Y kuşağı | y jeneration Amerikalıların nesilleri sınıflandırma işlemlerinin son ürünü. Bildiğim kadarıyla bu sınıflandırma olayı Baby Boomers ile başlamıştı: x geldi, y geldi. Strauss ve Howe tarafından 1981'den itibaren doğan kuşak olarak tanımlanır. Diğer adları ise | millenial generation. (orlando, 21.05.2000 Bu kuşak tüketim için vardır, üretime hiç bir katkısı yoktur. (elena, 02.03.2001 | Y kuşağı ofise karşı. Y Kuşağı olarak adlandırılan günümüz gençleri, uzun saatler boyunca çalışmak yerine esnek ve uzaktan çalışmayı tercih ediyor. 17.6.2011, M. Akademi EkşiS 21.05.2000. (yoda, 02.03.2001
a.
ing.
Y?qin ki, y?qin ki, çatar dözümüm,
ya
"Soluğu pek muntazam değil ama bana kâfi. Yaşıyor ya! Allaha şükürler olsun! Burada kimse beni duyamaz, sesimi yükseltiyorum: -Hikmet! Hikmet! Benim!" / "-Ama yaralısınız... -Zaten elimi kolumu bağlıyan bu ya. Tabancam boş, bütün İstanbula haber verdiler 1954, 37 | ihtimali bildirir. "-ya yakalınırsan... Düşündün mü bunu? Söyle, yakalanırsan ne yaparsın?", Kaptan Paşa, 1954, 34/38"
ya nida | 1. Piyasalar'mış! Kim ya bunlar? , | ÜKıvanç, T, 13.8.2011 2. Ama | Gel zaman git zaman... Bunaldı; işim gücüm yoktu, hani ele güne muhtaç değildim ya, yaslanmış, paslanmış biriydim., | RehaMağden, 2005, 60 iyi ya öyleyse | İyi ya' diye atıldı gencimiz, 'zor olanın peşinde koşmak daha çok erdem gerektirmez mi? ', | RehaMağden, 2005, 163 | Yaa... Demek 15 yıldır evlisiniz, peki neydi o öpüp koklaşmalar... Bizi mi yiyordunuz? ... Hihahoo., | RErer, Leman, 10.3.2010 2. Harcamak | Bir kız, bir oğlan büyüyordu; ben mebus oldum; ikinci ihtilalde mebusluğumu yemediler, ama, ben, kendi partime 'askerlere dikkat, bizi yiyecekler' demiştim; neden ama, nereden biliyordum, | RehaMağden, 2005, 139
yaa
ünl.
Yaa ünl. Rüya tabiri ilminin en çok geliştiği çevreler de buralar. Rivayetlere bakılırsa bu ilmin vehbî-ocaklı tarafı da var, kesbî-tecrübî-ilmî tarafı da...
yaa | Onama sözü. Evet anlamında. | -Anneanne bak görüyorsun, çok kalabalık oluyor, kuyrukta bekliyoruz, şu parayı iki gün, üç gün sonra alsak? - I-ıh, der. Orada benim gibi dul kadınları görüyorum, onlarla konuşuyoruz. Yaa yaa Atiyanımla görüşmeyeli üç ay oldu., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 89
ünl.
yaaa
ünl.
işte böyle anlamında bir ünlem.
tr.
"Böyle söylerdi Emine Hala. biz de sevinir, biz de coşardık. yaaa!... İşte böyle yapardık güzel Handan'ım.", 38"
yaban etmek | Yabancılaştırmak. | Bizi bizden alıp; yaban ettiler, / Harsımı, töremi; talan ettiler, / Kul'a kul olmayı; | Turan ettiler, / Türk'ün öz yurdunda; Türk arıyorum., Abdurrahim Karakoç, Türk arıyorum, ?
b.f.
yaban turpu | Kabak ve domates gibi yıllık sebzelerin yanı sıra yabani roka, pazı, enginar, yer elması, kuşkonmaz, tabii ki bazı otlar ve yaban turpu gibi çok yıllık sebzeleri de yetiştirmenizi öneririz., | 22.7.2016, EVYapımıSebzeler, 3
a.
yabana atmak
dey.
önem vermemek, önemsiz görmek.
"İçinden galiba "Cemşit top oynayan acar arkadaşlarına güveniyor, haniya pek de yabana atılacak takım değil ha" diye düşünmüştü.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 83"
yabancı | yabancı cisim | Kolezete tuvalet kağıdı, yabancı cisim, vs. atmayınız., | ilan, mayıs 2013
a.
yabancılaşmışlık -ğı
a.
yabancı haline gelmiş olma hali.
"4-"CASERİA KONUKEVİ": Yine Kayserimizin ismini "Romalılaştırmak – Bizanslılaştırmak" tan olarak Türkçesi "Kayseri Konukevi" olan bu işyeri ismi de, Öğretmen Evi önünden geçen ara cadde üzerinde Sümer Matbaasının bitişiğinde çok katlı bir aparmanda yer almaktadır. Bu yabancılaşmışlık karşısında insanın içinden, "Kendisinde Türklük gurur ve şuuru, İslam inanç, ahlak ve fazileti bulunan bir kişi bu ismi içi ata ata işyerini nasıl verebilir?" demesi gerekiyor."
yabancılı | ecnebili, yabancısı olan. | Beyrut, İstanbul gibi, İzmir ve Selânik gibi, Hristiyan ve yabancılı olduğu için yaşanabilecek dört Osmanlı şehrinden biri idi . Tanzimat'tan beri Hristiyanlar şeriatçı idare baskısından kurtulduklarından tam batıkâri ömür sürüyorlardı., F R Atay, Çankaya, 2002, ? | Her ne kadar, yabancı futbolcu sayısının sınırlandırılması ge- rektiğini savunan bizleri , bir dostumuz | sığ düşünceliler | olarak değerlendirse de , biz ülkemizin sosyo - ekonomik yapısını düşü- nerek henüz bu denli çok yabancılı bir lige hazır olmadığımızı savunmaya devam edeceğiz., M Tükenmez, Sahil Yolunda Yürümek - Futbol ve Yaşam Üzerine Yazılar, 2000, 82
s.
yabancısevmezlik | Suriyelilerin göçü ve varlığı Türk toplumunda bile | yabancı sevmezlik duygusunun filizlenmesine yol açıyor., | AliBayramoğlu, 25.3.2016, | http://www.ulke.com.tr/yazarlar/ali-bayramoglu/562942-utanc, 12.7.2016g
a.
yabanıl
s.
"Bana şimdi n'oldu. Yüzüme söylüyorlar sevilmediğimi / Sürgün yetmezmiş gibi, çekilenler yetmezmiş gibi / -Ne yabanıl şeysin. Senin yanında olmaktansa / Sırtlanla dolaşmak iyi!", M Taner, Sunak, 51"
yabanıl | Henüz on bir yaşlarındayken ürkek ürkek kaydolup, Selimiye'ye birlikte girdiğimiz bir başka yabanıl köy çocuğu, bir de bakacaksınız ki, babasının kasketinden ve yeldirmesinin ucunu dişlerinin arasına sıkıştırıp tarlaya her gün öyle seğirten anasının feracesinden, gün gelip utanır hâle gelecektir., | NÇınar, T, 16.12.2011
s.
yabanlık | ev dışı, dışarısı için olan | O, anasına eflatun elbisesini giydirdi, hani o tek yabanlık olanı... / Anası, pencerenin önünde eflatun yabanlık elbisesiyle oturup, adamını bekledi ya, o gelmedi., | RehaMağden, 2005, 33
a.
yabansar | O Balıkçı ki, sürgünden sonra orada yıllar yılı kendi isteğiyle belediye bahçıvanı olarak kalmış, şehri Bella Sombra'ya varıncaya kadar türlü yabansar ağaçlarla donatmış; bu arada kız memesi adını alan grape-fruit'u Türkiyeye sokmuş-., | YeniUfuklar, 1966, C 15, 2 | Federasyonun öteki Türk derneklerine karşı yabansar, isteksiz, biraz da şüpheyle halde Amerika bunu düşünmeyip Türk ulusunu yok edeyim, soyunu ortadan, | SabriAkdeniz, TürkiyedekiÇözüntününNedenleri, 1969, 79
s.
yabansılaşmak | başı boş kalan bizim kısraklar ıslak çayırların üzerine yatar, üstleri başları çamur içinde, tüyleri sıklaşmış ve kabarmış, bakışları yabansılaşmış olarak özgürlüğün tadını çıkarırlardı., | VSevim, 100
f.
yabansıma | Ne ki, gerçekten de, birkaç gün sonra, kuzucuk, küçük Barış'ın kendisine gösterdiği bu sevginin içtenliğine inanmış olmalı ki, sakinledi. Yabansıması da azaldı git git. Isındı., | DCeyhun, 137
a.
yablak
s.
korkak, alçak, kötü.
tr.
"Dağıtıcı ve devlet yıkıcı âmiller ise, yine Orhon abidelerinden anlaşıldığı veçhile, Kaanın haleflerinin, bilgisiz ve yablak, yani korkak, alçak ve kötü Beylerle Budunun yani milletin, sadakatsiz ve ittifaksız oldukları takdirde tesirlerini göstermektedirler.", Y H Bayur, 'Şarkta İnhitat Sebepleri', Birinci Türk Tarih Kongresi Konferanslar Müzakere Zabıtları, 489-490"
yad | hatıra. | Karlı dağlardan uzak bir çöle düşmüş gibi, / Ilık hislerle yandım güne dökülmüş gibi, / Saklı mı hatıranda bilmem ki şimdi yadım!, Nazım Kemal, 13
a.
yad el
b.a.
yabancı ülke.
"Yine Hicranî'ye dert serencamı / Gönül viran olmuş kırılmış camı / Gör neyledi bize sonu, encamı / Tuttu yadellere fırlattı bizi.", San, Hicranî, 180"
yadırgılık etmek deyim yabancılamak | Eskiden beri alışkın gibi, yadırgılık ettiği de yoktu.', OKemal, HÇ, 17
Yadlanmak | yabancı olmak. | Bizim evde bayram günü kutlanmış / Obalar dağılmış dostlar yaldanmış., | Cevat Olçok, 6.6.2019, tivitır
f.
yâdlık -ğı
a.
yabancılık.
"Hicranî'yem göremedim bir şadlık / Ne kadar yaşasam ahırı yâdlık / Günüm günden olmaktadır berbatlık / Her bahçenin çiçeğini sararttı.", San, Hicranî, 174"
yafa
a.
yafa portakalı.
"İşte böyle bir vakit... bahçesinde en iri, en kokulu portakalları yetiştiren Alinin, bir tek kızı "Güldalı" dolaşıyor. Üstünde koca yafaların birer altın güneş gibi yandığı ağaçların dibinde... Arada bir karşı yamaçlara bakıyordu.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 16"
yafa portakalı
b.a.
"Sevmesi de, soyması da kolaydı / Ben diyeyim: Yafa portakalı / Siz deyin: Mandalina.", Ş Belli, 1962, 56"
yafa portakalı | ve bohçasında bulunurdu bir yafa portakalı mutlaka, | MG, 64
a.
yağ | Yılan yağı, karınca yağı, ardıç yağı, bezir yağı. Lahana yağı. İlaç olarak.
a.
yağ balığı | oil fish Sürü oluşturmayan, tek veya ikili dolaşan, 100-800 metre deniz derinliğinde yaşayan, gözleri büyük ve fosforlu Akdenizde bulunan bir tür balık | Çanakkale Boğazında Güzelyalı mevkiinde avlanan Ülkü Kavakçı'nın ağlarına lüferlerle birlikte nadir rastlanan bir tür olan yağ balığı takıldı., | R, 28.11.2012 yağ sökücü | bk. yağ çözücü | Yağ Sökücü, Pas sökücü, Boya sökücü, kireç sökücü tarafından yüklendi | https://goo.gl/5D4Snq | https://www.mesakimya.com/sayfa/107/yag-sokucu-cozucu.html yağ sökücü, yağ çözücü ... 13 Oca 2012, 10.7.2017g
a.
ing.
yağ çekmez b.s.
yağbasan
y.a.
1. düşmanı bozguna uğratan. kahraman 2. Adapazarı düzce arasında bir yerin adı.
tr. yağı-basan
Yağbasanda Hakka canımı verdim 66
yağcı
yağcılık –ğı | Poposunun yarısı kanapenin ucundan dışarı sarkan genç kadın yağcılığını sürdürdü., | NGüreli, SO, 84
a.
yağdanlık -ğı | Nuri Bey; -Önce bu yağdanlıkla bir güzel yağlamadan olmaz, diyordu. Kerim Bey, ikide bir ingiliz pensesini tabanca gibi ileriye doğru uzatıyor; -Bırakın kapıyı, duvarı bununla sökeyim, diyordu. Ben bununla diş bile çekerim., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 72 | yağdanlık tabakası | Bunu yaparken de etrafında Başbakan ne derse | En iyisini siz bilirsiniz beyefendi diyen geniş bir yağdanlık tabakası oluştu., | TKöseoğlu, T, 19.10.2012
a.
yağılanmak
f.
düşmanlaşmak, düşman haline gelmek.
tr. yağı-lan-
"Tut bizi, biz bize yağılanmışız, / El ile toy kılıp ağılanmışız, / Bir sonsuz acıda sagulanmışız | ", Yetik Ozan, Altı zamir, Töre, mayıs 1977"
yağış |
a.
yağışsız | Düz bir şehirdeyim. Hem / mazgalsız* hem / yağışsız bir şehirde, | BünyaminK, 22
s.
yağız atın /kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan Kişi yoldaşlık ettiği kimseden etkilenir | Yağız atın yanında duran ya huyundan ya suyundan derler ama, bizde kafa yok anlaşılan, öğrenemedik bu işin sırrını..., | Hacıhasanoğlu, 1954, 27
yağızlı
s.
"Kapı tekrar çalındı. Bu sefer ben açtım kapıyı. Yağmur daha da hızlanmıştı. karşımda ince yağızlı (b) bir adam vardı. Bana: 'Seyfettin'in evi burası mı?..' diye sordu.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 44"
yağlı ballı | Katmerler ettirdim yağlı ballı / O da atımın terkisinde bağlı / Pusatlar giydim telli pullu / Bin gidelim dağlara hey., Halk türküsü
s.
yağlıboyacı | ve bir yağlıboyacı olan yaşlı kocasının / koynunda cansız kalışını bir kış sabahı, | MG, 105
yağlıca | 1. Bir hayli yağı olan | Peynir gelsin baş köşeye kurulsun / Mıhla kaş yıksın da ana darılsın / Sahana yağlıca ete sarılsın / Şekerli sütlünün cevlanına bak, | Emre Sarı /Aşık Ruhsati, 1835-1911 2. Yer adı
s.
yağlıcana | yağlıca, yağlı yağlı | Fakirin karnı epeydir sıcak yemeğe hasretti, bir güzel yağlıcana pilav pişireyim de yesin garip., | NGüreli, 55
z.
yağlık -ğı
a.
mendil.
tr. yağ+lık
"Tahtalıkta galbır var (a gızım haççanım) / Ak çuvalda bulgur var (al da gel al da gel) / Oğlan girdi bahçaya (a gızım haççanım) / Yağlığında lokum var (al da gel al da gel)", Burdur Türküsü"
Yağlık –ğı | yap üretmeğe mahsus olan. | Yağlık ayçiçeği, | HaberTürk Tv, 24.10.2019, 21.00 | Yağlık –ğı | Konsolun üzerinde bir cam fanusun altına konulmuş eski usul bir saat, kırmızı gaz bezleriyle örtülü, abajurlu iki petrol lambası, sarı yaldız çerçeveli büyükçe bir ayna ve aynanın üst tarafında duvarda, kılıflarıyla asılmış bir çift çakmaklı tabanca duruyordu. Karşıda, perdeleri tamamen inik olan pencerelerin önünde, bütün duvar boyunca uzanan, üzerine halı döşeli alçak bir sedir ve sedirin köşelerinde pazen yüzlü minderlerle yastıklar, yastıkların üzerinde ise fiyonk yapılmış sırma işlemeli yağlıklar vardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 14-15
a.
yağlılık -ğı
a.
yağlı olma hali.
"ARKO suncare çok yüksek koruma Suya dayanıklı UVA/UVB Koruması 50+ spf Koruyucu Sprey Hızlı emilen ve yağlılık hissi bırakmayan formül Hassas ciltler için uygundur.", ARKO, 31.5.2024+"
yağlımsı | Bazan kanlı mayi içerisinde sincabî mıh parçacıkları görülür, etalmanda da mıh olduğu floconneux ve yağlımsı gibi hususiyetler göstermesi ile anlaşılır., | TıpFakM, 1939, C 2, 943
s.
yağmacı dergi | şaibeli dergi, predatör dergi. | ...akademik camiada | yağmacı', | şaibe[i veya | predatör dergi olarak tanınmaktadır., 07.12.2024+
b.a.
Yağmalanma TDK+ | yağmalanmak işi | +Yağmalanma sırası, Yunanistan'ın kuzeyine gelmişti., | A E Öktem, Katalanlar İstanbulda, Atlas TarihD, Aralık 2017, 96
a.
Yağmalanmadık | Tarikattan kovulan Roger, korsanlığa başlayarak Batı Akdeniz'de yağmalanmadık yer bırakmadı., | A E Öktem, Katalanlar İstanbulda, Atlas TarihD, Aralık 2017, 92
s.
yağmalatmak | Parayla kimseye kıyı yağmalatmayacağız., | NGüreli, 45
f.
Yağmur
yağmur | yağmur bombası | yağmur bombacısı | Özetle son, yani | Uyan da balığa gidelim! aşamasında su bittiği için yapacak bir şey kalmıyor ve ülkemize | yağmur bombacıları üşüşmeye başlıyor., | MKadıoğlu, M, 4.5.2014
b.a.a.
yağmur böceği | semender
a.
yağmurlanmak | Yolun yarısında yağmurlandım; [eve] yetişemedim., | ADGedikli, 8.8.2014
f.
yağmursuz
s.
yağmur yağmadan.
tr. yağmur-suz
"Yağmursuz, karsız, lodossuz bir Beyoğlu gecesiydi.", O Kemal, 1969, 39 "Belediye size yağmurlu gün için ayrı yağmursuz gün için ayrı taşıma ücreti mi tanıyor kardeşim?", A Cılga, 1980, 13"
yağmursuz
s.
yağmuru olmayan.
tr. yağmur-suz
"Yağmursuz, karsız, lodossuz bir Beyoğlu gecesiydi.", O Kemal, 1969, 39"
yağmurunda ıslanmayan güneşinden istifade edemez Külfetine katlandığında nimetinden de yararlanırsın. | Halkımızın da bize büyük bir güveni var. Yağmurunda ıslanmayan güneşinden istifade edemez şeklinde bir deyiş vardır, yaşadığımız tam da budur, ifadelerini kullandı., | AbdullahKaplan, Z, 7.1.2012
yağsız | Yeni çıkan taze beyaz peynirleri, yağsız ve tatsız bulan bir küçük memura cevabım. Maşallah bayım... Beyaz peynir haa!... Demek hovardalığa başladınız., | GugukG, 10.5.1947, 2
s.
yağsız | Yeni çıkan taze beyaz peynirleri, yağsız ve tatsız bulan bir küçük memura cevabım. Maşallah bayım... Beyaz peynir haa!... Demek hovardalığa başladınız., | GugukG, 10.5.1947, 2
s.
yağsızca | Tertemiz hayvan... Ama biraz yağsızca imiş. Olsun, | GugukG, 10.5.1947, 2
s.
yahşı / yahşi | iyi. Kötü zıddı. | Biraz bahsedeyim ehl-i zamandan / Yahşiler aşağı düştü yamandan / Aralık itleri olmuş kumandan / Uyuz it kurtlara kumand-ediyor., Develili Seyranî (1800-1866)
s.
yahşı | iyi. | Çünkü bunca sıkıntıların arasında bize büyük bir imtihan vermek, yürekliyle yüreksizi er meydanında denemek, yahşı ile yamanı ayırmak fırsatını vermiştir., Atsız, | 3 Mayıs 1944, Orkun, Nis May 1962, S 3-4, 1
s.
yahşılık -ğı | İyilik. | Yaz ki, ateşperestlerce, yahşılık tanrısı olan Hürmüzd daima ışıklarda, paklik ve güzelliklerde tecessüm edir (eder)., | M Emircan, ?E M Kırımal, Institut zur Erforschung der UdSSR Dergi, 1956, C 2, 114
a.
yahşi | iyi, güzel | Kâmil iken câhil ettim âlimi, / Vahşi iken yahşi ettim zalimi, / Yavuz iken zebun ettim Selim'i, / Her oyunu bozan gizli zor benim..., | CemalSafî, TekHece, EGŞA, 301 | Yahşi para yahşi sanat, | EDoğanay, T, 2.12.2010 | yahşi etmek | has etmek, iyi etmek. | Vahşi iken yahşi ettim.
s.b.f.
Yahudi hesabı | Keza Rişar Fağner'in on sekiz saatlik operası da öyleydi. Bir opera aşağı yukarı üç saat sürerdi; işte bundan, aynı bestekara ait, ve tarz itibariyle birbirinin tekrarı olan altı opera çıkardı. Bunu kursta anlattığında talebeler, | Yahudi hesabı! diye gülüp geçmişlerdi..., | İOAnar, 2013, 34
a.
yahudileşmek | YNÖztürk, 13.1.2012 TV
f.
yak | Hepsi baştan aşağı giyinmiş idi aklar, / Sırtında yük taşıdı Tibetten gelen yaklar., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 78 (30.05.2025)
a.
yaka | hakim yaka Gömlek ve ceketlerde bir 2-3 santim uzunluğunda, boğaz kısmı açık, dik duran yaka. Muhtemelen hakim, savcı ve avukatların giydikleri cübbelerin yakasından mülhemdir. | Hakim yaka bir gömlek var ki bayıldım, zarif çiçek desenleriyle bezenmiş-., | www.pudra.com/moda-stil/moda/little-big-i-cok-sevdik-562.htm?,17.7.2009
a.
yaka silkelemek-den bıkmak, bezmek, usanmak. | Ormandaki hayvanlar senden yaka silkerdi, / Hepsi senin için çok yalancıdır derdi., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 79 (30.05.2025)
dey.
yakacak -ğı
a.
odun. yakılır malzeme.
"Bir miktar yakacak alıp akşamları evdeki sobayı biraz tutuşturup ısınırsa bir şeyciği kalmazdı.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 49"
yakacak | yakılabilecek şey, odun | Üstelik bizim yakacağımız, hayvanlarımızın da yiyeceği bitmek üzereydi., | MYağmur, 1957, 30
a.
yakalanmışlık | Kaçarken kuyruğunu bırakamamış kertenkeleler gibi suçüstü yakalanmışlıklarını toplumsal dejenerasyon ve yıkımın diliyle gündem dışı ilan ediyorlar., | MahmutYılmaz, 10.2.2014, | http://www.toplumsol.org/suc-gosterisi-mahmut-yilmaz/, 26.7.2014g
a.
Yakalaşma | bölünme | Diyebiliriz ki 1977'de toplumumuzun başta gelen sorunlarından biri de yakalaşma ve kutuplaşmalardır., | Varlık Yıllığı, 1978, 155
a.
yakalayıvermek | yakalayıverdiler / tam kıranın üstünde, | YMiraç, 1981, 50
bf.
Yakalıksız | Ali'nin kavuniçi zifirden dikilmiş yakalıksız frenk gömleği ve bir kenarı ceketinin yan cebinden sarkan sırma işlemeli çevresi bugüne mahsus lükslerdendi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 35
s.
yakamozlanma | Genç adam, kar topunun böyle, geceleyin denizin yakamozlanması gibi, binbir kıvılcımlar açarak dağılmasından hoşlandı galiba., | DCeyhun, 111
f.
yakamozlanmak | Bir ara pantolonunun paçalarını da sıvadı, ayakkabılarını çıkardı, dibi biraz da pas kırmızısında yakamozlanırmış gibi ışıldayan denizin içinden yürüdü, inadına., | Dceyhun, 22
f.
yakamozlaşmak | Güzel dulun üstündeki yağmurluk yakamozlaşıyor, kırışıklıklarla yeni yeni renklere giriyordu., | S Şengil, 1983, 13
f.
yakamozlu | Gündüzün kalabalığından hoşlanmayan yabancı bir gezgin aile, neşe içinde batıp çıkıyordu yakamozlu suya., | TKiremitçi, 2005, 202
s.
yakaran | sınanıyoruz kaçınılmaz ayrılıklarda bak / son demde yakaranı tanrı bağışlasın bırak, | NÇelik, 14
a.
Yakası açılmadık | Konuşabilecek duruma geldiğinde bana yakası açılmadık biçimde söverek, beni hemen görmesi gerektiğini söyledi., | S Dölek, Kirpi, 133
s.
yakası açılmamış | büsbütün yeni. | Aziz muhibbim Okta. Yakası açılmamış bir nazımdan ve hiç işitilmemiş dilden şiirleri aldım. Zaten bazılarını mecmualarda çıktıkları günden beri vird-i zebân edinmiştim..., Y K Beyatlı, 13.06.1945, Oktay Rifat Horozcu'ya
s.
yakasız göynek
b.a.
kefen, yakasız gömlek.
tr.
Hacılar konup geçerler / Ab-u Zemzemi içerler. / Yakasız göynek biçerler, / Sizi allahaısmarladık 16
yakı | ağıt yakmak'tan kalıplaşmış: ağıt | Yakımı yakarım, ağlarım., | AyşeUyar, omurdedigin.net, 25.2.2012 98 yaşında
a.
yakım
a.
tr. yak-ım
Çevrede sevilen bu yakışıklı yiğit delikanlının ani ölümü, onu tanıyanların yüreğinde derin bir iz bırakmış ve gözyaşı döktürmüştür. Hilmi işte bu olayı, bir koşuk düzerek yakmıştır, Yakım budur (... )
yakım | Yakıcı, yakan. | İki dizede de yeri var, biri Cemal Süreya'nın: | Sesinde ne var biliyor musun/Bir bahçenin ortası var, | diğeri Enver Ercan'ın: | Ev Türkçesi ışırdı sesinde/dilime dolaştıkça sözcükleri. Uzun bir Türkçe, gittikçe derin, dışından yalın, yakın, içinden yakım., | HErgülen, StarPazar, 4.4.2010 | Yakımı yakarım ağlarım., | AyşeUyar, omurdedigin.net, 25.2.2012 98 yaşında | Kanunda ayrıca yakım işleminden sonra kalan küllerin mezarlık idaresince korunması gerektiği belirtiliyor... T, 11.4.2012 Yakılış yakılması | Mahrukatın ormanlardan kesimi, yakımı ve iskelelere taşıma işi yılın daha geniş bir döneminde yapılabilmekteydi-. W, 17.02.2012 Belleten
a.
yakınan | Şikayetçi, müşteki | Kişileri fotoğraftan teşhis eden yakınan-., | Yargıtay 6.CezaD, 22.12.2008 E2006/129, K.2008/24448
huk.
yakışık -ğı
a.
"Atlayıp geçti eşiği / Sofrada kaldı kaşığı / Haneye neşe geldi / Bu kız evin yakışığı", Kırşehir manileri, Vikikaynak, 18.06.2024"
yakışıklı | 1. güzel, gösterişli (erkek) 2+. güzel, biçimi şey | +Fakat bir gün / Hayalimin yakışıklı köyünü / Akıllatmış tarlasını, / Motorlatmış harmanını, | BHakkı, YürüyüşD, Sayı9, Sene1, Mayıs 1931, Samsun, 5
s.
GTS+
yakıştırmaca
s.
Herhangi bir sebeple ortaya atılan, uydurma (söz).
yakıtlı | yakıtı olan. | ... yakıtlı , sıvı yakıtlı ve nükleer yakıtlı ; hızına göre : subsonik (ses altı hızı) , sonik (ses hızı) ve supersonik (ses üstü hızı) ; kullanılan güdüm sistemine göre : atalet güdüm sistemi , komuta güdüm siste- mi , huzme güdüm ..., Türk Ans. 1969, C 17, 92
s.
yakıtsız
s.
yakıtı olmadan.
tr. yak-ıt-sız
"Taşıt yakıtsız neyler", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 48"
yaklaşımlı | Yaklaşımı olan | Peyami Safa'nın yaşamı ve eseri için nesnel yaklaşımlı, ciddi bir monografi için nice yılları gereksinecekmişiz., | Sİleri, Z, 4.3.2012
s.
GTS-
Yaklaşış | Çünkü, salıncağın yere her yaklaşışında, biraz ilerdeki bir ağaca yaslanmış duran Yusuf'a doğru gülümsüyor, başıyla işaretler ediyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 37
a.
yakmak
f.
mec. mahvetmek.
tr.
Ömer Paşanın altında (sic) hatemi / Bizi böyle yaktı Sinap Paşası / Kendi ataşına kendi düşesi / Aman padişahım izin ver bize
yakmak |
Yakmak kelimesi bildiğimiz ateş yakmak anlamı dışında başka köklerden türemiş olarak karşımıza çıkıyor. Yak- kökü, yakın kelimesi ile ilgilidir. Yaka da aynı köktendir. Yakınlaştırmak anlamına gelen bu | yakmak kelimesi | uydurmak, benzetmek, ayrılmaz bütün hâline getirmek gibi anlamlara gelir ve anası ölen bir kuzu, oğlak ile yavrusu ölen bir koyun veya keçiyi birbirine alıştırmak, yani onun -tabiri caizse- evlatlığı yapmak demektir. Bunun için yavrunun kokusunu gidermek gerekir. Bu işi de tuz katılmış unu kuzu veya oğlağın bedenine sürerek yaparlar. Koyun veya keçi tuzlu unu yalarken yavrunun kokusunu benimser ve böylece kendi yavrusu gibi emdirmeye başlar. Ayrıca dedikodu olarak bir kızı bir oğlana münasip gördüklerini söyleyen kadınlar da filanı filana yakmışlar diye ayıplanır. Ayrıca bir olay veya sevda üzerine kişilerin adları anılarak uydurulan türküler de vardır. Buna da | filana türkü yakmışlar veya yakım yakmışlar denir.Yaşar Çağbayır, 17-18. 11.2024, facebook, Köyden sözcükler
f.
yakut | 1. Sibiryada yaşayan bir türk halkı; Sahalar 2. Bu halktan olan kimse. | Muhtemelen, bir başka Sibirya halkı olan Evenk'lerin dilindeki yako (yabancı) sözcüğünden bozma, Rusça Yakut oluşmuş., | HBerktay, T, 27.8.2011
a.
yal | sığır, köpek ve kedi yemeği | yalın tuzunu bol koyuyor / gelin, | YMiraç, 1981, 29
a.
yalagaç/yalağaç | Yüksek emir gereğince ol gün otak gitti. Yarendesi, seher vaktı, nergisi zal der, eline gümüş şeşper (altı köşeli demir) feridun ferli menekşe, arkasına peyker yaldızlı gürzünü almış, çemenlik arasında saf çekip yalağaçların dallarına binmiş sayısız çiçek askerlerdi., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 11
a.
yalak | ocak, çukur | Karı-koca tarlaya gelmişler, çekirdeklerin yalaklarını hazırlamışlar, çekirdekleri çukurlara koymaya başlayınca çiftçi karısına; | Şu çekirdek torbasını versene demiş., | İSincer, AnadoluFıkraları, 16
a.
Yalak | yalaka | Bu dünya, yalı kazığı gibi yalak, saray soytarısı gibi asalak olmanıza değmez; yalakalık ve soytarılık yapmakla bir yere varılmayacağını öğrenmeniz için, illa ki bunları yaşamanız da gerekmiyor. Çevrenize bakmanız yeterli. Mebzul miktarda ve her yerde o misalleri görebilirsiniz., | M Canatar, 10.1.2020, twitter
a.
yalaklı
s.
yalağı, kurnası olan.
"Deehh!.." Araba tıngırdayarak hareket etti. Bir süre evlerin arasından geçtikten sonra köyün dışına yakın tarlalara giden yolun üstünde bulunan, geniş yalaklı, üç demir borudan su akan büyük çeşmenin yanına vardı.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 66"
yalama | Kiraz Dudaklı Emine'miz' bal gibi yalamadır., | MYağmur, 47
s.
yalama | silincak yani tutulacak hiçbir yeri olmayan. | Zirâ iki tarafı kehkeşân-âsâ semâya ser çekmiş yalçın yalama kızıllu ve sarı şâhin ve zağanos ve miskî kartal âşiyânları kanâre kayalardır kim âdem bakmağa cür'et edemez. Van ve Şebin ve Mardin kal'ası kayaları gibi mehîb ü muhavvif ibret-nümâ kayalardır., Evliya Çelebi, ?Zekeriya Kurşun, ?Seyit Ali Kahraman, 1996, 229
s.
yalan dolan olmak | Çocuklar büyürken kötülükler küçülse. / Yok olsa yalan dolan..., | Hakkı Özkan, 26
yalan makinesi | 1. poligraf. sorgulama sırasında insana bağlanarak yalan söyleyip söylemediğini tespit etmeye çalışan alet. Suçluların suçlarını itiraf etmesi amacıyla özel olarak yapılmış makine. 2. mecaz Çok kolay ve sık yalan söyleyebilen kimse. | Tıpta kullanılan her teşhis vasıtasında olduğu gibi yalan makinesinin de kullanılacağı veya kullanılmayacağı yerler vardır ve olacaktır., | 1959, AÜ C 80, 869 (yalan makinesi Dr. William Marston'ca 1915de icat edildi.)
a.
yalan rüzgarı | Brezilya dizisi Yalan Rüzgarının adından. | Eğer biz de olmasaydık, Türkiye 2011 haziran seçimlerini büyük bir yalan rüzgarı izler gibi, Brezilya dizisi izler gibi izleyip geçirecekti., | SDemirtaş, T, 26.5.2011
a.
yalan yulan | Fetva verir yalan yulan / Domuz gibi dağı dolan / Sırtına vururum palan / Senin gibi hayvan var mı? , | Pir Sultan Abdal, Koca Başlı Koca Kadı
yalancı | Onlar ile samimi olur. Hem yalancı arkadaş bulur, hem dersini iyi alamaz, terbiyesini iyi alamaz., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 73
s.
yalancıktan | yalandan. | -Anne daha yarım saat oldu. -Beni kandırıyorsunuz, dışarıda gün doğdu, ama bana yalancıktan öyle söylüyorsunuz., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 66 | Bir film sahnesi ki düşünelim çok eski / Yalancıktan hüzünlenelim biraz, | AlperÖzbek, 122
z.
yalandan | Yardımcılarla görüşmek istiyoruz, yok deniyor. Merak ediyoruz, bu cezaevini kim yönetiyor? Kim bu cezaevini bu kadar berbat yönetiyor? Ne hakla? Muhatap yok! Sadece bir yerlere | yalandan telefon açılıyor!), | MABaşaran, GencHukukcular, 10.9.2016
z.
yalandolanlanmak | Şimdi Faltaylı gibi bir | adamın yönetmenliğinde yalandolanlanan kuşe destesinde köşelemekten de beis duymuyor., | PMağden, T, 16.8.2011
f.
yalanık | Kanımı alıyor akıntılarda /Girintileşmiş mavi /Oyuyor damarlarımı /Kumların yalanık dili, | FCeylan.
yalanız
s.
yalnız, tek.
tr.
Kimi yalın ayak, kimi açık baş, / Kimisi yalanız kimi arkadaş / Kimisi gözünden döker kanlı yaş / Acap görer mi yüz sılamı Yarab? 27
yalanlattırmak | Bir yazarımızın konuyla ilgili röportajının sonunda yaptığı esprinin 'yalanlattırılması' için tüm 'imkanlarımızı' emirlerine amade ettik yoksa? , | Maltınok, T, 11.5.2012
f.
Yalap şalap
yalayıvermek | Deniz ufacıktan çırpınıp, şöyle belli belirsiz yalayıverdikçe çakıl taaşlarını, yerden bir ışık fışkırıyormuş gibi oluyordu., | DCeyhun, 9
bf.
yalaz | alev, parıltı | Kılıçların yalazı / Yansıdı mı kalkanların gürzlerin üstüne / Bir alma parlar ışıl ışıl / Bir oluş parlar uzaklardan, / Dur., | Dağlarca, 1971, 56
a.
Yalaz | Bir ağulu taş, bir pis yalaz geçerdi usumdan / Amerikalı sözünü duyar duymaz., | VK, 20
a.
Yalaz | Bir ağulu taş, bir pis yalaz geçerdi usumdan/ Amerikalı sözünü duyar duymaz. VK, 20
a.
yalaza
a.
"Küçük salonu, göğe yükselen alevlerin sıcak yalazaları, yangının çatırdıları, ormanın iniltileri kaplamıştı.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 121"
yalaza | ateş, yalım [S]ubay ve astsubayların yüreklerindeki yalazalara serin sular serpildi, bir nebzecik de olsa., | NÇınar, T, 18.10.20 Yalaza | Mizah kültürümüzün renkli bahislerinden biri olan | yalazanın da Taraklı'ya has olduğunu sanırım bilmeyen yok. Bir çeşit organize şaka, | tabirle | işletme niteliği taşıyan yalaza, Taraklı'ya yolu düşen herkesin başına gelebilir. Bu şakalar o kadar maharetle tertip edilir ki, ebaenced Taraklılı olan biri bile yalazaya geldiğini çok geç fark edebilir., | BAyvazoğlu, Z, 4.10.2012
a.argo
yalazlanma TDK+ | +Hayır, bardağın çevresine hafif bir buğu yalazlanması yapacak kadar soğuk olmalıdır. | , | Çetin Altan, Limonata ve rafadan yumurta, M, 2.6.2003
a.
yalazlanma TDK+ | +Hayır, bardağın çevresine hafif bir buğu yalazlanması yapacak kadar soğuk olmalıdır. | , | Çetin Altan, Limonata ve rafadan yumurta, M, 2.6.2003
a.
Yalazlanmak | ateş alevli biçimde yanmak | Kara kan akar gecelerden. / Ölüm akar, çaresizlik akar. / Yalazlanan ışık, köpek sesleri, / Horoz sesleridir, toz gibi kalkar., | C Külebi, Doğu, 1978+
f.
yalbırdatmak | Aydınlatmak. ilksiz | İlksizin ilkinde bir konuşan Balıkla bir Yalnız Kız vardı. Zaman ırmağında gecelerden o gece, tabak gibi bir ay doğdu, geldi, gitti bir dağ doruğunda durdu, karanlığı yalbırdattı., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 21
f.
yalbırt yalbırt yanmakBaşı çekiççe küçük, boynu ceylan boynunca ince uzun, sağrısı geniş, yalbırt yalbırt yanardı. Burun deliklerinden, ağzından alev püskürüyordu., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 31
dey.
yalçınlık | Şîrinde yücelik, yalçınlık, nur var., | SBirkan, 5
a.
yaldır yaldır koşmak deyim süratle koşmak KiralıkAşk, 1.4.2016, KanalD
yaldızlamak
f.
"Bir gece... Odasında yalnızdı... Işık sönük, pencerenin dışında ay suları yaldızlamıştı..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 157"
yalgı | füsun FeyzullahSacitÜlkü, C, 2.1.1935/BAyvazoğlu, Z, 26.1.2012
a.
yalgın
a.
x
tr. yalgın*
"Geçerken sürem boyunca evrenden / Uzak yalgınlarından, uygarlık yanılgılarından", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 39"
Yalgın | bu avucumuzda yalgın duran hayatın / ahalisi biraz Yusuftu, A M Olcars, Terki, Vaveyla, S 4, 10
s.
yalgın | serap, ılgım | seslenişsiz / tükenirdi / şehvetsiz kalabalık göçler / bu avucumuzda yalgın duran hayatın / ahalisi biraz Yusuf'tu, | AMOlcars, Vaveyla, 11
a.
yalılı | Her fırsatta eleştirdikleri yalılı beyazlardan misliyle yata, kata, ata konanların,- | , | PBatu, M, 29.5.2014
yalım yalım yalvarmak yalvar yakar olmak | Bunu yapan arkadaşlarımız oldu, saldırgan tazminat cezasına çarptırıldı, arkadaşımıza davadan vazgeçmesi için yalım yalım yalvardı., | 17.12.2010, | https://www.medimagazin.com.tr/hekim/hukuk-etik/tr-doktorlarin-tazminat-endisesi-2-17-31726.html, 3.10.2016g
yalım yalım yanmak
b.f.
tr.
"çok yürümüş, çok ayakta beklemiş ayaklar yorulur. akşam olunca yalım yalım yanar ayakcıklar. eğer böyle bir durumla karşılaşırsanız tuzlu suyun içinde bekletmelisiniz ayaklarınızı.", A Cılga, 1980, 85"
yalın
a.
yalım.
tr.
"Orkunun karşı yakasında, yukarıda akan maviliğin altında uzanan karanlık içinde bir büyük şölen odlarının son yalınları göğe doğru yükseliyordu.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 14"
Yalın | Bu ayetlere aynen Mübarek Aksekili Ahmed Hamdi gibi inanıyorum. Diyor ki: | Cennet'i duvarları muhallebiden müteşekkil bir yer; Cehennem'i de yalınlardan ibaret düşlemek küfürdür, | (İslam Dini, İ.H.L. ders kitabı, Ahmed Hamdi Akseki, ilk dönem Diyanet İşleri başkanlarından)., | MKapkıner, T, 22.6.2012
yalın-yapıldak yayan yapıldak | yaya, yalın ayak. | 1882 yılı sonbaharında arkasında eski ve parlak işlemeli bir yörük heybesi taşıyan bir adam hep böyle sorarak Adapazarı üzerinden yayan yapıldak Alemdağı yönünde ilerliyordu. İstanbul'a berberler, pirinin yanına ekmek aramıya gidiyordu. Üsküdar'a nekadar çeker, arkadaş? Tam iki saat!, İ H Baltacıoğlu, Yalnızlar (hikâyeler), 1946, 13 | Yüzlerce çalışanımın | SSKsını ödemiş biri olmama karşın, kendi söküğünü dikemeyen terzi gibi, bu hususta da kalınca | yalın-yapıldak, | üç kuruşlarını ödeyemeyip, kaçtığım da oldu hastanelerden, inanır mısınız..., | R Tahiroğlu, T, 29.09.2010
s.
yalıncak | korunaksız*, çıplak* | yel aldı göçürdü damı / bıraktı bizi yalıncak / ağlama nene / ağlama nene, | YMiraç, 1981, 45
s.
yalınlaşmak | Mümkün olduğu kadar yalınlaşmış söyleyişinde, bozkır akşamlarının o çıplak, acı fakat içe işleyici tesiri hissedilir., C Külebi, EK, 1953, 139
f.
yalınlaştırmak -i
f.
yalınlama işini yaptırmak.
yalıtık | [ö]te yandan mağdurların özneleşmesi ve kolektif olarak eyleyebilmeleri önündeki en büyük engel örgütlenme engelidir. Birbirlerinden yalıtık halde duran bireyler aslında sahip olduklarından çok daha az dönüştürücü güce sahip olduklarını sanırlar., | Ergut, T, 22.7.2010
s.f.
yalıtılmak
f.
yalıtılma işi yapılmak.
"Vanda Hakkâride Uluderede / Sulara karışan soda / Tifo ve kolera / Kirece buladı 'anlı şanlı' yüreğini | / Gördün nasıl ayrıldığını ustaca/ Serin, yalıtılmış bir yel boşluğuyla / Dünyanın, bu dünyadan.", M Taner, Sunak, 62"
yalıtımlı
s.
