Faalâne | Bütün hayat-ı memuriyetim namus-kârâne ve faalânedir.
z.
fabrika ayarları | Her şeyden önce dünden bugüne kendisi ötekileştirilmiş, inançları yüzünden aşağılanmış, mağdur edilmiş çoğunluğun içinden bir sivil örgütün, azınlıkların sorunlarının çözümü yönünde bir girişimde bulunması umut vericiydi. Bunun açık anlamı, azınlıkların yaşadığı problemlerin kaynağının çoğunluk olmadığıydı. Türk, Ermeni, Rum, Yahudi aydın ve gazetecilerin 2 günlük müzakeresine damgasını vuran kavram, Ayhan Aktar'ın dile getirdiği | fabrika ayarları oldu. Kürtlerin yaşadığı sorun Türklerden; Hıristiyan azınlığın yaşadığı sorunlar Müslüman çoğunluktan veya Alevilerin sorunları Sünnilerden kaynaklanmıyordu. Bütün bunları doğuran asıl sorun, yerleşik düzenin veya pozitivist/ulusalcı ideolojinin tanımladığı bakış açısı diye tanımlanabilecek | fabrika ayarları idi. Bu faturayı devlete, askere, bürokrasiye kesip işin içinden çıkmak da mümkün değildi. Çünkü bu eğitim ve medya yoluyla toplumun belli kesimlerince içselleştirilmiş; farkında olmadan tek tek insanların bakış açılarını zehirlemişti., | ABilici, Z, 15.5.2012 | Bunun için en doğruları bulup uygulamanız da gerekmiyor, yanlış yapmadığınız takdirde zaten kısa zamanda fabrika ayarlarına dönülür., | BŞirin, T, 1.5.2013
a.
fabrikalaşma | 19. yuzyılın ikinci yarısı Osmanlı Dmparatorluğu'nda sanayilesme ve ve fabrikalaşma sürecinin hız kazandığı bir dönem olmuştur., Burcu Kurt, | ... Buz Fabrikaları, OTAM 30, Güz 2011
a.
fabrikasyon | fabrication 1.Fabrikada yapılarak tüketime hazır duruma getirilen (madde). 2. | Uydurma. | Dava tartışmalı bir şekilde devam ediyor, sanıklar delillerin fabrikasyon olduğu suçlamasında bulunuyor., | T, 31.7.2011
s.
fr.ing.
fabrike edilmek üretilmek | [D]üzmece raporlar, Sovyet gizli servislerince fabrike ediliyordu., | HBerktay, T, 1.10.2011
facebook facebook duvarı | Facebook duvarının gerek arkadaşları tarafından yada bilinmeyen , arkadaşı olmayan kişiler tarafından görüntülenmesini istemeyebilirsiniz-, | 2.2.2011, www.teknotrik.com › İnternet, 10.9.2016g
a.
facebookçu | Tahrir'in devrimcileri için Twittercılar, Facebookçular dijital kürenin her an kontrol altındaki yaramaz çocukları gibi., | YOğur, T, 18.9.2011
s.
facetime | Erdoğan'ın nerede olduğunu, ancak facetime üzerinden verdiği ilk demeçle öğrenebildiler., | ., | | http://www.serbestiyet.com/yazarlar/firat-erez/kamikaze-darbesi-704096, 18.7.2016
a.
faça | Yanılmışlıklarını yinelemişlerdi de denebilir ama bu gerçeğin façasını değiştirmez., | YErdoğan, 19 | faça yemek deyim | Faça yemiş arkadaşlarından karı muhabbeti dinleyen bu bitirim sokak delikanlısı, Matrakçı Nasuh'un minyatürlerinin içine nasıl girer? , | Şİşigüzel, EDK, 1996, 28 | façayı çizdirmek bk. façayı bozdurmak aşağı kalmak, gayrimuktedir olmak. | Ben de ailevi nedenlerden tecrübesizim ama elin adamının evinde bir cengaver olarak esir düşmüşüz. Façayı çizdirmek de istemiyorum. 'Tamam. Ver şunları ben hallederim.', | PTuran, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 93
faça bozma | Tam bir tibarsızlaştıma ve 'faça bozma' operasyonu.,AltanTan, T, 20.8.2011
façalanmak | façasını bozmak'tan rencide edilmek, utandırılmak, bozguna uğratılmak* | façalanmış kalbimde yangın, şafakta sakalı kesik maden / son maratonunu koşuyor omzumda melekler, | CanerOcak, KültürlüKüfür, 58
f.
GTS-
façist | faşist. | İngiliz façistleri Yahudi taraftarlarile mücadelede. Londra: 21 (Radyo) -İngiliz façistleri Yahudi taraftarlarile mücadeleye devam etmektedir., Türk Sözü, 22 may 1936, 1
a.
fado | Portekizce kader anlamına gelen bir kelime ve portekizlilerin gururu, dünyaca ünlü müzikleri. 19. yüzyıl ortalarinda Lizbon sahilindeki izbe gece kulüplerinden, kerhanelerden çıkmış feryat gibi bir müziktir fado. Hüzün, ızdırap, hayal kırıklığı yüklü ve tüm bunlarla beraber portekizlilere özgü bir kaderciliği işleyen sözler afrika, arap ve iber yarımadası ezgileriyle; basta gitar olmak üzere flüt, klarnet gibi enstrümanlarla bütünleşmiş, bu güzeller güzeli müzik çıkmıştır ortaya. tüm zamanların en ünlü fado şarkıcısı, ki fadista denir bunlara, hiç süphesiz amalia rodrigues'tir. Bugün dulce pontes de başarılı bir fadistadır., | 30/31.12.2000, lacrima, EkşiS | Sonra '13 mart faciası', Kubilay, Esra, fadolar, helikopte pistleri, net olmak lazımlar, falan filan..., | LeventYılmaz, T, 31.8.2011
a.
fafing yapmak argoCinsel münasebette bulunmak 10.9.2011 tv-den?
dey.
fahara gazetesi | fukara gazetesi. | Velhasılı şair mi biraz da eski tabirle 'fahara gazetesi' işini görüyor., | YaşarAlparslan, Aşık Mısdılı, Kmaraş, 2009, 17
a.
faili meçhulleştirme | AKP iktidarı resmi makamlarının failleri belli olan cinayetleri dahi faili meçhulleştirme çabası içinde olduğunu ifade eden Akbulut, | Başbakanın açıklamasındaki faili meçhul olmadığı söylemine karşılık Hakkari ve ilçelerinde bir çok çobanı PKK'li diye öldüren ve demokratik taleplerini dile getirirken, bir kurşunla öldürülen İkbal Yaşar için resmi makamların, 'Uyuşturucu kaçakçıları tarafından öldürüldü' açıklaması yaparak, faili belli olan cinayetleri faili meçhulleştirmeye çalışılan bir gerçeklik içindeyiz., | | http://www.yuksekovahaber.com/yazdir/haber/haber/hakkariden-erdogana-tepki-45894.htm, 4.12.2015g | -İstanbul'da ölümüne ekoloji(2)/Ordunun yasak bahçeleri-Oylum Yılmaz -Faili Meçhulleştirme-Panter Emel Yıldız -Boşuna savaşma-Hale Alpmen, | 16.3.2004, ÖzgürHayat, S 44, | http://www.istanbul.indymedia.org/tr/comment/reply/85329, 4.12.2015g
a.
fair playing. spor dürüst oyun | Fakat biz tatmini | fair playde arayan insanlar haline nasıl geleceğiz? Bu daha zor iş., | ÜKıvanç, T, 6.8.2011
faiz koridorua. | Bunu da faiz koridoru gibi bulanık bir yöntemle yapıyor., | GKarabulut, T, 5.12.2011
faizci | 1. Tefeci 2*. Parasını faizle işletenler | Bu karar öncesinde AKP hükümeti petrolcüler ve faizciler olarak ikiye bölündü., | SYaşar, T, 25.9.2015
a.
GTS+
faizlendirmek –i | parayı faize verip işletmek, çoğaltmak, nemalandırmak | Buna göre, Fon'a devredilmiş bankalardan bugüne kadar tarihi maliyetlere 1.8 milyar dolarlık, faizlendirilmiş değerle ise 2.2 milyar dolarlık tahsilat yapıldı., | 24.7.2004, M, 15.2.2016g
f.
GTS+
fajitas | Yemekten hakikaten çok zevk aldığım ünlü Meksika turşu biberi. İştah açıcı olup fajitas ve taconun pezevengidir. Bu bibere çok acı diyenlere ağzımda ters bir önder somer gülüşü ile hadi canım diyor ve onları acının dünya üzerindeki bildiğim tek adresine bir bakınız ile yönlendiriyorum. (bkz: jabanero) flagg, EkşiS, 28.01.2003
a.
Fakalist | cebriyeci, kaderci | Abbasi halifeleri devrinin ilk asrında bu konu etrafında kopan hararetli münakaşalar neticesinde cebriyeciler diye bir zümre cebriye diye de gayet fatalist bir mezhep üremiştir. Onlar insanı irade ve kudretin elinde bir kukla olarak görmüşlerdir., | Başgil, 40
a.
fake | bkz. feyk | Bakan fake bir görüşme ayarlayıp, oğlunun takip edilip edilmediğini öğrenmeye çalışmış., MBaransu, T, 4.8.2014
a.
Fakir hırsızlığa çıkınca ay akşamdan doğarmış
atasözü.
fakirin hiç bahtı getirmez, hangi işe el atsa o iş yürümez.
"Fakir hırsızlığa çıkınca, Ay akşamdan doğarmış" derdi rahmetli dedem. Kısmette ne varsa o oluyor. 09.00 uçağını geç diye 07.55'e aldık, alandan kalktık, teknik arıza nedeniyle 15 dk. sonra alana geri döndük. Hayırlısı bakalım, iyi ki binerken ne biliyorsam okumuşum. #Anadolujet", Salih Üçüncü, 27.6.2021, twitter"
fakirhane | Geçen Kurban bayramının ikinci günü yine Fatih Gökdağ arkadaşımız eşi Fatma hanımla birlikte fakirhaneye uğramış ve Abdullah Kucur ağabeyi ziyarete gideceklerini söylemişlerdi., | İ Kara, Dost bir göze âşinalık dedikleri, Dergâh, | 348, Şubat 2019
s.a.
fakirlemek | Yoksullaşmak. | Fakirledim., 28.7.2024
f.
fakirlik tuzağı | ikt. Sınırlı doğal kaynağa sahip, sermaye kısıtları yaşayan, kötü bir eğitim sistemine sahip ve yozlaşmış hükümetler tarafından yönetilen ülkelerin içinde bulunduğu durum. | Aslında iktisatçılar çok uzun süredir benzer bir kavram olan Fakirlik Tuzağı kavramını kullanıyorlardı., | GKarabulut, T, 30.7.2012
a.
faktografik | factographical* | Bu aşamada anlatılan olayların gerek içsel tutarlılığı, gerekse başka bilinen faktografik çerçeveleri tutup tutmadığı, ya da anlatılan olayların metni kaleme alan kişi(ler) tarafından bilinip bilinemeyeceği gibi şeyler masaya yatırılır., | HBerktay, T, 8.12.2012
s.
ing.
faktoringci | faktörlemeci. | Sözün özü, geçen senenin ortasında -gayri resmisini bilemem- resmi tefecilik bitti, faktoringciler de yıllardır hak etmedikleri yakıştırmadan kurtuldu., | Noyan Doğan, HrKlbk, 21.9.2014, 14
a.
fakülte
a.
yeti.
"Hafızam, hele bir kere gördüğümü bir daha unutmamak fakültem gayet sağlamdır | gözümün önünde. Doğrusunu söylemek lazımsa fena değildi, sağlam, akça pakça bir dişi idi..", R H Karay, Sonuncu kadeh, 56"
fakülteleşme | Uzun bir süre yüksek okul statüsünde faaliyetlerini sürdüren okulların, 1992 yılında fakülteleşme aşamasında12 sayıları sadece yedi iken (Ankara, Gazi, Anadolu, İstanbul, Marmara, Ege ve Selçuk üniversitelerinde); bugün itibariyle Türkiye ve KKTC'deki ticari üniversitelerdeki iletişim fakültelerini de hesaba kattığımızda, bu sayının elliye yaklaştığını söyleyebiliriz. Erdal Dağdaş, Akdeniz İletişim D, Haz 2011, S 15, 38-39
a.
fakülteleşmek | | Üniversiter bir kurum olması talebinde bulunan onun için fakülteleşmek isteyen kurumun başındaki akademisyen, şimdi rahmetli olmuş, kendi alanında yetkin bir hukukçuydu, iletişimci değildi, öyle bir karmaşa yaşıyordu, kafasında ve dilinde. Dilinde düşünceyi yansıttığını düşünmek mümkün. Raşit Kaya, | Röportajlar, Akdeniz İletişim D, Haz 2011, S 15, 187
f.
fakülteleşmek | Fakülte halinde teşekkül etmek. | YÖK'ün Himayesinde Fakülteleşen İslam Enstitülerinde Oynanan Oyunlar/I, Ahmet Yılmaz, YENİ OLGU, Haz 1984, S 6
f.
fal fal açmak –e | Derdim müneccime kıldım şikayet / Bu benim bahtıma gör ne fal açtı., | Türkmen/CemiloğluSümmani*, Mİhsanî, 139 gözleri fal taşı gibi açılmak | Katır Seyfi önce kulaklarına inanamadı. Sonra faltaşı gibi açılmış gözlerle Yavuz'a eğildi. 'Yoksa bana mı dedin? ...' 'Tabi sana dedim kereste... Başka kime diyeceğim? , | TAral, SÖ, 145
fal kapatmak | kahve içip fal kapatıp / umutlarını sürdürüyorlar, | MG, 70
falafel | Önce taze mantar çorbasını (20 TL) ve yoğurt soslu falafeli (17 TL) deneyin., | S Fowler/S Yedig, HrSeyahat, 24.6.2018, 11
a.
falakaya yıktırmak deyim falaka denen dövme aletini kullanarak birini dövmek | Hoca efendi çocukları birer birer falakaya yıktırmağa, çıplak ayaklarına üçer beşer sopa atmağa başlamıştı., | RNGüntekin, Damga, 9
falanca elleri havada topluluğu selamlarken çektirdikleri fotoğraflar, 'falanca derneği, filanca kurumun müdürünü makamında ziyaret ettik, alın bu da fotoğrafı' kabilinden soğuk saçma sapan paylaşımlar., | EFındık, DirilişP, 11.9.2015, 2
falbala
a.
Elbiselerin etek, kol ve yakalarına, perde, sedir örtüsü vb. şeylerin kenarlarına dikilen büzgülü veya pilili süs, fırfır., farbala
fr. falbala
"Delikanlı, memnun edici alâkanın içine bir kafeşantan kızı karışmış kırk altı senelik bir maziye dayandığını bilemezdi | Cemşit hafif bir üzgünlük duydu | Polinka'yı da görür gibi oldu, Loid Triestino vapurunun güvertesinde, Murad'la ayrılma sahnesinde, falbalalı, uzun etekli elbise sırtında, şaşkın ve yorgun.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 51"
falcı | fal bakan kimse | Eve gelince gebe kadınları doğurtan, hastalara uydurma ilaçlar içiren Falcı Kadın'ı karşımızda bulduk., | MYağmur, 1957, 24
a.
falçalık | falçata ile kesilir şey. | Falçalık kösele parçaları, | Cm, 13.8.1943, 2
s.
fallik | ing Cinsel iktidar gösterisi. | Tabancanın kimileri için bir fallik sembol olduğu, sağa sola silâh sallama ve ateş etmenin cinsel iktidar gösterisi yerine geçtiği söylenir., | HBerktay, T, 28.10.2010
s.
fallus
a.
erkeklik uzvu.
lat.
"Bu metinlerde kadınlar salt gençliği, güzelliği, cinselliğiyle erkekleri baştan çıkartan ve böylece erkekler dünyasına nifak tohumları sokan korkutucu birer prototip olarak yer alırlar. Bu 'aşağılık' nitelikleri yüzünden her daim kargaşaya, kaosa, savaşlara sebep olurlar. Maalesef bu tür fallus merkezci eril söylemler –farkında olsak da olmasak da– kültürel kodlarla genetik hafızamıza çoktan kazınmıştır.","
Necla Akdeniz, Kuir edebiyat nedir?, Parşömen edebiyat, 14.11.2023
Falso vermek | Bir falso verip benim de başımı belaya sokmayın... İşinizi sağlam tutun!, | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 100
Faltaşı | Şahinde titreyerek iskemleye sarıldı ve faltaşı gibi açılan gözlerini Yusuf'a dikti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 214
a.
fam | Foam: köpük | Örtme: Katı maddeler (kum, toprak, halı, kilim, vb.) ve kimyasal bileşkeler (foam köpüğü, AFFF, | Aqua Film Forming Foam vb.) kullanılarak yanan maddenin oksijen ile temasının kesilmesiyle yapılan söndürmedir., | www.isgdosya.com/wp-content/uploads/2013/06/yangin-egitimi-2.ppt, Aralık2016, 19.1.2017g
a.
ing.
famile | Resulallahın nesl-i necibinden gelen şecere-i famile onu yüceler seyrinde bütün evliyaya rehber etmiştir., | İAlanka, 35
familya | soy, tür. | Türkiyede ideoloji üretimi, büyük ölçüde bu familyadan korkunç adamların üzerinden gerçekleştirildi., | GÖzaltınlı, T, 2.8.2011
a.
fan fiction | fan fiction hayran kurgusu/kurmacası, hayran hikayesi. Daha önce yazılmış ve tutulmuş eserlerin karakterlerinin o hikayenin bir hayranınınca alınarak kurguladığı bir yeni hikayede onları kullanması veya eserin sonu öyle değil de böyle olsaydı deyip yeni bir hikaye oluşturmasına denir. | Fan ficition roamanlar, | MustafaTaşkın, Küllük, 2013, 1/17
ing.
fan II | Fanatic'ten kısalma futbol kulüpleri, futbolcu ve sanatçıların taraftarı, hayranı | Behzat Ç.sosyolojik olarak ölçülebilecek bir netlikte ... fanları olan tam anlamıyla yerli bir dizi., | OTekelioğlu, Rİki, 24.7.2011
a.
ing.
fanatikçe | fanatik surette. | SIRADANLIĞA ÖVGÜ Gösteri toplumun en çok beslediği kişilik tipi histrionidir. Herkes daha çok görünmek, daha çok beğenilmek derdindedir. O yüzden sürekli | mış gibi yapmak, | devamlı sahne almak durumunda kalır. Kendisini bu kadar çok gösteriye veren insanın haliyle anlam dünyası bomboştur. Bu boşluğu doldurma vazifesi, her şeyi bilen, fanatikçe kararlılık gösteren paranoidlere düşer. Histrionikler paranoid derebeylerine sıkıca tutunur; onlar birlikte gösteri toplumunun parlak yıldızlarıdır. Histrioniklerin ve paranoidlerin yıldız oldukları bu gökyüzünün altında sıradan, halis insan olmak pek ama pek zordur ama en doğru, güzel tutum da bu güçlüklere rağmen onlarınkidir., @erolgoka, 04.02.2025, X
z.
fanatikleştirmek | fanatik haline getirmek | Bazen bunu isterler, ama kendi elleriyle fanatikleştirdikleri tabanlarından ve kamuoylarından korkarlar., | MSancar, T, 24.8.2011
f.
fandango yapmak | Tango için iki kişi gerekir ve eğer Türkiye muhalefeti neredeyse on yılını bağcıklarını bağlamadan fandango yapmaya çalışmakla geçirmişse buradan bir dans çıkmaz., | AFinkel, T, 12.2.2012
fanfan I
s.
hayran?
fr. fanfan: hayran
"-Cemşit haklı çıktı | bunaklık benimki! Basbayağı bunaklık! Çocukluğumda okuduğum veya piyesini seyrettiğim "iki öksüz kız", "Fanfan ve Klodine" ayarı, deli saçması melodramlarda bile bu kadar hayal genişliği, dramatik vak'a hünerbazlığı yoktu.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 98"
fanfan II
s.
Konuşması çok iyi anlaşılmayan (kimse).
fanfatal | Ya pahalı ve son derece fanfatal kıyafetlerinle seks muhabirliği yaparak böyyük gazatalarının köşe yazım takım taklavatları dünyasına renk katabilir, ancak ve ancak bu şart ve zevkle onların hesapta sosyetik 'entel' dünyasında yer alabilir, ya da işinde gücünde, gayret ve emeğinle, fikrinle, hayatı başka bir açıdan yaşıyorsan da şanlı muhabir gazıyla güneyde gümüşçü açma tadı ve ekonomik sınırında yer alabilirsin., | AŞen, T, 13.11.2011
fanfic | fan fiction'dan kısaltma okunuş fanfik. hayran hikayesi. Bk. Fan fiction. | Site şimdilik e-kitap formatında satılan fanficlerden elde edilen karın bir kısmının kitabın telif hakkını elinde tutan yazara verilmesi-., | MustafaTaşkın, Küllük, 1/2013
a.
ing.
Fanfirik | Şirketler en büyük, en kalın, en fanfirik davetiyeleri bastırıyorlar ki ciddiye alınsınlar., | M Y Yılmaz, Hr, 19.8.2018
s.
fantastic | Fantastik. | Konu: İsmail Acar'ın fantastic yurt dışı başarıları., | BAltuğ, T, 4.9.2012
s.
ing.
fantastik | Bu filmi unutulmaz kılan kuşkusuz Tim Burton'ın fantastik zekasıydı... CSemercioğlu, HürKelebek, 28.8.2015 | Öyle bir sahne ki Alice'in Harikalar Diyarı'ndan kopup gelmiş gibi: O kadar fantastik o kadar masalsı..., | OnurBaştürk, HrKlbk, 8.7.2017
s.
GTS++
fantastiklik -ği | Japon kültüründe mistisizmin etkisi su götürmez bir gerçek ama filmin bu dokuyu animasyon fantastikliğine çevirmesi gibi bir durum sözkonusu., | SuzanDemir, T, 27.12.2013
a.
fantazi | Kendi fantazileriyle baş başa yaşadıkça, boş, karanlık, hatta sersem olan iki delikanlı bir genç kızı kazanmak için sarf ettikleri ceht içinde değişmişler, işi olan her insan gibi ciddi, başarıcı ve atak olmuşlardı./Muayyen kütlelere hitap etmeyen adamlar kendi fantezilerini yazarlar., | KTahir, AşkÇetesi, 105/117
a.
fantazi iç giyim
b.a.
"Fantazi iç giyim.", 11.06.2024+"
fantaziye
süslü ve türü değişik olan.
"İzmir'deki teyze oğullarının hacir koymaları ihtimalini bile aklından geçirerek fantaziye eşyanın eve geldiği gündenberi uykuları kaçmaktadır | asıl korkusu hacir koyacakların kendisini kovmalarını hesaba katmasından. Yetmişinden sonra sokağa atılırsa ne yapar?", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 60"
fantaziye | Belki o para ile oyuncak ve fantaziye alacaktı., | RNG, Acımak, 6
a.
fantazmagorya | İslam karşısında duyulan korku, vehim, paranoya, öfke ve nefret tam da 18 ve 19'ncu yüzyılda Avrupa tiyatrolarında kullanılan 'fantazmagorya' tekniğinin yarattığı etkiye benziyor., | İKalın, SAçıkGörüş, 23.12.2012
a.
fantezik | Hedef kitlede soyutlama yeteneği gerektiren bu tür fantezik pazarlamanın müşteri potansiyeli çok az., | 6.10.2013 eposta
s.
fantezist
s.
fantezici
ing. fantasist
"John Ruskin: "Bir cemiyetteki fertler, umûmiyetle zengin olmaktan başka bir gaye gütmezler, orada: Çalışkanlar, azimkârlar, hasisler, mâhirler, sağlamlar, hilekârlar, hulyâsızlar, heyecansızlar ve kültürsüzler muvaffak olurlar | fakir kalanlar, ya çok budala veya çok akıllı olanlardır, tembellerdir | liyakatsizlerdir, hayalperverlerdir, ahmaklardır, fantezistlerdir, hassas olanlardır, âlimlerdir, sanatkârlardır, beceriksiz hırsızlardır | yani esas itibariyle iyi, doğru, temiz insanlardır.", @okmkayrclktr, 6.08.2013, Twitter"
fantezist | fantezici | Üstelik artistik nesrin fikir ve çığır açıcısı Falih Rıfkı, Suriye hatıralarını Ateş ve Güneş'te (1918) toplamış, 1930'lara doğru ise orijinal yazış ve duyuşa sahip fantezist nesrin yazıcısı Arif Nihat'ın ayak sesleri de duyulmaya başlamışken..., | S Karakılıç, Hüseyin Kaya'nın derin hüznünün acı meyvası: Melal bahçesi, Türk DiliD, 84, | http://www.tdk.gov.tr/images/20130726.pdf
s.
fantom | fantome | 1. Hayalet GTS 2. Çok güçlü, atom gibi | Biri Çiller'e şu ya da bu şekilde laf etti mi Ahmet Amca sokağın Fantom'u olur, 10 kaplan gücünde karşı koyardı., | Tköseoğlu, T, 17.2.2012
a.
fr.
Fanuslu | ...büyük pencerenin önünde endam aynasıyla çifte fanuslu çalar saatiyle bir muntazam çiçeklik, ..., | N Kemal, İntibah, 114
s.
fanzinci
"Kapak tasarımları ve iç sayfalara yapılan çizimlerle okurlara geniş bir yelpaze sunan fanzinlerin okurlar için 'seçme hakkı' avantajı doğurması güzel gözüküyor. Buna karşın son dönemde, 'popüler' olma çabası ile fanzin çıkaran isimlerden rahatsız olanlar da var. Eski fanzincilere göre, fanzin kültürüne zarar veren bu isimler herhangi bir sayı çıkarmadan ya da tek sayı çıkardıktan sonra bir daha hiçbir fanzin çalışması yapmasalar da sosyal medyada sürekli isimler üzerinden hareket ederek popüler olma çabası içinde kalıyorlar.", | Afyonda İlistir adlı, iki ayda bir çıkan bir fanzinle karşılaştım. Mevcut dört sayısını aldım. İlistir yörede süzgeç anlamınaymış. Fanzinciler de kendi dünyalarından oluşturduğu ve gönül süzgecinden geçirdiği çalışmalarını kulağa hoş gelen bu nükteli adla sunmayı yeğlemişler... ", @fethigedikli, 25.02.2024, X"
fanzincilik
"Türkiye'de fanzin ve fanzincilik tarihi", T Yürük vd., 2015 | Oysa ki, "kimsenin kimseye üstün olmadığı, fikirlerin rahat rahat dile getirildiği, kapitalist sistemin araçlarına dahil olmadan yayın yapma" manasına gelir fanzincilik bu kültürden gelenler için. https://www.artfulliving.com.tr/edebiyat/bir-direnis-hali-turkiyede-fanzinler-i-5434, 09 MART, ÇARŞAMBA, 2016"
far görmüş tavşan gibi
s.
ışık (fener, lamba) görmüş tavşan gibi
dey.
"'Parla"dan 'Yargı' itirafı! 'Far görmüş tavşan gibi oldum'"
Hürriyet, 31.10.2023
far görmüş tavşan gibi | şaşkın, donup kalmış, ne yapacağını şaşırmış | Atatürk Türkiyeyi kurtarmamış işgal etmiş, Atatürk resmini görünce far görmüş tavşan gibiler., | NGenç, isenç, 73
s.
far. tahta + tr. -lı
s.
tahtası olan.
"Tahtalı Mescitte ezan okunuyordu", İlhan Geçer, 1986, 85"
Faradizasyon | Ayrıca elektrik de kullanılmaktadır, elektroşok veya faradizasyon gibi XX. yüzyılın cellatları böyle dil kullanıyorlar., J Nesvadba / E Gürol, Doktor Dong'un buluşu, ÇHA, 109
a.
farbala | 1961 Özön falbala Nişanyan179 Bezeme amacıyla kullanılan geniş kurdele | ...ooooo-o kol ağızlarına yeşil muare kumaştan farbala geçirtebilirsin-..., | NGüngörmüş, 1999, 78
a.
fr.
farbalalı
s.
büzgülü, fırfırlı, pilili
"Delikanlı, memnun edici alâkanın içine bir kafeşantan kızı karışmış kırk altı senelik bir maziye dayandığını bilemezdi | Cemşit hafif bir üzgünlük duydu | Polinka'yı da görür gibi oldu, Loid Triestino vapurunun güvertesinde, Murad'la ayrılma sahnesinde, falbalalı, uzun etekli elbise sırtında, şaşkın ve yorgun.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 51"
fare | 1. Sıçangillerden, küçük vücutlu, kemirgen, memeli hayvan (Mus). 2. | mec. argo. soyguncu. | Fareler ünlü hesaplara girdi., | T, 18.6.2011 | 3. | bilişim. Bilgisayarda imleci el ile hareket ettirmeye yarayan fare görünümünde kablolu araç. | Fakat ben, gazete internet sitesi yöneticilerinin marifetlerine hayran kalıp fareyi bir o resmin bir bu resmin üzerinde gezdirdiğim için Aslantepe Stadını gurur binası sandım., | ÜKıvanç, T, 4.12.2010 | Çılgın fare darbeleriyle internette oradan oraya gezinir gibi, bir kütüphane sıpası gibi..., | MUyurkulak, 11.2.2011, TarafKitap | komşunun kedisi sana fare tutmaz | Böyle durumlarda, sakatlıktan çıkan futbolcu, hele bir de Avrupadan kiralık olarak sana gelmiş ve bir de son maçı ise, tekrar sakatlanırım korkusuyla risk almaz. Hani bir deyim vardır, 'Komşunun kedisi sana fare tutmaz'. | , | İbrahimOruçoğlu, DirilişP, 28.5.2016
mec.
ar.
farenin sidiğinin denize faydası olur mu olur
atasözü.
Hiçbir şeyi küçümseme, her şeyin kendince bir değeri vardır. Konya A Savaş, 15.03.2014
farfalle
a.
"Sosis ve ricotta peynirli fırında makarna nasıl yapılır? (... ) 2 defne yaprağı, kaya tuzu, 350 g penne, farfalle gibi taneli makarna, 225 g taze mozzarella parçalara ayrılmış, 170 g tam yağlı ricotta, 30 g rendelenmiş parmesan peyniri (... ).", Oksijen2, 9-15 haz 2023, 8"
Farfara | kırma vb. süsler (giysi için) | Üç peşli zıbının altında basma pantolonun uç kısımları küçük farfaralıydı., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018
a.
farfaralık -ğı | Metnin içeriği hakkında söylenebilecek şeyler var olmakla birlikte; ideolojik savrulma/farfaralıkların hüküm sürdüğü, aklın populizme mahkûm edildiği bir zaman/zeminde ölçülü, ağır başlı, ne istediğinin farkında bir açıklama., | ŞÇarsancaklı, 5.9.2013
a.
farıza | Hac Yolcularına Müjde!... Yolculuğunuzun daha rahat, teminatlı, intizamlı geçmesi ve farızaya vaktinde yetişmenizi temin kendi elinizdedir., Çorum G, 18.05.1959, Yıl 37, S 2464, 2
a.
farketmezci / fark etmezci | Benim gibisi de (yani titiz ve takıntılı) vardı, nasıl olsa olurcusu da (yani dağınık ve farketmezci). Ama Aslan'ın bu otuz isim arasında gördüğü 'ortak unsur'ların hepsi de, elle tutulur kadar netti. Kitapların içinden geçmemek, kitapları içinden ..., | N Dilmener, Eleştirmenin günlüğü 2009, 16 şubat pazartesi ?
farkındalıklı | O aşkın ama farkındalıklı kadınların hikâyelerini okuyoruz Seray Şahiner'in ilk kitabı Gelin Başı'nda. 'Şaşkın'la 'farkındalıklı'nın bir arada anılması tuhaf gelebilir, ama yaşadığımız dönem de hayli tuhaf zaten., | Behçet Çelik, VirgülD, 2007, S 106-109, 6 | | Ve ben, farındalıklı ikiyüzlülükten daha çok ürküyorum., | YoncaTokbaş, HrKelebek, 22.7.2016 | Yüksek Lisans/Doktora Yapma Nedeniniz: Kendi mesleğimi daha farkındalıklı yerine getirme gayreti nedeniyle yüksek lisans yapmak istiyorum., Tolgahan Tol, 27.01.2025
s.
farklıca | biraz farklı | Gerçi refikim benden biraz kuvvetde farklıca olmakla ol girüden taşırdı. Velhâsıl kapudan onbeş adım yer gitmeden ayağım sürçüp düşeyazdım., | II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, 1982, C 1-2, 271 | Fakat bunlar da, biraz farklıca olmakla berâber, refleksler gibi, şuurlu benliğimizin dışında cereyan etmektedir., | Başgil, 27 2. | farklı bir biçimde
s.z.
farklılaştırıcı | Böylece siyasete ve ekonomiye büyük önem veren, buna karşılık sosyal alandaki değişimi ve kültürel kimlikten gelen farklılaştırıcı hassasiyetleri önemsemeyen bir iktidar oluştu., | EMahçupyan, Z, 19.6.2013
s.
farksızlaşmak
f.
farksız olmak.
"Sayın Eliaçık doğruyu söylüyor ve bu rantla yağma düzeninin hızla CHP dönemine doğru ilerlediğini ve bu farksızlaşmada ayrışmamız gerektiğini bilmek için rüşvet çarklarının nerelere ve nasıl sıçradığını gözünüze sokamayız değil mi... ", İEfe, 23.6.2011"
Farksızlaşmak | yeni | Sayın Eliaçık doğruyu söylüyor ve bu rantla yağma düzeninin hızla CHP dönemine doğru ilerlediğini ve bu farksızlaşmada ayrışmamız gerektiğini bilmek için rüşvet çarklarının nerelere ve nasıl sıçradığını gözünüze sokamayız değil mi..., | İEfe, 23.6.2011
f.
farksızlık -ğı | farksız olma hali, ayrımsızlık | +Edebiyatı tanımadan uzanan da fark edilir ama zamanla ortaya koyulan farksızlığı oluyor., | FilizGazi, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 67
a.
GTS+
fasad | binanın ön veya dış cephesi | Aynı zamanda, binanın fasadı anlamında bir | ön veya | dış cephedir., | HBerktay, T, 12.11.2011
a.
ing.
fasafiso
"Mektebin son senelerinde hani tutturmuştun "kendimi hadım edeceğim, cinsel zevk hayvanlık, sizler gibi olmak istemem. Hem hadımlardan pek büyük adamlar yetişmiştir" filan gibi fasofisolar!.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 37"
fasafiso / fasofiso | boş, saçma | Bu tarihten itibaren, operasyonlarla PKK üzerinde de kullanabildiği gücü azalan Ergenekon'un, Kürt siyasal hareketinin yasal partilerini kontrollü bir alanda tutmak için, ovaya inen KCK faaliyetlerine ağırlık verdirttiği tezi ise, bizzat bu siyasete yıllarını vermiş isimlerin tanıklığına ve diğer delillere rağmen fasodur ve fisodur zaten., | MAltınok, T, 6.4.2012
argo
fasarya | Bu futbol da fasarya be..., | OKemal, 1969, 49
a.
GTS++
fashionable pool party | modaya uygun havuz partisi | Gizem Özdilli ve Fatoş Kabasakal, 22 Temmuzda Kilyos High Beachte düzenlenecek Fashionable Pool Partyde DJlik yapacak., | HKelebek, 22.7.2016
a.
ing.
fashionably late | Her zamanki gibi on dakikalık (fashionably late) gecikme ile (üzerimde gece mavisi kadife ceketim) vardığımda Silvena'nın giydiği beyaz aşçı önlüğünü görünce şaşırdım; ama mazereti hazırdı., | BAltuğ, T, 25.3.2012
Fasılalı | Başını kocasının dizine koydu ve fasılalı olarak hıçkırmakta devam etti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 110
s.
fasilite | facility | özel işaretleri bu değişiklikten geri bırakmak istemedik. kötüye kullanımları sözlüğün herhangi bir fasilitesinin kötüye kullanımıyla aynı muameleyi görecek., | ssg, 22.3.2009, EkşiS,
a.
ing.
fasiyel paraliz | yüz felci. | aslını sorarsan ağladım, çok ağladım. Ondan böyle yüzümde eğik bir gülümseyiş kaldı: -tıpkı soysal ekinci'ninki gibi-. Sen, fasiyel paralizi say bunu., | ÖnderKızılkaya, KunduzD, ıı, 37
a.
tıp
fasoncu | Geliştiriciyle fasoncu: İki şirketin hikayesi, | MYülek, Z, 28.10.2012
s.
fast
a.
x
ing. fast: hız
"Bankada parası olanlar dikkat fast sisteminde yenilik", Hr, 5.6.2024"
FAST
a. kıs.
xx
İng.
