye kelimesi Türkçede fazladan fiilleşerek, ardından fiilden ad olmuştur. Anlam olarak emprenye ile aynıdır.

a.






emprenyeli

s.
emprenye edilmiş.


"Kreozot ve tanalith'le emprenyeli tel direkleri ve çit kazıklarının dayanma müddetlerinin tesbiti . Tanalith ve kreozotla ayrı ayrı emprenye edilen çam, köknar, meşe, kayın direk ve kazıkları ile Bolu ve Ankarada tesis edilmiş deneme parklarında peryodik ... ", Ormancılık araştırma enstitüsü, Yıllık bülteni, 1958, 47"



emprenyeli | Emprenyeli ürünlerin başlangıçta yeşil bir görüntüsü vardır; bu zamanla doğal bir bal kahverengisine dönüşür., | | http://tr.wikipedia.org/wiki/Emprenye, 23.2.2015g

s.






Emprezaryolar | -Ya da belki Taglioni? Diye devam etti Manyura Krayn. Onu evime kapatırdım, sonsuza dek hayranlıkla seyretmek için. -Sonra onu Amerik'ya götürürdük, diye ekledi Çabarov, emprezaryolar birbirlerini yerdi., | N Berberova, Mozart'ın dirilişi, 1994, 10

a.






Emprisist | Yalnızca duyuverilerinin soluk izlenimleriyle bir kenti kurmaya kalkmak, bana bir emprisist damgasının vurulmasına yol açabilirdi. Emprisist bağlamda kurulmuş bir kentin, imge bir kent bile olsa, emprisizmin dışında felsefeler üretmeye olanak vermiyeceğini düşünüyordum., | H Yavuz, Toarmina, 54-55

s.






Emprisizm | Emprisist bağlamda kurulmuş bir kentin, imge bir kent bile olsa, emprisizmin dışında felsefeler üretmeye olanak vermiyeceğini düşünüyordum., | H Yavuz, Toarmina, 54-55

a.






emr-i bil ma'ruf olup, nehy-i anil münker | İyiliği emir kötülüğü nehy etme | Tüm bunların iş takipçiliği yapmaktan, iktidar karşısında susan dilsiz şeytana dönüşmekten, emr-i bil-ma'rufve nehy-i anil-münkeri unutmaktan, siyasi iktidarla akçeli işler kurmaktan, hayatını hanut gezilerde geçirmekten, belediyelerde danışmanlık peşinde koşmaktan daha kötü olmadığı kesin., | RamazanRasim, T, 14.10.2011 | Yapacağız | kendimize yakışanı / emr-i bil ma'ruf olup, / nehy-i anil münker yağacağız. /'Adam gibi adam' / Allah'a kul olacağız., | Muharrem Balcı, Sorular / Cevaplar, 15.7.2015, eposta




ar.



emre

a.
kardeş.


"Sultan Mehmed, karındaşı Emir Süleyman'uñ tahta geçdügin işidicek ėlçi gönderüp eyitti: 'Emrem saġ olsun. Atamuz gitdiyise, emrem bize atamuz yėrinedür' dėdi ve iki iyü at gönderdi. ve Emîr Süleyman dahi kabul idüb, aña bir nice oğlan ve bir nice cariye gönderdi (Neşrî, Cihânnümâ, s. 365) 'Emre'nin bu kullanışına (sic) şaşırdım. Derleme'de Amid'den 'kardeş' anlamıyla derilmiş.", @JustAliKara, 10.5.2024, X"



Emre muharrer senet | bono. | herkes / 'aferin Kel Durmuşa iyi imam oldu' dedi. / yalnız bir noksanı vardı: / süt gibi beyaz göbeklere yazı yazmazdı, / kıralın hakkını kıral verip / 'her iş erbabına' derdi, / emre muharrer senet gibi bu işi damada ciro ederdi. ., | H N Erer, HM, 1962, 80

a.






emülgatör | Emulsifier. | Batılı Gözüyle Emülgatörler ve Domuz Eti Gerçeği; Nurullah Mısıroğlu; SEBİL YAYINEVİ, | 27.5.2012 Kitapyurdu | TR-BİTTER ÇİKOLOTA İçindekiler: Kakao kitlesi, şeker kakao yağı, kakao tozu, emülgatör (ayçiçek lesitini). Kakao kuru maddesi min. % 56. Eser miktarda süt ürünü, soya ürünü, yer fıstığı, susam, gluten (buğday), sert kabuklu meyveler içerir., | Kahve Dünyası, Kaşık bitter çikolota, 4.5.2023

a.


ing.



emzik –ği | 1. Süt çocuklarını oyalamak için ağızlarına verilen kauçuk meme: 2. Beslemek için süt çocuklarına meme yerine emdirilen ağzı kauçuklu süt şişesi; biberon: 3. İbrik, çaydanlık, testi vb. kapların, suyu azar azar akıtmaya yarayan içi delik uzantısı; ibik: 4. sigara ağızlığı. 5. | mec. Arabalarda emniyet kemerinin erkek kısmı. Arabalarda çalışırken öten emniyet kemerini susturmak için ayrıca satılan ve kemer başına takılan aletçik. 16.4.2012 Ali Adem Yörük

a. mec.






emzikçi | emziren kadın | -İçerdeki delikanlı, kimdir, kim değildir bunu bilmelisin ilkin./ | -Emzikçimin oğlu ya!/ | ...Emzikçinin sütüydü alt tarafı., | BYıldız, DünyadanBirAtlıGeçti, 24/25

a.






emziklenmek | bir şeyin ağzına emzik koymak | Bir kamyonun sırtındaki sandıktan elektrikli tulumbayla çekili gülsuyu, yüksekten sağa sola emziklenmiş fışkırtılıyordu., | TahsinYılmaz, 21.6.2015eposta

f.




GTS-



Emzikli | Kasabanın en iyi suyu olan bu çeşmenin başı, bilhassa akşamüzerleri, mahşere dönerdi; testiyi taktıkları kolun mukabil tarafına meylederek ağızlarında sakız, çıplak ayaklarında nalınla gelen yetişkin kızlar; emzikli toprak ibrik ile ıkına sıkına gelen ve karanlığa kalınca ağlamaya başlayan çocuklar; ellerinde iki teneke, saçları ortadan ayrılmış, beyaz önlüklü kahveci çırakları hep burada toplaşırlar, konuşurlar ve sıra kavgası ederler, sonra kaplarını doldurup giderlerdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 28

s.






En | Bir de akşam, sevişmenin EN vakti midir ne. Akşam; gecenin habercisi akşam: | Akşam... yine akşam yine akşam, / Göllerde bu dem bir kamış olsam., | H Çetinkaya, 2010, 48








en çoklama | Bu fayda en çoklama kullanılan fon maliyetlerini en düşüğe indirme ve yatırımlarından, kabul edilebilir risk sınırları içinde, en yüksek verimi sağlamakla elde Ünite 10 - Ticaret Bankaları 203., | Sermaye piyasaları ve finansal kurumlar, 2004, 203

a.






en çoklanma | azamileşme. | Cari kârın en çoklanması, • Hedef kâr (yatırımın kârlılık oranı), • Pazar payı (pazara derinliğine girme) • Satış gelirlerinin en çoklanması, • Pazarın kaymağını alma. Şimdi de yukarıda sıraladığımız fiyatlamanın amaçlarını açıklayalım., | ? , Maliyet Muhasebesi, 2005, 340

a.






en çoklanmak | Azamileştirmek. En çok eylemek. | Eski Kurumsal iktisat bireylerin almış olduğu faydayı en çoklayan kararlara şüphe ile bakmaktadır. Birey karar alma sürecince elindeki mevcut bilgiler kapsamında karar alacaktır., | C C Aktan, Kurumsal İktisat, 2021, 90

f.






en çoklaştırmak | Artık bu gerçeği kabul edip kendi lehimize çevirmenin yolarını aramalıyız. Ya da bu cümleyi daha | sınıfsal bir perspektiften kuracak olursak, her kesim, kendi sınıfsal çıkarlarını, kapitalizmin bu gerçeğinden yola çıkarak, en çoklaştıracak kalıcı kazanımlara dönüştürmenin yollarını aramalıdır., | CErtem, T, 19.9.2010

b.f.






En kabadıyısı | Bize ziyasını beş bin senede gönderen yıldızlar varken en kabadayısı elli sene sonra kütüphanelerde çürüyecek ve nihayet beş yüz sene sonra adı unutulacak eserler yazarak ebedi olmaya çalışmak, yahut üç bin sene sonra, kolsuz bacaksız, bir müzede teşhir edilsin diye, ömrünü çamur yoğurmak ve mermere kalem savurmakla geçirmek bana pek akıllı işi gibi gelmiyor., | S Ali, İçimizdeki şeytan, 14








En sona | Nihayet, en sonunda. | Aramızda İsmail hocayı sadece babam tanıyor, hayal meyal hatırlıyordu. Babam, benzeterek çıkarttı amcasını. Amcası şöyle uzun uzun baktıktan sonra tanıdı babamı ve kucaklaştılar. Sonra teker teker bize sarıldı, öptü. En sona anama '-Kızım hoş geldin' dedi., | M İleli, Muhacir, 33

z.






en sonu





"Kavuştursun Mevla en sonu bizi", Yasin Şen, Bir Sevda türküsü, 20"



en sonu | ... kadar yoklamak: Tüm olanakları kullanarak kontrol etmek, gözden geçirmek: Yahya Kemal dilin mükemmeliyet imkânlarını en son haddine kadar yoklamış, tartmış ve bulmuş olan adamdır (EÜM.s.309). En sonu bir avuç toprak olmak: Ölmek,, | A Adıgüzel, Tanpınar Eserlerinin Deyimler Sözlüğü ve Özdeyişler, 2022, ?








Enayice | Acaba bu enayice harekete siyaset denilmeli midir? Haşa!, | M N Ak, Hac Yolunda, 90

s.






enbûbe

a.
borucuk, ince borucuk.

Farsça
"Dil basacağı tedarik olunmalıdır. Muhât ve ağşiye-i muhâtiyye, mantarda merbût sap ucundaki pamuğun üzerine alınmalı ve derhal işbu parmak enbûbe içerisine konup mantar sıkıca kapanmalı ve enbûbe tekrar bir tahta kutu içerisine ... ", O N Ergin, Mecelle-i umûr-ı belediyye, 1995, C 6, 3213"



encamlanmak | Vehbicim, canım arkadaşım, böylesi muhteşem bir musiki ziyafetinden haberdar ettiğin için, en bahtiyar ol, her günün şad olsun, her akibetin mesruriyetle encamlansın., | Mülteci, 7.12.2014 rindan

f.






Encek | kedi, köpek yavrusu. Enük-cek. | ...Benim babam bir şeycikler bilmezdi ama, evinde sözü senden çok geçerdi, dedi ve usulca, mahrem bir tavırla ilave etti: | Şu Şahinde anam sabahacak encek gibi dırlanır durur da bir yolunu bulup onu bile susturamazsın; ne edeyim ben senin okumanı? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 24

a.






Encik | kedi, köpek yavrusu, enik; encek. | Sacide Hanım bir gün bakmış ki kedi yavruları, Ceylan'ın memelerine yapışmış, keyifle emiyor. Şaşırıp kalmış. Hele Ceylan'ın kendisinin sütsüz memelerini emmekte olan encikleri, sevecen bir ana gibi yalaması görülecek şeymiş., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 88-89

a.






encik boncuk -ğu





"Ayna, tuvalet, makiyaj, manikür, pedikür, kuaför, parfön, mücevherat, encik boncuk, neler yapıyor, neler takıyorsa, hattâ gevezeliği, hattâ ev ve mutfak işi, fazla hisliliği, çabuk ağlaması, hemen bayılıvermesi, ruhunun tekmil tezahürleri daima hoşlandırmak ve kendinden bahsettirmek vasıtalarıdır | Cemşit bu kanaattedir.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 80"



enciyolar | çoğ. İng. NGO'nun okunuşu. hükümet dışı örgütler. | O şeffaf, o duyarlı, o çok kültürlü, o berrak, o esnek, o çok kimlikli, o öteki danışma kurulları toplanır STK ya da enciyoların; geçmişteki neşeli günlerini yad eder, geleceklerine karar verirler., Ali Mert, Çöpten Ev, 2006, 177

a.


ing.



Endaht | tüfek, tabanca atma, atış. | Top patlar patlamaz, sanki sahici bir endaht yapılmış da mermi aralarına düşmüş gibi, bağrışarak evlerine koştururlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 34 Bu rapora nazaran, maktul Şerif oğlu Ali'nin sol göğsünden çıkarılan kurşunlar, büyük çaplı ve ham kurşun atan bir tabancadan endaht edilmişti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 104

a.






endamlı | endamlı | Boylu boslu vücut ve sinir kuvveti artarak çok güzel endamlı olur., | Lokman HekimD, * | İlerdeki safta bedenleri iri ve güzel endamlı birkaç kişiden müsaade isteyip aralarına girdim., | M N Ak, Hac Yolunda, 91 | Delikanlının birine âşıkmış yıllar önce. | Ama ne delikanlı, derdi anneannem lafı ballandırarak. Endamlı, yakışıklı bir erkek güzeli... Füsun ablanın kalbini kazanmak için kırk takla atıp sonra da başkasını alınca bizimki yanmış., | Selin Tunç, Tuhaf D, S 6, Eyl 2017, 52 | Ve yaşağı endamlı kılan, H Çetinkaya, 2010, 11

s.






endazelemek | endaze ile ölçmek, ölçmek | Bilir miyim, bir kere havasını bulmuş, pupa yelken açılmışım. Lafı endazeleyemedim. Rakı da kafama iyiden iyiye vurmuştu. | , | KTahir, AşkÇetesi, 90

f.






Endazesiz arşınsız atmak | Adam endazesiz arşınsız atıyor. Ama bir bildiği vardır ağamın...' diye düşündü., | Sihirli Gül, 64








endeks a.Işık, yoğunluğu değişik bir ortama girince kırılıyor, kırıcı olan ortam yüzünden buna kırma endeksi demek doğru olurmuş., | RüştüErgun, 1973, 97








endeksli | 1. Ayarlanmış; kurulu. | +Sonra bakışlarına endeksli ses tonuyla bize emir veriyor: 'İçelim'., | Şİşigüzel, EDK, 1996, 25 | öbür yandan daha ilk çalışında / kapıya depar atacaksın / on saniye altında / zilin sesine endeksli / aklın hep dışarda olacak öte yandan, Uğur Koçlu, 31 | 2. endekse bağlanmış |

s.




GTS+



endeksli | ayarlanmış, kurulu. | öbür yandan daha ilk çalışında / kapıya depar atacaksın / on saniye altında / zilin sesine endeksli / aklın hep dışarda olacak öte yandan, Uğur Koçlu, 31

s.






endemik

s. bitk.
Salt bir bölgede yetişen veya yaşayan (bitki, hayvan). 2. tıp (***) Belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen (sayrılık).


***



Endemik | 1. bitki bilimi Sadece bir bölgede yetişen veya yaşayan (bitki, hayvan) 2. | (***) Belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen (hastalık)

s.

tıp




ender-i nadirattan


pek seyrek.


"Vücudu gibi dimağı da gelişmiş | o yaşta bu kadar olgun fikirlisi ender-i nadirattan sayılır. Nietzsche "ilme meyil duymağa başlayan kadının seksüel uzuvları yüzde doksan fena işliyor diyorsa da Lale muhakkak o yüzde en müstesnalardan.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 70"



enderun teravihi

b.a.
her dört rekatı farklı imamların kıldıdığı teravih namazı.


"Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından İstanbulun fethinin 566. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen 'Yenikapı'da Enderun Teravihi', Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla gerçekleştirildi.", Hr, 1.6.2019"



Enderun teravihi | her dört rekatı farklı imamların kıldırdığı teravih namazı | Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından İstanbul'un fethinin 566. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen 'Yenikapı'da Enderun Teravihi', Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla gerçekleştirildi., | Hürr, 1.6.2019

a.






endik | utangaç, sıkılgan. Antalya DS

s.






endik kurdu | Şebinkarahisar'ın sarp dağlarında kaplan, tavşan, yaban koyunu, yaban sığırı, zerduva, sansar, sırtlan, kurt, endik kurdu, kara kurt, tilki, çakal oldukça çoktur., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 49

b.a.






endirekt ajit-prop | Arada Yorumsuz adı altında fotoğraflar geçiyor siyah beyaz... yoksulluğun siyah beyaz fotoğrafları... yoksul, çamur içinde çocuklar bakıyor ekrandan, endirekt ajit- prop yapılıyor... sonra yeni bir konuk geliyor., | T, 6.5.2010, 20

b.a.


ing.



Endişe edilir | İkincisi ise Gülen örgütünün TSK içinde de endişe edilir bir boyuta geldiğinin farkındaydım., | İ Başbuğ, Cum, 29.1.2020

s.






endişekolik | [T]ürkiye içki yasağıyla adını duyuran dünyaca ünlü Jack Daniels marka viskinin anavatanı Lyncburg mu oluyor' sloganları atan endişekolikler, mevzu Kürtler, Zerdüştlük, başörtüsü falan olunca birden ayılıveriyorlar., | MAltınok, T, 18.10.2011

s.






Endişemsi | Kalabalık endişemsi bir şişkinlikle çatlayacak halde., | E Elönü, 2009, Milli Gazete, 22.4.2006

s.






endoklitik





Klitik ya da biçimce, sesbilimsel zayıflığı nedeniyle diğer birimlere biçimbilimsel olarak bağımlılık gösteren yapılardır. Bağımlı olduğu birimden sonra gelen klitiklere enklitik/sonbiçimce, önce gelen klitiklere proklitik/önbiçimce, birimin kökünün içine giren klitiklere endoklitik/içbiçimce adı verilir. Vikipedi 8.8.2022



endokrin

a.
tıp. iç salgı.

fr. endocrine > Yun.
"Tıbbi fizyopatoloji I: metabolizma ve endokrin sistem", Eyüp Canat, 1962 (Kitap adı)"



endokrinoloji BTS+ | iç salgı bilimi;iç salgı bezlerinin ürünü olan hormonları ve etkilerini, hormonal hastalıkları inceleyen bilim dalı. | Endokrinoloji hormonal hastalıkları inceliyor. FTürkel, T, 18.10.2010

a.

tıp


bts+



Endokrinopatiler | Tıp. | Test kartı kuruduktan sonra derhal bir laboratuvara gönderilir ve burada kan örneği bir dizi metabolik bozukluk ve endokrinopatiler açısından analiz edilir., | @MuhammedemirelL, 26.08.2024, X

a.

tıp tıp tıp




endolift | yüz sıklaştırma aralık 2012 ve 25.1.2013 fındıkzadede slim merkezi panosundan

a.






endonym | iç ad | Üstelik, Saha (Sakha) sözcüğü bir endonym, yani | iç ad, kendi kendilerine verdikleri ad ama Yakut sözcüğü öyle değil., | HBerktay, T, 27.8.2011

a.


ing.



endorfin

a.
İnsan vücudunda ağrıyan dokularda ağrının azalması için beyin dokuları tarafından üretilen hormonlara verilen ad.


"Bu merdiveni çıkmak endorfin salgılamana yardımcı olacak.", 2019+"



Endorfin | mutluluk hormonu | Bu videoda deniyor ki: sağlıklı olmak için haftada iki kez alkol almak gerekiyormuş. Anksiyeteye ve arkadaş yemekleri ile stres azaltılmasına, böylece mutluluk hormonuna (endorfin) sebep oluyormuş. Vs vs, | K Beşirli, 14.6.2019 TÖL vatsapı

a.






endorsement | İspanyol vatandaşı Perulu yazarın El Pais'te yayımlanan Rosa Diez'e | endorsement mektubunu Özgün Özçer'in güzel çevirisiyle bugün Taraf'ta okuyacaksınız., | YOğur, T, 8.11.2011

a.


ing.



endovizyon | Her branşda konsültan hekim. Röntgen, ultrason, laboratuar, endovizyonlu KBB muayenesi, panoromik diş röntgeni., | PolymedDevaKliniği afişi 2011

a.






Endoza | Kızım size varmakla benim adımı attı. O, bir endoza oldu; o ad, babalarından kalma lekeleri temizleyebilir., | P Merimée, Sabiha Yağızlar, 1944, 46

a.






enduljans | Endüljansa yeterince maruz kaldık da işin içinde | tam aforoz edilmek de var netekim., | EAyyıldız, 15.7.2015rindan

a.




GTS-



enduro | İng. endurance = dayanıklılık'tan Motosiklet – arazi sporu için kullanılan terim. Enduro sporunda başarı hıza değil, motosikletin ve sürücünün dayanıklığına ve güvenirliğine bağlıdır. | Geçtiğimiz günlerde motorsikletle Güneydoğu Anadolu seyahatine çıkan Türkiye Enduro Kulübü üyelerinden Engin Öksüz ve Abdullah Türk'ten, 21.07.2014'ten beri haber alınamıyordu, | M, 24.7.2014

a.


ing.



enduvualist | bireyci. | Namık Kemal'in bu endividualist hukuk telâkkisine ne büyük ve derin bir samimiyet ile bağlı kaldığını, zamanının Türk gençliğine olan şu hitabında hissetmemek mümkün değildir: | Ey milletin süruru ömrü, medeniyetin çırağ irfanı, şarkın ümit ikbali, istikbalin medarı hayatı olan nevresidegâhı vatan!... Onun nazarında «Türkistan» gençliği –saltanatı hassanın güzelliğini duyup yaşamalıdır., | Fındıkoğlu Z F, Türk Hukuk Tarihinde Namık Kemal, İÜHFM, 1941, C 7, S 1, 213

s.






endüstrileşme | Sanayileşme. | Bu karardan sonra da endüstrileşme işini dağınık ve gelişi güzel bir şekilde yürütmekten doğacak mahzurlar ve bu hareketin zirai kalkınma..., | Ülkü, 1935, 418 | Endüstrileşme üzerine bir konuşma vardı., Peter Karvas / O Akbal, İşe yaramaz küçük oğlan kardeş, ÇHA, 124

a.






endüstrileşmek | Sanayileşmek. | Planlı Endüstrileşme Türkiyenin endüstrileşmesi, hayat ve istiklâlile alâkalı gördüğü en büyük millî davasıdır., | Ayın tarihi, 1937, S 38-39, 510 | +Yaşamlarımız, endüstrileşen bir bilgiçlik ile anlamlandırılıyor ya da anlamsızlaştırılıyor., | M Kılıç, TürkiyeG, 27.8.2015

f.




GTS+



Endüstrileştirilmek | Sosyal hizmetin, 18. ve 19. yüzyılların sanayi, endüstri ve modernleşmeye paralel endüstrileştirildiği, bununla birlikte şehirleşme ile sürekli değişen toplumların yeni sorunlarıyla mücadeleye yönelik, sosyal gereksinimlerinin karşılanmasında birçok model ve yaklaşımların geliştirildiği, bu modeller üzerinden gerekli disipliner uygulamaların multidisipliner anlamda oluşturulduğu söylenebilir.

f.






endüstrisiz | Sanayisiz. | K. ATATÜRK 'Türkiyenin endüstrileşmesi, milli kurumu, millî korunması zaruretinin ... millî endüstrisiz yaratılmasına imkân olmadığı ve endüstrileşmenin ..., | Cumhuriyet Halk Fırkası, On beşinci yıl kitabı, 1938, 306 | Tecrübe bize gösterdi ki, endüstrisiz ve geri ziraatli bir memleket ..., | Ülkü 1935, 417

s.






endüstriyel | Sınai. | -Yeniden mektepler açılma mevzuubahs midir? -Evet, memleketin endüstriyel ve ekonomik kalkınma işlerine eleman yetiştirmek için teknik öğretim sahasında ihtimamla çıkarmaktayız., | Vakit G, 9.7.1939, Maarif Vekili ile mülakat, 10 | endüstriyel tasarım | [B]ir ürünün dış görünüm özellikleri korunmak isteniyorsa Endüstriyel Tasarım başvurusu, yöreye özgü bir ürüne ilişkin tescil talebi varsa Coğrafi İşaret Tescili başvurusu yapılabiliyor., | HT, 3.4.2011

s.b.a.






enek


«S»ye benzeyen ağaç.
a.

Balaban, "İzdüṣümü", 1969, 26



enek III | 1. Taş, kemik, canı ya da madenden yapılmış zıpzıp, bilye. | Halbuki Cemali bir işe gönderdi mi peşinden kovalamalıydı; ya bir çeşme başında yarenliğe dalar, ya kendinden çok küçük çocuklarla enek oynamaya başlardı., | Hacıhasanoğlu, 1954, 108

a.






enerji tasarruflu | Buna karşılık enerji tasarruflu lambalar enerjinin % 25'lik kısmını ışığa dönüştürmektedirler., | EthemYılmaz, Bochum, Ağu2009, | http://www.umweltbundesamt.de/sites/default/files/medien/publikation/long/3844.pdf, 10.9.2015g

s.






enerjilendirme | bkz. Ziya Sak, Teknik terimler sözlüğü: İngilizce-Türkçe açıklamalı ve ..., 1985, 192 | 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1987 yılı satılan enerjinin Erzincan ilçe ve köyler bazında dağılımı 640- köylerin yıllara göre enerjilendirme grafiği, | Erzincan il yıllığı, 1990, 33

a.






enerjilendirmek | ... 62.000 1972 125 191 315 73.000 İlin Elektrik Durumu : Adana İlinin bütün ilçe merkezleri enerjilendirilmiş olup, köy elektrifikasyon çalışmaları 1963 yılında başlamıştır., | Adana 1973 [bin dokuz yüz yetmiş üç] il yıllığı, 241 | Tetiklenen Düşünen Benzer şekilde medya okuryazarlığı tanımları içerisinde de yer bulan eleştirel düşünceyi enerjilendirmek ve bu yolla da çıkarımlarda bulunmayı sağlamaktır., | Nilüfer Sezer, Nuray Yılmaz Sert medya okuryazarlığı üzerine, 2019, 48

f.






Enez | halk ağzında. hantal, vurdumduymaz. | Niye enez bu zambak diye sordular mıydı / Aşksız geçen günlerinde örselenmiş, de., | M Eloğlu, Aşklama, Düdüklü tencere, 1952

s.






Enez kayığı | Muhtemelen 17. asra ait bir metinde | ... bir küçük Enez kayığı gelüp iskeleye yanaşup içinden bir papazdur taşra çıkup... diye yazıyor. Demek Eneze has bir kayık tarzı var!, | F Gedikli,

b.a.






enfarktüs

a.



"Ve telaşlar yıpratır kalbi, / Enfarktüs. / En iyisi oluruna bırakmak: / Biraz geniş olunuz!", B Necatigil, 38"



Enfarktüs | Ve telaşlar yıpratır kalbi, / Enfarktüs. / En iyisi oluruna bırakmak: / Biraz geniş olunuz!, | B Necatigil, 38

a.






enfekte olmak | infecte* | Organizmada hastalığa yol açan mikrop, virüs, parazit vb. etkenlerin genel veya yerel gelişmesine/yayılmasına maruz kalmak | HIV ile enfekte olan kişi bir süre sonra grip benzeri bir hastalık geçirebilir., | FehmiTabak, KorkusuzGazetesi, 5.8.2015

b.f.


fr.

TDK-



enfiyehane


1. İstanbulda bir sokak adı. 2. enfiye evi, enfiye yapma yeri, imalathanesi.


"Medine-i Üsküdarda basmahane, enfiyehane, çatmahane, kârhaneleriyle divitçiler, demirciler, debağlar, irakiyeciler, menzilciler kethüdâları yeddiyle (642) senevî otuz bin akça ... KIRTAS - Bırak Tavik efendi , bırak ... cüz'iyât ile izaai ... ", Musahipzâde Celâl, Bütün oyunları, 1970, 316"



enflasyonize olmak | Değersizleşmek. | Enflasyonize olmamış şarkıcılar. / Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki fikirler, sanat esserleri ve figürler çok çabuk enflasyonize olup değer yitimine uğruyor., | HGeviş, T, 9.1.2013

f.






enflasyonsuz | Ramazan bayramınızı kutlar; savaşsız, pandemisiz, enflasyonsuz ve ağız tadıyla daha nice bayramlara vasıl olmanızı Cenab-ı Allah'tan niyaz ederim., | Mehmet Kudret Kirişçioğlu, 2.5.2022, bayram tebriği

s.






Enflasyonsuzluk -ğu

a.
enflasyonun olmama hali.

ing. inflation + tr. -suz-luk
İbrahim Turhan, tv, 2023/2.03.2024



enfloenza | bkz. İnfluenza. Grip. | Bir aralık şiddetli bir enfloenzadan yatmıştım. Hastalığımın ihtilaçlı uykuları, karışık rüyaları içinde hep Ömerin kardeşiyle uğraşıyor, onu sayıklıyordum., | RNGüntekin, Damga, 11

a.

tıp




enfokrasi | Enfokrasi ve demokrasi krizi, | Alaattin Diker, dibace.net, 11.12.2022

a.






Enformasyon | bilgi. | Fakat daha çok acı çekmesine sebep olmak istemiyordum. Ancak bazı şeylerin beni çektiğini hissediyordum. 'Bir enformasyon arıyorum ve sizin tavsiyenize ihtiyacım var.' dedim., | Robbins/Arpat, 98

a.






Enformatif | inforative bilgi verici, bilgilendirici. | Bu haber-yorumların bilgi verme (enformatif) gayesinin dışında farklı bir amaçsal çerçeveye ve dile dayandığı görülmektedir., | MKılıç, TürkiyeG, 25.6.2015

s.


ing.



Enformatikçiler | Öyleyse uygulanabilir ya da uygulanması zor olacağı düşünülen gerçeklerin oluşumu çabası da yine biz kütüphanecilerin görevi; bilişimcilerin ya da enformatikçilerin değil., | Türk kütüphaneciliği, 1990, C 4, S 1-4, 82

a.






enfüsilik –ği | Böylece evvelâ hukuki nizamın tabiî, veya sun'iliği, saniyen hukuk prensibinin enfüsiliği veya afakiliği meseleleri üzerinde her hukuk feylesofu gibi tevakkuf eden Namık Kemal'in aynı zamanda bu nizamı içtimaî realitede de müşahade eden reel hukuk vakıalarını izaha çalışan bir sosyoloğ olduğunu da söylemek isteriz., | Fındıkoğlu Z F, Türk Hukuk Tarihinde Namık Kemal, İÜHFM, 1941, C 7, S 1, 208

a.






engascıkdan


yalancıktan


M E Kalıpçı, 26.4.2024, Kütahya



engasdan


yalandan


M E Kalıpçı, 26.4.2024, Kütahya



engebesiz








engelletmek | Ne zorbalık edersiz, padişahın vezirleri ile ilginiz nedir» dive onları engelletti. Sonra sipahiler, «bizim odabaşılar ve ağalar ile ilgimiz yoktur, görelim yeniçeri yoldaşlarının, yani bizim gibi er düzeyinde olanların sözü bu mudur? diye subaylardan gayrısına sordular., | Peçevi tarihi, 1982, C 2, 372

f.






engelleyeci

s.
1. Engelleme özelliği olan (kimse veya şey). 2. a. isim Depolanan benzinlerde gazlaşmayı, yağlama yağlarındaki renk değişimini, türbin yakıtlarında korozyonun istenmeyen etkilerini önleme veya geciktirme vb. amaçlar için kullanılan, petrol ürünlerinde doğal olarak bulunan veya çok küçük oranlarda sonradan katılan bir madde | inhibitör.

tr. engelle-y-i-ci*
"şimdiye kadar kullanılan tekniklerle büyümeyi engelleyici maddeleri, büyümeyi teşvik eden maddelerden, yahut muhtelif büyüme teşvik edici maddeleri birbirinden ayınmak güç yahut imkansızdı. kağıt kromatografisi tekniğiyle az materielle çalışmak mümkün olmuştur. Türk Biyoloji D, 1958, C 8-11, s. ?| "Ama imparatorluğun batmasını engelleyici bir unsur olamadı, zengin bir toplum da değillerdi, uygar hiç değillerdi... Demem o ki, cımbızlanmış ve öne çıkarılmış sosyal durum, gerçeklik açısından tek başına asla tanımlayıcı olamaz.", K Beşirli, 19.05.2018, TÖL whatsappı "



engelleyici | Ama imparatorluğun batmasını engelleyici bir unsur olamadı, zengin bir toplum da değillerdi, uygar hiç değillerdi... Demem o ki, cımbızlanmış ve öne çıkarılmış sosyal durum, gerçeklik açısından tek başına asla tanımlayıcı olamaz. K Beşirli 19 mayıs 2018

s.






engelleyicili | 5 li raf sistemi Güve[n]li ve kullanıcı dostu 1 adet standart tepsi 1 adet derin tepsi 1 adet düşme engelleyicili tel ızgara (...) Luxell Platinum 9+1 Programlı 88 litre pirolitik mavi emayeli Luxell'in en geniş iç hacme sahip ankastre fırınları, | Luxell, 21.07.2024, İstanbul Haznedar, Güngören Servisi+

s.






engelli lifti | engelliler için özel inerçıkar. 13.01.2025, Davutpaşa minibüsü

b.a.






engeros | Macaristan | Engeros ilinden yollar açmıştır / Analar ağlatıp kanlar içmiştir / Söylemeğe yoktur dili Tunanın, | Öksüz Ali, EGŞA, 44

a.






engin gönüllü | alçakgönüllü. | Eli ayağı düzgün olsun da ismi ne olursa olsun demişim, engin gönüllüymüşüm biraz., | HMeryem, 2002, 67

s.






engin olmakAlçakgönüllü olmak. | Şu dünyanın halı böyle / Yalan yahşi geçer şöyle / Söyledikçe engin söyle / Engin ol gönül engin ol., | Teslim Abdal | engin söylemekusturuplu konuşmak, abartmadan konuşmak, kibirlenmeden konuşmak. | Teslim Abdal özüm haktır / Sözümün yalanı yoktur / Engin söyle büyüklüktür / Engin ol gönül engin ol., | Teslim Abdal | engin yerini vermek (birinin/bir şeyin)açığını, eksiğini söylemek. | Memleketin engin yerini verir miyim? Ama biliyor o. Sen istediğin kadar sakla,dedi, OKemal, 1966, 35 | engin yerini yakalamak (birinin)Müfettiş olsa, herifin de engin yerini yakaladığına göre, niye hesap ödesindi?

dey.






enginar | 1. a., bitki bilimi. Birleşikgillerden çok yıllık, dikenli bitki (Cynara scolymus). 2. | Bu bitkinin sebze olarak tüketilen, iri, yuvarlak, yeşil çiçeği. | Enginar pek gıdalı bir sebzedir., | GugukG, 17.5.1947, 2 | Temizlediği enginarlar ellerini kahveyle kızıl arası bir renge boyamış., | Şİşigüzel, EDK, 1996, 29

a.






enginar bıçağı | | Clem ağlıyordu. Cam sahnenin arkasında havaya kalkan enginar bıçağıyla ayaklarını bileklerinden dövülmüş bir kızın ilk önce kesilen saçları gibi ayırmış cam sahnenin arkasından çığlığıyla dans eden deli gibi bağırmaya başlamıştı., | E Elönü, 2009, 69

a.






enginarcı | 1. enginar satıcısı. | al yanaklı Arnavut satıcılar / yani sırtı küfeli ciğerciler enginarcılar, | MG, 24 | Baharın gelmesiyle birlikte İstanbulun çeşitli semtlerinde enginarcılar köşe başlarını tutmaya başladı., | BKApak, ZCtesi, 30.3.2013 | 2. Enginar yemeği seven kimse. | Ben bilimsel olarak kanıtlanmamış olsa da en azından lezzeti nedeniyle enginarcıyım!, | OMüftüoğlu, HKelebek, 15.12.2015

a.






enginarlaşmak | Evet, zor aslında bu dünyaya alışmamız. İki göz, iki kulak, kol, dirsek, bacak... yetersiz tüm bunlar. Bitkileşmek lazım. Sebzeleşmek. Enginarlaşıp fasulyeleşmek. Az semirip çok yeşermek./, | KeremIşık, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 15

f.






enginleşmek | Sahil enginleşmeden kumral saçınla gelsen!, Nazım Kemal, Yosun, 1933, 32

f.






enginli yüksekli

s.
alçaklı yüksekli.


"Soğuk bir aydınlık verdi enginli yüksekli kirli binalara, oraya buraya dağılmış çerçöpe, dizili antenlere, boş havuzlara... ", Ayşegül Özcanoğlu, Vaveyla, S 4, 24"



Enginli yüksekli | Soğuk bir aydınlık verdi enginli yüksekli kirli binalara, oraya buraya dağılmış çerçöpe, dizili antenlere, boş havuzlara..., | Ayşegül Özcanoğlu, Vaveyla, S 4, 24

s.






enginlik -ği


alçakgönüllülük.


"Gökte uçar huma kuşu / Bilmeyenler atar taşı / Enginlik gönülün işi / Engin ol gönül engin ol.", Halk türküsü | "Görülmemiş güzellikte / Turkuaz bir enginlik / kumsallarla birleşmiş.", N Ö Arpacı, 2006, 98"



enginlik –ği | engin olma, alçak gönüllü olma hali. | Gökte uçar huma kuşu / Bilmeyenler atar taşı / Enginlik gönülün işi / Engin ol gönül engin ol., | Teslim Abdal, XVII.yy | Görülmemiş güzellikte / Turkuaz bir enginlik / kumsallarla birleşmiş., | N Ö Arpacı, 2006, 98

a.






engürü | Ankara. | Yol gelir, bel gelir; insan insana bol gelir. Deli olan çıkmaz dışarı, gurbet güle zor gelir. Yürü yürü, öleceğiz engürü, gözün gönlün açılsın ilk kez doğduğundan beri. Hidayet Karakuş'tan Türkiye'nin ruhuna ayna tutan bir başyapıt! Cumhuriyet'in ilk yıllarında halk üzerinde devrimlerin etkilerini konu alan bir vefa öyküsü., 08.01.2025, FB, tanıtma

a.






enicek –ği | enik kelimesinin sevimli ve küçültülmüş hali.

a.






eniç -ci | kuşkonmaz. Bk. Eniş. | Aydın dolaylarında eniç diye bilinir tatlısı ve acısı olur soğan ya da pırasayla ve acı biberle kavrulup yoğurtla yenir çok özledim., | Dilnaz @dilnazsar, 4.4.2022, twitter | @TengriciTurk81 adlı kişiye yanıt olarak Bizde eniş veya eniç olarak adlanır,yabani kuşkonmaz,sarmaşık diye bilinir, | @avsar_mehm85539 7 Nis 2024, X

a.






enigma | bilmece, muamma, anlaşılması güç şey | Şampiyonlarligi eneigması, | OkayKaracan, ZPazar, 29.4.2012 | Gökte uçar huma kuşu / Bilmeyenler atar taşı / Enginlik gönülün işi / Engin ol gönül engin ol., | Halk türküsü

a.






Enigmatik | Ortada enigmatik hiçbir şey yoktu demek! Beni hüzünlenmiş gibi düşünmüş (ya da imgelemlemiş) olmalıydı Gıyaseddin ve hüznün sevinçle yer değiştirmediği (çünkü 'Taormina' dışında bu ikisi arasındaki ilişki metonimikti: Diyeceğim, bir çift iki tekten oluşan eldiven gibiydi) düşünmüş ve öyle söylemişti., | H Yavuz, Toarmina, 41 | Türkiye yapımı mallar, Türkiye'nin hayal gücünün ürünü diziler, filmler, kitaplar, sanatsal tasarımlar; tüm bunlarla, Türkiye Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar, Rusya ve Orta Asya'da kültürel ve ekonomik bir hegemonya olmasa da, enigmatik bir çekim alanı yaratıyor., | S Öney, T, 8.9.2011

a.






enik –ği | Hatta bir aralık enikler gibi hep bir arada oturup birbirimize sokularak ısınmak gibi bir fikir geldi aklıma., | AŞen, T, 17.6.2012

a.






enik encek | Külliyen mezunuz, yani sabahtan akşama kadar boş, biz memnun tabii!... Gittik resmi geçit yerine... Gazetecilere ayrılmış olan yerde, enik encek dolu!... Mustafa Nihat Hocanın oğlu Bülent hariç, bir gazeteci bulursan aşk olsun!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 48








Enikli | eniği olan. | Enikli Kapı, | A N Asya, 1964 (Kitap adı)

s.






enilkten

z.
tâ baştan.

tr. en-ilk-ten
"Bu ikinci aşama uzaysal görüntülerle / Bu ikinci sınav ıssızlığın yoldaşlığında / Geriye kalan yine bir sen son anlamda / Senim derken, enilkten külçeleşiyorum", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 39"



enir

a.
yabanmersini.


***



Enir | yaban mersini

a.






eniş | iniş. | Cefanın sefanın farkı yok bence / Eğer düşünürsek inceden ince / Her ikisi son haddine varınca / Dümdüz olur eniş yokuş dereler., Aşık Veysel, ?

a.






eniştebank

b.a.



Boşuna fren yaptın Beyzadem / Anasına seks öğretiyor bugünkü kızlar, / Vadesiz hesap açtırıyor rüylarında / Eniştebankta baldızlar. / Boşuna fren yaptın Beyzadem... , Ş Belli, 1962, 37



eniyileme | optimumleşme/optimumleştirme | Bir sorun kümesinin bir bölümüne çözüm getiren yaklaşımlara sub-optimizasyon (kısmi eniyileme) tuzağı deniliyor. S-400 / Patriot sistemlerini bu tuzak anlayışı içinde ele alınması? !? !, | Mustafa Duman, 14.7.2019, tivitır

a.






Enjektabl | Törende 400 milyon liralık yatırımla tamamlanan AbdBio'nun açılışının yanı sıra 600 milyon liralık yatırımla hayata geçirilecek Steril Enjektabl ve Onkoloji Üretim Tesislerinin temeli de atıldı., | AbdiBio, AA, 11.5.2018

s.






enjektörcü








enjektörcü

a.
iğneci, iğne yapan.


"ENJEKTÖR SERVİSİ BOSTANCI, 0532 547 4342, SEL DİESEL CENTER İşimiz Gücümüz Pompa Enjektör :) 0532 547 4342, SEL DİESEL CENTER (... ), dizel enjektör servisi, dizel enjektör tamiri ve temizliği, dizel pompa servisi,dizel püskürtme sistemleri,çıkma enjektör,çıkma pompa,enjektörcü,pompa tamiri,bosch enjektör,delphi enjektör,zexel enjektör,common rail enjektör servisi... , 8 eki 2012,, https://enjektorservisibostanci.wordpress.com/tag/enjektorcu/, 31.3.2024g"



enjektörcü | iğneci.

a.






enkırlık –ğı | anchor+ lık ana haber sunuculuğu | Enkırlığa yakışan çok adam var., | MABirand, 17.01.2013 tvler

a.


ing.



enkırmen | anchorman [S]aygın enkırmenlerimiz gevrek gevrek gülerek empotansları yokmuşçasına bize birşeyler ima etmeye çalışacaklar-. AyçaŞen, T, 29.2.2012

a.


ing.



enkidu | Enkidu'nun doğa güçlerine emir vermesini saçma bulacağım da, Yehova'nın taş levhalara kazılı emirler yollamasını makul bulacağım, öyle mi? , | RMargulies, T, 8.2.2012

a.






enklitik





Klitik ya da biçimce, sesbilimsel zayıflığı nedeniyle diğer birimlere biçimbilimsel olarak bağımlılık gösteren yapılardır. Bağımlı olduğu birimden sonra gelen klitiklere enklitik/sonbiçimce, önce gelen klitiklere proklitik/önbiçimce, birimin kökünün içine giren klitiklere endoklitik/içbiçimce adı verilir. Vikipedi 8.8.2022



Enklitik | Türkçede enklitik bir unsur olarak –Tı








enlemesine | Yazı masası bir duvardan diğerine, enlemesine uzanıyordu., | Robbins/Arpat, 25

z.






enlemesine boylamasına | Denizli'de gördüğüm evler arasında, bu nevi enlemesine ve boylamasına ve bunlara mâil olan hatıllarla bir iskelet halinde sıkıca kurulmuş ve araları da ekseriya kerpiçle doldurulmuş tek veya çift katlı binalar mühim bir yekûn tutmaktadır ki, bunlar daha fennî ihtimamla yapılacak olursa, hem yer sarsıntılarına nispeten mukavim olurlar ve hem de ucuza mal olmuş bulunurlar., | Ülkü, 1940, C 16, 258

s.






enlemsel | krş boylamsal. | Enerji korunması yasası 118, 119 Enerjinin enlemsel örnekleri 224 Enerji tipleri 116 Enerjiye atmosferin etkileri 139 Foraminiferler 270 Fosil bakteriler 395 Fosil iç ve dış kalıpları 387 , 388 Fosil kalıpları 388 Fosil kalıplarının ..., | Maden Tetkik Ve Arama Enstitüsü Yayınlarından, 1958, S 161, 570

s.






Enlil | Ve sana aşığım / Fırat'a Dicle'ye ölümsüzlüğe / Gılgamış'a aşığım ey Nil / Sorsam seni anlatabilir mi bana / Tufan tanrısı Enlil., | M Oruçoğlu, 1995, 58

a.






enosisci / enosisçi | ... Eserinde de Kıbrıs'ta Yunan mezaliminin panoramasını çizmiş gözleri yaşartan sahneleri işlemiş, Kıbrıslı mücahitlerimizle dertleşmiş ve Cengiz Topel'imizin Enosisci küstahları nasıl perişan ettiği gerçeğini ortaya koymuştur., | İsa Kayacan, Özlemler, 1970, 7 | Yunan hükûmetinin aldığı açık Enosisci tutum dolayısiyle işler o kadar ileri giderek vahim bir şekil almış ve bilhassa adadaki iki cemaat arasındaki münasebet o derece fena inkişaflar göstermiştir ki, artık iki cemaate de ayrı ayrı kendi mukadderatlarının tanınması yoluyla adanın taksimine gidilmesinden başka çarei hal kalmamıştır., | Ayın tarihi, 1957, S 280-282, 178 | Ada valisinin, mahalli cemaatlara, silâhlarını teslim etmeleri hususunda vaki emrine yalnız Türkler icabet etmiş, enosisçi Kıbrıslılar ise, değil silâhlarını teslim etmek fakat kaçak olarak daha da fazla teslihat temin etmeğe başlamışlardır., | Ayın tarihi, 1956, S 271-273, 85

s.






ensâc | doku bilimi. | Ensâc, teşrih-i marazî, bakteriyoloji ve taharriyat-ı serîriyye Doktor Tevfik Halil Beğin bu namdaki eserinin ikinci tabı ince yazılarla 480 sahife olmak üzere intişar etmiştir. İkbal Kütübhanesinin kitab fihristi

a.






ensar olmakİslamın ilk devrinde Mekkeden Medineye göç eden Mekkeli müslamanlara Medinelilerin gösterdiği emsalsiz yardımı göstermek | Suriyeli kardeşlerimize ensar olalım / Muhacire ensar olmak İslami ve insani bir sorumluluktur., | DiyarbakırG, 22.11.2015

dey.