Bağcılar'daki sucu dükkanında yaptığı ses yalıtımlı odada yıllarca 12 yaşından küçük çocuklara cinsel saldırıda bulunan ve bunu video kaydına alan istismarcı sucu Metin Şenay bugün hakim karşısına çıktı.Cum, 7.5.2024
yalıtımlı | Hava, ısı, ses vb.ni geçirmeyen; hermetik. | Teras döşemesi yapının öbür kesimlerinden ayrıcalıklı olarak yalıtımlı yapılmıştır. Bu yalıtım teras altına gelen odaların tavanlarının ahşap kaplanması ile pekiştirilmiştir (Şekil 19)., ODTÜ Mimarlık Fakültesi D, 1978, C 4-5, 169 | Yeni yapıların ısı yalıtımlı yapılması ve mevcutlarında ısı yalıtımlı ha le getirilmesi ki bu durumda yakacaktan % 60 oranında tüketim tasarrufu sağlanmaktadır., 2. Türkiye İktisat Kongresi: | Altyapı, Enerji, ve Ulaştırma, 1981, 90
s.
yalıyar | Cemaatten ayrılıp, yakınlarda bir yalıyarın başında, o denizden esen yele saçlarını vermiş dimdik ufka bakar, ben köpüklü dalgaların yalıyarın eteklerini dövmesini ürkerek izlerken, sevgiliyi konuştuk., | RehaMağden, 2005, 13
a.
yalkaik | yeni yalakacaAhbbap-çavuş ya da güce tapınma gibi arkaik ve yalkaik ilişkilerin itibar görmediği 'yasalar Avrupası' futbolumuzun 'cerahatini' 20 haziranda boşaltacaktır., | STunalı, T, 16.6.2012
s.
yalnızca | tek başına, bir başına | Akşamüzeri iki arkadaş birbirinden ayrılarak Atıf Bey Mesut Efendi ile birleşti. Ali Bey yalnızca hanesine azimet eyledi., | N Kemal, İntibah, 94
z.
yalnızlaşmak | Gibi gönülsüz yalnızlaşır / Bütün yıldızlardan uzaklaşır. / Biz de beraber düşeriz... / Ancak Biri var, /Sınırsız bir merhametle / Düşüşümüzü ellerinde tutar., | Rilke
f.
yalnızlaştırılma
yalnızlaştırma | Son tahlilde Öcalan'a uygulanan yalnızlaştırma, karmaşık olduğu kadar çok bilinmeyenli bir denklemi andırıyor., | HüseyinYayman, R, 11.3.2012
a.
yalnızlıksızlık -ğı
a.
tr. yalnız-lık-sız-lık
... benim yalnızlığımın hududu, başkasının yalnızlıksızlığının hududu mu? 59
yalp yalp etmek deyim | [Işıktan top] bir yanıp bir sönüyordu. Yalp yalp edip duruyordu./Sanki çok büyük bir çelik plaktan yapılmış da, kendini tartamazmış, hafiften dalgalanırmış gibi arada bir yalp yalp parıldayıveriyor./Doruklar, güneş vurdu mu, keskin bir bıçak ağzı gibi yalp yalp ışıldar., | DCeyhun, 9/16/118
yalpalamak | Hükümetin böylesine yalpaladığı ve kendi halkından gerçekleri gizlediği bir dönemde ana muhalefet partisinden ne beklersiniz? , | AAltan, T, 13.1.2012
f.
yalpalanmak | Bulunduğu yerin en muhteşem yer olduğuna inandığı için frenlere basıyor ve sürekli frene abanan bir bisikletçi gibi bir yere gitmeden bisikletin üzerinde kalabilmek için yalpalanıyor, bisikleti de kontrol edemiyor., | AAltan, T, 13.1.2012
f.
yalpalı | eğimli* | Yalpalı bir satıhta çatırdadı kemikler..., | FSAsral, 26
s.
yaltakçı
a.
yaltaklık eden.
yaltak-çı
"İçki içen ala keyfin çağıdır / Yükselince sanki Ağrı dağıdır / Gizli toplar eşkereden dağıtır / Çok gözetir sohbet sazı yaltakçı.", San, Hicranî, 162"
yalvaç | bir yalvaç söylevi dener –bu kaçtır kimbilir- / odada lüvi stili koltuk ölü capon balıkları ve seccade, | AtılayArsan/Rİmrahor, UŞA | Ve dünyanın bütün şairleri, /Bütün yalvaçları, kâhinleri, şamanları, / Dağcıları ve trapezcileri de oradalar., | C. Koytak, T, 7.3.2011
a.
yalvaçlık | köprüler yıkılır. yalvaçlığımızın tükenişi yorar bizi., | GüvenTuran, YarıgeceninSütü/Rİmrahor, UŞA, 67
a.
yalvar | Kanuni devrinde gümüş para | Güzeller mihriban olmaz demek yanlıştır ey Baki / Olur vallahi billahi heman yalvaru görsünler., | Baki, EGŞA, 369
a.
yalvar yakar | Üsküdar Musiki Cemiyetinde şarkı söyleyen birkaç arkadaş var ya onların birinden bir simokin ayarlayacağız ya da bir yerden kumaş ayarlayıp terzi Serer abiye yalvar yakar bir şeyler diktireceğiz., | TAral, SÖ, 146
z.
yalvarı
a.
yalvarış.
"Efsaneye göre ay güzeli bir gelin bir öğle vakti sürülerini sağlak üzre dağa çıkar. (... ) Çaresizdir. Bir an ellerini göğe açar ve inandığına umarsızca bakar. Acı bir yalvarı sesiyle sonsuzca ama sonsunsuzca bakar. Sonra der ki, ey yaradanım: ya beni kurtar ya da sürülerimle birlikte hepimizi herkesi dondur. Taşlaşalım.", Haydar Oğur, 1994, 129"
Yalvarı | Yalvarı değil uyarı, | A Kırmızı, twitter, 21.11.2019
yalvartmak
f.
yalvarma işi yaptırmak.
"Konuşmak mı? Demek konuşmam lazım? Bu kadar yalvartacak derecede ciddi bir şey yaptım demek ki?", Kaptan Paşa, 1954, 173"
yalvartmak | Her an doluyor sîneme bin ah ile vah, / Yalvartma benim can meleğim çünki günah, | SBumin, VuslatŞarkıları, 47
f.
yamaçlı
s.
yamacı olan.
tr. Yamaç+lı
"Diclenin sağ kıyısında 80-90 metre kadar yükseklikteki üzeri düz, doğu yanı pek dik ve sarp uçurumlu, güneyi dik yamaçlı bütün bir karataştan volkanik kayalığın üzerinde kurulmuş olan Diyarbakır şehri, iki bölüe ayrılır: Suriçi" de denilen Eskişehir ve Yenişehir. Eskişehir, 50 metre yüksekliğinde yığmatepe üzerindeki beş burçlu Viran-Kal'a (eskiden akropol gibi, "Nârin-Kal'a"), içeriden 18 burç ve üç kapılı surlarla mahallelerden ayrı ... ", Kara-Amid: Diyarbakırı Tanıtma Derneği'nin yılda üç defa ... , 1956, 241"
Yamak, işçi yardımcısı.
Yamalı | Köyde, kerpiç evin merdiveninde / Şalvarı yamalı, soluk yemenili / Bir kadın, dövünüp haykırıyor., | N Ö Arpacı, 2006, 108
s.
yamasal | Çağan Irmak acıyı o kadar ticarileştirdi ki, attırdığı her acı sahnesi artık filmlerde parça atma gibi yamasal bir hâl aldı., | AŞen, T, 30.11.2011
s.
yamçı
a.
"İstanbul'dan gelir tatar / Yamçısını göğe atar / Benim beyim, benim paşam / Şimdi bana onluk atar... Dan dan da dan dan. İstanbul, 22.6.2015", Gürbüz Yılmaz, 11.3.2024, facebook"
Yamçı | Arkadan gelen dört candarma, yamçılarına bürünmüş ve martinlerini sırtlarına çaprazlama asmışlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 14
a.
yamçılı
s.
yamçısı olan.
"Gelenler başları lâz başlıklı, arkaları çerkes yamçılı, olağan dışı iri, korkunç görünen üç kişiydi.", R H karay, Memleket Hikayeleri, 67/18"
yamga | KuruçamK lahana fidesi dikmek için kullanılan ucu sivri ve tutma yeri eğri olan bir çubuk* | Şimdi, Mecnun'a demişler sen bu Leyla'ya böyle, işte mecnun olmuş Leyla için, | nedir bu ya bu kara, kuru, yamga bir kız, bunun neyine aşık bu ya, bu kadar şiirler, bilmemneler yahu yazık. | http://bpakman.wordpress.com/18.4.2012
a.
yamıç | TTAS+ | 1. Eğri, yamuk, bir tarafı yassılmış, asimetrik. 2. Mayalı ekmek hamurunun içine kuru soğan, domates, biber, maydanoz doğranmasıyla, soğuk yumurta eklenmesiyle yapılan bir yemek. Soğanlı yumurta pidesi 11.8.2013'de Müşerref Akarçay, Gelibolu Karainebeyli köyünden
a.
yampiri yampiri | yampiri yampiri / bir iki çakal / yanaşır evlere / arar pinesi, | YMiraç, 1981, 14
z.
yamrılık -ğı
a.
eğrilik. yamrılığı yumruluğu ikilemesinde geçer.
tr. yamrı-lık
"Abidin'in kavakları selviye benziyordu. uzun, ince... Yamrılığı yumruluğu olmayan kavaklardı. öylesi kavaklara tırmanmak, yukarıdaki yuvaya ulaşmak çok güç işti doğrusu.", A Cılga, 1980, 47"
yamri yumri | ay dikilir başında / yamri yumru (yumri FG) kelifin, | YMiraç, 1981, 24
s.
yamukluk -ğu | 1. yamuk* olma hali. 2. | rahatsızlık. | Gazze ve Lübnan'dan gelen acı dolu haberler... Seyirci olmaya mahkûm edilmenin yamukluğunu dualarla telafi etmeye çalıştığım uykusuz saatler..., H Babaoğlu, Sabah, 20.10.2024 | 3. | argo. uygunsuz davranış, kötü bir eylemde bulunma, kötülük, düzen, dolap, hile.
a.
yamutmak | Yamultmak | Altan ağzını yamuta yamuta: -Yaa... Demek böyle diyor baban? diye koca ninenin taklidini yaptı., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 16
f.
yamyamistan | yamyam-eli. | Ne derece duygusal, hassas bir kişiliğe sahip olduğunuzun kanıtı hocam. Keşke herkes sizin gibi olabilse... Ne güzel bir dünya olur... Yamyamistan olmaz..., İbrahim Küreli, 04.10.2024, facebook
a.
yan | AzT yan. kalça, popo. | Yanlarım ağrıyor evladım'[ı] anlat bakalım., | FAltaylı, HT, 10.9.2011
a.
yan gel osman ++
Yan gel Osman| Olmadı karpuz, bitmedi bostan, yan gel de yat Osman., T F Erdun, 15 | Bir tarla bostan, yan gel de yat Osman., T F Erdun, 15
dey.
yan gel yat devril takımı | Harem kadını yan gel yat devril takımı değil. Çoğunun okuması, yazması, memuriyeti iyi., | İOrtaylı, M, 13.6.2012 yan çalmak deyim mesafeli durmak, uzak durmak, soğuk davranmak | Var mı benim gibi bir derdi garip, / Cemalin görmesi olmadı nasip, / Beni yara kem söylemiş kem kâtip, / Onun için birkaç gündür yan çalar., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 260
yan pala oturmak | Bu Keloğlan yerinden kıpırdamaz, evden çıkmaz, hiç de çalışmazmış. Elinde maşa, mangaldaki külleri eşeler, sedire yaslanıp mindere yan pala oturur, | Almanya'da sağlık sektöründe 1.5 milyon insan çalışıyor ama hakkı ile, ama kamuyu sömürmeden, ama yan pala Osman yan gelip yatmadan, ama hastasına fırça atmadan, hastasını hakir görmeden., | sadoge, R, 12.6.2010 (okur yorumu) | Yan pala zeydün hallere ++
yan pala Zeydün GTS | tkz. ve alay birinin, yeni bir durum karşısında ne yapacağını kestiremeyerek şaşkınlık geçirdiğini anlatmak için kullanılan bir söz: ... bütün görevlileri yan pala Zeydün, hepimiz ve her şey eski hamam, eski tas... -T. Buğra.
dey.
yan yardım olmak -e| Hem yürümüş, hem de bir evde bir çocuğun yalnızlığını düşünmüş. Kardeşleri çok olan çocukların birbirlerine yan yardım olacaklarını, güçlükleri yenebileceklerini düşleyerek yürümüş... ., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 25
dey.
yana -den
dey.
1. için: Çocuklardan yana üzülmeyin. 2. -e kalırsa: Benden yana helal olsun.
tr.
"Taksim meydanı, insandan yana cıvıl cıvıl, taşıttan yana vızır vızırdı. kalabalığı, koşturmacayı karşımızda görünce babaannem: -Amanın Zehra! Bunca kalabalık içinde yolumuzu nasıl bulacağız?", A Cılga, 1980, 61-62"
yanak | mec. poponun iki kısımdan oluşan her bir kısmı. | Totonun tek yanağına yer bulamıyor bile olsan., | AyçaŞen, T, 19.9.2012
a. mec.
yanak yahnisi | Ardından köpüklü kırmızı şarapla hazırlanan 'tinto de verano'yu yudumlayın, yanında yanak yahnisini, Arap esinli ıspanak ve nohutlu güveci, üstüne koyu renkli şekerkamışı şurubu serpiştirilmiş patlıcan kızartmasını tadın., | S Fowler/S Yedig, HrSeyahat, 24.6.2018, 11
a.
yanaka | yandaş, taraftar, mutabasbıs ABErcilasun
a.
yanaklı | yanağı olan. | Üstat elinden çıkma sanemlerden mütenasip yapılı, siyaha mail samurî saçlı, incerek düz kaşlı, noktalı yeşil gözlü, siyah ve uzun kirpikli, hafif sarı üzerine mevçli koyu al yanaklı, irice çekme burunlu, ufak ağızlı, (şiddet-i şehveti gösterir surette) ateşî kırmızı kalınca dudaklı, her karşısına geleni kucaklayacak gibi önüne mail yürür, insanın kalbine girecek gibi karşısındakine dikkatle bakar bir afet, | Namık Kemal, İntibah, 1876,
s.
yanar
a.
yanan, ağlayan, kaygılanan kimse.
tr. yan-ar
Sevda-yi derdin pek koyuk, / Yanınca bir yanarın yok. / Yüze güler dostumuz çok. / Seni allahaısmarladık 55-56 // Mevlâm böyle yazmış benim yazımı / Derdim koyuk ben çekerim sızımı / Şu yalan dünyadan yumdum gözümü / Derdim koyuk yoktur benim tabibim / Cennette düğünüm ettir habîbim 62 // Derdim koyuk gayet çoktur kederim / Gece gündüz ahu feryat ederim / Dostlar gayri ben sılama giderim / Hasret kıyamete kaldı neyleyim? 65
yanar | yanan | Yıllardır gezerdim bu ıssız dağı, / Bu yıl kaldım boranında kışında, / Beni ısıtmadı yanar ocağı, /Yüz bin can yakarken her yanışında., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 195
s.
yanar dönerlik | Doğru, dürüst ve adaletli olun. Herkese iyi olacağım diye evde karınıza, telefonda annenize yanar dönerlik yapmayın!, | AynurTartan, HrCtesi, 8.7.2017, 10
a.
yanardağ | Hep yanardağlar ile dolsa civârım, dönmem., | A Hamid, EGŞA, 328 | yanardağ haline gelmekPatlayacak duruma gelmek. | Erkeklere, özellikle korkuları ve duyguları bu kadar yanardağ haline gelene dek yer altına bastırılmışlara diyecek sözüm yok benim., | N Karaibrahimgil, HrKlbk, 26.08.2019
dey.a.
yancı | Popüler figürlerin, bir mekâna giderken yanlarına mutlaka | ünsüz tiplerden seçilmiş | yancılar almaları gerektiğini anladım., | AHakan, 19.06.2010 | Eskiden başı sıkışan eşin dostun yancı yazılması nedeniyle kendimi bu mevzuda mustarip hissederdim ama meğer onlar ne şahane günlermiş., | DOral, T, 12.4.2010 | Yürümekte olan birliğin ana gövdesini oluşturan büyük kısımın güven içinde yol alabilmesi için, o birliğin bir bölümü öncü, yancı ve artçı olarak görevlendirilir. , | NÇınar, T, 4.10.2010 | Güya mücadele ettikleri bir hayat düzeninin taklitçisi, yancısı, sonradan görmesi olmayı mutlulukla kabul edip zafer diye kutladılar, köpeğini göğsüne yatırdı, patilerini yüzüne koydu, köpeği Erol'un yıkanmamış kesilmemiş sakallarını yalamaya başladı., | NGenç, isenç, 120
yancı | yandaş, tarafgir. | Çağırmışsın stüdyoya 3 tane yancı. Karşılarına farklı görüşte başkalarını oturtuyorsun. Bari adil yönet tartışmayı, değil mi? , | Z Arapkirli, C, 15.3.2019
a.
yancılık -ğı | [B]ilenler bilir, briçte yancılık yapan adamların çeneleri hiç kapanmaz, habire | Ya öyle mi oynanır, senin elin karo mu çıkar türünden gıcık gıcık laflarla oyuncuların sinirini bozarlar; gündelik briçin tadı tuzu işte bu kibitzerlerdir., | FDoğan, T, 20.10.2010
a.
yancılık yapmak
"Kazandığı hiç vaki olmadığı için mahalleli bedava çay içeceğiz diye oyun oynadığı masaya yancılık yapıyormuş.", Ersin Bulun, 2023, 83"
yandaş | Bitmeyen ama hep dostça tartışmalar. Ayrıca bir yandaşım vardı: Sevgili Hâle Soygazi., | , | Sİleri, ZCumartesi, 4.2.2012
a.
yandaşçı | tarafgir, taraf tutan | Belki bu sebeple onun Abdülhamid'i, İttihatçıları, Talât Bey'i 'yandaşçı' anlatımlarla karşımıza çıkmıyorlar; onları sevmek / sevmemek zorunda değiliz, öte yandan onları 'düşünmek' zorunda kalıyoruz., | Sİleri, Z, 2.6.2012 | Kahrolsun İsrail ve yandaşçıları! Lutfen RT #WeLoveHzMUHAMMET, | TCAlmıla, twitter, 13.9.2012, 5.3.2015g
s.
yandaşlama | yandaş oluşturma. yandaş tutma, edinme. | Yandaşlama ve fırsatlaşma kuralı buraya da hemen girdi. Sonrası mı konunun geleceği tıpkı tüm sistem gibi sırıtmaya başladı. Güneyden alınan elektrik ganimetiyle oluşturulan ayrıcalıklar giderek yayıldı. Taki artık vermeme durumuna gelinceye kadar., Özkan Yıkıcı, Elektrik dar ufkumuzu zorlarken, 19.08.2024, | https://www.ykp.org.cy/2024/08/elektrik-dar-ufkumuzu-zorlarken-ozkan-yikici/, 10.12.2024g
a.
yandaşlık BTS+ örneksiz | Zaten bunun içindir ki pek çok konuda olduğu gibi Suriye konusunda da Türkiye Alevilerinin Baas yandaşlığına hiçbir şekilde katılmıyorum., | Uluengin, T, 8.8.2012
a.
bts+
yandemisyen alay. yeni. | Olimpiyat kıyafetleri ile ilgili paylaşımım 46 bin etkileşim almış, akademik konularla ilgili paylaşımlarım yüz, iki yüz ... Demek ki akademisyenler yandemisyen olmuş. Zama felan gerek yokmuş, akademisyenler demek ki mutluymuş. Böyle devam o zaman., | @bulentgul26, 29.07.2024, X
yandı döndü | Mehmet çok içten; Ahmet öyle değil yandı-döndü., | Memduh Kayhan eşi, 30.8.2011
s.
yane | Ülkemizdeki tehlikeli mecralardansa (Özgür Gündem gibi) bu tip sınırlarımızı uzaya açan ve herkesi (uzayda yaşayan tüm canlıları) aynı tehlikesiz kardeşlikte birleştiren bir uzay derneğimizin olması içimi rahatlattı. Oh be! Sonunda yane., | AyçaŞen, T, 28.3.2012
Yang | Tıpkı ying ve yang gibi yanaklarımıza kendi siyah ve beyazımızdan öpücükler bile kondurmuştuk., | N Karaibrahimgil, HKelebek, 7.1.2019
a.
yangar çok sıcak, kebap gibi. | Ne yandın ateşe ne Sümmani var / Yandı ciğerlerim oldu hep yangar / Gözler yollarını lal-i Bedişhan / İrade hürmet elimde değil., | Türkmen/CemiloğluSümmani*, Mİhsanî, 139
yangeldimcilik -ği
a.
"Bu sözü ben uydurdum. Biraz uzunluğu olmasa güzel sayılır. Eh, o kadarı kadı kızında bile bulunurmuş. Yangeldimcilik, yapılacak işleri, sonra yaparım diye olduğu yerde bırakıp yatmak demek.Acelesi yok demek. Sen orada yan gelip yatarken zamanın akıp çıkıp gitmesi, işlerinüst üste yığılması, birikmesi demek. Büyükler, "... yarına bırakma!" demişler ama, bütün öğütleri sevimsiz bulduğumuz için, boş verip yan gelmişiz.Romanı var yangeldimciliğin. Müthiş bir roman! Horlayıp bir "köşe"ye attığımız eski bakanlardan Yücel'in "sevab"ı olarak, Milli Eğitimin klasik yayınları arasında durmaktadır. Adı: Oblomov..", F Baykurt, Efkar tepesi, 1972, 3. bs.?"
yangeldizm | yan gelip yatma hali | Ziya Gökalp, hem arkadaşı olan hem de Turancı görüşlerinden etkilendiği Hüseyinzade Ali Bey ile ilgili bir anekdot anlatır. Bir gün konferans salonunda otururlarken Hüseyinzade Ali birden ayağa fırlar ve Arşimet gibi bağırır: | Bulduumm!. Sorarlar | Ne buldun? diye. | Hastalığımızın adını-sebebini buldum. Yangeldizm! der... | Batı'nın terakkisi-gelişmesi karşısındaki çaresizliğimizin, bunu kaderci bir çaresizlikle kabullenişimizin sebebi bu işte: Yangeldizm! diye de ilâve eder..., | A Şenel, Yangeldizm, Oblomov ve Turhan, Yeni DüşünceD, Mayıs 2014
a.
yangı | Neden iç kıran heyecanlar, yangılar üretiyor bin akşam dayandığım duvarlar? ..., | YErdoğan, 22
a.
yangıcak | çok üzülen, çok yanan | Kız kısmı yangıcak olurdu ne de olsa.', OKemal, HÇ, 13
s.
yangın | 1. gadre uğramış, yanmış | Kalemde epeyce zaman arkadaşlık etmişler. O da galiba mümeyyizin yangınlarından idi., | RNGüntekin, Damga, 57 2. sevdalı, âşık | İşte bizim Camgöz Taci, bu Vildan'a kendi deyimiyle 'Fena halde yangındı... Kız ne zaman Nihat'ın kahvesinin önünden geçse, göğsünü yumruklar... 'Yangınım şu kıza yangınım dinime imanıma...' derdi, | TAral, SÖ, 110
a.
yangın dolabı | yangın dolabı mühürlü ... Eğer her seferinde mühür kırılıp bidonla su alınıyorsa işte o zaman içimizde bir dumur yangını başlar ve beynimizi kasıp kavurur ... LeMan: krönik hastalığınız, 1991, C 41, 7
b.a.
Yangın söndürücü | 1. iftfaiye eri. | Belleri ipli, kıçlarını döven geniş ağızlı baltalarıyla oyuncakları anımsatan gıcır gıcır parlak çizmeli yangın söndürücüler geldi., | S Şengil, 1983, 65 | 2. | yangın söndürücü | / | binalarda hazır bulundurulan yangına müdahale etmeye uygun alet. 18.9.2016, Marmara Forum
b.a.a.
yangın söndürücülü b.s. | Yangın söndürücülü kibrit çöpleri, | Zihni Sinir Proceleri, İstanbul 2007
yangınlı | yanmış, yangın geçirmiş | Ve bu uzun gecelerin sabahından boş kırlarla yangınlı arsalara düşen mermilerden dehşetle bahsedilirdi., | Tez, TTE, 42
s.
yangınlık | Kargalar 'Volukunuz' gibi ufkun yangınlıklarını taşırlar... Ve 'olympus' gibi de göğün hasretiyle ruhlarını doldururlar!., İlhanBerk, Kargalar, 1930*/Rİmrahor, UnutulmuşŞiirlerAntolojisi, 1993
a.
yanı | yan | Develere serban olmuş bazısı / Avcıların yanısında tazısı / Meleşiyor koyun ile kuzusu / Gelen ellik hangi beyin elliği? , | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 97
a.
yanıcılık | bir maddenin yanıcı kabiliyette olması hali | Oksijen yükseldilçe cisimlerin yanıcılığı artar., | www.isgdosya.com/wp-content/uploads/2013/06/yangin-egitimi-2.ppt, Aralık2016, 19.1.2017g
a.
TDK-
yanık -ğı
a.
aşka düşmüş, aşk yangını.
"Aşk imiş ışık veren ışıklara++ / Aşk imiş ateş veren yanıklara.", San, Hicranî, 85"
yanık | gün yanığı | güneş yanığı | Gün yanığı yüzü pırıl pırıldı., | ÖFToprak, 1979, 57-8 | 2. | dertli. | Turnam gökyüzünde bölüktür bölük / Hainlik elinden yüreğim yanık / Önü muhabbettir, sonu ayrılık / Tazeleme eski yaram çok benim diloy diloy., Turnam Türküsü, Sivas
s.a.
yanık ye para bulursun kalıp söz. Aralık2014 A.Savaş/AliKoca*
yanıklık –ğı | Xylella Yaprak Yanıklığı ile Mücadele Hakkında Yönetmelik, | RG, 19.1.2019 | Dışarıdan bazan kendini hiç ele vermez, bazan tebessüm ve hayret ifadelerinde yahut bakışlardan taşan ışıltıda, yüze yayılan aydınlıkta, mahcubiyette aniden yakalanıverir. Ama iç âlemlerde kıpırtı, haşyet, ürperme, kara sevda, tatmin, huzur, sevgi seli, esrimek, yanıklık gibi hep coşkunca (delice) akar durur. | , | İ Kara, Dost bir göze âşinalık dedikleri, Dergâh, | 348, Şubat 2019
s.a.
yanıksı | Odun kokusunun sindiği yanıksı lezzetli, sütlü kahvelerimizi müşterek bir zevkle içerken: -Arkadaşlık çok güzel bir şey biliyor musunuz? dedim., | FAtabek, DK, 133
s.
yanılgısız | Yoksa insanoğluna öğretilmezdi yanılgı eğer yanılgısız da olabilseydi insan., | Ömer Say, 2010, 63
s.
yanılmışlık -ğı | Yanılmışlıklarını yinelemişlerdi de denebilir ama bu gerçeğin façasını değiştirmez., | YErdoğan, 19
a.
yanılsatıcı | Başlığın ifade ettiği çoğulluğun daha sonra yanılsatıcı olduğu anlaşılır., MehmetGüreli. T, 7.8.2014
s.
yanıltılmışlık | Ama o kişinin işten atılması, Başbakan'ın yanıltılmışlığının önüne geçmiyor.MehmetKamış, Z, 15.2.2012
a.
yanış | Zühre, ocağı yaktı, akşamlık için pişireceği şehriyeli bulgur pilavının suyunu tavaya koydu. Gözleri çıtırdıyan odunların alevinde, oracığa çömeldi, kaldı. Genç kızın gönlünde -tıpkı bu alevi yükselip alçalan ateş gibi- için için bir yanış, şimdiye kadar hiç tatmadığı sıcak bir his yangını vardı., Melahat Sezener, | Ümit Güneşi, Ülkü, 1942, C 19, 19
a.
yanışmak
f.
karşılıklı yanmak.
"Sönmez oldu bizde bu yanışanlar / Bugün yüz çevirdi dünkü kafadar / Evvela gönlümüz gezerken süvar / Yollarda piyade kapandı kaldı.", San, Hicranî, 116"
yanışmak
f.
yanmak.
"Hicranî'yem av elinden aşka düşmüş yanışıram.", San, Hicranî, 206"
yanıtsız
s.
cevapsız, karşılıksız.
"Sonra hepten yanıtsız sorulara adadım kendimi", Haydar Oğur, 1994, 107"
Yanili | yani sözüyle başlayan açıklama ihtiva eden. | Dilimizde yeni bir dönem başlamış, yanili dönem. Önce Batı kökenli bir ad, ardından yani sözü, ondan sonra da dinleyicinin anlayabileceği karşılığı yer alıyor. Bunun için entübe yani solunum cihazına bağlı örneğini vereyim. Özellikle televizyonlarda bu tür örneklere sık rastlıyorum., | H Zülfikar, Türk dili, Tem 2020
s.
yankee / yanki | 1972 trag bang köyü ve temmuz güneşi / ve yankee ve napalm yani ölüm bulutları / yapışıyor sırtlarına çocukların çocukların bacakları tutuk, | NÇelik, 36
a.
ing.
yankılamak | aksettirmek HEAdıvar'da | 14'de geçiyor* H. E. Adıvar/Baha Dürder, | 14. | Akıllı çocuk şu bizim Klamantle, diye alayla yankıladı hiçbir şeyin farkında olmayan büyücüyü, buz koyusu şarapla dolu kadehine uzandı., | EGreenwood, çev.SKılıç/NBingöl, KralsızDiyar, 2004, 198 | Bu yaklaşımın temel sorunu yalnızca gençleri şiddet eylemlerine iten çaresiz toplumsal durumu görmezden gelmesi değil, belki de bundan önemlisi bu eylemlerin muhafazakâr ideolojinin gizli önermelerini de yankıladığını fark edememesi., | SlavojZizek, R, 23.8.2011
s.f.
yankılandırmak | [B]irkaç yıl öncesine dek 'Devlet yeri gelince tabii katil, savaş bu' diyenlerin sesini şimdilerde Cihangir barlarından 'PKK yeri gelince tabii katil, savaş bu' diye yankılandıranlara inat, masayı savunmak gerekiyor., | YÇongar, T, 27.9.2011 |
f.
yankılanmak | nsz. Sesin yansıtıcı bir yüzeye çarpıp geri dönmesiyle ikinci bir ses oluşmak; aksetmek. | Yankılan yüreğim, hiç susma sakın; / Sesinin dağları aşması yakın, / Irakta bir dizgin bekliyor akın; / Kol kola, öç öce binler kilitli., Yetik Ozan, Son Sürgün, 1973, 8
f.
yankılı
s.
yankısı olan.
tr. yankı-lı
"Gel bana güzel İstanbulum! / Çünkü: / Seninle mutlu! / Seninle yankılı! / Seninle öksüz! / Seninle acılı! / Seninle mest olur! / Bu garip gönlüm! 74"
yankılı | Çardak silmekten belleri incelenler / ve dokuz davul, Sivas Garının / en yankılı yerinde, | BünyaminK, 29
s.
yankımak | 1980'lerin sonuna kadar seyrek görüştük. Şurda burda karşılaştıkça. 'Firuze'nin yankıyıp durduğu dönemler./... bir evin açık penceresinden o erken sabah vakti, ince ince 'Yaşanmamış Yıllar' yankıyor., | Sİleri, ZCumartesi, 7.1.2012
f.
yankırım
b.a.
Ego, Ekosit (Çevrekırım) Öncesinde Ekhosittir (Yankıkırım), Ekosit (çevrekırım) tabi ki büyük bir sorundur ama Ekhosit (yankıkırım) daha temel bir sorundur ve süregiden Ekositin asıl sebebidir [3].8.04.2022, https://yersizseyler.wordpress.com/2022/04/08/ego-ekosit-cevrekirim-oncesinde-ekhosittir-yankikirim-isik-baris-fidaner/
yanlaç | lateral Yanlaç/Yan) İşaretler: Bu sistemde seyir alanı şamandıralar arasında kalan kanaldır.Lateral işaretler genellikle iyi tanımlanmış kanallar içindir. Bir de kardinal yönleç şamandıralar vardır, 13.9.2013,fgg
s.
ing.
yanlama | İri gövdeli sağlam ağaçları gördü, | Şimdi ben bunların yanlamasına uzayan dallarına ne güzel salıncak kurarım,' dedi., | NGenç, isenç, 145
a.
yanlamak | Evi, mevi, dükkanı, mükkanı okutur, mangizleri cebe küt, atardım kapağı İstanbul'a. Orda yanlardım palaslardan birine, bir diploma kopardım mı, eh gayri..., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 45
f.
yanlış anlanmış efendim, 330
yanlış arkadaşlar
a. dilb.
imla, telafuzları yönünden birbirine çok benzer ama anlamca ayrı kelimeler.
"False Friends / Faux Amis Farklı dillerde imla ve telaffuz yönünden birbirine çok benzeyen, fakat anlamları kısmi ya da büsbütün ayrı olan kelimeler, dil biliminde "faux amis" olarak adlandırılır. Bu kelimeler arasında köken bağlantısı olma zorunluluğu yoktur. ?? ve ?? arasında:", @temirlerin, 20.04.2024, X"
yanlış yunluş yanlış manlış | Önceleri ayetleri yanlış yunluş okudu., | BTSalihoğlu, 2014, 11
yanlışlamak | Doğrulamak zıddı. Yeni. Yanlış çıkarmak, yanlış olduğunu göstermek. | Bunu yaparken de Hegel'in diyalektik metodunu kullanır; önce bir tez ortaya atar, bunu yanlışlayan örnekler vererek antitezi ortaya koyar, sonra bir senteze varır ki bu da başka bir tez olarak ortaya çıkar., | NErgan, 2016 | İyi de, hiç mi | değerler uğruna ölüme gidenler yoktur? Olmaz olur mu? Ancak böylesi özel durumların seyrekliği, yanlışlamaz bu anlattıklarımı., | N. Çınar, T, 5.4.2010
f.
yanlışlayıcı | Mehmet İzzet yanlışlayıcı yaklaşım ile Hegel'in diyalektik metodunu kullanır; ırk, coğrafya, ekonomi, dil, tarih ve an'ane, millî karakter, kültür ve medeniyet, din gibi faktörleri tek tek ele alıp bunlardan hiçbirinin tek başına milliyet duygusunun ve milli hayatın esası/dayanağı olamayacağını, milli hayatı açıklamaya yetmeyeceğini belirtir., | NErgan, 2016
s.
yanlışolog | yeni yanlışbilimci. İnsanoğlunun 'yanlış yapma' ve 'yanlış olma' hali üzerine çalışan bilim/ci. | YSK'nın yanlış yaptığını görmek için ne hukukçu olmaya ne de yanlışolog olmaya gerek var. Sürüklendiğimiz uçuruma bakmak yeter.EyüpCan, R, 21.4.2011
a.
yanmak
f.
"Hicranî'nin olmasan / Sararmasan solmasan / Beni yanân (yanına) almazsan / Sonunda bir gül yüze.", San, Hicranî, 226"
Yanmak | +yanmak | Lutfen numaranız yanmadan içeri girmeyin!, | EGM levhası, Aksaray, 28.6.2016 | sonra da hasırın üzerine uzanıp güneş batıncaya dek kitap okuyarak yanıyordu., | TAral, SÖ, 6++ | Derde yanmakAleyhinde tahliye davası açılmış olan bütün vatandaşları, Okmeydanına toplayayım diyorum. –Buhurdan yakmak için mi? –Hayır canım... Derdimize yanmak için..., | GugukG, 17.5.1947, 1
dey.f.
Yanmak | Derde yanmakAleyhinde tahliye davası açılmış olan bütün vatandaşları, Okmeydanına toplayayım diyorum. –Buhurdan yakmak için mi? –Hayır canım... Derdimize yanmak için..., | GugukG, 17.5.1947, 1 | 2. âşık olmak. | Aman desinler desinler / Şeker yesinler / Şu kız, şu oğlana / Yanmış desinler., Kesik Çayır, Kırşehir
dey.f.
yanmak | Don yakmak. | Can eriğinin canı yanmış! Dilimizde buna | yanmak derler. Ateşin, yüksek sıcaklığın değil | ayazın, aşırı soğuğun, donun zarar vermesi olarak ifade edilir., Yaşar Yılmaz @yasaryilmaztdk, 13.04.2025, X
f.
yanmışlık -ğı | Bu benim yanmışlığım, yitirmişliğim / Asma köprüler , takvim yapraklarından / Çatlamış dudaklarda buğday taneleri / Sıska at kuyruklarında püskül püskül arpa / Tandırlar , fırınlar , bulgur dibekleri Avuç dolusu toprak ( öpüp başıma koyduğum )..., M Kaplan, Cumhuriyet devri türk şiiri, 1973, 475
a.
yanpala | 14 Ağu 2011 – Doksanına geldiği halde zeytin ağacı dikebilmek... Türkçesi: yaşlanmamak, bu ... Az biraz talim, sonrası, yanpala... Kazanlar kaynamakta ki ...
a.
yanpala oturmak veya yatmakBu Keloğlan yerinden kıpırdamaz, evden çıkmaz, hiç de çalışmazmış. Elinde maşa, mangaldaki külleri eşeler, sedire yaslanıp mindere yan pala oturur, kediler gibi mır mır mırlanır, uyuklar dururmuş., | Aysun Dursun, Keloğlan Masallarının Tespiti ve Tasnifi, MuğlaÜ SBE, 2008, www.belgeler.com | Çok rica ederim; 20 - 30 çeşit peyniri Avrupa'daşöyle dizdiğimiz zaman insan bir zevk duyar. Biz de öyle mi ya? O hale getirilmesini istiyorum. Yoksa ben, tuzlu teneke peynirini istihsal edip, oh ne âlâ yanpala yat, istemiyorum. Yapacağımız işi medeni milletler seviyesinde yapmalıyız. Bunun için uzman yok, diyorum ben. Varsa böyle yapsınlar lütfen. (A. P. sıralarından «var» sesleri), Hasan Tosyalı, www.tbmm.gov.tr, 3.2.1970, | https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MM__/d03/c002/mm__03002039.pdf, 703
dey.
yanpala yatmakBizde henüz yok öyle marifetler, yanpala yatıyoruz keyfimize bakıyoruz., | 8.9.2007, | http://forum.bebek.com/m624441-p74-print.aspx
dey.
yanpala yürümek| | Dağlıç koçu gibi yanpala yanpala yürüyor., | AzizNesin, | Deliyle Geçen Gece, | | http://www.revues-plurielles.org/_uploads/pdf/12_92_3.pdf
dey.
yanpala zeytun oturmakşaşıkın ve üzüntülü halde oturmak, çaresiz şekilde oturmak. | Şimdi de bir akrabanın evine sığındık, yanpala zeytun (sic) oturuyoruz., | Oktay Rıza Gürman, 1961, 13 | yan gel osman dört yanın bostanhalin vaktin yerinde sen rahatına, keyfine bak. Ali Adem Yörük, Ocak 2012 | Almanya'da sağlık sektöründe 1.5 milyon insan çalışıyor ama hakkı ile, ama kamuyu sömürmeden, ama yan pala Osman yan gelip yatmadan, ama hastasına fırça atmadan, hastasını hakir görmeden., | sadoge, R, 12.6.2010 (okur yorumu) | hoppala zeydün şaşırdım manasında? *
dey.
yanpürü
"Öbürü yanpürü bir vaziyet alıp ters ters delikanlıyı süzüyor ama belli ki umduğu gibi pısırık çıkmadığından dolayı şaşkın. Cemşit ne bakışa, ne de külhanbeyi duruşuna aldırmadı, yürüdü | yürürken düşünüyor:", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 82"
yansal
s.
tr. yan-sal
"Uzaktan gerçekleştirilen yüksek irtifa çekimlerinde ise KS-146B LOROP (Uzun Menzilli Elektro-Optik Yansal Fotoğraf) cihazları kullanılıyor.", M, 23.6.2012"
yansı
a.
yankı, aksediş.
tr. yansı
"Yanık türkülerim ah! yansı yaptı, / Afrikadan Geogiyaya kadar | / Belçikalılara karşı geldim Kongoda, / Teksasda linç edilmeye kadar!", Latife Çelebi, 1966, 61"
yanşırmak
f.
şaşırmak | yanılmak, yanlış yapmak
"Ne yapacağımızı yanşırdık iyice." 22.3.2021+"
yanyanadalık | Almanyada çalışan iki Türk küratörün bu yanyanadalığını çok anlamlı bulduğumu belirtmeliyim., | TSerttaş, T, 1.6.2012
a.
yap-işlet-devretçi | Ali Şevki Bey, adam oğlu adamdır, bir takıp zırzoplara, sporumuzun başına çöreklenen | yap-işlet-devretçi değil de hortumculara benzemezdi., | AGümüş, YŞ, 31.10.2001
yapabilgisi | Şehrin bilgisini köyün yapabilgisiyle birleştiren, organik olmayana selam vermeyen bir adam bu., | YılmazErdoğan, M, 28.8.2016
a.
yapabilirlik | muktedir olma | Tarih boyunca örneği çokça olmalı; 'meydan değiştirme' girişimleri, gücü, yapabilirliği, muktedir olmayı orada yaşayanlara, onlara rağmen gösterilmesi arzsudur., | TanOral, T, 19.10.2012
a.
yapan | Ya yapanısın, ya içinde kalanısın. Joon-ho Bong'un | Snowpiercerındaki gibi..., | MKarakartal, Kelebek, 25.9.2014
yapay zeka asistanlar | kişiye özel chatbot. | Yapay zekalı asistanlar ise 'kişiye özel chatbot' olarak tanımlanabilmektedir. Apple'ın Siri'si, Microsoft'un Cortana'sı, Google'ın Google Assistant'ı, Facebook'un M'i, Amazon'un Alexa'sı, ve Alibaba'nın FashionAI'ı yapay zekalı asistanlara örnek olarak gösterilebilir., | A Altınok, | Chatbot ve Yapay Zekalı Asistanlara Hukuksal Yaklaşım, | İstanbul Barosu D, 2019/3
a.
Yapay zekalı | ...ihlal eden yapay zekalı otonom sistemlerin yargılanıp yargılanamayacağını, yani hukuken sorumlu tutulup tutulamayacağını da düşünmenizde, aslında insanlık olarak düşünmemizde yarar olabilir. | , | Mensur Akgün, KararG, 2.6.2019
s.
yapaylaşmak | sunileşmek, samimilikten uzak olmak | İlk sayfa bence samimi olmamış, acını anlatmak isterken sanki biraz yapaylaşmışsın gibi geldi naçizane görüşüm., | HAGedikli, 10.10.2016 eposta
f.
yapaylık | sunilik, yapmacıklık | O kadar yapaylaşmışsın ki, ülke o yapaylıktan çıktıkça, | gerçek sende toksik etki yapıyor. Gerçek seni yok ediyor..., | M. Esayan, T, 15.11.2010
a.
yapboz
a.
"Sonra Gönül'ün sayfalara dağılmış zihinsel yapbozu çözülür.", K Gündüzalp, CumKitap, 6.7.2023, 8 "
yapıbozumcu | Bebop ve modern caz tarihinin kimi zaman en 'standard' çoğu zaman en yapıbozumcu adamının biraz daha şaşırtıcı yorumlarla anılmasını beklerken, her zaman olduğu gibi Oğuz Büyükberber, taşları önce yerinden söküp sonra yeniden oturtan 'Off Monk' albümüyle çıkageldi. . ErayAytimur, HrKitapSanat, 26.5.2017
yapıcı | Ev yapıcısı bana mısın demiyordu. Sokaktaki döküntülerin kaldırılması gerektiğini kendisine kibarca hatırlatanlara hiç aldırmıyordu./Baktı ki bu döküntünün kaldırılacağı yok, ev yapıcısını sokak ortasında çevirdi., | VSevim, 75-6
a.
Yapıcılık –ğı | kuruculuk, inşacılık, imar kılma | Yapıcılık Türklüğün başında eski bir taç, / Acuna soysallığı türktür getiren ağaç., | V C Aşkun, Merzifon 1936, 88
a.
yapılabilir | Açıkçası, Batı'nın kuramsal sorunlarını buranın meseleleriyle harmanlamak, literatüre | katkı yapmak, bunun da | yapılabilir olduğunu görmek, bayağı zor bir işti o yıllarda., | LeventYılmaz, T, 1.2.2012
yapılabilirlik | S&P'nin Türkiyenin yatırım yapılabilirlik notunu düşürmesine dünyanın dört bir yanından tepki gelmeye devam ediyor., | GKarabulut, T, 14.5.2012
a.
yapılageliş | teamül | Yapılageliş kurallarının çoğunluğunun antlaşmalar vasıtası ile kodifiye edilmesi ve devletlerarasında birçok konunun antlaşmalar vasıtasıyla düzenleniyor olması, yapılagelişin önemini kaybetmesinde önemli rol oynamıştır., | 10.6.2014, | http://www.tuicakademi.org/uluslararasi-hukukun-kaynaklari/, 26.2.2017g
a.
yapılandırılmak
f.
yapılı hale getirilmek, düzenlenmek.
tr.
yapılandırılmak f. Elbette bu konumlandırmaları kaçınılmaz olarak cinsiyetçilik, ırkçılık, türcülük gibi tarihsel olarak yapılandırılmış ayrışmalar izler.
