ü ürü ü | yans. horoz ötme sesi. | Kümesten çıkar çıkmaz ü... ürü... ü... diyerek, / Kanatlarını açıp bir horoz ötüyordu., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 85 (30.05.2025)
a.
über | Hannah Montana'nın über-ünlü hayatından sıradan dakikalar ve bunu kamçılasın diye orta yerde çalan anne telefonları., | YMEroğlu, T, 20.3.2012 | [T]araf, sadece varlıklı, über Kemalist beyaz Türklerin gazetesi değil sanıldığı gibi!, | BAltuğ, T, 27.3.2012 über | Müjdemi isterim sayın über zengin Taraf okurları; bu şahane ekin orijinalinden bile iyisi Türkçe yayımlanıyor siz bilmeden., | BAltuğ, T, 29.1.2012 | Orayı da über bir cihangir mekanlarıyla kuşattı. | , | CemSancar, Sabah, 17.7.2016
s.
übermensch | üst insan | 13 yaşında Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü okumuşum bir halt anlamadan; übermench takıntısı edinmişim, sonra ateist olmuşum, Jethro Tull, Alan Parsons Project ve Inti Illimiani dinliyorum, feci durumdayım yani, tam bir kaos., | MEsayan, T, 18.9.2011
a.
übersetzung*. (Sivaslılar gecesinde duyduk, 2011)
ücretlemek
f.
Ücretlenmek | ücretlendirilmek | Sınıra yakın bir bölgede bulunuyorsunuz. Yurt dışı şebekesine bağlanıp ücretlenmemek icin, ROAM KAPAT yazıp 7048'e SMS göndererek ya da Vodafone Yanımda üzerinden yurt dışı kullanım servisinizi kapatabilirsiniz., | | http://vftr.co/yurtdisi B003, 15.9.2019, sms
f.
ücretlileşmek | ücretli çalışır hale gelmek | İnsanlar hele tüketimle haşır-neşirlerse, kentleşiyorlarsa (sic) ve ücretlileşiyorlarsa daha az çocuk yapar., | CAktar, T, 31.5.2013
f.
üç buçuk atmak deyim aslı | götü üç buçuk atmak | Uyandığımda kendimi denizin ortasında bir şehir hatları vapurunda tek başıma bulunca üç buçuk atmaya başladım. | , | AyçaŞen, T, 8.2.2012 üç harfliler | cinler Ayaklar çocuk ayakkabısı numarasına sığarken henüz ikili rakamlardaydı fiyatlar fakat ayaklar büyüdükçe artık üç harflilere, aman üç harfli demişim, üç rakamlılara geliyor, cin çarpmışa dönüyorsunuz. ., | AyçaŞen, T, 16.9.2012
a.
üç de 3D | (oku üç de) | Üç boyutlu anlamında üç dimension'dan | 3D yazıcılarda üç boyutlu baskı gerçekleştiren icat | 1980li yıllarda temelleri atılan, 3D baskı teknolojisi 2000li yıllardan itibaren ulaşılabilir hale geldi., | T, 23.12.2014
kıs.a.
ing.
üç etek
ayn. m. üç etekli. Genellikle köylü kadınlarının giydiği üç ayrı etekten oluşmuş özel bir giysi.
b.a. giy.
"Kıyafeti: Üç etek entari, şalvar, belinde elmaslı kemer, başında oyalı yemeniden hotoz, üzerinde elmaslar, kulağında uzun elmas küpeler."
M Celâl, Demirbaş Şarl, 3
üç etekli
b.s.
Genellikle köylü kadınlarının giydiği üç ayrı etekten oluşmuş özel bir giysi.
b.s.
"Üç etekli, gümüş kemerli Fadimem, / Ahmedin kucağında, gözün uzakta, / Kağnımın sesini gedikten duyar, / Pilavın suyunu ocağa koyar, / Al yanaklı, sırma saçlı Fadimem.", Celâl Beykal, 1956, 72"
üç gün yatak dördüncü gün toprak çekmiyecek ve çektirmeyeceksin, hemen öleceksin üç otuz para | Üç otuz paraya başladığı Televole muhabirliğinden, 70 ya da 80 milyon dolara satın aldığıTV8 patronluğuna, fevkalade bir beceriyle tırmandı., | PMağden, T, 10.8.2014
üç iplik | tekstil | Üç iplik örme kumaşlar, iki iplik örme kumaşlardan farklı şekilde zemin ve astar ipliğine ilave olarak üçüncü bir ipliğin (bağlama ipliği) örmeye katılımı ile üretilir., | www.sarteksorme.com.tr/urun.asp? id=23 , 15.6.2014g
a.
üç parmaklı | tridaktil | ... Dr. Emma Nichols ise 2 ton ağırlığındaki megalosaurus'un ayak izinin | neredeyse karikatürlerde gördüğümüz gibi bir dinozor izi olduğunu belirterek, | Biz buna tridaktil (üç parmaklı) izi diyoruz. Hayvanın üç ayak parmağı izde çok ama çok net görülebiliyor dedi., Hr, 09.01.2025
s./a.