"267,15 TRY tutarında Fast işleminin yapılmasını, Bu işlem için tarafıma bildirilen 1,63 TRY masraf alınmasını talep ederim.", Ziraat B Hesaptan fast dekontu, 28.01.2022"
fast fashion | hızlı moda | Ünlü fast fashion markası Zara'ya Amerika'da mallarını gerçek dışı düşük fiyatlarla lanse edip tüketiciyi yanıltığı iddiasıyla 5 milyon dolarlık dava açıldı., | ŞeydaGür, | https://mail.google.com/mail/u/0/#inbox/15712c44d4320227, 10.9.2016 eposta
a.
Fasulyalık –ğı | Senin fasulyalık nasıl? -Daha içmedi ellehem... Şehrin patlıcanını, domatesini yarı yarıya sağlıyan köy, yeni bir mesele karşısındaydı., | Y N Nayır, Yeni hikayeler, 1957, 11 | ... olanlardan komisyonumuza ibraz edilenlerin kayıdlarının ve tetkikata müstenit kararların berveçhi zir bulunduğu: Güğü Köyü hududu dahilinde fasulyalık namı mahalde iki dönüm atik 100 kuruş bedelli sahibi evveli Softaoğlu Zeybek Mustafa ..., | Resmi Gazete, 1940, XLVIII
a.
fasulye | selanik fasulyesi | Yahni için akşamdan iri, yassı Selânik fasulyesi ıslatılacak, | Sileri, ZCtesi, 22.9.2012 şeker ayşe fasulyesi | Su kullanmadan, susuz zeytinyağlı taze fasulye yemeğimi; 1 kilo şeker ayşe fasulyesiyle yaptım., | | http://www.klasiktatlar.com/susuz-zeytinyagli-taze-fasulye-12617.html, 25.6.2017g
a.
TDK-
Fasulye turşusu | ya da ordulu karısı şimdi ölmemiş olsaydı / ona su böreği kızartsaydı büyük ve derin bir tavada / fasulye turşusu yapsaydı, | MG, 107
a.
fasulyeden dikkate alınmasına gerek olmayan her türlü şey. Boş. | Öyle yazıyordu, kadınlar okusun diye 'çocuk sayfası'* gibi hazırlanan o 'fasulyeden' sayfalarında gazetelerin... O sayfaları da kadınlar hazırlıyor ama!... Hah!, | BUzuner, 1993, 30 | Fasulyeden sosyal güvenlik soruları!, | MuratMuratoğlu, Sözcü, 23.7.2014
fasulyeleşmek | Evet, zor aslında bu dünyaya alışmamız. İki göz, iki kulak, kol, dirsek, bacak... yetersiz tüm bunlar. Bitkileşmek lazım. Sebzeleşmek. Enginarlaşıp fasulyeleşmek. Az semirip çok yeşermek., | KeremIşık, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 15
f.
fasulyelik –ği | 1. fasulye ekilen yer. | Yan taraftan duyduğum bir fışırtı, beni tekrar iki yanı güvemli* patikaya getirdi. Fasulyelik içinden bir bes: –Oooo, Oj geldin yavu! dedi., | M Başaran, Çarığımı yitirdiğim tarla: köy notları, 1955, 78 | Kendi fasulyeliğine çubuk dikememekkendi işini yapamamak, beceriksiz olmak. 2. Fasulye muhafaza kabı 3. Fasulye oluş | Yemez olaydım o fasulyeyi. Her yerde de insanlar var, ne çok insan... Sonunda olanlar oldu. İşte o bir tabak kuru fasulyelik mutluluk da böyle burnumdan geldi., | A Nesin, Böyle gelmiş böyle gitmez, 1975, 166
dey.a.
faş | yansılama taşı veya bir eşyayı suya atınca çıkan ses | Faaş, | Fırt, Sayı 434, 3.7.1984, 19
a.
faşist faşist konuşmak faşistçesine konuşmak | Yani affederseniz faşist fşist konuştuğu halde... Koca Amerikada... Başkanlığa en yakın namzetlerden biri olarak ortada geziyor., | AHakan, Hür, 11.12.2015
faşistçe | Hiçbir siyasetçi haksızlığa uğrayanlara onun kadar vicdansız ve faşistçe davranmadı., | LütfiOflaz, StarG, 22.6.2017
z.
faşistik | Küçücük bir kız çocuğunun başörtülü fotoğrafı üzerinde fırtınalar koparan kolektivistlerin, o çocuğu toplumsal mülkiyet metaı gibi görerek, her şeyden önce kendi anası babası dururken, nasıl giyineceğine burunlarını sokmaları, faşistik bir kültürün sonucudur ve onun başındaki bez parçasından daha tehlikelidir. | , | NÇınar, T, 19.3.2012
s.
faşizan | Fr. fascisant faşist eğilimli, faşistlere özgü | Kendi değerlerini ve yaşantısını faşizan bir ayrımcılıkla küçümsemeyen, saygılı bir demokrat eleştiriye kulağı açık bir muhafazakâr kesimin varlığını bilmemiz ve bunu çok ciddiye almamız gerekir., | GÖzaltınlı, T, 8.12.2012
s.
fr.
GTS+
faşizanca | Fahrettin ben o yazıyı Baskın Oran ın yazılarına cevaben yazmıştım. ama üzerine alındın ve bana cevaben yazı yazmışsın herkes fikirlerini açıklamalı ve açık olmalı benim düşüncelerimin dışındakilerin hepisi yanlıştır demek faşist ve dikta düşünce zihniyetinin bir parçasıdır aynen seninki gibi bak yukarıdaki yazdığın yazılara Eray'a verdiğin cevap Murat'ın yazısındaki arkadaşının sözlerine verdiğin cevap tam diktatörce ve eleştiri kabul etmeyen benim dediğimin dışındakiler yanlış faşizanca bir zihniyet., | CihanÜnal, 4.8.2008, | http://www.yesilce.com/forum/yorumlar.php? konuno=578&ys=2, 5.12.2014g
z.
faşizanlık -ğı | Fatih konusunda açıklamayı iyi bir transfer yaptıktan sonra açıklama cesareti bulan ve bu yıldız transfet sözlerinin kendi paraları ile değil fatihin etinden kazanarak yapan yönetime söyleyecek söz bulamıyoruz bu resmen yalancılık ve faşizanlık, bu kadar takıma yürek vermiş taraftarların içindeki ateşi söndürüp onları aptal yerine koyan yönetimi kınıyorum. , | hakan_sen, 29.7.2006, | http://forum.bordomavi.net/archive/index.php/t-4044.html, 5.12.2014g
a.
faşo | Faşist'den kısaltma ve hakaret için | Bunu ancak solcular, devrimciler yapar, eski faşolar ve onların yeniyetmeleri değil., | Rmargulies, T, 1.5.2013
s.
fat
a.
"ve kader köprüsü üstünde denge kuran / şu nokta gibi küçük insan! / bu, ne fizik, ne astronomi | / işleyen baş / fatların ettiği oyunlara doğru / kalkıyor yavaş yavaş,", H İ Dinamo, Yelken D, S 141, kas 1968, 8"
fatalizm | İng. | Onunla içiçe, Ortaçağı özleyen bir Romantizmin mistisizmi, kaderciliği, ölüm tutkusu ve bütün kurallara boş vermiş bir maceracılık, serdengeçtilik hayalleri (Carmina Burana'daki gibi yeraltı şiirlerinin fatalizmine SS'lerin hayranlığı). İkisinin toplamında, kırıp dökücü bir savaş ve kavga tutkusu (Ezra Pound'unSestina'sında bir derebeyinin sancaktarına haykırışı:, | HBerktay, T, 31.5.2012 | Fatalism | Kadercilik | Ehl-i sünnet irâde serbestliğine ve ilmin, terbiye ve ahlâkın ruh üzerindeki geniş feyizli tesirlerine inandığı halde, cebriyeciler miskince bir fatalizme saplanarak insanları ilâhî irâde ve kudretin elinde bir kukla görmüşlerdir., | 40 ++
a.
ing.
fatih sarması | kimi pastane ve tatlıcılarda görülen, dışardan bakılınca pek ağırmış gibi duran ve revaninin katmerlisiymiş gibi bir görünüm arzeden tatlı cinsi. kulampara sarmasının çağrıştırması nedeniyle türk gençleri biraz mesafeli durur bu tatlıya. 27.05.2003, nazmiye demirel, | EkşiS
a.
fatihli | fatih semtinde doğan veya oturan kimse | artık Fatihli kimsesiz bir kadındı, | MG, 33
a.
fatmaanaeli | 1. Fatıma Ana eli'nden bereket, uğur, talih remzi | Türk folklorunda Hz. Fatıma kültünün önemli bir yeri vardır. Anadolu'da kadınlar Fatma (Fadime) Ana dedikleri Hz. Fatıma'yı uğur ve bereketin timsali saymışlardır. Anadolu'nun birçok yöresinde ocak duvarları sıvanır veya boyanırken is ile el işareti basılır. Uğur ve bereket getirsin diye basılan bu el | Fatma Ana elidir. | Pençe-i al-i aba adı verilen elin baş parmağı Hz. Peygamber'i, işaret parmağı Ali'yi, orta parmağı Fatıma'yı, yüzük parmağı Hasan'ı, serçe parmağı Hüseyin'i temsil eder. Bu bakımdan Al-i aba'nın zikredildiği birçok manzumede Hz. Fatıma da söz konusu edilir. Anadolu'da hanımlar yoğurt mayalarken, turşu kurarken, hamur yoğururken, evin geçimi iyi olsun diye ocağa şeker atarken, hasta olan kimsenin sırtını sıvazlarken, | El benim elim değil Fatma Ana'nın eli diyerek başlar ve bitirirler. Bu motifte bir bakıma Pençe-i âl-i aba'dan şifa beklendiği görülmektedir. Diğer bir halk inancına göre de Fatma Ana külde ekmek pişirdiğinden bilhassa yaşlı kadınlar külü yere dökmez ve üzerine basmazlar. Örgü ve dantel gibi el işlerine başlayan hanımlara yanındakiler, | Kolay gelsin, altın taş olsun, elin kuş olsun; Hızır yoldaşın, Fatma Ana komşun olsun derler. Türk halkı iyi komşuları için | Allah seni ahirette Fatma Anamıza komşu etsin temennisinde bulunur. Ebe doğum yapan kadının sırtını sıvazlarken de, | El benim elim değil Fatma Ana'nın eli diyerek doğumun kolay olacağına inandığını belirtir ve hastaya telkinde bulunur. Ayrıca doğum esnasında kadınlara | Fatma Ana eli (anastatika hierochuntica) denilen bir bitki kaynatılıp suyu içirilir. Bu sebeple Anadolu'da bulunmayan ve özellikle çölde yetişen bu bitki hacdan dönenler tarafından getirilir, kıymetli bir hediye olarak hamile kadınlara verilirdi. Bazı yörelerde yeni doğan kız çocuklarına göbek adı olarak Fatma adının verildiği de bilinmektedir. Halk arasında yaygın olan bir rivayete göre Hz. Fatıma cumartesi günü doğum yapmış, doğum esnasında leğen aranmış, herkes çamaşır yıkadığı için leğen bulunamamış; bunun üzerine Fatıma | Cumartesi günü çamaşır yıkayana şefaat etmem demiş ve bundan dolayı cumartesi günü çamaşır yıkanmaması gerektiği şeklindeki batıl inanç doğmuştur. Nitekim bugün Anadolu'nun birçok yöresinde bilhassa yaşlı hanımlar cumartesi günü çamaşır yıkamazlar. Hat sanatında Ehl-i beyt mensuplarının adlarını ihtiva eden çeşitli istiflerle bazı tekke ve camilerdeki Hulefa-yi Raşidîn isimleri yanında Hz. Fatıma'nın adı, Hasan ve Hüseyin ile birlikte umumiyetle celî- sülüs hattıyla levhalar halinde yazılmıştır. Fatma adı Anadolu'nun değişik bölgelerinde yaygın olarak kullanılmakta, bu arada Fadime, Fadik, Fadili. Fadiş, Fato, Fatoş, Fattey şekilleri de kız çocuklarına ad olarak verilmektedir., | MustafaUzun, | Fâtıma, DİA | 2. anastatika hierochuntica Kaynatılıp içilince doğum esnasında kolaylık vereceğine inanılan Hicazda yetişen bir bitki.
a.
fatteh | Kızartılmış lavaş, nohut ve yoğurtlu bir yemek olan kıymalı fatteh, haşlama et ve pilav söyledik., | MügeAkgün, HRKlbk, 8.7.2017
a.
fattık futtuk
ayın oyun facebook 30.3.2024
faustik | şeytani* | Çamlıca'yı faustik camiyle donatmayı öncelemektense, elma bahçelerini konut manzaralarına katarak gelişmeyi amaçlayan bir imar inşa politikası hayal etmeye devam edeceğim ben, yine de..., | CAktaş, T, 9.7.2012
s.
faustvari | Büyük Türkiye mefkûresi işte budur yazan bir kapağında göğe birlikte uzanan minareler ve fabrika bacalarından ibaret bir Faustvari kalkınmacılık mı? , | YOğur, T, 12.8.2012
s.
fauve | Tiraje'nin, resimlerini göstermeyen bir 'Fauve' olarak portresi/Tiraje: Yırtıcı, fauve bir totem. Vauxcelles'ini bulamamış..., | LeventYılmaz, T, 4.4.2012
fauvism | Şöyle: | teorik bakımdan sosyalizme özgü sayabileceğim... unsur var mı diye sormuştu –haklı olarak. Bugünse böyle şeylerin dünyada iyiden iyiye azaldığını anlatmış. Yerinde bir örnekle, şimdi geçmişte kalmış belli başlı sanat akımlarını sayıyor, | fauvism, | futurism vb; | Her biri yepyeni bir vizyon getirmek iddiasındaydı diyor; | doğru' sanatın kendisi olduğunu öne sürüyor, hattâ bu doğrultuda manifestolar yayınlıyordu., | MBelge, T, 13.1.2012
a.
faül | ing fault'dan hata
a.
faüllü | Hatalı | Blogun masraflarını çıkarmanın ötesinde gelir getirecek reklam almak, blog üzerinden spor medyasında kariyer inşa etmeye çalışmak, kendini | internet meşhuru olarak görmeye başlayıp ego cilalamak, ahkam kesmek bu anlamda faüllü hareketler sıklıkla karşımıza çıkıyor., | DIrak, T, 26.8.2010
s.
fav | favory'den kısaltma gözde, en beğenilen şey | Zekâ dolu süsü verilmiş devrik bir cümle tweet'liyorum. Bir anda binlerce re-tweet geliyor. On binlerce fav., | OnayDurgun, T.Etraf, 19.4.2014
a.
ing.
favipravir | ecz. T-705, Avigan veya favilavir olarak da bilinen Favipiravir, Japonya menşeili şirket Toyama Chemical tarafından bir RNA virüsü olan influenza'ya karşı geliştirilmiş bir antiviral ilaçtır. Vikipedi | Bu favipravir mevzusunu unutanın unutturanın kanı kurusun! Bu komplo Türk | ve hukuk tarihinde yerini alacaktır. Devlet ayakta kalırsa!, @Ferhatarslandr, 26.09.2024, X
a.
tıp
favlama | favor: gözde + lama addan ad yapma eki twitterda gözdelerine ekleme | Favlama beni de favlatacaksın yahut birtakım şer odakları, | AGGulguleli, Sirayet, mart2015, 15
a.
ing.
favlamak | twitterda favorilerine eklemek. | Fav isterim böyle bir güzelliğe ben favladım bile, | | http://t.co/czK3CAxp - 2012-10-28, CeydaAteş, 28 Eki 2012, twitter | @Emre_Bozkurt işe yararsa çok makbule gececek, favlayacağına birkaç gün önce söyleseydin keşkee., | HAG, 7.9.2013*** | Favlıyoruz. Favlamak kelimesini ilk kullanan 'zat-ı muhterem' yahut 'muhtereme' kimdir bilmiyoruz, ancak yine de ihtiyaten bir miktar favlıyoruz., | A G Gulguleli, Sirayet, mart 2015, 15
f.
favlatmak | favor+ Türkçe –t ettirgen çatı eki+ mastar eki –mek favlamasını sağlamak | Favlama beni de favlatacaksın yahut birtakım şer odakları, | AGGulguleli, Sirayet, mart2015, 15
f.
ing.
favorilenmek | çok ilgi çekmek | en çok favorilenen entry'leri, | EkşiS, 13.8.2013
f.
fay | bir temizlik maddesinin marka adı | Yalnız banyodaki pisliği temizlemek gerçekten zor oldu. Ama fay, omo derken, sonunda bu işin de üstesinden geldim., | CSüreya, Onüç Günün, 33 (14.7.1972)
a.
fayans
a.
fayans, çini.
faence
faence fayans çini
fayda | Faide. | marjinal fayda | ikt. | Bir mal veya bir hizmetin marjinal faydası, ekonomi biliminde neoklasik değer kuramının ana kavramıdır. Bu kavram, eğer diğer her mal ve hizmet tüketiminin ve ilgili verilerin sabit kaldığı varsayılırsa, incelenmekte olan bir mal veya hizmetin tüketiminde bir marjinal çok küçük bir artışının (veya eksilisinin), yanı matematik notasyonla xi malının (( ) değişmesinin, toplam fayda seviyesine yaptığı etki, yani matematik notasyonla , arasındaki bağlantıya verilen isimdir. | Melih Gökçek'in marjinal faydası tükenmiştir./wikipedia/, | MevlütKarakaya, H, 25.2.2014
ar.
Faydacı | Bâzısı faal, realist ve alabildiğine faydacıdır; bâzısı da apatik (gevşek) ve hantaldır., | Başgil, 36
s.
faydalanıcı | yararlanıcı, yararlanan şey/kimse. | Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Sekreterliğinden alınan 6.05.2015 tarih, 21474 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ana faydalanıcısı olduğu uygulamaya geçirilmesi planlanan | Türkiye'de Yargı Etiğinin Güçlendirilmesi Projesine ilişkin yazı hakkında Üniversite Rektörlüğü Genel Sekreterliği'nden alınan yazı sureti ekte gönderilmiş olup, konuya ilişkin çalışmanız bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise 19 Haziran 2015 tarihine kadar Dekanlığımıza bildirilmesi hususunda gereğini rica ederim., | 4.6.2015 İÜHF | Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) Programı | 1. Bileşeni 2011 programlamasında yeralan ve Bakanlığımızın faydalanıcısı olduğu 'Yatay Sektörde Çevresel Sorumluluk Direktifinin Uygulanmasına İlişkin Kapasite Geliştirilmesi için Teknik Yardım Projesi' 22/07/2015 tarihi itibariyle başlamış bulunmaktadır.26.4.2016, HFPersonelBürosu | | Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının nihai faydalanıcısı olduğu Avrupa Birliği tarafından finanse edilen IPA 2015 TR2015/EN/07/A1-02/001 Belediyeler ve Üniversiteler için Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Teknik Destek Projesi (YEVDES) ile ilgili yazı ekte gönderilmiştir., | İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanlığı, 18.2.2020
s.
TDK-
faydalanılabilirlik -ği | Necis Şeylerin Faydalanılabilirlik Bağlamında Fıkhî Açıdan Değerlendirilmesi, | Hüseyin Baysa, Marife dini araştırmalar dergisi C 18, S 2, 2018
a.
Faydasız | yararsız, yarar getirmeyen | Faydasız, sömürücü montaj sanayiine yaptığımız yardımı çiftçilerimize, köylerimize yapsaydık şimdi esaslı kalkınmamız elle tutulur hale gelmişti., | Taray, 98
s.
faylanma | Faylanma tali kalmıştır; indifai yarıklar gizlidir. Magmatitler de yer yer kırıklıdır, makaslamalar ve sürtünme breşleri vardır. Masifler için literatürde bahis konusu edilmiş | blok faylanma tayin ve teyide muhtaçtır., İÜ FenFakültesi M, 1961, 167
a.
faylanmak | Kırıklar meydana getirmek. | ... faylanmak suretiyle bazaltik lavlar çıkıp, etrafa yayılmışlardır (Ayvalı ve İscehisar çevreleri). Bunlardan, Ayvalı köyü güneyindeki labradorit'li bazaltların oluşturduğu koni üzerinde tesbit edilen bir krater gölü mevcuttur., Mehmet Ardos, Türkiye jeomorfolojisinde neotektonik, 1979, 166
f.
fayrap | birden, apansız. | Styx, ????, stüks: buldum seni. Artık daha bir fayrap seviniyorum kendime., | https://www.on5yirmi5.com/yazar/bilal-can/55237/bir-kelimenin-pesinden-styks.html
a.
faytoncu | Jak faytoncuya burada kendilerini beklemesini söyledikten sonra, Kudret'in koluna girerek beş-on adım yürüdü., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 83
faz | ing phase çağ, dönem; merhale, aşama | Gerek emtia, gerek hisse senedi piyasalarında mevcut küresel para pompalamasıyla yeni bir fazın başlangıç aşamalarında olma ihtimalimiz oldukça kuvvetlenmiştir., | T, 2.5.2011 | Yeryüzü Doktorları önce Van'a gitti, deprem bölgesinde ilk fazda 31 kişilik YYD SAR (medikal arama kurtarma) ekibiyle arama kurtarma çalışmalarına katıldı., | CAktaş, T, 7.11.2011
a.
fazlaca | 1. ziyadece, çokça. | ... fazlacaydı. (II. 177) Hüsnî Hüseyin Paşa Askerlikten yetişip ferik rütbesine nâil olmuş ve Anadolu Divan-ı Harbi'ne aza olmuştu. Rebiyülâhir 1307'de (Aralık 1889) vefat eyledi. Karacaahmet'de medfundur. (II.178 ), Mehmed Süreyya Bey, N Akbayar, S A Kahraman, Sicill-i Osmanî, 1996, C 3, ? | İki haftadan beri bu soğuk taş duvarlar arasında çaresiz ve ümitsiz yatıyordum. Annem fazlaca hastaydı., | FAtabek, DK, 170 | 2. | Çokça. | Onun evinin düz yolu, bir üçgen çizerek fazlaca dolaşırdı., | S Şengil, 1983, 13
s.z.
fazlı
s.
fazı olan.
"DIADERMINE Çift Fazlı Kirpik koruyucu Göz Makyaj Temizleyici 125 ml", 28.05.2024+"
fazlurrahmancı | Mehdi ve İsa aleyhisselam konusunda, İslam dışı bir sekt olan Fazlurrahmancılara da kulak asmam., | MŞEygi, MG, 5.1.2016
a.
FDA | Amerikan İlaç ve Besin Dairesi | Zira FDA yulafın serum kolesterol seviyelerini azalttığını, özellikle de kötü kolesterol LDL düzeylerini düşürdüğünü açıklayıp bu olumlu etkiyi de yulaftaki çözünür bir life betaglukana bağlamıştı., | OMüftüoğlu, HKelebek, 22.7.2016
kıs.a.
ing.
FDR | İng. Flight Data Recorder: uçuş veri kaydedicisi. | İşlemler sırasında görsel olarak kontrol edildiğinde uçağın verilerini kaydeden FDR'nin bellek konektörünün hasarlı olduğu tespit edildi., | Hürriyet,16.10.2018
kıs.a.
ing.
fe-illa | Ateş yutarak / Bulabilir mi beni/ Bana müstehak? / Söyleyin / Çünkü / Fe-illa / Rüya içinde rüya/ Gece ardında gece, | AHarunKorkmaz, Sirayet, Mart2015, 7
ar.
featuring | ing.bir şarkıda şarkıcı ile birlikte şarkının küçük bir kısmını icra etme. | Türkiyedeki ilk featuring, benim 2005'teki albümümde yer aldı., | HüseyinKaradayı, HrKelebek, 21.11.2015
a.
feciâne | Bir müddet sonra İran handânından bir kısmı, Âdil Girayın bazı hareketlerinden şübheye düşerek aleyhinde birtakım teşvikâtda bulındılar. Efkâr-ı 'umûmiyeyi tamâmen Âdil Giray aleyhinde çeverdikden sonra bir gece Âdil Girayın bulundugu dâireye hücûm idüb hem Âdil Girayı ve hem şâhın torunu (Perîhân)ı-Âdil Girayın İran hükûmeti 'aleyhinde besledigi fikre iştirâk etmiş töhmetiyle- fecî'âne bir sûretde öldürdüler., Halim Giray, Gülbün-i Hânân, 1287, 74-75 (İ Gültekin, Ankara 2019)
z.
fecir | bk. fecr | Gözlerin bir bahçe ki en güzel kuşlar gelir / Lekesiz göklerine ? Ve bir altın rüyayı taşırlar ses yerine / Gagalarından emel, kanatlarında fecir..., | FSAsral, 20
a.
fecr-i atili | Tanzimatla birlikte başlayan ve Fecr-i Atili yılları da içerisine alan Türk şiirindeki 'batı'ya yönelme çabalarını da Divan Şiiri Geleneği içerisinde değerlendirmek gerekir., | AlperÖzbek, 131
s.
fecr-i kâzip
b.a.
yalancı fecir.
"Perdeyi, balkon kapısını, pancuru usulca açtı | eşikte duruyor. Karşısında bir yaz gecesi sonu Sarayburnu ile Kızkulesi arasında Adalar'a uzanan Marmara | galiba din kitaplarında "fecr-i kâzip" denilen geçici aydınlık bu. ", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 57 "
federalleştirebilmek
f.
ing. federal + tr. -leş-tir-ebil-
"Yunanistan Avrupa'yı federalleştirebilir mi?", @guvsak,23 Tem 2015, X |Gibi. Teksas'ın askerlerini federalleştirebilir.Bu çok büyük tansiyon artışına sebep olur ama", @yunuspaksoy, 26.01.2024, X"
federalleştirmek | Avro krizi Avrupayı federalleştirecek mi? , | PCengiz, M, 6.11.2011
f.
federasyoncu | ülke siyasi rejimi bakımından federasyonu isteyen kimse veya anlayış | Bölmeci, taksimci, ayrılıkçı, federasyoncu, bağımsızlıkçı ve ne türlü taviz elde ederse etsin tatminsiz Kürt silahlı hareketinde bir isticâl, bir harâret, bir telâşe:, | ATA, Z, 20.8.2012
s.
GTS-
federasyonlaşmış federasyon halini almış | Türk futbolunu Fenerbahçe başkanlık koltuğuna ve Fenerbahçe'ye kurban eden bu federasyon ne zamana kadar görevde kalır bilemeyiz, ama sonsuza kadar 'kötülüğün federasyonlaşmış hali' olarak anılacağını söylemek mümkün., | STunalı, T, 17.8.2011
federe 1989 | iri ve güzel kalça? | Kadife pantolon giymişsiniz, ne güzel. Kalçalarınız federe, memeleriniz ufacık./ Demek bakiresin... Kadife pantolon giymişsin bakireliğine... Ne güzel... Bu yüzden mi kalçaların federe, memelerin ufacık? , | YErdoğan, 21/23 | O yıl durum daha da başkaydı. Her iki kulüp de federe olmuşlardı. Amatör 4. kümede oyanayacaklardı., | TAral, SÖ, 130
s.
fedora şapka | ... ve hem yağlı Fedora şapkasına hem de kötü dikimli trençkotuna bakılırsa fiyakasına düşkün görünen bir orta mektep talebesi vardı., | İOAnar, GK, 150-1
a.
feet | fît | Oldukları yer ile olmaları gereken yer arasında 10 bin feet (Türkler kilometre kullanıyor) fark olan yurttaşlardan örnekler., | BAltuğ, T, 1.1.2012
a.
ing.
fefelemek | Falif Rıfkı'da da iki (f) var, yetişir. Umarım (f)li bir soyadı takınıp da bizi ön dişleri sökülmüşe çevirmez, (fe, fe, fe) diye fefeletmez., | RHKaray, BirAvuçSaçma, 97
f.
felaket | Civar yalılardan birine Amerikadan misafir gelmişti. Felaket güzel bir kızdı., | TAral, SÖ, 6
s.
felaketli | felaket dolu, felaket getiren, dertli. | Felaketli bir yola girecektik. O halde bütün bu noktaları düşündükten sonra bu zaafa yeniden galebe çalmak lazımdı., | HEAdıvar, KA, 35
s.
felaketlik | Nuran için, kaybettiği ablaları, arkadaşları için, hasta yatağında onu bu felaket karşısında teselli edecek felaketlikteki Batman'da anne karnında ölen bebek için ve son üç aydır yaşanan tüm diğer sivil ölümler için tek satır yazmaya cesaret edemeyenler,-., | YOğur, T, 8.11.2011
felçsavar felç geçirme riskini savan, azaltan. | Felçsavar zeytinyağı, | M, 17.6.2011
felçsiz
s.
felçli olmayan. Feçli zıddı.
ar.+tr.
"Meflûcun yalnız bir tarfı kımıldamayan yüzünde çizgiler, birer irce lastik gibi kıvrılıp açıldılar. Felçsiz gözü büyüdü: -Kızım... yukarıda... sıkılıyorum, odamda... yapayalnız... hafakanlar boğuyor içimi... Perver yattı... O tembel karıdan zâti... hoşlanmıyorum.", "
P Safa, Canan, 1925, ?
feldir feldir
z.
DS 1. Keskin keskin, canlı canlı, dikkatli dikkatli bakmayı anlatır.2. Alık alık bakınmak.
"Korkusundan soluğunu tutarak, sağına, soluna, gerisine dönüp bakarak hızlandı. Köpeği Miniş de, feldir feldir izledi ardından onu.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 85"
feldirdemek
f.
(uzuvlar için) titremek.
"Başının sallanması arttı. Bacakları feldirdemeye başladı. Yüzü ile sesinin bir an renk verebileceğinden çekinerek, tüm gücünü, becerisini ayaklarının ucunda toplayarak, asmaların karaltısına sinsice sokuldu.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 86"
feleğe/ dünyaya parmak atmak
dey.
"Ben dünyaya parmak atmış adamım üç tane şeyi yapamayacak mıyım?", 21.05.2024"
felek | feleğe parmak atmak | çok uyanık ve becerikli olmak* | Feleğe parmak atmış bir adam!, | 14.8.2011 | feleğin eleğinden geçmek | Sen de feleğin eleğinden geçtin. ++ | feleğin sırtına tokat vurmakHaydi donat bakalım şurasını da feleğin sırtına bir tokat vuralım!, | ArapAbdo, 31
f.
ar.
felekzede BTS- | feleğin çarptığı kimse, feleğin gadrine uğramış kimse | Oyuncular iki felekzede gibi ellerini şakaklarına koymuş düşünüyorlardı., | Ulunay, MKS, 15
s.
bts-
felenk | kaldıraç. | kaptan dedi uşaklar, çikayiruz hamsiye / yağlandi ki felekler (sic), kaysun takalar suya, | FuatSaka
a.
felfelleme BTS+ felfellemek | nsz. eski canlılığını yitirme 2. Afallama, şaşırma 3. Dönen, hareket eden bir cisim durmadan evvel hızını yitirme | Fizik dünyasına dönelim: Hiçbir topaç ilânihâye dönmez, atılan hiçbir taş havada kalmaz; devridaim makinesi diye bir şey yoktur. Çevreden alınan işaretler, bir kapalı sistemin ömrünü uzatabilir (di ama çok geç!). İşte topacın ekseni kaymaya, âhengi sarsılmaya başladı; alâmetler çok güçlü. Üstelik felfelleme giderek artmakta., | ATA, Z, 23.12.2013
a.
bts+
fellah a.m. Fıllah. Şavşat. | 1. Güvenilmez. 2. puşt. | Fellah/fıllah mısın? (Erdin Kılıç) 17.11.2015
fellek fellek dolaşmak
dey.
"Ben böylelerini beş çeşit olarak sıralamışımdır: Birincisi, kapalı, kabuğuna çekilmiş bir adam iken önüne gelene dert yanar, sır verir, zorla dinletir, yardım ister, fellek fellek dolaşır, çatmağa, parlamağa hazırdır, heyecan halindedir.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 66"
fellik fellik aramak | İyi ki de çıkamamıştı. Çünkü Talat Bey de kızının şikayeti üzerine tam üç gün fellik fellik Camgöz Taci'yi aramıştı., | TAral, SÖ, 111
felsefe taşı | Simya ilmine göre dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılan taş. | 2001 yapımı Harry Potter ve Felsefe Taşı filminden bir kare., | SbYşm, 10.3.2019
a.
felsefeli | ...Fransız devrimiyle bitirilen felsefeli bir hareket ve daha da önemlisi, bu hareketin sonuçlarıyla belirginlik kazanan toplumsal ve siyasal bir sürece göndermede bulunuyoruz., | YavuzTürkoğlu, Sirayet, Mart2015, 13
s.
felsefik | Felsefi | Bu modelin felsefik, teorik ve stratejik kuramcısıdır., | NÇınar, T, 8.8.2014 | Saç, sakal, bıyık, mont, çanta hepsi birbirine karışık. 'Felsefik bir yazar' görüntüsü veriyorum ya!, | BTSalihoğlu, 2014, 98
s.
fem-i muhsin | Kendisi nasıl anladı, dinleyenleri nasıl anlar, fem-i muhsinden nasibi olmadıkça..., | Nazik Erik, 26
a.
femferah | O zaman femferah olursunuz.,Hacıhasanoğlu, 1954,63
s.
femida | Adalet terazisini elinde tutan kız. Themis. Şubat 2012
a.
feminenlik | Cesur kesimler ve dikkat çeken dokularla feminenliğin cesur ifadesi..., Atelier of YOS, 18.05.2025, FB
a.
feministçe | Bu satırlardan anlaşılıyor ki Blavatsky, Pozitivizm'i haklı gerekçelerle bir modern din olarak nitelendirirken, kadın haklarını 'Feministçe' davranmadan savunuyordu. | , | F Ünlü, Sbh, 10.3.2019
z.
feminizm | feminizasyon | feminleşme, feminleştirme | Türkiyede emeğin feminizasyonu ve demografik değişim. YUyanık/MAGüler? Karatahta, Ara2015, S 3
a.
femme fatale | Lanetlenen Kabil, (...) femme fatalelerin ilki Lilith ile tanışır; servetlerin servetine sahip Eyüb'ün uğradığı felaketleri görür ve kendini Nuhun gemisinde bulur., | KÖzkanDağ, TKitap, Ocak2012 | Sonra öğrenir ki, aşık olduğu suretin aslı, femme fatale bir kadındır; hayal edilenin duygusuyla gerçeğin duygusu örtüşmez., | PBarışta, T, 1.1.2012
femme fatallık -ğı | Gözde rolündeki Toprak Sağlam 'femme fatal'lıkta destan yazıyor., | CŞehirlioğlu, HürCmrts, 3.9.2016
a.
fen | fen işleri | belediyelerde alt yapı, yol bakım onarım, park ve bahçe, etüd proje ve yapı işleri hizmetlerini gören birim | Fen işl. Müdürlüğünün gelen ve giden evrak, ihale sürecinin takibi, sözleşmenin yapılması gibi hizmetlerin görülmesi -Bilgilerin ve dosyaların arşivlenmesi , | | http://eskipazar.bel.tr/modules/mastop_publish/? tac=FEN_%DD%DELER%DD, 13.7.2016g
a.