Necla Akdeniz, Kuir edebiyat nedir?, Parşömen edebiyat, 14.11.2023
yapılandırılmış | Yapılandırılmış, saydam bir barış süreci izlenmeli., | DoğanAkın, T, 17.1.2013
s.
yapılandırma | 6736 sayılı Yapılandırma Kanununun sunduğu imkanlardan faydalanmak ve yapılandırmanızın bozulmaması için İLK TAKSİTİ veya PEŞİN ÖDEMEYİ Unutmayın., | 28.11.2016, | http://www.gib.gov.tr/yapilandirdiginiz-vergi-borclarinizin-ilk-taksit-veya-pesin-odemesi-icin-son-gun-30-kasim, 25.5.2017g
a.
yapılandırmacı eğitim | Öğrencinin halihazırda bildiği bilgiler üzerine yeni bilgiler inşa edilmesi | 2004-5 eğitim öğretim yılından beri Türkiye Cumhuriyetinin tüm okullarında uygulanmaya çalışılan 'yapılandırmacı' müfredat programının başındaki 'yapılandırmacı' sıfatını açmakta fayda görüyorum., | MügeAyanCeyhan, T, 17.3.2012 | Nun Okulları, öğrencilerine uygulamalı, sorgulayıcı, yapılandırmacı, hem öğrencinin hem de öğretmenin 'öğrenen' olduğu bir eğitim ortamı sağlar., | 20.8.2016 SabahG, ek reklam
a.
yapılandırmak | Bu yönden bu edebiyatın kaynağı, onu yapılandıran öğeler kendi yaşantımız, kendi kültürel değerlerimiz değil, Arap ve İran (Fars) sanatıdır., | EminÖzdemir, Türk ve dünya Edebiyatı: kavramlar, dönemler, yönelimler, 1980, 55
f.
yapılaşma | Üstelik ülkeyi son otuz yılda sarmış korkunç yapılaşmadan payını fazlasıyla almıştır., | TKiremitçi, 2005, 152
a.
Yapıldak
yer a.
Çanakkalede bir köy.
yapıldak yayan yapıldak ikilemesinide geçer | Memleket vazifesidir diyerek yayan yapıldak düştük yollara. Kahrı çekilir bir yorgunluktan sonra ulaştım S... köyüne., | MYağmur, 1957, 51
yapılı | 1. yapısı herhangi bir nitelikte olan | Kemalizm ümmetten millete geçmekle üniter yapılı ve ulus prensiplerine dayalı bir yönetim biçimi kabul etmiştir., | MehmetGödekli, ArsalArmağanı, 2016 2. vücudu gelişmiş, iri
s.
yapılı | yapı bulunan. | HOM Design Centerın tüm katlarına yayılan sergi, son bir yılda Türkiyede inşa edilen yapılar üzerinden yapılı çevreyi tartışmaya açmayı ve belgelemeyi hedefliyor., | YŞPzr, 14.7.2019, 7
s.
yapılış | Lozan muahedesi ise, hususi karakterleri, yapılışları, tarihlerinin eskiliği, zenginliği ve parlaklığı dolayısıyla, ve daha birçok sebeplerden, bazı ulusların öldürülmesi, ortadan kaldırılması biraz güç uzviyetler, bünyeler teşkil ettiğini isbat etmiştir., | Şemseddin Talip, İÜHFM, 248
a.
yapılış | Yapılış şekli: karın+daş karın+da+eş. Karın = karın [Divanü Lügat-it-Türk; Radloff Lügati; Caferoğlu — Uygur Sözlüğü; Pavet de Courteille; Houtsma; El-Idrâk; Tarama Dergisi]., | DördüncüTürkDilKurultayı 1942: toplantı tutulgaları, tezler, 1943, 196
a.
yapılmadık
s.
yapılmamış.
Her biri destan olan anlarda / Yapılmadık ne kaldı onlara 47
yapımbiçim | Nitelikli edebiyat ayrımını kendisi için yok sayarken kurmacanın olmazsa olmaz yapımbiçimlerini yadsıyan, yazınsal dil yerine işlevselliği yüzünden düzanlatımlı bir dil seçerek yolunu ayıran popüler roman yazarları dokunulmazlık istiyor., | SGümüş, HRKitapSanat, 5.5.2017
a.
yapımcı
"İçimde uyanan güçlü bir arzu / dedi ki: oğlum Ceyar, sürdür bu oyunu / şimdi soruyorum yapımcıya şu soruyu: / daha önceleri neredeydiniz?", G Aylan, DCD, 40"
yapın | mamul, ürün | Bundan başka, yapınlar pek az kârla veya maliyetine, hattâ bazan zararına tüketenlerin emrine sunulabilir ki, buna hiçbir özel kuruluşun dayanması mümkün değildir./Özellikle şeker, dokuma, çimento, kauçuk yapınlar, demir ve çelik üretiminde büyük artışlar kaydedilmiş, çimento, şeker ve-., | NecdetSerin, TürkiyeninSanayileşmesi, SevinçM, 1963, 108/123 | Bütün maliyet giderleri; türleri, giderleri yüklenenler (yapınlar) ve gider yerleri bakımından, 2. Gider basamaklarında maliyet giderlerinin oluşumu bakımından bütün maliyet giderleri bakımından, 3. Bütün gelirler; giderleri yüklenenler (yapınlar), ..., | ŞFErlâçin, EndüstriİşletmeEkonomisi, EgeÜ M, 1966, 277 | Bu grupta da hasır, sepet, yazlık mobilya yazlık kadın ve erkek şapkaları gibi zevkle para bırakabilecek hafif kolay taşınabilir yapınlar toplanabilir., | I. Uluslararası Türk Foklor Kongresi Bildirileri IV. C Ankara 1977, C 21-33, 32 (34, 36)(Bildiri 1976'da sunuldu) | Oysa yeni gelişim süreci içinde günümüz kentleri fabrikasyon yapınlar gibi birbirlerıne benziyorlar., | NBaşgelen, BirgidenGevaşaAnadoluNotları 1975-1976, Ufuk M, 1981, 34 | Düş ve Gerçekte, oradaki Akha çömleklerinin yerel üretim olduğunu yazar, bu yabancı türün, tek renkli | Anadolu grisi yerli yapınlar arasında azınlıkta kaldığını vurgular., | MIşıklı/BCan, UluslaarasıDoğuAnadoluGüneyKafkasya Kültürleri Sempozyumu Bildiriler I / International Symposium on East Anatolia-South Caucasus Cultures Proceedings, C I, 2015, | XXIV.
s.a.
yapısallaştırma | Türkiye'de siyasal bir aktör olarak ordu ve bir yönetim tekniği olarak militarizm, birbirini izleyen darbeleri müteakip inşa ettiği Milli Güvenlik Devleti formunu yapısallaştırmayı, kitleleri zapturapta almak için Askeri Yönetim Biçimini olağanlaştırmayı, İdeolojik ve Kültürel Militarizmi gündelik hayatın bir parçası olarak yaygınlaştırmayı bütünüyle becermiş ve ruhlarımıza sindirtmiş bulunmasına karşın, yapabileceğimizi sandığımız bir anda, biz de onu tasfiyeyi beceremedik, gördüğünüz gibi., | NÇınar, T, 9.7.2012
a.
yapısallık | Bu işin bir de ekonomik boyutu var ki, yabancı sermaye girişlerine bakınca, ortaklığın yapısallığı daha da belirginleşiyor:, | PCengiz, T, 19.6.2013
a.
yapısökümü | Askeri vesayetin yapısökümüne uğratılması onun bitirildiği anlamına gelmeyeceği gibi 'vesayetçi' zihniyete dayalı siyasetlerin son bulduğu anlamına hiç gelmez., | NYağcı, T, 8.12.2011
a.
yapış yapış | Yoğun düşman ateşinden tek başına kurtulmaya çalışan yapış yapış sırılsıklam saksağanı izliyorum, TV anteni üzerinde tek ayak çaresizliğini., | NGenç, İsenç, 9
z.
yapışık
s.
yapışmış.
tr. yapış--ı-k
"Başa yapışık, iki sapsız kaşık. (Kulak).", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 24"
yapışıvermek | Işıl ışıl boz derisi sanki bir yerine sürünmüş gibi, daha bakarken, dirsekleri kendiliğinden yapışıveriyordu böğürlerine, soğuk ürpertiler akıyordu ensesinden aşağıya., | DCeyhun, 93
bf.
yapışkanlı | Bir gün yemek paydosunda markete gidip üç paket pirinç unu, saydam bir plastik torba, kalın ambalaj kağıdı* ve yapışkanlı koli bandı* aldım., | S Dölek, Kirpi, 94
s.
yapıştırıcı | 1. Yapıştırma özelliği olan, yapıştırmaya yarayan nesne, yapışkan | +O yıllarda koliler şimdi gibi yapıştırıcı cırt cırt bantlarıyla değil nerdeyse kenevir halat gibi sağlam kalın iplerle bağlanıyordu., | NGenç, isenç, 58 2. Sin. Filmlerin yapıştırılması işinde kullanılan cihaz
a.
GTS+
yapıştırma bıyık | Yapıştırma bıyık tebessümleri kadar eğreti duran, üzerlerine baş numara büyük gelen, değil el, göz bile değmedik evde kalmış kızkurusu çıtkırıldımlığındaki buram buram riyâ kokan o itici ve tiksindirici nezâketleriyle..., | ANurko, DirilişP, 11.9.2015, 15
a.
yapıtlamak
f.
kurmak.
tr. yap--ı-t-la-
"İktidarı bırakmamak güdüsünün en yalın yolu da özgürlükleri sırasıyla ortadan kaldırmak olabilir. İttihat ve Terakki iktidarı bunu da yaptı, kendi yapıtladığı meşrutiyeti temelinden sarsarak... / Asıl karmaşa, hem de en sakıncalı olanı, meşrutiyeti yapıtlayan siyasal kadrolar arasında kendini göstermiştir./ Kuşkusuz bu tartışalamayacak kadar açıktı fakat ne var ki başbakan Kamil Paşayı devirme taktiği karşısında Kanuni Esasinin özü, onu yapıtlayanlarca gözardı edinmek (sic) isteniyordu.", A N Ölçen, 21/140/142 (1982, 2000)"
yapıvermek | ve mutlaka bir salata yapıverirdi akşam olunca, | MG, 80 | Bence Tanpınar, çevresindeki –erkekler dahil- herkesten çizgiler alarak, kendi özlemlerini de katarak bu 'ideal' güzelliği oluşturmuş ve hayal dünyasının prensesi yapıvermiştir., | Tahir Abacı, CumKitap, 23.5.2019, 8 | -Nasıl olur hanımefendi, oturma odasını oğlan evi yapar. -Yapıverin canım, tek evlensinler de., | Mİzgü, 42 | Kılıç yerine tahtadan boyuma göre küçük boy kılıç yapıverdi., | İsmailGümüş, 19.04.2016 HFDekanlığına mektubu | Sana dönderme yapıverdim. Benim hamur işlerimi seversen her zaman yaparım., | FAtabek, DK, 1972, 16
bf.
yaplıca | Yalova yaplıcalarına (sic) git., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 104
a.
Yapma | Sahura kalkmak ayrı bir zevk, öğleye kadar uyumak ve gündüzün, biraz da yapma olan bir mahmurlukla, dolaşmak ayrı bir zevkti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 34
a.
yapma çiçek | Yapma çiçekleri eline alır, kimini saçına sokar, kimini kulaklarının ardına, kimi göğsündedir-., | Mİzgü, 37
a.
Yapma kuş: uçak
Yapmaca | Ancak bu işte tasannua sapmamak, yapmaca şekillere kapılmamak lazımdır., | M N Çankı, Cm, 3.7.1942, 2
s.
yapmacıklar
"Kayıtsızlık rolü yapma, böyle yapmacıklar vız gelir bana | meraktan çatlıyorsun. İki haftadır, bütün nasihatlerime aldırmayarak, aklın fikrin o kızda.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 36"
yapmacıklaşmak | Hepsi de şaşırıyorlar, yapmacıklaşıyorlar; düşünmemişler böyle bir son kendilerine besbelli..., | SevimBurak, Pencere, 1962
f.
yapmacıktan | yapmacık, sun'î. | Geçen gün bir yerde yeni şiirler dinledim. Bu arada bir eski şair de bir şiir okudu. O zamana kadar güzelliğine dalıp gittiğim şiirimiz hakkında hiçbir düşüncem yoktu. Birdenbire şaşırıverdim. Vay anasını! Dünkü şiirden, o yapmacıktan samimiyetsizlikten, o klişeden kurtulup nerelere gitmişiz? Doğrusu ben şaşırdım., Abasıyanık, EK, 83
z.
Yapmak –e | Ne o yahu, Muazzez'i yapacağız sana işte... Başka çare var mı? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 80
yapmak | 1. şarkı/türkü söylemek | -Hangi şarkıyı söyleyeceksiniz? –Rüzgar yapalım., | FGöçer, 2.8.2011 CNNTürk 2. Bir yere gidip gelmek | -Görünmüyordun? -Bi' memleket yaptım bu arada., | Sokaktan, 17.12.2016
f.
yapmakca yapma gibi | Mesâcid ü meâbid ko, âdem yap / Kâbe yapmakcadır âdem yapmak / Taş, ağaç kaydı ne lâzım şâhım / Yaraşır şâhlara âdem yapmak., | GeliboluluMustafaÂlî, EGŞA, 313
yapracıklı
s.
yapracıkları olan.
"Yapraklar orta damara kadar tüy gibi dilimli, dilimlerin hiç olmazsa bir kısmı geniş / Yapraklar sarmal dizilişli basit tüysü dilimli... / ... dilimli, üçüzlü. 4 zählig: 4 dilimli, dördüzlü. Doppelt 3 zählig: Bileşik üç dilimli yaprakcıklı. Yaprak kenarı Ganzrandig: Düz kenarlı Knorpelrandig: Seyrek çıkıntılı kenarlı, katıca kenarlı. Gevimpert: Kirpikli. Gezähnt ... ", Ankara YZE D, 1947, S 17-18, 152?/153-252"
yaprak destan | yaprak döner | yaprak helva | Anasonlu peksimet/paxsimadi Beyaz Fırın, mercimek genetiği değişmemiş Antep mercimeği, yaprak helva/gastris Safranbolu Safrantat'tan alındı' diye anlatıyor Aylin Öney tan., | NÇintay, 17.7.2016, SabahPzr, 5
a.
yaprak yeşili
s.
"Kanı çekilmiş bembeyaz yüzünde, yaprak yeşili iri gözleri, birer kor ateş gibi yanıyordu", C Uçuk, DŞ, 1971?, 89"
yapraklanmak | Mülazım ağa ve hanımı ile bir erik ağacının yeni yapraklanmaya başlayan dalları altında oturuyoruz., | FAtabek, DK, 1972, 108 | İçinde yapraklanan o zehirli çiçeğe karşın acelesi yoktu Halil'in., | TKiremitçi, 2005, 154
f.
yapraksız
s.
yaprağı olmayan.
tr. yaprak-sız
"Kış gelmişse, ağaçlar yapraksızsa, bunların gene yeşereceğini düşünerek umutlanmalı.", 30 "
yapsatçılar | çoğul. | O cumbaların güzelliği dillere destandı. Ama sonra, bunların hepsini bir bir yapsatçılar yıktılar, yerlerine pis pis beton binalar kondurdular., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 121
a.
yaptırımsal
s.
yaptırımla ilgili.
tr. yaptır-ım-sal
"Ekmeği kesmek' ise paylaşmak, hakça paylaşmak amacıyla nimetin bölüşülmesi anlamında kullanılmasının yanısıra, simgelediği anlamda , Bektaşi öğretisinin çizgisinde yürümekten şaşmamayı yaptırımsal olarak hatırlatmayı da içermektedir . Abdestine sadakat göster , yoldan sapma ' demektir. ",Belkıs Temren, Bektaşılığın eğitsel ve kültürel boyutu, 1994, 215"
yapyalnız
"Ayşe yapyalnız... Onu seven büyüklerinden bir kimsesi kalmamış... Çıkacak tek odası, yiyecek bir lokma ekmeği yok... ", C Uçuk, DŞ, 1971?, 112"
Yar Deresi dere adı Kuruçam K.
yâr-ı gar
mağarı dostu, arkadaşı.
Zaman mekan senindir / Hepsi sana verildi / Ana baba yâr sensin / Yâr-ı gar seni bildi / Hepsi sana verildi 46
yara | tatlı yara sulu yara, ellenince artar. Kaysaklı ve kaysaksız.
a.
Yaradancı | Atatürk'ün de Yaradancı olduğu savı için bkz. M. Tunçay, TCde Tek Parti Yönetiminin Kurulması: 1923-1931 (Ankara, Yurt yay., 1981), | 213/dn.5. , D Hume, Din Üstüne, çev. M Tunçay, 2019, 10
s.
Yaradancılık –ğı | Hume'un başlıca sorunu, doğal olarak Hıristiyanlıktır. Filozof, Hıristiyan inancına açıkça karşı çıkmayı sakıncalı bulduğu için Söyleşilerinde, Hıristiyanların da cephe aldıkları, kimi aydınlar arasında yaygın olan Yaradancılık (deism) düşüncesine saldırmakta, dolaylı yoldan Hıristiyanlığın Tanrı inancının da akla dayanmadığı sonucuna varmaktadır., | D Hume, çev. M Tunçay, Din Üstüne, 2019, 10
a.
yaradış / yaratış
a.
fıtrat, hilkat.*
"Hey gedâ Hicranî hey serseri dem / Neden geçmez oldu sendeki bu gam / Sınıfın beşerdir yaradış Âdem / Künyemi mekteb-i irfandan sorun.", San, Hicranî, 92"
Yarak –ğı | İy Hatîboğlı kıl imdi yarak / Tevbe-y-iledür x ittifâk / Tevbe-y-ile hâsıl olur her sevâb / İş budur vallahu a'lem bi's-savâb., | Hatîboğlı, ? ?
a.
yaralanmalı | Ölümlü ve yaralanmalı kazalar., | 25.7.2024
s.
yaralanmışlık -ğı | Yüreciklerinin yaralanmışlığının, hayır, koparılmışlığının acısını içlerine akıttıkları gözyaşlarına teslim etmiş, ancak birbirlerinin omuzlarına yasladıkları başları ile ayakta duran bir kalabalık., | Nazik Erik, 21
a.
yaralı
s.
1. Yarası olan, yaralanmış (kimse); başlı, mecruh. | 2. dertli.
"Beyaz gerdan habeşde hallerdedir gönlüm benim / Yaralı ceylan gibi çöllerde meskenim benim.", Ey peri gel gir bağa, Darülelhan Anadolu Şarkıları, 24
yaralı parmağa işememekKelam ve kalem erbabında ovallik olgusunun en belirgin tezahürlerinden biri de 'yaralı parmağa bevletmemek' deyiminde ifadesini bulur.
dey.
yaranmacı | yaranmak isteyen kimse | Demem o ki, yolsuzluk ve hırsızlık foyaları ortaya çıkacak diye hızla dümen kıvıran ve iktidar uğruna yaranmacı açılımlarla ulusalcılara sığınan, onlarla zımni koalisyonlar kurmaya hazır ve nazır AKP'nin kaypaklığına ve sizin de utanılası suç ortaklığınızadır benim tepkim., | NÇınar, T, 31.1.2014
s.
yaranmacılık -ğı | Ne bu yani şimdi? Yaratıcılık mı? Yoksa bir tür yaranmacılık mı? ,Telesiyej, T, 12.4.2012
a.
yararlanıcı | [K]ısaca 'yasa çıkarmak çocuk oyuncağı değil, kendinize gelin' mealindeki güçlü çıkışın (sic), kendi hazırladıkları yasayı üç ay sonra değiştirmek istemek gibi bir komik âdem durumuna düşen menafaat birliği ve yararlanıcılarını gerçekle buluşturmak için bir fırsat olsun., | STunalı, T, 12.10.2011
s.
yarası | Baykuşlar, yarasalar, yarasılar, kuş baylar., | BKarasu, 37
a.
yarasın dilek sözü. | İyi tatiller olsun. Yarasın., | Fatma Kahraman, 26.8.2019
yaraşır (-a ile) | Belli ki oyun Moskova Satir Tiyatrosu'nda Nâzım'a yaraşır bir köktencilikle değerlendirilerek oynanmıştır. Nâzım'a yaraşır köktencilik dediğim özelliğin oyundaki en belirgin göstergelerinden biri, oyun kişisi İvan İvanoviç'in yazar Nâzım ..., | N Alpay, Yaklaşma çabası, 2005, 95
yaratı | mahluk | Daha ziyade blöfünü görüp görmemeye kendilerinin karar verebilmesi için yaratılarına meydan okuyan bir tanrıydı., | AFinkel, T, 8.11.2011
a.
yaratıcılık -ğı | Onun vazifesi, yeni yeni yollar, ufuklar açmak; gençlerde itiraz kuvvetlerini ve hayal yaratıcılığını meydana getirmektir., | Taray, 111
a.
yaratıcılık | Onun vazifesi, yeni yeni yollar, ufuklar açmak; gençlerde itiraz kuvvetlerini ve hayal yaratıcılığını meydana getirmektir., | Taray, 111
a.
yaratıklandırıcı | Yıllarca, Miami'lerde filan, minili kızların yolunu kese kese sorduğu hiçbir anlam içermeyen (ya da bizi aşan anlamlar içeren) sorularla, gençlerimizi el sanatlarına doyuran | Acun Firardanın müthiş yaratıklandırıcısı, malumunuz, kendini sil baştan konumlandırdı | , PMağden, T, 10.8.2014
yaratıklandırmak f.?Afganistan?da tüm o labarotuvar canavarlarını yaratıklandırırken de anlamıyordu başka ülkelerin insanlarından Amerika, Irakı İranın üstüne salarken de, İran?da iğrenç Şah Rejimini desteklerken de., PMağden, R, 29.10.2003
Yaratılım | ben tanrı olsam / düşünce gücüyle herkesin / istediği karakter olmasını sağlardım, / dünya bir şiirin / yaratılım sürecine dönüşürdü böylece., | cesar mendoza, 9.11.2010, | https://forum.memurlar.net/konu/1093262/, 20.11.2019g
a.
yaratılmış a/s. | Cebbar. İradesini her durumda yürüten. Yaratılmışların halini iyileştiren., | EDorman, Hr, 21.6.2016
yaratılmışlık -ğı ü. | Zira yine İbn Atıyye'nin belirttiği üzere, Allah'ın kelâmı hiçbir şekilde yaratılmışların sıfatına, yaratılmışlık özellikleri taşıyan hiçbir kelâma benzemez (ayrıca bk. Bakara 2/253)., | | https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/A'r%C3%A2f-suresi/1097/143-ayet-tefsiri, 28.10.2019
yaratım | 1. yaratış, yaratma | Töre kelimesinden türetilmiş kelimelerde, yaratmak, ilk yaratılış gibi kelimeler onun yapısında, Tanrı buyruğuna, yaratımına kadar uzanmış olarak, kökeni çok ötede, yararlı bir inanç ve davranış halinde ortaya çıkıyor., | HTanyu, 1978 2. üretim, yapıp-etmeler. | Burada sözkonusu olan toplam bir entelektüel sermayedir; toplumun bütün katmanlarından, birikimlerinden ve yaratımlarından süzülüp gelen bir entelektüel sermaye türünden söz ediyorum., | Telesiyej, T, 22.12.2010
yaratımcılık -ğı
yaradıcılık, san'atkarlık.
"Bugün bilimin gücü karşısında herkesin boyun eğdiği bir sırada şunu söylemek isterim ki bilim ya da sanat ancak birbirlerini tamamlayarak dünyanın evrensel bir tasarımını verebilirler. Biri diğerinin yerini tutamaz ve yaratımcılıkta biri olmadan diğeri eksik kalır.", T Erdoğdu, Star, 7.8.2011"
yaratımcılık | Bugün bilimin gücü karşısında herkesin boyun eğdiği bir sırada şunu söylemek isterim ki bilim ya da sanat ancak birbirlerini tamamlayarak dünyanın evrensel bir tasarımını verebilirler. Biri diğerinin yerini tutamaz ve yaratımcılıkta biri olmadan diğeri eksik kalır., | TErdoğdu, Star, 7.8.2011
a.
yaratman | yaradıcı, hâlık | Kim bilir? Belki Yaratman –yani Düzeltmen- hiç de yalnız değildir, gecenin ağır ağır düzlüğe yayıldığı şu saatlerde. (...) Daha daha, geceyi hazırlamakta işçiler Yazardan –düpedüz yazardan, Yaratman, Düzeltmen falan deği...- yardım görüyor olabilirler., | BKarasu, 55
a.
yarayışlı | yararlı GTS | Biz bugünün yarayışlı buğdayının tadına da, nice deneyimsel aşamalardan sonra varmadık mı? , | NÇınar, T, 28.1.2013
s.
yarbaşı
"lbet ki neslimin aşka vakti yoktu / ve rezedalar kalbimizi çoktan çalıp gitmişti / Ne ki yarbaşlarında da insan çığlıkları vardı", Haydar Oğur, 1994, 119"
yardım almak | yararlanmak | Yönetmen, klasik korku geleneklerinden yardım alsa da, estetik olarak daha çok modern anlatıma yönelmiş., | T, 29.7.2011
f.
yardım kılıcı b.s. yadımcı, yardem eden. | Sensin cümle gayipleri bilici / Sensin müminlere yardım kılıcı / Kamu düşmüşlerin elin alıcı. / Allahan arslanı Alim gel yetiş Er Abdal, ?
yardımcılı
s.
yardımcısı olan.
tr. yardım-cı-lı
"Yardımcılı engelli öğrencilere, tüm sınav için toplamda 15 dakika ek süre verilecektir.", Atatürk Ü AÖF 2017-2018 güz dönemi yarıyıl sonu sınavı, 20.1.2018"
yardımcılı | Yardımcılı engelli öğrencilere, tüm sınav için toplamda 15 dakika ek süre verilecektir., | Atatürk Ü AÖF 2017-2018 güz dönemi yarıyıl sonu sınavı 20.1.2018
s.
yardımlamak | yardım etmek | Vadini doğrultan, kullarını yardımlayan, askerleri değerlendiren Allaha hamd olsun., | ŞKayaboğazı, 13.5.1953
f.
yardımsız
s.
yardım olmaksızın.
tr. yardım-sız
"Nihayet diktatörün yardımlı veya yardımsız ölümü geldi, çattı. İlk Malenkof tecrübesinden sonra idare başına geçen şahsiyetlerin Sovyet Rusyaya garp anlayışında bir medeni çehre vermek teşebbüsüne geçtikleri görüldü: Lisan düzeldi ... ", Ayın tarihi, 1956, C 276-277, 425 "
yarendesi | yarındası, ertesi gün? | Yüksek emir gereğince ol gün otak gitti. Yarendesi, seher vaktı, nergisi zal der, eline gümüş şeşper (altı köşeli demir) feridun ferli menekşe, arkasına peyker yaldızlı gürzünü almış, çemenlik arasında saf çekip yalağaçların dallarına binmiş sayısız çiçek askerlerdi., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 11
z.
yarenleşmek | İşçi, yorulmuş da yarenleşmek istermişçesine, sol elindeki sıvacı küreğini iskelenin üzerine koydu, ayaklarını aşağı sarkıtarak oturuverdi kalasa., | DCeyhun, 34
f.
yarenlik etmek deyim | Masa arkadaşımla, derde mihnete dair yarenlik ediyorduk., | MYağmur, 1957, 32
yarga yarga bellenmek | Bağın bahçen yarga yarga bellenir / Omuz taşır kazma, kürek, bel şimdi., | Develili, 25
yargı kondurmak | Ruhsuz çekiştirmelerin, merhametsiz yargı kondurmaların basit, ufuksuz hayatlarımızdaki yerini saptıyordu., | Sİleri, ZCumartesi, 19.5.2012
yargı yeri | huk mahkeme | Yasalarda olsun, yargı yerlerinde olsun, meğer sorunlar varmış.
a.
yargılamalar bakanlığı | adalet bakanlığı | Beni Yargılamalar Bakanlığının o küçücük, daracık sicil odasına götüren kadının adı Sevinç miydi acaba? , | BKarasu, 58
a.
yargılayıcı | Dur yapma! Hem cemaatte kariyer yapsa ne olacak ki! Aşırı yargılayıcı ortamlar..., | Cafcaf, Bahar2013/54, 10
GTS-
yargısal aktivizm | yargıçların hakim olduğu bir idare tarzını savunuş.** | Bu durumda yeni adıyla yargısal aktivizm, eski adıyla da jüristokrasi olur., | MSarıkaya, HaberTürk, 1.12.2014
b.a.
yargısallaşma | İkinci olarak, yukarıda sözünü etmiş olduğumuz atipik yargısal alanların yaratılması ya da yargısallaşma/yargısallaştırma patolojisi ve bunun yarattığı toplumsal travmadır., | MKılıç, SAçıkGörüş, 21.01.2014
yargısallaşmak | Temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan savaş sonrası anayasalarının Anayasa yargısını ön görmeleri korumasız anayasa hukukundan yargısallaşan Anayasa hukukuna geçişin bir ifadesidir., | AÜAzrak, Anayasa Yargısı 25 (2008) , | http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/ulku_azrak.pdf, 19.5.2016g
f.
yargısallaştırma | Yargısal iradenin herhangi bir amaç doğrultusunda araçsallaştırılan bir yapıya dönüşmemesi ve atipik yargısal alanların yaratılmaması esastır. Yargısallaştırma patolojisini Aristophanes Komedya'sında 'dam üstünde yargıç var!' diyerek, ironik bir biçimde ifade etmiştir. ., | MKılıç, SAçıkGörüş, 21.01.2014
a.
yargısız
s.
muhakemesiz.
"Ey yargısız çitlere ateş kusan dans / Berzah nedir simurg nedir tar nedir / Yoksa eşkiya aysız bir ağbaba mıdır?", Haydar Oğur, 1994, 20"
yargil
yar
"Ay dıl kalk gidelim yar gile / Yar darılmış bugün gider el gile / Kaderime çoktan beri yanarım / Her güzel de düşmez kendi dengine", Diyarbakır türküsü"
yârhoş
yâr aşkıyla kendinden geçmiş, mest olmuş.
"Yârhoşluk | Elim titrer, dilim tutmaz / Şiirlere sığmaz içimdeki his / Yârhoş oldum.", Ş Belli, 1962, 70"
yârhoşluk -ğu
yâr aşkıyla kendinden geçme, mest olma hali.
"Yârhoşluk | Elim titrer, dilim tutmaz / Şiirlere sığmaz içimdeki his / Yârhoş oldum", Ş Belli, 1962, 70"
yarı | yarı gece | gece yarısı | Bir gece işlerini zor bitirdi. Yarı gece geçmişti. Evine gidiyordu., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 270
s.a.
yarı zamanlı | Kadınların çalışma koşulları, kreş, yarı zamanlı iş, gündüz bakım evi gibi taleplerinin daha kuvvetli seslendirilmesini önlüyor., | Üİzmen, T, 22.11.2010
yarı-İslamcı | Nurculuk ve islamcılık arası bir konumda olan ve devlet ilgisi nurculukla çelişen (yarı-İslamcı) ama islamcılık gibi yüzeysel olmayan Gülen cemaati ile AK Parti işbirliği 10 yıl sürdü., MBilici, T, 6.8.2014
yarı-mücrim | Türkiye'de Kemalizm'in halis iktidarı varken, din, sıkı denetim altında tutulması gereken bir | yarı-mücrim olarak göründü; ama çok-partili dönemlerin sağ-muhafazakâr iktidarları da bundan çok farklı bir tavır takınmadılar., | MBelge, T, 28.6.2014
yarı-otobiyografik | ürkçeye 'İnsanlığımı Yitiriken' ismiyle çevrilen yarı-otobiyografik romanı 'No Longer Human'ı büyük zorluklarla tamamlayabildi., | AÖTürkeş, HrKitapSanat, 5.5.2017
s.
yarık | Şimdi yağmurlar yağdı yarıklar örtüldü, değil mi., | FAtabek, DK, 1972, 111
a.
yarılgan | kolay yarılır. | Cemal Alim hartama çam değil ladin doruk ağacının (sic) yarılgan budaksız ağaçtan yapılır., | Mustafa Cakar, facebook, 7.6.2019
s.
yarılma | bölünme | Son yıllardaki yaşan[an] yarılmada solun büyük kesiminin tuttuğu safın yegane ideolojik dayanağı işte anlattığım bu örnekteki gibi kolektif bir delilikten başkası değil., | MAltınok, T, 9.12.2011
a.
yarılmak | soyulmak, talan edilmek, yağmalanmak | Efendim, Hasan Bey kesildi. Ellik yarıldı. Mahperi kaçırıldı dedi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 86
f.
Yarım | yarı | Ankara Bölge İdare Mahkemesi, yarı zamanlı çalışma talebi reddedilen polis memurunun açtığı davada, idare mahkemesinin verdiği kararı onadı., | | https://www.memurlar.net/haber/838795/yari-zamanli-calismaya-dair-emsal-karar.html, 28.8.2019g
s.
yarım ağız
b.s.
gönülsüz, isteksiz.
tr. yarım ağız
İnsaniyet nedir anı bilmezler, / Yarım ağız teklifi tamam sanma 48
yarım papuç | fakir | Şaştım, fakir, yarım papuç, başı örtülü bir kadın Fransızca biliyor., | İOrtaylı, M, 13.6.2012
s.
yarım tıbbın candan yarım ilmin dinden eder | ... yarım tıbbın candan , yarım ilmin dinden ettiği yolundaki atalar sözünü kendi payına bol bol teyit edecek bir açıklık ve kesinliktedir . Sayın okuyucularımız takdir ederler ki , İbn ' Abidin'in bu cümlesi , fetvalardaki şahısla ta'yini ..., M T Okiç, Bir tenkidin tenkidi, AÜİF D, 1952, C 1-12, 227
yarımay / yarım ay | Kendi halinde bir yarımay bulutlardan sıyrılarak şimdiden uyuklamaya başlamış semtin üzerinde parlamaya çalışıyordu., | TKiremitçi, 2005, 54
a.
yarıncıl | Sözlükten çektiği sözcüklere bir öznellik yükleme amacına yönelik bir şiir çabası. 'Şu Yarıncıl Omzumuz', 'Öpük' gibi. Bu çabası, mısralarda kurmak istediği sözdizimi, şiirini belli sözcüklerin kaçınılmaz kıldığı..., | D Hızlan, yazılı ilişkiler: inceleme, deneme, eleştiri, 1983, 190 metin eloğlu, rüzgar ekmek şiir kitabında 1978, 8'de kullanmış.
s.
yarınlık gitti gidiyor, çok yaşamaz manasında bugünlük yarınlık ikilemesinde geçer. | Bak, anan bugünlük yarınlık... OrhanKemal, Sarhoşlar, 25
yarınsız | geleceksiz, umutsuz. ++13.03.2025
s.
yarışırcasına | Halbuki Hüseyin Rahmi, Halid Ziya, Sabahaddin Ali gibi yazarların kitapları birçok yayınevi tarafından yarışırcasına basılıyor., | B Ayvazoğlu, KararG, 20.1.2019
z.
yarışsever | Yarışseverin ekürisi, | GündemSaros, 1.4.2016, 10
s.
GTS-
yarlanmak | Türkelinde kurultay buyuruğu biçimi, 1924 temel yasasile başlamamıştır. 85 sayılı 1920 günlemeci ile yarlanan temel yasasında da Kurutay buyuruğunun bütün belgelerini görürüz., 330
f.
yarlık/yerlik | ferman | Bu yerde, keremli amirlerin övüncü kapudaneye de (kaptanıderya) padişah buyruğu gönderildi, dünyanın itaat ettiği yerliğ (padişah fermanı) kendisine ulaşınca-., | ŞKayaboğazı, 12
a.
yarma çorbası | Sabaha yarma çorbası, öğleye bulgur pilavı, akşama da hamur aşı kaşıklamaktan yıpranmış gençlere çok rastlanır., | MYağmur, 72
yarma gibi | Piç Yavuz, Mahmut ve Camgöz Taci'ye gözönünde bulunsunlar diye plajda iş veren Talat Bey, hem onları gözlesin hem de plajdaki diğer işlerle ilgilensin diye (çok affedersiniz) yarma gibi bir de müdür tutmuştu o yıl., | TAral, SÖ, 9
yarpuz
a.
bir ot.*
tr.
"Gittin, bir ak bulut geçti / Ceviz kadar kaldı karpuz / Yaramadı soğuğuma çayla yarpuz", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 2"
yarpuz/yarbuz | hayv. iri kirpi. keç?man keçi emen tr. bir tür kertenkele | İlanın yarpuzdan zehlesi gedir, o da yuvasının ağzında biter., | Azerbaycan atasözü DLT yılan yarpuzdan kaçar, ancak nere gitse karşısına çıkar.
a.
yarsız
s.
yar olmaksızın.
"Cenazem kılanlar yarın kabrimde / Yarsız kim kaldırır salımı felek.", San, Hicranî, 93"
yas | Bu yol Pasın'a gider, / Gider tersine gider, / Burda bir garip ölmüş, / Kuşlar yasına gider., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 235
a.
yas bağlamakyas tutmak. | Arttı figan sesi dert endişesi / Hep seven dostlarım bağladı yası / Torun dediğin ah kalbin köşesi / Zalim Çoruh nehri böldü götürdü., Artvinli Aşık Gülhanî, Torununa ağıt, 2001
dey.
yasa | üç robot yasası | Yapay zekanın davranış stilini belirleyen Üç Robot Yasasını da literatüre Asimov kazandır mıştı., | T, 10.11.2013 yasa yolu | 1. Kanun ile | Hiç kimse bu hakkından yoksun bırakılamıyacak, kamu yönünden gerekliliği yasa yolu ile belirtilmeden ve tam karşılığı önceden ödenmeden mülkiyete dokunulamıyacaktı. Genel olarak bildirinin içinde sözü edilen haklar bunlardır., | İlhanAkın, TemelHakveÖzgürlükler, İstanbul 1968, 39 | Kadının cemiytteki rolüne değin reform, erkekle kadının hak eşitliğini kabul eden yasa yoluile gerçekleşti., | 50. Yıl Konferansları, MEB, 1974, 49 | Yasa yolu pek dardır / Tetik bas önü yardır / Sakın hakkım var deme / Hak yol vazife vardır., | Z Gökalp, İslam Mecmuası, 15/28 Ocak 1330/1915 | Bunların yasa yolu ile yargılanıp gerçeğin ortaya çıkması buyrulmuştur. Alevî-Bektaşî ozanı olan Pîr Sultan Abdal'ın şu dizelerine bir göz atalım. | Horasan'dan kalktı sökün eyledi,/ Elesti demin yeli geliyor. / Urum abdalları akın eyledi. / Boşandı Kevserin suyu geliyor., | HacıBektaşVeli: Bildiriler Denemeler Açıkoturum, 1977, 168 | 2. Kanun yolu. Temyiz, istinaf, yargılamanın yenilenmesi, itiraz*. | Yasa Yolu Nedir? Kaç Tür Yasa Yolu Vardır? Yasa yolları değişik ölçülere ve görüşlere göre tanımlanmakta ve türlere ayrılmaktadır. Faruk Erem, 'Kanun yoluna müracat kararın veya hükmün bir başka mercide incelenmesi demektir. / İşte bu başvurma yollarına 'yasa yolları' denmektedir., | HÇelenk, HukukYazıları, ŞarkM, 1974, 141 (140, 141, 195) | Doktrinde buna | yasa yolu davası denilmektedir. Ancak, bunun açıklığa kavuşturulması ve özgürlüğü bağlayıcı cezayı içeren hükümlere karşı yasa yollarının kapatılamayacağının yeni bir hüküm olarak Anayasaya konması gereklidir., | GerekçeliAnayasaÖnerisi, SBF, Ankara, 1982, 236
a.
yasa koyucu | Yasa Koyucular ile Yorumcular, Zygmunt Bauman, Kemal Atakay, İstanbul, Kas 1996 | Vahye içkin olan ilke ve kurallarla toplumsal olgular arasında bir ayrım yapılabilir mi? Bu ve buna benzer sorulara cevap ararken, yasa koyucunun maksadını anlamaya ve değişen koşullara göre bu maksadların değişip değişmeyeceğini araştıracağız., | Kadir Canatan, 2005, 14
b.a.
yasadışılık -ğı
a.
"Evet, bunca yıl sonra yine ışıklar sönüyor, söndürülüyor. ve İstanbul (ve olasılıkla diğer büyük kentlerimiz) hiçbir çağdaş yanı olmayan ve kazaya, soyguna, yasadışılığa davetiye çıkaran bir karanlıkla başbaşa kalıyor.", Atilla Dorsay, Sbhİstanbul, 7.8.2000, 4"
yasadışılık -ğı | Özel'in Özkök'e göre avantajı, arkasında yasadışılıkları meşru gören unsurları TSK.dan arındırmakta artık kararlı olan bir siyasi iradenin bulunması., | LKemal, T, 3.8.2011
a.
yasak
"El Âriftir her esrarı sezerler /Palo'dan geçene inci dizerler / Eller köhlân ata binmiş gezerler /Bize boz eşşeği yasak edindi.", San, Hicranî, İrşadî, 234"
yasak -ğı | Nizam. Usul. Kaide. Zakon. Tenbih. Men'-i zecr (yasağ-ı Cengiz) Devlet-i Tatar ve Moğol nizamat-ı esasisi. Siyaset kanunnamesi (yasağ-ı Timur) etrakla idare-i mülkiye düsturulamelleridir. yasak | Ve dahi sefere varmayan yayanın yasağı, kuzat marifeti ile teftiş oluna, şol yaya ki, sefere gitdikde hizmeti tamam olmadın destursuz kaçub gitmiş ola veyahud bundan gider kaçmış ola, eğer defeatle etmiş olursa, salb edeler. Ve eğer adeti olmayub daima ederlerse(? )fgg anun gibi kişinin burnunu yarub ve kulağını kesüb siyaset edeler, bu babda kimesne mani olmaya ve akçesini alup salı-vermeyeler., | Akgündüz, OK, 9/I. Kitap, İstanbul 1996, 521
a.
yasak elma
b.a.
"Senki öylesin, kalbimi çelensin / Nedir bu vefasızlık a hercai / Gönlümü verdiysem ben / Alan da sensin. / Sen ki sensin, yasak elmasın / On yedinci yılda sen / Ömrümü tüketensin.", S Seyidanlı, 9"
yasaklatmak -i
f.
-i yasaklama işini yaptırmak.
yasaklayıcı | Halk partisi hükümetlerinin Memurlar kanunu içine sokturdukları bu yasaklayıcı hüküm yüksek ihtisas sahibi vatandaşların «ilmi otoriteler» makul tenkitlerinden kurtulmak olduğuna göre niçin susuyorsunuz? , | SadıkAldoğan, HalkHakimiyetivePolitikaHürriyeti, KenanM, 1947, 12 | Zannediyoruz ki, bu tâbirler grevi yasaklayıcı hükümler (İş Kanunu Mad. 73) den mülhem olarak tasarıya sehven ithal edilmiştir., | İÜ İktisatFakültesi Mecmuası? , 1962, S 131-132, 109, | Bilhassa şiirde bunu yasaklayıcı kararlar almak, Türk Edebiyatçılar Derneğinin yetkisi içinde mutlaka olmalıdır., | TürkDili, 1963, C 13, 445 | Sınaî yapınların maliyetinin yüksek olmasının sebeplerinden bir diğeri, âdeta ithâl mallarının girişini yasaklayıcı gümrük vergisi ve ithalât primleri ile yerli sanayiin korunmakta oluşudur., | NecdetSerin, TürkiyeninSanayileşmesi, SevinçM, 1963, 214
s.
yasaklı | sf. 1. Herhangi bir şeyi yapması kendisine yasak edilmiş olan (kimse): ?Kamu hizmetinden yasaklılar ... affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.? -Anayasa. 2. Yasaklanmış: Yasaklı kitap. ?Yasaklı bir daktiloyu çalarken yakalandığ[nı? ]ı ne çabuk unuttun.? -İ. Aral. | Son kadehti elimde yokuşta bir yol buldum / Vali konağı'nın bir odası yanıyordu yalnızca / Gecenin en yasaklı saatiydi belki de / Bir karanlık bir aydınlık bir karanlıktı gece, | AlperÖzbek, 53
s.
GTS++
yasaklı madde | spor doping maddesi | Dopingle suçlanan diğer cep herkülümüz haricinde bir de dünya çapında bir bayan atletimiz vardı değil mi? Neylersiniz ki o da yasaklı madde kullanımından cezalı!, | FUraz, T, 16.8.2011
a.
yasal Saf. Dizi. Beraberaliste*
yasalcı legalistic | İkinci anlayış liberal gelenek tarafından özellikle Kant'tan itibaren 'adil ve istikrarlı bir kamu düzeni'ni politik düşüncelerinin merkezi haline getiren liberaller tarafından getirilen 'yasalcı' (legalistic) kamusal alan modelidir (sic)., | ÇağlaDırbalı, Aralık 2014, ödev
s.
yasalı
s.
meşru
tr. Yasa+lı
"Ayni kökten yasalı (Bkz. Madde 59) = meşru (legitime), yasasız + gayrimeşru (Illegitime) mânalarındadır.", Yeni metni ile anayasa ve yeni kelimelerin izahları: 491 no. ... , 1945, 25"
yasalı
s.
