Fethi GedikliFethiGedikli.com
  • Twitter
  • Facebook

Ş...

...

Ş harfi








şabak | Irak'ta Şii Kürtlerin oluşturduğu Şabak topluluğu aşırı dinci örgütlerin tehdidi altında. Güney Kürdistan'da Kürtçenin Zazaki lehçesini konuşan topluluk azınlık olarak daha iyi koruma istiyor., | T, 10.8.2014

a.






şabalak | Trabzonspor bir elit ocağın velinimetidir, biz şabalaklar da onların uşakları!, | STunalı, T, 14.1.2012

a.






şabeleme | Erzincan'da 'Oricik', Balıkesir'de 'Yatık', Osmaniye'de 'Şabeleme' yapan ve bizi biz yapan hikâyeleri görün., | Çelik, T, 11.11.2010

a.






şabloncu

s.



x



şablonik | Bundan daha şablonik, daha felaket bir –beyaz mı desem, pembe desem- dizi olamaz çünkü., | Telesiyej, T, 19.9.2011 | Kurt Kanunu'nda bu dilin ağırlığı, nutuksal iradesi, şablonik, yapay bir hayat sunumu, otoriteryen bir eda ve bir tepeden bakış hakim., | Telesiyej, T, 9.2.2012

s.






Şablonlaştırılmak | 16.1.2020, Kenan Ok

f.






şad | Farsça Sevinçli, neşeli GTS | Hüzniyle olma mahzûn şâdına etme gurûr / Bu dünya zıll-i hayaldir ne gam bâkî ne sürûr

s.






şad etmekNeşelenmesini, sevinmesini sağlamakGTS | Hatıralar annesi, sevgililer sultanı,/ Ey beni şad eden yâr, ey tapındığım kadın., | Balkon, Bodler:C:S:Tarancı/Skamuran, T, 27.6.2012 şad olmakSevinmek, neşelenmek

dey.






Şadet | Şehadet'ten | 1. Tanıklık | Bana namet* verdi dedim bismillah / Birliğine şadet ederim Allah., | 21 2. Şehitlik. | Destanlar yazardı hem Çanakkale / Şehitler şadete ermek istedi., | Develili, Develili, 72




ar.



şadıra





Elek kalbur gözer şadıra



Şadırvan | Coşkun sular gibi çağladım aktım / Bülbül gibi ah u efganımız var / Şadırvan atların seyrine baktım / Ahırkapısında seyranımız var., | Âşık Ömer, 17. Asır

s.






Şadırvanın ayağında | Şadırvanın ayağında birkaç ördek birbiri arkasına ve sallana sallana dolaşır, yassı gagalarından çamurlu suları süzerlerdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 31








şâdlık -ğı

a.
sevinç.

Farsça şâd + tr. -lık
"Hicrânî'yem göremedim bir şâdlık", Bayburtlu Hicranî/San, 10"



şadlık | sevinç, sürur, neş'e | Nişanlı taksimim yok bende eser / Şadlığa bu gönlüm değil müyesser / Mücevher kol bağı zernişan kemer /Her daim yastayım belimde değil., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 139

a.






şafakleyin | şafak vakti | Şirin Soğanlıda küçük çağımda, / Attı şafakleyin nara bir bulut, / Fırladım yataktan çıktım dışarı, / Dikildi karşıma kara bir bulut., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 251

z.






şaft | tek. | shaft Bir makinenin dönme hareketini öteki parçalara aktaran ve ucuna dişli çarklar, tekerlekler veya pervane bağlanan demir mil: Çok geçmiyor, şaftın dönmesiyle pervane çalışıyor. -Z. Selimoğlu. şaftı dağılmak/kaymak (birinin) deyim | 1. Çarpma, vurma sonucu bir kimsenin/şeyin yüzü-gözü dağılmak 2. Manevi çöküntüye uğramak | Selçuğun freekickinden sonra şaft dağıldı ..biraz zor kendine gelir... Kemal Sönmez, www.fanatik.com.tr/default.aspx? aType=HaberTumYorumlar, 18 Aralık 2012; | Bir anda sh'un gülmesiyle şaftı dağıtıyor., | | https://eksisozluk.com/sherlock--426434? a=nice?; | Ağzın gözün dağıldı, şaftı kaydırdın ama yiğitliğe b.k sürdürmüyorsun.¸ www.odatv.com/n.php? n=al-fatihi-vur-kekece-2605131200, 26.5.2013; | İstiap haddi aşılınca da hâliyle şaftı kayan ve motoru dağılan devem pert oldu., | 17.5.2013, www.torlakon.com/haberdetay.asp? ID=382?; | o kadar zor, ağır işlerde çalışan insanlar var ki adamın şaftı dağılıyor üç kuruş için. 4.6.2011, inanilmazgercekler.blogspot.com/2011/.../karabasan-nedir-ne-degildir.ht... | şaftı kaymış fazla hırpalanmış, hasar görmüş

a.


ing.

GTS+



şah

a.
kıral.

Farsça
"Sen çılgınlar şahı / Ne sevmediğini bilen, ne sevdiğini / Ama birşeyleri delice özleyen.", C Tümerkan, 1985, 33"



Şah demek | Üstü açık spor –çok eski bir model- otomobilden, şişman yuvarlaklığından hiç umulmaz çeviklikle yangın söndürücülerinin başı 'şah' diyormuşçasına atladı., | S Şengil, 1983, 66








şah iken şahbaz olmak deyim yüksek bir halden alçak bir hale gerilemek | Bıyıklarını da kazımış. Şahken şahbaz olmuştu cenabet!, | OKemal, HÇ, 11 | Bu dilin hızına yetişemezlerse fakir kalacaklarmış, şah iken şahbaz olacaklarmış gibi hissediyorlar., | AyçaŞen, T, 11.9.2011








şah şah idi şahbaz oldu deyim | Genç görüneyim, güzel görüneyim diye mi ne, bıyıklarını da kazımış... Şahıdı şahbaz olmuş matah!, | OKemal, HÇ, 28








şah tut | Ümumiyy?tl?, şah tutla bağlı xatir?l?ri v? bu xatir?l?rin dil? g?tirdiyi şeirl?ri çoxdu Vaqifin. | Söyüdd?n asılan beşik şeirind? yansıyan k?d?r qarışıq bir etiraz zaman-zaman boşalmış k?ndl?r?, zaman – zaman k?silib doğranan, çartaçartla yandırılan palıdların, çinarların harayına hay verir:

a.






Şahan | şahin | damarlarının balını ağdırıp* seherden / oğul vermiş meşelerle / su boylarında vurgun şahanlar söyle., | TekinSönmez, yansıma35/1974, 282

a.






şahan | Ürkek duruşu, şahandan korkmuş serçeyi anımsatıyor. ., | S Şengil, 1983, 24

a.






şahbaz

s.


fr. şah-baz
Garetmeyelim şahbaz yiğitlere 29



şahbeyit/ şah beyit | döşeme, sersuhana | Âşıklar ilk önce, hikayeden önce döşeme söylerler. Erzurum tarafında buna döşeme derler, Karsta hikayenin başında söylenene sersuhana derler. Yani baş. Sivas bölgelerinde de türkünün ayağı gibi 'şahbeyit' denir., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 70.

a.






şaheserlik | Birbirleriyle âdetâ özene bezene birleşmiş gibi duran denizlerle toprakların, yeryüzüne hokka gibi oturmuş tüm manzaraları, şaheserliklerini, milyonlarca yıldır süren magma hareketlerinin çöküntülerine ve akıl almaz depremlerine borçludurlar., | NÇınar, T, 30.12.2011

a.






şahıslı | şahsı olan | Taormina'da anlatıcı, konuşma havası içinde anlattığı metinde birinci çoğul şahıslı yapıları kullanarak okuru kitaba çeker., | B Sinem Atılgan, Postmodernist bir anlatı: Taormina, 13.1.2017, | https://bsinematilgan.wordpress.com/2017/01/13/merhaba-dunya/, 20.6.2019

s.






şahingözü | Kar ve yağmurdan gözlem yapabilmeyi sağlayan 'şahingözü' denen cihazlara da sahip değil., | E. Mahçupyan, T, 9.5.2010

a.






şahinlik | sertlik | Türkiye, eğer ki, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da halkların ayaklandığı bir dönemde, kendi içinde ve bölge genelinde ortak bir Kürt kimliği algısını güçlendirmek istiyorsa, güvenlik güçlerine 'ovada' ve 'dağda' şahinlik yaptırtmaktan daha iyi bir yol bulamaz., | SÖney, T, 25.8.2011

a.






şahna / şahne | 1940'larda İsmet İnönü dünya tarihinde eşi - benzeri olmayan bir vergi sistemini devreye soktu... İşte çiftçilerin o yıllarda yaşadıkları... Şahna... (...) Şahna tek partili yani CHP'li yıllarda köylerden vergi toplayan memurlara verilen isimdi..., CHP'nin zulum vergisi: Şahna! (...) Ve o vergiler köylünün en büyük korkusuydu... Yıl 1942'ydi... (...) Tarihçi Fahir Giritlioğlu, köylüyü daha ekinini hasat etmeden borçlandıran o sistemi böyle anlatmıştı kitabında...,11.07.2016, | https://www.ahaber.com.tr/analiz/2016/07/11/chpnin-zulum-vergisi-sahna | Keykubad oğlu Alâeddin'in, Osman şahnesi idi. İnönü'nde sürüsü gezerdi. Koyun, at, deve beslenürdü. Osman anlara müvekkel idi. Zira kâfir ol tarafa yakın idi. Gelüb almasın deyu Osman'ı müvekkel kılmışdı., | Şikarî/H Erdem, KararG, 2.12.2018

a.






şahna / şahne | 1940'larda İsmet İnönü dünya tarihinde eşi - benzeri olmayan bir vergi sistemini devreye soktu... İşte çiftçilerin o yıllarda yaşadıkları... Şahna... (...) Şahna tek partili yani CHP'li yıllarda köylerden vergi toplayan memurlara verilen isimdi..., CHP'nin zulum vergisi: Şahna! (...) Ve o vergiler köylünün en büyük korkusuydu... Yıl 1942'ydi... (...) Tarihçi Fahir Giritlioğlu, köylüyü daha ekinini hasat etmeden borçlandıran o sistemi böyle anlatmıştı kitabında...,11.07.2016, | https://www.ahaber.com.tr/analiz/2016/07/11/chpnin-zulum-vergisi-sahna | Keykubad oğlu Alâeddin'in, Osman şahnesi idi. İnönü'nde sürüsü gezerdi. Koyun, at, deve beslenürdü. Osman anlara müvekkel idi. Zira kâfir ol tarafa yakın idi. Gelüb almasın deyu Osman'ı müvekkel kılmışdı., | Şikarî/H Erdem, KararG, 2.12.2018

a.






şahna olmak | Höümet adamı dediysek şahna olmadın ya..., | YAkengin, Eski Çarıklar bk. şıhna?

f.






Şahnacı | 1. şahna vergisini toplayan kimse. 2. | Bir soyadı

a.






Şahnacı | şahna vergisini toplayan kimse Bir soyadı

a.






Şahsileşmek f.








şahsiyat

a.
şahsi işler, kişisel konular.

ar. şahsiyyât
"Başkan - Efendim şahsiyata girmeyin rica ederim.", A N Ölçen, 132 (1982, 2000)"



şahsiyat yapmak | İş, mizahın, esprinin, karikatürleştirmenin alanına girdiğinde, zekice ve zarafetle yapılan espriler, ne kadar örseleyici olsa da 'şahsiyat yapmak' sayılmaz., | HilmiYavuz, Z, 25.1.2012








şahsiyetli | kişilikli. | Tamamiyle şahsiyetli ve dinamik bir üslûp sahibi olan Falih Rıfkı Atay, | Roman isimli romansı bir eseri olmasına rağmen deneme ve reportaj (sic) sahaları dışına çıkmamıştır., Varlık Yayınları, 1953, 43

s.






şahsiyetsilik -ği








şaibedar | far. şaibeli. | Belki daha önemlisi Mithat Paşa'nın yargılanması, sürülmesi ve öldürülmesinin arkasındaki kişilerden biri olmakla | müttehem ve şaibedardır., İ Kara, | Tarihçiyi Unutan Tarih!, Derin Tarih, Oca 2025, 2

s.






şair | Söz atılmazsa zehirdir demiş bir şair, biliyor musun? , | TKiremitçi, 2005, 185

a.






şaire-zade | şaire oğlu | Şair çok defalar şairezâdenin hanesinde yaşarmış., | SF, KaragözÜsküdardaNeGörmüş*

a.






Şairname | Divan edebiyatında şairnameler ve modern zamanda yazılan bir şairname olarak Cem Dilçin'in şairname kasidesi, | A Öztürk Doğan,

a.






şairsel | şaire ait, şairden gelen | Çölün yalnızlıkları kendini ele vermez, sır denilip satılan şairsel şey, moda, resim, güya'dır., | NGenç, BuÇağınSoylusu, 28

s.






şairsiz | Ancak bizim asıl şikâyetimiz, şairsiz ve şiirsiz oluşumuzdan ileri gelmiyor. Aksine şair bolluğunun olduğu bir ortamda, yeni ve farklı bir şiirin uzun zamandır sesini duymamamızdan kaynaklanıyor., | S Karakılıç, Hüseyin Kaya'nın derin hüznünün acı meyvası: Melal bahçesi, Türk DiliD, 86, | http://www.tdk.gov.tr/images/20130726.pdf

s.






şak -ğı | Burada da kaşlarının arasına domdom kurşunu değdi yani ölmüş alnın şakına kurşunu, domdomu yemiş. Millet de halay çekiyor. Böyle saçma ama mantıki şeyler var Türkçedeki yan anlam gibi. Genel ağdan: Ocaliptus, 26 eylül 2007. | Vurur alnın şakına/ Vurur çakmak taşı kayalıklarıyla/ Küfrünü, Medetsiz, Munzur., | Ahmet Arif. | Yer, mekân ve zaman tanımazlarmış/-Vururlarmış alnın şakına alimallah!- www.hunerikurd.org. | Başım hep dik / utancım içime gömük / alnın şakına yazılı sevdalar yaşadım. Levent Sarıoğlu.

a.






şak | Sakarya'nın ağzında gem değil, kantarma var. At hırslı; burun deliklerinden, kulaklarının istikametinden ve ağzındaki kantarmayı terazilemesinden belli - Gazi'den komut bekliyor. Ancak bir kantarma dizginleyebilir böyle komut bekleyen kuvvetli aygırı. Atta | alabacak var; yani ön iki ayakta tırnaktan dize, arka tek ayakta ise tırnaktan dirseğe kadar olan kısım beyaz. Bir de alnın şakı denen alanda buruna kadar beyazlık var; yani at | aynalı, | ya da | akıtmalı.








şak diye Derhal, hemen, anında. | [B]u karar sayesinde memleketteki kutuplaşma şak diye bitecek., | DOral, T, 16.8.2010








şak şuk 1 zarf hemencecik, çok süratli şekilde | Şak şuk işi bitirdiler., | NAydın, 16.11.2010 2 yansıma ses okey oynarken çıkan sesin tanımlanması | Hocam hayrola kahve mi burası! Şak şuk, şak şuk. Biz sizi çocuklara İngilizce öğretesiniz diye getirmiştik., | MArat, Zaman, 10.5.2009








şaka | şakaya almak deyim | Bora, böyle tüm dünyayı şakaya alırdıEski hademeler öğretmenin karşısında hazırol dururlardı., | HKıyafet, 1984, 10

a.






şakacı | Şaka yapmasını seven, şakalaşmadan hoşlanan; latifeci. | Fakirlerden şakacı olanı soğuktan şikayet ediyordu: -Yarın cennete gittiğimizde bizim padişahı oraya sokmayacağım! Cennetin duvarına yaklaştığını görürsem pabucumu çıkarıp kafasına vuracağım..., M Y Kandemir, 40 Hadis, 2014, 21

s.






şakacıkdan/şakacıktan | Şakadan. | İlkin Ankara radyosuna şakacıktan skeçler gönderdim., Haldun Taner, EK, 1953, 128 | Asıl kıssadan hisseye geçmeden önce müsaadenizle sırf şakacıkdan muhâkeme gücünüzü tesbît etmek üzere şöyle bir soru sorayım:, | YAtsız, Star, 17.3.2013 | Bakışları şakacıktan şakacıktan öfkeli, | AlperÖzbek, 81 | rüzgar etekli geçin çocuklar gözlerimden / geçin kısa pantolon boy boy oyun oyun / şakacıktan oyuncuktan olsun razıyım dünden / ba-ba deyin çığlık çığlığa önümde durun., | NÇelik, 54

z.






şakadan şaka yollu, şaka ile | Bazen yakın dostlara, şakadan soruyorum: -Yarın ne yazacağız, diye? , | ÇAltan, M, 8.10.2011








şakalama | Siyasi iradenin desteği olmasa Aziz Yıldırım'ı içeri atamazlardı genel kabulü, Suat Kılıç'ın bu söylemi ve kulüp başkanlarını İstanbul'da toplayıp | ölesine toplandık, yok bişe şakalaması ile erozyona uğramıştır., | STunalı, T, 5.9.2011

a.






şakamsı | şaka gibi, şakaya benzer, şakayı andırır | RIDVAN – (Şakamsı) İşte şimdi saçmaladınız., | Mİzgü, 90

s.






şakasızlık | şaka eksikliği* AAltan, T, 13.11.2011 (yazı başlığı)

a.






şakıldaklı | bkz. çakıldaklı | Şakıldaklı etekleri, kirli ince ayaklarıyle katlarına gitti. OrhanKemal, Sarhoşlar, 53 | Her halde, ufak tefek, kara kuru, çorabı düşük, şakıldaklı biriydi!... ., | OKemal, HÇ, 11

s.






şakıltı | şakırtı | At kişnemesi, erenler narası, davul ve dümbelek sesi, kılıç şakıltısı, gürz küpültüsü, zırh çakıltısı, ok fışıltısı, yay tınkıltısı, tüfek patıltısı âleme bir ses yaymıştı ki baba oğulu, kardeş kardeşi tanıyamaz olmuştu., | Arif Ali, Danişmend Gazi Destanı, hz. N Demir, Ankara, 2006, 285

a.






Şakır şakır | Birkaç gün sonra kuşluk vaktiydi. Şakır şakır yağmur yağıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 71








şakır şakır ötmek





"Emmimle keklik avına gitmiştik bir sabah / Kozluk taşlarının başına / Meri keklik şakır şakır ötmüştü / Kurban olam meri kekliğin döşüne.", Ş Belli, 1962, 92"



şakır şakır zf. | Askerî lojistiğin Ankara'daki derebeylerinden başlayarak aşağıya doğru bütün general kademelerini daha o akşam alaşağı ederek açığa alacak yerde, kamyon farlarıyla yapıldığı gibi öyle uyduruktan değil, gerçeğin üzeri örtülmeden öğrensinler de kandırılmasınlar diye halkı şakır şakır aydınlatmak üzere tecrübelerimi gümbür gümbür anlattığım için, kalkıp beni aşağılamayı seçtin ya, yazıklar olsun sana., | NÇınar, T, 10.9.2012 2. Pırıl pırıl | Elektrik elde edebilirsem köyler şakır şakır aydınlanır., | VSevim, 57








şakır şukur yıkamak | Bizde her mola verildiğinde otobüsü şakır şukur yıkama âdeti var., | STurgut, HT, 6.6.2010








şaklama

a.



Üzerinde yufka ekmeği açılan ahşap tabla. Çetince Akçaşar'da beldenin 2 km. güney batısında yamaçta | bu gün Çevizli Dere olarak bulunan yerde 100 yıl önce devasa bir ceviz ağacı vardır. O vakit ki halk bunu kesip elde edilecek keresteyi ev ev pay etmek isterler. Ceviz kesilir. Bu gün olsa anıt ağaç olduğu için korunurdu. Gövdesinden her eve bir senit olacak malzeme verilir. Çoğunlukla bu senitler yekpare tabla durumundadır. Her oymağın reisine bu yekpare malzemeden verilir. Parçalı olanlar da iki tahtadır. Sonra dallarından hamur teknesi oyulacak birer şaklama kütük verilir. Daha ince dallardan tahta biçerler çatma çamaşır teknesi için tahta verilir. Bazı evlerde bunlardan kalan senit ve tekneler halen var. Benim hanımın annesinin hatırası olan yekpare bir senit var | halen saklamaktayız.Veysel Soysal, 22.12.2021, Köyden Sözcükler, Facebook



Şaklamak | Yağmurlu gecelerde sağnak bir kamçı gibi şaklardı üstümüzde., | S Şengil, 1983, 52

f.






şaklamak I | Havada bir yılan gibi kıvrılan kırbaç, atların üzerinde şaklar şaklamaz, fayton yerinden bir ok gibi fırladı ve az sonra karanlığa daldı..., | OÖzdeş, DağBDA, 1964, 143

f.




BTS++



şaklamak II | Şaqq ikiye bölmek | Butu pilavın üstüne koydum. Elmayı ortadan şakladım, çelik tabldot tepsisinin üzerinde önüne koydum., | BTSalihoğlu, 2014, 74

f.


ar.



şaklavaklık -ğı

a.
xx


"Yaşam içinde yer değiştiren, gülen, konuşan, boğaz cengi veren ya da kaldırım surfu yapan kişi, bir kitabın beyaz sayfaları üstüne kondurulduğu vakit, kendi canlılığından, kendi şaklavaklığından çok şey yitirir.", Salah Birsel, Aynalar Günlüğü, Ada Yayınları, 7"



şakrak

s.