TDK-
fena | kötü, üzücü, nitelikleri zayıf. | fena halde | Çok, tamamen | İşte onlardan biri, 17 mayıs 1999 tarihli, Yeni Şafak yazım, bence mevcut tartışmalarla da 16 nisandaki halk oylamasıyla da fena halde ilintili:, | HakanArslan, KararG, 4.3.2017
z.
ar.
fende gelmek -nın
"Bu hal kırk şu kadar sene sürmüştü. Yeterdi artık! Gazinoda biri genç öbürü orta yaşlı kadın ve bir delikanlıdan kurulu münevver meclis çok zevkine gitmişti. Hem artık ortada bir Şehriban da yok | âşık da olamayacağı için pespâye ruhlu bir kadının fendine gelmesi ihtimali de", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 103"
fenelop
"Elbette herkes bir doruğa çıkar canım / Çıkar ve iner / Ya sonra sonra ne yapar / İnenler mi ölür kalanlar mı / Artık ne desem bilmem ki / Ben umarsız Fenelop'um işte", Haydar Oğur, 1994, 117"
Fenerbahçelilik -ği | Fenerbahçe Spor Kulübü taraftarı olma | Şampiyonluk mücadelesinin en kızgın döneminde Fenerbahçeliliği öne çık arılan başbakanımızın aslında nasıl bir lider olduğu da bu çete ve şike soruşturması sürecinde sanırım iyi anlaşılmıştır., | İHacıosmanoğlu, T, 13..2011
a.
feneri söndürmek | Meğer sabah uykusunu çok severmiş Cemal; ağza alınmayacak küfürleri, akşama kadar kahvede okey oynayıp feneri birahanelerde, meyhanelerde arkadaşlarıyla söndürmeyi karnı burnundaki karısına tekme tokat girişmeyi, çalışmamayı çok severmiş., | HMeryem, 2002, 41-2 | Sizce nereleri gezmişimdir kimbilir... nerelerde söndürmüşümdür feneri... nerde akşam, orda sabah... nasıl da 'gel keyfim gel'dir, yaşadıklarım., | RTahiroğlu, T, 8.11.2010, 6.
f.
Feneristanlı | Fener ülkesinden olan kimse. 28.08.2024, X
s.
fenik olmakkaçmak, duman olmak, toz olmak GünayAdeka, 2013
dey.
Fenikeli | ...çünkü sadece, başımdan eski yazıtlar dökülür alnıma ve nice Fenikeli öğrenir okumasını bir Hint dokumasından., | Ömer Say, 2010, 40
a.
fenikimek | -Abi çabuk gelin bi tenesi orucuni bozir cigara içir gözümün ögünde,kahveden biri cevap verir: -Bi dur neye fenikisen ambu çayımi içim gelirem
f.
fenni | modern, alafranga | Fenni yem çıkmış. Verim alacağız diye bahçelere, tarlalara serpmişler., | BTSalihoğlu, 2014, 117
s.
fenniyat | teknoloji? | Şifahi fenniyat (teknikler): Sihirle karışık tababet ve diğer fenler teknikler, bilgiler), (sic) Ocaklılar, çıkıkçılar, kırıkçılar., | HTanyu, 1978
a.
fenolik | Meyvelerin en belirgin ve üzerinde durulan özelliği antioksidan etkisi. Bu etkisi meyvelerin sarı rengini veren karotenoit bileşenleri ve fenolik içeriğiyle ilişkili., | EYeşilada, StarPazar, 1.5.2011
s.
fenomen | phénomène. | 1. Herhangi bir özelliğiyle dikkat çeken, kitleleri etkileme gücü olan kimse veya nesne. | Bu belgeleri sansürsüz yayınlayabilecek ülkemizdeki tek gazete de bu gazete. Öyle bir gazete olduğu için Taraf çok kısa zamanda bu ülkenin fenomen gazetesi oldu., | R. O. Kütahyalı, T, 23.3.2011(Fenomen dizi) | 2.a. olgu. 3. | görüngü.
s.
fels.
fr.
fenomenleşmek | fenomen haline gelmek. | Tevafuk'a bakın, Aiberg sahneden çekilir çekilmez bu sefer sosyal medyada yeni bir isim fenomenleşiyordu. Twitter üzerinden döktüren bu şahıs, DHKP-C'nin ağa babası olduğunu, örgütü çökerttiğini yazıyordu., | ErdalŞimşek, 20.4.2016milatG, 23.4.2017g
f.
fenomenolojik
"fenomemonoljik bir mekan olarak kurgusu olarak balkanlar: ağlayan dağ susan nehir romanında mekanı düşlmemek", Derya Güllük, 14.12.2023"
Fenotipli | genotip, soy yapısı? ++ | 3- Kendi yolladıkları Polis Özel Harekatçı olan, Suriyelilere benzeyen, İslâmcılık oynayan Abdülsettar Yaşar'ı kullanmaya başlarlar. Suriyeli fenotipli Settar, muhalif cihatçı tiplerle de ilişkisine dair facebook hesabına bakılarak bile ulaşılabilir. Böyle memur mu olur? , | 31.08.2024, X
s.
fens
a.
çit.
ing. fence: çit
"[Türkiye Suriye hududunun] (...) 386 kilometresine hendek (derinliği ve genişliği 4'er metre), 80 kilometresine toprak set, 108 kilometresine kafes tel/fens teli yapılmış; sınırın 423 kilometrelik bölümüne de aydınlatma yapılarak 1450 kilometrelik devriye yolu ıslah edilmiştir.",
SETA Yayınları, 2015te Türkiye, [Ankara?] 2015, 203
fentanil | ilk olarak 1950'lerin sonunda Belçika'da bulunan Janssen Pharmaceutica tarafından sentez edilmiş, morfinden yaklaşık 80 kez, meperidinden ise 500 kat daha güçlü olan bir opioid analjezik. | Fentanil operasyonu, ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın yasa dışı uyuşturucu akışı ve göç nedeniyle Meksika'ya yüksek gümrük vergileri uygulama tehdidinin ardından geldi., | https://tr.euronews.com/2024/12/05/trumpin-gumruk-vergisi-tehdidinin-ardindan-meksikada-rekor-miktarda-fentanil-ele-gecirildi, 05.12.2024 | Çin Halk Cumhuriyeti'nin Washington'daki büyükelçiliğinin resmi X hesabı üzerinden yapılan açıklamada gümrük vergileri ve fentanil krizinde ABD'ye sert suçlamalar yer aldı. Çin büyükelçiliği Trump'a resti çekti. İşte detaylar..., Ml, 05.03.2025
a.
feodallik -ği | Arsal hukuk tarihi araştırmalarının zorluğunu ifade ederken eski Türklerin dini ne idi, eski Türklerde ilk içtimai nüve (toplumsal çekirdek) ne idi ve Osmanlı tımarının menşei nedir ve Avrupa feodalliği ile münasebeti ve farkı neredir sorularıyla üç örnek araştırma nesnesiyle bu görüşünü somutlamaktadır., | FGedikli/SMArsal, TTH, 19-20
a.
fer | far. ışık, nur. | fer-i yezdânî | Hz. Ali ve Hz. Hasan'ı bir kenara bırakırsanız, diğerlerinde Şehrubanu'nun feri var. Bu da Âvestaî bir tabirdir, fer-i yezdânî, yani 'ilahi nur' demektir., | TuranBozkurt, 26.7.2014 rindan
b.a.a.
feragatkâr
"Lütfi Fikrinin, mahrumiyet ve ıztırapla geçen kazanç hayatını göz önüne getirerek devamlı bir tasarrufla damla damla biriktirdiği servetini vefatından sonra şu suretle cemiyetin tekâmülüne tahsis etmesini mütalaa edecek olursak temiz ruhta medeni, feragatkâr bir insanı kâmil olan merhumun şu hareketini takdir etmek münevver bir insan için vecibe olur." (Avukat Münim Mustafa Selek) "
Feragatkar | Sürdükleri müreffeh hayatı yaşamalarında işçilerinin payı yokmuş gibi bu feragatkar ve fedakar insanlann ellerinden son lokmalarını da almak için her türlü seytaniyete başvuruyorlar; Yenihamle, | Ne İstiyorlar? , Güney İşçi Postası, 19, | Touraj Atabaki, G Brockett, Ottoman and Republican Turkish Labour History, 2009, 175 | Hoşnişin' 'Tesadüfi Ziyaret' on ikilik, 'Mütehassir' ile 'Mersiye-i Muhabbet' altılık, 'Feragatkar' ile 'Temenni-i Didar' sekizlik, 'Müteessif'le 'Feryad' onluk bentlerden oluşmuşlardır., | Himmet Uç, Şair ve romancı Nabizade Nazım, 2007, 158 | Böyle feragatkar, fedakar insanların oturdukları yeri yıkmaya nasıl kıyabiliriz., | GugukG, 24.5.1949, 3
s.
ferağ | Dinlenme, rahatlık, huzur ferağ-ı bâl gönül rahatlığı (bâl: | Gönül, kalp, yürek) | Bu mülkün mamuriyeti ve ahalisinin serveti tezayüd eyledikçe hükümetin iktidar ve şevketi dahi itila eylemek ve devletin intizam-ı hali teekküd ve tevessü ettikçe tebanın refah ve saadeti dahi terakki etmek iktiza edip bu veçhile devletin menfaati ahalinin ferağ-ı bâli ve ahalinin menfaati devletin hüsn-i hali ile hasıl olur., | ŞDMazbatası, Takvim-i vekayi, 26 muharrem 1286 cumartesi, | Öbek öbek yere çökmüş kömür çeken develer / Ferâğ-ı bâl ile birden geviş getirmedeler (Mehmet Âkif'ten)., | bk. Kubbealtı, geviş md.
ar.
ferah ferah | rahatlıkla | Bunlar tabii davetliler, bir de sağdan soldan duyanlar yetişirse ferah ferah üç yüzü bulurlar. | , | KTahir, AşkÇetesi, 90
z.
ferahfeza | 1. Klasik Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri. | Peki, Huzur'da, özellikle Mümtaz'ın evindeki ferahfeza ayin icrası sırasında, ortamı bulandıran, 'faşizan' eğilimleri sezilmekle birlikte farklı siyasal rejimleri kutsayacak kadar eklektik, insanları kendisine acındırmaya çalışan ..., | Tahir Abacı, CumKitap, 23.5.2019, 8 | 2. | Çok rahat. | O andan sonra bol bol itirafa, ferah feza teşhire, velhasıl (Nurdan Gürbilek'ten ilhamla söylersek) 'vitrinde yaşamaya', hatta 'vitrinde bağırmaya' başladık., | MUyurkulak, TarafKitap, Ağu2011
müz.
ar.
Ferâhiyyet | ferahlık, sevinç. | Nasîbimdir yüzüm gülmez ferâhiyyet mukaddem yok., | Hengamî, 37
a.
Ferahlama | Bu ağır görevden yakasını kurtaranlar geniş bir ferahlama soluğu alıyorlardı., | Jan Drda / O Akbal, Üstün ilke, ÇHA, 75
a.
ferahlatıcı | Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, / Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, / Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, / Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim., C S Tarancı, ?
s.
ferahlı 1922 | ferah; sıkıntısız, tasasız | Fakat, uyanık, ferahlı ve rind bir kalp için nikbetin de ayrı bir zevkı var., | YKKaraosmanoğlu, EB, 22
s.
ferahlık | Diğer yanda ise çok şükür bunların iğvalarına kapılmayan, hakkı ve adaleti gözeten ve yeryüzünün bir selam ve ferahlık yurdu olması için gayret gösteren ferasetli bir millet vardır., | SaimTut, DirilişP, 11.9.2015, 7
a.
ferak -ğı | Baş tepesi: Adaleti ferak-ı ubudiyetimiz üzerine saye endaz oldukça. (Asl-ı Arabide baş saçının veya sakalın iki yoluna ayrıldığı yere derler.) | ... zıll-ı zâlîl-i lutf u merhamet-i tâcidârânelerini ferak-ı çâkerânemde sâyebân buyursun dua-yı lâzımu'l-edasıyla tezyin-i lisân-ı ubûdiyet-nişâna ictisâr kılındı., Mütercimlerden Fotyadi Kostaki, Mecelle'nin Rumca tercümesinin önsözü.
ar.
fercsiz
s.
1. ferci, dişilik uzvu olmayan. 2. mec. kadınsız. 3. mec. Çok zayıf ve ince kadın.
ar.+tr. Ferc+siz
"Uzun zaman fercsiz kalmışsa bu sular, salyalar öyle bollaşır ki , sahibinin giysilerini bile ıslatır. Uzvu böyle olmayan erkek pek azdır.","
ferç | ferc vajina. | Fercimin içinde şaibeli yerlere dokunuyordum., | RehaMağden, 2005, 148
ar.
ferdiseverler | çoğ. Arabesk sanatçısı Ferdi Tayfur'u sevenler. | Sayın Ferdi severler grup uyesi arkadaslarim sayfamız basta Ferdi Tayfur'un resim ve videolari paylasmak üzere her türlü (argolu ve sakıncalı paylaşımlar hariç) paylasimlariniza açıktır saygilarimla YÖNETİM, SADECE FERDİ SEVERLER, Facebook, 12.01.2025
a.
ferforjemsi | Vişne çürüğü deri koltuklu, ferforjemsi metalden raflı, askılıklı vapurlar., | SKamuran, T, 8.8.2012
s.
ferhan
a.
Ferhan a. II. Abdülhamidin atı
ferhatcasına | Seni hırsları ile gülünç duruma düşürdüklerinde de, şarlatanlıklarıyla aptal yerine koyduklarında da, Ferhat'çasına sevmeyi sürdürdüm., | SKTural, 19.1.2016 iletisi
z.
ferik elması | Emrullah Bey Yoğurtçu Parkına oturmuş / ferik elması yiyor, | MG, 69
a.
ferman düzmek deyim | bk. ferman çıkarmak padişah tarafından herhangi bir konuda emir verilmek; 2) yetkili bir kimse tarafından buyruk verilmek. 3. Karar vermek | Anası, kararı, ferman düzmeyi ona buyur etti., | BYıldız, DünyadanBirAtlıGeçti, 33
TDK-
fermanını kesmek
dey.
ölümü için ferman çıkarmak, öldürmeye karar vermek.
"Antebin kalesine astılar fermanımi / Eman eman eman astılar fermanımi / Urfa mardin begleri kestiler fermanımi / Eman eman eman kestiler fermanımi / Seven ölür yar için can verir canan için / Seni sevdiğim için kestiler fermanımi", Halk türküsü, 18.04.2023+"
fermanlı
s.
1. elinde fermanı olan. 2. hakkında ferman verilmiş.
"Fermanlı Deli Hazretleri", M celâl, ? (Kitap adı)"
fermat teoremi | mat. Fransız matematikçi Pierre de Fermat'nın adından
a.
fr.
fermuarlı
s.
fermuarı olan.
"Termo çanta çeşitleri *fermuarlı, yandan taşıma kemerli * sıcak-soğuk muhafaza sağlar", BİM, 9.7.2021| "Önden Fermuarlı İnce Rib Dokulu String Body", 24.02.2024+, google "
fermuarlı | fermuarı, sürgüsü, carcuru olan. | Fermuarlı bot., 31.12.2018 | 2. | mec. (ağzı) suskun, konuşmaz kimse. | Fermuarlı ağızlar sanatçıyı toplumundan koparır!, | T, 26.07.2010
s. mec.
feromon | gözle görülemeyen koku alma partikülü | Feromonlar vücudumuzun salgıladığı koku partikülleri ama beyinde koku gibi algılanmıyor., | IşılAçıkkar, StarPazar, 3.1.2016
a.
ferrari | İtalyan lüks otomobil markası | Bir tür 'Hayaller Ferrari gerçekler Şahin' durumu sizin anlayacağınız., | MYYılmaz, Hr, 8.7.2017, 15
a.
fersizlik -ği | cansızlık. | Zavallının dili ağzında zor dönüyordu fersizlikten., | MYağmur, 1957, 23
a.
Fersudeleşmek | Bazı yaprakları kopup fersudeleşen ve kalın siyah cildinden tamamen ayrılmış bulunan bu kitap, Servet-i Fünun mecmuasının eski senelere ait bir koleksiyonuydu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 109
f.
Fertiği çekmekargo. | fertig: hazır firar etmek, kaçmak, sıvışmak. | Ben pazara gider gitmez, fertiği çekoor., | KTahir, AşkÇetesi, 4 | Şunu da kaydedeyim ki (Türkçe Sözlük o | fertik kelimesi için şöyle diyor: | Fertik –kaçmak anlamına gelen | fertiği çekmek ve | fertiği kırmak deyimlerinde geçer. Bildiğime göre- ki bilirim lisanımızda | fertiği çekmek tabiri varsa da | fertiği ..., | ? ?
dey.
alm.
fes kimin nesi kimin fesi | Vallahi ben de çok merak ettim, çok heyecanlandım, ay ne soğukkanlısın, açsana şunun birini. Kimmiş neymiş, kimin nesi, kimin fesiymiş? , | Mİzgü, 72 fes rengi | 1. koyu kırmızı renk 2. | Bu renkte olan | Rengin bütün yazdıklarımdan almış rengini / 'şarâbî' ya da fes rengi dedikleri., | MGürpınar, 1981/1994, 55 | Hiç unutmam o gün arkamda siyah benekli fes rengi kadifeden yeni bir elbise vardı., | RNGüntekin, Damga, 9
s.a.
fesahatsever | Klasik İslâm an'anesi Kur'anın edebî haşmetinin ve arap şiir zevkini sürklase eden üslübunun üzerinde durduğu kadar belağat ve fesahatsever bir muhitte bu vadide bir mucize olarak gönderilişini ayrı bir ilâhî hikmet olarak gösterir., | E Göze, Mukayeseli İslam tarihi kronolojisi, 1971, C 1, 60
s.
fesli BTS- | Bu sırada, kapı açılmış, fesli, şalvarlı bir jonglörle* eşyasını taşıyan bir çocuk girmişti., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 104
s.
bts-
fesliğen
a.
fesleğen.
"Solmuş fesliğenler tenha saksıda", İlhan Geçer, 1986, 32"
festekiz | Hem seçimler hem çağdaşlık kertemiz, falan filan festekiz, | ÇAltan, M, 23.6.2013
festigan | Nokta-i Süveyda@noktaisuveyda İsbl, İühf,... Gölge festiganı, dert kumbarası, müzik kutusu, Kalemi küskün, Kanun /Dersaadet, Çekmece-i Kebir, | 7.8.2013
a.
festival | şenlik, eğlence. | -Bugün burada festival / Bir ayağında mesti var..., | Hacıhasanoğlu, 1954, 27
a.
festivalci | 1. festival düzenleyen kimse. | Sinemasever kitlesinin de film kültürü yüksektir, bir festivalci 'izleyici ilgi gösterir mi acaba? ' diye tereddüt etmeden program yapabilir., | ATaşçıyan, Star, 30.10.2012 | Öyle ilgi görmüş ki gece konserleri, festivalciler bu yılda içeriği çeşitlendirerek devam etme kararı almış., | Onur Baştürk, HrKlbk, 26.8.2019 | 2. | festival düşkünü, festival sever. | Bu yıl 21 Temmuz'da başlıyor Tomorrowland. Özellikle final gecesi kaçmaz. Kalabalıklarla coşmak isteyen festivalci bünyeler ajandasına alabilir bu festivali., | OnurBaştürk, HrKlbk, 8.7.2017
s.
festivalcilik -ği | festival düzenleme | Festivalcilikte son trendler/Başlıkta | festivalcilik dememin nedeni, gerçekten de artık bu işin konser düzenlemekten, müzikle ve sahneyle ilgili tüm diğer alanlardaki faaliyetlerden bambaşka, kendine has bir alana kaymış olması. Festival artık teknolojiyi de arkasına alarak başka bir yolda macerasına devam ediyor./ Müzikte tarza, alt türlere göre özel festivalcilik de doyma noktasına gelince özel temalar belirlendi., | MehmetTez, M, 15.5.2016
a.
festtival
teknofest, motofest
10.5.2024+
feşel | ele avuca sığmaz, afacan, yaramaz. | Ben gençken çok feşeldim. Yani yaramazın önde gideni., | 25.08.2005, mynet.
s.
feşmekan | annlamı güçlendiren tekrar kelimesi) Falan feşmekân söyleyişinde geçer. Bk. FALAN. | Bakan telefonu açtı. Karşı tarafta partiye yeni giren ve filan ilden adaylığını koyan profesör Feşmekan konuşuyordu., | NGüreli, 67
s./a.
Fetch | iskoç | Bilindiği gibi. İskoçyada fetch denilen kelt söylemine göre insan ölmeden önce kendi ikizini görür., MehmetGüreli. T, 7.8.2014
a.
Feth-i kelam | söze başlama. | İşte Ali Bey bu derece müşkül, böyle tesiratın izhar ve ızmarı nakabil bir beht içinde kalarak bir sözle arz-ı murat istedikçe havf ü tereddüt ile dudağını ısırmaktan başka bir şeye muktedir olamamak ve bir nigâh-ı tahassürle keşf-i râz eylemek arzusuna düştükçe gözlerini girye-i tahayyürden kurtaramamak azab-âbâd-ı ıztırabmda iken hanımefendi tarafından feth-i kelâma müsaraat olunur., | N Kemal, İntibah, 62
b.a.
fethi
"Olay çok ciddi... millet neler neler yapıyor ne fanteziler var. Abilerin derdi hamamda grup terapisi yapmışlar. elimden geldiğimce çevirisini yapmaya çalışacağım ama kısaca olayı anlatayım. Hafız Reis sefinesinde ulufeye mutasarrıf olan Hasan reis ile Memi Reis denilen abiler / Memi'nin hatunu Fethi, Hasan'ın hatunu Ayni ile birlikte Nebi isimli bir abimiz hikayenin kahramanları... Bunların aklına bir fantazi düşüyor birlikte hamama gidiyorlar. olay ondan sonra kopuyor. Eğer okuma hatalarım olursa affola... . / Belgenin çevirisi: "Sekban Ali Beğ'e virildi. fi 7 C. sene 975 Silivri kadısına hüküm ki, dergah-ı muallaya mektub gönderüb Hafız Reis sefinesinde yedi akçe ulufeye mutasarrıf olan Memi ve Hasan nam [boşluk] Reis nam kimesneler Fethi ve Ayni nam hatunlar ile Hamama girdüklerinde mezburan Memi ve Hasan dahi itiraf idüb Nebi avretim Fethi ve Hasan avreti Ayni ile Ortasukta otururlardı didikde mezbur Memi ile mezbure Fethi biz halvete girüb ve mezbur Hasan ve Nebi nam kimesne mezbure Ayni ile Ortasukta oturup mezburan Hasan ile Nebi peştemal / ile ve mezbur Ayni peştemalsüz oturub mezbure Fethi dahi peştemalsüz halvet içinden çıkduğu sabit oldu deyü arz itdüğin ecilden mezbur Memi ile Hasan küreğe koşulmasın emr idüb buyurdum ki, Vusul buldukda mezburları küreğe koşulmak içün yarar ademlere koşub gönderesiz ki, küreğe / konula ve tenbih eyleyesin ki,yolda gaybet itdirmekten hazer ideler ve teslim etdüklerine temessük alalar.velhasıl. Fantezi olayı boka sarmış diyebiliriz... geçmiş olsun..", @dr_dnz_, 3.06.2024 "
fethullahçı | gülenci | Kalkışma sonrası ortaya çıkabilecek olan kanlı dönemi katlanılabilir, hatta gerekli bir ara dönem olarak değerlendirip bu ara dönemden sonra da siyaseti ve devleti dizayn edebilecekleri, Fethullahçı bir vesayet rejimini inşa edeceklerini öngörmüş olmalılar., | GDalay, KararG, 28.7.2016 | Schultz, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin soruları da yanıtladı., | M, 30.7.2016g
s.
fethullahçılar | Fethullahçılar, istihbarat birimlerine sızmakla, kendilerine gelebilecek her türlü operasyonu önceden haber alma, önleme ve de karşı operasyonu başlatma olanağına sahip olmaktadır., | N Hablemitoğlu,
fetihçi | Nur'u ekranda izledikçe dizlerinin bağı çözüldü*, kan şekeri düşüyor, halsizleşiyor, eşitliğe dürüstlüğe katlanamayan hayalperest fetihçiler, düşündükçe asıl şimdi kuduruyor ., | NGenç, isenç, 150
fetihçilik zihniyeti | Fetihçilik zihniyetiyle aramıza mesafe koyma fikri elbette kabul; peki ama 1453 sayesinde İstanbul'da yaşıyor olduğumuza bile sevinmeyelim mi? , | www.internethaber.com/ulubatli-hasan-balon-mu-22804h.htm?, 29 May 2006 | Coğrafi konumu politikada kullanma sanatı olan jeopolitik, bilimsel olarak 20. yüzyılın başlarından itibaren telaffuz edilmeye başlanmışsa da fetihçi zihniyetin kaynağı olarak tarihin en eski ++
a.
fetihhân | Fetih: açma, alma. Far. -hân: okuyan. Fetih suresini okuyan kimse. | Fetih suresini okuyan fetihhanların heyet arasında yer almaktadır., 19.11.2018+
ar.
fetiş a.
fetişist s.
fetişistik | Bir gece, Electra denklemi eşitlemeye çalıştığında... Yok, olmuyor. Denklem eşitlenmiyor. Böyle olunca, | Aşktan geriye ne kalıyor? Loş ışıklar, mekânlar ve müzikler mi? Bir tür fetişistik et pazarı mı? Ki böyle bir pazardan hangi aşka ne fayda gelebilir? , | KÇayırlı, T, 14.2.2016
s.
fetişizasyon | İşe bakın ki, Saraybosna Çellisti bütünüyle bir yakarış, bu kategorik fetişizasyona karşı., | HBerktay, T, 26.5.2011
a.
ing.
FETO'lu | Bakan'ın bu açıklamasına rağmen söz konusu 'muhalif ve Feto'lu ' paylaşımlara tepkiler devam etti., | Nazirekalkan, Cum., 20.7.2017
s.
Fetoculuk | fetöcülük. | Tıpkı Veli gibi, fetoculukla falan hiç alakası olmayan binlerce kişiyi, sırf muhalif oldukları için, fırsat bu fırsat, kanun hükmünde kararnameyle işten attılar., | YÖzdil, Sözcü, 24.5.2017
a.
FETÖ | Fetullah Gülen Terör Örgütü
kıs.a.
FETÖ'cü | ...FETÖ'cü hakimleri zart diye meslekten uzaklaştırdı., | HBağdat, T, 29.4.2015
s.
fetöcü | FETÖ terör örgütü mensubu | İzmir Aliağada devlet hastanesinde görevli polis memuru E.K., 'Sen FETÖcüsün' diyen aynı hastanede güvenlik görevlisi olan ve bir dönem AKP Gençlik Kolları başkanlığı yapan Yalçın Çakar'ı kurşun yağmuruna tuttu., | HTürk, 15.9.2016
s.
fetöcülük | bk. Fetoculuk. | Polis, kendisini FETÖcülükle suçlayan güvenlikçiyi öldürdü, | HTürk, 15.9.2016
a.
Fetölenmek | Fetö damgası yemek, fetöcü diye suçlanmak. | Sayıştay çıldırdı canları fetölenmek istiyor, arnavutköy belediyesi her seferinde 1000 kişilik Boğaz her ay Boğaz turu veriyor kavurmalı tulumbalı ben bu belediyenin bilgi işlemine başvururum., | Ferhat Şen, 2.11.2018 rindan vatsap
f.
FETÖMETRE | Bir alim, buluş adamı çıksa. FETÖMETRE aleti yapsa. Üfle FETÖMETREye... Kaç FETÖPROMİL çıktı, bak. Yüzde 50nin üstündeyse o darbeci FETÖ. FETÖPROMİL yüzde 50nin altındaysa o himmetçi FETÖ!, | NecatiDoğru, Sözcü, 21.8.2016
a.
FETÖPROMİL | bkz. fetömetre
a.
Fetöşbu çocukları alay. B.a. orospu çocuklarından esinlenme. Fethullah Gülen'i takip edenler. | İblisin evladı Fetöşbu çocuklarına ve serkarları CİA' ya karşı dikkatli olalım. | , | @fatiheryilmaz0, 01.09.2024, X
b.a.
fetvacı
ar. fetva + tr. -cı
Candan Fetvacı, soyadı.
fevaid kaydı | Fevâid kayıtlarına da değinen yazar, bu kayıtlarda genel olarak Arapça dualar, alındı-verildi listeleri*, adresler, beyitler vb. bilgilerin olduğunu söyleyip bu bilgilerden bazı örnekler verir., | SadıkYazar, TurkishStudies, 2/4 Güz 2007, 25.3.2016g
a.
feveranlı | Şu nazariyeye karşı, makulat dairesinde kuvvetli bir delil gösterilemez. Fakat bilirim ki, her taraftan yine gayet feveranlı bir surette, bu nazariyeye karşı | Sosyalizm Nazariyesi diyeceklerdir. Bendeniz isim üzerine kimsenin mahkum olmaması taraftarıyım. Nazariye doğru ise, adı ne olursa olsun doğrudur., K Zöhrab, 1908, Tugay Aydın, 15.03.2025, X
s.
feyk | fake | Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül tek somut delilin poşu takması olduğu davada 25 ay tutuklu kaldığı sırada Özgür Mumcu Radikal'deki yazısında şöyle demişti: Ya bir delil bulun ya da bırakın çocuğu, poşiyi tutuklayın. Mumcu'ya feyk attı mahkeme. Başka delil bulamayınca, hem Cihan'ı hem de poşuyu hapse attı..., | DOral, T, 14.5.2012
a.
ing.
feylesofi | Feylesofi kardeşim, yangınları seviyorlar., | YErdoğan, 48
a.
feys | Facebook'un kısalması ile | Dün akşam feyste filanca ile görüştüm., | 13.6.2013
a.
ing.
feysbuk | Nihayet, kendi varlığımı hissetmek için, feysbuk'a girmeye, twit atmaya gerek yok., | AYıldız, T, 11.9.2012
a.
feysbukdaş | Bütün feysbukdaşlarıma söz verir?m ki, h?yatım boyu bir daha | Ş?rq adlı q?zeti ?lim? almayacaq, onun heç bir sualını cavablandırmayacağam, çünki o q?zetd? jurnalistika peş?karlığı çox aşağı s?viyy?d?dir (?lb?tt?, bu fikri oradakı q?l?mdaşlarımın hamısına şamil etmir?m..., | AdaletTahirzade, 26.1.2014 feysbuk
Feyyum kürk | Sincabî hareden bir gecelikle üzerine yine o kumaşa kaplanmış bir Feyyum kürk giydirdi., | N Kemal, İntibah, 115
a.
fezaneverd astronot, uzayeri. | [A]hmedinejad, kendisinin uzaya giden ilk İranlı fezaneverd (astronot) olmak istediğini söyledi., | T, 5.2.2013
fezküruni
sizler beni (Allah') anın (Kuran-ı Kerimden)
ar. ucb
"'Fezküruni' emrin bilip, râh-ı Hakkı gözletir | / Melce-i dermanı uşşak, piri merdan Nakşibend.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 27"
fggg
fıcıtmak | Atmak. Değnek, taş birisine atmak, fırlatmak. Akşehir 30.12.2024 Cemil Kaya
f.
fıçıcık | Camiin az ötesindeki Meraklı Turşucu'nun camekânında domates, hıyar, havuç, hele içleri doldurulmuş fıçıcık patlıcan turşuları sonbaharın geldiğini söylerdi. | , | Sİleri, ZCumartesi, 3.3.2012
s.
Fıkaracık –ğı | Evde kiminiz kimseniz var mı? Kim bakar hastaya? diye sordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 16
a.
fıkhan
z.
"Bir fetvanın herhangi bir elyazma mecmuada bulunması şöyle dursun, fetava kitapları içinde bulunması da, gerekli şartları haiz olmadıkça, onun yazarına isnadı ve fıkhan sıhhati kabul edilemez.", Y Z Yörükan, 142"
fıkıhçı | İkinci bölük, anılan kelamcı ve fıkıhçılarca tekfir edilmişse de berikiler, onlar Cennet'i istedi diye kimseye kâfir dememiş. (Bu küçük fark birden aklıma geldi.), | MKapkıner, T, 22.6.2012
fıkır fıkır | 1. devimli, canlı, yerinde duramaz. | Sevda ilk bakışta belki pek öyle güzel gibi görünmüyordu ama, aslında boylu poslu, alımlı, fıkır fıkır bir kızdı., | TAral, SÖ, 77 | 2. | güzelce. | Arap, kıza da oğlan elbisesi giydirmiş. İkisi de padişaha fıkır fıkır hizmet ediyorlar., P N Boratav, Çan-Kuşu Çor-Kuşu, 2001, 61 | fıkır fıkır gülmekKardeşleri sevinçten fıkır fıkır gülüştüler., | VSevim, 182
dey.s.z.
Fıkırdak | Ağzındaki nazlı nazlı tebessümler, etrafındaki fıkırdak fıkırdak şiveler arasına bir mekânet, bir durgunluk karıştı., | N Kemal, İntibah, 73
s.
fıkırdatmak –i | –I fıkır fıkır kaynatmak 2. Cilve yapmasına sebep olmak | Beyaz saçlı adam koca göbeğini fıkırdatarak güldü., | Hulusi Üstün, Bir Bibliofil'in Kayıp İlanı Yahut Teşkilat Refik, 22.8.2017
f.
fıkralaştırmak BTS- | Ömer Seyfeddin bu köşede gözlemlediği insan ilişkilerini fıkralaştırırken dönemin kaygılarını da ortaya koymakta, dönemin şair ve yazarlarına göndermelerde bulunmaktadır., | BilalKapısız, ÖS: | Hariçteki Türk Edebiyatını Tanımak Lazım!, | Ağustos2016
f.
bts-
fıkramak | Fıkramak diye Çetince'de 1- Yemeğin kaynamaya başladığında çıkardığı ses; 2- Kişilerin ağzı kapalı olarak için için gülmelerine denir., | 25.07.2024, facebook, Köyden Sözcükler
f.
fıldır fıldır
s. ikileme
"Perde aralandı, o sevimli suratı, fıldır fıldır gözleri gördük...",
Uğurtan kardeşim, pencereler sensiz öksüz kaldı.", E Özyağcılar, Gazete Oksijen, 2-8 Tem 2021
fıldır fıldır gezmek
fink atmak*
dey.
"Aralık ayından beri Madonna oğlunu New Yorkta yanında istiyor ama magazin basınının yakaladığı son fotoğraflara bakılırsa, babasıyla bisiklete binip, Londra sokaklarında fıldır fıldır gezen ve saçlarını bir numara yapan Rocco'nun keyfi gayet yerinde.",
Cenk Erdem, T, 14.2.2016
fıldış fıldış akmak| Onların gözleri fıldış fıldış önüne aksın., Doğa Aziz, Show tv, 13.9.2019 Güldür Güldür şov.
dey.
fıli | Daha düne kadar eşcinsellik yasak değil miydi? Oysa durum bugün farklı: Ya 'fıli'siniz, ya 'fobik'., | FatihMutlu, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 85
fılla | Kürtçede 'ermeni' için kullanılan fılla'nın kökeni-anlamı nedir? elimdeki metin arapça fellah'tan geldiğini söylüyor ama pek ikna olmadım., | RoberKoptaş, 17.10.2013, twitter
a.
fıllah | Güneydoğu gayrimüslim, Hıristiyan, Müslüman almayan kimse | Fıllah denen insanlar kimdiler, fermanları neden ve ne zaman kalkmıştı bir bilgimiz yoktu ama., | OMiroğlu, T, 23.9.2010
a.
fılo | Filo işleri yapıyoruz., | 1.08.2024+
a.
fındık | bolu fındığı | corylus colurna Dip sürgünü vermeyen, meyvesinin dikilmesiyle çoğaltılan, ağaç boyunda ve uzun ömürlü yabani bir fındık türü. | Bahçede yetişen fındığın literatürde 'corylus colurna' olarak yer aldığını ve Bolu fındığı olarak bilindiğini belirten Kızılcı, şunları söyledi., | T, 29.8.2011
a.