Ensarlık yapmak | Biz de ensarlık yapıyoruz türkçe konusunda ama adam direniyor., | B Karagöl, 6.8.2019 vatsap sohbet








Ense kökünü görmekBırak yüzlüğü, sol haf bile oynatacakları şüpheliydi bundan böyle. Umumi kaptan: 'Ense kökünü görürsen...' demişti. / -Bir daha takıma almazlar bunu. –Takımıma mı? Ense kökünü görürse takımı görür bir daha. –Geçsin Ateşspora en iyisi., | O Kemal, 1969, 30/34

dey.






ense yapmak

dey.
yatmak, dinlenmek, çalışmamak, işten kaytarmak.


"Allah razı olsun hökömattan, dişlerimi aylaklıktan kurtardı. (... ) Ağzımda, devlet memurları gibi yan gelip yatıyor, ense yapıyorlardı, diyordu.", Çalıkoparan, 97"



Ense yapmakyatmak, dinlenmek, çalışmamak, işten kaytarmak | Allah razı olsun hökömattan, dişlerimi aylaklıktan kurtardı. (...) Ağzımda, devlet memurları gibi yan gelip yatıyor, ense yapıyorlardı, diyordu., | Çalıkoparan, 97

dey.






enselenmek | Delikanlının geleceğine mi sevinirsin, annene enselendiğine mi yanarsın. Kadınlar yekten gözlerini dikmiş. Yaş on üç. Konuşsan bir türlü, sussan bir türlü. Ben kıvrım kıvrım kıvranırken Deli Füsun istifini bozmaz, iyi sıhhatte olsunlarla (sic) bağlantıya geçtiği tavana gözlerini sabitler, biz gidene kadar da öldür Allah indirmezdi., | Selin Tunç, Tuhaf D, S 6, Eyl 2017, 52

f.






Enseli | ensesi olan. | Otobüste yağlı enseli şişman bir adam ayakta duruyordu. Yanında mavi yeldirmeli bir kız oturmuştu. / Kıza sulanmaya çalışan delikanlı, kardeşinden daha yakındı ona. Ayakta duran yağlı enseli şişmann adam öl dese ölebilirdi., | O Hançerlioğlu, Ali, 1959, 38/38 | bir öğle vakti / eli kemerinde, / kasketi / bir kahve tabağı kadar iri / kulaklarına oturmuş, / kaşı gözüne yakın, / kalın enseli, / bizim meydanın kırk yıllık polisi / bir fişek gibi camiye daldı, / kırk yıllık hocayı kırk günlük iş için / aldı / götürdü., | H N Erer, HM, 1962, 70

s.






ensemble | 17. ve 18. yüzyıl solo ve ensemble müziği üzerine yoğunlaşan ve özellikle yedi telli bas viola da gamba için yazılan Fransız eserlerini yorumlayan Hille Perl-., | T, 15.2.2012

a.

müz.




enseyi karartmamakumutsuz olmak, karamsar olmak | Bu isteğin önünde kimse duramaz herhalde. Onun için enseyi karatmaya gerek yok., | E Babahan, Star, 12.6.2011 | Enseyi karartmayalım, yani karamsar olup da başımızı iyice öne eğersek ensemiz güneşten yanar. Umudunuzu kaybetmeyin manasında. Çetin Altan çok kullanır bu deyimi yazılarında., | İsmailÜmitÇiçek, 27.3.2014rindan | umudunu yitirip güneşin kavurucu sıcağında başın öne düşüp enseyi kararttığın zamanlar hiç de az olmadı, olmuyor, peki neden? , | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 25

dey.






enseyiş / enseiş | zafer, galibiyet, yengi. | Ana Sözü gazetesinde Türkiye Türkçesinde argoda kullanılan ensele- fiilini çağrıştıran ense- fiilinden türediği anlaşılan enseyen | yenen, galip, | enseyiş | zafer kelimeleri ile karşılaştık., | M M Kaya, | https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/633108, Türük, 15.8.2017, Yıl 5, S10, 165

a.






enskripsiyon harcı

b.a.
fakültelerde derslere kayıt harcı.


"Ben İstabulluyum ama çekingen bir çocuğum. İktisat Fakültesinde ilk yıl enskripsiyon harcını yatırmayı unutmuşum. Müeyyidesi o sene sınavlara girememek.", Ahmet Yörük, 23.01.2024"



enst | enstalasyon. | Baskı ve enst; üst kat küçük oda; 11-15 arası, Pazar günü, | 1.9.2018 afiş

kıs.






enstantaneman | İşte bu dokümanlı roman, onun kahramanı ve Büyük Harbin Çocukları adlı bir başka romanın muharriri olan Hasan'ın şimdi X arkadaşın yazdıklarıyla enstantaneman zabtedilmiş olan hakikate yakın notlarından ibarettir. / | Hasan'ın romanı, enstantaneman tesbit edilmiş olan sözleri ve her şeyi burada biter., | Tez, TTE, 11/97

z.






enstantif | Antalya'da 28 yaşındaki Sinem Güçlü, yenilebilir enstantif kurbağa yetiştiriciliği projesiyle yılın girişimci kadını seçildi., | M, 22.7.2014

s.






enstitülüler | Köy Enstitüsü öğrencileri ve mezunları. | Başarı çelenklerine bürünen, vucutları sağlam, sıhhatları yerinde olan Enstitülüler hayatı seven, ondan zevk alan, yaşamıya doymak bilmiyen, inzivadan korkmıyan ve onun ruhu karartıcı etkilerine karşı koymasını bilen kimselerdir., | DTCF D, 1943, C 1, 146

s.






enstrümancı | Bir enstrümancı olmalısınız bunu görmek için., 19.05.2025, TV

a.






enstrümanistlik | alet çalgıcılığı. Özdemir Erdoğan enstrümanistlik yaptı., Yavuz Hakan Tok, TRT Müzik, 10.05.2025, 11.00

a.






enstrümantalist | aletçi. | Yine o halde biz enstrümantalist ve oportünist miyiz? Hayır, biz de sahip olduğumuz bu algının kaynağının din olduğunu, ancak dinle müteradif olmadığını söylüyoruz., | İKüçükkılınç, 2.10.2011

s.






ensülâsyon | insulation. | yalıtım. | Yangına mukavim ve temele ihtiyaç göstermeyen bu küçük ev aşırı hararet, soğuk, kar, yağmur ve rutubete karşı ensülâsyonu haizdir., Çorum gazetesi, 18.05.1959, Yıl 37, S 2464, 1

a.


ing.



entari | Kızın cümle-i tedâbirinden biri de tezeyyün olduğundan, yapma beyaz goncelerle işlenmiş bir beyaz tel entari giyinmiş,..., | N Kemal, İntibah, 101

a.






entarili

s.
entarisi olan.


"Kırmızı entarili kızın / Şimdi başka elbiseleri vardır. / Evlenmiştir, hanım hanımcık olmuştur.", Ş Belli, 1962, 69"



entarili | entari giyinmiş olan kimse. | Orada ipek entarili, abalı bir adamla Halid Bey hiçbir şey görüşmedi mi? , | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 371 | Aynı insan entarili, şıpıdık terlikli ve tıraşı uzun iken başka, smokinli iken bambaşka bir adam değil midir? Daha usturuplu, düşünceli, hesaplı harekeket etmez mi? , | R H Karay, Aktif terbiye idmanı, Tan G, 5.1.1941, 1

s.






entarilik -ği | Biliyordu Sakine neler aldıracağını: Üstünde al yeşil benekler kaynaşan Nazilli basmasından bir entarilik, üstü bağcıklı kırmızı bir pabuç., Naciye Poyraz, 1979, 12

a.






entegrasyonculuk –ğu | Bu Türkiye'deki demokratlar ve aydınların sorunu. Türkiyelileşme ve entegrasyonculuğa bu parti kesinlikle karşıdır., | M, 11.5.2014

a.






entegratif | bütünleyici. | Geleneksel Tamamlayıcı ve Entegratif Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Koç öncülüğünde yapılan çalışmalarda keşfedilen | bolanthus cinsine ait bu yeni bitki türünün adı artık | bolanthus aziz-sancarii oldu. Doç. Dr. Murat Koç, yaptığı açıklamada, bolanthus grubunun 10 farklı türü bulunduğunu söyledi. | , | www.internethaber.com, 26.3.2019

s.

tıp tıp




Entegratör | entegre eden, bütünleşen, bütünleştirici. | Firmalardan biri yerli bir sistem entegratörü, di¤eri ise yabanc› bir entegratör. Fiyat teklifi yerli firma ayl›k 8.000 dolar verirken, rakip yabanc› firma 68.000 dolar veriyor., | T A Özdeş, K Demirgil, Satışın 10 altın kuralı, 2017, 251

a.






Entegratörlük –ğü | Özel Entegratörlük izni olan mükelleflerin, e-Belgeleri düzenlemek isteyen mükelleflere; e-Belge ile e-Belge raporu oluşturma, zaman damgası kullanma, mali mühür ile onaylama ve oluşturulan belgelerin alıcılara ve eBelgeler ile e-Belge ..., | Y Aslan, Muhasebe, finans ve denetim alanlarında yenilikçi yaklaşımlar, 2022, 369

a.






Entegre edilmek | Şanlıurfada acil çağrıların tek merkezde toplanması amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında 112 Acil Çağrı Merkezine AFAD da entegre edildi., | Yeniurfa G, 11.6.2021, 1 | Entegre olmak | 112 Acil Çağrı Merkezine AFAD da entegre oldu, | Yeniurfa G, 11.6.2021, 1

b.f.






Entel dantel | Erdoğan'dan ilginç akil insanlar açıklaması: Ne kadar entel dantel varsa toplamıştık., | R T Erdoğan, 25.5.2023, basın | Entel dantel işler | Entel Dantel İşler / Bu Kadar Zeka Başa Bela, | Nehir Aydın Gökduman, Ece Zeber / TİMAŞ ÇOCUK YAYINLARI, Kitapyurdu Fiyatı: 15,27 TL Liste Fiyatı: 23,50 TL

s./a.






Entelektualite | uydurma entelektüellik

a.


ing.



entelektüel | İyi öğrenim görmüş, kültür ve düşünce dünyasını takip eden biri olan aydınla, düşünceyi bizzat üreten, o dünyaya fikirleriyle yön veren entelektüelin aynı kelimeyle ifade edilmesi yanlış geliyor bana., | RSoysal, T, 18.9.2010








entelektüel sermaye / beşeri sermaye | Yetişmiş ve eğitilmiş insan gücü. | Burada sözkonusu olan toplam bir entelektüel sermayedir; toplumun bütün katmanlarından, birikimlerinden ve yaratımlarından süzülüp gelen bir entelektüel sermaye türünden söz ediyorum., | Telesiyej, T, 22.12.2010

b.a.






Entelican servis | istihbarat teşkilatı. | Bu müzakerelerden çıkan mana şu idi: Meclisde entelican servis (MİT gibi gizli teşkilat) mensup bulunmayan her mebus terassud (gözetim) altında idi. Ve her birisinin arkasında bir gölge gezerdi., | İ Arvas, TH, 62

a.






entelleşmek | [H]em son dönemin modası, maalesef | iktidar anlayışı olarak da yorumlanan demokratlığı ile pek çok kesimin sevgisini kazanayım, orduya vurma modası, | hem solcular da beni sever, yarın öbür gün entelleşirim mentelleşirim neme lazım refleksiyle yapılmış ve mübadeleyle ilgili kulaktan dolmanın hakkını veren ve tek satır okumayan Çağan Irmak'ı gönülden tebrik ederim., | AŞen, T, 30.11.2011

f.






entelokrat | yeni | [S]aint Germain Bulvarı 'entelokratları' var ya, işte onları kastediyorum., | Uluengin, T, 24.5.2013

a.






enteltepe | Şimdilerde, | enteltepeden, bir muhabbet rüzgarı esiyor ki, estiriyorlar ki!, HPulur, M, 5.1.2013








enter | giriş giriş düğmesi | Ben de yapabileceğim şeyi yaptım; gözlerimi açtım, klavyemi önüme çektim, gogılı açtım ve ne yapmalı yazarak entere bastım., | Cafcaf, GüraySüngü, Bahar2013/54, 11 | Harddiski ikiye bölmekte ne varmış. Önce Başlangıç disketini sürücüye takacak, bilgisayarı açacakmışım; komut satırına fdisk yazıp entere basacakmışım... Bari bana o ders verseymiş., | N A Gökduman, 69

a.


ing.



Enterasanlık / enteresanlık –ğı | ilgi çekicilik | Ancak vatandaşlardan 'iyi' mealinde cevap verenlerin tahkik edilmesi büyük bir enterasanlık arzetmektedir., | S Adalı, Doğuda hizmet gören mülki idare amirleri, 1978, 114 | Herhalde bu enteresanlık mekân mimarisi hususunda olmasa gerektir., D Kuban, Osmanlı dinî mimarisinde iç mekan teşekkülü, 1958, 62

a.






Enteres | ilgi. | ZATEN SİYASETTE-hiç te SAMİMİLİK YOKTUR, HEP ENTERESTİR, ama KARŞILIKLI ENTERES OLSUN, her iki taraf faydalansın; bir feylozofun dediği gibi -benim egoizmim - senin egoizminle uyup ahenkli olursa ikimiz de mutlu oluruz!, | Tanzimatın 150. yıldönümü uluslararası Sempozyumu: Ankara 31 Ekim - 3 Kasım 1989, 1994, 405 | Kuruoğ sa, biraz esabı kaybedip, küsmer, ama taa arsızlalnıp, sorar, ne ona interes: Ey, baba, e nedir o | kızlar- kardaşlığı? Derlär enteres işmiş, ay? , | Gagoğuz: Kültür Sanat D, 2000, S 1-22, 15

a.






Enteresan | ilgi çekici, ilginç. | Bir haftadan beri verilen tebliğleri çok enteresan buldum. Ve onların sayesinde Türk Folkloru hakkında çok şey öğrendik Prof. Dr. J. Magnarella (A.B.D), Milli Kültür, 1981, C 3, S 1-9, 62

a.






Enteresanlaşmak | ilgi çekici bin hal almak | Gerçekten de adamın dediği gibi şoför 200 metre ilerde bir yolcu daha alır... ama yolcu ön tarafa oturur... olaylar bundan sonra daha da enteresanlaşır..., | V Bozkurt, rindan vatsapı

f.






enterik | Formülü: Her bir enterik kaplı tablet etkin madde olarak 81 mg asetilsalisilik asit içerir., | Ecopirin Pro, 01.06.2017

s.






Enternasyonalist | Bana göre dünyanın ilk sosyalist hareketidir bu, oldukça bilinçli bir sosyalist hareket ve çok enternasyonistttir., | Nazım Hikmet, Bİ KSŞ, 96

s.






enterne etmek | 27 Mayıs 1960'ta CHP, Ordu, basın ve şanlı Türk üniversitelerinin meşhur anayasa hocaları elele vererek DP'yi devirdiler; kabine üyelerini, meclis grubunu, hatta birtakım düz partilileri bile tutuklayıp enterne ettiler ve yargıladılar ve ülkenin Başbakan'ını astılar., | ATuranAlkan, Z, 18.2.2012

b.f.






entertainment | -Gelelim: İki vechesi var, ilki spor; sporla öyle âhım-şâhım ilgili değiliz, ikincisi eğlence, yani ecnebîlerin | Entertainment diye kavramlaştırdıkları şey; spor boyutunu geçtik, eğlence faslını da elimize-yüzümüze bulaştırdık, hîle yaptık; şimdi hîleyi örtmeye uğraşırken farkettik ki, oyunu ciddiye almazsan eğlendirici bile olamıyor, kendine ziyan veriyorsun., | ATA, Z, 30.1.2012

a.


ing.



entırlamak | to enter: girmek'ten. Elektronik aletlerde giriş düğmesine basmak.




ing.



Entimist | Öğrencilik dönemlerinde hocası İbrahim Çallı'nın etkisiyle izlenimci tarzda resimler yapan Elif Naci | D Grubu içerisinde, ilk zamanlarında, | entimist (eviçi) resimleri yaparken zaman içerisinde geleneksel Türk sanatlarının etkisiyle soyut anlayışlara yönelir. Bu döneminde Yakut-el-Müsta'sami, Hafız Osman, Yahya-es-Sofi ve Es'ad-ül Yesari gibi hat ustalarından da etkilenir., | Mehmet Sağ, Türk Yurdu, Ocak 2011, Y 100, S 281

s.






entipüftenlik –ği | Bir de düşünün ki bizim yasaların ve yönetmeliklerin entipüftenliğine rağmen bu yasalara uymayanlar var, bunu düşündüğünüzde işin vahametini daha iyi kavrarsınız., | AAltan, T, 15.2.2012

a.






Entite | siy. İng. Entity. | Entite distincte [ayrı varlık FG]- dahili işlerinde tam bir istiklâle sahiptir. Aşağıda 3 numarada yazılı ahkâm mahfuz kalmak kaydile harici işleri Suriye devleti tarafından idare edilir. Sancak ve Suriye için aynı gümrük ve meskûkat usülü mevcuttur ..., | Ayın tarihi, 1937, S 38-39, 95

a.


ing.



Entomolojist | böcekbilimci. | Küçük oğlanı büyük bir şefkatle, aynı zamanda entomolojistlere yakışır bir ilgiyle seyrederken gördük, büyükler gibi saçmasapan sesler çıkararak bebekle konuşuyordu., Peter Karvas / O Akbal, İşe yaramaz küçük oğlan kardeş, ÇHA, 129

a.






entonasyon | Ortodoks İstanbul ara seslerde lirik, melankolik, civelek, kırılgan, Arabi, Farisi, Sarıyerli Bizans rahibi Nikolas kıvamında titrek, Itri kadar Tanrıya yakarışı alayı valayla karşılayan bir entonasyonda gezinmekteler., | UğurYücel/ ZÖzden, TarafKitap, Tem2013

a.






entri | Girdi, madde başı. | Hemen her gün binlerce sözlük takipçisinin yüzlerce girdiyi (entri) okuduklarını biliyoruz., | ErdoğanBoz, TürkDili, Ekim2014

a.


ing.



entrik | Daha ince, daha entrik ve daha büyük bir kaderin..., | C. Koytak, T, 20.9.2010

s.






entrik | Suç ve suçun kurgulanışı, suçlu yahut zanlının psikolojisi ve karakteristik özellikleri, polisiye olarak olay örgüsünün ve entrik yapının kurgulanışı, polisiye olarak suçun çözümü., | TEndaPolisiyeRomanveAhmetÜmitinPolisiyeRomanKurguları, basılmamış ylt, HGezer, Isparta 2006 | Dizinin tanıtım yazısında, İstanbul'un en zengin ailelerinin çocukları olarak belirtilen gençlik, tüketim alışkanlıklarıyla oluşmuş bu denli ve bu biçimli bir sorumsuz-şımarık-entrik gençlik segmenti, gerçekliğe uymuyor hiç., | T, 19.7.2010 Telesiyej

s.






entry | sözlük ve ansiklopedilerde madde başı, girdi. | entry girmek | genel ağ üzerindeki sözlük ve ansiklopediye madde yazmak. | Sözlükten ayrılmayanlarsa 21 Haziran'da bir günlük 'entry girmeme' boykotu yaptı., | R, 24.6.2011 | entry silmek | genel ağ üzerindeki sözlük ya da ansiklopediden yazdığı maddeleri silmek. | 35 yazarın ifadesinin alınmasının ardından Ekşi Sözlük'te ortalık durulmuyor. Bazı yazarlar 'entry'lerini silip sözlükten ayrılıyor, bazıları hukuk mücadelesinde... R, 24.6.2011

a.b.f.


ing.



entuziazm | Az. | ?vv?la Tomas Gedin ş?xsiyy?tind?n danışım. 15 il ?vv?l meydana çıxardığı Nokia – Connecting people sloqanı il? m?şhurlaşmış, Virgin, SAS kimi bir sıra şirk?tl?rl? işl?miş bu insan seminarda çox vacib m?s?l?l?r? toxunanda atlanıb-düşm?yi il? öz emosianallığını, yem?k üçün hamı il? birg? növb? gözl?m?yi il? sad?liyini, nahar zamanı durmadan danışmağı il? mü?llimlik işind? entuziazmını tam sur?td? nümayiş el?tdirdi v? bu xüsusiyy?tl?ri il? çoxlarına layiqli nümun? ola bil?rdi., | kisshot.blogspot.com, 27.6.2008 | 12li ingilizanahtarı takımı! :) diye zıp zıp zıplayan topuklu ayakkabılı bir kadının entuziazmının, | vayy 28 farklı uçlu tornavida seti! :) arsızlığının, yersizliğinin bir açıklaması olsun? little thin goddess, EkşiS, 14.9.2010

a.






Envanterleşme | Söz konusu düzenleme, önceki (EC) No 1907/2006 (REACH) düzenlemesinin bazı hükümlerini de ele almış olup, sınıflandırma ve uyumlaştırılmış sınıflama listesinin oluşturulması ile envanterleşme temelli etiketlemede, aynı ölçütlerden yararlanılmıştır (EC, 03.02.2015, www.ec.europa.eu)., | Soner Akın, Avrupa Birliği'nin çevre-sağlık konulu bütünleşik kamu politikası yaklaşımı ve ilgili kurumları: AB üyesi ülkelerin çevre sağlığı politikalarının karşılaştırılması, 2018, 419

a.






Enver Paşa | Kürt Enver Paşaların mutlu olması için daha kaç Kürdün ölmesi gerek., | YOğur, T, 2.4.2013

a.






Enverciler | Fakat durum öyle değildi. İç isyanlar, Enverciler, Padişahçılar, bir ara kuvvetli esen Bolşevizm rüzgârları, (huzursuzluk çıkmasın diye olsa gerek pek konuşulmayan) işbirlikçiler...Fakat durum öyle değildi. İç isyanlar, Enverciler, Padişahçılar, bir ara kuvvetli esen Bolşevizm rüzgârları, (huzursuzluk çıkmasın diye olsa gerek pek konuşulmayan) işbirlikçiler...,, | B Şirin, Güne Bakış, 21.6.2023

a.






enverist | Enver+ist, Enverci, Enver Paşa yanlısı. | Türkiyenin şiddetle ihtiyacı olan enverist-kemalist rejimden köklü kopuş ancak bu şekilde mümkün olabilir., | MEsayan, T, 5.12.2011

s.






Enverleşmek | Enver Paşa'dan Enver Paşa gibi hareket etmek. | Kendi yarattığınız mucizeyi neden şimdi bir felakete çevirmek istiyorsunuz? Yapmayın bunu. Enverleşmeyin. Yazıktır bu ülkeye., | AAltan, T, 29.6.2012

f.






enzimatik | ...enzimatik dağılma olaylarından ibârettir. N.'lar infarkt bölgelerinde bulunur. | Mumifikasyon (organların uçlarında bulunan dokuların kuruyup dökülmesi) ve | Gangren (dokunun çürüyüp cerâhatlenmesi) de N. anlamına girer., Türk Ans., 1946, C 25, 181

s.






enzo lüks kağıt türü. | 60 gr enzo lüks, | 2013 kitap tanıtma notu, 11.08.2024+








ep | kendisi eda sena şenceylandır. 30 haziran 2017 günü ilk ep'sini çıkarmıştır ki şu şarkılardan oluşur: | 1. kağıt kesiği 2. davulla bavul 3. hevesim kaçık 4. salonda 5. bomboş pazar günü, 30.06.2017 16:14 ~ 16:49 tonlarca hamsi

kıs.a.






Epe | Épée | 1. spor. Delici kılıç. 2. | Delici kılıçla oynanan, hedef bölgesi bütün vücut olan bir tür kılıç oyunu. 3. | eskrimde kılıç.

a.


fr.



epher | Doktor bir takım sualler sordu, göğsünü dinledi, nabzına baktı... Bu arada, Peyami Safa'nın çenesi durmaz, başladı hekime izahat vermiye... -Orikülüste şu olursa, vantrikülüste bu olur... Şiryan-ı tahtelkavide şu olursa, şiryanın epher'de bu olur, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 68

a.

tıp




epi | Bir hayli. | -Piyasası yüksekmiş. Epi peşinde gezenler varmış., | Hacıhasanoğlu, 1954, 26

z.






epi tepi olmak Kozan beti bereketi olmamak. | Elyazmasını 500 liraya sattım mı gerisi epi tepi oluyor, işe yaramıyor., | ARPijli, 9.6.2014








epidural a.Epidural sezaryen mi? Genel anestezi mi? , | forum.bebek.com/Epidural-sezaryen-miGenel-anestezi-ile-sezaryen-mi-m797580.aspx, 16.8.2007Normal doğumda epidural anestezi yapılabilir mi? , | KağanKocatepe, 24.32.2009








epigon

a.



"İslamcılarla el ele, CIA ajanlarının, ABD vakıfları uzmanlarının ve Avrupa Birliği sözcülerinin dümen suyundan giderek 'Erken Cumhuriyet'le yüzleşmek bahanesiyle, onu itibarsızlaştırarak boğan epigonlar... Öylesine yazılar yayımladılar ki 'Bu Cumhuriyet de nereden çıktı' demeye getirdiler. 'Devrimler halka sorulmadan yapıldı' diye yazdılar. Haklarında Hürriyet gazetesinde bir eşek yükü yazı yazdım.", Ö İnce, Cum, 19.5.2019"



epigon | İslamcılarla el ele, CIA ajanlarının, ABD vakıfları uzmanlarının ve Avrupa Birliği sözcülerinin dümen suyundan giderek, Erken Cumhuriyet'le yüzleşmek bahanesiyle, onu itibarsızlaştırarak boğan epigonlar., | Ö İnce, Cum, 19.5.2019

a.






epigonik | Bu, yalnız o kuşağın değil, sonraki yarım yüzyılın bütün epigonik Atatürkçülerinin de çıkmazı ve dramıdır., | HBerktay, T, 20.8.2011

s.


ing.



epiklik –ği | İki aydır açlık grevleri hakkında | bedenlerini ölüme yatırdılar edebiyatından, | anadilleri için ölüyorlar epikliğinden, | hükümet talepleri yerine getirsin, yoksa karışmayızdan başka bir şey diyemeyen dünya bildiri imzalama rekorlarını altüst etmiş aydınlar-., | YOğur, T, 20.11.2012

a.






epikriz | 3-Otopside bulunan organ değişiklikleri, 4 Diyagnostik 5 Epikriz. Bütün bunlar oldukça açık ve anlaşılacak gibi yazılmalıdır. Organlar incelenirken (şayanı kayıt bir tegayyür yoktur) diyerek geçilmemelidir., | Ankara Üniversitesi ? , 1960, C 96, 5 | Epikriz: Müsinöz vasıfta mide adenokanseri damar yolu, temas tariki ve implantasyon ile muhtelif bölgelere yayılmış ve bu arada sol sürrenaldeki korteks adenomunun içindeki metastazın teşekkülüne sebep olmuştur., | İÜ Tıp Fakültesi M, 1960, 474

a.

tıp tıp tıp




epiktet | (d. 55-ö. 135), Yunan stoacı filozof. Muhtemelen Hierapolis, Frigya'da köle olarak doğdu. Kuzeybatı Yunanistan'dakiNicopolis'e sürülene kadar Antik Roma'da yaşadı, hayatının büyük bölümü Nicopolis'de geçti ve orada da öldü. Şayet bir isim verilmişse, ailesince verilen ismi bilinmiyor. Epiktetos sözcüğü Yunancada en basit anlamıyla | kazanılmış, elde edilmiş anlamına geliyor.(bk. Vikipedia)

a.






Epikurosçu | Epikurosçu Torquatus'a göre sahtekârlık/kötülük (improbitas) bir kere ruha yerleşti mi, insanın rahat nefes almasına ve huzurlu olmasına izin vermez. [Bkz. Cicero, De Finibus 1.53] Bu bakış açısına göre adalet önce kişinin kendisine lazımdır, elbette huzurlu olmak istiyorsa., | C. Cengiz Çevik@jimithekewl, 22.10.2021, twitter

a.






epikürien

s.



"Tabiatın özelliğini -çiçeğinden yemişine, kokusundan derisine, renginden dokusuna, açılıp kapanışına, üreyip gelişmesine kadar- her çeşit canlılığını kadında gören, bulan, tadını duyan, cinselliği uyanık "epikürien" bir gençlik ve bir olgunluktan sonra özelliğini az çok kaybetmeyen bir de yaşlılık!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 6"



epilatör | Koltuk altı bölgesi için küçük başlık mevcuttur, 20 cımbızlı sistem ile 0,5 mm'ye kadar kılları nazikçe alabilir özellikleri olan Epilatör Silk-Epil 1-1370 79,90 TL, | BİM, 20.7.2018 | Lazer buz epilatör, 29.03.2025, tanıtma

a.






epilepsi

a.
tıp. sar'a, tutarak, tutarık.


16.06.2020



Epilepsi. Sar'a, tutarak.








episantr | Dış Merkez (Episantr): Odak noktasına en yakın olan yer üzerindeki nokta. | Deprem Fırtınası özelliğinde ağustos ayının sonuna kadar devam etmiştir. Bununla beraber bu çalışmada 1976 yılının son dört ayına ait gerek aylık ve gerekse dört aylık episantr haritalarından, Emet deprem fırtınasının aralık ayı ..., Deprem Araştırma Enstitüsü bülteni, 1979, S 26-33, 33

a.






epistats | Adaları idare eden memurlar ve vergi toplayıcıları. | Meis, kable'l-milâd Radosa merbut idi. O zamanın memur-i siyasiyelerine epistats -bunlar vergü tahsîli, memleketi idare usûlüne vakıf olanlar- namı verilir., | İlkul7

a.






epistem





"Bundan daha da önemlisi, gülmecenin artık bir epistem ( bilgi / bilme biçimi ) olarak modernizmden kopmasıdır.", Gül diken: mizah kültürü D, 1993, 34"



epistem Epistem kavga insanla kelime arasında Cemil Meriç








episteme | : Foucault'un tarif ettiği zamanın, siyasetin hayatın kodları, kültürel şifrelerini içeren ana kodlar olan | epistemelerin değiştiği bir kavşaktayız. Daha doğrusu o değişen | epistemelere göre bir siyaset ve kamusal hayat inşa etmenin eşiğinde., | Yoğur, Türkiye, 29.8.2014

a.






epitel | Tek veya çok hücreden oluşan, vücudun bütün dış ve iç yüzeylerini kaplayan doku, epitelyum | 10 senedir idrar tahlillerimde eritrosit 8-10, lökosit 2-3 epitel hücre 4-5 görülmektedir., | TKadıoğlu, Posta, 10.9.2015

a.




GTS+



epleç

s.
en piliç. çok çok güzel manasında kız/kadın için.





epolet

fa.
apolet


"Ağır, altın epoletler omuzlarını olduğundan geniş gösteriyor, kareli bir kordelâ, göğsünüsağdan sola kesiyordu.", Kaptan Paşa, 1954, 125 "



epope | ed. | Lozan, Türklerin bir epopesidir, Türk tarihinin belki en parlak sayfasıdır., | İÜHFM, c.1, | 2(1935)*

s.a.






epritmek | bozulup çürümek, ulmak. | Oysa, içten içe Rusya'yı ahlaken ve madden eriten, epriten temel etken bu savaş., | SÖney, T, 15.12.2011

f.






epsem epsem | Nail Tan: yavaş yavaş. belki kekeleye kekeleye. | Öksüz lal-i gevher ekse dilinden, / Kimseler anlamaz onun halinden / Her bir lokmaları elin elinden, / Epsem epsem çıkar dili öksüzün., | Borlu Kemalî Baba, 25

z.






Er | erken, erkenden. | Irgatların yalın toprakta boylu boyunca yattığı, / Güneşin er doğup, dağın ardından geç battığı,, | C A Kansu, Bozkırda yaz saatleri I, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 135 | Değirmenci yüzünü çevirdi, odasına kapandı. O akşam er yattılar., | A Uysal, Köyün ortak malı, 1979, 43

s.






er | koca | erevi/er evi | koca evi. | Canı, babaocağıyla, erevi arasına gerilmişti., | BYıldız, Dünyadan Bir Atlı Geçti, 37

a.






er bezi | sıkarken faşist bir polisin kıllı kara elleri erbezlerimi / sıcak koynuna çırılçıplak uzanır uyurdum., | Alişan Ata, 2000, 36

a.






er er





"Ol zaman verildi seyrile eser / Gezdim kaptan kaba bir zaman er er / Ol Beyt-i Kabe'yi Halil Peygamber / Yaparken cevher-i bağında idim.", San, Hicranî, 155"



er kişi odası | Erzurum köylerindeki adıyla | Ergişi odası, | erkeklere ve genellikle yabancı erkek misafirlere tahsis edilmiş | selamlık demektir. Kelime esasen | er kişi odası biçimindedir. Eve bitişik fakat evle irtibatı olmayan; kapısı doğrudan sokağa bakan ve erkek misafirlerin, yolcuların ağırlandığı büyükçe bir odaydı. Odaydı diyorum çünkü artık son örnekleri kaldı, kaldıysa., | ŞAbak, YŞ, 28.2.2015

a.






eradikasyon | Bu Yönetmeliğin amacı, Xylella fastidiosa (Wells et al)'nın varlığının ve yayılış alanlarının tespiti, yayılmasının engellenmesi ve eradikasyonuyla Xylella fastidiosa ile mücadeleye ilişkin alınacak asgari önlemleri düzenlemektir., | RG, 19.12019

a.






eradike edilmek | Bu Yönetmelik, Xylella fastidiosa'nın sürveyi, tespit edilmesi, mücadelesi, yayılmasının engellenmesi ve eradike edilmesine ilişkin hususları kapsar., | RG, 19.12019

b.f.






Erbane | Kızın elinde can bulan erbaneden başka hiçbir şey yoktu. / Erbanesini kalbine dayamıştı; kalbinden yankılanan sesle kız müptela, Deniz ise sarhoş olmuştu. Elleriyle erbaneye değil kalbine vuruyordu, kalbinden çıkan her sesle günbegün müptelalığı artıyordu. / Erbanenin her bir ritmi kalbine saplanmıştı., | Medine Turan, Yek se düm, Açık Pencere, 3 | Ben müzik etkinliklerinde sadece erbane çalarım, erbane grubundayım, şarkı söylelem dedim., | ÇiçekTekdemir? RMargulies, T, 12.10.2011








erce | er olarak. | Oy kaygısıyla eğilip bükülmek yerine Anadolu'nun, Türk milliyetçilerinin sesini herkese karşı erce haykırdın.

z.






Ercü | Ercüment. | Tuzlu mısır da var. dedi, elindeki yemleri akvaryuma bırakırken, | Yemez misin Ercü? , | Ömür İklim Demir, Tuhaf D, Eyl 2017, S 6, 41

kıs.a.






Erdebilli | Meydanlarda yeniden canlandırılan 'o an'ı hep birlikte izleyen Erdebilliler yine hep beraber gözyaşı döküyor. | , | 17.10.2017, | http://www.on4haber.com/haber/iranli-turklerin-matem-meclisleri-/107811/, 4.7.2019g








Erdek düzü | yer adından. | Erdek Rakısı anasonlu 'Düz Rakı' idi, halk ağzında 'Erdek Düzü' diye meşhurdu: Gel Eşbehim dinle âşık sözünü / Meygede de aslan sütü içelim / Dolu dolu çakıp Erdek Düzüne / Mest olarak kendimizden geçelim., | R E Koçu, İstanbul Ans., 1958, C 9, 5142

b.a.






Erdek rakısı | Erdek Rakısı anasonlu 'Düz Rakı' idi, halk ağzında 'Erdek Düzü' diye meşhurdu: Gel eşbehim dinle âşık sözünü / Meygede de aslan sütü içelim / Dolu dolu çakıp Erdek Düzüne / Mest olarak kendimizden geçelim., | R E Koçu, İstanbul Ans., 1958, C 9, 5142

a.






erdemleştirmek | Aklın yanına değil tam karşısına duyguyu diken, insan yüceliğinin duygusal var oluştan geçtiğini savunurken aklın kurduğunu duyguyla yıkmayı erdemleştiren bir ruhu vardır romantizmin., | GÖzaltınlı, T, 20.12.2012

f.






erdemlik BTS+ | Aptitude Tıp Terimleri Kılavuzu | İncileri yıldız cevherlerinden daha parlak olan erdemlik hazinesi bana açıldı., | Rüştü Ergun, 1973, 35 | Bu seste, uzun ezikliğimizin, kalplerimizin bir köşesinde yıkılışı hep unutulmayacak alçalmaların, ulusal şerefimizi karartan aşağılıkların bıraktığı belli belirsiz bir hüzün, yaşayan erdemlikliklerle mayaladığı çocuklarının yükselişiyle ilgili, güçlü bir tat alış,-., | HalideEdib/BDürder, Harap Mabetler, Atlas, 1993, 22

a.

tıp tıp
fr.

bts+ GTS-



Erdemlilik –ği | faziletle olma. | ... kuran J. J. Rousseau ile birlikte- | Hürriyetsiz vatan, erdemsiz hürriyet, vatandaşsız erdemlilik olamıyacağı inanç ve kanısındadır. Şu halde birbirini tamamlıyan | Hürriyet ve Vatan, | erdemlilik temeli üzerinde yükselir..., | Yavuz Abadan, Mustafa Kemal ve çetecilik, 1964, 24 | Nuh Peygamber, bu insanların gemi azıya aldıkları bir sırada ortaya çıktı. İnsanları, doğruluğa, erdemliliğe çağırdı., | Dayıoğlu, 1987, 39

a.






erdemselleştirmek | Bunu da 'dışarıdan bakmak' olarak adlandırıp, yine erdemselleştirmek. AyçaŞen, T, 23.10.2011

f.






erdemsiz

s.
erdemi olmayan, faziletsiz.

tr. erdem-siz
"... kuran J. J. Rousseau ile birlikte- "Hürriyetsiz vatan, erdemsiz hürriyet, vatandaşsız erdemlilik" olamıyacağı inanç ve kanısındadır. Şu halde birbirini tamamlıyan "Hürriyet ve Vatan", erdemlilik temeli üzerinde yükselir... ", "Yavuz Abadan, Mustafa Kemal ve çetecilik, 1964, 24 | "Sorumsuz aldanışlar düzeyinde / Boş erdemsiz kapıları zorlamak / Yenilerin eskilerce kötülüğünde / Nasıl hayal edilir bilmem / İnsanca bir dünya kurmak", İlhan Geçer, 1986, 33"



erdemsizlik –ği | Filezof bunun üzerine Rüknüddine | yüksek urununuzda bu denlu densizlik ve erdemsizlik oluyor da yine katlanıp ağız açmıyorsunuz, diyecek oldu. Rüknüddin biz her bildiğimizi, her duyduğumuzu açığa vuracak olursak bunlar bizim ..., | Anadolu Selçukı^leri: Müneccimbaşıya göre, A?mad ibn Lu?f Allah Munajjim Bashi, ?H F Turgal, 1935, 24 | Ancak bunlar, alabildiğine bir başıboşluk, bencil ve azınlıkça çıkarcılık ve erdemsizlik demek olmayıp, Türklüğün her şeyin üstünde olan ülkülerine ve ilerileyişine uygun olacaktır; onları her bakımdan destekleyecektir., | Arın Engin, Atatürkçülük ve moskofluk-türklük savaşları, 1953, 252 | Bu nedenle toplumlar içinde her türlü kötülük, erdemsizlik almış yürümüştü., | Dayıoğlu, 1987, 39

a.






erdirici | iksîr 4. tasavvuf. Mânevî kemâlin en yüksek mertebelerine erişmiş olan kâmil mürşit, bu mürşid-i kâmilin oldurucu ve erdirici nazarı, | KubbealtıL, 16.10.2022

s.






Erdirmek | Bu salona girilince, mermer yollarla bazı duvarlar önündeki kurnalarıyla bir hamamı hatırlatarak, uzaktan damla damla su sesi, insanı geçmiş bir zamana erdirmiş olur., | A Ş Hisar/Loti, CCT, 133

f.






erdoğanca Erdoğan dili | Gündem belirlemek Erdoğancada 'kararı ben, pa gönlüme göre veririm' demek., | AAktar, T, 26.7.2013








erdoğanfobi Recep Tayyib Erdoğan'dan korkma | Erdoğanfobi, | HKaplan, YŞ, 25.3.2013








erdoğanfobik | Recep Tayyib Erdoğan'dan korkan kimse | Erdoğanfobikler!, | EÇakır, Star, 9.6.2013

s.






erdoğanist | Erdoğancı | Artık Tayyip yok; Erdoğan ve Erdoğanistler var. Erdoğanistler, ekmeğini Erdoğan'dan çıkarıyorlar. Makamları, köşeleri, kazançları, sosyal çevreleri, gördükleri itibar... hepsini Erdoğan'a borçlular., | LGültekin, www.internethaber.com, 1.6.2014

s.






erdoğanizm | Erdoğanizm etrafında kenetlenen çok küçük bir azınlık, Erdoğan ne isterse (doğru veya yanlış) ona kılıf uydurmaya gönüllüdürler. Onlar kariyerlerini bu hizmetle ilişkilendirmişler.,YTaşkın, T, 18.8.2015

a.






erdoğanlaşma








erdoğanlaşma | Erdoğancı olma | Tayyip'in Erdoğan'laştığının farkındalar. Kötü gidişatı görüyorlar. Ses kayıtlarındaki yolsuzlukların gerçek olduğunu biliyorlar., | LGültekin, www.internethaber.com, 1.6.2014

a.






Erebus | Erebus kadar karanlık gökyüzünde, ince bir duman bulutunun ardında parlayıp sönen donuk yıldızlara baktı., | Conrad/Çakmak, Gençlik, 52








erek -ği

a.



"İlme amel lazım menzile erek / Fil deve beslemez samansız merek / Mescide varan da kamil diyerek / Münafık yaşını boşatanlar var.", San, Hicranî, 133"



erenk perenk | HDP'nin Meclis grubu; toplamında 100 yılın üzerinde hapis yatmış insanlardan oluşuyor. Ama CHP erenk perenk olacak. Yaşayacağız, göreceğiz. Onları savunmak da bize düşecek., | M, 15.4.20162

z.






Ererkillik –ği | Rıza Berahani şöyle der; | Ferruhzad, İran ve dünyadaki ererkilliğe karşıtlığın doğrudan anlatımıdır. İran'da tamamen biriciktir. Dünyada ise kadın biriciklerin arasındadır o., | Şeyhmus Diken / @leventakyildiz, 6.3.2022, twitter

a.






ereti

s.
koptu kopacak, zayıf.

tr. iğreti'den
"Ereti yapraklar döküldü sadece.", Necmi Bayram, 25.1.2018, TÖL whatsapp"



Ereti | iğreti, koptu kopacak, zayıf | Ereti yapraklar döküldü sadece., | Necmi Bayram, 25.1.2018, vatsap

s.






Erez ağacı | Bazan kuru şafak, rüzgarın kalkmasından önceki şafak onların doğu taraçasında yanak yanağa dayanmış, göğün beyazlaşmasını ve karşıki parkın güzel erez ağacından güvercinlerin bir biri ardına uçuşmalarını seyrettiklerini görürdü., | Colette, Dişi kedi, 1954, 75

a.






erga omnes | Genel etkili. | Bu anlamda regülasyonlar, objektif olarak belirlenmiş durumlara uygulanır. Bu açıdan regülasyonlar | genel ve | soyuttur ve uygulama alanına giren herkese uygulanır. Kısacası | erga omnes etki gösterir., | Cemil Kaya, 29.01.2023




lat.



erganun | düşmüş sakalına, bulutlar / bir erganuna dokunuyorlar. Bir-iki lakırdı., S Erözçelik, 1991, 96

a.






Erge | amaç, maksat, erek. | Bu ergeyle durmadan, usanmadan, savaştı, / Düşman cephelerinden bir şimşek gibi aştı.// Ulu önder Atatürk verdi bize bugünü, / Yaşatmaktır ergemiz onun bu ülküsünü., | V C Aşkun, 73//75

a.






ergen s, | Ararsan Allahı kalbinde ara / Kudüste, Mekkede, hacda değildir / Kabul et Yunus'un ergen sözünü, / Tezcek gelir başa, geç de değildir., | Yunus Emre, G Altıntaş, Türkülerden Seçmeler, 20 | Civân da cânına böyle kıyar mı / Hasta başın taş yastığa koyar mı / Ergen kıza beyaz donlar uyar mı / Al giy allı balam şalların hani, | KağızmanlıHıfzı, EGŞA, 82








ergenekonca

s.
Ergenekon gibi, Ergenekona benzer.

tr. ergenekon+ca
"Öğütlerim taşa yazılmış onca / Ülküm sonsuzluğa açılan gonca, / Bir göğüs sancısı Ergenekonca / Zamanı tutuyor elimiz bizim. / Kıyamete kadar benim nöbetim, / Nice yüzyıllara Cumhuriyetim", "
M Ali Kalkan, H Ataş, 7.11.2023, Facebook



ergenekoncu | Ergenekon isimli oluşumla bağlantısı olan ya da bu oluşumu destekleyen kişi, kuruluş. 26.7.2008, Tabudeviren, EkşiS | Ergenekoncu Katillere Amerikalı Desteği, | 23.2.2014, SeptemSeptimus (Ercüment ÖZER)

s.






Ergenlik –ği | sivilce. Ergenlik sivilcesinden eksiltme. | Hatları belki gençliğinde muntazamdı ama artık bozulmuşlardı. Ergenliklerle kaplı yüzünde bir çift kara göz parlıyordu., S Maugham, 1959, 6

a.






ergensel | ergenliğe ait. | Çook banaaal!' diye geç ergensel bir tepki verdiğimde annemin arkadaşı 'Kültürün kötüsü mü olur canım, âdet öyleyse öyledir. Masum ve çocuksu bir şey aslında.' dediğinde Batı'ya bakan yüzüm kızardı., | AyçaŞen, T, 31.8.2011

s.






Ergi | Muhterem üstadım Hazım Demirci / Bu âşıklık Hakk`a ergi bilesin., G A Gülhani, 49

a.






ergime mavisi | Büyüleyici güzellikler derinlerdedir / Derinlerde derinleşir insanlar / Ateş gibi durulur / Basar ergime mavisine ellerin / Derinleerden doğrulur., | M Oruçoğlu, 1995, 23

a.