"Mevsim kışa rastlamıştı. Okmeydanı'nı sıyırıp tepelerine çöken karayel altında hemen hemen gözgözü görmez derecede ışıksız ve yine hemen hemen ayak basılmaz halde delik deşik bulunan bu izbe köprü —şakrak, sürükleyici operet havalarını en yüksek sesle tekrarlamağa elverişli bir yer olduğundan — alafrangalık meraklısı genç rnekteplilere bir iç bahçe kadar kuytu, ılık, rahat görünürdü.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 101"



şakraklık -ğı | Şakrak olma durumu. | O yazıda yalnız Türkçenin özlüğü, temizliği yoktu, aynı zamanda yumuşaklığı, berraklığı, akarlığı, şakraklığı ve yazarına mahsus, yeretmiş bir uslûbu vardı, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 31

a.






Şakraklık –ğı | şakrak olma hali | Birtakım şakraklıklarla meclis idare etmek istedi., | N Kemal, İntibah, 166

a.






şakşak dağı

dağ a.



"ŞAKŞAK dağı, Doğu Anadolu'nun Yukarı Fırat bölümünde, Karasu-Aras dağ sırasının bir elemanı | 3057 m. İçinden Tuzlu suyunun geçtiği Çat ovası doğusunda yükselen bu dağ, kuzeydoğuda Ejder ... ", Büyük lûgat ve ansiklopedi, 1985, C 11, 711"



şakşakçı

s.
menfi. alkışlayıcı, dalkavuk.*

tr. şak şak-çı
"Diğer darbelerin alkışlayıcısı olarak 12 eylülün şakşakçıları da medyaydı.", Emine Dolmacı, DirilişP, 11.9.2015, 15"



şakşakçılık -ğı

a.
şakşakçı olma hali.

tr.şak-şak-çı-lık
"Bunlardan bir tanesi, geçen yıldanberi Halk Partisine şakşakçılık eden eski bir muhalif, muhalifliğinde de muvafıklığında da komik bir zat, son günlerde bir iki defa bana çattı. İnan olsun kızmadım. Kızamadım. Ne yapayım, içimden gelmiyor, zorla mı?", O V Kanık, Nesir yazıları: makale ve hikâyeleri, 1953, 33 | "Kitapta [o]kuyana şişirme hissini verecek en küçük bir şakşakçılık yok, her satır sağlam ve objektif bir müşahedeye, doğru rakama dayanıyor ve her sayfa, bir hakikatin düz aynası oluyor.", Ayın tarihi , 1957, S 280-282, 227 "



şakşakçılık -ğı

a.
1. a. Şakşakçı olma hâli, alkışçılık. 2. a. Dalkavukluk.


"şakşakcılık a. bassa adulazione", Lessico turco-italiano, Luigi Bonelli, 1939, C 4, 338 | "Hayır, onu demek istemiyorum. Niyetim sadece, işi kötü maksatlarla ele alan tenkidcilerden bahsetmek. Bunlardan bir tanesi, geçen yıldanberi Halk Partisine şakşakçılık eden eski bir muhalif, muhalifliğinde de muvafıklığında da komik bir zat, son günlerde bir iki defa bana çattı. İnan olsun kızmadım. Kızamadım. Ne yapayım, içimden gelmiyor, zorla mı?", O V Kanık, Nesir yazıları: makale ve hikâyeleri, 1953, 33"



şakşaklamak

f.
yaltaklanmak için alkışlamak.


"Sabit Beyağabey onu Beyazitte dinlemiş, yeni rejimi en çok hararetle, taşkın ve coşkun şakşakladığı için çok beğenmişti. Bugün de tutmuş, Tevfiğin şerefine nutuk etsin diye getirmişti. Mahalleli hatibe on sarı altın vâdetmişti. Hatip: Ben, hürriyet âşıkı Sinekli Bakkalın yetiştirdiği bir halk kahramanını ... ", H E Adıvar, sinekli Bakkal, 1941, 295"



şakşaklamak

f.



"Dam üstünde beline kazma vurulmuş saksağanı bile gülmekten belinden çatlatacak şeyler... Aferin... Herkes anlamadan, şakşaklasın... SOKAKLARIM OMUZUNDA CAN BULUYOR ne demek... ?Ve bunun gibi saçma sapan şeyler... Aferin size anlamsızda anlam bulanlar ... Meydan sizin ... (!), Ulvi Ziya, 23.02.2010 - 15:54, https://www.antoloji.com/isterik-3-siiri/yorumlari/sayfa-2/, 18.06.2024g"



şakşaklamak | 1. Kartal kanadında şakşaklanan rüzgârı bilebilesen bir, gönlük oldu budunlunun sürüsü. Kemik gaga, akça kana bulananda, yeşilliğe boy atmış şunca ekin derâgap kuruyuverdi., | Hasan Kayıhan, Uyanmak, 1977, 65 | 2. | Sabit Beyağabey onu Beyazıtda dinlemiş, yeni rejimi en çok hararetle, taşkın ve coşkun şakşakladığı için çok beğenmişti., | H E Adıvar, Sinekli Bakkal, 1936, 303? | Bunlara aykırı olduğundan kuşku duyduğum birini, aykırılıklarına hiç kafa yormadan ve beni aydınlatmadan şakşaklıyor. Nazlı Ilıcak, Demokrasi, özgürlük ve basın, 1997, 160

f.






şakşaklamak | 1. Kartal kanadında şakşaklanan rüzgârı bilebilesen bir, gönlük oldu budunlunun sürüsü. Kemik gaga, akça kana bulananda, yeşilliğe boy atmış şunca ekin derâgap kuruyuverdi., | Hasan Kayıhan, Uyanmak, 1977, 65 2. | Sabit Beyağabey onu Beyazıtda dinlemiş, yeni rejimi en çok hararetle, taşkın ve coşkun şakşakladığı için çok beğenmişti., | H E Adıvar, Sinekli Bakkal, 1936, 303? | Bunlara aykırı olduğundan kuşku duyduğum birini, aykırılıklarına hiç kafa yormadan ve beni aydınlatmadan şakşaklıyor. Nazlı Ilıcak, Demokrasi, özgürlük ve basın, 1997, 160

f.






şakşaklanmak | Güçlüler ne olursa olsun şakşaklanıyor. Şakşaklandıkça pervasızlaşıyor., | Selçuk Kekik, tivitır, 27.1.2019

f.






şakşaklatmak | Umre dönüşü kendini şakşaklatan başkanlardan, karlı havada saha temizlemek için çoluk çocuk evden getirilen insanları gördük., | 22.3.2016, | https://forum.memurlar.net/konu/2185950/, 27.1.2019g

f.






Şal kumaş yapılmaz tazı çulundan /Vazgeç gönül parasından pulundan / Pir aşkına Pir Sultan'ın yolundan / Mahzuni ol diye saldılar beni., | Mahzuni Şerif, Buldular beni, ?








Şalaba | Şalaba giyinenler / Sevdiğine sadıktır, | halk türküsü

a.






şalakozdur, fitnodur








şaldur şuldur | Sabbe, Arapçada dökmek demek... Nehrin de böyle dağlardan çağlayarak şaldur şuldur akıp da döküldüğü yere munsab derler. orgubahcesi.blogcu.com, 5.10.2010 | Çeşmenin yalağından / Su akar şaldur şuldur / Almayacağım seni / Alsam alırdım buldur., | Ali Aydın, 13.1.2020, Töl whatsapp

z.






şalgamcı | 1. Şalgam üreticisi 2. Şalgam satıcısı 3. Şalgam suyu içmeyi seven kimse | Mülkü mâmur, ismi meşhur her cihet âbâd idi, / Söylenir Şalgamcı dilde Mehmet Âli yâd idi. / Çok büyük hakkâk olup kazmıştı devlet / Hem dahi nakkaş ü ressam böyle bir üstâd idi, / Hizmet etmiş Devlet-i Osmana bilmem kaç sene / San'atın ârifi ...,, | Aşık Hakkı Bayraktar Yorgansız, 1975, 31

a.






şalgamın sıkından iyidir seyreği | rahat, sakin olmak iyidir | Anadolu erenleri alır sazı ve derler şalgamın sıkından iyidir seyreği., Nevzat Onmuş, rindan sohbet, 7.11.2019

a.






şalom aleyhem | Kripto Yahudiler...Kripto Ermeniler...Pakraduniler...Kırımçaklar...Tat Yahudileri...Dağ çufutları...Kanımıza iliğimize kadar girmişler...Şalom aleyhem... Aleyhem Şalom!..AB bayramı...Queridos Muslumanos..., | MŞEygi,MilliG, 26.7.2012








şaloma | Mesela alev püskürten bir alet olan şalomayı eline verip boyaları sökmesini istediğiniz eleman eğitimsiz ve tecrübesizse bütün binayı yakması işten bile değildir., | BAyvazoğlu, Z, 5.4.2012

a.






şalvarlı | Şalvar giyinmiş olan (kimse) | Şalvarlı Bergüzar, | SözcüPzr, 21.8.2016

s.




GTS++



Şalvarlı-poturlu | Adanada görevli olarak bulunan şair [M. Akif], bir kahvehanede bilardo oynayan şalvarlı-poturlu gençleri görünce çok üzülür ve irticalen şu beyiti böyler: 'Ekşi ayran midesinde kaynar / Kalkmış da teres bilardo oynar.', | Selim Yüzügüleç, Vaveyla, S 4, 30

s.






şam hırkası | [G]elinine kırap, muslin gibi beyaz, ince, üzeri urgan yaprağı renginde ufak güllü bir kumaş, Mehmed Galib'e tekyelik, zıbınlık bez, biraz da Yağlıkçılara uzanarak ipekli kundak, çarşıda gezinerek Yusuf'a gecelik, şam hırkası, çorap, fanila, donluk, patiska, firenk gömleği,... iştira etti., | ARasim, Asker oğlu, 42

b.a.






şamama

a.
tatlı kavun

ar.
"Men gidirem hamama / Demen kayınbabama / Özü bağbancı gızı / Bizden ister şamama","
Kerkük türküsü



şamanca

s.
şamana yakışır biçimde, şaman bakış açısından.


"... şamanca bir terim | yakutçada da: iggi 'nefes - sahib), sve u arapçadan çevrilmiştir. 'kudretli' | bk. M. Kâşkarî I , 73 ).", Türk dilli araştırmaları yıllığı, 1943, 377"



Şamandıra | aylarca kapısına gelen Laz inşaatçı / kandıramadık şamandıra karıyı demezdi, | MG, 81

s.






şamandıralama | lateral, kardinal, tecrit edilmiş tehlike ışıkları, emniyetli su işaretleri ile denizleri ve su yollarını işaretleme

a.






şamatalı

s.
1. gürültülü patırtılı. 2. çok eğlenceli.


"Etilerdeki Şamatalı Meyhanede işbaşı yaptığım günden bu yanahayli keyifli geceler geçiriyorum.", Güneş G, 10.10.2000, 5"



Şambaz, şammarz şammaz


Şambaz, şammarz şammaz (Niğde, Aksaray)





şambrel | Dalgalar üstündesin, deniz çalkantılıysa, şambrel kontrol edilmez. Maceralı ve tehlikeli, kayalıklar arasında debelenip durursun. Bir hayat dersidir unutmayın, denizde hiçbir şeyin freni yoktur..., | S Gönülay/A Yılmaz/A Tamer, Leman: krönik hastalığınız, 1991, C 44, ?

a.






şamot | Boksit, dolomit, alçı, kiselgar, magnezit, kuvarzit ve şamot gibi maddelerin pişirildiği ve/veya ergitildiği tesisler., | Eki 1 Sulak Alan Koruma Bölgelerinde Yapılması Yasak Olan Faaliyetler, RG, 4.4.2014

a.






şampi | İrfanÇevik, TürkDili, Haziran2013

sustalımaymuna.






şamşime şime | Bulguru kaynatırlar / Yüksekte yaylatırlar / Senin gibi güzeli / Durmadan oynatırlar / Ah kadınım şamşime şime / Vah kadınım şamşime şime / Ben yandım gine, Bulguru kaynatırlar, Çankırı








şamua | kağıt*

a.






şana | Lazca* mutluluk | Adı Lazca 'mutluluk' demek olan ve annesinin yanında kalan Şana'ya 'Büyüyünce ne olmak istiyorsun' diye sormuşlar, 'Tahliye olmak istiyorum' karşılığını vermiş., | Cum, 25.12.2012

a.






şana II saç tarağı








şanalanmak | şana II'den taranmak | Yüzün on dört günlük ay gibi kamer / Kolunda bilezik, belinde kemer / Taramış zülfünü dökülmüş anber / Altın tarak ile şanalanırsın.// Ant olsun ki yeni serdim halımı / Vallahi başka gün şanalanmadım., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 114/114

f.






şancı | [B]ellini'nin sopranolar için yazdığı aryalar, ancak iyi şarkı söyleyen, sesini ve nefesini kontrol edebilen şancıların varlığıyla gerçek değerini bulabilir., | ÖzlemErtan, T, 22.12.2014

s.






şandeleme

a.
topu havaya dikey vurma.

fr. şandel + tr. -leme



şandellemek

1.
ayaktopunda topu havaya dikey vurmak.

fr.



Şangır şungur dökülmek | Camlar şangır şungur aşağı dökülüyordu. Sonra daha iri taşlarla içeriye saldırdılar., | 36








şanjanlı

s.
Işığa ve bakış açısına göre renk değişikliği gösteren (kumaş, deri vb.), yanar döner. 2. s. yanardönerli, yanardöner olan.

fr. changeant + tr. -lı
"Artık katmer katmer, renk renk şanjanlı ipek etekliklerin muhafazası içine saklanmış bir genç kız vücudu vardır | kendinden geçmeğe hazır, şimdiden inleyen, doğuştan fuhşa vakfedilmiş, erkek oburu bir kız!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 97 | "Balığın oltaya vuruşu güzeldir: Canlı, heyecanlı, şanjanlı derisine parmakların dokunuşu kadar... Saydam kanatlarıyla, kaygan vücuduyla çırpınışı kadar... ", / "Niçin korkuyorsunuz yılandan? şanjanlı x derisindeki menevişler, elinizi dost diye sıkan, iğnesini hiç ummadığınız zamanda yüreğinize sokan tanıdık çehrelerden daha mı çirkin?", Ş Belli, Bir Yangının, 101/108"



şans kedisi | maneki neko çağıran kedi Bulunduğu dükkana veya yere müşteri ve uğur çektiğine inanılan sol elini batarya gücüyle sallayan kedi maketi. 4.8.2014 avşa

a.


jap.



şans kurabiyeleri Şans kurabiyesi yazarı Çin lokantalarındaki şans kurabiyelerinden çıkan falları da birileri yazıyor; tıpkı içinden fal çıkan sakızlarda ya da tebrik kartlarındaki mesajlarda olduğu gibi. Ne kadar yaratıcı olursanız o kadar iyi! | , | R, 23.8.2011








şantiye | mec. Geçici, muvakkat | BDP her hâliyle vücut diliyle | Ben şantiye partiyim; geçiciyim; bu siyaset diliyle sancısız bir gelecek kurmaya ehil değilim mesajı veriyor., | ATA, | http://ahmetturanalkan.net/yazi/santiye-parti/, 10.9.2016g

a. mec.






şap | yans. vurma sesi. | Anamla yılan hep birbirine bakıp duruyorlardı. Anam tahrayı alınca usulca sırıktan çözdü. Sonrasını görmemek için ellerimi gözlerime kapattım. 'Şaap!' diye bir ses duydum. Gözlerimi açtığımda yılan yerde kıvranıyordu. Aram ağaçtan inince narın dibine gömdük..., Naciye Poyraz, 1979, 35

a.






şap diye | Yanağından şap diye öptü İrma., | HüseyinGüney, AkçaBebekHollandada 80








şap I | kimyasal bir karışım* Şapa oturmak deyim | Polat şapa oturdu., | T, 30.8.2011

a.






şap şup öpmek | Eğildi, kucakladı, iki yanağından da şap şup öptükten sonra: (...)., | BTSalihoğlu, 2014, 16








şapalaklık getirmek deyim şaşırmak, hayret etmek, şaşmak | Pers kıralı buna büyük şapalaklık getirir ve Firavuna kızı aşağılandığı, oğlu ölüme götürüldüğü halde hiç sesini çıkarmamasının, akrabası bile olmayan bir dilenci ile karşılaşınca da büyük vayvaylara düşmesinin nedenini sorar., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 7








şapel

a.



Keramet köyü (Orhangazi): Köye gelen ilk Ermenilerin bundan 300 yıl önce iki hane olarak bir Türk beyinin çiftliğine işçi olarak geldikleri anlatılır. Zamanla Ermenilerin sayısı artıp bir şapel inşa etmek gerekince Türk ahali itiraz eder, fakat işçilerini kaybetmek istemeyen bey bir hile ile sorunu çözer. Gece vakti çiftliğinin uygun bir yerine bir haç gömerler. Ertesi gün tanıklar huzurunda kazı yapıldığında haç bulunur, eskiden burada kilise olduğuna kanıt sayılarak inşaat izni verilir.



şapır şapır | Baksanıza evin damı şapır şapır akıyor, ocak yanmıyor, yorganın yünleri boğazıma dolanıyor., | MYağmur, 1957, 32








Şapır şapır öpmek | Biraz susunca anlattı: Eve gelince babası kucağına almış, dört bir yanından kızı şapır şapır öpmeye başlamış; kız, babasının yüzüne bakınca korkmuş: 'Baba, hasta mısın? Neyin var? Ne diye ağlarsın? Demiş., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 46








şapır şupur | Niye mi dudaklarım şapır şupur şimdi / Niye mi yutkunuyorum ara sıra / Ben okurken / Sanki hepsi ya şeker ya bal / Tadına bakıyorum sözcüklerin., | Dağlarca, okulumuz 1'deki, İstanbul 2007, 26








şapırdak 22.7.2024 [Is], Şiddetli yağan yağmur (Çukurköy | Karaisalı - Seyhan; Elibeyhüyüğü | Çumra - Konya), Türkiyede Halk ağzından Söz Derleme Dergisi, 1942, C 3, 1274. | Medipol... İleri görüşlü. Galiba modern, laik, seküler, Atatürkçü... AK Parti devrinde kupon gibi yerlere sahip oldu ama AK Partili değil... Not: Mesaj açık... Accık daha yandan... Şapırdak, şapırdak... Hele goçum hele!, | @ismailkkilinc · 22 Tem 2024, X | Ayaklar, karın, ağız, burun, gözler, kafa: İki sırık, bir tuluk, üst tarafı şıpırtak (şapırdak), daha üstü muşuldak, daha üstü ışıldak, daha üstü dana buzağı yaylası (Cevap: İnsanın ayakları, karnı, ağzı, burnu, gözleri ve başı), | Naki Tezel, Türk Halk Bilmeceleri, 1969, 4 / Türk folkloru araştırmaları yıllığı - belleten, 1977, C 3, 205








şapırdamak | nsz. Öperken veya bir şey yerken | şap diye ses çıkmak.

f.






şapırdatmak | Sayfaları ağzını şapırdata şapırdata çiğneyip yutuyor, yuttuğu her sayfada da şişiyordu., | İpşiroğlu, 113

f.






şapırtı | Biz, anneannemin utandığını sanıyorduk, anahtar deliğine kulağımızı dayayarak, anneannemin sakız şapırtısını duymaya çalışıyorduk., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 17-18

a.






şapkalı | 1. şapka giymiş kimse. | İnkılâbın bu kadar müthişini yazmadı hiç / Tarihin sayfasına bir er eliyle mazi, / Hükm-ü kat'îsine râmeyleyüp ukbayı bile: / Şapkayı, şapkalıyı cennete soktu GAZİ., Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 94 | 2. | Yenidoğan sapağında in! 11A. 14A 522 ve beyaz şapkalı minibüse bin., 24.06.2029

s.






şaplamak II –i bir şeyi şaplı su ile ıslatmak önce şapladığını boyamakilkin eldeki işi bitirmek | Bizde önce şapladığını boya derler, | D Bahçeli, 22.02.2017g | Bahçeli'nin | AKP top çevirmesin diyerek idam düzenlemesinin Meclis'e getirilmesini istemesi ile ilgili de Yıldırım, | Biz de bir laf var, önce şapladığını boya derler. Önce ortada bir iş var. Şu anda referandum süreci var. Referandum bir geçsin de sonra tekrar bir araya gelir, değerlendiririz diye konuştu., | BYıldırım, 22.02.2017, basın

dey.






şaplatmak | Yol İşleri Bakanı kızgınlıkla elini masanın üzerinde şaplattı., | NGüreli, 65

f.






şappadanak | ayn.m. Lappadanak. | ... lappadanak şappanadak mı konuşmalı? KASKETLİ : Sizinkilerde başka türlü mü konuşuyorsunuz ? HASIRŞAPKALI : Herhalde sizinkilerdeki gibi değil , biz nezaket, terbiye dairesinde konuşuyoruz, biz ... ( Petrofa ) Affedersiniz , Sayın ..., N Hikmet, Yusuf ile Menofis: oyunlar 3, 1990, 244

z.






şappadanak | Havada hızla döne döne çemberler çizen başıboş balon gidip şappadanak Genel Başkanın başının ortasındaki dazlak alana yapıştı., NGüreli, SO, 19

z.






şapşavallık -ğı | aptallık. | Senin küçük burjuva şapşavallığın engelliyor bunu görmeni dedi O., | YErdoğan, 32

a.






şapşirik | meydanı boş bulup ortalıkta gezen şapşal kimse 30.1.2016 TRT1 | şapşirik şapşal kelimesinin biraz daha kibar ve karşı tarafı incitmeyecek şekilde şirinleştirilerek söylenmiş türevidir., | dj trapper, 5.4.2002, EkşiS

s.






Şapur şupur | Kendini tutmasa, onun boynuna sarılacak ve yanaklarını şapur şupur öpecekti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 65








şapur şupur | öpme sesi | Müzeyyen teyze' bile koşturup çıkıveriyordu önüne, kendisi nice belli ederse etsin onu sevmediğini, sarılıp şapur şupur öpüyordu yanaklarından., | DCeyhun, 90

z.






şar diye | Çatlayacağım. Çatlamaya da razıyım da, ya arabanın içinde ve rehber kadının yanında şarrr diye desturun..., | ANesin, ŞAvrupa, 129

z.