üç yüz otuz iki kısmı tekmili birden
", G Aylan, DCD, 11"
üçgenimsi | Kabuğun biçimi üçgenimsi, geniş ve altta yuvarlaktır. Genişliği yüksekliğine hemen hemen eşittir. Hemen hemen düz ve çok küçük olan sırt kapağına doğru bükülmüş kroşesi ile kapağı hafifçe konvekstir., Vladimir Shchepinskii, Fossiles caractéristiques de Turquie, MTAE yayınlarından, 1946, 59 ++
s.
üçlemek | tarlayı üç kez çapalamak | Eğer çiftçi isen herke er başla / İki sür tarlanı bir dahi üçle, | Geycekli 1977, 3
f.
üçlü
s.
müz. trio.
"Motosiklet tutkunları için maksimum sürüş konforu sunan model, elektrikli arka süspansiyon ayarı, çift ABS ve ASR sistemi, arkadan aydınlatmalı kumandalar, geniş ön cam, üçlü torpido gözü, 4 inç LCD ekrana sahip yol bilgisayarı gibi birçok yeni özellik sunuyor.", T, 7.5.2012 | "Birkaç yıl önce Antalyada piyano festivaline davet edildim, orada üçlümle birlikte performans gösterdim.", YŞ Pazar, 1.7.2018, 2 | Üçlü takviye güçlü BİAKAF!"
üçtelli
b.a.
üç teli olan saz.
üçün biri
argo. b.a.
s.k, taşak.
"Sen ancak üçün birini alırsın!", 24.07.2018"
Üçün üçün | Üçer üçer. | Çakır belde ala laçin / Dolanırken üçün üçün, / Bir ürkekçe suna için / Bin güle kıydığım yerler / Yada düştü., | Yetik Ozan, 1973, 12
z.
üçüncü sayfa haberi | Kadın üçüncü sayfa haberi ve kapak güzeli olmaktan çıksın, | ŞGündüz/CÜnal, Z, 5.4.2012
üçüncü şahıs
"Üçüncü şahsın şiiri", Attila İlhan"
Üçüncül | / | 1. kimya Organik bir birleşiğin formülünde öbür üç karbon atomuna bağlı olan (karbon atomu), tersiyer 2. | (***) Bir hastalığın belirli iki devresinden sonra oluşan (belirtiler). | Bir insanı değerlendirmek için onun düşünce dünyasının kriterlerini terk edip mensup olduğu kabilenin veyahut ırkın ya da ayakkabı numarasının, saç renginin vs. ne olduğu gibi tamamen ikincil, üçüncül önemi haiz vasıfların öne çıkarılması bir bakıma konuyu esas manasından da uzaklaştırmaktadır., | M E Kılıç, | http://www.tyb.org.tr, 15.1.2019
s.a.
tıp
Üçüncül | / | 1.kimya Organik bir birleşiğin formülünde öbür üç karbon atomuna bağlı olan (karbon atomu), tersiyer 2. | (***) Bir hastalığın belirli iki devresinden sonra oluşan (belirtiler) | Bir insanı değerlendirmek için onun düşünce dünyasının kriterlerini terk edip mensup olduğu kabilenin veyahut ırkın ya da ayakkabı numarasının, saç renginin vs. ne olduğu gibi tamamen ikincil, üçüncül önemi haiz vasıfların öne çıkarılması bir bakıma konuyu esas manasından da uzaklaştırmaktadır., | M E Kılıç, | http://www.tyb.org.tr, 15.1.2019
s.a.
tıp
üçündü | ikindiyi örnekseyerek. | Dirime yürüyen gün / önü kesilir ikindi / üçündü gider ölümün / içine düşer Geceaydın / vapurlar! Günaydın / Üsküdar-dirilince., S Erözçelik, 1991, 31
a.
üçüzlü
s.
üçüzleri olan.
"Yapraklar orta damara kadar tüy gibi dilimli, dilimlerin hiç olmazsa bir kısmı geniş / Yapraklar sarmal dizilişli basit tüysü dilimli... / ... dilimli, üçüzlü. 4 zählig: 4 dilimli, dördüzlü. Doppelt 3 zählig: Bileşik üç dilimli yaprakcıklı. Yaprak kenarı Ganzrandig: Düz kenarlı Knorpelrandig: Seyrek çıkıntılı kenarlı, katıca kenarlı. Gevimpert: Kirpikli. Gezähnt ... ", Ankara YZE D, 1947, S 17-18, 152?/153-252"
üfff
ünl.
çok hoş, çok tatlı, harika anlamında bir ünlem.
tr.
