s.ke s.ke | Zorla, istemezseniz bile. | ... sike sike geçindiririm. | 1. KADIN İkimizide sike sike geçindirirsin . | 1. KADIN - 2. KADIN - ERKEK O zaman onun çocuğuna mı yetiştirecen benim çocuğuma mı yetiştirecen? (Erkeği döverek) Sen nasıl ikimizi de geçindirecen ha..., Nurhan Karadağ, Köy seyirlik oyunları, 1978, 90 ++ | Bardağını tutan elleri kasıldı, 'Çayırtepeye ilçe başkanı olacağım,' diye yineledi. Başını kaldırdı, yine gözlerime dikti, gözlerini, 'Sike sike geleceğim, ve ilçe başkanı olacağım! Ondan sonra ne olursa olsun. Beni attıkları yere geleceğim.' 'Hadi, bakalım.' 'Sen de bana yardım edeceksin!' 'Olur,' dedim ama sesimin tonunu beğenmemiş olmalıydı., Alev Alatlı, Yaşasın ölüm!, 1993, 374 sayfa
z.
s.klemek | Umursamak, ciddiye almak | Ben sana koşarken frensizdim / Yoldaki bariyerleri s.iklemedim hiç., | CihanOğuz, Taşaklışiir, Cazkedisi3
f.
s.kmek | kaba tabu | Yetmiş ikiye bir tertip Samsunlu Nuri kimseyi sikemeden bu diyarlardan gidiyor..., | TKiremitçi, 2005, 177 | Erol niyeyse çok sinirli, komutları o veriyor: 'Tut şu siktiklerimi...' 'Ver şu siktiklerimi...', | NGenç, isenç, 35 | Ağzından 'siktiğim' kelimesi kazara çıkarsa bir insan dinden mi çıkar? , | NGenç, isenç, 98 | sikilmedik bir tek kulağı arkası kalmak argo.sikilmedik bir kulak arkamız kalmıştı çok çeken, her konuda zarar gören kişilerin için kullanılan söz öbeği. (bkz: bahtsız bedevi), | risk, 24.04.2003 09:46, EkşiS | sikilmedik bir kulağının arkası kalmış., Ü Yalım, Ö Yalım, Türkçede eş ve karşıt anlamlılar sözlüğü, 1983, 182 | Müdürü netice hakkında bilgi istiyordu. Üzerine gelen trenden, raylara bağlıymışsın da kaçamıyormuşsun gibi hissetti kendini. Sikilmedik bir tek kulağımızın arkası kalmıştı... İşin yoksa şimdi sabaha kadar bunun dırdırını dinle diye geçirdi içinden. Ardından müdür telsizden ikinci tekrarı yapınca, zorda (sic) olsa dimağında toparladığı sözcükler dökülüverdi dilinden,- Gürkan Karahan, Dokuz Yönünde, 2018, 114 | s.kilmiş götün davası olmaz atasözü. Olan oldu uzatmayalım anlamında kulanılır. | [E]hud Barak, Mavi Marmara olayından sonra meydana gelen gelişmeler için 'spilled milk', 'dökülmüş süt' tabirini kullandı. 'Olan oldu uzatmayılım' anlamında. Türkçesi de vardır ama pek kibar değildir 'Davası olmaz'diye bilinir., | FAltaylı, HT, 10.9.2011 | Sıkılmış limonun davası olmaz deniyor., | TanDral, T, 25.9.2013 | s.kmediği eşeğe ot vermemek| S.kmediği eşeğe kimse torba takmaz., Erdoğan Aslıyüce, 14.05.2019 | s.kmeyince ata yem vermez her şeyi menfaatini gözeterek yapan kimseler için. A Savaş, 04.09.2018 | anasını s.kmek | argo. | Merak etme, tek gözle de onların yine analarını s.keriz. M. Kemal, Trablusgarp Harbi. (16.8.1912), Muharrem Morkoç @morkocmuharremm, 07.04.2025, X
dey.b.f. f.
s.ksek | eşcinsel (erkek) AliÇakman; Karabük, Ocak 2012
a.argo
s.ktir git | Def ol. | Cesur Obama yönetiminin rapora dair tanımıysa 'tartışmalı'ydı. Bu arada 'tartışmalı', esasen | s.ktir git anlamına gelir., | Radikal, 10.06.2010 | Canımız yandığında, bir talihsizlikle karşılaştığımızda ağzımızdan otomatikman çıkan 'Siktir git' sözünü frenliyor, söyleyemiyorlar./Başlarına bir felaket gelince 'siktir git' diyemez 'Allah korusun' der., | NGenç, isenç, 89/100
argo
s.ktir kahve | Sırbistan'da ev sahibinin yolcu etmeden önce konuklarına ikram ettiği yolluk kahvesinin Sırp dilinde yerleşmiş adı, Türkçedeki telaffuzuyla aynen | S..ktir kahve imiş. Yani Türkçedeki | S..tir ağızlarından | S..tir olarak çıkarmış ama Türkçedeki anlamını bilmezlermiş. Sırp dilindeki haliyle | S..tir, | Hadi güle güle, tekrar bekleriz falan manasına geliyormuş gibi... | , | KGürsel, M, 10.6.2012
a.
s.ktirmek | Kızım sen fotokopi için bir A4 kağıt bulamıyor, cilveyle komşulardan istiyordun... Geçen nerede gördüm, bil hadi, televizyonda program yapıyor. Bir elime geçirsem Pötürgeli hamallara siktireceğim., | NGenç, isenç, 131
f.
S.T.T. | Son tüketim tarihi. ÜRT | Üretim tarihi. | Üretim Tarihi (ÜRT.), Son Tüketim Tarihi (S.T.T.) ambalaj üzerindedir. Parti numarası üretim tarihidir., | Yaman tam yağlı taze kaşar peyniri, 01.09.2024
kıs.a.
Saadâbâd
yer a.
Kağıthanede bir mevki.
ar. saad + Farsça abad
"Nerde Piyer Loti'nin o muhteşem Halici / Saadâbâda yazılan gazeller çoktan susmuş", İlhan Geçer, 1986, 81"
Saadet kuşu | Onlar da saadetin kendi içlerinde olduğunu unutarak; onu barlarda, kahvelerde ve eğlencelerde ararlar. Sen bu gaflete düşme ve inan ki, muvaffakiyetin sırrı gibi, saâdet kuşu da kendi içimizde ve içimizin en orijinal ve insânî bir kudret kaynağı olan irâdemizin altından kafesi içindedir., | Başgil, 22
a.
Saadethane | mutluluk evi | O küçük ev, bir büyük saadethane halindedir., | M naci, 1969, 16
a.
saat | spor saati | haber saati ++ | saat başı | 1. her saatın ilk dakikaları, tam saat | Her saat başı otobüs vardır., | ÇorumTarihi, 5. Hitit Festival Komitesi, 1983, 238 2. Tam bir saat karşılığı, saat hesabıyla | Kendir Sanayii Müessesesi Müdürlüğü işyerinde çalışan işçilerden ücret sistemleri ne olursa olsun hiç bir suretle tefrik yapılmadan hepsinin ücreti saat hesabiyle : - 1 – 1/1/1958 tarihinden evvel işe girmiş bulunan işçilerin halen saat başı 75, | ...mütercimliği görevini saat başı 10 frank karşılığında yerine getirdim., | ŞGölcük, ÜmmetleBirlikte, İstanbul 2015, 2. Bs., 86 RG, 1959, s.xıx
a.
Saatlerce | Bereket versin, evde kapalı kalan ve ehli bir hayvan halinde, fakat daha çok maksatsız büyüyen kızların hepsinde olduğu gibi, onda da, vücudunu ve kafasını hiçbir şeyle meşgul etmeden, hiçbir şey düşünmeden ve
hiçbir şey yapmadan saatlerce, günlerce, belki aylarca, senelerce beklemek kabiliyeti vardı ve içini yakan düşüncelerden bitap bir hale gelince, bu mutlak hiçliğin kucağına atılıyordu. Bunların saçma olduğunu bildiği halde kendini
düşünmekten alıkoyamıyor ve bazen saatlerce oturduğu yerde dalıp gidiyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 92/149
z.
sabah | yarın TTAS+ | Sabaha sağ çıkıp çıkmayacağı belli değil. Belasını benden bulmasın!, | OŞahin, GeloşDağıEfsanesi, İst 1997
a.
Sabah akşam | Domates öyle, yumurta böyle iken, sen, sabah akşam, gece gündüz*; radyonda, televizyonunda, gazetende 'Vitamin! Vitamin' diye şakın durursan olacağı budur., | Çalıkoparan, 31
Sabah yemeği | kahvaltı? | Sabah yemeğinden sonra zaten Ali Beyin evinde mevcut olan iki arabaya binerler., | N Kemal, İntibah, 46
a.
sabahçı | Bugün sabahçıyım buralıyım ben ++
a.
sabahlıklı | sabahlık giymiş. | Uyurdum. Bir de bakmışsın yeni bir film sinemada, şehirde / yeni bir kız, kahvede yeni bir garson / O üzgün ve sabahlıklı dururdu balkonda... | , A Behramoğlu, Bir gün mutlaka, 1965
s.
sabakdaş | ders arkadaşı | Biz onunla sabakdaş idik., | 30.12.2011 MüminÇevik, arkadaşının Ömer Nasuhi Bilmen ile ilgili dediğini nakletti.
s.
sabanlamak | Saban demiri hayvan ayağına batmak | Öküzü sapanlayan çiftçi aç kalır. TTAS
f.
sabbatical | 2015 yılı Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi hakkındaki yazınız incelenmiş olup Meslek Yüksekokulumuzda 7.yıl izni-Sabbatical izinli öğretim üyesi bulunmamaktadır., | AMYO,9.2.2015 yazısından
s.
ing.
sabı
a.
sabi. küçük çocuk.
ar. sabi
"Ulan namussuz, alçak! Sana ne kötülüğümüz dokudu da, sana azık getiriveren ana sabısının ırzına geçtin, öldürdün?" demezler miydi?", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 84"
sabır | sabır taşı | 1. masallarda Talihsiz masal kahramanlarının dertlerini paylaştıkları taş. | Sıra kıza gelince –Ben sabır taşı isterim, diyor. Eğer getirmezsen yolunu kurt, kuş bürüye., | Hıbeyir Kızları 2. Çok sabırlı kimse: | Tam iki saat orada sabır taşı gibi sesini çıkarmadan çubuğunun dumanlarını seyretti. Ö Seyfettin | sabrı kaçmak deyim sabrı tükenmek | Soframız hazır artık arkadaşlarımın eline sağlık. Sabrım kaçtı yiyin beni diyor., | CengizBudak, | http://www.avcisayfamiz.com/forum/index.php? topic=9344.0;wap2,18.1.2009
ar.
Sabırsızlandırmak | Acele ettirmek. | Uçmak için sabırsızlandıran 16 yeni havalimanı! İstanbul Havalimanı da listede bakın nasıl... CNN International yeni yapılan ve yenilenen turistleri 'uçmak için sabırsızlandıran' havalimanlarını sıraladı. İstanbul Havalimanı'ndan ise böyle bahsetti..., | Hr, 30.10.2018
f.
Sabırsızlandırmak | Acele ettirmek | Uçmak için sabırsızlandıran 16 yeni havalimanı! İstanbul Havalimanı da listede bakın nasıl... CNN International yeni yapılan ve yenilenen turistleri 'uçmak için sabırsızlandıran' havalimanlarını sıraladı. İstanbul Havalimanı'ndan ise böyle bahsetti..., | Hr, 30.10.2018
f.
sabih | [V]esâyetçi direnişçilerin en sağlam dayanağı ise pek sabih bir zat-ı muhteremden ibaret., | ATAlkan, Z, 11.2.2012
ar.
sabit kalem a.
sabitleyici | Kimilerinde yüz on beş beygirlik birer motor, birer hız sabitleyici ve altışar ileri vites var., | TKiremitçi, 2005, 96 hız sabitleyici | hızı sabit tutan cihaz
a.
sabiyan gölü
"Ağaçlar eğmiş dallarını ikramda bulunuyor meyvelerini / Sabiyan Gölünde ırmağın sesi", Samet Serhat Sarı, 2017, 25"
sabiyane | Onların sabiyane akla sahip olduğunu, efendilerinin sözünden çıkmayacağını bilirler., | MBaransu, T, 16.1.2012
s.
sabotajcı | Üstelik bu kalorilerin hemen hemen hepsi de kilo sabotajcısı früktozdan gelir., | OMüftüoğlu, Hr, 8.7.2017
a.
sabotörlük | sabotojcılık, baltalama | Bu açıktan açığa önder Apo'nun çabalarına, hareketimizin olumlu yaklaşımlarına karşın tersten bir cevap ve sabotörlüktür., | EUslu, T, 9.7.2011
a.
sabrın sonu selamettir atasözü. | Bu âşıklık bir mihnettir / Haktan bize hidayettir / Sabrın sonu selamettir / Gönül sabreyle sabreyle, Daimi, Türkü ?
sabunlamak | 1. Anasını sabunladı. yıkadı, taradı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 273
sabunluk | ölmek üzere olan yaşlı kimse, yaşlılığa gönderme CevatKandemir, 29.11.2011 sabunluk | mec. Sabuna çeviren yer | Sabunluk buranın adı... Azılıların ceza yeri. Buraya giren üç ya da gün içinde rutubetten yumuşacık bembeyaz sabun gibi çıktığı için adı sabunluk., | SVargı, Gezi, 39, sf. 43, Ağu2007
a. mec.
sabunsuluk | Eski bir yün kokusu, sol bilekte bir kayış kokusu, sonra bir sabunsuluk; burnuma değiyordu., | TarıkDursunK, 1961/1991, 30
a.
saburlu
s.
" "Saburludur, gözü toktur, / Zavallının derdi çoktur. / Yorulunca konacağı / Bir yuvası bile yoktur.", O S Orhon, Gönül, ?"
saburluk -ğu (sabırlık)
a.
Kalın, ucu sivri yapraklı, on yılda bir açan çiçeği şamdana benzer birçok türü olan bir bitkidir. Agav sisalana denilen türünden elyaf elde edilir.
bitk.
ar. sabr: sabur + tr. -lUk
"Saburluğun çiçeği bir otomobilin egzosunun püf demesi ile beli kırılan çıtkırıldım bir menekşe çiçeği değildir. Sapı on, onbeş metre boyunda dimdik bir direktir. Bu saplar devi ucuna doğru her yöne, sapla tam çeyrek açıda dümdüz dallar salar.", Halikarnas Balıkçısı, Mavi Sürgün, 5
sac
sacarası Konya yöresi tatlısı. eskiden hazırlanan tatlı tepsisi sacın üzerine konur, ocağa oturtulurdu. üzerine ikinci bir sac kapatılır ve o sacın üzerine ocaktan alınan meşe odununun korları döşenirdi. Böylece tatlı tepsisi iki sac arasında pişerdi. | Dün Merter'deki Güvenç Konyalı restoranında tatlı olarak ilk defa sacarası yedik., | FGedikli, 10.7.2011
Sacayağı | paça tenceresini koyar sacayağının üstüne, | MG, 108
a.
saç | saç bırak anana benze, bıyık bırak babana benze kalıpsöz/deyim anan gibi saç uzatacağına baban gibi bıyık bırak / anan gibi saçın olacağına baban gibi bıyığın olsun | ona bıyık çok yakışıyor ancak bir tarz yapsa fena olmaz. ... amann... o ne ööle yaaa, saç bırak anana benze, bıyık bırak babana benze demişler., | 23.9.2007, | http://muslumcu.com/modules.php? name=Forums&file=viewtopic&t=3983&start=20&postdays=0&postorder=asc&highlight=, 24.6.2017g | Anamurlu bıyık şampiyonu Ali Ateş, Alanya da saçlarını uzatan gençlere tepki göstererek, Anneleri gibi saç uzatacaklarına, babaları gibi bıyık uzatsınlar dedi., | | https://www.uludagsozluk.com/k/anan-gibi-sa%C3%A7-uzataca%C4%9F%C4%B1na-baban-gibi-b%C4%B1y%C4%B1k-b%C4%B1rak/, mulayim, 29.3.2007, UludağS
a.
saç açıcı | Saç açıcı 6.98tl | Yüksek performanslı yoğun saç açıcı ++
b.a.
saç bağı
b.a.
"Bal içmiş yalnızlık, o yeni saç bağıyla / Girince hırsız gibi şiire / Bak, şiir ak kanatlar edindi günden / ve yüzlerce doruk ak kanatlar edindi", M Taner, Sunak, 61"
saç filesi | akasyalı el kremi ve firkete ve saç filesi, | MG, 57
b.a.
saç sarartıcı bk. tüy sarartıcı | saçın rengini açıp sarartan madde; perhidrol; papatya suyu. | Novocrin- Extrait Dora Saç Sarartici. Bayram tatiline basladigimiz bu guzel pazar gununden herkese merhabalaar, | 13.10.2013, kirmizilaleblog.blogspot.com/2013/10/novocrin-extrait-dora-sac-sarartici.htm, 5.6.2016g
a.
saç yüzüğü | yüzük şeklinde saça takılan bir süs eşyası | Artık ülkemizde de bulunabilen saç yüzükleri ile yapılabilecek tarz modelleri, | 27.5.2016, | https://onedio.com/haber/sezonun-en-populer-aksesuari-sac-yuzukleri-ile-yapabileceginiz-22-tarz-model-712949, 14.9.2016g
a.
saçbalı | şampuan | Ruj, pudra, krem, cımbız, tüy dökücü pomat, losyonlar, saçbalları (şampuanlar-BG.)... Neler aldım. (...) Lavabo aynasının karşısı. (...) Aldıklarımın bir bölüğünü kullandım ve yine aynanın karşısına geçtim., | BurhanGünel, BenzerRomanlar: inceleme, 1986, 102
a.
Saçı bitmedik | pek küçük, bebek | Ben de inat ettim. Hiçbir tarafta 'saçı bitmedik yetim' paralarından zırnık bırakmıyorum., | Çalıkoparan, 68
s.
saçık
s.
"Bigâne // Kafam dağınık / Düşüncelerim saçık / Bir hercümercim / Beni bohçalayan / Bir bütün olsa.", E K Gökkaya, 1988, 65"
saçık | Bigâne // Kafam dağınık / Düşüncelerim saçık / Bir hercümercim / Beni bohçalayan / Bir bütün olsa., E K Gökkaya, 1988, 65
s.
saçıklamak | Diyelim bugün (konunun önemine lodoslayarak) Fuzuli Fransa'nın denyo kanununun geçmesinin nasıl da leğende fırtına vesilesine dönüştürüldüğünü (özellikle böyle | penaltılarda, | şahin milliyetçi | golçü kesilmekten zırnık imtina etmeyen) Başbakanımız tarafından; saçıklayabilirdim. | , | PMağden, T, 25.12.2011
f.
saçılı | Tohum saçılı tarlalarımızı senede iki defa sulayabilen deremiz de olmasaydı dumandı halimiz., | MYağmur, 67
s.
saçıvermek | Hemen saçmak. | Bir şehrâyinde havaya saçıvermiş eş'arını, melankolik / abdal bir şair; havaî fişek olmamışlar. Açılıp saçılmamış-., S Erözçelik, 1991, 15
b.f.
saçkolik 1.11.2016 Merter, berber tabelasında
saçlanmak | Günler olur, saçlanır, sakallanır, ağarır saçları., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 135
f.
saçlı
s.
1. saçı olan. 2. saçı çok olan.
tr. saç-lı
"Bunları söyleyen sarı saçlı bir çocuktu. incecik boyunluydu.", A Cılga, 1980, 79"
saçlı
s.
"Fakat onlarda da süslü başlıklar altında ahlı-vahlı şiirlere, hassas mensûrelere, makasla cam nasıl kesilir kabilinden fennî eğlencelere, gür saçlı muharrirlerinin fotoğraflariyle süslü yerli roman tefrikalarına rasgelinir.", S E Siyavuşgil, Eski Mecmualar, Salon, 124 MReşit"
saçlı | Tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, erkeğin tıraşlısı iyidir., T F Erdun, 8
s.
Saçlı | Üstat elinden çıkma sanemlerden mütenasip yapılı, siyaha mail samurî saçlı, incerek düz kaşlı, noktalı yeşil gözlü, siyah ve uzun kirpikli, hafif sarı üzerine mevçli koyu al yanaklı, irice çekme burunlu, ufak ağızlı, (şiddet-i şehveti gösterir surette) ateşî kırmızı kalınca dudaklı, her karşısına geleni kucaklayacak gibi önüne mail yürür, insanın kalbine girecek gibi karşısındakine dikkatle bakar bir afet, | Namık Kemal, İntibah, 1876,
saçma sapanlaştırmak | En son Papa 13. Gregorius 'Daalın lan deyyuzlar' diye bağırdı çiftliğinde Ali Babanın ve biz de dingonun ahırındayız ya, hayatımızı böylesi saçma sapanlaştıran bu zaman denen madrabazlığa son noktayı o da kafasına göre koydu.(sic), | AyçaŞen, T, 14.12.2011
f.
saçmalaşmak | nsz Saçma davranışlarda bulunmak, abuklaşmakGTS | İnsanda herşey fazlasıyla saçmalaşıyormuş duygusu uyanıyor., | AAltan, T, 17.3.2012
f.
saçmalaştırmak | anlamsız haline getirmek | Bütün bir hayatı 'ölümün' merceğinden seyrediyor, hiç durmadan hep aynı kelimeyi tekrar ede ede sonunda o kelimenin anlamından kopan çocuklar gibi ölümü de saçmalaştırıyoruz., | AAltan, T, 30.9.2011
f.
sadakatkâr
s.
sadık, sadakat sahibi.
ar. sadakat + Farsça kâr
"Geliboluya gitmek üzere İstanbula geldiğinde "emekdar" ve "sadakatkâr bendegândan olmasına binaen" istidası vechile İstanbulda ikametine müsaade olundu . Madameki "emekdar ve sadakatkâr idi , niçin azil ve nefy ediliyor? yoksa "emekdar ve sadakatkâr" olmak , azil ve nefyimi ... ","
İnal, Son asır türk şairleri, C 2, 972
saddam bandı | koli bandı. | Saddam bandı | haberlerde izlediğim satıcının bunlar gaz maskelerinin yarısı dediği ve satarken | al evini koru dediği, yarılmama sebep olan koli bandı., uyku 07.01.2003 16:51 ~ 17:08, EkşiS | 'Saddam Bandının hikayesi | Yaşı 30un üzerinde olan birçok kişinin çocukluk yıllardan aklında kalan önemli hatıralardan biri de 'Saddam Bandı olmuştur. Körfez Savaşı yıllarından kalan bu tanımlama aradan geçen on yıllara rağmen halen kullanılıyor. Peki nedir 'Saddam Bandının hikayesi? , | https://dogruhaber.com.tr/saddam-bandinin-hikayesi, 31.05.2025 | Mahalle bakkalına vardım. Ölüm kalım meselesi. Kimi toz şeker peşinde kimi yağ. Sirke soranın sesi benden gür. İsmail yanımdan geçip kaptı süt şişesini. Bağırdım. | Amca bant var mı? | Yara bandı mı? | Yok büyük olandan. | Saddam bandı. Terli madeni paraları uzattım. Para üstü ile sakız gelmez. Kalsın desem annem sormak için soracak üstü yok mu? Uzaklaştım. İsmail önümde. Abisi Mehmetali kadar hızlı. Hamo derler buralarda. Mehmetali çok uzun., Ali İpek, M A Ertaş, Ihlamur 24, ? , 29
b.a.
saddamcılık -ğı
a.
Saddam Hüseyin taraftarlığı.
Irakın devlet başkanı Saddam Hüseyin'in adından. ar. saddam + tr.-cı-lık
"Kısa bir süre Akşam gazetesinde köşe yazıları yazdı ve bu gazeteden yine aynı gazetenin yazarı Engin Ardıç'ın Genç'in eskiden çalıştığı Leman dergisini Saddamcılık ve Apoculuk ile suçlaması sonrasında ayrıldı.", Hr, 04.07.2025
Sadedilane | Mehpeyker bu sözler üzerine taklitten taklide intikalde muhayyir-i ukul olan sürat-i fevkaledesiyle yine saffet-i sadedilaneyi ele alarak* kendi arzusundan ziyade beyin emrine ittiba eder gibi bir irade sizin dedi., | N Kemal, İntibah, 106
z.
sadeleşmek
sade, yalın olmak.
"Sadeleşmeli usul, sadeleşmeli kanun, / Çıkar yol mu acaba savullar ile savun?", F Telatar, Onlar, 28"
sadeleştirici
s./a.
bir metnin eskiyen kelimelerini değiştirerek daha anlaşılır hale getiren, sadeleştirmeci.
far. sade: süssüz.
"Bu yüzden de sadeleştirici ne okuyuculara yararlı olabilmiştir, ne de rahmetli Paşasının ruhunu şad edebilmiştir.",
O Ş Gökyay, Kâğıt ziyanlığı, Tarih Enstitüsü D, 1980-81, S 10-11, 443-442
sadeleştirici | Belki de 'pek az' durulmasının nedeni, doğrudan doğruya metni, deyiş yerindeyse, ötekileştiren bu kısıtlayıcı ve yasaklayıcı normların, sadece çevirmen ve sadeleştiricileri değil, ama aynı zamanda, okuyucu ve eleştirmenleri de, dolaylı bir biçimde, belirlemiş olmasıdır., | HilmiYavuz, Z, 4.1.2012
s.
sadırlamak | idrar dökmek, işemek
f.
sadırlı | sidikli | Seni sadırlı Emine seni., | HTaşkömür, 24.6.2016
s.
sadik
s.
"Sonuca gel. Sen ne şüphecilerden, ne de uyarcılardan! Basbayağı bir sadiksin | bana eza olsun diye hikâyeni uzatacaksın . Kadın düşmanlığın da bir tür sadizm... ", R H Karay, Sonuncu kadeh, 37"
sadiklik -ği
a.
"Cezayı hak ettiğin için sadiklik etmekten vazgeçmeyeceğim. O apartmanın bodrum katında kiracı bir tekel memuru var, kızı kansız cansız, kısa boylu, kavruk bir zavallı | noter yanında daktilo.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 37"
sado mazo | Buradaki dürtüleri sado mazo mu yoksa gerçekten sahip olmaktan kaynaklanan bir haz mı? Her ikisinin de hastalıklı olduğu su geçirmez (grotex) bir gerçekliktir., | AyçaŞen, T, 1.4.2012
sadr
a.
"Sevdâ şeherinde aşk pazarında / Bir çiçeksiz balın zerdesiyem ben / Güzeller zülfünde perçem telinde / Sadrin bahçesinin düğmesiyim ben.", San, Hicranî, 171"
sadrazam | Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne / güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz! / Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!, A Behramoğlu, Bir gün mutlaka, 1965
a.
sadrazam sucuğu
"Lokum arası bisküvi yemek istediğinde ya lokum olmuyordu ya da bisküvi. Cevizli sadrazam sucuğu istediğinde ise 'Cevizli yok, sade var.' demişti ama sadesi, geçen hafta aldığı cevizliden daha pahalıydı.", Ersin Bulun, 2023, 29"
safa yatmak d Anlamamış gibi yapmak, saflığa vurmak | Vatan [Gazetesi]: abiyene tabirle 'safa yatmış.'., YOğur,T,28.4.2011
safarı vurmak
bf.
? + tr. vurmak
"Gış geldi gayığa safarı vurdum... / Gızlar gayasından akındım durdum, / Buydum da soğuktan, dondum ha dondum / Evde gaku yemenin gorkusuyum ben.", http://www.basciftlik.com/siiroku.asp?id=48, 20.1.2014"
Safari | Phukette fil safarisi yaptık, hatta bizzat fil sürdüm., | M M Kılıç/İ Sarı, HrSeyahat, 24.6.2018, 3
a.
safça, safca | Bönce, saf olarak. | Güvendin safca âtiye zannettin sade övmek var, Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 92
z.
safçı | Alabildiğine militan, alabildiğine | safçı (pürist) ve alabildiğine de fraksiyonlaşmış 70'lerimizde, örneğin, | sınıf anahtarı diye bir şey çıkmıştı., | HBerktay, T, 13.8.2011
s.
safderunane | Sadullah'ın gösterdiği bu safderunane hareket, Sait Beyin hoşuna gitti., | ZŞakir, SadullahAğa, 18
z.
safevilik | Muharrem'in 9. günü, Safeviliğin kurucusu Safiyüddin Şah'ın dergâhının da bulunduğu ve | Alî Kapı denilen bölgede 6 mahallenin tamamı toplanıyor ve hep beraber katledilen Ehlibeyt evlatlarının ardından mersiyeler-ağıtlar okuyorlar; gözyaşı döküyorlar. | , | 17.10.2017, | http://www.on4haber.com/haber/iranli-turklerin-matem-meclisleri-/107811/, 4.7.2019g
a.
safında yer almak (birinin) | Bu çarpışmada kendi kişisel çıkarlarını, halkın çıkarlarından önde tutan bazı zengin beyler, ağalar ve din adamları, sarayın ve Kıralın safında yer aldılar., | OŞahin, GeloşDağıEfsanesi, İst 1997, 15.
Safiler | Safeviler | Birinci Ahmed'in oğlu Dördüncü Sultan Murad 1623/1640 tarihinde kısa zamanda Osmanlı İmparatorluğuna düzen vererek, Şah Abbas'ın aldığı yerlerden Bağdat-Irak ülkeleriyle Ahıska'yı kurtarmış, Revan'ı geri almış ve Safilerle keskin bir sınır çizmiştir., | İAlanka, 12
a.
safir | Ve bir altın rüyayı taşırlar renk yerine / Yelkenlerinde meltem, direklerinde safir..., | FSAsral, 20
a.
safiyanelik | Sevgi, sevgililik gibi durumların içi kültürle, aidiyetle, safiyanelikle doldurulmadıkça, zamanı yazacak, adını koyup içini dolduracak olan kapitalizmdir., | AyçaŞen, T, 15.2.2012
a.
saflanmak | Saf tutmak, saf saf olmak. | siz sezai beyin ismini henüz işitmemişken biz haseki'de çoktan saflanmıştık., abç, 16.11.2024, Rindan Kültür-Sanat
f.
saftırıklık | Gülünmesi mi ağlanması mı gerektiğini bilemediğimiz bu kanun, dar anlamda Fransız sosyaldemokratlarının, geniş anlamda da sosyaldemokrasinin saftırıklığına, munkabızlığına, yetersizliğine güzel bir örnektir., | EArdıç, Sabah, 9.4.2016
a.
saftirik | saf, budala, saftaron, saftorik | Yukarıdaki durumu garipsediğimi anlatınca da kahkaha attı ve adımı saftiriğe çıkarttı. HUluengin, T, 23.6.2012
s.
saftiriklik | saflık, budalalık | Her zamanki saftirikliğimle tepkilere şaşırdım., | OyaBaydar, T, 1.5.2013
a.
saga | destan, efsane | Twilight sagası, bir anda bir Hollywood melodramına dönüştü., | EÖzkök, HPazar, 30.9.2012
a.
ing.
sagu
a.
ağıt.
tr.
"Bu anlatılar, bir sagu, bir tarih anlatısı, bir ögüt, gelecekte var olma koşullarının açıklamasıdır.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 15"
sagulanmak
f.
ağıt yakılmak, ağlanmak.
tr. sagu-lan-
"Tut bizi, biz bize yağılanmışız, / El ile toy kılıp ağılanmışız, / Bir sonsuz acıda sagulanmışız | ", Yetik Ozan, Altı zamir, Töre, mayıs 1977"
sağ
a.
1. temiz, sağlkılı, sağlam. 2. sağ yön.
"Abdülehad Nûrî (öl. 1651)nin "Bu yol cândan ferâğ ister / Ciğerde niçe dâğ ister / Buna bir kalb-i sâğ ister / Bu meydan özge meydandur." (İbrahim Baz'ın tezi) dörtlüğünün hali: "Bu yol cândan ferâh ister ciğerden nice cân ister / Buna bir kalb-i sağ ister bu meydân özge meydândur.", Abdülehad Nûri, ?"
sağ | sağlıklı kimse. Hasta zıddı. | Hayal meyal olmuş karşıki dağlar / Hastanın halinden ne bilir sağlar / Döşek melül yastık dahi kan ağlar / Selvi ağacı senin maralın hani, Aşık Kerem
a.
sağ | Yasin Ağanın yatıp kalktığı, üzeri sağ örtülü kerpiç huğun önünde durdu. .', OKemal, HÇ, 16 sağdan geri hareketi yapmak deyim geri dönmek | Yoluma devam etmek için bu çıkmazdan kurtulmak lazım... Bir sağdan geri hareketi yapıyorum..., | Güntekin, Damga, 81 sağdan git cüzdan bulursun kalıp söz AKürşatErsöz, 30.9.2016
a.
sağa ikinci şahsın yönelme eki almış hali: sana | Gördün ha bu kadar açık mezar, iştahun açıldı di mi, sağa kalsa* bu mezar toprağı üstüne yumurta kırıp yersun!, | NGenç, İsenç, 15
sağaltık | iyileştirilmiş, sağaltılmış, tedavi edilmiş | Sağaltık çoğaltmanın ve yoğunlaştırmanın sonucunda peydahlanan şey ise ancak bir mega makinadır., | TYılmaz, 26.6.2013 eposta
s.
sağanlar | çoğul. | Özellikle yeşil karga, bunun yanında çoban aldatan, çavuş kuşu ve doğal olarak sağanlar da 3. bölümde düşünülmelidir., | Biyoloji D, 1974, C 24-26, 42
a.
sağcılaşmak | sağcı haline gelmek, sağcı ideolojiyi benimser hal almak | Bugün MHP üzerinden sağcılaşan sistemle, romantik cehalet üzerinden solculaşan söylemin 'garip' senteziyle karşı karşıyayız., | EMahçupyan, KararG, 13.1.2017 | Bu meyanda tarih sahası aynı zamanda muhafazakârlaşacak, sağcılaşacak (bu farklı önceliklerle de olsa yeniden biçimsizleşecek ve sığlaşacak demektir). Yeni dönem hak etmediği kadar Cevdet Paşa'yı da, onunla ilgili çalışmaları da muhafazakârlaştıracaktır., İ Kara, | Tarihçiyi Unutan Tarih!, Derin Tarih, Oca 2025, 7
f.
sağetmek
f.
seğirtmek? aşmak yani -e Erkek hayvan dişiyle çiftleşmek.
tr. seğirtmek
"Koç katımında, koç ilk olarak kara koyuna sağerdirse (ilişirse) o yıl kış az olur. (Kara koyun ortalığın kara olmasına, yani karın az olmasına işarettir) Koç eğer beyaz koyuna sağerdirse o yıl kış uzun geçer". (Beyaz koyun aşırı derecede kar yağışına işarettir) http://www.erolokutucu.com/?p=218"
sağımlık | 1. Gelir | ...getirdiğim gönüllü müfrezemle tekrar ediyorum, 335'de dağlarda, bayırlarda düşman karşısında ve düşman içine akınlar yaparak ölümleri eğlence bildim; sonra eyi dinleyiniz Talat bey bu çalışmalarımı sağımlık yiyimlik haline de koymadım., | İ R Işıtman, Dil kavgası, 1931, 21 | 2. Sağılacak koyun 3. Bir sağışta alınan mikdar. | Meselâ Avusturyada sütteki yağ oranını, bir sağımlık süt miktarım öğrenmek istiyorlar., | Dergi, M Emircan, E M Kırımal, C 9-11, 1963, 67
a.
Sağımlık | Meselâ Avusturyada sütteki yağ oranını, bir sağımlık süt miktarım öğrenmek istiyorlar., | Dergi, M Emircan, E M Kırımal, C 9-11, 1963, 67
a.
sağır sultan | Bugün gördüğümüz, hakkın istismar edildiğidir. Güçlünün her şeye hâkim olduğudur. Bundan dolayı da mazlum insanlar feryat edip duruyor. Ama bu feryatları, sağır sultanlar maalesef duymuyor. Buna rağmen bunlar, cahil insanlar tarafından hâlâ alkışlanıyor., İsmail Müftüoğlu, MilliG, 24.04.2025
b.a.
sağırduyarlık | Derin sağırduyarlık hepsinin üstüne ölü toprağı serpmiş..., | Sİleri, Z, 1.1.2012
a.
sağırın götüne kazık çakmışlar bu takırtı nereden geliyor demiş atasözü, olup biteni anlamayan aptal kimseler için söylenir, hatta kendi zararına olan şeleri bile, ŞAbak, 29.6.2013, AntikKafe
sağırlanmak | Bütün bu kozmetik eforlarının karşılığında da yıllardır ne ağırlandılar, ne sağırlandılar; yarı okuryazarlar, eksik kafalar, özgürlük/muhaliflik sanrıcılar; ama özellikle Türk Medyalaması tarafından!, | PMağden, T, 16.8.2011
f.
sağlama | Beyin ona bakmayacağı, kalbini bozmayacağını aklı kesmiyordu. Bakardı, sağlama bakardı, kabili yok., | OKemal, HÇ, 6
sağlama | teyid etme | Bir tarafın görüşü karşı tarafı ikna etmeye yetmez bu çeşit tartışmalarda fakat herkes kendi taraftar olduğu fikrin, inancın bir muhasebesini ve sağlamasını yapar; bu dahi bir kazançtır, düşünceyi bilemek için., | RSoysal, T, 4.12.2010
a.
Sağlamak | 1. İyileştirmek, iyi etmek | İçin için çağlarsın, / İçim gibi ağlarsın. / Her yarayı sağlarsın, / Dermansın Kızılırmak., | V C Aşkun, 52
f.
Sağlamak | 1. İyileştirmek, iyi etmek. | İçin için çağlarsın, / İçim gibi ağlarsın. / Her yarayı sağlarsın, / Dermansın Kızılırmak., | V C Aşkun, 52
f.
sağlamak | kazandırmak, getirmek | Bu bilgi sana ne sağlar? ' dedim ben, uzakça..., | RehaMağden, 2005, 110
f.
GTS++
sağlamlamak | ZGökalp, Kızılelma, 50. | [A]rdından gelen besteleriyle müzik dünyasındaki yerini sağlamlayan Nev sahne alacak., | T, 12.05.2010
f.
sağlamlaştırmak | Çukurun kenarlarını sağlamlaştırarak havuz şekline soktu., | VSevim, 89
f.
sağlamlatma | takrir (a. s.) Sağlamlatma, muhkem kılma | Yerini tahsis etme | Sözle anlatma, tarif ve ifade etme | Ders verme. | Bir işi resmen ve tahriren beyan etme. Rapor | Siyasî nota | Ferağ muamelaâında malsahibinin resmî memuru huzurundaki ifadesi., Ali Seydi, 1929, 1184 | Borçlulara böyle bir hafifleme temin edilirken bankayı da alacaklarının karşılıklarını sağlamlatma ve tahsillerini kolaylatma imkânları ile techiz ederek menfaatlerini esaslı surette korumağa zaruret hissedilmiştir., Cemal Kutay, Celâl Bayar, 9-9-932 den 21-1-939 a kadar, 1939, C 1, 402
a.
sağlamlatmak | 24- Babanın tahtı bu hükümdarlık uzun süre 25- Bu hükümet binasını sağlamlatmak dilersen 26- İstikametle adalet yolunu tut. 27- 'Daha (iyisi) bir cihânı tutayım dersen.', Rıza Nur, Türk tarihi, 1978, C 2, 383| | çemberlemek [f] çember geçirmek, çemberle sağlamlatmak., Gövsa, Yeni Türk Lûgati, 1930, 157 |ekkede, te'kîden: belirtmek, kesinleştirmek, okeylemek, pekiştirmek, pekitmek, sağlamlaştırmak, sağlamlatmak, tekid etmek, teyid etmek, vurgulamak., | https://www.almaany.com/tr/dict/ar-tr/%D9%85%D8%A4%D9%83%D8%AF/
f.
sağlaşmak | | Söze öncelikle, CHP-nin solu temsil ettiği söylenen bir ülkede 'sol'u tartışmanın anlamsızlığından mı yoksa kendisine 'sol' diyenlerin büyük çoğunluğunun hoşlanmadıkarı konular açılınca nasıl 'sağ'laştıkmlarından mı bilemedim. ., | KeremAltan, T, 10.5.2012
f.
sağlatmak
f.
onarmak, tamir etmek/ettirmek.
tr. sağ-la-t-
"Basmadık safha-i himmette çürük tahtaya hiç / Eskidikçe anı dülgere getürüp sağlattık.", Surûrî, 18-19. asır"
sağlıcakla zf. sağlıklı olarak Birini yolcularken söylenen şu deyimde geçer: | Var/Git sağlıcakla!
sağlık almak deyim sormak? | Trenin durmasını merak eden bazı köy deikanlıları yola çıkmışlardı. İbrahim onlardan bir yer sağlık aldı. Köye vardıktan sonra on beş yirmi dakika içinde hastaya da, kendimize de yer bulduk., | Güntekin, Damga, 96-7
sağlık memuru
b.a.
"Kalkmalı efendim. / Durduğu kabahat. / Kötü örnek oluyor / çocuk yapamayan Pem / evli kadınlarımıza, / tutarsız, yanlış davranışlarıyla" / diyordu / çocuğu olmadığı için / beş yıllık karısını boşayan / sağlık memuru", G Aylan, DCD, 87"
sağlıkçılık | Hele çocukluğu ve ilk gençliği şehirde geçmiş olanlara köylerde öğretmenlik, sağlıkçılık, tarımcılık, kooperatifçilik... gibi görevler verme düşüncesi tutamaksızdı., | SEdipBalkır, DiptenGelenSes:ArifiyeKöyEnstitüsü, 1940-1946, 1974, 44 | Sokak Sağlıkçılığı ile ilgili | Toplum ve Hekim dergisinden alıntı: | Sokak sağlıkçıları: Politik eylemler sırasında bölge sağlık sistemi ile işbirliği içinde sunulan ..., | 26.2.2017g | Sağlıkçılık oyunu, | EYeşilada, Mil, 1.4.2012 | Sağlıkçılık // Genel bir isimdir bu. Sağlıkçılık deriz. Eczaneler, medikalciler, teknisyenler, tibbi cihaz satanlar, tamiredenler gibi., | SerhatTürk, | https://www.gercekbizde.com/kose-yazisi/saglikcilik-15543, 26.2.2017g
a.
GTS-
sağlıkevi | merkezi. | Nişantaşında Doktor İbrahim Güçer'in | Teşvikiye Sağlıkevine girerken, yüreğimde derin bir üzüntü vardı. Yıllardanberi vatandan uzakta kalmış olan, büyük milli şairimiz Mehmed Akif, hasta olarak gelmiş ve bu sağlıkevinde yatıyormuş!, Niyazi Acun, | Mehmed Akif'in Yanında, Yarımay, 15.07.1936
a.
tıp
sağlıklanmak | Şükür, Yunus panzehir geldi, bir de üstüne Neyzen Tevfik'le kabuk atınca, oh be, çok sağlıklandım şimdilere..:, | TBozkurt, 8.12.2014 Rindan
f.
sağlıklaştırma | Orta Mahalle'nin sokak sağlıklaştırma projesi ve maket yapma işi ihale edildi., | Akçaabat YH, 28.6.2011
a.
sağlıklaştırmak | Orta Mahalle sağlıklaştırılacak, | Akçaabat YH, 28.6.2011
f.
Sağlıksızlık –ğı | Oysa, bir toplumda tansiyonun bu kadar süre yüksek seyretmesi, ortamın sağlıksızlığının belirgin bir işareti, alâmetidir ve beklenmeyen sonuçlar bile doğurabilir., | Sezai Karakoç, 14.6.2019 istanbul seçimiyle ilgili açıklaması
a.
Sağollaşmak | M?ni | Volkswagen? ?yl?şdirib sağollaşır., | FarizYunisli, 8.2.2012, 525.q
f.
sağrı | Başının üzerinde, sağrısının iki yanında, iri siyah benekleri vardı., | VSevim, 92
a.
Sahabe | mübarek, kutlu | Önden giden bu atlar / Seni gördüler kalbim / Sahabe atlar bunlar / Dünyanın beklediği / Önden giden atlılar / Önden giden atlılar., | Osman Sarı, 73
a.
sahabetlik etmek deyim sahip çıkmak, himaye etmek | Onlar öldükten sonra da memleketine milletine sahabetlik [ederler], vefadarlıklarını asla esirgemezler., | İAlanka, 21
sahafçı | sahaf | Bu eser Özege'de ve diğer kataloglarda bulunmamaktadır. Bir nüshasına sahafçıda ulaştık, lakin eser başkasına satılmış idi., | İ Kayaokay, | Türk masal araştırmacılığında yüz yıllık bir muamma: Bir 'hanım' olduğu sanılan 'k.d.' müstear adı kime aittir? HİKMET Akademik Edebiyat D, Yıl 5, S 10, Bahar 2019
a.
sahaflık | Kitap: Merhum Ömer Faruk Akün Hocamızın kitabı. Sahaflık olmuş kitaba bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz. ia800604.us.archive.org/23/items/doc20..., Mustafa Altun @dilci_linguist, 02.05.2025, X
s.
sahan
sahanda yumurta sahanda sucuklu yumurta sahanda kavurmalı yumurta 2013 ilandan
sahanlık –ğı | 1. Yapılarda ve bazı taşıtlarda kapı önünde, merdiven başlarında veya dönülen bölümünde bulunan geniş yer | Kat sahanlıklarının yüksek parmaklıkları pırıl pırıl bir ışık şeridi halinde çevreliyordu boşluğu., | BKarasu, 115 2. sahanın aldığı mikdarda olan
a.
GTS++
Sahara y.a. Artvin. | Karçal dağlarından toplanıp geldi / Şavşat Sahara'dan dereler doldu / Yıkılmış ozanım beni mi buldu / Aldı derinlere daldı götürdü., Artvinli Aşık Gülhanî, Torununa ağıt, 2001
Sahavet | Bunlar paralarını şurada burada yiyip bitirdikten sonra, şimdi, bu husustaki şöhret ve tecrübelerinden ve aralarına yeni katılan ve daha ellerinde yiyecek paraları bulunan delikanlıların sahavetlerinden istifade edip
geçiniyorlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 39
a.
sahib-zuhur
"Durum böyle olmakla beraber Süleymaniye Mahallesi hâlâ kurtarılabilir bir durumda. Bir eşref saati, bir sahib-zuhuru bekliyor.", İ Kara, Süleymaniye Mahallesinin Terkedilmiş Hali ... , Derin Tarih, S 145, Nis 2024, 7"
sahici samimi, gönülden | Gel bana sahici sahici ya da anca gidersin., Tarkan, +
sahicileşmek | Dindar Cumhuriyet'in Müslüman ulusu pekçok açıdan bir yerlileşme ve sahicileşmenin sonucudur., | MBilici, T, 3.1.2015
f.
sahil çocuğu | kasaba çocuğu | İlkmektep beşte bir arkadaşım vardı; sahil çocuğuydu. , Hacıhasanoğlu, 1954, 8 sahil-i selamet çıkmak kurtulmak | İnşallah sonunda sahil-i selamete çıkarız., | YZCömert, KararG, 13.1.2017
a.
sahilik -ği
a.
gerçeklik, doğruluk, dürüstlük.
"Ay ölürse sahilik susar / Yaşam kendini destana kusar / İşte orada şölen başlar", Haydar Oğur, 1994, 19"
sahip olmak (bir kimseye) | 1. Korumak, ihtimam göstermek. | -Çocuğa sahip ol!: Dikkat et, koru! 2. (bir kadına) kadınla cinsel ilişkiye girmek | Hatice Ç.'nin ifadesinde, ölen Efraim'i tanıdığı, birlikte gezmeye gittiklerini, eve gelip kendisine sahip olduğunu, farklı tarihlerde yine evine geldiğini, bu durumu fark ettirmemeleri gerektiğini söylediğini ancak ailenin ilişkilerini öğrendiğini söylediği de vurgulandı., | M, 2.3.2015
sahiplendirmek | -i | sahiplenme işini yaptırmak. | Toplam bedel yaklaşık yüzde 50-56'ya geliyor. Bu şekilde vatandaşı sahiplendireceğiz., | ErdoğanBayraktar, Z, 24.1.2012
f.
GTS+
sahiplenici | İş ve aile konularında hareketlilik gözüküyor. Sahiplenici tavırlarınız her iki alanda da sorumluluklarınızın artmasına sebep olabilir., | RHKırkoğlu, MCadde, 15.10.2014
s.
sahipleniş BTS- | sahiplenme | Aradığın Her Sahipleniş Bir Kaybediş değil mi? Tekrar Dene, | | https://www.facebook.com/hersahiplenis.birkaybedis, 8.8.2013de girildi
a.
bts-
sahiplenmek –a | birine sahip çıkmak, birini himayesine almak | O, aslında köylümüze ölümüyle büyük bir ders Verdi: 'Madem bana sahiplenmediniz. Bir boğaza bakmadınız; beni yüksündünüz. Ben de mezarım olmadan, namazım bile kılınmadan, cesedim yıkanmadan aranızdan ayrılayım da bir görün., | BTSalihoğlu, 2014, 29
f.
sahipli | Ben ona söyledim zaten. Üzülme beyhude, o sahipli, dedim., | FAtabek, DK, 1972, 73
s.
sahipsizleştirmek | Bir milletin nasıl sahipsizleştirildiğini çok iyi ifade etmiş..., | Zülcenaheyn1453, 6.5.2011, | http://forum.memurlar.net/konu/1239421/, 16.3.2014
f.
sahne yapmak | Sahnede başarılı olmak.-Eksikliklerini tamamlarsa güzel sahne yapar., | 23.3.2010
f.
sahneleştirmek | Fakat bu perdeyi ve bu gölgeleri büyültmekte ve Karagöz'ü bir bakımdan ve kendi bünyesine uygun bir şekilde sahneleştirmekte mahzur olmasa gerektir., | Ulus, Mart1937
f.
sahoşlaşmak
f.
sahoş olmak.
Farsça ser-xoş + tr. -laş-
"çarşıdaki, ya da kentin belli yerlerindeki evlere, yapılara benzemeyen cüce evlerin, cüce yapıların arasından geçiyorduk. kılavuzumuz da içip içip sarhoşlaşmış Rahmi Amca .", A Cılga, 1980,76-77 "
sahtegil | Taşıdığım bu uraz sonsuzluğun alametlerine üzerli değil diye daha kaç sahtegil gerçeğin tuzağına düşeceğim; aklın tutkularına bu defa hangi sezginin bilgisiyle bileneceğim? , | Mustafa Gazi, Kent Vaizi, 2024
s.
sahur
a.
sahurlu | Bâzıları ayıp olmasın diye, bâzıları da samimiyetle, içkili şenlik gecelerini, iftarlı sahurluramazan eğlencelerine tedbil eyleyecekler., | AYTopuz, 100 yaşında bir Osmanlı Ekrem Hakkı Ayverdi ve Osmanlı mimarisi:, 2002,
s.
sahursuz
s.
ç'oyc'um kalmak - ç'oyc'uma kalmak sahursuz kalmak, sahursuz oruç tutmak. Mehmet Ölmez
saidizm | Edward Said'in soyadından Saidcilik | Saidizm kendi mitlerini yarattı., | CKenar, T, 1.10.2012
a.
sak suk | Annem karga gaç sak suk bolduk biz / Bu dünyadan bir çok ibret aldık biz. // Dinç ormanlarda sak suk sesi / Bindim tepeye, baktım her yana / İki çocuğu boşuna kargadım., | AErgenekon, 89//93
saka | BTS+ Oğlak ve balık burcu arasındaki burç, kova burcu | Saka Sağlık konularında hareketlilik gözüküyor. (...),RHKırkoğlu, MCadde, 15.10.2014
a.
bts+
sakal | Her sakala göre tarak vurmak. Nabza göre şeker vermek?
a.
sakal/ sakal parası | rüşvet; çorba/çora parası | Bi sakal (parası) at! | Bizi de görürsün sakal olarak.' dedi./ Herife bak, ben onlardan ödül beklerken ve avucum gicişirken o benden sakal istiyor., | BTSalihoğlu, 2014, 96
a.argo
sakalet | Sakillik | Futbolcu kimliğine dair bu algı sakaleti yurt içinde kıralın çıplaklığına dair sonuçlar doğurmaz belki; ve fakat Edirne'den öte bizim alışık olmadığımız kimi 'değerler' var ve sizin algı fukaralığınız bu gerçeği yamamaya yetmez., | STunalı, T, 26.6.2011
ar.
sakalına piyaz vermek| Eğer arif isen dünyadan el çek / Yalan meydan aldı tükendi gerçek / Baktın bir düşmanın seni serecek / Sakalına piyaz veriver gitsin, | Dertli
dey.
sakallanmak | Günler olur, saçlanır, sakallanır, ağarır saçları., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 135
f.
sakallı | sakalı olan | Avustralyadaki Queensland Üniversitesinin araştırmasında, uzun ilişki arayan kadınların sakallı erkekleri tercih ettiği belirlendi., | SözcüG, 14.9.2016
s.
sakalsız | 1. sakalı olmayan 2. Köse | Buna göre kadınlar, sakallı erkekleri sakalsız erkeklere göre daha güven verici buluyor., | SözcüG, 14.9.2016
s.
sakarca tava | Sakarca tava ve samaksa – Giresun yemeği bitkilerden kiraz kavurma, patlıcan kızartması, doruk mantarı, etli lahana sarması, çileklik çorbası dağ çileği yaprağından yapılır. 22.7.2011, | 23.30 S, Maceracı
s.a.
sakavu | Soluk alıp verdikçe sakavu olmuş beygir burnunun kanatları gibi burun kanatları birbirine çarpardı., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 46
a.
sakın kaçırma (Negative Self Talk) Futbolcunun burada hiçbir suçu yoktur. Dünyanın en sakin futbolcusu bile bunu hisseder. Ne kadar az hissettiği önemlidir. Futbolcunun sıradışı durumlarda olumsuz düşünceye odaklanması normaldir. Eğer sürekli olumsuz düşüncede ise, o futbolcuya özel tedavi uygulanmalıdır (Dosil, 2006), | NumanTürker, T, 9.9.2011
sakıngan
s.
ihtiyatlı.
tr.
"Sonra da öğüt vermiş: -Sakıngan olmak yiğitin yaraşığıdır. Gerek dikkatli olaydın, gerek topuzu koruyaydın.", Y Feyzioğlu, Cırttan ile Sihirli Topuz, 34"
sakız | sakız gibi deyim çok temiz, bembeyaz | Zemine sakız gibi bembeyaz Mısır hasırı serilmişti., | ZŞakir, Sadullah Ağa, 46
a.
sakızlı | Sakız katılmış şey. | paskalyadan kalma sakızlı çörekler de, | MG, 35
s.
sakin şehir
b.a.
yavaş şehir.
ar. sakin Farsça şehir
"Deniz kuşu boz yelkovanın Türkiyedeki ilk ve tek üreme kolonisi İzmirin sakin şehir unvanlı ilçesi Seferihisarda keşfedildi.", "Boz yelkovana sakin yuva.", T, 4.6.2013"
sakinlemek sakinleşmek | Sokağa çıktığım zaman hava biraz sakinlemişti, | Güntekin, Damga, 87 | Ya da klinikte çalışan bir arkadaşın olacak, alıp seni arada beleş elektroşoka götürecek. Sakinleyeceksin-., | AyçaŞen, T, 2.10.2011
sakinleştirici | Korku arayışı, dans, savaş, ağıt, dış dünya bekleyişi, uydurma, tasarım, biçim, şok estetiği: sakinleştiricilerimizin tanrıları., | NGenç, BuÇağınSoylusu, 28
a.
sakla samanı gelir zamanı| -Atmıştınız, der. İyi ki saklamışım. Ne demişler, sakla samanı gelir zamanı, ya gördünüz mü işte., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 76
dey.
Saklama kabı | Derin kalın olmalı
a.
saklamak | korumak | Allah sakladı da yardan aşağı uçmadık., | FAtabek, DK, 167
f.
saklambaç -cı | Çocukluğumuzun 'kukalı saklambaç' oyunu, şimdi 'kupalı saklambaç'a dönüştü., | HasanAliAtasoy, Fanatik, 12.5.2009 | kupalı saklambaç | Bütün eğlencemiz top, kupalı saklambaç, çember, topaç ve misketti., | MüjdatGezen, TheGate Dergisi, Ağustos2011
a.
saklanıvermek
b.f.
çabucak saklanmak.
"Ağaç arkalarında, köşe başlarında / Saklanıverirdik teker teker... / Kırmızı entarisi beyaz puvanlı / Bir kız vardı içimizde.", Ş Belli, 1962, 67"
Saklantı | Bekliyor Nisa. Hınnnnnnnn. Yanaşıp bakıyor ve kendi kendisine açıklayamadığı yükün, burada gündelik kullanıma hazır bir saklantı, bir mağara oluşturduğunu, yo, bir dölyolu, ya da hayır, bir körbarsak veyahut karanlıklara analık eden bir dışkılık oluşturduğunu... kırmaştığını, açıldığını kapandığını, isteştiğini, alındığını ve terk edildiğini seziyor., | Hulki Aktunç, BÇY, 1981, 46
a.
saksı
a.
"Ağyâr saksısının bal şerbetinden / Muhibb-i sâdıkın sözü şirindir.", San, Hicranî, 243"
saksılanmak
f.
saksı haline getirilmek.
tr. saksı-lan-
"Saksılanıp bin bir çiçek veren kil", Yetik Ozan, Altı zamir, Töre, mayıs 1977"
sal | düz ve geniş* | Buradaki taş döşemeler de farklıydı. Kocaman sal taşı gibi ve basamaklı basamaklıydı., | Esmeray, T, 17.8.2011
s.
salacak | İstanbul Üsküdarda bir semt | Piç Yavuz'un, Camgöz Taci'nin, Tilt Mahmut'un dünya çapında röntgenler yaptığı, dillerden düşmeyen olayların yaşandığı Salacak Plajının yerinde yeller esiyor*., | TAral, SÖ, 156
a.
salacaklı | Üsküdarın Salacak semtinden olan veya orada yaşayan | Doğanspor kurulunca Kasap Hakkı ve Salacaklılarda ne keyif kaldı, ne neşe., | TAral, SÖ, 130
a.
salahana
a.
"Bu şarlatan gibi ipsiz, saygısız, cahil salahanalar milleti akşam sabah kar, fırtına, felaket vb yalan dolanları ile kandırıp oynatmak ve meydanın da boş olmasını istiyor. Yok öyle üç köfte yirmibeşe. Vakit buldukça sizi ininize kadar kovalamak benim görevim. Şarlatan avcısı.", Mikdat Kadıoğlu, 30.01.2024, X"
salahhane | kesimhane | Meydanbaşı mezarlığına dayalı salahhane (kesimhane) var., | BTSalihoğlu, 2014, 109
a.
salak salağa yatmak deyim anlamamazlıktan gelmek | Afedersiniz ama salağa yatmak adet halini aldı., | YAkdoğan, YŞ, 4.2.2014
salak sulak konuşmak
"Salak sulak konuşuyorsun!", Beni böyle sev, TRT1, 9.6.2024, 05.55"
Salakça | ...ama erkek pantolonları dikerek dünya barışı için savaştığımı yazarlarsa salakça bir şey oluyor, öyle değil mi? 147
z.
Salakça | ...ama erkek pantolonları dikerek dünya barışı için savaştığımı yazarlarsa salakça bir şey oluyor, öyle değil mi? , Ladislav Mnacko / O Akbal, Cumartesi akşamı, ÇHA, 147
z.
salaklaşmak | Bir kere (Niye bir kere) dilenmek sözkonusu, ortada emek yok diye salaklaştım., | YErdoğan, 32
f.
salako
s.
salak, aptal.
"Sevgilisi(!) bir gün: -"Gel Deniz" dedi, "seni bizim Amerikan üssüne sokayım, orada silah odasının anahtarını çaldım, beğendiğin silahı seç, al." Bizim Kemal Sunal "Salako"su: -"Heeeyyyt beee!... Harika fikir bu!.." diye sevinçten havaya zıpladı.", Alper Aksoy, 1.5.2019, facebook"
salamander | 1. semender yani sarı benekli bir tür kertenkele. Yağmur böceği (Kemaliye) 2. Ateşte yanmayan bir tün efsanevi hayvan | Clinton yönetiminin ABD'de nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan jaguarları, salamanderleri ve bir tür dağ aslanını koruma altına almadığını belirten yargıçlar, Başkan'ı | yasanın sıkı denetim ve kısıtlamalarını uygulamaya yanaşmamakla suçluyor., | M, 9.5.1997
a.
ing.
salamatçılık -ğı
"Onu eylemişem! Salamatçılıktıd!, 10.2.2021+"
Salamlı | içinde salamı olan | Salamlı pide: 10.000TL, | Elazığ Pidesi, 2019, Bağcılar Caddesi Haznedar Mah. No.86 Güngören / İstanbul
s.
Salamlı | Salamlı pide 10.00 TL, | Elazığ pidecisi,
s.
salan | sırayla ekilip dinlenmeye bırakılan tarla, nadasa bırakılan tarla. | İyi saklan seni kurt kuş görmesin / Çiftçilerin salanını sürmesin / Tenbihledim avcıların vurmasın. / Senin sesin Çukurova'ya yetmez mi? , | ÇukurovaTürküsü, (Buruklu Âşık Kul Mustafa)
a.
salana | serseri salana kurşun | serseri kurşun
s.a.
salapurya
bir çeşit büyük kayık.
"Esnaflar Kağıthane'ye bir salapuryaya [bir çeşit büyük kayık] binerek gider. Salupuryanın baş tarafında ise "kurabiyeci zurnası denen küçük bir zurna ile koca bir davul" bulunmaktadır. O C kaygılı, Osman Cemal, "Eski tarihlerde esnafın yaz gezintileri", Esnaf Meslek Mecmuası, sayı 9, 1 Temmuz 1934."
salaşlık -ğı | salaş olma hali. | Devrim Özkan ise beyazlar içinde bir gömlek elbise tercih etmiş. Elbisenin salaşlığını sevemedim. Bir de bu model elbiseleri görmekten bayağı sıkıldım., Sbh, Günaydın, 20.10.2024, 2
a.
salaşlık | [A]ncak salaşlık başka asgari hijyen kuralları başka şeydir., | ErtanAltan, T, 27.2.2012
a.
salaşpur
s.
seyrek dokunmuş, astarlık ince bez.
(Hindistan'daki Solapur yer adından)
"Dolabında kavanoza bastırılmış toz ve salaşpur torbaya doldurulmuş çekirdek kahve daima bulunur.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 58"
salata mevsim salata çoban salata ton balıklı salata 2013 ilandan
salatalık -ğı | hıyar. | Salatalık asaletini muhafaza etmekte, hıyarlaşmağa tenezzül etmemektedir., | GugukG, 24.5.1949, 3
a.
salavat çekmeksalavat getirmek, okmak | Ben salâvatı ibadet için çekerim. Onlar şeytanet için çekiyorlardı. | , | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, Kadı Ali Rıza Efendi, 421
dey.
salça olmak –eHer yere salça olmuştu!
dey.
salçalı | içinde salçası olan. | ...muhtelif çeşnide 25 pilâv çeşidi, dolmalar, lâpa, aside ve salçalı, İtalyan usulü fırın, graten vesaire gibi ayrı ayrı usullerde 18 çeşit makarna (...) mütenevvi soğuk yumurtalar Mayonez , römulat , ambasadör ve sair salçalı bilûmum soğukbalıklar - Çeşitli soğuk ve karışık etler Muhtelif soğuk ve jöleli piliç , tavuk ve hindiler — Çeşitli jölelerle muhtelif aspikler ..., E M Yeğen, Alaturka tatlılar: komposto ve reçeller, 1945, 130 ++
s.
saldırıcı | Saldırgan, birinin üzerine atılan, mütecaviz | +O mübarek vakitde saltanatın koruyucusu (hazreti padişah) gümüş tahtını alan altın süslü eve değişdirip saldırıcı aslan, heybetli kaplan gibi bir ata bindiler., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 11
s.
GTS+
saldırtıcı | ... saldırtıcı, yıldırıcı, batırıcı idi. Ne çare ki ömrü bütün bu gemileri görmeye yetmedi. Bunun yanında Atatürk tarafından iki deniz subayına verilmiş soy adları da vardı : Şükrü Okan ve Fahri Korutürk..., | Atatürk konferansları, 1964, 11
s.
salgatmış medresesi
b.a.
İbn Haldun Kahire Salgatmış medresesinde tedriste bulundu.
salgı | salgı balı | Seyidoğlu salgı balı çam balı, | 9.7.2019+
a.
salgın hastalıklar bilimi | Tıp. | Ne de olsa kaygılarımızdan bıktık artık, sadece salgın hastalıklar biliminden değil. Ama biz, görevimiz nerde olduğunu biliyoruz. 105 | Merdiven altında Arnavut bir basketçi, çinli bir salgın hastalıklar bilginine oyun gösterisinde bulunuyordu., J Nesvadba / E Gürol, Doktor Dong'un buluşu, ÇHA, 111
a.
tıp tıp tıp
salgıncı | Bunun üzerine hazret-i padişah yine maslak reisin[in] taht-ı kumandasında olarak ikinci sınıf akıncı ve salgıncı filosunu adanın fethine memur eylemiş olduğundan, adanın dört etrafından hücum eden müşarünileyh kapudan, nihayet muhasaranın altıncı ayı zabta muvaffak olabilmişdir., | İlkul47-8
s.
salgınlaşmak | nsz salgın duruma gelmek | Dünyada ve Türkiyede, manşetlerde ve ekranlarda İslamcılık moda olup salgınlaşıp büyürken Erol'un adı çok konuşulup sevilen sosyal bir kimlikten bir siyasi kimliğe doğru giderken, ayaklarının altındaki toprak değişiyordu, tam da bugünlerde Erol, kendini içinde düğümleyen bir tuhaf rüya gördü., | NGenç, isenç, 61
f.
GTS+
salhhane | salh+ far. hane salhane | Cihan namındaki bir maktel-i âmme yolum düştü, / Hükumet derler anda bir nice salh-haneler gördüm., | ZiyaPaşa, EGŞA, 367
ar.
salhurde | ...kışın çıkan salhurde bir şeyhin köy köy dolaşarak 'Ali Hoca aile-i kiramından reşadetlü Şeyh Mustafa' denilen bir şeyhe yazdığı mektupta..., | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 447
Salı | haftanın ikinci günü Salı günü suya oturtsan üç buçuk karış kuyruğu çıkmak deyim hileli, mekirli kadın | Kervancı babanın öyle bir ailesi vardı ki, öyle bir cadıydı, öyle bir cadı karıydı ki, Salı günü suya oturtsan üç buçuk karış kuyruğu çıkardı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 92
a.
salık | haber | Kanser// Eseridir şişlik, ur, / Düzensiz hücrelerin, / Vücutta görünce tez,/ Doktora salık verin., | ZMısırlı, OkuldaBirYıl, 47
a.
salık | Salınmış. Serbest. | kuşlar gibi uçma isteminden kozmosda salık dolanan meteorlar gibi serkeşce bir eylem istemine terfi ettim.,@cosmicinemaa, 19.03.2019, Twitter
s.
salıklamak
f.
tavsiye temek. öğütlemek.
tr. salık-la-
"Döndüğümde Andırın'a, Çokaklı Aşık Ali'yi bulmuştum. Ondan ne çok Dadaloğlu, Köroğlu hikayeleri dinlemiştim. Yaşar Kemal salıklamıştı, bu derleme işlerine gönül vermemi de istemişti benden.", F Andaç, .", M S Aslankara, 5 eki 2024, Cum Kitap, 9"
salım | salmak'tan. 6.6.2010'da Profilo'unun tv reklamından Gaz salımı; salınım. | Bir cismin çevresine ışılcık ya da özdek tanecikleri durumunda erke salması, anlamdaş yayım.BSTS FTS | Bir başka temel tartışma konusu da iklim değişikliği ve karbon salımını azaltıcı politikalar konusunda hükümetin ne derece girişken olduğu., | AFinkel, T, 9.8.2011
a.
salın salın | salına salına | salın salın ortalığı süpürür / gelin, | YMiraç, 1981, 29
z.
Salıncakçı | Bu sırada ayağa kalkan Şakir, onların arkasında koşmak istiyordu; fakat İhsan'la salıncakçı, kollarından tutmuşlar, bırakmıyorlar ve elinden tabancasını almaya çalışıyorlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 38
a.
salıncaklı | Salıncak gibi sallanmaya yarar biçimde olan, salıncağı olan. | çift salıncakl!
s.
salıncaksız | salıncağı bulunmayan | Her yer salıncaksız, kaydıraksız, tahterevallisiz çocuk bahçesi., | ACılga, Sıpanın, 16
s.
salındırım | salındırmaktan | çevrenin salındırım etkisi, | 13.10.2004 | Kişi, sosyal yapı içi gibi bir rezonanstı, olumlayan, meşru osilasyon (salınım ve salındırım) kaynağı yapı ortaya koyacak bir totem (inanç) sembolü oluştururken durumumuz evetlenmiş olacaktır., | Eynazende, 8.10.2011, | İnançlarınTarihselRolü3, | | http://edebiyatdefteri.com/yazioku.asp? id=85413, 21.10.2016g
a.
salını salını
z.
salınarak.
"Gel salını salını", Halk türküsü"
salınımlı | salınımı olan. | Mesela bunun için ileri geri giden salınımlı karıştırıcılar ve ileri geri hareket eden bantlı veya bölmeli vagonlar («Tane distribütörü») kullanılmaktadır. Buradan kömür silo çıkışından içine bir şey karışmadan bütün ızgara genişliğine dağıtılır., Türkiye Şeker Fabrikaları A.S Yayınları, 1968, S 121, 63
s.
salınış | salınma işi | +Hem ben kedilerin hazlarından kendi hayatıma ders çıkaracak bir adam değildim; nitekim şimdi de bu arsız salınışlı kediyi seyrederken de çıkarmıyorum, çıkarmalı mıyım? , | RehaMaden, 2005, 60
a.
GTS+
salınmadık | salınmamış | kurumasın istemem rüzgarda salınmadık hiçbir dalNÇelik, 44
s.
salıntı
a.
salınma hali.
"Bu salıntı yavaş yavaş durdu. Resmi göğsünden ayırmadan, öbür eliyle bir başka resim aldı. Bu, solgun zayıf yüzlü, iri siyah gözlü genç bir erkek resmiydi", C Uçuk, DŞ, 1971?, 88"
salıntılı
s.
"İşte kalkıyor ve çağrılan artistlerin bilinen salıntılı yürüyüşüyle geliyor. Murad, çekiciliğinden memnun, ayağa kalktı.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 21"
salıverilmişlik | Demokrasiyi sadece Batılıların elinde ve dilinde görüp duyan Müslümanlar demokrasiyi yanlış anladıkları bir salıverilmişlik, bir ibahe mesleği olarak görüyorlar ve İslam'ı demokrasiden tenzih etmeye çalışıyorlar., | MBilici, T, 20.8.2014
a.
salıvermek –i | Aniden bırakmak | -Şunları bırakayım, yürüye yürüye gitsinler! Diye düşünmüş ve ayaklarının bağını çözerek onları salıvermiş., | NHoca, 1967, 52-3
bf.
Salkımsöğütlü | Salkımsöğüt ağacı bulunan. | sanırım o da gitti / sürükleyerek peşinden / salkımsöğütlü bahçesini, | MG, 125
s.
salkıntı
a.
sanki salkmak fiilinden salk-ıntı
tr. salk-ıntı
"Bir Makriyostur çıktı yuvadan / Azgın canavarın sarkıntısı var / Sarı yılan gibi azmış kayadan / "Sarkar kuyruğunu salkıntısı var", Sabri Özcan San, 1987, 98"
salkıntı
a.
salkınma işi.
"Bir Makriyostur çıktı yuvadan / Azgın canavarın sarkıntısı var / Sarı yılan gibi azmış kayadan / Sarkar kuyruğunu salkıntısı var.", San, Hicranî, 98"
sallama çay | Poşet çay.
a.
sallamak | 1. Bir şeyi boşvermek, bir tarafa bırakmak. | Tarihi salla, matematik sınavı önemli!, | Akmaral, 5.1.2011 2. Vermek, satmak. | Bugüne kadar salladığım çay bini geçti. Çaycının konuşmasından. Nisan 2011 tv-den. 3. | atmak, uydurmak. | Az önce Dilmen NTV Sport'ta konuştu, böyle bir söylemde asla bulunmadığını, haberi yazan Hürriyet muhabirinin salladığını ve bu sallamaya kendi adını da bulaştırdığını söyledi., | HAlişanoğlu, 12.4.2011 eposta 4. dikkate almak, farketmek, umurunda olmak | Fakat kimsenin gökyüzünü sallayacak hali yok., | DOral, T, 13.2.2012 5. aleyhine atıp tutmak | Gelinler size söylüyorum, kayınvalideler siz anlayın! Kendinizle, kayınvalidenizle, uzak-yakın akrabalarla savaşmayın, barışın! Sonra şu kendini kanıtlama işinden son değil ilk düzlükte vazgeçin! Surat sallamayın... Laf sallamayın. Tatlı dile saygı katın, ortaya karışık yapın. Sıkıntılar tam gaz devam mı? Olabilir, söz konusu insan ve insan ilişkileri. Ama günah keçisi eşiniz değil! Adama sallayıp durmayın., | AynurTartan, HrCtesi, 8.7.2017, 10
f. argo
Sallamasyon | sallama, asılsız, atma, gerçek dışı | Güvenlik arasında bayanlar olduğu gibi (hobileri; dedikodu, atma tutma, karıp kesme), cılız, kısa boylu, kara kuru erkekler de mevcuttur (hobileri; kız kesmek, erkek öğrencilerle muhabbet kurup onlara sallamasyon öyküler anlatmak)., | F Ö Şeran, Öğrenciliğin kitabını yazdık üstelik kopya da çekmedik, 2010, 297
s.
sallamatik | Cebini salla, Sallamatikle puanları topla!, | | http://www.n11.com/kampanyalar/sallamatik-3tlcepkupon-kampanya, 23.8.2014g
Sallanı sallanı | salınarak | Sallanı sallanı gelen sevgilim / Söyle kömür gözlüm kimin yarisin? , | Emrah
z.
sallanmalık | Akşamları durduğun yerde sallanmalık Türkçe-yabancı karışık müzik de yapıyorlar; yemeğe gitmezseniz barı da keyifli., | SavaşÖzbey, HrCmrts, 8.7.2017
a.
sallantı kartı
b.a.
giysilerde etiket.
tr. sallantı + ing. card: kart-ı
"Zamak, sallantı kartı", 5.4.2024, dükkan tabelası, Merter"
sallantılı
s.
sallana sallana
tr. salla-ntı-lı
"sarhoş adam ağır aksak, sallantılı bir yürüyüş içindeydi .", A Cılga, 1980, 74 | 2. s. Salınımlı "Rengarenk seramik çanaklar (38 TL), sallantılı küpeler (69 TL) vitrinde ilk dikkati çekenler.", S Fowler/S Yedig, HrSeyahat, 24.6.2018, 11"
sallantılı | salllanan. salınan. | Sanki denizde yüzen bir teknede yatmış kalkmış, sallantılı bir hızla bir gidiyordum., | ÖFToprak, 1979,54-6 | İri taşlı bir yüzük, sallantılı bir küpe, pahalı olmayan canlı, neşeli, keyifli, ayrıntılarda varsıl incik boncuklar..., | BUzuner, 1993, 22 | Rengarenk seramik çanaklar (38 TL), sallantılı küpeler (69 TL) vitrinde ilk dikkati çekenler., | S Fowler/S Yedig, HrSeyahat, 24.6.2018, 11
s.
GTS++
sallasırt | Kabil'de ne su, ne de elektrik vardı, Taliban istediğini sallasırt götürüp infaz ediyordu., | MAltan, Star, 20.08.09
z.
sallattırmak | ettirgen geciktirmek, erteletmek | Pazartesiye kadar sallattırdım çünkü yokum dedim, mazeret çektirdim., | RecepÖzcan, 6.6.2007 [T, 25.8.2011]
f.
salma
a.
salma vergi.
"Dolanır azalar hep dili rumuz / Gezerler köylerde pek ehl-i namus / Alırlar salmayı vermezler makbuz / Çalar dolandırır bizi muhtarlar.", San, Hicranî, 159"
salmak
f.
"Gurbete mektuplar salıyor musun?", Yasin Şen, Bir Sevda türküsü, 32"
salmak
f.
bırakmak, ertelemek.
"Kıymayanlar varına, / Ermeyenler yarına, / Salan bugün yarına | / Nâdir olur âkıbet.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 22"
salmak | bırakmak | Sarhoş olduğunda yaptığı iğrenç esprileri, annemle kavga ederken arada dönüp bana göz kırpışını, o kadınla Bodrumda yaşarken beni arayıp ağlamasını, kendini saldığı zamanlarda yanağıma batan sakallarını hatırladım., | TKiremitçi, 2005, 141
f.
Salmi | dokuma gereci | Bacağı salmi gibi, gidiyor!, | A H Gedikli, 1.7.2009, Akçaabat
a.
salon dergisi (dergileri)
b.a.
salon mecmuası, salon jurnalı, salon magazini.
fr. salon
"... dergisi ( Yıldız ) haftalık ( Meraklı Gazete ) , aylık edebi , aile ve salon dergisi ( Yeni Kitap ) , her konudan bahseden resimli haftalık ( Bravo ) ile " 1930 yılına kadar gelmiş , birkaç yıllık bir aradan sonra 1933 yılında " 7 gün ...", M Nuri İnuğur, Türk basın tarihi: (1919-1989), 1992, 116 || "Salon dergisi niteliğindeki Akbaba kendisini edebi mizah dergisi olarak tanıtmıştır. 70'li yıllarda yayın hayatına başlayan Gırgır dergisi büyük traj toplarken Akbaba da batmakta gecikmez.", Gül diken: mizah kültürü d, 1999, 35
salon mecmuası
b.a.
salon dergisi.
fr. salon ar. mecmu'a + tr. -(s)I
"... Sedad Simavinin İnci isimli salon mecmuası, ve M. Zekeriyanın edebi «Büyük Gazete»si, Vedad Urfinin Utarid, Salâhattin Enis ve Tarığın Edebî Kaplan ve İttihatcıların hususî şekilde kurdukları Millî Talim ve Terbiye Cemiyetinin İsmail Hakki tarafından ...", S R İskit, Türkiyede matbuat rejimleri, 1939, 111
Saloncu | BKM, Çamaşırhane Film, Dijital Sanatlar, NuLook, Taff Pictures, Madd Entertainment, CMYLMZ | Fikir Sanat, Boyut Film gibi Türkiye sinemasının en iyi örneklerini veren şirketler, birer birer vizyon tarihlerini erteledi. Ancak konunun yapımcı-saloncu kavgasından öteye geçip, Meclis'e taşınması, her iki tarafın, hatta önce izleyicinin çıkarını gözetecek bazı yasaların çıkması gerekiyor..., | 3.1.2019, www.ntv.com
a.
Saloncu | Fikir Sanat, Boyut Film gibi Türkiye sinemasının en iyi örneklerini veren şirketler, birer birer vizyon tarihlerini erteledi. Ancak konunun yapımcı-saloncu kavgasından öteye geçip, Meclis'e taşınması, her iki tarafın, hatta önce izleyicinin çıkarını gözetecek bazı yasaların çıkması gerekiyor..., | 3.1.2019, www.ntv.com
a.
Salonlu | Salonu olan. | Bugün adliye dairesindeki iki büyük oda ve bir medhalden ibâret, salonlu, zengin kütüphâneli baromuz, tefrişât ve tezyinâtıyla, nezâfetiyle, değil adliye binasının, hattâ İstanbul'da mevcut müesseselerin en güzeli, en dilberidir., | A H Özkent, Muhami, 1924
s.
salsal | ... baş , meğer Akkirman'da (Salsal)ın başı olarak yaratılmış ola... Adana kabağı, Van lahanası, Hüsrevanî küp kadar var. Gerdanı ise ful inceliğinde kadar birşeydir. Bu ince gerdan, o acâip görünüşlü başı tutmağa muktedir ..., Evliya Celebi Seyahatnamesi, 1971, C 4, 83
a.
salta | salta | Yakasız, iliksiz, kolları bol, cepken biçiminde, kadife veya çuhadan bir nevi kısa ceket. | Yeleğin üzerindeki sade çuha saltanın kolları biraz kısadır., | M Naci, 1969, 14
a.
saltalı | üzerinde saltası olan, salta giyinmiş kimse | Erkek kırk yaşlarında kadar saltalı, şalvarlı bir dışarlıklı idi., | Güntekin, Damga, 106
s.
saltanat | Mazlum âhı üstüne temel tutmaz saltanat / Kahhâr ol kahkahayı âh ü zâra döndürür., | SadettinKaplan, EGŞA, 372
a.
saltanat | saltanat arabası | Türk hakanı güzel prnsesin bütün şartlarını kabul ettiğini bildirmişş. Çin imparatoru kızına güzel bir saltanat arabası hazırlatmış., A Özyalçıner, Kırmızı Çini Kase, 2001, 8
b.a.a.
saltanat kayığı
b.a.
"İlk iki kayık hareket ediyor, ayni yere üçüncü ve daha lüks bir kayık yanaşıyor: Saltanat kayığı. Baştanbaşa oyma, altın yaldızlı. Ön tarafında yine altından bir mahmuz provasında (sic) ise padişahı güneşten korumaya yarayacak al kadifeden bir gölgelik var. Kayık on dört çifte... tam sekiz kürekçi çekiyor.", Kaptan Paşa, 1954, 125"
saltanat sürmek| | Kimlerdi burda zevke dalıp saltanat süren? / Kimlerdi bin dolap çeviren, insan öldüren?., M Çınarlı, 1969, 55
dey.
saltanatlı | hakim | İlk gençliğinde narin! Gençliğinde edalı sonra zarif ve nazlı ve de saltanatlı..., | Nazik Erik, 32
s.
Saltık mutlaka. | Eksiğini gören saltık, / Dört gözle kışı bekler. / Ötmüyor kuşlar artık, / Soldu güzel çiçekler., | V C Aşkun, 19 | saltık | Günün gerisinde duran karanlık onların gözünde saltık bir mutluluktur., | BKarasu, 60
s.
saltıkçılık | Varoluşçuluk özsel olarak belirlenmişliği tanımaz, çünkü belirlenmek 'öz'ün bir eytişimini öngerektirir. Böylece, varoluşçuluğun özel belirlenimsizlik ilkesine göre, ''Herşey geçerlidir.'' Belirlenimsiz olanaklar bir seçme özgürlüğü tasarımına götürür ve seçme 'özgürlüğü' mantıksal olarak üstenim ve sorumluluk gerektirir. Birey üsteniminin her adımında yeni yeni üstenimler edinerek onlar tarafından nereye götürülürse onu kabul etmelidir. Heidegger de bu plastik 'mantığın' izleyicisiydi (aslında Sartre Heidegger'den esinlendi), ve üstenimi onu Nazi saflarına götürdüğü zaman göreli varoluşunda bulabileceği en büyük anlamı keşfettiğine inandı, ve saltıkçılığı seçti. Buna karşı irrasyonalist Sartre sonunda almaşık despotizmi seçmede hiçbir duraksama göstermedi, tarihsel özdekçilği yeğledi, ve modern kötümserliğin sözcüsü olarak insanın ancak istencinin elinden alınmasıyla kurtarılabileceğini savunmada bir sorun görmedi. Buna özgürlük dedi. Ve amaç uğruna şiddete başvurmayı haklı ve vazgeçilmez gören, bir cinayet kuramı olan Marxizme Humanizm dedi... www.ideayayinevi.com
a.
sâlûkondûd | güvenli geçiş kağıdı, emân-nâme. | Misâknâme Ertesi gün de Anamur limanında Süleyman'ın, Rodos'tan 'ahd ü peyman ve eymânla sâlûkondûd'la (safe conduct, sauf-conduit) yani misâk-nâmeyle getürdüği' gemiyle buluşurlar., | Hakan Erdem, KararG, 30.12.2018
a.
salvolamak | it. salvo+la-mak | yeni | 1. yaylım ateşine tutmak 2. yoğun biçimde atak yapmak. | Sayın Haluk Ulusoy da hemen herkes gibi 12 Haziran sonuçlarını beklemiş ve ortaya çıkan fifty-fifty bölüşmesinden sonra aday olma cesaretini bulamadığı için önüne gelene salvolamış ve bir sonraki seçim için çalışmalarına başlamıştır., | STunalı, T, 26.6.2011
f.
salyalaşmak | salya halini almak | ...Kant, makam, Hegel, rüya kelimeleri salyalaştı, Erol bir daha uzun süren sakinliğine katlanamadı., | NGenç, isenç, 63
f.
GTS-
salyalı | ++
s.
salyaneli
salyaneli
salyanesiz
salyanesiz
salyaneli / salyanesiz eyaletler
salyangoz kremi | 7.3.2009
a.
salyangözlü? | Gösteri'de yabancılaşmış, bönleşmiş, açgözlü, körgözlü, akan gözlü, salyangözlü, görmemiş, balıkgözlü ve diğer –özünden koparılmış- gözlere sahip insanların insanlık dışı hallerinin karikatürleri yer alıyor büyük bir çoğunluk olarak., | PBarışta, T, 5.9.2010
sam
a.
sam yeli.
"Hicran bağlarında öten bülbüller / Konma bizim bağa yaslıdır güller / Nevreste çiçekler lâle sünbüller / Sam dokunmuş hiç birinde ziynet yok.", San, Hicranî, 194"
Samandağ biberi | Metabolizmayı hızlandırarak zayıflattığı gerekçesiyle, çok acı olmasına rağmen kilo vermek isteyenlerin ilgi gösterdiği bir biber türü | Metabolizmayı hızlandırarak zayıflattığı gerekçesiyle, çok acı olmasına rağmen kilo vermek isteyenlerin son dönemde ilgi gösterdiği Samandağ biberini, talep nedeniyle yetiştirildiği ilçede bile bulmak zorlaştı., | T, 3.9.2011
a.
samarık | aptal, sersem, budala BTS+
s.
samarıklaştırmak | aptallaştırmak, sersemletmek, budalalaştırmak | Okulda samarıklaştırdılar kızı!, | HTaşkömür, 24.6.2016
f.
samatyalı | Bu adam İtalyan tabiiyetinde bir Samatyalı Yahudi idi, | YKK, 1945, 16
samba | samba | 1. bir çeşit brezilya dansı. 2. bu dansın müziği
a.
fr.
sambacı | 1. Brezilya dansı yapan 2. mec. Brezilyalı | Sambacı'yı ikili markaja alan Hürriyet ve Murat da ilk yarıda sarı gördü., | Star, 17.4.2011
mec.
sambusek | Somalide üçgen şeklinde bir börek | el-Şebab hareketi yayınladığı fetvada, üçgen şeklinde bir börek olan 'sambusek'in Hıristiyanlıktaki 'baba, oğul, kutsal ruh' üçlemesini çağrıştırdığı gerekçesiyle Ramazan ayı boyunca tüketilmesini yasakladı., | T, 31.12.2011
a.
samek
a.
semek, balık.
"Gönderen hoş, getiren hoş, yazan hoş / Yazdırandan gayrı hava bütün boş / Suda samek yerde insan gökte kuş / Bad-ı saba ile sarılı geldi.", San, Hicranî, 167"
samimileşmek
f.
içten, candan davranmak.
"Misafirler, içtikçe samimileşiyor, ceketlerini çıkararak, kravatlarını gevşetiyor, yaka düğmelerini çözüyor, rahatlıyorlardı.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 114"
sample | Elektro kemanı, sample'lar için kullandığı klavyesi ve teatral bir hava katarak okuduğu şiirlerle, aslında konserin lokomotifi Laurie Anderson oldu./ Zamanlaması iyi çalışılmış, görsellikle iyi buluşturulmuş sample kullanımlarında Allen Ginsberg'in ve Lou Reed'in sesi de vardı. | , | YektaKopan, HürKitapSanat, 26.5.2017
a.
ing.
samuraylık | ...iltica beratıyla, yerlilerden şövalye aranan mülteci, kimse bu sıfata kimlik yüklenmeyince, kendi kendisine mecbur kalıp, ki hem, -samuraylık, artık mert dünyaya yabancı kaldığından- bir ronin olarak, kendi mekanında, kendine bir e bir, hiçkimseyle ber a ber, yahut ber na ber, aynalarla ru be ru, haftasonları sosyal eğeli teğet temas törpüleme ve törpülenmelerinden beri, geri namına hiç bir gerili bağ kalmamacasına, -ki zaten gerek de yok ki- azade bir zadedir, yahut, bir, azab-zede..., | TuranBozkurt, 19.12.2014, Rindan
a.
samurî | Üstat elinden çıkma sanemlerden mütenasip yapılı, siyaha mail samurî saçlı, incerek düz kaşlı, noktalı yeşil gözlü, siyah ve uzun kirpikli, hafif sarı üzerine mevçli koyu al yanaklı, irice çekme burunlu, ufak ağızlı, (şiddet-i şehveti gösterir surette) ateşî kırmızı kalınca dudaklı, her karşısına geleni kucaklayacak gibi önüne mail yürür, insanın kalbine girecek gibi karşısındakine dikkatle bakar bir afet, | Namık Kemal, İntibah, 1876,
s.
samut | Sükutî, suskun, susmuş, çok söylemeyen. | [H]apiste ziyaretine gittiğimiz çocuğumuzla samut gibi birbirimizle bakmakla yetinmek ve bir hatır bile soramadan eve dönmek zorunda bırakılıyor olsaydık (...) acaba nasıl hissederdik? , YÇengel, T, 6.10.2010
ar.
samyeli sam yeli | Kışlanın ardında bir kırık testi / Askerin üstüne samyeli esti / Gelinlik kızlar umudu kesti / Eli Yemendir gülü çemendir / Giden gelmiyor acep nedendir? , Yemen türküsü
a.
sanaka | hikmetli söz, sanaka getirmek deyim atadan dededen kalma hikmetli sözler söylemek AAYörük, 6.6.2016
a.
sanal anjiyo kontrast tomografi
sanal bebek a.
"... sanal bebek Kimiko the Fosterling var. yalnızca 1 kez kullandım ve beni terk etti. Fiyatını arayanlarla belirleyeceğiz. Kullanma kılavuzu da yanında.", L-Manyak, 1998, C 5 1998, ? "
sanal büyükelçilik | Şimdilerde ABD İran'ın özellikle gençlik kesimine dönük politikalar üretiyor; sanal büyükelçilik açmak gibi., | CAktaş, T, 10.9.2011
sanal göç
1. sahte göç. 2. genel ağ ortamında göç.
"SANAL GÖÇE HAYIR | Belediyelerin yıl sonunda Genel Bütçeden aldıkları pay nüfus oranına göre değişirken, Yıl sonunda Sanal göç yolu ile ikametlerin başka bölgelere kayması Belediyelerin hizmet sunmasının önündeki en büyük engellerden biri oluyor. Her yıl Bütçe hazırlanırken Belediyelerin Genel Bütçeden aldığı pay nüfusa göre değişiklik gösteriyor. Değişen nüfus Belediyelerin Genel Bütçeden aldığı miktarı da artırıp eksiltebiliyor. Vatandaşın yıl içerisin de hizmet aldığı Belediye den ikametliğini hemşehrilik kaygılarından ötürü başka bölgelere kaydırması haksız kazanımlara sebep olduğu gibi nüfusun kaydırıldığı ilçenin de mağdur olmasına sebep oluyor. Tokat'a Dair, 15 aralık 2015 | "Kitlelerin Yeni Göç Mekânları Olarak Sosyal Medya ve Sanal Göç İlişkisi", S Ağaç Sucu, U Gündüz, IntJCSS, Ara 2023,C 5, 2, 466 14.02.2024"
sanal sınıf | Bu gün dahil her gün binlerce materyal öğrencilerimize dijital ortamda sunulmakta, her gün yeni sanal sınıflar devreye sokulmaktadır. ++ | sanal kumar | 29.03.2025
b.a.a.
sanal su | virtual water yeni | Sanal su kavramı ilk olarak 1993 yılında J. | (Tony) Allan tarafından dile getirilmiştir. O dönemde içsel ya da gömülü su (embedded water) olarak Türkçeye çevrilebilecek olan kavramı kullanan Allan, kamuoyu ve akademik çevrelerin ilgisini çekememiştir. Ancak daha sonra sanal su kavramını kullanan Profesör Allan, bu kavram dolayısıyla 2008 yılında Stokholm Su Ödülüne (Stockholm Water Prize) layık görülmüştür./ Sanal su kavramının ortaya çıkması ile birlikte kavrama dönük eleştiriler de başlamıştır. Bu eleştirilerin başında kavramın üretilmiş su olarak tanımladığı yani sulama kanalı ve diğer su yapıları aracılığıyla elde edilen su ile yağışla elde edilen su arasındaki farkı dikkate almamasıdır. Tarımsal üretimin birçoğu sulama sisteminin olmadığı ve toprağın yağmur suyu ile beslendiği yerlerde üretilmektedir. Kavramın topraktaki suyu dikkate almadan geliştirildiği eleştirisi bulunmaktadır./ Bu bölgelerde yoğun sulama isteyen ürünler yerine daha az su isteyen ürünlerin yetiştirilerek tasarruf edilecek suyun evsel ve endüstriyel alanlardaki kullanımlara kaydırılması ve artan su sorunlarına çözüm bulunması sanal su kavramının temel yaklaşımını oluşturmaktadır. 30.5.2011 ORSAM
a.
ing.
sanallaşma | Kültürel göstergelerin tüketimine dayalı, sanallaşma, gösteri ve gözetleme eğilimlerinin merkezî önem kazandığı bir modele göre örgütlenen günümüz kitle kültüründe, eğlence programı ardından gelen savaş görüntüleri, | infotainment (bilgi ...-, | DoğuBatıD, 2007, S 41-43, 165 | Teorisyen Manuel Castells'in başlıca savunucularından biri olduğu | ağ toplumu tezi, iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle, dünyanın | sanallaşması ve | dijitalleşmesiyle ortaya çıkan, ekonomik, kültürel ve sosyal değişimlere yönelik tahayyüllerden oluşuyor., | SÖney, T, 11.2.2011
a.
sanallaşmak | Nesil dijital olunca kumbara da sanallaştı., | Z, 12.3.2012 | Derken bütün bunların gün be gün daha da sanallaşan hayattan kaynaklandığına uyandım., | AyçaŞen, T, 15.4.2012
f.
sanallaştırma | Postmodernizmin, yaşamın her alanında yarattığı üst-gerçekliklere yani gerçeğin yeniden kurgulanması aksiyonuna göre tarih, nesnel gerçeklerin, gerçekte nesnelliklere sahip olamamasından dolayı sanallaştırma yoluyla sonsuz sayıda ..., | DördüncüTürkDünyasıYazarlarKurultayı, İÇetin/HAYüksel, 1999, 118
a.
sanallaştırmak | Bu kadar sanallaştırmak zorunda mıydınız herşeyi? Yine kütüphaneden aldığı bir yığın hafıza ünitesini odanın her yanına saçarak devam etti Verdilya. | Hani baba? 'Annen bunların içinde' diyorsun, ben göremiyorum kimseyi., | SIşıksal/ÖMuti, EnGerçekDünya, 2015, ?
f.
sanallık | Sanallık' denen şey bütün dünyaya egemen oldu. Bu sanallık yeni servetlerin hammadesi haline getirildi, | MBelge, T, 9.9.2011
a.
Sanat danışmanlığı | Sanat danışmanlığını Karoly Aliottinin üstlendiği bu serginin adı da 'İçimdeki Çocuk' zaten., | Ömür Kurt, Hr Cmrts, 28.9.2019, 3
a.
sanatdaş | aynı sanatı icra eden kimse | Eziz dostlar ve kolleqalar, meslekdaşlar sanatdaşlar sizi qarşıdan gelen YENİ İL munasibeti ile yurekden tebrik edirem., | RasimAşın, 31.12.2016 facebook
a.
sanatımsı
s.
küçümseme sanat değil, sanata benzer.
ar. san'at + tr. -msı
"Sonra, sanatımsı siyaset dergisinin yazarı sıkıntılarının, korkularının sona ermesi, kuzeydeki canavarın dişlerini daha iyi gösterebilmesi için bilim adamlarına tarihsel önerisi(!)ni yapıyor. Âdeta | Atatürk bir milliyetçi idi ... ", Türk Edebiyatı, 1974, S 25-36, 39"
sanatlaştırma | Birkaç yeniyetmenin çalıntı bir dağ bisikletini elektrik direğine asmasını, yerleştirdikten sonra ise 'alâmetifarikalarını' bir adım geri atarak keyifle izlemeleri üzerinden Çavuşoğlu, | bakıp anlayarak sanatlaştırma önerisini hayata geçiriyor., | MŞÇoban, T, 14.9.2011
a.
Sanatlı | içinde sanat olan | Pazar günü 'Müzikli, kültür sanatlı yen iyıl dilekleri' yazmıştım., | Mehmet Tez, Milliyet, 1.1.2019
s.
Sanatlı | içinde sanat olan. | Pazar günü 'Müzikli, kültür sanatlı yeni yıl dilekleri' yazmıştım., | Mehmet Tez, Milliyet, 1.1.2019
s.
sanatsallık -ğı
a.