Fındık | mec. küçücük. | Çikolata kahverengi teni, yusyuvarlak dolgun yüzü, küçük simsiyah zeytin gibi gözleriyle bütünlük sağlayan hilal kaşları, bakınca kaşlarına değen uzun kirpikleri fındık burnu, kalemle yapılmış kadar güzel dudakları..., Feysel Şimşek, 15.2.2020, twitter | Fındık sürmesi | yanmış fındık sürmesi çekerdi gözlerine, | MG, 115
s.a. mec.
fındık altını | 1. fındıklı, fındıkıyye, cedid zer-i İstanbul, İstanbul altını, zincirli adlarıyla da bilinen Osmanlı İmparatorluğunda III. Ahmed zamanından başlayarak II. Mahmud devrine kadar kesilmeye devam eden, kenar süsleri fındığa benzediğinden bu adla anılan altın sikke. 2. mec. Küçük ve değerli şey.Funduk moli sileyim /Boyuna kesileyim /Funduk altuni gibi /Ceblerine gireyim.
a. mec.
fındık kıracağı | fındık kıracağı, İnönüA, 1943, C 21, 406 | Boşnaklar: | 1. Su kabı. 2. Tas. 3. Mahfazalı cep aynası. 4. Fındık kıracağı., İnönüA, 1943, C 21, 406
b.a.a.
fındık kırmak argoİçine girmiş cin, kızı sahiplenmiş, kız gider onla bunla fındık kırar bekaret gitmiş, bazılarında karnı şişmeye başlar. Ne yapacak, cinler hamile bıraktı, bunları gördük Anadolu'da, örnekleri var şu cinliğe bakar mısın, işte cinlik bu..., | YNÖztürk, M, 17.10.2012
dey.
fındık kurdu | Bu Kemal Bey'in minicik bir kızı vardı o zamanlar. Arada bir gazeteye getirirdi. Çok sevimli, bıcır bıcır bir fındık kurdu., | NecdetŞen, 2.9.2009
a.
fındık küçücük. | Seni seven oğlan neylesin canı / Yumdukça gözünden döker mercanı / Burnu fındık ağzı kahve fincanı / Şeker mi şerbet mi bal Acem kızı, Acem kızı, Kırşehir
fındık uykuluğu | kuzunun bağırsağına yakın bir yerinde yuvarlak biçimdeki bir bölümcükten yapılan uykuluk Liman Uykuluk, 6.4.2019
a.
fındıkçı
"büyümüş de küçülmüş / fındıkçı Lusi", G Aylan, DCD, 63"
fındıkçı | Kebap kestaneden iskarpine varıncaya kadar ne isterse alırız... Varımızı yoğumuzu uğruna sarfederiz... Amma gel gör ki fındıkçı... Bana kendini namuslu satar.../ Hasılı bir fındıkçı kaltağın uğuruna başımız ateşe yandı., | RNGüntekin, Damga, 52/53 | Kızı gibi fındıkçıydı ilk zamanlar. Bir gün Doklardaki mehmetle..., | OKemal, 1969, 33
Fındıklı | 1. içinde fındık olan. 2. İstanbulda bir semt adı.
s.
fındıklık –ğı | fındık ağaçları çok olan yer, fındık korusu, fındık bahçesi | köpek kovalar durur / fındıklıkta çakalı, | Ymiraç, 1981, 24
a.
fınk vurmakfink atmak | Fink urma iki yanına kırnak köçek gibi / Yere geçer arından erin köstebek gibi / Ayak bağıyla sonra kalırsın eşek gibi / Olma sokak süpürgesi kadın kadıncık ol, | EVasıf, EGŞA, 205
dey.
Fırat | Kale'm iman yük ihtikat (sic) / Gönül şahlanmış bir kırat / Çağlar gözüm sanki Fırat / Fıratı sel der geçerim., | Develili, 65
a.
fırat kaplumbağası | Türkiye'de sadece Fırat ve Dicle nehirleri ile İran, Suriye ve Irak'taki kollarında bulunan yumuşak kabuklu Fırat kaplumbağası, Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde bulundu. Hür, 21.6.2019
a.
fırça kaymak argo, deyim fırçalamak | [Ç]ünkü fırça kaymak için yanına gelen patronu gereken cevabı verdi., | DOral, T, 13.2.2012
fırçalatmak | Fırçalama işlemini yaptırmak. | Akın akın geldiler İmzanızı aldılar Çocuklarınızı florladılar Dis macunlarına koydurup sabah akşam 2 kez fırçalattılar.,@Ferhatarslandr, 08.01.2025, X
f.
fırda | Fırdalardan zıp zıplar, | ÇAltan, M, 5.8.2012 fıkra başlığı | İzmir'in Kınık ilçesinde yaşayanlar için küçük ekmek kırıntıları. (iksikslarc, 31-10-2010), www.defter.gen.al/a/firda.html | Güzel insan ananem kırıntıya fırda derdi. Başka diyeni de duymamıştım. Az önce arkamda yemek yiyen teyze masadakilere | ne bu şimdi dokuz kurda bir fırda deyince TDK sözlüklerine baktım bulamadım. Googlegilde sadece yerel bir ağızda fırda: süpürgenin tek tek teline verilen ad, ifadesini buldum. Böylece entry tanım da içermiş oldu.(hanim hanim babasini da getirseydin, 22.01.2011EkşiS
a.
fırdönmek | Timur Esengil'in sivri bir yüzü, fırdönen çılgın gözleri ve ayrı yönleri gösteren birkaç tel saçı vardı., | TKiremitçi, 2005, 157
f.
fırfılak -ğı | ayn.m. Fırfırak, furfulak. | Gedikli 1 yıl önce beyin felci rahatsızlığı geçirmiş bunun üzerine fırfılak yapımına kısa süre ara vermişti., | https://www.akcaabatinsesi.com/saatci-osman-15-yildir-firfilak-yapiyor#google_vignette, 28.12.2012
a.
fırfılakçı | fırfılak yapıcısı. | Rahatsızlığı düzelir düzelmez tekrar fırfılak yapmaya başlayan ve kendi mahallesinde çocuklar tarafından fırfılakçı dede olarak adlandırılan Osman Gedikli, saat tamirciliğinin haricinde de ahşaptan hiçbir makine kullanmadan ev gereçleri dahi yapıyor., | https://www.akcaabatinsesi.com/saatci-osman-15-yildir-firfilak-yapiyor#google_vignette, 28.12.2012
a.
fırfır
"Romantizmin Yükselişi | Paris Moda Haftasında Chloe, Isabel Marant ve Schiaparelli moda evlerinin romantik defileleri büyük ses getirdi. cChloe, bolca 1970lerden esinlenen, dantel, transparan ve hacimli fırfır ağırlıklı bohem bir koleksiyon sergiledi.", Posta G, 2.3.2024"
fırfır a.yansıma gelişigüzel çevirme, oynama | sopaları hebele hübele çevirme olayına fırfır, yapana da fırfırcı denir..., | stinkfist, 6.7.2000, EkşiS, 2.8.2015g
fırfırak –ğı | ay. m. Furfulak. (? ) fırfılak.
a.
fırfırcı | gelişigüzel, rasgele langırt oynayan kimse bkz. fırfır
a.
fırfırlı
s.
fırfırları olan.
"... Camii , Circis Peygamber Camii ve Fırfırlı Cami kiliseden çevrilmiştir. Bunların dışında kalan 32 adet caminin tamamı Osmanlı dönemine aittir.", Şanlıurfa, 1997, 61"
fırfırlı
s.
fırfırı olan.
"Sanki dün gece -yani kırk üç sene önce Sırp aslından o artist 1910 giyimiyle- ayaklarında uzun, sivri uçlu glase botlar, kat kat fırfırlı dantel ve kordela yığını eteklikler, balinalı korsesi, elinde yelpaze, sahneye çıkıp bir eski zaman numarası yapmıştı.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 13"
fırfırlı | Göze şimdi bile çok hoş görünen bir mini eteği ve fırfırlı, yeşil bir buluzu var., | TKiremitçi, 2005, 164 | Evlenelim, bir gecekonduya yerleşelim, bir divanımız olsun, ben o divanı fırfırlı örtülerle süsleyeyim istiyordum., | Perran Kutman, HrKlbk, 21.9.2014, 6
s.
fırılamak | eyy / lunaparklar, ey bütün / laternacılar, maymun / terbiyecileri, pamuk / helvacıları; bir fırlardı / babam, bir fırılardı, bir / fırıldardı!., S Erözçelik, 1991, 39
f.
fırıldaklık -ğı
a.
fırıldak olma hali.
"Bu kadar fırıldaklık nedir acaba. sahi yönünü kaybetmiş istikameti belli olmayanlara ne denir", @1981fahrettin, 1 Tem 2019, Twitter"
fırıldamak | eyy / lunaparklar, ey bütün / laternacılar, maymun / terbiyecileri, pamuk / helvacıları; bir fırlardı / babam, bir fırılardı, bir / fırıldardı!, S Erözçelik, 1991, 39
f.
fırındalı | Gelelim makarnanın kıymalı olup da fırındalısına; tadı damağımda kalmıştır., | Sİleri, Z, 9.6.2012
fırışka | it. Fresco (taze=canlı) | 1. yelkene uygun hızlı rüzgar ( | http://www.memrise.com/user/sinahakman/, 8.1.2017) FRİŞKA, FİRİŞKA, FIRIŞKA fresca) deniz. Yelkeni doldurmayacak kadar hafif esen rüzgar [Hızı sâniyede 5 – 12 metredir]. Kubbealtı | Fırışka havada yunuslayarak* ilerleyen teknenin fışkırttığı bıyığın oyunlarına, batmakta olan güneşin yelkende yarattığı turuncu, eflatun elvan titreşimlere dalmanın verdiği hazzı ancak yaşayanlar bilir, bilmeyenlere ise anlatmak mümkün değildir., | MustafaPultar, | http://www.pultar.org/mustafa/index.php? aid=77, 8.1.2017g | Biz ise bahar gelince adet üzere tekneleri yağlayıp, dört tekne ayakdaş olmak üzere, Tunus'tan ayrılıp | Cihad fi sebilillah gaza için denize açıldık. Niyetimiz Cenova taraflarına doğru gitmekti. Amma gör hikmeti sen ki, bizi bir fırışka gündoğrusu poyraz alıp götürdü. Biz de önüne düşüp gittik. Cezair'e yakın Becaye denen kalenin açığında Delikli Taş denen mevkide lenger-endaz olup orada yattık. Bu sıralarda kafirler de Cenova tarafına gitmiş, bizi bulamamışlarmış. Arar dururlarken,
a.
fırışkalı
s.
xx
"Şöyle düşünün: Belkıs Akkale'yi beyaz taşlarla işli mosmor giysisiyle"Entarisi murmuş / Yar sevmesi zormuş" türküsünü çığırırken, elinden tutup, bir kitabın sayfalarına antresini yaptırırsak geriye ne onun yanık sesi, ne de fırışkalı görünümü kalır.", Salah Birsel, Aynalar Günlüğü, Ada Yayınları, 7"
fırlama | Soluk soluğa vardı Cami'nin önüne. 'Ulan piç kurusu... Ulan fırlama... Ulan yaz gelmeden bu kılık ne? '-., | DCeyhun, 37
a.
fırlamalık | Bunlar da post-modern dindar veletlerin fırlamalıklarına örnek olabilir., | RamazanRasim, T, 27.8.2011
a.
fırlarcasına | Çıkar fırlarcasına, tekrar girer, elinde küçük bir çekiç ve çivi vardır., | Mİzgü, 37
z.
Fırlatıvermek | Aniden fırlatmak, | ... şimdi ansızın seni ben / tutup da fırlatıversem onun derinliğine., | T Fikret | Baba leylek, o büyük öfke içinde, dişiyi gagasiyle yakalayıp fırlatıverdi aşağıya en sonu. Hatuncak serenin dibine serildi kaldı., | F Baykurt, Karın ağrısı, 1961, 7
bf.
Fırlatıvermek | Fakat birdenbire tası da, kaşığı da elinden fırlatıverdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 44
bf.
fırlayıvermek | Arılar tek tek vızıltılarla sepetten çıkıyor, uzun zamandır özlemini çektiği gökyüzüne fırlayıveriyorlardı., | VSevim, 103-4 | Birden fırlayıverdi. Keçi gibi tırmandı çıktı hemen. | , | DCeyhun, 119
f.
fırsat insanı hırsız eder kalıp söz. | İnsan son nefesini verene kadar imtihan olduğuna, | nefs-i emmare hep kötü ve yanlışı istediğine göre, henüz ayağı tökezlememiş insan demek; onu tökezletecek imtihan sorusu/fırsat(!) ile hala karşılaşmamış insan demektir. | Fırsat, insanı hırsız yapar demiş eskiler. Öyle ya, nefs-i emmareye güvenemeyeceğimize göre, henüz bizi | hırsız ya da | kötü yapacak | fırsat ile karşılaşmamışız demektir. O yüzden denmez mi ki zaten | her insanı satın alacak bir değer mutlaka vardır., | K Beşirli, 24.04.2025, TÖL whatsapp
fırsatını buldun şey yapmak* | deyim | İÜ'de demokrasinin fırsat eşitliği prensibi fırsatını buldun şey yapa dönüştü, | RSeymen, 10.3.2015eposta
argo
fırsatlanmak BTS-f. | [B]u olaylardan fırsatlanan şeriatçiler ve hilafet taraftarları meydanlara inmişken, bunun etkisinde kalan ekmek bile bulamayan halkımız varken Cumhuriyet Ordusu tabiki (sic) müdahale yapacaktı., | MertVarol, 12.9.2007
fırsatlaşma | Kuzey Kıbrıs yetmişdört sonrası göçe gelenler ve yerleştirilenler ansızın elektrik dünyasında kendilerini buldular. Ne planladılar nede konun hakında net gelecek planları vardı. Ama girilen ganimet döneminin elektrik uygulamaları da hemen başladı. En basitiyle, kimisi öderken, kimisi de ödememe ayrışması oluştu. Yandaşlama ve fırsatlaşma kuralı buraya da hemen girdi. Sonrası mı konunun geleceği tıpkı tüm sistem gibi sırıtmaya başladı. Güneyden alınan elektrik ganimetiyle oluşturulan ayrıcalıklar giderek yayıldı. Taki artık vermeme durumuna gelinceye kadar., Özkan Yıkıcı, Elektrik dar ufkumuzu zorlarken, 19.08.2024, | https://www.ykp.org.cy/2024/08/elektrik-dar-ufkumuzu-zorlarken-ozkan-yikici/, 10.12.2024g
a.
fırt | bir solukta veya bir yudumda içilebilecek kadar | Kütüphanede oturan bu çocuk, Başparmak'ın sardığı sigaradan bir fırt çeken çocuk mu? , | Şİşigüzel, EDK, 1996, 28
a.
fırt diye zf. | 1. birden: kolayca | Sosyolojik olarak, görkemli dişiliğine ve mümbit doğurganlığına rağmen, meselâ Anglo-Saksonlara nispetle, öyle fırt diye değil de, daima | sezaryenle, yâni sulbünü ne yapıp edip ancak müdahalelerle sürdürebilmiştir., | NÇınar, T, 30.12.2011 2. Dişlerinin arasından fırt sesi çıkararak* | Altındiş yere fırt diye tükürdü., | OKemal, 1969, 31
fırt fırt düdük sesini taklit | Fırt fırt düdükler ötmeye başladı., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 71
fırtçakalmak | Fırt mizah dergisinin ayrılırken söylediği temenni sözü. | Kıbrıs dönüşümüz ise çok rahat oldu. Yalnız uçak bavul turizminden biraz yan yattı gene. Fırtçakalın..., | TAral, Fırt, Sayı 434, 3.7.1984
f.
fırtınamsı | Batı Karadeniz'in doğusu, Marmara'ın doğusu ve Kuzey Ege'de fırtınamsı rüzgar bekleniyor., | 11.8.2019, | https://www.mgm.gov.tr/deniz/3gunluk-haritali.aspx
s.
fırtlamak | Bu karanlık ve bizce fevkalade anlamsız kısım, ara ara bol yıldızlı bir otelin olsun, metronun, bir alışveriş merkezinin olsun temel kazılarında fırtlayıp canımızı sıkıyor., | /ideolojik binalarımızın temellerinden fırtlayıp nihai inşamızı sabote ediyorlar., | YMEroğlu, T, 7.2.2012
f.
fıs | suyu akmayan musluğu açınca duyulan ses | Motoru çalıştırdığında kuyunun borusundan belediye musluğu gibi 'fıss' diye ses geliyordu., | NGüreli, 35
a.
fıs fıs / fısfıs yans. | Arzu ve Jale'nin akılları fikirleri diskoteğe gidip dans etmekte , erkek arkadaşlarda filan, durmadan fıs fıs fısıldaşıp olur olmaz her şeye kıkır kıkır gülüyorlar., | İpşiroğlu, 115 | Arkadaşlar, aşağıdaki yazıyı dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü bu yazı, düşünüp de, kendi aramızda fısfıs konuşup da dile getiremediğimiz hele hele sosyal mecralarda yazmaktan ve paylaşmaktan çekindiğimiz şeyleri ifade ediyor., Abdülkadir Tiryakioğlu, 07.02.2025, Facebook
a.
fısfıslatmak | –I koku, ilaç vb. Sıvıları püskürttürmek | +Pazar sergilerinden giyinip, makyaj malzemelerini işportadan tedarik ettikleri için her pazartesi değişik losyon sürünür, elvan türlü krem ve kokular fısfıslatarak biniyorları servise., | BTSalihoğlu, 2014, 17
f.
GTS+
fısıh bayramı
b.a.
pesah veya hamursuz olarak da bilinen eski yahudilerin mısırda kölelikten kurtulup göç etmelerini kutlayan miladi 22-30 nisana tekabül eden yahudi şenliği.
"Yılda iki kez, Fısıh Bayramı şenliklerinde ve Kefâret Gününün sonunda büyük bir heyecanla ümitlerini dile getirirler, "Gelecek sene Kudüs'te [buluşmak üzere]!" diye bağrışırlardı.", M K Öke, Osmanlı İmparatorluğu, Siyonizm, ve Filistin sorunu (1880-1914), 1982, 33 | ABC News'e konuşan ABD'li bir yetkili, zamanlamanın değişebileceğini kabul ederken, İsrail'in Fısıh Bayramı'nın bitiminden önce İran'a saldırı düzenlemesinin pek mümkün görünmediğini söyledi.", CNN Türk, 18.04.2024"
fısıldanagelmek | Gecenin işçilerinin kimin –ya da kimlerin- buyruğu altında oldukları üzerine çeşitli söylentiler var; öteden beri ağızdan kulağa fısıldanagelmiş..., | BKarasu, 79
bf.
fısıldaşan | Hızlı konuşanlarımız, fısıldaşanlarımız, büsbütün susanlarımız ve derin kaygılar içine gömülenlerimiz vardı., | FRAtay, MütarekeD, 38
s./a.
fısıltı a.
fısıltı gazetesi | Fısıltı gazetesi her zaman en iyi mecradır. Bill Bernbach 1.9.2011EE e postası
a.
fısıltılı | Sessizce bu binalarda uyuyanlar var / Fısıltılı sayıklıyorlar / Dillerinde uyku düzenleyiciler;BünyaminK, 47
s.
fısır fısır I | zf. | Neyse söylenenleri yaptık. Sürdük kadının yüzüne. Çok geçmeden hatunun derisi fısır fısır olmaya başladı./İlaçları aldık. Allah sizi inandırsın doktorcuğum, üç gün sonra midemde hiçbir şey kalmadı. Yalnız, bütün bedenimi fısır fısır kırmızılıklar kapladı., | ORGürman, 44/48
GTS-
fısır fısır II | 1981 zf. | Ali fısır fısır bir sesle: | -Ömer, iş sana düştü. Karyolasının altına ben sığmam. (...) Tez ol durma., | Kıyafet, 28
GTS-
fısk ü fücur cümbüşü. | Fransız Devriminin ne olduğu konusunda Sultan III. Selim devrin ileri gelen fikir ve devlet adamlarına 100' e yakın rapor yazdırmıştır. Pek çoğu birbirinin tekrarı olan ve yeni bir konu içermeyen bu raporların arasında Reisülküttap Atıf Efendi'nin 1798 nisanında kaleme aldığı | muvazenei siyasiye isimli raporu önem taşımaktadır. Atıf efendi raporunda | Fransız devrimini bir fitne kaynağı olarak görmekte ve | fisk ü fücur cümbüşü olarak nitelemektedir, | NUzel, 27.2.211, | http://nezihuzel.net/index.php/2011/02/27/fisk-u-fucur-cumbusu/, 27.7.2016g
fıskıye | el fıskiyesi | su tabancası | Mahalle çocuklarından birkaçı ile ellerimizde birer el fıskiyesi olduğu halde malum çeşmeneini başına gittik., | MNaci, ÖÇ, 39
a.
fıslamak f.(-i, -e) fısıldamak 2. mec. Gizlice haber vermek. | Lakin, yukarıdaki cümleyi, dallandıra budaklandıra ve her halde birçok ilaveler de yaparak Talât beyin (paşa) kulağına fıslayanlar olmuş., | MAAyni, Hatıraları, 82 | 2. Bitmek* | Yine 'Arkadaş, 1 lahmacun 1 ayran 80 TL olur mu? ' konusu açılıp üzerinden tartışmalar yaratılmaya çalışıldıysa da fısladı., | N Güreli, 35 | 3. suyun akmayacağını gösteren musluk açılınca ıslık sesi gelmek* | Bu tartışmalar sürerken, boğucu yaz sıcağının ortasında bir gün musluklar fısladı., | NGüreli, 35
mec.
fıstık | 1. çok güzel kız topi fıstık | 11.5.2012 Bolu tesisleri fıstık gibi | 1. çok güzel (kız) 2. | Uyumlu, iyi | Buyurun koalisyon yapın ve fıstık gibi yürütün. Biz de böylece anlayalım kim uyumlu, kim gıcık, kim ayak sürüyor, kim elini taşın altına koyuyor..., | GülseBirsel, Hür, 28.10.2015
s.a.
fıstıkça | fıstık gibi. | Fıstıkça dondurma, Cevizlibağ, Maraş Dondurması, 31.05.2025
s.
fıstıkçı | Ve bu insan yığını hep bir ağızdan konuşuyor, şakalaşıyor, birbirini çağırıyor, kadınların kahkahaları, fıstıkçıların, karidesçilerin, çiçekçilerin kendilerine mahsus bir makamla haykırışları yan kahvelerden gelen politakya (sic) seslerine karışıyor ve arada bir bu curcuna durur gibi olurken sağdan soldan nargile gurultularının yükseldiği işitiliyordu., | YKK, 1945, 10
fıstıklı | Tatlılara ciddi emek harcanmış. Dondurmalı ve fıstıklı burma favorim. Muhallebili katmer ve ev baklavası da başarılı. Sıcak çikolatalı dondurma ve beyaz çikolatalı 'volkanik' bana göre değil, | VMilor, HrCmrts, 8.7.2017, 12 | fıstıklı, 30.12.2018, Tedy ve BİM'de ürünler üzerinden yazdıklarım.
s.
fıstiki makam yürümekDaha doğrusu telaştan vazgeçtik canlı harekete şahit olamıyorum. Yolcular fıstıki makam yürüyor; hamallar emeklercesine adım atıyor; otobüsün üstüne eşyayı sanki afyonkeşler sıralıyor. Benim ise içim içime sığmıyor., | RHKaray/MGüreli, T, 16.1.2014
dey.
fış fış | -Bu kayık, dedi, denizde gider. İşte böyle fış fış..., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974,
fışkı | at tersi fışkıları yiyesin/ne fışkı yiyordun Genelde Karadenizli veya Ankaranın yerlisi olan teyzelerin sinirlenince gözünün görmediği bir anda herkese söylediği kelime. Anlamı ise henüz kurumamış at pisliği demek. ,onedio, 12.8.2015g | Bunlar öyle yaman işadamlarıymış ki, hayvan fışkısından insan dışkısına dek, karı pazarlamasından tut, aksakallara erkeklik gücü veren macuna, tohumla göl balığı yetiştirmekten turizme, karga etinden yapılma keklik konservesine dek akla gelen gelmeyen sayısız iş yaparlarmış., | ANesin, ŞAvrupa, 135
a.
fışkı ne fışkı aramaya gidiyordunuz Ne bok aramaya gidiyordunuz şeklinde eleştirici bir kalıp söz-Oğlum su mu çıktı yerinizde? Ne fışkı aramaya gidiyordunuz Almanyaya? , | Kıyafet, 30
fışkın | filiz, sürgün, ışkın Akçaabat eşkin | Yol üstündeki ağaçların fışkınları, çok uzamış dalları, budakları budanıyordu., | ANesin 1960, 20 | Yanmış iki cesedin kına gibi külleri arasından / Fışkın sürerce dirilip yeniden yanmaktır aşk., | BKarakoç, Aşk, EGŞA, 276
a.
fışkırkan | kıro kız | *üstlerinde tuhaf ya da kötü leopar (niyeyse leopar da bana kıro kızı çağrıştırır.) desenli, -ille de desenli- kısa bellerindeki yağı fışkırkan dar hırkaları vardır., sadelisu, 29.04.2010 23:49 ~ 30.04.2010 00:13, EkşiS | Fışkırkan bir su., 23.11.2024+
s.
fışkırmak | Akasyanın yerinden birçok sürgün fışkırmamış mı? , | VSevim, 25
f.
fışlamak BTS+ bu anlamda değil* | Musluk sızar, elini dokunsan fışlar., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 42
f.
bts+
fıştıklanmak | Körüklenmek | Çünkü ... Vietnamdaki 'kardeş kavgası' o güne kadar 'örtülü' şekilde fıştıklanıyordu., | YÖzdil, H, 25.8.2013
f.
FITA | Uluslar arası Okçuluk Federasyonu | FITA Turnuvası, okçulukta, Uluslararası Okçuluk Federasyonunun (FITA) düzenlediği Dünya Şampiyonluğu karşılaşmalarında yer alan bir hedef vurma yarışması., | 1998?
a.
fıtır bayramı
b.a.
Ramazan Bayramı, Şeker Bayramı.
"Fıtır Bayramınız mübarek olsun!", Onur Şan, "Nişane", TRT Müzik, 8.7.2016, Saat. 21.00"
fıtratsızlık | Kaldı ki, oğlancılık ve alçaklara oğlan sunma Osmanlı tarihinin ara sıra karşılaştığı bir günah, bir fıtratsızlıktı., | İKüçükkılınç, 18.10.2011 posta
a.
fıymak | Tüymek. | Halbuki ceketinin arasına koyarsın horozu, sokak aralarından çaktırmadan fıyarsın di mi? ... HKaçan, Horozumu Kaçırdılar, 25.04.08, Star gazetesi.
f.
fiberoptik** | fiber –optique fiber Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva veya tahta. | Gerçekte kendi başına pek gülünç sayılmayacak iletişim uyduları ve fiberoptik kablolar gibi bazı nesneler görmüştüm., | S Dölek, Kirpi, 46
a.
fr.
fibroblast | Meyve suyunun görüşü artırdığına ilişkin iddialar tavşan gözü ve fibroblast primer kültürlerinde yapılan deneylerle destekleniyor., | EYeşilada, StarPazar, 1.5.2011
a.
fibromiyalji
a. tıp.
lat.*
"sosyetik hanımların reformer pilatese talepleri yüzünden fiyatların arşa çıkması hakkında konuşalım biraz da... siz 3 5 story atacaksınız diye erişimimiz engellendi resmen FİBROMİYALJİ HASTALARI VARDIR!!", @gulceegun, 18 Ara 2023, X"
fibromiyozit | Karatay Diyeti kitabıyla şu anda En Çok Satanlar listesinde üst sıralara yerleşen Prof. Canan Karatay'ı, geçen hafta 5N1K'nın tekrarında izlemiş ve onun ezberleri bozduğunu; diyabet, hipertansiyon, kalp krizi, felç, Alzheimer, kronik artritler, bel ağrıları, fibromiyozit, polikistik meme hastalıkları ve kanseri, şişmanlığa ve obeziteye bağladığını, en önemlisi de bütün bu hastalıkların genetik olmadığını, önlenebilir olduğunu ileri sürdüğünü yazmıştım., | Telesiyej, T, 15.11.2011
a.
tıp
fiction | kurgu | Yok, yaşı ilerleyince insan | fiction okuyamaz oluyor, ancak tarih ve biyografi ilgisini çekiyor ama ondan değil..., | EArdıç, Sabah, 10.8.2011
ing.
fictive | oku: fiktiv/fiktif hayali | Mizansen'den kasdettiği, olsa olsa Evrim teorisi'nin gerçekliğini zihinlerde canlandırmak için bazı ressamlar tarafından | olsa olsa böyle olmuştur mantığını canlandırmak için resmedilmiş | fictive, yani hayâlî resimlerdir. , | ATA, Z, 3.9.2012
s.
ing.
fidan boylu
b.s.
boyca ince uzun olan.
"Babandan yadigar, ananın bir teki, / Gözümün nuru, ocağımın sahibi, / Gücümün kaynağı, içimin süsü, / Alın terimin helalı, köyümün gülü, / Al yanaklı, fidan boylu Fadimem.", Celâl Beykal, 1956, 72"
fidayda | Fidayda da Ankaralım fidayda / beşyüz altın yedirdim bir ayda / gitti de gelmedi ne fayda / başını da yesin bu sevda., | Ankara türküsü
Fifalık | FİFA+ Türkçe –lık eki FİFANIN karar vereceği karara kalma* | Sarı kırmızılılar ile Boşnak oyuncu Fifa'lık olurken-, T, 29.6.2014
a.
figansız | Bülbül ötmez, çimenzarı çiçeksiz, jalesiz, / Böyle birengi baha, böyle figansız, nâlesiz, / Bir hayatın belki vardır başka zevki, neş'esi., Ahmed rasi, ? , ?
s.
figüranlık yapmaksin. | İlk günkü çekimlerde, adamların seçtikleri bir iki genç, bazı sahnelerde figüranlık yaptılar., | TAral, SÖ, 57
dey.
figürin | Genellikle canlı varlıkları betimleyen, kolayca taşınabilir nitelikte üç boyutlu küçük sanat yapıtı. Taş, ahşap, metal, pişmiş toprak vs. gibi her tür malzemeden yapılabilir. | ...katındaki kurşun figürin Alişar'ın erkek tasvirlerine benzemektedir. Mütekâmil bir 'sanat ve üstün bir tekniğin eseri olan Boğazköy figürini, küçük bir şehir sanatından ziyade, büyük bir devlet merkezinde doğan sanatın örneğidir, | EAkurgal/TÖzgüç/NÖzgüç, ArkeolojiAraştırmaları, Ankara 1945, 85
a.
figürlü | ... figürlü plastik eserlere rastlanılmıştır. Asya'daki İslâm-Türk devletlerinde, özellikle Gazne Sanatı ve Büyük Selçuklularda, kaynağını eski Türk mitolojisinden alan figürlü plastik, Selçuklu devri Konya'sında, Alâ-eddin Keykubad ..., ? ? TTK Yayımı, 1932, Dizi IX, 913
s.
figürlük | Aynen Levent Kırca'nın içine düştüğü magazinel figürlük oyununda olduğu gibi., | Telesiyej, T, 14.12.2011
a.
fihrist | repertuvar, liste | Gümrük İthalât Tarifesine mahsus eşya fihristinde (Repertuvar) görülen bazı yanlışlıkların ne suretle düzeltilmesi lâzımgeldiğini gösterir liste ekli olarak gönderilmiştir. Bu listelerden ellerinde repertuvar olan memurlarınıza birer tane dağıtılarak, kesilmek ve Repertuvarın icabeden yerlerine yapıştırılmak suretiyle gerekli düzeltmelerin yapılmasının teminini ve kontrolünü dilerim., | Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti, RG, 14.1.1942 S 6530/17-3301
a.
Fiilî | eylemli | eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Yargıtay 9. HD., 18.2.2008, 2007/42394 E. ve 2008/208 K. sayılı kararı.
s.
fiilleştirici
s.
fiil haline getiren.
"Suç ve günah kelimelerine getirilen fiilleştiricinin "yapmak" yerine "işlemek" olması bir yakışmadan ötedir. Yapmak | ortaya koymak, meydana getirmek anlamındayken işlemek, bir şeye emek vermektir. İşlemek, planlamaktır da. Suç ve günah planlı olduğu için de cezaya müstehaktır.", @dil_hekimi, 2.06.2024, X"
fiilleştirmek
f.
fiil haline getirtmek.
"Yardımcı fiilleri iki bölüme ayırmak mümkündür. Bunlardan bir kısmı, bir isim ile birleşerek onu fiilleştiren ol- , i- < er- ve tur- gibi gerçek yardımcı fiillerdir . Diğer bir kısmı ise , aslında bir esas fiil olduğu halde , yavaş yavaş bu özelliğini kaybedip , esas fiile bazı anlam incelik- leri katmak suretiyle , yardımcı fiil ..", Türk dili araştırmaları yıllığı | Belleten, 1943, 107"
Fik | argo. sevişme. | Sana en sarısından bonus perukası taktırmayan Hırgürkan folloş olası Alo... orda mısın? Orda kal lan, şerefsiz. -Sıkılhan naaber olm, lan çişli, tanımadın mı, 'ömür Dayın. Ee naapıyon bakalım, naşı gidiyo fik işleri? Lan yaşıyosunuz olm bee, ..., | LeMan: krönik hastalığınız, Suat Gönülay, ?Ahmet Yılmaz, ?Alp Tamer, 1991, C 36, ?
a.