"Çiğdemlerle süslü dalı dolaştırma işine mahallenin tüm çocukları katılırdı. öyle şen, öyle hareketli olurlardı ki üfff!", A Cılga, 1980, 36"
üflenti | Kime ne kadar mühür verek' hesapları yapılmakta. Sahil üflenti dolu. Onbeş yaşından beri atarabası ile hesapta hurdacılık ayağına İstanbul'un her arazisine ayak basan ve malını yemediği mahalle bırakmayan, ama haramdan kör olan abi, ..., | Öküz Aylık Kültür-FizikD, 1998, C 3, S 44-56, 36 | Muhalefet, iktidardan çok daha üflenti... Sadece laga luga..., | ? ? ? | Bunun içindeki üflenti çekildiğinde yeniden Sema ve arz MAHŞER BİÇİMİNDE birbirine yapışmış olacak. Ve biz de o mezarlardan çıkacağız ve elimiz neredeyse yine dümdüz uzatılmış GÜNEŞ'e değecek., | ZigZag Cennet cehennem 02, ts., ? , 9.5.2019g | Hayat bu koruma ile başlatılmıştır. Kur'an da Magnetosfer, Ozon tabakası gibi 'Güneş rüzgârı' etkisindedir. Bu üflenti nedeniyle, magnetosferin Güneş'e bakan yüzünde basıklık, yani akı sıkışması vardır., | ArzArş Mirac 1, ts., ? , 9.5.2019g
a.
üfletor | üfle+-tor üfleyici, (burada destekleyici anlamında) | Sarı-lacivert renklerle gönül bağı dışında bir ilişki kurmayan milyonlarca kişiyi, ikbal geminizin yelkenlerine | üfletör olarak kullanmaktan artık vazgeçin, zira melodram boyutunu aşarak trajikomik boyuta çoktan geçtiniz., | STunalı, T, 31.8.2011
a.
üfür üfür | püfür püfür. | Bir İzmir Kızı: Cumhuriyet Mitinglerinin Yerel Yıldızı kimliğiyle bayrakbayrak bazen CHP'de, bazen de BDP'de dalgalanmıyor. Önemli olan üfür üfür dalgalanmak zaten., | PMağden, T, 16.8.2011 | Saçları üfür üfür kabarmıştı. Tepeden tırnağa ürkünç bir görünüme bürünmüştü. Bu durum, uzun sürmedi. Birden kayanın çevresinde dönmeye başladı., | G Dayıoğlu, | https://books.google.com.tr/books? id=-bwxBgAAQBAJ, 8.2.2015g
z.
üfürdemek | Hani siz seversiniz kadın dayanışması, ilerici kadın ayarları, | Ezilmeyeceğiz, bükülmeyeceğiz tanrı aşkına üfürdeyişlerini..., | E. Elönü, Starpazar, 16.5.2010
f.
üfürdeyiş | esip savurma, atıp tutma.
a.
üfürücü | CHP yönetimi içindeki fırtınanın üfürücüleri CHP'yi İşçi Partisinin peşine takarak, sistem dışına çekip marjinalleştirerek serk kavga etmek istiyor., | HÇakır, T, 22.4.2013
s.
üfürük | uyduruk, uydurulmuş | Bulvar gazeteleri –ki Türkiye'deki gazetelerin çoğu bu nitelikte- ve internet bu tür üfürük haberlere çok açık., | CSey, T, 29.8.2011 | Kitapta dayanaksız ve belgesiz birçok hikâye var... Bunların ne kadarı üfürük, ne kadarı gerçek? , | HGence, HürCmrts, 3.9.2016
s.
üfürüklenmek | Tümden bir ömür boyu, yazılarla da dudak dudağa öpüşen İstanbul yaşamlarının, artık nasıl satırlarla da kucaklanamayacak bir değişim ve dağınıklık içine üfürüklendiğini seyrederken, biraz da dinlenmeye gidiyorduk., | ÇAltan, M, 22.7.2011 | Ben bildim bileli, Türk Milleti rahatsızlandığı zaman hacıya hocaya üfürüklenmek için gidiyor., | Ümit, 21.5.2014, | http://www.sozcu.com.tr/2014/gundem/somada-en-cok-polisler-gorev-almis-513445/#comment-1396886594, 13.2.2015g
f.
üfürüklenmek II | Kimilerinin nefeslerine (efsununa) güvenip, okunmak, üfürüklenmek, sonra kâr etmez..., | MahmutYılbaş, 12.9.2005, | http://www.mudafaai-hukuk.com.tr/test/ulusalforum/09122005.htm, 13.2.2015g
f.
üfürüm | Ateşler içinde yetiştirildiği kent hastanesindeki doktor göğsünü dinledikten sonra kaşlarını çatıp içeride bir üfürüm duyduğunu, bunun da kalbinin delik olduğunu gösterdiğini söylemişti./Kalbinde bir üfürüm var dedi Arif, arkadaşının göğsünü dinledikten sonra kaşlarını çatarak., | TKiremitçi, 2005, 155/193
a.
ühüü/ühühüh | çokluk katar. Abartma anlamı verir. | Elma kompostosu ama senin sevdiğin gibi, ağdalı değil... Ühüü yemeğe daha çok, hadi ye kuzum., | Mİzgü, 13 | Anneannem; -Hoppalaa, diye bağırdı. A polis oğlum hiçbir şey anlamadım, babam mı asker kaçağıymış, haydin oradan, benim babam kaç yıl askerlik yapmış, hem de ühüüü hangi cephelerde, gel otur polis oğlum sana sayayım, ilkin Yemen cephesi. / | Babam; -Ühüüü, dedi, tahta kurdu bunu yemiş bitirmiş..., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 22/82 | Zamanında dolardan volileri vuran uçuranlar, çilliler, çilliler, ühühüh., | KSezyum, RHayat, 24.7.2011 |
ünl.