"Tabiatın güzelliği ile insandan beklenen güzel işler arasında kurulan bu karşılıklı bağlantı üzerinden kâinattaki sanatsallığın insana yönelik en temel mesajı ortaya çıkar.", M ecit Ömür Öztürk, ? ? ?"
sanatsallık | Öte yandan Tomris Uyar, Selim İleri, Nedim Gürsel, kendiliğinden oluşmuş görünümlü yazarları aratmayacak sanatsallıklarla dolu gelişlerinin daha başındayken bile, dil konusunda, yazım kuralları konusunda iyi bir öğrenim görmüş olmanın koruyuculuğu altındaydılar., | MemetFuat, Aykırılıklar, 89/Sİleri, Z, 21.10.2012.
a.
sanatsevenler
a. çoğul.
sanatseverler
"30 ekim pazar günü, sanatsevenleri sevindirecek bir törende bulunduk. Daha önce başkentte kuruluşunu alkışlamış olduğumuz Güzelsanatlar Derneği, şimdiyedek hep üyelerinin evlerinde toplantılarını yapmak zorundaydı. Şimdi Meşrutiyet caddesindeki, eski Derya Lokantasının bulunuğu handa, küçücük bir oda tutarak, çalışmalarına daha verimli bir hızla başlamıştır.", Ses D, Yıl 5, S 119, Ara 1960, 14"
sancaklı
1. cadde adı: sancaklı caddesi.
sancaklı | Günler, geceler sonra Han Següy'ün Gök Sancaklı otağı önünde atından inerek diz vurup Hanı selamlayan ilk haberci Üsergen oldu., | AErgenekon, 24
s.
sancı tutmak
dey.
1. sancılanmak. 2. mec. rahatsız olmak.
tr.
"Biz de bir yâr sevmeynen / İlvanlım, ilvanlım / İlvanlım, amman amman / Köyü bir sancı duttu da / Al fistanlım, gaytanlım / Köyü bir sancı duttu da","
Çorum türküsü
sancımak
f. nsz.
sancı vermek | burmak, burulmak.
"El ele gittiğimiz o dağda sen durmadan gidersen / Benim yüzümde çok sancımış çok eski bir hüzün kanar", Haydar Oğur, 1994, 43"
sancımak | Kışlanın ardında üç ağaç incir / Kolumda kelepçe boynumda zincir / Sallama zinciri her yerim sancır., Yemen türküsü
f.
sanço pançoluk -ğu | Kürşat Zorlu İyi Parti'den istifa etmiş. Akşener zamanında kendisini dostça ikaz eden bir paylaşım yapmıştım. Demiştim ki | Parti sözcülüğü ile Don Kişot'un Sanço Panço'su olmak arasında ince bir çizgi vardır. O sınırı hep karıştırıyorsun. Bu gidişle siyasi hayatını çabuk bitirirsin Ama dinlemedi, parti sözcülüğü değil Akşener'e Sanço Pançoluk yapmaya tam gaz devam etti. Hatta o kadar ileri gitti ki yerel seçimler öncesinde Mansur Yavaş'ın Akşener'e gönderdiği elçinin önünde, Akşener'den | aferin almak için:, Alper Aksoy, 4.01.2025, Facebook
b.a.
sandali | penisi kesilen kimseler | Hadım edilmesi gereken kölelerin erkekliklerine, Hıristiyan ve Yahudi sünnetçiler değişik yöntemlerle son verirler; bu işlemlerden geçenlerin hayatta kalanları, yeni hallerine göre nitelendirilirlerdi: Sandaliler (penisi kesilenler), kastratiler (tam temiz penis ve husyeleri kesilenler), tilbiyeler (husyeleri ezilenler)., | C A Balta, İstanbulda kölelik geçmişi, EtkiD, S 2, 2016 Eki/Kas, 12
a.
Sandaloz sakızı | thuja articulata
a.
Sandalye takımı | Odanın sandalye takımları beyaz zemin üzerine pembe çiçeklerle işleme canfesten yapılmış, halısı da döşemesinin renginde olarak yalnız üzerine çiçek yerine ötekinin pembesinden daha koyuca birtakım iri dallar nakşolunmuş..., | N Kemal, İntibah, 113-4
a.
sandık başı/çıkışı anketi/araştırması | (ing. Exit poll'dan) seç. Oy verme günü oy verenler üzerinde hangi partiye oy verdiklerini sorguayarak seçim sonuçları açıklanmadan yapılan seçim sonuçları tahmini. 7.5.2010 | Kamuoyu araştırma kuruluşu Vtsiom tarafından yapılan sandık çıkışı araştırmasında, merkez soldaki Adil Rusya yüzde 12,8 ve ulusalcı Liberal-Demokrat parti yüzde 11,42 oy aldı., | R, 4.12.2011 / sandık başı (Fransa seçimlerinden sonra 6.5.2012'de NTV-de)
a.
sandıkça | Fr. Aérémie =maladie de caissons BSTS / Tıp Terimleri Kılavuzu | Sözgelimi billûr sandıkçadaki zebercet taşlarını ikide birde, hiç sebep yokken gözümün önüne getirirdim., | Sİleri, ZC.tesi, 13.10.2012
a.
tıp tıp
fr.
sandıklı
s.
sandığı olan.
Alkon sandıklı bazalı
sandırmak | Ettirgen | Nedense cümlemizin gözünün önünde yaşıyor kanserini/ terk edilişini/ yaralanmasını/ iyileştim sanmasını/ sandırmasını., | PMağden, T, 6.9.2011
f.
sandinista gerillaları | Gümrük Bakanının bunu büyük özveriyle yerinde inceleyip bütün gümrüklerde yalnız Filistinlilere değil, Sandinista gerillalarına da aynı kolaylığı sağlaması Anayasanın eşitlik ilkesine uygun değil midir? , | NGüreli, SO, 101
a.
sandöviç | sandvinç | Mahir'in sandöviç dediği, bir bütün ekmeğin içine konan ayıklanmış bir bütün tavuktan oluşuyordu., | NGüreli, SO, 11 sandviç olmak | Esad Türkiye'ye kafa tutsaydı, ülkesi Türkiye ve İsrail arasında sandviç olacaktı., | GCivaoğlu, M, 1.6.2016
a.
sandviççi
sandviççi | sandviç yapıp satan kimse | Nakliyeci, çaycı, lokantacı, seyyarsatıcı, tüpçü, sucu, kırtasiyeci, simitçi, sandviççi, ciğerci, kokoreççi, ayakkabı boyacısı, hatta hamallar, hurdacılar, talaşçılar, kağıt toplayıcıları..., | BTSalihoğlu, 2014, 70
a.
sanı
a.
1. Fikir, düşünce, istek, dilek, emel, zan, tasavvur, tahmin. 2. Sır, raz. TS
tr. san-ı
Mehmedim der ki kaydımı göreyim / Harçlığımı bulup yola gireyim / Din uğruna kafirleri kırayım / Sanısı gönlünde kalan oğullar 23
sanılgı | (bkz: sanılgı) 20.05.2005 15:49 kasagi, EkşiS
a.
sanitasyon
a.
temizlik
ing. sanitation
hijyenve sanitasyon malzemeleri16.12.2019
sankim sanki | Karadayı'yı izleyen var mı? İyi bir Çağan Irmak filmi gibi oldu sanki, hele Salih/Mahir Kara'nın gerçek annesini öğrendiği son bölümünde, dramanın o gıcık ıslıklı jeneriği bile sankim-birazcık Tarantino'msu, birazcık post-Yeşilçam tınladı., | AYıldız, T, 14.4.2013
sanrı | Sakalları yeni çıkıyordu, sakal değil de tüydü hani, bir parça isyankar olurlardı, ama hep bir 'baba' sanrısıyla büyüklerine bakarlar; sonra evet, dedim ya, dökülüverirler ., | RehaMağden, 2005, 110
a.
sanrıcı | Bütün bu kozmetik eforlarının karşılığında da yıllardır ne ağırlandılar, ne sağırlandılar; yarı okuryazarlar, eksik kafalar, özgürlük/muhaliflik sanrıcılar; ama özellikle Türk Medyalaması tarafından!, | PMağden, T, 16.8.2011
sanrılamak | sanrı+la- | Ha babam de babam aynı tarz müstehcen mısralarıyla; çok Kemalist, çok laikçi, çok halkçı, çok solcu, çok muhalif ve ödünsüz bir çizgi tutturduğunu sanrılıyor anladığım kadarıyla., | PMağden, T, 27.11.2011
f.
sanrısal | sanrıyla ilgili, sanrıya dair. | 19. ve 20. yüzyıldaki dil tartışmalarında herkes | Türkçenin bir gıramerinin yapılması fikrine aşırı takıntılı görünüyor, bu 1950'lerde bile böyle. Bu, dilin | TEK biçimde zapturapta alınmasını içeren bir görüş, halbuki dilin bu sanrısal gıramer | yapılsa da bir şey değişmez., @JustAliKara, 20.02.2025, X
s.
sansar kaya sansarı | Araçta 250 kaya sansarı, 26 tilki ve 6 ise su samuru postu tespit edildi., | M, 7.6.2017
a.
sansaynlamak | kara mizah için güneşlenmek
f.
sansculotte | Bunların da çoğnu sözgelişi eski Romada gladyatör dövüşü seyreden arena halkına (onun rafinasyonu olan 'boğa güreşi' seyircisi de olabilir) veya Fransız Devriminde sabahtan gelip giyotinin yanında yer tutan ve akşam mesai bitene kadar yerinden kalkmayan Paris sansculotte'una benzetmek mümkün., | MBelge, T, 3.2.2012
a.
fr.
sansürsüz | Sûfiler | ilk hâtırın ehemmiyetine dikkat çekerler. Akla ilk düşen, gözün ilk gördüğü, kalbin ilk sezdiği, iç ve dış duyuların ilk hissettiği şey önemlidir ve ona itibar edilmelidir. Çünkü tabii, müdahalesiz ve sansürsüzdür... Sonra akıl, zekâ, nefis devreye girer ve işler değişir, dönüşür... | , | İ Kara, Dost bir göze âşinalık dedikleri, Dergâh, | 348, Şubat 2019
s.
santaluçiya
"Sihirli bir ülkedir uçtuk hepimiz o gece, / Setökri dan lösyel, Santaluçiya ve Deniz nağmeleriyle... ", Latife Çelebi, 1966, 41"
santırcı / santurcu
a.
santigrat | Sinema dünyasının kaynama noktası 21-22 santigrat derecedir, Mayıs ayında, Akdeniz kıyısında fokur fokur fokurdar!., | ATaşçıyan, Star, 14.5.2011
a.
santimlik | Bu görevleri yerine getirdikten sonra, olur da bir sütunda üç santimlik yer kalırsa, bunu da zararsız gördükleri devlet televizyonu TRTnin programlarına ayırıyorlardı., | S Dölek, Kirpi, 42
a.
santra yuvarlağı | futbol Sahanın merkezi | Enine genişleyen defans blokunun, dikine ilk iki pası, Selçuk İnan'ın merkeze (santra yuvarlağına) güvenli ve baskısız yerleşimini sağlar., | T, A.F. Işık, 28.12.2010
a.
santralizasyon
a.
merkezleşme.
"Sonra bu konsantrasyon yapmış kapitaller de daha geniş ölçüde, daha yüksekliğine birleştiler. Santralizasyon yaptılar yani. Böylece, kapital serbest rekabet kavgasıyla bir yandan kendisi büyürken, sahipleri gittikçe küçüldü, ve konsantre oldu, santralize oldu.", Kıvılcımlı, FK ve T, 12 "
santralize olmak
b.f.
merkezleşmek.
"Sonra bu konsantrasyon yapmış kapitaller de daha geniş ölçüde, daha yüksekliğine birleştiler. Santralizasyon yaptılar yani. Böylece, kapital serbest rekabet kavgasıyla bir yandan kendisi büyürken, sahipleri gittikçe küçüldü, ve konsantre oldu, santralize oldu.", Kıvılcımlı, FK ve T, 12"
santrifüj | fizik | merkezkaç kuvvet | merkezkaç kuvvet [Mehmed Bahaeddin (Toven), Yeni Türkçe Lugat, 1924] bu cismi uzaklaştıran kuvvete santrfüj kuvvet (...) denir SNişanyan
s.
fr.
sap
a.
balta sapı ki 80 santim uzunluğunda bir ölçü.
tr.
Don-kar üzerinde kızak yürüdü / Dörtdivan ovasın insan bürüdü. / Çürümüş kalmış samanlar eridi, / Nehar-ı nevruzda bir sap kş idi 44
sap gibi kalmak deyim | ...'bir kere de soğansız ye!' deyip başını kuyruktaki müşterisine doğru çevirdi. Sap gibi kaldık. Hadi gel de hakkını ara., | NGenç, 1995, 10
argo
Sapancılık ğı | Çift sürer nadasa tohum saçardım / Eski orakları yapar satardım / Ağaçlar yontardım düven yapardım / Marangoz sayıldım sapancılıkta.
a.
sapanlamak | 1+. sapan ile taş atmak | soluksuz okusak bir kitabı / göğün kalbini kırsak / bir vapuru sapanlasak / ölümsüzlüğü topuklarımızdan değil / ayakkabılarımızın deliklerinden toplasa kimsesiz azınlıklar..., | ÇığlıkD, Y 2, S 5, 25 2. TDK saçma konuşmak, saçmalamak 3. anlamsız oraya buraya koşmak | Deli mi bu, beni görür görmez sapanladı., | TTAS
f.
sapen
"Sapen a. "iner karnından sapende güneş alnı güneş / aşktır böler bıçakla sararır ikindileri.", S Koçak, 2001, 37"
sapı silik | 1. Serseri, başıboş, önemsiz, kişiliksiz. 2. erkeklik bakımından güçsüz kişi | Evdeki tartışmalarda, bazen 'Belgesi var mı' diye soran olursa, tatlı sert bir tavır takınır, 'Yahu sapı silikler, tarihin akışı bunu böyle göstermiyor mu' der tartışmayı sonlandırırdı., | DHızlan, HrKitapSanat, 5.5.2017 | Ne idüğü belirsiz bir takım kişilere bu iftiralarından dolayı sapı silik de derim; daha dünkü çocuk beni ırkçılıkla itham ediyorsa şopar denilmeyi de hak eder., | HCGüzel, R, 25.12.2008
Sapıksı | ... karşılığı seks olmuş bel altı dediğimiz düşünceler saf sevgileri yok etmiş hayat sapıksı duygulara bürünmüş insanlar mantıklı düşünemiyorlar., | | http://emine-aykut.blogspot.com/, Sevginin gücü, 25.7.2007
s.
sapıksı | sapık, sapıklığı andırır | Hanzala bizim karikatürist/çik/lerimizin icadı olan ne sapıksı kötü kedi Şerafettin/Şero ne Seks, para ve araba dışında düşündüğü fazla bir şey ..., M A Tepe, 6.1.2009, Acının çizgisel tanığı, roketlerin öldüremediği Hanzala - Mehmet A, 3.8.2019g
s.
sapır sapır dökülmek
dey.
"Dalları yemiş dolu ağacı silkeler de nasıl ermişleri dökülürse, öylesine sapır sapır araçlardan döküldüler.", S Şengil, 1983, 65"
sapıtık
z.
sapıtıkça.
"Kardeşim siz böyle evde oturup oturup canınız sıkılınca mabadinizdan yeni hikayeler mi türetiyorsunuz... Nogay isyanında bunların hiçbiri yaşanmadığı gibi böyle bir asimilasyon yok..abuk sabuk ve de sapıtık yazmayın Onun için bugün Eskişehirde çiborek yiyorsun şaşkın:)", @meaculpatantum, 21.04.2024, X"
sapıtık | Canım kurtarıcı ise kurtarıcı, sapıtıksa sapıtık!, | İHBaltacıoğlu, Ölüler, 66 | Şahsiyeti böyle her bakımdan belirli bir tip göstermeyen, bir hali bir haline uymayan kimselere etrafındakilerin mantıksız, sapıtık, iş bozucu ve kendisiyle geçinilmez bir insan göziyle baktıklarına çok raslanmaktadır., | HamdiDilevurgun, Sosyal Ljiyen, 1947, 329
s.
sapıvermek | Cihânda bulamadım yâr-ı muvâfık / Muvâfık sandığım çıktı münâfık' Buna rağmen, mücadeleye her alanda devam etmeli, arkadan vuranlara da dikkat kesilmelidir. Zira insanlar menfaati için doğru olandan hemen sapıvermektedir., İ Müftüoğlu, Milli G, 28.04.2025
b.f.
Sapiens | Kökleri, odern insan Sapiens'in ortaya çıktığı ilk anlara dek iniyor., | Ö Acar, CumKitap, 23.5.2019, 16
a.
saplama | Sayın Safinaz Hanım, ben yönetici olarak söz kesmekten hiç hoşlanmam ama, burada bir saplama yapmak istiyorum., | NGüreli, SO, 110
a.
saplantılı
s.
saplantısı olan, sabit fikirli.
"Huzur'dan Aydaki Kadın'a giden yol epey uzun ve sarp. İzlek bütünlüğü bir yana, Huzur'la Aydaki Kadın arasında çok belirgin bir anlatım, üslûp farkı söz konusu. Böylesi bir dönüşümde en saplantılı bir aşk bile başkalaşır gibime geliyor... ", S İleri, ZCumartesi, 18.8.2012"
saplı
s.
saplanmış.
tr. sap-lı
Mehtap güne kayıyor, / Sanki apansız / Düşüncelerim saplı / Kafamda, imansız | / Bilmemki neden, / Ağlıyorum! 78
saplı ++
saplı | 1. sapı olan. 2. | saplanmış olan. | Düşe-kalka yürüyen gün / elinde bitmiş bir şişe/ yüreğinebir çiçek sap-/lı uzanıvermiş yere., S Erözçelik, 1991, 22
s.
saplım | TDK+ iğneye takılan bir sap iplik iğneye takılan iplik parçası | +Sonra bir saplım iplikle de göbeği kavice bağladık., | MYağmur, 1957, 17
a.
sapmak
f.
"Daha iş saatine epeyce zaman var... Deniz kıyısına uzanan yola saptı... Sular küçük ürperişlerle oynayışlı... Kayalıklı kenarlarda bu, oynayışlar sesleniyor..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 153"
sapmametre | yeni | Oysa 'mühendis' olma iddiasıyla yola çıkan kişinin elinde böyle bir 'sapmametre' olması şart., | MBelge, T, 17.3.2012
a.
sapsız
s.
sapı olmayan.
tr. sap-sız
"Başa yapışık, iki sapsız kaşık. (Kulak).", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 24"
saptanık | ...doğurgu (tazammun, implication), salıkçı (tavsiyeci, prescritive) , saptanık (sabit , fixed) , katılgın ( methaldar, involved ) , yüklenim (taahhüt altına girme , undertaking) , duruk (static), dirik (dynamic) ..., Türk dili: dil ve edebiyat dergisi, 1969, C 21, 249
s.
saptayıcı | Bir gazete haberi ya da makalesi de bunca saptayıcı ve kanıtlayıcı olabilir. İstenildiği kadar çoğaltılabilir bu örnekler. En baştaki bir sözüme dönüyorum şimdi: Manzaralar bir anlamda poetika'nın dışında temelleniyor. Ama yalnız- ca bir anlamda., Memet Fuat, Türk edebiyatı, 1968, C 6, 40
s.
saptırgan
s.
her şeyi saptıran kimse/şey
tr. sap-tır-gan
"Ben geleceğe bakamıya çalışıyor, Batılı insanın gönlünü bu saptırgan ve kandırgan felsefenin daha çok bulandırmasından korkuyorum. Yalnız bilgide değil, söz sanatında da yaman bir adam olduğu anlaşılan Schopenhauer ayağı altında sağlam toprak bulmıyan insanlar için öldürücü bir zehir ... ", Emin Türk Eliçin, Ansiklopedik tarih taraması, 1967, C 2, 438"
Saptırganlık –ğı | Öyle bir saptırganlık var ki., | Y Gedikli, 14.8.2019
a.
saptırıcı | ... saptırıcı şeylerle masahifi şerife ve kütübü nefiseyi bir araya koymuşlar, iyiyi ve kötüyü birbirine karıştırmışlardı - mushafları ve kitabları fehvasınca o aradan çıkarmak için Kütübhaneyi gözden geçirdiği sırada Hasan Sabbahın ..., ‘Ala' al-Din ‘A?a Malik Juvayni, Tarihi Cihanküşa tercümesi, 1938, C 1, XIX
s.
sapyoseksüel | romantik ve cinsel ilişkilerde fiziksel görünümden ziyade zekâ ve bilgi birikimine olan ilgi duyan kimse. | SAPYOSEKSÜELLİM (sic) -Sapyoseksüellim. Zeka hayranıyım. Dünyanın en güzel varlığı karşımda olsun, aptalsa yüzüne bile bakamıyorum maalesef. Boş bir tenekeye tahammülüm yok..., | https://www.msn.com/tr-tr/eglence/unluler/kemal-do%C4%9Fulu-sapyoseks%C3%BCellim/ar-AA1wELuY? ocid=msedgntp&pc=U531&cvid=edcc0cb5a42f472aa48cd624a279eafc&ei=14, 30.12.2024g
a.
SAR | Uzaydan mikro ve nano uydular üzerinden SAR multi ve hiper spectral gözlem amaçlı minyatür sensor sistemlerinin geliştirilmesi ORDMİL
kıs.
saraçlanmak
f.
deri geçirilmek.
"... saraçlanarak cam, kapı perdesi olarak ta kullanılmıştır. Osmanlılarda serhat bezleri, ağır piyadeler Hacı-Bektaş koluna dahil olanlar keçe başlık giyerlerdi.", Türk etnoğrafya D, 1967, C 9, 27 "
saraka etmek –i | deyim alaya almak, dalga geçmek* | +Leon Daudet zekasının sınırlı olduğunu söylerse de, o, insanları saraka etmekten, hükümetleri düşürmekten, din adamlarına saldırmaktan çokça hoşlanır., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 8
argo
GTS+
sarar | saran, saracak olan | Bir unulmaz derde düştüm ağlarım / Aşk narında ciğerciğim dağlarım / Koygundur yaralar sargı bağlarım / Merhem edip bana sararım yoktur., | M H Bayrı, Halk şiiri XIX. Yüzyıl, 1956, 29, 2.3/8/2019g
a.
sararık | sararmış | Gelgelelim yerinmiştim: Ataç kafa yormuş da, kim umursamış... Kalakalmış Ataç'ın çözümlemesi, sararık dergi, yok, galiba gazete sayfalarında., | Sİleri, Z, 26.2.2012
s.
sarat
a.
büyük delikli kalbur.
x
"Geçerim ben kaderi / Diyip yola koyuldum / Her nefeste bir delik / Delik deşik oyuuldum / Bir sarat oldum artık / Denk gelen delik seçer / Ağırlık tutmam artık / Ne olsa gelir geçer / Bir oyundur bu / Başladım böyle gider", S Seyidanlı, 33"
sarat | Hocam elek çeşitlerinin ismini yazıyorum sözlük için, gözenekleri en açıktan en dar olanına doğru sıralıyorum: Sarat (gözeneği en açık olan), Gözer, Halbur, Elek. Hocam sözlükte bu kelimeler yoksa, daha fazla açıklama için not alabilirim. Bunların her birinde farklı şeyler eleniyormuş mesela., Esra Çetinkaya, 16.04.2025
a.
saray | Oğlumun sarayda bir yeri olsun da, köşesinde olmazsa, dışında olsun | O zaman aklıma 'Oğlumun sarayda bir yeri olsun da, köşesinde olmazsa, dışında olsun.' Lafı geldi., | Hacıhasanoğlu, 1954, 94
a.
saray çöker balkon yerinde kalır
dey.
ayn. m. Cami/minare yıkılır mihrap yerinde kalır
"[Kadın] Kırk dedi mi: / Saray çöker balkon kalır yerinde / Bir indifa başlar kraterinde / Son aşkını yaşar tam kırkbirinde / Sıtma gibi bir nöbettir.", Ş Belli, 1962, 41"
saraylanmak
f.
saraya mensup olmak, saraya dahil olmak.
?
"Enver Paşa'nın izdivacından bahsolunuyormuş. Süleyman Nazif: "O evlenmedi, sadece saraylandı demiş.", S S Uysal, Abdülhak Şinasi Hisar: hayatı, sanatı, eserleri, en seçme ... , 1961, 237"
saraylanmak | saraylı olmak. Sarayın desteğini almak. | Enver paşa evlenmedi saraylandı!, 11.02.2018
f.
saraylı saray mensubu; sarayda bir müddet yaşayan* | Birinci Sultan Hamid devrinde bir mezar gibi sükunetiyle kalplere korku veren dehlizlerde şimdi şen kahkahalariyle çini işlemeli duvarları çınlatan dilber saraylılar dolaşıyordu., | ZŞakir, Sadullah Ağa, 58 | [S]oylu bir tükeniş gibi son bir saraylıya / intihar –hem az kullanılan tek silahıdır kendine vurulmanın-, | AtılayArsan/Rİmrahor, UŞA | deli saraylı (kadın) | Hatta deli saraylı lafı da oradan kalmadır. Sert mizaçlıdır. Kadınlara, kızlara terbiye öğretir., | İOrtaylı, M, 13.6.2012
Saraylık | saraya yakışır | Ben saraylık değilim. / Ölümlük* şarabı tadınca babam, sürülmüşüz / yazgımızın yüzümüze çarptığı yere., | M S Celayir, Vaveyla, S 4, 33
s.
saraylılar
a.
sarayda yaşayan kadınlar.
"Cami avlusunda mermerler yosun / Seyrelmiş müminlerin seccadeleri / Feraceler anlamsız yaşmaklar mahzun / Saraylılar paylaşmıyor şehzadeleri", İlhan Geçer, 1986, 84"
sarbistan
a.
sarp yer.
"Başıma konalı bu Hicran tacı / Her derde getirsem türlü ilacı / Sözüm altun olsa dişlerim inci / Yene sarbistanda kayalık derler.", San, Hicranî, 111+E3421+E3455"
sardalyalı | Bunlardan en ilginci Sicilya da baharda yapılan sardalyalı spaghettir. | , | Engin Akın, VatanG, 29.4.2007
s.
sardanapal | Neticede memleketin temiz evlatları zaruri olarak harekete geçerler. Milli Birlik Komitesi bu Sardanapal taklitlerini çuvala tıkarak Yassıada'ya gönderir., | Tanpınar, 1.3.2002, | http://www.hurriyet.com.tr/tanpinar-in-menderes-ofkesi-57053, 26.9.2016g
a.
sardes
sardırmak | 1. sarma işini yaptırmak. 2. sürekli olarak bir konuyu düşünmek. 3. ilgi uynadrımak. 4. uyuşturmak, anlaştırmak. ahlağı sardırmak birbiriyle iyi anlamak. 5. bir şeye sarılmak veya yönelmek | Şimdi Ali Bulaç diyor ki, ben islamcılarla 'milliyetçi, sağcı, muhafazakarları' birbirine karıştırıyor muşum peki bana ne, İsmet Özel'in bir zaman İslamcılık yaptıktan sonra yeni trend budur diye milliyetçiliğe, ırkçılığa sardırmasından? , | ÜKıvanç, T, 9.7.2011 (Sonuncuyu ben ekledim)
f.
sardugaç | eski tr. bülbül | Kara Korlugaç, ötüyor sardugaç / Annecik ağlama kendin karga gaç(? ) / Yağmur yağıyor annecik karşına ağlayarak geldik biz., | AErgenekon, 108
a.
sardunya | sakız sardunyası | Üç yanı sakız sardunyalarıyla çevrili küçücük balkonunda sırtını duvara dayayıp, sokağın başından hep aynı silûetin belirmesini beklediği akşaml sarda-., | YÇongar, T, 17.9.2011
a.
Sargılamak | sargı ile sarmak. | Noktai istinadı geçtik. Bahaettin Bey, rahı mesturuna geldik, sola, Rızatepeye doğru eğrile büğrüle yürüyoruz, matraların çıkardığı ses, ayni tempoda devam ediyor. Ön siperde bizi, teslim alacağımız mıntakadaki bölük kumandanı sargıladı, ..., M. Şevki Yazman, 1953, Mehmetçik Avrupada, 79
f.
Sargılanmak | Boyutları 5 cm - 30 cm arasında değişen yumrular beyazdan kırmızıya renkli kabuk tarafından sargılanırlar., | Rifat Bozkurt, Eskişehir ve Yakın Yöresi Süs Taşları, TMMOB Eskişehir Kent Sempozyumu / 2014, 231
f.
sargısız
s.
sargı olmayan.
"Ne zaman rüyamda görürsem seni, / Sargısız bedenini, olgun tenini, / Titreyerek ter döken benliğim bile, / Düşündükçe kıskanır hırçınlaşırdı.", Celâl Beykal, 1956, 65"
sargoz
a.
"30 mayıs Hava aniden açıyor. Ayazma'ya gidip bütün günü şezlongun üstünde geçiriyoruz. Su elbet buz gibi ama Bozcaada'da ne zaman öyle değil ki? Geç öğlen yemeği için tabii Vahit'e çöküyoruz, bebecik kalamar ızgara, yeni haşlanmış ılık deniz börülcesi, bir de bir akşam evvel oltadan gelmiş bir sargoz ızgara ile acayip keyif yapıyoruz.", Şemsa Denizsel, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 8"
sarhoşlama | sarhoşluk hali | O gün galibiyetin sarhoşlaması ile dip yapan Sinan Engin'in, bugün çete soruşturmasına takılan 'ayarlamaları ve ağabeye yaranma durumları', acınacak olanın kim olduğu sorusuna tarihî ve acınası bir tebessümdür artık., | STunalı, T, 30.7.2011
a.
sarhoşlamak | sarhoş olmak. | Korkudan büsbütün sarhoşladı., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 46
f.
sarhoşlatmak | sarhoşluk vermek, sarhoş etmek | Hangi şarkının sözüdür o/Sabun kokan havlulara/Rakı içmeden sarhoşlatır/ Hani sonbaharda/Dinleseniz duymazsınız., | BUzuner, 1993, 31
f.
TDK-
sarhoşvari | ...bir de güya erkeksi olmak adına sarhoşvari, arada sigarasından bir nefes çekermiş gibi serkeşce söyleyenler var., | Erol Göka, 05.06.2019, twitter
s.
Sarı | Bu bölgelerde hava durumunun potansiyel tehlikeli olduğunu gösteren 'sarı' ve tehlikeli olduğunu gösteren 'turuncu' renklerle uyarıda bulunuldu., | Hr, 12.2.2019
a.
sarı alan | ++
b.a.
Sarı benizli | Sabah karanlığında, soğuktan büzülmüş, kollarında ufak bir ekmek sepeti ve sırtlarında çocukları ile, gülünç bir ücret mukabilinde çalışmak için kasabanın sokaklarından zeytinliklere akın eden bu sarı benizliler
kafilesi, onun merakını çekiyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 32
s.
sarı gazetecilik | yellow journalism kitle iletişim araçları üzerinden algıları yönlendirme şeklindeki gazetecilik. | Sendikanın nasıl sarısı varsa gazeteciliğin de sarısı var. Gazetecilik değil manipülasyon yapmak, aslı astarı olmayan haber ve yorumlar yayımlamak, bir konuyu tam araştırmadan, altını tam doldurmadan, tümüyle yayın grubunun niyeti neyse ona göre eğip bükerek kullanmak ve sansasyonlara yönelik haberlerle kışkırtıcılık yapmak sarı gazetecilik oluyor., | HGeviş, T, 5.9.2010 sarı inat bk. sarı öfke. Sarışın olup inatçı olanlara söylenir. Deniz S | Sarı inadı varmış ne bileyim!, | 12.1.2011 | http://ardademiryildiz.blogspot.com/2010/01/sar-inad.html
ing.
sarı halile
a.
"[Mesir macununun] İçinde bulunan baharatlar ise şunlardır: Tarçın, karabiber, yenibahar, karanfil, çörek otu, hardal tohumu, anason, kişniş, zencefil, tarçın çiçeği, zerdeçal, hindistan cevizi, rezene, kebabiye, sinameki, sarı halile, vanilya, darıfülfül*, kakule, havlıcan, zulumba*, hıyarşembe, safran, iksir, kimyon, galanga*, çam sakızı, mirsafi*, meyan balı, şamlı şaşlı*, limon kabuğu, kremtartar*, zağfiran, udülkahır*, çöpçini*, eskir*, tiryak, ravend, limon tuzu, tekemersini* tohumu ve günbalıdır.", M Gökçe, Değer, Y 7, Mar 2021, S 87, 35"
sarı inat | Sarı inadı varmış ne biliyim!, | 12.1.2011, | http://ardademiryildiz.blogspot.com/2010/01/sar-inad.html
sarı kodlu
b.s.
sarı kod uyarısı olan.
Arife ve bayramın ilk günü sağanak! Meteoroloji'den 15 il için sarı kodlu alarm: Sel, dolu ve yıldırım tehlikesi Hr, 9.4.2024
sarı lacivert Futbol takımının formasının renklerinden ötürü Fenerbahça Futbol Kulübü | Sarı-lacivert renklerle gönül bağı dışında bir ilişki kurmayan milyonlarca kişiyi, ikbal geminizin yelkenlerine | üfletör olarak kullanmaktan artık vazgeçin, zira melodram boyutunu aşarak trajikomik boyuta çoktan geçtiniz., | STunalı, T, 31.8.2011 sarı nokta | biy. sarı benek sarı nokta hastalığı | | Makula lutea (sarı nokta), retina tabakasında (ağ tabaka) görme hücrelerinden en yoğun bölge olup, aynı zamanda keskin ve kaliteli görmeyi sağlayan retina bölgesidir. Makula bölgesindeki görme hücreleri aydınlık ortamda renkli görme ve keskin görmeden sorumludurlar. | Kivi sarı nokta hastalığı olarak bilinen göz hastalığının yanı sıra pek çok göz hasarına karşı da koruyucu etkisi olan lutein* maddesini içeriyor., | ÇokÖnemliTavsiyeler, İbrahimSarı, İst 2016, 64
a.
tıp
sarı leke karşıtı
Beyaz iz sarı leke karşıtı, 3.7.2024+
sarı lira
b.a.
"Zira iş hayatı, kazanma hırsı ve sinema gibi eğlenceler henüz başlamamıştı | şimdiki gibi ihtiyaçların artması yüzünden geçim darlığı da yoktu | altın para çağı idi bu. Sarı liralarla koca mecidiyelerin değeri kadar mânevi güveni de vardı | o paralar ağır basardı, ahali de hesaplı yaşardı.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 82"
sarı nokta
b.a.
aynı m. sarı benek. Gözdeki ağ tabakasının ortasında bulunan ve cisimlerin görüntülerinin en belirgin olarak oluştuğu sarı renkli duyarlı nokta | sarı nokta.
xx
sarı saltık / sarı saltuk özel ad. | Geldikti bir zaman Sarı Saltık'la Asya' dan, / Bir bir Diyâr-ı Rûm'a dağıldık Sakarya'dan., Y K Beyatlı, Mâverâda Söyleniş, ?
sarı sarı arı | Kocaman karınlı küçücük bal arıları, sarı arılar, binbir çeşit sinek, böcek, kelebek, cins cins, boy boy kuşlar, serçeler, tibililer, kuyruksallayanlar, kızılgerdanlar, artık bozulmağa yüz tutmuş bakımsız bağların içinde vızıldaya öte, sere serpe uçuşup duruyor..., | DCeyhun, 16 sarıca arı | Sarıca arılar, sanki bitimsiz bir vızıltıya kapılmışlar, dört dönüyorlardı., | DCeyhun, 20 kırmızılılar | Galatasaray spor takmlarını tutanlar, ona mensup olanlar Futbol takımının formasının renklerinden ötürü Galatasaray Futbol Kulübü, Cimbom, Aslan | Soyadı kulüp yöneticiliğiyle en az bağdaşan şahıs ünvanını sonsuza kadar elinde bulunduracağı kesin olan bir Galatasaray yetkilisi, 'kendi aramızdaki bir yazışmayı yanlış anlamışlar' dedi. Yani şike konusuyla sarı-kırmızılıların ilgisi yokmuş., | ÜKıvanç, T, 6.8.20
a.
sarı sarı karttan kısalma | Sambacı'yı ikili markaja alan Hürriyet ve Murat da ilk yarıda sarı gördü., | Star, 17.4.2011
sarı sıcak | Kim bilir ne kadar kızarsınız, / sarı sıcak yaz günleri, / ışıl ışıl yaz geceleri, / onca güzelliği görüp, / saz çalıp, türkü söylemeyip, sussa ağustosböceği!..., | Hakkı Özkan, 19
s.
sarıalan | Tapulama işlemleri bakımından maliksiz arazi. 24.3.2010 alemdağı
a.
sarıasma | kuşgiller | Serçeler, kuyruksallayanlar, sakalar, sarıasmalar yavaş yavaş saksağanın çevresinde toplandılar., | VSevim, 175
a.
sarıezan çiçeği
b.a.
x
tr. sarı + ar. ezan + tr. çiçeği
Dün Eminönünde gördüğüm sarıezan çiçekleri: herhalde epeyce bir süre unutmam 19
sarılgan | sarılıcı. | İdare hayatında Cemil Bilsel, vazifesine âşık bir insandı. Gayet ciddi, hayret edilecek kadar işine sarılgan, titiz, hattâ biraz da haşin idi., | A F Başgil, Ordinaryüs profesör dr. Cemil Bilsel merhumu anma merasimi, 12
s.
sarılı I | sarı renkte olan. | Sarılı, yeşilli bir ova doldu gözlerime., | MahmutYağmur, 1957, 12 | Başladı, sarılı kadın senin,/ yeşilli çocuk benim/ bir kanlı briç., | VK, 60
s.
sarılı II | sarılmaktan sarılmış. | Anasına sarıldı. Uzun müddet sarılı kaldılar., | AErgenekon, 71
s.
sarılış | sarılma işi. | İki eski arkadaşın birbirlerine sarılışı cidden hazin olmuştu., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 31
a.
GTS+
sarım
sarım
a.
"Bobinaj sarım", dükkan dı, köyiçi, 20.6.2023+"
sarım gülüm olmak deyim | Bir eliyle milletvekili kaçırıp alıkoyma ve sorgulama görünümüyle temiz havalı dağlarda piknik yaptırırken öte taraftan yol kesiyorken tesadüfen karşılaşmış gibi, | Aa kuzen, vaay emicemin kızı şükür görüştürene, böyle olmuyor vallahi; insan arayıp sormaz mı; yolunuzu kesmesek görüşemeyeceğiz ayol deyû sarım-gülüm olmalar;-. , ATA, Z, 20.8.2012
sarımcak | AzT salıncak | Kiçik çille ilin en soyuq günlerine düşse de, Horovluda böyük canlanma olardı
a.
sarımsaklı | Biz de dün akşam sarımsaklısını yaptık., | GugukG, 10.5.1947, 2
s.
sarımsaksı | sarımsak gibi | Sonra da terlersin sarımsaksı sarımsaksı., | BTSalihoğlu, 2014, 18
s.
Sarımsı | Kımıldamıyor yapraklar / Göl kızılımsı, sarımsı bir mavi suskun, sakin., | 76
s.
sarıp sarmaşmakkucaklamak, sarılmak. | Sen seni topla da kuşağın kuşan / Ayrılır mı senin sevdana düşen / Sefa geldin diye sarıp sarmaşan / Niye benden muhabbeti kaldırdın? , | Hicrani, ? ?
dey.
sarıpas
b.a.
"Van Çarşıları // Dil altındaki ağıdan tanıyorum bir bölüğünü / Yürekteki kordan, sarıpastan", M Taner, Sunak, 55"
sarısabır | Sarısabırlar da insanlara benziyor., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, MaxJacob'tan, 13
a.
sarışın söylem | İşte bu bir 'sarışın söylem'! Konuşma olması şart değil, bir yazı, hatta koskoca bir kitap da olabilir. Söyleyen, yazan işinde usta ise, onu dinlerken, okurken içinizden bir heyecan, bir hayranlık yükselir. Ama üstünden bir-iki gün geçip de, ne dedi, ne yazmış, diye sorulduğunda cevap veremezsiniz., | İ Öksüz, KararG, 26.1.2020
a.
sarıvermek | ... hemen etrafını sarıveren beş-altı kişiyi selamladı., | Çalıkoparan, 50-51
bf.
sarkık sarkık | Birkaç süvarisiz at, sarkık sarkık öteye beriye dolaşıyor, yaralılardan bir çoğu da elleri böğürlerinde yerden kalkmaya uğraşarak su başına doğru sürünüyorlardı, | CEmiroğlu, Gökbayrak, 153
z.
sarkıntı | a. 1. Aşağı doğru uzanan, sarkan şey Gümüş savatlı tokaları ağır, kayışı siyaha yakın koyu lacivertti. Gümüşten üç büyük sarkıntısı vardı./Belindeki yirmi sene evvel karamürselden hediye gelen kayışın savatlı gümüş sarkıntıları pırıl pırıl parlıyordu., | ÖSeyfettin, BirKayışınTesiri, ZamanG, 13.2.1335/1919. 2. Sataşma, takılma.
GTS++
sarkıt | Oysa tüm toplumsal devinim ve değişimler, bir gecelik şıpın işi olmayan, sarkıt ve dikitlerin damlaya damlaya oluşmalarındaki gibi evrimsellikler sayesinde gerçekleşmişlerdir., | NÇınar, T, 11.7.2011
a.
sarkıtmak | (selam, söz) söylemek | Bu kez ayakta kadavrası çıkmış olanlardan biri aşağı doğru sözü sarkıttı., | NGüreli, SO, 83
f.
sarkoma | Gözde kanser. Piyango ona da vurdu. Kısa çubuğu çekti. 'Yumuşak doku sarkoma' teşhisiyle kanser hikayesi başladı., | AArman, HürCmrts, 3.9.2016
a.
tıp
sarma | sarma biçiminde bir tatlı türü .Köşkeroğlunda, 05.07.2016
a.
sarmak | 1. sarkmak, yürümek, yazmak. | Argo @sorunluinsan: Flea akıllı ol adamım. Evli, çocuklu kadın Neslihan Darnel. Bizden sana kız yok dostum, git başka takımın voleybolcularına sar haydi haydi., Hr, 06.08.2012 | Ona bir kerelik güzellik yapmıştım ama devamını isteyecekti muhtemelen. Her zaman kendime göre önlemlerim vardı. Benden vazgeçerek tekrar kapısının önünde duran sekretere sarması çok kolaydı. Eve bir an önce varıp sevgilimle terfiimi kutlamalıydım., | S Zeynep O, Ece Otelde, 2014, 8 | 2. zevk vermek, haz vermek. | Gel otur konişalım / Karar edelım karar / ... / Buralar boyle sarar., | Necmi Öksüz, | https://www.youtube.com/watch? v=WQbNVBftuCM, 9.7.2017
f. argo argo argo
sarmal sarmal dönenmek
b.f.
sarmalca dönmek.
tr.
"Pınarım hangi çölde / Dönenen sarmal sarmal / Yalımkuş kara kartal / Kaçıyorum bilmeden", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 49"
sarmallanmak
f.
tr.
"İlkinde daha akıl ile sarmallanmış duygusal bir uslûp | ikincisinde ise, aklın egemen olduğu bir anlatı dili egemendir.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 15"
sarmallaşmak | Temel hak ve özgürlüklerden nasip alamamış kitlelerin doğu despotizmleriyle sarmallaşmış şeriat özlemleri türü cümleleri 28 Şubat sürecinde Refah Partisi'ne karşı sayısız kez Cumhuriyet,Hürriyet'te okuduk., | NÇınar/MBaransu, T, 15.7.2013
f.
sarman | sarıman'dan. | en iyi dostları da sarmanıyla / mangala sürülü cezvesi ve sacayağıydı, | MG, 34
a.
sarmaşıklı
"Sarmaşıklı s. sarmaşığı olan. "O yaz sarmaşıklı rüyâ // sakındınız aldınız geçmekte yazı / arkasında sarmaşıklı rüyanın seslendiniz", S Koçak, 2001, 53"
sarmaşıklı | karışık, karmaşık Bu hali, bu sarmaşıklı çaresizliği herkes bilir., | ÖErdem, ZCumartesi, 3.11.2012
s.
sarnıçlı
s.
sarnıcı olan.
"Motorpompların, sarnıçlı arabaların yanlarında, hizalı dik duruşları, çakmak çakmak bakışlarıyla satranç erleri gibi sıralandılar.", S Şengil, 1983, 65"
sarnıçlı | sarnıcı olan. | Bir gün içinde 15 tank ve müteharrik top tahribedilmiş ve ayrıca 160 taşıt, 6 sarnıçlı otomobil, 1 askerî tren harp dışı bırakılmıştır., | Ayın tarihi, 1944, C 124-126, 315 | Bunu o hadde çıkarmamrzm sebebi ihtiyaç olmamasıyla beraber, asit sülfrik nakline salih sarnıçlı vagonlar ve diğer şeylerin kâfi ölçüde temin ve tedarik edilmemesidir., | Ayın tarihi, 1946, C 144-146, 103 | Yük gemileri ve sarnıçlı gemiler emrinde ..., RG, 1959, 22304 | Motorpompların, sarnıçlı arabaların yanlarında, hizalı dik duruşları, çakmak çakmak bakışlarıyla santranç erleri gibi sıralandılar., | S Şengil, 1983, 65
s.
saros | saros körfezi | saros döngüsü | MÖ 747 yılında Babilliler bir tutulmanın vaktini kesin şekilde öngörebiliyorlardı. Hatta MÖ 4. asırda tutulmaların bir dizi içerisinde meydana geldiğini anlamışlardı. bu seriye MS 10. asırda Yunan sözlükçü Suidas tarafından saros serileri veya döngüleri adı verilmiştir. Saros kelimesi tekrarlamak veya tekrarlanacak anlamına gelir., 21.6.2010, | http://www.arzucengiz.com.tr/ay-ve-gunes-tutulmalari-ve-saros-donguleri/, 13.8.2017g
a.
sarp | Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı / Adamış sevdiği Allâhına bir böyle yapı., | YKemal, Süleymaniyede Bayram Sabahı, EGŞA, 253
s.
sarplık –ğı | Bu şeriat güç olur / tarikat yokuş olur / marifet sarplıkdurur / hakikatdır yücesi., | Aşık Yunus
a.
sarraflık -ğı | Sarraflığın bilmeyenler / Gevher bulsa boncuk sanar / Eletir pazara verir / Bilmez neye sattığını., | Nesimi ?
a.
sarsalayıcı | sersemletici | Yetmedi mi, bu | sırası değil fasılları? PKK ve BDP'yi sarsalayıcı bir şekilde eleştirmenin mi sırası değil? , | HBerktay, T, 8.2.2012
s.
sarsılanmak | sarsılmak. | Arzın direkleri silkinür ve sarsılanur (Cihan. XVII. 32) TS | O gün sarsılanacak sarsılanacaktır. O sarsanın ardından biri de gelecektir., Ö N Bilmen, Kur'an-ı Kerimin Türkçe meal-i alisi ve tefsiri, C 8, ? , 3954, Naziat Suresi, 6-7. ayet
f.
sarsıntılı | İlk günlerin sarsıntılı ruhsal durumu kalmamıştı üzerimde., | ÖFToprak, 1979,108
s.
Sarsıntısız | sarsıntısı olmayan, sarsılmayan | O dönem Fransadan getirilen özel bir sistem ile sarsıntısız çekilen görüntüler ile İstanbul farklı açılardan görüntülenmişti., | SGünaydın, 10.3.2019, 3
s.
sartlaşmak | ... kendi medeniyetlerini 'uygurluk', bu medeniyetten uzaklaşanları da 'sart' olarak isimlendirirlerdi. Türk kavminin yönetici kesimleri tatlara uyup sartlaşırken, halk kesimi sözlü geleneğini yani Türklüğünü devam ettirdi., | N Kösoğlu, Türk milliyetçiliğinin doğuşu ve Ziya Gökalp, ? ?
f.
sartlaşmak | ine, kendi medeniyetlerini 'uygurluk', bu medeniyetten uzaklaşanları da 'sart' olarak isimlendirirlerdi. Türk kavminin yönetici kesimleri tatlara uyup sartlaşırken, halk kesimi sözlü geleneğini yani Türklüğünü devam ettirdi., | N Kösoğlu, Türk milliyetçiliğinin doğuşu ve Ziya Gökalp, ? ?
f.
sartlık -ğı | Sonunda Türk seçkinleri sartlık uçurumuna düştüler., | Z Gökalp, Hars ve medeniyet, 1995 ?
a.
sarvan | 1. deve süren, deveci 2. kadın giysilerinde eteğe konan kırmalar BTS+ | Yöresine sarıçiçek savran kurmuş oturmuş bir pınar., | YKemal, T, 22.9.2012
a.
bts+
sat geri kirala/kiralama | İşletmelerin taşınır ve taşınmaz mallarını finansman kaynağı sağlamak amacıyla finansal kiralama şirketlerine satmaları, sattıkları iktisadi kıymetleri aynı finansal kiralama şirketinden geri kiralamaları olarak tanımlanabilir. | ASAM Ülker delili zaten resmi bilançolarda var Ülker İngiltere ilişkisini ben eski şirkette çalışırken sat geri kiralama ile bizden (ve birçok banka ve şirketten) aldıkları kredileri (aslında sermayeyi yurt dışına aktardıklarında) öğrendim sektörde 10 yıldan fazla çalışan bankacıların / finansçıların çoğu bilir benden daha deneyimli ve daha üst düzeyde görevlerde çalışan üstadların affına sığınarak yazıyorum Ülker'in büyük miktarda sermayeyi İngiltereye kaçırdığını bilir., ofb, 04.04.2025, Rindan Sohbet | İlk hali: | Satma ve geri kiralama, Nurhan Aydın, Finansal Yönetim, 2007, IX-234
b.a.
sataşkanlık -ğı
a.
çok sataşıcı olma hali.
tr. sat-aş-kan-lık
"... sataşkanlık ve iftiralarda bulunan bu ekipten çekinmiyorduk. Çünkü biz kuvvetimizi Allah'tan, asil Türk Milletinden ve onun hizmetindeki öğretmenlerden alıyorduk.", | "... sataşkanlık, sorumsuzluk, laubalilik geçer akçe olsa bile, akçenin değeri ne ki yarına? Bulanık sulara taş atıp üstümüze sıçratmadan, duru suların dibindeki çakıllara eğilelim. Bu yaz çıkan dergilerden sedefli kavkılar ... ", "
Köy enstitüleri ve Koç Federasyonu içyüzleri, 1966, 261 | Füsun Akatlı, Acıyla, sevgiyle, kahramanca, 1998, 106
sataşmalı | Bir vatandaş tarafından çekilen videoda, bayrağı kaldıran kişi ile tren garı önünde toplanan ve bayrağın indirilmesine karşı çıkan Türk vatandaşlar arasında sözlü sataşmalı bir gerginlik yaşandığı görülüyor., | M, 21.6.2016
s.
GTS-
satılabilir | Tatminkar bir ortasınıf yaşamı üzerine satılabilir fikirler sergiliyorlar, ki bunlar birçok insan için kültürel olarak alakalı ve kabul edilebilir., | MustafaDoğan, HTürk, 15.9.2016
s.
Satılığa çıkarmak | ...hem de bir daha beyin teceddüd-i muhabbetine mazhariyet istidadından bütün bütün mahrum etmek için satılığa ne kadar cariye çıkarılır ise bir kerre kendisine müracaat olnmasını esir aksatasıyla meşgul olanlara –birçok mevaid-i ihsan ile beraber- tembih eylemiş idi., | N Kemal, İntibah, 184
Satılık –ğı | Binaenaleyh esirci beyefendinin yattığı odaya girip de satılık cariye olduğnu haber alınca hanıma ..., | N Kemal, İntibah, 184
a.
satılmkalık -ğı | satılma. | Hoca efendi, ben ki cihangir bir şanlı padişahım. Satılmaklığım gerekse beni kaça alırsın? ' der., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 40
a.
satın almacı | Belediyeler Türkiyenin en önemli satın almacı aktörleri arasında., | MYülek, Z, 1.7.2012
a.
satınalmalı/satın almalı kiralama temmuz 2016 reklam, merter
SATIRALTI TERCÜMELİ FIKIH KİTABI, hazırlayan: Yakup KARASOY
satırlanmak | satıra dökülmek, yazılmak | Resi ile illerde ünlü, dillerde anılan, tarih kitaplarında satırlanmıştır-., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 8
f.
satırüstleri | Sema Aslan'ın yazısının satıraralarını okuduğumuzda, ama daha çok satırüstlerinin manasına erişebildiğimizde, yepyeni bir hayat zemininde biz de kendi izlerimizi bırakmaya başlıyoruz bence. , | PBarışta, T, 19.8.2012
a.
satış noktası | bir malın satıldığı yerlerden/dükkanlardan biri 7/10/2016
a.
satışçı | Birkaç kişi elini kaldırdı ve Wes kıdemli satışçılardan biri olan Pete'e söz verdi., | KB, PİG, 90
a.
satıvermek | ve sonra İstanbulda iş tutmuş / altın dişli bir Kürte / satıverir Nebahat'i//ve satıvermişti kapısının önünde/ bir de limon ağacı olan baba evini, | MG, 73//93
bf.
satir | Ehram yapılı, hissiz bir satirin kırbacı / Şaklar omuzlarında..// Çirkin başlı satirin şakladıkça kırbacı; / Ölüler kalkıyorlar, ölüler kalkıyorlar, | FSAsral, 24//25
a.
satlık -ğı
a.
satılık.
"Bir âli bağbanın gülünü derdim / Kırk sekiz sarrafa satlığa verdim.", San, Hicranî, 81"
satmak | Evlendirmek | Yanımdaki ihtiyarlardan biri: | Mustafa usta kızını satmış, herhalde onu almaya geldiler. Dedi., | ZMısırlı, Dilenci, 55 | İlle velakin bizim dünür, 'Kızı bu sene götürmezse başkasına satarım' diye haber salıyordu., | MYağmur, 56
f.
satori | uyanıp aydınlanma. | ancak irfan yoluyla satori gerçekleşir, hidayete varılır. (tasavvufla birtakım benzerlikler.) şimdi biraz daha derinleşelim..., Onur Orhan @_onurorhan, 21.01.2017, Twitter
a.
jap.
satrap
a.
"Çapkının öylesi kendi cürmü nispetinde zalim bir derebeyi, bir satrap, bir zalim hükümdar kadar insanlığa zarar verir | ismi tarihe geçmemekle beraber kendisi | geçenlerden daha az alçak ve kötü değildir.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 50"
satsuma
satsuma |
a.
satsuma partisi | Berna da Bodrum'da Salih'in organize ettiği satsuma partisinde çalıyordu. Bütün kite'çılar gelmişti., | BilgeÖztürk, MCumartesi, 23.7.2011
a.
satsumalı | Satsuma mandalinalı. | Sıcak yaz günlerinde doğal meyveler ile hazırlanan çeşitlerinden özellikle lavantalı ve satsumalı ++
s.
GTS-
Saturday night fever | Cumartesi gecesi ateşi | Saturday night fever- keşke ve iyi ki kararları., | BAltuğ, T, 13.3.2012
ing.
satürn a.Hukuk, öz çocuklarını yiyen bir satürn (Saturne)dür., Jhering, Kuntay, 1331, 15 | Bunun ilki Oedipus/Elektra Kompleksi, ikincisi ise 'Çocuklarını Yiyen Satürn' olayıdır., | AdemPalabıyık, T, 17.7.2011
saund | sound | (müzik) ses | Albümün müziğini yaparken yaptığımız saund 1930'lara denkgeldi., | SErenel, T, 21.4.2012
a.
ing.
sauropod | Bulunan ayak izlerinin dört ayağı üzerinde yürüyen uzun boyunlu otçul bir sauropod olan cetiosaurus ile küçük bir etçil theropod olan megalosaurus türlerine ait olduğu düşünülüyor. Megalosaurus, bilim insanlarının 1824 yılında isimlendirip kategorize ettiği ilk dinozor olarak tarihte özel bir yere sahip., Hr, 09.01.2025
a.
sav | Bilirim ardımdan atıyorlar: / İnsanoğlu çiğ süt emmiş emmoğlu / Sözü savı mı olur? / Mümkünü yok, / Dönmez artık, / Dönmez o..., | AliAkbaş, | Elif, | MasalÇağı, Ankara 1984
a.
savacak | 1. Değirmen suyunun y??nünü değiştirmeye yarayan, bentlere konulan kapak. 2. Değirmende çarka çarpan suyun yönünü değiştirerek durmasını sağlayan araç. 3. Değirmen arkındaki fazla suyun dışarı akması için konulan oluk. | Değirmen savacağı/ Ne serindi bucağı/ Bir sabah gel bir akşam/ Bir de gün orta çağı. Kerkük Türküsü
a.
savadını savurmak
dey.
"Savadını savurdun yüzünü asmak ne oldu gene? avrat bir yandan kovit bir yandan", 22.3.2021+"
savadlamak | 1. Bakırı altın ve gümüşle kaplamak, 2. Cilalalamak | savadlamış., | HTaşkömür, 24.7.2016
f.
savak
a
"Ara sıra gider, Saraçhanebaşı denilen yerdeki konağın kahve ocağında dedemin elini öperdim | baş sedirde kadı efendi gibi bağdaş kurup otururdu, savak işlemeli kutusundaki "tatlısert" tütününden bir tutam alır, Çavuşoğlu kağıdına ağır ağır sarardı | cigarasını kendisi yakmazdı, hepsinin başı sayıldığından genç uşaklardan biri ocaktan maşa ile ateş getirir, tutardı.", R F Karay, Sonuncu kadeh, 52"
savan BTS+ | kilim, yaygı | Evler taş yığını, tavan yok artık / Bağdaş yok, sofra yok, savan yok artık. / Yayık kuru bir süs, havan yok artık, / Ne o toprak yollar ne o toz kaldı., | SSYazar, HeceTaşları, S.1, 15.3.2015
a.
bts+
savant | Akademisyenlerin sayısı her gün artıyor ama bu 'savant'ların, bilginlerin, bilgelerin sayısının azalması pahasınadır., | HBKahraman, SabahG, 17.7.2016
savaş etmek | Mücadele etmek | Yani bunlar o kadar birbirleriyle savaş etti, birbirlerine iniş yokuş sürdü, vurdular ki, şafak attı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 168
bf.
savaş etmek deyim savaşmak | Demokratikleşme adımları atan, Kürtlerin hakkını teslim eden bir anayasa yapan, Kürt meselesini çözme iradesini gösteren bir siyasi ortamda PKK savaş etse bile toplumsal desteğini yitirir., | EUslu, T, 5.9.2012
savaş tamtamı | savaş davulu | Savaş tamtamlarının sesini bastırmaya çalışan biz solcuların..., | MAltınok, T, 13.8.2010 savaş tamtamcısı | mec. kışkırtıcı | Bu genel bir kaidedir, ülkeler demokratikleştikçe dış politikaları da barışçıl bir yola girer, zira savaş tamtamcıları realistlerin aksine iç ve dış politika birbirinden bağımsız değildir., | NezirAkşeşilmen, T, 30.7.2011 savaş tamtamcılığı | Böyle bir ortamda da savaş tamtamcılığı yapmak kimseye yarar getirmez., | NecmettinÇalışkan, | http://www.haberler.com/hatay-esnafi-zor-durumda-3139415-haberi/ 21.11.2011
s.a. mec.
savaşçılık | savaşçı olma hali. | Her günkü gibi, gene evde oyalanmağa çalışmış, kâh tulumbadan su çekip, çamurdan bir dünya kurmuştu kendisine, kâh bulduğu renkli çakıl taşlarını, tahta parçalarını oyuncak saymış, 'göççülük' oynamıştı, savaşçılık oynamıştı., | DCeyhun, 74| | Bizim gazeteyi ırkçılığın ve savaşçılığın her türünden uzak tutmaya çalışıyoruz., | LaleKemal, T, 20.8.2011
a.
savaşım
a.
mücadele.
tr. savaş-ım
Ruhumun dantelleriyle tüm karanlık sınıflara ışık götürüyorum, aşkınlığın savaşım gücünü götürüyorum 17
savaşım vermek | mücadele etmek | [M]azlumdan yana olmak, zalimle sava veya savaşım vermek, paylaşmak ila ahir..., | MKapkıner, T, 10.8.2012
f.
savaşlı | Sana feda ettik doksan bin kurban, / Dumanlı savaşlı başın Soğanlı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 202
s.
savaşsızlık | Savaşsızlık hâlinden ibaret bir ortam, demokratik topluma ne zamandan beri kapıyı otomatik açıyor? | , | CAktar, T, 12.3.2013
a.
savaşvari savaş gibi | Bu türden isyankar söylemler, Türkiye'nin, savaşvari politikaları ön plana çıkarttığında ortaya çıkıyor. AAltan, T, 28.9.2011
savat | doğrusu suvat: hayvan sulanacak yer. | Hacı hacıyı Kâbede it iti savatta, Hasan Lutfi, Muzaffer Lutfi, Türk atalar sözü, 1928, 29
a.
savat | Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış | savat gece / çakıllarda şarkısı / ay ışığıyla ayrılır denizin ipeği ikiye., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 59
a.
savlama | savlamak işi | TSK'nın ülke içinde operasyon yapması zaten hükümetin emriyle mümkünken, 'operasyon yapma!' gibi yazılı bir emrin verilmesi gerektiğini savlamaya, kargalar bile gülmez., | MAltınok, T, 12.4.2013
a.
GTS+
savlamak | Devrimin bir üst yapı devrimi olduğunu savlayarak, alt yapı devrimi için, üretim ilişkilerini kökten değiştiren bir sosyalist devrimin kuram ve kılgısını savunmaktadırlar., | VarlıkYıllığı, 1970, 217
f.
savruluş | savrulma işi | adam sen de deyip paola avunuyorum sanma / seviyorum sadece yaprakların savruluşunu / bir güz akşamında, | TPamir, (1950) 1957, 49
a.
savruluvermek | İkili ayrılır ayrılmaz bir dedikodu havaya savruluvermişti., | O Baştürk, HrKlbk, 6.5.2019
bf.
savrum | Gönül arzu eder olmak orada / Bahçeleri savrum çiçek gül şimdi., | Develi, 25 | savrum savrum savrulmakMuhafazakâr kesimlerin buna neden 'dur' demediğini araştırmak lazım ... efendiler dahi bu yalan rüzgarlarında savrum savrum savruluyorlar., | 25.08.2015, | https://www.yeniasya.com.tr/yurt.../bediuzzaman-careyi-munazarat-ta-anlatmis_35373..., 07.05.2019 ek | Derviş tanımına uymasalar da herkes gibi iktidarı elinde tutanların | fikri neyse, zikri de aynı. Yani, zikir (söylem) kontrolden çıkmış biçimde nasıl bir uçtan bir uca gidip gidip geliyorsa, fikirler de öyle. Özetle, hem fikir hem de zikir | savrum savrum savrulmakta (haydi bu deyim de Türkçeye armağanım olsun). ...Sen Kimsin? teması ile iktidar tabanında olduğunu varsaydıkları genç insan kitlesine, sözüm ona bir | aidiyet aşısı yapmaya kalkıştılar. Ama aşının formülüne bakınca, o | savrum savrum savrulmuşluğun izleri adeta | kör parmağım gözüne açığa vuruyordu., | https://www.chpcankaya.org/koseyazisi--898, 24.10.2020, 29.09.2024g | Karanlık iyiden iyiye çöktüğünde doğudan kıvrım kıvrım kıvrılıp, savrum savrum ... geçmiş zaman yerelleri kim bilir nasıl anlatılar oluşturdular, neler hissettiler., | Bengi İnak (@bengiinak) | Instagram photos, videos, highlights and ... | savrum yeli: yaz rüzgarı, | http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php? t=58668, 7.5.2019g
dey.a.
savsöz | slogan | Savsözleri değişmez doğru sayanlar bir yerde us gücünü işletemeyen, eleştirel düşünüşten yoksun kişilerdir., | Varlık Yıllığı, 1978, 155 | İçinden bankanın reklam savsözünü yineleyerek ('Kim olursanız olun, size önem veririz.') mandaya doğru birkaç tanıtmalık fırlattı., | S Dölek, Vidalar, 1983, 115
a.
savullar
"Sadeleşmeli usul, sadeleşmeli kanun, / Çıkar yol mu acaba savullar ile savun?", F Telatar, Onlar, 28"
savulmak | -Ne hakla vuruyorlar? Yanımdaki, başını öne eğdi ve bana cevap vereceği yerde dayak yiyen çocuklara seslendi. -Haydi, savulun bakayım, haydi savulun..., YKK, Atatürk, 1971, 12
f.
savunabilirlik | Meşru siyaset alanında tatmin edici bir temsil ve etkileme yeteneğiyle tanıştıkları oranda, şiddet anlamını ve savunabilirliğini kaybedecektir., | GÖzaltınlı, T, 3.4.2012
a.
savunak | Ortug 'ordu' sözü MÖ 2. asırda 'istihkâm, mevzi, siper, hendek, metris (toprak siper ve istihkâm), çukur, yer altı sığınağı, savunağı ve sair' anlamlara gelen bir kelimedir. Hulasa ortug 'ordu'nun Hunlar zamanındaki anlamı budur., | YGedikli, 2011 | Sekizinci Britanya ordusunu yenmiş, Marsamatruh savunağını almış,-, | ŞerefTipi,Tavuk, 1942Diyarbakır, | http://forum.memurlar.net/konu/1239421/, 16.3.2014
a.
savunca | (Apologie) reddiye. müdafaaname, savunca -s.gründe pl. jur. esbabi mazeret -s.schrift/müdafaaname, savunca KSteuerwald, Almanca-Türkçe sözlük, 1974, 440 | Apologia (savunca) ile kuruluş, eylemlerini ve pozisyonlarını açıklar, ikna edici eleştirilere karşı haklılığını açıklıkla ortaya koyar., | MaddeKullanımı ve Stratejik iletişim, 2013, 107 | ... geçince (medar-ı maişet), savunca (tez), duyumsamak (hissetmek), özyapı (karakter)... Bunlar ve benzer sözcükler tanıtlarıyle birlikte gösteriliyor sözlükte. • Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılıklar (Prof. Dr. Mıhçıoğlu - Tahsin Saraç, Türk Dili, ..., | Varlık, C 17, 103 | 1076 - savunca [Alm. Apologie] [Fr. apologie] [İng. apology]: Bir şeye ya da bir kimseye kusur kondurulmasına karşı o şeyi ya da kişiyi savunmak. HTaner/MAnd/ÖNutku, Tiyatro Terimleri Sözlüğü, 1966, 95 | Mustafa Kemal'in: «Vazifeye atılmak için içinde bulunduğun vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmiyeceksin!» öğüdü ile, en başta «İSTİKLAL» (Bağımsızlık) ve CUMHURİYETsavuncası gereklendirilmiştir., | 27 mayıs ve Yön hareketinin sınıfsal eleştirisi, HKıvılcımlı, 1970, 357 | SAVUNCA (Reddiye, Apologie) Bir şeye veya bir kimseye kondurmak istenilen bir kusurdan dolayı onu savunarak yükseltme (SAVUNCALI, Apologetique ou apologique; SAVUNCAR, Apologiste). f ) Savlamak: iddia etmek anlamınadır. 649, TDK Sözlük kolu, Edebiyat ve söz sanatı terimleri sözlüğü, 1948, 95
a.
savundurmak | Bugün danışmanlığımda yazılan ilk doktora tezini savundurmanın sevinci ile Dr. Hakan Burak Akıncı'yı tebrik ediyorum., | @akursatkarauz, 30.07.2024, X
savunma sanatları | Savunma sanatlarının felsefesinde alçakgönüllülük ve sükunet yatar., Eda Kışlacık, Sesleniş G, Mart 2025, 7
b.a.
savunmanlık -ğı | Yök Çıkmazında savunmanlığını üstlendiğim olaylardan kesitler sundum., | Güney Dinç, 7
a.
savunmanlık | avukatlık, müdafilik | [A]vukatlığın toplumsal değerini piyasadaki değerinin üstünde tutan, demokratik gelişimin ve değişimin bayraktarlığını yapan, tarafsız değil, aksine bizzat özgürlüğün, eşitliğin tarafı olan, ezilen, sömürülen bütün kesimlerin savunmanlığını üstlenmeyi görev bilen bir meslek örgütü istiyoruz!, | 12.10.2010 avukatların epostasından | Avukat Uncu başvuruda, | Tarafımca görülebilecek savunma[n]lık görevleri arasında tarafımı da hedef almış olan ve tüm çevreme zarar vermiş bulunan bir örgütlenmenin lideri konumundaki bir şahsın savunulması bulunulmamaktadır., | Hür, 14.9.2016
a.
savunmasız | müdafaasız | İnsanlığın ekonomi siyaset açlık bu kadar sorunu varken şu savunmasız taşlardan ne istiyorsunuz? , | NGenç, isenç, 110
s.
Savunuculuk –ğu | Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında Avrupa'da önem kazanan fikir akımları hürriyet, hak savunuculuğu yanında işçinin sermaye istismarına karşı korunması yönünde sınıf mücadelesini benimseyen görüşler yayılmaya başlamıştı., | S Ağralı, Sendikacı gözüyle demirperde ve yazarın 1969 gazetecilik ..., 1970, 124
a.
savunuculuk | -ğu savunu yapma işi | Ergenekon savunuculuğu'nda ısrar eden CHP yöneticilerinin, 'DHKP-C operasyonları'na yaklaşımlarının eleştirilmesi normal., | OÇalışlar, T, 30.3.2013
a.
savunulur | Duvara toslayan politika başlıklı yazımda, İttihat ve Terakki hükümetinin 1915 yılında uyguladığı Ermeni tehcirini mazur göstermeye yönelik | dokunulmaz devlet politikamızın, tehcirin | soykırım olup olmadığından bağımsız olarak, bu büyük insanlık dramından zarar görenlerin acısını paylaşmak gibi insancıl bir yaklaşıma dayanmadığını, bu nedenle | savunulur bir yanı bulunmadığını vurgulamıştım., | AÖzçer, T, 31.1.2012
savunur | yeni müdafaa eder, eden kimse | Bu örnek özellikle Akşam gazetesinin homofobiye karşı pek hassas, OdaTV savunuru yazarı için gelsin., | HKaplan, T, 23.2.2011
a.
savurmak
f.
?
tr.
"Mirasa nereye gidiyorsun demişler, esip yağmaya, sürüp savurmaya demiş.", Mahmut Yurter, Mahmut Cûda Atasözleri, 1970, 53"
savurtuk | savruk | Ne yapalım, | vaktiyleyi de; savurtuk bir yazıyla, | hale taşımaya kalkabilirsin bazen..., | ÇAltan, M, 28.1.2006
s.
savurucu | müsrif. | Alimin malı zalime, tutucunun malı savurucuya kalır., T F Erdun, 13
s.
savuş | savma işi | Bu sene yalıyı kiraya verişleri bunlardan biri idi; atlardan birinin ölümü üzerine diğer atı da satıp hususi araba kullanmadan vazgeçişleri ve arabacı ile seyisleri savuşları bunlardan ikincisi idi., | YKK, KiralıkKonak, 23
a.
TDK-
savut | Bunların tek savutu, koltuklarının altındaki, neredeyse şiş kadar uzun, şiş kadar ince kamaları;-., | BKarasu, 72
a.
Say | çok hızlı koşan kimse, sayu, sâî. | sa'y seğirtmek'ten Sâ'î'den | 1. Çalışan, gayret eden 2. Mektup veya haber götüren kimse, ulak. (tevakku') postacı, iftira den, jurnalci 93_com.tevakku.sozluk.jpg, 9.2.2020
ar.
say | düz, ince, yassı taş | Yağmur yağar da ışılaşır sayları / Eli göçmüş de bozulaşır daylağı, | HalkTürküsü | birbirine düşkün sözcükler / uzanmıştır çakıl yazına / ovulmuş bulut düşlemesi / sayların sekisinden kaldırdım /alaca güvencini, | MehmetRayman, Çıtırtı, cazkedisi3
a.
GTS+
say | tütün tarlasında arkların arasındaki boşluk. | Bırakın!' dedi ağabeyleri ve yürüdü. Sayın başına toplandılar. Toprağı avuçlayıp ellerini oğuşturdular ., Naciye Poyraz, 1979, 13-14
a.
Sayal | Bir | Sıfır ile iki arasında yer alan, Arap sayısı olarak 1, Romen sayısı olarak I ile gösterilen sayal sayı., | | https://tr.glosbe.com/tr/chf/bir
s.a.
Sayal | Bir | Sıfır ile iki arasında yer alan, Arap sayısı olarak 1, Romen sayısı olarak I ile gösterilen sayal sayı., | | https://tr.glosbe.com/tr/chf/bir, 24.08.2024g
s.a.
saydalı | Saydada doğan veya yaşayan kimse | İstanbul Arkeoloji Müzesinin en değerli parçalarından olan ve milattan önce IV. yüzyılda Saydalı bir zengin için yapılmış lahdin çevresinde on sekiz kadın kabartması vardır., | TKiremitçi, 2005, 181
a.
saydamlaşmak | GTS (nsz) | 1. Saydam bir duruma gelmek, şeffaflaşmak. 2. mec. Belirgin, açık bir duruma gelmek. | Ve bu şiir bizlere hayatın yeniden büyülenerek renkleneceği ve saydamlaşacağı umudunu aşılıyor., | PBarışta, T, 20.5.2012
f. mec.
saydamsız
s.
saydam olmayan.
"DISKOGRAFI i. Radyol. Omurlararası disklerin emebileceği X ışınlarına saydamsız bir sıvının şırınga edilmesini gerektiren ve bel ağrılarının teşhisine yarayan radyografi yöntemi . Büyük lûgat ve ansiklopedi: ek cilt - 1. cilt, 1985, 233 | "Cartel'in ve gelmiş geçmiş tüm ekip içerisindekilerin 95'den sonraki diskografileri şöyle | Cartel - Cartel Remix ( Mercury 1995 ) Cartel - Cartel ( Karakan * Erol E. * Da Crime Posse ) ( Mercury 1995 ) Cartel & Peter Maffay - Maffayla Cartel ( GMC 1998 ) Karakan - Al Sana Karakan ( PM . Neşe Müzik 1997 ) ... ", SND Recordz, Mag sayı 1, 2002"
saydırmak (-i, -e) | 1. Sayma işini yaptırmak, sayısını buldurmak, sayı belirterek sonuç almak. 2. Sözünü dinletmek, saygı gösterilmesini sağlamak: | Şimdiye kadar hoşlandığı her kadına kendini sevdirmemişse bile saydırmıştır. -M. Ş. Esendal. GTS | Bir şey değil, bu böyle giderse, karıya görünemeyecek, kendini saydırmaya fırsat bulamayacaktı., | OKemal, HÇ, 18 3. Ağzına geleni söylemek, ağırca eleştirmek | [İ]nanır da Ahmet Tulgar'a verdiği söyleşide bana saydırdı., | ROKütahyalı, T, 6.10.2010 | Bir yandan kucağımdaki deftere yazımı yazmaya çalışıyorum, bir yandan bu devirde hâlâ F klavye bağımlısı olduğum için yaşadığım bilgisayar krizine saydırıyorum, bir yandan da olan biteni takip etmeye çalışıyorum., | DOral, 20.12.2010 4. Sövmek, küfretmek | Öfkeli bir çocuktum ben | Senin ananı... diye saydırarak hocaya, açık olan camdan dışarı atladım., | TKöseoğlu, T, 10.2.2012
sayfa | Sahife. | sayfa çatmak deyim gaz. | Şu nasıl mesela: Gazeteciler sayfalarını çattıktan, televizyonlar da haber akışlarını yaptıktan sonra Başbakana yollasın., | DOral, T, 24.10.2011
ar.
saygıdeğerlik | ...seyirci yeri minderlerden kurulmuş, ağlayan, zıplayan, oynayan çocuklar, toplumsal saygıdeğerliği henüz bilmiyorlar., | NGenç, 1995, 11
a.
saygılamak | Kendi ulularımızı aydınlığa çıkararak onlara gereken saygıyı göstermeden önce başkalarının büyüklerini saygılamak, hatta onlar için en küçük bir ilgi göstermek ataların hatırasına saygısızlıktır., | Atsız, Ötüken, nu.116, Ağustos 1973
f.
saygılanmak | XI. yüzyılda Oğuz ve Karluk Türkleri ile bugün Anadolu'daki bazı köylerde bile anne, hâlâ aba veya apa sözleriyle çağrılır ve saygılanır. / Kadınlık burada anneyi saygılamak ve yüceltmek için söylenmiştir./ Bazen de | kançuk kadın anam denerek, anne daha da saygılanıyordu., | 16.1.2009, | http://www.kadinlar.tc/anne-ana/ 1.9.2012g
f.
saygınlıksızlaştırılmak | İnsanlıkta tarih boyunca -bizde özellikle son yüzyıllarda- değersizlendirilmeye , saygınlıksızlaştırılmaya ( itibarsızlaştırılmaya ) uğraşılan bu kutsal varlığın gerçek önemini , değerini ve üstün yerini belirtmekte en büyük iki önderin , evrensel devrim önderlerinin girişimlerini Amerikalı ..., M R İnan, Atatürk ve Türk kadını: tarihte Türk kadını, 1991, 20
f.
saygısızca | Vallahi, size hiç gelmeyişimin sebebi bu çocukları görmemek içindir; ya biri ya öbürü tarafından, maazallah, saygısızca bir muameleye maruz kalırım diye âdeta tir tir titriyorum., | YKK, KiralıkKonak, 27
s.
Saygon | Beş ay filan önceydi./ doğu kuzeyde/ ilk bölüğümdeydim ben./ Geçiyorduk Saygon dolaylarını., | VK, 54
a.
sayıcı | Senin ömrün altın kesesi gibidir; gece gündüz de altın sayıcı. Sayar, durmadan altın verir de boşalır ve ay tutulur. (Mesnevi, C:3, B:70 v.d) | , | 10.04.2015, | https://www.konyayenigun.com/filin-intikami, 07.09.2024g
s.
sayılamsal yasa | İng. statistical law Herhangi bir düzene geçmişte getirilmiş olan değişme eğilimlerinin gerçekleşme olasılığının nesnel ölçüsünü sağlayan bir nedensellik bağlantısı biçimi.
a.
ing.
sayıltı | ... örüntü (pattern) - sayıltı (assumption) - yedmek (önderlik etmek) - yedişim (yederlik | önderlik fonksiyonunu paylaşım) - yordama (prediction)., Selahattin Ertürk, Diktacı tutum ve demokrasi, 1969, 6
a.
sayıltısız | Çekinmeksizin, rahatça | Bu bakıma, bu anlamda düşünce, Bradley'deki gibi, yaşantının dolaysızlığını bozan, yaşantıyı yanlışlayan birşey değildir; düşünce yaşantının kendisidir; 'çekintisiz ya da duraklamasız, sayıltısız* ya da koyutsuz*, sınırlamasız ya da kategorisiz' ..., | R G Collingwood, Tarih Tasarımı, 2010, 218
s.
sayısal
s.
sayıyla ilgili, sayıya ilişkin.
tr. sayı-sal
Hiç' yazmalı burda: başka herşey, âdeta hiç'i sayısal bir değere kavuşturmak gibi 83
sayısal | dijital | Proje kapsamında ayrıca, gazetelerin sayısal ortama aktarımıyla bilhassa bağlantılı olan aşağıda belirtilen güçlükler de ele alınmaktadır;, | MilliKütüphane basın duyuru, 12.8.2012 | Kuruluşundan bu yana araştırmacıların kütüphaneye gelerek yararlandığı, daha sonra posta yoluyla mikrofilmlerini veya tıpkıçekimlerini getirterek edindiği yazma eserler artık tam metin olarak sayısal ve sanal ortama aktarılmış bulunmaktadır., | TDK obası, 16.7.2011de girildi. Sayısal saat | Sayısal saat daha pratik. Ne kolları var, ne de bacağı..., | BUzuner, 1993, 21 sayısal harita | bilgisayar ve çevre birimlerinin olanaklarından yararlanarak harita üretme yöntemi | Sayısal harita yapımı: Bilgilerin toplanması, bilgilerin saklanması, bilgilerin işlenmesi, bilgilerin sergilenmesi, biçiminde bölümlenen dört temel öğeden oluşur. Bu temel öğelerin özellikleri ve sayısal harita yapımındaki önemleri aşağıda ..., | İÜ OrmanF Revue de la faculté des sciences forestières de l'Université d'Istanbul, 1980, C 30-31, 88-89 | ASELSAN, halihazırda yürütmekte olduğu aviyonik projeleri kapsamında farklı boyutlarda geliştirdiği sayısal kokpit göstergelerinde uçuş verilerini, sensor videolarını, sayısal harita ve taktik sembolojilerini* üreterek pilotlar için anlaşılır şekilde sergilemektedir., | MilAselsan, 5.5.2017, 6
s.a.
sayısalcı | Üniversiteye girişte kontenjanları sayısalcılar dolduracak, | Z, 30.7.2012
GTS-
sayısallaştırılma | digitalization dijitalleştirme | Tarihi Bilgi Kaynaklarının Sayısallaştırılması, | NihalSomer, 16.11.2011 afiş kağıdı
a.
ing.
sayısallık | İçinden çıkılmaz bir parlamento aritmetiğiyle mi yüz yüzeyiz, yoksa tarihin görüp göreceği en sonuç alabilir meclis sayısallığıyla mı? , | NÇınar, T, 22.4.2013
a.
Sayış | sayma işi | Vahdet fitri bir anlayıştır; / Esmayı teker teker sayıştır., | Hasan Âli Yücel, ? ?
a.
sayışdırmak | Saydırmak | Sonra da akşam çocukcağızın evine tek tek telefon açıp 'Sen niye böyle yapıyorsun' diye laf sayıştırmışlar., | İclalAydın, V, 18..2012
f.
sayışmanlık | mühendislik | Bu yuruğa bakarak bulunduğunuz ilin deprem devingenliğini, yer davranışını, yapılaşma için önerilen ortalama sayışmanlık (mühendislik) değerlerini alabileceksiniz., | AErcan, 31.10.2006, www.ahmetercan.net/index.php? mod=HaberDetay&ID=588
a.
sayıştaycılar
Sayıştaycılar inceliyor
sayko | pyscho | kafadan çatlak, manyak EkşiS 26.9.2001 | Ezik baba, vakur baba, mafya abi, sayko kardeş, küçük çocuk, savcı, polis... Karadayı sanki Mehmet Aslantuğ'un Yalancı'sı hatta daha geriye Tarık Akan'ın Sevgili Dayım'ı gibi -güzel bir hikâye, iyi anlatılıyor., | AYıldız, T, 14.4.2013
s.argo
ing.
saykodelik | Dinar Bandosunun 2007 yazında yayınlanan saykodelikdeşik albümünün 10 dakikadan uzun, Asaf Zeki Yüksel'in yine sayısız enstrümanının yanına pes sesiyle ayrı bir güzellik kattığı kapanış şarkısı. | Haftaya çok saykodelik bir yazı bizi bekliyore., | KSezyum, R, 14.06.2008
a.
saylamak -i | halk | 1. seçmek 2. Saymak, kaale almak | Amcam da cenazeleri almak için her hangi bir girişimde bulunmamış. 'Zamanında, biz yanlarına gittik. Ama onlar babalarını ve bizi hiçbir zaman saylamadılar, şimdi de biz onları istemiyoruz' demiş., | Nebile Atış, Hr, 9.11.2019
f.
saylav | alay milletvekili, mebus. | Biz de asker sanmıştık' hayıflanmasıyla ve militarizmin daniskasıyla yorumlamış bir ulusalcı saylavın ta kendisidir!, | Uluengin, 22.5.2013 saylauçı | Sadri Efendi Maksudi'nin Kazan Guberniyası Müslüman Saylauçılarına Hisapnamesi, | Yuldız, 15, 18, 20, 25, 27, 29 Temmuz 1907
a.
saylavlık -ğı Seçilmişlik, mebusluk. | Kurultay genel toplantısına geleceklerin birinci günde olduğu gibi saylavlık belgelerini veya girme kâğıdlarını kapıda göstermeleri lazımdır., | Cm, 13.8.1942, 3
saymaca | 1. Gerçekte öyle olmadığı halde öyleymiş gibi kabul edilen, itibari, nominal | En son olarak da bütün bu namus sözlerinin alabildiğine saymaca ve ve kesin biranlamadan yoksun şeyler olduklarını düşündü., | Tolstoy, Savaşve, 75. 2. Z. sayarak
s.z.
saymak | Koşarak eve gittim ve kendimi yüzükoyun yatağıma attım, anneme sayıp duruyordum-., | Skamuran, T, 23.5.2012
f.
sayokan | spor Sayokan, kökleri Orta Asya'ya dayanan, yaklaşık M.Ö. 6-7 bin yıllarından başlayan bir Türk savaş sanatı. Nihat Yiğit bu sisteme | savaşçının yolu ve kanı cümlesini uygun görmüş, bu cümledeki sözcüklerin baş hecelerini alarak kısaltmıştır. | Sayokan'ın teknik hareket analizi ile diğer savaş sanatlarının teknik analizleri arasında çok ciddi farklılıklar vardır. | http://www.msxlabs.org/forum/satirlarla-turkiye/91314-sayokan-turk-savas-sanati.html#ixzz1q8RKonQT, 18.2.2007
a.
sayra kılıç eylemek | Haydar üzerimize gelüp ben pâdişâh kulıyum diyü sayra kılıç eyleyüp bizi urmak tedârükinde iken kılıcı elinden alup getürdük, | TŞS, 1819, v. 31b-2, Zilhicce 972 | Şenlik, ne durursuz atlara binin.
f.
sayrı
a.
hasta.
tr. say-rı
"Özlemin güç verdi belki de geçtim sayrı doğadan", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 41"
sayrı suyru | aradan gitmedikçe sayrı suyru, / tecellî eylemez hak zât-ı nûr'u, / nedir fehmetmedin cenneti huru, / sekiz uçmakları geçtim sanırsın., Seyyid Nizamoğlu Mevlid-i Şerif, SüleymanÇelebi, 2012 [İstanbul], 108
Sayrı suyru hakka ermeğe engel olan şeyler
sayrılık -ğı
a.
hastalık, maraz, çor.
"Çünkü aşk ölümcül bir sayrılığa benzer / ve bütün leylekler akşam uçuşlarına kederle başlar / Ki herkes acılarına elbette kendi yüreğiyle rastlar", Haydar Oğur, 1994, 35"
Sayu | say, ulak. | Ayagu zillü sayu geldü saña nektib yok., | Abdülhalim Galib Paşa, Mutayebat-ı türkiyye
a.
sayzlı | (beden) ölçülü | Modelistlik yaptığını ifade eden; battal beden, | iks iks larç sayzlı bir mesture hanım, yönetmenlik dersleri aldığını ve sitkom yazdığını söylüyordu., | STorun, AnneBenAfrika'danYazıyorum – III -, 28.3.2008
s.
saz | saz takımı; saz eğlencesi, faslı* | Meserret... Onun gibi bir kız gelmedi sazlara; belki dünyaya da gelmemiştir., | Hacıhasanoğlu, 1954, 91
a.
saz benizli
s.
solgun yüzlü.
tr. saz beniz-li
"bazen hatırlar bir bahar akşamı / saz benizli gençlerin elele dolaşmalarını.", Latife Çelebi, 1966, 50"
saz taşı
b.a.
"Bütün devletlere sen misin hedef / Başında dövülür dümbelekle def / Elinde saz taşı, yakanda sedef / Hazırlan madalya takıntısı var.", San, Hicranî, 98"
sazak -ğı
a.
soğuk
tr.
"Akşamın sazağı çıktı, soğuk oldu. girin içeri çocuklar.", Ali Koca, 24.01.2024, Akdağmadeni"
sazak -ğı
a.
"Şikâyetim vardır Çark-ı Felekten / Bilmem neden bize mezak edindi / yazın sebabetlik etmedi bize / Kışın zemheride sazak edindi.", San, Hicranî, İrşadî, 234"
sazan gibi | Aptal gibi. | Sazan gibi yedim ben... şaşkoloz bi vaziyetteyim. (1.4.2002) sazan gibi yemek | safça aldanmak.
s.f.
Sazanlaşma | not: penis sazanlaş bakayım çocum..,, | | http://www.incisozluk.com.tr/w/penisin-fotosunu-%C3%A7ekip-kar%C4%B1lara-yollamak/, | 24.12.2009 | Sazanlaşmanın şansını vermeyin hayırlı geceler., | | http://picdeer.com/agir_ve_anlaml_sozler, 27.5.2019g
a.
Sazanlaştırılmak | Bugün bir tivitte gördüm ama maalesef not etmedim. FG, 27.5.2019g
f.
Sazanlaştırma | kemalton sazanlaştırma taktiği güzelmiş çoğu yedi ama ..., | | https://forum.donanimhaber.com/konu-disi-na-konu-acmak-icin-hikaye-onerin--16350126-2, 3.8.2007, 27.5.2019g
a.
sazanlık -ğı | [S]en de ki Baykal moduna girecek çarşaflı (tarz) insanların da seçim öncesi sazanlık yapmamalarını tanrıdan niyaz eder (...), | EElönü, StarPazar, 7.3.2010 | Komplocu sazanlık: Baro başkanı da zirve adayı, | AGörmüş, T, 9.4.2010
a.
sazantı | 1. telli saz. | Sazantı uyandı çalınır çalgı / Buraya toplanmış Sivasın halkı / Yaşasın vatan Türklerin mülkü / Herkes birer oyun kurar burada., Âşık Talibî Coşkun | sazantı etmekherhangi bir şeyi eline alarak ya da elinde saz olmadan saz çalar gibi yapmak. | aldı köroğlu: / döne hatın getme hele / gel de mihmanın olayım / beni ele rüsvay etme / getme kurbanın olayım. / o zaman döne hatın zülfünden bir tel çekerek sazantı etti. bakalım ne deyip neler söyleyecek? / | aldı döne hatın: / yörü hey derbeder abdal / ben gederem sen burda kal / yeni yârınla murad al / dağlar benim vatanımdır. (öner yağcı, köroğlu) hüseyin bayaz'ın köroğlu'nun antep rivayetinde de geçer: | bir gül dalını sazantı yapıp sinesine çekti. bakalım güllüzar hatına ne deyip neler söyleyecek? ++
dey.a.
sazuta | Kars oyunları, türküleri ve ozanları derneği (kotoder) başkanı salih şahin'in, hayvan derisinden yaptığı ve saz ve tar'dan esinlenerek adını | sazuta koyduğu yeni saz., | http://www.haberler.com/deriden-saz-yapti-adini-sazuta-koydu-4767504-haberi/, 25.6.2013
a.
scat | Bu bağlamda albümü seslendiren beşlinin tamamına, bilhassa abartısız scat'lerinden ötürü Ece Göksu'ya ve su gibi akan solalarıyla Yahya Dai'ye çok şey borçluyuz., | ErayAytimur, RSanat, 24.7.2011
a.
schadenfreude | Alamanların, tam karşılığı başka hiçbir lisanda olmadığı/bulunmadığı için harfi harfine kullanılan bir kavramları vardır | Schadenfreude diye: | Birinin uğradığı zarar karşısında duyulan sevinç/mutluluk diye terceme edilebilir. / Yadırganan ve de yadırganması gereken, | Schadenfreudenin Alamanlıkla yakın-uzak alâkası olmayanlarda tezâhür etmesi! / Foyaları cıscıbıl ortaya çıktıktan sonra üzerlerinden | Şefkat Silindiri geçen FGTÖ taifesi, şimdi tam bir | Schadenfreude şenliği yaşıyor – çaktırmadan tabii, için için!, | ANurko, DirilişP, 11.9.2015, 15
schismogenesis | Amerikalı antropolog Gregory Bateson, düşman tutumların adeta düşman davranışı teşvik ederek kendi gerekçesini sağlaması şeklinde ilerleyen etki-tepki zincirine schismogenesis (bölünmeyle, ihtilafla varolma) adını takmıştır., | FKentel, T, 19.11.2011
a.
sci-fi | science fiction'ın kısaltması bilim kurgu | Benim gönlüm Ayşe Arman'ın da sadece bu yorumları nedeniyle Pulitzer almasında; sci-fi dalında varsa böyle bir ödül elbette., | BAltuğ, T, 15.4.2012
a.
science fiction | Kurgubilim | [A]ma bu prim, has edebiyattan ziyade, popüler metinler, polisiye romanlar, science fiction romanlar, dizi senaryoları, hatta pembe diziler için geçerli olabilir., | PBarışta, T, 14.8.2011
ing.
sciencemetri | prof. dr. hasan mandal tübitak müdürü
a.
scooter | skutır | ...Meryem'in scooter'ında saçlarımızı uçuşturur, çiçeklerin yetiştirildiği o havuzlu romantik serada gizli gizili sevişirdik gece yarısı., | OBaştürk, Hkelebek, 15.1.2016
a.
ing.
Scout | ... Trabzonsporda bir çığır açıldığının altı ısrarla çizilmişti. Bu, yeni yönetimin bir metoduydu. Saygı duyulması, sonuçlarının beklenmesi gereken. Ancak biz gazetecilerden, taraftarlardan ve muhaliflerden önce yönetim bu scout işinde pes etti.
a.
scout sp. | İng. İzleme-gözetleme | Ancak biz gazetecilerden, taraftarlardan ve muhaliflerden önce yönetim bu scout işinde pes etti., | SDemirtaş, FanatikG, 24.12.2016
a.
ing.
scramble | Saldırıya uğrayan birlik, durumu Acil koduyla Harekât Merkezi'ne bildirdi. İncirlikte scramble nöbeti tutan (13 dakikada havalanacak şekilde hazır tutulan) iki jete havalanma emri verildi., | DZeyrek, Hür, 25.11.2016
scream | Benim en büyük farkım, o screamler brütaller., | HaykoCepkin, ZCumartesi, 1.12.2012
a.
scubatlon | spor | Antalya Sualtı Festivalinde scubatlon yarışması, | T, 24.5.2012
a.
se ne yapacağımı bir ben bilirim bir de Allah
kalıp söz.
kararlılık ifadesini güçlendirmek için kullanılır.
"bir daha senin böyle ayıpcıl ayıpcıl sövgüleri ağzına aldığını duyayım da gör. sana neler yapacağımı bir ben bilirim, bir de Allah bilir. Anladın mı?", A Cılga, 1980, 43"
search | search: arama | 2000'li yıllardan itibaren bu konuda çok akademik araştırma yürütüldü, | türk edebiyatı, | türk sineması, | gayrımüslim kadın gibi başlıkları kullanarak yapacağınız basit bir search ile dahi bu çalışmalara rahatlıkla ulaşacağınızı iyi bildiğim için o tarihi ayrıca analiz etmeye gerek görmüyorum artık., | TSerttaş, T, 25.5.2012
a.
ing.
Seb'almesâni | Gör vücudun kasrını, sultan-ı Hûdur Hû diyen / Sûre-i seb'almesâni, yed-i beyzâdır gönül., | Dertli
a.
sebak | Sadrazam kendi şiirlerinden 'sebak sebak' okur, okur. Nihayet bu okumalar bitince Kuburi lafı alır., | Cafcaf, Bahar2013/54, 16
a.
sebase kist | Yağ bezi kanalının tıkanması ve bez içinde salgı toplanması sonucu oluşan fındık, patates yumrusu büyüklüğünde sırtta, kafada görülen iyi huylu tümör. 13.06.2002, absolute, EkşiS
a.
tıp
sebatkarlık -ğı | Üniversite birinci sınıf öğrencisi iken ders vererek başladığım Osmanlı Türkçesiyle yazılı belgeleri okuma ve anlama dersleri, hocalık yönüm ve arzumu kısmen doyurduğu gibi Arşiv'de çalışmağa devamda sebatkârlığımı da artırdı.
a.
sebil | Bu köyde, zengin, sebil Gani Ağa otururmuş., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 56
a.
sebistan | Aşkın şarabını içerler dilber / Mecnun gibi gezer sergerdan olur / Hüsnün görüp candan geçerler dilber / Ferhat misali döner perişan olur // Kaşların zülfükar çeker kervana / Merhametin çoktur gelir imana / Dilber yüzün benzer şemsi tebane / Örtme zülüflerin sebistan olur , | 19.6.2016g | Merhum ve mağfur Said Şersad aleyhi rahmetullahi teala Sebistan bir gün top eyledi., | Tuhfetülmüluk, 1331, 7
a.
sebzeleşmek | Evet, zor aslında bu dünyaya alışmamız. İki göz, iki kulak, kol, dirsek, bacak... yetersiz tüm bunlar. Bitkileşmek lazım. Sebzeleşmek. Enginarlaşıp fasulyeleşmek. Az semirip çok yeşermek., | KeremIşık, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 15
f.
Sebzeli | Van kavurması, sebzeli Van tavası veya inci kefali kızartmasına eşlik eden ayran aşı çorbasının tadına bakarken, sahibi Semih Beyin tatlı sohbetini de dinleyebilirsiniz., | S Soysal, Kelebek, 24.6.2018, 7
s.
secdelemek | Ama Kabe'ye en uzak coğrafyalara giderek, oralarda namaz kılarak bulunduğum mekanla Kabe arasındaki mesafeyi secdelemek isterim demiştim., | ÜmitMeriç, Z, 1.4.2012
a.
Secdelik | Mücella tahtadan yapılan veya üzeri linoleüm kaplanan bu secdelikler halkı çok memnun etmiştir., | Cümhuriyetten önce ve sonra vakıflar, İstanbul 1937, VakıflarUmumMüdürlüğüNeşriyatından, 28.
Seciye | Nihâyet karakter, teşekkül etmiş şahsiyet, terbiye görmüş irâde, uyanık bir şuur, fikir ve hareketlerine sâhiplik ve prensip adamlığı mânâsına gelir ki, bunu Türkçede seciye kelimesi ile ifâde edebiliriz., | Başgil, 34
a.
seciyeleşmek | karakteri haline gelmek | Türkler, bin seneden beri, bu dinî kanunun hükümleriyle seciyeleşmişlerdir', dedim., | AAymaz, Z, 20.8.2012
f.
Seciyeli | Başka bir deyişle, karakterli, seciyeli insan hayvâni insiyak ve temâyüllerin esâretinden kurtulup bu kuvvetleri hayat için birer hizmetkar hâline koymuş olan insandır., | Başgil, 35
s.
Seciyesiz | Karaktersiz, seciyesiz insan da hayvâni insiyak ve ihtirasların boyunduruğu altında kalmış olan insandır., | Başgil, 35
s.
Seco
a.
Seçil'den Seco sevimlilik kısaltması.
tr.