şarabdaşlık -ğı | Kazan Tatarı buna fenâ içerler ve dırdıra başlar, Ben de siz kumandan değilsiniz desem ne kadar kırılırsınız. Benim Sorbon'da bile kürsüm var... kabilinden Tatarizma horozluğunu sürdürür!. Paşa susar; ve onca idealdaşlık ve türkçüdaşlık ve şarabdaşlık veee... ne kadar (daşlık ve insaniyetdaşlık varsa) bir anda hepsi de yakılıb kül edilir, biter; ve bir daha da görüşmezler..., Mehemmed Saffet, B.Vekil'in, Tatar Kazanı'nda Heykel Pereştişi!..., | http://www.turkcesi.biz/muharrirler/mehemmed-saffet/b-vekilin-tatar-kazaninda-heykel-perestisi.html, 07.12.2016/18.06.2018

a.






şaraplı | şaraplı masalarda gülen insanlarla oturmuştum / sabahı beklemiştim / şaraplı masalarda /gülen insanlarla beraber, | TPamir, (1955) 1957, 43

s.






şaraplık -ğı

a.
1. şarap yapılmak için ayrılmış | şarap yapılmaya uygun.

ar. şarab + tr.-lık
"Hayam'a şaraplım bahçeler, bağlar, / Behçet dosta, Kavaklıdere, sunar, / Orhan Veli şişede balık avlar, / Neyzen'in meyi tok, nükteleri tok.", F Telatar, Onlar, 7"



şaraplık | şaraplık üzüm olmaya uygun veya has şey | Hayyam'a şaraplık bahçeler, bağlar, / Behçet dosta, Kavaklıdere sunar, / Orhan Veli şişede balık avlar, / Neyzen'in meyi tok, nükteleri tok., | Fuat Telatar, Onlar, 1965, 7

a.




TDK-



şarapsever | Gerçek şarapseverlerin şarap kılavuzu şarabınızı adıyla isteyin Doluca yıllar boyunca

s.






Şarbonlu | Şarbon hastalığı olan | Şarbonlu hayvanlar imha edildi, | Hr, 29.8.2018

s.






Şargada | şarkata: yaramaz Akdağmadeni, Ali Koca şerxata Az.

s.






şarj | şarjım bitmek üzere* Telefon konuşmasını kesmek için sığınılan mazeret | Bugüne dek yaptığımız telefon muharebelerinde | bir arkadaşının oğlundan aldığı bilgiyi bile çoğu zaman çürütemediğim annemi şimdi arkasına koskoca komutanı almışken ikna etmemin imkânsızlığını bildiğim için uzatmayıp, | şarjım bitmek üzereye başvurdum., | DOral, T, 27.8.2011

a.






şarjlı | 1. şarj edilebilir | 12 Dk Kesintisiz Çalışma Süresi, Vestel Şarjlı El Süpürgelerinde!, | | https://www.google.com.tr/webhp? sourceid=chrome-instant&rlz=1C1NHXL_trTR723TR724&ion=1&espv=2&ie=UTF-8#q=%C5%9Farjl%C4%B1+el+s%C3%BCp%C3%BCrgesi&*, 4.3.2017 2. Şarjlanmış, şarj edilmiş, yüklü.

s.




GTS-



şarjmatik








şark çıbanı Şark çıbanı | Tıpkı savaş filmlerindeki Alman subayların ayağa fırlayarak, Deutschland, Deutschland, über alles! tarzı haykırışlarına öykünerek devşirilen ritüellerde, orduevi balolarının bitişlerine doğru hep bir ağızdan söylenegelen Onuncu Yıl Marşı sırasında transa geçip, boynundan dışarıya uğrayan aortlarından da anlaşılacağı üzere, suratına yerleşen bir şark çıbanı gibi, giderek şovenleşeceği de, yazık ki madalyonun öteki yüzü olacaktır., | NÇınar, T, 16.12.2011








şark I (yansıma) tokatlama sesi. | Sad hezaran aferin olsun Japonlar harbedip / En büyük bir devleti bir hamlede sindirdiler / Pek domuzlaşmıştı Moskof bir kulağından tutup / Sille-i aksa-yı Şarkı şark şark indirdiler. Eşref, Edebi Abideler, üçüncü kısım, 2 nci basım, 1934, 4 | Nihayet kız varır demir kapının önüne. 'Şark' diye vurur yasemin çubuğuyla, 'Çan-Kuşu' diye bağırır, içerden: 'Ah cânım' diye ses gelir., P N Boratav, Çan-Kuşu Çor-Kuşu, 2001, 60








şark II Doğu








şarkılaşmak | Şarkı söylemek, şarkı halini almak | Kuşları susturmayın çocuklarda. / Bırakın şarkılaşsınlar. / Tuzaklar kurmayın n'olur, kurmayın, / Bırakın maviliklerde uçsunlar., | Hakkı Özkan, 27

f.






şarkılaştırmak | şark+far. î+türk. laş+tır-mak Güfteyi bestelemek, şarkı haline getirmek. | Kürt edebiyatının önemli isimlerinden olan Burkay, aynı zamanda Sezen Aksu'nun şarkılaştırdığı | İklim değişir, Akdeniz olur, gülümse diye biten 'Gülümse' adlı şiiriyle de tanınmıştı., | R, 10.7.2011

f.


ar.



şarkılı | Kurtlar paskalyası yahud bir zevcin nedameti: şarkılı ve rakslı komedi 3 perde, Eugène Grangé. 1884

s.






şarkısız

s.
şarkısı olmayan.


"Şarkısız zamanlar // ... Oysa başucundan geçmektedir demir türküsüyle / şarkısız zamanlar şarkısız", H İ Dinamo, Yelken D, S 141, kas 1968, 8 | "Ne var ki şarkısız ve türküsüz bir zaman mı yaşarız biz", Haydar Oğur, 1994, 99"



şarküteri | 1. [J]erry'i burun deliklerinden yakalayıp sürükleye sürükleye turtaya çekmesi gibi, lokantalardan, şarküterilerden sokaklara yayılan kokular da ahaliyi kendilerine meftun etmekte hiç zorlanmamaktadır., | RamazanRasim, T, 20.8.2011 | 2. | şarküteriden satın alınan şeyler. | Roscioli: Hem bar hem restoran hem de akşam eve giderken uğrayıp güzel bir şarküteri ve içecek alabileceğiniz bir deli. Bana göre Roma'nın en karakteristik ve keyifli yeri. Akşamüstü gidip saatlerce oturmak için ideal., MlCadde, İdil Yazar, 01.01.2019, 22

a.


fr.



şarkütör | Şarkütörünüz öneriyor! Migros, 31.12.2018

a.






şarr diye döküvermek suyu/sıvıyı birden bire kovayla boşaltmak, dökmek. | [R]estoran temizlikçileri, | şarrr diye döküverirler bu yağları musluklardan aşağılara, | RTahiroğlu, T, 17.9.2010








Şart olsun | Yusuf'un zaten yabancı olmadığını ve kendisinin bu nikaha muhalif bulunmadığını, 'şart olsun', 'dinim hakkı için' gibi büyük yeminlerle anlattı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 144








şarta-şurta bağlamak Devletler (...) şarta-şurta bağladıkları insan kitlelerini, hangi meşruiyetlerle söğüşler-dururlar ve nicedir sürer bu iş, bilir misiniz siz? , | R. Tahiroğlu, T, 17.11.2010








şartlamak | 1. BTS kırklamak, temizlemek 2. BTS- şartlandırmak, koşullandırmak | Bu karşılıklı etkileşim, kısırdöngüyü yaratıyor, gazeteciler ile okur birbirini şartlıyor., | DHızlan, H, 21.8.2013

f.




bts-



şartlanmışlık | Daha tehlikelisi şu: Dine, inanca bile politik bir şartlanmışlık sonucu bağlanıyor ve fakat bu durum insani ilişkiler geliştirmemizi engelliyor. Gidişat çok hayra alamet değil., | EKurban, KararG, 26.2.2017

a.






şartlaşma | (nsz, -le) Bir veya birçok şartı karşılıklı kabul etme.GTS | Danıştay, davaları görmek, Başbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, idarî uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir., | 1982 AY, md. 155/ 2. f.

a.






şase (Fr. sachée / sachet'den) TDK+ İçine mendil, gecelik vb. şeyleri koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte, kumaştan koruncak








şaseci | Sachée + tr –ci bkz. şasi, şasici | Şaseci Ahmet, 30.12.2024+

a.


fr.



şasi | châssis günlük kullanımda şase. Motorlu kara taşıtlarının iskelet bölümü 2. Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu 3. yapı işlerinde sürme çerçeve şasi numarası | günlük kullanımda şase numarası | Uluslararası literatürde VIN (Vehicle Information Number) yani Araç Tanımlama Numarası denilen tabir aslında şasi numarası diye bildiğimiz tabirle aynıdır. İlk olarak 1954 yılında kullanılmaya başlandı-., | | http://www.cazda.com/araclarda-sasi-numarasi-vin-nedir-nerede-bulunur/, 26.6.2017g

a.


fr.



şaş | Yağ, peynir vb. şeyler. Bunları yapan kadına | şaşort/şaşurt, | bu çiçeğe de | şaşort kovan denilir. | Güz gelince baş verirsin. /Ağartı, şaş, aş verirsin./ Vargit diye iş verirsin, / Senin adın nedir çiçek? , Yaşar Yılmaz, @yasaryilmaztdk, 11.11.2024, X

a.






Şaşakalmak | SABİHA Yorgunluktandır. NERİMAN Yok, öyle değil. SAFA Çok yalnız, çok kapalı, çok çekilmiş bir hayat sürüyorsun. Biraz kendini avutmıya ihtiyacın var. NERİMAN Şaşakalmış Benim mi? ... SAFA Bu akşamki suvaremiz senin için herhalde ..., | N H Sinanoğlu, Bir zabitin 15 günü, 1934, 32

bf.






Şaşakalmak | SABİHA Yorgunluktandır. NERİMAN Yok, öyle değil. SAFA Çok yalnız, çok kapalı, çok çekilmiş bir hayat sürüyorsun. Biraz kendini avutmıya ihtiyacın var. NERİMAN Şaşakalmış Benim mi? ... SAFA Bu akşamki suvaremiz senin için herhalde ..., | N H Sinanoğlu, Bir zabitin 15 günü, 1934, 32

bf.






şaşalamak | şaşkın bir duruma düşmek, şaşkınca davranmak, şaşırmak | İhtiyar nine şaşalamış gibi rol yaptı. –Sebep ne oğlum? , | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 48 | Biraz şaşalamıştım. Aramızda bir sükut geçti. Neler düşündüğünü bilmiyorum ama, ne yapmam lazım geldiğini sormak ister gibi gözlerim gayri ihtiyari, bir koyun sessizliği ile yüzüme bakmakta olan Aliye Hanıma takıldı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 123

f.




BTS++



şaşaloz | Mıstık da Ahmet'e 'Ne olacak ulan gazoz, seni beceriksiz şaşaloz!' dedi./...kalın çerçeveli gözlüklerinin ardından bakan şaşaloz gözleriyle dünya güzeli olduğu söylenemez., | İpşiroğlu, 13/16

s.






şaşık BTS+ | aptal, sersem | +Aşka düşmüş kaşık olmuş / Ayrı düşmüş şaşık olmuş, | CanCeylan, sopalıkşiir, Cazkedisi3, 2015

s.




bts+



şaşıltmak | Kemal gözlerini şaşıltır gibi yaparak: -Aman küçük hanım asabileşmeyiniz. Uğurlar olsun., | FAtabek, DK, 1972, 37

f.






şaşırtamacılık | BTS- | Son model bir hedef şaşırtmacığın temsilciliğini başarıyla yürütmekte., | PMağden, T, 10.8.2014

a.




bts-



şaşırtmaca | Öbür uçtaki alt tabaka insanları ise yılgın görünseler de şaşırtmacalarla doludurlar., | S Dölek, Kirpi, 69

a.






şaşırtmacalı | Ve bu kör zır cahil saydıkları halkın önüne her gün duyulmadık ilmihal bilgileriyle şaşırtmacalı engeller koyup güya onların dinî cahillikleriyle eğlenerek mutlu olan tuhaf yaratıklar., | NGenç, isenç, 109

s.






şaşırtmak | aklını şaşırtmak, çıldırmak | Sen delirdin mi kadın, şaşırttın mı sen? , | FAtabek, DK, 1972, 110

f.






şaşkın ördek/ topal ördek | 1. iktidarı kısıtlı olan seçilmiş kimse. 2. | yetkileri kısıtlı, eli kolu bağlı kişi. | Bu arada, herkesin topal ördek olmaktan kurtulması için vatandaşın şaşkın ördeklikten hızla sıyrılmasını sağlayacak uyanış süreci ise başlamış görünüyor., | A Sirmen, Cm, 9.4.2019

a.






şaşkınç olmak şaşırmak Fgedikli, 13.11.2016








şaşkınlanmış | Bir tarafta ayağını ileriye doğru atarak, iki kollarını kamasının üzerine dayıyarak ayakta duran Tartarin, diğer tarafta samanların içine gömülmüş gözleri kıpırdıyan, şaşkınlanmış ön ayakları üzerinde oturmuş sarı saçlı, gayet cesim kafasıyle bir aslan, müthiş bir aslan..., | ADaudet, HNBoztepe, 1938, 22

s.






şaşkırt olmak | yeni Şoke olmak, ani ve büyük bir şaşkınlığa uğramak. 27.7.2011 Avşa, FGedikli

f.






şaşmak

f.



"Taze yağı aldım dişim kamaştı / Mandanın kaymağı dilimi şaştı / Zenginlik yanımdan bırakıp kaçtı / Bize züğürtlükten iane çıktı.", San, Hicranî, 113"



şaşmamak: | Hala hatırımdadır: Bahçesindeki zevki çiçeklerle çimenler idi ve bize yollarımızı şaşmamamızı, çimenleri çiğnemememizi, çiçekleri koparmamamızı tenbih eder dururdu., | Semih Mümtaz S., Evvel Zaman İçinde, İstanbul 1946, 21-2








şaşort / şaşurt | Yağ, peynir vb. şeyleri yapan kadın. | şaşort kovan | Kaçkarlarda bir tür çiçek. | Hocam, yağ, peynir vb. şeyler. Bunları yapan kadına | şaşort/şaşurt, | bu çiçeğe de | şaşort kovan denilir., | @yasaryilmaztdk, 12 Kas, X

b.a.a.






şaştım aşı bam bamlıdır ++








şat

ırmak a.



"Süphansız söyleyen dilden / Seherlerde esen yelden / Şat Fırattan nehr-i Nilden / Gelen dalgadan almışam.", San, Hicranî, Celâlî, 215"



şat | dertsiz? | Ben dertliyim derdim demen şatlara./Ser veririm sırrım demem yadlara., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 84

a.






şataf | Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:/ Haseb neseb şeref şataf oyun düğün konak saray, | TFikret, EGŞA, 225

a.






şatıl | shuttle: mekik, vargel'den servis arabası ve hizmeti 30.9.2012

a.


ing.



Şatifilli | Bazı şatifilli ve düttürüler de, bazı zibidiler de beni bir daha İran'a göndermeye kalkmasınlar! Keyfimin kedhudası mısınız bre zıpçıktılar? Dersaadette benden üstün bir hakkınız mı var? Ben doğduğum Dersaadette oturma müsaademi mihmandar-i Resulullah'dan aldım sizden değil!, | H Hatemi, 16.3.2020, twitter

s.






şattülarap | Fırat ve Dicle nehirlerinin Basra Körfezinden denize dökülmeden önce birleştikleri yerdir. Uzunluğu 193 km'dir. Kalındı şattülarap / kalın ve uzakçıldı, | HasanHüseyin, Yansıma35/1974, 280

a.






şavak -ğı

a.



"Kepir dediğiniz o yayladan yüz şavak mı geçecek", Haydar Oğur, 52"



şavalak | Sağ kalan talihsizler şaşkın şavalak etrafa bakınıyor. Bu korkunç yıkımın nasıl başladığını hatırlayan bile yok., | S Dölek, Kirpi, 10








şavalak sf. hlk. | 1. Aptal, alık, sersem, budala. 2. Berbat, kötü. | Geleceğimiz parlak ama halimiz şavalak!, | Gözcü G, 16.11.2010








şavatalı | şavata aşiretine mensup kimse | Ben evlenmem. Kim ister beni? Olsa olsa kör bir Şavatalı..., | YErdoğan, 38

a.






şavk | ışık | Öyle bir tarafa geldi ki, Van Denizi görünüyor, şafak yerine de şavk düştü, ışıklandı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 172

a.






şavka | Onlara varınca bize pay vermeyip üçümüze de silah çektiler. Biz silah kaldırmadık. Yoldan taş koparmadık. İşte bizim Şavka Ali'yi paraladılar., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 63

a.






şavkımak | ışık saçmak, parıldamak | Çıkıverdi ki... Breh, breh, breh... Çivit mavisi deniz, dingin, gün ışığına boğulmuş, yalp yalp şavkıyor., | DCeyyhun, 29

f.






şavksız | ışıksız | Şavksız göz olabilir mi? Onlar bizim gözümüz, hiz onların şavkı... Gel de sen bunu anlat., | Yeni Ufuklar, 1956, C 5, 704 | Ben, Anadoluda bulunan şavksız bir köyün öğretmeniyim., | MYağmur, 60

s.






şavul | argo. | Sevgi, özlem ve minnetle andığımız büyük üstadımız Uğur Mumcu, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan şavullardan sıkça söz eder ve layık oldukları muameleyi gösterirdi., | STunalı, T, 14.1.2012

a.






şavul | halk şakul, çekül.

a.






şaybıl Kütahya | şımarık | http://www.eskigediz.bel.tr/Eskigedizde_Sosyal_Yasam_Page_395.html, 24.5.2016g MCGünel

s.






şaybıllaşmak | şapsallaşmak? MCGünel, 24.5.2016

f.






şâz | Şüzuz'dan şazz: Genel kurallara uymayan, kural dışı, müstesnâ. | Tekrar ederim ki Margerit'in sergüzeşti bir şâzdır. Lakin bu sergüzeşt umumi olsa idi yazmak zahmetine değeri kalmazdı., A Dumas, A Midhat E, La dam O Kamelya, 1297 (1880)




ar.



şe'niyyet | Şen'n iş, durumdan yapma masdar eki –iyyet ile gerçeklik, realite




ar.



şebboylu

s.
şebboy çiçeği olan.

Farsça şebbûy + tr. -lu
"Şebboylu bahçemiz perişan / Dallarda boynu bükük kuşlar", İlhan Geçer, 1986, 64"



şebek | aptal | Memleket şebek doldu taştı, kimi okunmuş terlik satar, kimi rakı şarap. Hele bu daha baslangıçsa bir de..., | Cool hawk twitter, 29.8.2019

s.






şebekleşmek

f.



"Bu çocuklar mı terörist? Bunlar olsa olsa (SŞÖ) Sevinçten Şebekleşenler Örgütü üyesi olabilir. Tatlı şebekler :) #BoğaziçiSusmayacak.", Av m ufuk tekin 4/2/21"



şebele | -O şebele maymununa mı? | , | Hacıhasanoğlu, 1954, 19

a.






şebelek


şapşal. aptal. Google bilgisi: Şebek, genellikle Asya kıtasında ve ormanların iç kısımlarında yaşayan bir maymun türüdür. Bu kelimeden türetilen şebelek ise mecazi anlamda kullanılır. Ses taklidiyle oluşturulan şebelek, güzel, alımlı ve hoş sözcükleriyle zıt anlamlıdır. 17 Nis 2022
s.
tr.
"Nezaketi elden bırakıyorum!. Onun bunun çocukları, man kafa fırlatma, yavşak yalaka, puşt, sonradan görme, menfaat köpeği, at gözlüklü, iğrenç, edepsiz, cibilliyetsiz, kapçık ağızlı, nezaketten anlamaz, höykürtek, fingirdek, şebelek takımı nezaket gösterdikçe azıyor zira!"
Serdar Arseven @sarseven, 03.07.2025, X



şebelek | Cemaat bankasına soruyorum: Şebeleğe 5 milyon dolar kredi verdiniz mi, vermediniz mi? , | AhmetHakan, H, 19.1.2014

a.






şebih | Erdebil meydanında ve diğer tüm köy ve kasabalarda Muharrem'in onuncu günü sadece 'şebih' adı verilen bir canlandırma ile anılıyor., | 17.10.2017, | http://www.on4haber.com/haber/iranli-turklerin-matem-meclisleri-/107811/, 4.7.2019g

a.






şebiklemek | Şebik eyleminde bulunmak. K Yedekçioğlu, Kayseri Ağzı: Sözcükler, 1989, 542

f.






şebit | 1. şebit içine yün ya da pamuk döşenmiş ince minder. 2. Çörek biçiminde yapılan mayasız pide. | O tarafın köylerinde ekmek yapmazlar. Şebit dedikleri yufkadan açarlar ve ekmek yerine yerler. Şebit harikulâde ince bir yufkadır. Yarısı ancak bir lokma olur. Köylü bize şebit getirmişti. Soğukpınarın suyile sulanan tarlasından soğan çıkarmış, yeşil biber ..., Konya, 1941, S 38-46, 52| şebit mantısı Hazırlanan şebit ufak parçalara bölünerek bir tepsiye konur., K Yedekçioğlu, Kayseri Ağzı: Sözcükler, 1989, 542

a.






şebitçi | şebit pişiren ve/ya satan. | Kısaca şebit önce pişirilir sonra çökelik peynir konur. İçli bazlama harcı ile pişirilir. Burda önemli olan birşey odun ateşi üzerinde sacda pişirilmesi. Resmi bugün yayla yolundaki şebitçilerden birinde çektim. İnşallah anlatabildim. İyi akşamlar dilerim., M. Nuri Gönüllü @Nuri_Mehmet07, 0 oca 2025, X

a.