ükü
a.
baykuş.
kır.
"Ükü-Baykuş.", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 22"
ülçe
a.
"Al bu mektubumu ey bâd-ı sabâ / Engin engin ülçeleri gez getir.", San, Hicranî, 79"
ülen
ünl.
ulan'ın ince söylenişi.
tr.
"-sus ülen, sus! ne sövüp duruyorsun utanmaz çocuk? kime sövüyorsun havaya bakarak aptal çocuk?", 42"
Ülen | Şakir yüzüne dökülen ve yağlı yağlı parlayan uzun saçlarını fesinin altına sokmaya çalışarak bu tarafa döndü: | Kim ülen itoğlu? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 38
ünl.
Ülen | Ulan. | Ülen erkek karşısına çıkmamışlar! Ülen yüzü sıcaklar!, | Çalıkoparan, 98
ünl.
üleşim
a.
paylaşım, bölüşüm.
"Ekonomik olaylar nedir? Orada da bir hiyerarşi vardır. Ekonomik olay, biliyoruz: Üretim (yani yoktan var etmek) ekonomik olaydır. Üleşim: Var edilen değerlerin insanlar arasında paylaşımıdır. Dağıtm: O paylaşılan değerlerin toplum içinde yayılışıdır. En sonunda tüketim gelir. Bunlar da ekonomik olaylardır.", Kıvılcımlı, FK ve T, 11"
üleşim | Bireylerin, hane halklarının, yâni tüm toplumun somut yaşamlarını belirleyen maddi hayat; üretimlerle, o üretimleri üleşmelerle ve o üleşimlerin bir sonucu olarak yaratılmış zenginlikleri tüketmelerle, toplumsal hiyerarşide hepimizi bir yerlere oturtur ve hepimizi sıraya sokar. Aslolan tecelli budur; gerisi sadece palavradır., | NÇınar, T, 10.2.2012
a.
üleşme |
a.
üleşmek | paylaşmak, bölüşmek, taksim etmek | Onun ve benim akrabalarıma gidecek, topladığımız şekerleri birer poşette biriktirecek, akşam olunca da, 'Bir sana, bir bana' üleşecektik., | BTSalihoğlu, 2014, 114
f.
üleştirim / öleştirim | bölüştürme, paylaştırma, dağıtma | Ve bu: İşçinin ve işin payının ekonomsal bakımlardan hakça bir öleştirimini (tevziini) lüzumlu kılar. Bunun için ekonomsal işlere devletin karışması mutlak lazımdır., | MEBozkurt, | Ulusçuluk Prensipleri ve İş Hakkı, | Tan, 19 Haziran 1935
a.
üleyn | İşbu, | Kasaba kafası kavramının muhtevasındaki açık aşağılamanın altını çiziyorum. | Cumhuriyetin aristokratik erdemlerini hödük ve nâdân kasabalılara çiğnetmeyiz üleynn! mânâsı çıkar buradan., | ATA, ZCumartesi, 1.9.2012
ülfet
a.
"Zor olur dayanmak celâle her gün / Yolculuk ne müşkül kemale her gün / Geçiyor bu hayat bir hâle her gün / Yoklukla kıldığı ülfete rağmen", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 45"
ülkecek bütün ülke. | Ortada ülkecek yaşadığımız, maruz kaldığımız bir komplo var., | EErgüder, 26.5.2011 eposta
ülker
a.
ülker yıldızı.
"Hicranî'yem vasfedemem ben seni / Yedi kat hüccetle beslerim seni / Can içinde imanımın mihmanı / Zühre yıldızıdır ülker değmesin", San, Hicrânî, 90"
ülker | Çift manalıydı Ülker... Boğa takımyıldızının adıydı. Aynı zamanda, denizcilik literatüründe bi fırtınanın adı... Zaten, hem fırtınalı bir aşkı anlatıyordu, hem de sosyal yaşamdaki fırtınaları./ Ülker Doğumu Fırtınası, her sene 10 Haziran'da esmeye başlar, üç gün sürer, 12 Haziran'da diner., | YÖzdil, H, 17.6.2012
a.
ülkersiz | Ülker ürünleri veya bisküvitleri olmaksızın. | Ülker'siz bayram düşünülemez., 29.03.2025, reklam
s.
ülküdaşlık -ğı
a.
"... sıraları, gündüzleri ordu tatbikatı ve manevraları tenkidlerine, akşamları da düşüncedaşlık, ülküdaşlık ettiği arkadaşlariyle Olimpos'taki, Yonyo'daki masa başı sohbetlerine alışkanlığı demlerinden beri, hâttâ daha da önceleri ta İstanbul'da Harbiyedeki talebeliği zamanından beri sezmiş ve denemiş olacak ki konuşmaktan hoşlanıyordu... ", Türk Dili, 1957, C 6, 131"
ülküdaşlık –ğı a.