Bu tarz ajitatif terör unsurlarını dışarda tutmak için, hangi ülke sınırına 30 km girmemiz lazım..??
security | emniyet, güvenlik | Buckingham'ın ya da Guildhall'un içinde, geleneksel kılıklı adamlar, borularını ve gaydalarını çalar ve özel, ağır tempolu adımlarını atarak geleneksel törenlerini yerine getirirken, 'security' kafalı adamlar çok daha hızlı adımlar atarak dışlayıcı, yabancı düşmanı ve paranoyak bir Britanya kurma sürecine girmişler bile., | MBelge, T, 26.11.2011
a.
ing.
seçenekli | Müdürlüğümüz, Belediye Başkanlığı tarafından belirlenen amaç, ilke ve talimatlar ile ilgili mevzuata uygun olarak belediyenin eğitim ve kültür etkinliklerini değişen şartlara uygun bir şekilde seçenekli olarak belirleyip Başkanlık onayına sunmak, veri tabanı ve ihtiyaç tablosu düzenlemek görevleri arasındadır., | ÇankırıBelediyesiKültürMüd, 1.8.2016g
s.
seçenekli | Sadece üç seçenekli menüsü ve arama nedeninizi tahmin eden teknolojisi ile size zaman kazandıran, yeni nesil TEB Pratik Telefon Bankacılığı hizmetinizde., TEB buroşürü, 2017
s.
seçeneksizlik | Bir yandan da seçeneksizlik yüzünden yerine başka bir şey koyulamıyor., | YKaraahmet, T, 15.2.2014
a.
seçik | Le Guin bakış açısı sorununu alabildiğine seçik kaleme getirmiş, seçik, duru, yalın., | Sİleri, Hr, KitapSanat, 5.5.2017
s.
seçikleşmek | Şimdi içimde bir nebze olsun savaşmak üngüsü kaldıysa, onu, bağışlayan bir öğütçü olmanın uğrunda harcamak istiyorum. Hedef almadan ok atmak istiyorum anlayacağın, şu arık ışık altında sınanırken yöneğim kibirden yana şaşmasın istiyorum, korkulu bir sayrılıktan sonra neyin yavuz neyin hanef olduğu seçikleşsin istiyorum., | Mustafa Gazi, Kent Vaizi, 2024
f.
seçilebilirlik -ği | Gül'ün ikinci seçilebilirliği, Gül-Erdoğan rekabeti gözlüğü takanlar için fesat çıkarmaya yönelik bir değerlendirme imkânı sunarken, daha pozitif nazarla, AK Parti'ye, tüzük değişikliği şartıyla, Cumhurbaşkanı Gül-Başbakan Erdoğan dengesini sürdürme imkânı da verdi diye bakılabilir., | MAksoy/ATaşgetiren, 17.06.2012 eposta
a.
seçili | seçilmiş, belirtilmiş. | Bu kışın modasına bürünmek isteyenler, 22 Ekim-9 Kasım tarihleri arasında seçili ürünlerde geçerli olacak olan %50'ye varan indirimi kaçırmayın., | 25.10.2008, www.kredikartlari.net 14.8.2011
s.
seçilim | ayıklanma, seleksiyon tabii seçilim, ıstıfa-i tabii* 15.11.1999 penguen, EkşiS
a.
seçilmişler | atanmışlar zıddı. | Halkın seçimiyle milletvekili veya belediye başkanı olan kimseler. | Türkiye'de 2015 yılından bu yana demokratik siyasette kesintisiz bir darbe süreci yaşandı. 4 Kasım 2016 darbesinde HDP Eş Genel Başkanları sevgili Figen Yüksekdağ, sevgili Selahattin Demirtaş ve milletvekilleri gözaltına alındı ve bir siyasi darbeye daha imza attı bu iktidar o dönemde. Seçilmişlerimizi tutukladılar.,Tülay Hatimoğulları, Cum, 5.11.2024
a.
seçimlemek | seçmek, tercih etmek. yeğlemek. | Özünün sözünün terki doğruya hükümdür. / Batıl, hak karşısında mutlak iki büklümdür. / Yüce Yaratan güzel işlemiş, güzel seçimlemiş, / Maddenin hangi zerresini yanlış biçimlemiş., Yaşar Saim Aslan, 12.09.2008, | https://www.antoloji.com/yalan-513-siiri/ | hayat toprağı seçimledi / toprakta küstüm meyveleri, / bir kız çocuğu / içimden mi yoksa? / ya hu akşam oldu olacak., Serdar Köse, Sukarsayı Vakurla Bağkurum, 18.04.2017, | https://www.antoloji.com/sukarsayi-vakurla-bagkurum-siiri/#google_vignette | Gönül fethetmeyenler seçimlerde milleti nasıl kazanacak ? #Muhtarı, #dernek, #oda, #belediye #başkanını dahi seçimleyen milletimize bu haksızlıktır. Yarın #millet olmaz derse.Nacizane merak ediyorum. #TürkMilletidir. #İradesini #unutanlara bizde unuttuk derse ne #diyeceksiniz? , Fatih Oğuztav @faoguztav 21 Mar 2018, Twitter
f.
seçimli | seçim yapılacak olan. | Edirne Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası 23. Olağan (Seçimli) Genel Kurul İlanı, | 02.05.2016, GündemSaros, 8
s.
TDK-
seçimsel demokrasi | Otoriter rejimler, seçimsel demokrasi ve Türkiye, | EÖzbudun, Ankara 2011
a.
seçimsiz | seçim olmayan. | Seçimsiz, yani eşit ve emniyetli şartlar altında bulunmayan bir seçim ile demokratik rejimden bahsolunamaz., | Ayın Tarihi, 1956, S 274-275, 113 | Önümüzde seçimsiz bir dönem var., R T Erdoğan, 02.07.2024, basın
s.
seçimsizlik | 1. seçimsiz olma hali 2. Çıkmazda kalma, tıkanma hali | Neoliberal dünya 'sosyal mühendislik' projesiyle Nil'in en güçlü adamı eşliğinde 'seçimsizlik ülkesi' yaratmayı başardı., | Ceydan Karan, Cm, 26.1.2018
a.
seçki | tercih, ihtiyar, seçim | Yoga matı bugün sosyal profili, seçkileri, tercihleri birbirine benzeyen küresel bir sosyal gruba işaret ediyor., | NGöle, | İzleyiciyi küstürdü desem, Fatih Portakal'ın reytingi ortada. Seyirci istediği zaman kanalı tercih ediyor. O zaman seçkisinde /seçici ekibinde bir zayıflık olmalı..., | MesutYar, Posta, 6.4.2016
a.
seçkinci | Kullanım hakkı şimdi 'liberal' görünümlü 'seçkincilere' geçti., | AKekeç, Star, 30.10.2012
s.
seçkincilik | Ütopya, aynı zamanda çok güçlü bir seçkincilik ima eder., | GÖzaltınlı, T, 20.12.2012
a.
seçkinleşmek | nsz seçkin duruma gelmek | Çini', 'Haliç' gibi filmleriyle seçkinleşen bir kurum: İstanbul Üniversitesi Film Merkezi,SeçkinSümer, 1978? , (TahaTorosArşivi), | http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/10194/001580974010.pdf? sequence=1, 26.2.2017g | İkinci konserin ilk eseri Weber'in | Euryanthe operası uvertürü olmuş, Beethoven'in | sol majör 4 sayılı piyano konçertosunda solist Ayşegül Sarıca üstün nitelikleriyle bir daha seçkinleşmek fırsatını bulmuş, topluluk İstanbul gezisini ..., | VarlıkYıllığı, 1969, 119
f.
GTS+
seçkinleştirme | Havyar Sokaktan çıkan adil bir seçkinleştirme/ Oysa İstanbul'da | gentrificaiton yeni başlayan bir uygulama değil. Kuzguncuk'ta, Ortaköy'de, Galata'da, Tarlabaşı Bulvarı ve İstiklal Caddesi düzenlemelerinden sonra Cihangir'de seçkinleştirme alanında pek çok deneyime sahibiz. , ErtanAltan, T, 5.3.2012
a.
seçkinlik | seçkin olma hali, mümtazlık | +Kimisi seçkinliğini ileri sürüp, özenle ayırıyor kendini bizden., | RehaMağden, 2005, 161
a.
GTS+
seçme | seçkin, seçilmiş. | Can ve cihandan umut kesmişken bu amansız deniz içinde yine dört tutsak bağışladı. Her biri binde bir kabilinden seçme, müstesna delikanlı ve cariyelerdir., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 60
s.
seçmek
f.
"Bu diyardan geçin mi? Soğuk sular içtin mi? / Anadan sürmeli siyah gözler seçtin mi?", Celâl Beykal, 1956, 71"
seçmeli,
s.
1. seçilebilen. 2. zorunlu olmayan, isteğe bağlı.
"... seçmeli iş ve davranışlarının meydana gelmesine hiçbir fi'lî müdahalede bulunmaz. Yükümlü ve sorumlu tutmanın temel şartı, fiilî müdahalede bulunmamaktır. Şu halde insana ait iyi veya kötü seçmeli fiillerin meydana getiricisi ... ", Fikret Karaman, Dünü ve bugünüyle Harput: sempozyum : 24-27 Eylül 1998, Elazığ, 1999, 120 | "... hatta bölgesel şart ve ihtiyaçlara uygun olarak halıcılık, biçki-dikiş, daktilo öğrenme... gibi seçmeli iş dersleri konularak öğrencilerin hayata daha iyi hazırlanmaları sağlanmalıdır.", Din Öğretimi ve Din Hizmetleri Semineri: 8-10 Nisan 1988, 1991, 129"
seçmen | siyaset Herhangi bir seçimde oy kullanacak kimse. Yurt dışı seçmen Bir ülkenin yurt dışında bulunan ve yaşayan vatndaşların seçici olması
a.
seçmesel | seçme ile ilgili | Orhon Yazıtlarında Seçmesel ve Eş Dizimsel Sınırlamalar, Şahru PİLTEN, Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra..., 669
s.
sedalı | tonlu. | Sen On kasım günü gittin gideli / Halkın kazlar gibi, yolundu Atam. / Müziklerde sesler başka sedalı / Türküler her yerde yerildi ATAM., İbrahim Çelikli, Atam, köyden Sözcükler, 10.11.2024, Facebook
s.
sedasyon | hastanın sakinleştirilmesi hali bk. EkşiS | Acil servisimize gelişinden bu yana bilinci kapalı olan hastamız Kenan Işık'ın tedavisi, yaşamsal açıdan önemli organlarının dengelerini sağlamak ve beyin dokusunu korumak amacıyla yoğun bakım ünitemizde sedasyon altında devam etmektedir. Hastamızın durumu stabil seyretmekte olup hayati tehlikesi sürmektedir., | M, 24.3.2014
a.
tıp
sedefçilik -ği
a.
sedefkar | İşi koyma bugün ile yarına / Baksana gönlümün sedefkârına / Babam beni vermeyecek yarıma / Ağlayarak gurbet ele giderim., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 187
a.
sedefli
s.
sedef içeren.
ar.? +tr. li
"Bulanık sulara taş atıp üstümüze sıçratmadan, duru suların dibindeki çakıllara eğilelim. Bu yaz çıkan dergilerden sedefli kavkılar ... ","
Füsun Akatlı, Acıyla, sevgiyle, kahramanca, 1998, 106
sedefli
s.
sedefi olan.
"Sedefli kuğunla tüllenen çevrenin / Kapattığı altın başaklı örülü saçların", E K Gökkaya, 1988, 81"
Sedefli | Amanın, Müslümanlar! Evimi soyup da mı gittiler nedir? Hanım, ellerinde sedefli bir çekmece de var mıydı? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 138
s.
sedefli | sedefle işlenmiş. | Yağlı yemek kaşıkları şimşir, kemik veya tek parça fildişinden yapılır, uçları mercan ya da sedefli olurmuş, | SGünaydın, 10.3.2019, 5
s.
sedefli | Sedefli defini al çuha torbasından çıkardı. Sol elini defin kursağı* üzerinde gezdirdi., | ZŞakir, Sadullah Ağa, 76
s.
sedir
a.
divan, sofa.
"İçeriye girip sedire oturdu. Mutfağa giren karısına sordu: 'Bir yerlerde fare zehiri olacaktı, nerde o?..'.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 79"
sedirlik -ği
a.
bk. sepetlik. sedir. Arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen, oturmaya veya yatmaya yarayan ev eşyası | divan:
"Mevlüdiye hemen seğirtti, sedirliğe vardı. Köylü halkın bacıt dediği testiden bir alüminyum bardağa su doldurdu. Kocasının yanına vardı, su dolu bardağı verdi. İbrahim karısından aldığı suyu bir yudumda dikti. Bardağı yine geriye verdi.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 65"
sedye | kaşık sedye | Ambulans çağırdık, geldiler annemi hemen kaşık sedyeye aldılar., | G Sarıtaş, 29.1.2012
b.a.a.
sefalometrik
başın ve yüzün çeşitli anatomik noktalarının ölçülmesiyle ilgili.
s. tıp.
lat.
"Panoramik-sefalometrik grafi",
Tesla Emar Merkezi HSM Radyoloji İleri Görüntüleme ve Tanı Merkezi,05.06.2025
sefanız olsun
kalıp söz
sefayinan
safa ile.
ar. safa y kaynaştırma tr. -inan: ile
Yaz olunca çayır çimen bürünür / Cümle hayvanat da anda barıınur / Mücevher kuşları yunmaz arınur / Sefa-y-inan gelür yazı dağların 61
sefer | Sefere alınmak deyim sefer başlatmak | Son yıllarda ise demiryolları tekrar önem kazandı. TCDD'nin bütçesi önemli oranda artırıldı. Ankara-Eskişehir ve Ankara-Konya hızlı tren hatları sefere alındı., | MYülek, Z, 1.7.2012
ar.
seferi | savaşçı | Biz savaşa gidiyoruz, seferi birlikteyiz., | BTSalihoğlu, 2014, 107
s.
seferlemek | sefere gitmek, sefere çıkmak, yolculuk etmek | Az mı tarih okumuş, taş yastanıp toprak döşenmiş şehitleri, sefer seferlemiş gazileri, mucizeli cesaretler göstermiş kahramanları az mı hafızasına işlemişti? SamihaAyverdi
f.
Seferli | Seferli Koğuşu Hane-i Seferli de denilen bu koğuşu dördüncü Murad Revan seferine giderken (1635 M.) büyük odadan bir kısım içoğlanı almak suretiyle ihdas etmiştir.(...) Seferli Koğuşu 1247 H. 1831 M. Tarihinde lağvedilerek buradaki ağalar hazine ve kiler koğuşlarına verilmişlerdir., | Osmanlı devleti enderun mektebinde eğitim sistemi ve türk eğitim sistemine ..., 11.6.2019g | Ordu PTT Müdürlüğünden Ordu Fatsa arası posta nakliyesi / 1- Aylığı (200) lira eski, (250) lira aylık muhammen bedelli haftada karşılıklı üç seferli, her seferinde iki yüz kilo nakli meşrut Ordu Fatsa arası hayvanla posta taşıma işi; 2490 sayılı Arttırma Eksiltme Kanunun[un] 41 inci maddesi gereğince 3.11.948 tarihinden itibaren onbeş gün müddetle açık eksiltmeye çıkarılmıştır., | ...? Gazetesi, 1948 | ...acentalar ile haftada iki sefer posta alınıp verilmekte, ayrıca Kayseri, İncesu, Yeşilhisar, Bor, Ulukışla ve Aksaray ile her gün seferli, Çamardı ile altı seferli posta alıp verme olanağı bulunmaktadır., | Niğde 1973 il yıllığı, 1973, 348
s.
sefil | yoksul, garip, acınacak halde | Yahu, Hüseyin sefildir. Onun ceremesini ben çekeyim de değmeyin ona., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 134
s.
sefil serdarlık ?
a.
sefillik.
"Gaflet uykusundan ol kalbi ayık / Sonra çektirirler sefil serdarlık.", San, Hicranî, 115"
sefilcesine | sefilce | Hüseyin geldi. Sefilcesine. Hiçbir şöylememişti., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 134
z.
sefile | kadın sefil | Yazık, yazık, hepimizi mahvetti... Vicdansız sefile., | AliEnver, 45
ar.
sefuf (Ar. sefuf) Toz hâlindeki ilâç: Eylemez fark-ı sefûf u ma'cun (Nâbî'den).
sefük
Sivas. saf, salak.
SEGBİS | Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına tutuklu sanık Süleyman Kara, cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı., | Hr, 31.1.2019
kıs.a.
segencebîn | bu kelimenin yazılışı istikrarlı değildir. Sekencebin, Sigencebîn, sirkencebîn değişkeleri de vardır. | Eğer sirkencebîn ve terengebîn ve benefşe ve şeker görse yahut ekl eylese, ilim ve marifeti meşhur ve ömrü uzun ve vakti hoş ve âbid ve mütedeyyin ola., | Tabirname-i Muhyeddin Arabi, 22. Bab | Ve yine hasta bir adamın ateşi yükselse ve sarılığa tutulsa, ilacı da sekencebîn ve keşkâb olsa hastanın şifası ancak bu ilaçları kullanmakla kabil olacaktır., | EyOğul, Gazali/LütfiDoğan, Bedir yanıevi, İstanbul 1963, 12
a.
segment | [G]ayrisafi milli hasılanın kişi başına 9.600 dolar açıklandığı bu toplumda böyle bir sosyo-kültürel segment, doğası gereği oluşamaz zaten., | T, 19.7.2010
a.
segmentli
s.
segmenti olan.
Seğirtme | Ellerimde güvercin seğirtmesi var ve bak işte dağın öte yüzünden görünmeye başlayan iri payitaht güneşten yeryüzüne yayılan saçlarını şafağa tarıyorum., | Ömer Say, 2010, 28
a.
seher | Her lahza bir bombayla tutuşurken ufuklar / Şehîd edildi seher, nicedir tanyeri yok., | SaadettinKaplan, DurDünya!. IrakSonDurak, EGŞA, 274
a.
seher çağı | Ziyarete gelirsen / Kabrimi seher çağı: / Oynar görürsün sen / Üstündeki toprağı., | BGocul, Mevlananın, 15
a.
sehlik
s.
aklı eksik, esemesiz, görgüsüz.
Bekereci k. Osmaniye ili, Kadirli ilçesi.
sekans | Lynch de yüzeyle yetinmez; açılış sekansını tamamlarken, kamerasını çimlere odaklar., | YÇongar, T, 24.11.2009
a.
sekel | Macaristan'da yaşayan Sekeller adlı türk topluluğundan olan | Gagauzluktaki bu modayı başlatan Levente Borbely isimli bir Sekel aktivisttir., | GYAbdurrezzak, 26.7.2011 eposta
a.
seki | Sonra da bağın içinden koşturdu çıktı yukarıya, evin önündeki sekiye geldi., | DCeyhun, 54
a.
sekili
s.
sekisi olan.
tr. seki-li
"Keziban'ın alt odası sekili / Sekisinde gül ekili / Kimler olsun Keziban'ın vekili / Biri lale biri sümbül Keziban."
Ankara türküsü
sekili
s.
sekisi olan.
tr. seki -li
"(Hey Hey Ey) / Şu Sille'nin sokakları sekili (Amanaman aman sekili amman) / Pencerede gül garanfil ekili (amman) / Kimler olsun (anam) nazlı yârin vekili (Amman)", Konya türküsü"
sekişli
s.
sekişi olan.
"Hey yavrum yavrucağım ay ala keklik sekişlim", M Taner, Sunak, 14"
sekişli | sakişi olan. | Güvercin duruşlu, keklik sekişli / Kıl ördek boyunlu, ceylan bakışlı / Tavus kuşu gibi göğsü nakışlı / Şöyle bir güzel ver, gönlüm eğleyim., Karacaoğlan
s.
sekitmek | Artık gün sekitmez oldu. Sabah erkenden fırlayıp gidiyordu okula., | DCeyhun, 89
f.
sekiz uçmakları geçtim sanırsın., seyyid nizamoğlu Mevlid-i Şerif, SüleymanÇelebi, 2012 [İstanbul], 108
sekizlik –ği sf. | 1. sekiz yaşında insan | Ember, Opal'in baktığı sekizlik 'ihtiyar' (Goebel'dan Holden'a çakılmış bir selam), hayattan, insanlardan, çizgi filmlerden ve tabii hayal dünyasından nefret eden ufaklık., | BurcuAyaz, TKitap, Ocak 2012 | 2. Sekizi bir arada, sekiz tane alabilen | Sekizlik cezve. 3. | müzik Birlik notanın sekizde biri.
a.
sekme | Üzengi ile şöyle dokunduğumuz zaman sekmeye başlardı., | VSevim, 112
a.
seko
a.
artvin: mantar
"Seko Artvin'de mantara verilen bir ad."
Sekrânelik | Niçin sermest gezersin ser kesip sekrânelikten geç., | Hengamî, 35
a.
seks | Sex. | seks koçu | seks terapicisinden farklı olarak konuşma, rol yapmanın yanı sıra dokunma ya da masaj gibi fiziksel yaklaşımlarda da bulunan ilk olarak Kaliforniyada ruhsat verilen meslek | Yeni trend: Ruhsatlı seks koçları, | T, 14.1.2013 | seks çanı cinsi temasa çağırmak için çalınan (veya sms yoluyla gönderilen seks yazılı çan resmi) çan | Z.K. eşime gönderdiği mailde 'tam bize göre' yazıp bir seks çanı gönderdi., | http://www.yeniasir.com.tr/UcuncuSayfa/2013/02/03/aldatmanin-delili-mustehcen-can
a.
ing.
seksapel
cinsî cazibe. şehveti yüksek kadın.
ing.
"-Bu da mı güzel? dedi. - Hayır... Bunun seksapeli yamanmış. Münihlidir. Adı Marlen Kırloviçtir."
seksapel
s.
cinsi cazibe.
"-Havası var, acaip bir cazibesi... Henüz "seksapel,, kelimesi icad edilmemişti, "albeni" nevinden tutmamış Türkçesi de. Fransızcasını aradı, "attrayante" mi, "attirante" mi? Kâfi görmedi, sempatik de yetmiyordu, argo bir söz lâzımdı. Bulamadı, aklına şu tabir geldi: — ''Elle a du chien" dedi, işte tam karşılığı, yani kızın kendisine mahsus çekici bir tavr u, edası var | erkeği şimdiden alâkadar eden bir dişilik, bir tahrik hali!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 73"
seksapelite | kelime Türkçede uydurulmuştur. cinsel çekicilik | sex appeal: cinsel cazibe/çekicilik'ten | Özellikle kliplerde sürekli seksapelitenin vurgulanması dinleyiciyi müziğe yabancılaştırdı., | İskenderDoğan/SonerCan, StarPazar, 3.1.2016 25.4.2003, risk, EkşiS
a.
ing.
sekselans | Danimarka'da seks işçilerinin şiddete uğramasına dikkat çekmek ve bu konuda önlem almak amacıyla bir ambulans, 'güvenli seks alanı'na dönüştürüldü. Ambulansa, 'Sekselans' adı verildi., | Hür, 1.4.2017
a.
seksilik | sexy'den –lik | 5 adımda seksilik, | 14.7.2010, www.pudra.com
a.
ing.
seksist | sexist sex cins/iyet+ist –çi cinsiyetçi, cinsiyet ayırımcısı. | [A. S.] Byatt, Orange'ın seksist bir ödül olduğu düşüncesinde. T, 14.4.2011
s.
ing.
seksizm | cinsiyet ayrımcılığı | Erkekler de artık seksizm mağduru, | T, 3.2.2013
a.
seksoloji | sexologie seksbilimi, cinsellik bilimi | 1949'da kendisi lise, ağabeyi Nihat Karaveli üniversite öğrencisiyken cinsel bilgiler veren bir dergi hazırlamak için çalışma yaptıklarını anlatan Karaveli, dönemin ünlü psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay'ın kendilerini çağırarak destek verdiğini ve derginin adını da | Seksoloji koyduğunu söyledi., | M, 25.12.2012
a.
fr.
seksoloji | sexologie. cinsellikbilim. | Daha o tarihte Türkçe cinsî münasebetlere dair eserler, seksoloji yayınları yoktu; fakat Cemşit bunların Fransızcalarını epeyce okumuştu ve bekâret meselesinde ısrar edilmemek lâzimgeldiğini, zira bazı vücutların o yapıdan tabii olarak mahrum olduklarını biliyordu., | R F Karay, Sonuncu kadeh, 109
a.
fr.
sekt BTS- | Şu kesin: Sekülerleşmediği müddetçe Alevilik tıpkı diğerleri gibi, sekt kimliğini tahammülsüzlük kurallarına, zihin mekanizmasını da teokratik şemaya oturtan herhangi bir inanç sistematiğinden farklı değildir. | , | Uluengin, T, 8.8.2012
a.
bts-
sekter | Zaman zaman analizlerinde sekter saplantıların izlerine rastlasam da yeni sol tahayyülü konusunda büyük oranda uzlaştığım Ahmet İnsel de Çarşamba günü Radikalde hükümeti daha cesur olmaya çağırıyordu., | MAltınok, T, 5.8.2011
s.
sekterlik | Bazı demokratların, PKK-BDP çizgisinin provokatif eylemleri ve milliyetçi-arkaik söylemleri karşısında tavır almamızı | liberal bir moda olarak nitelendirmesini ise, sol sekterliğin zamansız nükseden romantizmine bağlıyorum., | MAltınok, T, 13.8.2011
a.
sekteryen | Bu süreçte Hizbullah'ın saldırgan ve sekteryen siyasetinin oynadığı rolün önemi ise yadsınamaz., | CKenar, T, 23.7.2012
s.
sektir git s.ktir git'in kibarcası | Şehirden sektir git dediğinizi duyar gibi oluyorum, | AyçaŞen, T, 19.9.2012
sektörlemek
f.
bölge bölge ayırmak.
ing. sector + tr. -le-
"Bu bölgelerde rastlayamadık. Ardından arama faaliyetimizi bölgeyi sektörleyerek, şahsı bulduk. Şahsı bulduğumuzda zemin seviyesindeydi" dedi.", Demirören Haber Ajansı, 12.01.2024"
sektörleşmek | sektör haline gelmek | -Sizce diziler neden bu kadar çabuk yayından kaldırılıyor? –Telif haklarını ödeseler sektörleşir., | STansel/AGruda, T, 22.4.2013
f.
GTS-
seküler
seküler | İng. secular laik, dünyevi, lâ-dinî, dın dışı
s.
ing.
sekülerleşme | insanlarin yasamlarinda dini referans olarak gormemeye baslamasi, dinin toplumsal alanda etkinliginin azalmasi. | Sekülerleşme, başlangıçta, biraz da Aydınlanma'nın etkisiyle olmalı, Moderniteyle birlikte Din'in, Daniel Bell'in deyişiyle, 'politik alan'dan geri çekilmesi anlamına gelmiştir., | HYavuz, Z, 11.3.2007, Hayko yayim x, 20.5.2009, UludağS
a.
sekülerleşmek
sekülerleşmek BTS- | Laikleştirmek, dünyevileştirmek | Bu arada sekülerleşen dünyada dini kimlikler de dini ve kültürel hak talepleriyle kendisini gösteriyor., | NazifeŞişman, Z, 11.2.2012
f.
bts-
sekülerleştirilmek
sekülerleştirmek
f.
" "Budur sekülerleştirmeyen, / Budur Protestanlaştırmayan / Bu ruh bizi muhafazakârlaştırmayan.", Muharrem Balcı, Sorular / Cevaplar, 15.7.2015, eposta"
sekürite | kıymetlendirme | Bankalar sendikasyon kredisi alıyorlaralıyorlar ancak alacaklarını sekürite (kıymetlendirme) edemiyorlar. Bu alacaklara örnek olarak kredi kartı alacakları, otomobil alacakları konuttan kaynaklanan ipotek alacakları gösterilebilir., | BGedikli, YŞ, 25.05.2009
a.
sel | selin önünden kütük kapmakTDK- | 1. Zor bir iş becermek 2. Çok zor bir durumdan çıkar sağlamak (bkz. | http://www.turkcebilgi.com/sel_%C3%B6n%C3%BCnden_k%C3%BCt%C3%BCk_kapmak ) | PKK selin önünden/selden kütük kapmaya çalışıyor., | OralÇalışlar, CNNTürk, TarafsızBölge, 30.12.2015, 23.00 suları
dey.a.
sel gibi | Selin hızı gibi, çok hızlı. | Çuvalları eşeğe yükledik. Üstüne de beni bindirdi anam, yola düştüm. Derelerden sel gibi, tepelerden yel gibi geçtim. Bir yıkık değirmene ulaştım., Ahmet Uysal, Köyün Ortak Malı, 2001, 36
z.
selam verdik borçlu çıktık kalıp söz
selametlemek | –i | Yolcuyu, konuğu uğurlamak, geçirmek | Sami Bey misafirlerini selametledikten sonra idare odasına geldi doğrudan doğruya: -Azizim, sizi Celal Bey methetti, dedi, hemen işe başlarsınız., | Güntekin, Damga, 76
f.
GTS++
selâmsız
s.
selam vermeyen kimse.
"Selâmsız sorana, etme sen kelam | / Selâmla birlikte söze et devam.", H Burkay, Hüdaverdi Divanı, 11"
selamsız | [V]e dayılarla babalar, o zamanlar kapılardan içeri çıkınsız, besmelesiz ve selamsız girmezdi., | Tez, TTE, 37
s.
Selamsız | Yerin yüce şanın yüce enmezsin / Meşalemsin ilelebet sönmezsin / Gururlusun selamsıza dönmezsin / Namusumsun şerefimsin bayrağım., | Develili, 42
s.
selbolmak
b.f.
kalkmak, yitmek.
"Selboldu milletten edeb i hayâ / Kadında erkekte erkan mı kaldı?", San, Hicranî, 132"
selce | Selce taşan, rahmetçe yağanlar diyârı hey!, | BKÇağlar, Güzelleme, EGŞA, 279
selefi | selefilik mensubu, taraftarı | Amerika'da Boston maratonunda gerçekleşen meşum saldırının zanlısı olarak gösterilen kardeşlerin bazı Selefî şeyhlerden etkilendiği ortaya çıkıyor., | CKenar, T, 22.4.2013 selefi-meşrep | Selefi-meşrep hocalar da onun içindeki şiiri hafiye mantığıyla sorgulamaya odaklandıkları için... | , | YZCömert, KararG, 5.3.2017
s.
Selefileşme-Wahabileşme palavrası tutmayınca El Kâideleşme... Nakşibendîlikle bir araya gelme ihtimâli olmayan akım ve kavramları Nakşiliğe yamamaya çalışmak ne bilgiyle ne iyi niyetle açıklanabilir Hilmi efendi. İşidcileri sünni yapan da sendin.17.08.2024
selefileşmek | 1982 Hama katliamından sonra Müslüman Kardeşler sindirildikten sonra Körfez ülkelerine giden muhaliflerinbir kısmı Selefileşti., | BayramBalcı, Bugün, 10.9.2012
f.
Selefîleşmek | radikalleşmek 6.7.2019
f.
selefilik | Selefîliğin 21. yy'ın en hızlı yayılan İslami gruplarından biri olmasının sebepleri nedir? , | CKenar, T, 22.4.2013
a.
selefizm | Selefilik | Bu yaklaşımın günümüze ulaşan zirve noktası Selefizm ve Vahhabizmdir., | M E Kılıç, | http://www.tyb.org.tr, 15.1.2019
a.
selefizm | Selefilik. | Bu yaklaşımın günümüze ulaşan zirve noktası Selefizm ve Vahhabizmdir., | M E Kılıç, | http://www.tyb.org.tr, 15.1.2019
a.
selektörlenmek | 1940'lı yılların sonu olmalı. Program, bir ziraat programıdır ve konuşmacı, çiftçilere şöyle bir tavsiyede bulunmaktadır: | Selektörlenmiş ve pembe kurda karşı fümige edilmiş tohumlar kullanınız!, | HYavuz, Z, 11.11.2012
f.
Selender silindiri | Size olur mu bilmem, lakin benim sıklıkla başıma geliyor. Selender silindirinden kafası karışan farecik gibi aşağı mı ineceğime, çok istediğim yukarıya mı tırmanacağıma karar veremiyorum. | , | ÖErdem, ZCumartesi, 24.11.2012
a.
selenit | Lechuguilla mağarasındaki selenit kristalleri, | JFox-Skelly, BuzullardaSaklıHastalıklarYenidenCanlanıyor-BBCTürkçe, 16.5.2017
Selerle salarla vakit geçirmek | Se'lerle, sa'larla vakit geçirmekteyiz / Beklemekle ömrümüzün tükendiğini / Neden bilemeyiz., | N Ö Arpacı, 2006, 54
self-denial | Şimdi halk arasında 'self-denial' denen, haddini bilmeme/ gerçekleri görmeme/ hakikatle hayal edileni ayırt edememe Ergenekon İdeolojisinde bir | norm olarak ortaya çıkıyor., | PMağden, T, 8.12.2011
a.
Self-Efficacy of Turkish Teachers, Hakan ÜLPER Hasan BAĞCI , 8.6.2012 turkishStudies Dergisi
self-kolonizasyon | özünü-sömürgeleştirme | Kendi tarihsel misyonundan kopmuş ve Batı'yla entegre olmaya çalışan bir self-kolonizasyon rejiminin bu psedo emperyal bakışının terk edilmesi şarttır., | AhmetÖzcan, AçıkGörüş, 13.1.2013
a.
ing.
selfi | selfie internet jargonunda sosyal ağda kendi fotoğraflarını yüklemeye verilen ad. | Yılın sözcüğü sosyal ağlardan çıktı: Selfie, | Akşam, 23.11.2013 .8.11.2012 gochebe, EkşiS selfi çubuğu a.ing. selfie + tr çubuk+u özçekim çubuğu. Özçekim yapabilmek için akıllı telefonlun veya fotoğraf makinesinin yerleştirildiği, kol mesafesinin ötesinden kendi fotoğrafını çekmeye mahsus bir metre kadar uzunlukta 2014'te icat edilen çubuk
a.
ing.
Selfieli | Özçekimli | Sonra birimiz 'Hadi' diyor, 'bir selfie çekelim, herkes gülümsesin.' Gülümsüyoruz. Fotoğraf işi de böylece halloluyor. Selfie'li nostaljiyi de gelecek nesil yapar artık., | Yenal Bilgici, Hr, 19.8.2018
s.
Selfieli | selfie + tr. li. Özçekimli. | Sonra birimiz 'Hadi' diyor, 'bir selfie çekelim, herkes gülümsesin.' Gülümsüyoruz. Fotoğraf işi de böylece halloluyor. Selfie'li nostaljiyi de gelecek nesil yapar artık., | Yenal Bilgici, Hr, 19.8.2018
s.
ing.
Selfilemek | Selfie+ tr. –le- özçekimlemek, kendi kendinin fotoğrafını çekmek | Kendi çektiğimiz selfiyi de selfiledik, teknoloji işte.!, | www.pictaram.com/.../J0HWIFP6AAAAF0HWEVbgAAAAFiYA, 11.7.2016 | Yaptığım renk çarkı süper di mi? Arabanın önünde çekim. Okuldan eve sevinçli geldim 213 puan aldım diye bu güzel anı selfiledik., | Ali Koray Gözder, | https://mail.google.com/mail/u/0/#inbox
f.
Selfilemek | Selfie+ tr. –le- özçekimlemek, kendi kendinin fotoğrafını çekmek | Kendi çektiğimiz selfiyi de selfiledik, teknoloji işte.!, | www.pictaram.com/.../J0HWIFP6AAAAF0HWEVbgAAAAFiYA, 11.7.2016 | Yaptığım renk çarkı süper di mi? Arabanın önünde çekim. Okuldan eve sevinçli geldim 213 puan aldım diye bu güzel anı selfiledik., | Ali Koray Gözder, | https://mail.google.com/mail/u/0/#inbox
f.
Selfilenmek | Sim Simle selfilendik #Kuzen #Candır #Simgoş #Simge #SimgeAksın., | | https://www.picbon.com/tag/simgoş Nurçin Portakalkökü (@nurcinportakalkoku). | 4.4.2015
f.
selfili | selfisi olan, özçekimli | Az Instagramlı, selfie'li, bol sükunetli, güzel düşünceli bir hafta dilerim hepimize. Epiktetos da dilermiş., | N Karaibrahimgil, HrKlbk, 15.4.2019
s.
selgin
"Açıyorum sende bungun / Açıyorum sende belgin / Açıyorum sende selgin / Açıyorum sende elgin / Açıyorum sende sevginle", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 58"
selim
zıddı: habis.
Selimiyeli | Ve aynı gece aynı saatlerde Selimiyeli arkadaşlarım / Tünel kazmaya başladılar, | AlperÖzbek, 94
s.
sellemehüsselam | Şimdi 'sellemehüsselam' dalıverse inşaata... Kim ne derse desin..., | DCeyhun, 32
sellice | O dolunaylı gecede, fırtına çıkmadan önce, gökyüzünde yıldızların düğünü vardı. Üç kardeşleri, civciv yuvasını, kuzeyin ayılar koşulmuş gelin arabasını, çobanların mavi püskül saçlı sevgilisini, deli poyrazı...' Lodos sellicesini ballandıra ballandıra anlattı . Orfos balığının pullarıyla mühürlenmiş pulsuz turuncu zarftan mektubu çıkardı . San- ki güneşler saçıldı odaya . Balık dilince yazılmış mektubu okumaya başladı .O tansel, Allı ile fırfırı, 1985, C 2, 58
s.
Selmana girmek | Çillekeş Hengamî keşkül elde var selmana gir., | Hengamî, 28
selsebil | Bu bir musiki faslı değil, en coşkun nağmelerden mürekkep bir ahenk selsebili idi., | ZŞakir, Sadullah Ağa, 54
a.
selt | bk. Kelt | Keltler (Seltler), takip ettikleri Hazar denizi cenubu, Kafkas mıntıkası, Ukranya, Tuna vadisi boyunca geçtikleri yerlerde izlerini bırakmışlardır. Oğurlar (Ligür) ve Keltler (Seltler) garbî Avrupa için hususî sanat bilgileri mürebbileri olmuşlardır., | Ünaydın/Birinci/Sağlam, Ruşen Eşref Ünaydın: bütün eserleri, 2002, C 12, 264
a.
semafor
a.
1. a. Demir yollarında gündüz mekanik olarak kırmızı bir kolla, gece kırmızı ışıkla işaret veren alet. 2. a. İki gemi veya gemi ile kıyı istasyonu arasında haberleşmede kullanılan üç kollu işaret sütunu
fr. sémaphore
"Kuşkusuz, teknolojiye dayalı iletişim modelinden ve gelişiminden söz edebilmek için en temel gereksinim elektriktir. Ancak elektriğin icadından yarım yüzyıl önce 1792 yılında Fransız Claude Chappe'in (1763 - 1805) optik telgrafı (semafor) icat etmesi, teknolojiye dayalı iletişimin ilk örneği olmuştur. Teknolojik gelişmelerin iletişimde önemli bir öge olmadığını bildiren Headrick'e göre, optiktelgrafın oluşum fikri, Chappe'nin herhangi bir mesajı, bir atın dörtnala gidebileceğinden daha hızlı bir biçimde herhangi bir yöne gönderebilecek bir sistem tasarladığı zaman başlamıştır. Telekomünikasyonun özü budur, yoksa teknik araçlar | elektrik, radyo dalgaları, fiber optik, vs. değildir (2011, s. 186)."
semafor
a.
"semafor haberleşmesi semaphore sancak haberleşmesi flag semaphore denizcilik semafor personeli signalman SFP, askeri-terminoloji-032015.pdf, (www.mfa.gov.tr).https://www.mfa.gov.tr › data › askeri-terminoloji... ", https://ataturkkitapligi.ibb.gov.tr/Content/publications/112/%C5%9Eehremaneti%20Mecmuas%C4%B1_09.pdf , 24.02.2024+"
sembelek | Hele de başağrısı falan çekenler, baharla beraber öyle bir sersem sembelek haller yaşayanlar., | MSAdalı, 16.8.2013 sersem sepelek
sembolizasyon | İnsanın ne kadar çok sembolizasyonu var.MŞÇoban/SezenAksu, T, 22.9.2011
a.
sembolleştiriliş | Sykes-Picot'nun kelimenin tam anlamıyla tarhin tozlu raflarından çıkarılış ve sembolleştiriliş süreci devam ediyor., | YasinÖzdemir, DirilişP, 28.5.2016
a.
TDK-
semboloji | Mayıs ayı boyunca her cuma akşamı 5 dizi seminer ile Antik Uygarlıklar Mitolojisi ve Sembolojisi Mitoloji ve semboloji bilimleri kendimizi tanıma yolculuğunda ruhsal köklerimizi hatırlamamıza ve onunla temas ederek | Gerçek Özümüzü yeniden keşfetmemize imkan verir., | | http://www.meraklisiicin.com/aktiffelsefe/antik-uygarliklar-mitoloji-ve-sembolojisi-seminer-dizisi, 21.6.2016g 18.8.2013, EkşiS
a.
seme TDK ağız s.de var. Aptal, sersem, budala. | 1. sadme sonucu geçici hafıza kaybı. 2. devamlı hafıza kaybı. 3. doğuştan seme, seleledi. Seme kesilmek, seme olmak.
semen | semen meni, erlik suyu | Sen paşam, dipte durup kalıyordun, bana yapışıyordun, zekerin içimde zonklarken; semenin içimi ıslatır, ısıtırken, genzimden boğazıma salyalarım akıyordu., | RehaMağden, 2005, 148
a.
ing.
semitik -ği | Bir yazıda deprem felaketi ile sel felaketlerinin bir karşılaştırması yapılmış ve sel felaketlerinin insanları sessizleştiren türde felaketler olduğu söylenmiş. Afetlerin semitiği de diyebiliriz bu tür çalışmalara., | STurgut, HT, 23.08.2010
a.
semiyoloji
semiyolojik | semiyoloji ile ilgili. | Bir başka okumayla Orçun Türkay'ın hikayeleri aynı zamanda semiyolojik metinler; yazar, işaretlerini çok ustalıkla hem satırlar arasına yerleştirmiş, hem de çizgiden çıkan ifadeyle, yazının betimlemesindeki işaretleri gizleyerek buluşturup, parçalamış., | PBarışta, T, 19.6.2011
s.
Semizlemek | Zaten domuz Ksaver, son derece fayda görmüştü. Günden güne semizliyordu, ..., Y Haşek / E Gürol, Ksaver domuzun hikayesi, ÇHA, 24
f.
Semizlemek | Zaten domuz ksaver, son derece fayda görmüştü. Günden güne semizliyordu, ...24
f.
semizletmek | Semizleme işini yapmak | [B]enim de Genelkurmay'ın loş arşiv odalarında semizletilip ortama salınan bu 'sevgi kelebeğine' bi dakka n'oluyoruz deme hakkım vardır., | TKöseoğlu, T, 11.5.2012
f.
semizotu
a.
pimpirim otu.
"Semizotu pişireceğim, mayhoş mayhoş hoşa gider, dünden kalma pilav da var. Komşu İhsan Bey bahçesinden beş on tane bardak eriği yollamıştı.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 61"
semmiyet | semm'den zehirli olma, zehirlilik | Semmiyeti fosgenden takriben 3 defa azdır. Buharı havadan 4,5 defa ağırdır. Su müvacehesinde tahallül ederek hamızı klorma, hamızı karbon ve formoldehyd hasıl eder., | AskerîTibbiBaytarîMecmuası, 1935, S 124-127, | 130
s.a.
sempatize olmak | Fakat iyiden iyiye sempatize olduğu muhakkaktı., | KTahir, AşkAteşi, 25
semper eadem | Bilenler bilir: Bir 'Semper Eadem insanı'yım. Her şey hep aynı kalsın, her yıl hep aynı şeyler yapılsın isterim. Geçenlerde sevgili Haşmet (Babaoğlu) de yazdı ya: Onlarla, öğrencilik yıllarında yaptığımız uzun 'Bebek Kahve' sohbetlerinde söylediğim şu sözü hatırlayarak: | Rutinden çekinmeyin: Rutinin kendine göre bir hazzı vardır. Bu yıl da öyle geçti yaz;- 'her şey aynı'dan asla taviz vermeden., | HilmiYavuz, Z, 11.9.2011
Semptomsuz | belirti vermeyen, belirtileri olmayan hastalık. | Subakut bakteriel endokardit iştirak ederse semptomsuz dahi olsalar anî ölümler görülür., | HastaneD, 1962, C 16, 59
s.
semsert
s.
Halbuki, bu ümitler boşa çıkmış, en şiddetli arzusu bir çivi gibi kafasında semsert çakılı kalmıştı. Arif, o kadar derinlerde yüzüyordu ki , kapı açılırken çıkardığı gıcırtıyı , Mestânenin içeriye girişini bile duyar mamıştı . Mestnâe , sabah halile hakikaten süslü bir Afroditi gi- bi güzeldi .C Akyürek, Bir adam ve dört devir, 1944, 61
semtcilleşmiş | İnsanlarla ahbaplık kurmuş ve artık iyice 'semtcilleşmiş' bir kuşcağızdır bu., | AliÇolak, Z, 18.8.2012
s.
sen ben bizim oğlan gene bir avuç adamız sayımız çok az | Yani 'medeniyet deklarasyonu' dediğim bu hareketten, bu içerikten yana, sen ben bizim oğlan, gene bir avuç adamız., | MBelge, T, 14.12.2013
sen kötülükleri savarsın., | scomalt, 16.03.2013, EkşiS
Sen mahzun kalbten anlayan ol ki Lokmanlık budur. / (+Mânâyı herkesin bildiği dilde söyle ey şair / Zoru kolay et ki uzmanlık budur!), | E Ayyıldız, 6.6.2019 rindan vatsapı
sen seni bil sen seni | Nallarını dikersin böyle devam edersen, / Sen seni bil, sen seni doğru sözü istersen., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 67 (30.05.2025)
Sena | Fakat başka yerlerde: | Daha da bir kararımız yok ama, bilmem ki... Damadı pek zengin diyorlar... Ahlakı da melek gibiymiş! diyerek Ali'nin senasında bulunmaktan geri kalmıyor ve bu sıra ondan | damat diye bahsederek,
işin pek iptidalarda bulunmadığını anlatmak istiyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 90
a.
senaryolaştırmak | Bir metni senaryo haline getirmek rİktidarın senaryosuna göre Fethullah Gülen, 2009 yılında bir konuşma yapmış, Zaman gazetesi bu konuşmayı haberleştirmiş, ardından Samanyolu televizyonu 'Tek Türkiye' adlı dizisinde bunu senaryolaştırmış,-., | MBaransu, T, 22.12.2014
f.
Senato | Elde mevcut olan fıkıh ve hukuk kitaplarındaki mesaili, zaman ve mekanın haline tatbikan iltikat edecek. Mezahib-i saire ashabından olan mebuslar, işin bir yerine itiraz ederlerse Şûrâ-yı Devletin memuru delail-i makule ile müdafaa eyleyecek, ondan sonra | senato yapılacak meclis (...) o, görecek. Gerek şer'a ve gerek icab-ı vakt ve hale mutabık olup olmadığını bir kere dahi tetkik eyleyecek. Azasından bulunan şeyhülislam ve sair ulema-yı kiram ifta edecek. Namık Kemal bir yerde de | Avrupa usul-i medeniyesi üzere millet meclisi diyor, İhsan Sungu, | Tanzimat ve Yeni Osmanlılar, | Tanzimat, İstanbul 1940, c. I, | 806.
s.a.
sencileyin
s.
senin gibi.
tr. sence-leyin
Diri iken cengi alırım senden, / Nice sencileyin kurbanımız var 40
Sendelemek | Titremek | Fakat artık bitkindi. Gecenin karanlığında sesi sendeliyordu. Sesi dindikçe de kanatları sarkıyordu., | H Balıkçısı, MA, 1962, 8
f.
sendika | iflasta tasfiye memurları | Madde 3: Emlake mutasarrıf bir ecnebinin iflası halinde sendikaları yani tasfiye memurları müflisin uhde-i tasarrufunda olup mahiyeti nizama mutasarrıfın düyununa karşılık olması mücaz olan emlakin satılması için hükumet ve mehakim-i resmiye-i Devlet-i Aliyeye müracaat edecektir. 25 Rebiülahir 1300/21 Şubat 1298/ 5 Mart 1883 denetle?
a.
Sendikalı | Halil de ona gereksiz öğütler verdi, her akşam mutlaka aramasını söyleyip çocuklara bir hafta boyunca göz kulak olacak sendikalı öğretmenle biraz çene çaldıktan sonra yeniden bindi arabaya., | TKiremitçi, 2005, 202
sendikasız
s.
Sendikası olmayan veya sendika üyesi olmayan, sendikaya girmemiş bulunan (işçi, iş yeri).
"1837 yılında vuku bulan büyük krizde işverenlerin sendikasız işçileri tercih etmesi, sendikaların çözülmesine sebep olmuş | kollektif akitler yaparak işverenlere kendilerini tanıtmış olan teşkilatlar dahi kapanmıştır.", Burhanettin Asutay, Türkiye'de bir Amerika olabilir, 1961, 52"
sendikasızlık -ğı
a.
Sendikasız olma hâli.
sened almak
"sened mi aldın gülüm / anan ile durmaya.", Giresun türküsü"
senedsiz / senetsiz
senedsiz tasarruf | Tapuya kayıtlı olmayan bir taşınmazın, eldeki tapu senediyle hukukî bir muameleye dayanılarak malik gibi tasarruf edilmesine senetsiz tasarruf etme denilir., | VBaşpınar, 2003
huk.
Senegalli | Senegal vatandaşı | Senegalli iki seyisin iki yandan dizginlerini tuttuğu beyaz bir atın üstünde; zafer kazanmış bir kumandan edasıyla yürüyen d'Esperey Karaköyden itibaren büyük sevgi gösterileri altından geçmişti., | Toktamış Ateş, BugünG, 7.10.2010, 15
s.
Senelerce | Bereket versin, evde kapalı kalan ve ehli bir hayvan halinde, fakat daha çok maksatsız büyüyen kızların hepsinde olduğu gibi, onda da, vücudunu ve kafasını hiçbir şeyle meşgul etmeden, hiçbir şey düşünmeden ve hiçbir
şey yapmadan saatlerce, günlerce, belki aylarca, senelerce beklemek kabiliyeti vardı ve içini yakan düşüncelerden bitap bir hale gelince, bu mutlak hiçliğin kucağına atılıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 92
z.
senet sepet | evrak, belgeler | Haydiii, bu kez başka bilirkişiler kurulacak, tapuları, senetleri sepetleri inceleyecekti., | NGüreli, 50 senetsiz sepetsiz | evrak, belge olmadan | Yazdığınız gibi (Nasılsa bir yolunu bulup değil) tam dörtbin lira parayı, namus itimadı ile,senetsiz, sepetsiz, şahitsiz, ispatsız olarak buldum ve tazminatımı ödeyerek maalesef istifa ettim., | TekinErer, Basında kavgalar, 1965, 196
s.a.
senfonya | Bir kaset kaydına-Bethoven opus 5-senfonya biter bitmez, ney ekledim...İşte buydu: Ram olmuştum... mayışık, bihuş uzanıp dalakaldım ve bulutlardaydım...))., | TBozkurt, rindan, 31.8.2014
a.
seni işe aldımlamaları | [A]ma sahneye fırlayıp da, iş arayan genç bir yarışmacıyı hrkesin önünde işe alması –iş teklifi değil, seni işe aldımlamaları-, (...) insanın tahammül sınırını zorlayan cinsten bir gösteriydi., | Telesiyej, T, 27.7.2011
Seni öz nurundan yaratmış Allah
Seni sensiz yaşamaktan
Senin sesin Çukurova'ya yetmez mi? MahmutTaşkaya
senin tarla tumptan yukarı mı deyim Bir de Anadolu'da bir deyim vardır; 'senin tarla tumptan yukarı mı? ' diye sorarlar. Yani 'senin aklın başında mi? manyak mısın? delirdin mi? ' demektir. 14.10.2011 21:27 ruiz, EkşiS
senit
1. oklava 2. yufka açılan tabla. 3. sofra.
"Horanta diye Çetince'de çocuklara derlerdi. Bu konuda bir de ata sözü vardı: "Senit yatır, sac yatır | / Horantalar aç yatır" derlerdi.", Veysel Soysal, Köyden Sözcükler Y.T., 5.3.2024, facebook"
senkop | 1. güçlü zamanın zayıf zamana kaydırılmasına verilen ad. 25.6.2001, armonipolisi, EkşiS, 6.2.2015 2. Tıp. Beyine yeteri kadar gitmemesinden kaynaklanan en basit bilinç kaybı. İnsan bu halde denetimsizce düşer, bir dakika içinde beyine tekrar kangitmesiyle bilinç yeniden açılır. 30.12.2001, golgi, EkşiS, 6.2.2015
a.
tıp tıp tıp müz. müz.
senkopasyon | Bir davulcu tarafından mutlaka ve mutlaka, sistematik bi şekilde çalışılması gereken müzik bilinci. Senkopasyondan habersiz orkestra elemanlarıyla çalınırsa, davulcunun müzikten koptuğu sanılabilir, | abi dur dur bi daha baştan... diye sinirler bozulabilir. Her müzisyenin az çok vakıf olması gereken bişeydir yani., | 25.08.2001, aziz kedi, EkşiS, 6.2.2015
a.
müz.
senkretizm Kimilerine göre | New Age akımının -yani Batı ile Doğu maneviyat dünyalarının senkretizmi- bir parçası haline geliyor., | NGöle,T24, 4.11.2013
senkron | synchrone eş zaman | Tulgar, bu tarihi filmi senkrona takmış ama görüntü alamayınca çöpe atmış., | Akşam, 29.3.2014, 2.
a.
fr.
senkronizasyon | 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın Ramazan Bayramı'na denk geldiği enteresan bir devirdeyiz. Bu senkronizasyon ortamında deliler ve onların maraza meftun güllabicileri iyi bilirler ki bazı şeyler sağlamalarını yapıyor., | AyçaŞen, T, 31.8.2011
a.
ing.
senkronizasyon | Oturum kapatıldı - senkronizasyon duraklatıldı., | google, 2018+
a.
Senkronizasyon | örtüştürme | Senkronizasyon yapıldı., | Hürriyet,16.10.2018
a.
Senkronizasyon | örtüştürme | Senkronizasyon yapıldı., | Hürriyet,16.10.2018
a.
Senkrotron | dairesel yörüngede ışık hzına yaklaşan, hızla hareket eden yüklü parçacıkların yüksek yoğunlukta ve geniş enerji aralığında yörüngeye teğet olarak ortama yaydıkları elektromanyetik (EM) radyasyon. | Moleküler biyoloji ve biyofizik profesörü olan Sayers, birçok Ortadoğu ülkesinden bilim insanını bir araya getirerek, Ortadoğu Senkrotron Işınımı Deneysel Bilim ve Uygulamaları (SESAME) Laboratuvarının kuruluşu için çalıştı., | Hr, 18.10.2019, 5
a.
senleşmek
f.
sen (muhatap)a dönüşmek.
tr. sen-leş-
"Bu ilk sınav, ilk aşama yalnızlığın burukluğunda / Mayası yavaş yavaş senleşiyor / Sen değilsem inzivalar inindeyim / Senken vardım, sen olunca evrendeyim", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 18 | "... senleşmek onlaşmak olur onlaşmak özünü alır özünsüz kalırsan onsuz kalırsın ince bir çizgidir bu kırmızı değil... sevgimkere saygimkere.", https://www.edebiyatla.com/siirler/senlesiyorum-47610, Nevzat Hacıbektaşoğlu, 30.5.2009"
SENLEŞMEK
f.
sana benzemek, ikinci tekil şahsa benzemek.
tr. sen-leş-
Bir bezgin satıcı geçmeyegörsün, sokak SENLEŞİYOR: bu oyunu kim koyuyor böyle hergün? 69
Senli | ve ellerin, / yurtsuzluğuma (yüreğime) coğrafya... / bağışla! / sen'li yalnızlığımı bağışla..., | Hacer Toprak, Vaveyla, S 4, 35
s.
Senlik -ği | Allah birdir Peygamber Hak / Rabbül alemindir mutlak / Senlik benlik nedir bırak / Söyleyim geldi sırası., Âşık Veysel
a.
Senlik ++
Senlik benlik | Senlik benlik yıkar yurdu / Günden güne artar derdi., | Develili, 69
sensizlik | Felaketine sebep olduğumu düşündükçe kahroluyorum, diyordu. Bunlara ek olarak da sensizliğim., | FAtabek, DK, 168
a.
sensörlü | duyargaçlı. | Halil erketeci Yıldıray'ı süzdü. Yağmurdan ıslanmış suratına yapıştırdığı sahte gülümsemeyle de sirk palyaçolarına benziyordu. Bina girişindeki üç basamaklık merdivene geldiklerinde kapı otomatının sesi duyuldu. Demir kapı birkaç parmak aralandı. Hemen arkasındaki sensörlü lamba yandı . Halil daha içeriye girmeden cigaralığın kokusunu hissetti . Hoş geldiniz komutanım . Dernek başkanı Halilibrahim çok şıktı ., Doruk Ateş, Mabet: karia Serisi-1, 2014, 52
s.
sentezleme | Ve ne olur o cami Bülent Ersoy'un oturma odasına da benzemesin, kubbenin formunu bozmakla gelenekle-moderni sentezleme iddiasındaki bugüne kadar yapılmış Doğu-Batı sentezi ucube modern camiler ede., | YOğur, T, 1.7.2012
a.
sentezlemek | Olgunluk döneminde aklı ve kalbi sentezlemenin mücadelesini vermiştir., | OMiroğlu, T, 24.3.2010
f.
sentezlenmek | Devrimcilik ve İslam yan yana getiriliyor, sola ait sloganlarla İslamî terminoloji sentezleniyor-., | MNBostancı, Z, 20.5.2012
f.
sentezleştirmek | Bütün bu vakıaları ve gelişmeleri sentezleştirdiğim zaman, Devletle PKK arasında bir müzakerenin olmayacağını, olmasının olanak içinde olmadığını, olması halinde de sonuç alıcı olmayacağı sonucuna varıyorum., İbrahimGüçlü, 2.10.2012, | http://www.gelawej.net
f.
separatör
a.
ayırıcı.
14.4.2024+
sepe a.harkuşla/garzane | Bitlis ekibi sahneye kükreyen aslanlar takımı gibi çıkar, son derece tempolu, figürleri, jest ve mimikleri neredeyse vücut diliyle oynanan hızlı bir pandomim tiyatrosuna dönüşür. Sepe, Meyroke, Harkuşla, Garzane diye diye bir hışım ile gelip geçer oyunlar, seyredenler de müthiş keyif alır tıpkı ekipteki elemanlar gibi. | , | SavaşAy, Takvim, 2.3.2012
seperatörlü
s.
"270 yaprak A4 plastik kapak pvc helezon spiral seperatörlü (defter)", 1.1.2018"
sepetlemek | Sepete doldurmak | Çamaşırı sepetle!, | reklam şiarı
f.
sepetlik
a.
sepet.*
"Değişen bir şey yoktu. Ben bisikletteydim, oltam arka sepetlikte duruyordu.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 23"
sepilenmek | Demirden yapılmıştır bu âletler, güzel sepilenmiş derilerden kesilmiş, seçkin ağaç türlerinden yontulmuş, esnek reçinelerden dökülmüştür., | BKarasu, 23
f.
sepken | Gün herkesi bir başına gezdirdi / Sepkenlerde yatırlarda / Çıkrığı azan kadınlar / Şamatacılar! Şamatacılar!, | BünyaminK, 39
a.
sepmek | Serpmek. | Bir kefere gelip hemen tavukların üzerine sepe sepe işedi. O sekiz tavuk, adam kılığına girdi yine., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 36
f.
sepoy isyanı | Eder de, hiç durup düşünmez, faraza Tony Blair'e, Gordon Brown'a, veya şimdi David Cameron'a, Hindistan'daki büyük 1857 sepoy isyanı ve bastırılış tarzı hakkında 'hükümetinin görüşü'nü sorsa, nasıl bir karşılık alacağım., | HBerktay, T, 4.8.2011
a.
seppuku | kader? | Sonuçta hepsini aynı | seppuku beklese de başta silik olan | yabancı sona doğru afişte belirginleşiyor..., | SuzanDemir, T, 27.12.2013
a.
jap.
septik
s.
kuşkucu, şüpheci, reybî.
"Cemşit bu adamdı, soyadı İnansız. Onu kendi seçmişti, haline, hayat tarzına, sözüm ona felsefesine uyduğundan dolayı. Yani bir nevi "septik" idi, eskilerenin "reybî" dedikleri cinsten... Ama asıl "septisizm" doktrini ile ilgisi yoktu, sadece bir inançsız ve bir "kuşkucu", hiçbir şeye inanmak istemeyen, dünya düzenini kötü bulan, her şeyden şüphelenen bir tür inansız ve imansız!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 28"
septik
şüpheci, kuşkucu.
"-Verir! Daha neler de yapar, ne aşiftelikler, ne düzenbazlıklar! Hele benim gibi angutu bulursa anasından emdiği sütü burnundan getirir, böyle inansız, septik, münkir eder adamı!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 85"
septisizm
a.
kuşkuculuk, şüphecilik, reybîlik.
"Cemşit bu adamdı, soyadı İnansız. Onu kendi seçmişti, haline, hayat tarzına, sözüm ona felsefesine uyduğundan dolayı. Yani bir nevi "septik" idi, eskilerenin "reybî" dedikleri cinsten... Ama asıl "septisizm" doktrini ile ilgisi yoktu, sadece bir inançsız ve bir "kuşkucu", hiçbir şeye inanmak istemeyen, dünya düzenini kötü bulan, her şeyden şüphelenen bir tür inansız ve imansız!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 28"
sepya
a.
1. a. Mürekkep balığından alınan koyu siyah boya. 2. s. Bu boya ile yapılan (resim).
fr. sépia
"Sepya", Mario Levi, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 12 (sütun başlığı) "
ser
a.
baş.
Farsça baş
"Zülüf kısa yüz örtmez / İlvanlım, ilvanlım / İlvanlım, amman amman / Sevdan serimden gitmez de / Al fistanlım, gaytanlım","
Çorum türküsü
ser | Orada, içinde gönüle en yerleşen, hulyasever çiçekler saklanan incili bir deniz 'ser'ine gömecektim., | HalideEdib/BDürder, HarapMabetler, Atlas, 1993, 29
a.
ser kaptan | Nihayet kaptana, ser kaptana götürüldü. Ser kaptan sordu., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 278
a.
ser-geşt eylemek
"Bilmez idim sevda nedir seri ser-geşt eyledim / Gemim mihnet yelkenim gam bahr-i nem'de eyledim / Gahi yalan gahi gıybet gahi bühtan söyledim / Korkarım ki dü cihanda yakar beni nar beğim.", San, Hicranî, 199"
ser-mürettip | başmürettip, başdizgici. | Bir ara ser-mürettip başmakaleyi istedi... Mehmed Kemal büyük bir patron edası ile bağırdı: -Rakı bitti be, rakı!... Bu saatten sonra başmakale mi istenir!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 61
b.a.
sera gazı / seragazı | Yeryüzünden yayılan ısıyı emen gazlar, karbondioksit, kloroflorokarbon, metan, ozon, su buharı örnek olarak sayılabilir (bkz: greenhouse gases), 11.08.2005, vakitsiz oten horoz, EkşiS | EIAnın rakamlarına göre, halihazırda küresel seragazı emisyonlarının oluşmasına yüzde 20 oranında kömür sebep oluyor., | PCengiz, T, 3.2.2013
a.
seramikçi | Triana'ya musluk ve meze / Bir zamanlar denizci ve seramikçilerin semtiydi., | S Fowler/S Yedig, HrSeyahat, 24.6.2018, 11
a.
seravil | ç. seravilât iç donu | Sahih budur ki seravil vermek don yerine geçmeye, | 278. fetva, | NurayKeskin, | Muînü'l-Müftî..., | Usul İslamAraştırmalarıD, Ocak-Haziran 2013, S 19, 15 | Peygamber efendimizin izar giydiği, seravil giymediği muteber eserlerde bildirilmektedir., | | http://www.dinimizislam.com/detay.asp? Aid=2757, 22.7.2017g
ar.
serban | Develere serban olmuş bazısı / Avcıların yanısında tazısı / Meleşiyor koyun ile kuzusu / Gelen ellik hangi beyin elliği? , | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 97
a.
Serbest fırkacılar, ufocular, levelına ulaştı capsli hip şehirlerinden biri oldu y oğur alakaya çay demlemek h albayrak karar 11.6.2018 korucubaşı Ezbere okumuşsun. Oradaki mevzunun odağında zekât ve yoksulluk yok. Senin de tartışmaya açtığın bazı meselelerin neliğine, nasıllığına ve esasına dair ipuçları var. Çağına göre düşünüp kıyas et. (kıyas=tasım, unutma!
serbest piyasacı | Bütün bunları anlatmamın nedeni ise 2008 kriziyle hâlâ uğraştığımız şu günlerde, bu krizin aslında otuz yıldır varlığını sürdüren serbest piyasacı bir iktisat ideolojisinin de sonu olduğu gerçeğini kabul etmeyenlerin varlığı., | EKatırcıoğlu, T, 17.12.2011
s.
Serbest tabiatlı | Duyduğuma göre sen biraz da serbest tabiatlı imişsin., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 178
s.
serbest teşebbüscü
a.
serbest girişimci.
"Sonra endüstrinin serbest teşebbüscü, rekabetçi ya da tekelci kuruluş dönemine ait fikir ve kurumların bulundu tabaka geliyor", Lefevre'e sorarsanız, Yelken D, S 141, kas 1968, 12-13"
serbestçilik | liberalizm | Sanayide, tarımda ve ticarette gelişmiş bir ülkede serbestçilik bir nebze uygulanabilirse de bu alanlarda gelişmemiş olan ülkelerde fiiliyata geçirilecek bir liberalizm, güçlülerin tahakkümünden başka bir sonuç doğurmayacaktır, | ME(Bozkurt), | LiberalliğinÖlümü AnadoluG, 9 Ekim 1932
a.
Serbestleşmek | Derhal etrafındakileri dirsekleriyle iterek olduğu yerde serbestleşti, sonra başını yukardan aşağıya ve sağdan sola gezdirerek müthiş bir nara attı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 95
f.
Serbestleştirici.
serçe Bir dağa bir serçe konsa, dağdan serçe kalksa dağ ne kazanır ne kaybeder | Bir dağa bir serçe konsa, dağdan serçe kalksa dağ ne kazanır ne kaybeder! Bilmem anlatabildim mi? , | DevletBahçeli, KaradenizG, 6.9.2015, 11
serçeyi bülbül diye satmak değersiz bir şeyi değerli göstermek | Biz serçeyi bülbül diye satanlardan değiliz., | NedimPakırdağ, 16.7.2014 (Akşehirli)
serdab/serdap | Sarayburnunda –şimdi, altından şimendifer geçen- köprünün Marmara tarafında bulunan bu küçük ve harikulade müzeyyen köşk üç cepheli olup ortasında büyük bir sofa ile iki tarafında birer odadan mürekkepti. Tiren yolu geçerken maalesef yıktırlımştır.Serdap köşkü, 1 nci Sultan Hamit devrinde bilhassa Valide Sultan için yapılmıştı., | ZŞakir, Sadullah Ağa, 46
a.
sere serpe /sele serpe | bkz. | sele serpe sermek-ten serbest, rahat bir biçimde, çekinmeden | Rahat davranan insanlar, salaş kıyafetler ve sele serpe bir mavilik, cömert bir deniz..., | CemSancar, Sabah, 17.7.2016
z.
GTS++
serebellum | Ama açıkçası benim mecalim kalmadı, serebellumum isyan edip duruyor./ Serebellum'dan sonra gayr-ı ihtiyari parabellum demek geliyor mesela içimden ve benim fakir mizah anlayışım tam da bu: gayet düz ve yalınkat., | LYılmaz, T, 28.12.2011
a.
lat.
serebral palsi | SP | Serebral palsi beynin bir veya birkaç hareket alanında meydana gelen hasar nedeniyle ortaya çıkan ve bedenin hareket kontrol yetersizliğini anlatan bir terim., | YTokbaş, HKel, 20.6.2011
kıs.
tıp
serek | peteğin üstündeki ince zar EmineGedikli-Koçak, 21.8.2016
a.
seremonik
s.
merasimli, törensel.
"Az önce Özbek, Kazak ve Kırgızlarla dolu bir masadan, "Sen Amerikalıya benziyorsun! Ata da binemezsin," denilerek kovalandım. Adımı ve yayınevi adını görünce "Allaaa Allaaa!"deyip geri aldılar. Tımar edilip Türklüğe gireceğim. İnşallah kabul edilemez bir seremonik inisiyasyon fiili yoktur.", @GokturkOmer, 18.4.2024, X"
seren arabası | at arabası AmidhatEfendi, Gönüllü'de geçer
a.
serenad | Ha, unutmadan: ay! / Sen de bilirsin, serenad ayışığında / yapılır. Yalnız, kahramanımız serenadını / bitirip balkona çıkınca, seyirciler / gözlerini kapasınlar.)., S Erözçelik, 1991, 73
a.
müz.
serencam | emir? | Serencam böyledir sergüzeşt bugün / Buna da desinler cıcıklı düğün., | AşıkMısdılı, 44
a.
serendib/p | Âdem Serendipten dünya yüzüne / İptida bastığı kadem burada., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 102-3
a.
serengeti | Serengeti ekosistemi Afrika'da Tanzanya sınırları içinde yer alan bir coğrafi bölgedir. Yaban hayatın korunduğu Serengeti Ulusal Parkı da bu bölgede insan erişimine açık olan kısmı ifade eder. yaklaşık 30.000 kilometrekare olan alan bölgeye düzenlenen safari turlarıyla meşhurdur. dünyanın en önemli safari alanıdır., | | https://gezimanya.com/serengeti/serengeti-hakkinda-bilinmesi-gerekenler, 4.3.2020 t | Hayattaki tek amacı nasıl daha fazla dişiyi arazi haremime düşürebilirim ya da kendime statülü erkek çekip yer içer eğlenirim diyen serengeti ruhlu primat zihinlere karşı; ..., | Hatica Acar, 29.2.2020, twitter
a.
sereserpe | Millet sereserpe kumlara uzanıp yanıyor, sonra da kendini denizin serin sularına koyverip serinliyordu..., | TAral, SÖ, 122
serflik | Bizim basında bu tür bir eleştiriye rastlamadım; tabii ıskalamış olabilirim ama, doğrusu pek de mümkün değil zaten; Rusya'da serfliğin ilgası (1861) gibi, onunla aynı yıl köleliğin ilgası uğruna başlayan Amerikan İç Savaşı da (1861-1865), ister | millî tarih kitaplarımızın, ister standart tarih kültürümüzün tümüyle dışında kalır ve kimse, 1858 Arazi Kanunnâmesi gibi bazı temel Tanzimat reformlarının, yeryüzünün iki ucundaki bu diğer olaylarla zamandaşlığını bilmez, farketmez bile., | HBerktay, T, 30.1.2013
a.
sergen
a.
raf. sergi.*
tr. ser-gen
"Acılar tatlanmıyor bayram günleri / Hasrete katlanılmıyor sevgisiz / Günlerim özlem sergenleri / Sensiz", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 47"
serger Hasanali Kerimli, Ahlat taşı, 2019
sergi sever | Ben ki sergi sever bir insanım, gezerim ederim ama hiç bu kadar etkilenmemiştim., | İpekAtcan, 4.8.2011, | https://gununicindenbidilar.com/2011/08/04/patricia-piccinini-sergisi/, 16.10.2016g
a.
sergici | Hayatım! Sergicim! Ön yüzüm! Seyircim! / Gezdirdin topukladın* / Sağrısından yılmış atım, | BünyaminK, 49
a.
sergileştirilmek | Ali Kuşçu'nun bilim yolculuğu sergileştirildi., TRT Avaz, 17.11.2024, saat. 21.27
f.
sergileştirmek | Sergi haline getirmek. | Somali'nin Acıları Sergileştirdi |Kimse Yok mu Derneği Kayseri Şubesi, Somali'de yaptığı faaliyetleri sergi haline getirdi., | https://www.sondakika.com › Yerel, 21 May 2013
f.
sergilik | GTS bu anlamı yok. | Etkinlik günü Türk Dil Kurumu yayınlarının tanıtıldığı bir sergilik de açıldı., | TDKobası, 4.1.2013
a.
Serginlenmek | Serginlenmiş bağırsakların bütün pisliği dipte birikmişti., | Necati Güngör, 1980, 7
serhıldan/serhildan | Kür. | AKP iktidarının, bugüne kadarki T.C. hükümetlerinin ve Kürt demeye henüz cesaret eden | sosyal demokrat muhalefetlerinin yakınından bile geçemeyeceği (ki biz demokratların bu ivmeye rağmen eksik bulduğu) açılımları, silahların konuştuğu dönemlerin alışkanlıklarıyla söylemleri | serhıldan edebiyatın kolaycılığında vasatlaşan çevreleri sarstı., | MAltınok, T, 11.3.2011
a.
Seri sonu
Seri sonu | ++
b.a.
serian | Seri olarak, hıphızlıca | Bir Ramazan gecesi Muzafferden bir telgıraf aldım: 'Davayı kazandık. Serian İstanbula gelmen lazım' diyordu., | Güntekin, Damga, 117
z.
serik | serilmiş, yayılmış. | Önümde koskoca bir ırmak Serik / İçinden akıyor dupduru bir su., | BGocul, Mevlananın, 12
s.
serileme | Buyyonda gelişme: Primer kültürde ve bundan yapılan serileme pasajlarda aynı karakteristik ve diagnostik gelişme belirtileri görülür., | AtatürkÜniversitesi1961Yıllığı, AtatürkÜniversitesiYayınları, S 16, 94 | Matematiksel Kümeleme ve Serileme 2. Bilgisayar Arkeolojisi ...vb. İstatiksel yöntemler, giderek artan bir şekilde kullanılmağa başlanmıştır., | HTUçankuş, BirİnsanveUygarlıkBilimiArkeoloji: TarihÖncesiÇağlardan..., KültürBakanlığı, Ankara 2000, 119 | TOPLAM MODEL, PATRON DİKİŞ DÜĞME İDARİ, MALİ DESEN 112 5 2 1 1 62 (100,0) (4.5) (1.8) (0.9) (0.9) (55.4) ÜRETİM SERİLEME, KALIP, PLANLAMA MUHASEBE, DESEN MUHASEBE MUHASEBE PAZARLAMA 27 2 4 2 2 3 (24.1) (1.8), | Yeni üretim süreçleri ve kadın emeği: dış pazarlara açılan ..., AEraydın/TTaşan, 1999, 103 | ...tesisat: Kurulmuş, yapılmış şeyler, teşcir: Ağaçlandırma, teşebbüs: Başlama, girişme, teşekkül: Şekillenmek, oluşmak, teşekkür: Memnuniyet ve şükür ifade etme. teşhir levhası: İlan panosu, teşhir: Gösterme, serileme. teşvik: Cesaretlendirme, | MuvaffakUyanık, Yeni okulun ders vasıtalarından gazete, 194
a.
serili
s.
serilmiş.
tr. seril-i
"Odayı kiralarken, Hatça Teyze, bu sediri, üstünde kitap okuduğum, yemek yediğim, yazı yazdığım açılır kapanır masayı, yerde serili iki parka kilimi bıraktı.", S Şengil, 1983, 32"
serili | serilmiş. açılır kapanır. | Odayı kiralarken, Hatça Teyze, bu sediri, üstünde kitap okuduğum, yemek yediğim, yazı yazdığım açılır kapanır masayı, yerde serili iki parka kilimi bıraktı., | S Şengil, 1983, 32
s.
Serili | Yalnız, bulgur serili olan çarşafın kenarında şimdi bu kadınların kirli birer çocukları oynuyordu; elleri kalınlaşmış, sesleri ve kahkahaları kalınlaşmıştı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 31
s.
Serimleme | Üniversite tahsiline hazırlayan müesseseler, bizdeki çok kökleşmiş temayül zıddına, kendi kendine okuma, kavrama, formüllendirme*, açıklama, plânlaştırma, serimleme ehliyetini mümarese ettirmektedirler., | AÜDTCF, 1960, C 18-20, 292 | Sülüs; metnin yanda görülen devamıysa Divaní yazıyladır. Tuğra'dan sonra, hita? edenin ve edilenin niteliklerinin sayıldığı Intitulatio (sıfatlar) bölümü gelmektedir. Altıncı satırdaki | malum ola ki sözlerinden itibaren Expositio (Serimleme) bölümü başlamaktadır., | Tarih ve ToplumD, 1984, S 1, 79
a.
serimlemek
f.
"Aydınlar Dinî Meselelere Nasıl Bakar? Zor bir soru bu. Kitaplardan biri piyes/halk komedisi ve Üfürükçü adını taşıyor. Bir edebiyatçının, Osman Cemal Kaygılı/Kaygısız'ın kaleminden çıkma. Baskı tarihi 1935. Tiyatrolarda ve halk için meydanlarda oynanacak. Ne anlatacak, ne gösterecek diye bekliyorsunuz? Diğeri İttihatçı bir aydının dinin yerini almaya aday sosyoloji biliminin verileriyle din meselesini ele alışını serimliyor. Yazarı Ahmet Bedevi Kuran. Ondan ne bekliyorsunuz peki? Anlattıklarının Türkiye ile, Müslümanlıkla irtibatı ve derecesi hangi seviyede ve nasıl olacak? "Türk aydını", "Türk edebiyatçısı" oldukları nereden anlaşılacak?"
Serimlemek | Yazarı ve uygulayıcıyı sınırlayan bir başka koşul da eseri belli bir yerde serimlemek zorunluğudur. Sahnenin sınırlarını, dekorla, ışıkla, projeksiyonla ne kadar aşmağa çalışırsak çalışalım, romanın, hikâyenin, şiirin, hayal gücünü sınırsız ..., | S Şener, Çağdaş Türk tiyatrosunda insan, 1923-1972, 1972, 8 | Devinim ve ilerleyiş sağlamak, söyleşme yoluyla karakterleri, durumları, duyguları serimlemek, açıklamak; inandırıcı olabilmek; karakterlere ve konuşma diline uygun düşmek; yeğinlik ve yoğunluğu taşımak; kerte kerte yükselen bir hareket ..., M And, Elli yılın Türk tiyatrosu, 1973, 483
f.
Serimlenme | Sıkıştırılmış yapısıyla daima bir roman içeriği taşıyan bu anlatılar; bir eylem, bir yerde ve bir zamanda serimlenme keyfiyeti gibi, Fransız tiyatrosunun o meşhur üç birlik kuralına sıkı sıkıya bağlıdırlar., | T S Halman, Türk edebiyatı tarihi, 2006, C 4, 476
a.
Serimlenmek | Aydın Arıt'ın Uçamayan Kuşlar Tutulur (1972-73) gibi oyunlarında bireyin öznel gerçeği, toplumsal kişiliği ile tutarlı olarak ve ayrıntıları ile işlenmiştir. Kent yaşamını ve bu yaşamı paylaşan kişileri ele alan oyunlarda genellikle sorunlar serimlenmiş, ancak çözüm yolları gösterilmemiştir., | Cumhuriyetin 50. yıldönümü anma kitabı, 1974, 165 | Modern dünyaya eş tutulan kentsel çevre alabildiğine eleştirilmektedir. Çocuklara serimlenen örnek doğadır. Kuşkusuz sunulan bu örnek, toprağa bağlı, tarlasını işleyen köylünün doğası değil; gütültülü, kirli, yorucu kent'e karşın; dinlendirici ..., | Ulusal Kültür D, 1979, C 3-5, 87 | Satırbaşı olabilecek ilk değerlendirmeler, sonraki bölümlerde serimlenmek üzere şöylece sıralanıyor:, | CumKitap Eki, 9.7.2009, 10
f.
serit | Ateşte çevrilen içi pirinç vs. kırmızı biber doldurulmuş koyundan akan tuzlu yağ sıvısı. (Çorum, Kargı, Tepearkası köyü) 22.5.2008
a.
seriyye
a.
"Anlaşmalar seriyyeler gazveler / Gün gün İslamın devleti büyür / Zamana hakim olur ilahi sesler / Tebliğin heyecanı ruhları bürür.", M Miyasoğlu, HD, 54 M Miyasoğlu, Hicret destanı, istanbul 1981, 55 s. (şiirler) "
seriyye | Düşman üzerine gönderilen süvari müfrezesi | Şeyh Sait Seriyyeleri diye yeni bir grup çıktı. Bu grup kim? Kimse bilmiyor., | HYayman/AAydıntaşbaş, M, 19.1.2015
ar.
Serkâr | far. | Teröristbaşı da 16 Mart 1026 tarihindeki üzerinde ilk defa giydiği asker yeşili bir cübbe ile yaptığı konuşmanın 15.36' ncı saniyesinde, kurmakta olduğu cümleyi bir anda yarıda keserek üzerine basa basa | Anti parantez umum adına konuşuyorum. Umum İslam toplumu adına, Kapadokya sakinleri, oradaki serkarlar adına ifadeleriyle mahrem hizmetlere darbe talimatını | Kapadokya sakinleri, serkârları şifreleriyle vermişti., | @fatiheryilmaz0, 01.09.2024, X
a.
serkeşçe | Çünkü bugünkü muzafferiyet, o zaman bâzılarına serkeşce görünen siyâset sayesindedir., | Yahya Kemal, Eğil dağlar, 185, 83 | Ağlak, bebeksi erkek pop şarkıcılarımızla ilgili epeyce yazdık bir de güya erkeksi olmak adına sarhoşvari, arada sigarasından bir nefes çekermiş gibi serkeşce söyleyenler var., | E Göka, 5.6.2019, Twitter
z.
serkeşçe | serkeşe yaraşır bir biçimde. | kuşlar gibi uçma isteminden kozmosda salık dolanan meteorlar gibi serkeşce bir eylem istemine terfi ettim.,@cosmicinemaa, 19.03.2019, Twitter | Yine yollara düştük ya dilimiz çözüldü. Ağlak, bebeksi erkek pop şarkıcılarımızla ilgili epeyce yazdık bir de güya erkeksi olmak adına sarhoşvari, arada sigarasından bir nefes çekermiş gibi serkeşce söyleyenler var. Siz nerede Tanju Okan, Ahmet Kaya nerede yahu!, | E Göka, 05.06.2019, Twitter
z.
sermaye | kapital, anamal, başmal. | siyasi sermaye | Kıbrıs'ta sorunların kolaylıkla çözülebilecek nitelikte olduğunu ancak KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Güney Kıbrıs lideri Dimitris Hristofyas'ın siyasi iradesinden kuşku duyduğunu belirten ve 'Asla çözülemeyecek bir şey için BM'nıin kaynak, enerji, siyasi sermaye harcamasına gerek yok' diyen BM Genel Sekreterinin Kıbrıs özel danışmanı Alexandr Downer'in uyarısı sonuç verdi., | T, 20.12.2011 | | sermayeyi keçiye yüklemekayn. m. sermayeyi kediye yüklemek. iflas etmek. | Başvekil: Kömür aldın mı? Everest My Lord: Hayır kış böyle giderse sermayeyi keçilere yükleyeceğim., S Burak, Everest my Lord, 1997, 13 | sermayeyi kediye yüklemekiflas etmek. | O adamın sermayeyi kediye yükleyeceğini söylemiştin. Varımız yoğumuz uçtu., | S Dölek, Kirpi, 38 | Yahu, | cep delik, cepken delikin baldırı çıplaklarına yaranmak uğruna, ne diye yüklesinler ki sermayelerini | kediye? , | RTahiroğlu, T, 9.11.2010
dey.a.
sermayeci
s./a.
sermayedar, başmalcı.
Farsça ser-maye tr. -ci
"İngiliz sermayecilerinden başka ilk kez Fransız ve Alman sarraf heyetlerinin yardımlarını görmekte olduğumuzu memnunlukla karşılamaktayız.", A N Ölçen, 152 (1982, 2000)"
sermayeci | Emperyalist münevverler, ciddi bir fikir cereyanı yaratarak, ellerindeki manevî vasıtaları kullanarak sermaye sahiplerini iktisadî ıslahatı yapmağa mecbur etmek için çalışacakları yerde amele sınıfı ile sermayecilerin mücadelesi karşısında lâkayt seyircileri oldular. , SMArsal, | Dünyada İki Türlü Hayat Telâkkisi Karşı Karşıya, | Tasvir, sy. 201, 21 Ekim 1945, | 3, 7 | ... klasik liberalizmin babası sayılan Adam Smith, bugünkü özel sermayenin de aile dostu*, genç özel sermayecilerin de beybabası sayılır., | ANesin, ŞAvrupa, 22
s.
sermayecik –ği | «-Efendim, birkaç kuruş sermayeciğim vardı. Bununla bir yük karpuz aldım. Bunu şehre götürüp satacak, çoluk ve çocuğuma yiyecek bir şeyler alacaktım. Ama karşıma çıkan askerlerden birkaçı karpuzları zorla elimden aldılar, böylece sermayem hebâ oldu. Şimdi ben ne yapacağımı bilmiyorum.», | Ş Kutlu, Süheyli (Ahmet bin Hemdem), Türk İslam Tarihinden (Nevâdir-i Süheyli), ? C 1, 118 (Tercüman 1001 Temel Eser)
s.
sermayelendirme | AB-IMF'den alınacak yardım ülkenin bankacılık sistemini yeniden sermayelendirmeye ve drahmiye dönüş için kullanılmalı., | PCengiz, T, 19.2.2012
a.
sermayelendirmek | Devleti değil Yunan bankaları sermayelendirilecek, | HaberT, 21.2.2015
f.
sermayeli | 1. sermayesi olan. sermayeli. | Aynı maddeyi imal eden birçok ecnebi sermayeli şirketler rekabet yerine bizde fiyatları tutmakta kolaylıkla anlaşmışlardır., | Taray, 93 | 2. | bilgi birikimli, bilgili. | [Öğrencilerin] bir kısmı anlamak için sermayeli değildi., | C Bilsel, 13
s.
sermek | Yer vermek, işlemek. | Yeni Adım, kısa olan yayın hayatında tanınmış ve sevilmiş bir arkadaşımızdır. Daima memleket dâvalarını sermiş ve memleket faydasını müdafaa etmiştir., Çorum G, 18.05.1959, Yıl 37, S 2464, 1
f.
Serneyzenbaşı
a.
"Kütahya Mevlevihanesi'nin ayin defteri." B. Hicabi Fuat'la 1940 tarihinde Serneyzenbaşı Merhum Saatçi Mehmet Dede'nin oğlundan alınmıştır. 1955'te Hicabi Fıratlı'dan aldım. E. Berker. Keşke her esere böyle şecere düşülse. Benden alacak olana da bu şekilde kayıt düşürteceğim.", @bahtiyarim, 1.1.2022, X"
serok | Kürd Başkan. | Hevaller, seroklarına yüklenmemden dolayı çok kızgınlar. ÖAytaç, T, 1.2.10, s.3 serok vezir başbakan | Başbakana serok vezir diyorlar., | MEker, H, 23.3.2013
a.
Serom baz | Gör madeni tuzu, gazı / Zehir morfin serom bazı / Kömür elmas altın tarzı / Toprak bze neyi vermez., | Develili, 57
a.
seromonal | İnancın seromonal kısmı ne kadar da cazip... kitlelerin toplu orjisi bu ''sırf ''biz'' kimliklenmek için tarihe sığınmak... bence sadece her kültürdeki şintoist kalıntı bu: ataların gölgesi... | , | TuranBozkurt, 9.1.2013 eposta
s.
seromoni | merasim, tören | Tabbare Efendi'nin Beyrutta büyüklüğünü, mühimliğini, şu şu istikbal seromonisinden anlamak mümkündü; karşılıklı nezaket ve hürmetleri gereğinden fazla bildirmek âdet olan Şarkta, bir mutasarrıfa karşı bu derece vakar, az mühim kişinin elinden gelmez herhalde. 38
a.
serpene | destek, herek. TS, DS. | Oy ben beyaz ve göv kayalardan kaydım / Kesmelerden eğik serpenelerden / Ama elin bağını tepelemedim / Tiyeğini ezmedim siyecini sökmedim, Bünyamin K, Bak anne geliyor..., 2008, 9
a.
serpilivermek | 1. Dağılmak | Serpilivermiş köy arasına,/ Şekil şekil, asırlık taşlar..., | ZMısırlı, (BBD), 51 | 2. Birdenbire büyümek, çabuk gelişmek.
f.
Serpilmek | Beni hâtıra aldıkça düşüp ol yerde serpilsin., | Hengamî, 37
f.
serpin | tahıl ambarı, depo. Facebook, 25.7.2024
a.
serpiştirmek | Kimi zaman çiçekler yetiştirip oraya buraya serpiştiriyorum., | RehaMağden, 2005, 102
f.
serpme kahvaltı |
a.
serpmeci | serpme ağ ile balık tutan kimse | Balık geçerken, Arnavutköyü'nde, Kandilli, Kanlıca ve Sarayburnu'nda serpmeciler telâş içinde ağlarını atıyorlar. Şimdi aynı yerlerden bizler trafik keşmekeşi içinde geçiyoruz. | , | Sİleri, ZCumartesi, 27.10.2012.
s.
sersefil
s.
"Seni Sivas yollarında tanıdık / Kağnılar gidiyordu katar katar / Üzerinde sersefil uzanmış / Ağız dil vermeyen hastalar.", C Külebi, "
sersemenlik -ği
a.
"Solmadı asla bizim çimenlik / Geçmedi başımdan bu sersemenlik / Bir benim değildir bendeki benlik / Bu beni gezdiren Sultandan sorun.", San, Hicranî, 92"
Sersemletici | Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 14
s.
sersemlik istemez | -Kurt filan yok! Sersemlik istemez, sür hayvanı, geç kalacağız., | MHacıhasanoğlu, BuDağınArdı, 1954, 6
serserileşmek | serseri+ türk leş-mek | Yazarın sürekli temas içinde olduğu, hatta soluduğu hayat parçacıkları (iç ve dış / batinî ve harici), metnin özgürlüğü içinde serserileşerek kendi lezzetli karmaşıklıklarını oluştururlar., | PBarışta, T, 17.7.2011
f.
fr.
sersuhana | halk ede. Hikayeye giriş şiiri, başlama deyişi; döşeme | Şimdi burada anlatacağım ikinci sersuhana da bizim yaylanın şiiri olsun., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 51
a.
serşâr | Bahtımın sunduğu cam-ı serşârı / İçtim, seyrederken o lâlezârı; / Öldürdü neş'emi zehr-i humârı / Bende şimdi onmaz bir derd-i ser var, | RTevfik, EGŞA, 233
a.
sertifikalandırmak | Sizi, şu an buraya çok yakın olduğunuz için, bir dostumuzun sertifikalandırdığı bu mekana kahve içmeye davet ediyorum. Berceste...Yağmur... Tabiat..., | Mevlanaİdris, 5.4.2014
f.
sertifikalı | sertifikası olan | PDR sağlık sertifikalı eğitim programları, | YTÜilanı, 18.4.2017
s.
sertlemek | Sertleşmek | -Ben sana şimdiye kadar kötü bişey söyledim mi? dedi. Kadın sertledi., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 80
f.
sertleşivermek | Başdoktorumuzun yüzünde her zaman görmeye alışkın olduğum o yumuşak çizgiler sertleşiverdi., | S Şengil, 1983,48
bf.
serüven | macera, sergüzeşt | İtalyanın Güney Afrikası ile yaptığı tecimin 1933 yılı üç aylık hesaplarında, 98 bin 1934te 95 bin, 1935in ilk üç ayında 133 ... ve bu kadar asığları* varken Bay Mussolini'nin Habeşistan ülkesinde bir serüven yapmağa gitmesindeki sebeb nedir? , | AyınTarihi, 1935, C 20-21, 156 | Ve Akdeniz ufukunda hiç ermeyecek sona / Bu acıklı serüven., | FSAsral, 16
a.
serüvenci | Kabına sığmayan bir denizci, bir serüvenci..., | TKiremitçi, 2005, 16 | O da tıpkı diğer serüvenciler gibi hakikatinin peşine düşecek ve 1943'te Cambridge'de yazdığı gibi | Her siyasal itirafta, modaya uygun şekilde menfaat bağlantılı sebepler arayanlarla teorik mücadelesini sürdürecekti. | , | MAltınok, T, 2.9.2011
s.
Serüvenci | Maceracı | Her halde boş kafalı bir oportünist, bir sinik meddah, bir machevellism öğrencisi fırsat veya tesadüf serüvencisi olmayacatır., | Taray, 73
a.
serüvensevengil
s.
macera sevenlerden olan.
tr. serüven+seven-gil
"... sataşkanlık, serüvensevengil, sızgın, sözdeleştirme, sünük, umu, uyutkan, vuruntu, zırkorkaklık. Vüs'at O. Bener'in öykülerinden bu yana anlatı dilini tamamlayacak biçimde sürdürdüğü bu özel sözlüğü, yeni sözcükler bulmak ya da türetmek ... ", "
Semih Gümüş, Kara Anlatı Yazarı Vüs'at O. Bener, 2008, ?
servas çekmek d | En | faşist olanıyla bile bir bardak bira ya da şarap içip, kıyasıya tartışmak, ardından da, dostça bir | servas çekip, birbirinizden ayrılmanız olanaklıdır., | CSey, T, 15.11.2010
server a.* | oku. Sörvır | Gerçekten de yazının böyle bir sihri var, kalıyor yazı, kâğıtlarda, fiber optik kabloların hızla ulaştığı devasa serverlerin midelerinde, ama daha çok da akıllarda ve gönüllerde..., | MEsayan, T, 18.9.2011 | Eski ajan Edward Snowden, ABD'nin dünya haberleşmesini takip eden izinsiz serverlara girip bilgi topladığını kanıtlayan belgeleri The Guardian gazetesi aracılığıyla sızdırmıştı., | H, 21.8.2013
ing.
serverlenmek
f.
"Hep güzeller olur hüsnüne hayran / Melek misin, söyle, ey çeşm-i fettan? / Bende-i fermanın zümre-i huban / Güzeller şahısın, serverlenirsin.", Hengamî"
Serverlenmek | Hep güzeller olur hüsnüne hayran / Melek misin söyle ey çeşm-i fettan / Bende-i fermanın zümre-i huban / Güzeller şahısın serverlenirsin., | Hengamî, 21 | Hep bildiğim esmerler / Solmaz her zaman derler / Onun için severler / Sevdikçe serverlenir., | Molulu Aşık Revai
f.
Servet odası sterilizasyon odası
serveti fünuncular | Devir devir hoşuma giden yazarlar oldu, okudum. Bazılarını ise ömrüm boyunca sevdim. Türkülerimiz, divan ve halk şiirimiz; üç beş batılı şair daima dostum oldular. Hececilerle Serveti fünuncular beni sarmamıştı., C Külebi, EK, 1953, 143
çoğ.a.
servetli | servet sahibi | Bugünün zalim trilyoner servetli İslamcıları dün bu dükkanda bir çay parası ödemeyecek umutsuz bir sefillik içinde yüzbinlerce cilt basılan eski dini kitaplarla harlanıp palazlanıp yeni yeni tarih sahnesinde görülüyordu., | NGenç, isenç, 48
s.
servi
servili | servi ağacı olan | Servili meyvalı bağlar efendim., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 71
s.
servis | service hizmet servis kırmak tenis Rakibin attığı servisi başarıyla karşılamak ve rakibin kaybetmesini sağlamak 24.10.2012 TRT3 servis çevirmek tenis 24.10.2012 TRT3 servis elemanı | 1. çamaşır, bulaşık makinesi, kombi, buzdolabı gibi dayanıklı tüketim eşlarının bakım ve tamirini yapan kimse*, servis işçisi 2. Fast food dükkanı, lokanta ve restoranlardan müşteriye paket yemek taşıyan kimse | Kendi motoruyla çalışacak paket servis elemanı aranıyor, | | http://www.hurriyetinsankaynaklari.com/kendi-motoruyla-calisacak-paket-servis-elemani-araniyor.html, 28.9.2016g
a.
ing.
servisçi | Seni duyan da, zavallı bir servisçinin parasını vermemekle memlekette devrim başlattığını sanacak diye dudak büktü., | S Dölek, Kirpi, 49
a.
servisçi | service servis+çi Fabrika ve okul gibi yerlere önceden aylık ödemelerle toplu taşıma işinde bulunan kimse | Servisçinin savunması kabahatinden büyük., | Star, 20.3.2011
a.
ing.
servislenmek | [D]incilerin her kurumu ele geçirdiği bir ülke nasıl model olur? ' şelindeki sloganlar, Batıdaki en itibarlı gazetelerden en pespaye internet sitelerine kadar gün aşırı servisleniyor., | AbdülhamitBilici, Z, 4.2.2012
f.
servistan | servilik | Geçince sûrunu şehrin, uzattı servistan / Garîb yolcuyu tevkîfe bin bükülmez kol!, | MAErsoy, Hasır, Safahat
a.
ses çıkarmak | deyim iktisat | Memnuniyetsizliğinizi sağa sola yazılar yazarak, yani | ses çıkararak yetkili mercileri ve tüketicileri uyarmak | İktisatçılar derler ki piyasaların ürettiği sonuçlardan kendinizi mağdur hissediyorsanız yapabileceğiniz iki şey vardır. Bunlardan biri o piyasadan çıkmak (exit), diğeri ise çeşitli araçlarla 'ses çıkarmak' (voice). EKatırcıoğlu, T, 27.8.2011
f.
ses dalgası | Bir uçak ses altından ses üstü hıza geçtiğinde, bomba patlaması olarak algılanabilecek yüksek şiddette bir ses dalgası (sonic boom) oluşur. Bu yüzden birçok tanık, uçakların bombardıman yaptığını yaydı., | | http://www.serbestiyet.com/yazarlar/firat-erez/kamikaze-darbesi-704096, 18.7.2016 ses kayıt cihazı | 1. Teyp 2. Herhangi bir ses alma ve yazma aleti | Genç adam ses alma cihazının tuşuna bastı., | AbdülkerimÖlmez, Sirayet, Mart2015, 4 ses yarışması | Devrin ünlü sanatçılarının konserler verdikleri bu gazinoda arada bir ses yarışmaları düzenlenir, kazananlara ödüller verilirdi., | TAral, SÖ, 145
a.
sesalıcı | teyp. | Aynı gerekçelerle kaset-teyp için de kutucuklu sesalıcı karşılığı önerilmektedir. Örnek: | 1. Ünlü şarkıcının doldurduğu son kutucuk çok satış yaptı. Aşırı sıcakta duran kutucuklar çabuk bozuluyor. 2. Kutucuklu sesalıcıların yaygınlaşması plaksatışlarını geniş ölçüde engelliyor., S Sinanoğlu, T Saraç, E Özdemir, Batı kaynaklı sözcüklere karşılık bulma denemesi, 1972, C 2, 77-78
a.