Fik fik | sevişme sesi. Sevişme. | Kızının olası 'fik-fik' maceralarını bile okurlarıyla paylaşabilecek raddede açık fikirli bi gazetecimiz., | 17.10.2001, aritmi, EkşiS
a.
fikir birliği | Burada önemli olan keşandaki tüm kurum ve kuruluşların el birliği ve fikir birliği içerisinde olmasıdır., | EOkutucu, GündemSaros, 1.4.2016, 7
a.
fikir ekimi | inceptiona. | Buraya kadar olanı bile filmi ilginç kılmaya yetiyor ama yaratıcı kısım bundan sonra başlıyor. Yani 'fikir çlmak' yerine 'fikir ekimi' yapmak... Rakip bir şirketin veliahdının rüyasına sızarak bilinçaltına şirketi parçalamasını aşılayacak klasik bir baba-oğul çatışması yerleştiriliyor., | KTayiz, T, 18.11.2011
ing.
fikirci (alaylı) mütefekkir. | Bizim aydınlarımız ve fikircilerimiz! Emperyalizm teorisini de bilmedikleri için bu meseleleri açıklayamaz., | KÜçüncü, 9.8.2011 eposta
fikirdaş | aynı fikirde olanlardan her biri. Aynı düşünceleri paylaşan kişilerden biri. | Bu cemiyet, Manastır ve Selanik mahsûlüdür, gibi sözlerle, kendilerinden bir ümid beslediğimi ima eder tarzda beni fikirdaş gibi tanımak istemedi., | İ Temo | Zaten Arapçadan ve Acemceden alacağımız bütün edatların Türkçede mukabilleri vardır: Hemderd = dertdaş, hemfikir=fikirdaş, tâc dâr = taçlı, dânişmend = danişli, sitemkâr = sitemci gibi. Bunların mutlaka Türkçelerini kullanmak iktizâ eder., | Z Gökalp, Türkçülüğün esasları, 1952, ? | Vyaçeslav Artemyev: Mustafa Çokay coğrafyayı iyi biliyordu. Esir kamplarından kendi fikirdaşlarını bulmak istiyordu., | AKara, 28.10.2012 eposta
a.
fikirdaşlık | -daş eki türlü anlamlar, genellikle ortaklık, beraberlik, fikirdaşlık, dayanışma durumu vb. bildiren isimler oluşturur. Bu ek genellikle cansız isimlere eklenerek canlı isimler türetir., | F Zeynalov / Y Gedikli, Türk lehçelerinin karşılaştırmalı dilbilgisi, 1993, 49 | Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı kimdir? Bin Ladin'le 'fikirdaşlıktan' demokrasi savunuculuğuna., | | https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45776351, 07.10.2018 | Kortejle yürüyüşümüz sırasında, atılan sloganların büyük çoğunluğu ile bir fikirdaşlık ve duygudaşlık bağımın olmadığını hissettim. , | HŞTuksal, T, 24.1.2013
a.
fikirdeş
a.
düşündeş.
ar. fikr + tr. -deş
"tilekteş, fikirdeş , hayirhah , mütesanit", K K Yudakhin, Kırgız S, 1945, C 2, 738"
fikirleme | alay fikir, düşünce | Kapıcılar baş oldu! kafası ve bu kafadan çıkan bütün o geri (zekâlı) fikirlemelerin toplamına ben: Ergenekon İdeolojisi diyorum., | PMağden, T, 29.12.2011
a.
fikirsel | düşünsel, fikirle ilgili. | Ama fikirsel bir enkazın kaldırılması için üç yıl yetmiyormuş demek ki., | YOğur, T, 18.9.2011 | ABD ve Türkiye arasındaki fikirsel kopukluğu anlamak ve elimden geldiğince çözmek için Strarforda çalışmıştım., | EmreDoğru, T, 26.3.2012
s.
fikirsizlik -ği | Ali Seydi, Mihran ... A-K, 1929, 332 fikirsizlik = akılsızlık, gabavet | Bilhassa, 'Tanin' başmuharriri Hüseyin Cahit Yalçın üstadımız, DPyi bozgunculukla, fikirsizlikle itham eder durur., | GugukG, Hem nalına hem mıhına, 24.5.1949, 1
a.
fikr-i müdür/müdir | Böylece Türkiye'nin | Askerî Anafikrini hükümet belirleyecek; Başbakan da, kendi karargâhı, | kendi mutfağı konumundaki Genelkurmay Başkanlığı'na yürütmenin | fikr-i müdürüne göre emirler verecek; o heyeti bu emirler doğrultusunda çalıştırarak, Genelkurmay Başkanı'nın | parafıyla | Sayın Komutan'a arz diyecekleri çözümleri, sonunda getirtip kendi önüne koydurtacaktır., | NÇınar, T, 27.8.2011
fikretmek | düşünmek | Ayrıca, bir insan, eğitimsiz olsa bile, biraz akıl, biraz iz'an sahibiyse ve zerre kadar sorumluluk şuuru taşıyorsa, bu şehrin, bu ülkenin, hatta bu dünyanın aynı zamanda kendi evi olduğunu fikredebilir., | BAyvazoğlu, Z, 22.9.2012
f.
fikrolmakdüşünmek* | Okumak, yazmak kolay / Fikrolmak asıl hüner / Devrimlerle tutuşan duygular kadar / Her içte bir şafak var / Senden başlıyan sabah, her gün daha da bahar, | İZB, Atatürküm, 1959, 2
dey.
fiksasyon | Sabitleme, bağlama | Uzayda iki foveayı veya foveaya göre simetrik retinal noktaları uyaran fiksasyon noktalarının üzerinde bulunduğu hayali çizgiye horopter denir./ Sağlam gözle fiksasyon yaptığımızda ölçtüğümüz kayma derecesi (primer kayma ) hasta gözle fiksasyon yaptığımız zamanki kayma derecesine (sekonder kayma ) eşittir, | 4.2.2010, www.yardimcisaglik.com 4.9.2011de girildi. oral fiksasyon | oral fixation ps. | Bazılarına göre oral kavitenin* fonksiyonları çok önemlidir. Özellikle Freud ve takipçilerinin üzerinde durduğu temel konu, psikolojik gelişimdeki oral aşamanın durumudur. Bebeğin gelişmesinde oral aşamanın rolünden büyük olduğunu iddia etmektedirler. Birçok nevrotik problemin ve kişilik yapısının bu erken çocukluk döneminde ortaya çıktığını iddia etmektedirler. Bu dönemde meydana gelen sapmalar, saplantılar ve fiksasyonlar, bir çok patolojik bireyi doğurmaktadır. Buna bağlı olarak da oral kavitenin hassasiyetleri ortaya çıkmaktadır. Birçok alışkanlık oral karakter eğilimlerinin yansımasına bağlıdır. Fazla yemek yemek, sigara içmek, alkol almak bunlara bağlıdır. Oral fiksasyon bazı homoseksüel fantazilerin gelişmesine ve bazı depressif formların ortaya çıkmasına da neden olabilir. Kaynak: | http://www.hipnoz.com (duduklu tencere, 14.07.2002 Ekşi S) (bkz: oral retentive) (nyks, 14.07.2002 Ekşi S) Sürekli ağzın işler halde, bir şeyle meşgul olmasına ihtiyaç duyma. (ates, 02.09.2005 Ekşi S)
a.
ing.
fikslemek | İng. fix + tr –lemek sabitlemek. | Oral Erdoğan: Fiksliyorsunuz. Bugünden gelecek dolar ödemeniz TL'ye fiksleyebiliyorsunuz. Bankalar da bunu şu an yapıyorlar., | NTVmsnbc, 6.3.2006 | Sonuçta Ankaradakiler Kürt meselesinin çözülmesini Öcalan'a fiksleyerek ve onu kullanarak meseleyi aşabileceklerini zannediyorlar. OMiroğlu, T, 15.3.2012
f.
ing.
fikşın | Fiction: kurmaca. Rıfkı Almaz: Arabesk Bir Fikşın Doğan, Mehmet Okuyanus yay. Fiyatı: 18,00 TL %26 indirimli Pandora fiyatı 13,32 TL, 27.1.2014
a.
ing.
fil dişi kuleli
b.s.
x
"Tanzimatları meşrutiyetleri de böyle yaşadık. Arada Alman hayranı olup ordularımızın başına Alman subayları getirdik. ve Cuma selamlarında İstanbul Halkı '' PADİŞAHIM ÇOK YAŞA'' diye bağırırken İngiliz emperyalizmin pençesine teslim olduk. Kimse bu işlerin nedenini anlamadı. Ne aydın kafalı hukukçu, ne çağın ekonomik ilişkilerini anlamış iktisatçı yetiştirdik. Yarin dudağından söz açan, fildişi kuleli, duygulu şiirler verdik sadece topluma. Cumhuriyet edebiyatının en büyük sayılan sanatçısı bile, Endülüsteki raksın gürültüsünden başını kaldırıp TÜRK HALKI için tek bir satır bırakmadan çekip gitti.", "
fil hafıza | Fil hafızaya çok güldüm, sabah sabah., | BAltuğ, T, 4.9.2012 | Görsel hafıza | Görsel hafızamızın bir altüst edilişi., | PBarışta, T, 5.9.2010
fil ölüsü gibi yerinde durmak yeni. deyim | 1. Çok ağır olduğu için kaldırılamayan şeyler için kullanılır. 2. Değiştirilmesi çok güç durumlara işaret etmek için kullanılır. | Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı, İnternet Yasası'nın ''fil ölüsü'' gibi yılardır yerinde durduğunu ileri sürerek, ''İnternet yasası değişmeden, yönetmeliklerin değişmesi, sorunu halletmez, aksine daha da karışık bir hale getirir'' ifadesini kullandı., | T, 20.5.2011 | Bir masa masa değil bir fil ölüsü / Topal gardiyanda saklı hazin öyküsü, | AlperÖzbek, 105
filasa | liflerin bir tarafa bükülmesi ile halatı meydana getiren ana eleman | Bahriyemiz tarihinden filasalar, | İPala - 1994 - TC Dz. KK Basımevi Müdürlüğü
a.
filceğiz | sevimli küçük fil. | Bu filceğiz de hayatta idi ama, Subaşı onu ebeye boğdurttu., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 37
s.
filcik | sevimli ve küçük fil. Fil yavrusu. Filceğiz. | Beş direk üstünde bir direği kımıldar bir kara dam gördüm. 'Ana, hani filcik? ' diye yine biraz daha ilerledim., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 39
a.
fildekos
"Murad Naci eskiden okuduğu Fransızca romanlardaki resimlere özenerek kendisine Avrupalı zengin baba şekil ve tavru vermişti: Sırtında yazlık ipek robdöşambr, ayaklarında rugan terlikler ve gergin çoraplar -bu çoraplar vaktiyle fildekostan, yanları bagetli ve meşhur Savure markalı , çift bir çeyrek altın liraya satılan cinstendi , şimdi Amerikan malı Düpon naylonundandır - ağzında sigara , bacak bacak üstüne atmış , ayakta duran oğluna soruyor : Bu küçük hanımın valideleri hakkındaki malûmat ne merkezdedir yani nasıl bir aileye mensuptur, tabii biliyorsun?", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 91-92"
fildişi kule | Babam çocukların fildişi kulede yetiştirilmelerine karşı., | İpşiroğlu, 82
a.
fildişili
s.
Fildişi Sahili ülkesinden olan
"Trendyol Süper Lig'in 21. haftasında Trabzonspor'u deplasmanda 5-1 mağlup eden Galatasaray'da Fildişili yıldız Wilfried Zaha'nın şovu vardı.", Hürriyet, 21.02.2024"
file bekçisi | kaleci | İyi bir file bekçisi olmanın şartlarının başında istikrar gelir ve bu konuda genç kalecilere sık sık anlattığımız bir anekdotu Tolgaya da hatırlatmak isteriz., | FUraz, T, 17.9.2011
a.
fileminyon | Fileminyon küçük parçalar halinde tuz tabakta geliyor., | SavaşÖzbey, HrCmrts, 8.7.2017
a.
fileto | it. Lifcik. | Ve bu minval üzere, matbaa ile Ankara Palas arasında mekik dokudu, hem domuz filetosunu yiyemedi, hem 'sieste'sini yapamadı, hem de mânialı gösterilerini kaçırdı, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 55
a.
filigranlı
s.
filigranı olan.
"Kandır bu kitaplar, bu kalem uçlu kanatlar / Kandır bu filigranlı, bu antetli kâatlar", M C Kuntay, Kongre eğleniyor"
filik -ği BTS+ | Beyaz tiftik keçisi AliKoca 28.12.2014*
s.
bts+
Filistin askısı | İki kol da arkaya itilir, sağ el sol dirseğin, sol el de sağ dirseğin yanına getirilir, böylece bir sopaya bağlanır, yüksekçe bir yere çekilir. En delikanlı devrimci yarım saat dayanır, çünkü yerçekimi kanunu sağolsun, kol kasları yırtılır gider. Yaklaşık yarım saatten sonra askıdaki bayılır. (umka, 03.09.2003, Eekşi S | Filistin askısını, elektiriği paylaştık., | NYağcı, T, 18.11.2010
filistinleşme | https://twitter.com/.../648837980908597248 - - Önümüzde 2 yol var. Ya Rojava'laşma ya da Filistinleşme.,29.9.2015
a.
Filistinsiz | Filistin devleti, ülkesi, halkı olmadan. | filistin'siz bir dünya çözüm yolu olmadıkça, bulunamadıkça, bulunanlar tıkandıkça filistinlilerin kendilerini sırayla patlatmaları sonucu oluşacak durum. işte o zaman insanlık barış dolu bir dünyaya gözlerini açacak, kuşlar ötmeye başlayacaktır... (bkz: akıl fikir yetmezliği), umnica, 07.06.2004 00:37 ~ 02.05.2005 09:13, EkşiS, 02.09.2024g
s.
filistinsizleştirme
a.
filistin topraklarını filistinlilerden arındırma işlemi.
filistin + tr. -siz-leş-tir-me
"Dün olduğu gibi bugün de Filistinlilerin evlerini, mülklerini gasp ediyorlarlar. Öldürüyor, göçe zorluyorlar. Atalarından miras aldıkları Filistini, "Filistinsizleştirme" projesini devam ettiriyorlar.", B Demircioğlu, Savaş değil, soykırım, Altınoluk, S 424 / Haziran 2021, 18-19"
filit/flit | BTS+ | 1. Sinek, sivrisinek vb. böcekleri öldürmek için püskürtülen ilaç. 2. Bu ilacı havaya püskürten araç. | Bu arada hamam nöbetçisi öğrenci, Zülküf'ün yerde kalan giysilerini elindeki filitle ilaçladı., | OŞahin, GeloşDağıEfsanesi, İst 1997
a.
bts+
Filiz Akın sinema sanatçısı. | evi yakın Filiz Akın | Artık kendinden daha emin ve büyümüş olarak umuyorum ki benim için 'evi yakın Filiz Akın' konumundaki yeni yerinde kalıcı olurlar., | B Altuğ, T, 09.10.2012
filizî
s.
"Kırmızı hamurlu, filizî yeşil sırlı olup, boya ve sırların çoğundan fazlası dökülmüştür. Objenin başı ve gövdesinde siyah fırça darbeleri mevcuttur. Figürün bacakları ve Kuyruğu noksandır." Emin Tan, İznik müzesinde bulunan keramik biblolar, 146"
filizkıran | Mayıs ayında ağaçların filizlendiği mevsimde esen bir fırtına | sedir ağaçları değil yanan köyleri geçer iki yanından / hükmünü okur benim ülkemde filizkıran fırtınası, | NÇelik, 38
a.
filizlendirilmek
f.
"Son dönemde besleyici özelliğinden dolayı filizlendirilmiş mercimek moda oldu. Özellikle salatalarda kullanılıyor filizlenmiş mercimek.", Oğul Türkkan, Oksijen, 31.05.2024"
filizlenivermek | birden bire filiz halini almak | O ana dek desenlerin içinde gizli bir çekirdek gibi beklemiş öykülerin yazıya nasıl doğallıkla aktarılmış, sayfada filizlenivermiş olduğunu hissediyor okur., | FCAkkartal, RKitap, 3.7.2015
f.
GTS-
film | 1. ince zar, şerit? | Alize streç film 2. Sinemada veya tv.de gösterilmek üzere çekilen görüntülü ve sesli tahkiye. | cam filmi | cam 4: Camlara yapıştırılarak içerinin görünmesini engelleyen bir tür ince yaprak. | cam filmi çekmek | İçerisinin görülmesini engellemek için cama ince bir tür yaprak yapıştırmak. | devam filmi | Bir filmden sonra çekilen ve onunla bağlantılı olan ikinci ve üçüncü vs. film. | Genelde devam filmlerinden ilki acayip başarılı, heyecanlı filan olur; ikincide ve sonrakilerde ise vasatlık diz boyudur., | DOral, T, 27.8.2011 | film kopmak | Gerçek anlamı için (bkz: film kopar). Mecazi anlamda ise dikkatin bir şekilde dağıldığı anda kullanılır. Karşındaki bir şey anlatıyordur ama konu sarmamıştır ve sen birtakım başka diyarlara gidersin... sonra bir anda kendine gelip bir dakika burda film koptu tekrarlar mısın anlattıklarını gibi sabır ölçücü bir cümle sarfedersin... gerisi karşındakinin inisiyatifine kalmıştır. (keerleean, 21.05.2002EkşiS
b.a.a.f. dey.
ing.
filmci | Filmciler öğleye doğru geldiler. Önce, bir süre Talat Beyin, plajın hemen girişindeki odasında oturdular., | TAral, SÖ, 56
a.
filmcilik -ği
a.
film yapma işi.
"Hikâye Amerikan filmciliğinin adeta masal kahramanları haline getirdiği meşhur ve malum bir zümreyi, kovboyları ele almaktadır.", A Miller'ın Uygunsuzlar kitabının tanıtımı, ", Ş Belli, 1962"
filmcilik -ği | Yönetmenin artık filmcilik aleminden gına getirip film çekmek, kapitalzm, romantizm, aşk, ihtiras ve kendisiyle dalga geçtiği gibi bir hisse kapıldım., | AŞen, T, 17.6.2012
a.
filmlik | film+lik | 1. Tek filmlik yönetmen çok, onlardan olmak istemiyorum, | ErdemTepegöz, 7.7.2013, www.milliyet.com.tr/-tek-filmlik-yonetmen-cok-/asu.../default.htm 2. film olacak nitelikte (şey). | 16 filmlik 'Biz de Varız' seçkisi. İstanbul Modern'de son 2 yıldır adından söz ettirse de vizyonda az yer bulmuş 16 ödüllü yerli filmin gösterimi, | 1.10.2013, www.haberturk.com/kultur-sanat/.../882149-16-filmlik-biz-de-variz-seck. | Festivalin 17 Filmlik Belgesel Kuşağı, | 1.4.2009, www.milligazete.com.tr/haber/Festivalin_17_Filmlik_Belgesel.../117275 | filmlik II | Özellikle F2-12, G03-5 ve ithal alçak yoğunluk filmlik ve brandalık ürünlerle ve hışır ...isimlendirilen yüksek yoğunluk filmlik, enjeksiyonluk ve şişirmelik ürünler, | www.esfaplastik.com/index.php/pe-polietilen/, 8.2.2015g | BİR FİLMLİK MOLANIN ADRESİ; ŞARK SİNEMASI, | www.samandagayna.com/.../3579-bir-filmlik-molanin-adresi-sark-sinem, 8.2.2015g | seksenlerde gençliğini yaşamış olan bi abim anlatmıştı hayatını daha önce hakikaten tam bir filmlik hayat çok acı üzüldüm falco adına., | 11.10.2009, seksenler.forumotion.net/t708-falco, 8.2.2015g | Film gerçek oldu. TV için çekilen, fakat yayımlanmayan Meçhule Gidenler dizisinde psikopat senet tahsilatçısı rolünde oynayan Vahap Kubaşık, ilk filminin yönetmeni ve ortağı Hidayet Pelit'e tehditle senet imzalatmak, oğlu Levent'i yaralamakla suçlanıyor. Yönetmen Pelit, | Rolde çok başarılıydı, hepimiz şaşırdık, meğer kendini oynuyormuş derken Kubaşık öfkeli: | 3.5 milyon YTL kazanacağız dediler, para yatırdık. Kurtarmaya çalışıyoruz. Bizi çakal durumuna düşürdüler. Olay başlıbaşına filmlik bir hikaye oldu., | ErsinKalkan, H, 24.9.2006, www.hurriyet.com.tr/pazar/5138248_p.asp, 8.2.2015g | ... iki (pardon ununki farklıydı, 'İnanılmaz örümcek adamm'dı!) fimlik serilerinin ardından şimdi '2017 model' versiyonuyla huzurlarımızda., | UğurVardan, HrCmrts, 8.7.2017 | Mahalledeki bütün karakterler muhteşem ve filmlik!, | Ş Burcuoğlu, Hr, 19.8.2018
s.
filo | Birer jet gibi geçti, atmaca, doğan, kuzgun, / Filo, filo halinde uçuşları çok düzgün., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 153 (30.05.2025)
filografi | Artık isteyen herkes filografi sanatçısı Yasemin TUNÇ'tan filografi sanatını öğrenebilecek. Atölyemiz 20 Şubat 2011 tarihinde açıldı., | filografi.net /26.8.2011
a.
filovir | Tutuklananların evlerinde ve işyerlerinde yapılan aramalar sonunda şu silâhlar ve mühimmat bulundu: 19 mavzer, 74 martin, 111 vincester, 96 maniher, 78 gıra, 358 filovir silahları ile 3591 tabanca ve 45222 mermi..., | HCGüzel, Sabah, 26.4.2014
a.
Filozofça | Başını filozofça sallayarak: -Biz ıslaha muhtaç değiliz. Siz evvela kendinizi ıslah edin! ., | GugukG, 17.5.1947, 2
z.
Filozoflaşmak | Bu eşkıyalar Osmanlı ordusuna ve padişahına isyan etmiş Balkanlı şairler, filozoflaşmış komitacılar ve hiçbir zaman azalmamış haydutlardır., | T Z Tunaya, Türkiyede Siyasal Partiler, 1984, 13
f.
filtreleme a.Sadece cep telefonuyla çekilen filmlerden oluşan film festivalleri, özel filtreleme hizmeti veren ve sokaktaki insanın cep telefonlarıyla çektiği gündelik fotoğrafların paylaşıldığı siteler, twitter üzerinden yazılan romanlar, öyküler, şiirler, dijital sergiler, kişisel beğeniler üzerine kurulan blog kültürü ve dijital dünyaya ait daha birçok konu derginin yeni sayısında detaylandırılıyor., | T, 5.2.2012
filtresiz | Biraz daha karıştırdıktan sonra iki filtresiz Gitanes çıkardı çantasından, birini Yakup'a verdi., | TKiremitçi, 2005, 60
s.
fin-tech | Borsa İstanbul Özel Pazar ve İstanbul Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi işbirliğinde; sağlık, bilişim, turizm, denizcilik, enerji, fin-tech, üretim, savunma sanayi, big-data*, biyoteknoloji, danışmanlık ve birçok farklı alandan şirketin hikayelerini paylaşacağı etkinlikte sizleri de aramızda görmekten büyük memnuniyet duyacağız., | TeknolojiTransferOfisi, 16.5.2016 eposta
kıs.a.
ing.
final countdown | son için geri sayım. | İyidir yılbaşı cirosu ve final countdown / Kandillerdeğil, herkes uyusun / Neo-epik dil evde oturmaktan doğmuştur-., | ÇığlıkD, Y 2, S 5, 21
a.
ing.
finalist | Finaliste Birinciyi/şampiyonu belirleyecek son yarışmaya/seçmeye kalan takım veya sporcu/yarışmacı. Soncu. | Bu yüzden de 2012 Pen Faulkner Roman Ödülünü aldı, 2011'de National Book Award'un finalisti oldu., | T, 20.6.2012
a.
fr.
finalite | Ve arkadaş, 'ekonominin bozulması halinde içinde yaşamakta oldukları topluluğun huzur ve sükununun bozulacağını' söyleyerek, şimdiye kadar hiçbir entelektüelin akledemediği kozalite ile finalite ilişkisini betimleyivermiş, sağ olsun., | AbbasYolcu, AYH, 6.12.2016
a.
finalize etmek | bitirmek, tamamlamak. | Şu günlerde finalize ettiğimiz 30. yıl kitabımız var., | galeri.toros.com.tr/Tbulten/2012OcakMart/files/assets/.../page27.html? | Yanlış duymadınız, merkez medya dekolteleri hakkında fısıldaşırken, o yeni resimlerini finalize ediyordu, üstelik Karolin'in harikulade başka sürprizleri de var o gece., | TSerttaş, T, 25.5.2012
f.
finallenmek | Sona ermek, bitmek, tamamlanmak. | İş finallendi, haftaya karot aldık. Size tebligat gelir. 90 gün içinde tahliye edin., Yavuz Kabahasanoğlu, 15.09.2024
f.
finans-kapital
"Finans-Kapital lügat, sözcük anlamı, Finans: Eskiden mali, maliye derdik. Bugün, bazı arkadaşlar halk anlamaz belki bunu diyorlar. İsterseniz, tam çevirisini yapmak gerekirse, parababası demek mümkün. Finans demek parababası demektir. Kapital de bildiğiniz gibi, ücretli işgücünü satın alıp ondan artı-değer çıkaran bir kurumdur, diyelim. Demek oluyor ki, Finans-Kapital dedik mi, kapitalin parababaları elinde, parababaları kapitali haline gelişi oluyor.", Kıvılcımlı, FK ve T, 11"
finans-kapital
a.
"Finans-Kapital, yahut tekelci sermaye deyince, bunun en oturaklı biçimi büyük kumpanyalar ve şirketlerdir, biliyoruz.", Kıvılcımlı, FK ve T, 20"
finans-kapitalistler
a.
"Hakikatte bu, ithalat-ihracat sırasında bizim Finans-Kapitalistlerinimizin, iktidarla anlaşarak, bile bile Türkiyenin birikecek sermayesini dışarıya kaçırmaları biçiminde harıl harıl devam eder.", Kıvılcımlı, FK ve T, 19"
finansallaşma
a.
finansal bir özelliklik kazanma hali.
@iüefsosyoloji, 18.11.2023
finansallaşma | Prof. Michael Goldman ile Mülakat: Kentin Finansallaşması, Emekçilerin Mülksüzleştirilmesi, | AçıkRadyo, 11.5.2015
a.
finansallaşmak | Ve en son olarak, çalışmalarınızda öne çıkarttığınız üzere, kentleşme finansallaştığında kentleşmeye ne oluyor? | , | AçıkRadyo, 11.5.2015
f.
finansçı BTS-Ve finansçılara (yani para satarak geçinen parazitlere) olan bu tarihi husumeti üç temel nedene bağlar., | CErtem, Star, 23.6.2013
finanse edilebilir | Elbette, şahsen üzerinde en çok çalıştığım konulardan biri bu olduğu için, bendenizin rasyonel ve övünmek gibi olmasın, projelendirilebilir, finanse edilebilir ve hatta uygulanabilir cevaplarım var., | M A Verçin, Türkiye Ekonomisinin Değişen Paradigması, eposta, 12.9.2018
a.
finansman | financement Bir girişime işleyebilmesi, gelişebilmesi için gereken para ve krediyi sağlama işi; paralaştırma, maliyeleştirme | Az gelişmiş memleketlerde kalkınmanın finansmanı, | VuralFuatSavaş, 1962 (kitap adı)
a.
fr.
findirdemek
f.
"Kimi takar sevgilisini koluna / Gider sinemada fingirder.", E K Gökkaya, 1988, 33"
fingil | oynak | Karamustafazâde Koç İbrahim (1900-1970)in adı, Giresunun fingil çeşitlemelerinden Sokakbaşı Meyhane türküsünde geçer: 'Sokakbaşı yolumuz / Koç İbra[hi]mdir kolumuz Koç İbrahim olmazsa Yaman olur halimiz', | Ayhan Yüksel, 14.7.2019 feysbuk
s.
fingirdek
s.
"Hey Lusi Lusi / var mı senin gibisi / Yuing ailesinin / en fingirdek üyesi", G Aylan, DCD, 62"
fingirdek | Caz çalıyor Adanalı tümtek / Göbek atıyor ortada fingirdek / Göğsü kalçası mavi kolyelik / Gözü süzük ağzı açık / Atıyor portakalcı kulüp tek / Oynuyor oynak keklik gibi sekerek / Göğsünden giriyor iki binlik tek, E K Gökkaya, Hasan Baba, 31
s.
fingirdemek | Kimi takar sevgilisini koluna / Gider sinemada fingirder, E K Gökkaya, Hasan Baba, 33
f.
fingiri fistan | Üç çeşit avrat var Dandiri dastan fingiri fistan gullük gulistan. Dandiri dastan aşağı mahalle sen misin yukarı mahalle şen misin it ayağı gibi gezer akşam da herifinen işten geliyormuş yapışır sümüklü böcek gibi eve döner., 23.04.2025, reels, facebook
b.a.
finike | 1. bir çeşit Yunan tatlısı? | Sadece yılbaşlarında yapıp dağıttıkları un kurabiyeleri ve 'finike'lerinden doluydu bu kutunun içi. | , | AyçaŞen, T, 1.1.2012 | 2. | bir bölge ve halk adı. | finike'nin portakal bahçelerinde soluk almak / bir muzu ağacından elinle koparmak / mersin'de deniz nasıldır ki erzurum'da kar yağarken / gel gör ki / bir özlemdir tokluk bile memleketimde / kendimi bildim bileli / gelecekte nasıldır ki Arif Damar. ++
a.
finishing school | İsviçre'de filan finishing school'lar, kibarlık mektepleri vardır ya, zengin genç kızları evliliğe hazırlayan., | Hberktay,T, 21.4.2012
a.
ing.
finmetrik | Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Yusuf Aytürk'ün İstanbul Teknokent bünyesinde kurmuş olduğu Finmetrik Finansal Danışmanlık ve Yazılım Hizmetleri Ticaret Limited Şirketinde Patent Metrics 'Patentlerin Finansal Değerinin Tespiti ve Patent Portföy Yönetimine İlişkin Yazılım Geliştirme Projesi..., | İÜYK, 9.3.2017
s.
finnar
ateşte. Cehennemde.
"Vermezse muradım ol Perverdigar / Girmezsem cenneti kılsa yadigar / Sıratta sualde yok isem eğer / Dolanıp Finnar'da arasın beni.", San, Hicranî, 189"
firahti | tahta çit | birden koştum evin yanından / çimenler içinde ta aşağıda / kargalar konmuş firahtilere, | YMiraç, 1981, 32
a.
firak -ğı | Estergon kalesi subaşı durak / Kemirir içimi bir sinsi firak / Gönül yâr peşinde yâr ondan ırak., Halk türküsü
ar.
Firarlık –ğı | Biz de korkumuzdan dağlara kaçmak üzere gittikse de Varto'nun Melhemlü karyesinin karşısındaki tepede Şeyh Abdullah bize dedi ki gidip teslim olalım. Bize firarlık lazım değildir. | , | Şeyh Said Mahkemesi, 466
a.
firavunlaştırmak | firavun haline getirmek, acımasızlaştırmak | Kuvvet insanı firavunlaştırır, | R, FGülen, 9.5.2013
f.
GTS-
firengi | anahtar | Kapının anahtarı büyük bir firengi idi., | İAlanka, 32
a.
Firenk | 1. kilit | Kapıda Gümüş Firenk De / Dumanım Direk Direk De (Hah Ha Da Ha Un Ele Hah Ha Da Ha Dönelim Ha) / El Yarine Kavuştu Da /Darısı Bize Felek De (Hah Ha Da Ha Un Ele Hah Ha Da Ha Dönelim Hah Ha Da Ha Güzele)/ Hah Ha Da Ha Yavruya Hah Ha Da Ha Fidana Ha, | Çıra Attım Yanmadı Da, Ankara türküsü 2. (Urfa) Domates 22.3.2020, TRT Radyo Türkü
a.
firenk gömleği | [G]elinine kırap, muslin gibi beyaz, ince, üzeri urgan yaprağı renginde ufak güllü bir kumaş, Mehmed Galib'e tekyelik, zıbınlık bez, biraz da Yağlıkçılara uzanarak ipekli kundak, çarşıda gezinerek Yusuf'a gecelik, şam hırkası, çorap, fanila, donluk, patiska, firenk gömleği,... iştira etti., | ARasim, Asker oğlu, 42
b.a.
firesiz | fire vermeden, eksiksiz, tam. | Celepliği kolay mı sanıyorsun? Hayvanları sürerken; artda kalmasın diye ardına, öne kaçmasın diye önüne adam tutacaksın. Hıra düşmesinler diye güderek, otlata otlata gideceksin. Hırsızdan uğursuzdan korumak için başında nöbet tutacaksın. Firesiz Aydına varsan bile, istediğin fiyata satabilir misin bakalım? , Naciye Poyraz, 1979, 5
s.
firez / frez | . hlk. 1. Ekin: ?Ekine firez derler / Güzele beyaz derler? -Halk türküsü. 2. Biçilmiş tarlada kalan tahıl kökleri, anız: ?Frezleri, biçerdöverlerin oraya buraya fırlattığı sapları tepeleyerek geçtiler.? -Y. Kemal. | Orağı atkısında / Dilgeni dudağında / Gemi göğsünde / Cânı firez kız / Avuçları burcu bahçe / Dili hicaz hurma / Sızma haz, | BünyaminK, 51
a.
firigocu/frigocu | Frigo+ Türkçe -cu Dondurulmuş krema yapan veya satan | Gazozcu, firigocu, şişeleri birbirine çarparak neşeli neşeli: -Soğuk gazoz!... Firigo!... Firigot*!... diye portatif iskemlelerin arasında dolaşıyor, istiyenlere şişelerin kapsüllerini şampanya açar gibi patlatarak veriyordu., | CUçuk, CB, 79
a.
fr.
firijider | buzdolabı | Mutfakların döşeme altı, 'baz' adı verilen, kıştan kar ile doldurulmuş birer firijiderdi., | AdileAyda, SMA, 1991, 10.
a.
firkatli
s.
ayrılık olan.
"Bülbülüm yarim bağlara / Mecnunum düştüm dağlara / Bak bu firkatli çağlara / Acı yeller esti bize.", Âşık Esirî, M Yardımcı, Halk edebiyatı ürünlerinde âşıkların dilinde ve Köroğlu'nda dağ"
firketelenmek | firkete ile tutturulmak | Yüzlere firketelenmiş boş kağıtlar, hicranın / Ortaköy ifadesi... 'ölü kitap' sayfalarıyla / buruşturulmuş kızlık!, | A Bayar, Hatıra hazineleri, Şiir Atı Kitap 5, 1986-1994? , 157
f.
GTS-
firma | Bu tedbirlerden bir kısm-ı mahsusunun | sosyalizm firmasına dahil bulunduğunu, mülkiyet hakkını büsbütün bertaraf etmeye taraftar ve hattâ âmil olduğunu anlattıktan sonra, bunun dünyada ekalliyette bir fikir olduğunu-., | BKÇağlar, | Fikir Hayatı: Mülkiyet Hakkı, Mahiyeti, Tarihi - Profesör Sadri Maksudî Arsal'ın Halkevi'ndeki Değerli Konferansı, | Ulus, nr. 5558, 17 Ocak 1937, | 2
s.a.
first lady | Först leydi. Bk. birinci hanım. | Açılımcı First Lady, Kim'e taziyeye gitti., | T, 27.12.2011
a.
ing.
firûzeciyye | Eğer ayn ezrak olursa yani gözler ziyade gök (mavi) olursa işte bu | erdeu'l-uyûndur yani en fena gözdür. Ve | erdeu'z-zerk yani gök rengin pek ziyade çirkini fürûzciyedir yani pirûze renginde olmaktır., | F Gedikli, Şeyhülekber ve Kıyafetnamesi, Ufukötesi, Kasım 2008 (Fîrûzec [?????? :[Pîrûze kelime-i Fârisiyyesinin muarrebidir. Beyne'n-nâs pirûze denilen kıymetli taş adı ki gök gibi mâî renkli olur. Lugat-ı Remzî, II, 84)
a.
fiskalizm | devletin vergi gelirlerini artırmaya, azalmasını önlemeye çalışmak | Devletin iktisadi hayata karşı tavrını belirleyen ve bu alandaki düzenlemeleri yönlendiren üçüncü ilke fiskalizmdir., | turkundunyasi.blogcu.com/osmanli-devleti-iktisadi-dunya.../3162381, 4.1.2016g
a.
fiske | Şu kanlı zalimin ettiği işler / Garip bülbül gibi zâreler beni / Yağmur gibi yağar başıma taşlar / Dostun bir fiskesi pareler beni., P S Abdal, ?
a.
fiske fiske kabarmak| O sırada Kelâmi Ağa'nın büyük abdesti sıkıştırıp Bağdat davulu gibi gümbürdemeye başladı. 'Bre hay medet, halim nice olur? ' diye şaşkınlığa düşüp bedeni fiske fiske kabarıverdi., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 12
dey.
fiske taşı | Bir fiskeyle ileri fırlatılmaya elverişli fındık büyüklüğünde yuvarlak taş. | ZEYNEP: (Cezveyi ateşten çekerek) Deniz de böyle kabardı. İçinden dev gibi bir yeni-çeri çıktı (Kahveyi fincana koyarken) bir yumrukta köşkü tuzla buz etti... Fiske taşı! Çıt dedi (Sayarak) Bir çıt ... İki çıt ... Üç çıt (Birdenbire yerinden kalkarak telâşla ) Ebem ..., İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci (1866-1935)?, M R H Baraz, 2001, C 1, 196
b.a.
fiskelemek
f.
1. -i fiske vurmak 2. -i hafifçe sitem etmek.
fena fiskeledim. çeviri filmden, 13.01.2024
fiski | halkdili viski | Bu yetmiyormuş gibi fiski ve konsomatris de getirtti., | İOAnar, 2013, 35
a.
fiskos etmek alçak sesle fıs fıs konuşmak. | Kaş göz oynattılar fiskos ettiler/Arada bir dümen döndü dönmedi.
fistanvarî | fistan gibi | Kendi daha yalıya gelir gelmez soyunarak arkasına fistanvari bir beyaz entari giymiş ve saçlarını omuzlarından beline doğru dağıtmış idi., | N Kemal, İntibah, 115
s.
fisto
a.