ülküleştirilmek | Ülküleştirilmiş bir yeniden-yazmadır onunki, o denli ülküleştirilmiştir ki Ménard, Cervan-tes'in kendi döneminde kullandığı yöntemleri kullanarak aynı yapıta ulaşmayı ister., K Aktulum, Yazınsal aşırma, 2.8.2016, | http://www.gercekedebiyat.com/NewDetails.aspx? dataID=2206, 19.11.2018
f.
ülküleştirmek | @AtilaKaya_MHP Şunu bir açıklayın; biz de öğrenelim: 'Türk' adından, Türklüğün ülküleştirilmesinden rahatsız olan biri nasıl Türklüğün bekasının güvencesi olabiliyor? !, | 6.11.2018
f.
ülkülü | ülküsü olan. | ... ülkülü yurttaşları değil bir inanda bulunması istenilen değişik dilli ve değişik ülkülü ve düşünceli insanları istediği içindir ki bu yurtta yer tutmuş olanlar Türke hep aykırı gözle bakmışlardı. Hele dinde bir dilde ayrı yapmacık ..., BMM Zabıt ceridesi, 1934, C 4, S 23, 86 | Örneksin her Türke ülkülü çoban., | V C Aşkun, Merzifon 1936, 93 | Türk milleti bu kadar içten, bu kadar ülkülü bir bayramı bir bütünlükle daha tatmamıştı., | RMargulies, T, 29.10.2011
s.
ülküsel | ideal, e | 1. Ancak düşüncede olan, kafada tasarımlanan; *düşüncel, *tasarımsal (Un monde ideal). 2. ülküsel (ideal) güzelliktir. Bu güzellik sonsuzluğun bir yansıtıdır (aksidir).» (9). -Görülüyor ki, güzel fikrinin, bu tanrısal aydınlığın, insanların kamaşmış gözlerini bu insanların pratik faaliyetlerini hiç mi hiç ..., T Saraç, Fransızca-Türkçe büyük sözlük: A-k, 1976, 673
s.
ülküselleştirme | Bununla birlikte Kemal Tahir Köy Enstitüleri'yle ilintili yerleşik, kökleşmiş fikirleri sarsmak ereğini de güdüyordu. Öyle sanıyorum ki, ülküselleştirilmiş bir kurumu -daha doğrusu, ülküyle kaynaştırılmış her şeyi- ille tartışmaya açmak isteğindeydi., | Sileri, ZCumartesi, 21.7.2012
a.
ülküsüz
s.
ülküsü, hedefi, ereği olmayan.
"Afganistan'ın ülküsüz iktidarsız bir başkandan şimdiki yönetime teslim edilmesinin ardında transit ve kaynaktan başka bir şey yoktur.@atifsenel, 22.06.2024, X"
ülküsüz | ülküsü olmayan kimse; hedefsiz | Biliniz ülküsüz fert barınamaz, / Ülküsüz bir kafa hiç arınamaz., | SBirkan, 6
s.
ülseratif | ulcerative | Uğur ülseratif kolit hastası, | EBaşaran, R, 8.5.2013
s.
ing.
ümid verici Bethoven, Mozart gibi büyük üstadların eserleri yanında mütevazi, fakat bizim olan sanat parçalarını da dinlemek ümid verici bir zevk oluyor., H Â Yücel, İçten, Dıştan Bizim havamız, ? ?
ümit verici
b.s.
umut verici, umutlu.
"Me'yus olmayınız azizim Kont Stin Yog... Sinan Bey, pek ümit verici haberler getirdi.", M Celâl, Demirbaş Şarl, 9"
ümitli | umutlu. umut verici. | Bugünkü edebiyatımızın şiir ve hikaye sahaları eskiye nazaran çok zengin ve ümitlidir. Tiyatro ve roman yazarlarımızın pek az ve insanı ümitsizliğe düşürecek kadar kifayetsiz oldukları gün gibi aşikardır., B S Ediboğlu, EK, 1953, 125
s.
ümitsizlenmek | umtsuzluğa düşmek.
f.
ümmetçi | Bir adamın bıyığına bakıp solcu mu, eyyamcı mı, yoksa ümmetçi mi olduğunu nasıl anlayabilirsek, sakalların biçimi de bir mesaj verir., | S Dölek, Kirpi, 88
a.
ümmeti ümmeti | Ümmetim ümmetim ümmeti ümmeti | Herkesin kendi başının derdine düştüğü günü anlatan meşhur Mahşer rivayetindeki gibi... Hani, diğer enbiya kendi derdiyle meşgulken, insanlar, peygamberimizi, secde etmiş, 'Ümmeti! Ümmeti! diye yakarırken bulurlar. | , | YZCömert, KararG, 5.3.2017
ar.
Ümmetlik | Peygamberimize ümmetlik etmeyi nasip etsin.
a.
ümrân
a.
ar.