şebnem | far. Çiğ tanesi | Vatan aşkıyla çarpan dört kalbin dört şebnemiydi o yaşlar..., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 44

a.




GTS++



şebneml

s.
çiğli.


"Saz taşırım tellerine tel uymaz / Şebnemlidir güllerine gül uymaz / Nuh çağıdır bizim bahre sel uymaz / Geçenler kaptandır geçmeyene ne.", San, Hicranî, 130"



şecere-i hilâf osm. mec. meyvesiz ağaç | Zira kavilleri ile âmil olmayan ulemâ meyvası olmadık şecere-i hılâfe benzer., | Tefsir-i Necati, 25

mec.






Şeçme | Memlekette münasebette bulunduğu adamlar az ve seçmeydi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 50

a.






şeddadî

s.



"Kayıp farkına varırsanız kayıptır. Yoksa insanoğlunun bazen muazzam kayıplarını kazanç hanesinde görebilecek kadar köreldiğini biliyoruz. Tarihî şehirleri tarumar etmeyi, şeddadî binalar yapmayı imar sanmak | bereketli ekili arazileri betonlaştırmayı kalkınma ve sanayileşme görmek, asırlık ve bereketli zeytin ağaçlarını kör kazmaya kurban vermek | kendini, kendi memleketini yağmala(t)mayı planlama ve halka hizmet kaleminden sunmak gibi... ", İ Kara, Harem-i Şerif Minareleri ... , Derin Tarih, S 124, 36"



şeddadî | Bu hâdiseden sonra Araplar zamanında tesis olunan Gence ehemmiyet kazanmış ve X-XI'inci asırda Şeddadî sülâlesi burada hükûmet sürmüştür. Şeddadî sülâlesi Melikşah-ı Selçukî zamanında inkıraza uğramış ve XI'inci asrın sonlarında ..., | Türk YurduD, 1928, 507 | Deniz kıyısına yakın bir yalçın kayalar üzere dikdörtgen bir şeddadî yapı küçük kaledir., | Hikaye kitabı, 1929 | Falih Rıfkı Atay, 'taş ve kârgir binalara şeddadî bina adı verilir ve bu binalar gurur eseri sayılarak hoş görülmezdi' demektedir. 16'ıncı yüzyıl şairlerinden (Taşlıcalı) Yahya Bey, Falih Rıfkı Atay'ı haklı çıkarıyor. Bâde nüşân gibi doğru yolumuzdan sapmazız / Avn-i Firavn ile Şeddadî binalar yapmazız., | Tarih ve ToplumD, 1986, S 25-36, 15

s.






şeddadî | Bu hâdiseden sonra Araplar zamanında tesis olunan Gence ehemmiyet kazanmış ve X-XI'inci asırda Şeddadî sülâlesi burada hükûmet sürmüştür. Şeddadî sülâlesi Melikşah-ı Selçukî zamanında inkıraza uğramış ve XI'inci asrın sonlarında ..., | Türk YurduD, 1928, 507 | Deniz kıyısına yakın bir yalçın kayalar üzere dikdörtgen bir şeddadî yapı küçük kaledir., | Hikaye kitabı, 1929 | Falih Rıfkı Atay, 'taş ve kârgir binalara şeddadî bina adı verilir ve bu binalar gurur eseri sayılarak hoş görülmezdi' demektedir. 16'ıncı yüzyıl şairlerinden (Taşlıcalı) Yahya Bey, Falih Rıfkı Atay'ı haklı çıkarıyor. Bâde nüşân gibi doğru yolumuzdan sapmazız / Avn-i Firavn ile Şeddadî binalar yapmazız., | Tarih ve ToplumD, 1986, S 25-36, 15

s.






şedövr | İşte onun Kel Memiş isimli birinin ölümü için söylediği bir tarih size: | Kel Memiş, gelmemişe döndü cihanda sad hayf! Görüyorsunuz ya, Fuzuli (sic) bir tek mısrada ne hüner, ne sanat, ne incelik göstermiş... (Kel Memiş) ile | gelmemişi yanyana getirip bundan böyle şedövr bir mısra ortaya çkarmak her babayiğitin, hatta son zamanların benden sonra en yüksek şairi sayılan Nazım Hikmetin bile kârı değildir. Zaten meşhur sözdür: Eğer maksut eserse mısraı berceste kâfidir., Necip Fazıl, Yahya Erdem, 17.11.2024, facebook

a.


fr.



şeetmek 1989 | Şey etmek'ten | -Pekiyi o zaman sormamış olayım, unutalım gitsin. –Allah Allah... Ben onun için şeetmedim./Fakat enteresan bir durum var ki, o kadar şeetmemize rağmen, kendisi Sevim Taşan olduğunu kabul etmiyor!, | YErdoğan, 14/85

bf.






şeflik şüflük | Yani konumu, sol cemaatlerde şeflik şüflük yapmak için fazlasıyla müsait., | MAltınok, T, 31.1.2012








şeftali

a.



Eger güzel okursa bu durakdan / İki şeftali virir al yanakdan**



şeftali





"Şeftali a. argo "gizler sizden şeftalisini kalbime sunar şeftalisini.", S Koçak 2001, 38"



şeftaliyi yarmak | | İlk fırsatta 'şeftaliyi yarıp', 'Skip gideceklerinden' de kuşkunuz olmasın., | STunalı, T, 16.7.2011

argo






şehâmet | Fakat, dediğim gibi, bunun için celadet yetmez, şehâmet gerekir. (Celâdet: bahâdırlık, kahramanlık, yiğitlik... Şehâmet: zekâ ve akıllılıkla berâber olan cesâret, yiğitlik Ferit Devellioğlu,Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat.), | AGörmüş, T, 4.9.2012








şehir | şehirlerarası / şehirler arası b.s. İki veya daha fazla şehir arasında olan. | Sene 1943... Gece yarısına doğru Ulus'taki telefon, şehirlerarası sesi verdi: açtık... İstanbuldan telaşlı bir hanım sesi: -Beyefendi sizden bir ricam var... İstiklal gazetesinin sahibi Nizamettin Nazif bey halen Ankarada bulunuyorlar... Nerede aradımsa kendisini bulamadım., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 46 | Türkiye'nin en büyük ve en köklü şehirlerarası otobüs şirketlerinden biri olan Nilüfer Turizm, İç Anadolu Bölgesi'nin il ve ilçeleri ile Akdeniz, Ege... Buzlu Turizm ..., | | http://www.obilet.com/otobus-firmalari, 15.1.2017g | şehir efsanesi | (ing. Urban Legend) Uydurma haber, asılsız söylenti. | Herkes, normal bir memlekette uçuk senaristlerin hayal gücünün bile zor erişeceği, 'şehir efsanesi' diye burun kıvrılacak, ama Rusya şartlarında vaka-yı adiyeden sayılan anılarını patlatıyordu., | STaşpınar, Radikal, 11.01.09 | kale-şehir | Soldaki şehir, türünün en mükemmel örneklerinden birisi, Palmanova. 1593 yılında Venedik Cumhuriyeti'nde planlanıp inşa ediliyor. | , | Aİnceoğlu, 2.6.2017, | http://manifold.press/ipucu-ideal, 13.6.2017g | müze-şehir | Her yönü bir tasarımcı tarafından düşünülmüş 'mükemmel' bir şehir, müze-şehir olmanın ötesinde anlamlı bir yaşantıya ev sahipliği yapabilir mi? , | Aİnceoğlu, 2.6.2017, | http://manifold.press/ipucu-ideal, 13.6.2017g 

b.a.b.a.a.






şehirci | Bütün bir medeniyet coğrafyasında yeryüzü ve iklim şartlarına göre oluşturulmuş müthiş bir şehir stoku son kalıntılarıyla bugüne ve yarına mesaj verirken,halâ kendi mimar ve şehircilerini ortaya çıkaramamış bir ülkenin Tanzimat hastalığını uzun süre daha yaşayacağını zannediyoruz., | , YDüzenli, GüneBakış, 8.10.2014








şehirlerarası








şehirleşme

a.



"İyi ya, şehirleşmeyle bunun ilgisi?", Lefevre'e sorarsanız, Yelken D, S 141, kas 1968, 13"



şehirlileştirmek | -i 1. | Şehirleşme işini yaptırmak 2. şehre sonradan gelen bir insanı (köylüyü) şehir hayatının gereklerine uygun davranmaya hazırlamak* | Şehrin insanı şehirleştirdiği, bu sayede insani öz'ün yolunu şaşırdığı, gönüllerin sık sık kırıldığı, aşkın gitgide uzaklaştığı hallerin hikâyeleri..., | PBarışta, T, 13.11.2011

f.




GTS+



şehirsel | şehirle ilgili, kentsel. | Şehirsel bölgelerde sosyal ve kültürel değişmelerin ölçülmesi, | Richard L. Meier, 1968, (Kitap adı) | şehirsel | kentsel | Merkezde yer alan altıgen meydanda sert bir zemin var, tam ortasında da bir nokta görüyoruz, muhtemelen bir anıt var burada. Küçük de olsa, bunlar şehirsel bir organizasyonun bileşenleri., | Aİnceoğlu, 2.6.2017, | http://manifold.press/ipucu-ideal, 13.6.2017g | Türkiyede şehirleşme ve şehirsel fonksiyonlar, | ETümertekin, İÜEF, İstanbul 1973

s.






şehlâlanmak | Abdülhalim Memduh da Ferruh Bey'in peyki idi. Zayıf, sivri bir kafa, sivri bir yüze çizilmiş siyah ve gayr-ı mütenazır iki kaş, isterse şehlâlanır bir çift göz, ..., | A Rasim/Kolcu, Muharrir, Şair, Edib, 108

f.






şehrî | şehirli, kentli | Eskiden de, asırlarca evvel İstanbullu çelebi kendine 'şehrî' diyor, İstanbulun dışında kalan kardeşlerine 'taşralı'..., | Ö Seyfeddin/Bilal Kapısız, | Hariçteki Türk Edebiyatını Tanımak Lazım!, | ZamanG, 17Şubat1335(1919), sa.313, | 2, Ağustos2016

s.






şehrîlikce z.şehirli olarak, kentli olarak* | Hâsılâtın tevzii sırasında sa'yine ait hissenin tamamını istihsâl etmeyen bir şahıs kendine insanca bir mevcudiyet ve binâenaleyh şehrîlikce bir mevcudiyet temin edecek halde olmaz; fakra ve belki mahrumiyete maruz olarak açlığa, cehalete mahkum olur, terbiyesiz bir adamın her türlü temayülâtına esir olur., | MEsad, TİH.








şehristan

a.
şehir yeri.


"Şehristanda alış veriş tüccarı / Haramı doldurdu baştan içeri / Köylüde kalmadı rahim eseri / Açıp sırlaşacak reyhan mı kaldı.", San, Hicranî, 132"



şehristân | şehir. | şehristân bulsak tenhalarda. Varıp da ahh., S Erözçelik, 1991, 67

a.






şehriyeli | içinde şepriye olan. | Zühre, ocağı yaktı, akşamlık için pişireceği şehriyeli bulgur pilavının suyunu tavaya koydu. Gözleri çıtırdıyan odunların alevinde, oracığa çömeldi, kaldı. Genç kızın gönlünde -tıpkı bu alevi yükselip alçalan ateş gibi- için için bir yanış, şimdiye kadar hiç tatmadığı sıcak bir his yangını vardı., Melahat Sezener, | Ümit Güneşi, Ülkü, 1942, C 19, 19

s.






şehvetlendirme | coşturma | Maneviyat damarlarındaki kanı şehvetlendirmeye de bir nefes, bir fetih gerekir, | İbrahimOruçoğlu, DirilişP, 28.5.2016

a.




GTS-



şekel | Gelecek bilginler için de hazine vezirinden biner gümüş şekel al., | Atsız, Dalkavuklar Gecesi, 29.

a.






şeker | Mevlana şekeri | Konya | kocaman, beyaz, isirinca disleri kamastiran, genellikle caya batirilarak yenen,* hafif sert yoresel bir seker., | 10.07.2002, hyphen, EkşiS | toz şeker | | kesme şeker | ++ | şeker | ekstazi, extazy. | Yolu en azından bir kere Tarlabaşı'na düşmüş ve bir torbacıyla karşılaşmış herhangi biri şekerin ekstaziye verilen ad olduğunu bilir. Ex, hap, pıt, şeker... Ama esrar değil tatlım., | YKaraahmet, T, 3.1.2015

b.a.a.argo






şeker gübresi

b.a.
suni gübre.


Şeker gübresi a. suni gübre S Nal, 11.4.2022



şeker şurup şeyler: | Ödülü (sic) jüri üyesinin iddiasının aksine pembiş kapaklı şeker şurup şeylerin daha fazla yazıldığını düşünüyorum., | Herkes sevsin, herkes okusun diye şeker şurup şeyler yazmak sırf zengin diye bir kocaya varmak gibi olur ki bu, yazarı bitirir., | Ş, İşigüzel, T, 27.3.10








şekerlemek | 1. -i İçine şeker koymak, şekerle tatlandırmak. 2. nesnesiz, mecaz Kısa bir süre uyumak. | Sanırım azıcık şekerlemişim., | H B Çiçek, 30.6.2019 rindan vatsapı

f.






şekersi | Gündelikçi kadınların elleri şetersi şekersi kokuyordu., | MYamur, 76

s.






şekerto

s.
çok şeker, çok güzel.


"Bi de çok şekerto pantüller de var ama alsam mı almasam mı onu bilemedim.", H A Keskin, 12.02.2024, Vatsap"



şeki | halk edebiyatı sicilleme.

a.






şekil | o şekil o biçim, çok güzel. | O zamanın en kuvvetli ustası Behzat Usta isminde bir usta vardı. Hem çiniciydi. Yani öyle saraylara çini yapardı ki, artık kimse bakamazdı. O şekil bir ustaydı./ Başladı bunu sevmeye. Yani Şirin'i sevdi. O şekil sevmişti ki, iki metrelik, üç metrelik duvarı gözü görmezdi. Sanki Şirin'in fotoğrafı Ferhat'ın gözünün önündeydi. Gider duvarda düşerdi, | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 158/158 | bir şekil bir türlü | Ben bir şekil ahlaksızlık yaparım Peri'ye., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 168

a.






şekil şukul b.s. | Dizilerde istifa eden/kovulan ecnebiler o masalarını topladıkları şekil şukul kolileri nereden buluyorlar hemen iki dakikada? , | Tarık T yazıcılar, 10.2.2020, twitter | Ya da | Lavinya, Themis, Kozyatağı, OFC, MKC zart zurt Hukuk Bürosu ya, yasak... 3 ortaksınız, gider ortağı falan, baş harflerinden yaptınız, yasak. Annenizin kızlık soyadı, yok köpeğinizin adı, üniversitede koyduğunuz isim, yasak. Logo yaptırdınız ya şekil şukul yasak :), | @yankibuyuksezer, 10 ağu 2024, X








şekil yapmak deyim | Ancak marjinalleri pek bi seven merkez medyanın solcuları, kirli tişörtü üniforması haline gelen Zizek gibi | şekil yapmadığından olsa gerek (iyi niyetime dikkat) onu görmüyor., | MAltınok, T, 31.1.2012








şekilce | şekil bakımından. | Bu gün bizim için muasırlaşmak demek, Avrupalılar gibi diritnavtlar(7), otomobiller, tayyareler yapıp kullanabilmek demektir; muasırlaşmak, şekilce ve maişetce Avrupalılara benzemek değildir., | Z Gökalp/H Tanyu, Türkçülük ve Ziya Gökalp, 1962, 22

s.






şekillemek | Bazı batılı şairlerin de aynı konuları ele aldıklarını, bunları yaşadıkları çağın seviyesinden, kendine göre yeniden şekillediklerini biliyordum., S Batu, Güzel Helena, 1959, VI

f.






Şekillendirici | Eğer öte yandan | i, ü, u dizisi talâffuz edilirse, alçak şekillendirici değişmez oysa ki yüksek şekillendirici, 2500'den 1800 ve 800'e (i, ü, u için) düşer., | Muzaffer Tansu, Durgun genel ses bilgisi ve Türkçe, 1963, 22

s.






şekillenivermek | Bazan sanki büyülü birşeymiş gibi şekilleniveriyordu., | DCeyhun, 9

bf.






şekilsel | eski şeklî. Biçimle ilgili | Ancak örgütün şiddeti tırmandırmayı amaç sayan dilinin bu tür şekilsel manevraları siyaseten zorunlu hale getirdiğini anlamk güç değil., | SinanDemirez, T, 30.8.2011

s.






şekliyat | İkinci sülâle devrinden sora ilâh şekliyat çerçevesi içinde daima bir kuş, yahut bir hayvan başile temsil edildi. (Mythes, Cultes, et religion, | 412)., | TürkTarihKongresi: KongreninÇalışmaları,KongreyeSunulanTebliğler, 1932, 465 |  İstanbul Türkçesinin sotiyat [savtiyatFG], şekliyat ve lugaviyatı yeni türkçenin temeli olduğundan, başka Türk lehçelerinden ne kelime, ne sıga, ne edat, terkip kaideleri alınamaz yalnız mukayese tarikile Türkçenin cümle teşkilâtına ve hususî tabirlerdeki şivesine nüfûz için bu lehçelerin derin bir sûrette tetkikine ihtiyaç vardır, | AliNüzhet, iya Gökalpın Hayatı ve Malta Mektupları, 1931, 72

s.a.






şekoş Hitap sözcüğü. | Şeker sözünden türetilmiştir. (Ekşi S, satine, 25.06.2002)








şekspiryen

s.
Şekspir gibi, Şekspiri andırır.


"Şempanzeler arasında öyle ihanetler oluyor, öyle komplolar kuruluyordu ki adeta Succession izler gibi veyahut şekspiryen bir hikaye izler gibi gözlerim açık kaldı. Aynı ama başka bir dünyanın hikayesini izler gibi... ", Tuğçe Madayanti Şen, Birgün, 20.5.2023, 13 "



şekspiryen | şekspir gibi/tarzı uslubu | Ultra maniyerist dizi Ezel'in, dayanılmaz Şekspiryen halleri., | Telesiyej, T, 29.9.10 | Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nin (CERN) Direktörü'ne göre | Bu parçacığa ilişkin, Şekspiryen, 'olmak ya da olmamak' sorusunun cevabı gelecek yılın sonunda verilebilecek., RSoysal, T, 30.7.2011

s.


ing.



şekvadar | şekvacı, şikayetçi, yakınıcı. | Yıllardan beri, mevcut iktidarın uygulamalarından dolayı şekvadarız., İ Müftüoğlu, Milli G, 28.04.2025

a.






şelâlecik

s.
küçük çağlayan.

ar. şellâle: çağlayan + tr. -cik
"akıyor, çağlıyor | / Ufak şelâlecikler halinde / Yeşil parıltılar aksettirerek | ", Latife Çelebi, 1966, 36"



şelek -ği | hlk. | 1. Sırtta taşınan yük. 2. Boynuzunun biri kırık hayvan.

a.






şelek | Balıkç. Yardımcı kayık. | Diğer yardımcı kayıklara da şelek deniliyor., | Hamamizade İhsan, Hamsiname, phoenix, 25

a.






şelek Aptal.








Şelek: (I) Sepet (Sivas)








Şelek: (II) Yuvarlak ekin yığınları. (Taşpınar *Aksaray -Niğde)








Şelek: | 1. Sırtta taşınacak kadar odun yükü. 2. Denk, tay.








şelek: 1.Boynuzunun birisi kırık hayvan. 2.Bir kulaklı keçi. 3.Bir yanlı kazma, çapa.








şelek: 1.Sırtta taşınan yük. 2.Küçük sepet. 3.Küfe.








şelek: Ağzı geniş dibi dar sepet








şelek: Attığı taşla ereğini bulan kişi.








şelek: Bir şeye karşılık verilen armağan.








şelek: Ev eşyası, öteberi.








şelek: Güç, yorucu.








şelek: İç giysisi, çamaşır.








şelek: Kalem ucu gibi kesilmiş, yontulmuş (ağaç).








şelek: Meyvenin yenilmeyen orta bölümü.








şelek: Şaşı.








şelek: Taneleri olmamış üzüm salkımı.








şelek:1. Sırtta taşınan yük. 2. Fındık dalından çıkarılan ince çıtalardan yapılan orta büyüklükte bir çeşit sepet.








şemailsiz

s.



"Soğuk Savaş sonrası dönemde postmodern söylemlerin afet bir rüzgâr yahut yoğun bir sis (bir dûd-i muaddid) gibi her tarafı kapladığı zamanlarda Türkiye'ye boca edilen kelime-kavramlardan biri de mozaik idi. Güya Türkiye bir mozaik imiş! Şekilsiz şemailsiz, kimliksiz, renksiz bu karmaşayı aklı başında (olması gereken) insanların, okur yazar makulesinin Türkiye'ye, kendilerine nasıl yakıştırdıklarını veya bu rolü fütursuzca nasıl üstlendiklerini tedirginlikle seyretmiştim.", İ Kara, Harem-i Şerif Minareleri ... , Derin Tarih, S 124, 36"



şemalandırma | Tischendorf, Belin, Hammer, D'ohssan gibi Avrupah müellifler bunlara dayanarak şemalandırmaya çalışmakla beraber, hakikî durum nazariyeye uymadığından dolayı, müellif tarafından sakat olarak kabul olunuyorlar; doğrusunun kendince ..., | TarihAraştırmalarıDergisi, C 1, | 301, AnkaraÜ TarihAraştırmalarıEnstitüsü, 1963

s.a.






şemalandırmak | Bütün bu söylenenlerden sonra objektivasyon'un ontik yapısını şöyle şemalandırmak mümkündür., | Turgut Uyar'ın | Göğe Bakma Durağı Şiirinde Tema'ya (Matris) Ulaşma.../A. C. Issı, GaziÜKırşehirEğitimFakültesiD, C 5, S 2 (2004), | 140 22.4.2017g

s.f.