Sesçi | Neden az kadın sesçi, kadın davulcu, kadın gitarist var? , | Kalben, Hr Cmrtsi, 28.9.2019
a.
sesdizimsel /ses dizimsel | ...ses dizilimsel kurallar..., | AÜAÖFGenelbilimAraSınavı, 7.12.2014
s.
GTS-
sesedli | Her şeyi usulüne göre yapan kimse | sesedli adam., | HTaşkömür, 24.7.2016
s.
sesel-ik | 1934'te Ahmet Cevat Emre 'sesli harf' anlamını elde etmek için ses kelimesine bir -el ekleyip sesel sözcüğünü üretti ve fazladan, Fransızca -ique'nin yerini tutan bir -ik ekleyerek 'seslilerle ilgili, seslilerden oluşma' anlamına gelen seselik sözcüğünü elde etti. (Lewis 2004: 130).Ercilasın
Sesizleştirmek | etken | ... işçi ve emekçi yığınlarının ağır bir terör ve baskı ile sessizleştirilmesi, kitle örgütlerinin kapılarına vurulan kilitler, bizim örgütümüz TDKP dahil kendisine işçi sınıfının komünist partisi adını takan ya da takmayan bütün devrimci ve sol örgütlerin ..., | M Kaya, Bugünün anlaşılması ve sorunlarımızın çözümlenebilmesi için..., 1987, ?
f.
seslemek
f.
çağırmak, ünlemek.
"Önümüzde bir geçidin geçimi / Düşündükçe ateş yaktı içimi / Geldi işte [yine] parti seçimi / Oku ey vatandaş oku da uyan / Vatan seni seslir uykudan uyan.", San, Hicranî, 151"
seslemek | çağırmak, ünlemek | Sesleyin onu. Gelsin benim yanıma., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 52
f.
seslendirici | Uma Thurman'ın resmi seslendiricisi Şenay Gürler'in sesi kulaklarımda-., | ErkanErsöz, T, 8.4.2013
a.
seslenişsiz | seslenişsiz / tükenirdi / şehvetsiz kalabalık göçler / bu avucumuzda yalgın duran hayatın / ahalisi biraz Yusuf'tu, | AMOlcars, Vaveyla, 11
a.
Seslenişsiz | seslenişsiz / tükenirdi / şehvetsiz kalabalık göçler, | A M Olcars, Terki, Vaveyla, S 4, 10
s.
seslice
z.
sesli olarak.
"Karnı seslice guruldadı o sırada.", S Dölek, İyilik perisi, 56"
seslik | düşük seslik | Darbeye karşı olmak yine de önemliydi ama halk karşıtlığın geç ve düşük sesliğini es geçmedi, not etti., | VahapCoşkun, serbestiyet, 2.9.2016
a.
sessel | Sesle ilgili, sese dair | Akademi deneyimi sonrası Görgün'ün Ankara'dan çıkmış en özgün müzik gruplar[ın]dan Bedroomdrunk'la başlayıp MİAM'da Sessel Sanatlar Doktorasına uzanan hikayesini dinlemek istedik., | T, 22.12.2014
s.
sessiz film oyunu
iki veya daha çok kişi arasında sadece mimik ve işaretlerle bir filmi anlatma oyunu.
b.a.
“18.15 yalova vapuru / yolcusunu halatını almış / neredeyse kalkmak üzere / başüstü güvertesinde / şamatacı üniversite öğrencileri / sessiz film oyununa kaptırmış / güverteyi yıkıyordu sesleri”,
V Çiçekli, 1991, 37
Sessiz yazı reklamı | Foto ve Film Sümer Avrupadan getirdiğimiz sinema alma makinesi ile , 9 Muhtelif Poz 35 Kr. Vesika işlerirıde kullanılan müessese sahiplerinin sinemaya verecekleri sessiz yazı reklamları ucuz fiatla yapılır. Namazgah Caddesi maarif dairesi arkasında, | Türkdili, 6.8.1934, S 4272, 4
b.a.
Sessizcesine | Sonra bu çocuk alayı yol boyunca ilerledi, sessizcesine bizim katarımıza yaklaştı, orada duraklamıştık, ..., | Jiri Marek / O Akbal, Bir ana konuşuyor, ÇHA, 63
z.
sessize al | Twitter 'sessize al' dönemi başlatıyor., | T, 3.5.2014
sessizleştirmek -i
f.
Sessizleşme işini yaptırmak.
tr. ses-siz-leş-tir-
"bu kent beni korkuttu, b ukent beni sessizleştirdi Zehra. ben köyümde böyle değildim.", A Cılga, 1980, 73"
sesyayıcı
a.
hoparlör.
tr. ses+yayı-cı
"Kaynak tutuyor katılmama. 'Sistem' çatlıyor hırsından. Bazen cümle, müdahale etmeden bile illegal olabilirse, karpuz kadar nokta koymalı sonuna: "-Tattıranlar, bu yana geleler!" sesyayıcıdan yükseliyordu.", N Pakdil, Arap saati, 53"
set dağıtmak | Daha nice nice set dağıtmalar diliyor ve inşallah önümüzdeki 20 yılın tüm ödüllerini de aynı şekilde kendisine sunarız diyorum. BAltuğ, T, 27.12.2011
set etmek düzenlemek | Ama belki de bu 'case'i 'set' ettiğimiz (bu durumu, ayarladığımız) bir toplantıda tartışmalıyızdır., | PÖzdemiroğlu, H, 31.1.2015
setar | cami, cihad, fetih setarında ideal kader bakkaliyesi / mutlak siyahi cinayetler beyaz kan taşıyan ölümcül milliyetin turanı olmuş / doksan yıllık cumhuriyet lozan'ında-., | ÇığlıkD, Y 2, S 5, 19
a.
sete-sete oyunlar | Trabzonspor için ise savunmasının sete-sete oyunlarda sırıtan pas yeteneksizliği bu maç büyük hayalkırıklığı oldu. (sic), | BKılıç, T, 10.12.2014
setliç | sofalarında köpüren setliçler, | MG, 11
a.
setre | Üsküdara gider iken aldı da bir yağmur / Katibimin setresi uzun eteği çamur., Halk türküsü
ar.
Sevaplı | Bugünkü günde en sevaplı işin bu olduğuna benim hiçbir şek ve şüphem yok. 27
s.
sevdakâr | Sevdâ + far. -kâr. | sevdalı. | Hub cemalin gördüm ahüzar oldum / Aşkına düşeli sevdakar oldum / Kalmadı tahammül bikarar oldum / Meğer tabutlara saralar beni., Sıdkı, ?
ar.
sevdalık -ğı
a.
"Aman sevdiğim aman / Meğer sevdalık yaman.", San, Hicranî, 229"
sevdasız
s.
"Bülbülsüz gül şikârlanmaz / Sevdâsız dert efkârlanmaz / Her bir bahçe icarlanmaz / Bahçe-i Rıdvan lazımdır.", San, Hicranî, 210"
sevdicek -ği
a.
sevgili.
"Şu karşıki dağda kar var duman yok / Benim sevdiceğimde din var iman yok.", Hatay türküsü"
sevdiğimcek -ği | Aşırdılar koca dağdan kesişten / Gayri sevdiğimceğim geçti iş çıkışı, Halk türküsü, Tavşanlı, Yörgüç köyü
sevdik | sevgili | Sevdiceğim Mahperiza / Canım feda olsun size / Babam duysa, olsa rıza. / Gönderseler yara beni., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 75 | Sevdiceğim bak sen bana, ikimiz bir can gibi / Küsme dilber barışalım, her kabahat bendedir., | Türkmen/CemiloğluAşıkÖmer, Mİhsanî, 153
a.
sevecek | sevginin nesnesi, sevilecek | Attır doğar teklerden / Sevgi kılar çoğulu / Attır seveceklerden., | FHDağlarca, 1971, 26
a.
sevecenleşmek | BTS- | Yüzü sevecenleşmişti., | AdnanGündüz, KüçükFahişe, 26
f.
bts-
Sevecenlikle | herkes sevecenlikle anlatırdı / ve hele bir gün saçlarını kıvırcık yaptırmıştı, | MG, 81
sever adlara eklenerek bileşik sıfatlar yapan ek.
sever kitel
b.a.
içli köfte için bulgur.
ar.
sefer kitel 3.2.2024 günü Tozkoparan pazarı. bk. sever kitel.
sever son ek. Farsça perest anlamında adlara eklenip sıfat yapar: Sanatsever, doğasever, kitapsever vb.
sevgideş
a.
sevgileri aynı olan.*
tr.
"Anımsa dere başındaki / Sevgideş kırlangıç çayırını", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 16"
sevgililer günü | 1990-lardan beri Aziz Valentin günü. 14 Şubat günü kutlanır. Sevgililerin hediyeleştikleri ve birbirlerine özel bir dikkat gösterdikleri gün.
a.
sevgililik | sevgili olma hali | Sevgi, sevgililik gibi durumların içi kültürle, aidiyetle, safiyanelikle doldurulmadıkça, zamanı yazacak, adını koyup içini dolduracak olan kapitalizmdir., | AyçaŞen, T, 15.2.2012
a.
sevgilisiz | sevgilisi olmayan.Gülerim fanî hayatta kalana: / Sen gibi bir güzele sevgilisiz, / Şu muhakkak geleceksin ergeç: / Yaşamazsın bilirim ki bensiz., Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 45
s.
sevgilişko sevgiliciğim | Gözyaşlarımızı kocişko, sevgilişko ve cocişkolarımızla yarattığımız mükemmel hayatların arkasına sakladığımız Facebook, 'beğenilmek' için kendimizi onlarca filtreden geçirmek zorunda olduğumuz..., | PÖzdemiroğlu, Hür, 24.9.2016
sevgin | sevecen | Biraz önceki gergin, dargın, kırgın yüz gitmiş; sakin, dingin, sevgin yüz şekli gelmiş., | BTSalihoğlu, 2014, 74
s.
sevi | aşk | Bu nedenle ben, önce Dil Kurumunun başardığı büyük işlerden birkaçını kısaca belirteceğim, sonra da uyandırılmış olan ana dil sevisinin (aşkının) etkisi ile kişilerin neler yapabilmiş olduklarını birkaç örnekle göstermeye çalışacağım., | RüştüErgun, 1973, 53 | Yaş 80'i bulmuş da olsa, aşk üstüne tef tıngırdatmanın tadı başka. Neler neler söylenmemiş ki sevi sevda üstüne..., | ÇAltan, M, 28.1.2006
ar.
sevi | aşk. Sevda. | Sarılı yazmanın sarısı vardır / İlişmen yarimin sevisi vardır., Halk türküsü, Tavşanlı, Yörgüç köyü
a.
Sevici ölü sevici, terör sevici, Arap sevici
Sevicilik –ği a.
sevilik -ği | muhabbet muskası. | Bu bana sevilik yaptı ağır oldu., M E Kalıpçı, 20.04.2025 (Kütahya)
a.
sevilir | Daha doğrusu o aziz kitaplar sayesinde hayatın güzel, dünyanın sevilir şey olduğunu o ıssız gecelerde duydum., C Külebi, EK, 1953, 142
s.
sevimlice
s.
"Sevimlice, fakat kavruk kalmış bir kız kendisini uzunca süzdü. Murada öyle geldi ki bu bakış lehinedir, tazeye bir şeyler ilham etmişti, yaşlı ve paralı bir koca, rahat geçim.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 8"
sevimsiz
s.
çirkin, sevimli olmayan.
tr. sev-im-siz
"Artık günler sevimsiz geceler düşsüz değil", İlhan Geçer, 1986, 69"
sevimsizlik -ği | Sevimsiz olma durumu, antipati, antipatiklik | Ne kadar mertebesi yüksek olursa olsun onda bir sevimsizlik meydana getirir., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî,194
a.
GTS++
sevinçli
s.
Seher yelleri estiren, / Toprak ananın, / Sevinçli haykırılariyle | 73
tr. sev-inç-li
Seher yelleri estiren, / Toprak ananın, / Sevinçli haykırılariyle | 73
Sevindirik I Bak: Büyük-sevindirik. Sevindirik. Bak: Küçük-sevindirik. M T Acaroğlu, Balkanlar'da Türkçe yer adları kılavuzu, 2006, ?
Sevindirik II | 1. Sevindirici haber, sevindirici hediye 2. aşırı sevinç, sevinç delisi | Ben bu tuhaf sözcüğü, son zamanlarda 'geri zekâlıdan üretilmiş 'gerzek' benzeri bir saçmalık sanırdım televizyonlarda, 'Sevindirik oldum!..' gibi konuşmalara rastladıkça. Meğerse, oldukça eski bir sözcükmüş. Gökalp'in eşine yazdığı 2 eylül ..., | Orhan Karaveli, Ziya Gökalp'i doğruu tanımak, 2008, ? | 3. Kayseri K Yedekçioğlu Aşırı heyecan ve sevinçten gerdek gecesi güveyin vücudunun uyanmaması. | sevindirik olmaksevinçten deliye dönmek
dey.
sevişik | Sevişik bir keçi yumukgöz oğlağına özüne aşk sızmış o sütü emziriyor Yumurtasını bir ..., | M Eloğlu / B S Ediboğlu, Bizim kuşak ve ötekiler, 1968, 238
s.
sevişiklik -ği | ahbaplık. | istanbul'dayken gezip tozdugumuz bi gazeteci kız vardı. (şimdilerde büyük bi gazetemizde yazmakta) 'neyinim kızım ben senin? ' dediğimde 'sen benim sevişikliğimsin' demişti. fuckbuddy falan yoktu tabi o zamanlar., | 28.07.2012, alikavazinmahmut, EkşiS | Bir yıl sonra Ak Partiye değil birkaç yıl sonra direkt Ankara'ya geçebilir yüksek atlamayla! İstanbul başkadır! CHP'nin fosil kadrosuyla zaten sevişikliği yok adamın, | Orhan Rüfat, rindan vatsap, 1.4.2019
a.
sevişiş
a.
sevişme hali.
"Öte yandan Bodrum'lar, Kuşadası'lar, Antalya'larda güzel yaşam sürdürenlerin keyfi yerinde!... Gülüşler, sevişişler, dostluklar, yaşamın tadını duymak, denizin, güneşin keyfini sürmek... ", O Akbal, Cum, Çelişkiler İçinde Bir Toplum... ,19.7.2011 "
seviyelendirme | | ... hizmet verilen bölgenin ihtiyaç ve şartlarına göre seviyelendirilmesi, triyaj işlemleri, tedavi süreçleri ile konsültasyon, yatış, sevk ve nöbet hizmetlerine ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir., RG, 13.09.2022, | Yataklı Sağlık tesislerinde..., Madde 1
a.
seviyesizleşmek | Bu 'görgüsüzlük' aslında vesayetçi futbolun ne kadar seviyesizleşebileceğini gösteriyor., | AFIşık, T, 11.10.2011
f.
sevksiz
s.
sevk yapılmaksızın, sevk işlemi olmadan.
ar. + tr. -siz
"(Blûa)daki küçük ve sevksiz orduyla buluşan (Jan Dark ) her şeyi ardına takmış , 1429 yılı Nisanının son günlerinde ( Orlean ) kapılarında ... Ordunun en önünde ... ( Orlean )'ı saran İngilizlere (Sen Lû) kalesi ve Burgonya kapısı yönünden hücum ... ", NFK, Tarih boyunca büyük mazlumlar, 1966, C 1, 195 | "Memur yakınlarına sevksiz muayene", 03.08.2007, https://www.mynet.com/memur-yakinlarina-sevksiz-muayene-110100266611, 3.12.2023g "
sevmek | (Ölen adamlar için) seni çok severdi, şimdi sevmesin. Ölmeyesin anlamında SonalTeyze, 30.8.2011
f.
sevmezlik -ği | Belki dizi sevmezliğimden belki beni sarmadığından, bilmiyorum., | RSoysal, T, 1.1.2011
a.
sevrâ
a.
"Âlemde Hüdâ'nın lutf u nazarı / Sarrafına gösteririz pazarı / Aşkın tezgahında sevrâ hızarı / Hicrân hançeriyle biçenlerdeniz.", San, Hicrânî, 87 "
sevrci | sevr anlaşmasını benimseyen. | Çevrede cumhuriyet, demokratik? Ve laik (ne kadar laikse artık) sadece Türkiye kaldı. Acaba bizim için nasıl bir formülleri var. Sevrci yavşaklar çoğaldığına göre 100 yıl sonra hala birilerinin aklı sevrde kaldı., Aydın Kurt, @dr_dnz_, 08.12.2024, X
s.
sex sells
seksle ilgili olan şey satar anlamında cümle.
ing.
"Sex sells taktiğini uygulamaya çalışıp birkaç gün gündemde kalmayı amaçlayan karakter."
sex sells | Seks satar | Sex sells taktiğini uygulamaya çalışıp birkaç gün gündemde kalmayı amaçlayan karakter.
ing.
sex-shop | bkz. Seks şop | Onu da yapamazsa, sex-shoplar açılıyor bugünlerde, o alana girebilir., | YMEroğlu, T, 31.1.2012
a.
ing.
sexy | bkz. seksi | Peki, gelelim sadede. Şu toplumun, güçlü politikacı, sexy manken, başarılı showman, çok para kazanan işadamı modelleri tabii var da, iyi insan modelleri var mı sizce? , | HBerktay, T, 27.9.2011
s.
ing.
seyahatsever | Seyahatseverler için kaçırılmayacak bir rehber!, | Hr, tanitim@bmail.hurriyet.com.tr, 23.6.2017
s.
seyda | ileri gelen, seçkin | evet seydam çok özledim seni. Rukiye Bıyıklı. 21 Şubat 2010 Pazar, 21:30. Rabbim Allah dostlarını ziyaret etmek nasip etsin., | www.indirvideo.net/cok-ozledim-seydam-seni-79608... | Buna ilişkin eleştirilerin, sözkonusu zenginliği, müminlerin gönül birliğiyle seydalarına teslim etiklerini de gözardı etmeden yine... Bunu kabullenme ya da ret etme biçimlerinin de seydaların değerlerini belirlediğini de unutmadan!, | KaliKar, T, 11.11.2013
a.
seyda | medrese hocası.* | Talebenin Kürt olmaması veya Kürtçeyi bilmemesi durumunda seydaların Türkçe, Arapça, Zazaca gibi öğrencinin bildiği dillerden birisiyle dersi anlatabildiği durumlara da rastlanabilmektedir., Aydın Ercüment, Din, Gelenek ve Modernleşme Bağlamında Medrese Kültürü ve Toplum, AÜSBE, Ankara 2018
a.
seyfo | Seyfo, Süryanilerin 1915'te yaşadığı felaketi anlatmak için kullanılıyor. Kılıç yılı, kılıçtan geçirme gibi anlamlara da gelir, | OMiroğlu, T, 17.3.2010
seyircili
s.
seyircisi olan.
"... seyircili, karşısında "erimiş yüzlerce sanıklı bir yeri ... ve dertleri derinleştiren vıcık karanlığın içinden sanıklar getirildiler, yerlerini aldılar, müdafiler hâaazır" diye tanıdık tanımadık bir ses çarpıyordu muhakkak ku ... ", Yön: haftalık gazete, 1961, S 1-15, 7"
Seyircili | seyircisi olan | Bunlardan başka, Ankara Radyoevi, seyircili TV programlarının yapıldığı Orkut stüdyosu, Ankara TV vericisi, her biri ayrı işletme büyüklüğündeki 1200 Kw'lık, 240 Kvv'lık radyo vericileri ve kısa dalga vericileri bulunmaktaydı., | İ Cem, TRTde 500 gün, 1976, 15
s.
seyirli | gidişli, yürüyüşlü, seyrüseferli | Gökyüzü, umutlara serpilmiş pervane gibi serçe seyirli kanatlarındaki bulut kümeleriyle üstümde duruyordu., | Ömer Say, 2010, 59
s.
seyirlik
"Garip huyları, davranışları olan bir insandır Meço. Tarlada, bayırda başıboş dolaşan, yayılan, çiftleşen hayvanları tadına doyum olmaz bir seyirlikmiş gibi izler", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 76-77"
seyirlik -ği
a.
seyredilecek şey.
ar. seyr + tr. -lik
"Bu günleri mi görecektim rahmi? Ağaçlar altında oturup da çocukların eğlencesi, çocukların seyirliği mi olacaktın?", A Cılga, 1980, 93 "
seyirlik -ği | Kamera denilen vakanüvis silinmiş, biz bile kalan o azıcık 19 Ocak 2007 seyirliğinde 5 kişi saydık Hrant'a pusu kuranlardan. ., | LeventYılmaz, 14.9.2011
a.
GTS+
seyirti | Seyr + tr. r+tr ti | Eminib şu an dehşet içinde seyrediyorsunuz bu seyirtiyi., | Nuri Benk, Sanrı, Vaveyla, S 4, 12
ar.
seyirtiş | seyirtme işi | Onun tuvalete gidişi, bir kadının tuvalete seyirtişinden öte, bir atmosfer kaymasıydı., | YErdoğan, 35
a.
seyis | BTS+ halk bir keçi türü Abdurrahman Savaş, 28.12.2014* iki-üç yaşındaki enenmiş erkek keçi
a.
bts+
seyr / seyir | Dün gece seyrimde coştuydu dağlar / Seyrim ağlar ağlar Pir Sultan deyü / Gündüz hayalimde gece düşümde / Düşer ağlar ağlar Pir Sultan deyü., | ? | seyir | [Otobüs] Seyir halinde iken şoförle konuşmayınız., 15.03.2025, İBB otobüsü
a.
Seyranlanmak | Seyretmek | Bazı seyre çıkar hûb seyranlanır / Bazı nefse uyar pek bühtanlanır / Bazı yoksul düşer perişanlanır / Her derde ey gedâ baştır bu gönül., | Sümmani
f.
seyranlanmak | Seyretmek. | Bazı seyre çıkar hûb seyranlanır / Bazı nefse uyar pek bühtanlanır / Bazı yoksul düşer perişanlanır / Her derde ey gedâ baştır bu gönül., | Sümmani
f.
seyredeğer | seyredilmeye layık, seyredilebilir nitelikte | ... ABD'de, hem de Amerikalı, Fransız, İrlandalı yıldızlardan oluşan bir oyuncu kadrosuyla çekilmiş, sonuçta mükemmel değilse de kuşkusuz ilginç ve seyredeğer bir film kuzeyden gelen., | SÇapan, C, 12.2.2016
s.
GTS-
seyredilirlik | Rıfat Ilgaz'ın kaleminden çıkan Hababam Sınıfı serileri uzun yıllar sürecek bir seyredilirlik süreci ile birlikte Kemal Sunal'lı sinemanın doğmasını da sağlar., | Ayfer Yılmaz, Romandan sinemaya, 2008, 26
a.
seyrediş | Başbakanla yan yana oturup maç seyredişini karısı ve çocukları da görsünler istiyordu., | TAral, SÖ, 138
a.
seyrek lâpası | Keten tohumu (lini semen) kavrulan keten tohumu, fındık ve nöbet şekeri ile birlikte dövülür, mide hastalıklarında, zafiyetlerde hastaya yedirilir. Şiş yaraları oldurmak veya dağıtmak için; keten tohumu dövülür, sütle pişirilerek yaraya kapatılır. Buna seyrek lapası denir. Bala katılan dövülmüş seyrek nefes açıcı olarak da yedirilmektedir., | SıvasFolkloru, Emek Matbaası, S 1-25, 1975, ııı | Konu-komşu 'Emine bu çıbana benziyor' dediler. Seyrek lapası koyduk fayda etmedi. Soğan pişirip sardık yara geçmedi. Kara Fatma, 'Cıvık tavuk pisliği sürün' dedi. Dediğini yaptık, bir tesiri olmadı., | MYağmur, 1957, 29
a.
seyristan | Seyristan, | BeserŞahin albümü, 10.9.2016<
a.
seyyahlık -ğı
a.
gezginlik. gezicilik.
"Seyyahlık vasfı kendi adından daha meşhur olan Aliyy-i, Herevî İslâmın ve bütün dünyanın ilk seyyahlarındandır. O | devrinde bilinen dünyanın meşhur ziyaret yerlerini gezmiş, meselâ Roma'ya, İstanbul'a İznik'e Amuriye'ye ... ", İ H Konyalı, Âbideleri ve kitâbeleri ile kilis tarihi, 1968, 3"
seyyar satıcı
b.a.
gezerek satış yapan kimse.
"Camimize seyyar satıcı giremez.", 6.4.2024, Köyiçi-Güngören Merkez camisi"
seyyar yüzücü hücum köprüsü | askerlik | Almanların 20 yılda üretemezsiniz dedikleri savunma aracı Seyyar Yüzücü Hücum Köprüsü (SYHK) 6 yılda üretilerek Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslim edildi., | 15.9.2011 basından
a.
seza | Hak, hukuk bir yana, vicdanlara seza bir durum; pek çok benzer örnek de olduğu gibi, velev ki söylenen doğru olsun, demek ki, bir cami imamı çocuğuna daha iyi bir istikbal hayali ile bu grubun açtığı imkânlardan yararlanmak istemiş, hepsi bu., | NMert, C, 12.9.2016
GTS++
sezarlaşılmak | Zilletten kurtulmak için sezarlaşılır. Taç yüz karasını pırıltılarla gizlediği için kutsal' der Cemil Meriç., | Nevzat Onmuş, rindan sohbet, 7.11.2019
f.
sezdiri | sezdirme: ima. Üstü örtülü olarak belirtme, anıştırma | Bu, kısa açıklama, bilgilendirme ve çözümlemelerden kaçınan, sezdirilerle yetinen mektup, Dostoyevski romanlarından 'fırlamış' bir sahneyi çağrıştırır gibidir., | Sİleri, Z, 1.1.2012
a.
sezdiriş
a.
sezdirme hali.
"Bu, gelecek acıların aydınlık gün ışıkları içinde yüreklerine dolan sezdirişi gibiydi", C Uçuk, DŞ, 1971?, 139"
Sezgin
sezi
a.
seziş, sezme.
tr. sez-i
Ağlıyorum! / Sessiz sadasız: / Sevdiğimiz çiçeklere, / Göğsümdeki seziyle... / Ölüm çılgınlığı var / Rüzgarın esişinde: 78
sezim
a.
sezme.
tr. sez-i-m
"Anahtar Kelimeler: İnsan Makine Etkileşimi, El işareti Tanıma, Yüz Sezimi, Ten Rengi Modelleme, Bilgisayarla Görme", Emrah Gingir, Hand gesture recognition system / El işareti tanıma sistemi, ODTÜ FBE Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği, ylt, 2010, vı"
sezinç | sezmek eyleminden üretilen sezinç kaşılığı önerilmektedir. Dilimizde | patavatsız sözcüğüyle de karşılanabilen | taktsiz karşılığı olarak da sezinçsiz sözcüğü önerilmektedir. Örnek: Kişilerarası ilişkilerin yoğunluk kazandığı günümüz toplum-., | CMıhçıoğlu, SözcüklerinÖyküsü, 1996, 461 | ... korunç (sigorta), korunçlamak (sigortalamak), korunççu (sigortacı), korunçlu (sigortalı), oylumsal (stereofonik, stereo) ordu-güdüm, gengüdüm (stateji), ordugüdümsel (statejik), sezinç (takt), sezinçsiz (taktsız), yönlem (taktik), görüntü kuşağı, ..., | TürkDili, S 637-642, 61 | Ama Telerig Han bu düşünceyi gerçekleştirememiştir, çünkü yeterli güç ve sezinç (takt) sahibi değildi., | Güney-doğu Avrupa AraştırmalarıD, İstanbul 1981, C 10-11, 143 | Fr. yerinde davranma ya da konuşma. eş. yeni sezinç. takt sahibi Fr. | davranışında ve sözlerinde uygunluk bulunan, ağırbaşlı (kimse). eş. yeni sezinçli. taktik | Fr. 1 ask. belli bir sonuç almak, savaşı kazanmak ereğiyle, savaş araçlarını ve ..., | APüsküllüoğlu, Türkçedeki Yabancı Sözcükler S, 1997, 396 | Sadece bir sezinç yanıp sönüyordu bilincimde. Ve o sezinci her zamanki gibi karartmakta gecikmeyecektim. Gıcığını engelleyemediğini bir sesle: «Neler söylüyorsun Tuna!» dedim; «Her şeyden önce arkadaşız biz seninle, bir sorun varsa ..., | S İleri, Yaşarken ve Ölürken, İstanbul 1981, 386
ar.fr.
sezinçli | ... sezinçli düşüncelerle, kara kara önsezilerle içim taşarak bekledim. Kişinin bazan beklemekten de yıldığı çok olagan. İyi de olsa kötü de bir haber çıkmayınca başkaldırma duygusu sarıyor adamın içini. «Yollarda kaldı gözlerimiz ..., M Körükçü, Doğu'dan hikâyeler, 1968, 43
s.
Sezinletmek | Anlatımın yalınlığı ve katılığı, roman dünyasının olaylarının nasıl bir acımasızlık içereceğini sezinletir., | Sabahattin Ali/Ahmet Oktay, Kuyucaklı Yusuf, 6
f.
sezon | season: mevsim sezon finali | Dizilerin o yayın dönemindeki son bölümü 1.9.2011
a.
ing.
sezon başı | Trabzonspor'dan sezon başı Lille'e giden Yusuf Yazıcı basın toplantısında Fransızca konuştu. Aksanlı şekilde dili konuşan Yusuf'un çabası Fransızlardan takdir gördü.Hr, 9.11.2019
a.
sezonluk
a.
mevsimlik.
"Bir sezonluk program sona erdiğinde Abby ve Brittany üniversiteden mezun olmuştu. Kardeşler o zamandan bu yana ilgi odağı olmadan daha sessiz bir hayat sürüyorlardı.", Hr, 28.3.2024"
Sezonsal | season: mevsim kr. –sal nisbet eki mevsimsel. | Dummy değişkenleri (bir sezon için | 1 ve diğerleri için | 0 değerleri), faktörler perakende fiyatındaki değişime bağlı olmadığı zaman bu spesifik sezon için marj ile ortak olan sezonsal etki olarak yorumlanabilir., | Ziraat FakültesiD, C 34, S 2, 206 | Sezonsal hizmet veren restoranlarımızda..., | macdonald's, 18.2.2020, tvlerde akan reklam altyazısı
s.
ing.
sfer: Alan, saha. | Olayın dini sferdeki tecellisi ise şöyledir., | R. Özdenören, YŞ, 24.12.09, 10
sfinkter
a. tıp.
"17-18/04/2015 tarihleri arasında ilgili ABD'nde yapılacak olan "obstetric anal sfinkter hasarına multidisipliner yaklaşım ve anorektal ultrasonografi kursunun organizasyon komitesinde görevli olması nedeniyle doçentlik jüri üyeliğinden muaf tutulmasına dair teklif, 16?.04.2015, İÜ Rektörlük"
sfinkter | obstetric anal sfinkter hasarına multidisipliner yaklaşım ve anorektal ultrasonografi kursunun organizasyon komitesinde görevli olması nedeniyle doçentlik jüri üyeliğinden muaf tutulmasına dair teklif,, | İÜYK
tıp
Sforzinda | ideal şehir | Rönesans'taki ideal şehir düşüncesi Thomas Moore'un 1516 tarihli Ütopya'sı ile ilişkili. En ünlü ideal şehir planı Filarete'nin Sforzinda'sı, ki Palmanova'da bu şehrin etkilerini görmek mümkün. | , | Aİnceoğlu, 2.6.2017, | http://manifold.press/ipucu-ideal, 13.6.2017g
a.
shantigo | storybox'ta izledim hikayelerini. bir karavan sever olarak hep kafamdaki girişimi gerçekleştirmişler. pandeminin herkesi vurduğu bir ortamda, iki ortak karavan işine girmeye karar veriyorlar. aslında düşününce çok mantıklı, herkes daha izole olabildiği durumlar aradı pandemideyken. tabii şimdi geriye dönüp bakınca söylemesi kolay :) başka yerlerden karavan kiralayıp hizmet sunmaya çalışmışlar ama sıkıntılar çıkmış tabii, bu yüzden de üretim kısmına kaymışlar. videoda görülen tesisleri ve yurtdışı bağlantıları, bu konudaki vizyonları takdir edilesi. hep akla gelen | ulen bir karavan olacak, bütün bu koyları gezeceksin aslında düşüncesine bir alternatif sunmuşlar. her kriz bir fırsat doğuruyor, bu arkadaşlar da bu fırsatı iyi kullanmışlar. tebrik ediyorum. shanti = sanskritçe'de | iç huzur demekmiş, shantigo da | iç huzura gitmek/ulaşmak anlamındaymış. hoş detay :) kolpaadam 09.01.2022 21:05, EkşiS
a.
shield | Oku: şilt İng. kalkan, koruyucu | DNS'ler, VPN'ler, modem restart'ları, botlar, tunnel'lar, shield'ler..., | OnayDurgun, T.Etraf, 19.4.2014
a.
ing.
shift
a.
ing.
"shift a. ing. "2008 yılıydı. 24 saat türkü yayınlayan bir kanalın üç beş çalışanından biriydim o zamanlar. bir gece shiftindeyken rastgele hazırladığım playlistle yayına koyduğumda ilk kez duydum bu şarkıyı... serde trakyalılık oldugundan ezip geçmişti beni o gece. o gün bu gündür dinlemekten sıkılmadım hiçbir zaman.", 12.05.2011 23:57 teletabi"
shift | oku: şift değişiklik | Ben Recep Tayyip Erdoğan'ın o zamandan itibaren ölümlülüğü sorgulamaya başladığını ve bunun psikolojisinde bir shift yarattığını düşünüyorum., | PMağden, T, 15.7.2013
a.
ing.
shiplemek bkz. şiplemek
shopping mall | yeni | Bugün bir shopping mall medeniyetindeyiz. -Nedir o? -İnsanların en çok istediği şey o medeniyet. İnsanın en iyi hissettiği hal ne iktidar olmak, ne de ezilmek; denklik hali. O denklik de alışveriştir. Satan memnun, alan memnun. Kendilerini iyi hissediyorlar ve içlerinden birisi de sürekli 'Beni iktidar yapın' diyor. Onlar da yapıyor. SErener, 13.6.2011 VatanG
a.
ing.
showbiz bk. şovbiz.
showgirl | a.bk. şovgörl gösteri kızı | Amacım iyi bir show-girl olmak, | PınarAydın, HürrCumartesi, 1.1.2011 | İtalyan televizyonlarının Arjantinli seksi showgirlü Belen Rodriguez sevgilisiyle tatil yaparken görüntülendi., | M, 22.9.2011
ing.
showman | bkz. şovmen | Peki, gelelim sadede. Şu toplumun, güçlü politikacı, sexy manken, başarılı showman, çok para kazanan işadamı modelleri tabii var da, iyi insan modelleri var mı sizce? , | HBerktay, T, 27.9.2011
a.
ing.
sıca /-sice beddua eki | Yengem: -Hay şişesice kız, hay!. / Anneannem; -Oğlanın başına getirdiklerine bak o kara topraklara giresicenin., | ACılga, Sıpanın, 11
sıcak | sıcak su torbası | k. dili termos Nisan2013
s.a.
sıcak | sıcak yemekler | Hem soğuklar, hem ara sıcaklar, hem de balık. Hepsi keyif veriyor./Ara sıcaklardan bir tek ahtapotu vasat buldum. Soya sosu yakışmamış., | VMilör, HürCmrts, 3.9.2016
a.
Sıcak çikolata a.
sıcak gelişme / sıcak bilgi | En yeni, en taze, en son gelişmeler/bilgiler. Habercilikte. Sıcak para nakit para | Malımız mülkümüz vardı, sıcak paramız yoktu., | vatandaştan, 2013 sıcak kestaneleri başkasının üzerine atmak | İddianamede sanıklar birbirlerini suçluyor, 'Benim dönemimde öyle yayınlar yapılmazdı' diyerek sıcak kestaneleri başkalarının üzerine atıyor., | YOğur,T, 31.7.2011
a.
sıcak patates | [A]ma [bankanın] asıl niyetinin 'sıcak patateslerini' İsviçre dışına çıkarmak olduğunu vurguluyor., | T, 9.4.2013
sıcaklı
s.
sıcak.
tr. sıcak-lı
"İçlerine yumurtayı gömsen pişirecek denli harlı, sıcaklı kumluklara yalınayak basamazsın, akrep sokmuşçasına bağırtır, canını yakar insanın", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 74"
sıcaklığını korumak deyim | 1994'te bir gazeteye verdiği mülakatıKürt sorunuyla ilgili olarak bir soruşturmaya yanıt başlığıyla kitabına koyan Mungan'ın değerlendirmeleri, maalesef hâlâ sıcaklığını koruyor., | KTayiz,T, 31.1.2012
sıçan geçer yol olur atasözü Cehd (çaba) ile sıçan tahtayı (taşı) deler durub-ı emsal-i osmaniyyeden, Şinasi
sıçanlara ziyafet
"Leyla iradesiz bir kızcağızdır, Mecnun ise bütün a'razı ile bir melânkoliktir. Azılılar gurupuna girer, tıbbın 'inhitat' diye tarif ettiği ruh haleti içinde, saç sakal birbirine karışmış, kılık kıyafet sıçanlara ziyafet, dağlarda, sahralarda tek başına dolaşır, şiirler okur, hayvanlarla haşırneşir olur ve konuşur. Muhakkak ki tansiyonu düşük, kanında beyaz kürecikler eksik, bünyesi lenfavi idi biçarenin... ", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 65-66"
sıçma | Kimi sıçmalar yaşandıysa da edebiyle içenler çoğunluktaydı., | YErdoğan, 34
a.
sıçmak | 1. Dışkılamak. | Ben sana bok demem, boklar duyar ar eder. / Bir zerren düşse boka, onu da mundar eder. / Tanrı senin hamurunu necasetle yoğurmuş, / Anan seni s.ç.r iken yanlışlıkla doğurmuş., Neyzen Tevfik, ? | Gazetede bir lale resmi, çok yağlı yemek gibi ne kadar tiksindirici, lale resminin tam üstüne tükürdü, dünyanın bütün ahlaksızlarını örten lale, köpeği sıçmış, ayağıyla kazıyıp kaldırım taşından temizledi., | NGenç, isenç, 121 | 2. Kaybetmek, kötü bir işi üstünde mahvolmak, yakalanmak. 1989 | Ne. Nejla ne zaman seninle birlikte oldu? Sana söylemedi mi? ... hassiktir sıçtık... Ama... Şey... Çok kısa sürmüştü..., | YErdoğan, 13 | aynı kaba sıçmakNezaket için aynı kaba işemek şeklinde de kullanılır. Düşünce ve davranış tutarlılığı aynı olan iki insan için söylenen söz. Çıkarları doğrultusunda, çevreyi düşünmeden hareket ettikleri için tepki alan insanlar için söylenir. (smart, 12.07.2002, Ekşi S | Hadi derin bir oluşum var diyelim, peki diğerleri neden bu kadar sessiz? Sakın aynı kaba işedikleri için olmasın? , | F Doğan, T, 19.01.2011 | canına sıçmak (birinin)| Ama Hatçe kız bir öğrenirse sıçacak canına. , ArdaUskan, Takvim, 02.03.2012 | 2. Bozulmak. | Samsun'dan Ordu'ya gittiğimde araba sıçınca arabayı orda bırakıp acil bir işim olduğu için otobüsle dönmeye karar verdim., | amisos, | http://forum.mezun.com/showthread.php? 11233-Karadenizliler-)/page5, 01.12.2013g
dey.f.
sıçram
a.
"... -müzde yavaş ve yeknesak değişme fikrinden ziyade, ânî sıçram STRÜKTÜR TAHLİLLERİ", .İÜİF D, S 149, 1964, 132 | "... bireyci özellikleri, biçimci, kapalı edilgen bir edebiyat anlayışından açık, toplumcu etken bir edebiyat anlayışına sıçramları isteniyor. Bu bölük edebiyatçıların belki de hepsi toplumcu, hattâ marksizme karşı olmayan kişiler.", A Behramoğlu, Ayhan Can, Ant, Yelken D, S 141, kas 1968, 27 "
sıçrayıcı
s.
tr. sıçra-y-ı-cı
"Doğada hayatta kalmayı başaran pumalar | iyi bir sıçrayıcı, usta bir yüzücü ve başarılı bir tırmanıcıdırKedigiller ailesinden gelen pumalar | dağ aslanı, gümüş aslan ve dağ kedisi olarak bilinir.", R Sağır, Değer, Y 7, Mar 2021, S 87, 21"
sıçrayıvermek | Daha bir iki gaga vurmuş vurmamışken, birden sıçrayıveriyordu, bu kez birkaç karış öteyi gagalıyordu., | DCeyhun, 101
bf.
sıçtırtmak | oldurgan | Sıçtırtmayın erkek çocuğa legacy'sini ben devam ettiririm demesi. 'Babamı teke tekte yenerim' demesi. Aras Bayram
f.
sıfat
sıfatlandırmak | Süheyl Batum istediği kadar Avrupalı sosyalistleri 'sahtekar' diye sıfatlandırsın ve hemcinsleriyle beraber ulasalcı hezeyanları 'solculuk' (!) diye pazarlasın..., | Uluengin, T, 22.5.2013
f.
sıfatlanma | Çelişkilerin | çelişki olarak sıfatlanması bile bir gelişmedir., | MEsayan, T, 12.4.2012
a.
sıfatlı | bir sıfatı olan. | Eyle olsa pir sıfatlı yiğitler oğlan sıfatlı kocalardan yeğ olur Eyle olsa yiğitlikte pirlere öygün, tâ ki pirlikte yiğitlerden utanmayasın. Kabusname, 1966, 79| | Öldüğünde de cenazesine resmi sıfatlı kimselerin katılması yasaklandı, 31.12.2024
s.
sıfatsız | yüzsüz
s.
Sıfır kilometre | 1. Bir mesafenin başlangıç noktası | Şimdi biz de bu kurala uyarak, Dez Deresi vadisine girişi sağlamak için Zap Suyu üzerine inşa edilmiş 1300 metre korundaki beton köprünün yerini bundan böyle izleyeceğimiz patikanın başlangıç noktası, yani sıfır kilometre olarak alacağız., Hilmi Balcı, Az yapraklı zamanlar, 1987, 100 2. Yepyeni, yeni, hiç kullanılmamış araba | Gazetenin yarı beline kadar basılan fotoğrafta biri özel, biri taksi olmak üzeri iki otomobil ve üç motosiklet yer alıyor ve fotoğraf altında da bunlar, 'Günaydın gazetesinin okuyucularına yeni yıl hediyesi olarak vereceği sıfır kilometre 1968 modeli ..., | Akgün Tekin, Türk basınında kayan yıldız: Haldun simavinin Günaydın'ı, 2006, 105
s.
Sıfır kilometre | 1. Bir mesafenin başlangıç noktası | Şimdi biz de bu kurala uyarak, Dez Deresi vadisine girişi sağlamak için Zap Suyu üzerine inşa edilmiş 1300 metre korundaki beton köprünün yerini bundan böyle izleyeceğimiz patikanın başlangıç noktası, yani sıfır kilometre olarak alacağız., Hilmi Balcı, Az yapraklı zamanlar, 1987, 100 2. Yepyeni, yeni, hiç kullanılmamış araba | Gazetenin yarı beline kadar basılan fotoğrafta biri özel, biri taksi olmak üzeri iki otomobil ve üç motosiklet yer alıyor ve fotoğraf altında da bunlar, 'Günaydın gazetesinin okuyucularına yeni yıl hediyesi olarak vereceği sıfır kilometre 1968 modeli ..., | Akgün Tekin, Türk basınında kayan yıldız: Haldun simavinin Günaydın'ı, 2006, 105
s.
sıfır saat sözleşmeleri
b.a. huk.
30.5.2024
Sıfır sıfır | tuvalet | Bir müddet evvel, hususi olarak Yalovaya gelen Şevket Rado'ya o zaman (00)ın yanındaki oda verilmiş., | GugukG, 17.5.1947, 3
a.
sıfır sıfır yedi 007 | 007'nin yakışıklı olması gerekmiyor muydu? Herkese mutlu yıllar., | T, 29.12.2014***
sıfırcı | Notu kıt olan öğretmenlere öğrencilerin taktığı ad. sıfırcı hoca | Sıfırcı Hoca söylentilere 'Fransız' kalmadı., | T, 15.9.2011
a.argo
sıfırdan
z.
yeniden, en baştan, yeni.
ar. sifr + tr. -dan
Nasıl da övünüyor, böbürleniyordu, büyük sanatçı beyefendi? Ne o? Sıfırdan başlamış... Yoksulluk çekmiş. Hatırladın mı, hindi gibi kabara kabara anlattığını, ha? Sıfırdan başlamak ha? Onu ben yaptım, ben... Hem de senin gözlerinin önünde. Ama meşhur İbiş kendinden başkasını görür mü hiç? T Buğra, İbiş'in Rüyası, 1972, ?
sıfırdaş | eşit olma | Beşiktaşın rekorunu kırıp Fenerle sıfırdaş olmayalım bana yeter, saha kenarındaki şahıs sadece bir canlı çünkü!MuratKayanda, 27.07.2015, | http://www.gscimbom.com/forum/archive/index.php/t-121628.html, 1.1.2017g
a.
sıfırı tüketmek
dey.
"ister yedi yaşında olun / ister yetmiş / ister köşeyi dönmüş / ister sıfırı tüketmiş", G Aylan, DCD, 23"
Sıfırıncı | @gastronomika_tr Gastronomika ve @140journos yapımı Devlerin Aşkı'nda Levon ve Burak, şehirde yemeğe dair yeni hikayelerin peşine düşüyor. IV. Murat dönemi içicilerinden Bekri Mustafa'nın kabrinde başlayıp Burgazada'da bir sofraya uzanan | sıfırıncı bölüm karşınızda., | 18.3.2018, 12.9.2018
Sıfırıncı | 0 sayısının sıra sıfatı.@gastronomika_tr Gastronomika ve @140journos yapımı Devlerin Aşkı'nda Levon ve Burak, şehirde yemeğe dair yeni hikayelerin peşine düşüyor. IV. Murat dönemi içicilerinden Bekri Mustafa'nın kabrinde başlayıp Burgazada'da bir sofraya uzanan | sıfırıncı bölüm karşınızda., | 18.3.2018, 12.9.2018
s.
Sıfırıncı | Doğru çizgi halinde olan çizgiler sıfırıncı mertebeye göre cereyan eden reaksiyonun teorik yürüyüşüne tekabül etmektedir., | A G Parts, Fizikokimya dersleri, 1952, 510 | Kafka'dan gelen, daha önce Gogol'de olan, Robbe-Grillet'inin başka bir biçimde yakın olduğu geleneğe. Edgü yalnız, yabancı, iğrençle, hiçlikle çevrili dünyasında yazışın sıfırıncı noktasında yazıyor sadece., | Yeni Ufuklar, 1962, C 11, 36
s.
sıfırlama | Şimdi sıfırlama deyince aklıma geldi; silahların, örneğin bir tüfeğin, kişiye ve iklime göre değişen | sıfırlama dediğimiz, yapılması zorunlu bir | kalibrasyon ayarı vardır., | Nçınar, T, 4.7.2014
a.
sıfırlandırmak | | Bir soru üzerine, Türkiye'nin, bir yandan terörün arkasında olanları deşifre ederken, bir yandan da demokrasi ve hoşgörü içerisinde yola devam edeceğini belirten Ağar, | Bunun yolu şiddeti sıfırlandırmak, silahı ortadan kaldırmak., | M, 18.7.2007, 9.4.2016g
f.
sıfırlanmak
f.
sıfırlama işine konu olmak.
ar. sifr + tr. -lan-
"... sıfırlanmış terimlerin yeniden sıfırdan farklı hale geldikleri görülür. Ancak bu terimler eski değerlerine göre mutlak değerce küçülmüşlerdir. Genellikle altı ila yedi süpürmeden sonra köşegen dışı terimler yeterince küçülürler ve ... ", Deprem Araştırma Enstitüsü bülteni, 1981, S 34-38, 8"
sıfırlayın | Oku dürüş gece gündüz sıfırlayın olma., Rıza Nur, Türk Şiirbiligi, ?
s.
sığa Kapasite | Ve buna yol açan da; sözde solcu | toplum mühendislerinin, tepeden inmeci | Jakobenlerin, toplumsal devinimlere | hareket sığası veren güç kaynağının | ideler olduklarını sanmalarıdır., | NÇınar, T, 30.8.2010
sığaşmak
f.
sığışmak.
"Hicranî'yam yarla biraz savaştım / Yürekten yanmışam yaramı açtım / Gerdanın topladım sığdım sığaştım / Dedim küsen var mı dedi ki var var.", San, Hicranî, 121"
sığdırıvermek
"Dünyanın, onca ülkenin, çocuğun bir atlasa nasıl sığdığını merak eden bir çocukkaen bir şiir atlasına dünyanın çocuğunu sığdırıverir", Y Bekir Yurdakul, CumKitap, 5.10.2023, 14 "
sığdırıvermek
b.f.
"Dünyanın, onca ülkenin, çocuğun bir atlasa nasıl sığdığını merak eden bir çucukken bir şiir atlasına dünyanın çocuğunu sığdırıverir.", Y B Yurdakul, 5 eki 2024, Cum Kitap, 14"
sığınacak | Neyse sığınacak bir yer bulduk., | FGedikli, 2.8.2012
sığınaklık yapmak | İşte bu onu aynı zamanda cazibeli kılmış, sosyo-kültürel ilişkilerin forum alanına çevrilerek, son birkaç yüzyılın dünyasına siyasal sığınaklık yapmıştır., | NÇınar, T, 30.12.2011
f.
sığınaksız
s.
melcesiz, sığınacak yeri olmayan.
tr. sığın-ak-sız
"Bucak bucak kaçarken dinmeyen yağmurlardan / Sığınaksız sokaklarda hep doluya tutulmuş", İlhan Geçer, 1986, 38"
sığınaksız | Sığınağı olmayan. | Kendini koruyamayan göğü / süpürüp temizleyen değil, / sığınaksız parlak yıldızları, / ülkesiz ayları, / karları. // Bir elden düşen karları, / bir isimden, bir düşten, bir alından. / Saçına ölüm bağlıyan değil. / İstediğim. / Havaları bozmadan, yaprakları yaralamadan, pervazları kıpırdatmadan. Türk Dili, 1962, C 12, S 135, 165
s.
sığınca
a.
melce, sığınacak, melaz.
tr. sığın-ca
"Sonra da girecek bir delik, canını kurtaracak bir sığınca ararmış gibi dört dönmeye başladı çardağın önünde.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 83"
Sığındırılmak | Kim beni gemisine alacak diye beklediğim günlerin arifesinde etimin ve ruhumun yurduna sığındırılan da bendim., | Ömer Say, 2010, 35
f.
sığınıklık | mültecilik | Birden öylesine kendinden geçmişti ki bu özlem gidermeyle... unutuvermişti buradaki sığınıklığını filan., | DCeyhun, 35
a.
sığırlayın | sığır gibi.Oku dürüş gece gündüz sığırlayın olma., Tuhfe-i Şâhidî, ?
s.
Sığırlık | Oldur ağlar sığırlık bağırırlar / Eşekler gibi şöyle anırırlar., | V M Kocaürk, 1964, 270
a.
sığırtmak | Atlaya atlaya dikmek. Teyellemek. 10.02.2008 Pazar. Krş. TS- sırıtmak 2 şulanlamak.
f.
sığışmak | Güçlükle sığmak, ancak sığımakGTS örnek de var* | Bazı sabahlar erkenden uyanıp evde sanki başka oturacak yer kalmamış gibi o ufacık, seramsı balkonuma gidip oturuyorum, daha doğrusu sığışıyorum bir kenara; salondaki yemek masasının altında kendine küçük bir ev yapan küçük kız çocukları gibi; sadece bana ait bir yer arar gibi, herkesten ve her şeyden uzak, güvenli... , Skamuran, T, 27.6.2012
f.
Sığıvermek | Ne garip, büyüklerin kucağındaki o çocuğun hayatı, tanıdığı, sevdiği neredeyse herkes o fotoğraftakilerden ibaret. Her şeyi bir kareye sığıvermiş., | Yenal Bilgici, Hr, 19.8.2018
bf.
sığlaşmak | Girdim içine, diz çöktüm kimi yerde, sığlaşır sığlaşmaz., | Dağlarca, VK, 75
f.
sığmak
f.
"Hiçbir yerde duramadım, belki açılırım* düşüncesiyle başımı alıp yollara düştüm, ama nereye gitsem sığamıyorum. Köy köy, kasaba kasaba dolaşarak buraya kadar geldim.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 25"
sıhhiye | sağlıkçı | Amcam sıhhiyeydi, iğneciydi./Adı Sihhiye Mehmet olmuştu., | BTSalihoğlu, 2014, 111
a.
sıkacak | [Katı] meyve sıkacağı ve ayran [enflasyon] sepet[in]e girdi., | 19.1.2012, T.
a.
sıkarlamak | Sıkıştırmak, zorlamak, baskı yapmak, korkutmak TTAS+ | Delikanlı bir iki sıkarladı. Kız bir şeyler söyledi., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 27
f.
sıkboğum etmek deyim sıkboğaz etmek | Doğru dürüst tanışmadan sıkboğum etmeyelimEski hademeler öğretmenin karşısında hazırol dururlardı., | HKıyafet, 1984, 9
Sıkı vermek –e | Buna bu kadar yüz vereceğine biraz azarla, tembihte bulun, şunları şunları yapma diye bir sıkı ver., | 17
sıkılamak | sıkıştırmak | Akşam babası da iyice sıkıladı ya, tek sözcük alamadı ağzından olan bitenler hakkında., | DCeyhun, 47
f.
sıkılaştırıcı | Sıkılaştırıcı ve inceltici jel gelmiştir., | 9.9.2011 bir dükkan ilanından | Gözenek sıkılaştırıcı, | 18.9.2014 ilantahtasında
s.
sıkılganlık -ğı
a.
"Şiir dünya içinde bir dünyadır. İnsanın kaçabildiği farklı bir dünya... Yaşamın tüm sıkılganlığından ve baskısından şiirle kaçılır.", Samet Serhat Sarı, 2017, 8"
sıkılı sıkılı | Garip hasır da sıkılı sıkılı yatıyor., | BayramSinop, 9.4.1992, | http://www.kizilagil.info/kizilagil/bayramsinop/0101yorgun.html, 5.8.2017g
z.
sıkılıvermek | Ne ki, bir süre sonra, böyle serin bir yerde de olsa, tek başına oturmaktan sıkılıverdi., | DCeyhun, 82 | Yanımdaki kadın, geçeneklerde yürümekten sıkılıvermiş gibi, ansızın, hiç beklemediğim bir anda (önünden geçip gidecekmişçesine bir adım atmışken) bir kapıyı açtı, beni de içeri çekti., | Bkarasu, 70
f.
sıkılmayagörmek | Annem öyle değil, canı bir şeye sıkılmayagörsün, vır vır vır başlar., | İpşiroğlu, 15
bf.
sıkım | 1. sıkma işi 2. Avucun sıkıldığında alabildiği mikdar 3. bir defada sıkılan mikdar | Kadın çiğ köfteden bir sıkımını kocasına uzattı., | -O. Kemal
a.
Sıkım a.
sıkım sıkım sıkılmak deyim | Aslında bir yüz sayfayı devirmeden kolay kolay kitap bırakmam ama sıkım sıkım sıkıldığımdan çabuk vazgeçtim bu romandan., | Ecer, 19.04.2009
s.
Sıkıntı | Bir yandan başyazarlığını da yapmakta olduğu Ertuğrul gazetesini çıkarıyor, diğer yandan da sayıları giderek artmakta olan asker kaçaklarına karşı amansız bir mücadele yürütüyordu. İşte Püskülsüz İsmail bu dönemde tanıdığı, kaçakçı, sıkıntı bir adam..., | C Güleç / F Yargıcı, Ziya Şakir bir aktivistti, | https://sehirmedya.com/aktuel/roportaj/ziya-sakir-bir-aktivistti/, 25.10.2010
s.
sıkıntı ve muz kabuğu deyim durumun berbat olduğunu ifade eden bir söz. EkşiS, 2002
sıkıntılanmak | Çankaya'ya çıkarken ANAP'ı 'en sadık' isim inancıyla Akbulut'a emanet eden Özal'ın sora bu tercihinden dolayı nasıl sıkıntılandığı unutulmamalı., | AÖzgürel, R, 9.10.2002
f.
sıkış tıkış | tıkış tıkış, yersizlikten birbirine yapışık vaziyette | Devam ediyor yazar: 'Kahvehanelerin o sıkış tıkış hengamesinden uzakta insan nasıl yazabilir, ne yazacağına nasıl karar verebilir düşüncesi beni yadırgatmıştı., | RÖzdenören/Sİleri, ZC, 17.3.2012 | Bir tepsi yoğurtlu makarna etrafında sıkış sıkış on kişinin iştahla kaşık çalmasını seyretmek, işte Aysun'un keyfi de buydu., | NGenç, isenç, 61
s.
sıkışkın | Sıkışık bahçe | İkiz çocuğu var. Sıkışkın. Satmak istiyor., ARPijli, 15.9.2014
s.
sıkışmışlık | çaresizlik | Türkiye, birden hep mağduru olduğunu hissettiği Doğu/Batı arasındaki ikileminden, çift kimlikliliğinden, bu kimlikten ötürü sıkışmışlığından silkinerek, yıldızının tam da bu özellikleri nedeniyle parladığına tanık oldu., | SÖney, 22.9.2011 | Başbakan halen sıkışmışlığını BDP ile aşmak için bir arayış içinde., | SDemirtaş, T, 27.9.2011
a.
sıkıştırılmışlık | Özentisizliklerden, savrukluklardan, sıkıştırılmışlıklardan kaynaklanan küçük açıkları büyütmenin ve oralardan onların sahiplerine yüklenmenin kaçınılması gereken bir eleştiri biçimi olduğuna inanıyorum., | AGörmüş, T, 12.4.2013
a.
Sıkıvermek | Çabucak sıkmak. | Ben de biraz sıkıverdim şu serseriyi, elimin altında donuverdiyse benim suçum mu? , | Y Haşek / E Gürol, Cinayet suçlusu, ÇHA, 33
b.f.
Sıkıvermek donuvermek | Ben de biraz sıkıverdim şu serseriyi, elimin altında donuverdiyse benim suçum mu? 34
bf.
sıkıya gelmek| Beni yıkayın, gömün... Başınız sıkıya geldiği zaman baş ucumda dua edersiniz, Allah da size yardımcı olur..., P N Boratav, Çan-Kuşu Çor-Kuşu, 2001, 51
dey.
Sıklâmen | sürüyor sıklâmen rujunu / ve ay rüzgarı kokusunu / anlatıyor ilk ve son olan aşkını, | MG, 105
a.
Sıklâmen | sürüyor sıklâmen rujunu / ve ay rüzgarı kokusunu/ anlatıyor ilk ve son olan aşkını, | MG, 105
a.
sıkma
a.
Kollu ya da kolsuz korsa gibi sıkan kadın yeleği.
tr. sık-ma
"Ben sıkmamı al isterem / Kollarını dar isterem / El değmemiş yar isterem / Ağlasana Türkmen kızı", Ben Sıkmamı türküsü, ", Darülelhan Anadolu Şarkıları, 5. Defter, 19"
sıkma köpük | Birpol sprey poliüretan sıkma köpük, sert köpük, poliüretan köpük izolasyonu, | 20.3.2013
a.
sıkmabaş | başörtülü alalı tonda | [L]iboşlara, döneklere, Suudi parasıyla Mercedeslere binen sıkmabaşlara çakar..., | YOğur, T, 7.7.2011
a.
sıkmak | Ha birde çok demokrat özgürlükçü falansanız sıkıyosa Kuran'ı Kerim ve Peygamberin hayatı derslerine de karşı çıkın!!! O yemez tabi., | HBerktay, T, 6.9.2012
f.
sıktırmak
f.
"Ötmelere nazik / Sevilmemiş yazık / Ak kollara sıktırmış / Altın yüzük bilezik", Halk Türküsü, Dirmil, Burdur"
sılacı sılaya gidip gelen?
sılasız
s.
sılası olmayan.
"Sılada sılasız kaldım. / Suyum garip, aşım garip! / Ben kendime gurbet oldum, / İçim garip, dışım garip!", Alper Aksoy, 1.5.2019, facebook"
sılasızlık -ğı
a.
gurbette olup gidecek bir sılası olmamak hali.
ar. sıla + tr. -sız-lık
"Akşam çekiliyor görülmeyen inine / Dönüp erguvana mavisiyle / Korkunç erişilmezlik artık yıldız / Yalnızlık çünkü sılasızlık / Senle erguvanlar bir doyumsuz tad olur", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 53"
sılaş | slash eğik çizgi, bölü 2012
a.
ing.
Sılaytlaştırmak | Mahmud, sen sılaytlaştırdığın dosyayı bu sefer kitaba girecek şekle büründürüver*, Pazartesi elime geçerse çok memnun olurum., | F Gedikli, 12.10.2019, eposta
f.
Sılaytlayıvermek | Maral sana yolladım bir bölüm. Onu sılaytlayıver., | F Gedikli, 3.10.2019, vatsap
bf.
sılsel aramice? Mardinde Kırklar Kilisesinin tavanındaki motif, aramice kanat çırpması anlamına geliyormuş. Tavana çizili bu zigzaklı motifin ortası turkuaz rengi, gökyüzünü temsil ediyorSılsel'in altında buluşalım mı? / 18. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında gerçekleştireceği(miz) 'Sılsel, Türkiyeye yazılmış mektuplar' isimli özel projesine tüm kesim
sımak | bozmak, ihlal etmek. | Gayri millete gelmek maksud değil idi. Belki Rumeli'ne geçmeğe Rodos kavminden yol istedüm 'ahd û peymân ile Rodos'a geldükden sonra Rodos kavmi 'ahdlarına vefâ etmeyüb andların sıyub beni yoluma gitmeğe komayub yedi yıldur ki habs ederler hele bârî şimdi sizün huzurunuza geldük 'âlemde 'adl-i dâdınız söylenür (...) Biz dahi mazlumlarız hususa ki garibleriz..., | Hakan Erdem, KararG, 6.1.2019
f.
sınaç -cı | sınav, imtihan.
a.
sınamak | 1. denemek, tecrübe etmek, imtihan etmek | Ağzına kadar çekmiş olduğu çemberini çenesinin altına indiren yanık yüzlü kadın, bana elindeki orağı uzattı: 'Sına (dene) bi yol bahalım. Belki yapan., | FAtabek, DK, 134
f.
sınanç | 1. sınama 2. | kırılma. | Bekleşen gözlerle sınanç/ bir şehrin ücrası gibi artık gözlerin/ korkulardan arındırılmayan / gitme isteği gibi yakınlaşmak sana / kandan bir ırmağa kulaç atmaktır, / yarım kalan her şeyi uzakta yaşamak / neydi? söyle, / gözlerini anlat / bu sefer kılıcımı çıkardım, | YunusTaşdemir, Vaveyla, Kmaraş, vâveylâD, Aralık 2011, S 4, 5
a.
sınaşmak | Bak Indi, bana karşı kullanılacak tek bir yolun vardır, o da başa baş gücümüzü sınaşmaktır; ben buna hazırım: eğer sen yenersen bana buyuruk olursun; tanrı başka türlü yargılarsa sonunda alacağın dersler aklını başına getirecektir, | Sosyalizm ve toplumsal mücadeleler Ans. C MÖ.3100-MS. 1848, 1988, 575 | Eylemin işteşlik çatısı ise, karşılıklı kuvvet denemeyi anlatan ve Düzce/Bolu'dan derlenen sınaşmak'tır (a.y.), | D Aksan, Anadilimizin söz denizinde, 2002, 70 | sunta- İhmal etmek. sımtag, simtah İhmalkâr, tembel. sımtagsız Gayretli, çalışkan. sın, sin Vücudun azaları. sın- Kırılmak, parçalanmak, sınmak. sın aş- Boy ölçüşmek, sınaşmak. sıngar Taraf, yön, çift şeyin teki, gibi, bir nesnenin yarısı, yarım., | Nurettin Koç, İslamlıktan önce türk dili ve edebiyatı, 2002, 516 / ihmalkâr, tenbel sımtağsız gayretli, çalışkan sın, sin vücudun azaları sın— kırılmak, parçalanmak, sınmak sınas— boy ölçüşmek, sınaşmak sırjar tarafa, çift şeyin teki, gibi sınku şahıs adı sır— ? sırıçka cam, sırca sırıl— asılmak, yapışmak, ilişmek ..., | A v Gabain, Eski Türkçenin grameri, 1988, 293 | ...say | çöl, kır, verimsiz açık alan; îi- | kırmak, yenmek; sın- | kırılmak, parçalanmak, sınmak - sınuccı | sınıkçı, sındı | makas; sınas- boy ölçüşmek, sınaşmak - sına- | denemek, sınamak, | M Argunşah, II. Kayseri ve yöresi kültür sanat ve edebiyat bilgi şöleni: 10-12 Nisan 2006, 2007, ?
f.
sınaşmak | Eş anlamlı sınasmak Alışmak | Gagavuz Türkçesi ile Anadolu ağızlarında müşterek olan bazı kelimeler de şunlardır: bıldır (geçen yıl), gözer (büyük kalbur), gücük (şubat ayı), haymana (başı boş), hodul (kibirli), kalak (burun, surat), sıbıtmak (atmak), sınaşmak (alışmak), ..., | Türk DiliD 1984, C 511-516, 297 | hozey. tanışmak : sınaşmak. tan kızıllığı : ıfıcık. tannan : ötek. tantana : süygün. tan vakti : güner. tan yeli : huluca. tan yeri ağarmak : tanlamak. tan yıldızı : irte yıldızı. tanzim etmek : ovarmak, örelemek, yasmak, tanzim olunmak : urelenmek. tâ ..., | Türkiyede halk ağzından söz derleme dergisi, 1957, C 5, 349
f.
sınatmak
f.
"Pîr destinden gönül bir katre tadıp / Her geçidi evvel bizde sınatıp / Dünya bir zevk diye bizi aldatıp / Eyvah kahbe felek oynattı bizi.", San, Hicranî, 180"
sınav | imtihan
a.
sınavlı | sınav yapılarak, sınava girerek, imtihanlı | Marmara Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu'na Sınavlı ve Sınavsız Geçiş ile Kayıt Yaptıran Öğrencilerin Mezuniyet Başarılarının Karşılaştırılması,, | Akyurt N., Şahin H., Demirbaş B., Özkan N., Gayef A., Bekiroğlu N., Turoğlu H. T, II.Ulusal Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 2-4 Eylül 2007, İzmir Bu çalışma II.Ulusal Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulları Sempozyumu'nda Birincilik ödülü almıştır., | http://www.istanbulbilim.edu.tr/cv/tip/albena.gayef.pdf, 5.3.2017g
s.
Sınavsız | sınav yapılmadan, sınava girmeden, imtihansız. | Bu iki yıl içinde Maliye Bakanlığına sınavsız olarak atanan SBF mezunlarının sayısı 92'dir., | C Mıhçıoğlu, Daha iyi bir kamu hizmeti ic?in: Siyasal Bilgiler Fakültesi üzerinde, 1972, 31, 320, 376 | Bunlara istedikleri takdirde bir alt derece yeterlik belgesi sınavsız olarak verilir., | Düstur, 1961, 2714 | Madde 22 — Makine ve motör gedikli subayları ile başgedikül erine yakın yol makine zabitliği, makine başçavuşlarına deniz buhar makinistliği ve motör başçavuşlarına deniz motör makinistliği yeterliği sınavsız olarak verilir . RG, 1948, 1999
s.
sındırmak | kırmak burada mec. baş eğdirmek, teslim almak | Yaslı gecelerin ağır gölgesi / Sındırıp susturmuş burda herkesi., | RTevfik, EGŞA, 231
f. mec.
sınıf anahtarı | Aklıselimimize güvenmemek; gözümüzün önündeki olgulara bir | sınıf anahtarı uygulayıp teorinin, partinin, çizginin, programın cevaz verdiği, | kaşer veya | helâl gerçeğe varmak gerekiyordu., | HBerktay, T, 13.8.2011
a.
sınıfdaş | Aynı sınıftan olan | İstanbul'u zenginler de sahiplenmeli ve kendi sınıfdaşlarına karşı korumalı., | AKanca, 28.10.2011 eposta.
s.
sınıflanmak | sınıflı hale gelmek. | Feodalite çağında da kralın ve büyüklerin maiyetinden ve iktisadı sıkıntı yüzünden her hangi bir aristokratın hizmetine giren hürlerden de Şövalye türedi. Cermen halkı da böylece sınıflanmış oldu., | Coşkun Üçok, 301
f.
sınıflararası | Yazın sınıflararası farklar en aza indirgenir-miş., | BUzuner, 1993, 30
Sınıflı | sınıfı olan sınıflı | sınıfı olan | Bunun içindir ki üç sene evvel toplanmış olan maarif şurasında bu mesele konuşuldu ve üc sınıflı okulların yavaş yavas bes sınıfa çıkarılması temin edildi., | Ayın tarihi, S 101-103, 1942, 59 | 1 - diyagramın sol tarafında, çocuk bahçesi üzerine 8 sınıflı bir ilkokulla 4 sınıflı high school'den müteşekkil bir plân dikkati çeker, (8 - 4 plânı) 2 - Aynı diyagramın ortasında, 6 sınıflı bir ilkokulla 3 sınıflı bir orta okul (Junfor High School) ve 3 sınıflı ..., | Fuat Baymur, ABDnde orta öğretim, 1959, 21
s.
Sınıfsallık -ğı | Gülmecenin ulusallığı ve sınıfsallığı., | Aziz Nesin, Cumhuriyet döneminde Türk mizahı: 'düzyazı.', 1973, 27 | Bunlardan birincisi dil ile sınıfsallık arasındaki ilişkiydi. İktisadi-toplumsal düzene dayandırdığımız sınıfsallık, toplumsal yaşamı, bireyin yaşamının birçok yönünü öylesine etkileyen bir gerçek ki belki de bu yüzden onunla değişik kurumlar, alanlar, etkinlikler arasındaki bağlantı ya da nedensellik ilişkisine bir önem yükleyebiliyoruz., | Akşit Göktürk, Bilim dili Türkçe, yazın dili Türkçe: Prof. Dr. Akşit Göktürk anısına, 1989, 20 | Marksistlikten dem vurup topluma sınıfsallık yerine ilkel çağların klanları ve aşiret grupları olarak bakan' böylesi çağdışı bir programdan Kürtleri de, Türkleri de kurtarmak-., | NÇınar, T, 16.1.2012
a.
Sınıfsızlık | İşte burada demokrasi denilen sistem hatalı hareketlerine başlamış oluyordu. Bu sistem, tam bir müsavat ve bütün vatandaşlar arasında sınıfsızlık ilân ediyor., | Ayın tarihi, 1939, S 62-63, 285
a.
sınır tanımaz | Baştaki sorunuza dönersek, eğer bu kavram ve öğretilerin arkasında bir ortak hakikat tanımı aranacaksa, bu, kendi çıkarlarını başka herkes ve her şeye önceleyen, ırkçı, kibirli, kutsal veya sınır tanımaz, burnundan kıl aldırmaz batılı beyaz adamla ilgili bir tanım olmalıdır., | Aydemir/Türkoğlu/Karaşahan, Sirayet, Mart2015, 8
s.
sınıraşırılaşmak | ...yaygın biçimde sınıraşırılaşmış herkesin odasına girmiş, zaman zaman yerleşmiş bir dünya., | ÇÇevik, HrKitapSanat, 5.5.2017
f.
sınırdaşlık -ğı | Diplomatik ve ticari münasebetler şeklinde gelişen bu ilişkinin ayrıca sınırdaşlık yönü de mevcuttu., metinziyaköse, historicalstudies, 3/2, 2011
a.
sınırlamasız | insanın salt insan olarak doğuştan kazanılan bazı hak ve özgürlüklere sahip olduğu varsayımına dayalı olan bireysel haklar öğretisinin anayasalardaki somutlaşmış normları olan | temel hak ve özgürlükler mutlak otoritenin keyfi yetkilerini ve bu kapsamda vergilendirme yetkisini de sınırlandırmaktadır. Ancak temel hak ve özgürlükler de sınırlamasız değildir (Anayasa m 12/1, 2)., | Cevat Koç, Vergi Hukuku Açısından Özel Yaşamın Gizliliği Hakkı, İÜ SBE, 2024
s.
sınırsal | 1587 - sınırsal anlak [İng. borderline intelligence]: Anlağın, düzgülünün alt sınırı ile geriliğin üst sınırı arasındaki durumuna verilen ad. [es. t. psikonevroz, nevroz]: Kişiliğin ve uyumun tümünü etkilemeyen, ruhsal kaynaklı sinir hastalığı. Mithat Enç, Ruhbilim terimleri sözlüğü, 1974, 145 1588 | Sınırsal bütünlük..., H Bağcı, 14.10.2021, HaberTürk TV
s.
sınırsızca
z.
sınırı olmadan, alabildiğine.
"O gülümseme de hâlâ yürüyordu sınırsızca / Düşmana doğru, Üç Şehitler tepesine doğru. / Sevindik çocuklar, çocuklar çılgınlığında gölgesiz, / O gülümseme, Allahın sevincine doğru!" Dağlarca, ÜŞD, 54"
sınırsızca | Bu ziyaret oğlunun hayatını mahveden bir kadını sınırsızca kötüleme olanağı da vermiş, ama babaannesi Ersin'in bildiklerinden fazla bir şey söylemeden, hikyenin özüne hiç dokunmadan aynı şeyleri tekrarlayıp durmuştu., | AyferTunç, KapakKızı, SimaviY, İstanbul 1992
z.
sınırsızlaşmak
sınırsız hale gelmek.
yun. sınır tr. -sız-laş-
"Ortadoğululaşmak çoğullaşmak sınırsızlaşmak AKDENİZLEŞMEK emekleşmek. Gümüşî ufuk: alınteri, al yeşil sancak.", N Pakdil, Arap saati, 53"
sıptırız mezarlığı | Haceli, hayatında hiç kimseye bir rahatsızlık vermemiştir. Kendi halinde, Malatyadan Eskimalatya, Sıptırız mezarlığı karşısında, Selçuklu eseri namazgahın yanında çeşme başında, asırlık dut ağaçlarının altında yol kenarında beklerdi., Pütürge-Doğanyol Eğitim Vakfı, 2025 Takvimi
b.a.
sır | giz | ...-i ma'nâ musahhardır bana / Keşf-i sırr-ı müşkilât emr-i müyesserdir bana / Geşt-i sahrâ-yı muhabbet hacc-ı ekberdir bana / Pertev-efşân-ı semâyım sâye-endâz-ı zemîn / Himmetimden zillet ü rif'at berâberdir bana / Feyz-yâb-ı mâye-i fakr u fenâyım., | Recâîzâde Mahmûd Ekrem BütünEserleri II, 78, ?İsmail Parlatır, ?Nurullah Çetin, 1997 | Sırrı meşgulat (sırr-ı müşkilât: müşküllerin sırrı), vasfı hikayet. Şöyle söylerler ki, zamanın birisinde, Bitliste çok büyük bir Hacı Sait Efendi var idi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 164
a.
sır | Sırın pişme sonrası bileşimi, Fırın atmosferi, Pişme sıcaklığıdır. Bu etkenlerden herhangi bir, iki veya üçüncüsü sabit tutulup diğerinin değiştirilmesiyle farklı renkler oluşur. Renkli sır yapmak için uygulanan en iyi yöntem ilk önce iyi bir renksiz sır seçimi ve sonra da renkli oksitin veya boyar bileşiğin % 1-10 miktarında katılmasıdır. Elde edilen bu karışım sırçalanır ve öğütülerek çeşitli oranlarda esas sıra katılırsa daha homojen bir karışım elde edilebilir. 8.3.2. Elektroporselen sırları Birçok elektroporselen malzeme çatlama tehlikesinden dolayı sırın olgunlaşması için iki defa pişirilemezler., | 10.6.2015, | http://documents.tips/documents/seramikuretimi.html, www.kimyamuhendisi.com, 23,
a.
sıra | Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman. O sıra | o ara, o zaman. | son sıralarda | son zamanlarda. | Batı basınında son sıralarda bir yandan ülkemizin kaydettiği gelişmeleri ve dış politika hamlelerini överken diğer yandan Türkiyenin üyeliğinin AB'ye sağlayacağı avantajları sayan yazıların artması da bu tarz düşüncelere cesaret veriyor., | Temel İskit, T, 16.11.2010
a.z.
sıra dışılık /sıradışılık -ğı | Yaşadığı ülkede sıradışılığın kolayca acıya dönüştürüldüğünü biliyor çünkü; kendi kuşağının sıradışı kişilikleri hep en derin acılarla tanıştılar./Yaşamı boyunca yüreğinde taşıyacağı, yapacağı her tür sıradışılığı anlaşılır kılacak bir ölüm korkusuna gereksinim duymuştu hep., | TKiremitçi, 2005, 84/204
a.
Sıra kavgası | Kasabanın en iyi suyu olan bu çeşmenin başı, bilhassa akşamüzerleri, mahşere dönerdi; testiyi taktıkları kolun mukabil tarafına meylederek ağızlarında sakız, çıplak ayaklarında nalınla gelen yetişkin kızlar;
emzikli toprak ibrik ile ıkına sıkına gelen ve karanlığa kalınca ağlamaya başlayan çocuklar; ellerinde iki teneke, saçları ortadan ayrılmış, beyaz önlüklü kahveci çırakları hep burada toplaşırlar, konuşurlar ve sıra kavgası ederler,
sonra kaplarını doldurup giderlerdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 28
a.
sıraaltı | Hikaye zayıf, şablonik olunca, bu hikayenin ete kemiğe bürünmesi, biçimlenmesi de aynı yolu izliyor haliyle; çekiminden aktör ve aktrislerin oyununa kadar ışığından müziğine ve kurgusuna kadar sıradışı veya sıradan değil, sıraaltı bir iş çıkıyor ortaya., | Telesiyej, T, 24.9.2012
a.
sıradan | bayağı, adi, özelliksiz, vasıfsız şey/insan* | Biz onların farkını, ancak aynı işi yapan sıradanlarla karşılaştırma fırsatı bulunca anlarız., | GÖzaltınlı, T, 22.8.2012
s./a.
sıradanlaşmak f | Nüfuzun kötüye kullanılması sıradanlaşırken şantaj siyaseti de yaygınlaşıyor., | CAktaş, T, 17.05.2010
Sıradanlaştırılmak
f.
"... Ayrıca 15 Temmuz felaketine giden süreçte rüya bahislerinin malum bir grup tarafından, "dinî" çerçevede ne kadar sıradanlaştırıldığını,-.", "
sıradanlaştırılmış | Türkiye'de 'bi r kadın daha öldü' başlıklı cinayetleri gibi görünse de aslında bir savaşın habercisi., | TuncerKöseoğlu, T, 14.10.2011
s.
sıradanlaştırmak | Sahip olduklarımızdan fazlasıyla şımardık!. [Onları] sıradanlaştırdık... Biz sıradanlaştırdıkça bizi de sıradanlaştırdılar..., | SedatTürkmen, facebook, 22.2.2012
f.
sıralaç -cı | klasör. | Kütüphane öğrenciye her kolaylığı gösterecek bir şekilde düzenlenmiştir. Öğleyin 12-14, akşam 18-20ye kadar kitap alınır, verilir. Sınıflara birer kütüphane sıralaç verilmiştir. Sıralaç şu bölümlere ayrılır: -Türkçe -Edebiyat I II -Tarih -Coğrafya -Yurt bilgisi III - IV Güzel sanatlar – Spor - Sosyoloji - Felsefe - Psikoloji - Pedagoji V - Matematik - Fizik VI - Tabiat - Kimya ..., Köy Enstitüleri D, 1945, 299
a.
sıralama | Üç aydan beri gördüğüm tedavi müspet netice vermiş, yeni yürümeye başlayan bir çocuğun sıralaması gibi dizlerimi hareket ettirir hale gelmiştim., | FAtabek, DK, 176
a.
sıralamacılık –ğı | Eser, 'yazmanın ve yazarak anlatmanın etkinliği, yani onun seçmeciliği, sıralamacılığı, kendisine göre bir mantık zinciri oluşturması ve daha sonra da imge gerçeğini oluşturarak' göstergesel roman olmuştur. (Kahraman 1990: 70), | HeceD, C 7, S 77-79, ? | Teknik prosedürün kaba kronolojik olay sıralamacılığından ayrılma. Çünkü hayatın bazı yönleri yalnızca şiirsel mantıkla aktarılabilir., | Ali Bozoğlu, Tarkovski ve şiirsel sinema, EtkiD, S 2, 2016 Eki/Kas, 7
a.
sıralamak -i
f.
Aynı davranışı birbiri ardınca birçok kez yapmak
tr.
"ismail başladı sövgüleri sıralamaya. gökyüzünden bakışlarını ayırmadan sıralıyordu sövgüleri peş peşe.", 40-42"
sıralanış
a.
sıralanma.
"Olayar varlığın içinde | hayatta ve toplumda bir sebep-netice sıralanışı içindedirKıvılcımlı, FK ve T, 10"
sıralanmak
f.
dizilmek, saf saf olmak, safa girmek.
"Birkaç dakika süren bu geçişten sonra subaylar rıhtımda sıralanıyorlar.", Kaptan Paşa, 1954, 124"
sıralı
s.
sıralanmış.
"Acılar peşpeşe sıralı gelir / Günler birbirinden karalı gelir / Kederli kalbimiz yaralı gelir / Bir türlü gülemez n'oldu bu gönül?", Yasin Şen, Bir sevda türküsü,, 69"
sıram sıram zf. | 1. sıra halinde veya sıralanmış olan | Türkiye'nin siyasal gündemine hiç kulak asmadan yaşayanların başında; park banklarında yahut deniz kıyılarında sarmaş dolaş öpüşen genç aşıklar, sıram sıram lokantalarla, kafeteryaların müşterileri ; Pazar günlerinin ailece mangallı piknikçileri ve kendi dünyalarının gergefini işleyen her daldan sanatçılar gelmekte... ÇetinAltan, M, 1.6.2011 2. zf. sırası geldikçe GTS
sıramatik | Sıramatik Numaranız Cebinizde, | Denizbank reklamı, 9.7.2011
sırasal | sıra ile gilgili. | Sırasal sayı kod sistemi en yaygın bir kodlama sistemi olup genellikle hesap planlarında, satın alma, envanter, iş, işçi ve satış bölgelerinin kodlanmasında kullanılır., | Muhasebe Bilgi Sistemi, 2005, 256
s.
sırat
a.
öte dünyada kıldan ince bir köprü.*
ar.
"Sınavların en berbadı / Sıratların en darı / Uzadı hasretlik sürgün uzadı", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 32"
sırat köprüsü
b.a.
"Bir gün uğultusunu döker içime nehir, / Yolumuz uğrar Sırat Köprüsüne. / Çocuğum bir şeyler vadediyor fecir / Kalbimin ve gecenin üstüne.", Ş E Regü, Yağmur, 9"
sıravardiya zf. Sırayla | Esrarlı cigara sıravardiya dolaşmağa başlamıştı., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 68
Sırça | Sevgi // Narindir, sırçadır / Büyüdüğü kadar çabk / Solar, kırılır, dağılır., | 37
a.
sırçalama | ÇİNİ ATÖLYESİ, Çini hammaddesinin yarı mamul haline getirildiği ya da tam mamul şekline dönüştürmek için boyama, desenleme, sırçalama çalışmalarının yapıldığı işletme., | Sadık Ölçen, Kütahya Ans.i:A-H, 1999, 87 | karıştırarak hiç pürüzsüz hale getirilen karışım ipek karışımlı elekten yine ellerinizin kesilmesine katlanmak suretiyle geçirilir..., | kimlanbu 09.02.2007, bkz. sırçalanmak
a.
Sırçalamak | 1. sırçalamak, çini ve seramik sanatımızda birinci pişimi gerçekleşmiş ve üstü dekorlanmış mamüllerin dayanıklık ve parlaklık vermek üzere sırlama işlemi yaptırılmak. (bkz: sır), (kral cunyir 09.02.2007 00:58) | 2. ... sırça hammaddesi içine belirli oranda sülyen katılır ve su ile karıştırılır... sırça hammaddesi camdan yapıldığı için bu karışımın hiç topaksız ve yumuşacık bir hale gelişine kadar karıştırırken elinizin kesilmesine katlanmanız gerekir... karıştırarak hiç pürüzsüz hale getirilen karışım ipek karışımlı elekten yine ellerinizin kesilmesine katlanmak suretiyle geçirilir... artık sırça hazırdır... sırçalama işlemi bundan sonra başlar... sırçalanacak sanat eseri üzerinde elle işlenmiş çizimler ve boyamalar yıpratılmayacak şekilde karışıma bandırılır... sırça içinde gezdirilir... ustalık isteyen hareketlerle evirilir çevirilir ve her noktasına sırçanın nüfuz etmesi sağlanır ve sıralanır... geriye kalan sanat eserlerinin sırçalanışına kadar birazcık kuruyan ve köpükler oluşturan ilk sırçalanan sanat eseri tekrar ele alınır... ve bir fırçanın sırçaya tekrar bandırılması suretiyle oluşan kabarcıklar düzeltilir ve kurumaya bırakılır... daha sonra 900-1000 derecede bir gün süreyle fırınlanır... bu sıcaklıkta sanat eseri üzerinde olgunlaşan eriyen sırça o muhteşem görüntünün oluşmasına vesile olur...(bkz: kütahya), (kimlanbu 09.02.2007, | http://vampircik.com/s%C4%B1r%C3%A7alamak.html, 4.9.2016g; | | İşte bu insanın keşfettiği her şey gururlanmasına neden olur; kişi, Allah'ı değil... Cehaletle sırçalanmış, sevmeyi bir yük sayan, aşk fakirlerinin ..., | YaseminAçıkgöz, 8.8.2011, | http://www.ihvanforum.org/archive/index.php/t- | 28 şubat sırları ve recep tayyib'in 'sırçalanması', | http://ankaderin.blogspot.com.tr/2008/01/akpye-dur-demek-isteyenler.html, 4.9.2016g
sırçalanmak | İşte bu insanın keşfettiği her şey gururlanmasına neden olur; kişi, Allah'ı değil ... Cehaletle sırçalanmış, sevmeyi bir yük sayan, aşk fakirlerinin ..., | YaseminAçıkgöz, 8.8.2011, | http://www.ihvanforum.org/archive/index.php/t- | kara sevdada olan birisi için misk, zaferan ve gülsuyu ile sırçalanmış bir tabağa 5 defa Ayetel kürsiyi, bir defada sevilen kişinin ismini yaz. Yazılı tabağı bir gece yıldızlara yıldızlat***. Sabah olunca tabaktaki yazıyı gülsuyu ile silip bunu aşığa içirirsen, o aşık sevdiği kişiyi unutur., | 13.3.2012, | http://www.dilek-duasi.com/ask-muhabbet-dualari/kara-sevdadan-kurtulma-duasi.html, 4.9.2016g |
f.
sırçalanmak | Orada dünyada az rastlanan kabir üstleri bulunmaktadır ve çok güzel renklerle (gökyüzü, mavi, beyaz, kahve) sırçalanmış ve süslenmişlerdir., | DurmuşTatlılıoğlu, | KubreviTarikatınınTürkmenistan'dakiEtkisi, | | http://eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/255.pdf, 4.9.2016 | Yukarıdaki görmüş olduğunuz çalışmalarda, pişmiş çini bünye üzerine şablon ve püskürtme yöntemleri uygulanmış ve üzeri sırçalanarak 900 ºC fırında pişirilmiştir., | | http://acikerisim.aku.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11630/2971/Binder1.pdf? sequence=1&isAllowed=y, Türk hat sanatının seramik sanatına biçimlendirme öğesi olarak yansıması, M. Ecem AY, ylt, Afyon 2012, SBE, 4.9.2016 | Eğer yapacağın amel ateşe bağlı ise: Bakır levha üzerine veya Çömlek çanak parçası, nal veyahut da sırçalanmış ve pişmiş toprak üzerine yazarsın., | 10.4.2016, | http://bilgisah.com/haber/209/anasiri-erbaa-dereceleri.html, 4.9.2016g | Neden titriyorsun ki kalemim? ... Huzursuzluk nedir bilinmeyen bu şehirde, Sevgilinin (sas) ... Cehaletle sırçalanmış, sevmeyi bir yük sayan, ..., | Birbeytürk, 20.12.2010, | http://seyyidin.blogcu.com/ey-kalem-im/9336843, 4.9.2016g
f.
sırçalanmak | Yirmibirinci gün yeşil renkli sırçalanmış bir tabak içine bir miktar zeytin yağı koy., 21.11.2007, | http://www.estanbul.com/cin-cagirmak-13898.html#.V8v0bVuLTcc, 4.9.2016
f.
sırdaşlık –ğı | sırdaş olma hali. | Gönül Kenter @kenterler Bu kareler Türk milletini derinden incitiyor! Nagehan Alçı'nın elinde nasıl bir koz var ki, devletimize | katil demesine rağmen #RecepTayyipErdoğan #EmineErdoğan ve #SüleymanSoylu nezdinde itibar görüyor? Neyin ortaklığı, akrabalığı, sırdaşlığıdır bu? #skandal ötesi!31.10.2019
a.
sırım | Tilkiye sırım ısmarlanmaz.
a.
sırıtışlı
s.
sırıtışı olan.
"Fabrikadaki yılan ıslıklı sesli, dudağı timsah sırıtışlı adama yüz vermediğinden ambarlara atılmıştı.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 13"
sırıtma
a.
"Adam bu iç parçalayıcı sese, buz gibi soğuk bir timsah sırıtmasiyle güldü.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 10"
sırlaşmak
f.
"Mescide uğrayıp kürse yanaştım / Tefsir etmek için bir kitap açtım / Muhibb-i sâdıkla biraz sırlaştım / Onun da ahırı düşmana çıktı./ Bir uzun menzil var görünmez göze / Sırlaşıp sırdaşım beraber götür.", San, Hicranî, 113/115"
sırlı
s.
sırlanmış.
"Saç mangalda demlenir taze pirinç pilâv / Çırçır suyuyla dolu köşedeki sırlı küp / Samatyada masmavi bir yaz sabahı / Eski ev geçmişiyle avunur boyun büküp", İlhan Geçer, 1986, 39"
sırlı
s.
sırlanmış.
"Kırmızı hamurlu, filizî yeşil sırlı olup, boya ve sırların çoğundan fazlası dökülmüştür. Objenin başı ve gövdesinde siyah fırça darbeleri mevcuttur. figürün bacakları ve Kuyruğu noksandır." Emin Tan, İznik müzesinde bulunan keramik biblolar, 146"
sırma | 1. 1. | isim Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel. | Gemim gider durmadan / Halatları sırmadan / Ayyıldızlı bayrağım / Dalgalanır armadan., S Kaynak şarkısı | 2. | Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan. | sırma saç -cı Altın sarısı renginde saç. | sırma saçlı b.s. Altın sarısı renginde saçı olan.
a.
sırmalamak | Geçtir bir ölüyü sırmalamak olunca (sic), | RahmiAkseki/Rİmrahor, UŞA, 62
f.
sırmalı
s.
Sırma ile işlenmiş veya süslenmiş
"Ali Şükrüyü öldüren bilekleri kıracağız | o bilekler isterse sırmalı paşa bilekleri olsun.", H A Ulaş/H V Velidedeoğlu, İlk Meclis, 1990, 129"
sırpat | Hocam merhaba, bugün geçti de aklıma geldiniz, 'sırpat' kelimesini söylemiş miydim. Konya'da eskiler bu kelimeyi 'yüzsüz, yapışkan, kovulsa da gitmeyen' anlamında kullanırlar. Mesela güz sineği sırpat olur derler. Yüzünüze konar kovalarsınız gitmez, vurursunuz ölmez, vs., | A Savaş, 02.09.2019 vatsap
s.
sırplı
s.
Sırp, Sırbistanlı.
"Ama vaktiyle İstanbula uğrayıp geçmiş Sırplı bir dansözün burada akrabası neden, nasıl olur? İmkansız!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 14"
sırt | sırtı kalın sırtı zayıf kimsesiz, arkasız, dayısız | Yeter ki, sırtı zayıf, aldığımızda gürültü çıkarmayacak biri olsun., | YErdoğan, 79 sırt ayısı | Bazen vahşi bal arıları, herhangi bir arı kovanını yalnızca balı değil arı larva tarafından sağlanan proteinleri yağmalayacak olan Florida sırt ayısı gibi yırtıcılardan gizlenmiş bir yere yerleşirler. Ne olursa olsun arılar bu sefer iyi-., | 1.6.2017, | https://www.youtube.com/watch? v=gbKlqu6-x4o&vl=tr, 11.6.2017g | Amasyaya geldi. Amasyanın uzak bir yerine çadır kurdu. Kendisi, yanındaki sırt ayısı ile beraber, üç dört kız ile yani. Sırt ayısı, yani kendi emsalleriyle beraber kıralın huzuruna geldi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 157
a.
sırtarmak | Yükselerek kuş gibi Balkanlara, / Öyle satır at ki kuduz Bulgar'a: / Bir daha Osmanlı'ya güç sırtara! / Git de gel evlâdım... uğurlar ola. MAkif, CenkŞarkısı, EGŞA, 242 | Terbiye ile değiştirdiğinizi sandığınız huylar, zaman ve yeri gelince saklı kalan bütün çirkinlikleri ile sırtarıp kendilerini meydana vururlar. Terbiye görmüş kötü huylar tıpkı tepesi kurumuş, fakat kökü cilt altında kalmış müzminleşmiş çıbanlar gibidir., | Başgil, 37-8
sırtcık -ğı
a.
küçük sırt.
"Tabla çarpık üçgenimsi, arka ucu yana kıvrılmış, üzeri kenarlarında enine uzantılı sırtcık şeklinde düğümlerle örtülüdür. Serbest bıçak yarı tabla boyu kadardır. Taban çukurluğu ince uzun, dudak şeklinde ve ortaya yakındır. Yaşı · Üst Ladiniyen ( Langobard ) Alt Karniyen ( Cordevol ) geniş.", Türkiye Jeoloji Kurumu bülteni, 1977, C 20, 41"
sırtı | balıkç. | Bizim ürünlerimizin tamamı pederatör ismi verilen saldırgan, canlıyla beslenen hareketli yemlere duyarlılık gösteren balıklar için. Dolayısıyla kıyı avcılığında atıp çekerek avlanılan ya da sırtı dediğimiz tekne arkasından sürütme tekniğinde kullanılırdedi., | CCKorkunç, 30.3.2013
a.
sırtlanlaşmak | Türk milleti ne zaman sıkıntıya düşse bunlar sırtlanlaşıyor., İ Maraş, 27.1.2020, watsapp
f.
sırtsız | Bu icazetnamelerin Edirne'ye has olmaları sebebiyle bunlara 'Edirnekârî icazetname' denilir, bunlar çoğunlukla sırtsız kitap yahut tomar şeklindedir., | Z A Soyuer, Hat Sanatında İcazetname ve Ketebe Geleneği, Ymamış ylt, SelçukÜ SBE, | 26-27
s.
sıskalaşmak | Hasanali Kerimli, Ahlat taşı, 2019
f.
sıtart almak | Start başlamak | İkinci Şemdinli vakası start aldı., | Star, 4.4.2010
ing.
sıtğamaq / sıtgamaq ağlamaq ile birlikte. AZT | Quzey Az?rbaycan da orda qalsaydı el? Güneyin indiki gününd? olacaqdı. Ona gör? boşuna ağlayıb-sıtğamağa g?r?k yox ki, ay bizi böldül?r. GGencalp, Musahibe, 13.7.2011 | S?n? oğul dem?m sırtından öls?n / Ağlamam, sıtqamam nisgild?n öls?m / Sin?d?n vurulsan oğlumsan bil s?n/ Yapmış böyl? inan -Türkün anası. ŞükürMemmedov, 14.7.2011 eposta
sıtmalık
s.
sıtma hastalığı türetmeye uygun yerler.
"Şu halde sıtmalık bölgelerde akşamları dışarıda oturmak, hele kadınlar için dekolte olarak akşamları dışarıda kalmak tehlikelidir. (... ) Sıtmalık yerlerde, yaz geceleri, cibinliksiz yatmamayı da âdet edinmelidir.", H Dilevurgun, Sıtma Savaşı, Ülkü, 1947, C 28, 20"
sıtran kürdce | [E]n güzel sıtranlar, kılamlar anadilinde söylenenlerdir., | Samancı, T, 1.10.2010
s.
sıvalı
s.
sıva yapılmış.
"Denizden gerilere doğru yükselen yamaçlarında, küçücük köyler, kırmızı damları, ak sıvalı evleriyle göze çarpar... Bunlardan biri (Yeşil Oba)..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 16"
sıvama | mec. Tam | Evet, Hanımlar ve Beyler, ay, dilim dolandı; Bayanlar ve Baylar, halkın yüzde 25'i akıllı, yüzde 25'i yarım akıllı ve yüzde 50'si de sıvama salak!, | YAtsız, Star, 9.6.2013
s. mec.
sıvanmak
f.
yapışmak. üşüşmek.
tr. sıva-n-
"Çok da sivrisinek vardı. Vızır vızır uçuşuyorlar, ellerine, yüzüne, ensesine sıvanıyorlar, sırtındaki kalın çulfa dokuma gömleğinden bile geçiriyor, sokuyorlardı kan kokan hortumlarını.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 83"
sıvaşık | Bir tarafta kapitalizmin sıvaşık reklam sloganı iki farklı aromaya davet ederken, diğer tarafta detaylara girmeyen aceleci tavrı her zamanki gibi sadece nicelik peşinde., | AyçaŞen, T, 31.8.2011
s.
sıvaşlamak
f.
sıvamak.