Ergime noktası | Bir katının sıvı duruma geçmeye başladığı ve tamamen sıvılaştığı durum arasındaki sıcaklık derecesi veya aralığı. | Çarpık kentleşme politikası başta son yirmi yılda yaşananlar sonucu öğrendik ki, 'ödemeler dengesi açığı önemli değil onu finanse edecek borç bulabilmek önemli, 'tarımsal üretim önemli değil para bulup ithal etmek önemli' yanlış tarım politikalarıyla Türk tarımının gücünü azaltmak önemli değil, tarım nüfusunu kentlerde toplamak ve hepsini lombardiyalı derebeyi gibi hissettirebilmek önemli' Lafın ergime noktası; 'Türk tarımını yeniden diriltecek, tarım nüfusunu en azından Almanya gibi %10'un üzerine çıkaracak politikalardır' ABD demedim zira onların tarım nüfusu %20'nin üzerinde... ha bir de ekip biçen, besicilik yapan köylü delikanlıları kızlar beğenmiyor algısını da yıkmak lazım..., | Muammer Soytürk, 7.3.2022, rindan whatsappı

a.






erginlenme | Göktürkler'de Alp olmak için bir takım erginlenme törenleri yapılırdı. Ata mağarasında yapılan bu törenler kan akıtma, ant içme ve kulağa delik açma gibi, gençleri Er olmaya hazırlayan ritüellerdi. Ancak bu ritüellerden sonra ALP olunur ve savaşlarda başarı sağlanabilirdi. Savaşta ölen ER'ler ise EREN olur ve Tanrı katına yükselebilirdi. Türklere'de gök yüzünde ulvi bir hayat sürebilmek için Alp olmak şarttı. İslam dininden sonra ise | Kamil İnsan kavramı ile birlikte Alp-Eren tanımı kullanıldı. Alp heykellerinin çoğunda bu ritüelllerin izlerini görürüz. Ellerinde Ant Kadehi tutarlar ve bir çoğunun kulağında küpe vardır.Eliade'ya göre Türk Erginlenme törenlerinden biri Kulağa Delik açmaktır.Bu | Tanrısal gizli bilgiye sahip olduğu ve bütün sırları bildiği anlamına gelir. O artık tüm sırları bilen kişidir ve bir anlamda EREN'dir. Türkçedeki | KULAĞI DELİK tabiri her şeyi duyan ve tüm sırları bilen anlamında kullanılır. | Kulağına küpe olsun deyimi de | Bu söylenen sırları unutma anlamındadır ve yine geçmişi bu eski Türk ritüelleri ile alakalıdır. Paskalya adasındaki gizemli heykellerin de kulağı bir garip. Bir bağlantı olabilir mi? , | @NurayBLGL1, 26.1.2022, twitter | Rehberin çağrısıyla ayrılış aşamasını başarıyla geçerek eşiği atlayan kahramanlar, | Erginlenme Aşamasında türlü sınavlara tâbi tutulurlar., | EŞimşek-EŞenocak 2009

a.






erginleşme | Bir de yaratıcı muhayyelenin çocukluk ve gençlik karakterini terkederek erginleşmesi vardır. Yaratıcı muhayyeledeki bütün tahavvülleri bu iki şekilde toplamak kabildir., | M Ş Tunç, Yaratıcı muhayyele hakkında bir kalem tecrübesi, 1932, 88 | Kayseride durup dinlenerek tutunan ve olgunlaşarak erginleşen bu akınlar iledir ki Eğe denizi aşılmış batı avrupasına varılmıştır., | H Hüsnü, Kayseri Sözlüğü, 1934, ııı | Tarihin erginleşme basamaklarını gösteren bu merhaleler sırasile şunlardır: 1) Esatirî tarihçilik devri ; 2) Edebî tarihçilik devri ; 3) Dinî tarihçilik devri ; 4) Felsefî tarihçilik devri., | Ayın tarihi, 1935, S 24-25, 417 | Türk san'atı ilhamını bu kaynaktan alarak erginleşme yolunu tutmuştur ve bu hızla bediî hayatımızda (kökünü halktan alan halis kalite)nin hâkim olacağı güne doğru yol almağa da başlamıştır., | Murat Uraz, Sadri Ertem: Hayatı ve eserleri, 1940, 11 | Yazara göre: 'dildiriminde tabiî erginleşme (tekâmül) yanında suni surette mükemmelleştirmenin yeri vardır. Bu mükemmelleştirmeğe toptan 'dilyenileşmesi' denir. Dilyenileşmesi, dil erişkinliğinin yapma olarak çevrimi, dil yapılılığının (malzeme; söz, edat, söz kurma, söz dizmenin) istekli olarak değiştirilmesi..., | H Tuncer, Türk yurdu (1911-1931) üzerine bir inceleme, 1990, 152 | Bir de yaratıcı muhayyelenin çocukluk ve gençlik karakterini terkederek erginleşmesi vardır., | M Ş Tunç, Yaratıcı muhayyele hk bir kalem tecrübesi, 1932, 88 | Osmanlılarda, yükselme ve erginleşme devirlerinin sonu olan XVI. yüzyılın ortalarından sonra, Türk mülkî idaresi geniş şekilde değişmiştir ki, bu husus ..., | Tarih Araştırmaları D, 1965, C 3, 146 | Türk san'atı ilhamını bu kaynaktan alarak erginleşme yolunu tutmuştur ve bu hızla bediî hayatımızda (kökünü halktan alan halis kalite)nin hâkim olacağı ..., | Murat Uraz, Sadri Ertem: Hayatı ve eserleri, 1940, 11 | Beden gelişmesinde cinslik farkları da vardır. Kızlar doğumdan erginleşme yaşına kadar hemen hemen erkek çocuklar kadar iri olurlar. Fakat kızlarda erginlik büyüme hamlesi bir, iki yıl önce başlar ..., | Muş 1973 il yıllığı, 1973, 104 | Tarihin erginleşme basamaklarını gösteren bu merhaleler sırasiyle şunlardır: 1) Esatirî tarihçilik devri. 2) Edebî tarihçilik devri., | E Z Karal, Tarih notları, 1941, 6 | Oğlanlar on ve onbir yaşında erginleşirler. Girid adasının su ve havasının nedeniyle bütün halkının üremeleri bu şekilde olur. Evliya Çelebi, Seyahatname, 1985, C 8, 245 | Ataşanaval | Ataşanavaldır. Geçen yıl çıkanlar da deniz kurmay orunlarına geçtiler. Deniz harp akademisi gittikçe erginleşiyor, her yıl daha ergin ..., | Ayın tarihi, 1935, S 22-23, 51 | Bünyesel tekamülü inkıtaya uğratan bu hız, ne zihinsel ve ne de ruhsal erginleşmeyi ve/ya olgunlaşmayı mümkün kılıyor., | MKılıç, Türkiye, 27.8.2015

a.






erginleşmek | Pup hali 5-6 hafta devam ettikten sonra, Ağustos sonunda erginleşen böcekler, o senenin Sonbahar ve Kış mevsimini de, toprakta ve bulundukları yerde..., | Türkiye Şeker Fabrikaları Neşriyatından, 1959; C 72, 61

f.






erginleştirilmek | 1 Materyal ve Metot a - Örneklerin Alınması Stok kültür besini (25) üzerinde yetiştirilip erginleştirilen böceklerin biraktığı yumurtalar, Getzin'e (26) göre steril edildikten sonra 30 ° 324 Melanogryllus desertus Pall. (Orthoptera: Gryllidae)un ..., | Mehmet Başhan, Türk Biyoloji Dergisi, 1997, C 21-22, 324

f.






erginleştirmek | Reşit kılmak, olgunlaştırmak, ergin hale getirmek | Küçüğü büyüten zaman, onu da halden hâle geçirir ve âkıbet erginleştirir., | S Ayverdi, Hatıralarla başbaşa, 2008, 91 | Bu bakımdan onun anlattığı Boğaziçi'ni toy ve acemi bir erkek çocuğunu türlü işveler ve cilvelerle erginleştiren tecrübeli, olgun bir şuh kadına benzetmek pek yerinde bir 'teşbih' olsa gerektir., | Y K Karaosmanoğlu, Gençlik ve edebiyat hatıraları, 1969, ? | Keyfiyet, zamanın; kemmiyet de mekânın ressamı olduğuna göre, ruh ve maddeyi birbiri içinde erginleştiren keyfiyetçiliğimizin, ruh ve madde kutupları arasında attığı büyük âhenk köprüsü, sâf ilim, sâf fikir ve her şeyde sâf ve hâkikiyi gösteren bayraklarla donatılmıştır., | N F Kısakürek, İdeolocya örgüsü, 2014, ?

f.






Erginlik –ği | Masmavi bir gökyüzüne. Uçsuz bir erginliğe., | A Özyalçıner, Sur, 58

a.






Ergir | erm. Vatan. | Kesmişler... dedem anlatırdı... götüreyim dedim seni Ergir'e (Ermenice vatan) 'istemem' dedi, son nefesinde idi, 'dayanamam' dedi, AÖzinan, Z, 3.9.2012

a.






ergişi odası | bkz. er kişi odası.

a.






ergonom | BTS+: ergonomi. İnsanı ve çevresini iyi tanımayı ve işi çalışana uygun hale getirmeyi konu edinen bilim dalı.İnsan haklarına dayalı demokrasilerin yaşam kalitesi de | tarafsız ve bağımsız yargı ile | ying/yang ergonom ilişkide olmalıdır., | GCivaoğlu, M, 15.5.2015

a.






ergoterapist

a.






erguvan | 1. Cercis siliquastrum ağacı ve çiçeği 2. | Balkan Türkçesinde leylak.| | Kısmet ağacı bugünlerde açmaya başladı. Şimdilerde bembeyaz çiçekleriyle dikkat çekiyor. Seyrek dalları ile küçük boy ağaçlar. Yaprağın ucu sivri, yürek şeklinde... Çok sayıda güzel kokulu çiçekleri var. Yelpaze biçimindeler. Çanak yaprakları gittikçe kızarıyor. Çok küçük meyveleri üzümsü ve etli... Meyveleri önceleri parlak mavi siyah, eylülün sonuna doğru da turkuaz mavisine dönüyor. Çiçeğin kırmızı renkli çanak yaprakları yıldız biçimi oluşturuyor. Bir tür sonbahar erguvanı neşesi saçıyorlar etraflarına. Üsküdar Açık Türbe Sokak'ta ve Feneryolu Göztepe Sokak'ta...!, Tarık Sipahi, StarCmrts, 25.8.2012 | Erguvan Osmanlı divan şiirinde bu bitkinin genellikle çiçekleri söz konusu edilir. Çiçeklerin göz alıcı kırmızı rengi sebebiyle ateş, mey, dudak, kan ve tenle ilgili tasavvurlarda çokça kullanıldığını görüyoruz. Kırmızı rengi nedeniyle erguvan bahçesi ateş olarak düşünülür. Sevgilinin ayakkabısı da erguvani renktedir. Erguvani olmasının sebebi ise yoluna can veren âşıkların cesetlerini çiğnemesinden ve kana bulaşmasından dolayıdır. | Beklemem fecrini leylâklar açan nisânın Özlemem vaktini dağ dağ kızaran erguvanın Yahya Kemal Beyatlı, | Maksut Koto, TürkDili, Ağu 2015

a.






erguvanî





erguvanî pelerin



erguvanî | Gelinle damat erguvanî kadife bir saçağın altından el ele yürüdüler., | Wilde, Abamor, tsz, Mutlu Prens, 71 | zulamda sakladığım son ihanetim kendime erguvanî bir intihardı / her defasında şarap ve tütün kokusuna ertelerdim / ertelerdim seni sana soramayışlarımın en şiddetlisine., | Alişan Ata, 2000, 40

s.






Erguvanlaşmak | Süzülen ışıklarla çamlar erguvanlaşır., | M K Köstekçi,15, 1935 yazı

f.






Ergüz / er güz | ilkbahar. | Yaylacıydı. Rahmetli dedem'le (Seisiğun İmam Osman) her ergüz (İlkbahar) sonunda yaylaya çıkar, Songüz (Sonbahar) başlarında dönerlerdi., | S Kuruçelik, 26.12.2021, facebook

a.






erik –ği | ancelika erik ağustos 2012

a.






erik açması | İmece için ayrıca kabak, patates pişirilecek, cin mısırı patlatılacak, erik açması ve furunçlar yıkanacaktı., | Rahmi Dede, 22

a.






erikleme

a.
yemek yiyemesin veya az yesin diye misafire bağ bahçe gezdirerek meyvelerden yedirip doyurma.


"Kayseri'de bir âdet varmış, misafirler önceden bağ bahçe gezdirilip sonra sofraya alınırmış. Dolaşırken de bahçedeki ağaçtan meyveler, bağda da ne varsa tüketip mideler dolduğu için yemek yiyecek hal kalmazmış. Kayserililer misafire önceden bu ağaçtan karın doyurtma işine esprili biçimde "erikleme" diyorlar. İşte Kayseri'deki bu erikleme faslı sırasındaki sohbette AB Genel Sekreterliği'nde AB Hukuku Başkanlığı diye yeni bir birim kurulduğunu öğrendim. AB hukuku uluslararası hukuktan farklı, kendine özgü bir alan. Bu yapılanma hükümetin Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde hukukun önemini kavradığını gösterdiği için de sevindim. Zira Avrupa birleşmesinin temeli hukuktur. Avrupa hukukçusu yetiştirmek zorundayız.", Z Göğüş, Hr, 22.8.2009 | Buna da "erikleme" adı verilirmiş.", ÇAltan, M, 5.4.2012"



erikleme | Niğde yöresinde misafirlere meyve yiyerek tıkansın da, çok yemek yemesin diye yemekten önce erik ve diğer meyveler ikram edilmesi | Bir zamanlar Niğde'nin bağlık bahçelik yayla köylerinde köylüler, yemeğe misafir davet ettiklerinde; yemekten önce misafirlere bol bol meyve, üzüm erik, ikram ederlermiş. Önce meyve yiyerek tıkansın da, çok yemek yemesin diye...

a.






eriklemek | Aldatmak.* | Bol bol vaatlerle seçmenleri | erikleyerek, | gerçeklere karşı iştahlarını kapatmak mı? / 88 yaşındaki T.C. henüz 10 yaşındayken, bizleri de daha ilkokulda | erikleyip durmuşlardı:, | Ç Altan, M, 5.4.2012

f.






Erikmek | Erikmiş mi domuzun eniği. Kanmamışlar mı o kadar toprağa, yollara mı kalmışlar bizim gibi. Aç herifler n'olacak. Doymaz onların karnı oğlum. Sıçtığımız boka da sahip çıkarlar yarın. Allah bunların tezelden vermez ki belasını hani., | T Bahar, 1977, 22

f.






Eriknaz | Hemşiresi Eriknaz'ın evine vardım. Dedi ki:, | Loti, CCT, 258








Eriksiz | Eriksiz Kalmasın Çocuklar., H Çetinkaya, 2010, 39

s.






eril | Beri taraftan, zaten sayıca az olan kadın milletvekillerinin Meclis'in göstergelerini oluşturan modernist (eril) aklın kârı paradigmanın dilini kapmaya bu denli meyyal olması da düşündürtücü., | CAktaş, T, 14.10.2011

s.






erilce

z.



"Dağlar erilce dağlara bakmış / Ağıtsız dillere gözyaşı akmış", Haydar Oğur, 1994, 20"



erilleştirmek | Kadınlığına Sahip Çık: Modern Dünyanın Erilleştirdiği Kadınlıktan, Dişil ve Özgün Kadınlığa Dönüşüm Yolculuğu, Nil Keskin Keleş, 2018, 173

f.






erim | 1. Menzil. 2. | Muştu. 3. | Sevgi. | Düş erimi, | Çetin A Özkırım, 1982 (Kitap adı)

a.






erim erim erimek





"Ben Giderken Kaya Başı Kar İdi / Yel Vurdu Da Erim Erim Eridi / Ak Bilekler Taş Üstünde Çürüdü.", Halk türküsü"



erim erim erimek | Ben giderken kaya başı kar idi / Yel vurdu da erim erim eridi, / Ak bilekler taş üstünde çürüdü., | G Altıntaş, Ben de gittim bir geyiğin..., Türkülerden seçmeler, 40 | erim erim eriyesin - nenni bebek mahzuni şerif seçmeler

b.f.






Erimek | Ve şimdi Ali, ancak kızının veya karısının yardımiyle yemek yiyebiliyor, çalışırken biriktirdiği üç-beş kuruşu da bu suretle günbegün eriyordu., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 11

f.






erimli | 1. Vadeli. 2. | Erimi olan. | Kırk yıl süren uzun erimli vuruşmalar sonunda Kars, Ardan, Artvin utkuyu ulaşıp 1921 yılında Gümrü, Kars anlaşmalarıyla Türkiye Cumhuriyeti illeri arasındaki yerlerini almışlar., | RDede, 42 | büyük acı / kutsal ve onurlu acı / erimli acı / yanıyor harıl harıl... / prometenin armağanı kutsal ateşte., | Alişan Ata, 2000, 94

s.




GTS-



erin | baliğ, ergen.

s.






erincek | üşengeç.

s.






erinç -ci

a.
huzur.

tr. er-inç
Alımlı çağrılara direnmeden / Issızlığın erincini can sıkıntısı gösteren / Uyudum kaç sürem bilmeden / (... ) Siren seslerini işitmeyen bir erinçle 19



Erinç –ci | huzur. | Ardından, bedenlerine derinden bir sızı yayıldı. İçleri de dışları gibi apaydınlık kesildi. Sonra varlıklarını, tepeden tırnağa doyumsuz bir erinç sardı., | Dayıoğlu, 1987, 81 | -Yüce tanrım, dedi. Senin evinde, Senin önünde, nasıl da bütün ruh yorgunlukları, bütün bu bezginlikler erir, yok olur. Bir Sen kalırsın, bir Sen olursun erinç heykeli., | A Özyalçıner, Sur, 55 | Ne dersiniz, sarısabır çiçeği sevgidaşlarım, siz ne dersiniz? Doğa anamız, hepinize kucak kucak sarısabır çiçeği versin. Sevinç içinde, erinç içinde, renk içinde kalın hepiniz., H Çetinkaya, 2010, 8 | erinç bulmaksevdana kurarım düşümü / erinç bulur mutlanırım / kağnı kadar yorgun olsam, | O Telli, Şahince, 68

dey.a.






erinçlenmek

f.
huzura kavuşmak.

tr. er-inç-len-
"Bir düş içindeyim soyutlanmış her benden / Ardarda düşen zemherileri hızır erinçleriyle / Biten yemişi yekinen güneşiyle bu evren / Henüz bir istem henüz bir düşlem / İstem varsa var eriş, düşlem varsa var oluş / Ayılıyorum, arınmış erinçlenmiş bu düşlemden", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 25"



erinçlenmek | Bilge ellerde memesi / Erinçlenir anaç koyun / Ürettiğini bilmeden / İncindiğin yerdir gurbet, | 1979, Y Pazarkaya, İncindiğin yerdir gurbet, A Eryılmaz, M Jamin, Fremde Heimat / Yaban, Sılan olur, Essen (Almanya) 1998, 329

f.






erinçli | Erinci olan, huzurlu. | İki arkadaş Devlet Konservatuvarına gidiyorlardı. Parlak bir hava, pırıl pırıl caddeler, kaldırımlar. Her şey düzenli, herkes erinçli., | Serhat Kestel, Üçüncü Ses, 1976, 49

s.






erinçsiz | huzursuz. | Şairin çalışma titizliğini Selim İleri'den okumakta fayda var. 'Yeni bir şiire çalışıyorsa, elinde kâğıt kalem, şiir bitinceye kadar hep erinçsiz, kaygılı., | Eyyup Yıldırmış, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019,12

s.






erinde gecinde | Er geç ehl-i kebairden olan müminler hakkında imanlarından dolayı erinde gecinde şefaatin kabul olunabileceği beyan olmuş olur., | Yazır, 8, 5548 | Sevgili okuyucularım, hiç rikkat etteniz mi? Üç beş kişi bir araya gelip de söyleşiye giriştiğinde, erinde geçinde, söz dönüp dolaşıp evcil hayvanlara geliyor., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 8

z.






erine kalalanmakYeni yetmeler ne bilir ki Hoca, | kalalanmak deyiminin anlamını? | Erine kalalanmak | erinin ardından gitmek sözleri yeni nesile bir şey ifade eder mi? , | M Muharremoğlu, | http://gulbang.blogcu.com/kuzu-oldum-meledim-ardin-sira-mehmet-muharremoglu/909354, 26.09.2013de

dey.






eringenlik -ği

a.
çok erinme hali.


"Eringenlik göstermezsem, banyodan çıkınca kalemi kâğıdı elime alıp yıkanırken aklımdan geçenleri yakalamaya çalışırım.", A Binyazar, Duyguların Anakarası, 2010, ?"



Eringin | eringin: mayi, | Tarama Dergisi, 1934, 1003 | Eringin (s.) erimiş, sulanmış: Eringin yağ mı istiyorsun? (Yenipazar 'Bozdoğan Aydın') [bak: erinek] - Erinti [1s.], | TDK, Türkiye'de halk ağzından derleme sözlüğü, 1939, C 5, 1770 | Soyadı 26.11.2022 |








erinlik –ği buluğ, ergenlik.








Erinmek | Üşenmek. | Küfre bürünme / Boşa sürünme / Aman erinme / Kıl namazını., G A Gülhani, 27

f.






Erinys | mit. | Yunan mitolojisinde anne-baba katillerinin üzerine korkunç öç tanrıçaları Erinys'lerin gönderilmesinin nedeni belki de bu., | MAltınok, T, 16.12.2011

a.






eristik | tartışmalarda her şartta haklı çıkma sanatı | 19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden Arthur Schopenhauer, 1830'da kaleme aldığı bu metinde, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan 'Eristik Diyalektik' yöntemini tariflendiriyor., | Eristik Diyalektik (çev. ÜlküHıncal) kitabının tanıtımından.

s.






eriş

a.
x

tr. er-iş
"Bir düş içindeyim soyutlanmış her benden / Ardarda düşen zemherileri hızır erinçleriyle / Biten yemişi yekinen güneşiyle bu evren / Henüz bir istem henüz bir düşlem / İstem varsa var eriş, düşlem varsa var oluş / Ayılıyorum, arınmış erinçlenmiş bu düşlemden", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 25"



Erişilebilir | erişilir. | 48 erişilebilir film, | Raillife, ekim 2019, S 13376

s.






erişilebilirlik –ği | 1. bilişim Genel Ağ'da bir sayfanın ulaşılabilir olması 2. ulaşılmaya müsait olma; ulaşılabilir olma hali | İlgi yazınız ile istenilen Ulusal Erişebilirlik İzleme Sistemi için bir asil ve bir yedek bina sorumlusu aşağıda belirtilmiştir., | FGedikli, 7.8.2015 (resmi yazı)

a.




GTS+



erişilir | Sanatsever birey ve kurumların kültür ve sanat alanındaki ihtiyaçlarını tek bir platformda karşılamak üzere kurulan MAGNET ISTANBUL; ulaşılabilir sanat eserleri, atölye ve koleksiyon ziyaretleri, yurtiçi ve yurtdışı geziler, röportajlar, butik müzayedeler, sergiler, teorik atölyeler ve workshoplar gibi geniş etkinlik alanları yaratarak sanatı doğru, güncel ve hızlı bir şekilde erişilir kılmayı hedefler., | Magnet İstanbul, 6.6.2021, 2. butik müzayede e-postası

s.






erişilmezlik -ği

a.


a. er-iş-il-mez-lik
"Akşam çekiliyor görülmeyen inine / Dönüp erguvana mavisiyle / Korkunç erişilmezlik artık yıldız / Yalnızlık çünkü sılasızlık / Senle erguvanlar bir doyumsuz tad olur", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 53"



erişim | 1. erişme. Erişmek işi. | Uluslararası piyasalara erişim (ADR-GDR) ve Türk sermaye piyasasına alternatif öneriler, | Kudret Vurgun, 1994 | 2. | Belli iki yer arasında gidip gelebilme. | 3. Bilg. Genel ağa ulaşma işi.++

a.






erişim sağlayıcı | Telekomünikasyon Kurumu Tarafından Erişim Sağlayıcılara ve Yer Sağlayıcılara Faaliyet Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'e dayandırılan elektronik postanın sebebi konusunda şu açıklamaya yer veriliyor., | Serhan Ayan, M, 27.42011

b.a.






erişimli








erişkellik


erişilirlik (?) (yalnız burada görülmüştür.)
a.
yeni
Yazılımca erişkellik, gizlilik, güvenlik, uluslararasılaştırma ilkelerine dayalı yazılım oluşturmaya yardımcı olacak standartlar ve yönergeler geliştirip ortaya koyar. Bir bilim dalı olan Yazılım bilimi için tutarlı bir yol kurar ve uyulması gereken ölçüler ve kurallar bütünlüğünü sunar.
https://belge.turkceyazilimkonati.com/yazilimca, 06.06.2025



erişteli

s.
içinde erişte olan.


"Bir de erişteli, ekşili yeşil mercimek çorbası vardır ki, onu da çok severim. Yoğurtla yapılan mercimekli tutmaç çorbası da çok lezzetli olur.", Oğul Türkkan, Oksijen, 31.05.2024"



Eritici | Onlar Seyit Mehmetle sık, sık görüşüyor beraber haftalarca Şehirlerde kalıyor ve güzellikleri beyaz, kırmızı boyalarla kefelenmiş; sağlıkları türlü, türlü manzaralarla çürümüş kadınlara ve yavaş, yavaş eritici, öldürücü zehirli içkilere, insanlığı kaybolan çalgıcılara yüzlükler savurmakla zevkleniyor, keyifleniyordular., | Kırımer, 1967, 101

s.






Eritivermek | Daha bir yarım saat geçmeden önümde bir şey kalmamıştı. İkinci beş yüzlüğü yerimden kalkmamam için Tülinden alarak ev sahibi getirdi. Saat gece yarısına varmadan bir yıllık maaşımı eritivermiştim., | O Hançerlioğlu, 1956, 49

bf.






eritmeciler





"Irkçı ve eritmecilerin utanmazlığı", M Erkal, 6.7.2024, whatsap"



eritrosit | Érythrocyte. Beyaz kürecik, alyuvar. | 10 senedir idrar tahlillerimde eritrosit 8-10, lökosit 2-3 epitel hücre 4-5 görülmektedir., | T Kadıoğlu, Posta, 10.9.2015

a.


fr.



eriyici | Ortaya sabahın buğusu ve akşamın buharı gibi ele avuca sığmaz, uçucu ve eriyici sanılan hayali şeyler, peri yaşmakları ve melek kanadları çıkarıyorlar., | R H Karay, Bir içim su, 56 M Reşit

s.






eriyik

a.


tr. eri-y-ik
Koynunda gecenin | / Süzüldü duygularım, / İlaçların eridiği / Bir bardak / Eriyikle! 78



Eriyivermek | HANCI- Ta kendisi... öyle dedikten sonra hayalet kaybolmuş... eriyivermiş... ama büyük bir gürültü ile çekilmiş..., | P Merimée, Sabiha Yağızlar, 1944, 71 | O anda dudaklarının İncinin ağzında eriyiverdiğini, yokolduğunu duydu., | O Hançerlioğlu, 1956, 23

bf.






Erkanname | Hacı Kırzade Hüseyin Hüsnü Baba Erkânnamesi, | 1308 (1891-93? ), (Kitap adı)

a.






erkansızlık -ğı

a.



Çok sınadım beğim ben bu milleti / Kelam gevher olsa havalık derler / Herbirine etsem türlü hizmeti / Gene erkansızlık boyalık derler., San, Hicranî, 111



erke | enerji, kuvvet. | Enerji günümüz insanın en büyük sorunu gelecekte daha bir yoğunlaşması beklenen erke (enerji) yetersizliğidir., | Güney Dinç, 31 | Kut (mana) hem özdeksel , hem tinsel, ve bütün varlıklara yayılmış bir erkedir. Doğa yönünden bir dereceye kadar kutsallıkla ortaklığı da vardır. Tekinsiz (tabu) inanı, soptaki sıkı düzenin temelidir. | Can, fikri de toplumsal kutun kişileştirilmesiyle..., | Nevzat Ayas, TC milli eğitimi: kuruluşlar ve tarihçeler, 1948, 21

a.






Erkeç –ci | Köşeli çanıyla sürüyü arkasından götüren teke, zortlaması ve endamıyla sürünün en çekici erkeci (damızlık teke) olduğunu gösterirdi. Bu güzelliklerin içinde H. İbrahim, üç tellisini ekmek torbasında taşır, sürüsünün tatlı bir yaylım zamanında, çanlarından çıkardığı sese, curasıyla katılarak Dirmil dağlarında yüz yıllarca yankılanacak sesleri çıkarırdı., | H Eldem, Orman ve Şifacı Keçiler: Çocuk Romanı, 2015, ?

a.






erkek | güzel, iyi. | Yerimiz erkek bir yer değil!, | Ali Gedikli, 23.3.2013 Doğantepe

s.






erkek baskısı | Bu kız hiç erkek baskısı görmemiş, hiç ezilmemiş. Bununla işin zor olum zoor., | R Erer, Tehlikeli ilişkiler, 2000

a.






erkek Fatma | Çok küçük yaştan itibaren sporla haşır neşir olan, babalarıyla karate yaparak, yazları köyde traktör sürerek büyüyen iki erkek Fatmayı antrenman yaptıkları Akyaka'da yakaladık., | MCumartesi, 23.7.2011 | Tam bir 'erkek Fatma' olan Estello (henüz Cruella değil!) bu zorbalıklara hakkıyla cevap verince (!) okuldan atılıyor. Muammer Brav, Oksijen G, 2-8.07.2021, 15

a.






erkek oburu

b.a.
erkekçil.


"Artık katmer katmer, renk renk şanjanlı ipek etekliklerin muhafazası içine saklanmış bir genç kız vücudu vardır | kendinden geçmeğe hazır, şimdiden inleyen, doğuştan fuhşa vakfedilmiş, erkek oburu bir kız!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 97"



erkekçe | Hakim – Mühim bir şey mi söylüyor? Şehper –Evet, ama erkekçe şöyler... Kadın ağzına yaraşmaz., | R N G, Tanrı Misafiri, 111

z.






Erkekçesine | Arkadaşlarımın çoğu ayda bir sevgili değiştiriyor, bense üç yıldır süren bir maceradan kendimi sıyırabilmek için ölüp ölüp diriliyorum. Erkek olmalı, olayları erkekçesine değerlendirmeliyim., | O Hançerlioğlu, 1956, 5

z.






erkekçil

s.
erkeğe düşkün.


Bir ara delikanlı bakıldığını görmeden duydu, başını cevirdi | kızın iri gözleri —daha ziyade maviye çalan açık renkli gözlerdi bunlar- kendi üzerine çevrilmişti, inatla seyrediyordu. Bakışlar karşılaştı. Hayret! Cemşit şaşaladı | zira o bakış bir kız çocuğu bakışı değildi, bütün mânasiyle ve -belki büyültüyordu- bütün hırsı ile kadın bakışıydı vaktinden önce kadınlaşmış, aslında erkekçil sıcak iklim kızının bakışı 71-72



erkekimsi | Ama kadın mı erkek mi olduğunu kestirememişti. İsim yabancısıydı. Şimdi görüyorum ki erkekimsi bir kadın., | Serhat Kestel, Üçüncü Ses, 1976, 48

s.






Erkekler arası | Zaten erkekler arası bir toplantıydı; kadınlara yer yoktu., | T Uyar, Fal, 1992, 96

a.






erkekleşme | -Nereye gidiyoruz? Bu, ne hal? Ahlâk düşkünlüğü desen değil... Memur hayatının neticesi. Erkekler arasında yasamaktan ileri gelmiş bir erkekleşme hâdisesi desen... O da değil... Bana: | Sen Eshab-ı Kehfe benzedin... şu farkla ki onlar mağaralarında, sen lâboratuvarında dalmışsınız...,, | R N G, Tanrı Misafiri, 149

a.






Erkekliğe bok sürmemek| erkekliğe sığmamak | -Atarlarsa atarlar be! Hapse girmiyelim diye ite köpeğe boyun mu eğelim? Erkekliğe sığar mı? İşitirsen tuh demez misin bana? , | O Kemal, 1969, 15

dey.






Erkeklik –ği | 1. erkek olma hali. | En gani gönüllüleri Hacı Rifat'ın İhsan isminde birisi idi. Bir sene evvel babası avda kaza neticesinde vurulup ölünce (bu ölümün kaza olmayıp, bir zeytinlik meselesi yüzünden araları açık bulunan Arnavut Galip Ağa'nın intikamı olduğunu söyleyenler de vardı) evin erkekliği ve bütün mallar bu on dört yaşındaki çocuğa kalmıştı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 30 | 2. Erkekçe davranış. | Ahmet doğrusu, kendisinden hiç beklenmiyen bir erkeklik yapmıştı. Ya hakikaten gelen Naci ise ve eli silahlıysa... Ama artık bir defa ok yaydan çıkmıştı., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 19 | 3. Bir erkeğin cinsel birleşme görevini yerine getirme gücü.

a.






erkeksi | Yine yollara düştük ya dilimiz çözüldü. Ağlak, bebeksi erkek pop şarkıcılarımızla ilgili epeyce yazdık bir de güya erkeksi olmak adına sarhoşvari, arada sigarasından bir nefes çekermiş gibi serkeşce söyleyenler var. Siz nerede Tanju Okan, Ahmet Kaya nerede yahu!, | E Göka, 05.06.2019, Twitter

s.






erkeli | kuvvetli, enerjili. | Uzaydaki yüksek erkeli parçaların, uzay aracının koruyucu yüzeyinde yaratacağı etkilerin ölçülmesi gerekiyordu., | Güney Dinç, 31

s.






erkencene | Bir kış günü doğdu demiştik Musa için. Aileye gelen beşinci çocuktu Musa. Babası 'hayırlısıyla kısmeti çıkar erkencene eveririz' düşüncesiyle kız bekliyordu., | M Gezen, 1982, 52-53

z.






erkencilik –ği | erken davranma. | Kocasını tıraş olmuş, ve yarı giyinmiş görünce, isteksiz isteksiz sordu: -Bu ne erkencilik? , | CUçuk, CB, 86

a.




GTS+



erkenleştirmek | Erkene aldırmak. | ... gecikmezlik, geçicilik, kısa muhakemeyi gerektiriş, yargının tesirlerinin kısmen veya tamamen erkenleştirilmesi gibi hususlar şeklinde ortaya atılmıştır., Mukayeseli hukuk araştırmaları D, 1968, C 2-4, 9

f.






erkenlik –ği | erken olma hali. | Başlangıcının erkenliği göz önüne alındığında Türkiye'nin demiryolu araçları sanayiinde bugün çok daha ileri gitmiş olması beklenirdi., | MYülek, Z, 1.7.2012

a.






erkete beklemek GTSde erkete gözetleme. | argo.Gözetlemek | İşaret edenler de, tehdit edenler de, öldür diyenler de, pusu kurup erkete bekleyenler de bu işten yakayı sıyırmak üzere., | OMiroğlu, T, 16.1.2012 | erkete olmakBirilerinin kayığına binip onların türkülerini söyleyerek sahildekilere hakaret etmek ya da ısmarlama yazılara erkete olmak Hürriyetin tarihsel misyonuna ihanet etmektir., | STunalı, T, 23.6.2012 | erkete yapmakErkete yaptınız mübarek kuşu di' mi... pusu kurdunuz...avcıları bir kez daha protesto ediyorum..., | HBÇiçek,16.8.2015, rindan

dey.f.






erketeci | Halil erketeci Yıldıray'ı süzdü. Yağmurdan ıslanmış suratına yapıştırdığı sahte gülümsemeyle de sirk palyaçolarına benziyordu. Bina girişindeki üç basamaklık merdivene geldiklerinde kapı otomatının sesi duyuldu. Demir kapı birkaç parmak aralandı. Hemen arkasındaki sensörlü lamba yandı ., Doruk Ateş, Mabet: karia Serisi-1, 2014, 52 | Bugünün Türk milliyetçiliğinin siyasal ufku antiemperyalizm neoliberalizm, NATO karşıtı bağımsızlıkçı, kamucu ve halkçı planlı ekonomi, üretim ve paylaşımı sorum edinen bir içeriğe sahip değilse SERMAYENİN ERKETECİSİDİR. Minzi yufkayı takip ediyordur., Kemal Üçüncü, @ProfKUcuncu, 07.10.2024, X

a.






erkinlik -ği

s.


tr. erkin-lik
"Sana tutsaklığımdır özgürlüğüm / Erkinliğim vurduğun zincir / Salıverme beni sözde özgürlüklere", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 56"



erkinlik -ği | Yıldırımdan, şişmşekten daha çetin bir ordu, / Türk'ün erkinliğini bugün cihandan sordu... // Bir sel gibi taşarak her yönden çıktı Türk, / Erkinliği uğrunda her engeli yıktı Türk. // Ata armağanıdır Cumhuriyet gençliğe, / Onunla erişmiştir bu ulus erkinliğe., | V C Aşkun, 73/73//76 | Oyna! Bizim yüksek yurdumuz / Kartalların yaşadığı yerdir. / Oyna! Senin özgürlük oyunun / Bu dağların erkinliğidir..., | Kaysın Kuliev, Meriçelli, 2002, 63

a.






erkleşme | Yazı aslında kendi sırrını barındırır içinde; bu sırrın kaynağı da, sokaktaki mahallenin karanlıklarındaki ananın çocuğundan, çocuğun anasından koparılmışlığından, hayatın derin labirentlerinden ve nihayetinde duygunun erkekleşmesinden (erkleşmesinden) kaynaklanır, büyük bir çoğunlukla., | PBarışta, T, 19.8.2012

a.






Erkli | Kuvvetli, güçlü. | Erkli [Kudret sahibi Bafra), | Tarama dergisi: Osmanlıcadan Türkçeye söz karşılıkları, C 1, 1934, 231 | Yirminci yüzyılda artık bu yoldan gidilemez: Çünkü bugün kendi kendini öküten, güçlü erkli Türk budunu vardır; Uluğ Önder Kemal Atatürkün içinden çıktığı Türk budunu! Bugün, çiftçiliğin her kolu, erdenin (tekniğin) her dalı ... / Ya, erkli bir ulus, eli altında bulunan bir ulusu ezerek dilini unutturur. Ya da, bir ulusun başında bulunanlar kuru bir ad için yabancılaşırlar, dillerini yabancılaştırırlar, böylelikle diller yavaş yavaş söner, çöker, çekilir ..., | Türk dili, 1934, S 5-10, 35 / 12 | Såbit = 1: Yerinde duran, durlu = Fixe, Sahibi iktidar = Erkmen, erkli = Puis. immobile, stable., | R N Güntekin, Fransızca-türkçe: resmi büyük dil kılavuzu, 1935, 1550 | Onlar birbirini iten erkli, kolay ve hafif akan dalgalar gibi birbiri ardına gidiyor., | N R Karatay, Yazma Dersleri, 1945, 40 | Erkli: Muhayyer. § Pes Lokman ol üne cevap verdi ve eyitti: Eğer Tanrım béni erkli kılursa sağlığı ihtiyar kılam ve belâyı kabul kılmayam. (Enb. XIV.), | Tanıklariyle Tarama Sözlüğü: XIII. asırdan günümüze kadar kitablardan toplanmış, C 1, 1943, 272 | cinayet, intihar ve kaza ihtimali: (...) Ancak aklı başında, gücü kuvveti yerinde, ilkin dayanıklığa erkli bir kimseyi gafletinden de istifade etmeden kolay kolay boğmak mümkün değildir. Çok güçtür, zordur; fakat kabildir., | AÜ D, 1953, C 34, 293 | kâdir: Erkli, gücü yeter, TTK, 1959, 357

s.






Erkmen | iktidar sahibi, muktedir, erkli. | Såbit=1: Yerinde duran, durlu=Fixe, Sahibi iktidar=Erkmen, erkli=Puis. immobile, stable., | R N Güntekin, Fransızca-türkçe: resmi büyük dil kılavuzu, 1935, 1550

s.






erko | argo. Erkek. | sizce ben seks yaparken 'SEN PATLAK MISIN' diyen erkoya sinirlenip s!kini amlayarak kopartıp çantamdan çıkardığım kanlı pedimi suratına fırlatmış mıyımdırr, ORALNAZ @muzbaligihl69 15 Eyl 2024, X

a.






Erkurtaran otu | Altınotu, koyungözü, ölmezotu da denir. | Altınotu (erkurtaran, koyungözü, ölmezotu da denir), | @Nuri_Mehmet07, 28.3.2023, Twitter

a.






erlemek | [Şair] Nevâdir hikâyât ezberleye / Ki meydânda kendüsini erleye., Bedr-i Dilşâd, (d.1404 - ö. ? ), Murâd-nâme

f.






Erlenmek | Erlenmek: Er edinmek, koca olarak kabul etmek,, | XIII. asırdan günümüze kadar kitaplardan 1943, 272

f.






erlik –ği | 1. Erkeklik, yiğitlik. | 2. Askerlik er olma durumu. | 3+. Kocalık, koca olma hali. | Özde erlik, sözde ilahilik arayanlar oraya gitsin., | YKKaraosmanoğlu, EB, 32

a.




GTS+



Erman | içindedir ermanı / nazlıoğlunu vurmuşlar / boynundadır fermanı., | ? , ?

a.






Ermek | Olgunlaşmak, erginleşmek. | Eriklerin ermesi çocukları pek sevindirdi., | G Dayıoğlu, Fadiş, 150

f.






ermence

a.
ermenice.


Erenler şahını gördüm bu gece / Okudum öğrendim hurufsuz hece / Gürcüce, Ermence, Türkçe, Urumca / Yetmiş iki dilde lisânımız var., San, Hicranî, 84



ermeni | nankör. (Ciğeri yiyen kediye ev sahibi | Ermeni misin? , | A Savaş, 17.11.2015

a.






Ermenice | Ermeni dili. | hepimizin olan güçsüzlüğünden / bir hüzün örüyor ermenice / yüzünde çapkın bir akşam güneşi, | MG, 106

a.






ermenileşmek

f.
ermeni niteliği kazanmak.

tr.
"Türkçe konuşan türk hiristiyanlar, sâlik oldukları hiristiyan mezheplerine göre, müahharan rumlaşmış ve ermenileşmiş iseler de bu yabancı unsurların dillerini öğrenememişlerdir.", Ülkü, 1938, 199 "



Ermenileşmek | Türkçe konuşan türk Hiristiyanlar, sâlik oldukları hiristiyan mezheplerine göre, müahharen rumlaşmış ve ermenileşmiş iseler de bu yabancı unsurların dillerini öğrenememişlerdir., Ülkü, 1938, 199 | Özellikle Güney-doğu Anadoluda bulunan Süryanilerden oldukça kalabalık bir kısmı Osmanlı imparatorluğu döneminde ermenileşti. Selçuklular zamanında önemli bir Süryani merkezi olan Malatya'da daha sonraki yıllarda hemen hemen hiç Süryani görülmeyişi, buna karşılık Ermenilerin varlıklarını korumaları bunun için bir örnektir ve örnekleri ..., | Belleten, 1983, C 47, S 188, 1129

f.






Ermenileştirilmek | ... bu sırada Korduene eyâleti ancak sathî bir şekilde ermenileştirilmiş idi. Esâs itibârı ile, Xenophom devrinde Dicle'nin şimâlinde ana kütleden ayrı kalmış irânî bir kabîleye tesâdüf edilmesi, olmayacak bir şey değil ise de, Karduhların kavmî vasıfları hakkında bir hüküm ..., | Ernest Nasseph McCarus, Kürtlerin menşei ve Kürt dili incelemeleri, 1963, 11

f.






Ermenileştirmek | Kürtlerin edebiyat lisanı zayıf ve yazısı bulunmadığından çocuklarını Ermeni mekteplerinde okutmak ve Ermeni harsiyle (kültürüyle) yetiştirmekle en çok yarım asır içinde Kürtleri Ermenileştireceklerdi., | İ Arvas, 17

f.






ermenisizleşmek

f.



"Tarihte Ermenisizleşen Maraş, şimdi Kürtsüzleştirme ile yüz yüzedir.", 'Kahraman' Maraş'tan MARÊ RAŞ'e dönmek... , Yeni Özgür Politika , https://www.ozgurpolitika.com › haberi-kahraman-mar... ", 18.12.2017"



ermiş

s./a.
Hâli, davranışları, üstün vasıfları sebebiyle halk tarafından Allah'ın sevgilisi olduğu kabul edilen, çeşitli kerametler gösteren kimse | eren, aziz, evliya, veli, veliyullah:


"Siz ermiş insansınız efendi baba, size her şey malum oluyor.' 'Ben kim, ermişlik kim?..' 'Siz olmasaydınız, çoluk-çocuk enkazın altında kalırdık.'.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 59"



ermiş | 1. olgun, ergün, ergin | Dalları yemiş dolu ağacı silkeler de nasıl ermişleri dökülürse, öylesine sapır sapır* araçlardan döküldüler., | S Şengil, 1983, 65 2. Dinî inançlara göre kendisinde olağanüstü manevi güç bulunan kişi, eren, evliya, veli. | Rivayette vardır ki: Ermiş bir ağacı silkmekle nasıl meyveleri düşüyor, sıtmanın titremesinden günahlar öyle dökülüyor., | S Nursi, Hastalar risalesi, 83 | Düşündüler kim eshab-ı kiramdan bir çok gişi, nasıl etsek de unutturmasak bu ermişi. Eğittiler (=Eyittiler) kim, ayakucuna yaptıralım kuşlara su kabı. Bu da güzel bir akıl kârıdır. Artık kuşlar daha az susarıdı., H Çetinkaya, 2010, 34 | O İbrahimağa'yı bu zamana kadar sadece kendine yoldaşı, sırdaşı, arkadaşı ve dostu olarak almıştı. Meğer neydi o? Ermiş mi? Falcı mı? Yok yok falcı olamazdı. Ermiş de olamazdı. Öyle dini bilgileri tam ve bütün biri değildi. Beraber büyümüşlerdi., | Haşim Albayrak, 28-29








ermişlik -ği

a.
Ermiş olma durumu | evliyalık, velilik.


"Siz ermiş insansınız efendi baba, size her şey malum oluyor.' 'Ben kim, ermişlik kim?..' 'Siz olmasaydınız, çoluk-çocuk enkazın altında kalırdık.'.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 59"



ermişlik –ği | Bu yönüyle yöre insanlarının gözünde ermişliğin doruğuna çıkmış gibiydi., | O Şahin, 1999, 64

a.






ermitaj | Ama eğri oturup doğru konuşalım, kıraathane ahalisi nezdinde kıymeti, Luvr'dan ve Ermitaj'dan daha ziyadeydi., | İOAnar, GK, 15

a.






erojen

s.