"Oda gözünün önünde: Kerevetli minderlere yazın etrafı fisto çevrilmiş beyaz patiska örtüler sererlerdi, kışın karmakarışık desenli "cicim"ler bumburuşuk... Şanjanlı ipek jüponlar yerde karmakarışık... Fakat bu, bir köşeye toplanmış darmadağınık çiğnenmiş bir bahçe tarhı gibi renk renk ve şebboy kokulu, zaten delikanlının ağzında da azıcık yapışkan bir pelte çeşnisi yok mu? Evde süt ninesinin yaptığı kara dut peltesindeki nişastalı tat.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 100"
fisto fisto İsp. it.? festone | (fi'sto) | 1. Elde veya makinede işlenmiş süslü şerit. | Bu kavuniçi fistolu Peruz Hanım mı? -Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 140 | 2. Dantele benzer süsleri olan bir tür kumaş. | 3. | Bu kumaştan yapılmış: Fisto bluz. | Babam her yıl İstanbul'dan Gelibolu'ya dönerken bize etekleri fistolu entariler, nakışlı kazaklar, renkli celatin kâğıtlara tek tek sarılmış şekerler, bonbonlar ve bol bol kitap falan getirir ... -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 222 | Gece takkeleri ve kat kat fistolar altında gelişen sevişmelerin bugünün okuruna daha çekici geleceği düşünülmüş. -Adalet Ağaoğlu, Geçerken, 136
s.a.
fisto | İki zikzak, bir fisto, bir espresso., | T, 8.4.2010
a.
Fistolu | Çıplak ayaklarında mercan terlikler ve sırtında yakası, kolları ve eteği fistolu beyaz ve uzun bir gecelik vardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 83
s.
fişçi | fişleyen, jurnalleyen kimse. | Rus radyosu Sputnikte yaptığın programa Türkiyenin en azılı fişçisini, en ahlaksız hedef göstericisini, en alçak tehditçisini 'kanaat önderi' diye ağırlamayı içine sindirdin ya... Aferin Yavuz Oğhan., | AHCoşkun, Hr, 2.10.2016
a.
fişekçilik -ği | fişek üreticiliği ve satıcılığı Bence en iyi alternatif Cumhuriyet kutlama şekli budur; havai fişekçilik ülkemizde artık önü açık bir sektör haline geldi..., | ATA, 31.10.2012
a.
fişeklemek | yeni çeşitli vesilelerle havaifişek patlatmak | Mutluysanız, mutlusunuz... fişeklemeyin artık bizi kardeşler!, | Telesiyej, 22.6.2011
f.
fişini çekmek
dey.
1. kurtulması tıbben imkansız olan veya çok acı çeken hastayı, rızası üzerine cihazdan kesmek, ölüme bırakmak. 2. öldürmek.
"Kız kardeşime 'fişimi çek' dedim.", M A Erbil, Hr Klbk, 5.6.2021, 5"
fişkelek | akşehir. Sümüklü böcek. C Kaya, 22.05.2025
a.
fişlemek BTS+ | (-i) 1. Fiş üzerine yazmak. 2. Bir işle ilgili konuda fiş açmak. 3. Güvenlik kuruluşu, bir kişi hakkında dosya açmak: Fişledim seni de tuhafiyeci, bundan sonra elimden zor kurtulursun.?Mİzgü. 4+. Çekirdek çitlemek | Bir buçuk saatlik gece matinesi bir film ve biraz da ay çekirdeği fişledin mi, işte trenin gelme vakti., | BTSalihoğlu, 2014, 59
f.
bts+
Fişlik –ği | Yine eski eserlerden söz taramalarına başlanarak bir derleme fişliği oluşturulmuştur., | Kadir Uzun, TürkDiliD, Kasım 2019, 101
a.
fişmanik fişman. | Aslına bakarsanız yukarıdaki gelişmenin şimdilerde yine en 'trendy' ve en 'siyaseten doğrucu' olan şu organik, ekolojik, biyolojik, botanik, fişmanik beslenme modasıyla atbaşı gittiğini tabii ki farkediyorum., | Uluengin, T, 14.9.2012
Fit | Yarım saat sonra oyun kızışmış, sesler kesilmiş, çehrelerden tebessüm giderek, onun yerine bir heyecan ve hırs ifadesi gelmişti. | Bir papaz, iki liraya! | Bir üçlü, fitimize. 52
a.
fit I | Annesine fiti o verdi asıl!., | OKemal, 1969, 61
a.
fit II | fit razı olma, ödeşme | Ateşsporun elliliğine fit olmaktansa asılırdı Ayten'e., | OKemal, 1969, 6
a.
ing.
fit III | Oğlu Can'ı büyütmek için ekranlardan uzak olan oyuncu Şendil'in fit vücudu ve stili de dikkatlerden kaçmadı., | Günaydın, 14.1.2020, 2
a.
fitalat | ... özellikle insan sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratma riski taşıyan Fitalat, Alerjen ve Kanserojen maddeler, Nikel, Azo Boyar Maddeler, Ağır Metal gibi maddelerin testleri gerçekleştiriliyor., | Migros ilanından, HürCmrts, 3.9.2016
a.
fitbol | halk futbol, ayaktopu | İmtihansız günlerde zalim hocalar ders anlattığı için de canı fena halde sıkılıyor, bu sebeple cihazın radyo kısmını açıp ya naklen fitbol müsübakası yahut ajansı dinliyordu., | İOAnar, GK, 151
a.
fitil olmak
dey. argo
zilzurna sarhoş olmak
"Adiyö Lizbon | Adiyö Lizbonu söylerdin her akşam / Kadehimi doldururdun / Kahkalarını meze yapar / İçerdim, fitil olurdum.", Ş Belli, 1962, 75"
fitili almak (biri) deyim TDK+ birdenbire telaşlanmak, kaygılanmak, öfkelenmek. | Eğildi, her zamanki sır verirmişliğiyle: -Seninkiler fitili aldı, dedi. -Kim benimkiler? , | OKemal, 1966, 29
fitilli | iskemlesine bağlı duran fitilli yeşil minderin kılıfını / masanın altında duran ayakkabısı / Neriman'ın yerine yaşardı, | MG, 97
s.
fitiziyolog / fitizyolog | verembilimci. | Bernard da doğumcu olmak zorunda kaldı. Müşterek sosyal hizmetimizin iyi sonuçlar vermesi de bilhassa benim fitiziyolog olmam ve onun doğumcu olması sayesinde mümkünleşti., Hamdi Dilevurgun, Sosyal Ijiyen, 1947, 516
a.
fitlik –ği I | fit + tr. -lik F Gedikli 10.1.2020
a.
ing.
fitne fücur sokmak deyim | Jonglörümüz ortaya fitne fücur sokmaktan zevk alıyorlar galiba..., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 151
fitnebaşılık -ğı | Bu Kazan'lı Tatar Sadri'nin bu memlekete bin zararı dokunmuş, fitnebaşılık yapmış içimizde arkadaşım...// Yüzler Garb'dan Şark'a döndü ya; bir de Müteveffâ Türkçü TÜRKEŞ Partisiyle de cicim ayları başladı ya, gelsin Dürriyemin güğümleri cinsinden Türkçülerimin 5-10 bin yıl evvelki putlu-heykelli balbal devranları, şamanistlik devirlerinden nice putlu-kutlu uydurmalar...// Ecdâd dilinde (Zenne) de (kadın) demekdir; zenperest ise, kadına tapan yani zinâkâr, uçkuru düşük, ağzı burnu bir tarafa kaymış, nefesi leş gibi alkol kokan yamuk-yumuk herif ma'nâlarına gelir!.// | Türkiye'nin KADERİ bu mu olmalıydı, Kaderimizi artık ancak biz çizeceğiz, bu ne biçim KADER!
a.
fitnecilik -ği | Onlarcasına tanık olursunuz, şöyle bir etrafınıza baksanız... Her gün binlercesi yaşanıyordur, sevmedikleri, beğenmedikleri, çıkarlarının örtüşmediği birileri hakkında fitnecilik edenlerin., | RSoysal, T, 3.7.2012
a.
Fitnelik -ği | karıştırma, çekiştirme, ara bozma, | Ne sendendir ne benden fitnelik kendindedir ey cân., | Hengamî, 37
a.
fitnesscı / fitnessçı / fitnessçi / fitnessci | fitnıs yapan kimse. | Fitnesscı dedemiz...,29.4.2008, | http://www.zekirdek.com/forum/arsiv/t-105135.html, 13.9.2015g
a.
Fitrî | Bu suale cevap olarak, fikir târihinde, biri menfi ve kötümser, diğeri müspet ve iyimser iki telâkkiye göre huylarımız fıtrîdir., | Başgil, 36
s.
fittinles | Yenişehrin hırdavat, boya, tesisat malzemesi | Ticarethanesi PLAN Yapı Malzeme Bürosu MAL KURTARANDIR Dolayısiyle CAN KURTARANDIR. Sakarya Caddesi 36/F Telefon 28242 Kilit, menteşe, çivi ve sair yağlı boya, taze boyalar, fırçalar, musluk ve fittinlesler alçı, ampul v.s., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953 (sonunda reklamlarda)
a.
ing.
fiyaka | | Ve teybi olan diğer kişi, zengin çocuğu Coşkun ise evde teybi sonuna kadar açıp yedi mahalleye o günlerin olay adamı Elvis Presley'i dinletiyor, kızlara fiyaka yapıyordu., | TAral, SÖ, 23 fiyaka yapmak deyim hava atmak | Çünkü az önce sözünü ettiğim ve üzerine binip fiyaka yaptığımızı söylediğim 'At kiralama' işi Bağlarbaşındaydı., | TAral, SÖ, 126
a.
fiyakalı | Yalnız yarışma için şöyle fiyakalı bir kostüm falan lazım. Onu nerden bulacaksınız? , | TAral, SÖ, 148
s.
fiyatlama | Otel odasında kişiyi tefekküre yöneltme amacını güden fiyatlama. Hele ki ultra hiper herşey dahil sistemli bir otelde kalmıyorsanız, oda+kahvaltı bana yeter diyenlerdenseniz, mini bar denilen pigme buzdolabını açar açmaz gördüğünüz ürün gamının genişliği karşısında hayran kalıp, 'lan parmak uzunluğunda rakı şişesi yapmışlar, vay be anasını satayım, buna içilir' deyip, heyecana kapılmadan önce bilmeniz gereken fiyatlandırmadır., 6.1.2007, sersailles, EkşiS
a.
fiyatlamak | FED'in açıklamaları öncesinde mali piyasalar yıl sonundan önce bir, gelecek yılın da Mart toplantısında bir diğer faiz indirimini tam olarak fiyatlamıştı. Ancak açıklamalar bu beklentileri belirsizliğe itmiş görünüyor. Dalgalanmanın ana nedeni de bu., | HGüneş, M, 16.08.07
f.
fiyonk –gu | kelebek şeklinde bağlanmış kurdela | Sevdiğim çok sade bir makarna var. Eskiden fiyonk diyorduk, şimdi 'kelebek' oldu. Sİleri, Z, 9.6.2012
a.
fiyonk –gu | Konsolun üzerinde bir cam fanusun altına konulmuş eski usul bir saat, kırmızı gaz bezleriyle örtülü, abajurlu iki petrol lambası, sarı yaldız çerçeveli büyükçe bir ayna ve aynanın üst tarafında duvarda, kılıflarıyla asılmış bir çift çakmaklı tabanca duruyordu. Karşıda, perdeleri tamamen inik olan pencerelerin önünde, bütün duvar boyunca uzanan, üzerine halı döşeli alçak bir sedir ve sedirin köşelerinde pazen yüzlü minderlerle yastıklar, yastıkların üzerinde ise fiyonk yapılmış sırma işlemeli yağlıklar vardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 14-15
a.
fiyonklu | fiyongu olan | Öğretmen masasının üzerinde yeşil hediye kağıdı ile paketlenmiş, kocaman pembe fiyonklu bir hediye duruyordu..., | Fare Fındık'ın Doğum Günü, J/JGuion, çev. GÖzkök, İstanbul 2010, 9
s.
fiyor
a.
fiyort
"Astrid'e // ne kutup çizgisinde başlayan / bitimsiz karla / ne buz dağları / ne ormanlar / ne fiyorlarla / hiç biriyle değil / seninle / seninle düşüneceğim kuzeyi / bundan böyle", A Karatay, seni var saymak, 12"
fizah | fizâ' TTAS, Erzurum feryat. | Mehmed Vehbi (Hoca). Fizâ' ve feryad içinde kaldı. Her taraftan zarar hücum etti. Binaenaleyh; hanemizde karara tahammülümüz kalmadı ve biz azıcık bir zuyuf sermayeyle sana geldik. Sen lutf u kereminden bize yükümüz dolusu zahire ver., | Hulâsat'ül beyân fî tefsîr'il Kur'an, 1968, C 7, 2575 | Çocuk sızılara dayanamayarak başladı fizaha., | MYağmur, 1957, 21 fizah etmek / fizahi goparmak deyim feryat etmek | Orda bi gozel giz varmış, baban yedi sene sefer etti, alamadı. ... Bi fizah ediyo. Fizah edince balıh cumbadan suyun içine gediyo. Köprüden geçince: 'Eeey yiğidim; beni gurtardın, ben sana gereg olurum, yelkemden yelke* aldaet (al da git)', | SıvasFolkloru, 1975, S 1-25, ? | Çocuğu karnından çıkartmış bakar Can teslim etmeden süngüye takar, Bebeğin fizahı, dağ - taşı yakar, , | ÜSTopçuoğlu, MilliMücadeleHikayeleri, 1973, 106
ar.
fizıbıl | feasible: yapılabilir, mümkün, münasip | Hukuksal altyapısı yok iktisaden fizıbıl mı? , | PCengiz, T, 16.9.2012
s.
ing.
fizikman | Aydınların aşağılanması ve sadece zihnen değil; zorla, fizikman, 'proleterleştirilmesi' çabası, Çin'de Kültür Devrimiyle doruğuna ulaştı., | HBerktay, T, 17.9.2011
s.
fizikokimyasal
s.
fizik-kimya ile ilgili.
"Cetvel 2 : 1 Elementlerin bazı fizikokimyasal özelikleri eV cinsinden Çekirdek yük sayısı Sembolü Kimyasal Erime Atom hacmi Sıkışma iyonlaşma atom ağırlığı sıcaklığı kabiliyeti enerjisi 1 H 1,0080 13.92 11,4 29 ...",
A. G. Parts, Süreyya Aybar, Fizikokimya dersleri, 1952, 8
fiziksellik | fiziksel olma hali | +Yeni yıla önce evimin her tarafını, sonra kendimi sonra arabamı temizleyerek girdim. Umarım temizlik sadece fiziksellikle kalmamıştır., | Murat Çakır, twitter, 1.1.2019
a.
GTS+
fizilibite
a.
yapılabilirlik hali.
ing.
"fizibilite. "2448 *Omay, [S.] Neşet: Yapılabilirlik raporları çalışmalarının ana hatları, <İmalat sanayii>. Ankara 1969. IV+30 y. 4° "T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (Yayın No:) DPT : 789" Bibliyografya 30 y. Metin teksirdir.", Türkiye Bibliyografyası, 1970, 177"
FKB
kıs. a.
fizik kimya biyoloji
"Fedakâr dostum Erol, kendine iş edindi, beni çalıştırıyor. Haziran döneminde mutlaka vermem gerekiyor, FKB'de son hakkım. Verdim, verdim! Veremezsem, tıbbiyeden kaydım siliniyor, haliyle askeriyeden de ihraç ediliyorum.", Aren, 58"
flakon | Sayın doktor ve eczacıların dikkatine Keytruda 100 mg/4 ml IV infüzyonluk çözelti içeren flakon pembrolizumab Türk tıbbının hizmetine sunulmuştur., | Hr, 2.10.2016, 10
flama
a.
"Flama "(Jöntürk rüesâsı "Hürriyet Var!" flamasını açalı çok oldu).", "
flama kırlangıç | Flama kırlangıç vs. Pazartesi günü bahceye asilacak., | GökçeAygen, 21.8.2015eposta
a.
flambe | Konyağın, kamineto ile ısıtılıp hafif alevlendirilmesi durumu. | Konyağın, kamineto ile ısıtılıp hafif alevlendirilmesi durumuna flambe denmektedir. 25.12.2003 11:07 ~ 20.02.200718:58 bigbrother, EkşiS
a.
flanel TS++ | flanelle keten ve yünden dokunan kumaş | ...şanel döpiyes flanel ceket balıksırtı manto diktirebilirsin mavi atlas kestirebilirsin-.NGüngörmüş, 1999, 78
a.
fr.
flanour | Michal Ajvaz 'Öteki Şehir'de kentin tadını çıkaran bir flanour gibi sokakları arşınlayarak kendi hayalleriyle griliğe bürünmüş Prag'ı yeniden ama çok çok daha renkli biçimde yeniden canlandırıyor., | AÖTürkeş, HrKitapSanat, 26.5.2017
a.
flanör | flaneur/flanour? Aylağın amaçlı olanı denebilir. Aylaklık eder, ama bunu bir tercih olarak, bilinçli yapar, hiç bir şeye bağlı olmama kaygısından aylaktır, insanlarla, toplum içinde yaşar, gözlemler, inceler; toplumun, sistemin dayattıklarını yapmamak için aylaktır, tembellikten değil. kimisi övgü olarak kullanıyor, kimisi yermek için. tercih meselesi, flanör olmak da flanörlüğü olumlu ya da olumsuz yorumlamak da. sisteme karşı savaşı inaktif olarak yürüten kişiler için kullanılabiliyor sanırım bi anlamda. 4.4.2012 Shirak EKşiS | Sanattan anlayan insan gibi sanatçının da yeri yurdu belirsiz. İster derviş deyin, ister flanör, isterse de tekinsiz bir avare., | CAktaş, T, 14.5.2012
a.
flanörlük -ğü | Kimisi övgü olarak kullanıyor, kimisi yermek için. Tercih meselesi, flanör olmak da flanörlüğü olumlu ya da olumsuz yorumlamak da., | 4.4.2012 Shirak EkşiS
a.
flash | flash: ışık'tan | Ayrıca, flash haberler, yayın kuruluşlarının kendi programlarını tanıtması ve resmi duyuruların verildiği alt yazıların süresi ise 8 saniyeyi geçemeyecek ve en az 10 dakika ara ile ekrana gelebilecek., | YŞ, 24.3.1999 flashbang | Elinde geçici körlüğe ve işitme kaybına yol açan 'flashbang' türü patlayıcı tutan saldırgan saat 01.27'de yerde saklanmaya çalışan bir grubun yanına yaklaşıyor./ Saldırgan tekmeyi yiyince geriye doğru savruluyor ve elindeki 'flashbang' patlıyor., | Hr., 8.1.2017
a.
ing.
flaş | 1. Fotoğraf çekmeye uygun ışık sağlayan bir cihaz. | Fotoğraf makineleri ile eşzamanlı çalışan ışık saçan cihazlar 1949'dan sonra yaygınlaşmaya başlamış. On yıl sonra, Türkçe Sözlük'ün 1959'da yapılan 3. baskısında kelimeyi buluyoruz. Tahmin edilebileceği gibi, kelime sözlükte İngilizce imlâsı ile, yani 'flash' olarak yer almıyor..., | D M Doğan, KararG, 15.8.2019 | flaş patlatmak –e deyim | Bilinmez bir dürtüyle parayı yeniden sayarken gözlerimin içine derin bir flaş patlattı., | NGenç, 1995, 9 | flaş bellek | İng flash+ Tr. bellek bk. Taşınır bellek. | flash-mob | sosyal medya üzerinden örgütlenen ve bir anda toplanan isyancı kalabalık. | Flash-moblar, teröristler ve zalim köpekler/Eve dönüş yolunda şehrin hoyrat mahallelerinden geçerken bir 'flash-mob' ile karşılaştı., | AFinkel, T, 16.8.2011 | flash flash | son dakika (haberi)
b.a.a.ünl.
ing.
flaşlamak | Ki adamın aldıklarının sadece 'maddi değeri' yüksek olanlarına flaşlayan paparazzilerin ustaca gizlediği şeyler de var-., | BAltuğ, T, 22.5.2012 | n8 phoenix ile flaşlamak, | | http://www.maxicep.com/symbian-3-yazilim-destek/n8-phoenix-ile-flaslamak-422890.html, 14.11.2010 22.5.2012de girildi. | Nokia c6-01 telefonum var. Flaşlama işlemini sorunsuz yapabiliyorum fakat günde 2 kere flaşlıyorum. Çünkü belco2 nin cfwlerini deniyorum, bir sorun çıkar mı bu fazla flaşlamaktan? , | 26.1.2012
f.
flavonoid a.* | Brokoli içerdiği flavonoidler nedeniyle bağışıklık sistemini güçlendirici bir özelliğe sahiptir., | 2013'den önceTabzonValiliğiİlTarımmüdürlüğü brokoli kağıdı
tıp
flavorlu | Modern toplum acaba kahve çeşitleri, kişnişli gustolar, flavorlu zartları en iyi şekilde bilenler midir, yoksa tokat yediğinde gücü de yetebileceği halde karşılık vermeden, şiddetin bir parçası olmayanlar mıdır..., | AyçaŞen, T, 2.10.2011
s.
fletner | Ve Boeing kabul etti / Uçakta hücum açısı (AOA) sensörlerinin hatalı veri verdiği ve uçuş esnasında pilotun uçağı idare etmesini kolaylaştırmaya yarayan ayar fletnerlerinin çalışmadığı kaydedilen raporda, uçağın düşmesinden saniyeler önce ulaştığı hızın ise saatte 925 kilometreye ulaştığına yer verildi., | Hr, 4.4.2019
a.
flexion | esneklik. | Özel Yozgat Şifa Hastanesi namaz kıldıran diz protezi ameliyatları hastanemizde yapılmaktadır 155 derece flexiona izin veren diz protezi uygulaması, | 19.07.2024+ ilan
a.
ing.
flódni | Flódni, Macaristan'da Yahudi mutfağının sembolüne dönüşen bir pasta/kek., | SÖney, T, 29.8.2013
a.
flogonez | soyun evrimsel tarihi | Bir bakıma birbirini izleyen öykünmeler, gebelik süreci için sürekli bir mecazdır; herhalde (flogonez= soyun evrimsel tarihi) özetler. –yani joyce'un genelde direysel evrim dönemleri dediği şey (letters_Mektuplar, 2.140), böylece embriyonik sanatçının düzyazı biçiminin gelişimi, yazınsal tarihteki düzyazı biçeminin gelişimini özetler., | NErkmen, UlyssesSözlüğü, 385'den Cinozoğlu, CazKedisi, 2015, Sayı 2, 37
a.
flok I | it. Floco (l ince okunur) denizcilik. Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken
a.
flok tekstil | kesim floğu. 5.8.2011
floklu | örnek: floklu yatak seti. ağustos 2012
s.
flood
bilgi seli, tivit dizisi, dizi.
ing. flood: taşkın, sel,
"Bu floodda iddianameye girmiş bulunan verilerr, kurum-ifa yardımcısı/fail organik bağı dikkate alınarak spesifikleştirilecektir.", Mesut Öcal, 28.11.2023, X"
floristik | Bu mevzuat değişiminin anlamı, ülkenin ekosistem kırılganlıkları, floristik veya fauna önemi açılarından önemli değerlerinin, korunan alanlarının artık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca planlanacak olmasıdır., | KenanOk, fuarhabercisi.net, 6.5.2013
s.
florlamak | Akın akın geldiler İmzanızı aldılar Çocuklarınızı florladılar Diş macunlarına koydurup sabah akşam 2 kez fırçalattılar.,@Ferhatarslandr, 08.01.2025, X
f.
florlu | Florlu çocuklarımız aptallaştırıldı. Şimdi 9 yıllık çalışma verisi açıklanıyor. Bu bilinmiyor muydu? Bal gibi de biliniyordu. Marketlerde indirimli satılan gerizekalıştırıcı yerine mesir macunu yiyebilseydik keşke!,@Ferhatarslandr, 08.01.2025, X
s.
floroskopi | floroskopi, mamografi, meme ultrason, girişimsel radyoloji [birimi], 8.6.2017, BezmialemVkakıfÜ
a.
tıp
flörtleşmek flört etmek | Twitter üzerinden ara sıra flörtleşen Austin ve Stefanie Scott-., | IKayserioğlu, HeyGirl, May2013
flörtöz | flirteuse* Flört etmeyi seven, erkek veya kadın. (zeus, 22.03.2007 İTÜ S) | Kadınların flörtöz hareketleri ve anlamları 18.12.2008, www.haber.mynet.com, 5.8.2011de girildi.
s.
fr.
flulaşmak | Silikleşmek, flu hal almak | Uzun süre hasta yattı, onu hastanede ziyaret etmek travmatik bir süreçti. Artık flulaştı., | Merve Toy, Hr, 19.8.2018
f.
TDK-
flulaştırılmak | Bir de flulaştırılmadan söylenen sözler vardı. S Koloğlu, MilCadde, 1.1.2019
f.
flulaştırma | Emperyalizm heyulasının bugün en büyük oyunu kurban ile katil arasındaki farkları flulaştırmasıdır., | YOğur, T, 11.8.2011 | Herhangi bir mozaikleme ya da flulaştırma olmadan yayınlanmıştı kafa kesme durumu bir tarihi dizide., | S Koloğlu, MilCadde, 1.1.2019
a.
Flulaştırmak | Sisteme ilişkin ciddi itirazları var. Partili Cumhurbaşkanı statüsünü, sorumlulukları flulaştıran örtülü ittifakları, bunun partiye maliyetini, şu anki iktidar uygulamasında yakın akraba istihdamını, müsteşarlıkların kaldırılmasını, Meclisin etkinliğinin azalmasını, yargı bağımsızlığında geriye gidişi vs... eleştiriyor., | A Taşgetiren, KararG, 19.7.2019
f.
fluvyal
s.
"XIII. yüzyılda yazar İbn Said, İbn Fatıma'nın gezileri vasıtasıyla Atlantik kıyılarını, Nil'le aynı fluvyal sisteme sahip Nijer'le bağlantısı olduğu düşünülen Senegal'e ve zencilerin yaşadığı yer olan Çad gölüne kadar gösterir.", J H Kramers/ Murat Ağarı, 'Coğrafya ve ticaret', ?, 686"
flyboard / fly board | uçma/uçuş tahtası | Okan Kurt, ardından Hira'yı annesine emanet edip fly board yaptı., | HKelebek, 21.6.2016 | Çeşme'nin Altınkum beldesinde yer alan beach club tam 1500 kişilik. Mönüsünde yer alan deniz mahsulleri ve 10 çeşit bitkisel detoks kokteyliyle öne çıkıyor. Su voleybolu, jet ski. flyboard gibi spor aktiviteleri var., | HrCmrts, 8.7.2017, 11
a.
ing.
fobik | Fobik yön!, | Esmeray, T, 20.8.2014
s.
fobiklik -ği | Güneyliliğinden gelen patavatsızlık derecesinde diplomasi-fobikliği bir yana, Biden 30 yıllık senato geçmişini Dış İlişkiler Komitesi'nde geçirmiş, Obama'nın dış politika açığını kapatmak üzere iki numaraya uygun görülmüş kurt bir politikacı., | YOğur, T, 8.12.2011
a.
fococuluk -ğu | Sovyetizm, Maoculuk, foco'culuk, Tupamaro'culuk, Guevara'cılık ? 1980 darbesiyle sol, sırf askerî rejimin terörü yüzünden mi ezildi ? , | HBerktay, T, 18.11.2010+++
a.
fodik | bir çocuk oyunu. | Bir vesile ile merhum Metin AND'ın Oyun ve Bügü Türk Kültüründe Oyun Kavramı kitabını okuyorum. Yazarımız başkalarının pek ilgi duymadığı konuları görsel malzemeyle destekleyerek, kendine özgü arı duru Türkçesiyle tatlı tatlı anlatma ustasıdır. Kendisini saygı ve rahmetle anarken, uzun zamandır hatırlamaya çalıştığım uşaklık oyunumuz | fodik aklıma geldi. Acaba nasıl oynuyorduk. Aradan 45-50 yıl geçti. Artık şöyle böyle bazı kırıntıları kaldı. Galiba | lunç yapardık değil mi? Yerde birkaç | fosak açardık; sonra onlara taş mı koyardık, fındık mı, karayemiş | çividi mi? Ne yapınca kazanmış, ne yapmayınca yenilmiş olurduk? , Fethi Gedikli, | Fodik Neydi Fosak Ne!, 15.07.2022, Facebook
a.
fodullanmak | Uydurmuyorum, | fodullanmak diye bir kelime var. Kendine pay çıkartmak, bir sorunun çözülmesine katkıda bulunmaktan sevinç duymak anlamına geliyor., | Necati Doğru, VatanG, 02.10.2004
f.
foie gras | yemek | özel beslenmiş kaz veya ördek ciğerinin yine özel şekilde servis edilmesi* | Menüde foie gras, tereyağı yatağında dil balığı, edemame gibi tatlar var., | NBayraktar, SabahCmrts, 20.8.2016
a.
fr.
fok balığı | Fok balığının dev akrabası olan erkek ayıbalığı buzların üzerinde bütün dişileri toplar, ayıptır söylemesi, hepsiyle çiftleşir, | haydi bana eyvallah, köşeden sigara alıp geliyorum, | der, hiçbiri birbirini bir daha görmez. RMargulies, T, 22.6.2011
b.a.
fokialılar | Rivayet o ki, MÖ. 600'lerde Pers istilasından kaçan Fokia'lılar (bizim Foçalılar yani) gemilere doluşup Akdenizde sefer ederlerken, kaş göz arası, Fransa sahillerinde de Marsilya kentini kurarlar ve Anadolu'daki sembolleri olan horozu Fransa'ya taşımış olurlar. | http://muzafferabla.com/ 17.5.2013
a.
fokur fokur ses yansıması kaynama veya su fışkırması sesi | Fokur fokur fışkıran kaynaklarımız, şırıl şırıl akan ırmaklarımız yok., | BTSalihoğlu, 2014, 43
fokus | focus odak 05.09.2011
a.
ing.
fokuslanma | odaklanma. | ... fokuslanması için gereken şekil değişikliğini gerçekleştiremez, cismin görüntüsü uvea üzerine düşürülemez buna presbiyopi adı verilir (Şekil 2)., Gülten Kaptan, Geriatrik Bakım İlkeleri, 2013, 13
a.
fokuslanmak
f.
odaklanmak.
"Fokuslanmak sözcüğünü yeni yeni kullanmaya başlamıştı. Eskiden odaklanmakderdi. ABD'de yürüttüğü psikoterapi çalışmalarını İngilizce yazdığı beş para etmez bir kitapla taçlandırıp yurda dönen Profesör Altay Çamur'un ikide bir fokuslanmak dediğini fark edince, hemen benimsedi bu sözcüğü | o da yerli yersiz fokuslanmak demeye başladı.", Ayfer Tunç, Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, 2014, ? | 5.9.2011 (ilk kayıt)"
fokuslanmak | odaklanmak 5.9.2011 | Lensin sertliği yaşla artar ve normalde gözün nesnelere fokuslanması için gereken şekil değişikliğini gerçekleştiremez, cismin görüntüsü uvea üzerine düşürülemez buna presbiyopi adı verilir (Şekil2)., | G Kaptan, Geriatrik bakım ilkeleri, 2013, 13
f.
fokuslu | Odaklı, odaklanmış. | 2003 yılında piyasaya sürülen cihaz hem iş fokuslu hem de multimedya içerikleri destekleyen donanımsal özellikleriyle geniş bir kitleye hitap ediyordu., | NokiaReklamı basın, 10.1.2017g
s.
fol yok yumurta yok deyim | Üstelik de dünyanın saçması bir olay yüzünden, durup dururken fol yok yumurta yok..., | İpşiroğlu, 83
foley | sinemada, dış ses, ortam ses ve efektlerinin genel adı. sesli-sessiz çekimlerde, sahneler bittikten sonra bir süre de ortamın kaydı alınır. daha sonra bu kayıtlar sesli filmin gerekli yerlerine doğrudan ya da sessiz filmin dublaj'ı sonrası filme eklenir. bu seslere ilaveten kapı açılması, kıyafet sürtünmesi, ayak sesi gibi bir dünya ses de yine stüdyoda foley artist denilen kişilerce yaratılarak kaydedilir., | 28.5.2018, fearofthedark, EkşiS
a.
foleyci | Foleyci napıyor; havaalanı sesi mi, uçak bibleme sesimi. Şimdi doğal ortamında çekilmesi yani kayıt altına alınması imkansız demeyeyimde zor ... 21.3.2008, | http://filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php? t=2897&start=20 | Sinemada efekt sesleri nasıl yapılır? Bir çok insan tüm sesleri sette kaydedildiğini düşünüyor fakat işin aslı öyle değil. Sinemanın pek bilinmeyen ustaları; foleyciler., | | https://www.facebook.com/search/str/sinemada+foleyciler/keywords_search? epa=SEARCH_BOX, 26.8.2018
a.
folikül | Özellikle ailesinde erken menopoz şikayeti olan kadınların yumurta kapasitesini ölçen FSH, AMH ve 'antral folikül sayısı' gibi ölçümleri yaptırarak çocuk sahibi olmak için zamanlama yapmalarını öneririm., | HKelebek2, 19.7.2016
a.
folkçu | Justin Bieber'ın prodüktörü Rodney Jerkins geldi. Folkçu Keith Urban gelmişti., | SinemSaniye, HaberT, 1.7.2015, 11
a.
müz.
folklorlaşma/folklörleşme | folklor özelliği/niteliği kazanma | Zaten eklentiler ve folklörleşme kavramları zamane gençliğinin de sorunu değildir, olsa olsa bütün Müslümanların sorunudur., | EErgüder, 12.11.2015, rindan
a.
follofoş | / | İstersen büyük puntolarla Minato namikaze konohanın genelevlerinden birinde çalışan follofoş bir orospunun oğludur, o yüzden geçmişi anlatılmıyor derim. , | | http://www.mangaturk.com/forum/naruto-manga/naruto-631-tartisma-632-ongoru-t7401-340.html , 25.5.2013
s.a.
Folloş | bk. fallaş, follaş > faraş. Aktunç. yaşlı fahişe, müptezel orospu. | Milli eğitim folloş olmuş, paralı üniversite ile kağıt mühendis dönemine geçmişsin. Matematik çökmüş üretim yapacaksın., | C Yaltırak, 13.8.2018, vatsap | Sana en sarısından bonus perukası taktırmayan Hırgürkan folloş olası Alo... orda mısın? Orda kal lan, şerefsiz. - Sıkılhan naaber olm, lan çişli, tanımadın mı, ' ömür Dayın. Ee naapıyon bakalım, naşı gidiyo fik* işleri? Lan yaşıyosunuz olm bee, ..., | LeMan: krönik hastalığınız, Suat Gönülay, ?Ahmet Yılmaz, ?Alp Tamer, 1991, C 36, 11111 | folloş olmakargo. yalama olmak. | Argoda yalama ya da çok kullanılan, kullanılıp atılacak hale gelen anlamında kullanılır. (skuba, 14.07.2004 00:51 İtüS | Beynimiz folloş oldu: algılayamaz oldu, | 18.6.2013 Akmaral
dey.a.
follower | follow+er takipçi, izleyici | Follower sayısı düşük partililer, yöneticileri tarafından ikaz ediliyor., | ABudka, T, 24.5.2011 | Hakkındaki söylentiyi yayan normal follower kişiye bir bağış kuruluşuna 25 pound ödemeleri şartı ile dava açmamış., | AKanca, 25.6.2013eposta
a.
ing.
followers | takipçiler, izleyiciler | Twitterda ne kadar çok abaza varmış belli oldu. Hilal Cebeci sutyeniyle resmini koydu follewers (sic) sayısı 1 saatte 5000 kişi arttı., | FUras, M, 4.7.2011 | Kendisine yapılan, ancak twitterda follower sayısını arttırmaya yarayacak atarlanma önerilerinin de süreci daha başından tıkamaktan başka ne işe yarayacağı meçhul? , | MAltınok, T, 3.7.2012
ing.
folluk -ğu | Sayın bakan, poposuyla koltuğunu folluk gibi eşeleyerek: Sayın Profesörüm, dedi, emriniz başımın üstünde.NGüreli, 68
a.
folowlamak f.ing.+mek sosyal araçlarda takip etmek 17.5.2013 tamvayda
folyo kağıdı | fr x+ kağıd+ türk-ı 1917 SBingöl* | Folyo kağıt ile sarıldıktan sonra su veya yumurtayla karıştırılan kalın taneli tuzlarla balığın üzeri kapatılır., | Tarihten Günümüze İzmir Mutfağı, 2001, 99
a.
foma | toma'dan esinlenerek fikri olanlara müdahale aracı GeziEylemi | Gezi eylemcilerine ölümcül tuzak! Anadolu Üniversitesi ... Törende öğrencilerin elindeki FOMA ise dikkat çekti., | www.kurehaber.com/.../mezuniyet-toreninde-toma-oldu-foma-9185.htm, 23.6.2013
a.
fon
a.