"... ve iyice oğar ve icap ederse üstünden bir demir parçasiyle sıvaşlar. Halk hekimleri içinde dahilî mütehassısları da vardır. hekimliği babadan evlâda intikal eder . Bunlar babalarından gördükleri ve duydukları ilâçları yaparlar. Yılanı tutmak ... ", Milli Kültür Araştırmaları, 1948, S 8, 58 (Cumhuriyet Halk Fırkası)"
sıvılama | Sevgili Dostlarım, Ezber Bozan TV'de Hakan Tunç ile birlikte yaptığımız Babil Piyangosu başlıklı yayını youtube'ta izleyebilirsiniz. | https://www.youtube.com/watch? v=z4J0lc2oWKs Modern hayat giderek bir Lunapark'a mı dönüşüyor? Batı medeniyeti aslında bir Kara Kule medeniyeti mi? Elektrik kesintileri, iklim madrabazlığı, sıvılama skanda[l]ları, gıda kalitesinin bozulması, giderek mahrumiyeti, orta sınıfın fire vermesi, nufus azaltılması projelerini kimler organize ediyor? Finansı, gıdayı, tohumu, enerjiyi, çip teknolojisi gibi stratejik metaları yönetenler. Mutlak kontrol bazlı tek dünya devleti kurmak istedikleri biliniyor, sır değil. -Kara Kule bu gerçekliğe ait deniliyor. Cazibesi uzaktan bile müthiş. Korku ve Sıfırlama motorları çalışıyor. Ucuz ve bedava verilen dijital hizmetlerin sonucunda siber pandemiler kullanılarak e-boyunduruk, dijital boyunduruk takılmaya çalışılıyor. Siber saldırı pirleri harıl harıl çalışıyor. Zihinlere takılan diji-parangalar zamanı mı geliyor? , Sadık Yemni, Karakule'de Saklanan Sırlar, 23.05.2025, Facebook
a.
sıvılamak | Her şey insanları sıvılamak içindi o kadar tutarsızlık içinde insanlar koşa koşa gidip sıvılarını oldular -toplu alanlara girebilmek içinmiş - yapılan hiçbir şey sağlığımız için değil uyanın artık #PandemiBitti #ÜnideEğitimHakkıEngelleniyor #ÇukurovaÜnidePCRzulmü, zeynep @Hlya64163315, 16.10.2021, Twitter
f.
sıvılaşabilir
s.
sıvı halini almak.
"6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri: İskenderun'da sıvılaşabilir zeminlerde yer alan bina temel performansları hakkında gözlemler, Pelin Tohumcu Özener, ZMGM - 6 Şubat 2023 Depremleri Geoteknik Gözlem ve Değerlendirmeler Webinar Serisi-1 ZEMİN, ? (1.5.2025)"
sıvılaştırılmak | Gaz maddeler ... teorik olarak basınç altında sıvılaştırılabilirler., | www.isgdosya.com/wp-content/uploads/2013/06/yangin-egitimi-2.ppt, Aralık2016, 19.1.2017g
f.
sıvıskı
yer a.
"Sıvıskı ah Sıvıskı / Doğusu Pulara batısı Eğine bakar / Sırtında bir büyük çıbanın bir büyük yarası akardı", Haydar Oğur, 1994, 80"
sıvışkan | bulaşkan, çok bulaşan | bılaşkan : Sıvışkan, çok bulaşan. § Düc [Fa.] : Ol nesneye denir ki bal ve bekmez gibi bılaşkan ve yelimşik* şeylere mütelattıh* olmağla yapıştıkta el ve eteğe bılaşıp yapışa., | ÖAAksoy, XIII. yüzyıldan beri türkiye Türkçesiyle yazılmış...TaramaS I, 1963, | Beyaz, sıvışkan bir çamur yığınının ortasından, bütün dikkatimi kullanarak, daha çok bulaşmamak istercesine doğruldum.,, Yeni Ufuklar, C 6, 227 | Küçük, iri, kemikli, yumuşak, kirli, temiz, nasırlı, sıvışkan eller, ekmekler taşır., | BKarasu, 27
s.
sıvıyıvermek
bf.
*sıvayıvermek. çabucak sıvamak.
"Artık gecitten çıkıyorum, tam kapı arkamdan kapanacağı sırada Hikme birden sıçrıyor ve ani bir hareketle sol kolunu sıvıyıveriyor... Ne?... Dövme bir gemi demiri ve altında iki paralel çizgi... Aman Allahım!... Hikmet'le Selim aynıymış? Bunu zaten hissediyordum.", Kaptan Paşa, 1954, 195"
sıyırgı | Senin ona hoyratça davrandığın muhakkak. Geçen gün ahırı temizlerken sıyırgı sapıyle sağrısına vurduğunu gördüm., | VSevim, 116 bkz. Sıyırga | halk ağzı. Damlardaki karı küremek veya harmanda samanı bir yere toplamak için kullanılan âlet. Kubbealtı
a.
sıyırma | Kediyle kavgaları başlayınca, anneannem kedinin ufacık bir tırnak sıyırmasını büyütür de büyütür., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 12
a.
sıyırtma | sıyırma işi | [K]ulüp başkanlarını hapis yatma cezasından 'sıyırtma' planlarını elinin tersiyle iten Sayın Başbakan'a teşekkür borçluyuz., | STunalı, T, 12.10.2011
a.
sıylığ | hediye
a.
sıyra kılıç / Sayra kılıç | Kaç zaman ötelerden sayra kılıç yürüyen / Yiğit gönüllü erler aşinaydı gözlere / Ardı sıra gençleri yaka paça sürüyen / Tebessüm yakışırdı gün yanığı yüzlere, | Hasan Ulusoy, | soluk benizli kızlar adlı şiirinden, www.siir.edebiyat.org,
Sıyra kılıç düşman üstüne dönün.
sıyrıklık | Kafa sıyırmışlık | Adanalıların sıyrıklığı, tahtalarının eksikliği hususunda söylenenlerde muhakkak ki mübalağa vardır ama bir Kütahya ahalisi gibi olmadıkları da vakidir., | İKüçükkılınç, 24.7.2012 eposta
a.
Sıyrılıvermek | Bir gün öyle birşey oldu ki, düğüm kendiliğinden çözüldü, işin içinden sıyrılıverdim., | S Şengil, 1983, 61
bf.
sıyrılmak | 1. -den Sıyırma işine konu olmak: 2. -den, mec. Bir yerden veya bir durumdan çıkmak, kurtulmak. 3. kaymak. | Elinde hışti / Sıyrıldı düşti / Mahlenin puşti / Ardıma düşti, Muhittin Dinçer, Elinde tabla, Diyarbakır
f. mec.
sızdırmazlık | AFAD ekipleri Arifiye'deki evin bulunduğu sokağı boşaltırken, vatandaşlara maske dağıtıldı. vücudunda morluklar oluşan 16 yaşındaki Eyüp B.'nin, baraj inşaatında boru kaynaklarında sızdırmazlık testi yapılan, anlamda röntgen çeken cihazdan kaynaklandığı ortaya çıktı., | | http://www.abcgazetesi.com/sakaryada-radyoaktif-zehirlenme-yokmus-31578h.htm, 20.10.2016g
a.
GTS-
Sızık –ğı
a.
kadın iç gömleği, içlik.
"Bir zubun geyinmiş sızığı aldır / Mevlanı seversen yaşmağın kaldır / Evvel bir buse ver sonra öldür.",
Narman Kazasında Bir Gelin türküsü
sızım sızım sızlamak deyim sızım sızım çimlenmek | Sızım sızım çimlenmiş kaya parçaları gibi ağlayan, ah bir sözlerini anlayabilsem., | NGenç, İsenç, 19
sızımsı | sızıya benzer | İnce, sızımsı gülüşün kırışıklıkları dudaklarının kenarında donar kalır. ., | S Şengil, 1983, 29
s.
sızıntı yapmak deyim | kuyruk vs gibi yerlerde sonradan gelip sıra beklemeden araya girmek | +Ölü yakınları sızıntı yapmasın, olay yeri şeridine adım başı bir jandarma koyuldu., | NGenç, İsenç, 10
argo
sızıntılı
s.
1. Sızıntı yapan (hastalık). | 2. Sızıntı yapan şey.
tr. sız-ıntı-lı
"Tukaş Közlenmiş biber ... Kapağı şişmiş ve sızıntılı kavanozları almayınız.","
Tukaş, 12,11,2023+
sızıverenler | ol düşenler-düşüverenler / ol düşenler-acıverenler / kim gülünü baharın / ol düşenler-gülüverenler / kim sızısını yazın / ol düşenler-sızıverenler /kim düşünü güzün. / ol düş/ince / kim gizini sözün., S Erözçelik, 1991, 23
çoğ.a.
sızlayış | sızlama işi | O sızlayışla insan gidebileceği, yuvarlanabileceği en kör karanlığa düşer., | UfukBozkır, ZCumartesi, 4.2.2012
a.
siâyet | laf taşıma, adam çekiştirme, dedikodu, gıybet. | ...Makam-ı Meşihatte bulunan Kezubî Hasan Efendi dahi böyle bir fıkıh kitabının daire-i ilmiyyede yapılmayıp da daire-i adliyye'de yapılmasından dolayı aleyhimizde kıyam eder Sultan Abdülaziz Han hazretlerine hayli siâyet etmiş idi. Ahmet Cevdet Paşa, Tezâkir, 4/95.
ar.
sibek II
a.
1. Küçük çocukların yataklarını kirletmemeleri için beşiğe takılarak sidiği oturağa akıtan boru, kamış. 2. Ağaçların toprağa dikine uzayan kökü, dik kök, kazık kök. 3. El değirmenlerinde alt taşın ortasındaki ağaç, kazık. 4. Sivri sibek uçlu şapka. 5. Yayık tokmağı, II göbek
"Bir bend kurdum derde yaslıdır başı / Burcu beştir altı bâbdır ocağı / On iki top otuz iki yaprağı / Elli dört taş döndürür sibek olmuşam.", San, Hicranî, 81"
sibek II
a.
göbek.
siber saldırı | Siber saldırı kavramı son olarak gündeme, İran'ın endüstri tesislerindeki bilgisayarlarda tesbit edilen 'Stuxnet' adlı yazılımla gelmişti., | LaleKemal, T, 3.11.2010
a.
siber savaş | İTÜ'de bir konferans veren, dünyanın önde gelen anti-virüs yazılım şirketlerinden Kaspersky'nin başkanı Eugene Kaspersky, dünyanın siber savaş çağına girdiğini, Türkiye'nin de böylesi bir saldırıya uğrayabileceği uyarısını bu ay başlarında yapıyordu., | LaleKemal, T, 3.11.2010
siber suç: ceza | Yeni. | Türkiye, bugüne kadar 39'u Avrupa Komisyonu üyesi 43 ülkenin imzaladığı | Avrupa Siber Suç Sözleşmesine taraf olma kararı aldı. Hükümetin, 2001 yılında yürürlüğe konulan | Avrupa Siber Suç Sözleşmesine taraf olma kararı almasının ardından çalışmalara başlayan Adalet Bakanlığı, Türkiye'nin sözleşmeye taraf olmasına ilişkin Dışişleri Bakanlığı'na olumlu görüş iletti. Bakanlar Kurulu'nun, ilgili kanun tasarısını, birkaç ay içinde TBMM'ye sevk etmesi bekleniyor. 48 maddeden oluşan | Avrupa Siber Suç Sözleşmesi, | özellikle telif haklarının ihlalleri, bilgisayarlarla ilişkili sahtekârlık eylemleri, çocuk pornografisi, ağ güvenliğine ilişkin suçları tanımlıyor. Bilgisayar veri ve sistemlerinin gizliliğine ve kullanıma açık bulunmasına yönelik suçlara | yasadışı erişim, cihazların kötüye kullanımı, verilere müdahale adı veriliyor. Bilgisayarlarla ilişkili suçların, | Bilgisayarlarla ilişkili sahtecilik fiilleri ile bilgisayarlarla ilişkili sahtekârlık fiilleri başlıkları ile sınıflandırıldığı sözleşmede, içerikle ilişkili suçların kapsamında, | Çocuk pornografisiyle ilişkili suçlar ve | Telif haklarının ihlaline ilişkin suçlar bulunuyor. Sözleşme ayrıca | 24 saat 7 gün boyunca elverişli ağ kurulması zorunluluğunu da beraberinde getiriyor., | Taraf, 5.4.2010
huk.
siber tehdit | Dünya, son birkaç yıldır, siber tehdit adı verilen bilgi ve iletişim sistemleri üzerinden gerçekleştirilen organize saldırılara karşı alınması gereken tedbirleri konuşuyor., | LaleKemal, T, 3.11.2010
a.
siber-kondriya/k a/s. | Alın size sessiz sedasız ortaya çıkan yeni nesil bir dert: siber-kondriya. Sessiz diyoruz ama Harris Interactive firmasının araştırmasına göre sayıları 160 milyona varmış. Siber-kondriyak her türlü ağrı-sızıyı, derdi-tasayı internet sayfalarında arayanlara deniyor. | Kuzuloğlu, Radikal, 12.08.07.
s.
sibernetikçi İlk Sibernetikçiler (birkaç yıl sonra kendilerini adlandıracakları gibi), zihinsel olayların altında yatan sinirsel mekanizmaları keşfetmek ve bunları açık bir matematiksel dilde ifade etmek için mücadeleye giriştiler., Dil ve Sistem Belleten, Yıl 102, S 7, Nis 2025
siborg | cyborg | 3-4 yıl önce gördüğüm örnekler ile şimdikiler arasında çok fark göremediğim, yazılım sektöründeki gelişme ile önümüzdeki on yıllara damgasını vurup filmlerdeki 'aramızdan biri cyborg çıktı' repliğinin gerçekleşmesine vesile olacak yazılımlar., | (exponential, 31.05.2004 EkşiS. | Bir taraftan hâlâ parlıyorken yıldızı, tırmanırken bir yerlere taşıdığı siborg ruhlu yandaşlar eliyle kötülükler ulaştı yakın çevresine ve en çok da bu yüzden söylemleri onu zirvelere çıkartan sesinin tonuna yabancılaşmaya başladı., | CAktaş, T, 12.3.2012
ing.
sicilleme | halk debiyatı eşanlamlısı şeki Halk edebiyatında bir konuda söylenmesi gerekenleri manzum olarak sayıp dökme.( Ramazan ÇİFTLİKÇİ, | Türk Saz Şiirinde bir Tür: Sicilleme (Şeki), | Folklor/Edebiyat, | 1, Ank., 1994, | 63-66; M. Fahrettin KIRZIOĞLU, | Halk Edebiyatı Deyimlerimiz, | Türk Dili, | 128, 5. 1962, | 656.)
s.a.
sicilli | 1. sicil kaydı olan. 2. | mimli. | Sicilli bir komünist olan Meslek Dersleri Öğretmeni | İhsan Yinanç ise faaliyetlerin planlayıcısıydı., C Kırımlıoğlu, Millî eğitimde Haçlı seferleri, 1975, C 2, 55
s.a.
sidik yarışı | Önemsiz ve değersiz konularda inatlaşarak birbirinden üstün gelmeye çalışma. | Bir yanda da senin yok oto tamircileriyle, yok servis sürücüleriyle, yok bakkalla çakkalla boktan bir sebepten giriştiğin sidik yarışları..., | S Dölek, Kirpi, 67
a.
Sidikluğun dursun Akdağmadeni, beddua Ali Koca, 4.8.2019
sidre-i münteha | Sidre-i Münteha olup tafsili inşaallah orada gelecektir. | http://muzafferabla.com/ 17.5.2013
ar.
Sidukluğun dursun beddua Ali Koca, 4.8.2019
siesta | isp.* Kısa öğle uykusu, kaylule | Eh, biraz Akdenizli olmamız hasebiyle | siesta da vardır kültürümüzde..., | CanDündar, M, 15.10.2011
a.
siestalamak | kara mizah için | /swimlemek/sanşaynlemek- sayın başbakan dün yatta görüntülenmişsiniz /+ evet bodrum'da siestalıyorduk /- efendim? / + yani diyorum ki swimliyorduk bebeğim /- swimlemek? /+ yahu anlayın işte sunshinelıyorduk /- siz hangi ülkenin başbakanı olduğunuzu biliyor musunuz beyefendi? burası türkiye, burada türkçe konuşulur. / Alın bu arkadaşı içeri... 15.08.2013 11:53 maximus decimus meridius, EkşiS
f.
sieste | Öğle uykusu. | Ve bu minval üzere, matbaa ile Ankara Palas arasında mekik dokudu, hem domuz filetosunu yiyemedi, hem 'sieste'sini yapamadı, hem de mânialı gösterilerini kaçırdı, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 55
a.
fr.
sifonlu | sifonu olan. | Su krizini tarihsel perspektifle ele alan orijinal bir eser. Steven Mithen, tarımsal sulamalarıyla Sümerlerden sifonlu tuvaletin mucidi Minoslulara, Roma hamamlarından Konstantinopolis'in şehirler arası su kemerlerine uzanıyor. ‘Susuzluk’ @kuyayinlari tinyurl.com/33438pjm, Kitap Kokusu @dipnotski, 04.10.2024, X
s.
siftinmek | Bahar geldi vre, bahar geldi!... dedi öfkeli öfkeli. Ne siftinirsiniz burada? Uyuşuk uyuşuk ne pinkelersiniz? , | DCeyhun, 21
f.
Siftinmek | İradesizce işi sürüncemede bırakmak, oyalanmak, yozalanmak.
f.
siga siga | Bk. siya siya. Yavaş yavaş Girit ağz.ı | 24 Ocak'ta ise siga siga (bizim eski Girit ağzımızdır, yavaş yavaş demek) tatil havasına girer gibi oldum., | HBerktay, T, 30.1.2013
z.
sigara yakmak | Ne dersin İffet Bey, dedi, adamdan sigara yakmağa sıkıldım. Hapisten çıktığımı biliyor gibi geldi., | RNGüntekin, Damga, 56
sigarakolik | Sigarakolikler ameliyata alınmayabilir mi? -Dinimiz açısından nasıl bir maddedir? Sigara içmek haram mıdır? , | 28.2.2017, | http://www.palo.com.tr/a/sigarakolikler-ameliyata-al%C4%B1nmayabilir-mi-2351992, 2.6.2017g
s.
sigarasavar | yeni. Sigarayı bıraktırmak için üretilen bitkisel tabletlerden oluşan ilaç. | Sitede yer alan 'Sigarasavar' oyunu, sigarayla savaşa psikolojik hazırlık sağlıyor., | Sabah, 4.6.2005
a.
sigmatizm | Türkçede beş sayısı hiç bir zaman bit, bet olmamıştır, olamaz. İlk şekli *beldir. Sigmatizm kanununa göre beş olmuştur., | YGedikli, Yom 23, 2011
a.
sigorta | Gerçi, 1308 senesinde 'kavanin ve nizamat-ı Devlet-i Aliyyeye tabi olmak şartıyla' bir Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiyyesi tesis ve teşkil olunmuş ise de bunun da Bank-ı Osmanî gibi yalnız namı 'Osmanlı'dır., | OErgin, Mecelle-i Umur-ı Belediyye 3, 1995, ?
a.
sigortasız | CRAİG ve WALSH Sigortalı ve sigortasız hastalardaki neticeleri değerlendirmişlerdir., | AnkaraÜ, | İntervertebral Disk Hernileri, | 1966, C 19, 307
s.
sigortasızlık –ğı | Diğerlerinden sarf-ı nazar yalnız Meşrûtiyet'ten sonra İstanbul'da babadan kalma yegâne serveti olan hânesi yanan yirmi bin müslüman ailesinin sigortasızlık yüzünden dûçâr olduğu zarar düşünülürse bu işte ne derece isticâl lâzım geldiği, | OErgin, Mecelle-i Umur-ı Belediyye 3, 1995, ?
a.
siğil a. (Eski Türk. sigil) Çoğunlukla gençlerde sıkıntılarla ortaya çıkan, daha çok el sırtlarında, parmaklarda ve yüzde görülen, genellikle kendiliğinden kaybolan, toplu iğne başından bezelye tânesine kadar büyüyebilen, sarı-esmer renkte deri çıkıntıları. siyil. | Okula gelençocuklardan ekserisinin ellerini siyil kaplamış., | MYağmur, 1957, 48
siğilli
s.
siğili olan.
Siğilli
yer a.
Keşanda bir köy adı. Bamyasıyla meşhurdur.
siğilli | Keşanın siğilli bamyası, | 8.7.2017g, Keşan ilçesinin Siğilli köyünde yetiştirilen bir tür bamya | Siğilli köyü ile civar köylerde de üretilen bamyanın, Türkiye'de aranılan bamya çeşidi olduğunu ve KTSO tarafından patent alma çalışmalarının başladığını dile getiren Gözeri, | Sadece köyümüzde günde 4 tona yakın bamya toplanıyor ve bunlar Türkiye'nin bir çok pazarında alıcı buluyor. Şu anda bamyanın toptan kilogram fiyatı 5 lira civarında. Bölgemiz için iyi bir gelir kapısı. Keşan'da bamyadan yılda 500 tonun üzerinde verim elde ediliyor diye konuştu., | NecdetUybaş, | https://www.haberler.com/sigilli-bamyasi-hem-tanitacak-hem-kazandiracak-5008873-haberi/, 2.9.2013, 12.7.2017g 2. siğilli huş | Siğilli Huş (Betula pendula) -Siğilli Huş turbalıklarda gelişmez, ıslak toprak tabakalarında meydana gelen zararlardan etkilenir. Siğilli Huş'un sürgün verme yeteneği Tüylü Huş'tan [betula pubescens] daha zayıftır ve bol ışık gereksinimi yüzünden sık meşcereler kuramaz., | OrmancılıkAraştırmaEnstitüsüYayınları, Arı Basımevi, 1987, 41 | Meyva: Salkımlar orta büyüklükte, 200-350 gr ağırlığında, sık, çok sık, salkım sapı kısa, pişkin, çok kalın ve dayanıklı Partenokarp meyve teşekkülüne karşı temayülü yoktur. Tane sapları çok kısa, kalın, üzeri siğilli; tanelerin sapla bağlantıları çok iyi., | AÜZiraatFYıllığı, 1958, C 8-9, 93
s.a.
SİHA'lı
s.
SİHA yapılan.
tr. kıs. silahlı insansız hava aracı + -lı
Pazartesi 09.10.2017 00:00. Şemdinli'de SİHA'lı operasyon. Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde, güvenlik güçleri tarafından yeri tespit edilen 1 PKK'lı terörist, silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile düzenlenen operasyonda ölü ele geçirildi.https://www.sabah.com.tr/gundem/2017/10/09/semdinlide-sihali-operasyon
sihirbazlı | Sihirbazı olan, büyücüsü olan | Taştîrimiz bu sâyede az çok bahâ bulur. Ve bundan sonra gelen son mısradaki 'Bâkî' kelimesi sadece lügat mânâsıyla kaldığı için Yahya Kemal eski şairin kendi için yaptığı duayı âdeta sihirbazlı bir hünerle kendine çevirivermiş* oluyor., | Yahya Kemal için yazılanlar, 1998, C 2, 21 | Teknolojik bir sihirbazlı ın ürünü olarak u an laptop'umda kutsal bir varlık gibi duruyor. (sic), | Mahmut Saral, Doom Kitabı, 2018, ?
s.
sihirlemek | büyülemek, teshir etmek, kuvvetli tesir etmek, büyü yapmak | Zamanın cadısı, beni, hilesi ile sihirledi., | MacuncuzadeMustafaEfendi/CÇiftçi, Ser-güzeşt-i esîr-i Malta, 1996, 88 | O anda öyle sihirledi ki, bütün böyle odanın her yeri bir karanlık sis haline geldi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 52
f.
TDK-
sihirlenmek | ... ve alışkın ve müdavim olduğu tanıdık yerler kaybolmuştu. Kapıların üstünde yabancı isimler pencerelerde yabancı yüzler vardı. Her şey yabancı idi. Artık düşünmiyordu. Acaba hem kendisi hem de etrafındaki bütün âlem sihirlenmiş miydi? , | ÜlküD, 1936, 56
f.
Siirt fıstığı | bıttım | Hatta 40 bin badem, 15 bin Siirt fıstığı ağacı diktiklerinden de övgüyle bahsetmiş., | PCengiz, T, 25.9.2013
a.
sik | erkeklik uzvu bi' sikim etmemek deyim | Alayınız toplansanız bi sikim eeetmeeeeezsiniz!, | NGenç, isenç, 146
a.
sik gibi | mecaz berbat, kötü | Özetle bu sik gibi ülkede kendimi, kendimden başka bir Allahın kuluna güvenmem., | NurTheAhlakBekciniz, 15.2.2015 siki taşağına denk tuzu kuru, hali vakti yerinde, gamsız kasavetsiz | Siki taşağına denk bir dünyaydı, gitti güneşe tosladı / Öyle deyin, ölüm çok güzel yakıştı son provada., | CihanOğuz, taşaklışiir, Cazkedisi3
argo
sikaylep | sky laboratorium'dan | sky-lab: uzay işliği | Dillidüdük Raziye yine bilgiç tavrını takınarak: 'Sikaylep düşecek' dedi., | NGüreli, SO, 96
kıs.a.
ing.
sikertmek | yeni çökertmek, dağıtmak, mahvetmek | bundan bir önceki yürüyüşte nerden baksan 400 kişilik dev gibi bir kalabalık sokakları inletmişti. bu sefer kesin 1000 kişiyi bulacağız. kesinlikle desteklediğimiz yürüyüştür. cumhuriyet mitinglerindeki cılız kalabalıkları sikerteceğiz 28 şubat'ta., | 19.2.2010, darbeli matkap, EkşiS
f.
sikilmedik | -Hayır, diyor beyaz elbiseli kadın. Biz sadece düşünüyoruz, düşünce soyuttur. Eylem somuttur. Eyleme geçmeden, elbette soyut gelecektir karşında duran şey. 'Yarak' mesela. Soyut bir şeydir, ancak içine girdiği zaman somutlaşır, hissedersin. -Örneğini sikeyim, diyor diğeri. -Bir örneğim kalmıştı sikilmedik, diye cevaplıyor. Tekrarlıyorum: Anarşi imkânsız mıdır? -Mümkündür, diyor bir tanesi. -Ama nasıl, diyorum. -Kimse burada olmaktan, göbekli adamların altına yatıp onları tatmin etmekten memnun değil., H C Okumuş, Kerhanede Anarşi, 2014 (e-kitap)
s.
sikim hıyar dese bir avuç tuz alıp koşmakEsra'yı tanırım. Pek çok yazısı gibi bu da harika! Alper Bey'in Şadi Bey'e itirazına da bayıldım. 'masum gençler' sıfatı, bir piar yakıştırmasından ibarettir. Büyük Kulüp üyesi Koç ve Boyner (YDH)'in aldığı bir 'dış ihale'de amele olarak yevmiye karşılığı rol almış figüranlardır bunlar. Erdoğan muarızlığından aralarına karışmış saflar varsa 'Kim sikim hıyar dese bir avuç tuz alıp koşan'lardan oluşuna yansın!!, | ŞAbak, 20.6.2013 eposta
dey.
sikimsonik | Etrafta | hangi bilim adamısın? , | hangi edebiyatçısın? , | hangi filozofsun? gibi sikimsonik testler çözüp bir de gururla feysbuk'unda sonucunu paylaşan tırtlar görüyorum., | TimurDalmaz, facebook, 2.5.2017
sikindirik
s.
değersiz.
"dandik+sikindirik", 3.8.2001 tsan chan, EkşiS | Sikindirik bir araba. 19.2.2023"
sikkezenbaşı | (Ar. sikke ve Fars. zen vuran ile sikke-zen) eski. Darphânelerde para basmakla, sikke kesmekle görevli olan kimse | O İslam birliği başına bir de halife-i ruy-ı zemin geçirir, halife, etrafına ilmiye sınıfını toplar, yanda (sic) kalmış Mecelle-i Ahkam-ı Adliyyeyi tamamlattırır, seyfiye takımına kılıç kuşatıp kalkan taktırır, maliye sınıfına sikkezan başı (sic) tayin ederek sikke kestirir..., | AbbosYolcu, AYH, 6.12.2016
a.
siklooksigenaz | Özellikle kolon kanseri üzerinde etkili olduğu bildirilen aspirin ve benzeri ilaçların (siklooksigenaz inhibitörleri) güvenilirliğiyle ilgili sorunlar nedeniyle farklı seçenekler arasında resveratrolün insanlarda kolon kanseri üzerinde ne derecede etkili olabileceği merak konusu., | EYeşilada, StarPazar, 17.3.2013
a.
tıp
Sikmek | Merhamet cebinin dibi hep delik / Var git riya torbasının dibin dik / Riya ile namaz kılma eşek sik / Şeriat tarikat ile süslenmez., | Dertli
f.
siktiğimin
"Avuçlarını dayadığı kürsü adi formikayla kaplıydı, bir ayağı da kısa olduğu için, sallandıkça konsantrasyonu bozuluyordu adamın. Gece hiç uyumadığı için ve çok gergin bir sabah geçirdiği için sinirliydi. şu siktiğimin kürsüsü yüzünden konuşmama fokuslanamıyorum! diye küfrediyordu içinden.", Ayfer Tunç, Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, 2014, ?"
siktiriboktan veya sittiriboktan değersiz, önemsiz.
siktirleşmek | asi anlık gelen bir dürtüye karşı koyamayıp sonradan pişman olacağı şekilde alaz'ı öpüyorsa bir tane daha şundanımız olabilir mi (siktirleşme kısmı opsiyonel, | @zumaazum, 22.04.2024, X | Araplar Osmanlı'yı sattı o yüzden İsrail'i destekliyorum ... Araplar ve İngilizler arasında ise ne ideolojik taban var, ne de ittifak sonrası siktirleşme söz konusu. Böl ve yönet siyaseti idi direkt..., | 10.5.2021, Reddit | https://www.reddit.com › Turkey › comments › araplar..., 02.09.2024
f.
siktirname almak argo.Siktirname aldık! ++
dey.
silah omuz etmek
Silah omuz edip içeri girdi / Şehitler al kanda kala mı Yarab? 27
silâhçı
a.
silah satıcısı.
ar. silâh + tr. -cı
"Çalâk arkamda, kuyumcu dükkânlarını, silâhçılar ve halıcıları geçtim. Lehimci bir tenekeyi tamir ediyor, yanıbaşında bir leblebici leblebilerini pişiriyor, bunların yanında bir tatlıcı dükkânında da lokum, baklava, kurabiyeler göze çarpıyordu.", Kaptan Paşa, 1954, 72 "
silahlamak
f.
silahlandırmak. silahlı hale getirmek.
"Tarihi gerçek, Atatürk 'Sadabat Paktı'nı' kurdu, siz islamcılar ise tarihin en vahşi kanlı örgütü İşid'i kurup silahlayan Haçlılarla ittifak", Nihat Genç, 6.7.2024, X"
silâhlık -ğı
a.
silahların konulduğu yer.
"Kıyafeti: Bosna asilzadegânı gibi sırmalı çuha esvap, başında ipek sarık, belinde ipek kuşak, silâhlık, mücevherli piştov ve hançer.", M celâl, Demirbaş Şarl, 3"
Silahlık –ğı | Silahlığından bir kese çıkararak içinden bir lira aldı, karşısındaki uzattı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 143
a.
silahlılık | silahlı olma hali, silah taşıma hali | ['D]evletin tertibi' olduğunu savunanlar arasında, bırakın solun genel silahlılık halini, Taksime silahlı gelmiş olması[nı] eleştiren, şöyle yarım yamalak bile olsun bir kabullenişe, bir özür dileyişe, apolojetik bir tavra rastlamadım., | Hberktay, T, 12.5.2012
a.
silahsızlandırmak BTS+ | silahsızlanmasına sebep olmak, silahsızlanmasını sağlamak, silahlarını bıraktırmak | +Sonra da Mustafa ile beraber bütün bu çeteyi silahsızlandırdılar., | İHınçer, 1946,++
f.
bts+
silahtaş / silahdaş | Aman kardaş, silahdaş, yoldaş, sırdaş bütün malımı mülkümü adamlarımla işte şu bayırda alıp gittiler. Dört yiğit dahi birdenbire basıp bağlayıp bu yiğide teslim ettiler., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 62 | Türk karındaş, şehirdaş, meslektaş, silahtaş, dindaş, adaş Özbek vatandaş, sinifdaş, maktabdaş, fikirdaş. Türkmen Kemine bolyar diyip yoldaşları bilen yola düşyer (Kemine), | Ferhad Zeynalov /Y Gedikli, Türk lehçelerinin karşılaştırmalı dilbilgisi, 1993, 50
a.
silan | Kazara keşfedilen bazı şeyler dünya tarihinin de seyrini değiştirmişti. 2000'lere henüz girildiğinde dünyanın en büyük 2'nci silikon üreticisi olan Wacker – Chemie şirketinde de kritik bir arıza sonucu dev bir keşif yapılmak üzereydi. Silikonun ön ürünü olan silan üretimi sırasında meydana gele arıza, 3 Mayıs 1998'de silisyum ve bakıroksit tozlarının aniden ısınmasıyla başladı., Ml, 04.01.2025
a.
sildirtmek | Ders nazırını çağırttı. Bunu kimin yazdığını bulmak müşkülatından, ders nazırı Cemil Bey, gülmemek için dudaklarını ısırarak: | Hocam, yazan kendi ismini yazmış! Allah onun cezasını verir. diye tahtadaki yazıyı sildirtmekle iktifa ederek çekildi, gitti., A Ş Hisar, EK, 1953, 27
f.
silecekli
s.
sileceği olan.
tr. sil-ecek-li
7.10.2019
silelenmek | Üç yüz altmış altı keleş, el vergisi ile verirken, keşkil silelendi. / Dedi: Köroğlu, keşkül silelenmiş. Bu sefer de, beni geç oğlum! Üç yüz altmış adam verdi. Benden de alma Köroğlu! Emi, kurban olayım emi! Bu devriş, gurbette, seni bir parmak bal eder, der, ki Köroğlu'nun Köse'si gayet nıhız bir yiğit! Hele ..., | B Mahir, Köroğlu destanı, 1973, 80/227 | Munzur Dağı silelenmiş karınan, / Aram açık kara gözlü yârınan... / Eller bayram eder nazlı yârınan, / Benim garip kalışıma ne deyim? ...A Kabaklı, Türk EdebiyatıD, 1985, S 135-140, 12 | Mercimek silelendi / Doldurdum silelendi / Anasız yavruların / Başına kül elendi., | M Önal, 2000, 230. | Harmanlar kilelendi / Timinler silelendi / Sen benden ayrılalı / Benzime kül elendi manisinde olduğu gibi. Türkçe olanların yanı sıra yabancı dillerden halkın diline geçmiş ölçü birimleri de bulunmaktadır., Uygarlıklar kapısı Urfa, 2002, 186 | Mercimek kilelendi / Öldükçe silelendi / Dediler yavrum öldü / Benzime kül elendi., M Yardımcı / T K Makal, III. Battal Gazi ve Malatya Çevresi Halk Kültürü Sempozyumu, 1989, ? | Mercimek çilelendi / Ölçüldü silelendi / Yarim burdan gideli / Üzüme kül elendi., Türkk dili ve edebiyatı D, 1965, C 13-17, 30 | Arpalar kilelendi yavrum / Ölçüldü silelendi / Yavrumdan ayrılalı / Benzime kül elendi, Türk folklorundan derlemeler, 1989, 46 | Mercimek şilelendi, / Doldurdum kildendi, / Ben yari çok sevdim, / Gözlerim hilelendi*., | Antropoloji, 1969, S 4, 116
f.
silgi
silgili | silgisi olan kalem | silgili kurşun kalem, | silgili kurşun kalem, 12'li suluboya 3.00 TL 24'lü kuru boya 4,25 TL, | 24.9.2016, kırtasiye reklamı
s.
silhoutte | silvet (Z M Alsan) siluet, gölge şekil | Boyalı tasvirler ise tek renkli çizgi veya noktalı olarak yapılmış noksan gölge şekiller (silhouette)dir., | Ş A Kansu, İnsanlığın kaynakları ve ilk medeniyetler, 1946, C 1, 207
a.
silikonlu | silikon maddesi taşıyan. | Ünlü manken Aysu Baceoğlu, silikon taktırdığı göğüsleri sayesinde gündemden düşmüyor. Önceki gün bir tanıtıma katılan Baceoğlu, silikonlu göğüslerini taşımakta güçlük çeken elbisesinin askısı kopunca sıkıntılı anlar yaşadı., 11 Nisan 2010 Pazar | 19:58, | https://www.magazinci.com/icerikler/magazin/aysudan-bol-frikikli-tanitim_22684.html | Dizilerden anladığımız kadarıyla köyümüz ve köylümüz, röfle saçlı ve porselen dişli yer yer silikonlu hatunlardan oluşuyor., L-Manyak, 2002, C 14, 65
s.
silikozis | Danıştay | 1. Dairesi, gerekli denetimleri yaptımayarak kot kumlamada çalışan işçilerin silikozis hastalığına yakalanmasına neden olduğu gerekçesiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Grup başkanı hakkında soruşturma açılmasına karar verdi., | T, 30.12.2010
a.
tıp
silindiriklik -ği | Dönme devrinin artması ve ilerlemenin azalması ile takım-iş parçası temas bölgesinde oluşan sürtünme ısısı artar ve kovanın biçimi, silindiriklik, çatlaksızlık iyileşir., | ZülküfDemir, A7075-T651 Alaşımının Sürtünmeli Delinmesinde Takım Geometrisinin Etkisinin Araştırılması, BatmanÜ, YaşambilimleriD, C 5 S 1 (2015), 14
a.
silinebilir
s.
silinir. silenmeye uygun.
tr.
"Yıkanabilir ve silinebilir boya/sedye", 18.04.2023"
silinik | silinmiş. | Sen silinmiş farzet... Sana siliniğim., | | http://www.hocam.com/forum/36304/303/forum_oyunu_ustteki_uyeyle_evlenir_miydin/, 23.4.2010 | Güzel günaydınlar duymayacak kadar siliniğim yeryüzünden., | kusbasilipide.tumblr.com/.../icimdekikaranlikk-gun-s-g-n-bile-bilmiyoru...
s.
Silinivermek | Baktığında yaşlı gözler ile gözlerine, siliniverdi kuşkuları., | N Ö Arpacı, 2006, 75
bf.
silinivermek | Birden bire, bu güzel denizve bu tarihi hatıralarla dolu kara parçaları manalarını kaybetmiş, silinivermişti., | YKK, 1945, 30
GTS-
Silintisiz çıkıntısız çizintisiz | Silintisiz, çıkıntısız, çizintisiz Y Z Ortaç çıkma Çıkma jant; Çıkma lastik çıkmaz Aşkımız çıkmaz sokak, vuslat İmkansız/Hep muvazi gidiyor yıldızlarımız C.S. Tarancı, Sonrası, | 46; mec. Türkçe'de gelmeyecek bir vade, 'Çıkmaz ayın son ..., | Engin Yılmaz, Türkiye Türkçesinde niteleme sıfatları: örnekli niteleme sıfatları, 2004,
s. mec.
silip süpürmek –i deyim | 1. Ne varsa hızlıca yiyip bitirmek 2. Mec. Kitabı hızlıca tamamen okuyup bitirmek | Adamın her ayın ilk haftası gönderdiği kitaplardaki değişimi bile onları silip süpürdükten sonra fark etti., | TKiremitçi, 2005, 160
mec.
silivermek
b.f.
hemencecik silmek.
tr.
"Siliver günahımı kara kaplı defterden / Cennetinden bana da bir damlacık yer ayır / Görüyorsun yorgun düştüm netameli seferden / Yalvarırım Allahım beni de kayır.", İlhan Geçer, 1986, 10"
silivermek | Ondan sonra da kendisini silivermiş, hizmetten gayrı bir şeyciği kalmamıştı., | Nazik Erik, 28
bf.
silivri yoğurdu | pahalılaşıyordu bir kilo Silivri yoğurdu, | MG, 99
b.a.
Silkilmek | Hiçbir gelirleri olmayan, bu yaşlı ve yoksul insanlar, bazen zeytinler silkildikten sonra gidip yerlerde kalan zeytinleri toplayarak, biraz gelir elde etmeye çalışıyorlar, buna da başakçılık deniyordu. | , | E Güler Elverici, 24.7.2019, watsap
f.
sillahi ünlem | Vallahi, billahi*, tillahi*, sillahi dokuz!, | OrhanKemal, Sarhoşlar, 12
silli senfoni
b.a.
gülünç senfoni. fon müziği senfoni olan güldürücü çizg film.
"Saray sinemasında 15 teşrinisani akşamından itibaren 22ye kadar haber-saray haftası Mikinin Şen Saati Türkiyede ilk defa olarak Walt Disney Miki Fareler ve üç domuz yavrusu da dahil SİLLİ SENFONİlerden mürekkep tam bir program takdim ederler. Paris, Londra, Berlin, Budapeşte ve Viyanada bütün sinema sahiplerini ayaklandıran fevkalade bir program", Cum, 11 teşrinisani 1934, 4 | "Genç kadın, artık bu sihirli görünüşlere alışmış, bir silli senfoni seyreder gibi, yüzü sevinçle gülümsiyerek bakıyordu.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 83 "
silme | Bizim bulunduğumuz siteden farklı ama yakın yerde bulunan ve bacanağın bulunduğu site silme öğretmen ve öğretmen emeklisi., | İKüçükklınç, 13.9.2011 eposta
GTS+
silmelenmek | Kâgir yapım sistemi ile inşa edilen yapı, zemin kat ve bir normal kattan oluşmaktadır. Kırma çatısı Marsilya kiremit ile kaplıdır. Geniş olan saçak döşemesi ahşap malzeme ile kaplanmıştır. Kat ve köşeler silmelidir. Köşeler bordür ile silmelenmiş ..., KONUT 19 (HACINABİ MAHALLESİ) - Doğu Karadeniz Kültür
f.
silmeli | Geniş olan saçak döşemesi ahşap malzeme ile kaplanmıştır. Kat ve köşeler silmelidir. Köşeler bordür ile silmelenmiş kesme taş görünümü verilmiştir., | https://karadeniz.gov.tr/konut-19-hacinabi-mahallesi/
s.
silmesi zamir hepsi | Silmesi de edep erkan bilir, etiket sahibi, kibar ve görgülü şahıslardı., | İOAnar, GK, 15
Silsilelenme | Çünkü aklın hükmüne göre sebeplerin silsilesi bir yerde durmalıdır, yoksa silsilelenme ortaya çıkar. O halde aklın hükmüne göre her bir varlığın sebebe muhtaç olması hakkında şeriatçıların gösterdiği delil, yanlıştır. (Ahundzade, 2005b: 133)., | A İ Kürekçi, Mirza Fetali Ahundov'un Eserlerinde Halk Kültürü Unsurları, ylt, Erzurum 2015,
a.
Silsilelenmek | Silsile halini almak, peş peşe sıralanmak | Ve oraya çıktıkları zaman rüzgârın sönmüş, denizin sîmîn bir rehâvet ile bayılmış olduğunu gördüler; zeminin temevvücâtı dağıldıkça içeri doğru tepeler, gittikçe silsilelenen bayırlar, sonra dağlar hâsıl ediyor ve her noktası tatlı, yeşil bir çemenle ..., | Mehmet Rauf, Eylül, 1900, ? | Ve oraya çıktıkları zaman rüzgârın sönmüş, denizin gümüş bir gevşeklikle bayılmış olduğunu gördüler; zeminin dalgaları dağıldıkça içeri doğru tepeler, gittikçe silsilelenen bayırlar, sonra dağlar hâsıl ediyor, ve her noktası tatlı yeşil bir çimenle..., | Mehmet Rauf, Eylül, sad. 4. Tabı, 1962, 53
f.
Silsilename | 1. Şecere | Ne dereceye kadar doğru olduğu kestirilemeyen bu silsilenameyi bir an için kabul etsek bile, sekizinci ceddinde Belhli olduğu gösterilen Mevlâna'nın ailesi uzun zaman bir Türk memleketinde yerleşmiş ve türkleşmiş bulunuyordu., | Ankara Kütüphanesi: Türk-islam feylesofları, 1939, C 2, 11 2. Bir tarikatın birbirini takip eden şeyhlerini gösteren ad çizelgesi
a.
Silsilename | 1. Şecere | Ne dereceye kadar doğru olduğu kestirilemeyen bu silsilenameyi bir an için kabul etsek bile, sekizinci ceddinde Belhli olduğu gösterilen Mevlâna'nın ailesi uzun zaman bir Türk memleketinde yerleşmiş ve türkleşmiş bulunuyordu., | Ankara Kütüphanesi: Türk-islam feylesofları, 1939, C 2, 11 2. Bir tarikatın birbirini takip eden şeyhlerini gösteren ad çizelgesi
a.
silsiletüzzeheb | altın silsile, altın zincir veya halka | [R]uhaniyetinden bu büyükler yolunu yani (silsiletüzzehebi) almış, onun bir halkası olmuş-., | İAlanka, 15
a.
silsüpür olsun | Eski eserler onarılıyor. -Gazetelerden- Açtı etrafın hükûmet lûtfedip / Meydana çıktı cevami, tekkeler. / Bir temizlik de içinden istenir: / Silsüpür olsun yobazlar, tekkeler. 1958, Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 73
Siluriyen | | İ.Ü BAP Birimi tarafından desteklenen | Güney Doğu TÜrkiye'deki Siluriyen yaşlı Dadaş Şeylinin Çatlatma Modellemesi isimli IRP projesi kapsamında ekteki konferans düzenlenmiştir. Amerika'da son yüzyılın en önemli teknolojik gelişmesi | Hidrolik Çatlatma ile şeyl petrol ve gaz üretimi kabul edilmektedir. Bu projede kullanılacak | Peridinamik Modelleme uzay-havacılık sektörü başta olmak üzere, tıpta kanser büyümelerinin modellenmesi, yerbilimleri, inşaat ve makina sektöründe yapısal hasarların ve çatlakların modellenmesi, kimya ve petrol sektöründe faz değişimlerimin modellenmesinde kullanılmaktadır., | İÜ TeknolojiTransfer Ofisi, 17.1.2019
s.
silvanlılar | Silvanda doğmuş büyümüş olanlar. | Silvanlılar Derneği, 31.05.2025+ (Fatih, İstanbul)
a.
simcity | simulation city'den yontma simülasyon şehir | [T]rump Towers İstanbul Şişli bünyesinde 4000 metrekare üzerine kurulu çocuk şehri. Çocuklar ebeveynleri olmaksızın alınıyor bu şehre ve şehrin içerisinde çalışarak para kazanıyorlar, hatta kendi mesleklerini de kendileri seçiyorlar. Çok detaylı düşünülmüş bir simcity misali. 12.01.2014, xunpredictablex, EkşiS
a.
ing.
simental | bk. Simmental veya Swiss Fleckvieh, çift amaçlı sığırların İsviçre cinsi. Adını İsviçre'nin Bern kantonunda, Bernese Oberland'da bulunan Simmental vadisinden (Simme nehri vadisi) almıştır. Cins tipik olarak beyaz işaretlerle kırmızımsı renktedir ve hem süt hem de et için yetiştirilir. | Organik çağ Günlük taze simental sütü Avrupa Birliği onaylı Hastalıktan ari işletme Satış noktası, 02.02.2025, Puka, Merter
a.
simgeselleştirme | sembolleştirme | Düşüncelerimiz (ve onları | düşünce olmadan önceki evdelerde besleyen duygu, sezgi, algı, bilgilerimiz) şayet tabii hukuk, din veya diğer toplumsal ilkeler açısından yasak, ayıp, suç gibi bir vasıfta ise, | ifade aşamasına geçişte sembolleştirme, simgeselleştirme, stilize etme ortaya çıkar ki sanat da bu aşamada başlamış olur., | ŞAbak, 15.2.2014 eposta
a.
simgeselleştirmek | Eski toplumsal yaşantımızda | her türlü düşünce, hem sözlü aşamada hem simgeselleştirilip | oyun haline getirilmiş olarak fiili aşamada ifade edilmiştir., | ŞAbak, 15.2.2014 eposta
f.
simgesellik | –ği | simgesel olma hali, semboliklik | Conrad, Gissing ve Balzac üzerinden üç ayrı makalede tartışılan edebiyatın simgeselliği meselesi, toplamda bir Marksist kültürel inceleme çalışması ortaya çıkarmış oluyor., | YankıEnki, TKitap, Ocak2012
a.
GTS+
similar to you | size benzer | On dakika içinde twitterı bırakmazlarsa similar to you başlığı altında twitterın bana benzettiği ünlüleri açıkayacam(farklı twitçilik)., | SGenç, T, 7.7.2011
ing.
simit -di | kel simit | Safranbolu susamsız simit. | [S]usamsız (kel simit) çok lezzetli., | TarıkSipahi, StarCmrts, 25.8.2012 | beşlik simit | Simit bir zamanlar beş kuruştu. Eski yazıda beş rakamı (0) olarak yazılır, simidin şekli olan halka gibi. | Beşlik simit deyimi oralardan kalmadır., | TanOral, T, 4.2.2014
b.a.a.
simitlik | simit olma niteliği | Ayrıca simit, 'ekonomik darboğaz'lı günlerde birçok kişiye, simitiliği dışında cansimidi de olmuştur. Halen de olmaktadır., | TAral, SÖ, 79
a.
simli
s.
simi olan.
"Zümrüt ovaların simli gelinisin, / Duvağının rengini hiç unutmam çağlayan.", Celâl Beykal, 1956, 49"
Simli | GÜLŞAH aseton daha güçlü formül, koyu renk, simli ya da kat kat sürülen ojelerde dahi tırnak ve tırnak etlerinize zarar vermeden, ojelerinizi hemen ve kolayca silmenizi sağlar., | Gülşah Aseton, 20.1.2020+
s.
simon | İşkenceciliği en az Sedat Selim Ay kadar ayan beyan olan eski polis müdürü Hanefi Avcı'nın 2010'da yayımlanan Haliç'te Yaşayan Simonlar adlı kitabının ardından bu ismin sol- sosyalist- sosyal demokrat çevrelerde nasıl algılandığını hatırlatmak istiyorum size..., | AGörmüş, T, 10.8.2012
simonlaşmak | Bizler de (...) bizim tarafımızda olan kişilerin kusurlarını suç olarak nitelendirmiyorduk. Bu duruma, bu tip davranışlara 'simonlaşmak' adını verdim. (Hanefi Avcı, Haliç'te Yaşayan Simonlar, | 18) | Eski polis şefi Hanefi Avcı'nın simonlaşmak adını verdiği davranış türünün sadece siyasette değil toplumsal hayatta da ne kadar yaygın olduğu, sanırım tartışmadan varestedir. /AGörmüş, T, 10.8.2012.
s.f.
simulakrum | simulacrum | Ebedi bir döngü içinde | Aynı, | tekrar ve tekrar geri dönecekti. İyi kopyalar ve kötü kopyalar sorun teşkil etmiyorlardı, çünkü bunları hiyerarşiye oturtmak bir dikkat meselesiydi; ancak, Plato kopyaların yanında sık sık simulakrum olarak adlandırdığı, kaçınılması, saptandığı yerde yok edilmesi gereken bir varlık çeşidinden de bahsetmekteydi./ Simulakrum (yani queer) yapının temellerindeki çürüklüğü gözler önüne serer; aslında modellerin olmadığını, model olsun, kopya olsun tüm varlıkların simulakrum olduğunu gösteriverir., | ÖzgürÖzakın, 27.3.2006, | http://www.kaosgl.com/sayfa.phpid=21, 13.2.2015g
a.
simülakr | asıl olamayacak bir kopya | Bir simülakr olarak eğitim ve teknoloji fetişizmi/Ne ve nasıl sorularının hükümsüz kılındığı bir noktada, 'Hangi araçlarla? ' sorusunun egemenliği altında eğitim bir simülakra dönüşmüş görünüyor., | AliAydın, Z, 4.1.2012
fr.
simülasyon | simulation | 1. benzetim 2. öğrence | Çünkü onun kuramına göre insanlığı özgürleştireceğini düşündüğü kalkışmanın düzensiz simülasyonları, İstanbul karmaşıklığının kaotik farkındalığında saklıdır, diyor fizikçi ve yazar Gediz Akdeniz. PBarışta, T, 17.7.2011
ing.
simültane | simultaneous öykünüm VÖzdemiroğlu, 20.10.2011 Mcadde
a.
ing.
simya
simyasal | Gördükleri birbirinden ilginç ve bir o kadar da gizemli: Değersiz metalleri altına dönüştüren simyasal transmutasyoncular, Felsefe Taşı elde ediciler, örümceğin zehrini artıran müzikler, Kabala büyücüleri, yüksek hava cinleri, eril ve dişil taşlar, müneccimler, tarotçular, sayı şifresi kırıcılar, 'bin harfli tanrısal alfabe'nin şifresini çözmeye çalışan falcılar..., | T, 14.7.2011
s.
sin | mezar, kabir, gömüt | Eğer ziyaretime gelirsen sinde / Bir def bulunmalıdır elinde! / Yaraşmaz Hak Derneğinde / Yürek dağlı. / Yatarım çenem bağlı. / Sevgilimin verdiği afyonu çiğner ağzım / Keyf içinde, cancağzım..., | BGocul, Mevlananın, 15
a.
sin II eski alfabemizdeki s harfi sin-kaf s.kmek ile söğmek sin-kaflı | içinde s.kmek lafzı geçen söz | Hatta bunlardan bir tanesi çok daha fevri davranarak sin-kaflı küfürler de savurarak bağırırken, salonda bulunanlardan birisi | Niye bu kadar şiddet gösteriyorsun, sen provokatör müsün? dediğinde o sivil polis olduğunu söylediğimiz kişi kendisinin polis kimliğini gösterip | Evet, provokatörüm diyerek bağırmalarını devam ettirdi., | MPamak, 11.3.2017 açıklama
s.
sin kef etmekörtmece. S.kmek. | Günümüzün sözde terbiyeli kentsoyluları, doğrudan sövmek yerine | sin kef ettiğim adamlar demektedirler. Terbiyesizliklerini, arapça harflerin arkasına saklamaya çalışmaktadırlar.,, M Gökçeoğlu, İstihraç Şiirleri, Halkbilimi, 1989, S 14, 22
dey.
sinavi | sinagog. | Dosyada yer alan eşhas-ı hükmiye cetveli incelendiğinde, 8. sırada | Fenerde Fener caddesinde sinavi yazılıdır. Aynı cetvelin 9. sırasında | Balat haricinde Fener caddesinde sinavi ve 10. sırasında | Balat haricinde Karabaş mahallesinde Fener caddesinde 167 numaralı sinavi şeklindeki taşınmaz kayıtlarının bulunduğu görülmektedir., İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan bilirkişi raporu, Gedikli, Arıdemir, Kalıpçı, 12.03.2025
a.
sincabî | sincap renginde. | Sincabî hareden bir gecelikle üzerine yine o kumaşa kaplanmış bir Feyyum kürk giydirdi., | N Kemal, İntibah, 115 | Sincabî ince ipekten dekolte gömleğiyle parlayan bu kadın bir gaye-i hayale [ülküye] benziyordu. Kendimi esatirî ve rengîn [masalımsı ve renkli] bir sinematograf levhası karşısında zannediyordum., | Ö Seyfeddin / N H Polat, Busenin Şekl-i İbtidaîsi, Tarih ezeli bir tekerrürdür? | Transilvanya'da, soğuk, sisli ve sincabî bir tabiat ortamında idik., | H Dizdaroğlu, Cenap Şahabettin hayatı sanatı eserleri, 1953, 115 | Bazan kanlı mayi içerisinde sincabî mıh parçacıkları görülür, etalmanda da mıh olduğu floconneux ve yağlımsı gibi hususiyetler göstermesi ile anlaşılır., | TıpFakM, 1939, C 2, 943 | Her gün / karışık rüyalar görürüm / sincabî uykularda / hayaller belirir / kaybolur, A H Çelebi, | Rüyalar, Yedi Tepe, S 169, 12 Ocak 1959
s.
Sincap daldan dala atlamış bir batman yağım eridi demiş sen de yağ mı var demişler herkesin kendine göre yağı var demiş
Since | yaşça, yaş itibariyle | Fenn-i musikide kemali buldum / Since artık yirmi yaşına doldum.
s.
sindik / sindıq | syndic. İflas işlerinin tesviyesi için mahkeme-i ticaret tarafından tayin olunan vekiller. ++
a.
sindirmek -i
f.
"İsmail kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmak, ne pahasına olursa olsun kimsesizliğini sindirmek, hazırlıksız hayatın yükünü taşımak zorundaydı.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 40"
sindirtmek | ettirgen [İ]deolojik ve Kültürel Militarizmi gündelik hayatın bir parçası olarak yaygınlaştırmayı bütünüyle becermiş ve ruhlarımıza sindirtmiş bulunmasına karşın, yapabileceğimizi sandığımız bir anda, biz de onu tasfiyeyi beceremedik, gördüğünüz gibi.
f.
sine quo non | Bu, | sine quo non denen cinsten bir olmazsa olmazdır!, | Uluengin, T, 18.8.2012
lat.
sinedoş
a.
ing. synecdoche
sinefil | sinemasever. | Pelikül film karesinin sinefil dilindeki tezahürü..., | (lem, 02.01.2003, Ekşi S) | Cannes Film Festivali ilk haftasonunda kenti hıncahınç dolduran sinemacı ve sinefil kalabalığı eşliğinde istimini alır genellikle..., | ATaşçıyan, Star, 14.5.2011 | Bundan gayrısını soran, | sen hakkıyla soruştursaydın, özür dileseydin de o çok korktuğun hiçbir gizli servis istismar edemeseydi diyen, merak eden, uluslararası komplonun parçası, ısrar eden nekrofil, sinefil hatta sefil. | , | YOğur, T, 29.5.2012
s.
sinek kovar / sinekkovar
a./s.
böcekzavar Max
sinek küçüktür ama mide bulandırır kalıp söz. | ... kurulmasını hiç istemeyen kimseler bulunduğu böylece bir daha ortaya çıkmış oluyor. Bunların sayıca pek zayıf bir durumda bulundukları kuşkusuzdur. Ne var ki, sinek küçüktür ama mide bulandırır, derler. Burada iki kişi, ..., Nadir Nadi, Sil baştan, 1975, 82
sinekçe | sinek gibi. | İşsizler ordusu yılana döndü gurbetçilikte... Sürü çoban buyruğunda. Yabanıl it kuyruğunda sinekçe değersiz... Al gülüm, ver gülüm... Sürü kurttan habersiz, onurlar çiğnendi., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 21
s.
Sinekkov / sinek-kov ++
sinekkovan | sinekleri uzaklaştıran vücut losyonu. | Defans Sinekkovan Vücut Losyonu 100 ml. 2012
a.
Sinekler dedikodudan çoğalır
kalıp söz.
"Eskiler sinekler dedikodudan çoğalır derlerdi)", @ Z Kurşun, 27.6.2021, twitter"
sinekleştirmek sinek haline sokmak. | Artık gündem denen şey kurbağanın bir anda sineği yakalayıp yutması gibi anlık bir hal aldı. Ve git gide evrim insanı sinekleştiriyor., | AyçaŞen, T, 4.4.2012
sinekli
s.
pis kimse.
tr. sinek-li
"Ben varmam inekliye / Yoğurdu sinekliye / Allah nasip eylesin / Omuzu tüfekliye", Burdur türküsü"
Sineklik | Gözlük–yüzlük–sineklik–cibinlik–yağmurluk–beşlik–onluk–yirmilik–altmışlık dahi bu nevi'dendir.
a.
sinekten yağ çıkarmak Para hırsı aklını başından almış. Sinekten yağ çıkara çıkara Karun gibi zenginleşmiş., | S Dölek, Kirpi, 29
dey.
sineleme | 17 Eki 2017 - Erdebil'de Muharrem Matemi denilince dünya kamuoyuna aşina olan | zencirleme ve | sineleme adı verilen ritüelleri sadece sembolik düzeyde sadece sembolik düzeyde gördüğümüzü belirtmeliyim., | 17.10.2017, | http://www.on4haber.com/haber/iranli-turklerin-matem-meclisleri-/107811/, 4.7.2019g
a.
sinemalı | sinemadan söz eden şey | Neyse nostaljiden çıkıp kesin bilgiyi veriyorum; bundan sonra cumartesileri sinemalı, modalı, kitaplı, mekanlı, televizyonlu yazılarımla buradayım, beklerim., | AÖzyılmazel, SGünaydınG, 20.8.2016
s.
sinemalı | sineması olan | ...âlem-i bekada hususan cennet-i alâdaki ehl-i temaşaya dünyadan alınma sermedî manzaraları göstermek için mütemadiyen işleyen yüzbin yüzlü sinemalı bir fotoğraf iken..., | S Nursi, Risale-i nur külliyatı- Şualar, İkinci şuâ*
s.
sinemasal | sinema ile ilgili | Yönetmen-senarist İsmail Güneş, filminin sosyo-kültürel-psikolojik çözümüyle, sinemasal biçiminin çözümünü ideale yakın bir yöntemle buluşturup bu ikili işi başararak ortaya bir'i çıkarmış-., | Telesiyej, T, 8.5.2012
s.
sinemasever | Sinemaseverler, Oğuz Makal'ı anımsayacaklardır., | Güney Dinç, 52
s.
sinemasever | sinemayla iç içe olmaktan zevk duyan, sinemayı koruyan ve yaşatan kimse. | Sinemaseverler, Oğuz Makal'ı anımsayacaklardır., | Güney Dinç, 52
s.
sinematik
s.
sinemasal, sinemayla ilgili.
"Mihanik formülleri ve misalleri: Statik, sinematik, dinamik", Zihni Arısoy, 1940 (Kitap adı)"
sinematik | Son derece akıcı, sinematik bir dille anlatılan bütün eserlerinde okuyucuların sıkılmadan okuyacaklarına kaniyim., | | https://sehirmedya.com/aktuel/roportaj/ziya-sakir-bir-aktivistti/, 12.1.2015, Canan Güleç, 24.10.2019g
s.
Sinematik | Son derece akıcı, sinematik bir dille anlatılan bütün eserlerinde okuyucuların sıkılmadan okuyacaklarına kaniyim., | C Güleç / F Yargıcı, Ziya Şakir bir aktivistti, | https://sehirmedya.com/aktuel/roportaj/ziya-sakir-bir-aktivistti/, 25.10.2010
s.
sinemili
s.
sinemide doğan veya yaşayan. Arapgir.
"Sinemili Rıza Dede!... / kır sakallı, uzun donlu ihtiyar / Sen öldün, gittin bu diyardan / Ankaradaki evimde hâlâ sazın var.", Ş Belli, 1962, 92"
Singapurlu | İki hafta sonra Singapurlu sineklerin eski perişanlıklarından eser kalmamış, her biri somun pehlivanlarına dönmüştü., | Çalıkoparan, 28
Singapurlu | Kazanlılar, Singapurlular, Semerkantlılar, Delhililer, Keşanîliler, Mozambikliler hepsi mahtıkı, hendeseyi, hikmet v ekimyayı Arapça okuyorlar. 45
s.
singıl | single tek. Tekli; tek bir şarkıdan oluşan albüm. AAldinç, 8.7.2011 TRT1/2 Server Gözüaçık izlencesinde.
ing.
singil | Konya. | Yavaş tembel A Savaş, 02.09.2024 ++
s.
singil | Tek. | Teniscilere... Atletizm Heyeti Başkanlığından 936 Tenis Çukurova mıntıka birincilikleri Bayanlar Baylar arasında (Singil Dabl) olmak üzere 6 Haziran cumartesi sabahı saat 6ya geçirildiği tebliğ olunur., Türk Sözü, 22 May 1936, 3
a.
ing.
singildemek | Konya. tembel tembel gezmek. A Savaş, 02.09.2024 ++
f.
sinik | cinical | Kendine demokratlık ya da demokrasiyi başka amaçlarla araçsallaştırma, sağa kıyasla solda bazen daha bile alenî, daha kinik (cynical), daha yüzsüz bir hal alıyor., | H. Berktay, T, 13.5.10, 12.
s.
ing.
sinik sinik oturmak
Bunlar aslında yedikleri haltı bildiklerinden pek cesur olamıyorlar, köşelerinde sinik sinik oturup, ancak taşranın mazlum öğrencilerine güç yetiriyorlardı. Sinan Çuluk, 4.5.2024, facebook
sinili | sinisi olan. | Gözlerim dâima engine dalar / İsterim ki her an, ana yurdumda / Dağları dumanlı yaslı Kırım'da / Duvarında mavzer ve Kur'ân olan / Ata ocağında, bizim konakta / Bir bakır sinili sofra başında / İftar beklenilsin, duâ edilsin., | Buğra Alpgiray, Paris akşamları, 1972
s.
sinir oynatmak deyim | Bazan kısa yazınca da olmuyor. Gogol'ün uzunca | Portresine bayılırım; gelgelelim Sartre'ın Duvar'daki kısa öyküleri sinirimi oynatır., | Sİleri, Z, 11.3.2012
sinir ucu | Sinir ucu, bir sinir telinin, harekete geçirdiği organa (hareket veya ..., Büyük Lûgat ve ansiklodedi, 1985, C 12, 399 | sinir uçlarına dokunmak| Şehirlerin sinir uçlarına dokunmak, Özcan Ünlü, Türk edebiyatı, 2005, S 383-386, 70-71 | Berkin Elvan üzerinden gerçekleştirilen bu hain saldırı[da] hiç şüphesiz toplumun sinir uçlarına dokunmak, onu kışkırtmak ve hatta çarpıştırmak çabası vardır. Acaba yeniden Berkin üzerinden Gezi eylemlerini harekete geçirmeye mi çalışıyorlar? , Duran Çakır, Gündemden İnciler...: Hayatına bir de buradan bak..., 2018, 22
dey.b.a.
sinirbilimci | Proust Bir Sinirbilimciydi., lehrer jonah, kitap adı.
a.
Sinirleri alınmış olmak / sinirlerini aldırmış olmak soğukkanlı olmak | Sorun burada zaten. Hani derler ya | sinirleri alınmış diye, çok soğukkanlı kalabilen insanlar için..., | Z Arapkirli, C, 15.3.2019
sinirotu | Kamışların önünden öbek öbek sinirotları fışkırmıştı., | DCeyhun, 82
a.
Sinistre | 1. uğursuz, şom 2. kötü, korkunç | Paralellik sürüyor, işte Günlük'te Peyami Safa: Vücutça yüzün kendisi, gözlükleri, yan bakışı ve nezaketi ile Peyami daima karıncaya benzerdi. Sinistre bir tarafı vardı. İnsan keşfetmesinden hoşlanır, fakat sonra kendi çerçevesinden çıkınca nazikâne* düşman olurdu., | Tahir Abacı, CumKitap, 23.5.2019, 8
s.
fr.
Sinkaf | Sinkaflı | İçkili davacı bunun üzerine müvekkilime sinkaflı küfürler ederek üzerine yürümüştür., | 23.09.2019
s.a.
sinkaf BTS+ | sövme, küfür. Erkeklik organı ve ilgili sövgülerin tümünün kısaltılmış biçimi: Çocuklara daha ilk ağızda sinkâfla gonuşmayı öğrediyorlar. www.sozce.com/nedir/283403-sinkaf, 18.6.2017g | Önce 'tarih'le ilgilendiğini öne süren bir mevkutenin, Mustafa Kemal'in özel hayatını bildik tekke dedikodularıyla ele aldığı 'kapak konusu'; ardından bu 'kapaktan esinlenen' ve dergidekiyle aynı ıvır zıvırı biraz daha ballandıran bir TV programı; bunlarla eşzamanlı olarak hızını alamayıp açıktan sinkafa soyunan bir 'hoca videosu'... , HakkıÖzdal, HrKitapSanat, 26.5.2017g
a.
bts+
sinkaflı BTS- | Şişmanladı bir dakika içinde beş tane küfür etti, sinkaflı., | 16.5.2017
s.
bts-
sinkretik | Çeşitli Batılı ülkelerin egemenliği altına giren yerli halklar, buna karşılık, kendi inançları ile Hıristiyanlığı birleştirerek antropolojide sinkretik yani melez dinler olarak anılan olguyu yaratmışlardı., | SSomersan, T, 26.11.2013
s.
sinmişlik | Bu müzeye yüklenmiş olan objelerin taşıdığı hayat yükünün (hayatın sinmişliği) manasında bir safiyet olduğu iması bile, bu kavrama sahip çıkanın ne kadar ayrıcalıklı olduğunu gösterir-,, | Telesiyej, T, 10.5.2012
a.
sinoptik
a.
sinoptofer | Prizmalar, Hes perdesi ve sinoptofer cihazı ile kaymanın (şaşılığın ) miktarı kesin olarak belirlenebilir. | Tedavinin sıkıcı sırası, önce iki dakikalık yeşil ışık uygulaması, sonra üç dakikalık kırmızı ışık, on dakika mıknatıs, bir de on beş dakika sinoptofer...
a.
Sinsice | Kahveden çıkarken, kahveci sinsice yaklaştı., | 35
z.
sinsile | silsile | Mehmet ağa ihtiyar, Mehmet ağanın çoluğu çocuğu var, fukara sebeblensin, geri kalının sinsilesini eşek kovalasın., | Hacıhasanoğlu, 1954, 40
a.
sinsin | Ey sinsinler, horonlar, halaylar diyârı hey!, | BKÇağlar, Güzelleme, EGŞA, 278
a.
sinsin | Mersin sinsin büyük ateş yakılır. ters dönülüyor. köroğlu çalar davul, kütüğe tekme vurulur, güreş tutulur. saatledce devam eder. hüseyin baş mersin merkez yeniköylü, HasanSaş,10.4.2017
a.
sinti | Kuzeybatı Avrupa'da yasayan ve Çingenelerin dört ana kolundan biri olan topluluk; Pakistan'ın Sind bolgesinden veya Hindistandaki Sindhu nehri civarından göç etmişler. Fransa ve Almanya'da yaygın olarak yaşayıp manush olarak da adlandırılırlar., | 22.11.2005 00:30
a.
sintigrafi | BTS+örneksiz | Perş. sabahı yapılacak ayrıntılı sintigrafiden sonra nasıl çözümleneceği saptanacak., | ŞenayKara, 30.7.2013eposta
a.
tıp
fr.
Sintiler | Roman ve Sintilerin her dönem gördüğü, aşağılayıcı-ırkçı muamele, iş verilmemesi, polis tarafından | potansiyel suçlu olarak görülmesi? , | SSomersan, T, 5.2.2013
a.
sinyal kesici
b.a.
sinyal bozucu jammer.
"... (sinyal kesicileri) nedeniyle bağlantıda aksaklıklar oluşmaya başladı. Türksat ile görüşüldü. Türksat, uydu frekanslarına müdahale olduğunu söyledi. Gemiyle yapılan canlı bağlantılar yirmişer dakika olarak, kesintili şekilde ... ", Mediha Olgun, Mavi marmarada neler oldu?, 2010, 128"
Sinyali kapalı olmak | ++
b.f.
sinyalizasyon | demir yolu, kara yolu ve limanlarda geliş gidişi düzenleyen ışıklı sistem | 2003 yılından itibaren mevcut hatların sinyalizasyon ve elektrifikasyonu*, lojistik merkezler, ar-ge çalışmaları, şehir içi raylı sistemler, yüksek hızlı tirenler ile yerli ve milli üretime yönelik önemli projeleri ülkemize kazandırdık ve yenilerini de kazandırmaya devam ediyoruz., | Raillife, Ekim 2019, 8
a.
sinyallenme | Cumhurbaşkanı'na göre izlenen Suriye politikasında düzeltme ve tüm dünyaya güçlü biçimde sinyallenme gereği, MGK görüşme içerik deşifre sakıncasından daha önemli-önceliklidir., | Fovea oberaza SİDanışmanlık2.10.2013
a.
sinye | Zira, 'sinye'dir diye dandik bir kroki için dahi kat be kat fazlasının ödendiği olur., | H. Uluengin, Hürriyet, 11.3.2010
sipariş etmek (birini birine) havale etmek | Aa, deyyusu dedem söylerdi di mi? Hatice'nin yerinde olsam Malkoçoğlu'nu sipariş ederim padişah abime..., ArdaUskan, Takvim, 2.3.2012
siperisaika/siper-i saika | yıldırımsavar, paratoner | Bu toplantı, cemiyetin, tarihe karşı minnet ve muhabbetle seslenişi ve adeta siper-i saika gibi, geçmiş zamanın göklerinde birikip kalmış vecd ve sanat şimşeklerini kendine çekişi gibi idi., | SAyverdi, MilliKültür 1957/1976, 231
a.
siren | mit. | Uludere, AK Parti ve Siren'ler.../Şu anda Başbakan'a yaltaklanarak 'Siren' rolü oynuyorlar./Yunan mitolojisinde ölamsaz doğaüstü yaratıklar olan 'Siren'ler güzel sesleri ile denizcileri büyüler ve gemilerini kayalıklara çekerek kazaya uğratırlardı., | MEsayan, T, 2.1.2012
a.
sirilankalı | Son zamanlarda da kara kara Sirilankalılar doldurdu etrafı., | A Özakın, KB, 60
a.
sirius C | Temple, Siruis Gizemi'nde, 1995 yılında astronomlarca da onaylanan Sirius C'nin astrolojik manada bir dişil yıldız olduğunu, astronomi bilgisiyle öne çıktığı iddia edilen ilkel Afrika kabilesi Dogonlar'ı* dayanak göstererek öne sürüyor., | F Ünlü, Sbh, 10.3.2019
a.
sirkelik | sirke kabı ShowTV, Piramit Programı, 27.3.2016, sa. 00.09
a.
sirkencübin /sirkencebün | Yemek | Menüde sirkencübin, çömlek kebabı, gül yapraklı marul salatası, hassaten lokma denilen Mevlevi pilavı ve Hz. Mevlânâ'nın çok sevdiği ve beyitlerinde sık sık yer verdiği badem helvası ve kahve vardı., | NevinHalıcı, ZamanPazar, 8.1.2012 | Oxi (ekşi), meli (bal), bal ve sirke sosu veya şerbeti. Aynısı Mevlana zamanında Anadoluda sirkencebün olarak varmış., | NÇintay, SabahPazar, 17.7.2016, 5
a.
sirküle etmek
b.f.
göndermek.
ing. sirküle + tr. et-
"Karar vermiş hatta sirküle de etmiş!", Cenk Şahin, 12.3.2024"
siron
a.
tirit.
halk.
"-Sironu Karadenizde kullanıyorlarmış. -Biz bilmiyoruz, Şilede mi? -Yok hocam, Kütahyalı bir misafirimiz var. O söyledi.", Cemil Kaya, 27.12.2023"
sirto | (Yun. syrtos) 1. mus. Mûsikîmizde yürük karakterde bir oyun havası 2. bu hava ile oynanan halk dansı. | +Sevme sonrası iki sirto, | RehaMağden, 2005, 145
a.
GTS+
sisi
motor gücü
16.02.2024
sisi I | Orjinal x 9 sisibar arıyorum; sıfır, çıkma farketmiyo[r] ya da custom sisibar yaptırabilece[ğ]im bi[r] adres var mı? , | www.motordelisi.com 30.6.2011 girildi. | Düşük sisi motorlar.
sisi II | AKP'ye yeni gelin gitmiş birisi var. Ben ona isimlerinin baş harfleriyle [Süleyman Soylu] 'sisi' diyeceğim. Sisi, kimin nesi oldun? Siyasetin ve AKP'nin Sisi'si, Soylu AKPnin vesikalısı olarak çalışmaktadır., MBelge, T, 5.8.2014
a.
sisi yapmak | Cc'den (carbon copy) bir mesajı başkasının epostasına yönlendirmek | Şimdi mesajını sisi yapıyorum., | MSER, 1.8.2013
kıs.
ing.
sisif | mit. | Tanrıları kızdırdığı için bir kayayı bir dağın tepesine çıkartmaya mahkum olan Sisif'in mahkumiyetine benzer bir cezaya çaptırılmış olmaktan kurtulduğumuz duygusunu yaratıyordu., | AAltan, T, 2.1.2011
a.
yun.
sisleme | Sisleme (Minispring Sulama). Yağmurlama sulama ile damla sulama arasında bir yöntem olup, ince borularla tarlaya dağıtılan su küçük yağmurlama başlıkları ..., | www.dundartarim.com.tr/sisleme.htm, 20.1.2014de girildi.
a.
sisleme | sisleme Serin Sistem yüksek basınçlı sisleme sistemi ile (70-100 Bar) Nozzle'lardan pulverize edilen su zerrecikleri 3-8 mikron arası büyüklüğünde olduğu için hızlı bir ..., | www.tayfursu.com.tr/sisleme.html, 20.1.2014de girildi.
a.
Sislendirmek | Kocasıyla arasındaki mesafeyi sislendiren bulutlar yavaş yavaş kayboldular ve Yusuf karşılarında her zamankinden daha büyük ve vazıh olarak durdu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 214
f.
sislenivermek | Buğulanırmış gibi ipil ipil titreşen, hafiften de sislenivermiş, göz alabildiğine uzayan yemyeşil kırlarda..., | DCeyhun, 18
bf.
Sisli pencerelerinde sabah sabahın
sistematikleşme | Sistematikleşme mevcut ancak bunun kati olup olmadığı krediyle okunmalı, derecesi ayrıca irdelenmelidir., | fovea, Siyasi İstikrar İndeksi (Sİİ) Referans No: 130256 7.8.2013
sistematiklik | Programdaki birçok şey yapıldığında o tür bir topluma doğru evrilmenin yolu açılır, tutarlılık, sistematiklik gibi şeylere de bu gözle bakmalıdır., | MBelge, T, 13.1.2012
a.
sistematizasyon | ümit ediyoruz ki Doçent Hıfzı Veldet'in bu etütte bu suretle sarfettiği terkip ve sistematizasyon gayreti sayesinde,, | ÖLBarkan, HVV**
a.
fr.
sistemik | Bu değişimin hızlandırılabilmesi için bürokrasinin sistemik zorlamalara, başka bir deyişle demokrasi tarafından terbiye edilmesine ihtiyaç vardır. Ülkede demokrasinin ve bürokraside demokratikleşmenin gelişmesi, tüm toplumun huzur, refah ve mutluluğunu arttıracaktır., | BünyaminÖzgür, Eylül 2011
s.
sistemik sistemik deprem, Richard falk
sistemleştirici | Bilindiği gibi Milliyetçilik-Türkçülük düşüncesinin asıl sistemleştiricisi Gökalp'tır., | Kazım Yetiş, Milli edebiyat anlayışı, İlmi Araştırmalar, S 8, 1999
s.
sistemsel | sistemle ilgili, sisteme ait | sistemsel sıkıntı, lutfen destek!, | 11.8.2011, www.joymax.org/forum/bilgisayar/1491-sistemsel-sikinti-lutfen-destek.html Sistemsel | Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nde yaşanan sistemsel sorun Türkiye'de iki gündür gayrimenkul alım-satım işlemlerinin durmasına neden oldu, | M, 25.6.2013
s.
sistölik BTS+ | / | systolic büzülmeye ait olan, sistole ait olan | Özellikle cinsel ilişki sistölik (sic) kan basıncını ya da diğer bir deyişle büyük tansiyonu düşürüyor. Tansiyonunuzu ölçtürdüğünüzde ilk çıkan rakam sistolik basınıcınızdır., | Hür, 13.9.2016
s.a.
ing.
bts+
sitatif
s.
görüntülerin dijitalize olmaması ve hasta popülasyonunun onkolojik hastalar olması nedeniyle dijital ve hareketli sitatifleri bulunan röntgen cihazına ihtiyaç bulunduğu
sitcom/sitkom / sit-com | durum komedisi | İlki Limon Yapım'ın başrollerini Müjde Ar ve Ayten Gökçer'in paylaşacağı sitcomu., | BAltuğ, T, 27.3.2012 | Bu arada Meryem Uzerli yakın arkadaşı Tülin şahinle beraber bir sit-com filan yapsa keşke., | OnurBaştürk, HrKlbk, 8.7.2017
a.
site
a.
bilgis. Kişi veya kuruluşların genel ağda oluşturduğu değişik konulardaki bilgilendirici veya eğlendirici sayfalar.
fr. cité
"Devamlı bilgisayar, akıllı telefon kullanmalarına rağmen, rağbet ettikleri sitelerde ufuk açıcı ve zihin geliştirici bilgilerin yer almaması, çok temel konularda bile farklılıkların olması üçünü de üzüyüordu.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 8"
siteleşme | 1950li yıllardı.Peyami Safa 'teknolojik gelişmeyi gerçekleştirmek kolaydır, fakat binaların ve nüfus yoğunluğunun artması ile medenileşme olmaz. Kültürümüzün matematik temelli bir düşünceye yönelmesi ve yerleşme bölgelerinin siteleşmesi ile medenileşme mümkün olur diyordu., | Hüsrev Hatemi, 27.3.2020, twitter
a.
sitemli
s.
sitem eden.
"Yâr nisbet ederek süzer gözünü / Şol sitemli gözler kâr etti bu gün", Gevheri/Albayrak, 62"
Sitemli | Muazzez gözleri sitemli, fakat keskin bir bakışla annesine çevirdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 186
s.
sitemsiz
s.
sitem etmez, sitemi yok.
*
"Sitemsiz aşk istediler / Öfkeyi susturduk, güldük / Huzurubulduk ama / Aşkı öldürdük!.", C Tümerkan, 1985, 105"
sitikır | sticker | Bazen arabalarda gördüğüm o sticker artık rüyama giriyor: | Gözlerin onu aramasın, o şimdi askerde., | N. Kuyaş, T, 25.6.2010
a.
ing.
sitkom | Batı sitkomunda iç dünyalara yer verilmez kolay kolay. Telesiyej, T, 29.9.2011
a.
sitkomvari | Alemin Kıralı', sitkomvari ama sıcak bir komedi dizisi., | Telesiyej, T, 29.9.2011
s.
sitori | Story: hikaye. | Kocan başkası olsaydı eğer avukat tutup adama dünyayı dar ederdin ertesi gün de Müge Anlı'ya çıkıp herifi rezil ederdin ama işte kocan Hacı Sabancı olunca böyle sitoriler atılıyor, ulan para senin ben ananı skiyim, Eyüp Sabri Esenkal, 19.01.2025, X
a.
ing.
sitte sevir
"Sitte Sevir: Abril ayının 7. günü ile 12. günü ( 20-25 nisan) arasında 6 gün süren sayılı fırtınadır. Bu fırtına "Sitte Sevir, her saati bir devir" deyimiyle, bir anı bir anını tutmayan zaman dilimi şeklinde tanımlanır."
sittir etmek | Belkim de emir-komuta zincirinin halkalarından biri, ne bileyim, gevşedi farketmediler (ne ayıp!) veyâ farkedildi de birileri, 'Sittiredin, inceldiği yerden kopsun!' filan dedi... , | YAtsız, KararG, 30.7.2016
Sittir etmek siktir etmekten. argo. Kovmak. | Sittir edin ibneyi, | Hayat devam ediyor her şeye rağmen; kime güvendiysem güvendiğim kadaar çıktı, kimi sevdiysem sevgiyle baktı. Bir hayal kurdum yanlışmış, bir yol adımladım uzakmış, Eylüllerin biri iyi biri kötü çıktı. Ben o adam değilim aslında, ben o adam değilim. Sahi bir sokak arasında üzerindeki battaniyeyle soğuktan korunmaya çalışırken görseniz beni şaşırır mısınız? Ya da ben öldüm diyelim, hoca sordu | nasıl bilirdiniz? sittir edin ibneyi ağzı üstüne gitmez kendini akıllı bir bok sanırdı der misiniz? Hiç mi cesur olamadınız, hep mi sakladınız aklınızdan geçeni, hep B planıyla mı yaşadınız? , | | http://www.xlargeworld.com/guncem-arsiv/2013/1/, 7.3.2013, B Sarımehmetoğlu, 9.12.2021g
sittiriboktan değersiz, önemsiz. SalihTuna, YŞ, 4.12.2007, 14.
siva
a.
"Gir tarik-i müstakime, ol ihvan, / Al şefâat, böyle olunur mihman, / Terk-i siva etmelisin ey insan! / Hüdaverdi'yle bulursun çok ihsan.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 14"
sivaskâri | sivas yer adı ve far. kâr: iş ve nispet eki î ile Sivas işi. Sivas usulü. | Günümüzde üretimin fabrikasyon olması ürünlere ulaşmamızı kolaylaştırıyor. Fakat el emeği göz nuru tezgahlarda dokunan halıların yerini alamaz elbette. II. Abdülhamid dömeninde ün yapmış Arap Fatma usta ile yardımcılarının dokuduğu Sivaskâri ipek seccade. Desenler büyüleyici., | A F Örenç, @Fuat0renc, 29.11.2022, twitter
s.
Sivil | sivil elbise | Orada güzelce yıkanır, sivillerimi giyer, kendimi sokağa atardım., | S Şengil, 1983, 40
a.
sivil darbe yeni askeri darbenin karşıtı.
sivil dikta yeni Askeri dikta karşıtı. Kastedilen polis devletidir. | Sivil dikta yanlısı yazarların yazılarını sözlüğe taşıyınca birden yok oluyormuş. Sadece bu değil tabi ki. sivil darbe, çoğunluk diktası, sivil vesayet, sivil faşizm hepsi yok oluyor., | Ekşi S, all right rezerved, 25.01.2010
sivil faşizm yeni sivil vesayet, sivil diktayı anlatmak isteyen başka bir terkip.sivilizasiya | medeniyet, uygarlık. | Sivilizasiya etiket bilmek ve bunu tatbik etmektir., | HTaner, KAD.
a.
sivil Fr. civil sf. | 1. Askerî olmayan: Sivil savunma. 2. Asker sınıfından olmayan (kimse). 3. Özel bir biçimde olmayan, üniforma olmayan (giysi): | Arkasında siyah şayaktan bir sivil elbise vardı. -R. N. Güntekin. 4. Üniforma veya özel giysi giymemiş olan (kimse): | Çoğunlukla sivil insanları yadırgardım. -F. R. Atay. 5. | Resmî olmayan giysi: | Hatta mektebi bitirebilmesinde biricik amil, bir avukatın yazıhanesinde saklı sivillerini giydi ve fırladılar. -N. | Kısakürek. 6. | Sivil polis. 7. | Çıplak, çırılçıplak. Güncel Türkçe Sözlük | Hatta 'sivil olmak' demek, 'anadan üryan' olmanın, 'çırılçıplak' kalmanın askeri argodaki aşağılayacı adıydı, | N. Çınar, T, 17.5.2010
a.f. argo
fr.
sivil vesayet yeni askeri vesayet karşıtı
sivilcelenme | kullandı göz altında torbalaşma ve morlaşma yaptı, yüzünde de sivilcelenme yaptı..., | 27.4.2007, www.kadinlarkulubu.com › ... › Kozmetik Markaları, 23.2.2015g
a.
GTS-
sivilizasiya medeniyet, uygarlık | Sivilizasiya etiket bilmek ve bunu tatbik etmektir., | HTaner, KAD.
sivilizasyon | medeniyet, uygarlık.
a.
siviller i. sivil elbise, askeri olmayan elbise. Sivilleri çekmek d Üniforma dışında elbise giymek sivil olmak | Hatta | sivil olmak demek, | anadan üryan olmanın, | çırılçıplak kalmanın askerî argodaki aşağılayıcı adıydı. Hamamda peştamalın düşmesi ya da donunu değiştirirken görünmen biran için, | sivilleri çekmişsin diye senle eğlenilmesine yol açardı., | NÇınar, T, 17.05.2010 sivil gibi | Bu genç Yusuf, beni akrabalarına yolladı; onlar beni giydirdi, sivil gibi dışarlıklı oldum., | RehaMağden, 2005, 125
z.
sivilleştirilme | askerlerden arındırma | Yani mücadelenin sivilleştirilmesi ve sivillerin karar alma mekanizmalarında etkin olmaları anlamına geliyor... EUslu, T, 6.8.2011
a.
sivillik | sivil olma durumu | En büyük silahı haklılık ve sivillik olan bir yardım gemisinden, Gazze ablukasını delecek bir fırkateyn, askerî olarak en tecrübeli olanı en fazla savaş görmüş olan aktivistlerden de Arap devletlerinin dize getiremediği İsrail'i yenecek bir direniş örgütü yaratmaya çalışanlar da hesap vermeyecek mi? , | YOğur, T, 8.9.2011
a.
sivilsavar | Başta Cumhuriyet, sivilsavar ve askersever basın Et-Balık Kurumu'nun makinelerinde | kıyma haline getirilmiş üniversite öğrencilerinden söz ediyordu., | MBelge, T, 15.4.2012
sivri | Sivri biber.
kıs.a.
sivriliş | Bu sivriliş nedir demiş / Seni söylemiş Erciyes., | 27
a.
Sivrilivermek | Bunların arasında bazen sivriliveren büyük eşref evleri, beyaz badanaları, çifte kanatlı sokak kapıları ve ikinci katın sokağa doğru yaptığı çıkıntıdaki tozlu kalyon ve muharebe resimleri ile insana küçükken
dinlediği masalları hatırlatırdı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 25
bf.
sivrilti | kabarcık, sivilce,? | Figürün başında, yayvan ve tepesi hafif içeri çökük bir bere görülmektedir; berenin üstünde iki sivrilti bulunmaktadır., | Anadolu AraştırmalarıD, 1981, C 7-9, 176 |Mecburiyetten aynı yerde oturmak zorunda kalan bir kişinin altında gedik falan oluşmaz, tam aksine anatomisine aykırı sivriltiler peydah olur., | 23.09.2004 12:19, balansnuri, EkşiS
a.
siya siya | Yavaş yavaş | Toplayın kalamari / Gidelum siya siya / Yoroz açıklarında / Edelum baştan viya, | FuatSaka
z.
siya siya a.m. Siga siga. Yavaş yavaş. | Hoy deniz Karadeniz / Suların kıpırdaşır / Göğsünde köpüren iz ? Uşaklar siya siya / Gider yare ulaşır., | Vecdi Bingöl
siyahi
s.
"Siyahi mavi kubbe / Ilık ılık havası / Mis gibi deniz kokusu.", E K Gökkaya, 1988, 76"
siyahi / siyahî | Siyahi mavi kubbesi / Ilık ılık havası / Mis gibi deniz kokusu, E K Gökkaya, 1988, Hasan Baba, 76
s.
siyahice | Sokağa ne zaman adım atsam, uğradığım lisan saldırılarından dolayı kaotik bir gerginlik ve şaşkınlık içine düşüyorum: Arapça, Rusça, Gürcüce ve siyahice -ya da zencice denilebilecek- sözcükleri işittiğimde bir tür 'Babil sendromu' yaşıyor, yabancılık çekiyorum., | GülizArslan, HrKitapSanat, 26.5.2017g
a.
siyahileştirmek | zencileştirmek, ötekileştirmek | Farkındalığın arttığı ve en küçük farklılıkların bile büyük anlam taşıdığı bir dünya da Kemalist düşüncenin 'yekpare toplum' projesi Alevileri, Kürtleri, Ermenileri ve İslami kesimleri ötekileştirerek siyahileştirdi. , | BZilan, T, 1.2.2013
f.
siyahlamak | kararmak | Siyaha çalmış kaba ketenden bir çarşaf ve yine siyahlamış bir yastık., | MEsayan, T, 9.9.2012
f.
siyahlı | BTS- siyah renginde olan | Allı, yeşilli, beyazlı, siyahlı yöresel fistanları ile dışarıdan yuvalarına buğday taneleri taşıyan karıncalar misali bir giriyorlar bir çıkıyorlar., | BTSalihoğlu, 2014, 53
s.
bts-
siyahlık –ğı | Şol benim bahtım gibi çeşm-i siyahı perçemin / Bu siyahlık Hazret-i Haktan inayet perçemin., | Hengamî, 30
a.
siyahlık | zencilik | AK Parti ve belli orandaki bir taban kesiminde, Siyahlıkları ile ilgili linç ve tehlikeden kurtuldukları, devletle de zimni bir barış imzaladıktan beridir Beyazlarla bir yakınlaşma, merkezleşme kendini gösteriyor., | MEsayan, T, 23.7.2012
a.
Siyanoz | Kâhil yaşa gelmişlerde siyanoz yok, kalp henüz büyümemiş, pek az, ancak efforla siyanoz görülürse bunlarda prognoz iyidir., | HastaneD, 1962, C 16, 59
a.
siyanürlü
s.
Erzincan İliç'teki Anagold'a ait altın madeninde siyanürlü liç yığını çöktü, dokuz işçi toprak altında kaldı. Gazete Duvar yazarı Bahadır Özgür, facianın nasıl yaşandığını, İliç'teki madenin hikayesini ve Türkiye'deki altın lobisini anlattı.https://www.youtube.com/watch?v=zHMH_CiB5Ck, 19.02.2024
siyasa | siyaset. siyasa | Meşrutiyet çağının kültür siyasasında en çok sözü geçen ve o devrin başındaki büyüklerin bu yolda en ileri nazariyeci saydıkları Ziya Gökalp Beyin düşüncelerini gözden geçirelim., Hasan Âli [Yücel], Dil İnkılabımızın Karakteri, Ülkü, 1934, 4(24), 255-257
a.
siyasacı | Laz fıkralarını ve onların bir kısmının özgün versiyonu olan Belçikalı fıkralarını, siyasacılarla ilgili fıkraları, kimi zaman karıştırdığımız Yahudi ve İskoç fıkralarını kimler yaratıyordu? , | TKiremitçi, 2005, 132
a.
siyasal çoğulculuk -ğu
b.a.
"siyasal çoğulculuk [ Fr. pluralisme politique ] [ ing . political pluralism ] : 1- Siyasal gücün ve yetkilerin devlet kuruluşları ile özerk ya da bağımsız kimi ekonomik , toplumsal ve siyasal örgütler arasında bölüştürülmesini savunan bir görüş", Ö Ozankaya, Toplumbilim terimleri sözlüğü, 1975, 86"
siyasallaştırılmak | Demokrasinin anlamı siyasallaştırılıyor., | Telesiyej, T, 7.2.2012
f.
siyasallık | siyasi olma hali. | O, siyasallığı psikanalize ya da psikanalizi siyasallığa alet etmekten ziyade, edebi metni psikanalitik bir nesne olarak ele alıyor, çünkü o nesnenin bizatihi siyasal olduğuna inanıyor; bizi de inandırıyor., | YankıEnki, TKitap, Ocak 2012 | Ve yine bilinmelidir ki, sosyalizmler, milliyetçilikler ve dine dayalı siyasallıklar, kolektivistlik çatısı altında toplanan kardeş ideolojilerdir. Hepsindeki ortak payda | insan bireyini değil, | devleti yüceltmeleridir., | NÇınar, T, 19.03.2012
a.
siyaset | siyasi fraksiyon, siyasi görüş gruplaşması | Zaten boşuna uğraşıyorsun. Bu afiş burada on dakikadan fazla durmaz. Biz olmasak başka bir siyaset gelir söker nasıl olsa., | TKiremitçi, 2005, 138
a.
siyaset meydanı | İdam cezasının infaz edileceği yer | Sinan'ı getirdiler siyaset meydanına. Öyle halk gelmiş, binlerce insan gelmiş. Darağacı sehpasına çıkardılar., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 99-100
a.
siyaset üstülük | siyaset dışılık | Bunu için de, daha genel anlamda tarihsel düşüncenin siyasî ve ideolojik işlevleri ile akademik tarihçiliğin siyaset üstülük ve objektiflik iddiasının siyasî anlamlarına ilişkin bir tartışmanın yürütülmesi gerekmektedir., | NadirÖzbek, 17.1.2014, | http://tarihsiyasetdusunceler.wordpress.com/2014/01/17/73/
a.
siyasetcilik -ği | siyaset yapma işi. | Farklılık parti siyasetciliğinin temelinde vardır. Ecevit böyle bir kelime kullanırken dönemi için etkili bir mesaj vermektedir: | Arı dilciyim, çünkü ilericiyim, laikim!, | D Mehmet Doğan, KararG, 4.2.2019
a.
siyasetcilik | Farklılık parti siyasetciliğinin temelinde vardır. Ecevit böyle bir kelime kullanırken dönemi için etkili bir mesaj vermektedir: | Arı dilciyim, çünkü ilericiyim, laikim!,
a.
siyaseten | siyasi olarak | Siyaseten Avşarlarla dost oldu. kivra oldu beyleriyle. Oturdu kalktı. Yedi içti üç sene., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 262
z.
Siyasetle bırak tozutma mecdi tolun sacit adalı.