"Sorun çözülsün de nasıl çözülürse çözülsün "pratik" tavrı ilkesizlik ve yasalı hayatsızlıktır | bu da kime yakışır ki!", @muratonderman, 30.5.2024, X"
Yasalılık –ğı | ++
a.
yasallık | meşruluk; yasaya uygunluk | Feinstein çalışmalarında programın etkinliğini, yasallığını ve sonuçlarını şeffaf bir şekilde gözden geçirdiklerini savundu., | T, 18.5.2012
a.
Yasama | Bundan sonra iş yasamaları, yalnız hutkuk düzenini ilgilendiren konulara uzanmakla kalmamış, aynı zamanda büyük bir ısrar ile sosyal ahlak meselesini de kucaklamaya çalışmıştır. Refet Özdemir, III+ M Çenberci, İş kanunu Şerhi, 1968
a.
yasama uzman yardımcısı | Atanacak Yasama Uzman Yardımcısı adedi, Kamu Personeli Seçme Sınavı puan türü ile yabancı dil bilgisi aşağıda belirtildiği şekilde tespit edilmiştir., | TBMM iş duyurusu, 10.12.2010
a.
yasamacı | kanun vazıı, vazııkanun, kanun koyucu, yasa koyucu, yasayıcı, yasa yapıcı. | Köy bütçesine ona göre tedbirler alınır. Öğretmen işe başlamadan evvel okul binasiyle öğretmen evi tamamen bitirilir. hükmü kanun vazıı (Yasamacı ) tarafından köyler lehine kabul edilmiş önemli bir kolaylık olmakla beraber, bu işi üç yılda başarmak, gücünün dışında bulunan köylerin bulunduğunu da kabul etmek lazımdır., AÜSBFM, 1943, C 1, 820
a.
yasamak | Cümle âlemler üstine hayr u şerri sen yasadun / Rahmet ü hışm havâledür kendü aslına katmağa, | Yunus Emre / M Tatçı, ?
f.
Yasamak Yapmak. İmal. İbda'. İnşa. Tasnî'. Bina. İnşad. Tezyin etmek.
Yasamışı Nazm. Tertib. Yapmış drst etmiş*. Hüner sarf etmiş. İcad eylemiş.
Yasanık/yasang Geniş. Vasi. Tüzenik. Tertib etmek.
Yasanmış Giyinmiş. Libas giymiş. Esvablanmış. Elbise derber etmiş. Ziynetlenmiş.
Yasar Yasatmak. Yaptırmak. Tezyin ettirmek. Tüzer. Bünyad. Sâhten*.
yasasız
s.
gayrimeşru
tr. Yasa+sız
"Ayni kökten yasalı (Bkz. Madde 59) = meşru (legitime), yasasız + gayrimeşru (Illegitime) mânalarındadır.", Yeni metni ile anayasa ve yeni kelimelerin izahları: 491 no. ... , 1945, 25"
yasasız
s.
"Çatışmalar eşitsiz ve yasasızsa yaseminler her daim güler", Haydar Oğur, 1994, 47"
Yasav saf. Dizi. Tertib.
Yasavul Yasakçı. Yasak memuru. Muhafaza memuru, kavas. Asya-i vustada yasavullar tayak* ve değnek ile hizmet-i miride gezerler.
yasayıcı | yasamacı, kanun koyucu. | ... yasayıcı ve yasayan = teşrii vasıfları , Meclisin yapısı icabı ( Législatif + constituant ) mânasında alınmak gerektir. Bunun için yasamak ve yasama kelimeleri de bu geniş mâna ile kullanılmış bulunuyor. = Aynı kökten yasalı (Bkz ..., Ülkü, 1944, C 24, 3
s.
yasçı
s.
yas tutan. ölünün ardından ağlamak için para ile tutulan kimse, ağıtçı, yasçı
tr. yas-çı
"Tahir ağa güvey gireceği zaman ölmüş te yaşçı Fadime nineyi tutmuşlar . O da Tahir ağa için bu ağıtı yakmış. At var at içinde , Nalı parlar kıçında , İller güvey oldu da , Benim Tahirim yok içinde,", H Z Koşay, Ankara budun bilgisi, 1935, C 1, 47"
yasçı
a.
ağıtçı. matemci, yas tutucu.
"Gözyaşında acı bir gülümseyiş ve gülümseyişinde küskünlüğün gözyaşları parıldıyan bir yasçı | başdönmesi, heyecan çarpıntısı, gözyaşı hiç eksik olmayan bir tip. Düşünürken ansızın -sebepsiz- bir titremeye tutulan ve hal diliyle konuşmanın yegâne göstergesi olarak taşların üstünde gözyaşı döken tuhaf, garip bir ... ", Hasan Akay, Servet-i fünûn şiir estetiği Cenab Şahabeddin'in gözüyle, 1998, 143"
Yası yası (sad ile ayrıca) pehn*. Arîz. Künk*. Düz. Yalfak*. Şeyh Süleymân Efendi-i Buhari, Lügat-ı Çağatay ve Türki-i Osmani, | 293-294. Mihran Matbaası, İstanbul, 1298
s.
Yaskamak Yatsamak. Tekye edinmek. Mütekke bulmak. Tazir etmek. Dayaklamak. Döğmek.
yaslanık | yaslanmış | Büyük yarın Büklümlü köyü tarafındaki ucunda yara yaslanık kalın ve geniş bir düz yerleşme yeri bulunmaktadır (lev. 2,2)., Keban project ..., 1972, 2 Ancak Türkiye henüz kendi geleneklerine yaslanık aş kültürü oluşmamış bir ülkede, külli..., | İ Hınçer, Türk Folklor AraştırmalarıD, 1972, C 14, 6463
s.
yaslanış BTS- | Bizlerden çok evvel bu ocak yanmış, / Sevda köz koyunca alev uzanmış / Ocak sağlam ama ocak ufakmış, / Bir âşık ah çekmiş yaslanışında., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 195
a.
bts-
Yasmak Yatsamak. Arasta etmek. Saf saf dizmek. Beraber etmek. Puşişlenmek. Elbise giyip ziynetlenmek.
yassah | halk dili yasak | Bayram mı kutlayacak dilerse izin veriyor, dilerse, | yassahh kardeşim tavrıyla insanların bayram coşkusunu öfkeye dönüştürebiliyor., TKöseoğlu, T, 23.3.2012
a.
yassı kadayıf | ++
a.
Yassılmak | Yassılaşmak. | Yassılır yaylada dağlar düz olur., | V C Aşkun, 45
f.
Yastamak ve yatsanmak. Baliş etmek. Düzletmek. Tesviye etmek. Dayanmak. Tekye* etmek. Sevinmek. [293]
Yastanmak Dayanmak. Soyanmak. Tekye etmek.
yastık 2. | Ciltcilikte kitabın cildinin sırtındaki yükseklik 3. Sebzecilikte yastık şekli verilmiş toprak kesiti | Eğer kış bahçeniz ya da tünel seranız yoksa, küçük bitkilerinizi bahçenizde kaliteli, tarıma elverişli topraktan oluşturacağınız yastıklarda yetiştirebilirsiniz., | 22.7.2016, EvYapımıSebzeler, 3
a.
Yastıklı | İçeri girip avludaki tulumbada yıkandıktan sonra, yemek yemeden, yukarı kata, kendi odasına çıktı, beyaz patiska örtülü ve halı yastıklı mindere uzanarak düşünmeye başladı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 78
s.
yaş almak
b.f.
bir yaşına daha girmek.
"Nazan'ın bir yaş daha alması şerefine yaptığımız Ak çiçek tangosunu çalıyoruz... ", C Uçuk, DŞ, 1971?, 146"
yaş almak | deyim Yaşlanmak. | Yaş aldıkça bunları yazmak daha kolay gibi görünüyor ama bu son derece zor., | Sİleri, T, 9.5.2010
TDK-
yaş neticesiz | O iş yaş! | Senin işin yaş! yaş günü | doğum günü | Beşinci yaş gününde miydi, altıncı yaş gününde miydi, armağan olarak pantolon göndermişti babası İstanbul'dan., | DCeyyhun, 28
a.
yaşam | hayat | O getirir baharı, / Yeşil yapraklariyle;/ Yaşam sunar bizlere,/ Altın başaklariyle., | ZMısırlı, OkuldaBirYıl, 17 yaşam döngüsü | Biyoloji'de yaşam döngüsü bir canlının geçirdiği değişikliklerle tekrar başladığı noktaya dönmesidir. / Yaşam döngüsü değerlendirmesi ürün, proses veya hizmetlerin üretim, kullanım ve bertaraf süreçlerindeki çevresel etkilerini belirleyen bir metodolojidir. | Microsoft yaşam döngüsü İlkesi bir ürünün ömrü boyunca destek sunulması için size tutarlı ve öngörülebilir yönergeler sağlar., | | https://support.microsoft.com/tr-tr/lifecycle, 24.7.2017g
a.
yaşam destek ünitesi
b.a.
beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastayı canlı tutmak için çalıştırılan düzenek.
"Yaşam destek ünitesi ve organ nakli ile ilgili kararlarda beyin ölümü kabul edilirken, başta miras olmak üzere ölümle ilgili diğer hükümlerde, fiilen klasik ölüm tanımı kabul edilmektedir. .", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?"
yaşama
a.
yaşamak işi.
"Kendi yaşamalarımızla gizlice büyüdük gök kadar, / Herkesin ağzında kendi tatlı nefesleri vardı. / Sıhhiye neferleri olacak, Allahım, tenhalardan, / Kazma kürek sesleri vardı" Dağlarca, ÜŞD, 29"
yaşama | hayat, yaşam | Ama İstanbul'un yaşamasında doğa hâlâ bir dosttu., | Sİleri, ZCumartesi, 27.10.2012 | Artık tokmağın da, ihtiyarların da, sessiz, sevinçsiz görünen bu ahşap evin de yaşamaları değişmişti., | VSevim, 11
a.
Yaşama | Madem küçük dünyamız ölümlerle sınırlı / Madem kişi bağlı ortak yaşamalara., | B Necatigil, 60
a.
yaşamalık | Seyirlik değil, yaşamalık tasarımlar, | JülideGüngör, Z, 22.10.2012
yaşamasız | At yere yuvarlanır, artık gereksiz, yaşamasız bir nesnedir o., | Jiri Marek / O Akbal, Bir ana konuşuyor, ÇHA, 60
s.
yaşamışlık -ğı
a.
ömür.
tr. yaşa-mış-lık-ı
"Rahmi amcanın altmışiki yıl yaşamışlığı bizde şaşkınlık yaratmıştı.", A Cılga, 1980, 85"
yaşamışlıklar | anılar, hatıralar | İşte bu yüzden kitaptaki yazılar bir kuşağın hem yaşamışlıklarını hem de özlemlerini barındırıyor., | T, 16.11.2010
a.
yaşamlaştırmak | Ondaki aydınlanmacı, eşit, özgür ve demokratik değerleri alıyor kendi varlık değerlerimizle, evrensel yaşam forumlarımızla sentezleyerek yaşamlaştırıyoruz., | AÖcalan, T, 22.3.2013
f.
yaşanılası 1989 | Zamanın koynunda sakladığı yaşanılasıların yanından geçip gidiyoruz., | YErdoğan, 28
a.
yaşanılır | Daha yaşanılır, daha kaliteli ve huzur dolu bir İÜHF için yapılacak çok iş olduğunu düşünüyoruz., | MehmetKasımDağlı, 18.10.2016 gacebook
s.
yaşanılırlık -ğı | İstanbul böyle hamlelere yaşanılır kılınmaya çalışılmış mıdır? Elbette bu yönde ciddi adımlar atılmıştır. Buna rağmen şehrin yaşanılırlık seviyesi yükseltilememiştir., | D Mehmet Doğan, KararG, 24.06.2019 | Şehrin yaşanılırlığını artıracak tedbirlerin yapı ve nüfus yoğunluğu olan bölgelerde ciddi seyreltme ile sonuç vereceği açıktır., Mehmet Doğan, 27.07.2023, | https://www.bizimsivas.com.tr/istanbul-deprestiginde-nasil-kurtulacak
a.
yaşanılmışlık –ğı | Yoksa kan akar, kabuk bağlanır, unutulur gider oyuklardaki, izlerdeki yaşanılmışlık., | Bekir Fuat, KararG, 02.06.2019
a.
yaşanmazlaştırmak | Memleketi yaşanmaz bulanlar yaşanmazlaştıranlardır. Zilletten kurtulmak için sezarlaşılır. Taç yüz karasını pırıltılarla gizlediği için kutsal' der Cemil Meriç., | Nevzat Onmuş, rindan sohbet, 7.11.2019
f.
yaşanmışlık -ğı | Ne diyor şarkı: Suçuna bağışla sarıl boynuna/ Biz bize yaşarken geldik oyuna. Demek ki ortada anne sevgisinden önce bazı yaşanmışlıklar var., | YOğur, T, 9.5.2010 | Hiçbir şey, babasının eksikliğini doldurmuyordu. Hiç yaşanmamışlık... Babasızlığın iç acısı, başından gitmeyen hasret bulutuydu., | BTSalihoğlu, 2014, 66 | Belki de bunun en iyi örneği de -içinde Dazai'nin yaşanmışlığını bulup çıkartmanın neredeyse imkansız olduğu- 'Buruk Ayrılık'tır., | AÖTürkeş, HrKitapSanat, 5.5.2017
a.
yaşantı | 1977? | Kars'ın dindar çevresi tarihler boyunca Ebülhasan Harakani hazretlerinin menkibelerini yaşantı ve tasavvuf incilerini dillerinde, gönüllerinde bir zikr-i zeban haline getirmişlerdir., | İAlanka, 34 | Otobüste ilk kez ayaklarımın ucuna basıp kendimi germeden, rahatlıkla askıya tutunarak ayakta gidebildiğim gün duyduğum o çılgınca sevinci dün gibi anımsıyorum. Ne büyük bir yaşantıydı., | İpşiroğlu, 121
a.
yaşantı | yaşama | Yaşantı zamanına gelduk anca. İşler dönük. | , | A H Gedikli, 1.7.2009, Akçaabat
a.
yaşantılı
s.
yaşantısı olan.
tr. yaşa-ntı-lı
"Yaşantılı şarkılarımda bulur herkes kendini, / Yaşıyan sevgisinde beni ummanlar kadar.", Latife Çelebi, 1966, 61"
Yaşantısal | İren'in şiiri, belli bir yaşantının şiiridir ve yaşantısaldır. İren olayları durmadan süzgeçleyen, iç bağıntılarla saçaklanan, ama bu işe daima yenik olarak başlayan kendi bilincinin şiirini yazmıştır. ..., | Papirüs, S 31-39, 31
s.
yaşarlık | Osmanlıca kalıntısı sözcükleri kullanmaya, bunlara yaşarlık kazandırmaya özen gösteriyor., | TDK 1973, 302
a.
yaşatıcı | Daha 1939'da Hareket dergisinin ilk sayısında şunları yazar: | 19. asrın milliyet Avrupasını yaşatıcı kuvvetlerin başında büyük sanayi bulunmaktadır ve büyük sanayiin 20. asırda kazandığı rakipsiz hâkimliği, zümre istibdadını hazırlayan gayesi her şeyi tanımaktan ibaret olan 19. asrın idealsiz müsbet ilimciliği olmuştur. N Topçu, Rönesans hareketleri, Hareket D, 1939, S 1
s.
yaşatmayıcı | Yaşatmayıcı şeyi kuşatıp sindirmek kâbil ise, ancak o tatbik edildiğinde
s.
yaşayabilirlik | Bartın Valiliği, 'doğmun yatakta veya tuvalette olmasının bebeğin yaşayabilirliği açısından herhangi bir öneminin olmadığı' yönündeki bilirkişi görüşü doğrultusunda iki sağlık görevlisi hakkında soruşturma izni vermedi., | ErsinErcan/AyhanAcar, Hr, 8.7.2017, 3
a.
yaşayan insan hazinesi* | UNESCO'nun yerel kültürleri yaşatarak evrensel kültüre katkı sağlayan sanat adamlarını onurlandırması, taltif etmesini ifade eden bir kurum | Yoksa UNESCO boşuna Neşet Ertaş'ı yaşayan insan hazinesi ilan etmiyor., | İPala, Z, 2.10.2012
a.
Yaşayıcı | İyi bir hayat yaşayıcısı olmak istiyorum. Sadece canlı olmak değil yaşamak, hayatın içinde olmak, ışık çıkarmak. | , | N Karaibrahimgil, Klbk, 28.9.2019
s.
yaşçılık -ğı
a.
*
tr. yaş-çı-lık
"... yaşçılık veya 18 yaşçılık doktrini icad edecek değilim. Seçimlere daha çok vatandaş katılsın diye, kabil olsa da oy verme işini beşikten başlatsak, derim. Tatlı tatlı münakaşaya değer bir konu bu .", A Kabaklı, Bizim Alkibiyades, 1977, 62"
yaşdaş | Bir iki kez, üstü örtük biçimde soracak oldum; yaşdaşım sinema oyuncuları eski filmlerini seyrederlerken acaba ne hissediyorlardı? | , | Sileri, ZCumartesi, 15.9.2012
a.
yaşık | Yavan-yaşık yiyoruz., | 8.10.2011 TRT2, 8.30
a.
yaşıt
"Şu saatte yaşıtlarımızın çoğu pinekleme halindedir, bir kısmı uyumuştur bile. En canlısı köşkünün bahçesinde pinpon komşulariyle oturup bezgin bezgin lafazanhk ediyordur yahut radyoda dördüncü halber bültenini dinliyordur ve hiç birinde şu saatte bir dans salonunun sesine, havasına, kalabalığına tahammül kudreti yoktur.", R H Karay Sonuncu kadeh, 1965, 102"
yaşlamak | 1. ıslatmak 2. göz yaşı dökmek, ağlamak | Apdest al namaz kıl gözünü yaşla/ Yaş olan gözde nur olur oğul, | Geycekli 1977, 3
f.
yaşlandırılmak | Oldurgan rol icabı oyuncuyu makyajla olduğundan daha yaşlı hale sokmak | Yönetmenin isteğiyle makyaşla yaşlandırıldı., | AIşıklar, Bugün, 17.3.2015
f.
TDK-
yaşlandırmak |
f.
yaşlanık | yaşlanmış | Anteke'deki yol çalışması bitince gelicisen hiç gelme. Yaşlanık olurum., Antakya Türkçesi, 2018?
s.
yaşlanış | yaşlanma hali, yaşlılık | Yıllar yılı her gün kitapçılarına, kitaplarına sığındığınız o yerden bir an önce kaçmak, kurtulmak isteği yaşlanıştan mı? , | Sİleri, Z, 20.5.2012
a.
yaşlanma karşıtı | anti-aging | yaban iğdesi ile zenginleştirilmiş yaşlanma karşıtı gece kremi, | 3.9.2016, Klbk, 9
a.
yaşlıca | Yaşlıca olanı: '-Kütük benim, onu zorla almak istiyor' diye heyecanla konuşmaya başladı., | AErgenekon, 50
s.
yaşlıcana | yaşlıca. | Yaşlıcana bir hanım var ya evleniyor!, | 2018
s.
yaşlık | yaşlı, yaşında. | Bizim kamarada benden başka orta dereceli bir Osmanlı memuru ve beş-altı yaşlık kızı vardı., | Y Akçura, Suriyeden, VakitG, 20.4.1913, 2, (18) | Ülker Sultan da tahsilinden babasının yanına izine gelmiş. Gelir. Ali Cengiz kendisini yüz yaşlık bir ihtiyar şekline sokar., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 51
s.
yaşmak | Gel Türkün anası, gel Türkün kızı, / Dünyaya sen verdin kurbanlık kuzu, / Kalktık böyle gördük biz anamızı, / Elinde iş altındaki yaşmaktır., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 199
a.
yaşmaklanmak | yaşmak sarınmak, başını yaşmakla örtmek | İşte bunlar o köklü, imanlı, üsluplu eski İstanbul ailelerinin çocukları: 4 yaşında mektebe giden, 5 yaşında iğne tutan, 7 yaşında yaşmaklanan ama 11 yaşından sonra evde hususi hocalarla lisandan musikiye, nakıştan dikişe hünerli olsun diye itina ile yetiştirilen lalalı, dadılı, zengin, konak çocukları., | Nazik Erik,33
f.
yaşmaklı
s.
yaşmak örtünmüş.
"(Yaşmaklı anamın) güler yüzünü, / Kaç kerre görmek için yoluna düştüm. / Ömrümün baharından bu güne kadar, / Hasretini duydukça seni ararım.", Celâl Beykal, 1956, 45"
yaşmaklı | İşte köyümüzün bu yaşmaklı dilberi yekten irileşti, beli tıpkı bir ceviz tomruğuna döndü., | MahmutYağmur, 1957, 8
s.
yat geberlik | Konya yöresinde gece yemeği | Gece vakti, yatma saatlerine yakın (11-02 arası) yenilen yemek türüdür. Yatarken, gece ağırlık çöker tok yoluna gideriz diye, az yemek yenildiği için bu isim verilmiştir. kaynak: annem galiba ingilizce karşılığı da supperdır. (venom, 08.01.2006, | İTÜ.S | Bazı yörelerde yatsılık olarak da adlandırılan yenildikten takribi üç ila beş dakika içerisinde derhal cumba yatak vaziyetinin alınması gereken öğün anlamında kullanılır., | (ivandivandelen, 07.07.2010, İTÜ.S
a.
yatak | evlek* | Bir çapa ya da kürek yardımıyla fazla derin olmayan tohum yatağı açın ve tohumları seyrek aralıklarla bu yatağa serpin., | 22.7.2016, EVYapımıSebzeler, 3
a.
yatak odası sesi | yumuşak, alçak, cilveli, işveli, dokunaklı ses.
a.
yatakçı
a.
yatak satan kimse.
Pruva uzanmalı köşe 23 mart. Teşhir ürünü göbek kilit. Zeus sürgülü yatakçılarda olur
Yataklanma | İnönü İlçesine bağlı Dereyalak köyünde bulunan yumru kalsedon yataklanması da ayrı bir değer taşır., | Rifat Bozkurt, Eskişehir ve Yakın Yöresi Süs Taşları, TMMOB Eskişehir Kent Sempozyumu / 2014, 231
a.
yataklı
s.
yatağı olan.
tr. yatak-lı
"18 adet refakat yataklı çocuk karyolası yeni alınmıştır. Diğer karyolaların yatak ve etajyerleri yenilenmiştir.", 1.2.2008, https://www.haberler.com/yerel/bashekim-serif-mercan-haberi/, 31.1.2024g"
Yataklık –ğı | karyola. | ...pencereden hali olan duvarın bahçe tarafındaki köşesinde ince beyaz tül ile örtülmüş yataklık, yataklıkla denize nazır olan pencerenin arasında birkaç sandalye,... ., | N Kemal, İntibah, 114
a.
yatan ölmez yeten ölür atasözü. ++
Yatan ölmez yeten ölür derler.
atasözü.
Hasta olan değil eceli/vadesi gelen ölür.
yatar
a.
mec.
"Sonra da doğum için hastaneye gittiğimde hastaneden de aynı karakol komutanı geldi, beni aldı. Şu anda eşim içeride, 7 yıl 6 ay yatarı var, benim de durumum bu.' dedi.", B Bozdağ, https://onedio.com/haber/bekir-bozdag-dan-cinsel-istismar-onergesi-aciklamasi-739735, 118.11.2016g"
yatar | hapis cezası. | Sonra da doğum için hastaneye gittiğimde hastaneden de aynı karakol komutanı geldi, beni aldı. Şu anda eşim içeride, 7 yıl 6 ay yatarı var, benim de durumum bu.' dedi., | BekirBozdağ, Hür, 18.11.2016g 2. Yatar hasta* | Annem bir rahatsızlık geçirdiğinden dolayı genelde evde. Annem yatar hasta değil, fakat ev işleriyle ilgilenemiyor., | 11.10.2014, | https://www.kadinlarkulubu.com/forum/index.php? threads/izmirde-eve-yardimci-bayan-ariyorum.760567/, 5.3.2017g
a.
yatay sektör | horizontal sector | Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hukuk Müşavirliği'nin Yatay Sektörde Çevresel Sorumluluk Direktifinin Uygulanmasına İlişkin Kapasite Geliştirilmesi İçin Teknik Yardım Projesi 25/04/2016 tarihli, 9323 sayılı yazısı ekte bilgilerinize saygıyla sunulmuştur.26.4.2016, HFPersonelBürosu
a.
ing.
Yataylaşma | ... ortalarına doğru büyümekte ve hipodermise doğru inildikçe yataylaşma göstererek hipodermiste yeniden sırça yüzeyine paralel duruma geçmektedirler (24, 29, 30, 38, 40)., | İÜVeterinerFD, 1998, S ? ?
a.
yataylaşmak | Bu görüşün doğruluğu, kemer taşlarının aşağılara doğru yataylaşan derzlerinde harcın bulunduğunun ve hattâ arasındaki taşlarla kaynaştığının görülmüş olmasıdır . İşte bu derzlerin yataylaştığı kesimlerdeki taşların sökülmesi, açıklanan ..., | Keban projesi ... faaliyetler, 1972, 198 | | Soruya dünya 'geneli' içinde cevap ararsak ben büzüşmenin yataylaşarak devam edebileceğini ama 'daha derine doğru' fazla yol alamayacağını düşünüyorum., | Y Bulut, Vatan, 19.11.2008, 11
f.
yataylaştırmak | ettirgen | Kitabı, yataylaştır mak dikeyleştirmekten çok daha kolay. Var nitekim kitapta 'No. 27, 1950' adlı resim. Yatay basmışlar. Öylesi de olur belki ama, resmin etkisi gerçekten dikeyliğiyle ortaya çıkıyor., | Our world of the arts, 1999, S 74-75, 20
f.
yatı mektebi | yatılı mektep | Doktor Hikmet ne çocukken yatı mektebinde kalmış, ne gençliğinde koğuş hayatı geçirmiş, hatta ne de uzun müddet otellerde yaşamağa alışmıştı. | , | YKK, 1945, 18
a.
yatıcı | Yatan kalbe kocar derler / Kalk kocaoğlan yatıcı olma., | Seyrani, 7
s.
yatık -ğı | Erzincan'da 'Oricik', Balıkesir'de 'Yatık', Osmaniye'de 'Şabeleme' yapan ve bizi biz yapan hikâyeleri görün., | AÇelik, T, 11.11.2010
a.
yatılı | 1. Gecelereri de kalınıp yatılan okul vb, leylî. | 2. | Geceleri de kalıp yatan (öğrenci, konuk); leyli. | Eksik olmazdı yatılı misafir / Hasta etmezdi ne çamur, ne kir / Zenginden daha çok gülerdi fakir / Eskiden hayat daha güzeldi..., Halis Ünlü, 26.03.2024+
s.
yatılı | 1. Geceleri kalınıp yatılan yer | Yatılı okul 2. | /a. geceleri kalan (öğrenci), leyli zıddı gündüzlü
s.
yatılılık -ğı | Okulumuzun lise kısmında yatılılık bulunmadığından, yatılı öğrenciler Orta III'den sonra GÜNDÜZLÜ olurlar., | SaintBenoitlisesi Orta Kısmı Okul Karnesi 1968-1969
a.
yatımlı
s.
"1. yatmış, yere serilmiş, basılmış, müstevi K.T. 2. dile yatan, söylenmesi kolay. | Süer Eker: yatımlı I uyusal, uslu yatımlı II becerikli, eli yatkın."
tr. yat-ım-lı
"yatımlı", İmlâ Lûgati: Dil Encümeni tarafından tertip edilmiştir, 1928, 335 | "... yatım istikameti ile yatım zaviyesi belirlidir. NNW yatımlı çatlaklarda bir maksimum tesbit edilebilir. W ve E yatımlı çatlaklar nadirdir. NW yatımlı çatlakların tamamen kuvars ile dolu, diğerlerinin ise umumiyetle boş olduğu sahada müşahede edilmiştir. (E. Wenk'ten).", Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü mecmuası, 1951, S 41-45, 185"
Yatıp kalkıp dua etmekgönülden devamlı dua etmek | Artık rahat rahat insanların ellerine, yüzlerine konuyor, konforlu apartımanlarda oturuyor; en âlâ lokantalarda, en âlâ yemekleri yiyor; bu toprakları sinek cenneti haline getirenlere yatıp kalkıp dua ediyorlardı., | Çalıkoparan, 28
dey.
yatırılış | Ankaraya gelişim, hastaneye yatırılışım, aile arasında da hayli üzüntü olmuştu tabiî., | FAtabek, DK, 168
a.
yatırım | invesment | Politik yatırım kriterlerinin bu özelliği, onların ekonominin tamamı ile ilgili olmalarından doğar., | VFSavaş, Yatırım kriterlerinden doğrusal programlamaya, 1965, 5 | Yatırım // Yurtlar bir yatırımdır / Bundandır süslediği / Doğu kuzey / Yurtları yatırların., | Dağlarca, 1971, 84
fr.
yatırımcı | melek yatırımcı | Parası olan yatırımcılarla fikri olan girişimcileri buluşturan 'Özel Melek Yatırım Platformu'nun bu noktada çok önemli bir aracılık rolü üstlendiğini anlatan Gökhan Mendi, | Özel bankacılık müşterilerinin aslında kendileri de birer girişimci., | VatanG, 6.5.2014
a.
yatırımlık | evet arkadaşlar ben de ev arıyorum bu fiyatlarda İstanbul Anadolu yakasında yatırımlık daire nereden alınabilir? , | 17.10.2014, | https://forum.donanimhaber.com/istanbul-da-yatirimlik-ev-almak--98479581, 26.2.2017g
a.
yatırmalı
s.
"Para yatırmalı [ATM]", 25.06.2024+, Yenikapı"
yatıştırıcı | ... Bu hadiseden sonra Hıfzı Veldet yatıştırıcı bir konuşma yaptı. Fakat konuşmada terim, tüzük, kısıtlı, deyim, edim, ödem tabirlerini kullandığı için Ali Fuat 'uydurcayı bırakalım' diye bağırdı., | Guguk, Siyasi Muhabirimiz, 1950, 38 | Nivea yatıştırıcı bakım kremi., | 01.01.2025+
s.
yatkınca | bir işte yeteneği, becerisi olan. 2. yatık. 3. | çok durmaktan sağlamlığını yitirmiş, çürük olan. 4. | mec. benimsemiş, alışmış, eğilimli olan. | Bir ilkokul çocuğu için uzun hava okumak biraz ağır bir özellikti ama galiba kulağım yatkıncaydı., İ Küçükkılınç, İsmail Görkem Armağanı vesilesiyle!, 16.09.2016
s. mec.
yatkınlaşmak
f.
yatışmak.
"İçinin Solmaz'la başlayan ana duyguları, asıl çocuğuna baba olacak eşi bulduktan sonra yatkınlaşmış | yüzünün görünüşünde bunun vuruşları seziliyordu. Onu artist yapan belki | bu güzel istekti. Duyulan, istenen, çıldırılan bir istek..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 100"
yatkınlaşmak | Sürekli aynı filmi seyreden, acılı annelerin feryatlarına teselli gönderemez olan toplum yoruluyor, yılıyor ve çare olarak ne sürülürse ileriye, tutunmaya yatkınlaşıyor., | CAktaş, T, 26.9.2011
f.
yatkınlaştırmak | [S]istemin klasik usulleriyle dönüşmeye yatkınlaştıran bir hazırlıksızlığın, donanım yoksunluğunun göstergesi olarak okunabilir mi acaba? , | CAktaş, T, 9.7.2012
f.
yatmak | 1. Olmamak, gerçekleşmemek, alınmamak, başarısız olmak | O iş yattı. Babamın işi yattı. | Ve sonunda koskoca parti boydan boya yattı., | NGüreli, 71 2. –ile Cinsel ilişkide bulunmak | Hiç öptün mü hiç yattın mı ne oldu/ Aldandın mı aldattın mı ne oldu, | BKÇağlar, 1968 | Hiç on altısındaki bir kızla yattın mı Halil? , | TKiremitçi, 2005, 187 3. –e bir şeyi görmüyormuş, işitmiyormuş gibi yapmak, gibi yapmak | Bir kısmı müzik cihazının kulaklığını takıp duymaza yatıyor ve uykuya dalıyor., | CDündar, C, 3.7.2016 ayağına yatmak deyim | Bir şey unutmuş ayağına yatıp derhal dışarı çıkmak için durumum müsaitti., | AbdullahEnes, Sirayet, Mart2015, 12
f.
yavanmak | Hasanali Kerimli, Ahlat taşı, 2019
f.
yavaş yavaş gelmek deyim hop, dur anlamında | Hey yavaş gel!' dedi Sema Hanım. 'Arkadaşlarınla saygılı konuş. Üniforma uygulamasının kaldırılmasına neden karşı olduğunu adam gibi dile getirebilin misin? ', İpşiroğlu, 54
yavaş kent | sakin kent | Türkiye'nin ilk yavaş kenti Seferihisar'da katıldığım bir tohum takasında bu vasiyeti gerçekleştirmek üzere girişim başlattım., | GülerYücel, R, 3.8.2011 yavaş şehir | Şimdilerde pek moda olan 'yavaş şehir' Seferihisar'a bir gece önce gelmiştik., | DOğur, T, 24.04.2010
a.
yavaş soykırım | siy. | İmzaya açılan metinde, 2. Dünya Savaşı sonrasında müttefik güçlerin Nazi suçlularını adalet karşısına çıkardıkları Nürnberg mahkemelerine benzer bir şekilde, İsrail'in savaş suçları ve yavaş soykırım uygulaması suçlarıyla yargılanması talep ediliyor., T, 7.8.2014
a.
yavaşlatıcı | Yalnız, (sıkı durun) kabataslak 100 yıldır, her türden tahmini ters köşeye yatıran, hiçbir şekilde rasyonalize edilemeyen, hemi de Weber üstadımızın kastetmediği/bilmediği anlam ve bağlamda rasyonaliteye meydan okuyan (karşıt kamplar açısından 'vaziyete göre' iyi ki de meydan okuyan, peh peh) emsalsiz bir siyaset, toplum ve devlet yapımız olduğunu düşündüğümden midir nedir, 'modellere ve varsayımlara eklenip çıkarılabilecek parametreler'in, hele hele şu 'tarihin eşsiz hızlandırıcı ve yavaşlatıcıları'nın ('İlerici' Lenin'in gayet anlaşılabilir sebeplerle aklına gelmeyen ikinci tamlanan bana aittir!) daha çok belirleyici olduğunu iddia etmek cüretini kendimde buldum muvakkaten de olsa, min gayri haddin., | E Ayyıldız, 14.7.2019, rindan eposta
s.
yâvengi
Çadırlar önünde kandiller yanar / Yâvengi gülleler havadan yağar / Toplar sedasından dağlar iniler / Aman padişahım izin ver bize 57
yavıncamak | (Göynücek) çok acıkmak | Yüreğim (midem) yavıncadı., | Ahmet Coşkun, 17.2.2019
f.
Yavınçmak | açlıktan mide bulanmak, kazınmak 2. Çok istemek, yalvarmak | Kişi çok yavıncıyor., | A Coşkun, 3.1.2015 (konuşmadan)
f.
yavru | mec. güzel kız | Aslında çıkıp yukarı, konsere gidecekler ama gözlerine bir yavru kestirmişler onun röntgen* işlemini tamamlamadan çıkıp gitmeye gönülleri elvermiyor., | TAral, SÖ, 141
a. mec.
yavruağzı
"Maun renkli geniş ve alçak karyola, içinde yavruağzı pembe kadife yorganiyle rahat bir yataktı", C Uçuk, DŞ, 1971?, 87"
yavrulamak | Bazen aşağılamak için insanın doğurmasına da denir. | Anlayacağınız ama kalimeroo diye çirkin ördek yavrulayan film karelerinde geçici şerit olmayı seviyoruz!, | E. Elönü, Starpazar, 28.2.2010, 6.
f.
yavrusuz
s.
yavrusu olmayan.
tr. yavru-suz
"böylece güz gelince yavrusuz olarak geçer gider köyümüzden. bir daha da bizim köye uğramaz.", A Cılga, 1980, 46"
yavşaklaşmak | Beşir Hocam, cevabı yazıda var, taha kekliyor. Hürriyet yazarları niye bu kadar yavşaklaşıyor, anlamıyorum. , | ZekeriyaÇelik, 19.7.2013 eposta
f.
Yavşaklaştırmak | Faşizm iyidir. Memleketi yavşaklaştıran özgürlük ve demokrasidir., | İlhan Efe, rindan, vatsap
f.
yavşamak | Yani düzenlenen programın adı bile o fotoğrafın siyasetle ya da iktidara yavşamakla ya da güç istenci ile bir alakası olmadığının kanıtıdır., | AhmetUysal, 24.4.2014 R | Dertleri o biradan zevk falan almak değil yani. Kafayı bulup ona buna yavşamak., | Can, arsivlemesemolmazdi.blogspot.com, 10.6.2013 | Beti benzi solgun duvara tükürülen balgam gibi yavşamış baş çömezi Osman., | NGenç, isenç, 106
f.
yavşatma
a.
tr. yaşa-t-ma
"Modernizmin bütün 'yavşatma ve gevşetme' çabalarına rağmen, bu ülkede hâlâ delikanlı çocuklar var: gerektiği kadar pervasız, lüzumu kadar entelektüel... Size Raskolnikov'dan bahsediyor olabilirler | ama bu onları ıslah ettiğiniz anlamına asla gelmiyor.", Ö F Dönmez, Edebi Müdahale D, Kış 2011, Y 1, 2"
yavu Yahu. | Sonra bir bakıyorsunuz, zurna zırt deyiveriyor; Yeşim'in cümlelerinin ve fikirlerinin her biri başka bir adrese doğru uçuşuyor, anlamları zayıflıyor, | ne diyor yavu? noktasına geliyor Telesiyej., | T, 6.5.2010, 20
Yavuklu | Yavuklusunun orospulardan aldığı çıbanlar daha kapanmamış da ondan!, | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 152
a.
yavul yuvul | 1. anlaşılmaz, belirsiz söz 2. boş söz 3. Yavan kuru ses. | Adam yavul yuvul bir sesle: Evin sahibini görmek istiyorum, dedi., | VSevim, 18
z.
yavuz | Yavuz at, yemini (yavuz it ününü) kendi artırır, www.bekirhoca.com/atasozleri/atasozu.asp? id=83&, 28.5.2014g | Adamın cömerdi yavuz it besler, Mahzuni, 28.5.2014g | yavuz it/köpek öyle zırvar ki taştan ağır gelir | Yavuz itin sonu uyuz olur, Kişinin ağır hakaret görmesi, kendisinin buna yol açmasından ileri gelir. www.neleryokkifm.net/biliyormusunuz/atasozleri.htm, 28.5.2014 | yavuz olmak | Destursuz bağa giren amca, telvesi fal dökmeyen kahve, dervişin yevmiyesi, Ankara fıkrası, 'ya yeter gözünü seveyim' misali dirliği için yavuz olan gamsızın türküsü, hayal mızrağı, resimsi bir mahalle, tuvalden evler, yana yatmış binalar, ucuz şaraplar, yerdeki kel halılar, yıkılmış seneler, menekşeli saksılar, yenilginin neşesi, esneyen devlet dairesi, mübalağa ve matrağın düzmece hıçkırığı... HKıyar, Hisar'dan Ahmet, arka kapak/PBarışta, T, 25.3.2012
s.
yaya | Ermneci nine* | [Ö]nlüklü şişman kadın Ermeni yayacığım Arusyak'tır., | | Sevgili oyuncaklarım / Pamuk Halam / Üç portakalım / Yayacığım (...), | SevimBurak, YanıkSaraylar 1963
a.
yaya kalmakbaşarısız olmak. ayn. m. Yaya kaldın tatar ağası. | Geçtiğim dersler de hep edebiyat, tarih, coğrafya ve lisan dersleriydi. Fen zümresinde her zaman heyamola ile geçmiştim ve şimdi de edebiyat ve felsefenin fazla birleştiği noktalarda yaya kalırım hep. Tembellikle hemen müteradif olarak da çok yaramaz bir talebe idim. | , M Körükçü, EK, 1953, 107
dey.
yayalaşma | Yayalaşma devam ediyor. Fatih, yıl 7, | 41, Ocak2012
s.a.
yayan
a.
yaya.
tr. yaya-n
Tamam bir ayda geldik Şumna'ya / Atları bağladık beylik kışlaya, / On beş gün oturduk geldik Ordu'ya, Yirmi otuz bin de yayanımız var 39
Yayan yapıldak | Bu odadan bir an önce çıkmak, yayan yapıldak yollara düşüp tarlasına dönmek istiyordu., | M Ergun, N Özkök, Sihirli Gül, Ergun Yayınları, Ankara 1997, 4. Bs., 65
z.
yayan yapıldak | Kendisi de, biz de farkında değildik, ama o, gönül yolunda yayan yapıldak ilerliyormuş meğerse., | H. Su, Gülşefdeli.
yaycı | 1. yay imal eden 2. Yay kullanan, ok otan | İleri gelen pehlivanlardan yaycı, kılıççı bunun yanına verdi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî,73
a.
yaydal
s.
paytak yürüyüşlü.
tr.*
"yaydal=eğri çarpık bacaklı yürüyüşü sağlıklı olmayan yürüyüş şekli paytak", Ayhan Gökmen, Köyden sözcükler Y.T., 25.02.2024"
yaygın
s.
yayılı, yayyılmış.
tr. yay-gın
"Allahım sana şükran hislerim yaygın bulut halinde", Latife Çelebi, 1966, 69"
yayı patlamak | Döşemeye bastıkça oturduğu koltuk sallanıyor. Sallandığı bir şey değil, yayı patlamış, altına batıyor., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 41
Yayıklanmak | Mukabeleler yarılandı, günler yadırgandı, gazeteler yayımlandı, davulcular yaygınlaştı, ayranlar yayıklandı ve son olarak ramazan şerbetleri yavanlaştı., | M İdris, KararG, 23.5.2019
f.
yayılı | yayılmış | Şemsipaşadan çok daha geniş bir alana yayılı bu yerde, atları kiraya veren Kara Zühtü, binenlerin numara yapmalarını sağlamak için alana o binicilik yarışmalarında kullanılan engellerden bile üç beş tane koymuştu., | TAral, SÖ, 126
s.
yayılım | Muhtar Şahanov dünya çapında bir yazardır ve ne yazıkki bizim edebiyat ve yazarlar birliklerimiz Anar ve Aytmatov'la olan yakın ilişkileri Şahanov'la geliştirememişlerdir. Şahanov'un eserlerinin Türkiye tanıtımı ve yayılımı yapılamamıştır., | BAtsızGökdağ, 25.2.2013 eposta | Köyün sürüsü iye yayılıma gidip gelirlerdi., | VSevim, 109
a.
yayılış | Çünkü İslam dininin Avrupadaki yayılış tarihi ile sıkı alakası olan Sarı Saltuk Dedenin şahsiyeti hakkındaki malumatımız bu Saltuknamenin meydana çıkmasından evvel yukarıda zikrettiğimiz eserlerde bulunan bazı muğlak ve mahdut bilgilerden ibaret idi.,, Okiç, SarıSaltuk, 51
a.
yayıltı
a.
yayılma.
tr. yayıl-tı
"Hicrânî sözünü söyler muhtasar / Emrolur bir ecel rüzgarı eser / Bu zalim kendinden umudu keser / Kökte (Gökte) uçakların yayıltısı var.", Sabri Özcan San, 1987, 98"
yayıltı
a.
"Hicranî sözünü söyle muhtasar / Emrolur bir ecel rüzgarı eser / Bu zalim kendinden umudu keser / Kökte (b) uçakların yayıltısı var.", San, Hicranî, 98"
yayım yayım | Gerdan yaylası bir karı?? omuzda, seksen seksen. Saçlar daldan dala dökülmüş. Yanılsa da şöyle bir dirsek vursa Akdeniz dalgası gibi yayım yayım, dalga dalga çalkalanıyor. Kim? Telli., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 207
a.
yayın | Daha o tarihte Türkçe cinsî münasebetlere dair eserler, seksoloji yayınları yoktu; fakat Cemşit bunların Fransızcalarını epeyce okumuştu ve bekâret meselesinde ısrar edilmemek lâzimgeldiğini, zira bazı vücutların o yapıdan tabii olarak mahrum olduklarını biliyordu., | R F Karay, Sonuncu kadeh, 109
a.
yayın | yayın balığı, bir çeşit tatlı su balığı | Vuruşulmuştur Bursa ovası için / İznik asmaları, iri göl yayınları için, | CAKansu, Yansıma35/1974, 278
a.
yayın yasağı getirmek
b.f. P Safa Cumbadan Rumbaya, 1936 ?
gazete ve tvlerde ve sosyal medya düzlemlerinde yayınlamasını engelelmek için mahkemeden karar çıkartmak.