şemâtet

a.
birinin başına gelen felakete sevinme.


"Eskiden Türkçede şemâtet kelimesi vardı. Şemâtet | birinin başına gelen felâkete sevinmektir. Arapça kelime, gürültü patırtı anlamındaki şamata ile aynı kökten.", @OrtakTurkce, 26.8.2023, X"



şematikleştirmek | şema haline getirmek | Mecburen şematikleştirerek ve 16 Şubat 1969'u milat alarak formüle etmeye çalışayım:, | Uluengin, T, 8.9.2012

f.






şematize etmek deyim | Çok şematize ederek özetliyorum tabii., | MBelge, T, 21.9.2014








şematizm | Rosen'in sayısız örnekle desteklediği tez ise geride bıraktığım ama unutmadığım bu şematizme tersti., | HBerktay, T, 6.2.2013

a.






şemburek | kürt* | Sonra da gün batarken, Emmo Rıdo'ya gier kebap, şemburek, lebeni ve coket yerdik., | OMiroğlu, T, 14.5.2012

a.






şemmame | Gecede sıra gecesini canlandıran öğrenciler çiğköfte yourarak şemmame oynadılar., | R, 28.6.2011,

a.






Şemsiye mantarı








Şemsiye mantarı a.








Şemsiye mantarı b.a.








şemsiyeci

a.
GTs+ a. şemsiye yapan veya satan kimse.


"+Yalnız yaşayan şemsiyeci amcamızı her gün bir komşu çağırırdı evine mesela veya yemek taşırdık minik kulübesine, hem sadece ramazanlarda değil, her zaman yapardık bunu.", Pınar Boz Karadağ, Akçaabat Anıları, 4.7.2015g eposta"



şemsiyeci GTs+ | şemsiye yapan veya satan kimse | +Yalnız yaşayan şemsiyeci amcamızı her gün bir komşu çağırırdı evine mesela veya yemek taşırdık minik kulübesine, hem sadece ramazanlarda değil, her zaman yapardık bunu., | PınarBozKaradağ, akçaabatAnıları, 4.7.2015geposta

a.




GTS+ GTS+ GTS+



şemsiyeleme | Kalbin sağ ve sol atriyumları (kulakçıkları) arasındaki duvarda doğuştan delik (Atriyal Septal Defekt) bulunan 48 yaşındaki erkek hastaya, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Önder Öztürk ile beraber, Diyarbakır Memorial Hastanesi Kardiyoloji bölümünden Doç. Dr. Dr. Aziz Karabulut, Uz. Dr. M.Şahin Adıyaman, Anestezi bölümünden Doç. Dr. Sedat Kaya ve Uz. Dr. Mahmut Akyıldız yönetiminde koroner anjiyografi ve anesteziyoloji hemşire ve teknisyenlerinden oluşan deneyimli bir ekip tarafından anjiyoda şemsiyeleme (Perkutan ASD Kapama) yöntemiyle delik kapatma işlemi başarıyla uygulandı.' Şemsiyeleme dediğimiz bu yöntem ile, hastalarımız açık kalp ameliyatından kurtuluyor, hastanede daha kısa süre yatıyor. Bu yöntem ile hastaların açık kalp ameliyatına girmeden, kasıktan anjiyo yöntemiyle kalpteki delikler veya vücuda zarar veren anormal damarsal yapılardan kurtulmuş oluyor. Ayrıca hastanın göğsünde hiç bir şekilde yara izi kalmıyor. Anjiyodan bir gün sonra da hastalarımız, normal hayatına kaldığı yerden devam edebiliyor'., | ÖnderÖztürk, 27.9.2013, | http://www.diyarbakirhabermerkezi.com/saglik/acik-kalp-ameliyati-yerini-semsiyeleme-yontemine-birakti-h2387.html

a.






şemsiyeli | 1. Şemsiyesi olan kimse 2. şemsiyeye benzer güneşten koruyucu çadırlı mekan | Eli şemsiyelilere dikkat – Evinden çıkarılmak üzere olan bir kiracının anlattıkları, | GugukG, 17.5.1947, 1

s.






şemsiyeli | 1. Şemsiyesi olan kimse 2. şemsiyeye benzer güneşten koruyucu çadırlı mekan | Eli şemsiyelilere dikkat – Evinden çıkarılmak üzere olan bir kiracının anlattıkları, | GugukG, 17.5.1947, 1

s.






şemsiyeli | Ne görüyoruz? Şemsiyeli ve şemsiyesiz hikayeler. Hepsi kendi sabırsızlığı içinde anlatıcısını kovalayıp durmuyor mu? , | MYÖztürk, Şarkı, 2017, S 1, 23

s.






şemsiyesiz

s.
şemsiye olmaksızın.


"Yoksa şemsiyesiz çok gezdin de güneş mi çarptı?", R M Ekrem, Araba sevdası, 1898, ?"



şemsiyesiz | bk. şemsiyeli

s.






şemspare gönülden yazılmış her roman, her hikaye, her kelime bir şemsparedir. ElifŞafak, kitap tanıtımı, 21.6.2012








şenayet | şenaet alçaklık | Bu saldırıyı, bu edepsizliği, bu şenayeti (sic) şiddetle kınıyoruz, | RTErdoğan, T, 1.5.2013

a.






şeneltmek | Toprak hukukunda da hüküm aynıdır: Muasır toprak kanunları dahi eski medeniyetin toprak dağıtımında güttüğü gayeyi aynen muhafaza eylemişlerdir: işsiz köylü ve kasabalıya toprak vererek şehirlere akını önlemek ve memleketin zahire anbarlarını doldurmak köyleri şeneltmek ve zamanla kasabalar ve büyük şehirler haline getirebilmek., | Şakir Berki, Türkiye'de Toprak Davası ve Mevzuat Karşısında Toprak Rejimi, 1970, ?

f.






şenertmek

f.
şeneltmek, şenlendirmek, iskan etmek.


"Ordulu bir arkadaşım yeniden düzenlenen bir mesire yeri için: -Adam buraları "şenertti" dedi. Şenlendirdi anlamında kullanılıyormuş. Zıddı da "söyündürdü" imiş. Mahalli ağızlarımız pek şen:)", @hayriaytac59, 19.4.2024, X"



şenliklendirmek | Şenlikli hale getirmek. | Başta bahsettiğimiz eylemlerdeki yaratıcılık da bu çeşitliliğin sonucu olsa gerek. Çıkan gürültü belki kolluk kuvvetlerini fazlasıyla rahatsız ediyor ama Leman, | Asıl amacımız eylemleri biraz şenliklendirmek. Ciddi, kortej havasında yürüyüşler değil de herkesin eğlendiği eylemler yapıyoruz diyor., 11.11.2024, | https://www.yapi.com.tr/haberler/direnis-istanbulu-cagiriyor_73171.html? sayfa=2, 24.11.2024g

f.






Şenlikli | Öyle zengin, öyle başka, öyle şenlikli olur ki öyle bir dünya., | N Karaibrahimgil, HrKlbk, 6.5.2019

s.






şennas





"Sualde cevapta hitapta şennas / Burc u perva döner cebrolur cennas / On bölük olup da bölünende nas / Bir bağ-ı gülşende arasın beni.", San, Hicranî, 189"



şepe | kar fırtınası | Dağların tipisi, eksilmez karı, / Şepe çığ yolunu bağlar efendim., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 71

a.






şepit | mısır ekmeği bkz. şibit/şipit

a.






şerbet | padişah şerbeti soğuk bir içecek, 2013 ilandan




ar.



Şerbetli olmak (bir şeye) TDK yalana şerbetli olmak. Alışık olmak? | Ee tüm bunlar olunca da elbet vatandaş bu işlere şerbetli olduğu için 'ulan bu kadar tantana koptuğuna, reytingi bu kadar yüksek olduğuna göre galiba hukuk değerli bir şey' kanaatine vardı., | D. Oral, T, 12.4.2010








şerbetlik

a.
bahşiş
huk.
ar. şerbet + tr. -lİk
"Mahmiye-i İstanbul'da Yağcı Hanı'nda mütemekkin Ohannes v. Bogos nâm zimmî Galata Bâb Mahkemesi'nde meclis-i şer'de berber esnâfından Refayil v. Ohannes nâm zimmî muvâcehesinde esnâf-ı mezbûrenin kethüdâları es-Seyyid el-Hâc Mustafa Ağa hâzır olduğu hâlde ben târih-i i'lâmdan altı ay mukaddem oğlum işbu hâzır bi'l-meclis Pake nâm sagiri berberlik san'atını ta'lîm için mersûm Refayil zimmî[ye] şâkird olmak üzere teslîm etmişidim hâlâ oğlum mersûmu, mersûm Refayil zimmî yanından ihrâc edip müddet-i mezkûrede âhar kimesnelerin şerbetlik nâmıyla oğlum sagir-i mersûma medfû'ları olan cem'an doksan altı guruş mersûm Refayil zimmî sagir-i mersûmdan bi-gayr-ı hakkın ahz etmekle hâlâ meblağ-ı mezkûr doksan altı guruşu mersûm Refayil zimmîden bi'l-velâye taleb ederim deyü ba'de'd-da'vâ ve'l-inkâr müdde'î-i mersûm Ohannes zimmî ber-vech-i muharrer müdde'âsına ikamet-i beyyine edemeyip yine tâlib-i tahlîf dahi olmamağın mûcebince müdde'î-i mersûm Ohannes zimmî da'vâ-yı mezkûresiyle mersûm Refayil zimmîye bilâ-beyyine mu'ârazadan men' olunduğu bi['l]-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i'lâm olundu.Fî 26 Za sene 1221 GM 580 Nolu S (1221-1222/M. 1806-1808), C 84, 348 (53b) İBB Kültür A.Ş. ve Medipol HF | 2. | şerbet için olan şey. | Araplar, bu godyalara hediyelerle gelip tazim ile onların elini ayağını öperler. Godyalar onlara karşı yol gösterici ve deli tavrı takınırmış. Baş alması için istirhamlara ve minnetlere sözde nazlanarak razı olur, mangala attığı tütsü, odayı keskin ve kesif bir dumanla doldururken o da avuçlarını yere sürerek bed bed seslerle homurdanır ve böylece güya perileri davet eder, kendini yerden yere vururmuş. Bu arada kah kadın, kah erkek sesleriyle orada bulunanlara emirler verirlermiş. Bu emirlerle kara gözlü kurban, bensiz karatavuk, şerbetlik şeker ve daha birçok şeyler talep edermiş., | Leyla Saz, Sedat Demir, Haremde yaşam: Saray ve harem hatıraları, 61 (sadeleştirilmiş)



şeref | Bu zalim benim şerefimi kırmak için bana hücum etti., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 179 | Lan sendeki ses bende olsa, bir saniye düşünmem girerim yarışmaya şerefsizim. Ama Allah bize değil de, senin gibi kerize vermiş o sesi., | TAral, SÖ, 147








şerefiye

a.






şerhsiz

s.
şerh koymaksızın.


"Doğru, buna şerhsiz katılıyorum.", Hasan Civelek, 20.7.2018, TÖL"



şeriat

a.
mahalle, köy veya küçük yerlerde mahkemeye gitmeden ihtilafı çözecek âkıl birkaç kişi, cemaat.


"Söz döndü dolaştı, oraya geldi: Köy yerlerinde, hatta bazı kasabalarda ihtilafları çözmek için saygın birkaç kişi cemaat olarak tayin edilir ve onlar toplanıp ihtilafı taraflar önünde çözerler. Buna Akçaabat köylerinde "comağat toplamak" derler. Urfada ise bu işi görenlere "şeriat", cemaat çağırmaya "şeriat toplamak" deniyormuş.", Fethi Gedikli, 21.3.2024, Facebook"



şeriatça





Bu diziden yayınlandığını bildiğim, yine dinî birçok şeyi alay konusu edinen ama aynı şekilde devlet bütçesinden itina ile basılmış iki piyes kitabı daha var: Osman Cemal Kaygılı'nın Üfürükçü'sü (1935) ile Ertuğrul Şevket'in Şeriatçası (1938).



Şeriatçı | Dinin esaslarını sadece dinî hayatta değil, hukuksal, ekonomik ve siyasal düzenlemelerde de geçerli kılmak isteyen, şeriat yanlısı kimse | Aşağıdan şeriatçı uygulamaların zorlanması, eğitim alanında alınan mesafe politik İslama bir temel sağladı., | GürayÖz, Cmh, 12.2.2016

s.




GTS+



Şeriatlaşma | ŞERİATLAŞMA // Bunlara ne demeli? Yani Türkiye'yi yöneten bu takıma, yaptıkları ipe sapa gelmez sözlerine ne demeli? , Z Uçar, 15.12.2018, | http://www.ha-ber.com/seriatlasma-makale,32102.html, 9.12.2018

a.






Şeriatlaştırılma a.








Şeriatlaştırılmak | Edilgen | Şeriatlaştırılan Türkiye: Türkiyenin şeriatlaştırılması, | 2014, 45 (kitap adı, 2000'de de | Şeriatlaştırılan Türkiye yazısı/kitabı var.)

f.






Şeriatlaştırma | laik demokrat ülkeyi şeriatlaştırma çabaları içersindeler. En trajikomik olanı da sözde demokrasi nöbeti tutup şeriatlaşmaya göz yuman insanlarla dolu bir ülkede yaşıyor olmak., | | https://www.kizlarsoruyor.com/toplum-sosyal-iliskiler/q5776604-sizce-acik-bir-kadin-tacize-mahal-yaratir-mi, 9.12.2018

a.






şerli | Milletin infialini ise işbirlikçilikte sınır tanımayan Paralel ve diğer şerli gruplar, yürütecekleri algı operasyonlarıyla Erdoğan ve Ak Partiyi yıkmak adına bir fırsata dönüştürecekler./ Bu şerli kesimlerin Erdoğan düşmanlıklarının altında farklı anlayışlar yatıyormuş gibi görünse de esasen onları birleştiren temel sorun, içine düştükleri derin ve devasız ihanet çukurudur., | SaimTut, DirilişP, 11.9.2015, 7

s.






şeşhane

b.a.
"1. e. Namlusunda altı yiv bulunan tüfek veya top. 2. Meyer'in Topkapı Sarayı Müzesi Saatler Kataloğu'nda da "şeşhane saat" terimi geçmektedir: "sim zarflı şeşhane saat" ( Meyer : 8 ) | Abdülaziz Bey, K Arısan, D A Günay, 1995, C 1, 107 | "... şeşhane ve kopuza ait olduğu halde ondan sonra gelen çeganenin niteliği olarak alınmıştır. Metinde ise şeşhane ile kopuzun meclislerde hep bir arada bulunduğu anlatılmak isteniyor.", Günay Kut, O Ş Gökyay, Orhan Şaik Gökyay:: hayatı ve eserleri, 1989, 103"


"... -lar, çakıl taşlarını şeşhane tüfeklerinin kurşunları gibi karaya fırlatacaklardı. Kadın gece oluncaya kadar kıyıda kaldı..", Halikarnas Balıkçısı, Turgut Reis, 1966, 48"



şeşi beş görmek | Açlıktan şeşi beş gören gözler, manavda sıralanmış domatesi kah zeytinyağı, limonlu, maydanozlu bir salata ya da üzerine kaşar peyniri rendelenmiş dumanı üstünde bir domates çorbası olarak görmektedir., | RamazanRasim, T, 20.8.2011








şeve | toprak bilezik. | Şeve kırmakmüziğe tempo tutarken iki koldaki bileziklerin birbirine çırpılmasıyla doğan ahengi çıkarmak. | Kadınlar coşunca ellerini çırparlar. Şeve kıralım derler. Şeve Elazığda toprak bileziğe derler., Esat Kabaklı,16.03.25, TRT Müzik Tv

dey.a.






şevketibostan | (İzmir'e özgü tatlar) Boyoz, şevketibostan, keşkek, sütlü balık, kabak pabucaki ve İzmir köftesi önerildi., | HT, 2.1.2013 | Şevketibostandan enginara, bakladan çağlaya, ebegümecinden arapsaçına, yeşillere doyma fırsatı demek bu. Her adımda bir lokma tekniğiyle tezgâhlar arasında kaybolmak, sonra yüzünü güneşe çevirip kahvelerde yayılmak..., | NurÇintay, S, 9.4.2016

a.






şey | şeyiyle gülmek götüyle gülmenin 'kibarcası' | Mal bulmuş mağribi gibi, bin türlü yalan yanlış bilgiyi de devreye sokarak sosyalizme bok atma fırsatını bulup coşanların iddialarına şeyimle gülüyorum., | RMargulies, T, 9.5.2012




ar.



şey ettirmek | İletişim Yayınları adına Murat Belge, yeni kurulan ''İnsan'' Yayınları adına Ali Bulaç, ''genç'' ağabeyimiz İlhan Kutluer sağ ve sol adına 80 darbesi sonrası mükamele ve teati şeyettiriyorlar..., | Mülteci, 9.4.2013 eposta (sic)

f.






Şeycikler | Bir şeycikler olmadı. Bu delikanlıya bir şeycikler yapamayacaksınız. / | Ah kızcağızım, biz alışkınız böyle şeylere; az mihnet mi çektik? Kızımızın korkudan bir şeycikleri kalmayıverdi. Yusuf Ağasını pek severdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 49/59

a.






şeydullah

a.
*


"Kapısına şeydullaha vardığım / Davasın derdime derman kıldığım / Aşkın havasına hayran olduğum / O nazlı pirime benzettim seni.", Virânî"



şeyetmek | Annem babam 'ehehe evet şeyetmişti geçen gün okulun şeysi' falan diyorlar., | 25.06.2008, gofret beyin, EkşiS

f.






şeyhsiz | Bu dört tekkeden birisi halen faal, piri fani şeyhi ile tanıştık. Duasını aldık. Afganistan'dan gelmiş, tekke şazeliye yolunda imiş. Diğer tekkeler şeyhsiz kalmış., | D Mehmet Doğan, KararG, 21.5.2019

s.






şeyhuhet | şeyhûhet. yaşlılık, kocama. | Reisicumhur, hükümetin inhası üzerine daimi maluliyet veya şeyhuhet gibi şahsi sebeplerden dolayı muayyen efradın cezalarını ıskat veya tahfif edebilir. Reisicumhur, Büyük Millet Meclisi tarafından itham edilerek mahkûm olan vekiller hakkında bu salâhiyeti istimal edemez., | 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, 42. m.




ar.



şeyhülislam | Uyanıyorum ağlayarak, bir gün mutlaka yeneceğiz! / Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey ithalatçılar, ihracatçılar, ey / şeyhülislam! | , A Behramoğlu, Bir gün mutlaka, 1965

a.






şeyhülislam köşkü





"Şeyhülislam Köşkünün yanından geçti. Tarihi binanın daralttığı yaya kaldırımda karşıdan gelene yol vererek geçti.", Ersin Bulun, 2023, 97-98"



şeyik -ği | 1. | tarak. | Haberin duyarsın peyikler ile / Yaramı sarsınlar şeyikler ile / Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile / Dost senin derdinden ben yana yana. Pir Sultan Abdal | 2. | ince dal, yaprak.

a.




DS



şeyl | Türkiye'de 1,64 milyar ton hesaplanan ve petrol üretiminde kullanılan | bitümlü şeyl (kömür tipi kayaç) rezervinin, yapılacak sondaj çalışmalarıyla 15 milyar tonun üzerine çıkabileceği öngörülüyor., | Ml, 10.04.2015 | İÜ BAP Birimi tarafından desteklenen | Güney Doğu Türkiye'deki Siluriyen yaşlı Dadaş Şeylinin Çatlatma Modellemesi isimli IRP projesi kapsamında ekteki konferans düzenlenmiştir. Amerika'da son yüzyılın en önemli teknolojik gelişmesi | Hidrolik Çatlatma ile şeyl petrol ve gaz üretimi kabul edilmektedir. Bu projede kullanılacak | Peridinamik Modelleme uzay-havacılık sektörü başta olmak üzere, tıpta kanser büyümelerinin modellenmesi, yerbilimleri, inşaat ve makina sektöründe yapısal hasarların ve çatlakların modellenmesi, kimya ve petrol sektöründe faz değişimlerimin modellenmesinde kullanılmaktadır., | İÜ TeknolojiTransfer Ofisi, 17.01.2019

a.






şeylan | şölen, ziyafet | Sultanın ayını, Osmanlı kanunu üzere şahi şeylan (şölen=ziyafet) çekilüp sonsuz nimetler döküp yemek yenüp dua kılındıktan sonra-..., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 5-6

a.






şeyleşme | Şeyleşmenin siyasetteki karşılığı, tutarlı bir anlatıya, içsel bir bütünlüğe sahip olmayı önemsemeksizin insanları şaşırtacak, kulağa değişik gelecek sloganlarla ortaya çıkmaktır., | MNBostancı, Z, 20.5.2012

a.






şeyleştirmek | eşyalaştırmak, nesneleştirmek | Bir kere 'Sırplar' demeye başlarlarsa, onlar da tek tek bireyler olarak Sırpları değil, homojen, şeyleştirilmiş, yekpareleştirilmiş bir blok olarak 'bütün Sırpları' görüp düşünüyor ve bütün bu kategoriden nefret ediyor olacaklar., | HBerktay,T, 26.5.2011

f.






şeytan | şeytanınız bol olsun!* insan insanın şeytanıdır kalıp söz | Onun için böyle bir şey aklımdan bir kere bile geçmemişti. Ama insan insanın şeytanıdır, derler. bu sözler kafama takılmıştı., | FAtabek, DK, 1972, 81

a.






şeytan aldanması | şeytan aldatması | Tövbe tövbe! Şeytan aldanması değil miydi bu? , | MKıranoğlu, , | Ereksiyonist, | DuyguÇağıD, 1, 2016, 58

a.