Siyasetle bırak tozutma mecdi tolun sacit adalı. Ali Birinci, 15.10.2018
Siyasetle bırak tozutma mecdi tolun sacit adalı. Ali Birinci, 15.10.2018
siyasetsiz | siyaset etmeden, siyaset olmadan. | ... siyaset işinde gevşeklik ve yumuşaklık gösterirdi ; akıllılarca kabul edilmiştir ki | Siyasetsiz memleket yaşamaz , kılınçsız padişah mevkiinde tutunamaz , memlekette hercümerç , ümerada serkeşlik alabildiğine yürür , herkes kendi menfaatine düşer., Ni?am al-Din Shami, ?Necâti Luga, Zafernâme, 1949, 17
s.
siyasetsizlik | Solcular, tüm siyasetsizlikleri ve ergenlikleriyle, kendi cemaatlerini devreye soktular., | Mesayan, T, 22.6.2013
a.
siyasetüstü | Nitekim adli süreçler sonucunda verilen cezalar hiçbir şekilde askeriyenin kamusal alandaki siyasetüstü meşruiyetini hedef almadığından darbe adetinin önü alınamadı., | AAktar, T, 9.10.2012 siye Urfa dolayı sana
siyasetvari | Siyâsetvari bir tereşşuh gören söylesin., | SNursi/AAkgündüz, 8.3.2015, eposta
s.
siyasi mevta | siyaseten hiçbir şey vaat etmeyen, gelecekleri olmayan etkisiz siyasetçi. | Seçim sonucunda; Garibistanlılar, yıllardır oy verdikleri, yıllardır iktidar ettikleri bütün partileri tarihin derinliklerine gömmemişler mi? Garibistan'da bu durumda kalanlara 'Siyasi Mevta' denirmiş. Onlar da birer Siyasi Mevta olmuşlar., S Düzgün Bakır, 2007, 60
b.a.
siyasileşme | Senelerdir siyasileşmekten kaçınan, dünyanın pek çok yerinde barışçı yollar izleyen Selefîleri de hümanize etmeden önce sormamız gereken bazı sorular var., | CKenar, T, 22.4.2013 | FAKAT bu siyasileşme öteki düşmanı ve süngü dalkavuğu ulusalcıların kumpasına gelmek değildir, çünkü Çarşı içinde üç dinin mabedi ve sivil toplumun öz be öz mayası vardır., | Uluengin, T, 2.8.2013
a.
siyasileşmek | BTS- | Yani Çarşı Ruhu derece derece ve kademeli olarak kâh sportif, kâh mesleki, kâh manevi, kâh dünyevi, kâh da iktisadi dürtü ve unsurların bütünde siyasileşmiş oluyor., | Uluengin, T, 2.8.2013
f.
bts-
siyasilik | Ak Parti, bizi dikkate almaz, bundan eminiz ama ordunun belli dozda hükümet politikalarıyla uyumlu bir siyasiliğinin bulunması gerekir., | İKüçükkılınç, 10.6.2012, eposta
a.
siyeç | 1.Tarla ve bağ çevresine çekilen çalı vb. çit. 2.Bahçe ve bağ çevresine dikilen söğüt, kavak gibi meyvesiz ağaçlar. TTAS: Fes üstüne takılan altın dizisi; alıcı, istekli; kara ve ufak taneli erik; bahçe, tarla çevresine çakılan çit; toprak damların üstündeki çıkıntıların ve bahçe duvarlarının çamurla sıvanmış hali (Çayağzı); çit. 3. Meyvesi toplanmış veya dökülmüş ağaç, yaprağı dökülmüş ağaç dalı | Evlerinin önü zeytin ağacı / Dökülmüş yaprağı kalmış siyeci / Eğer gönlün bende yok ise / Sen bana kardaş de canım ben sana bacı., HalkTürküsü |Meclislerden terzilerden saraçlardan siyeçlerden / Dışladım onu / Kovdum, | BünyaminK, 49 | Oy ben beyaz ve göv kayalardan kaydım / Kesmelerden eğik serpenelerden / Ama elin bağını tepelemedim / Tiyeğini ezmedim siyecini sökmedim, Bünyamin K, Bak anne geliyor..., 2008, 9
a.
Siyez ekmeği a.
siyil | bk. siğil | Okula gelençocuklardan ekserisinin ellerini siyil kaplamış., | MYağmur, 1957, 49
a.
siyilli | Elleri siyilli çocuklar, beni görünce çalınmış bir nesne gibi saklıyorlar ellerini., | MYağmur, 1957, 49
s.
siyim siyim çiselemek BTS+ deyim* ince hafif yağan yağmur | +Oysa, kaç gündür hava kapalıydı, hatta incecikten bir yağmur, bir durup bir başlayarak, siyim siyim çiseliyordu arada bir ya, doğrusu kara çevirecek gibi de değildi sabahtan., | DCeyhun, 97
bts+
Siyo | CEO | Gazozdan işlerle uğraşa uğraşa, dünya devi Coca-Cola'nın siyo'su olmayı başaran Muhtar Kent'in çıkması gibi., | YÖzdil, H, 17.6.2012
a.
ing.
siyonazi | Siyonist nazi'den yontma. | Zaten yeni bir terim çıktı SİYONAZİ. artık siyonist köpeklere siyonazi denmeye başlandı., | 14.08.06, forum.memurlar.net. Nazilerin uygulamış oldukları soykırımları dahi gölgede bırakırcasına insanlık suçları işleyen siyonistlerin ve bu siyonistleri herhangi bir şekilde destekleyenlerin alternatif ismi. | Tabii ki zaferdir Hizbullah'ın direnişi. Amacına ulaşamamıştır saldırgan. İç siyasetinde de depremini yaratmıştır yenilgisi. Neden aşağılıyorsun? Ölümler, ölenlerin suçu mu siyonazilerin mi? Bunların istediklerini ele geçirinceye kadar öldüreceklerini sen de biliyorsun! İstediklerinin gerçekleşmesi Filistin'in ölümü değil midir zaten? , | Şahin, Rindan, 22.01.2009. (Deyim Aralık 2008 sonu ile Ocak 2009'da 22 gün devam eden İsrailin cehennemi saldırısı sonrası Avrupa'da ve bizde yaygınlaştı.)
a.
Siyonazi Netanyahu hakkında verdiği karar nedeniyle tehdit ettikleri Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni de yakında | terörist ilan ederlerse hiç şaşmam. Nasılsiyonazi | Nasıl bir dünyada yaşadığımızı fehmetmek için tek başına bu örnek yeter de artar!, Salih Tuna, 19.03.2025, Sbh |
a.
Siz (sen) sağ ben selamet | Benim için cana kıymak değil bir saatlık eğlencenizi bile feda etmeyeceğinizi idrak edemeyecek kadar mecnunlardan olmadığımdan siz sağ ben selamet temennisiyle beraber bendenizi vakitli vakitsiz tacizden feragat buyurmuş olsanız sahihan minnettarınız olacağımızı beyan eylerim., | N Kemal, İntibah, 163-4
siz | 1. ad ve sıfattan olumsuzluk yapan ek. 2. Yoksun olma. -Sizlik. | Evsizlik, işsizlik, eğitimsizlik, güvencesizlik... Bu tanım ünlü sosyolog Loic Wacquant'ın tanımı. | Diyarbakırda kalanlar hiç bir yere gidemeyenler. yani en yoksul, en mağdur, en -sızlar- kategorisinde olanlar., ABöhürler, YŞ, 17.7.2010 | ...artık'ını yiyen insanlık, artık zafersiz, -siz., | NGenç, BuÇağınSoylusu, 28
sizce
size göre, sizin açınızdan.
"Sizce // Masal biter değil mi sizce / Oğlan kıza kavuşunca / Onlar murada erince", A Karatay, seni var saymak, 24"
sizden | Hukuksa, konuştuğumuz hukukun bizdeni, sizdeni olur mu? , | MehmetTezkan, M, 25.7.2011
Sizin başlangıçlarınız oldu., | AMarkaryan, Akşam, 15.4.2015
sizli
s.
*
tr. siz+li
"Sizlisiz Ya Da Sizsizli Birikik İnsanın Şarkısı yürümekli", Özdemir Asaf, ?"
sizlik -ği | Size göre, sizin için, sizinle alakalı. | Avea hatti olanlar tam sizlik bi' program, | www.e-adalet.org, 25 .9.2006
a.
sizsizli
s.
*
tr. siz+siz+li
"Sizlisiz Ya Da Sizsizli Birikik İnsanın Şarkısı yürümekli", Özdemir Asaf, ?"
ska-punk | İki yıllık bir ska-punk davulculuğu macerasından sonra yaklaşık 12 yıl boyunca Bedroomdrunk'ta basçı ve vokalist olarak yer aldım., | T, 22.12.2014
a.
müz.
skandalsız | İsrail tarihinin en sağcı koalisyon hükümetinde Ulusal Güvenlik Bakanlığı koltuğuna oturan Itamar Ben-Gvir, 2022'nin son günlerinden bu yana neredeyse skandalsız hafta geçirmedi., | Hr, 24.7.2024
s.
skar | tıp* | Sağlık Bilimler Ödülü'nü Doç. Dr. Bülent Önal | Vezikoüreteral Reflü Hastalığı ile Etkilenen Kardeş Çiftlerinde Tek Nükleotid Polimorfizm Bağlantı Analizi ile Kromozon 11 de Saptanan Renal Skar Oluşumuna Karşı Koruyucu Loküs adlı çalışmasıyla-., | Cumhuriyet, 25.12.2012
a.
Skar bakımBiyotikli temizlik ve probiotouch
skar bakımı
skati | Işınla çocukları Skati, ders başlıyor., | İBerkan, H, 26.9.2014
a.
ski | ski kayak ski yapmak kaymak, kayak yapmak | [B]ir belediye başkanı Dubai'deki yapay kar merkezinin eşini Central Parkta kuracağım, New Yorklu hemşehrilerim yazın da ski yapabilsin' dese, bunlar bir daha belediye başkanı seçilebilir mi? , | MBelge, T, 12.2.2012
a.
ing.
skiing society | kayakçı cemaati [Y]oksa uzun uzun (Erzurum'daki dadaş skiing societye herhalde) anlatılan tasarımcıların elinden çıkan son model kayak kıyafetlerinden mi bilemedim. | , | BAltuğ, T, 29.1.2012
a.
skleros/skleroz | Tıp damar sertliği | Bunun için de, sklerosa yani damar sertliğine tutulmayacaktır., | Taray, 142
a.
tıp tıp
skleros/skleroz | Tıp. damar sertliği. | Bunun için de, sklerosa yani damar sertliğine tutulmayacaktır., | Taray, 142
a.
tıp tıp tıp
SKM I
a.
Seçim Koordinasyon Merkezi
tr. kıs.
"SKM Başkanı açıkca belirtilen bir görev tanımı bulunmamaktadır. Ancak SKM başkanı seçim kampanyasının başlangıcından sonuna kadarki süreci sevk ve idare etmektedir."
.bolgegundem.com, 10.3.2022
SKM II
a.
sayılı kanuna muhalefet
tr. kıs.
"Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü Kültür ve Tabiat Varlıkları Kaçakçılığı Büro Amirliğince 14.09.2023 günü şüpheli... . isimli şahsın iş yeri adresi olan ilimiz Üsküdar ilçesi ... mahallesi ... sayılı adreste 2863 SKM kapsamında olduğu değerlendirilen 30 (otuz) adet kitap ele geçirilmiştir.", "
İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü,10.11.2023
skoç-tüvid | Renkler değişmez: fular ördek başı yeşili, bere (doğal olarak) lacivert, gerisi gri... Yazın bile sırtından çıkartmadığı bir skoç-tüvid ceket, kışın üstüne bir bej rengi trençkot. Ve en önemlisi, bütün ceplerinden taşan tutam-tutam, tomar-tomar kağıtlar... Notlar, notlar, notlar, | GavsiBayraktar, [22.1.2014]
a.
skolastiklik | skolastizm, skolastiğin tutumu, anlayışı | Yazı boyunca Hoca tam bir akademisyen olarak demokrasi tarihinde örneği olmayan herşey kötüdür skolastikliğiyle ve | Montesquieu'nün dediği gibi diye başlayan cümleler kurarak mevcut anayasanın değiştirilmesine üzülmüş vesselam., | HamzaBayraktar, genchukukcular, 24.12.2016g
a.
TDK-
skolyoz | Tıp omurga eğriliği | Prof. Dr. Ufuk Aydınlı 'Türkiye'de yıllık ortalama 500 skolyoz (omurga eğriliği) hastası ameliyat ediliyorsa bu spesifik ameliyata uygun ancak 100 hasta çıkar., | Z, 19.7.2012
a.
tıp tıp
GTS-
skor | 1. Sp. Sonuç 2. Sayı | 3. Netice, sonuç. | Seçimin dünya medyasında en çok itibar gören sonucu bazı üye ülkelerde milliyetçi aşırı sağın elde ettiği oy oranı ve özellikle kurucu ülke Fransa'daki Millî Cephe'nin yüzde 25'lik skoru. , | C Aktar, T, 27.05.2014
a.
GTS-
skordalia | sarımsaklı patates püresi | Girit'te bu mevsimde skordalia denilen ve soğuk olarak tüketilen bir tür sarımsaklı patates püresi yapılır., | Engin Akın, VatanG, 29.4.2007
a.
skorer a* | scorer sonuççu, neticeci çok gol atan veya çok puan alan sporcu | Kâh ayı avcısı kâh skorer buz hokeyci kılığında karşımıza çıkan, her fırsatta kameralar önünde soyunan, adının alfa erkek ve çelik tebessüm gibi klişeler eşliğinde magazinleştirilmesinden memnuniyet duyan Rusya Başbakanı'nın şovmenlik reytingi son aylarda ciddi bir düşüş yaşadı., | YÇongar, T, 6.12.2011
ing.
skorer sonuç getirici
SKS
a.
sağlık kültür spor
tr. kıs.
"İstanbul Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı'nın (SKS) Rehberlik Danışmanlık ve Sosyal Destek Birimi, sosyal ya da akademik yaşamda uyum sorunları yaşayan tüm öğrencilerine ücretsiz olarak destek vermeye devam ediyor."
@istanbuledutr, 15.11.2023, X
skuter oku. Sukutır. | Yaman yürüyen merdiveni skuterla kullanma!, Taksim metrosu, 05.05.2025
skydive | Listemizde skydive yapmak da var., | M M Kılıç/İ Sarı, HrSeyahat, 24.6.2018, 3
a.
ing.
slamp ses taklidi kapı güçlüce kapanma sesi | Kapı biliyoruz bir iki üç: / Slamp! diye kapanıyor., | OrhanTürker, Abla, Ocak2005, BiriD, S 1, 11 slate | . | 16Gb veya 32Gb dahili hard disk seçeneklerine sahip bu tablet 10.1 inch slate ekran, çift çekirdek Tegra 2 Nvdia işlemci ve taşınabilir bir klavye ile birlikte ikinci bir pili de sunuyor-., | TheGate, | 136, Ağu2011
s.
slaş
a.
taksim işareti, bölü işareti.
ing. slash:
14.4.2024+
slave robot | [V]eya slave robotları kontrol ederken yüzeyin şeklini, pürüzlülüğünü, vibrasyonu hissetmenize olanak sağlamaları. Bu nerede işimiz[e] yarar derseniz: tıbbi cihazlarda (rehabilitasyon robotları, uzaktan ameliyatlar vs), etrafı kırıp dökmemesi gereken robotlarda, eğlence sektöründe, similasyonlarda, böyle gider bu., | turuncu buddha, 5.3.2011, EkşiS
a.
slavlık | slav olma hali | Olabilir', dedi Yakup, milliyetçi duygularını çabucak gölgeleyen bir sevinçle, 'Baba tarafım Balkanlıdır. Biraz Slavlık olabilir yani.', | TKiremitçi, 2005, 32
a.
GTS+
slide | oku. Slayt | İstanbul - Taşkent seferini yapmaya hazırlanan Türk Hava Yolları (THY)'na ait yolcu uçağının, yolcu alımı öncesi park yerinde Slide olarak adlandırılan şişme kaydırak tahliye botu patladı, | M, 5.8.2012 | İçinde 219 yolcu bulunan uçağın orta bölümdeki kapılara yüklenen yolcuya kabin ekibi engel olmaya çalıştı ancak yolcu iki kapıdaki acil durumlarda yolcuların tahliyesini sağlayan slide olarak adlandırılan iki tahliye botun açılmasına yol açtı., | Hr, 11.06.2019
a.
ing.
slikozis | Katil slikozis bir can daha aldı, | T, 21.3.2014
a.
slim | Jean ile polo yaka tişört de giyseniz üzerinize alacağınız slim fit, astarsız, vatkasız hafif bir ceketle her türlü toplantı ve randevularınızda geçer not alırsınız., | BaşakDizer, HrCtesi, 8.7.2017, 10
slip 1 Külot 30.10.2010
slip 2 hesap ekstresi 30.10.2010
sloganik | sloganı andırır, slogana benzer. | Sloganik tipler analizci, ilmi kafaya sahip olmadıkları için çok çabuk şartlanırlar., | M Niyazi, Z, 09.07.2012
s.
sloganlamak | slogan+la- | Okan Bayülgen Başkan, Müjde Ar Eşş Başkan! diye sloganlayarak biriktiriyorum., | PMağden, T, 27.11.2011
f.
ing.
Sloganlaşma | sloganlaşmak hali.
a.
sloganlaştırılmak | Slogan haline sokulmak | Bir zamanlar 'Türkiye küçülmek istemiyorsa, büyümek zorunda' diye sloganlaştırılan yaklaşım gerçeğe dönüşüyor., | İKüçükkaya, Akşam, 12.6.2012 | Senin gibi birilerini yargılayacak, insanları sloganlaştırılmış popülist bir dille etkilemeye çalışacak bir köşem yok., | SongülÖden/Ali Eyüpoğlu, M, 5.10.2014
f.
sloganlı | 1. Slogan atmalı. | Cengiz Kasaroğlu'na ait | ölüm saçan fabrikayı, S.O.S Çevre Gönüllüleri grubuyla birlikte, pankartlı, sloganlı bir eylem düzenleyerek protesto eden Tokatköylülerin sesleri her zaman olduğu gibi yine yetkili kuruluşlara ulaşmadı., Hr İstanbul, 13.07.1992 | Muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin dayatmanın çaresizliği içerisinde, sözün bittiği yerde alkışlı ve sloganlı protestoya yönelmiş, görüşmeleri ellerinden geldiğince aksatmaya ve yavaşlatmaya çalışıyor., | UDEralp, T, 25.2.2015g | 2. | sloganı olan. | Bej plaj çantalarının 'sloganlı' olanları makbul...Tıpkı Mavi'nin bu modeli gibi., | AslıBarış, HrCtesi, 8.7.2017, 10
s.
sloganvari
s.
imsakiyelerde daha vurgulu ve sloganvari dinî ifadelerin kullanılmasını artırmıştır.
slot | 1. f inaller'in saat kaçta olacağını kodlayarak gösteren olay 2. Gazinolarda makinelerle oynanan oyun 3. Rekl. Tv programlarındaki reklam aralığı | Ama ciddi eksikler de var. Mesela 128 GB hard diski, SD kart ile artıramıyoruz. Bu slotun eksikliği ciddi problem., | RGülşan, SözcüG, 15.5.2016
a.
ing.
slov/ slow | slow: yavaş | Banu biriyle gelse bile ne yapıp edip araklayacaktı kızı. Kızla iki slov çekti mi işi bitirirdi., | TAral, SÖ, 25
a.
ing.
slow food | Yavaş gıda | İtalya'da fast foodun toplum ve yaşam üzerine olumsuz etkilerine bir tepki olarak 1986 yılında başlayan ve tüm dünyaya yayılan, Türkiyede de desteklenen oluşum. Yemek kültürlerini korumayı, insan sağlığını gözeten gıda üreticilerini, mevsiminde ve doğal şartlarda yetişmiş sebze, meyve, tahıl satan yerleri, ekolojik tarım yapan çiftlikleri, zengin ve değişken mönülü geleneksel lokantaları, otantik olarak yöresel ve etnik yemekler sunan lokantaları korumayı ve geliştirmeyi hedefler. 26.03.2002, ile, EkşiS | Geçen hafta için sizlere Slow Food Uluslararası Konsey toplantılarının bir değerlendirmesini yapma sözü vermiştim, | DKoryürek, T, 29.6.2014
a.
ing.
slow motion | yavaş çekim tekniği* | [Kralın Dönüşü'nde] son derece etkileyici mekanları güzel bir müzik eşliğinde uzun uzun gösteren Peter Jackson, slow motion tekniğine de sık sık başvuruyor., | T, 2.2011
a.
SMA hastası | Dolandırıcılar bu kez bir buçuk yaşındaki SMA hastası bir bebeği hedef aldı., | KararG, 2.6.2019 | SMA hastaları devlete emanet! ++
a.
smaçör | smaççı, küt inen, kütçü. | Kübalı smaçör Bell, Aslan oldu., | T, 30.12.2012
a.
ing.
smoothie | Ama bu Orta Doğulu ebterin yerli ve milli(!) yiyecekler arasında 'ejder meyveli smoothie (Chia tohumu eşliğinde), efuli (liçi meyvesi eşliğinde), aloevera (starex meyvesi eşliğinde)' gibi nesnelerin hangi sebeple yer aldığını izah etmek için 'kuru fasulye ve pilav'ı kemalistlerin yiyeceği şeklinde algı oluşturması hesapta muarızlarını aşağılamak anlamına gelmektedir. ++ | Sen bebekken Arya iki gündür sadece akşamları yiyor desem yeridir. Kefirli buluberili muzlu pekmezli granolalı smoothie yaptım onu bile yemedi. 19.9.2018, tivitır
a.
sms | bk. | Esemes. İng. Short Message Service; Kısa İleti Hizmeti kelimelerinin kısaltmasından. Cep telefonuyla gönderilen kısa mesaj. toplu sms. Başlıksız sms. sms atmak: Cep telefonuyla kısa mesaj göndermek. | Bugün karşımızda bizi ağlatmak için Kibariye, Şebnem Kısaparmak, Candan Erçetin'den oluşan bir koro, | Unutulanlar unutanları asla unutmaz tarzı sms edebiyatının anne boyları, acıklı şiirler, gazetelerin yıl boyu uğraşıp sırf bugün için bulup çıkardığı en acıklı fedakâr anne hikâyeleri, en damardan bir gurbet ve sıla edebiyatı, korkunç plastik güller, çocukluk hatıraları, tüm bu gözyaşı seline teslim olmuş annelerimiz olacak..., | Y. Oğur, T, 9.5.2010
a.
ing.
snap f/a. şaklama, şakırtı, çatırtı, ani ses/gürültü; kapma, kopma, çarpma, kopma/çarpma/vurma sesi; sert/kısa emir/söz; lokma, parça, ısırık, kopuk | Arkaplana farklı bir müzik koymak için telefonda istediğiniz bir parçayı çalıp 'snap' çekmeniz yeterli., | PÖzdemiroğlu, Hür, 24.9.2016
snaypır | sniper bk. sniper. keskin nişancı | Sniperlar insan avına çıkmış., | T, 26.2.2011
ing.
sniffter | Sniffter adı verilen kısa kadehlerle içilen konyağı içerken, bu bahsedilen kısa kadeh alttan tutulmalı ve elden ısı almalıdır., | bilemedim.com/konyak-nasil-icilir/? 6 Eyl 2013
a.
sniper | keskin nişancı | Bu savaş karşıtlığı ancak Bosna dağlarında yerleşmiş sniperları mutlu ederdi., | YOğur, T, 24.6.2012
s.
sobalı | 1. sobası olan. 2. | soba ile ısınan. | Kavgalar nadir, küslükler günlüktü / Ev sobalı, merdiven altı kömürlüktü / Pantolon yamalı, nikahlar ömürlüktü / Eskiden hayat daha güzeldi..., Halis Ünlü, 26.03.2024+
s.
sobelenmek | ...bulamadığı en son arkadaşına: | Çay içtin çık! diye bağırırsa o çocuk | Sobelenmiş sayılır. Bu tip saklambaç iki çeşittir. (1) Kurtarmacalı, (2) Kurtarmacasız. Kurtarmacasız yukarıdaki gibidir. Kurtarmacalı ise her sobelenmiş çocuk sobelenmiş bir arkadaşı tarafından kurtarılabilir., Türk folklor araştırmaları, 1970, C 13, 6086 | Yalnızlığın sokak başlarını sobelenmiş, ++
f.
sobelenmek BTS- kendisi sobe denilmek; yakalanmak | Herkesin kendinden bekleneni yaptığı zamanlarda oynanan bu tuhaf saklambaç oyununda, beklenmeyen sözler söylenmenin bedeli sobelenmektir., | DOral, T, 16.6.2012
bts-
sobre/subre denizc. Süleyman Nutki'nin Kamus-ı Bahrisinde. Geminin pruva serenlerini bir tarafa ve grandi ve mizana serenlerini diğer tarafa prasya etmektir. Bu halde gemi ileri geri hareket etmeyip muvazenette kalır. Ekseriya hin-i kıyamda gemiyi matlub edilen cihete saldırmak için işbu manevraya ihtiyaç meseder (sic). Zira rüzgar pruvada iken yelkenler bu vaziyete alınırsa pruva serenleri ne taraftan prasya edilmiş ise aksi cihete salar. (bk. lostriyye)
social engineering | toplum mühendisliği roscoe pound, an introduction to the philosophy of law, yale uni. Pres, 1966, | 47
s.a.
ing.
soda kürü
b.a.
sodom-gomore | Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama, / Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!, | NFK, Muhasebe, EGŞA, 269
a.
sodomi | Bu dansların nasıl yapıldığını Covel şöyle anlatır : | Bu oyuncular öyle bir maskaralık yapıyorlar ki, seyredenin yüzü utançtan kızarıyor; çünkü hareketleriyle sodomiyi canlandırıyorlar ve bunu da alabildiğine abartıyorlar., Özdemir Nutku, IV. Mehmet'in edirne şenliği, (1875), 1972, 124
a.
Sodomi | EVET Fellatio (Oral seks) Sodomi HAYIR Ama EVET Ama Cunnillingus (Oral seks) EVET EVET HAYIR Heteroseksüel ilişki yoluyla hastalığın yayılmasında büyük bir patlama olmadı. Sodomi, regl anında lişki, jenital organlardaki rahatsızlıklar, ...NoktaD, 1991, S ? , 54
a.
sof | eşek dilinde şikayet, öf. | Çelebi düştüğü günden beridir ki yulara, / Yük çeker, aç da kalır, duymadık ağzından 'sof'u / Ne revâ ki ola eşşek adı tahkire remiz / Şu cihanın, şu hayatın biricik feylesofu., Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 46
ünl.
sofamsı | Sofaya benzer, sofayı andırır | Taşlıktan geçtikten sonra, sofamsı bir aralıktan odaya girdiler., | Hacıhasanoğlu, 1954, 104
s.
sofistikasyon | sofistikleş(tir)me | Sözün özü, her ne kadar yemek masası muhabbetimizin sofistikasyonuyla kendimizi tanımlamak istesek de, aslında gerçekte kim olduğumuzu, yarı uyku halindeki davranışımız anlatıyor., | AFinkel, T, 27.9.2011
a.
ing.
sofistikelik | Bir sanatkar düşünün. Evren ölçeğinde, hayat sofistikeliğinde, zihin ve hayal kurma muhteşemliğinde eser yaratmış. Ki O, Allah!, | K Beşirli, 17.10.2018 TÖL vatsap
a.
sofrasal
s.
sofraya dair, sofrayla ilgili.
"Sofrasal Vaziyetler... (3) | Sunumsal... (2) | Şifasal... (1) | Tatlılar... (11) | Tavukgiller... (7) | Turta ve Tartlar... (2) | yedim.tavsiye ettim ... ", http://mutfaksalvaziyetler.blogspot.com › 2012/01 › p... 12 Oca 2012, Portakal ve Bademli Siyah Pilav Blogger"
soft | haşhaşın üç nitelikli türünden biri | [Haşhaşın] Drogst, Soft ve Muhacir çeşitleri yüksek oranlarda morfin ihtiva ederler ve kimya sanayi içinideal ürünlerdir., | DKoryürek, T, 21.9.2014
a.
sofulaşmak | Çok değişmişsin dedim. Şişmanlamışsın, sonra sakal da bırakmışsın. Yoksa çıkarını o yönde görüp sofulaştın mı? , | S Dölek, Kirpi, 88
f.
soğan | Sonrasına soğan doğrumak deyim. | Sonra... Sonrasına soğan doğrayalım bence. Gerçek BJKlıların kaçı yiyor bu oyunu bilmem ama namuslu insanlar herşeyin farkında., | STunalı, T, 8.9.2012 soğan erkeği | korkak, biyolojik erkek | Tek başınaydı. Sarhoştu da galiba. Gözleri yuvalarından nasıl fırlamış, yanakları nasıl al al olmuştu! Üç erkeğe, üç soğan erkeğine birer yumruk..., | OKemal, HÇ, 25
a.
soğan kırmalı ritüeli
b.a.
"Annemle soğan kırmalı efsane köy bulguru ritüelimiz", @tasvirsanatlari, 3.7.2022"
Soğan yersen ağzın kokar!
kalıp söz.
14.07.2019
soğancı | Senin gücün sadece kapıcıya, değnekçiye, nüfus müdürlüğündeki memura, sabit pazardaki soğancıya mı yetiyor? , | S Dölek, Kirpi, 50
a.
Soğancılık ğı | Geldi Kumbağlılar verdi gayreti / Tuttuk biz ticaret soğancılıkta.
a.
soğuk | soğuk Erzurumda doğmuş Sivasta oturmuş. Sivasın çok olduğunu belirten kalıp söz, 26.3.2016, BÖzgür
a.
soğuk cehennem sıcaktan alıp soğuğa sokuyorlar seni, 21.03.2013
soğuk kapak | Cool Touch (soğuk kapak) Fırın kapağı 2 adet camdan oluşmaktadır. İç camda ısıyı yanısıtabilme ve % 10 enerji tasarrufu özelliği bulunan LOW-E cam kullanılmıştır., | Luxell, 21.07.2024, İstanbul Haznedar, Güngören Servisi+
b.a.
soğuk nevale
"İnsanlıktan bibehre, soğuk nevale / Ne kendi rahat eder, ne kimseye verir huzur, / Kuduzdur kör olası, başlar belâsı, / Ne kadın olur, ne erkek denir, / Boyun eğmiyene pehriz ettirir.", Celâl Beykal, 1956, 22"
Soğuk yalan | Her biri belki bin tanesine iptilasından, ondan başka kimseyi sevmek ihtimali olmadığından, yolunda ölmeyi canına minnet bileceğinden, hasılı dünyada ne kadar soğuk yalan var ise hepsinden bahisler açmaya başladılar., | N Kemal, İntibah, 47
a.
soğuk zincir
soğukam çiçeği | Monopsıra*fgg
a.
soğukkanlılaştırma | [K]ürtleri' yalnız bırakmayarak 'soğukkanlı'laştırma fikrindeki Nabi Yağcı da bunları okuyor ve üzerinde düşünüyordur., | HBerktay, T, 15.2.2012
a.
soğuklar | soğuk yenilen yemekler zıddı: sıcaklar | Hem soğuklar, hem ara sıcaklar, hem de balık. Hepsi keyif veriyor., | VMilör, HürCmrts, 3.9.2016
a.
soğuksu
su a.
Arapgirde bir su/pınar adı.
"Bir tay kişner anasının ardından / Kendi doru, anası ak. / Çekmece nerde, Arapgir nerde? / Soğuksu daha uzak.", Ş Belli, 1962, 85"
soğuktan sırıtıp kalmak deyim donmak | Çekmiş kafayı anlaşılan... Ya denize gidecek, ya haberi olmadan soğuktan sırıtıp kalacak., | Güntekin, Dmga, 86
Soğuktulumba | İstanbulda bir semt adı. | Bir arabacı, atların yanında, elinde kamçısı: | Soğuktulumbaya, Cennetayağına! Soğuktulumbaya, Cennetayağına! diye müşteri topluyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 36
a.
soğulmak | nsz. | 1. Suyu veya sütü çekilerek pörsümek. | Ayıp amma bunu size demesi / Hanımımın hep soğuldu memesi / Yine bitti bebeklerin maması / Zırıltıdan durulmuyor., Vali Bey Aslan Avşarbey (Mülki), 18.03.2019, Eskişehir, @aslanavsarbey, 23.03.2025, X | 2. nsz. coğr. kurumak.
f.
soğumak | eli soğumamak deyim iş yapma melekesi yitmemek | Elim soğumuştur zannettim ama elim soğumamış!, | Kİstanbullu, 28.11.2013 birinden duymuş.
f.
soğutuculu
s.
soğutucusu olan.
tr. soğut-u-cu-lu
"24 saatin sonunda üst faz soğutuculu santrifüjde ayrılır ve Lewallen'in tavsiye ettiği gibi 2 M ammonium acetate ile acetate'a çevrilmiş ve pH'si 9 olan 0.1 M ammonium acetate ile pH si 9'a getirilmiş bir anion değiştiren rezin (Dowex I)den geçirilir.", AÜ Tıp Fakültesi M, 1965, 32"
sohbet | Bu birlikteliklerin bir kısmı toplanan kişilere, amaca, toplanılan yere hatta ikram edilen yiyecek-içeceğe göre belli kurallara bağlanarak; dinî sohbetler, tasavvuf
a.
sohbetleri, saray sohbetleri, yâran sohbetleri, helva sohbetleri, işret meclisleri gibi isimlerle anılmıştır., | Şeyma Güngör, İstanbul Meddah Hikayelerinde Yer Alan Sohbet Meclisleri, Büyük İstanbul Tarihi, C 7, 2015, 641
Sokaklaşmak | Lânga'nın ve Cerrahpaşa'nın Hâki cübbeli ve vakur ağaları, / Kaportacılar arasında yaşamaktansa, / Taşkasap bostanları sokaklaşırken / Taşkesildiler., | Hüsrev Hatemi
f.
Sokmak | mec. Argo kaktırmak* | Sen yanmışsın da haberin yok, Yakup Ağa! Kaça soktular sana, bu yosunlu deniz sularını? ..., | Çalıkoparan, 85
f. mec. argo argo argo
sokmak | s.kmek; sövgü sözü | -Ulan sokayım böyle ekonomiye. Hani teğet geçecekti., | KSezyum, RHayat, 24.7.2011 | Bazı şarkılar var ama o sertlikte değil... Hatta ne 'Sokarım Politikana' var, ne de 'Demirden Leblebi'... Keşke olsa, alttan gelenler sanırım kendi ellerine vuruyor./'Sokarım Politikana' şarkısını yaptığınızda yıl 1999'du., | NazanÖncel/CSemercioğlu, HKlebk, 2.10.2016
f.
sokranıp oturma, sokranıp durma
mırıldanmak, 12.02.2024+
sokranmak
f.
mırıldanmak | homurdanmak.*
"Sokranıp durma, sokranıp oturma!", 24.10.2023, A Savaş"
sokratik | Sokratça | Yine ürpererek hatırlıyorum, dört bir yanın kitaplarla dolup taşışını, eskimiş eşyayı, koltukların eprimiş kumaşını, bütün o dar imkânlardan fışkıran -Enis'ten ödünç aldığım- | Sokratik havayı..., | Sİleri, ZCumartesi, 28.12.2013
s.
sokulgan | Cemale veda işaretleri yaparken yanına sokulgan tavırlı, kar ayağız bir delikanlı yanaştı. | , | YKK, 1945, 25
s.
GTS++
sokulu
s.
sokulmuş.
"Cevizle soğan kabuğu suyunda boyanmış çulfa dokuması şalvarı üstünde, şahin gagası gibi eğri uçlu, keskin, tırtıklı bıçağı palaskasının arasında sokulu durur", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 75"
sokulunmak | Gezginci esnaf kovalanıyor, şehrin üç yüz metre biricik ana caddesine sokulunmuyordu., | ANesin 1960, 20
f.
sokuluş
a.
sokulma işi.
"O, daha ziyade öbür kadınla meşgul gibidir. O kadınla aralarında alıp verdikleri gülümsemelerde birbirlerine sokuluşlarında hemen ikisi arasıdaki münasebetin çeşidini tayin etmek mümkündür. Gerçi bu kadın bir parça geçkindir. Fakat arkasında uzun bir şuhluk ... ", Y K K, Sodom ve Gomore, 1966, 208"
sokuluvermek | Yanına fazla sokulmaması gerektiğini unutup nasıl olmuşsa, sokuluvermiş., | DCeyhun, 139
bf.
sokum | lokma eş anlamlı: sıkım, kırtık, dişlim.
a.
sokum | lokma. | Ağzı o denli büyüktü ki, az biraz ufacıktan açsa bir karış olurdu. Bir küçük karpuzu güle güle bir sokumda yer., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 46
a.
sokunmak | Takınmak. | Sokunmuş kırmızı güller sevdiğim şal üstüne., Gevherî, 17. yy.
f.
sokur
s.
kör.
kır. sokur: kör
"Sokur bürküt.", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 26"
sokuvermek
b.f.
hemencecik sokmak.
"Billur bardak gibi bir ten / Meles gömlek giymiş keten / Tanrıdan istese bir ben / Sokuverse döş üstüne.", Âşık Mehmet, Ülkü, 1947, C 28, 23"
SOKÜM | Aynı zamanda UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesinde (SOKÜM) yer alan Türk Kahvesi ve Geleneği, Çay Kültürü ve İnce Ekmek Yapımı ve Paylaşımı Geleneği: Lavaş, Yufka geleneğimize de menülerde yer verilmesi tavsiye edilmektedir., Kültür Turizm Bakanlığı Türk Mutfağı, 21-27.05.2025
kıs.a.
solaçık /sol açık | Şimdi solaçık rahmetli Şükrü'nün o nefis gollerinden sonra bugünkü siyasal gelişmelere bir göz atmak istiyorum' dediği sırada sunucu Sunullah Bey araya girdi., | NGüreli, SO, 117
solculaşma | Benim solculaşma sürecim edebiyat üzerinden oldu., | UfukUras, 8.1.2013 eposta
a.
solculaşmak | Muhalefette olduğunda, partinin söylemi daha da solculaşır., | RMargulies, T, 25.7.2012 | Bugün MHP üzerinden sağcılaşan sistemle, romantik cehalet üzerinden solculaşan söylemin 'garip' senteziyle karşı karşıyayız., | EMahçupyan, KararG, 13.1.2017
f.
solcumsu | Biliyorum solcumsular yine hükümete yol gösteriyor diyecek., | MAltınok, T, 30.8.2011
solcumtrak | Seçim sürecindeki ilk icraatı da | ulusalcı kimlikli milletvekillerini temizleyerek yerine liboş, Kürtçü ve | solcumtrak özellikli tipleri yerleştirmek olmuştur. | , | EÖzaltındere, TürkSolu, 2012
s.
solid | İng. | [A sınıfı yangınlar] genelde 'solid su veya | pulvarize su' ile söndürülür., | www.isgdosya.com/wp-content/uploads/2013/06/yangin-egitimi-2.ppt, Aralık2016, 19.1.2017g
s.
ing.
solidus | Ayrıca mehdi gelecek, zulmet ve vahşet bitecek, gül dalında gül açacak, güllerde bülbüller ötecek, hiçbir erkek kişi yaşlandığında prostat olmayacak, yahudiler kahrolacak, kırpık sikke Bizans solidusu karşısında değer kaybına uğramadığı için enflasyon da deflasyon da olmayacak., | AbbasYolcu, AYH, 6.12.2016
a.
solipsizm
a.
"tekbencilik. "Ben" felsefesi olarak bilinen, varlığı ben'in tasarımları olarak dile getiren felsefi görüş. Kuramsal bencilik olarak da belirtilir, buna göre bilinç içerikleriyle birlikte öznel ben varlık olarak kabul edilen tek gerçekliktir."
"... -solipsizm tipli bəsit cərəyanlarla yanaşı Allah - insan - təbiət üçlüyünün yeni kombinasiyalarını arayıb tapmaq vezifesi bir sıra müasir felsefi cereyanların merkezi meselesidir.", Sälahäddin Xälilov, Şärq vä Qärb: ümumbäşäri ideala doğru : fälsäfi etüdlär, Bakü 2004, 398"
solis altı | Akşamları Maçka Taşlık'a birlikte gidiliyor. Sevda Ferda solist altı; görkemli bir duruşu, daha doğrusu bir uzaklığı var sahnede., | ZCumartesi, 25.2.2012
solitin | Solitin bir tricalcid bileşiği yani doğada en bol ve bedava bulabileceğiniz türden, tebeşir gibi, alçı taşı gibi. Oysa bu bileşik böbreklerden atılırken renal tubuluslardaki glomerüllerde birikiyor ve filtrasyonu yani böbreklerin kanı süzmesini engelliyor, ve sonuç böbrek yetmezliğine kadar uzanan böbrek rahatsızlıkları, serum üre ve kraetinin düzeylerinde artış ve bunun getirdiği devamlı yorgunluk hali, hafıza ve konsantrasyon bozuklukları ve hatta ciddi mental bozukluklar. Almanya Solingen Üniversitesi Psikyatri bölümünce 2009'da 21. Europe Pscyhatry Society'e sunulan bildirgede Şizofreni ve SOLİTİN kullanımı arasında ilişkiler olması muhtemel olduğu, özellikle Paranoid Şizofreni vakalarında kanda tricalciophospate bileşiklerinin normalden 16 kat yüksek olduğu belirtilmesine rağmen bildirge nedense Kongrede sunum için kabul edilmedi. 6.6.2011 eposta
tıp
sollamak | nsz Bir taşıt, önünden gitmekte olan taşıtın solundan geçmek. GTS 2. Çok geride bırakmak | Hatta bu kez, tüm zamanların en çok satan kitabı Harry Potter'ı da sollayan bir çok satan., | Ebereketli, T, 18.7.2012
f.
solluk siy. sol+luk sol(cu) olma hali | Hüseyin bunları hatırlatıyor ve özellikle CHP.nin en ufak bir değişiklik yapmadan | solluğunu ilan etmesinin anlamsızlığını vurguluyor., | MBelge, T, 21.06.2011
solmazlık -ğı
a.
tr. sol-maz-lık
Dost, Dost gönlün ürünüdür. Gösteriş için dostluk, fayda için düşmanlıktan daha kötüdür. Vicdan bahçesinde dostluk, dört mevsim çiçeğidir. Bahçenin hüneri, solmazlıktır 14
Solo | tek başına | Ocak 2020'de solo bir sergim olacak., | B H Karakaya / S Akgün / F Makasçı, Raillife, ekim 2019, S 133, 67, 67
s.
soluğan | pek çok soluk alıp veren, yorgun, haşal 1. Nefes darlığına tutulmuş. 2. a. den. Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi: ?Adaların kıyılarına gürleyen açık deniz soluğanları, ıssız koylara ak bir çizgi çekmişler.? -Halikarnas Balıkçısı. 3. hlk. Sık soluyan (hayvan): ?Karakolun hizası dönülürken sakağılı, soluğan, bir deri bir kemik beygirlerden biri küttedek çatlayıverirdi.? -S. M. Alus. | Azıcık çalışsam gözlerim yuvalarından fırlıyor. Hemen soluğan atlar gibi horluyor, iğne yutmuş itler gibi öksürüyorum., | MYağmur, 58
s.
soluk II | nefes soluğu kesilmek | soluğu kesilmişlik bitmişlik, tükenmişlik, ağır yorgunluk EKatırcıoğlu, | Soluğu kesilmişlik, | T, 29.12.2011 soluk soluğa kalmak deyim nefessiz kalmak, nefesi kesilir olmak | Düşüp bayılırlarsa hiç şaşmam. Hele büyük annem, yüreği kuş yüreği gibidir, hemen kanatlanıverir. Soluk soluğa kalır., | VSevim, 123
a.f.
Soluk kesici | Hngi kızdan bahsediyorsun sen? dedi ömer. Kimin soluk kesici güzelliği var? , | S Dölek, Kirpi, 118
soluklamak | 1. | soluk duruma gelmek 2+. Solumak, soluk almak, teneffüs etmek | Birkaç dakika daha, bu havayı solukladım., | ÖFToprak, 1979, 10 | Birader bir insan kalbinin gereği olan, kalbinin gereğini solukluyorken niye onu tan u teşnide tabi tutuyorsun, neden yadırgıyorsun onu./, FGülen/EÖzkök, M, 27.6.2012 | Nefsimizi Hoca'ya olan saygımıza amade kılarak, kalbimizin gereğini solukladığımızı ifade etmeyi bir mecburiyet kabul ederiz., | EÖzkök, ibid | bir topaç gibi gülerek gah ağlayarak / seveceksin sevgiyle dönen şu yerküreyi, | MehmetSümer, Şarkı 2017, S 1, 11 | Ne ki, elinde değil, şöyle biraz soluklayıp dinlenir gibi olunca, gene bir içtepiyle yekindi kalktı., | DCeyhun, 20 3. Dinlenmek | Bu pis suyu emmekten kapkara olmuş, tozlara, çakıl taşlarına göre oldukça serin toprağa basarak şöyle bir an solukladı., | DCeyhun, 80
f.
GTS+
soluklanma odası
b.a.
teneffüshane.
Afyon, Şuhut, Hacı Veli Konağı,
soluklaşmak | karşılıklı nefes alıp vermek, solumak | birinde neneleri çocuklarla / sessiz sessizce soluklaşır / öteki yatakta ana babaları / ter içinde uykuya dalmıştır, | YMiraç, 1981, 57
f.
Solukluk –ğu Soluk I'den | denizcilik. Başı su altında tutarak yüzmeyi sağlayan soluk alma borusu; şnorkel. Solgunluğu solukluğu
a.
solukluk –ğu soluk II'den. | Soluk olma durumu.
a.
soluksuzluk -ğu
a.
tr. soluk-suz-luk
"Korkudan, soluksuzluktan ölmüştü kızcağız", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 82"
solumak | M. Âkıl Bey burnundan soludu. «Yok be oğlum» dedi. «Göğü gördün mil, göğü? Onu soruyorum ben...» Polis de, M. Âkıl Bey n'aptıysa, onu yaptı. Burnundan bütün gücüylesoludu. «Gördüm» dedi. «Neyi gördün? » «Göğü...», | TarıkDursunK, Vezir Düşü, 1957, 13
f.
solunmak | nsz. soluk alıp vermek, teneffüs etmek | +Şehrin sınırındaki son arsadan bu yana, bayır yukarı koştuğum için göğsüm daralmıştı; güçlükle solunuyordum., | BKarasu, 90
f.
GTS+
Solunumlu | solunumu olan
s.
soluşmak
f.
karşılıklı soluk alıp vermek.
tr. solu-ş-
"Çünkü sensizlik / Alışmak bir soluşmakla / Kanıçekik/ Acılar tatlanıyor sevginle / Hasretle katlanılıyor sevginle", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 47"
solution | solusyon*. çözüm | Allaturca solution for match fixing., | GAltınsay, T, 23.3.2012
a.
ing.
solutmak
f.
soluk almasını sağlamak.
tr.
Hiperbarik oksijen tedavisi, basınç odası içerisinde hastayı deniz seviyesindeki atmosferik basınçtan 2–3 kat daha fazla bir basınca maruz bırakarak %100 oksijen solutulması esasına dayanan tedavi şeklidir. Bu sayede kan ve dokularda oksijen miktarı 20 kata kadar yükseltilebilmektedir.
Hisar Hospital
solutmak | ettirgen soluk aldırmak | Çocukları koruyun. Dumanınızı onlara solutmayın., | Merter McDonald's'ta ikaz yazısı. 6.9.2011
f.
soluvermek | Üçüncü Selim, âdeta kendinden geçmişti. Hassas padişahın rengi, soluvermişti., | ZŞakir, SadullahAğa, 21
bf.
som | Lakin gözleri ne Korsikanın som siluetini, ne dahah yakındaki küçük adaların kayalıklarını, ne de bunların arasında dolaşan yelken gemilerini görebiliyordu., | YKK, 1945, 30
s.
GTS++
somak | Şimdi ise, avurtlarım içeri çöktü, burnum bir somak gibi dışarı çıktı., | MYağmur, 58
a.
somaliland
a.
Somalinin İngiltere etkisindeki kısmı.
ing.
"Somaliland İngiliz bölgesine bağımsızlık verelim.", (11.02.2028de kaydedildi)"
somar
a.
"Somar: "Kaldirik. Of'un Halman (Saraçlı) köyünde salat denir. Zonguldak - Kozlu – Sakaköy'de zılbut denir." (KKS 264). Maçka'da somanda "pişirilip yenen bir ot", tomara "pazıya benzer, yaprakları toplanarak pişirilip yenen bir tür ot"tur (Trab - Maç 209, 218). Derleme Sözlüğü'nde tomara "pazıya benzer, sapları pişirilerek yenen, kendi kendine yetişen bir çeşit bitki"dir (DS 11 3954). Sözcük Trabzon ve Giresun-Tirebolu'dan derlenmiştir. Ordu'da da tomara olarak kullanıldığını işittik. Bu ota Vakfıkebir'in yukarı (dağlık) köylerinde, Beşikdüzü, Şalpazarı, Tonya'da kaldirig denir (İskender Keleş'in 14 Ekim 2014 günü verdiği bilgi). Bu veri otun adlarından biri olan kaldirik sözünün Türkçe olma olasılığını güçlendiriyor. Turhan Baytop bitkiyi şöyle tanımlar: "30-40 cm yükseklikte, rizomlu*, tüylü, mavi kırmızı çiçekli, çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Kuzey Anadolu bölgesinde yetişir. Çiçekli dalları İstanbul pazarlarında satılmakta ve sebze olarak kullanılmaktadır." Otun yazı dilimizdeki adı kaldirik ve ıspıttır | sığır dili de denir. Bilimdeki adı Trachystemon orientale'dir. Emiroğlu somandayı Maçka Rumcasına bağlar (Trab - Maç 209, 218). Somar ve tomara kökteş olup birbirlerinin çatalıdırlar. Sözcük Anadolu'nun ölü yerli dillerinden kalabilir."
somar
ayn m. tomara
somar/a, tomara kökteş olup birbirininin çatalıdırlar. eski bir Anadolu dilinden kalabilir. Emiroğlu somandayı Maçka Rumcasına bağlar (Trab-Maç 209, 218)
somar | Somar: | Kaldirik. Of'un Halman (Saraçlı) köyünde salat denir. Zonguldak - Kozlu – Sakaköy'de zılbut denir. (KKS 264). Maçka'da somanda | pişirilip yenen bir ot, | tomara | pazıya benzer, yaprakları toplanarak pişirilip yenen bir tür ottur (Trab - Maç 209, 218). Derleme Sözlüğü'nde tomara | pazıya benzer, sapları pişirilerek yenen, kendi kendine yetişen bir çeşit bitkidir (DS 11 3954). Sözcük Trabzon ve Giresun - Tirebolu'dan derlenmiştir. Ordu'da da tomara olarak kullanıldığını işittik. Bu ota Vakfıkebir'in yukarı (dağlık) köylerinde, Beşikdüzü, Şalpazarı, Tonya'da kaldirig denir (İskender Keleş'in 14 Ekim 2014 günü verdiği bilgi). Bu veri otun adlarından biri olan kaldirik sözünün Türkçe olma olasılığını güçlendiriyor. Turhan Baytop bitkiyi şöyle tanımlar: | 30 - 40 cm yükseklikte, rizomlu, tüylü, mavi kırmızı çiçekli, çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Kuzey Anadolu bölgesinde yetişir. Çiçekli dalları İstanbul pazarlarında satılmakta ve sebze olarak kullanılmaktadır. Otun yazı dilimizdeki adı kaldirik ve ıspıttır; sığır dili de denir. Bilimdeki adı Trachystemon orientale'dir. Emiroğlu somandayı Maçka Rumcasına bağlar (Trab - Maç 209, 218). Somar ve tomara kökteş olup birbirlerinin çatalıdırlar. Sözcük Anadolu'nun ölü yerli dillerinden kalabilir.
a.
Somat | 1. sofra bezi | Kızı, somatı götüreyin mi ana, dedi. Anası, hade gızım bobanı daha fazla bekletmeyelim, dedi., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018 2. Sofra; şölen
a.
Somat | 1. sofra bezi | Kızı, somatı götüreyin mi ana, dedi. Anası, hade gızım bobanı daha fazla bekletmeyelim, dedi., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018 2. Sofra; şölen
a.
somatik
s.
"Beyin ölümü ve somatik ölümün bir arada kabul edilmesi hukuk istikrarı açısından bir sorun olduğu gibi çeşitli hukukî problemlere de yol açmaktadır.", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?"
somatik | somatique bedensel | Fakat bugün Türk dilini konuşan, ruhunda Türklük şuuru besleyen bütün fertlerin Türk etnik zümresine mahsus sayılan somatik hususiyetlerin hepsine sahip olduğunu iddia edemeyiz., | SMArsal/NErgan, 2016
s.
fr.
sommelier
a.
şarap servisi ile şarap ve yemek eşleşmesinin yanı sıra şarap sanayisinin tüm alanlarında uzmanlaşmış, niteliki restoranlarda çalışan, eğitimli ve bilgili bir barmen.
fr. cave
"Zengin bir şarap kavı mevcut. Seçim yapmadan usta sommelier Sabiha Apaydın'a danışmanızı tavsiye ederim.", Mehmet Özer, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 9"
somnambül | Doktor Hikmet, bu anda esrarlı bir kudretle kımıldayan bir otomattan, bir gözleri kapalı somnambülden farksızdı., | YKK, 1945, 11-2
Somonlu | Sebzeli, tavuklu, etli, köfteli ya da somonlu 'Çok Kase'lerimiz ve yerel lezzetleri de eklediğimiz serpme kahvaltımız büyük ilgi görüyor., | F Makasçı, Raillife, ekim 2019, S 133, 42
s.
Somun pehlivanı | İki hafta sonra Singapurlu sineklerin eski perişanlıklarından eser kalmamış, her biri somun pehlivanlarına dönmüştü., | Çalıkoparan, 28
a.
somurmak AzT sümürmek | Tartışmayı çok seviyor; hasta tiryakinin sigarayı somurarak içmesi gibi haz alıyor., | İKüçükkılınç, 7.10.2011 eposta
somutlanmak
f.
somut duruma gelmek.
"1968'den beri mücadele saflarına giren değişik kuşaklardan birçok devrimci, bu düşünce ve davranış bütünlüğünden beslenmiş, bu yazı ve konuşmalarda somutlanan devrimci teoriyle donatılmışlardır.", Kıvılcımlı, FK ve T, 3"
somutlaşabilmek | Bir umudun kırılışı bu kadar anlamlı somutlaşabilirdi., | NGüreli, 24
f.
somutlaşma | Çalışma gurupları arasında kurulan yakın ilişkiler, öğrenimin somutlaşmasına katkıda bulunuyordu. | , | Güney Dinç, 37
a.
somutlaşma | Çalışma gurupları arasında kurulan yakın ilişkiler, öğrenimin somutlaşmasına katkıda bulunuyordu., | Güney Dinç, 37
a.
somutluk | –ğu | Gelelim, üçüncüsü, BDP Siyaset Akademisinin somutluğuna., | HBerktay, T, 7.1.2011
a.
son cemaat yeri
son çare ilkesi | Gerçekten de, iletişimin denetlenmesi talepleriyle ilgili kararların yeterince değerlendirme yapılmadan verildiği, suçun işlenmesinin hemen sonrasında, daha birincil nitelikteki deliller ve soruşturma teknikleri kullanılmadan, başka bir ifadeyle -son çare- ilkesi dikkate alınmadan bu tedbire başvurulduğu bilinmektedir. Bu da AİHM içtihatlarına aykırılık oluşturmaktadır., | İ. Berkan, R, 9.3.09,3. son dakika Televizyonda ve genel ağadki gazetelerde en son haberlere dikkat çekmek üzere kullanılan klişe söz. Eskiden buna flash denirdi. Flash gelişme. son kullanma tarihi/son kullanım tarihi modası geçmek, çağı, günü geçmek. | Ne bu provokasyonlara göz yumarız, ne de provokasyonlarla psikolojik operasyon yapanlara eyvallah deriz. Bu yöntemlerin son kullanma tarihi çoktan dolmuştur., | R. T. Erdoğan, 23.10.2010, bütün 'araçlar'. | 2004-2007 arasında tırmanan, bugün ise pörsüyen ulusalcılığın bir ara öne çıkardığı, ancak şimdi son kullanım tarihi geçtiği için sahneyi birer birer terkeden Rosencrantz ve Guildenstern'lerinden Nihat Genç, bu öfkenin müşahhas timsaliydi., | HBerktay, T, 28.10.2010 son kullanma tarihi geçmek | Halbuki bu çevreler Türk halkı için son kullanma tarihi geçmiş birer eski düzen savunucusundan başka bir şey değil., | EUslu, T, 19.10.2011 Sona kalana ya soğan, ya söğen denmiş 17.1.2012 eposta MehmetSami Sona kalan dona kalmış gibi. son ütücü | Manken değil ki! Makineci, overlokçu, paketçi, son ütücü de değil., | BTSalihoğlu, 2014, 14 sona kalan dona kalır TDK+ | Hangi plajda olursanız olun sona kalan dona kalır kuralı geçerli..., | NBayraktar, SabahCmrts, 20.8.2016
a.
son güncüler
b.a.
işi son gönü bırakanlar.
tr.
"Ben de öbür taraftan yazayım. Öğrencilerdeki okuryazarlığa rağmen silinmeyen sözlü kültür zihniyetinin yanına yazılı kültürü eklemek çok zor. Değil kitap makale okumaları sorun, son güncüler, başkalarının tuttuğu kısa notları kullanıyorlar ve çoğu mezun olunca artık okumayacak.", @muratonderman, 16.01.2024, X"
sonbaharca
z.
sonbanar gibi, sonbahara yakışır biçimde.
tr. son + ar. bahar + tr. -ca
"Sonbaharca // Bir ceylan / Koşar koşar kaybolur / Ardında dağların", A Karatay, seni var saymak, 42"
soncul | Türk hakimi de yeni yasaları uygularken toplumsal gerçekleri gözönünde tutarak, ama mutlaka soncul amaç olarak Türk toplumunu kendisi için diğer tüm devrimlerle birlikte öngörülen çağdaş toplum düzeninde yaşatmak için çalışmakta, adaleti sağlarken akılcı davranmaktadır., | GülnihalBozkurt, Atatürk'ün, 1991
s.
sondajlama
a.
Song myli | Sonra bu kim? / Song Myli / Gider Song Mylilerin yanına ilk çukurda., | VK, 53
a.
songwriter | Şarkı sözü yazarı İng. | Müzikte çok önemli bir kavram olmakla birlikte Türkçeye hep yanlış çevrilmiş, yanlış algılanmıştır. 'Songwriter'dan bahsediyorum./ Songwriter söylediği şarkıların sözünü yazan, bestesini yapan müzisyenler için kullanılır., | HakanTöre, T, 6.2.2013
s.
ing.
sonik | Şekil 4'de bir dalgacığı üzerine soğurma ve diğer gürültülerin etkisi görülmektedir. Yatay tabakalı bir ortamda sonik ve yoğunluk loglarından yararlanarak tabakaların akustik empedansları bulunur., | YerbilimleriD, 1987, C 6-7, 180 | Grubbs ve Howe, Joseph Beuys'un 'kağıt üzerindeki her işaret akustik bir sinyaldir' sözünden yola koyularak yazılı sözün sonik potansiyelinden sonuna değin yararlanmşlar., HalilTurhanlı, T, 6.8.2014 sonik patlama | asker. | Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde Ankara'da savaş uçaklarıyla gerçekleştirilen | sonik patlamanın provasının, 12 Nisan'da Kayseri'de yapıldığı şüphesi ortaya çıktı., | Hürr, 25.7.2016g
s.a.
sonluluk -ğu
a.
"Başkaldırıyorum yoksul düşmüş ruhuma / İçkiye, ağrıya ve melâle / Çamurun tadına / Sonluluğuna, sonsuzluğuna göğün, yaşamın / Bulanık şiirlere/ Küskün yüzüme, bezgin, bıkkın yüzüme / Ey anam, babam, kardaşlarım / Dostlarım, haldaşlarım", M Taner, Sunak, 28"
Sonra... Sonradan sonra soğan doğra...
sonraca
z.
sonradan.
"Azalmıştık iyiden, bu yanda bir ben kalmışım, / Öbür uçtan ateş ederdi bir İsmail. / Sonraca arkamda da ateş kesildi, gördüm nâçar, / Şehit olmuş İsmailim: dönmüş göz, sarkmış dil." Dağlarca, ÜŞD, 33"
sonracıl | daha sonraki, sonkaki | Ordunun sonracıl anlamlarından biri olan hakan çadırı, çadır, otağ yine yerleşme kavramıyla alakalıdır., | YGedikli, 2011
s.
sonradan görme | Daha sonraları bir günde, GaripTAK'ın GaribAKANlarından GaripTİLLA, Garibistan'a gelen Rus turistlere 'sonradan görme görgüsüzler' demiş. Hiç böyle olur muymuş, ülkeye gelecek dövize engel olunur muymuş? , S Düzgün Bakır, 2007, 100
a.
sonradan görmelik a.
sonradan görmüşler
tr.
... kendini beğenmişleri, değerbilir olmıyanları, sonradan görmüşleri, softaların kaba kuvvetini, iki evliliği, sözün kısası | çağının bütün aykırı olaylarını yermiştir. 30-31
sonralılık | Öncelilik ve sonralılık, politik iklime, siyasal çıkarlara ve siyasal amaçlarda tavizler verilerek:-, HÇakır,T, 22.3.2013
a.
sonrasız
s.
ebedi.
"Ben derim ki / Ölümünüz çoğalmasın ay yiter / Yıldızlar sonrasız bir göğe çıkar / Bütün kuşlar o kuşlar ki bir bir göçer", Haydar Oğur, 1994, 93"
Sonrasız | ebedi, sonsuz | İçimizde sonrasız bir heyecan, bir sevinç, / Türk olur da sorarım sevinmez mi hiç? , | V C Aşkun, 79
s.
sonraya kalan kazadan korkma | Gün doğmadan neler doğar!... İnşallah sonu iyi olur... Meşhur atasözüdür, sonraya kalan kazadan korkma!... derler., | Hikaye-i Şâbûr Çelebi, ikinci tabı, İstanbul 1341-1925; çevriyazı MehmetAsaf, İstanbul 1996, 34
sonsöz | Bu esere sonsöz yazmak onurunu bana vermeleri sebebiyle yazarlar Prof.Dr. Rafiq Aliev ve Prof. Dr. Kamal Abdulla hocalarıma minnetlerimi ifade etmek isterim., Burak Eke, Dil ve Sistem Belleten, Y 1, S 3, aralık 2024
a.
sonsuzlama
a.
"Akrep on ikiye doğru yol alırken öyle yavaş gider kihiç varmayacak diye düşünür yaşlanan insan. Bu sadece ölmek istemeyen insanın kendini sonsuzlama yahılgısıdır.", Ersin Bulun, 2023, 7"
sonsuzlamak
f.
ebedi kılmak.
tr. son-suz-la-
"Ve babaköş kör ve sürem nedir bilmeden / Çorakta çöreklenmiş solucan / Yeraltı kapalı ve uçmaya kanatsız / ve salyangoz çırçıplak ve iz komadan / Evren bir boyutsuzluk sen olmadan / Noktadan dar sonsuzluk kadar / Senle boyutla, sonzula beni senle / Bitsin bu gerilim bitsin ikilem / Senim derken, yeniden diriliyorum", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 38"
sonsuzlaşmak
f.
Sonsuz duruma gelmek, sonu olmamak | bengileşmek, bitimsizleşmek, ebedîleşmek
tr. son-suz-laş-
"İnsanlar hayal ettikleri müddetçe | / Hayal hayal içinde sonsuzlaşıyor! ", Latife Çelebi, 1966, 45"
sonsuzlaşmak
f.
Sonsuz duruma gelmek, sonu olmamak | bengileşmek, bitimsizleşmek, ebedîleşmek.
"Bu duygular öyle büyüdü, öyle sonsuzlaştı ki kısa görüşler doyurmaz oldu onları..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 15"
sonsuzluk -ğu
a.
ebedi olma, ebedi yaşama.
"Siirt'te uzak dağlara akşam saatlerinde çöken yalnızlığı ve yıldızlı geceleri tanıdım. Yazları çok sıcak olan bu memlekette damlarda yatardık. > Yıldızlı gece beni büyülerdi sanki. Sonsuzluk dalga dalga vücudumu ve ruhumu doldururdu. Bir Sümer rahibi gibi muhayyelem hep yıldızlarla meşguldü.", Tanpınar, Günlük"
sonu
sonunda, en sonunda, nihayetinde.
"Yine Hicranî'ye dert serencamı / Gönül viran olmuş kırılmış camı / Gör neyledi bize sonu, encamı / Tuttu yadellere fırlattı bizi.", San, Hicranî, 180"
sonuç doğurucu
s.
sonuçlamak
f.
neticelendirmek.
"Bazı davalar var ki çözümü bir bilmece / Bir hakim üç yüz dava sonuçlamış bir günde / Bir günde üç yüz dava nasıl görüür bilmem? / Usul yetki, ret kabul, hasılı âllem kullem.", F Telatar, Onlar, 28"
sonuçlamak | İstemedim oynamak bu güzel yeşillikler üstünde ben/ elimde kocaman bir güç/ ölüm saçan, ateşle, korla/bütün işlemleri sonuçladılar. VK, 21
f.
sonuçsuz
neticesiz, başarısız.
Süraka batar çıkar kumlara / Süt verir köylünün cılız koyunu / Mevlâ ne güzel yardımcı onlara / Sonuçsuz kalır müşriklerin oyunu 51
sonuçsuzluk -ğu | Buna rağmen, bu sonuçsuzluk Anayasa, kanun ve yönetmeliklere göre gerekçelendirildiği için hükümetlerin yapacağı bir şey yoktur., | M A Verçin, Mc Kinsey, 30.9.2018 eposta
a.
sonul | Hiçbir kopyalama varoluşla ilgili sonul bir noktaya gelemez, çünkü olasılıklar sonsuzdur., | ÖzgürÖzakın, 27.3.2006, | http://www.kaosgl.com/sayfa.phpid=21, 13.2.2015g
s.
sopalamak | Dalgınlıkları cezalandırılmaz, kardeşlerini en küçük hatalarında sopalayan babası onun kılına dokunmazdı., | TKiremitçi, 2005, 154-5
f.
sopalamak | Sopa ile vurmak, dövmek. | çinko kaplı balkona şilteler yayar / güneş altında sopalardı // ceviz ağacını sopaladım, | MG, 65//111
f.
sopalatmak | Dövdürmek. Sopayla dövdürmek. | ... köpeğin havlamaları, papazın iniltileri bitene kadar sopalatır. Bu olaydan sonra Kagik, Türklere teslim olmayı tercih etmiştir... Türklerden yardım görmeseydi, Romen Diojen'in ölümünden sonra, Kagik bu yörede sekiz yıl nasıl tutunurdu? , O Karabıyık, Türk-Ermeni münasebetlerinin dünü ve bugünü, 1984, 21
f.
sopalı afiş
b.a.
sora sonra | Ama, ya bu zalim Kenan Bey ne yaptı? Emir verdi ki, bunu kırk gün sora asacaksınız., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 184
sora sora bir olmak| Bir kezinde de ablamın bluzu için anneannem sandığından öyle güzel sedef düğmeler bulup getirdi ki, bluzun düğmelerini görenler; -Bu düğmeleri nereden aldınız? diye sora sora bir olmuşlar., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 79
dey.
Soranca | bkz. soranice | Sorancanın da Türkiye'de anlaşılmadığını çok iyi biliyorum ancak sahneden indikten sonra salondaki birkaç kişiye, 'Hepiniz sessizce beni dinlediniz peki acaba benim neler söylediğimi anlayanınız var mı' diye sorduğumda, 'Soraniceden anlamıyoruz, ne dediğinizi de anlamadık ama ruhlarımız kesişti.' Herhalde şiirin en önemli özelliği de zaten bu olsa gerek. Ruhların ortak dili ve kesişim noktası... demişti., | R, 6.8.2013
a.
Sorar | soran, soracak olan | 3. Yazılmış alnımın yazısı kara / Benim bu derdime bulunmaz çare / Gece gündüz düştüm ben ahü zare / Halin nedir deyip sorarım yoktur., | M H Bayrı, Halk şiiri XIX. Yüzyıl, 1956, 29 (3.8.2019g)
a.
sorar olmak
sorar olmak | Sorar oldum sorar oldum / Dost düşmana sorar oldum / Seni sensiz yaşamaktan / 0 günleri arar oldum, | Bahoz, | http://www.akormerkezi.com/bahoz-sorar-oldum-sarki-sozu_sarki-pljlhf.html, 27.10.2008
b.f.
soraşıq AzT | İki gün sonra soraşıqla h?min k?ndd?n olan T?hmasib ?liyev adlı xeyirxah bir soydaşımızın telefonunu öyr?nib ist?yimi ona bildirdim., | ATahirzade, 525, 19.11.2011
Sorav | Mesuliyet bk. Türk Hukuk Lügati, | 302, Ankara 1944.
s.a.
sorbe | Barbarossa: Trabzon Hurması sorbesi. Sorbet [sorbe] yani bildiğimiz şerbet., | RefikaBirgül, HürrCumartesi, 1.1.2011 | Hande Solakoğlu'nun şekeri az, doğal malzemelerle yaptığı zencefilli, mokalı, balkabaklı, dondurma ve sorbelerinin tadını çıkardım., | FKarahasan, M, 25.7.2011
a.
sordurma | Bir aralık yine sordurmaya başlanmaktayken kalktı adamın bir tanesi Kenan Bey'in yazısını okumaya başladı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 280
a.
sordurtmak | Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Heather Nauert'in 'Suudi Arabistanın Katara yönelttiği suçlamaların arkasında durabileceğini ve bu konuda kanıtlar getirebileceğini umuyoruz' açıklaması Washingtonda 'Yönetimde neler oluyor? ' sorusunu sordurttu., | STurgut, HaberTürkG, 24.6.2017
f.
sorgu
a.
sual, soru.
"Bir akşam delikanlı evinin kapısını çalmadı. Onun yerine kötü haber geldi... Hapis olmuştu... Genç kadının yaşlı sorgularına şu cevabı verdiler..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 157"
Sorgu | Sayıştay sorgusu Yusuf Karakoç, 7.9.2018
a.
sorgucu | Bu konuda işkence ile sorgu yapmak suçundan o sorgucular hakkında soruşturma açıldı., | EUslu, T, 13.8.2011
s.
Sorgucu başı | Bravo, iyi düşündün, sorgucu başı., | VK, 53
a.
Sorguculuk -ğu | En son sayıda dile geldi alçak, / ben kıvanç içinde / aldırmadım, boşalttım namluyu ensesine: Tak! / büyük sorguculuğuma yordum sonucu., | VK, 46
a.
sorguevi | şarkılar ne bilsin sorguevlerini istanbulun., | NÇelik, 49
a.
Sorgulanır | Yazarlığın belki de en sorgulanır kısmı ise Borges'in şu sözlerinde saklı: 'Bence yazılan her şeyin kaynağı mutszluk.', | G vassaf, TuhafD, Eylül 2017, S 6, 44
a.
sorgulanmaz Özetle şunu söylüyorum; şu son 10 yıl bence çok önemli bir dönem; resmî ideolojinin sorgulanmaz yapısına indirilmiş küçük darbeler, açılmış küçük çatlaklar açısından., | | http://t24.com.tr/k24/yazi/ceberut-devlet-kaybolmadi,235, 8.5.2017
sorgulatıcı
s.
"Bunun ne denli sarsalayıcı, bir o kadar da sorgulatıcı olduğunu anlatıların tözünde yakalayabiliyorsunuz.", F Andaç, 6.7.2023, 4"
tr. sor-gu-lat-ı-cı
sorgulatmak | Fatmanur Altun'dan 4 maaş savunması: Devlet adamlarının yediklerini içtiklerini sorgulatmaya çalışanlar halkı düşünenler değildir.
f.
sorgusuz savunmasız | Ümit, sorgusuz savunmasız üniversiteden atılmıştı., | Güney Dinç, 23
sorgusuz savunmasız | Ümit, sorgusuz savunmasız üniversiteden atılmıştı., | Güney Dinç, 23
s.
sormuşluk | sorma hali | Yıllar sonra, o günleri hatırlayan yakınlarıma | Biz gerçekten şöyle bir olay yaşadık değil mi, | Şu isimde biri gerçekten vardı değil mi diye sormuşluğum çok olmuştur., | MEsayan, T, 9.9.2012
a.
sorosçu/luk | Macar yahudisi Amerikalı spekülatör George Soros'un adından. Sorosun kurduğu vakıftan mali destek alıp Amerikan çıkarlarına hizmet eden aydınlar için kullanılmaktadır. Olumsuzlayıcı ve suçlayıcı birkullanımdır. | Kendine | ulusalci da dese, | milliyetci de, faşizan yatkınlıklara sahip kafaların medyada tedavüle soktuğu, aynı kafada olan medya tüketicilerinin de onayladığı, | sivil örümceğin ağında gibisinden pespaye komplo-teorisi kitaplarının, ağzından tükürük saçarak, her an birileri anasına küfrediyormuş gibi konuşan eşhasin diline doladığı bir tabir. Ekşi S, 2005.
a.
sorosçuluk | Şu sorosçuluk nasıl birşey acaba merak ettim şimdi? , | 20.10.2009, internet. Ekşi S, 2007
a.
sorospu/luk -ğu | Soros+ Farsça orospu'dan –pu + Tr. –luk Kelime oyunu. Soros ve orospu. | Bu yüzden, 'fikirleri ne ise, zikirleri de o olacağı' nedeniyle, ilkin, ya 'Amerikan ajanlığı', ya da 'Fethullah parmağı', yahut 'Sorospu'luk arayışlarına geçmişlerdir., | NÇınar, T, 4.10.2010
a.
ing.
soru bankası eşan. *soru fabrikası Sınavlarda sorulmak üzere önceden hazırlanan sorular toplamı. Soru anbarı.
soru fabrikası sürekli soru soran ve üreten kimse. | Soru fabrikası gibiyimdir; boyuna soru üretirim kafamın içinde, gün boyu., | R. Tahiroğlu, T, 16.11.2010
sorucu | soru soran; çok soru soran. | Kelâmi Ağa, hemen 'Canım, o adam çocuğu neye öldürdü? ' diye sorunca, yeniçeri 'Arkadaş sorucu olma demedim mi? ' yanıtını verdi., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 15
s.
sorucuk | [Ç]akma gazetecilerin önceden ellerine tutuşturulmuş hissi veren sorucuklarına çakma bir heybetle cevap vermenin (...) tek bir anlamı vardı., | STunalı, T, 17.8.2011
a.
sorulamak | Sorgulamak. | Deligöz kendi hazırladıkları teknolojiyle 1.8 milyon internet sitesini hemen soruladıklarını, gelen yönetmelikle bunların 90 bininin hemen bugün kapatılması gerektiğini vurguladı., | SerhanAyan, M, 27.42011
f.
soruluk | sorulardan meydana gelen sorular bütünü | [M]EB öğretim programlarına uyumlu konu anlatımları ve eğitsel etkinliklerin, öğrenmeyi pekiştiren binlerce soruluk testlerin, sınavların ve yüzlerce kitaptan oluşan e-kütüphanenin yer aldığı ... eğitim portalını-., | MorpaKampüs, Ekim 2013
a.
soruluvermek | Birgün bir Huzur'a varınca kendisine 'Siz böyle mi konuşursunuz? ' diye soruluvermiş..., | NazikErik, 27
bf.
Sorum | Boşa hayal boşa yorum / Günden güne kötü durum / Kendine bulaman sorum / Çektim çilesini aşkın., | Develili, 68
a.
sorum Posta Kanununun IV bölümü sorum başlığını taşıyor. | Son yıllarında sorumluluk duygusu büsbütün çoğalmış Kemal Tahir, işte her sözünün sorumunu taşımak istiyor, bu sebeple sürekli bir huzursuzluk yaşıyordu., | Sİleri, ZCumartesi, 28.7.2012 | Bölmeci, taksimci, ayrılıkçı, federasyoncu, bağımsızlıkçı ve ne türlü taviz elde ederse etsin tatminsiz Kürt silahlı hareketinde bir isticâl, bir harâret, bir telâşe:, | ATA, Z, 20.8.2012
sorumluca
z.
GTS- mesuliyetle.
"Ali sorumluca onu sarstı.", H Kıyafet, 1981, 9"
sorumluca | mesuliyetle | Ali sorumluca onu sarstı., | HKıyafet, 1981,9
z.
GTS-
sorumsuzlaşmak | Muhakkik Mimar Cansever'le bitirelim: | Bu kültürel kirlenmenin, bu varlığın bilincinden kopartılmış ve dolayısıyla dünyaya, varlığa, çevreye, topluma ve geleceğe karşı sorumsuzlaşmış olmanın bedeli son derece ağır bir şekilde ödenmeye başlanmıştır., | YDüzenli, 25.12.2012
f.
sorunsal a | 1. Çözümü belli olmayan. 2. Doğru olma ihtimali bulunmakla birlikte, şüphe uyandıran, kesin olmayan, problematik. 3. Başka sorunların kaynağı olan ana sorun. | Evet, sorunsalı diyorum çünkü gerçekten özelleştirme Türkiye için, başından beri, bir sorun değil, 'sorunsal' oldu. Yani kendisi tek başına başka sorunları belirleyecek ve çözüldüğünde de çözecek temel bir sorun olarak hep başımızda var oldu özelleştirme meselesi. Aslında, Türkiye için 'meselelerin meselesi' diyeceğimiz özelleştirmeye, medyanın bulaşmışlığı nedeniyle pekâlâ bu ikinci meselemizi Ergenekon-Medya sorununa bağlı olarak da ele alabiliriz., | CErtem, Star, 15.5.2011
s.
sorunsallaştırma | Türk sosyologlarında eğitim problematiği (sorunsalı); ya da Türk sosyologlarının eğitimi sorunsallaştırma çabaları., | Ocak 2012, | http://www.egitimsosyolojisi2012.org/TR-tr/? page_id=341
a.
sorunsallaştırmak | Althusser, Jameson'ın metinde sıklıkla sorunsallaştırdığı bir düşünür olarak yer alırken, örneğin ideoloji kavramına karşı psikonalizdeki arzu kavramı çok da elekten geçirilmiyor ünlü Amerikalı düşünür tarafından., | YankıEnki, TKitap, Ocak2012 | Sanırım bu girişime ilham kaynağı olan, Etyen Mahçupyan'ın Hrant'ın arkadaşları veHrant'ın parazitleri yazılarında sorusallaştırdığı, yerel mahkemede skandal kararla biten 4,5 yıllık mahkeme safahatında neden Müslümanlar –olmaları gerektiği ölçüde– yoklardı sorusuydu. , MEsayan, T, 12.3.2012
f.
sorunsallık -ğı | BTS- 2012 | c) Evrimin Süregiden Sorunsallığı Her ne kadar canlıların evrimiyle ilgili şimdilik en 'bilimser önermeler, doğal ayıklanma teorisinde geçiyorsa da, Bertalanffy, bu önermeleri, ..., FelsefeArkivi, 1970, S 17-21, 140 | Adalet Ağaoğlu'nun 'Yüksek Gerilim'deki hikayelerinin sorunsallığı bu olguya dayanır., | HilmiYavuz, Felsefe ve ulusal kültür, 1975, 172 | Kitabın sorunsallığı 'baba katilliği' olarak dikkat çekiyor., | YusufÇopur, T, 15.4.
a.
bts-
sorunsuzca | herhangi bir meseleyle karşılaşmaksızın | Bunları en temel haliyle okul öncesinde ya da en geç ilkokul yıllarında kazandırabilmeliyiz ki ileride sorunsuzca üzerine inşa edebilelim., | HTürk, 15.9.2016
z.
Sorunsuzluk -ğu | meselesizlik, problemsizlik | Bu konuda vurgulanması gereken asıl önemli husus da sorumsuzlukların, sorunsuzluk hâline getirilmeden farkına varılması ve meselenin çözümü konusunda bir an evvel uygulamaya geçilmesidir. K. Dolunay, Telaffuz meselesi ve ülkemizde telaffuz eğitimi, Türk YurduD, Tem. 2007, Yıl 96, S 239, ?
a.
Sorup etmek | aramak. | Yani ne bir ilgili, ne Adem Boncuk ne de bir başkası eşeği bir daha ne sormuş ne etmişti., | M Gezen, 1982, 111
b.f.
soruş | sorma işi. | İçimden geçenleri sezmiş gibi bir soruşu vardı., | FAtabek, DK, 161
a.
soruvermek
b.f.
çabucak sormak, hemen sormak.
"Kadir'e 'Ne olur bizim garibanı buluver. Buluver de yemek yiyip yemediğini soruver. Yemediyse yardımcı oluver de beni bu dertten kurtarıver.' dedim ve yattığı yeri tarif ettim.", BTSalihoğlu, 2014, 77"
soruvermek | Riyaziyeye o derece aklım ermez, bu derste sınıfta o kerte sonuncu olurdum ki, bir gün derse kaldırılan bir arkadaşın bilmediği basit bir şeyi hocamız, çocukcağızı mahcup ederim düşüncesiyle, tabii Fransızca olarak, | Bunu Ziya bile bilir. diye bana soruvermişti de ben yine bilememiş, rekorumu muhafaza etmiştim., Z O Saba, EK, 1953, 87 | Bir gün bir mübarek 'kişi' soruverdi: -Ne yapar bu Hanımefendi? , | Nazik Erik, 15
bf.
sos Fr. sauce | Bazı yemeklerin üzerine dökülen, domates, baharat vb. şeylerle yapılan karışım.
a.
fr.
sosial-politik | Sosyal-politik. | En sevdiğim dersler: Lisede, Riyaziye ve Felsefe. Üniversitede, Devletler Hukuku, Geopolitik ve Sosial-politik., Haldun Taner, EK, 1953, 129
fr.
sosis ağacı | Sosis ağacı ile meyvesi. Güney Afrika'da Botswana'da çektiğim bu değişik ağaç bilgisini buradaki dostlarla paylaşmak istedim., | agaclar.net › ... › Dünyadan İlginç ağaçlar,13.3.2006
a.
soslamak | Ne var ki başını altına sokacak bir çatı arayan demokratların, Lenin'den kalma emperyalizm tesbitlerini ulusal kurtuluş güzellemeleri ve İslamofobik yaklaşımlarla soslayanların saflarını sıklaştıracaklarını sanmıyorum., | MAltınok, T, 9.8.2011
f.
soslandırılmış | Ama herşeydan önce apolitik ya da politikayla bir miktar soslandırılmış bir edebiyatın aşılanmasıdır., | Telesiyej, T, 8.11.2011
s.
soslanır
Soslanmak | Kaz fırın tepsisine alınarak tuz, beyaz toz biber, defneyaprağı ve zeytinyağı ile iyice soslanır., | İ Sarı, Her derde deva Osmanlı yemekleri, 2017, 52
f.
TDK-
soslanmak | yemeğe sos dökülmek. | Görsel unsurların ön plana çıkarılması, cibiliyeti şaibeli 'uzmanlardan' görüş alınması, tiraj artırmak için hafta sonu eklerinin bol keseden verilmesi de, sansasyonel-duygusal tonlamalarla haberlerin 'soslanması' da, sarı gazeteciliğin tipik özellikleri., | SÖney, T, 11.3.2011
f.
Soslanmak f.
soslu | Sosu olan. Soslanmış, sos karıştırılış veya dökülmüş. | İkinci fırında makarna beşamel soslu., | Sİleri, Z, 9.6.2012
s.
sosluk | 1. Sos yapılmaya uygun. 2. | Sosun konulduğu kap.
s.a.
sosyal | social? İctimai, toplumsal. | sosyal çalışmacı | Sağlık, yönetim bilimi gibi konularda çalışma yapan kimse. | sosyal medya | Sosyal medya seksi öldürdü., | M, 22.7.2011 | sosyal medyasızlık | Sosyal medyasızlığın neden olduğu on şey, | AHCoşkun, Hür, 5.11.2016 | sosyal medyasız | Sosyal medyasız zirvede olmak, Sbh Günaydın, 20.10.2024, 2
s.a.
fr.
sosyal basın | Sosyal basına sansür mü? , Osman Karagüzel, Net Gaste, 15.10.2022
b.a.
Sosyal Darwinist | 19. yüzyıl sonu Alman milliyetçilerinin Hegel ve Nietzsche uzantısı Sosyal Darwinist fikirlerine göre bazı | yetenekli bireyler | yönetmek için doğmuş olmalıydı., | HBerktay, T, 12.4.2012
s.
sosyal fayda | Çünkü eski ile yeniyi harmanlayan, yerelden kopmayan, sosyal faydayı düşünen bu tarz örneklere sık rastlamıyoruz., | MelisAlphan, Kelebek, 25.9.2014
a.
Sosyal halkçılık | Türkün hürriyeti, egemenliği, eşitliği, laikliği, sosyal halkçılığı, çağdaşlığı hep onun hatırasından ve ondan gelen feyz ile yaşayacaktır., | Taray, 27
a.
sosyal medya fenomenleri | çoğ. | Yurt Dışı Etkinlik Önerileri Yurtdışı misyonlar, kurum ve kuruluşlar tarafından sosyal medya fenomenleri, basin mensupları ile tarif, yemek paylaşımı iş birliklerinin yapılması,, Kültür Turizm Bakanlığı Türk Mutfağı, 21-27.05.2025
b.a.
sosyal medya fenomenliği
b.a.
xx
"Alternatif müziğin güçlü sesi Rojin, müzik kariyerindeki 7. albümünü çıkardı. 'Rojin 2018' isimli albümde Ahmet Kaya'nın 'Yalan da Olsa' isimli şarkısını seslendiren sanatçı, "Çok dokunaklı, isyanlı, coşkulu, deli ve danslı bir albüm oldu" diyor.", Akşam G, 8.06.2018"
sosyal mühendislik -ği
b.a.
3.1.2023+
sosyal mühendislik -ği
b.a.
toplum mühendisliği.
sosyal paylaşım ağı bilg. | [G]enç Zuckerberg'in Facebook'u kurma hikayesi, Sosyal Paylaşım Ağı adlı sinema filmiyle beyazperdeye aktarılacak., | T, 29.9.10
sosyal sermaye
"İnsanların ortak amaçlar için birlikte çalışabilme yeteneği "sosyal sermaye". Giderlerse gitsinler dediğimiz gençler "beşeri sermaye". Sosyal sermayemiz zaten yok gibi bir şey. Beşeri sermayemizi de har vurup harman savurarak harcıyoruz. İşin özeti bu.", @ibrahimkiras, 25.5.2024, X"
sosyal sorumluluk | Bununla ilgili sosyal sorumluluk projeleri de geliştirmeye çalışıyoruz., | CCKorkunç, 30.3.2013
a.
sosyal sorumluluk projesi (veya projeleri)
b.a.
ulusal veya uluslararası şirketlerin sevimli olabilmek için toplum yararına bazı işler tasarlaması.
"Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri", Ebru Özgen, 2006 (Kitap adı)|| "Ben şirketlerin sosyal sorumluluk projelerinde yer amalarına, bu ülkenin eğitimine, kültürüne, sporuna kısacası kalkınmasına harcamalarına çok önem veriyorum.", C Semercioğlu, Klbk, 30.12,2014, 3
sosyalistleşme | Toplulukların demokratikleşmesi ve sosyalistleşmesi de milliyet esasını derinleştirmektedir (Bauer'den aktaran Arsal 1979: 97)., | NErgan, 2016
a.
sosyalite | sosyallik, toplumsallık*13 yıldır nasıl bir sosyalite ve nasıl bir eğitim içine girildi ya da nasıl bir metod işlendi politikası neydi bunu sorgulamak lazım..., | İlhanEfe, 21.6.2013 | Biz de , Kurumsal Sosyalite ve İş Dünyasında Networking Zirvesikapsamında, başarılı uygulamalar, aydınlatıcı değerlendirmeler ve pratik örneklerle, değerli konuşmacılarımızın aktarımlarını katılımcılarımızla paylaşmayı amaçlıyoruz.,KurumsalSosyaliteveİşDünyasındaNetworkingZirvesi, 18.6.2016, eposta
a.
ing.
sosyalizan | Bu plan, 1930ların tek partisinden gelen bir geleneği, 1960ların basçı sosyalizan siyaset anlayışıyla bütünleştirerektoplumu düzenlemek için hazırlanmıştı., | VBilgin, Bugün, 4.3.2012
s.
sosyalize olmak | [K]ürtler üzerindeki her türlü aşağılama politikaları ve hatta dehşetin gündelik hayatında 'sosyalize olmuş' ve travma yaşamış çocukların Terörle Mücadele Kanunu marifetiyle yaşadığı yeni travmalar..., | FKentel, T, 27.8.2011
f.
sosyalleşmek |
f.
sosyallik -ği
a.
"Hiçbir sosyallikleri yok!", Gül Gedikli, 3.2.2024"
Sosyallik –ği | O toplantı değil bir sosyallik! ++
a.
sosyallik | Televizyon, toplumun hayatını, bireyin neredeyse yirmi dört saatini kuşatma altında tutuyor. Bu durum siyasetin de sosyalliğin de önüne geçmiş durumda artık., | Telesiyej, T, 16.11.2011
a.
sosyetik | 1. sosyeteye mensup kimse | Formuna dikkat eden sosyetikler yazın yaklaşması ile birlikte sıkı diyete girdi., | Posta, 6.4.2016
a.s./a.
sosyobiyoloji Azar Gat ve onun gibi düşünenlerin görüşleri | sosyobiyoloji adını taşımaktadır; Arsal'ın 50-60 yıl önceki eserinin | Millet ve Milliyet kısmının birinci bölümünün adı da | Milliyet Duygusunun Sosyolojik ve Biyolojik Esaslarıdır.cilasın
sosyobiyolojist | Sosyobiyolojistler gibi Arsal'ın millet ve milliyet nazariyesinde de dil önemli yer tutmaktadır. Ercilasın
s.
sosyoloji | sosyolojik yapı | Cumhuriyet tedrisatından geçmiş kentli, meslekli modern sosyoloji, yakın dönem siyasetini kronik olarak kültür merceğinden okudu./ Bu gün artık değişimin önünde direnecek mecali kalmadı bu sosyolojinin./Olan laik demokratlara oldu. Muhafazakâr sosyolojinin taşıdığı dönüşüm sürecine, laik demokratik kültür dünyasından yapılabilecek eleştiriler ve katkılar bu dar çevrenin sırtında kaldı., | GÖzaltınlı, T, 16.8.2011 | Ergenekoncu-Kemalist çizgi ve bu çizgiyi temsil edenlerin, parti içindeki hakimiyetinin dayandığı sosyoloji değişmedikçe, CHP de değişmez, değişemez., | OMiroğlu, T, 19.11.2011
a.
sosyolok
a.
sosyolog, toplumbilimci.
"Kusur bulmaksa, hasmı yıkmaksa maksadın, / Bil ki | türklüğün şiarı mertlik ve erkekliktir. / Bilirsin, bunları çünki sosyoloksındır, / Bilirim, kanın tahlilden geçse de, / Ayarın bulunmaz (Be, adam).", Celâl Beykal, 1956, 27"
sosyomanya | Özlem İnay Erten'in yaptığı, günümüzde patalojik seviyeye varan 'sosyal medya' kullanımının bireylerin iç dünyasındaki yansımalarına odaklanan 'Sosyomanya' başlıklı sergide-., | ErkanAktuğ, HrCtesi, 8.7.2017, 7
a.
sosyopat | ruh bilimi Fransızca sociopathe Psikolojik bozukluk sebebiyle karşısındakinin düşünce veya duygularını anlama yetisinden yoksun kişi. GTS | Sosyopatlar 2000'lerin başında E. Özkök'e telefon açıp en cici kız sesimle | Fareniz sinemalara buyurdu hünkârım! filan demişim. (Sosyopatların Şahitliği sinemalara film adı öneriyorum.) | , | PMağden, 24.6.2011 | Sosyopat pislik Yahudi avukat adam ve Random House'da 'çocuk kitapları editörü' Yahudi karısının (Steinbergler) evlat edinip Satanist ayinler, cinsel/fiziksel bitmeyen işkenceler, porno seanslar dahil her türlü melanetlerinde kullanıp kullanıp sonunda kurban verdikleri İrlanda asıllı o güzel bebeğin: Lisa'nın bildiklerini hiçbir zaman bilemeyeceğiz., | PMağden, T, 10.11.2011
a.
sota:
sota/sote II | it. sotto | uygun, elverişli (yer) Tenha, kimsesiz, ıssız? | [S]açlarımdan sürükleyerek sote bir yerde yokuştan aşağı attılar., | TTekerek, T, 3.8.2011
s.argo
sotalamak: | Birini ya da bir nesneyi uygun duruma getirmek, fırsat elde etmek, kollamak anlamında kullanılıyor. Bilardoda, topları sayı kazanabilmeye müsait pozisyona getirmeye sotalama, müsait pozisyonda olan topların pozisyonuna da sota deniyor. Sota'ya düştün mü, yandı gülüm keten helva oluyor. Karşındaki iyi bir oyuncuysa oyunu kaybediyorsun. | K. Aytar, 10 Ocak 2009.
a.
sote I | sauté Küçük küçük doğranmış et, ciğer, böbrek vb. şeyler yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan yemek.
a.
fr.
sotelemek
f.
sotelemek kabak ve havucu tavada yağda soteledi. biraz sertliğini giderecek kadar pişirdierek yumuşattı.17.5.2021
sotelemek | kaşıkla çevirerek kavurmak* | Geniş ve yayvan bir tencereye ya da saca az sıvıyağ damlatıyoruz ve doğradığımız etleri soteliyoruz., | | http://www.oktayustam.com.tr/oktay-ustadan-mantarli-sac-kavurma-tarifi/, 11.3.2013
f.
Sotelenmek | Brokoliyi tereyağı, tuz ve karabiber ile tavada sotelendikten sonra tabağa, somonun yanına alın. , F Makasçı, Raillife, ekim 2019, S 133, 44
f.
soul | Soul şarkıcısı Fontella Bass kalbine yenik düştü., | T, 29.12.2012
a.
müz.
ing.
sound bite | Üniversite hocalığından edindiği bir alışkanlık nedeniyle ve tahlil yeteneğine sahip olması sayesinde kuru | sound bite'lar yerine derinlemesine anlatımlar, tarihsel arka plan ve anekdot anlatımından ötürü, onunla her görüşme olması gerekenden uzun sürer., | CÇandar, 26.5.2013
a.
ing.
soundcloud | Bunun için hızlı davranmak zorundaydım çünkü en fazla iki gün dolaşımda kalıyorlar sonra gizli bir el onları uçurup tarihin tozlu sayfalarına gönderiyor (Bu arada soundcloud'u her kim kapattıysa rabbim evine ateş topu düşürsün. , | YKaraahmet, T, 1.2.2014
a.
soundtrack | müzik | Yaptığımız soundtrack büyük ses getirdi ve yapımcılar 'bir albüm daha yapar mısınız? ' diye sordular., | OFTekbilek, T, 26.11.2013
a.
sovyetik | Ortada kapitalistik bir kurum vardır, fakat dönen dümen Sovyetiktir., | Nçınar, T, 3.2.2012
s.
Sovyetik | Sovyetlere has, yakışır | Moskova'da, Kızıl Meydanda muhteşem bir Sovyetik gövde gösterisi yapılmaktadır.D M Doğan, KararG, 27.6.2019
s.
Sovyetleştirme | Kafkas Sorunu, 18. yüzyıldan beri sürüyor. Çatışmanın da Sovyetleştirme, Ruslaştırma çabalarına, adını her ne koyarsanız, 'standartlaştırma' çabalarına karşı yerelin kendi kimliğini ortaya koyduğu bir başkaldırı, merkezi otoritenin ise kendi gücünü, kendi kafasındaki kimliği kabul ettirmeye çalışmasından kaynaklanıyor., | SÖney, T, 15.12.2011
a.
soy | nesil, kuşak. | Ben şiire başladığım zaman, Cahit de, Orhan Veli de işe yeni başlamışlardı. Yeni soylar sanat için birçok ilkeleri hazırlanmış buldular., C A Kansu, EK, 1953, 158
a.
soyacak | meyve ve sebze soyucu alet | -Bu nedir? | -Elma ve ayva soyacağı! 3.8.2013 Tozkoparanda pazarcı.
a.
soyadaş türk soy+ad+(d)aş yeni. Aynı soyadını taşıyan kimse. | Spor Toto Süper Lig'in lideri Trabzonsporda kendini bulan Burak Yılmaz ortalığı kavuradursun, onun aksine bir savumacı olan Beşiktaşlı adaş ve soyadaşı da jenerasyonunun önemli yeteneklerinden biri olarak öne çıkmayı sürdürüyor., | UKarakullukçu, T, 14.4.2011
soyka
a.