"Son konuşmam üzerine, Apo'nun Fetö'nün erojen bölgelerini... ", N Genç, 27.5.2019, Twitter | "Özgür -ya da kişilikli- olmayı erojen bölgeleri cömertçe (az biraz da küstahça) sergilemekle karıştıran... ", NecdetŞen, 2.9.2009"



erojen | Son konuşmam üzerine, Apo'nun Fetö'nün erojen bölgelerini..., | N Genç, 27.5.2019, tivitır | Özgür -ya da kişilikli- olmayı erojen bölgeleri cömertçe (az biraz da küstahça) sergilemekle karıştıran..., | NecdetŞen, 2.9.2009

s.






Erotizm | İki CD'lik albümdeki 20 (introyla birlikte 21) şarkı arasında değil ama dijitalde bulabileceğiniz 'Canki' ve 'Comme un Animal'la erotizmin kuytularına... Sonra bitişlere, gidişlere ve ayrılığın yakıcı sokaklarına... Hayatın girip çıktığımız ve önünden bile geçmediğimiz çıkmazlarına..., | Asu Maro, Ml, 20.7.2018

a.






erozif | Erozif yanmanın katı-yakıcı yakıtlı roket motoru ..., Veli Çelik, 1989 (Kitap adı)

s.






Erör | Error: hata. | Erör veriyor!, | Serpil Saytekin Aydın, 31.7.2021

a.


ing.



error | Hata. Bk. Erör. | Hukuk error verirse, | A E Erten, R, 27.1.2013

a.


ing.



ersatz | Ünal Nalbantoğlu 'Ersatz Yuppie Akademisyen' başlıklı makalesinde piyasa diliyle konuşan, pragmatik hoca tipolojisini eleştiriyordu. Siz ne düşünüyorsunuz bu tipoloji hakkında? , | CanÖktemer, 12.2.2016

a.






ersek | Erkeğe düşkün kadın. | ersek: Erkeğe düşkün kadın (fahişe). 89, 23; 117, 16. ersek bolmagıl: Zina yapmamalısın. 132, 17. ersekçi: Fahişe. 99, 22; 132, 17. erseklik: Fahişelik. 132, 20. erseksiz: İffetli, 98, | Kuman lehçesi sözlüğü: Codex Cumanicus'un Türkçe sözlük dizini, Kaare Grønbech, ?Kemal Aytaç, 1992, ?

s.






Erselik –ği | Dişi ve erkek cinsiyetle ilgili üreme organlarının ikisine birden sahip olan organizma, erdişi*, hermafrodit. | Deniz tavşanının yaşam yeri, esas bu sular değil, Kızıldeniz. Yani daha sıcak denizler. Orada çok çeşidi var. Biz tesadüfen buralara gelenleri görüyoruz. Çok ilginç özellikleri var. Örneğin, deniz tavşanının yüzerken kulak gibi görünen yerleri tavşan kulağı değil, canlının solungaçları. Yine, karadaki tavşanın özelliği çok sık üremesidir. Deniz tavşanı da erselik bir canlıdır. Ben tesadüfen çiftleşme anlarını da görüntüledim. Sonradan incelediğime göre, bir yığıntı halinde duruyorlar. Spermlerini birbirlerine geçiriyorlar ve çoğalmayı sağlıyorlar., | Muzaffer Mut, Cum, 30.6.2019

a.






erte gün | yarın. | Attilâ İlhan'ın Yalnızlar Rıhtımı denemesinden sonra sinemadan uzaklaştığını sanıyordum, oysa erte gün Naci Duru'yla konuşurken daha birçok yapımcıya senaryo verdiğini, kimi senaryo çalışmalarına katıldığını öğreniyorum., Sİleri, Z, 25.8.2012

a.






ertelemecilik –ği | erteleme alışkanlığı. | Özetle sağlığımız konusunda ciddi bir direncimiz, anlaşılmaz bir boşvermişliğimiz, eşi bulunmaz bir ertelemeciliğimiz var., | OMüftüoğlu, HKelebek, 8 .1.2016

a.




GTS-



ertelemeli

s.
ertelemesi olan şey. erteleme, tecil etme imkanı olan, mühletli.


"Diğer bir rivayette ise 'Ertelemeli işlemlerden başkasında faiz yoktur' demiştir. Fakat Peygamberimiz bundan sonra durumun icabına göre Allahu Taâlânın yasaklarına insanların yaklaşmamaları için bunları bir takım bağlarla... ", S A A Maudoodi, Faiz, 1966, 94"



Ertelemeli | erteleme, tecil etme imkânı olan, mühletli | Diğer bir rivayette ise 'Ertelemeli işlemlerden başkasında faiz yoktur' demiştir. Fakat Peygamberimiz bundan sonra durumun icabına göre Allahu Taâlâ'nın yasaklarına insanların yaklaşmamaları için bunları bir takım bağlarla ..., | S A A Maudoodi, Faiz, 1966, 94

s.






ertelemesiz | hemen, şimdi. | Şimdi, hemn burada, ertemesiz çözüm talep eder., | GÖzaltınlı, T, 20.12.2012

s.






erteli | ertelenmiş. | 2- ) TCK'nın 51/7. maddesinde hapis cezasına mahkum olan ve bu cezası ertelenen hükümlünün, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde, ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilip verilmeyeceğine dair değerlendirmenin, deneme devresi içinde işlenen ikinci suç kesinleştikten sonra aynen infazına karar verilen ilama ait dosya üzerinde yapılması gerektiğinden, dosyasına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, sanığa ait Rize 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 12.07.2007 tarih, 185-428 Sayılı erteli hapis cezasının aynen infazına karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2017/6629)., | 2007/2017

s.






ertesi gün hapı | ecz. | Halk arasında ertesi gün hapı olarak bilinen Norlevo tablet yerine üretilen Ella 30 Mg 1 Tablet Ulipristal Asetat içeren yeni acil doğum kontrol ilacıdır., | | http://ilacsaglik.com/ella-30-mg-1-tablet-yeni-ertesi-gun-hapi/, 3.8.2015g (6.5.2014de piyasa sürülmüştür) 10.6.2001, cheja, EkşiS

a.






ertesi gün planı

b.a.



"Al-Ahkbar'ın Lübnanlı yayın organına ulaşan bir belgeye dayandırdığı haberine göre bakanlar toplantıda Gazze'deki savaş sonrası neler olacağını ele aldılar. Belgeye göre, iki aşamalı 'ertesi gün' planı, kalıcı bir barış süreci ve İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesiyle sonuçlanacak.", Hr, 18.5.2024"



ertikdeş | meslektaş. | Faiz ve para için ertikdeşimizin fikirleri pek dikkate değer. Biz Tezimizde, bu çağın düşünüş yolunun nasılsa orada ileriye sürdüğümüz fikire anıyacağını, başka bir Toğrının da gide gide az çok bunu oranlıyacağını söylemiştik., | E serdengeçti, İÜHF, ? ?

a.






erüst





"Erüst salata çeşitlerinde 1 alana 1 hediye.", Migros Merter, 14.04.2024"



ervâh-ı ezel | Ervâh-ı ezelde taksim bâbında / Herkese bir türlü ihsân ederler / Kimiler gam çeker hayâl hâbında / Kimini tahtında sultân ederler., | Sümmani,

a.






erzakçıbaşı | Oysa... İlk sıranın sonundaki sekizinci karede Sultan Shirham'ın erzakçıbaşısının 256 buğday tanesi sayması gerekir., | G Cıvaoğlu, Milliyet, 28.6.2000, 23

a.






erzaksızlık –ğı | Bunda erzaksızlık dolayısile daha ziyade mukavemet ihtimali bulunmaması, Arnavut rediflerinin isyankâr vaziyeti, hiçbir cepheden hurucun muvaffakiyet vadetmediği, huruçta bir maksat olmadığı, muvaffakiyet gayet meşkûk olduğu ..., | Abdurrahman Nafiz, ?Kiramettin, 1912-1913 Balkan Harbinde İşkodra müdafaası, 1933, 552 | Bu arada erzaksızlık başgösterdi. Bereket versin ki, Podgorada bırakılan Serez taburunun komutanı kolağası Rasim efendi, 5 piyade bölüğünün ve bir de Podgoralıların himmet ve yardımile en kestirme yoldan bir miktar erzak yetiştirdi., | Halil Sedes, 1875 -1876 Bosna Hersek ve..., 1946, 178

a.






Erzurumiyatçı | Güne bu güzel haberle başladık. Büyük Erzurumiyatçı Cemaleddin Server Revnakoğlu'nun mezar yeri bulunmuş..., | Alparslan KOTAN @kotanalp 25.10.2022

a.






esadcılık –ğı | Beşşar Esed (Esad) yanlısı olma. | Türk solu Esadçılığını saklamıyor artık, eski liberaller İslamofobisini özgürce yaşıyor., | YOğur, TürkiyeG, 20.7.2015

a.






Esadlı | Esad'lı seçim anlaşması, | Karar G, 12.11.2017, 10

s.






esanjör | SUNGURLAR UZUN ÖMÜR KALİTE kalorifer, yüksek basınçlı sanayi ve gemi kazanları, EMNİYET Her tip ve her boyda su ve alev borulu tank, esanjör, boyler, Su yumuşatma cihazı ve teshin cihazlarını büyük bir tecrübe ve yüksek teknikle ..., | Yılmaz Çetiner, Bir yudum çay için: yeşil altın diyarı Rize'den ropörtajlar, 1968, ? | Isıtma ve soğutma makinaları (Gaz jeneratörleri, klima cihazları, esanjör, brülörler, ocak stokerleri Sanayi ve laboratuvar fırınları ticari soğutucular, soğuk depoculuk makina 15. Her türlü pompa, kompresör, türbin, tevsi ..., | Program, 1975, 24 | Esanjör geldi değiştirdim., | Rıza Kaya, 28.7.2023

a.






esans

a.
kokulu sıvı.


"1, öz. 2. "Anlaşılmıştır ki eydetik | entüvitif, deneyden gelmeyen, esansa ilişkin demektir. Eydetik bilim de, ampirik bilgiyi yönelten eydetik yasaların bilinmesidir ki, bundan dolayı buna doğanın ontolojisi de denmektedir. İşte eydetiğe dayalı olaraktan fenomenoloji de, böylece, bilgi üzerinde düşünme, bilginin bilgisi olmaktadır.", T Özbilgen, Hukukun fenomenolojisi, İÜHFM, Yıl 1981, C 45, S 1-4, 619"



Esans | kokulu sıvı

a.






esansçı

a.
esans üreten veya satan


"Umutsuz ve düşünceli bir şekilde Çumrada dolaşırken bir esansçıyla tanışmış. Durumu ona anlatmış. Esansçı, esans kutusunu sana veririm. Sen satarsın, geliri paylaşırız, demiş.", 25.8.2018, sfd, EkşiS"



esansçı | esans satan | Umutsuz ve düşünceli bir şekilde Çumrada dolaşırken bir esansçıyla tanışmış. Durumu ona anlatmış. Esansçı, esans kutusunu sana veririm. sen satarsın, geliri paylaşırız, demiş., | 25.8.2018, sfd, EkşiS

a.






esanslı

s.
esansı olan.


"Bu ruh haliyle uzandı Aloe Verah, bahar meltemi esanslı bir kutu ıslak mendile. ... seferinde aslında almaya hiç mi hiç niyetli olmadığı halde şimdi almamak için sebep göremediği yeni bir ürün buluyordu: üç şişe antibakteriyel pişik losyonu, ... ", E Şafak, Baba ve Piç, 2006, 48"



esas kız | Sokaktaki esas kız bağırmış bey amcaya. / | domuz domuz / Baksana yoldan geçen bir hain., | Fatih Altun, Sessizlik,

a.






esaslanmak | Doğal kaynaklar üzerindeki özel mülkiyet iddiası hem insani hem de etik değildir.Kullanım hakkı ve şartları düzenlenebilir. Osmanlı dahil doğudaki mülkiyet düzeni buradan esaslanır ve gelişir, | KÜçüncü, 24.1.2013 eposta

f.






esaslı | 1. kuvvetli, etkili. esaslı. | 2. | Aslı var, doğru. | -Ulan esaslı mı Kel? , | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 59. | Akşam üzeri eve döndüğümüzde anne kız esaslı bir münakaşaya tutuştular., | G Alagöz, 1979, 85 | Geçen bir kadın aldı beni eline. Güzel bir kadın. Esaslı. Baktı bana. Bir yüzyıl var ki kimse bakmamıştı bana böyle. Balkonuna çıkardı, çiçeğin dibine bıraktı beni., | Onur Çalı, 62

s.






esassız

s.
esası olmayan, temelsiz.

ar. esas + tr. -sız
"Bu kahve nedir efendim! Çay içmeli çay!" "Şimdi Avrupa'da herkes çay istimal eyliyor çünkü çay pek faydalı imiş" diyerek ve bunun gibi birtakım esassız tezyiflere cüret eyleyerek 15, Medeniyet Yani Sivilizesyon, Mertek"



esassızlık -ğı | ... esassızlık , senetlerdeki tekerrür , bunların hepsi bu yoklama muamelatından neş'et etmiştir . Bu yoklama muamelatının fenalığı tahakkuk etti ve fenalığı tahakkuk ettiğinden dolayı yoklama muamelatını men ettiler., TBMM, Meclisi mebusan zabıt ceridesi, 1991, S 3, C 3, 26

a.






esatir | mitbilimi, mitoloji. | Öyle ise, dergimizin admı da 'Şair' koyacaktık... Şimdiki Ahmet Halit Kitabevi'nin üstünü kiraladık ilk önce. Sonra, iki masa, dört sandalye... Tamamdı her şey. Ziya Gökalp, bize 'Türk Esatiri'ni yazacaktı. Ben, her hafta gidiyordum evine. Loş bir odada karşı karşıya oturuyorduk. O, ağır ağır, tutuk tutuk söylüyordu, ben not alıyordum. Sonra, Ziya Beyi alıp götürdüler Bekir Ağa Bölüğü'ne... Orada da, demir karyolasının bir ucuna o otururdu, bir ucuna ben, ikimiz de mütareke zindanında olduğumuzdan habersiz, bir hafta önce bıraktığımız yerden başlardık Türk Esatiri'ne..., | Y Z Ortaç, BRE, Şair Mecmuası, ?

a.






esbabı mucibeli

b.s.
gerekçeli.


"Esbabı mucibeli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası", 1961 (kitap adı) "



escudella yahnisi | Yüzyıllık Yalnızlık'ın tüm dünyada kazandığı başarıdan hemen önce Barcelonada yaşamakta olan Gabriel Garcia Marquez, hikayesini bilmediği bir yemeği asla yememek gerektiğini anlatmıştı bana ve garsonları escudella yahnisi ile conill amb cargols'un (salyangozlu tavşan) nereden çıktıkları üzerine soru yağmuruna tutmuştu., | Alberto Manguel/O Akınhay, Tuhaf D, S 6, Eyl 2017, 50

a.






ese | Kocasını işe yaramaz bir ese gibi görünecek olması aklına gelince bu çözüm yolundan hemen vazgeçer., | asicaldan, 3.3.2017

a.






esedciler | Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in adından, Esed taraftarları | Esedciler Şam, Halep ve Haseke'den Sonra Lazkiye'de, | www.israhaber.com, 27.10.2011

a.






esemesiz | Patavatsız. Bekereci köyü. | Esemesiz yağmurlar/

s.






Esenceli yer adı. | Kırcalı (Balıkesir - Edremit), Fakırcalı (Antalya), Esenceli (İstanbul-Beykoz) örneklerinde görüldüğü gibi, yer isimlerinin, + ça'dan sonra nisbet sıfatları yapan bir +lı eki ile genişletilerek türetildiği oluyor., | Z Korkmaz, Türk dili üzerine araştırmalar, C 1, 1995, 61








esenlemek | BTS+ selamlamak | 19 Aralık 2013 tarihli Cumhuriyet Kitap'ta Enis Batur'un önemli bir yazısı yayımlandı: | Durmadan dönüp bakmak. Batur, | Durmadan dönüp bakmak başlığıyla, belki, Cahit Külebi'nin bir dizesini de esenliyordu: | Sen de unuttun mu, dön geri bak., | Sİleri, ZCumartesi, 28.12.2013

f.




bts+



esenleşmek

f.



"Artık iyice dost oldukları dürüst ve babacan hancı ile uzun uzun sohbetlerde bulundular. Yatma zamanı gelince de esenleşip ayrıldılar.", Hz. Musanın Güvercinleri, Meydan'ın okurlarına armağanıdır, 13.03.2024+, 29"



Esenlik içinde | Bu izlenimlerden sonra, Fadiş'in içi güvenle doldu. Onunla esenlik içinde konuşmaya başladı., | G Dayıoğlu, Fadiş, 82

z.






esenliksiz

s.
esenlikği olmayan.


"Burada benzetme yönünün "tos" olarak belirginleşmesi, benzeyen ve benzetilenin ortak özelliklerinin esenliksiz olduğunu gösteriyor. 402 "



esensizlik

a.






eser geçer | Onu kirletmeye, ikincil, üçüncül çıkarlar için kullanmaya hakkı yoktu kimsenin... Fakat o üç güzel harf niçin ulvi anlamıyla değil de hep eser geçer mantığıyla yakardı ki yürekleri..., | N A Gökduman, 56

s.






eser miktarda pek az. Az mikdarda demektir ya da ucu ucuna yetişen mikdardır. epsilon gibi bişi (otisabi, EkşiS, 17.04.2000 | Goji meyvelerinde de eser mikdarda zehirli bir alkaloit olan atropin bulunmuştur., | EYeşilada, 2001 | Olsa olsa, kamuya sunulmayacak derecede küçük, yani ancak eser miktarda ve kopya düzeyde bir gençlik dilimi vardır., | T, 19.7.2010 Telesiyej








esercik -ği

a.
küçücük eser.

ar. eser + tr. -cik
"... o ma'hûd büyük ataletten bilistifade şu eserciği de altı, yedi sene mukaddem bir süje olarak tercüme ... ", İsmail Fethi, Hükümet-i Beşer yahud İrfan ve Kemâl, 1329 R/1913M, 2"



eserekli

s.



"Röportaj bahara uyup hafif eserekli bir hale gelse de karşımda her kelimesini kılı kırk yararak seçen, bazan yaşından büyük laflar eden ama üzerinde sakil duran tek bir cümlesi olmayan bir kadın var.", Elif Key, HrPazar, 24.3.2019"



eserekli | Röportaj bahara uyup hafif eserekli bir hale gelse de karşımda her kelimesini kılı kırk yararak seçen, bazen yaşından büyük laflar eden ama üzerinde sakil duran tek bir cümlesi olmayan bir kadın var., | Elif Key, HrPazar, 24.3.2019

s.






eserlenmek | 1. Sar'aya tutulmak 2. eser olarak ortaya çıkmak | imdi, itikadımca, müziği,''ruh''un varlığının en kör gözüme bir delili kabul ettiğimden, özellikle geleneğin tezgahında eserlenmiş her ''tür'' ve ''tarz''ı ''İlahi'' bir ''ayet'' çeşidi olarak düşünegelmişimdir..., | TuranBozkurt, 18.8.2014, rindan

f.






eserli | Sar'alı. | Onun eseri var., F Gedikli, 16.11.2024

s.






Eshabı mesalih | İçeri eshabı mesalihten birkaç kişi girdiği için sözü kestiler., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 55

a.






esi | Savaşa girmemiştik ya, aradan beş yıl geçmesine karşın yurtta o Atatürk çağındaki esi, hem de hiç bir yönden kalmamıştı..., | ŞerefTipi,Tavuk, 1942Diyarbakır, | http://forum.memurlar.net/konu/1239421/, 16.3.2014

a.






Esiklenmek | Eksiklenmek, suçlu hissetmek. | -Çaylarınızı sen koy. Bunları yiyince kahvaltı bulaşıklarını yıkamayı ve tabakları yerleştirmeyi öğreteceğim, deyip oradan ayrıldı. Cemile, esiklenerek Fadiş`in yüzüne baktı. –Fadiş'im zeytinlerin hepsini sana vereceğim. Çay da içeceksin., | G Dayıoğlu, Fadiş, 23

f.






Esilmek | Azalmak. | Esildi: azaldı., | A Savaş, 23.1.2023

f.






esinlemek | Josef Nesvadba hem yazar, hem de psikiyatrdır. Hikayeleri birçok Çek ve Amerikan bilimsel konulu filmleri esinlemiştir., Josef Nesvadba, E Gürol, Doktor Dong'un buluşu, ÇHA, 99

f.






esinlenilmek | 1 Teknik nilüfer yaprağından esinlenilerek lotus-leaf-inspired | 2 Botanik bonzai ağacından esinlenilerek yapılan bir süsleme ming tree i. 3 Edebiyat sinema filmi veya televizyon programından esinlenilerek yazılmış kitap | Hicri 1151'de (miladi 1738), Batı güneş saatlerinden açıkça esinlenilmiş olan bir dizi kıble göstergesi üretti14 (Resim 22). Otto kurz, sultan için bir saat, 1975, 62 | Harrisburg'dan esinlenilerek önceIeri Harrisburg Altılısı, şimdi ise Harrisburg Sekizlisi diye adlandırılan gizli tertiplere ilişkin danada tanıklık etmek için federal büyük jüri tarafından zorlandık., | Yeni yayınlar, 1973, C 18-19, 315 | Bundan esinlenilerek hazırlanan Cenevre bildirisinde de çağımızın bir nevi insan anlayışı demek olan yukardaki maddeler çocuklar için ifadesini bulmuştur. Bu bildiri şöyle başlar: | Bütün milletlere ilişkin insanlar, yapılarındaki ..., | Özcan Köknel, Türk toplumunda bugünün gençliği, 1970, 134

s.f.






esinletmek

f.


tr. esin-let-
İçimde, artık, birsürü şeyin esinlettiği kürek mahkûmu 35



Esinleyici | ilham verici, esin verici. | Bizim için esinleyici bir filmdi/Yapımcı Canan Evcimen ile birlikte, zaten daha önceki albümlerimizi dinlediklerini, özellikle Renklerde Yaşamak ve Ferfeciralbümlerinin, senaryonun oluşturulması sürecinde de kendileri için esinleyici olduğunu ve mutlaka bizimle çalışmak istediklerini belirttiler..., | M/KKahraman, T, 5.3.2013 | Bu parçacılık, Papini'nin eserlerini, daima birliğe, esinleyici bir özelliğe kavuşturmuştur. Hayatın türlü yönleri üzerindeki o canlı , aynı zamanda inandırıcı ve irkiltici sözlerinin büyüsüne kapılan okuyucu , onun tarih ve fikir ..., | Yeni ufuklar, 1958, C 7, 342

s.






esintisiz

s.
esintisi olmayan.


"+Güneş yoktu. inanılmaz bir şeydi ve gerçekti | bir on gündür hava hep kapalıydı, gökkara bulutlu, sisli ve esintisizdi.", T Dursun K, AA, 10"



Esip gürlemek | Rüzgâr cesetlerini toplayıp evime döndüğümde esiyordum gürlüyordum kendi kendime. Bir kaynar su gibi dökülüyordum boş odaların içine beni yakan bu yalnızlıkla alev alıyordum her gece., | E Elönü, 2009, 2009, 20-21

bf.






Esir | Hattâ, Gandi'nin ifadesiyle, bu, | bir direniş modeli değil, | yegâne direniş modeli ve | elektrikten daha pozitif, esir maddesinden daha etkili bir güç idi, | Ümit Şimsek, UÜ, 98

a.






Esire | Metreslerin en sevgilisi gibi peresteş edilen Leman, korkarak, çekingen bir esirenin teslimiyet

a.






esirgemezlik –ği | Libretto iyice okunduğunda görülecektir, bir İtalyan Türk'ün bu yiğitlik ve esirgemezlik destanını bir Türk gibi duyup yaşayabilmiştir., Milli Kültür D, 1981, C 3, S 1-9, 38

a.






esirgeyici | koruyucu, koruyan | Eğer Allah yüzünüze lütuf ve merhamet nazarıyla bakmasaydı, size affedici ve esirgeyici davranmasaydı hâliniz nice olurdu? !, | MÖztürkMeali, NurSuresi21-23

s.




GTS+



Esirî | Her gün, sulara akşam karanlığı inerken sandalı, daha doğrusu, gondoliyle oradan geçiyordu. Bu iki ruhun birbirini sevmesi mukadderdi. Bir zaman sonra, sevişmeye başladılar. Fakat ne esirî bir sevda... Bir gün bile elleri birbirine dokunmadı. Kadın, hastaydı. Galiba göğsünden muztaripti., | R N G, Tanrı Misafiri, 43








esirleşmek | Esir haline gelmek. | O yalnız Bulgaristan, Romanya ve Macaristan gibi Almanya'nın elinde esirleşmiş ve naziliği benimsemiye mahkûm edilmiş topraklardan; Hitlerciliği söküp atmalarını istemektedir., | Ayın tarihi, 1944, C 124-125, 69

f.






eskale etmek | İng. Escalate: yükseltmek. Bir sorunun ait olduğu merciide çözümlenememesi halinde bir veya birkaç üst makama havale edilmesi 9.3.2002, meleensea, EkşiS | Konunun bu sözde uzmanlar ve diğer bazı yorumcularla eskale ve ajite edilmesinin sebebi de tam olarak budur; yeni dönemde adil rekabet koşullarının geçerli olacak olmasıdır., | Remzi Barlas, TUSAŞ'ın İHA Direktörü, @nevsinmengu, 1.5.2023, twitter | Bütün hareler kabak gibi duruyordu, ben de önce Türkiye, sonra Almanyaya mail atıp olayı eskale ettim, onlar da birşey demedi., | 7.2.2012, www.techturkey.com/forum/archive/index.php/t-111033.html, 25.2.2015g

bf.


ing.



eskatoloji | Tatil, biraz da, hem Naci'nin hem de Yahya Kemal'in dedikleri gibi, 'dehrin hây u hûyuna' ibret aynasına bakarak gülümsemek değil midir? Ya da, Yahya Kemal eskatolojisini, Naci'nin dünyevîliğine dönüştürmek? , | HilmiYavuz, Z, 11.9.2011

a.






eskatolojik | Dükkanlar ve alışveriş yapmak bu bağlamda eskatolojik bir boyut kazanıyor., | ZBaumann, çev.CSertçetin, T, 11.8.2011

s.






Eskaza | eskaza kuralları unutsan, kendin olduğun zamanları yaşasan, soğuk bir çehrenin çatık kaşlarıyla karşılaştın. biz faniler sevmek konusunda maalesef biraz böyleyiz., | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 26








eski çubuklar ile yeni koyunlara çobanlık tat vermez | Bizde eti senin kemiği benim eğitim sistemi yeni kalktı. Batı bizden ileri mi geri mi bilemem. Fakat şunu bilirim ki, eski çubuklar ile yeni koyunlara çobanlık tat vermez..., | Ali Kemal Kandemir, feysbuk, 21.11.2019*








Eski dost düşman olmaz | Sonra, bir hamlede kollarından sıkıca tuttu: -Eski dost düşman olmaz!... Nermin, kollarını Naci'nin elinden çekmek istedi; fakat muvaffak olamadı., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 58








eski dünya | Avrupa zıddı yeni dünya Amerika | Eski dünyanın batağından çıktı karıncalar, | MHDoğan/Rİmrahor, UŞA, 52

a.






eski kulağı kesiklerden





"Hayırlı evlatlar yetiştirmiş / Baba Cak / eski kulağı kesiklerden / aşağı kalır mı ama / senarist hazretleri / kaçın kurası / o da / baktı ki / yaşasa Cak / İşin içinden çıkılmayacak / uçağı düşürdü / Cak7ı öldürdü / kurtuldu", G Aylan, DCD, 42"



eski püskü | şimdiyse eski püskü kırpıntılarla / Emrullah Bey naftalin ve limon kabuğu kokan bir odada, | MG, 71

s.






eski topraklar


yaşlılar, kocalar, ihtiyarlar.


"Birden içeri küçük teyzem girdi ve bizimle konuşmadan doğruca radyoya gidip çat diye sert bir şekilde düğlesini kapattı. Hepimiz itiraz ettik tek eğlencemiz de elmizden alındığı için ama teyzem 'Köyde ölü öldü, radyoyu kapatmak zorundayız.' dedi. O zaman ölünün ölmeyeceğini bilmiyorduk. Bizim köyde birisi ölünce ölü öldü denirdi, hâlen de eski topraklar öyle der.", Ersin Bulun, 116"



eski yazı

b.a.
Arap alfasesiyle Osmanlıca.

tr.
"resmin arkasında yazılar da var. ama ben o yazıları okuyamıyorum. eski yazı olduğu için okuyamıyorum.", A Cılga, 1980, 79"



eski zamanlar | Roma Şark İmparatorluğunun yıkılması tarihte yeni bir devir açtı. Batı Roma İmparatorluğunun yıkıldığı güne kadar geçen zamanlara Eskizamanlar deniyordu. O tarihten Doğu Roma İmparatorluğunun yıkıldığı güne kadar geçen zamanlara da Ortazamanlar denildi. Tarihte Yenizamanlar, Türklerin kılıcile açıldı. O tarihten itibaren İstanbul, Türklerin başkenti oldu. İkinci Mehmede, Fatih Sultan Mehmet denildi., | M Nalbantoğlu, 37

a.






Eskice | giysi, kumaş. | Bir miskini gördün ise / Bir eskice verdin ise / Yarın anda karşı gele / Hulle donun biçmiş gibi, | Yunus Emre, ?

a.






eskicil

s.
arkaik.


"Böyle geç bir metinde eskicil bir biçimin ortaya çıkması şaşırtıcı sayılabilir, fakat bu eskicil bir lehçe özelliği de olabilir (krş. yukarıda guruyoga yazmasında yüt). Türkçede erken r düşmelerini başka bir yazıda ayrıntılı olarak ele alacağım ... ", Türk dili araştırmaları yıllığı belleten, 1978, 312"



Eskicilik –ği | İkisi de eskicilik yapıyordu., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 15

a.






Eskiden ne adamdım daldan alırdım kuşu, şimdi çıkamıyorum şu yokuşu kalıp söz. Yaşlılığı anlatmak için kullanılır. Temel Kahveci, 25.07.2021








eskil

s.



"Gitmek eskil ve yaralı bir isyan emridir", Haydar Oğur, 1994, 20"



eskiler | Eslâf. Önce gelen insanlar. | Eskiler derlerdi ki hazır ol cenge ister isen sulh u salah! Düşmanı caydıracak gücün yoksa onun merhametine sığınamazsın. İş merhamete kalmışsa öldün demektir. Birinci Körfez Savaşından beri saha İsrail için | temizleniyor! Irak, Suriye gitti, Lübnan yok, Mısır zayıfladı! Sonra? , | Fethi Gedikli, 30.07.2024, X

a.






eskiler alayımcılık -ğı

a.
eski eşya satın alma işi.

tr.
"Almanyada eskiler alayımcılık Yahudilere yasak edilmiştir.", Tan G, 11.03.1937, 3"



eskileştirmek | Şimdi hepimizde, hareketlerimize, iradelerimizin haricinde müessir olan, yeniliğimizi bir anda eskileştiren tipten bir parça var..., Kadro, 1933, C 2, 40

f.






eskiltmek | Eskitmek. | eskiltmeyecek özünden birşeyini / üzerine yenisi koydu / yanlış bulup yerdiği mantık / bir gün çalarak kapısını / toprağa vermek için / o gülen yüzünü / durdurarak akan kanını / vücudundan sıcaklığını soydu, | K Aydemir, 1991, 60

f.






eskimiş | [D]iğer yandan da Akdeniz'e gönderilen sismik araştırma gemisinin ne kadar eskimiş olduğunu tartışıyoruz., | LaleKemal, T, 20.8.2011

s.






eskimiş püskümüş

s.
eski püskü.


"Küçük Osman, iki ay önce, bombardıman günü, evinden ne kılıkta çıktı ise, müdürlük odasına o kılıkta fakat daha eskimiş, püskümüş girdi. Salih usta, kapının yanında oturduğu için göremedi. Müdür beye doğru ilerledi. Müdür, sordu: - Sen, Salih usta adında birisini tanır mısın? Sansaros, düşündü. Bileğinin tersile gözlerini kapadı.", Aka Gündüz, Sansaros, 1934, 73"



eskimişlik –ği | İçi serindi yatırın. Ahiret gibi soğuk, tozlu, ürpertici, sevimsiz, gizemli bir eskimişlik kokusu verirdi insana. Dışarısı sıcaktan cayır cayır yanıyor olsa da, yatır içine en ufak etkisi olmazdı sıcağın., | O Şahin, Bütün Öyküleri II, Değişim, 66 | Önceki gün bir toplantıda Enerji Bakanı Taner Yıldız'a, Piri Reis'in eskimişliği sorusunu yönelttim., | LaleKemal, T, 20.8.2011

a.






Eskimo | İnuit halkından kimse. | Bazıları, kendilerine böyle denmesini istemiyor çünkü Eskimo'nun bir anlamı da 'çiğ et yiyen' demek., | SÖney,T, 23.9.2011

a.






Eskizsizlik | Hiçbirimize uzak bir hikaye değil aslında, kabul edelim ya da etmeyelim görünen ve görünmeyen noksanlıklarımız var. Tamlık saplantısı, olma, ulaşma talepleri, kimseye ihtiyacım yok cümleleri ne büyük yanılgılar aslında; bütünler ancak eksikler buluştuğunda ortaya çıkar. İki tamdan bir bütün olmaz., | İ Ş Çarsancaklı, 27.5.2018 watsap

a.






Eskort | Escort. Maiyet. | Numan paşanın sadarete gelmesini müteakip, Babıalinin krala mühim miktarda | eskort vereceği tahakkuk eder gibi olduğunu yukarıda görmüştük., | A N Kurat, İsveç Kıralı XII Karl'ın Türkiyede kalışı ve bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu, 1943, C 1, 264 | -Eskort bulunamaz mı? | Acele etme. dedi. | Niye acele etmiyeyim? | Tamamen iyileş canım. | İyileştim. Ayağa kalktı. Elini omzuma koydu: | Gitmek istersen diyeceğim yok. Eskort bulmak mümkün değil şimdilik. Eskortsuz..., | Özker Yaşın, Kıbrısta vuruşanlar: mücahidin romanı, 1974, 122

a.


ing.



eskortluk –ğu | eşlik, maiyet. | Güvenlik güçlerinin kontrol ve eskortluğunda turnikelerde beklemeden otobana çıkan konvoy, Mardin'e doğru hareket ederken aynı saatlerde jandarma eskortluğunda İncirlik'ten gelen 2 otobüs dolusu Amerikan askeri de limana giriş yaptı., | www.habervitrini.com, 8.3.2003

a.






Eskortsuz | Numan paşanın sadarete gelmesini müteakip, Babıalinin krala mühim miktarda | eskort vereceği tahakkuk eder gibi olduğunu yukarıda görmüştük., | A N Kurat, İsveç Kıralı XII Karl'ın Türkiyede kalışı ve bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu, 1943, C 1, 264 | -Eskort bulunamaz mı? | Acele etme. dedi. | Niye acele etmiyeyim? | Tamamen iyileş canım. | İyileştim. Ayağa kalktı. Elini omzuma koydu: | Gitmek istersen diyeceğim yok. Eskort bulmak mümkün değil şimdilik. Eskortsuz..., | Özker Yaşın, Kıbrısta vuruşanlar: mücahidin romanı, 1974, 122

s.






eslemek | dinlemek, itaat etmek. | Sevdin o dilberi söz eslemedün vây gönül / Eyledün kendözini âleme rüsvây gönül, | Avnî, EGŞA, 150

f.






esma i. (Ar. ism'in çoğul şekli esma') | 1. İsimler, adlar. 2. (Esmâ-i hüsnâ tamlamasının kısaltılmışı olarak) Allah'ın en güzel isimleri: Esmâ kitapları Allah'ın adlarından, bunların sırlarından, tesirlerindeki hassalardan söz eden kitaplardır. Bu esmâ yoluyle her istenene ulaşılır, her arzu edilene kavuşulur (Kâtip Çelebi'den Seç.). | Esmâ çekmek: Sevap kazanmak veya herhangi bir maksada erişmek için Allah'ın bir ismini tespihle çekerek arka arkaya ve belli sayıda söylemek. Esmâyı üstüne sıçratmak: Durduk yerde saldırıları üstüne çekmek: Afrikalılar da adamla iyi bir münâsebet kuramadılar ve bence esmâyı üzerlerine sıçratmak istemediler (Burhan Felek). | esmâ yolu | Tekke, ayrı giyim kuşam, tören, vakıftan geçim gibi şeyleri, halktan bunlarla ayrılmayı kabul edenler, Tanrı'ya zahitlik ve riyâzatla (az yemek, az içmek, az uyumak, devamlı ibadet etmek, Tanrı'nın adlarını belli sayıda, yahut sayısız anmak) ulaşılacağına inananların yoluna | Esmâ yolu, | tarikatlerine | Sûfî tarikatleri denir. Sûfî tarikatlarerinden biri Kaadirilik (Kaadiriyye)tir., | Borlu Kemalî Baba, 10

a.






esmek | Esip gürlemek'ten çok öfkelenmek. | Neymiş o pudra, allık... demiş ve esmiş. / Dinleyenlerden biri sözünü kesmiş., Y A Ayçiçek, Nasrettin Hoca, 2009, 36

f.






Esmek I | Midem esiyür var bi de. Bulantı mı yanma mı ekşime mi hiç anlamadım., | @ArtunOrhan, 3 Tem 2022, twitter

f.






Esmek II | Azalmak. Üstünden azacık eksiltmek, almak. | Depo/çuval üstten biraz esti: azaldı., | A Savaş, 23.1.2023

f.






esmer | Esmeri sev emdikçe cilvelenir.' diye başlayan şiir bu tür meclislerdeki yetenekli şairleri işitmemize olanak veriyordu., | T Değirmenci, Osmanlı İstanbul'unda Hamzanâme Geleneğine Göre Kamusal Okuma, Büyük İstanbul Tarihi, C 7, 2015, 649

s.






Esmerimsi | Oysa birbirimize tıpatıp benzemezdik. Ben, sıska, kumral, tozlu yeşil gözlü, kemikliydim. Sezin, daha koyu, esmerimsi, ela gözlü, benden biraz daha iriceydi., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 55

s.






esmerlenmek

f.



Çeşmüñ siyâh ebrûñ siyâh zülf-i perîşânuñ siyâh / Ol hâl-i Hindûlar siyâh esmerlenenlerden misin 'İzzetî-i Adanavî, (Oğuz Ergeç Koleksiyonu Mecmû'ası. vr. 12a)



Esmerleşmek | Uzun zaman tropik ülkelerde yaşadığı için yüzü esmerleşmişti., | S Maugham, 1959, 88

f.






Esmerlik -ği | Ben o sözleri büyütüp esmerliğimin arkasına gizlediğim gözlerime ekliyorum., | Ömer Say, 2010, 40

a.






esmeyivermek | Çocuklar taş atmasın, / Gemiler geçmesin üzerinden, / Hiç kıpırdamasın balıklar, / Rüzgar da esmeyiversin, / Suların durulduğu bir saat olsun: / Gör denizin güzelliğini!, | C S Tarancı, Peyzaj II, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 63

bf.






esnaf ağlaması | Gerçekçi olmayan şikayet veya halinden memnun olmama hali.

a.






esnaf tarım








esnafça | 1. esnafa yakışır, esnaftan çıkar. | Bu korkunun arkasında daha esnafça düşünceler aramak biraz insafsızlık olurdu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 110 | 2. | esnafa uygun tarzda. | Esnaf başkanlığı da esnafça olur. Baş kırılmaz, göz çıkarılmaz esnaflıkta. Ne mi yapılır? 'Fiyatları ayarlayıverin!' diye göz kırpılır., | Çalıkoparan, 34

s.z.






esnaflık -ğı | 1. esnaf olma hali. 2. mec. her şeyi paraya çevirme hali | Sanatta esnaflık sevmiyorum., | EArdıç, Sabah, 10.8.2011 | esnaflık etmekGTS- | Ayıp olmaz mı kendimi saklamaya çalışırsam? Esnaflık edersem çirkin durmaz mı? Üstelik ben bildiri yazmıyorum zaten. Öykü yazıyorum., | MÜEriş, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 27

dey. mec.






esnek zamanlı





esnek zamanlı çalışma



Esnemek | Şimdi bu emniyetin birdenbire uçup gittiğini, önünde, ne olacağını bilmediği günlerin, bir uçurum gibi uzanıp esnediğini görüyor, teslimiyetle başını eğiyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 168

f.






esnetici | Artık hiç bir sanat eseri bize cenup havası getirsin istemiyoruz. Bu hava gevşetici, esnetici, bunaltıcıdır., H Â Yücel, İçten, Dıştan Bizim havamız, ? ?

s.






espadril | Ayakkabılara, beş yaşımdayken bir mağazada gördüğüm açık mavi, üstü işlemeli espadrillerden beri takığım diyor yine VogueTürkiye'nin aynı sayısında., | YMEroğlu, T, 14.9.2012 | Rahat mı rahat sandaletler, şıklığınızı gündüzden geceye taşıyacak dolgu topuklar, yaz aylarının vazgeçilmezi parmak arası terlikler ve rengarenk espadriller..., | MCadde, 12.6.2013 | Başlarında ise Katalan/Bask espadrilleri vardı., | A E Öktem, Katalanlar İstanbulda, Atlas TarihD, Aralık 2017, 92

a.




TDK-



espas | Espace. | 1. Basımcılıkta bir kelimenin harflerini ayırmak için kullanılan harflerden daha kısa ve küçük metal çubuk. 2. Aralık. | Tabii bu yola girmeleri, Avrupa merkezciliği daha baştan bir ölçüde benimseyip ithal etmiş ve içselleştirmiş; kendi tarihsel espaslarına bu gözle bakmaya başlamış olmalarına bağlıdır., | HBerktay, T, 15.1.2011 | Onun için modern olup olmamayı bir tarafa atıp kendim gibi olmayı, hayatın kendisini araya perde girmeden süzebilmeyi düşledim hep ve klasik espas yapısı içinde herhangi bir estetik otoriteye boyun eğmeden kendi çapımda zor çalışmalara girdim..., | Komet/SÖney, T, 18.11.2011

a.


fr.



esperanto

a.






esperanto | Ortak kültür ve ortak bir, beynelmilel dil... İşte yarınki barışın bence en kuvveli dayanakları. –Esperanto. –esperanto dil olarak düşünülür ama şart değil., | Onunla Haldun Taner'le, Sanatlar, C1, S 1, 20

a.






esperanto dili

b.a.
esperantoca.


Doğal bilimler sayesinde, eninde sonunda tam bir anlayışa varabileceğimiz bir çeşit Esperanto dilini meydana getiriyor. 104**



Esperanto dili | Doğal bilimler sayesinde, eninde sonunda tam bir anlayışa varabileceğimiz bir çeşit Esperanto dilini meydana getiriyor., J Nesvadba / E Gürol, Doktor Dong'un buluşu, ÇHA, 104

a.






esporcu | 2021 sezonunda yurt dışına transfer olan Türk Esporcular, | | https://ajansspor.com/haber/2021-sezonunda-yurt-disina-transfer-olan-turk-esporcular-44583, 1.12.2020 | Oyuncular, esporcular ve teknoloji meraklıları için hazır sistemler, bileşenler ve çevre birimleri üreten XPG, Amazon Türkiyede başlayan bir kampanya ile XPG SUMMONER mekanik oyuncu klavyesinde büyük bir indirime gidiyor., | Analiz G, 5.9.2021, 8

a.






esporlar

a.
elektronik yolla oynanan sporlar.


"İşin içine 'multiplayer' girdiğine göre, oyun dünyasının büyük alanlarından birine, esporlara da değinmek gerekiyor.", Alper Bahçekapılı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 10"



Esprisine | Espri olarak, şaka niyetine | Geçen esprisine dermokozmetik bir serum için yardım parası toplama şeysi yayınladım, ... iki.kişi rtlemiş hemen. İçim kan ağlayarak sildim ya., Layd Zaza, tivitır, 18.7.2019

z.






espritli | esprit + tr. -li. esprili. | Birçok meselelerin tartışılacağı, kendi kendimizin bütün derinliğimizle boy göstereceğimiz ve hayatımızla içine yerleşebileceğimiz bir tiyatromuz yok: Bu kadar zengin espritli bir milletten komedi çıkmamasına şaşıyorum., C A Kansu, EK, 1953, 159

s.


fr.



espritüellik -ği | nüktedanlık. | Espritüelliği su götürmezdi., | RSoysal, T, 29.5.2012

a.






esrar | uyuşturucu maddelerin en eskilerinden. Derman, ot, plaka, mühür, sarıkız, anten, sarma, paspal, gıya, gogo, gonca, kuru, cigara, cigaralık, deli gonca, ahna, henri, patates, keçi, yeşil, kendir, elek altı, siyah, saddam, kenevir, jelatin, mal, sarı çiçek, sündüz, cam macunu, kına, kuriş, gubar, esrar için sokakta kullanılan diğer isimlerdir. | http://www.hayatboyusevgi.com/Tr/Uyusturucu-Maddeler-Esrar-ID28.aspx 2.7.2011

a.






esrarengizleşmek | esraengiz hal almak. | Tavanın döne döne başıma düştüğünü hissediyorum, mumun sönük ışığında gittikçe esrarengizleşen Ali'nin yüzüne bakıyorum., | Tez, TTE, 92

f.






Esrarengizlik –ği | Karısının –kendisinin- bir zamanlar ardında 'esrarengizlik' okuduğu suskunluğu –oysa yalınkat bir savunma güdüsüymüş- onların yanında uçup gidiyor, açıklığa kavuşuyordu., | T Uyar, Fal, 1992, 97

a.






esrarlı | 1. İçindeki esrar olan. | İkisi esrarlı sigara sararlar., | VK, 54 | 2. | Sırlarla dolu, açık ve net olmayıp gizli ve akıl erdirilemeyen tarafları bulunan, bilinmeyen, gizemli, sırlı, esrârengiz.

s.






esrarsız | Haziran geldi ve onunla birlikte daha uzun günler, esrarsız geceler, bir ışığı batıda gecikip, öbür ışığı Parisin doğusunda beliren, uçları kalkık ufaklar (ufuklar? ) görüldü., | Colette, Dişi kedi, 1954, 38

s.






Esrek | Esrik, sarhoş. | Okuduğum yeni bir kelime de ilgimi çekebiliyor. Mesela, 'Dostum değil uykular'ı yazarken, George Orwell'in 1984 romanında 'esrek' kelimesini görmüştüm. Onun üzerine yazmıştım yazıyı., | ? ?

s.