şeytan arabası | Motorlu taşıt. [Erzincan ve Yöresi] Bisiklet. Bisiklet yazıları kaleme alan AydanÇelik'in Taraf Gazetesindeki köşesinin başlığı. | Geçen zaman zarfında, sayısız insan, şeytan arabasıyla yolları aşındırmaya devam etti., | AydanÇelik, T, 12.8.2010

a.






şeytan çıkarma a.








şeytan çıkarmak | şeytan kovmak* | Bir hoca, bir papaz, bir vuducu dede bulmalı, okusun şu dünyayı, şeytan çıkartsın, yıksın şu egoları; bu öyle bir dede olmalı ki, bırak politik olmayı, ne onu kimse tanımalı, ne de o kendi nefesinin farkında olmalı., | AyçaŞen, T, 18.3.2012 | şeytan kovmak | hıristiyanlık şeytan çıkarmak | Hadi bakalım, yine şeytanı kovuyoruz., | T, 29.7.2011

f.






şeytan elması | bitk. pıtırak | Ateş, 'Tarlanın son kısmında az bir yerde yerel ağızda 'pıtırak' denen 'şeytan elması' otu karışma ihtimali var; ancak başka bölgelerde sorunumuz yok, dedi., | Mustafa Ateş, 4.11.2019, basın | Bu otlar halk dilinde Datura Stramonium (Şeytan Elması) ve Atropa Belladonna (Güzel Avrat Otu) tabir edilen yabani otlardır, denildi., | Hür, 7.11.2019

a.






şeytan kovma | hıristiyanlık | Rahip Christopher, Emma'nın içine girmiş şeytanı kovma seanslarını video kamerayla da kaydediyor., | T, 29.7.2011

a.






Şeytan taşlamaktan tavaf getirmeye / salavat getirmeye fırsat bulamamak

dey.
göşteriş için yapılan / önemsiz işlerden hayırlı işlere vakit bulamamak.


"Şeytan taşlamaktan tavaf etmeye fırsat bulamamak Eskilerin darb-ı mesel/vurucu örnek dediği özdeyişlerimiz vardır. Bunlar az kelamla çok şey anlatan özlü ifadelerdir. Bunlar zihinlerde yer eden çarpıcı misallerdir. İşte bunlardan biridir yukarıdaki söz. Hayır işlerine engel olanlar için kullanılır. ", "
https://konya.diyanet.gov.tr/sayfalar/contentdetail.aspx?ContentId=738&MenuCategory=Kurumsal, 08.12.2017



şeytan tüyü var | Hanımlar bu kadar. Tahir Beyde hani o şeytan tüyü dedikleri şeyden olduğu kesin. Ama nazarı dikkatimi celbeden başka bir tuhaflık daha var. Tahir beyi benden başkalarının da izlediğini fark ettim., | S Dölek, Kirpi, 114








şeytan uçurtması | Kağıttan, bükülerek yapılmış üçgen biçiminde bir çeşit küçük uçurtma GTS | Onu bulamadığı zamanlar, şeytan uçurtması yapıp uçurturdu., | Tez, TTE, 30

a.






şeytana kıç attırmak

dey.



"İlerde cin gibi biri olacağı, şeytana kıç attıracağı daha okul sıralarında ortaya çıkmıştı.", G Aylan, DCD, 17"



şeytanatkarane | Mehpeyker'in bu sözleri şayet izdivaç teşebbüsüne kalkışır ise tahkikat-ı mutade sırasında sevabık-ı ahvali tabiatıyla meydana çıkacağından ve o halde beye malik olmak değil ondan bütün bütün inkıta etmek lazım geleceğinden dolayı şeytanatkarane bir haltiyat olduğunu Ali Bey anlayabilmek şöyle dursun birdenbire uğradığı alaim-i yeis ile zihnine gelen perişanlık cihetiyle hilaf-ı memul göründüğü rû-yi redde bir sebep dahi tasavvur edemediğiyçin maşukasını iğzap edebilmek korkusuna bile malik olmaksızın bîihtiyarane ve fakat mütereddidane suale kalkışarak..., | N Kemal, İntibah, 73-4

s.






Şeytanbezi | Bir ramazan bayramının birinci günü, sabahleyin namazdan dönüldüğü esnada, Yusuf, yeni yaptırdığı | şeytanbezi elbiseleri giymiş, Şahinde'nin süslediği Muazzez'i seyrediyor ve gülümsüyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 35

a.






şeytanın işi yok | Şeytanın işi yok. Aynı iskelede aynı olay bir daha başıma geldi., | S Dölek, Kirpi, 18








şeytanileştirmek | [M]ustafa Akyol, AK Parti yönetiminin son dönemde otoriterleştiğini, muhaliflerini şeytanileştirdiğini söylüyor., | TTekerek, T, 14.7.2014

f.






şeytanlaşmak | şeytan gibi olmak, şeytan halini almak

f.






şeytanlaşmış s, şeytan haline gelmiş, şeytan özelliği kazanmış | Hepsini şeytanlaşmış insanlar olarak göstermek yerine bu işten sorumlu olan resmi görevlileri kapağına taşıyabilirdi., | BetülTansel, T, 28.7.2014








şeytanlaştırıcı | şeytan haline getirici, şeytan sayıcı | Aksine. Müslümanlar, aslında daha önceleri burada Yahudilerin yaşadığı dışlayıcı, ötekileştirici, şeytanlaştırıcı muamelelere maruz kalıyorlar., | YKaplan, YŞ, 3.7.2011

s.






şeytanlaştırma | Yüz tane halkı şeytanlaştırmaya yetecek kadar büyük felaketler yaşadık, gizlemeye gerek yok, içimizden birileri bu felaketlere yenik düştüler, yeterince şeytanlaşıp yeterince zalimleştiler., | OMiroğlu, T, 8.8.82011

a.






şeytanlık | Ama o zalimin içine öyle bir şeytanlık girdi ki, buna başladı etraftan nene bulup neneleri göndermeye. Her kimi gönderdiyse Telli geleni dövdü sövdü., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 219

a.






şeytansı | Sonra sevinç dolu bir şaşkınlık parladı şeytansı gözlerinde. | Divitoğlu, sen ağlamışsın! dedi., | TahsinYücel, MutfakÇıkmazı, 1960, 17 | Değer denen şey şeytansı olan için bir düzmecedir yalnızca; işte bu nedenle şeytansı olan, onu yok etme peşinde koşar. Şeytansı olanlar, tatsız tuzsuz, pislikten annmış melekler karşısında dayanılmaz bir öfke duyarlar; maskesini düşürerek, ..., | Kitap-lık, 2006, S 93-95, 63

s.






şık şıkıdım zf. Albenili* | Simit sarayı ve muadilleri hızla açılırken, sokakta aldığımız simit şık şıkıdım dükkanlara taşınırken..., | CSemercioğlu, Kelebek, 25.9.2014








şıkıdımlık | Yine bildik bir mekana yerleştik ki malum, gece bütün şıkıdımlığıyla nefes alıyor., | HUluengin, T, 20.6.2012

a.






şıkır şıkır | Şıkır şıkır binaların içine, yani 'hayat' denen kısma girdiğinizde, bakımsız, Azerice 'eski' anlamına gelen 'köhne' sözünün Türkçe karşılığına yakın bir görüntü ile karşılaşıyorsunuz., | ÖSezin, T, 15.3.2012








Şıkırdamak | Bol yenli kolları ancak göğsünün altına kadar kalkıyor ve parmakları işitilmeyecek kadar hafif şıngırdıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 93

f.






şıklaştırmak | Bir kere daha zaman, demokratlığın muhteviyatlailişkili olduğunu ve yaldızlı gardıropların bile diktayı ve otoriterliyi şıklaştıramadığını gösteriyor. CerenKenar, T, 13.2.2012

f.






şıklı





"şıklı karar alalım.", 17.04.2024"



şıkşık

a.
para çıkarıp verirken çıkan ses.

tr. yans.
"-önce senden şıkşık / sonra ben bedenine tıktık!-(19.yüzyıl hekimlerinden Husrev coccanî efendi birkaç kez, muayeneden sonra "param yok canımı mı alacaksın? kiminin parası / kiminin duâsı! diyenlerden bîzar olduğu için eniştesi hattat mâhir efendiye bu beytini ta'lik hatt ile yazdırub başının üstüne ta'lik eylemiş ve vizitası bervechi pîşîn virilmeksizin ev halkına dahi bakmamıştır)", @Elifhevav, 28.12.2023, X"



şılap | yansıma kanat sesi | Şılap şılap suyun üzerinde zıplayan vapurun etrafında inip çıkarak kavisler çizen yüzlerce martıdan oluşan harman., | BTSalihoğlu, 2014, 52

a.






şıllık -ğı II | Şehrin gelenekesel lezzetlerinden 'Şıllık tatlısı'yla burada tanıştık., | STansel, T, 21.9.2014

a.






şıllık –ğı I | Şu cümleler yarım yamalak kulağımıza geldi: -Çifte moruklarda utanma arlanma yok ki... Afrika'nın çarpık bacaklı şıllığı... Sosyetenin faziletini, nezahatini bozmak..., A Gündüz, Eğer aşk, 1946, 52 |

a.






şıllık tatlısı








şıltak -ğı | kavga, gürültü, anlaşmazlık. | Yarin yine bizim ile şıltağı ne imiş / Hûni gözünün sancısa yasağı ne imiş? , Kadı. XIV. 257 | Gönlümü al ile aldı şimdi can ister gözün / Şimdi şıltakı nedendir âşık-ı şeyda ilen? , Nesimi, XIV. | | | 1. suç atma, karalama. 2. Haksızlığa uğramış, dövülüp sövülmüş gibi bağırıp çağırma, ortalığı gürültüye verme. 3. Yaygara

a.




DS



şıltakçı | Suçüstü yakalananlar yaygara koparırlar. Diğer ağızlarda var mı bilmiyorum, Yozgat ağzında böylelerine | şıltakçı denir. Şıltakçı yaygaracıdan daha şedîddir. / Şıltakçı hep kendisine zarar vermiştir., | ATekin, Yeniçağ, 22.3.2014








Şıltaklanmak | bk. şıltanlanmak. | 1. sevinmek, gülmek, neşelenmek. | ... arabayla giderken yol kenarında rastladım 5-6 tane vardı analarıyla birlikte saklandılar ama birini yakaladım biraz sevdim anası çok şıltaklandı geri bıraktım., | keklik sevenler, facebook, 9.8.2019g | 2. Şımarmak | Şıltaklanma sakın, kaçma meydandan / Mesul olamam bak akacak kandan / Göremezsin beni tozdan dumandan / Neden el sözüne kanarsın Hocam. 1.1.2012, | http://www.elbistaninsesi.com/siirin-aksakalindan-sairlerimize-takdir-var-makale,1465.html, 9.8.2019g

f.






Şıltaklık -ğı | nazlılık, şımarıklık, sevinme, neşelenme.

a.






şıltanlanmak | Akçaabat. Bk. Şıltaklanmak.

f.






şımarıkca | İnanmayın siz, inanmayın... diyordu şımarıkça tepinerek., | DCeyhun, 47

z.






Şımartıcı | Yüreği aile muhabbetiyle meşhûn olmakla beraber hiçbir vakit şımartıcı muamelede bulunmadığından hane halkı tesir-i heybeti tahtında bulunur, bu tesir döğüp söğmek gibi bazı esbab ile hasıl olmamıştır, kendisinin halinden tabii bir surette vücuda gelmiştir. , M Naci, 1969, 15

s.






şın | Bir yol, bir karanlık, bir ben uykusuz, / Çağ sisli düşlerde sağır, duygusuz, / Şu yeşil ölüsü bozkırca susuz / Dilimde pınarlı şınlar kilitli., Yetik Ozan, Son Sürgün, 1973, 8

a.






şınavat | Her bağ sahibinin evinde mutlaka üzüm çıkarmak için tahtadan yapılmış şınavat ismi verilen muazzam sandıklar var., | FAtabek, DK, 1972, 20

a.






şıp şıp | yansıma. su damlaması sesi. | -Nasıl hikâyeci oldunuz? -Ne yazayım yani şimdi ben, diyordu. Musluk bozulmuştu , | damlıyordu . Tamirciyi çağırdım . Şıp şıp su sesinden sinirlerim altüsttü . Adam onarırken içeriye geçip ilk hikayemi yazdım... Böyle mi söyleyeceğim? , Ömer Lekesiz, Yeni Türk edebiyatında öykü, 1997, C 5, 398

a.

tıp tıp




şıpıldamak | Gerçekten bu küçük esmer kadın o kadar güzel, o kadar güzeldi ki, sesinde o kadar ateşli kendinden geçişler, tutkular ağlıyordu ki, geminin yanına sularımla çarparak, şıpıldayarak onu ne kadar beğendimi söyledim. | , | HalideEdib/BDürder, HarapMabetler, Atlas, 1993, 33

f.






Şıpır şıpır | Arabanın tekerleri yarısına kadar suya gömülüp gittiğinden, şıpır şıpır sesler çıkarıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 69 | ak kavaklar konuştular / yaprak dilleriyle / şıpır şıpır çokseslice, | Ozan Telli, Şahince, 54








şıpır şıpır sular süzülmek deyim | Dalgalanarak coşan deniz misali akıp giden zaman içinde düşe kalka yaşarken sorun yok da, bir kıyıya çıkıp üstünden şıpır şıpır sular süzülürken olanı biteni düşünmeye kalkınca, insanın kafası karışabilir., | TOral, T, 21.9.2014 | Annesi çağırıyor, gözyaşları şıpır şıpır akıyordu., | VSevim, 68-9 | masmavi hafız burhan mı ha o mu hafız / burhan mı iki kadeh rakının puslu sularında / kayıklarımızda şıpır şıpır gezerken herkesten / gizli ud damlaları mı düştüler ha ud / damlaları mı düştüler Mı? Raprakı / gözlerden., S Erözçelik, 1991, 25








Şıpırtılı | Bu kasvetli ve şıpırtılı günde hiç ses çıkarmadan ilerleyen kafileyi görmek insana elinde olmayan bir ürkeklik veriyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 13

s.






şıppadanak | Hiçbir konuda uzlaşamayan AKP, CHP, MHP ve BDP'nin, konu şike ve çete soruşturması olunca şıppadanak uzlaşmaları-, STunalı, T, 19.11.2011

s.






şıpsevdi | görür görmez seven, âşık olan kimse | Ben n'apim ki Nihat abi? ... Herif şıpsevdinin teki... Sokakta bir kız ya da kadın kendisine yol sorsa, adam aşık oluyor., | TAral, SÖ, 76

a.






şırakn derhal, hemen | Cumhurbaşkanı başdanışmanı Yiğit Bulut'un televizyonda 'Türkiyede yemek programı yapan yabancılar ajanlık yapıyor' dediğini duyunca, anneannemin rahmetli komşusu Şeymaanım'ın ifadesiyle 'şırakın!' diye bayılıyordum., | Hr, KAtkaya, 11.12.2016








şırıp | Şırıp horon çeviti?

a.






şırıp şırıp | Oy Giresun Giresun / Geldi seni göresim can can... / İpek mendil olasın / Cebimde guruyesin şırıp şırıp.?, | Çepni Giresun, | http://www.youtube.com/watch? v=EGdifjhna0s 18.6.2014, 10.7.2014








şırrak yans. Derhal. | Ve şırrak diye telefonu kapattı!, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 37 | Üstelik, ABD'de, üç ay sonra seçim vardı... Şırrak, Tonkin yalanı icat edildi.,YÖzdil, H, 25.8.2013








şıvan

a.



"Aşk ki böyle saatlerde parçalanmış bir divandır bilirsiniz / Gerisi yağmursa ötesi şıvandır", Haydar Oğur, 1994, 116"



şıvında lak dalgaya bak








Şiar is. (şia:rı) esk. | 1. Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik, belgi: | Bütün o devirlerde topların ve kolların şiarı bu Türk sözüydü: Zorlara dağlar dayanmaz! -Y. K. Beyatlı. 2. Ülkü, düstur. GTS








şiarsız

s.
şiarı olmayan.


"Şiarsız ölüler için // Ölüler / Ölülerimiz ki / Sığmaz sular / Sığmaz hiç sulara", Haydar Oğur, 1994, 94"



şibermek | Neye şiştin şiberdin birden Memiş..., | YAkengin, Eski Çarıklar | şibermek a.m. cibermek Tokat, Günay Adeka, 2012 Şımarmak

f.






şibit/şipit | 1. kalın saç ekmeği, bazlama, bazdırma 2. darı ekmeği 3. Şipit, hamurdan yapılan Denizli yöresine ait bir yemek | Yufka, şipit, bazdırma evlerde yapılan ekmekledir., | | http://www.ensonhaber.com/galeri/81-ilin-yoresel-yemekleri, 10.6.2017g

a.






şibitli/şipitli | şibit, tavuk, un, yoğurt vs ile yapılan bir Kütahya yemeği | Şibitli tavuk tiridi (Kütahya) / Şibitleri hazırlamak için hamur yoğurma kabına unu ve tuzu koyup azar azar su ilave ederek kulak memesi kıvamında bir hamur elde edene kadar yoğurun./ Tavuğun haşlama suyunu şipitlerin üzerine ılık olarak döküp tirit yapın. 15.8.2015, | http://yoremyemekleri.blogspot.com.tr/2016/08/sibitli-tavuk-tiridi-kutahya.html, 10.6.2017g

s.






şiddetlendirilmek | Sebepleri üzerinde kafa yorulmayan bu karşıtlık Ezher'de okuyan bazı Türk talebeler üzerinden hastalıklı bir şekilde Türkiye'ye de taşınmış ve birkaç muhafazakâr kalemşor üzerinden bir miktar daha şiddetlendirilip saptırılarak yaygınlaştırılmıştır., | İ Kara, Derin Tarih, Ara 2024, 7

f.






şiddetlendirmek


şiddetini gitgide artırmak.

ar. şiddet + tr. -len-dir-
"Buna mukabil İngilizler tenkili şiddetlendiriyorlar. Tenkilin şiddetlendirilmesine rağmen, çok hayrete değer bir hadise olarak Arablar korkmuyordu. Onların gözlerini korkutabilecek yegane ceza olan idam cezasını da ingiliz otoritesi bir türlü tatbik edemiyor.", Son Posta, 26.01.1938, 1"



şiddetsever | Bizi orducu, militarist eğilimli, şiddetsever bir toplum olarak yetiştiren de bu sistemin kendisiyken, TSK'nın çok ciddi ve köklü bir reformdan geçirilmesi, hatta belki de bunun bağımsız bir karargâh üzerinden yapılması gerektiğini kim söyleyecek? , | MEsayan, T, 24.1.2013

s.






şiddetseverlik -ği | 1 Mart 1977 faciasına yol açan solcu şiddetseverlik, silâhlanma, düşmanlık kültürü, ideolojik kutuplaşma ve dönüp dolaşıp solun kendi içine vuran şiddet zihniyetini, en son, eski İGD yöneticileri Ahmet Muhtar Sökücü ve Alaiddin Taş da doğruladı (Taraf, 15 Mayıs)., | HBerktay, T, 17.5.2012

a.






şiddetsizlik -ği | non-violence | Şiddetsizlik Gandhi siyasetinin zaruri, içtinabı imkansız usulüdür./Bu zebepten Gandhi'ye göre şiddetsizlik yani mukavemet etmemek en büyük mukavemettir. / Gandhi bütün hayatında demegojiden içtinap ettiği halde «şiddetsizlik» prensibini teşmil etmek suretile tekrar demagojiye ve ütopiye düşmüştür., | H Z Ülken, İnsani Vatanperverlik, İstanbul, 1933, 71/74/75 | [H]int halkı, Müslümanıyla, Hindusuyla pek de öyle Gandici bir şiddetsizlikle taçlandırılmış bir bağımsızlık mücadelesi vermemiş., | LYılmaz, T, 23.5.2012

a.


ing.



şifalandırıcı | Kıtmir & İlahi Aşkın Şifalandırıcı Gücü, | ONÖzdemir, İstanbul? 2016?








şifalandırmak





Yazmak şifalandırır



şifalanmak | Bu da cinsiyetçi bir eğilim ve apaçık bir eşitsizlik söz konusu. Diller, bu küçücük nüanslarla şekilleniyor, şifalanıyor., | Deniz Koloğlu/İpek İzci, Hr Cmrtsi, 28.9.2019

f.






şifon | gri şifon başörtüsünü omuzlarına indirip / gök mavisi gözlerini bulandırarak, | MG, 36 | şifon | Kıvırcık, kumral saçlarının üstüne örtündüğü leylak rengi bir şifon yüzüne çok yakışmıştı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 120

a.






şifresiz | Surası da tebarüz ettirilmektedir ki, bu telgraf, şifresiz yazılmış ve hususî bir mesaj halinde verilmiş ve bu bakımdan hakikî bir Fransız aleyhdarı bir propaganda hareketi teşkil eylemekte bulunmuştu, | Ayın Tarihi, 1940, S 76-78, 336

s.






şiirhane | şiir evi | Şiirhanem, | Ayşe Çebi, ZindeReklamYa. 2017

a.






şiiristan | şiir ülkesi, şiirlik, şiir yurdu | Şiiristan, | Türkçesi: Ü. T., a dergisi, 1959 | Şiiristan // Bir yer var orada ikimiz için / Orada bildiğin gibi şiiristanda / Evler Yunus'un evleri / Yollar Emrah'ın yolları / Ve Hayyam'dan birer rubai gemiler limanda / Deniz bildiğin gibi Orhan Veli'den kalma / Mevsimse Yahya Kemal'in sonbahar, | ÜYOğuzcan, Bir gün anlarsın, 1964, 27 | Şiiristanda Hecelerin Dili, | GTaranoğlu, 1997

a.






şiirlenmek | İki gündür Şakir'in şiirlerini okuyorum. Şiirlendim. Şakir'i okurken biraz da kendimi okudum. Teşekkür ederim sevgili dost., | Y Z Cömert, KararG, 9.12.2018

f.