*
*
"civcivlerle analarının sesini İsmail'in sesi bastırdı: -vay soyka vay! Gidiyor işte, gidiyor! Götürüyor işte, götürüyor! Bu iki gün içinde üçüncüsü. oniki civcivimiz dokuza düştü. / Oniki civciv alabildim. atmaca soykası dadandı. iki gün içinde üçüncü civcivimi kaçırdı atmaca.", 39/42-43"
Soyka | Analar, babalar evlattan bezgin / Şehvetin soykası ediyor dizgin / Haram, günah demez yer kulun rızgın / Allah'a hesabın verse gerektir., | Develili, 59
a.
soyka | Ulan deli soyka, dedi burnundan soluyarak, bunun için mi yolumdan alıkoydun beni? , | DCeyhun,12
a.
soykan
s.
asil kan.
soy+kan
"Biz elbette düşler kadar yalnızız / Bir yanımız Asyaya birlmem nereye uzar / Koşarız eski soykan atlar örneği", Haydar Oğur, 1994, 82"
soykırım
soykırımcı
s.
soykırım yapan
s.
soy kırmaktan soy kır-ım
"Üç ayda bir milyon insan öldürmek, kadınların hepsine tecavüz etmek zor ve pahalı iştir, her bir soykırımcıya çok iş düşer.", M Esayan, T, 11.07.2011 || "1915'in yüzüncü yıldönümünde bile yapmadıklarını bu sene yapıp meclislerinde bizi soykırımcı ilan ettiler.", İ Kiras, KararG, 28.06.2016
soykırımsal | ABDdeki Yahudi Soykırımı Müzesi (...) Iraktaki dini azınlıklara karşı insanlığa karşı suç işlendiğini söyleyerek, Ezidilerin içinde bulunduğu durumu 'soykırımsal'diye niteledi., | T, 10.8.2014
s.
soykırımsız
soykırım olmayan, soykırımdan uzak.
s.
tr. soy-kırım-sız
"...bütün faillerini ise sonsuza dek nefretle anmakla beraber, üzerine bir sünger çekelim ve halen işlenmekte olanları durdurmaya ve yarının soykırımsız ve kavgasız kardeşlik, eşitlik, hoşgörü ve sevgi dünyasının temellerini atmaya çalışalım.", Ş Yalçın, Doğru Türkçe, 1998, 57 ||
"2024 yılının size, milletimize, devletimize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Allahtan diliyorum. Depremsiz, savaşsız, soykırımsız Filistin'e barışın geldiği bir yıl temenni ediyorum. 2024 yılının hayırlara vesile olmasını Yüce Allahtan diliyorum.", H T Fendoğlu, 01.01.2024, WhatsApp
soykırımvari | Yahudilerin şu anki nefret dolu söylemlere ve geçmişte soykırımvari eylemlere maruz kalmalarının tek sebebi sonuna kadar inandıkları Tanrı, @yunusemrealphan 22 Tem 2014, Twitter | Öncelikle İsrail, BM askerlerini kasıtlı olarak saldırıyor, çünkü orada herhangi bir uluslarası güç istemiyor. Bunun temel sebebi orada aynen #Gazze'de olduğu gibi yaşanabilecek soykırımvari katliamların başkaları tarafından görülmesini istemiyor., Mehmet Özkan, @_MehmetOzkan, 15.10.2024, X
s.
soylulaşmak | Çok yüksek fiyata, gerçek et ile hazırlanmış ekmek arası yiyebileceğiniz soylulaşmış mekanlar bunlar.
f.
soylulaştırma | Bu ortamalı sanılan, ne var ki sadece dile dolanmış olmakla varolan 'cennet' düşü, soylulaştırılmış yeni ayinlerle tedirgin edici bir yeniden üremenin konusu olacak..., | RehaMağden, 2005, 163 | İstanbulda şiddetli bir kentsel dönüşüm de yaşanıyor. Belli mahallelerde başlayan soylulaştırmanın nedenleri nelerdir? , | GülsinHarman, M, 13.6.2012 | Beyoğlu Kent Platformu, yapılan restorasyonu soylulaştırma olarak nitelendirip, müdahalenin tarihi binanın ruhuna aykırı olduğunu ileri sürerek karşı çıkıyor./Soylulaştırma eleştirilerine ne diyorsunuz? , | ÖmerErbil, Hür, 8.4.2016
a.
soylulaştırma | Soylulaştırma (gentrifications) kavramı daha çok mekansal dönüşüm için kullanılıyor. Kentin tarihi ve merkezi dokusunun yoksulları kovup üst sınıflara transferini anlatıyor. Bugün artık neredeyse kanıksadığımız hatta | olumlu tını kazanan bir kentsel gasp tarzı. İşte gıda da soylulaşıyor artık. Hem de en daraltılmış anlamında., Ali Şimşek, Gıda soylulaşırken ya da nusretleşirken, EK Eleştirel Kültür, | http://www.ekdergi.com/, 19.9.2918
a.
soyrak -ğı bk. soyruğu
soyruğu
a.
yatak çarşafı
Bayburt | Çıldır soyrak
Rz'de. Soyruğu-soyrak, yatak çarşafı (Kr). T http://burhanoguz.com/evlerin-donanimi/
soyruk -ğu
s.
soyulmuş.
tr. soy-ruk
"Akın, ne ölümü ne de yaşamı tutmuyor. Ne birinden ne de ötekinden yardım umuyor. Onun için her ikisi de eşit. Çünkü her ikisinden de soyruk, her ikisinin de dışında. Bu bir soy panteist görüş, taş uykusu.", H Contürk, Dönem, 1964, Mart "
soysal | medeni?
s.
soysallık –ğı | Soysallığı uluslar ilk önce Türkten gördü, / Ne tükenmez bir ışık, ne özlü bir kaynakmış, / Bugün de işte yurdu bin bir devrimle ördü.// Soysallık başında bir güneş oldu., | V C Aşkun, 61//62 | soysallık | medeniyet Feyzullah Sacit Ülkü, C, 02.01.1935/B Ayvazoğlu, Z, 26.01.2012
a.
Soyucu | 1. Meyveleri ve sebzeleri soymak için geliştirilmiş bir alet 2. (Peeling) Maskeler Maske 1: Bal ve Badem Bu harika soyucu maskeyi yapmak için tek ihtiyacınız bir çorba kaşığı bal ve iki adetbadem. Bademleri ince bir toz elde edinceye kadar dövün ve bal ile karıştırın. Ardından bir çay kaşığı limon ...Eren Sarı, Dillere Destan Kadın Güzelliği: Ebedi gençlik imkansız olsa da ... - 2016 Bunlar: soyucu vasıtalar (Peeling yapan) x ışınları ve estetik cerrahi usulleridir. Bilindiği gibi soyucu maddelerin tek genel bir karakteri vardır ki, tümü irritandırlar. Bunların uyandırdıkları deskuamasyon, keratinolizis delili değil, sadece ..., | Ankara Üniversitesi 1974, C 313, 37
soyuculuk –ğu | Soygunculuk. | Bu, hamam değil, soyuculuk. IX. ZENNE: Aaa! iyi ki söyledin. Yaaa! Az kalsın unutacaktım. Öyle ya, soyucu da var, o da para ister. En aşağı beş de ona vermeliyim. KAVUKLU: Ulan, senden âlâ soyucu mu olur be!, | Cevdet Kudret, Ortaoyunu, 2007, C 2, 57
a.
soyuk
s.
soyulmuş.
"Kabukları soyuk değilse soğanın kokmaması lazım öyle!", 1.5.20222"
soyulabilir | soyulabilir inci el ağdası,
s.
soyunuk | BTS- soyunmuş şey/kimse. | Yusuf esmer yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle karşı kıyıda öpüşen çifte bakıyor... Güzel, soyunuk bedenlere..., | A Özakın, KB, 56 | Zo! Düş-tü ellerim, ölüyorum. (...) Hamlet'e soyunuk ağlıyor Nur / sarılıp aynaya. Zo! Kumpanyam / düş-tü, ölüyorum, S Erözçelik, 1991, 28 |Adaylarının kendi aralarında yalınayak dolaştığını ve kendileri gibi soyunuk olduğunu, sıcaktan bunalıp serinlemeye çabaladıklarını görseler, bunun insanîleşme ve demokratikleşme üzerindeki müthiş olumlu etkisini düşünebiliyor musunuz? , | Murat Utkucu, T, 29.6.2014
s.
bts-
soyzade
s.
soylu, asil, hanedan mensubu | asilzade.
"Biliyorum: Savni, soyadı Devrangil, güya vaktiyle, Anadoluda hüküm sürmüş bir Devraniler sülalesi varmış da onlardanmış, emir, bey, prens, kıral, falan filan, feşmekan, sözüm ona soyzade. Devrangil ismini "dö Verangil" gibi telaffuz ettiğini anlatarak dostları alay ederlermiş, dostlar böyledir işte... ", R H Karay, Sonuncu kadeh, 38"
sozalanmak f.
söbe | Yuvarlak, dikdörtgen, uzun, söbe, dörtköşe ekmekler gitgide artan sayıda satılır./Ulu, yeşil ağaçlarla yemyeşil bitkilerin, yeşil kayaların çevrelediği söbe bir alanın iki ucunda, yapraklardan, dallardan süzülürken yeşile boyanan ışığın yemyeşil gösterdiği giysileri, şapkaları, çizmeleri, kürkleri içinde birtakım adamların, törensel devimlerle, silahlarını kaldırıp doğrulttuğunu, karşılarındakilere çevirip ateşlediğini gördüm., | BKarasu, 27/89
s.
söbü
s.
söbek. yumurta biçimi, beyzî.
"Antalya'nın Söbüçimen yaylasında geçmiş dönem yörük kültürünü yansıtan açık hava camii, doğa tutkunlarının uğrak noktası haline geldi.", @trthaber, 6.7.2024, X"
söbü | beyzi, yumurta biçiminde söbü yüzlü adam. Şamilü'l-luga, XVI, 383 RüştüErgun, 1973, 57
s.
söbü delik | foramen ovale, trou ovale, sukbe-i beyziye Oval delik | Bunları öğrenince insan artık kendi dilinde, yukarıdaki hekimlik terimlerini kullanır mı? Onların yerine artık söbü delik demez mi? , | RüştüErgun, 1973, 57
a.
tıp
södek -ği | zibek. | Fotoğraflarda kullandığım uç, tohum kısımlarını da mutlaka kullanınız, müthiş bir aroması var. Salata, kavurmalarda ve hatta taze ikramı çok keyifli oluyor. | Bizim cücüklere bazı yerlerde zibek, sübek, zübek de deniliyormuş, (...) Aynı zamanda cücük, erkek soğan, södek gibi adlarda alıyor., 23 haziran 2015, | https://www.tuzekmek.com/zibek-kavurmasi/
a.
söğüşçü | Kadın veya erkek bulmak vaadiyle belirli yerlere götürülen kişilerin soyulmasıdır.
a.
söğüşçülük | Söğüşçülük türünde yapılan hırsızlıklarda, öncelikle kurbanla görüşülerek beraber vakit geçirmek veya ilişkiye girmek amacıyla ayarlanan kadın veya erkekle buluşmak üzere birlikte yola çıkılır. Genelde kurban, daha önceden belirlenmiş ıssız bir yere götürüldükten sonra orada bekleyen suç ortağı veya ortaklarıyla birlikte neyi var neyi yoksa alınır. Şahıs, ayarlanan bayanla cinsel ilişki halinde iken üçüncü bir şahıs gelir ve şahsın mevcut durumunu etrafa yaymakla tehdit eder, daha sonra şahsın cebindeki tüm paraları alır., | | http://www.elaziz.net/kitap/bolum2/hirsizlik-cesitleri.htm, 7.4.2014de g
a.
Söğüşleme ekonomisi tabiri bana ait...
söğüşlemek –i* | dolandırmak, kazıklamak | Pazar günleri Hamiyet Yüceses, Perihan Altındağ, Zeki Müren gibi devrin ünlüleri yanında, birçok sanatçının da sahneye çıktığı Salacak Gazinosunda adam da söğüşlemezler, o zamanın parasıyla dört beş lirayı bastıran kapıdan girer, dilediği yere oturarak gönlünce eğlenirdi., | TAral, SÖ, 35
f. argo
Söğüşlemek | Armudu söğüşlemişler. Birşey kalmamış.
f.
söğüt | Siz ona baston mu dersiniz, çomak mı, söğüt mü, silah mı? , | BTSalihoğlu, 2014, 25
a.
söhteri
s.
serseri?
?
"Emir geldi bize bir yürüş kola / Yarım dönüş yaptım sağ ile sola / Söhteri mehmedi Allahtan bula / Dağıttım mangayı toplayamiram.", Bayburtlu Hicranî/San, 7"
söhterilik -ği
a.
serserilik?
? + tr. -lik
"Söhteri, serseri demekmiş. Komutan Söhteri Mehmed'i yanına çağırır: -Söyle bakalım bu söhteriliği memleketten mi getirdin?", Bayburtlu Hicranî/San, 7"
sök-tak | yapboz gibi sök ve tak'tan lego tipi oyuncaklar 31.12.2011
a.
sökellik | sayrılık, hastalık | Ama dünyanın ipi uzun... Hastalık var, sökellik var; insan çoluğunun çocuğunun, anasının babasının yanında, memleketinde olmalı., | Hacıhasanoğlu, 1954,44
a.
sökücü | söken şey veya kimse kireç sökücü | kireçleri eriten | Bingo banyo kireç sökücü, | 11.3.2017<
a.
söküvermek | Birden bire açmak | söküverdi nice kayın dalları, | TekinSönmez, yansıma35/1974, 284
bf.
söndürmek | 1. balonun havasını boşaltmak 2. AzT cep telefonunu kapatmak.
f.
Söndürücü | bk. yangın söndürücü
sönük
s.
"... alt dudağına yapışıp kalmış sönük, yarı yanmış bir sigara konuşurken düşmez, sallanır dururdu.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 64 "
sönüm | a. fizik | 1. Bir salınım hareketinin genliğinin türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun sönümü için her yıl verilmesi gereken taksit, vade uzunluğuna, ana borca ve faiz fiyatına bağlıdır. | Bir sarkaç salınımının sönümü, içinde bulunduğu ortamın direncine bağlıdır. 2. 2. ticaret Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfa
GTS+
sönüm ayrımı | ticaret Süresi gelmiş borç senetlerini ödemek amacıyla ayrılmış yedek para
a.
GTS+
sönümleme a | Anadolu yapı medeniyetini araştıran arkeologlar, binlerce yıldır ayakta kalan tarihi yapıların temellerinde deprem sönümleme sistemlerinin uygulandığını belirledi., | T, 23.3.2011
sönümlemeli | Kaskat sönümlemeli kanallar için işbirlikli sistem tasarımı ve hata, | https://books.google.com.tr/books? id=OzwRnwEACAAJ, Hacı İlhan – 2011, (kitap adı)
s.
sönümlendirici
s.
Titreşim sönümlenderici. 19.2.2023
sönümlendirilme | Erdoğan, davaların sönümlendirilmesine 'tamam' der mi? , | AGümüş, T, 16.12.2011
a.
sönümlendirme | Ben, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti), yaşadıkları onca tecrübeden sonra Türkiyenin karanlık geçmişine dair büyük davaları sönümlendirmeye kalkacaklarına pek ihtimal vermiyorum., | AGümüş, T, 16.12.2011
a.
sönümlü |
s.
sönüvermek | Ama onun hâlâavucunda durduğunu görünce de bütün öfkesi sönüverdi., | DCeyhun, 11
bf.
sörfçü | Nasıl diyeyim, bir sörfçü gördüm rüyamda / Şöyle iri kumlara yatıp / Kalkıyordu dalgalara., | OrhanTürker, Abla, Ocak2005, BiriD, S 1, 11
sörvır
a.
bilgis. sunucu.
ing. servor
"Sörvır olmazsa sınav yapılamaz.", 2014"
sövegen
s.
çok söven kimse.
"Şartlar beni sövegen yaptı ben o kadar sövücü değildim.", Fethi Gedikli, 23.4.2024"
sövülme | Dövülmeye, sövülmeye, kovulmaya billah / Hep râzıyım amma ki efendim senin olsam., | Nedim, EGŞA, 357
a.
sövüş
a.
söğüş.
"Tabağına, yürek, sövüş, salata, kızarmış patates koydum, şarap içer misin? Yoksa bira mı istersin?.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 119"
Söyle gidiş nereye
söylemek | konuşmak | Artık eli ayağı tutmuyor, dili güçlükle söylüyordu., | Güntekin, Damga, 105
f.
söylemeklik -ği
a.
söyleme, deme.
"Benim ise suçsuzluğumu anlatmak için hiç birşey söylemekliğime lüzum yoktu.", Kaptan Paşa, 1954, 144"
söylemelik | Dilcilerimizin bu konudaki görüşleri [büyük bir kesimin] | zata mahsustur. İkiden ikiye söylemeliktir., | KÜçüncü, 27.8.2013 eposta
a.
söylemlenmek | CHP li olan vekil ayrı bir skandaldır. Adil olmaktan bahseden, şike-çete karşıtı olmakla söylemlenen partisinin şikecilere af girişiminin önderi olmasına sessiz kalan, tepkiler üzerine ve iş işten geçtikten sonra lakırdayan bir eski zaman esnafı olmaktan öteye geçememiştir. | , | STunalı, T, 14.1.2012
f.
söylemsel
s.
"Söylemsel Sözdizimde Yerdeşlik (... ) / b) Söylemsel Anlam: Söylemsel sözdizim, sözceleyen öznenin gerçekleştirdiği, biri daha derin ve soyut düzlemde olan izlekselleşme, öbürü, daha yüzeysel, ve bu izleği bir beti olarak veren, yani artık bir somutlaşma düzlemi olan ... ", Edebiyat Fakültesi D, 1985, C 4, 80/81"
söylemsel | Kültürel olarak sağ-muhafazakarlığı anımsatan yükselen (evanjelik olmayan) Amerikan sağı söylemsel düzeyde –özellikle ulusalcılığın anti-liberalizmi, her türlü farklılıktan endişe duyması ve farklılıkları ihanetle özdeşleştiren ruh halinde- ulusalcı psikolojiyle örtüşmektedir., | DoğanGürpınar, T, 8.8.2011
s.
söylene söylene | Söylenerek | Baba söylene söylene gitti, araç kutusunu getirdi., | VSevim, 54
z.
söylenecek | Diyecek, söz | Yıllardan beri hep son söyleneceği en başta söylediğimi için ya dışlandım ya da deli yaftası yedim., | CengizBölükbaşı, 11.9.2012
a.
söylenegelmişlik | Duyduğum her seferinde kulağımı tırmalamaktan öte niyeyse beni rahatsız eden bir takıntı halini alan bu söylenegelmişlik, okumakta olduğum bir köşe yazısında da karşıma çıkınca, yine itiraz modunda buldum kendimi., | YEsemen, 3.8.2007, Comparsita'ya itirazım var! / Müzik / Milliyet Blog, 9.7.2017g
a.
Söylenim | söyleyiş, telaffuz | dizgesel söylem yazımı/ söylenim. Üretimsel sesbilgisince geliştirilen artıklık kavramına ilerde değinilmiştir. Diğer iki kavram göstergeliliki (markedness) ile doğallık koşulu (naturalness condition) açıklamalarıyla bu bölümü uzatmak Prag Okulunca (Trubetzkoy ... / ...biçimlerinin olması, gerek söylenim gerekse yazımdaki artıklığı gösterir., | Ö Demircan, Türkiye Türkçesinde kök-ek bileşmeleri - Page 30/ 69
a.
söylenim azT | İslamda müs?lmanlardan | Allah l?n?t eyl?sin kimi bir söyl?nim ist?nm?mişdir., | GGencalp, ŞahİsmayılGerçeyi, 1.3.2012
a.
söylenme | Kadını çekip kopardılar, evin içine sürükleyip, koridora oturttular; sitemle yalnız bırakıp, artık utangaç bir söylenmeye dönüşen ağıtlarını, ilişmeden dinlediler., | RehaMağden, 2005, 6
a.
söylenmiş | Söylenmişleri söylemek hem ucuz hem de kolaydır., | ErdoğanBoz, TürkDili, Şubat2015
a.
söyleşi i mülakat, röportaj, sohbet
söyleşi vermek | [İ]nanır da Ahmet Tulgar'a verdiği söyleşide bana saydırdı., | ROKütahyalı, T, 6.10.2010
Söyleşim
a.
Oyunların yüzeysel yapısını (göstereni) yazarın her oyun için çerçeve olarak belirlediği durum ve oyun boyunca yansıyan söyleşim düzeni oluşturmaktadır. Oyunların derin yapısına (gösterilene) ulaşmak için ise oyunlardaki zaman, uzam, ilişki ..., | Ayşegül Yüksel, Yapısalcılık ve bir uygulama: Melih Cevdet Anday tiyatrosu, 1981, 233
söyleşimcilik –ği | ... Kemal'in Nerval'den esinlenmeleri, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Baudelaire, Paul Verlaine, Mallarme gibi şairlerin kullandığı sözcüklere, imgelere öykünmesi' şairlerimizin değil, yazının başta gelen | söyleşimcilik (Dialogizitaet) özelliğidir., | VarlıkD, 2001, C 1126-1131, 67 | Buna karşın 'söyleşimcilik' (dialogisme) kavramını ortaya atan ve bu kavram içerisinde; bir yapıtın başka yapıtlarla sürekli alışveriş içerisinde olduğunu, bir söylemin başka söylemlerle ilişki hâlinde olmadan, belli oranda birbirlerini etkilemeden var olamayacağını, yine her söylemin belli bir tarihsel ve toplumsal alan içerisinde konumlandığını savunan (Aktulum 2007: 24) Mihail Bakhtin, metinlerarası ilişkiler yönteminin kuramsallaşmasında önemli bir rol oynar., | Hanife Özer, Ciğerdelen romanında metinlerarası ilişkiler, Türkiyat Mecmuası, C. 23/Güz, 2013, 101 | Bütünüyle, Bakhtin'in söyleşimciliği sözce kuramıyla bağlantılıdır ve ona göre sözce toplumsal etkileşimin bir ürünüdür., | Eren Rızvanoğlu, Metinlerarasılık, ylt, HacettepeÜSBE Felsefe Anabilim Dalı
a.
Söyleşimcilik | ... Kemal'in Nerval'den esinlenmeleri, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Baudelaire, Paul Verlaine, Mallarme gibi şairlerin kullandığı sözcüklere, imgelere öykünmesi' şairlerimizin değil, yazının başta gelen | söyleşimcilik (Dialogizitaet) özelliğidir. VarlıkD, 2001, C 1126-1131, 67
a.
söyleşimcilik | Buna karşın 'söyleşimcilik' (dialogisme) kavramını ortaya atan ve bu kavram içerisinde; bir yapıtın başka yapıtlarla sürekli alışveriş içerisinde olduğunu, bir söylemin başka söylemlerle ilişki hâlinde olmadan, belli oranda birbirlerini etkilemeden var olamayacağını, yine her söylemin belli bir tarihsel ve toplumsal alan içerisinde konumlandığını savunan (Aktulum 2007: 24) Mihail Bakhtin, metinlerarası ilişkiler yönteminin kuramsallaşmasında önemli bir rol oynar., | Hanife Özer, 2013 Ciğerdelen romanında metinlerarası ilişkiler, Türkiyat Mecmuası, C. 23/Güz, 2013, 101 | Bütünüyle, Bakhtin'in söyleşimciliği sözce kuramıyla bağlantılıdır ve ona göre sözce toplumsal etkileşimin bir ürünüdür., | Eren Rızvanoğlu, Metinlerarasılık, ylt, HacettepeÜSBE Felsefe Anabilim Dalı
a.
söyletici | Gecenin işçileri içerisinde oluşturulan yeni bir öbek uzman, insanlara, bildikleri amasöylemek istemedikleri bir şeyi söyletmek için öteden beri kullanılmış her türlü yöntemi incelterek,çeşitlendirerek, yeni yöntemler bularak, insanların, bilmedikleri —dolayısıyla söylemek istemek ya daistememek durumunda bulunamayacakları— şeyleri (söyleticilerin, içlerinden geçirmekle yetindiklerişeyleri) nasıl, ne zaman, hangi koşullar altında söyleyebileceklerini araştırıyormuş., | BKarasu, 122
a.
söyleyen ses sanatçısı | Bakıyorum da... yazarından gezerine, çalanından söyleyenine, röp'çüsünden gazetecisine, popçusuna, bu kendini bilmezlik, bu entelektüel sermaye zafiyeti... ne kadar sık çıkıyor karşımıza. Telesiyej, T, 22.2.2012 | Bakıyorum da... yazarından gezerine, çalanından söyleyenine, röp'çüsünden gazetecisine, popçusuna, bu kendini bilmezlik, bu entelektüel sermaye zafiyeti... ne kadar sık çıkıyor karşımıza. Telesiyej, T, 22.2.2012
söyleyici | 1. haber veren | Senin resullerin gaibden söyleyicilerdir, arpacılar ve suya bakıcılar ve müneccimler gibi (Enfesü'l-cevâhir – T.S.). 2. Şikayet edip söz dalaşı eden kimse 3. Guya, guyan, Guyende, söyleyen kimse 4. Tekkelerde ayin sırasında ilahi okuyan kimse, zâkir, guyende 5. Konuşan kimse, konuşucu | Çünkü ortada zekâ ile berâber lisâna hâkimiyet, karîha genişliği, latîfeperdazlık gibi vasıflara sâhip ne söyleyici ne de anlayacak dinleyici kalmıştır., (Sâmiha Ayverdi).
s.
TDK-
söyleyicilik -ği | guyalık
a.
söyleyiş | Mümkün olduğu kadar yalınlaşmış söyleyişinde, bozkır akşamlarının o çıplak, acı fakat içe işleyici tesiri hissedilir., C Külebi, EK, 1953, 139
a.
söyleyivermek | ... fabrikaya ilk girdiğimde uzun örgülü saçlarım olduğunu duymakla çok memnun kalırlar, bir ay sonra onları nasıl kestirdiğimi, bunu benim anlatmama gerek yoktur, başkaları benim yerime hemen söyleyiverirler., Ladislav Mnacko / O Akbal, Cumartesi akşamı, ÇHA, 136
bf.
Söyleyivermek | Kübra yavaşça, başını bile kaldırmadan: | Yazık olur, Muazzez'i onlara vermeyin! dedi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, | Pekâlâ ama, kızım, bunun sebebini de söyleyiverin.
Ne diye Hilmi Beylerin evini bıraktınız? 66
bf.
söyünmek
f.
1. ateş sönmek. 2. rahat etmek, huzur bulmak.*
tr.
Söyünmez derunumuz firakımız var 43
söz | söz orucu | az konuşmak, konuşmadan imtina etmek, kamuya hitaptan kaçınmak. | Kırk senedir söz orucu tutuyorum. En az yirmi senedir, yirmi beş senedir yazı orucu tutuyorum. Ne yazarım, ne çizerim., | Gemuhluoğlu, 1975/2016? , DostlukÜzerine, 2 söz sütü | Önce ninnilere kulak kesilmeli insan. O güzelim ana sütündeki safiyeti barındıran söz sütüne odaklanmalı. | , | CÜHasannebioğlu, HeceTaşları, 17, 12.7.2016g söz/üm meclisten dışarı deyim | Sözüm meclisten dışarı, yıllardır aramayan hayırsızlar* bile kapısını aşındırmaya başlıyorlar., | TKiremitçi, 2005, 198 sözün bittiği yer kalıp söz | Bir kez daha hepimizin başı sağolsun. Bir kez daha sözün bittiği yerdeyiz. Bir kez daha... son bir ayda üçüncü kez 'sözün bittiği yerde' olduk., | ElifÇakır, KararG, 3.1.2017 | sözünden kalmak deyim sözünden dönmek, caymak ZGökalp, Kızılema, 61 sözü ağzından almak deyim | Sen [sözü] benim ağzımdan aldın, | 22/8/2016 sözü/m söz deyim | Artık diyorum, sık sık görmeye geleceğim sizi. Sözüm söz. Gözleriniz yollarda kalmayacak., | VSevim, 129 | söz çalmakEhl-i aşk lafzedip söz çalar efsunlar, yare mest gelir / Olur mu aşka ehliyet ne de aşk ehil, gökleğe ne gelir., | TahsinYılmaz, 14.12.2011 eposta | söz çatmakÇocuğun dilsizliği düğümleniyor kalbime, benim anlatmak isteyip de bir türlü çatamadığım sözler itek tek sayfalarında barındıran kitap., | Ömer Say, 2010, 21 | söz etmek (birilerini) deyim kınamak, dedikodu etmek | Sen ağa, ben çoban kızı / Dost, düşman söz eder bizi./ Yüreğimde var bir sızı, / Ali beni koyup gitme!, | İHınçer, 1946, 7 | söz geçirme belgesi | zabıt varakası, tutanak dergisi | ...İngilizler, Barış Konferansında -Birinci Dünya Savaşının sonudur- söz geçirme belgeleriyle ilgili olarak alınan kararları hiçe saymışlardır., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 8 sözü ağzından almak deyim | Sözü ağzımdan aldın,' dedi Anne marie. 'Aslında, bu tam anlamıyla pozitif-pozitif yasasınının izmenmesidir'., | KB, PİG, 75
dey.a.
söz düzmek
"Seninle durursa sual cevaba / Deste este sözlerini düz getir.", San, Hicranî, 79"
söz yazarı | şarkı sözü yazarı, güfteci | Besteci, söz yazarı, düzenlemeci ve vurmalı çalgılar ustası Yinon Muallemin yeni albümü Nefes, Kaf Müzik etiketiyle yayınlandı., | T, 9.8.2011
a.
sözardı
a.
"Fridrix Bodenştedtin proloqu və əlavə izahı ilə" adlı kitabda yazdığı "Sözardı"nda:– "Mirzə Şəfinin şərqiləri tərcümə deyil, yaradılması üçün yalnız mənə borclu olan şeirlərdir" – deyə açıq şəkildə Vazehin müəllimliyini danaraq, özünü Mirzə Şəfi adı ilə çap olunmuş kitabların müəllifi elan edir.", Nazilə ABDULLAZADƏ, "Uğursuz tale yaxud naləyə çevrilmiş şərqilər, 525.az https://old.525.az › view, 10 Mar 2011 "
sözce | 1. İşkence dehşetini (Foucault'un bu konuda bizzat deneyimlediği üzere) gündemde tutacak bir sözce ortaya koyma kararlılığından bahsetmek zor her şeyden önce. Nedir | sözce? Konuşmada, konuşanın ürettiği iki susku arasında yer alan söz zinciri parçası. Orada eksik olan senin tanıklığındı. O suç işlenirken nerelerdeydin sen... Ya işkence kurbanı? Kim anlatacak onun hikâyesini? , | CAktaş, T, 30.7.2012 BTS+ 2. zf. Söz bakımından
a.
bts+
sözcelem/e | dilbil. | 1. bireyin sözceleri belli bir bağlam ve durum içersinde gerçekleştirmesi. sözcelem kuramları dili bir edim olarak kavramaya çalışmakta, sözceyi salt göndergesel işlevi dışında konuşucunun edimiyle özleşmesi ve dinleyicide bir etki yaratması açısından ele almaktadır. (r. jakobson)
a.
sözcelem/sözceleme | (balgabaa, 23.03.2007 18:41) İTÜS, 2. felsefe edebiyat dergisi. (jugador, 22.03.2009 14:19) EkşiS, 3. Fransız dilbilimci Emile Benveniste tarafından ortaya atılan ve İngiliz-Amerikan yapısalcı dilbilim akımının ürünü olan edimbilimin (bkz: pragmatique) (bkz: pragmatics) temellerini oluşturan kuram. Söylem ile birebir bağlantılı olan sözcelem, yazılı (bkz: énonciation historique) veya sözlü (bkz: énonciation discursive) olabilir. Yazılı olanlar nesneldir ve bilgilendirici metinlerde görülür. Sözlü hali ise ziyadesiyle özneldir. Ben-bugün-burada üçgeni (deictiques) çerçevesinde ifadesini bulur. (damsel fair, 02.07.2010 22:09) EkşiS. | Bu konuda bir tez yazmış olan Andre Sauge'a göre Agamemnon'un yapabileceği, söz aracılığıyla, taraflara, tartışma anında neler olduğunu onlara göstermeyi başarabileceği bir sözceleme durumu yaratmaktır., | LeventYılmaz, T, 9.5.2012
a.
sözcükbilim/sel s.
sözcüklük BTS- | Kelimelik, sözcük olma hali | Bizim kültürde, sözcüklere ve nesnelere, mevcut anlamlarından farklı anlamlar yüklenir... Sözcük sözcüklükten çıkar, misyon sahibi olur, sembolleşir ve ideolojik bir turnusol kağıdına dönüşür., | Hgeviş, T, 20.3.2013
a.
bts-
sözcüksel |
s.
sözcüksel | Türk söz+cük+sel sözcükle ilgili | Saptamasını somut örneklere yaslandırarak dilimizin bir yıkım, bir sözcüksel çölleşme sürecine girdiğini vurguluyor. FBildirici, H, 20.6.2011
s.
sözdeleştirme
a.
...
atr. söz-de-leş-tir-me
"... , dilin sözlü ya da yazılı olarak gerçekleşmesi. Söyleni: Monolog. Söylentileme (Sözdeleştirme).: Rivayet etme. Söyleşme: Diyalog, söyleşçe. Söyleşme: Sohbet etme, söyleşi. Söyleyiş: Diksiyon 145 Sorgulama: Tahkikat.", "
Mehmet Aydın, Yeni derleme ve tarama sözlüğü, 2004, 145
sözdelik | ... sözdeliğini çeşitli vesilelerle ortaya koymuşlar. Aybar ve Aren oportünizminin hiç bir şekilde birbirinden ayrılamayacağını, sadece tek bir Aybar-Aren oportünizminden sözdeliğini, bunların ikisinin de aynı soydan olduklarını ..., Türk solu, 1969, S 105-126, 8 | Dünya ülkeleri içinde Türkiye, bütün anayasalarıyla katılacağı bir | sözdelik yarışında, en önlerde yer almayı hak etmektedir. Bugüne kadarki anayasalarımıza şöyle bir göz atmak bile, bu iddiayı güçlü bir biçimde desteklemeye yeter., C Eroğul, Nominal Anayasa, Mülkiye Sözlük, 20.09.2024
a.
sözden almak
dey.
söz dinlememek.
"Arsızdır bu gönlüm her sözden almaz / Aldırıp aklımı tepek olmuşam.", San, Hicranî, 81"
sözdizimsel | Türkçede dönüşlü yapıların biçim-sözdizimsel özellikleri, | ÖzgünKoşaner, 2005, DokuzEÜ SBE, ylt. | Böylece mademki aynı dil ailesinden olan diller arasında telaffuz farkı bulunuyor, o zaman Arapçadan farklı bir dil ailesine mensup ve sözdizimsel, biçimsel ve fonetik farklılıklara sahip olan Türkçede de telaffuz farkının meydana gelmesi pek doğal bir olaydır., M Abazoğlu, Münbiç'in Adı Üzerine Etimolojik ve Fonolojik Bir İnceleme, Harran İlahiyat Dergisi 50 (Aralık 2023), 16
GTS-
söze gelmek
dey.
"Kalbimiz öze geldi / Özrümüz dize geldi / Her gören bize geldi / Sevdamız söze geldi", Haydar Oğur, 1994, 38"
söze şikâre vermek
dey.
"Girüban vereyim söze şikare / Kalbim kan ağlıyor sinemiz yare / Yaz gelende herkes döner gülzare / Karelendi yaz baharın Erzincan.", San, Hicranî, 181"
sözel | sözle ilgili, şifahi | Ama gecenin işçilerinin duvarlarda, taşlarda bıraktıkları sözel, dilsel izler arasında böyle bir aşağılama sözüne rastladığımı ansıyamıyordum., | BKarasu, 84
s.
sözelci | Sözelci mantık! 19.11.2018+ ++
s.
sözelleştirmek | Okur yazarlığın çok düşük olduğu Türk toplumunda bu metinler topluluk ve cemiyet önünde okunarak sözelleştirildiği için sık sık,işit,dinle, kulağını aç gibi uyarıları görürüz., | KÜçüncü,26.1.2013 eposta
f.
Sözleri tükürmek | Hadi paraları ver! derken bunu hiç de bir arkadaş, hatta alelade bir yabancı gibi söylemiyor, sanki bu sözleri tükürüyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 80
sözleşmelilik –ği | sözleşmeli olma hali | Bakan Selçuk Açıkladı: Sözleşmelilik, Zorunlu Hizmet Affı, İl İçi Sıra Tayin, Kariyer Basamakları..., | | https://www.turkiyeegitim.com/bakan-selcuk-acikladi-sozlesmelilik-zorunlu-hizmet-affi-il-ici-sira-tayin-kariyer-ba-103562h.htm, 10.11.2019g
a.
sözleşmesel | sözleşmeyle ilgili. | Davacı bankanın temyizi; bankaca davalı borçluya hesabın kesilmesiyle ortaya çıkan borç ve eklentilerinin ödenmesine yönelik çekilen ihtarnamenin tebliğ edilememesi üzerine direnimin ihtarnameyle değil sözleşme hükümleri ve BY'nin 101/2. madde hükümlerine göre belirlenmesi ve ayrıca direnim (temerrüt) faiz oranının hesaplanmasına ilişkindir., | | http://www.kararevi.com/karars/490699_yargitay-19-hukuk-dairesi-e-1999-02387-k-1999-03404#.U2IdxoF_vfI, 1999
s.
sözlü kılmaksöyler eylemek, konuşturmak. | Nice gözsüzleri gözlü kıldı ol / Nice sözsüzleri sözlü kıldı ol, S Çelebi, Mevlid, ? , 41
dey.
sözlüğümsü
s.
küçümseme. sözlüğe benzer, sözlüğü andırır.
"... sanki, okyanusun bir yerinde bir içdeniz: Sözlüğümsü -Döne Dolana Kitapça-". İşin kötüsü, bugün bir rapor yazmam gerekiyor ya da en azından kolaylamam | garip olan: rapor da kitaplarla ilgili! Yine de , çalıntı anlarda şöyle bir karıştırıp 10 sayfa kadar okudum sözlüğü ... ", İ Reyna, Ha hayat ha edebiyat: ilk yarıdan denemeler, 2008, 158 "
sözlük | Bir hoş sıtma mıydı, bilemem; / Kara sevda mıydı, bilmem; / Bütün dünya mıydı, bilmem; / Sözlüklere sığmayandı., M Çınarlı, 1969, 24
a.
Sözlükbilimci | Sözlükbilimcinin kaçınılmaz dilemması: 'Gülme' ve 'Ağrı' örnekleri ışığında sözlüksel tanımlama üzerine yeniden düşünmek, | Ergin Yılmaz,
sözlülük -ğü | Bilal gibi münasebetsiz taliplerine karşı koymak için ara sıra kullandığım sözlülük taktiği, bugün bu işi başıma getirmişti., | FAtabek, DK, 1972, 54
a.
sözsüz | Bu manalı durum Wes'in gözünden kaçmadı. Harvey, Wes'in terfisinden bu yana ona karşı duran biri olmuştu., | KB, PİG, 54
s.
sözsüz | dilsiz. | Nice gözsüzleri gözlü kıldı ol / Nice sözsüzleri sözlü kıldı ol, S Çelebi, Mevlid, ? , 41
s.
sözü bal ile kesmek
dey.
"Sözünü bal ile kestim Pakize... Bu "mon koko" tabiri de nereden çıktı? –Onu da mı bilmiyorsun?... Zavallı Müeyyetçiğim, sen, hakikaten zamanından çok geri kalmışsın... O, bir janti, minyon tabirdir ki, sevdalı küçük kadınlar çok sevdikleri küçük kocacıklarına verirler. Görüyorum ki sen, buna layık değilsin! .", R N G, Tanrı Misafiri, 54-55"
sözü götünden / tersten anlamak
dey. argo
bir şeyi çok yanlış anlamak. söylenen sözü başka taraflara çekmek, kendine dokundurulduğunu sanmak.
tr.
"Lafı götünden anlamak (d): Her sözü tersten anlayıp, olumsuz yorumlar getiren kişi.", | "Hususi teşkilatı, Teşkilat-ı Mahsusa'yı oluşturmasaydık boku yemiştik. -Boku nasıl yemiştik Paşam? -Lazlar gibi, lafı götünden anlama! Lafın geliş diyorum. Şimdi, ne yaptıysak beğendiremediğimiz muhalifler çete mete diye saldırıyorlar ama, özel teşkilat olmaksızın işleri yürütmek mümkün değildir. Çok mühim işler yaptılar onlar.", "
M Gökçeoğlu, Kıbrıs Türk atasözleri ve deyimleri sözlüğü, 1991, 161 | Doğan Akhanlı, Kıyamet günü yargıçları, 1999, 50
sözü pişirmek
dey.
"Sözü pişirip satmak lazım.", 28.3.2024+"
sözünden kalmak | Sözünden dönmek, caymak. ZGökalp, Kızılelma, 61.
f.
spa | maden suyu, ılıca, kaplıca'dan lüks otellerde banyo*. | Michelin yıldızlı restoranları, ödüllü SPA'sı ve çağdaş tasarımıyla dikkat çeken otel, 2025 yazında da gastronomiden güzelliğe, iyi yaşamdan modaya uzanan seçkin iş birlikleriyle Bodrum'un ruhunu yeniden tanımlamaya hazırlanıyor., Hr, 21.04.2025 | thermal spa*
a.
ing.
spa ve yosun tedavisi | Su ve çamur terapileri, hapı yosun, kışın korunma aroma terapisi, deniz suyu, formda kalma çamur banyoları, -göğüs büyültme, Spa and Wellness Merkezleri thalasso hidro Klasik Bakım, yoğun optima yosun hapı -ekonomik sağlık. sıcak taşlarla özellikleri ilgili linkler, Spirulina Yosun Hapı, selüloit, vücut sıkılaştırma programları, zayıflama, yosun ozon terapisi, lenf drenaj masajı, yosun tazyikli duş banyoları, esans yağları,slimming kürleri, talasso terapi, su, jet duş, afüzyon masaj, multijet banyosu, multijet, balneo, diet
spagetti napoliten | bir çeşit napoli tarzı makarna | Spagetti Napoliten / Spagetti Napoliten 3 TL, | Köfteci 1936dan günümüze, Merter, İstanbul el ilanından
a.
spaktaküler/spektaküler | spactacular seyirlik, temaşaşaya şayan | Zamanın bir takım spaktaküler görüntüleriyle çok ilgilenmediğimizi ve orada daha sakin, geriye çekilmeyi becerebilen ve işleve uygun yapılar üretmeyi becerebildiğimizi düşünüyorum., | NevzatSayın, www.yenimimar.com, Kasım2007 | Siyasi analizlerde spektaküler yorumlar nesnel analizlerin yerini alır..., | NYağcı, T, 20.2.2012
ing.
spamik | spam özelliği taşıyan | İnternete duhul etmişler. karı kız-yawşak- oğlan- ayarlayan, -dini-siyasi-kültürel fikirleri yaymak için spamik metinler üreten, yayan, mastürbasyonu ekrana odaklayan (gibi), şunu bunu eden herkes. , | laylaylom, 4.1.2006, EkşiS
s.
spamlamak
istenmeyen e-posta olarak imlemek.
ing. spam:
spamlanmak | İng. Spam+ tr. -lan- | Spamlanıyoruz, desteğinize ihtiyacımız var... yoruma Türk Bayrağı bırakır mısınız dostlar..., @neyikaybettik, 23.03.2025, X
f.
ing.
Spartaküs | Ben mesela, şu an kalemi tutan parmaklarım: Galeano, Spartaküs ve geçmiş zaman ikindisi..., | Bedrettin Kara, Vaveyla, S 4, 19 | ne varsa beni bağlayan ellerimle yakmışım / ben ki spartaküsle birlik ayağa kalkmışım, | NÇelik, 14
a.
spartalı | Ispartalı. | Rysanek yanındaki Muckaya 'Ey Spartalılar, Termopilden geliyorum' diye fısıldadı, içindeki korkuyu alayla atmak istiyordu., | Jan Drda / O Akbal, Üstün ilke, ÇHA, 70
a.
spastik | ...şu bizim hastanede spastik özürlü çocuklara hafta sonları şenlik olur, bir saat oyun oynasınlar., | NGenç, 1995, 11
spazmodik | Etrafımızda dolaşıp kan kokluyor, zaaf arıyor; bazen kişisel inisiyatifleri, bazen daha organize olduğu izlenimini veren ihtilâçlarıyla, sporadik ve spazmodik biçimde durup durup yeniden başlıyorlar. | , | HBerktay, T, 8.9.2011
s.
speak easy | İng. Rahat konuş. | Amerikada 'speak easy' bar konseptiyle bir yandan müziğe kulak verirken diğer yandan iki çift laf edebileceğiniz bir yer., | HrSeyahat, 24.06.2018, 7 | Speakeasy | İng. gizli bar. | ... Umut Evirgen'in yeni mekanı Chicki Boom. Yine 'speakeasy', yani gizli bar konseptinde., | Onur Başttürk, Hr, 29.08.2018 ++
s.a.
ing.
Speakeasy | İng. | ... Umut Evirgen'in yeni mekanı Chicki Boom. Yine 'speakeasy', yani gizli bar konseptinde., | Onur Başttürk, Hr, 29.8.2018
a.
ing.
specific performance | aynen icra. ++
a.
spectacular | Bkz. Spaktaküler seyirlik | Bu kadar mı | spectacular olunur? | , | PMağden, T, 25.12.2011
ing.
spek | İng.* | Ekmeklik buğday unu ile ilgili fiyatı iyi buldular (...) biraz önce yeniden spekleri istediler., | 21.8.2013 sipariş notundan
kıs.a.
spektrum | yelpaze | Ama kitabı yazdığı iki yıl boyunca Kürt sorunu çözüm-çözümsüzlük, savaş-barış ve umut ile ümitsizlik arasında o kadar geniş bir spektrumda salınmıştı ki-., | MEsayan, TKitap Ocak2012
a.
speküle etmek | Eminim bolca speküle edilecek söyledikleri., | EbruKılıçoğlu, T, 30.4.2013 | Zorunlu bir açıklama: Trabzon'da bir konferansta yaptığım analiz esnasında kurduğum bir cümle üzerinden bir gazetede çok sevdiğim iki bakanım Nabi Hocam ve Ö. Dinçer hocanın isimleri speküle edilmiş. Konunun her iki değerli hocamla ilgisi yok., | YusufkenanTekin, Hr, 1.1.2017
GTS-
spermogram | fgg
a.
tıp
spesifikleştirilmek
f.
özel hale getirilmek.
ing. specifical + leş-tir-il-
"Seçil Erzan - Denizbank" Hukuki Sorumluluk FLOOD 1/2 Bu floodda iddianameye girmiş bulunan verilerr, kurum-ifa yardımcısı/fail organik bağı dikkate alınarak spesifikleştirilecektir. 1/10", @Mesut___Ocal, 27.11.2023, X"
spesifikleştirmek
f.
hususileştirmek. hususi hale getirmek.
ing. specifical'dan
"Bu floodda iddianameye girmiş bulunan verilerr, kurum-ifa yardımcısı/fail organik bağı dikkate alınarak spesifikleştirilecektir.", Mesut Öcal, 28.11.2023, X"
spesiyalite | özel varlık krş TDK özellik | Hatta onca yıl Belçika'da yaşamış olmama rağmen bu ülkenin belki dünyadaki en meşhur spesiyalitesini oluşturan ve içine bin bir şey eklenen | pralinlerine de alışamadım., | Uluengin, T, 19.10.2012
a.
spikerli | spiker bulunan | Spor spikerli aşk davası, | Hür, 14.9.2016
s.
spin doktorluğu | Bağış, AKP'nin Batı merkezlerine yönelik spin doktorluğunu yapmaktaydı. / Bu arada, spin doktorluğundan istifa edip gerçek bir başmüzakereci olacaksa, Egemen Bağış'a içtenlikle başarılar diliyorum., | KadriGürsel, M, 15.1.2009
a.
spin doktoru | yeni | spin doctor spin: dönme doctor: uzman. | Spin doktoru, | aslında olumsuz olan bir durumu kamuoyuna olumluymuş gibi | satmakta ustalaşmış bir halkla ilişkiler kapasitesine sahip olanlara Batı'da verilen ad. | Bağış, bir | spin doktorudur., | KadriGürsel, M, 15.1.2009 | Türkiye'de pek bilinmese de, günümüz Batı medyasında bir fenomen haline gelmiş olan bu | spin doktorluğu müessesesi, son 10 yıldır özellikle İngiliz basınının ve dolayısıyla da halkının başına belâ. İlk kez 1984 ABD Başkanlık seçimleri sırasında New York Times tarafından kullanılıp Anglosakson terminolojiye girdiği söylenen spin doktoru tabirini Fontana Modern Düşünce Ansiklopedisi şöyle tanımlıyor: spin doktoru | yeni | spin doctor spin: dönme doctor: uzman. | Spin doktoru, | aslında olumsuz olan bir durumu kamuoyuna olumluymuş gibi | satmakta ustalaşmış bir halkla ilişkiler kapasitesine sahip olanlara Batı'da verilen ad. | Bağış, bir | spin doktorudur., | KadriGürsel, M, 15.1.2009 | Türkiye'de pek bilinmese de, günümüz Batı medyasında bir fenomen haline gelmiş olan bu | spin doktorluğu müessesesi, son 10 yıldır özellikle İngiliz basınının ve dolayısıyla da halkının başına belâ. İlk kez 1984 ABD Başkanlık seçimleri sırasında New York Times tarafından kullanılıp Anglosakson terminolojiye girdiği söylenen spin doktoru tabirini Fontana Modern Düşünce Ansiklopedisi şöyle tanımlıyor: | Bir politikanın sunumunu yönetmek için sorumluluk almış olan danışman. Sözcük, İngiltere'de ilk kullanıma girdiğinde negatif bir anlam taşıyormuş; ancak, geçen yıllar içinde kanıksanmış ve genel geçer bir tanımlamaya dönüşmüş. İçeriden bakanlara göre bu bir tür | temsil politikası; çemberin dışında kalanlar için ise en kaba ttabiriylemanipülasyon. / | Gazeteciyi, her zamankinden daha beter bir şekilde politikacının elinde oyuncak haline getiren ve egemen gücün (hükümetler, büyük şirketler, işadamları) tacizine maruz bırakan spin doktorları, 11 Eylül sonrasında bu tacizi medya aracılığıyla tüm dünyaya yaymaya başladılar., | Esra Arsan, R, 7.9.2003
a.
ing.
spin off
a.
ing.
"Kült dizi Breaking Bad'de pragmatik avukat Saul Goodman rolü ile yıldızı parlayan Onenkirk daha sonra spin off yapıma imza atarak Better Call Saul'da epey takdir toplamıştı.", Ogan Mitrani, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 16"
spinning hol
b.a.
bisiklet çalışma holü. 22.4.2024+
spirallemek -i | 1. (fotokopileri, vb.) spiral cilt haline getirmek | Spiralliyeceğim onu., | 16.11.2016, AydınFotokopide fotokopi çektiren bir kız 2. Gözlük saplarının belli bir kısmını sarmal hale getirmek | Gözlükçü beğendiğimiz modeli spiralledi ve yine eski kullandığı gibi oldu. Mutlaka ama mutlaka tavsiye ederim Eschenbach gözlüklerini., | 19.11.2009, | http://www.annecocuk.com/showthread.php? t=114512&page=2, 16.11.2016 | 4. Helezoni şekilde çalışan bir makine ile bir taşı, mermeri, granit gibi bir sathı düzleştirmek | Önce spiralledi sonra çamurladı. Anıt taşın üzerindeki yazıyı bu kez spiral taşlama ile silmeye çalışan belediye personeli taşta kalıcı hasar ..., | 9.5.2016, | http://www.gazetevatan.com/urartulu-bir-belediye-tas-ustasi-gelir-ve-10-bin-yillik-tasin--942864-yasam/, 16.11.2016
f.
spirallendirmek | Dr. Vladimir Poponin DNAyı bir tüpe koydu ve tüpten lazer ışını geçirdi ve DNAnın ışığı yakaladığını ve sanki bir kristalmiş gibi sarmalları boyunca ışığı spirallendirdiğini kavradı. Daha da şaşırtıcı olan, Dr. Poponin DNAyı tüpten çıkardığında, ışık kendi kendine spirallenmeye devam etti!, | 21.5.2007, | http://www.budur.com/forum/topic.asp? TOPIC_ID=1263, 16.11.2016g
f.
spirallenmek | Bana göre, bu, DNA nın spirallenen ışık enerjisinin önce orada olduğunu ve gezegen doğru frekans pozisyonunda olduğunda, fiziksel moleküllerin sadece spirallenen enerjinin etrafında oluştuğunu söyler., | 21.5.2007, | http://www.budur.com/forum/topic.asp? TOPIC_ID=1263, 16.11.2016g
f.
Spiralletmek | Babacığım sana bir meyl atsam tezimi Aydın Kırtasiyede iki kopya spiralletebilir misin acaba? , | H A Keskin, 4.10.2019, vatsap
spondilit
a.
omur
lat.*
"... -cer olmuş müteammim Spondilit) denilmek suretile iktifa edilmiş olmasından katı nazar hastalığın zamanı vukuuna aid raporda bulunmadığı ve vazife icabı malûliyet keyfiyeti yalnız tekaüdünden sonra ... ", "
TBMM Zabıt ceridesi, 1940, C 6, S 8-10, 28
sponsorlu
mali desteği olan, destekli.
s.
ing. sponsor + tr. -lı
"SPONSORLU APARTMAN UYARILARI Bugüne kadar apartman dumur incelemelerimizde birçok değişik şekillerde uyarılar gördük , nasibimizce ama az ama çok nice dumurlara uğradık ... Mesela ; " Sayın , Apartman Sakinleri !!! Lütfen ! Camdan ..."
LeMan: Krönik hastalığınız, 1991, C 44, 5
sponsorlu | sporsoru mevcut olan şey | Sponsorlu ameliyat, | HTürkG, 17.4.2016 (ara başlık)
s.
spontaneite | kendidenlik, kendiliğindenlik | Bir yandan, Marksist Sosyalizm devrimi fazla planladı, reçetelendirdi, bir yığın şarta bağladı. Özerklik ve spontaneitesini yok etti., | HBerktay, T, 16.3.2013
a.
spontanelik | Artık, boş zaman, eskiden olduğu gibi, özgürlük, spontanelik ve istemli tercihlerin alanı değil, daha çok | tüketme ayini içinde geçirilen bir yaşam alanıdır., | ÖmerAytaç, | Tüketimcilik ve Metalaşma Kıskacında Boş Zaman, | KocaeliÜ SBE Dergisi (11) 2006 / 1 : 27
a.
spontanlık | Buna karşılık masa başında kurgulanmış bestede görülmeyen spontanlığı, anlık sürprizleri içeriyor., | SerhanYedig, HrKitapSanat, 26.5.2017
a.
sporadik | Etrafımızda dolaşıp kan kokluyor, zaaf arıyor; bazen kişisel inisiyatifleri, bazen daha organize olduğu izlenimini veren ihtilâçlarıyla, sporadik ve spazmodik biçimde durup durup yeniden başlıyorlar. | , | HBerktay, T, 8.9.2011
s.
spotçu
"Spotçum", tabela, 9.02.2024+"
spoyler/spoiler | 1. Spoyler (Araçlarda) hız yaparken aracın yere temasını artıran levha 2. bozan, sakatlayan'dan Bir filmin ve kitabın sonunu o filmi veya kitabı okuyacak olana söyleyen kimse | Kaliforniya Üniversitesinde yürütülen yeni bir araştırma, spoiler'ların filmin ya da kitabın zevkini azaltmanın aksine artırdığını ortaya koydu., | T, 14.8.2011
s.
ing.
sprey | sprey akış | Spiral hortum sprey akış, | 22.3.2017 reklam
a.
Sprint | Yüzme, bisiklet ve koşunun arka arkaya yapıldığı olimpik spor branşı triatlonda, sprint (kısa) mesafe ve olimpik mesafe olmak üzere iki değişik mesafe yer alıyor. Sprint-kısa versiyonda yüzme 750 metre, bisiklet 20 km ve koşu ise 5 km. Olimpik versiyonda yüzme 1.500 metre, bisiklet 40 km ve koşu da 10 km., | Selin Akgün, Raillife, ekim 2019, S 133, 50
sprinter | spor atletizmde 100 ve 200 metre koşularına katılan atlet. | Trabzonspor'un ele avuca sığmaz sprinteri Olcan sol çizgiye yakın bir noktada topla buluşuyor., | HayriBeşer, Z, 26.1.2012
a.
ing.
GTS+
squat
a.
ing.
"Etrafındaki gençler hep seçkin ve temizdi, diğer squatların çoğunun aksine uyuşturucu kullanılmıyordu" John Muaz Kingerlee 'Resimlerimin Hesap Gününde Benimle Duracağını Umuyorum' Söyleşi: Eren Yeşilyurt (@hunkarbabaeren) Yazının tamamı Nihayet Şubat Sayısında", @nihayetDergi, 27.02.2024, X"
SSPE hastası
sta | Ahmet Misbah stayla çektirdiği fönü asit yağmurunda bozulsun., | YKaraahmet, T, 1.2.2014
a.
stabil | Fr. Stable dengeli | Kendilerine müstahak görülen ya da kaderlerine düşen yerde hiza ve istikametlere bakmak demek; stabil olmak, mevcut yapı ile uyumlu olmak, uysal olmak demektir., | NÇınar, T, 10.2.2012
s.
fr.
stabilatör
a.
istikrarlaştırıcı
ing.
"Anka-3'ün sızdırılan tasarım görsellerinde tasarımı hakkında | V formunda olduğu, dikey ve yatay stabilatörünün olmadığı, dahili silah istasyonuna sahip olduğu ve bir adet turbofan motora sahip olduğu çıkarımı yapıldı.",Hürriyet, 15.01.2024"
stabilite | Bu testler kumun termal stabilitesinin ve ısı emme kapasitesinin 800-1000 santigrat dereceye kadar termal enerji depolayabildiğini göstermiştir., Ml, 04.01.2025
a.
ing.
stabilite | stability istikrar | Standart elektronik stabilite kontrol programı (ESC), | Chevrolet Global'ın ilanı, evaili Eylül 2013
a.
ing.
Stabilize yol | Bu sırada kıyısına gelmiş oldukları stabilize yoldan geçmekte olan bir kamyonun farları gözlerini alıyordu., | Y Akengin, 10
a.
stabilizör | istikrarlaştırıcı. | Tortilla Lavaş vegan içindekiler: Buğday unu, su, bitkisel yağ (palm, kanola, pamuk ve ayçiçek), tuz, stabilizör (gliserol), emülgatör (bitkisel yağ asitlerinin mono ve digliseridleri), kabartıcılar (sodyum bikarbonat, sodyum asit pirofosfat), şeker, asitlik düzenleyiciler (malik asit, sitrik asit), koruyucular (potasyum sorbat, kalsiyum propiyonat). Gluten içerir., 06.12.2024+
a.
staccato | Piyano hocam mesela staccato diye bir çalma tarzını öğretirken elime koluma iğneler saplardı, acılar içinde elim kolum kanayarak eve dönerdim-., | İremDerici, T, 31.1.2013
müz.
staff | Kurmay | [Ç]ok önemli genç yıldızlara sahip olduğumuzu, staff kadromuzun A takım seviyesinden ziyade, daha çok altyapı seviyesinde, konusunda uzman olduğunu görmüş olduk., | BerkGülener, T, 14.9.2011
a.
ing.
stajiyer / stajyer
a.
mülazım.
fr.
Ben Pariste stajiyerken polis onu sınır dışına atmıştı... -Bugün burda Çardaşı oynuyor.
stalinizm | Stalincilik | Mahalleye çekidüzen vermek, | sadece Stalinizm'i SSCB veya Demokratik Almanya örnekleri üzerinden eleştirmek olamaz., | CSey, T, 14.5.2012
a.
stalk | ++
a.
ing.
stalklamak | Senarist 3-5 tane akıl fukarasını stalklayıp öyle yazmış Nehir&Yamaç sahnesinin diyaloglarını. Bi rüya yüzünden Nehirin peşinde dolaşan, her şey b*ka sarınca Nehirin kapısını çalan adam bunları kendisi yapmamış gibi davranan hayvanın teki olmuş bir bölümde. #BabamaSözVerdim
f.
stalklamak stolklamak | Türk twitter, tumblr ve blog ortamlarında gizlice takip etmek manasında kullanılan yeni bir fiil. Stalk'tan farklı olarak sinsilik ve tehdit içermiyor; anlamı sırf | gizlice takip etmek. Gerçi stalk İngilizcede de artık sıkça o anlam ile kullanılıyor.14.08.2012, sombrefloe, EkşiS
f.
stand-up | ayakta yapılan tek kişilik güldürü tiyatrosu | Stand-up sektörü kısırdöngü içinde, | Z, 19.1.2012 Stand-up | Glass, daha çok konserin akışıyla ilgili bilgiler verirken, Anderson stand-up tadında geçişlere imza attı. | , | YektaKopan, HürKitapSanat, 26.5.2017
a.
ing.
stand-upçı | Kendisine 'İslamî stand-upçı' denilmesinden hoşlanmadığını söyleyen Demirkaynak-., | Z, 19.1.2012
s.
stand/stant –dı | stand | 1. sergilik Kitap standı 2. At yarışlarında seyirci tribünü
a.
ing.
standardizasyon | standartlaş(tır)ma. | İktisadi Meseleler Sanayide standardizasyon• İktisad Vekaleti, bazi sınai maddelerin standardize edilmesini faydalı görmcktedir. Bunlardan kadın çoraplarının standardize edilmesi için bir nizamname çıkarılmıştı. ... Halbulki pamuklu dokuma gibi bir kısmı el işine inhisar eden malların standardize edilmesine imkan var mıdır? Bu suali soranlar çoktur., Akşam G, 26.10.1938, 4 | Elbette hak ihlallari sürüyor, faşizan ceza kanunları yerli yerinde. Eskiye dönüşün kapılarını kilitleyecek standardizasyonun en güvenli yolu AB projesine dahil olmaktan da epeyce uzaktayız., | M Altınok, T, 16.12.2011
a.
standardize etmek | Standartlaştırmak. | İktisadi Meseleler Sanayide standardizasyon• İktisad Vekaleti, bazi sınai maddelerin standardize edilmesini faydalı görmcktedir. Bunlardan kadın çoraplarının standardize edilmesi için bir nizamname çıkarılmıştı. ... Halbulki pamuklu dokuma gibi bir kısmı el işine inhisar eden malların standardize edilmesine imkan var mıdır? Bu suali soranlar çoktur., Akşam G, 26.10.1938, 4
b.f.
standup yapma bana! 30.10.2010
standupçı
a.
tek başına güldürü gösterisi yapan oyuncu.
ing. stand up + -tr. -çı
"Birçok standup'çı varken niye sizi seçti sizinle tanışmak istedi mi dersiniz şahsen bunu merak ettim." Tülay Demir, Hürriyet klbk, 24.07.2018"
stark | Kazım Büyükboduk, 'Stark birimleri ve tümden gerçel sayı cisimleri için Iwasawa'nın ana sanıları' adlı makalesiyle-., | Cumhuriyet, 25.12.2012
a.
starlık | Dünya starlık egemenliği (ki, ideolojik egemenlik modellerinin sonuncusudur), karşı konulması neredeyse imkansız bir tüketim toplumu modelinin perçinleyicisidir-., | Telesiyej, T, 29.12.2011 | Starlık kavramının devam ettiğini düşünüyor musunuz? Star var mı sizce bugün, | İpekİzci, R, 1.8.2012
a.
starliçe | Yaprakları kaşık gibi ve bol olan bir tür çiçek. | Starliçe 190021059 Güney Çiçekçilik 159,99 tl [çizildi] 99, 99 tl Fiyat değişiklik tarihi: 07.01.2025
a.
starmetre | yıldız ölçer | Elçin Sangu bizim bilmediğimiz bir şey mi yaptı da 434üncü sıraya yükseldi... 'Yaşamayanlar' adlı korkunç internet dizisi mi, ittir kaktır zor biten 'Çarpışma' mı? Starmetre işleri hikaye... Kimin internette daha aktif fan kitlesi varsa o oyuncu her türlü sıralamada, her türlü oylamada üst sırada çıkıyor., | C Semercioğlu, HrKlbk, 26.8.2019, 4
a.
start-up | Bazı şirketlerin Ar-Ge bölümleri de start-up yatırımlarla ilgileniyor./ TEB'de nihai hedef ise 2 sene içinde 500 start-up girişimciyi özel bankacılık müşterileriyle buluşturmak. VatanG, 6.5.2014
State-of the art | ...Kent güvenliği sistemlerinde de güvenilir ve son teknoloji (State-of the art) system çözümleri oluşturmasını sağlamıştır., | MilAselsan, 5.5.2017, 4
a.
ing.
statoreaktör | Statoreaktörün tek sakıncası, hareketsizken itme kuvveti sağlamadığı için, uçağı bir mancınıkla veya başka bir uçakla havalandırmak zorunluluğu yaratmasıdır., Büyük lûgat ve ans., 1985, C 12, 401
a.
statu | kanun
a.
statu personel ahval-i şahsiye | Hal ve ehliyete ait olup her nerede olursa olsun şahsı takib eden kavânîne | statu personel denilir ki | kanun manasını ifade eden eski | statu kelimesinden me'hûzdur., | MEsad, TİH.
statüko ante | status quo ante | Köhnesi ise tiyatro 'antika'sındaki gibi artık 'statüko ante' sıfatıyla anılır., | Uluengin, H, 18.2.2004 | status quo ante | CHP Genel Başkanı, sanki toplumun çoğunluğunun arzusu bu sürecin sulandırılması ve 'status quo ante'ye dönülmesiymiş gibi, refarundumdan 'hayır' oyu çıkmış, yüzde 50 oyu partisi almış gibi devam ediyor., | AÖzçer, T, 14.1.2012
lat.
statükolaşmak | CHP statükolaştı., | ZiyaHalis, 26.3.2013, HBTürk, 19.30
f.
statükolu | Yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan her ne kadar | yeni dese de bu sözlerin uygulamadaki karşılığı aslında çok eskilere gidiyor. Statükolu yıllara. Halkın 80 yıldır mücadele ettiği ve kurtulmaya çalıştığı | Kemalist despotizmi hatırlatıyor., | MBaransu, T, 18.8.2014
s.
statülü | Hayattaki tek amacı nasıl daha fazla dişiyi arazi haremime düşürebilirim ya da kendime statülü erkek çekip yer içer eğlenirim diyen serengeti ruhlu primat zihinlere karşı; hayatın parazitsel bir elde ediş sürecinden ibaret olmadığına dair varoluş şuuru taşıyanlara selam ile., | Hatica Acar, 29.2.2020, twitter
s.
statüsel | statüyle ilgili, statüye dair. | ... statüsel tatminleri yükselecek, bazılarının bekleyiş kalıplarında olumsuz bir değişiklik olacak, bazılarının ise maddî olanakları değişecektir., Amme idaresi bülteni, 1971, C 4, 81
s.
statüsüzlük | belli bir konumu/statüsü olmama hali | Kürtler siyasi statü talebinden kendi rızalarıyla vazgeçmezler. Böyle bir statüsüzlüğü çatışmadan kabul etmezler., | VeyselAyhan, T, 30.7.2012
a.
steak | Biftek | İstanbulu kasıp kavuran 'steak' fırtınasına yeni bir soluk getiren ve dünya stnadartlarında hizmet anlayışıyla yola çıkan Gürkan Şef 'Steak House'a, yaratıcısı Gürkan Topçu'dan aldığım davet üzerine gittim., | RehaTartıcı, T, 10.8.2014
a.
ing.
steak house | Kebapçı ['S]teak House'a, yaratıcısı Gürkan Topçu'dan aldığım davet üzerine gittim., | RehaTartıcı, T, 10.8.2014
a.
ing.
steam cooking | buharda pişirme. | Steam cooking Tabandaki su haznesi sayesinde, hamur işleriniz daha iyi kabarırken, yumuşacık pişen et yemeklerinizin tadını çıkara bilirsiniz (b.), | Luxell, 21.07.2024, İstanbul Haznedar, Güngören Servisi+
b.a.
ing.
stel | BTS+ İng. stele 1. Bitki boyunca uzanan birinci damarlı doku, primer odun boruları, primer soymuk boruları sütunu. BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü 1998 2. Dikili taş | Bir çeşit tanrılardan alınmış bir kutsiyet icazetini gösteriyor bu steller., | YOğur, T, 11.9.2011 | Babil kıralının steli bulundu., | T, 1.11.2013 | Aksu ilçesi Sofular köyünde akıl sağlığı yerinde olmayan bir köylünün virane evinin duvarında 2000 yıllık Roma dönemi mezar stelinin devşirme taşı olarak kullanıldığı görüldü., | Hr, 8.2.2017
a.
ing.
bts+
stensil | İng. Stencil san. Önceden hazırlanmış şablonlara boya püskürtülerek yapılan sokak sanatı. | Onun yapıtlarının hepsi bisiklet stensillerinden oluşuyor. AÇelik, T, 14.1.2010
a.
ing.
stensilci | san. stensil üreticisi. | Stensilcilerin çok azının gerçek kimliği biliniyor, çoğu takma isimleriyle tanınıyor., | AÇelik, T, 14.1.2010*.
a.
stent | Stent* | Tıkanmakta olan veya açılmış damara bir daha tıkanmaması için konan araç. Bazen stand stent yerine kullanılıyor. Örn. | Dört kalp damarının tıkanık olduğunu, her damarına stand takıldığını söyledi., | AŞen, 21.3.2012
a.
ing.
GTS+
step I bozkır
step II spor hatalı yürüme
step III spor zayıflamak için yapılan bir tür spor*
stereotiplenmek | Böylece, erkeğin kendi karısı ve kızını satarak servet yaptığı küçük bir 'aile genelevi' tasvir ve onların şahsında bütün tatlısu frekleri ya orospu ya pezevenk diye stereotiplenmiş olur., | HBerktay, T, 28.6.2012
f.
stereotipleşmek | Hani derler ya, kötü senaryodaki karakterler, karakter değil, | stereotiptir diye... Leviathan tam da bu anlamda, bir sanat eserinde kullanılacak metafor olmamalıdır. Çünkü artık stereotipleşmiştir. Biricikliğini, sürprizini vs. kaybetmiştir., | CÇokyiğit, | http://www.coskuncokyigit.com/2015/01/lviathan-leviafan-oscar-alabilir-mi.html? spref=fb, 12.1.2015
f.
sterilizasyon odası
19.11.2018
sterilizasyon odası ++
sterilizatör | Arındırıcı. Tıbbi ve diğer hassas malzemelerin bakteri, virüs, mantar ve diğer mikroorganizmalardan arındırılması amacıyla kullanılan bir cihaz. | Doktor Dong'un revirini düşünün bir, doğru dürüst bir sterilizatörü bile yok, anestezi filan ne gezer., J Nesvadba / E Gürol, Doktor Dong'un buluşu, ÇHA, 101
a.
tıp
sterotip/stereotip | ing stereotyp (basma)kalıp, imge | İnsanları deri rengi, aksan, kıyafet tercihi gibi belirgin özellliklerden hareketle kategorize eden insan beyni, bu özellikler doğrultusunda her kategoriye karşılık gelen ayrı bir imge (sterotip) oluşturur., | SerdarKaya, T, 23.1.2011 | Çokkültürlülük, Doğu stereotipleri ve demokrasinin Doğu ülkelerinde yürümediği safsatasının üzerine şekillenen söyleşide, çokkültürlülüğün özellikle bu çağda ne kadar da önemli olduğuna değiniyor(...),E.Bereketli, T, 9.3.2011
a.
Stevens Johnson Sendromu | yeniden hastaneye götürülen Mina'ya Stevens Johnson Sendromu teşhisi konuldu., | PostaG 25.1.2020
a.
stevia | stevia bitkisi ilaç değildir, | İlhanSatman, HT, 16.4.2011
a.
steyşın | Hyundai i30'un steyşın ı Cenevreye hazırlandı., | T, 27.2.2012
a.
ing.
stigma a.
stigmatize etmek | Müslümanlar dile getirdikleri tepkilerde İslam'ın stigmatize edildiğinden yakınırken, sivil toplum örgütleri ve insan hakları dernekleri tepkilerini 'yabancı düşmanlığının körükleneceği' yönündeki endişelerini dile getirerek ortaya koymuşlardır., | MüşerrefYardım, T, 20.12.2011
f.
stilaktit | Muayyen şekillere ve estetik endişelere fazla bağlanmıyan bir hassasiyetin gözümüz önünde, kendi tesadüflerinin ilcasile bir stilaktit gibi teşekkül etmesinden hoşlananlar, bu kitabı çok seveceklerdir., | AHTanpınar/CGariper,
stile bağlamak deyim* | Poşuyu takan bir Türk olarak ben olursam stile bağlamış bir entel, kürsüdeki kravatlı olursa Kürtlerden oy isteyen siyasetçi, Cihan misali bir Kürt ise terörist olur bu topraklarda..., | DOral, T, 14.5.2012
stiletto | Böyle payetli, çok hoş fuşya, biraz da dökümlü. Diyorum onu da lame çanta ve stilettoyla kombinliyeyim. Nasıl sence? Ben bilmiyorum sizin dil! Yabancı yabancı!, | 6.5.2016, GündemSaros, 11 | Stiletto | Stiletto nedir yüksek ince ve ucu sivri 17.04.2018++
a.
stimulan
a.
uyarıcılar
?
"Otizm ve yaygın gelişimsel bozukluk Bilişsel davranışçı terapi, ergenlik döneminde de stimulan tedavisinin etkin olduğu araştırmalarda gösterilmiştir.", 13 (11.02.2028de kaydedildi)"
STK | Sivil toplum kuruluşu. Sivil toplum kuruluşları ya da sivil toplum örgütleri, resmî kurumların dışında kalan ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukukî ve [çevre]sel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlayan veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlar. | HDÖlerin STKlardan farkı nedir? , Burak Gemalmaz, 27.01.2025
kıs.a.
Stoacı | Ama bugün Pazar, farklı bir şey düşünme, gündelik sorunlardan kaçabilme, biraz Stoacı olabilme hakkımızın olduğu bir gün. Üstelik de iki gün sonra Bayram., | Mensur Akgün, KararG, 2.6.2019
a.
stoik
"Kadın zevkinden kendini yoksun etmek suretiyle kendine eziyet çektirmekten zevk alıyorsun, azıcık da kaba bir "stoik"sin. Yoksa kadına benden de düşkünsün | bu düşkünlüğün işkence ve cinayet derecesine varabileceğini bildiğinden kendini zorlayıp uzak durup durmadığın bellisiz.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 37"
stok bkz. istok | İran pazarlarında birikmiş olan kâğıd stokları Almanların beyannameleri için sarf olunuyor idi., | Ruşeni, 1915* | Bu genç şairi, şair olarak tanıyalı, iki yıl bile olmadı. Tahsilinin derecesi nedir, bilmiyorum; kafasının içindeki bilgi stoku ne kıymettedir, haberim yok., Kazım Nami, Bir kitap ve bir mülahaza, Ülkü, Eylül 1933, 148
a.
Stokholm sendromu | Stockholm syndrome psi. Kendine zulmedene meftun olma, mağdurun saldırganla özdeşmesi. Bu sendroma adını veren olay 1973 yılında Stockholm'deki başarısız bir soygun girişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Kreditbanken isimli bir bankayı soymaya kalkan soyguncular kuşatılınca bankada bulunan 4 kişiyi rehin almışlar ve altı gün boyunca direnmişlerdir. Altı günün sonunda, polis operasyonu sırasında rehineler kurtarılmaya aktif olarak direnmişlerdir. Daha sonra soyguncular aleyhine tanıklık etmeye de yanaşmamışlardır. Hatta para toplayıp savunmalarına yardımcı olmuşlardır. Bu olaydan sonra psikolojide benzer rehine-rehin alan olaylarındaki yakınlaşmaları tanımlamak için kullanılan bir deyim haline gelmiştir. Ekşi S(eben, 30.05.2002) | Büyük bedeller ödemiş bir toplumsal kesimin, bu kadar dağınık ve Stockholm sendromundan böylesi mustarip olması beni çok şaşırtıyordu., | MEsayan, T, 30.9.10
ing.
stoklamak | İsrail'de bu hafta halka güvenli odalarda yiyecek ve su stoklamaları çağrısı yapıldı. Hastaneler tıbbi ve cerrahi malzemeler, binlerce ünite kan, dizel yakıt ve benzin stoklayarak savaşa hazırlanıyor. Hr, 9.8.2024
f.
stop | durdurucu? | Merkez Bina 2. katta bulunan Fakültemiz Dekanlık, Dekan Yardımcılığı, Fakülte Sekreterliği ve idari bürolarının bulunduğu odaların kapılarından bazılarında ve giriş katta bulunan Fakültemiz öğretim üyelerinin bulunduğu hoca odalarının kapı alt stoplarının takılmadığı, menteşelerinin yerinden oynadığı, kapılarda çatlamalar ile aralıklar oluştuğu ve düzgün kapanmadıklarından..., | İÜHF Dekanlığı, 17.5.2016 | 2. | stop: durmak. | Şoföre, 'Aman stop oğlum, van moment...' dedim., | ANesin, ŞAvrupa, 129
a.f.
ing.
stop ettirmek | Arabayı stop ettirip köprünün üzerinde top oynama şansını yakaladık., | MTezkan, M, 12.7.2012
f.
stop-motion
a.
"Fantastic Mr. Fox: Wes Anderson'dan harikta bir stop-motion animasyon filmi!", Oksijen Ekran, 9-15 haz 2023, 18"
stoper | 1. BTS+ spor | stopper kesici, durdurucu | Sağdan veya soldan geliştirilecek hücumlar için stoperler. sağ veya sol savunmacılar bir kez olsun, dikine pas seçeneği için dikine koşu yollarını zorlamadılar., | AFIşık, T, 5.8.2011 2. durdurucu bir alet | İhmal zinciri: Stoper yok, operatör acemi, işçi ve yük aynı asansörde. Müfettişlerin kaza nedenleri arasında gösterdiği stoper piyasada 20 ile 100 TL arasında., | Cm, 13.9.2014
a.
ing.
bts+
story | Hikaye, öykü, anlatı. | Burada önemli olan, liderin kolay anlatılabilir ve inandırıcılığı olan bir 'hikâyesi' (story) olması., | A Aydıntaşbaş, Ml, 2.7.2014 | Keçoyu yandırmaya çalışırken bi story atayım... Olur da uyanırsa acaip havam olur., | sütaş sunar, Hr, 15.4.2019, 26 | Her şeyin içinde bir tür 'story' var ama aslında birbirimizi pek de merak etmiyoruz., | Adalet Çavdar, CumKitap, 23.5.2019, 12 | Story çekmek | Anneler, babalar, lise öğrencileri, spor yapıp gelenler, kitap okumak için gelenler, story çekenler, bloggerlar, influence'lar, vay anam vay, İstanbul'da görülecek cazibe merkezlerinden biri olmuş., | Ayşe Arman, Hr, 27.1.2019
a.f.
ing.
STÖ | Sivil toplum örgütü. | Toplantılara kimlerin katıldığı, hangi misyonla şimdi emniyet, savcı-hakim, yazar, STÖ temsilcileri olduğu ortaya çıkacaktır., | FıratHA, 5.5.2013
kıs.
Strafor | ...Karakaya, ... taş, ahşap yontular, strafor, kum ve farklı araç-gereçlerle çalışıyor., | B H Karakaya / S Akgün / F Makasçı, Raillife, ekim 2019, S 133, 66
a.
stran | kürd şarkı, türkü. | Emrah'ın 'Agır Ketye Dıle Min' adlı Kürtçe stranın[ın] sözlerini mırıldanması aynı barda bulunan Serkan ve kadın arkadaşını öfkelendirdi., | OMiroğlu, T, 9.12.2010 | Amaç, Aynur'u, stranlarını Kürtlere ve Türklere söyleyemeyecek hale getirmek., | OMiroğlu, T, 18.7.2011 | Berivanlar ve çobanlar arasında ya da obadaki diğer erkekler arasında tarihte anlatılara, stranlara (Kürtçede şarkı demek) konu olmuş oldukça aşk hikayesi vardır., | Mem Ârin, Tarihe uzanan gelenek: Kürtlerde yaylacılık, | EtkiD, S 2, 2016 Eki/Kas, 10
a.
straplez | Omuzları açıkta bırakan bluz.* | Straplez bluza sansür iddiası tepki yarattı., | T, 30.12.2012
a.
stratejisiz | strateji olmadan. | Trump bu silahı anlamsızca, plansız ve stratejisiz bir şekilde ateşledi., Hr, 12.04.2025
s.
straygarn | ştrayhgarn | ... havluluk dokumalar, hususi kalitede değirmen elek bezleri, lamba fitilleri , iğ şeritler , kaytanlar , paça ve bel lastikleri gibi dar dokumalar , pamuklu battaniyeler , straygarn tipinde pamuk iplikleri , fantazi iplikler , dikiş ..., Resmî Ceride, 1958, Bölüm 1, 18447
a.
streç film | Bir kaseye alıp üzerine streç film çekin, terlesin., | RBirgül, HrCmrts, 8.7.2017, 12
a.
stres çarkı | yeni | yeni nesil tespih olarak bahsedilen ama tespihle alakası olmayan bir fidget toy*. hand spinner olarak bilinir. çoğunluğu 3d printerla yapılır. fakat istediğiniz materyalden yapabilirsiniz 3d printera bağlı kalmak zorunda değilsiniz. bir gövde ve gövde üzerindeki boşluğa veya boşluklara yerleştirilen rulmanlardan oluşur. 60 - 90 saniye dönme süresi var. efsane eğlenceli bir alet. ve çeşit çeşit modelleri olduğu için bir adetle yetinmiyorsunuz., | darth vader is back, 10.01.2017 EkşiS
a.
stres testi | Nükleer tesis, hükümet ve bankaların olası kriz dönemleri için sınandığı/denendiği araştırmalar. | Stres testinizi nasıl alırdınız? /Almanya'da stres testi kelimesi yılın ifadesi seçildi., | T, 17.12.2011 | Bunun yanı sıra, avronun dağılmasına hazırlıklı olmak amacıyla bankaların stres testleri gerçekleştirdiği de gelen bilgiler arasında., | PCengiz, T, 19.2.2012
a.
strict necessaire
elzem ihtiyaç.
fr.
"Nasıl rezil etmişiz dünyayı, diye söyleniyor, insanlar frenklerin "strict necessaire" tabir ettikleri "elzem ihtiyaç" dişina çıktıkları yani medeni olmağa başladıkları tarihten beri huzurdan mahrum kalmışlar. Çölden taşıp Ispanya'ya yerleşen Arap bir daha huzur buldu mu?", R F Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 53"
striptizci | sitriptiz yapan kadın | Özel sermaye düşmanları, yabancı sermayeyi yalnızca barlardaki, pavyonlardaki yabancı uyruklu konsomatrisler, striptizciler, dansözler olarak göstermeye çalışmaktadırlar., | ANesin, ŞAvrupa, 23
a.
stropiyer | Size biraz daha bilgi sunayım Stropiyer hafiftir montajı daha kolay ve temiz ... stropiyer nedir stropiyer uygulamaları kartonpiyer mi stropiyer mi, | 17.12.2009, www.kartonpiyer.gen.tr/kartonpiyer-mi-stropiyer-mi-sorusuna-cevap, 3.3.2015g | stropiyer köşe profilleri. Gizli ışık profilleri. Stropiyer kemerler.Stropiyer sütunlar. Stropiyer kemer kilit taşları (takoz) Stropiyer payandalar, | www.netboya.com/stropiyer.html, 1.5.2012
stropiyerçi | 1. Stropiyer satıcısı 2. stropiyer tatbik eden usta Kartonpiyerçiye gittiğimde en iyi kartonpiyer diyor, stropiyerçiye gittiğimde en iyi stropiyer diyor, bir türlü karar veremedim-. 17.12.2009, www.kartonpiyer.gen.tr/kartonpiyer-mi-stropiyer-mi-sorusuna-cevap, 3.3.2015g
STT | Son tüketim tarihi. | (STT) Son Tüketim Tarihi Skyfood Gıda Paz. San. ve Tic. A.Ş., 14.10.2024
kıs.a.
Stüdyomsu | Stüdyoyu andırır, stüdyoya benzer | Çok geniş bir mutfakla, stüdyomsu bir salondan oluşuyordu tümü., | B Uzuner, İki Yeşil Susamuru, 18. Bs., 54
s.
Styks / styks ırmağı | 1. Gr. ????, stüks cehennem nehri. | Önce kalbim lanete çarpa çarpa gümrah / sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu / sakın Styks sularının heyulası sanmayın / er gövdesinde dolaşan bulutun simyası bu'', İsmet Özel, İçimden Şu Zalim Şüpheyi Kaldır Ya Kendin Gel Ya Beni Oraya Aldır, Erbain, 1975? | Annesi onu Styks ırmağına daldırırken, topuğundan değil de başka bir yerinden tutmuş olmalıydı., | S Dölek, Kirpi, 115
a.
gr.
style | (oku. stayl) | stil, tarz | [D]iğeri 'Kürtler sürekli uydudan porno izliyor. O yüzden ensest yaygınlaşıyor' diye yazabilmiş Yılmaz Özdil style bir genç yazar., | YOğur, T, 4.8.2011
ing.
su | suya dulunmak | (insanlar için suya dalıp görünmez olmak) Şebinkarahisar ErdoğanOruç, 31.1.2015 | (bir yerin) su mu çıktı? Nesini beğenmiyorsun anlamında bir söz., | Hacıhasanoğlu, 1954, 22 | su içer gibi deyim kolayca, rahatça. | Oysa arkadaşlarımın çoğu su içer gibi yalan söylüyor., | İpşiroğlu, 43 | su içinde beş (x) kağıt | rahat rahat, en azından*. | Manavın omuzuna dokunarak:-Arkadaş, dedim, bu işte ne kadar zararın var. –Su içinde beş kağıt Efendi. –Beş kağıt için bu biçareyi karakola vermek günah değil mi? , | Güntekin, Damga, 108 | haline suyuna girmekiş yoluna girmek. | Her şey düzelir, haline suyuna girer., | O Kemal, HÇ, 21 | su kuşu | mecaz. | Benim gibi su kuşları da öndeki şezlongları kapıyor ya da kapmak için çaba sarf ediyor. ..., | N Bayraktar, SbhCmrts, 20.8.2016 | suya kesmektamamen ıslanmak, su içinde kalmak. | Karlara batıp çıkmaktan sırılsıklam olmuş, suya kesmiş lastik pabuçları, koştururken plof plof edip duruyordu beton yolda., | D Ceyhun, 114
dey.a.f. argo
Su bağlamak –ebir yere suyu akıtmak. | Tarlaya su bağladım. / Kurban olam küçük gelin / Meylimi sana bağladım., | Sivas Divriği türküsü
dey.
su bağlayıcı
b.s.
"Türk Lokumu (...) Daha önceleri lokum üretiminde tatlandırıcı olarak bal ve pekmez, su bağlayıcı, doku yapıcı madde olarak da un kullanılırdı.",
www.tugbakuruyemis.com.tr, 02.06.2025+
Su başı bk. Subaşı. | Her subaşında fikreden alnımla birlik yıkamalıydım ellerimi, ürperti sularını öperek., | Ömer Say, 2010, 12
su dalgası saç kuaf. Saçın kendi dalgasını özel bir maşa ile kıvırarak dalga dalga olmasını sağlama şeklinde yapılan bir saç bakımı. 4.12.2009
Su gebeliği | a.m. boş gebelik. | BOŞ GEBELİK (BLIGHTED OVUM) (ANEMBRİYONİK GEBELİK) NEDİR? Halk arasında su gebeliği olarak da adlandırılan bu durumda gebelik kesesini oluşturan zar ve plasenta oluşurken bu yapıların içinde bebek (embriyo) bulunmaz, Dinçer Yıldırım, | http://www.jinekolojivegebelik.com/2007/09/bo-gebelik-blighted-ovum.htm, 12.9.2018
a.
su götürmezlik -ği | Bunun gerçekleşmesi korkusunun su götürmezliği bir yana, kendime dürüst olmam gerekirse, İsmet özel gibi uç söylemleri, uç tarzda dillendirmesiyle bilinen birinin haklı çıkması korkusundan hâlî olduğumu söyleyemem., | @hakantalhaalp, 29.07.2024, X
a.
su koyucu
Bir mevta yunmağa hazır olunca / Yalvarur yuyana tenim zayıtur / Su koyucu yanına yakın gelince / Yalvarur yuyana tenim zayıftur 58-59
Su muhallebisi | Ali ile Muazzez biraz ilerlediler, fakat Muazzez, ne olacağını biliyormuş gibi, biraz ötede, su muhallebisi satan bir serginin arkasında durdu, Ali'yi de durdurdu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 38
a.
su parkı
b.a.
"Yine ABD yine silahlı saldırı: Su parkındaki insanlara rastgele ateş açtı! 2'si çocuk 9 yaralı", Hür, 16.6.2024"
su tesisatcısı
b.a.
su tesisatçısı aranıyor. 23.3.2024, sokaktan
su üstüne yazı yazmak / nakş etmek
dey.
boş emek sarfetmek, boş yere çabalamak.
"Aşıka nasihat su üzerine nakş etmek gibidir."
@AkbashEfendi, 25.10.2023, X
Su yarpuzu | Urfa'da ise naneye benzeyen ancak ondan tat ve aroma olarak daha narin olan su yarpuzu baharda katı pişmiş yumurta ile bir dürümün arasında yerleştirilir. | , | Engin Akın, VatanG, 29.4.2007
a.
su yolu etmek/yapmaksık sık gelip gitmek | Bu iş sadece Suudi Prensi götürmekle kalmayıp Trump'a da ağır darbe vuracak gibi görülüyor. Damadının da işin içinde olması dolayısıyla olsa gerek Trump, bu durumdan kurtulmak için her yolu deneyecek gibi. Boşuna Türkiye'yi su yolu yapmıyorlar. Bu arada, İngilizler de boş durmuyor., | H Altınalan, 4.11.2018 tivitır
dey.
su yolu etmek/yapmaksık sık gelip gitmek. | Bu iş sadece Suudi Prensi götürmekle kalmayıp Trump'a da ağır darbe vuracak gibi görülüyor. Damadının da işin içinde olması dolayısıyla olsa gerek Trump, bu durumdan kurtulmak için her yolu deneyecek gibi. Boşuna Türkiye'yi su yolu yapmıyorlar. Bu arada, İngilizler de boş durmuyor., | H Altınalan, 4.11.2018 tivitır
dey.
su-üstü | Su-üstü kuvvetleri ve denizaltılar olmak üzere iki ana kategori altında tasnif edilen Çin Donanması'nın hem büyüklüğü hem de kapasitesi 2018'e gelindiğinde oldukça genişlemiştir (mevcut rakamlara göre donanma bazında; Çin 300, Amerika 287, Birleşik Krallık 75 ve Avustralya 48 deniz unsuruna sahiptir)., | TASAM, 20.3.2019
suadiye
suadiyeli | Mekanın bir bölümü dünya mutfağı yapan Cafe de Paris, diğer yanı Roma Restaurant. Cafe de Paris Suadiyelilerin zaten öteden beri bildiği bir restoran., | SavaşÖzbey, HrCmrts, 8.7.2017
a.
sualci | a./s. | Bu sözü diyen çobandır / Eskiden benim babamdır / Batında hem akrabamdır / Hem sualci olacaktır., Rıfkı, 1908? ?
Suat Salih Asral | Orta mektepte Türkçe hocamız Şair Suat Salih Asral'dı., B S Ediboğlu, EK, 1953, 119
sub-prime endişesi alt düzey | Krizin başlamasında ABD'de verilerin zayıf gelmesi ve sub-prime endişelerinin artması yatıyor., | FED sub-prime işindeki kayıpların 50-100 milyar dolar arasında olacağını, abartılmaması gerektiğini düşünüyor./ İki yıllık alt-düzey (sub-prime) mortgage piyasasının borç senetleri bile çöktü ve gecelik borçlanma piyasasından junk (döküntü) piyasasına düşüverdi. HGüneş, Milliyet, 17.8.2007
subliminal mesaj | psik. Gizli, ima yoluyla, üstü örtülü | Subliminal mesaj, o anda insanın fark edemediği, başka bir öğenin içine gizlenen ve bilinçaltı tarafından algılandığı öne sürülen mesajlardır. Bunlar; film ya da reklamlarda gözün görüp beyne sinyal gönderemeyeceği fakat bilinçaltının algılayabileceği hızdaki, 25. kare görüntüleri ve farklı objelerin bir araya gelmesiyle bilinçaltında oluşan toplu resimlerdir., | NTokay, 12.3.2011 epostası | En son darbe öncesi bir televizyon programında Ahmet Altan ve Mehmet Altan'ın 'subliminal darbe mesajı' verdiğine kanaat getirildiği için gözaltına alındılar (sic)., | NMert, C, 12.9.2016
a.
ing.
subsidiarity | yetki devri | Türkiye, Avrupa Birliği'nin yetki devri (subsidiarity) ilkesine pek sıcak bakmıyor., | AFinkel, T, 11.10.2011
a.
ing.
subsonic | İng. ses-altı | Yüksek subsonic hızla uçan (yani ses hızının hemen altında) şimdilik 2000 kg gelişmiş bomba taşıyan uca'ler geliştirilmeye devam edilmekte daha fazla faydalı yük daha uzun menzil için geliştirilmektedirler., | AÇetiner, 17.6.2014 rindan
s.
ing.
succulent bkz. sukulent | kalın ve etli yaprakları ya da sapları olan; (bitkiler) içi bol sulu; sulu; özlü'den | Komşumdan hediye: Bir saksı yemyeşil succulent., | HBabaoğlu, Sabah, 6.4.2014
s.a.
Sucu | Sucu sucu suyunan / Soğan acısıyınan / Küsüdüm de barıştım / Yârin bacısıyınan, Halk türküsü | ve sucu görmeden at arabasının ardına asılıveren / el örgüsü koyu renk kazaklar giyen, | MG, 84
a.
sucuksever
s.
sucuk seven kimse veya şey.
tr. sucuk+sever
"Hâlâ dominos seven var mı derseniz, ben sarımsak soslu sucuksever bağımlısıyım.", Ezgi @w0manengineer, 17 Mar 2023, Twitter
suçatımı / suç atımı | Yargılama aşamasında sanıkların, birbiri ile çelişen, ya da suçatımı niteliğine varan açıklamaları oldu., | Güney Dinç, 37
a.
suçbilimci
a.
kriminolg, kriminoloji, suç bilimi ile uğraşan kimse.
tr. suç-bilim-ci
suçlandırılıvermek | Oysa, sonra hiç çekinmeden 'ancak tek bir doğru, tek bir güzel, tek bir iyi vardır; o da benim gösterdiğimdir' diyoruz, sözlerinde, davranışlarındaki değişişi ciddilikle alsın, derecesine göre kararsızlık, ilkesizlik, döneklik, ahlaksızlık, yurt, ulus düşmanlığıyla suçlandırılıverilir., | OBurian, 1964, | 20-24
s.bf.
suçlanış | suçlanma, itham edilme | Dolayısıyla, yalnız sportif oyunlarda değil, politika gibi ortaklaşa görev ve sorumluluk yüklenilen her türlü çalışma ya da çabada şimşekleri üzerine çeken ve son bedeli ödeyenin kusurları yanında başkalarının suçlanış payları da unutulmamalıdır., | MSoysal, C, 24.12.2012
a.
suçlayıcılık | suçlayıcı, itham edici olma hali | Giderek suçlayıcılığını bileyen o muhalifin karşı koyduğu seçenekse, zaten şimdiden uyduğumuz, kendi hayatını bize dayatan geminin güle oynaya şükran duygularıyla yaşanan geleceksiz zamanıydı, | RehaMağden, 2005, 163 | [Kişiler] ... talepkarcılık, dayanamamcılık, suçlayıcılık, sevgi, aşk, cinsellik, karşı cins, tatmin, tahrik etme, öfke, özlem, şehvet, romantizm, beklentileri karşılama vb. gibi nedenlerden dolayı kıskanırlar., | | http://www.nlphaber.com/nlphaber-yazarlar-144/kiskancligin-esiri-olmayin.html, 14.8.2013g
a.
GTS-
suda koşanlar | Bir tür su böceği. | Bir tür su böceği olan 'suda koşanlar'ın dişilerinin 'çok romantik olduğu', çiftleşmeye 'hevesli' erkekler yerine, daha sakin karşı cinsleri tercih ettiği ortaya çıktı., Taraf, 7.11.09, 2.
a.
sudan | boş, içeriksiz. | Kimi: -O vaatlerin çoğu suya düştü, diyordu; kimi de: -Bıktım şu sudan konuşmalardan diyordu., | Ç Altan, M, 29.10.2011 | Mahiyetine nüfuz edemediği bir fetva yüzünden, Ebussu'ud'u kaba softahğa nisbet etmeğe mecburiyet duyan Yörükân, bilmelidir ki, kaba sofralık, sathi ve kolay hüküm vermenin Şeri'at sahasındaki tecellisinden başka bir şey değildir; ve böylece en yüksek bir vicdan ve ahlak müessesesi olan din, sudan sebeblerle süüstimal edilmiştir. Okiç, Bir tenkidin tenkidi, 248
s.
sudanlık -ğı | çocuk dili. Suluk. Çaydanlık örneği. | Bizim bir bebe de elindekini sallayarak: Size | sudanlık aldık!, Hayri Aytaç, 09.05.2025, X
a.
suduk | BTS- salya | Pembe'nin üzerindekileri çıkarmaya çalışırken sudukları akıyordu., | AdnanGündüz, KüçükFahişe,1980? ,50
a.
bts-
sufiyane | sufîye yakışır surette. | Onun yaptığı, görünüşleri kurtarmaya çalışmanın ötesinde bir şey; sufiyane bir sezişle görünüşlerin arkasına geçerek şehrin ruhunu, yaşanmışlığını, derinliğini yansıtmaktı., | BAyvazoğlu, KararG, 6.10.2016 | Mevlâna'nın yaptığı onların zulmüne iştirak değil, onları bu zulümden vazgeçirmek için sufiyâne bir yöntem izlemek., | M E Kılıç, | http://www.tyb.org.tr, 15.1.2019
z.
sufizm | sufism | Sufizm veya İslamın gelenekçi yorumları ritüel zengini Katolikliğe tekabül ederken, Selefilik sıkı kitabi yorumu esas alması ve geleneği reddi ile Protestanlığa benzemektedir., | CKenar, T, 22.4.2013
ing.