Esrikleştirici | Ve yeniden Komün'ün halkını anımsayacaksın / Kımıldaman yeniden tüm putları yerle bir edecek / Ve yeniden esrikleştirici lirin tınlamaya başlayacak., | Nezval, T Fişekçi, 95

s.






esrikleştirmek | Her tomurcuktan bir tanrı bakıyor, Kazdağının böğründeki çam ormanlarından, insanı esrikleştiren Diyonisos koroları duyuluyordu. Yeri göğü bir bayram şenliği sarmıştı , ölümsüz hayat; cıvıl cıvıldı..., M Başaran, Zeytin ülkesi, 1964, 56

f.






esrin


mest, sarhoş.(?)
s.
tr. esrimek'ten esri-n
Ülkenin içinde bulunduğu bu çıkmazdan kurtulması için harekete geçilmesi çağrısında bulunurken Unamuno, kurumları esrin bir çürümüşlük içinde bulunan ve kansızlıktan zayi düşmüş bir insan gibi tanımlar İspanyayı. İspanyol toplumu ise kendisini bir tür kaderciliğe bırakmış bir görünümdedir.
Zeynep Kayacık, "Miguel de Unamuno'nun Sis'i ile Sabahattin Ali'nin ...", AÜSBE, Ankara 2016, 48



essah


gerçek


"-Karanlık geceye neden ofladın, / Ne dedin Süleyman ah mı? / Uzun İsmail var ya, senin mangandan, / Ölmüş de canlanmış essah mı?" Dağlarca, ÜŞD, 32"



essahdan/essahtan TTAS+ | sahi. | -Essahdan mı kıız? diye şaştı, yedin ha? Yüreğin nasıl bayverdi? , | OrhanKemal, Sarhoşlar, 41

z.






establishment | Establişmınt. yerleşik düzen, düzen. | Bir ailenin imhasına yönelik orantısız cezalandırmaya, yerleşik düzen istiyor diye ses çıkarmayan, vicdanını makamların anahtarı gibi kullanan kişilerin, sırf 'establishment' istedi diye anayasa sürecini tıkamayacağından nasıl emin olabiliriz., | EUslu, T, 22.6.2011




ing.



estamp

a.
oyma baskı.


"Dürülü estamplarda kurumuş kanlı yazı.", B Necatigil, Arada, 10"



Estamp | oyma baskı | Dürülü estamplarda kurumuş kanlı yazı., | B Necatigil, Arada, 10

a.


fr.



estauzübillah | Horasan ekolünün en büyük temsilcisi Ahmet Yesevi Atamız. Keza Halvetilik, Mevlevilik, Nakşibendilik, kollarıyla birlikte Bektaşilik gibi Turuk-ı aliyye estauzübillah | Horasan ekolüdür. Horasan ekolündekiler, estauzübillah: | Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard./ Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Al-i İmran/191. ayet-i kerimesi gereğince kıyamen ama durarak değil, hareket ederek de ayin yaparlar., Ö T İnançer, M Tatçı, 05.01.2025, FB




ar.



Estergon kalesi | Cüneyt Arkın bir filminde bu marşı dinleyip plastik ok atıyordu estergon kalesine. Halbuki bu işi bırakacaksın azizim yeniçerilere..., | E Elönü, 2009, 2009, 32

a.






estet | Estet kanaat önderi Okan Bayülgen, konuşmalarındaki estetiği es geçiyor!, | Telesiyej, T, 1.12.2010 | Zarafet timsali bir insandı. Bir estetti. Beyin avcısıydı, kabiliyetli gençlerin elinden tutardı., | Süleyman Berk, YŞ, 14.7.2019, 15

a.


fr.



estetiği olmak / olmamakestetik ameliyat yaptırmak/yaptırmamak. | Yok canım, ne botoksu? Hiç karşı da değilim, mutsuzsan kendini değiştirirsin, ben mutluyum ve hiç estetiğim yok., | Demet Özdemir, HrPzr, 24.6.2018

dey.






estetikçi | 6-7 yıl önce başıma gelmiş bir olay. Estetikçiye sadece bunların tedavisi ile gidiyorum., | Aydın, Hr, 17.10.2018

a.






estetikleştirme | Ömer Türkeş, Günday'ın romanlarındaki şiddetin hayatın içinden çıktığını, Amerikan filmlerindeki gibi bir estetikleştirme söz konusu olmadığını belirtti., | T, 9.8.2011

a.






estetikli | O gece Aksu, sevgilisi Önder Fırat ve Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Laila'ya deniz yoluyla gelmiş, ancak Yıldırım mekana girişleri sırasında kendilerini görüntüleyen basın mensuplarına son derece ters davranmış, fotoğraflarını sildirmeden de sakinleşmemişti. Bu olay sonrası Hıncal Uluç konuyu Sabah Gazetesi'ndeki köşesine taşıdı. Aziz Yıldırım'ı sert bir dille eleştiren Uluç, olayı Aksu'nun estetikli yüzüyle bağdaştırınca gerilim başladı., | Hürriyet, 22.8.2004

s.






Estetiksiz | estetik ameliyatı olmaksızın. | Estetiksiz fındık burunluyum ve estetiksiz ince ve sivri bir çene hattına sahibim. Yüzümde sivilce çıkmıyor ve cilt bakıma para harcamıyorum. Dudaklarım da ince değil. Minyonum ve tatlıyım, ben Allah'ın bir lütfuyum., | Klavyetör @moderncahilim, 6.4.2022, twitter | Bir Zamanlar Çukurova' dizisinin Züleyha'sı. Estetiksiz hali şaşırttı. Mil, 8.11.2012 | Deniz Akkaya'nın sözlerine tepki gösteren sosyal medya kullanıcıları Akkaya'nın estetiksiz fotoğraflarını paylaştı. Bir sosyal medya kullanıcısı, Deniz Akkaya şişman ve çirkin insanlardan hoşlanmıyormuş. Kendisinin estetik olduktan sonraki halini güzel ve zayıf olarak kabul etmemiz mi gerekiyor., | Cum, 15.8.2019

s.






estetiksizlik –ği | Daha artı biz estetiklerimizi, yani estetiksizliklerimizi 'niye Atatürk'ü hep somurtkan yapıyorsunuz' sorusuna 'başını kaşıyacak vakti mi vardı gülsün' diye terslemeye cüret eden ve 'heykeltıraş' (!) diye hüküm süren taşçı yamaklarını keserinde yontuyoruz., Uluengin, T, 2.8.2014

a.






Estırat | Bolşoy'a girmedim oynanan operayı sevmezsin / lokantalara giriyorum estırat orkestraları yani cazları ünlülerine / sırmalı kapıcılara bahşişsever* dalgın garsonlara, | Nazım Hikmet, Bİ KSŞ, 77








estiği estik kestiği kestikBu yeni biralar züppelikleriyle bilinen New Yorkluları da kısa süre içerisinde mest etmiş. O kadar ki, Brooklyn Brewery'nin açılışını bile dönemin estiği estik, kestiği kestik karizmatik Belediye Başkanı Giuliani yapmış., | FigenBatur, Hür, 2.3.2007, | http://www.hurriyet.com.tr/bu-kadar-mi-iki-tat-birbirini-tamamlar-6051409, 24.12.2015g

dey.






estirtmek | Sen rüzgarsın / geçmişte de esersin / bugün de... / Estirtebilirlerse., Serkan Öztürk, 2003, 60

f.






estonya feribotu sendromu | Feribotun su aldığını ve yan yatmaya başladığını görmelerine rağmen son saniyeye kadar rahat rahat batışı izleyenler psikoloji ders kitaplarında | Estonya Feribotu Sendromu olarak yer almıştır. Halen o insanların davranış şekillerine psikoloji ilmi mantıklı bir izah getirememişlerdir. İşte Türkiye'de de bugün Estonya Feribotu Sendromu yaşanıyor., | R Özdemir, Estonya Feribotu Sendromu, YeniçağG, 4.11.2013, | Estonya Feribotu Sendromu! Paylaş. Tweet'le. Modern deniz tarihinin en büyük kazası olarak bilinen, 28 Eylül 1994 tarihli Baltık denizinde batan Estonya Feribotu faciasında feribotta bulunan 989 kişiden sadece 137 kişi kurtulabilmişti. Bu facia, feribotun su almaya başlamasından batmasına kadar geçen 1 saatlik süre zarfında, yolcuların yaklaşık yüzde 85'inin can yeleği dahi giymeden, feribotla birlikte batarak boğulmalarıyla ilgili olarak psikoloji kitaplarına girmiş bir davranış biçimini de tartışmaya açmıştır..., | Ufuk Söylemez, Estonya Feribotu Sendromu, AydınlıkG, 11.1.2018

a.






Estonyalı | Estonyalı yavru balık / Letonyalı yavru balığa der ki / Değiştirelim mi ha / Ağızlarımızı biz? , | Dağlarca, Serçe parmak, 68

a.






estoppel | İyi niyet ilkesiyle, uluslararası hukukun kabul edilegelmiş ahde vefa, estoppel, acquiescence, hakkaniyet ve iyi niyetli müzakereler gibi görünümlerinin yanı sıra hakkın kötüye kullanılması yasağının tezahürü olarak da karşılaşılabilir., Aleyna Kaplan, ULUSLARARASI HUKUKTA HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI, İstanbul 2024, ylt, İÜSBE, 83

a.

huk.




Esvapçıbaşı | Tahsin Paşa'ya da kulak verip, bu uzun parantezi kapatalım. | O zamanlarda da Avrupa'dan artistlerin şehrimize geldikleri vakiydi. Tiyatro işleri esvapçıbaşı İlyas Bey'e görevli olduğundan böyle meşhur artistler geldiği zaman, saray tiyatrosunda bunlara oyun verdirilirdi. Mounet-Sully, Sarah Bernhardt, Ermete Novelli bu suretle oynamışlardı. Bunlara kâh nişan veya madalya, kâh bol miktarda bahşiş verilirdi.

a.






Esvapçılık ğı | 1828'de Enderun'a girdi, 1830'da II. Mahmud'un esvapçılığına getirildi., | , S Sunay, DİA, Mehmed Ali Paşa, Damad, 2019 Ankara, 3. Bs. C EK-2, 216-218

a.






eş | pokemon adlı çizgi filmin başkarakteri. | Eş'in ömrü, pokemon kovalamak ve dövüştürmekle geçti., | Cafcaf, HÖztürk, Bahar2013/54, 12

a.






eş anlı zf. Eş zamanlı.[A]ma umarım aynı süreçte eş anlı olarak başta Çin ve Hindistan olmak üzere dışarıya da lise ve yükseköğretim malları ihraç edecek. EKarakaş, Star, 24.1.10, 7.








eş değiştirme | Swinging. evli çiftlerin birbirlerinin eşleriyle sevişmesi. | Işıl Cinmen, İstanbul Maslak'taki bir gece klübünde hafta sonu düzenlenen swinger (eş değiştirme) partisine katıldı ve izlenimlerini yazdı, | 3.6.2015HaberTürk

a.


ing.



eş durumundan zf. | Kırk yılın başında plajdayım. Eş durumundan denize gireceğim., | DOral, T, 13.8.2011








eş hastalanım* 23.04.2011 tek yumurta ikizlerinin eş hastalanımı.








eş sunucu / eş-sunucu

b.a.
bir radyo, tv programını veya bir dilekçeyi birlikte sunan kişiler veya kurumlar.

tr.
"Oturumda, Mısır tarafından Arap Grubu adına sunulan ve Türkiye dahil 104 ülkenin eş-sunucu olduğu "acil insani ateşkes talebi" içeren karar tasarısı 153 olumlu oyla kabul edildi.", https://www.yirmidort.tv/dunya/bmde-turkiye-etkisi-abd-iyice-yalnizlasti-140693, 14.12.2023 | "... gören tavrı hakkında ironik ve aşağılayıcı bir dille yazarken, Rusya'da Batı'yı eleştirmekten kaçınmayan Tolstaya, eş-sunucu olduğu bir TV programında aşırı ulusalcı yazarları öne çıkarmakta da hiç sakınca görme-", Varlık, 2005, C 1168-1173, 83 "



eş yazımlı

s.



"Eski Türkçe ADAQ "ayak" sözü bugün "y" dillerinde AYAQ şeklinde iken (bu durum bazı dillerde "çanak, kâse" anlamındaki söz ile eş yazımlı olabiliyor) Çağdaş Uygurcada imlada faklı kaynaklarda farklı şekiller görülebiliyor. Uygurcada "ayak" (foot) için bugün esasen PUT kullanılır.", @mehmetolmeztr, 29.5.2026, X"



eş-değersizlik -ği | Eşdeğerlilik ya da bunun karşıt kavramı olan | eş-değersizlik, o şey birden kişiyi ilgilendiriyorsa, ya bir kişi veya bir grup tarafından empoze edilir, ya da toplumun birey ve grupları tarafından uylaşımsal (konvansiyonel) olarak kabul edilir., Prof. Dr. Yavuz Abadan'a armağan, 1969, 251

b.a.






eş-merkezli | Eskiden eş-merkezli dairelerin merkezinde yaşadım ve bendim merkez., | E Triolet, Gün doğarken, 1982, 63

s.






eŞampiyonlar

a.



"Düşünün ki | Şampiyonlar Ligi Finalinin olduğu bu hafta, Avrupa'nın en iyi sekiz FIFA (EA Sports) oyuncusu da eŞampiyonlar Ligi Finali için İstanbul'a geldiler. (... ) İstatistiklere göre, özellikle konsol oyuncularının yüzde elliden fazlası bir oyun servisine aboneler.", Alper Bahçekapılı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 10"



Eşape | spor. | Legia kalecisi Skaba'ysa, ilk maçta olduğu gibi çok önde değildiyse de hemen her pozisyonda altıpas çizgisinin üzerindeydi; yani eşape vuruşlar için ideal ortamı sunmayı sürdürüyordu., | FUraz, T, 6.8.2011

a.






eşarplık -ğı | / | Annemle babamın ilk çocukları yaşamamış. Bu sebepten Eyüp Sultan'a adaklılarmış. O zaman babam Mahmutpaşa'da çalışıyormuş. Eyüp Sultan'da elbiselik, eşarplık ipek kumaşlar dağıtmış., Neslihan Ünsal, Betül Oflaz, YŞ, 12.05.2025

s.a.






eşbankanlık -ğı

a.


tr. eş+başkan-lık



eşbaşkanlık -ğı | KIBATEK'in önümüzdeki yıllarda Kafkaslar ve Orta Asya bürolarının açılması plânlanmaktadır. Başkanlık: KIBATEK eşbaşkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Aynı zamanda bu oluşumun projelendirilmesi ve kuruluşunu gerçekleştiren iki ..., Kardaş edebiyatlar, 1997, S 38-45, 49








eşcinselleştirme | Gey ve lezbiyen örgütlerin bu türden bir amaç gütmeleri bile kendi başına mühim. Her şeyden öte, bu gibi örgütlerin, 'heteroseksüelleri eşcinselleştirme, eşcinselleri de heteroseksüelleştirme | sürecine nasıl girdiklerini gözler önüne seriyor. Bu da onları, heteroseksüel erkeklik alanı olarak görülen şeyin, ırkçı, cinsiyetçi ve sınıfçı hegemonyacı statüsüne ..., Toplum ve bilim, 2004, C 101, 199

a.






Eşdeğerlilik -ği | veya Eş değerlilik. denklik. | Uzam'ın bakışı kesindi her yönde eşdeğerliliği vardı., | H Yavuz, Toarmina, 36 | eş-değerlilik -ği | Buna rağmen, bu alanda artık aritmetikteki gibi niceliklerin eşitliği olan, ya da doğa bilimlerindeki gibi niceliklerin derecelerini belirtişe özel bir durum olan kesin eşitlik değil, eş - değerlilik söz konusudur. | Eşdeğerlilik ya da bunun karşıt kavramı olan | eş-değersizlik, o şey birden kişiyi ilgilendiriyorsa, ya bir kişi veya bir grup tarafından empoze edilir, ya da toplumun birey ve grupları tarafından uylaşımsal (konvansiyonel) olarak kabul edilir., Prof. Dr. Yavuz Abadan'a armağan, 1969, 251 | Öğrencinin talep ettiği ve eş değerliliği uygun bulunan dersler ve notlarına ilişkin Erasmus Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi İrem Yayvak Namlı'dan alınan yazı ve ekleri:, 07.11.2023, İÜHF YK

a.






eşdeyişle başka deyişle, eş deyişle. | Oysa her meslekten bireylere Çağdaş Türkiye'nin oluşum, gelişim ve değişimini geçerli ve güvenilir (= eşdeyişle bilimsel ) yöntemlerle tanıtmayı amaçlıyan bir Türk Devrim Tarihi öğretimi, toplumbilimlerin demokrasi kültürünün oluşup ..., | Ö Ozankaya, Türk devrimi ve yüksek öğrenim gençliği, 1978, v








Eşdizimlilik –ği | Dil kullanımında usdışı öğeler en çok eğretileme ve eşdizimlilik kullanışlarında görüldüğüne göre, burada biraz durup, eğretileme ve eşdizimlilik kavramlarını ele almak gerekmektedir. Eğretileme, belleği söz sanatları bölgesine yönelten yazınsal bir belirsizlik gelişimidir., | Türk Dili, 1982, C 45, 82

a.






eşdüzeyli | Çünkü kuramsal açıdan hayvanlarla eşdüzeyli olmadığımıza, oysa insanlar arasında eşitlik olduğuna inanıyoruz., | EMahçupyan, Z, 20.6.2012

s.






Eşdüzlem | Evren, onlar için eşdüzlemde kurulmuştu ve örneğin orta çağda sanıldığı gibi, bir Ay altı (sub lunar) Dünya'dan sözetmek, örneğin İbn Sina'nın belirttiği gibi, Ay altı Dünya'daki maddeye suretlerini veren, 'vâhibüssüver' (dator formanum) bir Akl-ı Faal'i kabul ettirmek olanaklı değildi., | H Yavuz, Toarmina, 12

a.






eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek

dey.



"ütün dünyada sanat eserlerine ve mabetlere dokunulmazlıkları varmış gibi saygı duyulur. Bu akıl dışı vandallık, toplumlararası çatışmaları körüklemek amacıyla terör örgütlerinin dinî tarihî sanat eserlerine saldırı düzenlemeleri için bir zemin oluşturma çalışmasına benziyor. Eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek gibi... Asla tasvip edilemez.", Şaban Abak, "



eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek (veya koymak)bir şeyi birinin aklına getirmek. | ... Umarım bende de benzeri perhiz olmaz! Suratıma sinirlenmiş gibi baktı. Onun görev alanına girmiştim. | Sen Anadolu çocuğusun. Bilirsin. Bir laf vardır: Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürme!' derler. Sen de benim aklıma perhiz konusunu getirme istersen, ha! Haklıydı. Ben hastaydım, o doktor. Bu kadar da şımarık hasta olunmamalıydı. | En sevmediğin yemek nedir? Bu defa | Kendim ettim ..., | Ali Kurt, Psikojenik Amnezi (Yakınsak aklın unuttukları), 2015, 112

dey.






eşeğin büyüğü ahırda ayn m. Turpun büyüğü heybede. | Kadın hala bunu normal görüyor ve Osman Kavala ile ilişkisini buna indirgeyerek, Gezi Olaylarından yırtmaya çalışıyor. Eşeğin büyüğü ahırda ve Türk milletine atılan soykırımcı iftirası. Turpun büyüğü bu. Halbuki asıl vatan hainliği ve etki ajanlığı budur., Ayşe Barım, Ahmet Arslan, 27.01.2025, Facebook








Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesmeyeceksin. Biri kısa biri uzun oldu der!

kalıp söz.



20.04.2023



Eşek | Şu bey şu eşek şu yaban şu işçi arı / Biz beş sınıfta kaldırdık bütün sınıfları., | Can Yücel, Öğretmenin düşü, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 172 | eşeğin büyüğü ahırdan çıkmakikinci ve daha büyük bir sıkıntı, dert, zarar halinde söylenen söz. | Sonraa... | -Eşeğin büyüğü ahırdan çıkıyor. Bırak otuz lira bayılmayı, herif anasının gözü müdür ne, lokanta kapısının kırkar santim yanlara genişlemesi işinde bile telaşlanmadı. Deyyus. Halbuki ben bu numarayı İstanbulda bile yedirmiştim., | O Kemal, 1966, 44 | eşek sudan gelene dek sopa yemek. | Kaç diyorum kendi kendime. Yoksa, eşek sudan gelene dek sopa yiyeceksin., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 61 | eşek semeriyle gider semeriyle gelir atasözü parça bütüne tabidir. | bizim eskiden büyüklerimiz eşek semeriyle gider semeriyle gelir derlerdi, | 15.12.2011, | http://forum.donanimhaber.com/m_55629619/plus_1/tm.htm, 16.12.2015 | Ben ona dedim ki Murat Bey eşek semeriyle gider., | 15.12.2015, diyalog, Beyazıtda duydum. | Eşeğin amına su kaçırmakEşeğin amına su kaçırma. Haddini bil. Otur oturduğun yerde. Şükret., | Bağan Gidersoy, 13.08.2023 | göç geriye dönünce topal eşek/uyuz keçi/ başa geçer atasözü ++ | Canı yanan eşek attan hızlı gider. (Boğazlıyanlı Terzi Tahir Güleryüz) ||

dey.a.






eşek cenneti | 1. argo. Ölüm sonrasındaki dünya. | toz penbe karnına / otuz santimlik Bursa bıçağını daldırıp / onu öteki dünyaya nasıl gönderdiğini / anlattı bana... / sonra eşek cennetine nasıl girdiğini..., | H N Erer, HM, 1962, 25 | 2. | argo. Zindan.

a.






Eşek çamura iki kez basmaz








eşek dağda ölmüş zararı eve gelmiş kalıp söz. | Tamam çok güzel de kendi köyümüzü kurtarmakla iş bitiyor mu? Rahmetli anneannem | Eşek dağda gebermiş, zararı eve gelmiş derdi. Civar köylerde bir problem hâsıl olduğu zaman sizin köye zarar gelmeyeceğinin garantisi var mıdır? , Bülent Şirin, | Akçaabat'ın Kurtuluşu, Maçka'nın Kültürü, Güne Bakış G, 19.02.2025








eşek sıpası | 1. Teklifsiz. | Sövgü bildiren bir söz. | Sanki dünyadaki en büyük dert başındaymış gibi ekşimiş bir suratla odasına çekildi eşek sıpası., | E N A Çelik, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019, 25 | 2. Teklifsiz. Sevgi belirtisi olarak kullanılan bir söz.

a.






Eşek şakası | teklifsiz. Başka birine yapılan ağır şaka. | İlk provasını niçin benle başlamayı uygun görmüştü. Tecrübe tahtası mıyım ben? Bu ne biçim insafsızlık, ne biçim eşek şakasıydı? , | F Kayacan, SONY, 18

a.






Eşek yük altında anırır (aslı: anırmaz) diye bi söz vardır...


zor altında insanın sesi çıkmaz anlamında bir söz.


"Eşek yük altında anırır diye bi söz vardır... Göreceğiz... ", Hacı Bayram Çiçek"



Eşek yükü kadar kira geliri var





26.04.2024



Eşekarıları (Yargıçlar) komedyası | Aksi takdirde Aristophanes'in Eşekarıları (Yargıçlar) komedyasında ironik bir dille hicvettiği sözde yargısal adalet ve yargıç figürüne tanıklık ederiz. (Aristophanes, Eşekarıları, Kadınlar Savaşı, (çev. Sebahattin Eyüboğlu; Azra Erhat), 3. Baskı, İstanbul 2011, | 8.) MKılıç, 21.01.2014

s.a.






Eşekbaşı / eşek başı | Yetkisi önemsenmeyen, gücünü gerektiği gibi göstermeyen kimse. | Ben eşek ba mıyım Lo? / Bögüne bögün muhdarım., | Ş Belli, Anayaso D, | 1/19

s.a.






eşekçe I | Sonra, ne olur, eşekçe, hoyratça davrandığımı söyle, çünkü hakettim., | K Çapek/ E Gürol, Yalanlanamayacak bir kanıt, ÇHA, 8

z.






eşekçe II | Ak Düşen Gözün İlacı / Bir âdemin gözüne ağ düşse ber vech-i âtî muâlece ile bi-iznillah mündefi olur (aşağıdaki gibi ilaçlanırsa Allahın izniyle savar). Şöyle ki üç-dört günlük tavşan yavrusunun eşekçesi içinde ağız tabir olunan sarı bir şey olur, onu alursun bir de tüysüz fındık faresini ayru ayru âteşde yakarsun., | F Gedikli, Ufuk Ötesi, Kasım 2008

a.






eşeklik –ği | Kendi yaradılışının haricine çıkmak isteyenler daima bu fıkradaki eşek gibi eşeklik etmiş olurlar., | Ahmet Midhat E/E Ülgen, KH, 1296/1879, 45 | Hatta bu yüzden; biz kendi eşekliğimizi adeta unutur gibi olmuştuk., | GugukG, 17.5.1947, 2 | Bu konuşmaları bir kenarda sessizce dinleyen eşek, birşeyler sezinliyorsa, herhalde çok fena bozulmuştur. 'İnsanoğluinsanlar' kendisini teşhir etmek üzere bir anlaşma yapıyorlar ve onun formalite olarak bile fikrini sormuyorlardı. Ne tuhaf bir dünya. Ne zor bir meslek eşeklik., | M Gezen, 1982, 76

a.






eşeksiz | Şimdi nasıl oldu da, birdenbire eşeksiz kaldınız? ., | GugukG, 17.5.1947, 2

s.






eşekzade a.Katır eğer eşekzade olduğuna kanaat eylese idi belki katırların en muteberi olabilir idi., | Ahmet Midhat E/E Ülgen, KH, 1296/1879, 39








eşeleyecilik –ği | devamlı eşeleme, kurcalama, merak etme | Çünkü gayet iyi biliyordu ki, Anadolu kasaba ve şehirlerinin gar, istasyonlarıyla şehir arasında çalışan, daha çok faytoncuların hemen hepsinde vardı bu eşeleyicilik., | OKemal, 1966, 45

a.




TDK-



eşeysel | Yosma | ... Ona gelince, iç çamaşırlarının en uçuk rengine kadar dilindeydi herkesin. Çocuklarresimlerini utanarak yapıyorlardı. Eşeysel, yarı eşeysel ne varsa gövdesinde, her gün dökümü yapılıyordu birilerince. Donatılmış kişilik tezleri yazılıyor, doktoralar veriliyordu ona dair., H Çetinkaya, 2010, 26

s.






Eşgermek | | | 1. Ses vermek 2. Görünmek. 3. Alevlendirmek, ateşi yakmak. | Ve gece gün batarken sırayla damlara çıkmaya başladılar. Sokağın bir tarafından diğer tarafın girişini gözetlediler. Yabancı birisi eşgerse, anında ses yapacaklardı., | Dolgun Dalgıçoğlu, Av tüfeği devri, | ...ilikleyen o Şair gelir aklıma ne zaman Eylül eşgerse. Sonbahara güz demeye yüzüm tutmaz yine de. Sormayın, sorulmazdır, bu sözcüğün bu ..., | 1 Eyl 2013, | https://silo.tips › download › evyne-dn-demyyo..., 13.7.2023g

f.




DS



eşgörü





"Eşgörü X "Eşduyum, Eşgüdüm, Eşgörü bizi eşelenmekten kurtararak gerçeği kollektif olarak bulmamıza hâdim olur-Tonguç Gıtgıdaker.", H. Hüsrev Hatemi@h_hatemi, 5.2.2021, twitter"



Eşgörü X | Eşduyum, Eşgüdüm, Eşgörü bizi eşelenmekten kurtararak gerçeği kollektif olarak bulmamıza hâdim olur-Tonguç Gıtgıdaker., | H. Hüsrev Hatemi@h_hatemi, 5.2.2021, twitter








eşgösterenlilik –ği | dilbilgisi | Eski Oğuz Türkçesinden Günümüz Türkiye Türkçesine Eşgösterenlilik. Anlam biliminin en zor konularından biri de eşgösterenlilik'tir. Türk dilinin kelimelerine genel yapı itibarıyla bakıldığında araştırmacılar tarafından eşadlılık, eşseslilik [~homophone ~ omofon (
a.






Eşgüdüm | Komşu kızı değil bu. İda'nın kaçkın kızı. Gözleri bir cosmos; parmakları kalemkar demirbaşı. Saçları uzar gider. Çünkü, eviçlerinden kaçmış ve sevilgendir. El cevap: Gövdesi ortada, göğüsleri kayıp. İkiilebir. İkiilebir, dinamiklerin eşgüdümüdür., H Çetinkaya, 2010, 63

a.






eşgüdümleme/eş güdümleme | koordinasyonunu sağlama | Yönetim süreci planlamayla başlar, örgütleme ve yöneltme ile birlikte eşgüdümleme ve denetimle sona erer., | 29.6.2007, www.frmtr.com › ... › Ekonomi / İktisat / İşletme / İstatistik, 20.12.2015g | DAEŞ'e karşı mücadeleye askeri katkılarını Irak Hükümeti ile eş güdümlemeyi sürdürecek olan Türkiye, DAEŞ'e Karşı Küresel Koalisyon'la işbirliğini derinleştirme konusundaki kararlılığını bu vesileyle bir kere daha teyit etmektedir., DışİşleriB, M, 19.12.2015 |

a.






eşgüdümlemek | koordinasyonunu sağlamak | Üç kişilik bu bakanlık kadrosu ağırlıklı olarak Milli Mücadele'nin askeri sıhhi hizmetlerini eşgüdümledi, bir yandan da önderlikle birlikte geleceğin programını oluşturdular., | AhmetSaltık, TürkiyedeErkenCumhuriyetDönemiSağlıkHizmetleri, | http://docplayer.biz.tr/6413716-Turkiye-de-erken-cumhuriyet-donemi-saglik-hizmetleri.html, 20.12.2015g | Sicil tezlerinde kullanılabilecek bir tür tip kılavuz da hazırlanabilir. Bütün bunları eşgüdümleyecek bir Şer'iyye Sicilleri Arşivi Enstitüsü kurulması yoluna gidilebilir., | F Gedikli, Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer'iyye Sicilleri, TALİD, 5/3 (2005)

f.






eşgüdümleyici | koordinatör. | iletimsel eylem kuramı (...) 2. 'communicative action'. bir jürgen habermas kuramı. kuram; karşılıklı rızaya dayanan eşgüdümleyici eylem amacıyla başlangıçta belirli olmayan, belirsizlik içindeki bir durumu aydınlığa kavuşturmayı amaçlayan ikna edici tartışma olarak özetlenebilir., | | http://www.murtecisozluk.com/nedir.php? &q=ileti%FEimsel+eylem+kuram%FD, 23.12.2015g | Dördüncü olara[k] dengeleme veya düzenleme, bilişsel gelişimin temelini oluşturur. DENGELEME; Bilişsel gelişimin eşgüdümleyici ya da örgütleyici etmenidir., | mebk12.meb.gov.tr/meb_iys.../08094959_ergenlkteblselgelm.ppt, 23.12.2015g | Albert ve Hahnel verimli bir ekonominin hiyerarşik çalışma düzenini, eşitsiz tüketimi ve eşgüdümleyici faktör olarak da piyasayı zorunlu kıldığı varsayımına karşı çıkıyorlar., | MAlbert/RHahnel/OAkınhay, GeleceğeBakmak, İstanbul 1994, tanıtımdan

a.






eşgüdümleyicilik –ği | Özellikle parlamenter sistemlerde ve teoride yaygın olarak Başbakana verilen rol, eşgüdümleyicilik (koordinatörlük) olarak isimlendirilebilir. | , | HFGüneş, | https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_g_sd.birlesim_baslangic? P4=13265&P5=B&page1=15&page2=15, 21.12.2004, 23.12.2015g

a.






eşgüdümlü

s.



Eşgüdümlü [ARBİS]1001-Deprem Araştırmaları Çağrısı Kapsamında Sunulacak Eşgüdümlü Projelere Ek Puan İmkânı, 18.2.2021, tübitak, eposta



eşgüdümlü | ...arasında eşgüdümlü bir çalışma ilişkisi kurmak, kendi kendini devam ettiren ve kendi kendine işleyen bir toplum planması ve sorun çözme yapısı meydana getirmek, toplum içindeki ortaklaşa tutum ve davranışları geliştirmek, toplumun ..., TODAİED, 1971, C 4, 127 | Eşgüdümlü | [ARBİS]1001-Deprem Araştırmaları Çağrısı Kapsamında Sunulacak Eşgüdümlü Projelere Ek Puan İmkânı, 18.2.2021, Tübitak, eposta

s.






eşi görülmedik | Sonra çok kısa bir zamanda, birkaç gün içinde, eşi görülmedik bir saray yaptırdı., | T Yücel, AM, 1964, 58

s.






eşici | Aman evlatlarım durun, eşici sert aletleri kullanmayalım ve dikkatle ellerimizle eşelim. İAlanka, 8

s.






eşiği şartlamakkırklamak? | Deli Yani'nin ardından eşikleri şartlayanlar / dökerek sabunlu suları / ve onun bardağını evin dışında saklayanlar, | MG, 84

dey.






eşik taşı

b.a.



"Aman oturmuş da eşik taşına / Gelene geçene derdini der / Hele bakın gözlerinin yaşına / Dolu değil yağmur değil sel gider.", İ Tatlıses şarkısı, 2008"



eşikleme

a.
?

tr. eşik-le-me
"Çalışma farklı renk uzaylarının ten rengi çıkarma performanslarını karşılaştıran bir analiz ile başlamaktadır. Bu analiz, çalışan sistemden bağımsız bir çalışmadır ve sadece renk uzaylarını daha yakından tanımak adına yapılmıştır. Çalışan sistem el tespit etme ve el işareti tanıma olarak iki kısımdan oluşmaktadır. El tespit etme kısmı, düzgelenmiş RGB renk uzayındaki ten rengi gezingeninin görüntüdeki ten rengi piksellerini kabaca eşiklemesiyle başlar.", Emrah Gingir, Hand gesture recognition system / El işareti tanıma sistemi, ODTÜ FBE Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği, ylt, 2010, vı"



eşiklenmek

f.
?

tr. eşik-len-
"Ardından, sınırları eşiklenen bu ten rengi piksellerinden kestirimlenen uyarlanmış bir ten rengi gezingeni mevcut koşulların ten rengini çıkarır.", Emrah Gingir, Hand gesture recognition system / El işareti tanıma sistemi, ODTÜ FBE Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği, ylt, 2010, vı"



eşiklenmek


eşiklenmiş


Türk halk oyunları, Cemil Demirsipahi, 1975, 187 |



Eşiklenmek | eşiklenmiş

f.






eşiklik | eşik | Eşikliğe çıktı./ Eşikliğe düşmüştü şimdi., | BYıldız, DünyadanBirAtlıGeçti, 26/52 | Odanın eşikliğinde dikile kalan komşu, sessizce onları dinliyor, kavgalarına gülümsüyor., | G Dayıoğlu, Fadiş, 134

a.




GTS-



Eşim eşim gelmek | Açıl ey ömrümün varı aman / Badı sabah olmadan ben yandım / Has bahçanın gonca gülü aman / Sararıp da solmadan ben yandım / Eşim eşim gel gel / Uğrun uğrun gel gel / Can yoldaşım gel., | Halk türküsü,

b.f.






Eşinmek | [Köpek] Dolaştı / Savaştı / Sürüye ulaştı / Uludu, eşindi, / sindi..., | Otaman,, 34, 1927 | Eşinmek | Yemlikler üzerine uzunlamasına konan ve köşeli, dönebilen şekilde yerleştirilen bir çıta tavukların yemlik içine girip eşinmesine ve üzerine çıkıp yemlik içine pislemesine mani olur., | Tavukçuluk, 1962, 9 | Şahlanır kapında eşinen atlar, / Açılır yaldızlı demir kanatlar,, | Ortaç, BRE, Binnaz, 83 (1918)

f.






eşitçe | Haydi hep birlikte eşitçe, kardeşçe, özgürce bir yaşam için, yeni bir gelecek için, huzur ve güven için iş başına., | S Demirtaş, 4.5.2018, twitter

z.




GTS-



Eşitlenmek | Köyün bütün çocukları farklı sosyal tabakalardan olsalar da bu spor üzerinden eşitleniyorlar., | Burak Göral, Oksijen G Ekran, 2-8.7.2021, 11

f.






eşitleyici

s.
eşitleyen.


"... eşitleyici yöndeki bir dağıtım politikasının tüketimi artırması kuvvetle muhtemel görülmektedir.", AÜSBFD, 1963, C 18, 35"



Eşitlikçi | Beni nasıl tanırsınız? Eşitlikçi biri mi? Gül ağacıyla, ısırganı ayırd edemeyecek kadar meczup biri mi? , H Çetinkaya, 2010, 39 | Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Türk Tabipler Birliği (TTB) 3 Kasım'da Ankara'da | Özgür, Demokratik ve Eşitlikçi bir Türkiye için yürüdüler.,12.11.2008, | http://www.mmo.org.tr/genel/bizden_detay.php? kod=4016&tipi=2&sube=5#.Vfb2h9Ltmko, 14.9.2015g

s.




TDK-



eşitsiz | Bugün Türkün en büyük, en yüce bir günüdür, / Bu bayram bayramların eşitsiz üstünüdür..., | V C Aşkun, 75 | Seçimler eşitsiz, adil olmayan şartlarda yapılıyor., CSolgun. T, 7.8.2014

s.






eşkere

z.
aşikare.


"Sorulsa söyleme aşk ateşimden / Gizleme sırrımı eşkere götür.", San, Hicranî, 120"



Eşkın | Zira Allahu Zülcelal Hazretleri bu sıcağın en fazla tesirli bulunduğu memleketi eşkınlarla imar edip hac vazifemizi kolaylıkla ifa etmeye, onların büyük yardımını görürken onların da bir senelik çocuklarının iaeşini temin ettirmek biz hacıların vazifesi olmalıdır., | M N Ak, Hac Yolunda, 38

a.






eşkıyabaşı | Öteki Üveys Paşa: Yemen serdarı iken Aden şehrinden yokluk kentine gitti , eşkıyabaşı Pehlivan Hasan'ın elinden şehadet şerbetini içti., | E Çelebi, Seyahatname, 132 | Cümlesinin katledilip, kesik başlarının Padişah'ın yüce katına gönderilmesi hususunda haklarında ferman çıkmakla, eşkıyabaşı Yeğen Osman Paşa, Seraskerliği zamanında nişancı yaptığı Aklî Mehmed Efendi, Deli Veli ve kendilerine yâr ..., | Sarı Mehmet Paşa, Zübde-i vekayiat: 1684-1689, 1977, 170

a.






Eşkıyahane | Sultan 4.Murad Evliya Çelebi'yi Enderun'a almış.Hocası Evliya Mehmed Efendi -Hafızlığı bitmedi, sarayda hevese düşer, tahsili bitsin Evliya'mı sonra saraya alın,deyince padişah öfkelenir: Efendi bizim âsitâneyi tembelhâne, meyhane, eşkıyahâne mi sandın? Gel, sen burda dersini ver. Türkan Alvan Akçaağaç yaprağı @TurkanAlvan 21.8.2021, twitter

a.






eşkıyalaşma | ... yaşadığı sorunların çözülmemesi nedeniyle giderek eşkıyalaşma, çapulculaşma şeklinde bir dönüşüme uğruyor. Aslında dikkat ederseniz 1990'lı yılların dünyasında da benzer bir değişme var., Erdoğan Aydın, Kimlik mücadelesinde Alevilik, 2007, 255

f.






eşkina | bir tür balık.

a.






eşkina taşı | Eşkina taşı böbrek taşını düşürüyor., | VatanG, 23.3.2013

a.






eşkullanımlılık –ğı | Dilbilim terim sözlüklerinde yalnızca Vardar'ın birliktelik şeklinde yer verdiği kavram, genel sözlüklere yansıyacak bir kullanılırlığa sahip değildir. Yapılan genel incelemede Çalışkan'ın bu kavram için kullandığı eşkullanımlılık teriminin daha az yaygınlık kazandığı görülürken; Özkan'ın kullandığı birliktelik kullanımı karşılığına şu eserlerde rastlanmıştır:, | G Sert, Türkçe eşdizimlilik çalışmalarında terminoloji sorunu, III. Uluslararası Sözlükbilimi Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2016 Eskişehir, 306

a.






eşlek –ği | Üçüncüsü ise kullanılmakta olan yabancı terimleri karşılayabilecek öneriler: Eşlek (ekvator), uçlak (kutup), uçlaşma (polarizasyon), bulutsu (nebülöz) ..., | Türk dili, 1971, C 25, 27

a.






eşlemek | Türkan Saylan konusu ilginç bir hal aldı artık. Türkan Saylan; Güneydoğu'dan devşirilen kız öğrencileri casusluk amacıyla genç askeri öğrencilerle eşlemekten, insanları inançlarına göre fişlemeye kadar hakkında kayıtlı belgeli ciddi iddialar olan biri. Bu ağır iddialara rağmen+, | Süheyla Gültekin, 25.8.2022, twitter

f.






eşlenik | Eşlenik arama kelimeleri, | inleyennagmeler.com/.../1/.../Muallim-ismail-hakki-bey.html, 21.12.2011de girildi.








eşlenme

a.
birbirine eş olma hali.


"Ticcanî zevcelenmeler, / İktisadi birleşmeler, / Mecburi eşlenmeler, / ve aşkî evlenmeler.", F Telatar, Onlar, 27"



eşlenmek

f.
nsz. birbirine eş olmak.

tr. eş-le-
"Der piyade ne gezersin ikimiz eşlenelim. / Balı kaymağa katup gel beri cünbüşlenelim.", Hengamî, 52"



eşlenmek | nsz. | 1. Birbirine eş olmak. | Der piyade ne gezersin ikimiz eşlenelim., | Hengami, 52 2. Eşleme işine konu olmak | [V]e kapının hep aynı şekilde eşlenen açılıp kapanmasıyle biten bir söyleşi... Tolstoy, Savaşve, | 86

s.f.






eşleşik | benzer, eş gibi. bk. ekleşik: akraba. | Ülkemizde yerel dilde kullanılan balık isimlerini, eşleşiklerini ve farklılıklarını bölgeler bazında ortaya koyan bir 'Türlerimiz ve yöresel deyişleri' indeksini hazırlamamız, canlandırmamız gerekmektedir., | 25.4.2006, bladespxl.blogcu.com/sazanlar-hakkind | Tunus ve Msır'daki en yoksul yüzde yirmi aslında ulusal gelirden ABD'deki eşleşiklerine göre daha büyük bir pay almaktadırlar., | çev. NebilReyhani, T, 4.3.2011

a.






eşleşme | fut. | 1. eşleşme işi | UEFA Avrupa Ligi Eşleşmeleri. 2. futbolcunun futbolcuyu tutması | Hal böyleyken Benfica'nın golünde kademe yok, eşleşme yok, ceza sahası içinde rakibe baskı yok, hani rakibe istesen bu denli geniş hareket alanı bırakamazsın; vuruşun zayıflığı ile kalenin tam ortasından ağlarla kucaklaşması da cabası!, | , | FUraz, T, 6.8.2011

a.






eşleşmek | Hey Dokuz Oğuzlu... İkimizden biri fazladır öyle ise anladın mı? . Gök Türk hakanı iki kadınla eşleşemez... Bunların birisi bensem, ikincisi de sensin... Fazla olan sensin... Öleceksin Ayhan..., Muazzez Köksal, Çinli Şanka, 28.07.1942

f.






eşleşmeli

s.
eşleştirilmiş.


"Bu şubelerinde diğerinden farklı olarak, ayrıca şarap eşleşmeli bir tadım menüsü de yapmışlar.", Mehmet Özer, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 9"



eşleştiri | Meta-program 1: Muhatabım 'eşleştirici' bir kişiliğe mi sahip? Burada | eşleştiri denerek kastedilmek istenen, kendisine bir şey söylediğinizde kendi içine dönüp orada yakın ve benzer bir şey arayabilen, söylediklerinizin karşılığını kendi içinde bulmaya çalışan kişidir., | Steven Burns, Süper Beyin D, [30.09.2022] S 21, 62

a.






eşleştirici | Meta-program 1: Muhatabım 'eşleştirici' bir kişiliğe mi sahip? (...) Eşleştirici kişiye bir fikri ilettiğinizde klasik cevabı şu yönde olacaktır: +'Evet, Bu aynen şuna benziyor...' + 'Bunun neye benzediğini bana açıklar mısın? ' +'Şöyle bir benzetme yaparsak senin durumuna uyar mı acaba? ' Eşleştirici kişilik, zaten bildiği bir şeyle söyledikleriniz arasında benzerlik kurmaya eğilimlidir., | Steven Burns, Süper Beyin D, [30.09.2022] S 21, 62

s.






eşleştirme oyunu | Eşleştirme oyunu kartları geldi., | bir reklamdan 2013'te | Aynı şekilleri bul, eşleştir, oyunu bitir ve sonraki bölüme geç. Bölümlerde git gide daha fazla resimler konacaktır. Eşleştirme oyunu., | www.oyungemisi.com › Zeka Oyunları?, 25.1.2014de | Boş derslerin gırgırı. Lisede oynanır genelde. Sıra arkadaşın bir isim yazar, sen yazarsın; sonra kıkırdaşırsın. Olmaz dersin, yuh dersin vs. sınıf içinden insan, ünlüler, okuldan, şehirden, siyasetçiler vs. çeşitli versiyonlarla devam eder., 7.11.2013, orijinnal, EkşiS

a.






eşlik -ği | 1. refakat. | Üst notalarında* armut, limon ve bergamot aromalarının etkisini taşıyan Bee Beauty İcone EDT'ye, orta notalarında müge çiçeği, yasemin ve zambak eşlik ediyor. Alt notalarda paçuli, amber ve miskin mükemmel uyumu ile uzun süre kalıcı bir etki bırakıyor. 29.7.2020 (Gratis) | Eşliklerinden dolayı saz arkadaşlarıma teşekkür ederim., | Elif Avcı, 9.12.2023 | 2. | zevçlik veya zevcelik. | Kadınlığım, anneliğim, bedenim, eşliğim ve giyim kuşamım nedeniyle sözlü olarak defalarca linç ve istismara uğradım ve hatta hedef gösterildim. Ama yine de duygu ve düşüncemi her yeri geldiğinde özgürce dile getirmekten çekinen biri olmadım., | Gülşen, 21.12.2022, basın

a.






eşlikçi

a.
eslik eden kimse.


"Beşerî ilerlemenin daimî eşlikçisi olarak aletler, dünyayı sarsan devrimlerle kesintiye uğrasa da binlerce yıl değişmeden kalmışlardır. Kayıp seyyahlar gibi, nereye gidecekleri belirsiz olabilir, fakat asla geri dönmeyecekleri kesindir." ALET İŞLER'den.İmalathane?Ekrem Şahin", @AletIsler, 2.6.2024, X"



eşlikçi | maiyet, refik, eskort. | Sayda kenti yakınındaki El Miyye kampı önünde yola yerleştirilen bombanın patlamasıyla Medat ile dört eşlikçisi öldü., | R, 24.03.09.

a.






eşme

a.