1.
fr. fond: *
"Cenova şimdi benim için uzak, / Durgun bir yazın en güzel günüydü... / Ruhum, kalbim ve gözümde bu fon | / Tanrıya dua ettim, kutsal geceleri için.", Latife Çelebi, 1966, 67"
Fon | Zira Ekrem Bey'e 15 Temmuz'la özdeşleşen 'yurtta sulh' sloganını sık sık kullandırıyorsunuz. Geçen gün de o gece Çengelköy'de katliam yapan darbecilerin çıktığı Kuleli fonuyla İmamoğlu'nun bir videosunu yayınladınız..., SabahG, M Altınok, 10.5.2019
a.
fon kağıdı | Deney için lazım olanlar 1 paket talk pudra 1 adet siyah fon kağıdı (...),OAkyıldız, Rüzgargülü, Sayı10, Tem2013, 5
a.
fonction | işlev, fonksiyon. | Halkla geniş okuyucu kitlesi ile temas ilk şarttır. Okuyucusu üç bini aşmayan dergiler bu işe kâfi gelmiyor. İstedikleri, biraz hüsnüniyet gösterebildikleri ve gerçek sanatkarları içi geçmiş kof kıymetlere tercih edebildikleri gün gazeteler bu fonction'u çok daha iyi başarabilirler., Haldun Taner, EK, 1953, 132-133
a.
fr.
foncu
s.
"Bot hesaplar topunuza sesleniyorum | AFKURUN! Bu vatanı sizin alçak, terörist foncularınıza bırakmayacağız.", @suat_kir, 20.10.2021, twitter"
foncu
s.
türlü fonlardan para alan kimse veya kuruluş.
fr. fonds + tr. -cu
"Vay arkadaş... Bildiğin "Aklama röportajını" "Tarihe not düşme söyleşisi" olarak ambalajlayan Nevşin Hanım ve kendisini alkışlayan medyadaki kimi foncu,kimi muhalefetin "A haber medyasında" konumlanmış arkadaşları... Bir tanesi de çıkıp dememiş ki "Nevşin sen niye 50 banka hesabı", @yazparov 9.7.2024, X"
fondasyon
a.
vakıf.
fr.
Bu vasiyetname ile tafsilâtı âtîde muharrer (tesis) fondasyonu teşkil ettim. 1- Vefatımda bırakacağım menkul ve gayrı menkul emvâlimi bunlardan hissei mahfûzalı vârislerimin ve merbut diğer bir vasiyetnamem ahkâmınca musaleh olan kimselerin alacakları miktarlar hariç kalmak üzere maksat ve sureti idaresi âtîde tafsil ve izah edilen bir tesis (fondasyon) teşkiline hasrettim.25 Eylül 1933 tarihinde yazarak ve imza ederek kapalı bir zarf içinde berayı hıfz Beyoğlu Dördüncü Noterliği'ne tevdi ettim.
fondaş
fondip/fon dipargo Kadehteki içkiyi birden içip boşaltmak, kadehi yuvarlamak. | Kilisenin dibinde 'fon dip', | T. 2.10.2010 Ekşi S.te 1999 GTS-de fondip şeklinde ve
fondü | Masada fondü gibi havalı ve erotik yiyecekler olsun' da deniliyor ki o yağ kokusunda erotizm nasıl olacak, kavrayamadım.,, | MehmetYYılmaz, Hürriyet, 1.1.2010
fonetikçe | fonatik bakımdan, fonetik açıdan | Eserin edebi değeri 500 yılık bir anıttır. Bununla beraber dil, filoloji, fonetikçe de incelenmeğe değer., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, MahrusaiİstanbulFetihnamesi
s.
fonksiyonalist | işlevselci. | Sporun sosyal düzene katkısında öne çıkan teorilerden bir tanesi 'fonksiyonalist' teoridir., | NumanTürker, T, 14.8.2011
s.
fonksiyonalizm | işlevselcilik. Ayrıca Durkheim'ın biyolojik orgnizma benzetmesi fonksiyonalizmin ana fikrini ortaya koymaktadır., | NumanTürker, T, 14.8.2011
a.
fonksiyonellik -ği | işlevsellik. | Avrupalı kullanıcılar için arama ve sunum fonksiyonelliklerinin geliştirilmesi için OCR, OLR/makale ayırma ve belirlenmiş kuruluş tanımlama (NER) MilliKütüphane basın duyuru, 12.8.2012 | Ev modasında farklı tasarımları, çeşitliliği ve fonksiyonelliği ile Bellona, mağazalaşma atağını sürdürüyor., | T, 10.11.2013
a.
fonksiyoner | işlevselci. | Özür dilediysek de, biraz, Sovyet ve Çin KP'lerinin on milyonlarca insanın canına okuduktan sonra | rektifikasyon ve rehabilitasyon kararları alıp listeler halinde özür dilemeleri, veya bir fonksiyonerin kapınızı çalıp Merkez Komitesi Propaganda Bürosu adına özür dilemesi gibi, (...) özür diledik-, | HBerktay, T, 26.11.2011
s.
fonksiyonlandırmak
f.
işlevlendirmek, iş yüklemek.
"Bir de kurtardığımızı düşündüğümüz, kültürel ve mimari çevresinden kopuk bu adacıkları fonksiyonlandırmada yetersiz kalıyoruz..", İ Kara, Süleymaniye Mahallesinin Terkedilmiş Hali ... , Derin Tarih, S 145, Nis 2024, 5"
fonlayıcı
s.
para veren, maliyeleştiren.
"... ki hem bizi, hem izleyiciyi, hem de fonlayıcı kurumları kapsamakta, bu şizofreniyi yumuşak bir şekilde, bir üçüncü yol çizerek atlatmaya çalışıyoruz Buna karşılık, Platform, aynı anda bir tartışma platformu ve kamusal alan olma özelliğine kendiliğinden sahip ... ", Varlık, 2002, S 1132-1136, 79"
fonlu | fonu, parası olan. | Neo liberal rüzgarların hızlı estiği, fonlu etkinliklerin tavan yaptığı, ulus devlet karşıtlığının yükselen değer olduğu bir dönemde namuslu ve milli kalabilmenin seçkin örneği olarak hep yaşayacaksın., | İstanbulbarosu, 11.9.2016 | Tamamlayıcı emeklilik modeli ile kıdem tazminatında fonlu sisteme geçilecek., | Hr, 6.5.2019, 12
s.
fonograf
a.
xxx
fr.
"Gramafon, taş plak, fonograf terimlerine yabancı yeni nesiller için, kayıt tarihimize ışık tutacak, kılavuzluk edecek, büyük ve özenle hazırlanmış bir kitap.", Babil kulesi, Kitap-lık 74'in ekidir, tem-ağu 2004, 15 "
font | Helvetica sadece bir font mudur? , | T, 20.2.2012
a.
for egzempıl mesela | For egzempıl ben, o itici 'sözcük' yerine 'kelime' diyorum? Aman tanrım yoksa ben şeriat mı getiriyorum? ., | 1kodsectimki, R,15.5.2010
fora
ünl.
yelken aç komutu
foreks dolandırıcılığı | forex dolandırıcılığı suçu sahte forex siteleri üzerinden sanal işlem yaparak mağdurların parasının hileyle alınması. 01.01.2023, | https://www.atamer.av.tr/tag/foreks-dolandiriciligi/
b.a.
huk.
foreks piyasası | forex market? İMKB, New York, Londra gibi bilinen borsalardan bağımsız olarak Forex spot piyasasının fiziksel bir konumu ya da bir merkezi yoktur. Forex piyasası | tezgah üstü piyasa diye tabir edilen (Over-the-Counter – OTC) ve kitlelerin katılımına istinaden bankalar arası işlemlerle bağımsız fiyat hareketlerine sahip bir piyasadır. Tüm piyasa katılımcıları internet ağı ile bu piyasaya dahil olup diledikleri yerde ticaret yapabilir. | Foreks piyasası kayıtdışı değil. Kimin yaptığı belli ama denetleyen yok. Balon yaratılmadan gazını almak lazım., | T, 20.1.2010 AzT Forex-AZ forex ticar?ti. Vaxt v? m?kan anlayışı olmadan dünya birjalarında ticar?t imkanı.
a.
ing.
forever | İng. Daima | Yurdumuzun son model Demokrasi Tanrıçası (Forever Muhalif) N. Mert'e köşe ihsan edildiğini söyleyerek E. Özkök tarafından, iki taraflı sokmuşum kılıcımı anlaşılan. | , | PMağden, 24.6.2011
s.
ing.
forklift | işmakinesi* | Eski bir forklift operatörü olan Kong, karısı Shen'le forklift satın almaya gittiği dükkana tanışmış., | T, 5.8.2011
a.
ing.
forma | 16 sayfalık kitapçık. | Bu heyet tarafından yabancı kelimelere karşılık bulunan Almanca kelimeler forma forma mekteplere tamim edilerek çocuklara öğretildi., Mahmud Afif, Dilimizi Nasıl Türkçeleştireceğiz, Milli Mecmua, 1928, 10 (113), 1821-1823
a.
forma | Orhan Veli ile beraber bir forma şiir örfünü tesis etmekle ne iyi ettiniz. Havayı zaman zaman bir forma bestesiyle doldurmak ne kadar iyi ve doğru bir şey. Nesre mahsus olan cildi lüzumsuz yere şiirde kullanmak abes olduğunu gösterdiniz., Y K Beyatlı, 13.06.1945, Oktay Rifat Horozcu'ya
a.
forma girmek
Korkuyorsunuz aklınız çıktı. çeviri filmden 13.01.2024+
formal | Üreme organları 1870'lere kadar formalin içinde saklanır ve Musee de L'Homme'de (Paris) sergilenir., NŞişman, AçıkGörüş, 13.1.2013
a.
fr.
formaldehit | formaldéhyde kimya Doymuş aldehitlerin ilk üyesi olan, renksiz, keskin ve yakıcı kokulu, mukozaları aşırı tahriş eden, kolayca alevlenen bir gaz | +Duvardaki raflarda, bazıları formaldehit içinde çıyan, yılan, kırkayak, örümcek, kertenkele ve benzeri hayvanat göze çarpmaktaydı., | İ O Anar, GK, 123
a.
fr.
GTS+
formalleşmek | bk. formelleşmek. Formel, resmî hal almak. | Sonuç olarak, modern öncesi dönemde de izn-i kadı/marifet-i kadı gibi isimlerle uygulanan nikah öncesinde kadıdan izin alma meselesi 19. yüzyılda daha da formalleşerek izinnameye dönüşmüştür., Sümeyye Sarıtaş, dr tezi, 2024, 174
f.
formasyon | 1. şekillenme, biçimlenme, oluşma. | Fakat elbette ki, arkadan bizi bekliyen akıbeti, mütareke ve izmir işgallerini düşünemezdim. Büsbütün perişan ve sahipsiz bir insanlık olarak ortada kalacağımız elbette aklımıza gelmezdi. Formasyonum bu yıllar ve bu hadiselerle oldu., tanpınar, EK, 1953, 60 | 2. | pedagojik biçimlenme. Öğretmenlik yapabilmeye yetkiyi veren dersleri alma.
a.
fr.
format | biçim, şekil. | format atmakSiz de hayata bir format atın, | 27.9.2011 reklam cümlesi
dey.a.
formatör
a.
ing.
"Formatör Türkçe öğretmeni yetiştirmek amacıyla, bu öğretmenlerin TÖMER'de özel bir program çerçevesinde eğitimlerini sağlıyacaktır.", | "Kulüp formatörü simüle ettiği... ", "
M Saray, Kırgız Türkleri tarihi, 1993, 95 | Tan Öğrenci Kulübü, 01.11.2023
formayonlu | formasyonu olan kimse | Formasyonlu pek çok memur var kamuda memur kadrosunda., | KenanGöçer, 23.7.2013, rindan
s.
formda olmak| form tutmakgüç, takat kazanmak. | formunda olmak, performansı yüksek olmak. | Özellikle de Sosa'nın 2. yarıda form tutmasıyla iyice belirginlik kazandı bu durum., | HakanArslan, KararG, 11.1.2017 | formdan düşmekkötü oynamak | Kanat forvetleri geçen sezonda inişli çıkışlı bir grafik çizmiş, yine de form tutan oyuncu formdan düşenin açığını iyi kapatmıştı., | HakanArslan, KararG, 11.1.2017
dey.
forme olmak deyim teşekkül etmek, biçimlenmek | Daha forme olmamış karışık zihninin, karanlık ruhunun içinde bir şey ona bu 'ahde vefasızlık'ın fena bir şey olduğunu söylüyor., | RNG, Acımak, 6
formelleşme | resmileşme, resmi biçim kazanma. | Osmanlı dış askeri istihbaratında formelleşme: elçiliklerde ataşemiliterliğin ihdası ve osmanlı askeri raporları, | GültekinYıldız, 2016, 8.10.2016g
a.
formül
"Hızlı ve Öfkeli filmlerinin yıldız oyuncusu Vin Diesel'in başrolde olduğu film formül bir hikayeye yaslanan eski moda bir çocuk filmi aksiyonu... ", Defne Akman, Oksijen Ekran, 9-15 haz 2023, 17"
formül | Formule. | 1. Genel bir olguyu, bir kuralı veya ilkeyi açıklayan simgeler takımı. 2. | Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek. 3. Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım. 4. | mec. Çıkar yol, tutulan yol, yöntem. 5. | mat. Bir veya birçok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan matematiksel anlatım. 6. | kimya Bir ilacın hazırlanmasında bir sonucun elde edilmesinde izlenecek işlemlerin çeşitli sayılar ve semboller kullanılarak ifade edildiği özgün kavram. 7. | kimya Birleşik bir cismin birleşimine giren maddeleri ve bunların o birleşik maddedeki oranlarını gösteren kısaltma takımı.
a. mec.
fr.
formülize etmek
b.f.
formülleştirmek, formül hilane koymak.
fr. fomülize + tr. et-
"... gibi bu safhada piruvik asit su ve CO2 ye kadar parçalanır ve hadise kısaca şöyle formülize edilir : Piruvik asit + Oksijen → Karbon dioksit + Su Glikolitik safha sonunda meydana gelen piruvik asit evvelâ karboksilaz enziminin... ","
Türk Biyoloji D, 1956, C 5-7, 57
formülize etmek | Formülünü bulmak, formülleştirmek. | Biz onu formülize ederiz., C Kaya, 07.11.2023
b.f.
formüllenmek | O sorun belki şöyle de formüllenebilir ve özetlenebilir: tarihinde demokrasi deneyimi olmayan, bunu ancak | kitabî denebilecek yollardan ve yarım yamalak öğrenebilen bir toplumun, kendini demokratikleşen bir dünyaya uyarlama çabasında bocalamaları., | Mbelge, T, 18.8.2012
f.
fors majör | Bu devamlılık, drama içinde ancak fors majör durumlarda zikzaklar çizebilir... Telesiyej, T, 8.9.2011
forse etmek | Ergenekon'un üzerine giden gazetecilere 'yaratık' muamelesi yapıp haklarındaki cezalar karşısında el ovuştururken, iftiracılara ödül dağıtırken, İşçi Partisinin forse ettiği gösterilerde ağızları bantlamanın toplumsal karşılığı olmaz., | ŞTayyar, StarG, 7.3.2011
f.
fortçu | Top mop ayaklarına yerlerde sürünüp karıların etek altını kontrol ediyor sanki...
s.
fortius | Daha hızlı (citius), daha yüksek (altius), daha güçlü (fortius), | olimpiyatların evrensel slogan mesajıdır ve bütün ülkelerin sporcuları için aynı kültürü, aynı duyguyu, aynı heyecanı ve aynı yarışma kültürünü ifade eder., | Telesiyej, T, 20.8.2012
lat.
fortlamak | Argo. | Tramvaya binmeye can atıyor. Kızlara bakıyor, fortluyor mortluyor., 05.10.2024, Metro
f.
forumdaş | 2006-2012 forumdas.net forumdas.net sunucuları ixir hosting tarafından barındırılmaktadır., | 1.7.2012de girildi
s.
forutmak | Emeğe değmek. Türkiye Türkçesi Ağızları | İşin yoksa didin, dur!... deli misin nesin... 'müeyyide'si de yok zaten. O zaman ne diye forutup yoracaksın kendini ki... bir yerlerin mi 'gümüşleyecek'? , | RTahiroğlu, T, 17.9.2010
f.
forvet | spor ileri uç oyuncusu | +Yoktu ama, yıllar yılı kış, yaz, bahar, şaraphanenin sıvaları dökük bu kirli duvarları, ayıp resimlerle yazılar dolu pis duvarları, yağlı peykeler arasında kendilerini yerli filmlerin ünlü jönleri, ya da İstanbulun büyük kulüplerinin yüzbinlik forvetleri sanıp, şaraphanenin sigara dumanı yüklü havasında salladıkları palavralarla, tepe saçları dökülmüş, çoluk çocuğa karışmış orta yaşlı esnaf müşterileri sinirlendirdiklerinden habersiz müşterileri ona, duvarların badanasızlığı, peykelerin kirliliği, hele hele şaraphanenin askısızlığını hatırlatmamışlardı ki!, | OKemal, 1966, 52. İleri uç
a.
GTS+
forward etmek bilgisayar yönlendirmek forward manyağı yapmak aşırı ölçüde yönlendirmek | Foks ve Atatürk diye Google'da arattığınızda karşınıza binlerce sayfada çıkan, tabiri caizse hayvanseverler tarafından forward manyağı yapılan Bekir Coşkun'un | Atatürk'ün köpeği yazısındaki anlatımı daha çok seviyorum: , | YOğur, T, 25.3.2012
fos | Demek bu koca şehirde kırk yıldır arabacılık yapması, trenden şehire gelenler arasındaki şüphelileri şehrin en büyüklerine haber vermesi, o en büyüklerin de zaman zaman, | -Aferin Mıstık efendi, sağ ol, var ol! demeleri şu sivilin yanında fostu ha? , | OKemal, MM, 1966, 70
a.
fos olmak hiç, boş, güçsüz; değersiz, anlamsız | -Lan sen hökümet olsan yanımda fossun..., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 45
fosforlama | Gram (+) bakterilerde ise sinyal iletimi için oligopeptitlere bağlı olarak iki-bileşenli fosforlama zinciri kullanılır. (Örneğin Bacillus subtilis'de iyi ..., | Bakteri hücreleri arasında haberleşme, 12.5.2008, | https://genotyping.wordpress.com/2008/05/12/bakteri-hucreleri-arasinda-haberlesme-cell-to-cell-communication-quorum-sensing/, 24.3.2019g
a.
fosgen | ask. Birinci Dünya Savaşında kullanılan öldürücü nitelikte zehirli bir gaz | J- FOSGEN COCL2 Bu mürekkep 1811 tarihinde J. H. Davy tarafından keşfedilmiştir. Davy bu mürekkebi karbon monoksit ve klor gazlarını güneş şualarının tesiri altında birleştirmek suretiyle istihsal etmişti. CO+CL2 = COCL2 Fosgen kimyevî..., | HikmetBirant, | ZehirliGazlardanFosgen,Ülkü, Mart 1934, | 39 | Fosgen aşağı derece-i hararette renksiz, çok müteharrik bir mayidir. 8,2 hararet derecesinde kaynar. Mayi halindeki fosgenin 0 derecede kesafeti 1,43'dur. Çok tayyar oldugundan açık havada muhafaza edilemez. Süratle tebehhur ederek.../Fosgen umumi harpte çok sarfedilmiş ve yalnız Fransızlar 16.000 tondan fazla kullanmışlardır./Semmiyeti fosgenden takriben 3 defa azdır. Buharı havadan 4,5 defa ağırdır. Su müvacehesinde tahallül ederek hamızı klorma, hamızı karbon ve formoldehyd hasıl eder., | AskerîTibbiBaytarîMecmuası, 1935, S 124-127, | 128/129/130
s.a.
fosilbilim | Neonlar! Fren ve korna sesleri! Kırılan kemikler mahzenlerde: yeni bir fosilbilim üretiliyor; / Akşam alacakaranlığında yola koyuluyor yorgun hayalet: Devlet dairelerinden, bürolardan, tersanelerden; tapunun yeraltı çamuru ve kasveti üstlerinde, noterlerden; hâlâ uğulduyor., | Ahmet Oktay, Vitrin, Toplu Şiirler: 1963-1998 içinde, 2002, ?
a.
fosilleşmek
f.
fosil halini almak. fosile dönmek.
"kuşlar gibi / fosilleşmiş bir tarih düşürürken / gökyüzü uygarlığından / Şarkım duyur ara sıra", Melisa Erdönmez, Yelken D, S 141, kas 1968, 11"
fosilleşmek | Bu onun görmek istediği şehir; başkalarının gözünden kaçan, fosilleşen, ticari metalara dönüşen binaları, pub'ları, klise ve kütüphaneleri fantastik bir dünyada görünür hale getiriyor. | , | AÖTürkeş, HrKitapSanat, 26.5.2017
f.
fosseptik / foseptik
a.
"Ben sevdim ve delirdim delirmedimse / Ki sonra herkes bir fosseptik çukuruna düşmeyecekse / Orhan Veli gibi bir şaire ne demeli peki", Haydar Oğur, 1994, 108"
fosur fosur uyumak deyim hafif horlayarak uyumak? | İşyeri servisinde fosur fosur uyuyan iş arkadaşlarınıza hayret ederken şimdi en keyifli uykularınız servistekiler oldu değil mi? , | HKelebek, 19.7.2016
foş | yansılama Taşı veya eşyayı suya atınca çıkan ses | Fooş, | Fırt, Sayı 434, 3.7.1984, 19
a.
foşa | BTS+ Tombul fındık grubunda standart bir fındık çeşidi.
a.
bts+
foşik | faşist | -her yerde foşik te foşik ne bu foşik ne demek? | -Genelde | Vatan Karşıtı Kürtler kullanıyor 'foşşik tece de get buralardan' diye bağırarak Türkiye Cumhuriyeti asker ve polisine taş atarlar., | 11.3.2015, | http://www.kizlarsoruyor.com/diger/q2679859-yahu-millet-bu-fosik-ne-demek-d, 14.1.2016g
s.
foşu foş yansıma çalkalanan yayığın çıkardığı ses | Avluda, kulakları dolduran hoş bir ses vardı: -Foşu foş foş! Foşu foşu foş!... Bu sesi seviyordum. Anneannemin yayığının duyurduğu sesti bu..., | ACılga, Sıpanın, 31
foşur foşur
z.
x
"sen köpükten şiir besteleyen foşur foşur / sular yanarken bakışlarında sular tuzlu tuzlu / kürek olur ellerin dümen olur kamçı olur", T Pamir, (1948) 1957, 16"
foşur foşur
z.
"sen köpükten şiir besteleyen foşur foşur / sular yanarken bakışlarında sular tuzlu tuzlu /kürek olur ellerin dümen olur kamçı olur", T Pamir, (1948) 1957, 16"
foşur foşur | sen köpükten şiir besteleyen foşur foşur / sular yanarken bakışlarında sular tuzlu tuzlu /kürek olur ellerin dümen olur kamçı olur, | TPamir, (1948) 1957, 16
z.
foter
a.
fötr.
fr. feutre
"Eliyle bir otomobil gösterdi. Arabanın arkasında foter şapkalı, şişman bir adam oturuyordu.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 44"
foter
a.
fötr, kavun şapka.
fotin
a.
Potin sözünün başka bir söylenişi.
"Hey Hey Potinimin Bağına / Düştüm Gönül Ağına / Yenile Bir Yar Sevdim / O Da Gelmiş Çağına", Ankara türküsü"
foto | fotoğraf. | foto muhabiri | gaz. | Hangi akla hizmet ettiyse etti, ama, ben derim ki, Füruzan [Husrev Tökin] bugün birinci sınıf bir foto muhabiri olurdu!... Herkes gider Mersin'e, Füruzan gitti tersine!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 70 | Foto kapan / Fotokapan | Çeşitli yerlere yerleştirilen foto kapanlarla bu hayvanlar hakkında önemli bilgiler edinilmişti. 'Gelecek sene buraya da bir foto kapan yerleştirmeli.' diye aklından geçirdi., | Y Haluk Aytekin, Son Pars -Ekolojik Roman, Ankara 2013, 35 | ...sırada ülke genelinde yaklaşık 1000 fotokapan ile yaban hayatı gözlenmektedir., | 7.7.2015, | http://www3.milliparklar.gov.tr/yabanhayati/envantersube/fotokapan.pdf, 20.11.2019g | Fotokapan yerlerine suluk kuruluyor., | 13.11.2019
b.a.a.
fotogrametri | Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği
a.
Fotoğraf | eski fotoğrafçı | ...şeyhin acemi bir fotoğraf tarafından alınmış timsâlidir., | A Rasim/Kolcu, Muharrir, Şair, Edib, 92
a.
fotoğraf makineliği | fotoğraf makinesi olma hali | ve alışkın değilsin fotoğraf makineliğine, | NBüyüm, 1968, 31
a.
fotoğrafaltı | Ftoğrafaltında ise şu ibare yer alıyor., | AGörmüş, T, 7.2.2012
a.
fotoğrafi | fotoğraf, resim | O geniş alın, saçlar geriye doğru taralı, şakaklarda hafif kabartı, o gür kaşlar, nâfiz bakışlar, ince dudak kıvrımları. Hele bir yuvarlak gözlükleriyle alınmış bir başka fotografisi var ki, Atatürk'ün gözlüklü tek fotoğrafındaki, ufkun ötesini tarayan bakışlarla tıpatıp aynı. Buyrunuz Auster'e peşinen hayran olmak için sıkı bir gerekçe daha. ATuranAlkan, Z, 6.2.2011
a.
fotoğraflanmak | edilgen fotoğrafı çekilmek | Başarılı oyuncu bu defa fotoğraflanıp haberi yapılan değil, fotoğraflayıp haber yapan oldu., | HürKelebek, 15.1.2016
f.
fotojenik | Arzu hiç de fotojenik değilmiş., | İpşiroğlu, 13
s.
fotolu
s.
fotoğrafı olan, resmi olan.
ing. photo + tr. -lu
L-Manyak, 1996, C 19, 12
fotonik | Prof. Dr. Süleyman ÖZÇELİK Müdür, Fotonik Uygulama ve Araştırma Merkezi Gazi Üniversitesi, | 8.1.2013 eposta
s.
fotoromansız | Fotoromansız, trüksüz+, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 15
s.
fotosel | Fotosel, iletken bir yüzeye gönderilen ışının, bu yüzeyden kopardığı elektronlar ile, akımın kontrolundan ibarettir. O yüzeye ışın düştüğü sürece bir devre açık, dış bir etki bu ışını kesince kapalıdır. Otomatik pekçok sınai üründe ve ev aletlerinde kullanılır. | Fotosel kapı, | 19.1.2015 Fıratpen reklam kağıdından, Merter
a.
fotoselli | Fotoselli bir ışığı ele alalım ya da kamerayı: Odada gözle görülmeyen bir ışın, oda içinde bir yol izleyerek, sistemin parçası olan bir iletken yüzeye düşmektedir. Sistemde devre kapalı olup, bu kapalı devre, genel aydınlatma sistemini de kapalı tutmaktadır. Odaya birisi girip bedeni bu ışına temas edince, ışın çarptığı iletken yüzeyden artık elektron koparmamaya başlar. Aydınlatma sistemi buna bağlı olduğundan açılır., | 27.3.2002Delikan 76, EkŞiS
s.
fotoşop/photoshop | bil. | photoshop. | Koca partiyi müflis tüccar misali eli kolu bağlı hale getiren bu hareketin simgesi olarak, esnaf dükkânlarına asılan resimlerdeki 'veresiye veren' bölümündeki tüccara Kılıçdaroğlu'nun kafasının fotoşopla yerleştirilmesi uygun olur., | DOral, 4.7.2011 | Toplum bu şekilde terörize edilir. Photosoplarla cesetler yayınladılar., | T, 3.6.2013
a.
ing.
fotoşopar | Bu fotoğrafı ilk gördüğümde fotoşopar bir iş sandım. Fakat dikkatle bakınca hiçbir zibidinin dalga geçme amaçlı oturup da bulutların geçişini bir dairenin iç açıları toplamıyla ölçüp biçip de bu kadar düzgün bir hile yapmayacağını düşündüm. | , | AyçaŞen, T, 15.4.2012
fotoşoplu | Örneğin zat-ı şahanelerinizin çevrenize ve henüz sizin olmayan çevrelere tanıtımı için de | reklam yapabilirsiniz. Evet abartı değil bu; profilinize koyduğunuz fotoşoplu resimleriniz, msn avatarlarınız, mesaj kaygılı yazılarınız çizileriniz, oturuş kalkış ve giyinişiniz gibi birçok | mecrada aslında reklam peşinde olabilirsiniz (no ofens). | http://www.1000dere.com/? cat=30, 6.6.2010
s.
fotovoltaik | Kumdan enerji üretmek doğrudan mümkün olmasa da yüksek sıcaklıkta eritilerek gerçekleştirilen saflaştırma işlemlerinden sonra elde edilen silisyum, fotovoltaik hücrelerin üretiminde hammadde olarak kullanılabilir., | İlhan Kocaarslan, Ml, 04.01.2025
s.
fotovoltaik | Organik ve inorganic fotovoltaik hücrelerin geliştirilmesi ORDMİL
s.
fön | kırık fön | Düz ile dalgalı fön arası bir fön. | Kırık fön, | Salon Melike, Terazidere, 29.11.2019 | Kırık fön kavramını yurtdışında nasıl anlatıyorsunuz ya ben anlatamıyorum, | @elifguveyler85, 02.09.2024, X
b.a.a.
föyetinli
s.
içinde föyetin bulunan.
fr. Feuilletine
" Çıtır föyetinli fındık kreması 170.00TL", 14.4.2024+"
fraklı
s.
frak giymiş olarak.
"Ankara Palastaki balolar gelir aklıma / Fraklı-smokinli.", Ş Belli, 1962, 98"
fraklı
s.
frak giyinmiş.
"Dipten fraklı bir uşak, Covanni girer. Kapıyı açık tutar, bekler.", N H Sinanoğlu, Bir zabitin 15 günü, 1934, 21 | "Dergi fotoğraf altında fraklı dese de Ahmet Hamdi Akseki'nin papyon ve ceket üzerine cübbe de giydiği görülüyor.", Hr, 12.5.2020, 1"
fraklı | frak giymiş, takmış kimse. | Kabında kafa yerine bir kocaman küre taşıyan fraklı bir insan gövdesi görünüyordu. | , | YKK, 1945, 7 | Alim gösterişli, insan kılıklı, müfrit nezâketli, üniformalı, fraklı nice insan görürsün ki yerinde ve zamânında hiç beklenmeyen kötülükler kusar., | Başgil, 38 | Onun artık benim için herhangi bir melonlu, bir fraklı, bir hususi otomobilliden farkı yoktu., | Tez, TTE, 60
s.
GTS++
fraksiyonlaşma | Böyle bir örtük varsayımdan hareketle, ciddî tarihçi ve sosyal bilimcilere hayli ilginç gelebilecek bir | sahte Ermeniler ve | sahici Ermeniler ayırımı yaratıldı (birisi bu çocuklara solun | öz-hakiki, Marksist ve Marksist Leninist ve Marksist Leninist Maoist fraksiyonlaşma geçmişini anlatsın). | , | HBerktay, 28.8.2014
a.
fraksiyonlaşmak | Ama bütün o fraksiyonlaşmış solun başka hiçbir konuda anlaşamazken (a) neden; (b) ne kadar kısa bir sürede; (c) nasıl, kimlerin kurgusu temelinde, sadece ve sadece bu konuda anlaşıverdiğine hiç değinmiyor., | HBerktay, T, 17.5.2012
f.
fraksiyonlaşmış | Alabildiğine militan, alabildiğine | safçı (pürist) ve alabildiğine de fraksiyonlaşmış 70'lerimizde, örneğin, | sınıf anahtarı diye bir şey çıkmıştı., | HBerktay, T, 13.8.2011
s.
fraktal | fractal MatTerS kesir boyutlu küme | Aydın Afacan'ın şiiri fraktal özellikler arz ediyor bana göre; metin daldıkça, kenarlardan sıyrılarak ilerleyip, derinliklere doğru daldıkça, sonsuzca bir tekrara (sonsuzluğun tekkrarına) ilerliyor., | PBarışta, T, 20.5.2012
ing.
frambuaz | ...sabahleyin ılık banyo ve kalıp dondurmasına* benziyen tereyağiyle lal renkli frambuaz reçeliyle alafranga kahvaltı vardı., | YKK, 1945, 10
a.
frambuazlı | ahududulu, içinde ahududusu olan gıda. | ... ve tatlı olarak da beyaz çikolatalı ve frambuazlı parfe yer aldı., | HrKelebek, 21.11.2015
s.
frame
a.
ing.