"Kesinleşeceği sırada ortaya bir yayın yasağı çıkarılmış, Samedin uğradığı suikastin dehşetinden vatandaşlar bugüne değin bilgisiz bırakılmışlardır. O zamandan beri yayın yasakları hem birbirini kovalamış, hem de bunların arası gittikçe sıklaşmağa başlamıştır.", Nadir Nadi, Atatürk ilkeleri ışığında uyarmalar: Bir iflâsin kronolojisi, 1961, 257"
Yayınlamak ve yayınlanmak TDK ve Kubbealtı Lügatinde yok. 4.7.2019 FG
yayınlanmışlık | O,karşımızda, televizyona on oturumluk sol mesafede henüz lise iki talebesi ve şiiri yayınlanmışlığın tripleriyle biz ''sağ'' cenahı kesiyor,bir ara Çavuşla iki satırlık kelam için yanaşıp gidiyor..., | Mülteci, 9.4.2013
a.
yayışmak | Genel başkan yardımcısı Şahabettin Bey birinci sandövicini kımıldamadan yiyip bitirmiş, ikincisinde ise tadını çıkarmak istercesine koltuğun arkasına yaslanmış, ayaklarını açarak iyice yayışmıştı., | NG, SO, 11
f.
TDK-
yayla gibi açmak d | O kalesini yayla gibi açıp Trabzonspor'a, 'Gel geç buyur' diyenler Eskişehirspor ve Bucaspor'un mücadelelerini izlerken hiç utanmadınız mı? , | CDalmaz, maraton.com.tr 28.4.2011
Yayla muzu | ışkın, uşkun, ışgun | YAYLA MUZU (UÇKUN) İngiliz bilim adamları yaptıkları araştırmada Türkiye'de özellikle Elazığ Van Bitlis Hakkari ve Erzurum'da yetişen bir bitki 'Uçkun'un' kanserle mücadelede çok etkili olduğunu bu bitkinin kanserli hücrelerin gelişmesini önlediğini ortaya çıkardı., | 5.3.2011, | http://www.uslanmam.com/kanser-ve-tedavi/1239662-yayla-muzu-nedir-nerelerde-bulunur.html, 26.10.2018 | Bilimsel adı ise 'Reun ribes'dir. Özellikle kanser ile mücadelede kullanılan bu şifa kaynağı bitki, hücrelerin yenilenmesinde ve gelişmesinde önem teşkil eder. İçeriğinde kimyasal maddeler barındırdığı tespit edilen bitki, birçok ciddi hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Doğuda bu bitki, yayla muzu olarak adlandırılmaktadır. C vitamini açısından zengin olan besin, A, B1, B2, E ve K vitaminlerini bünyesinde barındırmaktadır., Hasan Salkı, Bitkiler ve şifaları, ts, yy, ?
a.
Yayla muzu | ışkın, uşkun, ışgun | YAYLA MUZU (UÇKUN) İngiliz bilim adamları yaptıkları araştırmada Türkiye'de özellikle Elazığ Van Bitlis Hakkari ve Erzurum'da yetişen bir bitki 'Uçkun'un' kanserle mücadelede çok etkili olduğunu bu bitkinin kanserli hücrelerin gelişmesini önlediğini ortaya çıkardı., | 5.3.2011, | http://www.uslanmam.com/kanser-ve-tedavi/1239662-yayla-muzu-nedir-nerelerde-bulunur.html, 26.10.2018 | Bilimsel adı ise 'Reun ribes'dir. Özellikle kanser ile mücadelede kullanılan bu şifa kaynağı bitki, hücrelerin yenilenmesinde ve gelişmesinde önem teşkil eder. İçeriğinde kimyasal maddeler barındırdığı tespit edilen bitki, birçok ciddi hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Doğuda bu bitki, yayla muzu olarak adlandırılmaktadır. C vitamini açısından zengin olan besin, A, B1, B2, E ve K vitaminlerini bünyesinde barındırmaktadır., Hasan Salkı, Bitkiler ve şifaları, ts, yy, ?
a.
yaylacı | TBMMnde arka sırada oturan milletvekili | Dışlandım, yaylacı oldum., | EYalçınbayır, C, 24.12.2012
s.argo
yaylagöne | Tekirdağdan Keşan'a giden yol üzerinde belde krş. Dede Korkut Hikayalerindeki Karagöne
a.
yaylamak | yaşamak* | Pargalı-Hatice-Nigar kalfa bir arada; Metres-karı yan yana yaylayabilir misin, yarim benim sevdama dayanabilir misin? , ArdaUskan, Takvim, 2.3.2012
f.
yaylanmak | çabuk çabuk uzaklaşmak | Aklıma, verilmiş bir söz geldi. Hemen yaylandım. Tez, TTE, 85
f. argo
yaylanmaz | esnemez | Toplum, cansız ve hareketsiz olsaydı o zaman kanunun da değişmez ve yaylanmaz bir kıymet olduğu kabul edilebilirdi., | HİÖzyörük, 1943 AK
s.
yaylatmak | 1. Sermek, yazmak | Aman bulguru kaynatırlar / Serinde yaylatırlar / Aman bizde adet böyledir / Güzeli oynatırlar. 2. sallamak | Gizli dertlerimi sana anlattım / Çalıştım sesimi sesine kattım / Bebe gibi kollarımda yaylattım / Hayali hatır et beni unutma., | AşıkVeysel
f.
yaylım I | koyun, sığır otlatılan otlaklar | kovaladı durdular / kızı yaylım üstünde / takıldı peştemalı / kaldı dalın üstünde, | YMiraç, 1981, 49
a.
yaylım II Bir süre, bir yol. | Sabah bi yaylim çalışmamız lazım.
Yaysız araba | kr. Yaylı araba. | Kaldırımlarda müthiş bir gürültü çıkararak ilerleyen yaysız arabada adamakıllı sarsılarak Çayiçi'ni ve Bayramyeri'ni geçti; evine geldi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 137
s.
yaz boz tahtası | Sonra bu sualinize cevap verirken, insanın ta çocukluk yaşından başlayıp bugüne kadar kafasında uzun bir liste hazırlaması gerekiyor. Eğer böyle birtadad işine kalkacak olursam, o liste yaz boz tahtasına döner. Çünkü insan her yaşında, her devrinde başka başka değerlere tapar, inanır., B S Ediboğlu, EK, 1953, 123
b.a.
yaz yağmuru
b.a.
Ani yağan ve çabuk geçen yağmur
tr.
"Bir yaz yağmuru gibi geçiverdi / Mavimsi hâtıralar halinde zaman / Ellerindi yalnızlığa / Körpe sıcaklığıyla uzanan", İlhan Geçer, 1986, 75"
yazar yazıcı, muharrir, müellif ortak yazar bir eseri (makale, kitap) birlikte yazan, veya bölüm bölüm olan bir kitabın bölümlerini yazan yazarlar* | Sönmez'in makalelerinin daha iyi dergilerde yayımlanma şansını artırmak için o dönemde oyun teorisi alanında zaten ünlü olan Alvin Roth'u çalışmalarına ortak yazar olarak eklediğini biliyoruz., | Gkarabulut, 22.10.2012
Yazarlı | Editörlüğünü üstlendiğim Geçmişten Geleceğe Kapalıçarşı adlı çok yazarlı, görsel bakımından zengin kitabın tanıtım toplantısını bugün Kapalıçarşı'da gerçekleştirdik., | A Ş Çoruk, 18.11.2019, twitter
s.
yazboz
a.
İskambil, okey vb. oyunlarda sonuçların yazıldığı kâğıt.
yazboz / yaz boz / yaz-boz tahtası
b.a.
Okullarda dışarı çıkan çocuğun dönüp dönmediğinin anlaşılması için girip çıkarken işaretlenen tahta.
"İ Sungurbey, | "Yaz boz tahtası", Haldun Taner, 1982 (Kitap adı) |"
Yazgıdaş | kaderdaş | Kısaca yazacaklarım budur. Gebze Mahbusu'na geldiğimde, yazgıdaşlarım, Yeni Şafak'ı her halde bilmiyorlardı, ben, politikayı izlemek için gerekli olduğuna işaret ettim, sanıyorum artık bütün koğuşlar okuyorlar., | Y Küçük/T Kıvanç, YŞ, 10.10.1999
a.
yazgılamak | mahkum etmek, mecbur etmek | [G]ençliğini kendinden koparması ve içindeki genci sonsuz gençliğe veya aynı anlamda sonsuz cahilliğe yazgılaması, mahkum etmesi demek oluyor., | NYağcı, T, 23.12.2010
f.
yazgılı BTS-s. kaderli, mahkum | Sanki bu nedenle de ısmarlama bir hayatı sürdürmeye yazgılı gibiyken, kırk yaşında başlayan kitap okurluğuyla birlikte yalnızlığının farkına vararak bütün hayatını,-, CAktaş, T, 22.4.2013 | Yeni zamanın hışmına uğramış Osmanlı İmparatorluğu yıkılmaya yazgılıdır, | Sileri, Z, 23.8.2014
yazgısız | Gerçi Halil 'yazgısız' olduğunu düşünmüştü hep. Bunu, sözcüğün Türkçedeki eski türevi olan 'kadersiz' ile aynı anlamda kullanmıyorum. 'Kadersiz', daha çok yazgının itip kaktığı kişilerden söz ederken kullandığımız (ve konuşmamıza tatlı bir arabesk hava katan), hüzünlü bir tanım., | TKiremitçi, 2005, 166
s.
Yazı | Ama eli kolu bağlı duracak değiliz. Yazıdan yabandan yiyecek aramaya çıkacağız., | 73
yazı | kader | Yazılan yazı bozulmaz., | MuniseTürkeş, AnkaraGölbaşı, omurdedigin.net, 28.10.2011 | Öyledir. Ağanın işi kazanmak, marabanınki çalışmak. Yazı böyledir, | YErdoğan, 64
a.
yazı işleri müdürü | O zamanlar Ulus'un Ankara muhabiri, ayni zamanda bir Adana gazetesinin de yazı işleri müdürü... Kedi olalı bir fare yakalıyor: Churchill'in Adanaya geleceğini... Ulus'a telliyor bu havadisi..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 47
b.a.
yazı masası | yazarların yazılarını yazdığı masa. | Çok defa devamlı çalışmam için eserin beni bırakmayacak kadar ilerlemiş olması ve kapıda matbaacının adamı beklemesi lazım olur. Hayatımda en mesut olduğum anlar sekizden bire kadar yazı masanın (sic) başında kalabildiğim anlardır., Tanpınar, 1953, 65
b.a.
yazı orucu | yazı yazmaktan kaçınma | Kırk senedir söz orucu tutuyorum. En az yirmi senedir, yirmi beş senedir yazı orucu tutuyorum. Ne yazarım, ne çizerim., | Gemuhluoğlu, 1975/2016? , DostlukÜzerine, 2
a.
yazıçevrimli | yazıçevrimi yapılmış olan | Macar Türkologu Nemeth'in 1917'de yayımlanan Türkçe-Almanca Konuşma kitabının kapağı ile çevirili ve yazıçevrimli bir sayfa., | Tarih ve toplumD, 1984, S 3, 25
s.
yazıda
dışarıda.
Kış Tahmini Kış 99 gün sürer. Buna 99 Hesap adı verilir. Karakışın 1'inden başlamak üzere 99 gün sayılır ve 99 hesap bitince, 'Dağ başı tandır başı' olur. Yani, dağ başı tandır başı gibi sıcak olur. Yazıda (dışarıda) kalan ölmez.
Yazıklanmak | Kadına, erkeğe, çocuğa, hayvana, doğaya...Bitmeyen bir şiddet sarmalı içinde geçiyor günler. Her defasında somut olayı tartışırken, bağırıp çağırırken, dövünüp yazıklanırken, kızıp küfrederken buluyoruz kendimizi., | M İdris, KararG, 27.8.2019
f.
Yazıklanmak | üzülmek, hayıflanmak | Kasko yaptırmadığımı öğrenince 'vah vah' diye yazıklandı. 'Külüstürdü mülüstürdü ama güzel arabaydı.', | S Dölek, Kirpi, 109
f.
yazıktırmak | (Yazıyla) döktürmek | Ama hem yalamadan yutacaksın bütün fotoğrafları (fonda Tarkan | Yak bütün fotoğrafları) hem onlara | Utanmaaaz! Teşhirciiii! tadında dersler yazıktırıcaksın, hem Terk Edilen Kanserli Eş'in yanındayım ayağına onun teşhirciliğine ayrı bir kota açıp bir nevi yaralarına tuz basmasına aracı olacaksın., | PMağden, T, 6.9.2011
f.
Yazıktırmak | Acele ile yazmak | Coğrafi Bilgi Sitemleri (CBS) de bu tip modellemeleri mi kullanıyor acaba diye düşündüm. Fırsat bulup birşeyler yazıktırırsan çok sevinirim., | K Beşirli
f.
yazılama | ... yalnızca birtakım değerlerin soluğa yüklendiği yalın bir ses örüntüsüdür (pattern). Bu örüntü (kalıplaşma) düşüncesi çok önem taşır. Anlamlı sözü ya da müziği yalın gürültüden ayıran, konuşmayı bir biçimden bir başka biçime çevirme ya da yazılamayı (transcription) olanaklı kılan ..., D Aksan, Dilbilim sec?kisi: günümüz dilbilimiyle ilgili yazılardan ..., 1982, 235 | Canvas adı verilen bu okulda ( | http://www.canvasopedia.org/) öğretilen derslerden bazıları: (...) Yine burada öğretilen Protesto ve İkna derslerinde ele alınan konular şunlar: Yazılama, Sembol Kullanımı, Yürüyüş, Protesto, Koordineli Dönüş, Işıkların Kullanımı, Müzik Kullanımı, Yıpratıcı ve Yüksek Riskli Eylemler..., | EUslu, T, 9.11.2011 | Zira Taksimdeki mizah dolu yazılamaların önemli bir kısmını bu gençler yarattı., | YükselTaşkın, T, 4.6.2013
a.
Yazılım mı? Anayasa Mahkemesi: Basın özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiği hatırlanmalıdır.13.11.2019
yazılım mühendisi | yazılım mühendisliği yapan kimse
a.
yazılım mühendisliği | Bilgisayar sistemlerinin yazılım tasarımlarını hazırlayıp sisteme entegre etmekle ilgilenen mühendislik | Yazılım mühendisliği: Bu alandaki kişiler bankacılık, otomotiv, telekomünikasyon gibi geniş bir iş imkanına sahip., | MilliyetAkademi, 22.7.2011
a.
yazılımca
yazılım dili.
a.
yazılım+ca
yazılımca | yazılım dillerinin ortaklaştığı ütopya dil. bir nevi tersten babil kulesi.", nae 09.03.2022 01:45, EkşiS | "Yazılımca erişkellik, gizlilik, güvenlik, uluslararasılaştırma ilkelerine dayalı yazılım oluşturmaya yardımcı olacak standartlar ve yönergeler geliştirip ortaya koyar. Bir bilim dalı olan Yazılım bilimi için tutarlı bir yol kurar ve uyulması gereken ölçüler ve kurallar bütünlüğünü sunar.", https://belge.turkceyazilimkonati.com/yazilimca, 06.06.2025
yazılımsal | Elektronik ile ilgili donanımsal ve yazılımsal proje ve tezleriniz ücretsiz olarak yapılır veya yardımcı olunur. 15.02.08, www.elektronikhobi.com-dan programla ilgili | Yazılımsal olarak da geçilebilecek durumda özgür..., | 5.2.2014, rektörlükeki toplantıda
s.
yazılmak (birisine) | Anne adam sana yazılıyor!, | dizi sözü, 16.12.2011TV
yazımsı | yazıyı andırır, yazıya benzer. Bu kitapta, Köktürk yazı sistemine dair tek satır yok... 7. yüzyıldan itibaren Moğolistan ve Güney Sibirya'da yüzlerce metin yazılan bu muhteşem fonetik alfabe, yalnızca birkaç sözcük yazılmış yazımsı işaretlerden daha mı az değerlidir? Yoksa yazarın bunlardan haberi mi yoktur? , Ali Akar, @ali_akar, 13.01.2025, X
s.
yazın | edebiyat, literatür. | yazın eri | edebiyatçı. | Geriye kalan değerli yazın erleri düşüncelerini kamuyla paylaşamıyor., | Sİleri, Z, 5.2.2012
b.a.a.
yazın abanı/yamçını/ceketini al kışın ister al ister alma.
atasözü.
Yazın önlemini al, boşverme | kışın zaten alırsın, uyarılmaya ihtiyacın olmaz, anlamındadır.
"Yazın al abanı da kışın ister alma. (HMG, MK)", Sivas Folkloru, 1975, S 51-78, ?"
yazınsallaşma | Cemal Süreya şiirinde bedenin yazınsallaşması, | MSErgül, tez, 2003
a.
yazınsallaşmak | edebiyata girmek* | Cemal Süreya şiirinde yazınsallaşan bedenler üç kategori altında ele alınabilir:, | MSErgül, tez, 2003
f.
yazıştırmak
f.
karşılıklı yazı yazdırmak.
"Havayı ekstradan kızıştırmayın, Temmuz güneşinin altındayız baylar. Bizi boş yere yazıştırmayın, Bu dünyada yaşamanın bunaltısındayız baylar." E Ayyıldız, 8.7.2011 eposta"
yazıştırmak | Havayı ekstradan kızıştırmayın, / Temmuz güneşinin altındayız baylar. / Bizi boş yere yazıştırmayın, / Bu dünyada yaşamanın bunaltısındayız baylar., EAyyıldız, 8.7.2011 eposta
yazıtlı
s.
yazıtı olan, kitabeli.
"Urartu krallığının saraysanatı olarak adlandırılan adak yazıtlı tunç eşyalar üzerindeki arslan, boğa, kartal, arslan başlı yılan ejderleri ile birkaç hayvan organının ... yazıtlı bu eşyalar , " ata kültleri " olarak kullanıldığı gibi , ölen Urartu kral- larının ruhlarını koruyan " kutsal ... Aradolu sanatı araştırmaları, S 1-6, 1968, 70 "| "Bu bakımdan, sıralama ve sergilemeye bağlı tutulabilecek müziksel ürünler Şunlardır: Yazıtlı , 2 yazılı , 3 çizitli ve saptanık, 4- çalgısal. 1 — Yazıtlı ürünleri sıralama ve sergileme - Yazıtlı ürünlerin sıralanması, sesli ürünlerin, daha önce incelediğimiz doğuşsal türlerine göre olacaktır.", Musiki M, 1970, S 254-269, 24"
yazıvermek | Çabucak veya kısa sürede yazmak. | Kuzum, bize bunu bir kâğıda yazıverin, diyorlardı., | YKK, Kiralık Konak, 17 | Bunu size anlattığım gibi yazıverin, deyin ki: ölüme gidiyordu bu çocuklar., | Jiri Marek / O Akbal, Bir ana konuşuyor, ÇHA, 62
bf.
Yazlamak | ...birkaç yüz oba Anadolu bulgar yörüğü eski geleneklerine uygun olarak ilkbaharda buralara çıkmakta ve yazlamaktadırlar., | Tarih boyunca türk dili bilgi şöleni | Barış dili Türkçe, | TBMM Kültür, sanat ve yayın kurulu yayınları no: 81, karaman, 13-14 mayıs 1997, Karaman* 1998, | 161
s.f.
yazlık -ğı
a.
sayfiye evi.
"Yaprak uzun kirpikli güzel gözlerini süzerek sordu: - Sakladığın birşey var gibi, sen bütün yazlıklarını yapmıştın?.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 144"
yazmaç | İng. register Önceden saptanmış amaçlar için kullanılan, bu amaçların gerçekleştirilmesinde yararlanılacak verilerin saklanabileceği boyda bir yerel bellek türü. Kullanım yeri ve biçimine göre, bir yazmaç için sayaç, birikeç gibi adlar da kullanılabilir.
a.
ing.
Yazmak –e | Bir adam bana gelip 'Çok iyi şarkı söylüyorsun' dediğinde başka bir adam 'Sana yazıyor şu anda' diyebiliyor. Belki gerçekten şarkıcılığımın iyi olduğundan bahsediyordur ama yoksa öyle değil mi? , | Ceylan Ertem, Hr Cmrtsi, 28.9.2019
f.
yazmak | Akyazı argo. İşemek. | Bir yazı yazıp geleyim., | Cihan Yaylak, 11.3.2019
f.
yazmak AZT kaydetmek. | Bakı radiosunda s?sl?n?n v? muğamlarda oxunan q?z?ll?ri kaset? yazıb şeirl?rini d? d?ft?rim? köçürüb ?zb?rl?rdim., | GGencalp, Musahibe, 13.7.2011
yazmalı | yazması, başörtüsü olan | Güzel senin için kime vermişler, / Oyalı yazmalı baş mı bağlamış, / Siyah önlüğünde kan benek benek, / Ağlamış yaşmağı, yaş mı bağlamış., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 283
s.
yazman | Sekreter, katip. | ...ilgili yazışmalar o kadar çok zaman alıyordu ki, yazmanların çalışmasını kolaylaştıracak yöntemler bulmak gerekti., | Güney Dinç, 7
a.
yazman | Sekreter, katip. | ...ilgili yazışmalar o kadar çok zaman alıyordu ki, yazmanların çalışmasını kolaylaştıracak yöntemler bulmak gerekti., | Güney Dinç, 7 | Türk Dil Kurumu Genel Yazmanı Hasan Reşit Tankut'un Türk Dili üzerine söylevleri, demeçleri ve yazıları, | H R Tankut, 1949
a.
yazmışlık -ğı | [F]ilistin davasına sahip çıktığım çok yazı yazmışlığım var,-., | CKaran, T, 19.6.2013 | Taylan Kara, İlber Hoca'nın FETÖ okullarını övdüğü sözlerinden örnekler veriyor, hatta | hödük dediği Mustafa Armağan'ın (Hani şu tartışmalı Mustafa Kemal düşmanı tarih dergisinin kaptanı olan) kitabına önsöz yazmışlığı da var Hoca'nın., | E Aysever, Cum, 10.10.2018
a.
YDD | yeni dünya düzeni. | Gazete ve dergilerin çoğunda Yeni Dünya Düzeni yerine kısaltılmış olarak YDD yazıldığını, konuşurken yedede denildiğini öğrenmiştim., | ANesin, ŞAvrupa, 68
kıs.a.
ye?ile II | Yenice, yeni. | Ye?ile bir sevdâ düşdü serime / Kimseler hâlimden sormak istemez / Niçün dîvânesin d?rim deli gö?lüme / Hiç aklın başına d?rmek istemez., Kuloğlu
z.
yecûz | Arapça dersinde hoca talebeye | yecûz ne mânâya geliyor diye sormuş. O da (câiz olur diyeceğine) | Câiz olmaz demiş. Bu sefer | Peki lâ yecûz ne demektir, diye sorunca, talebe | Hiç câiz olmaz diye cevap vermiş..., | AAymaz, Z, 15.10.2012
yedede | YDD.nin okunuşu: Yeni Dünya Düzeni. | Nasıl Posta Telefon Telgraf yerine PTT, Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine TBMM, örneğin Devlet Su İşleri yerine DSİ diyorsak işte öyle. Yeni Dünya Düzeni yerine yedede diyenler, dinleyenlerin gözünde daha aydın sayılıyordu., | ANesin, ŞAvrupa, 68
a.
yedek parçalı
s.
yedek parçası olan.
tr.
"Boyutlandırma talimatları / Herhangi bir şekilde konfor yastığını değiştirmeyin. Lütfen sadece orjinal yedek parçalı kullanmayı unutmayın. Herhangi bir acı hissediyorsanız daha büyük bir kaska ihtiyacın var.", HELMET USER'S MANUAL MADE IN CHINA, 26.11.2023+ "
HELMET USER'S MANUAL MADE IN CHINA, 26.11.2023+
Yedi arşın loğ daşını omuzda
Yedi sekiz dokuz Rusya domuz on onbir oniki İngiltere tilki onüç ondört onbeş Amerika kan kankardeş. Amerikancıyız elhamdülillah çocukluğumuzdan beri. Ş Abak, 30.6.2019, Twitter
yedi yirmi dört | 1. bir hafta gece gündüz, yedi gün yirmi dört saat. Daha çok 7/24 şeklinde yazılır. | Sevecektir Cemal Süreyayı, hayatı, babasını ve alkolü sevdikçe yüzü 7/24 Cemalleşecektir., | HAlemdar, Cazkedisi3, 2015 2. Her an, daima
a.
Yediği önümde yemediği arkasındaÇektiğim bunca sıkıntıdan sonra şimdi, böyle besiye çekilmiş bir damızlık örneği yediğim önümde, yemediğim arkamdaydı..., | S Şengil, 1983, 42
dey.
Yedileme | ODA MUSİKİSİ, dar mânâsıyle, yalnız yaylı sazlar veya piano ile yaylı sazlar, bazan da onlara refakat eden nefesli sazlardan mürekkep üçleme, beşleme, yedileme vs. hâlinde yazılmış musiki eserlerinin umumî heyeti. Türk Ansiklopedisi, 1946, C 25, 381 | Bunlara ikileme (duole), üçleme (triole), dörtleme (artole), beşleme (kvintole), altılama (sekstole), yedileme (septole) denir., | A Elhankızı, A Elhankızı, Temel müzik teorisi soru bankası, 2016, ?
a.
yedim
a.
idare, yönetme, sevk.
tr. yed-i-m
"Rumeliyi de Türk ozanının dediği gibi "halka keramet göstererek, suya seccade salarak, desti takva ile" değil, güzel bir çeri ve savaş yedimi, tarihimizin henüz büsbütün bizden kopmamış, ayrılmamış benliği ile almışızdır.", Ayın tarihi, 1935, C 13-14, 529"
Yedirgeli | Proje çerçevesinde dokunmakta olan kilimler; Dinar Beyköy kasabasından; Laleli kilim, Elmalı kilim, Gülgülü kilim, Gülbudak kilim, Koçlu namazlağı, yedirgeli kilim, karpuzlu kilim,
kıvrıklı kilim, | M Sarlık, ?E Can, | 1. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri:, 1990, 72
s.
yedişerleme | bir dalga fırtınası. | Gökgürültüsü ve şimşek kesildiyse de denizin dalgaları durmadı. 'Yedişerleme' dedikleri kum ise hiç aman vermiyordu. Kâh gökyüzüne çıkıp geminin direği bulutlara değiyor, kâh denizin dibine inip, sanki gemi cehennemin en korkunç yerine inmiş sanılıyordu. Dört tarafımızda Karadeniz simsiyah görülmekteydi., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 54-55
a.
yedişim | ... örüntü (pattern) - sayıltı (assumption) - yedmek (önderlik etmek) - yedişim (yederlik | önderlik fonksiyonunu paylaşım) - yordama (prediction)., Selahattin Ertürk, Diktacı tutum ve demokrasi, 1969, 6
a.
yediuyur | Yediuyuru doğaya salacaklarını ifade eden Subaşı, | Dışarıdan ağaç getirilen bir yer olduğu için ilk başta Laos faresi olarak düşündük. Daha sonra yaptığımız araştırmalarda aslında bunun ülkemizde Karadeniz, Marmara, bölgemizde de bulunan ve nesli tükenmekte olan ağaç yediuyuru olduğunu tespit ettik. dedi.hür, 21.6.2019
a.
yediveren | Yediveren gül | Buysa sanki bir güzü haber verir gibi yediverenlerin solduğu zamandı., | Ömer Say, 2010, 80
a.
yediveren | Yediveren gül | Buysa sanki bir rgüzü haber verir gibi yediverenlerin solduğu zamandı., | Ömer Say, 2010, 80
a.
yediveren asması
b.a.
"Evlerinin bahçesinde yediveren asması da vardı.", Çalıkoparan, 49"
yefallemek f s.kmek, cinsi münasebette bulunmak. Ebussuud fetvaları
yefke | son yıllarda bir değişiklik olmuş yefkeyi gönderip avrupadan ipi eğirtip getirttiriyorlar, iyi ve ucuza mal oluyor, diyorlar. 29-30
a.
Yeftinlemek | yenliklemek, yeğnilmek, hafiflemek Cemil Kaya? , 9/2/2020+
f.
yeğenlik | yeğen olma | İlginizi çeker diye düşünüp, yeğenlik görevi yapmak istedim., | HasanOmay, 7.10.2013 eposta
a.
yeğin | Bütün bunlar göstermektedir ki, Türkiye üzerine hesapları olanlar 'hırsız yeğin olunca ev sahibine bastırır' misali işe 'soykırım' iddiasıyla başlamaktadırlar., | ÖYeniçeri, YeniÇağ G, 23.10.08, 3.
yeğinleştirmek | 1. hafifletmek 2. burada ağırlaştırmak? | ... ürküntüyü sürdürmek, uzatmak, bu sürdürülen, uzatılan ürküntüyü daha da yeğinleştirmek üzere dalgalandırmak, yani gönüllerinin dilediğince azaltıp artırmak için çeşitli yollar denerler.../ Karşı konmazı beklemenin, beklenenin gelmeyişiyle artan kaygının gitgide yeğinleştirdiği korkunun, karın boşluklarındaki kemiriciliğini* duyar gibi oldular., | BKarasu, 44/46
f.
yeğinlik | hafiflik*. yoğunluk zıddı. | ateşteki sıcaklık sen misin? / sudaki islaklık sen mi? / gecenin derinliği, gündüzün yeğinliği? , | CKoytak, T, 14.1.2013 | Yoğunluk-Yeğinlik //Kalabalığın değişik etkilerine ilişkin farklı bir çalışma, yüksek yoğunluğun toplumsal duruma karşı alışılmış tepkileri yeğinleştirdiği yönündedir., | 15. bölüm kentsel ve çevresel psikoloji içinde yaşadıklar..., content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/.../12_kentsel_ve_çevresel_psikoloji.docx, 4.8.2017g
a.
yeğlenmek | tercih edilmek | Böyle bir sevinç olanağı bulmuşken korku içinde yaşamak, yeğlenecek şey değil., | Bkarasu, 59
f.
yeğni | hafif, yenlik. Ağır zıddı. | Yeğniyi yel alır, ağır yerinde kalır. Kişiliksiz, ağırbaşlı olmayan, züppe-hoppa, gayri ciddi, bir sözü diğerini tutmayan, hafif meşrep , zayıf karakterli kimseler bir varlık gösteremezler ; bir yerde tutunamadıkları gibi onun bunun oyuncağı da olurlar . Ama ağır başlı , tavırlarında ciddî, sözünde duran, kişilikli, ahlaklı kimselere kimse ilişemez; onlar bulundukları yerde kolayca barınırlar, işlerinde başarılı oldukları gibi sevilip sayırlar da., Lilay Koradan, Ata sözleri, ? ?
s.
yeğnik | hafif, zayıf | Bizde sorumluluk ilkesi zayıftır, yeğniktir., | MEBozkurt, Onar/ Kontacı, | Bakanların Bireysel Siyasal Sorumluluğuna Eleştirel Bir Bakış, | ZabunoğluArmağanı, Ankara, 2011, 554
s.
yeğniklik -ği
a.
hafiflik.
tr. yeğnik-lik
"Tad almayı dokanmayı koklamayı / Bilmeyeyim çekim nedir, albeni ne istem ne / Olmasın ağırlığım ivmem devinmem / Senden başka itkim güdüm duyum duygum / Yeğnikliğim yitiyor elini çekiyorsun", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 28"
yeğniyivermek | Sesin geldiği evin önüne varınca, 'Gramafon çalıyorlar!' diye geçirdi içinden sevinçle. İçi bir hoş oldu, yeğniyiverdi., | DCeyhun, 84
bf.
yeğpayrıs erm. | Buradayız ahparig! Buradayız Sireli Yeğpayrıs!, | FKentel, T, 12.1.2013
yehova yehovanın şahidi | din | Mesele inanç özgürlüğü olduğunda, inansın inanmasın, Müslüman, Hıristiyan, Bahai veya Yehova'nın Şahidi olsun, herkesin sorunları vardır., | MYıldırım, T, 22.9.2011
a.
yeke | den. Dümeni hareket ettirmek için başına takılan kol. | Süratle rıhtıma çıkarak orada duran üç çifte hizmet kayığına atladı... Ayakta durup dümenin uzun yekesini kavradı., | ZŞakir, SadullahAğa, 13 | [S]aha dışındaki ayak oyunları çukurlaşmalarına saha içinde yanıt verme asaletinden hiç sapmamayı, 'dümenin yekesini ve Kemeraltı'nda Fotika'nın memesini aynı iştahla tutan' uşakların takımın[ın] taraftarıydı... STunalı, T, 29.6.2011
a.
yekinmek
f.
x
tr. yekin-
"Bir düş içindeyim soyutlanmış her benden / Ardarda düşen zemherileri hızır erinçleriyle / Biten yemişi yekinen güneşiyle bu evren / Henüz bir istem henüz bir düşlem / İstem varsa var eriş, düşlem varsa var oluş / Ayılıyorum, arınmış erinçlenmiş bu düşlemden", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 25"
yekinmek
f.
"Cak Babanın bir çiftliği var / çiftliğinde yazarları var / devam, devam diye yekinir / çiftliğinde bu Cak Babanın", G Aylan, DCD, 20"
yekinmek | Ben yekinip bunun elinden tutum ki, yukarı kaldırayım., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 67 | Demek kalkmış, taa ardına kadar gelmiş de, haberi bile olmamış. Yekindi. 'Gün kuşluk olmuş vre' diye mırıldandı telaşla doğrulurken de., | DCeyhun, 17
f.
yeknesaklaştırılma | Tekdüzen muhasebe sistemi, uygulama düzeyine göre de, özel ve genel tekdüzen muhasebe sistemi olarak ikiye ayrılır. Muhasebe sisteminin yeknesaklaştırılmasına ilişkin kurallar ve düzenlemeler ülkenin tüm sektörlerinde bulunan işletmelerin tümüne uygulanması halinde sistem , genel tekdüzen muhasebe sistemi olarak adlandırılır., Ali Kartal, Maliyet Muhasebesi, AÖF, 2006, 229
a.
yeknesaklaştırmak | Konvansiyonun amacı, temsil ilişkisine uygulanacak hukuk hakkındaki kanunlar ihtilafı kurallarını yeknesaklaştırmaktır., | CemilGüner, AÜHFD, 62 (3) 2013, 691
f.
yekol | yer adı tarih | Topla[n]tının bu kısmında bütün Yekol bir aradadır., | AErgenekon, 17
a.
yekollu | Yekolden olan veya orada yaşayan | Yekollü kadınlar saçları darmadağınık göğüslerine vura vura ağlıyorlar./ Nice Yekollu bu yoldan geri dönmedi., | AErgenekon, 27/38
s.
yekpâreleşmek
f.
tek parça haline gelmek.
Farsça yek-pare tr. leş-
Gönül, visâl kâbesidir. Gönül, yekpâreleştikçe, gerçeklerin teki, teklerin vahididir 15
yekparelik | Yekpare olma hali, bütünlük | Bir yandan Millî Güvenlik dersleri kalkarken diğer yandan | dindar gençlik yetiştirme hedefinin yeni bir ideolojik yekparelik kuşkusu yarattığını? , | HBerktay, T, 8.2.2012
a.
yekten | birdenbire, durup dururken | İşte köyümüzün bu yaşmaklı dilberi yekten irileşti, beli tıpkı bir ceviz tomruğuna döndü., | MahmutYağmur, 1957, 8
z.
yekun | yekûn hattı mat. | toplama çizgisi | Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet; / Alevler içinde ev, üst katında ziyafet! | , | NFK, Muhasebe, EGŞA, 269
TDK-
yel | Köyün imamı bir kadına, 'Bir okka yağ getir, okuyum, üfleyim de ayaklarının yeline sür' buyurmuş., | MYağmur, 66
a.
yel gibi | Rüzgar gibi. Çok hızlı. | Çuvalları eşeğe yükledik. Üstüne de beni bindirdi anam, yola düştüm. Derelerden sel gibi, tepelerden yel gibi geçtim. Bir yıkık değirmene ulaştım., Ahmet Uysal, Köyün Ortak Malı, 2001, 36
z.
yel kayadan ne aparır (alır) atasözü. | Yel kayadan ne alır | Her nedense kızmıştı bir gün rüzgâr her şeye, / Ne çıkarsa önüne tepiyordu köşeye. / | Unutma bu dünyada yalnız iyilik kalır, / Kıyamet kopsa bile yel kayadan ne alır? , Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 105/109 (30.05.2025)
yel oynamak
dey.
rüzgar esmeye başlamak.
"Ali!... yel oynadı... savur harmanı!", Ş Belli, 1962, 91"
yeldirmeli | Yeldirmesi olan kimse | ne kalırdı geriye Hasanpaşadan / kara yeldirmeli iki büklüm yaşlı kadınları, | MG, 63
s.
yelekli
s.
yelek giyinmiş.
tr. yelek-li
"Bu iki arkadaş sınıfımızın en güzel giyinenidir de. Yelekli takım giysileri var onların.", A Cılga, 1980, 7"
yeleli
s.
yelesi olan (hayvan)
"Yüzüne karşı / "Aslan yelelim!" derdi. / Gıyabında / "Eşek arısı!", Ş Belli, 1962, 26"
yelesiz
s.
yelesi olmayan.
tr. yele-siz
"Oldukça çevk vücut yapılarıyla öne çıkan bu canlıların genellikle düz renkli olan tüyleri yelesiz ve kısadır.", R Sağır, Değer, Y 7, Mar 2021, S 87, 21"
yelice dağı | Kütahya Ahmet Yakupoğlu | Yelice Dağı eteklerindeki yirmi bin dönümden fazla arazinin çam korusu haline getirilmesi için verdiği örnek mücadele de kayda değerdir., | BAyvazoğlu, KararG, 6.10.2016
a.
yelinmek | Naz edip yelinme be Türkmen kızı. S İnce, Kayseri 23.12.2010
f.
yelinmek | Vermişler kötüye belli halinden ++
f.
yelken basmak deyim TDK+ yelkenliyle yola çıkmak, hareket etmek | Full arma yelken bastık ama 1 mil zor ilerledik./ Karayip'lere gittim, Güney Afrika'da seyirler yaptım, Tailand denizlerini keşfettim, Fransız gazete sahibi arkadaşımın Hallberg Rassy teknesi ile Mauritius, Madagaskar ve Şeysellere yelken bastım., | NZincirkıran, | http://www.denizlerden.com/? action=contents&page=content&catno=6&no=130, 11.4.2016g
yelkenlimsitrak | Gözeriminde küçücükcük bir yelkenlimsitrak gidiyor!, S Erözçelik, 1991, 86
s.
yelkovan | boz yelkovan | calonectris diomedea | deniz kuşu boz yelkovanın Türkiye deki ilk ve tek üreme kolonisi izmirin sakin şehir unvanlı ilçesi Seferihisarda keşfedildi., | Boz yelkovana sakin yuva., | T, 4.6.2013
a.
lat.
yellenme | Bu gürültüden sonra sanığı alıp götüren gardiyanın yüzü buruştu: gaz haliydi, yani yellenme., | Y Haşek / E Gürol, Cinayet suçlusu, ÇHA, 39
a.
yelmek | Yel gibi gelmek, koşmak. | Elif kametine hayran olduğum / Gece gündüz hayaline yeldiğim / Hep senin içindir boyun eğdiğim / Yoksa zaptedemez buralar beni., Sıdkı, ? | Gelen Hakka gitmiş kalanlar hani? / Nefisin peşine boşa yelerim. // O tadlı canına çok zahmet verdi / Mana aleminde himmete erdi / Yüklendi bahtına çileyi derdi / Bu gibi Hakkına yelen olmadı., | Develili, 73//83 | yelip yüpürmekArsayı hâlî bulup yilmiş yüpürmiş bâd-veş / Rüstem ü İsfendiyâr u Zâl ü Sâm u Güstehem, | Figani Divanı Gramatikal İndeksi, GÇaylıCankurt, 2015, 15
dey.f.
yeltenme | Gitmedim. Gidemedim. Her yeltenme isteğimde ayaklarımın bıraktığı izlere ebabil kuşlarının ağıtları bulaştı., | Ömer Say, 2010, 22
a.
yelyepelek / yel yepelek | Kriz patlayınca Yeni Demokrasi [Partisi]nin yelyepelek kaçtığı da söylenebilir., | MBelge T, 27.9.2011 Yel yepelek sel sepelek | Haydiii! Havaalanından otobüse biniliyor, yel peyelek sel sepelek yollara düşülüyordu. NailGüreli, SO, 2 bs., İstanbul 1980, 8
z.
yemdaş
"Sayın Ertürk bu liste sadece YANDAŞ MEDYA olduklarını değil aynı zamanda YEMDAŞ MEDYA olduklarını da göstermiyor mu?", @konart58, 17 kas 2020, Twitter"
yeme | a. yemek işi | Anlayacağınız yemelere doyamadım., | S Soysal, Kelebek, 24.6.2018, 7
a.
TDK++
yemek –e V | maruz kalmak | Kapının tahtaları, evin kaplamaları, yağmur ve rüzgar yiye yiye kararmıştı., | ÖFToprak, 1979, 8
f.
yemek | T taam. ana yemek Başlangıçlar ve salata, garnitür dışındaki esas yemek | Örneğin, ister 'salata' olsun, ister 'ana yemek' olsun, ne olursa olsun fark etmez..., | RTahiroğlu, T, 31.8.2010 yemeğin salçalısı kadının kalçalısı yemek salçalı kadın kalçalı olmalı, böyle olan yemek ve kadın güzeldir anlamında bir kalıp söz | Yemeğin salçalısı J-LO'nun kalçasızı, | HürriyetPazar, 30.9.2012
a.
yemek I | İnanmak. | Ben de yedim! | İkinci eşbaşkan: 'Yerler mi... şeyy yani, ikna edici olur mu? , | DOral, T, 18.7.2011
f.
yemek II | -Selam uzaylı biz dostuz. –Yemişim dostluğunuzu., | T, 6.4.2010 | Ama yemişim süper güçlerin yanında Türkiye'nin yerini., | AyçaŞen, T, 22.8.2012
f.
yemek III | 1. aldatmak | Hepimizi seni de beni de yiyorlar., | KDoğlu, Beyaz Yalan şarkısı (pentagram464, 22.12.2009 22:03)UludağS
f. argo
yemek IV | Ha birde çok demokrat özgürlükçü falansanız sıkıyosa Kuran'ı Kerim ve Peygamberin hayatı derslerine de karşı çıkın!!! O yemez tabi., | HBerktay, T, 6.9.2012
f.
yemek VI | Taşımak. | Bana döndü, 'Bu şöhreti yiyemem ben, yeğenim,' dedi., | RehaMağden, 2005, 123
f.
yemek VII | tüketmek, bitirmek, iflasa sürüklemek, mahvetmek | Sabah koşusundaki kadınlar: 'Senden benden akıllı anam, deli falan değil. Acayip laflar biliyor, karısı yemiş bunu, evini elinden almış..., | NGenç, isenç, 129 | oruç yemek, oruç tutmamak. | Derenin kenarında / Kalayladım kazanı / Bir güzelin uğruna / Yedim Ramazanı, Su sızıyor, Ankara
f.
Yemeksever | Mutlu cesetler / Kederli cesetler / Cesetler suskun ve düşünceli / İnceliksever, giyimsever, yemeksever / Belirli zamanların duraklarında / Ve kuşkulu zemininde gelip geçen ışıkların / İstekle dolu boşunalığın çürümüş meyvalarını toplarken, | E Erkiner, Yazın dergisinin 25. yılı ardından: Yazın'dan sec?meler, 2008, 216
s.
Yemen ağası gelir hepsini bastırır | Zemane bilmeceleri / Yemen ağası gelir hepsini bastırır. (Amerikanın rus istekleri karşısındadki durumu) ., | GugukG, 17.5.1947, 3
Yemen ağası gelir hepsini bastırır | Zemane bilmeceleri / Yemen ağası gelir hepsini bastırır. (Amerikanın rus istekleri karşısındadki durumu) ., | GugukG, 17.5.1947, 3
yemen akiki gibi b.s. | İki kolunun derisi tırnaklarıyla, uyluk derileri de ayak tırnaklarıyla birlikte çıkıp, nazlı bedeni Yemen akiki gibi kıpkırmızı ortada kaldı., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 18
Yemenili | O, yine yemenili fesini kaşına eğerek dolaşır, her yerde riayet görürdü., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 38
s.
yemeyenin malını yerler atasözü. | Yemeyenin malını, aklı olanlar yerler / Sonra da sahibinin adına ahmak derler., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 104 (30.05.2025)
Yemiş | Benim yediğim yemişe elini kim sürecekmiş bakayım? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 96
a.
yemişlenmek
f.
ağaçlar meyve vermek.
tr. ye-miş-len-
"İlk filizi sürüp sürüp ilk tomurcuğu vermeyi / İlk kez açıp ilk kez yemişlenmeyi / Öğreneyim her şeyimle sevgin olmayı", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 29"
yemlemek | Harcadığım zamana ve çabaya karşılık elime tek kuruş geçmediği gibi, Kamil Beyi yemleyebilmek için bir yığın* da masrafa girmiştim., | S Dölek, Kirpi, 39
f.
yemlendirilmek | beslenmek | Kaynaklar atların nasıl | ekinden yemlendirildiği konusunda referanslarla doluyken, Pelekanon gibi bir tarım bölgesinde atlar neden ottan başka bir şey yemeyecekti ki? | , | Y H Erdem, KararG, 2.6.2019
f.
yemlik -ği
a.