şiirleştiren | 1. bir düzyazı metni şiir haline sokan kimse. Çeviren, resimleyen, çizen, çizgileyen gibi. | Kadın ancak gecedir / And olsun sana gecenin batışıyla ve doğan günle birbirine bağlı olanlar yaşayacak. Çev.: Mustafa Balel Şiirleştiren: Sennur Sezer, Akdenizli Şiirler, Sennur Sezer, 2014 |2. | bir şeyi şiir gibi güzel kılan şey. | Hayatı şiirleştiren kitaplar, Ramis Dara, 2020 (kitap adı)

s.a.






şiirleştirmek | -i şiir durumuna getirmek. | Nasrettin Hoca Şiirleştiren: Yalçın Aydın Ayçiçek Şirinleştiren: Didem Diyici Okur, Nasrettin Hoca, 2009 (kapakta)

f.






şiirlik | şiirsel | Doç. Dr. Bayram DURBİLMEZ Kazakistan'dan Derlenen Manzum Bilmecelerin Şiirlik Yapı Özellikleri ve Bir Tasnif Denemesi, | TÜBAR, Aralık 2013, sy. 34

s.






şiirsi | Şiirimsi, şiire benzer, şiiri andıran. | Kendine özgü şiirsi bir gerçekçiliği vardır., | Y Atsız, Yeni Türk edebiyatından seçmeler: (şiir, hikâye, deneme) ve çağdaş ..., 1976, 121

s.






şiirsizlik -ği | Tabiat ilimlerimiz daha kundakta çocuk, ve tekniğimiz çıraklık çağında, sanat zevkimizde ve şiirimizde ise, bize o bir vakitki Sinan'ların, Itrî'lerin, ve Nedim'lerin torunları olduğumuzu unutturacak derecede bir zevksizlik ve şiirsizlik hüküm sürüyor., | H C Çambel, Makaleler, hatıralar, 1964, 27 | Sadece Şakir Kurtulmuş'un değil, nice şairin nice şiiri, 'yüz sene uyuyan prenses' gibi kendi ıssızlığında duruyor. Halbuki şiirsizlik çok kötü yapar hayatı., | Y Z Cömert, KararG, 9.12.2018 | İşte, şairlik kumaşı sağlam, gelenekten beslenerek yenilenmiş bir şiirle beslenen Hüseyin Kaya'nın mısraları bu şiirsizlik ortamında bizi alıp götürüyor âdeta., | S Karakılıç, Hüseyin Kaya'nın derin hüznünün acı meyvası: Melal bahçesi, Türk DiliD, 86, | http://www.tdk.gov.tr/images/20130726.pdf

a.






şikarlanmak

f.
avlanmak.


"Bülbülsüz gül şikârlanmaz / Sevdâsız dert efkârlanmaz / Her bir bahçe icarlanmaz / Bahçe-i Rıdvan lazımdır.", San, Hicranî, 210"



şikât

a.


ar. şikâyet
"Gidin deyin o serçeye / Konmasın bizim bahçeye / Konarsa bizim bahçeye / Şikat ederim hocaya / Aman livar livar livar / Livar livar hanım livar.", Erzincan türküsü"



şikayetlenme | Bu yüklerini, bazan da | niçin olmuyor yahu türünden şikâyetlenmelerini artırıyordu. meclubiyet | Hayatın zaruretleri sebebiyle ortaokuldan itibarentahsilini sürdürememiş olmakla beraber (Yalvaç Ortaokulu'nu 1948'de bitirmişti) ilme, ilim ve fikir adamlarına, irfan sahiplerine, kalem ve hitabet üstatlarına hususi bir yakınlığı ve meclûbiyeti vardı. | , | İ Kara, Dost bir göze âşinalık dedikleri, Dergâh, | 348, Şubat 2019

s.a.






şikayetlenmek | Çevremde Türk bilimine meraklı pek çok insan görüyorum. Meraklıların çoğu da 'şu yapılmamış, bu yapılmamış' diye şikâyetleniyor., | A B Ercılasın, Yeni Çağ G, 29.12.2019

f.






şikayetsiz

s.
şikayet olmadan.


"Solan, incelen yüzümde gözlerim olduğundan daha iri görünüyor, ve tuhaf değil mi, şikayetsiz, bu yaşamak onlara daimi bir hafiflik verdi. Dokunsalar akıverecek yaş bulutları, gözlerimin mesut yeşil rengini örttü.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 105"



şike








şikeci | 1. şike yapan | Şikeciler bir anlamda gayriahlakiliğin(sic) suikastçılarıdır, ahlakı namertçe katlederler., | AFIşık, T, 11.8.2011 2. | Türkiye'de futbol şikecidir çünkü futboldaki her davranışın gerçek anlamda harfi harfine doğru olduğuna hiç kimse, hiçbir zaman inanmadı., | AFIşık, T, 11.8.2011








şikelemek | Birincisibahis oyunlarını şikeleyerek oradan yüz milyonlarca dolar vuruyor, bu parayla kendine, hem devlet içinde hem devlet dışında yandaşlar ediniyor, güçlenip kökleniyor., | AAltan, T, 8.12.2011

f.






şiki şiki ba'ba' ayni ayni yaba Böyle başlayan bir şarkıdan sonra başka şarkılarda da kullanılan ifade. Cinsel münasebeti çağrıştırdığı için kullanılır. Arapça? , dursun çiğdem, Ciguli ve emirin Şarkıları. Seyyal Taner de söylemiş. Kemal sunal filmi. Kurtlar vadisi. | Şiki şiki bir durum valla yok.








şilan

a.
yaban gülü.

kür.
"Kürdistanda bir şilan gölgesinde dünyaya geldiğimde / Gözlerim bembeyaz bir kuşmuş", Haydar Oğur, 50"



Şileli | Şile kasabasından olan kimse. | anasız babasız ve çocuksuz Şileli karısı, | MG, 110

a.






şilik -ği

a.


fr.
"Elleri altındaki baldırı kalçaya kadar okşadı | sıktı ve öpmeye başladı. Polinka ancak eteklerini bırakıp da ipek perdeler inince geri çekilmişti ama fesi -bu, "şilik" denilen içi mukavvalı sert feslerdendir, Tünel meydanından Yüksek kaldırıma'a inilirken sağda bir dükkânda satılırdı, kalıp istemez, yağmurdan bozulmazdı evet, bu fes yuvarlandı, merdivenin son basamağına kadar, kapı önüne... ", R H Karay, Sonuncu kadeh, 23"



şilt | shield: kalkan. | Memlekette dünkü spor hareketleri | C.H.F. futbol şildi maçlarına dün şehrimizde başlandı. Ankara ve İstanbulda at yarışlarına devam edildi, Hakimiyeti Milliye tenis turnuvası çarşambaya bitiyor Cümhuriyet Halk Fırkasının koyduğu şildin üçüncü senesi maçlarına dün İstiklal sahasında başlandı., Hakimiyeti Milliye (Ulus), 09.06.1934

a.


ing.



şimalli

s.
kuzeyli.


"Şimal dağların kafir sarmış şimallim, / sevişmek olmaz bize... / Şimal dağlarının en yücesine, / Kayaları aşarak, rüzgarlara binip kartallaşarak, / Sakladığımız soyumuzu buldular. / Vurdular, onun arta kalanını vurdular, / kör ve kızıl kurşunlar.", F Gemuhluoğlu, Şimallim, ?"



şimalli | kuzeyli. | Şimal dağların kafir sarmış, / sevişmek olmaz bize / Dağıt saçlarını şimallim dağıt, / Rüzgâr dağıtsın, efkâr dağıtsın, / Ver saçlarını şimallim ver, / bayrak olsun ellerime! / Ger saçlarını şimallim ger, / önüne koy kalbimi. / Siper doğacak yavrularına, / Siper dağ çocuklarına, / Siper toprağımıza!... derken... takvimler Mayıs 1949 tarihini gösteriyordu... Yine yürekleri bir başka dava bir başka sevda dalgalandırıyordu..., | http://www.haberkultur.net/HD5033_guzel-sevmeye-gelmisti.html, 4.7.2019g

s.






şimdici | İng. Presentist | Burada kalem sallayanlar, fazlasıyla şimdici (presentist) bir tavra savrulmuş durumdalar. Hep güncelle ilgili yazıyor ve iktidarın tavrına göre tutum takınıyorlar., | Ytaşkın, T, 29.4.2014

s.


ing.



şimdileyin şimdiki zamanda | Tüm sermayeyi kontrol etmeleri bakımından, ha kitlelerin Kremlin Sarayı'nın balkonundan başka yerde göremedikleri bir avuç polit büro üyesi; ha şimdileyin gökdelenlerin erişilmez katlarında soyutlanmış bir avuç para zengini., | NÇınar, T, 26.3.2012








şimdilik a, | Şimdinin şimdiliğini kaybettiği günlerden her bir günde, seslenirdim narin gölgelerin önüne düşen ve ardına bakmadan giden kalbimin., | Ömer Say, 2010, 71








Şimdilik o kapitaller dünyaya dağılmış bir şekilde bekliyorlar. Bu arada, kriz sonrası işlev değişikliğine yönelen yatırım uzmanları New York'ta, Londra'da, Singapur'da adım adım bu yeni modeller üzerinde kümelenmeye doğru gitmekteler bu sıralar. Bu modelde çok karmaşık metotlar yok. Örneğin önümüzde sonsuz sayıda zor durumda firma var tüm dünyada ve bir equity firmasını oluşturan birkaç yatırım uzmanı ve profesyonel yönetici yüksek meblağlarda kapitali olanların parası ile zordaki bir firmayı ya da firmaları satın alıyorlar ve artık o firmayı yönetiyorlar. Yani, büyük kapitaller ile firmaların buluşması reel bir platforma taşınmış oluyor. Bu da demektir ki, o kapital sahibi, equity firmasının yöneticilerinin performanslarını direkt kontrol ediyor, bu yöneticiler de direkt olarak koltuğa geçerek, satın alınmış firma ya da firmaları yönetiyorlar. Böylecene bu modeller, hem ABD'de yıkılmaları an meselesi olan hantal otomotiv firmalarının içinde bulunduğu bürokratik işlevsiz yapıların benzerlerini, hem de artık monarşik derebeyliklere dönmüş olan, devletlere bağımlılaşmış, evrensel çerçevede profesyonel strateji kapasitesinden uzak kalıp, sürekli batmak ile çıkmak arasında giden gelen yönetim kültürlerini devre dışı bırakıyor olacak. Çok şeyler değişecek., Mehmet Turgan Zülfikar, Taraf - Istanbul - 25.11.2008.








şimi | shimmy-shake'den kısalma özelliği omuzlardan aşağı vücudun sallanması olan bir caz dansı | Fakat şimi ve fokstrotla sıçramağa alışan alafranga vücut bu beyabandan gelen ahengi sezemedi, çarçabuk oyun bozuldu., | HEAdıvar, KA, 31

a.


ing.



şimşek atmak deyim şimşek çakmak | Yağmur yağar şimşek atar seslenir / Gezmek için giden güzel süslenir / Yel atarsa* yarin zülfü ıslanır / Gitme bulut yar yaylası serindir., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 85








şimşeklenmek | Havadan sudan konuşurken lafı getirip öküz konusuna bağlaım. emen Hacı'nın kaşları çatıldı, gözleri şimşeklendi., | MYağmur, 56

f.






şimşekli | şimşeği olan. | Bundan başka gökgürültüsü ve şimşekli sağanaklar, kırıntılı kumlar peydah olunca gemicilerin yüzlerinin rengi değişti., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 53

s.






şin? | Sene tarihinde otuz denildi / Tavarihle doldu, gün tamam oldu / Bu şin sebebi kim idi oldu / Böyle bir zulüme düşürdü bizi., | Türkmen/CemiloğluSümmani*, Mİhsanî, 143








şinanay | 1. yok, kalmadı. | Param olsaydı ona bu çileyi çektirmezdim. Ama bende metelik şinanay. Okutacak birşeyim de yoktu., | M Yağmur, 43 | 2. | kötü. | Bundan 60 yıl kadar önce de, Ankara'daki genç meslektaşlar, tıpkı siyasetçiler gibi, 2 kümeye ayrılmışlardı. Kendi durumları iyi olanlar, ülkenin iyiye doğru gittiği; kendi durumları bir hayli şinanay olanlar da, ülkenin kötüye doğru gittiği yorumlarını yaparlardı., | Ç Altan, Ml, 11.04.2009 | 3. | Sevinç, mutluluk, hoşnutluk, kıvanç belirten bir söz. | Kızzz- / zzzzzt! Ayşe / Kaçar mısın / kız benimle? / Şinanay şinanay / şinanayşe., S Erözçelik, 1991, 56 | Müslümanı, Yahudisi, Rûmu / İsporcusu, ihtiyarı, veremi / Kiminin saçı uçar kiminin eteği / Şinanay da yavrum, şina şinanay, | Sezen Aksu, 1989+

s.ünl.






şinci | halk bk. şimdi (konuşma ayağı işlevinde). | Elbet essah, dedi. | Şinci biz de onu diyoduk. Eh sen de fazla ırın kırın etme de eh deyiver Etem ağa. Kelerden daha münasip güvey mi bulacasın? , | Varlık Yıllığı, 1962, C 4, 395 | ...şinci iki gün işe çıkmayım, açlıktan ölürük, dünyanın borcu var-., | NGenç, BuÇağınSoylusu, 30

z.






şincik | bk. şinci, şindi. şimdi. | Ey, ne gazanmış o kâhatlar şincik ? -Altı yüz bin frank. - Çoh bi para mı kin ? - Ne soyuyorsun be? ! Otuz bin Osmanlı lirasi tutar, aşa yukari! Satılmışın zihni, rakamın ifade ettiği azamet karşısında durakladı., | E E Talu, Papeloğlu, 1937, 47 | Şincik köye varınca arkadaşlara ne diyeceğiz? , | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 63

z.






şindi | şimdi | Orada yapılan ve satılan tahin helvasını şindi hiçbir yerde bulamıyorum, dedi., | İsmailGümüş, 19.4.2016 HFDekanlığına mektubu

z.






şinik | bir tenekenin dörtte biri. aşağı yukarı 4 kilo buğdaya tekabül eder A Savaş, 10.6.2019

a.






Şinikle | Fakat asıl, nakit parasının sayısını Allahın bildiği ve bunları saymak için vakit yetmeyeceğinden Hilmi Bey'in altınlarını şinikle ölçtüğü söylenirdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 51








ŞİÖ | Şangay İşbirliği Örgütü | Jirinovski, | ŞİÖ'ye yeni üyeleri almak için çalışmaları hızlandırmak gerekiyor. Bu bağlamda örgüte üye olmayı arzulayan Türkiye, İran ve Afganistan'ın sayesinde bir an önce ŞİÖ'ü genişletmek lazım dedi., | Hür, 11.6.2017g

kıs.a.






şipidik | şıpıdık | Şipidik pabuçlarıyla avluyu gene boydan boya geçerken, aklına kız için hazırlanan oda geldi., | OKemal, HÇ, 9

a.






Şipit / şipitme | anlamı, kökeni farklı ama sesi yakın olan bir ekmek türü de şipit veya şipitme, hani hamurlanmadan, mayalanmadan yapılan, acele buğday ekmeği. ibisile, ekşiS, 27.02.2014-18.9.2017

a.






şipitli | Şibitli tavuk tiridi (Kütahya) / Şibitleri hazırlamak için hamur yoğurma kabına unu ve tuzu koyup azar azar su ilave ederek kulak memesi kıvamında bir hamur elde edene kadar yoğurun./ Tavuğun haşlama suyunu şipitlerin üzerine ılık olarak döküp tirit yapın. 15.8.2015, | http://yoremyemekleri.blogspot.com.tr/2016/08/sibitli-tavuk-tiridi-kutahya.html, 10.6.2017g

s.






şiplemek –e | Relationship'in eki ile Türkçe –lemek yakıştırmak oku: şiplemek | Sen onları mı şipliyorsun birbirine? , | HAGedikli, 9.2.2017 | Şimdi öncelikle bir açıklama yapmalıyım. Shiplemek nedir? Seçtiğiniz iki kişinin birlikte olmasını istemektir. Özellikle son zamanlarda dizilerde yakıştırılan iki kişinin çift olmasını istemek ve bazı çiftleri desteklemek amacıyla bu kelime kullanılıyor. Türkçe bir karşılığı maalesef yok. Ben de bu yazıda desteklemek ve yakıştırmak anlamında kullanacağım., | 16.1.2013, | http://www.metropolgunlugu.com/2013/01/dizilerde-en-cok-yakstrlan-ciftler.html, 10.2.2017g

f.


ing.



şirhar far. | a.m. şirhor. Süt emen, henüz sütten kesilmemiş (bebek). 2. târih. Savaşta elde edilen esirlerin acemi ocağına yaramayanlarından alınan pençik vergisine esas olmak üzere yapılan sıralamada ilk sırada gelen ve henüz meme emen (bebek). | Vatanı, meselâ şirharlar beşiği diye tanıtmak eksikdir. Vatanın adını söylemelidir: Vatan, İstanbul'dur, Üsküp'dür, Trabzon'dur, Yozgat'dır, Ankara'dır, ve bunların içinde sayılamayacak kadar hâtıralar vatandır., N S Banarlı, | Altmışbeşinci Yılda, Yahya Kemal Yaşarken, 1959, 21

s./a.






Şirince | Edremit, üç tarafını saran Çamtepe, İbramcaköy ve Tavşanbayırı isimli üç yamaca yaslanan büyükçe, şirince bir kasabaydı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 25








şirinleştirmek | şirin, tatlı, sevimli hale sokmak. | şapşirik şapşal kelimesinin biraz daha kibar ve karşı tarafı incitmeyecek şekilde şirinleştirilerek söylenmiş türevidir., | dj trapper, 5.4.2002, EkşiS | Terörle arasına mesafe koymadan siyaset yapanları şirinleştirmeye matuf her adım teröre müsamahadır., | Y Ağıralioğlu, 13.1.2020, twitter

f.




GTS-



şirinlik -ği | Ulusalcı/Ergenekoncu medya, 'Dokunan yanar' yaygarasıyla bu milleti etkileyemiyorlar ama seküler devşirmelerin şirinlik adına sahne almasına da şahane fırsat oluyor., | NedimHazar, Z, 2.1.2012

a.






şirket-i hayriye vapuru

b.a.



"Geçmiş zamana daldığı için kendisini unutmuştu | ona öyle gelmişti ki henüz delikanlıdır, mağazadan çıkmış, Hisar'a gitmek üzere Şirket-i Hayriye vapuruna binmiştir. İskeleye inince yokuşu tutturacak, yerinde çoktandır yeller esen eve girecek, pencereye koşacak, Abdüssamedan pasanın bahçesine bakacak, Şehriban'i arayacaktır..", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 73"



şirketokrasi | siy. ar+yunan büyük şirketlerin hakim olduğu siyasi yönetim | İlaveten şunu söyleyeyim, Cem Boynervari şirketokrasinin ayak sesleri rahatsız edici., | EErgüder, 17.3.2014 rindan

a.






şirketsel | Şirketle ilgili, şirkete dair | Sermayenin grupları coğrafi değil, şirketsel olur ve adlandırması tektir. Söz gelimi, AK Parti'nin dayandığı sosyal grup temel olarak ticaret burjuvazisidir. AK Parti'nin politik düzlemde görülen hukuk tanımaz her yol mubah pratiklerini, kazanç varsa her şeyi satan ticari niteliğinde aramak gerekir., | İDemir, T, 25.3.2014

s.






şiruganhâne | şîr-i revgan: susamdan yağ imâl edilen işlik. | ... ve Timurtaş mevzi‘de vâki' ma‘lûmu'l-hudûd bir şiruganhâne..., Afyon Kocatepe Ü SBE, ylt, 507 Numaralı Karahisâr-ı Sâhib Şer'iyye Sicili: Transkripsiyon ve Değerlendirme, Büşra Kayar, Afyonkarahisar 2019

a.






şiş şiş olmak şişmiş, şişkin olmak. | Sürekli yere eğilmekten gözleri şiş şişti. Beli, bacakları inceden inceden ağrıyordu ., Naciye Poyraz, 1979, 15








şişeleyici | Dünyanın çeşitli yerlerinden şişeleyicilerin çocukları eğitim için bu programa alınıyor, şişe yıkama makinesinden doluma, kamyona yüklenerek servise çıkılmasına kadar işin her aşamasını yaşayarak öğreniyorlardı., | V Munyar, Hr, 18.10.2019, 7

a.






şişik | Buradan bakılınca naf-ı mekşûfuna [ileri çıkmış göbeğine] kadar mütebellir [billurlaşan] sinesi, kalçalarının o zarif ve hendesî Coutours'ları [ısmarlama elbisesi], diz dedikleri bükümden sonra gelip şişik duran baldırına mûlâsık [yapışık], çıt! diye kırılacak imişcesine incelip bilâhare etli topukların kısa bir istitâlesi [kısa uzantısı] hükmünde mütecelli [görünen], A Rasim/Kolcu, Muharrir, Şair, Edib, 103 | Yarı şişik balonu çekiştirirken bir yandan balondan 'Cııng! Cııng!' sesleri çıkıyor, bir yandan da Gülümser Hanım:-., | NGüreli, 20 | Hatalarımızı düzelten, saçmalıklarımızı örten, şımarıklıklarımız, kaprislerimiz ve şişik egolarımıza katlanan bir editör., | AZaman, T, 26.03.2010 | Bu nedenle de, az bilgi üzerine çok laf işitmek zorunda kalıyoruz. Şişik egolarla., | SÖney, T, 11.3.2011 | Yönetici elitin şişik egosunu tatmine dönük olan bugünkü kadük futbol, karakter değiştirerek, skordan çok, iyi ve güzel oyunu başat amaç haline getirecektir., | AFIşık, T, 14.6.2011 | Hem söyleyin, futbolun şişik topunun biraz havasının alınmasına ihtiyacı yok mu? , | TBora, R, 7.7.2011

s.