GTS-
sufle | Anlayacağınız statükonun verdiği sufleleri aynen tekrar etmeyen bir gençliğin pek de kıymeti yoktu., | HKaplan, T, 19.5.2010
a.
sufle vermek sufle etmek | Kendisine bu demecinde söylemek üzere Ermeni soykırımından, Irak işgalinden sufle verenlerin içinde Kaplanoğlu gibi Ermeni özür kampanyasını imzalamış, Irak işgaline bilfiil karşı çıkmış kaç kişi vardı acaba? , | Lİpekçi, T, 12.10.2010
sufrajet | Onun 'feminizm' sözcüğünden hoşlanmamasının bir nedeni de oy hakkı için mücadele eden İngiliz sufrajetlerin başvurduğu sert yöntemler olabilir., | İpekÇalışlar, T, 19.5.2010
a.
suistimalci | ... suistimalci bir gazeteci, kötü bir siyasî fâhişedir. İngilizler bu adamda kendi karakterlerini görmekte ve onun müstesnâ bir siyasî adam olduğunu kabul etmektedirler. Hitler, İngiltere'nin hiçbir şey kazanamayacağını muhakkak ..., H Gerede, Harb İçinde Almanya, 1939-1942, 1994, 318 | | Fikir, ülkü ile cehaletin, hırsın savaşıydı. Sonuç Atatürkçülerin zaferi oldu. Bir iktidar devrildi. Bu son, suistimalci, vatansız, korkak bir iktidarın son buluşuydu. Bu iktidar ki adam öldürmüştü. Bu ikdidar ki suçluydu. Bu iktidara karşı koymak bir hakdı, meşru müdafaa idi., Ali İsmet Gencer, Hürriyet yolunda, 1960, 133
a.
sukuk | bankacılık | Katılım bankaları, bireysel emeklilik fonlarında sukuktan faydalanacak, | Z, 21.10.2012
a.
sukulent | succulent | Sukulentler, bünyesinde barındırdığı su sayesinde hemen hemen hiç suya ihtiyaç duymayan, ihtiyaç olduğunda havadaki nemden bile faydalabilen; hatta fazla su verilmesi durumunda çürüyebilen bitkiler., | YaseminSavcı, S, 9.4.2016
a.
ing.
sulamacı | Olay gününü anlatan Salim Güran, | Ben sulamacı tutmuşum, Mehmet Selim Atasoy. Ben onlardan önce her zaman tarlaya giderim., Hr, 07.11.2024
a.
sulamak | Hayvana su vermek, su içirmek. | Ertesi gün erkenden uyandırdı beni. Sürüleri önüme kattı: -Aslıyok Yaylasına git, koyunları bir bir doyur, Kuruderede sula, Karaderede boya, bir tulum süt, bir tulum peynir et, öyle gel, dedi., Ahmet Uysal, Köyün Ortak Malı, 2001, 42
f.
sulamat | yeni. sula+mat (otomat'ın mat'ı) Kendi kendine sulayan düzenek. | Siz evde yokken çiçeklerinizi sulayan Sulamat (2 paket) 22 TL yerine sadece 11,90 TL!, | 5.6.2011 reklam epostası.
a.
Sulanabilir | Kızılırmak, döküldüğü yerde, özellikle sulanabilir alan bakımından bu coğrağyanın en önemli ovasını oluşturur., | Raillife, Ekim 2019, 23
s.
sulanıvermek | Zavallının gözleri sulanı sulanıveriyordu., | MahmutYağmur, 1957, 4
bf.
Sulanmak (kafası, beyni, aklı) bunun kafası sulandı
Sular mı minelendi
sular seller gibi | deyim | 1. Bir metni yanlışsız söyleyecek kadar 2. Çok akıcı | +Gökhan Özdemir'in çektiği klipse, 'Ben müziği dinlemem ama seyrederim' gibi asri bir saplantı içindekilere cazip gelecek. Sular seller gibi bir Mavi şarkısı, 'Dişi kuş', gerçekten de masmavi., | NDilmener, HürCmrts, 3.9.2016 | Çünkü biz arı duru, öğrencinin hoşuna giden ve bir an önce anlayacağı, bal badem metinleri severiz. (En azından benim için bu böyle...) Kolaycılığa kaçmak değildir bu, zira öğretmenler hangi konuyu çok iyi biliyorsa onu sular seller gibi, açık seçik anlatır., Mehmet Binboğa, dibace.net, 18.10.2024
GTS+
sulayıcı | / | bir yeri veya bir hayvanı sulayan, su veren. | Bir defin merasiminde, mevtanın yakınları mezar sulayıcı çocuklarla niza ederler., | Cafcaf, Bahar2013/54, 16
s.a.
sulb/p | sert, katı, taş gibi olan Eğer bu bir sulp şey, bu bir cisimse, yine görmeliyim bu kuru kafayı., | Tez, TTE, 22
s.
sulfamide | Durup dururken penisilinden, sulfamideden, bilmem neden söz açmağa ne lüzum vardı!, | MYağmur, 1957, 23
sulfato acısı
"Sulfato acısı b.a. "Bizim buralarda sulfato acısı diye bir söz vardır. Acı biber haricindeki kökü seçilmeyen acı tadları tanımlamakta kullanılır. Ergüder e Ayrıca : namık kemal'in meşrutiyet öncesi kaldığı londra'da, kara humma başlangıcı olması sebebiyle kullandığı ilaç. sulfato : anca bir kemal tahir kitabından öğrenebileceğiniz sıtma ilacı (bkz: köyün kamburu) 18 ağustos"
sulhçu | barışçı. | ...Refik saydamın ölümünden sonra Saracoğlu'nun Başvekalete getirilmesindeki isabeti belirtmekte, Türkiyenin sulhçu ve bitaraf politikasına işaretle şöyle demektedir., | Cm, Türkiyenin yegane istediği şey rahat bırakılmasıdır, 10.8.1942
s.
sultan sarığı köftesi | bir tür köfte türü | Türkiyenin en iyi şeflerinden Ramazan menüleri Sultan sarığı köftesi, | HKelebek2, 21.6.2016
a.
Sultanice | kıraliçe, ece. | Sultaniçeler de ölür., | Fethi Gedikli, 8 eyl 2022, Twitter++
a.
sultanzade | Gerçekten sürgündüm ben ve sultanzade. / Meclis-i Mebusan kapatıldı doğduğum gün., S Erözçelik, 1991, 82
a.
sulu
s.
2. (Meyve için) Kendi cinsinden olanlara göre suyu daha çok olan
tr. su-lu
"Dal üstünde sulu boncuk. (Kiraz).", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 24"
sulu
s.
suyu olan.
Bizim eller yaylasına yürümüş / Tez gidelim o göçlere erelim / Boz dumanlı soğuk sulu yaylanın / Soldurmadan güllerini derelim
sulu
s.
"İkincisi sevgilisine musallat olur, yolunu, kapısını bekler, ailesine ihbar mektuplan yazar, rakipler tevehhüm eder, sırnaşır, sulu ve arsızdır.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 66"
sulu sulu dökmeksicim sicim gözyaşı döküp ağlamak. | Anneannem sulu sulu [gözyaşı] döküyordu. Bir yandan da; -O benim arkadaşım, diyordu. Haydi bulalım onu Metin, n'olur bulalım., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 36
dey.
suluk -ğu
a.
"Gaziantep'te bu su hayratlarına (Suluk) derler. Ama (Sakıp'ın hayratı) diye anılan suluklar Gaziantep'tekilerden çok farklıdır. Bu hayratlardan iki tanesini gördüm. Gaziantep'tekiler moloz taşlarla yapılmış birer ilkel su depolarıdır. Sakıp'ınkiler ise düzenli kesme taşlarla yapılmış olmasından başka üzeri kap (tonoz) çatılı, iki kattan oluşan bir yapıttır. Altı su deposu, üstü birkaç kişinin barınabileceği dinlenme yeri, bir odaydı. Bu hayratlar 10–15 yıl öncesine kadar, yıkık olmakla birlikte varlıklarını koruyorlardı. Şimdi ortadan kaybolmuşlardır." (Güzelbey 1998:56)"
suluk –ğu | 1. Öğrencilerin okula su götürdükleri kap 2. Kuş kafeslerinde su konan kap 3. Tavukların su gereksinimlerini karşılamak üzere uzun, yuvarlak, küçük çanak veya damlalıklı biçimlerde değişik malzemeden yapılmış yarı otomatik veya otomatik düzen 4. Büyükbaş hayvanların barındığı yerlerde su içmelerini kolaylaştıran küçük tekne veya havuz
a.
suluk –ğu | 1. Öğrencilerin okula su götürdükleri kap. 2. Kuş kafeslerinde su konan kap. 3. Tavukların su gereksinimlerini karşılamak üzere uzun, yuvarlak, küçük çanak veya damlalıklı biçimlerde değişik malzemeden yapılmış yarı otomatik veya otomatik düzen. 4. Büyükbaş hayvanların barındığı yerlerde su içmelerini kolaylaştıran küçük tekne veya havuz. | Ahırlarda her iki hayvandan birine suluk yapılması gerektiği de vurgulanmış. - T. Dursun K 5. spor Yarışçıların su, glikozlu su, çay veya meyve suyu koymalarına yarayan kap. 6. | Küçük çocukların başlarında, yer yer saç dökülmesi ve kabartılarla beliren bir deri hastalığı. 7. Oda içinde yıkanmak için ayrılmış küçük yer, gusülhane. 8. Mezarlarda ve bazı yapılarda kanatlı hayvanların su içmesi için mermerden veya taştan çeşitli biçimlerde yapılan tekne vb. yer. (8.i ben ekledim) | suluk zinciri | At vb. hayvanların gemlerinin altına takılan küçük zincir.
a.
tıp
suluk | sulu | Lindner, Pelekanon'daki göçebe taktiklerinin başarısızlığını açıklarken, 'Osmanlı göçebe gücü otlakların kısıtlı olduğu ve tarımsal yerleşimlerin bulunduğu yerlerde askerî sefer gereklilikleri için yetersiz kalmaktaydı' dediği için Bapheus acaba otluk suluk bir step bölgesinde miydi diye sormak durumunda kalıyoruz., | Y H Erdem, KararG, 2.6.2019
s.
sumağı | somaki | Üç arşın tamamlanınca sumağı bir mermer tabut görünür., | İAlanka, 8
a.
Sumaklamak | sumak koymak | Sumaklayıp limonlayıp maydanozla ye., | A Savaş, 29.8.2019
f.
Sumaklı | içine sumak katılmış olan şey | Sumaklı soğan, | Nano Dürüm ve Kebap Dürümcü Yusuf Usta, Bahçelievler, 15.8.2019
s.
sumen | Esasen, masa başına -öyle çalışma masam filan da yok ya, ekseriya dizlerimin üzerine bir sumen koyup yazarım- yalnız nesir yazmak için otururum., Z O Saba, EK, 1953, 89
a.
summative evalution düzey belirleyin* değerlendirme fggg Aralık 2011
Sumocu | Japon tarzı güreş yapan kimse | Şişmanlayamayan sumocu, | E E Schmitt/ Çev. Bahadırhan Bozkurt, 2012 İstanbul (Kitap adı)
a.
sumsuk | yumruk 2. Yumrukla vurma, dürtme | +O anda zaten kan beynine sıçramış olan baba adayı, 'Yıkıl ülen dürzü, ne çocuğu, ne aldatması!' diye naralanır ve Kuburi'nin sırtına bir sumsuk aşk eder., | Cafcaf, Bahar2013/54, 16
a.
GTS+
sumsuk II TTAS | sümsük Sevimsiz, huysuz (kimse)
s.
sun'î adam | robot. | Robot sözcüğünü dünyaya yayan Çekyalı yazar Karel Çapek'in R.U.R. (Rossumovi Univerzální Roboti) adlı oyunu | Alemşümul Suni Adamlar Fabrikası adıyla Halit Fahri (Ozansoy, 1891-1971) tarafından çevrilip 1927'de Maarif Vekaleti'nce yayınlanmış. Dolayısıyla robot = suni adam., @JustAliKara, 20.02.2025, X
b.a.
sunalanmak | suna gibi güzelleşmek | Nazlı yarim benden ayrı düşeli / Giyinip kuşanıp sunalanırsın / Ben senin derdinden giydim karayı / Şad olup parmağı kınalanırsın.// Nazli yarim senden ayrı düşeli /Giyinip kuşanıp sunalanmadım / Lal olup dillerim kırılsın kolum / Şad olup parmağı kınalanmadım., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 113//113-4
f.
sunalı
s.
sunası olan.
"Yetmiş bin bahçeli yüz bin bağbanlı / Doksan bin sunalı yüz bin mercanlı / Altmış bin bakire yüz bin nişanlı / Demhanede bir cıbıla kar olmaz.", San, Hicranî, 198"
Sungur | Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa; / Ve bütün dirliğin üstünde yürür yasa..., | Atsız, Kömen, ÖtükenD, 1971
a.
Sunmak | uzatmak | Yetmez mi temaşa-yı cemal el de sunarsın / Ey âşık-ı mihnetzede buldukça bunarsın., | N Kemal, İntibah, 71
f.
sunroof | açılır tavan | Mersin'de bir firmaya ait çelik kasayı açıp içerisindeki para, çek-senet, kredi kartı ve ruhsatlı tabancayı çalan iki kişiyi polis, kullandıkları otomobilin sunroof'undan (otomobilin tavanında açılabilen bölüm) tanıyarak yakaladı., | Z, 4.1.2012
a.
ing.
sunrooflu | Benim aracım sunrooflu gündüzleri perdesi kapalı duruyor açarsan içerde bronzlaşırsınız., | http://www.renault9-11.com/viewtopic.php? t=2081&p=4235223.7.2012 | Sunroof'lu ölüm/ Aracın sunroofuna başı sıkışan Sevilay Özkıyıcı (36) öldü., | Cmh, 12.2.2016
s.
Sunshine Project'den Edward Hammond ise, genetik mühendislik yoluyla akla hayale gelmeyecek hastalıklar yaratabileceklerine dikkat çekerek, | Biyosavunma laboratuarları geleceği kendi kendine belirleyen kehanet merkezleri olarak çalışmamalıdır. Biyosavunma programları sonucu genetik olarak tasarlanmış hastalıklara dünyanın ihtiyacı yoktur dedi.
sunshinelemek | -sayın başbakan dün yatta görüntülenmişsiniz / + evet bodrum'da siestalıyorduk / - efendim? / + yani diyorum ki swimliyorduk bebeğim / - swimlemek? / + yahu anlayın işte sunshinelıyorduk / - siz hangi ülkenin başbakanı olduğunuzu biliyor musunuz beyefendi? burası türkiye, burada türkçe konuşulur. / + alın bu arkadaşı içeri... 15.08.2013 11:53 maximus decimus meridius, EkşiS
f.
suntalam | Suntanın lamine edilmiş (üzeri emprenye makineleriyle melamin reçinesi ve tutkal emdirilerek yanmaz ve su geçirmez hale getirilen dekor kağıdı ile kaplanmış) hali. sunta lam ya da suntalem olarak da bilinir. weeping guitar, 25.12.2010 00:06 EkşiS
a.
sunucu | sanal sunucu yeni | Turkcell yeni nesil bulut servisleri ile küçük ölçekli firmalara, sıfır ilk yatırım maliyeti; süper ofis paketi, sanal sunucu, merkezi güvenlik sistemi ve uzaktan sunucu yedekleme hizmetleri sunuyor., | T, 14.8.2011
b.a.a.
Sunuculu | Sunucusu olan | Setlerde telefondan sunuculu olmayan bilgi yarışmalarına katılırdım., | Müge Boz, Hr, 19.8.2018
s.
Sunuculu | Sunucusu olan. | Setlerde telefondan sunuculu olmayan bilgi yarışmalarına katılırdım., | Müge Boz, Hr, 19.8.2018
s.
sunuk -ğu | 1. armağan 2. | vergi 3. | üzgün, tasalı TTAS 4. yeni maruz | Kronik formda akciğer belirtileri, toza sunuk(maruz) kalmanın başlangıcından en erken 15 yıl sonra ortaya çıkar., | İAkkurt, | http://www.ttb.org.tr/STED/sted0300/03003.html, mart2000, 15.7.2017
s.a.
sunukluk | 1. exposition (Tureng Türkçe-İngilizce) 2. maruziyet, maruz kalış, maruz kalma 17.10.2009 UludağS | Akselere silikosisde bu süre 5-15 yıldır. Akut formda ise silikosis birkaç ay içerisinde gelişir ve kristal silikaya aşırı yoğun sunukluk söz konusudur., | Agun, Kemal / Ahmet Saltık / B. Tutuloğlu, | Edirne'de süpürge yapım atelyelerinde çalışanlarda SO2, duman sunukluğu, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği İnceleme ve Araştırmalar) 1991-1992, 1993, s.: 173-183, TIP
a.
sunulabilirlik | Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin kalitesi, sunulabilirliği, erişilebilirliği ve kullanımını arttırmak için Rizede görev yapan sağlık personeline verilen üreme sağlığı eğitimleri devam ediyor., | 3.1.2014, | http://webcache.googleusercontent.com/search? q=cache:k7tcozcxJ7wJ:rhsm.gov.tr/haber/213/rizede-reme-sal-eitimleri.html+&cd=8&hl=tr&ct=clnk&gl=tr 27.12.2016g
a.
sunuluvermek | Yazlık mavi giysinin sardığı bacaklar ve hafifçe kayan kumaşın açıkta bıraktığı sırt, bir an Yakup'un büyülenmiş gözlerine sunuluverdi., | TKiremitçi, 2005, 34
bf.
sunumlamak
f.
sunmak, sunum yapmak.
tr. sun-um-la-
"Ulu Tanrı tanımladı / Tüm acuna sunumladı / Türkler gölgemdir diyerek / Ötükende konumladı.", @YamtaROrhaN, 3 Ağu 2022, Twitter "
sunumluk | sunuş | ...port cale'den portakal, mandarinden mandalina, kış meyvesi olarak her haziruna sunumluk kolaylığı-, Mülteci TBozkurt, 19.12.2014, Rindan
a.
sunumsal
s.
sunuma dair, sunumla ilgili.
"Sofrasal Vaziyetler... (3) | Sunumsal... (2) | Şifasal... (1) | Tatlılar... (11) | Tavukgiller... (7) | Turta ve Tartlar... (2) | yedim.tavsiye ettim ... ", http://mutfaksalvaziyetler.blogspot.com › 2012/01 › p... 12 Oca 2012, Portakal ve Bademli Siyah Pilav Blogger"
sunut | ithaf | [A]tatürkün sönmez hatırasına ve göksel varlığına, gözyaşlarımla sunutu ile yayımlamıştır., | RüştüErgun, 1973, 60-1
a.
supe
a.
fr. supe
"Yani" lokantasına girdiler, "supe" edecekler | "supe" gece hayatı sürenler için o zaman yayılma âdetlerindendi.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 24"
supernova | Şiddet isteklilerinin çıldırma döneminde, bir süpernova gibi kendini yok etmesi için, şiddete toplu bir karşı duruş, sabır ve soğukkanlılık gerekiyor., | T, MEsayan, 26.9.2011
a.
supersonic | Bizim supersonic ligi tanıtan programlar var mı bilmiyorum., | BŞirin, T, 25.8.2011
s.
ing.
supersonik
s.
Balistik supersonik hipersonik füze!
supleks | [E]mre'nin şutunda supleksin hakkını veren bir kaleci kornerde ön direkte pozisyon alıyor-., | FUraz, T, 8.5.2012
a.
sur
a.
1. Eski çağlarda güvenlik amacıyla şehri çeviren kalın ve yüksek duvar. Aynı anl. Sed: Çin Seddi. 2. Bizans İmparatorluğu zamanı güvenlik amacıyla şehrin etrafını çeviren İstanbul surları.
ar.
Surdışı
b.a.
İstanbulda Surların dışında kalan bölge. Zıt anl. Suriçi.
ar.+tr.
"Halk arasındaki bir inanışa göre, Balıklı-Suyu'nun kaynağı, kuzey yanındaki burçlardan birisinin altındadır ve kuşatmada düşmanlar, şehri susuz bırakmasınlar diye, gizli tutulmuştur. 1868'den beri Surdışı'nda yapılan yapılar ve açılan derin temellere rağmen, Kal'a-Suyu ile Balıklı-Suyu'nun yollarına rastlanılmamıştır.", Kara-Amid: Diyarbakırı Tanıtma Derneği'nin yılda üç defa ... ", 1956, 310"
Kara-Amid: Diyarbakırı Tanıtma Dernegi'nin yılda üç defa ... , 1956, 310
surdurmak
f.
"O yâr bana name yazdı gönderdi / Öpem didim al yanağın sundurdu / Sim ü zer tükendi başın dördürdü / Dedim dilber bu da var mı pazarda", Gevheri, 25"
surdurmalık -ğı | sundurma. | Sundurmalıkların altında çay içmek keyifli oluyor., Nebil Basmacı, 27.10.2024, Kapaçarşı Sempozyumu
a.
suretlenmek | 33 -Şeytan- Dedi ki: Kuru bir çamurdan, suretlenmiş bir balçıktan yaratmış olduğun bir insana ben secde etmek için olmadım. (34): Hak Tealâ da -buyurdu ki : Artık çık oradan , - muhakkak ki, sen kovulmuşundur., Ö N Bilmen, Kur'an-ı Kerim'in Türkçe meâli âlisi ve tefsiri, 1964, C 4, 1727
f.
surf
a.
xx
"Yaşam içinde yer değiştiren, gülen, konuşan, boğaz cengi veren ya da kaldırım surfu yapan kişi, bir kitabın beyaz sayfaları üstüne kondurulduğu vakit, kendi canlılığından, kendi şaklavaklığından çok şey yitirir.", Salah Birsel, Aynalar Günlüğü, Ada Yayınları, 7"
Suriçi
yer adı.
1. İstanbulda Surların içinde kalan bölge. Zıt anl. Surdışı. 2. Surla çevrili bir şehirde surlar içinde kalan bölge.
ar.+tr.
"Diclenin sağ kıyısında 80-90 metre kadar yükseklikteki üzeri düz, doğu yanı pek dik ve sarp uçurumlu, güneyi dik yamaçlı bütün bir karataştan volkanik kayalığın üzerinde kurulmuş olan Diyarbakır şehri, iki bölüe ayrılır: Suriçi" de denilen Eskişehir ve Yenişehir. Eskişehir, 50 metre yüksekliğinde yığmatepe üzerindeki beş burçlu Viran-Kal'a (eskiden akropol gibi, "Nârin-Kal'a"), içeriden 18 burç ve üç kapılı surlarla mahallelerden ayrı ... ", Kara-Amid: Diyarbakırı Tanıtma Derneği'nin yılda üç defa ... , 1956, 241 | Büyük Zelzele: 10 Temmuz 1894'deki deprem İstanbulun tarih boyunca geçirdiği büyük depremlerin bu sonuncusu özellikle Suriçi'nde önemli hasara ve ölümlere neden olmuştu . Rumî 1310 yılına rastladığından halk arasında " 310 Zelzelesi " olarak anılmıştır.", "
A. S M Alus, N Sakaoğlu, İstanbul kazan ben kepçe, 1995, 58
Suriyeleşme | camialar arası çatışma hali | Bu, Suriyeleşme ya da Bosnalaşmadır., | SoliÖzel, T, 17.10.2014
a.
Suriyeleşmek | Suriyye gibi iç savaşa sürüklenmek | Türkiye, Suriyeleşmeden, Iraklaşmadan tedbirini almalı diyen Şandır, bir gazetecinin Bingöl'deki terör saldırısıyla ilgili sorusu üzerine de şunları kaydetti:,19.9.2012, | http://www.etikhaber.com/siyaset/123575-mhpli-andr-tuerkiye-suriyelemeden-iraklamadan-tedbirini-almal, 15.6.2014g
f.
suriyeli
s.
Kumu alıştırmalı: bıldırcın, vay canına ya! Gitme de, Suriyeli süvarileri bekleyelim 41
survive etmek | Bir kazadan sonra sağ kalmak | Neredeyse iki buçuk yılın ardından İKİ yazı yazdım: Birincisi Survivor Taner, ikincisi de | survive etmeye çalışan Özkök'ün Ahmet Kaya'yla helalleşme girişimi üstüne., | PMağden, 24.6.2011
f.
survivor | Sörvayvır. | 1. Bir kazadan sağ kurtulan, hayatta kalan kimse. 2. Ulusal bir tvde yarışma bu adla programı. | Yeni post modern kitsch yarışmamız: 'Survivor Kızlar-Erkekler', | T, 20.04.2010 | Bu kumar salonu bir çakal yetiştirme merkezi gerçek 'Survivor'., | N Genç, isenç, 43 | Ekrem İmamoğlu açısından siyasi survivor yeni başlıyor. CHP'deki gelişmeler ve Türk siyaseti açısından ise dikkatle izlememiz gereken yeni bir döneme girdik., Abdülkadir Selvi, Hr, 24.03.2025
ing.
sus payı | Zaten Tilt onların sus payını onlar istemeden verirdi., | TAral, SÖ, 72
a.
susak -ğı | susamış. | Kaş çatarak halife der: | Tanrımızın büyüklüğü / Ayan iken boş değil mi putperestin öngülüğü? / | Kuvvet, hüküm, sende emir; kolay başım yere sermek. / Zannımca pek tartısızdır bir galibe nispet vermek. / Fakat kendi ulüvvüne delil olsun bir lütuf yap; / Üç gün susuz kavga ettim, ferman buyur biraz şarap. / İşmar üzerine getirilir susak Fürs'e tez bir bardak; / Lakin ağu sezmiş gibi merak izhar eder tutsak., Raif Fuat (Fuat Köseraif), | Hürmüzan, Platen'den çeviri, Türk Derneği D, 1911, S 3, 101-102 (Mertek)
a.
susakalmak | Huzurunda genç bir âşığın coşkunluğundan, şevkinden bahsolunurken 'haşebini yakmış olmaz inşallah!' deyivermişti. Herkes susakalmıştı., | Nazik Erik, 33
bf.
susal
s.
suyla ilgili.
tr. su-sal
İkizler, terazi ve kova, hava üçlüsüdürler ki, her birinin tabiatı, sıcaklık ve rutubettir. Yengeç, akrep ve balık, su üçlüsüdürler ki, her birinin tabiatı, rutubet ve soğukluktur. Şimdi sırasıyla bu burçlara: Ateşsel burç, topraksal burç, havai burç ve susal burç derler. Erzurumlu İsmail Hakkı, Marifetname, 1979, 130
susalık -ğı | Karpuz kesmek ile soğumaz yürek / Susalığı kandırmaz kar demişler., Figânî
a.
susen | Mihnet ile gül koklama, al eline süseni / Geçme nâmerd köprüsünden, ko aparsın su seni., | YavuzSultanSelim, EGŞA, 349
a.
suser | Oku: suzır) sözlük ve user'dan suser sözlük yazarı EkşiS, cyrus'un icadı | götümden uydurmamın ikinci yılını doldurmak üzereyken sözlükten sevdiğim simaları bir nevi karşıma almama sebep olmuş, sırf bu yüzden yazmasaydim dediğim, uydurma kelime. çok tuttu, çok kullanıldı, o ayri. 21.06.2002 15:04 cyrus
a.argo
susineği/su sineği | Sırtı yeşilimsi, parlak siyah kabuklu, zar kanatlı susinekleri, kelebekler, böcekler, suyun kırışıksız yüzüne bir değip bir kalkaraktan, incecik bir uğultuyla uçuşup duruyordu., | DCeyhun, 82
a.
susku
a.
"İşkence dehşetini (Foucault'un bu konuda bizzat deneyimlediği üzere) gündemde tutacak bir sözce ortaya koyma kararlılığından bahsetmek zor her şeyden önce. Nedir "sözce"? Konuşmada, konuşanın ürettiği iki susku arasında yer alan söz zinciri parçası. Orada eksik olan senin tanıklığındı. O suç işlenirken nerelerdeydin sen... Ya işkence kurbanı? Kim anlatacak onun hikâyesini?", CAktaş, T, 30.7.2012 | O sadece sustu. Suskusunun soylu denizinde adeta yüzdü.", Haydar Oğur, 1994, 131"
Susku | İşte çocuklarım, dedi, araya bir susku payı koyduktan sonra konuşmasını sürdürdü., | S Şengil, 1983, 36
a.
susmuşluk -ğu
a.
"Ah dergiler! yalnızca gözattırıyorlar artık. Başka nedir, yüzlere çöken sönük kireç susmuşluğu?", İ Y, Okur-Yazar Bir Monolog, Sözcükler, Eki 1983, S 3, 70"
Suspus olmak | Odadaki bütün eşyalar suspus olup derin bir sessizliğe bürünmüştü., | Mehmet Kanat, Vaveyla, S 4, 15
sustalımaymun / susta maymunu | 1. İçindeki düğmelere basınca, sustalı yay vasıtasıyla kollarını hareket ettiren maymun oyuncak. 2. Mec. Aşırı korkak, her lafı dinleyen, kolay yönetilebilir insanlar için kullanılan bir laf. 8.5.2007 solak, EkşiS | Çenesi kilitlenmişçesine | hayır diyordu... dediği hayır, aslında bir | evetti, biliyordum. Bıçağımı çektim ve bütün bu | olabilirlere bir son verdim. Sustalumaymun dile geldi ve, | hadi dedi... 1.3.2004 atlantis, EkşiS | Etrafındaki herkesi susta maymununa çevirmişti., | EÖzkök, H, 21.8.2013
a. mec.
susturuculu | Öldürülen kişinin Filistinli olması ve olay yerinde susturuculu silah bulunması cinayeti şüpheli hale getirdi. Acaba bu siyasi bir cinayet miydi? , | Hr, 19.08.2024
s.
susuk | Susuk Kara / Bir dipsiz karanlık bu geceler / Bir de sen olmasan kurgularımda / Gözlerin ışımasa durak durak / Yalnızlığıma bir yağmur iplik iplik / Yalnızlığıma bir yağmur yağacak., | A N Önal, 'Susuk Kara', YelkenD, Şubat 1959, 22
s.
susun işareti | sus işareti. | Odasına girdik. Bize eliyle susun işareti yaptı. İşareti yaharken de sandığını gösteriyordu... Sandıktan bir ses geliyordu: -Çıtır çıtır, cızır cızır... -Duyuyor musunuz, duyuyor musunuz? ., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 80
b.a.
susurluk | 1. yer adı su sığırlığı. Susurluk ilçesi. 2. Burada meydana gelen trafik kazası sonrası siyasi edebiyata giren bir deyim olarak derin devletin yürüttüğü gizli ve kanunsuz işler? | Bu fırsatı kaçırmayalım, Ergenekon susurluk olmasın., | MAltınok, T, 4.3.2011
susurluk kazası | Susurluk skandalı ya da Susurluk kazası, 3 Kasım 1996'da saat 19.25 sularında Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazası sonucu, yasadışı polis-mafya-aşiret ilişkilerinin ortaya çıkması ile patlak veren skandal. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarındandır., | | http://tr.wikipedia.org/wiki/Susurluk_kazas%C4%B1, 22.2.2015g
a.
susurlukçu/lar | devlet, mafya, aşiret ilişkileri içinde yer alan kimse/ler | Tablo böyle sürüp gidiyor. Operasyonların altı eşildiğinde Susurlukçular çıkıyor., | Atin anadolu@atin.org, 27.2.2001, 22.2.2015g
a.
susuvermek | Öğretmenimizin boynunda siyah bir kordonla bir düdük asılı, düdüğü çaldığı anda, çocuklar susuveriyorlar., | İpşiroğlu, 28
bf.
suşamışlık -ğı | susamış olma hali | Kişinin sevgi gereksinimi, sonsuz bir susamışlıktır., | YOdaşı, Küllük, 2013, 1/9
a.
suşici
a.
suşi lokantası.
jap. suşi + tr. -ci
"Doluncum sizde çok geç olacağı için cevap yazmayayım dedim. Biz de dışarı çıktık bir başka şehre gittik bir saat uzaklıkta 60 km bi yer vardı. İnternetten bakmıştık orada kiralar daha ucuzdu gidip bi bakalım nasıl bi yermiş dedik. Akşam geldik. Evdeki arkadaşlar da başka arkadaşlarına gittiler. Ben bi çorba yaptım yemek yedik bulaşık yıkadım çay içtik. Şimdi ben baybarsı sallıyorum ayağımda. Dün de bizim bu semtin çarşısındaki suşiciye gitmiştik evdekiler götürüp ısmarladılar. Ama beğendik baya. Güzeldi. 103 dolar filan tuttu. Dördümüzünkü.", H A Keskin, 07.01.2024"
suşici suşi hazırlayan, yapan | İstanbul'un gece hayatının, suşicilerinin, kebapçılarının, kafelerinin Beyrut muadillerinden daha iyi olduğu yönünde 'eleştiriler' alıyorum., | EYalazan, T, 9.4.2012
sut kod | Aziz Sancar Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü İmmünoloji, Genetik, Sinirbilim ve Laboratuvar Hayvanları Bilimi Anabilim dallarında sunulan hizmetlerin fiyatları, Sut kodları ve işlem puanlarının kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesine istinaden ekte sunulan listelerde belirtildiği şekilde güncellenmesine dair teklif, İÜ YK, 25.07.2024
b.a.
tıp tıp tıp
sut kodu | hasta tedkik kodu,24.7.2014 İÜ YK toplantısı
a.
tıp
suud etmek | Yükselmek. | Uzun müddet zabıta mesleğinde bulunmak ve polis neferliğinden kaymakamlığa kadar suud ve irtika etmiş bir şahsın bu suretle hareketine ihtimal verilemezdi. | , | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 451
b.f.
suudlar | suudi arabistanlılar. | Suudlar vahhabilikle, İran şiilikle, Türkiye devrimlerle, Balkanlar işgal altında kalıp kalmamakla, Mısır bilmem hangi şeyle, diğeri bilmem ne bahaneyle...Turuk-ı Aliyye ise yasak., Ö T İnançer, M Tatçı, 05.01.2025, FB
a.
Suüstü a. | ASELSAN geliştirmekte olduğu Torpidolara Karşı Savunma Torpidosu (TORK*) kapsamında kaandığı altyapı ve bilgi birikimini suüstü gemilerinde Denizaltı Savunma Harbi (DSH) maksatlı kullanılan torpidoların geliştirilmesi çalışmalarına da yönlendirmiştir., | MilliyetAselsan, 9.5.2017 | Hafif Torpido, suüstü gemilerinde mevcut torpido kovanlarından, helikopterler ve deniz karakol uçaklarından atılabilecek yapıda geliştirilmektedir.sü | ET asker
a.
suvlaki
a.
"Tavuk suvlaki bizde nasıl tutmaz ya? İmkansız gibi geliyor. 400bin liram olsa sırf bunu deneylemek için çankaya'da suvlaki mekanı açıcam! Porsiyon, dürüm, tavuk, hindi suvlaki", @XilourisEfe, 18 Tem 2023, X"
suyu çekilmiş değirmen gibi sessiz olmak sepsiz olmak A Savaş, 16.9.2019
suyu gözeden içmek
benim bir gözüm suyu her zaman gözeden içeceksin 4.2.2024 TRT Müzik, 30.34
Suyu mu çıktı | Edremit'in suyu mu çıktı? Dön oraya, ben sana yaylı da alırım, at da alırım, hatta belki başka iş de bulurum!, | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 146
suyuna bırakmak (işi)
dey.
suyunca gitmek (birinin) deyim | Aristokrasinin şövalye ve bey tipi yerine şimdi 'iş adamı' kaim olarak örnek bir insan tipi halini almıştır. Sanatkarlar da, servetin bunlarda olması yüzünden, ister istemez onların suyunca gidecek, paraya bakmayan veya paragöz olmayanları gülünç göstermekle hoşa gideceklerdir., | Cm, 9.8.1942, 2
suyunca gitmek (birinin)Aristokrasinin şövalye ve bey tipi yerine şimdi 'iş adamı' kaim olarak örnek bir insan tipi halini almıştır. Sanatkarlar da, servetin bunlarda olması yüzünden, ister istemez onların suyunca gidecek, paraya bakmayan veya paragöz olmayanları gülünç göstermekle hoşa gideceklerdir., | Cm, 9.8.1942, 2
dey.
sübek sübek kadar küçücük | Sübek kadar yüzü hüt dağı kesildi! –Vah vah vah!, | MAErsoy, Safahat
sübhaneke | namazın bütün rekatlarında okunan dua | Hoca gelir gelmez herkes mıh gibi çömeldi kaldı. –Oku bakayım Sübhanekeyi. Yok, olmaz, öğrenmeden gelinmez., | BTSalihoğlu, 2014, 126
ar.
sübjektifleşme/subjektifleşme | Kuşkusuz bilginin 'güvenilir' ve 'saygın' olmaktan çıkarak anonimleşmesi ve sübjektifleşmesi eskiden hakir görülen 'tarafgir bilgi'nin artık makbul görülür, hatta tercih edilir olması sonucunu doğuracaktır., | DoğanGürpınar, T, 8.8.2011
a.
süblime
s.
"O devirde evlerde uyku komprimeleri bulunmazdı | en tehlikeli ilâç, kadınların antiseptik olarak kullandıkları süblime hapları idi ama bu da ancak alafranga hanımlarca bilinir mahrem tuvalet levazımındandı. Hisar sırtındaki evlere her halde girmemişti", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 86"
sübtil | subtile? | Yapınca böyle 'sübtil' yapacaksın; rafine bir uslub ve akademik hava yaratacaksın-., | HBerktay, T, 21.4.2012
a.
ing.
sübvansiyonlu | hükümet desteklemeli. | Ayrıca sübvansiyonlu fiatlarla sosyal adalet dağıtmak nazarî bakımdan pekâlâ mümkündür. Devlet idaresi gelir dağılımına tesir etmektense, bazı malların istihlâkini (merit wants) sübvansiyonlu fiatlarla desteklemeği tercih etmesine iktisat ..., İktisat Fakültesi mecmuası, 1960, C 22, 137
s.
sübyan
sübyancı | Asker kaçağı, sübyancı ya da karısını dövdüğü için aranan bir koca olmadığım ortaya çıkana kadar odadan odaya dolaştım durdum., | S Dölek, Kirpi, 73
a.
sübyanlık | sübyan olma hali, küçüklük | Bıçkın yetişmelerini meziyetten sayan zorba bir ortamın emzirdiği bu halk çocuklarından bazılarının, ancak zulümle varolabileceklerini sanmalarını ve sadece sübyanlıklarından kalma öfkelerinin esiri olmalarını mı çıkaracağız bundan? , | NÇınar, T, 16.12.2011
a.
sübye | Sepia officinalis* | 1. Hayvan bilimi mürekkep balığı (bazı yerlerde kalamar*) 2. Badem içi, ezilmiş sarımsak, kavun çekirdeği vb.nden yapılan boza koyuluğunda sıvı | Yoğurdun içine havanda tuz karıştırılarak dövülmüş, sübye kıvamına getirilmiş diş sarımsak eklenir., | ABoysan 3. Pirincin sıcak suda bekledildikten sonra dövülüp süzülmesiyle elde edilen pirinç sütü | Bir de sübye kullanımının öneminden bahsetti., | SahrapSoysal, H, 2.7.2013 4. Kavun çekirdeğinden yapılan Hatay ve İzmirde içilen süt kıvamında içecek 4. ceket, kaban, gece elbisesi gibi giysilerin koltukaltı kısmına dikilen, teri dışarı vermeyecek minik yastıkcık. 22.09.2001 14:00 mortimes, EkşiS
a.
lat.
süel | yeni sü+el askeri | 1934-35 Kuleli Süel Lisesi Yıllığı.
s.
süflileşmiş | Eskimiş püskümüş* sloganlar. 20ncı yüzyılda bile süflileşmiş iftiralar., | EÖzkök, H, 26.6.2013
s.
süje
a.
1. fail,özne 2. konu
fr. subject
"o müelliflere itaatli bir süje olmak hizmetini ifa edebilir oldum.", R Mahmud Ekrem, Araba sevdası, 1896 | "... o ma'hûd büyük ataletten bilistifade şu eserciği de altı, yedi sene mukaddem bir süje olarak tercüme ve şu lafzen küçük fikrin aralarına birtakım müşahedât neticesi efkârın daha inzimamıyla belliğ mâ aleyke fe-in lem-yuqbelu femâ aleyke yani sen münasib hak ve maslahat gördüğün şeyi ihtar ve tezkir eyle... ama kabul olunmazsa sana bir zarar ve teessüf terettüb etmez kelamına bakarak... ", İsmail Fethi, Hükümet-i Beşer yahud İrfan ve Kemâl, 1329 R/1913M, 2 "
süje | konu, nesne. | Fakat zihnimin bir köşesinde kendi kendine kabarıp gelişmiş olan bu süjeler yine de, edebiyat derslerinde çocuklara söylediğimiz gibi, dalında düşecek hale gelmiş olgun meyvalar değildir., R N Güntekin, 1953, 39
a.
fr.
süklüm püklüm | Üç adam, süklüm püklüm dışarı çıkınca, Kudret: -Bu iş bana yaradı, diye söylendi..., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 119 | Olayın üzerinden on beş yirmi gün geçmiş, Piç Yavuz ve takımı süklüm püklüm olmuşlardı., | TAral, SÖ, 144
z.
sükutçe/sükutça | sessizce | Hemen sükutçe kendi odasına girip intihar etti., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 96
z.
Sükûtî | sessiz sakin. | Cemal Çavuş hep o sükûtî ve anlayışlı tavrıyla karşısındakini süzüyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 100
s.
sül? / sülük (danışıq ağzında is? sül?) Ağacın yeni açmış t?r inc? budağı anlamında g?lir. | sülükl?m?k, sül?l?m?k bu ismin fe`l (fiil) ş?klidir. Bu sözcük bu tayın birçox yerl?rind? işl?nilir. 8.6.2011 NHiyavi
sülalecek | krş. ailecek. | ... Sülalecek anamızı bellemekten ürkütmüşler bizi bir iyice de, ondan. Yalan mı? » Çok bir doğru. Ağa olmasa ne yapardık? İşte halimiz ortada. Bizi bıraktı bir gitti, dağa sardık tümümüz. Dağa sardık da, yine açlıktan geberiyo..., Erol Toy, Son Seçim, 1978, 103
z.
Sülempet/ sülenpet: Atın döşüne takılan kayış. Bu kayışlar bazen çok müzeyyen ve gayet süslü olur. Erhan Çapraz, Fahri Bilge defterlerindeki Kayseri ve yöresi halk şairleri, TDE ABD yl, tezi, | 350 Evelden de neçe sürüm yörürdü
s.
sülenpet / sülempet
a.
"Sülempet: Atın döşüne takılan kayış. Bu kayışlar bazen çok müzeyyen ve gayet süslü olur.", Erhan Çapraz, Fahri Bilge defterlerindeki Kayseri ve yöresi halk şairleri, TDE ABD ylt, s. 350"
Sülenpet | Eyerde atın göğsüne gelen ve gümüşle süslenmiş kısım.
a.
sülenpetli / sülempetli
s.
sülenpeti olan.
"Deve gelir katarınan yükünen / Asker gelir tüfenginen topunan / Uğru sülenpetli göğ kıratınan / Ordusu bozulmuş yerden gelirim.", Aşık Minhaci, D Kaya, 2006, Sivas, 2. bs., 47 | "Evelden de neçe sürüm yörürdü / Sürüm indiğinde çaylar gururdu, / Üsdü sülempetli göğ gıratım dururdu / Şimdi baş gölüğüm eşek olukdur.", ?"
Süleyman | Allahın emridir öteden beri / Kendisi çevirir çarkı çemberi / Ne tahtı Süleyman ne İskender'i / Bütün ruh sahibi ölür efendim., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 170-171
a.
Süleymancı | / | Süleyman Hilmi Tunahan'ın yolunu izleyen kimse | Süleymancıların liderinin cenazesinde mavi takke detayı, | Hür, 10.9.2016
s.a.
SüleymanHayriBOLAY, FelsefiDoktrinlerSözlüğü, Ötüken, İstanbul, 1979
Süleymanlık -ğı | Süleyman peygamber gibi olma hali. | Kimsenin kalbini kırırıp üzme, sultanlık budur / Karıncanın kalbine taht kur, Süleymanlık budur / Gerçi her bir derde çare bulan bir tabip vardır / Kimseyi dil-teng-i âzâr etme sultanlık budur / Kalb-i mûru tahtgâh eyle Süleymânlık budur / Gerçe her bir derde vardır bir tabîb-i çâre-sâz / Nabzı-gîr kalb-i mahzûn ol ki Lokmanlık budur., | Yahya Nazım Efendi, (ö. 1727 [Cemâziyelâhir/Şubat)
a.
sülükl?m?k, sül?l?m?k | filizlemek, ışkınlamak 8.6.2011 NHiyavi
f.
sülüs | askerlik Erata yolculuklarda indirim sağlayan belge. | Sülüsünü almış askere gidecek!, | 26.8.2011 vatandaştanfg
a.
sümbüli | Yağmur yağdırmayan koyu renkli bulutlarla örtülü (hava)? GTS | Akşam oluyor. Hava sümbülî; yavaş yavaş yıldızlar parlayacak. | Onun artık benim için herhangi bir melonlu, bir fraklı, bir hususi otomobilliden farkı yoktu., | Tez, TTE, 60
s.
Sümbüllenmek | Mallarını Allah yolunda harcayanların hali bir daneye benzer ki, ondan yedi başak sümbüllenir; her bir başakta da yüz dane bulunur, Allah, dilediği kimşeye, yaptığı iyiliğin karşılığını böyle kat kat verir. (2 Bakara, 261), | | http://www.islamikariyer.com/ticaret-ahlakimiz/mal-ile-cihat-ve-infak.html, 24.7.2012g
f.
sümbülteper
b.a.
Birden farkettim: çok bitirim yazı makinem | nanik yapıyor bana. Dur, sırtına yükleneyim de, gör. İyi ya, sümbülteper çiçeklerini nerden bulup getirebilirim ki? 59
sümelek | kavut benzeri bir Türkistan gıdası | Kavrulmuş buğdayın dövülmüş haliyle yağın üzerine dökülmesiyle yapılan, bizim Sümelek'e benzeyen ama şekerli tadı olmayan 'kavut' ile un, süt ve
a.
sümer
a. sümerbanktan kıs.
basma kumaş.
"Derenin kenarında / ham tevek asmaları / Kızları gelin eder / Sümer'in basmaları... ", Ayhan Yüksel, 4.3.2024, facebook"
sümkürüş | +Alımından, çalımından, kadeh bardak, çatal bıçak tutuşundan, lokmayı koparışı, çatalına takışı, salatanın, yemeğin suyuna batırışı, zıt zııt zııt yürüyüşü, masaya oturuşu, konuşuşu, hatta sekize katlı beyaz, kar gibi mendiline sümkürüşüne kadar belliydi bu., | OKemal, 1966, 44
a.
GTS-
sümmehaşa nida | haşa sümme haşa | Hidayet Dede: -Haşa sümmehaşa Allah mısın be herif...Nereden biliyorsun? Diye bağırdı, sonra avucundaki paralarını birer birer ryırtmağa, atmağa başladı., | Güntekin, Damga, 124
ar.
sümmettedarik | ...söylemesi hakkımdaki isnadının ne kadar bi-esas ve sümme't-tedarik söylenmiş bir iftira olduğunu ve binaenaleyh bunun keenlemyekün hükmünde tutulmasını istirham ederim. | , | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 486
sümmettedarik osm. sonradan, başka yerlerden tedarik edilmiş olan. sonradan düşünülmüş, uydurulmuş. alelacele.
sümsük | Etrafa alık alık bakınan bu sümsükleri tabiat yaratmış olamaz. Soyları duruşları bu bayram yeri koruluğa hiç uyuşmuyor., | NGenç, isenç, 147
a.
sümsük kuşu
ba.
"... yasaklatmak, ya da 16 yaşından aşağı çocukları görmekten men etmek yetkisi verilmiştir. (İngiltere'deki X ruhsatı gibi zaten Fransa'da A ruhsatı verilmiyor ) . B.B.F.C.'den tüm ayrı biçimde olarak "Commision de Côntrole' bir ... ", Varlık, 1961, S 541-564, 15"
Sünbül ham olur reşk ile kâkül bükülünce, | FıtnatHanım, EGŞA, 201
sündürmek
f.
uzatmak.
tr. sun-dur-
"aah bu akşamüstü bulutları, ki hüzzam söyler / ve sündürüp gönlümü, usumu, uçup gider / İki yana sündüren çağrılı gülüşleriyle / Yeşillere kurulmuş arkadya masalarına / Kadim zamanların yıllanmış şaraplarına // Kahırlar sürgecinden / Geçmektir sürgün / Sürür sündürür süründürür / Katlanılır bir adınla / Dilim dolanır adına", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 17/20/31"
sündürülmek | Kulakları da, habire çekilip sündürülmekten olsa gerek, yelken gibi açılmıştı iki yana., | DCeyhun, 81
f.
sünek -ği | ... kurtulmanın oluşturduğu disharmoni ve daha çekirdekli kıvrımların sunduğu disharmoni. Her iki halde de farklı mekanik özellikli komşu tabakalar birbirlerinden özgür kıvrımlanmışlardır. Billings (1954, p. 57-58) şöyle yazmıştır: | ... çoğu kıvrımlanmalar disharmoniktirler; yani kıvrım şekli stratigrafi sütunu boyunca bitevil değildir., (...) sünek olarak sınıflanmışlardır. Kırılgan cisimlerde plastik akmanın tutarı hiçtir veya azıcıktır; sünek cisimlerde ise pek büyüktür» (Hills, 1963 , p . 92). İlişikli terimler: Akma, plastiklik, kırılma. 263. SÜRÜKLENİM ..., MTAE Yayınlarından, 1958, S 149, 42/149 | sünek (I) [sunek, sündürük] Esnek nesne: Bu direk biraz sünek., TDK, Türkiye'de halk ağzından derleme sözlüğü, 1963, C 10, 3714 | Bu kavramlar Şekil 1'de çizimle gösterilmiştir. Bu tanımlamanın sonucunda sünek sistem, malzemesi, kesitleri, elemanları ve düğüm noktalarının tümünde yeterli sünek davranışın sağlandığı sistem olarak belirlenebilir. Öngerilmeli elemanların, öngerilmesiz betonarme elemanlarla karşılaştırıldıklarında da ..., Deprem Araştırma Enstitüsü bülteni, 1977, S 18-25, 2
a.
süneklik -ği | esneklik. | ... süneklik hassası sabit ve emin değildir. Sert çelik kullanmakla da çatlaklara mani olamayız, zira bütün çeliklerde uzamalar eşit yükler için eşit kalır. Betonun etirajina mani olmak için bir tek çare vardır, o da beton çelik ..., Bayındırlık İşleri D, 1946, C 12, S 1, 17 | Altın yoğunluğu nedeniyle ağır, sünekliği nedeniyle de esnek bir metaldir. Çelikten dövülmüş herhangi bir silahtan alacağı darbeyle kırılması/bükülmesi son derece kolaydır. O yüzden nerede altın bir silah görürseniz bilin ki harp değil süs yahut tören maksatlıdır., @Abdquil, 04.01.2025, X
a.
sünepeleşmek
f.
sünepe halini almak.
"Öylelerini de aşk çok değiştirir. Bir kısmı sünepeleşir, yani hafifden bir melankoli geçirir, kendisini bırakır, erkekse tıraş bir karış, kadınsa saç baş dağınık, "hayal-i fener" olurlar | canları hiç bir şeyi yapmak istemez.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 66 | "... sünepeleşen Muammer, sahibinden kemik bekleyen çoban köpeği görünüşünde emir dinliyordu.", R Sönmezsoy, Alınteri taciri, 1977, 269"
sünger | sünger çekmek -ebir şeyi hiç olmamış saymak, silmek, silip atmak, unutmak. | O zaman Barba, bütün kara tahtadaki borçların üzerine bir sünger çekti. Gençlerin parasız olanlarına harçlık para verdi. Onları günlerce, istasyonlara kadar birer birer götürüp uğurladı. İlk aylar içinde, işler yolunda gidiyordu., S Kocagöz, Sığınak, 1946, 95
dey.a.
sünger top | Süt gibi ak bir kurdele. Bir de küçük sünger top. En önemlisi de şöyle seçmesinden kilitli bir okul çantası. Artık kitabını, defterini, kalemini, silgisini... bez torbaya değil, Hacı Yeşilin kızı gibi çantaya koyardı., Naciye Poyraz, 1979, 12
b.a.
süngerimsi Beyin Hastalığı vet. | Sığırların Süngerimsi Beyin Hastalığına (BSE) yönelik izleme programı sürdürülecektir., | 26.3.2011
a.
Süngerli | aseton süngerli 31.12.2018+
s.
Süngerlik –ği | Fatura pullarını yapıştırmak için pulları ıslatacak süngerlikler yoktu., | Çalıkoparan, 100
a.
süngerlik –ği | sünger koyma aleti. | Bulaşık süngerliği silikon asmalı 7,99 TL, | 03.04.2022+
a.
süngüsüz | süngüsü olmayan. | Süngüsüz, mermisiz, dipçiksiz, / Hücum bir kuvvetle, bin kuvvet üzre! Dağlarca, ÜŞD, 55
s.
sünmek
f.
tr.
"Bir bağdır / Direnme bitene kadar / Gerilen sünen", A Karatay, seni var saymak, 21"
sünmek | Kedi masa üstüne sünemez. Bırak yemek masada kalabilir. Kİstanbullu, 4.2.2014
f.
sünnet mevlüdü
sünnetlenmek
f.
sofrada yemek tabakları iyice sıyırılıp tüketilmek.
ar. sünnet + -tr. -len-
"Sofrada zikir vardır, / Sahanlar sünnetlenir, / Âhir dua edilir. / Hakkın nimeti pek çok.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 37"
sünnetlik | Yalvarmışlar, yakarmışlar, sünnetin sağlık bakımından yararlarını anlatmışlar, Yahudilerin de sünnet olduğunu söylemişler, kesilen sünnetlik parçanın eklenemeyeceğini açıklamışlar; ama inatçı Almana ne denilse boş..., | ANesin, ŞAvrupa, 117
a.
sünnetsiz | Evet, sünnetli, dedim. 'Bilbeydim, sünnetsiz derdim,' diyor., | ANesin, ŞAvrupa, 111
s.
sünnicilik | Biz de Kürt ırkçılığı yaparak, Sünnicilik yaparak oy toplamayı biliriz ama tehlikelidir tehlikeli., SDemirtaş, T, 5.8.2014
a.
sünnosfer | Sünni nüfuz sahası | Financial Timesdan David Gardner'in burada pek hoşa giden tabiri 'Turcosphere' yani Türk nüfuzu alanı Suriye Sünnileriyle kurulacaksa bu, Türkosferden ziyade Sünnosfer olur., | CAktar, T, 21.5.2013
a.
Süper | Mişlen süperkonfor lastikleri ile kemali emniyette seyahat edilir. Her boydan mevcudumuz bulunur. Mişlen lastikleri Balıkesir ve mülhakatı acantası Yanyalı zade H. NUSRET Zırbalı han-Balıkesir, | Türkdili, 6.8.1934, S 4272, 4
s.
süper çarpıştırıcı
süperko | bebitolar selam hayatım süperko devam ediyor, Sahra @lalkinik1, 7.12.2024, X ++
süperlik | super+ tür klik süper olma hali | Zaten ortada süperliği hak edecek bir futbol yoktu., | AFIşık, T, 13.9.2011 | Süperlik' başa bela..., | UğurVardan, HrCmrts, 8.7.2017
a.
ing.
süpermen | herşeye kudreti yeten kimse | Bu türden suçlamalarda bulunanlar, gerçek dışı bir anlatıyla Mustafa Kemal'i bir tür süpermen olarak sunanlarla aynı noktada buluşuyorlar., | SKaya, T, 26.8.2012
s.
süpermencilik | Belki en sıcak iftar akşamlarında dondurmayı eritmeden soframıza getirebilecek veyahut evdeki çocuklarla süpermencilik oyununu oynayabilecek üç beş arkadaşız., | AhmetKaynar, 26.5.2017, rindan
a.
süperpoze | superpose | Böyle geçiş dönemlerinde bu 'süperpoze' durumlara rastlayacağız elbet., | AAltan, T, 13.7.2011
ing.
süperstarlık | [O], mesafeli duruşuyla, iltimal ki, yıldızlar gökyüzünde parlar gibi vecizelere olan inancıyla süperstarlık tahtına oturmuş, Cool Kadın diye bir albüm bile yapmıştır, 2006'da. , Telesiyej, T, 4.12.2012
a.
süpervizör | supervizor | 22 Mayıs 2012 arrow Kaydet. Fulltime Saha Süpervizörü- İstanbul(Anadolu)., | www.isdepo.com, 9.9.2012de girildi (8.5.2012'de not etmişim)
a.
ing.
süpervizörlük
a.
danışmanlık.
"Yazıldığı 17. yüzyılda geçen oyunu bugün izlerken bile zamana rağmen baki kalan tek şeyin duygular olduğunu anlamak mümkün. Müzik süpervizörlüğünü Harun Tekin'in üstlendiği oyunun dekor ve ışık tasarımını Cem Yılmazer yapıyor.", Oksijen Şehir, 9-15 haz 2023, 2"
süpervizörlük | Ünlü yazar İskender Pala'nın dönem oyunu Gazale-Uzun Gece, Alesta Yapım tarafından sahneye taşındı. Süpervizörlüğünü Zafer Kayaokay'ın yaptığı oyun, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde seyirciyle buluştu.25/1/2017 | http://www.habercanik.com/iskender-paladan-icinden-satranc-gecen-oyun-394329h.htm, | 2.2.2017
a.
süphanallah | «Süphanallah, süphanallah diyerek, arkana bakmadan çek, git» demişler. Derviş, beklemiş beklemiş; sonunda kızın kıyafetini giyen birinin üstüne atlamış, boğmağa çalışırken, kadınlar ellerinde sopalarla kara ite vurmuşlar, vurmuşlar leşini «Artık ölmüştür» diyerek götürüp, çöplüğe atmışlar... Derviş bu, hiç ölür mü? , Nesrin Tağızade, Bir Erzurum Masalı: Derviş, TFA, Mart 1979, S 356, 8606-7
süphansız
s.
"Süphansız söyleyen dilden / Seherlerde esen yelden / Şat Fırattan nehr-i Nilden / Gelen dalgadan almışam.", San, Hicranî, Celâlî, 215"
süprüntücü | 1. TDK+ | Herhangi bir yerin süprüntüsünü temizleyen kimse. 2. mec. Her şeyin en kötüsünü alan veya satan kimse | Ağır olursa eğer süprüntücünün küfesi / Yarısı tenha sokaklarda döküp hiffet bulur / Çalkalayıp süprüntüyü deryâ kenârına herif / Arasında gâh olur eşyâ-yı zî-kıymet bulur.; Lâ, EGŞA, 326
a. mec.
süprüntülük -ğü
a.
çöp, zbil.
tr. süpür-üntü
nahviyûnun karışık ism-i fail tabir eyledikleri bir surette karma karışık içinde her şey mevcut süprüntülük gibi bir kelam olduğundan ne söylediği anlaşılır ve bilinir şey değil idi.5
süpük düşman? | Şimdi 70'lik 80'lik insanların Ak Partiye düşmanlıkları nedeniyle bir araya geldiklerini gördükten sonra, yeni siyasi projeleriyle 'Türkiye batarsa batsın ama Ak Parti iktidardan gitsin' diyen iktidar süpüğü adamları gördükten sonra oturacak mısınız? Bunların derdi Türkiye değil!. B. Arınç, YŞ, 25.05.09, 12
Süpürgelemek | Harezmşahlar Türk kültür çevresinde de aynı gelenek, devam ediyordu. Ancak Türk grameri bakımından, biraz daha gelişmiş ve değişmiş olarak. Bu çağa ait kaynaklarda, | süpürledi evmi, | yani | Evini süpürgeledi veya | süpürdü gibi,, | B Ögel, Türk kültür tarihine giriş, 1991, C 3, 333 | Öksüz kuzun anam diye meler mi / Ayşe ağılları süpürgeler mi? , | 30 | Ferraş, elindeki küçük bir süpürgeyle meydana gelerek simgesel olarak meydanı üç kere süpürgeledi., | | http://www.piryolu.com/forum/10752-post1.html, 15.5.2019g
f.
süpürüşmek
f.
çekişmek, kavga etmek.
tr. süpür--ü-ş-
"Cırttan sabah kalkar kalkmaz topuzu bu kadın ya kadıya ya da Kamber'e götürmüştür diye düşünmüş. Önce kadının evine yollanmış. İçeri girer girmez bir de ne görsün? Kadı ile Kamber süpürüşmüyorlar mı.", Y Feyzioğlu, Cırttan ile Sihirli Topuz, 31-32"
sürahisiz
s.
sünahisi olmayan.
"Sürahisiz Ağıtlar", Haydar Oğur, 1994, 32 "
sürçme | kalem sürçmesi dil sürçmesi | Fakat bazı dil ve kalem sürçmeleri ('kalem sürçmesi'ni dil sürçmesinin yazıya dökülmüş versiyonu anlamında kullanıyorum) o kadar masum olmayabiliyor..., | AGörmüş, T, 12.4.2013 2. | Duvarlar, sütunlar ve minareler, / Duruyor taptaze, dimdik, dipdiri. / ne bir el sürçmesi, ne de bir yanlış... / Ki en ufak zerre kımıldamamış., | ANAsya, Selimiye, Ankara 1953, 4 (KnunidevrindeBirSefirinHatıratı(TürkMektupları) G deBusbecq içinde)
a.
sürçmek | bir sürçen atın bası kesilmez atasözü | Affeyleyelim belki bilmez, / Bir sürçen atın başı kesilmez., | ŞeyhGalib, EGŞA, 349
f.
sürdürücü | takipçi | Kan ve katliamlarla dolu bir tarihin bugünkü sürdürücüsü AKPnin karşısına dikiliyoruz., | ÜniÖğrencileri'nin 16.3.2015 el ilanı
s.
Sürdürülebilirlik –ği | Bizim gurubun Türkiyede kömüre dayalı hiç elektrik üretimi olmadı. Sürdürülebilirlik Komitemiz o alana girmemizi istemedi., | V Munyar, Hr, 6.5.2019, 9
a.
sürdürülemezlik | Toplum (...) hayatını sürdürme güdüsüyle bile olsa meselenin sürdürülemezliğini hissediyor, görüyor., | Bağırdır, T, 10.1.2013
a.
sürdürüm | devamlılık? , devam ettirme, idame ettirme | Mendereste de, | Turgut Özalda da, keza şimdi | Erdoğanda da, bakın hep böyle yol almış o | atakların, sürdürümlerle gidemeyip, yarı yollarda tökezleyerek sönüp kalmalarının nedenleri, belki de kendi bünyelerinin ürettiği bu çelişikliklerden gelmekte olduklarıdır.R. Tahiroğlu, T, 9.11.2010 | Milliyetçi bir siyasal kültürün sürdürümcüsü olmasına rağmen, somut olgular karşısındaki o insancıl yanının, hep diri kaldığının ve öne geçtiğinin zaman zaman tanığı olduğum bu subay, göstermelik dahi olmayan bu tavırlarıyla, beni daima düşündürmüştür., | N. Çınar, T, 17.1.2011
a.
süre tutum dilekçesi | Temyize başvuruda esas dilekçeyi yazmak için gerekçeli kararı beklerken temyiz sürecini kaçırmamak için verilen gerekçesiz temyiz dilekçesi. 1990?
a.
huk.
Süre uzatımı | CB RTE 10.7.2019
a.
süreç | Osmanlıca vetire Süreç (vetire) kavramı 'süre' kavramından farklı olarak halden hale geçişi ifade eder, süre, eğer içinde bir değişim dinamiği içeriyorsa süreç olur. 'Belli bir sürede tohum çimlenme sürecinden geçerek buğdaya dönüşür.', NYağcı, T, 30.12.2010
a.
süreçleme
a.
işleme.
tr. sür-eç-le-me
"Haberleşme-Bilgi Edinmede Devrim: İlk ticari bilgi süreçleme cihazı 1948'de işletmeye açıldı ve işletmeci- liğe getirdiği değişiklikler pek parlak oldu . İşletmeciliğin , haberleş- me , bilginin yeniden derlenmesi ve bilgiyi işleme konularını kavra- yıp kulanması , şimdiye kadar oldukça ... ",ODTÜ İdari İlimler Fakültesi D, 1966, S 6-7, 511| "Godoro Yapay, Us eğitimindeki konulardan birisi de doğal dil süreçlemedir.", Önder Teker, Derinlemesine Python AI Natural Language Processing, 2021, 17"
süreçlemek
f.
işlemek.
tr. sür-eç-le-mek
"... süreçlenmesi yönünden , kalitenin geliştirilmesine ve üretim miktarının arttırılmasına yar- dımcı olacak yeni yöntemleri açıklayıp aydınlatan bilgiler de sunulmaktadır.", R Karalar, Teoride ve Türkiye uygulamasında tarımsal pazarlama, 1975, 64 "
süreçsel | Süreç danışmanlığı faaliyetleri, grup veya bireylerin çevrelerinde gelişen ve oluşan süreçsel olayları algılamaları, anlamaları ve harekete geçmeleri için danışmanın yaptığı yardım niteliğindeki faaliyetlerdir., | Z Aksan / S Özbaşar, Türkiye'de profesyonel yöneticiler: bir araştırmanın bulguları, 1980, 116
s.
süreçsellik -ği
a.
"İmge oluşturucu sözler ya da yargılar, yukarıda görüldügü gibi, sanıldığından daha kolay ve yoğun süreçsellik ve tarihsellik özelliği kazanıyor. Götz'ün yaptığı ' ... binlerce mil ötede, Türkiye'de' belirlemesi, Goethe tarafından üstleniliyor | ' ... çok uzaklarda, Türkiye'de' anlatımına dönüştürülüyor | Türklere ilişkin ... ", O B kula, Alman kültüründe Türk İmgesi, 1992, C 1, 302"
süreçsizlik -ği
a.
"Türkiye'de Modernleşmenin Süreçsizliği: Hürriyetin Peşinde Cemil Meriç", T Can Doğanay, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar D, 19 (32): 73-77, 2017 ISSN: 2147 - 7833, www.kmu.edu.tr"
süredurmak
bf.
ara vermeden sürmeye devam etmek.
"Şu yakında Rasim ağanın tarlası var. Ben oraya gideyim de, o bitirdiyse pulluğunu ve öküzlerini isteyeyim. Siz süredurun. Ben hemen gelirim,' dedi.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 70"
süredurum
b.a.
tr. sür-e+ dur-um
Sonra, bir köprünün altından geçip, bir Süredurum Alanına vardık 83
süregelmek
geçmişten beri olagelip halen de olmaya devam etmek.
b.f.
“Asırlar boyu süregeldi savaşı bu Devlerin, ”,
Ali Bozdağ, Üç Mevsim, 69
süreğen
s.
daimi.
"Siz süreğen aşkların sahibi / O eşsiz çocukları gördünüz mü hiç", Haydar Oğur, 1994, 91"
süreklileşme | BTS+ bk. tonlulaşma diyor. devamlı hal alma | Bölgede yaşanan demokratik her gelişme, otoriterliğin süreklileşmesinde çıkarı olanları ürkütüyor., | YTaşkın, T, 1.2.2014
a.
bts+
süreksizleşmek | Radyal bir yol düzenine pek de uygun olmayan, farklı boyutlarda yapı adaları oluşturan ve bazen süreksizleşen bir grid sistemi şehrin neredeyse bütününe yayılıyor. | , | Aİnceoğlu, 2.6.2017, | http://manifold.press/ipucu-ideal, 13.6.2017g
f.
TDK-
sürel | Şiir ve inanmak kavramı arasında gözettiği doğrudanlığın, | şüphenin sürel bir yoksuzluk olduğu saplantısından kurtulsa bile her vargıya karşı bıraktığı o şüphe payını daha sönümleyemediği anlaşılıyor:, | Mustafa Gazi, Kent Vaizi, 2024
s.
sürelik -ği | Farsça divanında yer alan aşağıdaki beyitten bir süreliğine Şiban Han'ın (ö. 1510) maiyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır., | Y Kaplan, Dîvânı Meçhul Bir 16. Yüzyıl Şairi: Edirneli Tîğî ve Şiirleri, Dede KorkutD, C 7, S 16/ AĞUSTOS 2018
a.
sürem
a.
zaman, vakit, rüzgar
tr. sür-em
"Alımlı çağrılara direnmeden / Issızlığın erincini can sıkıntısı gösteren / Uyudum kaç sürem bilmeden", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 19"
süremsizlik -ği
a.
zamansızlık.
tr. sür-em-siz-lik
"Yolunda tarihi silmek için bir daha yazılmamacasına / Aşıp sevdanın elyazmalarını, sevginin süremsizliğine / Yürüyorum yazıtlar arasından eprimiş / Aştım uzak kavramını, kalktı mesafe, / Aştım sürem kavramını, daldım süremsizliğe", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 21/22"
sürerlik | devamlı olma, devamlılık | Güneş batıp gün bittiği halde olayı sonuca bağlanmayan bu öykü, okuyanın zihninde sürüyor; yaşamın sürerliğine paralel olarak öykü de okurda sürüp gidiyor., | HSoyşekerci, T, 23.7.2012
a.
sürfile | surfilé. sıfat Seyrek ve çapraz (dikiş). | Yazmasında sürfile nakış vardı / Gözlerinde dil bendi bakış, | BünyaminK, 46
a.
fr.
sürgü | Hastaların kusmalarını veya dışkılarını yapacakları özel tabak. 10.7.2010 Medical Park
a.
sürgülü
sürgüsü olan.
"Ankara mobilya Fiyatlara dikkat! bizde böyle yaptık ... sürgülü dolap ... ", Sbhİstanbul, 7.8.2000, 4 | sürgülü kapı, 14.4.2024+"
sürgün avı | Avrupanın muhtelif yerlerindeki şato eğlencelerine, Çar sarayının merasimine, at üstünde sürgün avlarına, Almanyanın, İsviçrenin 'kür' yerlerindeki palas hayatına, Fransanın cenup sahillerindeki gazino safalarına ve nihayet Paris'in salonlarına, bulvarlarına, kahvelerine, tiyatrolarına dair çok şeyler biliyordu., | YKK, KiralıkKonak, 22
a.
sürgünlük | Sümbül, hem cezaevinin travmalarından, hem de sürgünlüğün verdiği acılardan kurtulmak için mücadele edip durmuş yıllarca., | OMiroğlu, T, 18.2.2012
a.
sürgünsel | sürgünle ilgili | sürgünseldi gelincik narin / arkadaşların selamı civan, | TekinSönmez, yansıma35/1974, 283 | Edward Said, mesela, Kültür ve Emperyalizm adlı eserinde şöyle yazıyor: | ... bir entellektüel misyon olarak özgürleşme... kültürün kurgulanmış, kurulmuş ve evcilleşmiş dinamiklerinden, evsiz, merkezsiz ve sürgünsel enerjilere yani ..., | AyhanKaya, KöklerveYollar:TürkiyedeGöçSüreçleri, 2007, 50
s.
sürklase | surclasser | Klasik İslâm an'anesi Kur'anın edebî haşmetinin ve arap şiir zevkini sürklase eden üslübunun üzerinde durduğu kadar belağat ve fesahatsever bir muhitte bu vadide bir mucize olarak gönderilişini ayrı bir ilâhî hikmet olarak gösterir., | E Göze, Mukayeseli İslam tarihi kronolojisi, 1971, C 1, 60
fr.
sürklase etmek spor | İskambil oyunlarından batak oyununda, toplam 13 elin tamamını alan oyuncu oyunu 'çizmiş' sayılır ve rakibi sürklase eder., | STunalı, T, 26.11.2011
sürme iskele: 4. sıfat Sürülerek kullanılan:
sürme iskele. Bnz. Sürme kapı. Sürme kapak. | Sürme iskele verilmeden gemiden inilmesi tehlikeli ve yasaktır. İdo gemilerindeki uyarı yazısı
sürmek | bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak | Aristidi Efendi çürük malları sürmek, siortalı eşyayı vapur veya şimendiferde imha usullerinden ve daha birçok hilelerden bahsediyor., | Güntekin, Damga, 70
f.
sürmelenmek TDK+ | sürmelenme işi | +Dünya sürmelenmiş ela gözlü kız / İçi pek karanlık, üstü ay yıldız., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 70
f.
sürmelim
sevgiliye hitap sözü.
"Sen işlemişsin bu nakışları / Sen yazmışsın bu türküyü / Bu yastıkta uyku tutmaz sürmelim, / Sevilir, okşanır bu yastık.", Ş Belli, 1962, 51 "
sürmüşlük | [S]olaklı vadisinde topraklarını bırakıp gitmeyen insanların üzerine iş makineleri ve yüzlerce jandarmayı sürmüşlüğü var mesela..., | PCengiz, T, 10.12.2014
a.
sürpene
a.
masal kahramanı.
"Bir varımış, bir yoğumuş... / "Allahın gulu çoğmuş../ Zaman evvelbahar imiş... / Bir sürpene var imiş... " / Sürpene bir masal kahramanıdır hemşerim / Başını alır, gider. / Önce bir köseye çobanlık / Sonra bir başka köseye hizmet eder... ", Ş Belli, 1962, 95"
sürpriz | İnsan var, sürpriz yok sözünü ondan duyduk., Yusuf Özaslan, Mehmet Şeker, 26.02.2026, Rindan
a.
Sürprizli | Polis romanları sürprizli hâdiselerle ayni şeyi yaptı. Natüralist romanlar içtimaî hâdiseleri tabiat hâdiseleri gibi muayyen kanunlar içinde muayyen usullere raptederek tetkike koyuldular., | İ H Sevük, Edebi yeniliğimiz, 1935, 257 | Fâtih'in dış politikası cür'etkâr olduğu derecede ihtiyatlı, ihtiyatlı olduğu derecede sürprizli, sürprizli olduğu derecede gerçekçi, gösterişten uzak, yalnız gayeye yönelen, karşı taraf için muğlâk ve akıl karıştırıcı idi., | Y Öztuna, Osmanlı devleti tarihi, 1986, 117
s.
sürprizli BTS- | Sürprizi olan, içinde sürpriz olan şey. Sürprizli | sürprizi olan, şaşırtmalı. | Bol sürprizli bir kitap, | Sbh, 22.11.2012 | Kıyafetler hep sürprizli..., | M Alpman, 3.9.2016, Klbk | | Polis romanları sürprizli hâdiselerle ayni şeyi yaptı. Natüralist romanlar içtimaî hâdiseleri tabiat hâdiseleri gibi muayyen kanunlar içinde muayyen usullere raptederek tetkike koyuldular., | İ H Sevük, Edebi yeniliğimiz, 1935, 257 | Fâtih'in dış politikası cür'etkâr olduğu derecede ihtiyatlı, ihtiyatlı olduğu derecede sürprizli, sürprizli olduğu derecede gerçekçi, gösterişten uzak, yalnız gayeye yönelen, karşı taraf için muğlâk ve akıl karıştırıcı idi., | Y Öztuna, Osmanlı devleti tarihi, 1986, 117
s.
bts-
sürrealist | -Sen, dedim, bir sürrealistsin!, | Tez, TTE, 93
s.
sürttürmek
f.
tr.
"Ancak, anlamadığım bir duygu, sürekli ayağımı yere sürttürüp duruyor.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 13"
sürtüşmeli s. | Küresel-bölgesel güçlerin, ulus devletlerin kendi politik planları; güç kavgaları; sürtüşmeli öncelikleri yok muydu? , | GÖzaltınlı, 28.6.2016
sürü dronlar | Sürü dronlar, kamikaze/intihar dronları, | CNN Türk, 31.08.24, 00,14
b.a.
sürücü a.Diğer taraftan, itfaiye arabalarını çekmek ve bunları kullanmak için 40 çift katır ve sürücü alınacağından, talip olanlardan, katır satacakların levazım, sürücülük* isteyenlerin de zat işleri müdürlüğüne müracaatları., | GugukG, 24.5.1949, 4
sürücülük -ğü | Diğer taraftan, itfaiye arabalarını çekmek ve bunları kullanmak için 40 çift katır ve sürücü alınacağından, talip olanlardan, katır satacakların levazım, sürücülük* isteyenlerin de zat işleri müdürlüğüne müracaatları., | GugukG, 24.5.1949, 4
a.
sürücüsüz
1. reissiz, kaptansız.
2. sürücüsü olmayan.
s.
tr. sür-ü-cü-süz
"Su sevgisiz / Yakıt sürücüsüz neyler / Tarla emeksiz / Neylerim ben sensiz", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 48"
|| “... gördüm nāgāh bir gemi geldi gemicisüz sürücüsüz gördüm ol gemi beni geçürdi hiç sürmedin (5) uş şimdi geldi çün bunı işitdi Dehri eydür bu boz zāhir yalandur ki gemi gemicisüz (6) yörimek muḥāldür Tamāme döndi aña dėdi kim ...", İzniki, P Yavuzarslan, Münebbihü'r-Rāḳidīn: Giriş, inceleme, tenkitli metin, 2002, 251
sürücüsüz | Zira birçok üreticinin, teknoloji firmasının, sürücüsüz otomobiller üzerinde çalışmalar yaptıklarını hemen her gün takip edebilmekteyiz. ., S Yünlü, Robotlar ve Yapay Zeka: Etik ve Hukuki Açıdan Güncel ve Muhtemel Sorular, LEXPERA Blog, 16.1.2019
s.
sürüklenim | (...) sünek olarak sınıflanmışlardır. Kırılgan cisimlerde plastik akmanın tutarı hiçtir veya azıcıktır; sünek cisimlerde ise pek büyüktür» (Hills, 1963 , p . 92). İlişikli terimler: Akma, plastiklik, kırılma. 263. SÜRÜKLENİM ..., MTAE Yayınlarından, 1958, S 149, 149
a.
Sürükletmek | Daha her şey kaybolmamıştı, fakat muazzez kendisini dayanılmaz bir cazibenin çektiğini, kendi iradesinin onu bu yoldan döndürmeye kâfi gelmeyeceğini anlıyordu, ara sıra beliren bir hissin sevkiyle,
kendini daha kuvvetli bir insana sürükletmek, buradan uzaklaşmak istiyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 195
f.
sürükleyici
s.
"Mevsim kışa rastlamıştı. Okmeydanı'nı sıyırıp tepelerine çöken karayel altında hemen hemen gözgözü görmez derecede ışıksız ve yine hemen hemen ayak basılmaz halde delik deşik bulunan bu izbe köprü —şakrak, sürükleyici operet havalarını en yüksek sesle tekrarlamağa elverişli bir yer olduğundan — alafrangalık meraklısı genç rnekteplilere bir iç bahçe kadar kuytu, ılık, rahat görünürdü.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 101"
sürükleyici | 1. sürükleme niteliği veya gücü olan, dinamo | Yepyeni bir tahassüs lazımdı sana mutlak: / Arzular kadar geniş, ümitler gibi uzak / Ve uçurumlar kadar sürükleyici, derin., | FSAsral, 26 2. ilginin sürmesini sağlayan
s.
sürülebilir | Balıkesir Edin krem gibi sürülebilir yumuşak tam yağlı peynir harika, Merter pazarı, 23.03.2025
s.
sürülerce
z.
sürü sürü olarak, sürüler halinde.
"Yine saldırdı sürülerce, bağrımıza, / Öldür öldür tükenmez, kâfir umman." Dağlarca, ÜŞD, 46"
sürülmüşlük -ğü
a.
sürülmüş olma hali.
tr. sür-ül-müş-lük
"Acı: Senden sürülmüşlük / Sürgünün kalır tek amacı / Yaban söz yaban hava", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 31"
sürülü | en iyi dostları da sarmanıyla / mangala sürülü cezvesi ve sacayağıydı, | MG, 34
s.
sürüm | traj | Bu iki gazete her gün biribiri aleyhine sütun sütun küfürler yazıyordu. Halk pek eğlenmişti. Sürümümüz her gün artıyordu., | Güntekin, Damga, 82 sürüm sürüm etmek (süründürmek) deyim | Bu dünyaya geldiğime pişmanım / Beni sürüm sürüm etti düşmanım / Cümle derdim ayan sana Süphanım / Ya bir iylik ya da öldür Yaradan., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 104
a.
Sürüm indiğinde çaylar gururdu,
sürüntü | sürtmek veya sürtünmekten dolayı kalan iz i | On tırnaktan alınan sürüntülerin beşinde uyum tespit edildi., | T, 7.12.2010
a.
Sürveyan | Surveillant gözetmen, gözetçi | Kartalda 21 kişinin hayatını kaybettiğin Yeşilyurt Apartmanına ilişkin soruşturmada binanın projesini oluşturan Suzan Çayır, inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu ve yapı ruhsat sürveyanı Arzu Keleş Boran gözaltına alındı., | | https://www.haberler.com/son-dakika-kartal-da-coken-binayla-ilgili-3-kisi-11740733-haberi/, 14.2.2019
a.
fr.
süsen
a.
?
?
"Mihneti kendine zevk etmededir âlemde hüner. / Minareyi çalan kılıfını hazırlar. / Minnet kadar ağır yük olmaz. / Minnet ile koklama gül, al eline süseni | / Geçme namert köprüsünden ko aparsın su seni.", Mahmut Yurter, Mahmut Cûda Atasözleri, 1970, 53"
süser | karadenizde büyük kilit, ağır kilit EkşiS'de suser girdisi içinde*
a.
süsken | çok süsen (hayvan), boynuzlayan, tos vuran | Ve bir de sevr-i natuh süsken öküz ve kelb-i akur yani dalayıcı kelb gibi zararı müteayyen bir hayvan olup da sahibine mahallesi ya karyesi ahalisinden biri hayvanını zabt et diye tekaddüm etmişken sahibi salıverip de bir kimsenin hayvanını ya diğer malını telef etse sahibi zamin olur., | Mecelle, md. 929
s.
süsleyip püslemek
dey.
özenle, özen göstererek süslemek, göze çarpacak kadar süslemek, telleyip pullamak.
tr.
"Edebiyat yapacağız diye sözü eğip bükmeden, allayıp pullamadan, süsyeyip püslemeden, söyleyecek sözü, ıstırabı, derdi, kaygısı ve kavgası olanların sözlerini derleyip toparlamak adına bu dergiyi çıkardığımızı beyan ediyoruz sana.", Edebi Müdahale D, Kış 2011, Y 1, S 1, 1 "
süslüman | alaycı, eleştirili. | BAŞ ÖRTÜSÜ eskiden simge idi. Müslümanın simgesi. Şimdi hiç de öyle değil. Şimdi baş örtüsü müslümanın değil,'Süslüman'ın modası. Başını gayet güzel örtmüş gayri müslim kişiler gördüm., | @ProfOrhanCeker, 19.07.2024, x
a.
süslümanlar | Devre uygun zengin süslümanlar..., Ersan Sazak, 12.01.20245, Facebook
çoğ.a.
süt | bazı bitkilerin beyaz, yapışıcı nitelikli öz suyu | Kimi zaman çimenlerin üzerine sırtüstü uzandı, taze ot yoldu, özsularını, sütlerini eline yüzüne sürdü., | DCeyyhun, 27
a.
süt balığı | chanos chanos Hint okyanusu, Güneydoğu Asya, Avustralya, Kızıldeniz, Batı Pasifik Okyanusunda yetiştiriciliği yapılan eti çok lezzetli, 180 sm.e ve 16 kiloya kadar büyüyebilen ve kıyıya yakın 30 metre derinliğe kadar olan bölgelerde yetiştirilebilen bir balık türü. | Süt balığı Türkiye'de yetiştirilebilir demek için bazı araştırmalar yapılması gerekir., | T, 8.9.2011
lat.
sütbeyaz
"Belki akşam olmuştur sevgilim, / Yaşamak iyi günlere kalmıştır. / Rüzgar müjdeler halinde dallara / Sütbeyaz kokular salmıştır.", Ş E Regü, Yağmur, 31"
Sütlemek | torinolu omaçta torinolunu gösterdi ama olsun torunoluydu sizi sütledi türk oldu iştee., | 3.3.2008, | http://www.skodam.com/skodashack/ilginc-benzerlikler-t6383-36.htm H A Gedikli, 16.2.2020
f.
sütlenmek | Kurudereye düşenlerin etini de bacım kavursun, yiyip içelim. Taze kanı da ineğimiz içe de sütlene..., Ahmet Uysal, Köyün Ortak Malı, 2001, 43
f.
sütlü neskafe mec. Eşcinsel | İki gün sonra annesi bana söyledi: 'Civan'ın arkadaşları ona demişler ki, 'oğlum bu sütlü nescafeyi nereden tanıyorsun? ' O da hepsin isusturmuş, 'annemin arkadaşı , o kadar!' demiş., | Esmeray, T, 4.4.2012
mec.
sütre ar. sutre is. | 1. Perde, örtü. 2. Evde veya açık alanda namaz kılarken öne konulan nesne. 3. ask. Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper. | Sanki, Türkiye üzerindeki tezlerini kabul ettirmeye çalışanların sütre gerisindeki olağanüstü gayretlerini görür gibi oluyorum., | HC Güzel, Radikal, 12.6.09
ar.
süttozu | Çocuk çocuk kadınlar doğurmak için çırpınıyor / Süttozuyla lekelenmiş ellerimizi, | AlperÖzbek, 95
a.
sütümsü | i. (Fr. opaline) Opale benzer parlak, sütümsü görünüşlü camdan yapılmış vazo, kupa, abajur vb., KubbealtıL, | opalin, 04.10.2024
s.
Sütün ağzı açık kalınca, kediye insaf düşer / sütün ağzı açık kedinin insafına ne dersin? Deyim | Sütün ağzı açık kalınca, kediye insaf düşer... Çok sevdiğim ve zaman zaman da kullandığım bir Anadolu tabiridir bu. Kısaca der ki; 'Ey insaf ve vicdan sahipleri, biri ya da birileri sizi hoş görüyorsa, taleplerinizi ikiletmeden yerine getiriyorsa, kırmamak, üzmemek ve incitmemek adına isteklerinizi olumlu karşılıyorsa, hatalarınızda merhamet edip affediyorsa, güçlenmenize, büyümenize katkıda bulunuyorsa, siz de sürekli yeni isteklerde bulunmaktan, nasıl olsa affediliyoruz diye yeni hatalara yelken açmaktan imtina edin, üzerine üzerine gitmeyin, bunaltmayın, daraltmayın, insaf edin...'. Yani sütün ağzı açık kalınca, bunu bir hak olarak addedip hemen içine dalmayın., | A K karabulut, | http://www.ahmetkagankarabulut.com/bizden-haberler/sutun-agzi-acik-kalinca-kediye-insaf-duser, 20.8.2018
Sütün ağzı açık kalınca, kediye insaf düşer / sütün ağzı açık kedinin insafına ne dersin? Sütün ağzı açık kalınca, kediye insaf düşer... Çok sevdiğim ve zaman zaman da kullandığım bir Anadolu tabiridir bu. Kısaca der ki; 'Ey insaf ve vicdan sahipleri, biri ya da birileri sizi hoş görüyorsa, taleplerinizi ikiletmeden yerine getiriyorsa, kırmamak, üzmemek ve incitmemek adına isteklerinizi olumlu karşılıyorsa, hatalarınızda merhamet edip affediyorsa, güçlenmenize, büyümenize katkıda bulunuyorsa, siz de sürekli yeni isteklerde bulunmaktan, nasıl olsa affediliyoruz diye yeni hatalara yelken açmaktan imtina edin, üzerine üzerine gitmeyin, bunaltmayın, daraltmayın, insaf edin...'. Yani sütün ağzı açık kalınca, bunu bir hak olarak addedip hemen içine dalmayın., | A K Karabulut, | http://www.ahmetkagankarabulut.com/bizden-haberler/sutun-agzi-acik-kalinca-kediye-insaf-duser, 20.8.2018
dey.
sütür BTS+ | 1. ameliyat bölgesinde yapılan dikiş | Çünkü sütür yaraya implante edildikten sonra, yarada gelişen ödem sonucu sütürün dokuları boğmadan, kesmeden uzaması ve ödemin rezorbsiyonundan* sonra yaranın retrakte* olmasıyla ipliğin kısalarak yara dudaklarını uygun pozisyonda bir arada tutmasını sürdürmesi beklenir., | atsanas.com/pdf/genel.pdf, 15.5.2016g 2. kafadaki kemiklerin birleşme yerinden ayrılması* | İlk belirlemelere göre Ceylin'in başının arka bölümünde travmatik bir bulgu sonrasında ekimoz tespit edildi. Ayrıca raporda, sütür (kafadaki kemiklerin birleşme yerinden ayrılması) bulundu., | 13.6.2017, MilliyetG
a.
tıp
bts+
süveyda | Kara noktacık, kara delik kalpte bulunduğuna inanılan iman yeri. Kalbin Allah'a açılan zamansız mekansız yeri | Ve kadınlar aşkın esrik yutkunuşlarında / Kanatları yedi katlı / süveyda / uçar aya karşı inci taşırlar, | eminedeniz, sevdalanmak aya karşı, cazkedisi3
ar.
süzgeç
a.
"Kâtip nerde kaldı kalem kan ağlar / Sözlerim süzgeçte süzüldü kaldı / Kalbim gama bağlı gözlerim çağlar / Kanlı yaş kirpikte dizildi kaldı.", San, Hicranî, 150"
Süzgeçleme | süzgeçlemek işi. | Eğer ters evrişim öncesi frekans süzgeçlemesi çok gerekli ise kullanılan frekans süzgeci muhakkak en küçük fazlı olmalıdır. Önkestirimli ters evrişim ise tekrarlı yansımaları yok etmek için kullanılır., | JeofizikD, 1985, C 10, 4
a.
Süzgeçlemek | süzgeçten geçirmek. | İren'in şiiri, belli bir yaşantının şiiridir ve yaşantısaldır. İren olayları durmadan süzgeçleyen, iç bağıntılarla saçaklanan, ama bu işe daima yenik olarak başlayan kendi bilincinin şiirini yazmıştır. ..., | Papirüs, S 31-39, 31 | Medeniyetin akıl ve hafızasıydı. Dünyayı aydınlatan ışıktı. Batıyı eleştirel akılla süzgeçledi. #Türk'ün #KüreselDeğer'iydi. #FuatSezgin Hoca, Hak'ka yürüdü. Başımız sağolsun, mekânı cennet olsun!, | A İyimaya, 30.6.2018, twitter
f.
süzgü | Karnabahar yeniden süzgüye çıkarılıyor, çiçekler halinde ayrılıyor, kıyma eklenecek, hepsi bir bardak su eşliğinde pişirilecek., | Sİleri, ZCumartesi, 22.9.2012 | süzgüye çıkarmaksüzmek. | Karnabahar yeniden süzgüye çıkarılıyor, çiçekler halinde ayrılıyor, kıyma eklenecek, hepsi bir bardak su eşliğinde pişirilecek., | S İleri, ZCumartesi, 22.09.2012
dey.a.
süzgünleşmek
f.
süzgün duruma gelmek
"Gözlerin süzgünleşmiş | yanaklarında, yanaklarında, çocukluğunun çiğ kırmızılığı solmuş, yalnız tatlı bir pembelik kalmıştı.", C Uçuk, DS, 1971?, 5 "
süzme
s.
tam anlamıyla, katıksız.
tr. süz-me
"Direnişçiymiş! Nah direnişçi! Onlar süzme terörist, terörist! Terörist olmasa terör suçlusu olarak gözaltına alınıp adli işlem yapılır mı?", http://www.medyagundem.com/rusen-cakirin-gezi-panigi/, 8.10.2013"
süzme
s.
1. süzgün 2. süzüş. 3. süzülmüş.
tr. süz-me
"Bir kaşları suna, gözleri süzme (sürme), kirpiği hançere benzettim seni.", Virânî | 1-Sevmediğin birine mecburi tebessümlü selam 2-Hala aynı sinsilikte midir diye bir süzme 3-73737 tane gülden oluşan buketle gelen onun masasına gidiyor olamaz 4-Hak etmeyen insanların mutluluğundan gözleri alamama ve kapanış.", @misirlikizi 26 Tem 2018, twitter | "Her zamanki üslubuyla ince ince dokundurmuş | ama güzel yazmış sayın Gökhan Özcan. Şairin ışığı ne kadar süzme gelse, şavkı vurduğu zaman demek ki bazılarının sadece gözleri değil, aklı da kamaşabiliyormuş. 'Aklı kamaşmak' da az buz bir imaj değil hani!", @ahmetkutlay13 14 Haz 2018, twitter "
süzme | 1. tam, gerçek, katıksız. | Çok sonra öğrendim 12 Eylül'de Mamak Cezaevi'ne sokulup 'Burası beş yıldızlı hotel, ne işkencesi' yazı dizileri yazdırılmış süzme bir faşist olduğunu., | YOğur, T, 7.7.2011 | süzme orospu çocuğu| Gülemiyorum işte. Gülmek istesem bile yanaklarımda iki kurşun varmış gibi hissediyorum, kurşunların ağırlığı aşağıya bastıkça somurtkan palyoçolara dönüyorum. Bazen kendimi salt duygular peşinde koşarken buluyorum. Belki de bu sis bulutu, beni süzme bir orospu çocuğu gibi hissettiriyor, kim bilir, olabilir... Fazla maval okumaya gerek yok; Kurşunları geçtim kendime her gün biraz daha ağır gelmeye başladığımın farkındayım. Bedenimi ruhsuz meleklere satacak kadar andaval bir tipte (sic) değilim. İlla bir şey satılacaksa bu, başkasının ruhu olmalı., Özcan Tekdemir, Bay A-Arta Kalan-Roman-Bilim Kurgu-Ücretsiz Kitap, 2024 | süzme çay | Demlenmiş çayı süzgeçten geçirerek bardağa doldurma şeklinde servis edilen çay.
dey.s.b.a.
süzme revani
"—Nemelâzım, kız güzel olmuş bu sene | bıldır âdetâ çirkindi, baktıkça içimden "kavruk kalır, süzme revani soğuk bir kız" diyordum, fidan gibi boy atmış. Pencereden görmedin mi?.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 86"
süzük
s.
süzülü, süzülmüş.
"Caz çalıyor Adanalı tümtek / Göbek atıyor ortada fingirdek / Göğsü kalçası mavi kolyelik / Gözü süzük ağzı açık / Atıyor portakalcı kulüp tek / Oynuyor oynak keklik gibi sekerek / Göğsünden giriyor iki binlik tek.", E K Gökkaya, 1988, 31"
Süzük süzük bakmak | Sığır budu döndü. Süzük süzük baktı ve tekrar asılmakta devam etti. Kadın sinirlendi. -Ayol! Size söylüyorum. Biraz ileri gidin de sıkışmayalım... lâkırdı anlamıyor musunuz? Ay ne soğukkanlı adam!, | B Felek, 1947, C 1, 14
süzülmek | Sessizce ve görünür bir hareket yapmadan ilerlemek. | Tekir arasıra açılan daire kapısından dışarıya süzüldüğünden onu aramak, bulmak görevi benimdir. Merdivenlerde; -Tekir diye seslenirim., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 32 | 2. İnsan sessiz, gizlice ve kayıyormuş gibi gitmek. | Pencere kenarında uyuyan zenci, gece yarısı irkilerek uyandı. Hafif ay ışığında, iki haydut pencereden içeri süzülmeye çalışıyordu. Taciri öldürecek, paralarını çalacaklardı., M Y Kandemir, 40 Hadis, 2014, 19
f.
Süzülüvermek | Ali kurşunları yiyince başını geri atmış ve oturduğu kütükten aşağı, toprağın üstüne süzülüvermişti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 97
bf.
süzülüvermek | Bulutların arasından silik bir güneş ışını süzülüvermişti birden., | A Özakın, KB, 86
bf.
süzüm süzüm | Bekliyorum yolda gözüm / Aşk közünde pişti özüm / Gözyaşlarım süzüm süzüm / Yanağıma indin mi gel. O Leyli Yar (Kızılırmak)
z.
süzüm süzüm süzülmek (göz yaşı) | göz yaşı sicim gibi akmak
f.
svab | Cenin, süt, kan, svab topladık geldik.
svap/swap | El svaplarının incelemesinde Ramazan Hicri'nin elinde barut izine rastlandı., | R, 24.7.2011 | | Kan, dışkı, deri, nazal-genital-konjunktival* swap, süt, idrar, abse, abort (atık), anaerobik* kültür ... veya şişelere, yeteri miktarda toplanır ve ağzı iyice kapatılır., | EÖzdemir, kepez.antalya-tarim.gov.tr/yukleme/File/lab_hay_num_gnderimi.pdf?, Antalya 2010 | Sivil oldukları iddia edilen teröristlere 'Swap' testi, | DirilişP, 28.5.2016 | Ancak dosyadaki Adli Tıp Kurulu raporu ve Kesici'den alınan el svaplarına ilişkin sonuçlar, ölüme ilişkin soru işaretlerini artırdı., | M, 15.5.2012 | Transport svabı | Svab örnekleri uygun taşıyıcı bir besiyeri içinde gönderilmelidir. Charcoal transport svabları birçok amaç için uygundur., | OTat/HGözün, konyavet.gov.tr/numune-kabul-ve-raporlama.php 19.8.2013de girildi.13.9.2011 tarihli bir fişin arkasına yazılmıştı.?
a.
tıp tıp
swimlemek | kara mizah için yüzmek. | -sayın başbakan dün yatta görüntülenmişsiniz / + evet bodrum'da siestalıyorduk / - efendim? / + yani diyorum ki swimliyorduk bebeğim / - swimlemek? / + yahu anlayın işte sunshinelıyorduk / - siz hangi ülkenin başbakanı olduğunuzu biliyor musunuz beyefendi? burası türkiye, burada türkçe konuşulur. / + alın bu arkadaşı içeri... 15.08.2013 11:53 maximus decimus meridius, EkşiS
f.
swing | İng. | Son kertede, yeniden harmonize edilerek bossa nova havasında icra edilen Kız Sen İstanbul'un Neresindensin, solo içermeyen ve melodi etrafında dönen kolektif swing şeklinde çalındı., | BTopaloğlu*, 31.7.2013
a.
müz.
ing.
synth müzik | Şehrin havasını etnik elementlerle birleştiren Anadol projesi, synth pop temelleri üzerinde yükseliyor. 19.7.2018, HrKlbk,
synthesizer | Üçünçü konserde dudaklarım hırpalandığı için nefes kontrollü synthsizerla bas blok flüt, dijital saksofon çaldım., | SerhanYedig, HrKitapSanat, 26.5.2017
a.
szgın
s.
sarhoşluktan sızmış.
tr. sız+gın
"... dostlarını bulup onlarla kadehdaşlık ederdi. Kumkapıda seyyar meyhanecilik yapan Matrakçı adlı birini kendine kethüda seçmişti. Onun delâletile şu ipsizi, bu ipsizi konağına toplıyarak akla sığmaz rezaletler işliyordu. Hubyar da dahil olduğu halde onun evinde herkes sızgın bir halde yaşıyorlardı. Yataklar şarab sofrasının yanında serili duruyordu. Uyanmak zahmetine yeniden içip sızmak zevkinden dolayı katlanılırdı.", "
M T Tan, Osmanlı Rasputini Cinci Hoca, 1938, 227