1. yem olarak yenilen şey. 2. yemin konulduğu yer veya kap.
tr. Yem+lik
"2. yemlik –ği a. "Yemlikteki köpeğin, (Filistinlilerin) orada çok uzun bir süre yatmış olması, köpeğin yemliğin gerçek sahibi olduğu fikrine katılmıyorum. Bunu doğru kabul etmiyorum.","
yemlik | Bir gün bahar gelmiş, çiçekler açmış. Yemlikler, kuzukulakları dizboyu. Bir de bakmışlar komşu çocuklar yemlik yığmak için kırlara gidiyor., Y Feyzioğlu, Cırttan ile sihirli topuz, 50
a.
yemlik | Köylüm arpa, bostan eker durumda / İştah çeker yemlik-ekmek, bal şimdi., | 26
a.
yemsizlik -ği
a.
yem olmama hali.
"Yemsizlikten mal davar kırılmaya başlamış.", San, Hicranî, 117"
yenar | ocak ayı | Kaza-i Marmaradan Kızıl ada ve Heybeli ve Burgazlu ve Kınalu nam adalar ile sene 954 Yenarı ahirinden üç sene vakfa ait öşr-i şer'iye ve rüsum-ı örfiyeyesin... | (Üsküdar Mh. 17 Numaralı Sicil, vr. 5)
a.
yenari | Rumca Ocak ayı | Vech-i tahrîr-i hurûf oldur ki merhûm ve mağfûrun-leh Şehzâde Sultan Mehmed tâbe serâhu evkafından karye-i Heybeli nâm adayı sene seb'a ve hamsîn ve tis'a mie Yenari evâilinde âmil olan Fotinoz b. Yani meclis-i şer'a hâzır olup dedi ... Vaka'a't-tahrîr fî evâsıtı Şa'bâni'l-mu'azzam sene 957. (Üsküdar Mahkemesi 17 Numaralı Sicil, Orhan Gültekin-Mehmet Akman (Haz.), c. İstanbul, İSAM, 2010, c. VI, | 209-210, 409).
s.a.
yenebilite | ayrıca türkün kurttan evrimleştiğini düşününce atta sorun yok gibi geliyor,yenebilitesi var, | 30.1.2014, distimi, EkşiS
a.
yengeç -ci | at nalı yengeci | 9.8.2014 ido kapalı yayını yengeç gibi | 1. Yan yan yürüyen kimse 2+. Çarpık çurpuk | Süleymaniyeyi, Etval Takı Zaferini, Marseyyezi, Venüs dö Miloyu, Mimar Sinanı, Rafaeli, Mikel Anjı, Tisyeni anlıyan bir adamla yamru yumru sokaklarda, pis çamurlar içerisinde, yengeç gibi evleri seyreden bir adamın ruhu arasında ne kadar fark vardır., | YürüyüşD, Sayı9, Sene1, Mayıs 1931, Samsun, 1
a.
GTS+
yengeç sepeti sendromu | Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Ertuğ CAN ve Arş.Gör.Hilal İSTANKÖYLÜ tarafından yayınlanan | Akademik Personel Memnuniyet, Yengeç Sepeti Sendromu ve Akademisyenliğe Yabancılaşma Arasındaki İlişkinin İncelenmesi adlı anket çalışmaları desteklenmektedir olmak için aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz., 28.04.2025, e-posta
b.a.
yengeçli
s.
yengeci olan.
Maklube sofralarından istakozlu yengeçli sofralara geçtiler. Mücahit olarak yola çıktılar Müteahhit oldular. Harun gediler Karun oldular. Halktan koptukça koptular. Orta direği yok ettiler. Gelir dağılımı eşitliğini bitirdiler.@erolgursoyy, 21.4.2024, X
yengeçli | içinde yengeç eti bulunan. | Doğal olarak bir an önce iyileşmek isteyen hastalar yengeçli, hindistan cevizi sütlü menüye çekimser davranacak, bildik tanıdık yemekleri talep edecekti. Oysa zenci yemekleri esamesi okunmamasına rağmen beyazlarınkinden çok daha ..., | Yenigündem, 1987, S 48-60, 47 | Bakışları durgun akan sularca zengin, yosunlu, yengeçli, parlak yüzlerce balıklı. Çağın size biçtiği tüm giysilerden soyunmak ve onun bakışlarını giymeden önce ruhu gönençli kılan onun suyunda yunmak isterdiniz., Kitap-lık, 2008, S 115-117, 125
s.
yengel | Afyon yemesi kolay olan yemek İHOnat, 1.7.2016
a.
yengen
a.
1. yemesi hoş yiyecek. 2. İçine salam, sucuk, kaşar, ketçap, mayonez, turşu vb. konularak hazırlanan tost.
yengevari | yoksa Fahire Yengevari+A29937 bir kurnazlık mı, | MG, 80
s.
yengil | hafif, yeğin, yenlik | Tuyu-Kun savaşçıları eğerleri üzerinde eğilerek onu selamlıyorlardı. Atını yengil bir koşuya bıraktı., | AErgenekon, 76
s.
yeni baştan /yenibaştan | Baştan başlayarak; bir daha, yeniden, tekrar. | Durmadan haritalar çiziyor, kaybolmuş yerlerden başlayarak imparatorluğu yenibaştan kuruyordum., Tanpınar, EK, 58
z.
yeni ittihatçılar /neo-ittihatçılar | Yeni ittihatçılık, Silivri'de yatanların temsil ettiği bir şey olmanın çok ötesinde, toplum için önemli karşılığı olan bir fikirdir çünkü, ve toplumun demokrasi talebi gelip bu fikrin çeperlerine çarpıyor., | Neo-İttihatçılığın bugün Türkiye'de gelişmesini, iktidar talebinin boşa çıkmasını sağlayan, yegane güç AK Parti ve onun lideri Erdoğan'dır., | OMiroğlu, T, 20.8.2012
Yeni selefilik | din. | Protestan fundamentalizmiyle yeni selefilik arasındaki farklar şöyledir: Yeni selefi hareket temel İslami kaynakların salt zahiri/lafzi anlamlarının esas alınmasından çok, kaynaklan ... akımlarıyla da örtüşen Yeni Selefilik, 'Kuran ve Sünnet'e dönüş; içtihat kapısının açılması ve cihad ruhunun uyandırılması' gibi parametrelere vurgu sayılır., Y Akdoğan, Siyasal İslam: Refah Partisi'nin anatomisi, 2000, 96-97
a.
Yeni selefilik | din. | Protestan fundamentalizmiyle yeni selefilik arasındaki farklar şöyledir: Yeni selefi hareket temel İslami kaynakların salt zahiri/lafzi anlamlarının esas alınmasından çok, kaynaklan ... akımlarıyla da örtüşen Yeni Selefilik, 'Kuran ve Sünnet'e dönüş; içtihat kapısının açılması ve cihad ruhunun uyandırılması' gibi parametrelere vurgu sayılır., Y Akdoğan, Siyasal İslam: Refah Partisi'nin anatomisi, 2000, 96-97
a.
yeni türeme | 1. Yeni nesil 2. Türedi* | Kısaca kurumlara ve adalete değil, kim olduğu belli olmayan yeni türeme güç odaklarının merhametine sığınmak zorunda kalırız., | İbrahimÖztürk, Z, 30.7.2012
a.
yeni-osmanlıcı | Erdoğan da bu liderliğe zaten istekliymiş, yeni Osmanlıcı vizyonu hilafet devletini kurmak isteyenlerle paralelmiş., | EErgüder, 13.13.2013 eposta
s.
yeni-osmanlıcılık/yeni Osmanlıcılık | new ottomanism Osmanlı İmparaorluğunu yeniden diriltme veya Osmanlı coğrafyasnda nüfuz kazanma yahut tesis etme çabası* | Türkiye'yi bölgesel liderliğe teşvik eden içerideki güçler ise geçen yazıda işaret ettiğim kesimler: Bölge üzerinde hak iddia eden milliyetçiler, milliyetçi-dindarlar, milliyetçiliğinin üstünü | Yeni Osmanlıcılık sosuyla örtmüş sağcı muhafazakârlar, kendilerine | postmodern sömürge arayan İslamcı aydınlar vs., | AliBulaç, Z, 10.9.2011
a.
ing.
Yenidoğanlar | Çoğ. Bununla birlikte buradan bir kısım metabolizma hastalıklarının teşhisi hususunda yenidoğanlar üzerinde bazı tıbbi testlerin yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması hususunda ilgili idareye yetki verildiği anlaşılmaktadır. | Buradan hareketle zorunlu topuk kanı uygulamasına ilişkin esas ve usulleri ayrıntılı olarak düzenleyen 2006/130 sayılı ve Neonatal Tarama Programı konulu Genelge ile 2014/7 sayılı ve Yeni Doğan Tarama Programı konulu Genelge'nin de belirtilen hükümler kapsamında tanzim edildiği görülmektedir. | , | @MuhammedemirelL, 26.08.2024, X
a.
yenidoğanlı
yer a.
1. Yenidoğan kasabasından veya semtinden olan kimse. 2. mec. fakir semtli.
tr. yeni + doğ-an-lı
"Gençlik parkında tahta kanapede / Ne haltetmeye görünürsün? / İşte böyle öpüşürken yakalanır / Karakol karakol sürünürsün. / Gazetelerde resmin çıkar, ismin çıkar / Babanın, ananın, sülalenin / Adresi, şeceresi çıkar. / Biliyorum üzüntünü tatlı kız / Yenidoğanlı değil Yenişehirli olmalıydın..", Ş Belli, 1962, 21"
yenidünya kebabı
yenik | [B]azan yarı yenik bir hıyar parçasıyla nargilesini nişan alırdık., | MitatEnç, uçu, 26 | Masalarda dolan, boşalan yenik içki bardakları., | YErdoğan, 11 1989
s.
yeniklik | Onların o bir türlü vazgeçemediği geleneksel Kürt müziğinin boğucu ögeleri, ezgilerindeki ve sözlerdeki ağır acı ve keder, yeniklik, pasif yakınma beni çok sıkıyor., | HGeviş, T, 10.2.2013
a.
yeniklik | yenik olma, mağlub olma hali | Ve şimdi, hele yenikliği ve marjinalliği içindeki solun, bir yığın gerekçesi yok mu, çevresine büsbütün öfke ve nefret saçmak için? , | HBerktay, T, 29.10.2011
a.
yenikonuş ing newspeak Orwell, 1984 yeni söylem | Terörle Mücadele Yasasına acayip hükümler kondu: Orwell'in 1984'ünden fırlamış bir yenikonuş (newspeak) gelişti: sürekli 'terör örgütü' veya 'terörcübaşı' diye lanet okumazsan, mutlaka örgüt militanı olmalısın., | HBerktay, T, 23.12.2010
yenile I | yenilesi, yenilecek; çok güzel. | Bitsin istemiyordu, biliyordum da, önemsemiyordum ondan. Yenile ellerine, parmaklarına iniyordum., | TarıkDursunK, 1961/1991, 30
s.
yenilemek | Mevlut İhsanî'yim derdim yeniler / Dalga şahlandıkça deniz iniler, / Hayat kampanası bozuk çınılar, / Ne söyledin âşıklara dalgalar., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî,191
f.
yenilemesiz | ışık olmaca dört dönmelere hasrettiğim canım ve hayatımca:
s.
yenilendirmek
f.
yenilemek, tazelemek.
"Her biri uzun bir devrin canlı tarihini teşkil eden bu iki büyük şahsiyet, İdil-Uraldan tutunuz da, Türkiyeye kadar bütün Türk kavimlerini ilgilendiren bilcümle siyasi, edebi ve kültürel meseleleri müzakere ederek, hem eski hatıralarını yenilendirir, hem de gençliğe ilham kaynağı teşkil eden bir çok yeni düşünceler ve tasarılar ortaya koyarlardı.", A V Y, Hocamız Sadri maksudi, Azerbaycan D, Şub 1957, Y 6, S 11 (59), 5-6 "
yenilenebilir | Bu da hem dünyada hem Türkiye'de yenilenebilir enerjiye olan talebi artırsa da, tüketimdeki payı çok düşük., | Cum, 10.2.2017
s.
yenilenmişlik | Yenilenmiş olma hali | Nabi Yağcı farkında olmayabilir ama, bu apolojetik hali sadece bir tahlil hatâsını değil, bütün yenilenmişlik iddialarına karşın içine işlemiş bir geleneğin eski, kötü reflekslerini yansıtıyor., | HBerktay, T, 8.2.2012
a.
yenilerde | Yakın geçmişte GTS | Günümüz okuru Ercüment Ekrem'den habersiz, onun Gün Batarken, Kodaman, Beyaz Şemsiyeli romanları bugün de sevilerek okunacak eserlerdir. Rahim Tarım'ın yayına hazırladığı Gün Batarken'i yenilerde okudum., | Sİleri, Z, 14.10.2012
z.
yeniletmek ettirgen f. (< yenile-t-mek) (-i / -e) Yenilemek işini yaptırmak. | Her öğrenci, bütünleme imtihanı olsun veya olmasın 1 Ağustostan önce kaydını yeniletmek zorundadır., | SaintBenoitlisesi Orta Kısmı Okul Karnesi 1968-1969
f.
Yenileyici tıp
Yenilgisiz | Kaç güz geçtiyse aradan sayısınca çağrıldım dile gelmez söyleminde eğilmemek savaşımını yenilgisiz sürdüren servi ağaçları gibi., | 22
s.
yenilir | yenir nitelikte | Hayır, onları oradan temizliyorum, ama yanlarda çepeçevre yenilir otlar var. Onlardan ben de yiyorum., | RehaMaden, 2005, 66
s.
yenilir yutulur (yenilir-yutulur) olmamakKabul edilir olmamak. | [Suavi] Aydın, | İngilizceperestlik, | kişiliğe nüfuz eden derin bir kompleks ve | insanî ve akademik terbiye yoksunluğu gibi yenilir-yutulur türden olmayan nitelemelerini kafasında yaratan (kendi deyişiyle) | tuhaflıkları neden oturumlarda bunların | failleri karşısında dile getirmemiş, onların dikkatini çekmemiş ve onlara karşılık vrme olanağı tanımamıştır? , | Tayfun Atay, Bir Kongre tanıtım yazısı üzerine, Kebikeç, 1996, S 3, 83-84
dey.
yenilir yutulur | hazmedilir, kabul edilir | Şu nezaket, tuhaf bir etikettir. Hiç de sempatik bulmadığınız bir insana karşı bile kullanmağa mecbur kalırsınız. Hafif güldüm ve kendikendime 'Yenilir yutulur şey değil' dedim. Kadın bir gösteriş hareketi ile komodin ve aynanın tozunu aldı, ..., | Kenan Hulusi, Bir yudum su, 1944, 124 | Daha sonra, Sayın Trump'la görüşmelerimizi yapıyoruz. Trump açıklamaları yaptıktan sonra Lindsey bu açıklamaları yapıyor. Yenilir yutulur değil. Siyaset, dürüstlük üzerine yapılırsa prim kaydeder, yapılmazsa sen de edindiğin arkadaşlarını kaybedersin., | R T Erdoğan, Hr, 11.10.2019
s.
yenilir yutulur değil
yeniliye
z.
yenice, yeni.
tr. yeni-li-ye?
"Oğlan gider oduna / Halil Halil derler adına / Yeniliye yâr sevdim hayda / Hasibe de derler adına", Oğlan gider oduna, ", Darülelhan Anadolu Şarkıları, 1"
yenilmişlik | yenilmiş olma hali | Yani hükümet yenilmişlik hali ile değil, güçlü hal ile müzakere masasına oturuyor., | MedaimYanık, AçıkGörüş, 13.1.2013
a.
yeniroj | Nevruz | @tabip, Türkçe Kürtçe karşık olsun, Yeniroj olsun... derken, Büyükelçi Ali Rıza Çolak, İlkbahar'a ne olmuş? , | HGeviş,T, 20.3.2013
a.
yeniş | galibiyet | Bütün istek ve yenişlerimi nasıl dinledinse bugün de beni ürküten bozgunu dinle. | , | HalideEdib/BDürder, HarapMabetler, Atlas, 1993, 34
a.
yenişehirli
yer a.
1. Yenişehirli olan kimse 2. mec. zengin semtli.
tr. yeni + Farsça şehir-li
"Gençlik parkında tahta kanapede / Ne haltetmeye görünürsün? / İşte böyle öpüşürken yakalanır / Karakol karakol sürünürsün. / Gazetelerde resmin çıkar, ismin çıkar / Babanın, ananın, sülalenin / Adresi, şeceresi çıkar. / Biliyorum üzüntünü tatlı kız / Yenidoğanlı değil Yenişehirli olmalıydın..", Ş Belli, 1962, 21"
yenişme
a.
"Fırat yenişmelerine ve tek noktada birleşmeyen zıt fikirde bulunmalarına rağmen salon adamı babasiyle bu kalender dostunun yarım asırdır sürüp giden köklü bir muhabbet içinde birbirlerine bağlı olduklarını bilir , münasebetlerini alâka ile takip ederdi. Doğrusunu isterseniz babasına karşı saygılı davranmakla beraber, Cemşite sempati duymaktadır.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 49"
yenişmek
f.
nsz. birbirini yenmeye çalışmak.
"Murad'ın okul arkadaşıydı | on üç yaşlarından beri tanışırlar ve kendilerine göre | hemen her vakit karşıt fikirler ve hisler dolayısıyla yenişerek, bundan sonsuz haz duyarak, sevişirlerdi.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 28"
yenişmek | Öfkeler denk olunca yenişmek zorlaşır., | AErgenekon, 45
f.
yenmedik | yenmedik aşa dua kılınmaz Gerçekleşmesi imkansız bir şey için dilekte bulunulmaz. Lilay Koradan, Ata Sözleri, ? ? , 01.01.2025
s.
yenüz bozukluğu | Damarda şişlikle beliren ve akciğere zarar veren bir sayrılık | Hastalığım genetik kökenli kan pıhtılaşması rahatsızlığı, toplardamardaki yenüz bozukluğu diyorlar., | AbdullahDemirbaş, T, 14.8.2011
a.
tıp
yepelemek | sıvazlayıp okşayarak isteklendirmek. | Zehra ile Sakine'nin kucakları çabuk doluyordu. Demetleri keletire yerleştirmeyi beceremediklerinden, Hacer onlara yardım ediyordu. Kucakları her dolduğunda sırtlarını yepeliyor: 'Aferin. Tütün satılınca babam size neler neler alacak!' diyordu., Naciye Poyraz, 1979, 12
f.
yepenleyiş
a.
yepeşleyiş, birinin sırtına yavaşça vurarak okşama.
"Çubuklarımız dumanlı / Kocatepede Mustafa Kemal'in / Sırtını yepenleyişini anlattı / O koca gerillacı / Sonra bir okul biçimleyerek göğsümüzde / Bir de öğretmen çağırdık / Köyümüze.", Orhun Oğuzkan, Çağrı, Yelken D, S 141, kas 1968, 29"
yepisyeni | yepyeni | Topkapı Sarayına giden yolda, Müstesna Yüzyıl dizisinden sonra büyük rağbet gören Hürrem Sultan Çeşmesi, belli ki diziden sonra yapılmış yepisyeni ve altın varaklı tabelasıyla, halkımızdan büyük ilgi görüyordu., | AyçaŞen, T, 7.3.2012
argo
yeprem | derin ırmakların coşkusu / akan yıldız kümesi / bulut buğusu /yeprem, | RAdilUysal, 19 Haziran 2007/Bursa
a.
yer | yere bakan yürek yakan (kimse) deyim göründüğünden daha etkileyici, becerikli, uyanık kimse | Suyun yavaş akanından, insanın da yere bakanından korkmalı. O, benim kanımı içime akıtıyor., | MYağmur, 58 yerin kulağı var deyim | Kudret burada sustu. Yerinkulağı vardı... Çok sevdiği, canı gibi sevdiği arkadaşlarına bile aldığı gizli vazifeyi söyliyemiyordu., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 63 yer cücesi | Kız olsaydın bu suratla seni kim alırdı ki yer cücesi!' diye Ahmet, İzzet Hoca'nın sözünü bitirdi., | İpşiroğlu, 16
a.
yer çekimlenmek | Hep minareli, ayrıntı camlı camiinin minaresinden, komşunun apış mahremiyetini dikizleyen müezzin, bir dengesizlik ve şehvet anını iyi değerlendirerek aşağı yer çekimleniyor., | YErdoğan, 8
f.
Yer göstericiliği | Palyaçoluk ve yer göstericiliğiyle başladığı kariyerini gözleri gülerek anlatıyor., | Deniz Baysal, Hr, 29.2.2020
b.a.
yer götürmez AliFuadBaşgil, Laiklik
yer küre / yerküre | yeryüzü | Teknoloji Devrimi ve beraberinde iletişim araçlarında gerçekleşen büyük değişim ve çeşitlenme, yerkürede ve hayatlarımızda köklü değişimlere sebebiyet veriyor., | ErdalBayraktar, genchukukcular, 6.10.2016 eposta
a.
yer ocağı
b.a.
ocak.
"Hemen her evde yer ocağı vardı. Yer ocağı, şimdiki şömine benzeri ama daha büyük özel bir ocaktı. Henüz tüp gaz yoktu. Her işi odunla yapılırdı. O yüzden şehirde de ramazan hazırlıkları köydeki gibi yapılırdı. İstanbul, 22.6.2015", Gürbüz Yılmaz, 11.3.2024, facebook"
yer sağlayıcı | biliş.Telekomünikasyon Kurumu Tarafından Erişim Sağlayıcılara ve Yer Sağlayıcılara Faaliyet Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'e dayandırılan elektronik postanın sebebi konusunda şu açıklamaya yer veriliyor., | SerhanAyan, M, 27.42011
a.
yer yatağı
Karûn kadar zengin olduğu rivayet edilmekle beraber ev tamtakırdır | yerde sini üzerinde yemek yenir, gündüz kaldırılıp odalardaki yüklere istif edilen şiltelerde yani yer yataklannda uyunur. 71
yerbilimci ruzo la?
yerce | göksel zıddı | dikkat et, a ruhum, dikkat et, dikkat! / şairler, yerce bir sözü,/ göktenmiş gibi /satmak istediklerinde, / onu, kanatlarının büyüklüğünden/ yerde konacak yer bulamayan / Zümrüdüanka gibi/ göstermesini iyi bilirler, iyi., | CKoytak, T, 20.8.2012
s.
yercesine | yer gibi | Muazzam Azzam Bey, başını eğerek genç kadının göğüslerine yercesine baktı., | NGüreli, SO, 84
z.
yerçekimsel | yerçekimiyle ilgili | ABD Bilim Vakfı, Alman fizikçi Albert Einstein'ın 100 yıl önce ortaya attığı yerçekimsel dalgaları tespit ettiklerini açıkladı., | Cmh, 12.2.2016
s.
Yerde, kaderinin elinden kaçan farenin
yerden bitme (adam, kimse, şey) kısa, bodur, cüce. Hafif şiddetli küfür olarak kullanılmak istendiğinde | yerden bitme yer cücesi olarak uzatılan kelime ikilisi... (hayirsiz adam, 28.01.2002 Ekşi S Sevimli küçük çocuklara karşı kullanılan sevgi öbeklerinden biri veya bir kızgınlık anında hafif küfür anlamına da gelebilir. Ekşi S
yerdeşlik -ği
a.
"Söylemsel Sözdizimde Yerdeşlik (... ) / b) Söylemsel Anlam: Söylemsel sözdizim, sözceleyen öznenin gerçekleştirdiği, biri daha derin ve soyut düzlemde olan izlekselleşme, öbürü, daha yüzeysel, ve bu izleği bir beti olarak veren, yani artık bir somutlaşma düzlemi olan ... ", Edebiyat Fakültesi D, 1985, C 4, 80/81"
yerdeşlik -ği | ++
a.
Yere bakan | Hele şu yere bakan oğlan, Yusuf yok mu, onun hesabını da görecek zaman gelir helbette., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 74
yere yurda koymamakyere göğe sığdıramamak. | Onu çok seviyorlar, pamuklara sarıyorlar, yere yurda koyamıyorlar., | S Nal, 15.05.2019
dey.
yerebatan sarayı | 1. Mim. Malum sarnıç 2. | ...Köpekçi, konuşmaları ve hareketleriyle çoktan cüzzamlılarla doldurulmuş bir yerebatan sarayına gömülmüştü..., | NGenç, BuÇağınSoylusu, 22
a.
yerelleşmek
f.
yerel hale gelmek.
"-Burada çamur yerleşti, yerelleşti, gelenek oldu", M Taner, Sunak, 15"
yerellik -ği a.Evrensel iş yapıyoruz' Kral Şakir'in yaratıcısı Varol Yaşaroğlu, Cartoon Network bünyesinde 18 ülkede yayınlanan projesini anlattı. Yapımcı, 'İçinde yerellik var ama aynı zamanda evrensel bir şey yaptığımızı düşünüyorum. Hem Orta Doğu hem de Kuzey Afrikada, tepkiler çok güzelmiş. Umarım orada çok sevilir, daha sonra Avrupaya sıçrar' şeklinde konuştu., Senem Aydın, MlCadde, 1.1.2019
yergici | Bu amaca ulaşmak için seçilen yol genellikle yergici ve eleştirici ince bir alayla desteklenen dolaylı bir anlatım., İvan Vyskocil / Berke Vardar, Belediye başkanı Klohen, ÇHA, 112
s.
yergili
s.
yergi içerikli.
tr. yer-gi-li
Şimdi de aşağıya aldığımyergili koşuğu 1954 yılında Akçakoca köylerinde yaptığım aramalarda elime geçen bir cönkte bulmuş ve çok sevmiştim. / Şimdi şu yergili destana bakınız: 33/34
yergili
s.
yergi, hiciv içeren.
"Yergili, övgülü, satirik şirlerinin yanısıra, psikooljik, pedagojik fikir yazılarile de dergi ve gazetelerde görünür.", S K Karaalioğlu, 63"
yergülü bitk. | yer gülü. Kedimemesi.
a.
yerici
s.
yeren, kötüleyen kimse.
yer-i-ci
"Ernst Hirsch mi Oğuzman mı -Oğuzman +Tekinay mı Oğuzman mı -Oğuzman +Oğuzman mı Rona Serozan mı -(bu da soru mu dercesine yerici şımarık bir gülüş) Rona Serozan ", @fatihsbayram, 19.03.2024, X"
yeridir | Uygundur. | yeri değildir | Uygun değildir.
ünl.
yerindirmek | üzmek | Yâ Rabbî, diyordu; bir bölük mücâhidi yerindirme, küffârı sevindirme, asâkir-i İslâm'ı mansur ve muzaffer eyle!, | Akşemseddin, | http://osmanlikulturunuyasatmadernegi.com/index.php? option=com_content&view=article&id=113&Itemid=129, 16.9.2016g
f.
yerişmek | Erişmek, yetişmek, büyümek | Çocuklar yerişince..., | TRTHber, 19.7.2012, 21.25
f.
yerköy
yeradı.
tr. yer-köy
Ömer Paşam der ki uçurdum havadan / Yardımcımız olsun Gani Yaradan / Ramazan ayında geçtim Tunadan / Yerköy tarafında meydanımız var 41
yerleşiklik -ği a | Özellikle Osmanlı ve Cumhuriyet bu sistem dışılıktan rahatsız olup onları yerleşikliğe zorlayıp mülk edinmelerini empoze etmiştir., | Telesiyej, T, 28.4.2011
yerleşivermek
b.f.
"Bu işi öyle göz karartıcı bir çabuklukla yapıyordu ki | yığılı sigaralar boş kutulara yerleşiverdi. Ayağa kalkınca başında hâlâ dikili duran adama baktı.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 10"
yerleşivermek | Hiçbirine buyur demediğim halde, büyük bir rahatlıkla ellerini kollarını sallayarak içeri girip yerleşiverdiler., | İpşiroğlu, 97
bf.
yerleştiriliş
a.
tr.
"İlki, hikayeciliğin olağanüstü güzel, olaylar ve üslûp itibariyla kullanılan farklı unsurların aynı örgü içine uyumlu bir biçimde yerleştirilişini gösterir.", D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 15"
yerleştirme | 1. Yerleştirmek işi | Sözünü ettiği her hayvanı bu sınıflardan birine yerleştirmeye eğilimlidir. - N. Uygur 2. Yurtlandırma, iskânGTS 3. Sanat. | Sosyolog Arus Yumul, yazar Karin Karakaşlı, gazeteci-yazar Etyen Mahçupyan ve 2007'de kanlı bir suikaste kurban giden Hrant Dink... Helin Anahit, bu isimleri Tütün Deposu'nda sergilenen video yerleştirmesinde açık açık konuşturuyor!, | ATaşçıyan, Star, 20.06.2010 duvar yerleştirmesi | Erdem Taşdelen'in 'Sevgili' (2010) adlı A4 boyutunda kâğıtlara yazılmış, üstü karalanmış mektuplardan oluşan duvar yerleştirmesi, kelimelerin aynı anda hem zengin hem de yoksun olabilmelerine yönelik sade ve güçlü tesir eden bir çalışma., | FulyaBaran, HRKitapSanat, 26.5.2017
a.
yerli malı haftası
yerli malı haftası kafası | Evet, tek suçları tüm Arap coğrafyasında esen demokrasi rüzgârında azıcık serinlemek olan Suriye halkını, tüm dünyanın gözleri önünde kılıçtan geçiren Esat'a | yapma demenin adı, bu yerli malı haftası kafasındaki sosyalistlere göre cihad!, | MAltınok, T, 9.8.2011
yerli malıcılık | Bunda şaşacak bir şey yok. Ama Turgut Özal'la birlikte bu tezimiz de çöpe atıldı. Çünkü Özal'ın da içinde bulunduğu Tarihin Sonu tezcilerine göre yerli malıcılık üçüncü dünyacılıktı, çöken komünizmin kalıntılarından biriydi., | MÇetin, | http://www.sondevir.com/? aType=yazarHaber&ArticleID=3018, 1.5.2012
a.
yerlileştirilmek
f.
yerli hale getirmek.
"Türk Savunma Sanayiinin lider şirketlerinden ASELSAN, yerlileştirilmek istenen malzemeleri broşür haline getirerek firmalara sundu ve birlikte çalışma davetinde bulundu.", https://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/aselsan-yerlilestirme-hamlesini-hayata-geciriyor-392653.html, 6.11.2018"
yerlileştirilmek | Bunlardan biri, O. Henry'nin | The Ransom of Red Chief adlı hikâyesinden yerlileştirilenÇocuk hırsızları, öbürü bir polis hikâyesi çevresinde dönen | Sahte nikâhtır.,TürkDili. 1962, C 12, | 1. Bölüm, | 118
s.f.
TDK-
yerlileştirmek | Ana vatandan Anadolu'ya gelen Türkler, bir tarafdan Dedekorkut hikâyeleri, gibi en orijinal millî hikâyeleri yerlileştirir ve ..., | N S Banarlı, Resimli Türk edebiyatı tarihi: destanlar devrinden zamânımıza kadar, 1971, ?
f.
yes | evet | Bu yazımızın sonunda Türk olduğunuz için bir kez daha göğsünüz kabaracak, bir kez daha yumruğunuzu kaldırıp 'Yesss' diyeceksiniz., | AyçaŞen, T, 23.11.2011
ing.
yesar | 1. sol taraf, sol. 2. | varlık, zenginlik. | Fakat bir cihetten sevindik de...Zira sayın romancımızın kıymeti çok büyük mücevhereta sahip olacak derecede ashab-ı yesardan bulunduğunu bilmezdik. R H Karay, | Çalı Kuşu -Devlet Kuşu, Aydede, 17.09.1949
a.
yesmar yesmar
dey.
iyi geceler dileği.
ar.
"Yesmar, Arapça'da "uyumak" anlamına gelir. Yesmar kelimesi, uyku, dinlenme ve gevşeme gibi faaliyetleri ifade ediyor. Şiftu ise "gördünüz mü", https://www.ensonhaber.com/medya/fenomen-sarki-yesmar-yesmar-dikkat-cekti-iste-turkcesi, 27.11.2023 | "O zaman yesmar yesmar gençler ben yatıyorum hastayım... Zaten sadece bugün verdiğim bilgi, belki aylarca araştırmaya muhtaç konular... buyrun tepe tepe kullanın tepe tepe araştırın." @dddenizakkaya, 11.12.2023, X"
Yesrib
Medine şehri halini almak. şehirleşmek.
Peygamber Mescidi ilim beşiği / Yesrib (Pesrib) git gide Medineleşiyor / İlk müezzin Bilâl-i Habeşî / Vahiyle ezan kesinleşiyor 53
yestehlemek | pislemek, dışkılamak | [ anon., Risale-i Garibe, 1720 iki saat helada oturanlar ve helada basamak üzerine yestehleyenler] | İmdi şer'an tazim olunması lazım olan iman ve Kur'an ve din ve mezhep ve Kabe ve bunların emsali şer'an mübarek ve şerif olan şeylerden birine sinkaf terkibiyle söymek yahut yestehleyeyim demek tazir ve tecdid-i nikah ve iman icab eder., | İlmihal? , t? 5 | Yook, senin benim gibi bir yoksulun damının gölgesine yestehlersen, bedavadan kendi pisliğini yediğinle kalırsın... / İkincisi de sıkıştın da yestehleyecek bi' yer mi arıyorsun, bir zengin evinin gölgesi olacak, oraya yestehleyeceksin, bu da iki..., | A Nesin, Ş Avrupa, 86/89
f.
yesyeni | yepyeni | Yılmaz'la Fato'nun yesyeni filmi geldi diye mahalle aralarını şenlendirirdim., | AKilimci, S, 7.4.2013
s.
yeşerti | yeşerti | Yeşermiş yer. | Yeşerti, doğurganlık, türevleşme hep bu yaratıcılık ilhamıyla hareket eder. Zorbalık ise tam da bu noktada bir yaratma karşıtı olarak yaratma iradesi gösterenlerin mayasını bozar, eylemini donuklaştırır ve yok edişi özendirir., İ Emre, Zorbalık, Türk Dili, Ey 2021, Yıl 70, S 837, 89
a.
yeşil aklama
b.a.
"Neyse ki Avrupa Komisyonu yeşil aklama (greenwashing) uygulamalarını engelleyecek bir mevzuat çıkarma hazırlığında.", Oksijen Ggüzellik, 9-15 haz 2023, 6"
yeşil alan | Yeşil alan, sarı alan, barkodsuz işlem yapılmamaktadır., 27.03.2025+
b.a.
yeşil enerji | çevreye duyarlı, zarar vermeyen enerji kaynakları* özgür enerji, sıfır noktası enerjisi | Küresel danışmanlar grubunun çalışmaları sonucunda, dünyamızda bugüne kadar kullanılan enerji kaynaklarını tamamen değiştirmeye ve daha önce hiç bilinmeyen ama her yerde bulunan ve arka planda kalan başka bir enerji kaynağından yararlanmaya yönelik uluslararası bir çaba başladı. Bu düşünceyi savunanlar buna | özgür enerji veya | sıfır noktası enerjisi adını verdiler. Adı ne olursa olsun bu enerjinin dünyada yaşayan her insanın yaşamını ciddi biçimde etkileyecek bir potansiyeli var., | JManning'in, yeşilenerji kitabının tanıtımından, yeşil suratlı | utanmaz kimse | Bizim orda böylesine yeşil suratlı derler, yüzü kızarmaz, utanmaz manasında., | adsızkadın, tv, 16? .7.2016
a.
yeşilay | Tütün ve alkol kullanmaya karşı uyarıcı ve önleyici çalışmalar yapan bir sivil toplum örgütü.
a.
yeşilaycı | 1. Yeşilay Derneğinde çalışan. 2. mec. uyuşturucu ve tütene karşı mücadele eden kimse veya kuruluş. | İster 'su testisi su yolunda kırıldı' deyin, ister uyuşturucu çok zararlı diye yeşilaycı ibret nutukları atın, ister çocuklarınıza tükaka (sic) diye anlatın Winehouse'ı, | MehmetTez, M, 25.7.2011
s. mec.
Yeşilaycı | Neyzern Tevfik, nasılsa bir gün bir Yeşilaycının konferansını dinliyormuş., | UsturaD, S 69, 13
a.
yeşilce | Trabzon'un yeşilcem, / Küçük Türkiye'm benim, / Trabzon'un beşiğim, / Gurbet kemençem benim, Yaşar Miraç
s.
yeşilleme | yeşile dönüştürme | Binaların yeşillemesi 1 trilyon[luk] pazar yaratır, | T, 7.2.2012
a.
Yeşilli grili | Camlı kapının aralığından yeşilli grili deri paltolu üç adamın koridordaki büyük pencerenin önünde durdukları görülüyordu., | Jan Drda / O Akbal, Üstün ilke, ÇHA, 72
s.
Yeşilli grili | Camlı kapının aralığından yeşilli grili deri paltolu* üç adamın koridordaki büyük pencerenin önünde durdukları görülüyordu. 72
s.
yeşilli sarılı
s.
yeşil ve sarı renkli olan.
tr. yeşil-li sarı-lı
"Yeşilli sarılı toprak gerintilerinde (sic) yaşa, / Oksforda git, Cambridgede bul bir hava | / İçinden ıpıslak olsan bile sıkıntılarınla / Westminister Abbyde koskoca bir tarih yaşa!", Latife Çelebi, 1966, 68"
yeşillikli | İki tarafı yeşillikli, içerlek bir kapının önünde durduk., | NErik, 14
s.
yeşilsiz | yeşili olmayan şey | Kıran mahhalesi kıran türküleri gibi aç, susuz, yeşilsiz., | YErdoğan, 41
s.
yetenek
yetenek avcısı | Bir yetenek avcısı olan ve menajerlik yapan Lele Mora, Rete4 televizyonunun haber müdürü Emilio Fede ve Lombardo bölge meclisi üyesi ve aynı zamanda Berlusconi'nin eski diş doktoru Nicole Minetti., | T, 29.6.2011
ing.
yeteneklikle | Müsteşarlık, umum müdürlük, valilik için sabırla, yeteneklikle sorumluluklarını kullanarak senelerce zahmetli çalışmalara katlanılacağına, bir parti liderinin gözüne girmeyi yahut bir seçim dairesine şirin görünerek parti liderlerinin işine gelir hale girmeyi tercih edecekler çok olur., | Taray, 76
z.
yeter | örneksiz kafi, ihtiyacı karşılayacak kadar | Anlıyorum ki, arkadaşlarım isyana karşı hükümetimin almış bulunduğu tedbirleri yeter görmeyerek daha geniş, daha şedit tedbirlerin alınmasını istiyorlar., | AFOkyar, 2.3.1324/1925/OÇalışlar, T, 16.3.2013
s.
GTS+
yeterince | Okulumuzdaki olaylara yeterince canım sıkkın. Kendi derdim kendime yetmezmiş gibi, bir de Yunus çıktı karşıma., | İpşiroğlu, 80
z.
yetesiye | Gerçekten sabırlı ve mütehammil bir maarifçi olmamasına, realin çirkinlikleri karşısında yetesiye müsamahakâr bulu ... Tevfik Fikret kelimenin en geniş mânasiyle bir terbiyecid[ir.? ], | HYücebaş, BütünCepheleriyleTevfikFikret:Hayatı,Hâtiraları,Şiirleri, 1959, 38 | Düşmanı, vatanın bağrında boğazlamak için Anadoluda yetesiye içeri çekilen kuvvetimiz geceli gündüzlü hazırlanıyordu., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 79 | Öyle ya, deneyin | tamam, | dakik, | yantutmayan | objektiv bir deney olması gözlemdeki alıcılığa, ama bir o kadar da ... Bunu yapmayan kökten empiristler büyük bir önemle sarıldıkları | deney kavramını yetesiye ışıklandıramazlar., | MGökberk, Felsefe Arkivi / Archives de philosophie, 1960, C 5, 142 | gene o kazılarda görülen yerbilimsel (jeolojik) kanıtlar, Orta Asyadan Sümerlerin gelişinin, ve daha sonraki göçlerin yapılışının gerekçesi olan Türel tedirginliğin yetesiye bir açıklanışını da sağlamaktadır, | ArınEngin, AtatürkçülükSavaşımızdaAvrupaKültürüNedir ve ne değildir? , 1960, 90
yetilmek | Aşık olan yalvarmaz mı pirine, / Yetilir mi bu sevdanın sırrına., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 247
f.
yetim bırakmak –i deyim | Biliyorum, şanlı mesleğinizden ayrılmanız hepinizin gönlünü yetim bırakmış, ümitlerinizi yakmıştır., | Taray, 121
yetim hakkını dere yatağını geri alır / Dere taşar bükünü alır, yetim kalkar mülkünü alır
atasözü.
er geç hak yerini bulur
tr.
"Rahmetli dedem şöyle derdi: "Yetim hakkını, dere yatağını mutlaka geri alır."
yetimdoyuran/yetim doyuran | büyük, hacimli, iri?
s.
yetimhane | yetim ve öksüz çocukların devlet denetiminde barındırıldıkları özel yurt | Küçük küçük dinî ikazlar yetimhane bebelerinin tabağına koyulmadan ağzına tıkıştırılan patates püresi gibi, sosyal hayatı nezaketi vahşileştiren bir yeni sosyal barbarlık, ve hiç umurlarında değildi, bir suçiçeği, zatürre tifüs tifo veba tüberküloz salgınını din sanmış zavallılar., | NGenç, isenç, 109
a.
Yetimleşmek | Yürüdün gittin çabucak, / Nasihatsız, sözsüz kaldık! / Geride kalsa da ocak, / Yetimleştik, öksüz kaldık!, | Orhan Aras, 17.5.2019, facebook
f.
yetinsenmek | Biz yalnız yaşadıkça sade günümüzün hürriyetini mesut hayatını temin etmekle yetinsenen bedbaht hodgâmlar değiliz., | Recep Peker, TBMM Tutanak D, 18.12.1946, 29 | Fakat boyları uzun değilse yalnız şeddeyi atmakla yetinsenir: 'kerre, niyyet, hediyye' cinsinden kelimeler 'kere, niyet, hediye' olurlar., | İ H Sevük, Dil Davası, 56
f.
yetinsenmek | Biz yalnız yaşadıkça sade günümüzün hürriyetini mesut hayatını temin etmekle yetinsenen bedbaht hodgâmlar değiliz., | Recep Peker, TBMM TutanakD, 18.12.1946, 29 | Fakat boyları uzun değilse yalnız şeddeyi atmakla yetinsenir: 'kerre, niyyet, hediyye' cinsinden kelimeler 'kere, niyet, hediye' olurlar., | İ H Sevük, Dil Davası, 56
f.
yetirmek | tetiğe yetirmek | [T]üfengi Midhat Paşa doldurdu, Mahmud Paşa üst tetiğe yetirdi, Redif Paşa ateş etti; olan oldu., | ACedet Paşa (İKüçükkaya, 109) | Olacak her neyse olur en sonu/ Ergeç selamete yetirir onu., | BKÇağlar, 1968
f.
Yetişkinleşmek | Ergenliği atıp bir türlü yetişkinleşemeyen bir toplum., | Adalet Çavdar, CumKitap, 23.5.2019, 12
f.
yetişmeci | Yakalamacı, ulaşmacı, erişmeci, kavuşmak isteyen | Modernist Türk milliyetçiliğinin | yetişmeci telâşı herkesi yörüngesine çeker., | HBerktay, T, 11.2.2012
s.
yetiştirme
a.
besleme.
"Hacı bu semtten ve bu evden o kadar haz etti ki, Istanbul'a inmez oldu: Mağazayı yetiştirmesi İstavri idare ediyor, mahdum bey de camekânlı yazıhane bölmesinde daha henüz bir ilim halini almağa başlayan sosyoloji üzerine yazılmış ilk kitaplan okuyordu.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1991, 71"
yetiştirme tazminatı | spor | training compensation, 4.4.2016g
a.
huk.
ing.
yetivermek
bf.
yetmek.