Tuz, seni yuğuracak. Tuz bu mevcutların karşısında nefsin ümrân kavgasıdır 20
ün | ses | Çok sevindim bu gününe, / Davetliyim düğününe, / Geldi feryadı ününe, / Yavru sen benim kuzumsun., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 280
a.
üngü | arzu, istek; güç. ++ | o, şu, bu. | Şimdi içimde bir nebze olsun savaşmak üngüsü kaldıysa, onu, bağışlayan bir öğütçü olmanın uğrunda harcamak istiyorum. Hedef almadan ok atmak istiyorum anlayacağın, şu arık ışık altında sınanırken yöneğim kibirden yana şaşmasın istiyorum, korkulu bir sayrılıktan sonra neyin yavuz neyin hanef olduğu seçikleşsin istiyorum., | Mustafa Gazi, Kent Vaizi, 2024
a.
DS
üniformasız | 1. Üniforması olmayan 2. Üniforma giymeksizin | Üniformasız yaşam kampanyasını desteklemesi için Müdüre verdiğimiz dilekçeye yanıt alamamıştık, görüşme girişimimiz ise geri çevrilmişti., | Zİpşiroğlu, KonuşanÇınar, 46
s.
ünitarist ittfakçı, birlikçi | Ünitaristlerin teklifi çoğunluk alamadı, Emin Resulzade'nin federalist teklifi ise (ki bazı bakımlardan yumuşatılmıştı) 271'e karşı 446 oy ile kabul edildi., | AdileAyda, SMA, 1991, 92
üniterizm | tekçilik | Dilde homojenlik ve üniterizmi dayatmak, ateşi su yerine benzinle söndürmeye benzer., | AbdullahKıran, T, 6.9.2012
a.
üniversite
üniversitecilik BTS- | Uzun lafın kısası üniversitecilik oynuyoruz. Herkes rektör seçimlerinde YÖK'ü ya da Köşk'ün rolünü tartışıyor, oysa asıl sorun üniversitelerin bizzat kendisinde., | SLaçiner, StarG, 28.10.2010, 29.8.2016g
a.
bts-
üniversiteleşme | üniversty+ türk leş+me üniversite eğitiminden geçme | Çağ nüfusu içinde yani 18-25 yaş kuşağındaki Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının bugün için üniversiteleşme oranı yüzde yirmiyi daha henüz yeni aşıyor., | EKarakaş, Star, 17.4.2011
a.
ing.
Üniversiter | ...tedris hayatından ayrılan hocalardan pek azına nasip olan enerjisi sayesinde ilim ile, Üniversiter hayat ile alâkasını kesmedi..., | A Kemal Yörük, Ordinaryüs profesör dr. Cemil Bilsel merhumu anma merasimi, 25
s.
Üniversiter | ...tedris hayatından ayrılan hocalardan pek azına nasip olan enerjisi sayesinde ilim ile, Üniversiter hayat ile alâkasını kesmedi..., | A Kemal Yörük, Ordinaryüs profesör dr. Cemil Bilsel merhumu anma merasimi, 25
s.
Üniversitesizlik –ği | Bugün içinde yaşadığımız güçlükler bundan kaynaklanıyor: Yolsuzluk, susuzluk, ilkellik, okulsuzluk, üniversitesizlik, laboratuvarsızlık, ..., | Cumhuriyet Bilim ve teknik, 5.1.1991, 21
a.
ünleme | bağırma | Kayıkçımız Vahap'ın ünlemesiyle irkildik, söğüt gölgesinde otururken., | AliÜnal, ZPazar, 22.7.2012Memleketin de dünyanın da dört bir köşesi, ülke içinde bir şekilde korkuyla, tehditle, vaatle, bulgur-makarna-kömürle kafakola alınmış | yüzde 50yi elde tutmak için | eyy ünlemeleriyle inim inim inliyor., | TayfunAtay, Cmh, 12.2.2016
a.
ünlemek
f.
çağırmak, seslemek, bağırmak.
tr.
"Ünledim Ayşe diye / Odayı döşe diye / Ünledim Fatma diye / Kaşların çatma diye / Ünledim Gülsün diye / Yanıma gelsin diye", Burdur türküsü"
ünlemek | Sarı, Sarı! diye ünledi. Sesine yanıt gelmiyordu., | ÖFToprak, 1979, 43
f.
ünlemesiz | 1. bağırmadan | Fakat işte muhatabı açısından sözün | kıymeti harbiyesi belli; ölçülü-biçili, ünlemsiz-ünlemesiz bir | Türkiye ile aynı görüşte değilizden ibaret., | TayfunAtay, Cmh, 12.2.2016 2. nida işareti taşımayan | Fakat işte muhatabı açısından sözün | kıymeti harbiyesi belli; ölçülü-biçili, ünlemsiz-ünlemesiz bir | Türkiye ile aynı görüşte değilizden ibaret., | TayfunAtay, Cmh, 12.2.2016
s.
ünlendirmek
f.
ünlendirdiği
Ünlendirmek | meşhur etmek, tanıtmak | Suna Kıraç'ı ünlendiren 'Koç' soyadıydı ancak hiç bilinmeyen ve bugüne kadar sadece ailesinin, dostlarının bildiği bir sır ilk kez bu kitapta, okurla paylaşılıyor., | R Akar, 2006, 9
f.