"Özellikle PS5 ve Xbox X'in 120 frame ve dört K'lık teknik gücü, oyunları hayallerin ötesindeki bir gerçekliğe taşıyor.", Alper Bahçekapılı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 10"
franbuaz/fıranboğaz avşa 04.08.2014
franchise sözleşmeleri | isim hakkı sözleşmesi bkz. françayz/françayzing Franchising; bir kimsenin başkasının çalışma prensiplerine ve talimatlarına bağlı kalarak ve bir bedel (ücret) karşılığında onun ürününü veya hizmetini sağlama imkânı sunan bir ticari ilişki türüdür. Franchise sözleşmesinde sözleşen taraflar; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan işletmeci ile piyasada isim yapmış bir pazarlamacıdır. Sözleşme ile bağımsız işletmeci, belli bir marka değeri kazanmış ürün veya hizmetten yararlanma hakkını ve bundan doğan yükümlülükleri devralır. Türkiye'de genellikle fast-food şirketleri, benzin istasyonları vs. tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. | http://www.demirbas.av.tr/tr/icerik.goster_155_franchising-sozlesmesi.html, 4.2.2015g
TDK-
franchisee | françayz sözleşmesinde şube yatırımcısı | Her semtin tüketim ihtiyaçlarını ve tüketici alışkanlıklarını detaylı araştırmalarla periyodik olarak analiz eden Little Caesars, böylelikle şubelerindeki semt ve ciro arasındaki bağlantıyı doğru kurarak franchiseelerinin kazancını artırıyor, yeni şube açılışlarında yatırımcıyı doğru yönlendiriyor., | www.emlakguncel.com, 17.3.2014
a.
ing.
franchising sözleşmesi | bkz. franchize sözleşmesi Selahattin Tuncer, | Bir dağıtım ve pazarlama yöntemi olarak: franchising, | İSO Dergisi, 22.1.1992, Yıl 26, Sayı 311; | GÜRZUMAR, Osman Berat; Franchise Sözleşmeleri, Beta Yayımları, İstanbul – 1995
TDK-
francocu/frankocu | Peki, sadece işin bu yüzüne bakarak, francocu güçlerin zaferini ve ardından gelen otuz altı yıllık diktatörlüğün sorumluluğunu cumhuriyetçilere yani sola yıkmak adil olur mu? , | MSancar, T, 9.5.2012
s.
francoculuk/frankoculuk | Solu sorgulamak adına Francoculuğu aklama anlamına glecek vurgular yapmak insafa sığar mı? , | MSancar, T, 9.5.2012
a.
françayz(ing) | Françayzing başka bir firmaya sözleşme ile verilen malları üretme ve satma yetkisi
a.
huk.
françe | Paris'te olsa bütün Françe-. İOAnar, GK, 9
a.
frangilizce | İki dili de tam bilmeyenlerin anlaşmak için Fransızca ve İngilizce karıştırarak konuşması | Kıyıda Goran ve Elma'yla birlikte, Frangilizce (Goran çok seviyordu bu sözcüğü) konuşarak yürürken, ağaçların altında iki gölge gördüler., | TKiremitçi, 2005, 64
a.
frankenstein | bk. frankenştayn. | Bu Frankenstein da sahibinin kontrolünden hiçbir zaman çıkmamıştı., | MBaransu, T, 4.2.2013 | Bozulmuş sinirlerinizi tamir ederken panikle şeytan anahtarları kullanırsınız, kendinizden kendi elinizle Frankenstein yaratırsınız., | NGenç, isenç, 170
a.
frankenştayn | Frankenstein'dan. Sinemada canavarı uyandıran bilim adamı. | Eğer bu bir frankeştayn ise yandık gitti., | Gürman, 81 |
a.
frankfurter a.[İstanbul'un tek domuz kasabı] Kozmaoğlu'nda şu mamulleri bulabilirsiniz: Pirzola, kaburga, frankfurter, şişlik (kalın sosis), Macar salamı, hususi salam, mortadella, pançeta, krakova (but eti), boyun, jambon, parizer (bağırsağa doldurulan hamuruna yağ eklenen, beyaz renkli sosis) kaburga füme, pirzola füme, bacon füme. ErtanAltan, T, 14.11.2011
frankist | İspanya diktatörü Franko'nun adından: frankocu, fronko taraftarı. | Bunun aslında o dönemde güçlü olan Frankistlere, İspanyaya demokratik bir anayasa kazandırmak karşılığında verilen bir ödün olduğunun altını çizmiştim., | AÖzçer, T, 21.5.2013
s.
frankizm | frankoculuk. | Ama İspanyanın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi için Frankizme övgüyü artık suç saymasında, Yüksek Yargının sürekli atıf yaptığı Af Yasasını da yürürlükten kaldırmasında yarar var./Nazizm ve faşizmden sonra sıra artık Frankizme geliyor, | AÖzçer, T, 21.5.2013
a.
frankofobi | Türkiye'de çok açık bir Frankofobi yerleşmiş durumda. Halbuki ortak tarihe baktığımızda | 1. Dünya Savaşında Düvel-i Muazzama içinde ülkemizi işgal eden güçlerden biri olması dışında Fransa'nın coğrafyanın da etkisiyle Osmanlı ve Türkiye ile ciddi bir derdi hiçbir zaman olmamıştır. 16. yüzyılın Paris fuarlarında sergilenen tarihteki ilk Turquerie örnekleri olan sahne farslarından François-Süleyman paktına kadar iki ülke ve kültür iyi geçinmişlerdir denebilir. Olimpiyat açılışı vesilesiyle iyice ayyuka çıkan Frankofobiyi ülkedeki ''ümmetleşme'' problemine bağlıyorum. Fransızlar sütten çıkmış ak kaşık kesinlikle değiller, bir sömürgeci devlet olarak yakın tarihte yaptıkları ortada ve bu bize kraldan çok kralcılık yaptırıyor yine., | 28.07.2024
a.
frankofon | Fransız dilli, fransızca konuşan | Kanada Frankofonları bu 'egemenci' lafını kullanıyor ama siz onu 'ayrılıkçı' diye tercüme edin., | Uluengin, 7.9.2012
a.
fransız kalmak
dey.
1. anlatılan bir konuyu anlayamamak. 2. herhangi bir konudan uzak kalmak.
" "Bu skandal bildiri söz konusu güruhun İslam'a ve Kur'an'a ne kadar Fransız kaldıklarının ibretlik vesikasıydı. Fakat özellikle Kur'an'a Fransız kalma durumu masumane bir cehalet veya aymazlıktan öte, iflah olmaz bir hasımlıktı.", M Öztürk, Karar G, 12.5.2018, 10"
fransızcasız | İşte, Türkçe, İngilizcesiz Fransızcasız tertemiz, başka dillerin katılmamış dillerini konuşurlar., | Maksut İzzat, Kırgızistan Ahıskalı türkü, 168
s.
fransızlaşmak | 1. yabancılaşmak 2. Fransız bakış açısıyla bakmak | İçimizdeki fransızlaşan ve Fransız kalanlara bile bu gerçekleri anlatamıyoruz hala..., | M Soysal, Hr, 15.4.2019, 14
f.
fransızlık -ğı | Tanzimat elitinin yaratmaya çalıştığı | Osmanlı Milleti, | ilk bakışta realiteye çok uygun görünüyordu; eğer statüko korunmak isteniyorsa -ki isteniyordu- akla en yakın olanı, Fransızlık gibi, vatan ve vatandaşlık esasına dayalı bir | Osmanlı Milleti yaratmaktı., | B Ayvazoğlu, KararG, 20.1.2019
a.
frapanlık | Sayın seyirciler frapanlığın son noktasını izlediniz., | SibelArna, HKelebek, 21.6.2016
GTS-
frappuccino | Bir haftadan beri (Amerikalı kahve şirketi Starbucks, frappuccino'larında, –ve daha kimbilir hangi içeceklerinde– cochineal olarak bilinen kırmızı böceği kullandığını kabul ettiğinden beri) psikolojim sismik sarsıntılar geçiriyor. Telesiyej, T,16.4.2012
a.
fraternite | kardeşlik. | Fransız İhtilali'nin üç temel prensibinden biri | fraternité, | yani kardeşliktir. Bu deyim, milleti koca bir aile olarak gören milliyetçiliği sıcak biçimde karşılamaktadır. Bizde | natioanalism kelimesi, söz dağarcığımıza önce | uhuvvet-i siyasiye yani | siyasî kardeşlik olarak girmiştir. Bu kullanım, milliyetçiliğin anlamına ve maksadına uygundur., | MTürköne, Z, 22.11.2012 | Bu sonuncusuna dayanışma, kardeşlik, ahilik de denir ve 'biz' anlayışını yaratan bir duygudur. Fransız ihtilalinin fraternitesi, bizim uhuvvetimiz., | İÖksüz, KararG, 30.7.2016
a.
fr.
fraud | Bu bankanızdan gelen bir fraud uyarısı olabileceği gibi, havayollarından gelen ve uçuşunuzun ertelendiğini bildiren bir bildirim olabilir., | Mil, 25.8.2016
a.
ing.
fraxenus | Dişbudak ağacı | Budapeşte'de, sokaklarda sıra sıra dişbudak ağaçları. Latince adıyla | Fraxenus, | SÖney, T, 1.8.2013
lat.
free shop | bilhassa havaalanlarında vergiden muaf mal satan dükkan. | [H]adi dönerken de free shop'tan benim vergilerimle kendilerine çikolata alsınlar-., | AyçaŞen, T, 22.8.2012
a.
ing.
freebag | Yukarıdan banabakan bermuda şortlu, belinde freebag'i olan, üzerinde ARMONI yazan tişört giymiş biri var., | AzizKedi, RSanat, 24.7.2011
a.
freezone | serbest bölge | Vodafone FreeZone'lu isen telefon numaranla 4 kişilik bilet ücretsiz alabilirsin., | Vodafone reklamı, 14.6.2012
a.
ing.
fren patlamaları | Erkekler, şiddet, öfke atakları gibi olumsuzlukları da kadınlara oranla daha sık yaşıyor, kızgınlık nöbetleri, kavgalar, sövgüler, fren patlamalarını erkekler daha sık yaşıyor., | OMüftüoğlu, 9.12.2013, | http://www.yazargundemi.com/yazi/78234/read, 02.08.2015g
a.
frendo | yeni | arkadaş, ahbap | Nereden geldiğim seni ne ilgilendirir, frendo? , | MEsayan, T, 26.6.2011
a.argo
ing.
freneloji | Kafatası bölgelerinin büyüklüğü ve çıkıntılığından hareketle insanların kişilik ve seciyelerini saptama bilimi. SBingöl*
a.
fr.
frengâne | Ol vakt Avrupa'dan avdet eden yâdigârların çoğunun, meşhur Sami Efendi gibi, etvâr-ı Frengânede bulunarak, Avrupa'nın heveslerine muvafık gördükleri muhassenâtını dillerine dolayarak bî-pervâ harekâtda bulunmaları halk arasında çirkin görünürdü., | H Y Erdem, KararG, 23.6.2019
z.
frengi | ağız kilit | İkindide frengiler vurulur, /Fırat sen de düştün bu derde, / Birkaç defa künyeleri sorulur,/Yavrum Fırat sen de düştün bu derde., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 68
a.
frenk elması | Frenk elması Frenkistandan değil de aydan, güneşten mi geliyor? , | Çalıkoparan, 31
a.
frenkeştayn | bk. Frankenştayn. | Frenkeştayn ne demek? Sizin omuz vermenizle bir güce kavuşanın, dönüp sahibini de yemeğe başlaması. Evladın büyüyüp annesini parçalaması gibi bir şey!, | İbrahim Öztürk, Z, 30.07.2012
a.
frenkgömleği | Ceketini çıkarmış frenkgömleğinin kollarını sıvamıştı., | Güntekin, Damga, 76 | Erol dört düğmesi açık beyaz frenkgömleğiyle geldiği ülkenin sıcak iklimini taşıyordu sanki üstünde., | A Özakın, KB, 40
a.
Frenkköyü | Arasta'da pabuççu bir Yunus Ağa vardı, o haber verirdi: Havran'a, yahut Frenkköyü'ne gidip avrat oynatırlarmış., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 45
a.
frenkleşmek | Aksine, olur da kalkınma / modernleşme konusundaki manifestosu başka bir şekilde, diyelim ki Avrupalılaşmak veya Frenkleşmek olarak algılanır kaygısıyla, Avrupa'nın bilimini almaya Osmanlıların-Müslümanların niçin hakkı olduğu hususunda ilginç bir çözümle geliyor., | H Y Erdem, KararG, 7.7.2019
f.
frenkperestlik -ği
b.a.
frenk-taparlık. Batıya körü körüne hayranlık duyma hali.
"frenkperestlik " (Frenk taparlığı) ile suçlandırılan ve eserleri "gayr-ı milli" sayılan Halit Ziya , bu suçlamanın yersizliğini anılarında belirtmeğe çalışmış | ve bu yanlış görüşü düzeltir umuduyla , romanlarının son ... ", Varlık, 1959, S 493-516, 6"
fresto
s.
"Tahin rengi fresko bir kumaşta mutabık kaldılar. Elbiseyi cuma akşamına yetiştirecekti, ilk provayı hemen, bir-iki saatte hazırlayıp yapmak şartıyla.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 64"
freşa | meyveli gazoz (marka adından) 22.1.2015
a.
freudçu | Peki, nasıl mümkün bu tarihselleştirme derseniz, işte bir noktada kapitalizmin başlangıcına, oradan da freudçu anlamda her şeyin başı olan 'arzu' kavramına gitmemiz gerekiyor., | YankıEnki, TKitap, Ocak2012
freudçuluk -ğu | Jameson, freudçuluğu tarihselleştirmekten ne kastettiğini açıkça anlatmaya çalışıyor önce., | YankıEnki, TKitap, Ocak2012
a.
frig pilavı | Humus, mantarlı ıspanaklı börek, tavuklu ve köfteli frig pilavı, içli köfte ve harisa ve Şam tatlısı gecenin yemekleri arasındaydı. Humus ve frig pilavı en çok aklımda kalanlar. ., | MügeAkgün, HRKlbk, 8.7.2017
a.
frigofirik | frigofirik araç | Refrigerated vehicle Isı değişimine duyarlı gıda maddeleri, ilaçlar ve bazı kimyasal maddelerin taşınması için tasarlanıp imal edilen, duvar kalınlıkları ve izolasyon değeri taşınan malzemenin ısı değişimine duyarlılık boyutlarına bağlı olarak değişen ve bir soğutucu ünitesi bulunan karayolu taşıtına frigofirik araç denir. | Barlas Soğutma olarak, 1995 yılından bu yana Ötektik Tip Frigorifik Araç Kasaları üretmekteyiz., | www.barlas.com.tr/urunler/frigorifik-araclar/?, 11.10.2011 | Ekonomik, politik ve frigofirik tüm araştırmalar bu toplantılarda yapılırdı., | NGüreli, SO, 95
s.a.
ing.
frijid | ... daha önce frijid bir kadın olduğumu yaydılar, herhalde bunu unutmak için içiyordum, ..., Ladislav Mnacko / O Akbal, Cumartesi akşamı, ÇHA, 150
s.
frik pilavı
frikikli | AYSU'DAN BOL FRİKİKLİ TANITIM, 11 Nisan 2010 Pazar | 19:58, | https://www.magazinci.com/icerikler/magazin/aysudan-bol-frikikli-tanitim_22684.html
s.
frit
a.
1. cam hamuru, çini hamuru, porselen hamuru. 2. sır | seramik mamûllerinin en üst tabakasını teşkil eden yani bu mamûllerin kaplanmasında kullanılan, ihtiyaca göre seçilen ve çabuk eriyen minerallerden (Flux Minerals) oluşturulan sır maddesi.3. Seramik fabrikalarında talebe göre terkibi yapılarak ambalajlanmış bir şekilde piyasa sürülen tuz veya un görünümünde ticari madde. 4. Perdahlı tuğla, sırla kaplanmış bir tuğla olup ilkel anlamda sır, tek maddeden ibarettir. www.net-bilgi.com/frit-nedir-net-bilgi, 4.1.2012de erişildi
fr. friter: kızartmak, ateşte pişirmek
"Ekonomik krize rağmen büyümeye odakland›k" diyen Gizem Frit Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Ballık, iki yıl içinde Türkiye'deki seramik frit pazarının yüzde 15-20'sini almayı hedeflediklerini söyledi.", www.serfed.com/content_files/dergi/29/84-87-gizem.pdf, 4.1.2012g"
frit | friter kızartmak, ateşte pişirmek'ten | 1. cam hamuru, çini hamuru, porselen hamuru
a.
fr.
frit 2. sır; seramik mamûllerinin en üst tabakasını teşkil eden yani bu mamûllerin kaplanmasında kullanılan, ihtiyaca göre seçilen ve çabuk eriyen minerallerden (Flux Minerals) oluşturulan sır maddesi.3. Seramik fabrikalarında talebe göre terkibi yapılarak ambalajlanmış bir şekilde piyasa sürülen tuz veya un görünümünde ticari madde. 4. Perdahlı tuğla, sırla kaplanmış bir tuğla olup ilkel anlamda sır, tek maddeden ibarettir. www.net-bilgi.com/frit-nedir-net-bilgi, 4.1.2012de erişildi | Ekonomik krize rağmen büyümeye odakland›k diyen Gizem Frit Yönetim Kurulu Başlkanı Tolga Ballık, iki yıl içinde Türkiye'deki seramik frit pazarının yüzde 15-20'sini almayı hedeflediklerini söyledi., | www.serfed.com/content_files/dergi/29/84-87-gizem.pdf, 4.1.2012de erişildi.
fritillari | bitkibilim | Batılı elçiler, Taşkent, Semerkant, Buhara Türkmenistan, Baku ve Erivan üzerinden İstanbul'a gelen zambak, çiğdem, lale, sümbül, iris, düğün çiçeği, fritillari gibi batıda bilinmeyen çiçekleri Avrupa'ya yollamaya başladı., | MetinMünir, M, 23.8.2012
a.
friz
a.
1. Tavandan inerek sahnenin üst kısmını, sahne boyunca kaplayan kısa, dar perde. 2. a. mim. Eski Yunan ve Roma yapılarında taban kirişi ile çatı arasında kalan, üzeri boydan boya kabartmalarla süslü bölüm | efriz:
fr. frise
friz | Lord Elgin'in meşhur frizlerinden Bergama Sunağı'na, Müze-i Hümayun'dan Evkaf-ı İslamiye Müzesi'ne, 1869 Nizamnamesi'nden günümüzdeki iade taleplerine uzanan tarih sürecini anlamak, Osmanlı ve Türk ideolojik çalkalanmalarıyla Batı siyaseti ve kültürüyle olan ikili ilişkilerin yanında nispeten yeni gelişmiş olan bir disiplinin de oluşumunu takip etmeyi gerektiriyor., | BarışÇatal, 3.11.2012 eposta
a.
frondistirio | Dershane | Almanyada iken, bir arkadaşıma 'dershane' veya Yunancası ile 'frondistirio' terimini anlatmanın beni ne kadar zorladığını hatırladım., | İNGrigoriadis, T, 13.5.2013
a.
yun.
frontalite | Cephelilik. | Saçlar da yüzün frontalitesine rağmen simetri bozulmağa başlar. Göğüslerin yerleştirilişi bakımından da simetri bozulur. Ayrıca öyküleyici Doğu biçimi de hatırlanır.,Adnan Turani, Duenya sanat tarihi: resim, heykel, mimari, 1971, 130
a.
ing.
fröst | Fröst... Fröst... Yer küresi çağı kapanırken, | ÇAltan, M, 19.12.2013
a.
früstrasyon | frustration: sinirlilik, asabiyet. | Temsil edilememekten daha büyük bir früstrasyon olamaz., | PMağden, T, 15.7.2013 | İlk unsur, psikolojide früstrasyon denen ve derin bilinçaltında yerleşiklik kazanmış olan ezilmişlik kompleksinin bir travma şeklinde dışavurumundan kaynaklanır./Çünkü o baba o Mısırlı kimliğindeki früstrasyonu aşamamıştır ve böyle bir komplo teorisi de hem kendi ulusunu, hem bütün bir Arap âlemini hoşnut edecek ölçüde cazibelidir., | Uluengin, T, 21.3.2014
a.
ing.
früstüre | frustrated* sinirli, asabi | Onun dışında, içi kan ağlayarak Ak Parti düşmanı oldukları için ona oy veren kitle çok çok früstüre durumda., | PMağden, T, 15.7.2013
s.
ing.
FSC
"Son dönemde birçok yeni sertifikasyon kuruluşu peydahlandıysa da başı çeken FSC ve PEFC'nin* kendi web sitelerinde okuduklarıma göre, bu iki şirket Hindistanın yüz ölçümünden büyük, 474 milyon hektardan fazla ormanı "sürdürülebilir" olarak sertifikalandırmışlar.", Oksijen Ggüzellik, 9-15 haz 2023, 6 "
ftalat | kim. | Ftalatlar ya da ftalat esterler, ftalik asit esterleridir ve genellikle esnekliklerini artırmak için plastiklere eklenir. Sert plastik olan polivinilkloriti esnek plastiğe çevirmede kullanılırlar. Plastiklere eklendiklerinde uzun polivinil moleküllerin birbirleri üzerinde kaymasına izin verirler. Suda çözünürlükleri düşük, yağda çözünürlükleri yüksek ve uçuculukları düşüktür.Kanser yapıcı maddelerdir., | wikipedia, 16.3.2014
a.
FTR | Fizyoterapi ve rehabilitasyon | (FTR) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü 2017 Taban Puanları ve Başarı Sıralaması, | 6.2.2016, | http://www.universitego.com/ftr-fizyoterapi-ve-rehabilitasyon-bolumu-2015-2016-taban-puanlari-ve-basari-siralamasi/, 5.3.2017g
kıs.a.
Fuatavnileşme | Bunun kalıcı hale gelmesi siyaseti tasarım atölyesine çevirir. Genel başkanların kasetle göreve geldiği, paralellerin bir film endüstrisi kurduğu ve korkak Fuatavni'lerin perde arkasından seslendiği bir Türkiye olmasın diye mücadele ederken, bu hortum bizi de yutmamalı. Tam da 'Fuatavni icad olundu, mertlik bozuldu' diyorken, buna uyum sağlamak, yani siyasetin Fuatavnileşmesine müsaade etmek faciaya yol açar., | Murat Yiğit, | http://www.yenisoz.com.tr/pelikanizm-makale-13085, 14.5.2016
a.
Fub/fup | yansıma. içi dolu kavanozun kapağının açılırken çıkardığı ses | Fub diye açıldı!, | Havva Gedikli, 23.2.2020
a.
fuck | oku: fak s.ikmek | Fuck' denen meşhur küfrün Türkçesini alenen söyleyemeyecek pek çok insan 'fuck you' halini çok rahat kullanabilir., | SGenç, T, 6.9.2012 fuck you argo. S.ktir git, def ol.
f.
ing.
fuckbuddy | Döşek yoldaşı. | Dershanenin verdiği fuckbuddy'leri incelemeye CD'den başlıyorum. Sanırım daha katetmem gereken çok yol var., Selim @SFY_, 24.02.20213, Twitter |Karacaoğlan'ın saz çaldığı köyler ve oralarda buluştuğu fuckbuddy'leri hakkında ihtisas yapıyorum., kurşuni @xiongnutanhu, 12.05.2025, X
a.
ing.
fuhuşçu BTS- | Onlarla konuşulmaz, bir arada oturulmaz. Çünkü onlar hırsız, fuhuşçu..., | AdnanGündüz, KüçükFahişe,1980? , 47
bts-
fukara | zaman fukarası olmak deyim | Zaman fukarasıyım! Kahramanmaraş'ta sanayinin-yatırımın çeşitliliği konusunda öncülük ve önderlik yapan firmalardan biri de Arsan Tekstil ve onun YK başkanı Av. Alişan Arıkandır., | 15.7.2011, | http://www.marasgundem.com/zaman-fukarasiyim-30180h.htm, 15.12.2015g
a.
TDK-
fukaralaşmak | Kitleler giderek fukaralaşırlarken, ihracatın ve kişi başına gelirin artıyor görünmesinin ne kıymeti harbiyesi var? , | NÇınar, T, 11.5.2012
f.
ful I | Yaylaları lale, sümbül bürüdü / Çimen, çiğdem, kekik kokar ful şimdi., | Develili, 25 | | ... baş , meğer Akkirman'da (Salsal)ın başı olarak yaratılmış ola... Adana kabağı, Van lahanası, Hüsrevanî küp kadar var. Gerdanı ise ful inceliğinde kadar birşeydir. Bu ince gerdan, o acâip görünüşlü başı tutmağa muktedir ..., Evliya Celebi Seyahatnamesi, 1971, C 4, 83 | Ful çekmektamamen dolmak. | Fatma Girik beş bin lira aldı ama gazino doldu. Tam yedi bin üç yüz kişilik salon ful çekti., | Nuri Yalçuk, 12.5.2019, Hr, 15
dey.
ful II | Full | dolu | ful dolu | tamamen dolu, iyice dolu. | fultaym1969 | devamlı, aralıksız | Oysa bütün fakülte ve üniversiteler yetkili organlarınca alınan kararlar, özel okulları fultaymın içinde öngörmüş ve üniversite reformunun temel elemanlarından saymıştır., | TÖzbilgen, İki AktüelSorunÜzerineAnayasanınSosyolojikYorumu, İÜHFM | serdar beyin matbaası fultaym çalışıyor, mücellit bir harika sarkomer, bakunin üstadlara da teşekkürler serdar beye teşekkür ediyor, | 14.10.2013, | http://www.cizgidiyari.com/forum/zagor-tay-yayinlari-350lik-seri/74938-zagor-tay-yayinlari-350-lik-seri-cilt-31-a.html, 23.9.2015g
s.b.a.a.
ing.
fularlı | Fularlı spekülatör: Erol Mütercimler, | Hr, 22.08.2024
s.
fularsız | fuları olmayan. | Fularsız felsefe., 29.03.2025, afiş, Kadıköy
s.
full /ful
s.
tam.
ing. full
"Full eşyalı ev kiralık", 3.5.2024, Merter, ilan"
fullemek | tamamen doldurmak. | fullenen internet, | reklam tabiri, 3.1.2016
f.
GTS-
fulya
a.
fulya*
ar.*
"Lübnan sahillerine bir gemi dümen kırdı | / Öğrendim şairinden o ili bilmesem de: / "Muz kokulu bağlarda her aşk füsunlaşırdı / Bir fulya iksiriydi kokladığım busemde.", Ahmet Muzaffer Gürkan, İ Sezer,, İstiklal Gazetesinde Kıbrıs Türk Şiiri (1949-1954), ylt, 2003,, C 1, 13.12.1949, 3"
fundamental | temel, esas, özülDiyarbekirspor'un derdi, transfer veya tecrübe eksikliği değil, sözünü ettiğim fundamental sorunlardır. | , | AFIşık, 27.9.2011
s.
fundamentalist | İng. fundamentalci, temelci, köktenci | Ama tarihin, 'milliyetçi, etnik ya da fundamentalist ideolojilerin hammaddesi olduğu' tespitini yapmaktan da geri kalmıyor., | NazifeŞişman, Z, 11.2.2012 | Allah adını iyilik ve kötülüklerde hiç kullanmazlar, Allah adı laik fundamentalist Kemalist ordu atışmasında geçer., | NGenç, isenç, 76
s.
ing.
fundamentalizm/fondemantalizm | köktencilik | Tea Party gibi buram buram taşra dar kafalılığı kokan | diriliş fondamentalizmleriyle, Bill Clinton ve Barack-., | HBerktay, T, 9.2.2013
a.
funk | Bu mirası kutlamak için, James Brown müziğinin en önemli figürlerinden Pee Wee Ellis'le birlikte yaptıkları unutulmaz Say It Loud – I'm Black and I'm Proud'dan yola çıkarak adını koyduğu Still Black, Still Proud projesi ile şimdi funk ve afrobeati dünyanın en önemli Afrikalı müzisyenleri aracacılığı ile bir araya getirmeye hazırlanıyor., | T, 12.05.2010 | Funk, Groove kavramının üzerine kurulu bir müzik türüdür. Tek başına bir müzik türü değildir, belirli türlere ayrılmıştır. Özellikle 70'lerin sonunun funk müzikalitesi disco/pop/boogie izlenimi verir. İlk olarak Afrika kökenli Amerikan müzikçiler tarafından yapılmıştır. Vikipedi | Dj ve prodüktör Karakter ile Jurley Colin, 'We The Ones'ı yayınladı. Beat tarzını 90ların hip-hop soundundan ilham alan renkli funk teklisi 'We The Ones', Jurley Colin'in yorumuyla beğeniye sunuldu., | HrKlbk, 26.8.2019, 3
a.
müz.
funkylik oku: fankilik. | [Ş]arkının sözleri ince bir giydirme diyecektim, ama bunu yazarken biraz daha kulak kabartınca Senay baya kalın kalın giydirmiş, eline sağlık. Sound'un funky'ligi de son kertede., | 30.10.2011 kontra, EkşiS
a.
müz.
furgon | fourgon Yolcu katarlarına eklenen yük vagonu GTS | [B]asına, babasının 'Aşkale'ye hayvan furgonu içinde gönderilişi anlatmış., | EKatırcıoğlu, T, 26.11.2011
a.
fr.
furunç | kurutulmuş ahlat | Geçmişten, gelecekten anlatılıyor, ambarın başından kalbura doldurularak getirilen furunçlar yeniyordu., | RahmiDede, 19
a.
fuse teaa. | soğuk bir içeçek 2013 ilandan
ing.
fusion | Yani Başbakan'ı eleştirmenin tarifesi nedir bir açıklansa da, ne yazdığımızda ne kadar ödeyeceğimizi bilsek, bütçemize göre muhalif olsak, şu menüsünde fiyatlar yazmayan kazık bir fusion restoranda yemek yiyormuş stresinden kurtulsak., | YOğur, T, 29.1.2012
fuska
a. Trabzon
böğürtlen.
x
fuşeng/atma | sıra belirleme krş. Az.T püşk* atma | Değirmen köyün ortak malı olduğu için, öğütme sırası çekilişle belirlenir. Sıra belirlenmesine fuşengatma denir., | RDede, 34
a.
fuşya | Çingene pembesi TRT Erol Güney programında, 11.5.2011 | Tıpkı geçenlerde Kız Kulesi'nin fuşya rengine büründürülmesi ve Doğancılar Parkı'nın fıskiyesini süsleyen kuş heykelinin altının kırmızı ışıklarla aydınlatılması gibi., | AZaman, T, 20.9.2013
a.
futbol yeri | futbol sahası, stadyum, çeyniktey | Hazreti Ademden beri, / İnsanlar Arzu Kanber'i / Bu dünya bir futbol yeri / Maç biter de arzu bitmez., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 205
a.
futbolca
s.
1. futbol bakımından. 2. futbol diliyle.
"Dilimize zenginlik ve güzellik kazandıracak bazı yollar / "Tribünler için oynayan" bir futbolca "tesirli" bir futbol oynamaktan ziyade "gösterişli" bir futbol oynayarak alkış toplamak ister. Gayet kolaylıkla yakaladıkları topları "kahramanca" bir önleyişle ... ", N Muallimoğlu, Türkçe bilen aranıyor, 1999, 641"
futbolsever | Ey hesapsız futbolsever! Kişisel ya da kurumsal 'menfaatler' uğruna fena halde kullanıldığını ve bu büyük menfaat çalışmasının içinde tek rolünün 'figürasyon' olduğunu ne zaman fark edeceksin? , | STunalı, T, 20.6.2012
s.
GTS-
futbolsuz | Futbolsuz maçın golleri harika, Hilmi Türkay, Cum, 30.12.2019
s.
TDK-
futoşiki j. futoshiki | Futoshiki bulmaca, aslında mantık temeli sudokuya benzer bir bulmaca çeşidi. Kelime olarak Japonca'da | eşit değil anlamına geliyor. Futoshiki; 5 satır ve 5 sütundan oluşan 25 adet kutucuğun yer aldığı bir tablo üzerinde çözülüyor. Yan yana bulunan bazı kutucuklar arasında küçüktür | < veya büyüktür | > simgeleri yer alıyor. (Oyunun belirlenen zorluğ una göre sayısı ve yerleri belirleniyor. X > Y şeklinde ise X, Y'den büyük anlamına geliyor.) Oyunun amacı; oyun başında yardımcı olması için verilen birkaç sayı ve küçüktür ile büyüktür sembolleri yardımıyla her satıra ve her sütuna 1'den 5'e kadar olan rakamları doğru bir şekilde yerleştirmek. Her satırda ve her sütunda, sudokuda olduğu gibi, rakam tekrarı yapılamaz, her rakam bir defa kullanılmak zorundadır. Futoshiki bulmaca çözmek isteyenler; internette oyunlarını bulabilir veya bu bulmaca bazı gazetelerin bulmaca eklerinde de bulunmaktadır., | | http://degnek.com/535-futoshiki-bulmaca-nedir.html, 8.3.2014de, EkşiS Kinoko, 5.3.2007
futsal | Salon futbolu | Futsalın şampiyonu Özel Burç Koleji, | Z, 10.2.2012
a.
futurism | gelecekçilik. gelecek tahmininde bulunma. | Rusya'da Bolşevikler kültürü bu kadar zorlamadılar; bütün proletkult veya sol futurism denemelerine karşın, klasik Rus sanat ve edebiyat geleneğiyle bağlarını (hatta belki fazlasıyla; formel muhafazakarlığa düşüp modernizmi reddecek kadar) korudular., | HBerktay, T, 9.7.2011
a.
futuristik/fütüristik | Yani siz, hedefe aldığınız bir insanın sesini yeterince uzun bir süre kaydedip, daha sonra bu sesi matematiksel olarak kodlayıp, oldukça karışık bir şifreleme sistemi kullanarak bir makineye öğretebiliyorsunuz. Daha doğrusu, gerekli kodları yazdığınız zaman makine kendisi öğrenmeye başlayabiliyor.Yani 'Yapay Zekâ' dediğimiz şey artık fütüristik filmlerde değil hayatımızın ortasında gelişebiliyor., | CÖzdemir, R, 2.9.2011 | Kentsel dönüşüm, bilimkurgu ve futuristik İstanbul'un akıbeti, | 13.11.2010, nymphofsorrow.deviantart.com
s.
futurolog | gelecekbilimci. fütürologing*.İngiliz fütürolog Richard Watson, hayatımızda 50 yıl içinde yok olacak şeyleri sıraladı., | M, 4.8.2011
a.
ing.
fuzuliyane zf. | O yol meşkûk ve müşkülâtlı ve bana nisbeten fuzuliyâne, hem en lüzumlu hizmete mâni ve hatarlı bir yoldur., | SNursi, 16.Mektup_1.Nokta)
führer a.* | Bu da kendi içinde minik minik kibirli führerler yaratıyor., | AyçaŞen, T, 11.9.2011
führerlik -ği | Mesele şu: Adolf Hitler sonunda Führer oldu, kendine Führer dedirtti, Führer'liğini bir yığın yasa ve kararnameye de soktu –ama bu terimi kendisi icat etmedi., | HBerktay, T, 12.4.2012
fümeci | Fümeci, | Dükkan adı, Kadıköy, 23.11.2019
a.
fümelenmek
f.
(et, balık) tütsü ile kurutulmak, islenmek.
"Kayın ağacıyla fümelenmiştir.", Danet Dana Füme Kaburga, 20.2.2024+"
fünye
a.
1. a. Barut vb. patlayıcı maddeleri ateşlemek için kullanılan kapsül. 2. a. Topu ateşlemek için falya deliğine konulan araç.
ita. fune
"Seni büyüten şarkıların dili / Uzak bir doruğun en umulmadık yerinden / Toygarca kopup gelmişken / Ben mağrur ve vahşi yalnızlığımı / Soylu bir süsenden nasıl sakınabilirim", Haydar Oğur, 1994, 119"
fürsî | fars dili, farsça. | İçmişim aşkın kitâbın kendi gönlüm eğlerim / Söylerim Arabî Fürsî kem kelâmı n'eylerim / Sana bir nasîhatım var tutarısan söylerim / Bildiğin bilmediğin insana karşı söyleme., ?
a.
füruat | ayrıntı/lar, önemsiz şeyler | Ülkenin, milletin, bölgenin, ümmetin selametinin, dar örgüt çıkarlarının yanında bir 'füruat' olarak değerlendirildiğini deneyimle öğrendik., | GDalay, KararG, 28.7.2016
a.
füsunkârâne
s.
"Memleketimizde hakk u hakikatin samimi bir müdafii olmak ve umum vatandaşlarımızın meftun oldukları adaletin nefahât-ı füsunkarânesi mümkün mertebe her tarafa itâre eylemek üzere Dersaadet'ten Dava Vekilleri Cemiyet-i muhteremesi tarafından tesisine himmet buyurulan "Muhâmat" Risâlesi yevm-i mübeccel-i millîmiz olan bugünden itibaren taht-ı mesuliyet-i âcizânemde ve şimdilik ayda bir defa olmak üzere intişar edecektir. Muhamât Mecmuası'nın 23 Temmuz 1911 tarihli ilk sayısı"
füsunlaşmak
f.
füsun halini almak, büyüleyici olmak.
ar. füsûn + -laş-
"Lübnan sahillerine bir gemi dümen kırdı | / Öğrendim şairinden o ili bilmesem de: / "Muz kokulu bağlarda her aşk füsunlaşırdı / Bir fulya iksiriydi kokladığım busemde.", Ahmet Muzaffer Gürkan, İ Sezer,, İstiklal Gazetesinde Kıbrıs Türk Şiiri (1949-1954), ylt, 2003,, C 1, 13.12.1949, 3"
fütûhî | Makâm-ı evliyâdır, menba-ı feyz-i fütûhîdir, / Edeple dâhil ol sûfî, bu dergâh-ı Nasûhîdir., @idrismahfi, 06.10.2024, X
s.
fütursuzca | Önemsemeyerek, aldırmayarak, fütursuzcasına. | Homeros yukarıki teşbihte ormanlık tepeyi, bunda ise deniz kıyısındaki kayayı, taşan bir nehir, dalgalar ve rüzgârlar gibi dayanılmaz kuvvetlere, hiç bir zarar görmeksizin sebatla, fütursuzca karşı koyan birer kuvvet sembolü olarak tasvir ..., | LiteraD, 1954, C 1-6, 98
z.
fütüristik | Her güne, yeni bir teknolojik devrimin ışığında, geleceğe dair pek fütüristik kehanetlerle uyanıyoruz., | Ali Tufan Koç, Hr, 19.8.2018
s.
füzyon | birleştirme, kaynaştırma. Füzyon (Nükleer Kaynaşma) iki hafif elementin birleşerek daha ağır bir element oluşturan tepkimelere denir. | Acılı balık ezmeyse Akdeniz-Adana sentezi. Füzyonun en iyisi. Yanında Sauvignon da olur, Carricante de, Vermentino da, rakı da..., | VMilor, HrCmrts, 8.7.2017, 12
a.