"Çay içinde eşme çok / Tabib yarem deşme çok / Ben derim sen olasın / Bana göre aşina çok.", Çay içinde adalar,", Darülelhan Anadolu Şarkıları, 16"



eşme | Çınarın dibinde küçük bir eşme varmış., | H Aycın, Esrarname, 27

a.






eşmek II | nsz at hızlı koşmak | Bunca guzât ile o kahramanın / Gazâya eştiği yollar ağlasun., | Gevheri, EGŞA, 45

f.




GTS+



eşofmanlı

s.
eşofmanı olan, eşofman giyinmiş olan.


"Bizim tribündekilere göz gezdirdim . Hepsi de, muhtelif renkte eşofmanlı ve göğüslerinin sol tarafında mensup oldukları millî varlıkların sembolleri var.", M K Erilkun, Atatürk'den İlhâmlar, 1954, 5"



eşofmanlı | eşofman giyinmiş. | Antrenmana çıkmış mavi eşofmanlı bir atletin peşine takılarak koşmaya başladı., | O Hançerlioğlu, Ali, 1959, 52

s.






eşraflık –ğı | Neden çekiniyorlar? - Onun eşraflığından., | F N Çamlıbel, Canavar, 51

a.






Eşrafzadeler | Değil böyle mahkûm olacağı şüpheli kimseler, on beş seneye mahkum edilmiş eşrafzadeler bile, cürümlerinin cezasını çok kere yarı yarıya evlerinde çekiyorlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 102

a.






eşref saat

b.a.






eşref saat | Nezip muharebesinde sadrıazam askeri müşavirlerin tavsiyelerini dinliyeceği yerde, eşref saatten bahseden müneccim başının sözlerini dinliyor, her harpte, millet birkaç yüz bin şehit veriyorsa da, hemen her vakit, adetçe daha az dahi olsa, netice alınamıyor; tababet üfürükçülüğe inkılap etmiş gibi; gemecilik*, | Türk Tarih Kongresi: Kongrenin çalışmaları, kongreye sunulan tebliğler, 1932, 495

a.






eşrefpaşalı a.* delikanlı, kabadayı Eşrefpaşa kabadalığı, fedakârlıktır, saygı görmesi için çileyi en fazla çekendir, düşkün insanı korumaktır, çileye talip olmaktır. Kendi tarafından olmasa dahi işlenmiş bir suç varsa | ben yaptım diyebilmektir. | Gerçek Eşrefpaşalı ekmeğini başkasıyla bölüşendir., | AbdullahAymaz, Z, 6.5.2012








eşruh a.tr. eş+ar. Ruh. | Madde âlemini deneyimlemek ve insan ırkını meydana getirmek üzere birlikte yaratılan eşruhlar..., | Ramtha eşruhlar, Akaşa, İstanbul 1990








eşşek başı | bk. Eşekbaşı, eşek başı. | Ben eşşek başı mıyım Lo? / Bögüne bögün Muhdarım., | C Yalçınkaya/Ş Belli, 1968, 19

a.






Eşşekoğlueşşek –ği | sırığın teki / işgâl etmişti görüntümüzü / sırık da sırıktı hani / eşşekoğlueşşeği zıplayarak geçtik kıyısından / sırık öfkeliydi / Manhaym bende kaybolmuştu / ben Manhaym'da kaybolmuştum / sırıksa iki arada bir derede kaybolmuştu / anasını satmıştım / sırığın işte / gökyüzünde pamuk tarlaları vardı / toplanmamış / ben topladım! / canım sıkkındı / sarhoştum / içim acıyordu / Manhaym'a yağmur yağıyordu / şarkı söylüyordum / bir korna çaldı / kornaya, kornayı çalana, kornayı îcat edene,/ kornayı kullanana, sevene, hürmet edene, kornanın ebesine / allahına kadar sövdüm / korna şarkımı kırmıştı., | Reha Yünlüel, 2021

a.






eşşoğlu eşek | Eşek bir sakaya yüz elli liraya satıldı. Küfür edebiyatımızda çok kullanılan 'eşşoğlu eşek' sözü bizim eşek tarafından 'insanoğluinsan' olarak değiştirilerek ilk kez bu tarihte kullanılmıştır., | M Gezen, 1982, 110








eşyalaşmak | kendileri de eşyalaşıyorlardı gitgide / ömürler ve birikmiş paralar azalıyordu durduğu yerde, | MG, 99

f.






eşyalaştırmak | eşya konumu vermek, eşya muamelesi yapmak | Algı aynı olduğu için, kullanılan dil de aynı. Kadının eşyalaştırılmasını normalleştiriyor., | MKarakartal, HKelebek, 4.12.2015

f.




TDK-



Eşyasız | -Yalnız geldim, böyle, eşyasız, dedi gülümseyerek ama dişlerini saklıyordu., | N Berberova, Mozart'ın dirilişi, 1994, 35

s.






eşzamanlama

b.a.
öğeleri Mac'iniz ile iPhone, iPad veya iPod touch aygıtınız arasında aktarma ve güncel tutma.


"Icloud ile eşzamanlama duraksatıldı!", İphona, 2.7.2024"



eşzamanlamak

b.f.
aynı zamana ayarlamak.

tr. eş + ar. zaman + tr. -la-
"... (eşzamanlanmış) yapmak gerekmektedir. Ancak synchronized performansı aşırı derece düşürmektedir.", Zafer Teker, Doğrudan Java Web Enterprise Mobile Programming: Servlet JSP ... , 2017, 288"



eşzamanlı

s.



"Bütün kaygıların acaba ne olacakların ve öteki mythe'lerin yoğunlaşmışı. Hatta eşzamanlı olarak olağanüstü bir mythe haline gelen bu şehir yaşantısının ve kültürününki de!", Lefevre'e sorarsanız, Yelken D, S 141, kas 1968, 13"



et | Kırmızı et | beyaz et | E t girene dert girmez. 16.6.2018 | Et (can) tutmakBen, on iki yaşlarında afacanlıktan, hırçınlıktan et, can tutmayan bir kızdım., | Güntekin, SY, 18 | et görmemiş, ciğere bayılıyor | Bu arada Seyfi Öğün'ün çayırlara yayılıp geviş getirircesine tekrarladığı malayani laflarını analiz zanneden Turan'a da bir atasözümüz var: | Et görmemiş, ciğere bayılıyor!, ŞAbak, 24.6.2013eposta | Et tırnaktan ayrılmaz | Ne o? Hayrola? Ya! Demek bir de kafa tutuyorsun, ha? (Kahkahayla güler. Sonra yavaş yavaş yumuşayarak: ) Hadi, hadi. Sizi sevdiğimi bilirsiniz. Ne de olsa et tırnaktan ayrılmaz., | Tecer, 1969, 39 | Et tutmak etlenmek | Bu ırkın [Nüyü Hemşir] tavukları çabuk büyür ve iyi et tutarlar., | Tavukçuluk, 1962, 4 | et yapmak bilg. | @btamasvote ve @sudekayhan4 adlı kullanıcılara yanıt olarak bu tarmy tarafından yapılan bir proje gündeme sokmak istiyoruz ve daha çabuk girmek için de büyük harf resim noktalama işareti gif felan kullanmıyoruz lütfen et yapın twit atın #alltogetherarmy., | @ben_guness, 29.9.2018, twitter

dey.a.






et döğeceği | Bu kez madeni bir et döğeceğiyle pirzola gibi ezdim ama ezilmiyordu ..., | M Buyrukçu, İlişkiler arasında bir gezinti: günlükler, 1998, 175

a.






et dövme demiri | dövmeç. | Et dövme demiri, | BİM, 9.7.2021

a.






Et meydanı | Yeniçerilere et tayını dağıtılan ve istanbulda Aksaray semtinde bulunan meydan.

a.






et-şi | suşi'ye benzemeyle tr. Et + suşi'nin şi hecesinin ek yapılmasıyla çiğ et yemeği. | Bu keyifli sohbetin ardından Gürkan Şef'in ödüllü lezzeti olan özel bir sos ile sunulan | Et-şi çeşitleriyle servis başladı., | RehaTartıcı, T, 10.8.2014

a.






etanol | Propolis damla takviye edici gıda ml bileşenler: Saf propolis (%30) ekstraksiyon çözücüsü: Su, etanol (Gıda sınıfı) Bu ürün propolisin su ve etanol çözeltisi içerisinde ekstrakte edilmesi ile hazırlanmıştır. Menşei Türkiye, BEEO UP, Mart 2021

a.






etaplamak

f.
etap etap tasarlamak.


"Yani öncelikle alana ilişkin bütüncül bir planlama çalışması yapılmalı, ardından uygulama aşamasında etaplamaya gidilmelidir.", TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası https://bursa.imo.org.tr › bursada-kentsel-donusum-karm... 21 Haz 2013"



etaplamak | Etaplayacaksın!, H B Çiçek, 19.2.2023 | Bu strateji ile ilgili olarak belirlenen eylemlerden ikisi; deprem riski altında bulunan kültür mirasını tespit etmek; önceliklerine göre risk altındaki kültür varlıklarını afetlere karşı güçlendirme faaliyetlerini etaplamak, bütçe ve zaman programı oluşturmaktır. (URL 4), Mimarlar Odası İstanbul büyükkent Şubesi, Mimari.ist, S 5

f.






Etarmit | eternit. | bu yıl bütün yazı terasın üzerini etarmitle kapatıp et vesebze közleyebileceklerir bir şömine yaptırmanın telaşıyla geçirmişlerdi., | N A Gökduman, 161

a.






Etbeni / et beni. | Yelkovanını yitirmiş kumbaralı meydan saatinin altındaki sonuçsuz randevularda, yanlış yapılmış bir merdivenin boyun kıran son yüksek basamağındaki öpüşme denemelerinde, kokular cenneti mazgal altlarındaki el tutma çabalarında, duyumsuz bir leoparın sarıyı zemin yapmış kahverengi beneklerine dokunma isteğinde, yapıştığı gövdeye kadar kanserliğini sezdirmemeyi beceren mavi/mor etbenlerine basmadan gezinmelerde, bir de, evet bir de –bu çok önemli- çıplaklığının apışarasında olduğunu sanan ay yüzlü –ilk ay yüzlü- kadının senden yüzyıllarca yaşlı, aydın çığlıklarında gördün düşlerindeki kenti., | F Ulay, 1988, 65

a.






etcetera | Vesaire; gibi gibi. | Arzdan Aya Seyahat, (...) 80 Günde Devrialem, İki Sene Mekteb Tatili etcetera etcetera..., | YAtsız, Star, 17.2.2013




ing.lat.



etçi | tenci, dekoltelisever. | Ünü yurtdışına yayılmış, İnstagram hesabı ise çoktandır fenomen kategorisinde olan 'etçi' abimiz Nusret son fotoğraf paylaşımıyla, deyim yerindeyse takipçilerini 'koparttı'., | OBaştürk, KelebekCmrts, 25.7.2015, 8

s.






etecik –ği | küçük etek ve sevimli etek. | Gönlün, canın çaldığı çengi, aşkla nağmelendir, dilsiz neyleri, o bal gibi güzelin aşkıyla şekerlerle doldur. Kulağında, gözünde yüzbinlerce incin var, o incilerden bir etecik de körlere, sağırlara ihsan et. Buram buram tüten, burcu burcu ..., | Mevlana / Gölpınarlı, Divan-ı Kebir, 1957, C 1, 306

a.






Etek | Kadın. | Sanki her geçen etek, / Diyor: Yaşanır mı tek? / İşte, tam sevgi çağım!, | Ortaç, BRE, 13 | eteğinden tutmak| Sen benim anlattığıma göre karar ver. Ola ki* ben gerçeği göremiyorumdur. Kısacası sen benim eteğimden tut, tehlikeli bir yola giriyorsam beni çek çıkar!, Aren, 2013, 94 | Eteğine yapışmakValiye söylemiş, vali kaymakama, kaymakam da tapucu Hulki'ye demiş. Hulki'nin odacısı da geldi bana söyledi. Benden duymuş olma amma dedi, başına devlet kuşu konuyor dedi. Onların eteğine yapışan göneniyormuş., | N Tuncer, Trafalgar, 154

dey.a.






etek tıraşı | Matild Manukyan'ın, sermayelerinden biri çıkıp geldi, öğüt vermeye. Setri avret yerleri açıktı ve etek tıraşı olmamıştı., H Çetinkaya, 2010, 23

a.






etekçi | Bir gün, Atatürk ün sofrasında durmadan gaf yapan bir misafirin yanına, zavallıyı azardan korumak için, bir etekçi oturtmuşlardı, misafir yeni gaflarından birini ağzından kaçıracağı sırada etekçi ceketinin ucundan çekme vazifesi yapması üzerine, gafçı: | -Ne çekiyorsunuz eteğimi? diye ona dönmesin mi? , | FRAtay, MütarekeD, 128

s./a.






eteklik –ği | etek. | Rüzgar etekliğimi çekiştirsin, / Elma ağacının altında / Uyuya kalayım., | B Tarıman, 2020, 15

a.






eternit | Amyant elyafı türünden kanserojen maddeler içeren ve çatı kaplaması gibi çok çeşitli alanlarda kullanılan eternitin İtalya'da üreticisi iki işadamı 16'şar yıl hapse mankum oldu.,T, 15.2.2012

a.






eternitçi | Eternitçi barona 16 yıl hapis, | T, 15.2.2012

s.






Etgenlik –ği | etkenlik, | 1. etken olma hali | 2. sin. Bir ışığın bir duyar katı etkileme özelliği. | ... Olaç Görüuyun, uyum Alışım Renk körlüğü Edinsel Eti (edi) Etim (edim) eticilik Eticilik Etgenlik Edisel Duyukeskinliği Uyarlam Uygun, denk Düşgel Koyungul Koyungu Koyunguluk İletgen (sinir) Onam Onamak Haydahayda Etken Oymaktaş, ..., | Türk dili, 1936, S 17-20, 97 | Türk kültür gücünün genişliğine ve etgenliğine dair, bilim adamları tarafından son yıllarda ciddi yayınlar yapılmıştır., | A Taneri, Türkiye Selçukluları kültür hayatı, 2 bs., 1977, Konya, 11

a.






Ethos | 1. Seciye, karakter, alışkanlığa dayanan yaşam biçimi. 2. ahlak. | Bu yönüyle hukuk öğretiminin hukukçuda bir ethosa tekabül etmesi beklenmektedir., | MKılıç, TürkiyeG, 12.2.2015 | Ahlak | Belli ki soruların odağında Âkif'in ideolojisi var. Bu doğal, çünkü 'ethos' ağırlıklı ideolojik bir şiir onunki, fikrî yanı ağır basan bir şiir. Fikret ve Nâzım'la beraber ethos ağırlıklı çizginin önemli bir ismi., | , Alaattin Karaca, 11.3.2019, KararG

a.


yun.



Eti | Etisi, Osmanlısı daha da nicesi.../ Tarihten geliyor bak onların gür sesi..., | Ali Bozdağ, Üç Mevsim, 18 | Bir yurttu, kalmış idi, / Ta Etiden Sümerden, ta yeşilde ta akta, / Kalmıştı sana bana., | Dağlarca, DA19MD, (1969), 1998, 28

a.






eti senin kemiği benim | Hani siz duymuşsunuzdur ya, eti senin kemiği benim diye, hakikattir o... Çocuklar öyle teslim edilirdi mektebe..., Esendal, Sunullah Arısoy, EK, 1953, 9








Eti var budu var | Bir mavi deri değil sadece / Bir mavi zar değil / Eti var budu var / Suyun eti rüzgarın eti., | B R Eyupoğlu, Bir dilim deniz, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 75








Etik | 1. Ahlak. 2. Ahlak bilimi. Etik ahlaka göre çok dar ve ilkeler ve teorilerden oluşan felsefenin bir alt kümesidir profandır etik hukuku var mıdır nedir**

a.


fr.



etik dışılık –ğı | etique? T dışı+lık. | Türkiye'de genelde blogun masumiyeti ve özgürlüğü ile medyanın çıkarcılığı ve etik dışılığı sentezleniyor., | D. Irak, T, 26.8.2010




fr.



etika

a.
ahlak kuralları.

lat.*
"O halde, Türk eğitim sisteminde islami değer ve inanç sistemlerine yönelik yeni bir etikanın oluşumu göz ardı edilemez.", O Türkdoğan, 75"



etikçi BTS- ahlakbilimci. | Siyaset felsefecisi, etikçi, pasifist, mistik Simone Weil, Yahudi olarak doğmuş, Hristiyanlığı seçmişti., | HTurhanlı, T, 12.11.2014






bts-



etiket

a.
1. a. Üzerine yapıştırıldığı veya konduğu şeye âit sıra, fiyat, cins vb. bir husûsu gösteren yazılı kâğıt parçası, yafta 2. a. mec. Topluluk içinde saygıya ve sıraya dayanan kalıplaşmış nezâket kuralları, teşrîfat, protokol.

fr. étiquette
"Vapurda, ilk defa tanışmış rolü takındılar. Başka yolcuların utanç duygularını uyandıracak harekette bulunmak, hele deniz seyahatlerinde o zaman pek ayıptı, ihtara uğramak da mümkündü | etikete uyulacak. Dış görünüşü kurtarmak şart!.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 27"



Etiket | Étiquette. | Amma yaptın ha, Pakizeye manasız dersen, ben senin sanatkarlığını kaç paraya alırım!... Maamafih, sen daha toysun, İnayet... Malın iyisini kötüsünden tefrik edemezsin... Etikete fazla kapılırsın... Ne derlerse desinler, kadından anlamak az çok bir yaş meselesidir. Pakize, şimdiki zamanda nadir bulunur bir parçadır. Bu gece burada gördüğümüz kadınlar şiiri, saffeti, esrarı, kuvveti kaybolmuş; kadınlık kokusu kaçmış mahlûklardır., | R N G, Tanrı Misafiri, 29 | Sivilizasiya etiket bilmek ve bunu tatbik etmektir., | HTaner, KAD.




fr.



Etiketçi | 1. etiket üretip satan kimse. | 2. | Etiketi öne çıkaran kimse/şey. | Etiketçi yaklaşım, meslekî ve kurumsal şovenizmi körükler, nitelikçi yaklaşıma karşıdır ve kurumlarda hizmet kalitesinin arttırılmasının önünde önemli bir engel oluşturur., | Bünyamin Özgür, Eylül 2011 | Avrupa yakası etiketçileri, | 29.4.2022

s.a.






etiketlendirme | Organik tarımın temel ilkeleri ... Organik tarım koşullarına uygunluğu gösteren sertifikasyon ve etiketlendirmeyi yaptırmak, | ? , 29.9.2022+

a.






Etiketli | 1. etiketi olan, etiketlenmiş. 2. mec. Etikete bağlanmış. | Kabak-Lin Records etiketli 'Off Monk', Oğuz Büyükberber'in görkemli birikim ve yeteneğine ayna tutmakla kalmayıp onun uzun soluklu yol arkadaşları Tobias Klein (basklarnet), Tolga Tüzün (piyano), Çağlayan Yıldız (bas), Can Kozlu (davul) ile kentet olarak yakaladığı grup dinamiğini de taçlandırıyor. Eray Aytimur, HrKitapSanat, 26.5.2017

s. mec.






etiketsiz | etiketi olmayan, etiketlenmemiş. | -Etiketsiz bir şey olur. -Ben yapıştıracak etiket bulurum. Hadi, gösteriniz, bana! Bir an durakladı. Sonra kalabalığa daldılar., | Aka Gündüz, Giderayak, 1939, 12 | Bingöl C. Müddeiumumiliğinden: 957/17 Etiketsiz mal satmaktan maznun Bingöl Yenişehir 79 No.lu dükkânda sobacı Hasan oğlu 1933 doğumlu Fikri Bayrak'ın Bingöl Asliye Ceza Mahkemesinin 1/3/1957 ..., | RG, 1958, B 1, 18898

s.






etikleştirmek | Daha çok Batıdan (eski Batıdan) alınmış tariflerle kavramlaştırılmaya çalışılan, etikleştirilmeye zorlanan bir gazetecilik-., | Telesiyej, T, 21.8.2012

f.






etiksel | ahlakî. | Bu uzlaştırmayı yapacak olan teknik, daha derinlerden kaynayıp daha gür akacak ve benliğinde entelektüel ve sosyal-etiksel fonksiyonunu da birleştirecek, böylece alacağı yeni benliğin gelişmesiyle, bir kültür bütünlüğü çekirdek halinde ortaya çıkacaktır. Bugünkü teknikcilerin pratik ve teoretik her düşünüş ve davranışında (ayık ve uykuda)..., B S Oransay, Teknik ve endüstri: ilimde, ideolojide ve sosyal dirimde, 1965, 100

s.






etinden et koparılmak


canhıraş feryat etmek.


"Sanki etinden et koparılıyor, öyle bağırıyor.", Evrim Tozkoparan, 16.5.2024"



etir | Etir > 'ıtr: koku. Kars | kolonya.




ar.

DS



etişken

a.
1. a. Sabanın ön tarafına takılan halka çivisi. 2. bir soyadı.





etiyolojik

s.
nedenbilimsel.


"Dr. Talat Vasfi Öz'ün romatizmaların etiyolojisi ve tedavisine dair olan tebliği (Milletlerarası dördüncü Bakteriyoloji kongresi) kongre üyeleri arasında büyük bir ilgi uyandırmış, Danimarka gazeteleri geniş ölçüde bu faydalı çalışmalardan bahsetmişlerdir.", Ülkü, 1947, C 28, 47"



Etken madde | kim. Organizmada yapı ve işlevleri etkileyerek biyolojik bir yanıt veren doğal, yapay veya yarı yapay kimyasal madde, etkili madde. | Yalnız, Japonların kauçuk merkezlerine egemen olmaları bombanın bileşiminde başka naddelerin kullanılması yollarının araştırılmasına sebep olmuştu. En etken madde çeşitli asitlerin alüminyum tuzlarıydı. Bugün de daha çok kullanılan bu madde olduğu anlaşılmaktadır. Napalm B denen yeni bir bombada ise polistiren kullanılmaktadır. Amerikan Hava kuvvetleri son zamanlarda 100 milyon Napalm B ısmarlamıştır., | SBFD, 1968, C 23, S 1-2, 329 | Etken maddesi şirk olan pek çok şeyi / Sımsıkı sarılmam gereken bir şey var biliyorum / Ama herkes farklı tarif ediyor sımsıkı sarılmayı., | Kenan Kaplan, Halkın Düşmanları, S 1, 3 (Barbar D, Mart 2019, S XXXII eki)

a.






Etkenlik –ği | faaliyet, çalışma hayatı. | CHP'nin T. İş Bankası'nı yönlendirmesi, kredi kararlarında etkenliği de konusu olamaz., | Öztin Akgüç, Cum, 20.02.2019

a.






Etki ajanlığı | Bu sözde gazetecinin kimliklerin sahte olduğunu bile bile servis etmesi gazetecilik değildir, yıllardır ifade ettiğimiz etki ajanlığının bir parçasıdır. Ne hikmetse bu sözde gazeteciyle Hakan Fidan'ın imzası aynı., | medya adamı @medyaadami, 12.4.2022, twitter

a.






etki ajanlığı | Kadın hala bunu normal görüyor ve Osman Kavala ile ilişkisini buna indirgeyerek, Gezi Olaylarından yırtmaya çalışıyor. Eşeğin büyüğü ahırda ve Türk milletine atılan soykırımcı iftirası. Turpun büyüğü bu. Halbuki asıl vatan hainliği ve etki ajanlığı budur., Ayşe Barım, Ahmet Arslan, 27.01.2025, Facebook

b.a.






Etkilendirmek | Yazmalıyım, diye mırıldandı, bugün mutlaka bir hikâye yazmalıyım. Hem de bu öyle bir hikâye olmalı ki, okuyanları şaşırtmalı, duygulandırmalı, etkilendirmeli., | O Hançerlioğlu, Ali, 1959, 42

f.






etkilenim BTS+ | 1. İng. Activation: faalleşme, etkinleşme. Bir öğecik çekirdeğinin, uygun bir ışınımla dövülerek ışımetkin duruma getirilmesi. FizikTerimleriS 2. etkilenme, tesirlenme. | Genel olarak edebiyattaki etkilenimlerinden bahsedersek, hangi dönem, hangi akımlar, yazarlar, şairler etkili oldu yazın yaşamında? , | OrhanÇetinbilek, | , | CazKedisi, 2015, Sayı 2, 20 | Toplumda tütün kullanımını azaltmak ve pasif etkilenimi önlemek amaçlarıyla Mayıs 2021 tarihi itibarıyla 'BAŞARABİLİRSİN' temasıyla sigara bırakma kampanyasının hayata geçirildiği, kampanyaya katılımın | https://alo171.saglik.gov.tr/ sitesinden gerçekleştiği hakkında; Üniversitemiz Genel Sekreterliği'nden alınan ilgi yazı ekte gönderilmiştir., | İÜHF, 25.5.2021




ing.

bts+



etkileniş | etkilenme. | Bunun yanında Fransız İhtilâli'nin dünya siyasî hayatına soktuğu Milliyetçilik, Liberalizm ve Sosyalizm gibi siyasî akımlar Avrupa'nın büyük bir kısmınıetkilemiş, bu etkilenişten Osmanlı tebaası, dolayısıyla Osmanlı Devleti de nasibini almıştır., | MusaGümüş, IslahatFermanı, 2008

a.






etkileşimli

s.
etkileşimi olan.


"Kâğıt kitaplar ölüyor mu?... / (... ) ve onların yerini alacak olan, "etkileşimli CD-ROM'lar" dediğimiz yeni kitaplar, her gün kendisini bir önceki güne göre daha da geliştirerek, şaşırtıcı bir biçimde yeni yaşamımıza girmeye hazırlanıyorlar.", Y Ural, Temel Reis, 85-86 | "Ses ve Görüntüyü Bir Araya Getiren Etkileşimli Deneyim: "Sonsuza Uzanan Motifler: Yeniden Yorumlar" XTOPIA IMMERSIVE programının ilk sanatçısı Selçuk Artut'un hazırladığı "Sonsuza Uzanan Motifler: Yeniden Yorumlar" başlıklı etkileşimli deneyim 21 Şubat itibarıyla HOPE Alkazar'da sanatseverlerle buluşacak.", 20.2.2024, Artful Living"



etkileşimli | interaktif. | İlk Yardım' uygulaması, (...) etkileşimli videolar aracılığıyla görsel ve sesli anlatım eşliğinde adım adım göstererek, müşterilere anında destek sunuyor., | T, 23.4.2012

s.






etkileşmek | nsz. Karşılıklı olarak birbirini etkilemek. | Bu iki dinamik, devleti ve toplumu dizayn eden ve İslâm tarihinde iç içe bulunan siyasi otorite ile dindir. Siyasi otorite hükümranlık yetkisini kullanırken din ile etkileşir., | Serhan Yıldırım, tez, 2023

f.






Etkileyegelmek | İnsanlık tarihi boyunca ve günümüzde dahi savaşlar, tarafı olduğu her devleti derinden etkileyegelmektedir.,* ? ?

bf.






Etkimek | Size fazla etkimiş olacak bu. Birkaç gün dinlenmeliydiniz. Niçin doktora gitmiyorsunuz? , | S Maugham, 1959, 90 | Herhangi somut bir olayda, etkiyen milyarlarca parametreden o çok güvendiğin algılarınla yalnızca birkaçını ayırt edebildiğin hâlde ne kadar da eminsin., | MAltınok, T, 24.8.2012

f.






Etkin yer ivmesi. Şeni zelanda kayıkore depremi. Geo/teknikjeoteknik. Sentinel a b yy yükselliğini ölçüyor. 19.2.2023








etkinlik –ği | faaliyet. | Öğretmenlerin untumması, bütün eğitim ve öğretim etkinliklerini uydurması gereken bir husus da aşudur: Okullarda okunan dersler, öğrencileri iyi bir insan, iyi bir vatandaş yapmak için birer araçtır, amaç değildir., | Ali Çiçekli, Öğretmen Ödevleri, Çağlayan, 1958, S 3, 7

a.






etkinsiz

s.
atıl

tr. et-kin-siz
"Etkinsiz madde / Etkinsiz madde atıl maddeler matiere inerte", İTÜ Teknik Terimler, C 1, 1949, 69/81"



etkinsizlik –ği | etkinliği olmayan | Eğer başkan ve başbakan farklı partilerden olursa, bu iki görevli devleti iki farklı türde yönetmeye girişir ve bu sistem, başkanın halk tarafından seçildiği, başbakanın meclis tarafından seçildiği, iki başlı yürütmesi olan yani yürütme kuvveti etkinliksiz ve istikrarsız hale getirilmiş, yozlaşmış bir parlamentarizm olur., | ROK, Sbh, 19.8.2015

a.




GTS-



etkisellik -ği | Bazı ulusal medya organlarımız, basın ve haber alma özgürlüğü retoriği altında terör şiddetinin amacına hizmet eder biçimde, bu şiddetin kanıksanmasına, sıradanlaşmasına, etkiselliğinin yoğunlaşmasına ve meşrulaşmasına katkısını esirgemiyor. MKılıç, Türkiye, 13.8.2015

a.






etkisiz eleman





"Derin kalın olmalı, etkisiz elemandım. Odada olduğumun farkına varmazlardı.", HrKlbk, 12.5.2019, 7"



etkisiz eleman | 1. toplamada sıfır, çarpmada 1 değerinde olan rakam; sonucu değiştirmeyen sayı. 2. | mec. değersiz adam. | Adın bensiz buralarda etkisiz eleman sıfır aldın., | Gülşen, BangırBangır, 2015

a. mec.




GTS-



etkisiz sözleşme








etkisizleştirilmek | BTS- | 1. Bir şey etkisiz kılınmak 2. öldürülmek | Hassa'da 7 terörist etkisizleştirildi, | 1.4.2011t24.com.tr/haber/hassada-7-terorist-etkisizlestirildi-hatay-aa,136312, 27.9.2015g

f.




bts-



Etkisizleştirmek

f.
öldürmek

tr. et-ki-siz-leş-tir-
"İngiliz koruması altında bağımsız bir Kürdistan oluşturulması yolundaki propaganda ve bunun yandaşları etkisizleştirildi, Kürtler, Türklerle birleşti (Belge 19).", Atatürk, B Emil, M Has-er, M A Aydın, Nutuk, 1967, 40"



etkisizleştirmek | BTS- | 1. etkisiz kılmak | Irak ordusu Anbar'da 65 teröristi öldürdü, 84 bombayı etkisizleştirdi | , | 8.6.2015, www.suriyegercekleri.com/.../irak-ordusu-anbarda-65-teroristi-oldurdu-84- , 27.9.2015g 2. Öldürmek | ... Muhamad Beydun'un da olduğu onlarca teröristi etkisizleştirdi., | 29.10.2012, www.bolsohays.com/.../halep-ermeni-mahallesinde-catismalar.html, 27.9.2015g

f.




bts-



etlendirilmek | Çöp bacaklarıyla, pamukla etlendirilmiş gövdesiyle kalakalmıştı Akça., | HüseyinGüney, AkçaBebekHollandada 37

f.






Etlenmek | Yaz olanda yayla yayla otlanır (ey otlanır) / Arap atlar topuğundan etlenir (ey etlenir), | Erzurum türküsü | Etlenmek | Bir perde yer ile yedi kat arşı ayıran bir perde. Bir perde topraktan olan Âdem'in etlenip canlandıktan sonra işleyeceği günahlardan ve ayıplardan melekleri koruyan., | Meral Aşan, Vaveyla, S 4, 22

f.






etli | eti bol, et verir nitelikte kasaplık hayvan için. | Kara koyun et'lolur / Kavurması tatl'olur / Yâr üstüne yâr seven / Ölmez ama dertl'olur | Kadın eline benzer, ince uzun, ama etli bir eldi., | Tarık Dursun K, Eski babam, 39

s.






Etli yapraklı | Hattâ, bağ evimizin bahçesinde güneşli bir köşede yetişen | kaynana dili dediğimiz yassı, etli yapraklı, ince yakıcı dikenli kaktüsler vardı., | İ E Şumnu, Hatıralar, s.49

s.






etlice | geniş | O sofrada kendine etlice bir yer açmakta 'geç kalmak' korkusu., | TarafKitap, Ağu2011, MUyurkulak, 4

s.




GTS-



Etlik –ği | Ücretsiz civciv dağıtılacaktır (etlik ve yumurtalık aşılı), Gazitepe Köyü, Silivri, 24.9.2022, Kahve penceresi

a.






etmedik | edilmemiş, yapılmamış. | Üvey anneleri canlarına okurdu, etmedik kötülük bırakmazdı., | T Yücel, AM, 1964, 34 | Ve o zamanlar da şimdi Stratfor belgelerini yayımlıyoruz diye etmedik küfür bırakmayan kalemler saygı duruşunda göğüslerini gere gere alkışlıyorlardı bizi., | KAltan, T, 15.3.2012

s.






Etmek | 1. Dışkılamak, ayakyoluna gitmek. | Âdem bünyesinde tuvalete gitme gereği duyduğu halde gitmedi. 'Eğer bir iki gün etmeden durabilirsem belki acıkmam' diye düşündü. Bu yüzden iki gün de eşeği dışarı salıvermedi. // İki saate yakın tartışıldı bu konu. Aslında Genel Müdürün yapacağı tek iş altın yaldızla süslü bir porselen kaseyle eşeğin edeceği zamanı beklemekti. Yani bir çeşit 'bokçubaşılık'. Çeşitli isimler önerildi. Biri: -Defi hacet şefi olsun, dedi., | M Gezen, 1982, 25-26/44 | 2. | Gözleri bir an sol koluna takıldı. Âdemin sünnetinde hediye gelen saatine. Etse etse yüz lira eder., | M Gezen, 1982, 26 | 3. | Veteriner bu büyük müjdeyi kendinden önce verdi diye asansörcünün boşluğuna bir dirsek geçirerek: -Eşek Müdür bey, eşek, dedi... etti., | M Gezen, 1982, 108 | 4. aynı kipte biten bir fiili kuvvetlendirmek için aynı kipte gelir. | Ben Erkam Yıldırım'ı şahsen tanımam etmem. Kendisiyle ayrıca bir bağım, görüşmüşlüğüm yok., | Okay Memiş, Cum, 21.1.2023 | 5. Yapmak. | Biz babamız ne söylerse onu yaptık. Sen ne edersin böyle? Ataya dil uzatılmaz., | İHınçer, 1946, 16 | Ettin bir hayır hayrını kayır!, Himmet Taşkömür, 05.08.2022

f.






Etmek tutmak | Gel etme tutma / Bahane etme / Tamu`ya gitme / Kıl namazını., G A Gülhani, 27








etmişlik –ği | etmiş olma. | Hepsinin ortak yanı, yeni iktidarın rüzgarı ve heyecanıyla onun etrafında kümelenmeleri (belki, başka türlü hayat hakkı bulamamaları); ama dönüp dolaşarak da olsa, 'gecikmiş'liği telafi edecek bir cebrî yürüyüşe varlıklarını armağan etmişlikleriydi., | HBerktay, T, 15.9.2011

a.






etnikçi İng ethnic + tr çi | Daha cesur davranmadılarsa bunun temel sebebi hâlâ etnikçi, mezhepçi ve ayrımcı damarları kışkırtan MHP'nin varlığındandır., | R O Kütahyalı, T, 4.9.2010

s.






etnikçilik –ği | Kürt davasını yahut diğer etnikçilikleri | milliyetçilikler bağlamında güdenler de, bir zamanlar | ben kazanayım da gerisi ne olursa olsun denen, havanın şimdiki gibi estiği ve herkesin domuzdan kıl koparmaya baktığı 1908'deki | Hürriyetin İlânını ve sonrasında neler olduğunu da unutmasınlar ama!, | NÇınar, T, 11.11.2013

a.






etniksel | MGYK Skrt Şemhani de daha önce gerçek tehdidin (sic) dışarıdan değil içeriden duyduklarını söylemişti. Siyasetten ekonomiye yapısal sorunlarla birlikte toplumdaki gittikçe gerilen siyasi, mezhepsel, etniksel ve bölgesel fay hatları tüm bölgeyi yeni felaketlere sürükleyebilir nitelikte., | Hamid Zencani, 4.6.2018, whatsap

s.






etno | BTS-Aynı etno kültürel kimliğe sahip birbirine akraba-. | , | MuratUtkucu, T, 29.6.2014

s.






etno-sembolistler | tabii bu görüşe ciddi ve naçizane fikrimce çok daha isabetli bir yöntem geliştirmiş nazariyelerle karşı çıkılmış. Etno-sembolistler, örneğin Azar Gat, modern öncesi dönemde | gezici ozanlar gibi figürlerin bir | mutasavver cemaat olgusunun oluşmasında rol oynadığını söyler., | M B Dinçaslan, Karar, Görüşler, 12.5.2018, 11

a.






etno-sentrik | etnos merkezli. | Hoş Türkiyenin anayasal düzenini yaratan tek partici, etno-sentrik, militarist, vesayetçi ve darbeci elitlerin 'demokratik' bir hükümet modelini amaçladıklarını söylesek de aklı başında olan hiç kimse bunu ciddiye almaz., | OsmanCan, Akşam, 15.4.2015

s.






Etnometodoloji | günlük konuşmaların deneysel bir bakış açısıyla irdelenmesi ve buradan çıkan hasılanın sosyolojik bir veri olarak değerlenmesi | Günlük konuşmaların deneysel bir bakış açısıyla irdelenmesi ve buradan çıkan hasılanın sosyolojik bir veri olarak değerlenmesi etnometodoloji kavramıyla ifade edilmektedir., | Doğan Narboğa, Vaveyla, S 4, 25

a.






Etnometodolojik | etnometodoloji ile ilgili, siyak ve sibaka ilişkin, bağlamsal | Örneğin bir Müslüman bireye uygulanmış olsaydı bu etnometodolojik diyalog, hüsnüzan, faydalı olma çerçevesinde, bireyin sorgusunda yatan nedeni araştıracağı, mevcut bir rahatsızlığa merhem olmak istemi gibi olasılıklar pek tabii olacaktı., | Doğan Narboğa, Vaveyla, S 4, 25

s.






etnomüzikoloji

a.
geleneksel, halk ve Doğu sanat müziği üzerine araştırmalar yapan, yaşayan kültürlerin müziğini inceleyen bilim dalı. diğer bir ifade ile kültürel antropolojinin alt (müzik antropolojisi) dalıdır.

ing.



etnomüzikoloji

b.a.
budunmüzikbilim. Tüm dünyada müziğin ve dansın ses, kültür ve sosyal bağlamlarını araştıran bilim dalı.

ing. ethnomusicology
"Yalan, Sanat konuşmaları", A A Saygun, 1945 (Kitap adı)* | "... anketimize cevap vermek lütfunda bulunanlara teşekkür ederiz. Wolfgang Laade, Ph . D. Etnomüzikoloji ve Afrika Musikisi Cemiyeti Üyesi. Anket çalışmalarınızı şükranla karşılıyorum.", Musiki mecmuası, 1968, S 232-253, 5 | "Itrî'nin tutsaklar kahyalığını istemesi, o çağda bu işin çok kârlı olduğu şeklinde yorumlanmışsa da, yabancı kaynaklara göre, Itrînin bu işi istemesindeki maksat başkadır. Nitekim, Berlin Etnomüzikoloji Enstitüsü Doğu Musikileri Bölümü direktörü Prof. Kurt Reynhort 1969da yayınladığı bir eserinde Itrî'den söz ederken onun tutsaklar kâhyalığını istemesini, bunların Akdenizden getirdikleri ve kendisi için çok önemli ... ", Sivas folkloru, 1975, S 51-78, 9"



etnomüzikoloji | Ülkemizde etnomüzikoloji alanında çalışıl- madığı gibi, Türkiye dışı Türk topluluklarına ait hemen hiç bir sanat faaliyeti de tanıtılmadığı , hiç bir kültür malzemesi dikkatli ve düzenli bir tutumla belli bir merkezde toplanmadığı için, Karakalpakların müziği üzerinde bilgimiz de, bunu ..., Türk folklor araştırmaları, 1976, C 17, 7889

a.






Etnopedagoji a.Etnopedagoji, | İkram Çınar, Ankara 2019, kitap adı








etolog | hayvanbiliminin bir alt dalı hayvan davranışlarını inceleyen bilim insanı. | Dünyaca ünlü etolog, evrimci biyolog ve yazar Prof. Richard Dawkins'e ait internet sitesine Türkiye'de uygulanan erişim engeli kalktı., | M, 11.7.2011

a.






Etrak-i bî-idrak | 1. Anlayışsız Türkler 2. Köylüler. Şehirli karşıtı. | İmparatorluktaki | Etrak-i bî-idrak sözüyle tam olarak ne denilmek istenmiştir bilemem ancak 'felsefesiz büyük olmak' bizim için derin bir yaradır. (Bu, | Etrak-i bî-idrak sözünü, ilk kez | Başına tac aldı çıkdı ol pelid/ İtdi bî-idrak Etrak'i mürid. beytinde Tacü't-Tevârih yazarı, 'saray tarihçisi' Hoca Sadettin Efendi'nin kullandığı söylenir.)., | H Öztürk, Türk Dili, Türk Dil Kurumu ve Türkçe kaygımız: | Cim karnında bir nokta, | T24, 20.8.2023








etro gömlek

b.a.
İtalyan kökenli gömlek markası.

ita. etro+ tr. gömlek.
"etro gömlek it. etro+ tr. gömlek. İtalyan kökenli gömlek markası. "Kurultaya neden kravatsız geldiğine yönelik sorulara, 'Kendimi böyle daha halka yakın hissediyorum' diye yanıt veren CHP'nin yeni liderinin partililerin karşısına 495 TL'ye satılan Etro marka İtalyan gömlekle çıktığı sanal alemdeki "tweet"çilerin gözünden kaçmadı.", M, 24.5.2010"



etro gömlek it. etro+türk gömlek. İtalyan kökenli gömlek markası. | Kurultaya neden kravatsız geldiğine yönelik sorulara, 'Kendimi böyle daha halka yakın hissediyorum' diye yanıt veren CHP'nin yeni liderinin partililerin karşısına 495 TL'ye satılan Etro marka İtalyan gömlekle çıktığı sanal alemdeki | tweetçilerin gözünden kaçmadı., | M, 24.5.2010








etten önce çömleğe atlamakacele etmek. | Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Suriye'de yaşananların vahim ve kabul edilemez, yakın tarihin en büyük insanlık suçu olduğunu ifade etti. Ancak hükümetin ardarda peşin hükümlerde bulunduğunu, derhal bir müdahale talep ettiğini belirten Altay, | Bizde buna 'Etten önce çömleğe atlama' derler dedi., | EnginAltay, | http://www.dunya.com, 22.8.2013

dey.






Ettirgen | İşi başkasına yaptıran veya yapılmasına yol açan. | Mal sahibi mülk sahibi / son ettirgen son sahibi. Hayret. / Ben böyle ayırmadım., | Ahmet Güntan, Mahkeme kitap, 2006, 31

s.






ettirgenleştirme | Türkçede istem değiştirimi ı: ettirgenleştirme, | Nuh Doğan, Dede Korkut Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları D, 2017, 6/ 14, | 193-214.

s.a.






ettirtmek | ... kudretini, haklarını ve beynelmilel âlemdeki zaruri rolünü kabul ve Türkiyeye kahramanlığının maddî ve manevî semerelerini iktitaf ettirtti. Lozanda temin edilen hakkın , her hak gibi amelden sakıt olmaması için fiiliyat ile günü gününe intibak ettirilmesi lâzımdır., Ayın tarihi, 1939, S 68-69, 119

f.






Etüt | ark. Sergilenecek evsafta olmayan müzelik nesne. | Etüt bunlar! Cevdet Bey etütlüğe alınacak!, | Tuğçe Hanım, 07.03.2022

a.






Etütlük | Elimizdeki belgeye çağdaş olan mühürlerden birisini Kayseri müzesinin Bakır çağı eşyaları arasında gördüm; diğerini de Dündartepe (Samsun) kazılarından çıkarıp Ankara'ya getirdiğim etütlük çanak çömlek kırıkları içinde buldum., | AÜDTCFD, 1947, C 5, 237 | Bulunan eserlerin esaslı koleksiyonu Etnoğrafya müzesinde ise de etütlük bütün parçalar Arkeoloji Müze deposundadır., | R O Arık, Türk müzeciliğine bir bakış, 1953, 59 | Etüt bunlar! Cevdet Bey etütlüğe alınacak!, | Tuğce Hanım, 07.03.2022

s.






Etüv | eşyanın buğulama ve mikropsuzlaştırılmasına yarayan alet.

a.






etüv makinesi | 1. Yiyecekleri, nesneleri yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan kapalı araç: | Bize etüvden çıkmış esvaplarının içinde kaşınan bir sürü adam gösterdiği vakit...- | R. Atay. | 2. Türlü eşyaları kurutmakta veya temizlemekte kullanılan araç. | 3. Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı araç. | Vilayetin bir etüv makinesi vardı. Fakat buna bir hangar yapmamışlar, açıkta bırakmışlar, çürüyüp duruyordu., | MAAyni, Hatıraları, 82

a.f.






etüvisyon | İşte esansın varlığının ve kanıtlanımının etüvisyona dayanırlığının temelinde yatan –gerekçe- de budur., | T Özbilgen, Hukukun fenomenolojisi, İÜHFM, Yıl 1981, C 45, S 1-4,

a.






Etüvlenmek | 110°C'de bir gece etüvlenmiş toz halindeki karbonat kayaç örneğinden 2 gr alınarak % 10'luk HC1 asit ile çözündürülüp, filitre kâğıdından süzüldükten sonra analize hazırlanmıştır., | Türkiye jeoloji bülteni, 1992, C 35-36, 96 | Adorno Der Schein'ın çağımızda bu denli yaygın ve geçer akçe oluşunu temelde 'Tin'in (der Grisi) kültüre (die Kubur) dönüşerek gücünü yitirişiyle ilişkilendirmektedir. Etüvlenmiş kültür artık her kesim için mal üretmektedir., | DefterD, 2002, S 45, 206 | Oradaki esir kampında / Daha insanca yaşamışlar / Fıçılarda etüvlenmişler / Bitlerden kurtulup / Düşmana teşekkür etmişler., | N Ö Arpacı, 2006, 30-31 | Kordon içine alınmış ve etüvlenmiş bir alana çekildiğinde bu tür kavramlar orada 'entel' hazlar bölgesinde meze haline gelirler., | Ulus Baker, Dolaylı eylem, 2013








etyoloji

a.
etyoloji. neden bilimi (zaman zaman nedenbilim), neden olmanın, nedenselliğin, nedenin incelenmesi.

ing.
"Mesleklere göre ruh bozukluklarının oluşu (Acaba serbest mesleklerde mi, çiftçilerde mi, işçilerde mi, ruh hastalıkları daha çoktur? oranları ve nedenleri nedir ? b ) Mesleklere göre ruh hastalığına ... etiyoloji bakımından buna önem verilmektedir. Tabiatıyle aile psikolojisi kısmında belirtilen aile üyeleri arasındaki ... ", AÜTF , 1973, C 279, 99 "



etyop | Devremizin en çalışkanlarından 'etyop' arkadaşımızın, | 30 Ağustosa bir kaç gün kala, | çingene olduğu için subay yapılmamak üzere, apar-topar | yok edilmesine de başkaldırmıştık, duyar duymaz., | NÇınar, T, 16.8.2010








euro | europe'dan kısaltma. Bk. avro veya öro. | Kilosu bir euro olan 'trüf mantarı' ormanda yetişecek, | 25.11.2012, Z.

a.


ing.



eurozone | Euro bölgesi / Avro bölgesi. | Bu gelişme, Eurozone'un Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İrlanda gibi zayıf halkalarını daha da zora sokuyor., | GKarabulut, T, 6.8.2011 | Bunun böyle olduğunu | Euro bölgesi uzmanları da biliyor; İngiltere'deki uzmanlarla ABD'deki uzmanlar da..., | ÇAltan, M, 23.7.2011




ing.



eûzü | Neden 'eûzü' çekiyoruz? , | Z, 3.5.2012

a.