ünlendirmek BTS- | ettirgen meşhur etmek | Ağabeyim çok lafçıdır ünlendirir seni hemen, | ARPijli, 26.9.2016g
f.
bts-
ünlenmek | Anlar, kalbinin titremesi şakaklarıyla buluştuğunda, düşüncenin ateşinde pişerek o da acıdan insan-ı kamil sıfatla ünlenecek., | Ömer Say, 2010, 46
f.
ünleşmek
f.
karşılıklı seslenmek, bağırmak.
"Ali'yle Ömer ikisi birden: -İyi iyi çok iyi, teşekkür ederiz, diye ünleştiler.", H Kıyafet, 1981, 25 "
ünleşmek | karşılıklı seslenmek, bağırmak | Aliyle ömer ikisi birden: -İyi iyi çok iyi, teşekkür ederiz, diye ünleştiler., | HKıyafet, 1981, 25
f.
GTS-
ünlüce
s.
ünlü sayılır, hayli ünlü.
"Mustafa Kemal'in ünlüce sözlerinden biridir: Türk milleti fıtraten demokrat doğmuş bir milletir." O kadar ünlü olmayan bir başka sözü: "... artık Türk şendir, fıtratında olduğu gibi... " Bu, fıtratın seküler-milli tefsiri. Yine ünlüce bir mesel... Derviş suya düşmüş akrebi kurtarmaya el atar, akrep elini sokar, derviş der ki: Akrebin fıtratında sokmak var, benim fıtratımda yaratılanı sevmek, merhamet etmek. Bu, fıtratın tasavvufi ve hümanistçe (hatta ekolojistçe) tefsiri.", Tanıl Bora, Zamanın kelimeleri, İstanbul 2018, ?"
ünlülük -ğü | şöhret. | Oyuncu Timur Acar: 'Ünlülük' denilen şeyin içi boş artık... Şimdi her an meşhur olabilirsin!, HrKelebek, 04.05.2025
a.
ünsüz
s.
ünü olmadan.
"Sonra bütün imkanların karşı kıyısında elbet ki ünsüz ve günsüz yaşanılır", Haydar Oğur, 1994, 73"
ÜR-GE | üretim geliştirmenin kısaltması | Şimdiki Teşvik yasaları işe yaramaz. Kimse AR-GE veya ÜR-GE yapmıyor. Olan imalatı değiştirip AR-GE parası alıyor.,TalatAvcı, 25.4.2016rindan | Ar-GE ile ÜR-GE karıştırılmasın, | Hür, 8.3.2014
kıs.a.
Üregen | üreyici. | Bir hayat değişti bu ne başarış, / Nedir bu kaynaşma, üregen yarış. | , | V C Aşkun, 10
s.
üreteç | fiz. Herhangi bir mekanik enerjiyi elektrik akımına çeviren aygıt, jeneratör, dinamo: | Pil ve dinamo birer elektrik üretecidir. GTS
a.
üreten | Yorumculuk çok zor ve saygın bir iş olmakla birlikte müziğin devamını ve gelişimini sağlayan üretenlerdir., | HakanTöre, T, 6.2.2013
s.
üretilebilir | 2014 yılı sonu itibariyle Ortaklığımız; Türkiye'de yaklaşık 1,33 milyar varil üretilebilir petrol rezervlerinin %63'üne ve 312 milyon varil kalan üretilebilir petrol rezervinin %82'sine, 19,6 milyar m3 üretilebilir doğal gaz rezervlerinin %62'sine ve 5 milyar m3 kalan üretilebilir doğal gaz rezervinin ise %44'üne sahiptir., | | http://www.tp.gov.tr/tp5/? tp=m&id=75, 10.9.2016g
s.
üretimcilik –ği | ++
a.
üretimli
s.
üretimi olan, bereketli.
üret-im-li
"... umumu en geniş ölçüde faydalandıracak olan üretimli kurumları yeniden canlandırmak ve şaşkınlık içine yuvarlanmış olan bir durumu kurtarmak için en parlak imkân, hükümetlerin işleri bollaştırmak siyasaların da ve ıstırapları gün geçtikçe ölçüsüz bir derecede çoğalmakta ... ", Ayın tarihi, S 24-25, 1935, 390 | "... üretimli iyi bir tarım ülkesi oluruz? Anlaşılmaz. Tarım işlerimiz böyle de, örneğin, eğitim işlerimiz başka türlü mü? İyiliği denenmiş nice yolları, ve yüzde yüz bu toprağın şartlarından doğmuş nice kurumları, "Kökü içerde kökü dışarıda ... ", F Baykurt, Efkâr tepesi, 1960, 73"
üretimsel
s.