"Eee, siz de çok su içtiniz, artık yetvesin.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 68 (Halk ağzı)"
yetke | Kayıtsız-şartsız yetke talep eden bir babalığın yerinde yakıcı bir rüzgârın estiğini duymadı mı..., | CAktaş, T, 15.11.2010
a.
yetkeli | otoriteli, sultalı. Yetkesi olan. | Madde 10 - Bu kanunda bildirilen yetkede olmayanlar yahud yetkeli olubda izin almamış olanlar tarafından işletilen rontken ve radiyom ve elektroterapi ve başka fizyoterapi kurumları ilbayları emrile hemen kapatılı ve arkası bırakılmayarak yetkeli uzman oldukları halde yalnız izin almamış ..., TBMM Zabıt ceridesi, 1937, C 5, S 17, 8
s.
yetki ikamesi | subsidiarity [Adem-i merkeziyet denince aklına Prens Sabahattin'den başka bir şey gelmeyerek, yerinden hoplayanları sakin olup bugünün dünyasına bakmaya davet edebiliriz./Gerek 1985 tarihli ve Türkiye'nin belli maddelerine şerh koyarak da olsa taraf olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, gerekse Avrupa Birliği'ne uyum çabamızda yol gösterici metinlerden biri olan Maastricht Anlaşması, yerel düzeydeki kamu hizmetlerinin merkezî devlet hiyerarşisine dahil olmayan tüzel kişilerce sağlanmasının önündeki engelleri kaldırmayı ve iktidarın desantralizasyonunu hayata geçirmeyi hedefler. / Avrupa Birliği mevzuatı aynı zamanda, Türkçeye | yetki ikamesi olarak çevirebileceğimiz, fiili sonucu ise | hizmette yerellik ve hizmette halka yakınlık olan | subsidiarity ilkesini de esas almaktadır. / Bu ilkeyi, kamusal düzeyde hizmet görevinin, yetkisinin ve sorumluluğunun, hizmetten yararlanacak toplumsal kesime en uygun ve yakın birimlere verilmesi diye anlamak mümkün. Tabii, bu birimlerin demokratik yollardan belirlenmesi ve denetlenmesi de, hem Maastricht hem Kopenhag kriterlerinin ruhunun bir gereğidir.], YÇongar, T, 22.12.2010
ing.
yetki parallelliği
huk. b.a.
Kural olarak bir idari işlemi yapmaya yetkili makamın o işlemi kaldırmaya ve / veya değiştirmeye de yetkili olması.
tr. + ing.+tr.
"Yetki Paralelliği : Kural olarak bir idari işlemi yapmaya yetkili makamın o İşlemi kaldırmaya ve / veya değiştirmeye de yetkili olmasıdır. Şekil ve Usulde Paralellik: İdari İşlemin yapılması sırasında izlenen şekil ve usul ... ", K Gözler?, İdare Hukuku, 2003, 50"
Yetkinleştirme | Yüzyıllardır geri bıraktırılan Türkiye, 'Batının çağdaş uygarlığında ne varsa kabul ederek, kendi eski kültürünü yetkinleştirme konusunda özgür olacaktır., | O B Kula, CumKitap, 23.5.2019, 6
a.
yetkisel | Kadim dönemde kişilerarası ilişkilerde ortaya çıkan nizaların kesin çözüme/hükme kavuşturulması ile sınırlı iken modern devlette kişinin devlet erki ile olan uyuşmazlıklarına da teşmil edilen bir yetkisel genişlemeye sahip olmuştur., | MKılıç,SAçıkGörüş, 25.1.2014
s.
yetmedi | Kadınlar bölümü kafeslerle kapatılan, yetmedi üstüne bir de perde çekilen camiler ucubedir., | RRasim, T, 10.8.2013
yetmemişlik
a.
eksik kalma hali, tamam olmama hali
tr.
"Çıkmaz 2- Sokak Tek gerçek dünyanın, fiilen algı yoluyla verilen, her zaman deneyimlenen ve deneyimlenebilir olan bir dünyanın-günlük yaşam dünyamızın- yerini, gizliden gizliye matematiksel olarak inşa edilmiş ideallikler dünyası almıştır (Husserl,1950) Sokak bu ideallik dünyasında türetilmiş bir yapıdır. Yapı. Yapı-bozum: Platondan yola çıkarak metafiziğin altını oymaya çalışan şey. (karatani, 2010) harita? ya da fotoo Sokak deneyimle bozulabilir mi? Çıkmaz sokak zaten en başından beri bozuktur. Onda yegâne ve en temel işlevi olan kentte bir yerden bir yere bağlanmayı sağlama yetisi yoktur. Bu yetmemişlik hali beden deneyimine de etkir. Çıkmaz sokağa neden girilir? Bilmemekten. Çıkmaz sokak bizi hiç bir yere götürmez mi gerçekten? Şaşırtmaz mı? Şaşırtır. Bedenimizin hareketini engellerken zihnimizi harekete geçirir. Köprünün yaptığı gibi. Ama durum biraz daha farklıdır. Çıkmaz sokaktan hiçbir beklentimiz yoktur. Bize pek bi rşey de göstermeyebilir. Sadece sonu yoktur. O kadar. Çıkmaz sokakta ne yapılır peki. Yalnız kalınır. Oturulur kaldırım taşlarının üzerine. Düşünülür. Apartmanların arka balkonları incelenir. Çıkmaz otonom harekete engel olur. İşte tam bu noktada zamanı dondurur ve kentteki saklı deneyimi keşfettirir. /İstiklal Cad. Deva Çıkmazı/ 2012"
https://docplayer.biz.tr/37148582-Kavram-kuramsal-gerceklik-krizler-pratik-anlam-tasarim-lar.html
yevmiyeci | günlükçü | Üç dolu kamyondu geçiyordu dünyayı / Biri kömür yüklüydü ilki yevmiyeciydi, | AlperÖzbek, 77 | Biz yevmiyeciyiz hanım sultan, verecek misin bir yevmiyeyi? diyordu., | FAtabek, DK, 1972, 42
a.
yeyni
s.
hafif, yenlik.
"er aġırın er yėynisin eren bilür "Adamın ağırını, adamın hafifini erenler (?) bilir." (Topkapı Sarayı Oğuznamesi).", @SelcukDlsz, 20.4.2024, X"
yeyniltmek
f.
hafifletmek, yenlikleştirmek.
yeyni-l-t-
"Döne döne, pişmanlığının verdiği ağır korkuyu yeyniltmeye çalıştı. İçine giren korku yüzünden başının sallanması da artmıştı.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 84"
yezid / yezit | Muaviye'nin oğlu Yezid'in adından | 1. Alevilerin Sünniler için kullandıkları zalim anlamında söz. 2. Zalim, kötü, katil kimse | Hele bir süre sonra, Fransız birlikleri, yezit Suarez karşısında gerileyince Maksimilyen gururuna yani burnuna sarılmaktan başka yol bulamayacaktır., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 9
a.
yezidcesine
z.
"Kendisine bu suali soran yaşlı adam içini çekti ve homurdandı: -Hınzırcasına, yezidcesine artmıştı, arsızlığı, yüzsüzlüğü de.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 73"
yezit
a.
Sonu galip gelip aldı ol kafir, / Ol yezit haddini bile mi Yarab? 27
YHT | yüksek hızlı tiren | [Y]HT'de biletler business plus , business, ekonomi plus ve ekonomi olmak üzere 4 kategoride-., M, 5.8.2014 çok yüksek hızlı tiren ÇYHT, ibid.
kıs.a.
yığıcı | A= Salınımlı yığıcı ve ızgara arabası soğutma boruları, Türkiye Şeker Fabrikaları A.S Yayınları, 1968, S 121, 151
s.
yığılı
s.
yığılmış.
tr. yığ-ıl-ı
"Bahçesi deniz kıyısındaydı. bir de kulübesi vardı. kulübesinin kenarında sandıklar yığılı olurdu.", A Cılga, 1980, 59"
yığılı
s.
yığılmış.
"Bu işi öyle göz karartıcı bir çabuklukla yapıyordu ki | yığılı sigaralar boş kutulara yerleşiverdi. Ayağa kalkınca başında hâlâ dikili duran adama baktı.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 10 | "Aynada kendini tanıyamıyordu çocuk. Kılık nasıl da değiştiriyordu kişiyi! Bir iskemlenin üstünde yığılı duran eski giysilerine baktı.", S Dölek, İyilik perisi, 59"
Yığılı | yığılmış. | Refika ile annesi evin önünde yığılı odunları daha fazla ıslanmadan içeri atmak için gayret ediyorlardı., | 19 | Deponda o dağ gibi yığılı linyitlerinden bir kamyoncuk gönderseydin de, Gülçinciğini biraz ısıtsaydın, ne olurdu sanki? , | Çalıkoparan, 41
s.
yığılıvermek | ...bir an başı döndü, gözleri karardı, sonra, askıya asılı duran ve ansızın yere düşen bir elbise gibi, olduğu yere yığılıverdi., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 118
bf.
yığım yığım insan yığın yığın, çok kalabalık, YalanDünya, KanalD, 8.11.2013
yığın yığın | çok, kalabalık | Ham ervâh her yerde var yığın yığın, / Nedir onlar ile verip aldığın? * / Uzlete mâil ol, gönlüne sığın, / Cihân gönül kadar geniş değildir., | RTevfik, Dinleİmanım, EGŞA, 229
z.
yığınak / yığnak -ğı
a.
1. isim Bir şeyin biriktiği yer. 2. isim Bir şeyin bir yerde çokça birikmesi | tecemmu, tahaşşüt. 3. isim, bitki bilimi Bir hücreli bitkilerin bir araya gelerek oluşturdukları küme.
"Bu aşkım ezelî olmuştur nehar / Sekiz perdegâhtır++ on iki pınar / Hûb yığnağında sevmese bir yâr / Canını odlara yakar beyhude.", San, Hicranî, 82"
yığınaklanma | Hedefin sayısına baktığınızda bölgede ne kadar büyük bir yığınaklanma yapıldığını net olarak görüyorsunuz., | MeteYarar, KararG, 22.12.2016
a.
yığınsal | Böyle olunca da aslında çok önemli bir imkân olan Kürt halkının direngen yığınsal mücadelesi yeni siyasetler yaratma yolunda değerlendirilemiyor, aksine tepkisel siyaset, yeni siyaset ihtiyaç ve arayışlarının üstünü örtüyor..., | NYağcı, T, 5.9.2011
s.
yığınsallık | Fakat bu farklılıklar, geleneksel sol siyasetlere hâkim olan | yığınsallık adına görmezden geliniyor., | NYağcı, T, 5.9.2011
a.
yığıntı | Kalbin kımıltısı gibi bir şeydi bağırmak karşımızdaki yığıntı kalabalığa., | Ömer Say, 2010, 73
a.
yığışım | 2. yığın, kalabalık. ... Kürt milliyetçiliğini ve kimliğini (etnisitesini) referans yapmış 'yığışımlar' da DTP'ye oy veriyormuş., | AKekeç, Star, 11.03.09, 4.
a.
yığmaca | Eskicinin bir el arabası var, arabanın üstündeki hurda yığmacası içinde pedalları çıkmış paslı bir bisiklet..., | İpşiroğlu, 62
yıkamacı
s.
1. Oto vb.nin temizleme işlerini yapan (kimse). 2. Oto vb.nin temizleme işlerini yapan (yer).
yıkamalı | Armalı ve yıkamalı olanlar oldukça dinamik duracaktır., | BaşakDizer, HrCtesi, 8.7.2017, 10
s.
yıkamasız | kireçleme, yıkamasız, Türkiye Şeker Fabrikaları Neşriyatından, 1968, C 89, 376
s.
yıkanabilir
s.
yıkanmaya gelen.
tr.
"Yıkanabilir ve silinebilir boya/sedye", 18.04.2023"
yıkanabilir | yıkanması mümkün olan şey | Eller ve kıyafetler artık tertemiz! Ultra yıkanabilir keçeli kalemler, | 25.9.2016, bic reklamı
s.
yıkanıvermek | ıslak yapraklar üzerine / düşüyor yongalar / yıkanıveriyor, | YMiraç, 1981, 11
yıkanmışlık | Bazan ihtiyar bir apartmanın küçücük balkonundan bir sopa dışarıya uğrar ve sopaya iki yandan gerili iplerde, yıkanmışlığı, temizlenmişliği kuşku uyandırıcı çamaşırlar asılı dururdu. | , | Sİleri, ZCumartesi, 3.3.2012
a.
yıkı | harabe Bu köyde [Avşa, Türkeli] Gedeon'un batıl bir inanış dolayısıyla kaydettiği Triniti Kilisesi yıkısı vardır., AhmetEnön, 2003, 186 | Yıkı // takvim yaprakları günler öncesini gösterir. / Düşmeden bahis açıyorum uzuncadır., | YDal, ÇığlıkD, Y 2, S 5, 32 (bir şiir adı)
a.
yıkıcı | Yıkıcılar işlerini bitirince yapıcılar geldiler., | VSevim, 21
yıkık dökük
"Babadan kalma küçük, hatta biraz da yıkık dökük haline rağmen evini en çok bu sebeple seviyordu.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 43"
yıkıklık –ğı | Kardeşim Berna 'Sen ne diye divan istiyorsun? Koskoca konakta büyüdün cibilliyetsiz. bunlar hayal değil yıkıklık' diye dalga geçerdi benimle. bir sobam olsun isterdim., | Perran Kutman, Kelebek, 21.9.2014, 6
a.
yıkıklık | Ben neden sonra onun, yangın evimizi sarınca, saçlarından tutuşarak yanıp kül olduğunu öğrendim. Benim çocuk dünyam da böylece yıkıldı. Yıkıklık bana ondan kalmadır., | İlhanBerk
a.
Yıkıla yıkıla | Bu esnada kapı açılarak Salahattin Bey girer, merdivenleri yıkıla yıkıla çıkarak kendini elbisesi ile yatağa atardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 21
z.
yıkılmadık | yıkılmamış. | -Baba, şimdi de böle mi diyon? Adamı çileden çıkarıyon. Sanki evin yıkılmadık yeri varımış gibi..., | Hacıhasanoğlu, 1954, 109 | Yandı bütün Troya, kalamazsın burda. / Bak, şehirde tek duvar bile yok yıkılmadık., S Batu, Güzel Helena, 1959, 87
s.
yıkılmak | Mübalağa mikdarda meyva olmak. | Güz geldi mi, meyvadan yıkılırdı ağaçlar., | DCeyhun, 43 | 2. indirilmek. | Kervan geldi, burada yıkıldı. Kervanın da bir adama ihtiyacı vardı. Köle tüccarı Kara Han'ı burada kendisine deveci etti., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 101 | Gelinin yükü tutuldu / Oğlan evine yıkıldı / Kız ananın beli büküldü., Kına gecesi türküsü I, Bursa
f.
yıkılmalık | (Binayı işaretle) Tam yıkılmalık idi, çarpı koymuşlardı., Gül Gedikli, 19.05.2025
s.
yıkımcıl | Yıkımcıl dönüşüm 1950'lerde başlamıştır. 'Modernleşme' şehri boydan boya biçmiştir., | HBKahraman, Sabah, 15.6.2014
s.
yıkkın | yıkık, kırık | Isı, ışık, duman, çıngı, gürültü, baskı dolu günlerim / Gönlüm yıkkın olsa da, yine saygımı bi[l]dim., | BayramSinop, 1.1.1986, | http://www.kizilagil.info/kizilagil/bayramsinop/0101yorgun.html, 5.8.2017g
s.
yıkmak -i
çok yüksek hacimde konuşmak, ses çıkarmak.
dey.
“18.15 yalova vapuru / yolcusunu halatını almış / neredeyse kalkmak üzere / başüstü güvertesinde / şamatacı üniversite öğrencileri / sessiz film oyununa kaptırmış / güverteyi yıkıyordu sesleri”,
V Çiçekli, 1991, 37
yıkmak | Kırıkkale | 1. Satmak. Temlik etmek, devretmek. | Benim traktörümü senin üstüne yıktıralım. 2. yenmek, galip gelmek | Dünya pehlivandır, herkesi yıktı / Ecel, her kişinin pehlivanıdır., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 120
f.
yıktırmak | Kırıkkale. Ettirgen. Yıkmak ile aynı anlamda.
f.
Yıl | galaktik yıl | Yani | Bir Galaktik Yılı düşünürsek, 250 milyon | Dünya Yılını anlarız ki bu da insanlığın, Samanyolu Galaksisi açısından, henüz yeni doğmuş bir bebek olduğunu anımsatır bize., | Emre Kongar, 3.1.2020, Cum, | https://yenicag.az/turk-bilim-adami-azerbaycandan-gelenlerin-kiymetli-miraslarini-titizlikle-muhafaza-ediyoruz/embed
b.a.a.
yılan ağacı | tespih yapımında kullanılan bir ağaç | Yılan ağacından tespih, | SultanahmetRamanÇarşısı, 15.6.2016 yılan oynatıcısı | Sermiyan Midyat, yeni filmi 'Bir Baba Hindu' için yılan oynatıcısı oldu., | 3.9.2016, Klbk yılan yağı | kozmetik saç dökülmesini önlemede ve saç uzatmaya olumlu etkisi olduğu reklamıyla satılan bir karışım* 18.04.2009, cocukk, EkşiS, 7.2.2014g | Evet bayanlar... sizin yazdıgınız entele ile ilgili yazıları okuduktan sonra aktara gidip entele almaya karar verdim ancak entele yoktu ben de yılan yağı aldım:) yılan yağını saçınıza masaj yaparak uyguluomussunuz...saçınızı uzatmaya yardımcı oluomuş...sadece yılan yağını kullanırsanz bir şişesi 2 hafta kadar yetiomuş... fiyatı 13 ytl..., | 11.2.2008, | http://www.kadinlarkulubu.com/forum/index.php? threads/yilan-yagi-kullananlarin-paylasim-alani.163928/, 7.2.2014g
a.
Yılan gömleği | yılanın değiştirdiği deri
a.
yılan oynatmakEskiden yılan oynatırmış ülke elke,/ bu onun hanımı, karalar giyinmiş, sevinci yok. VK, 25
dey.
yılan oynatmakEskiden yılan oynatırmış ülke ülke, / bu onun hanımı, karalar giyinmiş, sevinci yok., | VK, 25
dey.
yılan yumurtasından bülbül çıkmaz atasözü kötü bir şeyden iyi bir şey doğmaz | Halk deyimi 'yılan yumurtasından bülbül çıkmaz' tam da bunun özetidir., | NBarış, T, 19.10.2010
yılancık taşı | yılancık hastalığını tedavi ettiğine inanılan bir çeşit taş. | Aynı şekilde Havva Çelik de un yiyen taşlara sahip. Genç kızken annemle köyümüzün cami avlusunda bulduk. Yılancık ocağı olduğumuz için taşları biliyorduk. Yıllardan beri un çuvalında taşları besliyoruz. Her yıl ekim-kasım ayında dişi olan taş doğum yapar. Biz de doğan taşlardan bazılarını eşe dosta veririz.? diyen Çelik, yıllardır bu taşlarla çevresindekileri ağrılarından kurtardığını kaydediyor., | ASPalaz, Z, 4.7.2004
b.a.
yılancılık -ğı | Yılancılık çocukluğumdan beri bizim ailede var. Millet kahvede okey oynar veya masa kurar eğlenir. Ben arabama biner araziye gider yılan ararım. Benim işim bu. Onları öperim, severim, geri bırakır ve dağa salarım. Koynumda bile yılan besliyorum. Onlara ciğer, kurbağa yedirip süt içiriyorum Osman Aslan, Hr, 30.07.2024
a.
yılankavi | Belki de yılankavi bakışlı / gözleri, yutmak istemesiydi / benim asamın eylemi, | YTaşdemir, Kmaraş, VaveylaD, S 4, 5
s.
yılanlı dağı
dağ a. b.a.
tr.
"Tren birden çokça duman savurdu. yılanlı Dağı ötelerden görünüyordu. duman çokça çıkınca Yılanlı görünmez oldu.", A Cılga, 1980, 56"
yılanlık | yılan olma hali | Bu eylemden sonra ne yılan yılandır, ne ölüm ölümdür, ne de mim mimdir; süreç içinde ister istemez yılanın yılanlıktan, ölümün ölümlükten, mimin mimlikten kaçan tarafları da ortaya çıkar., | ÖzgürÖzakın, 27.3.2006, | http://www.kaosgl.com/sayfa.phpid=21, 13.2.2015g
a.
Yılansal | Saat altı olmuştu ben uzaklardaydım / Yılansal bir ölüm anıksıyordum – yılandım / Gökyüzünün en uzak mavisinde yıkanan., | Y Egemen Berköz, 'Kutsal Mavi', YelkenD, Şubat 1959, 22
s.
yılansız
s.
yılanı olmayan.
"Öyle susuz öyle çok geceler niçin yaşanılır / Yılansız bir dağa niye Yılan Dağı denilir / Kaç dilsiz söylencedir zaplar nereye akıtılır", Haydar Oğur, 1994, 20"
yılbaşı çiçeği | Schlumbergera (Yılbaşı Çiçeği) 15 cm 69,99 tl [çizildi] 29,99 tl, 02.02.2025, Tedi, Merter
b.a.
yılbaşızede | yılbaşı sebebiyle mağdur olan, inkisara uğrayan kimse | Sonra kahveci Nihat arkasında sobacı Hüseyin ve yılbaşızedelerden Pehlivan Remzi, en arkada garson tekrar Yavuzların masasına gittiler., | TAral, SÖ, 87
s.
Yılçağ | mevsim. | Yılçağlar/ Yüzümüzde yılçağın / kıvançlı, şen / rüzgârı;, | V C Aşkun, 107/118 | ÇOCUKLAR Küçücük elleri var çocukların, / Dört ayrı yılçağ avuçlarına sığınmış! / öyle sürdürüp yaşarlar yaşamların, / Günler günü kıvançlığa baş vurmuş . . . / Bir gerçek var çocuklarda, / İncelikle belli ederler; / Yüzleri parlar umut ..., | Hasan Mercan, Güneşin gözlükleri, 1990, 16
a.
yıldırgaç | bezdiri, mobbing. TCanbolat, Haziran 2012 | Evet, beyler, bundan sonra terörist yerine yıldırgaç sözcüğü kullanılsın. -Müdürüm, -gaç -geç uzantıları epey bi makara mevzusu oldu, onun yerine yıldırıcı desek? -Peki Sabit'çim, bir yol da böyle deneyelim bakalım. Yalnız fark ettim de, senin ismin de Arapça imiş. -Sormayın müdürüm, hanımla günlerdir düşünüyoruz, ama uygun bir şey gelmedi aklımıza. -Adın bundan sonra durağan olsun., | EkşiS, incelikberberi, 27.3.2011
a.
yıldırım baskı Gazetelerin önemli olaylar karşısında gün içinde acilen yayınlanan nüshası. Mesela Hürriyet Gazetesi 31 Mayıs 2010 pazartesi günü sabaha karşı İsrailin barış gemisi Marmara'yı vurması üzerine öğle üzeri yıldırım baskıyla çıktı.
yıldırım gibi
z.
"Dokuma gömleğinin kollarını sıvamış, elinde yıldırım gibi, keskin bir balta, yerde yatan ölü ağaçların kalın kollarını buduyor... onları suda bir yana takılmadan gidebilecek hale koyuyordu.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 17"
Yıldırım patlar gibi | ...Akşama gelecek misafir var, sözleriyle yıldırım patlar gibi sırf tehdit içinde bir emir verince ., | N Kemal, İntibah, 189
Yıldız falı köşesi | Burcunun temel özelliklerini o denli yansıtıyordu ki, ona baktıkça insan ruhunun yıldız falı köşelerindeki gibi on iki gruba ayrıldığına inanabilirdiniz., | TKiremitçi, 2005, 140
a.
yıldız mimar | mim.İkon bina, gayrımenkul ve inşaat sektörü ile bina metaının piyasaları egemenliği altına aldığı günümüzde | gösterişçi tüketim nesnesi haline gelen eksantrik binalara takılan isimdir ve bunları tasarlayan mimarlara da yıldız sıfatı takılmaktadır., | İhsan Bilgin, T, 25.7.2012
a.
yıldızcı | Yıldız çizen, yıldız yapan | Yıldızcı / Bileycilere bayılıyorum / bence dünyanın en güzel işini yapıyorlar, / çeliği taşa tutup / yıldızlar yaratıyorlar., | Hakkı Özkan, 12
a.
Yıldızeli yer adı | Yıldızeli'nde karlar eriyor / Kıştan beter kıştan beter bu mevsim, | AlperÖzbek, 111
yıldızlamak | bir şeyin yanına beğenme, vs için yıldız işareti koymak | Yıldızlayın öne çıksın, | kitapkurdunun sloganı, 20.6.2013
f.
yıldızlanmak
f.
"Öbek öbek nemli / Yıldızlanan kumsalda / Bir hayal ülkesi.", E K Gökkaya, 1988, 75"
Yıldızlanmak | Kasabanın bazı evlerinin pencerelerini aydınlatan hafif ve sarı bir ışık, Yusuf'un ıslak gözlerinde yıldızlanıyor ve dalgalı bir su üzerine bırakılmış gibi oynuyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 81
f.
yıldızlanmak | Kasabanın bazı evlerinin pencerelerini aydınlatan hafif ve sarı bir ışık, Yusuf'un ıslak gözlerinde yıldızlanıyor ve dalgalı bir su üzerine bırakılmış gibi oynuyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 81 | Öbek öbek nemli / Yıldızlanan kumsalda / Bir hayal ülkesi, E K Gökkaya, 1988, Hasan Baba, 75
f.
yıldızlararası | Gezegenler ve yıldızlararası seyahat daha 'mümkün' hale gelebilir. Gidilmesi imkansız görülen uzaklar, ulaşabileceğimiz yakınlara dönüşebilir., | | https://bilimpro.com/2016/11/22/fizik-kurallarini-alt-ust-eden-yakitsiz-motor/, 22.11.2016g
a.
yıldızlarca | Yıldızlar kadar çok | Tam ordumuza katılacaktım ki / Uçaklar, küçücük uçaklar, / Sayıları yıldızlarca., | Dağlarca, VK, 69
z.
yıldızlaşmak | Ortadoğu'da yıldızlaşan Başbakan Erdoğan ülkesinde ve yakın çevresinde de barışın kahramanı olsun, yaşanmasında pay sahibi olmadığı bir zulme temel olan söylemi bütünüyle reddederek, yeni bir başlangıç yapma vaadiyle..., CAktaş, T, 26.9.2011
f.
yıldızlaştırmak | Çek Cumhuriyeti: Takımlarını Yıldızlaştıran Yıldızlar Topluluğu, | Tuğrulakşar, Ntvmsnbc, 18.7.2004 | Hugo, Taksi Şoförü,/ New York, New York,/ New York Çeteleri gibi efsanevi filmlere imza atmış, yakın dostu Robert de Niro'yu yıldızlaştırmış büyük sinemacı Martin Scorsese'nin, kısaca | C'est Moi; yani | Bu benim diyerek anlattığı bir film., | SÖney, T, 8.9.2011
f.
yıldızlık | Tarihî film Binnaz, Kerime Nadir'den Samanyolu filan derken Belgin Hanım'ın sinemada yıldızlık dönemi başlıyor., | Sİleri, ZCumartesi, 24.11.2012
a.
yıldızsı
s.
yıldıza benzer, yıldızı andırır.
tr. yıldız-sı
"Saçların uçsa bulutlar arasında / Kaşların, kirpiklerin uzasa yıldızsı", ", İlhan Geçer, 1986, 63"
yıldızsız 1989 | Yıldızı olmayan | Köprünün üstüne abanmış yıldızsız gökyüzüyle yüzleşti kusarken., | YErdoğan, 16
s.
yılgı
a.
"Kanım hızla çöküyordu / Sesim kaynamış kan gibi iniyordu boğazımdan / Kış yılgıyla kopuyordu orta yerinden yazın / İştahla iniyordu toprağa, eylül, oksijen ve su", M Taner, Sunak, 53"
yılgı | yılgınlık | Günün birinde sözcüklerimi sahiden yitirsem! Korku, yılgı başlıyordu., | Sİleri, Z, 13.5.2012 | Yokuştu... Bir yılgıyı tırmandırırcasına sıcaktı yokuş., | YErdoğan, 29 (1987)
a.
yılgın neb. Avşa. sedire benzer bir ağaç. AzT yulğun | S?hrada yulğun kolları buynuzlaşır, | MAbdulla, 525, 17.7.2011
yılgınlık | Hırsla, kaygıyla, yarına ilişkin korkularımızla devleşen anlar vardır ve her şeyin önemsiz göründüğü birkaç yılgınlık anı., | TKiremitçi, 2005, 171
a.
yılın yılın | yıl yıl, yıldan yıla | Tüten ocağım ağır ağır sönüyor / Gençlik çağım yılın yılın ölüyor, | BayramSinop, 9.4.1992, | http://www.kizilagil.info/kizilagil/bayramsinop/0101yorgun.html, 5.8.2017g
z.
yılışıklıkla | ...fötr şapkalı Erol'a parmakla sataşıldığını görüp dalgasını geçti: 'Bir şey yok hadi işine bir şey yok' yılışıklıkla 'sünnete uygun üç parmakla avuçladı' dedi, masadakiler kıkır kıkır gülüştüler., | NGenç, isenç, 43 | Kolaysa başına gelsin dedim ya baba!... diye yineledi sözünü, yaptığı şakayı çok beğendiğini belirtir bir ilkel yılışıklıkla., | DCeyhun, 34
z.
yıllanmış | 1. üstünden çok seneler geçmiş, eskimiş | Türkiye peksimeti, Bodrum mandalinasından reçeli, kuru kaymağı, Divle'nin mağaralarında yıllanmış tulum peyniri ve Karaman koyunlarının sütünden imal edilmiş yanık yoğurduyla temsil ediliyordu., | DKoryürek, T, 29.6.2014 BTS 2. süreğenleşmiş, iyileşmesi uzamış (yara için)
s.
yıllanmışları | eskimiş giyimleri | Üzerinde yıllanmışları da temizdi., | AdnanGündüz, KüçükFahişe,21
a.
yıllık yıllığına | O yıllar İkinci Dünya Savaşı yıllarıydı. Köyde askerlik çağındaki erkeklerin pek çoğunu ikinci askerliğe çağırmışlardı. Yıllığına bir tarım işçisi tutardık., | VSevim, 112-3
yıllıklandırılmak
f.
yıllık haline getirilmek.
"Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK) derlediği yıllıklandırılmış verilere göre, Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ilk on ülke incelendiğinde yıllıklandırılmış bazda ihracatın bazı ülkelerde tarihi zirvelere yükseldiği görülüyor. Bu ülkeler Almanya, İngiltere, ABD ve İspanya olarak sıralandı.", AA, 6.12.2014"
yıllıklandırılmak | Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK) derlediği yıllıklandırılmış verilere göre, Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ilk on ülke incelendiğinde yıllıklandırılmış bazda ihracatın bazı ülkelerde tarihi zirvelere yükseldiği görülüyor. Bu ülkeler Almanya, İngiltere, ABD ve İspanya olarak sıralandı., | M, 6.12.2014
f.
yıllıklandırmak türk yıl+lık+lan+dır-mak yıllık seviyede ele almak, yıllık seviyede hesap etmek. | Son üç ayın dönemsel büyüme hızı ortalamalarını yıllıklandırarak hesapladığım %18,1'lik senelik büyüme temposu şu aşamada büyüme momentumunun zayıfladığına dair herhangi bir somut işaretin ortaya çıkmamış olduğunu bana söylüyor.LDurusoy, 8.4.2011, www.ekonomihaberyorum.com/ 2.7.2011de girildi.
yıpranık | El yazması defter, resimlerde detayları da görüldüğü üzere yıpranık bir defterdir. İçeriği hakkında bilgi sahibi değilim. Lütfen iyi inceleyip satın alımı yapınız. Eni:15 cm boyu:20 cm 24 sayfadır., | 17.2.2014 | http://urun.gittigidiyor.com/antika-sanat/m2341-el-yazmasi-defter-81337519#product-information
s.
Yıpratıcı | Halbuki bu yüzden evlerinde o yıpratıcı üzüntüler görülmez olmuş, Yusuf Şahinde'nin manalı ve Muazzez'in mahzun bakışlarından kurtulmuştu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 192-93
s.
yıpratıcılık | Bu kısa karşılaşmalarda hissetiğim, zeki ve iyi bir insan olmanın yıpratıcılığını yaşayanlardan biri olmasıydı., | RSoysal, T, 29.5.2012
a.
yırgın
soy adı
08.02.2024+
Yırım, yazaga, yapıt, öğrem, anlatışlı beti, önüt, kıpı
yırtık dondan fırlar gibi deyim | Mevsimini öyle şaşırdın ki hayatın / Yırtık dondan çıkar gibi göründü gökkuşağı., | CihanOğuz, Taşaklışiir, Cazkedisi3
argo
yırtım | 1. basma kumaş vb. dokuma 2. Fr. Dilacération BSTS / Tıp Terimleri Kılavuzu 3. Fr. Lacération BSTS / Tıp Terimleri Kılavuzu
a.
tıp tıp
fr.
yırtımcı/ yırtım malcı | manifaturacı, (gezgin manifaturacı), bezirgan (Yörük S.) | Yırtımcı Manisa'da pazarlarda kumaş satan esnafa denir. | radar | (hashacip 4.1.2007 | http://vampircik.com/word.php? &q=y%FDrt%FDmc%FD 6.8.2011de girildi yirtim gibi incecik ve çok sayıda olan sebze/ot? FGedikli, 2004 yırtim gibi çok sık birbiri istine. Annemden: 18.08.2011 Trabzon
s.
yırtınadurmak
b.f.
"Cinconlar hala Arena bizim diye yırtınadursunlar. Bu ne lan baskın falan.:))", @legend907 6 Tem 2012, Twitter "
yırtıvermek | Zaman gazetesine hatırı sayılır sermaye katkısı sunmuş çok zengin bir adam, 'Kovuşturmaya gerek yoktur' diyerek hakkındaki tüm suçlamalardan bir anda yırtıvermiş., | A H Coşkun, Hr, 22.11.2018
bf.
yırtıvermek | Zaman gazetesine hatırı sayılır sermaye katkısı sunmuş çok zengin bir adam, 'Kovuşturmaya gerek yoktur' diyerek hakkındaki tüm suçlamalardan bir anda yırtıvermiş., | A H Coşkun, Hr, 22.11.2018
bf.
yırtma | köşeyi dönme, zengin olma | Şimdiyse oyuncu olmak yırtmanın diğer adı., | SayımÇınar, TarafKitap, Tem2013
a.
yırtmaçlı
s.
yırtmacı olan.
"Konser öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kibariye son dönemde sanatçıların sahne kıyafetlerinin eleştirilmesi sorusuna " 45 senedir yırtmaçlı bir elbisem bile yok, ben fiziğimle değil gırtlağım ile gündem olmak istiyorum, ekmeğimin peşindeyim ben beni kimse ilgilendirmez" cevabını verdi.", Hr, 30.4.2024"
yırtmak | mec. Köşeyi dönmek, zengin olmak. | Winehouse bu işi zengin olmak için yapmadı. Yırtmak için yapmadı., | MehmetTez, M, 25.7.2011
f. mec.
yıvışık yıvışık TDK+ | +Bakan yıvışık yıvışık sırıttı., | İpşiroğlu, 52
z.
yıvışmak | Evdeki musluk bozulduğunda, çatı aktığında, geceleyin balkondan bir tıkırtı geldiğinde, sokakta sarhoşun teki yıvıştığında, sorunla ilk kim ilgileniyor? , | NecdetŞen, 2.9.2009
f.
yiğido | Anladığım kadarıyla İç Anadolu'nun yiğidoları filan değil, İKSV'ninn mutat müşterileri, 'Biz kimseden aşağı kalmayız faşistlikte' demişler ve kalmadıklarını kanıtlamışlar., | MBelge, T, 19.7.2011
a.
Yiğirmi | Yiğirmi bir sessiz sekiz muhteber / Bunun nihayeti derine gider., | Develili, 32
a.
yiğit er yiğit halkının gamını çekendir 22.3.2016g
yiğitçe | Yiğit gibi, yiğide yaraşır bir biçimde, yüreklilikle | Bu millet 15 temmuz gecesi sabaha kadar meleklerle birlikte darbecilere karşı yiğitçe vuruştu., | Hasan Öztürk, YŞ, 14.7.2019
z.
yiğitçe | Yiğitçesine | Ey Büke Çilker!. Yiğitliğimize karşı koyamadın! Öldün! Fakat yiğitçe öldün Tanrının takdiri böyleymiş, | CEmiroğlu, Gökbayrak, 168
z.
yiğitçesine | Yiğitçe, yiğit gibi | Koca Han!. Eğerinin üzerinde dimdik durmuş, elinde kılıç, şanla yiğitçesine ilerliyordu, | CEmiroğlu, Gökbayrak, 168
z.
yiğitlik -ği | gençlik. | Nefs-i emmâre ile olunmaz dirlik / Meğer anı zebûn ?tmek imiş erlik / Ömür tükenmede gelmede pirlik / Yiğitlik gitmede durmak istemez., Kuloğlu
a.
yinelemek | Tekrarlamak. | Yineleyecekler ötekiler de –demin yaptıklarını., | Dağlarca, VK, 65 | Mutluluğumu yinelemekten çekinmediğim yaşamımın bu döneminde, bana yapılan bu iyilikle o güzelim rahatım bozuldu!, | S Şengil, 1983, 43
f.
ying | Ying ve yang gibi tamamlandığını hissettiğim de çok oldu., | N Karaibrahimgil, HKelebek, 7.1.2019
a.
yiriklemek | Aşermek, aşyermek. | Hamilelikte aşermeye Bitlis'te | yiriklemek adı verilir. Bu dönemde gönlün çektiğinin yenilmemesi durumunda çocuğun sakat kalacağı veya düşük olacağı inancı yaygındır. Doğum kırsal kesimde yerli ebelerin yardımı 1ile yapılırken şehir merkezinde sağlık ocakları ve hastanede doktor kontrolünde yapılmaktadır., | https://eodev.com/gorev/10068107, 02.01.2017
f.
yirmi beşlik | Elinde bir madeni fincan tabağı topluluğu dolaştı, yirmi beşlikler, hatta yanılmıyorsam bir de liralık tıngır mıngır tabağın içine düştü, derken adam başka bir numaraya başladı., | Julius Fucik / E Gürol, Ampul yiyen adam, ÇHA, 53
a.
yirmi dörtlü | içinde sayı ile iki düzine bulunan şey | 12'li suluboya 3.00 TL 24'lü kuru boya 4,25 TL, | 24.9.2016, kırtasiye reklamı
s.
Yirmi yaşına kadar önüne çıkanı Sevdiğini otuzundan* sonra bulduğunu alırsın
yirmi yedi mayısçı | 1960 yılında seçilmiş hükümeti bir darbeyle deviren asker ihtilalci | 27 Mayısçılar bile böyle densizliklere kalkışmadı. Cüret edemezler., | S Dölek, Kirpi, 37
a.
yirmibeşinci kare mesajı | İnsan gözü doğası gereği saniyede en fazla 24 kareyi algılayabilmektedir ve bu kareleri birbirine benzeterek akıcı ve doğal olan görüntüleri beyninde oluşturur. İşte bu noktada film ya da reklam tasarlarken 25.kareyi kullanan kişiler bu kareye yerleştirdikleri görüntüye esas fikirlerini koyarak bunun bilinçaltı tarafından algılanmasını sağlar., | NTokay, 12.3.2011 epostası
yit-bit olmak | Kaybolmak. (Çocuklara) yit-bit olun buradan bakıyım!
f.
yitelemek | Halk İteklemek | -Beni yiteledi! dedi., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 47
f.
yitilmek | ...sabahı bir daha görebileceği umudunu gönlünden atamayan hastalar gibi belirsiz bir geleceğin belirsiz bir yerinde yitilip gidileceği kaygısı içinde, değil yalnız kendini, ya da eşini dostunu, evindeki hayvanını bile onulmaz bir derde tutulmuş gibi görmeğe alışmıştı., | BKarasu, 98-101
f.
yitim | 70'li yılların kutuplaşmalarının yol açtığı yitimlerden ve farklı siyasal çizgilerin 80'li yıllarda başlattığı muhasebeye dönük konuşma ve tartışmalardan yeterince ders almış, kalp gözü açık bir siyasetçi olduğunu düşünürdüm, onunla yapılmış röportajları okurken., | CAktaş, T, 30.03.09
a.
Yitiriliş | Brady Corbet imzalı 'Vox lux', ana karakteri üzerinden sistemin acıyı bir sömürü aracına dönüştürmesini ve masumiyetin yitirilişinin süreçlerini anlatıyor., | Uğur Vardan, HrCmrtsi, 28.9.2019, 2
a.
GTS-
yitirme
a.
kaybetme.
tr. yit-ir-me
"Biliyordum / En kötüsüydü yitirmelerin / Yitirmek kendini / Yaşarken", A Karatay, seni var saymak, 31"
yitirtme | Duvara sürekliliğini yitirtme istemi, Cem türbesinde, mihrabı içine alan dilimli duvar kemerinde de görülür (Res. 7)., | Anadolu Sanatı araştırmaları, 1968, S 1-6, 114 | Ona prim vermek ise, rejime itibar yitirtme vebaline katılmak olur., | VarlıkYıllığı, 1969, 342 | Kendimize olan saygımızı, onurumuzu yitirtme işlemiydi., | ETuşalp, 12 eylül tutanakları-bin tanık, 1986, 100 Ey Allah! Sana kavuşmak isterken bana yolunu yitirtme, | OsmanŞemsEfendi/KEKürkçüoğlu, OŞDivanındanSeçmeler, 1996,74
a.
yitirtmek | Bu bakımdan da o aziz isteyicinin, o himmetli yolcunun, yol kesenlerden, insan ve cin şeytanlarından, azgınlık şeytanlarından, yol yitirten kötülüklerden, Tanrı korumasiyle korunması, Rahmân'ın himayesinde, ebedî üstünlük durağına esenlikle ..., | Mevlana/AGölpınarlı, Mektuplar, 1963, 82
f.
yitiş
a.
yitme, kaybolma hali.
tr. yit-iş
"Aklını kurcalayan bir konu daha vardı | köyde neler olup bitiyordu acaba? Güvercin'in yitişinin ayırdına varmışlar mıydı köylüler?", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 91"
yitiş | Yusufun okula gidişini, sokağın köşesinde yitişini seyrederdi., | ÖFToprak, 1979, 103
a.
GTS+
yitivermek | Aniden kaybolmak | Günün birinde ortalıktan yitiveren insanları, üç dört gün süreyle, sabahları, büyük alanda aramağa alıştı yakınları., | BKarasu, 124 | Üstelik öyle derin ve ürperticidir ki, zorunlu kalmadıkça eğilip bakmak istemezler o boşluğa. Ama kimi zaman küçük bir dokunuş ya da tehlike anında beliren bir gülümsemeyle yitiverdiğini şaşırarak görürler., | TKiremitçi, 2005, 165
bf.
yittirmek
f.
ittirmek. Başta y türemesi var.
tr.
"Arkadan yittir!"
Ali Koca, Akdağmadeni, Yozgat
yivlemek | Argo Kanırta kanırta almak ASsavaş, 23.5.2017g
f. argo argo argo
yiygi
a.
yeme, yiyiş,
"Çocuğun yiygisi iyi fazla zorlamayın:", M E Kalıpçı, 24.4.2024"
yiyimlemek | sessizliksizlik ?@twikci 9 sa.şu tarz bir şeker yiyimliyorum, | 1.6.2016
f.
yiyişmek | Argo sevişmek, öpüşmek | Sinema salonunun karanlığında çılgınlargibi yiyişen çember sakallı oğlanla çarşaflı kız görmüştüm kendi gözlerimle ama bu kadarı beni de aşar., | EnginArdıç, Star, 23.1.2003
f. argo argo argo
yiyit | yiyecek | Tanrı yiyiti zeytin, yüz şenliği üzüm / Hep bir ova gereklidir köylü buğdaylara., | CAKansu, Yansıma35/1974, 278
a.
Yo hayır, yok | Ötekiler; 'aman yo yo' dediler., | 53 | Yo gözlerini açınca / Bir ninni duyarcasına ben/ yapyalnız oluyorum., | VK, 12
Yo hayır, yok. | Ötekiler; 'aman yo yo' dediler., | 53 | Yo gözlerini açınca / Bir ninni duyarcasına ben/ yapyalnız oluyorum., | VK, 12
yobazlaşma | Fanatikliğin dini referanslara dayandırılarak (çoğu kez de yanlış tevil ve tefsir yapılarak) keskin bir inanca dönüştürülmesidir yobazlaşma. Başkasına hayat hakkı tanımamanın adıdır yobazlaşma. Dünyayı siyah ve beyaza ayırıp herkesi dost ve düşman diye yaftalamanın cinnet halidir yobazlaşma. Sevdiklerini yücelte yücelte haddi aşmanın, nefret ettiklerine bir damla suyu çok görmenin tecessüm etmiş halidir yobazlaşma..., | EDumanlı, Z, 23.3.2015
a.
yobazlaşmak
f.
yobaz haline gelmek.