Ev | 1. Rakım — (Gözleri evlerinden oynıyarak) Bu çapkınlar evimize nasıl gidiyorlarmış? Resmiye — Hırsızla zamparaya kapı, kilit olur mu? Anlaşılan benim Lâmianınki sokaktan bahçeye, bahçeden balkona atlıyofe... Senin Muazzez de belki arka kapıdan alıyor., | R N G, Tanrı Misafiri, 87 | 2. | göz yuvası. | Gözleri evinden fırlar, | Ortaç, BRE, Binnaz, 127 (1918) | randevu evi | Naci, Mualla'ya hitaben: -Herhalde bu cesedin burada kalmasını arzu etmezsiniz... dedi. | Bir sürü tahkikat... Sorgu, sualler... Üstelik, evin kapanacak... Velhasıl, başın tam manasıyla belaya girecek..., | O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 92| eve lazım olan camiye haramdır kalıp söz. Cevat Kandemir, 17.7.2012 | Ev hanımlığı | -Canım benim ev hanımlığım üstünde bugün., | O Hançerlioğlu, 1956, 22 | ev kaydı | Kız, delikanlının kucağına boylu boyunca uzandı. Delikanlının elleri kızın belini kavradı. Kız titredi. –Ev kaydını düzmek çok mu zor? -Zor tabii. -Ben de çalışırım. -Nerede? , | O Kemal, 1969, 13 | ev kızı | kr. Ev hanımı. | H. S., 15 yaşında, ev kızı. 951/1941) Hasta bir katatoni sendromile 14.5-951 de kliniğimize dahil olmuş, yapılan elektroşok tedavilerinden istifade etmemiş, bu sırada hebefrenik araz göstermiş ve 3.K.951 de ensülin tatbikine başlanmışsa..., | AnkaraÜni, 1952, C 6, 44 | Ben de tatillerde kardeş yolu gözleyen vefakar bir ev kızı olacağım., | N A Gökduman, 131 | Ev sahipliği | ev sahibi olma hali. | Kendi kendime, acaba beni gerçekten, isteyerek mi çağırmıştı diye soruyor, tartışıyordum; yoksa bu çağrı bir ev sahibliği gereğinin sonucu muydu? , | O Hançerlioğlu, 1956, 6 | kahve evi, öğrenci evi, çay evi, yayınevi, piliç evi,

a.






ev işgalcisi | Gisela ev işgalcisi bir genç kızdı. / İsmail'i burada ev işgalcilerinin sık sık düzenlediği şenlikte tanımıştım., | A Özakın, KB, 80/83

a.






ev sanayiciliği | Öyle bir hayat ki Jefferson'un hasretini çektiği kolonial Amerika'nın basit rustik hayatından, ev sanayiciliğinden, saf ve hür kır hayatından eser ..., | Ülkü, 1938, C 11, 232

s.






Ev yemeği | ev mantısı

a.






evanjelik –ği | Kültürel olarak sağ-muhafazakarlığı anımsatan yükselen (evanjelik olmayan) Amerikan sağı söylemsel düzeyde –özellikle ulusalcılığın anti-liberalizmi, her türlü farklılıktan endişe duyması ve farklılıkları ihanetle özdeşleştiren ruh halinde- ulusalcı psikolojiyle örtüşmektedir., | DoğanGürpınar, T, 8.8.2011

s.






evanjelist | Erdoğan, Evanjelist kimliğinden yola çıkarak, bu krizin sorumluluğunu daha çok ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'e atfetme çabası içinde gözüküyor. Keza, Evanjelistlerin inancında Yahudiliğin özel bir yer tuttuğu, Evanjelistlerin de bu bağlamda İsrail ile çok sıkı ilişkileri olduğu hesaba katıldığında, Erdoğan'ın Türkiye'ye karşı bir diğer oyun kurucu olarak İsrail'i kastettiğini düşünmek mümkün., | S Ergin, Hr, 7.8.2018

a.






evce | 1. Evcek | 2. Evde olan* | Evce her işi bitip tamam olduktan sonra adadığı adakları da yerli yerine getirdi., | ARasim, Asker oğlu, 43

z.




GTS+



Evceğiz | Gelenler hiç dinlenmeden, muhtarı de alarak cinayet yerine gittiler., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, Burası köyün kenarındaki küçük, bahçeli bir evceğizdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 14 | Eski bir evceğizden kurtulan bir köpek sessizce dışarıya fırlar, bahçenin etrafında dört dönüp, ancak bu hedefsiz koşudan sonra havlamağa başlardı., | Colette, Dişi kedi, 1954, 76

s.






evcek | Bütün ailece. | Bu zamanın mühim bir kısmını annemin birdenbire yol üstünde hastalandığı ve öldüğü Musulda geçirdik. Onunla beraber evcek hastalanmıştık., | A H Tanpınar, Geçmiş günler, Varlık, 109 MReşit | Kahraman'lar, evcek Diyarbakıra göçtüler., | Güney Dinç, 44

z.






evci

a.
kadın

tr.
"... tutunç oğul ise tutulmuş oğul , evlatlığa kabul edilmiş oğul anlamlarına , evlatlık demekti . Halen olduğu gibi, eski Türklerde kadın , evin orta direği idi. Bu sebeple kadına en yaygın olarak, evci denirdi.", "
Türk dünyası araştırmaları D, 1980, C 7-9, 59



evcik –ği | küçük ve sevimli ev. | Bir harap evcik imiş şu dünya:, Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 89 | Hanife Kadının, İstanbulun kenar semtlerinden birinde, gecekondusu var. Bu şirin evcik, küçük bir bahçenin orta yerine kurulmuş., | G Dayıoğlu, Yaşanmış 1, 78 | Komşu evcikleri döşemeye çalışan arkadaşları, işlerini bırakıp onun yaptıklarını izlerlerdi., | G Dayıoğlu, Fadiş, 100 | Tiny house' hukuku / TINY house (küçük ev) genellikle 10 metrekare ile 30 metrekare arasında, tekerlekli veya sabit olarak tasarlanan evlere verilen isim. Tiny house'lar tüm dünyada ilgi görüp yaşam biçimi olarak kabul ediliyorlar. Türkiye'de deprem endişesi ve sağladığı avantajlar nedeniyle yaygınlaşan tiny house'lara talep artarken, beraberinde bir dizi hukuki sorun yaşanıyor., | Oya Armutçu, Hr, 26.06.2023 | evcik oynamakevcilik oynamak. | On yaşım neredesin? /.../ Oğlanlarla oynadığım çekişmeli / Tektel amca / Odamda, bazen bir ağacın altında / Evcik, evcik oynadığım / Mavi gözlü siyah kaşlı / Kırmızı ağızlı yattıkça uyuyan / Kalktıkça ağlayan içi talaş dolu bebeğim, E K Gökkaya, 1988, Hasan Baba, 74

dey.a.






evcil | evdeki gibi, ev yapımı gibi. | Evcil lahmacun evcil pide pişirilir, | Elazığ Pidesi, 2019, Bağcılar Caddesi Haznedar Mah. No.86 Güngören / İstanbul

s.






evcilleştirme | evcilleştirmek işi, ehlileştirme. | Evcilleştirilmeye yanaşmayan düşünce ve dobra dobra dile getirilen soru, kimden gelirse gelsin sahibini yakan bir bombaya dönüşebilir., | CAktaş, T, 28.1.2013

a.






Evde kalmış | Yok be annem! Sen inanma! Mahallelinin, evde kalmış kız kurusu dediklerine bakma. Ben isteseydim çoktan evlenirdim kız., | N Tuncer, Trafalgar, 119

s.






evdik / evtik ivedik'den acele eden, aceleci.








evedici | ivedici, çok acele eden.

s.






evedlemek (evetlemek) I | ivedilemek, acele etmek. | Evedleyen gancuk götsüz enik eder atasözü. Acele yapılan iş eksik olur.

f.






evel | evvel. | Hayır işi gel sevelim / Gayret edip tez tut elin / Aslım topraktır evelim / Yer haşere ne cem kalır., | Develili, 66

a.






evelallah Allahın izniyle yaparız anlamında. | Siz kızı hazırlayın. Allah kısmet ederse o gün, pazar işini tez bitiririm, ikindiye varmadan yola çıkarız, evelallah, kızı salimen Bekir Ustaya teslim ederim., | G Dayıoğlu, Fadiş, 78 | On beş gün kala bir oturdum mu evelallah, hepsini hallederim!, Aren, 2013, 98








evelemek lafı evelemek. | Bu adam benim dediğim gibi diyecek de lâfı eveliyor., | A K Kandemir,








evelik –ği | Oy madımak teke tüke sakalı / Oy madımak evelik yemlik / Oy madımak / Guşguşu yemlik oy madımak, | Madımak türküsü, Sivas

a.






event | oku: ivınt: hadise, olay | Cumhuriyet balosunun hâlâ en önemli | sosyal event olduğu bir darbe öncesinde, bir sonraki karede askerin ve polisin yönettiği politikacıların, mafya ile arabuluculuk yaparak bürokrasiyi kıvırması aslında alenen bugünün karmaşasının izdüşümü., | AYıldız, T, 14.4.2013 | Hudus hakikati bugün felsefede | event (ereignis) başlığı altında tartışılıyor., | MBilici, T, 13.12.2014 | Lüks mağaza zincirleri, bu pazardan önemli bir pay almak için perakende satış noktası deneyimlerinde fitness ve spor ağırlıklı uygulamalara ve eventlere daha çok ağırlık verecek., | Selin Akgün, Raillife, ekim 2019, S 133, 56

a.


ing.



event manager | paz. hadise işletmecileri, olay yöneticisi. | Birbirlerini parçalayarak atmosferdeki her şeyi paçavraya dönüştüren customer'lar, | Önemli insanlara önceden kapıları açıp görevini layıkıyla yerine getiren, kalan davetlilerin can pazarını çekirdek çitleyen cam güzeli edasıyla izleyen event manager'lar..., | DuyguDemirdağ, M, 4.11.2015

a.


ing.



Everest | 1. Hindistanda bulunan Himalaya dağlarının en yüksek doruğu. | 8848 çocuk boyundaki Everest Dede bakarken / Ayılar / Armutlarımı yalardı / Ben daha sormadan derdi annem / Ne acıkmışlar kim bilir, sus., | Dağlarca, Serçe parmak, 24 | 2. | mec. En yüce, yüksek şey | Her uğraşıma test deyip / İnatçılığa rest deyip / Ben kum o everest deyip / Acziyeti tuğraladım, | NazımTektaş, 1999, 52

a. mec.






Evermek gövermekevlendirip evini donatmak. | Sana mal, konak, davar bağışlayayım. Evereyim, gövereyim., | Tecer, 1969, 38

dey.






everydaylife sosyolojisi | Amaç bu olsa bile, kendisine 'Everydaylife' sosyolojisini okumasını tavsiye ederim., | MEsayan, T, 14.7.2011

b.a.






evet doğrulama, tasdik sözü. zıddı hayır. | Evet, biraz ayırganlığım vardır dedi. Sonra acaba ağzından çıkan bu sözcüğü başka kullanan olmuş mu diye malum amcasına sordu. O da 1934 yılı Türk Dili dergisinin bir sayısında hakem ayırgan, hakem hey'eti ayırgan derneği, hakem hizmeti ayırganlık diye gösterilmişti. 1935 veya 36 yılı İÜHFMında E. Serdengeçti, İ Yakşi'nin kitabını değerlendirirken ayırganlık –ğı | Sonra Yakşi, projesinde, yönetim adamlarına büyük bir yer ayırmıştır. Sanırım ki bakanların ayırganlığı hiç bir yerde onay görülmez. Bu ayırganlık Kamutay üyeleri ile Danıştay ve Yargutay arasından seçme bir kura verilmeli idi, daha doğru olurdu. / Yönetimde bakanlar ne denlü tecrübeli iseler ayırganlıkda yukarıda imlenenen kur üyeleri gibi özgür olamazlar. Türkelinde Kudun, Kamutayla onun doğrudan doğruya örgesi olan Cumur Başkanında olduğunu ututsaması her şeyden önce hukukçu olması gereken Yakşi'ye yakışmaz. Bakanlar, ancak Cumur başkanı ile Kamutayın, Egemen olan ulusun, Kurlundan her günlük işleri görmek üzere ayırdığı yönetim yüce Kurunun üyeleridir, bu san da onları yeter bir dereceye çıkarır..., | Avrupa Komisyonu Entegre Kirlilik Önlenme ve Kontrolü Depolamadan Kaynaklanan Emisyonlar Konusunda Mevcut En Uygun Tekniklere İlişkin Referans Belge, Temmuz 2006 Genel bilgi, maddeler ve sınıflandırma | Genel Bilgi başlıklı | 1. Bölüm, genel olarak hava, su ve atıklara en önemli emisyon kaynaklarını betimleyerek depolama tesislerindeki emisyon durumu ve dökme ve tehlikeli maddelerin depolanması ve aktarılmasının çevre ile ilişkisi hakkında genel bilgi vermektedir. Maddeler ve sınıflandırılmaları konulu 2. Bölüm,maddelerin farklı sınıflandırma sistemleri ve toksidite gibi farklı madde kategorilerini ele almaktadır. Çok miktarlardaki katılar için de ayırganlık sınıfına değinilmektedir.








Evet efendim sepet efendimBardzo czeste: evet efendim sepet efendim,, tak, tak, inój panie, zupelnie slusznie (np. I 121, 12 ) 2). Wzmocnienia znaczenia przymiotników lub rzeczowników jak: jyrtyk pyrtyk 'podarty na strzepy? (I 187, 14 etc.), | Mémoires, POLSKA AKADEMIA UMIEJETNOSCI, KRAKOW. KOMISJA ORIENTALISTYCZNA, 1919, 56 | Tıpkı bir sarhoş gibi ister ki dünya işini biraksın, kendisile meşgul olsun, kendi güzelliğinin yüz çe?it ho? mezeli sofrasının etrafına dizilip «evet efendim, sepet efendim, bugün dünden güzelsiniz efendim., | R H Karay, Deli, 1939, 155

dey.






evetlemek II | Tasdik etmek. | Fakat kendisini bırakınca benden başka dünyası olmadığı için hayatta yapacağı bir şey kalmadı. | Sahi mi? Başımı sallayarak evetledim. Bir an düşündü, sonra | Kendisiyle barışman gerek, aksi takdirde hiçbir zaman huzura kavuşamazsın. dedi. / | Başka bir kadın var, değil mi? Başımla evetledim., | Robbins/Arpat, 8/37

f.






Evhamlı sf. Kuruntulu, kuşkulu, mütevehhim. | Başımızdaki evhamlı başlar, sözde tedbir maksadıyla ülkenin bütün buğdayını toplayıp stoklamış., | İ E Şumnu, Hatıralar, s.19








Eviç | ev içi. | Boş okullar, yarı dolu işyerleri, sıcaktan sünmüş parklar, terli ağaç altları ve canı sıkılan eviçleri..., | B Uzuner, Karayel Hüznü, 1993, 83

a.






Evin danasından öküz olmaz | Makamı ele geçirenler, nedense fikren, ahlâken temeyyüz etmiş insanları kendilerinden uzak tutarlar. Hususiyetle siyasîler, 'Evin danasından öküz olmaz!' ortalık sözünü şiar edinmişlerdir., | Arslan Tekin, Yeni ÇağG, 23.5.2019








evinci | çocuk dili. ev, dairenin olduğu kat. | Evinci kat! İki buçuk yaşındaki bebe, asansörde dairelerinin olduğu beş düğmesine basarken böyle diyor., F Gedikli, 09.05.2025, X

s.






Evirik –ği | ibrik DLT | M N Özön, Dil kılavuzu, 1985, 179

a.






Evirip çevirmek | Naci, yuvarlanarak duvarın kenarında duran bileziği yerden alıp doğruldu. Evirdi, çevirdi. , O Özdeş, Gecekondu Rüzgarı, 1960, 109








Eviriş | EVİRİŞ (Version) | 1. Yabancı bir dilden öz dile yapılan çevirme. 2. Tarihsel bir olayın veya bir hikâyenin anlatılan türlü şekillerinden her biri. 274. -EVİRTİM (Takdim-tehir, Inversion) (S.S.) Bir cümledeki kelimelerin veya ..., | TDK, Edebiyat ve söz sanatı terimleri S, 1948, 45

a.






evirme

a.



"Sıkıcı bir sürece dönüşen okul yıllarını oyunların kucağında unutulmaz kılmaya doğru evirmeye varsanız Sümeyra Güzel'in yapıtları birer dolunay gibi bekliyor kapınızda | unutmayın.", Y Bekir Yurdakul, CumKitap, 6.7.2023, 10 "



Evirme | Gerek bu zikredilen kıssalar olsun gerekse eserin birçok yerinde dile getirilen ayet ve hadisler olsun Marzuban-nâme'nin Taberi ve Farsça olan nüshalarında var olan İran kültürü etkisini Türkçe tercümelerinde İslami kültüre evirme gayreti taşıdığı intibaını bir kısım saha uzmanlarında uyandırmıştır., | A S Yiğit, Kitâb-ı Düstûr-ı Şahî Fî-Hikâyet-i Pâdişâhî, Littera Turca, C 3, S 1, Kış 2017, (371-375)

a.






evirmece | ... Evirmece. 2. Çevrik sözcük (Marie - Aimer)., T Saraç, Fransızca-Türkçe büyük sözlük: A-k, 1976, 56 | kalb | (fr. anagramme, tür. evirmece) Bir sözcükteki harflerin yerini değiştirerek başka anlamlı bir sözcük yapma. Aşağıdaki beyitte Cânî'er içinde kaldı Naci (Muallim Naci) Cânî-Nâcî sözcükleri gibi. Daha çok cinas yapmak için kullanılmıştır., A Özkırımlı, Türk edebiyatı Ans., 1982, C 3, 708




ar.



Evirmek | Yapamayacağımızı anladığımız için işi başka bir yöne evirmeye çalışıyoruz., | L Şahin, 1.9.2022

f.






Evirtik –ği | 1. Jest ve davranış dili, dans ve müzik betimleyici dilin yerine geçirilmiştir, tiyatroya ait olanı metnin boyunduruğu altına sokan Batı tiyatrosu Artaud'ya göre | aptalın, delinin, evirtiğin, dilbilgici-nin, bakkalın, ozan düşmanının ve olgucunun tiyatrosu (Artaud, 2009, | 36-37) olarak tanımlanır., | Ü Devici, A Akgöl, Edebiyatta jest ve mimik, İstanbul 2020, 274 | 2. | kimya evirtime uğramış, evirtilmiş. | 3. mantık evirme yoluyla oluşturulmuş olan (önerme).

s.a.






Evlâ | Daha uygun, daha iyi, daha lâyık, yeğ, müreccah. | Buldular bunda kemâli evliyâlar sabr ile / Azm-i râhın lakin evsâfında evlâdır sabır., | Dertli

s.






evlad-ı manevi | manevi evlat, manevi çocuk. | Evlad-ı maneviniz, muahdumunuz makamında Hafız İlyas dâileri..., | R N G, Tanrı Misafiri, 6

a.






Evlatcağız | sevimli küçük evlat. | Bir sabah: 'Anne, dedi, başım dönüyor, yataktan kalkamayacağım...' evlatcağızım açım dermanım yok demiyordu da başım dönüyor diyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 47

s.






evlatlık -ğı | Esasen Ahmet Efendinin dâr-ı dünyâda (dünyada) hiç evlâdı olmadığı gibi çocukların da sergüzeştini (başlarından geçeni) anlayarak, onların da kimsesiz olduğuna vâkıf oldu (inandı) ve zavallıları kendisine evlatlık ittihaz (kabul) etti., | K D, E Ülgen, 42 | Bayan Mimi şimdi bir akşamki evlâtlık tahminimden nefsime karşı utandıracak kadar şık ve başkadır., | R N G, Tanrı Misafiri, 140

a.






evlek -ği

a.
1. Tarlanın, tohum ekmek için saban iziyle bölünen bölümlerinden her biri 2. Dönümün dörtte biri kadar olan alan ölçüsü | mandal (II). 3. Tarlalarda suyun akması için açılan su yolu. 4. ağızlardan, eskimiş On liralık kâğıt para

rum.
"Gidin deyin o leyleğe / Konmasın bizim evleğe", Erzincan türküsü"



evlek –ği | evlek | Reyhan ektim bir evlek / Dadandı kara leylek / Yediğini bileydim / Çeker miydim hiç emek? , | TFAD, C 15, S 289-306, 6843 | Bizim bostanda da akşamdır şimdi / Evleklerin suyunu keser marabalar, | C Yalçınkaya/Ş Belli, 1968, 18 | Molla Ahmet Efendi pencereden evleklerin durumunu görünce: bunların hepsi ilahi bir tevafukun gereğidir, kısmette sizinle böyle tanışmak varmış, ufak dünyalıklar için kırgınlıklara lüzum yok, rahat olun, dedi., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018 | evlek vurmak / çekmeksu bağlamak veya sebze ekmek için tarlada veya herhangi bir yerde kanalcıklar açmak.

dey.a.






evlemek | birisine ev almak. | Evle beni!, | 17.04.2018+

f.






Evlendirivermek | Hemen evlendirmek. | Affettirmenin kolayı var: Onu yanına yardımcı alıver, sonra da akrabandan bir kızcağızla evlendiriver olsun bitsin., | Ediskun / Dürder, Dostum Şey, 36

bf.






Evlendirme Dairesi | evlenme akdinin kurulduğu veya nikahın kıyıldığı resmi daire. | Durmuş bir tepende okuduğum mektep, / Askerlik ettiğim kışladır ötesi. / Bir gün, kızını benim eden / Evlendirme dairesi., | Z O Saba, İstanbul, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 57

a.






evlenivermek | Birden evlenmek. | Salahattin Bey, gençliğini deli gibi geçirdikten, hayatın tadılmadık zevkini bırakmadıktan sonra, birdenbire yorgunlaşacağını artık daha fazla koşacak kuvveti kaymadığını görmüş, beş sene kadar evvel, bu kendisinden tam on beş yaş küçük kızla evlenivermişti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 18 | Bir gün onu bir başkasiyle evlenivermiş görünce kalbinde bir burkulma duydu ve yaşadığı kadar bu gönül düğümü bir türlü çözülemedi., | R H Karay, Makyajlı kadın, 1943, 27 | ve evleniverdi / taşındı Altıyolda iki katlı bir rum evine, | MG, 114

bf.






evlenmelik | 1. evlenmek için, evlenmek amacına uygun. | Salona girmeye çalışırken çeyiz tarlasına çıkıp kısmetini arayanlar kuyruğuna karıştı. | Devletin özelleştirdiği fabrikalar kadar özelsin benim için, dedi beyaz Mercedesli vekil çocuğu. Anne baba olmak istemeyen evlenmelik yetişkinleri toplayan belediye aracı kesti önünü, | Notos Öykü 80 - Yüzyılın 40 Oyunu, 2020, ? | köyden evlenmelik delikanlı alan kız; 14.6.2015, overdose, EkşiS | 2. Mehir. torunu, Seyyidetünnebeviyye denilmekle tanınan Rabiayı, yüz bin dinar evlenmelik ile nikahı altına almış ve bu seyyideden olan çocuklarına Abdullah Memun, Ahmed Emin ve Zübeyde gibi hulefanının adlarını koymuş idiCüveyni, Tanihi Cihanküşa tercümesi, C 1, XLV | evlenmeklik olmak | Çocuk evlenme çağı gelmek, evlenecek kadar büyümek.

bf.a.






evleşme | 1. ev kurma, ev yapma. | Yerleşme, evleşme kaygusundaki Anadolulular ve Rumelililer, Uludağ yamaçlarındaki doğal bitki örtüsü içinde yer alan erguvanları söküp atmışlardı, belki de inatla hâlâ bu işlemi sürdürüyorlardı ama, çevreye duyarlı yerel yönetimler, dağdan ..., | Bursa defteri, 2001, S 9-12, 74 | 2. | Ev ile dolmak. | Tarlalar evleşmiş!, | 15.6.2018 | 3. | Yurt tutma, yurt edinme. | Çatı, Anadolu'nun vatanlaşma/evleşme macerasının önemli bir bölümü olan Osman Bey dönemi ve Söğüt, Bilecik, Karacahisar, Yenişehir çevresi olaylarını içeren gelişmeler üzerine kurulur., | ErdemD, 2007, S 49, 124

a.






evli evine, evi olmayan sıçan deliğinehaydi dağılalım, herkes evine gitsin bk. Evli evine köylü köyüneÇocukluğumuzda, akşamları oyunu tatil edip evimize döneceğimiz zaman: 'Evli evine, evi olmıyan sıçan deliğine' derdik., | Hacıhasanoğlu, 1954, 22

dey.






evliya-şinâsî | evliyabilimi. | Evliya Çelebi araştırmaları (isteyen Batı terminusu kullanıp evliyaoloji ya da Osmanlı nostaljisine kapılıp Evliya-şinâsî de diyebiliriz) oldukça genç bir bilim dalıdır., | HYavuz, Z, 8.2.2012

a.






evliyaoloji | evliyabilimi, evliyaşinaslık, evliya şinasî. | Evliya Çelebi araştırmaları (isteyen Batı terminusu kullanıp evliyaoloji ya da Osmanlı nostaljisine kapılıp Evliya-şinâsî de diyebiliriz) oldukça genç bir bilim dalıdır., | HYavuz, Z, 8.2.2012

a.






evmek | acele etmek, telesmek, ivedilemek. | Kul Âşık ever varmaya / Halinden haber sormaya / Yetiş namazım kılmaya / Ömrüm tufan oldu gel gel. Kr. EGŞA, 70

f.






Evolüsyon | evrim. | Bütün evolüsyonları başarmakla Türk Milleti, damarlarını sulayan asıl kanın varlığını bütün dünyaya tanıttı., | Yakup Benşinyor, İzmir 19.10.1940 (La boz de Türkiye, 29 ilk teşrin 1940)

a.






Evraksız | Rusçuk kazasiyle kurasında mütemekkin reaya Rüus: 3735 Evraklı ve evraksız 3461 Alil ve saire 1437 Kıptiyan 8633 YEKÛN 12530 Baevrak ve bilâevrak tamam cizye alınan 9024 İhtiyar, alil ve cizye alınmamış olan sübyan ve saire 3256 ..., | E Z Karal, Osmanlı İmparatorluğunda ilk nüfus sayımı 1831, 1943, 82 | Evraksız imzasız müşteri, | 25.3.2022+

s.






evraksız kıymetli evrak | Biliyorsunuz, doktrin tarafından | evraksız kıymetli evrak diye adlandırılan sermaye piyasası araçlarının kaydileştirilmesi, bütün dünyada yaygınlık kazanan bir sistem olmakla beraber, uygulamada, doğacak sorunlardan söz..., | T.B.M.M. tutanak dergisi, 1999, S 21, C 19, Ksımı 31-35, 180

a.






evraksızlaştırma | UYAP ve UHAP sistemi üzerinden tüm adli mali işlemlerin yapılabildiği günümüzde, CMK ücretlerine dair evraksızlaştırma süreci işletilecek, fiziki evrakların elektronik ortamda kabulü sağlanacaktır., Baroya Bak Bağımsız Avukatlar broşürü, 19.10.2024

a.






evregen | Bir soyadı. 26.10.2024+

s.






evreleme | evrelere ayırma. evreleme | Evreleme: Uzay aracının en sonunda ulaşabileceği hızı artırmak için roket öncülerinin bulduğu bir yöntemdir. Roket sistemini birkaç parça halinde üst üste yerleştirme işlemidir. Bu parçaların her birine evre (kademe) denir. Önce en aşağıdaki, yani birinci evre ateşlenir, araç artan hızla yükselir. Yakıtı tükenince yakıt tankı ve evre gövdesi atılır, ikinci evre ateşlenir. Böylece ağırlık azalmış olur. ..., TürkA, 1946, C 33, 165 | William Archer, 'Nasıl roman evreleme ve geliştirme ile sonuçlandırılan bir yazı sanatı ise tiyatro eseri de çatışmalar yaratma sanatıdır,' diyor., | Ö Nutku, oyun yazarı, 1966, 31

a.






evrelemek | Evrelere ayırmak, safhalara ayırmak. | Atatürk bu amaç doğrultusunda uygulamayı evreleyerek, adım adım ilerleyişi sağladığını açıklıyor., | AtillaSav, TürkHukukDevrimiveHukukDilininEvrimi, III. TürkHukukKurultayı, Ankara 1981, | 398 | Bu çerçeve içinde Türk müzik kültürünün evrimini, aşağıdaki beş ana dönemde gerçekleşen başlıca oluşum-gelişim, değişim ve dönüşümler üzerinde durup yoğunlaşarak evrelemek ve incelemek de olanaklıdır., | Ali Uçan, Geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe türk müzik kültürü, 2000, 14 | Histopatolojik olarak metastaz negatif olan iki lenf nodu PET/BT'de şüpheli sonuç verirken, DA-MRG bu lenf nodlarını doğru evreledi., | O Buğdaycı, Akciğer kanserli hastalarda mediastinal lenf nodlarının difüzyon ..., MarmaraÜ TıpFD, 2014, C 27, S 1, 21-26

s.f.






Evren I | âlem, kainat. | Esti acı poyraz kalem yıkıldı / Evrenime göz eyledi yel benim / Yuvam ilmik ilmik oldu söküldü / Emeklerim az eyledi yel benim., | Şahsenem, | https://www.turkusozleri.com/yel-benim-esti-aci-poyraz/, 9.1.2022g

a.






Evren II | yılan. | Bu dünyada yalan (yılan? ) benzer evrene, | İrşâdî, Manzume-i İrşâdî, 18

a.






evrence | kainat kadar, evren kadar, sonsuzca. | Evrence kutsal / Anıt Kabir'den - Yaşamaklar güvenli / Var ölesiye yarınlara / Bir uyanık Türk gençliği., | N Evliyagil (haz.), Çağdaş türk şiiri: Ajans türk takvimi şiir antolojisi, 1961, 409 | Evrence unutulmuş, / Mutluluğu ve kargışı unutmuş olarak, / Ben, sonsuzdan daha sonsuz / Bir toz tanesinden ufak., | ceng chou-yu, İsmet Özel, 'Nirvana', Yelken D, 1963? | | kadifeden gece gümüş / börtü böcek ninni okur / evrence bir duygu ve düş / gök gergefle yıldız dokur, | Ozan Telli, Şahince, 53 | Buna inanmanı istiyorum. Seni evrence seviyorum., | CSüreya, Onüç Günün, 61 (15.7.1972) | 2. | yeni. küçük evren, küçük kainat. | Arşivin, sözgelimi 1 numaralı evrencesine göre | Ön ilgeçler bulunan dillerde tamlayan öğe tamlanan öğeden sonra gelir. Bu evrence İngilizceyi olumlu anlatımla tanımlarken, tümleçlerinden sonra gelen art ilgeçlerin bulunduğu Türkçede tamlayan öğe, İngilizcenin aksine tamlanan öğleden sonra değil önce gelir:... evrence göstermektedir ki İngilizce ve Türkçe zıt gruplarda yer almaktadır. Bununla birlikte aynı iki dil, başka bir evrence karşısında aynı gruba da düşebilir veya bir evrence karşısında aynı gruba düşen diller başka bir evrenceyle ..., | Türkoloji D, 2012, C 19-20, 128 | Dil evrenceleri (linguistic universals) sistematik olarak doğal dillerde görülen ve potansiyel olarak dillerin tümü için geçerli olan örüntülerdir. Örneğin, tüm dillerde eylem ve adların bulunması ya da konuşma dillerinde ünlü ve ünsüzlerin bulunması gibi., | https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/141682/mod_resource/content/0/Dilbilimsel%20Tipoloji%20II.pdf, 17.11.2024

a.z.






Evrenleşmek | Evren halini almak. | Büyük bir bekleyişin olgunluğu evrenleşecek dilimin ucunda ve serinliğinde. Daha öğrenemedim ama., | F Kayacan, SONY, 22

f.






evrenpulu








evrensel hizmet | Evrensel hizmet (Değişik: 5/11/2008-5809/67 md.) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde coğrafi konumlarından bağımsız olarak herkes tarafından erişilebilir, önceden belirlenmiş kalitede ve herkesin karşılayabileceği makul bir bedel karşılığında asgari standartlarda sunulacak olan, internet erişimi de dahil elektronik haberleşme hizmetleri ile bu Kanun kapsamında belirlenecek olan diğer hizmetleri,-, | 5369 | K., 16.6.2005

s.a.

huk.




evrenselleştirmek

f.



"Böylece üniversal medeniyete katkı sağlayabilir ve dilini evrenselleştirebilirsin, medeniyet dili haline getirebilirsin.", 2009 yılı Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı, ?"



Evrensiz | evreni olmayan. | ... Bu ellerim bu ellerim bu ellerim / Seni boğacak / Evrensiz yüreğim yadsıyan / Yadsıyan ellerim., | Yaşar Nabi, Yeni şiirler, 1949, 81

s.






evrenüstü | kaiat üstü. | Duyguların böylesi bir evrenüstü havuzda birikmesi için onların bir tür taşıyıcılara ihtiyacı vardır. | , | PBarışta, T, 15.4.2012

s.






evriltmek

f.
evirmek fiilini yaptırmak.

tr. evir-il-t-
", Abdullah Eren, 15.12.2023"



evriltmek | ABD bu örgütlerin ilk evrelerinde bunları genellikle kendi ulusal çıkarları doğrultusunda Ancak 21. yüzyıl başladığında, dünyanın en büyük mali ve askeri gücü olan ABD bile bu örgütleri yönlendiremiyordu., | Toplumsal hareketler: Tarih, Teori ve Deneyim, 2018, ? | ... evriltti., | S İnceoğlu, 7.8.2014, tv. | Demirtaş, Temel hedefimiz, Türkiye'yi barış sürecine evriltmekti., | S Demirtaş, 16.7.2019, www.abcgazetesi.com

f.






Evrimleşmek | Evrim geçirmek. | Eh, olacak artık o kadar... Kolay mı evrimleşip modernleşmek? Sabah erkenden operasyona başladım. Elimi yirmi yerden ısırmalarına aldırmadan, parmaklarıma üşüşen fedakar karıncaları sıyırıp silkeleyerek, bir kavanoza doldurdum. Cama tırmanamazlar..., | İ E Şumnu, Hatıralar, s.58

f.






Evrimleştirme | evrim geçirtme. | Evet... Amazonları evrimleştirme deneyi nasıl neticelendi? ..., | İ E Şumnu, Hatıralar, s.62

a.






evrimleştirmek | Evrim geçirtmek. Eevrim için gereken şartları hazırlayıp evrimin gerçekleşmesinde etken olma hali. | İşte karıncaları da hızlı bir eğitimle ben evrimleştirecektim..., | İ E Şumnu, Hatıralar, s.58

f.






evrimsel | vevrimle ilgili. | İhtiyacı olana yardım etmenin insanın evrimsel gelişimi içinde genlerine kodlanmış olduğunu ortaya koyan araştırmalar vardır., | AcarBaltaş, | http://www.platinonline.com/yazar-yazi.aspx? ID=304, 14.8.2014g | evrimsel psikoloji*,

s.






evrimsellik -ği | evrimsel olma hali. | Oysa tüm toplumsal devinim ve değişimler, bir gecelik şıpın işi olmayan, sarkıt ve dikitlerin damlaya damlaya oluşmalarındaki gibi evrimsellikler sayesinde gerçekleşmişlerdir., | NÇınar, T, 11.7.2011

a.






Evrinti | Evrinti. i. Karşılıklı iki akıntı veya esintinin birleştiği yerde olan..., | M N Özön, Türkçe cep sözlüğü: okullar için, 1963, 102

a.






Evrişim | Eğer ters evrişim öncesi frekans süzgeçlemesi çok gerekli ise kullanılan frekans süzgeci muhakkak en küçük fazlı olmalıdır. Önkestirimli ters evrişim ise tekrarlı yansımaları yok etmek için kullanılır., | JeofizikD, 1985, C 10, 4

a.






evropa | Avrupa. | Evropa sanatçıları hayatlarında hiç mükemmel bir erkek bedeni görmemişler, çünkü Kasımpaşa'ya hiç gelmemişlerdi., | İOAnar, 2013, 19

a.






evsel atık –ğı | Evde kullanımdan düşmüş, eskimiş, yıpranmış veya çöp durumuna gelmiş maddeler.

b.a.






Evsiyâ | a. kural koyanlar; vasiler; vesayetleri tenfiz edenler. | Âdâbü'l-evsiyâ, | 22.01.2023 | Âdâbü'l-evsiyâ adlı ahlâka dair eser Ali Efendi'ye nisbet edilirse de bu eserin oğlu Fudayl Çelebi tarafından kaleme alındığı tesbit edilmiştir (bk. FUDAYL ÇELEBİ, Zenbillizâde)., | , Y Küçükdağ, Zenbilli Ali Efendi, DİA

a.






evsiz barksız

b.s.
evsiz ve ailesiz.

tr.
"Evsiz barksız çocuksuz geçip giden ömürden / Kırık dökük hatıralar kaldı ellerimizde.", İlhan Geçer, 1986, 12"



evsiz barksızlar

a.
evsizler.

tr.
"Cumhuriyet dönemi yazarlarının yaratmış olduğu, topluma yön veren öğretmen, subay, doktor, kaymakam gibi küçük burjuva karakterlerin yerini ise toplumun dışına itilmişler, kenar mahallerde yaşayanlar, evsiz barksızlar, işsiz güçsüzler, sokak çocukları, seks işçileri, suçlular ve azınlıklar alır."
Necla Akdeniz, Kuir edebiyat nedir?, Parşömen edebiyat, 14.11.2023



evsizlik –ği | evi olmama hali. | sen / dökümler yaptın mı / mahalle parklarında / mutsuz evsizliklerin / pırıltılı bakışlarla / aranan aç sevgiler / çarptımı birbir suratına / kolunda dopdoluyken / şıngır mıngır bileziklerin, | M Eryılmaz, 1986, 7 | Evsizlik, işsizlik, eğitimsizlik, güvencesizlik... Bu tanım ünlü sosyolog Loic Wacquant'ın tanımı. | Diyarbakırda kalanlar hiç bir yere gidemeyenler. yani en yoksul, en mağdur, en -sızlar- kategorisinde olanlar., A Böhürler, YŞ, 17.7.2010

a.






Evvel bahar | ilk bahar*. | kaman cıvarına bahar gelince / yıkılır ovadan abdal çadırları / yücesinde pâre pâre duman tutmuş / düldüldağ'ın yaylasında mekan kurulur / hoş gelmişsin evvel bahar / nisan ayı içinde donanır dağlar., | A İlhan, Cebbar oğlu Mehemmed, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 166

a.






evvel eski | eskiden beri, baştan beri. | Aslına bakılırsa bizim meslekte birden fazla tarafa çalışanların varlığı evvel eski bilinir. TKıvanç, YŞ, 29.11.08 | Biden: Kürtlerle evvel eski dostuz., | T, 10.11.2011

z.






Evveliyat | Bir şeyin/işin önceki evreleri, öncesi, önceleri. | Sanma ki bu dünya basit bir çatı / Bak Kur`an`a öğren evveliyatı., | G A Gülhani, 19

a.






evvellik –ği | evvel, ilk, birinci olma hali. | Çünkü hak evvelliğin bildik ayan / Dinle imdi kılayım sun'un beyan,Sçelebi, Mevlid, Nuru Muhammedi kısmı., Maarif, 1964, 16

a.






evvelsi

s.
evvelki.


"Delikanlı, önüne bakıyordu. Keskin çizgili, tunç yüzünü ışıklandıran gülüşü yok olmuştu. Kırık bir sesle: -Affet Işık. Evvelsi gece, senden bu gezinti vadini alınca öyle sevindim, öyle çılgına döndüm ki, ertesi gün arkadaşlarımla beraber içtim.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 124"



evzan | 1. tartılar, ölçüler. 2. ede. Manzum yazılarda hecelerin belli şekil ve sayıda sıralanışından meydana gelen ölçüler, vezinler. | 3. Roma'da, Colosseo'nun çevresinde dolaşan Roma askeri kılıklı adamlar ya da Atina'da Parlamento önünde nöbet değiştirenler. | Roma'da, Colosseo'nun çevresinde dolaşan Roma askeri kılıklı adamlar ya da Atina'da Parlamento önünde nöbet değiştiren Evzanlar (Yunan geleneğinin mi devamı, yoksa İngiliz geleneğinin mi? ) kadar 'aşina' ve 'geleneksel'., | MBelge, T, 23.11.2011

a.






ex geçmek | eski, önce, ilk (koca, eş, ortak vb.++) | sevinçli bir şarkının ortasında durmalı / fark etmeden kimsecikler notadan / bir es ve ex geçtiğini / viyolonselin karışıp gövdesine., | MesutHastürk, KunduzD, ıı, 26

b.f.






ex nihilo | yoktan. | Bu, doğallıkla Aristoteles'i doğruluyor: Hiçbir şey, yoktan (ex nihilo) ortaya çıkmaz!, | H Yavuz, Toarmina, 42 | Ex Nihilo varlık anlayışı dinler tarihine Hristiyanlıkla gelmiştir. Razi ve İbni Sina, Farabi buna karşı durmuştur. Alemin ezeliliği meselesi yeni kuantum evren anlayışıyla yer yer İbni Arabi felesefesiyle örtüşüyor. Bu bizler için yepyeni bir imkan lakin iklim çok kötü., | Kemal Üçüncü, 14.7.2019, Twitter

a.


lat.



Ex nudo pacto non oritur actionem








ex pontos eski pontos++. | Ex Pontos kıyılarında ateş yakıp / topladığımız midyeleri pişirirdik sonra. / yokuşlu yolları çıkardık tabanları delik ayakkaplarımızla / sık yağmur yağan o kıyı kentinde., | İHAksoy, | Bitmemiş Bir Şiir'den, | Mağaradakiler, Oca-Şub 2015, S 5, 9








ex tunc ex nunc








excimer laser | eksimer lazer Argon-florid gaz karışımının elektrikle uyarılması ile elde edilen, 193 nm dalga boyuna sahip morötesi lazeridir. Gözde kırma kusurlarının tedavisinde kullanılır. | Excimer laser ile gözlük ve kontakt lenslerinizden kurtulup gözlerinizi özgür bırakın, | İstanbulGöz, 2010 tanıtım kitapçığı

a.






executive | Yönetici, idareci, müdür. | [A]ma Ahmet'in ölüme nanik yapan yazısı Doğan grubunun 'executive'lerinin (ve tabii ki ilk elde Özkök'ün) affedemeyeceği derecede genel ve doğruydu., | LeventYılmaz, T, 26.10.2011

a.


ing.



Exempla | nümune, üstat. | Doğrusu çok zor değildir bu, deneyimli biri olarak söylüyorum, kendinize bir model, bir exempla seçerseniz (buna isterseniz, 'mürşid' de diyebilirsiniz), çok kolay olur bu., | H Yavuz, Toarmina, 99

a.


lat.



Exit | Çıkış. | Perona ulaştığımda, içinde ışıklarla exit yazan kocaman cam panonun asılı durduğu merdivenlere yönelmiş yaşlı kadını görünce, fazla düşünmeden takıldım peşine., | T Polikar, 1997, 111

a.


lat.



exit poll | seç. bk. sandık çıkış / sandık başı. Oy günü seçim anketi. | exit poll oyunu kullanmış seçmene, | bilader kime oy verdin diye sorup anket yaparak geçici sonuç elde edilmesi., | cadd 03.11.2004 05:38, EkşiS

b.a.


ing.



exonym | dış ad. | Bir exonym, yani | dış ad, başkalarının verdiği ad., | HBerktay, T, 27.8.2011

b.a.


ing.



expedition

a.


ing.
"... birinci sınıf yolculuğun yanında daha ekonomik olan vistadome veya numarasız biletlerden oluşan, çoğu zaman oturacak yer bulmanın da epey zor olduğu en ekonomik sınıf olan expedition sınıfını tercih edebilirsiniz.", Bahar Akıncı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 9"



expressif++ | Bedri Rahmi ışık ve gölge oyunlarından elinden geldiği kadar 'expressif' olmıya çalışıyor., | ? ? ?

s.


fr.



expressiflik++ -ği | Renkler düz ve gölgesiz, bir minyatür hissi verecek kadar sadedir. bu sadelikte kuvvetli bir 'expressif'lik görülür., | ? ? ?

a.






eyağ/eyak -ğı | ayak, kadeh. | ıssız bir Nedim olup / eyağına doldurmuş / gizi ve sözü teyelli., S Erözçelik, 1991, 24

a.






eyağsız | ayaksız. Kadehsiz. | güneşin göğe sürüldüğü, uçsuz / kıyıda, esrik ikindiler, eyağ- / eyağsız, divitsiz, kâğıtsız, çiçeklerin / koparılmadığı, kuşların, / o yerde. Öp-/ öptüğün an. O yerde, o yerdeyiz., S Erözçelik, 1991, 84

s.






eycene

z.
iyicene, iyice.


"Beşincide ise götürdük dutu / Yürüdü çanaklar kaplarla kutu / Eycene bastılar samanı otu / Herkesten bir örnek aldık ne dersiz?", San, Hicranî, 169"



Eydetik | Eidétique. | Anlaşılmıştır ki eydetik; entüvitif, deneyden gelmeyen, esansa ilişkin demektir. Eydetik bilim de, ampirik bilgiyi yönelten eydetik yasaların bilinmesidir ki, bundan dolayı buna doğanın ontolojisi de denmektedir. İşte eydetiğe dayalı olaraktan fenomenoloji de, böylece, bilgi üzerinde düşünme, bilginin bilgisi olmaktadır., | T Özbilgen, Hukukun fenomenolojisi, İÜHFM, Yıl 1981, C 45, S 1-4, 619

s.


fr.