üretimle ilgili.
tr. üre-t-im-sel
"BRICS+ artık dünyanın en büyük ekonomik, demografik, üretimsel, kültürel, sosyal ve toplumsal gücüdür.","
U T Yücel, Parçalanmış Dünyanın En Büyük Parçası: Brics+, ATasam, 15.11.2023
üretkenleşme | Katılıma açık, adil ve üretkenleşme becerisi üst düzeye çıkan bu oyun, her tür rengiyle çoğulcu karakter kazanacak ve gerçek anlamda her tür vesayetin sonunu muştulayabilecek. AFIşık, T, 14.6.2011
a.
ürkü | Yüreğine Bizans ordusunun / Ürkü inmiştir aha., | F H Dağlarca, 1971, 23 | Titredi ürküyle küçük küme., | Dağlarca, VK, 85 | Annemle babamdan, ablamdan, içe dönük aile hayatımızdan ilk kez ayrılıp burada yatılı okuyacağımı düşündükçe, büsbütün kaygılara, ürkülere kapılıyordum., | S İleri, ZCumartesi, 03.03.2012
a.
ürküntü | ... ürküntüyü sürdürmek, uzatmak, bu sürdürülen, uzatılan ürküntüyü daha da yeğinleştirmek üzere dalgalandırmak, yani gönüllerinin dilediğince azaltıp artırmak için çeşitli yollar denerler..., | BKarasu, 44 | Bu nedenle de bakışları ve yüzü hayreti kaydederken ürküntü baskın çıkıyor; bir daha silinmeyecek şekilde. CAktaş, T, 15.11.2010
a.
ürkütücülük | İstenen, tanınmamaları; görevlerinin ürkütücülüğünden başka bir şey düşündürmemeleri., | BKarasu, 43
a.
ürodinami BTS- | Ürodinami her gün konsültasyon (iç sevk) ile çalışmaktadır. SağlıkBakanlığıSamatlaMerkezPolikliniği2016dan önce
a.
tıp
bts-
ürofilow BTS- | Ürofilow her gün konsültasyon ile çalışmaktadır., | SağlıkBakanlığıSamatlaMerkezPolikliniği2016dan önce
a.
tıp
bts-
üroterapi | | ...81638 tanı kodlu üroterapi uygulamasının işlem fiyatının 35-TL olarak İÜ hastaneleri fiyat tarifesine eklenmesi-., | İÜYK, 20.10.2016
a.
tıp
ürperivermek | Bir hışıltı duydu. Ürperiverdi, korkudan diken diken oldu tüyleri., | DCeyhun, 93
bf.
Ürperme | Muazzez'in orada, yanı başında ve tamamen kendisini terk edilmiş olarak yatması ona istediği saadeti vermiyor, hatta içini korkuya benzer bir nevi ürpermelerle dolduruyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 218
a.
ürperti | Sıhhate kavuşacağım haberi içimde vakit vakit bahar ürpertileri gibi bir heyecan yaratıyor., | FAtabek, DK, 177
a.
ürpertili | 1. titreşimli | Gözleri pırıl pırıl, sesi ürpertili., | YZOrtaç (TDK) 2. | Bir sonbahar akşamı Beyoğlu sokaklarında yine titrek ışıklar dolaşıyordu, elektriğin henüz ufukta görülmediği, ampulün icat edilmediği o alacakaranlık ürpertili dönemde, özel günlerde geceleri fener alayları tertip ediliyor, ışıldaklar yakılıyor ve şehir esrarengiz bir aydınlığa bürünüyordu., | NezihUzel, 27.2.2001, | http://nezihuzel.net/index.php/2011/02/27/fisk-u-fucur-cumbusu/, 27.7.2016g
s.
ÜRT
a.
Üretim Tarihi
tr. kıs.
"Üretim Tarihi (ÜRT), Tavsiye edilen tüketim tarihi (TETT), Parti No (P.N.) ambalaj üzerindedir." Carerfour Bergamot Aromalı Çay, 24.06.2024+"
ÜRT | Üretim tarihi. | Üretim Tarihi (ÜRT.), Son Tüketim Tarihi (S.T.T.) ambalaj üzerindedir. Parti numarası üretim tarihidir., | Yaman tam yağlı taze kaşar peyniri, 01.09.2024
kıs.a.
ürün / mal kabul
ürün alınabilir | Verimli | Binlerce ekilebilir ve ürün alınabilir alanlar mahvedildi., | GündeSaros, 1.4.2016, 7
s.
üründü TS | Seçilmiş, seçkin, müntahap, güzide, mümtaz, en iyi. | Kasım ve Cem, Ankara'ya gelirlerse de kapıların yaptırılmış olduğunu görürler. O sırada ordusunun ağırlıklarını geride bırakan II. Bayezid'in 'üründü' askerle hızla yaklaştığı haberleri gelir., | Hakan Erdem, KararG, 30.12.2018
s.
ürüsüm | rüsûm'dan. tekili resm. bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı; adet; görenek. | Ende işi? ürüsümü bu, bilme? mi? (...) Arapça resm sözcüğünün çokluk biçimi olan rüsum, Manavgat ağzında ön seste ünlü türemesi ve önlüleşme yoluyla ürüsüm biçimine girmiş ve | adet ve görenek anlamını kazanmıştır. Bu sözcük, Kazakçada da aynı anlamda ve resim (
ar.
ar.