"Silemez mavi aydınlığını / Atatürkleşen gönüllerden / Ne yobazlaşan karanlık / Ne kızıl kefen", İlhan Geçer, 1986, 77"
yobazlaştırmak | İbâdetlerin âdetleşmesi, ya da modern seküler hayatın bir parçası, kapitalizmin işleyen bir çarkı konumuna girmesi, insanı da yozlaştıracak ve yobazlaştıracaktır., | AhmetKalkan, Şub2007, | http://www.risaleforum.com/tesettur/5688-siz-basortulu-kizlar-ahmet-kalkan.html, 12.9.2016g
GTS+
Yoğ yok | bir türkü / meyve bile dalına güvenir / meyve kadar hükmüm yoğ imiş., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 68
yoğalmak f yoğunlaşmak, kesifleşmek | Kapitalist ticarileşmenin yoğaldığı ve birbirlerine bulandığı eşitsiz küresel dolaşım trafikleri oluşmuş., | NÇınar, T, 20.9.2010
yoğaltmak | Adam 'yalan'a alışıyor... Çoğalttıkça yoğalttıkça, giderek 'sevmeye' de başlıyor., | NÇınar, T, 6.9.2010
f.
Yoğrum / yoğurum | bir yoğurmalık, bir defada yoğrulacak kadar olan, yoğrulmak işi 'bir yoğrum un' DLT III, 47-3 | Bir yuğrum un aldım konşudan. (Bilmece) Çalı dibinde bir yoğrum hamur. Tavşan'., R S tatar, Bilmeceler tekerlemeler, 2014, 69 | Örneğin: Bizcil, çilçili, göğümsü, düncül, atıntı, kıpkı- vırcık, yokevren, epela, tımtıkız, basbalık, durgu, dizboğumu, çömçöl, evceklik, küskü, yaymayasıl, upuzamak, oturasılık, pıyrım pıyrım, savsak, yoğrum, tütüm, uzamlık*, semirik, örtünük, çayırlamak, gökleşmek, sulaşmak vb..., A Bezirci, M Eloğlu, Metin eloğlu: inceleme, antoloji, 1971, 65 | Yoğrum sırasında çıkan yağ suyu ayrı bir kaba alınarak çorba yapılır., | Zeki Oğuz, Toprak ve gelenek: Konya dağ köyleri, 2005, 22
a.
Yoğrum | Halkd. yavrum, benim yavrum. | Tam pazarlığın bağlanıp arşına sarılmaya sıra gelince, öteki yekinir, ya 'Hele şu mecidiyeyi bir bozuver.' ya da 'Yoğrum hele şu kalemini ver.' gibi bahanelerle araya girip işi karıştırmaya yelterıirdi., | Mitat Enç, Uzun çarşının uluları, 1977, 296
ünl.
Yoğrum yoğrum yoğrulmak | Suyun, toprağın, göğün ve ağaç denizinden kopma bir yeşilin yoğrum yoğrum yoğrulup gün ışıklarından Tunaya yatması bir ömrü beşe ona çıkarırdı ama bu akşam on ömrü bire indiriyordu, o bir ömrü de beraberine alıp suya yatırıyordu., | M N Sepetçioğlu, Geçitteki ülke, 1978, 281
Yoğrumsal | İkimizin de aynı zamanda aradığımız ve filmde öncelikle bulunması gereken şey yoğrumsal anlatımdır. Nestor -en azından Fransa'da- tanıdığım bütün kameramanlar içinde, bu konuda en yetenekli kişi., | Ve sinema, 1985, S 1, 87 | Bu topluluğun üyeleri, ortak bir 'yoğrumsal dil'i benimsemişlerdir., | Ö Şenyapılı, Benim sanatçılarım, 1989, 280 | semiotique plastique, yoğrumsal göstergebilim, plastik bütünler göstergebilimi, | Dilbilim ve göstergebilim terimleri: Fransızca-Türkçe, ..., 1988, 42 | İçindekiler • Giriş • Üç Boyutlu Çalışmalar ile İlgili Kavramlar ve Tanımı • Yoğrumsal Nesnelerle Çalışmalar Okulöncesi resim öğretimi, 2002, 111 Doğalcılığın deneysel gerçekliği ve yoğrumsal (fr. plastique) değerler, yerini yazında düşe, gizeme, simgeye, doğaötesine bırakır., | Ali Tilbe, Yeniötesi yazında özkurmaca, 2019, 126
s.
yoğşumak I | yıpranmak. Yoşumak. Güneşten solmak, rengini atmak.
f.
yoğşumak II | Mahmurlaşmak.
f.
yoğun | kalın. | Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar / Ve onların yoğun boyunlu kadınları, Gülten Akın, | Seni Sevdim, ?
s.
Yoğun bakımcı | Teşekkürler paylaşım için. Ben de süreç konusunda eşim Emel'den (göğüs hastalıkları uzm. ve aynı zamanda yoğun bakımcı olması nedeni ile) bilgi alıyorum. , K Beşirli, 26.3.2020, Töl vatsapı
a.
yoğun yoğun
z.
bol bol*
tr.
"Tomurcuklar bitecekti dallarında yoğun yoğun / Ama balık çekecekti bu hasreti ömrünce solgun... ", Latife Çelebi, 1966, 19"
yoğunlaşmışlık -ğı | Ben bunun bilmezlikle ilgisi olmadığını, Doktor'daki patlayıcı yanın onları rahatsız ettiğini, ama Doktorun o aşırı Türkiye'ye yoğunlaşmışlık içinde-, 11.4.2009, DemirKüçükaydın, | https://issuu.com/demir/docs/kivilcimli_uzerine_yazilar-demir_kucukaydin, 18.4.2017g
a.
yoğunlaştırıcı | Bu öz çoğu zaman öyle yoğunlaştırıcı bir güçle dile getirilir ki, üç dizenin açıklanması satırlar ..., | TürkDiliD, 1963, C 12, S 142, 655
s.
yoğuntu | Kapkara kızgınların / Şımarık kazıntılarda / Kara kara bağıran / Yoğuntusunca / Sonuçsuz çabalarının üzerine / Çökmüş / Açınıp kapanan denizanası, | Tektaş Ağaoğlu/Rİmrahor, UŞA, 38
a.
yoğuntu | Kapkara kızgınların / Şımarık kazıntılarda / Kara kara bağıran / Yoğuntusunca / Sonuçsuz çabalarının üzerine / Çökmüş / Açınıp kapanan denizanası, | TektaşAğaoğlu/Rİmrahor, UŞA, 38
a.
yoğurt | süzme yoğurt | yoğurdun suyunun süzülmüş hali | İki çorba kaşığı tereyağını eritip biberleri içine ekleyin, kaşıkla havalandıra havalandıra* tereyağını köpürtüp dört çorba kaşığı süzme yoğurdun üzerine dökün., | RBirgül, HrCmrts, 8.7.2017, 12
a.
yoğurtçu
a.
yoğurt üreten ve satan kimse.
tr. yoğurt-çu
"Şu geçen otobüs Haydar Beyindir / Belki bizim yoğurtçu uzaklardan seslenen", İlhan Geçer, 1986, 46"
yoğurtlamak | bir şeye yoğurt katmak (Makarnayı kastederek) | Benimkini bana sormadan niiye yoğurtladınız? , ÖSGedikli, 6.8.2014
f.
Yoğurtlu | içine yoğurt katılmış, içinde yoğurt bulunan | Sütün ısısı istediğimiz noktaya geldiğinde, bir yemek kaşığı yoğurdun içine ılık sütten biraz döküp karıştırıyoruz. Sonra sütlü yoğurtlu karışımı ılık sütün içine ilave ediyoruz ve karıştırıyoruz. | , | SGünaydın, 10.3.2019, 3
s.
yoğurtsuz | yoğurt konulmamış yemek | Yanına yoğurtsuz mayonezsiz gerçek tarator istedim ve önüme geldi., | VMilör, HürCmrts, 3.9.2016
s.
yohsam
halk.
yoksa.
"Hah işte, ağacın altına yatmış, uyuyor mu yohsam hemencik öylesine uzanıyor mu hiç de belli değil.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 70"
yok ... yok | Gelir gelmez de TSK içindeki cuntalar, aslında 1913'teki Bâb-ı Âli baskını ile başlamış, yok Bayrak, yok, CÇG, yok BÇG, yok Sarıkız, Ayışığı veya Balyoz adını alan, ama mantığı hiç değişmeyen darbe planlarını uygulamaya koydular., | MEsayan, T, 24.1.2013
Yok | mevcut olmayan. | Okumak yok eder olanca yoku., | Develili, 32
a.
yok artık deyim Tahammülfersa, bu kadar da olmaz dedirten bir hal karşısında söylenen isyansözü | Futbol camiasının içinde olan insanları bile 'yok artık' dedirten polis tutanaklarının hiç olmazsa bir kısmını basından takip etmiştik., | GAltınsay, T, 17.8.2011 | yok böyle bir şey! Bu olmaz! 1.2.2015 yok canından | Emindim kediciklerine yemek taşıyordu yine, iki günde bir kasaba gider yok canından onlara ciğer alırdı., | SolmazKamuran, T, 9.5.2012 | Ben yok canımdan senin altınını takmışım, senden bir şey görmedim. Anneannem çok söylerdi., | Evreniye/İnebolu yok efendim | Yok efendim yönetmen A onun yeteneğini anlayamamışmış, yok efendim oyuncu R sahnede rol çalıyormuş, yok efendim eleştirmen D'ye gününü gösterecekmiş filan falan..., | İpşiroğlu, 15 yok-kahraman | Bu yüzden o da, evet o da ya, bu masalı Şerif'in gözünden görmeyi yeğleyecek, çünkü bütün masallar kendi kahramanları hariç ufkun gizemine saklanmış başka bir yok-kahraman arar., | Mİplikçi, 2004 yok yaa ünlem | Ben Özgür Yankaya'nın gördüğü ve inandığını çaldığına inanıyorum. Umarım ilerde bir gazetede köşe sahibi olmak ve benzeri ikbal hesapları için güce tapanlardan olmaz ve | gerçekten başarılı bir hakem kazanırız! | Cüneyt Çakır var ya diyenlere şu kadarını söyleyeyim, yok yaaa!!, | STunalı, T, 8.2.2012
yok hayır | Gelgelelim yerinmiştim: Ataç kafa yormuş da, kim umursamış... Kalakalmış Ataç'ın çözümlemesi, sararık dergi, yok, galiba gazete sayfalarında., | Sİleri, Z, 26.2.2012 2. olmaz, olamaz, imkansız | Böyle bir dünya yok! Cuma günü beş bin lirayı bekliyorum., | bir telefon konuşmasından, 12.4.2017den sonra, 2.8.2017den önce
yokanmak | Mahalli Konya dokanmak Mesela | Yil yokandı., | ASavaş, 28.3.2015
f.
yoklayıvermek | denetlemek, gidip bakmak | Sen uyanmadan yoklayıverdim. Zararsızmış. Onlara öte beri, yiecek buldum., | Güntekin, Damga, 98
b.f.
yoklu | 1. Fakir, muhtaç, yoksul. | Demişler yokluya gel etme ihmal / Bir akçeye deve ver'ler satın al, | Güvahi, 230 | Birisi varlıdır birisi yoklu / Birisi azlıdır birisi çoklu / Darbımesel: 'Çıkmaz domuzdan toklu' / Bir gölge ki suya düşer ıslanmaz., | Dertli | 2. yok, mevcut olmayan. | Çok 'Millî eğitim bakanı' gördük, yok hükmündeydiler! Çoklu, fakat yoklu bakanlar zaman zaman neler neler yaptılar., | D Mehmet Doğan, KararG, 23.5.2019
s.
yoksu | ...'kumsal' gibi 'yoksul' sözcüğü de, aynı yolla 'yok-su', 'yok gibi' anlamından yararlanılarak, '-ıl' ekiyle genişletilmiştir. Anadolu ağızlarında kullanılan 'varsıl=varsı-l' sözcüğü de aynı kurulştadır.', TürkDili, 1973, C 29, 332 | Düşlerimiz gibi yoksu / Düşecek bize yeniden / Aç koyunlar aç sığırlar / Aç atlardan belli gerçek., | Dağlarca, 1971, 58
s.
yoksulluğun gözü kör olsun
yoksulluğun ne kadar katlanılmaz olduğunu anlatan bir ilenç sözü.
18.02.2024
yoksuzluk -ğu | yoksulluk. | ...bu ihtiyar adamın kalbine genç kızın bu çılgınca suali üzerine ilk defa olarak korkunç bir yoksuzluk endişesi düştü., | YKK, KiralıkKonak, 24
a.
yokuncul | minnet; muhtaç | Külahın sat yine lâkin yokuncul olma nâmerde / Cihânda kelle sağ olsun külâh eksik değil merde., | Necîb (III. Ahmed) yokuncul olmak/olmamak deyim minnet eylemek/eylememek, muhtaç olmak/olmamak
s.
yokuş başı iniş dibi++
yokuşlanmak | yokuş halini almak | Mesela, İstanbul'da Arnavutköy'de sahildeki caminin yanından dolanınca aniden yokuşlanan dar sokağın geceyarısına doğru hali gibi..., | SÖney, T, 15.9.2011
f.
yokuşlu | yokuşu olan | Eyri, büyrü, iniş, yokuşlu yollar / Köyümün dört yanı kör düğüme bağlamış, | BHakkı, YürüyüşD, Sayı9, Sene1, Mayıs 1931, Samsun, 5
s.
GTS+
Yokuşsuz | Son senelerde, Edremit'te, hayatı oldukça sakin geçtiği ve evi yokuşsuz bir yerde olduğu için tamamen unutmaya başladığı bu arıza, birkaç ay evvel birdenbire, bir gece yarısı, müthiş bir çarpıntı ve yürek sıkıntısı ile onu
yatakta yakalamış, bir daha da bırakmamıştı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 106
s.
yol . | yola vurmakyol vurmakAltındaki at hızlanırken, daha bir eğildi atın üstüne. Atın arka ayakları ön ayaklarını geçtiğinde yeleli saçları Cemşi Ağa'nın alnına vurdu. Bacaklarını bastırdı atın üzengilerine. Bir dere yatağını geçip çıplak dağı bir yay gibi çizen yola vurdu atını, ..., | HKarataş, On iki dağın sırrı, 2017, ? | Karanlık, ıssız tarlalar arasındaki toprak yola vurdu. Yürürken hızını kesmiyor, kendini etek giymiş, zil takmış oynarken düşünüp daha da hırslanıyordu., | UBecerikli, Abdaloğlu, 2015 ? | Verandanın altından bir ışık huzmesi süzülüp çakıltaşlı yola vurdu. | , | WilkieCollins, 2011 ? | Hemen emri işittikleyin, cüppesıni giydi, eteklerini topladı, hazırların ellerini öptü, yola vurdu... Hava domuzuna sıcaktı, | KTahir, Kurt kanunu, 131 | Köroğlu bunu deyip kendini ikinci yola vurdu., | İÖztürk/MUlusel, Köroğlu Destanı, 2003, 244 | Sonra ikinci yola vurdu. Oradaki koşunu tamam kılıçla kırdı. Ama baktı ki, öyle taşlı bir yol ki geçemezsin ki geçemezsin., | Köroğlu: Bir toplumsal direnişin destanı, NBirdoğan, 1996, 217 | Hz. Ali | Bu bir günâh değildir, vaktiyle ben sizi bu yola gitmekten alıkoymak istedim dinlemediniz. Şimdi verilen sözü yerine getirmekten başka çare yoktur dedi ve dörtyüz kişi ile beraber Ebû Musa el-Eşari'yi Kûfe'den yola vurdu ve bu askere ..., | ACPaşa, Kısa-ı Enbiya ve tevarih-i hulefa, C 2, Böl 1, 217 | Yakub, onlardan bir bir söz aldı, and içirdi, yüreği burkularak yola vurdu geçirdi..., | BKÇağlar, Kuran-ı kerimden ilhamlar, 1966, 72 | Osman bey de onların tersi yola vurdu. Ana-oğul, hızlı hızlı yürüdüler., | TarıkDursunK, Sabah olmasın, 1967, 94 | Hamdi bey daireden çıktı, tam karşıdaki yola vurdu., | Hamdi Tarus, Var olmak, 1957, 128 | Hemen Mehmet Efendi hançerini çekti: -Ey Peri! Demek ki sen bizi yola vurdun. Hacı Sayyad bütün Türkistanın büyüğü olduğu halde, hacısı olduğu halde, ileri gelen adamı olduğu halde sen bizden sonra Molla Mehmedi seviyor, içeri dadaş alıyorsun. Değil mi? / Benim odam vardır, misafirhanem vardır. Ben orada hepsini memnun eder yola vururum., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 171/217 | yol gözlemekfırsat aramak. | Böyle bir ağayı artık padişaha da bildirecekti. Bunun ikramını nasıl karşılayacağım diye yol gözlüyordu., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 217 | defa, kez, kere. | Su sızıyor sızıyor / Taşların arasından / Eğil bir yol öpeyim / Kaşların arasından, Su sızıyor, Ankara
dey.
yol | her yol vardır bunda/bunlardaher kötülük vardır bunlarda. | Hatta bunlar sadece içki de içmezler, her yol vardır bunlarda., | FUludere, T, 8.5.2012 | yolda kalmış | Eba Said (r.a.) den yapılan rivayete göre: Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle, buyurmuştur:
Sadaka (zekat) zengine helal olmaz, ancak Allah yo¬lunda (gaza ve cihad için) bulunan zengine ve bir de yolda kalmış zengine verilebilir ve bir de fakir olan komşuya ver¬ilir ki, ona zekat verildiğinde, o ya onu sana bağışlar veya senin için dua eder., | http://www.ilimdunyasi.com/ahkam-hadisleri/zekati-allah-yolunda-ve-yolda-kalmislar-harcamak/? imode, 19.2.2017g | yol vermekmotoru çalıştrmak? Hızlandırmak? | Gevezeliği bırak da motora yol ver artık, dedi., | OÖzdeş, DağBDA, 1964, 146 | 2. sebep olmak. | Hüseyin Kâzım Kadri'nin mektubundaki görüşleri değerlendirirken, onun da sıkça kullanıldığı 'Kabahat İslâm'da değil, Müslümanlarda' sloganının İslam ile Müslümanlık, İslâm ile Müslümanların tarihi tecrübeleri arasında kategorik bir ayrıma yol verdiğine dikkat çekiyorsunuz., | Munise Şimşek, www.dunyabizim.com, 10.11.2018 | ne kadar ulu dağ olsa bir kenarı yol olur* atasözü. | Ne kadar ulu dağ olsa bir kenarı yol olur / Eğer derdimi söylesem el aleme hal olur / Şimdi görsem cemalini akıbet ki lal olur / Küsme dilber barışalım, her kabahat bendedir., | Türkmen/CemiloğluAşıkÖmer, Mİhsanî, 153 | yola vurmakyol vurmakAltındaki at hızlanırken, daha bir eğildi atın üstüne. Atın arka ayakları ön ayaklarını geçtiğinde yeleli saçları Cemşi Ağa'nın alnına vurdu. Bacaklarını bastırdı atın üzengilerine. Bir dere yatağını geçip çıplak dağı bir yay gibi çizen yola vurdu atını, ..., | HKarataş, on iki dağın sırrı, 2017, ? | Karanlık, ıssız tarlalar arasındaki toprak yola vurdu Yürürken hızını kesmiyor, kendini etek giymiş, zil takmış oynarken düşünüp daha da hırslanıyordu., | UBecerikli, Abdaloğlu, 2015 ? | Hemen emri işittikleyin, cüppesıni giydi, eteklerini topladı, hazırların ellerini öptü, yola vurdu... Hava domuzuna sıcaktı, | KTahir, Kurt kanunu, 131 | Köroğlu bunu deyip kendini ikinci yola vurdu., | İÖztürk/MUlusel, Köroğlu Destanı, 2003, 244
dey.s./a.
Yol açıcı | Aynı anda biçim, dil ve konu üzerine dikkat kesilmeniz gerekebiliyor. Yol açıcı metinler çünkü., | İ Kara, www.dunyabizim.com, 10.11.2018
s.
Yol bilmez | Değer verdin hep beş para etmeyenlere. / Hal bilmeze yol bilmeze uzanan ellerin / Şimdi nasıl da yorgun dönüyor kendine., | İnan Durak Taş, 7.9.2018, feysbuk
s.
yol evladı | yol oğlu | Ve gönül çocuklarının çoğu onun için 'yol evladı' oluyor, 'bel evladı' olmuyor., | FGemuhluoğlu, 1975/2017? , 3
a.
yol gösterici | Bu neslin yardımcısı, yol göstericisi yoktu. Eskiler mi? Kendileri muhtacı himmet dedeler!. Mektepler, üniversite, edebiyat hocaları mı? ., R N Güntekin, 1953, 40
b.a.
yol göstermek
b.f.
dey. -ile
"... bağlamasıyla yol gösterecek.", Tuncay Kemertaş, TRT Müzik, 2.7.2024, 20.40 suları."
yol kaydı
b.a.
yol hazırlığı.
Yol kaydımız görüldü / Cümle dostlarım derildi / Hurcumuz dahi sarıldı / Sizi Allahaısmarladık 15
yol soran dağdan aşar
atasözü.
"Yol soranlar dağdan aşar / Sormayanlar yoldan şaşar, / Hakkın nuru yağar, taşar, / Rabbim sana sığınırım.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 37"
Yol uğrağı | İki yüz kadar silahlı eşhas yol uğrağı bulunan karyeme vâsıl oldular. | , | Şeyh Said Mahkemesi, 468
a.
yol yolak | Ama yılanlar öyle miydi ya? İkide bir kuyunun başına su içmeye gelmesinler , domateslerin arasına çöreklenip yatmasınlardı. Yolda yolakta sarmaş dolaş olup önüne çıkmasınlardı., Naciye Poyraz, 1979, 53
Yola getirmek | Salahattin Bey kızın yaşı küçük olduğunu, gözlerini dünyaya kendi evinde açtığını düşünerek onu yola getireceğini, kendisine bir arkadaş yapabileceğini zannetti durdu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 19
yolaçan | Yaxşı b?l?dçil?r, yolaçanlar olmazsa, dövl?tçiliyin v? milli dövl?t dilinin formalaşması prosesi d? uzun ç?k? bil?r., | SHelilov, 525, 1.7.2012
s.
yolağzı
b.a.
"Neredeyse iki ayrı fırtına kopardı / Yolağzında / Havalnam için / İki çırılçıplak toz yığınağı", M Taner, Sunak, 63"
yolak -ğı
a.
ince yol.
"Yazıldı höccetler ahd-i misakta / Bir zamaneğlendi bahr-i mutlakta / Gezdirdiler bizi ince yolakta / Nahnü kasemnâ'ya girilmedi mi?", San, Hicranî, 185 "
yolak | patika | Yolak herhangi bir yana sapmıyordu ama evler, biraz sonra, epey aşağıda kaldı., | BKarasu, 106
a.
GTS++
yolbaşı
b.a.
kılavuz, öncü.
tr. yol+baş-ı
"Bu yolda | "Dilde, fikirde, işte birlik!" diyen Gaspıralı Bey İsmail, Ağaoğlu Ahmet, Ali Bey Hüseyin Zade Turan, Yusuf Akçura, Mehmet Emin Resulzade, Atsız, Türkeş, Orhan Türkdoğan, Zeki Velidi Togan, Mustafa Çokay, Sadi Maksudi Arsal, Fuat Köprülü, Ömer Seyfettin, Hüseyin Hüsnü Erkilet, Mehmet Emin Yurdakul gibi yolbaşıları tanıdım. Türkçü olmadan Türkçeci olunamayacağını anladım.", Veysel Soysal, Köyden sözcükler Y.T., 03.02.2024, facebook"
yolculu
s.
yolcusu olan, yolcu taşıyan.
"Hatay Havalimanı'ndaki bir yer hizmetleri çalışanı, gelen uçuşların neden yolcusuz yapıldığı sorusuna, "Pist sorunlu. Mesafe sıkıntısı var. Bu nedenle uçuşlar yolcusuz ya da az yolculu yapılıyor" yanıtını verdi.", https://bianet.org/haber/ucaklar-bos-inebiliyorsa-dolu-da-inebilir-277701, 24.4.2023"
yolcusuz
s.
yolcusu olmayan.
tr. yol-cu-suz
"Kaptansız, mürettebatsız, yolcusuz bir vapurun başkaldırı serüvenidir öykü. Bir yandan İstanbul'un tarihinde, göz alıcı yalılarında gezdirir bizi Leyla Erbil, bir yandan da kıyı boyunca onu izleyen halkın arasına karıştırır.","
Necla Akdeniz, Kuir edebiyat nedir?, Parşömen edebiyat, 14.11.2023
yollu
s.
yolu olan.
tr. yol-lu
"Tam bin yıl güzel duvarlı geniş yollu görkemli saraylarını depremlere yangınlara felaketlere ve saldırılara karşı korumasını bilmiş.", Rüstem Aslan Hürriyet, 24.7.2018"
yollu | argo. Ahlakı sağlam olmayan kimse. | Açma o kadar yollu derler, kaşar derler, orospu derler., 03.12.2024 (sosyal basından)
a.
yolluk -ğu | 1. yol azığı. | Yok, yok dedim, ben sizi bilirim. Bana yolluk yapmak istiyorsunuz. –Öyle ya, seni ta İstanbul'a kadar azıksız mı gönderelim., | VSevim, 140 | 2. | evin girişine veya dalanına serilen halı, kilim, cecim gibi dar eşya. | Geleneksel Kültürümüzden: | Dokuma Yolluk, @Nuri_Mehmet07, 28.01.2025, X
a.
yolu bağlanmak
dey.
kapanmak.
"Kaldı bilmem hangi dost diyarında / Hidayet bağının bergüzarında / Yolumuz bağlandı kış aylarında /Ne bahar var ne eyyam var ne yaz var.", San, hicranî, 201"
yoluk | yolunmuş olan. | Yoluk, cılız, sararmış çalıların, yeşili kararmış çimenlerin, çakıl benzeri taş kırıklarının yürümeyi güçleştirdiği, esen yelin sürekli olarak tozuttuğu bir kırdı bu., | BKarasu, 105
s.
GTS++
yolunca
usulüne göre.
"Dama Çıkma Görürler (Güzel) / Yolunca Gül Dererler (Güzel) / Buralılar Hayındır (Güzel) / Bizi Ele Verirler (Güzel)", Malatya türküsü"
Yolunca | Biri içinin insânî ve ahlâki temâyülleri yolunca hareket ettiği halde; diğeri hayvâni his ve ihtirasları gereğince hareket ediyor., | Başgil, 32
Yolunmak | Bu oğlana anası yatak yorgan gönderdi, onları getirdim., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, Yolunuyor zavallı kadın; pek perişan oldu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 99
f.
yolunu yanılmak
dey.
yolunu şaşırmak.
"[Rüyasında] eğer kendini tenha yerde görse ya yolunu yanılsa, kasavete uğraya.", Tuhfetü'l-mülûk tercümesi"
yoluvermek | şöyle bir yoluverse çapari için birkaç tüy, | MG, 69
bf.
yomlu | 1. dualı 2 | uğurlu. | Alabol'da üç gün, üç gece / Düğün, dernek yomlu toy kuracağım; / Çekelez kürkünden görümlükle / Kapınıza varacağım, / Evdeşim olacaksın anla !..., Yusuf Bilge, Er Bitiği, 04.01.2017, | https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/er-bitig-i/86227
s.
yonacak -ğı
a.
Mayıs 1. Rumi 1291 (Miladi 1875) tarihli, Mehmed Yunus yazılı pastarangula 2. Anadolu yapımı yonacak. 3. Hicri 1238 (Miladi 1822) tarihli, sahibi Hüsnü yazılı gümüş kakmalı Osmanlı yonacak.
Yoncalanmak | Yonca halini almak, tazelemek, yonca kaplanmak | Dua, dua, eller karıncalanmış; / Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. / Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış..., | N Fazıl, Zindandan Mehmede mektup, | Selâm olsun bacıma, selâm olsun yoncalanmış ovaya, ezanıma, bayrağıma, dere boyu koşan gençliğime, kara gözlü oğluma., | Ahmet kabaklı, Türk Edebiyatı, 2003, S 351-356, 62 | Şu dağlar karalandı / Sevdamız yoncalandı., | Apolas Lermi, Eski yar 10.9.2018+
f.
Yoncalanmak | Yonca halini almak, tazelemek, yonca kaplanmak | Dua, dua, eller karıncalanmış; / Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. / Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış..., | N Fazıl, Zindandan Mehmede mektup, | Selâm olsun bacıma, selâm olsun yoncalanmış ovaya, ezanıma, bayrağıma, dere boyu koşan gençliğime, kara gözlü oğluma., | Ahmet kabaklı, Türk Edebiyatı, 2003, S 351-356, 62 | Şu dağlar karalandı / Sevdamız yoncalandı., | Apolas Lermi, Eski yar 10.9.2018+
f.
Yonga | bilg. Çip | Kartın yongasına basınç uygulamayınız, üzerini çizmeyiniz, kartınızı katlamayınız ve darbelerden koruyunuz., | Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Gen Mür, 3.12.2019
a.
Yontu | Adam kocaman bir yontu gibi dinelmiş, durmakta., | Dağlarca, VK, 84
a.
yontulmamışlık -ğı | Fakat Yusuf'un sözü de üslubu da o tür | yontulmamışlıklara çok ama çok uzaktı., E Özarslan, Kahve geniş grup, 23.03.2025
a.
yorağ
a.
yorağ pabucun üstüne gerilen deri.
tr.
Gölpınarlı, Alevi-Bektaşî nefesleri
yorak -ğı
a.
Yorak diye Çetince'de 1- Değirmen taşının kenarlarına yapışmış yanık una | 2- Ağız kenarlarında kalmış yiyecek parçacıklarına denir.Veysel Soysal, Köyden sözcükler, facebook3.4.2024
yorak -ğı | Deniz kabara köpüre yorak ununa dönüştü. Balıklar kanatlanıp uçuştu., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 22 | Yorak diye Çetince'de 1- Değirmen taşının kenarlarına yapışmış yanık una | 2- Ağız kenarlarında kalmış yiyecek parçacıklarına denir., Veysel Soysal, Köyden sözcükler, 03.04.2024, Facebook
a.
yordama | kestirim, tahmin (Son 25-30 yıldan beri istatistikte kullanılan bir sözcük). | Bağlanma stilleri, ilişkilere ilişkin bilişsel çarpıtmalar, kişilerarası ilişki tarzları ve kişilik özelliklerinin evlilik uyumunu yordamadaki rolünün incenmesi, | G Y Çelebi / H Odacı, Sosyal Politika ÇalışmalarıD, Yıl 18, S 40, Ocak-Haziran 2018, TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
a.
yordamak | –i Bilinen veya gözlenen durumlardan yola çıkarak bilinmeyen veya gözlenmeyen durumlar hakkında tahminde bulunmak. GTS
f.
yordayıcı | Çoklu regresyon analizi, en önemli yordayıcı değerlerin evrensellik, uyarım, gelenek ve güç olduğunu göstermektedir., | V Bozkurt/ H Gülerce, Values and violence endorsement ..., 2019, 23.8.2019
s.
yorgancağız | Zaten yataktalardı. Ben başlarına yastığı getirdim, yorgancağızı üstlerine çektim. Uyusun fıkaracaklar gayri., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, Ne yapalım? 16
s.
yorgancılık ğı | Birgün oldu tutup rahmetli babam / Beni çırak yaptı yorgancılıkta.
a.
Yorganlı | Burası pembe atlas yorganlı bir yatakla ve sırmalı yastıklı minderlerle süslendi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 148
s.
yorganlık | yorganlık etmek | Meselâ | Dervişe abası yorganlık eder denilir. ++
b.a.s./a.
yorgansız
s.
yorganı olmayan.
"Deniz // ... Ay ışığında parlayan yüzün / Aşıkların yorgansız yatağı olur.", Celâl Beykal, 1956, 59"
yorgun argın | Uzun bir yolculuktan sonra İncesudaydık / Bir handa yorgun argın tatlı bir uykudaydık., | FNÇamlıbel, Han Duvarları, EGŞA, 256
z.
yorguncu
s.
"Yorguncunun Anıları", Muzaffer Özdemir, İstanbul, 1988 (Kitap adı)"
Yorgunlaşmak | Salahattin Bey, gençliğini deli gibi geçirdikten, hayatın tadılmadık zevkini bırakmadıktan sonra, birdenbire yorgunlaşacağını artık daha fazla koşacak kuvveti kaymadığını görmüş, beş sene kadar evvel, bu kendisinden tam on beş yaş küçük kızla evlenivermişti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 18
f.
York Testi | York sınavı | York testi hangi gıda veya gıdalara karşı intoleransınız olduğunu hemen öğrenebileceğiniz bir kan testidir., | FTürkel, T, 18.10.2010
tıp
yorulmazlık -ğı
a.
tr. yorul-maz-lık
Gönlü dost olanın zuhuru süreklidir. Onda fikir taze, ruh zindedir. Yorulmazlığı cemalindedir. O, unsurlariıle eğemendir 14
yorumlanış | Bu çalışma, 51 metnin gerek dilsel bakımdan gerek gerek mitolojik ve kültürel bakımdan, gerekse bu metinlerden kiminin daha önce yorumlanışlarının tarihi bakımından eleştirel bir analizini içermekte. | , | YKayıran, Hr, KitapSanat, 5.5.2017
a.
yorumlayıcı | yorum yapan, yoran, tabir eden | Kitle iletişim modellerinin değişen yapısını görerek, kültürel, yorumlayıcı, eleştirel yaklaşımlar uygulayarak, bazı yeni ve güncel konuları da içerecek şekilde hazırlanan bu kitap, iletişim ve sosyal bilimler öğrencileri kadar, bu alanda çalışanlar için de yararlı bir başvuru kitabı olacaktır., | DMcQuail-SWindahl, İletişimModelleri-kitleİletişimÇalışmalarında-, arkakapakyazısı, 23.3.2016g | Bütün o etkinliklerde meraklıydın, ilgiliydin. Yorumlayıcı ve değerlendiriciydin., | Zeynep Oral, Cum, 22.8.2019
s.
GTS-
yorumlu | Dişli, darbecilerin kimin adına hareket ettiklerine ilişkin bir soruya, | Bu yorumlu konularda cevap vermek istemiyorum, bilmiyorum., | 30.5.2017
yosma
s.
güzel.
tr.
Kötünün ölümü acı urkârî / Yıkılıp geçmekte ömrümün varı / Bir yiğidin yosma olursa yâri / Anaya ataya duasına bak 38
Yoş | TaramaS
a.
yoşa
a.
yoşalı
s.
yoşa ile boyalı olan. toprak boyasıyla yol yol boyanmış
"yoşalı kuzu", İ Z Eyuboğlu, TDES, 1991, 98 | "Yaylanun çimeninde otlar yoşali koyun / Uzun ağaca? benzer güzelim senin boyun.", Akçaabat manisi | zap, zapalak : Sırlı, saplı, yoşalı cilalı küp, güveç", Dilaver Akkoyunlu, Akkoyunlular ve Bayburt: Snorya tarihi, 1992, 315 | Gel otur konuşalım / Bu yoşalı çimende / Arada buluşalım / Aklım kalmasın sende.", Şefik Öztürk, Anılarla Yurttan Sesler, İstanbul, Ceres yayıncılık, ? ?"
Yoşmak | 1. Yorulmak. | Aşkı sevda ile coştu / Ömür boyu Hakka koştu / Yolunda yoruldu yoştu / Veli dendi hallerine., | Develili, 81 | 2. Kamaşmak, bulanmak.
f.
yoşumak f.1. Eskimek, yıpranmak. 2. Rengini atmak.3. Yorulmak.4. Uslanmak, durulmak.5. Gevşemek.6. Usanmak, soğumak.7. Hayvan, eş isteme dönemini geçirmek.1. Güçsüz kalmak. 2. yorulmak.
youtuber yutubır A D Gedikli, 2.4.2016
youtuber yutubır ADGedikli, 2.4.2016
yoylu
s.
Huysuz, cılgısız, aksi, bağırıp-çağıran.
Köyden Sözcükler, 7.3.2024, facebook
yoyo | Yalnız, ferahlayan kalbinde bütün teslimiyetle gülümseyen Günsel ve gözlerinde engin bir deniz dibinde ara sıra rasgelinen müthiş cereyanlarla malamal koyu mavi gözler ve fıstık tenini bir yoyo gibi titreterek ayrılan yeni ve hırçın aşinası vardı., | AliEnver, 18
a.
yoz | Koyun, davar. Yoz+gat/kat=Yozgat. (Boğazlıyanlı Terzi Tahir Güleryüz).
a.
yoz | Ne kara yazılmış alnıma yazı / Varsak da aşiret tanımaz bizi / Sarız'dan aşağı Yalak'ın düzü / Sağmalların yayılırdı yozunan., | Dadaloğlu
a.
yoz kuş | yavrusuz kuş. | O yâr geldi geçti geri bakmadı, / Hendekler kazdırdım, sular akmadı, / Çok yuva bekledim, cücük çıkmadı / Boş yuva beklemiş yoz kuşa döndüm., P S Abdal
b.a.
yozdaş
a.
x
tr. yoz-daş
"Kardaş, yoldaş, hâldaş değil | olsa olsa hazdaş, yozdaş insanlar topluluğuyuz artık. Peygamber yok, evliya, keşiş, aziz yok | arınmışımız... ", LinkedIn https://tr.linkedin.com › posts 25 Kas 2021 |"Yolcudur yozdaş, çalmadan durmaz!", 8.4.2022| Yozdaş yoldaşlar despotun ömür uzunluğuna duacı, muhalif yoksullar ise şu ölümlü dünyadan bir an önce göçmesine!.", M G Kırıkkanat, CumKitap, 6.7.2023, 6"
Yozgatlısız | Ve Yozgat, 'Yozgatta, Yozgatlısız' kaldığından beri / Ağızlar doldu küfür, bakışlar hodbin, bakışlar dökük., | Serhat Ünsal, 2.10.2010, | http://www.yozgat.org.tr, | 7.6.2019g
yozlak vurmak Oğlağı ölen keçiye başka bir oğlak alıştırmak. Sofular *Eğridir –Isparta TTAS
yozlaşık
s.
yozlaşık | yozlaşmış, dejenere | Bunun en tipik ve üzücü örneğini yurdumuzda, İç Anadolu ve Doğu Anadolu'da alabildiğine uzanan yozlaşık bozkırlarda görürüz., | | http://www.munise.org/orman-haftasi-ile-ilgili-acilis-konusmasi/, 1.5.2016g | Akadların Lilitu olarak yaptıkları yozlaşık tanımlamaları daha da bir zenginleştirerek Lilith'i Adem'in ilk eşi yapmışlardı., | | http://kokler-ve-kanatlar.webnode.fr/products/ilk-insan-adem,-havva-yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%C4%B1na-dair-tarihi-ger%C3%A7ekler-ve-yalanlar-/, 1.5.2016g
s.
GTS+
yozluk | +Sanıldığının aksine; yozluk yobazlık da modern insana geleneksel kişilerden çok daha yakındır., | AhmetKalkan, Şub2007, | http://www.risaleforum.com/tesettur/5688-siz-basortulu-kizlar-ahmet-kalkan.html, 12.9.2016g
a.
GTS+
yozucu | dejeneratif Yozucu, yozdurucu, yozlaşıcı, yozlaştırıcı, bozucu, | http://gelgelturkce.blogcu.com/dahala-dusman/11491270, 1.5.2016g
s.
yönek -ği | hedef. | Şimdi içimde bir nebze olsun savaşmak üngüsü kaldıysa, onu, bağışlayan bir öğütçü olmanın uğrunda harcamak istiyorum. Hedef almadan ok atmak istiyorum anlayacağın, şu arık ışık altında sınanırken yöneğim kibirden yana şaşmasın istiyorum, korkulu bir sayrılıktan sonra neyin yavuz neyin hanef olduğu seçikleşsin istiyorum., | Mustafa Gazi, Kent Vaizi, 2024
a.
Yöneldigörmek | Gönülden zikre eyle iştigali / Zikirden gayrı iştigali n'idersin? / Yöneldigör Hakka akl u hayali / Bu halden gayrı ahvali n'idersin? , Niyazi-i Mısri
bf.
Yöneldigörmek | Gönülden zikre eyle iştigali / Zikirden gayrı iştigali n'idersin? / Yöneldigör Hakka akl u hayali / Bu halden gayrı ahvali n'idersin? , Niyazi-i Mısri
bf.
yönelim | yönelme. | Mevcut kültürün yeni kuşaklara iletilmesi bir kültürel süreçtir. Bu süreç içinde, bireylerin kazandıkları siyasal yönelimlerin başlıca üç önemli yanı vardır. Yönelim kavramının bu üç yanını, Amerikalı sosyolog Talcott Parsons ve Edward Shills'in geliştirdikleri..., Ö Ozankaya, Üniversite öğrencilerinin siyasal yönelimleri, 1966, 3 | ... Yönelim ve Garanti Fonu Komitesi: 120 c ) Daimi Tarımsal Bünye Komitesi 122 2. Avrupa Tarımsal Yönetim ve Garanti Fonunun İşleyişi 122 A - Avrupa Tarımsal Yönelim ve Garanti Fonunun Gelirleri 122 B Avrupa Tarımsal Yönelim ve ..., A Herekmen, Türkiye?de tarım sektörüne yapılan mali yardımlar ve | E. ..., 1969, xiii
a.f.
yönelti
a.
siyaset, politika.
"... da olanları solcu, komünist olmak, Türkçeyi katletmek, millî bilinci yoketmek v.b. ağır suçlarla suçlamaktadırlar. Bu yanlış ve çok sakıncalı yönelti ve davranışlar dil çalışmalarının ötedenberi siyaset adamlarınca siyasete bağlanmış, siyaset konusu yapılmış olmasından ileri gelmektedir.", S Akdeniz, Türkiyedeki çözüntünün nedenleri, 1969, 249 | POLİTİKA 1. YÖNELTİ (policy), 2. YÖNETKİ (politics) Politika sözcüğü dilimizde iki anlamda kullanılmaktadır. Bunlardan biri "siyasal erkin elde edilmesi amacına dönük eylemlerin tümü," öbürü "bir örgütün ya da yöneticinin önemli ... ", C Mıhçıoğlu, Sözcüklerin öyküsü, 1996, 357"
yönenmek
f.
yönelmek.
"Giyindi kuşandı / Suya yönendi.", Sümer Ezgü, Anadoludan Geldik, TRT Müzik, 7.7.2024, 17.00 suları"
yönergelik | Polis Akademisinde yapılan sınavlardan sonra sınavların 'yönergeliği' değişti, yüz üstünden 18 alanlar da sınavı kazanmış kabul edildi., | AAltan, T, 23.6.2012
a.
yönerme | (öneri) manevra bk. yönermek
a.
yönermek | (öneri) manevra yapmak | http://www.turkcutoplumcu.org/fikirmeydani/showthread.php? t=9478, 26.9.2016g
f.
yönet | Uygun, iyi, doğru, yerinde. | Ak kanatlı bir gemide buldum kendimi. Gömmece Munan düştü usuma: Su içirmiştim Kındam'a yanmıştı ellerim. Dipsiz Göl devlerce inlemişti, dağ, o, taş, ben dinlemiştik. Yönet esmiyordu örüzger. Bir kıble, iki keşişleme derken bir lodos fırtınası patladı ki... yer, gök depremle sallanmışça deniz, gök, toprak birbirine karıştı., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 27
s.
yönetimsel | idari, yönetimle ilgili | Trabzon camiası emniyetin ve adaletin yürüttüğü bu soruşturmanın ağırlığını taşıyabilecek yönetimsel ve sivil hiçbir adım atamamış, 3 Temmuz sonrasını çarşafa dolanmış olarak geçirmiştir. | , | STunalı, T, 29.9.2011
s.
yönetişim | Zaten S&P'de, Euro Bölgesi'ni 'adım attı, atacak' diye beklemenin anlamsızlığını, krizin ciddiyeti ile bağdaşmayan bir hantallıkta ve etkisiz yönetişimde gördüğü politika yapıcılara yönelik sert içerikteki değerlendirmesinde gösteriyor., | MuratÇetin, T, 16.1.2012
a.
Yönetmenlik -ği | İdare, müdüriyet. | Şu Ksaver adı, ... Ksaver Kellner de Mocker'in şerefine, yönetmenlik tarafından verilmişti., | Y Haşek / E Gürol, Ksaver domuzun hikayesi, ÇHA, 24
a.
Yönetmenlik | İdare | Şu
a.
a.