Eyerli / eğerli | Eyer vurulmuş, sırtına eyer konulmuş (hayvan). | Misafiri sevin, dürüst olun, adaletle hükmedin / Yüce katında türlü türlü nimetler var sizin için / Yedi göğü geçmek için altın eğerli atlar, / Ve yıldırımları geride bırakan hızlı arabalar / Huriler, tertemiz, hep ter ü taze ve neşeli / İncilerden yapılmış köşklerde oturur her biri., | V Hugo/Yakup Yaşa, Mahomet, 9.4.2014, Milliyet

s.






Eyerlik –ği | eğer. eyer olma hali. | Babil: Asma katlardan gümüş bir eyerlik., | M S Celayir, Vaveyla, S 4, 33

a.






eyi | İyi. | Sana birkaç sözüm var eyi dinle / Okula vereyim gel de benimle / İhtilaf çıkarma öğretmeninle / O zaman şefkatle okşayım oğlum., | K B Kavaklıoğlu, 1958, 22

z.






Eyi olmaz / iyi olmaz | iyileşmez, sağalmaz, onulmaz. | Dert bende çare sende / Ey' olmaz yare bende / Yuvasız kuşlar gibi / Kalmışım perakende, | Halk türküsü

s.






eyice | İyice. Bk. Eyicene. | Kelile ve Dimne'deki Berzuye babı, Sasanilerin son zamanlarında yakın Şark milletlerinin ahlakını ve ruhiyatını gayet iyi anlatır. İranlı hakim Berzuye'nin sözünden eyice anlaşılır ki o zamanki İran cemiyeti zevâl ve inhitata doğru süratle gidiyordu. Ahlâkî ve manevî rüştten mahrum idi., | A N Tarlan, İran Edebiyatında Roman, Derviş kurban, Ülkü, İlkkanun 1937, 304

z.






Eyicene | Bk. Eyice. | -Allah bilir ya, ben gene almayacaktım. Köy öğretmeni, | Hamit Ağa dedi, | sen ne diyorsun, bir traktör seksen beygir kuvvetinde...İşte o vakit eyicene aklım yattı., | A Nesin, Medeniyetin yedek parçası, 13

z.






eyin

a.



"Zamanı tutamam hayat geçiyor / Dünyanın zehrini kullar içiyor / Eynine insanlar neler biçiyor / Sükûtum amanda n'eylerim bilmem", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 80"



eyin | bk. Eğin. | Derviş hırka eyninde / Türlü hile göynünde / Fel fercir var ayn'ında / Müslüm değil vesselam / Hak hukuktan dem vurur / Nefse uyar kudurur / Uslu durur bek vurur ...

a.






eylem


fiil, iş.
a.
eylemekten eyle-m(e)
“Bizim eylemimiz değil bunlar, Türk: maziyi unutamaz. ”,
Ali Bozdağ, Üç Mevsim, 70



Eylem | fiil, iş. | Bizim eylemimiz değil bunlar, Türk: maziyi unutamaz., | Ali Bozdağ, Üç Mevsim, 70

a.






eylembilim | Oğuz Atay, | Eylembilim, 1987+ (Günlük kitabının bir bölümü)

a.






eylemce | 1. Ameliyat. 2. | Harekat. | ...işlemce, eylemce (operasyon), günoğlu (oportunist), günoğluculuk (oportunizm) ..., Nesin vakfı edebiyat yıllığı, 1980, 591 | 3. Eylem ve eğlencenin birleştirilmesinden kelime oyunu. Eğlenceli eylem. | 350.org ile işbirliği halinde dünya çapında bir sürü eylem yapıyoruz o gün. bu dev küresel partide kendimizi hiç de yalnız hissetmeyeceğimiz kesin! dünyanın neredeyse TÜM ülkelerinde aynı anda 5 binden fazla 'eylemce' yapılacak çünkü., | T, 9.10.2010

a.






Eylemci | 1. siyasî, toplumsal, çevre koruma vb. amaçla itiraz fiili gerçekleştiren kimse. | Eylemci misin ne...sun, ne olursan ol... / Beğendiğin rejiime, ülkeye koş, çık git aramızdan defol. // Ey eylemci, aslını unutan şaşkın, öğren neslini., | Ali Bozdağ, Üç Mevsim, 52/70 | aktivist. | sarı eylemci | Fransada hükümete karşı sarı yelek giyip hak arayan eylemci. | Değil mi ki haksızlıklar karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır, öyleyse ben de sarı eylemciyim., | ÖzlemKandemir, T, 27.7.2011 ve 4.7.2011 www.ozgundurus.com 15.8.2011de girildi

s.






eylemcil dönüşlülük –ğü | dilb. | Verbal Reflexivity, ÖzgünKoşaner, 2005

a.


ing.



eylemdaş

a.
aynı eylemi yapanlardan her biri.


"Yani bu anlamda Stalin'le sadece fikirdaş değil, eylemdaş da olmalıdırlar. Belki de tam bir yoldaş. Yani Nâzım'ın düşünce portföyünde Lenin, Troçki, Stalin vardır | ama en az onlar kadar komünizm teorisinde etkili olmuş, tesiri bugün bile devam eden Galiyev yoktur. ne denir ... ", Mehmet Gül, Nâzım Memleket mi?: Direnen son Lenin heykeli , 2003, 172"



eyleme | 1. eylemek işi. | Wall Street lobilerinin kıskacındaki başkanın bu eylemelere bütünüyle destek verdiğini ifade etmek akılcı olmasa da Obama'nın Amerikan sağının eylemselliğine karşı Amerika sokaklarında Amerikan solunu bir denge olarak olumlaması muhtemel..., | SerdarKaragöz, S, 24.11.2011 | 2. | eylem. | Bu eylemeleri yalnızca vatandaşın tepkisiyle ya da Kandil'in performansıyla titreyip kendine gelen milliyetçi partinin hareketliliğiyle açıklamanın mümkün olmadığına dair güvenilir kaynaklardan duyumlar geliyor., | MAltınok, T, 19.7.2011

a.






eylemsel | fiili. | O nedenle de bir barış siyaseti ilke olarak 'savaşa ve şiddete karşı' olmalı ama onun ortaya koyacağı eylemsel siyasetin mevcut savaşın asimetrisini de dikkate alması gerekir., | EKatırcıoğlu, T, 10.9.2011

s.






eylemsellik -ği | eylemsel olma hali. | Wall Street lobilerinin kıskacındaki başkanın bu eylemelere bütünüyle destek verdiğini ifade etmek akılcı olmasa da Obama'nın Amerikan sağının eylemselliğine karşı Amerika sokaklarında Amerikan solunu bir denge olarak olumlaması muhtemel.../Eylemselliğin sonuçları sistemin kendisini kendini yenden yapılandırmasını sağlayacak mı? , | SerdarKaragöz, S, 24.11.2011

a.






eylemsizlik –ği | 1. hareketsizlik, atalet hali; cisimlerin hareket durumlarını koruma eğilimleri. | ...eylemsizlik momenti de bir az zahmetle band spektrumlarından tayin edilebilir. 48: 1 cetvelinde bu Cetvel 48: 1 Bazı çok atomlu moleküllerin eylemsizlik momentleri Cisim Molekül yapısı Eylemsizlik momentleri Düz simetrik 70 ..., | A G Parts, Fizikokimya dersleri, 1952, 298 | 2. Eylem yapmama hali. | ... eylemsizliğin en akıllı, en geçerli ve en ilerici eylem olduğunu öğütlemektedirler. (Bak: Cumhuriyet, 21 Şubat ... eylemsizliği savunmak intihar anlamına gelir. Aklı başında bir CHP'li bile bunun saçmalığını farkedebilir., | O Müftüoğlu, Devrimci Yol yazıları Devrimci Yol davası yazılı belgeleri, 1991, 101

a.






eylenmek | kr. eğlenmek. y ğ değişmesi. Eyilenmek, iyilenmek, iyileşmek, sağalmak. | Dert bende çare sende / Eylenmez yare bende / Yuvasız kuşlar gibi / Kalmışım perakende, | Halk türküsü | Yara olmayınca ağıt söylenmez / Derin yara aldım kolay eğlenmez / Artvinli arıyor yavru bulunmaz / Ebedi bir yara kaldı götürdü., Artvinli Aşık Gülhanî, Torununa ağıt, 2001

f.






Eyleyici | a./s. | fail, eyleyen. | Arapça kökenli faaliyet 'eyleyici' değil, 'eylem' anlamınadır. Aynı kökten 'eyleyici' anlamına olan sözcük ise fail sözcüğüdür., | T Tekin, Türkoloji eleştirileri, 1997, 313 | Ahlâk durumu içinde, genellikle eylemde bulunan insanları taşır. Bu insanlara eyleyiciler diyebiliriz. Eyleyiciler, eyleyen, eylemde bulunan insanlardır; eylem bir ahlâk durumu ürünüdür; onun süreç alanını bir yana bırakırsak. Ahlâk durumu, eyleyicilerin eyleşme ortamıdır, eyleşme, bir ..., | Doğu-Batı, 1998, S 4-6, 102








Eylim eylim++ | hacıdağ'ın selinden / dağlar sıra sıradır eylim eylim / dağlar uzanır bir uçtan bir uca., | A İlhan, Cebbar oğlu Mehemmed, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 166

a.






Eylim++ | | Semer: Eylimin keçesi yırtılmış.

a.




DS



eylül | 1. Yılın 9. ayı 2. Hüzün ayı. | 12 eylül | 12 eylül 1980 tarihinde Türk silahlı kuvvetlerinin emir-komuta zinciri içerisinde darbe yaptığı gün. | 12 Eylülcüler | 12 eylül 1980 askeri darbesini yapanlar ve onların hukuk dışı uygulamalarına destek olanlar | Ancak 12 Eylülcüler ve benzerleri hiçbir zaman muratlarına eremediler., | FKentel, T, 10.9.2011

b.a.






eylülsü | eylülü hatırlatır, eylüllere özgü. | Yedi iklimlerin, arı mevsimlerin, nisan ve eylülsü hüzünlerin nakşedildiği samanlı kağıtlara her gün içinde solan bir gülü resmetmek istiyordu; fakat kaleme sarıldığında elleri titriyor, gözleribuğulanıyordu umuda ihanet ederken..., | N A Gökduman, 53-54

s.






eymenmek | 1. TS Tevahhuş etmek, çekinmek, korkmak, endişe etmek, ihtiraz etmek. 2. | | Utanmak, sıkılmak, çekinmek. | Onlara gittiğimizde gaz lambaları ile mukayese edilemeyecek aydınlığı görünce çok imrenirdik. O aydınlık ortamda oturmak, varsa dersimizi çalışmak için her akşam gitmek için anneme ısrar ederdik. Annem eymenir, çok sık gitmemeye gayret ederdi., | Arif Bilgin, Melekler annemi kıskanıyordur, 29.11.2022, dibace.net

f.




DS



Eyşün | a.m. Erşin. Pişirilen ekmeği saç üzerinde çevirmeye yarayan araç, evirgeç. | | #giresundaboylederiz eyşün aguzuna davun çıkasıca:) [Eyşün ağzında taun (veba) çıkasıca!], @FasileDiblesii, 30 Nis 2013, Twitter

a.




DS



eyt | Emeklilikte yaşa takılanlar. | Emeklilikte Yaşa takılanlar (EYT) sorunun nasıl çözüleceğine dair belirsizlikler sürüyor. Henüz sendikalarla ve EYTlileri temsil eden EYT dernekleriyle paylaşılan ve onların görüşüne sunulan resmi bir taslak yok., | Arzu Çelik, AKPnin 20 Yılında Emeğin Halleri, 2022, 809

kıs.a.






eyt'liler | çoğ. emeklilikte yaşa takılanlar. | Eyt'lilere formül arayışı / Emeklilikte yaşa katılanlara çözüm arayışı yeniden gündemde. Yeni bir düzenleme çıkacak demek için erken olsa da bazı maliyet hesapları yapılıyor, | Hürriyet, 11.11.2021, 6

a.






eytmek | Ayıtmak fiilinin eski Anadolu Türkçesinde aldığı biçim. Demek, söylemek. | Sultan Murad eydür şimdi zamane / Bize de kalmadı beyler elvedâ, | Kuloğlu, EGŞA, 43

f.






Eyub sabrı | İtiyatlar kökleştikten ve huylar iyice yerleştikten sonra bu terbiye gayet güçleşmekte ve mahsul vermek için Eyüp sabrı istemektedir., | başgil, 11

a.






eyüp halkası

b.a.



"Değişmeyen kalemleri ise Eyüp halkası, acıbadem kurabiyesi ve kandil simidi." (bkz. http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-9318-34-eyup-bir-lezzet-mek%C3%A2ni.html)"



eyüp halkası b. | Semt adından. Un, su, tuzdan yapılan Eyüpte yapılagelen beyaz renkli halka. | Değişmeyen kalemleri ise Eyüp halkası, acıbadem kurabiyesi ve kandil simidi. (bkz. | http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-9318-34-eyup-bir-lezzet-mek%C3%A2ni.html)

a.






eyüp sabrı

b.a.



Elimle gasledip kefene sardım / Selâların verip eksiğin gördüm / Eyüp Sultan sabrı yarabbim derdim, / Ahirt libasın giyen oğullar 24



eyüp sultan testisi | yer adından. | bir Eyüp Sultan testisiydi / bir de / battal bir yorgan / o kadar/ başka ne kalabilirdi ki, | MG, 104

b.a.






Eyüplü | İstanbulun Eyüp Sultan semtinde doğan veya orada oturan. | Garip İstanbul'umun türküsü... / Topkapılısı, Karagümrüklüsü, Eyüplüsü., | Z O Saba, Garip İstanbulumun türküsü, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 54

s.






eyüpyaraları | çoğ. Sabrın simgesi olan Eyyub Peygamberin yaralarına benzer yaralar. | kendinden tad alamayanlar için / büyük mabedin önüne, / gönlün kapısına bırakılmış / isimsiz markasız benlikler topluyorum / ağırlığından kaldırılamayan, / derinliğinden çürüyen / akıllar, fikirler, eyüpyaraları..., | CKoytak, T, 22.4.2013

b.a.






Eyvahlanmak | Vah vah, aman, pek yazık diye üzüntü, keder, pişmanlık duymak. | eyvahlanır kaşları ayrılır konuşmaz bir daha / topukları burunları akşamleyin körfezde., | SKoçak 2001, 36

f.






eyvallah





"Eyvallahımız size yâdigâr kalsın / Okuyan ihvanlar eline alsun / Hakirin ruhuna fatiha olsun / Arzum sana kara donlu Beytullah 14"



Eyvallah etmeksaymak, itibar etmek, saygı göstermek. | Gayet iri ve kocaman olan bir boğa ahır içinde yatar iken: 'Benim kadar güçlü kuvvetli kim var? Yalnız arslan ile bir de file eyvallah ederim. Onlardan sonra hayvanların en kuvvetlisi benim.' diye iftihar ederek (övünerek) kibirlenmeğe başlar., | Ahmet Midhat E/E Ülgen, KH, 1296/1879, 21

dey.






Eyvallahçı | Esasen yaradılışı çok gerçekçi, doğru ve açık yürekli olan Türk halkına son asırlarda fena telkinlerle aşılanmak istenen (eyvallahçı), (bana neci) ruhun zaman zaman kötülüklerini görmüşüzdür. Bu infiradcı, kendini düşünücü, aldırış etmeyici..., | H Â Yücel, pazartesi konuşaları, 1937, C 1, 138








Eyvallahı olmamakMinneti olmamak, boyun eğmemek. | Dikleşmeden biz dik duranlardanız / Çekmeye gelmez bil asla boynumuz / Yoktur kimseye hiç eyvallahımız / Bayrağı göklerde asil soyluyuz., | Hoca Fuâd++

dey.






Eyvancı | far. Eyvan + tr. –cı. eyvan yapan, kemerli biçimler yapan++. | Yeri göğü insü cinni yarattın / Sen ey mimar başı eyvancı mısın / Aynı günü çarhı burcu var ettin / Ey mekan sahibi rahşancı mısın? , | Azmi, ?

a.






eyvanlı

s.
eyvanı olan.





eyyam yapmakidare-i maslahat etmek, idare etmek, günü kurtarmak. | Yeni Türkiye'de hala MGK danışma kurumu yerine zorunlu anayasal kurum olarak devam edecekse, hükümet eyyam yapıp yan çizerse yüklenelim Başbakan'a... (sic) R O Kütahyalı, T, 22.6.2011

dey.






eyyam-ı bahur | Eyyam-ı bahurla kavrulacağız! Uzmanlar uyardı: Sıcaklıklar 40 dereceye ulaşacak., | Hr, 29.07.2024

b.a.






eyyorlama | eyyorlamak işini yapma. | güzel dilimizin yeni joker sözcüğü. 2010'lu yıllarla birlikte kullanımı yaygınlaşacak, dalgametre, dalgamotor, akava ve zımbırtıyı alaşağı edip bilgi çağı'nın ikinci ve en parlak döneminde hak ettiği konumu alacaktır., | Boshi, 10.4.2010, EkşiS

a.






eyyorlamak | eyiye/iyiye yormak'tan mı? birçok manaya kullanılıyor Ali Çakman, 27.1.2016 | 1. Buyurmak. | Böyle eyyorladı Zerdüşt, | boyleeyyorladizerdust.blogspot.com/, 6.2.2016g | adam eyyorladı beyler dağılın zöge: bile bile yapıyorum evet sana giren çıkan ne hacı abey? , | | https://www.youtube.com/all_comments? v=voltBLnHox0&lc..., 6.2.2016g | 2. Hediye etmek. | konuşssaydın ya, deseydin ya o zaman da, | biz bu maçları aldık ama fırat bize eyyorladı, o sayede diye..konuşsaydın? , | | https://eksisozluk.com/besiktas-taraftari--50741? p=359,6.2.2016g | 3. Karşı çıkmak, değer vermemek, tanımamak. | geçen gün bi arkadaşım ne dini ne milli bayram seviyorum diye eyyorladı bana feyspuk üzerinden. sonra | yılbaşında'da evden çıkmazsın, | 29.10.2013, sonikpanik.blogspot.com/2013/10/su-o-kadar-sklyorum-ki.html, 6.2.2016g | 4. Değerlendirmek; yönetmek. | dün geceki villarreal maçında atılan ve dani alves tarafından soyulup yenen muzdur. alves, eto gibi çocuk ruhlu olmadığından güzel eyyorladı olayı. adamsın., | www.exkutupsozluk.com/66014/daniel-alves-e-atilan-muz/, 6.2.2016g | 5. Kötü yönetmek, taraf tutmak. | Hakem eyyorladı resmen maçı pert etti., | 30.11.2013, 6.2.2016g

f.






Eyyy | E sonra ne oldu anlamında soru ünlemi. | -Gidip sen de yazdırtsana. -Aaa benim beş altınım olsa beş yüz türlü derdimi görürüm. Dur dinle. Kadına: | Sakın bu göğsündeki yazılar silinmesin. İyice koru. Üç gün sonra buraya yine gel. demiş. -Eyyy? , | H R Gürpınar, Toraman, 1969, 13

ünl.






Ez | Şüphesizdir ki görgülük arttıkça topluluk ta tadilâta uğramış, binnetice ilk mektebin de işi artmıştır. Fakat muhakkak olan yine şudur ki teferruat içinde gaybolmamak özü eze feda etmemek için ilk mektebin ülkü ve emecini iyi doldurmak ..., | Zeynettin Akkök, Cumhuriyet Türkiyesine terbiyevî heyecanlarim, 1935, 110

a.






ez amade me kürtçe Hazırım yani buradayım. | Ez Amade Me, Ez Lıvırım, Beli..., | R, 19.10.2010








ez lıvırım kürtçe buradayım. | Buradayım' yerine 'ez lıvırım' dediler., | R, 19.10.2010








ezansız | 1. Ezan okunmayan. 2. | ezan sesi işitilmeyen yer. | Ey mümin bil ki ezan İslâmın büyük alâmetindendir, beş vakit namaz için ve Cum'a için ezan sünnet-i müekkeddir ve bazılarına göre vaciptir ve ezansız cemaatle namaz kılmak mekruhtur hatta bir köy veya bir şehir ehli ezan okumayıp namazlarını ezansız kılsalar padişah onlara cebr edip elbette ezanla kıldırır ve eğer ki okumasalar İmam Muhammed'e göre padişah olan onlarla savaşabilir Ezanın tehlikeleri ve mekruhları: Bil ki kadınların ezan okuması, cinayetle ezan okumak doğru değildir; baliğ olmadık çocukların, mecnun, fasık ve sarhoşların ezan okuması mekruhtur. Ezan okurken dünya kelamı konuşulmaz..., | Ak Ali Efendi, Fezail | Bir iki saat içinde bütün köy boşalmıştı. İkindi vakti köy ezansız kalmıştı., | Kırımer, 1967, 42 | | Gel de Yahya Kemâl'in 23 Nisan 1922 tarihinde Tevhid-i Efkâr gazetesinde yayınlanan | Ezansız Semtler yazısını hatırlama!, | M Kara, Dergâh, | 351, Mayıs 2019, 30 (1922) | Ve ezansız, cemaatsiz boş cami; robot imam, güdümlü hatip ve papağan vaiz..., | İ E Şumnu, Hatıralar, 76

s.






ezber | ezbere almakezberlemek. | Ne zaman bir şeref ziyafeti olsa, bu defterimdekileri yeniden ezberime alırım., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 140

dey.a.






ezber bozan | kabul görmüş düşüncelerin yanlış olduğunu gösteren. | Büyük İnsanlar Gibi Olmak -: Sıradışı, Ezber Bozan Başarı Kitabı, Aliye Arslan, ?Arif Arslan, 2011 (kitap adı) | Lamşişi'nin ezber bozan bir saptaması daha: | Kabuğuna çekilme siyaseti, AB'nin iç dengelerini bozmakla kalmaz; aynı zamanda Akdeniz'in güneyinden (Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, vs) yükselen Batı düşmanı köktendincilerin ..., | Faik Bulut, Küresel Çağda İslam, 2007, C 1, 90 | Televizyon pazarındaki gelişmelerin gerçek anlamda ezber bozan olarak anılması her zaman pek mümkün olamıyor. Philips TV'nin Bowers ve Wilkins ses işbirliğiyle geliştirdiği OLED+ modeller tam olarak bu tanıma uyuyor., | Analiz G, 5.9.2021, 8

a.






ezber bozma | ezber bozma işini yapma; alışılmışın dışına çıkma. | Aleviliğin Gizli Tarihi. Erdoğan Çınar. Alevilik üzerine yapılan yeni dönem tartışmaların esin kaynağı olmuş çalışma aynı zamanda Alevilik üzerine daha önce bilinenlere karşı bir ezber bozma kitabı. Virgül, 2006, S 91-94, 59

b.a.






ezber bozmakbirinin sahip olduğu düşüncenin yanlış olduğunu göstermek. | Toplum bu şekilde içeriden çökertilmiş iken, ana anlatıyı, ezberleri bozan ve sonuçları bugüne kadar gelen, çözümleme bekleyen iki gelişmeden daha söz etmek gerek. Bu dönemde, Misak-ı Milli, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna yön veren ilke olarak geçerliliğini yitirdi. Baba George Bush ..., | Türk(iye) kültürleri, 2005, 35 | Eser metninde, yine ezberleri bozan ve alışılmışlık, monotonluk perdesini yırtıp atan ifadeler görüyoruz: | Yüz binler gök cisminin direksiz düşürmeden durdurulması ve birbirine çarpmaması. Bu türden ifadeler sakın basit gelmesin. Basitlik içinde çok çok derin ve inçe gereçkelerden bahsediliyor., | Ediz Sözüer, Tabiat Risalesi Açılımları: İlahî Teknolojinin Detaylarında, 2015, 46

dey.






Ezbercilik –ği | Bundan başka Meşrutiyet pedagojisi, daha ziyade okul hareketinden ve teknikten ibaret bir pedagojidir. Eski takrir ve ezbercilik usulleri yerine, Meşrutiyetin umumi hayata getirdiği söz ve hareket hakkı gibi okula da sual ve cevabı, gözleri tabiata çevirmeyi, öğretim yanında umumi terbiyeyi, inzibatta biraz daha demokrat usulleri getirmiştir., | Ülkü, 1942, C 20, 20

a.






Ezberlemelik | Aynen katılıyorum. Tahtaya şema çizmediğim ders yok gibidir. Fakat öğrenciler defterlerine şemayı değil de ezberlemelik cümle yazar, | @BVRAY, 12.02.2017, Twitter

s.






ezberlenebilir | Akılda kalan, ezberlenebilir şiirler yazar Edip Cansever., | Eyyup Yıldırmış, Mavi Yeşil, S 116, Mart-Nisan 2019,12

s.






ezdai Èzdai, kelimesi Kürtçe | Tanrının Takipçileri anlamına geliyor. Èzdai inancına göre Melek Tâvûs hiçbir şey yokken vardı ve Tanrı'nın izniyle Ezidilere yol göstermek için yeryüzüne insan şeklinde indi. Kutsal kitapları asılları Kürtçe olan Kitab-ı Cilve Vahiy/Tecelli Kitabı) ve Mushaf-ı Reş (Kara Kitap). İbadetlerini gün doğarken ve güneş batarken yaparlar. Kutsal mekânları Irak Kürdistan Özerk Bölgesi'nde bulunan | Laliş isimli yer. Ezidilik ise Ezidilerin tanrısının bin bir isminden geliyor, Kürtçede | yaratılan, var edilen anlamında kullanılıyor. | Avrupadaki yaklaşık 6 bin Ezidi aralarında topladıkları 1 milyon parayla Türkiyeye geldiklerinde kalacakları ve Ezdai inancına göre ibadetlerini yapacakları bir kültür ve konukevi yaptı., | STansel, T, 4.8.2013








eze ı | teyze; hala






DS



eze ıı | zayıf






DS



eze ııı | | 1. kibrit; 2. | Kapsülün patlayıcı kısmı. Bk. eczâ

a.




DS



eze ıv | başsağlığı dileme






DS



eze v | ulu, yüksek++. | Bu dağlar, eze dağlar, / Yâr gele geze dağlar, / Yâr buradan geçerken, / Ne dedi size dağlar? , | G Altıntaş, Türkülerden seçmeler, 46

s.






eze vı | | 1. Avuç ortası, aya. 2. Vücut. 3. | Tırnakların dibindeki deri

a.




DS



eze vıı | | çok pişmiş.

s.




DS



ezel | önce. Erzurum, Burdur. | Hani yaylam senin ezelin ezelin / Güz gelende döker senin gazelin, | Erzurum türküsü | Ispanaktan ezel çıkar gerdeme / aman gerdeme aman bidanem gerdeme aman / zülüfleri tel tel etmiş dökmüş gerdane / yandım gerdane, | Halk türküsü, Burdur

a.






ezel ezeli | Ben seni severim ezel ezeli / Bana cefa etme dünya güzeli / Bağdadı Basrayı Acem Şirazı / Büsbütün dünyayı değer gözlerin., Halk türküsü








ezelleşmek | Ve bunca tâ ezel düştüm dönüp bir dem ezelleştim., | Hengamî, 36

f.






ezenler | çoğ. Baskı uygulayanlar, baskıcılar. | Bu biçimsel farka karşın her masaldaki kahramanlar ezenler ve ezilenler, sömürenler ve sömürülenler şeklinde bir toplumsal zıtlık ilkesine dayanmaktadır., | PTuran, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 89

a.






ezerteli BTS- | bitki İnce gövdeli, son derece ince yapraklı, çok bol çiçekli bir bitkidir. Dağlarda olduğu gibi, tarlalarla bahçelerde de bol bol yetişir. Tadı ve kokusu ile halk tarafından sevilir. Bitki sonbaharda tohum verdikten sonra toplanır, özellikle, turşuların içine konur, değişik bir tat ve koku sağlar. Bkz. | http://www.sagliklisayfalar.com/page/81, 19.5.2010 | Gazıntılar, ezerteli gohardi, / Ezem, bazi fetirleri yahardi, / Anam, işlikete, gugul yapardi; / Boranıynan, galaçoşnan yiyerdük, / Üsdüne davşan gani çay içerdük., | F Kızıltuğ, 17.7.1997 | Ezerteli: Turşulara konulmaktadır. Ayrıca lemis yapılırken pancara katılarak da kullanılır., | | https://karadeniz.gov.tr/halk-botanigi-3/, 13.11.2022g

a.




bts-



ezgayri edebiyat | edebiyat dışı. | Bu arada şunu da söyleyeyim ki edebiyat eserleri kadar ezgayri edebiyat bir çok tarih, hekimlik, nebatat, fal, siyaset kitapları okudum., B S Ediboğlu, EK, 1953, 124

b.a.






Ezgi II | hlk 5. Üzüntü, sıkıntı. | Katılsalar bile, eski bir teşkilata katılmış olmanın ezgisi içinde kalacaklardı. / Açıklamayı yukarıda belirttiğimiz üzüntünün ezgisi altında kalan ve Aydemir'in Elazığda iken kumandanı olan Faruk Ateşdağlı'nın 59) yaptığı muhakkaktır., | Dündar Seyhan, Gölgedeki Adam, 57/59-60 | Kimisi de, yüreğinde ezgi, beyninde derin düşünce ile oradaydı., | Kıyafet, 1981, 91

a.






ezgilemek | bestelemek, okumak.++ | ağır ve serin bir senfoni ezgileyecek mayıs yeli, | NBüyüm, 1968, 60 | 2. | Gaydelemek, ezgiyle türkü söylemek. | Ezgiliyorduk ineklerin peşinde., | Şeref Kara, Heybemdeki türküler, TRT Müzik, 10.12.2022

f.




GTS-



ezgilenmek | Hüzünlenmek. | Uzakta bir çamlık vardı şimdi karanlıklar içinde. Çamların arasında bir eski köşk. O köşkte çaldığın plakları düşündüm, ezgilendim., | Ş Belli, Bir Yangının, 58

f.






ezginlik –ği | hüzün, keder. | Neyse ki, Beşir Bey'in eseriyle gönül ezginliğim hafifleyecek, yarım yüzyıl öncesinin anıları birer ikişer gelecek., | Sİleri, Z, 20.5.2012

a.






ezgisel | ezgiyle ilgili. | Bizi ilgilendirenlerini alıyoruz: bölgesel (mevziî, mantıkavî), ezgisel, içgüdüsel, kamusal (maşerî), kılgısal, töresel, kişisel (şahsî). Yine K. Demir, Türk Dili'nin 206. sayısındaki yazısında da, bu ekin kelimelere getirilmesinde bir kaidenin olmadığını belirten | İnan'a ..., | Türk kültürü, 1969, 917

s.a.






ezharü mine'ş-şems malum | ...müteessir bir halde bulunmuş olduğum gerek memurin ve gerek ahali-i sairece ezharü mine'ş-şems malumdur. | , | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 499




ar.



ezi bayramı | din. Yezidilerin dinî bir bayramı. | Yezidi Şeyhi İsmail Tulan, yılda 9 gün süreyle tuttukları oruç için üç bayram kutladıklarını anlatarak, | Şems, Xudan ve Ezi bayramı olmak üzere üç bayram kutluyoruz. Yılın son bayramı, üç gün sürecek. Bayram geldi mi kurban kesiyoruz. Dar gelirlilere yardım dağıtıyoruz. Bayramımıza çevredeki köy ve mezralarda oturan Müslüman kardeşlerimizin de gelmesi ayrı bir güzelliktir. Almanya'da da bayramı kutluyoruz ama bu coğrafyada bayramı kutlamak daha duygulu. Bu arada Tahari Köyü'nde de Ezi Bayramı'nı kutladık. Ezidiler'in çoğu bugün Avrupa'da ama bugün biz Türkiye'de tek-tük kalan Yezidileriz. Yılda 9 gün tuttuğumuz orucun son bayramını yapıyoruz. Çevredeki komşu köyler de bayramımıza gelmeleri bizi oldukça memnun ediyor. Biz de Müslüman kardeşlerimizin bayramına gidiyoruz diye konuştu.Kaynak: Yezidilerin bayramını Müslümanlar da kutladı! - Güncel - Star Gazete | http://haber.stargazete.com/guncel/yezidilerin-bayramini-muslumanlar-da-kutladi/haber-818895#ixzz2oKFr2tee, | 20.12.2013

a.






ezici | Ezen, bastıran. | Uzaktan yüksek bir ormanın eteğinde, denize hemen bir saatlık mesafede, bağlar arasında, selvilerle çevrilmiş geniş ve düz meydan bütün kalabalığı ile görünmeğe ve trompetin yırtıcı, davulun ezici sesleri işitilmeye başladı..., | Kırımer, 1967, 72 | Haşhaş yağı atölyesi (yağ çıkrığı): altında koca koca odunların yakıldığı üstünde haşhaşın kavrulduğu ocak, kavrulan haşhaşın ezildiği insan gücü ile çalışan birbirine ters yönde çalışan iki silindiri bulunan ezici, ezilen haşhaşın özel torbalara konarak yağının çıkarılması sağlayan bir mengeneden (press) oluşur., | asicaldan, 3.3.2017 | ne kadar zordur sürekli mahcubiyet içinde yaşamak / her gün yüzü yerde dolaşmak ne çok ezici bir haldir., | S Demirci, Y Ö Özburun, 2006, 54 | Öyle görünüyor ki zaman âmilinin kenAyıların diş yapısını, uzamış köpek dişlerini, körelmiş ya da yok olmuş üç azı dişi, taç bölümü genişleyip düzleşerek ezici özellik kazanmış büyük azı dişleri ve tipik kesici dişler oluşturur. AnaBritannica, ayı maddesi++

s.






ezidi | yezidi inancına bağlı olan veya bu inançla ilgili olan. | Anadolu halkının çoğunluğu Müslüman olsa bile, Süryani, Ezidi, Ortodoks, Katolik hiristiyanlar ile az da olsa Hakkari çevresinde nasturi inancında olan toplulukların yanında-., | DMFırat, T, 23.5.2013

a.






Ezik büzük | Coğrafyamızdaki karmaşa, biz hariç bütün müslümanların sömürgecilik geçmişi olması, biz dahil hepsinin batı karşısındaki ezik-büzük hali, izzeti nefislerinin incinmesi, siyasal islamcıların tutumu, coğrafyamızdaki aydınlanmacıların bütün sorunların nedeni olarak dini görmesi vs vs gibi nedenlerden dolayı ve de şüphesiz 'cehalet üstü hamaset' varlığı, bi' grup müselmanı reaksiyoner, tepkisel, ajitatif, agresyon içinde, herkesi cehenneme gönderme heveslisi vs vs bir tutumda olmasına neden oluyor., | K Beşirli, 13.6.2019 TÖL vatsapı

s.






Ezikleme | Şetaret Hala'n bana ibne ve hunharca görümcelik yapmaktan vazgeçti, kaynanam reşat altını taktı. Diyceğim, o dakka kurtuldum baskıdan felandan. Hemen ben de eltim Nezahatgili kısır diye eziklemeye başladım..., A Atalay, Yavaş tren, 2016, ?

a.






eziklemek | Hor ve hakir görmek, küçümsemek. | Bu satırları mahallemizin biricik Karadenizli fırıncısının okumamasını temenni ediyorum zira bu itiraftan sonra ekmek almaya gittiğimde | ezikleyen ve küçümseyen nazarlarla bir müddet yüzüme baktıktan sonra, | Sana ekmek yok hoca; daha Auster'den bir kitap bile okumamışsın diyeceğinden endişe ediyorum. A Turan Alkan, Z, 6.2.2011 | Gelip burada beni ham çökelek. Zennube falan diye akılları sıra eziklerler. Sorsam, Spinoza'yı, Aristo'yu, Platon'u bilmezler. Wittgenstein'i, Nietzsche'yi, Bertrand Russel'ı, sicim teorisini bilmezler ama ben çökeleğim ha? , | Atilla Taş, 3.8.2019, tivitır

f.






eziklenme | ezilme, alçaltılma, horlanma, hakir görülme. | Servet Sivastan transfer edildiğinde Beşiktaşlıların şimdiki söylediklerini o gün Fenerliler söylüyordu, fakat daha sonra tüm Türkiye tırnaklarını kemirerek Servet'i seyretti. Beşiktaşlılar zanı kötüleyerek 7b (sic) gibi eziklenme korkusunu bastırmaya çalışıyor, | 23.6.2009, | http://www.fanatik.com.tr/2009/06/22/gokhan-zan-galatasarayda-136768/tum-yorumlar, 4.10.2015g | ... evlilik teklifi yapılsa (yapanlar lütfen yanlış anlamasın tamamen kişisel hislerimdir) sanki bir eziklenme, fakirim hissi ya da yani çok çok âşık değilim de evlenelim işte gibilerinden bir his oluşacakmış gibi geliyor., Ahmet Kılıç, Dokunmatik duygular, 2018, 97

a.






eziklenmek | BTS- ezilmek, alçaltılmak, horlanmak, hakir görülmek. | Soranı yok bu şehrin, sahibi yok./ inen çıkan denizlerin ortasında, / bir garip şair gibi horlanıyor, / ezikleniyor alnım... ah alnım, / ağrıdıkça İstanbulum acıyor., | AhmetTelli, KunduzD, ıı, 70 28.12.2002, felidae,EkşiS

f.




bts-



Eziksiz | eziği olmayan. | Otuz Ramazan, bana hergün aynı noktaya düşmüş, eziksiz çürüksüz bir tek taze armut sunan o mübarek ağaç..., | İ E Şumnu, Hatıralar, 3

s.






Ezilenler | çoğ. baskıya maruz kalanlar. | Bu biçimsel farka karşın her masaldaki kahramanlar ezenler ve ezilenler, sömürenler ve sömürülenler şeklinde bir toplumsal zıtlık ilkesine dayanmaktadır. | , | PTuran, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 89 | Bugün de, kendi içinde çok farklı gruplar ve kültürler barındıran Macaristan Yahudi cemaatinin de, sadece Müslümanlar ile değil, tüm azınlıklar, ezilenler ve dışlananlarla bir ortaklık bağı kurabilme arayışı var., | SÖney, T, 29.8.2013

a.






Eziliş | ezilme hali. | Önümdeki, ezilişimin tadını çıkarmak istermişçesine bekliyor, aranışımın sonucunu pek iyi bildiği halde yerinden kıpırdamıyor, defolup gitmiyordu., | O Hançerlioğlu, 1956, 42

a.






ezilivermek | Geçilecek bir bulvarsa bir yanına, genişçe cadde olursa iki yanına bakmasına bakar, bakar da, oracıkta ezilivermek korkusunun bir türlü içinden atamaz., | S Şengil, 1983, 27

bf.






ezilmişlik –ği | Ezilmiş olma durumu, mazlumluk. | İkinci kıtayı daha bir dikkatle okuyun. İşte insandan uzak, anlaşılmaktan uzak, belki bir sevgi, belki bir acı, belki ezilmişlik, belki büyüklük duygusunu anlatıyor., Yücel, 1955, S 1-10, 359 | Onu bu ezilmişlik, umutsuzluk içinden çıkarıp bir adım öteye götüremezsiniz» diyenlere, hangi yanın haklı, hangi yanın haksız olduğunu öğrenmek isteyenlere, Diyarbakır'ın «F» köyünden 7 nüfuslu Çetinkaya ailesinin geçim tablosuna ..., | H Aytekin, Doğuda kıtlık vardı, 1965, 307 |İlk unsur, psikolojide früstrasyon denen ve derin bilinçaltında yerleşiklik kazanmış olan ezilmişlik kompleksinin bir travma şeklinde dışavurumundan kaynaklanır., | Uluengin, T, 21.3.2014

a.






Ezim ezim ezilmekŞiddetli biçimde ezilmek, dertlenmek, üzülmek. | Ezim ezim eziliyor yüreğim (oy) / Çok yalvardım kabul olmaz dileğim (oy) / Ben ağlarım doktor ağlar, dert ağlar / Haram oldum yâri gördüğüm çağlar / Laleli sümbüllü (oy oy oy oy ah) ne güzel bağlar., | Halk türküsü, 1.1.2023+

dey.






ezinç BTS+ | azap, organik veya ruhsal büyük sıkıntı. | +Durakalıyor Samet Ağaoğlu, yılların ezincini duyumsuyor:, | S İleri, ZC, 4.8.2012 | +Bunlar aşkın halleri, aşkın kişinin zaman zaman önüne çıkardığı ezinçler, üzünçler herhalde., | C Süreya, Onüç Günün Mektupları, 15 (12.7.1972)

a.




bts+ GTS+



Ezinti | 1. Açlık etkisiyle midede duyulan tedirginlik. 2. | Korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı. | Hafızda, cılız bedeninden umulmayacak kadar bir kuvvet vardı. Elif abla ise, Hafızdan başka, yüreğine ezintiler veren, takatini kesen bir gizli düşmanla uğraşıyordu., | R N G, Tanrı Misafiri, 21

a.






Eziş | ezme işi, baskı uygulama hali. | Çaresizlikten, Rusların ezişinden kurtulmak içindir ki, sevmedikleri bir memleketin kolları arasına atılmışlardı., | Loti, CCT, 185

a.






eziyet etmişlik –ği | eziyet etmiş olma hali. | Kendisine epeyi bir eziyet etmişliğim vardır:)) ayrıca, İstanbulda da, pek farklı olmasam da, sabrı ve samimiyeti nedeniyle yine triplerimden örselenmişliği vardır:)), | Mülteci, 25.8.2014, Rindan

a.






eziyet verici | acı ve sıkınıtı doğuran. | Ben, Hak Tealanın esma-i hüsnasına, yüce sıfatlarına sığınırım. Yarattığı şeylerin şerrinden şeytan ve sair eziyet vericilerden., | V A Tok, Alış veriş kitabı, 51

s.






Eziyetsiz | 1. Eziyet çekmeden yapılan; zahmetsiz. 2. | Eziyet vermeyen, eziyet çektirmeyen; üzgüsüz. | Yusuf, baskısız, eziyetsiz, bir dünyayı arzular içten içe, olayların nedenleri içinde derinlemesine düşünmemesine rağmen, son kertede özgür olmak ve dilediğince davranmak ister., | S Ali/Ahmet Oktay, Kuyucaklı Yusuf, 7

s.






ezkâr | zikr'in çoğulu zikirler, anmalar, hatırlamalar 2. Allah'ın isimlerini ve belli duâları okumak sûretiyle yapılan zikirler: | Seferberlik bilmeyen dedenin torununa / Yemen türküsü çalmak abes ezkâr görünür, | NTektaş, 1999, 108




ar.



ezme | 1. Ezmek işi. 2. | Sebzelerin ezilmesiyle yapılan meze. 3. | Soğan ve domatesin çok küçük parçalara bölünmesiyle hazırlanan bir meze türü. 4. | Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarını macun kıvamına getirmek üzere parçalama, katı ve telsel kısımlarını süzerek ayıklama işlemi. | Salamlar, ezmeler, portakallar, şaraplar / Hepsini dizlerine sereceğim., | Nezval, T Fişekçi, 25

a.






ezmedik | ezilmemiş. | Yığınlar üstümüzden atlıyor. Altlarında eziliyoruz. Ezmedik yanımızı bırakmıyorlar., | A Özyalçıner, Sanatlar, C 1, S 1, 15.2.1955, 16

s.






Ezmek | Harcamak, sarfetmek. | Şarkı gezdim garbı gezdim / Günler aylar yıllar ezdim / Yalan dünya senden bezdim / Yok mu sende vefa bazı? , | Fethi Gedikli, 12.03.2018, Kuşluk çağı

f.






ezop dili | Ezop uslubunda masal anlatma. | Yazar, halk masallarından, foklorik ve fantastik öğelerden ve ezop dilinden yararlandığı gibi alegori, grotesk, dolaylı anlatım, simgesellik, abartma ve alay gibi masallarda kullanılan sanatsal özelliklerin yanında insanların dünyası ile hayvanlar aleminin olaylarını karşılaştırırken amblem tekniğini kullanmıştır., | PTuran, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 90

a.






ezoterik | ésotérique fel. | İçrek. | Ezoterik İnsanlığın -ilk Ezoterik rahiplerden müteşekkil olduğu varsayılan Naacal Kardeşliği bir kriter kabul edilirse- 70 bin yıllık gizli tarihinin adıdır Ezoterizm., | F Ünlü, Sbh, 10.3.2019

s.


fr.



ezoterizm | ...simgeleri gerçek değeriyle inceleyebilmek için mutlaka ezoterizmi çok iyi bilmek gerekir. Ezoterizmi bilmeden bu kayıtlardaki simgeselliği çözümleyebilmek imkânsızdır ve bizi örneğin Gök Börü'yü ormandaki kurtla aynı zannetmek gibi çok yanlış çıkarımlara götürebilir., G Yücekal Emetin, Mevlevîlikte şamanizm izleri: Mevlevî usul ve adabında eski Türk, 2009, 35

a.






ezoterizm | içreklik. | ...simgeleri gerçek değeriyle inceleyebilmek için mutlaka ezoterizmi çok iyi bilmek gerekir. Ezoterizmi bilmeden bu kayıtlardaki simgeselliği çözümleyebilmek imkânsızdır ve bizi örneğin Gök Börü'yü ormandaki kurtla aynı zannetmek gibi çok yanlış çıkarımlara götürebilir., G Yücekal Emetin, Mevlevîlikte şamanizm izleri: Mevlevî usul ve adabında eski Türk, 2009, 35

a.






Ezva | > eczâ'dan halk ağzı. Kibrit, kapsül vb. şeylerin ucundaki yanıcı kısım. Kibrit. Bk. Eze, eczâ. | Bah ki diyem / Ali Kivre anliy misin / Bu at, bu gem / Ezva / Barut / Kağıt / Galem. // Gabzası nakışlı tüfek / Ezva / Barut / Kağıt., | Ş Belli, Ağa kapısı, 60//62

a.






ezye, azya, asye | Beyaz gül kırmızı gül / Güller arasından gelir / Yarım geymiş beyaz ezye / Sabbah namazından gelir., | Kerkük Halk türküsü,

a.






Fethi Gedikli

  • Özgeçmiş (pdf)
  • Sözlük
    • Dizin(A - Z)
    • Konulara/Alanlara göre
    • Hukuk
    • Edebiyat
    • Dil
    • Tarih
    • Yöreler
    • Kişiler

İletişim

  • fgedikli@istanbul.edu.tr
  • (90) (212) 440 0000 Dahili: 10902
  • İstanbul Üniversitesi
    Hukuk Fakültesi Dekanlığı
    Beyazıt / İSTANBUL
 Okuyucu, Araştırmacı
 Şu an: 1  |  Bugün: 76

10 Temmuz 2025 itibariyle
9863
kez ziyaret edilmiştir.