şişiklik | Hesaplarda şişiklik var., 27.04.2025

a.






şişingen

s.
mağrur, gurura kapılan.


"Çövgün Çalım satıcı , şişingen , övüngen . Çüğdüm : Büzülgen , büzdük , uyuşuk . Dalabar Cerbezeli , lâf ebesi . Dalabarlık : Cerbezelik . Daleylemek : Bir yere çekintisizce , teklifsizce girmek . Danalmak : Alaya almak , alay etmek Mehmet Aydın, Bayat-Bayat oyu ve Oğuzların tarihi, 1984, 118 | İngiliz posta güvercini, taklacı, runt*, mağrip, şişingen, turbit, başlıklı, tavus, demkeş, kel kafa, kıkırdak güvercinleri kısaca bütün güvercin ırkları arasındaki farkların ne kadar çok olursa olsun, hepsinin kaya güvercininden (Columba livia) türemiş olduğuna tümüyle inanmıştır.", Arzu Önel, Evrim'e integratif bakış, 2017, 117"



Şişirgen | Çocuklar ellerindeki şişirgen düdükleri yorulmak bilmez bir inatla öttürüyorlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 36








şişirmasyon | Aynı sunucu yorumunda 'Bu albümde 'şişirmasyon' var ve bir başka konuşmasında 'Çok içselleşiyoruz ... sanatçıyla derken..., | Cumhuriyet,28.2.1995

a.






şişirme

a.



"Büyükdereli Kırık, yanaklarını şişire şişire klarnetiyle "Yarın da çarşıya varayım / Rabiama bir hotoz alayım / Sürü sürü kahveler kaynasın / Rabiamın göbeği oynasın" kerizini döktürüyor. Oyuncakçı Kel İsmail kırmızı şişirmesi elinde, "Asım Mellâ, Asım Mellâ / Bana bir tek rakı yolla" diye feryat ediyor, ardından kaynana zırıltısını öttüre öttüre dolanıyor.."



şişirmecilik -ği BKZ- | Acaba neden Danimarkalılar, yahut Hollandalılar, yahut İsveçliler, şişirmecilikten kâr sağlamaya kalkmıyorlardı? , | ÇAltan, S, 7.1.2000

a.






şişkolamak | Şişmanlamak, fazlaca kilo almak. | sağol canımmm gençtim o zaman tabiii şimdi yaşlandım ve şişkoladım, | | http://forum.bebek.com/ARALIK-2007-OCAK-%C5%9EUBAT-2008-CENNET-KOKULULARI-VE-MELEK-ANNELER%C4%B0-m950586-p562.aspx, 18.4.2008, 21.12.2014g

f.






şişkolaşmak | Selam kk hanımları. Konu başlığından anlayacağınız üzere tatilde benim gibi şişkolaşan hanımlardan bahsediyorum zayıf kalanlar formunu koruyanlar nasıl..., | | https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/tatilde-nasil-besleniyorsunuz.1015941/, 26.7.2017g

f.






şişkolomak

f.
şişmanlamak, rormalden fazla kilolu olmak.


"günaydın taze. :)) valla benim eşim çok şişkoladı artık ona birşey yok dün yARIM TEPSİ KEK YEDİ AMA OLMAZ Kİ GÖBİŞ ÖNDEN ÖNDEN GİDİYOR", kradese, https://www.kadinlarkulubu.com/konu/2011-gelin-adaylari-buyrun-sohbete.304198/page-4160, 19 mayıs 2010"



şişme yatak

b.a.






şişmek | Niye acele ediyoruz ki, Allah'ım şiştim., Sokaktan, 29.03.2025

f.






şivan | Havada bulut yok bu ne dumandır / Mahlede ölü yok bu ne şivandır / Ana ben ölmedim bu ne figandır / Eli Yemendir gülü çemendir / Giden gelmiyor acep nedendir? , Yemen türküsü

a.






şivansız | Tatlı uyku da haram, / havarsız, şivansız rüyalar da / haram onlara., | CKoytak, DirilişP, 11.9.2015, 5

s.






şiveydiz | patlıcanlı kebap, Halep şiş, küşleme, şiveydiz, | AYıldırım, HT, 15.10.2016

a.






Şiyir sevişgenleri | Bunlar da Pazar sevişgeni ama bunlar biraz değişik. Okumuş yazmış, mürekkep, kitap emmiş, film yemiş, müzik içmiş kişiler. Amma velakin mevzu aşk, seks, ilişki olunca pek de bir şey değişmiyor gibi. (Tanıtım Bülteninden) 2009








Şizmatik | Ortodoks | Bunlar, ne hakiki Katolik, ve ne de hakiki Şizmatik değildir., | TOkiç, SarıSaltuk, 50

s.






şizo | şizofreni'den kısaltma şizofreni hastası | galiba şizolara ilgi duyuyorum., | Tuğba Başak @borulcesalatasi, 5.10.2010, tvitır, 10.11.2019g

a.






şizoaffektif | Bu rahatsızlıklara mani, şizofreni, şizoaffektif bozukluk, delüzyonel bozukluk, epilepsi başta olmak üzere beyin hastalıkları gibi örnekler verilebilir., | EGöka/Küçükkılınç, 26.6.2012 eposta








şizoid

s.



"Füruzan, çocuk Gönülün yaşadığı şizoid parçalanmayı olağanüstü bir incelikle yazar", K Gündüzalp, CumKitap, 6.7.2023, 8 "



şizoid | Bu nasıl bir siyasî gelenek ve ne kadar şizoid bir sistemdir;, | HBerktay, T, 30.1.2013 | Denizde kum edebiyatta mahlas. Eli kalem tutmayan fanilerin yapması durumunda şizoid bozukluk kategorisinden tanımlanacak kendine yeni bir ben yaratma halleri, edebiyat dünyasında epey yaygın., | MŞÇoban, T, 16.7.2013

s.

tıp




şlak yansıma | Basın tribününe 'şşlakk' diye giyririrken de aynı EB idi, İngilterede ırkçılık mastırını yaparken de aynı EB., | STunalı, T, 10.5.2012








şlap şlup | Biri 'kabineciiii!..' diye bağırdımı elinde leğen, şlap şlup kabineden kabineye koşuyor, kan ter içinde kalıyordu., | TAral, SÖ, 9

z.






şlumbergera | Çiçek schlumberga Güneydoğu Brezilya'nın sahil dağlarında altı türü bulunan küçük bir kaktüs türüdür. Umumiyetle aşırı rutubetle gölgeli ağaçlarda veya kayalarda büyürler ve sahrada yetişen akrabalarından görünüş olarak oldukça farklı olabilirler. 8.6.2011 okyanus u kebir; EkşiS

a.






şofben

a.
Cum 1930, Nişanyan

fr. chauffe-bain.
"Canı kahve istedi. Fakat evde kimseyi bu saatte uyandıramazdı. Banyo odasına girdi, elektrikli şofbende kaynayıveren su ile doldurduğu bardağa bir tutam Neskafe attı | nefis kokulu, telvesiz kahveyi zevkini çıkararak ağır ağır içti.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 58"



şoför | Acemi şoförün muavini çok olur araba devrilince yol gösteren çok olur 27.8.2013

a.






şoför bölgesi | şoför mahalli | ISUZU novociti ... -şoförr bölgesi rafları ... -yeni arkalıklı, katlanır arka koltuklar ..., | EtusBülteni, Ma-Haz2016, 8 (Edirne)

a.






şoför mahalli | Var mı öyle hem şoför mahalli hem 25 kuruş! | , | STunalı, T, 14.1.2012

a.






şoka girmek nutku tutulmak | Terfi bekler iken bastılar faka / Taka'ya yaptılar soğuk bir şaka / Ailesi duydu, girdiler şoka / Hakkari yolcusu, vay Osman Taka, | OsmanErdem, 52








şoklu | şoklanmış. | Makine Kimya Endüstrisi Kurumu -Ankara Dumansız av barutu kullanılmak için yapılmıştır. Ağırlığı 2950-3050 | arasındadır. Sağ namlu silindirik sol namlu şokludur. Şok derecesi 0.20-0.30 ram. arasındadır., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953 (Sonunda reklamlarda)

s.


gr.



Şon sözü atalarımıza bırakalım: | Bir su bir kapta çok kalırsa kokar! (Doğal toplumsal çevrimden yalıtılmış; koparılıp yabancılaştırılmış her unsurun, -su bile olsa- çürüyüp kurtlanacağını, kokuşacağını söyleyen ünlü atasözümüz!), | ŞAbak, 19.12.2013eposta








şop | chope sırçadan iri bira bardağı doktor hikmet, garsona üçüncü şopunu ısmarladı ve yanan avuçlarını masanın mermerine dayadı., | YKK, 1945, 5

a.


fr.



şop/shop | shop dükkan | Çileklere çikolata aromalı w protein shoplarda!, | 5.4.2012

a.


ing.



şopar | Hepimiz şoparız, hepimiz cingitiz!' deseler iyi olacak aslında! Cafcaf, Bahar2013/54, 4

a.






şorda burda orda burda | Siz şorda şurda oyun oynarken biz bu işten ekmek yiyorduk., | Hacıhasanoğlu, 1954, 39








şorşak | Dostları, sevenleri onu unutmamış olmalı ki, Şorşak isimli fanzinin Aralık sayısında yayımlamak üzere Karga Salih bu önsöz yazısını ayırmıştı.Sayı: 32, Yayın tarihi: 24/11/2008, | http://mavimelek.com/manyak_savasci.htm, 13.3.2109

a.






şortlu | şort ile | Onun çevresindekiler, kadınlar kızlar, yazın şortlu, hatta mayolu geziyorlar..., | Nazik Erik, 24

s.






şoşo | Karslı olmanın niye bu şoşo Ankara Kolejinin zıpır kızları ve yalıçapkınları arasında müstehzi ifadelere yol açtığını pek anlamayacak., | LeventYılmaz, T, 17.8.2011








şoşonlu | ve şoşonlu tilki kürklü hanımefendiler de / Şişhanede Fuat bey apartmanında, | MG, 53

s.






şot | Sosyalist Demokrasinin kalkındırılma yolu varken, Çin'in 800 milyon insanı sınırsız yetkileri olan tek bir adama esir olmuş. Yani Çin bir korku imparatorluğu haline gelmiş . Filmde bazı şotlar, meydan okunamaz lider Mao Zedung'a sadakat diye bağıran bir kitleyi gösteriyor. Göstericilerin sonsuz rüyaları metrelerce yükseklikte bir cehennem adamının heykeli tarafından ..., Dilde, fikirde, işde birlik: aylık dışpolitika D, 1977, S 5, 374

a.






şov | show gösteri şov yapmak gösteri yapmak

a.


ing.



şovbiz | ...40 bin kişiyi bir meydanda toplayabilen megastarın sessiz ve önlenemez ağırlığı, bu camianın (ve showbiz'in) iki ayrı yüzü gibi., | Telesiyej, 14.7.2011

a.






şovgörl | showgirl gösteri kızı | İtalyan televizyonlarının Arjantinli seksi showgirlü Belen Rodriguez sevgilisiyle tatil yaparken görüntülendi., | M, 22.9.2011

a.


ing.



şovlaşmak | O her ne kadar 'İzninizle gerçek dünyaya dönmek zorundayım' demiş olsa da asker üniformasıyla geldiği röportajları hayatının şovlaşan yanını gözler önüne seriyor., | SarphanUzunoğlu, TKitap Ocak2012

f.






şovmenlik BTS- | showman gösteri adamı + türk –lık Gösteri adamının işi | O gün tutuklu bulunan meslektaşlarımızla ilgili yapılan protesto eylemine katılan bazı isimleri ise 'şovmenlik' ve 'ikiyüzlülükle' suçlamıştım., | MBaransu, T, 29.8.2011

a.


ing.

bts-



şöhret | 1. ün, şan, nam. 2. | şöhret | ünlü kimse, meşhur kimse. | Ne kadar şöhret varsa hepsi buradan geçmiştir., | 10.8.2024 | şöhret almakmeşhur olmak, tanınmak. | Tokatta yetişen şöhret almış adamlar: Tokat, bilhassa Osmanlıların parlak devirlerinde birçok alimler, şairler, kumandanlar yetiştirmiştir., | Şükre Meral, Tokat vilayeti: sihhi ve içtimai coğrafyası, 1938, 42




ar.



şöhretdar | ünlü, şöhretli | O mazhariyet Halid Ziya'nın, o şöhretdar edibin asarında tecelli etti, sema-yı edebi dalgalandıran bu eserin neşrolunduğu vakti hiç unutamam. O zamanlar böyle değerli eserlere pek teşne idik., | YZihnioğlu, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi, 1911-1914, Kitap Y, 2007, 106

s.






şölenlemek

f.
şölen yapmak, şölen vermek, şölene katılmak.

Moğ. şölen tr. -le-
"Ulu Tanrı önemledi / Tüm zamanı dönemledi / Mavi göğü yağız yeri / Türkler için şölenledi.", @YamtaROrhaN, 3 Ağu 2022, Twitter "



şölenletmek

f.


Moğ. şölen tr. -le-t-
"@SolenKurumsal adlı kişiye yanıt olarak @SolenKurumsal Aşkım ilk çıkma teklif ederken, beni istemeye gelirken çocuğum doğarken hem şölenledik hem de şölenlettik", @185185Ceren 19 Kas 2015, Twitter "



şönil | chenille | 1. Döşemelik olarak kullanılan kadifemsi kumaş cinsi. 2. Kadifeye benzer, döşemelik bir kumaş cinsi. | Lüks şönil seccade, | 17.2.2019, Sahalar Çarşısı | a) Makine ve aletin adedi, cins ve nev'i, evsafı (Makine ve aletine göre tipi, muharrik kuvvetin cinsi, takati, sabit veya müteharrik olduğu, kazan hacmi, bir saatte gördüğü iş miktarı, yedek parçaları, şönil veya tekerlekli olduğu, ilâh.) ..., | RG, 1940, XLVIII

a.


fr.



şövale | 1. ressam sehpası. İmlâ Lûgati: Dil Encümeni tarafından tertip edilmiştir, 1928, 198de var. | Şövale [ i ] İki kulplu , nür v . s . taşıdıkları se-** , küfe, İ A Gövsa, Yeni türk lûgai, 1930, 1055 | Ressam, ayakta şövalesinin karşısında , şişkin ve âdeta kan çanağı gözlerle , dudaklarının bütün acılığıyla , yaptığı esere belki de hiç -bir yere - bakıyor . Günler var ki bu bakışlardan ayrılamıyorum . Bana öyle geliyor ki , Rembrandt ..., Tanpınar, Yaşadığım gibi, 1977, 271 | 2. | resim ayaklığı. | Etrafta üç beş şövale, birtakım büyük dosyalar, mutfakta yıllar öncesinden kalma bir çaydanlık., | LeventYılmaz, T, 4.4.2012

a.


fr.



Şövalyelik -ği | Ah yüzbaşım, sizinkisi şövalyelik!, | K Çapek/ E Gürol, Kontes, ÇHA, 17

a.






şöyle

s.
o değilden.


"Yani demek istiyorum ki, hana uğradığım bir gün, adamcağız yazıhanesinde ise şöyle soruşturayım | belki bir şeyler öğrenirim, laf olsun diye... ", R H Karay, Sonuncu kadeh, 32"



şöylece | Şöyleceee çevrildiğini gördüm köyün, şöyleceee., | Dağlarca, VK, 75

z.






şu anlık | şimdi, şu an için | Şu anlık sadece bakışıyoruz., | UluçSabırman, 21.10.2015, | https://www.youtube.com/watch? v=zIUhiU4Bokw, 11.10.2016g

z.






şu, kaldırım yosmalarının








şuba | Yöresel bir üst giyimi. | Karzak'tan Xırtız'a kadar Cavaxet'tir. Eskiden ihtiyarlar burmalı çit sarardı. Delikanlılar sarık sarardı, çocuklar dal fesi örterdi. Orta yaşlılar da papak örterdi. Yerliler de papak örterdi, kabalak bağlardı. Zığva hiç giymezlerdi. Arkalık giyerlerdi. Şuba, arkalığın üstüne giyilen kaytanla bağlanır bir pelerin gibidir. Kırım papağı giyerlerdi. Çok zenginler, şubanın üzerine de yamçı giyerlerdi.

a.






şubeleşme | [L]ittle Caesars'ın şubeleşme atağında olduğu İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, İzmit, Tekirdağ, Edirne, Adapazarı ve Eskişehir'de de detaylı mekan analizleri yaptıklarını anlatan-., |  www.emlakguncel.com, 17.3.2014

a.






şubeleşmek merkezden ayrı olarak belirli yerlerde şubeler açmak | Little Caesars hızla şubeleşiyor..., | www.emlakguncel.com, 17.3.2014








şucu bucu olmak deyim | Bir şucu oluyoruz, bir bucu..., | DOral, T, 10.3.2012 | Nail Güreli'yi iyi bilirdik şucu medya, bucu medya ayrımı yapmadan bütün medyaya sahip çıkmıştır., | Hürr, 28.10.2016








şuğul

a.
işler.

ar. şgl'den şugul: işler
"av köpeği besleyen evlerde bir de köpeğin beslenme rejimi sorunu vardır. avcı erkek köpeğe gözünün içi gibi bakar, evin kadınları ise bu çakırlara, kupaylara tepit yetiştirmekten, şuğul olmasından, yani işlerinin artmasından hiç hoşnut değildir.", ibisile, 27.02.2014-18.9.2017, EkşiS,"



şukela | -Peki ya okulun, eğitimin? | -Ne paralı ne parasız eğitime hayır! bir genç için şukela yanıt bence., | MAltınok, T, 21.06.2011








şulelenmek

f.



"Şem'-i bahtım yanmadan şulelenir perdemiz / Ehl-i dikkat olana cilvelenir perdemiz", E B şapolyo, karagöz tekniği, 1947, 6"



şulelenmek | ...sâyesinde husûlü tabi'i olan sulh ve salâh-ı ümemden hoşlanamadıklarından kanun-ı derûn-ı mefsedet meşhûnlarından yavaş yavaş şulelenen nâire-i istibdâdı îkâd ile devr-i menhûs-ı zâili iâde ve bu sûretle millet-i mu'azzama-i ..., | Son vak'anüvis Abdurrahman Şeref Efendi tarih, C 2, 119

f.






şuncacık | (Eliyle işaret eder.) Şuncacık, onunki de rakı içmek mi sanki., | Mİzgü, 16

s.






Şuncağız s.








şunsuz bunsuz | Çıkıp gidebilirsin kardeşim, bu gazete sensiz de çıkar, Falih Rıfkısız da çıkar, şunsuz da çıkar, bunsuz da çıkar!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 41








şunun bunun | Akvât-ı yevmiyeden âciz ve şunun bunun zekâtıyla ve bahusus Hani'de medfun Cafer Tayyar Hazretlerinin evladından olup hiçbir hayır ve şerre karışmayarak, evlad-ı ıyalimle fakr ü zaruretle pûyan olmaktayım. | , | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 489








şuracıkta şurada | Yok canım istiyorsan dedim, benim için ne ki, şunun şuracığında işimi yaparken arada bir kolunu dürter uyandırırım., | Mİzgü, 16








şurt şart şurt ikilemesinin ikinci kısmı şart şurt her türlü koşul, kural | Bunun şartı-şurtu, pazarlığı mı olurmuş?








şutlanmak | kovulmak, kapı dışarı edilmek GTS | Şimdi bankalardan cep telefonu mesajıyla dahi kolaylıkla alınabilen 'iki maaşlık borç çekme' lütuflarıyla, bir matahmış gibi yıllarca kandırılmışlar, ardından da şutlanmışlardır., | NÇınar, T, 3.2.2012

f.






şüngür şeyük yalabımak Çorum'un Kargı ilçesinin bir köyünden bir kadının gök gürültüsü ve şimşek çakmasını kendi dilinde ifade etmesi... EkşiS, Muhulali Mehmet Akman, 17.9.2014








şüphelendirmek

f.



"Söze karıştığım için beni af buyurun. Ama sizi bu hususta şüphelendiren kim acaba?", Kaptan Paşa, 1954, 138"



şüpheli huk | Henüz iddianame yazılmadığı için 18 kişi hukuken | sanık değildir, | şüphelidir. Çok büyük ihtimalle haklarında ceza davası açılacaktır. Beraat ederlerse el koyma kalkacak, mahkûm olurlarsa mahkemenin tespit edeceği miktardaki bölümü | müsadere edilerek Hazine'ye geçecektir., | TAkyol, M, 8.6.09.








şütor

s.
şutçu, şut atar.


"İbrahim Üzülmez: "Ofansif olarak çok şutör bir takıma karşı oynayacağız. Teslim olmaya gelmedik. Şiddetle puanlara ihtiyacımız var. Fenerbahçe maçlarında ve Başakşehir maçında nasıl dirençli takım sahaya çıkardıysak bugün de oyuncularımdan aynısını istiyorum.". @sporarena, 21.4.2024, X"



şvastika | al. Swastika > sankritçe bahtlı olma. Nazilikten itibaren gamalı haç, Naziliğin sembolü | Kırmızı sprey boya ile duvarlara dev çarpı işaretleri, şvastikalar çizdi., | BUzuner, 1993, 18

a.




TDK-



Fethi Gedikli

  • Özgeçmiş (pdf)
  • Sözlük
    • Dizin(A - Z)
    • Konulara/Alanlara göre
    • Hukuk
    • Edebiyat
    • Dil
    • Tarih
    • Yöreler
    • Kişiler

İletişim

  • fgedikli@istanbul.edu.tr
  • (90) (212) 440 0000 Dahili: 10902
  • İstanbul Üniversitesi
    Hukuk Fakültesi Dekanlığı
    Beyazıt / İSTANBUL
 Okuyucu, Araştırmacı
 Şu an: 16  |  Bugün: 100

10 Temmuz 2025 itibariyle
9887
kez ziyaret edilmiştir.